2019 SAYI
NO. 1
PEO’nun yeni yıl mesajı
PEO 2019 yılına girerken tüm Kıbrıslı çalışanlara ve göçmenlere sıcak mücadele mesajı gönderdi. “Tüm dünyada çalışanların barış, demokrasi ve işçi hakları ile insan hakları için verdikleri mücadeleye uluslararası dayanışmamızı iletiriz ve tüm gücümüzü onların mücadeleleri ile birleştiriyoruz” dedi. PEO yeni yıl mesajında “ Beklentimiz 2019 yılında Kıbrıs sorununun çok arzuladığımız çözümüne ulaşmasi ve vatanımızın özgürlüğüne kavuşmasıdır. Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu uzayan durgunluk sadece kaygı yaratmakla kalmıyor tehlikeleri de barındırıyor. Bu durumdan yararlananlar, taksimle uyuşanlar ve Türk işgalinin sonuçlarının yasallaşmasına ilgi duyanlar, yeniden birleşmenin düşmanlarıdır. Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in de bu durumla ilgili ciddi sorumluluğu vardır. Özellikle gelgitleri, istikrarlı ve tutarlı olmayan tavırları ile bu durumdan sorumludur. Anastasiadis girişim üstlenmeli ve görüşmelerin Gutteres çerçevesi temelinde Kran Montana’da kesildiği noktadan yeniden başlaması için girişimler üstlen-
1
meliydi. Cumhurbaşkanı bunu yapacak yerde yaklaşık bir buçuk yıldan beridir görüşmelerin başlamasına yardımcı olmamanın ötesinde bizi tehlikeli, dar bir yola sokan imaj yaratma oyunları oynamaktadır. Cumhurbaşkanı kamuoyu önünde ortaya koyduğu gevşek federasyon tavrıyla özünde üzerinde anlaşmaya varılan İki Bölgeli Federasyon çözümü dışında çözümün tartışılması yoluna sokmaktadır. Buna paralel olarak Türkiye’ye, uzun yıllardan beridir arzuladığı özünde taksimci çözüm anlamına gelen konfederasyonu müzakere masasına koyma olanağı vermektedir. PEO bizi yabancı yapılardan kurtaracak ve Kıbrıslıların tümü için refah ve güvenlik koşulları yaratacak bir çözüm için ilerici Kıbrıslıtürk sendikal örgütlerle ortak faaliyetlerle yeniden birleşmiş, federal ortak vatan hedefini gerçekleştirmeye yönelik çalışmaya tutarlı bir biçimde devam edecektir. 2018 yılında çalışanlar ekonomik, sosyal ve iş ilişkilerinde zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam ettiler. Troyka’nın reklamını çok yaptığı memorandumundan “çıkış” devam ederken Hükümetin yeni
liberal politikalarının sonucu olarak çalışanların yaşam standartı son yıllarda büyük gerilemeler göstermiştir. Avrupa İstatistik Dairesi verileri büyüme oranlarının halkın çoğunluğunun refahı ile çakışmadığını kanıtlıyor. Büyüme çoğunluğa karşı az sayıda kişinin yararına gerçekleşmektedir ve üretilen zenginlik eşitsiz paylaşılmaktadır. Kıbrıs sosyal eşitsizlikte en büyük büyüme oranıyla listenin en üst sırasında bulunmaktadır. Bu tek yanlı, büyük sermayenin yararına büyümenin en büyük kurbanları çalışanlar, emekliler ve gençler olmaktadır. Avrupa İstatistik Dairesi raporuna göre Kıbrıs’ta 16-19 yaş arası 51 binkişi ya da oran olarak söylersek %27,7 genç yoksulluk ve sosyal tecrit koşullarında yaşamaktadır. Çalışanların yaşadığı bu gerçeklik Hükümet ne kadar imaj çalışması yaparsa yapsın değişemez. Çalışanlar için ilerlemenin koşulu sosyal eşitliğin tesisi için ortadan kaldırılan haklarının yeniden gündeme getirilmesidir. PEO toplu sözleşmeler aracılığıyla özel antlaşmalar ya da başka yollardan, kaybedilen hakların yeniden kazanılması için mücadelesini güçlendirmeye devam edecektir. 2018 ücretlerin ve hakların tesisi için politikaların ileri götürülmesinde kararlı bir yıl olmuştur. Özel sektör çalışanlarını, gündelikçileri, devlette gündelikle çalışanları ve kamuda çalışanları kapsayan 22000 çalışanı ilgilendiren 171 toplu sözleşme ile maaşların ve hakların geri alınması sağlandı. Ücretlerin yeniden tesisi ötesinde tamamlanan önemli sayıda toplu sözleşmede maaşlarda artış da sağlandı. PEO’ya üye sendikaların verilerine göre önümüzdeki dönemde 78000’in üzerinde çalışanı kapsayan 205 toplu sözleşmenin yenilenmesi süreci yaşanacak. Ücretlerin ve hakların yeniden tesisi sosyal eşitsizliğin giderilmesinde yeterli olmadı çünkü
PEO’nun talepleri şunlardır: - Genel Sağlık Planı’nın onaylanan şekliyle uygulanması. Sağlık olanaklarına her vatandaşın ekonomik olanaklarından bağımsız olarak eşit ulaşma hakkı tüm faaliyetlerde ve tezlerde egemen olmalıdır. Bu konudaki gelişmeleri izleyeceğiz ve Genel Sağlık Planı’nın uygulanması hedefini yoldan çıkartacak faaliyetlere tepkimizi göstereceğiz. - 63 yaşında emekli olmayı seçenlerin emekli maaşlarında yapılan %12’lik kesintilerin sonlandırılmasını istiyoruz. - Sosyal Sigortalar Fonu için gerçek bir rezerv yaratılmasına yol açacak faaliyetlerin gündeme getirilmesini istiyoruz. -Sosyal devlet yeniden yapılandırılmalı ve sosyal politikalar genişletilmelidir. - Vergi kaçağını sonlandıracak, ücretlilerin vergi yükünü hafifletecek ve daha adil bir vergi yükü getirecek şekilde vergi sistemi iyileştirilmelidir.
birçok işveren toplu sözleşmeleri çalışanlar aleyhine ihlal ediyor. Önümüzdeki dönemde PEO’nun Kıbrıs düzeyinde toplu sözleşmelerin yenilenmesi ile bağlantılı temel hedefi işverenleri sözleşmeleri uygulamada ve toplu sözleşmeler dışında kalanları kapsayacak, üzerinde anlaşmaya varılan asgari istihdam koşullarını müzakere ve diyalog mekanizmasını zorunlu kılacak, yasal düzenlemeleri ileri götürmektir. Eşitsizliğin azaltılması ve üretilen zenginliğin daha adil dağıtımı uğraşısında PEO çalışanların sosyal haklarını iyileştirecek ve sosyal politikaların genişletilmesi amaçlı bir dizi önlemi ileri götürmeyi talep etmektedir. 2019 yılı arifesinde PEO, güçleri birleştirme ve örgütsel yapıyı güçlendirme mesajı vermektedir. Çalışanların eşit olmayan koşullarda çalışırken haklarının korunma kalkanı olarak sendikal örgütün önemi daha da artmıştır.
İŞTEN DURDURULMALARA İLGİLİ BİLGİLER
İşten durdurulma durumunda işverenin sorumluluklarından biri ise çalışana bu konuda önceden yazılı bir ihbar mektubu vermesidir .İhbar mektubu çalışma süresine bağlı olarak bir hafta ile sekiz hafta arasında değişir. Aşağıdaki şemada bunları bulacaksınız. Çalışma Süresi(Sürekli anlamındadır) • 26 hafta ile 51 hafta arası • 52 hafta ile 103 hafta arası • 104 hafta ile 155 hafta arası • 156 hafta ile 207 hafta arası • 208 hafta ile 259 hafta arası • 260 hafta ile 311 hafta arası • 312 hafta ve üzeri durumlarda
İhbar Süresi Bir hafta İki hafta Dört hafta Beş hafta Altı hafta Yedi hafta Sekiz hafta
2
PEO 1948 grev mücadelesini andı
1948 grevcileri ortaya koydukları fedakârlıklarla işçi sınıfının en parlak sayfalarından birini yazdılar. Kıbrıs işçi sınıfı tarihinde 1940’lı yıllar ve özellikle de 1948 yılı büyük grev mücadelelerine sahne oldu. 1948 grevi ile Kıbrıs işçi sınıfının örgütlenme ve çalışma koşulları için müzakere hakkı yaşama geçti. 1948 yılı Kıbrıs Sol İşçi Hareketinde bir dönemeç oldu. 1948 yılında gerçekleştirilen büyük grev tüm adayı sarstı. Söz konusu grev toplam 266 gün sürerken bu greve 4.300 madenci, amyantocu ve inşaat işçisi katıldı. Tüm işçi sınıfı ve halk, greve farklı biçimlerde iştirak etti. Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk çalışanlar kardeşçe sömürge yönetiminin, yerli ve yabancı işverenlerin ve sağdan gelen grev kırıcılarının karşısına dikildiler. 1948 grevi işçi sınıfının ve PEO’nun tarihinin en parlak sayfaları arasında yer buldu. Madencilerin, amyantocuların ve inşaat işçilerinin 1948 grevi yoktan var olmadı. Bu grev uzun yıllara dayalı örgütsel, siyasi ve ideolojik hazırlıkların sonucu ortaya çıktı ve sadece ekonomik bir niteliğe sahip değildi. Gelişim sürecinde işçi sınıfı ile yabancı şirketler, Hükümet ve kilise arasında sert bir hesaplaşmaya dönüştü. 1948 yılında verilen mücadeleyi ve güçlerine inanıp bize örgütlü mücadelenin değerini öğreten bu mücadelede yer alan madencileri, amyantocuları ve inşaat işçilerini PEO bir dizi etkinlikle andı. Pelendri ve Lefke’de bu grevleri ve grevcilerin anısına anıtlar yapıldı. Son olarak da PEO’nun Lefkoşa’daki büyük salonunda bir anma etkinliği düzenlendi. Lefkoia’daki etkinlikte PEO Genel Sekreteri Pambis Kritsis ana konuşmacıydı. Etkinliği AKEL Merkez Komitesi adına Hristos Aleku, PEO’ya bağlı İnşaat
İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Mihalis Papanikolau ve DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek de selamladı. Detaylar diğer sayfalarımızda
1948 şanlı grevini anıyoruz İşçi sınıfı öncülerine şan ve şeref
3
Aç kaldık ama mücadelemize asla ihanet etmedik. Madencilerin, amyantocuların ve inşaat işçilerinin 1948 grevleri Kıbrıs İşçi Hareketi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk işçiler aileleriyle birlikte o günlerde “ biz ve çocuklarımız aç kalacağız ancak mücadelemize asla ihanet etmeyeceğiz” ifadeleriyle kendilerini bağlayarak bu mücadeleye girdiler. Greve ilk kez görülen bir dayanışma gösterildi ve ada çapında birçok etkinlik düzenlendi. Grevciler dört ay ve dört gün hakları için mücadele ettiler. Karşılarında sadece sert bir işveren yoktu. Hakları için kafasını her kaldıranı ezme hedefi olan anti komünizm de karşılarındaydı. “Şirketin Genel Müdürü Hendrik “ülkem tüm dünyada komünizme karşı savaşmak için milyonlarca dolar harcıyor Aynı amaç için Kıbrıs’ta birkaç bin lira harcama konusunu düşünmeyecektir” diye açıklamalar yapıyordu. Kıbrıs’ta sağın temsilcileri ve grev kırıcılar “ 8 kızıl saatten 12 mavi saat daha iyidir” açıklamalarında bulunuyordu. PEO, 1948 grevini 70. Yıldönümünde çeşitli etkinliklerle kutladı. Şanlı tarihinde parlak bir sayfa teşkil eden 1948 grevi Kıbrıs İşçi Sınıfı ve PEO için bir dönüm noktası oldu. 1948 grevi binlerce madencinin, amyantocunun ve inşaat işçisinin katılımıyla 266 gün sürmüştü. Greve işçi sınıfı ve ada halkı da destek beyan etmişti.
Bu şanlı tarihin taşıyıcısı olarak PEO 1948 grevinin 70. Yıldönümünde bir dizi etkinlik düzenledi. Bu grevde yer alan Kıbrıslırum ve Kırıslıtürk çalışanları andı. Aralık ayında PEO Genel Merkezinde düzenlenen etkinlikte konuşan PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis 70 yıl önceki greve atıfta bulunurken bunun değeri ve özellikle bugün için sosyal ilerlemede tarihi önemi üzerinde durdu. “üretilen zenginliğin bir değil çok kez dünya nüfusunu besleyebileceği bir dönemde yaşıyoruz. Ancak bu zenginlik çok az sayıda kişinin elinde toplanırken insanlığın büyük çoğunluğunun yaşam düzeyi kötüleşiyor. Çevre yıkıma uğratılıyor. Zenginler daha da zenginleşirken fakirlerin sayısı daha da artıyor ve daha da yoksul hale geliyorlar. Bu gerçekliği maalesef son yıllarda kendi ülkemizde de yaşıyoruz. Sağcı muhafazakâr hükümet tarafından
uygulanan ekonomi ve sosyal politika da aynı sonuçları veriyor. Zenginliğin çoğunluk aleyhine azınlık lehine dağılımı tahrik edicidir” dedi. Pambis Kritsis konuşmasında 2013 yılında gerçekleştirilen bankalardaki mevduatların tıraşlanması sonrası iş ilişkilerinde yaşanan düzensizleştirmeye de vurgu yaptı ve bu sürecin akıl almaz bir biçimde hızlandırıldığını ve bunun bir sonucu olarak da sosyal eşitsizliğin dramatik bir biçimde arttığını ifade etti. Aynı zamanda sosyal devlet dağıtıldığını belirtti. “Bu koşullarda bugün sendikal hareketin önceliği Düzenli İş İlişkilerinin sağlanması ve sosyal devletin yeniden inşasıdır. Toplu Sözleşmelerin uygulanması ve toplu sözleşme kapsamı dışında olan çalışanlar için haklarını sağlayacak asgari ücret, çalışma saatleri, kamu tatilleri ve 13. maaş gibi konularda asgari çerçevenin belirlenmesi amacıyla devleti yasal düzenlemeler yapması konusunda zorlamada kararlıyız. Sosyal devletin yeniden inşası için, Genel Sağlık Planı’nın üzerinde anlaşmaya varıldığı ve Meclis’te onaylandığı
4
şekliyle tam olarak uygulanması, emeklilerin haklarının tıraşlama öncesi durumuna geri getirilmesi, çok çocuklu ailelerin, engellilerin, üniversite öğrencilerinin ve nüfusun ekonomik açıdan zayıf diğer gruplarının desteklenmesi kriterlerinin yeniden incelenmesi, sosyal konut politikası oluşturulması, işsizlerin desteklenmesi ve bankalar karşısında korumasız kalanların konutlarının ve işyerlerinin korunması için mücadele ediyoruz. Devletin Sosyal Sigortalar Fonu’na olan borç sorununun çözüme ulaştırılması ve 63 yaşında emekli olanların tümünden kesilen %12’lik cezanın kaldırılması için mücadele ediyoruz” dedi. Pambis Kritsis 1948 yılında verilen mücadelelerin güncelliğini koruduğunu ve tarihi olduğunu, ilk kez görülen mücadele olduğunu ve sınıfsal bir çatışma olarak nitelendiğini ifade etti. Bu mücadeleler aracılığıyla İşçi Sınıfı’nın kendi gücüne inandığını, özgüven ve disiplin sağladığını, örgütün değerini öğrendiğini, ülkedeki diğer ezilen toplumsal gruplarla güçlü bağlaşıklığını güçlendirdiğini, değer ve ideallerini öne çıkardığını ve örgütlenme ile çalışma koşullarını toplu sözleşmelerle müzakere etme hakkını da bu kahramanca mücadelelerde kazandığını ifade etti. PEO Genel Sekreteri Kritsis “1948’de verilen mücadele hiç yoktan ortaya çıkmadı. Rastgele koşulların ya da bir anlık öfke patlamasının sonucu değildi. Koşulların olgunlaşmasının sonucuydu. Yoksulluk ve cehalet, dönemin ekonomik ve sosyal gerçekliğinin temel karakteristiğiydi. Mutlak sömürü, tam olarak işverenlere bağlı olan haklar,verilmeyen haklar, herhangi bir sosyal güvencenin olmaması, iş kazalarına ve iş hastalıklarına karşı herhangi bir önlemin alınmaması dönemin karakteristiğiydi. İşçileri yaşamlarını değiştirmek için sefalete karşı sadece kendi eylemleriyle mücadele edebileceklerini bilince çıkarmaya koşullar itti. Ancak 48 mücadelesinin olgunlaşması için ciddi ve ısrarlı ideolojik, siyasi ve örgütsel bir ön hazırlık da yapıldı. 2. Dünya Savaşında halkların faşizme karşı büyük zaferi ilerici harekete ivme verdi o dönemin büyük sınıfsal mücadelelerine ideolojik ve siyasi temelini oluşturdu. Komünistlerin 1944’den itibaren yeni oluşturulan AKEL saflarındaki yasal çalışmaları belirleyici faktör oldu ve çalışanların eşitlik ve sosyal adalet için mücadelelerini ileri götürmeleri perspektifi yarattı. Kıbrıs Sendika Komitesi’nin 1941 yılında kuruluşu 1920'lerden itibaren ortaya çıkmaya başlayan çeşitli dağınık sendikaları ve işçi birliklerini bünyesinde birleştiren Kıbrıs Sendikalar Komitesi'nin kurulması işçi hareketi için yeni koşullar ve olanaklar yarattı. Bu koşullar işçi sınıfı ve toplumun diğer çalışan kesimleri arasındaki dayanışma ve birlik olma ilişkisini güçlendirdi ve tahkim etti.
Dayanışmanın boyutları ve madencilerin büyük mücadelesinin Kıbrıs'taki halk kesimleri tarafından benimsenmesi gerçekten heyecan vericiydi. . Günlük ekmek kavgası verenler grevcilere destek vermek için dişten tırnaktan artırdıklarını verdiler, çocuklar kumbaralarını kırdılar, çiftçiler, üreticiler, grevcilerin ve onların ailelerinin yemesi için yeni doğan hayvanlarını verdiler. Bu halk desteği ve dayanışması olmasaydı 48 mücadelesi kesinlikle varmış olduğu boyuta varamazdı. Dönemin egemenlerine karşı grevcilere ve ailelerine yönelik bu halk dayanışmasının değişmez siyasi müttefiki çalışanların partisi, AKEL’di. Grev 124 gün böyle sürdürüldü. Grevciler böyle dayandı ve teröre ve Amerikan Şirketi ile sömürgeci yönetimin inanılmaz terör ve şiddetine rağmen morallerini böyle korudular. İki kez grevcilere ateş açtılar ve onlarcasını yaraladılar. Yüzlercesi tutuklandı, sorgulandı ve çeşitli suçlamalarla yargı önüne çıkartıldı. 197 kişi hapse mahkûm edildi. İşçi hareketimizin o şanlı anlarında
ideolojik ve siyasi hoşgörüsüzlüğü ortaya çıkaran tabii ki karanlık noktalar da var. En karanlık sayfa sözde Yeni Sendikalar ve o dönemki SEK liderliğinin işverenlerle, sömürgeci Hükümetle işbirliğinin sonucu olan grev kırıcılığıydı. Utanç verici eylemlerini örtmek için yurtsever ve milliyetçi söylemlerin arkasına saklanmaya çalıştılar. Ancak Şirket, İngiliz sömürgesi yerli egemenlerle ittifak içinde olduklarına ilişkin herhangi bir şüphe yoktu.” dedi. PEO Genel Sekreteri konuşmasında devamla 40’lı ve 50’li yıllarda binlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürkün büyük sınıfsal mücadeleler verdiklerine, ortak grev komitelerinde yer aldıklarına ve grev kırıcılarıyla ve sömürgeciliğin baskıcı mekanizmasıyla birlikte mücadele ettiklerine de atıfta bulundu. Kıbrıs sorununa atıfta bulunurken de PEO’nun bir sınıf sendikası olarak çalışanlar için daha iyi yaşam ve iş koşulları mücadelesi verirken çalışanların kazanımlarından hiçbirinin bölünmüş ve taksim
5
edilmiş bir ülkede korunamayacağının tam olarak bilincinde olduğuna vurgu yaptı. “Ekonomik ve sosyal mücadelelerle eş zamanlı olarak Kıbrıs sorunun çözümü ve vatanımız ile halkımızın yeniden birleşmesi için Kıbrıslıtürk vatandaşlarımızla mücadeleyi de en büyük öncelik olarak görüyoruz” dedi. Anastasiadis’in müzakerelerin kritik noktasında geri gidişler ve tutarsızlıklarından endişe duyduklarını ifade etti ve var olan ortamdan onun da sorumluluğu olduğuna vurgu yaptı. "Müzakere sürecinin hemen yeniden başlatılması ve iki toplum liderinin Genel Sekreter Guteres’in Cran Montaña'da ortaya koyduğu çerçevede bir çözüm bulmak için ciddi, sıkı ve yaratıcı bir şekilde çalışmaları gerektiği konusunda ısrar ediyoruz. Taksim düşüncesiyle uzlaşmamız, ya da iki devletli “çözüm” perspektifiyle herhangi bir biçimde flört edenlerin işlerini kolaylaştırmamız söz konusu olamaz. Böylesi bir olasılık, çözüm olamaz ve işgalin sonuçlarını meşrulaştırırken Kıbrıs halkının geleceğini karanlık ve tehlikeli patikalara sokar. Biz Kıbrıslıtürk sınıf sendikalarıyla federal, birleşik ve güvenli bir vatan için tutarlı bir biçimde çalışmaya devam edeceğiz” dedi. 1948 grevlerini anma toplantısında bir diğer konuşmacı olan PEO’ya bağlı inşaat işçileri sendikası Genel Sekreteri Mihalis Papanikolau da 1948 grevinin öneminin çok büyük olduğuna dikkat çekti ve bunun temel nedeninin bu grevle Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk Kıbrıslı çalışanların birlikte mücadele vermenin ortaya çıkardığı gücün farkına varmaları olduğunu söyledi. Çalışanların hiçbir şeyin kendilerine bağışlanmayacağını ancak haklarını örgütlü bir biçimde mücadele ederek kazanacaklarını bilince çıkardıklarına dikkat çekti. Bu olgunun şimdi de zorluklara karşı mücadelede çalışanların kalplerinde derinde yer bulduğunu belirtti. “Bu mücadelelerin deneyimi işçi sınıfı arasında dayanışmanın ve bu tür mücadelelerin hazırlanması, ortak hedeflere inanç ve kamuoyunun sempatisinin kazanılmasının ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Bununla birlikte sadece bir tek hareketin, sınıfsal yönelimli bir hareketin işçi sınıfının geniş kesimlerinin güvenini kazanabileceğini ve çalışanları zafere götürebileceği kanıtladı. Papanikolau bu arada toplumun iki sınıfa, az sayıda sömürücü ve çok sayıda çalışan olarak bölünmüşlüğü devam ettiği sürece çalışanların sorunlarının ortadan kalkmayacağının bir veri olduğunu belirtti. Üretilen zenginliğin haksız bi biçimde paylaşımı devam ettiği sürece çalışanların sorunlarının devam edeceğinden emin olunmasını ve bu konuda sahte umutlara kapılınmamasını istedi. Papanikolau devamla da “işçi örgütleri yaratarak iki temel olguyu hedefliyoruz: İlk olarak örgütlü sınıfsal mücadelelerle kazanımlar elde ederek ve var olanları
geliştirerek çalışanların toplumdaki konumlarını iyileştirmek ve ikinci olarak da çalışanlar arasında sürekli faaliyetlerle onları uyandıracak ve sadece toplumun değişimi ve sömürüden kurtulma ile geleceği inşa ederek gerçekten özgürce yaşayabilecekleri yeni, insancıl bir toplum yaratabileceklerini bilince çıkaracakları koşullar yaratmak. PEO bu ideallerle öncü işçiler tarafından kuruldu ve uzun tarihi boyunca bu ideallerle yürüdü ve geleceğe de bu ideallerle yürüyecektir.” dedi. Çalışanların birliğinin her engeli aşacağına vurgu yaptı. Etkinliği AKEL adına da Merkez Örgütlenme Sekreteri Hristos Aleku selamladı. Aleku tarihi ve yığınsallığı açısından Kıbrıs’ta gerçekleştirilen 48 grevinin İşçi Hareketinin tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmesinin zorunlu olduğuna vurgu yaptı. Söz
konusu grevin sadece grevci çalışanların değil Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk bütün Kıbrıs toplumunun meselesi olduğunu söyledi. “Eğer bu grev bugün bize bazı yararlı sonuçlar vermeseydi bir önemi olmayacaktı. Her şeyden önce bize çalışanların birliğinin her engeli aşmaya vakıf olduğunu gösterdi. Karşı cephenin tüm uğraşılarına rağmen 1948 grevcileri zafere kadar birlik içinde kalmayı başardılar. Bunun yanı sıra Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk çalışanların mücadelelerinin ayrılma ve taksimi arzulayanlara karşı en büyük engeli teşkil ettiklerini de ortaya koydu.” Dedi.
DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek de etkinlikte yaptığı konuşmada Kıbrıs işçi sınıfının en çetin en kahramanca mücadelesi olan 1948 Büyük
Maden ve Amyant işçilerinin grevinin üzerinden 70 yıl geçti” dedi. 2018 yılında DEV-İŞ ile PEO’nun 48 grevini anmak için Pelentri Lefke Karadağ’da iki anıtın açılışının yapıldığını belirten Felek “Bu anıtlar, Kıbrıs işçi sınıfının tarihini ve mücadelesini gelecek nesillere doğru şekilde aktarılmasında kalıcı ve önemli yol gös-
6
terici olacaktır” dedi. DEV-İŞ Başkanı Felek konuşmasında 48 grevcilerinin dini ve ulusal farklılıklarıyla farklı dillere sahip olmalarını bir kenara bıraktıklarını, insani ve sınıfsal dayanışma ortaya koyduklarını ve bunu bugüne kadar da sürdürdüklerini dile getirdi. “Çalışanlar bu büyük mücadelede uluslararası sermayenin önemli Temsilcisi olan KME’ye ve sömürge yönetimine karşı ayaklandılar. Binlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk kölelik koşullarında çalışmaya karşı onurlu bir mücadele verdiler. Bu büyük mücadelenin üzerinden 70 yıl geçmiş olabilir ancak bugün maalesef kendi ülkemizde de olduğu gibi dünyanın birçok yerinde çalışanlar kölelik koşullarında çalışmaya devam ediyor. Düşük ücretlerle uzun saatler ağır sömürü koşullarında çalışıp yaşıyorlar. Bugün sendikasız ve sigortasız çalışma alışageldik bir durum olmaya başladı. İşçi ölümleri devam ediyor çünkü sağlık ve iş güvenliği doğru bir biçimde uygulanmıyor. Neoliberal politikalar nedeniyle sosyal eşitsizlik yaşamın tüm alanlarında artıyor. Uluslar arası sermaye karını artırırken yoksulluk ve açlık, çalışanlar için bir kabus gibi büyüyor. Sınıf sendikacılığı temelinde mücadele eden bizim gibi örgütler bu haksızlığa ve eşitsizliğe karşı kararlı bir biçimde mücadele etmeye devam etmeliyiz” dedi. Hasan Felek konuşmasını son bölümünde Kıbrıs sorununa da aftta bulundu ve “Adamızın bölünmüşlüğü devam ediyor, bu bölünmüşlüğün son bulması ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için mücadelemiz her zeminde devam ediyor. Son günlerde konuşulan desantralize, gevşek Federasyon veya iki bölgeli konfederasyon tartışmaları, Guterres çerçevesinden kurtulmak isteyen, gerici, statükocu, çözüm karşıtlarının ortaya attığı içi boş ve hiç bir zaman geçerliliği olmayan öneriler olarak değerlendiriyoruz. Bizler Kıbrıs müzakerelerinin ön koşulsuz ve sonuç alıcı bir şekilde bir an önce Guterres çerçevesi temelinde başlatılmasını talep ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi Kararları, Kıbrıs’ta tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olan siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki bölgeli Federal çözümü öngörmektedir. Tüm Kıbrıslıların çıkarına olan en gerçekçi çözüm şekli Federal Birleşik Kıbrıs’tır.” dedi.
Kıbrıslıtürk veteran sendikacı ve mücadele insanı Hulus İbrahim’i yitirdik
Halk Hareketi 14 Kasım tarihinde vefat eden Kıbrıslıtürk veteran sendikacı Hulus İbrahim’I son yolculuğuna uğurladı Hulus İbrahim 1933 yılında Limasol’un Siliku köyünde yoksul bir ailede doğdu. Çocukluk yılları 8 yaşına kadar çok zor koşullarda geçti. 8 yaşında ayakkabıcı yanına çırak olarak girdi. 11 yaşında 1944 yılında Lefkoşa’ya geçti ve PEO’nun Ayakkabıcılar Sendikası’na üye oldu. 1953 yılından itibaren PEO’nun Kıbrıstürk Bürosu aracılığıyla sendikasında aktif olarak çalışmaya başladı. Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum çalışanların haklarının kazanılması için ortak eylemler geliştirilmesine katkı sağladı. Milliyetçiliğe ve şövenizme karşı mücadelede yer aldı. Hulus İbrahim ve diğer Kıbrıslı Türk yoldaşların eylemleri, gerici çevreler tarafından hiç beğenilmedi. Britanyalılar da pasaportunu “tehlikeli” nitelemesiyle damgaladı. 1958 yılında yaşamı tehlike altına girince gizli bir biçimde adadan ayrılma ve yaşamının sonuna kadar yaşadığı Londra’ya yerleşmek zorunda kaldı. Hulus İbrahim’in cenazesi 16 Kasım’da kaldırıldı ve aynı gün onuruna bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik sırasında PEO’nun mesajı da okundu.
PEO söz konusu mesajında “Hulus İbrahim gibi vatansever sendikacı bir insanin onurlandırılması Kıbrıs'ta İşçi Hareketi'nin temelini oluşturan, Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürklerin ortak birlik ve dayanışma değerlerini pratikte kabul etmek ve bu değerlere bilinçli bir geri dönüştür.”dedi. PEO mesajında Hulus İbrahim’in, zor zamanlarda sınıf bilincinin yol göstericiliğinde, haksızlığa karşı öfkeyi öğrütlü ve kolektif eyleme dönüştüren kişilerden biri olduğuna vurgu yaptı. Hulus İbrahimin’in yoksulluğa karşı sadece sözle ve ricalarla mücadele edilemeyeceğini çok erken zamanlarda bilince çıkaranlardan biri olduğunu ve aynı zamanda sendikal hareketin saflarında kendisini Kıbrıslıtürkler ile Kıbrıslırumların kardeşliğine adadığını ifade etti. Kıbrıslı çalışanların tümünün örgütlenmesi ve sınıfsal birliği için mücadele ettğine dikkat çekti. PEO Hulus İbrahim’i anarken barışçıl ve yeniden birleşmiş bir Kıbrıs vizyonuna, iki toplumlu iki toplumun eşitliği temelinde federal çözüme ve yeniden birleşmeye olan bağlılığını da dile getirdi. “Bizler, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk işçilerin ortak sınıf mücadeleleri ile milliyetçi çatışmalar dışında, başka bir eşitlik ve adalet topluluğunun kurulacağı bir anavatan için ortak harekete devam etmek ve yoğunlaşmakta kararlıyız. Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk çalışanların ortak sınıf mücadeleleri ile eşit ve adil bir toplum talep ederek milliyetçi çatışmalardan uzak bir vatan için ortak mücadelemizi yükseltmeye devam etme taahhüdümüzü ifade ederiz” dedi.
Turizm sektörü çalışanları protesto eylemlerine başlıyor. PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis ve SİSKA-PEO Genel Sekreteri Lefteris Yeorgiyadis PEO’ya bağlı turizm çalışanları sendikası SİSKA’nın kuruluşunun 80 yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikler sırasında turizm sektöründe tam olarak düzensiz çalışma koşullarını ileri götüren Hükümet’e ağır eleştirilerde bulundu. Yeorgiyadis otel çalışanlarına eylem çağrısında bulundu. PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis konuşmasında bugün devletin en temel önceliğinin işverenleri toplu sözleşmeleri uygulama zorunda bırakacak yasal düzenlemeleri yapması olduğunu söyledi. Çeşitli nedenlerle toplu sözleşmelerin kapsamına dahil olmayan çalışanlar için de en azından asgari ücreti, çalışma saatlerini, ek mesailerini, tatillerini ve ihtiyat sandığını belirleyecek asgari haklarının belirlenmesi için yapısal sosyal bir diyalogun başlatılmasını istedi. “Hükümet bu temel başlıklarda hemen şimdi diyalog başlatma zorundadır. Bunu yapmadığı sürece çok ve zayıf olanlara değil sadece az sayıda güçlüye ilgi duyduğunu teyit edecektir.” dedi.
SİSKA-PEO Genel Sekreteri Lefteris Yeorgiyadis de turizm sektöründe geçmişi hatırlatan duruma atıfta bulundu ve bu durumla ilgili “başıbozukluk, düzensiz çalışma koşullarlı, tahrip edici çalışma saatleri, psikolojik baskı ve iş stresi” tarifi yaptı. Yeorgiyadis sendikanın iş yerlerinde ilçeler düzeyinde çalışanlarla toplantılar başlattığını ve 31 Aralık 2018 tarihinde sona erecek toplu sözleşme öncesi taleplerini belirleyip ortaya koyacaklarını da söyledi. SİSKA-PEO’nun 80. Kuruluş yıldönümü etkinliğini Çalışma Bakanı Zeta Emilyanidu da selamladı.
SİSKA-PEO 80. Kuruluş yılönümünü kutladı
7
İnşaat işçicleri eylem hazırlığı içerisinde
Binlerce otel çalışanı işini kaybetme tehlikesi altında
anlaşmayı reddetmesi konusunu tartıştılar. Taraflar arasında ortaya çıkan anlaşmaya Çalışma Bakanlığı Arabuluculuk Dairesi gözetiminde uzun süren ve birkaç yıla yayılan görüşmeler sonrası varılmıştı. Larnaka’da inşaat işçileri, genel kurullarında tarafların yani çalışanlarla işverenlerin hem inşaat sektöründe toplu sözleşmelerin içerdiği temel koşulların yasal olarak düzenlenmesi hem de Meclisin söz konusu yasal düzenlemeyi yapması sonrası bunların yeni toplu sözleşmelerde uygulanması konusunda anlaşmaya vardıkları olgusundan hareketle sendikalarına bu yetkiyi verdiler. Işverenler ise varılan anlaşmayı reddederken sendikalardan yeni toplu sözleşmeler için görüşmelere başlaması talebinde bulundular. İnşaat işçilerinin ortaya çıkan durumu ele almak için diğer kazalarda da genel kurul çalışmalarına devam edecekleri açıklandı.
Turizm sektörü çalışanları 20 Kasım günü “kazanımlarımızdan ellerinizi çekiniz”, “Otellerde taşaronlara onay veren yasaya HAYIR” ve daha başka sloganlarla yollara çıkarak Meclis’e sunulan ilgili yasa tasarısını protesto ettiler. Meclise sunulan yasa tasarısı şu anda sektörde var olan istihdam koşullarının kaldırılmasını öngörüyor. Böylesi bir durumda da binlerce sektör çalışanı işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. PEO ve SEK liderleri söz konusu yasa tasarısının iş ilişkilerinde düzensizleştirmeyi getireceğine, iş barışını ve toplu sözleşme görüşmelerini ortadan kaldıracağına dikkat çektiler ve tasarının geri çekilmesi yönündeki taleplerinin karşılanmaması durumunda önümüzdeki dönemde önlemler alacakları uyarısında bulundular. Turizm sektörü çalışanlarının protesto yürüyüşü “sözleşmelerimize yasal güvence” pankartıyla Maliye Bakanlığı önünden başladı. PEO Genel Sekreteri Pambis Kritsis yaptığı konuşmada “Otel Endüstrisi iş ilişkilerini hızla düzensizleştirilirken, toplu sözleşmelere saygı duyulmazken ve otelcilik gibi hızla büyüyen bir ekonomide var olması gereken iş ilişkileri yokken, Hükümet düzensizleştirme sağlayacak bir tasarı ile birlikte geliyor.” dedi.
Larnaka’da İinşaat işçileri, İnşaat İşçileri Sendikası Yönetim Kuruluna toplu sözlemelerin ve çalışanların haklarının savunulması için gerek gördüğü anda eyleme geçme yetkisi verdi. Larnaka’da inşaat sektöründe çalışanlar 22 Kasım’da toplanan genel kurulda İnşaat Mütahitleri Federasyonu’nun işverenlerle sendikalar arasında var olan
NEDEN ÇIKIYORUZ
PEO Kıbrıslıtürklere Kıbrıs Cumhuriyetinde çalışma hayatında karşılaşabilecekleri sorunları daha
kolay bir biçimde çözebilmeleri , kuzeydeki ilerici sendikalarla ilişkilerini geliştirmek ve Kıbrıs soru-
nuna kalıcı bir çözüm bulunmasına katkı koymak amacı ile Türk bürosunu oluşturdu.Büro ile
iletişim kurmak için aşağıdaki tel numaralarını ve email adresini kullanabilirsiniz.
Tel.No:99164535 22866433 email:resa.gockun@peo.org.cy 8