OKUYUCUYA ● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. ● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. ● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler. ● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. ● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. ● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat etmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
GERÇEKLER .II.
HARUN YAHYA Haziran 2001
YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan›s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki Peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimizin de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini tüm dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya kadar dünyan›n pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›n›n derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslübun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki, kesin netice, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r.
Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunmaktad›rlar, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmektedir. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya külliyat›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca yazar›n bu kitaplardan elde etti¤i hiçbir maddi kazanc› da yoktur. Ne yazar ne de kitaplar›n›n yay›nlanmas›na, tan›t›m ve da¤›t›m›na vesile olanlar, bundan maddi bir kazanç elde etmemekte, sadece Allah'›n r›zas›n› kazanmak için hizmet etmektedirler. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›, "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Haziran 2001
KÜLTÜR YAYINCILIK Tel: (0 212) 511 44 03
Bask›: fian Ofset Tafloca¤› Caddesi, Ery›lmaz ‹fl Merkezi No: 15/B Ça¤layan - ‹stanbul Tel: (0 212) 233 05 88
www.harunyahya.org - www.harunyahya.com -www.harunyahya.net
‹Ç‹NDEK‹LER Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10
I. Bölüm: Evrim Yan›lg›s› Bütün Dünya Evrim Teorisinin Çöküflüne fiahit Oluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Fosil Kay›tlar› Evrim Teorisini Reddediyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14 Big Bang Yarat›l›fl›n Bir Delili Olmaya Devam Ediyor. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16 Kambriyen Devrinde Ortaya Ç›kan Dikenli Canl›lar, Evrim Teorisini Geçersiz K›l›yor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17 Evrimciler, Kayalara Rastgele Çarpan Dalgalar›n Saraylar ‹nfla Edeceklerine ‹nanacak Kadar Büyülenmifllerdir . . . . . . . . . . . . . . . . . 18 Bir Yerde Bir Tasar›m Varsa, Onu Meydana Getiren Bir Ak›l da Vard›r. . . . . . . . . . 20 Türk Milleti Darwinizm'in Tuza¤›n› Bozmufltur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 Darwinistler'in "Demagoji" ve "Çarp›tmalarla" Dolu Propagandalar›na Art›k Kimse Kanm›yor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Evrimciler, Rüzgarlar›n Bir Tafl Kütlesini, Tesadüfen Bir Sanat Eserine Dönüfltürebilece¤ine ‹nanacak Kadar Kavray›fltan Yoksundurlar. . . . . . . . 24 Bir Evrimci Sahte Delil Olufltururken.... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 Evrimciler, Tek Bir Üzüm Tanesi Bile Meydana Getiremezler! . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 Her Canl›, Evrimcilerin ‹çine Düfltükleri Ç›kmaz› Ortaya Koyuyor . . . . . . . . . . . . 29 Darwinistler, fiuursuz Atomlar›n Cans›z Dünyay› Tesadüfen Canland›rd›¤›n› ‹ddia Ederler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Darwinist Büyünün Etkisi Alt›nda Kalanlar, Normal Bir fiuurla Düflünemezler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32 Darwinistler'in Mant›k Çöküntüleri, ‹nsanl›¤a ‹bret Olmal›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . 34
II. Bölüm: Darwinizm'in Karanl›k Yüzü Komünizm Y›k›ld› Diyenler, Dikkat! Komünizm Nadasta!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37 Komünistler ve Faflistler Y›llard›r ‹nsanlar› Bir Felaketten Di¤erine Sürüklüyorlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38 Faflizm ve Komünizmin Ortak Hezeyan›: Darwinist Çat›flma . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 Darwinizm'e Dayanan Diyalektik Kavram› Toplumlar› Kaosa Sürüklemifltir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Komünist Lenin, ‹nsanlar›n da Hayvanlarla Ayn› fiekilde E¤itilmeleri Gerekti¤ine ‹nan›yordu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 44 Komünistler Terörü ve Zulmü Tek Yönetim fiekli Olarak Kabul Ederler . . . . . . . . 46 Komünizm Donuk, Kasvetli, Sevgisiz, Sanattan ve Estetikten Uzak Bir Toplum Modeli Hedefler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 48 Darwinist-Komünist Devlet, fiiddet Yoluyla Vatandafl›n› Ezer . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 Komünizmin Kanl› Bilançosu: 100 Milyon Ölü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52 Rusya'n›n Çeçen Zulmü Neden Bitmiyor Biliyor Musunuz? . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53 Darwinist-Komünist Devletlerin Ölüm Makinalar›,
Milyonlarca ‹nsan› Katletti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 54 Komünist Vahflet Tüm H›z›yla Devam Ediyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 "Darwinizm Zaten Bitti" Diyenler Büyük Bir Yan›lg› ‹çindeler. . . . . . . . . . . . . . . . . 57 Tarihteki Darwin Tutkunlar› ‹nsanl›¤a Zulümden Baflka Hiçbir fiey Getirmediler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58 Komünist Çin Yönetimi Mao'nun Katliamlar›n› Devam Ettiriyor . . . . . . . . . . . . . . 60 Maocu K›z›l Çin'de Uygur Kad›nlar› Kürtaja Zorlan›yor, Bebekler Do¤ar Do¤maz Öldürülüyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61 Mao Hayranlar›, Komünist Maocu Çin'in Do¤u Türkistanl› Soydafllar›m›za Uygulad›¤› Zulmü Görmüyorlar m›?. . . . . . . . . 62 Komünist Mao, Kanl› Devrimini Darwinizm'e Dayand›rm›flt› . . . . . . . . . . . . . . . . . 64 Maoculu¤un Propagandas›n› Yapanlar, Neden Do¤u Türkistanl› Masum Halka Yap›lanlar› Görmezlikten Geliyorlar?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66 Mao'nun Ülkesi Çin = Cinayetler, ‹damlar, Katilamlar… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 Maocu Çin'de Komünizm En Vahfli Haliyle Yaflamaya Devam Ediyor . . . . . . . . . . 68 Komünist Çin'de, Mao Döneminde Yaflanan Zulüm Hala Bitmedi . . . . . . . . . . . . . 69 Darwinist-Faflistler, Katilleri Kahraman ‹lan Eder . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 70 Darwinist Faflist Mussolini'ye Göre Bar›fl Zararl›yd› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71 Faflizm Sinsice fiekil De¤ifltiriyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 72 Darwin'in Teflvik Etti¤i Irkç›l›k, Avrupa'da Hala Hüküm Sürüyor! . . . . . . . . . . . . . 74 Günümüz Bat› Dünyas› Darwinist Hitler'in ‹zinde . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 "Hitler'in Çocuklar›" ‹çlerindeki Kin ve Nefreti Göstermek ‹çin Her Yolu Kullan›yorlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 Türk Düflmanl›¤›n›n Kökenleri 19. Yüzy›lda Aranmal›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80 Türk Milleti'ni Parçalamak ‹steyenlerin Hezeyanlar› Darwinizm Kaynakl›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82 Günümüzün ‹ki Önemli Tehlikesi, Darwinizm'i Do¤ru Zannetmek veya Bir Tehlike Olarak Görmemektir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 84 Marx ve Engels'in Cehaleti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86 Komünist Akl› Felaket Getirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88 Komünist Kore'de Koskoca Bir Nesil Açl›ktan ve Bak›ms›zl›ktan Yok Oluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 90 Darwinizm'in Savunulmas› ‹nananlar ‹çin Önemli Bir Tehlikedir . . . . . . . . . . . . . . 91 Darwinizm = Materyalizm = Marxizm = Anarflizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92 Süslü Kelimelerle Anlafl›lmaz ve Derin Gösterilmeye Çal›fl›lan Marksist-Leninist Felsefenin ‹ddialar› Son Derece Basit ve S›radand›r . . . . . . . . . . 94 Korku ve Tehdit Üzerine Kurulu Komünist Devlet, Kendi Askerlerine Dahi ‹flkence Uyguluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95 Diyalektik Materyalizmin Sinsi Takti¤i: Bir Ad›m ‹leri, ‹ki Ad›m Geri . . . . . . . . . . 96 Terörü ve fiiddet Olaylar›n› Durdurman›n Yolu, Darwinist E¤itime Son Vermekten Geçer . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98 Darwinist E¤itim Bela Getirir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100 Darwinist Bilim Adamlar›n›n Irkç› Uygulamalar›n›n Hedefi Masum Afrika Halk›. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 101
Okul S›ralar›nda Gençleri Darwinist Yalanlarla E¤itenler, Oluflturduklar› Tehlikenin Fark›nda De¤iller . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 102 Güçsüzler Yok Edilmelidir Diyen Darwinizm, Dünyadaki Zulmün En Büyük Sorumlusudur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 104 Karfl›t Fikirleri Kavga, Zulüm ve Korku Yoluyla Susturmak ‹steyenler Tarih Boyunca Yenilgiye U¤ram›fllard›r . . . . . . . . . . . . . . . . . 106 Türk Milleti Balkanlar'dan Ortado¤u'ya, Adriyatik'ten Çin'e Nizam Getirmifl Olan Yegane Gücün fierefli Mirasç›s›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108
III. Bölüm: Çözüm Kuran Ahlak› Dünya Art›k Kavgalar›n, Adaletsizliklerin, Çat›flmalar›n Sona Ermesini ‹stiyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111 Bir Yanda Açl›k Bir Yanda ‹sraf . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112 Y›llarca Darwinist-Materyalist Felsefe ile Yönetilen Rus Milletinin Sonu Tüm Dünyaya ‹bret Olmal›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 114 Açl›k ve Sefaleti Ortadan Kald›rmak ‹çin Çözüm: Kuran Ahlak› . . . . . . . . . . . . . . . 115 Çeliflkiler Bar›fl ve Hoflgörü ile Giderilir, Kavga ve Bo¤uflma ile De¤il . . . . . . . . . . 116 Yeryüzündeki Zulmü Durdurmak ‹çin... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 117 Zulme Karfl› Duyars›z Olmak, Zulmedenlere Ortak Olmakt›r . . . . . . . . . . . . . . . . . 118 fieytan›n Bir Silah›: Romantizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 119 Cihan Hakimiyeti Türk'ün F›trat›nda Vard›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120 Harun Yahya'n›n Dünya Dillerine Çevrilen Eserleri Müslümanlar ‹çin Büyük Bir fievk Kayna¤› Oluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 122 21. Yüzy›l, Allah'a Yöneliflin Müjdesini Vermektedir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125
IV. Bölüm: Canl›lardaki ‹man Delilleri Koalan›n Üstün T›p Bilgisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127 Her Organ› Kusursuzca ‹nfla Eden Hücreler Birer Yarat›l›fl Mucizesidir . . . . . . . . . 128 Hücrelerinizin Sizi Düzgün Bir ‹nsan Haline Getirmelerini Sa¤layan Allah't›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 130 Parmaklar›n›z› ‹nfla Eden Hücreler, Allah'›n Emrine ‹taat Ederler . . . . . . . . . . . . . . 132 Vücudunuzdaki Kemiklerin Adeta Bir Sanat Eseri Gibi, ‹nce ‹nce Yontuldu¤unu Hiç Düflünmüfl müydünüz? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 133 Sinir Hücrelerini Koruyan Mikroskobik K›l›flar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 134 Allah'›n Varl›¤›n›n Delilleri Her Yerde . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 135 Proteinlerin Hayret Verici Sindirimi Yarat›l›fl Delillerinden Biridir . . . . . . . . . . . . . 136 1 Gram DNA Molekülü = 1 Trilyon CD Dolusu Bilgi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137 Böbrek Hücrelerinin Sahip Oldu¤u Bilgi ve fiuur Nereden Geliyor? . . . . . . . . . . . . 138 ‹nsan Vücudundaki Güvenlik Görevlileri: Mikroorganizmalar . . . . . . . . . . . . . . . . 140 Elektrik Sinyalleriyle Aç›l›p Kapanan Hücre Kap›lar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 141 Bilim, Yarat›l›fl›n Delillerini Keflfetmeye Devam Ederken, Tesadüf Teorisini Bir Kez Daha Yerle Bir Etti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 142 Suyu Zehirli Bir Maddeye Dönüfltüren Atom . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143
Yeryüzündeki Suyun Neden Hiç Tükenmedi¤ini Biliyor musunuz? . . . . . . . . . . . . 144 Su Bitkisi Vallisnerya Uzay Teknolojisi ile Boy Ölçüflüyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145 Deniz Salyangozunun Ola¤anüstü Zehir Üretme Tekni¤i. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146 Papa¤an Bal›klar›n› Ölümden Koruyan Uyku Tulumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 148 Do¤adaki Her Canl› Allah'›n Kusursuz Yarat›fl›n›n Delilidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149 70 Gram Yak›tla Kesintisiz 4000 km. Uçufl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 150 Allah Her Canl›ya ‹lhamla Yol Gösterir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 152 Kar›ncalardaki Mucizevi Asit Fabrikas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153 Kelebeklerden, Is›nan Bilgisayar Çiplerine Çözüm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154 Sinek Kula¤›ndaki Tasar›m ‹flitme Aletinde Devrim Yapacak. . . . . . . . . . . . . . . . . . 155
V. Bölüm: Maddenin Ard›ndaki S›r Beynin ‹çindeki Muhteflem S›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 157 Mal H›rs›na Kap›lan ‹nsanlar›n En Büyük Korkular›... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158 Dünyan›n En Zengin ‹nsan›, Asl›nda Dünyan›n En Fazla Mülküne De¤il, Sadece Bu Mülkün Beyninde Oluflan Görüntüsüne Sahiptir . . . . . . . . . . . . . 159 Beyinde Bir Görüntü Olan Fabrika, Yat ve Arsalar›n, Kendilerini Bofla Üzen Sahipleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160 ‹nsanl›k Art›k Büyük Gerçe¤i Anl›yor. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 162 Ev Mi Sizin ‹çinizde, Yoksa Siz Mi Evin ‹çindesiniz? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 164 Bir Stadyum Dolusu ‹nsan›n Her Biri Ayr› Bir Maç› ‹zler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 165 Beyninizdeki Derin Sessizli¤in ‹çinde Yüksek Sesli Bir Konseri Dinleyen Kimdir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 166 Gökyüzüne At›lan Havai Fiflekleri Asl›nda Beyninizin ‹çinde ‹zlersiniz . . . . . . . . . 168 Karanl›k Beynimizin ‹çinde Renkli Bir Dünyay› Seyrediyor Olmam›z, Ruhun Varl›¤›n›n Delilidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170 Materyalistlerin Gizledi¤i Ola¤anüstü Gerçek, 21. Yüzy›lda Ortaya Ç›kt› . . . . . . . 172 Ekfli Olan Limon De¤il, Beynimizde Alg›lad›¤›m›z Kopyas›d›r . . . . . . . . . . . . . . . . 173 Beyindeki Kopya Hayat›n Anlamazl›ktan Gelinmesi Mümkün De¤ildir . . . . . . . . 174 ‹nsan Ancak Beynindeki Yemekleri Yiyebilir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 175 fiimdiye Kadar Hiç Kimse Bir Gülün Asl›n› Görmedi, Hep Kopyas›n› Seyretti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 176 Dünya Tarihindeki Her Olay fiu Anda Gerçekleflmektedir! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177 Gemi ile Yolculuk Yapt›¤›n› Zanneden ‹nsan, Beynindeki Yolculu¤u Seyreder . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 178 Çok Büyük Bir Gerçe¤i Görmezlikten Gelmeyin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 180 Beynimizin D›fl›ndaki Dünyada Hiç Ses Yoktur. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181 Beyninizdeki Derin Sessizlikte, Bir Konferans› Dinleyen Ruhunuzdur . . . . . . . . . . 182 Araba Kullanan Kifli, Yolu Beynindeki Monitörden Takip Eder . . . . . . . . . . . . . . . . 183 Yoksa Siz Maddenin Asl›n› Gördü¤ünüzü mü San›yorsunuz?. . . . . . . . . . . . . . . . . 184 D›flar›da Maddenin Oldu¤unu ‹ddia Edenlerin Ellerindeki Tek Delil Hayalleridir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 185 Hayat›n›z Boyunca Beyninizin ‹çindeki Kitaplar› Okuyarak Yeni fieyler ö¤rendi¤inizi Biliyor musunuz?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 186
Girifl
G‹R‹fi Komünist mirasa sahip Rus hükümetinin, Çeçenistan'daki Müslümanlara yapt›¤› eziyetler, Mao'nun izinden gitmekte kararl› olan Çin hükümetinin bebek katliamlar›, Avrupa ülkelerinde Darwinist e¤itim alan gençlerin okullar›ndan birer suç makinesi olarak ç›kmalar›, dünya toplumlar›n› kaosa sürükleyen olaylar... Bu kitab›n kaleme al›nma amaçlar›ndan biri, gazetelerde gördü¤ünüz ya da haberlerde izledi¤iniz bu gibi toplumsal olaylar›n temel nedenini a盤a ç›karmak ve bunlara çözüm getirmektir. Kitapta verilen örneklerle tüm dünyada yaflanan Darwinizm kaynakl› komünist-faflist zulüm delillendirilmektedir. Kitab›n haz›rlanmas›ndaki amaçlardan bir di¤eri de, flimdiye kadar insanl›¤›n maruz kald›¤› zulmün kökeninin Darwinizm'in ö¤retileri oldu¤unu bir kere daha ortaya koymakt›r. Faflizmin ve komünizmin Darwinizm'le olan ba¤lant›s›, ›rkç›l›¤›n Darwinizm kökenli oldu¤u, komünist yönetimlerin politikalar›n›n Darwinizm'in iddialar› do¤rultusunda belirleniyor olmas› gibi gerçekler tarihi ve sosyal olaylar ›fl›¤›nda incelenmektedir. Darwinizm'in bilimsel yönden hiçbir geçerlili¤inin olmad›¤› son dönemdeki geliflmeler ›fl›¤›nda delillendirilmekte, ayr›ca bu köhne teorinin neden ayakta tutulmaya çal›fl›ld›¤› gerçe¤i de gözler önüne serilmektedir. Canl›lardaki iman delillerinin yer ald›¤› bölümde verilen çarp›c› örnekler ise yarat›l›fl gerçe¤ini ortaya koymakta, evrendeki herfleyi yaratan›n üstün güç sahibi Rabbimiz oldu¤unu bize hat›rlatmaktad›r. Son bölümde detaylar› verilen "büyük gerçek" ise, söz konusu ideolojileri besleyen di¤er bir kaynak olan materyalizmin iddialar›n› temelden çürütmekte ve dünyan›n maddeci felsefelerinin iddia etti¤inden tamamen farkl› bir yer oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Kitab› okuduktan sonra materyalizmin ve Darwinizm'in savunulmas›n›n ne kadar büyük bir tehlike oldu¤unu anlayacak, zulme karfl› duyarl› olmaman›n insanl›k aç›s›ndan önemini fark edeceksiniz.
11
Evrim Yan›lg›s›
BÜTÜN DÜNYA EVR‹M TEOR‹S‹N‹N ÇÖKÜfiÜNE fiAH‹T OLUYOR Bilim dünyas›n›n genetikten, paleontolojiden, elektron mikroskobundan, DNA'dan habersiz oldu¤u 1800'lerde ortaya at›lm›fl olan Darwin'in evrim teorisi, modern bilimin geliflimi ve ça¤dafl teknolojinin bilimsel araflt›rmalara uyarlanmas›yla ortaya ç›kan yeni bilimsel bulgularca yalanlanm›flt›r. Bugün art›k bir avuç inatç› evrim taraftar› bilim adam› d›fl›nda gerçekleri görmeyen ve evrim inanc›n›n y›k›l›fl›na flahit olmayan kimse kalmam›flt›r. B‹YOK‹MYA alan›nda, tek bir protein molekülünün bile tesadüfen oluflma ihtimalinin matematiksel olarak "s›f›r" oldu¤unu ortaya konmufltur. GENET‹K B‹L‹M‹, DNA'y› keflfetmifl ve her canl›n›n her hücresinin çekirde¤inde, o canl› ile ilgili son derece detayl› bilgilerin, flifrelenmifl olarak kay›tl› oldu¤unu bulmufltur. PALEONTOLOJ‹, canl›lar›n Prekambriyen Dönemi'nde aniden ortaya ç›kt›¤›n› ve canl› türleri aras›nda evrim teorisinin öngördü¤ü ara-geçifl formlar›n›n bulunmad›¤›n› göstermifltir. K‹MYA, Le Châtelier Kanunu ile evrim teorisinin ilkel dünyada meydana gelen organik maddeler iddias›n›n aksine, amino asitlerin sulu ortamlarda birleflemeyeceklerini kan›tlam›flt›r. JEOLOJ‹, dünyan›n hiçbir döneminde evrimcilerin canl›l›¤›n oluflumu için iddia etti¤i atmosfer flartlar›n›n var olmad›¤›n› tespit etmifltir. F‹Z‹K B‹L‹M‹, ilk dünya flartlar›nda ultraviyole ›fl›nlar›n›n, "fotodissosiyasyon" yoluyla meydana geldi¤i iddia edilen molekülleri parçalayaca¤›n› ispatlam›fl ve evrimin, ilk amino asitlerin atmosferdeki gazlardan olufltu¤u iddias›n› geçersiz k›lm›flt›r.
13
14
GERÇEKLER II
FOS‹L KAYITLARI EVR‹M TEOR‹S‹N‹ REDDED‹YOR Evrimciler 150 y›ld›r dünyan›n her yerinde görüfllerini destekleyecek fosiller aramaktad›rlar. Ancak bugüne kadar canl›lar›n uzun zaman içinde tesadüfen birbirlerinden türediklerini ve sürekli de¤ifltiklerini gösteren tek bir fosil dahi bulamam›fllard›r. Aksine bulunan her fosil, canl›lar›n aniden ortaya ç›kt›klar› yani yarat›ld›klar› ve türlerin de¤iflmedi¤i gerçe¤ini pekifltirmifltir. 400 milyon y›ll›k köpekbal›¤› fosili (New Scientist, 20 Ocak 1984), 400 milyon y›ll›k deniz y›ld›z› fosili (Giovanni Pinna, Histoire de la Vie Fossiles), 320 milyon y›ll›k hamam böce¤i fosili (National Geographic, Ocak 1981), 230 milyon y›ll›k akrep fosili (Nature, Mart 1985), 1 milyar 100 milyon y›ll›k solucan fosili (Ekim 1998), bu canl›lar›n milyonlarca y›ldan beri hiç de¤iflmedi¤ini ve bugünkü flekilleriyle ortaya ç›kt›klar›n› aç›kça ispatlayan fosillerdir. Charles Darwin de bu gerçe¤i farketmifl, teorisinin en büyük açmaz›n›n bu husus oldu¤unu kabul etmifltir: "E¤er gerçekten türler öbür türlerden yavafl geliflmelerle türemiflse, neden say›s›z ara geçifl formuna rastlam›yoruz? Say›s›z ara geçifl formu olmal›, fakat niçin yeryüzünün say›lamayacak kadar çok katman›nda gömülü olarak bulam›yoruz? Niçin her jeolojik yap› ve her tabaka böyle ba¤lant›larla dolu de¤il? Jeoloji iyi derecelendirilmifl bir süreç ortaya ç›karmamaktad›r ve belki de bu benim teorime karfl› ileri sürülecek en büyük itiraz olacakt›r." (Charles Darwin, The Origin of Species by Means of Natural Selection, sf.134, Senate Press, 1995) Bilimsel bulgular, canl›lar›n de¤iflmedi¤ini ve aniden ortaya ç›kt›klar›n› gösterirken, ateflli evrimci paleontologlar›n akla ve bilime yüz çevirerek hala evrim propagandas› yapmalar› son derece flafl›rt›c›d›r. Bu, evrimcilerin bilimsellikle ilgisi olmayan bir saplant› içinde oldu¤unun aç›k göstergesidir.
3
1
4
2
Hamam böce¤i (3) ve 320 milyon y›ll›k fosili (4) (National Geographic, Ocak 1981) 400 milyon y›ll›k köpekbal›¤› fosili (yanda) (New Scientist, 20 Ocak 1984)
Nature dergisi, BBC ve CNN gibi dünyaca ünlü bas›n kurulufllar›nda geçti¤imiz günlerde yay›nlanan bir habere göre, Çin'de 150 milyon y›ll›k semender fosillerine rastland›. (2) Semenderleri bulan Amerikan Do¤a Tarihi Müzesi araflt›rmac›lar› Shubin ve Ke-Qin Gao, bu fosillerin, günümüz semenderleri (2) ile ayn› özelliklere sahip olduklar›n› ve de¤iflikli¤e u¤ramad›klar›n› flöyle belirttiler: "‹ster evinizin yak›n›ndaki ormanda bir kayan›n alt›ndaki bir semendere, ister Çin'de 150 milyon y›ll›k bir semendere bak›n, her ikisinin de ayn› oldu¤unu göreceksiniz. Asl›nda büyük ölçüde benzerler. Bilek kemikleri, kafataslar›n›n flekli, küçük detaylar›n hepsi ayn›". (http://www.cnn. com/2001/TECH/science/03/28/ salamander.reut/index.html) Milyonlarca y›ld›r hiçbir de¤iflim göstermeden günümüze gelen bu canl›lar evrim teorisinin geçersizli¤ini ortaya koyan delillerden sadece birkaç›d›r.
16
GERÇEKLER II
B‹G BANG YARATILIfiIN B‹R DEL‹L‹ OLMAYA DEVAM ED‹YOR 1920'li y›llardan itibaren evrenin yap›s› hakk›nda elde edilen bilgiler, evrenin belirli bir zaman önce bir "Büyük Patlama" (Big Bang) ile yoktan var hale geldi¤ini ispatlam›flt›r. Yani evren sonsuz de¤ildir, Allah taraf›ndan yoktan yarat›lm›flt›r. Bu geliflmelerle birlikte günümüze kadar evrenin yoktan yarat›l›fl›n› ispatlayan daha pek çok bulgu elde edilmifltir. Bu bulgulara yeni bir halka daha eklendi. Geçti¤imiz günlerde bas›nda, Kuzey Kutbunda araflt›rmalar yapan 35 bilim adam›n›n evrenin oluflumuyla ilgili çok önemli bir sonuca vard›klar› haber verildi. Kendilerine Boomerang grubu ad›n› veren ‹ngiliz, Kanadal›, ‹talyan ve ABD'li uzmanlar, evrenin 14 milyar y›l önce bir insan yumru¤u kadar küçük bir gaz bulutu oldu¤unu aç›klad›lar. Yap›lan bu aç›klamalara göre gazlar›n sürekli hareketi yüzünden zil sesini and›ran bir ses dalgas› meydana geliyordu. Ses dalgalar› patlamalara neden oldu. Evren genifllemeye bafllad›kça bu ses dalgalar› yay›lmaya devam etti. Ekibin bafl›ndaki California Ünivesitesi'nden John Ruhr'un yapt›¤› aç›klamaya göre ilk kez tespit edilen bu ses dalgalar›, Büyük Patlama'n›n (Big Bang) ateflleyicisiydi. Evreni araflt›ran tüm bilim adamlar› hep tek bir gerçekle karfl› karfl›ya kald›lar: Evren Allah taraf›ndan yokluktan yarat›lm›fl ve ilk varolufl an›ndan itibaren kusursuzca düzenlenmifltir. Nitekim 21. yüzy›l bunun gibi, evrenin daha birçok s›rr›n›n ortaya ç›kt›¤› bir yüzy›l olmaya devam edecektir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
KAMBR‹YEN DEVR‹NDE ORTAYA ÇIKAN D‹KENL‹ CANLILAR, EVR‹M TEOR‹S‹N‹ GEÇERS‹Z KILIYOR Bugün bilinen hayvan filumlar›n›n (vücut planlar›na göre hayvanlar›n s›n›fland›r›lmas›) tamam›na yak›n›, yafl› 500-550 milyon y›l olarak hesaplanan Kambriyen devirde ortaya ç›km›flt›r. Kambriyen devrinde bulunan fosillerden biri Hallucigenia isimli bir canl›ya aittir. Bu ve bunun gibi birçok Kambriyen canl›s›n›n fosilinde sald›r›lara karfl› korunma sa¤layan dikenler ya da sert kabuklar yer al›r. Hallucigenia ve di¤er Kambriyen canl›lar› hakk›nda evrimcilerin kesinlikle aç›klayamad›klar› sorular vard›r: 1. Hiçbir avc› canl›n›n olmad›¤› bu devirde, bu hayvanlar nas›l olup da, muhtemel bir avc› olabilece¤ini düflünerek savunma sistemleri ile birlikte oluflmufllard›r? Evrimciler, savunma mekanizmalar›n›n, zaman içinde, canl› korunmaya ihtiyaç duydukça, do¤al seleksiyon ile olufltu¤unu iddia ederler. Ancak bu dikenler, canl›n›n henüz bir ihtiyaç duymas›na vakit kalmadan, ilk ortaya ç›k›fl› ile birlikte var olmufllard›r. 2. Bu kadar çok kompleks canl›n›n, hiçbir ataya sahip olmadan, aniden fosil kay›tlar›nda belirmesi evrimcileri kesinlikle yalanlar. Bu, canl›lar›n ilkelden komplekse evrimleflmediklerini, Allah'›n "Ol" emriyle yarat›ld›klar›n› gösteren aç›k bir delildir.
17
18
GERÇEKLER II
EVR‹MC‹LER, KAYALARA RASTGELE ÇARPAN DALGALARIN SARAYLAR ‹NfiA EDECEKLER‹NE ‹NANACAK KADAR BÜYÜLENM‹fiLERD‹R Büyük bir mant›k çöküntüsü içindeki evrimcilerin iddias›na göre; bilinçsiz, kör, ak›ls›z, bilgisi ve iradesi olmayan atomlar, tesadüfler sonucunda biraraya gelmifllerdir. Ve tesadüfler birbirini izlemifl, bu fluursuz atomlar, milyarlarca y›l sonra kendi kendilerini elektron mikroskobu ile inceleyen atom mühendislerini, biyoloji profesörlerini, beyin cerrahlar›n›, avukatlar›, üniversite ö¤rencilerini, genetik mühendislerini oluflturmufllard›r. Ve bu fluursuz atomlar bu süreç içinde de son derece bilinçli ve planl› çal›flm›fllard›r. Sanki ileride ne meydana getireceklerini biliyorlarm›fl gibi, tespit ettikleri hatalar› elemifller, yerine do¤rular› gelene kadar sab›rla milyonlarca y›l birbirlerinden ayr›lmadan, her türlü koflula daya-
Evrim Yan›lg›s›
narak beklemifllerdir. Üstelik bu arada deneme yan›lmalar yapm›fllar, adeta bir kimya, fizik veya biyoloji profesörü gibi son derece zekice yöntemler izlemifllerdir. Örne¤in, göz oluflmadan önce, sanki gözün oluflaca¤›n› biliyorlarm›fl gibi, kafatas›nda simetrik ve gözün yap›s›na en uygun büyüklük ve derinlikte göz çukurlar›n› açmay› ihmal etmemifllerdir. Evrimcilere göre fluursuz atomlar ve tesadüfen geliflen do¤a olaylar› o kadar ak›ll›, o kadar uyumlu, o kadar planl› ve disiplinlidir ki, tüm insanlar›n akl›n›n biraraya gelip yapamayacaklar›n› onlar yavafl yavafl yapm›fllard›r. Oysa fluuru, akl› ve iradesi olmayan atomlar›n, tesadüfler sonucunda ak›l, fluur ve irade sahibi insanlar› kendi kendilerine oluflturamayacaklar› çok aç›kt›r. Evrimcilerin bu iddialar›, bir kayal›¤a çarpan dalgalar›n tesadüfen mimari flaheserler, saraylar oluflturmalar›na inanmaya benzer. Evrimciler, dalgalar›n tesadüfen saraylar, konaklar infla edeceklerine inanacak kadar, evrim teorisinin hipnozu alt›ndad›rlar.
19
20
GERÇEKLER II
B‹R YERDE B‹R TASARIM VARSA, ONU MEYDANA GET‹REN B‹R AKIL DA VARDIR Arkeologlar, kaz›lar s›ras›nda yerin alt›ndan süs eflyalar›, çanak ve çömlekler, hatta çok az flekillendirilmifl bir tahta dahi bulduklar›nda, hemen burada eski bir medeniyetin, ak›l, beceri ve bilinç sahibi insanlar›n yaflad›klar›n› anlarlar. Ancak nedense baz› paleontologlar, yerin alt›nda çanak ve çömleklerle karfl›laflt›r›lamayacak kadar kompleks tasar›m ve özelliklere sahip 100 mercekli gözleri olan trilobitleri, salyangozlar›, denizy›ld›zlar›n› bulduklar›nda, bunlar›n burada tesadüfen ve kendili¤inden olufltu¤unu öne sürebilmektedirler.
Evrim Yan›lg›s›
Bu, evrim teorisinin en büyük çeliflkilerinden biridir. Günümüzden 550 milyon y›l önce Kambriyen Devri olarak adland›r›lan dönemde, ilk canl›lardan olan trilobitler, salyangozlar, denizy›ld›zlar› gibi yumuflakçalar dünyada aniden belirdiler. Cans›z dünyay› bir anda canland›ran, nefes alan, gören, kusursuz sistemlerle beslenen,
birbirinden
farkl› taktiklerle avlanan canl›lar› dünyaya yerlefltiren güç neydi? Bu gücün sahibi sonsuz ilim ve ak›l sahibi olan Rabbimiz'dir.
21
22
GERÇEKLER II
TÜRK M‹LLET‹ DARWIN‹ZM'‹N TUZA⁄INI BOZMUfiTUR Afla¤›da en soldaki resimde gördü¤ünüz gibi, bir parça demiri, plasti¤i, bak›r› bir çölün ortas›na b›rak›p gitseniz. Belli aral›klarla da buraya gelip baksan›z. Bunlar›n bir bisiklete, son model bir otomobile ya da bir t›ra dönüfltü¤ünü görmeniz mümkün olur muydu? Do¤rusu ak›lc› olan demirin paslanmas›, plasti¤in deforme olmas›, bak›r›n da oksitlenmesi de¤il midir? Buna Darwinistler'in verdi¤i cevap ise sizin verdi¤iniz cevab›n tam tersidir. Yani Darwinistler da¤›n›k, düzensiz, cans›z maddelerin zaman içinde tesadüflerin yard›m›yla düzenli, canl› ve kompleks varl›klara dönüflebileceklerini iddia ederler. Evrimcilerin bu iddias› flu anlama gelmektedir: 1 numaral› resimdeki malzemeler zaman içinde tesadüfen bir bisiklet, sonra yine fluursuz rastlant›larla bir otomobil, daha sonra tamamen bafl›bofl süreçlerle kamyonet ve en sonunda da bir t›r haline gelebilir. Türk Milleti keskin zekas›yla ve üstün feraseti ile birçok dünya milletinin düfltü¤ü tuza¤a düflmemifl, Darwinizm'in bu gibi safsatalar›na aldanmam›flt›r. Darwinizm'in ne kadar mant›ks›z ve bilim d›fl› bir görüfl oldu¤unu anlam›fl yegane millettir. Büyük Türk Milleti bu tuza¤› bozup dünyay› Darwinizm safsatas›ndan kurtaracak manevi güce sahiptir.
EVR‹MC‹LER‹N KÖR TESADÜFLER‹ BUNLARI YAPAMAZ
1
2
3
4
Evrim Yan›lg›s›
23
DARWIN‹STLER'‹N "DEMAGOJ‹" VE "ÇARPITMALARLA" DOLU PROPAGANDALARINA ARTIK K‹MSE KANMIYOR Son günlerde Genom Projesinin gündeme gelmesini çarp›tarak kullanan birtak›m evrimci çevreler, Darwinizm propagandas›na bafllad›lar. ‹nsan›n maymunla olan genetik benzerli¤ini, insan›n maymundan evrimleflti¤ine delil olarak göstermeye çal›flan söz konusu çevreler yanl›fl bilgilerle halk› yan›ltmaya çal›flmaktad›rlar. Oysa bahsedilen bu benzerlik hayalidir ve evrime delil olamaz, çünkü; 1. Maymunun genetik yap›s› henüz incelenmemifltir ve dolay›s›yla insan genomu ile karfl›laflt›r›lmas› söz konusu de¤ildir. 2. E¤er maymun ile insan›n genetik yap›s›n›n % 99 benzer oldu¤u kan›tlansa bile bu, insan›n maymunla ortak bir atadan evrimleflti¤ine delil olamaz. Çünkü, ‹NSANIN GEN SAYISI ‹LE MISIRIN GEN SAYISI TIPATIP AYNIDIR. E¤er evrimcilerin iddialar› do¤ru olsayd›, m›s›r, insan›n maymundan daha yak›n bir akrabas› olurdu. ‹nsan bedeninin di¤er canl›larla moleküler benzerlikleri olmas› son derece do¤ald›r. Çünkü tüm canl›lar ayn› moleküllerden oluflmakta, ayn› suyu ve atmosferi kullanmakta, ayn› moleküllerden oluflan besinleri tüketmektedir. Elbette ki metabolizmalar› ve dolay›s›yla genetik yap›lar› birbirine benzeyecektir. Ancak bu, onlar›n ortak bir atadan evrimlefltiklerinin veya "do¤an›n tesadüfen bu parçalar› biraraya getirerek farkl› canl›lar oluflturdu¤unun" bir delili de¤ildir. Asl›nda canl›lardaki bu "ortak malzeme", evrimin de¤il "ortak tasar›m›n", yani canl›lar›n hepsinin ayn› plan üzerine tek bir Yarat›c› taraf›ndan yarat›lm›fl olduklar›n›n delillerinden biridir. Evrim teorisi, bugüne kadar demagoji ve çarp›tmalarla ayakta kald›. Ancak bugün do¤ru ve ispatl› bilgiler her insana çok k›sa zamanda ulaflabilmektedir. Ve bu sayede insanlar tarafl› ve bir amaca yönelik propagandalarla, çarp›tma ve demagojilerle aldat›lamamaktad›r. Bu Darwinizm'in sonunu getiren geliflmelerdendir.
24
GERÇEKLER II
EVR‹MC‹LER, RÜZGARLARIN B‹R TAfi KÜTLES‹N‹, TESADÜFEN B‹R SANAT ESER‹NE DÖNÜfiTÜREB‹LECE⁄‹NE ‹NANACAK KADAR KAVRAYIfiTAN YOKSUNDURLAR Evrimciler, günümüzden 5 milyar y›l önce baz› atomlar›n tesadüfen biraraya gelerek kusursuz bir plan yapt›klar›na inan›rlar. Evrimcilerin bu hayali senaryolar›na göre, cans›z ve fluursuz atomlar bu buluflmalar›nda bir canl› hücresi meydana getirmeye karar vermifllerdir. Ve demifllerdir ki: "Biz rastgele birbirimizin çevresinde dolaflal›m. Bu arada rüzgar, f›rt›na, flimflekler, ultraviyole ›fl›nlar›, depremler bizi rastgele birbirimize ba¤lar. Biz de bu flekilde ileride canl› için gerekli olacak proteinleri üreten fabrikalar›, canl›y› oluflturmak için gereken tüm bilgilerin birarada tutuldu¤u bilgi bankas›n›, proteinlerin sakland›¤› depoyu, canl›n›n yaflamas› için gereken enerjiyi sa¤layacak olan enerji santralini, gereksiz maddeleri yok edecek olan sindirim enzimlerini üretiriz. Ayr›ca protein üretimi için gereken tafl›ma, kopyalama araçlar›n›, hücrenin girifl ç›k›fl›n› kontrol eden hücre kap›lar›n›, hücrenin içindeki tüm malzeme ve yap›lar›n birbirinden ayr›lmalar›n› engelleyen hücre zar›n› ve daha canl› hücresinin ifle yaramas› için gereken ne varsa hepsini eksiksizce infla edip flekillendiririz. Böylece tesadüfen bir fabrikadan daha kusursuz özelliklere sahip bir hücre meydana getiririz. Hatta sonra da bunlar› yüz trilyonlarca üretip kendimizi inceleyecek atom profesörlerini olufltururuz." ‹flte evrimcilerin tesadüfen varolufl iddialar›n›n özü budur. Onlar›n bu iddialar›, Taksim Meydan›'nda duran bir tafl kütlesinin rüzgarlar›n etkisiyle zaman içinde kusursuz bir sanat eserine dönüfltü¤üne, rüzgarlar›n bir heykeltrafl gibi sanat eseri meydana getirdiklerine inanmaktan çok daha mant›k d›fl› ve ak›ls›zcad›r. Tesadüfler ve bilinçsiz do¤a olaylar› sanat eserleri, kusursuz tasar›ma sahip yap›lar meydana getiremezler. Bunlar için akla, bilince ve bilgiye ihtiyaç vard›r. Darwinizm bu nedenle, 20. yüzy›lda canl›larda bulunan son derece kompleks yap›lar›n ve tasar›m›n keflfedilmesi ile çökmüfltür.
1
3
2
4
26
GERÇEKLER II
B‹R EVR‹MC‹ SAHTE DEL‹L OLUfiTURURKEN... Evrimciler bilimin yalanlad›¤› teorilerini insanlar aras›nda yayg›nlaflt›rmak için bofl durmaz, sürekli sahte deliller üretirler. Yandaki resimler, evrimcilerin içine düfltükleri büyük hezimeti tüm aç›kl›¤›yla gözler önüne sermektedir. Çünkü ellerinde teorilerini savunabilecekleri hiçbir delil olmad›¤› için, evrimciler bizzat kendi elleriyle sahte delil üretmektedirler. Önce metal parças›ndan hayali bir iskelet oluflturmakta, daha sonra bunun üzerine hamurdan hayali bir vücut koymakta, var oldu¤una inand›klar› hayali tüylerle bütün vücudu kaplamakta, daha sonra da silikonla renk vermektedirler. Evrimci bilim adamlar›n›n hayalgücüyle do¤ru orant›l› olarak geliflen bu bilim dal›na ilginç bir de isim vermifllerdir: Rekonstrüksiyon, yani "yeniden infla!" Ancak evrimciler bu sahte delilleri üretirken ne bilimsel bir veriden faydalan›rlar, ne bir delilden, ne de bir deneyden... Ellerindeki tek kaynaklar› s›n›rs›z hayalgüçleridir. Örne¤in bu rekonstrüksiyonu yaparken; 1. Ellerinde bir difl parças› ya da bir çene parças›ndan baflka bir delil yoktur. 2. Bu kemik parças›ndan yola ç›karak bir iskelet, vücut flekli, yüz, yüze vahfli bir ifade, efller ve çocuklar, daha sonra da sosyal bir hayat tablosu ortaya ç›kar›rlar. 3. Topra¤›n alt›nda k›sa sürede eriyen kas, ya¤, k›k›rdak gibi yumuflak dokular› tamamen hayali olarak canland›r›rlar. Bu gerçe¤i dünyaca ünlü bilim adamlar› da itiraf etmektedirler. Harvard Üniversitesi'nden Earnst A. Hooten'›n flu sözleri "yeniden infla" sahtekarl›¤›n› aç›kça gözler önüne sermektedir: Yumuflak k›s›mlar›n tekrar inflas› çok riskli bir giriflimdir. Dudaklar, gözler, kulaklar ve burun gibi organlar›n altlar›ndaki kemikle hiçbir ba¤lant›lar› yoktur. Örne¤in bir Neandertal kafatas›n› ayn› yorumla bir maymuna veya bir filozofa benzetebilirsiniz. Eski insanlar›n kal›nt›lar›na dayanarak yap›lan canland›rmalar hemen hiçbir bilimsel de¤ere sahip de¤illerdir ve toplumu yönlendirmek amac›yla kullan›-
Evrim Yan›lg›s›
l›rlar... Bu sebeple rekonstrüksiyonlara fazla güvenilmemelidir. (Earnst A. Hooten, Up From The Ape, New York: McMillan, 1931, s. 332.) Hooten'›n söyledi¤i gibi, ne evrime ne de evrimcilerin sahte delillerine güvenmek mümkün de¤ildir. Çünkü bugüne kadar ne bilimsel çal›flmalar ne de arkeolojik araflt›rmalar bir sonuç vermemifl, evrimcilerin bekledikleri deliller bir türlü bulunamam›flt›r. Bu yüzden evrimciler bu sahte delillerle, çaresizce teorilerinin yaflam süresini uzatmaya çal›flmaktad›rlar. Ancak bu, evrim teorisinin son nefesleridir.
Evrimcilerin hayal güçleri ile ortaya ç›kan hayali yar› maymun - yar› insan rekonstrüksiyonlar›n nas›l oluflturuldu¤unu anlatan bir dergi yaz›s›.
27
28
GERÇEKLER II
EVR‹MC‹LER, TEK B‹R ÜZÜM TANES‹ B‹LE MEYDANA GET‹REMEZLER! Tesadüfleri, cans›z maddeleri ve fluursuz atomlar› yaratma gücüne sahip varl›klar zannetmek çok büyük bir yan›lg›d›r. Ancak Darwinistler cans›z maddeleri ak›l ve irade sahibi, karar alabilen ve bu kararlar› uygulayabilen varl›klar olarak düflünür, tesadüflerin herfleyi yaratabilece¤ine inan›rlar. Gülü, portakal›, elmay›, çile¤i, muzu,
karpuzu,
maydanozu, k›sacas› var olan herfleyi canl› cans›z tüm varl›klar› tesadüflerin oluflturabilece¤ine inan›rlar. Madem evrimciler herfleyin tesadüfle olufltu¤una inan›yorlar, o zaman tad›yla, kokusuyla, sulu yap›s›yla, flekliyle, bir daldaki kusursuz güzelli¤iyle TEK B‹R ÜZÜM TANES‹N‹ meydana getirsinler! Dünyan›n en ünlü bilim adamlar›n› -hatta geçmiflte yaflam›fl tüm bilim adamlar›n›- biraraya toplas›nlar, dünyan›n en geliflmifl ve en yeni teknoloji ile donat›lm›fl laboratuvarlar›n› kullans›nlar, ileri teknolojinin olabilecek tüm imkanlar›n› bunun için seferber etsinler ve bu ifl için y›llarca çaba sarf etsinler… Ne yaparlarsa yaps›nlar, de¤il tek bir üzüm tanesini, üzümü oluflturan tek bir hücreyi dahi oluflturmalar› mümkün de¤ildir. ‹flte bu gerçek evrimcilerin görmezden geldikleri en önemli noktalardan biridir. Herfleyi yoktan yaratan Alemlerin Rabbi olan Allah't›r.
Evrim Yan›lg›s›
HER CANLI, EVR‹MC‹LER‹N ‹Ç‹NE DÜfiTÜKLER‹ ÇIKMAZI ORTAYA KOYUYOR Darwinizm savunucular›, her canl›n›n hayatta kalmak ve kendi ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için savaflmak zorunda oldu¤una, yoksa "elenerek yok olaca¤›na" inan›rlar. Buna karfl›l›k, canl›lar›n niçin fedakarl›k yapt›klar› ve baflkalar›na fayda sa¤lad›klar› konusunu asla aç›klayamazlar. Örne¤in iflçi ar›lar do¤umlar›ndan sonraki ilk 3 gün boyunca "kovan temizleyicisi" olarak görev yaparlar. 3. günden sonra bir hafta boyunca kafalar›nda bir çift "dad›" bezi geliflir ve genç larvalar için besin salg›lamaya bafllarlar. 10. günden itibaren kar›nlar›nda "mum üreten" bezler geliflir ve petek yap›m onar›m ifline bafllarlar, onlar art›k birer "inflaat iflçisi"dirler. 20. günde mum bezleri fonksiyonlar›n› yitirir ve yerlerine i¤ne bezleri geliflir. Ar›lar bundan sonra zehir üretmeye bafllar çünkü yeni görevleri "kovan bekçili¤i"dir. Yaflamlar›n›n son günlerini ise "çiçek özü toplay›c›s›" olarak geçirirler. Aç›kça görülmektedir ki, bu say›lan özelliklerin hiçbiri ar›n›n kendi ç›kar›na yönelik de¤ildir. Her biri bir özveri, yard›mlaflma, fedakarl›k örne¤idir. Hayatlar› boyunca türlü fedakarl›klarda bulunabilmeleri için vücutlar›nda gerçekleflen de¤iflimler ise, kendi iradeleri ve istemleri d›fl›nda meydana gelir. Üstelik bu ola¤anüstü ifllemlerin tamam›n› yeryüzünde var olan ilk ar›dan bu yana yaflam›fl tüm ar›lar ayn› kusursuzlukla yerine getirmifltir. fiüphe yok ki, onlar› var eden sonsuz kudret sahibi Allah, ar›lara her gün yapacaklar› iflleri vahyetmekte; bize de bu mucizeleri göstererek Kendi sanat›n›n büyüklü¤ünü ve inceli¤ini takdir etme imkan› tan›maktad›r.
29
30
GERÇEKLER II
DARWIN‹STLER, fiUURSUZ ATOMLARIN CANSIZ DÜNYAYI TESADÜFEN CANLANDIRDI⁄INI ‹DD‹A EDERLER Darwinistler, her türlü elveriflsiz koflulun bulundu¤u bir ortamda, amonyak, karbon, azot, fosfor gibi cans›z ve fluursuz atomlar›n tesadüfler sonucu biraraya geldiklerini ve sonra ortak bir karar ald›klar›n› iddia ederler. Onlara göre atomlar ald›klar› bu karar› eksiksizce uygulam›fllar ve bu cans›z dünyan›n üzerinde tesadüfen a¤açlar›, çimenleri, kar›ncalar›, papa¤anlar›, salyangozlar›, elmalar›, dutlar›, hurmalar›, ku¤ular›, atmacalar›, yunuslar›, mercanlar›, yosunlar›, ar›lar›, atlar›, tavflanlar›, ›hlamur a¤açlar›n›, gülleri, yaseminleri, papatyalar›, uçak mühendislerini, beyin cerrahlar›n›, genetik mühendislerini, kendilerini oluflturan atomlar› inceleyen atom profesörlerini meydana getirmifllerdir. Darwinistler, bu ak›lalmaz iddialar›n› a¤›r ve a¤dal› bir üslupla, bolca Latince kelimeler kullanarak anlat›rlar. Bu flekilde, iddialar›ndaki mant›k çöküntüsünü gizlemeye çal›fl›rlar. Onlar›n durumundan habersiz olanlar da, bu t›ls›ml› üsluptan etkilenip, "bunlar ne kadar bilgili, üstün insanlar" diyerek, her dediklerini kay›ts›z flarts›z kabul ederler. Oysa Darwinizm'e inanmak, mant›¤›n, düflünme yetene¤inin, akl›n ve kavray›fl›n tamamen felç olmas› demektir. Normal bir insan "tafllar tesadüfen dizilip, bir gökdeleni tüm tesisat› ile birlikte infla etti" diyebilir mi? Elbette diyemez. Darwinistler ise, bundan daha da inan›lmaz olan bir iddiada bulunmakta; fluursuz atomlar›n dizilip canland›klar›n› ve canl› varl›klar› oluflturduklar›n› söylemektedirler.. Türk Milleti, akl› ve basireti ile Darwinizm'in safsatalar›na hiçbir zaman inanmad›. Bu felsefenin ak›ls›zl›¤›n› tüm dünyaya aç›klayarak, dünya insanlar›n› da bu gaflet uykusundan uyand›rma misyonunu üstlendi.
32
GERÇEKLER II
DARWIN‹ST BÜYÜNÜN ETK‹S‹ ALTINDA KALANLAR, NORMAL B‹R fiUURLA DÜfiÜNEMEZLER Evrimciler, do¤ada bulunan 200'ün üzerindeki amino asit çeflidinden, proteinleri oluflturacak 20 tanesinin, belli say›larda ve belli bir dizilimle biraraya gelmelerini ve proteinleri oluflturmalar›n› KÖR TESADÜF'lere ba¤larlar. Oysa bu, mümkün de¤ildir. Örne¤in, 400 amino asitli bir proteini oluflturan amino asitlerin istenilen s›rada dizilme ihtimalleri 10520'de bir ihtimaldir. Bu, 1 say›s›n›n yan›na 520 tane s›f›r kondu¤unda oluflacak olan say›da bir ihtimal demektir. (1 milyar say›s›n›n yan›nda sadece 9 s›f›r oldu¤unu düflünürsek, bu say›n›n büyüklü¤ü hakk›nda bir fikir edinebiliriz). Böyle bir tesadüfün gerçekleflmesi aç›kça görüldü¤ü gibi imkans›zd›r. Üstelik burada bahsedilen orta büyüklükte tek bir proteindir. ‹nsan vücudunda binlerce protein türü vard›r ve baz›lar› binlerce amino asitten oluflur. Proteinlerin tesadüfen meydana gelemeyece¤i gerçe¤i, en koyu evrimciler taraf›ndan bile itiraf edilmektedir. Evrimci jeolog William Stokes ise bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: "E¤er milyarlarca y›l boyunca, milyarlarca gezegenin yüzeyi gerekli amino asitleri içeren sulu bir konsantre tabakayla dolu olsayd› bile yine (protein) oluflamazd›." (W. R. Bird, The Origin of Species Revisited, Nashville, Thomas Nelson Co., 1991, s. 305) Proteinlerin tesadüfen oluflamayacaklar›, ak›l, bilinç ve güç sahibi bir Yarat›c› taraf›ndan var edildikleri kesin bir gerçektir.
Evrim Yan›lg›s›
Ancak as›l önemli olan, evrimcilerin bu gerçe¤i görememeleridir. Evrimciler proteinlerin tesadüfen olufltu¤unu iddia etmekle, masaya dökülen mürekkebin tesadüfen bir sayfa dolusu anlaml› bir makale ortaya ç›kard›¤›n› kabul etmekten daha da saçma bir iddiaya inanmaktad›rlar. Bu, abart›l› bir ak›ls›zl›k ve mant›ks›zl›k örne¤idir. Bunu söyleyen bir insana kimse güvenemez veya böyle muhakeme yetene¤i olmayan bir insana hiçbir sorumluluk verilemez. Türk Milleti Darwinist safsatalar› ilim ve ak›l yolu ile susturmufltur. Bundan böyle Darwinizm'in insanl›¤› büyülemesine ve ak›llar› devre d›fl› b›rakmas›na izin vermeyecektir.
33
34
GERÇEKLER II
DARWIN‹STLER'‹N MANTIK ÇÖKÜNTÜLER‹, ‹NSANLI⁄A ‹BRET OLMALIDIR Darwinistler, canl›l›¤›n yap›tafl› olan proteinlerin, baz› atomlar›n tesadüfen birleflmeleri ile meydana geldiklerini iddia ederler. Darwinizm'in ne kadar inan›lmas› imkans›z, ak›l ve mant›k d›fl› bir iddia oldu¤unu anlamak için, proteinler hakk›nda verilecek k›sa bir bilgi yeterli olacakt›r. Bilim adamlar› 500 amino asitten oluflan bir proteinin (binlerce amino asitten oluflan proteinler de mevcuttur) tesadüfen oluflma ihtimalini hesaplam›fllar ve flöyle bir sonuca varm›fllard›r: 1. Amino asitlerin ifle yarar proteini oluflturabilmek için uygun dizilme ihtimali: 10650de 1 ihtimal 2. Amino asitlerin sol-elli olma ihtimali (amino asitler do¤ada hem
10950 = 100.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000
Evrim Yan›lg›s›
sa¤-elli hem sol-elli olarak bulunurlar. Ancak canl› yap›s›ndaki proteinler sadece sol-elli amino asitlerden oluflurlar.) 10150de 1 ihtimal 3. Amino asitlerin aralar›nda "peptid ba¤›" ile ba¤lanmalar› ihtimali: 10150de 1 ihtimal Toplam ‹htimal: 10950de 1 ihtimal 10950, 1 rakam›n›n yan›na 950 s›f›r›n gelmesiyle oluflacak astronomik bir say›d›r. (Bu da imkans›z bir ihtimal demektir.) Bu say›n›n büyüklü¤ünü anlayabilmek için flu örnekler üzerinde düflünebilirsiniz: b 1 milyar say›s›n› yazmak için 1 rakam›n›n yan›na sadece 9 s›f›r eklenir. Söz konusu say› içinse 950 s›f›r gerekmektedir. b 1 milyar say›s› için 1 rakam›n›n yan›na 9 s›f›r yaz›l›r. Ancak, ortaya 1 milyar boncuk att›¤›n›zda, bu say›n›n yaz›ld›¤›ndan çok daha fazla bir miktar› ifade etti¤i görülecektir. 10950 say›s›, 950 s›f›rla yaz›l›r, ancak bu kadar miktarda boncuk tarif edilemeyecek kadar çoktur. b Evrendeki tüm atomlar›n çevresinde dönen elektronlar›n say›s› bile sadece 1075tir. Bu kadar büyük bir say› ile ifade edilen ihtimalin içinden tek bir ihtimalin gerçekleflmesinin ve proteinlerin tesadüfen oluflmas›n›n kesinlikle imkans›z oldu¤u aç›kça görülmektedir. (Nitekim matematikte 1050 ihtimalin ötesi olanaks›z olarak kabul edilmektedir.) Ancak, evrimciler gerçekleflmesi kesinlikle imkans›z olan ihtimallere, büyük bir ba¤nazl›kla, inatla ve tutuculukla inan›rlar. Koyu Darwinistler'in ba¤nazl›klar›ndan vazgeçmeleri olas› görülmemektedir. Ancak, Darwinizm'in mant›ks›zl›klar› gözler önüne serildi¤inde, bu insanlar toplum içindeki güvenilirliklerini kaybedecekler ve yapt›klar› sahtekarl›klar ortaya ç›kacakt›r. Bu nedenle ak›l, basiret ve sa¤duyu sahibi Türk Milleti'nin misyonu son derece önemlidir. Milletimiz, dünyaya Darwinizm'in mant›k hezimetini ilan edecek ve insanl›¤› bu ba¤nazl›ktan kurtaracakt›r.
35
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
KOMÜN‹ZM YIKILDI D‹YENLER, D‹KKAT! KOMÜN‹ZM NADASTA! Komünizmin y›k›ld›¤›n› zannedenler büyük bir yan›lg› içindeler. Çünkü, komünistler Lenin'in "Bir ‹leri ‹ki Geri" takti¤ini uyguluyorlar. Marksist Leninist felsefe toplumlar›n tarihi geliflmelerini üç aflamada s›n›fland›r›r: Feodalizm, kapitalizm ve son olarak da komünizm. Bugün Rusya'daki komünistler, Çarl›k döneminden sonra komünizme geçiflte acele davran›ld›¤›n›, bu yüzden komünizmin tutmad›¤›n› düflünüyorlar. Bunun içinse, Marksist Leninist düflüncenin öngördü¤ü aradaki kapitalist safhan›n yaflanmas› gerekti¤ini savunuyorlar. ‹flte bu yüzden bugün Rusya'da komünistler ac›mas›z bir kapitalizmi teflvik ederek uyguluyorlar. Komünistlerin amac›, kapitalizmi en vahfli flekliyle uygulamak; böylece ekonomik güçlükler alt›nda halk› ezip, mafya ile sindirip, ahlaki dejenerasyonu t›rmand›r›p en sonunda komünizmi tek çare gibi göstermektir. Bu nedenle bugün Rusya'da küçük k›zlar sat›l›yor, insanlar so¤uktan, açl›ktan ölüyorlar, uyuflturucu ba¤›ml›lar›n›n, AIDS'lilerin say›s› her geçen gün daha da art›yor, mafyan›n hakimiyeti giderek güçleniyor, halk sürekli korku ve dehflet yafl›yor. SSCB'nin ise sadece ismi de¤iflti, askeri gücü, yönetim kadrosu ve zihniyeti ile asl›nda tam bir komünist devlet. Bugün hala Türki devletlerin üzerindeki askeri bask›s›n› devam ettiriyor. Tüm de¤ifliklikler göstermelik ve sinsice. Ancak Türk Milleti komünizmin taktiklerine kanmayacak kadar ak›l, basiret ve feraset sahibidir. Y›llar önce komünizmin önünü kesti¤i gibi, bugün de komünizmin temeli olan Darwinist felsefe ile ciddi bir fikri mücadele vermekte ve her iki ideolojiyi tarihin karanl›klar›na gömmekte kararl› davranmaktad›r.
37
38
GERÇEKLER II
KOMÜN‹STLER VE FAfi‹STLER YILLARDIR ‹NSANLARI B‹R FELAKETTEN D‹⁄ER‹NE SÜRÜKLÜYORLAR Komünistler, halkta faflizme karfl› hoflnutsuzluk ve tepki meydana getirmek için önce faflizmi destekler ve geliflmesini izlerler. Böylece bir süre sonra, halk faflizmin a¤›r bask› ve zulmünden kurtulmak için ç›rp›nmaya bafllad›¤›nda, karfl›s›na tek alternatif olarak komünizmi gösterirler. Faflistler de ayn› komünistler gibi, önce komünizmi destekler ve gelifltirirler. Bu kez halk komünizmin zulmü ve ac›mas›zl›¤› alt›nda korku, maddi ve manevi s›k›nt› yaflarken, bu sefer faflizmi kurtuluflun tek yolu olarak gösterirler.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
On y›llard›r birçok ülkede halk bu korkunç k›s›r döngünün içinde, bir felaketten di¤erine sürüklenmektedir. Bu, Darwinizm'in insanl›¤a getirdi¤i belan›n bir özetidir. Faflizm ve komünizm Darwinizm'den kaynaklanan iki ayr› zulüm sistemidir. Ve insanl›¤a baflka hiçbir seçenek yok gibi gösterilmektedir. Ancak, Darwinizm'in bilimsel çöküflü ile, insanl›k art›k "ölümlerden ölüm", "felaketlerden felaket" be¤enmek zorunda kalmayacakt›r. Türk Milleti'nin öncülü¤ünde, Darwinist felsefe yerine hakim olan Kuran ahlak› ile insanlar karanl›klardan ayd›nl›¤a ç›kacaklard›r. 21. yüzy›lda meydana gelen birçok geliflme bu güzel haberi müjdelemektedir.
39
40
GERÇEKLER II
FAfi‹ZM VE KOMÜN‹ZM‹N ORTAK HEZEYANI: DARWIN‹ST ÇATIfiMA Komünizmin kurucusu Marx tarihin geliflmesinin tek yolunun çat›flma oldu¤unu iddia etmekteydi. Toplumlar›n, düflüncelerin, fikirlerin de ancak çat›flmayla, savaflla, ihtilalle ilerleyebileceklerini düflünüyordu. "E¤er çeliflme ve çat›flma olmasayd›, var olan herfley, nas›lsa öyle kal›rd›" diyordu. Marx'›n bu düflünceleri, zaman içinde çok say›da taraftar kazand›. En zalim katliamlara imza atan komünist lider Lenin bunu, "Geliflme z›tlar›n mücadelesidir." (Lenin, Seçme Eserler, cilt 11, s. 81) sözleriyle ifade ediyordu. Bu mücadelenin de kan dökerek yap›lmas› gerekti¤ini savunuyordu. Komünist liderler gibi faflist liderler de fliddet, ihtilal ve savafl›n, ilerlemenin tek yolu oldu¤una inan›yorlard›. Hitler'in en önemli fikri dayana¤›, ›rkç› Alman tarihçi Heinrich von Treitschke, "Uluslar ancak Darwin'in yaflam kavgas›na benzer fliddetli bir rekabetle geliflebilirler…" (Burns, Ça¤dafl Siyasal Düflünceler 1850-1950, s.446) diyordu. fiiddetin tarihte itici güç oldu¤una ve savafl›n devrim getirece¤ine inanan bir baflka faflist lider ise, Mussolini'ydi. ‹mparatorlu¤unun zay›flamas›n›, "evrimin en önemli itici gücü olan savafltan kaçmaya çal›flmas›na" ba¤l›yordu. Bu iki ideolojinin temel dayanaklar› ise, Darwin'in do¤ada var oldu¤unu ileri sürdü¤ü "yaflam mücadelesi" kavram›yd›. Marx'›n diyalektik materyalizminin temeli olan çat›flma iddias› da, faflizmin savafl›n itici güç oldu¤u ile ilgili iddias› da Darwin'in evrim teorisinin, sosyal bilimlere uyarlanmas›dan baflka bir fley de¤ildi. Oysa sürekli çat›flman›n olmas› gerekti¤ini savunmak, insanl›¤› tamamen ortadan kald›rmaya do¤ru at›lan bir ad›m, sonu gelmez bir "kan dökme kuyusu"dur. Bu ideolojilere uyan herkes kaç›n›lmaz olarak sürekli birbiriyle çat›fl›r, birbirine zulmeder, ilerleme ad› alt›nda birbirinin kan›n› döker. Allah'›n insanlara emretti¤i sevgi, sayg›, fedakarl›k, paylaflma gibi insani duygular, bar›fl ve huzur ortam› tamamen ortadan kalkar. Nitekim geçti¤imiz 20. yüzy›l bu ideolojiler yüzünden yaflanan ac› ve belalar dönemi olmufltur.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
Bu ideolojilerin hezeyanlar›na asla kanmayan, her zaman Kuran ahlak›na ba¤l›, flefkatli, adaletli yap›s› ile dünyaya örnek olan Türk Milleti, dünya bar›fl ve huzurunun yegane teminat›d›r. Milletimiz üzerine düflen tarihi sorumlulu¤u yerine getirmektedir.
41
42
GERÇEKLER II
DARWIN‹ZM'E DAYANAN D‹YALEKT‹K KAVRAMI TOPLUMLARI KAOSA SÜRÜKLEM‹fiT‹R
Komünist ideolojiyi felsefi temellere dayand›ran Karl Marx, görüfllerini aç›klamak için "diyalektik" kavram›ndan yararlanm›flt›r. "Diyalektik", Marx'›n üniversite hocas› olan ünlü idealist felsefeci Friedrich Hegel'in gelifltirdi¤i bir kavramd›r. Hegel, herfleyin karfl›l›kl› bir çat›flma içinde oldu¤unu, bu çat›flman›n "tez-antitez-sentez" formülüne göre geliflti¤ini iddia etmifltir. Örne¤in, Hegel'e göre, bir fikir (yani tez) toplumda ra¤bet buldu¤unda, zaman içinde bunun karfl›t› olan karfl›t-fikir (yani antitez) geliflecektir, tez ve antitezin karfl›l›kl› etkilefliminden yeni bir fikir yani "sentez" do¤acakt›r ve bu süreç bu flekilde (tez-antitez-sentez s›ras›yla) devam edecektir. Tez ve antitezin sürekli çat›flmas›n› öngören diyalektik kavram›n›n temelinde, hayat›n bir mücadele ve savafl yeri oldu¤unu ve bu mücadele-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
de güçlü olanlar›n güçsüzleri yok ederek hayatta kalabilece¤ini iddia eden Darwinizm vard›r. Darwinizm'in katalizör etkisi yaparak h›zland›rd›¤› ve güçlendirdi¤i diyalektik formül, 20. yüzy›lda insanl›¤› karanl›¤a sürükleyen, toplumlar aras›nda kin ve nefreti kamç›layan zulümlerin ard› ard›na yaflanmas›na neden olan bir fler kayna¤› olmufltur. Bu formül uyar›nca, komünizm ya da faflizm savafllarla, kavgalarla, fliddetle birbirlerinin alternatifi olarak toplumlarda yerleflik k›l›nmaya çal›fl›lm›flt›r. Hitler, Mussolini, Stalin, Mao gibi eli kanl› diktatörlerin "diyalektik uygulamalar›" ise hep ayn› sonucu do¤urmufltur: Anarfli, terör, kargafla, zulüm, sefalet, açl›k, iflkence, gözyafl›, kan... Ne var ki, art›k günümüzde Darwinizm ve diyalektik felsefe h›zl› bir çöküflün içindedir. Büyük Türk Milleti, bu oyunu bozmufl ve Darwinizm'in önünü kesmifltir. Darwinizmi temel alan bütün bat›l ideolojiler ve felsefeler de hak karfl›s›nda yenilmeye mahkumdur.
De ki: "O, herfleyin Rabbi iken, ben Allah'tan baflka bir Rab mi arayay›m? Hiçbir nefis, kendisinden baflkas›n›n aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir baflkas›n›n günah yükünü tafl›maz. Sonunda dönüflünüz Rabbinizedir. O, size hakk›nda anlaflmazl›¤a düfltü¤ünüz fleyleri haber verecektir." (Enam Suresi, 174)
43
44
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST LEN‹N, ‹NSANLARIN DA HAYVANLARLA AYNI fiEK‹LDE E⁄‹T‹LMELER‹ GEREKT‹⁄‹NE ‹NANIYORDU Darwinist-komünist düflünceye göre insan ile hayvan aras›nda tek fark insan›n biraz daha "evcillefltirilmifl" olmas›d›r. Bu evcillefltirme olay›na h›z verilmesi görevi ise komünizmin bir gere¤i olarak gösterilmifltir. Lenin'in en büyük yard›mc›s› ve komünist ideolojinin teorisyeni Trotsky, Darwinist kökenli "insan› terbiye etme" düflüncelerini fliddetle savunuyor ve flöyle diyordu: ... ‹nsan nedir? Henüz bitmifl bir canl› de¤ildir. Hala beceriksiz bir yarat›kt›r. Bir hayvan olarak insan planl› bir flekilde de¤il, spontane bir flekilde evrimleflmifltir... ‹nsan›n yeni ve de¤iflmifl bir versiyonunu üretmek -bu komünizmin bir sonraki görevidir-... ‹nsan kendisini ham materyal olarak görmeli, ya da yar› üretilmifl bir madde olarak. (Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, Penguin Books Ltd, 1997, USA, s. 734) ‹flte insana bu flekilde bakan Darwinist-komünist ideolojinin en büyük icraat›, insanlara olabildi¤ince hayvan muamelesi yapmak, vahfli hayvanlar gibi zincirlere vurmak, ac› ve korku yoluyla kendince "terbiye etmek" ve gerekti¤inde bo¤azlamak olmufltur. Bu çarp›k ideolojinin en aç›k örneklerini Lenin'in Rus halk› üzerine yapt›¤› uygulamalarda görürüz. Lenin, hayvanlar üzerinde gerçeklefltirdi¤i flartl› refleks deneyleriyle ünlenen Rus bilim adam› Pavlov'la özel olarak görüflmüfl ve Pavlov'un yöntemlerini Rus toplumu üzerinde uygulamak için giriflimde bulunmufltur. Tarihçi Orlando Figes, "Bir Halk›n Trajedisi: Rus Devriminin Tarihi" adl› kitab›nda, Lenin'in Rus halk›n› bir havyan terbiyecisi gibi e¤itme amac›n› flöyle anlat›r: ... Lenin büyük fizyolojist I. P. Pavlov'un laboratuvar›na onun flartl› refleks çal›flmalar› vas›tas›yla, insan beyninin bolfleviklerin insan davran›fl›n› kontrol etmede yard›mc› olup olamayaca¤›n› ö¤renmek için gizli bir ziyarette bulundu. "Rus kitlelerinin komünizm çizgisini
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
düflünmelerini ve buna göre davranmalar›n› istiyorum" diye aç›klad› Lenin... Pavlov hayretler içinde kalm›flt›. Lenin ondan köpekler için yapt›¤› fleyi insanlar için yapmas›n› istiyordu. "Rus kitlelerini bir standart haline getirmek istedi¤inizi mi söylüyorsunuz? Hepsinin ayn› flekilde davranmas›n› sa¤lamak m› istiyorsunuz?" diye sordu... "Aynen" diye cevap verdi Lenin. "‹nsanlar do¤ru olmal›. ‹nsanlar biz nas›l istersek o flekle getirilmelidir..." (Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, Penguin Books Ltd, 1997, USA, s. 733) ‹nsanlar› bir hayvan gibi gören ve milyonlarca insan›n ölümüne neden olan Darwinizm kökenli komünist ideolojinin Sovyetler Birli¤i'nin y›k›lmas›yla öldü¤ünü sanmak büyük bir gaflet olur. Komünizm hala ayaktad›r, ama farkl› isimler alt›nda gizli gizli taraftar toplamaya çal›flmaktad›r. Türk halk› komünist ideolojinin bu oyunlar›n› geçmifl y›llarda fark etmifl ve milli bilinciyle bu oyunu bozmufltur. Bugün de komünizmi ayn› son beklemektedir.
45
46
GERÇEKLER II
KOMÜN‹STLER TERÖRÜ VE ZULMÜ TEK YÖNET‹M fiEKL‹ OLARAK KABUL EDERLER Darwinist-materyalistler, Rusya'daki maddi ve manevi y›k›m›n sonucunda komünizmi tek çare olarak gösterme niyetindeler. Ancak dünya, komünistlerin insanl›¤a getirdi¤i fliddetli bela ve ac›lar› unutmad›. Bu dinsiz, vicdans›z, insanl›k d›fl› ideoloji bir daha geri gelemeyecek. Komünist liderlerin ifadeleri tarihe vahfletin ve zulmün en fliddetli örne¤i olarak geçmifltir. • Bir iflçi toplant›s›nda söz alan Lenin, "terörün" devrimci s›n›f›n adaleti oldu¤unu flöyle ifade ediyor: "E¤er kitleler kendili¤inden aya¤a kalkmazsa hiçbir fley baflaramay›z. Spekülatörlere karfl› terör uygulamad›¤›m›z – hemen orac›kta kafalar›na bir kurflun s›kmad›¤›m›z- sürece hiçbir yere varamay›z." (V.‹. Lenin, Polnoye sobraniye soçineniy, Moskova, 1958-1966, cilt 35, s.311) • 1918'de, ‹çiflleri Halk Komiserli¤i taraf›ndan bütün Sovyetlere yollanan duyuru: "Bu uyuflukluk ve duygusall›¤a son
Komünizm Rusya'ya ac› ve beladan baflka bir fley getirmedi. Milyonlarca insan öldürüldü, sakat b›rak›ld›, evsiz kald›, yurtlar›ndan sürüldü.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
vermenin zaman›d›r. Subaylar ve burjuvalar aras›ndan çok say›da rehine al›nmal›d›r. En ufak bir direniflte kitlesel idamlara giriflilmelidir... Kitlesel terör uygulanmas›nda hiçbir zay›fl›k ve çekingenli¤e göz yumulmamal›d›r." (‹zvestiya, 4 Eylül 1918) • 14 fiubat 1922'de bir müfettifl flöyle anlat›yor: "Tutuklanan köylüler sistematik biçimde sa¤l›ks›z hangarlara kapat›l›yor, k›rbaçla dövülüyor ve ölümle tehdit ediliyor. Teslim etmeleri gereken kotan›n tamam›n› dolduramayanlar, elleri kollar› ba¤lan›p, ç›plak bir flekilde köyün ana caddesi boyunca koflmaya zorlan›yor ve sonra da so¤uk bir hangara t›k›l›yor. Çok say›da kad›n bay›lana kadar dövüldükten sonra ç›plak olarak karda aç›lan çukurlara konuluyor...." (Nicholas Werth, Komünizmin Kara Kitab›, s. 159-160) Ac›mas›zl›klar›na, vahflet ve katliamlar›na Darwinizm'i dayanak olarak gösteren komünistler, 20. yüzy›lda tarihin en büyük insanl›k suçunu ifllediler. Ancak 21. yüzy›lda Darwinizm'in geçersizli¤ini bilen insanl›k, komünizme geçit vermeyecektir. Türk Milleti 80 y›l önce de bu gerçe¤in fark›ndayd›, bugün de fark›nda.
Bunlar komünist Rusya'daki zulmü belgeleyen resimlerden yaln›zca birkaç›d›r. Halk›n› hayvanlardan farks›z gören komünist yönetim, kendisine inanan insanlara açl›k, sefalet ve eziyetten baflka hiçbir fley vermemifltir. Rusya'daki halk›n içler ac›s› durumunda günümüzde de hiçbir de¤ifliklik olmam›flt›r.
47
48
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ZM DONUK, KASVETL‹, SEVG‹S‹Z, SANATTAN VE ESTET‹KTEN UZAK B‹R TOPLUM MODEL‹ HEDEFLER Komünist ideolojinin temel dayana¤› olan Darwinist-materyalist felsefe insan› sadece maddeden ibaret bir varl›k olarak görür. Bu çarp›k düflünceye göre insan sevgiden, merhametten, flefkatten, fedakarl›ktan ve di¤er insani duygulardan uzak, geliflmifl bir makinedir. Sahip oldu¤u bütün düflünce ve duygular ise bu makinan›n içindeki kimyasal reaksiyonlar›n bir sonucudur. Bu materyalist anlay›fl›n bir sonucu olarak komünist ülkelerde sanat ve estetik kavramlar› tamamen ortadan kalkm›flt›r. Komünistler, on milyonlarca insan› ac›mas›zca katlettikleri gibi, insanl›¤›n sanat, estetik, bilim, düflünce gibi vas›flar›n› da bir anlamda öldürmüfllerdir. Komünist Rusya'da, yönetim sanat›n gereksiz oldu¤unu düflünüyor, sanatç›lara neler çizmeleri ve yazmalar› gerekti¤ini kendileri bildiriyorlard›. Komünist yönetim boyunca Sovyet sanatç›lar›n›n hemen hepsi orak veya çekiç tutan Sovyet köy-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
lü ve iflçilerini, kendilerini saran zincirleri parçalayarak aya¤a kalkan öfkeli proletarya figürlerini, k›z›l bayraklar›n gölgesinde ve Lenin'in önderli¤inde koflturan silahl› askerleri çizdiler. Komünist yönetimin onay›ndan geçen bu resimler, heykeller, posterler ve mimari tasar›mlar estetikten uzak, so¤uk, donuk ve kaba hatlarla doluydu. Encyclopedia Britannica'daki tan›mla, komünist sanata tam bir "anti-estetizm" hakimdi. Rus yazarlar, yönetimin emretti¤i flekilde komünist militanlar›n mücadelesini ve halk›n ne kadar mutlu oldu¤unu anlatt›lar. Gerçekte ise komünist devrim halka mutluluk de¤il açl›k, bask› ve ölüm getirmiflti. Ama Stalin ne yaz›lmas›n› istiyorsa, o yaz›l›yordu. Bugün hala komünist ülkelerde insani duygulardan uzak bu hayata bak›fl aç›s›n›n derin izlerini hayat›n her alan›nda görmek mümkündür. Oysa sanat ve estetik duygular› Allah'›n insanlara verdi¤i çok büyük bir nimettir. ‹nsan için, Allah'›n eflsiz yarat›fl delilleri olan do¤adaki harikalara, güzelliklere, nimetlere karfl› duydu¤u güçlü sevgiyi ifade edebilece¤i bir yoldur. Sanata ilham veren duygular›n bafl›nda ise insanlar›n Allah sevgisinden ald›klar› manevi flevk ve heyecan gelir. Dinin ortadan kald›r›ld›¤› bir toplumda insanlar›n bu flevki ve heyecan› yitirmeleri, manevi buhranlara kap›larak amaçs›zlaflmalar› kaç›n›lmazd›r.
49
50
GERÇEKLER II
DARWIN‹ST-KOMÜN‹ST DEVLET, fi‹DDET YOLUYLA VATANDAfiINI EZER Darwinist-komünist devlet, insanlar› hayvan sürüsü olarak gördü¤ü için milletini sevmez, ona de¤er vermez ve güvenmez. Bu nedenle sürekli bir korku, bask› ve sindirme politikas› izler. Komünist liderler Lenin ve Troçki'nin sözleri, komünizmin nas›l bir ölüm ve iflkence makinas› oldu¤unu anlamak için yeterlidir: Lenin: "Proleterya egemenli¤indeki devlet, burjuvaziyi ezmek için kullan›lan bir makinedir. Diktatörlük do¤rudan fliddete dayanan ve hiçbir yasayla k›s›tlanmam›fl iktidard›r. Proleteryan›n devrimci diktatörlü¤ü, proleteryan›n burjuva s›n›f›na uygulad›¤› fliddet sayesinde ayakta duran bir iktidard›r, hiçbir yasayla da k›s›tlanamaz." (Lenin, Proleterya Devrimi ve Dönek Kautsky, s.53)
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
Troçki: "... Ülkede iktidar›n kimde olaca¤› sorunu, yani burjuvazinin yaflat›l›p yaflat›lmayaca¤› sorunu, anayasa maddelerine de¤il, fliddetin her biçimine baflvurarak çözülecektir... K›z›l terör, ölmeye mahkum ve buna katlanamayan bir s›n›fa karfl› kullan›lan bir silaht›r." (L. Troçki, Defense du Terorisme, s. 57, 82) Darwinist-komünist devletin, milletini sevmemesi ve onlar› düflman olarak görmesi, 20. yüzy›lda on milyonlarca insan›n kendi devleti taraf›ndan öldürülmesine veya zulme u¤ramas›na neden oldu. ‹nsanl›k geçmiflten gereken dersleri almal›, ayn› hatalar› tekrarlamamal›d›r. Bugün komünizme yol verenlerin, yar›n zulüm kendi kap›lar›na geldi¤inde, sevdiklerine, yak›nlar›na ac› çektirdi¤inde piflman olmalar› fayda getirmeyebilir. As›rlard›r Kuran ahlak› ile yetiflen merhametli, flefkatli ve vicdanl› Türk Milleti ise bu tehlikenin bilincindedir ve Darwinist-komünist düflünceye asla izin vermeyecektir.
O, ifl bafl›na geçti mi yeryüzünde bozgunculuk ç›karmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculu¤u sevmez. Ona: "Allah'tan kork" denildi¤inde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuflat›r. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yatakt›r o. (Bakara Suresi, 205-206)
51
52
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ZM‹N KANLI B‹LANÇOSU: 100 M‹LYON ÖLÜ Komünist ideologlar, ideolojilerinin propagandas›n› yaparken 20. yüzy›l boyunca insanlar›n yaflad›¤› büyük zulmü gizler, yap›lan katliamlar› görmezden gelir ve herfleyi toz pembe göstermeye çal›fl›rlar. Onlara göre komünizm eflitlik, adalet demektir. Oysa birbiri ard›na ortaya ç›kan tarihi belgeler onlar› yalanlamakta, komünist vahfletin kanl› yüzünü gözler önüne sermektedir. Ünlü Frans›z L'Histoire dergisinin Ekim 2000 tarihli "Les Crimes Du Communisme" (Komünizmin Cinayetleri) isimli özel say›s›nda Rusya'da, Çin'de, Kamboçya'da yaflanan büyük zulüm detayl› bir flekilde incelenmekte, pek çok tarihçinin komünizmin cinayetleri konusundaki fikirleri ortaya konmaktad›r. Komünist cinayetlerde yaklafl›k 100 milyon kiflinin öldü¤ünün vurguland›¤› dergide, bu say›n›n çok daha fazla oldu¤una da iflaret edilmektedir. Ayn› dergide verilen katliam kronolojisi ise bu büyük zulümle ilgili hiçbir flüpheye yer b›rakmamaktad›r: 1921-1922 SSCB'de kas›tl› açl›k politikas› nedeniyle 5 milyon ölü 1932-1933 SSCB'de kas›tl› açl›k politikas› nedeniyle 6 milyon ölü 1937-1938 Yap›lan katliamlarda 690.000 ölü 1940 Katyn katliam›nda 4.500 ölü 1946-1947 SSCB'de açl›ktan 500.000 ölü 1958-1962 Çin'de Büyük At›l›m Projesi nedeniyle 30-50 milyon ölü 1966-1971 Çin'de Kültür Devrimi s›ras›nda 2-3 milyon ölü 1975 Kamboçya'daki katliamlarda 1-2 milyon ölü
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
RUSYA'NIN ÇEÇEN ZULMÜ NEDEN B‹TM‹YOR B‹L‹YOR MUSUNUZ? Rusya'n›n Müslüman Çeçen halk›na uygulad›¤› zulüm hala devam ediyor. Anneler, babalar, efller, kardefller, kaybolan yak›nlar›n›, Ruslar›n meydana getirdikleri toplu mezarlarda ar›yorlar. Son zamanlarda Grozni'deki Rus askeri bölgesinin yak›n›nda onlarca ceset bulundu. Bunun, savafl›n bafllamas›ndan bu yana bulunan en büyük toplu mezar oldu¤u bildiriliyor. Elleri ve ayaklar› ba¤l› olan cesetler, ya silahla vurularak ya da b›çak darbeleriyle öldürülmüfller. Taisa Imakayeva isimli bir kad›n erkek kardeflinin 6 Mart 2000'de nas›l kayboldu¤unu flöyle anlat›yor: " Köyümüz bombaland›ktan sonra 25 kifli yürüyerek köyü terk ediyorduk. Rus askerleri kad›nlar› ve çocuklar›, erkeklerden ay›rd›lar ve ordu kamyonlar› ile kontrol noktas›na götürdüler. Sonra ayn› kamyon erkekleri toplamaya gitti. Ancak onlar› bir daha hiç görmedik. 42 yafl›ndaki kardeflimin saras› var ve kalbi zay›f. Ayr›ca sakat. Yan›nda da ayaklar› felçli olan bir adam vard›." 38 yafl›ndaki Adam Chimayev'in ailesi ise onu, her yolu deneyerek aram›fllar. Ve sonunda Grozni'deki toplu mezarda, kalbine üç kurflun s›k›lm›fl olarak cesetlerin aras›nda bulmufllar. Bu arada kaybolma olaylar› hala devam ediyor. Nisan ay›nda Alleroi köyünden 3'ü çocuk 4 Çeçen çoban, hayvanlar›n› köyden biraz uzakta bir yere otlamaya götürmüfller. Ertesi gün Rus ordusunun kamp kurdu¤u yerin yak›n›nda, kafalar›na kurflun s›k›lm›fl olarak cesetleri bulunmufl. Rusya'n›n gerçek yüzü görülmedi¤i, komünizmin Rusya'n›n hakimiyetinde pusuda bekledi¤i anlafl›lmad›¤› ve gereken önlemler al›nmad›¤› sürece, bu zulüm artarak devam edecektir. Buna dur demenin tek yolu, Rusya'n›n gerçek ve gizli ideolojisini bilimsel ve felsefi alanda y›kmakt›r. Bu ise Darwinizm'i ve materyalizmi ilmi bir hamle ile çökertmekle olur.
53
54
GERÇEKLER II
DARWIN‹ST-KOMÜN‹ST DEVLETLER‹N ÖLÜM MAK‹NALARI, M‹LYONLARCA ‹NSANI KATLETT‹ Darwin, Marx ve Engels'in "insanl›k tarihi savafl ve çat›flma ile geliflir" ve "güçlü olan hayatta kal›r" iddialar›n›n peflinden giden 20. yüzy›l›n komünist liderleri kendi milletlerini birbirine k›rd›rd›lar. Ayn› vatan›n evlatlar› birbirine düflman oldu, babalar, o¤ullar, kardefller, komflular, arkadafllar birbirini katletti. Dünyan›n dört bir yan›nda on y›llar boyunca efli benzeri görülmemifl iflkenceler, katliamlar birbirini izledi. Stalin'in K›z›l Ordusu, Mao'nun K›z›l Muhaf›zlar›, Pol Pot'un K›z›l Khmerleri, Ho Chi Minh'in Vietminh'i gibi ÖLÜM MAK‹NALARI, diyalektik materyalizmin ve Darwinizm'in ÇATIfiMA-KAVGA-HAYATTA KALMA MÜCADELES‹ ilkelerini uygulamak için kuruldular. ‹nsanlar› diri diri yakan, daha canl›yken etlerini parçalayan, insanlar› açl›¤a, türlü iflkenceye maruz b›rakan, ölüm tarlalar›, ölüm çukurlar› açan, profesörleri, sanatç›lar›, yazarlar› hayvan k›l›¤›na sokarak caddelerde dolaflt›r›p, sonra en a¤›r iflkencelerle öldüren, ailelere çocuklar›n› takas ettirerek onlara birbirlerinin çocuklar›n› yedirten, insanlar› açl›¤a, sefalete mahkum b›rakan bu ÖLÜM MAK‹NALARIna, öldürdükleri veya iflkence yapt›klar› insanlar›n birer hayvan olduklar› telkin ediliyordu. Örne¤in Pol Pot ve K›z›l Khmerler yönetimindeki hayat flöyleydi: "Demokratik Kamboçya'da cezaevi, mahkeme, üniversite, lise, para, posta, kitap, spor, e¤lence yoktu... Yirmi dört saatlik ifl gününde, ölüm bir an bile eksik de¤ildi. Günlük yaflam flu flekilde bölünüyordu: On iki saat bedensel çal›flma, yemek için iki saat dinlenme ve e¤itim için üç saat, yedi saat uyku. Devasa bir toplama kamp›nda bulunuyorduk. Art›k adalet de mevcut de¤ildi. Yaflam›m›z›n tüm eylemlerini kararlaflt›ran Angkar'd› (K›z›l Khmerlerin yeralt› örgütü)... K›z›l Khmerler bireyi bir öküzle k›yasl›yorlard›: 'fiu saban› çeken öküzü görüyorsunuz. Yemesi buyrulursa yer. Yeterli otun bulunmad›¤› bir tarlaya götürülse yine de otlar. Yer de¤ifltiremez. Gözlem alt›ndad›r. Ona saban› çekmesi söylenince, saban çeker. Asla kar›s›n› ve çocuklar›n› düflünmez." (Pin Yathay, L'Utopie meurtriére:un rescapé du gé-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
nocide cambodgien témoigne, Brüksel, complexe, 1989, s. 305) ‹flte insanlar› hayvan gibi gören Darwinist komünistlerin insanl›k için uygun gördükleri hayat flekli budur. Komünizm hangi ülkede hakim olduysa, o ülke halk›n› bu flekilde insanl›k d›fl› ortamlarda yaflatm›flt›r. Dünyan›n Darwinist komünist beladan kurtulmas› için, ciddi bir fikri mücadele flartt›r. Türk Milleti bu mücadelenin öneminin fark›ndad›r ve bu nedenle komünizmi hiçbir zaman yaflatmam›flt›r.
55
56
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST VAHfiET TÜM HIZIYLA DEVAM ED‹YOR Darwinizm'in insanlar›n geliflmifl hayvanlar oldu¤una dair iddialar›, komünizmin ac›mas›z liderlerine büyük bir destek vermifl, onlar›n suç ifllemelerine bir "k›l›f" oluflturmufltur. Stalin'in Darwinist-materyalist devleti, insanlar›n hayatlar›n› ve insani de¤erleri kesinlikle hiçe saym›fl, milyonlarca insan› vahflice katletmifltir. Ukrayna kamplar›ndan birinin flefi Martin Latsis, raporlar›ndan birinde Stalin'in kurdu¤u ölüm kamplar›n› flöyle itiraf etmifltir: "Maykop yak›nlar›ndaki bir kampta toplanan rehineler -kad›nlar, çocuklar ve yafll›lar - çamur içinde ve ekim so¤u¤unda korkunç flartlarda yafl›yor… Sinekler gibi ölüyorlar… Kad›nlar ölmemek için herfleyi yapmaya haz›r. Kamp› korumakla görevli askerler bu kad›nlar›n ticaretini yapmak için bu durumdan yararlan›yorlar." (RTHIDNI (Rusya Ça¤dafl Tarih Belgelerinin Korunmas› ve ‹ncelenmesi Merkezi), 17/S4/75/59) Günümüzde Darwinist-komünist Rus zulmü aynen devam etmektedir. Rus hükümetinin gerek Çeçen halk›na gerekse kendi halk›na karfl› devam ettirdi¤i insanl›k d›fl› uygulamalar buna en aç›k örnektir. Geçti¤imiz aylarda 118 vatandafl›n› derin sularda ölüme terk eden Darwinist-komünist düflünce, benzer vahfli uygulamalar›yla s›k s›k gündeme gelmektedir. Komünist düflünce ve bu düflünceyi besleyen Darwinizm fikren ortadan kalkmad›¤› sürece komünist zulüm h›z›n› kesmeden devam edecektir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
"DARWIN‹ZM ZATEN B‹TT‹" D‹YENLER BÜYÜK B‹R YANILGI ‹Ç‹NDELER Bugün kimi Müslümanlar Darwinizm'in insanl›¤a getirdi¤i belalardan habersiz flekilde yafl›yorlar. Bu tehlikenin y›llar önce son buldu¤unu zannediyorlar. Oysa günümüzde dinsizli¤in en güçlü dinlerinden biri Darwinizm'dir. Apaç›k olan yarat›l›fl gerçe¤ine karfl› ç›kan herkesin sar›ld›¤› ip Darwin'in evrim teorisidir. Dünya halklar› evrim teorisine inanmasa da, onun iddialar›n› pek tan›masa da devlet idareleri bu teoriye dört elle sar›lm›fl durumdalar. Özellikle Çin, Rusya gibi birçok ülkede bu teori mecburi bir inanç olarak görülüyor ve resmi devlet deste¤i ve himayesi ile gençlere telkin ediliyor. Örne¤in Çeçenistan'da Müslümanlar›n maruz kald›klar› zulmün temelinde de, Rus Devleti'nin Darwinist hezeyanlar› var. T›pk› önderi Stalin gibi Putin de, insanlar› evrim sürecinde geri kalm›fl, hayvandan fark› olmayan yarat›klar olarak görüyor. Ve evrim teorisinden ald›¤› destekle gözünü k›rpmadan, vicdan azab› yaflamadan onlar› öldürtebiliyor, aç ve çaresiz b›rakabiliyor, onlara rahatl›kla zulmedebiliyor. ‹flte bu yüzden ak›l ve vicdan sahibi her insan›n tüm dünyay› kaplam›fl, belki yar›n kendi kap›s›na da dayanabilecek olan bu büyük tehlikenin fark›na varmas› ve hemen tedbir almas› gerekmektedir. Bu beladan kurtulman›n tek yolu, Darwinizm'in iddialar›n› ve bundan kaynaklanan diyalektik materyalizmin hezeyanlar›n› fikren çökertmektir. Türk Milleti bu büyük tehlikenin fluuruna varm›flt›r. Bu ak›mlara geçit vermeyece¤ini, yapt›¤› kültür ata¤› ile tüm dünyaya göstermektedir.
57
58
GERÇEKLER II
TAR‹HTEK‹ DARWIN TUTKUNLARI ‹NSANLI⁄A ZULÜMDEN BAfiKA H‹ÇB‹R fiEY GET‹RMED‹LER Komünist ideoloji ile yönetilen ülkelerin insanlar›, daima ezilmifl, zulüm görmüfllerdir. Bunun as›l sorumlusu ise Darwinizm'dir; çünkü Marksist düflünce, Darwinizm kaynakl›d›r. Hatta Marksist felsefenin kurucusu olan Karl Marx "Das Kapital" adl› yap›t›n› hayran oldu¤u Darwin'e ithaf etmifltir. Dünyaca ünlü Marksist-evrimci bilim adam› Stephen Jay Gould da "Ever Since Darwin" adl› kitab›nda flunlar› yazm›flt›r: "... Marx ile Darwin yaz›fl›rlard› ve Marx, Darwin'e büyük sayg› gösterirdi... Asl›nda Darwin ... bir devrimciydi" (Stephen Jay Gould, Darwin ve Sonras›, s. 9) Rusya'daki Ekim Devrimi'nin liderlerinden biri olan Trotsky ise "Evrim ve devrim ayn› sürecin iki ayr› taraf›d›r" sözleriyle Darwinizm-komünizm iliflkisini aç›kça ortaya koymufltur. Evrim ile özdefllefltirilen komünist devrim, fliddet, zulüm, ac›, felaket getiren bir süreçtir. Devrimin ilkeleri evrim teorisinin ilkelerine göre belirlenmekte, Darwinizm'in güçlü olanla zay›f olan aras›ndaki
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
yaflam mücadelesi iddias› toplumlara uygulanmaktad›r. "Devrim"in tan›m›n› Çin'in kanl› komünist lideri Mao Tse-Tung flu çarp›c› sözlerle aç›klar: "Bir devrim, bir ziyaret partisi ya da bir makale yazmak ya da bir resim çizmek ya da nak›fl ifllemek de¤ildir; o kadar kibar ve zarif, acele etmeden ve nazik, o kadar ›l›ml›, kontrollü ve yüksek ruhlu olmamal›d›r. Devrim, bir isyan ve ayaklanma, bir s›n›f›n di¤erini devirdi¤i bir fliddet hareketidir. (Mao Tse-Tung, K›z›l Kitap, 2. Bölüm: S›n›flar ve S›n›f Mücadelesi) Ateflli Marksistler'in tüm bu sözleri, geçmiflte Rusya, Çin gibi ülkelerde yaflanm›fl olan ve bugün Çeçenlere, Do¤u Türkistan'daki Müslümanlara yap›lan ac›mas›z zulmün arkas›nda yatan ideolojinin Darwinizm oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Bu zulmün sona ermesi, dünyada bar›fl ve huzurun hakim olmas› için Darwinist iddialar›n geçersizli¤inin ortaya konmas› gerekmektedir. Bu fikri mücadelenin öncülü¤ünü de tarih boyunca her türlü sapk›n ideolojiye karfl› mücadele veren Türk Milleti yapmaktad›r.
59
60
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST Ç‹N YÖNET‹M‹ MAO'NUN KATL‹AMLARINI DEVAM ETT‹R‹YOR Komünist liderlerin en büyük yalanlar› "Komünizmin yafland›¤› ülkelerde bar›fl›n, adaletin ve huzurun yaflanaca¤›na" dair hayali vaatleridir. Oysa komünizm tarih boyunca hiçbir ülkeye bar›fl ve huzur getirmemifltir. Aksine komünizmle birlikte katliamlar, cinayetler, bombalamalar, sald›r›lar bizzat devlet eliyle yap›l›r hale gelmifl, masum insanlara zulüm adeta bir devlet politikas› olmufltur. Bunun en aç›k örneklerinden biri Komünist Çin yönetiminin Do¤u Türkistan'daki Türklere yar›m as›rd›r yapt›¤› büyük zulümdür. 1949 y›l›ndan beri yaklafl›k 35 milyon Türk, ac›mas›z komünist lider Mao ve onun takipçileri taraf›ndan katledilmifl, sa¤ kalanlar diri diri topra¤a gömülmüfl, insanl›k d›fl› iflkencelere maruz kalm›fl, dinlerini yaflamalar›na izin verilmemifltir. Ancak bu büyük zulüm Mao'nun ölümüyle sona ermemifl, günümüze kadar devam etmifltir. fiu anda da sebepsiz tutuklamalar, iflkenceler, faili meçhuller, halk üzerinde devam eden nükleer denemeler, zoraki kürtajlar yeni yönetimin Mao'dan hiç de afla¤› kal›r yan› olmad›¤›n› göstermifltir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
MAOCU KIZIL Ç‹N'DE UYGUR KADINLARI KÜRTAJA ZORLANIYOR, BEBEKLER DO⁄AR DO⁄MAZ ÖLDÜRÜLÜYOR Maocu K›z›l Çin Uygur Türklerine bir çocuktan fazla çocuk sahibi olma hakk›n› tan›mamaktad›r. ‹lgili birimler taraf›ndan, ikinci çocu¤a hamile olan kad›nlar›n tespiti halinde, hamilelik safhas› 9. ay›nda bile olsa bu durumdaki kad›nlar, polis taraf›ndan evlerinden al›narak, sa¤l›ks›z ve teknik donan›mdan yoksun sözde sa¤l›k merkezlerinde kürtaj edilmektedirler. Bunun neticesinde de birçok Uygur kad›n› hayat›n› kaybetmektedir. Kürtaj bahanesiyle yap›lan soyk›r›ma bir örnek flöyledir: A¤ustos 1997 tarihinde, Do¤u Türkistanl› bir kad›n kürtaj olmaya zorlanm›fl, ayr›ca kocas› da a¤›r para cezas›na çarpt›r›lm›flt›r. Zorla evinden al›nan kad›n bir f›rsat›n› bularak sa¤l›k merkezinden kaçm›fl ve bir mezarl›kta kendi bafl›na bebe¤ini dünyaya getirmifltir. Daha sonra birinin yard›m›yla mezarl›ktan al›narak evine götürülen kad›n bir ihbar üzerine yeniden yakalanm›fl ve götürüldü¤ü polis merkezinde bebe¤i s›cak suya bat›r›lmak suretiyle katledilmifltir. Bu örnek Do¤u Türkistan'da katledilen binlerce anne ve bebekten sadece bir tanesidir. Tüm dünya ile ba¤lant›s› kesilen ve komünist Maocular›n zulmü alt›nda yaflayan Müslüman Türkler çaresizlik içinde yard›m beklemektedirler. Onlar›n tek kurtuluflu ve hamisi üstün vicdan› ile Türk Milleti'dir. Türk Milleti, öncelikle yapt›¤› kültür ata¤› ile, Mao hayran› komünistlere gereken cevab› vermekte ve onlar›n ideolojilerini dayand›rd›klar› Darwinist felsefeyi yerlebir etmektedir. Bundan sonraki aflama ise Türk ‹slam ahlak›n›n hakimiyetidir.
61
62
GERÇEKLER II
MAO HAYRANLARI, KOMÜN‹ST MAOCU Ç‹N'‹N DO⁄U TÜRK‹STANLI SOYDAfiLARIMIZA UYGULADI⁄I ZULMÜ GÖRMÜYORLAR MI? Mao, 1949 y›l›ndan sonra 35 milyon Uygur Türkü'nü katlettirdi. Sa¤ kalanlar ise diri diri topra¤a gömüldüler, öldüresiye dövülerek ç›plak halde karlarda yat›r›ld›lar, iki baca¤› iki ayr› öküze ba¤lanarak ortalar›ndan ikiye bölündüler. Dinlerini yaflamalar›na izin verilmedi. Bugün Komünist Mao'nun K›z›l Çin'i ayn› zulme devam etmektedir. Hiçbir insan haklar› kurumunun girmesine izin verilmeyen, haberleflmesinin tamamen komünist Maocu Çin devletinin kontrolü alt›nda olan Do¤u Türkistan'da soydafllar›m›z büyük bir zulüm alt›nda yaflamaktad›rlar. F ‹ki y›l içinde (1995-1997) Çinliler taraf›ndan sebepsiz yere tutuklanan
Uygur Türklerinin say›s› 560 binden fazlad›r. F 1995 ile 1997 y›llar› aras›nda Do¤u Türkistan'›n genelinde K›z›l Çin'in
iflkencesi sonucunda öldürülen ve kaybolanlar›n say›s› 5000'den fazlad›r. F Milli ve dini de¤erlerini korumak için ölüm kal›m savafl› veren Do¤u
Türkistanl› soydafllar›m›za dünyan›n hiçbir yerinde rastlanmayacak iflkenceler uygulanmaktad›r. Önce ayaklar›n›n alt› çivilenen masum insanlar, daha sonra saatlerce buz üstünde tutulmakta, elleri ve ayaklar› donunca da kesilmektedir. F 1964'den bu yana Çin'in, Do¤u Türkistan'da bulunan nükleer merke-
zinde yapt›¤› 44 nükleer deneme sonucunda 210 bin insan hayat›n› kaybetmifltir, binlercesi ise sakat kalm›fl, kanser gibi hastal›klara yakalanm›fl, binlerce çocuk sakat do¤mufltur. Komünist Çin bugün soydafllar›m›z› Türk ve Müslüman olduklar› için soyk›r›ma u¤rat›rken, baz› Maocular'›n halen Mao hayranl›klar›n› dile getirebilmeleri çok vahim bir durumdur. Zay›f b›rak›lm›fl, dünya ile irtibat› kesilmifl, çaresizlik içinde yard›m bekleyen bu insanlara yard›m elini uzatacaklar›na, onlara zulmedenlerin önderlerini övecek kadar ileri gidenler, Türk Milleti'nin güçlü vicdan›nda yarg›lanmaktad›r. Türk Milleti Maocular'a, Marksist Leninistler'e cesaret veren Darwinizm kökenli Diyalektik Materyalizm gibi felsefelerin önünü keserek, insanl›¤a büyük bir hizmette bulunmaktad›r.
Tarihin en zalim diktatörlerinden biri olan Mao, 35 milyon Uygur Türkü'nü katlettirdi. Sa¤ kalan halk diri diri topra¤a gömüldü, öldüresiye dövüldü, iflkencelere maruz b›rak›ld›. Bu zulüm hiç azalmadan ayn› flekilde devam etmektedir. Komünist Çin hükümeti hala Uygur Türkleri'ni nükleer denemelerle, ak›l almayacak iflkencelerle katletmeye devam ediyor.
64
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST MAO, KANLI DEVR‹M‹N‹ DARWIN‹ZM'E DAYANDIRMIfiTI Çin'de kanl› ve ac›mas›z bir devrim yapan Mao, Darwinizm'in Çin devrimi için önemini ise flöyle aç›klam›flt›: "Çin sosyalizminin temeli, Darwin'e ve evrim teorisine dayanmaktad›r" (K. Mehnert, Kampf um Mao's Erbe, Deutsche Verlags-Anstalt, 1977) Darwinist Mao'nun "K›z›l Muhaf›zlar" ad›n› verdi¤i militanlar, ülkeyi tam bir terör ortam›na sürükledi. Mao'nun direktifleriyle 6 ila 10 milyon aras›nda kifli do¤rudan öldürüldü, on milyonlarca karfl› devrimci ömürlerinin önemli bir bölümünü cezaevlerinde geçirdi ve 20 milyonu buralarda öldü. Mao'nun, insanlar› hayvan gibi gören ve dolay›s›yla hayatlar›na önem vermeyen Darwinist projelerinin feci bir sonucu olarak 20 ile 40 milyon aras›nda insan ise açl›ktan öldü. K›z›l muhaf›zlar›n yapt›klar› zulüm, Le Livre Noir du Communisme (Komünizmin Kara Kitab›) isimli kitapta, flöyle bir örnekle anlat›lmaktad›r: "Hepsi ölüme mahkum edilen devrim karfl›tlar›, bütün halk›n davet edildi¤i aç›k duruflmalarda, K›z›l muhaf›zlar taraf›ndan parçalan›yorlard›. Halk ise bu esnada "öldür öldür!" diye ba¤›r›yordu. K›z›l Muhaf›zlar bazen parçalar› k›zart›p yiyor ya da hala canl› olan mahkumun gözleri önünde ailesine yediriyordu; herkes "eski mülk sahibi"nin karaci¤erinin ve kalbinin yendi¤i ziyafetlere ve konuflmac›n›n yeni kesilmifl kafalardan yap›lm›fl bir kaz›k dizisi önünde konufltu¤u toplant›lara davetliydi. Çin'de yamyaml›¤a varacak kadar fliddetlenen nefret ve vahflet hakimdi." Bugün Mao yaflam›yor. Ancak buna ra¤men Çin devleti Darwinist Mao'nun ilkelerinden ve zalimli¤inden vazgeçmifl de¤il. Do¤u Türkistan halk›na uygulanan zulüm bunun sadece bir örne¤i. As›l tehlike ise, Mao gibi 20. yüzy›l›n en ac›mas›z ve zalim diktatörlerinden birini, de¤erli bir entellektüel gibi göstermeye çal›flan günümüz komünistleridir. Bu sinsi tehlikeye karfl› kullan›lacak en etkili yöntem Darwinizm'in, komünizmin ve Mao'nun gerçek yüzünü insanlara ilmi ve tarihi delilleri ile anlatmakt›r. Türk Milleti, ne Darwinistler'e, ne Marksistler'e, ne de Maocular'a f›rsat vermeyecek kadar fluurlu ve ak›ll› bir millettir.
Kültür Devrimi s›ras›nda suçsuz yere idam edilen bir Çinli
66
GERÇEKLER II
MAOCULU⁄UN PROPAGANDASINI YAPANLAR, NEDEN DO⁄U TÜRK‹STANLI MASUM HALKA YAPILANLARI GÖRMEZL‹KTEN GEL‹YORLAR? Mao, 20. yüzy›la kanl› bir devrimin eli kanl› lideri olarak geçti. Ancak onun tüm insanl›¤a yapt›¤› en büyük kötülük, arkas›nda say›lar› milyonlar› aflan bir taraftar kitlesi b›rakmas› oldu. Mao'nun kanl› mirasç›lar› hergün yeni bir zulümle gazetelerde yer al›yorlar. Bir gün savunmas›z insanlar› idam ediyor, ertesi gün bebekleri öldürüyor, baflka bir gün insanlar üzerinde nükleer denemeler yap›yorlar… Maocu vahfletin en büyük hedefi ise Do¤u Türkistan'da yaflayan Uygur Türkleri. Hem Müslüman olduklar›, hem de etnik bir az›nl›k oluflturduklar› için Pekin rejiminin hedefi haline gelen Uygur Türkleri, Mao'nun iktidara geldi¤i 1949 y›l›ndan itibaren kesintisiz bir soyk›r›mla karfl› karfl›yalar. Müslüman Uygurlar›n bir taneden fazla çocuk sahibi olmalar›n›n yasakland›¤› Do¤u Türkistan'da, bu yasa¤a uymayanlar›n çocuklar› "nüfus planlamas›" ad› alt›nda daha anne rahminde iken kürtajla katlediliyor veya do¤duktan sonra bo¤ularak öldürülüyorlar. Gazetede yer alan bir haber ise bu vahfletin insanl›k d›fl› bir yönünü daha ortaya koyuyor. Buna göre her bölgede çal›flan doktorlara imha edecekleri cenin miktar› için bir kota oluflturuluyor ve doktorlar bu kotay› aflabilmek için adeta birbirleri ile yar›fl›yorlar. Ayr›ca Müslüman annelerin erken do¤um yapmalar› için üzerlerine ç›k›l›p kar›nlar› eziliyor…
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
MAO'NUN ÜLKES‹ Ç‹N = C‹NAYETLER, ‹DAMLAR, KATL‹AMLAR… Mao, insanl›k tarihinin en büyük katillerinden, Çin'de gerçeklefltirdi¤i devrimi ise insanl›k tarihinin en kanl› dönemlerinden biridir. Mao, ard›nda 50 milyona yak›n ölü, on milyonlarca iflkence ma¤duru insan b›rakm›flt›r. Ne var ki onun 1976 y›l›ndaki ölümü de Çin halk› için hiçbir fley de¤ifltirmemifl, karanl›k ideolojisi ile e¤itilen yeni katiller masum insanlar›n katletmeye devam etmifllerdir. Darwinizm'e olan ba¤l›l›klar›yla, insani de¤erlerden ve dinin güzelliklerinden uzak, sevgisiz, insaniyetsiz ve fliddetten zevk alan insanlar olan Maocular bugün hala ayn› vahfleti yaflatmaktad›rlar. Her gün toplu idamlar›n gerçekleflti¤i Çin'le ilgili geçti¤imiz hafta gazetelerde ç›kan bir haber, Maoculu¤un kanl› yüzünü tüm ç›plakl›¤›yla ortaya koymufltur. Bir aileye 1'den çok çocuk hakk› tan›nmayan Çin'de, insanlar dünyaya gelen bebeklerini sokaklara terk etmektedirler. Afla¤›daki resimde görülen yeni do¤mufl bebek de ailesi taraf›ndan ifllek bir yol üzerinde terk edilmifl ve yüzlerce insan›n umursamaz bak›fllar› aras›nda ç›rp›narak can vermifltir. Bu resimler hala Maoculu¤un savunuculu¤unu yapan ya da komünizmin öldü¤ünü iddia edenlere bir cevap niteli¤indedir.
67
68
GERÇEKLER II
MAOCU Ç‹N'DE KOMÜN‹ZM EN VAHfi‹ HAL‹YLE YAfiAMAYA DEVAM ED‹YOR Mao'nun döneminde Çin'de, insanlar ortada somut bir neden olmadan K›z›l Muhaf›zlar taraf›ndan evlerinden, sokak ortas›ndan al›narak hapsediliyor, iflkenceye u¤ruyor veya öldürülüyorlard›. Mao bugün yaflam›yor, ancak ilkeleri Çin devleti taraf›ndan sadakatle korunuyor. Çin'in en büyük gazetelerinden biri olan Halk›n Günlü¤ü'nde geçti¤imiz günlerde ç›kan bir haber, Çin toplumuna yap›lan zulmün ve adaletsizli¤in bugün de ayn› h›zla devam etti¤ini ortaya koymaktad›r. Bu haberde, Devlet Baflkan› Jiang Zemin taraf›ndan 7 Nisan'da Fujian eyaletinde bafllat›lan, daha sonra ülke geneline yay›lan kampanya çerçevesinde 10 bin kiflinin gözalt›na al›nd›¤›, 500 kiflinin ise idam edildi¤i ifade edilmifltir. Genellikle kafaya kurflun s›k›larak idam etme yöntemi kullan›lan Çin'de, bir y›lda idam edilenlerin say›s›n›n, dünyan›n di¤er ülkelerinde bir y›lda idam edilenlerin toplam›na eflit oldu¤u belirtiliyor. Bu haberdenden aç›kça anlafl›ld›¤› gibi Çin hala bir "Mao ç›lg›nl›¤›" ile yaflamaktad›r. Bu durum komünizmin insanl›k için ne kadar büyük bir tehlike oldu¤unu bize bir kez daha göstermektedir. ‹flte bu sinsi tehlikenin ve insan› hayvan gibi gören tüm kanl› ideolojilerin dayanak noktas› Darwinizm'dir. Bu nedenle Darwinizm'in gerçek yüzünün ilmi ve tarihi delilleri ile anlat›lmas›, komünizmin sinsi yüzüyle nas›l gizlenerek pusuda bekledi¤inin insanlara fark ettirilmesi çok önemlidir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
KOMÜN‹ST Ç‹N'DE, MAO DÖNEM‹NDE YAfiANAN ZULÜM HALA B‹TMED‹ 1949 y›l›nda Mao'nun komünist gerillalar›n›n iktidar› ele geçirmeleriyle birlikte Çin'de büyük bir zulüm bafllam›flt›. Mao'nun Büyük At›l›m politikas›n› takip eden 1958-1961 y›llar› aras›ndaki suni k›tl›k s›ras›nda tam 40 milyon Çinli hayat›n› kaybetti. Do¤rudan Mao'nun direktifleriyle 6 ila 10 milyon kifli katledildi. 20 milyon kifli ömürlerinin büyük bir bölümünü cezaevlerinde geçirdi. Kültür devrimi s›ras›nda da milyonlarca insan vahflice öldürüldü, insanl›k d›fl› iflkencelere maruz kald›. Mao 1976 y›l›nda öldü ve arkas›nda 50 milyonu aflk›n ölü, on milyonlarca iflkence görmüfl insan ve karanl›k bir ideoloji b›rakt›. Ancak Çin'de zulüm bitmedi. Çok yak›n bir zamanda Çin'de "toplu bir idam gösterisi" gerçeklefltirildi. ‹lk önce adeta bir geçit törenindeymifl gibi polis eflli¤inde, elleri bir arac›n demirlerine kelepçeli olarak halka teflhir edilen 113 kifli, ibret olsun diye saatlerce halk›n içinde dolaflt›r›ld›. Daha sonra da büyük bir stadyumda, halk›n gözleri önünde idam edildi. Ancak bu Çin'deki ne ilk ne de son idam gösterisiydi. Uluslararas› Af Örgütü'ne göre, 1999'da Çin'de 1263 kifli idam edildi ve bu say›n›n sadece idamlar›n bilinen k›sm› oldu¤u da ifade edildi. ‹flte bu gerçekler komünizm öldü diyenlere bir cevap niteli¤i tafl›maktad›r.
69
70
GERÇEKLER II
DARWIN‹ST-FAfi‹STLER, KAT‹LLER‹ KAHRAMAN ‹LAN EDERLER Faflistler, afl›r› duygusall›k ve coflku ile kitleleri kendilerine ba¤layarak, yönlendirirler. Bunun için türlü taktikler kullan›rlar. Amerikal› araflt›rmac›lar Baigent, Leigh ve Lincoln Nazilerin ünlü Nürnberg mitinglerindeki romantik beyin y›kama yöntemlerini flöyle tarif ederler: "Kötü flöhrete sahip Nürnberg mitinglerinde... herfley -üniformalar›n ve bayraklar›n renkleri, konuflmac›lar›n yeri, program›n gece yar›s›na denk getirilmesi, spot ›fl›klar›n›n kullan›m›, zamanlama- çok dikkatli flekilde hesaplan›rd›. Bu mitinglerde çekilen filmler, insanlar›n adeta kendi kendilerini sarhofl ettiklerini, kendilerini bir tür transa soktuklar›n›, "Sieg Heil" fleklindeki Nazi slogan›n› sürekli tekrarlayarak Hitler'e adeta taparcas›na Nazi selam› verdiklerini göstermektedir. Kitlelerin yüzünde bombofl bir zihnin getirdi¤i mutluluk okunmaktad›r... " (The Messianic Legacy, Corgi Books, s. 194) ‹flte Hitler, insanlara birbirlerini ›rklar›ndan dolay› öldürmeyi, savafl›, ac›mas›zl›¤› bu "romantik milliyetçi" yöntemlerle meflru gösteriyordu. Romantik milliyetçili¤in kökeni ise Darwinizm'di. Ünlü araflt›rmac› Daniel Gasman, Darwinizm'in, bu akl› kapatan, insanlar› coflturarak cinayet ifllemeye kadar teflvik eden romantik ak›m üzerindeki etkisini flöyle aç›klar: "Denebilir ki, Darwinizm, Almanya'da Alman romantizminin bir izdüflümü olmufltur... Darwinizm'in Almanya'da ald›¤› flekil, bir tür sahte bilimsel do¤a dini, ›rkç›l›kla kar›fl›k bir do¤aya tap›nma mistisizmidir." Türk Milleti ak›lc›l›ktan tamamen yoksun bu tür safsatalara hiçbir zaman izin vermemifl, derhal önünü kesmifltir. Bugün de faflizmin Darwinizm'den kaynaklanan bu karanl›k yüzünü tüm dünyan›n gözleri önüne sermektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
DARW‹N‹ST FAfi‹ST MUSSOL‹N‹'YE GÖRE BARIfi ZARARLIYDI Mussolini: "Faflizm devaml› sulhun zararl› oldu¤una inanm›flt›r. ‹nsan kudretini en yüksek mertebesine ç›karan savaflt›r" der. Di¤er bir ifadesinde ise; "Faflizm, bütün dünyan›n birbirleriyle kucaklaflmas›n› reddeder. Medeni milletler toplulu¤u içinde yaflamakla beraber, her birine meydan okuyarak bakar" ifadelerini kullanm›flt›r. Yukar›daki sözlerinden de anlafl›ld›¤› gibi Mussolini bir evrimci olarak, Darwin'in "Hayat bir savaflt›r, yaflam mücadelesinde güçlü olanlar kazan›r, zay›f olanlar kaybeder" prensiplerine inanm›flt›r. Bu fikirleri do¤rultusunda ‹talyan halk›n› savafla zorlam›fl; Arnavutluk, Habeflistan ve Yugoslavya'n›n Fiume liman› baflta olmak üzere pek çok yeri iflgal etmifltir. Bu ülkelerin halklar›n› öldürmüfl, onlara zulmetmifl; hatta Habeflistan halk›n›n üzerinde zehirli gaz kullanarak insanlar›n ac› çekerek ölmelerine sebep olmufltur. Mussolini'nin kendisi gibi bir Darwinist faflist olan Hitler ile birlikte sebep olduklar› savafl›n faturas› son derece a¤›rd›r. ‹kinci Dünya Savafl›, insanl›k tarihinin en y›k›c›, en ölümcül savafl› olarak tarihe geçmifltir. Ancak yaflanan ac›lar insanlara çok büyük bir tecrübe kazand›rm›flt›r. Tarihin tekerrürünü önlemek için ilk yap›lmas› gereken fleyin Darwinizm'le ve Darwinist liderlerle mücadele etmek oldu¤u anlafl›lm›flt›r.
71
72
GERÇEKLER II
FAfi‹ZM S‹NS‹CE fiEK‹L DE⁄‹fiT‹R‹YOR Charles Darwin evrim teorisiyle insan ›rklar›n›n k›yas›ya bir yaflam mücadelesi sürdürdüklerini iddia etmiflti. Dahas›, bu mücadelenin evrimsel geliflme için gerekli oldu¤unu, yani baz› insan ›rklar›n›n yok edilmesinin insanl›¤›n geliflmesini sa¤lad›¤›n› savunmufltu. Evrim teorisinin insan toplumlar›na uygulanmas›yla ortaya ç›kan "Sosyal Darwinizm" 1850'lerden bu yana geliflen bütün ›rkç› düflüncelere ilham verdi. 20. yüzy›lda dünyay› kana bulayan Hitler, Mussolini, Franco ve di¤er faflist liderlerin yapt›klar› katliamlar ve zulümler, Darwin'in evrim teorisinin "güçlüler yaflar, zay›flar ölür" prensibinden kaynaklan›yordu. Faflizm savunucular› milyonlarca masum insan› katlederken, bu korkunç cinayetleri "›rk›n saflaflt›r›lmas›" ve "afla¤› ›rklar›n temizlenmesi" ad› alt›nda sözde "bilimsel" bir temele dayand›rm›fllard›. Günümüzde, Darwinizm'in ›rkç› yorumu olan faflizm bu kez "nasyonalizm" ad› alt›nda sinsice flekil de¤ifltirerek insanl›¤› tehdit etmektedir. Bu sinsi tehlikeye karfl› her zaman dikkatli ve temkinli olmak flartt›r. Faflizmin çarklar›na kap›lan insanlar›n ço¤u bu tehlikenin fark›nda olmayabilir. Ancak ›rklar aras›nda eflitsizli¤i, üstün ›rklar›n hegemonyas›n› savunan faflizm, insanc›ll›ktan, medeniyetten, sevgi ve hoflgörüden, sanat ve estetikten, güzel ahlaktan yoksun bir toplum meydana getirir. "Yaflam bir mücadeledir; güçlü olan zay›f› yokeder ve böylelikle hayatta kal›r" anlay›fl›n› toplumlara sinsice empoze eder. 21. yüzy›lda nasyonalizm maskesinin arkas›ndan çirkin yüzünü gösteren faflist ideoloji ve insanl›¤› 150 y›ld›r zulüm ve kaosa sürükleyen Darwinizm, baz› çevrelerce ›srarla ayakta tutulmaya çal›fl›lmaktad›r. Bugün tüm bu belalara karfl› en etkili mücadele yöntemi, sorunu kökünden çözmek ve Darwinist düflünceyi fikren ma¤lup etmektir. Vicdan ve iman sahibi, milli ve manevi de¤erlerine ba¤l› olan Türk Milleti, bu konunun önemini ve aciliyetini kavram›fl, insanl›¤› Darwinizm tehlikesine karfl› uyarmay› kendisine ulvi bir görev kabul etmifltir.
74
GERÇEKLER II
DARWIN'‹N TEfiV‹K ETT‹⁄‹ IRKÇILIK, AVRUPA'DA HALA HÜKÜM SÜRÜYOR! Darwin, ›rkç›l›¤›n babas›d›r. ‹nsan›n Kökeni isimli kitab›nda ›rkç› görüfllerini flöyle aç›klam›flt›r: "Belki de yüzy›llar kadar sürmeyecek yak›n bir gelecekte, medeni insan ›rklar›, vahfli ›rklar› tamamen yeryüzünden silecekler ve onlar›n
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
yerine geçecekler. Öte yandan insans› maymunlar da… kuflkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yak›n akrabalar› aras›ndaki boflluk daha da geniflleyecek. Bu sayede ortada flu anki Avrupal› ›rklardan bile daha medeni olan ›rklar ve flu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan babun türü maymunlar kalacakt›r." Darwin'den sözde bilimsel bir destek alan ›rkç›l›k bugün hala Avrupa'da ve Amerika'da büyük bir oranda sürdürülmektedir. Son zamanlarda gazetelerde ›rkç›l›kla ilgili ç›kan haberlerden sadece birkaç› bu büyük tehlikenin önemini göstermektedir: "‹ngiltere hükümeti; Tamiller, Rumlar, Somalililer, Arnavutlar, Afganlar, Çinliler ve Rumenler'e s›n›r kap›lar›nda "farkl› muamele" yapma karar› ald›." (4 May›s 2001) "250 çocuk köle tafl›yan hayalet geminin Ekvator Ginesi'nin baflkenti Malabo'da oldu¤u belirlendi. Kaptan›n yakalanmamak için çocuklar› denize atmas›ndan korkuluyor... Siyah kölelerin denize at›lmas›, tarihte de çok yayg›n uygulanan bir yöntem. Yasad›fl› köle ticareti yap›lan gemilerin yakalanma riski belirince köleleri bir zincire ba¤layarak denize att›klar› biliniyor." (17 Nisan Sal›) "Moskova'da Kafkas kökenlilerin sat›fl yapt›¤› bir pazara, ›rkç› dazlaklar›n sald›r›s›nda 10 pazarc› yaraland›. Kremlin saray›ndaki bir baflka sald›r›da ise bir Çeçen genç b›çaklanarak öldürüldü." (22 Nisan 2001) "ABD'nin en yoksul eyaleti Mississippi'de düzenlenen referandumda beyazlar, ›rk ayr›l›¤›n›n simgesi konfederasyon bayra¤›ndan vazgeçmedi." (19 Nisan 2001)
fiüphesiz, Allah kat›nda sizin en üstün olan›n›z, takvaca en ileride olan›n›zd›r. (Hucurat Suresi, 13)
75
76
GERÇEKLER II
GÜNÜMÜZ BATI DÜNYASI DARWIN‹ST HITLER'‹N ‹Z‹NDE Hitler, Mussolini, Franco gibi faflist liderlerin tarihin derinliklerine gömülmeleri, onlar›n savunduklar› Darwinist fikirlerin de yok oldu¤u anlam›na gelmemektedir. Bugün onlar›n düflüncelerini kendilerine örnek alan pek çok faflist örgüt Avrupa ülkelerinde faaliyettedir. Özellikle de 80'li y›llardan beri, dünyan›n birçok ülkesinde evrim teorisinin körükledi¤i ›rkç› ve neo-faflist hareketler yeni bir uyan›fl içindeler. Almanya'da, Belçika'da, Avusturya'da, ‹ngiltere'de, ‹sveç'de, ‹talya'da, ‹spanya'da ve Amerika'da hergün yeni bir sald›r›, yeni bir kundaklama, yeni bir bombalama ya da taciz olay› meydana geliyor. Yurt d›fl›ndaki Türk halk› ölüm korkusu içinde hayatlar›n› devam ettirmeye çal›fl›yor, okula ya da ifle gidemiyor, geceleri soka¤a ç›kam›yor, kendi dillerini konuflam›yorlar.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
‹simleri holigan, dazlak, neo-nazi de olsa bu Darwinist-faflist gruplar›n tek bir yerden kumanda edildikleri gerek d›fl görünüfllerinden, gerek kulland›klar› sembollerden, gerekse söylemlerinden anlafl›l›yor. Hepsi Hitler gibi konufluyor, Nazi subay› gibi giyiniyor, dergilerinde ve flark›lar›nda fliddeti ve ›rkç›l›¤› övüyorlar. Amaçlar› ise ayn›: Darwin'in Türklerle ilgili hezeyanlar›na inand›klar› için geliflmesini tamamlayamam›fl ilkel hayvanlar olarak gördükleri Türkleri y›ld›rmak, korkutmak, kaç›rmak, uzaklara sürmek, süremedikleri takdirde ise yok etmek. Böylece sözde tüm etnik, dinsel ve kültürel kirlenmelerden ar›nd›r›lm›fl, 500 milyon kiflilik beyaz ›rktan oluflan ar›nm›fl bir toplum oluflturmak. Ancak Türk halk› faflizmin bu h›zl› yükseliflinin fark›ndad›r ve geçmiflte oldu¤u gibi bugün de faflizme geçit vermeyecektir.
77
78
GERÇEKLER II
"H‹TLER'‹N ÇOCUKLARI" ‹ÇLER‹NDEK‹ K‹N VE NEFRET‹ GÖSTERMEK ‹Ç‹N HER YOLU KULLANIYORLAR Hitler, Alman ›rk› d›fl›ndaki tüm ›rklar›n yok edilmesi gerekti¤ine inan›yor ve onlar› birer hayvan gibi görüyordu. "Kuzey Avrupa Almanlar›n› insanl›k tarihinden ç›kar›n, geriye maymun dans›ndan baflka bir fley kalmaz" fleklindeki sözlerini de bizzat kendisi hayata geçirmifl ve tarihin en büyük katliamlar›ndan birine imza atm›flt›. Bu sözleri söylerken de en büyük deste¤i, Charles Darwin'in evrim teorisinden al›yordu. Darwin ise büyük milletimiz hakk›nda flu hezeyanlarda bulunmufltu: "Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti¤inizden daha fazla yarar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta oldu¤unu ispatlayabilirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce Avrupa, TÜRKLER taraf›ndan iflgal edildi¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk alt›nda kalm›flt›, ama art›k bugün Avrupa'n›n TÜRKLER taraf›ndan iflgali bize ne kadar gülünç geliyor. Avrupa ›rklar› olarak bilinen medeni ›rklar, yaflam mücadelesinde TÜRK BARBARLI⁄INA karfl› galip gelmifllerdir. Dünyan›n çok da
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
uzak olmayan bir gelece¤ine bakt›¤›mda, BU TÜR AfiA⁄I IRKLARIN ço¤unun medenileflmifl YÜKSEK IRKLAR TARAFINDAN EL‹M‹NE ED‹LECE⁄‹N‹ (YOK ED‹LECE⁄‹N‹) GÖRÜYORUM." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York:D. Appleton and Company, s.285-286) Belki Hitler ve onun gibi düflünenler tarihin kanl› sayfalar› içinde hakettikleri yeri ald›lar. Ama "Hitler'in çocuklar›" faflizmin, türlü isimler alt›nda hala faaliyette oldu¤unu bizlere kan›tl›yorlar. Neo-faflistlerin internet sayfalar›nda, dergilerinde ve flark› sözlerinde bu kin ve nefreti görmek mümkün. Örne¤in "Halk›n Öfkesi" isimli neo-nazi grup bir flark›s›nda "Biz Almanya'y› temizleyen gücüz" diyor. Bir di¤er flark›s›nda ise Türkleri kastederek "Onlar› hapse at›n veya bir yerlere kapat›n. Çöl bile olabilir, yeter ki kapat›n onlar›." diyerek kinlerini dile getiriyorlar. Endsieg isimli müzik grubu ise içlerindeki Türklere karfl› olan nefretlerini, "Onlar› çiviyle çakmal›, Onlar› öldürmeli, Onlar› zindana atal›m, Toplanma kamplar›na t›kal›m" cümleleriyle ifade ediyor. Bilinmelidir ki, flerefli Türk Milleti'ne karfl› düflmanca tav›rlar içinde olan ›rkç› hareketler, 21. yüzy›lda kendilerine hayat sahas› bulamayacaklard›r. Çünkü Türk Milleti dünyada tekrar harekete geçen faflist hareketlerin temel dayana¤›n›n Darwinizm oldu¤unu fark etmifl ve bu çarp›k ideolojinin önünü kesmek için tüm önlemleri alm›flt›r. 21. yüzy›lda dünya milletleri Darwinizm ile birlikte faflizmin de ortadan kalk›fl›na flahit olacaklard›r.
79
80
GERÇEKLER II
TÜRK DÜfiMANLI⁄ININ KÖKENLER‹ 19. YÜZYILDA ARANMALIDIR Türk düflmanl›¤›, Osmanl›'n›n duraklama devirlerinde "Türkler Avrupa'dan silinip at›lmal›d›r" diyen Avrupal› devlet adamlar› ile bafllam›fl, ard›ndan Osmanl›'n›n parçalanmas›n› hedefleyen politikan›n temel düflüncelerinden birini oluflturmufltur. Kendilerini sözde "ileri ve medeni milletler" olarak nitelendiren kimi Avrupal›lar, Türk Milleti'ni olabilecek en uzak co¤rafyaya kadar sürülmesi gereken, güya "geri ve ilkel" bir unsur olarak görmüfllerdir. Bu görüfllerinin sözde bilimsel temelini de Türkleri "ilkel ve geri bir ›rk" olarak gören Charles Darwin'in evrim teorisinden alm›fllard›r. 19. yüzy›lda ve 20. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde Avrupa baflkentlerinde büyük yank› uyand›ran Türk düflmanl›¤› fikrinin eskide kald›¤›n› düflünmek büyük bir yan›lg›d›r. Son günlerde yüksek sesle dile getirilen "Türkleri Avrupa'dan uzaklaflt›rma" mesajlar› Türk düflmanl›¤›n›n hala hayatta oldu¤unu göstermektedir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
O dönemlerde "...Fanatik cahil insanlar, barbar millet… Türkler daima Türk kalacaklar, hiçbir zaman Avrupal›laflamayacaklar…" diyen dönemin ‹ngiltere Baflbakan› Lord Salisbury'nin yerini, bugün çeflitli suni vesilelerle Türkleri Avrupa'dan uzaklaflt›rmak isteyen Avrupa devletleri alm›fllard›r. (Erol Ulubelen, ‹ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, Eylül 1982, s. 77) "‹stanbul Türkler'den tamamen al›nmal›, bir veba tohumu, savafllar›n yarat›c›s›, komflular› için bir hakaret olan Türkler Avrupa'dan silinmelidir…" diyen Amerikal› senatör Lodge'un yerini ise, günümüzde necip Türk Milleti'ni soyk›r›m yapmakla suçlayan Amerikan senatörler alm›flt›r. (‹ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, s. 210) Ancak Türk Milleti oynanan bu oyunlar›n fark›ndad›r, tuzaklar›n› birlik ve beraberlik içinde bozacakt›r. fierefli tarihi Türk Milleti'nin üstün ahlak ve karakterinin bir delilidir.
81
82
GERÇEKLER II
TÜRK M‹LLET‹'N‹ PARÇALAMAK ‹STEYENLER‹N HEZEYANLARI DARWIN‹ZM KAYNAKLIDIR Bugün Avrupa'n›n Türklere karfl› tutumunun, as›ls›z Ermeni soyk›r›m› iddialar›n›n, ‹talya ve Fransa'n›n Türkiye aleyhinde yürüttü¤ü faaliyetlerinin, Avrupa Birli¤i'nin Türkiye'yi kabul etmemekteki kararl›l›¤›n›n
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
ve neo-Nazilerin Türk düflmanl›klar›n›n alt›nda Darwin'in Türk Düflmanl›¤› fikri yatmaktad›r. Bu, etkisini Sevr'den önce de göstermifl bir düflmanl›¤›n günümüze yans›malar›d›r. 19. yüzy›lda ‹ngiliz Baflbakan› William Ewart Gladstone, sömürgeci ‹ngiliz ‹mparatorlu¤u için Türkleri tehlike olarak görüyordu. Türk Milleti aleyhine çirkin bir propaganda bafllatm›fl ve flöyle demiflti: "Türkler insanl›¤›n insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekas› için onlar› Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz." ‹ngilizler, Türkleri yok etmek için kendilerine "bilimsel" (!) bir dayanak bulmakta da gecikmediler. Irkç› ‹ngiliz Charles Darwin onlara tam da istedikleri aç›klamay› yapt›: "Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti¤inizden daha fazla yarar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta oldu¤unu ispatlayabilirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce Avrupa, TÜRKLER taraf›ndan iflgal edildi¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk alt›nda kalm›flt›, ama art›k bugün Avrupa'n›n TÜRKLER taraf›ndan iflgali bize ne kadar gülünç geliyor. Avrupa ›rklar› olarak bilinen medeni ›rklar, yaflam mücadelesinde TÜRK BARBARLI⁄INA karfl› galip gelmifllerdir. Dünyan›n çok da uzak olmayan bir gelece¤ine bakt›¤›mda, BU TÜR AfiA⁄I IRKLARIN ço¤unun medenileflmifl YÜKSEK IRKLAR TARAFINDAN EL‹M‹NE ED‹LECE⁄‹N‹ (YOK ED‹LECE⁄‹N‹) GÖRÜYORUM." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, s.285-286) Darwin'in bu sözlerinden yola ç›kan Avrupal› baz› devletler, Türkiye'yi ç›karlar› için bir tehlike olarak görmekte ve ülkemizin parçalanmas›n› beklemektedirler. Sevr Anlaflmas› döneminde oldu¤u gibi bugün de, topraklar›n› parçalayarak da¤›tma peflindedirler. Ancak, Türk Milleti bu gibi emellerin gerçekleflmesine izin vermeyecektir. Yönetmek, huzur ve güven getirmek Türk Milleti'nin f›trat›ndad›r. Türk Milleti bölünemeyece¤i gibi, tüm Asya Türklerini, Ortado¤u'yu ve Müslümanlar› bir çat› alt›nda toplayarak, kökü mazide olan bir gelece¤i haz›rlamaktad›r.
83
84
GERÇEKLER II
GÜNÜMÜZÜN ‹K‹ ÖNEML‹ TEHL‹KES‹, DARWIN‹ZM'‹ DO⁄RU ZANNETMEK VEYA B‹R TEHL‹KE OLARAK GÖRMEMEKT‹R Darwinizm, hayat›n kökenine aç›klama getirme iddias›nda olan herhangi bir teori de¤ildir. Darwinizm'in iddialar›, insanlar› bir Yarat›c› olmad›¤›na, geliflmenin ve hayatta kalman›n ancak çat›flma ve mücadele ile olaca¤›na inand›rmak için 150 y›ld›r bilinçli ve planl› olarak insanlara telkin edilmektedir. 20. yüzy›lda Hitler, Mussolini, Stalin, Lenin, Mao gibi en kanl› diktatörler, rejimlerinin ideolojilerini Darwinizm'e dayand›rm›fllard›r. Dini ise ideolojilerinin ve Darwinizm'in önündeki en büyük engel olarak görmüfllerdir. ‹nsanl›¤›n bu tür belalardan, ac›mas›z diktatörlerden ve Darwinizm'den destek alarak katliamlar yapan, terör ortam› oluflturan gruplardan kurtulabilmesi için Darwinizm'in kesin olarak bilim ve felsefe alan›nda çökertilmesi flartt›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
Bugün Darwinizm'in kesin ve h›zl› çöküflünü engelleyen iki önemli tehlike bulunmaktad›r. 1. Darwinizm'in hipnozuna kap›larak Kuran'da da evrimin anlat›ld›¤›n› öne süren dindarlar: Oysa Kuran'da evrimden bahsedilmemektedir. Kuran'da canl›lar›n mükemmelli¤i ve oluflum evreleri anlat›l›r. Allah tüm canl›lar› "OL" emriyle var etti¤ini bildirir. 2. "Darwinizm tehlikesi art›k yoktur, y›llar önce bu tehlike ortadan kald›r›lm›flt›r" diyenler: Bu da büyük bir yan›lg›d›r, çünkü bugün birçok ülkede halk Darwinizm'e inanmasa bile idareciler Darwinizm'i savunmakta ve okullar›nda bu as›ls›z teorinin e¤itimini vermektedirler. Hatta Çin ve Rusya gibi birçok ülkede Darwinizm mecburi bir inanç gibi devlet taraf›ndan insanlara ö¤retilmektedir. Dolay›s›yla Darwinizm tehlikesini görmezden gelmek veya bu teoriyi bir acz içinde kabullenmek, Kuran'a uygun göstermeye çal›flmak, vicdana ve akla uygun de¤ildir. Bugün Çeçenistan'da, Do¤u Türkistan'da, Kosova'da ve daha pek çok yerde insanlar Darwinizm'in destek verdi¤i ideolojilerin takipçileri taraf›ndan zulme u¤ramaktad›rlar.
85
86
GERÇEKLER II
MARX VE ENGELS'‹N CEHALET‹ Marx ve Engels, canl›lar›n diyalekti¤i iddialar›na, Darwin'in evrim teorisinin bilimsel bir destek sa¤lad›¤›n› zannediyorlard›. Oysa büyük bir yan›lg› içindeydiler. Bu yan›lg›lar›n›n en önemli nedenlerinden biri ise, yaflad›klar› dönemde bilimsel seviyenin oldukça geri olmas› idi. • O dönemde kullan›lan mikroskoplarda hücre basit bir leke gibi görülüyordu. Oysa bugün, hücrenin dev bir uzay gemisinden çok daha kompleks bir yap›ya sahip oldu¤unun tespit edilebildi¤i elektron mikroskoplar› kullan›lmaktad›r. • O dönemin laboratuvarlar› birkaç deney tüpünden ve basit birkaç aletten olufluyordu. Günümüzde ise, son derece ifllevsel bilgisayarlar ve en ileri teknolojiye sahip cihazlarla donat›lm›fl laboratuvarlar bilim adamlar›n›n hizmetinde. O dönemin geri kalm›fll›¤› içinde hücrenin ne oldu¤undan bile haberi olmayan Engels, Do¤an›n Diyalekti¤i isimli kitab›nda evrim teorisinin is-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
patlanm›fl bir gerçek oldu¤unu söylemekte bir sak›nca görmemifl ve flöyle demiflti: "... Bütün çok hücreli organizmalar –gerek bitkiler, gerek insan dahil hayvanlar - her durumda hücrenin bölünmesi yasas›na göre bir hücreden gelifliyorsa, bu organizmalar›n sonsuz çeflitlili¤inin kayna¤› nedir? Bu soru, ilk kez Darwin taraf›ndan kapsaml› flekilde ortaya konan ve kan›tlanan evrim teorisi ile yan›tland›." (Friedrich Engels, Do¤an›n Diyalekti¤i, s. 251-252) Marx ve Engels evrim teorisinin ispatland›¤›n› zannedecek kadar bilimsel gerçeklerden uzakt›lar. Oysa günümüzde en koyu evrimciler dahi evrim teorisinin ispatlanmad›¤›n› itiraf etmektedirler: Dr. Robert Milikan (Nobel ödüllü, ünlü bir evrimci): fiu çok ac›kl›: Biz bilim adamlar› flu ana kadar hiçbir bilim adam›n›n kan›tlayamad›¤› evrimi kan›tlamaya çal›fl›yoruz. Herribert Nillson (evrimci bilim adam›): Evrimi bir deney ile ispat etme giriflimlerim 40 seneden fazla sürdü ve baflar›s›zl›kla sonuçland›. Günümüzün
Darwinist-
Marksistler'i, 19. yüzy›l›n son derece ilkel koflullar›nda, cahilce üretilmifl fikirleri, 21. yüzy›lda büyük bir ba¤nazl›kla savunmaya devam etmektedirler. Bu ba¤nazl›¤a göz yumulmamal›, genç nesillere 21. yüzy›l›n bilimsel
gerçekleri
anlat›lmal›d›r.
87
88
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST AKLI FELAKET GET‹R‹R Geçti¤imiz yüzy›lda komünist ideoloji yüzünden on milyonlarca insan katledilmifltir. Komünizm, bununla da kalmay›p insanl›¤›n sanat, estetik, bilim, düflünce gibi vas›flar›n› öldürmek için de her türlü yolu denemifltir. Komünist ideolojinin insanl›¤a indirdi¤i darbeyi görmek için, komünist bilim anlay›fl›n› incelemek yeterlidir. "Lysenko olay›" bu konudaki en bariz örneklerdendir. Lysenko, evrim teorisinin iddialar›na körü körüne ba¤lanm›fl koyu bir Darwinist'ti. Sovyetler Birli¤i'nde 1930'lu y›llarda yaflanan tar›msal kriz s›ras›nda çok daha büyük, güçlü ve verimli bir tah›l üretimi sa¤layaca¤›n› vaat etmiflti. Ne var ki Stalin dönemindeki Sovyet bilimine damgas›n› vuran Lysenko'nun "tar›m politikas›", tonlarca tohumun zayi olmas›na, insanlar›n bofluna emek harcamas›na yol açm›flt›r. Lysenko'nun hiçbir bilimsel kan›ta dayanmayan, hatta akla ve mant›¤a da fliddetle ayk›r› olan çok say›daki Darwinist düflünce ve uygulamalar›ndan birkaç› flöyledir: -Uygun çevre koflullar›nda yetifltirilen bu¤day bitkilerinin çavdar tohumlar› vermeye bafllayaca¤›n› öne sürmüfl ve bu akla uyularak yap›lan tar›msal giriflimler büyük ziyanla sonuçlanm›flt›r. -Ekilecek tohumlar›n, e¤er uzun süre so¤uk suda bekletilirlerse so¤uk hava flartlar›na uygun bir yap› kaza-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
nacaklar›n› ileri sürmüfltür. Lysenko'nun bu iddias› do¤rultusunda, Rusya'da tonlarca tohum so¤uk suda bekletildikten sonra Sibirya steplerine ekilmifltir. Elbette tohumlar›n hepsi zayi olmufltur. Lysenko olay›, materyalizme ve evrim teorisine olan körü körüne ba¤l›l›¤›n bilime ve topluma ne kadar büyük zararlar verdi¤ini gösteren tarihi bir belgedir.
89
90
GERÇEKLER II
KOMÜN‹ST KORE'DE KOSKOCA B‹R NES‹L AÇLIKTAN VE BAKIMSIZLIKTAN YOK OLUYOR Komünizm ile yönetilen ülkelerin hali tüm insanl›¤a ders olmal›d›r. Bugün komünist Kuzey Kore'de çocuklar açl›ktan ölüyorlar. Sa¤l›k sistemi tamamen çökmüfl durumda; ilaç bulunam›yor, ameliyatlar dahi anestezi kullan›lmadan yap›l›yor. Beslenme yetersizli¤inden dolay› bir nesil ya sakat ya a¤›r hasta ya da zihinsel özürlü olarak hayata bafll›yor. Ülkede elektrik ve su yok, bu nedenle de halk fliddetli salg›n hastal›klarla mücadele ediyor. Fabrikalar çal›flmad›¤› için ilaç ve di¤er zaruri ihtiyaçlar üretilemiyor. Halk denizden yosun toplay›p bunlar› kurutarak çocuklar›n› beslemeye çal›fl›yor. New York Times gazetesinin haberine göre ayda 10.000'den fazla çocuk hayat›n› kaybediyor. Bu y›l bafl›nda ise yaklafl›k 2 milyon Kuzey Koreli'nin açl›ktan öldü¤ü belirtiliyor. Ancak komünist Kuzey Kore yönetimi gazetecilerin ülkeye girmelerini yasaklad›¤› gibi d›flar›ya bilgi de vermiyor. Bugün Kuzey Kore'nin halk›na uygulad›klar›, geçmiflte Lenin'in, Stalin'in, Mao'nun uygulamalar›yla ayn›d›r. Halklar›n› birer hayvan gibi gören, onlara de¤er vermeyen Darwinist-komünist yönetimler daha önce de Rusya'da, Ukrayna'da, Çin'de on milyonlarca insan› açl›ktan, sefaletten ve hastal›klardan öldürmüfltü. Darwinizm ve komünizm bir tehlike de¤il diyenler, bir daha düflünsünler: KUZEY KORE'DEK‹ ÇOCUKLARI K‹M, NASIL KURTARACAK? Asil Türk Milleti, Darwinizm ve komünizm ile fikri mücadelesi ve manevi de¤erlere verdi¤i önem ile, dünyay› karanl›klardan ayd›nl›¤a ç›karacakt›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
DARWIN‹ZM'‹N SAVUNULMASI ‹NANANLAR ‹Ç‹N ÖNEML‹ B‹R TEHL‹KED‹R ‹man eden baz› kimseler, Darwinizm'in hipnozunun etkisine kap›lmakta ve bu gerçek d›fl› teorinin Kuran ile çeliflmedi¤ini söylemektedirler. Oysa Darwinizm yalan› hem Kuran ile çeliflir, hem de Darwinizm yalan›n› savunmak zulme, inkara, savafla kap› açmakt›r. Kuran'da, Darwinizm'in iddia etti¤i evrimi destekleyen hiçbir ayet bulunmamaktad›r. ‹nsan›n oluflumunu anlatan ayetler, yarat›l›fl›n evreleridir ve Darwin'in insan›n hayvandan evrimleflti¤i iddias›n› kesinlikle desteklememektedir. Darwinizm'i bilimsel bir gerçek zannetmek, "bilime karfl› biz ne diyebiliriz" diyerek Darwinizm'i kabul etmek de büyük bir yan›lg›d›r. Çünkü Darwinizm bilimsel bir teori de¤ildir ve çok az bir araflt›rma ve inceleme dahi bu teorinin tüm bilimsel açmazlar›n›, mant›ks›zl›klar›n›, ak›ls›zl›klar›n› ortaya koymaya yeterlidir. Bu nedenle, acizlik ve çaresizlik içinde, insanl›¤a zulüm ve ac› getiren bu teori kabul edilmemelidir. Aksine vicdan sahibi inananlar›n bu teoriye karfl› fikri alanda etkin, samimi ve flevkli bir mücadele içinde olmalar› gerekir. Vicdanl› ve ak›l sahibi insanlar bu konuda ittifak ettikleri takdirde, bu nesil dünyadan dinsizli¤e ait tüm ideolojilerin h›zla silindi¤ini ve yerine Kuran'daki güzel ahlak›n hakim oldu¤unu görecektir. Bat›l olan› kabul etmek do¤ru de¤ildir. Do¤ru olan, bat›l›n üzerine hak olan› f›rlatmakt›r. O zaman Allah'›n ayetinde bildirdi¤i gibi "bat›l›n beyni darmada¤›n" olacakt›r.
91
92
GERÇEKLER II
DARWIN‹ZM = MATERYAL‹ZM = MARKS‹ZM = ANARfi‹ZM Karl Marx: "Darwin'in yap›t› büyük bir yap›tt›r. Tarihteki s›n›f mücadelesinin do¤a bilimleri aç›s›ndan temelini oluflturuyor." Stalin: "Genç nesillerin zihnini yarat›l›fl düflüncesinden ar›nd›rmak için onlara tek bir fleyi ö¤retmeliyiz: Darwin'in ö¤retilerini" Lenin: "Marx'›n teorisinin tümü, evrim teorisinin, en tutarl›, en tam, en düflünülmüfl ve özlü biçimiyle ça¤dafl kapitalizme uygulanmas›d›r. Marx'›n aç›klamalar›n›n büyük de¤eri, burada da, materyalist diyalekti¤i, evrim teorisini, tutarl› biçimde uygulamak ve komünizmi, kapitalizmden itibaren geliflen bir fley olarak düflünmektir." Mao: "Çin sosyalizminin temeli Darwin'e ve evrim teorisine dayand›r›lm›flt›r." Engels: "Tabiat metafizik olarak de¤il, diyalektik olarak ifllemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in ad› an›lmal›d›r." Trotsky: "Darwin'in buluflu, tüm organik madde alan›nda
diyalekti¤in
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
(diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu." 20. yüzy›l›n kanl› liderlerinin övgüyle bahsettikleri Darwinizm, materyalizmi, komünizmi, bölücü terörü, anarflizmi do¤uran sapk›n bir inanç sistemidir. Tüm insanlar›n bafl›bofl ve sorumsuz olduklar›n› ve dünyada var olan tüm canl›lar›n yaflamak için savaflmak zorunda olduklar›n›, di¤er canl›lar gibi insanlar›n ve tarihin de geliflmek için çat›flmas› gerekti¤ini savunan bu tesadüf felsefesi, 150 y›ldan beri bütün dünyay› kan gölüne çevirmifltir. Darwinist propagandan›n ve onun destekledi¤i diyalektik materyalizmin etkisinin kalkmas› ve gençlerin bu safsatalardan uzak bir biçimde e¤itilmesi ile, birçok tehlikeli ideolojinin de hayat damarlar› kesilmifl olacak ve dünya bu belalardan temizlenecektir. Kuflkusuz bu konuda en önemli görev, yüzy›llard›r ‹slam'›n bayraktarl›¤›n› yapm›fl, ak›l ve basiret sahibi Türk Milleti'ne düflmektedir. Milletimiz, Kuran ahlak›n›n güzelliklerini anlatarak, tüm bu ideolojilerin çirkinliklerini
dünyaya
duyurmaktad›r.
93
94
GERÇEKLER II
SÜSLÜ KEL‹MELERLE ANLAfiILMAZ VE DER‹N GÖSTER‹LMEYE ÇALIfiILAN MARKS‹ST-LEN‹N‹ST FELSEFEN‹N ‹DD‹ALARI SON DERECE BAS‹T VE SIRADANDIR Komünistlerin fikirlerini anlat›rken baflvurduklar› yöntemlerden biri, t›pk› Darwinistler gibi süslü kelimeler kullanmakt›r. Herkesin asl›nda çok iyi bildi¤i bir kelimeyi halk›n aflina olmad›¤› bir baflka kelime ile ifade ederek, Marksist-Leninist felsefeyi anlafl›lmaz, eriflilmez ve karmafl›k göstermek isterler. Bugün Marksist Leninist görüflü savunan dergi ve gazetelerde özellikle anlafl›lmaz ve karmafl›k hale getirilmifl bu üslubu görmek mümkündür. Örne¤in "Diyalektik Materyalizm" kavram›n›, asl›nda maddecili¤i tarif etmek için kullan›rlar. Diyalektik pek kullan›lmayan bir kelime oldu¤u için halk bu kelimenin çok fley ifade etti¤ini zanneder. Oysa 19. yüzy›lda Marx ve Engels'in Darwinizm'in de etkisinde kalarak ortaya att›klar› iddialar son derece s›radan, hiçbir derinli¤i olmayan, basit varsay›mlard›r. Ancak, süslü anlat›mlarla doldurulmufl ciltlerce kitap ve bir de Marx'›n ve Engels'in a¤›r filozof edas›yla verilmifl pozlar› halk›n karfl›s›na ç›kart›l›nca, onlar da bu kitaplar›n çok yüksek seviyeli eserler olduklar›n› zannetmektedirler. Halbuki Marx'›n da Engels'in de sahip olduklar› bilgiler bugün bir lise ö¤rencisinin sahip oldu¤u bilgilerden çok daha azd›r. Ancak, bu filozoflar özel telkin metodlar›yla insanlar›n gözünde büyütülmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu tür içi bofl ve tehlikeli felsefelerle en etkin mücadele yöntemi, do¤ru ve hak olan› yal›n, sade ve samimi bir üslupla tüm insanlara anlatarak tehlikeyi aç›k ve anlafl›l›r hale getirmektir.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
KORKU VE TEHD‹T ÜZER‹NE KURULU KOMÜN‹ST DEVLET, KEND‹ ASKERLER‹NE DAH‹ ‹fiKENCE UYGULUYOR Darwinist fikirler üzerine bina edilmifl olan komünist devlet, insanlar› hayvan sürüsü olarak görür ve milletine hem de¤er vermez, hem de güvenmez. Bu nedenle korku, bask› ve dehflet ortamlar› oluflturarak, onlar üzerinde denetim sa¤lamaya çal›fl›r. Herkesi potansiyel flüpheli, suçlu veya hain olarak görür. Lenin'in flu sözleri, Darwinist-komünist devletin halk›na bak›fl aç›s›n› göstermesi
aç›s›ndan
önemlidir: "Diktatörlük do¤rudan fliddete dayanan ve hiçbir yasayla k›s›tlanmam›fl iktidard›r." (Lenin, Proleterya Devrimi ve Dönek Kautsky, s. 53) Bu sapk›n fikirlerin mirasç›s› Rus Devleti, milletine zulmetmeye devam etmektedir. Dünya bas›n›na yans›yan baz› haberler flöyledir: Rusya'da her y›l 500 asker subaylar› taraf›ndan sebepsiz yere öldürülüyor. Ve bu cinayetler intihar olarak rapor ediliyor. Genç yafltaki Rus askerler, ailelerine kendilerini bu zulümden kurtarmalar› için yalvaran gizli mektuplar yolluyorlar. Ancak aileler bir süre sonra o¤ullar›n›n iflkence veya dayakla öldürülmüfl cesetlerini buluyorlar. Komünist ideolojiyi savunanlar, bunlar› bir daha düflünmelidirler: Kendi evlatlar› iflkence ile öldürülüyor olsayd›, komünizme arka ç›karlar m›yd›? Bir felakete veya tehlikeye ciddi önlemler almak için, o tehlike ile yüzyüze gelmek flart de¤ildir. Dünya üzerinde o tehlike alt›nda yaflayan kimseler olmas›, vicdan sahibi insanlar› harekete geçirmelidir.
95
96
GERÇEKLER II
D‹YALEKT‹K MATERYAL‹ZM‹N S‹NS‹ TAKT‹⁄‹: B‹R ADIM ‹LER‹, ‹K‹ ADIM GER‹ Günümüzde Darwinizm'den güç alan komünizmin art›k bir tehlike olmad›¤›n›, y›llar önce çöktü¤ünü zannedenler büyük bir yan›lg› içindedirler. Çünkü komünizm y›k›lmam›fl, diyalektik materyalizmin en önemli ilkesine uygun olarak iki ad›m geri atm›flt›r. Lenin'in üzerine kitap yazd›¤› bu "Bir Ad›m ileri, ‹ki Ad›m Geri" ilkesine göre komünistler hedeflerine ulaflmak için gerekti¤inde birkaç ad›m geri atarak sanki hedeflerinden uzaklaflm›fl gibi görünürler. Komünist Çin'deki okul çocuklar›na, bu nedenle üç ad›m ileri, iki ad›m geri esas›na dayanan "diyalektik yürüme yolu" ö¤retilir. Bu gerçe¤i ortaya koyan en somut örneklerden biri komünistlerin aile kurumu hakk›ndaki düflünceleridir. Diyalektik Materyalizmin kurucusu Karl Marx'a göre evlilik kurumu kald›r›lmal›d›r. Komünist Manifesto'da Marx; "proleterler aras›nda aile kurumunun hemen hiç görülmedi¤i ve fuhuflun çok yayg›n oldu¤unu" söyler, ve bundan flu sonuca var›r: "...burjuva ailesinin
ortadan
kalkmas› gerekmektedir." Komünistler bu hedeflerine ulaflmak için, diyalektik materyalizmin ilkelerine uyarlar. Aile kurumunu kald›rmak için güçlü bir devlete ihtiyaçlar› vard›r.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
Ancak güçlü bir devlet için önce aile kurumunun güçlü olmas› gerekir. Bu nedenle önce geri ad›m atarak, aileyi güçlendirirler. Bu sayede komünist devlet güçlenir ve bir aflama sonra aile kurumunu tamamen ortadan kald›r›r. (Komünistler Nas›l Yalan Söyler, Dr. Fred C. Schwarz, s. 215-216) Bu örnekten anlafl›ld›¤› gibi, komünistlerin "komünizm y›k›ld›", "Rusya'da aile ba¤lar› daha da güçlendi" gibi sloganlar› insanlar› aldatmamal›d›r. Bu, diyalektik materyalizmin çok bilinen bir takti¤idir. Komünizm, bir bukalemun gibi renk de¤ifltirmifl, tekrar ad›m atmak için uygun zeminin haz›rlanmas›n› beklemektedir. Bu nedenle komünizmin ana felsefesi olan diyalektik materyalizm ve onun sözde bilimsel dayana¤› olan Darwinizm ile fikri alanda ciddi bir mücadele flartt›r. Aksi takdirde, komünistler ileri atacaklar› kanl› ve zalim ad›mlar için pusuda beklemektedirler. Liselerde, üniversitelerde bu ideoloji giderek yay›lma göstermektedir. Türkiye'de tarihin en büyük komünist bölücü tehlikesi yaflanmaktad›r. Ama uyan›k ve zeki yap›s›yla Türk Milleti bu tehlikeyi fark etmifltir ve bu zulüm ideolojisine geçit vermemektedir.
‹nsanlardan öylesi vard›r ki, dünya hayat›na iliflkin sözleri senin hofluna gider ve kalbindekine ra¤men Allah'› flahid getirir; oysa o az›l› bir düflmand›r. O, ifl bafl›na geçti mi (ya da s›rt›n› çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk ç›karmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculu¤u sevmez. (Bakara Suresi, 205)
97
98
GERÇEKLER II
TERÖRÜ VE fi‹DDET OLAYLARINI DURDURMANIN YOLU, DARWIN‹ST E⁄‹T‹ME SON VERMEKTEN GEÇER Günümüzde tüm dünya ülkeleri milli gelirlerinin büyük bir bölümünü savunmaya ay›rmaktad›rlar. Çünkü al›nan polisiye tedbirler, mahkemeler, cezaevleri fliddetin ve terörün önünü kesmekte yeterli olmamakta, suç olaylar›n›n say›s› gün geçtikçe daha da artmaktad›r. Bunun tek nedeni bu ülkelerin gençlerini Darwinist ve materyalist ideolojiyle yetifltirmeleridir. Okulun ön kap›s›ndan iyi bir e¤itim almak için giren bir genç, arka kap›s›ndan "komünist" ya da "faflist" olarak ç›kmaktad›r. ‹nsan›n geliflmifl bir hayvan türü, hayat›n ise ac›mas›z bir mücadele meydan› oldu¤unu, sadece güçlü olanlar›n hayatta kalaca¤›n›, zay›f olanlar›n elenece¤ini, ayakta kalabilmek için her türlü ahlaks›zl›¤› yapman›n meflru oldu¤unu ö¤renen bir gençten baflka birfley beklemek de mümkün de¤ildir. Çünkü bu e¤itim gençlere güzel ahlak›n yerine fliddeti ve sald›rganl›¤›, flefkatin yerine öfkeyi ve kini, paylaflman›n yerine bencilli¤i ve ç›karc›l›¤› ö¤retmektedir.
Gerçek flu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onlar›n düzenleri, da¤lar› yerlerinden oynatacak da olsa, Allah kat›nda onlara haz›rlanm›fl düzen (kötü bir karfl›l›k) vard›r... Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir (‹brahim Suresi, 46-47)
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
‹flte bu nedenle de fliddetin ve terörün önünü kesmek için at›lmas› gereken ilk ad›m, Darwinizm'in ve materyalizmin safsatalar›n›n gençlere sanki birer gerçekmifl gibi ö¤retilmesini engellemektir. Unutulmamal›d›r ki, gençleri bu flekilde e¤ittikten sonra, "Niye terörist oldun?" demek büyük bir samimiyetsizliktir. E¤er gençlere vatan ve millet sevgisi afl›layan, güzel ahlak› ö¤reten e¤itim kurumlar› kurulup, Darwinist-materyalist e¤itime geçit verilmezse bu büyük sorun da kendili¤inden ortadan kalkacakt›r. Darwinizm'in gençleri nas›l bir batakl›¤a sürükleyebilece¤inin fark›nda olan Türk Milleti gereken önlemleri alm›fl, bu yönde büyük bir kültür seferberli¤i bafllatm›flt›r. Bu yolla Darwin'in bilimd›fl› safsatalar›n› gözler önüne sermektedir. Milletimiz bu kültür ata¤› ile 21. yüzy›lda lay›k oldu¤u noktaya varacakt›r.
99
100
GERÇEKLER II
DARWIN‹ST E⁄‹T‹M BELA GET‹R‹R Darwinist e¤itim uygulayan Bat›l› toplumlarda bireylerin büyük bölümü manevi ve milli de¤erlerinden uzak kalm›fl ve materyalist safsatalar›n çark›na kendilerini kapt›rm›fl durumdad›r. Böyle toplumlarda vefan›n, sadakatin, flefkatin, fedakarl›¤›n hiçbir önemi yoktur. Gençler, kendilerine verilen e¤itim sonucu, bu dünyada tesadüfler neticesinde var olduklar›n›, bir gün ölüp yok olacaklar›n› zannederler. Dolay›s›yla dünyada çok az zamanlar› oldu¤una inan›r ve bütün bencil tutkular›n› tatmin etmeye çal›fl›rlar. Bu materyalist anlay›fl zamanla bireylerin insani özelliklerini yitirmelerine sebep olur. ‹flte Darwinist e¤itimin temeli budur; "HAYVAN BENZER‹ ‹NSAN TOPLULUKLARI MEYDANA GET‹RMEK, HAYVAN SÜRÜLER‹NE DARWIN‹ZM'‹N GEL‹fiM‹fi HAYVANLAR OLARAK TANIMLADI⁄I ‹NSAN SÜRÜLER‹ KATMAK"... Böyle toplumsal bir felakete u¤ramamak için, 7'den 70'e herkese Darwinizm'in bilimsel geçersizli¤inin anlat›lmas› flartt›r. Bireylerine vatan ve millet sevgisi afl›layan, manevi de¤erlerini korumay› ö¤reten, e¤itim sistemini bu anlay›fl çerçevesinde flekillendiren milletler, gelece¤e güvenle bakabilir. Müslüman Türk Milleti, bu gerçe¤i görmüfl ve vicdanl›, milli ve manevi de¤erlerine sahip ç›kan bir gençlik yetifltirmifltir. Bu üstün özellikleri, ona 21. yüzy›lda, Darwinizm tehlikesine karfl› tüm insanl›¤› uyarma ve koruma misyonunu yüklemifltir. Yüce milletimizin bu tarihi misyonu lay›k›yla yerine getirmekte oldu¤una flüphe yoktur.
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
DARWIN‹ST B‹L‹M ADAMLARININ IRKÇI UYGULAMALARININ HEDEF‹ MASUM AFR‹KA HALKI Charles Darwin'in insan›n evrimleflmifl bir hayvan türü oldu¤u yönündeki iddias› sosyal yaflam üzerinde çok derin izler b›rakt›. Çünkü bu düflünceye göre farkl› ›rklar, hastalar, zay›flar, fakirler, özürlüler evrimleflme sürecini tamamlamam›fl afla¤› bir tür olarak görülüyordu. Bu bak›fl aç›s›na sahip olan evrimci bilim adamlar› yüzy›llar boyunca afla¤› ›rk olarak nitelendirdikleri yerli kabileleri vahflice katlettiler, üzerlerinde deneyler yapt›lar ve bir hayvan gibi sergilediler. Günümüz evrimci bilim adamlar› da atalar›n›n izinden gidiyorlar ve masum insanlar› sözde bilimsel amaçl› çal›flmalar›nda kobay olarak kullan›yorlar. May›s 2001 tarihli ünlü Frans›z La Recherche dergisi, "T›p Kobaylar›n› Buldu mu?" bafll›¤›yla yay›nlad›¤› genifl haberde bilim adamlar›n›n bu ›rkç› yaklafl›mlar›na yer veriyor. Özellikle de son y›llarda AIDS gibi tehlikeli hastal›klarla ilgili araflt›rmalar›n, -oluflabilecek tehlikelerden haberdar olmayan- Afrikal› masum insanlar üzerinde gerçeklefltirildi¤ine dikkat çekiliyor. Ya da baz› hastalar›n "hastal›¤›n gelifliminin izlenmesi amac›yla" özellikle tedavi edilmeyip, insanlar›n ölüme terk edildikleri vurgulan›yor. Ancak Türk Milleti'nin de katk›lar›yla
Darwinist
bilim
adamlar›n›n bu ›rkç› yaklafl›mlar› tüm gerçekli¤iyle gözler önüne serilmifltir ve serilmeye de devam edecektir. Milletimiz, Darwinizm'e karfl› bafllatt›¤› kültür ata¤›nda tüm dünyaya örnek olmaktad›r.
101
102
GERÇEKLER II
OKUL SIRALARINDA GENÇLER‹ DARWIN‹ST YALANLARLA E⁄‹TENLER, OLUfiTURDUKLARI TEHL‹KEN‹N FARKINDA DE⁄‹LLER Terör belas›n›n körükleyicisi, gençlere hayvanlardan evrimlefltiklerini, dolay›s›yla hayvanlar gibi her türlü ahlaks›zl›¤› ve suçu iflleyebileceklerini telkin eden Darwinist-materyalist e¤itimdir. E¤er dünyan›n dört bir yan›ndaki e¤itim kurumlar›nda bu e¤itim verilmeye devam edilirse, terörden kurtulmak da mümkün olmayacakt›r. Okul s›ralar›nda Darwinist-materyalist kitaplar okuyarak, sadece maddeye de¤er veren, tüm ahlaki de¤erleri reddeden ve hiç kimseye karfl› sorumlu olmad›klar›na inanan gençlerin önünde terör belas›na saplanmaktan baflka bir seçenek yoktur. Bu, bir çiftlikte y›llarca u¤rafl›p zehirli y›lanlar yetifltirip, daha sonra bu y›lanlar› serbest b›rak›p, y›lanlar insanlar› sokmaya bafllad›¤›nda da "niye bu y›lanlar insanlar› sokuyor?" demeye ve onlar› tek tek toplamak için u¤raflmaya benzer. Önemli olan o zehirli y›lanlar› bafltan yetifltirmemektir. Dünya ülkeleri terörle mücadele konusunda büyük bir yan›lg›ya kap›lmakta ve sadece "iyi takip, iyi tespit, iyi yakalama, iyi yarg›lama"y› esas almaktad›rlar. Oysa tarihi deneyimler, "takip, yakalama ve yarg›lama" ile terör bata¤›n›n kurutulamad›¤›n› bizlere göstermifltir. Önemli olan insanlar› teröre iten nedenlerin bulunmas› ve bunlar›n iyi bir e¤itimle ortadan kald›r›lmas›d›r. Tarih boyunca bu tür safsatalara karfl› her zaman uyan›k olan Türk Milleti, bu tehlikenin de fark›ndad›r. Komünist fraksiyonlara asla geçit vermemektedir. Dünya gençli¤ini de bu büyük beladan kurtaracak olan yine Türk Milleti olacakt›r.
Ey iman edenler, hepiniz topluca "bar›fl ve güvenli¤e" girin ve fleytan›n ad›mlar›n› izlemeyin... (Bakara Suresi, 208)
1
2
3
4
5
104
GERÇEKLER II
GÜÇSÜZLER YOK ED‹LMEL‹D‹R D‹YEN DARWIN‹ZM, DÜNYADAK‹ ZULMÜN EN BÜYÜK SORUMLUSUDUR Vicdan sahibi insanlar, kendileri güvenlik içerisinde, s›cak ve huzurlu bir evde otururken, bir baflka ülkede milyonlarca insan›n ac›mas›zca katledildi¤ini unutmazlar. Örne¤in Keflmir'de y›llard›r Müslümanlar zulüm görüyorlar. Bugüne kadar on binlerce Keflmirli Müslüman öldürüldü, kad›nlara tecavüz edildi. Uluslararas› örgütlerin raporlar›na göre binlerce kifli sakat kald›, evler kundakland›, dini e¤itim veren okullar kapat›ld› ve binlerce insan hapislerde... ‹nsanlar hala ma¤ara benzeri yerlerde, çok zor flartlar alt›nda hayatlar›n› devam ettirmeye çal›fl›yorlar. Keflmir'deki mülteci kamplar›n› ziyaret eden bir gazetecinin, kamptaki hayat› tasvir etti¤i flu cümleleri bu aç›dan çok önemlidir: "Hayat standartlar› normalin çok çok alt›nda. Küçük küçük toprak evlere insanlar adeta t›k›flm›fl. Evler genellikle iki odal›. Odalarda birkaç tane kullan›lamayacak çanak çömlek. Bir veya iki tane yatak... Yataklara yatak demek için bin flahit gerekli... Kimi zaman içerisinde tutuflturulmufl üç befl dal parças›n›n bulundu¤u toprak ocakta kaynayan bir kazan. Etrafta yafl yiyecek ad›na hiçbirfley yok! Ama utand›¤›m için hiçbir kazan›n kapa¤›n› açma cesareti bulamad›m. Hangi
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halk› zalim olan bu ülkeden ç›kar, bize kat›ndan bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize kat›ndan bir yard›m eden yolla" diyen erkekler, kad›nlar ve çocuklardan zay›f b›rak›lm›fllar ad›na savaflm›yorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
çad›ra girdiysek ortada ne yiyecek ad›na, ne yatacak ad›na hiçbir fley görmedik! Çad›rlar›n birinde yerde küçük eski bir bez seriliydi. Belli ki yatak olarak kullan›l›yordu. "Bu çad›rda kaç kifli kal›yor?" diye sordu¤umda ald›¤›m cevap "11 kifli" idi..." ‹nsanlar›n bu zulümden kurtulmalar› ve insan gibi yaflayabilmeleri için onlara zulmedenlerin felsefesi ortadan kald›r›lmal›d›r. Zulmün felsefesi Darwinizm'dir. Dünyadaki muhtaç insanlar için birfleyler yapmak ve onlar›n kurtulufluna vesile olmak istiyorsan›z, Darwinizm'in bilimsel çöküflünü anlatan eserleri okuyun ve herkese anlat›n. fierefli Türk Milleti'nin bu zulmün önüne geçebilecek tarihi bir miras›n sahibi oldu¤unu sak›n unutmay›n.
KEfi fiM M‹R'DEK‹ ZULÜM Keflmir'deki binlerce masum ve muhtaç insan y›llard›r zulüm görüyor. Bu resimlerdeki tablolar, vicdan sahibi her insan› harekete geçirmeli, zulmün felsefesi olan Darwinizm'e karfl› yürütülen çal›flmalar desteklenmelidir. Bu, tüm inananlar›n üzerine düflen bir sorumluluktur.
105
106
GERÇEKLER II
KARfiIT F‹K‹RLER‹ KAVGA, ZULÜM VE KORKU YOLUYLA SUSTURMAK ‹STEYENLER TAR‹H BOYUNCA YEN‹LG‹YE U⁄RAMIfiLARDIR Darwinizm'den ilham alan diyalektik materyalizme göre tarih z›t fikirlerin çat›flmas› ve k›yas›ya mücadelesidir. Bu inançlar› gere¤i 20. yüzy›lda faflistlerle komünistleri birbirine k›rd›rm›fllar, ayn› vatan›n evlatlar›n› birbirlerine düflman etmifller ve dünyay› kan gölüne çevirmifllerdir. Bunun sonucunda da kendi ideolojilerinin galip gelece¤ini sanm›fllard›r. Ancak, bu mücadeleden komünizm galip ç›kamam›fl, diyalektik materyalizmin tarihin diyalekti¤i iddias› da çökmüfltür. Tarihte, karfl› karfl›ya gelen iyiler ve kötüler hep olmufltur. ‹yilerin kötülerle mücadelesi de fikir alan›nda gerçekleflmifltir. Bu mücadeleden galip ç›kan ise daima iyilerdir. Çünkü Allah'›n Kuran'da gösterdi¤i mücadele yöntemleri insanlara bar›fl, huzur ve dostluk getirmeye, çeliflki ve düflmanl›klar› ortadan kald›rmaya yöneliktir. Örne¤in, Allah Hz. Musa'ya Firavun'u do¤ru yola ça¤›rmas›n› bildirmifltir. Hz. Musa ve Firavun iki z›t fikrin savunucular›d›r. Ancak, Allah bu iki z›t taraf› karfl›laflt›r›rken, Hz. Musa'ya ve kardefli Hz. Harun'a flöyle demifltir: "‹kiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azm›fl bulunuyor. Ona yumuflak söz söyleyin, umulur ki ö¤üt al›p-düflünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 43-44) Allah'›n emrine uyan Hz. Musa kardefliyle birlikte Firavun'un karfl›s›na ç›km›fl ve ona Allah'›n emirlerini, do¤ru yolu ve iyili¤i türlü yöntemler deneyerek, sab›rla anlatm›flt›r. Onun bu fikri mücadelesinin sonunda ise gerçekleri göremeyen ve iyilere zulmetmeye yeltenen Firavun, denizde bo¤ularak ölmüfl, Hz. Musa ve yan›ndakiler kurtulmufllard›r. Bu örnek insanl›k tarihinin bir özetidir. Tarihte hiç kimse birbiriyle çat›fl›p, yumruklafl›p, kan dökerek üstün gelmemifltir. Üstün gelenler, daima bar›fl ve huzura ça¤›ran, mücadelesini fikir alan›nda yaparak insanlar› düflünmeye sevkeden inananlard›r.
Firavun bask›c› ve zalim bir yönetime sahipti ve bununla da kendince gurur duyuyordu. Üstte M›s›r Firavununu muhaliflerinin kafas›n› parçalarken tasvir eden bir kabartma yer al›yor.
108
GERÇEKLER II
TÜRK M‹LLET‹ BALKANLAR'DAN ORTADO⁄U'YA, ADR‹YAT‹K'TEN Ç‹N'E N‹ZAM GET‹RM‹fi OLAN YEGANE GÜCÜN fiEREFL‹ M‹RASÇISIDIR Bugün Balkanlar, Türki Cumhuriyetler ve Ortado¤u'daki Müslümanlar bar›fl, huzur, refah ve güvene muhtaçt›rlar. Bunun sa¤lanmas› için en ak›lc› çözüm yak›n geçmiflte bu bölgelerde istikrar› sa¤lam›fl olan Türk ordusunun yeniden hakimiyetidir. Dünyan›n en ak›lc›, vicdanl›, disiplinli, adaletli ve güvenilir ordusu olan Türk ordusunun nizam› ile bu bölgeler müreffeh ve bar›fl içinde bir hayata kavuflabilirler. Türk ordusunun ak›lc› nizam› ile, bölge ülkelerinin tüm sorunlar› çö-
Darwinizm'in Karanl›k Yüzü
zülür. Bölgeyi tehdit eden d›fl tehlike kalmaz. Dolay›s›yla savunmaya ve askeri harcamalara ayr›lan bütçe çok düflece¤i için halk›n refah seviyesi artar. Bu sayede bilim, sanayi ve kültür daha da geliflir. ‹thalat ve ihracatta, gümrük kap›lar›nda, ulafl›mda yaflanan zorluklar kalkar. Bu genifl bölgenin sahip oldu¤u maden, tar›m ve di¤er do¤al zenginlikler en verimli flekilde de¤erlendirilir. Bölgede sa¤lanan istikrar ve bar›fl ise tüm dünyay› olumlu yönde etkileyecektir. SONUÇ OLARAK DÜNYA, MÜSLÜMAN TÜRK ORDUSUNUN V‹CDANINA, ADALET‹NE, HOfiGÖRÜ VE N‹ZAMINA MUHTAÇTIR. Türkiye 21. yüzy›lda tarihsel miras›n› en hay›rl› flekilde kullanacak, tüm dünyada bar›fl ve huzurun teminat› olacakt›r.
109
Çözüm Kuran Ahlak›
111
DÜNYA ARTIK KAVGALARIN, ADALETS‹ZL‹KLER‹N, ÇATIfiMALARIN SONA ERMES‹N‹ ‹ST‹YOR Dünyada bar›fl ve huzurun en büyük teminat› Türk Milleti ve kahraman Türk ordusudur. Geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de Türk Milleti Ortado¤u'da, Balkanlar'da ve Orta Asya'da önemli bir denge unsuru olacak, tüm bu milletleri bar›fl ve güvenlik flemsiyesi alt›nda toplayacakt›r. Bu flemsiyenin alt›nda Ermeniler de, Yahudiler de, Filistinliler de rahat ve güven içinde yaflayabilirler. Türki Cumhuriyetler zaten uzun zamand›r bunun özlemi içindedirler. Ortado¤u'da ve Balkanlar'da ise insanlar bar›fl› temin edecek bir kurtar›c› beklemektedirler. Art›k her gün gazetelere bak›p, bu insanlar için üzülmenin, hay›flanman›n zaman› geçti. Zaman, çözüm zaman›d›r. Türk Milleti, vicdan›, akl› ve yüksek ahlak› ile, insanlar›n zulümden, kargafladan, savafllardan kurtulmalar›na vesile olacak, onlar› karanl›klardan ayd›nl›¤a ç›karacak yegane millettir.
GERÇEKLER II
B‹R YANDA AÇLIK, B‹R YANDA ‹SRAF Dünyadaki mevcut besin kaynaklar› her insan›n günlük ihtiyac›n› karfl›layabilecek düzeydedir. Ama buna ra¤men dünyada halen 800 milyondan fazla insan açl›k çekmektedir. Bugün dünyan›n kimi ülkelerinde, kiflisel ç›karlar u¤runa ve sadece ürün fiyat›n› art›rmak amac›yla kamyonlar dolusu sebze ve meyve çöpe at›l›p israf edilmektedir. Dünya üzerinde, israf edilen bu ürünlere muhtaç olan ve açl›k s›n›r›nda yaflayan insanlar›n varl›¤› ise hiç hesaba kat›lmamaktad›r. Oysa, Allah israf› haram k›lm›flt›r. Buna karfl›, mevcut kaynaklar›n ak›lc› ve verimli biçimde kullan›lmas›n›, iyi planlama yap›lmas›n› ve verilen nimetlerin hakk›n› vermeyi ö¤ütlemifltir. ...Ürün verdi¤inde ürününden yiyin ve hasad günü hakk›n› verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (En'am Suresi, 141) ‹nsanl›¤›n yaflad›¤› bu sorunlar, imanl›, vicdanl›, flefkatli, merhametli ve fedakar bireyler taraf›ndan çözülecektir.
AÇ ‹NSANLAR
112
ÇÖPE ATILAN SEBZELER
Çözüm Kuran Ahlak›
113
114
GERÇEKLER II
YILLARCA DARWIN‹ST-MATERYAL‹ST FELSEFE ‹LE YÖNET‹LEN RUS M‹LLET‹N‹N SONU TÜM DÜNYAYA ‹BRET OLMALIDIR Rusya'da bugün belan›n, derdin, s›k›nt› ve zorlu¤un her türlüsü yaflan›yor. Halk aç ve iflsiz, insanlar verem, AIDS gibi salg›n hastal›klardan ölüyorlar, gençler uyuflturucu bata¤›n›n içine saplanm›fl durumda, ahlaki dejenerasyon sürekli t›rman›yor. Rusya'da yaflananlar, Darwinist-materyalist-komünist ideolojilerin koskoca bir ülke halk›n› ne hale getirdi¤inin ibret tablosudur. On y›llard›r manevi de¤erlerden yoksun, Allah'›n varl›¤›n› inkar eden, insanlar› hayvan gibi, hayat› ise hayvanlar›n hayatta kalma mücadelesi gibi gören felsefelerle yetifltirilen Rus milleti, büyük bir çöküflün efli¤inde. Bu çöküflü ise Putin gibi komünistten dönme faflistlerin engelleyemeyece¤i ortada. Çözüm: Darwinist-materyalist felsefenin reddi ve Kuran ahlak›n›n kabulüdür. ‹nsanlar› Allah'›n yaratt›¤› ruh sahibi varl›klar olarak tan›tan, insanlar aras›nda fedakarl›¤›, merhameti, flefkati, dayan›flmay› esas kabul eden Kuran ahlak›, sadece Rus halk›n›n de¤il, tüm dünyan›n kurtuluflu ve refah› için tek çözümdür. Türk Milleti, akl› ve vicdan› ile tarih boyunca yan›bafl›ndaki Darwinist-komünist tehlikeden korunmay› bilmifltir. Tüm dünyay› bu tehlikeye karfl› uyaran da yine Türk Milleti'dir.
Çözüm Kuran Ahlak›
AÇLIK VE SEFALET‹ ORTADAN KALDIRMAK ‹Ç‹N ÇÖZÜM: KURAN AHLAKI Geçti¤imiz haftalarda yap›lan bir araflt›rma dünya üzerinde yoksullu¤un gün geçtikçe artt›¤›n› göstermifltir. BM raporlar› 900 milyonu Asya'da olmak üzere 1.2 milyar kiflinin açl›k s›n›r›nda yaflad›¤›n› ortaya koymaktad›r. Ancak bunun nedeni dünyadaki besin kaynaklar›n›n yetersiz olmas› de¤ildir. Çünkü yeryüzündeki besin kaynaklar› tüm dünya nüfusunun ihtiyaçlar›n› rahatl›kla karfl›layabilecek miktardad›r. Açl›k çeken insanlar›n temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamak y›lda yaklafl›k 40 milyar dolara mal olmaktad›r. Bu ise, dünyan›n en zengin 225 insan›n›n toplam mal varl›¤›n›n yaln›zca % 4'üdür. Dünya üzerindeki zengin kiflilerin vicdanl›, merhametli, flefkatli, adaletli davranmalar› durumunda, dünyada açl›k diye bir sorun kalmayacakt›r. Ancak bugün dinden uzak olan servet sahipleri, "Ve onlar›n mallar›nda belirli bir hak vard›r. Yoksul ve yoksun olan(lar)için" (Mearic Suresi, 24-25) ayetinde haber verilen sorumluluklar›n›n bilincinde de¤ildirler. Bu nedenle de açl›k, yoksulluk gibi pek çok konu insanlara çözümsüz olarak sunulmaktad›r. Oysa çözüm çok kolayd›r. Dinin getirdi¤i güzel ahlak›n dünya genelinde yaflanmas›, tüm bu sorunlar›n tek köklü çözümüdür. Merhameti, flefkati, vicdan› ve adaleti ile tüm dünyaya nizam getirmifl olan Türk Milleti, Türk ‹slam ahlak›n› dünyaya hakim k›larak, dünyadaki tüm kötülükleri güzelliklere çevirmeye taliptir.
115
116
GERÇEKLER II
ÇEL‹fiK‹LER BARIfi VE HOfiGÖRÜ ‹LE G‹DER‹L‹R, KAVGA VE BO⁄UfiMA ‹LE DE⁄‹L Diyalektik materyalizm, insanlar aras›nda sürekli bir çeliflki oldu¤unu ve bu nedenle daimi bir kavga ve savafl ortam› olmas› gerekti¤ini iddia eden bir zulüm felsefesidir. Sözde bilimsel temeli Darwin'in evrim teorisidir. Bu felsefeyi savunan komünistler, k›yamete kadar sürdürmeye niyetli olduklar› ac›, zulüm, kan dökme, bo¤uflma ve katliam ortamlar› oluflturmufllard›r. Diyalektik materyalizm yüzünden, 20. yüzy›lda komünizmi ve faflizmi benimseyenler birer kan dökme makinas›na dönüflmüfl ve her iki taraf birbirinin kan› ile beslenmifltir. Oysa çeliflkiler, vahflet ve katliam yap›lmas›n› gerektirmez. Her çeliflki, Kuran'da bildirildi¤i gibi ak›l ve vicdan sahibi insanlar taraf›ndan bar›fl, huzur ve hoflgörü ortam›nda çözülür. Bunun için hayvanlar gibi kap›flmak, sald›rmak, parçalamak, k›r›p dökmek gerekmez. Diyalektik materyalizmin aldatmacas›na inanan milletlerin evlatlar›, birbirleri ile y›llarca savaflm›fllar ve milletçe güçten düflmüfllerdir. Böylece Allah'›n Ku-
Çözüm Kuran Ahlak›
ran'da bildirdi¤i bir gerçek tecelli etmifltir: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekiflip birbirinize düflmeyin, çözülüp y›lg›nlafl›rs›n›z, gücünüz gider. Sabredin. fiüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46) Kuran ahlak›na uymak, insanlara ve milletlere güç veren tek kaynakt›r. Darwinizm'den güç alan diyalektik materyalizm gibi aldatmacalara asla kanmayan Türk Milleti, güzel ahlak› ile tarih boyunca kardeflli¤in ve dayan›flman›n en güzel örneklerini göstermifltir.
YERYÜZÜNDEK‹ ZULMÜ DURDURMAK ‹Ç‹N... Dünyan›n dört bir yan›nda sürüp giden savafllarda masum insanlar›n, küçücük çocuklar›n öldürülmesi vicdan›n›z› rahats›z ediyorsa, s›rf belli bir ›rka mensup olduklar› için pek çok insan›n haks›z yere katledilmesi hamiyetinize dokunuyorsa, bilmelisiniz ki sadece sessizce elefltirmekle bu zulmün sonu gelmez. Kötülüklerin son bulmas›n› ve yeryüzüne iyili¤in hakim olmas›n› gerçekten istiyorsan›z, son derece cesur davranman›z, zulmün yerini iyili¤in almas› için çaba göstermeniz gerekmektedir. "Peki ne yapmam gerekiyor?" diyorsan›z, yapaca¤›n›z tek fley Allah'›n emretti¤i güzel ahlak› uygulamak, hiç kimseden çekinmeden güzel ahlakta kararl› davranarak insanlar› do¤ru yola davet etmektir. "‹nsanlar ne derler?" diye düflünenler Allah yolunda gere¤i gibi cesaret gösteremezler. ‹man eden bir insan yaln›zca Allah'tan korkmal›, yaln›zca O'nun r›zas›n› aramal›d›r. Allah'›n s›n›rlar›n› korumak, O'nun insanlar için seçip be¤endi¤i ahlak› uygulamak ve uygulatmak konusunda son derece azimli olmal›d›r. ‹flte Allah bu kiflilerden raz› olur, bu kiflileri cenneti ile müjdeler. Kuran'da haberleri verilen peygamberler ve salih kimseler, cesaret konusunda müminlere örnektirler. Onlar, Allah yolunda büyük bir gayret göstermifl, Allah'tan baflkas›ndan hiçbir flekilde korkmam›fl, O'nun emretti¤i güzel ahlak› sab›r ve flevkle insanlara anlatm›fllard›r. Müslümanlara düflen de bu üstün ahlak› örnek almak ve ayn› flevkle dini yaflamak ve yaflatmakt›r. Bu konuda kararl›l›k gösteren insanlar›n say›s› artt›kça, dünyadaki zulüm de yok olmaya mahkumdur.
117
118
GERÇEKLER II
ZULME KARfiI DUYARSIZ OLMAK, ZULMEDENLERE ORTAK OLMAKTIR "Bir Y›lbafl› gecesi; El Halil kentinde soka¤a ç›kma yasa¤›na uymad›¤› belirtilen bir Filistinli ‹srail askerleri taraf›ndan durdurulup, silahs›z ve karfl› eylemde bulunmad›¤› halde ayaklar›ndan vuruluyor. Filistinli gencin aya¤› parçalanm›fl halde "Beni Neden Vurdunuz" diye yerde k›vran›rken ‹srail askerleri hiçbir fley olmam›fl gibi yollar›na devam ediyorlar." (03.01.2001 Milliyet Gazetesi) Bu, gazetelerde her gün yer alan pek çok zulüm haberinden yaln›zca biridir. ‹nsanlar bu gibi haberleri s›radan olaylar olarak görür ve konunun kendilerini o kadar da ilgilendirmedi¤ini düflünürler. Oysa zulme karfl› duyars›z olmak ve sessiz kalmak, zulme ortak olmak, ona yol açmakt›r. Gazetelerde ve televizyonlarda bu gibi haberlerle karfl›laflmak istemiyorsan›z siz de birfleyler yapabilirsiniz. "Ben ne yapabilirim ki" diye düflünmeyin. Unutmay›n ki tüm bu vahfletin, zulmün kayna¤› dinsizliktir. Dünyada hakim olan zulmü durdurmak için tek çözüm ise flefkat ve merhameti, adalet ve hoflgörüyü emreden Kuran ahlak›d›r. Tarih boyunca Kuran ahlak›n›n güzelliklerini yaflam›fl olan Türk Milleti, zalimlere engel olmaya kararl›d›r. Unutmay›n, zulmün bir gün sizin kap›n›za da gelmesinden güvende de¤ilsiniz!
Çözüm Kuran Ahlak›
fiEYTANIN B‹R S‹LAHI: ROMANT‹ZM Bugüne kadar romantizmi insanlara has güzel bir özellik olarak düflünmüfl, romantizme özenmifl, hatta insanlar› duygular› do¤rultusunda hareket etmeleri için teflvik etmifl olabilirsiniz. Oysa gerçekte romantizm gerek insanlar, gerekse toplumlar için büyük bir tehdit, büyük bir belad›r. Çünkü romantizm, insan›n ak›lc› düflünmesini ve dini yaflamas›n› engellemek isteyen fleytan›n bir silah›d›r. Romantizm belas› hayat›n her an›na yay›lm›flt›r: Kimi zaman bir faflistin öfkeyle s›k›lm›fl yumru¤u, kimi zaman bir komünistin fliddet ve kin ile söyledi¤i bir marfl, kimi zaman da sevdi¤i k›za aflk›na karfl›l›k vermezse intihar edece¤ini söyleyen bir gencin sözleri bu büyük belaya iflaret eder. Ancak romantizmin as›l tehlikeli yönü, insanlar›n çok büyük bir bölümünün bunu bir tehlike de¤il, bir güzellik olarak görmeleridir. ‹nsanl›¤› bu tehlikeden kurtarman›n tek yolu ise, onlara Kuran'daki üstün ahlak› ve Allah'a tevekkülü ö¤retmektir.
119
120
GERÇEKLER II
C‹HAN HAK‹M‹YET‹, TÜRK'ÜN FITRATINDA VARDIR Bat›l› ülkelerde birer birer gündeme getirilen sözde Ermeni Soyk›r›m› iddialar›, Türkleri dünya üzerinden silmek isteyen Darwinci zihniyetin bir devam›d›r ve gerçeklerle ba¤daflmamaktad›r. Oysa Bat›l› devletler de Türklerin adaletli, vicdanl›, yüksek karaktere sahip, merhametli ve hoflgörülü ahlak›n› çok iyi bilmektedirler. Necip Türk Milleti 6 asr› aflk›n süren flanl› tarihiyle bu üstün ahlak›n› tüm dünyaya kan›tlam›flt›r. Soyk›r›m iddialar›na verilebilecek en güzel
Çözüm Kuran Ahlak›
yan›t iflte bu tarihtir. Çünkü bu kadar uzun süre her dilden, dinden ve ›rktan insan› dostça, kardeflçe, bar›fl ve hoflgörü içinde huzurlu bir flekilde yönetmeyi baflarm›fl yegane millet Türklerdir. Bu gerçe¤i bizzat yabanc›lar›n a¤z›ndan dinlemek de mümkündür: ‹sveç kral› XII. Charles'›n Türkiye'ye s›¤›nmak zorunda kald›¤›ndaki izlenimleri flöyledir: "fiefkatin, cömertli¤in, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni iflte bu elmas ba¤a sard›lar. Bu kadar flefkatli, bu kadar nazik bir milletin aras›nda hür bir esir olarak yaflamak, bilsen ne kadar tatl›!...." 18. yy'da Osmanl› topraklar›nda yaflayan Comte de Bonneval: "Çünkü Türkleri seviyorum. Onlar (sanki) cennetten bir köfle olan bu eflsiz memlekete yak›flan eflsiz insanlar. Yarat›l›fllar›nda gökyüzüne mahsus bir yücelik, gönül al›fllar›nda ise bir tevazu var. Bu büyük ruhlu milletin aras›nda vatan›m› unutmaktan korkuyorum. Vatan aziz ve pek aziz. Lakin Türkler de aziz ve çok aziz." Frans›z flair Lamartin: "Türkler bir ›rk ve bir millet olmak haysiyetiyle yeryüzünün en flerefli insanlar›d›r. Karakterleri pek asil ve yücedir... Asaletleri al›nlar›nda ve amellerinde yaz›l›d›r... Bütün hareketleri asilanedir ve vecd ile yaflayan duygulu bir millettir. Onlar›n yurdu efendiler diyar›d›r, kahramanlar, flehitler ülkesidir. Bence insaniyete fleref veren böyle bir milletin düflman› olmak insanl›¤›n düflman› olmaktan farks›zd›r. Böyle bir lekeden Allah beni korusun." Daha bunlar gibi pek çok hükümdar, devlet adam›, tarihçi ve siyasetçi benzer ifadelerle Türkler hakk›ndaki görüfllerini dile getirmifllerdir. Bu nedenle Türk Milleti'ne yak›flt›r›lan as›ls›z iddialar sonuçsuz bir çaban›n ürünüdür. Türkler gerek Balkanlar'daki, gerek Orta Asya'daki, gerekse Ortado¤u'daki devletlerle kuvvetli tarihsel ba¤larla birbirine ba¤l›d›r. Bölgede modern, ak›lc›, milliyetçi ve güçlü bir yönetime ihtiyaç oldu¤u aç›kt›r. Bu görevde ehliyet sahibi olan yegane millet ise Türk Milleti'dir. Bu flekilde kurulacak güçlü bir birlikteli¤in NATO'dan da, AB'den de daha güçlü olaca¤› aç›kt›r. Böyle bir sistemde Ermenilerin de, Yahudilerin de, Filistinlilerin de rahat edece¤i tarihle sabit bir gerçektir.
121
122
GERÇEKLER II
HARUN YAHYA'NIN DÜNYA D‹LLER‹NE ÇEVR‹LEN ESERLER‹ MÜSLÜMANLAR ‹Ç‹N BÜYÜK B‹R fiEVK KAYNA⁄I OLUYOR Harun Yahya'n›n eserlerini okuduktan sonra samimi duygular›n› büyük bir içtenlikle yaz›ya döken okuyucular›n gönderdikleri mesajlardan baz› örnekler flöyle; Michael Ellison, Amerika Bu mektubumu yazmam›n sebebi, Harun Yahya'n›n çal›flmalar›n›n ‹ngilizce'ye çevrilerek, burada, Amerika'da sat›lmalar›ndan duydu¤um memnuniyeti ifade etmektir. Ben içimde, sürekli olarak beni Yaratan'a ve etraf›mdaki dünyaya dair düflünceler tafl›yan bir Müslüman›m. Oldukça gencim ve Harun Yahya abimin yaz›lar› gerçekten, baflka bir entelektüel seviyeye ulaflmama yard›mc› oldu. Kendisine Allah taraf›ndan ilim ve kavray›fl verilmifl oldu¤undan hiçbir flüphem yok. Ve Allah'›n izniyle bu ilmi çal›flmalar› vas›tas›yla dünyan›n her taraf›nda insanlar› dine ça¤›rmaktad›r. Asim Qureshi, Londra, ‹ngiltere Mükemmel kitaplar! Evrim Aldatmacas›, Düflünen ‹nsanlar ‹çin, Dünya Hayat›n›n Gerçe¤i ve Kavimlerin Helak› kitaplar›n›z› okudum ve özellikle ilk üçünden çok keyif ald›m. Benim favori yazar›ms›n›z. Oxford Üniversitesinde fizik okudum fakat kitab›n›z› okuyuncaya kadar, Darwin'in evrim teorisi ve ‹slamla ilgili daima bir problem tafl›m›flt›m. Bu konu üzerinde daha önce hiç kitap okumam›flt›m ancak reddetmeyi düflünme zahmetine girmek için bile teorinin çok fazla delili oldu¤unu sanm›flt›m. Web sitenizde bu kadar çok say›da yay›nlanm›fl kitab›n›z oldu¤unu görünce çok flafl›rd›m... Böylesine harika kitaplar yazmaya devam etmeniz için dua ediyorum ve bunun için Allah sizi mükafatland›rs›n. Moussa Chahine, Sidney, Avustralya Bu büyük ‹slam dinini tebli¤ etmek için yapt›¤›n›z hizmetlerden ötürü Allah sizi dünyada ve ahirette baflar› ile mükafatland›rs›n. Harun Yah-
Çözüm Kuran Ahlak›
ya'n›n tüm çal›flmalar›n›n en yak›n zamanda ‹ngilizce olarak temin edilebilmesi için Allah'a dua ediyorum. Çünkü onun broflürlerinin metodolojisi okuyucular› kendine çekmekte ve bat› toplumlar›nda yaflayan insanlar için son derece faydal›. Inayat Bunglawala, ‹ngiltere Allah'›n muhteflem yaratmas› konusundaki fevkalade kitap seriniz için size teflekkür etmek istiyorum. Kitaplar›n›z›n flu anda ‹ngilizce olarak befl tanesi bende mevcut. Kitaplar›n›z›n kalitesinden ve sizin dünyaya iliflkin materyalist-Darwinist izahlara karfl› meydan okumadaki yürekli tavr›n›zdan çok fazla etkilendim... Cesur çaban›zdan ötürü Allah sizi ödüllendirsin... Moez Massoud, Danimarka Bu mesaj› Say›n Harun Beyin okumas› için flu anda Allah'a dua ediyorum. Elhamdülillah kitab›n›z flevklendirmenin de çok çok ötesinde. Bu herfleye kadir olan Allah'›n apaç›k rahmetinin bir iflareti... Sizi Allah için seviyorum. Sohail Yousuf, Karaçi, Pakistan Pakistan Karaçi'de bir bilimsel derginin editörüyüm. Sizin ‹slam'a ve bilime yapm›fl oldu¤unuz çok büyük hizmetinizi duydum ve size bütün kalbimle sayg› duyuyorum. Lütfen yak›nda Pakistan'a gelece¤inizi söyleyin çünkü sizi görmek istiyorum. Lütfen bir de bana kitaplar›n›z›n tamam›n› nereden temin edebilece¤imi söyleyin. Sa¤l›kl›, uzun bir ömür sürmeniz için Allah'a dua ediyorum. Waheed Dabbaagh, Manchester, ‹ngiltere Allah ilminizi ve hikmetinizi artt›rs›n. Gerçe¤i arayan, yolunu flafl›rm›fl bir ruhun açl›¤›n› gideren çal›flmalar›n›zdan ola¤anüstü etkilendim. Sizinle tan›flmak ve do¤rudan sizin yol göstericili¤inizde, çal›flmak ve ö¤renmek için size efllik etmek istiyorum. Allah'›n hoflnutlu¤u d›fl›nda baflka hiçbir amac›m yoktur. Bilginiz benim ruhumu ayd›nlatmakta. Sizin Allah'›n en büyük dostlar›ndan biri oldu¤unuza inan›yorum. Syed Irfan Ahmed, Hamdard-e- Sehat Karachi Dergisi Yard›mc› Editörü, Pakistan "Kavimlerin Helak›" kitab›n›z› okudum. Kitap ümmet için bir ders
123
124
GERÇEKLER II
vermektedir. Bu kitap farkedilir bir çaba içeriyor. Bu çaba elbette bir çözüm yolu ortaya koyuyor. Herfleye Kadir olan Allah'›n size daha da fazlas›n› yapman›z için daha fazla cesaret vermesi için dua ediyorum... Ve e¤er izin verirseniz ben bu kitab› Urducaya çevirebilirim. Bu benim için çok büyük bir zevk olur. Mushfiqur Rahman, Kuzey Virginia, Amerika Kitaplar›n›zdan birini ("Evrim Aldatmacas›") okudu¤umdan beri, sizin kim oldu¤unuzu, ‹slama katk›da bulunmak üzere, rasyonel bilimsel argümanlar kullanarak, böylesine mükemmel bir ifli yapan kiflinin kim olabilece¤ini merak ediyordum. Daha sonra burada Amerika'da bulabildi¤im tüm kitaplar›n›z› toplad›m. Allah yapt›klar›n›z için sizi korusun ve Allah r›zas› için daha fazlas›n› yapabilmeniz için size sebat versin... Ben yeni Müslüman olanlar› ve Müslüman-olmayan ancak ilgi duyan kiflileri destekleyen bir grubun koordinatörüyüm. ...Yapt›¤›n›z büyük ifllerden dolay› size bir kez daha teflekkür etmek istiyoruz. Allah çok çok daha fazlas›n› yapman›z› nasib etsin. Buradaki arkadafllar›m ad›na size selamlar›m›z› ve Ramazan tebriklerimizi sunuyorum.
Sizden; hayra ça¤›ran, iyili¤i (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sak›nd›ran bir topluluk bulunsun. Kurtulufla erenler iflte bunlard›r. (Al-i ‹mran Suresi, 104)
Çözüm Kuran Ahlak›
21. YÜZYIL, ALLAH'A YÖNEL‹fi‹N MÜJDES‹N‹ VERMEKTED‹R Ve insanlar›n Allah'›n dinine dalga dalga girdiklerini gördü¤ünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan ma¤firet dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 2-3) 19. yüzy›lda Charles Darwin'in evrim teorisiyle birlikte materyalist ve dinsiz ideolojiler, 20. yüzy›lda insanlar aras›nda h›zla yay›ld›lar. Bunun sonucunda zay›f› ezen, her türlü manevi de¤eri reddeden, dinden uzak nesiller ortaya ç›kt›. ‹flte bu nedenle de 20. yüzy›l bu nesillerden destek gören faflizm ve komünizm gibi ideolojilerin zulümlerine, toplu katliamlar›na ve ›rkç› sald›r›lar›na sahne oldu, belalar›n ve s›k›nt›lar›n ça¤› olarak an›ld›. 21. yüzy›lda materyalist felsefenin, hangi isimle an›l›rsa an›ls›n, insanl›¤a beladan baflka bir fley getirmedi¤i anlafl›ld› ve insanlar yaflad›klar›ndan ders alarak, dine sar›ld›lar. 20. yüzy›l›n son dönemlerinde bafllayan bu dine ve maneviyata geri dönüfl, h›zl› bir ak›mla tüm dünyay› sar›yor. Allah'a inanan, dua eden, yarat›l›fl delillerini gören, aile, devlet, millet, ahlak gibi kavramlara hak ettikleri gerçek de¤eri veren toplumlar oluflmaya bafllad›. Televizyonlarda, gazetelerde gördü¤ünüz politik liderler, bilim adamlar›, sporcular, yazarlar, sanatç›lar Allah'a inançlar›n› samimi ifadelerle dile getiriyorlar. 21. yüzy›l Allah'›n izniyle inanc›n, bar›fl›n, huzurun hakim olaca¤› bir dönem olacakt›r. Bu Allah'›n tüm insanlara bir vaadi ve müjdesidir.
125
Canl›lardaki ‹man Delilleri
KOALANIN ÜSTÜN TIP B‹LG‹S‹ Avustralya'da okaliptüs a¤ac›n›n 600'den fazla türü vard›r ve her a¤ac›n yapraklar›n›n bar›nd›rd›¤› kimyasal maddeler birbirinden farkl›d›r. Koalalar, üstün bir seçicilik örne¤i göstererek bu 600 a¤açtan sadece 35'ini tercih ederler ve yaflamlar›n› bu a¤açlar›n yapraklar›n› yiyerek sürdürürler. Bir okaliptüs a¤ac›nda iki farkl› tipte yaprak mevcuttur ve koala vücut s›cakl›¤›na göre bu iki tür yapraktan birini yer. Vücut s›cakl›¤› düflükse, yani üflüyorsa "phellandren" ya¤› içeren yapra¤› yiyerek vücut ›s›s›n› yükseltir. Vücut s›cakl›¤› yüksekse, o zaman da "cineol" içeren yapraklar› çi¤neyerek vücudunu serinletir. Bunun d›fl›nda koala, okaliptüs yapraklar›nda bulunan baflka ya¤lar› kullanarak kan bas›nc›n› düflürebilir ve kaslar›n›n dinlenmesini sa¤layabilir. Acaba koala vücut ›s›s›n› düzenlerken hangi tür yapraklardan yemesi gerekti¤ini nereden bilmektedir? Dahas›, ihtiyaç duydu¤u yapra¤›n, 600 okaliptüs a¤ac› türünden hangisinde oldu¤unu nas›l tespit etmektedir? Elbette, koalan›n böyle bir seçimi kendi akl› ve iradesi ile yapabilmesi mümkün de¤ildir. Ona bu seçimi yapmay› ö¤reten; herfleye gücü yeten, bütün canl›lar› yönlendirerek, onlara yapmalar› gerekenleri ilham eden Allah't›r.
127
128
GERÇEKLER II
HER ORGANI KUSURSUZCA ‹NfiA EDEN HÜCRELER B‹RER YARATILIfi MUC‹ZES‹D‹R ‹nsan vücudunun her organ› ve her parças› çok orant›l› bir flekle sahiptir. Bu organlara flekil veren, onlar› adeta bir heykeltrafl gibi ustaca çal›flarak biçimlendirenler ise, gözle görülmeyecek kadar küçük hücrelerdir. Hücreler, infla ifllemine daha ana rahmindeyken bafllar. ‹lk önce bir hücre y›¤›n› oluflur. Sonra bu hücre y›¤›n› kendi içinde grup grup ayr›lmaya bafllar. Daha sonra ayn› organ› oluflturacak olan hücreler biraraya gelerek yap›fl›rlar. Bu yo¤un faaliyetin ard›ndan, baz› hücre gruplar› kemikleri, baz›lar› akci¤eri, baz›lar› deriyi, baz›lar› kan damarlar›n›, baz›lar› kafatas›n› oluflturacakt›r. Bu arada hepsi en uygun yerde ve en uygun zamanda ifline bafllar. Örne¤in kafatas›n› oluflturan hücrelerin bulundu¤u yer tam olmas› gereken yerdir. Omurili¤i oluflturanlar da kafatas›na göre bulunmalar› gere-
1
2
3
4
Canl›lardaki ‹man Delilleri
ken en uygun yeri seçip öyle infla ifllemine bafllar. Akci¤eri yapacak olan hücreler ise daha içerilere do¤ru ilerler. Ve nerede durup ifllerine bafllamalar› gerekti¤ini çok iyi bilirler. Hiçbir zaman beynin bulunmas› gereken yerde akci¤erleri infla etmezler. Veya gö¤üs kafesini ve akci¤erleri birbirleriyle orant›l› büyüklükte yaparlar. Hatta akci¤erin gö¤üs kafesine s›k›flmamas› için geniflleme pay› dahi b›rak›rlar. Ya da kafatas›n›n ebatlar›n› öyle iyi ayarlarlar ki, kafatas› beyne hiçbir zaman bask› yapmaz. Hücreler, zamanlama konusunda da çok titiz ve ileri görüfllü davran›rlar. Örne¤in kan damarlar› oluflmadan kan› yapmazlar. Kafatas›n› ve kafatas›ndaki göz çukurunu yapmadan gözleri infla etmezler. Üstelik organlar›n flekillerini, milyonlarca y›ld›r milyarlarca insanda hiçbir de¤ifliklik olmadan ayn› flekilde yaparlar. Örne¤in akci¤erin flekli hep olmas› gerekti¤i gibidir. Beynin k›vr›mlar›n›, fleklini, kafatas›n›n içine s›¤acak büyüklükte olmas›n›, bombelerini en güzel ve titiz flekilde, sanki usta bir heykeltrafl›n elinden ç›km›fl gibi yaparlar. Hiçbir taflma, d›flar›da kalan fazla bir parça veya pürüz b›rakmadan her dokuyu olmas› gerekti¤i gibi infla ederler. fiuursuz, ak›ls›z, bilinçsiz, eli, beyni, gözü olmayan hücrelerin kendi iradeleriyle ve tesadüfler sonucunda böyle kusursuz bir eser meydana getirmeleri kesinlikle imkans›zd›r. Darwinistler'in hiçbir aç›klama getiremedikleri bu gerçek, samimi düflünen her insan için büyük bir yarat›l›fl mucizesidir.
Resimlerde s›ras›yla damarlar›n aflama aflama nas›l olufltu¤u gösterilmektedir.
5
129
130
GERÇEKLER II
HÜCRELER‹N‹Z‹N S‹Z‹ DÜZGÜN B‹R ‹NSAN HAL‹NE GET‹RMELER‹N‹ SA⁄LAYAN ALLAH'TIR Ellerinizin, gözlerinizin, burnunuzun düzgün bir flekil almalar›n› sa¤layan hücrelerinizdir. Siz daha anne karn›ndayken ifle bafllayan hücreleriniz, bir estetik uzman›ndan daha iyi çal›flarak sizi flekillendirirler. Hücreleriniz
hiçbir
fazlal›k, hiçbir tafl›rma olmadan her organ›n›z› sanki ellerinde bir kal›p varm›fl gibi kusursuz bir düzenle yaparlar. Örne¤in parmaklar›n›z›n kaç tane
1
olaca¤›n›, uzunluklar›n› ve flekillerini tam gerekti¤i gibi hesaplarlar. Bu, çok flafl›rt›c› ve heyecan verici bir geliflimdir. Hücrelerin, organlar›n›z› üretirken elde ettikleri baflar› vücudun her milimetrekaresi için geçerlidir. Örne¤in sadece göze ait 40 farkl› parça vard›r. Gözün fonksiyonlar›n› yerine getirebilmesi için tüm parçalarda orant›l› bir büyümenin olmas›, aralar›ndaki ba¤lant›n›n sa¤lam olmas›, hepsinin kendi yerinde bulunmas› gerekir. Aksi takdirde göz göremez.
2
Canl›lardaki ‹man Delilleri
Embriyo 4 haftal›k oldu¤unda bafl›n›n her iki taraf›nda birer oyuk oluflur. 6. haftada bu oyu¤u oluflturan hücreler muhteflem bir plan içinde hareket etmeye bafllarlar. Baz› hücreler korneay›, baz› hücreler göz bebe¤ini, baz› hücreler de merce¤i yaparlar. Her hücre infla etti¤i bölümün bitifl s›n›r›na geldi¤inde durur. Her biri ayr› bir parçay› oluflturur, sonra mükemmel bir flekilde birleflirler. Gözbebe¤i yerine baflka bir tabaka oluflmaz, herfley yerli yerindedir. Bu ifllemler aylar boyunca devam eder ve orta-
3
ya son derece estetik ve ifllevsel gözler ç›kar. Embriyoyu oluflturan hücrelerin her birinin vücudun genel plan›n-
dan da haberi vard›r. Adeta bir anlaflma yapm›flças›na, birbirlerinden farkl› özelliklere sahip yap›lar meydana getirirler. Peki hücreler nereye gideceklerini ve ne oluflturacaklar›n› nereden bilirler? Birlikte hareket ettikleri di¤er hücrelerle nas›l bu kadar uyumlu olabilmektedirler? Hücrelere flifrelenmifl olan bu muhteflem plan› yaratan Allah't›r. Hücrelere neler yapmalar› gerekti¤ini ilham ederek bu plan›n kusursuzca ifllemesini sa¤layan da Allah't›r. Bir ayette flöyle buyrulmaktad›r: De ki: "Siz, Allah'›n d›fl›nda tapt›¤›n›z ortaklar›n›z› gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratm›fllard›r? Ya da onlar›n göklerde bir ortakl›¤› m› var? Yoksa biz onlara bir kitap vermifliz de onlar bundan (dolay›) apaç›k bir belge üzerinde midirler?... (Fat›r Suresi, 40)
131
132
GERÇEKLER II
PARMAKLARINIZI ‹NfiA EDEN HÜCRELER, ALLAH'IN EMR‹NE ‹TAAT EDERLER Anne rahmindeki embriyonun geliflimi mucizelerle doludur. Bu geliflimi an an izleme imkan›m›z olsayd›, ayn› anda hem inflaat mühendisli¤i hem de inflaat iflçili¤i yapan hücrelerin ak›ll›, bilinçli ve son derece organize davran›fllar›n› görerek hayrete düflerdik. Vücudumuzun her parças›n› tek tek infla eden hücreler, alt›nc› haftadan sonra ellerimizi de infla etmeye bafllarlar. El ilk olarak olufltu¤unda parmaklar yoktur, tek parçadan ibaret bir yelpaze gibidir. Ancak, bu aflamada mucizevi bir olay gerçekleflir ve eli oluflturan hücrelerden baz›lar› teker teker intihar etmeye bafllar. Di¤er hücreler ölü hücreleri yerler ve bu bölgelerde boflluklar oluflur. Bu boflluklar parmaklar aras› boflluklard›r. Böylece parmaklar flekillenir. Dikkat edin. Parmaklar› oluflturacak hücreler hiçbir zaman intihar etmezler. ‹ntihar edenler parmak aras› için yer açmas› gereken hücrelerdir. Ve bu karar› ayn› anda ve tam zaman›nda al›rlar. fiuur, ak›l ve bilgiden yoksun bu varl›klara intihar emrini veren, parmaklar› kusursuz bir tasar›mla, insan için en uygun flekilde infla eden kimdir? Elbette, her varl›¤› kusursuzca var eden, yerin, gö¤ün ve ikisinin aras›ndakilerin Yarat›c›s› olan Rabbimiz'dir.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
VÜCUDUNUZDAK‹ KEM‹KLER‹N ADETA B‹R SANAT ESER‹ G‹B‹, ‹NCE ‹NCE YONTULDU⁄UNU H‹Ç DÜfiÜNMÜfi MÜYDÜNÜZ? Vücudunuzdaki 306 kemi¤in büyük bir bölümü flekil olarak birbirinden farkl›d›r. Onlar›n bu farkl›laflmalar› ilk ortaya ç›kt›klar› anda, henüz anne karn›ndayken bafllar. Tek bir yumurta hücresinin döllenmesiyle bölünmeye bafllayan zigot, oldukça büyük bir h›zla ço¤al›r. Bir süre sonra bu ço¤alan hücreler, sanki vücudun hangi bölümünün hücresi olmalar› gerekti¤i kendilerine ö¤retilmifl gibi, farkl›laflmaya bafllarlar. Kimi hücreler kemikleri, kimi hücreler karaci¤eri, kimi böbrekleri, kimi de gözleri oluflturur. Ancak karaci¤eri, kemi¤i veya gözleri oluflturacak olan hücrelerin sadece biraraya toplanmas› yeterli de¤ildir. Bunlar›n kendi aralar›nda da farkl›laflmalar› gerekir. Örne¤in kemik hücreleri, oluflturacaklar› kemi¤in vücudun hangi bölgesinde olaca¤›n› bilerek ona uygun flekil almal›d›rlar. Ayaklardaki kemik hücreleri adeta profesyonel bir heykeltrafl gibi çal›flarak kavisli, parmaklar için girinti ve ç›k›nt›lar› olan, bilek için eklem yeri haz›r olan kusursuz ayak kemikleri olufltururlar. Kafatas›n› oluflturan kemik hücreleri de beynin ölçülerini bilircesine, tam ona uygun, girintisi ve ç›k›nt›s› olmayan, beyni kusursuz flekilde saracak, yuvarlak bir kemik tabakas› meydana getirirler. Ne daha küçük yap›p beyni s›k›flt›r›rlar, ne daha büyük yap›p insan›n kafas›n› tafl›mas›n› zorlaflt›r›rlar. Kendilerine ne flekil vermeleri gerekti¤ini, ne hücresi olmalar› gerekti¤ini çok iyi bilerek, kemiklere kusursuz bir biçim veren hücrelerin bu fluuru nereden kaynaklanmaktad›r? Onlara bu ince plan› ilham eden Allah't›r. Allah'›n eflsiz ilmine bir ayette flöyle dikkat çekilmektedir: "...Kemiklere de bir bak nas›l biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz..." (Bakara Suresi, 259)
133
134
GERÇEKLER II
S‹N‹R HÜCRELER‹N‹ KORUYAN M‹KROSKOB‹K KILIFLAR ‹nsan›n hem beynindeki hem de omurili¤indeki sinir liflerinin etraf›, koruyucu bir madde ile sar›l›d›r. "Miyelin" olarak adland›r›lan bu madde sinir liflerini bir k›l›f gibi korur. Miyelin, bir elektrik kablosunun etraf›n› saran plasti¤e benzetilebilir. Nas›l ki plastik, elektrik iletiminde oluflabilecek k›sa devreleri önlemeye yar›yorsa, miyelin de sinir hücrelerinde gerçekleflen elektrik iletiminde bir yal›tkan görevi yapar. Miyelin k›l›f, ayn› zamanda sinir hücrelerinin uzant›lar› olan aksonlar›n uyar› iletimini de kat kat art›r›r. Sinir liflerindeki iletim h›z›, miyelinsiz liflerde 0.25 m/sn iken, çok kal›n miyelinle kapl› olan liflerde 100 m/sn kadard›r. Bu h›z,1 saniye içinde uyar›lar›n bir futbol sahas›n›n uzunlu¤u kadar mesafeyi gidip gelmesiyle eflde¤er bir h›zd›r. Mikroskobik miyelin k›l›flar›n›n h›z art›rma özelli¤i bizim için hayati önem tafl›r. Bu k›l›f zarar miyelin k›l›f
gördü¤ünde beyinden ç›kan ya da beyne giden elektrik ak›mlar›nda yavafllama olur. Bunun sonucunda da elektrik ak›mlar› ilgili yerlere gerekti¤i anda ulaflamaz ya da yanl›fl yerlere do¤ru yönlenir. Bu ise vücudun çeflitli yerlerinin hissizleflmesi hatta ilerleyen safhalarda yürüyememe gibi çok daha ciddi problemlerin ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r. Ya¤a benzeyen bir maddenin insan›n sinir sistemi için bu kadar hayati önem tafl›mas› elbette ki tesadüflerle aç›klanmas› mümkün olmayan bir durumdur. Yaln›zca miyelin k›l›f›n›n eksikli¤i dahi insan›n
bedeninin ifllevlerini yerine getirememesi için yeterli bir nedendir. Miyelinin sahip oldu¤u özellikler, bulundu¤u yer ve sinir hücreleri üzerindeki etkisi gibi detaylar›n tümü özel olarak tasarlanm›flt›r. Miyelindeki bu kusursuz tasar›m Allah'a aittir.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
ALLAH'IN VARLI⁄ININ DEL‹LLER‹ HER YERDE Fagositoz, bakterilerin, mikroplar›n, mantarlar›n, ölü hücrelerin, vücutta kullan›lamaz hale gelen dokular›n hücreler taraf›ndan sindirimi demektir. Bunu gerçeklefltiren fagosit hücrelerinin yok edecekleri hedeflerin tespitinde son derece seçici olmalar› gerekir. Aksi takdirde vücudun normal yap›lar› ve hücreleri de sindirilerek imha edilir. Sa¤l›kl› hücrelerin fagosit hücreleri taraf›ndan yok edilmesi demek, vücutta tam anlam›yla bir anarflinin ç›kmas› demektir. Fakat böyle bir karmafla hiçbir zaman yaflanmaz. Çünkü bunun için gereken tedbir al›nm›flt›r. Fagositozun olup olmamas› özellikle üç seçici ifllemle belirlenir: -‹lk olarak vücuttaki yap›lar›n pek ço¤u, ölü dokular›n ve yabanc›
maddelerin
aksine fagositoza dirençli olan pürüzsüz yüzeylere sahiptir. -‹kincisi
vücut
hücrelerinin ço¤u fagositleri iten koruyucu protein k›l›flar›na sahiptir. Di¤er yandan ölü dokular›n ve yabanc› maddelerin ço¤unda genellikle koruyucu k›l›f yoktur, bu da onlar› fagositoz için uygun hale getirir. -Üçüncü olarak, vücutta yabanc› maddeleri fark eden özel bir sistem vard›r. E¤er tüm bunlar olmasayd› vücudumuzda kendi kendini yiyen bir mekanizma faaliyet halinde olacak ve bu eninde sonunda canl›n›n yok olmas› gibi bir sonucu da beraberinde getirecekti. Böylesine ince bir düzenin oldu¤u yerde fluursuz bir tesadüften bahsetmek, evrim gibi çürük bir iddiay› öne sürmek elbette ki anlams›zd›r.
135
136
GERÇEKLER II
PROTE‹NLER‹N HAYRET VER‹C‹ S‹ND‹R‹M‹ YARATILIfi DEL‹LLER‹NDEN B‹R‹D‹R Besinlerle ald›¤›m›z proteinlerin sindirimi midede bafllar. Midede proteinleri bekleyen bir enzim vard›r. Pepsin ad› verilen bu enzim ette bulunan kollajen denen lifleri parçalar ve böylece hücresel proteinleri sindirilebilir hale getirir. Proteinlerin büyük ölçüde sindirimi ise pankreastan salg›lanan enzimlerle gerçekleflir. Pankreastan salg›lanan tripsin ve baz› baflka enzimler parçalanm›fl proteinleri daha da ufak parçalara ay›r›rlar. Son olarak protein sindirimi ince ba¤›rsaklarda bulunan hücrelerde gerçekleflir. Bu hücrelerin d›fl yüzünde bulunan enzimler parçalanm›fl proteinleri daha küçük zincirlere parçalar. Parçalanan küçük amino asit gruplar› ise hücre içine al›narak burada bulunan di¤er enzimlerle tek tek parçalan›r ve bu parçalanma sonucu ortaya ç›kan amino asitler bu hücrelerden kan dolafl›m›na verilir. Bu anlat›lanlar›n iflaret etti¤i bir gerçek vard›r. Vücudumuza daha
mide
pepsin enziminin üretildi¤i ana hücreler
gastirit bezi
Canl›lardaki ‹man Delilleri
proteinler girmeden, protein denen baz› moleküllerin var oldu¤u ve besinler yoluyla vücuda girece¤i önceden bilinmektedir. Hatta proteinlerin moleküler yap›s› en ince ayr›nt›s›na kadar tespit edilmifltir, bunlar› parçalayacak enzimler mükemmel yap›lar› ile tasarlanm›fllard›r, ilgili hücreler sindirim sistemimizi oluflturan organlarda uygun yerlere yerlefltirilmifllerdir, bu hücrelerin vazifeleri genetik flifrelerle kodlanm›flt›r. Tüm bu ayr›nt›lar ilk insandan beri eksiksiz ve kusursuz olarak mevcuttur. Bugün modern bilimin ›fl›¤›nda ortaya ç›kan bütün detaylar kusursuz bir yarat›l›fl›n delilleridir. fiüphesiz, gözleri olup da görmeyen, kulaklar› olup da iflitmeyen, kalpleri olup da hissetmeyenler, bu yarat›l›fl delilleri karfl›s›nda yine cahillik etmekte ve inkarlar›nda diretmektedirler.
1 GRAM DNA MOLEKÜLÜ =1 TR‹LYON CD DOLUSU B‹LG‹ Gelece¤in bilgisayarlar›n› tasarlayan mühendisler insan genomunu "eriflilmesi imkans›z" bir tasar›m olarak nitelendiriyorlar. Bunun nedenini anlamak için küçük bir karfl›laflt›rma yapal›m. ‹nsan vücudundaki yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her birinin çekirde¤inde yer alan DNA, o kimseye ait tüm özellikleri içeren bilgiyi depolam›flt›r. DNA ak›l almaz derecede üstün bir tasar›ma ve bilgi depolama kapasitesine sahiptir. Öyle ki 1 gram DNA molekülü, 1 trilyon CD'ye eflit bilgi bar›nd›r›r. (Discover, Cilt. 21, No. 4, Nisan 2000) Bir tek CD'ye yüzlerce kitap dolusu bilginin s›¤d›¤› düflünülecek olursa 1 trilyon CD'lik bilgiyi bar›nd›ran DNA'n›n kapasitesi daha iyi anlafl›labilir. DNA'daki bilgi depolama sistemi, bilgisayar mühendislerinin henüz taklit etmeyi bile hayal edemedikleri kadar mükemmel bir yap›ya sahiptir. DNA molekülü, istisnas›z her insanda ve her hayvanda ilk yarat›ld›klar› andan itibaren vard›r. Bu hat›rland›¤›nda, ne kadar üstün bir yarat›l›flla yarat›ld›¤›m›z aç›kça ortaya ç›kmaktad›r. Böyle küçük bir yerde, belli bir kod sistemiyle dizilmifl atomlarda, canl›lar›n yap›s›na dair tüm bilgilerin sakl› olmas›, herfleyin Yarat›c›s› olan Allah'›n eflsiz gücünü ve sonsuz akl›n› göstermektedir.
137
138
GERÇEKLER II
BÖBREK HÜCRELER‹N‹N SAH‹P OLDU⁄U B‹LG‹ VE fiUUR NEREDEN GEL‹YOR? Sodyum, vücut dokular›nda ve kanda bulunur. Böbrek hücrelerinin baz›lar› kandaki sodyum miktar›n› alg›layabilecek özelliklere sahiplerdir. E¤er sodyum miktar›nda bir düflüfl olursa, bu hücreler durumu derhal böbreklerde bulunan sodyum emici hücrelere haber verirler. Vücuttan at›lacak olan s›v›n›n içine, böbreklerdeki süzülme s›ras›nda bir miktar sodyum kar›flm›flt›r. Söz konusu hücreler böbrek s›v›s›n›n içindeki bu sodyum moleküllerini yakalar ve onlar› vücuda geri kazand›r›rlar. Böbreklerdeki alg›lay›c› hücrelerin üzerine bu ifl için özel pompalar yerlefltirilmifltir. Acil durumlarda bu pompalar devreye girer ve sodyum molekülleri yakalanarak vücuda geri kazand›r›l›r. E¤er böbreklerdeki bu geri emilim mekanizmas› olmasayd› afl›r› besin ve s›v› kayb›ndan dolay› ölüm kaç›n›lmaz olurdu.
böbreklerde, gelen kan›n içindeki sodyum gibi maddelerin süzüldü¤ü yer
Canl›lardaki ‹man Delilleri
Burada verilen bilginin, üzerinde düflünülmesi gereken önemli noktalar› vard›r. Herfleyden önce, vücudumuzda yaflam›m›z için gerekli olan maddelerin eksikli¤ini veya fazlal›¤›n› alg›lamak üzere özel olarak tasarlanm›fl hücreler bulunmaktad›r. Bu hücrelerin tesadüfen oluflmad›klar›, özel olarak yarat›larak böbreklere yerlefltirildikleri son derece aç›kt›r. Ayr›ca bu hücreler, vücut içinde bulunan maddeleri birbirinden ay›rt etme yetene¤ine de sahiptirler. Örne¤in sodyumu, potasyumdan, amino asitlerden, kalsiyumdan, proteinlerden, üreden ay›rabilmekte, seçip kana geri gönderebilmektedirler. Bu maddeleri ayr› ayr› bir insan›n önüne koysan›z, bunlar› birbirinden ay›ramayacakt›r. Küçücük bir hücreye, ço¤u insan›n dahi sahip olmad›¤›, böylesine muazzam bir bilgiyi ve fluuru veren elbette tesadüfler de¤ildir. Verilen örneklerde de görüldü¤ü gibi böbreklerdeki bu sistemin tesadüfen olufltu¤unu iddia etmek, Darwinistler'in mant›k çöküntüsünü aç›kça ortaya koymaktad›r. Bu sistem, Allah'›n sonsuz ilminin, akl›n›n ve gücünün göstergelerinden yaln›zca biridir.
Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun e¤mifl' bulunuyorlar. Yaratmay› bafllatan, sonra onu iade edecek olan O'dur; bu O'na göre pek kolayd›r. Göklerde ve yerde en yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün oland›r, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 26-27)
139
140
GERÇEKLER II
‹NSAN VÜCUDUNDAK‹ GÜVENL‹K GÖREVL‹LER‹: M‹KROORGAN‹ZMALAR Her insan›n ba¤›rsaklar›nda 400 farkl› bakteri türü bulunur. ‹yi huylu olan bu bakteriler vücuda yarar getirmek üzere görevlendirilmifllerdir. Vücudumuz için besinleri sindirmekten, vitaminleri yararl› hale getirmeye hatta gerekti¤inde vitamin üretmeye kadar pek çok önemli sorumluluklar› vard›r. Araflt›rmac›lar, ba¤›rsaklar›m›zdaki bakterilerin, hastal›k yapan bakterilere karfl› bizi koruduklar›n› keflfetmifllerdir. Ancak bu ilginç durum sadece bakteriler için geçerli de¤ildir. Bakterilerin yan›s›ra yine bize hiçbir zararlar› bulunmayan mikroorganizma topluluklar› da vücudumuzda yaflamaktad›r. Bu mikroorganizmalar da savunma sistemimizi d›flar›dan gelen mikroplara karfl› desteklerler. Bu deste¤in son derece flafl›rt›c› bir nedeni vard›r. Herhangi bir mikrobun vücuda girmesi demek bu canl›lar›n yaflama alanlar›n›n da iflgal alt›na girmesi demektir. ‹flte bu nedenle mikroorganizmalar ve bakteriler vücudumuza d›flar›dan gelen düflmanlara karfl› savunma sistemimizle birlikte büyük bir savafl verirler. Bunlar adeta vücudun ücretli güvenlik görevlileri gibi hareket ederek bulunduklar› bölgeyi korurlar. Kesinlikle fluura ya da akla sahip olmayan organizmalar›n böyle bir sorumluluk üstlenmifl olmalar› elbette ki düflündürücüdür. Bu canl›lar kendilerinden tamamen farkl› yap›daki baflka bir canl›ya yani insana nas›l yarar getireceklerini bilmektedirler. Üstelik vücudumuzun düflman›n› ve dostunu ay›rt edebilmektedirler. fiuursuz hücrelerin bütün bunlar› kendi ak›llar› ile baflarmalar› imkans›zd›r. Bütün bunlar çok aç›k bir flekilde yarat›l›fl› kan›tlar. Allah insan bedenini buna benzer vesileler ile korumakta ve bize eflsiz yaratma sanat›n› göstermektedir.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
ELEKTR‹K S‹NYALLER‹YLE AÇILIP KAPANAN HÜCRE KAPILARI Sinir hücreleri di¤er hücrelerden farkl› olarak elektrik sinyalleri ile çal›flan hücrelerdir. Bu hücrelerin zarlar›nda elektrik sinyalleri ile aç›l›p kapanan kap›lar bulunur. Protein yap›s› ihtiva eden bu kap›lar sadece potasyum, kalsiyum, sodyum gibi belirli iyonlar›n hücre içine girmesine izin verirler ve bu konuda çok titiz ve seçicidirler. E¤er bu seçicilik olmasayd›, hücreye zararl› olabilecek maddeler, iyon veya moleküller bu kap›lardan geçerek hücrenin ölümüne sebep olabilirlerdi. Hücre kap›lar›ndaki bu seçicilik, kap›y› oluflturan proteindeki baz› özel uzant›lar›n sadece belli iyonlar ile iflbirli¤i yapmas›ndan kaynaklan›r. Böylece baz› iyonlar bu kap›dan daha kolay geçerken di¤erleri için bu hemen hemen imkans›z hale gelmektedir. Kap› proteinlerinin çok özel yap›lar› hücrenin genetik flifresinde kodlanm›flt›r ve ilk insandan beri tüm insanlarda hiç de¤iflmeden ayn› mükemmellikte bulunmaktad›r. * Peki sinir hücrelerindeki kap›larda bu ola¤anüstü seçim yetene¤i nas›l ve neden oluflmufltur? * Bu kap›lar hücre için hangi iyonlar›n faydal› olaca¤›n› nereden bilmektedirler? * Dahas› kap›lardaki bu elektrik sinyalleriyle iflleyen mekanizma nas›l ve kim taraf›ndan oluflturulmufltur? Hücreyi yaratan Ak›l, sinir hücresi zar›na bu mükemmel kontrol mekanizmas›n› yerlefltirerek hücrenin yaflam›n› sürdürebilmesi için en uygun flartlar› da oluflturmufltur. Hücre zar›ndaki bu kusursuz tasar›m elbette ki evrimcilerin iddia etti¤i gibi kör tesadüflerin de¤il, sonsuz ak›l sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'›n eseridir. Resimde, bir sinir hücresinin elektrik sinyalleri ile gerekti¤i zaman aç›l›p kapanan kap›lar› görülüyor.
141
142
GERÇEKLER II
B‹L‹M, YARATILIfiIN DEL‹LLER‹N‹ KEfiFETMEYE DEVAM EDERKEN, TESADÜF TEOR‹S‹N‹ B‹R KEZ DAHA YERLE B‹R ETT‹ ‹nsan Genomu Projesi, canl›l›¤›n ne kadar kusursuz bir tasar›ma ve tesadüfen oluflamayacak kadar kompleks bir yap›ya sahip oldu¤unu bir kez daha gösterdi. Bu proje dahilinde insan DNA's›ndaki muazzam bilgi okunmaya çal›fl›l›yor. ‹nsan vücudunda 100 trilyon hücre vard›r ve her hücrenin çekirde¤inde insana ait bilgilerin sakland›¤› DNA molekülü bulunur. Yani DNA, canl›ya ait bir bilgi bankas›d›r. Bu banka ise hayret verici büyüklükte bir bilgi kapasitesine sahiptir. Bu kapasiteyi "500'er sayfal›k 900 ciltlik ansiklopediyi dolduracak kadar muhteflem bir bilgi" olarak ifade edebiliriz. Daha da muhteflem olan ise bu bilginin ola¤anüstü bir paketleme sistemi ile milimetrenin yüzbinde biri kadar bir yere s›¤d›r›lm›fl olmas›d›r. Üstelik bu ola¤anüstü bilgi yaflam›fl ve yaflamakta olan milyarlarca insan›n trilyonlarca hücresinin her birinde mevcuttur. Onlarca y›ld›r dünya çap›nda ak›l, bilinç ve bilgi sahibi yüzlerce bilim adam›, en son teknoloji ile donat›lm›fl laboratuvarlarda bu bilgiyi okuyabilmek için geceli gündüzlü çal›flt›lar. Ve buna ra¤men daha ancak bu bilgiyi oluflturan harflerin bir k›sm›n› yanyana dizmeyi baflarabildiler. Ama bu ola¤anüstü duruma ra¤men, evrimciler hala DNA'da yer alan bu muazzam bilginin, tafl›n, topra¤›n, gazlar›n tesadüfen biraraya gelerek, olufltu¤unu iddia etmektedirler. Kuflkusuz evrimcilerin bu iddialar›n›n, 900 ciltlik ansiklopedideki bilgilerin, yere at›lan milyarlarca harfin tesadüfler sonucunda yanyana dizilmeleri ile olufltu¤unu iddia etmekten bir fark› yoktur. DNA'daki her bilginin Allah'›n sonsuz ilmi ve kudreti ile yarat›ld›¤› ve flifrelenerek hücrenin çekirde¤ine yerlefltirildi¤i ise aç›kt›r. Evrimciler, insan genleriyle ilgili yeni çal›flmalar›n ortaya koydu¤u mucizevi yap›y› görmezlikten gelmek için ne kadar u¤raflsalar da, art›k bu yenilginin geri dönüflü yoktur.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
SUYU ZEH‹RL‹ B‹R MADDEYE DÖNÜfiTÜREN ATOM Hayat›m›zda büyük bir önemi olan su, iki hidrojen ve bir oksijen atomunun birleflmesinden meydana gelir. Ama bu iki atomu su molekülünü oluflturacak flekilde birlefltirmek oldukça zordur. Suyu meydana getiren flartlar biraz bile de¤iflti¤inde ortaya çok önemli sonuçlar ç›kmaktad›r. Örne¤in suyu oluflturan atomlar belirli s›cakl›k ve enerji seviyelerinde bir baflka oksijen atomuyla daha birleflirler. Bu birleflme sonucunda H2O formülü H2O2 haline gelir. Bu görünürde küçük bir de¤iflikliktir, gerçekte ise suyun özelliklerini tamamen de¤ifltirir ve ortaya hidrojen peroksit denen zehirli maddenin ç›kmas›na neden olur. Görüldü¤ü gibi tek bir atom, canl›lar için hayati önemi olan suyu, canl›lar için son derece zararl›, ölümcül etkileri olan bir zehire dönüfltürebilmektedir. Tek bir atomun, bir molekülün niteliklerini tamamen de¤ifltirebilecek, onu faydal› iken zararl› hale getirebilecek özelliklere sahip olmas›, atomlarda ve moleküllerdeki özel tasar›m›n bir göstergesidir. Tesadüfler zinciri ile böyle ince ve hassas bir denge oluflmaz. Allah herfleyi belli bir düzen içinde yaratan, en güzel flekliyle var edendir.
143
144
GERÇEKLER II
YERYÜZÜNDEK‹ SUYUN NEDEN H‹Ç TÜKENMED‹⁄‹N‹ B‹L‹YOR MUSUNUZ? Su, bir oksijen atomunun iki hidrojen atomuyla birleflmesi sonucu ortaya ç›kar. Hidrojen atomlar› oksijen atomunun iki yan›na 105 derecelik bir aç› oluflturacak flekilde ba¤lan›rlar. Hidrojen ba¤› ad› verilen bu ba¤› oluflturmak için gereken enerji öyle fazlad›r ki, yar›m litrelik suyu oluflturmak için serbest kalan enerji bir ampulü tam bir gün boyunca sürekli yakabilir. Bu noktada hemen flu sorunun sorulmas› gerekir: Hidrojen atomlar› oksijen atomunun iki yan›na yerleflmeyi, üstelik bu yerleflmeyi belli bir aç› do¤rultusunda yapmay› nereden bilmektedirler? Bu formülü nas›l ve nereden ö¤renmifllerdir? Herhangi bir kimya bilgisine sahip olamayacak atomlar nas›l aç› hesaplayabilmektedirler? Elbette ki, tüm evrenin sahibi olan ve herfleyi kusursuzca var eden Allah atomlar› da yaratan, bütün özelliklerini onlara verendir. Bir baflka soru ise, yeryüzündeki suyun nas›l olup da hiç tükenmedi¤idir. Yeryüzündeki suyun tamam› dünyan›n ilk evrelerindeki müthifl ›s› sayesinde meydana gelmifltir. Yani e¤er dünyan›n bafllang›c›nda gereken yo¤unlukta ›s› oluflmufl olmasayd›, bugünkü su olmayacakt›. ‹flte bu mükemmel denge, üstün güç ve ak›l sahibi Allah'›n canl›l›¤›n devam› için gerekli olan tüm ihtiyaçlar› bilip, herfleyi buna göre yaratt›¤›n›n delillerinden biridir.
su molekülü
H2O
=
+ Oksijen
+ Hidrojen Hidrojen
Canl›lardaki ‹man Delilleri
SU B‹TK‹S‹ VALL‹SNERYA UZAY TEKNOLOJ‹S‹ ‹LE BOY ÖLÇÜfiÜYOR Bir su bitkisi olan vallisneryan›n çiçekleri, bitkinin su içinde kalan bölümlerinde oluflur. Suyun içindeyken, bitkinin taç yapraklar› portakal kabu¤u gibi çiçe¤in etraf›n› sarar. Bu sayede suyun içeri girerek polenleri bozmas› önlenmifl olur. Çiçekler yüzeye ç›kt›¤›nda kapal› olan taç yapraklar› aç›larak su yüzeyine yay›l›r. Polenleri tafl›yan erkek organlar taç yapraklar›n üzerinde yükselerek adeta bir yelken ifllevi görürler. Difli bitkinin çiçekleri ise, farkl› bir yerde uzun bir sap›n ucunda ve su yüzeyinde yer al›rlar. Difli çiçe¤in yapraklar›, su yüzeyinde ve suda hafif bir çöküntü yaratacak biçimde aç›lm›flt›r. Bu çöküntü erkek çiçe¤in kendisine yaklaflmas›n› sa¤layan bir çekim oluflturur. Erkek çiçek difli çiçe¤in yan›ndan geçerken bu çekime kap›l›r. Böylece çiçekler birleflir, polenler difli çiçe¤in üreme organ›na ulafl›r ve döllenme gerçekleflir. Yeryüzünde yarat›lan ilk vallisneryadan beri, çiçekteki bu üreme sistemi eksiksiz ve mükemmel bir flekilde çal›flmaktad›r. Evrimcilerin iddia etti¤i gibi üreme sisteminin kademeli olarak geliflmesi imkans›zd›r. Çünkü bu sistemin eksik çal›flmas› durumunda erkek çiçek difli çiçe¤i dölleyemeyecek, bu bitki yeryüzünden yok olup gidecekti. Vallisnerya bitkisindeki bu kusursuz tasar›m Allah'›n sonsuz akl›n›n ve örneksiz yaratma gücünün bir göstergesidir. Bütün bu harikalar, düflünen ve akleden bir insan için büyük bir delildir. Allah, bu örneklerle biz insanlara yarat›fltaki sanat›n› tan›tmakta ve sonsuz kudretini göstermektedir. Uzay meki¤inin, uzay istasyonu ile kenetlenmesi, vallisneryan›n erkek çiçeklerinin diflileriyle buluflmas› ile k›yaslanabilir. Hatta vallisneryan›n sisteminin daha üstün oldu¤unu söylemek mümkündür. Uzay meki¤inin kenetlenece¤i noktaya kadar kontrol edilmesi gerekti¤i halde, erkek vallisneryan›n sadece diflisinin yan›na yak›nlaflmas› birleflme için yetmektedir. erkek organ
çiçek difli bitki
erkek bitki
145
146
GERÇEKLER II
DEN‹Z SALYANGOZUNUN OLA⁄ANÜSTÜ ZEH‹R ÜRETME TEKN‹⁄‹ Nudibranch, ola¤anüstü renklerle süslenmifl, kabu¤u olmayan, son derece yumuflak bir salyangoz türüdür. Bu deniz salyangozu kuvvetli bir zehir tafl›yan "›s›rgan hücreleri" sayesinde düflmanlar›ndan kolayl›kla korunur. Salyangoz bu ›s›rgan hücreleri, kendi vücudunda üretmez. Ancak, hyroid isimli zehirli bir canl›y› tehlike an›nda devreye sokmak üzere vücudunda saklar. Hyroidlerle beslenen deniz salyangozu, onlar› sindirim sisteminde ö¤ütmek yerine koruyucu bir tabakayla kaplar ve depolar. Koruyucu tabakayla kapland›¤›nda zehiri salyangoz için etkisiz hale gelen hyroidler, bundan böyle ›s›rgan hücreleri olarak düflmanlara karfl› koruma sa¤layacaklard›r. Kuflkusuz bir deniz salyangozunun, hyroidlerin zehirli oldu¤unu bilmesi ‹MKANSIZDIR. Deniz salyangozunun bu zehiri etkisiz hale getirmek için hyroidi bir tabakayla kaplamay› akletmesi ‹MKANSIZDIR. Koruyucu tabakayla kaplanan hyroidi bir savunma silah› olarak kullanabilece¤ini düflünmesi ‹MKANSIZDIR. Deniz salyangozunun tüm bunlar› deneyerek ö¤renmesi de ‹MKANSIZDIR. ‹flte bu noktada tüm evrende apaç›k olarak görülen gerçek bir kez daha karfl›m›za ç›kar. Deniz salyangozlar›na yapmas› gerekenleri ilham eden, vücutlar›nda hyroidlerin zehirini etkisiz hale getirecek bir sistem yaratan, sonsuz ak›l ve ilim sahibi olan Allah't›r.
O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan baflka ilah yoktur; öyleyse dini yaln›zca kendisine halis k›lanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamdolsun. (Mü'min Suresi, 65)
148
GERÇEKLER II
PAPA⁄AN BALIKLARINI ÖLÜMDEN KORUYAN UYKU TULUMU Papa¤an bal›klar›, geceleri solungaç boflluklar›n›n üst kenarlar›ndaki salg› bezinden jelatin benzeri bir madde salg›lar. Bu madde bir süre sonra bal›¤›n tüm vücudunu saran fleffaf bir uyku tulumu halini al›r. Uyku tulumu, papa¤an bal›¤›n› koku yoluyla bularak avlayan müren bal›klar›na karfl› eflsiz bir kalkan vazifesi görür ve hayvan› yem olmaktan korur. Koku izolasyonu sebebiyle müren, papa¤an bal›¤›n›n yan›ndan geçerken av›na çarpsa bile, onu fark edemez. Papa¤an bal›klar› geceleri kulland›klar› bu koruyucu k›l›f› nas›l elde etmifllerdir? Düflmanlar› olan müren bal›klar›n›n kuvvetli koku alma duyusunu aflabilecek, geceyi rahatl›kla geçirmelerini sa¤layacak böylesine önemli bir maddeyi nas›l keflfetmifllerdir? Kuflkusuz kimyasal bir maddeyi kendi vücudunda üretip kendisini bu maddeyle kaplamay› bir bal›¤›n akletmesi, planlamas› ve uygulamas› mümkün de¤ildir. Böyle usta bir kamuflaj yönteminin bilinçli bir tasar›m ürünü oldu¤u çok aç›kt›r; papa¤an bal›¤›n› korunma sistemi ile yaratan göklerde, yerde ve ikisinin aras›nda bulunan herfleyin yarat›c›s› olan Allah't›r.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
DO⁄ADAK‹ HER CANLI ALLAH'IN KUSURSUZ YARATIfiININ DEL‹L‹D‹R Golyan bal›¤› sürüsü sald›r›ya u¤rad›¤›nda bal›klar sald›rgan›n etraf›nda ç›lg›nca hareket etmeye bafllar ve baz›lar› sald›rgana "karfl› sald›r›" düzenler. Tüm golyan sürüsünün tek bir birey gibi hareket etmesine sebep olan faktör, yaral› bal›¤›n kan›nda var olan ve yaralanma sonucu ortaya ç›kan bir salg›d›r. Hiç flüphesiz bu hayvan bir akla ve fluura sahip de¤ildir. O halde; • Kendi cinslerine sald›r›y› haber veren kimyasal maddeyi nas›l oluflturmufltur? • Bu kimyasal maddeyi üretecek mekanizmay› nas›l tasarlam›fl ve kendi vücuduna nas›l yerlefltirebilmifltir? • Sald›r› an›nda, baflka bir golyan bal›¤›n›n salg›lad›¤› kimyasal maddeyi, kendi bünyesinde nas›l tehlike sinyali olarak alg›layabilmektedir? Bu alg› mekanizmas›n› kendi vücudunda nas›l oluflturmufltur? Kuflkusuz bu sorulara, evrimciler gibi "tesadüf eseri" cevab›n› vermek akla ve mant›¤a ayk›r›d›r. Dünya üzerinde yarat›lan ilk golyan bal›¤›ndan beri, milyonlarca y›ld›r bütün golyan bal›klar› bu kusursuz sisteme sahip olarak var olmufllard›r. Canl›lardaki kompleks sistemler, alemlerin Rabbi olan Allah taraf›ndan yarat›lm›flt›r. Allah bu gibi mucizevi örneklerle insanlara kendi ilmini ve kudretini göstermektedir.
149
150
GERÇEKLER II
70 GRAM YAKITLA KES‹NT‹S‹Z 4000 KM. UÇUfi 200 gr. a¤›rl›¤›ndaki alt›n ya¤mur kuflu, her y›l Alaska'dan Hawaii'ye kadar 4000 km'lik bir yolu, 88 saat (3,5 gün) boyunca hiç durmadan kanat ç›rparak kateder. Bilim adamlar› kuflun böyle bir yolculuk için yak›t olarak kullanaca¤› 82 gr. ya¤›n›n olmas› gerekti¤ini hesaplam›fllard›r. Oysa, alt›n ya¤mur kuflunun sadece 70 gram ya¤› vard›r. Buna ra¤men hiçbir alt›n ya¤mur kuflu yak›t› bitti¤i için denize düflmez. Peki bu canl›lardaki bu kusursuz iflleyiflin s›rr› nedir? Alt›n ya¤mur kufllar› V fleklinde dizilerek sürü halinde uçarlar. Bu, hava direncini azaltarak kufllara % 23'lük bir enerji tasarrufu sa¤lar. Bu durumda, yere indiklerinde fazladan 6-7 gram daha ya¤lar› kalm›fl olur. Bu artan ya¤, rüzgarlar›n ters yönden esmesi durumunda kullan›lacak yedek yak›tt›r. Alt›n ya¤mur kuflu, uçufl mesafesini ve yak›t olarak kullanaca¤› ya¤ miktar›n› nas›l hesaplayabilmektedir? Bu hesaplardaki kusursuzluk ve flaflmazl›k, yön bulmadaki beceri, toplu uçufl yapabilme kabiliyeti, hiç flüphesiz kufllar›n kendi iradeleriyle gerçeklefltirdikleri baflar›lar olamaz. Bunlar›n hepsi, her canl›y› ihtiyac› oldu¤u sistemlerle donatan Allah'›n ilham›yla gerçekleflir. Nitekim Kuran'da "dizi dizi uçan kufllar"a dikkat çekilmekte ve bu canl›lar›n Allah'›n kudretiyle uçabildikleri haber verilmektedir: "Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat aç›p kapayarak uçan kufllar› görmüyorlar m›? Onlar› Rahman (olan Allah')tan baflkas› (bofllukta) tutmuyor. fiüphesiz O, herfleyi hakk›yla görendir." (Mülk Suresi, 19)
Canl›lardaki ‹man Delilleri
Alt›n ya¤mur kuflu 70 gr. ya¤ yakarak 4000 km. uçabilirken, bir Boeing 737-100 uça¤›n›n ayn› mesafeyi uçabilmesi için 16 tondan fazla yak›ta ihtiyac› vard›r. Ancak bu uça¤›n yak›t kapasitesi 14.2 ton oldu¤u için yak›t ikmali yapmadan böyle bir uçuflu gerçeklefltiremez.
151
152
GERÇEKLER II
ALLAH HER CANLIYA ‹LHAMLA YOL GÖSTER‹R Tunus'un Akdeniz k›y›s›ndaki Mahore's yak›nlar›nda yaflayan siyah çöl kar›ncas› kusursuz bir yön bulma yetene¤ine sahiptir. Kar›nca, sabah güneflinin yükselmesiyle 70 dereceye kadar yükselen çöl kumunun s›ca¤›nda, yuvas›ndan besin aramak için ç›kar. Çöl kar›ncas› yuvas›ndan bafllayarak 200 metre uza¤a kadar varabilen bir alanda s›k s›k durarak ve oldu¤u yerde dönerek dolambaçl› bir yol izler. Ama bu zikzaklar›n bütün karmafl›kl›¤›na ra¤men, yiyece¤ini buldu¤unda, hemen yuvas›na do¤ru düz bir çizgi izleyerek geri döner. Kar›ncan›n bu yolculu¤u, boyu ile k›yasland›¤›nda, bir insan›n çölde 35-40 km dolaflt›ktan sonra bafllad›¤› noktaya do¤rudan dönmesine denktir. Ne bir pusulas› ne de haritas› olmayan kar›ncan›n gözlerine yerlefltirilmifl olan yön tayin sistemi son derece üstündür ve insanlar›n sahip olmad›¤› bir özellikte yarat›lm›flt›r: Çöl kar›ncas› ›fl›¤› polarize edebilir. Yani insan›n göremedi¤i baz› ›fl›nlar› da görebilen kar›nca, bunlardan istifade ederek yön tayini yapabilir. Böylece her an yuvas›n›n ne tarafta oldu¤unu tahmin edebilen bu hayvan, geri dönerken hiçbir zorluk çekmez. Bir kar›ncan›n teknolojik çal›flmalar neticesinde keflfedilmifl olan "›fl›¤›n polarizasyon özelli¤i"ni bilmesi ve bundan bir pusula gibi faydalanmas› mümkün müdür? fiüphesiz bu yetenek ve bilgi, üstün ilim sahibi, tüm canl›lar›n yarat›c›s› olan Allah'›n eseridir ve çöl kar›ncas› Allah'›n ilham›yla her seferinde do¤ru yönü tespit edebilmektedir.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
KARINCALARDAK‹ MUC‹ZEV‹ AS‹T FABR‹KASI Kar›ncalar›n vücutlar›nda formik asit (H2CO2) isimli kimyasal maddeyi üreten bezler vard›r. Antibiyotik etkisine sahip bu maddeyi düzenli olarak vücutlar›na süren kar›ncalar, hem yuvalar›nda hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar oluflumunu engellerler. Kufllar ise kar›ncalar gibi kimyasal maddeler salg›layamazlar. Ancak s›k s›k kar›nca tepelerine giderek buralara sürünen kufllar, kar›ncalar›n tüylerinin aras›nda dolaflmalar›na izin verirler. Bu sayede bütün vücutlar› formik aside bulanan kufllar tüm parazitlerinden kurtulmufl olurlar. Kar›ncan›n formik asidin formülünü bilmesi ve onu üretecek bir bezi gelifltirmesi imkans›zd›r. Kufllar›n kar›ncalarla bu flekilde profesyonel bir iflbirli¤i içinde parazitlerini temizlemeyi akletmeleri, bunun için kar›nca yuvalar›na gitmeye karar vermeleri de imkans›zd›r. Gerek kufllara gerek kar›ncalara formik asitten faydalanmay› ilham eden, alemlerin Rabbi olan Allah't›r. O tüm canl›lar›n ihtiyac›n› bilen ve eksiksiz karfl›layand›r.
153
154
GERÇEKLER II
KELEBEKLERDEN, ISINAN B‹LG‹SAYAR Ç‹PLER‹NE ÇÖZÜM Kelebek kanatlar›ndaki mükemmel tasar›m bir mucizeyi de beraberinde tafl›yor. ABD'de Tufts Üniversitesi'nde yap›lan bir araflt›rma kelebe¤in kanatlar›nda özel bir so¤utma sistemi oldu¤unu ortaya ç›kard›. Kelebekler so¤ukkanl› canl›lar olduklar› için vücut ›s›lar› devaml› olarak düzenlenmek zorundad›r. Bu, çok büyük bir problemdir. Çünkü böcek uçarken kanatlarda yüksek derecede ›s› oluflur. Çözüm ise, kan›n kanatlardaki çok ince film yap›lar›n içinden geçirilmesi ile sa¤lan›r. Kelebe¤in vücudunda oluflan fazla ›s›, kanatlardaki ince damarlarda kan›n dolaflmas›yla birlikte d›flar› at›l›r. Kelebeklerdeki bu özel so¤utma sistemi bilgisayar çiplerindeki sistem ile karfl›laflt›r›lm›fl ve çok üstün bir performansa sahip oldu¤u görülmüfltür. Bilgisayar çipi teknolojisi gelifltikçe ortaya ç›kan ›s› problemi de büyümektedir. Daha h›zl› çipler, daha fazla ›s› anlam›na gelmektedir. Bu ›s›n›n giderilmesi problemi çip üreticilerinin gündemini oluflturmaktad›r. Bu konuda yürütülen çal›flmalar sonucunda kelebek kanatlar›ndaki teknolojinin 2 y›l içinde üretime girmesi planlanmaktad›r. Bilim adamlar› do¤adaki canl›lar› örnek alarak tasar›mlar yapmaktad›rlar. K›sacas› canl›lardaki benzersiz sistemler, teknolojinin geliflmesinde ve yeni çözümler bulmas›nda
yol
gösterici olmaktad›r.
Canl›lardaki ‹man Delilleri
S‹NEK KULA⁄INDAK‹ TASARIM ‹fi‹TME ALET‹NDE DEVR‹M YAPACAK "Ormia Ochracea" isimli sinek, yumurtalar›n› c›rc›r böce¤inin üzerine b›rak›r ve yumurtalardan ç›kan larvalar c›rc›r böce¤i ile beslenirler. Orman›n içinde bir c›rc›r böce¤inin yerini bulmak ise, oldukça zordur. Ama Ormia sine¤i, bu ifl için özel tasarlanm›fl hassas kulaklar› sayesinde, böce¤in yerini kolay bir flekilde bulabilir. ‹nsan beyninde de sesin yerini tespit için ayn› yöntem kullan›l›r. Bunun için, sesin önce yak›ndaki kula¤a, daha sonra uzakta kalan kula¤a ulaflmas› yeterlidir. Sesin iki ayr› kula¤a kaç milisaniye farkla ulaflt›¤›n› hesaplayan beyin, böylece sesin geldi¤i yönü saptar. ‹nsanda bu hesaplama 10 milisaniyede sonuçlanmaktad›r. Oysa Ormia sine¤i, ayn› hesab› toplu-i¤ne bafl› büyüklü¤ündeki beyniyle üstelik insandan 5000 kat daha h›zl› bir flekilde gerçeklefltirebilmektedir. Do¤adaki tasar›mlar insan için her zaman tükenmez bir ilham kayna¤› olmufltur. Modern teknolojik ürünlerin büyük bölümü do¤adaki tasar›mlar›n taklididir. Milyonlarca y›ld›r kusursuz bir flekilde iflleyen sistemleri taklit etmek flüphesiz tasar›mc›lar›n iflini oldukça kolaylaflt›r›r. Sine¤in kula¤›ndaki bu mükemmel tasar›m da, günümüzde "ORM‹AFON" ad› alt›nda, iflitme aleti ve dinleme cihazlar›n›n yap›m›nda taklit edilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun e¤mifl' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)
155
Maddenin Ard›ndaki S›r
BEYN‹N ‹Ç‹NDEK‹ MUHTEfiEM SIR Beyin kabu¤undaki birkaç santimetreküplük bir bölge, göz sinirlerimizden gelen uyar›lar›n üzerinde topland›¤› bir televizyon ekran› gibidir. Ve biz, daha do¤rusu idrak›m›z, kapkaranl›k kafatas›n›n içinde, simsiyah beyin kabu¤unun üzerine düflen renkleri, çeflitli ›fl›k armonilerini, rengarenk bir kelebe¤i televizyon ekran›ndan izler gibi izleriz. Tüm dünyam›z›, bu beynimizdeki ekrandan görürüz. Kimbilir, gördüklerimizin as›llar› d›flar›da nas›ld›r? Örne¤in beynimizdeki ekranda seyretti¤imiz, k›rm›z›l›, sar›l›, mavili kelebe¤in asl›, acaba yine ayn› renklere mi sahiptir? Yoksa, bizim beynimizdeki görüntüsü mü sadece böyledir? Bu sorular›n cevab›n› hiçbir zaman bilemeyiz. Beynin içinde bu görüntüleri izleyen ruhumuz hiçbir zaman beynimizin d›fl›na ç›k›p, bu görüntülerin as›llar›n› göremez. Dolay›s›yla gördüklerinin as›llar› ile ayn› olup olmad›¤›n› asla bilemez. Bu o kadar büyük bir mucizedir ki, insanlar›n birço¤u kavrayamamakta, bilenlerin ço¤u ise anlamazl›ktan gelmektedir. Allah insanlara do¤duklar› andan itibaren beyinlerinin içinde bir ekran izlettirmekte, her insan›n ruhunu hayat› boyunca kafatas› gibi küçücük, dar ve s›k›fl›k bir yerde yaflatmaktad›r. Ancak, izlettirilen görüntü o kadar muhteflem, o kadar detayl› ve o kadar asl›n›n benzeridir ki, insanlar gerçekte nerede olduklar›n› dahi fark edememektedirler. Onlar, beyinlerindeki kopya görüntüleri izlerken ve kafataslar›n›n içinde yaflarlarken, tekneyle denize aç›ld›klar›n›, uçakla gö¤e ç›kt›klar›n›, kilometrelerce yol katettiklerini zannetmektedirler. Hatta bu gerçek kendilerine defalarca anlat›ld›¤› halde, gerçekte kafataslar›n›n içinde yaflad›klar›na bir türlü kanaat getirememektedirler. ‹flte bu, bir insan›n dünyada karfl›laflabilece¤i en büyük mucizelerden biridir. Bu mucizeyi derinlemesine düflünmenin, size yepyeni ufuklar açt›¤›n› göreceksiniz.
157
158
GERÇEKLER II
MAL HIRSINA KAPILAN ‹NSANLARIN EN BÜYÜK KORKULARI... Çevrenizdeki mal h›rs›na kap›lm›fl insanlar›n en çok nelere de¤er verdiklerini bir düflünün: iyi bir ev, lüks eflyalar, gösteriflli mücevherler, son model bir araba, bankalarda yüksek miktarda para, yat... ‹flte bu nedenle de bu insanlar›n en çok korktuklar› fley sahip olduklar› tüm bu maddeleri beyinlerindeki bir ekrandan izledikleri ve as›llar›yla asla karfl›laflamayacaklar› gerçe¤idir. Oysa bu, 21. yüzy›lda her insan›n anlayabilece¤i flekilde aç›klanm›fl, çok büyük bir bilimsel hakikattir. ‹nsanlar beyinlerinde oluflan bir kopya dünya içinde yaflarlar. D›flar›daki dünya ile muhatap olmalar› mümkün de¤ildir. Çünkü sesi, ›fl›¤› ve kokuyu hiçbir flekilde geçirmeyen kafataslar›n›n içine girebilen sadece bu maddelerden gelen elektriksel bilgilerdir. Resimdeki gibi para verip, arkada görülen muhteflem villay› sat›n alan insan›n içinde bulundu¤u durum da böyledir. Kendini bir villa sat›n al›yor ve para say›yor zannederken, asl›nda beyninde oluflan bir görüntüyü sat›n almakta, karfl›s›ndaki kifliye de paran›n kendisini de¤il, görüntüsünü vermektedir. Paray› alan kifli de gerçekte bir görüntü almaktad›r. Yani ortada sadece bir görüntü al›flverifli vard›r.
Maddenin Ard›ndaki S›r
DÜNYANIN EN ZENG‹N ‹NSANI, ASLINDA DÜNYANIN EN FAZLA MÜLKÜNE DE⁄‹L, SADECE BU MÜLKÜN BEYN‹NDE OLUfiAN GÖRÜNTÜSÜNE SAH‹PT‹R Size ait oldu¤unu sand›¤›n›z eflyalar›n gerçeklerine asl›nda hiçbir zaman sahip olamayaca¤›n›z› hiç düflünmüfl müydünüz? Bu, lise biyoloji ve fizyoloji kitaplar›nda dahi okutulan, herkesin bildi¤i bilimsel bir gerçektir. Bir araban›z oldu¤unu düflünelim. ‹çine binerek direksiyonunu tuttu¤unuz, gaz pedal›na basarak istedi¤iniz gibi h›z yapt›¤›n›z bu arabay›, asl›nda beyninizin içindeki bir ekranda izlersiniz. Önünüzdeki direksiyondan, h›z göstergelerinden, dikiz aynalar›ndan ve arabaya ait tüm parçalardan ç›kan ›fl›nlar gözünüzde elektrik sinyallerine çevrilir ve sinirler arac›l›¤›yla beynin görme merkezine ulaflt›r›l›r. Böylece beyninizde, asl›n›n ayn›s› olan bir araba görüntüsü meydana gelir. Ancak dikkat edin! S‹Z ASLININ AYNISI OLAN, AMA ASLI OLMAYAN B‹R GÖRÜNTÜ GÖRÜRSÜNÜZ. ‹steseniz de hayat›n›z boyunca bu araban›n gerçe¤ini göremezsiniz. Çünkü siz ne yaparsan›z yap›n, araban›n görüntüsü hep beyninizin içindeki görme merkezinde oluflacakt›r. Ne kadar isteseniz de görme merkezinde oluflan görüntünün d›fl›nda tek bir nokta dahi görme gücüne sahip de¤ilsiniz. Bu nedenle asl›nda sahip oldu¤unuz, bu araban›n kendisi de¤il, bir kopyas›d›r. Ayn› flekilde gardrobunuzdaki elbiseleriniz, içinde yaflad›¤›n›z eviniz, mobilyalar›n›z ve size ait oldu¤unu düflündü¤ünüz tüm servetinizin sadece beyninizde oluflan kopyalar›na sahip olabilirsiniz. Dolay›s›yla dünyan›n en zengin insan›, asl›nda dünyan›n en büyük mülküne de¤il, sadece bu mülkün beyninde meydana gelen kopyas›na sahiptir.
159
160
GERÇEKLER II
BEY‹NDE B‹R GÖRÜNTÜ OLAN FABR‹KA, YAT VE ARSALARIN, KEND‹LER‹N‹ BOfiA ÜZEN SAH‹PLER‹ Birçok insan›n hayatta en çok de¤er verdi¤i fley evleri, fabrikalar›, yatlar›, arsalar›, mücevherleri, bankadaki hesaplar›, antikalar›, k›saca maddi varl›¤›d›r. Tüm hayatlar›n› bunlar› elde etmek için geçirir, gecegündüz demeden çal›fl›rlar. En büyük korkular› ise bir gün y›llar›n› vererek elde ettikleri bu mallar›n› kaybetmektir. Ancak bu insanlar sahip olduklar› mal ve mülkün gerçek mahiyeti hakk›nda hiç düflünmeyerek, çok büyük bir yan›lg›ya düflmüfllerdir. Çünkü "EV‹M, FABR‹KAM, YATIM, MÜCEVHER‹M!" diye sahiplendikleri ve endifle içinde muhafaza ettikleri bu mallar›n›n as›llar›yla asla karfl›laflamazlar. Asla gerçek evlerinin içinde oturamaz, asla gerçek yatlar›yla gezemez, asla gerçek mücevherlerini takamazlar. Onlar sadece bu eflyalardan beyinlerine ulaflan elektrik sinyallerini, beyinlerindeki ekrandan izlerler. Bu izledikleri de gerçek mal ve mülklerinin birebir benzeyen kopyalar›ndan baflka birfley de¤ildir. ‹flte bu büyük gerçek insanlar›n tüm h›rslar›n›, endiflelerini bir anda anlams›zlaflt›rmakta, beyinlerindeki ekranda izledikleriyle övünenler, gösterifl yapanlar gerçekler karfl›s›nda çok küçük düflmektedirler. Ancak tüm ömürlerini, bu dünyada kazanç sa¤lamak için çal›flarak tüketenler, ahireti unutup, yaln›zca dünya hayat›na yönelenler ölüm gerçe¤iyle karfl›laflt›klar›nda çok geç olacakt›r. Rabbimiz bu gerçe¤i "Keflke o ölüm kesip bitirseydi, mal›m bana hiçbir yarar sa¤layamad›, güç ve kudretim yok olup gitti" (Hakka Suresi, 27-29) ayetiyle bizlere bildirir.
162
GERÇEKLER II
‹NSANLIK ARTIK BÜYÜK GERÇE⁄‹ ANLIYOR Bo¤azda oturup, deniz manzaras›n› seyretti¤inizde, bu çok zevk ald›¤›n›z görüntü, gerçekte beyninizde oluflur. Yani siz, d›flar›daki gerçek denizi görmez, beyninizde oluflan kopyas›n› seyredersiniz. Göz sinirleri bir elektrik kablosu gibi, d›flar›dan gözünüze gelen ›fl›¤›, elektrik sinyali olarak beyninizdeki görme merkezine tafl›r. Deniz manzaras› ise, küçücük bir nokta olan bu görme merkezinizde oluflur. Oysa görme merkezinizde tek bir ›fl›k, tek bir renk veya k›p›rt› bile yoktur, çünkü kafatas›n›z ›fl›¤› içeri geçirmez. Buna ra¤men bu küçücük ve kapkaranl›k bölgede, son derece detayl›, alabildi¤ine renkli, hiçbir elektronik cihaz›n üretti¤i ile k›yaslanmayacak kadar net ve üç boyutlu bir d›fl dünya seyredersiniz. Denizin ve gökyüzünün mavi rengi, bulutlar›n beyaz görünümü, uzaktaki binalar›n ahflap rengi, elektrik sinyallerinin sizin beyninizde meydana getirdi¤i renklerdir. Siz, denizin, bulutlar›n, gökyüzünün, binalar›n gerçek renklerini hiçbir zaman ö¤renemezsiniz. Çünkü hiçbir zaman bunlar›n as›l görüntüleri ile muhatap olmazs›n›z. Ancak beyninizin içindeki öylesine kusursuz bir görüntüdür ki, neredeyse gerçe¤i ile ayn›d›r. Bu yüzden siz do¤du¤unuz andan itibaren gördüklerinizin, d›flar›daki gerçek görüntüler oldu¤unu zannederek yan›l›rs›n›z. Oysa gerçek, sizin sürekli olarak beyninizde oluflan görüntüyü seyrediyor olman›zd›r. Bu durumda, denizin gerçek renginin mavi oldu¤undan emin olabilir misiniz? Veya her insan›n t›pk› sizin gibi bulutlar› beyaz, binalar› ahflap rengi gördü¤ü kesin midir? ‹flte bunu asla bilemezsiniz ve hiçbir zaman da ö¤renemezsiniz. Çünkü hiçbir zaman beyninizdeki mekandan ç›k›p, d›fl dünyadaki gerçek gökyüzünü, denizi, binalar›, bulutlar› göremezsiniz. Bu, hayat›n›zdaki en önemli gerçeklerdendir ve yüzy›llard›r büyük bir itina ile insanlardan gizlenmek istenmifltir. 20. ve 21. yüzy›lda meydana gelen bilimsel geliflmeler, bu gerçe¤in çok aç›k olarak anlafl›lmas›na ve insanl›¤a kolayl›kla duyurulmas›na vesile olmufltur. Bu hakikati görmezden gelmeyin ve mutlaka üzerinde düflünün.
164
GERÇEKLER II
EV M‹ S‹Z‹N ‹Ç‹N‹ZDE, YOKSA S‹Z M‹ EV‹N ‹Ç‹NDES‹N‹Z? Evinin bir odas›nda oturup, televizyon izleyen ya da yemek yiyip, ailesiyle sohbet eden bir insan, kendisi fark›nda olmasa da, asl›nda çok büyük bir mucize ile içiçedir. Bu büyük mucize, bir evin içinde oturan her kiflinin gördü¤ü dört duvardan ibaret olan görüntünün, asl›nda o kiflinin beyninin içinde oldu¤u gerçe¤idir. Peki o halde ev mi sizin içinizdedir, yoksa siz mi evin içindesiniz? ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u bu büyük gerçe¤i bilmez; kendilerini bir evin içinde oturuyor, o evin içinde televizyon izliyor ve sohbet ediyor zanneder. Bu gerçe¤i anlayan kifliler ise korktuklar› için bu büyük mucizeyi anlamazl›ktan gelirler. Oysa anlamazl›ktan geldikleri bu büyük gerçek, inkar edilmesi mümkün olmayan, bilimin de ortaya koydu¤u kesin bir konudur. Evi oluflturan dört duvardan, duvardaki tablodan, televizyondan, yerdeki hal›dan, renkli döflemeli koltuklardan ve tavandaki avizeden göze ulaflan uyar›lar göz hücreleri taraf›ndan elektrik ak›m›na çevrilirler. Bu ak›mlar daha sonra beynin görme merkezine iletilir ve insan, içinde oturdu¤unu sand›¤› ev görüntüsünü gerçekte beyninin arkas›ndaki küçücük bir bölgede izler. Burada insan›n akl›na çok önemli bir soru daha gelmelidir: Ifl›¤›n içeri giremedi¤i simsiyah kafatas›n›n içindeki bu renkli ve canl› görüntüleri, göze, göz merce¤ine, retinaya, irise ihtiyac› olmadan gören kimdir? Sorunun cevab›, "insan›n ruhu"dur. ‹nsan›n kendisini bir odan›n içinde zannetmesinin nedeni ise beyninde izledi¤i görüntülerin çok net ve gerçe¤iyle ay›rt edilemeyecek kadar ayn› olmas›d›r. Bu da bafll›bafl›na bir mucizedir.
Maddenin Ard›ndaki S›r
B‹R STADYUM DOLUSU ‹NSANIN HER B‹R‹ AYRI B‹R MAÇI ‹ZLER Bir futbol maç› izlemek için stadyumdan içeri giren kifli, içeride bulunan binlerce kifli ile ayn› maç› izleyece¤ini zannederken, gerçekte çok büyük bir yan›lg›ya düflmektedir. Çünkü stadyumdaki her kiflinin beyninde ayr› bir saha, ayr› futbolcular, ayr› izleyiciler, k›saca ayr› bir görüntü oluflur. Ancak herkes tek bir stadyumun, tek bir maç›n oldu¤unu ve binlerce kiflinin ayn› maç› izledi¤ini zanneder. Hatta evlerindeki televizyonlardan bu maç› izleyen kiflilerin de ekrandaki ayn› maç› izledi¤ini zannederler. Oysa her bir kiflinin beyninde gerçe¤inden ay›rt edilmeyecek derecede ayn› olan, izleyici say›s› kadar kopya yarat›l›r. Ne stadyumda oturanlar d›flar›daki görüntüyü, ne de evlerindeki televizyonun karfl›s›nda oturanlar ekrandaki gerçek görüntüyü göremezler. Çünkü hiçbir insan›n beyninin içindeki ekrandan ç›k›p, d›flar›daki görüntünün asl›yla muhatap olmas› mümkün de¤ildir. Bu insanlar›n tek görebildikleri fley beyinlerine ulaflan bilgilerin beyinlerindeki ekrandan yorumlanmas›d›r. Gören ruhtur. Hem ruhu, hem asl›na birebir benzeyen görüntüleri, üstelik her bir insan için ayr› ayr› yaratan ise göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allah't›r.
165
166
GERÇEKLER II
BEYN‹N‹ZDEK‹ DER‹N SESS‹ZL‹⁄‹N ‹Ç‹NDE YÜKSEK SESL‹ B‹R KONSER‹ D‹NLEYEN K‹MD‹R? D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir, orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri sinirler arac›l›¤› ile beyne gönderir. Duyma ifllemi beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir. Peki beyinde sesi duyan kimdir? Duyma merkezi sese tamamen kapal›d›r. Yani d›flar›dan ne kadar çok ses gelirse gelsin, d›flar›s› ne kadar gürültülü olursa olsun beynin içi daima sessizdir. Beyne ulaflan ses de¤il, sinir uyar›lar›d›r. Fakat bu derin sesssizli¤in içinde en be¤endi¤iniz müzikleri, bir stadyuma yerlefltirilmifl devasa kolonlardan yay›lan en ünlü gruplar›n konserlerini dinlersiniz. Hiç düflündünüz mü, sessiz beynin içinde, KULA⁄A ‹HT‹YAÇ DUYMADAN TÜM B‹R STADYUMU DOLDURACAK KADAR YÜKSEK OLAN SES‹ D‹NLEYEN K‹MD‹R? fiuursuz et, kemik ve sinirlerden bir fluur, anlay›fl ve takdir edebilme yetene¤i beklenemez. Ruhunuza "duyma ve görme yetene¤ini" veren, sizi kusursuz flekilde yaratan Allah't›r. Bu, üzerinde düflünülmesi gereken ÇOK ÖNEML‹ ve MUHTEfiEM bir gerçektir. Üstelik bu fluur hiçbir zaman bir konserin asl›n› dinleyemez. Hiçbir zaman ünlü bir flark›c›n›n sesinin asl›n› iflitemez. Onun iflittikleri, as›llar›n birer kopyas›d›r. Ancak bu, o kadar gerçekçi, ASLIYLA TAMAMEN BENZER VE ÜSTÜN KAL‹TEL‹ B‹R KOPYADIR ki, insan bunu hiçbir zaman ay›rt edemez. Hayat› boyunca hep as›llar›n› iflitti¤ini zanneder. ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤unun fark edemeyece¤i kadar gerçekçi yarat›lan bu sesler, Allah'›n yarat›fl›n›n bir baflka mucizesidir.
168
GERÇEKLER II
GÖKYÜZÜNE ATILAN HAVA‹ F‹fiEKLER‹ ASLINDA BEYN‹N‹Z‹N ‹Ç‹NDE ‹ZLERS‹N‹Z Havai fiflek gösterisi izleyen insanlar›n ço¤u, havai fifleklerin asl›n› gördüklerini san›rlar. Oysa, hiçbir zaman as›llar›n› göremezler, gördükleri kafataslar›n›n içinde oluflan havai fiflek gösterisidir. Çünkü, havai fifleklerin patlamas› ile oluflan ›fl›klar insan›n gözüne ulafl›r ve göz hücreleri taraf›ndan elektrik ak›m›na çevrilirler. Bu elektrik ak›mlar› görme merkezine iletilir ve biz havai fiflek görüntüsünü kafatas›m›z›n arkas›ndaki bu yerde seyrederiz. Bu noktada bir kaç ola¤anüstü soru akla gelir: 1. Kafatas›m›z›n içinde, elektrik uyar›lar›n› havai fiflek gösterisi olarak izleyen kimdir?
Maddenin Ard›ndaki S›r
2. Kafatas›m›z›n içi kapkaranl›k, ›p›ss›zd›r. Öyle ise bu zifiri karanl›¤›n içinde, rengarenk, ›fl›l ›fl›l havai fiflek gösterisini göze ihtiyac› olmadan izleyen kimdir? Karanl›k kafatas›m›z›n içinde, rengarenk, ›fl›l ›fl›l, parlak, derinli¤i olan ve son derece net görüntüleri gören, gördüklerinden zevk alan, heyecan duyan ve bu nedenle kendisini yaratan Allah'a flükreden, insan›n ruhudur. ‹nsan›n beyninde izledi¤i görüntüler o kadar net ve gerçe¤i ile ayn›d›r ki, insanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u gördüklerinin gerçek gösteri oldu¤unu zannederler ve bu mucizeyi fark edemezler. BU DA APAYRI B‹R MUC‹ZED‹R; ÇÜNKÜ ALLAH fiU ANDA M‹LYARLARCA ‹NSAN RUHU ‹Ç‹N M‹LYARLARCA GÖRÜNTÜYÜ AYNI ANDA YARATMAKTA, VE ONLAR ASILLARINI GÖRDÜKLER‹N‹ ZANNEDEREK ALDANMAKTADIRLAR. Bu büyük mucizenin üzerinden bir kere okuyup geçmeyin. Üzerinde derin derin düflünün. Bu önemli gerçek size Allah'›n yarat›fl›ndaki mucizeleri görmeniz için önemli bir kap› açacakt›r.
169
170
GERÇEKLER II
KARANLIK BEYN‹M‹Z‹N ‹Ç‹NDE RENKL‹ B‹R DÜNYAYI SEYRED‹YOR OLMAMIZ, RUHUN VARLI⁄ININ DEL‹L‹D‹R ‹nsan gözü üstün teknolojiye sahip televizyonlardan çok daha kusursuz çal›fl›r. Televizyonu oluflturan, özel sistemlere sahip modern laboratuvarlarda üretilmifl, birbirinden farkl› özellikte yüzlerce parçad›r. Gözü oluflturan ise hücrelerdir ve temel maddeleri protein ve ya¤lard›r. Ama herfleye ra¤men üstün teknolojiye sahip televizyonun oluflturdu¤u görüntü, gözün oluflturdu¤u görüntü ile k›yasland›¤›nda çok eksik ve yetersiz kalmaktad›r. Bu nedenle tasar›m uzmanlar› ve mühendisler y›llardan beri gözün sa¤lad›¤› netlikte bir görüntü kalitesini televizyonlarda elde etmek için u¤raflmaktad›rlar. Ne var ki dev fabrikalarda ve geliflmifl laboratuvarlarda yürütülen araflt›rmalarla elde edilen netlik, gözdeki netli¤i yakalayamamaktad›r. Örne¤in televizyondaki görüntü iki boyutlu ve sadece belli renk aral›klar›ndad›r. Gözü oluflturan hücrelerse bize 3 boyutlu, net, rengarenk, GERÇE⁄‹NE AYIRT ED‹LEMEYECEK DERECEDE BENZER bir görüntü sunarlar. Gözdeki kusursuz tasar›m›n yan›s›ra üzerinde durulmas› gereken çok büyük bir konu daha vard›r. Gözdeki hücrelerin görevi kendilerine gelen uyar›lar› elektrik sinyaline dönüfltürerek beyne göndermektir. Beyinde ise bu elektrik sinyalleri ›fl›kl›, renkli ve
Maddenin Ard›ndaki S›r
derinli¤i olan bir görüntü olarak seyredilir. Ancak unutmamak gerekir ki beynin içi kapkaranl›kt›r çünkü beyin ›fl›¤› içeri geçirmez. Yani beynin içinde asl›nda bir görüntü de oluflmaz. D›fl dünya ile ilgili herfley beynimizin içindeki zifiri karanl›¤a ulaflan elektrik uyar›lar›ndan ibarettir. Bu karanl›¤›n içinde GÖZE ‹HT‹YAÇ DUYMADAN d›fl dünyay› gören, elektrik uyar›lar›n› d›flar›daki masa, a¤aç, gökyüzü, ev, canl› ve cans›z varl›klar olarak gören bir fluur vard›r. Bu fluur Allah'›n insanlara verdi¤i ruhtur. Televizyon, özel üretilmifl yüzlerce parçadan oluflur, göz ise protein ve ya¤lardan. Buna ra¤men televizyonda oluflan bu manzaran›n görüntüsü iki boyutlu ve k›s›tl› renklerde meydana gelir.
Bu, gerçe¤ine, ay›rt edilemeyecek derecede benzeyen görüntü kapkaranl›k beyninizin içine ulaflan elektrik sinyallerinden ibarettir.
171
172
GERÇEKLER II
MATERYAL‹STLER‹N G‹ZLED‹⁄‹ OLA⁄ANÜSTÜ GERÇEK, 21. YÜZYILDA ORTAYA ÇIKTI Al›flverifl yapmak için marketten içeri giren bir insan –kendisi fark›nda olmasa bile- gerçekte çok büyük zorluklarla karfl› karfl›yad›r. 4 Çünkü beynindeki ekrandan izledi¤i bir görüntü içinde h›zla ilerlemesi gerekecektir. 4 Bu arada beynindeki ekrandan izledi¤i insanlar yan›ndan h›zla geçerken, onlara çarpmamas› gerekecektir. 4 Ayn› zamanda beynindeki ekranda gördü¤ü raflardan, as›llar› ile asla karfl›laflamayaca¤› yiyeceklerden seçmesi gerekecektir. Bunun nedeni insan›n d›fl dünyaya ait olan her türlü ayr›nt›y› sadece ve sadece beynindeki bir ekrandan seyretmesi, bu ekrandan d›flar› asla ç›kamamas›d›r. Her insan hayat› boyunca sadece beynine ulaflan kopya görüntüleri görür, asla bu görüntülerin gerçeklerine ulaflamaz. Peki insan›n bütün hayat›n› beyninin içindeki bir ekrandan izlerken yürümesinin, koflmas›n›n, al›flverifl yapmas›n›n ne kadar zor oldu¤unu hiç düflündünüz mü? Ancak Allah üstün bir ilme sahip yarat›fl› ile insana bu zorlu¤u hiç hissettirmemektedir. Hatta insanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u, dünyay› beyinlerindeki bir ekranda izlediklerinin dahi fark›nda de¤ildirler. Belki bu mucizevi durum üzerinde flu ana kadar
Maddenin Ard›ndaki S›r
hiç düflünmemifl olabilirsiniz. Çünkü materyalist bilim adamlar› bu gerçe¤i bugüne kadar tüm insanlardan gizlediler. Ancak 21. yüzy›lda as›rlard›r gizlenen bu mucizevi gerçek, bilim taraf›ndan ortaya ç›kar›ld›.
EKfi‹ OLAN L‹MON DE⁄‹L, BEYN‹M‹ZDE ALGILADI⁄IMIZ KOPYASIDIR Limon yedi¤imizde ekfli tad› hissederiz. Ancak bu tad› hisseden dilimiz de¤il beynimizdir. Beynimiz, dilimizden bafllayarak kendisine ulaflan uyar›lar› ekfli bir tad olarak alg›lar. Ancak beynimiz hiçbir zaman bu hissettiklerinin asl›yla muhatap de¤ildir. Çünkü ald›¤›m›z tadlar, kokular, gördü¤ümüz görüntüler sadece beynimize ulaflan elektrik ak›mlar›ndan ibarettir. Beynimize limonun kendisi de¤il, sadece asl›n›n bir kopyas› ulafl›r. Bu durumda, limonun asl›yla hiçbir zaman muhatap olam›yorsak, nas›l bu ekfli tad› hissederiz? Dilimize bir elektrodla gerekli fliddette elektrik ak›m› versek yine limon yedi¤imizi zannederiz. Oysa ortada ne limon ne de tad vard›r. Bu ekfli tad› hissetmemizin sebebi limonla muhatap olmam›z de¤il, beynimizin kendisine ulaflan elektrik ak›m›n› yorumlay›fl›d›r. ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u nesnelerin asl›n› görüp hissetti¤ine inan›r ve buna göre yaflad›¤›n› düflünür. Fakat, gerçekte bu d›fl dünyan›n asl›yla muhatap de¤ildir. Bu durumda flunlar› düflünelim: Beynimizde kopyas›n› gördü¤ümüz nesnelerin d›flar›da asl› var diyoruz ama ya d›flar›da as›llar› yoksa? Çünkü, hiçbir zaman bunu deneme ve görme imkan›m›z yok. O zaman d›flar›da as›llar›n›n oldu¤u ihtimali flüpheli de¤il mi? En az›ndan her iki ihtimal de % 50-% 50. Öyle ise nesnelerin as›llar›n›n oldu¤undan nas›l emin olabiliriz? ‹flte bu, insanl›k tarihinin en büyük s›rlar›ndan biridir.
173
174
GERÇEKLER II
BEY‹NDEK‹ KOPYA HAYATIN ANLAMAZLIKTAN GEL‹NMES‹ MÜMKÜN DE⁄‹LD‹R Yemek için elinize ald›¤›n›z bir fleftalinin önce yuvarlak fleklini görür ve parlak rengini fark edersiniz. Daha sonra tüylü dokusunu, fleftaliye has keskin ve hofl kokusunu hisseder, bundan zevk al›rs›n›z. Bir fleftali dilimini tatt›¤›n›zda ise tad›n›, yumuflakl›¤›n›, kokusunu hissedersiniz. Ancak gerçekte elinizdeki fleftali asl›n›n bir kopyas›ndan baflka birfley de¤ildir. Sizin fleftalinin asl›n› görmeniz, koklaman›z veya tad›n› alman›z ise mümkün de¤ildir. Bu, insanlar›n anlamazl›ktan geldi¤i ola¤anüstü bir mucizedir. fieftaliyi yedi¤imiz zaman ald›¤›n›z tat, dil üzerindeki tat alg›lay›c›lar›n›n beyne ulaflt›rd›klar› elektrik sinyallerinin hissedilmesidir. Bu durumda dikkat edilmesi gereken fley, dilin hiçbir zaman gerçek alg›lay›c› olmad›¤›d›r. Siz fleftalinin asl›ndan gelen tad› a¤z›n›zda hissetti¤inizi düflünürsünüz. Ama asl›nda bu tamamen bir yan›lg›d›r. fieftalinin lezzeti ve görüntüsüne dair tüm bilgiler beynin tat alma merkezinde oluflmaktad›r. Beyne ise fleftalinin flekeri veya lezzeti de¤il, sadece elektrik sinyallerinden oluflan bilgiler iletilmektedir. Beyinde tad› alg›layabilecek bir dil yoktur. Dili, dili oluflturan kas›, al›c›lar› olmaks›z›n meyvenin lezzetini hisseden ve bundan zevk alan insan›n RUHU'dur. Ruhun alg›lad›¤› bütün hisler gerçe¤i ile ay›rt edilemeyecek derecede kusursuzdur. Bu yüzden insanlar bu gerçe¤i bir türlü fark edemezler. ‹nsanlar›n bu apaç›k gerçe¤i hiç düflünmeden yaflamalar› ve bu gerçe¤i kavrayamamalar› da ayr› bir mucizedir.
Maddenin Ard›ndaki S›r
‹NSAN ANCAK BEYN‹NDEK‹ YEMEKLER‹ Y‹YEB‹L‹R Çok çeflitli yemeklerin bulundu¤u bir ziyafet sofras›nda oturan bir kifli, sofrada gördü¤ü yemekleri yedi¤ini zanneder. ‹flte bu insan, her insan›n düfltü¤ü çok büyük bir yan›lg›ya kap›lm›flt›r. Çünkü bu kifli gerçekte d›flar›daki yemek sofras›ndaki as›l yemekleri de¤il, beyninde görüntüsü oluflan sofradaki yemeklerin kopyalar›n› yer. Tad› alan beynidir, dili ya da dama¤› de¤il. K›rm›z› elmalar›n, yeflil sebzelerin rengini gören beynidir, gözü de¤il. Yine birbirinden lezzetli yiyeceklerin kokusunu duyan beynidir, burnu de¤il... Herfley kafatas›n›n içindeki küçücük bir bölgede gerçekleflir. Bu kiflinin gerçek yemek masas›nda oturmas›, gerçek yemeklere dokunmas›, gerçek yemeklerin kokusunu almas› ve gerçek yemekleri yemesi mümkün de¤ildir. O sadece as›l
yemeklerin
kopyalar›yla muhatap olur. Bu kiflinin bu önemli hataya düflmesinin nedeni ise d›flar›daki yemek sofras› ile beyninde kopyas› oluflturulan yemek sofras›n›n, birbirinin birebir ayn›s› olmas›d›r. Bu nedenle de gerçe¤i ile kopyas›n› birbirinden ay›rt edemez. Gördü¤ü herfleyin asl›na ulaflabildi¤ini düflünür, ama bu s›rada beyninin içinden d›flar› asla ç›kamaz. ‹flte bu, insan›n derin düflünerek ulaflabilece¤i ola¤anüstü bir gerçektir. Bu mucize, asl›nda lise biyoloji kitaplar›nda bile anlat›lmakta, ama insanlar önyarg›lar› nedeniyle bu gerçe¤i kavrayamamakta veya anlamazl›ktan gelmektedir.
175
176
GERÇEKLER II
fi‹MD‹YE KADAR H‹Ç K‹MSE B‹R GÜLÜN ASLINI GÖRMED‹, HEP KOPYASINI SEYRETT‹ Biz etraf›m›za bakt›¤›m›zda herfleyi beynimizin içinde görürüz. Gözlerimiz ve göz sinirlerimiz, ayn› televizyona görüntüyü tafl›yan kablolar gibi, bir nesneye ait sinyalleri beynimize tafl›rlar. Bu sinyaller ise, beynimizde, bir televizyon ekran›nda oldu¤u gibi, renkli, üç boyutlu, ayd›nl›k bir görüntüye dönüflürler. Ve biz, hiçbir zaman nesnelerin asl›n› göremeyiz. Örne¤in gördü¤ümüz, k›pk›rm›z› bir gülün beynimizde oluflan kopyas›d›r. Gülün asl›n›n rengi nas›l hiçbir zaman bilemeyiz. Veya "yan›m›zdaki arkadafl›m›z da gülü bizim gördü¤ümüz renkte mi görüyor?", "onun k›rm›z› dedi¤i bizim k›rm›z› dedi¤imiz renkle ayn› m›d›r?", hiçbir zaman bunu test edemeyiz. Çünkü ayn› bahçedeki, ayn› güle bakan 100 insan›n her birinin beyninde ayr› ayr› 100 gül görüntüsü oluflur. Ve hiçbiri, hiçbir zaman gülün asl›n› görmez, beyninde oluflan kopyas›n› görür. Bu aç›k gerçe¤e ra¤men insanlar hep nesnelerin gerçeklerine dokunduklar›n›, as›llar›n› koklad›klar›n› zannederler. ‹nsanlar›n gördükleri kopyalar› hayatlar› boyunca maddenin asl› sanmalar› ise Allah'›n yaratt›¤› ayr› bir mucizedir. Bu önemli gerçe¤in fark›na vararak Allah'›n yaratt›¤› mucizeleri görmeye bafllamak hayata bak›fl aç›n›z› de¤ifltirecektir.
Maddenin Ard›ndaki S›r
DÜNYA TAR‹H‹NDEK‹ HER OLAY fiU ANDA GERÇEKLEfiMEKTED‹R! Allah kat›nda her olay tek bir anda meydana gelir. Allah için geçmifl, flu an ve gelecek sadece tek bir anda olmufl ve bitmifltir. Geçmifl ve gelecek, Allah'›n insanlar için yaratt›¤› kavramlard›r. Bunu anlamak için flöyle bir örnek verelim: Bir flehrin kuflbak›fl› resmini düflünün. Bu resimde iflaretlenen adam›n, flehrin di¤er ucuna gidebilmesi için bir mesafe katetmesi ve belli bir zaman geçmesi gerekmektedir. Ancak o s›rada bu resme kuflbak›fl› bakan bir insan, flehrin tüm uçlar›na ayn› anda hakimdir. Ayn› bu örnekte oldu¤u gibi bizim aç›m›zdan belli olaylar›n gerçekleflmesi için zamana ihtiyaç varken, tüm mekanlar› ve zaman› yaratan Allah'›n olaylar›n bafl›n› ve sonunu görebilmek için zamana ihtiyac› yoktur. Allah kat›nda her olay olup bitmifltir. Örne¤in, Allah kat›nda, Hz. Musa flu anda K›z›ldeniz'i geçmektedir, Hz. Muhammed flu anda arkadafl›yla birlikte ma¤araya s›¤›nmaktad›r, Hz. Nuh flu anda gemisini infla etmekte, flu anda gemisiyle birlikte yola koyulmaktad›r, Hz. ‹brahim flu anda atefle at›lmakta, Hz. ‹sa flu anda gö¤e yükseltilmektedir, Hz. Meryem ise flu anda Cebrail ile konuflmaktad›r... Allah kat›ndaki zamans›zl›k içinde her kare, her an ayn› anda vard›r ve sonsuza kadar var olacakt›r. Allah'›n yaratt›¤› hiçbir görüntü, hiçbir olay, hiçbir varl›k yok olmaz. Bu, bir video kasetteki görüntülerin, izlenerek geçilse bile var olmaya devam etmesi gibidir. Ancak insan›n bu görüntüleri geri veya ileri alma imkan› yoktur. Yaln›zca Allah, tüm bu kareleri tek bir anda görür ve bilir. Sak›n Allah'›n yarat›fl›ndaki muhteflem s›rlar› ve mucizeleri düflünerek, gerçeklerle yüzleflmekten kaçmay›n.
Hz. Musa'n›n K›z›ldeniz'i geçiflinin resmedildi¤i günümüzdeki bu an ile, olaylar›n yafland›¤› an Allah kat›nda birdir.
177
178
GERÇEKLER II
GEM‹ ‹LE YOLCULUK YAPTI⁄INI ZANNEDEN ‹NSAN, BEYN‹NDEK‹ YOLCULU⁄U SEYREDER Gemi ile k›talar aras› yolculuk yapt›¤›n›, kilometrelerce mesafe katetti¤ini zanneden biri asl›nda bir ad›m bile yol katetmemifltir. Çünkü bir gemide yolculuk yapt›¤›n› zannederken, gerçekte beyninin içinde gerçekleflen yolculu¤u izlemifltir. Gördü¤ü manzaralar, farkl› ülkelerin k›y›lar›, limanlar, geminin denizi yararak yol al›fl›, yunuslar, gökyüzündeki bulutlar›n sürüklenifli hep beyninin içinde oluflan görüntülerdir. Gemi bir limandan ayr›l›rken, liman›n giderek küçülen ve en sonunda yok olan görüntüsü, geminin hareket ederek yol ald›¤› hissini verir.
Maddenin Ard›ndaki S›r
Oysa, o anda insan, beyninde giderek küçülen liman görüntüsünü seyretmektedir. Gemi de, liman da, gökyüzü de insan›n beynindeki küçücük görme merkezinde oluflan görüntülerdir. Görüntülerin boyutlar›n›n de¤iflmesi ile insan uzakl›k ve yak›nl›k hislerini alg›lar, görüntüsünde derinlik oldu¤u hissine kap›l›r. Asl›nda uzakta olan hiçbir fley yoktur; herfley tek bir sat›hta, tek bir noktan›n üzerindedir. Dünya hayat›na h›rsla ba¤lananlar bu önemli gerçe¤i anlamazl›ktan gelmekte, insanlar›n anlamalar›n› da engellemeye çal›flmaktad›rlar. Çünkü, gördü¤ü herfleyin beyninde oluflan bir kopya oldu¤unu kabul eden bir insan, yapt›¤› seyahatlerle di¤er insanlara sükse yapamayacak, gördü¤ü yerlerle övünemeyecektir.
De ki: "Sizin flirk kofltuklar›n›zdan hakka ulaflt›rabilecek var m›?" De ki: "Hakka ulaflt›racak Allah't›r. Öyleyse, hakka ulaflt›ran m› uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa do¤ru yola ulaflt›r›lmad›kça kendisi hidayete ulaflmayan m›? Ne oluyor size? Nas›l hükmediyorsunuz?" (Yunus Suresi, 35)
179
180
GERÇEKLER II
ÇOK BÜYÜK B‹R GERÇE⁄‹ GÖRMEZL‹KTEN GELMEY‹N Elinizde tuttu¤unuz ka¤›d›n inceli¤ini, tafl›d›¤›n›z pofletin a¤›rl›¤›n› ya da sabunun kayganl›¤›n› hisseden gerçekte eliniz de¤ildir. Eliniz ile dokundu¤u cisimler aras›ndaki baz› etkileflimler hücreler taraf›ndan sinir ak›m›na dönüfltürülür. Elinizdeki sinirlerin beyninize nakletti¤i bu ak›mlar, beyinde dokunma hissine dönüflür. Dolay›s›yla bir arkadafl›n›zla tokalaflt›¤›n›zda, bu el s›k›flma hissi beyninize gelen sinyallerin yorumudur. Pek çok kimse -bu bilgiye sahip olsa da- maddenin asl›na dokundu¤unu zanneder. Halbuki bu, hiçbir zaman mümkün de¤ildir. ‹nsan bir arkadafl›yla tokalaflt›¤›n› beyninde hisseder. Arkadafl›n›n elinin asl›na hiçbir zaman dokunamaz. Dokundu¤u ve hissetti¤i onun elinin beynindeki bir kopyas›d›r. Öyleyse madem dokundu¤umuz veya gördü¤ümüz cismin asl›na ulaflam›yoruz, bu kopyan›n orijinali ile ayn› olup olmad›¤›ndan nas›l emin olabiliriz? Buna hiçbir zaman emin olamay›z, çünkü hayat›m›z boyunca kafatas›m›z›n içinde yaflar›z. Gördüklerimiz, dokunduklar›m›z,
Elinizde tuttu¤unuz herhangi bir nesneyi hisseden eliniz de¤ildir. Elinizdeki hücreler baz› etkileflimleri sinir ak›m›na dönüfltürür ve bu elektrik ak›mlar› beyninizde dokunma hissini oluflturur.
Maddenin Ard›ndaki S›r
duyduklar›m›z, tatt›klar›m›z hep beynimizdedir. Ancak bu kopyalar Allah'›n yaratt›¤› bir harika olarak, orijinalinin o kadar ayn›s›d›r ki, insanlar›n ço¤u bu gerçe¤i fark edemezler. Hatta, bu gördüklerinin bir hayal oldu¤unu bu kiflilere anlatmak, gerçeklerini göremedikleri konusunda onlar› ikna etmek için uzun aç›klamalar yapmak gerekmektedir.
BEYN‹M‹Z‹N DIfiINDAK‹ DÜNYADA H‹Ç SES YOKTUR Ço¤u insan, d›fl dünyada birtak›m sesler oldu¤unu ve bizim de bu sesleri kula¤›m›zla duydu¤umuzu düflünür. Örne¤in müzik setini sonuna kadar açan bir insan, müzik setinden çok yüksek bir ses ç›kt›¤›n› ve bu sesi iflitti¤ini san›r. Oysa gerçekte d›flar›da, yani insan›n beyninin d›fl›nda hiç ses yoktur. Dünya tümüyle sessizdir. Beynimizin d›fl›ndaki dünyada sadece titreflimler vard›r. Bu titreflimler ise yaln›zca kulaklar›m›z ve beynimiz taraf›ndan sese dönüfltürülür. Yani, iflitecek bir kulak ve beyin olmad›¤› sürece, ses de yoktur. Üstelik kafatas›n›n içi de tamamen sessizdir. D›flar›da bir sesin var oldu¤unu kabul etsek bile bu ses beyne ulaflamaz. Beyne ulaflan, sesin elektriksel bir kopyas›d›r. Fakat insan, bu derin sessizli¤in içinde, duyma merkezine ulaflan elektrik mesajlar›n› güçlü kolonlardan ç›kan yüksek sesli bir flark› olarak dinler. Peki sessiz beynin içinde, bir kula¤a, kulak hücrelerine, kulak kepçesine ihtiyaç olmadan, flark›lar› dinleyen, dinlediklerinden zevk alan kimdir? Bu, ‹NSANIN RUHUDUR. Öyle ise, dinleyen bir insan ruhu olmad›¤› sürece, ne müzik setinin, ne çal›flan bir motorun, ne de çalan bir zilin sesi yoktur. Allah'›n yarat›fl›ndaki bu ola¤anüstü mucize üzerinde mutlaka düflünün.
181
182
GERÇEKLER II
BEYN‹N‹ZDEK‹ DER‹N SESS‹ZL‹KTE, B‹R KONFERANSI D‹NLEYEN RUHUNUZDUR Büyük bir salonda can kula¤›yla bir konuflmay› dinleyen kiflilerin tümü konuflmac›n›n a¤z›ndan ç›kan her sesi duyduklar›n› zannederler. Konuflmac› da ayn› eminlikte düflüncelerini anlat›r ve dinleyicilerin kendisini duyduklar›n› zanneder. Oysa gerçek çok farkl›d›r ve o anda salondaki hiç kimsenin fark›nda olmad›¤›, ola¤anüstü bir mucize gerçekleflmektedir. Konuflmay› yapan kifli, beynindeki dinleyicilere bir fleyler anlatmakta, ayn› flekilde dinleyiciler de anlat›lanlar› beyinlerinde dinlemektedirler. O anda salonun içinde olduklar›ndan son derece emin olan onlarca kifli, bütün bunlar› asl›nda beyinlerinde yaflamaktad›r. Bu mucizeyi kavrayabilmek için kulak hakk›nda do¤ru bilgilere sahip olmak gerekir. Çünkü pek çok insan sesi duyan›n kulaklar› oldu¤unu düflünür. Oysa kulak sadece kendine gelen uyar›lar› elektrik ak›mlar›na
Maddenin Ard›ndaki S›r
çevirir, sonra bunlar› beyne iletir. Bu ak›mlar beyindeki iflitme merkezinde ses olarak iflitilir. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta daha vard›r. Beyne ulaflan, seslerin as›llar› de¤il, onlara ait elektrik ak›mlar›d›r; kafatas›n›n içinde korunan beyin sese tamamen kapal›d›r. Buna ra¤men salondaki dinleyicilerin her birinin beyninde, bir kula¤a ihtiyaç olmadan elektrik ak›mlar›n› konuflmac›n›n sesi olarak duyan bir varl›k vard›r. Bu varl›k herfleyi o kadar gerçekçi yaflar ki, hiç kimse duydu¤u sesin asl› ile muhatap olmad›¤›n› fark edemez. Bu varl›k, Allah'›n benzersiz bir ilimle yaratt›¤› RUH'tur. Beynin içindeki derin sessizli¤e ra¤men ruh, herfleyi kusursuz bir netlikte ve gerçe¤inin ayn›s› olarak duyar.
ARABA KULLANAN K‹fi‹, YOLU BEYN‹NDEK‹ MON‹TÖRDEN TAK‹P EDER Sa¤anak ya¤murlu bir havada araba kullanan kifli; s›k› s›k› tuttu¤u direksiyonu da, zorlukla seçebildi¤i yolu da, yolu görmesini sa¤layan silecekleri de ayn› yerde, yani beyninde görür. Ya¤an ya¤murdan, asfalt yoldan, araban›n cam›ndan, k›sacas› bu kiflinin çevresindeki cisimlerden ulaflan uyar›lar, beyinde ya¤mur, araba, yol olarak seyredilir. Beyindeki monitörde d›fl dünyay› seyreden bir varl›k vard›r. Bu varl›k Allah'›n büyük bir mucize olarak yaratt›¤› ruhtur. Beynindeki monitörden ya¤›fl görüntüsünü seyreden kiflinin hiçbir yere çarpmadan araba kullanmas›n›n ne kadar zor oldu¤unu hiç düflünmüfl müydünüz? Bu sorunun cevab›n› mutlaka düflünün.
183
184
GERÇEKLER II
YOKSA S‹Z MADDEN‹N ASLINI GÖRDÜ⁄ÜNÜZÜ MÜ SANIYORSUNUZ? Evinizin cam›ndan bakt›¤›n›zda gördü¤ünüz görüntü bir sene boyunca sürekli de¤iflir. K›fl›n karlar içinde bir manzara, bahar ay›nda ya¤murlu, yaz geldi¤indeyse güneflli ve yemyeflil bir görüntü ile karfl›lafl›rs›n›z. Peki flimdiye kadar bu görüntüleri nerede gördü¤ünüzü hiç düflündünüz mü? Ifl›l ›fl›l güneflin, kar›n veya ya¤murun sadece beyninizde oluflan kopyalar›n› izliyor oldu¤unuzu akl›n›za getirdiniz mi? Dünya üzerindeki insanlar›n büyük bir bölümü bu görüntüleri beyinlerinin içindeki karanl›k bir mekanda gördüklerini ve bunlar›n as›llar›n› hiçbir zaman göremeyeceklerini düflünmezler. Oysa bu, 21. yüzy›lda tüm bilim dünyas›n›n kabul etti¤i, lise biyoloji kitaplar›nda dahi yer alan bilimsel bir gerçektir.
Maddenin Ard›ndaki S›r
Dünya yarat›ld›¤›ndan beri penceresini aç›p da d›flar›daki manzaran›n asl›n› gören kimse olmam›flt›r. Gördü¤ünü zanneden insan da, asl›nda beyninde oluflan hayal d›fl›nda birfley görmemifl, flimdiye kadar hiç kimsenin görmedi¤i hayali bir varl›¤a inanm›flt›r. Çünkü insanlar›n madde dedikleri fley, gerçekte gördükleri hayale takt›klar› bir isimden baflka birfley de¤ildir. Herfleyin d›flar›da bulunan asl›n› gördüklerini iddia ederken sunduklar› tek delil ise yine hayaldir.
DIfiARIDA MADDEN‹N OLDU⁄UNU ‹DD‹A EDENLER‹N ELLER‹NDEK‹ TEK DEL‹L HAYALLER‹D‹R Bir da¤›n zirvesinde oturup, çevresini saran eflsiz manzaray› seyreden bir da¤c›, bu ola¤anüstü güzelli¤i beyninin içinde gördü¤ünden habersizdir. Oysa bu uçsuz bucaks›z görüntü, da¤c›n›n beyninin içindeki birkaç mercimek tanesi büyüklü¤ündeki görme merkezinde oluflur. Gördü¤ü fley ise, manzaradan gelen ›fl›nlar›n, beyninde yorumlanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Yani gerçekte o manzaray› de¤il, manzaran›n elektrik sinyallerinden oluflmufl, birebir benzeyen kopyas›n› görmektedir. Bu benzerlik dolay›s›yla da¤c›, manzaran›n d›flar›daki asl›yla karfl› karfl›ya oldu¤unu düflünür. D›flar›da maddenin var oldu¤una inan›r. Buna inanmakta özgürdür. Ancak flunu da kesinlikle akl›ndan ç›karmamal›d›r ki, dünya yarat›ld›¤›ndan beri hiçbir insan maddenin asl›n› görememifltir ve o da hiç kimsenin görmedi¤i birfleye "var" demektedir. Elindeki tek delili ise beyninde oluflan bir hayaldir.
185
186
GERÇEKLER II
HAYATINIZ BOYUNCA BEYN‹N‹Z‹N ‹Ç‹NDEK‹ K‹TAPLARI OKUYARAK YEN‹ fiEYLER Ö⁄REND‹⁄‹N‹Z‹ B‹L‹YOR MUSUNUZ? Küçüklü¤ünüzden beri okudu¤unuz hikaye kitaplar›n›n, ders kitaplar›n›n, ansiklopedilerin, romanlar›n, k›sacas› tüm kitaplar›n asl›nda beyninizde oluflan kopya kitaplar oldu¤unu ve hiçbir zaman beyninizin d›fl›na ç›k›p da bir kitab›n asl›n› okuyamayaca¤›n›z› biliyor musunuz? Kitab› okurken sayfan›n üstüne koydu¤unuz eliniz, kitab›n›z, oturdu¤unuz masa beyninizin görme merkezinde, her biri ayn› yerde olacak flekilde meydana gelmektedir. Ancak kitaptan gelen elektrik uyar›lar› sonucunda beyinde oluflan görüntü o kadar net ve gerçekçidir ki, siz bu gerçe¤in fark›na varmazs›n›z. Kitab›n asl›n› gördü¤ünüzü zanneder, ellerinizin kitab›n asl›n› tuttu¤unu düflünürsünüz. Ancak unuttu¤unuz fley, beynin küçücük görme merkezinde oluflan bu kitab› okuyup, anlayan ve birçok bilgiyi ö¤renenin bir baflka varl›k oldu¤udur. Birçok insan, göze gerek olmadan sat›rlar› takip eden bu varl›¤›n, Allah'›n insanlara verdi¤i ruh oldu¤unun fark›nda de¤ildir. Fark›nda olanlar›n ço¤u ise bu ola¤anüstü gerçekten kaçmaya çal›flmaktad›rlar. Bu kesin gerçe¤in ve ruhun varl›¤› üzerinde düflünenler, gerçeklerden kaçmayanlar her zaman kazançl› olacaklard›r. Allah'›n sonsuz yaratma gücünü anlamaya bafllayanlar için tüm dünya yepyeni bir anlam kazanacakt›r.