EMİN ÖZLEN
HADİMÎ HZ.NİN YOLUNU AÇMAK
OSMANLIYI ANLAMAK...
AZ BİR DÜNYALIK İÇİN...
DÖRT GÜZEL
46. Sayı
Askerî iş birlikleri 8 - 14 Eylül 2014
www.anadolugunluk.com
Zamlar TBMM’de Konya’da toplu taşım ücretlerine yapılan yüzde 33’lük zam TBMM gündeminde. MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı soru önergesinde; öğrenci burs ve kredilerine, asgari ücrete, memur, emekli, dul ve yetimlerin maaşlarına da aynı oranda zam yapılmasını istedi. 2’de
MHP de dinlenmiş Paralel yapıya mensup polislerin, 2009-2013 yılları arasında MHP üst yönetimi dahil il ve ilçe yönetici-lerinin de içinde olduğu 36 kişiyi dinlediği ortaya çıktı. Konya, Kocaeli, Kayseri, Kahramanmaraş, Antalya, Hatay, Rize, Elazığ, Elazığ, Karaman ve Osmaniye dinlenen teşkilatlar arasında.
50 Kr
Erdoğan damgası! NATO Zirvesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damga vurdu. Obama’ya Türkiye’nin dinlendiği iddiaları soran Erdoğan, Fetullah Gülen için de “Ya bunu sınır dışı edin ya da bize verin” dedi. Almanya Başbakanı Merkel ile görüşen Erdoğan ‘bizi neden dinlediniz?’ diye sordu. 5’de
Şahit ol KONYA!
Bir dizi açılış ve toplu temel atma töreni için geldiği Konya’da halka seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Omuzlarımıza yüklenen ağır sorumluluğun ardından Hacı Bayram Veli’de secdeye varıp Alllah’a sığındık. Şimdi de halis niyetimize sizi şahit tutmaya geldik. Şahit ol ey Konya” dedi. ‘DİK DURACAĞIZ’ MESAJI Başbakan Ahmet Davutoğlu Konya’da halkı selamladı. “2023’e bir cihan devleti olarak girmek istiyorsanız hazır olun.” diyen Davutoğlu, menzile ulaşıncaya kadar hiçbir güç karşısında eğilmeyeceklerini dile getirdi. Ülkenin son on iki yılda geldiği noktayı anlatan Davutoğlu, çalışmaların aralıksız devam edeceği mesajını verdi. DÜNYANIN HER YERİNDE Türk milletiyle birlikte yürümeye devam ettikçe dünyanın her yerinde Türk halkı adına mazlumların yanında olmaya da devam edeceklerini kaydeden Davutoğlu, 10 Ağustos ve sonrasındaki süreci Türk halkı nasıl heyecanla takip ettiyse; Bosnalıların Somalilerin, Gaznelilerin ve Arakanlıların da öyle takip ettiğini söyledi. NİYETİMİZE ŞAHİT OLUN Niyetlerinin halis olduğunu kaydeden Başbakan Davutoğlu, “Ey Konya niyetimize şahit ol. Biz vurmayacağız, gönül diliyle konuşacağız. Ülkemizin istikbali adına bizi dinlemeye hazırsanız konuşacağız. Bu milletin on yıllardır beklediği özgürlüğe sekte vurmaya kalktığınız an, ‘söz de karar da aziz milletimizindir’ diyeceğiz” dedi.
TÜRKİYE VAKİT KAYBETTİ Millet iradesi üstünde hiçbir gücün olmadığına vurgu yapan Davutoğlu, kimsenin inancı dolayısıyla aşağılanamayacağını belirterek, “Bu bizim sözümüzüdür. Siz de bunlara şahitlik eder misiniz?” dedi. Halkın on yıllardır vakit kaybettiğini dile getiren Davutoğlu, AK Parti’nin 12 yılda Türkiye’nin çehresini değiştirdiğini ifade etti. HAMLELER DEVAM EDECEK Başbakan Davutoğlu, “sizler şahit olun ki, insan odaklı kalkınma hamlelerimiz devam edecek. Bugün 180 milyon Türk Liralık yatırımların ya açılışını yapacağız ya da temelini atacağız. 3 milyon kapasiteli hava limanımız emrinizdedir.” dedi. Başbakan Davutoğlu baba ocağı Taşkent’te de bir dizi açılış ve temel atma törenine katıldı. SECDEDE ONA SIĞINDIK Davutoğlu konuşmasını şöyle tamamladı: Omuzlarımıza milletimizin yüklediği ağır sorumluluğun ardından secdeye varıp Ona sığındık, mahcup etmemesi için. Sığınacak merci odur, ikinci sığınacak merci milletimizdir, Konyalılardır. Biz sizin dualarına sığınmaya geldik. Ve nihayet sizi şahit tutmaya geldik. Şahit ol ey Konya. Ayrıntılar 4’te
Çok açık konuştu Başbakan Ahmet Davutoğlu, paralel yapıyla ilgili, “Şunu çok açık bir şekilde belirtmek isterim; Türkiye’de şu veya bu niyetle, millî iradeden güç almayan herhangi bir yapının bürokrasi üzerinden siyaseti, hukuku, toplumsal hayatı denetim altına almasına izin vermeyiz” dedi. 5’te
Güvenoyu tamam AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında kurulan 62. Hükümet TBMM’den güvenoyu aldı. Yapılan elektronik oylamada, 439 oydan 306 kabul, 133’ü ret çıktı. Davutoğlu, “Göstermiş olduğunuz teveccüh için teşekkür ediyor ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu. 5’te
Acil müdahale!
Konuşmasında zaman zaman duygulanan Davutoğlu, “Babaannemi hatırlayanlar ona Fatihalar okusunlar ki onun ülkemiz için ettiği dualar da can bulsun…” dedi.
Ukrayna ve Rusya yanlısı ayrılıkçılar Minsk’te başlayan görüşmelerde ateşkes imzalarken 60 ülkenin katıldığı NATO Zirvesi’nden Rusya’ya karşı ‘acil müdahale gücü’ oluşturma kararı çıktı. Karar, ABD ve AB ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin, küresel çatışmaya dönüşeceği endişesini had safhaya taşıdı.
2
Taşkent çalışıyor! MÜJDE BAYRAM
AZ BIR DÜNYALIK İÇIN
B
ugün yolda ‘o’ türden onlarca kızla karşılaştım. Net hatırladığım iki tanesine ise uzun uzun baktım. Biri üzerine vücut hatlarını belli eden bir kumaştan yapılmış, altındaki pantolonun en darlaştığı yerleri açık bırakan fakir kol bir kıyafet giyinmiş. Rengârenk giyindiklerine inat üç kilometreden fark edilecek şekilde gözlerini siyaha boyamıştı. Başındaki şalı -hâlâ nasıl yapıldığını anlayamadığım tuhaf bir şekli vardı- küpelerine varıncaya değin açıktı. Gösterişli küpeleri vardı. Pantolonu dar ve kısaydı. Hani şu yeni moda var ya bileklerin görüneceği kadar kısa, hah işte ondan. Ayağına çorapsız giydiği babetle de noktayı koymuştu. Yanındaki de dapdar bir gömlek ve diz kapağının hafif altına inen bir etek tercih etmişti. Ojeleri kafasındaki kocaman güneş gözlüğünden, küpesinden ve hatta rujundan bile daha dikkat çekiyordu. Masal anlatmıyorum böyle bir tür var artık farkında mısınız? Arada kalmış gibi, neyi niye yaptığını bilmeyen, tesettür algısı oluşmamış, başını kapatmayı ve kalbinin temiz olmasını(!) cennete giriş bileti sayan!.. Peki, bunlar bu cesareti nereden alıyor? Bu fikirleri kim veriyor? İslam’ı modaya alet ederek kim kazanç sağlamaya çalışıyor? Elbette bu soruların tek bir cevabı yok fakat büyük bir cevabı var! Daha önce de bahsettiğim ve belki şu veya bu şekilde ismini duyduğunuz bir dergi; Âlâ Dergisi. Kendilerini ‘stil sahibi kadının moda dergisi’ diye tanıtan, ‘tesettür’ kelimesini -kendilerini savunmak zorunda kaldıklarında zor duruma düşmemek için- özellikle kullanmayan ama buna inat tüm kapaklarında yarım yamalak da olsa illa başı örtülü bayanları kullanan bir tuhaf dergi! Her kapakta sadece tesettür anlamında değil, gerek makyaj, gerek verilen pozlarla ciddi hatalar yapan bu dergiye
neden güçlü birtakım eller haddini bildirmiyorlar? Âlâ Dergi, bilhassa son sayıda biraz daha ciddi bir tepki almış olacak ki kendilerine gönderilen mesajları okumadan son kapak hakkında savunma moduna geçiyorlar (İnternetten son kapağa bakarsanız ne kadar çirkinleştiklerini görürsünüz). Kurduğum irtibatta sürekli “bizim okurumuz neyi nerde giyeceğini bilir” diyor karşımdaki. “Onlara aptal muamelesi yapıp bunu helal dairede giyineceksiniz, bunu dış kıyafet olarak giyinebilirsiniz diyemeyiz” diye de ekliyor. Affınıza sığınarak kendi görüşümü karıştırmadan tamamen onların ifadesiyle okuyucularının aptal olduğunu anlıyoruz bu sözden, o hâlde. Zira dış kıyafet ve iç kıyafeti ayıramayan, kendi beden ölçüsünü -en dar haliyle- dış kıyafet ölçüsü zanneden, kendini boya küpüne bandırınca güzel olduğunu zanneden, eskiden ninelerimizin telefonla konuşurken daha iyi duymak için tülbentinden kulağını açmasına benzer bir biçimde kulağını göstermeyi helal zanneden, ya namaz kılmadığını haykırır gibi ya da hayasızca özel durumunu herkese açar gibi oje sürmeye de başlayan bu kitle onların ‘aptal’ dediği kadar var! “Emine Şenlikoğlu’nu çarşafıyla sayfalarına taşıyan, verdiği öğütleri basan tek kadın moda dergisiyiz” diyorlar mesela. Tıpkı; bir kitap alıp hiç okumadan rafta tozlanmasını seyretmek, ama o kitabı aldığıyla övünmek gibi bir cümle. Ne komik! En sonunda tesettür dergisi olmadıklarını hatta İslami bir dergi olmadıklarını itiraf etseler de “o hâlde neden başı kapalı kızları modanıza alet ediyorsunuz?” sorusu hep havada kalıyor! Allah bize yaptığımız işlerde sınırlarımızı unutturmasın, ‘az bir dünyalık uğruna’ ayaklarımızı kaydırmasın. Vesselâm...
Taşkent Belediye Başkanı Osman Arı, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’yi makamında ziyaret ederek bölgenin sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirdi.
Taşkent Belediye Başkanı Osman Arı, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ve müşteşar yardımcılarıyla görüştü. Arı görüşme sonrası yaptığı açıklamada Güllüce’nin kendisine, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu ile hareket eden bakanlığımız için çevre ve şehircilik kavramları ay-
rılmaz bir bütündür. Bu bağlamda Taşkent için yapılması gerekli olan her ne varsa çalışmalarımız bir kat daha artarak devam edeceğiz” dediğini belirterek, “Hidrolik Sıkıştırmalı Çöp Kamyonu alınması için tahsisli olarak verilen nakdi hibenin belediyemiz tarafından yapılan ihale neticesinde
çöp kamyonunun araç parkuruna dahil ettik. Bunun için Sayın Güllüce’ye müteşekkiriz. Sayın Bakanımıza bir de çöp süpürme aracının ivedilikle belediyemize kazandırılmasını talep etik” dedi. Osman Arı, görüşmenin verimli geçmesinden memnun olduğunu ifade etti.
Zamma tepki! Konya’da ulaşıma yapılan fahiş zamma vatandaşlar sosyal medyada tepki yağdırdı. Ayrıca MHP Milletvekili Mustafa Kalaycı, konuyla ilgili Başbakan Davutoğlu’na soru önergesi sundu. Konya’da toplu taşıma ücretlerinde yeni düzenlemeye gidildi. Yeni uygulanmaya başlayan tarifeye göre El-kart tam ücreti 1,30’dan 1,65 kuruşa yükselirken, öğrenci bedeli 25 kuruş artarak 1,15 lira oldu. Ulaşıma yüzde 33 zam yapılması vatandaşların yoğun tepkisini çekti. Sosyal paylaşım sitesilerin tepkiler çığ gibi büyürken, kampanya sitesi change.org’da “zam iptal edilsin” kampanyasına imza atanların sayısı 2 bini çoktan geçti. Bu tepkiler üzerine Konya Büyükşehir Belediyesi, “2 yıldan fazla süredir toplu ulaşım fiyatlarında düzenleme yapmayan Konya Büyükşehir Belediyesi, akaryakıt, personel, yedek parça giderleri, yeni araç alımları, 65 yaş üzerine ücretsiz taşıma hizmeti gibi sebeplerle fiyatlarda düzenleme yapmıştır. Yeni fiyatlarla da Büyükşehirler içinde en ucuz ulaşım hizmeti Konya’dadır” açıklamasını yaptı.
Bu açıklamayı yeterli bulmayan vatandaşlar tepkisine devam ederken, “Diğer Büyükşehirlerde metro var vapur var, Konya’da bırakın dağlık araziyi yokuş bile yok Tahir Başkan!” diyerek tepkisini dile getiriyor. Diğer yandan MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Meclise konuyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu’un cevaplaması üzerine soru önergesi sundu. Kalaycı bu önergede, “Konya Büyükşe-
hir Belediyesinin ulaşım ücretlerine yaptığı fahiş zamdan bilginiz var mıdır? Eğer bu zammı uygun görüyorsanız, öğrenci burs ve kredilerine, asgari ücrete, memur, emekli, dul ve yetimlerin maaşlarına da aynı nispette zam yapılması konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bu zammın yapılmasında, paralel yapının parmağı var mıdır? Bu zammın geri alınması konusunda bir girişiminiz olacak mıdır?” sorularını sordu.
3
Büyük market isyanı Memleket fakülte çöplüğüne mi dönüşüyor? BDDK’dan Bank Asya’ya müdahale kararı Kırtasiyeciler büyük marketlerin kırtasiye malzemesi satmaya başlaması ile birlikte sektöre büyük bir darbe vurduğu görüşündeler. Konyada da kırtasiyecilerin aldığı karar doğrultusunda artık büyük marketlere kırtasiye malzemesi satılmamasına karar verdi. Artık kırtasiyeciler hem marketlere kırtasiye malzemesi ve marketlere malzeme veren firmaların ürünlerini satmayacak. Ders kitaplarının ücretsiz verilmesi de insanların büyük marketlere yönelmesine büyük katkısı var.
Sinop Üniversitesi (SNÜ) Su Ürünleri Fakültesini geçen yıl olduğu gibi bu yıl da hiçbir aday tercih etmedi. Rektör Prof. Dr. Recep Bircan, yaptığı açıklamada, su ürünleri fakültelerine iki yıldır öğrenci gelmediğini belirterek, “Bu yıl öğrenci bekliyorduk ancak maalesef geçen yıl olduğu gibi bu yıl da öğrenci kaydımız yok. Fakültemizdeki akademisyen arkadaşlarımızın öğrencileri yönlendirme amacıyla aylar önce Sinop ve çevre illerde büyük bir çalışma yapmasına rağmen yine de fakültemizi tercih eden bir
öğrenci olmadı” dedi. Diğer su ürünleri fakültelerinde de benzer durumların yaşandığına değinen Bircan, “Fakültemizde akademisyen olarak 34 öğretim üyesinin yanı sıra araştırma görevlilerimiz de var. Türkiye’de bulunan su ürünleri fakültelerinde oldukça fazla sayıda öğretim görevlisi mevcut. Gelecekte ne olur bilemiyorum ancak büyük bir ihtimalle yeni bölümlerin açılmaması, mevcut bölümlerin sayısı azaltılarak daha rantabl, daha verimli olabilecek bir seviyeye getirilmesi gerekmekte” diye konuştu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Bank Asya’yı 70. madde kapsamına alarak içinde bulunduğu çıkmaza müdahale etme kararı aldı. Hızlı bir çöküş sürecine giren Bank Asya, Bankacılık Kanunu’nun 70’inci maddesi kapsamına alındı. BDDK, yönetimi tayin edip, hissedar yapısında değiştirebilecek. Önlemler sonuç vermezse TMSF’ye devri düzenleyen 71’inci madde devreye alınacak. 7 Aralık darbe girişimi ile siyaseti dizayn etmeye çalışan paralel yapının bankası Asya
Y
üce dinimiz İslam, iyiliği ve güzelliği tesis için bildirilmiştir. Güzellik iki kelimeyle ifade edilir: Hüsn ve Cemal Hüsün: Kubhun, çirkinliğin, zıddıdır. Genelde görünen güzellikler, mesela yüz güzelliği gibi şeyleri ifade eder. İyi, hoş, iyi muamele, güzellik manalarına gelir. Cemal: İnsanın yüzüne nispet edilmekle beraber umumiyetle ahlak gibi, görünmeyen güzellikler için kullanılır. İyi, hoş muamele etmek, içi dışı temiz olmak anlamını ifade eder. Burada konu edeceğimiz kelime cemaldir ki mukaddes kitabımızda sıfat-ı müşebbehe kalıbı olan “Cemil” şeklinde 4 yerde zikredilmektedir. Bu dört yerde de İslamiyet’in ne derece bir geçimli hoşgörü dini olduğu mükemmelen anlaşılmaktadır. Kadınlardan boşanırken (Allah muhafaza) bile, düşmanlarımızdan ayrılırken bile nasıl bir iyilik ve hoşgörü içinde olacağımız tarif edilmektedir. 1- “Şimdi sen güzelce sabret.” (Mearic/5) Başımıza bizi yaratan Allah (cc) tarafından takdir edilen kaza ve belaların gerçekleşmesi durumunda sabretmek hem de iyi bir sabırla sabretmek Kur’an-ı Kerim’de birkaç
yerde tavsiye edilmektedir. Sabır kimseye şikâyet etmeden acılar karşısında yaratana teslim olmak demektir. Bu manada Hz. Yakub’un (a.s.) küçücük ve çok güzel evladı Yusuf’u kaybetmesi sırasında yaptığı sabır yüce kitabımızda “ne güzel sabır” tabiriyle övülmüştür. 2- “Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl.” (Müzzemmil/10) Yüce peygamberimiz (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’de müşrikleri devamlı iman ve İslam’a çağırıyordu. Onlar ise her defasında reddediyorlar ardından da hakaret ederek olmadık laflar sarf ediyorlardı. Bu durumda bile yaratanımız peygamber efendimize: Aman hız kesme ve ayrılırken de iyi ayrıl, onlara cevap verme, diyerek sonucun ancak bu şekilde iyi olacağını işaret buyuruyordu. Bu davranış biçimi sadece Mekke’de değil Medine’de de aynı minval üzere devam etmiştir.
Üsâme b. Zeyd’in anlattığına göre Hz. Peygamber, evinde hasta yatmakta olan Sa‘d b. Ubâde’nin ziyaretine giderken aralarında münafıkların lideri Abdullah’ın da bulunduğu Müslüman, müşrik ve Yahudilerden oluşan bir toplulukla karşılaşmış, onlara yaklaştığı sırada Abdullah b. Übey kaftanıyla burnunu kapatarak, “Toz kaldırmayın” demiştir. Bununla beraber Hz. Peygamber bineğinden inerek onlara selâm vermiş, Kur’an okumuş ve Müslüman olmayanları İslâm’a davet etmiştir. Bundan rahatsız olan Abdullah, Peygamber’e, söylediklerinin doğru ve güzel olduğunu, ancak kendilerini rahatsız etmemesini, tebligatını sadece kendisini ziyarete gelenlere yapmasını söylemiştir. Onun bu davranışına sert tepkiler gösterilmek üzere iken Hz. Peygamber bunları önlemiş, sonra da Sa‘d b. Ubâde’nin evine giderek olanları anlatmıştır. Görüldüğü gibi İslam’a zarar ve gezend bulaşmasın diye yüce peygamberi-
miz en ağır hakaretleri bile kimden gelirse gelsin akıllıca ve peygamberi bir fetanetle İslamiyet’in lehine çevirmeyi başarmıştır. 3- “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları hak ile yarattık; (gerçeğin ortaya çıkacağı) o saat, mutlaka gelecektir! Şimdi sen güzel bir hoşgörü ile hareket et.” (Hicr/85) “Sen güzel bir hoşgörü ile hareket et.” Bu ilahi sözün üzerine ne söylenebilir ki? Üstelik bu ayet kâfirlere yapılacak davranışlar hakkındadır, ya Allah’a iman ederek onun çağrısına uyanlara nasıl davranılmalıdır? Çok iyi analiz etmemiz gereken bir husustur. 4- “Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mehirlerini verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın.” (Ahzab/49)
Katılım Bankası (Bank Asya) için tehlike çanları çalmaya başladı. BDDK, 9 ay içerisinde 5.8 milyar liralık mevduat çıkışı yaşayan, takipteki kredileri ikiye katlanan, batık kredi oranı yüzde 10 ile sektörün neredeyse beş katına ulaşan, Moody’s’in kredi notunu 8 kademe düşürdüğü Bank Asya’yı, Bankacılık Kanunu’nun 70’inci maddesi kapsamına aldı. Bu madde, mali bünyesi bozulan bankaların, istenilen önlemleri almaması veya almasına rağmen sorunların giderilememesi, kurulun atacağı adımları düzenliyor. Kadınların insandan sayılmadığı bir topluma nazil olan bu ayetler kadın cinayetlerinin had safhada olduğu ve kadının bir mal gibi alınıp satıldığı zamanımızda uyulması gereken en ulvi gerçeği ifade etmektedir. Bu ayetler bizlere ne güzellikler ilham ediyor değil mi? En başta kendimize iyi davranmayı emrederek bir bela ve musibet karşısında aşırı giderek kendimizi harap etmemizi yasaklıyor. Düşmanlara iyi davranmamızı emrediyor ki ölümlerin, savaşların ve gereksiz dalaşmaların önü alınarak “güzelce İslam’a davet” in yöntemleri öğretiliyor. Boşanırken bile kadınların haklarının gözetilmesi ve en iyi bir biçimde ayrılışması (mutlaka gerekiyorsa tabi) tavsiye edilerek hiçbir zaman kavga ve dövüşe rıza gösterilmediğini işaret ediyor. İslamiyet savaşsız, zulümsüz, kimsenin zarara maruz bırakılmadığı, hem ailede hem kentte hem ülkede hem de dünyada mutlu bir toplumu hedefler. Bunun için önce inananlara şu eşsiz genelgeyi verir: “Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara/208)
4
2023’e ‘Cihan Devleti’olarak girmeye
Sonunda kazandı! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sonunda bir seçim kazanabildi. CHP’nin 18. Olağanüsü Kongresinde Kılıçdaroğlu 740 oyla tekrar genel başkan oldu! Muharrem İnce’nin ise 415 oy alabildi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, imza vererek kendisinin adaylığını desteklediği 944 delegeden 740’ının oyunu alarak genel başkan seçildi. Bir diğer ifadeyle Kılıçdaroğlu kendi atadığı delegelerden 200’ünü kurultayın 1. günü kaybetti. Muharrem İnce ise kendisini aday gösteren 177 delegenin dışında, Kılıçdaroğlu’nu destekleyen delegelerin de fikir değiştirip kendisini desteklemesiyle birlikte 415 oyun sahibi oldu. Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan seçilmesinin ardından kürsüye çıkarak teşekkür konuşması yaptı. “Artık ayrılık gayrılık yok, birleşe birleşe kazanacağız” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra rakibi Muharrem İnce’yi sahneye davet etti. İnce de burada konuşarak, “Kılıçdaroğlu 1 saat önce rakibimdi, artık genel başkanım” ifadelerini kullandı.
Peçete de mi yok? CHP Yalova Milletvekili ve Genel Başkan adayı Muharrem İnce, CHP’nin 18. Olağanüstü kurultayında yaptığı konuşma sırasında terleyince Divan Başkanı’na, “Sayın Başkan, bir peçete gönder, terledik burda. Yapmayın o kadar beraber çalıştık” dedi. Peçeteler sayılı gelince İnce, “Burada peçeteler sayılı mı?” diyerek sitem etti. Daha sonra gelen peçeteyle terini silen Muharrem İnce, konuşmasına kaldığı yerden devam ederken kurultayda olan CHP’liler olayı şaşkınlıkla izledi.
Şahit ol KONYA! Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’den güvenoyu alır almaz Konya Mitingine geldi. Burada Konyalılara seslenen Davutoğlu, “2023’e cihan devleti olarak girmeye hazır mısınız” diye sordu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’den güvenoyu alır almaz Konya’ya geldi. Konya’da bir dizi açılış yapan Davutoğlu, Kent Meydanı’nda Konyalılara seslendi. İşte Davutoğlu’un konuşmasından satır başları: CİHAN DEVLETİ İÇİN HAZIR OLUN 2015 seçimleridir. Önümüzdeki on yılı teminat altına alacak olan zaferimizle demokrasimizi taçlandıracağız. 2015’in kutlu yürüyüşünü bugünden itibaren başlatıyoruz. Eminim her yürüyüşümüzde olduğu gibi bu yürüyüşümüzü de zaferle bitireceğiz. 2015 seçimlerini kazanırsak, 2019 2023’üde teminat altına almış olacağız. Yüzüncü yılımıza bir cihan devleti olarak girmek istiyorsanız hazır olun SIĞINILACAK MERCİ ODUR Bizi tanırsınız, biz hiçbir güç karşısında eğilmeyiz Allah’ın izniyle. Omuzlarımızda milletimizin, tarihimizin ağır sorum-
Bir büyük gah daha Rakıcıların partisi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP 18. Olağanüstü Kurultayı’nda tekrar Genel Başkan olarak seçildi. Kılıçdaroğlu, kurultay konuşmasında yeni bir gafa daha imza attı. “Her mitingimde söyledim burada da söylüyorum. Allah insanın yarattığı en güzel varlıktır. İnancıyla kimliğiyle, benim başımın üzerimde yeri vardır. Hiçbir zaman insnalar arasında ayrım yapmadım” dedi. Kılıçdaroğlu’nun alıştığımız gaflarına eklenen bu cümle ise en büyük gafları arasında yerini alacağa benziyor.
Muharrem İnce, CHP’nin 18. Olağanüstü kurultayı sonrası Star’a konuştu. Kılıçdaroğlu’nun “Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil” sözlerinin hatırlatılması üzerine, İnce “Partinin önemli bir kesimine çok ters bir şey söyledi. Tayyip Eroğdan’ın ağzına da malzeme verdi. Erdoğan’ın Atatürk’e İsmet İnönü’ye ‘iki ayyaş’ demesinin alt yapısı oluştu bir anlamda burada. Kendisiyle de rakı sofralarında oturduk onu da söyleyeyim” dedi.
luluğu yüklendiğinde secdeye varıp ona sığındık, bizi mahcup etmemesi için. Sığınacak merci odur, ikinci sığınacak merci milletimizdir, Konyalıdır, biz sizin dualarına sığınmaya geldik, o ışıl ışıl parlayan gözlerinize gözlerinizin arkasındakine sığınmaya geldik. Allah sizlerin gönlünden bizi eksik etmesin. Ve nihayet sizi şahit tutmaya geldik. Şahit ol ey Konya. ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM EDECEK Çözüm süreciyle ilgili de konuşan Davutoğlu, “Çözüm sürecini başarıya ulaştıracağız. Bu topraklarda bir daha kardeşi kardeşe kırdıramayacaklar. Hakkâri’den Edirne’ye kadar her bir kardeşim kökenin nedir diye sormadan kucaklaşacak. Bu dönem içinde hangi gerekçeyle olursa olsun hiçbir vesayete izin vermeyeceğiz, paralel yapılara izin veremeyeceğiz” dedi.
Viskiciler kazandı! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, CHP’nin 18. Olağanüstü Kongresi’yle ilgili ilginç yorumlarda bulundu. Gökçek, twitter hesabında Kılıçdaroğlu’nun viski içerkenki fotoğrafını paylaşarak şu yorumlarda bulundu: “Bugün yapılan CHP Kongresini özetlersek... Biracı ve rakıcılar kaybetti :)”, “Seçimi viskiciler kazandı. Kabul etmek lazım KK parti de kalite istiyor :)”, “Ben el altından sordurdum KK; “Rakı bira olmaz ama viski serbest” demiş. Ne de olsa insaflı diktatör :)”
MUHALEFETE SESLENDİ Güvenoyu olan 62. Hükümetin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Meclise bir kez daha teşekkür ederek, muhalefet partilerine şöyle seslendi: Bugün güvenoyu aldık. Bir kez daha meclisin değerleri üyelerine teşekkür ediyorum. Buradan muhalefet partilerine sesleniyorum sizde 2023 vizyonu çerçevesinde olumlu katkılar yapın, küçük siyasi eleştirilere girmeyin. GÖNÜL DİLİYLE KONUŞACAĞIZ Niyetimize şahit ol, niyetimiz halistir. Biz vurmayacağız, gönül diliyle konuşacağız. Gönül dili, gönül kulağı kapalı olanların gönül dilleri gönül kulakları açılıncaya kadar... Bu ülkenin istikbali adına bizi dinlemeye hazırsanız konuşacağız. Bu milletin on yıllardır beklediği özgürlük ruhuna sekte vurmaya yeltenirseniz, söz de karar da aziz milletimizindir demeye devam edeceğiz.
Ben bunu yıkarım! Ağrı Gazeteciler Cemiyeti ziyaretinde açıklamalarda bulunan Sırrı Sakık, Abide Meydanı’nda bulunan Hava Şehitleri Anıtı’nın yıkılması ile ilgili soru üzerine, “O anıt bir ucubedir. O anıt, Kürtlerin gözünün içine sokulan bir anıttır. Buradaki toplumsal dokularla oynamak gibi de bir derdimiz yok. Bütün değerleri yan yana yaşatmak gibi bir derdimiz var. Anıtla ilgili bu konuda beni hiç kimse ikna edemez. Tank da gelse, top da gelse, ben bu söylediklerimin arkasındayım” dedi.
NATO’da Erdoğan rüzgârı
5
Galler’deki NATO Zirvesinde bulunan Erdoğan, gerek Türkiye’nin çıkarları gerek Ortadoğu’nun bütünlüğüyle ilgili devlet başkanlarıyla bir dizi görüşme yaptı. Güven oyu tamam
Galler’deki NATO Zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek görüşmeleriyle gerek açıklamalarıyla zirvede büyük bir rüzgar estirdi. BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIM OLMALI Liderler toplantısında konuşan Erdoğan, Şam rejiminin yaptıklarına seyirci kalınması neticesinde bölgede ortaya çıkan kaos ortamından yararlanan terör örgütlerine karşı kapsamlı bir strateji geliştirilmesi gerektiğine değinerek “Suriye ve Irak’ta bölgesel güvenlik ve istikrarı tehdit eden şiddet ortamına karşı bütün-
cül bir yaklaşımla kararlı adımlar atılması gerektiğini” belirtti. Erdoğan ayrıca Obama’ya Türkiye’nin dinlendiği iddiaları da sorduğu da kaydedilenler arasında yer alıyor. GÜLEN’İ BİZE VERİN İkili görüşmeler trafiği yoğun olan Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile görüştü. İkili Irak ve Suriye’deki gelişmeleri, İsrail-Filistin ateşkesinin sürekliliğini ele aldı. Erdoğan burada Obama ile paralel yapının Pensilvanya’daki liderinin iadesini de istedi. Erdoğan, Obama’ya “Ya bunu deport (sınırdışı) edin ya da bize verin” diyeceğini belirtmişti.
İzin vermeyeceğiz! Yol haritası belli Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Valiliği’nde yaptığı açıklamalarda önemli konulara değindi. Paralel yapıyla ilgili hukuki sürecin hızla devam ettiğinin belirten Davutoğlu, “Hepinizin takip ettiği gibi hukuki soruşturmalar devam ediyor. Şunu çok açık bir şekilde belirtmek isterim Türkiye’de şu veya bu niyetle, milli iradeden güç almayan herhangi bir yapının bürokrasi üzerinden siyaseti, hukuku, toplumsal hayatı denetim altına almasına izin vermeyiz” açıklaması yaptı.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, çözüm süreciyle ilgili A Haber’e konuştu. Ala, çözüm sürecinde yılbaşına kadar anlamlı adımlar atılacağını belirterek, süreci “Çekilme, silah bırakma ve dağdan ineceklere siyaset yolu” şeklinde özetledi. Ala, “Çözüm süreci hükümet programındaki ana başlıklardan biridir ve kamuoyuyla paylaşılması gereken kısmı paylaşılacaktır. Hangi tarihte ne olacağını söylerseniz korkarım ki o tarihlerde o işin yapılmaması için provokasyonlar yapılabilir, yapılıyor da” dedi.
BİZİ NEDEN DİNLEDİNİZ? Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşen Erdoğan Türkiye’yi dinlediklerini kabul eden Merkel’e bizi neden dinlediniz diye sorarak bu tür faaliyetlerin ikili ilişkileri zedelediğini ifade etti. SİZİN ÜLKENİZDE YETİŞİYOR! Merkel’den sonra İngiltere Başbakanı David Cameron ile de görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘ın Cameron’a, IŞİD militanlarıyla ilgili “Sizin ülkenizde doğan, eğitiminizde yetişen çocuklar IŞİD militanı oluyor” dediği kaydedildi.
Sadece bu yetmez Bitlis’in Ahlat ilçesinde, Amine Hatun Yatılı Hafızlık Kız Kur’an Kursu’nun açılışına katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Görüyoruz ki Müslümanlar birbirlerini katlediyor. Bu çok vahim bir durumdur. Onun için sadece silahların susması yetmez, sadece ateşin sönmesi de yetmez. Sönen ateşin küllerinden bahçeler yapmalıyız. Kardeşlik ağaçları dikmeli ve kardeşlik meyveleri devşirmeliyiz. Hep birlikte milletimize, dinimize hizmet yolunda yarışmalıyız” dedi.
ÜZERİNİZE DÜŞENİ YAPIN! Cumhurbaşkanı Erdoğan, IŞİD sorununun konuşulması için düzenlenen ve 10 ülkenin katıldığı toplantıda da söz aldı. Erdoğan, bölgede tüm grupların ırk, mezhep ve etnik köken ayrımı yapılmadan eşit ve adil temsil edildiği yönetimlerin kurulmasının şart olduğunu vurgulayarak batılı ülkelerin üzerine düşeni yapmadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna konusunun da konuşulduğu toplantıda ise Kırım’ın ilhakına çözüm bulunamadığı sürece NATO-Rusya ilişkilerinin normalleşemeyeceğine dikkat çekti.
AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında kurulan 62. Hükümet TBMM’den güvenoyu aldı. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan elektronik oylamada, 439 oy kullanıldı. Kullanılan oylardan 306 kabul, 133 ret oyu çıktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu teşekkür konuşmasında, “Millet devlet birliğini, ekonomik büyümeyi ve aktif dış politikayı sürdürmek için var gücümüzle çalışacağız. Sizden de aldığımız destekle gece gündüz çalışmaya aziz Meclisimiz ve milletimiz önünde söz veriyoruz. Hiç bir güç hükümetimizin bu azmini kırmaya yetmeyecektir. Aksine daha da büyük bir azimle çalışmaya devam edecektir. Muhalefet partilerimizin önümüzdeki dönemde bizimle aktif olarak çalışmalara katılmalarını istiyoruz” dedi. Muhalefet liderlerinden Meclis’e ilk ve tek gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. CHP’nin devam eden kurultayı nedeniyle yalnızca bazı vekiller Meclis’in güven oylamasına katıldı.
Senatoya acil çağrı Cuma namazına ret ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, Senato’ya ABD Başkanı Barack Obama tarafından Ankara Büyükelçiliği görevine aday gösterilen John Bass ve diğer onay bekleyen büyükelçi atamalarını bir an önce onaylaması çağrısında bulunarak, “Türkiye gibi yerlerde büyükelçilere ihtiyacımız var, çünkü üst düzey temsile sahip olmak çok önemli” dedi. ABD Dışişleri’nce aday gösterilen, ancak Senato’dan onay bekleyen, 43’ü kariyer diplomat 65 kişi bulunuyor.
Iğdır’da faaliyet gösteren bazı dernek ve sivil toplum kuruluşunun Ermenistan’ın başkenti Erivan’da cuma namazı kılmak için yaptığı başvuru Ermenistan yönetimi tarafından reddedildi. Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMDER) Genel Başkanı Göksel Gülbey, düzenlediği basın toplantısında Ermenistan yönetiminden bekledikleri hoşgörüyü göremediklerini söyledi. Bu dernek ve sivil toplum kuruluşları kabul edilene kadar bu taleplerini sunacak.
6 OSMANLIYI YENIDEN ANLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ (I)
O
smanlı Kimdir? XIII. yüzyılda Anadolu’ya gelen, oğulları kayı boyuna mensup Türklerin kurduğu bir devlettir. Adını kurucusu olan Osman Beyden almıştır. Otuz altı padişah tarafından yönetilmiş resmen 1299-1922 yılları arasında yaşamıştır. Dünyada aynı ailenin idare ettiği en uzun ömürlü devlettir. En uzun süre padişahlık yapan Kanuni Sultan Süleyman (46 yıl) En kısa görev yapan V. Murat(93 gündür).Katıldığı 200’e yakın savaşın ¾ ‘ünü kazanmış bir devlettir. İlk yüz elli yılda savunma savaşlarını yapmış tamamına yakınını kazanmıştır. 1699’dan başlayarak 1921 Sakarya Savaşına kadar savunma savaşı yapmış ama bu dönemin içindeki savaşların bir kaçı hariç kalanlarını kaybetmiştir. Genel Tarih İçerisindeki Yeri Neresidir? Üç kıtada yayılmış tek Türkİslam Devletidir. Çağ açıp kapayabilen bir devlettir. Bu özelliklerine rağmen Batı, Osmanlıyı bir çevre unsuru olarak görüyor. Avrupa kendisini daima merkezde tutma isteğinde. Bunu da şuradan anlıyoruz: Dünya tarihini Yunanla başlatıp Roma ile sürdürür, Yeni ve Yakın Çağ ile bugüne getirirler. Her dönemi kendilerine göre anlamlandırıp ona göre davranırlar. Bizim ise burada onların görmek istediğini değil, kendimizi olduğumuz gibi göstermek görevimizdir. Ayrıca onları yaptığı hataya düşmemek için insanlık tarihini bir bütün olarak ele almalıyız. Şu anda hâkim zaman anlayışını ve hakim medeniyet anlayışını zihnimizden çıkarıp insanlığa ideolojik olmayan bir yaklaşımla bakmalıyız... Osmanlı telif edici bir medeniyettir. Bunun anlamı şudur: Medeniyetler muhtevalar açısından üçe ayrılabilir. 1. Dünyevi medeniyetler: Maddeci ve benmerkezci 2. Uhrevi medeniyetler: Mânâ âlemine yönelik vaadlerde bulunan 3. Telif edici medeniyetler: Vaadleri madde ve mana âlemi boyutlarında takdim eden bir medeniyettir. Bu medeniyetlerde zaman ve mekân anlayışı şu şekildedir: Dünyevi, maddeci medeniyetler, mekân anlayışını ele alırlar. Genelde ömürleri kısa yayılma alanları geniştir.
Uhrevi, zaman anlayışını esas alanların ömürleri uzun yayılma alanları dardır. Telif edici medeniyetler hem zaman hem de mekân anlayışını ele alırlar. Hem bu dünyaya hem de ahirete önem verirler. Osmanlı örneğinde olduğu gibi ömrü uzun, yayılma alanı geniştir. Bu medeniyette “ben” yok “biz” vardır. Burada insanlar hem kendilerine hem de diğer insan ve canlılara (hayvan-bitki) karşı sorumludur. Osmanlılar kadim medeniyetlerin birikiminden faydalandılar, (Selçuklu-Bizans) gibi. Çünkü geçmişteki bilgi birikimi geleceğin inşasında gereklidir. Osmanlıyı yaşadığı dönemdeki devletlerle mukayese etmeliyiz. Kuruluş döneminde Bizans’la, Yükselme döneminde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile duraklama ve gerileme döneminde Rusya, İngiltere ve Fransa ile. Osmanlı sultanlarını despotik olarak değerlendirenler, çağdaşları olan diğer devletlerin hükümdarlarını da aynı ifade ile niteliyorlar mı? Osmanlı Padişahlarının içinde despotik olanlar olduğu gibi (Örnek IV. Murat) çok ileriyi görebilenler de (Fatih, Kanunî) vardı. Osmanlı Devleti sadece saraydan ibaret değildi. Şehir hayatıyla, kültürüyle, siyasetiyle bir bütünlük arz ediyordu. Osmanlının klasik düzeninde temel kavram kanun-u kadim, nizam-ı kadim kavramlardır. Örnek olarak “padişah” unvanı İran kültürünün etkisiyle söylenmiş bir unvandır. Güçlü devlet geleneğini temsil eder. “Hakan” unvanı Orta Asya’nın step havzasındaki o hareketli turanî unsurların da haklarının sahibi olduğunu söylüyor. XVI. yüzyıldan itibaren ‘halife’ inanç dünyasını temsil eder, ben İslam medeniyetinin temsilcisiyim, onun hükümranıyım demek istiyor. Kayzer-i Rum, yani Roma İmparatorluğunun şimdiki temsilcisi benim diyor. Bunların hepsiyle söylemek istediği şudur, “Tarihte görülen kadim medeniyetlerdeki devlet gelenekleri bende birleşti.” Zira Osmanlı Devletinin kurulduğu ve yayıldığı alan kadim medeniyetlerin kesişim kümesiydi. Osmanlı Devleti, hâkimiyeti altına aldığı yerlerde yerel kül-
EMİN ÖZLEN
türleri ortadan kaldırma yoluna gitmedi. Çoğulculuk içinde birliği yakalamaya çalıştı. Bunda da büyük ölçüde başarılı oldu. Mesela başta Selatin Camii olmak üzere bazı büyük yapılarda Hz. Süleyman’ın mührünü kullanarak Kuran-ı Kerim’deki o muhteşem devlet düzenini de ben temsil ediyorum mesajını vermiştir. Bunun yanında ırkçılık yüzünden sadece ikinci dünya savaşında altı milyon insan öldürüldü. 600 yıldan fazla süren Osmanlı tarihinde meşruiyet bunalımı taşımadığı için böyle şeyi aklından dahi geçirmemiştir. Ama batı medeniyeti Rönesans ve Reformu gerçekleştirmelerinde kendilerine yardımcı olan Endülüs Müslümanlarını XV. Yüzyılın sonlarında kanlı bir şekilde Avrupa’dan çıkardılar. Osmanlı doğuda en geniş sınırlarını XVI. Yüz yılın son çeyreğinde, Batıda en geniş sınırlarına XVII. Yüzyılın ikinci yarısında ulaştı. XVIII. Yüzyılda ise Osmanlı Batı karşısında gerilemeye başlarken Avrupa Devletleri Uzak Doğu ve Amerika’da hâkimiyet kurma yoluna gittiler. Coğrafi keşifler Avrupa’nın, Osmanlının arka hatlarına girme harekâtıdır. Osmanlı, dört istikamette de genişleme siyaseti güttü. Daha önce Doğu-Batı istikametinde Moğollar ve Fransızlar yayılmaya çalıştı. Kuzey-Güney istikametinde Ruslar yayılmaya çalıştı. Bunların sürelerini göz önüne aldığımızda Moğollar yüz sene Fransızlar Napolyon zamanında on beş yirmi yıl bunu sürdürebildi. Ama Osmanlı tüm yönlere genişleme siyaseti gütmesine rağmen bunu üç yüz yıldan fazla sürdürebildi. Osmanlıyı hareketlendiren inancın ne olduğunu araştıran Batı, oryantalist çalışmaları başlattı. Avrupa’nın toplu saldırılarına karşı dünyada en fazla direnebilen Osmanlı Devletidir. Aynı saldırılara muhatap olan Hindistan-Çin-Japonya uzun süre direnememiştir. Osmanlı direnerek geri çekiliştir. Bu direniş de 200 yıldan fazla sürmüştür. Bugün Avrupa’nın Osmanlıya bakışını maalesef bizdeki okumuş insanların birçoğu benimsemiştir. Bu da şarka bakmayıp garbı bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Fransa’da ‘Müslüman Bakan’a linç kampanyası Fransa’daki aşırı sağcı dergiler, Fas kökenli ve Müslüman olan Najat VallaudBelkacem’ın Milli Eğitim Bakanı olarak atanmasına tepki gösterdi. Fransız aşırı sağcı “Minute” dergisinin son sayısı, “Faslı bir Müslüman Milli Eğitim Bakanlığını yönetecek. Najat VallaudBelkacem’ın Milli Eğitim Bakanı olması bir provokasyondur” başlığıyla çıktı. Aynı dergi, daha önce Guyana kökenli siyahi Adalet Bakanı Christiane Taubi-
ra aleyhine ırkçı kampanya başlatmış ve mahkeme tarafından mahkum edilmişti. Vallaud-Belkacem ise söz konusu saldırılarla ilgili, “Irkçılık bir fikir değil suçtur. Ben sadece bana saygı gösterilmesini istiyorum” dedi. Bir önceki bakanlar kurulunda hükümet sözcüsü olarak görev yapan 36 yaşındaki Najat Vallaud-Belkacem, Cumhurbaşkanı François Hollande’ın en fazla güvendiği ve koruduğu bakanlar arasında yer alıyor.
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 2 | Sayı: 46 8 - 14 Eylül 2014
Krediyle işleri yok Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, toplam nakdi kredilerinin mevduata oranı en yüksek il yüzde 622.91 ile Gaziantep oldu. Yani Gaziantepliler bankalardaki tasarruf mevduatlarının tam 6 katı kredi kullanmış durumda. Kullanılan kredilerin tasarruflara göre en yüksek olduğu ikinci il Siirt oldu. Söz konusu oran Siirt’te Haziran sonu itibarıyla yüzde 577 olarak gerçekleşti. Listede yüzde 506.75 ile Bitlis üçüncü sırada yer aldı. 81 il arasında kullanılan kredileri mevduatların altında kalan sadece bir il var. Tunceli’de kredilerin tasarruf mevduatına oranı yüzde 92.35 seviyesinde. Başka bir ifadeyle Tunceli, bankalardan aldıkları kredilerin tamamını karşılayabilecek tasarrufa sahip tek şehir.
SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Baskı Tesisleri B.T. 8 Eylül 2014
7
S
adece bir ahmak çocuklarını düşmanının eğitmesine izin verebilir! -Malcom XUzun zamandır dimağımda yankılanıp duran bu söz şimşek çakıntısının sayha sayha içe doğru yayılması türünden bir etkiye yol açıyor: “Çocuğumu senin ilkelerini dikte ettirdiğin okullara göndermek zorundayım, dinimin ilmini bile senin izin verdiğin -lütfettiğincesenin anlayıp kabul ettiğin kadarıyla ve anladığın şekliyle öğrenebileceğim. Ve sen bunun Hürriyet –Demokrasi- olduğunu söyleyeceksin. Ve sen Modernizmin ve modernizm imkânlarının ne de güzel bir şey olduğunu söyleyecek ve bunun kabul edilmesi gereken bir iyilik olduğunu, kabul etmememin akıllara ziyan bir aptallık olduğu telkini eşliğinde ilan edeceksin... Ve... Dinini, oluruna getirmeden, Resûl’ün Allah’tan getirdiği şekliyle, sahabeden geldiği şekliyle, Müctehid imamlardan geldiği şekliyle öğrenmek imkânının önünü ölesiye kapatacaksın... Ve ben bu mevzudaki taleplere ne kadar da tepkili olduğuna bakacak ve ne kadar da tahammülsüz RADİKAL bir kâfir olduğunu düşünmeyeceğim… Evladımı sana vereceğim, sen benim için takdir ettiğin şekilde yetiştirip bana vereceksin... Ve kardeş kardeş yaşayacağız... Olur... ESKİ TÜRKİYE BÖYLEYDİ… *** “Ülkeler ailelerin üzerinde yükselir... Aileler kişilerin...” istikbale dair hayali olanların hassaten unutmamaları gereken... *** Evlatlarımızı yetiştirebilmenin mekanizmasını kuramazsak, yapıp ettiğimiz her şey gevezelikten öteye gitmez... İslâm’ın bütün haşyeti ile tedris edilebileceği yerler, ferasetin, irfanın, yüreğin, bileğin, bilginin, hakkın verileceği mekânlar... “İman zevken idraktir” diyor Mütefekkir Mirzabeyoğlu, “Şiir idraki”nin, anlayışın, şehitlik Şuurunun tedris edilebileceği mekânlar…
Bu nasıl olacak diye düşün, ama mevcut şartlara, imkânlara bakarak olmaz diye düşünme, niyetine al, nasıl olur diye düşün ve yürü... İsteyerek yürü... İste... *** “Akşam elleriyle yaptığı helvadan putunu sabah acıkınca yemek ile prensiplerini, ilkelerini oluruna getirmek arasında bir alaka varmış gibi gelir bana.” Akşam tazelediği imanını sabah oluruna getirmek… İçine düştüğümüz hal böyle bir şeydir… Camide başka, iş yerinde başka olabilmeyi, akşam evde başka, sabah sokakta başka olabilmeyi sindirebilir hale gelmiş olmamız bir tarafa bunu artık dert edinmiyor olmamız da ki fecaat… En kötüsü de aslında ne olmamız gerektiği konusunda ki kanaatlerimizin de tavşanın suyunun suyunun suyu şeklinde bir bilgi ile oluşturuluyor olması… Etrafımızda ecdat hakkında malumat ve magazin bilgisi dışında eğitimini alacağımız bir yapının olmaması… Neyi kaybettiğimizin de bulmamız gerekenin ne olduğuna dair bir fikrimizin de olmaması… Haliyle insan ne aradığını bilmezse bulduğunun ne olduğunu da bilmez… Yiğitlerden bir yiğidi, ariflerden bir arifi bilgelerden bir bilgeyi numunelik olsun diye laboratuvar şartlarında olsun yetiştirebilsek te sonrasına baksak… Olmamız gerekenin ne olduğuna dair bir fikrimiz olsa… Yok… Olmamız gerekenin ne olduğu hakkında bir fikrimiz olmayınca, herkes kendi olduğunu olması gereken kabul ediyor… Fecaat… Sonra sokağındaki Müslümanının ne olduğunu nasıl bir insan olduğunu bilmediğimiz “ecdat” övünücülüğü… Saçma… *** Ebubekir Sifil Hoca’nın ifade ettiği şekliyle: “İslâmî ilimler Allah Teâlâ’yı razı edecek sahih ve müstakim Müslümanlığın tek mümkün zeminidir. Bu modern zamanlara kadar böyle olduğu gibi, modern zamanlarda ve sonrasında da böyle olacaktır.
Zira Kur’an ve Sünnetin bize “ne” dediğini, “nasıl” dediğini ve “niçin” dediğini ancak İslâmî ilimler zeminin de tam anlamıyla kavrayabiliriz.” “Ne” dediğini, “Nasıl” dediğini “Niçin” dediğini bilmediğimiz bir dinin mensupları olarak dinimizin medeniyetini mi? Medeniyet mi inşa edebileceğiz? *** Davutoğlu: Hadimi Hazretleri, sadece bu yörenin iftihar ettiği bir insan değil, bütün dünyaya ışık veren, o kutlu medeniyet mirasımızın en önemli öncülerinden birisidir. Onun yerinde yeller esmiyor. Elhamdülillah onun yoluna sahip çıkan yeni nesiller geliyor ve iftihar ettiğimiz bu mirasa sahip çıkmak, onu anlamak, yeni nesillere aktarmak, o muhtevaya yeni eklemeler yapmak, katkıda bulunmak durumundayız. Allah hepimizi Hadimi Hazretlerinin yolunun hadimî eylesin inşallah… *** Yani bu okullarla mı, modern zaman ve eşya algısının öğretildiği, liberal materyalist değerlerin öğretildiği, o değerlerin arasına serpiştirilmiş İslâmî bilgilerin de olduğu bu okullarla mı o yolun hadimî olunabilecek? *** Kısaca; Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun ifadesiyle, “Sistem şuuru ve sistemin şuuruyla”, “Yeni Nizam Yeni İnsan” davası olarak görmek gerekir önümüzdeki olması gereken süreci… “Kendi medeniyetini doğurma idealindeki bir hareket kendi eğitim sistemini inşa etmelidir. Kendi eğitim sistemini inşa edememiş bir hareketin istikbalinden bahsetmek dedikodudan öte mana taşımasa gerektir.” Şimdi sayın başbakanın eğitim sistemi üzerinde yapacağı köklü değişiklikler var mı bu değişiklikler İslâm medeniyetini doğurmaya yönelik temel değişiklikler mi olacak göreceğiz… Aşkla, şevkle söylenmiş sözlerin arkasında duracak mı? Memleketi “Hadimî Hazretlerinin yurdu” haline getirmek için neler yapacak? Mesela Konya Hadim Taşkent’te “Hadimî Medreseleri” açacak mı?
Yalnızca İslâm ilimlerinin, İslâm irfanı ve gerekleri içerisinde, modernizm kirinden azade şekilde öğretildiği külliyeler inşa edecek, ilkokuldan lise sona kadar devam edecek ve lise denklik belgeleri olabilecek şekilde hukuki alt yapısını oluşturabilecek mi yoksa dördüncü sınıfında saçma bir şekilde yabancı dil mecburiyeti olan okullara devam mı edilecek? Halkın bir bölümünün ana dili olan Kürtçe ile eğitimin yasak olduğu memleketimizde yabacı dilin hangi akla hizmetse artık ilkokullarda mecburi olmasını, af edersiniz ama mazur görebilecek çaptan mahrumuz, biz sömürge miyiz kardeşim… Türkçe kompozisyon yazmaktan mahrum çocuklarımıza yabancı dil mecburiyeti? *** “Türkiye’de Kur’an öğrenimi resmi olarak 24 yıl yasaklandı. Yasak 3 Mart 1924 tarihinde 430 numaralı yasayla başladı. Kanuna göre Arap alfabesiyle yazılı kitaplar yasaklı hale geldi. Kur’an öğrenimi de Tevhid-i Tedrisat uygulamasıyla kaldırıldı. Kur’an öğrenimi 1950 yılında demokrat parti ile mümkün oldu. Elif-Ba ve 54 Farz öğreten kitaplar 25.11.1944 yılında 2657 sayılı kanun’un değiştirilen 51 maddesine göre yasaklandı. İsmet İnönü yanı sıra 14 kişinin imzası mevcut bu kararda.” Önceleri okumak yasaktı şimdilerde anlamak desek, karşımıza bir sorun daha çıkmış olur mu? *** Yahu elma bile yetişmek için kendi şartlarını isterken... Kaba olacak ama “İslâm çocuğu”nun yetişmesi içinde tam anlamıyla “İslâm şartlarının” vaki olduğu yerler istiyoruz. Modern ilimlerin tedrisatının arasına serpiştirilmiş İslâmî ilimler değil, İslâmî duygu ve düşünce kalıplarını ruhunda tüttürdükten sonra modern bilimleri de tedris edebileceği bir süreç... Tabii biz eğitimci değiliz ihtiyacı vurguluyoruz, çapımızca... Hızla yayılmakta olan sekülerleşmenin önüne bir an önce geçebilmenin başkaca yolu var mı bilmiyoruz, hem kendimizin hem de yönettiklerimizin ahiretini berbat etmemenin…
*** “Fatih” yetiştirecek okullar istiyoruz, “Yavuz Sultan Selim” yetiştirecek okullar… “Napolyon” peşinde değiliz… İmam-ı Azam Hazretlerinin “işte bu” diyerek onaylayacağı okullar. Modern liberal dünyanın en büyük devleti olsanız bile umurumuzda değil, dünyanın ahiretin tarlası olduğu şuurunu tam liyakat ile şuurlara kazıyacak okullar. İyinin güzelin doğrunun Allah Resulü, Hazreti Peygamberin getirdiği gösterdiği bildirdikleri olduğunu gösterecek okullar… “Memiş Efendi” yetiştirecek okullar, “Kaşıkçı Ali Rıza Efendi” yetiştirecek okullar… “Akşemseddin” yetiştirecek okullar… “Uzun Şıh Hazretleri”nin yolunu devam ettirecek, “Ebu Said Muhammed el-Hadimî Hazretleri”nin yolunu devam ettirecek okullar? *** “Burada “Medrese”lerinin açık olmamasını dert etmeyen adamın -Müslümanın-, mesela diyelim, “Arakan”da akan kana duyduğu tepkiyi samimi bulmam. Bu tepki “İslâmî” değil de “insanî” -ne demekse?- ise ona da karışmam...” *** Ve Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan bizlerin talebi; bu toprakları eskilerde olduğu gibi ilim irfan yuvaları haline getirecek şekilde, denkliği olan medrese külliyeleri ile imam hatip külliyeleri ile fen liseleri külliyeleri ile donatmalarıdır. Ve Sayın Başbakanımız, gönüldaşımız Ahmet Davutoğlu’ndan talebimiz; Tevhid-i Tedrisat Kanunu isimli, bu millet düşmanı saçmalığı bir an önce hak ettiği şekilde tarihin çöplüğüne göndermesidir. Davutoğlu’nu tercih ederek “Dava Hareketi” olmayı seçen AK Parti’nin dava partisi olduğunun ispatı olacaktır bu kanunun yürürlükten kaldırılması. Devletin milletle barışmasının mühim adımlarından birisi olacaktır…
Üniversitelerin suyu mu çıkıyor? Ünlü model Ebru Güzel Okan Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak alınırken, Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Bilgi Üniversitesi’nde hocalık yapacağını duyurdu. Manken Ebru Güzel, Okan Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak alındı. Okan Üniversitesi, ünlü mankeni kadrosuna kattığını şöyle duyurdu: “Geçtiğimiz yıl doktorasını başarıyla tamamlayarak ‘Türkiye’nin ilk doktoralı modeli’ unvanıyla dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ebru Güzel, Okan Üniversitesi akademik kadrosuna katıldı” İletişim ile antropoloji alanlarında iki yüksek lisans ve doktora derecesi ile yardımcı doçent unvanını alan Güzel, 2014-2015 Akademik Yılı’ndan itibaren Okan Üniversitesi Meslek Yüksekoku-
lu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı olarak görev yapacak. Öte yandan yaptığı garip röportajlar ve insanların görmekten ar ettiği röportaj fotoğraflarıyla tanınan Hürriyet yazarı Ayşe Arman’da Bilgi Üniversitesi’nde ders verecek. ‘Seksi gazetecilik’ dalının dünyadaki tek üyesi Ayşe Arman, Bilgi Üniversitesi’nde röportaj üzerine ders verecek. “Heyecandan ölüyorum” diyen Arman, hoca olduğunu Instagram’dan duyurarak ilk dersini de Instagram’dan verdi: “Bunca yılın sonunda fotoğrafçılardan şunu öğrendim... İnce ve minyon degil-
sen, hadi daha açık olayım, benim gibi iriysen, kamera sana yöneltildiğinde yan döneceksin! Şu bi bacağı kırmak da hep işe yarar!” dedi. Devlet üniversitesi olmayan üniversitelerin, tercih edilme yarışında, eğitimi arka plana alarak popülarite ve karizmaya göre öğretim üyeleri almaları, Türkiye’de özel eğitim anlayışının nerelere kadar düştüğünü de göstermiş oldu. Türkiye hükümetinin, eğitim sektöründe, rant ve tercih edilme adına yapılan bu yanlışlıklara müdahale etmesi bekleniyor.
Konuk, büyük yatırım sihirbazı! Forbes’in “16 Büyük Yatırım Sihirbazları” sıralamasında Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk ikinci sırada yer aldı. Dünyaca ünlü Forbes Dergisi’nin ülkemizde de çıkardığı Forbes Türkiye, 2014 Yatırım Raporunu yayınladı. Forbes Dergisinin yayınladığı 2014 Yatırım Raporu’nda “Büyüme Sihirbazları, Ustalardan Tavsiyeler” başlığı altında yönettikleri kurumları ve fonları istikrarlı bir şekilde büyüten 16 isme yer verilirken derginin “büyüme sihirbazları” olarak tanıttığı isimler arasında Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk da yer aldı. 2014 Yatırım Raporunun Büyüme Sihirbazları-Ustalardan Tavsiyeler” bölümünde, Konya Şeker’deki istikrarlı büyümeyi gerçekleştiren Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk’un yatırım ve iş felsefesi ile tavsiyeleri dergide şu şekilde özetlendi; “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır Hadis-i Şerifi benim yatırım ve iş felsefemin temelidir. Bir çiftçi şirketini yönetiyorum ve burada emanetçiyim. Yüzbinlerce üreticinin mesuliyetini omzumda taşıyorum. Bu şirketin iki gü-
nünün birbirine eşit olması yüz binlerce üreticinin ziyanda olması anlamına geliyor.” Bu motto, Konya Şeker mucizesinin de formülü bir anlamda. Konya Şeker, 20122013 yılı bilançosuna göre FAVÖK’ünü % 39.19, net satışlarını da % 27.68 artırma başarısını gösterdi. Daha uzun vadeli rakamsal bir analiz ise Konya Şeker’in köhne bir şirketten nasıl Türkiye’nin en büyük tarım üreticilerinden biri haline geldiğini daha net anlatıyor. 10 yılda %30 binin üzerinde karlılık artışı ve %10 bini aşan büyüme. Sermayesi tabana yayılmış bir kooperatif yani üretici şirketi olan Konya Şeker’in başına 1999’da geçen Konuk, elle tutulmayan, gözle görülmeyen her türlü dalgalanmaya açık enstrümanlara mesafeli bakıyor. “Bazen para hareketleri nedeniyle beklenmedik kazançlarımız oluyor. Ancak o kaynaktan gelen kazanç hiçbir zaman ürettiğimiz bir mamul malın satışından elde ettiğimiz bir kazanç kadar keyif vermiyor” diyor.
ABD’den geri adım ABD Adalet Bakanı Eric Holder, polisin uygulamalarıyla ilgili olarak Ferguson halkından yoğun şikayet aldıklarını, kolluk kuvvetleri ile mahalle sakinleri arasında geçmişten bu yana derin bir güvensizliğin bulunduğunu ve bölgedeki polis teşkilatının çeşitlilikten yoksun olduğunun dile getirildiğini aktardı. Holder, bu şikayetler üzerine, Ferguson polis yetkililerinin ABD Anayasası ya da federal yasaları ihlal eden uygulamalar sergileyip sergilemediğini soruşturturacaklarını bildirdi.
Yuh olsun böyle işe Hindistan’ın Jalpaiguri şehri yakınlarında bulunan bir köyde, köyün ihtiyar heyetine saygısızlık ettiği iddia edilen 16 yaşındaki bir genç kız, toplu tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü. Hindistan basını, genç kızın aldığı traktörün borcunu ödeyemeyen babasının dövülmesini engellemek için köyün önde gelenlerine karşı geldiğini kızın davranışı nedeniyle önce “yere tükürüp, tükürüğünü yalama” cezasına çarptırıldığı ancak bunu yapmayı reddedince öldürüldüğü belirtildi.
Yağmur can aldı Hindistan ve Pakistan’da üç gündür etkili olan şiddetli yağışların neden olduğu sel ve heyelanlarda yaklaşık 70 kişinin öldüğünü bildirildi. Yetkililer, Hindistan kontrolündeki Cammu Keşmir’de yolcu otobüsünün sel sularına kapılarak sürüklenmesi sonucu en az 35 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Novşera bölgesinde meydana gelen kazada altı kişi yaralı olarak kurtarılırken yaklaşık 30 kişi kayboldu. Yolcu otobüsünde yaklaşık 70 kişi olduğu sanılıyor.