2.400 kWh oldu
Doğalgaz sektörünü değerlendirdi
DEV ADIM OPEC kararının düşündürdükleri
Musul neden bu kadar önemli?
Türkiye’nin ilk yüzer depolama ve yeniden gazlaştırma ünitesi (FSRU) ve Egegaz’ın LNG terminali ilave kapasite yatırımları, Aliağa’da düzenlenen törenle hizmete girdi.
k gaz li FSRU’nun sisteme günlü GDF Suez Neptune İsim n metreküp. basma kapasitesi 20 milyo
03
Serbest tüketici limitinde dev adım EPDK’nın Kurul Toplantısından iki önemli karar çıktı. Serbest tüketici limitini 2400 kWh’a düşüren EPDK, doğal gaz dağıtım şirketlerinin 137 milyon dolarlık teminat mektuplarının iade edilmesine yönünde karar verdi.
E
PDK Kurul Toplantısından, tüm tüketicileri ve elektrik piyasasını yakından ilgilendiren önemli bir karar çıktı. Buna göre; elektrikte serbest tüketici limiti 2.400 kWh’a düşürüldü.
1
SERBEST TÜKETİCİ LİMİTİNDE BÜYÜK DÜŞÜŞ EPDK Kurul toplantısında alınan karar göre; elektrikte serbest tüketici limiti 2.400 kWh’a düşürüldü. Bu limite karşılık gelen talep tarafında teorik piyasa açıklık oranı yüde 90 olarak hesaplanıyor. 2017 yılı için belirlenen söz konusu limit çerçevesinde aylık faturası 82 TL’nin üzerinde olan tüketiciler serbest tüketici olabilecekler. Bu çerçevede yıllık tüketimi 2.400 kWh’in üzerinde olan yaklaşık 8,4 milyon abone serbest tüketici olma hakkına sahip. EPDK, 2016 yılı için serbest tüketici limitini yıllık 3.600 kWh ve üzeri olarak belirlemişti.
2
DOĞAL GAZDA TEMİNAT MEKTUBU ADIMI EPDK’nın Kurul Toplantısında önemli bir karar da doğal gaz alanında verildi. EPDK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dolar yerine Türk lirası kullanımı çağrısı doğrultusunda önemli bir karar aldı. Doğal gaz dağıtım şirketlerini doğrudan ilgilendiren karara göre, EPDK doğal gaz dağıtım şirketlerinin 137 milyon dolarlık teminat mektuplarının iadesi için harekete geçti. Bundan sonraki süreçte doğal gaz dağıtım şirketleri EPDK’ya başvuracak ve EPDK’nın şirketlerin yatırım yapma yükümlülüklerini yerine getirdiklerini tespit etmesi halinde teminat mektuplarını iade alabilecek. Sektörün kredi limitlerini olumlu yönde etkileyecek olan bu karar sonucunda doğal gaz dağıtım yatırımlarında artış ve hızlanma bekleniyor.
‘SERBEST TÜKETİCİLER
HAKLARINI ÇOK İYİ ÖĞRENMELİ’
K
ararı değerlendiren EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz: “Sözleşme imzalayacak serbest tüketicilerimizin sözleşme imzalamadan önce haklarını ve yükümlülüklerini çok iyi öğrenmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. Abonelik sözleşmeleri çok dikkatle okunmalı ve imzalanmalı. Vatandaşlarımız; tedarikçisini titizlikle seçmeli ve kendi tüketim alışkanlıklarına uygun sözleşmelerin altına imza koymalı” dedi.
Ağrı ve Tunceli’ye “TL bazlı” ihale D
oğal gaz dağıtım ağını tüm Türkiye’ye yaymayı hedefleyen EPDK, Ağrı ve Tunceli doğalgaz dağıtım ihalelerini gerçekleştirdi. TL ile gerçekleştirilen ilk ihale olan Ağrı il merkeziyle Doğubayazıt ilçesi doğalgaz dağıtımı ihalesini kilovatsaat başına 4,460 kuruş teklif eden Aksa Doğalgaz Dağıtım A.Ş kazandı.
30 YILLIK LİSANS ALMAYA HAK KAZANDI Ağrı il merkezi ve Doğubayazıt ilçesi için yapılan ihalede Aksa Doğal Gaz Dağıtım, Fernas İnşaat, Akmercan Turizm, Siirt Batman Doğal Gaz Dağıtım ve Alöz Mühendislik şirketleri yarıştı. İhalede en düşük teklifi veren Aksa Doğal Gaz Dağıtım A.Ş 30 yıllığına lisans almaya hak kazandı. İhale sonucu Kurul tarafından onaylandığı takdirde lisanslama işlemleri tamamlanacak. 8 yıl boyunca ihalede oluşan dağıtım bedeli geçerli olacak olan Ağrı ve Doğubayazıt için 8 yıl dolduğunda EPDK tarafından hesaplanacak tarifeler uygulanmaya başlanacak.
SIFIR DAĞITIM BEDELİ Tunceli doğal gaz dağıtım ihalesini ise Akmercan Grubu sıfır dağıtım
bedeli teklifiyle kazandı. 8 yıl boyunca tüketicilere gazı aldığı fiyattan satacak olan şirket, 8 yıl sonra EPDK tarafından hesaplanacak tarifelerini uygulamaya başlayacak. EPDK tarafından düzenlenen ihaleye 5 şirket teklif verdi. EPDK Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk’ün ihale Komisyonu Başkanlığını yaptığı ihalede, önce 5 şirketin evraklarının bulunduğu ilk zarflar açıldı. Siirt Batman Doğalgaz Dağıtım AŞ ve Fernas İnşaat A.Ş teşekkür mektuplarını sunarak, teklif vermeden ihaleden çekildi. Daha sonra teklifleri ihale şartnamesine uygun bulunan 3 şirketin birim hizmet ve amortisman bedellerinin bulunduğu ikinci zarflar açıldı. İkinci zarfların açılmasının ardından 3 teklif sahibi Aksa Doğalgaz Dağıtım A.Ş, Alöz Mühendislik Akmercan Grubu temsilcileri açık eksiltmeye davet edildi. Açık eksiltmenin birinci turunda Aksa Doğalgaz Dağıtım A.Ş temsilcisi ihaleden çekildi. Açık eksiltmenin 47. turunda Alöz Mühendislik kilovatsaat başına 0,005, Akmercan Grubu ise 0,000 kuruş birim hizmet amortisman bedeli verdi. 48. turda Alöz Mühendislik temsilcisi ihaleden çekildiklerini açıkladı. Böylece ihalede en düşük teklifi kilovatsaat başına sıfır kuruş ile Akmercan Grubu verdi.
EPDK, Ağrı ve Tunceli illeri için doğalgaz dağıtım ihalelerini gerçekleştirdi. Ağrı doğalgaz dağıtım ihalesini Aksa Doğal Gaz Dağıtım A.Ş, Tunceli doğalgaz dağıtım ihalesini ise Akmercan Grubu kazandı.
“GÜVEN VE İSTİKRARIN YANSIMASI” TL cinsinden yapılan bu iki ihale ile ilgili EPDK’dan yapılan açıklamada; “Ülkemiz açısından güven ve istikrarın yansıması olan bu sonuç Tunceli halkının ekonomik fiyattan gaza erişimini sağlayacak. Geçmiş dönemde de bazı ihalelerde sıfır fiyat çıkmıştı. Bu ihale
EPDK’nın yaptığı 64. doğal gaz dağıtım ihalesi oldu. Ağrı ve Tunceli’de de doğal gaz dağıtımının başlamasıyla, gaz arzı sağlanmayan son 5 ilin 2’si de doğal gaza kavuşmuş olacak. Böylece 81 ilin 78’i doğal gaz kullanıyor hale gelecek” denildi.
Elektrik fiyatları 2 Öncelikle yapısal bir “sorun” olarak ortada kalan YEKDEM maliyetinin bilinmezlikten çıkarılması, tedarik pazarının riskini yönetebilmesi için çok önemli bir şart.
016 yılının son günleri yaklaşırken, Türkiye’nin büyük kısmında etkili olan soğuk ve yağışlı havaların etkisi ile gerek doğal gaz gerekse elektrik talebinin tavan yaptığı bir sürece tanıklık ettik. Bu talep artışı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın önceliği nihai tüketici olması sebebi ile Botaş’ın santrallere verdiği gazda kısıntıya gitmesi yaklaşık bir haftalık bir dönemde elektrik piyasasında ciddi volatilite oluşturdu. Benzer durumların daha önce yaşandığı söylenebilir ancak bu kısmen doğru bir argüman olabilir; zira o dönemlerde ortada EPİAŞ gibi bağımsız bir piyasa işletmecisinden bahsetmek mümkün değildi ve piyasadaki ticaret hacmi bu derinlikte değildi.
“ŞİRKETLER VOLATİLİTEYE HAZIRLIKSIZ YAKALANDI” Bu yaşanılan volatilite, piyasanın arz ve talep dengesi ile doğrudan ilişkili olduğuna göre, şirketler neden çok hazırlıksız kaldılar ve olay neredeyse bir kriz boyutuna ulaşmak üzereyken duruldu, buna biraz yakından bakmak gerekiyor. Türkiye için gaz her zaman - daha iyi yönetilse dahi- bu tip durumlara hazırlıklı olunması gerektiği sinyalini veren bir emtia. Bu yüzden gerek gaz gerekse elektrik işinin içerisinde olan tüm paydaşlar bu durumun olası bir durum olduğunun farkındadırlar.
“KUR ARTIŞI ŞİRKETLERİN AÇIK POZİSYONUNU ARTTIRDI” Ancak genel resme bakıldığında öncelikle tedarik şirketlerinin ciddi bir açık pozisyonla gittiklerini akıldan çıkartmamak gerekiyor. Zira YEKDEM maliyetleri ve düşük giden spot piyasa fiyatları sebebi ile koşullar şirketleri bu stratejiye mahkûm etti. Bunun altında yatan temel sebep elbette kur artışı.
“BOTAŞ’IN GAZ SIKINTISI ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLEDİ” Ayrıca doğal gaz santrali sahibi olan şirketler üretimlerinin önemli bir kısmını önceden ya vadeli olarak ikili anlaşmalarla ya da nihayetinde perakende portföylerine satmış durumdalar. Doğal olarak Botaş’ın gaz kısıntısı sebebi ile üretim yapamayınca bu kısa pozisyonlarını kapatmak için spot piyasadan elektrik almak durumunda kaldılar. Buradan kaynaklanan zararın büyüklüğü gerçekten çok yüksek boyutlarda.
“TEDARİKÇİLER ARASINDA CİDDİ FİNANSAL İŞLEM HACMİ VAR” Ayrıca tedarikçilerin kendi aralarındaki işlem hacmi bilinmese de ciddi miktarda fiziki ve finansal işlem hacminden söz edebiliriz. Yani, bu aşırı yükselen fiyatlar karşısında, yeterince teminat ya da fonlama imkanı olmayan
tedarikçiler sadece EPİAŞ üzerinden diğer tedarikçilere bir risk yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda böyle bir oyuncunun dışarda kalmasının OTC tarafında zincirleme bir reaksiyona sebep olması da olası felaket senaryolarının arasında. Bu yüzden, durumun geçici dahi olsa kalıcı hasar vermeden bir şekli ile düzelmiş olması sevindirici. Ancak bu meselenin ne derinleşmesinde ne de yola konmasında piyasanın zaman zaman dillendirdiği şekli ile kamunun doğrudan müdahalesi ya da EPİAŞ’ın fiyatlara etkisi gibi yöntemler kesin olarak yok. Ancak bu kadar önemli bir hususun da çözümünde kamunun etkin rol almasında hiçbir yanlışlık yok. Özellikle şirketlerin neredeyse “tavan fiyat” uygulaması önerdiği bir ortamda, birçok üretici şirketin Gün Öncesi Piyasasına teklif girmeden Dengeleme Piyasasına girmesi nedeni ile fiyatın aşırı yükselmesine sebep olduğu, kısıntıya rağmen üretim yapan doğal gaz santrallerinin olduğu bir ortamda kamu çok doğru bir koordinasyon görevini yerine getirmiş gibi gözüküyor.
“YEKDEM MALİYETLERİ YAPISAL BİR SORUN” Tekrar başa dönersek; öncelikle yapısal bir “sorun” olarak ortada kalan YEKDEM maliyetinin bilinmezlikten çıkarılması, tedarik pazarının riskini yönetebilmesi için çok önemli bir şart. Perakende pazarında bu kadar yüksek açık pozisyonla devam etmek sistemin güvenliği açısından önemli bir risk. Diğer bir konu da, daha önce çok da üzerinde durduğumuz “şeffaflık” konusu. EPİAŞ’ın hazırladığı ve yönettiği platform belki piyasa açısından bir devrim niteliğinde ancak özellikle gaz konusunda bu tarafta bir eksik göze çarpıyor. Bu sadece sürekli bir data yayını dışında, elektrik fiyatlarını doğrudan etkileyen haberleri de özellikle kapsamalı. Zira son dönemlerde VİOP üzerinde bazı zilleri çaldıran işlemlerden çokça bahsedilir olmaya başlandı. Bu piyasanın güvenilirliği ve saygınlığı yanında bu şirketlerin de saygınlığına zarar verebilir. Botaş, EÜAŞ ve TEİAŞ gibi şirketlerin bu riskten kaçınmak için KAP benzeri bir uygulama için gönüllü olacaklarını tahmin ediyorum. Çok iyi geçmeyen bir yılın sonunda aşırı bir volatilite ile kapasak da gelecek yıllar için daha iyimser olacağımız bir 2017 diliyorum...
06
Bakanlık Bütçesine ‘milli parayla ticaret’ damga vurdu
E
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun Tasarısı Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü. Bütçe görüşmeleri sırasında hükümet adına söz alan Albayrak, Meclis kürsüsünden önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında enerji alanında son 14 yılda yaşanan gelişmeleri anlatan Bakan Albayrak, gelecek dönemde atılacak adımların da sinyallerini verdi.
düşük maliyetle elektrik enerjisi üretiminin gayretinde olduk. 2003 yılı başından bu yana yaklaşık 75 milyar dolarlık yatırımla, özel ve kamu birlikte, Türkiye’nin kurulu gücünü 32 bin MW’tan bu yıl sonu itibarıyla 80 bin MW’a kadar çıkardık. Bu gerçekten çok büyük bir başarı. Strateji ve politikalarımız kaynak çeşitliliğinin sağlanması, yerli ve yenilenebilir kaynakların ekonomiye kazandırılması, sürdürülebilirlik, enerji piyasalarında serbestleşme, enerji verimliliği, enerji üretiminde teknoloji transferi ve yerli teknolojinin geliştirilmesi temelleri üzerine kuruldu. Stratejimizin başında enerji arzı ve güvenliği var” diye konuştu.
“YENİLENEBİLİR UYGULAMALARI ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM ARTACAK” Albayrak, son dönemde Enerji Bakanlığı’nın ticaret alanında dövizden TL’ye geçiş konusunda da önemli bir hamle gerçekleştireceğini ifade etti. Albayrak, Türkiye’nin geniş ticaret hacmi bulunduğu ülkelerle enerji ticaretinde karşılıklı olarak ‘milli para’nın kullanılacağını açıkladı. Türkiye’nin enerji stratejisinin en önemli başlığının “arz güvenliği” olduğunu vurgulayan Albayrak, yerli ve yenilenebilir enerji üretimi hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Albayrak, elektrik üretiminde kömür kullanımına ilişkin dünyadan örnekler verirken, yenilenebilir enerjide hayata geçirilen uygulamaların önümüzdeki dönemde artacağını kaydetti.
“STRATEJİMİZİN BAŞINDA ARZ GÜVENLİĞİ VAR” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri devam ederken Hükümet adına açıklamalarda bulunan Bakan Albayrak, Türkiye’nin enerji stratejisi hakkında bilgi verdi. Son 14 yılda artan enerji ihtiyacına ve buna paralel olarak artış gösteren enerji yatırımlarına dikkat çeken Albayrak, “İktidarımızda, enerjide, Türkiye ekonomisinde olduğu gibi yaklaşık 3 katı bir büyüme gerçekleştirirken hep bir düsturumuz vardı. Politikalarımızı her zaman şunun üzerine inşa ettik: Türkiye büyüyecekse enerji alanında da yatırımlarıyla birlikte büyümeli. Büyüme için hep yeterli miktarda ve
ENERJİ TİCARETİNDE MİLLİ PARA DÖNEMİ E nerji Bakanlığı’nın 2017 yılı bütçesinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldüğü sırada konuşan Bakan Albayrak, gündemi değiştiren önemli açıklamalarda bulundu. Son dönemde doların artış göstermesine yönelik hükümet kanadından önemli tedbirler açıklanırken, Bakan Albayrak da enerji alanında ciddi bir adımın atılacağını açıkladı. Türkiye’nin enerji ticaretinde, geniş hacmi bulunan ülkelerle “milli para” dönemine geçeceğini dile getiren Albayrak, “Yeni dönemde hedeflerimizin ve stratejilerimizin ana başlıklarını değerlendirdiğimiz çerçevede, birçok konuyu Türkiye’nin menfaatlerine hizmet edecek şekilde kurgulayıp, planlayarak bu stratejiyi uygulamak. Bu kapsamda, önemli bir birlik olarak gördüğümüz ve yakından takip ettiğimiz Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nda diyalog ortaklığında olan Türkiye, 2017 yılı Enerji Kulübü’nün Başkanlığını aldık. Şanghay İşbirliği Teşkilatı, özellikle enerji alanında dünyanın en büyük teşkilatlarının başında geliyor. Özellikle, elektrik üretiminde dünya üretiminin yüzde 36’sı,
doğal gaz üretiminin yüzde 23’ü, ham petrolün de yaklaşık yüzde 21’ini üreten bir teşkilat. Kapalı kapılar ardında bizi tehdit etmeye çalışsalar da, gölgelerden, gölgelerin arkasından kahpece tehditleriyle korkutmaya çalışsalar da Allah’ın izniyle biz hiçbir şeyden korkmayacağız. Burada, çok önemli bir nokta var. Biz önce kendimizi bileceğiz, milletimizi bileceğiz, Rabbimizi bileceğiz, söylenilen söze bakacağız ‘bir muhatap var mı’ diye Gölgelerden havlayanlara değil, o havlayanların ipini elinde tutan kahpelere mesaj vereceğiz. Ne mesajı vereceğiz biliyor musunuz? Önümüzdeki dönemde bu kahpeleri daha da kudurtacak bir gelişme açıklayacağım sizlere. Önümüzdeki dönemde Türkiye enerji ticaretinde ve politikalarında büyük enerji hacmi oluşturduğu ülkelerle milli parayla ticarete başlıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu, çok önemli bir şey demek... Biz yine korkmuyoruz. Ben, yine, o iplerini elinde tutanlara sesleniyorum: Biz Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayız” açıklamalarını yaptı.
“ENERJİ ALANINDAKİ TEKNOLOJİ ÜLKEMİZDE ÜRETİLECEK” Enerji Bakanı Albayrak; “Bölgemizdeki çalkantılara, dünyadaki ekonomik istikrarsızlığa rağmen ihtiyacımız olan enerji kaynaklarının teminini en doğru, en güvenli ve en düşük maliyetle sağlamak, ithalatımızı azaltmak, bunun yanında ülkemizin potansiyelini kullanarak enerji alanındaki teknolojilerin ülkemizde üretilmesi noktasında önümüzdeki dönemde ait stratejimiz bu haritanın özetini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Meclis Genel Kurulu’nda yapılan 2017 yılı bütçe görüşmelerinde konuştu. Türkiye’nin enerji alanındaki stratejilerinden birinin de elektrik arz güvenliği olduğunu açıklayan Bakan Albayrak, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada bu alanda son dönemde yapılan yatırımları aktardı. Güneş enerjisi konusunda önemli bir adım olan Karapınar’da hayata geçirilecek YEKA projesine değinen Albayrak, benzer bir uygulamanın rüzgar enerjisi alanında da yapılacağını belirtti.
“KAPASİTE ARTIŞININ YANINDA ALT YAPIMIZI DA İYİLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ” Albayrak, “Stratejimizin ikinci ayağını elektrik arz güvenliği oluşturuyor. Türkiye büyürken, kapasite artışının yanında alt yapısını da iyileştirmek zorunda. Türkiye’nin yaşlı altyapısını iyileştirmek ve büyümeye dayalı kapasite artışı ihtiyacını karşılamak için beş yıllık yatırım planı çerçevesi içerisinde, 18 milyar TL’si özel sektör, 12 milyar TL’si de TEİAŞ eliyle yaklaşık 30 milyar TL’lik iletim hattı altyapısını kapsayan bütçeyi açıkladık. Bu yatırımlar Türkiye’nin büyümesini ve yaşanabilecek bölgesel geri kalmışlıkların da iyileştirilmesini amaçlıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Meclis Genel Kurulu’nda devam eden 2017 yılı bütçe görüşmelerinde Bakanlığın strateji ve hedeflerini açıkladı.
07 ‘DOĞAL GAZDA 3 ÖNEMLİ KRİTERİMİZ VAR’
D
EPDK’YA 241 MİLYON 536 BİN TL ÖDENEK TAHSİS EDİLDİ
E
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçesi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Meclis Genel Kurulu’nda hükümet adına yaptığı konuşmanın ardından Enerji Bakanlığı ve
Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin tüm bölgelerini kuşatacak iyileştirmelerle inşallah, her sektörde olduğu gibi bu alanda da Türkiye’yi yeniden başarılı kılacak bir noktaya taşıyacağız. Diğer bakanlıklarımızda olduğu gibi Enerji Bakanlığı’nda da bunu hayata geçireceğiz. Bu çerçevede 2016 yılında sadece 36 adet 380 KW’lık bin 444 kilometrelik enerji üretim hattı altyapı yatırımı yaptık, sadece 41 adet 380 kilovatlık 4 bin975 MW amper/trafo gücünde trafo merkezi tamamladık. 2.5 milyarı TEİAŞ, yaklaşık 3 küsur milyarı da özel sektör eliyle, 6 milyar TL’ye yakın, iletim hattı altyapı yatırımları ortaya koyduk” açıklamasında bulunudu.
“DAHA ÇOK YERLİ, DAHA ÇOK YENİLENEBİLİR ENERJİ” Bakan Albayrak sözlerine şöyle devam etti; “İlk günden beri hep şunu söylüyoruz: Daha çok yerli ve daha çok yenilenebilir. Kaynak çeşitliliği konusunda Türkiye’nin potansiyelini ortaya çıkarma ve dışa bağımlılığını düşürmek amacıyla yenilenebilir enerjide de önemli adımlar atmak zorundayız. Türkiye’nin bir yenilenebilir üretim merkezine dönüşmesini hedefleyen YEKA Proje’mizi anons ettik. İlk anonsumuz bir kısmınızın malumudur, Konya Karapınar’daki güneş YEKA’sı çerçevesinde açıkladığımız projeydi. Burada biz yerlilik ve yerli üretim noktasında ilk yıl için yüzde 65, ikinci yıl için yüzde 75 yerli üretim standardı koyduk, bunun içerisinde montaj yok. En az yüzde 80 yerli mühendis şartı koyduk, bunun bir benzerini de önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde inşallah rüzgâr enerjisi üretiminde devreye
bağlı kuruluşlarının 2017 yılı bütçesinin bölümlerinin oylamasına geçildi. 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi kapsamında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Merkez Teşkilatı Bağlı Kuruluşları Maden Tetkik Arama ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile İlişkili Kuruluşu olan Bor Enstitüsü alacağız”
“KİM DAHA ÇEVRECİ?” Elektrik üretiminde yerli kömürün önemine işaret eden Bakan Albayrak, Meclis Genel Kurulu’nda kömürün kullanımına ilişkin dünyadan çarpıcı örnekler verdi. Yerli kömür ile enerji üretiminde çevre vurgusu da yapan Albayrak, kömür santralleri konusunda Türkiye’de alınan çevreci önlemlerin standardının pek çok ülkenin ilerisinde olduğunu kaydetti. Albayrak, gelecek dönem için hedeflenen sondaj rakamlarını da gündeme getirerek, “Yerli enerji başlığı altında kömürle alakalı şu resmi çok net görmemiz lazım. Dünyada elektrik üretiminde yüzde 40’dan fazla bir kömür kaynağı söz konusu. Birincil enerji tüketimine baktığımızda bile kömür yüzde 30’larda. Bize birileri hep akıl veriyor, temiz enerji, Avrupa falan diyor ama şu rakamları yine ifade etmem lazım. Avrupa’nın elektrik üretimindeki kömür payına baktığımızda, Polonya yüzde 84, Almanya yüzde 45, İngiltere yüzde 39, Romanya yüzde 38 ve Danimarka da yüzde 34 seviyelerinde elektriğini kömürden sağlıyor. Bizim ise 15.5 milyar ton kömürümüz var. Kurulu gücümüzün en az bir misli daha yani 10 bin MW’ın üzerine bir 10 bin MW daha yapabilecek kapasitemiz varken, nereye dokunsak “yok” cevabını alıyoruz” diye konuştu.
“ÇEVRESEL FAKTÖRLERDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ” Enerji ve Tabii Kaynaklar Balkanı Berat Albayrak, “Geçen seneye kıyasla yüzde 13’den 18’lere çıkardığımız yerli kömürden üretim
için belirlenen toplam 2 milyar 333 milyon 590 bin TL ödenek oylanarak kabul edildi. 2017 yılı bütçesi kapsamında, MTA Genel Müdürlüğü’ne 481.1 milyon TL, TAEK Başkanlığı’na 157.5 milyon TL, Bor Enstitüsü’ne 10.5 milyon TL, EPDK’ya ise 241 milyon 536 bin TL ödenek tahsis edildi. portföyümüz oluştu. Bu sene yüzde 13’leri yüzde 18’lere çıkardık, güzel bir noktaya doğru taşıyoruz. Ancak, tüm bu çerçevede, sadece son on yılda bulduğumuz; Afyon, Eskişehir, Trakya, Konya, bölgelerindeki kömürlerimizi daha fazla ekonomiye kazandırma stratejisi çerçevesi içerisinde çevresel faktörlerden taviz vermeyeceğiz. Bakın, son termik santral şartnamemizdeki çevresel faktörleri ifade edeyim: Avrupa’nın 2024 ve sonrası için kriter aldığı, 1 metreküp normal hava için sınır değerlerine baktığımızda partikül maddede günlük 40 mikrogram, bizim şartnamemizde ise 23 mikrogramı geçemez. Kükürt, yine 1 metreküp havada 125 mikrogram, bizde üst sınır 33,7. Azot oranı 200 mikrogram, bizde 134. Şimdi, kimin daha fazla çevreci olduğuna herhâlde bu rakamlar çok ciddi bir ışık tutuyor” dedi. Berat Albayrak; “Şimdiye kadar yapılan tüm bu keşifleri yeterli görmüyoruz. Büyük bir sondaj hamlesi başlattık. Cumhuriyet tarihi boyunca yaklaşık 25 milyon metre sondaj yapıldığını biliyoruz. Bugün Kanada’da yılda 10 milyon metre, Avustralya’da 6 milyon metre maden arama sondajı yapılıyor. Bizde ise kamu ve özel sektörle birlikte toplam 2 milyon metre sondaj yapılıyor. Yeni dönemde kendimizi aşmak zorunda olduğumuzdan hareketle, kamu ve özel sektör eliyle en az yılda 3 milyon metre hedefine çıkarmalıyız. 2017’de 3 milyon metre, 2018’den sonra ise en az 5 milyon metreye çıkarma hedefiyle Türkiye’nin yer altı zenginliklerini ve sondaj faaliyetlerini artırmak zorundayız” diye konuştu.
oğal gaz arz güvenliği konusunda da açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin uluslararası projelerdeki konumuna değindi. Türkiye’nin uluslararası projelerde yer almasının 3 önemli kritere bağlı olduğunu vurgulayan Albayrak, TANAP ve Türk Akımı projelerinin Türkiye açısından önemli olduğunu dile getirdi. Albayrak, doğal gaz konusunda “Doğal gazda altyapıyı güçlendirerek daha çok vatandaşımıza doğal gaz konforunu yaşatmak durumundayız. 2015’e kadarki süreçte Türkiye’de 78’e yakın ile doğal gaz getirdik. Yaklaşık 13 milyon aboneyle Türkiye’de doğal gaz seferberliğini yıllık 13 milyar metreküp tüketimle şehirlerimizin ve ilçelerimizin temiz bir enerjiyle de tanışması noktasında büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Sadece 2016’da, bu yılsonu itibarıyla 600 milyon TL’yi geçen bir yatırım ortaya koyduk. 351 kilometre yüksek basınçlı doğal gaz boru hattı döşedik. Tunceli, Sinop, Mardin, Muş ve Bingöl’e arzı sağladık. 17 ilçeyi doğal gaz arzı noktasında hazır hâle getirdik. 2 yeni OSB’ye ve birçok farklı noktaya doğal gaz sağladık. 2016 yılında yapım çalışmaları sürdürülen Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Projesi’nde birinci grup depolamanın kaverninin açılışını inşallah önümüzdeki ay gerçekleştireceğiz. İktidarımız döneminde arz güvenliği için gelişen teknolojilerin ve pazarın kaymakta olduğu LNG teknolojileriyle ilgili önemli yatırımlar, önemli adımlar attık. Sadece LNG terminallerinin genişletilmesi noktasında değil “FSRU” olarak bilinen altyapıyı, doğal gazda acil talebi karşılayacak
teknolojileri ilk defa Türkiye’ye getirdik ve inşallah bu yıl bitmeden onun da açılışını İzmir’de gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
KAZAN-KAZAN PROJELERE ODAKLANDIK Berat Albayrak; “Doğal gaz alımında arz güvenliğimizi garanti altına alma ve altyapıyı geliştirmenin yanında stratejik konumumuzu da güçlendirecek avantajlı kazan-kazan projelere daha fazla odaklanmaya başladık. Bölgesel, çerçevedeki uluslararası projelerin içerisinde Türkiye’nin yer alması isteniyorsa bizim üç önemli kriterimiz var. Bir proje, Türkiye için, her iki tarafın da kazanmasını ortaya koymalı. İkincisi bölgenin enerji arz güvenliğine katkı sağlamalı. Üçüncüsü ise bölgesel ve küresel barışa katkı sağlamalı. Bunları sağlayan her projenin içerisinde Türkiye olarak yer alırız. Nitekim, TANAP bu stratejinin uygulanması noktasında son on yılda dünyada gerçekleşen en başarılı projelerden bir tanesi. Bunun ardından, Türk Akımı karşımıza çıkıyor. Dünya Enerji Kongresi vesilesiyle Rusya’yla çok önemli bir anlaşma olan Türk Akımı’nı imzalamış olduk. Türk Akımı ile Türkiye, Rusya’ya doğal gaz bağımlılığı noktasında bir artışa gitmemektedir. Tam tersine, Batı Akımı’ndan Türkiye’ye tedarik edilen gazın, aradaki ülkelerin baypas edilerek, doğrudan üreticiden Türkiye’ye girmesini sağlaması konusunda arz güvenliğini, Türkiye üzerinden ikinci ve üçüncü pazarlara taşınmasıyla ilgili de Türkiye’yi önemli bir bölgesel merkez hâline getirecek önemli bir proje olarak karşımıza çıkmıştır” açıklamalarında bulundu.
08
Sinan Ak Zorlu Enerji Grubu Başkanı oldu Z
orlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak oldu. Ak, elektrik üretimi, satışı ve ticaretinden; enerji santralleri inşası, bakımı, onarımı ve işletme hizmetleri ve doğal gaz dağıtımı ve doğal gaz ticaretine kadar enerji sektöründe çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Zorlu Enerji Grubu’nun yatırımlarına ve vizyonuna liderlik edecek.
2006 YILINDA ZORLU ENERJİ GRUBU’NA KATILDI 1971 yılında Ankara’da doğan Sinan Ak, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü’nden 1995 yılında mezun oldu. Çalışma yaşamına Evgin
Aralık 2016 tarihi itibariyle Zorlu Enerji Grubu Başkanlığına Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak atandı. Yatırım Menkul Değerler’de yatırım uzmanı olarak başlayan Ak, ABD’deki Old Dominion University’de İşletme yüksek lisans programını tamamladı. 2000 yılında Zorlu Holding bünyesinde göreve başlayan Sinan Ak, 2002 yılına kadar Vestel Komünikasyon’da Finans Şefi, 2002-2006 yılları arasında ise Vestel Beyaz Eşya’da Finans Müdürü olarak çalışmalarını sürdürdü.
İSRAİL VE PAKİSTAN’DAKİ OPERASYONLARIN GELİŞTİRİLMESİNDE BÜYÜK ROL OYNADI 2006 yılında katıldığı Zorlu Enerji Grubunda 2012 yılına kadar Zorlu Enerji Elektrik Üretim AŞ Finans ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürtü. Ocak 2012’de Zorlu Enerji Genel Müdürlüğü’ne atandı. Bu süreçte Ak, aynı zamanda Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu O&M Enerji Tesisleri
Zorlu Enerji, 2010 yılında hayata geçirdiği “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi ile Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen KSS Pazaryeri etkinliğinde ‘KSS Çevre Ödülü’ne layık görüldü.
Türkiye’nin en başarılı kurumsal sosyal sorumluluk projelerini değerlendirmek üzere 2009 yılından bu yana düzenlen “KSS Pazaryeri” etkinliği bu yıl “İşletme 2023; Akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümlerin buluşması” başlığı altında gerçekleşti. Zorlu Enerji Grubu’nun Türkiye’nin ulusal ölçekli ilk enerji eğitim projesi olan “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi “KSS Çevre Ödülü” kazandı. 2010 yılında hayata geçen “Enerjimiz Çocuklar İçin”, 2015-2016 Eğitim ve Öğretim Yılı döneminde müfredata dayalı içerikler ve okul oyunları ile zenginleştirmiş tüm yıla yayılan aktivitelerle yeniden yapılandırıldı.
İşletme ve Bakım Hizmetleri AŞ ve Zorlu Endüstriyel ve Enerji Tesisleri İnşaat Ticaret AŞ’nin Genel Müdürlüğü’nü de başarıyla yürüttü. Zorlu Enerji’nin yurtdışı yatırımlarına yön veren Ak, İsrail ve Pakistan’daki operasyonların geliştirilmesinde büyük rol oynadı. Ak, 1 Aralık 2016 tarihinde ise Zorlu Enerji Grubu’nun Sektör Başkanlığı görevine atandı.
DEİK Avrasya, Asya Pasifik, Avrupa, Enerji İş Konseyi, Yurt Dışı Yatırımlar, Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu – Türkiye Bölümü (GÜNDER), Güneş Enerjisi Yatırımcılar Derneği (GÜYAD), Enerji Ekonomisi Derneği ve Elektrik Ticareti Derneği Yönetim Kurulu üyeliklerini de sürdüren Sinan Ak, evli ve iki çocuk babası.
Türkiye’nin ulusal ölçekli ilk enerji eğitim projesine bir ödül daha ‘6 YILDIR ENERJİMİZ ÇOCUKLAR İÇİN’
“Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi ile ödül kazanmış olmaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getiren Zorlu Enerji Kurumsal İletişim Müdürü Esra Çakır, “Türkiye’nin geleceği olan çocuklarımızı, her geçen gün daha önemli hale gelen enerji kaynakları ve verimliliği konusunda bilinçlendirmek amacıyla başlattığımız ve altıncı yılını tamamladığımız ‘Enerjimiz Çocuklar İçin’ projesiyle bu değerli ödüle layık görüldüğümüz için mutluyuz. Projemizin başladığı 2010 yılından bu yana ilköğretim öğrencilerinin enerji kaynakları, üretimi ve verimli kullanımı hakkında
bilgi ve deneyimlerini artırarak, yenilenebilir enerjinin önemi ve enerjinin tasarruflu kullanımı konularında farkındalık yaratmayı hedefledik. Bu çabalarımızı, yeni dönemde pedagoglar, enerji ve eğitim uzmanları desteğinde hazırladığımız özel içerikler ve tüm yıla yayılan okul aktiviteleri ile projemizi yeniden yapılandırarak sürdürüyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluğu geçici uygulamalardan ibaret görmeyen bir Grup olarak, kapsayıcı, nitelikli ve kaliteli eğitime tüm çocuklarımızın erişebilmesi için projeler geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.
PROJE 6 YILDA 190 BİN ÖĞRENCİYE ULAŞTI Ulusal ölçekli ilk enerji eğitimi projesi olan Enerjimiz Çocuklar İçin, çocukları enerji kaynakları konusunda doğru bilgilerle donatmayı, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularında
bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Öğrenme sürecinin oyunlarla desteklenerek çocukların enerjiye dair temel mesajları kavramalarını kolaylaştıran proje, 6 yılda 190 bin öğrenciye ulaştı.
Petrol fiyatlarında OPEC toplantısı sonrası yaşanan hızlı artışın devam edip etmeyeceğini öngörmek kolay değil fakat 2017’de fiyatların 50 doların üstünde kalması için yaratılan çaba hızlı bir şekilde yok olabilir.
Kasım 2016’da anlaşma sağlanan üretim Ekim 2016 üretimi (OPEC MOMR)
Referans üretim seviyesi
Değişim
2017 Ocak’tan itibaren yeni üretim seviyesi
Cezayir Angola Ekvator Gabon İran Irak Kuveyt Katar S. Arabistan BAE Venezuela
1088 1586 549 202 3690 4561 2838 646 10532 3007 2067
1089 1753 548 202 3975 4561 2838 648 10544 3013 2067
-50 -80 -26 -9 90 -210 -131 -30 -486 -139 -95
1039 1673 522 193 3797 4351 2707 618 10058 2874 1972
Alt Toplam
30766
31328
-1166
29804
Endonezya Libya Nijerya
722 528 1628
Toplam
33644
13
14
18
Doğalgazda kış sendromu emin.danis@gerpartners.com
istenildiği bilgisi sektöre yansıdı. Alınan kararın elektrik üretimi üzerindeki etkisi 27 Kasım’daki üretim verilerine yansıdı. 26 Kasım’da toplam elektrik üretimi içinde doğalgaz santrallerinin yüzde 40,6 olan payı 27 Kasım’da yüzde 32,7’ye geriledi ve 13 Aralık’a kadar yüzde 32-39 bandında hareket etti. 12 Aralık 2016 BOTAŞ tarafından 12 Aralık akşam saatlerinde özel sektör doğalgaz santrallerine gönderilen yazıda 14 Aralık sabah 08.00 itibariyle yüzde 50 oranında kısıntıya gidileceğinin bildirildiği basına yansırken 5 Aralık’ta toplam doğalgaz tüketimi 200 milyon metreküpün üzerine çıktı. 1-12 Aralık dönemindeki ortalama gaz tüketimi ise 192,3 milyon metreküpe yükseldi. 14 Aralık 2016 BOTAŞ’ın yüzde 50’lik kesinti uygulaması 13 Aralık’ta 181,10 TL/ MWh olarak gerçekleşen PTF’nı 14 Aralık’ta 202,57 TL/MWh’a yükseltti. Doğalgaz santrallerinin elektrik üretiminde 13 Aralık’ta yüzde 34,2 olan payı 14 Aralık’ta yüzde 27,9’a düştü ve bu tarihten sonra gerilemesini sürdürdü. Hidroelektrik santrallerinin üretimde bir önceki gün yüzde 19 olan payı ise 14 Aralık’ta yüze 29’a yükseldi. 15 Aralık’ta PTF sert bir şekilde artarak 243,21 TL/MWh’a çıktı.
17 Kasım 19 Kasım 21 Kasım 23 Kasım 25 Kasım 27 Kasım 29 Kasım 1 Aralık 3 Aralık 5 Aralık 7 Aralık 9 Aralık 11 Aralık 13 Aralık 15 Aralık 17 Aralık 19 Aralık 21 Aralık 23 Aralık 25 Aralık
Kompresör İstasyonunda teknik bir arıza gerekçe gösterilerek, 72 saatlik bir sürede bu arızanın giderileceği ve tekrar kontrat şartlarına dönüleceği belirtilmesine rağmen, 72 saatlik süre dolmasına rağmen gaz sevkiyatında bir iyileşme kaydedilmediği açıklandı. (EPİAŞ Şeffaflık Platformu açıklaması, 26 Kasım 2016) 22 Kasım’da başlayan düşüşün piyasada duyulmasıyla birlikte 24 Kasım’da VİOP’ta Aralık 2016 vadeli baz yük elektrik kontratı 153.80 TL/ MWh’dan 159 TL/MWh’a yükselirken 25 Kasım Gün Öncesi Piyasasında(GÖP) Piyasa Takas Fiyatı(PTF) ise bir önceki güne 17.3 TL’lik artışla 186.17 TL/ MWh’a yükseldi. 24 Kasım 2016 Batı Hattı’ndan gelen doğalgaz miktarının normal seviyelere dönmesinin hemen ertesi günü İran gazında başlayan düşüşe ek olarak hava sıcaklıklarındaki düşüşün konutlardaki tüketimi arttırması da eklenince BOTAŞ’ın “Kesinti Kısıntı Prosedürü” uygulamasına geçtiği duyuldu. 24 Kasım’da gönderilen yazıyla 25 Kasım’dan itibaren BOTAŞ tarafından gaz tedariki sağlanan EÜAŞ santralleri ile birlikte TETAŞ’a satış yapan Yap-İşlet (Yİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) santrallerinin bir bölümünde kısmi gaz kesintisi bir bölümünde ise tam kesinti uygulaması yapılmasının
1 Kasım 3 Kasım 5 Kasım 7 Kasım 9 Kasım 11 Kasım 13 Kasım 15 Kasım
11 Aralık 13 Aralık 15 Aralık 17 Aralık 19 Aralık 21 Aralık 23 Aralık 25 Aralık
7 Aralık 9 Aralık
3 Aralık 5 Aralık
29 Kasım 1 Aralık
21 Kasım 23 Kasım
17 Kasım 19 Kasım
11 Kasım 13 Kasım 15 Kasım
7 Kasım 9 Kasım
1 Kasım 3 Kasım 5 Kasım
arzı Aralık 2016 başı itibariyle günlük 204 milyon metreküpe yükseltildi. 23 Aralık’ta resmi açılışı gerçekleştirilen İzmir Aliağa’daki günlük 20 milyon metreküplük send out kapasiteli FSRU ile birlikte ise Aralık sonu itibariyle Türkiye’nin toplam doğalgaz arzı 224 milyon metreküpe yükselmiş olacak. Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin peak doğalgaz talebi 25 Ocak 2016’da 235 milyon metreküp olarak gerçekleşmesine rağmen, geçtiğimiz kış mevsiminin uzun yıllar ortalamasına göre ılık geçmesi ve BOTAŞ’ın yoğun gayreti ile geçtiğimiz kış çok büyük bir sıkıntı olmadan atlatılmıştı. Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve piyasaların sağlıklı işleyişi açısından ciddi bir risk haline gelen bu sorunun çözümü için altyapı tarafında yapılması gerekenler olduğu gibi şeffaflıktan ve piyasa yapısına kadar birçok konuda hem kamu hem de özel sektörün kendisine düşen görevler olduğu ve konunun aciliyeti bir kere daha görülmüş oldu. Bu konuda sektör ve kamunun karşılıklı beklentileri ve yapılması gerekenlere geçmeden önce kamuoyuna yansıyan bilgiler ve veriler ışığında son 1,5 ayda neler olduğunu ve geçtiğimiz hafta yaşananları ana hatlarıyla özetleyelim. 14 Kasım 2016 Batı Hattı’ndan gelen Rus doğalgazında 14 Kasım’da başlayan ani düşüş sonrası buradan sağlanan gaz arzı 21 Kasım’da normal seviyelerine yükseldi. 22 Kasım 2016 İran’dan alınan doğal gazın teslimat basıncı ve miktarı 22 Kasım 2016 saat 18.00 itibarıyla aniden azalmaya başladı ve İran’dan doğalgaz alımı Günlük Kontrat Miktarının yaklaşık 1/10’u seviyesine kadar düştü. İran Milli Gaz Şirketi NIGC tarafından 22 Kasım 2016 tarihinde BOTAŞ’a gönderilen fax mesajında Mergenler
25 Kasım 27 Kasım
S
on 1 aydır yaşadığımız ve geçtiğimiz hafta zirveye çıkan gaz kısıntısı ve buna bağlı olarak gün öncesi piyasasında yaşanan fiyat dalgalanması bize elektrik ve gaz piyasasında dönemsel olarak görülen sorunların nasıl kronik hale gelerek sistem ve sektör üzerinde hasar yarattığını bir kere daha gösterdi. Her yıl yaşanan bu durumun sektördeki etkilerinin değerlendirilmesi kadar sorunun çözümüne yönelik hem kamu hem de özel sektör tarafından neler yapılabileceği ve öne çıkan beklentileri tartışmamız ve piyasa dinamikleri içinde sağlıklı işleyen ve ülke ekonomisinin büyümesine destek veren bir enerji piyasasının önemini kavramamız gerekiyor. Türkiye, doğalgazda genel arz-talep dengesini, hayata geçirilen ve inşaatı devam eden projelerle güvence altına almasına rağmen, geçtiğimiz yıllarda kış aylarında soğukların etkili olduğu dönemlerde konutlar ve elektrik üretimine bağlı olarak artan tüketim nedeniyle günlük arz-talep dengesizliği ortaya çıktı. Buna Ukrayna ve Rusya arasında 2008’den bu yana sık aralıklarla tekrarlanan fiyat anlaşmazlığı nedeniyle doğalgaz miktarında kış aylarında zaman zaman yaşanan düşüşler ve İran’ın hemen her kış mevsimi soğuklarla birlikte kendi iç talebini karşılamak amacıyla Türkiye’ye gönderdiği gaz miktarını düşürmesi de eklenince gaz arzında her kış yaşadığımız ve kronikleşen bir arz problemiyle karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin birkaç ay öncesine kadar kontrat miktarları ve tesis kapasitelerine göre günlük doğalgaz arzı 191 milyon metreküp seviyesindeydi. EgeGaz LNG terminalinin send out kapasitesindeki 8 milyon metreküplük artış ve Silivri yer altı doğalgaz depolama tesisinin geri üretim kapasitesindeki 5 milyon metreküplük artışla birlikte doğalgaz
19
saatler 20 Aralık 2016 BOTAŞ tarafından 20 Aralık’ta doğalgaz santrallerine gönderilen yazıda 21 Aralık sabah 08.00 itibariyle santrallere sağlanan doğalgazda kontrat miktarı üzerinden yüzde 25 daha kısıntıya gidileceğinin bildirildiği piyasaya yansıdı. Böylece doğalgaz santrallerine kontrat miktarları üzerinden sağlanan doğalgazdaki kesinti miktarı yüzde 75’e çıktı. Hidroelektrik santrallerinin toplam içindeki payı yüzde 35,7’ye çıkarken doğalgaz santrallerinin payı yüzde 25,4’e düştü. 21 Aralık 2016 BOTAŞ’ın hemen ertesi gün 21 Aralık’ta santrallere gönderdiği yazıda 22 Aralık sabah 08.00 itibariyle kesinti miktarının yüzde 90’a çıkarılacağı bildirildi. BOTAŞ, aynı gün yüksek doğalgaz tüketen çimento fabrikalarına ve TÜPRAŞ rafinerisine gönderdiği yazıyla da kritik olmayan üretimlerini durdurmaları ve doğalgaz tüketimlerinde kısıntıya gitmelerini istediği haberi yansıdı. Kesintinin yüzde 90’a çıkması elektrik piyasasındaki bilgi kirliliği ve paniğin de etkisiyle fiyatlarda 150 TL’lik rekor artışa neden oldu. 22 Aralık için PTF yüzde 65’lik sert bir artışla 380 TL/MWh’a çıktı.
Düşen hava sıcaklıkları 21 Aralık’ta Türkiye’nin elektrik tüketimi 875 milyon 344 bin KWh’a yükselterek tüm zamanların en yüksek kış tüketimini rekorunu kırdı. Bu tarihte toplam elektrik üretimi içinde doğalgazın payı yüzde 20,6’ya geriledi. 22 Aralık 2016 Soğuklar nedeniyle elektrik tüketiminin rekor kırması ve kesintinin yüzde 90’a çıkmasıyla birlikte 23 Aralık için PTF yüzde 54,4 artarak 586,56 TL/MWh’a yükselerek günlük bazda tüm zamanların en yüksek ikinci PTF’ı oldu. Bugüne kadar günlük bazda gerçekleşen en yüksek PTF 687 TL/MWh ile 13 Şubat 2012 tarihinde kaydedilmişti. 23 Aralık için gerçekleşen saatlik PTF’larına bakıldığında ise saat 14.00 için oluşan PTF, 1.899,99 TL/MWh ile rekor kırdı. VİOP’ta Aralık 2016 vadeli baz yük elektrik kontratı ise 260,70 TL/MWh’a çıktı. 22 Kasım’da 153,80 TL/MWh olan kontrat 1 ay içinde yüzde 69,8 artmış oldu. Bir önceki haftanın kapanış değerine göre ise artış miktarı yüzde 32,1 oldu. 23 Aralık 2016 24 Aralık için oluşan PTF hafta sonu nedeniyle tüketimin gerilemesinin de etkisiyle 227,59 TL/MWh’a indi.
Aralık PTF Ortalaması 224,49 TL/MWh’a Yükseldi Doğalgaz santrallerine uygulanan kesinti ve soğuklarla birlikte artan elektrik talebi fiyatları rekor seviyelere çıkartırken Kasım’da 148,06 TL/ MWh olan aylık PTF ortalaması Aralık ayının 26 günlük döneminde bir önceki aya yüzde 51,6 artışla 224,49 TL/ MWh’a yükseldi. 26 Aralık itibariyle 2016 PTF ortalaması ise 139,91 TL/MWh oldu.
KESİNTİYİ VE PİYASALARA ETKİSİNİ DERİNLEŞTİREN FAKTÖRLER BOTAŞ’ın iletim sistem güvenliği için Kasım ayı sonunda santrallere ilk kesinti uygulamasına başlamasının en önemli nedeni önce Batı Hattı ve ardından İran’dan gelen gaz miktarında yaşanan düşüşler oldu. Yurt çapında etkili olan soğuklara bağlı olarak konutlardaki doğalgaz tüketiminin hızla yükselmesi sistem dengesini kritik eşiğe taşıdı. 22 Kasım – 12 Aralık döneminde artan tüketim ve gaz arzında yaşanan İran kaynaklı düşüş nedeniyle BOTAŞ soğuklar öncesi linepack’i (boru hattı içindeki doğalgaz miktarı) arttıramadı. Bu duruma kış aylarında sistem dengesi açısından oldukça kritik önemdeki LNG arzında yaşanan kargo kaynaklı gecikme ve düşüş de eklenince BOTAŞ doğalgaz santrallerine kontrat miktarı uyguladığı kesintiyi 20 Aralık’ta önce yüzde 75’e ve sonraki gün ise yüzde 90’a yükseltmek zorunda kaldı. 2016-17 kış mevsiminin geçtiğimiz kış mevsimine göre soğuk ve kurak geçeceğine yönelik tahminler, birçok şirket tarafından göz ardı edildi ve bu nedenle yanlış fiyat
149.57 125.86
Ocak 2016
Şubat Mart 2016 2016
Nisan Mayıs 2016 2016
Haz Tem 2016 2016
Ağust 2016
Eylül 2016
Ekim 2016
Kasım Aralık 2016 2016
150.09
tahminlerine dayalı pozisyon alındı. Geçtiğimiz yıllarda kış dönemlerinde BOTAŞ’ın kısıntı-kesinti prosedürü uygulamalarında yüzde 50 seviyelerinde kesinti yapıldığı dikkate alındığında, özel doğalgaz santrallerinden tedarik şirketlerine kadar geniş bir yelpazedeki şirketler yüzde 75 ve yüzde 90’a varan bir kısıntı beklemedikleri için açık pozisyonda kaldılar. BOTAŞ tarafından doğalgaz iletim, arz-talep verileri, depo stok seviyesi, iletim şebekesi basınç seviye verilerinin kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılmaması ve piyasa oyuncuları arasında asimetrik bilgi nedeniyle haksız rekabet oluştu ve piyasa manipülasyona açık hale geldi.
KALICI ÇÖZÜM İÇİN BEKLENTİLER Kronik hale gelen bu sorunun çözümüne yönelik öne çıkan çözüm önerileri ve beklentileri başlıklar halinde kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: Doğalgaz depolama kapasitesinin arttırılması (Tuzgölü yeraltı depolama tesisinin ilk fazı Ocak 2017’de devreye alınacak) İlave FSRU ve LNG terminallerinin hayata geçirilmesi (İkinci FSRU’nun hayata geçirilmesi planlanıyor) Yeni arz kaynaklarının piyasaya girmesini sağlayacak boru hattı projelerinin hayata geçirilmesi (TANAP Projesinde çalışmalar devam ediyor, diğer başka projelerin de geliştirilmesi sağlanmalı) İletim sistem altyapısının geliştirilmesi BOTAŞ tarafından doğalgaz iletim, arz-talep verileri, depo stok seviyesi, iletim şebekesi basınç seviye verilerinin kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılması, bu sayede piyasa
163.99 138.01
139.91
oyuncuları arasında haksız rekabetin ve manipülasyonun önlenmesi. BOTAŞ’ın Kısıntı-kesinti presedürü uygulamalarının kamuoyuna şeffaf ve gerçek zamanlı olarak duyurulmaması BOTAŞ’ın “Kesinti Kısıntı Prosedürü” uygulamasına rağmen bazı santrallerin sistemden gaz çekmeye devam ettiğine yönelik söylentilerin ve haksız rekabete yol açacak durumların oluşmaması için ilgili kurumların eşgüdüm içinde gerekli önlemleri alması. “Talep Tarafı Katılımı”nın hayata geçirilmesi. Arz açığının oluştuğu durumlarda talebin düşürülerek arz-talep dengesinin sağlanmasını sağlayan sistem, acil durumlarda güvenlik mekanizması işlevi görüyor. Arz-talep dengesizliğinin oluştuğu durumlarda gazda optimizasyonun daha etkin sağlanması. Tedarik şirketlerinin kur artışı ve yüksek YEKDEM maliyeti nedeniyle ikili anlaşmalar yerine EPİAŞ’tan alım yapmaları, bu şirketlerin volatilite riskine maruz kalmalarına neden oldu. Üreticiler ve ticaret şirketleri de dahil edildiğinde piyasada faaliyet gösteren şirketler 10 milyonlarca TL’lik zararla karşı karşıya kaldı. Piyasa derinliğinin artması şirketlerin birbirlerini etkilemesine ve şirketlerin mali durumundaki bozulmanın piyasada domino etkisi yaratması ihtimaline neden oluyor. Türkiye’nin enerjideki en önemli politika önceliği olan yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin çok daha hızlı arttırılarak elektrik üretiminde doğalgazın payının çok daha hızlı düşürülmesi sağlanmalıdır. BOTAŞ’ın yoğun gayretlerine rağmen doğalgaz arzında ardı ardına gelen dalgalanmaların soğuklarla birlikte tüketim artışıyla aynı döneme gelmesi bıçak sırtındaki arz-talep dengesinin sağlanmasını güçleştirdi. Piyasada şeffaflığın sağlanması açısından oldukça önemli olan gerçek zamanlı veri ve bilgi akışının sağlanmamasının bilgi kirliliğine ve manipülasyona neden olması piyasadaki dalgalanmayı arttıran temel nedenlerden birisi oldu. Bu nedenle bundan sonraki süreçte tüm kurumların yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız başlıklarda hızlı ve etkin bir şekilde üzerlerine düşüne yapması piyasa dinamikleri içinde sağlıklı işleyen ve ülke ekonomisinin büyümesine destek veren sürdürülebilir bir enerji piyasasının tesis edilebilmesi için hem kamu hem de özel sektörün en önemli önceliği haline gelmelidir.
20
25
26 Dr. Zeynep Elif Yıldızel
Musul neden bu kadar önemli?
M
usul aslında hepimizin bildiği gibi Osmanlı Devleti topraklarına aitti. Aslında orta doğu bölgesinde her şey 1901 yılında Sultan II Abdulhamit’in yaptırdığı petrol çalışması ki tarihe “Sultan’ın petrol haritası” olarak geçmiştir ve kim bilir belki bu çalışmayı görmüş ya da başka raporları incelemiş bir yatırımcı olan William Knox D’Arcy’nin tarihe “D’Arcy imtiyazı” olarak geçen ve İran Şahı Muzaffer Al-din ile 60 yıllık bir süre için hemen hemen tüm İran topraklarında petrol araması, taşıması ve satması için imzalanmış anlaşma ile başlamıştır. Bu anlaşma karşılığında İran Şahı’nın D’Arcy’den yüklüce bir meblağ nakit para ve şirket hissesi ile gelecekte oluşacak kârdan da %16 pay aldığı bilinmektedir. Bu anlaşma çerçevesinde yapılan arama çalışmaları sonucunda 1904 yılında bugün Irak sınırları içinde kalan Chia Shurk bölgesinde kısıtlı bir rezerv bulunmuş ancak esas en büyük keşif bugün İran sınırları içerisinde yer alan Masjeed Süleyman’da 1908 yılında yapılmıştır.
Şekil 1: Alınabilir Rezervi 5 milyar varilden büyük olan sahaların bölgesel dağılımı Super Dev > 5 milyar varil
Bölgesi
Super Dev > 5 milyar varil petrol eşdeğeri doğalgaz 6 1
%
petrol Orta Doğu Kuzay Amerika Güney Amerika
27 6
Avrupa ve Avrasya
14
47.4 10.5 8.8 24.6
Asya Pasifik Afrika
3 2 57
5
TOPLAM
Krallık için son derece stratejik öneme sahip bir meta halini almıştır. Zaten 1914 yılında da I. Dünya Savaşı’nı Orta Doğu petrollerini paylaşmak için çıkarmışlardır. Churcill’in Avam Kamarasında yaptığı tarihi konuşmada geçen “Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir” sözü konuya bakış açılarını çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ve maalesef günümüzde de bu bakış açısı değişmemiştir.
Artık bu tarihten itibaren Birleşik Krallık Devleti’nin bölgeye olan alakası ve ilgisi önlenemez hale gelmiştir. Bölgedeki potansiyelin farkına varan ve jeologları vasıtası ile sürekli araştırma yapan Birleşik Krallık, 1912 yılında Osmanlı tebası olan Gülbenkyan‘a bugünkü Irak topraklarında petrol aramak için The Turkish Petroleum Company (TPC) (zaman içerisinde Iraq Petroleum Company olarak adını değiştirmiştir) şirketini çok ortaklı bir şirket olarak kurması görevini vermiştir. Bölgenin makûs kaderini etkileyen bir diğer olay ise 1911 yılında İngiliz Donanmasının başına getirilen Winston Churchill’in 1913 yılında aldığı bir karar ile tüm donanma gemilerini kömürden, daha hızlı hareket olanağı veren petrolle değiştirmesidir. Artık petrol Birleşik
Gerçekte I. Dünya Savaşı’nda Musul kaybettiğimiz bir toprak değildir. Birleşik Krallık bölgedeki Hristiyanların güvenliğini bahane ederek, Mondros Ateşkes Mütarekesinin 7. Maddesini ortaya sürerek bölgenin kendilerine bırakılmasını talep etmişlerdir. 15 Kasım 1918 tarihinde aldığı emri yerine getiren bölgenin komutanı, Musul’u boşaltmış ve İngiliz askerleri Musul’u işgal etmişlerdir.
59.1
0 2
0 9.1
100
22
100
süper dev (ispatlanmış alınabilir rezervi 5 milyar varilden fazla olan) ve dev (ispatlanmış alınabilir rezervi 500 milyon varilden fazla olan) saha sayısına bakmak gerekmektedir. Günümüze kadar keşfedilmiş toplam 932 dev ve süper dev petrol ve doğal gaz sahası mevcuttur. Bu sahalardan petrolde ilk 127 adetinin 57’si süper dev saha kategorisinde olup, bu 57 süper dev saha içerisinde %47.4‘ü ve doğal gazda ise ilk 22 süper dev sahanın % 27.3’ü Orta Doğu’da yer almaktadır (Şekil 1). Doğal gaz kaynakları açısından Rusya, burada izahı uzun sürecek ve konunun dışına götürecek
Şekil 3: 1992-2015 arası rezerv artışı 1992-2015 yılları arası petrol rezerv değişimi 1800 1600
932 DEV VE SÜPER DEV PETROL VE DOĞAL GAZ SAHASI MEVCUT
1400 1200 800 600
Suudi Arabistan
BAE UK USA Venezuela
50
%2.1 %69.8
%43.1
İran
Irak
%21.4
1992 1995 2002 2005 2015
400 200 0
40
%63.3
1000
Tüm bu hatırlatmalardan sonra Musul’un ve civarının günümüzdeki önemini anlamak için öncelikle Orta Doğu’nun önemine değinmek gerekmektedir. Bu nedenle, bölgedeki
30
Irak özeline gelecek olursak… Irak ülke olarak petrol ve doğal gazda 1/3 aranmış, 1/3 kısmen aranmış ve 1/3 hiç aranmamıştır. Bu hali ile birlikte 143,1 milyar varil petrol ve 130,5 Tcf doğal gaz rezervi mevcuttur. Bu rezervleri ile birlikte petrolde dünya rezervlerinin % 8,4 ve doğal gaz da ise % 2’sine sahiptir. Irak’ta günümüze kadar yapılan arama çalışmaları daha çok petrole odaklı ve associated gazların (rezervuarda petrol ile birlikte bulunan gazlar) tamamı flare hattında yakılmakta olduğundan doğal gaz rezervleri açısından da net
60
Suudi Arabistan
Toplam Orta Doğu
Toplam Dünya
1992-2015 yılları arası doğalgaz rezerv değişimi 200 180
%58.9
160 140
1992 1995 2002 2005 2015
120
Tcm
Angora Brezilya Kanada Çin Kolombiya İran Irak Kazakistan Kuveyt Meksika Nijerya Norveç Umman Katar Rusya
20
0
5.3 3.5
$/varil 10
27.3 4.5
0 13
Şekil 2: Varil başına petrol üretim maliyeti 0
%
bazı jeolojik nedenlerden dolayı son derece zengindir. Ancak Orta Doğu’da, gaz türetme açısından son derece zengin Silüriyen kaynak kayası amaçlı çok fazla arama çalışması yapılmamıştır. Bu nedenle ileride Orta Doğu’nun Rusya’yı doğal gazda geçme ihtimali söz konusu olabilir. Orta Doğu’daki bu 27 süper dev sahanın 8 tanesi hali hazırda Irak’ın sahip olduğu sahalardır. Ayrıca Orta Doğu’nun diğer bölgelere göre en önemli avantajı ise yatırım ve operasyonel maliyetinin 8-12 $/varil olmasıdır. 2014 yılının sonundan itibaren süre gelen düşük petrol fiyatı döneminde ki 30 $/varil fiyatında dahi kârlı olmaya devam eden tek bölgedir (Şekil 2).
100 80
%81.8
60 40
%64.2
20 0 İran
%19.4
%59.63
Irak
Suudi Arabistan
Toplam Orta Doğu
Toplam Dünya
27 Şekil 5: Irak’ta Doğalgaz Rezervlerinin Rezervuarda bulunma açısından dağılım oranı
Şekil 4: Rezerv/ Üretim Oranı
Irak Rezervlerinin Eyaletlere göre dağılımı %
Rezerv/ Üretim Oranı
180
Wassit, 1.2 Salah addin, 2.5
160 140
petrol doğalgaz
120 100 80 60 40 20 0
İran
Irak
Suudi Arabistan
Toplam Dünya
Toplam Orta Doğu
01- Anbar 02- Basrah 03- Muthanna 04- Qadissiya 05- Sulaymaniyah 06- Babylon 07- Baghdad 08- Dahuk 09- Thi-Qar 10- Diyala 11- Erbil 12- Kerbela 13- Tameen 14- Missan 15- Ninewa 16- Wassit 17- Najaf 18- Salah al-Din
Musul, 4.5 Thee qar, 4.5 Baghdad, 5.8
Missan, 7.6
REZERV/ÜRETİM PARAMETRESİ
Irak içerisinde ise rezervlerin dağılımı açısından Basra bölgesi son derece zengin kaynaklara sahiptir. Irak’ın güney bölgeleri olan Basra, Missan ve Theeqar eyalatlerinde toplam rezervinin %71,2’si mevcuttur (Şekil 6). Ancak günümüze kadar Musul eyaletinde (aslında eyaletin adı Ninava’dır ve Musul bu eyalet içerisinde bir şehirdir ancak ben bu eyaletin adını Musul olarak kullanmaktan yanayım) Irak’ta keşfedilen petrolün toplam %3,2’si yer almaktadır. Musul eyaletinde 17 adet keşfedilmiş saha mevcuttur. Ancak bu sahalardan sadece 3 tanesi üretim yapmıştır. Geriye kalan keşfedilmiş 14 saha geliştirilmemiş ve üretmemiştir. Ayrıca Musul’un henüz aranmamış önemli bir alanı mevcuttur ve bu alan Irak’ın rezervlerine rezerv ekleyebilecek nitelikte bir bölgedir. Ülkemizin ihtiyacının karşılandığına Bölgede süregelen iç savaş ve bu iç savaşa odaklı bir davranış içerisinde olmamız müdahil olan sürdürülebilir kalkınması son derece hayret vericidir. Malum, yanı petrol ve doğal gaz tüketimine bağlı başımızda yatırım ve operasyonel maliyeti ülkelerin çabası, aslında Irak’ın gerek 10$ / varil olan bir metayı, petrol fiyatları petrol ve gerekse doğal gaz rezervleri Şekil 7: Irak’ın 1990-2015 yılları arası üretim ve tüketimi açısından ne kadar Günlük milyon varil önemli bir bölge olduğunun kanıtıdır. 4.5
Bu nedenle sürdürülebilir kalkınması, tabiri caizse, petrol ve doğal gaz tüketimine bağlı ülkeler ve onların petrol şirketlerinin Irak ve Musul’a olan ilgileri çok anlamlıdır. Irak’ın R/Ü oranı petrolde 97,2’dir (Şekil 4). Bu rakam hem yapılan keşiflerin yani rezerv eklemesinin üretimden fazla olduğunu hem de bu üretim seviyesi ile daha 97 yıl sürecek petrole sahip olduğunun göstergesidir. Irak için bu oran doğal gazda hesaplanamamaktadır, çünkü her ne kadar Akkas, Mansuriya, Siba ve görece yeni keşfedilen Miran ve Bian Bawi gibi doğal gaz sahaları ve flare hattında
Nitekim Trump bir konuşmasında “Suriye’de ülke olarak ne yapıyoruz? Bırakalım Rusya, Suriye’de ISIS ile savaşsın ve biz ISIS ile Irak’ta mücadele edelim” demiştir. Bunun en önemli nedeni ise, Suriye’de petrol açısından bir potansiyel
Basra, 59.1
Kerkük, 12.1
yakılan associated gazı ve Shell’in Kerkük sahasındaki associated gazı üretmesi projesi mevcut ise de henüz bir doğal gaz üretimi gerçekleşmiş değildir. Irak’ta yapılan jeolojik çalışmalar sonucu, toplam 3,2 Tcm‘lik doğal gaz rezervinin %70‘i associated gaz, %20‘si gaz sahası (free gas) ve %10‘u gaz cap (rezervuarda petrolün üstünde bulunan doğal gaz) olarak bulunduğu tahmin edilmektedir (Şekil 5).
Hem petrol şirketleri hem de petrol ülkeleri için bir diğer önemli parametre ise Rezerv/Üretim oranıdır. Bu oran petrol şirketleri ve ekonomisi petrol üretimine bağlı olan ülkeler için son derece önemli bir parametredir. Petrol ve doğal gaz, kısıtlı ve sonlu bir yer altı zenginliğidir. Sürdürülebilir bir petrol şirketi ve/veya ülkesi olabilmek için, her yıl yapılan üretim kadar yerine yeni rezerv eklenmesi gerekmektedir. Bir yıl boyunca yapılan üretim aslında kısıtlı ve yenilenemez kaynakların azalmasına neden olduğundan, R/Ü oranı o şirketin veya ülkenin daha ne kadar bu işi sürdürebileceğinin bir göstergesidir. Üretim miktarı kadar veya üstünde rezervini arttıramayan petrol şirketleri veya ülkeleri R/Ü oranındaki yıl kadar sonra yok olacak demektir. Başka bir deyişle öz sermayeyi harcamaktadırlar. Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir bisküvi fabrikası unu bittikçe yeniden un satın almaz ise o fabrika stokladığı un bitince artık bisküvi üretemez hale gelecektir.
Kerbela, 0.3 Diğer, 0.2
Erbil, 2.9
potansiyeli bilinmemektedir. Irak’ın tam anlamı ile aranmamış olmasından kaynaklanan ve 2003 döneminden sonra yapılan çalışmalarda Irak rezervini %43,1 oranında arttırmıştır (Şekil 3). Bu oran aynı dönemde dünya rezervlerinin artış oranının yarısından fazla bir orandır. Orta Doğu’da ki rezerv artış oranı ise %21,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın artmasındaki en önemli faktörler İran ve Irak’ta ki rezerv artışlarıdır. Çünkü dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz ülkesi olan Suudi Arabistan’da ise aynı dönemdeki artış sadece %2,1’dir. Yani Suudi Arabistan bilinen rezervlerine yeni rezerv eklememiştir. Aynı dönemde doğal gaz rezervlerinde ise Irak’ta %19 oranında artış gözükmektedir. Bu artış Kuzey Irak Bölgesinde keşfedilen Miran ve Bina Bawi gaz sahalarından meydana gelmektedir. Sözün özü, Orta Doğu doğal gaz açısından da önemli bir potansiyele sahiptir, bu mutlaka akılda tutulması gereken noktadır.
En çarpıcı nokta ise Irak’ta özelikle Silüriyen kaynak kayasından türeyen (bu kaynak kayanın gaz sahalarına örnek olarak Irak’ın Akkas sahası, İran ve Katar’ın ortaklaşa sahip olduğu Pars sahası ile Ürdün’ün Al Risha sahası ve niceleri verilebilir) daha başka gaz sahaları keşfedilme olasılığı yüksektir. Irak’ın doğal gaz konusunda henüz bakir olması da geleceğin fosil yakıtı açısından, yine petrol şirketlerinin ve petrol ve doğal gaz tüketici ülkelerin odak noktası olmasının en temel sebeplerinden birisidir.
Diyala, 0.6
Şekil 6: Irak’ta Hidrokarbon Rezervlerinin Eyaletlere göre dağılım oranı 3.2 Tcm Doğalgaz Rezervi
düşmeden önce 100$/varil fiyatına satın alıyorduk. Son iki yıldır da düşük petrol fiyatlarında mutlu oluyorduk. Sanki petrol fiyatları bir daha hiç yükselmeyecekmiş gibi... Hâlbuki biz bu filmi daha önce 1998’de 2001’de ve 2009’da da görmüştük. Ancak o zaman da bugün de krizi fırsata çevirmeyi başaramadık. Bu son dönemde en önemli giderimizi oluşturan petrol ve doğal gaz rezervi sahibi olmak için ne gibi adımlar attık? Maliyeti 10$/varil olan bir malı, üzerine taşıma ve rafineri maliyetleri eklenmiş olarak satın almak daha kolayımıza geliyor ki, bu sefer de krizi fırsata çevirmedik.
Free gas 20% Cap gas 10%
Associated 70%
görmeyen ancak Irak’taki genel ve Musul özelindeki bu önemli potansiyelin farkında ve bu alanlarda hidrokarbon ameliyesi yapmakta olan, büyüklü küçüklü Amerikan petrol şirketlerinin buradaki varlıklarıdır. Binlerce kilometre uzakta olan, büyük ve sürdürülebilir kalkınması petrol ve doğal gaz tüketimine bağlı olan ülkeler, petrol şirketleri vasıtası ile Irak’ta hali hazırda mevcut olan ile aranmamış alanlardaki hidrokarbon potansiyelini değerlendirmek için hem bölgedeki savaşa müdahil olmaktayken hem de bu kargaşalı durum devam ederken bile, petrol fiyatları düşük demeden, üretim ameliyesi ile petrol üretmekteyken, biz sınır komşumuzda ki mevcut bu potansiyelin üstüne neden gitmiyoruz anlayabilmiş değilim. Ülke olarak bizim ne kadar petrol ve doğal gaza ihtiyacımız olduğunu herkes biliyor ve bunun ekonomimize getirdiği yük dillerden düşmüyorken, sadece petrol ameliyesini rafineri ürünleri satın almakla sınırlı ve bu şekilde
Son söz: Irak hali hazırdaki üretim yapan sahaları ile 2004 yılında 2 milyon varil günlük üretime sahip iken 2015 yılında günlük ortalama 4 milyon varil üretmiştir (Şekil 7). Bu rakamın 400.000 varili, hem hali hazırda mevcut ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile Merkezi Bağdat yönetimi arasında münazaalı olan sahalardan hem de Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin 2003 yılından sonra keşfettiği kendi sahalarından yaptığı toplam üretimidir. Irak, gerek rafineri gerekse boru hatları kapasitesi yeterli olmadığından ve ambargo döneminde çok uzun süreler sahalara teknolojik anlamda yatırım yapılmadığından, kapasitesinin altında üretim yapmaktadır. Bu şu demektir, Irak bu üretimini yakın gelecekte arttırabilecek üretilebilir ve henüz bulunmamış rezervlere sahiptir. Irak mevcut 8 süper dev ve haritadan saymaya üşendiğim kadar da dev sahaya sahipken ve koca bir Ambar eyaleti ile Musul gibi büyük aranmamış alanlar ve Musul’daki üretime alınmamış ama keşfedilmiş sahaları mevcutken, bu bölge daha çok kargaşa görür. Biz de, tıpkı benim saymaya üşendiğim gibi bir zamanlar hüküm sürdüğümüz topraklarımızda ki petrol ve doğal gaz zenginliği ile ülkemizin cari açığını azaltmak için bu rezervlere sahip olmaya üşenir dururuz.
4.0 3.5 3.0
Irak savaşı 2003’te başladı
2.5 2.0
Körfez savaşı (1990-91)
1.5
üretim
net ihracat
1.0
tüketim
0.5 0.0
1990
1995
2000
2005
2010
2015
28
30
33
TREDAŞ ve GE’den elektrik kesintilerini azaltacak uygulama Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ), elektrik kesintilerini minimize ederek müşteri memnuniyetini en üst noktaya çıkarma hedefiyle, General Electric (GE) ile işbirliği yaptı.
T
rakya bölgesinin elektrik dağıtım şebekesi operatörü TREDAŞ, elektrik kesintilerini minimize ederek müşteri memnuniyetini en üst noktaya çıkarma hedefiyle, dünyanın öncü dijital endüstriyel şirketi GE ile işbirliği yaptı. Bu kapsamda GE Enerji Bağlantıları Şebeke Çözümleri işkolu, TREDAŞ’ta teknolojik alt yapıyı güçlendirerek ve operasyon yönetimini tamamen merkezileştirerek enerji kesintilerini minimize eden operasyon merkezini hayata geçirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın katıldığı bir törenle hizmete açılan Operasyon Merkezi, Türkiye’de Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS), Uzaktan Kontrol ve Gözleme Sistemi (SCADA), Dağıtım Yönetim Sistemleri (DMS) ve Kesinti Yönetim Sistemleri’nin (OMS) tamamını entegre biçimde sunan ilk referans proje oldu. GE ile TREDAŞ arasındaki sözleşme Operasyon Merkezine ek olarak, altı yıl boyunca bakım ve destek sağlanmasını ve 32 dağıtım merkezinin yenilenmesini de kapsıyor.
E
PDK tarafından yayımlanan Ekim ayı Elektrik Piyasası Sektör Raporu’na göre lisanslı elektrik üretimi kurulu gücünün kaynaklar arasındaki dağılımda en yüksek payın doğal gaza ait olduğu belirtildi. Raporda, doğal gazın elektrik üretimindeki payı yüzde 33.62 olarak ifade edilirken, elektrik üretiminde barajlı santraller 24.99, linyit yüzde 11.93, ithal kömür yüzde 9.62, akarsular yüzde 9.05, rüzgar 6.80, fuel oil yüzde 1, taş kömür yüzde 0.83, biyokütle yüzde 0.60, güneş enerjisi santralleri ise yüzde 0.02 paya sahip oldu. Lisanslı elektrik üretiminin iller bazındaki dağılımında ilk sırada 1 milyon 692 bin MW’ın üzerindeki elektrik üretimiyle İzmir yer aldı. İkinci sıradaki Zonguldak ise 1 milyon 279 bin 421 MW üretim gerçekleştirdi. Lisanslı elektrik üretiminde son sıralarda yer alan güneş enerjisi, lisanssız üretimde ise fotovoltaik
732 MERKEZ UZAKTAN KONTROL EDİLEBİLİYOR Uzaktan Kontrol ve İzleme Sistemi olarak isimlendirilen GE’nin TREDAŞ’ta kurduğu SCADA ile Dağıtım ve Arıza Yönetimi Sistemi; Çağrı Merkezi, Coğrafi Bilgi Sistemi ve sahadaki mobil uygulamaları Operasyon Merkezinde bir araya getirerek 732 adet merkezi uzaktan kontrol ederek enerjilendirebiliyor.
BEŞ DAKİKA İÇİNDE ARIZA TESPİT EDİLİYOR Dağıtım trafoları uzaktan izlenip arıza oluştuğu anda tespit edilerek, iş gücü yönetim sisteminden otomatik iş emri oluşturuluyor. Bu işlem en fazla 5 dakika içerisinde tamamlanıyor. İzleme sistemi sayesinde birkaç aboneyi etkileyen küçük arızalar haricinde tüm arızalardan oluştuğu anda haberdar olunuyor ve hızla müdahale ediliyor.
GE TÜRKİYE’NİN TREDAŞ OPERASYON MERKEZİ İLE SUNDUĞU STRATEJİK HEDEFLER Tüketici enerji kesintilerinin azaltılması. Gelişmiş optimizasyon ve analiz teknikleri uygulayarak teknik ve teknik olmayan kayıpların azaltılması. Verilen enerji ile tüketici talebini karşılamak ve tüketicilere toptan elektrik taahhüdü ve elektrik temini ile ilgili sözleşme yükümlülüklerinin kontrolü amacıyla elektrik dağıtımının kontrol edilmesi. Arıza halinde elektrik şebekesinin otomatik restorasyonu ile tedarik sürekliliğinin arttırılması. Şebeke tesis ve varlıkların bakımı sırasında emniyetin iyileştirilmesi. Yetkili kişiye talep üzerine şebeke durumu bilgilerinin elektronik olarak sağlanması. Ekip işbirliği. Bilgi bütünlüğü ve standartlaştırılmış veri işleme uygulaması yoluyla işgücü verimliliğinin ve kalitenin arttırılması.
G
E Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, “Dünyanın öncü dijital endüstriyel şirketi olarak ülkemizde akıllı şehirlerin temelini oluşturacak akıllı şebekeler alanında örnek projelerin artması en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu kapsamda ülkemizin yaklaşık 20 bin kilometre kare genişlikteki bir alana elektrik dağıtımını gerçekleştiren TREDAŞ ile işbirliği yaparak merkezi otomasyon sistemine geçişi sağlamaktan gurur duyuyoruz” dedi.
‘BU ALANDA OPERASYON MERKEZİ KURAN TEK DAĞITIM ŞİRKETİYİZ’
T
REDAŞ İcra Kurulu Başkanı Hikmet Sezer, TREDAŞ’ın Türkiye’de bu kapsamda bir operasyon merkezi kuran tek elektrik dağıtım şebekesi operatörü olduğuna dikkat çekti. Sezer, “GE sistemleri ile kurulan operasyon merkezimiz, tüm dağıtım sisteminin otomasyonla yönetilmesi, elektrik kesintilerinin azalması ve müşteri memnuniyetinin artmasını sağlayacak. Bu merkez sayesinde enerji kesinti sürelerinin minimize edilerek, 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet, kaliteli enerji sunulacak ve bir çok sanayi kuruluşu kesintisiz elektrik hizmeti ile daha verimli üretim gerçekleştirebilecek ” dedi.
17 MİLYON MW
Ekim’de elektrik tüketimi arttı
SAAT AŞILDI
E
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Ekim 2016 Elektrik Piyasası Sektör Raporunu açıkladı. santraller ile lider konumda. Türkiye’deki lisanssız elektrik üretiminin yüzde 88.73’üne sahip olan güneş enerjisi santralleri, Ekim ayı itibariyle 792 MW seviyesinin üzerine çıktı. Toplamda 893 MW’larda olan lisanssız elektrik üretiminde ikinci sırada 49.62 MW’lık üretimle doğal gaz santralleri bulunurken, 35.08 MW ile biyokütle üçüncü, 10.15 MW
‘AKILLI ŞEBEKELERDE ÖRNEK PROJELERİ ARTTIRMAYI HEDEFLİYORUZ’
üretimle de rüzgar dördüncü sırada yer aldı. Konya, lisanssız elektrik üretiminde ilk sırada yer aldı. Konya’nın lisanssızda kurulu gücünün 159.30 MWe olduğu görülürken, bu seviyenin Türkiye genelindeki lisanssızların yüzde 17.84’ü olduğu belirtildi. Lisanssız elektrik üretiminde ikinci sıraya ise Kayseri yerleşti. Kayseri’nin, 114.53 MWe
lisanssız kurulu gücüyle üretimde yüzde 12.82’lik bir paya sahip oldu. Raporda Türkiye’deki elektrik santrallerinin toplam kurulu gücünün 77 bin 666 MW olduğu belirtildi. Kurulu gücün kuruluşlara göre dağılımında, serbest üretim şirketi santrallerinin yüzde 61.85 ile en yüksek paya sahip olduğu görüldü.
PDK’nın Elektrik Raporuna göre; elektrik tüketiminde Eylül ayı raporuna göre artış gözlendi. Eylül ayında 17 milyon 019 bin 134 MW/h seviyesinde olan tüketim, Ekim ayı raporuna 17 milyon 373 bin 229 MW/h olarak yansıdı. Tüketim sıralamasında Toroslar bölgesi toplam tüketim içinde yüzde 11.98’lik pay ile ilk sırada yer alırken, Boğaziçi bölgesinin toplam tüketim içinde yüzde 11.36’lık payıyla ikinci sırada olduğu görüldü. Başkent dağıtım bölgesi ise yüzde 7.69 seviyesiyle beşinci sırada yer aldı.
36
EPDK heyeti İzgaz’ı ziyaret etti E
PDK Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk, Tarifeler Dairesi Başkanı Nedim Korkutata ve Doğalgaz Piyasası Dairesi Başkanı Dr. Hasan Alma’nın yer aldığı EPDK heyeti İzgaz’ı ziyaret etti. Toplantıya ENGIE Türkiye CEO’su ve İzgaz Yönetim Kurulu Başkanı Denis Lohest, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gilles Guegan, İzgaz Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi M. Gökalp Özkök ve Yönetim Kurulu üyeleri Karim Barbir ile Cem Sakarya’nın da aralarında olduğu İzgaz yöneticileri katıldı.
STOPPLE SİSTEMİ UYGULAMALI OLARAK SAHADA GÖSTERİLDİ
EPDK Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk, Tarifeler Dairesi Başkanı Nedim Korkutata ve Doğalgaz Piyasası Dairesi Başkanı Dr. Hasan Alma’nın yer aldığı EPDK heyeti İzgaz’ı ziyaret etti.
Şirketin çalışmaları ve yeni yatırım planlarıyla ilgili bilgi alan heyete ENGIE laboratuvarlarında tasarlanarak geliştirilmiş ve ENGIE patentli bir ürün ve teknik olan “stopple” tanıtıldı. Stopple’sız olarak yapılmış olan doğalgaz servis hatlarına kazısız teknoloji ile yerleştirilerek, kaza durumlarında gaz hattından kontrolsüz gaz çıkışını engelleyen ve çevre güvenliğini sağlayan “stopple” sistemi uygulamalı olarak sahada gösterildi. İzgaz stopple sistemi ile İzgaz yetkilileri, servis hatlarındaki güvenlik seviyesini eşit ve daha yüksek seviyeye getirmeyi hedeflendiğini ifade etti.
CARPATHE YAZILIMIYLA RİSKLERİ ÖNCEDEN TESPİT EDİYOR
P
rogram çerçevesinde İzgaz, yatırım planlarını yine ENGIE tarafından geliştirilen altyapı simülasyon programı olan “Carpathe” üzerinde sundu. Şirket Carpathe yazılımıyla arıza ve bakım durumlarında şebeke kontrolü ve arz güvenliği risklerini simüle ederek önceden tespit ediyor. Böylece İzgaz yaşanabilecek sorunlara karşı önlemlerini alıyor ve takibini hızla gerçekleştiriyor. Bunların yanında ziyaret sırasında ENGIE’nin Türkiye’de geliştirmeyi planladığı LNG ve BIOGAS çözümleri de EPDK heyetine ayrıntılı bir şekilde anlatıldı.
“SEKTÖR İLE İLGİLİ SON TEKNOLOJİLERİ SÜREKLİ TAKİP EDİYORUZ” İzgaz Genel Müdürü M. Gökalp Özkök tarafından yapılan sunumda şirketin mevcut çalışmaları anlatılarak şirket tarafından yapılması planlanan yeni yatırımlarla ilgili bilgi verildi. Özkök, İzgaz’ın hizmet kalitesi, işletme güvenliği ile işletme ve yatırım verimliliğini sürekli geliştirdiğini bunun için de sektörü ile ilgili son teknolojileri sürekli takip ederek ENGIE grubunun desteği ile bu teknolojileri kullanıma sunduğunu ifade etti.
EPDK’dan doğalgaz dağıtım şirketlerine ihale düzenlemesi İLANLAR AÇIK VE NET OLACAK
T
aslak halindeki düzenlemeye göre varlık tabanının güvence altına alınması kapsamındaki sigorta poliçesi alımlarında limite bakılmaksızın açık ihale yapılacak. Davetiye usulü ihale, kısa listede bulunan tüm isteklilerin davet edilmesi suretiyle yapılan ihale yöntemi olacak. Davetiye usulü ile ihale edilen işlerin yaklaşık maliyeti 1 milyon TL’yi aşmayacak. Dağıtım şirketleri gerçekleştirecekleri ihale ve kısa liste başvuruları için gerekli olan ilanları işin tekniğine uygun olarak adayların gerekli hazırlıkları yapabilmeleri için
yeterli süre vermek kaydıyla, yayımlamak ya da duyurmakla yükümlü olacak. Yazılı basında ya da internet ana sayfası üzerinde yayımlanabilecek bu ilanların, istenildiğinde Kuruma sunulacak şekilde kayıt altına alınması zorunlu olacak. İlanlar açık ve net olacak. Yapılan değerlendirme sonucu ihale, ekonomik açıdan en avantajlı teklifi veren istekli üzerinde bırakılacak. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif, sadece fiyat esasına göre veya teklif fiyatı ile birlikte fiyat dışındaki unsurlar da dikkate alınarak tespit edilebilecek.
T
aslak düzenlemeye göre dağıtım şirketleri satın alma veya ihalelerde şeffaflığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu olacak. Aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işleri bir arada ihale edilemeyecek. İktisadi ve teknik bütünlüğü bulunan işler parçalara bölünerek ihale edilemeyecek. Dağıtım şirketleri, doğal gaz alımları hariç olmak üzere, bu Usul ve Esaslar kapsamındaki mal veya hizmet alımlarını diğer dağıtım şirketleri ile birlikte yürütebilecek. Bu durumda oluşan toplam maliyet, dağıtım şirketi bazında ayrıştırılacak. Mal veya hizmet alımı ile yapım işleri için tek bir sözleşmeye bağlanacak olan iş ve işlemlerin üst limit tutarı 2017 için 10 milyon TL’yi aşamayacak. Yükleniciler, yapım işleri hariç hizmet alımlarında
taşeron çalıştıramayacak.Yapılan tüm işler için olası ilave iş artışı veya eksilişi sözleşme bedelinin yüzde 25’ini aşmayacak. Doğal gaz alımları hariç yapım işleri kapsamındaki sözleşmeler 2 yıldan uzun süreli olamayacak.
EN UCUZ KAYNAKTAN GAZ TEMİN EDİLECEK Taslak düzenleme uyarınca dağıtım şirketleri doğal gaz alımlarında, en ucuz kaynaktan gaz temin etmeye yönelik mekanizmaları kurmakla yükümlü olacak. Dağıtım şirketlerinin bir yıl içerisinde dağıtacakları gazın en fazla yüzde 50’ini bir tüzel kişiden satın almaları esas olacak. Kurul bu miktarı artırmaya veya azaltmaya yetkili olacak. Dağıtım şirketlerinin doğal gaz alım fiyatları, tüketim aralıkları bazında BOTAŞ’ın ilgili ayda dağıtım şirketlerine uyguladığı doğal gaz satış fiyatını geçemeyecek. Doğal gaz alım süreci, ilgili gaz
EPDK, Doğal Gaz Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma ve İhale Usul ve Esasları Taslağını yayımladı. yılından bir önceki yılın en geç 8. ayından başlanmak üzere, her gaz yılı için tekrarlanacak. Dağıtım şirketleri ile doğal gaz tedarikçileri arasındaki doğal gaz ticareti, Kurum tarafından sektör görüşü alınarak hazırlanan ve Kurul tarafından onaylanan tip sözleşmeler kapsamında yürütülecek. Dağıtım şirketlerinin doğal gaz alımlarına ilişkin doğal gaz tedarikçilerine yapacakları ödemeler için son ödeme tarihleri ve zamanında ödenmeyen borçlara uygulanacak gecikme faizi oranına yönelik hükümler tip sözleşmede düzenlenecek. Tip sözleşmeler kapsamında oluşan damga vergisinin yüzde 50’si dağıtım şirketi tarafından diğer yüzde 50’si ise doğal gaz tedarikçisi tarafından karşılanacak. Dağıtım şirketine gaz satan bir doğal gaz tedarikçisinin iflas etmesi halinde ilgili tedarikçi tarafından taahhüt edilen gazı son kaynak tedarikçisi sağlayacak.
38
D
MS ve Başkent Doğal Gaz Dağıtım A.Ş gerçekleştirdikleri toplantıda sektöre ilişkin fikir alışverişinde bulundular. Toplantıda Başkent Doğal Gaz Dağıtım Şirketinin kullandığı cihazlar ve DMS’nin sunduğu hizmetleri konuşuldu Toplantıya Acil Müdahale Şefi ve Mühendis Utku Kaya, Mühendis İnan Uğur Yüceer, Teknikerler Musa Çalı ve Serkan Kutlutürk katıldı. Gerçekleştirilen bu toplantıdan sonra Başkent Doğal Gaz Dağıtım A.Ş’nin yöneticilerinden İç Tesisat Müdürü Metin Çeliker ve 187 Acil Müdahale Müdürü Adem Aydoğan DMS’yi ziyaret ettiler.
Başkentgaz’dan DMS’ye ziyaret
DMS’NİN ÇALIŞMALARINI YERİNDE İNCELEDİLER Ziyaret sırasında Çeliker ve Aydoğan hem DMS’nin yeni binasında devam eden hizmetlerini yerinde incelediler, hem de başarı dileklerini ilettiler. Ziyaret sırasında DMS Yönetim Kurulu Başkanı Sıddık Tunçtan ve Satış ve Sonrası Hizmet Müdürü Orhan Tunçtan, yürüttükleri çalışmaları ve sundukları hizmetleri anlattılar.
ÇELİKER VE AYDOĞAN BEĞENİLERİNİ DİLE GETİRDİLER Metin Çeliker ve Adem Aydoğan, DMS’nin cihaz portföyü, servis ve yedek parça hizmetleri, teknik donanım ve uygulamaları, tesisteki tüm hizmet birimlerinin yeterliliği ile ilgi ve beğenilerini ile getirdiler.
İ
şi gereği yurtdışına sık sık seyahat ettiğini ifade eden DMS Satış ve Sonrası Hizmet Müdürü Orhan Tunçtan; “Farklı ülkelere gerçekleştirdiğim iş seyahatlerinde hem şehri geziyorum hem de incelemelermelerde bulunuyorum. Bu incelemelerimde şehir içi doğal gaz dağıtım şirketlerinin yanında yapım, servis, cihaz montaj hizmeti veren sertifikalı firmaların da merkez ve şehirlerde örgütlendiğine tanık oldum. Hatta bu örgütlenmeler neticesinde şehir içi dağıtım şirketi denetim ve kontrolünde; günümüzün en son teknolojileri ile gaz kaçak kontrol cihazları ve dijital test manometreleri ile tesisat – cihaz periyodik taraması, gaz açma, revizyon proje ve uygulama görevlerini yerine getirdiklerine tanık oldum” ifadelerini kullandı. Söz konusu bu sertifikalı şirketlerin sektördeki her türlü sorunun çözümünde de önderlik yapabilen bir yapısının ve yetkisinin
DMS ve Başkent Doğal Gaz Dağıtım A.Ş’nin yetkili teknik elemanları gerçekleştirdikleri toplantıda dağıtım şirketinin kullandığı cihazlar ve DMS’nin hizmetleri konuşuldu.
MİGEM’e mühendis takviyesi
‘Sektörde örgütlenme büyük önem taşıyor’ DMS Satış ve Sonrası Hizmet Müdürü Orhan Tunçtan doğalgaz sektöründeki örgütlenmenin önemine değinerek, yurtdışındaki bazı ülkelerde uygulamada olan örnekleri anlattı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) KPSS şartı aranmadan, sözleşmeli olarak 100 mühendis alınacak.
E
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) KPSS şartı aranmadan, sözleşmeli olarak 100 mühendis alınacak. Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmak üzere sözleşmeli olarak, 50 maden mühendisi, 25 jeoloji mühendisi ve 25 de harita mühendisi alınacak.
bulunduğunu ifade eden Orhan Tunçtan; “Bu ugulamayla doğal gaz dağıtım şirketi iş hacmi olarak küçülmekle beraber sadece işletme bakım onarım işini daha verimli yürütebiliyor. Bu örgütlenme modelinde merkez ve şehir yapılanmalarında sektörün uygulayacağı şartname, prosedür,
yönetmelik, mevzuat birliğine de ulaşılmış oluyor” diye konuştu. Orhan Tunçtan şöyle devam etti; “Sektörümüzün uygulamadaki yeniliklere açık olabilmesi, kabul görerek uygulanabilmesi hususlarında da bu örgütlenme önder olacaktır. Örnek olarak halen devam eden terk
edemediğimiz sıva, duvar üstü tesisat sisteminin sıva altına alınabilmesi ve uygulamadaki kullanılacak malzeme ve ekipmanlar konusu güncelleşememektedir. Bu konuda da sektörün lokomotifi EPDK olup örgütlenmede bu anlamda DOSİDER, ANDOSİAD GAZBİR ve GAZMER benzeri yerini almalıdır.”
BAŞVRULAR İÇİN SON TARİH 10 OCAK Söz konusu alımlar için başvuruda bulunacak mühendislerin MİGEM tarafından belirlenen şartlara uygun olması gerekirken, başvurular 10 Ocak 2017 tarihine kadar Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne yapılabilecek. Başvuruların ardından mühendis adayları için yapılacak sınav, “sözlü mülakat” şeklinde gerçekleştirilecek. Personel alımına ilşkin ayrıntılara MİGEM’in resmi internet sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.
Türkiye genelinde dağıtımı yapılan GP, Basın Kanunu uyarınca bir yerel süreli yayındır. GP, Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. GP’de yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı Balkan Gazetecilik Yayıncılık Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti’ne aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Köşe yazılarında yer verilen görüşler yazarın kendisine ait olup, gazetemiz açısından bağlayıcı değildir.