1 10. Sayı
22 -28 Temmuz 2013
50 Kr
28 Şubatçılara rahmet! Üç ayrı aracın çarptığı genç öldü Ereğli’de otomobil, cip ve tırın çarptığı şahıs feci şekilde can verdi. İddiaya göre, motosikletiyle seyir halinde olan Hüseyin Gönülal’a, plakası ve sürücüsü belli olmayan otomobil çarptı. Bu sırada otomobili sollayan Mustafa Ü. idaresindeki cip de Gönülal’a çarptı. Mustafa Ü., aracını park edip indiği sırada yaralanan Gönülal’ın üzerinden plakası ve sürücüsü belli olmayan tır geçti. Haberi Sayfa 10’da
Cinayet sonrası çorba keyfi Karaman’da ev arkadaşından birini döverek öldüren diğerini de ağır yaralayan cinayet zanlılarının, arkadaşlarını eve kilitleyip ölüme terk ettikten sonra çorba içmeye gittikleri ortaya çıktı. zaanlılar çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Haberi Sayfa 3’te
Milli Eğitim Bakanlığı, başörtüsüne serbestlik getiren Danıştay kararına öyle bir itirazda bulundu ki, 28 Şubat yasakçılarına bile rahmet okuttu. 28 Şubat sürecinde başörtülü olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen bir öğretmenin Danıştay’a açtığı davada haklı bulunmasına itiraz eden Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) büyük tepki çekti. MEB Hukuk Müşavirliğinin itirazına en sert tepki de Eğitim Bir Sen’den geldi. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, MEB Hukuk Müşavirliği’nin başörtüye serbestliği hazmedemediğini belirterek, “İnanılacak gibi değil. Bunun bir kamera şakası olmasını arzu ederdim, ama ne acı ki gerçek.” dedi. Hukuk Müşavirinin bu aymazlığı kamuoyuna açıklayabilmesinin imkânsız olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Yapılan işin tevil götürecek hiçbir tarafı yok. Tek kelimeyle rezalet. Yazıklar olsun.” dedi. Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın itiraz yazısını geri çektiği öğrenilirken ilginç bir gelişme yaşandı. MEB Hukuk Müşaviri emekliliğini istedi ve arkadaşları ile vedalaşarak MEB’den ayrıldı. Haberi Sayfa 5’te
Beta Tarım’a TÜBİTAK desteğİ
2001 yılında Samsun Vezirköprü’de bir Din Kültürü öğretmeni, derslere başörtülü girdiği için devlet memurluğundan çıkarılmıştı.
12
9
Konya mahrum edildi
Cani anneye müebbet istendi Konya’da 3 yaşındaki oğlunu işkenceyle öldürdüğü iddiasıyla yargılanan 4 çocuk annesine ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, sevgilisine ise ‘eziyet’ suçundan 8 yıla kadar hapis cezası istendi.3’te
TÜRKİYE İKİNCİSİ OLDULAR
Konya’da emekli olduktan sonra taksicilik yapmaya başlayan bazı vatandaşlar, Sosyal Güvenlik Destek Pirimi (SGDP) ödemeleri kapsamında maaşlarına yapılan yüzde 15’lik kesintiye tepki gösterdi. Emekliler, çalıştıkları yıllar arasında oluşan yaklaşık 20 bin liralık borcun maaşlarından kesilmesine çözüm bulunmasını istiyor. 9’da
Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı İsmail Turan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primi teşviki uygulanacak iller arasında yer almayan Konya’nın mahrum edildiğini ifade etti. Sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden uygulanacak ilave puan, uygulanacak iller ve uygulama süresinin Resmi Gazetede yayınlandığını belirten Başkan Turan, “Sosyo-Ekonomik gelişmişlik endeksi ele alınarak belirlenen iller için üretim ve istihdam sağlamayı amaçlayan SGK prim teşvikinden Konya’mız maalesef mahrum edilmiştir. Halbuki gelişmişlik, üretim ve istihdam oranlarına bakıldığı” dedi. 10’da
Turan
2 Sümeyye Arıtürk sumeyyeariturk@gmail.com
GURBET GÖZÜYLE KONYA
5 yıldızlı konukevi Meram Belediyesi tarafından hasta ve hasta yakınları için 5 yıldızlı otel konforunda inşa edilen Tenzile Ana Hasta Konukevi yoğun ilgi görüyor.
Ü
niversite hayatımın son zamanlarına yaklaşmaktayım. Geriye baktığımda; sınıfıma, şehre, evime… O okulun dört duvarını şehrin yollarını canlı, renkli, hareketli, güzel kılan benim hatıra sayfalarımda ‘kardeşlerim’. Konya’ya ilk geldiğimde elimde bir valizim vardı ve kalbimde Rabbimin adıyla açtığım güzel sayfalar. Şimdi ise bu şehre karşı içimde müthiş bir sevinç, heyecan var. Sayfaları her birinde ayrı güzel insan, bambaşka yürekler. Mezun olmadan Ramazan ayının da tadını almıştım. Ramazan ayrı güzel, her şehirde başka güzelmiş. Arkadaşlarla yapılan sahur muhabbeti, iftarlardan sonra içilen kardeşlik çayı ve Hacıveyiszade Camii’nde teravih namazı. Bir öğrenci gözüyle hatırlanılan sınav haftası; her vize ve final öncesinde hırsın arkada kaldığı, paylaşımın, yardımlaşmanın öne çıktığı bir atmosfer oluşur. Konuyu iyi bilen isteyene anlatırken, iyi not çıkaran defterini paylaşır, çıkmış soruları bulan çoğaltıp dağıtır. Asıl olan ‘kardeşliktir’. Beraber acemice organize ettiğimiz sınıf pikniğimizin tadı hâlâ damağımızdadır. Ya o hocalarımızla öğle yemeği yediğimiz muhabbet soframız. Biliyoruz ki sınıfçak oluşan bu güzel tablolar hocalarımızın da bizi çok sevmesine neden olmuş olabilir. Çat kapı gittiğim Konyalı arkadaşlarım. Gurbetin şehri olacakken Konya, yalnızlığımı hiç hissettirmediler. Benim için hep bir demlik çayları vardı. Çay bahaneydi, ablasının yaptığı börek çörek şahaneydi. Ve yolları yürümeye değer Konya. Hiç korkun olmaz ‘namaz geçecek’ diye. Senin namaz vaktinde yoluna bir cami çıkar. Abdest almak için yeri de vardır. Ve her caminin ayrı bir kokusu olur ki, yaşamış ilim ehli insanların hatıralarını, sohbetlerini hissedersin. Kışıyla, yazıyla, baharıyla ayrı güzel Konya… Mevlânâ’yı ziyarete gelenlere kapı açmış, ‘Konya Şekeri’yle karşılamış, etli ekmeğiyle karınlarını doyurmuş. Burada okumanın bir avantajı olsa gerek ki hem Mevlânâ’yı ziyaret nasip olmuş hem beni. Veda zamanı geldiğinde otobüsü bekleyişine eşlik eder otogarın ney sesi. Binip giderken hissedersin şehrin elveda deyişini. Muhabbetle hatırlarsın Konya’daki kardeşlerini.
Gelini kepçeyle aldı
Konukevi’ni kullananlar, Meram Belediyesi’nin vermiş olduğu hizmetlerden dolayı duacı olduklarını ifade etti. Yaklaşık 1 aydır Hasta Konukevi’nde misafir olan Emin ve Asiye Karabulut çifti, konukevinin çok temiz olduğunu belirterek, “Burada bizimle çok ilgileniyorlar. Vatandaş için çok iyi. Burada hiç bir ücret ödemeden kalıyoruz ve yakınlarımızın tedavisini takip ediyoruz. Allah razı olsun” diye konuştu. Konukevinde kalan Yeter Özdemir ise, konukevini çok beğendiğini dile getirerek, her şeyin dört dörtlük olduğunu söyledi. Asiye Karabulut
da, “Benim damadım, Yeter hanımın da oğlu Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görüyor. Biz Zonguldaklıyız. Kulu’da akrabalarımız var ama oradan da sürekli gelip gitmek mümkün değil. Elimizden bir şey gelmese de burada kalarak hastamıza manevi destek oluyoruz. Bu hizmetin önemini ve güzelliğini kelimelerle anlatmak mümkün değil. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Sabah akşam, her gün dua ediyoruz. Böyle bir hizmeti ilk defa burada görüyorum. Başka bir yerde görmedim. Her şey mükemmel. Allah razı olsun belediyeden” dedi.
Çine’de, Konyalı Hafriyat’ın sahibi İsmail Örgüt’ün oğlu Mehmet Örgüt, hayatını birleştirdiği Arife Kaya’yı baba ocağından almaya kepçeyle gitti. Gelinin babası Yüksel Uzun’un Eski Çine Köyü’ndeki evine kepçeyle gelen damat Mehmet Örgüt “Benim hayatımda kepçeler hep vardı. Ben onlarla büyüdüm. Ekmeğimi onların sayesinde kazanıyorum. Gelinimi bu kepçe ile almak çocukluk hayalimdi gerçekleştirdim. Eşimi evimize nafakamı kazandığım aletle getirdim” dedi. Süslediği kepçesi ile Çine Soğancılar Mahallesi’nden yola çıkan damat ve kepçeli düğün alayı Aydın -Muğla Karayolu üzerinden yaklaşık 8 kilometre uzaktaki Eski Çine’ye gitti. Buradan alınan gelin daha sonra kepçenin üzerine yerleştirilen masa ve sandalye üzerinde Çine Soğancılar Mahallesi’ndeki damat evine getirildi. Kepçeli düğün alayı yoğun ilgi gördü.
Sünnet arabası oldu
Beyşehir’de, günümüzde artık nostalji olarak kalan kağnı arabası, bir gurbetçi aile için sünnet arabası oldu. 33 yıldır Almanya’nın Bremen kentinde yaşayan gurbetçi Reyhan Savran’ın 6 yaşındaki oğlu Alperen, yaz tatili için geldikleri Yörük köyü olan Beyşehir ilçesine bağlı Dumanlı köyünde gerçekleştirilen nostaljik bir sünnet düğünüyle erkekliğe ilk adımını attı. Eşeklerin koştuğu kağnı arabası önlerinde yürüyen dedesi Emin Savran ile çalan davul zurna eşliğinde köy merkezinde bir süre gezi yaparken, arkasından sünnet edilen Alperen’in yakınları ve köylüler yaya olarak yürüyerek sıra dışı bir konvoy oluşturdu.
Başkan Arı baba oldu Çetmi Belediye Başkanı Osman Arı baba oldu. Geçtiğimiz günlerde Konya Kızılay Hastanesi’nde dördüncü çocukları dünyaya gelen Osman Arı ve Ayşe Arı çiftini tebrik eder, dünyalar tatlısı minik Medine’ye Anadolu GÜNLÜK gazetesi olarak Allah’tan uzun ömürler dileriz.
3
Cinayet sonrası çorba keyfi Karaman’da ev arkadaşını döverek öldüren birini de ağır yaralayan cinayet zanlılarının, arkadaşlarını eve kilitleyip ölüme terk ettikten sonra çorba içmeye gittikleri ortaya çıktı Ev kirası yüzünden bir arkadaşını döverek öldüren, birini de ağır yaralayan 3 kişinin, dövdükleri arkadaşlarını eve kilitleyip ölüme terk ettikten sonra çorba içmeye gittikleri ortaya çıktı. Gözaltına alındıktan sonra suçlarını kabul eden 3 zanlı, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. ŞİŞEDEKİ GİBİ DURMADI Karaman’da meydana gelen olayda, aynı evde kalan Osman Develi (40) ve Yaşar Ceylan (25), arkadaşları D.U. (24), M.S. (28) ve M.P. (49) ile birlikte iş çıkışı merkeze bağlı Kılbasan beldesi yakınlarına giderek alkol almaya başladı. Bir süre sonra şahıslar arasında ev kirası yüzünden tartışma çıktı. Tartışma sonrası Osman Develi ve Yaşar Ceylan, arkadaşları tarafından sopalarla öldüresiye dövüldü. Ağır yaralanan iki şahıs, arkadaşları tarafından kaldıkları eve getirildikten sonra kapı üzerlerine kilitlenerek ölüme terk edildi. Olay, şüphelilerden D.U’nun ablasının eve gelmesiyle ortaya çıktı. Yaralı iki şahsı evde kanlar içerisinde bulunan D.U.’nun ablası sağlık görevlilerine haber vererek
yardım istedi. Olay yerine sevk edilen sağlık görevlilerinin yaptığı kontrollerde yaralılardan Osman Develi’nin hayatını kaybettiği belirlendi. Ağır yaralı olan Yaşar Ceylan ise Karaman Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. ÇORBA İÇMEYE GİTTİLER Dövdükleri arkadaşlarını eve kilitleyerek ölüme terk eden cinayet zanlısı 3 şahsın, olaydan sonra bir çorbacıya giderek çorba içtikleri ortaya çıktı. Cinayet zanlılarının çorbacıya geliş ve gidişleri, iş yerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi. Görüntülerde, rahat tavırlarıyla dikkat çeken zanlıla-
rın, çalışanlarla sohbet ettikten sonra çorbalarını içtikleri ve ardından hesabı ödeyip iş yerinden ayrıldıkları görülüyor. Zanlıların çorbalarını içtikten sonra arkadaşlarını yaralamak için kullandıkları jileti de boş kasenin içine attığı öne sürüldü. Öte yandan, cinayet zanlılarının çorbalarını içtikten sonra ölüme terk ettikleri arkadaşlarının bulunduğu eve gelerek uyudukları öğrenildi. Olayın ortaya çıkmasından sonra polis tarafından gözaltına alınan zanlıların suçlarını itiraf ettikleri belirtildi. Emniyetteki sorgularının ardından cinayet zanlısı 3 şahıs, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. (iha)
Çocuğunu öldüren anneye müebbet istendi Konya’da ikinci eşinden olan oğlu 3 yaşındaki Fırat Peker’i öldürdüğü iddia edilen anne Fadimana T. ile sevgilisi Koray K. hakkında cinayet davasının 11. duruşması yapıldı. Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık Fadimana T. katılmazken, tutuksuz yargılanan sanık Koray K. ile sanık avukatları hazır bulundu. Mahkemede ilk olarak Fadimana T.’nin cezai ehliyetinin tam olduğu yönündeki adli tıp raporu okundu. Savcı esas hakkındaki mütalaasında, sanık Fadimana T.’nin, eşinin cezaevine girmesinin ardından, çocuklarının velayetini üzerine aldığı, bu süreçte diğer sanık Koray K. ile birlikte yaşamaya başladığını ifade etti. 3 yaşındaki Fırat Perker’in zaman zaman altını kirletmesi nedeniyle anne ve Koray K. tarafından darp edildiğinin belirtildiği mütalaada, “Koray K., çocuğun ölümüyle sonuçlanan tarihe kadar Fırat Perker’in üzerinde sigara söndürmüş, vücuduna kaynar su dökerek eziyet etmiştir. Olay günü, küçük çocuk yine altını kirletmiş ve bu nedenle her iki sanık tarafından da dövülmüştür. Sanıklar arasında bu nedenle tartışma çıkmış, Koray K. evden ayrılıp işyerine gitmiştir. Bir süre sonra evden çıkan Fadimana T. önce diğer sanığın yanına ardından alışverişe gitmiştir. Eve dönen anne, oğlunun kustuğunu ve televizyonun önüne pislemiş
olduğunu görünce tokat atmıştır. Çocuğun ağlaması üzerine daha çok sinirlenen Fadimana T., çamaşır makinesinin yanında bulunan tahta saplı nacağı aldı. “Sen geber” diyerek, nacağın sap kısmıyla çocuğa vurdu. Fadimana T., çocuğun kendinden geçmesi üzerine Koray K.’nin yanına gidip durumu anlatmış, birlikte eve dönüp sağlık ekiplerine haber verilmiştir. Hastaneye kaldırılan çocuğun öldüğü anlaşılmıştır” denildi. Savcı, sanık anneye ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve ‘çocuğa karşı eziyet’ suçundan 8 yıla kadar hapis cezası istendi. Fadimana T’.nin sevgilisi Koray K.’ye ise ‘çocuğa eziyet’ suçundan 8 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
FIRAT’IN ÖLÜMÜ İŞKENCEYİ ORTAYA ÇIKARMIŞTI Olay, 30 Mayıs 2011 tarihinde merkez Selçuklu ilçesi Şeker Murat Mahallesi Hamzaeli Sokak taki bir evde meydana gelmişti. İki kez evlenip ayrılan ve üçüncü bir kişiyle sevgili hayatı yaşayan 4 çocuk annesi Fadimana T. (33), 112 Acil Servis’i arayarak, “Oğlum sara hastası merdivenlerden düştü nefes almıyor” diyerek yardım istemişti. Çocuğun kaldırıldığı hastanede işkence gördüğü ortaya çıkmıştı. Hastaneye kaldırılan 3 yaşındaki çocuk yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti.
Dokunma ölürsün! Dünyanın en zehirli hayvanlarının bulunduğu ve Türkiye’nin en büyük akvaryumunun bulunduğu Başkent’teki Akuavega Akvaryum’un yeni üyesi ok kurbağaları oldu. Orta ve Güney Amerika’da yaşayan 2.5 santimetrelik ok kurbağaları 1 miligramlık zehriyle 15 insan, 2 fil ve yüzlerce fareyi öldürebiliyor. Bir insan ona dokunduğu anda vücuduna 400 farklı alkali zehir yayılmaya başlarken, zehrin kana karışmasıyla birlikte 1 dakika içerisinde öldürebiliyor.
Dilini eşek arısı soktu Kulu’da evinin bahçesinde yemek yerken dilini eşek arısı sokan şahıs hastanelik oldu. Edinilen bilgiye göre, Karapınar Mahallesi’nde ikamet eden Abdurrahim A., evinin bahçesinde çalıştığı sırada öğle yemeği için mola verdi. Yemek yediği sırada dilini eşek arısı sokan Abdurrahim A. yakınları tarafından Kulu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan şahsın, tansiyonunda meydana gelen dengesizlikten dolayı Konya’ya sevk edildiği öğrenildi.
2’si ağır 8 yaralı Hüyük’te iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 2’si ağır 8 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Fatih Tüz (36) yönetimindeki 42 J 3530 plakalı otomobil, Köşk beldesi yakınlarında karşı yönden gelen Mevlüt Çarman (29) idaresindeki 34 UN 0036 plakalı otomobille çarpıştı. Kaza sonucu her iki otomobilin sürücüsü ile araçlarda yolcu olarak bulunan Fatma Zehra (32) ve Zeynep Çarman (4), Emine Çileli (71) Emine, Hüseyin ve Ayşe Becerikli yaralandı.
4
5
28 Şubatçılara rahmet Milli Eğitim Bakanlığı, başörtüsüne serbestlik getiren Danıştay kararına öyle bir itirazda bulundu ki, 28 Şubat yasakçılarına bile rahmet okuttu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 28 Şubat sürecinde başörtülü olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen bir öğretmenin Danıştay’a açtığı davada haklı bulunmasına itiraz edince büyük tepki çekOLAY NASIL GELİŞTİ?
Çözümü ateşe verdiler Bingöl’ün Genç ilçesinde şantiyede bir aracı ateşe veren terör örgütü mensupları araçtaki 3 kişiyi kaçırdı. Edinilen bilgiye göre, Genç ilçesine bağlı Suveren köyü yakınlarında bulunan Zelek deresi mevkkinde Devlet Demir Yolları’na ait şantiyede çalışan bir aracı durduran terör örgütü mensupları, aracı ateşe verdi. Terör örgütü mensupları, araçtaki 3 kişiyi kaçırdı. Güvenlik güçleri bölgede çalışma başlattı.
Samsun’un Vezirköprü ilçesi Gazi Pansiyonlu İlköğretim Okulu Din Kültürü öğretmeni, 2001 yılında derslere başörtülü girdiği için kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davrandığı gerekçesiyle soruşturmaya tabi tutuldu ve kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenini ideolojik amaçlarla bozduğu gerekçesiyle devlet memurluğundan çıkarıldı. Öğretmenin verdiği hukuk mücadelesi sonucunda adalet 11 yıl sonra tecelli etti ve Danıştay tarafından haklı bulundu.
BÜYÜK ŞOK YAŞANDI Danıştay 12. Dairesi, 21 Aralık 2012 tarihli ve 2012/3480 Esas, 2012/9158 sayılı kararla “başörtüsüyle derse girmenin devlet memurluğundan çıkarılma cezasına sebebiyet vermeyeceğine” hükmederek 11 yıl sonra mağduriyeti ortadan kaldırdı. Bu kez de MEB Hukuk Müşavirliği, 28 Şubat sürecinde başörtülü olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen öğretmenin Danıştay’a açtığı davada haklı bulunmasına itiraz edince büyük bir şok yaşandı.
ti. Tepkiler sonrası Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşaviri emekliliğini isterken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hukuk Müşavirliği tarafından hazırlanan itiraz yazısını geri çektiği öğrenildi.
BOMBA GİBİ DÜŞTÜ!
KAMERA ŞAKASI olsaydı?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın başörtüsüne serbestlik getiren karara itiraz etmesi gündeme bomba gibi düşerken, hükümet çevresinde ve AK Parti tabanında büyük şaşkınlığa neden oldu. Prosedür gereği Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin “Danıştay’ın başörtülü öğretmen lehine verdiği karara” itiraz etmesi gerekiyordu. MEB Hukuk Müşavirliği koltuğunda uzun yıllar oturan Osman Çelik, ilgili genel müdürlüğün de teşvikiyle itiraz dilekçesi hazırladı.
ŞERH DÜŞÜLEBİLİRDİ Danıştay’a yapılan itiraz Çelik yönetimindeki Hukuk Müşavirliği’nce hazırlanmış oldu. Ardından Müsteşar ve Bakan’ın onayına sunuldu. Bu makamlardan da onay alındıktan sonra Danıştay’a gönderildi. Bakan Avcı, yetkisini kullanarak, önüne gelen başörtüsüne itiraz dilekçesine şerh düşüp, Hukuk Müşavirliği’ne geri gönderebilirdi. Milli Eğitim Bakanı’nın bunu yapmayıp, olayın bu noktaya gelmesine müsaade etmesi akıllarda soru işaretleri oluşturdu.
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ömer Salih Şipleme HALKLA İLİŞKİLER SORUMLUSU Hakan Mutlu SANAT YÖNETMENİ Nurettin Özel HUKUK DANIŞMANI Av. Abdurrahim Küçük SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. Nevzat Şipleme Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | Konya Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Baskı Tesisleri
TEK KELİMEYLE REZALET Hukuk Müşavirinin bu aymazlığı kamuoyuna açıklayabilmesinin imkânsız olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Yapılan işin tevil götürecek hiçbir tarafı yok. Tek kelimeyle rezalet. Yazıklar olsun.” diyerek tepkisini dile getirdi. Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hukuk Müşavirliği tarafından hazırlanan itiraz yazısını geri çektiği öğrenilirken ilginç bir gelişme yaşandı. MEB Hukuk Müşaviri Çelik, emekliliğini istedi ve arkadaşları ile vedalaşarak MEB’den ayrıldı.
Yukarıdan aşağıya
Soldan sağa ANADOLU GÜNLÜK GAZETESİ Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 10 22- 28 Temmuz 2013 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına Ahmet Aka
MEB Hukuk Müşavirliğinin bu kararına tepkiler sürerken en sert tepki de Eğitim Bir Sen’den geldi. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, MEB Hukuk Müşavirliği’nin başörtüye serbestliği hazmedemediğine dikkat çekti. Yalçın, “Danıştay’a Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği itiraz etmiş ve öğretmenin göreve iadesini hazmedememiş. İnanılacak gibi değil. Bunun bir kamera şakası olmasını arzu ederdim, ama ne acı ki gerçek.” dedi.
1. Birinin hatırından çıkamamak, birinin hatırını 1. Ölmek istemek... 2. Asma, fasulye vb. sarılgan bitkikıramamak... 2. İlenme, beddua... Etkisi güçlü olan, lerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya... İki ağır (koku vb.)... Akdeniz ülkelerinde yetişen, tüylü ve çeneklilerden, 30 metreye kadar uzayabilen, gövdesi genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç... Gam dizireçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki... 3. Bir konuda sinde “sol” ile “si” arasındaki ses... 3. Büyük ve enlice bir söyleyecek söz kalmadığını anlatan bir söz... Hor görülen, kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve aşağı tutulan, aşağılanan (eski)... 4. Karakter... İnsan, değnekle çalınan çalgı... Ad belirtilerek yapılan... 4. Herhayvan ve bitkilerin yapısını ve organlarının birbiriyle hangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza... olan ilgilerini inceleyen bilim, teşrih... Genellikle ipek Seyrek olarak, arada bir, arada sırada, bazen, bazı bazı, ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan kimi vakit, kimi zaman, zaman zaman, anbean... Birbiince dantel... 5. Ses, ahenk, nağme (eski)... Bir davanın riyle iyi anlaşan iki yaşlının baş başa kalışını anlatan “.... mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren TDK Güzel Türkçe Bulmacası ile Büdü, Şakire Dudu” deyiminde geçen bir söz (halk resmî belge (eski)... Değerini, önemini yitirmiş, ağzı)... 5. Deride, sinirler boyunca, özellikle geçerliliği kalmamış, eskimiş... 6. Azgın, kızgın 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerin (eski)... Şaman... Peşin... 7. Uzak Doğu’da 1 dökülmesiyle beliren, mikroplu bir hastalık... Sıyetişen Amerika elmasından çıkan zamk... ğırdiligillerden, çiçekleri beyaz ve menekşeye ça2 Yakalığı olan... 8. Genellikle uzun bir nesnenin lan kırmızı renkte, eczacılıkta kullanılan bir bitki, incelerek biten son ve sivri noktası... Kişiliksiz, 3 eşekkulağı... 6. Eğilmiş olan, eğik... Temiz... Akrasözünü dinletemeyen kimse... İyi bir nitelikte 4 bası mı, yakını mı?... 7. Duralama işi... Tellerden bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam, 5 oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan ad... 9. Bir ülke sınırları içinde doğup başka bir organ ve bu organın telsi dokusu, adale... 8. Öğü6 ülke topraklarına geçen (ırmak)... Gölgede kalan tülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka (yan) (eski)... 10. Başlıklı, su geçirmeyen spor 7 besin maddeleri... Toprağa ve özümlemeye bağlı ceket... “Daha söze başlanırken ne denmek 8 bütün besinlerini konakçıdan sağlayan bitki asalaistenildiğini çabucak anlamak” anlamındaki “.... 9 demeden leblebiyi anlamak” deyiminde geçen ğı... Bizmut elementinin simgesi... 9. Çok sarhoş bir söz... Bal mumuna veya parafine batırılmış (argo)... Cisimlerin hareketlerini yörünge, hız ve 10 fitil... 11. Ankara iline bağlı ilçelerden biri... ivme vb. konular bakımından inceleyen mekanik 11 Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da kolu, sinematik... 10. Minare, kubbe, sancak direği 12 keskin uzun bıçak... Bazı olaylarda görülen ve vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça... 13 nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı... Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir 14 12. İran’dan geçerek Kuzey Hindistan’a yerleşen bitkinin yaşama ve büyüme organı... Tahta, çin- 15 halk veya bu halktan olan kimse... Kıta... Bazı ko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz eğreti ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din yapı... 11. Maliki mezhebi... Osmanlı Devleti’nde Soldan sağa adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları A N A B A B A Ç İ N A K O P Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik göK E fasulye L A L A vb. K Asarılgan S Ü T bitkilerin A N A 1. Ölmek istemek... 2. Asma, tutunması içinveya yanlarına dikilendeğnek... 13. Soluk... Zihinde bir tür ağaç metalden revlisi (eski)... 12. Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği A N A K A R A K E M A L A sırık, ispalya... Ġki çeneklilerden, 30 metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın,biçim, uzun ömürlü, canlandırılan tasavvur... 14. Tavuğun lades L Ü K B A R İ K A T L A M A olmayan... Arı kuşugillerden, Güney Avrupa, Kuzey geniĢ Afri- yapraklı bir ağaç... Gam F A R ile E "si" N Aarasındaki S A N Adizisinde M A L "sol" ses... 3.ikiBüyük ve enlice kemiğini kişinin birer bir ucundan tutarak kırmasından İ L İ Ş İ K B A D I Ç P ka, Orta Asya’da az ağaçlıklı, açık yerlerde yaşayan,kasnağın sırtı iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmakO ve değnekle Ad“aklımda” veya “hatırımda” demeden sonraçalınan birininçalgı... bir şeyi T A L İ K A M A I T I R sarı, karnı mavimsi yeşil bir kuş... Başkaldırıcı... 13.belirtilerek Ezyapılan... 4. Herhangi Ş E A bir N topluluğu D N NoluĢturan A A R bireylerden her biri, aza... Seyrek ötekinden almasıyla yenik sayılması kuralına dayanan bir E F bazı E N D İ B O Nvakit, E I R Abazen, olarak, arada bir, arada sırada, bazı, kimi kimi zaman, zaman zaman, gili... Bir cins çoban köpeği... 14. Zamanın bölünemeyeK K A D İ M E T S U Y U Kimsesiz (eski)... anbean... Birbiriyle iyi anlaĢan iki EyaĢlının baĢ baĢa kalıĢını oyun... anlatan ".... ile Büdü, ġakire Radyum elementinin simgesi... K Ü S Ş E K M E S N E T cek kadar kısa parçası, lahza... Yünü olan... Bir söz veya 15. Aldehidin yükseltgenmesiyle elde edilen, türlü uçucu A L A sinirler boyunca, özellikle gövde, E söz D İ (halk R N E ağzı)... L İ L İ5.K Deride, Dudu" deyiminde geçen bir düşüncede direnen, ayak direyen (kimse)... 15. Hakkı İ R A N İ S T S E Y İ S yağlarda ester biçiminde bulunan, ekşi veya tatlı olabilen, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle Kbeliren, mikroplu bir hastalık... E B O N İ T A L A L A M A K olduğuna inandığı şeyi elde etmeye çalışmak... 155 °C’de eriyen bir asit... Sığırdiligillerden, çiçekleri beyaz ve menekĢeye çalan kırmızı renkte, eczacılıkta kullanılan 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1 2 3 4 5 6 7 8 9
10 11
B.T. 22 Temmuz 2013
12 13 14 15
N A M A Z B O Z A N
V A D E
bir bitki, eĢekkulağı... 6. EğilmiĢ olan, eğik... Temiz... Akrabası mı, yakını mı?... 7. Duralama iĢi... Tellerden oluĢan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale... 8. Öğütülerek toz durumuna getirilmiĢ tahıl ve baĢka besin maddeleri... Toprağa ve özümlemeye bağlı bütün besinlerini konakçıdan sağlayan bitki asalağı... Bizmut elementinin simgesi... 9. Çok sarhoĢ (argo)... Cisimlerin hareketlerini yörünge, hız ve ivme vb. konular bakımından inceleyen mekanik kolu, sinematik... 10. Minare, kubbe, sancak
6 ÇEEEK! YASASI
N
ormal hayatta birçoğumuz çok şeyi bildiğimizi sanırız hiç bir şey bilmediğimizin farkına bile varmadan. Oysa gerçek bilgelik bilmediğimizi bilmektir. Bir başla yanılgı da toplumun büyük bir kesitinin hayatın önemli iki merdiveni, dünyası ve ukbası gibi duran iki konu hakkında fikir serdetmesi, karar vermesidir. Oysa en fikir ortaya konulmayacak, en itina ve ihtimam gösterilecek bu iki konuda yanlış ve yanılgılı karar ortaya koymak, bünyemizin görünen ve görünmeyen iklimlerinde görünmez, telafisi mümkün olmayan, yaralar açmaya yeter ve artar bile. Bu önemlisi ve hassas konunun ehas olanı ruhumuz ve uhremizi ilgilendiren din, diğeri de maddi yapımızla ilgili ticarettir. Şüphesiz ben bu birkaç sayfalık makalemde ticareti anlatacak değilim. Uhrevi hayatımız konusunda ahkâm kesmekten ise varesteyim. Ama onun görünen yüzü, ilk ulağı ve elden ele dolaşan hacimde küçük, taşıdığı değeri bazen bavulların bile alamayacağı bir evraktan bahsedeceğim. Kelime olarak yaban kökenli olmasına rağmen, daha düne kadar baş tacı edilen, evimizde ağır misafir koltuklarında oturtulan, cüzdanımızın nadiren el değen bölmesinde saklanan muhteremin, saltanatı sallanmış gözükmektedir. Zamanlar ve mekânlar, adamına ve mevsimine göre değişken, sular yoluna ve iklimine göre akışkan, devlet çarkı da urbasına ve içinde bulunan namzet’ine göre yapışkandır. Yasaların, elbette bu konuda mürekkep yalayanlar tarafından birçok tarifi vardır ama biz ona: toplum düzenini sağlayan kurallar diyebiliriz. Bir başka ifadeyle; kötü niyetli insandan iyi niyetli insanı korumak için konulan kurallardır. Malum, bu kuralları koyan organ, meraklıları tarafından üç aşağı beş yukarı bilinmektedir. Merak etmeyenlerinde merak ettiklerinde öğrenebilecekleri vasıtalar her köşe başında mevcuttur. Yaban kökenli bu hazeratın, her hal ve hareketi insanlar arasında itelenmelere, itilmelere kucaklamaya veya kucaklanmaya vesile olmuştur. Hacimce küçük bir kâğıt üzerine yazılarla serpiştirilen kurallar yumağı eskiden, asıl icat ediliş maksadına amade olarak, elinde bulunduranın içini ısıtan, elinden kaçıranında sinesi yakan kâğıttan bir kor parçasıyken, son versiyonu ile etki tepki alanı değiştirmiştir bizce. Birisine yanlışlıkla çek demek bedduadır. Söylenmemesi ve dilendirilmemesi gerekir. Beddua da malum, insan soyundan gelenlerin kendi hemcinslerine söylemesi şöyle dursun, yaradandan ötürü yaradılan’a bile söylenmemesi gereken kelamı galizdir. Aslına bakılırsa insanın teknolojiyle halveti, onu iyiye mi yoksa kötüye mi götürdüğü yolundaki savlar üzerinde düşünülmesi, kafa yorulması gereken konulardandır. Tabi hemen bazılarımız malumun ilamı şeklinde ki
elektrik, ulaşım gibi bazı konuları öne alarak teknolojinin faziletlerini sayıp indirecektir. Peki, para icat olmasa ne olurdu acaba? Sözüm ona ekonomik gücüne güvenerek insan yığınlarını karınca yığınlarından daha aşağı gören, Yaradan’ın eşrefi mahlûkat yaftasıyla yücelttiği insana kinayeten, onun emrine amade edilen behaimi daha üstün gören, insanın toplumdaki değeri ve yeri ne olurdu?.. İlkçağlarda olduğu gibi takas, güç değişimi devam etseydi acaba eşrefi mahlûkatla esfeli mahlûkat arasındaki uçurum kapanabilir miydi? Kendini puluyla piyasada tanıtanın pulu elinde kalsaydı hali nice olurdu? Ama öyle olmadı tabi. Bileği güçlü olan bir şekilde değneği kapmış arkada kalan insanların başına geçip oturmuştur. Güdülen insanlar arasından çıkan çatlak seslere zaman zaman payeler verilerek susturulmuş, güya haklının hakkını alacağı hususunda yanında devlet erkinin olacağı vaatleriyle sesi kıstırılmıştır. Resmi tarihinde inkâr edemediği gerçek: idare edenlerin idaresine karşı başlatılan isyanı bastırmak ve güya zayıfın hakkını korumak için toplumu düzenleyen kurallar ortaya konmuş ve bu kuraları çiğneyenlere cezai müeyyideler uygulanmaya başlanmıştır. İşte bu bağlamda ticari hayatın en uç noktası olan paranın elden ele dolaşımının bazı zorluklarla, tehlikeler arz edeceği gerçeği de göz önünde bulundurularak “kıymetli evrak” adı altında bazı evraklar düzenlenerek yasayla koruma altına alınmştır. Kıymetli evrak’ın ortaya atılmasının en başta gelen nedenleri; ülkeler arası ticari ilişkilerin gelişmesiyle aralardaki mesafelerin ortadan kaldırılması ve ülkelerin kendi içindeki ticaret haçmininde günden güne gelişme arz etmesi gösterilmektedir. Zira tonlarla ifade edilen ‘mal’ın bedeli bir kâğıt parçasına sığdırılmakla ticari işlemin kolaylığı, ekonomik değerinin kolayca taşınıp muhafaza edilmesi, teminat altına alınılmaya çalışılmıştır. Şaşmaz kural bellidir. Ürettiği veya zilyedi altında tuttuğu taşınır veya taşınmaz malın karşılığında elinde hakkını ispat eden bir vesikanın bulunmasıdır. Alacaklın veya üreticinin elinde alınterinin karşılığında bir evrak kalmıştır. Zira yasa koyucu bu evrakla, taşıyanı yani emeği korumuş olacaktır. Hiç bir zahmete katlanmadan ‘malı’ üreten, kar yapmak maksadıyla bir başka üretici veya satıcıdan temin eden satıcının, satmış olduğu mala mukabil ver-
diği hakkın yasayla koruma altına alınmasıdır. Bir başka ifadeyle elindeki varlığını bir evrak mukabilinde başkasına devreden iyi niyetli insanının, kötü niyetli insana karşı devletin yetkili organları tarafından korunması. Yasaya göre bu evrak’ın karşılığını bulundurmamak suçtur ve müeyyidesi vardır. İşte konumuzun özü de bu bağlamdadır. Çünkü yasa koyucu bu yasanın adını “çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki yasa” diye nitelemiştir. Borçlunun borcunu nasıl ödeyeceğini belirlerken asıl önemli olan, alacaklının hakkının korunmasının sağlanmasıdır. Çünkü bu olayda ‘mal’ elinde iken alıcının, ‘mal’ elden çıktıktan sonra da satıcının korunması gerekmektedir. Satıcının emeğinden geri kalan, etrafı bilinmeyen nadide taşlarla süslü kâğıt parçasıdır. O taşlar ki, asil evrak’ı elinde bulunduranın hakkını zayi etmeden geriye verecektir. Yasa koyucu, ilk çıkardığı bu kıymetli evrak’ı, karşılığı olmadan verenlere bu evrakla ilgili hesap açma ve evrak’ı keşide etme yasağına uğratmasının yanında; 1–5 yıl arasında bir hapis cezasına da mahkûm etmekle alacaklının hakkının korunması yoluna gitmekteydi. Bundan sonraki düzenlemeyle ‘hapis’ cezasızına ilaveten çek bedeli miktarı kadarda para cezası getirildi. Tirajı komik bu para cezasın ödenmesi gereken merci de suyun gözünde oturan sultandır. Sultan güzellik uykusunun mahmurluğundan mıdır bilinmez ne düşündüyse borçlu ile alacaklı arandaki bu hak kavgasında pazularını şişirmiş masaya yumrunu vurarak borçlunun kulağından çekerek kaç liıra borcun varsa bana da o kadar para ödeyeceksin demiştir. Bu devlet sultanın Çek hamiline karşı avukatlık ücreti ve mahkeme masraflarını üstlenecek dava açıp dava sonuçlandıktan sonra ortaya atlayıp –mafya gibiborçludan çek bedelini bana ödersen seni mahkûm olmaktan kurtarım demesinin anlaşılır yanı yoktur. Olsa olsa sizin bu davayı bizim aradığımız memurlar gördü ve sonuçlandır da ondan bu parayı istedi seklinde yorumlansa vatandaşta o memurların ve avukatın parasını ödedi. Sahi sen ey vatandaş borçlu olsan ne yaparsın? Asıl alacaklıya mahkeme masrafı, avukatlık ücreti, asıl alacağın faizi gibi ferilerini mi ödeyerek mahkûmiyetten yırtarsın yoksa sultanın ‘asıl parayı ver gerisi gerekmez’ bonkörlüğüne mi kapılırsın?
Bu sorunun cevabını bulmak için Aristo’nun ahlakına ihtiyaç var mı?.. Bu kıymetli evrakı ne menem şeyse, önceden taşıyanın yani alacaklının elini ve içini ısıtırken şimdide onu verenin elini ısıtacaktır. Yeter ki verecek birini bul ve ver. Artık son haliyle müeyyidesi sadece ve sadece bankalarda hesap açtırmak ve kullanılmasının yasaklanmasıyla sınırlanan kıymetli evrak’ın kıymeti, verebilecek birinin bulunması ve elden çıkarılmasıyla sınırlandırılmıştır. Haa, adli para cezası da idari paraya çevrilmiştir. Şimdi esnaf dükkânlarındaki o malum veresiye verenle vermeyen tabelasındaki alacaklının düşünceli halini yeniden gözünüzün önünde canlandırabilirsiniz. Borcun varsa ne gam. Alacağın varsa vay haline… Kıymetli evrakla ilgili adli para cezasının idari para cezasına dönüştürülmesindeki maksat ise, alacaklının alacak bir şey bulamaması halinde saçlarını yolmaktan başka yapacak bir şeyinin olmamasıdır. Varsa, kalmışsa eğer… Asıl hedefi böyle çerçevelediğimizde üreticinin veya satıcının korunması, evrak’ın korunmasıyla yakinen ilintilidir. Borçlar kanunun geçmişine göz atılırsa, borcunu ödemeyenin malının haciz edilmesi mefhumu ilk icra usulünün ikinci aşamasıdır. Şöyle ki; eski Roma hukukunda alacaklı, borcunu ödemeyen borçlunun malı yerine şahsının sahibi olurdu. Onu bir mal gibi istediği şekilde çalıştırır, bir başkasına satar yakut da canını alırdı. Şayet alacaklı birden fazla ise, borçluyu kendi aralarında öldürdükten sonra alacakları nispetinde paylaşırlardı. Zikredilen vahşetten, paranın zoraki insan siluetlerinden daha az değerli olduğu konumuna geçiş, zamanla yine azınlıkların çoğunluğa karşı tahakkümüne yapılan baş kaldırışta olduğu gibi, yeni baş kaldırışlara verilen sus paylarından öte bir şey değildir. Kendisini kaymak tabaka addederek, emirler, fermanlarla çoğunluğa buyruklar yağdıran mutlu azınlık, bu fermanlarında çoğunluğun güdülmek için yaratıldığı fikrini empoze etmekten vazgeçmemiştir. Bunca ısrar ve isyana karsı mutlu azınlık, baskın çoğunluktan canlarını kurtarırken esasen olmayan mallarının alınmasına müsade bonkürlüğünde devam edeceğini beyan etmiştir. Bu, borcun ifasının ikinci aşamasıdır. Geçiş, yöneliş, hümanizmedir. Bu aşama güdenin lütfüyle değil güdülenin isyanıyla kaydedilmiştir.
Tarihte bu düzenleme, daha, hayali şirketlerin, holdinklerin, hayali satışların düzenlenmesinin icat edilmediği, düşünülemediği, her ne kadar dünün insanın kendilerine zalim yaftasını layık görse de, günün insanı tarafından kendilerine insanlık payeleri dağıtılması gereken güdücülerin yaşadığı dönem için geçerlidir. Oysa bu gün, teknolojini tüm imkânlarıyla çalışılarak elde edilen alınteri, üretimden uzak, sözde tröstlerin midelerine bayram ettirirken, üreticinin arefe sabahındaki bayram sevincini bir başka bayrama ertelemiştir. En son çıkması muhtemel yasayla, borçlunun evindeki ihtiyacı olan eşyalarla, mesleki faaliyetinin icrası için elzem olan eşyalarında haciz edilememesi, alacaklıya ilk Roma da olduğu gibi –Allah muhafaza- borçlunun kendisine -istemeyerekte olsasahip çıkmasından başka çıkar yol bırakılmamıştır. Alacaklı, kanun koyucu tarafından korunmayan hakkının yerine getirilmesini, maazallah, iki candan biriyle ödeme yoluna gitme ihtimaliyle karşı karşıyadır, düşüncemizce… Tabi, bu yeni kıymetli evrak yasasıyla, küçük esnaf ve satıcının yarım ekmeği elinden alınırken, tröstlerin heybelerine bir yenisini daha ekledikleri yönünde hareket edildiği yönünde kötü niyet beslemezsek... Çekmek teslimiyetçi insanların “kaderde varsa çekeriz” ilkesine sığınılarak yapılan, güçlünün elinde pimi çekilmeyi bekleyen bir bomba olursa, hem taşıyanı hem de ona o bombayı vereni yaralayacak, beklide yok edecektir günün birinde. Çekmek, kuzu postunda kurdun elinden olunca daha yaralayıcı daha yıpratıcı olacağı kanaatını taşımaktayız. Kuralların asıl hedefi, haksıza karsı haklıyı, güçsüze karşı güçsüzü korumaksa eğer, o kurallar güçlüler tarafından konulmalıdır. En azından güçlünün yanında güçsüzünde durmasına izin verilmeli konu hakkında diyecekleri dinlenmelidir… Çektirmek, yandan, yandaştan, hatta karındaştan olursa ki bu böyledir, telafisi mümkün olmayan toplumsal yaraların eşikte olduğunun habercisidir. Zira bu gün güç, ekonomik güçtür. Para kimdeyse o bey, kimde değilse o da beyliktir. Beylikler baki beyler izafidir. Dünün beyleri, günün birinde beylikler içinde tebaa olacağını unutmamalı, elinde bulundurduğu asayı ne tarafa sallayacağının hesabını iyi yapmalıdır. Sultasını, yarın kendisi içinde lazım olacak şekilde kullanmalı, bugün yaptığından yarın pişman olmalıdır. Bu gün kendisini suyun başında gören çoban, sürüsü içinde bulunan zayıfın, düşkünün hakkını korurken, aslında kendi hakkını koruduğunu unutmamalıdır. Çünkü değnek, kendinde ebedi değil geçicidir. Geceyle gündüz, dünle bu gün gibi. Aksi halde değnek el değiştirse ona da çekkk… yasası deyiverir günün birinde…
7
Mazlumder ‘Adalet Nöbeti’nde 15 yıldır suçu ispatlanamadığı halde cezaevinde tutulan Salih Mirzabeyoğlu’na destek için Bolu F tipi cezaevi önünde Ramazan ayının ilk gününden beri “Adalet Nöbeti” tutan Gaye Fikir Platformu’na bir destek de Mazlumder’den geldi.
300 genç Müslüman oldu
RAMAZAN
R
amazan ve tüm diğer aylarda, insanın hayatını en iyi düzenleyen rehber olan Kuran-ı Kerim ve ardından Efendimizin Sünnetleri ve hadisleridir. Hem Kuran-ı Kerim hem de hadis okumalarımızda iletişim sınırlarımızla alakalı sıkça rastlanan işaretler-buyruklar vardır. Yüce Rabbimiz birçok ayette biz insanların ilişki ve iletişim hallerini en güzel şekilde düzenlemektedir. “Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz” (bakara 83). Bocalamalarımızın çokça olduğu çağımızda insanların birbirlerinden ayrıklaşması ve birbirlerini değişik bahanelerle ötekileştirmesi ile yalnızlar dünyası giderek büyümektedir. Ayeti kerimeden Allahtan başkasına ibadet etmemizi emreden Rabbimiz, Rable olan iletişimimizi netçe belirlerken bizim bu hususta düşünmemizi istiyor. Günümüz Müslümanlarında farkında olmadan Rablerinden başka ilahlar seçebiliyorlar. Kısaca “mal” olarak tarif edilen eşyaya karşı duyulan sevgi; insanları Rablerinin sevgisini kazanacak olan ibadetleri yapmalarından alıkoyuyor. Bazıları eşlerine olan aşırı düşkünlükleri ile, bazıları sahip oldukları binekleri ile (otomobilleri ile), bazıları çocuklarına yaptıkları haddinden fazla yatırımlar ile, bazıları dünyada mekan arzuları ile eldeki az-buçuk imandan da oluveriyor. İnsanların maddi sevgilerden başka sevgileri olduğunu Rabbimiz yukarıdaki ayet ve birçok ayetleri ile bizleri yönlendiriyor. Kimlerle iletişim kurmamızın ve kimlerle Rabbimizin hoşnutluğunu kazanacak sevgi bağları oluşturmamızın parolası her işimizde olduğu gibi Kuran-ı Kerimde mevcut. Eşya ile kurulan iletişim tek taraflı bir iletişimdir. Bu iletişim türünde sadece insan çaba harcar. Eşyada ne duygu ne düşünce vardır. Ama ayetteki ifade edilen anne baba, yakınlar, yetimler ve yoksullarla kurulan iletişimde Rabbimiz bizlerin yanında olur ve sıkıntı çağının içindeki çukurlardan kurtulmamamız için çıkış kapılarımız olur. İnsan başı derde düştüğünde de, mutlu olduğunda da başkaları ile halleşmek ister, işte bu başkaları ayetler ve hadisler boyutunda bizlere ifade edilmektedir. Bu hayatın çözümsüz gibi görünen sorunlarına karşı, çözüm olarak anne-baba ve yakın akrabalar, komşular vb. kişilerle olan iletişim yollarımızı yeniden inşa etmeli ya da iletişim restorasyonu yapmalıyız.
Mazlumder heyeti, Bolu F tipi Cezaevi önüne giderek, Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük ve 28 Şubat Yargı Kararlarının iptali istemiyle kamp kurarak nöbet bekleyen Gaye Fikir Platformu üyeleri ile beraber ortak iftar yaptı. Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Ankara Şube Başkanı Mehmet Can Çağlayan ve Mazlumder’in diğer yönetici ve gönüllülerinden oluşan heyet üyeleri, orada Adalet Nöbetinde bulunanlara destek mesajlarını ilettikten sonra, Salih Mirzabeyoğlu’na ulaştırılmak üzere ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerini paylaştığı deftere yazı yazdılar. Mazlumder, 28 Şubat Yargı Kararlarının İptali için kısa bir süre önce, Türkiye genelinde bulunan bütün şubeleri ile beraber bir kampanya yürütmüş, bu kampanya çerçevesinde, 28 Şubat sürecinde tutuklanan insanlarla beraber, Salih Mirzabeyoğlu’nun da serbest bırakılması talebin-
de bulunmuştu. Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Normalleşen Türkiye’de darbecilerden yargı önünde hesap sorulurken, onların baskısıyla verilen siyasi kararların devam etmesinin büyük bir çelişki olduğu” belirtilerek “Bu kararlar ile mağdur edilenlerin hakları iade edilmelidir. 1998 yılında hiçbir delil yokken örgüt liderliği suçundan tutuklanarak cezaevine konulan ve ömür boyu hapse mahkûm edilen Salih Mirzabeyoğlu da derhal özgürlüğüne kavuşturulmalıdır. Fikirleri ile birlikte imha edilmek istenenlerden ‘özür’ dilenmeli, tecrit son bulmalıdır. 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı sonrasında hukuk dışı yapılanmalar eliyle yargı kurumlarına ve sivil siyasete müdahale edilmiştir. Batı Çalışma Grubu adlı illegal oluşum tarafından kontrol ve koordine edilen yargı mensuplarının, 28 Şubat sürecinde verdiği bütün kararlar siyasi olduğundan, hukuka aykırı ve şaibelidir.
Bu sebeple, binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin aydınlatılması ve 28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek yeniden muhakeme yolunun açılması gerekmektedir.” şeklinde açıklamada bulundu. Gaye Fikir Platformu Başkanı Fatma Parmaksız, “15 yıl önce Ramazan ayında gözaltına alınan Salih Mirzabeyoğlu, hukuksuzca gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Ramazan ayı boyunca oruçlu halde sorgulanan ve işkenceye maruz kalan Mirzabeyoğlu, dava sürecinde idama mahkûm edilmiş ve idamın müebbet hapse çevrilmesiyle Bolu F Tipi Cezaevine gönderilmiştir. Kampımızın amacı Mirzabeyoğlu’nun 15 Ramazandır ailesinden, sevenlerinden, okurlarından, ümmetten ve milletimizden tecrit edilmesidir. Buna dikkat çekmek için ve Mirzabeyoğlu’nun Ramazan ayında alındığını, bu işkenceye yine Ramazan ayında son verilmesi gerektiğini anlatmak için buradayız. Bu bir başlangıçtır. İleriki günlerde, çeşitli illerden katılımlar olacaktır. 30 gün boyunca burada kalacağız. Gerekli tertibatımızı yaptık, iftar ve sahurumuzu burada yapacağız” ifadesini kullandı. Salih Mirzabeyoğlu için özgürlük ve 28 Şubat Yargı Kararlarının İptali ile ilgili tutulan Adalet Nöbeti, Ramazan ayının sonuna kadar devam edecek.
Bir spor salonunda yapılan konferansın ardından İslam dinine geçmeyi önceden kabul eden gençler toplu olarak Kelime-i Şehadet getirdi.İslam’ın en hızlı yayıldığı ülkelerden biri olarak bilinen Filipinler’de geçtiğimiz günlerde düzenlenen merasimle 300’ün üzerinde genç erkek ve kız İslam dinine geçti. Gençlerin toplu olarak Kelime-i Şahedet getirmeleri ilginç görüntüler oluşturdu. Filinpinler’de tebliğ çalışmalarını aralıksız sürdüren Müslümanlar, her geçen gün yüzlerce insanın hidayete ermesine vesile oluyor. Geçtiğimiz yıllarda da Dubai’de düzenlenen bir törenle çoğunluğunu Filipinlilerin oluşturduğu 125 kişi toplu olarak İslam dinini seçmişti.
Selçuklu’ya mahalle konağı Selçuklu Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan Gevher Hatun Mahalle Konağı ilgi görüyor. Konuyla ilgili yapılan açıklamada, Hocacihan 100. Yıl Mahallesi’nde hizmet vermeye başlayan Gevher Hatun Mahalle Konağı’nda aletli kardio, aerobik, step, plates, fitness ve yüzme branşlarında profesyonel antrenörler nezaretinde çalışma yapıldığı belirtilerek, “Sakarya ve Gazalya Hatun Mahalle Konakları’ndan sonra Selçuklu’daki hanımlar için kapalı yüzme havuzunun da yer aldığı mahalle konağından 191 bayan yararlanmaya başladı.
8 19 kilo esrar ele geçirildi Kulu’da jandarma tarafından yolcu otobüsünün bagajında ve bir başka otobüste bulunan yolcunun üzerinde yapılan aramada, 19 kilo 25 gram esrar ele geçirildi. Esrarın sahibi oldukları öğrenilen Oğuzhan Ş. İle Yunus Emre T. jandarma tarafından gözaltına alındı. Öte yandan, aynı yerde yapılan uygulama sırasında Mersin ilinden Ankara’ya giden bir başka yolcu otobüsünde de arama yapan jandarma, durumundan şüphe edilen Ali E.’nin yapılan üst aramasında 25 gram içime hazır esrar ele geçirildi. Jandarma Ali E.’yi gözaltına aldı.
Yumruk atan oğula çatal Beyşehir’de, iftar sofrasında çıkan tartışmada baba, oğlunu çatalla yaraladı. Olay, ilçeye bağlı Karaali beldesinde meydana geldi. İddiaya göre, evlerindeki iftar sofrasında birlikte yemek yiyen baba H.Ç. ile oğlu E.Ç. arasında ailevi bir mesele yüzünden çıkan tartışma bir anda yumruklu kavgaya dönüştü. Yumruk darbesine maruz kalınca öfkelenen baba, sofrada eline aldığı çatalı oğlunun vücuduna sapladı. Göğsüne saplanan çatal nedeniyle kanlar içerisinde kalarak yaralanan E.Ç., hastaneye götürülmek üzere özel otomobille yola çıkarılırken, yolda adrese yönlendirilen ambulansa nakledilerek Beyşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. E.Ç.’nin acil serviste yapılan tedavisinin ardından hayati tehlikesinin bulunmaması üzerine taburcu olduğu öğrenilirken, baba oğlun birbirlerinden şikayetçi olmaması nedeniyle, haklarında herhangi bir işlem yapılmadığı kaydedildi.
Laleciye lale satıyoruz Çumra’da yaklaşık 70 farklı türde üretilen 40 ton lale soğanı dünyanın en büyük lale üreticisi olan Hollanda’ya ihraç edildi Çumra’da üretimi yapılan ve ‘erkenci’ olarak tabir edilen 40 ton lale soğanı, dünyanın en büyük lale üreticisi Hollanda’ya ihraç edildi. 1998 yılından beri üretim yapan Asya Lale Yönetim Kurulu Üyesi Korkut Yetgin, Hollanda’ya ihracat yapacak olmalarından dolayı mutlu olduklarını ifade ederek, “Bu yıl Kuzey Hollanda bölgesindeki üreticilerle lalelerimiz buluşuyor. Yaklaşık 2 konteyner lale gönderimi yapacağız. Bu yıl bunlar test edilecek ve denemeler sonucunda güzel bir sonuç alınırsa, Konya’da yetiştirdiğimiz Türk lalesi, başta Çin ve Fransa pazarı olmak üzere birçok ülkede değerlendirilecek. Avrupa’daki birçok lale üreticisi, Türkiye’deki süs bitkisi üreticisine, ‘neden Türk Lalesi’ diye bir soru soruyor? Türk lalesinin özelliği; lalenin tarihinin Türkiye’den gelmesi… Lalenin Türkiye’de Hollanda’ya nazaran yaklaşık bir ay süre daha erken hasat edilmesi sebebiyle kesme çiçek sektöründe, kesme çiçek yapan firmalar bir ay daha erken süreyle kesme laleyi çıkartıyorlar. Bu da ciddi anlamda karlılığı ön plana getirmektedir” dedi. HOLLANDA’YA 40 TON LALE SOĞANI Konya’nın Çumra ilçesinde ve İsmil kasabasında üretim yaptıklarını dile getiren Yetgin, “Nisan ayında yaklaşık 25-30 milyon soğanlı bitkiden 22 milyon civarında 70 çeşit lale üretimi gerçekleştiriyoruz. Üretilen laleleri Azerbaycan, Türki cumhuriyetler, Irak ve İran’a ihraç ediyoruz. İleri ki yıl-
larda bu rakamları ciddi oranda artıracağız. Bütün komşu ülkelerde Türk lalesini hep birlikte göreceğiz. Bu yıl Hollanda’ya yaklaşık 40 ton çiçek soğanı ihracatını yapmayı hedefliyoruz. Özellikle Haziran ve Temmuz aylarında, lalelerin hasatlarının olmasıyla birlikte bu ürünleri, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere üretim sözleşmesi yaptığımız Konya Büyükşehir Belediyesi’ne, birçok belediye ve süpermarket zincirlerine hazırlıyoruz. Bu ürünlerin dağıtımını Eylül ayından Aralık ayına kadar devam ettireceğiz” şeklinde konuştu. Turfanda lale üretimi ve satışı yaptıklarını vurgulayan Yetgin, özellikle sevgililer günü gibi özel günlerde yılda 1,5 milyon adet saksılı lale, sümbül ve zambak üretimi ve Türkiye genelinde de yaklaşık 8 bin noktada süpermarketler zinciri kanalıyla bu ürünlerin satışını yaptıklarını sözlerine ekledi. DEVLET LALE ÜRETİMİNE DESTEK VERMELİ Hollandalı lale üreticisi Nico Kaaijk ise, Türkiye’de üretilen lale soğanlarının daha erkenci olmasının kendileri için büyük bir avantaj olduğunu ifade ederek, “İkinci avantaj Konya’nın iklimi. Hollanda ve Çin’in iklimine göre daha kuru bir iklime sahip durumda. Nem olmadığı için hastalık riski hem daha az oluyor, hem de kalitesi daha güzel oluyor” dedi. Devletin destek vermesiyle Türkiye’de lale üretiminin yaygınlaştırılabileceğini ve tüketimin daha da artırılabileceğini söyle-
yen Kaaijk, “Türkiye’nin erkenci lale hasat etmesi sebebiyle Türkiye Hollanda’ya kesinlikle lale ihracatı yapabilir. Şu anda Hollanda erken turfanda lale elde etmek için Fransa’nın birçok kentinde erkenci lale üretimi için çalışma yapmakta. Ancak özellikle üretim yaptığı kentlerde yüksek nem ve
popülasyonun fazla olması sebebiyle böcek zararı daha fazla olmaktadır. Kuru bir iklime sahip süs bitkisinin yoğun yetiştirilmediği bir bölge olması sebebiyle Konya’da, daha erkenci lale yetiştirilip Hollanda’ya çok rahatlıkla bu ürünün ihracatı gerçekleştirilebilmektedir” diye konuştu.
Yurt dışı varlıklarımız arttı Mayıs sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2012 yılı sonuna göre yüzde 4,5 oranında artışla 222,1 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 5,5 oranında artışla 667,0 milyar dolar olarak gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2012 yılı sonuna göre 9,7 milyar dolar artışla 128,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, diğer yatırımlar kalemi ise 1,3 milyar dolar azaldı. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları, 2012 yıl sonuna göre yüzde 8,2 oranında azalışla 22,1 milyar dolar oldu. Yükümlülükler alt ka-
lemleri incelendiğinde, Mayıs 2013 itibarıyla, yurtdışında yerleşiklerin yurtiçinde doğrudan yatırımları (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2012 yıl sonuna göre yüzde 0,6 oranında artışla 184,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Mayıs 2013 itibarıyla, portföy yatırımları 2012 yıl sonuna göre 16,5 milyar dolar artış gösterdi. Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2012 yıl sonuna göre
yüzde 5,9 oranında artışla 74,8 milyar dolar olurken, borç senetleri alt kalemleri olan yurtdışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 7,1 oranında artışla 67,2 milyar dolar oldu. Hazine’nin tahvil stoku (yurtiçi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise 32,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2012 yıl sonuna göre 17,3 milyar dolar artış gösterdi. Bankaların toplam kredi stoku yüzde
12,9 oranında artışla 73,3 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku ise yüzde 2,2 oranında azalışla 95,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Mayıs 2013 itibarıyla, diğer yatırımlar altında yer alan yurtdışı yerleşiklerin yurtiçi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2012 yıl sonuna göre yüzde 26,0 oranında artışla 34,5 milyar dolara ulaşırken, TL mevduatı ise aynı dönemde yüzde 1,7 oranında azalışla 11,4 milyar dolar oldu.
9
HACER ÖZDEMİR hacerbetulozdemir@gmail.com
ORUCU BOZMAK ORUCU BOZMAZ
M
aalesef İslâm dünyasının her Ramazan yaşadığı çok büyük bir tantana var; orucu bozan şeyler... İstisnai konular dışında, açıkça, ağız yoluyla katı yahut sıvı gıda almanın her türlüsünün orucu bozacağını biliriz. Bunun dışında kalan konularda her sene gelen yerli yersiz sorular ve fetvalar büyük bir sıkıntı değildi. Kimisi hakikaten zor durumda kaldığı için: “Astım spreyi orucu bozar mı?” derken kimisi ise her sene bıkmadan usanmadan sakız çiğnemenin orucu bozup bozmayacağını soruyor. Bütün bu sorular ve cevaplarına senelerden beri iyi alışmıştık da bu sene hayli ilginç bir fetvaya şahit olduk. İran’ın üst düzey din âlimlerinden Ayetullah Esedullah Beyat Zencani, susuzluğu giderecek kadar su içmenin orucu bozmayacağını ileri sürüyor. Üstelik bu adam Şiîlikte en yüksek dinî rütbe sayılan ‘Taklit Mercii’ konumunda bulunuyor! Konuyla ilgili ifadesi ise şu şekilde: “Oruç tutup fakat susuzluğa dayanamayanlar, susuzluklarını giderecek kadar su içebilirler. Böyle bir durumda oruç bozulmaz ve kaza yapmaya da gerek yoktur.” Be adam, nereye dayandırıyorsun bu fetvayı demezler mi sana! Senin dediğin resmen “orucu bozmak orucu bozmaz” demek olmuyor mu! Orucun amacından sapmasına sebep olacak bu fetvayı vermelerindeki amaç ne? Yeni bir dinin yeni bir kuralı mı bu? Öyleyse lafımız yok, kendi dinlerinin kuralını kendileri koysunlar ve sonucuna katlansınlar. Fakat kimsenin İslâm’ı bölmeye hakkı yok. Zaten çok zor zamanlar geçiren ümmetin sırtındaki bıçak yaralarına biraz daha kavga çıkararak biraz daha bölerek yenisini eklemenin hiçbir faydası yok!
Borç perişan etti Konya’da emekli olduktan sonra taksicilik yapmaya başlayan bazı vatandaşlar, Sosyal Güvenlik Destek Pirimi (SGDP) ödemeleri kapsamında maaşlarına yapılan yüzde 15’lik kesintiye tepki gösterdi. Emekliler, çalıştıkları yıllar arasında oluşan yaklaşık 20 bin liralık borcun maaşlarından kesilmesine çözüm bulunmasını istiyor. Emekliliğe ayrıldıktan sonra hayat şartlarından dolayı yeniden çalışmaya başlayan emekliler, maaşlarından yapılan yüzde 15’lik kesintinin sıkıntısını yaşıyor. Emekli olduktan sonra çalıştıkları yıllar arasında oluşan yüklü miktardaki borçla karşı karşıya kalan emekliler, bu borcun maaşlarından kesinti yoluyla tahsil edilmesine tepki gösteriyor. Emekli olduktan sonra taksicilik yaparak aile bütçesine katkı sağlamayı amaçlayan Nihat Horasan (61), SGDP ödemeleri kapsamında kendisine 20032008 ve 2008-2013 yıllarını arasında 20 bin TL civarında borç çıkarıldığını ifade etti. Emekli oldukları için kendilerinden yüzde 15 para kesildiğini dile getiren Ho-
rasan, “Biz vergi veriyoruz, katma değer veriyoruz. Biz devletin katma değeriyiz. Dışarıda ben çalışsam 100 lira vereceğim. Ben devlete vergi vererek para kazandırıyorum, bunun üstüne benden yüzde 15 kesiliyor. Bir de haberimiz yokken, 10 sene sonra bize toplu borç çıkardılar. Bizim adresimize bir tane evrak gelmedi. Trafik cezası 15 günde geliyor, bize bu ceza ise 10 yılda geliyor. Hiç böyle bir şey olur mu? 10 yıl sonra borç gelince bizim işimizi, gücümüzü allak bullak etti. Bizi de perişan etti” dedi. Yapılan kesintiye tepki gösteren Nihat Horasan, “Neden bu para işsizlerden kesiliyor? Bizim ihtiyacımız olmasa zaten çalışmayız. Tetik üzerinde çalışıyoruz. Biz-
den parayı rahat alıyorlar. Çünkü karakolluk, adliyelik, mahkemelik bir durum yok. Maaş aldığımız gibi maaşımızdan kesiliyor. Ben bin 400 lira emekli maaşı alıyorum. Bana gelen borcu taksitlendirdim. 80 lirası emekliliğe kesiliyor. Bir ay 280 lira kesiliyor, bir ay da bin 80 lira kesiliyor. Sen ne maaş alabiliyorsun, ne de iş yapabiliyorsun. Bir tek ben değilim aşağı yukarı 2 milyon kişi var. Durakta 7 kişiyiz hepimiz de perişanız” diye konuştu. MECBURİYETTEN ÇALIŞIYORUZ 23 yıldır emekli olan 3 çocuk babası Ahmet Yılmaz (70) ise, “Yaşım 70, aldığım maaş bin lira. Çalışmaya mecburum. SGK’dan 2003’den 2008’e kadar bize 10 bin lira, bir de 2008’den 2013’e kadar 10 bin lira borç geldi. Bizlere bildirilmeden, intibak edilmeden, sorulmadan, SGK da bu paraları maaşımızdan kesmeye başladı. Kesinti hala devam ediyor. Yapılandırmaya gidildi. Yüzde 15 maaşımızdan her ay kesiliyor. Bir de yapılandırma borcu çıktı. Onu da bizden alıyor. Bir kısmını maaşımızdan kesiyor, bir kısmını da bize kendisi ödetiyor. Dışarıda postane veya banka şubelerinden yatırtarak bu parayı bizden alıyor. Bizler çok mağdur durumdayız. Biz emekliler çalışıyorsak, mecburiyetten çalışıyoruz ve bizler vergi mükellefiyiz. İkinci bir verginin alınmamasını talep ediyoruz. Yüzde 15’in bizden kaldırılmasını, bu biriken borçların da tamamının silinip, aldığımız paraların da bize geri iade edilmesini hükümetimizden, Başbakanımızdan talep ediyoruz” dedi.
Türkiye ikincisi oldular Balcılar 80. Yıl Ortaokulu 5. sınıf öğrencilerinin, sınıf öğretmenleri Bilal Oral rehberliğinde Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Kasabasında bulunan “Anıt Ardıç” ile ilgili hazırlamış olduğu haber videosu Türkiye ikincisi oldu. Genç öğrenciler, TRTHABER tarafından düzenlenen “Habersizsiniz” yarışma programına hazırladıkları video ile yarışmaya katıldı. Öncelikle, hazırladıkları haber videosu TRTHABER “Habersizsiniz” programı tarafından en beğenilen ilk 10 video arasına girdi. Akabinde sosyal paylaşım sitelerinde Türkiye geneli oylamalar yapıldı. Oylama sonucunda 80. Yıl Ortaokulu öğrencile-
rinin haber videosu Türkiye ikincisi olarak 750 TL para ile ödüllendirildi. Öğrenciler kazandıkları para ile okul kütüphanesine kitap almayı planladıklarını belirtti. Haber videosunu hazırlayan 5. Sınıf öğrencileri Ali Rıza Eğilmez ve Sema Sarıyar, çok mutlu olduklarını ifade ederek sosyal paylaşım sitelerinden oylama sırasında kendilerine destek olan herkese teşekkür ettiklerini söyledi.
10
Otomobil, cip ve tır çarptı! Ereğli’de otomobil, cip ve tırın çarptığı şahıs feci şekilde can verdi. Kaza, Konya’nın Ereğli ilçesi çıkışında meydana geldi. İddiaya göre, motosikletiyle seyir halinde olan 30 yaşındaki Hüseyin Gönülal’a, plakası ve sürücüsü belli olmayan otomobil çarptı. Bu sırada otomobili sollayan Mustafa Ü. idaresindeki cip de Gönülal’a çarptı. Mustafa Ü., aracını park edip indiği sırada yaralanan Gönülal’ın üzerinden plakası ve sürücüsü belli olmayan tır geçti. Motosiklet sürücüsü Gönülal olay yerinde hayatını kaybetti. İlk çarpan otomobil ile yaralıyı ezen tır sürücülerinin, olay yerinden kaçtığı iddia edildi.Yapılan incelemelerin ardından kazaya neden olan ve ölüme sebep veren iki araç sürücüsünün de yakalanması için polis çalışmalara başladı.
Suriyeli zehir taciri Konya polisinin narkotik köpeği Ares’le otobüslerde yaptığı aramada, savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli şahsın valizinde 10 kilo esrar bulundu. Esrarın üzerine ise polis köpeklerinin koku almaması için karabiber dökülmüş olması dikkat çekti. Polis valizin sahibi olan ve ülkesindeki iç savaşı bahane ederek Türkiye’ye sığınan Suriye uyruklu Alaa Hoşo’yu (22) gözaltına aldı. Şüpheli şahsın, Suriye’deki savaş nedeniyle sığındığı Türkiye’de parasız kaldığı için valizi İzmir’e para karşılığında götürdüğünü söylediği öğrenildi. Uyuşturucu ticareti yapmak suçundan adliyeye sevk edilen Alaa Hoşo tutuklanarak cezaevine gönderildi.
5 partiye suç duyurusu Anayasa Mahkemesi, siyasi parti mali denetimleri kapsamında Anavatan Partisi, Milliyetçi ve Muhafazakar Parti, Güçlü Türkiye Partisi, Alternatif Parti ve Türkiye Hümanist Partisi’nin hesaplarının incelenmesi sonucunda, ’istenen bilgilerin istendiği şekliyle verilmemesi, hesap verilebilir şekilde kayıt ve belge düzeninin oluşturulmaması, hesabın dışında gelir ve gider yapılması, inceleme ve araştırmayı engellemeye yönelik eylemler’ nedeniyle, parti sorumluları hakkında yasal işlem yapılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunma kararı verdi.
Kararlarda, her hangi bir gelirleri bulunmadığını bildiren Anavatan Partisi ile ilgili kararda, “3.11.2009 tarihinde kurulmuş olan Partinin, Genel Merkezinin 2011 yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmadığının kabul edilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir” denildi. Milliyetçi ve Muhafazakar Partisi için ise kararda “2.3.2010 tarihinde kurulmuş olan ve 2011 yılı itibariyle genel merkez ile birlikte 72 ilde teşkilatlanmış olan partinin, il örgütlerinin 2011 yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmaması hayatın olağan akışına uygun değildir” ifadelerine yer verildi.
Güçlü Türkiye Partisi ile ilgili kararda da “9.10.2006 tarihinde kurulmuş olan ve 2010 yılı itibariyle genel merkez ile birlikte 2 il ve 2 ilçede teşkilatlanmış olan partinin, il ve ilçe örgütlerinin 2010 yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmaması hayatın olağan akışına uygun değildir” denildi. Türkiye Hümanist Partisi ilgili kararda ise şu ifadeler yer aldı: “11.6.2009 tarihinde kurulmuş olan ve 2010 yılı itibariyle sadece Genel Merkez teşkilatı bulunan partinin, Genel Merkezinin 2010 yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmaması hayatın olağan akışına uygun değildir.”
Konya mahrum edildi Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı İsmail Turan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primi teşviki uygulanacak iller arasında yer almayan Konya’nın mahrum edildiğini ifade etti. Sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden uygulanacak ilave puan, uygulanacak iller ve uygulama süresinin Resmi Gazetede yayınlandığını belirten Başkan Turan, “Karara göre, teşvik uygulaması, belirtilen 52 yerde faaliyet gösteren, 10 ve üzerinde sigortalı çalıştıran özel sektöre ait iş yerlerini kapsamaktadır. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta primi işveren hissesinde 5 puanlık prim
teşvikine ilave, sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanmak üzere 6 puan ilave edilmek suretiyle sigorta primi teşviki uygulanacaktır. Sosyo-Ekonomik gelişmişlik endeksi ele alınarak belirlenen iller için üretim ve istihdam sağlamayı amaçlayan SGK prim teşvikinden Konya’mız maalesef mahrum edilmiştir. Halbuki gelişmişlik, üretim ve istihdam oranlarına bakıldığı zaman şehrimiz her türlü teşvik ve desteği hak etmesine rağmen şehrimizin bu tür özellikleri göz ardı edilmektedir” dedi. Karar kapsamında teşvik sağlanan iller hakkında da bilgi veren Turan, “Afyonkarahisar, Amasya, Artvin, Bartın, Ço-
rum, Düzce, Elazığ, Erzincan, Hatay, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Malatya, Nevşehir, Rize, Sivas, Trabzon ve Uşak’ta faaliyet gösteren iş yerleri için 31 Aralık 2016’ya kadar; Adıyaman, Aksaray, Bayburt, Çankırı, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Kahramanmaraş, Kilis, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sinop, Tokat, Tunceli ve Yozgat’da faaliyet gösteren iş yerleri için 31 Aralık 2017’ye kadar; Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Bozcaada ve Gökçeada için de faaliyet gösteren iş yerleri için ise 31 Aralık 2018’e kadar uygulanacaktır ”diye konuştu.
13 bin paket kaçak sigara Konya polisinin şüphe üzerine durdurduğu tırda yapılan aramada zulalanmış 13 bin paket kaçak sigara ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı birimler kent merkezine giriş noktalarında arama yaptı. Yapılan aramalarda Adnan K’nin (40) kullandığı tırı durduran polis, dorsenin boş olmasından şüphelendi. Tırda ince arama yapan polis, ilk önce kabin kısmının yatak bölümünün altında kaçak sigara buldu. Ardından tırın alt kısım ile dorsesinde yapılan aramada özel yapılan bölmeler tespit edildi. Açılan özel bölümlerden piyasa değeri 50 bin lira olduğu öğrenilen 13 bin paket kaçak sigara çıktı. Kaçak sigaraları kendisine ait olduğunu belirten sürücüsü Adnan K. ise polis tarafından gözaltına alındı.
Göletlere balık takviyesi Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü’ne bağlı üretme çiftliğinden Konya’ya getirilen 98 bin adet yavru pullu sazan balığı, Beyşehir Gölü ile Konya’nın Doğanhisar, Çeltik, Sarayönü ve Güneysınır ilçelerindeki göletlere bırakıldı. Konya’daki göl ve göletlerin balık popülasyonunun daha da artırılması ve takviye edilmesi amacıyla Antalya’dan getirilen yavru pullu sazan balıkları, Konya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür Yardımcısı Orhan Tat, Beyşehir İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Nurettin Karşıyaka ve su ürünleri mühendislerinin nezaretinde Beyşehir Gölü sularıyla buluşturuldu.
11 Mübarek Ramazan DEDİKODU Hasan Hüseyin Yılmaz
O
D
edikodu, günümüzün olmazsa olmazı gibi lanse edilen umutsuz bir vakasıdır. Bu durumun yaygınlaşması ve meşrulaşması için magazinci medya üzerine düşeni fazlası ile yapmak için uğraşıyor. Dünden razı gönüllüleri de mal bulmuş mağribi gibi malzemeyi bulunca hemen çullanıyorlar. Bir karaktersizlik hali olan dedikodu sadece magazinle kalmıyor işte, yaşantımızın her yerinde karşımıza çıkıyor. Serseri bomba gibi gelip en masum insanın bile canını yakıyor. *** Çamur at izi kalsın derler ama günümüzde bu durum hiç o kadar hafif değil. Zira günümüzde çamur lekesi çıkabilen lekeler arasında. Bu yüzden söz dedikodunun çirkinliğini hafifletecek konuma gelmiş. Bunun yerine katran at izi kalsın gibi yeni versiyonlar önerebiliriz. Belki bu söz de dedikoduya zihnimizdeki anlamı yükleyemeyecek ama bunlar işin geyik kısmı. Tek hakikat var, o da dedikodunun bütün tehlikesi ile aramızda dolaşmaya devam etmesidir. Bir kere dedikodu bulaştı mı üzerine seksen milyon gelip tersini söylese de o üzerine yapışıp kalıyor.
Kırklasan yine çıkmıyor. Bir uzvunmuş gibi ölene kadar seninle yaşıyor. Bir olay olduğu zaman insanların aklına seninle ilgili sürekli aynı şey geliyor. *** Bir yerde dedikodu yapıldığı zaman ortamı terk etmenizi öneririm. Çünkü bu fısıltılaşmaların nerede ve nasıl sonuçlanacağı asla belli değildir. Zaten büyük bir çoğunluğu insanların özel hayatı ile ilgili olduğundan sizi ilgilendiren bir durum da değildir. Yani duymasanız da olur, önemli bir şeyi kaçırmış sayılmazsınız. Bu yüzden ne dedikoduya bulaşın ne de dedikoducuyu kendinize bulaştırın. Çünkü bir kez girdiniz mi o kapıdan müptelası olacaksınız ama bir taraftan da aklınız namlunun size ne zaman doğrulacağını düşünüp sürekli bir vesvese hali ruhunuzu kemirecektir. Sürekli insanların senin hakkında ne düşündüğünü merak edecek, davranışlarını onlara şirin gelecek şekilde ayarlamaya çalışacaksın. Onların bir ifadesinden kuşkulanacak, onlarla arayı düzgün tutmak için uğraşacaksın. Bu da kişiliğinde taviz verip güncel tabirle ezik bir şahsiyete bürünmeni sağlayacaktır.
n bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayına gelmiş bulunuyoruz. Bu ay boyunca oruç tutmakla mükellefiz. Her Müslüman kadın-erkek bu vecibeyi yerine getirmekle yükümlüdür. Şer’i özrü olanlar bu vazifeyi özürleri bittiği zaman yerine getirirler. Hasta olan iyileşince, yolcu olan evine dönünce tutamadıkları günlerin orucunu tutarak borçlarını öderler. Oruç kelimesi, Farsçadan Türkçeye geçmiş bir isimdir. Kelimenin aslı “Ruze” olup Türkçede “oruze” şeklinde kullanılırken “oruç” haline dönmüştür. Arapçada karşılığı “Savm” ve sıyamdır. Lügat bakımından mana gündüzleri yiyip içmekten sakınmaktır. Şeriat dilindeki manası: Fecr’i sadıktan itibaren güneş batıncaya kadar, orucu bozan şeylerden sakınmaktır. Zaten imsak kelimesinin manası da tutmak demektir. Ramazan ayında oruç tutmak, hicretten bir buçuk yıl sonra, Şaban ayının onunda farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı.” Bakara s.a.43. Düşündüğümüz zaman, orucun hikmetlerinden birçoklarını fark ederiz. İçinde bulunduğumuz nimetlerin kıymetini daha iyi anlar. Mahrumiyet ve yokluğun ne demek olduğunu, bizzat nefsimizde tanımış oluruz. Türkçemizde bir söz vardır: “Tok ne bilir acın halinden” derler. Oruç bize açlığın ne demek olduğunu, tokluğun ne demek olduğunu, ayrıca varlık ve yokluğun arasındaki farkı çok açık bir şekilde anlatır. Atalarımızın en çok ettikleri dualardan biri “Açlıkla terbiye etme Allah’ım” duasıdır. Bir öğün yemeğimiz olmasa veya biraz gecikerek gelse çoğumuz neler neler yaparız. Evin altını üstüne getiririz. Cenabı Hak nefsi yarattığı zaman ona sormuş: Sen kimsin ben kimim? Nefis, sen sensin, ben de benim, demiş. Yıllarca
azap gördükten sonra verdiği cevap yine aynı… Sen sensin, ben de benim. Bunun üzerine Mevla nefsi açlığa mahkûm etmiş. Açlıkla terbiye olan nefis sorulan soruya: Sen benim yüce Rabbimsin ben senin aciz bir kulunum” demiş. İşte oruç bize çok keskin çizgilerle bunun ikisini de çok güzel anlatır. Açlıkla terbiye etme ya Rabbi. Rabbimizin bize ihsan ettiği bu mübarek Ramazan ayı ne büyük mücadelelerle doludur. Onun sonsuz ve ölçüsüz Rahmetinin insanların üzerine sağanak halinde yağdığı aydır mübarek Ramazan. Peygamber efendimiz (s.a.v.)buyurdular ki: “Allah, ümmetime beş şey ihsan etti ki, onları daha evvel gelenlere ihsan etmedi: 1-Ramazan’ın ilk gecesi olduğu vakit, Allah (c.c.) onlara (ümmetime)rahmet nazarı ile bakar. Allah (c.c.)kime rahmet nazarı ile bakarsa ona azap etmez. 2-Allah (c.c.) meleklere, onlar için istiğfar etmelerini emreder. 3-Oruçlunun ağzı Allah nazarında misk-ü amberden daha güzel kokar. 4-Allah cennete süslenmesini emreder. Ve dostlarım olan mümin kullarıma müjdeler olsun buyurur. 5-Allah Teâla oruçlunun bütün günahlarını af eder.” Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse imanla sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, namazını da (hiç terk etmemek şartıyla) kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Ebu Hüreyre (r.a.) Resulullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu anlattı: “Allah Teâla şöyle buyurdu: “Bütün amellerin karşılığı, yapan için kat kattır. Bir kattan, yedi yüz kata kadardır. Ancak oruç hariç… Oruç benim içindir, sevabını ben veririm. Çünkü o, şehvetini, yemesini, içmesini benim için bırakır. Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Oruç tutana iki ferahlık vardır. Biri iftar vaktinde, biri de kıyamet günü Rabbine kavuştuğunda. Selman-ı Farisi şöyle anlattı: Resulullah (s.a.v.) Şa-
ban ayının son günü bize şöyle bir hutbe okudu: “Ey insanlar, sizi mübarek ve pek büyük bir ay gölgesine aldı. Onda bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. Allah, o ayın orucunu farz kıldı. Gece kalkıp namaz kılmayı da size nafile bir ibadet kıldı. Bir kimse Ramazan ayında nafile bir ibadet yaparsa diğer aylarda farz ibadet yapmış gibi sevap alır. Ve o ayda bir farz eda eden, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibi sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabır ise, cennet sevabıdır. Bu ay genişlik ayıdır. O, öyle bir aydır ki, onda mümin kulun rızkı artar. Onda bir oruçluya iftar yemeği veren, bir köle azat etmiş gibi sevap alır. Ashap-ı Kiram’ın “İftar yemeği vermeye çoğumuzun gücü yetmez” demesi üzerine buyurdular ki, “bu bir hurma tanesi olduğu gibi bir bardak su da olabilir.” Resul-u Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde bir kavim gelir. O kavmin kuşlar gibi kanatları vardır. O kanatları ile cennetin duvarları üzerine uçup konarlar. Cennetin hizmetçileri onlara: “Siz kimsiniz?” diye sual ettiğinde, onlar: “Biz Ümmet-i Muhammetteniz!” cevabını veririler. Melekler onlara: “Siz hesap olundunuz mu?” dediğinde onlar: “Hesap olunmadık” derler. Sonra o cennetin haznedarları: “Siz sırat gördünüz mü?” derler. Onlarda: “Hayır görmedik” derler. Bunun üzerine: “Ne sebeple bu derecelere nail oldunuz?” dediklerinde. Onlarda: “Biz dünyada Allah Teâla için gizli ibadet olarak oruç tutardık. Rabb-ül Alemin de bizi gizli olarak cennete koydu” derler. Tuttuğumuz orucumuzu gıybet, dedikodu, malayani ve boş sözlerle boşa gidermeyelim. Yeni sene bu mübarek günlere kavuşacağımız belli değil. En iyisi fırsatı ganimet bilmeli, günahlarımıza tövbe etmeli, pişman olmalıyız. Yarının ne olacağı hiç belli değil. Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Mevla oruçlarımızı kabul eylesin. Selam ve muhabbetle…
12
Beta’ya TÜBİTAK desteği Konya Şeker’in iştiraki Beta Ziraat, “Biyoteknolojik Yöntemler Kullanılarak Tane ve Silajlık Mısır Hatla-rının ve Melez Mısır Çeşitlerinin Geliştirilmesi” başlıklı projesine TÜBİTAK’tan destek aldı. TÜBİTAK’ın tarımdaki rekabet gücünün artırılabilmesi ve endüstrinin taleplerinin karşılanabilmesi amacıyla başlattığı endüstriyel bitkilerden buğday, mısır, pamuk ve soya çeşitlerinin ıslahı çağrısına bu projeyle başvuran Beta Ziraat, proje bütçesinin yüzde 60’ı olan 1 milyon 103 bin 400 TL’lik destek aldı. Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Pro-jemizin TÜBİTAK desteği alması bizi çok mutlu etti. Projeyi geliştiren arkadaşlarımızı tebrik ediyor, verdiği destekten dolayı TÜBİTAK’a teşekkürlerimi iletiyorum. Dünyanın tarımsal üretim için en elverişli coğrafyasına sahibiz, muazzam bir tarımsal üretim potansiyelimiz var. Ancak, ithalat kalemleri-mizde üst sıralarda tarımsal ürünler yer alıyor. Biz Konya Şeker olarak bunu değiştirmek lazım dedik ve harekete geçtik. Türkiye’de şeker pancarı tohumu üretiminde, kaplama teknolojisini kullanan ilk ve tek firma olan Beta Ziraat’ın faaliyet gösterdiği tohumculuk çalışmalarının başında yeni çeşitlerin ısla-
hı, şeker pancarı, patates, mısır, ayçiçeği, buğday ve sebze tohumlarının üretimi, pazarlaması, ithalatı ve ihracatı geliyor. Beta Ziraat her yıl Türkiye şeker pancarı tohum ihtiyacının yüzde 40’ı olan 400 ton tohum üretiyor. Geliştirdiği entegre yatırım modeliyle tarım sektörünün vizyonunu değiştiren, tarımsal üretime yeni bir bakış açısı getiren Konya Şeker’in bu bakış açısının bir uzantısı olma özelliği taşıyan Beta Ziraat, Türkiye’de yerli tohum üretiminde lider konumunda bulunuyor. Beta Ziraat ile tohumculuk sektöründe hayata geçirdiğimiz ilkleri, coğrafyamız iklim şartları ve toprak yapısına uygun tohumlar üreterek çiftçimizin birim alandan daha fazla verim almasını sağlayan yatırımlarımıza devam edeceğiz. Yurt dışı ve yurt içi çeşitli kaynaklardan temin ettiğimiz üstün özellikleri bulunan saf hatlarla kısa sürede kendimize ait çeşitleri pazara sunmayı; temin edilen popülasyonlarla ülkemizde kullanımı henüz çok yaygınlaşmayan doublehaploid tekniği ile klasik ıslaha göre daha kısa sürede saf hatlar elde edip
melez kombinasyon sayılarının artırmayı hedefliyoruz” dedi. Proje, mısır hat ve çeşitlerinin geliştirilmesinin yanı sıra ıslah programının sürekliliğini sağlama amacı da taşıyor. 36 ay sürecek olan proje 1 Mart 2013 tarihinde başladı ve 29 Şubat 2016 tarihinde tamam-lanacak. Toplam bütçesi 1 milyon 839 bin TL’yi bulması planlanan ve yüzde 60’ını TÜBİTAK’ın destek-lediği proje, Beta Ziraat’in Bursa ili Yenişehir ilçesi Koyunhisar köyünde bulunan Üretim Araştırma ve Islah Müdürlüğü tesislerinde yürütülecek. 1961 yılında kurulan ve faaliyetlerini Konya Şeker çatısı altında sürdüren Türkiye’nin ilk tohumculuk firması olan Beta Ziraat, söz sahibi olduğu şeker pancarı pazarının yanı sıra, mısır ıslah programını başlatarak küresel şirketlerin hakim olduğu bu pazarda ya-kın zamanda söz sahibi olmayı hedefliyor. Mısır dışında ayçiçeği ve enerji bitkilerinde de çalışmaları bulunan Beta Ziraat, ülkemizde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri ile de işbirliği yapıyor.
Arap baharı, kışımız oldu
Konya Ticaret Odasında (KTO) Temmuz ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi. Meclis Başkanı Ahmet Arıcı başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda gündemdeki ekonomik ve sosyal konular değerlendirildi. KTO Başkanı Selçuk Öztürk, Mısır’daki darbenin ekonomik yansımalarını değerlendirdiği konuşmasında, “İslam coğrafyasında demokrasinin en güzel örneğine sahip olan Türkiye’de son dönemde gezi parkında yaşanılan olaylar provoke edilmesine rağmen, Türk halkının artık antidemokratik, vesayetçi yapıları tercih etmediği görülmüştür. Ülkemizdeki demokrasi anlayışının tüm İslam ülkelerinde egemen olması en büyük temennimizdir. 25 Ocak 2011 devrimiyle demokrasi adına büyük bir gelişme kaydeden Mısır’da, halkın yüzde 52’sinin oyuyla seçilen yönetime yapılan darbe bizleri üzüntüye ve endişeye sevk etti. Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin dış politikada
yaptığı atılımların önümüzdeki dönemde meyvelerini vermeye başlayabileceğini ancak darbeyle bu sürecin önünün kesildiği görüşü hakimdir. Darbeyle birlikte Mısır ile olan ticari ilişkilerimizin zarar göreceğini düşünüyoruz. Mısır’daki darbeden Konya da etkilenecektir. İhracatımızda ilk on ülke arasında yer alan Mısır’a 2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde 15 milyon dolar ihracat yaptık. Mısır’la iş yapan firmalarımızın bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Konya olarak Arap Baharı döne-minde Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin siyasi ve ekonomik karışıklıklarından fazlasıyla etkilendik. İhracatımızda ilk sıralarda yer alan bu ülkelerle ticaretimiz olumsuz etkilendi fakat son dönemde Mısır ve Libya başta olmak üzere diğer Afrika ülkeleriyle dış ticaretimizi artırmaya başlamıştık. Yaşanılan bu olaylar Mısır ile ticaretimizin yönünü aşağıya çevirecektir” şeklinde konuştu.
Küflü peynire satış yasağı Ereğli Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Belediye Zabıta Ekiplerinin de katılımıyla üretim izni olmayan küflü peynirin satışının engellenmesine yönelik denetimler sürüyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Özkan Özgüven küflü peynirin üretim izninin olmadığını, üretim izni ve kaydı olmayan hiç bir gıda ürününün satışına ve üretimine izin verilmeyeceğini ve bu konuda ilgili mevzuatlar çerçevesinde en ağır cezai müeyyidelerin uygulanacağını belirtti. Özgüven, denetimlerde tespit edilen 350 kilogram küflü peynirlere el konularak ilgililer hakkında da 5996 sayılı kanun kapsamında gerekli yasal işlemlerin yapıldığını bildirdi.
Çelik
Çay yerine su tüketin
GULF A.Ş. BÜNYESİNDE YEMEK VE ÇAY İŞLERİNE BAKACAK BAYAN ELEMAN ARANIYOR. SSK+MAAŞ+SERVİS TEL: 0332 345 23 50
SATILIK ARAÇ
SATILIK ARAÇ
2003 MODEL MERCEDES VİTO,BEYAZ. 110 CDI 82000 KM. VIP Tel: 0532 363 44 36 KONYA
2007 MODEL PEJO 207 YEŞİL, 140000 KM Tel: 0532 363 44 36 KONYA
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülperi Çelik, oruç tutanların içecek olarak çay, kahve, gazlı içecekler yerine su, süt, ayran tüketmelerinin hem sıvı ihtiyacını, hem mineral ihtiyacını karşılayacağını söyledi. Çay ve kahve tüketiminin su ile karşılaştırılmaması gerektiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Çelik, “Çay ve kahve tüketimi ile su tüketimi aynı şey değildir. Çay ve kahve ertesi gün daha çok susuzluk hissettirebilirler. Dolayısıyla iftarla sahur arasında çay maksimum 4-5 fincanı geçmemelidir. Bitki çayları faydalıdır, ancak yine su kaybettirici özellikleri düşünülerek 2- 3 fincanı geçmemelidir. Havaların çok sıcak olmasıyla birlikte soda içmek de açığı kapamak için faydalı olacaktır. Gece boyunca su, taze sıkılmış meyve suları, komposto ve bitki çayları içilerek eksiklik giderilebilir.” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe ile start alıyoruz! 2013-2014 fikstürünün çekilmesinin ardından Torku Konyaspor’un ilk haftaki karşılacağı takım belli oldu. İç sahada Fenerbahçe ile mücadele edecek olan Torku Konyaspor teknik direktörü Uğur Tütüneker, “Fikstür avantajı veya dezavantajı diye bir şeye inanmıyorum” dedi. Spor Toto Süper Lig’de 2013-2014 sezonu fikstürü yayıncı kuruluşun Ayazağa’da bulunan stüdyolarında TFF yetkilileri ve kulüp temsilcilerinin katılımıyla çekildi. Torku Konyaspor, sezona iç sahada Fenerbahçe ile oynayacağı karşılaşma ile başlayacak. Yeşim-beyazlı ekibin teknik adamı yaptığı açıklama fikstür avantajı veya dezavantajı diye bir şeye inanmadıklarını takım olarak düşüncelerinin Spor Toto Süper Lig’de sezonu güzel bir yerde tamamlamak olduğunu söyledi. Tütüneker, ““Bir kere rakip kim olursa olsun tüm maçlara rakipten daha fazla konsantre olarak çıkmamız lazım. Şu an için bakıldığında spor kamuoyu tarafından Spor Toto Süper Lig’in en zayıf halkalarından biri olarak görülüyoruz. Ama bu görüntüyü kendi mücadelemizle, arzumuzla ve isteğimizle yok etmeye çalışacağız. Lige iyi girmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Torku Konyaspor’un teknik adamı sezonun Fenerbahçe maçıyla başlıyor olmasına değinerek dikkatlı olmaları gerektiğinin altını çizerek, “İyi futbol oynayan, iyi mücadele eden bir takım olmak istiyoruz. İnşallah bizim için sezon iyi başlar ve iyi şekilde tamamlanır. Bu hep birlikte göreceğiz. Fakat geçen seneye bakıl-
dığında bu takımın neler başardığını hep beraber gördük. Zannediyorum bizim için bu sezonda farklı bir lig olan Spor Toto Süper Lig’de maceralı bir görüntüye sahne olacak. Bu takım gerçekten iyi şeyleri, başarıyı hak ediyor” dedi. İşte Torku Konyaspor’un ilk yarı fikstürü: Torku Konyaspor-Fenerbahçe Sivasspor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Kasımpaşa A.Ş.
Kartal transferde sona geldi
CAS’tan gelen sevindirici haberle uzun süredir peşinde olan isimlerle anlaşan Beşiktaş, bu yıldızları sırasıyla kampa katacak. Hafta başında anlaşılan Serdar Kurtuluş, bugün kampa katılacak ve uzun süredir Holosko’nun doldurmaya çalıştığı sağ beke ilaç olacak. Yaklaşık 10 gündür sağlık kontrolleri devam eden ve kalbinde sorun olduğu söylenen Eneramo ile de anlaşmaya varıldı. Nijeryali oyuncunun bu hafta kampa katılması bekleniyor.
Felipe Melo’yu borsaya bildirdi
S. B. Elazığspor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Gençlerbirliği Trabzonspor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Kayseri Erciyesspor Gaziantepspor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Bursaspor Galatasaray-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-M. Park Antalyaspor Beşiktaş A.Ş.-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Ç.Rizespor Akhisar B.Spor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-K. D.Ç. Karabükspor Kayserispor-Torku Konyaspor Torku Konyaspor-Eskişehirspor
Torku Konyaspor yeni sezon hazırlıklarını sürdürürken oynanan ilk hazırlık maçında Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’u 1-0 mağlup etti.
Türk Telekom’da hedef Final Four UEFA ve CAS Hıristiyanlar kulübü 2006-2008 yılları arasında Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu üyesi olarak görev yapan Remzi Kazmaz, CAS ve UEFA hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muğla’nın Bodrum ilçesinde avukatlık yapan ve eski TFF disiplin kurulu üyesi Kazmaz, yaptığı açıklamada UEFA ve CAS’ın Hristiyanlar kulübü olduğunu iddia etti. Fenerbahçe ve Beşiktaş’a verilen cezaları değerlendiren Kazmaz, “Temmuz ayından buyana süren orta oyununa bu sefer de CAS katıldı. Avrupa ve UEFA’nın tüm kurumları CAS ile birlikte şu anda bir karar bekliyor. Fenerbahçe’nin CAS’a yapmış olduğu müracaattan sonra UEFA bu konularla ilgili vermiş olduğu karardan
13
şüphe ile baktığından dolayı Fenerbahçe’nin CAS kararı ile ilgili bir uzlaşma önerdi. Uzlaşma önerisi ise UEFA’dan gelmiştir. Fenerbahçe’nin müracaatı ile CAS mahkemeleri yürütmeyi durdurma kararı veya tedbir kararı almamışlardır. CAS, Fenerbahçe ile ilgili ceza verirse ve ön elemede turu geçen Fenerbahçe olursa, ceza aldığından dolayı Fenerbahçe’nin son yenmiş olduğu takım tura devam edecektir. Eğer CAS, Fenerbahçe ile ilgili olumlu bir karar verir, yani ceza vermezse, Fenerbahçe yoluna devam edecektir. Umarım ayın 28’inde bu Hristiyan kulüpleri Türk takımları ile ilgili verecekleri karar doğru, adil, hukuki olur. Ve hak eden yerini bulur.” dedi.
Yeni sezon hazırlıklarını sürdürürken takımı deneyimli antrenör Josip Vrankovic’e teslim eden Türk Telekom’da hedef Turkish Airlines Euroleague’de Final Four heyecanı yaşamak. Basketbolda yeni sezona yeni hedefler ve güçlü bir kadroyla girmek isteyen Türk Telekom Basketbol Takımı, Hırvatistan’ın eski antrenörü Josip Vrankovic ile sözleşme imzalanmasının ardından takıma yapılacak takviyelerle yeni sezona çok daha güçlü bir kadro ile girmeye hazırlanıyor. Türk Telekom yeni sezon hedefini EuroLeague’de Final Four’a yükselerek Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek olarak belirledi. Futboldan basketbola, atletizmden güreşe çok sayıda spor dalında sporun ve sporcunun gelişimine katkı sağlayan Türk Telekom’un, Basketbol’da yeni sezon hedeflerinin yanı sıra yeni dönemde yapılacak spor desteklerini bugün Swissotel’de gerçekleştirilen basın toplantısında açıkladı. Türk Telekom Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, Türk Telekom İnsan Kaynakları,
Destek ve Regülasyon Başkanı Şükrü Kutlu ve Türk Telekom Sektörel İlişkiler Proje Yönetimi Koordinatörü Mehmet Toros’un katılımıyla düzenlenen toplantıda Türk Telekom Basketbol Takımı’nın hedefinin yeni sezonda Beko Basketbol Ligi’nde üst sıralarda yer almak ve üç yıl içinde Euroleague’de Final Four oynamak olduğu açıklandı. Bir basın mensubunun ‘Türk Telekom olarak 2020 olimpiyatlarına nasıl destek vermeyi düşünüyorsunuz?’ sorusuna Türk Telekom Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, “Biz Türk Telekom olarak üç açıdan destek verebiliriz. Birincisi sponsorluk olarak destek verebiliriz. İkincisi, olimpiyatlarda muazzam bir alt yapıya ihtiyaç duyulacak bu açıdan destek verebiliriz. Üçüncü ve son olarak da yetiştirdiğimiz amatör sporcular ile olimpiyatlara destek olabiliriz” şeklinde cevap verdi.
Galatasaray, Brezilyalı futbolcu Felipe Melo ile anlaştığını borsaya bildirdi. Galatasaray Sportif A.Ş.’nin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, “Juventus profesyonel futbolcularından Felipe Melo de Carvalho ile 2013-2014 futbol sezonundan başlamak üzere 3 futbol sezonu için anlaşmaya varılmıştır. Buna göre, futbolcunun eski kulübüne (Juventus) 3.750.000 EUR bonservis bedeli ödenecektir. Futbolcuya ise, 2013-2014, 20142015 ve 2015-2016 sezonlarının her biri için 3.100.000 EUR sabit transfer ücreti ve 25.000 EUR maç başı ücreti ödenecektir” denildi.
Dosta düşmana selam olsun!
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, yaptığı yazılı açıklamada 19 Temmuz Dünya Fenerbahçeliler Günü’nü kutladı. Sarı-lacivertli siteden bir açıklama yayımlayan Aziz Yıldırım, “Tüm Fenerbahçelilerin, camiamızın; 19 Temmuz Dünya Fenerbahçeliler Günü’nü kutlarım. İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararla ilgili olarak; Biz adalete her zaman güvendik, güveniyoruz. Adalet yerini buldu. Dosta düşmana selam olsun” ifadelerini kullandı.
14
Yeni Papa’nın ilk müjdesi! Yüzyıllardır günahlarının bağışlanması için kiliseye maddi destek olan ya da din adamları tarafından verilen görevleri yerine getiren Hıristiyanlar’a Papa Françis’ten sevindirici bir haber geldi. Yeni Papa Françis, sosyal medya üzerinden günah bağışlayacağını müjdeledi. Dünya Gençlik Günü dolayısıyla Brezilya’da halka seslenecek olan Papa, kendisini görmeye gelenlerin yanısıra konuşmasını radyo, televizyon ve sosyal medyadan samimiyetle takip edenlerin de günahlarının bağışlanacağını müjdeledi.
‘Dükkanıma arabanla giresin diye...’
Şair İsmet Özel’in ‘son şiirim’ açıklaması:
‘Narodnik kalmadı’ İsmet Özel başkanlığını yaptığı İstiklal Marşı Derneği’nin sayfasından son şiirini yazdığını ifade etti. Özel’in açıklamasındaki “Türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı” ifadeleri yankı uyandırdı. Başkanlığını yürüttüğü İstiklal Marşı Derneği’nin internet sayfasında “Sesli Gemi” isimli şiirini yayınlanan Özel, şiirinin sonunda şiir yazmayı bıraktığını okurlara “Bu sayfada gördüğünüz son şiirimdir. Kaç yılım kaldıysa bundan sonraki ömrümde şiir çalışmalarımı sadece müsvedde dediğim kısmını yayına salmış bulunduğum “Bir Yusuf Masalı” uğraşısına hasredeceğim. Dediğim, demeğe çalıştığım şeyi “vivir para escribir” tarzında anlamak doğru olmaz. Uğraşımın neticesine bîgâne kalmağı öğrendim.” sözleriyle açıkladı.
Her zamanki gibi medeniyet ve Türklük meselesine vurgu yapan Özel, “Tanzimat’la başlayan bir kültürel fiyaskonun göbeğinde zevkten dört köşeyiz. Türk milletinin şiire nazar atfedecek tıynetine ne oldu? Şairlik yolunu Maarif Vekili’nin oğlu olmanın açtığı Türkiye capcanlı yaşıyor. Bu hayatiyete karşı hayatiyet iddiası beyhudedir. Ölmek en iyisi.” diye konuştu. “Türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı.” diyen Özel, herkesin bir tür ruh yamukluğunu benimseyerek, şiirlerini gün ışığına çıktığı ilk
günlerden itibaren onlara okuma neş’esi bahşeden ehliyeti zayi ettiğini belirtti. İsmet Özel’in şiiri bırakırken söylediği narodnik kelimesi, Çarlık Rusyası’nda 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan sosyal-devrimci bir hareketin ismi. Hareketin ön planında kendi çevrelerini terk ederek sıradan işçiler gibi yaşayan devrimci aydınlar vardı ve bu aydınlar, halkı toplumsal sorunlar hakkında aydınlatmaya çalışıyorlar, Rusya’nın bir köylü hareketi aracılığıyla sosyalist bir topluma dönüşmesinin propagandasını yapıyorlardı.
Hırka-i Şerif’e yoğun ilgi! Veysel Karani’nin 59. kuşak torunu ve aynı zamanda Hırka-i Şerif’in Muhafız Ailesi’nden Barış Samir yaptığı açıklamada, “yıllarca böyle kalabalık görmedik” dedi.
Kütahya’nın Emet ilçesinde, kırtasiye üzerine iş yeri bulunan İbrahim Özer adlı esnaf, sürekli özel aracını kendi iş yeri önüne park eden arkadaşı Murat Çil‘i ilginç esprili tepki ile uyardı. Arkadaşının aracını yine iş yerinin önünde park edilmiş halde gören İbrahim Özer, aracın camına; ‘Sevgili kardeşim Murat Çil, kaynakçı Ali Şengül’e söyledim, ‘abi acele ettirme ramazan ayından sonra yapalım’ dedi. Neyi mi? Tabii ki dükkânın giriş kapısını büyütecek, yani senin anlayacağın Muratcığım bir daha Emet’e geldiğinde aracını dükkânımın içine rahatlıkla park edebilirsin‘ yazısı yazdı.
Leyla Erbil vefat etti Türkiye Sanatçılar Birliği ile Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucularından 82 yaşındaki Yazar Leyla Erbil kalp, karaciğer ve solunum yetmezliği teşhisiyle Balat Hastanesi’nde tedavi görmeye devam ederken hayatını kaybetti. Erbil, üyesi olduğu Türkiye İşçi Partisi’nin Sanat ve Kültür Bürosu’nda görev yapmıştı. ABD’deki Lowa Üniversitesi tarafından 1979’da onur üyeliği verilen Erbil, 2000-2001’de de Ankara Edebiyatçılar Derneği onur ödülüne layık görülmüştü.
Hırka-i Şerif’in Muhafız Ailesi’nden Barış Samir, yaptığı açıklamlarda “Uzun senelerdir biz böyle kalabalıklar görmemiştik. Açıkçası insanların maneviyata ihtiyacı var” dedi. Samir dedesine yapılan ‘boğazda saray’ teklifine de açıklık getirdi. Konuyla ilgili olarak “O zaman dedem üç işte çalışıyormuş ve maddi olarak ailesini geçindirmekte oldukça zorluk çekiyormuş, ama ona rağmen gülüp geçilecek teklifler bunlar. Teklif ettiklerinde de ‘Ben sahip değilim, ben sadece muhafızıyım’ diyormuş dedem” diye konuştu. 3 yaşından bu yana ilk kez bu kadar yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını ifade eden Barış Samir, “Öncelikle hayırlı ramazanlar diliyorum. Oldukça
fazla yoğunluk var. Biz bunu ilk günden itibaren fark ettik. İlk günde baya bir yoğundu. Bugünlerde kuyruk ara sokaklara kadar uzuyor. Uzun seneler biz böyle kalabalıklar görmemiştik. Açıkçası insanların maneviyata ihtiyacı var diyelim. Koşa koşa peygamberimizin emaneti ile buluşmaya geliyorlar. Ne mutlu bize! Ruh hali tarif edilmez. Muhafızlık şerefli bir görev, büyük bir sorumluluk. Biz buranın sahibi değiliz muhafızıyız, bize emanet edildi” dedi. Birlik ve beraberlik mesajı veren Samir, “Müslüman’ın Müslüman’a kırdırılmadığı, Müslümanların birbirini öldürmediği, barış dolu nice Ramazanlar diliyoruz. Vatandaşlarımızı ziyarete bekliyoruz” diye konuştu. (iha)
Göktürkler’e ait iki büyük anıt Ulan Batur’da bir süredir kazı çalışmaları yapan Japon profesör, Göktürkler’e ait şimdiye kadarki en büyük yazılı iki anıtı gün yüzüne çıkardı.
Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’a 400 kilometre uzaklıktaki bir bölgede kazı çalışmaları yapan Japon profesör, büyük bir keşfe imza attı. Osaka Üniversitesi’nde eski Türk Tarihi uzmanı olarak görev yapan Profesör Takashi Osawa, Göktürkler’e ait şimdiye kadarki en büyük yazılı iki anıtı gün yüzüne çıkardı. İki yazıtın boyutları, 4 metre eninde ve 3 metre uzunluğunda. Toplam 20 satır ve
2832 sütun şeklinde, üzerine eski Türkçe karakterler kazılmış olan yazıtlar çözümlendi. Anıtlarda; “Ah, evim!”, “Ah, toprağım!” gibi ölen kişilerin aileleri veya evlerinden isteksiz ayrılışını ifade eden bir metin olduğu ortaya çıktı. Yazıtın Orta Asya’da 682744 yılları arasında hüküm sürmüş Türk devleti Göktürkler’in devlet sistemi ve düzenini aydınlatılacak tarihsel bir malzeme olduğu belirtildi.
Dünya Mısır’ı konuşa dursun, Suriye’de her ay CNN’den
5 bin insan ölüyor!
Birleşmiş Milletler (BM) Mısır’da yaşanan askeri darbeden sonra dünya gündemindeki yerini kaybeden Suriye’nin son durumunu böyle açıkladı: “İç savaş nedeniyle her ay 5 bin insanın hayatını kaybediyor.”
BM’nin kendi istatisliklerine göre Suriye’de 92 bin 901 kişinin hayatını kaybederken bunlardan bin 700’ü 10 yaşın altındaki çocuklar dan oluşuyor.
Mısır’da yaşanan askeri darbeden sonra dünya gündemindeki yerini kaybeden Suriye hakkında, BM’den yürek burkan açıklamalar geldi. Suriye dünyanın gündemine giremese de oradaki acılar her geçen gün büyüyerek devam ediyor. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Valerie Amos, telekonferans yöntemiyle BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye’deki son durumla ilgili bilgi verdi. Amos, bilgilendirme toplantısında Suriye’de 6 milyon 800 bin insanın acil yardıma ihtiyaç duyduğunu da dile getirdi. BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye’deki gelişmelerle ilgili bilgi veren bir diğer isim de BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres oldu. Suriye’ye komşu ülkelerdeki mülteci sayısının bir milyon 800 bine ulaştığına dikkat çeken Guterres, krizin Ruanda’da yaşanan trajediden bu yana en şiddetli insani kriz olduğuna vurgu yaptı. Suriye’deki
krizin önlem alınmadığı takdirde bütün bölge için tehdit oluşturduğuna işaret eden Guterres, bu uyarısının son aylarda yaşanılan gelişmelerle ispat edildiğine dikkat çekti. BM Genel Sekreteri’nin İnsan Haklardan Sorumlu Yardımcısı Ivan Simonoviç ise Güvenlik Konseyi’ne verdiği bilgide, son yapılan açıklamalarda Suriye’de 92 bin 901 kişinin hayatını kaybettiği ve bunlardan bin 700’ünün
10 yaşın altındaki çocuklar olduğunu söyledi. Simonovic, Suriye’de hemen her ay yaklaşık 5 bin kişinin çatışmalarda öldürüldüğünü söyledi. Toplantıda söz alan Türkiye’nin BM Daimi Temsilci yardımcısı Levent Eler, krizin bölgesel ve uluslararası barışı, güvenliği tehdit ettiğini dile getirdi. Erler, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik “açık kapı” politikasını sürdüreceğini de ifade etti.
Mursi’nin ve Mısır’daki Müslümanların yanında olduklarını, hedef gözetmeksizin sistemlere saldıracaklarını ve bu zulüm bitinceye kadar siber savaşa devam edeceklerini belirten grup üyeleri, yazdıkları yazı ve sloganlar ile dikkat çekti. Akıncılar Grubu Mısır Sağlık Bakanlığı, Mısır Tarım Bakanlığı, Mısır Ulaştırma Bakanlığı, Mısır Spor Bakanlığı, Mısır Nüfus Bakanlığı, Mısır Ulusal Konsey ve Spor
Ahzab Suresi’nin 23. ayetinde şunlar yazmakta: “Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.”
Taksim Gezi Parkı olaylarında dış basın olayları tahrik ederek dünyaya yalan yanlış bilgiler vermiş özellikle CNN AK Parti mitingini Erdoğan karşıtı gösteri olarak izleyicilerine sunacak kadar kendilerinden geçmişlerdi. Olayların yatışması ve anti demokratik bir sonucun çıkmamasının ardından TV kanalları tek tek hükümetin kapısını çalıp özür dileme sırasına girmiş durumdalar. Bunlardan ilk randevuyu koparan CNN oldu. CNN İnternational’ın Başkan Yardımcısı Parisa Khosravi, hükümet adına Bülent Arınç ile görüştü.
Yunanistan’da hükümetin, binlerce kamu çalışanını işten çıkarma planına karşı sendikaların çağrısıyla genel grev yapılıyor. Hükümetin, 6,8 milyar euroluk yardım paketini alabilmesi için bu hafta parlamentoda yasa çıkarması gerekiyor. Yasaya karşı, Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Yunanistan Kamu Çalışanları Federasyonu öncülüğünde Atina’da büyük gösteri düzenleniyor. “İnsanız sayı değil” diyen göstericiler halkın düştüğü yoksulluğun vatandaşları temel demokratik haklardan yoksun bıraktığını belirtiyor.
Akıncılar adlı hacker grup, Mısır’daki darbe sonucu görevden alınan Mursi’ye destek olmak için ülkedeki birçok bakanlığın internet sitesini hackledi. Bakanlığı, Mısır Cumhuriyeti Organizasyon ve Yönetim Merkez Ajansı gibi birçok siteyi hackleyerek Türkçe ve Arapça olarak, Ahzab Suresi’nin 23. ayetini yazdılar.
özür
Yunanistan grevde!
Akıncılardan Mısır’a sanal darbe Hacker grubu Akıncılar Mısır’daki askeri cuntaya ‘sanal darbe’ yaptı.
15
Gezici ABD, vatandaşına felç eden silah kullandı ABD’de siyahi genç Trayvon Martin’in George Zimmerman tarafından öldürülmesi sonrası patlak veren gösterilerde polis göstericilere atıldığında kas spazmına neden olan kapsül mermilerle ateş açtı. Los Angeles polisi olay sonrası yaptığı açıklamada atıldığında kas spazmı ve geçici hareketsizlik yaşanmasına neden olan silahı göstericilerin kendilerine taş atması sonucu kullandıklarını ifade etti. Los Angeles’in güney batı bölgesinde meydana gelen olayda göstericiler bir kez
daha Zimmerman’ın serbest bırakılmasını protesto etti. Yetkililer ayrıca 80 göstericinin de CNN binası önünde toplanarak slogan attığını ve birçok kişinin tutuklandığını ifade etti. Los Angeles’in dışında da birçok bölgede gösteriler patlak vermeye devam etti. Kaliforniya’da bazı göstericiler Amerikan bayraklarını yakarak araçlara saldırırken New York’ta göstericiler Times Meydanı’na Trayvon Martin’in büyük fotoğrafları ile yürüdü.
14 aylık bebek araba satın adlı ABD ‘nin Portland şehrinde ikamet eden bir ailenin 14 aylık küçük kızı, babasının cep telefonundaki eBay uygulamasını kurcalarken, yanlışlıkla 1962 model klasik bir Austin Healey Sprite otomobil satın aldı. Olayların henüz farkında olmayan küçük kızın babası her ne kadar şaşkınlığını gizleyemese de, arabayı iade etmeyeceğini belirtti. Hatta kızının farkında olmadan yaptığı bu jesti karşılıksız bırakmayacağını ifade eden baba, otomobili modifiye ettirerek kızının 16. yaş gününde ona tekrardan hediye edeceğini söyledi. Olayın tek sevindirici tarafının yanlışlıkla satın alınan aracın yalnızca 200 dolar değerinde olması.
13