SINAV BAŞLADI Kitaba Bakmak Serbest Hilmi Yılmaz
KARMA KİTAPLAR
Sınav Başladı / Kitaba Bakmak Serbest Hilmi Yılmaz Genel Yayın Yönetmeni Kamuran GÜNERİ Editör Ubeyd KÜÇÜK Son Okuma Sümerya GÜNERİ İç Tasarım Ahmet YANAR Kapak Tasarım ve Karikatürler Ahmet ALTAY Baskı- Cilt Özener Matbaacılık Davutpaşa Cad. Kale İş Merkezi No: 201- 204 Zeytinburnu/İst. Tel: +90 212 481 97 88 ISBN 978-605-5298-71-5 İstanbul, 2014 KARMA KİTAPLAR Sertifika No: 16295 Güneşli Evren Mh. Ceylan Sk. No: 34/C Bağcılar/İst. Tel: +90 212 445 15 40 Faks: +90 212 446 35 60 www. karmakitaplar. com / karmakitaplar. as@gmail. com
© Bu eserin her hakkı saklıdır. Yayınevinin izni olmadan kopyalanamaz ve çoğaltılamaz.
İçindekiler
Önsöz .........................................................................................................7 Yaratıcımı Arıyorum... ..............................................................................9 Neden varız …….. .................................................................................10 Kimin boyası daha güzel..... ................................................................12 Bir iyiliğin meyvesi……. ..........................................................................14 “İnsan hayatının en önemli anı...............”..........................................16 İnsan ile diğer varlıklar arasındaki en önemli fark nedir? ..............17 Herşeyim var, ama mutsuzum………. ...............................................18 İnanıyoruz işte, yetmez mi?..................................................................20 Haydi süren doldu, hazırlan …............................................................22 İşte sorular, işte cevaplar …. ...............................................................24 Düşman pusuda bekliyor …................................................................26 Size Peygamber gelmedi mi?.............................................................28 Eyvah ! Eyvah ! ......................................................................................30 Nereye gidiyorsunuz? ...........................................................................31 İnsan en çok vaktini en çok değer verdiği şeye harcarmış…. ....32 İki ayet, iki hadis söyler misiniz? ...........................................................34 Yüzde kaç müslüman?.........................................................................36 Bana göre… ...........................................................................................37 Allahın Kitabını nasıl kullanıyoruz?.......................................................38 Sınav Başladı...........................................................................................40 Hangi el daha üstündür?.....................................................................42 Peygamber, Bilge, Kral .........................................................................44 Tüm insanlığa rahmet … ......................................................................46 Özgürlük Allah’a kulluktadır. ................................................................47 İki Şey…....................................................................................................48 Beş Şey…. ................................................................................................50 Sınav Başladı / 3
Direksiz ev …. ..........................................................................................52 Namazdaydım, duymadım… ............................................................54 En merhametli … ...................................................................................55 Selamun Aleykum….. ...........................................................................56 Beklenen Mucize…. ..............................................................................59 Namaz kılanlardan değildik …. ..........................................................60 Okuma kitabı sakın… ...........................................................................62 Her zaman her yerde en önde….. ....................................................64 Münafığın alametleri….........................................................................66 Ansızın kapınız çalsa ….........................................................................68 İnsan hüsrandadır... ancak..................................................................71 Komple Müslüman….. ..........................................................................72 En büyük silah… .....................................................................................74 Tek başına ümmet… ............................................................................76 Kişisel gelişim rol modeli…. ...................................................................76 Ben başımın çaresine bakarım…. ......................................................78 Size sorsalar …. .......................................................................................80 Telefonuma dokunmayın … ...............................................................83 Okunmamış çok önemli posta…. ......................................................86 Yoksul Eşek ..............................................................................................88 Ne Yapalım?...........................................................................................91 İki bizi gözetliyor......................................................................................92 Ben ne yapabilirim ki? ..........................................................................94 Problemlere tepeden bakın. ..............................................................96 Mutlaka olacak.... Başka yolu yok.. ...................................................98 Zorluklar hep beni mi bulur? .............................................................100 Ya, bir dakka müsade edin… ..........................................................102 Yarın Allah için bir şey yapmayı düşünüyor musun?....................105 Din part-time yaşanabilir mi? ............................................................106 Söz tutanın başı ağrımaz ....................................................................108 4 / Hilmi Yılmaz
Akıllı insan kimdir? ................................................................................110 Öldükten sonra, inanmayan bir tek kişi bulamazsın. ...................112 Duvarıma kimin ismini yazayım?.......................................................114 Yaratan Rabbinin adıyla oku?..........................................................116 Her insan özeldir, Her insan başarılıdır, Her insan kıymetlidir. ......118 Yedi güzel sınıf ......................................................................................120 İnandığımız gibi yaşamak…. .............................................................121 İslam Peygamberi................................................................................122 Söz veriyorum…. ..................................................................................123 Kaç sene yaşadınız? ...........................................................................124 Ne Mutlu…. ...........................................................................................127
Sınav Başladı / 5
ÖZGEÇMİŞ Hilmi Yılmaz 1973 Karabük doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Karabük te tamamlamıştır. İmam Hatip Lisesi mezunu olup, üniversite eğitimini Marmara İngilizce Uluslararası İlişkiler'de tamamlamıştır. Dış ticaret ile meşguldür. Evli ve 3 çocuk babasıdır. İyi derecede ingilizce, arapça ve ispanyolca bilmektedir. 50'nin üzerinde yaptığı ülke gezilerini, sosyal gözlemlerini ve tecrübelerini gençlerle paylaşmaktadır. Kitap Gönüllüleri Platformu kurucularındandır.
6 / Hilmi Yılmaz
ÖNSÖZ Sınavlardan bıkmış bir nesile sınavdan bahsetmek biraz sıkıcı gelebilir ama bu sınav, dünyadaki sınavlar gibi öğren - yap - unut tarzında değil. Öğrendiğimiz her harf kıymetli ve bedeli 10 belki 100 katıyla nota dönüşecek bir sınav. “Kulluk Sınavı” Sınavların hem en kolayı hem de en zoru. Sorular ve cevaplar aynı anda elimizde. Doğru sorudan ve doğru taraftan başlandığında, her şey çok kolay orta çalışkan bir öğrenci için. Son nefese kadar defalarca kurtarma şansı olan bir sınav ve hâlâ ben ilgilenmiyorum diyenlere bile bu dünyada yaşam hakkı veren bir sınav. Bu kitabımız kendi aramızda bir sohbet havasında. Karşılıklı konuşalım, birbirimize sorular soralım, beraber gülelim, beraber ağlayalım, biraz mizah yapalım, ders alalım, tespitler yapalım. Nasıl iyileştirmeler yaparız onu konuşalım Beraber test yapalım doğru cevabı bulmak için. Bazen de yanlışı bulalım doğruya varmak için. Hep beraber neden var olduğumuzu bir daha unutmamak üzere anlayalım kalan hayatımızı ona göre yaşayıp sınavımızı tamamlayalım ve kurtulalım tüm sınavlardan dertlerden, sorulardan, cevaplardan. Okuyuculardan ricam, kitapta yazılı her konu başlığında düşünsünler, kendilerini tartsınlar, yerlerini belirlesinler, eksik- fazla not etsinler kitaba, boş yer kalmasın. Beğendikleri, beğenmedikleri yerleri not etsinler, yazsınlar bize ki, bir sonraki kitabı beraber yazalım, birbirimize okuyalım.....
Sınav Başladı / 7
1
Yaratıcımı Arıyorum... Paris’te dünyanın dört bir tarafından gelmiş üniversite öğrencileri okul kantininde kahve içiyorlardı. Söz, insan ve yaradılış konularına gelmişti. İspanyol Eshter, “Biz maymundan gelmişiz. Hep öyle derdi babam” dedi. Fransız Arthur, “Tanrı, İsa, Kutsal Ruh, başka tanımam” derken, Hintli Vijay, “Bizde binlerce tanrı var, inek de kutsaldır.” diye ekledi. Zimbabveli Mapeza, kasabalarında dev 15m. bir heykelin olduğu ve onu tanrı kabul ettiklerinden bahsetti. Avustralyalı Philip, kendisinin hiç bir tanrıya inanmadığını, ateist olduğunu söylerken, Mısırlı Abdullah söze dahil olur. “Arkadaşlar birbirimize bir an bakalım, birbirimizden eksik veya fazla bir tarafımız var mı? Eğer yoksa bizi yaratan tanrı aynı, onda mutabık olalım öncelikle” der ve evrenin bugün bilimin de kabul ettiği big- bang ile başladığı, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, bir düzen içinde olduğu ve başı boş bırakılmadığını, yaratıcının insanlara akıl vererek onları bu hayatta imtihana tabi tuttuğunu, işlerini kolaylaştırmak için acıyıp peygamberler ve kitaplar gönderdiğini, bu ilahi emre uyanları mükafatlandırıp, uymayanları cezalandıracağını güzel bir dille anlatır ve oradakilerin üzerinde ciddi bir etki bırakır. Bu olayla ilgili nasıl bir sonuca ulaşabiliriz? a) Öğrencilerin dersleri boştur bu yüzden kahve muhabbeti yapmaktadırlar. b) Her insan bir inanma iç güdüsüne sahiptir. c) Gençler inandıkları şeyleri çok yüzeysel bilmektedirler. d) İnsan inandığı dinin tüm detaylarını bilmeli, yaşamalı ve başkasına da anlatabilmelidir. e) Hepsi Sınav Başladı / 9
2
Neden varız …….. Aşağıdakilerden hangisi insanın yaradılış gayesine uygun düşmektedir? a) Zengin olup bir eli yağda bir eli balda, rahat bir hayat yaşamak b) Çok güçlü olup dünyaya hakim olmak c) Yaradanını tanıyıp, onun emir ve yasaklarına göre bir hayat yaşamak d) Kalbin temiz olması yeterli deyip, kafasına göre kuralsız bir hayat yaşamak
10 / Hilmi Yılmaz
Ben insanları ve cinleri beni tanıyıp, kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat 56) Allah (cc) insan ve cin dışı diğer varlıkları, yaratılışlarında mutlak itaat ve kulluk bilinciyle yarattığı halde, insanlara akıl nimetini vererek tercih edebilme yeteneğini bahşetmiştir. Bu akıl nimeti sayesinde insan iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edebilir. İnsan mutlaka bir şeye kulluk edecektir. Ya, yaradılış sebebine uygun bir şekilde Rabbini tanıyıp ona kul olup gerçek kimliğini koruyacak, ya da farkında olmadan, bağlanacak, kul olacak bir şeylere, bir “izm”e, aşırı değerlediği insanlara- nesnelere, para’ya, zevk ve eğlenceye. İnsan, yaratılış maksadına uygun bir hayat yaşar, iman ve ibadetleri tam olursa Allah’ın vadettiği nimetlere kavuşur ve hem dünyada mutlu olur hem de ahirette. Bunun aksi de mümkündür. İnsan sadece dünya hayatını tercih ederek, Allah a isyanda edebilir, emir ve yasaklarını önemsemez, “bizim için hayat sadece dünya hayatıdır” der ve ona göre zevk ve eğlence için yaşar. Sonra kısa bir hayattan sonra ölür ve acı gerçekle yüz yüze gelir, dünyaya neden gönderildiğini o an anlar ama dünyada anlamadığı için kabul görmez pişmanlığı. Rabbimiz bize doğru yolu göstermiş ve nasıl yaşamamız gerektiğini gerek kitabında gerekse elçisinin hayatında örneklerle göstermiştir. Dünya ve ahiretimizi zindana çevirmek yerine, dedikleri yapsak da Rabbimize sevinçle koşsak... olmaz mı?
Sınav Başladı / 11
3
Kimin boyası daha güzel..... - Evini maviye boyadı, çok kötü bir renk çıktı ortaya, - Evimizi yapan usta çatıyı eğri yapmış, - Küçük Tuğçe, ağaçları turuncuya boyadı, - Bu nasıl ayakkabı, ayağımı yara etti... gibi sayabileceğimiz binlerce örnekte insanların yaptığı eserlerde hep kusurlar olabileceği görülürken; - Göklerde bir delik, hata, eksiklik, ya da birbirine çarpıp duran gezegenler, - Gündüz ay, gece güneşin geldiği, - Sayısız çeşitte çiçeklerde bir renk bozukluğu, uyumsuzluğu, - Koca kainatta sayamayacağımız adetteki canlıların birinde küçük bir üretim hatası görülebilir mi? Gören olmadı bütün aramalara rağmen. Bilim adamları bu muazzam yaratılış karşısında bazıları teslim oluyor Hakk’a, bazıları da inanmamak için direniyor. Evet kardeşler, Allah yaparsa kusursuz, hatasız yapar. Tek aksayan taraf bulamazsın. Çünkü o Kadir-i Mutlaktır. Gücü her şeye yeter. İnsanı o yarattı, dünyaya gönderdi. İnsanın, bildiği bilmediği milyarlarca canlıyı, havada, karada, denizde yarattı insanla beraber. Hem ona hizmet etsin hem de örnek olsun diye. Sayısız nimetler verdi insanoğluna. Onu denemeyi murad etti. Peygamber ve kitaplarla da destekleyerek ona yardımcı oldu ve eline fırçayı verdi, insanın önünde iki seçenek vardı; Ya, Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşayarak, emir ve yasaklarına uyup, Allah’ın boyası ile boyayacaktı kendisini ve çevresini. Nefis bir görüntü ve emniyete kavuşacaktı.
12 / Hilmi Yılmaz
Ya da nefsine uyup, her gün farklı boyalarla denemeler yapacak, renkleri birbirine karıştıracak ve ucube bir renk ortaya çıkaracaktı. Fıtratın istediği tonu tutturamayan insan, halden hale dönüşür, mutsuzluk, huzursuzluk girdabında hayatını mahveder. Halbuki Yaratıcısının en güzel formülize ettiği boya ile hayatını boyasa, hem kendisi inanılmaz mutluluğun keyfini sürecek hem de etrafında herkesin boyanmak istediği örnek bir renk olacak.
Sınav Başladı / 13
4
Bir iyiliğin meyvesi……. John, tabiatı çok seven bir yazardı ve bir arkadaşı ile beraber Türkiye’ye karavanı ile tatile gelmiş ve Ilgaz dağının eteğinde konaklamışlardı. Olacak bu ya, iki tane eşkiyanın hışmına uğrayıp, herşeyini çaldırmışlardı, parasını, cüzdanını, kredi kartını, telefonunu. Beş parasız kalmışlardı. Ne yapacaklarını şaşırmış, çaresiz bir halde şehre doğru yola koyulmuşlardı. Şehre vardıklarında, gördükleri ilk dükkan sahibine bildikleri üç- beş kelime Türkçe ile başlarına geleni anlatmaya çalıştılar, boş ceplerini gösterdiler. Akıllı esnaf, hemen olayı anladı ve ilk önce onların karınlarını doyurdu. Dükkanında onlara kahve ısmarladı ve kasasında sakladığı bir zarfı John’a uzattı. John ve arkadaşı şoktaydılar, tanımadıkları bir insan nasıl onlara inanır da para verebilirdi. Bu, ülkelerinde hiç şahit olunmayacak bir şeydi. John, adamdan telefon numarasını ve hesap numarasını istedi çat pat Türkçesi ile. Ülkesine varır varmaz ödemek istiyordu bu iyi kalpli insanın parasını. Adam ona “no problem” “Zekât” dedi. Ne demekti zekât? John hayretler içindeydi. Teşekkür edip yola koyuldular. Uzun bir yolculuğun ardından İngiltere’ye vardılar. John, daha kendi evine gitmeden, bulduğu ilk mesciddeki imama başından geçenleri anlattı ve “Zekât”ın ne demek olduğunu sordu. Pakistanlı imam akıcı İngilizcesi ile “Zekâtın İslam’ın önemli bir ibadeti olduğu ve yolda kalmışlara da verilebildiğini uzun uzun anlattı. John’un şaşkınlığı bir kat daha artmıştı. Onun bu müşkül durumdan kurtaran böyle bir iyiliğin sahibi bir dini çok merak etmişti. 1 yıl aralıksız İslam’ı araştırdı, İslam ülkelerine gitti, gözlemler yaptı, sordu, öğrendi ve sonunda Müslüman oldu, Ömer adını aldı ve bilen, hisseden, sahip olduğu dinin kıymetini anlayabilen bir Müslümandı artık… 14 / Hilmi Yılmaz
Bu hikayeden çıkarılabilecek ders sizce nedir? a) Eşkiyaların müslüman bir ülkede turisti soymalarının kötü bir örnek olduğu b) Turistlerin ıssız bir yerde kamp yapmalarının yanlış olduğu c) Esnafın onlara yardım edip, onları bu zor durumdan kurtarmasının çok güzel, Müslümana yakışan bir davranış olduğu. d) Hakikatı arayan insanlara bazen bir küçük kıvılcımın yeterli olduğu ve onlara yardım için sahip olduğumuz maddi manevi değerleri paylaşmamız gerektiği..
Sınav Başladı / 15
5
“İnsan hayatının en önemli anı...............”
……. Varoluş sebebini keşfetiği andır. 16 / Hilmi Yılmaz
6
İnsan ile diğer varlıklar arasındaki en önemli fark nedir?
Sınav Başladı / 17
7
Herşeyim var, ama mutsuzum………. Modern insan mutluluğu nerede aramaktadır? a) Zenginlikte b) Eğlencede c) Doğaya egemen olmakta d) Sınırsız, kuralsız bir hayatta e) Hepsinde
“Onlardan sonra namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkuların peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından dolayı büyük bir azaba çarptırılacaklardır.” (Meryem. 59) Modern insan salt aklına güvenerek, sınırsız, kuralsız bir hayatı tercih etmiş, nefsinin istediği şeylere engel olacak her şeyi ortadan kaldırmıştır. Nefis, kural ı sevmiyor mu, kaldır tüm kuralları... Nefis ibadet, itaat hoşlanmıyor mu yapma boş ver.. keyfine bak... Evlilik, aile, çocuk zor şeyler, yapma, serbest takıl. İlim, bilim kim uğraşacak, kısa yoldan zengin ol, hayatını yaşa Keyif, eğlence, içki, kahkaha... aç önünü sonuna kadar.. Nefis, Kâm alalım dünyadan modunda... Nefis, kendi kendine yeteceğini iddia ederek, kâinatın sahibine kafa tutmaya kalkışmıştır. Başdöndürücü bir hızla gelişen teknolojiyle her şeyi yapabileceğini sanan insanlık, günümüzde bunun 18 / Hilmi Yılmaz
en acı faturasını kan, zulüm, gözyaşı ve sosyal çöküş olarak ödemektedir. İnsanlık sınırsız tüketimin doğurduğu üretim, özgürlük ve mutlu olma arzusuna ulaşmak için her şeyi mübah görmekte ve istediklerine ulaşamadığında da depresyonlara girmekte, önüne ne gelirse yakıp yıkmakta, intiharlara kalkışmaktadır. Son yılların en çok satan ilaçlar listesinde depresyon ve sinir ilaçlarının gelmesi insanlığın nasıl bir yanlış tercih yaptığını gözler önüne sermektedir. Bugün kendisine yabancı olan insanın en büyük problemi; Allah’sız bir hayat yaşama arzusudur. Kendisini hayatın merkezine koyan modern insan, Allah’ı unutmasından dolayı, ilahi kanun gereği Allah’ın da kendisini unutturması sebebiyle karmaşık bir labirentin içine düşmüştür ve çıkışı bulamamaktadır. Halbuki Allah, mutluluğun reçetesini, neyin iyi neyin kötü olduğunu açıkça bildirmesine rağmen insan inatla direnmiş, yüzlerce yol denemiş ve her seferinde de hüsrana uğramış, nesiller mahvolmuş ve aradığı huzuru bir türlü bulamamıştır. Halbuki çözüm uzaklarda, bilinmeyen bir yerlerde değil, insanın yanındadır. Hayat; kitabımız olan Kur’an’a dört elle sarılıp iyi dediğini yapıp, kötü dediğini yapmamaktır. “Bu öyle bir kitaptır ki, Rablerinin izni ile insanları karanlıktan aydınlığa, o güçlü ve övgüye layık Allah’ın yoluna çıkarman için indirdik.” (İbrahim 1)
Sınav Başladı / 19
8
İnanıyoruz işte, yetmez mi? “İnsanlar, inandık demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.” (Ankebut 2) “Ben insanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56) ayetlerinden aşağıdaki sonuçların hangisini çıkaramayız? a) Tüm insan ve cinlerin varlık sebebinin Allah’a kulluk olduğunu, b) İnsanların sadece Müslüman olmaları, isimlerinin Abdullah, Ayşe vb. olmasının onları kurtarmayabileceğini, c) Tüm akıl sahibi ve tercih hakkı olan varlıkların imtihana tabi tutulduğunu, d) İnsanlar serbest iradeleri ile kafalarına göre yaşasalar da kurtulma şansı olabileceğini.. İnanmak, inancın esaslarını yapmayı gerektirir. “Gökten bir taş geliyor, biraz sonra benim kafama düşecek, buna inanıyorum ama yerimi değiştirmiyorum” diyerek tembellik eden birinin imanı az sonra onu kurtarmayacağı gibi, sadece inandım deyip inancının gereği hiçbir şeyi yapmayan bir kişiyi de ahirette imanı kurtaramayabilir. Rabbimizin kitap ve peygamberleri ile açık açık emir ve yasaklarını beyan etmiştir. Kişi Müslüman olmakla bu emir ve yasaklara uyacağının altına imza atar ve taahhüt eder. Kişinin imanı kabul ettiği şeyleri yapmasıyla değer bulur, yoksa inanıyorum yapmıyorum demek aslında inanmadığına delil olabilir. Müslüman; Hem inanıyorum hem inanmıyorum diyemez, bu münafıklık grubuna girer. 20 / Hilmi Yılmaz
İnanıyorum ama emir ve yasaklara uymak istemiyorum diyemez, bu da -Allah korusun- şeytanın yaptığı şeyle aynı hesaba gelir. O da inanıyordu ve yapmıyordu emredileni. Onun için Müslüman inandığı değerleri yaşamalı ve ikiyüzlü davranmamalıdır. Hem Rabbimizin hangi emri bizim için kötü ki? Rabbimiz bizim kötülüğümüzü ister mi? Bizi yaratan bizim nasıl mutlu olacağımızı bilmez mi? Hayat bizim için bir imtihan mekanı. İnanmakla 1- 0 öne geçtik diğer inanmayanlara göre. Ama inandığımız gibi yaşamazsak sonunda onlarla aynı seviyede bir hayat yaşamış olacağız, Onlar inanmadığı için namaz kılmıyor, biz inanıyoruz fakat yine de kılmıyoruz. Onlar inanmadığı için içki içiyor, biz de inandığımız halde içiyoruz, bu gibi örneklerle çoğaltacağımız durumların sonunda iki kişi de aynı hayatı yaşamış olacaklar, peki hesap günü geldiğinde inanmayanın hesabı çok kolay, bir şey sorulmasına gerek yok, ya inanan ne yapacak, inandığı halde yapmamak daha büyük suç ve pişmanlık olmaz mı? Ya Rab, senin büyüklüğüne inanıyorum ama emrettiklerini yapmıyorum, demek daha edepsizce bir şey değil mi? Ya Rab! Sen kitap indirdin ama (Haşa) hiç gerek yoktu, zaten açıp bakmadık, demek mü’mine yakışır mı? Ya Rab! Sen, “emirlerimi tutarsanız Cennetimle ödüllendireceğim, yapmazsanız Cehennemimle cezalandıracağım” dedin, ciddiye almadık demek yakışır mı mü’mine? Suçun küçük veya büyük olmasından ziyade kime karşı yapıldığı önemli değil mi? İmanımız var olduğunu sanıyor ve bu iman bizi Allah’ın dinini yaşamamıza yetmiyorsa imanımızı kontrol etmeli, tövbe edip tekrar iman etmeli ve rahmet şemsiyesi altına girmeliyiz, yoksa yağan belalardan, azaplardan, ateşlerden bizi kimse koruyamaz, haberimiz olsun. Sınav Başladı / 21
9
Haydi süren doldu, hazırlan ….. Ölüm Meleği gelip insana 24 saat ömrünün kaldığını söylese, o insan dan nasıl bir davranış beklenir? a) Facebook’a girer, arkadaşlarıyla son bir kez sohbet eder, ben gidiyorum der vedalaşır. b) “Batsın bu dünya” deyip, kendini içkiye verir. c) Elimde ne var ne yok harcayayım, bari boşa gitmesin der. d) 24 saat sonra çekileceği hesabı düşünerek, kalan vaktinin her saniyesini tövbe ve ibadetle geçirir ve ahirete gidebildiği kadar temiz gitmeye çalışır. Acaba 24 saatimiz kaldı mı? Kim bilir.......
22 / Hilmi Yılmaz
Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. (Zümer 30) Onların ecelleri geldiğinde ne bir saat öne alınır, ne de bir saat geciktirilir. (Nahl 61) Rabbim biz gördük ve işittik, ne olur bizi dünyaya geri gönder de salih ameller işleyelim, dediklerini bir görsen.. (Secde 12) İnsan ölümle kendini hiç yan yana getirmek istemez. Herkes ölür, ben en sonra diye düşünür, halbuki bilmez ki az önce gömdüğü insanda öyle söylerdi. Eski çağlarda nasıl ölümsüz oluruz diye çok kafa yormuşlar ama çare bulamamışlar, insan rahat etsin diye tekrar dünya ya farklı bir canlı olarak geleceksin gibi uydurma efsanelerle insanları teskin etmeye çalışmışlardır. Evet insan ölecek bu kaçınılmaz. Çare de bulunmayacak, nerden biliyoruz? Rabbimizin buyruğundan, “Her nefis ölümü tadacaktır” ayetinden. İnsan ölecek ve dünyada yaptıklarından, yapması gerekirken yapmadıklarından hesap verecek, İman edip salih ameller işleyen iyi kullar; Allah’ın istediği gibi iman ve güzel işlerle dolu bir hayat yaşayanlar kurtulacak, Cennete, büyük nimetlere kavuşacaklar. İnanmayan, Allah’ın yaşamasını istediği hayatı beğenmeyen ve kendi hayat tarzında ısrar edenler yaşadıkları bu kısa güzel sandıkları hayatın ardından hesap verecek ve azaba uğratılacaklardır. İşin kötüsü, iki durum da ebedi olacak, dünyaya dönüp telafi etme isteği de kabul edilmeyecektir. O an insanlar, dünya da Yaratanın emirlerini tutmadıklarına, eksik yaptıklarına bin pişman olacaklar, dünyada değer verdiği maddiyatın, uğruna hayatını harcadığı şeylerin onlara hiçbir faydası olmadığını görecek ve büyük bir pişmanlık yaşayacaklar, keşke bugün her şey sonlansa deyip toprak olmak isteyeceklerdir.... Ölüm meleği hâlâ gelmedi değil mi? Sınav Başladı / 23
10
İşte sorular, işte cevaplar …. Bir öğretmen düşünün, hem soruları veriyor hem cevapları, öğrencilerin en çok sevdiği öğretmen olur herhalde. (Aslında tüm öğretmenler soracağı soruları anlatır ya önceden, haksızlık yapmayalım onlara). Kim sevmez bu öğretmeni? Aşırı tembel olanlar, cevaplara bakıp yazmaya üşenenler. Onlar isterler ki hiçbir soru sorulmasın bizde uğraşmayalım. İyi de nasıl bilinecek çalışan ile çalışmayan, uyuyan ile uyanık olan, isteyen ile istemeyen, samimi olanla olmayan. Bir eleme şekli olmalı ki haksızlık olmasın. Rabbimiz bizi çok sevdiği ve hepimizin sınavı geçmesini istediği için tüm soruları, onların cevaplarını masanın üzerine koyuvermiş, bizden istediği biraz gayretle o soruları bakarak cevaplamak, Peki, kime- nereye bakacağız? - Allah’ın Kitabına - Allah’ın Peygamberine Ne demiş, nasıl yapmış ona göre dolduracağız hayat imtihanımızın yapraklarını. Son sayfaya da şunu yazmayı unutmayacağız; Ya Rab, Soruları senin kitabına ve peygamberine bakarak cevaplamaya çalıştım. Bilmeyerek ve unutarak yanlış yazdıysam ne olur notumu kırma, sen affedicisin, affı seversin, beni de affeyle..
24 / Hilmi Yılmaz
11 “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur, keşke bilselerdi.” (Ankebut 64) ayetine uygun düşen şiiri aşağıdaki öğrencilerden hangisi yazmıştır? a)
Henüz on sekizindeyim. Güzel bir hayatın peşindeyim. Mademki geldim bu dünyaya Onu doyasıya yaşama hevesindeyim (Mete)
b)
Dersler, okul tam gaz Eğlenceye vakit ne de az Bulduğum her fırsatta Hem gitar çalarım hem de saz (Tunahan)
c)
İnsan zanneder ki dünya benim Düşün bir defa neyin var senin Eğer götürecek bir amelin yoksa Dünyada kalacak, benim dediğin her şeyin (Ayşe Nazlı)
Sınav Başladı / 25
12
Düşman pusuda bekliyor … “O vakit meleklere, Adem’e secde edin dedik. İblis dışında tüm melekler secde etti.” “İblis kibirlendi, böbürlendi ve kafirlerden oldu” “Beni ateşten onu ise topraktan yarattın. Benden üstün tuttuğun insanı eğer kıyamete kadar bana süre verirsen pek azı dışında hepsini aldatacağım.” “Süre verilenlerdensin.” (Isra 61- 65 / Sâd 76) Ayetlerine göre nasıl bir sonuç çıkaramayız? a) Şeytan Allah’ın varlığına birliğine iman etmediği için kafir olmuştur. b) Allah’ı ilmen ve yakinen çok iyi bildiği halde emirlerine karşı geldiği için kafirlerden sayılmıştır. c) Şeytan kendisinin ateşten yaratılması sebebiyle insandan üstün olduğunu iddia etmiştir. d) Allah (cc) isteyen Şeytan bile olsa duasını geri çevirmemiş Hikmet- i ilahi ile kabul etmiştir. e) Şeytan kıyamete kadar peşimizi bırakmayacak, yoldan çıkarmak için her türlü hileye başvuracaktır.
26 / Hilmi Yılmaz
Kur’an’ın ve Efendimizin bize haber verdiğine göre, Şeytan ateşten yaratılmış ve ilim olarak yüksek mertebelere çıkmış bir kuldu. Adem’in yaratılmasından sonra, Allah, meleklere ona saygı göstermesi bakımından secde etmesini istediğinde, şeytan kibirlendi, itiraz etti, emre karşı geldi ve Allah’ın gazabına uğradı. İblis, Allah’ın varlığını ve birliğini yakinen bilmesine ve iman etmesine rağmen, Allah’ın emrine karşı gelmesi onun Allah’ın laneti ne ve ebedi olarak gazabına uğramasına sebep olmuştur. Bu örnekler bizlerinde olanlardan ders almamız için Rabbimiz tarafından verilmektedir. Kur’anda Rabbimiz, defalarca, şeytanın bizim için en büyük düşman olduğu ve her an bizi yoldan çıkarmak için uğraşacağını vurgulamaktadır. Şeytan çok bilgili ve tecrübeli, her türlü tuzağı biliyor. İnsanı sürekli denemiş, ne yaparsa nasıl sonuca ulaşacağını biliyor ve ondan kurtulmanın tek yolu ihlasla Allah’a sığınmak ve emirlerini, yasaklarına uymaktır. Yoksa Şeytan için kolay bir lokma olabiliriz. Emirlere isyan eden şeytanın hali ortada, Allah’ın emirlerine karşı gelerek bizim de halimiz onun gibi olmasın. Aman bizler de ona yardım ederek onunla gidenlerden olmayalım, Adem babamızın tarafında, meleki tarafta olalım. Allah’ın emirlerine uyalım, Adem ce yaşayalım ve Allah’ın bize verdiği değerde bir kul olalım.
Sınav Başladı / 27
13
Size Peygamber gelmedi mi? “Ateşte olanlar cehennem bekçilerine; Rabbine yalvarsan da, hiç olmazsa bir gün bizden azabı hafifletsin” derler. Cehennem bekçileri; Size Allah’ın ayetlerini anlatan peygamberler gelmedi mi? (Mü’min 49- 50) ..... Bu ayetten aşağıdakilerden hangisini çıkaramayız? a) Cehennemde artık yalvarmanın işe yaramayacağını b) Cehennemde azabın hafifletilmeyeceğini c) Peygamber ve kitap geldikten sonra tüm mazeretlerin sona ereceğini, d) Cehennem bekçileri isterse ateş ehlini ara sıra dışarı salıvereceğini Ayet çok açık. Kitap geldi, Peygamber geldi. Mazeretler tükendi. Ya azıcık dişimizi sıkıp, Allah’ın bize giydirdiği elbise ile onun huzuruna gidip, Adem babamızın asıl memleketinde beraberce ebedi olarak Rabbimizin ikramlarıyla güzel bir hayat yaşayacağız, ya da şu peşin, üç günlük dünya hayatında şeytanın aldatmacalarına kanıp kendimizi mahvedeceğiz. Orada ne şeytan ne de dost bildiğimiz çaresiz insanlar bize yardım edebilir, Söz söylendi, herkes seçtiği yolun nimetine veya cezasına razı olacak.... 28 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 29
14
Eyvah ! Eyvah ! Güneş dürüldüğü zaman, Yıldızlar söndüğü zaman, Dağlar yürütüldüğü zaman, Denizler kaynatıldığı zaman, Diri diri gömülen kız çocuğunun hangi günahından ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, ve Defterler açıldığı zaman, Gök yerinden koparıldığı zaman, Cehennem alevlendirildiği zaman, Cennet yaklaştırıldığı zaman, ....... (Tekvir suresi) nasıl durumlara şahit olunabilir? a) Eyvah deyip kafasını yerden yere vuran insanlar görülür. b) Yeryüzünde o an inanmayan bir tek insan kalmadığına şahit olunur. c) İnananların kendilerine vaat edilen günlerin geldiği için mutlu ve heyecanlı olduğuna şahit olunur. d) İnkar edenlerin, Ya Rabbi! Bizi tekrar dünyaya gönder de salih ameller işleyelim, sadaka verelim demelerine, e) İnanmayanların, keşke bu bizim için bir son olsaydı. Keşke toprak olsaydık da bugünü görmeseydik, dediklerine şahit olunur. e) Hepsi
30 / Hilmi Yılmaz
15
Nereye gidiyorsunuz? Fe eyne tezhebuun? Nereye gidiyorsunuz (Tekvir 26) Kur’an’ı bırakıp nereye gidiyorsunuz? Hazine yanınızdayken neden değersiz taşlarla ilgileniyorsunuz? Doğru yanınızdayken neden ısrarla eğriye gönül veriyorsunuz? Cennet bu tarafta iken neden istikametler cehennem tarafına? Allah yanınızdayken neden Şeytan’a göz kırpıyorsunuz? Terk ettiğiniz şeyin farkında mısınız? Nereye gidiyorsunuz? Bildiğiniz bir yere mi, yoksa meçhule mi?
Sınav Başladı / 31
16
İnsan en çok vaktini en çok değer verdiği şeye harcarmış…. Hayatımızın en değerli şeyi ne acaba? İş……. Para….. İnternet…….. Telefon…. Şirket…. Araba… Film….. Eğlence…. Yemek… Sigara…. Sinema… Piknik…. Ev…. Kira… Faturalar…. Aidatlar… Okul… Dersler… Futbol…. Tavla… Daha sıra gelmedi en önemli işlere değil mi………………….. 32 / Hilmi Yılmaz
Sevgili kardeşlerim, Allah için gelin kendimizi bir kaç gün tarafsız olarak gözlemleyelim, not edelim; Günümüzü nasıl geçiriyoruz? Allah’ın imtihan için gönderdiği şu 24 saatin % kaçını imtihan a ayırıyoruz da, Cennet garanti gibi rahat rahat yaşıyoruz. İnsan ölünce en çok boş yere harcadığı vakitlere yanarmış, Akşamları 4- 5 saat TV seyredeceğime, internette chat yapacağıma; Keşke, namazlarımı vaktinde kılsaydım, Keşke ayetleri anlamak için geçirseydim, Keşke hadis öğrenip, sahabeler gibi yaşamaya çalışsaydım, Keşke her gün bir fakiri ziyaret edip yardım etseydim, Keşke anne-babama daha çok iyilik etseydim, Keşke Allah’ı (cc) daha çok ansaydım, tespih etseydim, Keşke günahlarımı dünyada eritseydim de buraya tertemiz gelseydim. Bak TV ve internet karşısında geçirdiğim toplam ortalama 8- 10 sene bana hiçbir sevap kazandırmadığı gibi boş geçirdiğim zaman için de bedel ödüyorum, Keşke...................... bir daha vaktim olsa...
Sınav Başladı / 33
17
İki ayet, iki hadis söyler misiniz? Ali ile Hasan din dersi dönem ödevleri için bir anket hazırladılar. 10 tane camide, namaz çıkışı cemaatten kendilerine 2 ayet 2 hadis söylemelerini istediler. Sonuçlar şu şekilde çıktı. 2 ayet 2 hadis söyleyebilenler: %10 1 ayet- 1 hadis söyleyebilenler: %20 Bilmiyorum diyenler: %70 Bu sonuçlara göre aşağıdakilerden hangisini söyleyebiliriz? a) Cemaat dersine iyi çalışmamıştır. b) Cemaat soruyu anlamadığı için cevap verememiştir. c) Cemaat okuma- yazma bilmemektedir. d) Cemaat maalesef dinini iyi bilmemektedir.
34 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 35
18
Yüzde kaç müslüman? Aşağıda 2 ayrı kişinin eylemleri sıralanmıştır. Buna göre hangi yargıya ulaşılabilir? A Kişisi
B Kişisi
- Bir yaratıcıya inanıyorum der
- Allah’a inanırım der
- Namaz kılmaz
- İçki içer
- Domuz eti yer
- Zina yapar
- Faiz yer
- Oruç tutar
- Sadaka verir
- Faiz yer
- Kalbinin temiz olduğunu söyler - Hırsızlık yapmaz - Kuran’ı tanımaz
- Ara sıra Cuma namazlarına gider
a) A kişisinin Müslüman olma ihtimali zayıftır. b) A kişisi sadece dünyalık yaşamakta birlikte iyilikseverdir. c) B kişisi Müslüman olmakla birlikte cahildir. d) B kişisi zina, hırsızlık, faiz gibi büyük günahların yanında 5 vakit namazı da terk ettiği için tövbe edip kendini düzeltmezse durumundan endişe etmesi gerekir.
36 / Hilmi Yılmaz
19
Bana göre… “Heva ve hevesini tanrı edineni gördün mü?” (Furkân 43) ayeti ile günümüz dünyasındaki hangi sahte tanrılara işaret edilmektedir? a) Sınırsız zevk ve eğlenceye b) Salt akla c) Bana göre........... d) İçinde Allah’ın emir ve yasaklarının konulmadığı tüm hayata e) Hepsine
Sınav Başladı / 37
20
Allahın Kitabını nasıl kullanıyoruz? Hayat kitabımız Kuran’ın günümüz dünyasında nasıl kullanıldığı görülmektedir? a) Gözyaşları içinde ölülere, mezar başlarında okunmaktadır. b) Ara sıra öpüp, duvarın en üst kısmına kimse almasın diye konulmaktadır. c) Hastalara, dertlilere, psikolojik sorunları olanlara okunmaktadır. d) Dirilerden çok, ölüler için indirildiğine inanılmaktadır. e) Bazı mü’minler hakikatin farkına varıp, Kuranı yeniden keşfedip, anlamaya ve yaşamaya çalışmaktadır... f) Hepsi
38 / Hilmi Yılmaz
“Peygamber derki; Ya Rabbi, kavmim Kur’an’ı terkedilmiş bıraktı” (Furkan 30) Bu acı gerçek ile günümüz insanlığı ve dahi müslümanlığı karşı karşıyadır. Dünyevi arzu ve isteklerine, modern hayata uymadığı gerekçesi ile Kuranı hayatın dışına atan modern insan tam bir çıkmazın içinde savrulmaktadır. Dirilerin her gün başvuracağı bir hayat rehberi olması gerekirken, Kur’an bugün maalesef sadece ölülere, hastalara, dertlilere, nazara okunan bir kitap haline getirilmiştir.. Kur’ansız bir hayata sahip olmak, onu hayata dahil etmemek, inandığı gibi yaşamamak, insanlığın, daha çokta inananların en temel sorunu olmuştur. Bugün Müslümanlar, maddi manevi tüm dertlerine deva olacak ilahi reçeteyi uygulamak yerine, sadece ona bakarak, onun yüceliğinden medet umar hale gelmişlerdir. Bu aynı, doktorun verdiği ilaçları kullanıp iyileşmek yerine, reçeteyi öpüp başının altına koyarak iyileşmeyi bekleyen hastanın durumuna benzemektedir. Rasülüllahın şahsında pratiğe dönüşmüş olan Kur’an, ne zaman insanlığın hayat kitabı haline gelirse işte o zaman insanoğlu bunalımdan kurtulup aradığı huzura kavuşacaktır.
Sınav Başladı / 39
21
Sınav Başladı Defter, Kitap açık kalabilir...... Kim istemez böyle sınavı, sorular sorulmuş, kitaba bakmak serbest, cevabı olmayan tek bir soru yok. Hepsi kitapta var. Sana düşen, cevaplara bakıp yazman. Hem de kağıda yazacağım diye de uğraşmayacaksın, kalbine, ruhuna yazacaksın. Zorlandığın yerde öğretmenine sorabiliyorsun, hatta soru sormaya harcadığın vakitler bile puan olarak yazılıyor hanene. Bu sınavın diğer sınavlardan ayıran ön önemli farkı, istediğin sorudan başlayamaman. Sıradan gitmek lazım, iman, ihlas, ibadet... Zaten hepsinin cevabı var ve kolay sorular. Hangi soruyu yapıp yapmadığını karıştırmak yerine sıradan git hızlıca, soruların hepsini zaten bitireceksin bir günde. Sonra puanını artırmak için her gün yapacaksın, yaptıkça daha zor problemleri çözebilecek duruma gelecek, daha çok mutlu, huzurlu olacaksın. Sonra sen de öğretmen olup başkasına öğreteceksin öğrendiklerini. Öğrettikçe kat kat kazanacak, mutluluğun zirvelere ulaşacak ve bir gün, “Muhakkak ki biz Allah içiniz ve muhakkak ki ona döndürüleceğiz” ayeti vukuu bulduğunda görevini yapmış ve pekiyi karnesiyle Rabbimizin huzuruna vardığında, o sonsuz rahmet sahibi sana öyle bir diploma verecek ki sevinçten uçacaksın, pişman olduğun tek şey, keşke daha fazla yapsaydım.. daha çok puan alsaydım olacak.
40 / Hilmi Yılmaz
Sınav devam ederken…. Kitap önümüzde açıkken…. Zil daha hala çalmamışken….. Neden daha fazla yapmayalım? ....
Sınav Başladı / 41
22
Hangi el daha 端st端nd端r? a) Alan el b) Veren el c) Siyah el d) Beyaz el
42 / Hilmi Y脹lmaz
Yüce Rabbimiz, hiç bir bedel ödemediğimiz halde büyük nimetler vermiştir bize. Kur’an da bize vermeyi tavsiye eder. Yüce Mevlamız bizi dener; verenleri, harcayanları görmek için. Vermek insanı yüceltir. Hem Hakkın, hem halkın gözünde değerli kılar. Vermek, harcamak çok yönlüdür. Zekat vermek, sadaka vermek malı kıymetlendirir. Allah’ın rızasına kazanmaya vesile olur. Can vermek; Allah, din ve vatan uğruna vermenin zirvesidir. Selam vermek, huzuru, barışı sağlar. Sevap kazadırır. Hakkını vermek, hakkı haklıya teslim etmek çok erdemli ve sevaplıdır. Hediye vermek, eritir buzları, kaynaştırır gönülleri, sevindirir garipleri. Söz vermek, sözünde durmak yüceltir insanı, şahsiyetini büyütür. Hele Rabbimize verdiğimiz sözü unutmamak, mü’minin en önemli görevidir. Kardeşlerim verin ne verebiliyorsanız. Verdikleriniz sizin vermedikleriniz geride kalanlarındır. Paranızdan verin, ilminizden verin, hiçbir şeyiniz yoksa selamınızı verin, gülümseyin sadaka olsun.. Verdiklerimiz bizimle gelecek vermediklerimiz belki başımıda dert olacak. Abartmadan, israf etmeden Allah için verelim, Hakk’ın rızasına erelim.
Sınav Başladı / 43
23
Peygamber, Bilge, Kral Hangi peygamber aynı zamanda kraldır? a) Hz. Süleyman b) Hz. Zekeriyya c) Hz. İbrahim d) Hz. Musa
44 / Hilmi Yılmaz
Hz. Süleyman bir peygamber ve aynı zamanda büyük bir kraldır. Allah ona öyle bir nimet vermiş bizlere örnek olsun diye. Hem onun devrinde Yüce Rabbimiz bizlere öyle teknik mucize ipuçları vermiş ki, o buluşları yapan nesiller dünyaya hakim olabilecek ve üstünlük sağlayacaklardır. İnşallah bu nesiller Müslüman nesiller olur diye dua edelim ve çalışalım. *Belkıs isimli kraliçenin tahtının fiziki olarak Yemen’den Kudüs e 1 saniye gibi bir süre de getirilmesi, *Hz. Süleyman’ın karınca ile diyalogları (Hayvanlarla konuşabilme) *Rüzgarın Hz. Süleyman’ın emrine verilmesi ve çok kısa sürede mesafelerin kat edilmesi, *Cinlerin Hz. Süleyman’ın emri altında çalışmaları, Bu olayların hiçbiri bugün tam olarak çözülememiş ve tam olarak anlaşılamamıştır. Allah imkansız bir şeyi kitabında bahsetmeyeceğine göre bu ilimler bir gün mutlaka keşfedilecek ve keşfedenler diğer medeniyetlere galip gelebilecektir. Müslümanların kitabında yer alan bu çok önemli bilgileri eğer Müslümanlar ciddi bilimsel çalışmalar yapıp o ilmi edinirlerse, bilimde, teknikte öne geçebilirler. Yok bizi çok ilgilendirmiyor derlerse tabi ki başka milletler bu teknikleri keşfedecek, bize karşı kullanacaklar ve üstünlük sağlayacaklardır. Allah’ın kitabının kıymetini bilelim, ona sahip çıkalım ve onunla yükselelim...
Sınav Başladı / 45
24
Tüm insanlığa rahmet … Hangi Peygamber belirli bir kavme değil de tüm insanlığa gönderilmiştir? a) Hz. Muhammed b) Hz. Musa c) Hz. İbrahim d) Hz. Süleyman Seni ancak Alemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya 107) Yüce Rabbimiz emir ve yasaklarını insanlara iletsin diye her kavme farklı zamanlar da peygamberler göndermiştir. Kur’an-ı Kerim de 25 peygamberin ismi zikredilmekle beraber “Biz Peygamber göndermedikçe azap etmeyiz.” (İsra 15) ayeti ile anlıyoruz ki Allah (C. C.) her millete ismini bildiğimiz, bilmediğimiz uyarıcılar, peygamberler göndermiştir. Bazılarına kitap, bazılarına da sahifeler indirilmiştir. Hz. Hud (as) Ad kavmine, Hz. Salih (as) Semud kavmine, Hz. Yunus, Ninova ahalisine gelirken Hz. Yakup, Hz. Yusuf. Hz. Musa, Hz. İsa (A. S.) gibi peygamberler de Yahudi milletine peygamber olarak gönderilmişlerdir. Son peygamber ve bizim ümmeti olma şerefine nail olduğumuz Hz. Muhammed (S. A. V) tüm dünya milletlerine gönderilmiş ve en mükemmel ve Allah’ın koruması altında ki Kur’an- ı Kerimle desteklenmiş ve eksiksiz bir din vücuda gelmiştir. Artık yeni peygamber ve kitap gelmeyecek, kıyamete kadar yaşayacak tüm insanlar bu kitaptan, içindeki emir ve yasaklardan sorumlu tutulacaklardır.
46 / Hilmi Yılmaz
25
Özgürlük Allah’a kulluktadır. Kendimize soralım, kendimizi acaba hangi gruba daha yakın hissediyoruz Sen Özgürsün
Sen Allah’ın kulusun
İstediğini yap
Allah’ın dediğini yap
Tek başınasın, bireysin
Allah seninle beraber
Kendine güven
Önce Allah’a, sonra kendine güven
Başarı her şeyin önündedir
Doğruluk, hak her şeyin önündedir
Kendine bak, herkes seni beğensin
Yaradan seni beğensin
Kazan, eğlen, harca
Kazan, yardım et, israf etme
Vaktini dilediğin gibi planla
Vaktini kulluk takvimine göre planla
Kariyer yap, aile, çocuk düşünme
Aile kur, nesil yetiştir
Rızık, kazanç senin elindedir
Rızık Allah’tandır, Sen gayret et
Anne- baba ayak bağı, gönder huzurevine
Cennet annelerin ayakları altındadır
Hedefe giden her yol mubahtır
Kendine yapılmasını istemediğinini başkasına yapma
Yaşa, keyfine bak, doğru senin kafanda
Yaşa, yaşat. Doğru, Allah’ın kitabında
Gidersek gidelim cehenneme, ne olacak
Allah’ım bizi ateşten koru, bize cennetini ver
Sınav Başladı / 47
26
İki Şey…. İnsanlar iki şeyin kıymetini bilmezler “Sağlık ve boş vakit” (Hadis-i Şerif)
48 / Hilmi Yılmaz
Sağlımız yerinde iken ibadetlerimizi tam yapalım. Yarın yapacak halimiz kalmayabilir…… Ayakta durabiliyorken, namazımızı ayakta kılalım…. secdenin, rükûnun, kıyamın tadına varalım…. Boş vakitlerimizi iyi değerlendirelim. Müslümanın iki günü birbirine eşit olmamalı prensibini düstur edinelim. Hergün biraz daha iyi olalım. Her namazımız bir önceki namazımızdan daha iyi olsun. Her Ramazanımız bir öncekinden daha verimli ve şuurlu geçsin. Her gün Allahın kitabından yeni ayetler öğrenelim, öğretelim etrafımıza. Her gün daha kaliteli, ne yaptığını bilen şuurlu bir mü’min olalım…. Bu dünyada vaktimizin her dakikasını iman ve ibadetle dolduralım ki ahirette bize bolca vakit versinler… rahat içinde Cennette yaşamak için…. Vücudumuzun hakkını verelim, hor kullanmayalım. Aşırı yemek, içki, sigara gibi sağlık düşmanı illetlere bulaşmayalım. Sağlıklı iken bizi taşıyan bu vücut, ayarları bozulunca bize taşıttırır kendini, dert olur bize. Çok yemenin, çok uyumanın ve çok konuşmanın birçok maddi manevi hastalığın sebebi olduğunu unutmayalım.
Sınav Başladı / 49
27
Beş Şey…. Beş şey gelmeden beş şeyin kıymeti bilelim. 1) İhtiyarlık gelmeden, gençliğin 2) Hastalıktan önce, sağlığın 3) Fakirlikten önce, zenginliğin 4) Meşguliyetten önce, boş vaktin 5) Ölümden önce, hayatın Evet, bize emanet olarak verilen her nimetin kıymetini bilelim. Bunların hiç biri için bir bedel ödemedik. Ödemeye de gücümüz yetmez. Bu nimetler bize belirli süre ve imtihan için verildi Şükredelim Rabbimize, her an ona sığınalım. Başımız dara düştüğünde de, nimetler içinde yüzdüğümüzde de hep ona dönelim yüzümüzü dua ve şükür için. Nimetleri insanlar arasında döndürür Rabbimiz. Hep genç kalan, hep zengin kalan, hep sağlıklı kalan yoktur, sürekli değişir. Her durumda Rabbimiz bizi dener, kulum sabredecek mi, şükredecek mi, kulluğunda değişiklik olacak mı diye. Her durum içinde Rabbimize karşı tam bir teslimiyet ve itaat içinde olmalıyız. Çünkü insan neyin hayır, neyin şer olduğunu o an idrak edemeyebilir. Şer olarak gördüğü bir şeyde büyük bir hayır çıkabilir. Bazen tam aksi de mümkündür. Bize düşen, her halimizi en iyi şekilde değerlendirmek ve maksimum sevap gelirini elde etmektir.
50 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 51
28
Direksiz ev …. “Namaz dinin direğidir.” hadisinden hangisini çıkaramayız? a) Namazsız din olmaz. b) Namaz dinin en önemli şartlarından biridir. c) Direksiz ev yapılabilirse, namazdan muaf olabiliriz. d) Namaz mümin olmazsa olmazıdır.
52 / Hilmi Yılmaz
Muhakkak ki namaz mü’minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır. (Nisa 103) Namazı hakkıyla eda et. Mühakkak ki namaz insanı, ahlak dışı davranışlardan, meşru olmayan işlerden alıkoyar. (Ankebut 29/45) Ayetlerinden de anlaşılacağı gibi namaz İslam’ın imandan sonra en önemli emridir, Allah’ın kesin emridir. Namaz mü’mini kötülüklerden koruyan bir fanusdur. Kişi günde 5 sefer Allah’ın huzuruna giderek ona kulluğunu teyit eder, dua eder, af diler, temizlenir. Allah da sözünü tutan kuluna dünya ve ahireti için ikramlarda bulunur. Namaz dinin direği ve olmazsa olmazıdır. Namazı terk etmek büyük günahlardan sayılmıştır. Efendimizin bir hadis- şerifinde “Kişi ile küfr arasında namazın terkedilmesi vardır “(Müslim, Tirmizi) gibi ağır bir uyarı da vardır. Namaz müminin miracı, Rabbi ile buluşma anıdır, çok özeldir. Mü’min, namaz vaktinin gelmesini heyecanla beklemelidir. Çünkü Rabbi ile buluşacaktır. Müslüman kişi, namazı huşu içinde, sureleri tane tane okuyarak, anlamını düşünerek, rükû ve secdeleri yavaş yavaş hakkını vererek yapmalı, namazdan çalmamalıdır. Düşünün, padişahın veya bir devlet başkanının huzurunda olduğunuzu. Patır kütür hareketler, ne denildiği anlaşılmayan bir konuşma tarzı yakışır mı huzurda? Elbisesi kirli, dişleri sapsarı, terli vaziyette giden olur mu bir dünya padişahının huzuruna? Mü’min kimin huzuruna vardığının farkında olmalıdır her namazında. En güzel elbiseyle, mahcup ve edepli bir şekilde heyecanla, aşkla çıkılmalı Rabbimizin huzuruna. O zaman insan mutluluğun zirvelerine yolculuğa başlayacak ve o kutlu yolda hep ilerleyecektir. En güzeli gören, sıradan güzele bakar mı?
Sınav Başladı / 53
29
Namazdaydım, duymadım… Hz. Ali (ra)’ın savaşta vücuduna saplanan okun, namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı. Çıkarmak için uğraşılmışdı da çıkarılamamıştı, çok acı veriyordu. Hz. Ali’nin namaza durmasına ve okun bu arada çıkarılmasına karar verildi. Nafile namazı kılmaya başlayan Hz. Ali secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar. Namazı bitirince etrafına bakınarak “Oku çıkardınız mı? ” diye soran Hz. Ali’ye oradakiler, “çoktan çıkardık” dediler. Bu olay hakkında aşağıdaki hangi tespit yanlıştır? a) Hz. Ali namaza azami önem vermiştir. b) Hz. Ali “Onlar namazda huşu içindedirler” ayeti gereği namazda sadece Rabbi ile beraber olup, dünya ile ilgili her şeyden namaz esnasında tamamen uzaklaşabilmektedir. c) Namaz kılarken secde pozisyonu, okun çıkarılması için en uygun pozisyondur. d) Günümüz müslümanlarının kıldığı namaz ile Hz. Ali’nin namazı arasında huşu, takva ve kalite bakımından büyük fark görülmektedir.
54 / Hilmi Yılmaz
30
En merhametli … Peygamberimiz, esirler arasında dolaşan, delicesine yavrusunu arayan, bulunca da onu göğsüne basıp koklayan bir anneyi gösterir ve “Bu anne çocuğunu ateşe atar mı? ” diye sorar ashabına. Onlar “hayır” deyince de “İşte Allah (Celle Celâlühû) kullarına karşı bu anneden daha merhametlidir.” buyurur. Hadis’inden aşağıdakilerden hangisini çıkaramayız? a) Allah Mü’min kullarına karşı çok merhametlidir. b) Allah emir ve yasaklarına uyan kullarına karşı çok merhametlidir. c) Anneler çocuklarını çok sever ve şefkatle bağırlarına basarlar. d) Allah gereği gibi iman etmeyen, emir ve yasaklarını tanımayan, isyan eden kullarını da sever...
Sınav Başladı / 55
31
Selamun Aleykum….. “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin.” (Nisa 86), Ayet- i Kerimesi ve “Selamı yayınız” Hadis-i Şerif’ inden ne anlarsak yanlış anlamış oluruz? a) Selamı ağzımızı yayarak vermeliyiz. b) “Selamun Aleykum” diye verilen selamı “Aleykum Selam ve Rahmetullah” diyerek almalıyız. c) Selam vermek- almak müslümanların ortak parolasıdır. d) Selamı çok kullanarak yaymanın önemli olduğunu.
56 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 57
Cennette de en çok kullanılacak söz “Selam” sözüdür. Selam ile bir Müslüman karşısındakine emniyet ve güven verir, benden size zarar gelmez der, onlara dua etmiş olur. Allah’ın rahmet ve bereketinin onların üzerinde olmasına dua eder. Düşünün; hiç tanımadığınız birisi size dua ediyor, günde yüzlerce insan size farkında olmadan dua ediyor, ne güzel değil mi? Böyle bir toplum kendi kendini tedavi eder, hiç hastalık bırakmaz. Otokontrol sistemi selam ile çalışır, herkes birbirini denetler, yanlışını söyler, hatasını örter. Hakkı söyler, kötü şeylere engel olur. Selam, müslümanların parolası. Alternatif birçok kelime söylenebilir. İyi günler, hayırlı akşamlar vb. gibi. Bunlar da güzeldir ama selam bambaşka. Efendimiz, Selamun Aleykum denildiğinde 10 sevap ve rahmetullahi ile 20 ve berekâtuhu ile beraber 30 sevap verildiğini teyit ediyor. Allah’ın ve Resulünün istediği rahmani şeyleri söylemek hem bizim için daha hayırlı hem de günde binlerce sevap kazanmamıza vesile olacaktır. Yeri gelmişken selam verme adabından da biraz bahsetsek iyi olur; - Selam tane tane net ve gür sesle verilmelidir. - Konuşmaya başlamadan önce selam verilmelidir. - Küçük; büyüğe, - Yürüyen; oturana, - Araba süren; yayaya, - Küçük bir grup; büyük bir gruba selam verir. - Selam girişte de çıkışta da verilmelidir.
58 / Hilmi Yılmaz
32
Beklenen Mucize…. Kur’an’da geçen mucizelerden hangisi bugün tam olarak keşfedilememiştir? a) Evrenin genişlemesi. “Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat 47) b) Dünyanın katmanları, “Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı.” (Talak 12) c) Peygamberimizin Ay’ı ikiye yarması. “Kıyamet yaklaştı, ay yarıldı.” (Kamer 1) d) İnsanın mutluluğu “Haberiniz olsun, kalpler yalnız Allah’ın zikri (Kur’an’la) mutmain olur, huzura erer.” (Ra’d 28) Kur’an’da geçen bir çok mucize ayetlerine dünya şahid olduğu halde insanların topyekun huzur ve mutluluğa ermesi daha gerçekleşmemiştir. Madde ve beden mutluluğu peşinde koşan insanoğlu, ruh ve kalbi doyurmadan mutlu olamayacağını maalesef idrak edememektedir. Ne zaman ki bizleri yaratan Rabbimizin bize layık gördüğü prensipleri ruh ve kalpler kabul eder, o zaman insan gerçek mutluluğun, huzurun zirvelerini yaşayacaktır. Gökten altın yağarken, yerde demir ile uğraşan insanın hali bir gariptir. İnsan yüce değerlerle mutlu olur, bedenin süreli bir ömrü vardır, ruh ölmeyecektir. Öleni değil ölmeyeni doyurmalı, beslemeli ve değer vermeliyiz. İnsan Rabbinin özel ve en değerli yaratığıdır. İnsan yaradılışı gereği yalnız Allah’la mutmain ve mutlu olur. Değersiz dünya nimetleri onu doyurmaz, kalp, ruh hep onu ister. Onun için Kur’an mutlu olmanın sırrını vermiştir; Rabbini bil, an ve onunla ol her an, her fikrinde, her işinde. Göreceksin ki, her durumda da mutlu olacaksın. Sınav Başladı / 59
33
Namaz kılanlardan değildik …. “Onlar cennetler içindedirler günahkârlara; ” Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan sorarlar. Cehennemdekiler derler ki; “Biz namaz kılanlardan değildik. Yoksulu doyurmuyorduk. Bizim gibi olanlarla birlikte asılsız ve bozguncu konuşmalara dalardık. Hesap verme gününü inkar ederdik. Ölüm bize o haldeyken geldi” (Müddessir Suresi 40- 47) Evet, kardeşlerim, ne feci bir sahne değilmi? Allahın emir ve yasaklarını tutmakdan başka yol, gerçekten yok. Denemeye, kafa tutmaya gelmez. Allah korusun dönüşü ve telafisi olmayan bir son bizi bekler. O gün yolu cennete giden tanıdıklarımızı gördüğümüzde onlara özenip, keşke ben de onunla olsaydım dememek için dünyadayken, hâlâ yaşıyorken kendimize gelelim, Rabbimizi dinleyelim, dediklerini yapalım ki ahirette korkmayalım, yüzümüz gülsün... Allahın emirlerine harfiyyen uymaya çalışalım, namazlarımızı asla aksatmayalım. En önemli işimiz namaz olsun. Onu hiç bir şeye feda etmeyelim. Ajandamızın birinci satırı hep namaz olsun. Çünkü namazsız din ve kulluk olmaz, kendimizi kandırmayalım, şeytan bizi aldatmasın. Ölüm her an kapımızı çalabilir ve bizim namaz kılmaya vaktimiz kalmayabilir. Namaz kılmamış bir kul olarak Rabbimizin huzuruna varmak yaşanılabilecek en konkunç haldir. İnsan en çok sevdiği karşısında mahcubiyet yaşamak istemez değil mi? Hele o hepimizin sahibi, yüceler yücesi, alemlerin Rabbi Allah ise…… Allah, yolu cennet olacaklardan eylesin bizi ….. 60 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 61
34
Okuma kitabı sakın… Müslümanların diğer milletlere göre ilimde ve bilimde geri kalmalarının sebepleri sizce nedir? Kur’an ilk emir “oku” ile başlar. Rabbimiz bizim sürekli okumamızı ve yenilenmemizi ister. Durduğunuz ve okumayı bıraktığınızda arkadan gelenler ve okuyanlar ezer geçer sizi, hala uyanmazsanız aradan yıllar, yüzyıllar geçer ve tur bindirirler size. Ve hakim olurlar, yönetirler sizi….. Maalesef bugünün müslümanları olarak ilimde bir fetret devrini yaşıyoruz. Dedelerimizin açtığı pencerelere batı dünyası sahip çıktı ve semeresini gördü. İlim bir güçtür, silahtır. Doğru insanın elinde hizmet ederken insanlığa, yanlış insanların elinde de zulme dönüşebilir. Kan ve gözyaşına dönüşebilir. Onun için müslüman, ilme tekrar sarılmalı, Rabbimizin bize verdiği özel sırlar ile zirvelere çıkmalı ve ilmi insanlığın hayrına ve zalimlerin şerlerinden emin olmak için kalkan olarak kullanmalıdır. Müslüman en iyiye sahip olmalı, arkadan gitmemelidir. İlim bayrağı tekrar atalarımızda olduğu gibi elimize geçmeli ve bu bayrağı insanlığın iyiliği ve Allahın rızası için dalgalandırmalıyız.
62 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 63
35
Her zaman her yerde en önde….. “Herkese çalışmasının karşılığı vardır.” (Necm. 39) ayetini nasıl anlamalıyız? a) Çalışmadan, gayret etmeden başarıya ulaşamayacağımızı, b) Allah’ın kimseye torpil geçmediği ve kim çalışırsa karşılığını vereceğini, c) Kişi Müslüman olmasa da Allah’ın dünyada çalışmasının karşılığını vereceğini, d) Bu ayetle Müslümanların mazeretlerinin bittiğini ve çalışmaktan başka yollarının kalmadığını, e) Hepsini
Rabbimiz adil- i mutlaktır. Tüm kullarına aynı imkan ve fırsatları verir. Çalışan, gayret edeni ayrıca mükafatlandırır. Rahman ismiyle tüm yarattıklarını bu dünyada koruyup, gözetir, Rahim ismi şerifiyle de ahirette yalnız emir ve yasaklarını tutan, söz dinleyen, mü’min kullarına merhamet eder. Günümüz dünyasında, Batı medeniyeti yalnız maddeyi baz aldığı için maddi anlamda gelişmiş, yüksek teknolojilere ulaşmış ve dünyada söz sahibi olmuş ve çalışmalarının sonuçlarını maddi anlamda görmektedirler. 64 / Hilmi Yılmaz
Bizlerde çalışıp, daha iyi ve üstün nasıl olabiliriz, neler yapabiliriz diye düşünmeli, batının yaptığı, kalbi ve ruhu beslemeyen medeniyetinin aksine, ruh ve beden uyumuna yönelik Rabbimizin bize verdiği prensiplerle tekrar yeni bir medeniyet kurmak için çalışmalıyız. Önce kimin kulu olduğumuzu idrak etmeli, sonra ona layık olduğu gibi çalışmalıyız. Müslümanların diğer medeniyetlerden maddi ve manevi olarak geri kalması ayıp olarak yeter, Müslüman, geride duramaz, hep en önde olmalı. - İlimde en önde - Teknolojide en önde - Ahlakta en önde - Mimaride, şehirleşmede en önde - Sanayide en önde - Sağlıkta en önde - Mutlulukta en önde - Medeniyette en önde Mü’min ikinciliği kabul etmemelidir. Allah en büyüktür, Allah’ın halifesi olan mü’minler de hep en önde olmalı. Olmalı ki, insanlara zulüm etmesin, kimin, hangi milletin başı sıkışsa yardım edebilsin, düşeni kaldırabilsin. Ayrıca, Müslüman, Rabbini tanımayan tüm insanlara koşup onların beklediği mektubu onlara ulaştırmalı, onların da bu saadet kervanına katılmalarına yardımcı olmalıdır.
Sınav Başladı / 65
36
Münafığın alametleri… Münafığın alametleri üçtür. (Hadis- I Şerif) 1- Konuştuğunda yalan söyler 2- Emanete hıyanet eder, sahip çıkmaz 3- Söz verdiğinde sözünde durmaz. Münafıklık günümüzün en büyük hastalıklarından biri. Kimse kendine de yakıştırmaz. Efendimiz alametleri söylemiş, hepimiz kendimize bakalım lütfen. Var mı bizde bu üç özellikten biri? Varsa derhal tövbe edip bir daha yapmayalım, dikkat edelim, af dileyelim. Bu üç kötü hasleti asla hafife almayalım, ne pahasına olursa olsun hep doğruyu söyleyelim. Mal, söz, namus, din gibi emanetleri canımız gibi koruyalım. Verdiğimiz sözde duralım. Müslümanları bu üç özellik ayırsın diğer inanmayanlardan… Bir müslüman asla yalan söylemez diye nam salınsın dünyaya …Müslümana tüm malını, namusunu bırak, 66 / Hilmi Yılmaz
kılına zarar gelmez desinler …. Müslüman söz verdiyse hayatı pahasına yerine getirir, kefilim ona desinler….. Desinler de bu bizim en iyi tanıtımımız olsun …Bu üç kötü ve çirkin huyla yan yana gelmesin müslüman … Lekelemeyelim şu güzel dinimizi… Demesinler hem müslüman hem yalancı …. Çalışalım bunun için …. Münafık damgası yememek için……… Peygamberimiz zamanında münafıklar Müslümanlarla birlikte günde beş vakit namazı mescitte kılarlar, müslümanların yaptığı her şeyi yaparlar, onlardan ayırt edilmezlerdi. Ne zamanki kafirler üstünlük kazanır, hemen onların tarafında saf tutarlardı. Sahabeler, birisinin münafık olduğunu o insan ölünce anlayabilirlerdi. Çünkü Efendimiz’e Cebrail tarafından bildirilir ve o da namazını kıldırmazdı. Münafıklık bir zehir gibidir, Bin litre suyun içine 1 gram da koysanız, 100 gram da aynıdır. Müslüman ikilik yaşayamaz. Duruşu, fikri, davranışı hep İslamidir. Bir öyle bir böyle değildir. Bazen Müslümanca bazen Hristiyan’ca konuşamaz, Bazen müslümanca bazen kafirce davranamaz. Tarafını açıkça seçmelidir. Allah, kulunun kalbinde başka bir sevgiye razı olmaz. Allah Kur’an’ında mü’minlerin, münafıkların ve kafirlerin özelliklerini tek tek açıklıyor, bu üç isimde de sureler indirmiştir Rabbimiz. Lütfen okuyalım ki sıfatlarını öğrenelim. Bir gün Efendimizin münafıkların listesini sırdaşı Hz. Huzeyfe’ye verince Hz. Ömer gibi büyük bir Müslüman; “Söyle ey Huzeyfe, ben de o listede var mıyım?” diye endişeyle sorarken, bugünün Müslümanlarının listede ismi olmadığından emin, cenneti garantilemiş gibi yaşaması ve endişe duymaması garip değil mi sizce.
Sınav Başladı / 67
37
Ansızın kapınız çalsa …. Peygamber efendimiz ansızın kapınızı çalıp, evinize teşrif ettiğini bir anlık hayal edin, acaba nasıl bir davranış sergilerdiniz? Mesela... a) Kızım şu moda dergilerini çabuk kaybet.. b) Efendim, kusura bakmayın hazırlıksız yakalandık, keşke haber verseydiniz. c) Efendim, kızım erkek arkadaşı ile sinemaya, oğlum da maça gitti, biz de hanımla pizzamızı yedik, bu seneki tatil planlarımızı yapıyorduk, 10 seneye kadar umreye de gelip sizi ziyaret edecektik... d) Kur’an’ı Kerime baktıysanız üst katta duvarda asılı, temizliğini hiç aksatmayız Allah’a şükür. e) Babaannem de hep salavat getirirdi size. f) Efendim, şey.. hmmm, İki hadis- i ezbere söyleyemedim ama ben 3 lisan bilirim, Doktoramı Amerika’da yaptım, önemli olan kalp temizliği değil mi efendim şimdi bu asırda.... g) Efendim, 18 yaşındayım, namaz a başlamayı düşünüyorum fakat inanın şu imtihanlardan başımı kaldıramıyorum... vakit yetmiyor, sözveriyorum size başlayacağım efendim... h) Efendim, Allah’ın emri olduğunu biliyorum, başımı da örteceğim söz veriyorum.... i) Efendim, Facebook’ta 200’e yakın arkadaşım olmasına rağmen, sizin arkadaşlarınızdan 1- 2 tanesini bilememem gerçekten çok ayıp oldu, derhal okuyup öğreneceğim onların hayatlarını, isimlerini... j) Efendim, siz bize “Kardeşlerim” demişsiniz ben de var mıyım o gurubun içinde acaba........ 68 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 69
“Andolsun size, kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir, çünkü o size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir” Tevbe 128. Çok kısmetliyiz aslında Efendimize kardeş olabileceğimiz için, en azından bu imkan bizim elimizde olduğu için. Kur’an’ın belki %5’ini duyan ve Rasülüllahı birkaç kez görebilen bazı sahabiler hayatlarını 180 derece değiştirebilmiş ve onun mesajını çok iyi anlamışlardı. Hepsi mükemmel mü’minler olmuşlar ve her gün iman asansörü ile zirvelere tırmanmış ve birer yıldız olmuşlardı. Neydi acaba onların çok iyi anladığı ve bizim bugün anlamakta zorlandığımız hakikat? Bunu, bugünün müslümanları olarak bizler çok iyi analiz etmeliyiz. Elimizde Kur’an’ın tamamı, Efendimizin tüm sünnetleri, hadisleri mevcutken bizler sahabi gibi neden olamıyoruz? Neden hep iki dünya, iki gündem var zihnimizde, kalbimizde, amellerimizde ….. Neden onlar gibi tek istikamete herşeyi bırakıp koşamıyoruz? Bizi tutan bir bağ var sanki. Neden onlar gibi tek vücud değil param parçayız? Neden Rahmani ve nebevi düşünemiyoruz? Efendimizi evine misafir edebilecek kaç kardeşimiz var aramızda? Ne kadar tanıyoruz onu? Sözlerini, davranışları ne kadar hayatımızda? Örnek almadığımız insan kalmamışken neden hala onu rol model olarak hayatımıza aktaramıyoruz? Neden?
70 / Hilmi Yılmaz
38
İnsan hüsrandadır... ancak.. “Kur’an- ı Kerimde sadece Asr suresi inseydi bu bana yeterdi” İmam Şafi Asra yemin olsun ki insan zarardadır, yani kaybolan zamanı lehine çevirmeyen zarardadır. Kum saatindeki kumlar gibi hızla eriyen zamanı nasıl lehimize çevirebiliriz? Rabbimiz çözümü sunuyor; Kalpten inan ve salih amel işle, yetmez, Hakkı, hakikati ve sabrı (kullukta, darlıkta, bollukta, güçte, zayıflıkta, ibadetlerde) yaşa ve tavsiye et. Zamana sahip olamayanlar onun esiri olurlar. Dünyadaki varlık sebebini bilmeyenler, zamanı hoş vakit geçirmek, alışveriş yapmak, eğlence mekanlarında, tatil beldelerinde hayatın tadını çıkarmak olarak bilirler. Vakit nakittir. Yani para gibi kıymetlidir. Ha paranı boşa harcamışsın ha vaktini. Vaktin her dakikası, her saniyesi kıymetlidir. Akıllı insan, sayılı verilmiş her dakikasını Rabbinin istediği şekilde yaşayarak her anını kar hanesine yazdırır ki ahirette bol bol harcayabilsin. Günümüz dünyasında, zamanını sadece oyun ve eğlencede, boş işlerde harcayan insanlar kısa süren sahte bir mutluluğun ardından bunalıma, depresyonlara düşmekte hatta intiharlara yeltenmektedir. Çünkü huzur, zamanı yaratanın istediği bir hayatı yaşamakta. Peki yaşamazsak ne olur? O, o kadar merhametli ki, bu özgürlüğü bu dünyada tüm kullarına veriyor ama ahirette vermemek şartıyla..
Sınav Başladı / 71
39
Komple Müslüman….. Tarık, abdest alıp Süleymaniye Camii’nde namaz kıldıktan sonra tam duasını bitirmişken yanına Kanadalı bir sosyolog yaklaşır ve konuşmak istediğini, İslam’la ilgili araştırmalar yaptığını, müslümanları daha iyi tanımak istediğinden bahseder, Hasan, tabi ki, memnuniyetle der ve sohbete başlarlar. Sosyolog, Müslümanların diğer insanlardan farklı yönlerini öğrenmek ister. Tarık kuvvetli dini bilgisi ve akıcı dili ile başlar müslümanların Kur’an’da geçen sıfatlarını saymaya; 1- Allahın varlığına, birliğine ve Hz. Muhammed’in O’nun resulü olduğuna inanırlar. 2- Allah’a, Meleklerine, Peygamberlerine, Kitaplarına, Ahiret Gününe iman ederler. 3- Allahın kitabında bildirdiği emirleri yerine getirir, yasakladığı şeyleri yapmazlar. 4- Namaz kılarlar, oruç tutarlar, zekat verip, hacca giderler. 5- Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar. 6- İçki içmez ve hırsızlık yapmazlar. 7- Zina yapmazlar 8- Yalnız, Allah’a güvenirler ve yalnız ondan yardım isterler 9- Hayatlarını Kur’an ve sünnete göre tanzim ederler. 10- Yalan söylemez ve yalan yere yemin etmezler. 11- Allah yoluna güzel öğütle çağırırlar. 12- Anne-babaya öf bile demezler, saygı ve hizmet ederler. 13- Verdiği sözde dururlar. 14- Emanete sahip çıkarlar, hıyanet etmezler. 72 / Hilmi Yılmaz
15- Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla tüm imkanları ile çalışıp Allah’ı tanımayan insanlara hakikati anlatırlar, 16- Faiz yemezler 17- Hakkı ve sabrı tavsiye ederler. 18- Dünyaya imtihan için geldiğini bilir ve Allah’ın emir ve yasaklarına göre bir hayat yaşarlar.. 19- Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi, başkasına da yapmazlar.. Sosyolog, Tarık’ın söylediklerini tek tek not alır ve sonunda başını kaldırıp düşünerek şöyle der; “Eğer siz bu söylediklerinizi harfiyen yapıp öyle bir toplum oluştursaydınız, dünyanın en güzel ve emin ülkesi siz olurdunuz ve dünyanın tüm insanları dininizi öğrenmek için akın akın ülkenize gelirlerdi” der. Hasan, anlattığı gerçekleri toplumun tam olarak uygulamamasının verdiği mahcubiyetle onaylar ve “Yes, you are right.” der.
Sınav Başladı / 73
40
En büyük silah… Serra, din dersi hocasından sınavlara girmeden önce okumaları gerektiği duaların olup olmadığını sordu, Hocası da tüm sınav ve hayatta karışılacakları zorlukları çözmede anahtar olacak ve Rabbimizin bize öğrettiği şekilde Kur’an’da geçen dua ayetlerinden bazılarını tahtaya yazdı ve onları tüm sınıftan hem orijinal hem de manalarıyla birlikte ezberlemelerini tavsiye etti. Onların hayat boyu çok işlerine yarayacağını ve rehberlik edeceğini anlattı. Ayrıca duanın kabul olması için iyi bir mü’min olmak ve haram lokma yememek gerektiğini ekledi. - Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz, (Fatiha suresi tamamı) - Rabbiniz buyuruyor ki, bana dua edin, duanızı kabul edeyim. (Mümin 60) - Rabbim, göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimdeki bağı çöz ki, sözümü iyi anlasınlar (Taha 25) - Rabbim, bilgimi, anlayışımı arttır ve beni iyi kullarının arasına kat. - Ya Rabbi Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz Alim ve Hakim olan ancak sensin. (Bakara 32)
74 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 75
41
Tek başına ümmet… Kişisel gelişim rol modeli…. Kur’an’da tek başına ümmet olarak anılan Peygamber kimdir? a) Hz. İbrahim b) Hz. Davud c) Hz. Adem d) Hz. Yusuf Gerçekten İbrahim, hak dine yönelen, Allah’a itaat üzere bulunan, tek başına bir ümmet idi. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı. Allah’ın nimetlerine şükreden bir zat idi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.” (Nahl, 16/120 ve 121) İnsanın kıymeti, yaptığı iş nispetindedir. Hz. İbrahim koca bir milletin yapacağı işleri tek başına yapmıştı. Kâbe’yi inşaa etmiş, Hak dini korkusuzca savunmuş, anlatmış, hayatı pahasına mücadelesini devrin süper güçlerine karşı yürütmüştü. O sebepledir ki bizim peygamberimizde dahil olmak üzere birçok peygamberin atası olma şerefine nail olmuştur. Biz Hz. İbrahim atamızdan nasıl örnekler alabiliriz acaba...
•
Günümüz gençlerine kişisel gelişim rol modelidir Hz. İbrahim
•
Biz küçük bir azınlığız ne yapabiliriz ki diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim.
76 / Hilmi Yılmaz
•
Ben tek başıma bir hiçim diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Benim gücüm yetmez diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Sesimi çıkarırsam beni mahvederler diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Ben yapamam diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim,
•
Başarılı olmak istiyorum diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Ben de insanlık için bir şey yapmak istiyorum diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Bende çığır açmak, ismimden hayırla söz ettirmek istiyorum diyenlere güzel bir örnektir Hz. İbrahim
•
Yeryüzünde tek başına kalsan da neler yapılabileceğine güzel bir örnektir Hz. İbrahim,
ve ....sözün özü, Sen kıymetlisin, tek olabilirsin, az olabilirsin ama arkanda alemleri yaratan varsa unutma en güçlü sensin........
Sınav Başladı / 77
42
Ben başımın çaresine bakarım…. Bir Peygamber kendi öz evladını kurtarabilir mi? a) Kesinlikle kurtarır b) Hayır, kurtaramayabilir c) Duruma göre değişir
78 / Hilmi Yılmaz
Evet, bir peygamber kendi öz evladını kurtaramadı. Hz. Nuh (as) 950 yıl süren uzun hayatını hep Allah’ın dinini kavmine anlatmakla geçirir ve sonunda oğlu ve karısı dahil kavminin büyük çoğunluğu hayatlarını Allah’ın istediği gibi değil de, kendi istedikleri gibi yaşamakta ısrar edip, inat edince ve Hz. Nuh (as) ellerini açar ve şöyle der: “Rabbim bu kafirlerin hiç birini yeryüzünde bırakma, çünkü sen onları bırakırsan diğer kullarını saptırırlar” (Nuh- 26- 28) Sonuç, büyük bir tufan, felaket ve yeryüzü sular sellerle dolar, Nuh (as) son bir kez “Oğlum gemiye gel kurtul” diye yalvarır öz evladına. O ısrarla “Baba ben başımın çaresine bakarım” diye diklenir. Son nefesini vermek üzereyken, Nuh (as) son kez ellerini açar Rabbine yalvarır; Rabbim oğlum benim ailemdendi, şüphesiz senin vaadin haktır, Allah buyurdu ki; “Ey Nuh, o asla senin ailenden değildir, çünkü onun işlediği salih olmayan bir ameldir. Öyleyse bilmediğin bir şeyi benden isteme, ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum” (Hud45- 46) Bakınız iman etmeyen ve salih ameller işlemeyen bir çocuğu, peygamber olan babası bile kurtaramazken, ya biz kendimizi ve çocuklarımızı nasıl kurtarabiliriz? ....
Sınav Başladı / 79
43
Size sorsalar …. Size sorsalar ne tavsiye ederdiniz? Çok mutsuzum, huzursuzum, ne yapacağımı bilmiyorum. a) Git alışveriş yap, para harca, telefonunu yenile iyi gelir, rahatlarsın. b) Allah’a yönel, namaz kıl, dua et. Kariyer yapmak istiyorum, a) İyi bir üniversite bitir, bir holdingde işe başlar, yükselir, çok kazanır mutlu olursun. b) Önce kulluk bilincine ulaş, Allah katında kariyerin kıymetin olsun, sonra ne yapmak istiyorsan ona göre yap. Üniversite sınavından istediğim puanı bir türlü alamıyorum, kafayı yiyeceğim... a) Tekrar dene, b) Gereken puanı alamadan bu dünyada bile istediğin yere giremezken hayat imtihanının, Cennet in düşük puanla kazanılmayacağını artık anla. Anne- Babam çok sorun oluyor, yaşlandılar artık, huzur evine bırakmak istiyorum. a) Hemen bırak, kendini düşün, kariyer yap hem orada canları sıkılmaz. b) Çocuklarının da seni bırakacağından emin ol, Onlar Allah’ın emaneti, seni bebekken sokağa bırakmadılar, merhamet et, unutma onlara son günlerinde yapacağın hizmet senin kurtuluşun olabilir. 80 / Hilmi Yılmaz
Çok yakışıklı bir çocukla tanıştım, hem de babası çok zengin, bazen içki içiyor ama bırakır herhalde.. a) Kız, kaçırma hemen evlen olmazsa ayrılırsın hem iyi bir miras düşer. b) Yakışıklılık ve zenginlik geçicidir, Sen evleneceğin insanın, Allah korkusuna, namazına, karakterine, sadakatine, çalışkanlığına, eğitimine bak, Ailenin mutlaka onay ve desteğini al. Kalbim temiz, arasıra dua da ediyorum, bundan iyisi can sağlığı... a) Tabi canım, yeter daha ne olsun, ne hacı hocalar gördük. b) Kendini kendin yarattıysan kafana göre takıl ama yaratıldıysan emredildiğin gibi yaşa, mutlu ol. Herkes kendi dinini kafasına göre belirleyemez, Din Allah’ındır, o belirler. Şeytan sana bunları söyletiyor, sakın aldanma. Psikolojik sorunlarım var, bunalımdayım, 10 senedir anti- depresan ilaçları kullanıyorum, hâlâ geçmedi.... a) Geçer üzülme, yeni bir psikiyatrist le tanıştım sana telefonunu vereyim ona git. b) Doktorun Kur’an, şifan orada, ara bul derim. Hem senin vücudunu ruhunu yaradan a sormadan neden rastgele ilaçlar kullanıyorsun ki? Arabanı bile yetkili servise götürürken kendini neden seni tanımayan, yetkisiz servislerin eline bırakıyorsun...
Sınav Başladı / 81
44
Mevlana derki; “İnsanda güzel olan yüzdür, Yüzde güzel olan gözdür Ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür” Üzülme; “Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil Kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır” Üzülme; “İstediğin bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için.. ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.” Niye kederlenirsin; “Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır.”
82 / Hilmi Yılmaz
45
Telefonuma dokunmayın … Telefonum, varım yoğum, herşeyim ! Zeynep, çoğu genç kızımız gibi telefonundan kopamıyordu. Gününün yeme içme dışındaki vaktinin büyük bölümünü arkadaşları ile mesajlaşarak, sosyal medyada sohbet ederek geçiriyordu, Bu bağımlılık sınır tanımıyor, yatmadan önce, uyku arası, uyanınca, yemek yerken, yürürken telefonundan kopamıyor hatta ders esnasında bile çaktırmadan sıra altında devam ediyordu mesajlaşmaya. Eve geldiğinde annesi odasında ders çalışıyor zannettiği için sesini çıkarmaz ama Zeynep mütemadiyen gözü kapalı 10 parmak yazmaya devam ediyordu mesajları sırada bekleyen arkadaşlarına. Durumun farkına varan babası onu bir doktora götürmeyi teklif eder ama Zeynep her şeyin normal olduğunu ara sıra telefon kullandığını söyleyerek babasını atlatır her defasında. Zeynep her sabah olduğu gibi evlerine 10 dakika yürüme mesafesinde olan okuluna giderken kendisini mesaj yazmaya öyle kaptırmıştı ki farkında olmadan kendini araç yolunun ortasında buldu. Karşı yönden gelen bir araç duramayarak Zeynep’e çarptı ve Zeynep bir tarafa telefon bir tarafa fırladı. Arkadaşları koştu, Zeynep kanlar içinde yatıyordu, ambulans çağırdılar ve Zeynep hastanede yoğun bakıma alındı, herkes üzgün, endişeli. Anne-babası şokta, kendilerini yerlere atıyorlardı. Zeynep, babasının sağlıklı iken götürmek istediği hastaneye ağır yaralı olarak gelmiş ve ölüm kalım savaşı veriyordu...
Sınav Başladı / 83
Evet gençler, bağımlılık eskiden sadece uyuşturucu, alkol, sigara olarak bilinirdi. Günümüz dünyasının ve büyük- küçük herkesin bağımlılığı artık telefon, internet ve sosyal medya ağları oldu. Onlarsız yapamaz olduk, telefonu evde unutmak sanki kendini evde unutmakla eşdeğer sıkıntı vermeye başladı. Gereği gibi kullanıldığında hayatımızı müthiş kolaylaştıran bu iletişim araçları maalesef bugün bizi esir almış ve hayatımızı planlar hale gelmiştir. Derse başlarsın, zang mesaj gelir, acilen cevap bekleyen biri... Namaz a başlarsın şeytan rahat durmaz mesajlar üçe beşe katlanır, namaz bitse de ne yazmışlar diye merak eder namazını ifsat eder, sevabını kaçırırsın... Misafirler gelmiştir, onlarla konuşman lazım, korsan misafirler rahat durmaz.. Okulda, camide, tuvalette her yerde bu bizi takip eden detektifler, Rabbimiz bize eşlik etsin diye iki melek vermiş, şimdi hayatımızın her dakikasında eşlik etmek isteyen bizi bloke eden yüzlerce sahte melek, şeytan.... Şunu aklımızdan çıkarmayalım ki, dünyada bu sosyal ağları kuranlar dünyadaki herkesi birbirinden fiziki olarak koparıp, sanal alemde yaşamalarını istemekte ve her şeyi sanal alemde paylaşmalarını, arkadaşlık etmelerini istemektedir. Rasyonel düşünebilme kapasitelerini minimum seviyeye indirerek istedikleri her şeyi empoze edebilecekleri bir toplum oluşturmaya çalışılmaktadır. Müslümanlar olarak bu oyununda farkında olmalıyız ki onların değirmenine su taşımayalım. Artık karşılıklı oturan iki kimse bile mesajla konuşmayı tercih eder bir hale gelmiş. Göz, el, kalp temasını koparıp sanal alemde 84 / Hilmi Yılmaz
selamlaşmak insan fıtratına ters gelmekte ve aynı sıcaklığı hissettirmemektedir. Gergin, sinirli, mutsuz insanlar üretmektedir. Kullanmayacak mıyız, tabi ki kullanacağız ihtiyacımız kadar ama onların esiri olur günlük hayatımızı ona göre planlarsak farkında olmadan gerçek dostları, ailemizi, okulumuzu, işimizi, gelecek planlarımızı aksatır ve hayatımız içinden çıkılmaz bir hal alır. O zaman o sanal dostların hiç birinden fayda gelmeyecektir. O öldürülen vakitler, öğrenme uğruna, kitap uğruna, ilim uğruna harcansa bu vakitler hem ibadet sayılacak hem bizi Allah’a yaklaştırdığı için bizi inanılmaz mutlu edecektir. Hayatımızı bize dayatılanlara göre değil, Rabbimizin bize öğrettiği gibi kullanalım, vaktimizi bu gereksiz ağlarda fazla öldürmeyelim, namazlarımızı aksatmayalım, Bu bağımlılıktan kurtulmak için özet olarak... Kendimizi 24 saat Allah’a, peygamberine bağlayalım, kapsama alanına başkalarını sokmayalım, otomatik olarak kurtulmuş oluruz onlardan, ararlar, yazarlar... aradığınız kimseye ulaşılamıyor, o daha iyi bir dostla görüşüyor artık diye birkaç defa duyduktan sonra bırakırlar sizi..
Sınav Başladı / 85
46
Okunmamış çok önemli posta…. “e- postanda yeni, çok önemli, sana özel, hayatını komple değiştirecek, tüm sıkıntılarını biranda bitirecek bir mesajın var “deseler, hangi önemli işin seni ona hemen bakmandan alıkoyar? Evet hepimizin dört gözle beklediği, yolunu gözlediği, hastalığımıza deva olan yegane ilaç; rahmet, bereket, huzur, sevinç kaynağımız olan ilahi mesaj geldi, hem de en kıymetli, en büyük, en zengin, en güçlü, en affedici, en cezalandırıcı, sahibimiz, ol deyince her şeyi olduran, yaratanımız dan. Şimdi bu mesaj ı açıp okuyanları ikiye ayırabiliriz; 1- Mesajı sadece yüzünden okuyan, anlamaya çalışmayan, okumuş olmak için okuyan 2- Mesajın içeriğini, anlamını kavramak ve hayatını ona göre şekillendirmek için okuyan. Okumayanları da ikiye ayırabiliriz; 1- Müslüman olmadığı için ilgilenmeyenler 2- Müslüman olup da ilgilenmeyenler Peki siz hiç; *Yanı başındaki kutuda ona bir ömür yetecek kadar para, bir zengin tarafından bırakılmışken onu almaya tenezzül etmeyen, tembellik eden bir fakire.. *Yanında ilaç ı hazırken bir ömür boyu kanserle mücadele eden, perişan bir hayat yaşayan ve hastalığını iyi edecek ilacı varken kullanmayan hastaya...
86 / Hilmi Yılmaz
*Yol haritası eline verilmişken kendi kafasına göre yollara sapıp, yolunu kaybedene... *Akıl verilmişken, aklını kullanmayana, akılsızların peşinden gidenlere... *Öğretmenin merhamet edip sorularla cevapları ile beraber verdiği halde cevaplara bakmadığı için sıfır alan öğrenciye... Acır mısınız, makul görür müsünüz yapılanı? Bir düşünün lütfen. İnsana büyük bir günah ve ayıp olarak, günde telefonuna, bilgisayarına gelen yüzlerce mesaja merak edip anında baktığı, gerekli gereksiz her şeyi okuduğu halde, Rabbinden gelen mesajı okumaması yeter. Başka söze hacet yok. Alemlerin Rabbinin kelamı ve bizim için hayat rehberi olan Kur’an’dan haberim yok, okumadım, görmedim, duymadım diyen bir kulun da hesap günü Rabbinden bir beklentisi olmaması gerek. Öyle ya senin iyiliğin ve kurtuluşun için sana mektup gönderen Rabbini -haşa- hafife aldın, mesajını önemsiz gördün, okumadın, hayatına uygulayıp kurtulmadın, o zaman sana, hadi o zaman dünyadan mesajlarını okudukların sana yardım etsin denebilir, benden söylemesi....
Sınav Başladı / 87
47
Yoksul Eşek Bir oduncunun eşeği vardı, Zavallı hayvanın sırtı ağır yük taşımaktan yara içindeydi. Yemek için saman bile bulamazdı. Oduncunun bir arkadaşı padişahın ahırında görev yapıyordu, halini görünce eşeğe acıdı. Oduncu yoksul olduğu için eşeğin bu halde olduğunu söyleyince, birkaç günlüğüne eşeği aldı ve padişahın ahırına götürüp bağladı. Eşek orada bol bol yem yiyen, güzel gürbüz arap atlarını gördü. Her yer tertemizdi, atlar tımar ediliyordu. Gördüklerine dayanamayan eşek; “Allah’ım ben bu kadar sıkıntı çekerken bu atlar neden bu kadar rahat yaşıyor? Bende senin yarattığın bir mahluk değil miyim” diye söylenmeye başladı. Tam o sırada savaş sesleri duyuldu. Atlara eğerleri, gemleri vuruldu, savaşa gittiler. Ok ve mızrak darbelerine maruz kaldılar. Yara bere içinde ahıra geri döndüler. Sonra ayakları bağlı olarak yere yatırıldılar da nalbantlar hayvanların bedenine saplanan parçaları çıkardılar. Bunları görünce eşeğin aklı başına geldi ve sözlerini geri alarak şöyle dedi; “Yüce Rabbim, yoksulluğumu da çektiğim sıkıntı ve açlığa da razıyım. Ne o gıdaları isterim, ne de o yaraları.” (Mevlanadan) Hep kendi halimize şikayet eder daha fazla daha isteriz değil mi? Aşağıdakilere değil de hep yukarıdakilere bakar insanoğlu. Yetinmez elindekilerle. Halbuki bilmez her şeye sahip olanların o oranda mutsuz ve huzursuz olduklarını. Olana şükür yerine, olmayana hayıflanma, insanı mutsuz eder. Halbuki sahip olduklarını bir düşünse insan dünyalar dolusu altın verseler aklından bile geçirmez 88 / Hilmi Yılmaz
vermeyi. Sahi, insan vücudundaki organlara tek tek bir değer biçse yeter mi dünya dolusu altınlar... Ben bir gözümü dünyanın hepsine değişmem. Ağrıyan parmağımızı değil ağrımayan, sağlıklı olan onlarca organımızı düşünüp şükretmeliyiz yaradana, Sahip olduklarımıza şükür, olacaklarımız için dua olur, isyan, nankörlük eritir tüm sahip olduklarımızı. Hem şikayet eder miydi hiç; - Ayakkabıları olmadığı için ağlayan biri, ayaksız birini gördüğünde; - Bir gözü olan, hiç olmayanı gördüğünde; - Akıllı biri, deli birini gördüğünde; - Yürüyüp, koşanlar elinde serum şişesiyle dolaşanları gördüğünde - İki kolu olan, tek kolluyu gördüğünde - Duyan, konuşan, sağır ve dilsizleri gördüğünde - Anne-babasından şikayet eden, yetim ve öksüzleri gördüğünde - Cenneti hayal eden, daha iman bile etmeyenleri gördüğünde - Allah’ı tanıyıp, kul olan, bilmeyen, tanımayanları gördüğünde - Ahireti için bir umudu olan, ahiretten haberi olmayanları gördüğünde
Sınav Başladı / 89
90 / Hilmi Y覺lmaz
48
Ne Yapalım? Peki, ne yapalım? − Bugün gençken koşalım, güzel ameller işleyelim, sevaplar kazanalım, yarın yaşlanınca koşamayabiliriz. − Bugün sağlıklı iken, ayaklarımız tutuyorken secde edelim bolca, yarın sandalyelere mahkum olunca çok istesekte yapamayabiliriz. − Bugün gözlerimiz görüyorken okuyalım, öğrenelim yarın okuyacak gözümüz olmayabilir. − Bugün aklımız varken düşünelim, ibret alalım kendimizi düzeltelim, yarın aklımız alınabilir. − Bugün varken Allah yolunda vaktimizi, bilgimizi, malımızı harcayalım, yarın harcayacak bir şeyimiz kalmayabilir. − Bugün zamanımız varken, kulluğumuzu yapalım, zamanın sahibi zamanı elimizden alabilir.
Sınav Başladı / 91
49
İki bizi gözetliyor.. Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, ‘Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış!’ derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez. (Kehf- 49) Evet Dostlar, en küçük bir günah bile işlerken bir gün karşımıza çıkacağını bilelim. Günümüz teknolojileri ile 24 saat her şey, ses, görüntü ne varsa kameralarla kayda alınmakta ve mahkemelerde delil olarak kullanılmaktadır. Bugünün insanı bu ayete daha yakinen inanmak durumundadır. - Haram yerken- içerken - Harama bakarken - Haramı yaparken Allah’ın bize özel yarattığı iki melek her an bizi gözlemekte ve yaptıklarımızı, ahirette yapmadık demeyelim diye kayda almaktadır. Beni kimse görmedi, kimsenin haberi yok demeyelim. Her şeyi gören Allah, her anımızı görüyor. Yaptıklarımız, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Çünkü yaratan bizi imtihan için var etti. Varolan herşeyi yaratan Yüce Rabbimiz. Kaçacak bir yerimiz yok. Zaten rahmetten kaçılmaz, ona doğru koşulur. Kandırma konusunda çok tecrübeli olan şeytana uymayalım, yanlış yollara sapmayalım. Çünkü şeytan hata yaptıktan sonra tanımaz seni, asla güvenilmez. Tam bir pamuk ipliğidir. Allah’tan korkalım, Allah’tan utanalım. Doğru olalım, Kur’an’a tabi olalım. Başımız ağrımasın. Dünya ve ahiretimiz Cennet bahçesine dönsün. Akibetimiz hayr olsun.
92 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 93
50
Ben ne yapabilirim ki? Ahmet Bey, bayram tatiline gitmek için ailesiyle beraber erkenden heyecanla yola çıkarlar. Ahmet bey bilinçli, kurallara uyan bir sürücüdür. Ama yolda onları sürekli taciz eden, zikzaklar çizerek önlerine geçen, kurallara uymayan bir sürücü musallat olur. Ahmet bey biraz sinirlenecek olur ki hanımı: “Aman Ahmet belalı adamlara benziyor, uyma sakın” der. Ahmet bey de aman benden uzak olsun diye umursamaz velhasıl bu kendini bilmez sürücü bir saat boyunca tüm araçlara soğuk terler döktürür yaptığı tehlikeli hareketlerle. İki kontrol noktasını geçmesine rağmen poliste fark edemez bu zarar saçan sürücüyü. Ahmet beyler bir mola yerinde yarım saat dinlenirler ve yollarına devam ederler. 5 km gitmezlerki, yolda büyük bir kalabalık... feryatlar, ambulanslar her yer kan revan. Bu tehlikeli sürücünün sebep olduğu kazada bir otobüs şarampole yuvarlanmış, yedi ölü onlarca yaralı... tabi tehlikeli sürücüde kaybetmiş kazada hayatını... Hepimizin başına gelebilecek bir olay olan yukarıdaki durum karşısında acaba Müslümanca tavır ne olmalı, nasıl bakmalıyız olaya? Efendimizin meşhur ve her gün hayatımıza uygulayabileceğimiz bir hadis-i imdadımıza yetişiyor; “Sizden kim bir kötülük, şer bir durum görürse onu, eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle (ikna ile) düzeltsin, ona da gücü yetmez de kalbiyle buğz etsin. Bu da en zayıf imanı temsil eder.” Müslüman, olaylara ilgisiz, tarafsız kalamaz. Hergün etrafımızda cereyan eden onlarca olayda prensibimiz hayırlı işlere destek, şerli işlere ise engel olmak için çalışmak olmalıdır. Yukarıdaki olayda, Ahmet bey adamı durdurup bu yaptığın kötü bir şey deme imkanı 94 / Hilmi Yılmaz
fazla olmasa da, en azından polisi arayıp adam hakkında bilgi verebilir ve yaptığına engel olabilirdi. Ahmet bey ve diğer yüzlerce sürücünün olaya tepkisiz ve nemelazımcı yaklaşmaları onlarca insanın ölmesine ve yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Etrafımızda yaşanan olumsuz olaylara güzel bir yolla müdahale etmemekte ayrıca bir sorumluluktur. Bugün başkasına zarar veren bir durum yarın sana verebilir. Allah hepimize hayırlı işlerde destek, şerli işlerde de bir denetleyici görevi vermiş ve toplumun otokontrol mekanizmalarının her daim çalışmasını istemiştir. Bu da imtihanın bir parçasıdır. Efendimiz zamanında sokaklarda gezen kolluk kuvvetleri yoktu. Her Müslüman kendi sokağı, mahallesinde Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde birbirlerini denetler ve yardımcı olurlardı, bu yüzden hırsızlığın, soygunların, tecavüzlerin olmadığı altın bir dönem yaşamışlardır. Kardeşçe, barış içinde hayatlarını idame edip tüm dünyaya örnek olmuşlardır. “Emri bil maruf nehy-i anil münker - İyiliği emretme kötülükten nehyetme” tüm Müslümanların tekrar aktif, yaşanan bir düsturu olmalıdır. Allah için seni uyaran birine kızmayıp, seni ateşe gitmekten alıkoyduğu için teşekkür etmeyi adet haline getirmemiz gerekir. Bu hem bizim her gün bilgi paylaşımı neticesinde bilinçlenmemizi, hem de yaşadığımız toplumun ideal, yaşanır, örnek bir toplum haline gelmesi için zaruridir. Burada önemli olan kimse kafasına göre kural oluşturmadan Allah rızası için insanları hayırlı işlere yönelmesine, zararlı, günah işlerden uzaklaşmalarına yardımcı olması esastır.
Sınav Başladı / 95
51
Problemlere tepeden bakın. Öğrenci kardeşlerime hep söylerim sınavda soruları yapmanın en pratik yolu sorulara tepeden bakmaktır diye. Ne kadar yüksekten bakabilirseniz sorunun tamamını görür, sebep olan unsurları da görebilirsiniz ve daha kolay, hızlı çözümler üretirsiniz. Dünyada çözülemeyecek dert ve sorun yoktur. Yeter ki çözüm için gerekli irade ve azim olsun. Allah, çözümü olmayan soru, şifası olmayan dert yaratmamıştır. Dünyada her insanın eşit miktar (diyelim 100 birim) derdi olur herkes farklı farklı yaşar bu 100 birim kimi akşam evine ekmek götürememenin, çocuklarının aç kalacağı derdini yaşarken, kimi küçük bir kısmı kopan tırnağının derdine düşüp, sosyetenin içine rezil olacağının ızdırabını yaşar. Bizleri yaradan mutlak adildir. Kimseye zulmetmez, hesabı verdiği nimet oranında sorar. Çobanla kralın hesabı bir olmayacaktır. Çoban iman edip, İslam’ın şartlarında yapması gerekenleri yapıp, güzel ahlakla, sorumlu olduğu sürüye sahip çıkarsa hesabı gayet kolay olacağı beklenirken kralın yaptığı, yapmadığı, sorumlu olduğu halkı, kararları vb. gibi bir yığın hesap kalemi listelenecektir. Cenab- ı Allah bizim dünyaya geliş maksadımızı; “Şüphesiz biz sizi biraz açlık, korku, candan ve maldan eksiltmekle imtihan edeceğiz, sabredenleri müjdele “(Bakara 155) ayeti ile açık seçik bildirmektedir. İmtihanın soruları ve cevapları ortadadır. Bizler Rabbimizin buyurduğu gibi, açlık- tokluk, varlık- yokluk, azlık- çokluk, fakirlik- zenginlik, bela- iyilik, savaş- barış- korku- ümit, dua- beddua ile imtihan edilecek ve verilenlere sabredip iyilik 96 / Hilmi Yılmaz
yapanlar, ahireti düşünüp peşin, ucuz dünya nimetlerini ahirete tercih etmeyenler kurtulacak, Allah’ın rahmetine ebedi olarak kavuşacaklardır. Velhasıl, başımıza gelen tüm problemlere bir imtihan gözüyle bakmalı, onlardan dersler çıkarmalı, çözebilmek için meşru dairede elimizden geleni yapıp tevekkül etmeliyiz. Çok büyük problemlerim var yerine, benim her şeyi yaratan, yaşatan, bizi her an gören, duyan ve ol dediğinde her şeyi olduran bir Rabbim var deyip ümitvar olmalı ve ona yönelmeliyiz ki dertlerimiz dert olmaktan çıksın.
Sınav Başladı / 97
52
Mutlaka olacak.... Başka yolu yok.. * Kızım, tıp fakültesini kazanmazsan, sana emzirdiğim sütü helal etmem... * Eğer bu kızla evlenmezsem bana da Fatih demesinler. Ne yapıp edip evleneceğim kimse bana engel olamaz..... * Piyango bana vurdu, artık milyonerim, kim tutar beni, merhaba yeni hayat.... * Anne, iyi ki o trene binmemişim, tren yoldan çıkmış gibi cümleleri sık sık duyarız günlük hayatımızda, evimizde, çevremizde, okulda... Bazen ısrarla isteriz belamızı. Rabbimiz hemen vermez geciktirir, biz yine bilmeden devam ederiz duaya, ısrara ve başımıza gelmeyen kalmaz, pişman oluruz başımıza gelene. İstediğimize, keşkeler hayatımızı doldurur. Pişmanlıklar, telafi için harcanan yıllar, emekler.. halbuki önemsemeyiz belki bize Rabbimizin buyurduğu; “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır, Allah bilir siz bilemezsiniz “(Bakara 216) “İnsan hayra dua eder gibi, şerre dua eder, çünkü insan çok acelecidir “(İsra 11) dediğini ve bedelini öderiz yıllarca kendi aklımızın yanlış tercihini. İnsan acelecidir, tezcanlıdır. Hemen olsun ister, düşünmez etraflıca. Mutlaka olsun diye dua ettiğimiz, şeylerin bazen bizim için iyi sonuçlar getirmediğine hepimiz şahit olmuşuzdur. Bazen en iyi arkadaşın olur en büyük düşmanın, bazen nefret ettiğin insanla birleşir hayatın. Bazen para saadet değil felaket ge-
98 / Hilmi Yılmaz
tirir, bazen yokluk huzur. Bazen çok zengin biri, çobanı kıskanır sahip olduklarının altında ezilip ve etrafında sahte dostlar oluştuğunda. Huzur ve mutluluğu hep sahip olunmayan şeylerde aramak yerine sahip olduğumuz şeylerde aramak daha doğrudur. Bizim dışımızda gelişen olayları biz yönlendiremediğimiz için, aceleci olmamalı, istediğimiz şeyin bize düşen sorumluluklarını yapıp, gerisini Allah’a bırakmak en doğru yoldur. Dua ile hakkımızda hayırlısını vermesini istememiz, bizleri yaratan Rabbimize karşı en güzel davranıştır. Nasıl bir anne baba evladının kötü olmasını istemez se, bizleri yaratan Rabbimiz bizi bizden daha çok düşündüğünü ve iyiliğimizi istediğini aklımızdan çıkarmayalım.
Sınav Başladı / 99
53
Zorluklar hep beni mi bulur? “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır ve gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır” (İnşirah 5- 6) Dünyada her şey çift yaratılmıştır. Gece- gündüz, hayat- ölüm, yaz- kış, soğuk-sıcak, erkek- kadın, güzel- çirkin, savaş- barış, iyikötü gibi. Nasıl ki gece gündüzü iteler değişir durur, nasıl ki hep kış olmaz, bahar, yaz gelir ardından, hayatta da karşılaşılan zorluklar daim olmaz, geçicidir. Zorluklar içinde kolaylığı barındırır. İçinden çıkılmaz denilen zorluluklar bakarsınız çorap söküğü gibi kolayca çözülmeye başlar bir anda. Zorluklara hep kaderimiz diye bakmamak lazım. Zorluğu istemek lazım ki kolaylık ve rahatlık gelsin. Sınava gece gündüz hazırlanan öğrenci, problemlerin zorluğunu çözüm için bulduğu anahtarlarla bir bir aşar ve artık problem çözmek zevkli hale gelmiştir onun için, çünkü elinde anahtarı var artık kilidin. Rabbimiz, bizi yukarıdaki ayetle, korkmayın, ümitsizliğe kapılmayın, ben zorlukları, sizi daha iyi geliştirsin ve uyanık kılsın diye veriyorum ve zorluktan sonra istikametini bozmayanlara kolaylıklar ve rahatlıklar vereceğim diyor. Müslüman güçlü olmalı, zora talip olmalı ki kendini geliştirsin, olgunlaşsın, güçlensin daha zor problemlerin altından kalkabilsin. Soğukta zor şartlarda yaşayan, sıcakta yaşayan insana göre daha dinç ve çevik olur, uyuşuk olmaz. Bazen zor şartlar toplumların gelişmesinde önemli rol oynar, tüm dünya kabul eder ki Almanya 1. ve 2. dünya savaşları yıllarında zor şartlarda mecburen teknolojik buluşlar yapmış ve dev bir sanayi gücüne kavuşmuştur. 100 / Hilmi Yılmaz
Hep rahat içinde yaşayan, petrol geliri olan ülkeler ise bir toplu iğne üretebilecek altyapıya sahip olamamışlardır. Cevizi, fındığı yemek için onu kırma çabası göstermek lazımdır. Kolaylıklar, rahmet zorlukların içine gizlenmiştir. Onun için Müslüman olarak bizler, Allah’ın bize olan vaadini hatırlayarak, hiç bir zorluktan korkmamalı, zorlukları aşmak için sabırla çalışmalıyız. Allah en büyük zorlukları en kıymetli insanlar olan peygamberlere vermiştir. Allah kimseye taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemez, o zorluk sana verildiyse sende onu çözebilecek güç ve irade olduğu içindir. Bize düşen çalışmak, gayret edip zorluğun üstesinden gelebilmek. Sonuç Allah’a aittir. Bazen küçük bir zafer bir sonraki hezimet için bize zarar verirken, bazen küçük bir yenilgi, bir sonraki büyük zafer için bize faydası olabilir. Çalışmak, sabretmek ve Allah’a güvenmek müslümanın altın şiarlarındandır. Zaten inanmış ve yaratanına teslim olmuş insan her hâlükârda kazanmıştır. Kazansada kazanır, kaybetse de. Savaşta dini, vatanı, namusu için ölen şehitte kazanmıştır, kalan gazide. Savaşın sonucunun onlar için önemi yoktur. Allah için çekilen çile, zevk ve bolluk içinde yaşanan bir hayattan daha kıymetlidir. Önemli olan hayata bakışımız, hesabımız ve değer verdiğimiz şeylerdir. Çalışmak bizden, başarı Allah’tandır.
Sınav Başladı / 101
54
Ya, bir dakka müsade edin… Buse, her daim meşgul, ne zaman aransa telefonuna ulaşmak imkansız, dersleri vasat, okula son ders zili çaldığında yetişebilen, enerjik, dalgın bir lise öğrencisidir, Buse’ye sorduk nedir bu gününün dolduran yoğunluğun sebebi diye, Buse’nin cevabı hayli ilginç ve ibretlik; Gün ortalamasını dikkate alırsam; 8, 5 saat ortalama uyuyorum 1, 5 saat civarı kahvaltı-yemek 8 saat civarı okulda kalıyorum 2- 2, 5 saat internete takılıyorum 1, 5 saat arkadaşlarla telefon görüşmesi 1, 5 saat civarı mesaj trafiği 15- 20 dk. Namazlar falan 10- 15 dk. Aile içi sohbet gibi özetleyebilirim.....
102 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 103
O zaman Busenin iyiliği için bizde önce tespitlerimizi yapalım, gönderelim Buse’ye. *Aslında Buse açık kalplilikle doğru bir cevap vermiş ve maalesef bu birçok gencimizin aşağı yukarı benzer günlük hayatı. *Buse okul ve uyku dışı vaktinin çoğunu arkadaş, internet, telefon ve mesajlaşma için harcıyor ve vaktini iyi planlayamıyor. Ne zaman derse otursa gelen bir mesaj ona uzun bir teneffüs yaptırıyor ve konsantre olamıyor ve bu yüzden dersleri çok iyi değil. *Buse aylık 10 000 sms’in tamamını bitirmek için çok çalışıyor ve yoruluyor :), bu yüzden dersleri, namazları, ailesine vakit kalmıyor. *Buse telefon ve mesaj arası namazlarını jet hızıyla kılıyor ve arkadaşı fark etmeden ona cevap yetiştiriyor. *Anlaşılan sorun büyük, Buse’nin başı büyük belada. Buseciğim, tavsiyem sana kısaca şu olacak; bu telefon, internet ve mesajlaşmaya günde maksimum 1 saatini ayır ve kesin kararlı ol, sonra telefonunu tamamen kapat. Başka çözüm’ü yok. Sen öğrencisin ve bu gereksiz muhabbetler senin geleceğini çalmakta ve anlık mutluluk ebedi mutsuzluklara davetiye çıkarmaktadır. Namaz, aile, okul gibi en önemli şeylere engel olmaktadır. İnan ne arkadaşlarının geyikleri biter ne boş muhabbetler, ama kaybolan geri gelmeyecek olan çok kıymetli zamanın Telefon ve sosyal medya ağları seni esir almış, Rabbine ayırman gereken zamanı onlara ayırıyorsun, Rabbini gücendirme.. Namazlarını vaktinde ve huşu içinde kıl, kapalı olsun telefonun.. Kimse aranıza giremesin … Hem annene yardım et dersden arta kalan vakitlerinde. Farklı bir iş dinlendirir insanı …Onların hayır duasını al… Telefon ve sosyal medya ağlarını çok sınırlı kullan diğer zamanlarda kesin irade ile kapat ve gereğini yap, bak çok mutlu ve huzurlu olacaksın. Unutma “herşeyin azı karar, çoğu zarar” demiş atalarımız..... 104 / Hilmi Yılmaz
55
Yarın Allah için bir şey yapmayı düşünüyor musun?
Sınav Başladı / 105
56
Din part-time yaşanabilir mi? Din part- time yaşanabilir mi? İslam buna müsait midir? Yani kısmen yaşasak yetmez mi bu asırda? Alican- Çorum Ben bilemem, dinin sahibine sormak lazım; “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmak, ahirette de azabın en şiddetlisine uğratılmaktır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir” (Bakara 85) Cenab- ı Hak, insanlara diğer yarattıklarına vermediği özgür irade imkanını vermiştir. Diğer canlıların kendi istedikleri gibi yaşama hakları yoktur. Bir kartal, kayalıklarda sıkıldım ben artık denizde yaşayacağım diyemeyeceği gibi bir balık da çıkıp ne yapıp edip ben uçacağım diyemez. Hepsi vahyedildiği gibi programlarına uygun yaşarlar ve görevlerini harfiyen yaparlar. Hata yapmazlar, akılları ve sorumlulukları yoktur. İnsan farklı, Yaradan akıl vermiş kendini tanısın bilsin diye. Birde mazereti kalmasın diye peygamberler ve kitaplar göndermiş. Hakkı hakikati detaylı bir şekilde anlatmış, yolunu kaybetmesin diye. Artık seçim insanın, Ya Allah’ın vahyettiği gibi bir mümin olacak ya da olmayacak, ikisinin arası yok maalesef. Nasıl bir tıp öğrencisi 1- 2 sene tıp eğitimi almakla doktor olamıyor veya bir mühendis birkaç ayda öğrendiği üç- beş teknik bilgi ile mühendis olarak kabul edilmiyorsa, bir Müslümanda dinin çok az bir kısmını bilip yarım yamalak yaşamakla Allah’ın istediği gibi bir müslüman olduğunu iddia edemez. Etse bile böyle bir İslam onun katında makbul olmaz, Allah korusun öldüğünde büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilir. 106 / Hilmi Yılmaz
Din, bir bütün olarak algılanır, öğrenilir ve yaşanırsa insana dünya ve ahiret mutluluğunu garantiler. Etrafımız mutsuz insanlarla dolu. Sebep.. yarım yamalak yaşanan bir din. Biraz öyle biraz böyle.. hep pazarlık... - Sadece Cuma’ya gitsem olmaz mı? - Namaz günde 1- 2 vakit yetmez mi? - Bir ay oruç çok fazla, yarısını tutsam? - Zekat 1/40 biraz çok değil mi? - Hac yerine yakınlardaki bir evliyanın kabrini ziyaret etsek yerine geçmez mi? - Örtünmek çağdışı geliyor, modern takılsak? - Az içsek, sarhoş olmadan bıraksak? - Evlenmeden beraber kalsak, biraz nişanlımla aynı evde 1- 2 sene, sonra baksak? Günümüz hayat düzenine göre uzatıp gidebileceğimiz bu liste bize bile çok rahatsız edici gelirken bu dinin sahibi hiç hoş görür mü bunları? Allah dinini kendi keyiflerine göre değiştirenleri nasıl acı bir azaba uğratacağını kitabında defalarca açıklamıştır. Ya İslam’ı öğrenip bir bütün olarak kabul edecek ve hayatımızı ona göre düzenleyeceğiz, ya da “Kim İslam’dan başka bir (din) edinirse, kendisinden kabul edilmeyecektir ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” Al-i İmran 85. ayet- i sırrınca yaşadığımız dinin İslam olduğunu zannederek büyük bir hüsrana uğrama endişesiyle yaşayacağız. Hiç düşündünüz mü? Ya Rabbimiz sizin yaşadığınız din benim gönderdiğim din değil derse, biz Müslümanlar sırasında hesap vermeyi beklerken? .. Rabbimizin, biz herhangi bir ücret ödemeden bize hediye ettiği şu muazzam bedenler ile, onun dünyasında yaşayacağımız şu çok çok kısa hayatı onun istediği gibi yaşayalım, başımızı derde sokmayalım, kurtuluş biletimizi elimize alarak gidelim huzura İnşaalllah... Sınav Başladı / 107
57
Söz tutanın başı ağrımaz “Ailemden gizleyerek bir gönül ilişkim oldu, başıma olmadık dertler geldi, çok pişmanım..... Birisi/Türkiye” Zaten hep söz tutmadığımız için gelmiyor mu başımıza tüm gelenler.. Neyse dünyada hayatta kaldığımız sürece her şeyin bir şekilde telafi edilme imkanı var, tövbe, özür, iyi niyet, geri dönüş, ceza ödeme vb. gibi. Ama tavsiyem genel olarak tüm gençlere; Annenizin sözünü dinleyin, Babanızın sözünü dinleyin, Öğretmeninizin sözünü dinleyin, Peygamberin sözünü canı kulaktan dinleyin, Rabbinizin sözünü dinleyin, yaşayın ki başınız derde girdiğinde yanınızda o olsun...
108 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 109
58
Akıllı insan kimdir? Akıllı insan, aklını vereni bilendir. Akıllı insan, yarını görebilendir. Akıllı insan, dününden ders alabilendir. Akıllı insan, doğru soruyu sorabilendir. Akıllı insan, doğru cevabı bulabilendir. Akıllı insan, Rabbini bilendir. Efendimize soruldu, “Akıllı insan kimdir diye, Buyurdu ki; Akıllı insan ahireti için çalışandır.” Çünkü dünya hayatı, ebedi hayat yanında, yok sayılabilecek kadar kısa bir süredir. Yani deseler 1 dakika nefesini tut sana 10 kamyon dolusu altın deseler, herkes hiç düşünmeden tutar değil mi? O zaman tutalım nefesimizi, kapatalım gözümüzü, ağzımızı, kulaklarımızı, dilimizi haramlara, günahlara birkaç dakika, söz dinleyelim, kavuşalım Rabbimizin nimetlerine, cennetine, emin olalım azabından, cehenneminden... Haydi var mısınız akıllı olmaya? ...
110 / Hilmi Yılmaz
Sınav Başladı / 111
59
Öldükten sonra, inanmayan bir tek kişi bulamazsın. Amel defteri açıldığında, Gök sıyrılıp toplandığında, Cehennem kızıştırıldığında, Ve Cennet yaklaştırıldığında Herkes ne getirmiş olduğunu anlar….. (Tekvir Suresi) .. Evet ölümle beraber herkes otomatik olarak fabrika ayarlarına geri döner ve mahşerde ben hala inanmıyorum diyen bir tek kişi bulamazsın, herkes yakinen inanıyordur artık ama oradaki mecburi imanın ona bir faydası olmayacaktır. Rabbini tanıyıp, onu bilenler, ona kul olup özgür bir hayat yaşayanlarla, Rabbine kafa tutup bende bilirim deyip kendini köleleştirenler orada ayrılacak ve ebedi kalacakları evlerine ya; “Selam size, yapmış olduğunuz iyiliklerin mükafatı olarak girin Cennet e” (Nahl 32) Ya da “Kimde ayetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa, işte onlar cehennemliktirler ve orda ebedi kalacaklardır” (Araf 36) Hakikati sırrınca Cennet veya Cehennem’e gönderilecekler, Cennettekiler büyük bir sevinçle Rablerine sonsuz şükür ile ebedi bir mutluluğa ve Allah’ın vadine kavuşurken,
112 / Hilmi Yılmaz
Cehennemdekiler de “Rableri huzurunda başlarını öne eğecekler ve Rabbimiz, gördük, duyduk, şimdi ne olur bizi dünyaya geri gönder de iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık” (Secde 12) derler ama artık geri dönüş ve telafi imkanı maalesef olmayacaktır, Söylenecek her şey bu dünyada iken söylenmiştir. Söz tutanlar, sabredip ibadet ve iyilikler yapanlar, hayatın bu dünyadan ibaret olmadığına inananlar ebedi cennetle mükafatlandırılırken, söz tutmayanlar, kibirlenenler, isyan edenler ve hayatı sadece bu dünya zannedenler büyük bir hayal kırıklığına uğrayacak ve geri dönüşü olmayan bir azabın içine düşeceklerdir, Rabbimiz bizi korusun, emrettiklerini yapan ve cennetiyle sevindireceği kullardan eylesin.
Sınav Başladı / 113
60
Duvarıma kimin ismini yazayım? Gençler, duvarınıza bir isim yazacaksanız o peygamberimizin genç asistanı Musab bin Umeyr olmalı diye düşünüyorum. Bunu en çok hakedenlerden biridir o. Musab, Mekke’nin en zengin ailelerinden birinin oğlu. Mekke’nin en yakışıklısı, ipekten elbiselerle en güzel giyineni. Yoldan geçerken kızlar pencerelere koşar, bana bir baksın diye can atarlardı. Böylesine popüler ve rahat bir hayatı vardı. Bir gün Efendimizle tanışır ve ona bağlanır, genç yaşta müslüman olur. Artık dünyası değişmiştir. O rahat hayatı birden kabusa döner. Ailesi para vermez, yemek vermez, hapsederler, eziyet ederler geri dön diye. Bu kadar rahatı, etrafında dolaşan yüzlerce güzel kızı, zenginliği bırakıp Muhammed’e koşman neden, diye baskı yaparlar. O tüm bunlara direnir, peygamberine sıkı sıkı yapışır, o en güzeli bulmuştur, diğer güzeller umurunda değildir artık. Yamalı elbiseler içinde, çile dolu sıkıntılı yıllar yaşar. Aile ve akrabalarının ısrarlı baskı ve tekliflerini reddeder. Peygamberimiz onu özel yetiştirir ve Medine’ye öğretmen olarak gönderir, Musab, iman aşkı ile Medine de kapı kapı dolaşır, İslam ı, Rasülüllah’ı anlatır gece- gündüz, bir süre sonra yeni Müslüman olmuş 75 kişi ile Peygamberimizle Akabe denilen yerde buluşurlar, yüzlerce insanın hidayetine vesile olmuş Musab, cemaatin en arkasındadır, mahcup, başını öne eğmiş Rabbine yakarmaktadır. (Biz olsak, belki havamızı atar; Ya Rasulüllah, bak bunlar bizim çalışmalarımız sayesinde müslüman olmuş kişiler diye tek tek tanıtırdık herhalde !,) ama o en arkada hidayetin Allah’tan geldiği bilincinde, kendi yaptığını önemsemeyen büyük bir kahramandır.
114 / Hilmi Yılmaz
Hicret sonrası Musab yine durmadan İslam’a davet çalışmalarına devam eder ve Uhut savaşında sancağı taşırken aldığı sayısız darbelerle şehit olur ve gerçek sevgilisine kavuşur. Bakın geçler, Musab Müslüman olmasaydı muhtemelen Mekke’nin en güzel kızlarından biriyle evlenecek, rahat bir hayat yaşayıp ölüp gidecekti. Adını bile bilmeyecektik. Ama o rahat ı değil, zorluk yaşayacağını bile bile İslam ı seçti, Rasülülah’ın yanında yer aldı, yıllarca maddi olarak sıkıntılar yaşadı ama yılmadı, cesaretini, umudunu bir an bile yitirmedi, sabırla çalıştı ve adını altın harflerle yazdırdı kalplere. Demek ki neyi öğrenmiş olacağız kıymetli şeyler kolay elde edilmez. Kolay elde edilenin de kıymeti olmaz. Yakışıklılık, güzellik, zenginlik, rahat.. bunlar hep geçici şeylerdir. Sürekliliği yoktur. Bir nimettir ama süreli, sınırlı bir nimet. Dünyanın en güzel insanına öldükten sonra yüzüne kimse bakmak istemez, Maddi olan her şeyin sadece bu dünyada geçici bir değeri vardır. İman, manevi güzellik, ahlak, ilim bizi ebediyete sağ salim götürecek bineklerdir. Diğerleri mezarda bizi bırakır, hiçbir işimize yaramaz. Bu yüzden, müslümanlar tercihlerini maddi değerlere değil Musab’ın yaptığı gibi Allah yolunda yaşamaya ve anlatmaya yaparlarsa Musab’a komşu olabilirler Cennette, Allah’ın izni ile.
Sınav Başladı / 115
61
Yaratan Rabbinin adıyla oku! Evet, yaratan bizi yaratmış ve verdiği akıl nimeti ile hemen okumamızı emretmiştir. Çünkü okumak, insanın diğer canlılardan farkıdır. Bir aslan okuyamaz, bir kartal, balina, ağaç, taş okuyamaz. İnsan okuyabilir. Peki neyi, nasıl okuyacak? Gördüğü her şeyi, her canlıyı, Güneş’i, Ay’ı, yıldızları, tüm kainatı okuyacak. Okuyacak ki, köyünden çıksın, büyük düşünsün, gücünü görsün, ne yapabileceğini hissetsin. Zayıf olmadığını, inandığı ve Kainatın Rabbine sığındığında her şeyin ne kadar kolay olduğunu görsün, dün üzüldüğü şeylere gülüp geçsin, gerçek derdin ne olduğunu anlasın. “Gerçekten inanan kainata meydan okur” demiş bir İslam alimi. Bugünkü dünyadaki durumumuza bakarsak okumadığımız ortada. En zayıf biziz, en geri kalmış biziz, en fakir biziz, düşmanlar her tarafımızı sarmış dört bir koldan. Medeniyetimizi ayaklar altına almışlar, bizi aşağılamışlar. Sahip olduğumuz değerlere kötü dedirtmişler, tarihimize küfrettirmişler, geçmişimizi silmişler. Nerden geldiğimizi hatırlayamaz olmuşuz. Bunun için nereye gideceğimizi, hedefimizi de bulamıyoruz.
116 / Hilmi Yılmaz
Peki ne yapalım? Karalar bağlayıp ağlayalım mı, intihar mı edelim? Hayır, Bu medeniyet kendini tekrar diriltebilir. Geceden sonra sabah olur, kıştan sonra bahar. Cenab-ı Hak, bize formülü daha ilk inen ayette veriyor; “Oku”, nasıl okuyacağız? Batının verdiği formüllerle mi? Dekart’ın aklıyla mı, Pisagor bağıntısıyla mı? Hayır, Allah’ın ismi ile. Gizli formül burada Okuduğumuz, baktığımız her şeye Allah’ın ismi ile bakacağız, Allah’ın kitabını anlamak için gece gündüz okuyacağız, dua edeceğiz. Peygamberi ile hemhal olacağız, sahabelerini izleyeceğiz ve gerçek bir (âlim) bilen olacağız, gerçek bir ilme kavuşacağız. O zaman dünya sizin önünüzde diz çökecek, sizden öğrenmek için yalvaracak mutluluğu? Siz de onlara okumayı öğreteceksiniz....
Sınav Başladı / 117
62
Her insan özeldir, Her insan başarılıdır, Her insan kıymetlidir. Rabbimiz her insanın parmaklarında ki çizgileri bile özel ve ona has yarattığını söylüyor kitabında. Bu sadece parmak izleriyle sınırlı değil bu sadece bir misaldir ve çoğaltabiliriz. Her insanın sesi özeldir, başkasına benzemez, Yüzü, elleri, ayakları, kalbi, saçlarının sayısı hep o kişiye özeldir, birbirinin kopyası iki canlı bulamazsınız, . Koca ağaçta bir birinin tıpatıp aynısı iki elma bulamazsınız, mutlak bir farkı vardır. İşte bu Allah’ın kudretini ve ne murat ettiğini gösterir. Modern batı felsefesinde bilgi her şeydir. Bilgi senin dereceni gösterir, bilgi senin elindeki silahı, gücü temsil eder, senin zenginliğine fakirliğine ölçü dür. Bilgin yoksa sen bir hiçsin. Ve bugün bilgisi olanlar bilgisi az olanları ezer, öldürür, sömürür, yok eder. Halbuki bizim dinimizde ve medeniyetimizde gerçek bilginin kaynağı vahiydir, Allah’ın gönderdiği kutsal kitapların yanında yarattığı tüm canlılar birer ayettir. İnsan akıl yoluyla onları keşfeder, anlar ve Rabbine karşı imanı daha da kuvvetlenir. Bilgiyi zulmetmek için değil hizmet edip sevap kazanmak için kullanır. Gücün sadece yaratanda olduğunu bilir ve ona göre haddini bilerek yaşar. Allah, her insanı özel yaratmıştır, eğer dağdaki bir çoban kendini keşfeder ve yaratıcısına tam bir teslimiyetle bağlanır, gerçek anlamda mü’min olursa iddia ediyorum, dünyanın en akıllı ve bilgili profesöründen daha etkili olur. Yeter ki bu keşif ve bağ kurulsun. Başarı derslerde 100 puan almak, en iyi üniversiteyi kazanmak, 6 tane dil bilmek, çok para kazanmak değil, doğruyu bulmak ve her şeyin sahibine teslim olarak en güçlü olmaktır.
118 / Hilmi Yılmaz
Yunus Emre hangi üniversiteyi bitirmiştir? Notu kaçtı acaba? Kaç parası vardı? Doktorasını nerde yapmıştı ki? Profesör olabilmiş miydi? Yoksa tezi mi kalmıştı? Sizce başarısız mıdır Yunus Emre? Modern anlayışın başarı saydığı hiç bir şeye sahip değil! Dağlarda gezen bir çoban gibi, ama tüm dünyada sözleri, şiirleri okunur, insanlara hala hizmet eder, kaç profesöre nasip olur böyle bir nimet. Velhasıl, Allah’ın yarattığı her insan tek tek kıymetlidir, özeldir. Kendini bilir ve bulursa, dünyadaki varlık sebebini anlar ve ona göre yaşarsa her insanda harikalar ortaya koyma potansiyeli vardır, Allah adildir, her kuluna bu potansiyeli belirli ölçülerde vermiştir, yeter ki kullanmak istesin.
Sınav Başladı / 119
63
Yedi güzel sınıf Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teala’nın, arşının gölgesinde barındıracağı 7 sınıftan biri olmak istermisin? O zaman; 1- Adil devlet başkanı olun. 2- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç olun. 3- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman olun. 4- Birbirlerini Allah için sevip, buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan olun. 5- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan genç olun. 6- Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse olun. 7- Tenhada Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi olun.
120 / Hilmi Yılmaz
64
İnandığımız gibi yaşamak…. “İnandığı gibi yaşamayan, yaşadığı gibi inanmaya başlar” Hz. Ömer − Ya, yaşanan koca bir hayat onun gözünde kocaman bir sıfır ise.. − Ya, onun diye kendi oluşturduğumuz yanlışlar peşinde koşarak yaşanmışsa koca hayat.. − Ya, “Kulum ben sana bu dini gönderdim, kurtuluşa eresin diye, hiç mi bakmadın?” derse yaratan.. − Ya, bir ümit, biz de inanırdık dünya da en azından, belki kurtuluruz diye beklerken, ayırıverirlerse diğer tarafa... − Ya, Yaradana sormadan kendi elimizle kurduğumuz bu dünya elimizde kalıverirse.. − Ya, inandığınız gibi yaşamamışsınız diye inancımızın da zayıf olduğuna hükmedilirse.. − Ya, Mevla yüzümüze bakmazsa − Ya, telafisi olmayan bir noktaya gelmiş isek − Ya, insanlar grup grup ayrılırken biz acaba hangi tarafta kalırız diye endişeleniyorsak − Ya, gözlerin korkudan fırlayacağı o gün, kimse elimizden tutmazsa Ya inandığımız gibi yaşayıp, kurtuluşa ereceğiz ya da dönüşü olmayan bir yolda sahipsiz kalacağız Ya İlahi, Bizi gerçek mü’minlerden eyle, bizi bize bırakma ya Rab!.. Sınav Başladı / 121
65
İslam Peygamberi Aşağıdaki peygamberlerden hangisi İslam peygamberidir? a) Hz. Adem b) Hz. İsa c) Hz. Musa d) Hz. Muhammed (SAV) e) Hepsi *Allah katında din İslam’dır. (Al-i İmran 19) *Senden önce Hiçbir peygamber göndermedik ki ona “Benden başka ilah yoktur, yalnız bana kulluk edin “diye vahyetmiş olmayalım. (Enbiya 25) *Kim İslamdan başka din edinirse, o kendisinden kabul edilmeyecektir. (Al- i İmran 85) Rabbimiz aynı, insan aynı, dünya aynı. Onun için; Allah’ın tüm insanlara gönderdiği din tek bir din, İSLAM. İman esasları hep aynıydı. Birçok ibadet esasları da aynıydı. Namaz, oruç, zekat tüm ümmetlere farzdı. Şirk, zina, hırsızlık, adam öldürme, vb. suçlar her zaman büyük günahlardandı. Bazı peygamberler dar bir bölgede davet çalışmaları yaparken bazı peygamberler daha geniş bir coğrafyada Allah’ın dinini insanlara anlatmışlardır. En son peygamber olan bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tüm insanlığa gönderilmiş bir İslam peygamberidir. Son peygamberin gelmesiyle din kemale ermiş ve kıyamete kadar tüm insanlığının sorumlu olacağı din, İslam olarak Allah tarafından belirlenmiştir. 122 / Hilmi Yılmaz
66
Söz veriyorum…. Namazlarımı ara sıra kılmaya çalışıyorum ama arkadaşların baskısıyla hafta sonları gittiğimiz kulüplerde -Allah affetsin- bazen içkide içiyorum, vicdanım rahatsız.... Ebru/Manisa Vicdanın rahatsız olması iyi, Allah’ın haram kıldığı şeyleri yapman kötü. Nefes alabildiğin sürece tövbe kapıları açık ama ne kadar daha nefes alabiliriz o belli değil. Öncelikle, müslüman olmak ne demek işe oradan başlamalıyız. Kişi, Müslüman olmakla kısa öz bir anlaşmanın altına imza atar, derki; “Ya Rabbi, söz veriyorum ve kabul ediyorum ki, neyi yap dersen yapacağım, neyi yapma dersen yapmayacağım, bunun karşılığında senin rahmetini, mağfiretini ve cennetini umuyorum” . Anlaşma kısaca bu. Allah vaadinden asla caymaz ama sen cayarsan o da senin bileceğin bir şey bu seçim hakkı verilmiş. Ama o durumda Allah’a karşı bizim yüzümüz de olmaz, anlaşma yapmışız ama bozan taraf biz olursak Rabbimiz ne yapsın, o bize her daim rızkımızı veriyor, bizi koruyor, yüzümüzü güldürüyor ama biz anlaşmayı unutup vefasızlık yapıyoruz. Sana tavsiyem, namazlarını tekrar Allah’ın emrettiği gibi 5 vakit huşu içinde kıl. Tüm hücrelerin hissetsin namazını, teslim et kendini yaradana. Unut dünyayı o an, tane tane, hem oku hem dinle, manayı hisset, böyle yaparsan sen kötülüğe gitmek istesen de ayakların engel olacak gitmeyecektir. İyi arkadaşlar edin, seni iyiliğe çağıran kötülüklerden uzaklaştıran. Dini anne- baba dan kulaktan duyma değil, gerçekten ne istiyor bu din bizden diye, tüm yapman ve yapmaman gerekenleri doğru olarak öğren ve ona göre bir hayat çiz kendine. ... ve duayı da unutma samimi, içten.... Sınav Başladı / 123
67
Kaç sene yaşadınız? Allah (ahirette) sorar; yeryüzünde kaç yıl kaldınız? Onlar derler ki; Bir gün veya bir günden daha az kaldık.” (Mü’minun 112-113) Efendimiz dünya hayatını bir ağacın altında biraz dinlenen yolcu misali ile açıklıyor. Dünya hayatı işte bu kadar kısa… 100 yaşındaki bir insana da sorsanız, hayatın göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğini söyleyecek size.. Rabbimiz bu kısacık hayatta sözlerine kulak verenlere ebedi mutluluk veriyor.. isyan edenleride ebedi sıkıntıyla, azapla uyarıyor. Çok kısa bir sure kalacağımız şu dünya için gece gündüz planlar yapıyor, evler, köşkler, yatlar, yazlıklar, kışlıklar düşünüyoruzda ebedi kalacağımız yerle ilgili bir planımız, endişemiz yok … İki gün kalacağımız otelin manzarasını, jakuzisini, yemeklerini sorarızda ebedi kalacağımız ahirette nerde yatacağımızı hiç dert edinmeyiz … Çocuklarımızın iyi bir geleceği olsun diye yılarca okullara, özel derslere göndeririz de, Allah’ın dinini en son sıraya koyar vakit kalırsa öğrenir deriz…… Listemizin en başına koymamız gerekenleri en sonlara koyduğumuz için şu kısacık hayatta bile asla mutuluk yüzü görmeyiz … Zengin de mutsuz, fakirde.. Sağlıklıda mutsuz, hasta da.. Düşünün; eviniz yok ve bir ev hayal ediyorsunuz, dünyanın en güzel evi. 100 dönüm bahçe içersinde herşey ile mükemmel bir saray, fiyatı 100 trilyon. Sizin sadece 100 liranız var ve size deniyorki 124 / Hilmi Yılmaz
3 gün senin iyiliğin için şunları yap, şunları yapma, sonra sana 100 liraya verelim bu sarayı …. Böyle bir teklifi reddetene deli derler herhalde.. Dünya da böyle, azıcık sabr ve itaate ebedi saraylar var…ebedi mutluluklar … Rabbimiz herşeyin sahibi, ondan başka ilah yok.. mükafatı da en büyük olur, cezalandırması da.. Velhasıl kardeşlerim, çok kısa bir sure için gönderildiğimiz şu dünya hayatına gerektiği kadar değer verelim, asıl yatırımımız ebedi hayatımız için olsun.. Gaflet içinde olmayalım …Şu kısa hayatta, Allahın istediği gibi yaşayalım, şeytan a uymayalım ve ebedi mutluluğumuzun biletini burada alalım…
Sınav Başladı / 125
Şurada biraz dinleneyim….
126 / Hilmi Yılmaz
68
Ne Mutlu….
Ne Mutlu........................ - Dünya ya niye geldiğini bilenlere, - Hayat kitabını anlayıp, yaşayanlara, - Rasülüllah’ın izinden gidenlere, - Hayırda yarışanlara, - Tövbe edip, hakka yönelenlere, - Hâlâ vakti kalanlara.... Sınav Başladı / 127