25 EKİM 2017
KADINLARA DAİR Diktatörlerin sonunun nasıl bittiğini çoğumuz biliyoruz. İntihar edenler, beyin travması geçirenler, öldürülenler. Yıllarca halkı boyunduruk altında tutsalar da, halkın onlara boyun eğdiğini düşünseler de, diktatörlüğün sonu halkların tarihinin yeniden yazılmasına vesile oldu. Diktatörlük sürecinde yaşanılanlar çoğu zaman utanılan ve insanlık dışı uygulamaların gerçekleştiği bir dönem olarak akıllara kazındı. İşte bu dönemleri yaşatanlardan biri de askeri darbe ile başa gelmiş olan bir diktatördü: Rafael Trujillo… 31 yıl boyunca “yönettiği” Dominik Cumhuriyeti’nde birçok katliamın sahibi olan Trujillo’nun, 50 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu biliniyor. Elbette devletin basına geçmesi ve yıllarca iktidarda olmasının en temel nedeninin Amerika’nın verdiği destek olduğu biliniyor. Öyle bir diktatördür ki, kendisine muhalif olan herkesi ya öldürtür, ya hapse tıkardı. Ancak bu durum Dominik halkına çok önemli bir şeyi hatırlattı: Turjillo diktatörlüğüne karşı örgütlenmek. Bu seferberliğin tek amacı diktatörü devirmek ve insanca yaşayabilmek içindi. Bunun için örgütlenen halk, ölümü göze almıştı. Mirabel Kardeşler, mevcut tabloyu şu cümlelerle tarif edecekti: “Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” (Maria Teresa Mirabel, 1936)“Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.” (Minerva Argentina Mirabel, 1926)“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da.” (Patria Mercedes Mirabel, 1924) Clandestina Hareketi’nin öncülerinden olan bu üç kız kardeş (Mirabel Kardeşler), Trujillo’yu oldukça rahatsız etmeye başlamış, öyle ki Mirabel Kardeşler, ‘ülkenin bütünlüğünü bozmaya çalışmak’ suçundan defalarca tutuklanmış, işkence görmüş, evlerine, arsalarına devlet tarafından el konulmuştu. Trujillo yaptığı bir konuşmasında; “Ülkenin en büyük iki sorunu Kilise ve Mirabel Kardeşlerdir” diyerek onları öldürülmeleri için hedef göstermişti. Mirabel Kardeşler, halkın özgürlüğü için yaşamları boyunca kararlılıkla mücadele etti. Hapishanedeki eşlerini ziyarete gittikleri sırada arabalarından zorla indirilerek, Trujillo’nun adamları tarafından tecavüz edildikten sonra işkenceyle katledildiler. 25 Kasım 1960 tarihinde, Dominik Cumhuriyeti’nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kardeşin cesedi bulundu. Bu katliam, iktidar yanlısı basına “araba kazası” olarak geçti. Diktatörlüğe karşı verdikleri mücadelede bir adım dahi geri adım atmayan Mirabel Kardeşlerin öldürülmeleri, Dominik Cumhuriyet’inde büyük tepki uyandırdı. Halk, örgütüne, Mirabel Kardeşlere sahip çıkarak, ölümlerinin hesabını sormak için sokaklara döküldü, direnişe başladı. Bu direniş, mücadele ülkenin her tarafına yayılarak devam ederken, ABD, her zamanki gibi kaybedeceğini bildiği için Trujillo rejimine desteğini çekmişti. Ardından 30 Mayıs 1961’de Trujillo’nun, suikast ile öldürülmesi ile diktatörlük düşmüştü. 1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda Mirabel Kardeşlerin öldüğü gün olan 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul edildi.1985 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi için Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul edilen 25 Kasım, en son 1999’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak resmileşti. Dolayısıyla kadın mücadelesine bakarken ekseni doğru belirlemeniz gerekir. Bugün Mirabel Kardeşlerin ölümü ile her 25 Kasım’da sokağa çıkan kadınlar bilmelidir ki, bu gün diktatörlüğe karşı verilen bir mücadelenin adıdır. Bu zemin yok edilecekse ve tarih diktatörlerin sonunu belirlemişse kadınlara bu tarihi yazmak düşer!
RESA
14
Yeni İş kazası üzüntü yarattı SİDİKEK-PEO ve SEK 1 Ekim tariLivatya Belediyesi'nde hinde yaşanan kazada bir kişinin ölümüne neden lan kaza nedeniyle bir açıklama yaparak üzüntülerini dile getirdiler. Sendikalar kurbanın ailesine derin üzüntülerini dile getirdiler. Kazada yaralanan ve Lefkoşa Genel Hastahanesi'nde tedavi gören ikinci kişiye de geçmiş olsun dileğinde bulundular. Sendikalar aynı zamanda iş yeri güvenliğinin ve iş sağlığının hem yerel yönetimlerin hem de çalışanların günlük öncelikleri olması gereğine vurgu yaptılar. "Hiçbir küçümseme ve ihmal bu konuda kimseyi bağışlamayacaktır çünkü bunun sonucu insanların yaşamına mal olmaktadır. " görüşünü savundular. İki sendikal örgüt Yerel Yönetim-
ler'e Güvenlik Komitelerinin işleyişini sağlama ve tüm güvenlik önlemlerini almaları çağrısında da bulundular. Bu konuda ihmallere tahammül gösterilemeyeceğine vurgu yaptılar.
Bu arada polise göre Livatya Belediyesi'ndeki iş kazası sırasında kurbanlar kentin girişindeki adacıklarda budanmış dalları topluyordu. İş kazasında yaşamını yitiren çalışan yaşındaydı.
Yaşlılar Tüm Kıbrıslılar festivali gerçekleştiriliyr 23. Yaşlılar Tüm Kıbrıslılar festivali 4 Kasım cumartesi günü gerçekleştiriliyor. PEO'ya bağlı Emekliler 'nın (EKİSİ) festivali Limasol'da "Monte Kaputi" merkezinde ΦΩΤΟ ΑΡΧΕΙΟ gerçekleştirilecek ve yaklaşık 250 yerleşik örgütten 1500 emekli katılacak. Emekliler Festivali "Yaşlılara saygı- haklarımızı geri talep ediyoruz" ana sloganı altında gerçekleştirilecek
ve yaşlıların Anastasiadis hükümetinin keyfi kararlarla emeklilere karşı almış olduğu ve emeklilerin yaşam standartlarını 53 aşağı çeken kabul edilemez sert önlemlere karşı bir tepki kürsüsüne dönüşmesi bekleniyor. Her zaman olduğu gibi EKİSİ üyesi emeklilerin festivalinde bu yıl da emeklilerin katılımıyla zengin bir kültürel program olacak.
17 Ekim: Yoksulluğa karşı küresel mücadele günü Binlerce Kıbrıslı yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm ediyor. Devlet İstatistik Dairesi'nin 2016 yılı verilerine göre nüfusun %27,7'si yoksulluk sınırı altında yaşıyor. %13,6'lık bir kesim de ciddi bir biçimde temel ürünlere ulaşacak durumda değil. 2015 yılına göre bu oranlarda küçük bir düşüş görüldü ancak bu gerçek yoksulluğun azalmasından kaynaklanmıyor. Yoksulluk sınırını belirleyen hesaplamada kullanılan rakamlar sonucu ortalama gelirin düşmesinden kaynaklanıyor. Yani 2014 yılında yoksulluk sınırı yıllık
18.418 Euroydu, oysa bu rakam 2016 yılında 16,943 Euroya geriledi. Genel olarak dünyamızda yoksulluğun sürekli arttığı ve gerek coğrafi ve gerekse nüfus açısından genişlediği görülüyor. Yoksulluk her tür gelişme olanağının önünü kesiyor, temel gereksinimlerine ulaşmasını engelliyor ve onurlu insani bir yaşamı ortadan kaldırıyor. Birleşmiş Milletler örgütü 1993 yılında yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranının 20 yıl içerisinde %50 oranında azaltılması hedefini
koymuş ve 17 Ekimi Dünya Yoksullukla mücadele günü ilan etmişti. Ne yzık ki bugün gelinen noktada tablo ortada. PΕΟ Yoksulluğa karşı küresel mücadele günü nedeniyle bir açıklama yaparak insanları yoksulluğa götüren politikaları suçladı ve yoksulluğa karşı mücadele için acil önlemler alınmasını istedi. PEO en çok yoksulun işsizler, çocuklar, emekliler, tek ebeveynli aileler, engelli kişiler, göçmenler ve düşük maaşla çalışanlar arasında görüldüğüne vurgu yaptı.
PEO 63 yaşında emekli olamayanlara işsizlik parası verilmesini istiyor PEO 63 yaşını dolduran ancak emekli olmayıp çalışmayı seçenlere işsizlik ve hastalık ödeneği verilmesini istedi. PEO ve diğer örgütler tarafından gündeme getirilen öneri Sosyal Sigortalar Yasasının 31. Maddesinin 1. Bendinin değiştirilmesini öngörüyor. Öneri geçen hafta Sosyal Sigorta Fonu’nda görüşüldü. PEO konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada Çalışma Bakanlığından bu konuda bir yasa tasarısı sunmasını beklediğini ifade etti. Şu anda var olan ve binlerce sigortalının haklarını olumsuz olarak etkileyen yasanın ancak bu şekilde düzeltilebileceğine dikkat çekti. Elde edilen bilgilere göre bu konuyu sendikaların gündemine var olan yasal düzenlemeden olumsuz olarak etkilenen vatandaşlar girişimi getirdi. Bu girişim, sendikalara gönderdiği mektupta bir kesim çalışanın tüm yaşam boyu %12’lik ceza nedeniyle 63 yaşında emekliye ayrılamadıklarını, bazı yurttaşların mevsimlik işçi olarak çalışmaya devam ettiğini ve bu koşullarda da 63 yaşından 65 yaşına kadar işsizlik parası da alamadıklarını dile getirdi.