NEVZAT ŞİPLEME
M. ALİ KÖSEOĞLU
ALİ IŞIK
RECEP ÖĞÜTÇÜ
ŞEHİR, ÜMMETİ YANSITIR
DEVLET EBED MÜDDET
EKMEKÇİ HAYIK
RAHMET AYI GİDİYOR
Delidemir kızdı!
70. Sayı
1-7 Temmuz 2016
www.anadolugunluk.com
50 Kr
‘Şehit yakını’na ev
Nezih Tuncay öldü
Demirtaş çağrıldı!
Terör mağduru şehit yakınlarına destek olmak amacıyla, Konya Platformu Eğitim, Kültür, Sağlık ve Çevre Derneği’nin öncülüğünde başlatılan, “Konya Şehidinin Emanetine Sahip Çıkıyor” projesinde temel atma aşamasına gelindi. Dernerk başkanı konutların kısa sürede teslim edileceğini söyledi.3’te
Sinema oyuncusu Nezih Tuncay, hayatını kaybetti. Tuncay’ın oğlu Semih Tuncay, sosyal medya hesapları üzerinden, sanatçının vefat ettiğini duyurarak, “Canım babamı kaybettik. Bu zorlu süreçte bize destek olan tüm dostlara çok teşekkür ederim. Allah kimseyi sevdiğinden ayırmasın.” mesajını paylaştı.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair Anayasa değişikliği sonrası fezleke dosyalarının savcılıklara ulaşmasının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında talimatla ifade vermesi tebliğ edildi.
Diriliş Ertuğrul dizisindeki “Delidemir” rolü ile tanıdığımız usta oyuncu Mehmet Çevik, Esra Elönü ile Araftaki Sorular programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erol Evgin’in ‘Okumamış abla muhtarını seçsin, biraz daha okuyanlar ise belediye başkanını seçsin’ sözlerini sert bir dille eleştiren Çevik, gençliğinde şarkılarını dinlediği Erol Evgin’in sanatçı değil sadece şarkı söyleyen bir müzisyen olduğunu söyledi. Çevik, “Sanat değiştiren, dönüştüren, tarif eden, yol gösteren bir yerdedir. Sanatçı da bunu yapan insanlardır.” dedi.
Şehir, ümmeti yansıtır! Binlerce Müslümanın Kadir Gecesi’nde Selimiye Camii’ne akın ettiği Konya’da, Büyükşehir Belediyesinin “Mevlânâ Kültür Vadisi” projesi ve bu kapsamda “Bedesten”in yeniden imarı ile Konya’mızın tarihini ve İslam şehri oluşunu tekrar canlandırma çabası takdirle karşılanırken, gece kulüplerinin camilerle yan yana olması toplumu düşündürüyor. NELER OLMUŞTU? FETÖ mensubu olduğu düşünülen bir bayanın sosyal medyada AK Parti eski Konya Milletvekili Hüsnü Tuna’ya “Konya’da caminin yanında 7 pavyon sizin döneminizde yapıldı. Yıkacak mısınız, işleyecek mi?” sorusu üzerine camilerle yan yana bulunan gece kulüpleri gündem oldu. Tuna’nın paralel yapı mensubu olduğunu düşündüğü bayana “Orada mı çalışıyorsun?” şeklindeki sözleri konuyu farklı bir boyuta taşısa da cami ile gece kulüplerinin yan yana oluşuyla ilgili tartışmalar bütün sıcaklığıyla devam ediyor.
İSLAM ŞEHRİ KONYA Konya, tarihinde ümmete ve İslam’a hizmet etmiş büyük şehirlerden. Zaviye ve tekkeleriyle verdiği “küçük cihad ve büyük cihad” eğitimiyle, ahi teşkilatlarının verdiği “ahlak ve yiğitlik” anlayışıyla ümmeti yansıtan şehir. Akıncı Medreseleri, Mevlevihaneleri, koca devlet Selçuklu’ya başkent olmasıyla ve niceleriyle bunu gözler önüne seriyor. Konya’nın bu muhtevaya
tekrar hakim olması çok da uzak görünmüyor. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İnşa’Allah hep birlikte Büyük Doğu’yu inşa edeceğiz” şeklindeki sözlerine ve gösterdiği tarihi istikamete sahip çıkmak, bu istikametin istediği şehri, ümmet şehrini, Konya’yı inşa etmek için, onun gölgesi altında siyaset yapan çevreleri bu konuda harekete geçirmesi bekleniyor. Nevzat Şipleme’nin yazısı sayfa 2’de
Rusya kapıyı açtı Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, Türk sebze ve meyvesinin yeniden Rusya pazarına girmesinin fiyatları aşağı çekeceğini düşünüyor. Putin’in Erdoğan ile telefon görüşmesinden sonra Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için verdiği talimattan sonra Başbakan Yardımcısı Arkady Dvorkovich, ilişkilerin yeniden düzelmesi için yasal değişikliklerin önümüzdeki günlerde hayata geçirilebileceğini söyledi.
BÜYÜKŞEHİR ÇÖZER! Gece kulüpleri ile camiler arasındaki 200 metrelik mesafenin AK Parti hükümetleri döneminde artması beklenirken 100 metreye düşürülmesi hayal kırıklığına neden oldu. Öte yandan Büyükşehir Belediyesinin “Mevlânâ Kültür Vadisi” projesiyle Konya’nın bir İslam Şehri olduğunu, tarihi vizyonunu tekrar gün yüzüne çıkarma ve canlandırma çalışmalarından umutlanan Konyalılar, belediyenin cami ile yan yana bulunan gece kulüplerini görmezden gelemeyeceğini, çözüm bulamadığı takdirde ise tepkilerin odak noktası olabileceğini düşünüyor.
Bu fırsat kaçmaz Tarıma ve tarım projelerine desteklerini sürdüren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılı için fide ve fidan desteği başvurularını bu yıl 1 Temmuz - 1 Ağustos tarihleri arasında alacak. 4’te
2 ŞEHIR, ÜMMETI YANSITIR
K AB’nin kredisi düştü Standard and Poor‘s, Avrupa Birliği’nin kredi notunu ‘AA+’dan ‘AA’ya düşürdü, not görünümünü ise negatiften durağana revize etti. S&P’den yapılan yazılı açıklamada, not indiriminin İngiltere’nin AB’den ayrılmasının (Brexit) birliğin mali esnekliği ve siyasi uyumuna zarar vereceği gerekçesiyle gerçekleştirildiği belirtildi. Diğer AB ülkelerinin üyeliklerini sürdüreceği öngörüsüne yer verilen açıklamada, “Geri kalan 27 ülkenin AB’ye olan bağlılıklarını yeniden teyit etmelerini bekliyoruz ancak Birleşik Krallık’ın ayrılışı 2021-2027 dönemine ilişkin bütçe taslağında yeni ve karmaşık müzakereleri kaçınılmaz olarak gerektirecek” ifadesi kullanıldı.
Bir ay daha uzatıldı Ukrayna vatandaşlarının Türkiye’ye yapacakları seyahatlerinde 60 gün olan vizesiz kalış süresi 90 güne çıkartıldı. Ukrayna Turizm Acenteleri Birliği Başkanı Oleksandr Novikovskyy, geçen yıl ülkesinden Türkiye’ye 749 bin turist geldiğini belirterek, bu sayının bu yıl bir milyona çıkması için,Temmuz ve Ağustos aylarında paket tur fiyatlarına zam yapılmamasını istedi. Novikovskyy, “Zam yapmayın 1 milyon Ukraynalı gelsin” demişti. Novikovskyy geçtiğimiz günlerde verdiği demecinde şunları söylemişti: “Ukrayna’da insanlar çok para kazanamıyor. Krizden sonra maaşlar 200 dolar civarına geriledi. Bu nedenle temmuz ve ağustos aylarında paket tur fiyatlarına büyük zam yapılmamalı. Türkiye bize en yakın tatil yeri. İnsanlarımız Türkiye’yi çok seviyor.”
onya’da Dr. Sadık Ahmet Caddesinde bulunan gece kulüpleri ile Aziz Mahmut Hüdai Camii’nin yan yana bulunması son zamanlarda dikkat çekti ve gündem oldu. Ne kadar yanlış olduğu, gece kulüplerinin camiden kaç metre uzakta olması gerektiği üzerine tartışmalar oldu, oluyor. Bu tartışmalarda atlanılan hususlar da var: Bizim şehirlerimiz, inşa etmemiz gereken şehirler, İslâm şehirleri, bilhassa Konya… Akın, gaza, fetih odaklı yaşam merkezi olan şehirler, o şehirler üzerinden inşa edilmiş medeniyet tarihimiz… *** Doksan küsur yıllık kültür işgalinden kurtulma mücadelesi veren ve küllerinden yeniden doğma çabasındaki Anadolu halkında tezahür eden onlarca, yüzlerce abukluk bizlerin onları eleştirmemiz, kötülememiz, ötekileştirmemizi değil onların elinden tutmamız için bizlere sorumluluklarımızı hatırlatmalıdır… Bugün birey odaklı psikoloji üzerine kurulmuş Batı medeniyeti kültürünün tesiri altında yetişmiş insanımızdan rant odaklı olmayan faaliyetler beklemek de işin aslı pratik karşılığı olmayan beklentilerdir. Bugün tarihi misyonu itibariyle bir İslâm Şehri olan Konya’mızın mevcut durumunu da bu minvalde ele almak gerekmektedir. Bu minvalde İslâm Şehri olan Konya’mızın en fazla tenkit edildiği hususlardan birisi de birahanelerin, pavyon tarzı kötülük odaklarının camilerimizle neredeyse yan yana bulunabildiği bir şehir haline gelmiş olmasıdır. Bu elbette kabul edilemez ve muhakkak düzeltilmesi gereken bir çelişkidir. Bugün her kesimden oy almamız lazım anlayışı ve pratik gerçekliğinin dayattığını düşündüğümüz belediyelerimizin bu uygulamalara göz yummaları bir şekilde dünkü ceberrut küfür dayatmalarından bugüne, “Muhafazakâr Demokrasi” anlayışı içerisinde ortaya konulmuş siyasi hedefin pratiği şeklinde değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir siyasi vizyon Müslümanlar açısından ancak bir ara hedef olarak değerlendirilebilir. Büyükşehir belediyesinin “Bedesten İmarı”, “Mevlana Kültür Vadisi” gibi projelerle Konya’mızın hem tarihi geçmişini hem de İslam şehri olduğunu tekrar hatırlatmak ve canlandırmak için atılmış, takdire şayan, büyük adımlar olsa da bahsettiğimiz siyasi vizyonun ara hedeflerinden biri olarak kalmaya mahkumdur. Bugün gelinen noktada artık yeni hedefler belirlemek ve yeni şehir vizyonları oluşturmak zorunluluğumuz var.
ŞEHİR ÜMMETİ YANSITIR “İslâm şehirlerinin kuruluşunda ve gelişmesinde İslâmî hayatın etkisi büyüktür. Bu konuda araştırmalarda bulunan İsviçreli Araştırmacı Titus Burckhardt›ın tespitleri şöyle, Şehir ümmeti yansıtır, ki ümmetin iki yönü vardır. Bir yanıyla İslâmiyet insanlar arasında ayrım kabul etmeyen dini ve sosyal bir yasaya boyun eğmektir, bu açıdan, tıpkı tek tek evlerin tüm yapılar kümesinde kayboluşu gibi birey de kolektif alanın içinde erir. Öte yandan, İslâmiyet her bir mu’minin özerkliğini kabul eder, her koca ailenin “imam”ıdır ve namazda cemaate önderlik eden kişininkine benzer bir rolü vardır. Kuran’a göre bir mü’minin kendisi, ailesi, mal varlığı “harem’, yanı kutsal ve dokunulmazdır.” (Prof. Dr. Ramazan Özey/1994 - Temmuz, Sayı: 101, Sayfa: 017/Altınoluk Dergisi...)
Özellikle şehir ümmet’i yansıtır ifadesi çok dikkate şayan değil mi? HANGI ÜMMETI? Burada kendisine “efendim dua buyurun da Ümmet- Muhammed kurtulsun” diyen bir Müslümana “siz bana Ümmeti Muhammed-i gösterin ben size zaten kurtulmuş olduğunu göstereyim” buyuran Abdülhakim Arvasi Efendi Hazretlerini hatırlamanın yeri değil mi? Kitap, sünnet, icma kıyas temelinde izah edilmiş ideal Ümmet Fikri... “Şehri İnşa Etmeden Menediyeti İnşa Edemezsin” Merkezde Hazreti Peygamberin bizlere teklif ettiği insan ruhu ve o ideal ruhun, anlayışın gerektirdiği şekilde donatmak ve güzelliklerin ruhları inşa edebileceği vasatlar haline getirmek... Biz o ideal ruhun sokağında mahallesinde evinde mektebinde iş yerinde okulunda yansıdığı şehirler kurmakla evlatlarımıza öyle şehirler bırakmak ile görevliyiz... “...İslâm itikad arsasının ölçü ve ölçülendirmelerinin esası üzerine kurulabilecek İslâmî bir dünya görüşü, itikadî yamukluklar gözardı edildiği ve bellibaşlı nisbet beyânları yerine getirilmediği zaman vücut bulmaz... Güya İslâm adına çırpıştırılmış fikirlerden kurulu köpek kulübesi cinsinden uyduruk oluşumlar bir yana, kelimenin gerçek anlamıyla insan ve toplum meselelerini kuşatıcı İslâmî bir dünya görüşü, ancak “Ehl-i Sünnet” itikadıyla mümkündür; Büyük Doğu-İbda, bu davanın hem tespitçisi ve hem de dünyada “İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik” mevzuundaki tek “sistem” terkibidir!..” (Salih Mirzabeyoğlu, İbda Diyalektiği, 115)
İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik mevzuunda tek terkip olan bu sistem için, Cumhur
Reisinin “İnşa’Allah hep birlikte Büyük Doğu’yu inşa edeceğiz” şeklindeki sözleri ve gösterdiği tarihi istikamete sahip çıkmak, bu istikametin istediği şehri, İslâm şehrini, Ümmet şehrini, yani Başyücelik Şehri’ni, Konya’yı inşa etmek, onun gölgesi altında siyaset yapan çevrelerin boynuna borç değil midir? Şehirlerin inşası bu büyük hedefe giden yolda en mühim adımlardan birsidir şüphesiz… Şehri inşa etmeden medeniyeti inşa edemezsin… İNŞA ETMEMİZ GEREKEN ŞEHİRLER... Betonlaşma trafik rant sorunları altında ezilmekte olan şehirlerimizin temel sorunu esasen “insan” sorunu olarak değerlendirilmelidir… Hepimiz birbirimizi ahlak bunalımı etrafındaki yanlışlarımız üzerinden eleştiriyor, birbirimize tahammül etmiyoruz… Oysa sorunumuzun şahsi olmadığı bir temel medeniyet ve ahlak işgali altında oluşumuzun fert planındaki yansımaları ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğini dikkatlerden uzak tutuyoruz… Ümmet şehrine tek tek hepimizin şiddetle ihtiyacı olmasına nazaran korkularımız en büyük ayak bağlarımız oluyor... Kendimizden korkuyoruz, kendimiz olan değerlerden korkuyoruz… At izi it izine o kadar karışmış ki, itin biri çıkıp güya aziz İslâm adına bir şeyler geveliyor, yobazın biri çıkıp bir şeyler geveliyor, aziz ve pak olduğuna inandığımız aziz İslâm’ı o kadar çirkinleştiriyor ve bayağılaştırıyor ki “buysa istemeyiz” noktasına getiriyor… Kafir, çirkin olanı güzelleştirmenin sırrına ermişken sanki bizler on yıllardır yalnızca “güzeli nasıl çirkinleştiririz” şeklinde ki bir anlayışın ihtisasını yapmışız gibiyiz. Hâlbuki Hazret-i Peygamber hicretin akabinde Yesrib kasabasının adını Medine-i Münevvere» (Aydın Şehir) olarak değiştirmiş ve İslâm Devleti›nin sarsılmaz temellerini bu şehirde atmıştı... Aydın olmanın da şehir olmanın da ruhunu öylece inşa ve işaret etmişti... Bir devletin, idari, sosyal, kültürel, sanayi ve ticari bakımdan gelişmesini tamamlayabilmesinin yolunu da “tamamlamak üzere gönderildim” buyurduğu o ahlak üzere olduğunu göstermiş oluyordu... Hedefimiz budur, bu olmalıdır... O güzel ahlakı tamamlamak gayretinde olanların o ahlaki nizam etrafında çalışıp çabalayan üreten tüketenlerin şehri... Fikir, ilim sanat faaliyetlerinin hepsi de bu ruhun ilgili mevzu da yansıması, açılımı, görünümü şeklinde... Fetih in-
san ruhunun varoluş sürecinin temel nisbet noktası... İster nefsinin-ruhunun fethi olsun ister alemin, eşya ve hadiselerin fethi olsun... Hem insanın kendini, hem insana dair olan ‘şey’leri olsun İslâm adına fethetme sürecine, İslâmîleşmesi sürecine ‘yaşam’ diyoruz... Her anı her adımında, ruhunu, kavramlarını, labratuarını, estetiğini İslâm adına fethetme çabasında olan adam gibi adamların ahlak ve erdem savaşçılarının -aydınlık savaşçılarının- yetiştiği inşa ettiği yaşam alanları olan şehirler... İnsana, topluma ve âleme ait ne varsa İslâm adına fethetmeye odaklı bir fetih ve akın şehri. Fetih ve medeniyetle dolu tarihlerimizin temelini oluşturan şehirlerimizden iki büyük hakikat: Zaviye ve tekkeler: Akıncıların psikolojik, ideolojik eğitiminin merkezleri... Hakeza Konya’da, Hz. Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled’i ve nicelerini yetiştiren “Akıncı Medreseleri”dir. Ahi Teşkilatı: Kentlerin kurulmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamış olan Ahi örgütü -loncalar-gaza kültürünün asal öğesi olmuştur… Ki bugün Ahi teşkilatlarına sadece ticari bir yapı olarak bakmak bu teşkilatları sığlaştırmaktadır... Teşkilatlar için yazılmış “gençlik, yiğitlik cömertlik” manasına gelen fütüvvetten gelen fütüvvetname adlı eserlerde dahi kuru esnaflık anlayışı değil, “ahlâkı, erdemi, yiğitliği, gazayı” ele almaktadır. Fert ve cemiyetin, başta bizzat kendi ruhu olmak üzere, âlemi, maddesi ve manası ile İslâm adına fethetme ruhunun fertten cemiyete ve âleme doğru yayıldığı bir merkez... İster merkezden muhite, tekke ve zaviyeler elinden, ister muhitten merkeze ahi teşkilatları elinden olsun, şehir bu... *** Bu büyük idealin gerçekleşmesi elbette zaman alacaktır. İman temelli, fikir, sanat, ilim, spor odaklı eğitim ve faaliyetler bu sürecin temelini oluşturacaktır... Bu faaliyetlerin siyasi taleplere yansımaları kaçınılmaz olacağına ve siyaset bu çevrelerden bağımsız olamayacağına göre “BAŞYÜCELİK ŞEHRİ KONYA” ideali bir ütopya olmaktan çıkabilecek ayakları yere basan orta ve uzun vade bir hedef olarak görülebilecektir... Belediyelerimiz kendilerini bu hususları öne almaya uzak görüyor olsalar bile, belediyelerimizi de buna teşvik edecek olan Konya’mızın münevverleri, sivil insiyatif almalı, bir an önce bu hususta neler yapılabileceğinin fikri alt yapılarını oluşturmaya bakmalıdır diye düşünüyoruz.
Konya’da şehit ailelerine konut
3 SELMAN NECATİ BAŞARAN
YÜRÜYEN KİTABEVLERİ
Konya Platformu Başkanı Mehmet Ali Çelik, terör mağduru yakınlarına destek amacıyla toplanan yardımlarla 30 konut yapılarak ihtiyaç sahiplerine teslim edileceğini açıkladı.
Ş
Konya Platformu Başkanı Mehmet Ali Çelik yaptığı açıklamada; proje kapsamında bugüne kadar toplanan yardımlarla 30 konut yapılarak ihtiyaç sahibi şehit yakınlarına teslim edileceğini söyledi. Konya Platformu Derneği’nin öncülük ettiği birçok Sivil Toplum örgütün de destek verdiği, terör mağduru şehit yakınlarına destek olmak amacıyla başlattığı, “Konya Şehidinin Emanetine Sahip Çıkıyor” projesinde büyük aşama alındı. Konuyla ilgili açıklama yapan Konya Platformu Derneği Başkanı Mehmet Ali Çelik, projenin başlangıcında hedeflenen konut sayısı-
nın üzerine çıkıldığını ifade ederek, 30 konut yapılacağını söyledi. 30 KONUT TEMELİ Vatanın bölünmez bütünlüğü, ülkenin huzur ve güvenliğinin sağlanması ve ay yıldızlı bayrağımızın ilelebet dalgalanmasının teminatı olan asker ve polislerimizin ülke savunmasında göstermiş oldukları üstün hizmetlerin takdire şayan olduğunu vurgulayan Çelik, “Bu uğurda, menfur terör saldırıları sonucu yaşamını yitiren kahraman şehitlerimizin bizlere emanet ettiği yakınlarına sahip çıkmak sivil inisiyatif olarak bizlerin boynunun borcudur”
dedi. Çelik, Konya Platformu Derneği’nin aldığı bir kararla, “Konya Şehidinin Emanetine Sahip Çıkıyor” projesini başlattıklarını belirterek, yapılacak konut sayısı ile ilgili olarak ilk başlarda hedeflenen rakamın üzerine çıkılarak toplanan yardımlarla 30 konut yapılacağını söyledi. Konut projesi ile ilgili gerekli arsa, altyapı, proje ve imar işlemlerinin sonuçlandırıldığını kaydetti. DIYANET’İN FETVASI Projeye destek olan vatandaşlara, şehit aileleri adına teşekkür eden Çelik, ramazan ayı münasebetiyle, vatandaşların fitre ve zekatlarını bu projenin
finansmanı için kullanabilmeleri yönünde, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulundan, ihtiyaç sahiplerine yardım amaçlı olduğundan, vatandaşların fitre ve zekatlarını “Konya Şehidinin Emanetine Sahip Çıkıyor” projesine verebileceği yönünde ilgili kurumlardan fetva alındığını söyledi. Çelik, Proje tamamlandıktan sonra Konya Valiliği, Aile ve Sosyal Politikalar Konya İl Müdürlüğü ve Derneğimiz Yönetiminden oluşturulacak bir komisyon tarafından, ihtiyaç sahibi şehit yakınları tespit ederek, konutların teslim işlemlerinin gerçekleştirileceğini de sözlerine ekledi.
Başkalarınınki can da bizimki patlıcan mı? Sizinle iki fotoğraf paylaşacağız bugün. Soldaki fotoğrafa dikkat edelim. Burası Konya Mevlana Caddesi üzerinde birçok otobüs hattının birleştiği ana merkezlerden olan Kayalı Park Mevkiinin hemen karşı caddesinde, eski İl Genel Meclisi binası önündeki otobüs durakları. Sağanak yağmur yağıyor ve durakta otobüs bekleyen genç, yaşlı, engelli, onlarca insan ister iste-
mez ıslanıyor. Çünkü etrafta sığınılabilecek herhangi bir kapalı alan yok. Bunun yanında belediye otobüslerinin hareket saatlerinde yaz tarifesi uygulaması başlatıldığından, otobüsler öncekine nazaran daha seyrek sefer yapıyor. Hal böyle olunca yolcular daha çok beklemek zorunda kalıyor. Vatandaşların bu tür olumsuz hava koşullarından etkilenmemeleri ba-
kımından şehrin göbeği dediğimiz, yolcu kapasitesinin yoğun olduğu bölgelere, Avrupa’da olduğu gibi “Closed Bus Stop” kapalı otobüs durakları yapılabilirse çok daha iyi olur diye düşünüyoruz. İnsan ister istemez sormadan edemiyor. “Avrupalının canı can da, bizimki patlıcan mı?” Bizim ne eksiğimiz var. Kapalı duraklar yapıldığı takdirde vatandaş hem aşırı
sıcak ve güneşten, hem de soğuk hava, yağmur ve kardan korunmuş olur. Konya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Planlama ve Raylı Sistem Daire Başkanlığının hizmete sunduğu Akıllı Toplu Ulaşım Sistemi (ATUS) uygulaması takdire şayan bir projedir, kendilerini tebrik ediyoruz. Umarız duraklar konusunda da bir çalışma yapılır. Haber: Rahmi Dalmaç
imdi bizim pratik planda yapmamız gereken en mühim iş, fikir sosyetesi oluşturmak ve… Aydın sınıf doğumunu gerçekleştirmek; gerçek aydınları yetiştirmek ve su kabaklarını çiğnemek… Ve kültür ocağı esprisini yerine getirecek kitabevlerini kazalara kadar sirayet ettirmek… Ve üzüm salkımı gibi, üflenen keyfiyeti bulunduğu yerde müşahhaslaştıracak bir yapılanma içinde, merkeziyetçi ve mahalli bir gidiş geliş arasında yapılanma ki; adeta binlerce ada… Nasıl başa çıkılsın ki?.. her biri ‘kendinden zuhur’ diyalektiğince, kendinden hareketli…” Mütefekkirin, Necip Fazılla Başbaşa eserinde söylediği “Fikir Sosyetesi” meselesi “Yüceler Kurultayı”na bakan cephesiyle en mühim meselelerden biri. Yine mütefekkirin başka bir eserinde dediği gibi “Her ihtilâl bir sınıfa dayanmıştır. İslam ihtilâlinin dayanacağı sınıf ise aydınlar aristokrasisidir.” İfadesi, aydın sınıf doğumu olduğu andan itibaren ihtilal için birçok şey hazırdır manasına geliyor. Dr. Nevzat Şipleme’nin Başyücelik idealini sürekli gündemde sürekli gündemde tutmak gerekliliğini vurgulayıp bu konu hakkında çıkardığı “Tekbirin Nizamı –Başyücelik Notları-“ eseri okunması gereken bir eser olarak duruyor.. Sözü geçen kitapta “Fethe Aç Anadolu” başlığı ile değinilen mevzu bizim dört arkadaş olarak Merkez üssü olarak Konya’yı seçtiğimiz ve –inşallahkazalara lkadar sirayet edecek olan Şark-ı Kebir Kitabevi fikrimizi perçinler niteliktedir… Daha sonra mesele Mütefekkirin “kalk” emrine gösterilen liyakata geliyor… Mütefekkir en yukarıda verdiğim pasajda bize “Kalkın!” demiş. Bizde kendi şuur seviyemizce, beklide en müşahhas manada kalkmışız ya da kalkmanın şartlarını temine çalışıyoruz ve yahut neden kalkamadığımızın izahını yapıyoruz. Ancak Mütefekkirin “Kalk!” ihtarına papağanvari olarak “kalk” diye karşılık veren Dr. Nevzat Şipleme’nin tabiriyle kitap okumaktan fikir zehirlenmesi yaşayanların ve en büyük aksiyonu tenkit yazısı yazmak olanların bizleri desteklemek yerine “asalak” diyerek iştiyakımızı kırmaya çalışmaları anlaşılmaz derecede abes… Velhasıl kelam, Sedat Bulut abimizin söylediği bir cümleden bir duaya yol bularak bitirelim.. “Her şey ‘söz’le yaratılmışken, söz söylemeyi kolay mı sanıyorsunuz.” Mütefekkirin sadece 1 paragrafı, Konya’da bir kitapçı, inanmış dört adam ve onlarca gence sirayet etme gücü varken; 150 ciltlik Büyük Doğu-İBDA külliyatı neye namzet? Dünyanın fethi?..
4
Fidan desteği Konya Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılı için planladığı tarımsal destek başvurularına bu yıl erken başlıyor. Büyükşehir Belediyesi, gelecek yıl dağıtacağı fide ve fidan desteği başvurularını 1 Temmuz’dan itibaren almaya başlıyor. Desteklerden faydalanmak isteyen çiftçiler, ayrıntılı bilgi ve başvuru dilekçesine www.konya.bel. tr adresinden ulaşabiliyor. Dilekçeler 1 Temmuz - 1 Ağustos tarihleri arasında Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na, ilçe belediyelerine ya da muhtarlıklara teslim edilebilecek. Büyükşehir Belediyesi, bu yıl toplam 8 milyon 200 bin lira tutarında 11 milyon 67 bin 177 adet fide ve fidan desteği yapmıştı.
Yeni iş kapısı Geçen yıl 1.4 milyon kişilik istihdam sağlanırken, firmalardan açık iş talebi yağan Türkiye İş Kurumu ilk 6 ayda yaklaşık 450 bin kişiyi işe yerleştirdi. Bu yıl 1 milyon kişiye istihdam sözü veren hükümet, organize endüstri sanayi bölgeleri ve organize sanayi bölgelerindeki yatırımların tamamlanmasıyla yaklaşık 800 bin yeni istihdam yaratmayı hedefliyor. Böylece bir yıllık sürede yaklaşık 1.8 milyon kişiye iş kapısı açılmış olacak.
Konya Şeker’in geleneksel olarak düzenlediği iftar programına Konya Şeker’in 36 fabrikasında çalışan binlerce personel katıldı.
KONYA ŞEKER AİLESİ İFTARDA BULUŞTU Konya Şeker’in geleneksel iftar yemeği, bu yıl da binlerce çalışanın katılımıyla Çumra Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Programa, AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk da katıldı. Ramazan’ın huzur, barış ve kardeşlik iklimini doyasıya teneffüs eden Konya Şeker ailesi, bir arada bulunmanın mutluluğunu birlikte iftar açarak yaşadı. BİNLERCE KATILIM Konya Şeker, bu yıl da binlerce çalışanını iftar sofrasında buluşturdu. On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’in manevi atmosferini birlikte yaşamak ve kardeşliği pekiştirmek için Çumra Şeker Entegre Tesislerinde gerçekleştirilen iftar programına, AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, Yönetim Kurulu Üyeleri, İcra Kurulu, yöneticiler ve Konya Şeker bünyesindeki tesislerde çalışan binlerce personel katıldı. Birlikteliğin en güzel örneklerinden birini oluşturan program, Kuran’ı Kerim tilaveti ile başladı. DEVASA BİR AİLEYİZ Personelle birlikte yemek sırasına geçen AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk iftarını da çalışanlarla birlikte açtı. Çalışanlarla uzun uzun sohbet eden Başkan Recep Konuk, konuşmasında Konya Şeker ailesinin her ferdinin her zaman her şeyin en güzeline
layık olduğunu söyledi. AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “Bir fabrikamız vardı, şimdi üniversite dâhil 41 fabrikamız var. Un fabrikamız, bulgur fabrikamız ve meyve suyu fabrikamız da bu yıl üretime başlayacak, meyve suyu tesislerimizde deneme üretimi başladı bile” dedi. KONUK’TAN MÜJDE Türkiye’nin zorlu bir süreçten geçtiğini belirten Recep Konuk, “terör merör aslında hepsi yalan. Bunların hepsi taşeron, birileri Türkiye’nin büyümesini istemiyor. Bunlara rağmen Türkiye büyüdü, büyümeye de devam edecek. Türkiye büyürken biz de büyüyeceğiz, sıkıntılar her zaman olacak ama bu sıkıntılardan hep birlikte çok çalışarak çıkacağız ve Türkiye’nin gücüne güç katmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Konya Şeker çatısı altındaki herkesin bir birine aile bağları gibi sağlam bağlarla bağlı olduğunu, kurumu da aile ocağı gibi gördüğünü söyleyen Başkan Recep Konuk “Konya Şeker sanayileşmede, yatırımda gösterdiği dinamizmi sosyal hayata taşıyacağı bir evreye geldi. Şükür ki, bu büyük aile artık aile fertlerinin iş hayatı dışında sosyal hayatlarını da etkileyecek işler yapacak seviye ve güce erişti. Üretici ortaklarımızı da dahil ederek isteyen aile fertlerimizin ev bark sahibi olabilmesi için atılacak adımlar başta olmak üzere kafamızda bu ailenin üyelerinin sosyo ekonomik hayatına pozitif katkı yapa-
cak ve Türkiye’nin ilklerinden olacak bazı projeler var. Bunlar olgunlaştıkça birlikte konuşacağız. Konya Şeker’de çalışanlar da üretici ortaklarımız da huzurlu olacak, geleceğe de yatırım yapabilecek ki, üretici ortaklarımız toprağa daha sıkı sarılacak, tarlada tapanda, ahırda ağılda daha kaliteli üretecek, tarlasını işletme, kendisini de kendi işinin patronu, Konya Şeker’in iş ortağı olarak konumlayıp çiftçiliği meslek olarak görecek, çalışma arkadaşlarımız ise başka bir yerde kariyer düşünmeyecek, tüm kabiliyet ve bilgilerini Konya Şeker için kullanacak ve bu kurumu çalışanı ve üreticisiyle el birliği ile daha hızlı koşturacak, daha hızlı büyütecek” ifadelerini kullandı. SALONA SIĞMIYORUZ AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, rahmet ve bereket ayı Ramazan-ı Şerif’in sonuna doğru gelindiğini, bu iftar sofrasının, Konya Şeker’in son 5-10 yılının da özeti olduğunu söyledi. Birkaç yıl öncesine kadar salonlarda sıkışıp iftar yaptıklarını belirten Konuk, “şimdi Konya Şeker ailesinin sığabileceği büyüklükte bir salon yok. Konya Şeker, yaptığı işlerle kalıplara, büyüyen ailesiyle salonlara sığmıyor” dedi. İLK 5’E GİRECEĞİZ Konya Şeker bünyesinde çalışan personel sayısının 10 bini geçtiğini dile getiren AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “biz
büyüdük tarla büyüdü, bizim omuzumuz dikleştikçe çiftçinin omuzu da dikleşti. Konya Şeker ailesi artık fabrikalarının dışındaki hayatta, yani sosyal hayatta da etkin, yönlendirilen değil yön veren bir aile, ne dediği ne düşündüğü önemsenen bir aile… Konya Şeker’i nasıl Türkiye’nin ilk 5 gıda firmasından biri yaptıysak, yarın da dünyanın ilk 5 gıda şirketinden biri yapmayı hep birlikte başaracağız” diye konuştu. ÖNEMLİ MESULİYET Konya Şeker’in kapısından içeriye adım atan tüm çalışanların, sadece bir iş yerinde işe başlamadığının idrakinde olduğunu vurgulayan Başkan Recep Konuk, “pozisyonu ve yaptığı iş her ne olursa olsun bu aileye katılan, bu ailenin en kıdemli üyesinden dün işe başlayan arkadaşımıza kadar her kardeşimiz, omzunda önemli bir mesuliyet taşıyor. Siz yaptığınız işle sadece bir kurumu, bir şirketi, bir ticari müesseseyi ayakta tutmuyor, ayağa kaldırmıyor, sadece kurumunuzu büyütmüyorsunuz. Yaptığınız iş, verdiğiniz katkı, bu kuruma kattığınız değer, sarf ettiğiniz beden ve akıl gücüyle on binlerce çiftçiyi, on binlerce çiftçi ailesini ayağa kaldırıyor, onların ekmeğini de büyütüyor, Türkiye’nin milli gelirden en az pay alan üretici kesimine hizmet ediyorsunuz. Sizin burada yaptığınız iş, bir sınai faaliyetinin çok ötesinde anlam taşıyor.” dedi. AK Parti Karaman Milletvekili Recep Konuk, konuşmasında çalışanların yaklaşmakta olan Kadir Gecesini de kutladı.
5 DEVLET EBED MÜDDETTIR
M. ALİ KÖSEOĞLU
Konunun açılımı şu: -Bir STK olarak İHH, böyle bir insani yardımı götürmek için dönemin başbakanına danışmayabilir. -Devleti yönetenler de; ülke çıkarları gereği attığı adımların hesabını sadece millete sandıkta verir. -Her devlet; vatandaşlarının maruz kaldığı sıkıntılarla ilgili olarak onların yanında yer alır. -Mavi Marmara’dan yola çıkarken haberi (izni) olma-
sa da, yaşanan durumda vatandaşlarının haklarını savunur.
-Bugün gerçekleşen anlaşmalar, yarın bozulmayacak diye bir kural yoktur.
li ortak bir sancı taşırsa, bu konu o zaman gönlümüzün arzuladığı nihayete erer.
*** -Mavi Marmara yola çıkarken “sivil inisiyatifini” kullanmış, İsrail saldırısının ardından devletimiz “devlet” refleksini göstererek ilişkileri askıya almıştır. -Bugün de “devlet” refleksini göstererek birtakım anlaşmalar yapmaktadır ve bunun sonuçlarına siyasi olarak katlanır.
*** -Bazen bireysel olarak tepki göstereceğimiz bir konu; toplumsal bir hadise olduğunda başka bir yöne evrilebilir. -Türkiye, İsrail ile ilişkilerini “Filistin meselesi üzerinden kuran” bir ülke olmaya devam ediyor. Ne zaman ki tek tek Müslümanlar ve İslam dünyası bu konuyla ilgi-
*** -İsrail, zalim ve işgalci bir devlettir. -Filistin toprakları ve Aksa Mescidi işgal altındadır. -İHH, bir yardım kuruluşudur. -Mavi Marmara şehitleri azizdir. -Devlet ebed müddettir.
Tayyip Erdoğan: Bana mı sordunuz? İsrail ile yapılan anlaşmayı, “Şaşkınız. Abluka kalkmadı, İsrail kazançlı çıktı, Türkiye bir şey almadı” sözleriyle yorumlayan İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ı isim vermeden eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” dedi..
Özür dilemedi! Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e geçen Kasım ayında Rus askeri uçağının düşmesiyle ilgili gönderdiği mektupta özür ifadesinin kesinlikle yer almadığı bildirdi. Mektupta, ölen pilotun ailesine hitaben üzüntü ve taziyelerin iletilerek “kusura bakmasınlar” dendiği ve aileye tazminat verilmesine yönelik bir ifade bulunmadığının altını çizdi.
KILIÇDAROĞLU DA... “Biz olsak Mavi Marmara’yı göndermezdik” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu İsrail’in yanında olmakla suçlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” açıklaması sosyal medyada #banamısordunuz etiketiyle tartışılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mavi Marmara filosunu organize eden STK’ların başında gelen İHH’yı isim vermeden eleştirdi. İHH, Mavi Marmara filosunu organize eden STK’ların başında geliyordu ve İsrail’in baskını sırasında bizzat İHH Başkanı Bülent Yıldırım da Mavi Marmara gemisindeydi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili o açıklamaları:
“HİÇBİR ADIMI TEK TARAFLI DÜŞÜNMEDİK” “Biliyorsunuz, İsrail’le de malum gemi saldırısından sonra sorunlu olan ilişkilerimizi düzeltmede önemli adımlar attık.” “Değerli kardeşlerim, Türkiye olarak biz hangi adımı atıyorsak atalım bu adım bilinmelidir ki her zaman karşılıklı milletlerin kazanımına dayalı bir adımdır. Hiçbir zaman hiçbir adımı tek taraflı düşünmedik. Kazan kazan esasına dayalı olarak bu adımları atmışızdır. Türkiye de kazanmalı Rusya da kazanmalı, İsrail de kazanmalı... Hassasiyetimiz olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Fakat İsrail ile ilgili olayları bazıları farklı şekilde kaşıyorlar. Biz ilişkilerimizi niye kesmiştik. Peki, duruşumuzda o günden bu güne herhangi bir değişiklik oldu mu olmadı. Şimdi Obama’nın araya gir-
mesiyle başlayan yeni süreç.. 3 başlık talebimiz vardı, özürdü bir tanesi, özür olayını bizzat Obama’nın yanında İsrail Başbakanı ifade ettiler. O günden bugüne üç yıl içerisinde İsrail tarafıyla görüşmeler oldu.” “HEDEF SAPTIRANLAR VAR” “Niye anlatıyorum bunları? Hedef saptıranlar var. Duymayıp uyduranlar var. Vatandaşlarımız bunları bilsin istiyorum, olayı yaşayan benim. Sen neyi duydun, neyi gördün, neyi bildin? Söylemediğim şeyleri söylemiş gibi gösterenler var, akşam başka sabah başka konuşur çünkü bunlar. İkinci madde neydi? Dedik ki tazminat.” “İkinci şartımız İsrail’in masumların ailelerine tazminat ödemesiydi. Bu şart da 20 milyon dolar olarak rakamın kesinleştirilmesiyle yerine getirilmiş oldu.”
“Üçüncü şartımız Mavi Marmara şehitlerinin amacı olan, bu uğurda canlarını verdikleri Gazze’de yaşayan Filistinlilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi noktasında ablukanın kaldırılmasıydı.” “Ya dedik limana elektrik enerjisi verilen gemi yerleştirelim, veya orada Almanların işlettiği santraldan elektrik, bunun da bütün şebekelerini biz Türkiye olarak yenileyeceğiz. Şimdi bu da kabul edildi. Su maalesef sıkıntı.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘gıda, sağlık, konut gibi temel ihtiyaçlara kadar her alanda Gazze’ye yardım ulaştırılabileceğini’ belirtip “Bayram öncesi 14 tonluk gemiyle Mersin’den yola çıkmak suretiyle Gazze’ye ulaştıracağız” dedi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Türkiye’yle varılan anlaşmanın ülke ekonomisine büyük bir ivme kazandıracağını söyledi.
Kınama yetmez Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “İstanbul’daki saldırılar kararlı bir kınamayı hak ediyor. Fakat yalnızca kınamayla terörizmle mücadele edilemeyeceğini ve bu belaya karşı tüm ülkelerin güçlerini birleştirip somut eylemler gerçekleştirmesi gerektiğini anlıyoruz” dedi. Lavrov, “Fransız dostlarımızla bu çalışmalara terör tehdidine karşı tüm ülkelerin güçlerini birleştirmesine katkılarımızı sunacağız” diye de ekledi.
6
RAHMET AYI GIDIYOR
E
vveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazan adlı misafirimiz geldi, gidiyor. Ramazan bizlere ikam etti, bilmem biz de ona ikram edebildik mi! Ramazan her geldiğinde eli boş gelmez, müjdeleriyle, ümitleriyle, bağışlarıyla, kalpleri yumuşatan manevi reçeteleriyle gelir, birçok kalpleri tedavi eder, birçok ruhları yıkar, birçok açları doyurur, birçok hastalara şifa sunar ve bir daha ki seneye gelmek üzere evimizden, sokağımızdan ayrılır. Ama gönüllerde hasreti hep kalır. Rahmet ayı Ramazan bu yıl da rahmetiyle, yağmuruyla geldi, yanmak üzere olan ekinleri, otları, ağaçları güldürdü, böcekleri, çiçekleri sevindirdi. Arkasından sıcak günler geldi, sabırlısamimi kullarla sabırsız kulları ayırdı. Bir kısım oruçlu işini gücünü sabahın erken saatlerinde yaptı, öğle sonu istirahate çekildi. Birçok işverenimiz işçilerine yıllık izinlerini bu ayda kullandırdı. Bir kısım işveren ve kurum mesai saatlerini değiştirdi veya kısalttı. Bir kısım bedbaht insan da işim görülecek diye işçisinin oruç tutmasını istemedi, ağır işleri yaptırmaya devam etti. Böyle bir işverenimiz varsa mümkünse değiştirilmesini tavsiye ederim. Şuna da inanıyorum ki oruç tutmayarak yapılan ve yaptırılan işlerde hayır ve bereket olmaz.
UEFA AYIBINI ANLADI
Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen terör saldırısı nedeniyle Polonya - Portekiz maçında saygı duruşu yapıldı. Daha önce saygı duruşu konusunda UEFA’ya başvuran TFF, “Olayın
Y
Tutan tutar, tutmayan tutmaz. İşverenin görevi, oruç tutulması için teşvik emek, işçilere kolaylık sağlamak.
Mazereti gereği oruç tutmayanlar da hurmeten yemeklerini açıktan yemesinler diyoruz. Osmanlı zamanında aramızda yaşayan Ermeniler ve Rumlar bile Ramazanda açıktan yemek yemezlermiş. En azından oruçluya saygı şarttır, saygının da sevabı vardır. Ne mutlu Ramazan adlı misafirini memnun edenlere, şanına uygun ağırlayanlara ve hasretle uğurlayanlara.
yonu Başkanı Yıldırım Demirören, UEFA Asbaşkanı Angel Maria Villar ile “saygı duruşu” konusunda yaptığı görüşmelerin ardından Villar’ı ikna etti ve Polonya - Portekiz maçından önce saygı duruşu yapıldı.
Ortadoğu’yu dizayn etme çabası
Askerlik yapan bir kardeşimizle telefon görüşmesi yaptım, oruç tutan askere her türlü kolaylığın sağlandığını söyledi. işte dedim bizim milli ordumuz bu. Biz bu orduyla artık Rabbimizden başka kimseden korkmayız dedim. O komutalarımıza teşekkür ediyorum.
Evet, Ramazanda yapılan ibadetler, iyilikler, yardımlar katlanarak yazılır. Diğer zamanlarda birden yedi yüze kadar katlanan sevaplar bu ayda sınırsız olur, samimiyetimize göre Rabbimiz verir de verir.
sportif sahada gerçekleşmediği” gerekçesiyle ret cevabı almıştı. ÇARK ETTİ UEFA’nın kararına büyük tepkilerin gelmesinin ardından devreye giren Türkiye Futbol Federas-
Mübarek Kadir Gecenizi tebrik eder, bütün İslam alemi için hayırlara vesile olmasını dileriz.
www. cimkebasimyayin.com
eni Dünya Partisi Genel Başkanı Emanullah Gündüz, İstanbul Atatürk Havaalınına yapılan saldırının Ortadoğu’yu dizayn etme çabasının bir parçası olduğıunu kaydetti. Terörün ülkemizi psikolojik baskı altına almaya çalıştığına dikkat çeken Gündüz, “Bu kutsal ayda bu caniliği ve kalleşliği yapan mahlukatlar küçük beyinli, zavallı, satılmışlardır onlara acıyoruz çünkü bu eylemler Aziz Milletimizin yüreğini acıtsa da Büyük Milletimizin iradeli duruşuna ve Devletimizin gücüne zarar vermeyeceklerdir.” Şeklinde konuştu. Her patlama sonrası terörü lanetlediklerini ve ısrarla “Terör insanlık suçudur diyoruz terörün her türlüsüne karşıyız diyoruz masum insanlara zarar vermek caniliktir vahşiliktir diyoruz.” dedi.
‘BEYINSIZLER’ Gündüz, saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: ”Türkiye Ortadoğu ile ilgili yeni hamlelere adım attığı bu sırada bu saldırı çok açık ve net mesajlar veriyor bu saldırı üç beş beyinsiz canlı bombanın kendi başına yapabilecekleri bir şey değil. Bunun arkasında büyük organize güçlerin olduğu ve güçlerin şer odaklı güçler olduğu bellidir. Türkiye Ortadoğu barışını sağlamak için her türlü terörle savaşmalıdır Barışa huzur giden yol terörle savaşmaktan geçer. Kim ne yaparsa yapsın devlet ve millet el ele verip dik durup bu gaya’ye hizmet etmeliyiz. Üç beş beyinsiz canlı bomba ve arkasındaki güçler kim olursa olsun milletimize ve devletimize zarar veremeyecektir. Korkmuyoruz, yılmıyoruz, dimdik ayaktayız ve daha da güçleneceğiz.”
7 HAYK BUĞDAYCIGİL NAM-I DİĞER EKMEKÇİ HAYIK 69. sayıdan devam
epeyce zengin olan kardeşleri Konya’ya gelip onu beraberlerinde yeni vatanlarına götürmüşlerse de; o, çok iyi şartlarda yaşamayı reddederek hasretine dayanamadığı Konya’sına dönmüştür (Işık 2011: 228).
D
iğer taraftan Tehcir vakasında şu hususun da başta bilinmesi gereklidir. Dönemin Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, özellikle Batılı ülkelerin ve basınının aksi propagandalarından dolayı, devamlı olarak Ermeniler hakkında alınan tedbirlerin onları imha maksadı taşımadığını her fırsatta ifade etmiştir. Nitekim 16 Ağustos 1331 (29 Ağustos 1915) tarihinde Hüdavendigâr, Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Urfa, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi, Niğde, Mamuretülaziz, Diyarbekir, Karahisar-ı Sahib, Erzurum ve Kayseri vali ve mutasarrıflıklarına gönderilen şifre telgrafta tehcirin gayesi şu şekilde açıklanmaktadır: “Ermenilerin bulundukları yerlerden çıkarılarak tayin edilen mıntıkalara sevklerinden hükümetçe takip edilen gaye, bu unsurun hükümet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını ve bir Ermenistan hükümeti teşkili hakkındaki millî emellerini takip edemeyecek bir hâle getirilmelerini temin esasına matuftur. Bu kimselerin imhası söz konusu olmadığı gibi, sevkiyat esnasında kafilelerin emniyeti sağlanmalı ve muhacirin tahsisatından sarfiyat yapılarak iaşelerine ait her türlü tedbir alınmalıdır. Yerlerinden çıkarılıp, sevk edilmekte olanlardan başka, yerlerinde kalan Ermeniler bundan sonra yerlerinden çıkarılmamalıdır. Daha önce de tebliğ edildiği gibi asker aileleriyle ihtiyaç nispetinde sanatkâr, Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk edilmemesi hükümetçe kesin olarak kararlaştırılmıştır. Ermeni kafilelerine saldırıda bulunanlara veya bu gibi saldırılara ön ayak olan jandarma ve memurlar hakkında şiddetli kanuni tedbir alınmalı ve bu gibiler derhal azledilerek Divan-ı Harplere teslim edilmelidir. Bu gibi olayların tekrarından vilayet ve sancaklar sorumlu tutulacaklardır” (Uluada 2006: 69). Tehcir esnasında Konyalı Ermenilerle, Suriye’deki Derez-Zor’a gönderilmek üzere batı vilayetlerinden Konya’ya trenlerle sevk edilen Ermenilerin bir şansı da o sırada Kon-
ya valisi olan Mehmet Celal Bey’dir. Zaten o, Konya valiliği görevini, Konya’daki Ermenilerin nakil olmayacaklarının güvencesini aldıktan sonra kabul etmiştir. Lakin Celal Bey, henüz yoldayken verilen sözün tutulmadığını görür. Şehir merkezine vardığında buradaki Ermenilerin de -tıpkı Akşehir’dekiler gibi- istasyonda toplandıklarını, ayrıca İzmit, Eskişehir ve Karahisar’dan gelenlerin de burada bekletildiklerini görünce dehşete düşer. İstasyondaki Ermenilerin sefalet içindeki hâllerine tanık olur. Konya Ermenilerinin tümünü evlerine geri gönderir. Diğer bölgelerden gelenlere ise muhacir fonundan yevmiye verdirmeye başlar. Haydarpaşa garından gelen trenler her gün binlerce Ermeni getirmektedir. Bunların daha güneye sevk edilmesi için emirler yağ-
maktaysa da; Mehmet Celal Bey, vagon olmadığı gerekçesi ile gelenleri Konya’da tutarak daha öteye gönderilmelerine izin vermez. Dahası istasyondaki Ermeni kalabalığını köylere dağıtarak dikkatlerden kaçırır (Ceyhan, ts.). Yukarıda zikrettiğimiz bu iki vakıaya göre de Hayık’ın Tehcir kapsamı dışında kalmış olması ihtimal dâhilindedir. Onunla ilgili bir tahminimiz de mesleki geçmişine dairdir. Bu tahminimizi yasladığımız husus da onun “Buğdaycıgil” olan soyadıdır (hanımının soyadı Buğdaycı). Diğer bir dayanağımız da bu meslekle ilintili olarak ekmek satıcılığını seçmiş olmasıdır. Bir rivayete göre de onun Konya’dan ayrılışı Tehcir’den çok sonradır. Bu rivayete göre Halep’te, petrolcülükle iştigal ederek
Onun “Ekmekçi” lakabıyla bütün Konya’nın tanıdığı ve takdir ettiği biri hâline gelmesi Fenni Fırın dolayısıyladır. 1985 yılındaki yıkılışının üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen bulunduğu yer hâlen “Fenni Fırın’ın ora…” diye anılan Fenni Fırın, 1927 yılında Belediye Numune Fırını adıyla Konya Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır. Günümüzde Koyunoğlu Müzesi’nin girişinde sergilenen beyaz mermerden kitabesine celi sülüs hatla hakkedilen bu ismini Konyalı nedense hiç tutmamış; o, yıkılana kadar, hatta yıkıldıktan sonra da bir nirengi noktası olarak hep Fenni Fırın adıyla anılagelmiştir. Hayık’ın hayatına dair menkıbe dışı kalabilmiş bilgi kırıntıları onu yakından tanıma fırsatı bulmuş, günümüzde de sayıları neredeyse bir elin parmakları kadar kalmış insanların naklettikleridir. Bu insanların başında da Ata Petrol’ün sahibi Konya’nın tanınmış ailelerinden Ağazadeler’e mensup, 1942 Konya doğumlu Oğuz Koçbeker ile Mutluerler Ekmek’in sahibi 1965 Konya doğumlu M. Mazlum Mutluer’dir. Bu iki ismin merhum babaları -kendileri kabul etmese de- merhum Hayık ile işveren-çalışan münasebeti içinde olmuşlardır (İki ismin de kendi ifadeleri Hayık’ın, onların bir işçisi değil; “bir iş ortağı, bir seyyar bayisi” olduğudur).
Ekmekçi Hayık ile Oğuz Bey’in babası Ata Koçbeker (1910-1991)’in yollarının kesişmesi, Ata Bey’in Fenni Fırın’ın müsteciri olması dolayısıyla 1930’lu yıllardadır. O zamanın otuz - kırk bin nüfusluk Konya’sında bakkallar da az sayıdadır. Zaten fırının ürettiği ekmeğin önemli bir kısmı fırında satılmakta, bir kısmı da at arabalı satıcılar marifetiyle evlere ulaştırılmaktadır. Devam Edecek
Cüzdanlar yok Başbakan Binali Yıldırım, pasaport ve ehliyet işlemlerinin artık nüfus müdürlüklerinde yapılacağını duyurmuştu. Bununla beraber hayatımıza bir dizi yenilikler gelecek. Bunlardan biri de 3 isim düzenlemesi. Çoğu nüfus cüzdanına kısaltma ile giren bu isimler artık açık yazılacak. 3 ismi bulunan bir vatandaşın kimliğinde, bu 3 isim de açık olarak yer alacak. TBMM’ye sunulması beklenen yasa tasarısı ile getirilmesi planlanan düzenlemeler çerçevesinde “nüfus cüzdanı” ibareleri “kimlik kartı” şeklinde değiştirilecek.
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 4 | Sayı: 70 1-7 Temmuz 2016 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME GENEL KOORDINATÖR MUSTAFA GÜDEN YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK MALI DANIŞMAN MUSTAFA ÇALIŞKAN SAYFA TASARIMI MUSTAFA ALPASLAN ÇETİN YÖNETIM VE BASKI ADRESI: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Anadolu Günlük Baskı Tesisleri B.T. 1 Temmuz 2016