4 IV. İstanbul Karbon Zirvesi için geri sayım
03
Zorlu Enerji’den Pakistan’a 200 MW daha güneş yatırımı P
akistan’ın ilk rüzgar enerji santralinin yatırımcısı olan Zorlu Enerji, geçtiğimiz haftalarda imzaladığı 100 MW’lık güneş enerjisi yatırımına 200 MW’lık yeni bir proje daha ekliyor. Çankaya Köşkü’nde Başbakan Binali Yıldırım, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ve her iki devlet yetkililerinin katılımı ile gerçekleştirilen niyet anlaşmasında imzayı Zorlu Holding ve Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Olgun Zorlu attı. Zorlu Enerji, geçtiğimiz ay duyurduğu 100 MW kurulu gücündeki Quaide-Azam projesini bu yıl içinde hayata geçirmeyi hedefliyor.
Zorlu Enerji, Pakistan’daki 100 MW’lık güneş enerjisi yatırımını, 200 MW’lık ikinci proje için imzaladığı niyet anlaşması ile büyütüyor.
‘TÜRKİYE’NİN GÜCÜNÜ BÖLGEDE
“PAKİSTAN’DAKİ GÜNEŞ ENERJİSİ YATIRIMLARIMIZIN KURULU GÜCÜNÜ 300 MW’A ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Z
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak ise şöyle konuştu “Pakistan’da geçtiğimiz ay açıkladığımız 100 MW kurulu gücündeki Quaid-e-Azam projemize yenisini eklemek üzere önemli bir adım atıyoruz.
ARTIRMAYI PLANLIYORUZ’ orlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, “Yurtdışında yenilenebilir enerji alanında ilk yatırımımızı yaptığımız ülke olan Pakistan’da geleceğin en önemli enerji kaynaklarından biri olduğuna inandığımız güneş enerjisi alanında yatırımlarımızla büyümekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız ve Pakistan Hükümeti tarafından 3 yıl sonra
kabul edilen ilk ve en büyük yenilenebilir enerji başvurusu olan 100 MW’lık güneş enerjisi anlaşmamıza güç verecek bu yeni yatırımımızla, Grubumuzun bölgedeki ticari alanını artırarak hedeflediğimiz büyümeye ulaşmayı ve Türkiye’nin bölgedeki gücünü artırmayı planlıyoruz. Bu bakımdan iki anlaşmanın da her iki ülke için hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.
Zorlu Enerji, Pakistan’da geçtiğimiz haftalarda imzaladığı 100 MW’lık güneş enerjisi yatırımına 200 MW’lık bir proje daha ekliyor. Bu kapsamda, 100 MW kurulu güce sahip Qualdw- Azam projesini bu yıl devreye almayı planlıyor.
Pakistan, bizim için dost ülke olmasının yanı sıra yenilenebilir enerji yatırımlarımızda önemli bir merkez. Pakistan’da ilk rüzgar enerjisi projesini hayata geçirmiş bir şirket olarak, güneş enerjisinde de referans projelere imza
atmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Yine Pencap eyaletinde planladığımız yeni projemizle birlikte Pakistan’daki güneş enerjisi yatırımlarımızın kurulu gücünü 300 MW’a ulaştırma hedefindeyiz.”
R
06
‘Rüzgar’da sürdürülebilirlik
devam etmeli’
TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2016 sonunda rüzgarda Türkiye’nin geldiği noktanın herkesi mutlu ettiğini, bununla birlikte başarının sürdürülebilir olması için gelecekteki belirsizliklerin giderilmesine yönelik çalışmalara başlanması gerektiğini söyledi. Sibel Acar/Ankara
T
ÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, Türkiye’nin rüzgar enerjisinde Almanya ve Fransa’dan sonra Avrupa’da işletmeye giren santraller arasında ilk 3’te, Dünya’da ise 2016 işletmeye giren santrallerin kurulu gücü arasında ilk 7’de yer aldığını söyleyerek bu sürdürülebilirliğin devamı için yapılması gerekenleri Green Power’a anlattı.
Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki durumunu özetleyebilir misiniz? Geçmişten 2016 yılına kadar olan sürece baktığımızda Türkiye’deki rüzgar enerjisi, 2005 yılında çıkarılan kanundan sonra hız kazandı. Ülkemizde rüzgar enerjisi Ocak ayı inşa halindeki verilerine göre, 2012 yılında 517 MW, 2013’te 604 MW, 2014’te 980 MW, 2015’te 1210 MW ve 2016’da 1868 MW’a yükseldi. Bu verilere baktığımızda Türkiye’nin rüzgar enerjisi verilerinde 2012 Ocak ayından bu yana yükselen bir ivme görüyoruz.
2016 yılı nasıl bir yıl oldu? Türkiye için 2016 yılı 1387 MW ile bu zamana kadar bir yıl içinde en fazla kurulu gücün gerçekleştirildiği bir yıl oldu. 2015-2016 kurulu güçlerini değerlendirdiğimizde 2015 yılında 956 MW olan ve hayata geçirilen büyüme 2016’da yüzde 40’lık bir büyüme gösterdi. Bu ülkemiz açısından önemli bir gelişme. Bu gelişmeyle rüzgardaki sürdürülebilirliğin sağlanması için gerekli 1000 MW’lık sınırı aştık. Bu sınır rüzgar endüstrisinin bir ülkeye gelip yatırım yapması için gerekli önemli kriterlerden biri. Bu veriler ışığında 2016’yı başarılı bir şekilde geride bıraktık.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK REÇETESİ Sürdürülebilirlik için neler yapılması gerekiyor? Bunun için kısa vadede
yapılması gereken temel 3 şey var. Bunların birincisi olarak orman izinleri nedeniyle bekleyen projelerin çözüme kavuşturulmasını söyleyebiliriz. Bu durumun sebebi ise ormanlarla ilgili 2014 yılında yayınlanan 2014/1 sayılı genelge. Bu genelge ile belli bölgeler maden ve rüzgar yatırımlarına kapandı. Bunların toplamı 1000 MW’tan fazla. Bu sorun çözüme kavuşmalı ki sektöre 1000 MW’lık proje sunalım. İkinci olarak kapasite artış taleplerinin şu anda işletmeye girememesini ve inşa haline alınamamasını söyleyebiliriz. Bunlar bekletiliyor. Bunun önünün açılması gerekiyor. Üçüncü olarak ise lisans almış fakat o ya da bu nedenle inşa haline geçemeyen, bekleyen proje gruplarını sayabiliriz. Bu proje grubu da yaklaşık 3200 MW civarında. Bunların sorunları kapasiteyi tutuyor. Bu problemler her ne ise onların bir an evvel çözülüp bu projelerin de inşa haline geçmesi lazım.
“RÜZGAR SEKTÖRÜ İÇİN YEKDEM ÖNEMLİ” Orta ve uzun vadede yapılabilecekleri nasıl özetlersiniz? İlk olarak Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından açıklanan ve EPDK tarafından müracaatları yapılan 3000 MW’lık bir proje stoğunun tamamlanarak sektöre sunulmasını söyleyebiliriz. Bu projelerle ilgili inceleme ve değerlendirmeler tamamlandı. Bunların bir an evvel yarışma süreçleri tamamlanarak projelerin sektöre sunulması gerekli. Bunun için de yarışma taslağının ivedi şekilde yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Bu 3000 MW’lık proje stoğu bir an evvel sonuçlandırılmalı. Çünkü bu projeleri bugün sonuçlandırsak bile ön lisans almaları, inşaat izinleri gibi süreçleri 3-4 yıl sürecek. Bu yüzden bu süreç hemen başlatılmalı. İkinci olarak TEİAŞ tarafından Ekim 2016’da müracaatların alınması için yapılan açıklamaya göre 2000 MW’lık RES kapasitesi olduğunu söyleyebiliriz. Normal şartlarda bunun 2016’da
‘RÜZGAR SEKTÖRÜNÜ SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMALIYIZ’ 2017 yılı için beklentileriniz neler?
2
017’nin Ocak ayına bakıldığında inşa halindeki verilerin 861 MW’a düştüğünü görüyoruz. Yani 2016’ın Ocak ayına göre yarı yarıya düşmüş durumda. Bu şu anlama gelir ki,
alınması gerekiyorken bu durum 2017 Nisan’a ertelendi. 2000 MW müracaatların bir an evvel alınması lazım ki rüzgar sektörünü sürdürülebilir kılalım. Üçüncü olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Albayrak’ın daha önce açıkladığı ve 2017’nin ilk çeyreğinde yayınlanabileceği ifade edilen Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ile ilgili şartnamenin yayınlanması hususunu sayabiliriz. Büyük ölçekli RES projeleri için bu çok önemli. Uygulanabilir, piyasa koşullarını karşılayabilecek, yatırımcı talepleri ve finans sektörünün taleplerini karşılayabilecek uygulanabilir YEKA şartnamesinin bir an evvel hazırlanıp Resmi Gazete’de duyurusunun yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerekmekte. Son olarak özellikle son yıllarda kur artışı dolayısıyla Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)’nın herkesin gözüne batmaya başlamasını ifade edebiliriz. Bütün dünyada yenilenebilir kaynaklar destekle hayata geçiyor. Bunlar geri ödeme süresince destekleniyor geri ödeme süresi bitince yerli ve yerel kaynak olarak hizmet etmeye devam ediyorlar. Türkiye için de durum böyledir aslında. YEKDEM’de maliyeti artıran unsur rüzgar değildir fakat bu durumdan en çok rüzgar etkilenmektedir. Ortalama bir rüzgar santrali yatırımı 10-12 yılda geri dönüyor. Bu süre tamamlandıktan sonra santralin ömrü sürecince yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretime devam ediliyor. Dolayısıyla YEKDEM kimsenin gözüne batmamalı. Biz daha yeni emekleme aşamasından ve yeni yürümeye başlayan
önümüzdeki yıl işletmeye girecek santrallerde de yüzde 50 bir düşüş bekliyoruz. Eğer bu süreç böyle devam ederse 1400 MW olarak kapattığımız 2016 yılını maalesef ki 2017’de ancak 700-800 bir sektörüz. Biz bu destekleri çekersek daha yürümeye başlamadan tökezleriz. Sektör anlamında kendimizi yerde buluruz. YEKDEM’de gelirlerin azalacağına dair çıkan söylentiler de yatırımcıyı olumsuz etkiliyor. Özellikle yabancı yatırımcı sürdürülebilirlik görmek istiyor. Biz bu sürdürülebilirliği bugüne kadar Türkiye rüzgar sektöründe sağladık.Her yıl artan bir ivmeyle rüzgar yatırımları ivmeye geçti. Bunu sürdürülebilir kılmamız lazım.
“TÜRKİYE RÜZGAR ENDÜSTRİSİNDE İHRACAT YAPABİLİR” Yerli üretimde durum nedir? Yerli katkı ülkemizde hızla gelişiyor. Şu anda 4 tane tribün üreticisinin kanadı ülkemizde üretiliyor. 6 tane çelik kule üreticisi 1 tane de beton kule üreticisi olmak üzere 7 tane Türkiye’ de kule üreticisi var. Bunlar rüzgar tribününün yarısı demek. Yani biz istesek bunların yarısını Türkiye’de yapabiliriz. Bu üreticilerle konuştuğumuzda üretimin yüzde 20-30’unu iç piyasada yüzde 70’ini dış piyasada yaptırdıklarını söylüyorlar. Bu sanayiyi geliştirirsek Türkiye komşu ülkelerine, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya rüzgar endüstrisinde ciddi ihracat yapan konumda bir rolünü alacaktır. Lojistikte son durumumuz nedir? Rüzgar endüstrisini bir tek rüzgar enerjisi olarak düşünmememiz gerekiyor. Kompakt üretim de hızla gelişiyor. Yaşanan gelişmelerde Türkiye’nin rüzgar endüstrisinin her anlamda geliştiğini görüyoruz. Özellikle İran ve
MW’larda kapatacağımızı öngörüyoruz. Bizim bunu değiştirmemiz, 2005’ten beri yükselen rüzgar sektörünü yine yükselme trendine sokmamız ve sürdürülebilir kılmamız lazım. Türki Cumhuriyetlerde bu konuda ciddi anlamda Türk firmaları aktif. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da da Türk firmalarınnın aktif olduğunu görüyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra İran’a gittik ve orada çok iyi karşılandık. Oraya her şeye rağmen ülkemizde istikrarın devam ettiğini göstermek için gittik. Orada gördük ki ülkemize ciddi bir ilgi var. Türkiye’deki rüzgar endüstrisi geliştiği takdirde İran bizim için hedef pazar. Ama orta ve uzun vadede de rakip pazar. Bunu göz ardı etmemeliyiz.
Depolama alanında son durum nedir? Geleceğin teknolojisi depolamada. Özellikle kesikli üretim yapan yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi bir yönelme var. Bu yanında şunu getiriyor ki kesikli üretim depolama sistemlerine ihtiyaç duyulacak. Depolama sistemlerindeki teknolojilerin de hızlı gelişerek ucuzlayacağını düşünüyorum. Rüzgar, güneş ve bir çok alan için buna ihtiyaç var. Son olarak eklemek istediğiniz neler var? Türkiye’de 2020 yılı sonrasından sonra politikamızı belirleyip tanımlamamız lazım. Yukarıda bahsettiğim 3000 MW’ın yarışmaları bugün sonuçlansa dahi 2020 yılına yetişemeyeceğini öngörüyoruz. Çünkü süreçleri için önümüzde görün en bir 3-4 yıl var. Bu yüzden bizim 2020’den sonrasıyla ilgili enerji , yenilenebilir enerji ve rüzgar politikamızı belirleyip tanımlamamız lazım. Türkiye’ye yabancı ve yerli yatırımcıların ilgisini sıcak tutabilmenin yolu buradan geçiyor.
7.000
1,387,75 MW 29,41%
Yıllara göre kurulu güç artışı ve toplam kurulu güç
956,20 MW 25,42%
6.000
MW
5.000 506,3 MW 28,04%
4.000 3.000 2.000 1.000 0
476,7 MW 537,55 MW 35,87% 67,91% 217,4 MW 427,9 MW 148,60% 117,65% 1,805,85 1,329,15 146,3 2007
363,7 2008
791,6 2009
2010
646,3 MW 27,95%
6,106,05
803,65 MW 27,16% 4,718,30 3,762,10
2,312,15
2012 2011 YILLAR (YEARS)
2,958,45
2013
2014
2015
2016
Kurulu gücün bölgelere göre dağılımı
POLAT ENERJİ
560.8
DEMİRER ENERJİ
408.9
GÜRİŞ
404.0
BİLGİN ENERJİ
371.5
BORUSAN EnBW
EKSİM HOLDİNG
Nordex 24,94%
331.7
FİNA ENERJİ AKSA ENERJİ
Vestas 23,37%
305.85 268.5 235.0
ZORLU ENERJİ
215.3
ENERJİSA
211.9
Kurulu gücün şirketlere göre dağılımı
Enercon 20,55% GE 17,00%
Siemens 7,82%
Kurulu gücün türbin markalarına göre dağılımı
Gamesa 2.72% Suzlon 1,79% Sinovel 1,77% Senvion 0,05%
08
‘2023’te 10 bin MW kurulu güce ulaşmayı öngörüyoruz’ GENSED Genel Sekreteri Hakan Erkan, güneş sektörü ile ilgili Green Power’a özel açıklamalarda bulundu. Burak Söylemez
G
ENSED’in; GES’lerde 3’üncü Taraf Kalite Kontrol ve Geçici Kabul Çalıştayı sonrası, GENSED Genel Sekreteri Hakan Erkan, Green Power’a özel açıklamalarda bulundu. Son dönemlerde güneş enerjisi sektöründeki en önemli gelişmenin 2016 yılının sonunda dağıtım bedellerinin artmasından dolayı, çok hızlı bir kurulum sürecine geçilmesinin olduğunu kaydeden Erkan, şu anda yatırımcıların büyük çoğunluğunun, yatırımlarını 2017’nin sonuna doğru yapacak şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Erkan, “Yatırımcılar, panel tedariği ve UPS firması seçimi gibi çalışmalarda bulunuyor. Bu da sektörün 2017 için oldukça hareketlendiğini gösteriyor. Ama 2018’de dağıtım bedellerindeki artıştan dolayı bir miktar yavaşlama olacaktır. Bu yüzden biz de GENSED olarak çatı projelerinin öne çıkacağını öngörüyoruz. 10 KW altı çatı mevzuatı değişikliği var. Biz de bunun içindeyiz. Projeyi, kamuyla beraber yürütüyoruz. Bunun arkasından hemen 500 ve 1000 MW’lar gelecek. 2017 içerisinde bunları tamamlayabilirsek,2018’de de çatı yatırımlarıyla beraber güneş için gerekli olan öz tüketim ve yerinde tüketimin olduğu bir hareketlenmeyle sahada da bir büyümenin olacağına inanıyoruz” dedi.
eğer o ihale gerçekleşirse; ondan sonra da lisanslı projelerin tekrardan açılması söz konusu olacak. Burada mevcut lisanslı projeler, lisanslarını aldı. Onların da bir kısmının 2017’nin içerisinde kurulmasını düşünüyoruz. Ama sonuç olarak baktığımızda; güneş enerjisinde hareket hızlı bir şekilde devam ediyor” diye konuştu. Anti damping ile ilgili konulara da değinen Hakan Erkan; “Damping ile ilgili gelişmelerde sektörün kabul edebileceği bir rakamla bu değerler karşılanabilirse, güneş enerjisi yatırımlarındaki hareketlenme devam edecektir. Bu konularda iyi düşünüp, kaliteli ürünü, üretebilmemiz lazım” dedi. Güneş enerjisinin Türkiye’de elektrik üretim istatistiklerine girmesiyle ilgili görüşlerini de aktaran Hakan Erkan, “Artık emekleme devresini tamamlamak üzereyiz, büyüyoruz. Sonuçta bunun belli bir rakama ulaşması lazım. Biz GENSED olarak 2023’te yaklaşık 10 bin MW seviyelerine ulaşmayı ve güneşin toplam elektrik üretiminden aldığı payı yüzde 10’lar seviyesine ulaştırmayı öngörüyoruz. Yaşanan gelişmelerle beraber, Türkiye’nin toplam kurulu gücü 150 bin MW’ları bulacağı için güneş yaklaşık yüzde 7’ler, yüzde 8’ler mertebesinde toplam elektrik üretimi içerisindeki payını alacaktır. Ama hedefimiz en kısa süre içerisinde yüzde 10’u yakalamak. Şuna inanıyoruz ki, enerji depolama yöntemleri ve maliyetlerin gelişmesiyle beraber özellikle güneş çok farklı bir yere gelecektir”
“GÜNEŞ ENERJİSİNDE HAREKET HIZLI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR” “YABANCI YATIRIMLAR TÜRKİYE’YE KNOW HOW YEKA konusuna da değinen KAZANDIRACAKTIR” Erkan, “Mart ayında ihalesi yapılacak bir YEKA var. İhalesi ertelenir mi bilmiyoruz ama,
Türkiye’de panel ve hücre
üretimi konusunda son dönemde yapılan iş birlikleriyle ilgili Erkan, Türkiye’nin bu alanda belli bir zaman sonra ihtiyacını karşılayacak know how’a ulaşabileceğine inandıklarını kaydetti. Erkan, “Biz GENSED olarak buna canı gönülden inanıyoruz. Ancak bunu bir sürece yaymanın doğru olacağını düşünüyoruz. Yabancıların Türkiye’ye gelip, bunun üretimini yapması, bu alanda Türkiye’ye çok büyük bir know how kazandıracaktır. Şu anda Türkiye’deki birçok panel üretim tesisi, yabancıların onayından geçmiş, kaliteli üretimi yapabilecek tesisler. YEKA projesinde 500 MW’lık invertörden başlayan bir üretim söz konusu olacak. Gerçekleştiği takdirde, tamamen yerli üretim, kalite olarak sorgulanmayacak ve rahatlıkla kullanılabilecek bir ürün ortaya çıkacak. Buradan çıkan hücreler; diğer panel ve laminasyon tesislerinde de rahatlıkla kullanılarak, bir zincir oluşturulacak” diye konuştu.
“DÜZGÜN BİR YOL HARİTASIYLA TÜRKİYE DAHA İYİ YERLERE GELECEK” Düzgün bir yol haritası ile eyleme geçildiğinde Türkiye’nin çok farklı yerlere geleceğini kaydeden Hakan Erkan; “İlerleyen zamanda yerli panelimiz; hem kalitesiyle, hem de fiyatıyla yurt dışındaki firmalarla neden rekabet edebilecek seviyede olmasın. Ama bu 30-40 panel fabrikasıyla değil, 2 ya da 3 adet kapasitesi yüksek, rekabet oluşturabilecek ve katma değer oluşturabilecek fabrika yapılanmanın içerisinde olmamız lazım. Herkesin de bunun etrafında çoğalması lazım ki rahat ilerleyelim. X
‘YEKA ŞARTLARI PİYASA ŞARTLARINA UYGUN OLMALI’
K
onya Karapınar’da kurulması planlanan 1000 MW’lık kurulu güce sahip olması beklenen GES projesinde santralde kullanılacak panellerin belli bir kısmına yerli üretim zorunluluğu getirilmesine yönelik düşüncelerini aktaran Erkan, Böyle bir uygulamanın başlamış olmasının güzel bir gelişme olduğunu kaydetti. Ancak; YEKA’nın şartlarının birazcık daha piyasa şartlarına uygun
hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Erkan, yatırımcıların bir kısmının; YEKA’daki bazı şartların değişmesini beklediğini aktardı. Erkan şunları kaydetti; ”Bu şartname oluşturulurken birazcık daha piyasadaki oyuncularla STK’larla, yatırımcılarla biraz daha istişarede bulunup, en uygun en iyi şartnameyi hazırlamak bence en iyisi olacaktır. Gördüğümüz kadarıyla YEKA’lar erteleniyor”
ÖZEL
AJ RÖPORT firması yukarıdan alıyor, üstüne şu kadar koyup bu rakama satıyor ve bu desteklensin diye piyasayı yükseltip, kalite kontrol yapmadan piyasaya sürülmesi çok sağlıklı ve uzun vadeli uygulamalar değil. Bunun doğrusu, rekabetçi olacak, kalitesi uygun olacak ve birkaç firmayla başlayıp, laminasyon tarafında çoğalacak” dedi.
“YEKA’DAKİ BAZI ŞARTLARIN BİRAZ DAHA ESNEK OLMASI LAZIM” YEKA’ya da değinen Erkan; “Bazı şartlar ağır, bazıları hafif. O yüzden bu ihale şartlarının biraz daha piyasa oyuncuları ile konuşularak, biraz daha esnek, biraz daha uygulanabilir hale getirilmesi daha iyi olacaktır” diye belirtti. Süreçlerle ilgili bir örnek veren Erkan; “Yatırımcı fabrikayı kuralım diyor. Fabrika kurulurken, fabrikanın normal işleyişinin dışında atıklarla ilgili devletin bazı kurumları tarafından düzenleme yapılması lazım. Fabrika çok büyük bir elektrik gücüne sahip, çok sıkı bir elektrik gücünün getirilmiş olması lazım ki oraya bir fabrika kurulsun. Yani fabrikanın kurulmasıyla beraber, etrafındaki diğer ekipmanların oraya gelmesi, fabrikayı etkiliyor. Halbuki, süre belli, ihale alınır alınmaz taksimetre başlıyor. Bunların belli oranlarda yumuşamalarla hepsinin bir masaya yatırılması gerekiyor. Kendinden kaynaklanmayan durumlardan dolayı gecikme olabilir. Bugün herhangi bir fabrika kaça yapılır herkes biliyor. Ama etrafındaki enerjinin ne zaman geleceğini, atık yönetmeliğinin ne şekilde çıkacağını, ne kadar yük getireceğini bilemiyor. Bunların hepsinin bir masaya yatırılması o yüzden de gerekli esnemelerle yeniden bir şartnameyle yapılması gerektiğini düşünüyoruz” diye aktardı.
“MİKRO KREDİLER KONUSUNDA BİR ÇALIŞMAMIZ VAR” Güneş enerjisi yatırımlarındaki finansman sorunlarına da değinen Erkan, finans sektörünün, hem sektördeki gelişmelerle, hem de ülke ve dünyadaki gelişmelerle çok alakalı olduğunu söyledi. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini kaydeden Erkan, “Olumsuz gelişmeler var. Ülkemizde yaşadığımız olaylar belli. Bölgesel gelişmeler belli. Bir de sektörle ilgili, üretim, dağıtım bedeli gibi sebepler var. Bunların hepsi masaya yatırıldığında farklı sonuç alınabiliyor” dedi. GENSED olarak amaçlarından birinin de hem Leasing tarafında, hem de finans tarafındaki sektör temsilcileriyle sürekli fikir alışverişinde bulunarak, sektörün bu konudaki sıkıntılarına çözüm üretmek olduğunu kaydetti. Erkan sözlerini şöyle sürdürdü; “Nasıl daha iyi yapılır, ne yapılabilir, güncel bilgileri nasıl paylaşabiliriz ve çözüm nasıl olur bunları tartışıyoruz. Özellikle çatıyla ilgili mikro krediler konusunda çalışmalarımız var. Bu krediyi bankalara anlatmamız lazım. Bankaların da bu konuyla ilgili çalışmalar yapıp, bu çatı yatırımları başlayınca, yanına mutlaka mikro krediyi koyması lazım ki bu iş yürüsün. Bu tür durumlarda bütün sektöre hem finans kuruluşlarına hem devlete anlatmaya çalışıyoruz ki amacımız bu alanda doğru ve sağlıklı bir büyüme gerçekleştirebilmek. Örnek; çatılarla ilgili mevzuat çıktı, yanında finansman yoksa mikro kredi ile ilgili hiç kimse 15 yıllık parayı peşin verip çatısına bir sistem kurmaz. Ama ileride mikro kredi ile bu sistemleri kurarsak, çok sağlıklı bir şekilde yürüyecektir. Bunların hepsi için de bir düzenleme yapan STK’lara yani bizlere çok büyük bir iş düşüyor”
09
GENSED’ten GES’lerde 3.Taraf Kalite
Kontrol ve Geçici Kabul Çalıştayı
“GES’lerde 3. Taraf Kalite Kontrol ve Geçici Kabul” Çalıştayı GENSED tarafından İstanbul’da düzenlendi. Güneş enerjisi yatırımcılarını bir araya getiren çalıştayda; GES’lerde finans, sigorta ve güncel konular, GES’lerde 3. Taraf kalite kontrol ve GES’lerde geçici kabul süreci konu başlıkları altında oturumlar düzenlendi. Burak Söylemez/İstanbul
G
ENSED, güneş enerjisi yatırımcılarını ve sektörde alanında uzman kişileri bir araya getirdiği “GES’lerde 3. Taraf Kalite Kontrol ve Geçici Kabul” başlıklı bir çalıştay düzenledi. Türkiye’nin ağırlıklı olarak, lisanssızda ilerlediğini kaydeden GENSED Yönetim Kurulu Başkanı Şener Oktik, “Şu an da fotovoltaik güç sistemi sayısı 1045. Bunun sadece 2 tanesi lisanslı. 1043 tane lisanssız kurulumumuz var. Türkiye’nin toplam kurulu gücü 78 bin 500 MW’a ulaştı. Türkiye’deki kurulu gücün neredeyse yüzde 1’ine yakın bir bölümü artık güneşten sağlanıyor. Türkiye’de geçen yıl güneşten 1.022 GWh’lik elektrik üretildi” dedi. Oktik;“Bu sektörün ana zincirinde iki ana grup var. İlki şebekeye bağlanmadan önceki kısım. İkincisi ise şebekeye bağlandıktan sonraki kısım. Şebekeye bağlanmadan önceki en önemli kısım bileşenlerin üretilmesi. Bir fotovoltaik güç sisteminin bileşenlerinin belli bir kısmı Türkiye’de üretiliyor. Türkiye’de hali hazırda hücre üretimine yönelik girişimler de var ancak Türkiye’nin dünya ile yarışacak kalitede verimlilik ve maliyette hücre üretimi yapamadığını ifade etti. Sektör olarak proje geliştirip, tasarım yapabildiklerini kaydeden Oktik, tedarikçi problemi ve kurulum konusunda bir sıkıntılarının olmadığını sözlerine ekledi.
enerjinin genelinde olan bir uygulama olduğunu kaydetti. GES projelerinin HES’ler ve nükleer enerji projeleri gibi 5-10 senede yapılan projeler olmadığını aktaran Uzunhekim, “Süresiz teminat mektubu sorunu birçok oyuncuyu sektörden çekiyor. Zaten Türkiye’de normalde 1 seneden fazla teminat mektubunu bankalar vermiyor. Süreçlerin bununla paralel olarak, 2 ya da 3 senelik bir tamamlama serisi var. O izin alındıktan sonra, bu da tabi döviz kurunun düşme beklentileriyle beraber, yatırımcının tavrında bir yavaşlamaya sebep oluyor”dedi.
“GELİR KAYBI SİGORTASI FAZLA İLGİ GÖRMEDİ” Gelir kaybı sigortasının Türkiye’de çok fazla ilgi görmediğini hatırlatan Deniz Finansal Kiralama A.Ş. Pazar Geliştirme ve Satıcı İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı Serhat Çelikel; “Güneş sektöründeki gelişmelere bakıldığında enteresan gelişmeler var. Teşviksiz işlemlerde ithal güneş panelleri için 35 dolar üzeri uygulaması sektörün önüne engel olarak geldi. Hala bu konuda yapılabilmiş çok fazla bir şey yok. Türkiye’de gözetim uygulaması alan firmalar var. İşin fizibıl olma tarafıyla ilgili ciddi sıkıntılar var. İlaveten yatırım teşvik belgesi ithal panel için kaldırıldı. Bu da ekstradan bir handikap” ifadesini kullandı.
TSE Güneş Enerjisi Sitemleri Laboratuvarı Teknikeri Gökhan Durukan, TSE’nin 2012 yılında Türkiye’de güneş enerjisi yatırımları başladığından beri, Türkiye’nin temelinde çok iyi noktalara gelmiş termal güneş enerjisi kollektöründe test hizmeti verdiğini belirterek, “Biz PV alanında da olmalıyız dedik. Türkiye’de bu alanda çok ciddi çalışmalar yapmış, biz de altyapımızı hazırlayarak sektöre girdik. 2014 yılında 61215 standardına akredite olarak tüm modüllerde testleri yapabilecek bir laboratuvara kavuştuk” diye konuştu. TSE’nin 4 ana hizmet alanında sektörün hizmetinde olduğunu belirten Durukan, standardizasyon ayağının bu işin temelini oluşturduğunu kaydetti. Bu standartlara göre testleri sunup, hizmetlerini gerçekleştirdiklerini belirten Durukan, bu standartlar belirlenirken, ilgili kurumların ve sektör temsilcilerinin standarda direkt etki edebildiğini kaydetti. Standartlara etki etmelerinin direkt sonuçlarına da değinen Durukan şu bilgileri paylaştı; “Biz testlerimizi yapıyoruz. 25 tane üreticimiz modül üretmeye çalışıyor. Biz bu noktada ülke olarak gelişmek zorundayız. Modüllerimizi yerli üretip, hücreyi üretip daha verimli modülleri konuşuyor olmalıyız. Standartlardan ve mevzuatlardan bağımsız olarak bunları konuşuyor olmalıyız. TSE, Bu ülkenin
milli yatırımcısını korumak adına laboratuvar yatırımlarını yaptı. Güneş enerjisinde Ankara OSTİM’de 5 milyon TL’lik bir yatırımla fotovoltaik modülün tüm testlerini yapıp, hem yatırımcımızı korumak, hem de Türkiye’nin enerji arz ve güvenliğini korumak için hizmet veriyoruz. Bu kurulumları tüm tedarikçi zincirinde test etti” dedi.
“LİSANSSIZ PROJELERDE HEYET OLUŞTURUP, KABUL TUTANAKLARINI ONAYLIYORUZ” TEDAŞ Proje ve Kabul Müdürlüğü Görevlisi Deniz Gürbüz, Proje Kabul Müdürlüğü’nün geçen yıl TEDAŞ’ta yapılan yeniden yapılanma sonucunda oluşan bir bölüm olduğunu, TİB projelerinin onayını yaptığını söyledi. Lisanssız projelerin onayının ise Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını kaydeden Gürbüz, Kabul Müdürlüğünün de lisanssız projeler için heyet oluşturup, bunların kabul tutanaklarını onayladığını belirtti. Projelerin Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmasından sonra, dağıtım bağlantı anlaşmalarının yapıldığını belirten Gürbüz, dağıtım bağlantı anlaşmalarında; alçak gerilimler için 1 sene, orta gerilim bağlantıları için 2 yılda tesisin faaliyete geçmesinin gerektiğini vurguladı.
“UZAKTAN İZLEME SİSTEMİ SÖZLEŞMEDE YER ALMALI” MEDAŞ Yenilenebilir Enerji ve Tesis Kabul Müdürü İlkay Yüksel, tebliğin 14’üncü maddesi kapsamında 50 KW’nın üstündeki lisanssız üretim tesislerinin, uzaktan izlemeli kontrol sistemini kurmaları gerektiğini kaydetti. 2015 ve 2016 yıllarında çoğu firmanın yaptığı hatalara değinen İlkay Yüksel, UPS firmalarıyla yaptıkları sözleşmelerde sadece tesisin yer aldığını, uzaktan izleme sistemlerinin ise sözleşmede yer almadığına dikkat çekti. SCADA’nın çağrı mektuplarının eklerindeki evraklarda, yönetmelikte ve tebliğde yer aldığını kaydeden Yüksel, şu anda gelinen noktada özellikle son 3 ayda sahaya kontrol aşamasına gelinen tesislerde her şeyin bitirilmiş ve eksiksiz olarak hazır olduğunu söyledi. Yüksel sözlerini şöyle sürdürdü; “ Artık işlemler 1 haftada bitiyor. Yatırımcı, bize başvuruyu yapıyor ve evrağını alabilir hale gelebiliyor. Bizim arzu ettiğimiz de bu. Hem TEDAŞ tarafı için söylüyorum, hem de MEDAŞ tarafı için söylüyorum; kabul noktasının sadece bir evrak olayından ibaret olması lazım. Ama biz sahaya gidiyoruz. Sanki kontrol yapıyormuşuz gibi, ekspertiz işlemi yapıyormuşuz gibi oluyor. Bu yatırımcı için de bir kayıp, UPS firması için de bir kayıp”
“SÜRESİZ TEMİNAT MEKTUBU YATIRIMCIYI SEKTÖRDEN ÇEKİYOR” GENSED Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Uzunhekim, lisanslı GES projelerinin finansmanındaki katkı paylarının geri dönüşünün hesaplanmadan yapıldığını ve finansal yatırımcı açısından çok yüksek katkı paylarının olduğunu belirtti. Projeleri finanse edecek bankaların ya da Leasing firmalarının kafasında soru işaretleri oluştuğuna dikkat çeken Uzunhekim, süresiz teminat mektubu zorunluluğunun sadece GES ihalelerinde olmadığını,
‘GÜNEŞ ENERJİSİ YAYGINLAŞMAYA BAŞLADI’
T
ÜV-NORD Türkiye Enerji Departmanı Müdürü Serhan Zurnacı; “Mobilite, doğal kaynaklar, uzay teknolojileri, endüstri ve sistem sertifikasyonu alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Mobilitede; araçların belgelendirilmesi ve onay belgelerini ve ikinci taraf ekspertizlerini yapıyoruz. Doğal kaynaklar kısmında; maliyet etkinliğini ve güvenliğini ve çevresel korumayı geliştiriyoruz. Nerede ne kadar rezerv
var, bunlar ne kadar verimli gibi konularda hizmetler veriyoruz” dedi. Zurnacı, “Enerji sektöründe 3’ücü taraf olarak yatırımcı adına faaliyetlerde bulunuyoruz. Sahada bağımsız olarak denetimleri gerçekleştiriyoruz. Genel olarak kalite yönetim sistemi, çevre yönetim sistemi gibi kısımlarda, hem denetlemelerde, hem de sertifikasyon alanlarında 3’üncü taraf olarak hizmetler veriyoruz” diye konuştu.