Gas&Power Sayı 235 - Enerji - Dergi - Magazine

Page 1

KAPASITEDE HEDEF BUYUK



03 Türkiye Enerji Zirvesi bünyesinde ilki geçtiğimiz yıl düzenlenen 2. Enerji Ticareti ve Tedariği Zirvesi ISTRADE 2017 25 - 26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Shangri La Bosphorus Oteli’nde gerçekleşecek.

Gündem enerji ticareti

2

. Enerji Ticareti ve Tedariği Zirvesi ISTRADE 2017, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, EPDK’nın destekleriyle, 25-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Shangri - La Bosphorus Oteli’nde gerçekleşecek.

ÜST DÜZEY İSİMLER TARTIŞACAK Enerji ticareti ve tedariki alanında Türkiye’deki yegane platform olma özelliği taşıyan ISTRADE 2017’de, enerji ticaretindeki sorunlar, güncel gelişmeler, beklentiler ve organize piyasaların geleceği, konuyla ilgili önde gelen üst düzey isimler tarafından tartışmaya açılacak.

ISTRADE 2017’DE DÜZENLENECEK OLAN PANELLER • Elektrik Piyasalarında Ticaret ve Tedarik • Doğal Gaz Piyasalarında Ticaret ve Tedarik • Organize Elektrik & Doğal Gaz Piyasalarında Enerji Ticareti • Enerji Ticareti ve Risk Yönetimi • Enerji Ticareti ve Şeffaflık • ETD İstanbul Trader Buluşması • Petrol Ticareti ve Tedariki

SEKTÖRÜN YENİ BULUŞMA NOKTASI Ulusal ve uluslararası katılımcılar ve ziyaretçiler; Türkiye ve bölge ülkelerinin kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey isimleriyle ISTRADE 2017’de buluşma fırsatını yakalayacaklar.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI TARAFINDAN DESTEKLENİYOR İki gün boyunca devam edecek olan organizasyon, TOBB, ELDER, ETD, PETFORM, EÜD, GAZBİR gibi Türkiye’nin önde gelen Sivil Toplum Kuruluşları tarafından destekleniyor. 2 gün boyunca ISTRADE kapsamında düzenlenen oturumlar zirvenin web sitesi üzerinden canlı olarak takip edilebilecek.

Geçtiğimiz yıl düzenlenen ISTRADE 2016’ya başta TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz olmak üzere enerji sektörünün önde gelen isimleri katılım sağlamıştı. Ayrıca Avrupa Enerji Borsaları Birliği (EUROPEX) Genel Kurulu EPİAŞ’ın ev sahipliğinde, aynı tarihte arasında İstanbul Shangri - La Bosphorus Oteli’nde gerçekleşecek.



05

strateji Mustafa Karahan

Güneydoğu Avrupa elektrik pazarı K Batı sınırımızda Bulgaristan ve Yunanistan, akabinde Romanya ile Balkanlarda Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya, Arnavutluk, Kafkaslarda ise Gürcistan ve Azerbaycan piyasaları Türkiye için stratejik önemde piyasalardır.

ıta Avrupası’nda Almanya ve Fransa liderliğinde gelişen ve sofistike bir yapıya ulaşan elektrik ticareti piyasaları bu merkezin yanına ilişen diğer küçük piyasalarla etkisini artırmaya devam ederken, bir yandan da ticaretin standartlaşmasının ve daha da kolaylaşmasının yolunu açıyor. Diğer taraftan İskandinavya, elektrik ticareti kavramının Avrupa’daki öncüsü olarak fiziki açıdan genleşmese dahi, Nordpool vasıtası ile etkisini ve birikimini diğer oluşmamış piyasalara aktarmaya çalışıyor. Tüm bunların yanında eski Yugoslavya şebekesi sebebiyle birbirleri ile elektrik ticaretine nispeten erken başlayan Balkan ülkelerinin çoğu, sınır ötesi ticaretteki aktiviteye rağmen yurtiçi piyasalarını kuramadılar, büyütemediler ya da geliştiremediler.

AVRUPA PİYASALARININ BÜYÜMESİ PİYASALARIN DOĞRU ETKİLEŞMESİYLE MÜMKÜN Ancak Avrupa piyasalarının büyümesi, etkinliğinin artması, ticaret sayesinde arz güvenliğinin sağlanması için doğusu ile olan bağlantının ancak çalışan piyasalar ve bu piyasaların birleşmesi ya da doğru etkileşmesi ile mümkün.

Gerek EEX’in gerekse Nordpool’un bu genleşme çabalarını bu parantezden okumak gerekirken, elbette şirket olarak karlılıkları ve etki alanlarının genişlemesi ve bunun sosyal, politik ve ticari etkileri de yadsınmamalı.

ancak bu yola giren piyasaları buradan geri çevirmek zor olacaktır.

2015 yılında EPİAŞ’ın kurulması ile birlikte ise bu oyuna yeni bir oyuncunun dahil olması beklentisi yükseldi. EXIST adı ile markalaşma hedefi olan enerji borsamız, gerek ürün genişliği vizyonu ve gerekse ortaklık yapısı ile Orta ve Doğu Avrupa’daki benzerlerinden ciddi şekilde ayrıştı.

TÜRK ŞİRKETLERİNİN STRATEJİK YATIRIMLARI DESTEKLENMELİ

EPİAŞ BÖLGESEL ENERJİ TİCARETİ PİYASASI İŞLETMECİSİ OLMA HEDEFİNİ TEKRARLADI Yönettiği piyasanın hacminden ve Türkiye’nin siyasi ve ekonomik duruşundan kaynaklanan vizyonu yansıtan bir yapı ile hayata geçen EPİAŞ, her fırsatta bölgesel bir enerji ticareti piyasası işletmesi olma hedefini tekrarladı.

EPİAŞ’ın bu treni kaçırmamak için çok hızlı hareket etmesi gerekirken, savunduğu stratejileri destekleyecek ekonomik temelleri gösterebilmelidir.

Buna ek olarak bölgede Türk şirketlerinin stratejik yatırımları desteklenmeli ve hatta TETAŞ, EÜAŞ gibi kamusal şirketlerin de faaliyet göstermesi sağlanmalıdır. Batı sınırımızda Bulgaristan ve Yunanistan, akabinde Romanya ile Balkanlarda Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya, Arnavutluk, Kafkaslarda ise Gürcistan ve Azerbaycan piyasaları Türkiye için stratejik önemde piyasalardır. EPİAŞ hızla buna dönük stratejisini hazırlamalı ve hayata geçirmelidir...

Bu bakımdan, enerji piyasalarındaki hacim ve doğal olarak ticaretin devamlılığını sağlayabilmek için bu hacimde bir pazara ihtiyaç duyacak Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Doğu piyasaları için önemli bir merkez olma sinyalini verdi. Öncelikle elektrik ile başlayacak bu model ileride doğal gaz ile devam edecek. Bu aşamada ise gelinen nokta oldukça kritik. Zira özellikle Balkan ülkeleri stratejik ortaklık konusunda karar verme aşamasına gelmiş durumdalar. Buna Gürcistan’ı da ekleyebiliriz. Üstelik AB bünyesinde yapılan tek pazar stratejisi ile uyumlu olarak gösterilen “piyasa birleşmeleri” modeli öngörüsü ile bu strateji ciddi olarak öne çıkmış vaziyette. Buna örnek olarak Bosna Hersek, Karadağ gibi piyasaları verebiliriz. Bu bölgelerde hacimler nispeten küçük ve piyasa işletmeleri devletin elinde. Piyasa oyuncularının sayısı az ancak birçok Batı Avrupalı faal şirket var. Bu da aynı stratejiyi destekliyor. Uzun vadede her üye ülkenin kendine göre bir tarafından çekiştirdiği standart pazar modeli “bitmeyen senfoniye” dönüşebilir

ISTRADE 2017 Türkiye Enerji Zirvesi bünyesinde düzenlenen ve ülkemizdeki yegâne enerji ticareti organizasyonu olan ISTRADE’in 2.si 25-26 Mayıs’ta gerçekleşecek. Kritik bir dönemden geçen enerji piyasaları bakımından önemli teknik konuların tartışılacağı organizasyonun sektörün için ciddi sonuçlar ve mesajlar çıkaracağını düşünüyorum...



07

Öngörülebilir serbest piyasa ETD Çalıştayı’nda tartışıldı Türkiye enerji piyasasının şeffaf, rekabetçi ve serbest bir yapıya kavuşması için çalışmalar yapan Enerji Ticareti Derneği (ETD) tarafından, 9-10 Mayıs tarihlerinde, Ankara’da “Öngörülebilir Bir Elektrik Piyasası İçin Stratejik Yol Haritası Çalıştayı” düzenlendi. Sibel ACAR/Ankara

E

nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından geçtiğimiz ay sunumu yapılan “Milli Enerji Politikası”nın üç temel unsurundan birisi, ‘Öngörülebilir Piyasa’ olarak belirlenmişti. Bu hedefe ulaşabilmek için atılması gereken adımlar konusunda çalışmalar yapmak ve bu yönde izlenecek stratejik yol haritasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen ETD Çalıştayı, iki bölümde gerçekleştirildi. Birinci gün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), TETAŞ, EÜAŞ, BOTAŞ, EPİAŞ ve Borsa İstanbul A.Ş. (BİST) gibi kamu kurum ve şirketlerinden yetkin temsilcilerin katılımıyla izleyiciye kapalı bir ortamda yuvarlak masa toplantıları yapıldı. “Serbestleşme ve TETAŞ-EÜAŞ Etkisi”, “Perakende Elektrik Piyasası”, “Mevzuat ve Denetim”, “Elektrik için Doğalgaz” ve “Enerji Borsası” başlıklı beş masada eş zamanlı olarak yapılan tartışmalarla, masa konusu ile ilgisine göre farklı kamu kurum ve şirketlerinden temsilciler ile ETD temsilcileri görüş alış-verişi yaptılar ve öngörülebilir bir serbest piyasaya ulaşmada atılması gereken adımları belirlemeye çalıştılar.

ÇALIŞTAY SUNUMU YAPILDI İkinci gün ise, birinci gün yapılan yuvarlak masa

‘ÖNEMLİ MESAFELER KAT ETTİK’

P

erakende sektörünün dünü, bugünü ve yarınının ayrıntılarıyla masaya yatırıldığı toplantının kapanış konuşmasını yapan EPDK Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk toplantının oldukça verimli olduğunu ve kendilerinin de gerekli notları aldıklarını ifade etti. “Büyük resme bakacak olursak belirli şeylerin farkındayız” diyen Ertürk piyasanın serbestleşmesi sürecindeki düşündüklerini dile getirdi. Ertürk 10 yılda önemli başarılar edindiğimiz piyasada önümüzde bir realite var diyerek; “Başladığımız günden bugüne önemli

‘EN ÖNEMLİ KONU BAŞLIĞI ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK’

mesafeler kat ettik. Maliyette çok ciddi kazanımlar var. Bu yüzden kazanımları ileriye taşıma noktasında serbestleşme yoluna çıktık. Fakat son adımı atma noktasında biraz tıkandık. Çünkü bu nokta biraz cesaret gerektiriyor. Binlerce noktanın etki ettiği karmaşık bir piyasa içindeyiz. Bu piyasayı kontrol edecek miyiz? bunun kararını vermemiz ve tüm detayları hassaslıkla incelememiz gerekiyor. Bunun çalışmalarını arttırmakta fayda var. Bu stratejinin bize ne getireceğini götüreceğini iyi bir şekilde masaya yatırmalıyız” dedi. sektör katılımcılarından oluşan geniş bir katılımcı grubu ile paylaşıldı.

toplantılarında ele alınan konular ve ulaşılan sonuçların özetinin yanı sıra, öngörülebilir bir serbest piyasaya ulaşmak için yapılması gerekenler konusundaki düşüncelere ilişkin bütünleştirilmiş bir çalıştay sunumu, yine Kamu Kurum ve Kuruluşları’nın üst düzey yöneticileri ile ETD üyeleri ve

ETD Yönetim Kurulu Üyeleri , Öngörülebilir Bir Elektrik Piyasası İçin Stratejik Yol Haritası Çalıştayı’nda buluştu.

“PRATİĞE İLİŞKİN DAHA ÖZEL ÇALIŞMALAR YAPILMALI” EPDK Başkan Yardımcısı Mehmet Ertürk, ETD’ye çalıştay için teşekkür ederek, özellikle etkin bir somut sonuç üretme amacına dönük olarak tasarlanan çalıştay

G

eçtiğimiz 15 yıllık dönemde özellikle elektrik piyasasında yapılan dönüşüme ve atılan adımların değerine değinen ETD Yönetim Kurulu Başkanı Birol Ergüven, gelinen noktada, serbestleşme yönünde bir sonraki aşamaya geçmenin zorunlu olduğunu ve bunun için en önemli konu başlığının öngörülebilirlik olduğunu belirtti. Öngörülebilirlik için maliyet bazlı fiyatlandırmanın önemine işaret eden Birol Ergüven, “Bir an önce son kaynak tedarik tarifesinin kanunda yer aldığı şekli ile hayata geçirilerek özel sektörün kendi üretimini doğrudan kendi maliyetleri ve öngörüsü ile kendi müşterilerine satabileceği bir alan açılması gerekir. Bugün

formatının yerinde olduğunu vurguladı. Bu çalıştayın enerji sektöründeki diğer dernekler için de bir model teşkil edebileceğini belirten Ertürk, serbestleşme ile ilgili görüşlerin şimdiye kadar daha teorik ve slogan seviyesinde kaldığını, bir sonraki aşamaya geçişin uygulanması için pratiğe ilişkin daha özel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.

“TÜM ENERJİ PİYASASINA KATKI VERME ÇABASINDAYIZ” ETD Yönetim Kurulu Başkanı Birol Ergüven yaptığı konuşmada, Dernek olarak tüm çalışmalarda olduğu gibi bu çalıştayda da sadece enerji sektörünün bir bölümünü düşünerek, yalnızca tedarik şirketlerinin çıkarlarına ilişkin değil, tüm enerji piyasası ve Türkiye’nin ekonomik geleceğine katkı verilebilmesi çabasında olduklarını

serbest tüketicilerin tamamı için bu uygulamaya geçilmesi mümkündür. Ancak gerekirse, bir nevi deneme mahiyetinde, tüketimin yüzde 60’ını kapsayan tüketiciler için uygulanarak da başlanabilir. Bu gelişme, öngörülebilir serbest enerji piyasası için önümüzde ulaşmamız gereken en önemli hedeftir. Bu hedefe ulaşmak, özel sektörün öngörü kabiliyetini arttıracak ve bugün problem gibi görünen bir çok zorluğun kendiliğinden aşılmasını da sağlayacaktır. Bunu yapmak için gerekli tüm şartlara sektör oyuncuları ve piyasa ulaşmıştır. Bugün bunu yapamaz isek gelecekte bu şartları bir daha bulamayabiliriz. Bu altın fırsatı kaçırmayalım” diye konuştu.

vurguladı. Birol Ergüven; “Son 15 yılda çok önemli başarılara imza atıldı. Bunun altını çizmek gerekiyor. Geldiğimiz nokta, geleceğimiz noktaları gösteriyor. Şu an bizim problem olarak gördüklerimiz geçmişte çözdüğümüz sorunların yanında çok ufak kalıyor. Bu yüzden ‘Serbestleşme’ modelinin üzerinde biraz daha durmamız gerekiyor. Böyle büyük piyasa bunun sonucu. Sorun ve çözümler burada yatıyor. Serbestleşmeden anladığımız ikili anlaşmaların ve vadeli elektrik ticaretinin teşvik edildiği serbest piyasa modeli Türkiye elektrik piyasası için doğru model olarak öne çıkmakta. Türkiye elektrik piyasası için doğru piyasa modeli ‘Serbest Piyasa Modeli’dir. Bunun da vazgeçilmez kriterleri öngörülebilir, rekabet, seçme özgürlüğü olmalıdır” dedi.


‘ÇİN FİRMALARI YAKIN TAKİPTE’







14

Gençlere ‘enerji, dijitalleşme ve gelecek’ öğütleri Musa Enes Uslu

5.

Genç Türkiye Zirvesi enerji sektörünün önemli isimlerini gençlerle buluşturdu. Oturumda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Zorlu Enerji Grup Başkanı Sinan Ak, Yingli Solar Türkiye Ülke Müdürü ‘Enerji Endüstrisinin Dijital Dönüşümü’ konusunu masaya yatırdı. Oturumda, gençleri hem bilgilendirmek hem de ilerideki hayatları ile alakalı vizyon kazandırmak amacıyla önemli bilgiler paylaşıldı.

Enerji bürokrasisi ve özel sektörün önde gelen isimleri 5. Genç Türkiye Zirvesinde ‘Enerji Endüstrinin Dijital Dönüşümü’nü değerlendirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez

K

‘ENERJİ BİZİM ÜRETKENLİĞİMİZİN BİR ÇARPANIDIR’

onuşmasında okul hayatında alınan eğitimin şüphesiz çok değerli olduğunu ve temel bilgileri öğrettiğini ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, gerçek hayatın bununla yetinmeyeceğini ve gençlerin bu bilgilerin etrafına yeni şeyler inşa etmesi gerektiğini söyledi. Dönmez sözlerine şöyle devam etti: “Ders kitaplarınız kompleks realiteye cevap veremez, işte öğrendikleriniz ise sizi gerçek hayata daha çok hazırlar. Bunun anlamı, dijital dönüşüm her ne şekilde olursa olsun aslında okulda öğrenebileceğiniz bir şey

“ENERJİ VE TEKNOLOJİ AYRILMAZ BİR İKİLİDİR” İstisnasız tüm enerji kaynaklarının bir teknoloji ile kullanıldığını belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez; “Enerji ve teknoloji ayrılmaz bir ikilidir. Milli Enerji Stratejisi kapsamında yapmaya koyulduğumuz iş de bu iki boyutta yerlileşmeyi arttırmak. . Güneşte, rüzgarda, yazılımda, siber güvenlikte, kömürde, petrolde ve doğalgazda

değildir. Ancak okulda aldığınız temel çok önemlidir. Okulun bir başlangıç olduğu bilmelisiniz. Bu yolda geleceğiniz nasıl olursa olsun, öğrendikleriniz kadar o geleceğin bir parçası olabilirsiniz. Aslında enerji bizim üretkenliğimizin bir çarpanıdır. Buradan Ankara’ya yürüyerek de, arabayla da, uçakla da gidebilirsiniz. Ancak kullandığınız enerji arttıkça kabiliyetleriniz de buna paralel olarak artıyor demektir. Ya da bulaşığı elle de yıkayabilirsiniz makina ile de. Ancak makine ile yıkarsanız zamanınız size kalır ve üretkenliğiniz artar”

sonuna kadar bu çerçevede çalışıyoruz. Hep daha fazla için uğraşıyor, istihdam, yerlilik ve eğitime yatırım yapıyoruz. Enerji ve teknoloji ilişkisi çok önemlidir. Analiz ve politikayı bu ilişki üzerine oturmak zorundayız. Burada iki başlığa dikkat etmemiz gerekiyor. Birincisi kontrol yeteneğimiz, ikincisi ise üretkenliktir. Kontrol yeteneğimizle enerji kullanma parametrelerini düzenleyebiliyoruz, böylelikle konforumuzu arttırabiliyoruz.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz

‘DİJİTALLEŞMEYE HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRDIĞI ÖLÇÜDE DEĞER VERMELİYİZ’

D

ijitalizmin sosyal yönlerine değinerek gençlere önemli öğütlerde bulunan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz; “Gençlerin Türkiye’nin her yerinden gelip böyle bir toplantıda buluşması gerçekten çok anlamlı. Gençler hepimiz için çok kıymetli. Bugün dijitalizmin önemi ya da evrelerinin yanında artı ve eksi yönlerini de konuşmamız gerekir. Eğer hepimiz burada dijitalizmi konuşmak için bir araya geldiysek bu zaten dijitalizme teslim olduğumuz anlamına geliyor. Dijitalizmin

Üretkenlikte ise daha az kaynak ile daha çok iş, daha fazla üretim yapabiliyoruz” dedi.

“ENERJİ VE TEKNOLOJİ İLİŞKİSİ İLE KONTROL VE ÜRETKENLİĞİMİZİ KATLIYORUZ” Dijitalleşmenin getirdiği yararları örneklerle ifade eden Dönmez, şunları kaydetti: “Enerji ve teknoloji ilişkisi ile hayatlarımızdaki

kesinlikle faydaları var. Bir nesne kendi amacını yerine getirmek üzere kullanılıyorsa kesinlikle faydalı olduğunu görebiliriz. Ancak dijitalizm amacının ötesine geçerek hayatımızda gereğinden fazla yer kaplamaya başladıysa zarar vermeye başlıyor olabilir. Dijitalleşme konusunu ele alırken dikkatli olmalıyız. Dijitalleşmenin insani değerlerimizi öldürmemesine dikkat etmeliyiz. Dijitalleşme konusuna hayatımızı kolaylaştırdığı kadar değer vermeliyiz” diye konuştu.

kontrol ve üretkenliğimizi katlıyoruz. Bu gün Türkiye’de üretilen hibrit arabaların gaz ve fren pedallarında gelişmiş sensörler var. Gaz ve ya frene basışımıza göre arabanın yakıtını gaza veya elektriğe çeviriyor. Ani duruş ve kalkışları düzenleyebiliyor. Bilgisayar tepkinize göre sizin için uygun motoru ve kaynağı devreye alıyor ya da devreden çıkartabiliyor. İşte kontrol ve üretkenliği burada görebiliyoruz.

Elektrikli arabalarda sadece yazılım güncellemesi yaparak aracınızın bakımını yaptırmış oluyorsunuz. Bir de otonom sürüş ve paylaşım ekonomisi var gündemimizde. Bugün arabanızı bir yere sürerken bir dizi el, ayak ve görsel koordinasyonu kullanıyorsunuz. Yarın belki de sadece gideceğiniz yeri söylemeniz yeterli olacak. Dijital kontrol, enerji teknolojisine daha az efor ve daha çok üretkenlik sağlamış olacak.”


15 “DİJİTALLEŞME İLE DAHA ÇOK KONTROL SAHİBİ OLUYORSUNUZ” Dönmez sözlerine şöyle devam etti: “Bugün güneş panellerinin maliyeti tıpkı silikon mikro çipler gibi sürekli düşüyor. Düşen maliyetlerde otoprodüktör dediğimiz tipte, 1 MW’a kadar lisanssız üretim yapabiliyorsunuz ve şebekeye satabiliyorsunuz. Böylece üreten profile geçip ve daha çok kontrol sahibi oluyorsunuz. Tüm bunlar yazılımlar ve dijital kontrol cihazları ile mümkün. Türkiye’de elektrikle çalışan en büyük makine elektrik şebekeleridir. Binlerce kilometrelere uzanabilen bir ağdan bahsediyoruz. Bu sistemin sadece yüzde 5’ini insan işgücü ile kontrol ediyoruz. Tamamı dijital haberleşme- kontrol sistemleri ve SCADA sistemleri ile çalışıyor. Bu kadar çok yazılımla çalıştığımız için karşımıza başka bir problem çıkıyor, o da siber güvenlik. Daha yakın zamanda ülke genelinde bir siber saldırıya maruz kaldık. Bu tür dijital alanlara yöneldiğinizde onların siber güvenliğini de düşünmeniz gerekiyor. Özet olarak dijitalleşme, enerji ve teknoloji; kontrol ve üretkenliği şekillendiriyor. Bunun sonucu olarak da şunu söyleyebiliriz; enerji tüketimimiz zamanla daha dijital sistemlerle sağlanacak, bu da elektrik tüketimimizi değiştirecek ve yeni iş modellerinin karşımıza çıkarmasını sağlayacak.”

YAPAY ZEKA VE BLOCKCHAIN TEKNOLOJİLERİ GELİYOR Dönmez: “Şimdi yeni bir kavram daha geliyor o da yapay zeka. Yapay zeka ile enerji verimliliği yeni bir boyut kazanacak. Bu teknolojide sistem kendi kendini optimize edebiliyor, siz daha az kontrol ederken, üretkenliği arttırıyor. Nesnelerin interneti ile fiziksel gerçekliği dijital ortama taşıyor. Evinizin matematiksel modelini, hava tahmin modelini kullanan ve tercihlerimizi öngören yapay zeka sayesinde ısıtma ve soğutmada daha fazla konfor sağlanabiliyor. Üstelik size sormadan bunları yapıyor. En ilginç teknolojilerden bir diğeri de blockchain dediğimiz kayıt zinciri konusudur. Kayıt zinciri aslında merkezi onay mekanizmasını ortadan kaldırıyor. Taraflar birbirinin kaydını tutabiliyor, şifreleyebiliyor. Geçtiğimiz

‘STRATEJİLERİMİZİ TAMAMI İLE GELECEĞE YÖNELİK YAPMAMIZ GEREKİYOR’

A

rtık teknolojik günlemelerin oldukça farklılaştığını ifade eden Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak; “Yurt dışında özellikle Kaliforniya, Çin ve Güney Kore’de inanılmaz bir değişim sürüyor. Artık iş hayatınıza olduğu gibi devam etmeye çalışırsanız yani kömür santral, nükleer santral veya doğalgaz santrali konusunda çok uzun soluklu planlar kurarsanız dijitalleşmenin getirdiği hızlı ve sert değişime ayak uyduramayabilirsiniz. Bizim şirketler olarak stratejilerimizi tamamı ile geleceğe yönelik yapmamız gerekiyor. Bir enerji şirketi ne yapar dediğimiz zaman santral yapar, elektrik üretir iletimini de devlet yapar, eğer yapabilirse bir de dağıtımını üstlenir gibi kalıplaşmış bir şablon ile

aylarda kayıt zinciri ile LNG satışı gerçekleşti. ABD’de aynı semtteki komşular birbirine elektrik sattı. Bir anlamda bu ortak kayıt defteri ama kopyası herkeste var. Bu trendlerle çok acayip bir geleceğe doğru gidiyoruz. Bu durumun kitaplarda yeri yok, ancak master derslerinde kendine yer bulabiliyor. Biz ilerledikçe gelecek de daha farklı bir noktaya doğru gidiyor. Bu sebeple durmayın, duraksamayın, öğrenmeye ara vermeyin” diye konuştu.

“OTONOM ARAÇ TEKNOLOJİSİ SOKAKLARA ÇIKMAYA BAŞLADI” Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak “Akıllı ev teknolojisi bizim en çok karşılaşacağımız konulardan bir tanesi. Kimse panel ve pil olmayan eve bakmak istemeyecek. Teknoloji beklediğimizden daha hızlı ilerliyor. Şu anda araç piyasasına da baktığımızda aynı

Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak

karşılaşırsınız. Ancak bu şablon değişiyor. Bu gün yaşanan fenomenin başlangıcı, yani bugün kullanılan büyük teknolojinin önümüze gelmesi Kaliforniya’da kurulan Silver Spring Network şirketinin şehirleri ağlarla örmesi ile oldu. Şirket gördüğü her direğe, elektrikli ev aletlerine yani her şeye çip takıp bunların kendi arasında konuşmasını sağladı ve merkeze de bütün dataları aktardı. Amerika’da ve Avrupa’da yaşanan bu akılı sistem dönüşümü Türkiye’ye de gelecek. Böylelikle akıllı şehirler ve akıllı evler konsepti gündemimize girecek. Bu kaçamayacağımız bir teknoloji. Biz bununla yeni yeni tanışıyoruz ancak Avrupa’da özellikle İtalya’da daha büyük veri transferleri yapabilen 2. nesil sayaçlara geçilmeye başlandı” dedi. değişimi görebiliriz. 2 milyara yaklaşan araç sayısının elektrikli araca dönüşümü sağlanacak. 2025 sonrasında ise elektrikle alakası olmayan araçları yolda göremeyeceğiz. Bu dönüşümün bir yük getirdiğini düşünebilirsiniz ancak bu doğru değil. Tesla ve Google’ın içinde olduğu, daha ileride Apple’ın da gireceği otonom araç teknolojisi sokaklara çıkmaya başladı. Artık trafik lambası bekleme olmadan araçlar birbirlerinin hızlarını okuyarak birbirinden teğet geçecek, durmadan yollarına devam edebilecek. Wireless şarj konusunda çalışmalar devam ediyor, yani araçlar uzaktan şarj edilebilecekler. Bunlar gelişmiş teknolojiler ama uzak teknolojiler değil. Artık bu ürünleri nasıl üretiriz değil, nasıl daha hızlı üretip, hizmete sunabiliriz kısmına geldik” dedi. Öngörülerinden bahseden Ak şunları kaydetti: “Enerji sektöründe önümüzdeki dönemde ne yapılacak konusuna baktığımızda şöyle bir gerçekle karşılaşıyoruz; bu

Yingli Solar Türkiye Ülke Müdürü Uğur Kılıç

Y

ingli Solar Türkiye Ülke Müdürü Uğur Kılıç oturumda yaptığı konuşmada Türkiye Gençlik Zirvesi’ne katılan gençlere enerji sektöründe kariyer yapmaları konusunda çağrıda bulundu. Bilişim teknolojileri alanında kendisini geliştirmiş, bilgi ve birikimini artırmış, enerji sektörünün hızla dijitalleştiği bu dönem içerisinde enerji şirketlerinin birçoğunun ihtiyaç duyacağı ve tercih edeceği çalışanların gençler arasından olacağına dikkat çekti. Uğur Kılıç, “Bilişim teknolojileri alt yapısı olmasa da enerji sektöründe bütün alanlardan ekonomi, işletme ve mühendislik alanlarından tüm gençlere ihtiyacımız var. Özellikle yenilenebilir enerjinin

gün hala daha kullandığımız enerjinin yüzde 65’i fosil yakıtlardan sağlanıyor. Ancak 2040’a geldiğimizde bu rakam yüzde 35’e gerileyecek. Geri kalan ise tamamıyla yenilenebilir enerjiden sağlanacak. Güneş enerjisi panellerinin çok yer kapladığına dair bir ön yargı var ama doğru değil. Türkiye’nin bütün enerjisini tuz gölü büyüklüğünde bir alana yaptığınız kurulum ile sağlayabilirsiniz. Diğer problem olarak gösterilen durum ise panel ve pil fiyatlarının çok pahalı olmasıdır. Pahalı olduğu konusunda herkes hem fikir ancak bir de gerçek var; o da fiyatların sürekli düşüş trendinde olması. Bu gün 1 MW’lık santralin kurulum maliyeti 800 bin dolar civarında, ki bu da şu anki haliyle bile karlı bir rakam aslında. 5-6 sene sonrasında bu maliyetlerin 100 bin dolar civarına geldiğini göreceğiz. Şu anki teknolojik gelişmeleri analiz ettiğimizde; fiyatlar 2 sene sonra 300 bin dolar, daha ileride de 100 bin dolar seviyesine gerileyecek. Diğer taraftan pil ve depolama işlemlerinde 1 MW için maliyetlerin 800 bin dolara düştüğünü biliyoruz. 5 yıllık süre içerisinde pil teknolojilerinde de 1 MW kurulum maliyeti 100 bin doların altına geleceğini öngörüyoruz. Çin’de konuştuğumuz bir şirket, 2 sene sonra kurulum maliyetlerini 200 bin doların altına düşüreceklerini emin bir şekilde ifade ettiler. Bunun yanında da 3 bin cycle ya da yük çevrimi olarak da bilinen ortalama pilin dolum sayısını 10 bin cycle’a çıkartacaklarını söylediler. Bunun anlamı 25 yıl boyunca

‘GENÇLER ENERJİ SEKTÖRÜNDE KARİYER YAPSIN’

hayatımıza girdiği ve daha fazla gündeme geleceği bu dönemde kaliteli insan kaynağı, hem teknik know-how hem de enerji ile ilgili birikimlerini bir araya getirebileceği ve bu anlamda enerji şirketlerine katma değer yaratacak gençlerin bu alanda kariyer yapması için buradan çağrı yapıyorum” dedi. Uğur Kılıç son olarak şöyle devam etti: “Türkiye’de insan kaynağına elektrik üretim kaynağından başlayarak, dağıtımına ve tüketiciye ulaştırılmasına kadar süren tüm aşamalarda bu profildeki gençlere ihtiyacımız olduğunu tekrar etmek isterim. Lütfen bu konuda kendinizi geliştirin ve iş hayatına atılın, belirlediğiniz kariyer yolunda bize katılın.” ‘aynı pili kullanabileceksiniz.”

“GÜNEŞ SANTRALLERİNİN BAZ YÜK PROBLEMİ KALMAYACAK” Ak, “Dünyada toplam 28 bin MW pil üretiliyor. 2020’ye geldiğimizde bu rakam 300 bin MW olacak. Bu günün tam on katına çıkacak. Bununla alakalı olarak Tesla ya da LG gibi firmalar yatırım kararlarını almış durumda. 300 bin MW demek 3 milyon tane arabanın 500 km yol gitmesi demektir. Bu tabi ki yeterli değil dünyada her sene üretilen 100 milyon tane araç var. Önümüzdeki 10 yılda 1 milyar daha artacak dersek, tüm dünyanın toplam pil ihtiyacı 15 milyon MW gibi bir rakamı işaret ediyor. Güneş panellerinden üretim yaptığınız zaman baz yük santralleriniz olmazsa bir işe yaramaz. Çünkü güneş panelleri günün sadece belli bir kısmında üretim yapıyor. O yüzden güneş hiçbir zaman alternatif olamaz deniyordu. Bence bu doğru değil. Önümüzdeki 10 yılda pil ve panel teknolojileri bahsettiğimiz ücretlere gelirse güneş santrallerinden üretim yapmak doğalgaz santrallerinden daha ucuza gelecek. Bunun yanında akıllı teknolojilerle beraber hızlı şarjlar geliştiriliyor. Eğer bu kadar araba elektriklenirse ekstra batarya kurmanıza da gerek yok çünkü araçlardaki bataryalar kablolu ya da kablosuz olarak evin elektrik sistemine bağlanacak. Bu sistemeler önümüzdeki 15 yıl içerisinde hayatımıza girecek” dedi.


Emin Emrah Danış

Servet Akgün

Mustafa Karahan

Ozan Korkmaz

Sohbet Karbuz



18 Mustafa KARAHAN Sayfa 17’nin Devamı

Emin Emrah DANIŞ Sayfa 17’nin Devamı

Sohbet KARBUZ Sayfa 17’nin Devamı

Servet AKGÜN Sayfa 17’nin Devamı

Ozan KORKMAZ Sayfa 17’nin Devamı


19

‘Doğu Akdeniz’de asıl konu her zaman fiyat olacak’ Musa Enes Uslu

G

üney Kıbrıs Ulusal Karbon Şirketi CEO’su Charles Ellinas, Doğu Akdeniz’deki son gelişmeleri Gas&Power için değerlendirdi. Ellinas, politik problemler ve ticari çıkarlar arasında yolunu bulmaya çalışan Doğu Akdeniz gazı ile alakalı “Türkiye açısından politik olarak gerçekten güzel bir proje, herkes bu yüzden istiyor. Ancak daha önceki tecrübelerimden biliyorum ki asıl konu her zaman fiyat olacak. İsrail’in fiyat temelinde Rusya gazı ile mücadele edebilmesi gerekiyor” dedi. İsrail gazının Türkiye’ye gelmesi ve Avrupa’ya Türkiye üzerinden ulaşması konusunda önemli mesafe alındı. Bu durumda Yunanistan’a denizin altından ulaşması seçeneği oyun dışı kalacak gibi. Konuyla ilgili mevcut durum ve geleceğe ilişkin değerlendirmeleriniz neler? Aslında bu konuda önce İsrail’in gaz ihracatı konusundaki durumuna bakmak gerekiyor, yani gazın direk Avrupa’ya ve ya Türkiye’ye taşınması projelerine. Bu iki projeyi birbirinden ayırmadan bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu iki proje de çok zor ve pahalı projeler. Bunu boru hatları planlarında da görebiliriz. Bir toplantıda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Alparslan Bayraktar’dan şunu duymuştum; “Gazın nereden geldiği önemli değil, önemli olan bu gazın fiyatı” Türkiye şu anki durumunda Rusya’dan, Azerbaycan’dan ve İran’dan gelen gaza sahip. Bütün bu ülkelerden gelen doğalgazın fiyatı 6 doların altında. Genel olarak skalaya baktığımızda ise doğalgaz fiyatları milyon BTU başına 5 ile 6 doların arasında dolaşıyor. Diğer yandan artık LNG ithal edilmesi gibi bir seçenek de var. Spot pazarda ihraç edebilmesi için çokça imkan bulunuyor ve bu da oldukça ucuz.

“İSRAİL’İN FİYAT TEMELİNDE RUSYA GAZI İLE MÜCADELE EDEBİLMESİ GEREKİYOR” İsrail gazına geri dönecek olursak, buradaki gaz daha boru hattına konulmadan, yani üretilip ihracat edilebilir düzeye geldiğinde ortaya

geçmişte kaldı. Rusya bunu rahatça yapabiliyor çünkü zaten bir altyapıya sahip, dolayısı ile buna bir masrafı yok diğer yandan üretimi de oldukça ucuz neredeyse 1 dolardan daha az. Bunlar inanılmaz büyük avantajlar, Rusya oyunun içindeyken Doğu Akdeniz gazı kolay kolay boy ölçüşemez.

Güney Kıbrıs Ulusal Karbon Şirketi CEO’su Charles Ellinas, Doğu Akdeniz gazı ile alakalı gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

“LNG HAMLESİ GAZI DEĞERLENDİRMEK İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT”

çıkacak fiyat 4 doların altında olmayacak. Bunun nedeni; Tamar’da bu gaz Israel Electricity Cooperation’a 5,5 dolara satılıyor. Eğer İsrail bir başkasına daha ucuza satmak isterse Tamar’daki gazın fiyatını da düşürmek zorunda. İsrail’in buradan elde ettiği iyi bir kar var ve fiyatı düşürebilecek durumda değiller. Yani eğer böyle bir proje yapılacaksa minimum 4 dolara yapmanız gerekiyor ve sonrasında gazın Türkiye’ye getirilmesi için İsrail’den Türkiye’ye bir doğalgaz boru hattı kurulması gerekiyor. Daha sonra da gazın Türkiye’den nereye taşınması uygun görülecekse oraya bağlanacak. Bu da gaza minimum 2,5-3 dolar daha maliyet ekliyor. Yani gazın Türkiye’ye akış ücreti 6,5-7 dolar civarına geliyor. Ancak bu fiyat ile gaz Türkiye’ye arz edilebilir. Durum böyle iken Doğu Akdeniz gazı, Rusya’dan gelen 5,2 dolarlık gaz ile nasıl baş edebilir. Politik olarak gerçekten güzel bir proje, herkes bu yüzden istiyor. Ancak daha önceki tecrübelerimden biliyorum ki asıl konu her zaman fiyat olacak. İsrail’in fiyat temelinde Rusya gazı ile mücadele edebilmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atlantik Konseyi’ndeki konuşmasından duyduğum üzere, Türkiye elektrik üretimini yerli kaynaklar üzerinden arttırmak istiyor. İthal edeceği enerjiyi olabildiğince düşürmek istiyor. Yenilenebilir kaynaklara da bu nedenle yatırımlarını arttırıyor, çünkü bu Türkiye için hesaplı bir proje. İsrail gazı bütün bu gelişmelerle yarışamaz. Türkiye arz güvenliği sağlama alanında adımlarını atıyor ve arz konusunda geniş bir skalaya sahip. Ancak İsrail gazı, arz güvenliği konusunda o kadar da hayati bir öneme

sahip değil çünkü Türkiye gazı her yerden alabilir. İran’dan Azerbaycan’dan gelen gazın yanında Türk Akımı ile Mavi Akım da var. Diğer yandan LNG’ye ulaşabilecek alt yapısı var. 2023’de çok daha fazla FSRU imkanına sahip olacak. 11-12 milyar metreküp gazı bu şekilde ithal edebilir. Bütün bunlara baktığımızda gerçekten Türkiye’nin gaz tedarik imkanları çok fazla.

“8 DOLARIN ÜSTÜ BİR FİYATLA GELECEK BİR GAZ BAŞARILI OLAMAZ” Diyeceğim o ki bütün bu gazlar her yerden gelebilir, her sene kömür, nükleer ve yenilenebilir ile üretilen elektrik sayesinde gaza olan ihtiyaç azalıyor. Bu İsrail gazı için pazar bulma konusunu çok zorlaştırıyor. Devletlerarasında yapılan politik anlaşmalar ticari anlaşmaları kolaylaştırabilir. Bu bir gerçektir. Ancak ticari anlaşmalar devletler tarafından değil şirketler tarafından yapılır ve şirketler politika yapmazlar, sadece para kazanırlar. Doğu Akdeniz boru hattı ile Avrupa’ya gitmesi planlanan İsrail gazı da tamamı ile aynı problemlerle yüzleşiyor. Eğer İsrail’de platformdan gaz fiyatı 4 dolar ile başlarsa bile 1800 km yol gidecek ve 3 bin km derinden bu yolu gidecek. Bu koşulları düşünürsek gazı İsrail’den Avrupa’ya götürmek 8 doların altında olmayacak. Bu uygulanabilir bir proje değil. Diğer yandan Türkiye’den Avrupa’ya götürme projesi de yeteri derecede masraflı. Yani şuna gelmeye çalışıyorum, 8 doların üstüne gelecek bir gaz başarılı olmaz

“RUSYA OYUNUN İÇİNDEYKEN ZOR” Boru hattından götürmek, benim düşünceme göre artık

Bütün bu anlattıklarınızı bir araya getirecek olursak, işin sonunda Doğu Akdeniz’deki gaz olduğu yerde kalacak, bir yere gidemeyecek gibi duruyor. Peki, bu süreç nasıl devam edecek? İsrail’in elbette bu gaz için planları vardır.

Tam olarak söylemek istediğim şey bu değil. Yani Doğu Akdeniz gazının kaynağında kalmasına gerek yok. İsrail gazının bir kısmının LNG olarak ihraç edilmesi gibi seçenekler de mevcut. Avrupa’ya olmasa bile Asya’ya gönderilmesi mümkün. Bunu söylememin nedeni; Doğu Afrika’da Mozambik LNG projeleri geliştiriyor. Bunlardan bir tanesi iyice ilerlemiş olan Coral FLNG projesi. Coral’da üretilen LNG bütün Asya’ya ihraç edilebilir. Bu Doğu Akdeniz için düşünülebilecek başka bir proje. LNG hamlesi, buradaki gazı değerlendirmek için önemli bir fırsat ancak dediğimiz gibi asıl konu her zaman fiyat konusudur. Eğer gazı ticarileştirme konusunda bir şey yapılamazsa işte o zaman sonsuza kadar orada kalabilir.

“FİYATLAR MİNİMUMDA TUTULMALI” Bir şey daha eklemek istiyorum, kaya petrolü ve kaya gazın ile alakalı olarak, ne zaman fiyatlar artsa daha fazla kaya gazı piyasaya girerek fiyatları düşürüyor. Kaya petrolünün yaptığı etki gaz piyasalarında da görülebilir. Piyasada çok fazla petrol ve doğal gaz bulunuyor. Bütün kısıtlamalara rağmen ülkelerin gaz üretimi devam edecek. Bunu azaltsanız bile gelişen teknolojiler petrol ve doğal gaz kullanım alanlarını giderek daraltıyor. Bu nedenle fiyatlar sonsuza kadar düşük de kalabilir. Eğer Doğu Akdeniz’deki gazınızı ihraç etmek istiyorsanız öncelikle fiyatları minimumda tutmanız, daha sonra da LNG’ye yönelmeniz gerekiyor.

‘BM DENİZ HUKUKUNA GÖRE KIBRIS KABUL ETMESE DE

MÜMKÜN’

Boru hattının direkt olarak deniz altından Türkiye’ye ya da Avrupa’ya gitmesi üzerinden değerlendirme yapıyoruz. Peki, gazı İsrail’den Kıbrıs’a oradan da Türkiye’ye getirilmesi söz konusu olursa fiyatlar gazın ticarileştirilebilmesi için yeterli seviyeye gelecek mi? Yani 6 doların altına düşebilir mi? Tabi, Kıbrıs üstünden gelirse daha ucuz olur. Tabi bu problemli bir konu. Bu ihtimal tamamı ile Kıbrıs sorunun çözülmesi ile alakalı olacak. Diğer yandan tabi siyasi problem oluşturmayacak bir yol var. Eğer Kıbrıs açıklarından, deniz altından geçirilirse politik bir problem teknik açıdan oluşmayacak. Yani yapılabilir. Birleşmiş Milletler Deniz hukukunu göz önüne alırsak, Güney Kıbrıs buna kabul etmese bile deniz altından boru hattı yapılmasına izin veriyor. Ancak kara üzerinden geçmesi tabi ki bir problem teşkil edecek. İsrail ile Türkiye Doğu Akdeniz konusunda çok ilerleme kat etti. Kıbrıs olmadan bir anlaşmaya varılır ve bu minvalde çalışmalar başlarsa artık Kıbrıs da bu süreçte dışarıda kalmış olacak. Böyle bir durumda Kıbrıs politik problemleri bir kenara bırakıp, yanlarından geçip gidecek olan doğal gaz boru hattından yararlanmak amacıyla farklı bir tutumla tekrar masaya oturabilir mi? Siyasi konular gerçekten çok sert bir atmosferde ilerliyor. Bunu yapacaklarını zannetmiyorum. Bu konuda özellikle Güney Kıbrıs Rum Kesimi çok huysuz davranıyor. Şunu söyleyebiliriz ki Güney Kıbrıs Rum Kesimi bu projelerin hiçbirini desteklememek konusunda fazlasıyla net ve Kıbrıs problemleri çözülene kadar bu tutumlarından vaz geçmeyeceklerdir. Ekonomik olarak ne tür fayda elde edecek olurlarsa olsun, Rum kesimi bu doğalgaz boru hattına her zaman karşı olacaklardır.


20

Başkent EDAŞ ITEA’dan ödül

alan ilk Türk dağıtım şirketi oldu TÜBİTAK desteği ile 2014 yılında başlayan ve liderliğini Başkent EDAŞ’ın yaptığı SEAS-Gölbaşı Mikro Şebeke Demonstrasyonu, Avrupa’daki son 10 yılın en inovatif projesi oldu. Proje 7 ülkeden 33 şirketin iş birliğiyle hayata geçti.

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Murat Pınar

‘MİKRO ŞEBEKELER AKILLI ŞEHİR UYGULAMALARININ ENERJİ AYAĞI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

AB

ITEA3 ve TÜBİTAK desteğiyle ve 7 ülkeden 33 şirketin işbirliğiyle gerçekleşen Akıllı Enerji Farkındalık Sistemleri Projesi (SEAS) Avrupa’daki son 10 yılın en inovatif projesi seçildi. 10 Mayıs’ta düzenlenen Digital Innovation Forum 2017’de “İnovasyon ve İş Etkisi Mükemmelliği” ödülü alan toplam 21 milyon euro bütçeli SEAS projesinin Mikro Şebeke Demonstrasyon çalışmalarını

Enerjisa dağıtım şirketlerinden Başkent EDAŞ yürüttü. Projenin demonstrasyon iş paketindeki kullanım ve demonstrasyon senaryoları görev liderliğini üstlenen Başkent EDAŞ, teknik ve operasyonel bilgi birikimi sayesinde özellikle mikro şebeke ölçeğindeki yerel enerji kaynaklarının yönetimi ve şebeke entegrasyonu konularında projeye yön verdi.

2016 yılı sonu itibarıyla tamamlanan projeyle ilgili bilgi veren Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Murat Pınar, 300 kWp kurulu güneş enerjisi gücüne sahip Mikro Şebeke Demonstrasyon alanında detaylı güç kalitesi analizlerinin yapılabildiğini, kampus alanındaki trafo altyapısının da SCADA sistemi üzerinden takip edilebildiğini söyledi. Projenin, ‘nesnelerin interneti’ (IoT) platformu sayesinde kurulan elektrikli araç şarj istasyonları ve akıllı sayaç altyapısı gibi tüm sistemlerin bütünleşik çalışabilir hale getirildiğine değinen Pınar şöyle devam etti: “Geleceğin şebekeleri için çok önemli bir prototip olan proje, enerji kaynaklarının

İstanbul Anadolu Yakası’na iki yılda 19.5 milyon liralık aydınlatma yatırımı Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş, müşterilerine daha kaliteli hizmet sunmak hedefiyle, mevcut aydınlatma sistemlerinde bakım, onarım ve yatırım çalışmalarına devam ediyor.

ve tüketiminin yerel düzeyde etkin yönetimini hedefliyor. Ankara Gölbaşı’nda bulunan Gazi Teknopark’ın Türkiye’nin ilk mikro şebeke demonstrasyon merkezi olarak dizayn edildiği proje, temiz enerji teknolojilerinin şebekelere entegrasyonu için ülkemize önemli bir uygulama sahası kazandırıyor. Büyük bir dönüşüm sürecinin başlangıcında olan enerji sektörü için bu yaklaşım, üniversite kampüsleri ya da hastane bölgeleri gibi alanlardan başlayarak yaygınlaşma potansiyeline sahip. Oluşan altyapı, geleceğimizi şekillendirecek akıllı şehir uygulamalarının enerji ayağı için de çok önemli bir fırsat sunuyor.”

AYEDAŞ’IN SON 5 AY İÇİNDE YÜRÜTTÜĞÜ AYDINLATMA ÇALIŞMALARI: • 3 bin 032 adet armatür ekonomik ömrünü tamamladığı için yenilendi. • 16 bin 077 adet armatür yanar hale getirildi. • Mahallelere toplamda 17 bin 015 kez ve 7 bin 335 cadde ve bulvara bakım yapıldı.

A

YEDAŞ, İstanbul’da sürdürülebilir ve kaliteli enerji sağlamak için şebeke ve aydınlatma yatırımlarını sürdürüyor. 2017 yılında yaklaşık 10 milyon TL’lik aydınlatma yatırımı yapılacak. İstanbul Anadolu Yakası’nda

yapılan çalışma kapsamında ekonomik ömrünü dolduran aydınlatma ekipmanları yenileriyle değiştirilirken, henüz ekonomik ömrünü doldurmamış, kullanılır durumda olan fakat dış etkenler sebebiyle arızalanan aydınlatma armatürleri de bakım ve onarımdan geçiriliyor.

Firma tarafından yapılan açıklamada “AYEDAŞ, sorumluluk bölgesinin genelinde yaptığı yatırımlar ve operasyonel iyileştirmeleri hayata geçirmeye ve bu hizmetleri müşterileriyle paylaşmaya devam edecek” denildi.



22

Gaz giriş kapasitesinde büyük hedef Doğal gazda kış aylarında zaman yaşanan arz sorununu çözmek için kapasite artırma çalışmalarına hız kesmeden devam eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve BOTAŞ, yeni FSRU projeleri ve depolamada ilave kapasite artışı ile doğal gazda giriş kapasitesini 2023 yılında 473 milyon metreküpe çıkarmayı hedefliyor.

D

oğal gazda kış aylarında yaşanan arz sorununu çözmek için kapasite artırma çalışmalarına hız kesmeden devam eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve BOTAŞ, yeni FSRU projeleri ve depolamada ilave kapasite artışı ile doğal gazda giriş kapasitesini 2023 yılında 473 milyon metreküpe çıkartacak. Giriş noktalarındaki kapasite projeksiyonuna göre 2018 sonunda Türkiye’nin doğal gaz arz kapasitesinin 320 milyon metreküpe, 2023 yılında ise 473

DEPOLAMADA GERİ ÜRETİM KAPASİTESİ 155 MİLYON METREKÜPE ÇIKACAK

2

016 sonunda yer altı doğal gaz depolama tesislerinin günlük 25 milyon metreküp olan geri üretim kapasitesinin tuz gölü yeraltı depolama tesisinin devreye alınmasıyla birlikte 2018 yılında günlük 45 milyon metreküpe 2023 yılında ise 155 milyon metreküpe çıkarılması planlanıyor.

milyon metreküpe çıkarılması planlanıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak geçtiğimiz Nisan ayında başında gerçekleştirilen ‘Milli Enerji ve Maden Politikası” tanıtım programındaki sunumunda “Türkiye günlük 190 milyon metreküp sisteme doğalgaz basma kapasitesine haiz. Hem sanayi hem endüstri, hem hane halkı, hem ısınma için bir çok alandan ve yoğun bir tüketimin olduğu kış aylarında ki bu

LNG’DE KAPASİTE ARTMAYA DEVAM EDECEK

M

evcut LNG terminallerindeki kapasite artışları ve planlanan FSRU yatırımları ile birlikte LNG giriş kapasitesinin 2018 sonunda 122 milyon metreküp. 2023 sonunda ise 136 milyon metreküp olması planlanıyor.

yıl 247 milyon metreküp gibi rekor bir seviyeyi gördük, kapasiteyi karşılayamama gibi problemleri ortadan kaldırmayı hedefledik. Bu çerçevede sisteme doğalgaz basma kapasitesi bu yılsonunda 300 milyon metreküpe, takiben de 400 milyon metreküpe çıkarak sadece iç piyasa için değil, bölge coğrafyası için de önemli bir arz kapasitesi oluşturacak altyapıyı hazırlıyoruz” demişti.

TOPLAM GİRİŞ KAPASİTESİNDE HEDEF 473 MİLYON METREKÜP

T

DOĞAL GAZDA ARZ GÜVENLİĞİ SAĞLANACAK

ürk Akımı ve TANAP Boru hattı projelerinin de devreye alınmasıyla birlikte toplam doğal gaz giriş kapasitesinin 2018 sonunda 320 milyon metreküpe, 2023 yılında ise 473 milyon metreküpe çıkarılması planlanıyor.

G

iriş kapasitesindeki artışlarla birlikte kış aylarında doğal gaz tüketimindeki artış nedeniyle yaşanan dengesizliklerin yol açtığı sorunların da tamamen ortadan kaldırılması ve arz güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor.

EPDK’dan Rusya’nın Turkcell’e lisans Türkiye’ye gaz ihracatı arttı Turkcell, iştiraki Turkcell Enerji Çözümleri ve Elektrik Satış Ticaret Anonim Şirketi’nin EPDK lisansı aldığını duyurdu. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, 20 Şubat 2017 tarihinde kurulan Turkcell Enerji Çözümleri ve Elektrik Satış Ticaret Anonim Şirketi faaliyete başlamak amacıyla EPDK’ya yapılan elektrik tedarik lisans başvurusunun olumlu sonuçlandığı belirtildi. Şirketten yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: “17.02.2017, 20.02.2017 ve 18.04.2017 tarihli özel durum açıklamalarımıza istinaden; Şirketimizin sermayesinin tamamına sahip olduğu Turktell Bilişim Servisleri A.Ş.’nin, sermayesinin tamamına sahip olduğu Turkcell Enerji Çözümleri ve Elektrik Satış Ticaret Anonim Şirketi’ne EPDK’nın 11.05.2017 tarih ve 7064-6 sayılı Kurul Kararı ile elektrik tedarik lisansı verilmiştir.”

2017’nin ilk 4 aylık döneminde Rusya’nın Türkiye’ye yaptığı doğal gaz ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 26 arttı.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) 25. Kuruluş Yıldönümü Zirvesi için İstanbul’a gelen Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’in ziyareti öncesi Rusya tarafından hazırlanan bilgi notundaki yer alan verilere göre, 2017’nin ilk 4 aylık döneminde Rusya’nın Türkiye’ye yaptığı doğal gaz ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artarak 10,5 milyar metreküpe yükseldi.

TÜRKİYE İLE RUSYA ARASINDAKİ TİCARET HACMİ YÜZDE 14,6 ARTTI Rusya’nın 2016’da Türkiye’ye yaptığı toplam doğal gaz ihracatı 24,7 milyar metreküp olmuştu. Rusya ve Türkiye arasında artan enerji ticaret hacmi iki ülke arasındaki ticaret hacmini de etkiliyor. 2017’nin ilk dört ayında Türkiye ile Rusya arasındaki ticaret hacmi ise yüzde 14,6 artarak 4,1 milyar dolara ulaştı.


23

Öngörülebilir bir elektrik piyasası

G

ünümüz ekonomilerinin en önemli kavram ve piyasaların temel önceliklerinden birisi olan öngörülebilirlik enerji piyasaları ve yatırımlar açısından da en önemli unsurlardan birisi durumunda. Enerji yatırımları yapısı gereği uzun vadeli, yüksek maliyetli ve riskli yatırımlardır. Enerji projelerinde 1-4 yıl kısa, 5-10 yıl orta, 10-30 yıl ise uzun vade olarak değerlendirilirken yatırım kararlarının alınmasında birçok parametre belirleyici olmaktadır. Enerji yatırımları yapılırken piyasa ihtiyaçları ve fizibilite çalışmaları kadar gerekli olan bir diğer unsur da öngörülebilirliktir. Öngörülebilir, şeffaf ve istikrarlı bir piyasa yatırımcılar için doğru yatırım kararlarının alınmasını sağladığı gibi sağlıklı bir piyasanın oluşması için de elzem. Öngörülebilir piyasa aynı zamanda arz güvenliği ve yerlileştirme ile birlikte Türkiye’nin “Milli Enerji ve Maden Politikası” stratejisinin üç ana sacayağından bir tanesini oluşturuyor. Türkiye enerji piyasaları son 15 yıldaki hızlı büyüme, yapısal dönüşüm ve serbestleşme süreciyle birlikte gerçek anlamda piyasalaşma yolunda önemli mesafe almasına rağmen sistemdeki bazı yapısal ve süreç içinde ortaya çıkan sorunlar öngörülebilir, şeffaf ve sağlıklı işleyen bir piyasa yapısının tesis edilmesi sürecinde tıkanmaları da beraberinde getirdi. Enerji Ticareti Derneği (ETD) tarafından 9-10 Mayıs tarihlerinde düzenlenen 2 günlük çalıştayda piyasa katılımcıları EPDK ve diğer ilgili kamu kurumlarından konunun tarafları öngörülebilir bir elektrik piyasasının oluşturulması sürecinde yaşanan sıkıntılara çözüm bulabilmek ve bir yol haritası oluşturabilmek için bir araya geldi. Oldukça verimli geçen çalıştayda ele alınan konular ve çıktıları ele almadan önce sektörün son 15 yılda geçirdiği gelişim sürecini ve aşılan engelleri ana hatlarıyla kısaca hatırlayalım. Kamuya ait santrallerin elektrik üretiminde yüzde 80 civarında olan payı yüzde 40 seviyelerine geriledi. 2000’lerin başında yüzde 5 seviyelerinde olan rezerv marjı yüzde 30’un üzerine çıkarak arz güvenliği güvence altına alındı. 90$/MWh olan elektrik fiyatları 45$/ MWh seviyesine geriledi. EPİAŞ ve vadeli işlem piyasaları faaliyete geçti. Elektrikte Avrupa’nın en ucuz mesken ve sanayi fiyatların Türkiye’deki tüketicilere sunulması sağlandı. Elektrik dağıtım özelleştirmeleriyle birlikte dağıtım ve perakende satış hizmetleri ayrıştırıldı. Kamunun elektrik ticareti ve

perakendede yüzde 100 olan payı yüzde 44’lere indi. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin payı yüzde 30’lardan 50’lere yükseldi. Türkiye’de elektrik piyasası son 15 yılda çok önemli bir aşama kaydederken bundan sonra ki süreçte gelişmiş ülkelerdekiler gibi rekabetçi, öngörülebilir, şeffaf ve liberalleşmenin sağlandığı bir piyasanın oluşabilmesi için yapılması gerekenler var. ETD çalıştayındaki sonuç raporunda yer alan çıktılar üzerinden başlıklar halinde öngörülebilir bir elektrik piyasası için nelere ihtiyaç duyulduğuna bakalım. İkili anlaşmaların ve vadeli elektrik ticaretinin teşvik edildiği serbest piyasa modeli Türkiye elektrik piyasası için doğru model olarak öne çıkarken serbest piyasanın tesisi için gerekli 3 temel kriter olan öngörülebilirlik, rekabetçilik ve seçme özgürlüğünün tam olarak sağlanabilmesi gerekiyor. Öngörülebilirlik için; şeffaflık ve piyasanın izlenebilirliği ile mevzuatların uyumluluğu ve kamunun düzenleyici rolü kritik noktalar. Rekabetçilik için; sağlıklı fiyat oluşumu açısından maliyetlerin (üretim, esneklik ve emreamadelik maliyeti) doğrudan yansıtılabildiği bir fiyatlama stratejisinin izlendiği, arz ve talebi doğru yansıtan bir fiyat mekanizmasının oluşması ve kademeli de olsa son kaynak tarifesi hariç tarifelerin kaldırılması kritik noktalar. Serbest tüketici limitinin kaldırılması da önemli beklentiler arasında. Fiyat oluşumunun arz ve talebi doğru yansıtması için piyasa dışı unsurların etkilerinin minimize edilmesi gerekliliği de çalıştayda öne çıkan sonuç başlıklarından birisi. Yaklaşık 120-130 TWh portföy büyüklüğü ile piyasanın en büyük iki oyuncusu olan EÜAŞ ve TETAŞ’ın piyasa içine dahil edilmeden bir piyasa yapısının tesis edilemeyeceği görüşü hakim. Genel beklenti TETAŞ’ın elektriği önceden belirlenmiş kanallara (kayıp kaçak, aydınlatma, son kaynak tedarik vb) satılması ve kalan elektriğin mümkün mertebe piyasa koşullarında piyasaya sunulması. Görevli tedarik şirketlerinin zorunlu kontratlar yerine elektriği piyasadan tedarik etmeleri ticareti derinleştirecek. Her iki kurumun da piyasa etkileşim kurallarının yasal kısıtlar çerçevesinde şeffaflık üzerinden paylaşılması piyasanın öngörülebilirliğini artırmak adına önemli. Piyasanın gelişimi ve doğru fiyat yapısının oluşması için, alıma ek olarak satış tarafında da enerjinin “enerji satış ihaleleri” veya “OTC/enerji borsası” yoluyla piyasaya sunulması öne çıkan

alternatiflerden birisi.

geliştirebileceği öneriliyor.

Elektrik perakende sektörü, hem tüketicilerin hem de üretim ve ticaret piyasasındaki oyuncuların ihtiyaç duyduğu orta-uzun vadeli fiyat sinyalinin oluşması için kritik bir öneme sahip. Bu nedenle perakende sektörüne yönelik beklentiler de çalıştay sonuçları içinde önemli yer tutuyor.

Mevzuat geliştirme sürecinin hazırlık aşamasında özel sektörün katılımı en büyük kazanım fırsatı olarak görülürken sağlıklı bir uygulama dönemi için yayınlanma ve yürürlük tarihi arasında makul bir hazırlık süresi gerektiği vurgulanıyor.

2017 itibariyle perakende sektörü artan enerji maliyetleri ile değişmeyen tüketici tarifeleri baskısı altında sıkışmış ve son 10 yılda müşteriye yarattığı kazanımları kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırken öngörülebilir bir perakende piyasası için piyasa dışı unsurların (aktif enerji satış tarifesi, serbest tüketici limiti...) piyasaya etkilerinin en kısa sürede ortadan kaldırılması önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Serbest piyasaya geçişi teşvik edecek bir son kaynak tedarik tarifesi piyasa bazlı fiyat sinyalinin oluşmasına büyük fayda sağlayacağı öngörülüyor. Piyasa aktörlerinin operasyonel ve yatırım planlarını yapabilmeleri için tarifesiz dönem yol haritası ve serbest tüketici limitinin gelişiminin en kısa sürede ortaya konulması çok önemli bir gereklilik olarak görülüyor. Sözleşmelerin tektipleştirilmesi yerine hizmet kalitesi için alt sınırların belirlenmesi bu konuda iyi bir başlangıç noktası olarak görülüyor. Tüketicinin korunması amacıyla özel sektör ve kamu işbirliği ile tüketici bilinçlendirme programlarının hayata geçirilmesi ve mesken tüketicileri için fiyat/sözleşme mukayeselerinin yapılacağı bir sistem altyapısı kurulması öne çıkıyor. Yarının rekabetçi piyasasının tesis edilebilmesi için 3 başlıkta düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor. Birincisi Yaklaşık 9 milyon serbest tüketici için tarifenin kaldırılması, ikinci olarak tedarikçilerin kontrolünde olmayan maliyetlerin pass-through olarak tüketiciye yansıtılması, üçüncü olaraksa mevzuatsal olarak risk yönetimi ve teminat altyapısı oluşturulana kadar elektrik kesme hakkının geri verilmesi. Enerji sektöründeki mevzuat değişiklikleri, sektör oyuncularını finansal ve operasyonel olarak ciddi anlamda etkilediği, ani, öngörülemeyen ve mutabakat olmayan mevzuat değişiklikleri sektördeki mevcut ve olası yeni yatırımcılar için belirsizlik yarattığı ileriye yönelik belirsizlik oluşmasının ise yatırımcıların riskini artırdığının altı çiziliyor. Güvenilir bir yatırım ortamının yaratılması, öngörülebilir ve etkin bir şekilde tasarlanmış bir mevzuatsal altyapı ile mümkün olduğu ve bu çerçevede kamu ve özel sektör mevzuat değişiklik süreci ve içeriğini el birliğiyle

Elektrik piyasasında şeffaflığın ve sağlıklı işleyen bir piyasanın sağlanabilmesinin temel şartlarından birisi de doğalgaz şebeke verilerinin paylaşılması konusu. Kış aylarında soğuklarla birlikte artan gaz tüketimiyle birlikte arz-talep dengesinin sağlanabilmesi amacıyla BOTAŞ tarafından doğalgaz santrallerine kesinti/ kısıntı prosedürü uygulamasına geçilirken bu durumun üreticiler ve fiyatlar üzerindeki etkileri piyasalar açısından riskleri beraberinde getiriyor. Bu nedenle mevcut gaz girişi, tüketim ve şebeke stok miktarlarının şeffaflık platformunda gelecek 10 günlük ve yıllık arz-talep tahminleri ile şebeke yatırım planları ve ilerleme durumlarının BOTAŞ tarafından paylaşılması öngörülebilirlik ve şeffaflık açısından oldukça kritik bir öneme sahip. Rekabetçi bir doğalgaz piyasasının oluşturulabilmesi için maliyet bazlı fiyatlandırma, miktar devirleri, öngörülebilir fiyatlar ve ithal serbestisi başta olmak üzere atılması gereken ve uzun yıllardır piyasalar tarafından beklenen önemli adımların da atılması gerekiyor. Son olarak öngörülebilir ve şeffaf bir enerji borsası için başta piyasa fiyatlarını etkileyen tüm verilerin tüm paydaşlar ile aynı anda ve belirli bir düzende paylaşılması ve bilgi asimetrisinin ortadan kaldırılması, EPİAŞ, SPK, EPDK ve BİST arasında etkin işbirliği, 30 Haziran 2016 EPDK Kurul Kararının işletilmesi, bakım arıza bildirim prosedürünün güncellenmesi amacıyla EPDK/EPIAS ve ETD işbirliği ile yol haritası oluşturulması ve doğalgaz ve elektrik kesinti/kısıntı prosedürlerinin hazırlanarak piyasa ile paylaşılması başta gelen talepler. ETD çalıştayının sonuç raporunda yer alan konulardan öncelik sıralamasına göre yerimiz yettiğince öne çıkan önemli başlıkları ve neler yapılmasını gerektiğini aktarmaya çalıştım. İyi işleyen, sağlıklı ve şeffaf bir elektrik piyasası piyasa katılımcıları ve tüketiciler için olduğu kadar ülke ekonomisi ve diğer birçok alanda da çok önemli kazanımlar demektir. Bu nedenle öngörülebilir bir piyasanın tesis edilebilmesi için kamu ve özel sektör tarafından etkin işbirliğinin tesis edilerek gerekli adımların atılması ve benzer çalıştayların sürekli hale getirilerek ilgili süreçlerdeki gelişmelerin takip edilmesi hem ilgili taraflar hem de kamuoyu için artık bir sorumluluk olarak görülmeli.


24

Yeni Nesil Doğalgaz Sayaçları Semineri İstanbul’da yapıldı GAZBİR-GAZMER ve SICK A.Ş. ‘nin desteğiyle düzenlenen Yeni Nesil Doğalgaz Sayaçları Semineri İstanbul’da gerçekleşti.

Burak Söylemez/İstanbul Yeni Nesil Doğalgaz Sayaçları Semineri, GAZBİR Başkan Yardımcısı Yaşar Çıkış, GAZMER Genel Müdürü Mustafa Ali Akman ve SICK A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Kahveci’nin katılımıyla İstanbul’da yapıldı.

GAZBİR Başkan Yardımcısı Yaşar Çıkış

‘TEKNİK KONULARLA İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDECEK’

G

azın 1988’de 500 milyon metreküpten başlayan bir serüveninin olduğunu anımsatan GAZBİR Başkan Yardımcısı Yaşar Çıkış, “Bugün ise 50 milyar metreküp gaz Türkiye içinde çevriliyor. 2003’e kadar 5 dağıtım şirketi gaz alırken, 2003’ten sonraki Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte şu anda ihalesi yapılmamış hiçbir şehrimiz kalmadı. 2003’ten sonraki süreçte bütün şehirlere doğalgaz dağıtımı yapıldı. İlk 8 senelik periyot ve ondan sonraki 5 senelik tarife döneminde hepimiz boruları döşemekle ve bunlarla ilgili çalışmalar yaparak geçirdik. Daha sonraki periyotta teknik olan çalışmalara yer vermemiz gerekti. Çok iyi işletmecilik yapıp, doğru işletmecilik yapsanız da sonuçta alıp, sattığınız arasındaki denge çok önemli. Daha da önemlisi, öteki taraftaki hak ve hukuka saygı göstermek zorundayız. Bundan sonraki süreçte, aldığınız ve sattığınızla ilgili kısımdaki çalışmalarımız devam edecek. GAZBİR ve GAZMER bu tür teknik konulara eğilip, sektör içinde eksiklik olan konularla ilgili çalışmalar yapıyor. Bunlardan bir tanesi de, şu anda herkesin sahiplenmeye çalıştığı, yüksek basınç kalibrasyonuyla ilgili ciddi aşamalar kaydettik. Ölçüm konusunda, ilk başlarda biraz negatif görsek de ultrasonik sayaçlarda artık bu ölçümde çok yeri olduğu ve önemli ölçme hassasiyetlerine sahip olduğu ortaya çıktı. Bu anlamda SICK’ın önemli bir kurum olduğunu düşünüyorum. Daha önceden fabrikalarını gezdim. Bu kapsamda seminerin sektörümüze ve buraya katılan arkadaşlarımız için verimli geçeceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

GAZMER Genel Müdürü Mustafa Ali Akman

‘TEKNİK KONULARDA LOKAL ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ’

K

atılımcılara GAZMER ve SICK Sensör Teknolojileri Programına hoş geldiniz diyerek sözlerine başlayan GAZMER Genel Müdürü Mustafa Ali Akman, “GAZMER olarak ara sıra bu tür teknik konular için lokal alanlarda çalışmalar yapıyoruz. Belirli sonuçlar ve faydalar üretmeye çalışıyoruz. Bu programımız da, GAZMER’in ortak olduğu organizasyonlardan birisi. Bu seminerin de sektörümüze fayda sağlayacağını düşünüyorum. Burada toplam faydayı elde etmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.

SICK A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Kahveci

‘ENDÜSTRİYEL TEKNOLOJİLERDE FAALİYET

S

GÖSTERİYORUZ’

ICK A.Ş. hakkında bilgiler paylaşan SICK A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Kahveci, “Firmamdan çok kısaca bahsetmem gerekirse; 1946’dan bu yana endüstriyel teknolojilerle, özellikle yeniliklerle faaliyet gösteren bir firma. Biz de 2004 yılından beri Türkiye’de kendi organizasyonumuzla faaliyet gösteriyoruz. Şu anda 60 kişilik bir kadroya ulaştık. Özellikle ülkemizde son zamanlarda gelişme kaydeden doğalgaz dağıtımı konusunda gelişen atılımlardan sonra, biz de yeni ürünlerimizi ve yeni uygulamalarımızı sizlerle paylaşacağız. Destekleri dolayısıyla, GAZMER Genel Müdürü Sayın Mustafa Ali Akman’a sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Yeni teknolojiler ve uygulamalarıyla ilgili bilgi paylaşımlarının sektöre faydalı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.



26 GE ve Akenerji, GE’nin Predix tabanlı Operasyon Optimizasyonu (OO) çözümlerinin Egemer Elektrik Üretim A.Ş.’de kullanımı için uzun süreli bir anlaşma imzaladı.

G

E ve Akenerji, GE’nin Predix tabanlı Operasyon Optimizasyonu (OO) çözümlerinin Egemer Elektrik Üretim A.Ş.’de kullanımı için uzun süreli bir anlaşma imzaladı. Erzin Hatay’da yer alan doğalgaz kombine çevrim enerji santrali, 904 MW’lık işletme kapasitesine sahip. Türkiye’de enerji santralinde uygulamaya alınan ilk örneklerden biri olan GE’nin Operasyon Optimizasyonu (OO) yazılımı, elektrik üreticilerinin operasyonel sorunlarla mücadele etmelerine ve santral kaynaklarını piyasa koşullarında daha verimli şekilde kullanmalarına yardımcı olacak. Santraldeki dijital çözümlerin kurulumu 2017 sonunda başlayacak.

Akenerji GE’nin dijital çözümünü seçti edebilmek için yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyuyor. GE’nin gelişmiş dijital çözümleri, ana performans göstergeleri odaklı analitikler sayesinde tüm operasyon süreçlerinde daha iyi görüntüleme ve öngörü ile operasyonel mükemmelliğe ulaşmamıza imkan sağlıyor. Santral verimliliğimizi arttırmaya yardımcı olurken, aynı zamanda takip ettiğimiz yasal yönetmeliklere ve emisyon hedeflerimize ulaşmamızı destekliyor” dedi.

“GİDERLERDE YILDA 2 MİLYON DOLARA KADAR DÜŞÜŞ SAĞLANABİLİYOR” GE Enerji Servisleri Doğu Avrupa ve Türkiye Genel Müdürü Murat Demirel ise, “GE’nin gelişmiş dijital çözümlerini santrallerinde kullanan müşterilerimiz, reel ekonomik getiriyi

“YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLERE İHTİYAÇ DUYUYORUZ”

görüyorlar. Bu iyileştirmeler, üretimde yüzde 3’lük bir MW artışı ile yakıt verimliliğinde yine yüzde 3’lük bir artışın yanı sıra giderlerde yılda 2 milyon dolara kadar düşüş sağlayabiliyor” dedi.

PİLOT PROJEYİ DE İÇERECEK Bu anlaşma, GE ile Akenerji’nin uzun süredir devam eden ilişkisini daha da ileri taşıyor. 2012’de iki şirket arasında imzalanan uzun süreli anlaşma, GE’nin Akenerji’nin yeni Egemer enerji santraline iki adet 9FB gaz türbini ve üç adet jeneratör temin etmesini ve ekipmanın uzun süreli ve güvenilir çalışması için servis hizmetlerini kapsıyordu. 2016’da bu ilişkinin kapsamı, santralin geliştirilmesine yardımcı olmak amacıyla dijital çözümlerin olduğu bir pilot projeyi de içerecek şekilde

genişletildi. Bu hizmetler dijital çözümlerle bir araya gelerek, Akenerji’nin santral operatörlerine performansı arttırmaları ve bakım aralıklarını uzatmalarında yardımcı olmak için GE’nin özelleştirilmiş santral çözümleri platformu Fleet360’ı sunuyor. Akenerji’nin enerji santralinde uygulanması planlanan Operasyon Optimizasyonu yazılım uygulamaları, öngörülebilirlik sayesinde i güvenilirlik ve emreamedelik, hassas performans takip ve tahmin becerisi, santral yetilerinin daha görünür hale getirilmesiyle sevkiyat optimizasyonu ve daha düşük üretim maliyetleriyle geliştirilmiş gelir tahmini becerisi gibi pek çok operasyonel avantaj sağlayabiliyor.

Akenerji CEO’su Serhan Gençer, “Bugün, bizim gibi işletmeciler Türkiye’deki zorlu enerji pazarında rekabet

Enerji ithalatı ilk çeyrekte yüzde 38,7 arttı TÜİK, tarafından açıklanan Dış Ticaret verilerine göre bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin enerji ithalatı, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 38,7 artarak 9 milyar dolar olarak gerçekleşti.

T

ÜİK tarafından açıklanan Dış Ticaret verilerine göre, bu yılın ilk 3 aylık döneminde Türkiye’nin enerji ithalatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 38,7 artarak 9

milyar dolara yükseldi. Enerji ithalatı geçtiğimiz yılın aynı döneminde 6,49 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. İlk çeyrekte Türkiye’nin enerji ihracatı 1,33 milyar dolar olarak gerçekleşti. Mart ayında enerji ihracatı ise 466 milyon dolar olurken, enerji ithalatı 2,91 milyar dolar oldu.

KUR, FİYAT ETKİSİ VE İTHALAT MİKTARLARINDAKİ ARTIŞ ETKİLİ OLDU Döviz kurlarında yaşanan artış ve petrol fiyatlarında OPEC’in üretim kısıntısı kararıyla birlikte yaşanan

toparlamanın yılın ilk çeyreğinde enerji ithalatındaki yüksek artışta etkili olduğu görüldü. Bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin ham petrol ithalatı ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 13,1’lik artışla 6,2 milyon tona yükseldi. Şiddetli soğuklar nedeniyle bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin toplam doğalgaz ithalatı ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık 3 milyar metreküplük artış gösterdi. Ham petrol ve doğalgaz ithalatında ilk çeyrekte görülen güçlü büyüme de enerji ithalat faturasındaki artışta etkili oldu.

ENERJİ İTHALATINDA ARTIŞIN DEVAM ETMESİ BEKLENİYOR

T

alep artışı, kur ve fiyat etkileri nedeniyle Türkiye’nin enerji ithalatının yılın geri kalanında büyüme hızının yavaşlayarak, artmaya devam edeceği tahmin edildi. Kurlardaki mevcut seviyelerin altına geri çekilme beklenmezken, dolar TL’nin geçtiğimiz yılki seviyelere göre yüksek seyretmesi, artışta etkili olması beklenen faktörler olarak belirtildi.


27

‘Her iş kendi içinde rekabetçi ve sürdürülebilir olmalı’

Akaryakıt dağıtım faaliyetleri dışında, doğalgaz çevrim santrali ve jeotermal yatırımlarıyla enerji portföyünü çeşitlendiren Turcas Enerji’nin bu alandaki yatırım ve stratejilerini konuşmak için şirketin Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Aksoy ile bir araya geldik.

‘ZOR BİR DÜNYADA REKABET EDİYORUZ’

T

urcas Petrol Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Aksoy, Turcas’ın elektrik üretimi için büyük bir doğalgaz çevrim santrali yaptığını, her işin kendi içinde sürdürülebilir ve rekabetçi olması gerektiğine dikkat çekerek şunları kaydetti; “Biz, ham maddemizi üretirken, tek bir kaynaktan BOTAŞ’tan ve tamamen devletin belirlediği fiyatlardan

‘ARZ GÜVENLİĞİNİN TEMİNATI İÇİN KAPASİTE MEKANİZMASI HAYATA GEÇİRİLMELİ’

Burak Söylemez/İstanbul

E

nerji yatırımlarını çeşitlendirme misyonuyla hali hazırdaki akaryakıt dağıtım faaliyetlerine Denizli’de Alman ortağı RWE ile kurduğu 800 MW kurulu güce sahip doğalgaz çevrim santrali ve Aydın’da hayata geçirdiği 18 MW kurulu güce sahip Jeotermal santrallerini ekleyerek devam eden Turcas Enerji’nin bu alandaki yatırım ve stratejilerini Turcas A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Aksoy ile konuştuk. Türkiye’ye yeni gelecek olan doğalgaz kaynaklarının esnekliğinin ve tüketim potansiyelinin iyi düşünülerek, planlanması gerektiğini kaydeden Turcas Petrol Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Aksoy, “Hali hazırdaki kaynaklarımızdan daha uygun maliyetli olduğundan emin olmamız gerekiyor. Yoksa aldıktan sonra tüketememe problemi ile karşılaşabiliriz. Enerjinin verimli tüketilmesi gereken bir döneme girdik. Enerji verimliliği artık kazanç sağlıyor. Tüketmemiz gereken yerde, uygun fiyata tüketmemiz gerekiyor” dedi. Gerek İsrail gazı, gerekse Irak gazının, Türkiye’ye geldiğinde rekabet edebilmesinin önemine vurgu yapan Aksoy, “Türk tüketicisine ve ekonomisine hali hazırdakinden daha uygun bir maliyetle geldiğine emin olmamız lazım. Maliyet avantajının sadece bugün için değil, gelecekte de sürdürülebilirliğine odaklanmamız lazım” açıklamasında bulundu.

alıyoruz. Biz avantajı oluşturup, santralimizin daha rekabetçi olmasını hedefliyoruz. Zor bir dünyada rekabet ediyoruz. Piyasa liberalize olursa, kendi gaz kaynaklarımıza kendimiz erişip, kendi pazarlığımızı kendimiz yapabilirsek piyasanın daha liberal ve rekabetçi bir yapıyla, yeni yatırımlarla daha açık bir piyasa olacağını düşünüyorum”

Turcas Petrol Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Aksoy

“ÜRETİCİLERİN SERBEST PİYASADA REKABET ETMESİ SAĞLANMALI” Türkiye’nin henüz doğalgaz piyasasını Türkiye’nin doğalgaz piyasasında henüz liberalleşmeyi sağlayamadığını söyleyen Aksoy, “Son 15 yılda Türkiye’ye çok ciddi yatırımlar geldi. Likidite bolluğu ve ucuz finansman imkanıyla beraber çok ciddi bir büyüme vardı. Şu anda bunların hiçbirisi yok. Bizim, bu yatırımcılara tekrardan ihtiyacımız olduğu zaman, anlatacak doğru, güzel ve tutarlı bir hikayemizin olması gerekiyor. Bu hikayenin adı liberalizasyon. Türkiye, kuvvetini üretimden değil, tüketimden alıyor. Piyasaları açıp, o üreticilerin iç pazarda birbirleriyle rekabet etmesini sağlayıp, enerjinin maliyetini düşürmemiz lazım” şeklinde konuştu. Enerji fiyatlarının, devlet kontrolünde sübvanse edilerek, ülkenin büyümesine katkı sağlanamayacağını belirten Aksoy sözlerini şöyle sürdürdü; “Artık büyümenin ana kaynağı, enerjiyi daha az ve uygun maliyetle, verimli tüketmekten geçiyor. Verimli bir piyasanın oluşması için, piyasalar kendi fiyatlamasını kendisi yapmalı”

“KİT’LER YENİDEN YAPILANDIRILMALI” KİT’lerin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Aksoy, “BOTAŞ’ın iletim ve ticaret olarak yeniden yapılandırılması ve iletiminin özelleştirilmesi gerektiğini

düşünüyorum. Türkiye’nin sadece bir transit hub’ı değil, bir ticaret hub’ı olması sağlanmalı. BOTAŞ’ın kontrat devri ihaleleri bir an evvel yapılmalı. KİT’lerin serbest piyasa yapısına uygun hareket etmesi sağlanmalı. KİT’lerin piyasa yapısına uygun hareket etmesi özel sektöre bir güven duygusu aşılayacak” dedi.

“MALİYET BAZLI FİYATLANDIRMA UYGULANMALI” Maliyet bazlı fiyatlandırmanın enerji sektörünün tamamında uygulanması gerektiğini kaydeden Batu Aksoy, “Akaryakıttaki sistemin doğalgaz ve elektrikte de uygulanması lazım. BOTAŞ’ın mevcut kademeli tarife yapısının yanı sıra arz ve talepteki mevsimselliği yansıtan uygulamalara geçilmesi gerekiyor. EÜAŞ ve TETAŞ üzerinden gün öncesi piyasası takas fiyatlarına müdahale edilmemesi, Yap İşlet Devret modeliyle yapılan santrallerin maliyet bazlı işletilmesi, TETAŞ hacminin perakende zorunlu alım anlaşmaları yerine, EPİAŞ üzerinden yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm sektör genelindeki kamu payının ve yükünün atılmasını istiyoruz. Nihai tüketicilere uygulanan aktif enerji bedellerinin düzenlenmeye tabi olmaktan çıkarılması ve onun yerine serbest tüketici limitinin sıfırlanması gerektiğini düşünüyorum. Yeni linyit ve

Türkiye’de sadece gün öncesi piyasasına ilişkin verilerin olduğunu ifade eden Aksoy, “Bunu daha ileriye atabilmemiz lazım ki, yatırımcı önünü daha iyi görebilsin. EPİAŞ’a derinlik kazandırılırsa, serbest piyasa dinamiklerinde, ileriye dönük fiyat sinyallerinin oluşturulabileceğini düşünüyorum. Türkiye’de arz güvenliğinin ileriye dönük teminat altına alınması için kapasite mekanizmasının hayata geçirilmesini çok önemli buluyorum” dedi. nükleer alım garantilerinin piyasanın gelişimi üzerindeki etkilerinin minimize edilmesi lazım. EPİAŞ’a derinlik kazandırılıp, serbest piyasa dinamiklerinde ileriye yönelik fiyat sinyallerinin oluşturulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“YENİLENEBİLİR ENERJİYİ YENİ ENERJİ TEKNOLOJİLERİ OLARAK GÖRÜYORUZ” Turcas’ı 3 kategoriye ayırdıklarını belirten Aksoy şu bilgileri paylaştı; “Shell&Turcas ortaklığımızla akaryakıt dağıtımı ve madeni yağlar işini yürütüyoruz. Enerjiyi konvansiyonel ve yenilenebilir enerji olarak ikiye böldük. Konvansiyonel enerjide RWE ile ortak olduğumuz 800 MW’lık doğalgaz santralimiz var. Yenilenebilir enerjiyi sadece yenilenebilir olarak değil, yeni enerji teknolojileri olarak da görüyoruz. Oradaki ilk somut adımımızı jeotermal santralimizle attık. Aydın’daki 18 MW kurulu güce sahip santralimiz var. İran ve Ortadoğu’da güneş ve rüzgara dayalı projelere bakıyoruz. Orada finansman zorlukları var. Finansman imkanları açılınca kendimizi yatırıma hazır hissedebilmek için ön hazırlıklarımızı yapıyoruz. Şu an için bir yatırım kararı almadık. Oradaki ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmelerimizi yapıyoruz. Avrupa tarafında, teknolojinin geliştiği yerlere, inovasyona ve teknolojiye yakın olmaya çalışıyoruz.

Bunun için de bazı şirketlere ortak olmanın yollarına bakıyoruz. Enerji depolama teknolojileri geliştiren şirketlerle yakından ilgileniyoruz. Know how transferini yapabileceğimiz ve işletmesinde de rol alabileceğimiz işlere odaklanıyoruz. RWE ile yaptığımız Denizli’deki santralimizde çok ciddi bir know how transferi aldık. Belki onun sayesinde bugün Aydın Santralimizin yüzde 92’sinin hakim ortağıyız. Know how transferi bize hep yeni kapılar açıyor”

“FİNANSMANDA KREDİBİLİTE ÇOK ÖNEMLİ” Finansman konusuna değinen Aksoy, “Bu noktada kredibilite çok önemli. Doğru ve düzgün bir bilançoya sahip olabilmenin önemi burada ortaya çıkıyor. Çünkü bu doğru kredibilite ve doğru bilanço yönetimi sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinden farklı kaynak ve fonlara erişebiliyoruz. Uzun vadeli ve uygun finansmana erişimde fark yaratıyoruz. Biz bu güne kadar hep geleneksel finansman imkanlarını kullandık. Hiç bono çıkarmadık, ikincil halka arz yapmadık, sermaye arttırmadık ve kurduğumuz iştiraki ayrı ayrı halka açmayı düşünmedik. Biz kredibilitemiz sayesinde ilave finansman ihtiyaçlarına her zaman ulaşabileceğimize inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.


28

‘Hedefimiz enerji pazarındaki değişimin parçası olmak’ Burak Söylemez/İstanbul

E

nerji sektörüne yönelik geliştirdiği uygulamalarla çözümler üretip, firmaların operasyonel verimliliğine katkı sağlamayı hedefleyen Oracle’ın bu alandaki uygulamalarını Oracle Türkiye Enerji Sektörü Satış Direktörü Nadire Müge Gökçek Gas& Power’a anlattı. Oracle Enerji Birimi’nin başta elektrik, doğalgaz ve su olmak üzere enerji sektörüne uçtan uca çözümler sağladığını kaydeden Oracle Enerji Sektörü Satış Direktörü Nadire Müge Gökçek, Oracle’ın bu alanda geliştirdiği yazılımların tamamen enerji vizyonuyla ortaya çıkıp, şirketlerin süreçlerine uygun olarak inşa edildiğini belirtti.

“HER ŞEY ŞEBEKE VE VARLIKLARIN YÖNETİLMESİYLE BAŞLIYOR” Her şeyin şebeke ve varlıkların yönetilmesiyle başladığına dikkati çeken Gökçek, “Bizim ilk çözüm başlıklarımızdan birisi şebekenin yönetimi. Varlıkların bilinip, etkin bir şekilde yönetilmesi bir enerji şirketi için önemli konulardan bir tanesi. Biz bu ihtiyacı Work and Asset Management dediğimiz çözümümüzle sağlıyoruz. Oracle’ın saha ekiplerinin yönetimiyle ilgili geliştirdiği Work Force Management ise; sahadaki kişileri doğru atayan, onları doğru şekilde yönlendiren, performans ve verimliliği arttıran en önemli unsurlardan birisi” dedi.

“AMERİKA’DA YÜZDE 85 ORANINDA ORACLE KESİNTİ SİSTEMİ KULLANILIYOR” Şebeke yönetiminin merkezi tarafta bazı görevlerinin olduğunu anımsatan Gökçek, “Kesinti yönetimi ve şebeke yönetimi ile şebekenin planları içerisinde bakılan şebekeye en doğru müdahalenin yapılmasını gerekir. Bizim kesinti yönetim sistemimiz bu ihtiyaca karşılık veriyor. Kesinti yönetim sistemi, kesinti ile ilgili önlemi, kesintinin olacağı bölgede kesinti olmadan önce uyarı yapıyor. Bizim bu alandaki çözümümüz Amerikan menşeli olduğu için Amerika’daki kasırga ve fırtınadan dolayı etkilenen bölgelere yönelik

geliştirildi. Amerika’da yüzde 85 oranında Oracle Kesinti Yönetim Sistemi kullanılıyor. Oracle, elektriği geri getirme, arızanın kaynağını bulabilme özelliğinden dolayı bu anlamda çok tercih edilen bir kesinti yönetim sistemine sahip” diye konuştu. Akıllı şebekeler ve nesnelerin interneti konusunda Oracle’ın tamamen müşteri odaklı bir perspektife sahip olduğunu vurgulayan Gökçek, bütün sistemlerinin müşterinin etrafında interaktif bir biçimde iletişim kurabilme imkanı tanıdığını söyledi.

Enerji sektörüne yönelik geliştirdiği çözümlerle sektördeki firmaların operasyonel verimliliğine katkı sunmayı hedefleyen Oracle’ın bu alandaki faaliyetlerini Oracle Türkiye Enerji Sektörü Satış Direktörü Nadire Müge Gökçek’ten dinledik.

“CK İLE HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ SİVAS ÇAMLIBEL PROJESİ İLE ÖDÜLLER ALDIK” Oracle’ın CK Enerji ile Sivas Çamlıbel Projesini hayata geçirdiğini kaydeden Gökçek, “Dünya çapında büyük ödüller alan bir transformasyon projesi gerçekleştirdik. Türkiye’de sadece EPDK’nın değil, aynı zamanda dünyadaki birçok enerji kurumunun da buraya gelip brenchmark yaptığı bir organizasyon oldu”dedi.

“BÖLGEDEKİ KAYIP KAÇAK ORANININ AZALTILMASINI HEDEFLİYORUZ” Dicle projesinin de devam ettiğini hatırlatan Gökçek, “Uçtan uca tüm şebeke unsurlarının kurulduğu bir projeden bahsediyoruz. O bölgenin koşulları oldukça farklı. Bölgedeki kayıp kaçak oranının azaltılması gibi bir misyonla o işe girdik. Biz çalıştığımız firmaları bir çözüm ortağı olarak görüyoruz. Bu projelerimizle iş ortaklıkları kuruyoruz. Biz sadece Türkiye olarak değil, globaldeki enerji uzmanlığını da getiriyoruz. Bizim yurt dışında industry strategy ekibimiz var. Enerji kurumlarının uzmanları Oracle Utilities Biriminin bünyesinde faaliyetlerini sürdürüyor. Onlarla beraber buraya gelip, toplantılar yapıp, sorunları gidermek için workshoplar yapıyoruz. Projeyi bütün unsurlarıyla ele almaktan büyük keyif alıyoruz. İş ortakları ekosistemimizi de büyütüyoruz. Yazılımları beraber uyguladığımız iş ortaklarımız da bir o kadar kıymetli. Çünkü dünyanın en iyi yazılımı da olsa bunu uygulama kalitesinde, yetkinliğinde ve uzmanlığında olmak gerekiyor.

‘TÜRKİYE BİZİM İÇİN ÖNEMLİ VE HEDEF PAZARLARDAN BİRİSİ’

T

ürkiye’deki enerji pazarının bir değişimden geçtiğine değinen Gökçek, “Oracle Enerji Birimi olarak, bu değişim ve dönüşümün bir parçası olma arzusu içindeyiz. Türkiye bizim için önemli ve hedef ülkelerden bir tanesi. Bu anlamda da elimizden geldiğince bu değişim ve dönüşümü yapmak isteyen kurumlarla sadece çözümlerimizle değil, sektöre getirdiğimiz uzmanlıklarla, global ve yerel kaynaklarımızla, yerel iş ortaklarımızla ve bizimle bu dönüşümü yapmak

Bu ekosistemi büyütmek için destek sağlıyoruz. Bununla ilgili eğitimlerimiz ve sertifikasyonlarımız devam ediyor. Bir yandan müşterilerimize destek olmaya çalışırken, bir yandan da ekosistemimizi de büyütüyoruz” açıklamasında bulundu.

“PROJE DİCLE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ADIYLA ORTAYA ÇIKTI” Gökçek, Dicle Elektrik Dağıtım ve Dicle Perakende tarafındaki işbirliğinin bölgenin koşulları mertebesinde teknolojiyi kullanarak, kaçak kayıp oranının azaltılması, müşteriye ve vatandaşa en iyi hizmeti verme vizyonuyla

isteyenlerle çalışmaktan mutluluk duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Global brenchmarkerların kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Gökçek, “Çünkü Türkiye’nin içinde barındırdığı dinamizm, farklı kullanıcı profilleri ve enerji sektörünün dinamikliği birçok ülke tarafından ilgi çekici bulunduğu için, o ülkeler tarafından brenchmarklar yapılıyor. Sadece Türkiye’deki know how’ı aktarmak değil, global bir firmanın bu anlamdaki faydalarını da sağlamayı amaçlıyoruz” dedi. ortaya çıktığını belirterek, projenin DDD(Dicle Dijital Dönüşüm) adıyla ortaya çıktığını, projede; varlık yönetimi, saha ekiplerinin yönetimi, müşteri yönetim ve faturalama sistemi ve sayaç veri yönetim sisteminin yer aldığını, bu şekilde bütün zinciri ve teknolojiyi kullandıklarını ifade etti.

“ENERJİ SEKTÖRÜ ÖNEMLİ DEĞİŞİMLERDEN GEÇİYOR” Oracle’ın enerji sektörüne yönelik çözümlerinin olmasının beraberinde birçok kolaylık getirdiğini aktaran Gökçek, “Enerji şirketi beraberinde o yazılımla birlikte global

bir brenchmark’a sahip oluyor. Süreç iyileştirme çalışmasına da girmiş oluyor. En önemlisi de bu sistemin tamamen esnek olması. Enerji sektörü Türkiye’de önemli değişimlerden geçiyor. Regülasyonlar değişiyor. Yeni kurallar geliyor. Sistemin parametrik olması ve esnek olması, sistemi kurduktan sonra büyük değişiklikler yapmak yerine, temel değişiklikler yaparak sistemin güncel haliyle kullanılmasını sağlıyor. Bu önemli avantajlardan birisi” ifadesini kullandı.

“YAZILIMLARIMIZI ALAN FİRMALAR GELECEĞİN YENİLİKLERİNİ SATIN ALIYOR” Gökçek, “Bir yenilenebilir enerjinin şebekeye girdiğinde nasıl yönetileceği, elektrikli araçların artmasıyla beraber şebekede yaratabileceği volatilite, bunun faturalanması ve müşteri yönetimi gibi birçok konu var. Oracle Enerji Çözümleri olarak yurtdışından gelen yazılımlarımız bunları çözen bir yapıyla buraya geliyor ve her versiyonda kullanıcılarımız ücretsiz olarak güncellemeleri alabiliyor. Bugünün değil, geleceğin de yeniliklerini beraberinde satın alıyorlar. Devamında sektörde meydana gelebilecek değişiklikleri de satın alıyorlar. Bugünün sorunlarıyla değil, yarının olası sorunlarında da yanımızda olabilecek bir çözümle çalışmayı hedefliyoruz” diye belirtti.





32

‘Global faaliyetlerimizle ivme yakalamayı amaçlıyoruz’

Ürettiği ürünlerle başta elektrik dağıtım şirketleri olmak üzere, enerji sektörüne yönelik çözümler geliştiren Köhler Elektrik Sayaçları, kendi bünyesindeki Ar-Ge departmanıyla akıllı şebekeler üzerine gerçekleştirdiği çalışmalara daha fazla ağırlık vermeyi amaçlıyor. Burak Söylemez/İstanbul

K

endi bünyesindeki Ar-Ge departmanıyla geliştirdiği yenilikçi ürünlerle başta elektrik dağıtım şirketlerinin ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştiren Köhler Elektrik Sayaçları, akıllı sayaçlar alanına daha fazla eğilerek,yerel pazardan, global pazara doğru ivme yakalamayı hedefliyor. Şirketin bu alandaki çalışmalarını Köhler Akıllı Sayaçlar Ar-Ge Bölüm Yöneticisi Erhan Yıldız Gas& Power’a anlattı. Köhler’in yüzde yüz yerli bir şirket olduğunu belirterek sözlerine başlayan Köhler Akıllı Sayaçlar Ar-Ge Bölüm Yöneticisi Erhan Yıldız, “İstanbul merkezli bir şirketiz. Akıllı şebekelere yönelik yeni geliştirdiğimiz ürünlerin tasarımını ve üretimini

‘BÜTÜN ÜRÜNLERİMİZİ KENDİMİZ GELİŞTİRİYORUZ’

K

öhler’in geliştirdiği başlıca ürünlerin elektrik sayaçları ve türevlerinden olduğunu belirten Yıldız, bunları tek faz sayaçlar, üç faz sayaçlar, endüstriyel sayaçlar ve ev tipi sayaçlar olarak sınıflandırdıklarını ifade etti. Bu ürünlerin bütün üretim ve yazılımlarını Köhler’in kendisininin geliştirdiğini kaydeden Yıldız, “Vidasından, donanımına ve yazılımına kadar tamamen

gerçekleştiriyoruz. Bu ürünlerin ileride oluşabilecek potansiyel uygulama alanları hakkında müşterilerimize sunumlar ve bilgilendirmeler yapıyoruz” dedi. Köhler’in kendi bünyesinde faaliyet gösteren donanımlı bir Ar-Ge departmanının olduğunun bilgisini paylaşan

kendi imkanlarımızla geliştirdiğimiz ürünleri piyasaya sunuyoruz. Firmamız tarafından geliştirilen bütün ürünlerin hiçbir malzemesini dışarıdan temin etmiyoruz. Tamamen Köhler’in kendi imkan ve kabiliyetleriyle tasarlayıp, geliştirdiği ürünlerden oluşuyor. Bu açıdan bakıldığında Köhler için yüzde yüz yerli bir şirket olduğunu vurgulayabiliriz” açıklamasında bulundu. Yıldız, “Bünyemizde faaliyet gösteren bir Ar-Ge departmanımız var. Burada 15 kişilik bir ekibimiz var. Bu 15 kişilik ekibimizin içerisinde bilgisayar yazılımcıları, gömülü yazılım geliştiren arkadaşlar ve donanımla ilgili çalışmalar yapan arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımıza bütün

süreçlerde destek olan bir teknik ekibimiz de var. Bu teknisyen ekibimiz de yapılan tasarımların testlerinin ve uygulamalarının takibinden sorumlular. Bu geliştirdiğimiz sayaçları ve cihazları yaklaşık olarak 1-2 yıllık test sürecinin ardından pilot uygulamalar şeklinde sertifikasyonunu yaptırdıktan sonra sahaya çıkarıp, bir yıllık bir pilot uygulamanın ardından da yüklü adetlerde seri üretime geçiriyoruz. Köhler bünyesinde bütün süreçlerimiz standart olarak bu şekilde ilerliyor” ifadelerini kullandı.

“10 BİN METREKARELİK ALANDA ÜRETİM YAPIYORUZ” Köhler’in İstanbul’daki tesislerinde toplamda 10 bin metrekarelik bir alanda üretim yaptığını belirten Yıldız, toplam istihdamlarının mevsimsel olarak değiştiğini, yoğunluğa göre 100 ile 150 kişi arasında toplam çalışana sahip olduklarını ifade etti. Erhan Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü: “Ana ürün grubumuz elektrik sayacı ve elektrik sayacının türevleri. Bu türevler elektrik sayacının kendisi, elektrik sayacının üzerindeki haberleşme kartları, elektrik sayaçlarını kontrol eden veri toplama üniteleri, bu veri toplama ünitelerinin bağlı olduğu merkezi kontrol

ve yönetim yazılımından oluşuyor. Adet bazında ağırlıklı olarak sayaçlar daha ön planda. Onların arkasından data toplama üniteleri geliyor. Bunların şu anda üretimi, müşteriye teslimatını ve yönetim süreçlerini gerçekleştiriyoruz. Ağırlıklı olarak enerji sektöründeki dağıtım şirketlerine ürün tedarik ediyoruz. Kamu kuruluşları ve özel sektöre hizmet sunuyoruz” 2016 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erhan Yıldız, Köhler’in 2016 yılını geçtiğimiz senelere nazaran benzer şekilde geçirdiğini belirterek şöyle devam etti: “2016’nın bizim faaliyetlerimize olumlu ya da olumsuz çok fazla bir etkisi olduğunu söyleyemem. 2015 nasılsa, 2016 da o şekilde geçti. 2017’de ise perspektifimizi biraz daha değiştirdik. Köhler olarak akıllı şebekelerle ilgili çalışmalara biraz daha fazla odaklandık. İlerleyen süreçte yerel marketten, global pazara doğru bir ivmelenme yakalamayı amaçlıyoruz. Daha ihracat odaklı ilerlemeyi planlıyoruz. Ürettiğimiz ürünlerin ihracatını yapıyoruz. Başta Almanya, Portekiz, Orta Asya, Orta Doğu ve bazı Afrika ülkelerine ihracat yapıyoruz. İhracatımızın toplam satışlarımız içerisindeki oransal karşılığı yüzde 4050’yi buluyor”

Enerji sektörüne 1,5 milyar TL yatırım teşviki E

konomi Bakanlığı tarafından bu yılın Mart ayında enerji sektöründe toplam sabit yatırım tutarı 1 milyar 505 milyon TL olan ve 329 kişiye istihdam yaratması öngörülen 227 adet projeye Yatırım Teşvik Belgesi verildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından bu yılın Mart ayında verilen Yatırım Teşvik Belgeleri listesine göre, Mart ayında toplam 686 adet Yatırım

Teşvik Belgesi verildi. Yatırım Teşvik Belgesi verilen 686 projenin sabit yatırımı tutarı 9 milyar 422 milyon lira oldu. 686 projenin öngörülen istihdamı ise 19 bin 063 kişi oldu.

ENERJİYE İLK ÇEYREKTE 4,4 MİLYAR TL YATIRIM TEŞVİKİ Ekonomi Bakanlığı verilerine göre 1 Ocak 2017-31 Mart 2017 tarihleri arasındaki dönemde Enerji sektörüne sabit yatırım tutarı toplamı 4 milyar 419 milyon TL olan 594 projeye Yatırım Teşviki verildi. Söz konusu projelerin öngörülen istihdamı ise 1,234 kişi olarak gerçekleşti.

Ekonomi Bakanlığı tarafından bu yılın Mart ayında enerji sektöründe toplam sabit yatırım tutarı 1 milyar 505 milyon TL olan ve 329 kişiye istihdam yaratması öngörülen 227 adet projeye Yatırım Teşvik Belgesi verildi.


33

Petroloji Serkan Şahin

OPEC stratejisi başarılı mı, başarısız mı? Kıdemlı ̇ Petrol Analı ̇sti, Thomson Reuters

O

PEC’in Kasım 2016’da bazı OPEC üyesi olmayan ülkeler ile vardığı üretim dondurma kararının başarılı olup olmadığı şu an sorgulanmakta. Aslında 2014’ten bu yana yaşanan krizde OPEC’in çok az suçu olsa da eskiden kalan alışkanlıklar ile OPEC’in baş sorumlu tutulduğunu gördük. Suudi Arabistan’ın haklı olarak gösterdiği pazar payı direnci de bazı noktalarda yanlış anlaşıldı. En başta İran ve Rusya’ya karşı giriştikleri bu savaşta ABD’nin İran ambargosunu kaldırma zamanlaması konuşulmazken Suudi Arabistan’ın bu baskının altına sokulması ilginçti ama en nihayetinde petrol piyasasının ve OPEC’ın hamisi durumunda kalmak isteyen Suudi Arabistan için de bu saldırıyı göğüslemekten başka seçenek de yoktu. Asya pazarına yönelme stratejisinde İran ve Rusya’yı kendisine en büyük rakip gören Suudi Arabistan’ın beklemediği darbe ABD’nin stoklarından geldi. Artan iç üretim ile beraber sürekli artan ABD stokları, piyasanın contango halini almasında önemli etken oldu. Çin’in düşük fiyatları fırsata çevirerek stratejik rezervlerini doldurması nedeniyle talebin düşmemesi fiyatların taban seviyeyi görmesini engelledi. Hindistan talebinin güçlü olması da OPEC Körfez üreticileri için iyi bir haberdi. Ancak 2016 sonuna doğru ABD pazarı için rekabet yapmanın çok karlı olmadığı, Avrupa’da ham petrol yerine işlenmiş ürün piyasasında rekabetin mantıklı olduğu üzerine konsensus oluşunca Kasım 2016’da OPEC için üretimi sınırlandırarak fiyatları dengelemek makul bir zemine

serkan.sahin@thomsonreuters.com

oturdu. Ancak bunu yaparken ABD stoklarına etki edecek bir yöntem bulunmalıydı. Bunun için çok zekice iki şey yapıldı. Birincisi hafif petrol üreticisi Nijerya’ya üretim sınırı konmadı, ikincisi her ne kadar grubun en çok yara almış üyesi de olsa Venezuela kısıtlamadan muaf tutulmadı. Bu ABD yerli üreticilerini ithal hafif petrole karşı kırılgan tutarken azalan Orta Doğu ham petrol ithalatına denge sağlama amaçlı yerli üretim hafif petrolü ithal ağır petrolle karıştırma imkanlarını kısıtladı. ABD rafinerileri için marjları da ciddi şekilde etkilemiş oldular. OPEC stratejisinden çoğu kişinin beklediği fiyatlarda ani bir yükselmeydi ancak bence beklenmesi gereken volatilitenin düşmesiydi ve başarılı da olundu. ABD ham petrol stokları artıyor gibi görünse de aynı anda piyasaya stratejik rezervlerden satış yapıldığı unutulmamalı ki bence OPEC’in stratejisinin başarılı olduğu stratejik rezervlerin durumundan anlaşılabilir. Mart başından beri yapılan satışlar ile ABD stratejik petrol rezervleri 2007 seviyelerine çekildi ve şimdilik piyasaya 6 milyon varil civarı ham petrol satışı yapıldı. Stratejik rezervlerdeki petrolün çoğunlukla hafif petrol olduğu gerçeği üzerine benim düşündüğüm bu satışların ticari stoklardaki hafif petrole güvenerek yapıldığı ve stoklarda aslında dolaylı bir düşüş olarak okunması gerektiği. Herkesin beklentisi, benim beklentime de paralel olan, OPEC’in Mayıs sonundaki toplantısında geçen sene sonu aldığı üretimi kısıtılama kararını aynı şartlarla devam ettireceği.

Grafik 1: ABD stratejik ham petrol rezervleri Kaynak: EIA

Muhtemelen bir sonraki olağan toplantıya kadar yürürlükte kalacak bir karar alınacak. Burada kilit nokta Asya’da yaz talebinin durumu olacak. Her ne kadar ABD gasoline talebi temel göstergeler üzerinde etkisiz de olsa gördüğümüz şu ki hala fiyatların gidişatı üzerinde etkili. Körfez OPEC ülkeleri ABD satış fiyatlarında resmi satış fiyatlarını yüksek tuttuğu sürece ABD’nin Orta Doğu ithalatı sınırlı kalacak. Ayrıca her ne kadar Dakota Access Boruhattı açılmış olsa da belirli bir kapasite sınırı olduğu için Doğu sahiline akan petrolün ekonomik üst sınırına muhtemelen çok hızlı ulaşılacak. Bu durumda Doğu sahili ve Meksika Körfezi için Nijerya gibi hafif petrol üreticisi Afrika ülkeleri cazip kaynak konumunu koruyacak. Venezuela da Çin dışı ihracat kapasitesini de Avrupa ve Amerika arasında bölüşecek. Bütün veriler içerisinde artan ABD üretimi sanki oturmuyor gibi geliyor çünkü aslında gerçekte ABD üretimi açıklandığı kadar artmıyor. EIA üzerinden yapılan bir algı oyunu ile üretim artıyormuş gibi bir durum oluşturuluyor. EIA’nin birkaç ayda bir yaptığı düzeltmeler ile içinden çıktığı ancak piyasada ziyadesiyle yanlış okunan üretim verisi açıklamaları ABD’nin OPEC kararından nasıl bir zarar gördüğünü tam olarak anlamamıza engel olmaya çalışıyor. OPEC’in startejisinin başarısız olduğunu söylemek için bence hiçbir nedenimiz yok. İran’ın içinde bulunduğu durumu da çok iyi analiz eden Suudi Arabistan’ın hesaba katamadığı tek nokta Rus petrolünün Asya pazarında artan

gücü oldu ancak burada da her ne kadar “hesaba katamadığı” desem de bundan emin olmadığım bir durum var. İran’dan oluşan boşluğu Rusya dolduruyor ise bu geçen sene sonu Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki anlaşmanın açıklanmayan ajandasının olduğunu ve bunun da başarılı olduğunu ortaya koyuyor. BFO-Dubai spreadinin daralması ile Urals petrolü kendisine yeni bir rota bulmuş oluyor. Tanker taşıma fiyatlarının da desteği ile Karadeniz çıkışlı Urals kargolarını Çin ve Hindistan’a gidiyor görüyoruz. İran’ın Hindistan ile yaşadığı gaz sahası geliştirme kaynaklı anlaşmazlığı da Hindistan’ın İran’dan alımlarını azaltma ve düşen BFO-Dubai spreadinin tadını çıkarma şansı yakalamasını sağlıyor. ABD’nin Kuzey Kore ve Suriye ile başlayan Trump sonrası saldırgan tavrı, İran seçimleri sonrası İran’a da sıçrar ve yeni bir ambargo gelirse, Rusya-Suudi Arabistan işbirliği için altın bir çağın oluşmasına gebe olabilir. Libya’nın arz artışı için hala bir tehdit olmaktan çok uzak olması, OPEC için kontrollü bir arz kontrolü de sağlıyor. Arz tarafında hafif petrol için contango oluştururken, orta petrol için backwardation durumunu zorluyor. Bunun etkisini ABD ve ARA bölgesinde artan gasoline stoklarında görebiliyoruz. Hafif ürünler için marjlar düştükçe ileriye dönük fiyat artışı beklentisi de hafif ürünlerde stok opsiyonlarını açık bırakıyor. Rafineri yapısını Avrupa standartlarında gasoil/dizel üretmek için yapılandırmış Suudi Arabistan ve BAE için Asya’ya ham petrol satarken Avrupa

ham petrol piyasasında Rusya ile rekabetten kaçmanın çok zekice bir yolunu da bulmuş olduklarını düşünüyorum. Ayrıca ABD rafineri ile de Avrupa’da ciddi bir rekabet avantajı yakalamış oluyorlar. Eğer Kasım’da alınan karar aynen devam eder ve Nijerya ve Libya kısıtlamadan muaf tutulan tek iki üye olarak kalırsa bu durum daha da derinleşir. Ayrıca sınırlı Orta Doğu orta petrol üretimi nedenli backwardation kalan Dubai fiyatları da BFO-Dubai spreadini daha da aşağıya çekerek Kuzey Denizi hafif petrolünün Asya’ya akmasına daha da fazla destek olur. Bu da yine Avrupa’nın Nijerya için cazip kalmasına ve ABD hem petrolünün Avrupa pazarında rekabet ile karşılaşmasına sebep olur. Tabi beklendiği gibi bir E&P operatör ordusunun bir NOC ile rekabeti çok gerçekçi olmadığından ABD’nin ham petrol ihracatı sayesinde yerli üreticileri rahatlatma hedefi de çok etkili olmaz. Bütün bu analizlere baktığımızde OPEC’in başarısız olduğunu söylemek gerçekçi olmaz. Aslında başarının gerçek seviyesini görmek için yaz aylarındaki talebi beklemek gerekiyor. Hindistan talebi iyimser tahminlere göre olur ve Çin kabotaj kısıtlamaları nedeniyle stratejik rezervlerini iç piyasaya sürmekte zorlanırsa OPEC’in başarısı için kutlama zamanı başlar. İran’ın içinde bulunduğu kısırdöngüden çıkamaması durumunda ise bu kutlamaları Suudi Arabistan ve BAE, İransız yapmanın zevkini yaşama şansı bulurlar. Rusya’nın ABD’ye karşı olan mücadelesi de taçlanmış olur.

Grafik 2: ABD’nin bazı OPEC üyelerinden ham petrol ithalatı Kaynak: EIA

Bu yazıda geçen görüşler tamamen yazarın kendi görüşleri olup Thomson Reuters ve bağlı kuruluşları ile gazetemizi kesinlikle bağlamaz ve görüşlerini yansıtmaz.


34

AKEDAŞ’a İŞKUR’dan

Teşekkür Belgesi Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), engelli personel istihdamına özel önem veren AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye bu alandaki sorumluluk anlayışı nedeniyle Engelliler Haftası kapsamında ‘Teşekkür Belgesi’ sundu.

A

KEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş., engellilerin toplumsal konumunu güçlendirmek ve iş hayatında aktif olarak yer almalarına katkı sağlamak için insan kaynakları planlamalarında engelli istihdamına özel olarak odaklanıyor.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 3’Ü ENGELLİ AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. bünyesinde; Elbistan Bölge Müdürlüğü’nde 2, İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nde 2, Mali İşler Müdürlüğü’nde 1, Kahramanmaraş Bölge Müdürlüğü’nde 3 ve Adıyaman Bölge Müdürlüğü’nde 2 olmak üzere toplam 10 engelli personel görev yapıyor. Engelli personel istihdamındaki yasal düzenlemelere titizlikle uyan AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.’deki engelli personel oranı, yüzde 3 seviyesinde bulunuyor.

ENGELLİLER HAFTASI’NDA TEŞEKKÜR ZİYARETİ İŞKUR Kahramanmaraş İl Müdürlüğü yetkilileri, örnek teşkil eden bu anlayışı nedeniyle AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.’yi Engelliler Haftası’nda ziyaret etti. Şube Müdürü Mehmet Arslan öncülüğündeki İŞKUR Kahramanmaraş İl Müdürlüğü heyeti, Sistem Kullanıcıları ve Destek Hizmetleri Grup Müdürü Burak Günal ve Kahramanmaraş Bölge Müdürü Alparslan Tatar’ın da yer aldığı AKEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş. yöneticilerine engelli istihdamına katkıları ve engellilere yönelik çalışmaları nedeniyle ‘Teşekkür Belgesi’ sundu.




37

Depolamada finansman kilit rol oynayacak D

oğalgaz geleceğin yakıtıdır. Dünya çapında tüketim son 30 yılda üç katına çıktı, önümüzdeki 20 yıl içinde talebin yüzde 50 daha artacağı tahmin ediliyor. Doğalgazın petrolle orantılı enerji eşdeğerli olarak dünya tüketimi yüzde 45 iken, şimdi yüzde 65’lere çıkmıştır. Bunun nedeni doğalgazın diğer rakip enerji kaynaklarına görece düşük karbonlu bir yakıt olması. Doğalgazın ısıtma ve konut gereksinimlerinde kullanımın kolaylığı, doğalgaz tüketiminin yaygınlaşmasının önünü açmıştır. Kömüre göre çevresel etkisinin de az olmasıyla birlikte doğalgaz, sanayi ve elektrik üreticileri tarafından da tercih edilmektedir. Bu yüzden doğalgaz, konutlarda ve sanayide artan miktarlarda kullanılmakta olup nüfus artışı ve ekonomik büyüme ile birlikte gelen sanayileşmenin getirdiği enerji talebini karşılamakta oldukça kritik kaynaklardan biri haline gelmiştir. Yeraltı doğal gaz depolama son yıllarda tartışılan en hararetli konulardan biri. Doğalgazın konut, endüstri ve enerji sektöründeki kullanımının artmasıyla birlikte kesintisiz doğal gaz arzında, yer altı doğal gaz depolama tesislerinin önemi oldukça ön plana çıkmaktadır. AB ülkelerinin doğal gaz piyasası genel olarak incelendiğinde arz güvenliğinin sağlanmasında doğal gaz depolama tesislerinin büyük önem teşkil edildiği görülmektedir. Ayrıca Avrupa’da piyasanın serbestleşmesi ve ticaretteki artış gaz depolama tesislerinin kullanımını arttırmaktadır. Türkiye’nin enerji politikası ve doğal gaz arz kaynak çeşitliğinde meydana gelen değişim ile birlikte daha bölgesel, rekabetçi ve esnek bir piyasa oluşmaktadır. Gaz depolama gibi fiziksel esneklik araçları, elektrik ve gaz piyasaları arasında arbitraj yapılmasını sağlamaktadır ve spot piyasalar, kontrat swapları, arz

kontrat esneklikleri, kesintililik gibi fiziksel olmayan araçlarla rekabet etmektedir. Bu rekabetin artmasıyla birlikte Avrupa’da iyi işleyen gaz piyasaları gelişecek ve esneklik araçları zamanla tam muadil haline getirecektir. Bundan dolayı hem iyi işleyen bir piyasa hem de arz güvenliği açısından yeterli gaz depolama kapasitesinin varlığı önem teşkil etmektedir. Piyasalar arasında en uygun esneklik seçenekleri sağlayabilmek için esneklik araçlarının uygun coğrafi dağılıma ve şebeke bağlantısına ulaşması gerekmektedir. Ülkemiz maalesef ithalata bağımlı durumdadır. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde doğal gazın yerli üretimi 1 milyar metreküp’in altında seyretmiş olup tüketimin yüzde 2’sinden daha azını karşılayabilmiştir. Yani ülkemiz sanayisi, elektrik üretimi ve konutlarda ısınma için tamamıyla doğalgazda ithalata bağımlı durumdadır. 2000’li yılların başından itibaren ülkemizde doğalgaz kullanımının konut sektöründe yayılması ile birlikte, kış mevsiminde arz-talep dengelenmesi sorunları yaşanmaktadır. Bu nedenle doğalgaz sisteminin sürdürülebilirliği açısından gaz depolama yatırımları ülkemiz için kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Doğalgaz tüketicisinin gözünden bakıldığında en temel gereksinim, doğalgaza uygun fiyat ve kesintisiz biçimde her istenildiğinde ulaşılabilmesidir. Fakat özellikle herkesin doğal gaz talep ettiği zamanlarda sorunlar ortaya çıkmakta ve bu temel gereksinim arz-talep dengesini sağlanmasındaki bir soruna dönüşmektedir. Bu esneklik sağlanamazsa, elektrik santrallerine, sanayi tesislerine ve hatta dağıtım bölgelerine yapılan gaz arzında ciddi kesintilere yol açmaktadır. Tüketiciler, bu kesintiler sonucu oluşan yakıt kıtlığını kısa vadede farklı yakıtları kullanarak telafi edemediği durumlarda

ekonomide etkinlik kayıpları yaşanacaktır. Unutmayalım ki en pahalı enerji, var olmayan enerjidir. Ancak bu sorun, doğalgazın fiziksel özellikleri sayesinde, doğalgazın depolanması ve talebin arttığı zamanlarda esneklik sağlanması ile çözülebilir.

sanayici, elektrik üreticileri noktasında tüketicilerde oluşan rahatsızlıklardan dolayı, ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle kış aylarında yaşanan bu arz ve talep dengesi kaynaklı sıkıntıların çözümü için birkaç çözümden birisi doğalgaz yeraltı depolamasıdır.

Ülkemizin doğal gaz talebi yıllık tabanda değerlendirildiğinde, beş kaynak ülke ile yapılan uzun vadeli sözleşmeler ve mevcut LNG, FSRU sözleşmeleri ile mevcut kapasite sayesinde hiçbir belirgin arz güvenliği sorunu görülmemektedir. Ancak Türkiye’nin son yıllarda artan puant doğal gaz talebinin soğuk havalarda sistem dengeleme sorunlarına yol açması dikkatleri üzerine çekmektedir. Diğer bir değişle, yıllık arz ve talep birbirini dengeliyor gibi görünüyor olsa da, sınırlı giriş ve depolama kapasitesinin istenilen oranlarda olmaması nedeniyle günlük bazda puant talep, belirli dönemlerde karşılanamamaktadır. Daha da konuyu açmam gerekirse şöyle ki; ülkemize giriş noktalarından olmak üzere tüm doğal gaz boru taşıma kapasitesine baktığımızda tedarik edilebilecek maksimum günlük doğalgaz miktarı 210 milyon sm3 civarındadır. Oysa ki günlük tüketim noktasına baktığımızda günlük 190 milyon sm3 olmakla birlikte, ülke genelinde evsel tüketimindeki artışın etkisi ile , günlük 220-250 milyon sm3 civarında oluşmaktadır. Sistemde oluşan yüksek talebin tedarik edilememesi durumunda iletim sistemindeki stok tüketilmekte ve bunun sonucu olarak iletim hattındaki sistem basıncı düşmektedir. Doğalgaz şirketleri de zorunlu olarak zor günlerde elektrik santrallerinden başlamak üzere sıralı olarak kesinti ve kısıntı uygulamasına geçmektedir. Doğalgaz arzında yaşanan tüketim noktalarına taşıma problemlerinden dolayı, kısa vadeli çözüm amaçlı kesinti/kısıntı, hangi adla adlandırırsak adlandıralım, özellikle

Ülkemizde 2 adet depolama tesisimiz bulunmakta olup ;

16

M BC

BC M

4 Russian Fed (6 BCM +4 BCM+4 BCM)

Russian Fed (Blue Stream)

6

M BC

Azerbaijan

M BC 6 6. Turkmenistan 16

M BC

1. Silivri Doğalgaz Depolama Tesisi, mevcut kapasitesi 2,6 milyar metreküp olup Enerji bakanlığının Milli enerji politikalarında bu tesis 4,8 milyar metreküp olarak hedeflenmiştir. 2. Tuz gölü Doğalgaz Depolama Tesisi, mevcut kapasitesi 1,6 milyar metreküp olup Enerji bakanlığının Milli enerji politikalarında bu tesis 5,4 milyar metreküp olarak hedeflenmiştir. Enerji Bakanlığı’nın hedeflerinde ülkemizin yıllık gaz tüketiminin yüzde 20’sini depolamak bulunmaktadır. Yeraltı doğalgaz depoları olarak, tükenmiş sahalar, tuz mağaraları ve akiferler kullanılmaktadır. Doğalgaz depolama tesislerinin farklı türleri, sahip oldukları rezervuarın jeolojik özelliklerine bağlı olarak değişim gösterebilir. Sonuç olarak, Doğalgaz depolarının işlevleri şöyle sıralanabilir. 1. Gaz üretiminde, gaz taşınmasında ve arzında sıkıntılar olması durumunda doğalgaz arz güvenliğini sağlamak, 2. Doğalgaz tüketimindeki mevsimsel değişimleri dengelemek, 3. Doğalgaz puant taleplerini karşılamak, 4. Doğalgaz taşınmasında maliyet etkinliğini arttırmak, 5. Arbitraj ve ticaret fırsatları oluşturmak. Bu nedenlerle depolama, doğalgaz arz güvenliğinde çok büyük önem teşkil etmektedir. Yeraltı doğalgaz depolama projeler genellikle büyük ölçekli ve büyük sermaye gerektiren projelerdir. Bu projeler yatırım ve operasyon dönemlerinde finansal ve finansal olamayan riskler ile karşı karşıya kalmaktadır. Yukarıda bahsettiğim gaz depolarının altyapı ve işletme yatırımlarının ciddi miktarda finansman ihtiyacı doğuracaktır. Bu finansman yükünün tamamı kamu tarafından karşılanacağı gibi, depolama faaliyetlerine özel sektörün de alt yapı yatırımlarına katılımının devlet teşvikleriyle sağlanması gerekmektedir.

CM 10 B İran

Özel sektör tarafından alınacak yatırım kararında ilgili yatırımın hayata geçtikten sonra finansal olarak geri dönüşünü makul bir zaman içerisinde sağlaması kilit bir rol oynayacaktır.





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.