İşçininYolu 1/11/17

Page 1

1 KASIM 2017

ÇOCUKLAR Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (UÇÖ) geçtiğimiz günlerde yayınladığı son veriler, milyonlarca çocuğun modern kölelik koşullarında yaşadığını ve işçilik yaptığını ortaya koyuyor. Buna göre 40 milyon modern kölelik mağdurunun (zorla çalıştırılan ve zorla evlendirilen) yüzde 25’i çocuk. Çocukların zorla evlendirilen mağdurlar içindeki payı ise 37. Modern kölelik koşulları kadınlar ve kız çocukları açısından değerlendirildiğinde ise oran yüzde 71’e ulaşıyor.Öte yandan 5-17 yaş grubundaki 152 milyon çocuğun emek gücü piyasalarında çalışmakta olduğu açıklandı. Üstelik bu çocukların üçte ikisi haftada 43 saatten fazla çalışıyor. Çalışan çocukların önemli bir bölümü ise (yüzde 48) 5-11 yaş aralığında. 5-14 yaş grubundaki çocukların yüzde 32’si eğitimden kopukken, okula devam edebilenler de iş dolayısıyla eğitim olanaklarından yeterince faydalanamıyor. Açıklanan veriler, çocukların neredeyse yarısının, sağlık güvenlik ve ahlaki gelişimlerini doğrudan tehdit eden, tehlikeli işlerde çalıştığını ortaya koyuyor. UÇÖ’nün “kabul edilemez” diye nitelendirdiği tehlikeli işlerde çalışma oranı 5-11 yaş aralığındaki çocuklar için bile yüzde 25.UÇÖ Genel Müdürü bu veriler sonrası yaptığı açıklamada “...mücadele çabalarımızı önemli ölçüde arttırmadığımız sürece dünya sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilecek konuma gelemeyecektir” diyor. İşte tam da burada, başta UÇÖ olmak üzere uluslararası örgütlerin çocuk işçiliği ile mücadele yöntemlerini tartışmak gerekiyor.Şöyle ki, yaygın kanının aksine, çocuk işçiliği uluslararası alanda yasaklanmayıp, düzenlenmiş durumda. Buna göre belli yaş grubundaki çocukların belli koşullar altında çalışabileceği öngörülüyor. Örneğin UÇÖ 138 No’lu Asgari Yaş Sözleşmesinde asgari çalışma yaşını 15 olarak belirliyor. Buna karşılık ekonomisi ve eğitim olanakları yeterince gelişmemiş ülkeler için bu sınırın 14 olabileceğini düzenliyor (Madde 2).Aynı sözleşmede çocukların eğitim, sağlık ve gelişmelerine zarar vermemesi halinde ulusal mevzuatların 13-15 yaş arasındaki çocukların çalıştırılmasına izin verebileceği hükme bağlanıyor. Ekonomisi ve eğitim olanakları yeterince gelişmemiş olan ülkeler için ise bu yaş aralığı 12-14 olarak belirleniyor. Dolayısıyla UÇÖ gerekli koşulların sağlanması halinde, çocukların 12 yaşından itibaren çalıştırılabileceğini öngörüyor.Öte yandan UÇÖ’nün ortaya koyduğu bu yaklaşımı Avrupa Sosyal Şartı da paylaşıyor. Gözden Geçirilmiş Sosyal Şart’ın 7. maddesinde “Çocukların sağlık, ahlak ve eğitimleri için zararlı olmayacağı belirlenen hafif işlerde çalıştırılmaları durumu dışında” asgari çalışma yaşı 15 olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla burada da, belli koşullarda asgari yaş sınırının daha da düşebileceği öngörülüyor. Tüm bu yaklaşımların temelinde ise çocuk işçiliği sorununu kapitalizmin işleyiş dinamiklerinden ayırma, yani sermaye çıkarlarına müdahale etmeksizin çözebilme arayışı var. Bunun için de çocuk işçiliği esasen enformel alana ve azgelişmişliğe özgü bir sorunmuş gibi tanımlanarak yapısal niteliği daraltılıyor.Oysa çocuk emeği kullanımı, bir ekonominin ne kadar gelişmiş olduğundan ziyade ucuz emek gücü kaynaklarına ne ölçüde ulaşabildiği ve/veya bu kaynakların küresel düzeyde ne ölçüde varolduğuyla ilgili bir sorun. Dolayısıyla yasaklanmak yerine düzenlendiği ölçüde, UÇÖ’nün açıkladığı son verilerden de görüleceği üzere, düzenleme kapsam ve koşullarıyla sınırlı kalmıyor.

RESA

14

S. Malas ve PEO ortak görüşlere sahip Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas gerçek büyümenin sadece rakamların refah içinde olması anlamına gelmediğine vurgu yaptı. 23 Ekim günü PEO Yürütme Kurulu ile bir araya gelen Malas, kendisinin kuracağı yeni Hükümetin ekonomik büyüme vizyonunu gündeme getirdi, toplu sözleşmelerin uygulanmasının yasalarla güvence altına alınması gereğine vurgu yaptı. Kıbrıs’ın şimdiye dek hiç yaşamadığı boyutta ekonomik bir kriz yaşadığını ve bu krizin tüm sosyal katmanları ama özellikle de ekonomik açıdan zor durumda olanları etkilediğini belirtti. Malas krizin bedelini çalışanların, emeklilerin, mevduat sahiplerini, değerli kağıt tutanların ödediğini dile getirdi. Stavros Malas seçim sonrası yeni Hükümetin sürdürülebilir ve herkese olumlu etki edecek sürekli ve derin bir büyüme göreviyle karşı karşıya olacağına dikkat çekti. İş ilişkileri ile ilgili görüşlerini de açıklayan Malas, sendikalar ve işverenler arasında imzalanan tüm

toplu sözlemlerin uygulanmasının, herhangi birinin keyfine bırakılmaması gereğini savunurken bunun yasalarca güvence altına alınmasından yana tavır ortaya koydu. Toplu sözleşmeleri yaşama geçiren işverenlerin gerekli teşvikleri alanlar olmasına devletin de dikkat göstermesi gereğine işaret etti. PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis de Stavros Malas ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada yapıcı ve yaratıcı bir ortamda görüş alış verişinde bulunduklarını ifade etti. PEO

Yürütme Kurulu'nun Stavros Malas'ın ifade ettiği görüşlerden büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Çalışanlar, emekliler ve genelde toplumun ekonomik açıdan zayıf kesimleri için yakıcı olan konuların tümünü ele aldıklarını söyledi. Sadece değerlendirmelerde değil aynı zamanda yeni Hükümetin nasıl bir faaliyet içinde olunması ve çalışanların sorunlarının nasıl göğüslenmesi gerektiği konusunda ortak bir anlayış içinde bulunduklarını tespit ettiklerini dile getirdi.

PEO binlerce Sosyal Sigortalıya zarar veren hataların düzeltilmesini istiyor PEO Sosyal Sigorta üyesi binlerce çalışanın haklarına olumsuz etki yapan yanlışların düzeltilmesini istedi. 16 ekim tarihinde gerçekleştirilen Sosyal Sigortalar Konseyi'nde konuşan PEO temsilcisi 63 yaşında emekli olmama ve çalışma hakkını seçen kişilerin işsiz kalmaları durumunda işsizlik ve hasta olmaları halinde de hastalık parası almalalarının büyük bir yanlış olduğunu söyledi ve bunun düzeltilmesini istedi. Bunun için Fon'un 31 (1) maddesinde gerekli değişikliklerin yapılmasını talep etti. PEO Konsey'de de yapılan tartışmaları dikkate alarak Çalışma Bakanı'ndan bu konuda derhal gerekli düzenlemeleri gündeme getirmesini ve binlerce çalışanı olumsuz olarak etkileyen bu yarayı kapatmasını bekliyor.

Bu arada Sosyal Sigortaların Fon’un, rezervleriyle ilgili olarak Meclis’e sunduğu rapor Sosyal Sigortaların yatırımları ve gerçek rezervleri ve devletin kurumdan borçlanmasında uygulanan faizler konusunu yeniden gündeme getirdi. PEO da konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada ortaya konan verilerin Fon için gerçek rezerv yaratmada Hükümetin harekete geçmesini zorunlu kıldığını belirtti. Kuruma gerçek rezerv yaratma amaçlı ilk adımlar 2010-2011 döneminde atılmıştı. Fon’un yatırımlarıyla ilgili bir çerçeve yasası da 2009 yılında onaylanmıştı. PEO konuyla ilgili açıklamasında “Sosyal Sigortalar Fonu sosyal politikada çalışanların en büyük kazanımıdır. PEO sağlam temelleri olan bir kurum oluşması, sosyal dayanışmanın gerçekleşmesi için sorumlu ve ciddi bir biçimde çalıştı.” dedi.

Hükümet 2018 bütçesinde de kemer sıkma politikalarındı sürdürüyor Meclis Maliye Komisyonu 2018 devlet bütçesini görüşmesi baz olguların yeniden tartışılmasına ve yorumlanmasına fırsat verdi. 2018 bütçesi Kıbrıs'ın Troyka ile imzaladığı memorandumundan çıkışı sonrası ikinci bütçe. Hükümet bu bütçe aracılığıyla success story görünümü sunma uğraşısı içerisinde Hükümet edenler denk bir bütçe sunmayı başardıklarını dile getiriyorlar. Oysa Anastasiadis Hükümeti'nin Eurgrup ile imzaladığı yıkıcı anlaşma sonrası son yıllarda biçimlenen ekonomide gerçek durum nedir? Çalışanlar bu dönem içerisinde kriz gerekçesiyle büyük darbeler aldı, Hükümet çalışanlara karşı bir kemer sıkma politikası izledi. Son dört yılın bütçelerinin temel karakteristiği büyümeyi öngörmemeleri oldu ve hükümetin politikalar çizgisi çizgisine uygulandı. Bu politikanın sonucu rakamlarda belli oranlarda refahın sağlanması ve Hükümete bayram yapma olanağı verilmesi oldu. Ancak bu sert kemer sokma politikası aracılığıyla neler yaşandı? Son yıllarda görülen maaşlıların ve emeklilerin çöküşü, kamu alanında sağlık hizmetlerinin çok gerilere çekilmesi, eğitime önem verilmememsi ve sosyal konut politikalarının tamam ile terk edilmesi oldu. Hükümetin sosyal politikaları tamamen terk etmesi oldu. Son yıllarda uygulanan sıkı kemer sıkma politikalarının çalışanlar, sıradan insanlar açısından acı sonuçları görüldü ve bu kesimlerin durumun iyileşmesi perspektifi yok. Kıbrıslı çalışanlar kendilerine gelecek umudu veren yatırımları öngören bir bütçe istiyor. Sert kemer sıkma politikalarını frenleyecek, yoksulluğun büyümesini durduracak bir bütçeye gerek var. Sosyal eşitsizlikte Kıbrıs'ı birinci konumdan çıkaracak ve rakamların değil sıradan insanların refahını sağlayacak bir bütçeye gerek var.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.