zetetetik bilim düzdünya astronomi

Page 1

UFKUN ÖTESİNDE

ETETİK

BİLİMSEL ARAŞTIRMA DERGİSİ

SAYI 3

Yılın en büyük Astronomi olayı.. 27.07.2018 Cuma günü gerçekleşen Kanlı Ay Tutulması...

MITRAISM Onlar kendilerine ışığın çocukları diyorlardı...

Derin Dünya Devleti 2 Oluşumu, Amaçları, Taktikleri...

VAKUM Vakum gerçeği ve uzay yalanı...

www.zetetikdergi.com - www.duzdunya.org


2

Ayın sözü

Gerçekler hakkında bilgisiz olduğunun farkına varmak, bilgi için büyük bir adımdır. Benjamin Disraeli

ETETİK


Künye

3

İmtiyaz Sahibi Düz Dünya Grubu Editör

Kapak İllüstrasyonu Grak Tasarım-Fotoğraar Ahmet Salim MALAZ Emir DENİZ Çevirmen Emir DENİZ Redaksiyon Ebru DURMUŞ Yazarlar Ahmet Salim MALAZ Ali DUMAN Doğukan ÖZKAN Ebru DURMUŞ Emir DENİZ Emre GÜNEY Mehmet SAYGICI Oğuzhan SIRKINTI Özlem BÜYÜKAKIN Uğur ERGÜN Zehra BETAŞ

Yayın Türü ; Dijital Ücretsiz Sürekli Yayın

Her türlü yayın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince Düz Dünya Grubu’na aittir. Tanıtım Amacıyla kısa alıntılar, yazı ve görsel kullanımı yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Baskılı olarak dağıtılamaz. Ücretsiz ve dijital olarak kullanılabilir. İlgili Web Sayfaları www.zetetikdergi.com www.duzdunya.org

ETETİK

Ahmet Salim MALAZ


Bağlantılar

ETETİK

4

Resmi Dergi İnternet Sitemiz www.zetetikdergi.com Resmi Düz Dünya İnternet Sitemiz www.duzdunya.org


Editörden

5

BİLGİ GÜÇTÜR... Gerçekler her zaman zordur. Kalıplaşmış bilgileri ve önyargıları yıkıp konuların gerçeğine vakıf olmak her insanın yapabileceği bir iş değildir. Bilgi güçtür. Aynı zamanda çok ağır bir yüktür. İnsanların çoğunluğu bilgi edinmek ve bu ağır yükü taşımak yerine hayatın günlük rutin işlerine vakit ayırır ve boş vakitlerinde de kendilerini eğlendirmekle geçirirler.

ETETİK

Düşünebilen sorgulayan ve araştıran insanlar ise azınlıktadır. Toplumları yönlendirmeyi ve köle olarak kullanmayı kendilerine görev edinmiş bir avuç elit azınlık ise hayatı kendi istedikleri gibi kurgulamaktadırlar. İşte... Düşünen sorgulayan ve araştıran insanlar bu elit azınlığın yaptığı ve uyguladığı sinsi plânları bildikleri için, köle olan insanlara gerçekleri anlatmak için hayatlarını ortaya koyarlar. Her ortam ve her olayda dışlanırlar şlenirler ve hor görülürler. Ama kendileri bilirler ki yaptıkları ve mücadele ettikleri davaların yanında bu dışlanma ve hor görülmenin bir ehemmiyeti yoktur. Tek amaçları bir insanı daha düşünebilen ve sorgulayabilen gerçek bir insan haline getirmektir. Zamanımızda insanlar, erdemlerini yitirmiş, ahlâk ve edep konularında sürekli kayıplar yaşayan; oyun ve eğlence düşkünü zavallı varlıklar haline getirilmektedir. İnsanlar, müzik moda sanat vb isimler altında ana akımın kurguladığı beyin manipülasyonu ile uyuşturulmakta ve dahası ilaç ve sağlık sektöründeki inanılmaz dejenerasyon ile sürekli ziksel saldırı altında tutulmaktadır. Gerçek insani değerlerini yitirmekte olan homosaphien, "daha az insan daha çok köle" planının en sağlam savunuculuğunu bile yapar hale gelmiştir. Tüm bu kurguları ortaya atan ve bu yalan bilgileri okullarda okutturacak kadar kurumların içerisine girmiş olan planlı elitler, kendilerini savunmak için dışarıdan bir savunucuya ihtiyaç dahi duymazlar. İnsanlar kabullendirilmiş bilgi ve olgulara öyle çaresizce bağlanmışlardır ki yalanları savunmak için hayatlarını bile ortaya koymaktadırlar. Bu büyük plân sadece ülkemizde değil tüm Dünya’da geçerlidir. Bilinçli ve hesaplanmış bu eğitim sistemi ile hayata hazırlanan her birey potansiyel olarak ana akımın ve elitlerin kontrolü altında hayatlarını sürdürmektedirler. İnsan bir dengedir. Hayatta kalmak için yaptıkları ve yaşadıklarıyla dengede durmak zorunda olan bir yaratılandır. Toplumun bir arada düzenli yaşayabilmesi için insanın insanî değerlerini yitirmemesi ve insan kavramından uzaklaşmaması gerekmektedir. Sosyal hayatta ve toplumlarda düzen, insanın "ne kadar insan olduğu" kriteri ile ölçülür. Bu nedenle insanı insandan uzaklaştıran planların hepsi şeytanın ve bir avuç elit kapitalistin yalan bilgileri ile gerçekleşmektedir. Önemli olan insandır. İnsana hizmet insanlığa hizmettir. İnsana yapılan her kötülük insanımsıların işine gelmektedir. Toplumlar insanlıktan ne kadar uzaklaşır ve şeytani plânları ne kadar kabullenirse savaşlar, katliamlar o derece artar. Sonuçta dökülen kan şeytanın ve avarelerinin işine yarar. Önyargısız sorgulayan ve araştıran insanlar olup insana hizmet etmemiz dileği ile…

A.Salim MALAZ Grak Ve Editör


Dergi yazar ekibi

ETETİK

6

A.Salim MALAZ Editör

Ali DUMAN Yazar

Doğukan ÖZKAN Düz Dünya Derneği Başkanı - Yazar

Ebru DURMUŞ Redaksiyon Yazar

Emir DENİZ Çevirmen

Emre GÜNEY Yazar

Mehmet SAYGICI Yazar

Oğuzhan SIRKINTI Teknik Yazar

Özlem BÜYÜKAKIN Chemtrails Yazar

Uğur ERGÜN Yazar

Zehra BETAŞ Yazar


7

ETETİK

Mitraism

Tartışılmaz bir gerçek olan DÜZ DÜNYA SİSTEMİ’nin yerine neden GÜNEŞ MERKEZLİ SİSTEM meydana getirildi? Mitraism Anlaşılmadan; bu da anlaşılamaz!

“Çünkü onlar IŞIĞIN çocuklarıydı , kendilerini öyle tanımlarlardı...”

MİTRAİSM...


8

Mitraism

Mithraism ve Hermetizm anlaşılmadan neden Güneş Merkezli Sistem tezinin ortaya atıldığı anlaşılamaz. Çünkü onlar ışığın çocuklarıydı , kendilerini öyle tanımlarlardı. Ortaçağ’da çıkan Heliosentrik Güneş Merkezli teorinin ardında derin bir kültür ve kadim bir din bulunmaktaydı. Konuyu öncelikle Antik Yunan ve Pitagorascı bir gözle görelim , Dünya ve Güneş hakkında ne düşünüldüğüne bakalım.

ETETİK

MS. 5. yüzyılda Yunan lozoarı Philolaus (Filolaos, MÖ 5. yüzyılda Pisagorcu okulun önemli lozoarından biri olmuştur ) ve Hicetas, Dünya'nın, evreni düzenleyen bazı mistik “merkezî ateş” etrafında günlük olarak dönen bir küre olduğunu ayrı ayrı yorumladılar. İki yüz yıl sonra Sisamlı Aristarchus, bu kri, Dünya'nın ve diğer gezegenlerin Güneş olacağına inandığı kesin bir merkezi nesne etrafında hareket ettiğini öne sürerek genişletti. Bununla ilgili bir deney yoktu, gözleme de dayanmıyordu , sebebi aslında dini bir ritüel idi , mitleri , efsaneleri bunun böyle olması gerektiği konusunda bu bilim ile ilgilenen insanları şartlayarak yönlendirmişti. Çünkü ortada bir ‘kutsal ateş’ vardı , her şey etrafında ona bağlı olarak dönmeliydi. Güneş sisteminin güneş merkezli ya da Güneş merkezli modeli hiç bir zaman geniş bir destek elde etmedi, çünkü destekçileri, Güneş'in etrafında hareket ederken Dünya'nın değişen bakış açılarına rağmen yıldızların göreceli konumlarının neden aynı kaldığını açıklayamadılar. Bu günümüzde de UZAY ve GALAKSİ sistemimizin sözüm ona mimarlarının hala açıklayamadıkları bir sorudur. 2. yüzyılda ise Klaudyos Batlamyus, İskenderiyeli Yunan matematikçi, coğrafyacı ve astronom olup MS 85 ve 165 yılları arasında yaşadığı kabul edilir. Geç İskenderiye Dönemi'nde yaşamış ünlü bilim adamlarındandır , Dünya'nın sabit olduğu varsayılırsa, Güneş'in ve onun etrafında dönen diğer cisimlerin bu çelişkiyi çözebileceğini ileri sürdü. Sonuç olarak, Batlamyus geo-merkezli (Dünya merkezli) sistemi, yani Dünyamız sabit olup her şey Dünya’nın etrafında dönmektedir kri yaklaşık 1400 yıl boyunca bilimsel düşünceye egemen olmuştur. Mithra sözcüğünün kökeni ; Sanskrit dilindeki mitra avesta ve pehlevi dillerinde mithra, Yunanca ve Latince'de mithras olarak yazılırdı. tanrısal köken olarak, Hinduizmin veda

döneminde adetya tanrılarından biriydi; ayrıca zerdüşt dini öncesi İran'da da Güneş, adalet, antlaşma ve savaş tanrısıydı. Mithra ilk kez MÖ 1400 tarihli veda metinlerinde geçmiştir. Hindistan'dan Pers topraklarına, Persler'in büyük İskender'e yenilmesinden sonra bütün yunan Dünyasına sıçrayan mithra'nın Roma dönemi esrarını hâlâ korumaktadır. Mitra aynı zamanda ‘ışık tanrısı’ olarak da bilinir. Mitraizm misterleri, Mitra’nın iri boğayı öldürmesi olayının çevresinde gelişmiştir. Roma İmparatorluğunda Mitraizm , Hristiyanlığın en önemli rakibi olmuş ancak birçok yönden benzerlikleri bulunan iki inanç sistemi olmuşlardır. Hristiyanlık , Nasıra’lı peygamber İsa’dan Tanrı’nın oğlu İsa’ya doğru gelmiş , tek tanrılı bir din olmaktan daha çok , çok tanrılı paganist bir yapıya devşirilmiştir, bu sebeple Mitra felsefesini benimsemiş Romalı askerlerin eline geçerek zaman içerisinde ilk esaslarından oldukça farklı bir anlatıma bürünmüştür. Aynı coğra bölgede, aynı zaman diliminde Hristiyanlık ile birlikte ortaya çıkan Mitraizm , kültürel etkenlerin farklı yorumu gibi algılansa da bir süre sona iç içe geçmiş ve Hristiyanlıkta değişimlere sebep olmuştur. Roma imparatorluğunda ms.1.yy’da yayılmaya başlamış,3.yy’da en yaygın inanış olmuş, 4.yy sonunda Hristiyanlığın baskın gelmesiyle geri plana düşen Mitraizm’i inceleyelim. MİTRA GİZEMİ Eski Roma dini, “gizli kült”lerin en ilgi çekicilerinden biri olan Mitraizm hakkında yazılı hiç bir belgeye rastlanmaz. Sadece tapınaklar, ikonlar ve açıklanamayan sanat eserlerinin üzerinde deşifre edilemeyen semboller var.


Mitraism

9

Kadim kültlerin bazıları, öğretilerinin belirli bir kısmını, bazı gizli sembolleri açıklamak ve kurallarla belirlenmiş olan çeşitli ayinleri, törenleri uygulamak suretiyle inisiye ettikleri (içeri kabul ettikleri) seçilmiş birkaç kişiye açıklamak üzere saklı tutarlardı. Bu öğretiler ile ayinler, “misterler” oluştururdu. Misterler, Grekçe’de özel veya gizli ayinler anlamına gelen “mysterion” sözcüğünden türetilmiş bir deyimdir.

Mathesis: Öğrenilebilir bilgi. Gnosis: Tefekkür veya sezgi yoluyla edinilebilen bilgi Pathesis: His veya ıstırap yoluyla edinilen bilgi. Misterler bu üç tür bilginin hepsini birden edinmek sonucunda aydınlanmayı amaçlar. Bazı misterlerde ise, başlıca iki düzey vardı; Halkın katılabildiği “egzoterik” dış halka ile sadece seçilmiş kişilere gizli olarak öğretilen “ezoterik” iç halka. Birçok tarikatlarda “Harici” ve “Batıni” olmak üzere insanlar hemen ikiye ayrılırlar. Batıni olanlar, hakikatı daha çok yakından sezmiş ve anlamış olanlar, harici olanlar da bu hakikate daha temas etmemiş, fakat o yolda çalışanlardır. Konuyla ilgilenenler için, “Arkeoloji ve Sanat Yayınları”ndan çıkmış olan David Ulansey’in yazdığı “Mitras Gizlerinin Kökeni” adlı kitap ciddi bir araştırmanın ürünüdür. Mitraism’in temel ikonograsinde kurban ile kefaret sahnesi, Hristiyan ikonograde çarmıha germe sahnesiyle benzer ifadeler göstermektedir. Heykel Tauroctonus (boğa kurbanı) olarak bilinen sahneyi yansıtmaktadır. Mithra boğanın gırtlağını keserken hareketli biçimde verilmiştir. Toprağın içinden çıkan su yılanı (Hydra), boğanın etinden parça alan küçük köpek (Canis Minor), boğanın üreme organından olan Akrep Takım yıldızı (Scorpio); yengeç, Yengeç Takım yıldızını (Cancer); aslan da Aslan Takım yıldızını (Leo); ikiz gürleri, İkizler Takım yıldızını (Gemini); karga takım yıldızına (corvus) işaret etmektedir. Pio Clementine Müzesindeki heykel beyaz mermerden yapılmış, 1.50 yüksekliğinde 180cm genişliğindedir.

ETETİK

Grekler üç tür bilgiden söz ederler;

Mitraeum’larda rastlanan ikinci ikonograk sahne toplu yemeğe ayrılmış olandır. Mitraistler ziyafette kanı temsilen şarap içip et yiyorken, hizmetkarlar hayvan maskeleri giyerek onları beklemektedirler.

Tıpkı Osiris, Attis, Dionysos gibi İsa ve Mithra da iyi gün olarak yüceltilen cuma günü Tanrı kuzusu namıyla çarmıha gerilmiş ve ölmüştür, bayramdan önceki gün çarmıha çivilenmiş ve mezarı boş bulunmuştur. Katledişlerin sonraki üçüncü gün yeniden dirilmişler ve yeniden diriliş coşkuyla kutlanmak için bir gelenek haline gelmiştir. Dolayısıyla Pazar günü çıkıp geleceği için Pazar ayinlerinde kurtarıcının yolu gözlenmiş ve Pazar (Sun day) gününe EFENDİ’NİN GÜNÜ denmiştir. Güneş Tanrılarının tüm anneleri gibi Bakire Meryem de 8 Eylül’de doğmuş, 15 Ağustos gününde de göğe alınmıştır. Son akşam yemeği sahnesinin benzerliğini her iki inançta da izleyebiliriz. Mithra’nın çok sevdiği sofra arkadaşı Angra Mainyu kötülüklerin tanrısı ile anlaşarak Mithra ‘ya ihanet etmiştir. Aynı durumu Yahuda’nın ihanetinde de izleyebiliyoruz. Aslında İsa Peygamber zamanında en azılı Hristiyan düşmanı olan ancak İsa’nın ölümünden sonra çok etkin misyonerlik hareketi sürdüren Paul, Tarsus doğumludur.


10

Mitraism

ETETİK

Tarsus Mitraist tapınmanın doğudaki merkezidir.

Bahar ekinoksundayken boğa perseus takımyıldızının altında görülmekte aynı zamanda ekvatordaki tüm takımyıldızları da aynı sahnede izlenebilmektedir. dolayısıyla perseus ’un boğayı öldürme sahnesinin sonraki dönemlerde mithra ’ya yansıması ve frig başlığının kökeni bu şekilde olmalıdır. günümüzde batı astronomisinin modern çizimlerinde görünen perseus/kahraman yıldız takımı ve boğa/taurus takımyıldızı rahatlıkla izlenebilmektedir.

M S . 1 . y ü z y ı l a d o ğ r u R o m a İmparatorluğundaki etkisi giderek zayıamasına rağmen, Hıristiyanlık üzerinde tesiri bulunmaktaydı. Öğretmen tanrı ve 12 öğrenci teması, Mitraizmde on iki Zodyak burçlarını Mithra’nın öğrencisi olarak görmekteyiz. Son akşam yemeği sahnesinde hayranlıkla izleyen on iki havari Roma Mitraism’de sık sık yinelenmiş bir vurgudur. Bu sebeple SON YEMEK çok önemli bir tablodur. Helenist mitra kültü mağaralarda maskeli ritlerle festivallerde kutlanmaktadır. bu yerlere Mithraeum denilmektedir. Kent dışında yapılanmış ya da özel bir evin veya kamu binasının içinde konuşlanan bu yerlerin en fazla 100 kişilik kapasitesi vardır ve külte kabul törenlerinde kullanılan bir dizi alt geçitle ulaşılmaktadır. Dolayısıyla halka açık bir tören anlayışı yoktur.

Mitra kutsal bir ağacın altında, kutsal bir ırmağın başında doğmuştur denmektedir. Bazı eserlerde doğuş kayasından (petra generix) çıkan çıplak bir çocuk olarak görünür; Mitra , Frig başlığı, meşale ve bıçak taşımaktadır. Mithra ‘da daima görülen Frig başlığı Perseus ile ilişkilendirilmiştir. Anadolulu astronom Hipparkus’un ekinoks gerilemesi keş mö. 128’den sonra Tarsuslu stoacıların ilgisini çekmiştir.

Mithra’nın doğumu libidonun (yaratıcı ısı) ısısı ile olmuştur ve bıçağıyla ağacın meyvesi koparmış, yapraklarıyla kendine giysi yapmış, kayaya ot atarak su çıkarmıştır. Bu olaylar Adem ve Musa ile karşılaştırılabilir ancak burada mitra günah işlemeden tüm bu eylemleri yapmıştır’ denmektedir. Mithra kutsal kayadan doğmuş , parıldayan kahraman ve kurtarıcı yüce simgesel hareketiyle tauroctonus olarak, ilk Boğayı keserken gösterilmiş, bıçağın girdiği yerde kan tohum olarak akmaktadır. burada tohum (kan) yer yaşamının özgünlüğünün kurbanla beslendiğini, ölümün zaferini anlatmaktadır.’ Şeklinde açıklanmaktadır. Astrolojik ikonogranin kurulduğu yüzyıllarda (mö 4300 -2150) Zodyak işareti Taurus Boğa, İlkbahar, Akrep-Skorpion Sonbahar, Aslan- Leo yaz ortası Güneş’i ve Kışa dönüldüğünde ise Aquarius- su Kış dönümünde ve Güneş tanrı - sol İnvictus her yıl 25 Aralık’ta bu noktada yeniden doğmaktadır Mithra kültü Babil’de Keldaniler’in yıldız bilimiyle de etkileşime geçmiştir. Keldaniler Kalde’de yaşayan ve astronomi konusunda uzman olan bir halktır. Dolayısıyla geleceklerini gökyüzüne bakarak yorumlamışlardır.


Mitraism

İşte Keldanilerin bu inancı mithra kültüne de geçmiş ve mitraizmde yedi aşamalı yolculuğu ifade etmekte kullanılmıştır. bu yedi aşamalı yolculuk ile kurtuluşa ulaşılacağına inanılıyordu. Yedi aşamanın her biri gezegenlerin himayesi altındaydı; Karga/ Corax -Merkür/Utarit, 2- NymphusVenüs/Zühre, 3- Miles/Asker- Mars/Merih, 4Leo/Aslan-Jüpiter/Müşteri, 5-Perses/İranlı -Ay, 6Heliodromous-Güneş, 7- Pater/Baba-Satürn/Zuhal. bahsi geçen yedi aşama antik İran’daki sistem geçmiyor. Dolayısıyla Magilerin ve Perslerin batıya hareketlerinden sonra Keldanilerden etkilenmiş Mithraisminden söz etmek mümkün. Buda Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn ruhun yolculuğu ile ilişkilendirilmiş, Romalılar dönemindeki biçimin ortaya çıkmasının temelini oluşturmuştur. Magiler yolculuklarına devam ettikçe Mitraizm yeni özellikler kazanmaya devam etmiştir. Burada ‘Işık Tanrısı’ ve ‘Işık Getiren’ olarak tasvir edilen MİTRA ‘yı bir de farklı açıdan inceleyeceğiz, Kimileri bu resmin ‘Işık Tanrısı’ Mithra’ya tapınma içerdiğinden söz eder. Kimileri de tapılınalın Ahura Mazda olduğunu dile getirir. Biz resimde saygı duyulup itaat edilen bir ‘Işık Getiren’ kişi olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Işık Getiren’in Aslan ile geldiği resimde açıkça görünmektedir , Güneş , Işık , Aydınlanma gibi kült ve inisiyeler gerek putperestlikte gerek öz-paganizmde , gerek de kendini İbrahim’e nispet eden dinlerin deforme olmuş hallerinde kişiyi hangi yolu kullanırsa kullanıldın yalnızca tek bir yola götürür : Latincede ‘Lucifer’ kelimesi ‘Işık Getiren’ ( lux,lucis ‘ışık’ ve ferre ‘getirmek’ anlamına gelmektedir ve ‘Sabah Yıldızı’ yani VENÜS ‘e verilen isimdir. Latincedeki Lucifer , İsa’dan önce iyi olarak kullanırken İsa’dan sonra şeytan ile özleştirilmiş , Arapçada Şeytan , İblis olarak tasvir edilmektedir.

Mitra’nın kendisinin günahsız aslında Adem’in günahlı olduğunu ve temizlenme arınma çalışmalarını Ademoğluna yaptırmaya çalışması , kendisinin çok iyi bir varlık insanoğlunun kötü bir varlık olması aslında gayet kibirli bir tasvirdir. Kendisi kutsal kayadan çıkmış , yaratıcının kutsal ışığından (ateşten) meydana gelmiş , insan ise çamurdan yaratılmış olması da kendini öven niteliklerdendir . İblisin ateş grubu olduğu ve Adem peygamberden bu güne kadar da paralel bir dini inanç ile insanları tek tanrılı Adem’in öğretilerinden çok tanrılı putperestliğe götürdüğünü , aynen hak dinlerdeki gibi bu dinde de bazı ritüeller olduğu görülmektedir ki bunlar Kuranda açıkça yazmaktadır. Gücü yıldızlardan aldığını söylemeleri de manidardır.

ETETİK

Keldaniler, beş gezegen ile Ay ve Güneş’e tanrıların tercümanı gözüyle bakarlardı. bu yüzden her gezegen bir tanrıyı ifade eder ve her birine bir renk verilmiştir. Utarit’in (nebo) rengi mavi, zühre’nin (iştar) beyaz, Merih’in ( nergal) kırmızı, müşteri’nin (Marduk) erguvani, Zuhal’in (ninip) siyah, Ay’ın (sin) gümüş, Güneş’in (şamas) altın renginde kabul edilmiştir .

11

Size Ayasafoya ile ilgili bir bilgi vereceğim , biliyosunuz ki paganistler için kutsal kaya üzerinde olan çok özel bir yerdir Ayasofya ve orada melek Cebrail (Gabriel) 'in elinde tuttuğu küre "Globus Mundi", yani "Dünya Küresi"dir.

Bu açıdan bakıldığında aslında globalizm Dünyaya hikmetle alakalıdır. Görüldüğü gibi Ayasofya ilginç bir şekilde, küresel güçlerin hayali olan " Dünyaya hükmetme" erkinin sembolünü,yüzyıllar öncesinden taşımaktadır. Ve kendi taşını yontan Mithra’nın yukarıdaki fotoğrafına baktığınızda onun da elinde bir Dünya küresi olduğunu görmektesiniz. Ayasofya konusuna ayrıca bir makalede uzun uzun bahsedeceğiz , belki de Dünya’nın en önemli yeri desek her halde abartmış olmayız. Ancak şu an bahsetme sebebimiz de GLOBALİZM ve GÜNEŞ MERKEZLİ teorinin arka planından nelerin olduğunu araştırmamız içindir.


Mitraism

Bir yapının kutsallaşması için belli semboller ve şifreler gerekir. Ayasofya’ya da tam da bu lazımdı ve öyle parçalar getirildi ki Hz. Süleyman Tapınağı Ayasofya’nın varlığına kadar hristiyan dünyasının gördüğü en büyük yapı olmasına rağmen artık bu namı devretmişti. Sadece İmparator Kapısı’nda bile Poseidon’un yunuslarına ilaveten Süleyman Tapınağı’nın sembolü vardır. Ayasofya M.S. 325 senesinde Bizans’ın ilk imparatoru Büyük Konstantin tarafından Sarayburnu Tepesi’nin üzerine ‘kutsal kaya’ üzerine yapıldı. Düşünün ki Haçlı Seferlerinin dördüncüsü Ayasofya için İstanbul’a olmuştur ve bu dördüncü Haçlı Seferi sırasında, Venedik Cumhuriyeti’nin âmâ Doçu Henricus Dandolo liderliğindeki Haçlılar İstanbul’u ele geçirip Ayasofya’yı yağmalamışlardır. HERMETİZM Günümüzden 16.000 yıl öncesine kadar geriletilen ilk Mısır’lıların Nil vadisine çıkışları ile birlikte Osiris dininin uygulandığı yeni bir uygarlığın temelleri atılmıştır. Osiris’in müritlerinden olan Hermes 42 ayrı kitapta topladığı dinsel, yönetimsel, astronomik, astrolojik, coğra, geometrik ve matematik bilgileri içeren kitapları ışığında Nil vadisine yerleşen Beyaz Afrikalılar’ın ileri Mısır uygarlığının oluşumuna öncülük etmiştir. Hermetik öğretinin simgesel yöntemi dil ile bütünleşmiştir. Yirmi iki harften oluşan Mısır alfabesinin, her har bir sırrın simgesi olarak kodlanmıştı. Ayrıca her harf bir sayıya karşılık gelmekteydi. Mısır’da Mezepotamya uygarlığı ile gelişen “tanrının seçimi” gibi mistik bir seçkincilik anlayışına yer yoktu. Zamanla gerçekleri elinde tutan bir bilgi toplumunun ortak adı olan Hermetizm’de bilgili ve güçlü olanın inisiyatörlüğünün güçsüz ve zayıf olana kabul ettirilmesine dayanan deneysel olarak güçlü inisiyatörlerin seçimi ve ayıklanması sürecini içeren bir anlayış teokratik ve ataerkil seçkinciliğin yerini almıştır. Hermetizm, kökü tarihte kaybolmuş gizemli bir öğretidir ve Eski Mısır’da HERMES adı verilen varsayımsal bir kişinin ardından kurulmuştur. Ezoterik sistemde çalışmayı zorunlu tutan antik öğretiler arasında öncelikli, hatta âdeta ayrıcalıklı bir yer tutmuştur. Kimilerince, tarihteki tüm ezoterik öğretilerin en eskisi olduğu bile benimsenmiştir. Hermes Kimdir : Hermes, Eski Mısır’ın çok ünlü bir varsayımsal bilgini ve düşünürüdür.

Yunanlılar ona Hermes ya da Ermes, Romalılar ise Merkür derler. Başlangıçta rüzgar tanrısı sayılmış, sonradan hırsızlarla tüccarların tanrısı olmuştur. İkinci kat gökte bulunan bir delikanlı (Ay) ve Zeus ile Atlas’ın kızı Maia’nın oğludur. Ayaklarında kanatlar bulunan ve elinde yılanlı bir sopa tutan, miğferli güzel bir delikanlı olarak temsil edilmiştir. Bazı kaynaklara göre, Eski Mısır inançlarında “Thot” olarak anılan kişidir. Bazı kaynaklarda, Tevrat’ta adı “Hanok” olarak geçen ve Hz. Nuh’tan önceki üçüncü kuşak olan “Enoş” ile bir tutulur. Bazı kaynaklara göre ise, Hermes’in Hanok ile özdeşleştirilmesi yanlıştır; çünkü Nuh’tan çok sonra yaşamış olması gerekir.

ETETİK

12

Bazı kaynaklarda da iki ayrı Hermes’ten söz edilmektedir. Bunlardan biri önceki kaynaklardaki Hermes ile özdeşleştirilirken, ikincisinin M.Ö. 1100 yılı dolaylarında yaşamış olduğu söylenir. İkincisi Antik Yunan’da “Ermis Trigmegiste”, Antik Roma’da ise “Mercure Trigmegistus” (Üç Kez Bilgin) olarak anılmıştır. Keldaniler Hermes’e “Utarid” demişlerdir. Utarid de “Merkür” gezegenidir. Bu gezegen, tezliği, çabukluğu dolayısıyla “ok” anlamına gelen Farsça “tir” adını almıştır. Utarid, fesahat ve belagat (retorik) ’in sembolü olduğundan bu yıldıza Farsça “Gök katibi” anlamına gelen “debir-i felek” adı verilmiştir. Bundan dolayı çok defa adı, defter ve kalemle birlikte anılır olmuştur. Hermes’in olduğu söylenen kitaplara ilişkin bilgilerin bir bölümü Antik Yunan kaynaklarından sağlanmış, bir bölümü de Mısır’daki piramitlerin koridorlarına işlenmiş olan hiyeroglierin çözümlenmeleriyle elde edilebilmiştir. Bu konudaki bilgiler pek sınırlı ve yetersizdir; birbirlerinden kopuk bilgilerin boşlukları da var sayımlarla doldurulmuştur. Bu bakımdan, Hermetizm’e ilişkin bilgilerden hiç biri “kesin” olarak nitelenemez. Ancak, şundan da kuşku duyulmaz; Hermetizm, kendinden sonra gelmiş olan bir çok ezoterik kurum için esinlenme kaynağı olmuştur. Rönesans dönemine ait ve içine Astroloji’yi de alan konulardan birisi de Hermetizm’dir. Bu sözcük Hıristiyanlık öncesi dönemde yer alan inançları içine almaktadır. Astroloji’de sık sık geçen “yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır” ilkesi yine Hermetizm’den gelmektedir. Çok özet bir anlatımla, Hermetizm insanoğlunun evrenle olan birliğini, onun bir parçası olduğu düşüncesine dayanmaktadır.


Mitraism

13

Hristiyan Kilisesi, bir taraftan eski pagan tanrıların yeni inanç döneminde yaşamasına izin veriyor, diğer taraftan bunların önemini azaltabilmek ve evcilleştirebilmek içini eski tanrıları birer bilgeye dönüştürüyordu. Örneğin, tanrıça “Neit-Athena”, “Azize Catherine”, “Horus- Perseus” ,”Aziz George” ve “Anubis”, “Aziz Christopher” olarak Hiristiyanlığa katılıyorlardı. Ne var ki Thot-Hermes’in, Mısır bilgeliğinin simgesi Hermes Trimegistos” olarak Kilise dışı kalmış olması oldukça ilginçtir.

ETETİK

Yalnızca 1471 ile 1641 yılları arasında Ficino’nun Hermetika çevirileri yirmi beş, Patritius’un çevirileri altı basım yaptı. Asklepius tam kırk kez yayınlandı. Yine aynı yüzyılda Hermesçiliğe ve Mısır’a beslenen ilgi kuşkusuz Rönesans kültürünün en saygı duyulması gereken yönüydü. Hermesçiliğin o dönemde verdiği en büyük ürün, bilimin ve araştırma özgürlüğünün öncüsü Giordano Bruno kişiliğinde ortaya çıktı. Bruno, kendinden öncekilerden ve çağdaşlarının tümünden daha ileri gitmiş olması bakımından olağanüstüdür. Tüm çabalarına karşın Bruno’dan önceki Hermesçiler, Hıristiyanlık tarafından çizilen sınırlar içinde kalarak, Mısır düşüncesini İncil’de yer alan bilgilerden daha yukarı taşıyamamışlardır. Oysa Bruno, Mısır bilgeliğine ulaşabilmek uğruna, yalnızca Hıristiyanlığın değil, Yahudiliğin bile ötesine geçmeye cesaret etmiş, üstelik bu çabanın hem entellektüel, hem de siyasal açıdan gerekliliğini vurgulamıştır. Bruno, Hermesçiliği katıksız Mısırlılığa döndürmeye çabalamıştır, onun için Hermesçi Mısır inançları aslında gerçek dinin ta kendisidir. Hıristiyanlığın sınırlarını aşan Bruno, engizisyon tarafından yakılarak öldürülmüştür. Mısır tutkusu yalnızca Katolik ülkeler ile sınırlı değildi. Protestanlar da Mısır ve Hermesçilik ile ilgilendiler. XVII. yy. da Almanya, Fransa ve İngiltere’de ortaya çıkan “Gülhaççılar” bir tür “Gerçek Din” kavramını geliştirirken Hermesçiliği temel aldılar. Gülhaççılar, toplumun gerçek bilgeliğe ulaşmış seçkin bir aydınlar grubu tarafından yönetilmesi gerekliliğini savunuyorlardı. Böylece Mısır rahiplerinden Pyhtagorasçı kardeşlik topluluklarına, oradan da Platon Akademisine uzanan ezoterik zinciri izlemiş oluyorlardı.

Mehmet SAYGICI Yazar


14

Vakum Gerçeği ve Uzay Yalanı

Vakum Gerçeği Uzay yalanını ifşa ediyor...

ETETİK

Vakuma aşina olmayanlar için vakum hakkında biraz bilgi verelim. Vakum kısaca içinde hiçbir madde bulunmayan boşluk demektir. Pratikte mükemmel vakumun, yani tamamen havası boşaltılmış bir boşluğun, elde edilmesi mümkün değildir. Mühendislikte atmosferik basınçtan düşük olan her basınca vakum denir. Vakumun kalitesi onun mükemmel vakuma yakınlığı ile ölçülür. Sistemde kalan parçacık sayısı ne kadar azsa vakumun kaliteside o kadar fazladır. Vakumu ölçmek için kullanılan birimler ‘Atmosfer’, ‘Paskal’ ve ‘Torr’ dur. 1 Atmosfer 760 Torr’a eşittir. Örneğin evimizdeki elektrik süpürgesi 100 Torr civarında vakum üretir, buda düşük vakum seviyesindedir.

Vakum endüstride kullanılan bir tekniktir. Örneğin ampülün lamentinin kimyasal olarak değişimini engellemek ve oksidasyonunu durdurmak için vakum kullanılır. Vakum ortamının kimyasal etkileşimi azaltması nedeniyle vakum paketleme ile havadan tümüyle soyutlanan yiyecekler uzun süre bozulmadan saklanabilmektedir. Vakumun gücünü vakum kullanılarak ağırlık kaldırmada da görmek mümkündür. Örneğin 8 santim çapında bir vakum kabı ile 40 kilo ağırlık kaldırmak mümkündür. 4 ton ağırlığındaki çelik borular vakum ile çalışan kaldırma mekanizması ile taşınabilmektedir. Aslında ağırlığı kaldıran kabın içindeki düşük basınç değil, dışarıdaki yiksek basıncın ağırlığı kaba doğru itmesidir. Vakumun gücü etrafındaki hava basıncının vakumlu olan düşük basınçlı olan ortama hücumu ile oluşur. Yani gücü oluşturan dışarıdaki basınçtır.


Vakum Gerçeği ve Uzay Yalanı

ETETİK

Yüksek vakum Semikondaktör (yarı iletken) maddelerin işlendiği endüstrilerde kullanılır. Çünkü sadece yüksek vakum atomik seviyede yüzeylerin temiz kalmasını sağlayabilir. Bu vakum seviyesi Torr olarak 10-8 (0,000 000 01) seviyesindedir. Yüksek ve oldukça yüksek basınç havanın temasını keserek, parçacık ışını ile maddelerin herhangi bir başka madde ile bulaşmadan kaplanmasını ya da çıkarılmasını sağlar. Bu semiconductor endüstrisisnde kullanılan chemical vapor deposition (CVD), physical vapor deposition (PVD), ve etching tekniklerinin temel presibidir. Bu teknoloji ile silicon wafer ve bilgisayar çipleri üretilir. 10-8 seviyedeki yüksek vakuma ulaşabilmek vakum tankının vakum pompası ile 18 ile 24 saat sürekli olarak pomplanması ile mümkün olur. Bunun için üç kademeli pompa kullanılır. Birinci kademe pompa yaklaşık olarak 1 Torr civarına indirir. Bu pompaya Rough pump denir. İkinci seviye yaklaşık 10-6 seviyesidir. Bunun için Turbo pump kullanılır. Bundan ötesi seviyeler için Cryo pump kullanılır. Çünkü bundan ötesi vakum seviyesine ulaşmak için mekanik güç yetmez. Cryo pump karbon ltresi kullanır. SpaceX projesinde Elon Musk’ın ifadesine göre uzaya ve uzaydaki vakum ortamına göre hazırlanmamış, normal şartlar için hazırlanmış bir araba güya gönderilmiştir. Halbuki vakum ortamında lastiklerin patlamadan durması mümkün değildir. Eğer Youtube’da bir videoda izlediyseniz bir balonu vakum kabına koyduğunuzda şiştiğini ve patladığını gözlemlersiniz. Çünkü içinde hiçbir hava olmayan ortamda içerideki hava basınç dışarıdaki düşük b a sınca hücum ed er, b ud a b a lonun şişerek patlamasına neden olur. Uzaya gönderildiği iddia edilen arabanın lastiği içinde aynı şey olması gerekirdi.

Bu nedenle ultra yüksek sevieyede vakum kullanılan semiconductor endüstrisinde vakum kazanları oldukça kalın çelikten yapılır. Örneğin ion beam etching vakum kazanında bu kalınlık 19 mm civarındadır. Bu kalınlık vakum kazanlarının oldukça ağır olmasına neden olur.

15

Uzay denen ortam eğer 10-17 (0,000 000 000 000 000 01) seviyesinde ise bir aracın uzay denen vakum ortamında patlamadan kalabilmesi için oldukça kalın çeperden yapılmış olması gerekirdi. Halbuki uzaya çıkabilmesi için aynı zamanda mümkün olduğu kadar haf olması gerekir. Eğer alüminyum gibi haf bir metalden yapıldıysa bu seviyedeki vakuma dayanması hiç mümkün olabilir miydi? Örneğin bir deniz altıyı düşünün; deniz altındaki basınca dayanabilmesi için çeperleri oldukça kalın yapılması gerekir. Aynı şekilde Uluslararası Uzay İstasyonun uzay denen ultra yüksek vakum ortamına dayanabilmesi için oldukça kalın çeperlerinin olması gerekirdi. Fakat öyle değil. Astronot kıyafetlerine bakın, bu vakum ortamına dayanabilmesi mümkün değildir. NASA’nın astronotlarını vakum ortamı yerine büyük havuzlarda su altında eğitmesini hangi mantıkla açıklamak mümkündür. İddia edilen uzay ortamını yani 10-17 seviyesini Dünyada oluşturmak zaten mümkün değildir. Eğer uzay denen ortam ölümcül tehlikeli seviyedeki vakum ise astronotları bu ortama hazırlamak için eğitimlerinde vakum ortamı kullanılması gerekmez miydi? Uygun olan eğitim uzaydaki vakum ortamına oldukça yakın olan bir vakum ortamında olmalı değil miydi?

NASA’nın Ohio Plum Brook’daki 100 feet çapındaki vakum ünitesi Dünyanın en büyük vakum kazanı olmasına rağmen astronot eğitimleri burada yapılmaz. Propaganda amaçlı göstermelik birkaç testin haricinde doğru dürüst kullanılmayan bir test ünitesidir. Üstelik bu vakum kazanı sadece 10-9 civarında bir vakum üretir, yani uzay denen vakum ortamının oldukça altındadır.


Vakum Gerçeği ve Uzay Yalanı

ETETİK

16

NASA’nın astonotları ilk defa vakumda test etme denmesi 1965’de az kalsın ölümcül bir şekilde bitiyordu. Jim la Blanc orta seviyedeki bir vakum tankında astronot kıyafetinin sızıntı yapması nedeniyle bir anda bilincini kaybeder. Kendi ifadesiyle tükürüğünün kaynamaya başladığını ve o anda bilincini kaybettiğini söyler. O günden beridir astronotların vakum ortamında test edilmesi yasaklanmıştır! İlginç değil mi?

NASA’nın vakum yerine havuzda eğitim yapmasının şu sakıncaları var; Havuzun altında vakum ortamının aksine basınç vardır. NASA’nın havuzlarda astronot eğitimi yapmasını açıklayan tek bir sebep olabilir, o da uzay denen yerdeki yerçekimsiz ortamı yaratmak. Aslında ziksel olarak bunu bile sağlamıyor, kamerada öyle gözüküyor. Yani gerçekte tek amaç var; o da kamera aldatmacası yaratmaktır.

Deniz altında basınç vakum ortamının tam aksidir. Basınç sizi baskı altına alır, ezer. Vakum ortamında ise basınç oldukça düşüktür, güçlü bir şekilde genişlemenize sebep olur. Sonuçta bu kuvvet giyisilerinizin ve sizin patlamanıza sebep olur. Deniz altında hareket etmek sürtünme kuvvetinin fazlalığından dolayı oldukça yavaştır, zordur. Halbuki vakum ortamında hava olmadığı için sürtünme kuvveti sıfırdır. Bu ortamda astronot kıyafetlerinin, astronotların ve onların hareket kabiliyetlerinin test edilmesi tümüyle yanlış bir stratejidir. Uzay aracını suyun altına indirmek ve orada eğitim yapmakta ayrı bir yanlıştır. Çünkü aracı vakum ortamının aksine su altına dayalıklı inşa etmeniz gerekir. Buda tümüyle ayrı bir mühendislik gerektirir. Üstelik kullanılan aletlerin de ayrıca vakum ortamında test edilmesi gerekir. Çünkü su altı ortamı ile vakum ortamı tümüyle farklıdır. Dolayısıyla testlerin aletler için tekrar edilmesi gerekir. Üstelik çekimler için su altı kameraları kullanmak ayrı ve gereksiz bir masraftır. Halbuki vakum ortamında eğitimler yapılsa havuzun, uzay aracının, ve kullanılan aletlerin bakımı ve korunması çok daha kolay olurdu. Yani su altında eğitim yapılmasının hiçbir matıklı sebebi yoktur, kamerada hileli bir şekilde yerçekimsiz ortam göstermekten başka. Çünkü su altında yüzerken uzayda hareket ediyormuş izlenimi yaratılır. Arka fona da küre Dünya resmi koyarsanız işiniz epey kolaylaşmış olur.


Vakum Gerçeği ve Uzay Yalanı

17

ETETİK

Uzay istasyonunda herhangi bir kapının pencerenin sızıntı yaptığını düşünün. Sonuç felaket olurdu. Ultra yüksek vakum anında içerideki havayı çeker yok ederdi. Bu kadar tehlikeli bir ortamda kullanılan O-Ring ve contaların uzun süre dayanması da mümkün değildir. Yüksek vakum ortamında çalışan hiçbir makinenin contalarının aşınmadan kalması mümkün değildir. Contalar mutlaka belli bir zaman sonra işlerliğini kaybeder ve değiştirilmeleri gerekir. Uzay istasyonunun vakum ortamından çıkarılmadan contalarının uzayda değiştirilmesi mümkün değildir. O halde nasıl oluyorda uzay istasyonu hala sızıntı yapmadan uzayda kalıyor?

Donald Pettit NASA’nın en tecrübeli astronotu olarak sorulan sorulara cevap verirken kendini şöyle ele veriyor; ‘’Herhangi bir sızıntı olduğunda ne yapıyorsunuz?’’ ‘’Ohh, galiba bulunduğumuz odayı derhal kapatmalıyız, tam olarak hatırlamıyorum ama mekanizmayı değiştirmek için bir plan olmalı’’ !!! Şaka yapıyor olmalı. Herhangi bir sızıntı olması hayati bir durumdur. Bu tür durumlar için çoktan eğitilmiş olmalı ve ne yapılması gerektiğini adı gibi bilmesi gerekirdi. Eğer uzay istasyonu gerçek olsaydı bu tür durumlar için hazırlanmış acil planlar çoktan olurdu. Bu da uzay istasyonu sahteciliğini ortaya çıkarmıyor mu? Eğer uzay denen vakum ortamı 10-17 (0,000 000 000 000 000 01) Torr seviyesinde ise atmosferin üzerinde kalınca bir çeper olmaksızın uzaya kaçması mümkün olmazdı. Bu kadar yüksek bir vakumun Dünya’nın üzerinde ne var ne yok soğurup alması işten bile olmazdı. Yerçekiminin atmosferi Dünyaya yapıştırdığına inanların yerçekiminin helyum balonunu dahi çekemediğini gördükten sonra hala

atmosferi bu kadar yüksek vakuma karşı bir güçle çektiğini iddia etmeleri ancak kendilerini gülünç duruma düşürür. Uzayın bu derece vakum seviyesinde olduğunu iddia edenlerin atmosferin Dünya’nın üzerinde yapışık kaldığını iddiaları gerçekten şaşılacak bir iddiadır. Ancak gelin görün ki çoğunluk yığınlar bunu sorgulamadan kabul etmiştir. Vakum hakkında bu değerlendirmemi okuduktan sonra umarım bakış açınız genişlemiştir. Sevgiyle kalın ...

Ali DUMAN Yazar


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

ETETİK

18

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

19

Yuvarlak Masa Teorisi Illuminati şebekesinin temel amacı bütün Dünya’yı tek merkezden yönetebilmek için eli her tarafa uzanabilen bir ağ oluşturmaktı. Fakat bunun gerçekleşmesi için birbirleriyle irtibatlı birtakım alt mekanizmaların oluşturulmasına ihtiyaç vardı. İşte bundan dolayı bir Yuvarlak Masa (The Round Table) teorisi geliştirildi. Bu teoriye göre şekillendirilecek organlar, üstlendikleri görevlere göre kendi aralarında bir irtibat ağı kuracak, bilgi alış verişinde bulunacak ve Dünya ülkelerini yönlendirecek politikalar geliştireceklerdi. Yuvarlak Masa organlarının elemanları kendi ülkelerinde etkili kişiler olacaklardı. Yuvarlak Masa teorisi ilk olarak 1877'de John D. Rockefeller, Cecil Rhodes, John P. Morgan, Andrew Carnegie ve Mayer A. Rothschild' dan oluşan beşli tarafından ortaya atılmıştır. Bunların hepsi de Illuminati şebekesinin üyeleriydi ve üçü yani Rockefeller, Morgan ve Rothshild yahudi kökenliydi. Yuvarlak Masa ve Birinci Dünya Savaşı Yuvarlak Masa'nın seçkin üyeleri, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ülkelerindeki savaş komitelerinde önemli görevler üstlenmişlerdi. Bu kişiler siyaset sahnesinde, birbirlerine zıt ülkeleri temsil ediyor ama Yuvarlak Masa'da bir araya gelebiliyorlardı. Bu kişilerin savaşın şartlarını ve sebeplerini kendi elleriyle hazırladıkları, Birinci Dünya Savaşı'nın arkasında duran gerçeklerin altını kurcalama zahmetine katlanan araştırmacıların dikkatinden kaçmamıştır. Bu kişiler savaş esnasında da ülkelerinin savaş komitelerindeki üst görevlerini sürdürmüşlerdir.

ETETİK

Savaş sonrasında ortaya çıkan şartlar Illuminati şebekesinin hesap ve planlarına daha da uygundu. Savaşın ateşini yakan ve dört yıl boyunca üzerine gaz döken Yuvarlak Masa üyeleri, 1919'da Fransa'nın başkenti Paris yakınlarında Versailles Barış Konferansı'nda bir araya gelmiş ve savaş sonrası şartlarda Dünya’ya nasıl şekil verebileceklerini tartışıyorlardı. Bu toplantıda bir araya gelen Alfred Milner, Edward Mandel ve Bernard Baruch, Yuvarlak Masa'nın seçkin üyeleriydi ve zaten kendilerinin çıkardığı savaşın ortaya çıkardığı şartları değerlendirme konusunda görüş alışverişinde bulunuyorlardı. Bunlardan Alfred Milner, Yuvarlak Masa'nın lideriydi. Konferansa katılanların birçoğu, daha önce sözünü ettiğimiz ünlü banka hanedanı Rothschild ailesinin fertleri tarafından önerilmişti. Bu ailenin yahudi azınlığa mensup olduğunu daha önce belirtmiştik. Filistin topraklarında bir yahudi devletinin kurulmasıyla ilgili politikaların geliştirilmesinde karanlık gizli örgütlerin önemli rolü olmuştur. Versailles Barış Konferansı' nda alınan kararların arasında da Filistin'de bir yahudi devleti kurulması vardı. Hotel Majestic'te Yapılan Toplantı

Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan önemli bir toplantı da Paris'teki Hotel Majestic'te gerçekleştirilen toplantıdır. Bu toplantıda Yuvarlak Masa'nın bazı organlarının oluşturulmasıyla ilgili kararlar alındı. Bu kararlar doğrultusunda 1920'de Dış İlişkiler Komitesi, 1921'de de Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü kuruldu. Bu organların yönetiminde Rothschild ve Rockefeller aileleri her zaman söz sahibi olmuşlardır. Bu ailelerin her ikisi de yahudi azınlığa mensuptular. Rothschild ailesi Avrupa'daki, Rockefeller ailesi ise Amerika'daki yahudi azınlığın ileri gelenlerindendi. Dış İlişkiler Komitesi (Council of Foreign Relations-CFR) Dış İlişkiler Komitesi (CFR), Gizli Dünya Devleti'nin en önemli organlarından biridir ve Yuvarlak Masa teorisine göre şekillendirilmiş organizasyonların da eskilerindendir. Bu yüzden CFR üzerinde biraz ayrıntılı bir şekilde durmak gerekmektedir.

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm

CFR, 21 Temmuz 1921'de New York'ta kuruldu. Kuruluşunda yahudi kökenli Walter Lippmann'ın önemli rolü olmuştur. Fakat bu oluşumun kurulmasıyla ilgili ilk karar daha önce de söylediğimiz üzere Birinci Dünya Savaşı sonrasında toplanan Versailles Barış Konferansı'nda alındı.


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

ETETİK

20

CFR, 2. Dünya Savaşı'nda çok önemli bir rol oynamıştır. Foreign Affairs adlı ünlü dergi bu örgütün yayın organıdır. Bu dergi vasıtasıyla Dünya kamuoyu üzerinde bir politik yönlendirme yapmaya çalışmaktadır. Görünüşte CFR'nin çalışmalarının pek gizli olmadığı ileri sürülmektedir. Gerçekte ise diğer Gizli Dünya Devleti organları gibi son derece gizli çalışmaktadır. Ancak yönlendirme amaçlı faaliyetlerini dışa yansıtmakta ve bu yansıtma ile açıktan çalıştığı intibaı vermeye gayret etmektedir. CFR'nin bugün nans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarında en etkin konumlarda bulunan 3500 civarında üyesinin olduğu sanılmaktadır. Özellikle Amerika'daki istihbarat örgütleri üzerinde oldukça güçlüdür. FBI, CIA, DIA, DEA ve başka istihbarat şeeri bu örgütün de elemanıdır ve CFR'nin ilkelerinden dışarı çıkamazlar. Gizli Dünya Devleti'nde önemli etkinliği olan Rockefeller ailesinin bir ferdi olan David Rockefeller, CFR'nin onursal başkanı olarak kabul edilmektedir.

ABD'nin eski başkanları Bill Clinton ve Jimmy Carter, Antony Lake, eski başkan yardımcısı ve son başkanlık seçimlerinde oğul Bush'un rakibi olan Al Gore, George Bush (baba ve oğul her ikisi de), oğul Bush'un başkan yardımcısı Dick Cheney, eski bakan Warren Christopher, Savunma bakanı Colin Powell, Les Aspin, eski CIA direktörü James Woolsey, yine CIA eski direktörü Robert Gates, ABD hava kuvvetlerinin eski sekreteri Donald Rice, ABD'nin eski Pakistan büyükelçisi Robert Oakley, ABD eski Dışişleri bakanı ve ayı zamanda bu ülkedeki yahudi lobisinin başını çeken Henry Kissenger, eski Savunma bakanları James Baker, Donald Ramsfeld ve Casper Weinberger, Jimmy Carter döneminin ulusal güvenlik danışmanlarından Zbigniew Brzezinski, baba George Bush döneminin ulusal güvenlik danışmanlarından general Brent Scowcroft, eski hazine bakanı Lloyd Bentsen, eski devlet bakanı George Shultz, eski ticaret bakanı Robert Mosbacher, ABD'li ünlü nansör ve para piyasalarında spekülasyonlar yaparak milyarlar kazanmasıyla tanınan, Soros Vakfı vasıtasıyla dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti'ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan yahudi kökenli George Soros, ABD' nin CFR üyesi ünlülerinin başında gelir.


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

21

Prens Bernhard ise eski bir Nazi SS üyesidir. (Nazi SS' den ileride söz edeceğiz). 1937'de Hollanda prensesi ile evlenmiştir, ama Nazilerle olan yakın bağları çok iyi bilinmektedir. Bilderberg'in kurucucuları arasında yer alan Prens Bernhard'ın Nazi SS üyesi olması konusu üzerinde biraz durmak gerekmektedir. Fakat Hitler'in yükselişinde gizli ellerin rolü hakkında özel bir bölüm geleceğinden bu konunun ayrıntısına orada girmeyi tercih ediyoruz.

CFR'nin Türkiye'den de üyeleri mevcuttur. Aydınlık gazetesinde yer alan bir yazıda Rahmi Koç' un CFR'nin Türkiye temsilcisi olduğu ve örgütün, Şubat 2001'de Koç Holding binasında Rahmi Koç'un ev sahipliğinde bir toplantı yaptığı ileri sürülmüştür. Bilderberg Gizli Dünya Devleti'nin ismi en çok duyulan organlarından biri Bilderberg'dir. Aslında Bilderberg, Illuminati şebekesinin emellerini gerçekleştirmek amacıyla geliştirdiği Yuvarlak Masa teorisine göre ortaya çıkarılmış bir oluşumdur. Fakat Illuminati şebekesinin ortaya çıkmasıyla Bilderberg'in kurulması arasında 177, Yuvarlak Masa teorisinin ortaya atılmasıyla arasında ise 77 yıl vardır. Yuvarlak Masa'nın en eski organlarından olan CFR'den ise 33 yıl sonra ortaya çıkmıştır. Yukarıda üzerinde durduğumuz CFR'nin ağırlık merkezini Amerika oluşturuyordu. Bu yüzden Bilderberg, CFR ve öteki örgütlerin Avrupa ayağını ve etkinliğini teşkil etmek için Hollanda' da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli'nde 1954'te kurulmuştur. Kuruluşun gerçekleştirildiği otelin sahibi de Hollanda kralıydı. Örgüt de ilk toplantının gerçekleştirildiği otelin adını alarak Bilderberg Group (Bilderberg Grubu) diye adlandırılmıştır.

ETETİK

Bu isimler ABD politikasında söz sahibi ya da geçmişte söz sahibi olmuş CFR üyesi ünlülerin sadece az bir kısmını teşkil etmektedir. CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg ve/veya SBS üyesidirler.

Bilderberg'in kuruluşunda zikrettiğimiz iki isim geçmekle birlikte asıl önemli rol oynayanlar ve nansörlük yapanlar Gizli Dünya Devleti organlarında ismi sıkça geçen Rothschild ailesidir. Bu çalışmada Amerikalı Rockefeller ailesi tarafından da desteklenmişlerdir. Bilderberg, Dünya’nın yönetimi ve küreselleşme konusunda her yıl farklı ülkelerde toplantılar yapar. Toplantılar son derece gizli şartlarda ve özel ortamlarda yapılır. Toplantıları genellikle her yılın Mayıs ayının son haftasına denk gelmektedir. Katılanlar yaklaşık üç günlük toplantı süresince dış Dünya ile bağlantılarını koparmak zorunda kalıyorlar. Katılanlar toplantılarda neler konuşulduğu değil nelerin gündeme geldiği hakkında bile herhangi bir bilgi vermekten kaçınırlar. Örgütün üyesi olanların dışında hiçbir gazeteci veya yazar toplantıya alınmaz. Üye olanlar da dışarıya bir şey sızdırmazlar. Dolayısıyla medyanın toplantıların içeriği hakkında herhangi bir bilgi edinmesi mümkün değildir. Toplantılarda gizlilik prensibinin eksiksiz uygulanabilmesi için dikkat edilen bazı hususları burada zikredelim: Grup her yıl yaptığı düzenli toplantılarda, toplantı yapılan otelin bütününü tutar ve bina güvenlik güçleri tarafından yakın korumaya alınır. Üç gün süren bu toplantılara üyelerin eşleri bile çağrılmaz. Toplantılarda not tutulması yasaktır. Katılanlardan konuşulanları dışarıya sızdırmayacakları üzere yemin alırlar. Şimdiye kadar düzenlenen toplantılara birçok yazar da katılmış ama bu kişiler katıldıkları toplantıların içeriği hakkında tek satır bile yazmamışlardır. Bu da gizlilik prensibine ne kadar sıkı bir şekilde bağlı kalındığı hakkında yeterince kir vermektedir. Bu toplantıların ne derece büyük bir gizlilik içinde yürütüldüğünü grubun etkinliklerini araştıran Robert Eringer, "Bilderberg Group, The Global Manipulators" adlı kitabında dile getirir. Eringer, kitabın çalışma safhasında toplantılara muhtelif tarihlerde katılan dışişleri bakanlarına ve CIA'ye yazdığı mektuplara şaşırtıcı cevaplar alıyor.

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm

Bilderberg Grubu'nun kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger de vardır. Retinger, Bilderberg' in kir babası olarak bilinir. Aynı zamanda CFR üyesidir. Bilderberg'in kuruluşunda, ABD istihbarat örgütlerinin, özellikle CIA' nin rolü olduğu çok iyi bilinmektedir.


22

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

Gelen cevaplarda sorulara muhatap olan kişiler böyle bir grubun varlığını bilmediklerini belirtirler. Örgütün "Spotlight" isimli bir dergisi yayınlanmaktadır. ABD'li gizli örgüt ve CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg üyesidir. Aslında Bilderberg, CFR'nin çok daha gizli bir biçimde uluslararası boyuta yayılmış halidir. Amacı Yeni Dünya Düzeni'ni ve ABD-İngiltere hâkimiyetini ve emperyalizmini tüm dünyaya yaymaktır. Her yıl yapılan çok gizli ortamdaki toplantılarını hem CIA, hem de toplantının yapıldığı ülkenin istihbarat örgütü kontrol eder.

ETETİK

Bilderberg kararlarının devlet yöneticilerinin değiştirilmesinde de önemli rolü olduğuna inanılmaktadır. İngiltere'nin eski başbakanı Margaret Thatcher'ın yükselişi ve düşüşü buna örnek gösterilir. Thatcher'in 1975'te Bilderberg toplantılarına katılmasının ardından yıldızının birden parlaması, bu gelişmenin hemen ertesinde yapılan İngiltere genel seçimlerinde masonların desteğiyle başbakanlığa seçilmesi ve bu görevini 3 dönem üst üste sürdürmüş olması, birçoklarının ortak görüşüne göre Bilderberg kararlarıyla onun desteklenmesi sayesinde olmuştur. Daha sonra gözden düşmesinin ve yıldızının sönmesinin sebebinin de Bilderberg grubunun, İngiltere'deki kraliyet rejimine direnmesi taleplerine itiraz etmesi olduğu Jim Tucker adlı bir İngiliz gazeteci tarafından dile getiriliyor. Thatcher'in düşüşünden sonra Tony Blair'in yükselişe geçmesinde de Bilderberg'in önemli rol oynadığı tahmin ediliyor. Çünkü Blair de, Bilderberg toplantısına katılmasından sonra İngiltere başbakanlığına seçilmeyi başardı. ABD'nin son dönem başkanlarından Jimmy Carter, baba George Bush ve Bill Clinton'un iş başına gelmesinde Bilderberg kararlarının etkili olduğu konuyla ilgili araştırmalarda vurgulanmaktadır. Bilderberg grubu üzerinde siyonistlerin sultası çoğunlukla açığa çıkarılmaz. Oysa işin gerçeğinde grubun karar mekanizmasında yer alanlar yahudilerdir. Hatta grubun asıl yönetim merkezinin Kudüs'te olduğunu iddia edenler vardır. Kudüs'te 70 hahamdan oluşan Sanhedrin grubunun baş hahamlarının örgüt hiyerarşisinin en üst noktasında bulunduğu bazı kaynaklarda vurgulanmaktadır. Bu konudaki bilgiler gizli tutulsa da Bilderberg'in Amerika'daki yahudi lobisinin en önemli örgütlerinden B'nai B'rith ile işbirliği içinde olduğu artık gizlenemeyecek kadar açıktır. Bilderberg toplantılarının ana amacı dünya siyaseti üzerinde önceden programlamalar yapmak ve projeler geliştirmektir. Konuşulacak ve tartışılacak konular önceden tespit edilir.

Ama bu tespiti örgüt hiyerarşisinin üst kademesinde yer alanlar yapar. Katılanlar ise sadece görüş beyan ederler. Fakat katılımcılar sayıca çok olduğundan görüş beyan etme süresi oldukça kısadır. Konuştuğu konuda uzman olanlara 5, uzman olmayanlara 3 dakika konuşma süresi tanınır. Süre kontrolü ışık sistemiyle yapıldığından kimse süresini aşma imkanı bulamaz. Buradan anladığımıza göre bu görüş beyan etme işi bir bakıma laf olsun diye yapılmakta, karar mekanizmasında yine üst kademeyi oluşturanların sözleri birinci derecede etkili olmaktadır. Katılanlar ise siyaset sahnesinde ilerleyebilmek için kararları uygulama zorunluluğu duyduklarından kendilerinden isteneni yapma dışında bir seçenek bulamamaktadırlar. Alınan kararlar herhangi bir şekilde yazılı veya görsel kayda geçirilmez. Herkes kararları aklında tutmak ve yeri geldiğinde hatırlamak zorundadır. Bilderberg toplantılarına katılan üst düzey devlet adamları alınan kararları, kendi ülkeleri aleyhine olsa da uygularlar. Bilderberg Grubu zaman içinde üye sayısını bayağı artırmış ve etki alanını genişletmiştir. Zikrettiğimiz diğer gizli örgütlerle de işbirliği içinde olduğundan, güçlerini belli bir noktada birleştirmektedirler. Bilderberg'in bugüne kadar düzenlenen toplantılarının iki tanesi Türkiye'de oldu. Bunların birincisi 1959'da İstanbul Çınar Otel'de ikincisi ise 1975'de Çeşme Altın Yunus tatil köyünde gerçekleştirildi. Fakat bu arada Bilderberg toplantısının kendi iç hiyerarşisi açısından daimi üyelik, üyelik ve herhangi bir toplantıya katılma arasında fark olduğunu hatırlatalım. Bununla birlikte toplantılara katılmak da grupla bir bağ kurmayı ve siyasi sahnede grubun kararlarına ters düşecek tutumdan kaçınmayı beraberinde getirir. ABD'nin eski Dışişleri bakanı ve Amerika'daki yahudi lobisinin başını çeken Henry Kissinger, Gizli Dünya Devleti'nin diğer örgütleri gibi Bilderberg' in de üyesidir. Trilateral Komisyon Yuvarlak Masa teorisine göre şekillenen örgütlerden biri de Trilateral Komisyon (TR)'dur. Bu komisyon 1973'te her ikisi de yahudi olan David Rockefeller ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmuş gizli bir örgüttür. Bu iki kişinin aynı zamanda CFR üyesi olduklarını hatırlatalım. Bu örgütün ortaya çıkmasında yukarıda sözünü ettiğimiz Bilderberg grubunun çalışmalarının önemli rolü olmuştur.


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

23

Her ne kadar adresi, yeri, üyeleri belli ise de yaptığı aktivitelerin ardında gizli amaçlar ABD'li istihbarat örgütleri ve NATO'nun gizli özel savaş örgütleri bulunmaktadır. ABD başkanlarının ve Avrupa, Amerika ve Japonya'daki yönetici kadroların çoğu TR üyesidir. Tüm Dünya’da TR, Bilderberg ve CFR birbirinin içine girmişlerdir. Birçok etkili yönetici bunların her üçüne birden üyedir. Örneğin Amerika'daki yahudi lobiciliğinin önde gelen ismi ve ABD'nin eski Dışişleri bakanı Henry Kissinger bunların her üçüne birden üyedir. Yine eski ABD başkanı Bill Clinton, CIA eski direktörü John Mark Deutsch, Savunma bakanlığı eski sekreteri Robert Strange McNamara, ABD'nin Japonya Büyükelçisi Walter Fritz Mondale, Hazine eski sekreteri Benjamin Nye gibi isimler de her üç teşkilata birden üyedir. Bilindiği kadarıyla her üçünün de üyesi olan 48 kişi vardır. Bohemian Kulübü Gizli Dünya Devleti'nin Amerika'daki karanlık şebekelerinden biri de Bohemian Grove (Bohemian Kulübü-BG)'dır. BG, 1880'lerde California'da kurulmuş bir cemiyettir. Üyeleri, törenleri ve faaliyetleri çok gizli tutulur. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. Her şehirde tapınakları vardır. Sembolleri Baykuş'tur. ABD'deki yahudi lobisinin en önemli isimlerinden olan ve ABD'nin eski Dışişleri bakanı Kissinger bu cemiyetin üyesidir. Eski başkan Ronald Reagan da bu cemiyetin üyeleri arasında yer alıyordu.

ETETİK

Faaliyetleri her ne kadar gizli tutulsa da Bohemian Kulübü'nün SBS, Pilgrem Society, Rotary Club gibi masonik cemiyetlerle iç içe olduğu çok iyi bilinmektedir. İddialara göre Amerika'da bir istihbarat örgütünün başına getirilmenin şartı BG'den referans almaktır. BG üyeleri sadece devlet yönetiminde değil iktisadi kuruluşlarda da önemli ve kilit noktalara gelmişlerdir. Örneğin 1991'de Amerika'daki önemli iktisadi kuruluşlarda üst düzey yönetimlerde bulunan BG üyelerinin sayısı şöyleydi: Bank of America 7 direktör, Pacic Gas and Electric 5 direktör, AT-T 4 direktör, First Interstate Bank 4 direktör, McKesson Corporation 4 direktör, Ford Motors 4 direktör, General Motors 3 direktör, Pacic Bell Telephone 3 direktör. İstihbarat örgütlerinin başkanlarının veya üst düzey yöneticilerinin birçoğunun da BG ya da SBS üyesi olduğu kayıtlarda geçmektedir. Yeni Dünya Düzeni teorisinin şekillendirilmesinde BG'nin de SBS gibi önemli rolü olmuştur. Skulls and Bones Society (Kafatası ve Kemikler Cemiyeti- SBS) Bugünkü Gizli Dünya Devleti'nin önemli karanlık örgütlerinden biri olan Skulls and Bones Society (Kafatası ve Kemikler Cemiyeti- SBS)'nin temelinin 1832'de Amerika'da atıldığı tahmin edilmektedir. Fakat bu örgütün ortaya çıkmasında da Illuminati şebekesinin rolü olmuştur. Bazı tespitlere göre 1832'de ABD'ye İlluminati'nin bir uzantısı olarak William Russell ve Alphonso Taft tarafından getirilmiştir. Alphonso Taft, ABD başkanlığı yapan ve SBS üyesi olan William Howard Taft'ın babasıdır. Fakat bu örgütün 1882 öncesindeki çalışmaları çok fazla bilinmemektedir. SBS'nin kriyatı ve törenleri masonlarınkine çok benzemektedir. Beyin yıkama uygulamasının bir başlangıcı olarak ‘inisiasyon’ töreni adı verilen bir tören uygulanır. Bu törende üyeliğe kabul edilen kişi çırılçıplak soyunup bir tabuta girer. Tabuttan çıktığında kendini yeniden doğmuş gibi kabul eder. Ondan sonra artık kafa yapısını SBS şebekesinin organizatörleri ve bu şebekenin dayandığı kirler şekillendirir. İşleyiş tarzı Illuminati şebekesinin işleyiş tarzından farklı değildir. Son derece gizli çalışır. Üyelerinin dışarıya bilgi sızdırmamasına büyük önem verilir.

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm

SBS'ye üyelik ancak davetle mümkündür. Yani bir kimse kendi istese de örgütün içinden bir davet olmadan bu isteği dikkate alınmaz. Örgütü organize edenler özellikle seçtiklerini almak ve onları da önemli konumlara getirmek amacıyla bu sistemi uygulamaktadırlar.


Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm 2

Bir kişinin örgüte kabul edilmesi için Beyaz, Anglo-Sakson ve Protestan olma şartı aranır. Bu şart WASP (White, Anglo-Sakson, Protestan) kısaltmasıyla ifade edilir. SBS'nin son 150 yılda 2500'den fazla üyesi olmuştur. Bunların hepsi de Amerika'da kilit noktalara gelmişlerdir. Örgüte alınanların aile fertleri ve akrabaları da elit tabakadan kabul edilirler. Bugünkü ABD başkanı oğul Bush da, onun babası da SBS üyesidir. Örgütün merkezi Yale Üniversitesi'ndedir ve örgüte her yıl sadece 15 üye kabul edilmektedir. SBS üyeliğine alınacaklarda protestan olma şartı aransa da örgütün kriyatı Illuminati'nin kriyatı ile aynıdır. Dolayısıyla SBS de masonik örgütlenmenin bir kanadı sayılır. Masonik örgütlenmeyi ise sadece masonluğun değil aynı zamanda siyonizmin kri alt yapısını hazırlayan Tapınak Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri ve Illuminati şebekesi ile birlikte değerlendirmek gerekir.

ETETİK

24

Amerika'da oldukça etkili olan SBS'nin mensupları toplumda hemen her yapıya girmiştir. Bunların içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, medya, iş ve endüstri, federal banka sistemi, kanun yapıcı kurullar, mahkemeler vs. yer alır. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Avrupa'daki Illuminati şebekesi gibi Amerika'daki SBS de önemli rol oynamıştır. Yeni Dünya Düzeni teorisinin geliştirilmesinde de en önemli rol oynayan organizasyonlardan biri bu örgüttür. SBS'yi kesinlikle Illuminati şebekesinden ayrı düşünmemek gerekir. Bu ikisinin bir çalışma irtibatı ve koordinasyon içinde olduğunu rahatlıkla tahmin edebiliriz. Ayrıca şunu ifade edelim ki SBS üyelerinin tamamına yakını aynı zamanda Illuminati'nin Yuvarlak Masa teorisine göre oluşturulan Bilderberg ve Dış İlişkiler Komisyonu (CFR) gibi ,evet bu ve bunun gibi gizli örgütler dünyayi büyük kurgu ve manüpilasyonlarla yönetmektedir, insanlıgın bir an önce uyanması ve bu deccal sistemine dur demesi gerekmektedir...!

Zehra BETAŞ Yazar


ETETİK

Gerçeği Ararken Tuzaklar

GERÇEĞİ ARARKEN TUZAKLAR

25


26

Gerçeği Ararken Tuzaklar İnanmayı bırak seni delilikle, duygusal ve ruhsal sorunlarla ilişkilendirirdi. Ne yazık ki O balık hep balık olarak kalacak! Kaçarı yok. O bir balık!

ETETİK

Taraar

Doğru ya da yanlışı arayabilirsin. Ama bunlar kişi, açı ya da taraara göre değişir. Eğer doğru ve yanlışın üzerindekini, yani katıksız gerçeği arıyorsan tarafsız olmalısın. Taraı olan gerçeği göremez. Taraı bir bakış, ltreli gözlük gibi davranıp, gözünün önündekini görünmez kılıyor. Hiç alışkın olmadığımız ve doğasını bilmediğimiz bir gerçeklik gözümüzün önünde duruyor, ancak onu algılamıyoruz! Neden? Çünkü onun orada olmasını beklemiyoruz ve beynimiz, ve deneyimlerle programlanmış duygularımızın da esaretindeki algılarımız onu yok sayıyor ya da beyin tanık olmaya alışkın olduğu verilerle düzeltme yapıyor ve gerçekliğin üzerine sahteyi yazıyor; varolanı güncellemiyor.

Ruhsal gelişim, duygusal arayış, kişisel gelişim, Dünyevi gerçekler ya da bir sebeple bu dergi sana ulaştı ve okuyorsun. Çok pis oyuna geldik! Uyuşturdular bizi ve kendi oyunları arasına kattılar. Buna dahil ettiler. Doğu mitlerinin, Doğulu -gerçeköğretilerin, gerçek ruhsallığın yerini bir şey alması gerekiyordu. Batıdan ne dalgalar ne dalgalar yükseldi. Amerikalı ve Avrupalı sayısız bilgi, sayısız senaryo ve kurgu birbiri ardına kitapları doldurup raara yerleşti, sinemalara girdi ve sayısız siteler kuruldu. Kanatlı kutsal varlıklar -sağ olsunlar- bize kol kanat gerdiler ve insanların seçkin olanlarıyla bağlantı kurup bizimle iletişime geçtiler.

Gerçek, kuvvetle muhtemel hiçbir tarafın işine gelmeyecek bir doğaya sahip. Bu yüzdendir ki tüm taraf ve kutuplar onu gizlemek için, ancak ve ancak bunun için işbirliği yapabiliyor. Hiçbir şekilde bir arada olamayan bu azılı düşman kuvvetler (bkz. Antarktika Anlaşması ve Uzay yalanı) ancak ve ancak gerçeği saklamak için müthiş bir uyum içinde çalışıyorlar. Bu gerçek hepsinin tahtını, kitleleri kontrol gücünü etkileyen, hâkimiyetlerini geçersiz kılan bir gerçek. Bu açık, kesin ve net! Bugün bilim bile evriliyor ve doğruları yanlışları değişiyor. İşimiz gerçekle mi, yoksa onun bunun sadece şartlar ya da duygularıyla bile değişebilen doğrularıyla mı? Soytarılıkları bırakıp gerçeği merak edecek miyiz? Tüm kirlerden, kazanılmış deneyimlerden ve perspektierden arınmış halde bakabilirsek belki! Doğduğumuzdan beri sayısız deneyim ve bilgi bombardımanı ile sürekli bir programlanma halindeyiz; hem görünür, hem görünmez yöntemlerle. Çoğumuz bunun farkında bile değil. Bir balığa karayı anlatsan; bu suyun dışında başka alemler var, başka dinamiklerin işlediği bir yaşam var desen sana inanır mıydı?

Kanatsız olan kutsal(!) varlıklar da vardı ama onlar da uzay gemileriyle üzerimizde yine yardım için çırpınıyorlardı ve bizim bilincimizi açmak için canla başla çalışıyorlardı. Kötülerin sonu gelecekti. Eli kulağındaydı. İşte her şey çöküyordu. Kötüler bugün bir kayıp daha vermiş, kim bilir hangi gizli üsleri vurulmuştu. İşte kötüler şimdi bir banka kaybettiler, geçen hafta ise küresel çapta tutuklamalar olmuştu ve şu, bu cephe iyice yıkıldı. Bu arada kanatsız (ama uzay gemili) yüce varlıklar ise Pasik Okyanusu altındaki bir sürüngen ya da Kabal üssünü yok etmiş ve ışıktan olanlara büyük bir avantaj daha sağlamıştı. Haftaya çıkmaz tüm Dünya insanlarına St. Germain adında bir fon eşit olarak dağıtılıp Dünya’da cennetin kurulumu başlayacaktı.


Gerçeği Ararken Tuzaklar

Bu ilk bakışta pozitif görüntülü mesajlar çok sinsi bir plan içeriyordu. İnsanları dualitik tuzağa düşürmek! Bir dış kaynaklı operasyon umuduyla duygusal ve bilinçsel olarak bağımlı edip, operasyonel olarak felç etmek. İyi - kötü savaşı, ışık - karanlık savaşı, insan - sürüngen savaşı, zengin - fakir savaşı, yer - gök çekişmesi, gelişmiş - ilkel eziklemesi. Yedik hepimiz! Bunu açıkça yapmadılar. Kelimeler çok tatlıydı ve umut vaad ediyordu. Tuzağın deşifresi Herkes bunlardan aldıklarıyla kendi kişiliği, ruhsal gelişmişliği, kendi deneyimleri ve duygusal durumları etkisi altında hayallerinde -gelecekteki- kendi yuvasını kurdu. Ben de -belki paralel bir evrendesonunda huzuru bulduğum, sıcak, gerçek ve kimsenin hiçbir şey saklayamadığı, ancak dürüst ve doğru olanların girebildiği, neşeli ve insanlığa adanmış, sevgide engel bulunmayan bir kardeşliğin hüküm sürdüğü Dünyayı kurdum. O resim hala aklımda.

Cıvıl cıvıl, yeşil tepelerde, elele tutuşmuş dans eden insanlık hala gözümün önünde. Kurduğum O Dünya hala orada bir yerlerde benimle can buluyor, ama sinirlenip de beni buraya kadar dinlemeyenler asıl söylemek istediğimi ve duygularımı hiç bir zaman bilemeyecek. O mesajlar, o yazılar ve öngörüler bir cennetin, huzurlu, neşeli bir dünyanın resmini çizdi bana. Bana gerçekte ne aradığımı, beni neyin mutlu ettiğini fark ettirdi belki. Bakabileceğim en optimist bakış açısıyla... Sonra bu yarattığım, gözümün önünden ayrılmayan kutlu Dünya imajına bağımlı oldum. Anda yaşayamıyordum ve karanlığa, sürüngenlere, Kabal'a, İlluminati'ye, cahilliğe, ilkelliğe olan öfkem giderek arttı. Bekliyordum... Olmasını, bitmesini, ve hatta sürpriz bir şekilde gebermeyi bekliyordum. Çamura saplanmıştım! Eskisinden bile dualitik olmuştum. Savaşın ve gürültünün, tam ortasında kalmış, eğilmiş üzerimden geçen şarapnelleri izliyordum. Zihnim karmakarışık, sürekli bağımlısı olup yıkılan, ve sonra tekrar üstüne yeni bir revizyonu kurulan hayallerin kölesinde tutkuyla -sözümonaışığa adanmış ama delik deşik, dağılmış bir bilinç halindeydim. Dengeden, huzurdan, dinginlik ve sağduyudan muzdarip bir obsesif olmuştum! Kanser tüm zihnimi sarmıştı bir kere. Kurtuluşun başka tüm yolları kapanmış ve her şey dış güçlere ya da gelişmelere bağlanmıştı. Başlı başına bu bilincin milyonlarca insanda yürürlüğe girmesi bile oyunu yazanların onu kendi lehleri yönünde gerçeklemesine yeterliydi. Kendimi hiç de ışığa yaraşır olmayan bir konumda ve ruh halinde buldum! Başımdan geçen UFO'culuk altyapısını ve Yeniçağ Dini'nin tanımını yapıyorum size.

ETETİK

Evet... Galaktik Federasyon ve Dünya-dışı kurtarıcı varlıklar, çeşit çeşit melekler, Siriuslular, Arkturuslular, Hathorlar, Sheldan Nidle, Salusa vs. derken dile kolay, belli bir ekol olarak yaklaşık 15 senemiz böyle geçti. Ben gerçeği o zamanlar göremedim!

27

Dualiteye felsek bir yaklaşım

1. İyi (ışık) 2.Kötü (karanlık) 3.Kutup olmayan Nötr (ya da hep/hiç/tüm) aslında kainat Ben buna Tanrı'nın gözü diyorum. Kutuplu değil, bütüncül, yargısız bir bakış. Tanrısal işime gelir ve kolaya kaçmak olur ama ben olayı Tanrısal ya da ilahi değil de evrensel ve tüm görüşleri kapsayan bir yaklaşımla açıklamaya çalışacağım. Evrenin her ölçekte kendini tekrar ettiğini biliyoruz. Atomik ölçekte bir yapının nesnel bir ölçekte hatta insan ilişkilerinde bile tekrar ettiğini görebilirsiniz. Her şey kendi içinde artı ve eksiyi, yani pozitif ve negati, yani ışığı ve karanlığı aynı anda taşıyor. Başka şansı yok, yani doğası bu. Doğası bu ikisinin birbirinden vazgeçemeyişi ama çekişmesi üzerine kurulu.

Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm


28

Gerçeği Ararken Tuzaklar Hepsi bizden gelişmişlerdi ama savaşlara ve uyuşmazlıklara, kavgalara kurban gittiler. Hiçbir şey tarafından yok edilmeyenler de kendi güçlerinin, doyumsuzluklarının ve arsızlıklarının altında kalarak kendilerini yok ettiler. Bu Dünya'da bu yoldan kurtuluş yok. Kurtuluşu gerek metod olarak, gerek olaysal ve nesnel olarak, gerek konum olarak yanlış yerde, yanlış şekilde arıyoruz.

ETETİK

Kurtuluş yolu

İkisi bir arada bu savaşı vermeden ya da birbirine evrilip durmadan da toprak yeşermiyor, ağaç büyümüyor, yumurta döllenmiyor, canlı yetişmiyor. Artı ve eksinin savaşı ve dansı, ya da sürekli birbirleri arasında yaşadıkları dönüşümler olmadan bu Dünya altımıza serilemez, bu gök üzerimize çekilemezdi. Dahası kendi varlığımız yine bu savaştan ve birlikten doğdu. Artı ve eksi arasında sadece tek mutlak, değişmez ve çiğnenemez anlaşma var. Başka hiçbir kural yok. Tek kural: Ayrılsak da beraberiz. Bu çekirdeğin atom ölçeğinde konuşuyorum- alanından çıkmak yok. Çarpacağız, iteceğiz, ayrılacak, birleşeceğiz ama tek başına varolmak yok! Gitmek yok. Sen ve ben! Yakıp yıkarlar da, birleşip var ederler de... Bunu en güzel biyoloji ve kimyadaki dinamiklere biraz olsun vakıf olanlar çok iyi anlayacaklar. İyi ya da kötü kendi başına asla varolmayacak! Oluşumlarının sınırı ve kuralı yok. Birlikte kalmak zorunda olmaları dışında hiçbir kural ve müdahale yok. Kurallar ve kıt algılar insan bilinçlerine mahsus. Bir şeyi zıt kutuplar şeklinde etiketleyip şartlananlar bizleriz. Ve pek tabii bu algı bize doğuştan başlayarak aşılandığı için. Para ile yoksulları doyurabilirsiniz. Para ile kitlesel imha silahları yapıp insanları öldürebilirsiniz. Para kötü müdür? Para iyi midir? Para bir araçtır. Bu kadar. Fazlası yorum, dolayısıyla boş laf ve kıt algıdır. Daha yüksek gelişmişlik ve daha üstün bir medeniyet olmak dahi kusursuz insanlığın ve mükemmel yaşam alanlarının kurulmasına yetmeyecek. Çünkü buranın görevi ve dinamikleri bu. Burada hep savaşlar oldu. Aztekler'den Mayalar'a, Mu'dan Atlantis'e, piramitler zamanı kadim Mısır'a...

Siz hiç doğu mistisizminin Dünya işleriyle, ülkelerin savaşlarıyla uğraştığını duydunuz mu? Sorumluluğu üzerine alır ama sokağa çıkıp savaş ilan etmek için değil. Çıkış, kurtuluş içerdendir. Dünya'yı bir ilüzyon, boş oyalamaca olarak görür ve mücadeleyi içinde verir. Dışı değil içi esas ve gerçek kabul eder. Manastıra geleni doyurur, kucağını açar. Adaylar konuşmadan manastırın işine gücüne koyulur ve şaşmaz bir şekilde günlerinin önemli bir bölümünü de sahte benliklerinden, yani egolarından, yani kendilerinden kurtulmaya adarlar. Ben'in ölümü gerçekleşmelidir. Başka yolu yok! Mooji'nin de ustası rahmetli Papaji şöyle demiş: "Hakikati idrak etmek istiyorsan sen yok olmalısın!" Çözüm iç çalışması. Sen aydınlanmadan bu Dünya aydınlanmayacak. Ve sen kimseyi aydınlatamazsın. Herkes yalnızca kendisi, kendi içinden gerçekleşecek bir aydınlanmayla sonsuz, kalıcı ve gerçek doyumu, mutluluğu yakalayabilir. Bu Dünya'da madden edinilecek nesnelerle, varlıklarla, çalışmaktan özgürleşmekle, dünya seyahatleriyle, şehvetli bir aşkla asla kalıcı ve gerçek bir mutluluk elde edilemeyecek. Çünkü egonun istekleri, egonun suçlamaları, egonun eksiklik duyguları, doyumsuzluğu, hırsı ve arsızlığı asla bitmeyecek. ASLA! Tek yol şimdi ve burada tüm bu kavganın ve kusurlu, hatalarla dolu insanlığın arasından inzivaya çekilip asıl yola çıkmak. Entelektüel bilgiden, kitaplardan, seminer, sertika ve madalyalardan bahsetmiyorum. Egonun kendini tatmin, kendini ispat ve elitizm tuzaklarıyla bizi erteleme tuzaklarından bahsetmiyorum. Bu inziva ve gerçek, kalıcı aydınlanma yoluna muhtemelen hiç birimiz koyulmayacağız. En azından bu yazıyı okuyan hiç kimse. Bu yolu kabul edecek ve seçeceğiz elbet. Ama egolarımızın onu erteleyip hep bir bahane, hep bir uygun zaman, hep bir uygun şart ve usta bekleme tuzağından asla çıkamayacağız. Yoksa çıkabilecek miyiz?

Emre GÜNEY YAZAR


29

ETETİK

Temmuz ayı Ay tutulması

2018 Kanlı Ay tutulması 27 Temmuz gecesi yaşandı. Ay’ın kıpkırmızı bir hal aldığı Kanlı Ay tutulması, 2 saat 43 dakika sürdü. Tutulma Güney Amerika, Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın belirli yerlerinden izlenebildi. Aynı zamanda ülkemizde çeşitli illerimizde net olarak gözlemlenebildi. Dergimiz fotoğrafçılarının objektierinden Kanlı Ay tutulması görsellerini sizlerle paylaşıyoruz.


Temmuz ayı Ay tutulması

ETETİK

30


31

ETETİK

Temmuz ayı Ay tutulması


32

Temmuz ayı Ay tutulması


ETETİK

Durumu gözden geçirir, yargılarken ve önleyecek yollar düşünürken acı olsa da gerçeğı görmekten bir an bile çekinmemelidir.


ETETÄ°K


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.