Temel bilimler bölümleri teker teker kapaniyor

Page 1

1

TÜRKİYE’DE TEMEL BİLİM EĞİTİMİ YAPAN BÖLÜMLER TEKER TEKER KAPANIYOR Prof. Dr. Ali Demirsoy, Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü

Temel bilimler (fizik, kimya, biyoloji) öğretimi en zor olan bilim dallarıdır. Bu bilim dallarında öğretim yapacakların daha yetenekli olması istenir; bu nedenle de çoğu ülkede bu bilim alanını seçenlere fazladan destek sağlanır. Çünkü doğanın temel işleyiş biçimini anlamaya ve bu anlamadan çıkan

sonuçlarla,

başka

bilim

dallarının

insanlığın

önemli

ölçüde

yararlanabileceği sonuçlar elde etmesine yardımcı olurlar. Doğal olarak böyle bir alanda öğretim ve özellikle de araştırma parasal değeri gittikçe artan aygıtların geliştirilmesi ile ayrıntıya girilebilmesini sağlıyor. Görüntüleme ve ölçme hassasiyetini arttıran alet ve edevatların geliştirilmesi ve elde edilmesi çok büyük harcamalara gerek göstermeye başlamıştır. Çalışma alanları bakımından para getiren tıp, ziraat, veterinerlik, eczacılık ve mühendisliklerde bu aygıtlar aynı zamanda para kazandıran işlerde kullanılabildiği için, kendilerini kısmen de olsa finanse edebilir durumdadırlar. Ancak amacı sadece ve sadece doğadaki nesnelerin yapısını ve süreçlerin işleyiş biçimini açıklamaya yönelik – çok defa biz temel bilimciler kendi aramızda merak duygumuzu gidermeye yönelik diye söylerizçalışmalar için kullanılacak bu aletler ve aygıtlar özellikle ekonomik gücü sınırlı ülkeler için bir külfet gibi ve zaman zaman da lüks olarak görünmektedir.


2

Kaynakları sınırlı olan bu ülkelerin bu konuda çalışacak insanlar konusunda ve bu alanda yapılacak yatırımlar konusunda çok daha dikkatli olması ve mantıklı planlar yapması gerekmektedir. Öncelikle bu konuda çalışacak insanların olabildiğince nitelikli gençlerden seçilmesi ve yapılacak yatırımların belirli bir kritik noktayı aşacak biçimde desteklenmesi gerekir. Bu son cümlenin açılımı, yeterince gelişmiş alet ve aygıtla donatılmamış bir yerde çağı yakalayacak, katkıda bulunabilecek insanlar yetiştirmenin zor olduğudur.

Yani

eksik

yapılmış

eğitimle

çok

fazla

bir

yere

gidemeyeceğinizdir. 1982 yılında YÖK yasası ile birlikte bu husus dikkate alınmadan atılım adı altında göz alıcı girişimler yapılmaya başlandı ve gittikçe ivme kazanarak sonunda beklenen akıbet görülmeye başlandı. Temel bilimlere öğrenci kaydı yapılmadığı için bin bir emek ve büyük harcamalarla kurulmuş olan bölümler kapatılmaya başlandı ve bu akıbetin oluşmasına çok önemli katkıda bulunan hocaları da iskele babası gibi ortada kaldı. Maaş alan parazitlere dönüştüler. Böyle bir sonuca ulaşılacağını aklı başındaki bilim adamları defalarca yazdı, çizdi ve tehlikeye dikkati çekti (en azından benim girişimlerim oldu). Ancak misyonu döneminin politikacıların halka hoş görünmesine tetikçilik yapanlar bunu ya anlamadılar ya da anlamazlıktan geldiler. Çünkü bugün bile üniversite kurulması birçok il halkı tarafından öğrenciden kazanılacak birkaç kuruş gelir olarak görülmeye devam etmektedir. Temel bilimler öğretimi pahalı olması ve nitelikli öğrenciye gereksinme göstermesi ve aslında bir meslek grubu olmaması bakımından yaygın bir öğretim olmamalıdır. Bu insanların temel bilimlerde eğitim almaması anlamına alınmamalıdır; tam zıddı doğru dürüst insan olmak için herkesin belirli bir temel bilim eğitiminden geçmesi zorunludur. Burada kast edilen, temel bilimlerin yaygın bir meslek grubu olarak (ekmeğini bu meslekten


3

kazanma kast edilmiştir) zamanımızda yer alma şansları yoktur. Çünkü halkın deyimiyle bakanlıkları olmayan mesleklerin iş bulma şansı düşüktür. Bu açıdan bakıldığında hekimlerin, eczacıların ve diş hekimlerinin sağlık bakanlığı, veterinerlerin ve ziraatçıların tarım bakanlığı, ormancıların orman bakanlığı, mühendislerin sanayi ve bayındırlık bakanlığı, öğretmenlerin milli eğitim bakanlıkları vardır. Bu nedenle temel bilimler gelişmiş ülkelerde bile meslek edinme bakımından üveyi evlat muamelesi görür; iş bulma sıkıntısı çekerler. Ancak bu bakanlıklarda şu ya da bu adla sığıntı gibi çok sınırlı sayıda çalışma olanağını bulur; orada da üveyi evlat muamelesi görürler; ya da bir punduna getirirlerse öğretmen çok defa da sınıf öğretmeni olurlar. Öğretmen atamalarını bakınız, atanan 30.000 öğretmenin içinde sadece 10-15 tanesi, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya gibi branş öğretmeni atamasıdır. Geri kalanlar da tıbbi aletlerin ve ilaçların pazarlamasında ve mesleği ile ilgisi olmayan işlerde çalışırlar. Fizik, Kimya, biyoloji ve matematik öğretmenlerini fen bilimleri adı altında eğitim fakültelerinin içine sokulması nedeniyle, fen-edebiyat fakültelerinde oransal olarak daha iyi yetişmiş öğrencilerin öğretmen olma şansı büyük ölçüde kurutulduğu için orta eğitimde bir öğrencinin bir sınavı kazanabilmesi için, bu sefer de düzenli eğitimin dışında, ailelerin parasal olarak belini büken, zamansal olarak da onları bunalıma sokan dershane ticareti bu ülkenin en önemli kurumlarından biri oldu. Temel bilimlerin en önemli görevi belli ki bilim dünyasının lokomotifini oluşturma ve temel bilimlere gereksinme gösteren diğer teknik meslek ve araştırma gruplarına belirli bilimsel destek sağlamadır. Bu da çok nitelikli insanı gerektirir. Keşke toplumun tümü temel bilimler öğretiminden asgari düzeyde de olsa eğitilerek nasibini alabilse. Çünkü temel bilimlerin mantığını

kavramış

insanlar,

sosyal

olayları

kavramada

ve


4

değerlendirmede de başarılı olur; en önemlisi de yönlenmeye, dogmaya ve tutuculuğa karşı daha dirençli olur. Ancak böyle bir temenni hem pahalı hem de biraz hayal gücünü zorlama gibi görünmektedir. Özellikle fakir ve tutucu ülkelerde böyle bir şans şimdilik gözükmemektedir. Ülkesinin gençlerine iş bulamayan siyasi irade, onlarca yıldır sabit bir kadroyla iş veremediği, fizikçi, kimyager, biyolog, jeolog, coğrafyacı, tarihçi, antropolog, felsefeci ve benzeri onlarca meslek grubunda lisans programı açtırarak işsizliğe geçici olarak çözüm bulmayı öngördü. Ancak gençler devlet kapısında işsiz ve aç olarak yığıldıkça yığıldı ve bunları belki ekmek parası kazanırlar diye bin bir emekle okutan aileleri, yıllarca “dağda danam var” dedikleri umutlarının bir aldatmaca olduğunu ve kandırıldıklarını anladılar. Bu okullar, siyasilerin gençleri avutma yeri, belirli hocaların da kazanç kapısı olduğunu anlayınca çocuklarını buralarda okutmaktan vazgeçtiler. 2011 yılı itibariyle bu bölümlere kayıt durumunu incelemeye geçmeden önce, bu çöküntüye neden olan ve bana göre en baş aktör olan üniversitelere ve özellikle bu rezalette rol almış öğretim elemanlarını bir analizden geçirmek isterim. Ben, kadro olarak Türkiye’nin en kalabalık ve sayılar gücü verirse en güçlü biyoloji bölümünde Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünde yaklaşık 33 yıldan beri çalışmaktayım. Uzun yıllar ana bilim dalı başkanlığım ve bölüm başkanlığım var. İkinci, üçüncü öğretim için üsten ve alttan gelen istekleri şu gerekçeyle geri çevirdik: Şu anda elimizdeki kadro, modern dünyanın gereklerine göre bir biyolog yetiştirmek için bile yeterli olmazken, yeni öğretim programları açarak bu mesleği sulandıramayız. Bu hem gençleri aldatmak olur hem de bir bilim adamına yakışmayacak bir yaklaşım olur. Üniversite ticaret yeri olmamalıdır ilkesine hep bağlı kaldık. Bu açıdan zaman zaman ağır tenkitlere de muhatap olduk. Hatta bir


5

hocanın bir ders yarıyılında iki lisans iki de yüksek lisan dersinden fazlasını açmasını önledik (bazı üniversitelerin hocalarının açtıkları ders çeşitlerine baktığımızda bu ülkenin Mars’a çoktan gitmiş olacağını bile düşünürsünüz). Yeni kurulduğu için büyük bir olasılıkla daha tabelasını asmaya fırsat bulamamış bazı üniversitelerin (sonda verilen tablo incelendiğinde görülecektir) ve henüz oturduğu yeri bile ısıtamamış öğretim elemanlarının ikinci öğretimi açması, bilimsellikle, toplumsal sorumlulukla açıklanamaz. Bu bölümlerin iyi niyetle açıldığını ve eldeki olanaklarla en iyi eğitim verilmeye çalışıldığını varsayarsak belki savunulacak bir yanı olabilirdi. Ancak bizzat kulaklarımla tanık olduğum bazı pazarlıklar ne bilimsel ahlaka ne insan sevgisine sığar. Özellikle ikinci öğretimde seçmeli dersler için hoca-öğrenci pazarlığı koyun değme tüccarlarınkinden daha çarpıcı bir duruma girmiş görünüyor. Kontenjanların da gittikçe azalmasına bağlı olarak seçmeli dersleri alanların sayısındaki azalma, derslerin kapanma, özellikle 15 sayısından aşağı düşme durumunda ise hocanın ek ders alamama tehlikesini doğuruyor. Dolayısıyla bazı yerlerde, edindiğimiz bilgilere göre, öğrenciler, hocalarına, derste yoklama yapılmadığı taktirde dersi alacakları koşulunu dayatıyorlarmış. Herhalde bu derslerin çoğu açılmıştır… Ülkesinin gençlerini ticaret aracı olarak gören böyle kurumların ve buna izin veren yetkili organların evrenselliği zaman geçirilmeden tartışılmalıdır. Hacettepe üniversitesi Biyoloji Bölümü şu anda (2011 Ekim itibariyle) 37 profesör, 8 doçent, 11 yardımcı doçent, 8 uzman, 4 doktoralı öğretim görevlisi, 51 araştırma görevlisinden oluşmadır. Birçok üniversitenin toplam kadrosundan daha güçlü bir kadrodur. Ancak bu bölüm diyor ki, biz geleceğe yön verecek lisan mezunlarını zor şer yetiştirebiliyoruz; alacağımız her fazladan öğrenci kaliteyi düşürecek ve gelecekte bu ülkenin sırtına kambur olacaktır. Öyle mi, geçmişte tek bir yardımcı doçent ile


6

lisans programı açmayla yetinmeyip, bu gençlerin sırtından para kazanmak için, ikinci, gece öğretimini de açan birçok bölüm oldu. Gerekçeleri de: Bu ülkenin çocukları sokakta mı kalsın oluyordu. Ankara Türkiye’nin yaşanması pahalı şehirlerinden biridir. Ev kirası da, yiyecek de taşınma da pahalıdır. Hacettepe hiçbir öğretim üyesine lojman vermediği gibi, mali olarak destek sağlayacak ek bir ödenti de sunmaz. Öğretim üyeleri sadece maaşları ile geçinmek durumundadırlar. Öğretim üyelerinin ek ders doldurmak için ipsiz sapsız bir sürü ders açması da önlenmiştir. Lojmanda oturan, üniversitenin yakıtından, suyundan, taşınmasından ve diğer olanaklarından yararlanan önemli bir kesim – vatandaşlarına hizmet için- neredeyse gündüze karşı ek ders olarak bir kat ücret ödenen ikinci, gece öğretimini açmış ve önemli hizmetlerde bulunmuşlardır(!). Hatta bu yükü sırtlarına almak için bölümlerde kıdem olarak üst sıralarda bulunun unvanlı öğretim elemanları ne hikmetse yüzde yüz zamlı gece eğitimini almış, alt kademelerdekilere ya da sevmediklerine de esas gereken lisans eğitimini yani düzenli gündüz eğitimini bırakmışlardır. Daha da ötesi birçok bölüm başkanı gece eğitiminde öncelikle kendine, birlikte çalışıyorlarsa eşine, yakınına yasal ek ders miktarını tümüyle doldurduktan sonra diğerlerine lütfen ders vermiştir, vermektedir. Üniversitelerdeki

en

büyük

kırgınlıklar,

kavgalar

siyasi

görüş

farklılığından, ülkenin sorunlarına çözüm yollarındaki farklılıklardan değil, ek derse esas olacak ders dağılımından kaynaklanmaktadır. Geliri artırmak için öyle yüksek lisans ve doktora dersler açılmıştır ki, internette bunları okuyan biri, Yale, Satanford, Harvırt ve benzer gözde üniversitelerin elamanlarını yetiştirmek üzere buralara göndermesi gerektiğini düşünür. Yapılacak bir döküm bunları çok açık bir biçimde gösterecektir. Yetmemiş, zamlı yaz dersleri de benzer şekilde bölüşülmüştür. Anlayacağınız bu


7

vatanın evlatları belirli bir kesim tarafından ticaret aracı olarak görülmüştür. Ancak belli ki deniz bitmiş, kara görünmüştür. Buradan çıkanların çoğunun hiçbir işe yaramadığını görenler bu bölümlere kayıt yaptırmamaya başlamıştır. Bazılarına gitmeleri de oralarda yabancı dilden eğitim yapılıyor olmasıdır; o meslekte olmasa da belki dil biliyor olmasından ekmek parasını kazanabilir diye. Sömürme burada bitmiyor, mantar biter gibi özel üniversite kuruldu. Kurulması da gerekliydi. Ancak dünyada vakıf üniversiteleri, gelirini önemli ölçüde bağışlardan ya da bir yerlerden sağlayarak bilim dünyasına ve ülkesine adam yetiştirmeyi öngörür. Bizde ticaret yeri olarak görüldü. Devlet üniversitelerinde pilini tüketmiş birçok unvanlı kişi 67 yaşından sonra vakıf üniversitelerine geçerek dolgun ücretler karşılığı ülkeye hizmete devam etmektedir

(!).

Vakıf

üniversitelerine

kayıt

olanlar,

Türkiye

gelir

ortalamasına bakıldığında astronomik taksitler öder. Bu üniversitelerde kural olarak birkaçı hariç temel bilimlerle ilgili öğretim yapan bölümler yoktur. Çünkü meslek edindirmediği için aileler çocuklarını böyle yerlerde okutmak istemezler. Olan vakıf üniversiteleri var mıdır? Vardır. Hem de ülkenin en yetenekli öğrencilerini alarak okuturlar; çoğu da burslu olabilir. Ancak mezun olan öğrencilerin hemen hepsi bitirdiği gün bu ülkede değildir, yabancı ülkelerin temel araştırmasını yapmak üzere yol çıkmıştır. Bu vakıf üniversitelerinin misyonu da bu şekilde gözükmektedir. Sonuçta hem devlet üniversitelerine hem vakıf üniversitelerine bakıldığında tuhaf bir durum ortaya çıkmaktadır. Farsça dilinin çok zengin olduğu söylenir. Fars dilindeki sözcüklerle bu duruma açıklama getirmek gerekirse, iyi gelir getiren ticarethanelere karhane denirmiş. Yanlış anlaşılmasın, başka bir kasıt yoktur, Farsça anlamıyla üniversiteler birer karhaneye dönüşmüş görünmektedir.


8

Sonuçta gemi karaya oturmaya başladı. Ancak taksitleri nedeniyle çok sayıda mülk edinmek için borca girmiş öğretim elemanları, yaklaşan fırtınayı göremedi. Temel bilimlerde öğretim yapan bölümlere kayıt yapanların nitelikleri gittikçe düşmeye başladı; öyle ki Ankara’nın gözde üniversitelerinde bile herkesin hayranlık ve övgüyle bahsettiği örneğin fizik bölümlerine kayıt yaptıranların puanları muhasebe yüksek okuluna kayıt yaptıranlardan daha düşük düzeylere indi. Ancak YÖK, üniversitelerarası kurum ve özellikle öğretim elemanları çeşitli açılardan çıkarları gereği durumu görmemezlikten geldiler. Sonuçta gemi karaya oturdu. Bunca masrafla açılmış olan birçok temel bilim lisans eğitimine ya hiçbir öğrenci kayıt yapmaya yanaşmadı ya da birkaç öğrenci kayıt yaptırmaya niyetlendi. Ancak YÖK çok geç kalmış, yerinde bir kararla, önce olur olmaz yerde doktora ve yerine göre yüksek lisans yapılmasını önledi; daha sonra da belirli lisans öğretimi yapılacak yerde o konuyla ilgili en az 3 öğretim elemanı bulunma koşulunu ve o programa en az 15 öğrenci kayıt koşulunu getirince, külah düştü, kel göründü. Bu, politikaların yanlış, öğretim kadrosunun da yetersiz olduğunun onaylanmasıydı. Bütün bu anlatılanların kanıtları ve sayıları internette görülebilir. Büyük masraflarla açılan, şu ya da bu şekilde de olsa öğretim elamanları atanmış birçok temel bilim lisans programındaki kontenjanlar ve 2011 yılında başvuru sayıları ile ilgili döküm ilişikteki gibidir (kırmızılar kapanacak, maviler ise aday). ABD National Science Foundation tarafından Biyoloji ve yan dalları 21. yüzyılın mesleği olarak belirlenmiştir. Türkiye eğer küresel oyuncu olmak istiyorsa bu sahada top koşturabilecek bilim adamları da yetiştirmek zorundadır. Öğretmenlik hakkı ve meslek unvanı verilmeyen böylece istihdam edilirliği yasalarla ortadan kaldırılan bölümlere talep olmaması doğaldır. Bu bölümleri hiç kuşkusuz diğerleri de izleyecektir. İşte o zaman


9

Fen-Edebiyat Fakültelerinin ölümünden söz edebiliriz (Prof. Dr. Oya Batum MENTEŞE’nin Küreselleşme: Değişen Üniversite ve Fen Edebiyat Fakülteleri adlı yazısından; http://www.atilim.edu.tr/duyuru.php?kunye=111003-20112012-akademik-yili-ilk-dersi).

Tabloyu incelediğimizde ortaya çıkan sonuç ürkütücüdür. Çok sayıda lisans programına tek bir başvuru bile olmamıştır. Kontenjanları 50-70 arasında verilen birçok bölüme bir iki başvurunun ötesinde rağbet olmamıştır. Yabancı dil eğitimi yapan ve burslu birkaç bölümün haricinde kontenjanını dolduran temel bilim lisans programı çok azdır (ekteki tabloyu inceleyiniz) En düşündürücü olan yanı da tercih edilmeyen üniversite ve bölümlerin hemen hepsinin uzun süreden bu yana ikinci öğretim, gece öğretimi yapmalarıdır. Fizik bölümlerinin 10’nuna tek bir başvuru yok; 47’sine de 15 öğrenciden az başvuru var (kapanmaya aday); biyoloji bölümlerinin 6’sına tek bir başvuru yok, 39’unada 15 kişiden az başvuru var (kapanmaya aday); kimya bölümlerinin 2’sine hiç başvuru yok, 18’ine de başvuran sayısı 15 kişiden az (kapanmaya aday). Aynı üniversiteye bağlı, aynı üniversitenin öğretim üyeleri tarafından, aynı diplomayı veren üç lisans programı olanlar da var. Çıkanların iş bulup bulmaması, işe yarayıp yaramaması belli ki bu üniversiteleri

ilgilendirmiyor.

Üniversitelerden

mezun

olup

da

bulamayanların bunalımı, bu ülkenin en büyük sorunu olmuştur. Bu ülkede yüksek öğretimde eğitim-öğretimin işlerinin düzenlenmesi YÖK’e ve Üniversiteler arası Kurum’a verilmiştir. Bu nasıl bir düzenlemedir ki en zayıf kadrolara en çok öğrenci verilmesini onaylamıştır. Üniversiteler Arası

Kurum’da

rektör

ve

üniversite

temsilcileri

bulunduğu

ve

üniversitelerine açılacak ikinci eğitimden üniversite olarak kendilerinin de nemalanması söz konusu olacağı için, bu gençlerin pazarlanmasına sessiz kalmış olabilirler. Aslında ikinci öğretimi açma teklifi kural olarak YÖK’ten


10

ya da Üniversiteler arası Kuruldan gelmemektedir; bizatihi lisans öğretimini yapacak bölümün teklifi ile işlem başlamaktadır. Bu nedenle burada ahlaki davranmayan

ve

suçlanacak

kesim

öncelikle

bu

bölümlerin

potansiyellerine bakmadan- bu kararı alan öğretim üyeleridir. Ancak YÖK’ün bu rezaleti önceden görüp önlemini alması gerekmez miydi? Onların hesabı da bu gençleri okuyor gösterip geçici de olsa işsizlik oranının düşük gösterilmesini sağlayarak iktidarlara yaranmak olmuştur. Gençlerimiz küçük çıkarlarımız için harcanmıştır… 2011 öğretim yılı itibariyle biyoloji bölümlerindeki giriş kontenjan sayısı yaklaşık 8.000; bir kişinin 65 yaşında emekli olabileceğini düşünürsek, 40 yıl çalışma süresi boyunca, sadece bu günkü kontenjanlarla elimizde birikmiş biyolog sayısı (eğitim fakültelerinden ve diğer bazı bölümlerden gelen çok sayıda –bir o kadar- bir anlamda biyolog sayılanlar bu toplama dâhil değildir) 320.000 kişi olacaktır. Dileriz ki Türkiye 320.000 biyologu çalıştırabilecek bir gelişmişlik düzeyine ulaşır ve bu fedakâr hocalara (!) ödenen ücretler hak edilmiş olur. Aslında yapılacak küçük bir araştırma, bu sorumsuzluğun ve acı tablonun boyutlarını ortaya çıkarabilir. Şu anda temel bilimler ve sosyal bilimlerin çok büyük bir kısmında lisans eğitimi yapmış insanların en fazla 40’da biri okuduğu meslekle ilgili bir işte çalışmaktadır. Anlaşılıyor ki, yüksek eğitim-öğretim işlerini düzenlemekle yükümlü olan YÖK ve Üniversiteler Arası Kurum, eğitimi ticaret olarak görmeye alıştırılmış öğretim elemanları ile işbirliği yaparak, uzun yıllardan bu yana bu ülkeye işsiz yetiştirmenin planlarını yapmışlar. Eğitilmeye en uygun yaşlarını üniversite sıralarında bölük pörçük bilgilerle geçirmiş, doğru dürüst beceri kazandırılamamış bu gençler, hayata atılınca ne yapabilir? Özellikle temel bilimlerde en son bilgilerle donatılmamış olanlar ancak başkalarının nalını toplayabilir.


11

Üniversiteler bir yandan yetiştirdiği insanlarla bilim dünyasına ve bu bağlamda ülkesinin bilimsel gelişmesine katkıyı sağlarken, bir yandan da örtülü eğitim dediğimiz, ustaca yaşamı ve düşünmeyi, yargılamayı öğreten kurumlar olarak kurulmuştur. Bilimsel olarak çağı yakalayacak bilimsel donanımdan ve ustaca yaşam için gerekli alt yapıdan ve modelden yoksun (olsa bile öğrenciye ayıracak zamanı olmayan) kurumlardan nasıl evrensel insan yetiştireceksiniz? Latince “hoca ve öğrenci topluluğu” anlamına gelen üniversite sözcüğüne, zaman içinde yine Latince bir sözlük olan evrensel anlamına

gelen

“universalis”

anlamı

yüklenmesi

bir

rastlantı

gibi

görünmüyor. Modeli hoca olan, evrensel düşünmeyi öğrenmiş, bağımsız görüşü olan, özgür düşünen ve etki altında kalmadan araştırma yapabilecek, ortak kültürü geliştirmiş öğrenci topluluğu gibi bir anlam yüklenmiş görünmektedir. Açıkça üniversiteler, sadece öğrenci okutulan ve bazen de bu görüntü altında para kazanılan, ticaret yapılan yerler değil, kişiliklerin, zihinlerin, kültürün, evrensel düşünme yeteneğinin geliştirildiği yerlerdir. Bunun da ticaret için yola çıkmış üniversiteler ve amacı sadece para kazanmak olan öğretim üyeleri ile gerçekleşmesini beklemek hayal olur. Bir daha vurgulamak isterim: Üniversiteler sadece meslek edinilen bilgi yüklenilen yerler değildir; ustaca yaşamın öğrenilmesi gereken yerlerdir. Bu da fabrikadan ürün çıkarır gibi öğrenci yetiştirmekle gerçekleşemiyor… Esas büyük tehlike de hem bizde hem de –galiba dünyanın çoğu yerinde- sadece yarar ve kar getiren şeylere yatırım yapılmasını, yani tek boyutlu insan yetiştirilmesini yeterli gören, kültürel ve zihinsel gelişime yapılacak yatırımın israf olduğunu düşünen kapitalist görüşle, eğitimi kar kapısı olarak gören çıkarcı eğitici kadronun ele ele vermesidir. Açıkça gelecek nesiller, gençlerimiz bu iki değirmen taşı arasında un ufak ediliyor… Aslında bu işin bir ticaret ve menfaat kapısı olmasını kendi çalışma alanım olan biyoloji bölümlerinin profili ile daha açık anlatabilirim. Eğer bir


12

üniversitenin rektörü örneğin ziraatçı ya da ormancı olmuşsa, o üniversitenin biyoloji bölümlerine, önce rektörün gelmiş olduğu bölümde kadro bulamayan ya da yetersizliği nedeniyle atanamayan ya da yakinen tanıdığı meslektaşlarını atamayla bölüm kurmaya başlamıştır. Sonuçta rektörün mesleğinin ağırlıkta olduğu biyoloji bölümleri kurulmuştur (Halep oradaysa arşın burada, isteyen internete girip bu bölümlerdeki rektör ve ahbap çavuş ilişkisini görebilir). Bunların vereceği ders ne olabilir? Doğal olarak eğitildikleri (geldikleri) alanla ilgili bilgiler ağırlıklı olarak verilecektir. Öğrenciler de bu durumda aslı dururken kopyalarının anlatıldığı bir bölümü neden tercih etsin? Bütün bu olanların yaşanmaması için ömrüm boyunca etkin bir şekilde mücadele vermeme, Üniversiteler Arası Kuruma olacakları önceden uyaran yazı yazmama ve çaresiz kalan bu gençlerin hocalarından almaya fırsat bulamayacağı bilgileri kitaplardan alabilmeleri için çok sayıda bilimsel kitabı Türk eğitimine kazandırmış olmama karşın, hem mensup olduğum meslek adına hem de taşıdığım öğretim elamanı kimliği adına gelmiş olduğumuz bu

noktada

utanç

duyuyorum.

kızaracağına da inanmıyorum… Prof. Dr. Ali Demirsoy

Ek-1

Buna

neden

olanların

yüzlerinin


13 Tablo: Biyoloji ve Fizik Bölümleri 2011 LYS Sınavı Kontenjanları, Yerleştirme Sayıları ve Yüzdeleri Bölüm BİYOLOJİ (2011 yılı) FİZİK (2011 yılı)

Eğitim Türü

Kontenjan

Normal Eğitimİkinci Eğitim TOPLAM Normal Eğitimİkinci Eğitim TOPLAM

4940 3064 8004 3568 911 4504

Yerleştirilen 3186 1153 4339 1275 265 1545

Yerleşme Yüzdesi (%) 64.4 37.6 54.2 35.7 29.0 34.3

2011-2012 yerleştirme sonuçlarına göre Fizik Bölümü olan üniversitelerin taban ve tavan puanları, kontenjanları ve başvuranların sayısı. Kırmızı renkli olanlar kapatılmaya aday.

Üniversite 19 Mayıs Üniversitesi Abant İzzet Baysal Abant İzzet Baysal Adıyaman Üniversitesi Adnan Menderes Afyon Kocatepe Ağrı İbrahim Çeçen Ahi Evran Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Amasya Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Ankara Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Balıkesir Üniversitesi Bilkent Üniversitesi Bilkent Üniversitesi Boğaziçi Bozok Üniversitesi Celâl Bayar Cumhuriyet Üniversitesi Çanakkale 18 Mart Çukurova Üniversitesi

Bölüm Adı Fizik Fizik (İngilizce) Fizik (İngilizce) (İÖ) Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik (Tam Burslu) Fizik (%50 Burslu) Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik (İÖ)

Puan Türü MF-2 MF-2

Kont. 82 77

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

77 31 47 31 41 31 93 31 88 77 103 77 20 25 36 31 98 31 77 88

Yerl. 8 32

En Küçük Puanı 224,217 212,272

En Büyük Puanı 383,251 311,568

8 2 1

202,889 230,529 228,988

276,958 248,779 228,988

40

202,749

366,595

34 72 5 6 20 5 36 2 7 1 14 4

214,399 207,194 214,246 197,084 347,089 225,776 460,957 231,02 211,201 264,426 220,98 219,314

288,694 349,357 265,132 309,911 568,485 287,592 543,599 246,212 253,625 264,426 294,289 284,468


14 Çukurova Üniversitesi Dicle Üniversitesi

Fizik Fizik

MF-2 MF-2

88 77

39 13

209,13 207,609

293,835 321,344

Doğuş Üniversitesi Doğuş Üniversitesi

Fizik (İngilizce) (Tam Burslu) Fizik (İngilizce)

MF-2 MF-2

10 10

10

226,736

364,272

Doğuş Üniversitesi Dokuz Eylül Dokuz Eylül Dumlupınar Üniversitesi Ege Üniversitesi Ege Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Eskişehir Osmangazi Eskişehir Osmangazi

Fizik (İngilizce) (%50 Burslu) Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik Fizik (İÖ)

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

10 57 57 77 88 88 98 77 77

38 10 6 88 40 14 22 10

217,601 209,571 216,871 206,374 201,104 229,761 209,849 203,525

306,8 242,083 298,086 393,472 343,014 287,782 287,692 233,635

Fatih Üniversitesi Fırat Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gebze Yük. Teknoloji Giresun Üniversitesi

Fizik (İngilizce) (Tam Burslu) Fizik Fizik Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

10 67 62 41 62 41 31

10 3 60 20 27 17 4

338,845 223,717 211,111 205,541 200,916 217,988 229,773

391,968 243,776 301,307 248,664 262,053 310,459 283,037

Işık Üniversitesi İnönü Üniversitesi İstanbul Kültür Üni. İstanbul Kültür Üni. İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İzmir Yük. Teknoloji Kafkas Üniversitesi Karadeniz Teknik Üni. Karadeniz Teknik Üni. Kırıkkale Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi

Fizik (İngilizce) (Tam Burslu) Fizik Fizik (Tam Burslu) Fizik (%50 Burslu) Fizik Fizik (İÖ) Fizik (İngilizce) Fizik Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik (İÖ) Fizik

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

10 72 15 15 154 154 36 52 77 77 67 82 82

10 6 10

228,714 216,786 222,941

323,36 292,415 305,154

154 154 36 1 5

256,984 223,484 244,026 229,937 218,055

362,473 328,766 403,129 229,937 266,788

3 3 31

230,862 219,258 200,804

263,065 232,711 259,314

Koç Üniversitesi Marmara Mersin Üniversitesi Muğla Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi Namık Kemal Üni. Niğde Üniversitesi ODTÜ

Fizik (İngilizce) (Tam Burslu) Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

8 67 57 67 31 36 31 91

8 67 8 4 6 2

474,052 273,755 205,043 212,144 212,012 204,612

520,349 368,701 261,217 253,397 323,886 223,11

91

380,76

504,551


15 Pamukkale Üniversitesi Rize Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Sütçü İmam Üniversitesi Trakya Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Yıldız Teknik Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Fizik Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik Fizik (İÖ) Fizik Fizik (Tam Burslu) Fizik (%50 Burslu) Fizik Fizik

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2

67 31 77 77 88 77 31 72 72 72 4 6 98 31

10 6 1 18 4 2 4 5 16 48 4

201,264 212,138 237,147 216,457 221,973 242,747 219,453 224,198 202,428 198,998 363,684

273,309 314,306 237,147 288,445 250,137 259,316 271,981 283,738 267,957 337,409 395,49

98 2

298,221 224,942

381,986 228,02

4504

1545 34,30284


16

2011-2012 yerleştirme sonuçlarına göre Biyoloji Bölümü olan üniversitelerin taban ve tavan puanları, kontenjanları, başvuranların sayısı. Kırmızı renkte olanlar kapanmaya aday.

Üniversite 19 Mayıs Üniversitesi 19 Mayıs Üniversitesi Abant İzzet Baysal Abant İzzet Baysal Adıyaman Üniversitesi Adnan Menderes Adnan Menderes Afyon Kocatepe Afyon Kocatepe

Bölüm Adı Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji (İngilizce) Biyoloji (İngilizce) (İÖ) Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ)

Ağrı İbrahim Çeçen Ahi Evran Üniversitesi Ahi Evran Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Aksaray Üniversitesi Aksaray Üniversitesi Amasya Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Artvin Çoruh Atatürk Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Balıkesir Üniversitesi Balıkesir Üniversitesi Batman Üniversitesi Bingöl Üniversitesi Bitlis Eren Bozok Üniversitesi Celâl Bayar Celâl Bayar Cumhuriyet Üniversitesi Çanakkale 18 Mart Çanakkale 18 Mart Çankırı Karatekin Çukurova Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Dicle Üniversitesi Dicle Üniversitesi

Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji Biyoloji (İÖ) Biyoloji Biyoloji (İÖ)

Yerl. 76 13 67

En Küçük Puanı 199,424 205,689 257,052

En Büyük Puanı 295,515 257,38 339,492

67 47 88 88 67 67

56 22 10 56 41 11

202,057 208,407 200,273 199,976 210,342 196,532

268,029 304,209 245,581 289,55 284,224 274,889

31 57 57 67 67 57 57 36 88 98 98 31 103 103 88 88 57 52 41 57 88 88 77 108 108 36 77 77 88 88

3 19 1 67 67 20

229,422 212,732 219,619 241,561 213,825 211,399

235,142 258,296 219,619 361,448 279,664 300,522

14 88 98 98 2 56 7 76 27 7 4 2 6 72 25 25 108 35 9 77 63 60 5

209,506 250,774 284,919 234,254 227,439 204,422 213,025 202,485 213,092 229,604 228,508 223,445 216,514 201,233 204,647 206,226 205,311 212,405 201,482 240,845 202,501 201,682 209,067

254,821 331,814 423,59 303,297 232,266 297,746 236,644 337,509 271,513 305,824 246,071 265,659 259,859 291,592 245,627 301,222 326,375 255,361 266,164 352,444 275,373 341,456 270,28

Puan Türü MF-2 MF-2 MF-2

Kont. 77 77 67

MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2 MF-2


17

Sayın Kardeşim Temel Bilimlerdeki eğitim-öğretim bir ülkenin geleceği demektir. Yıllardır biline biline yapılan yanlış uygulamalar ve mensup olduğum camianın, bu hayranlık duyulması gereken eğitimi çıkarları için bir ticari metaa haline döndürmesi sonucu, çekiciliğini önemli ölçüde yitirmiş görünmektedir. En yetenekli öğrencilerin okuması gereken temel bilimler ne yazık ki iyi eğitilmemiş ve bu bölümleri meslek olarak amaç edinmemişlerin uğrak yeri olmuştur. Açıkça, tarih, biz öğretim üyeleri başta olmak üzere buna neden olanları lanetleyecektir. Sevgilerimle. 07.11.2011


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.