1 SÜMEYYE MUHTEMEL |
HATİCE KÜBRA TAVACI 11. Sayı
29 Temmuz-4 Ağustos 2013 50 Kr
Türkiye’yi solladı Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu 2012 Araştırmasının sonuçlarına göre 5 basamak daha ilerleyip 44. sıraya yükselen Konya Şeker; büyüme rakamlarında Türkiye ortalamasının 2 katından fazla performans gösterdi. Konya Şeker, Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu araştırmasına damgasını vurdu. 5 basamak daha ilerleyip 44. sıraya yükselen Konya Şeker; büyüme rakamlarında Türkiye ortalamasının 2 katından fazla performans gösterdi. Konya Şeker’in son 12 yıldır istikrarlı bir şekilde yatırım yaptığını belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “Konya Şeker’in Anadolu’dan da, tarım sektöründen de sanayi devleri çıkabileceğini, kooperatif şirketlerin de başarılı olabileceğini tüm ispatladığını kaydeden Konuk, önümüzdeki birkaç yıl içinde Konya Şeker’in oğul vereceğinin altını çizerek, “Zenginliği oralara da ulaştıracağız” diye konuştu. Haberi 4’te
Konuk, Konya Şeker’in başarısını değerlendirdi.
DOĞUM SONRASI HÜZNÜ YAŞIYORLAR
9
Mısır’da güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaklaşık 150 kişinin öldüğü Adeviye Meydanı’nda darbe karşıtları gösterilerini sürdürüyor. El Cezire televizyonu yaralı sayısının 4 bin 500 olduğunu duyurdu. Katliamın ardından devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yandaşları, meydanı ve meydana çıkan yolları yeniden doldurdu. Darbe karşıtları, Mısır bayrakları ve Mursi posterleri ile şiddet olaylarını kınayan pankartlar taşıyarak gösterilerini sürdürüyor. 7’de
YURTTAN KAÇTI, KÖPEKLERLE UYUDU
9
Üniversiteler tek çatı altında
Katile müebbet Konya’da, 2 çocuk annesi eşini sokak ortasında 11 bıçak darbesiyle öldüren zanlıya müebbet hapis cezası verildi. Dilber Keskin’in öldürülmesiyle ilgili Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri kadın cinayetlerini adliye önünde protesto etti. Haberi 3’te
‘Hakaret’e dava Konya’da Her Yerde Adalet Platformu, Peygamberimize hakaret içeren yorumlar nedeniyle Ekşi Sözlük adlı internet sitesi yetkilileri hakkında suç duyurunda bulundu. 5’te
KOP Bölgesi Üniversiteler Birliği (ÜNİKOP), Selçuk, Niğde, Aksaray, Karamanoğlu Mehmetbey, KTO Karatay ve Mevlana Üniversitelerini bir çatı altında topladı. Birlik, KOP Bölgesi’ndeki 7 üniversiteyi tanıtan “KOP Bölgesi Üniversiteler Birliği Envanteri”ni hazırladı. 6’da
Çekirge ikinci kez zıplayamadı Konya’da başkasına ait kimlik bilgileriyle sahte kimlik ve sahte vekalet çıkardıktan sonra bir bankadan 60 bin lira çeken şüpheli, aynı bankadan aynı yöntemle ikinci kez 150 bin lira çekmek isterken suçüstü yakalandı. Sayfa 3’te
Tutuklandı Kombassan’ın inşaat sektöründe faaliyet gösteren şirketi Komyapı tarafından Ankara’nın Keçiören ilçesinde, Keçiören Belediyesi Yükseltepe Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yapılacak olan 1600 konutun temelleri atıldı. Haberi 4’te
Konya’nın Altınekin ilçesinde eşinin de olduğu sırada eve çağırdığı sevgilisini öldüren 2 çocuk annesi kadın, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Haberi 3’te
2
Bir araç dolusu av tüfeği
Diyanet’ten açıklama
Beyşehir’de jandarma ekiplerinin iki kargo aracında yaptığı denetimlerde, 124’ü kısa namlulu olmak üzere 162 adet yasa dışı pompalı av tüfeği ele geçirildi. Kargoya verilerek gönderilen yasa dışı üretilen silahların 13 farklı şahıs ve firmaya ait olduğunu belirleyen jandarma tarafından olayla ilgili olarak adli yönden takibat başlatıldı.
Diyanet’in cuma namazı için hazırladığı hutbede, ‘Ancak Müslüman muhayyilenin bugün tekbir sesini hayal edemeyeceği yerler de var. Bağdat’ın sokaklarında, Şam’ın çıkmazlarında, Nil Nehri’nin kıyılarında kardeş kardeşi öldürürken Allah-u Ekber demesi ne hazindir.’ cümleleri yer aldı. Bu ifadeler, bazı kimseler tarafından tepkiyle karşılandı. Başkanlık, bunun üzerine yanlış anlamaları gidermek için Twitter üzerinden açıklama yaptı. Açıklamada, ‘Başkanlığımız hutbe ile mezhepçilik fitnesi sebebiyle bölgemizde yaşanan kardeş kavgasının yanlışlığına işaret etmiştir. Aksi takdirde zalimlerin zulmüne maruz kalan Müslüman kardeşlerimizin kastedilmiş olması mümkün değildir.’ denildi.
Akıl almaz hırsızlık
DEDELER VE TORUNLAR
H Nine maaşını çekemedi Seydişehir’de aylığını çekmeye giden kadın, yolun karşısına geçmek istediği sırada belediye otobüsünün çarpması sonucu ağır yaralandı. Edinilen bilgiye göre, İzmir’den tatil için Saraycık köyüne gelen Ayşe Yetkin (74), aylığını çekmek için ilçe merkezine geldi. Köy minibüsünden indikten sonra para çekmek için yolun karşısında bulunan bankaya gitmek isteyen Ayşe Yetkin’e, Faruk A. idaresindeki belediye halk otobüsü çarptı. Ağır yaralanan Yetkin, kaldırıldığı Seydişehir Devlet Hastanesi’ndeki müdahalenin ardından hava ambulansıyla Konya’ya sevk edildi. Kaza sırasında yaşlı kadının yanında bulunan bir yakını ise, hastane önünde sinir krizi geçirdi. Hayati tehlikesinin bulunduğu bildirilen Ayşe Yetkin’in İzmir’de yaşadığı ve Saraycık köyünde bir aydır tatil yaptığı öğrenildi.
epimizin, özellikle orta yaşın üzerindekiler için dedenin yeri bir başkadır. Orta yaşın üzerindekiler için diyorum çünkü onlar çocukken bu günkü kadar çekirdek aile ile yaşamıyordu. Birçoğumuz köylerde aynı avlunun içinde farklı evlerde otursak da yemekler birlikte yenir, ailenin büyüğü olarak dedenin sözü dinlenirdi. Veya durumu daha kötü olanlar aynı evin içerisinde muhtemelen evin küçük oğlu ve baba ile birlikte otururdu. Bu yapılarda torunlar daima dedelerle birlikte; onlardan eski zaman hikâyeleri, peygamberden kıssalar dinleyerek ve yaşı geldiğinde birlikte camiye giderek büyürlerdi. İnsan ihtiyarlayınca daha bir geçmişine ve değerlerine bağlı oluyor. İşte bu bağlılık dizin dibinde yetişen toruna da aktarılınca nesil milli ve manevi değerlerine daha bağlı büyüyordu. Bize çekirdek aile olarak yaşamayı kimse dayatmadı. Tamamen daha başımıza buyruk ve keyfimizce yaşamak için seçtik bu yaşam tarzını. Şimdi geriye dönüş
mümkün mü diye bakarsanız bu da pek mümkün görünmüyor. Gerçi olması da gerekmiyor ama dede ile torunları daha sık buluşturup, vakit geçirmelerini sağlamak en kestirme çözüm gibi gözüküyor. Babalar çalışmak zorunda olduğu için sürekli evin dışındadırlar. Fakat dedeler artık emekli veya çalışamaz duruma geldiklerinden sürekli evde bulunuyorlar. Dolayısıyla torun babadan çok dedeyi görüyor ve onunla daha çok vakit geçiriyor. Bir çocuk düşünün ki dedesiyle oynuyor, onun omzuna çıkıyor, onunla birlikte namaz kılıyor ve ondan Kur’an öğreniyor. Nelere karşı saygılı olacağını, nelerin kutsal olduğunu, nelerin ayıp olduğunu, nerelerde utanması gerektiğini ondan öğreniyor. Vakit bol, her ikisinin de eli boş; sürekli etkileşim halindeler. Bu durum hoş olmaz mı, ne dersiniz? Batılı yaşam tarzında çocuklar her türlü güzel alışkanlıktan habersiz büyüyüp, türlü zararlı alışkanlıklara bulaşınca onlar da ailenin bir büyüğü olması ve
babaya bile hükmeden biri olarak bunun dede olmasında karar kıldılar. Böylelikle en azından yetişen neslin sadece hevesleri uğruna her şeyi mubah saymalarının önüne geçip toplumlarının devamı için gerekli asgari duyarlılığa sahip olmasını hedefliyorlar. Son yıllarda yaptıkları Cedric, Caillou gibi çizgi filmlerde dedenin hayatımızda başrol olması gerektiğini işleyerek bu olguyu çocuklara kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bizde de geç olsa da bu tür filmler yapılmaya başladı. Örneğin Pepe. Onun da bir dedesi var ve dedesiyle birlikte vakit geçiriyor. Dedesiyle tam bir dede torun ilişkisinde olan Pepe, iyi bir örnek olacağa benziyor. Görünen o ki dedelerin olduğu yerde yetişen torunlar daha bir karakterli olacağa benziyor. Dedeler bizi geçmişimize bağlayan en sağlam köprüler. Eğer dedeniz hayattaysa gidin onun ellerini öpün ve hayır duasını alın. Nasihatlerini de aklınıza kazıyın. Çünkü yarın her şey için geç olabilir…
Adana’da elinde Kur-an’ı Kerim ile bir eve gelen şahıs, “Sana dua okuyacağım sıkıntılarından arınacaksın. Ancak gözünü kapat” dediği kadının boynundaki altın zinciri alıp kayıplara karıştı. Zincirinin çalındığını fark eden Dilek Adıgüzel, şahsın peşinden koştu ancak yetişemedi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, Dilek Adıgüzel’den zanlının eşkalini alarak her yerde hırsızı aramaya başladı. Olayın şokunu üzerinden atamayan Adıgüzel, elinde Kur-an’ı Kerim olduğu ve dua okuduğu için hırsıza inandığını belirterek, “Zinciri İsviçre’de çalışan eşim 3 bin liraya bana evlilik yıl dönümünde hediye olarak almıştı. Ben depresyondayım, bu sıkıntımı dua ile giderebilir diye dua okumasını istedim. Ama o beni soyup kaçtı. Çok üzüldüm altının çalındığına” dedi.
Uyuşturucu için hırsızlık yaptı Konya’da bir markete giren sağ kolu engelli şahıs, 3 paket sigara ve 1 adet bisküvi çaldı. Hırsızlıktan 30 ayrı kaydı bulunan şüpheli, güvenlik kamerası kayıtlarından kimliği tespit edilerek yakalandı. Şüphelinin, çaldığı 3 paket sigarayı uyuşturucu karşılığı bir başkasına verdiğini söylediği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
3 Römorkun altında kaldı
Kediler kaza yaptırdı
Aksaray’da dedesi ile traktör üzerinde tarlaya gübre götüren 7 yaşındaki Arda Kılıç’ın aracın kontrolden çıkması sonucu oturduğu yerden düşerek traktör römorkunun altında kaldı. Küçük çocuk olay yerinde hayatını kaybederken acılı dede torununun başında sinir krizleri geçirdi.
Beyşehir bir pazarcının minibüsüne giren kediler kazaya neden oldu. Kedilerin seyir halindeki minibüsten bir anda çıkmak istemesi üzerine panikleyen sürücünün kullandığı minibüsün elektrik direğine çarpması sonucu 2 kişi yaralandı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Evli kadın sevgilisini vurdu Konya’nın Altınekin ilçesinde bir kadın, kocası evdeyken çağırdığı 3 çocuk babası sevgilisini, kendisini istememesi üzerine tüfekle vurarak öldürdü. Olay, Altınekin İlçesi Ölmez Mahallesi İbnisina Sokaktaki bir evde meydana geldi. İddiaya göre, 2 çocuk annesi Hatice T.’nin (31) 2 yıldır market işleten Mehmet Yıldırım (31) ile yasak aşk yaşadığını öğrenen kocası Halil T. (37), eşine ’senden ayrılıyorum, eşyalarını topla git’ dedi. Bunun üzerine Hatice T, valize eşyalarını koyarak sevgilisi Mehmet Yıldırım’ı telefonla arayıp eve çağırdı. Hatice T., eve gelen Yıldırım’a” Eşim ilişkimizi öğrenmiş beni boşuyor, beni yanında götür”
dedi. Kendisinin 3 çocuğu olduğunu belirten Mehmet Yıldırım ise, sevgilisi Hatice T’ye, “ Yuvamı yıkamam, aileme durumu anlatamam” diyerek götüremeyeceğini söylemesiyle tartışma çıktı. Tartışmada sinirlenen Hatice T, evde bulunan av tüfeğiyle Mehmet Yıldırım’ı vurdu. Yıldırım’ın yaralandığını gören Hatice T., diğer odada bulunan ve kendisinden ayrılmak isteyen kocasıyla birlikte otomobile bindirip hastaneye doğru yola çıktı. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirilen Yıldırım’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Polis, olayla ilgili Hatice ve Halil T. çiftini gözaltına aldı.
Kalbinden bıçakladı Konya’da 16 yaşındaki bir genç, tartıştığı arkadaşı tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Olay, Selçuklu Tatköy Mahallesi köy mezarlığının yanında meydana geldi. İddiaya göre, 16 yaşındaki Mehmet Doğangül, teravih namazını kıldıktan sonra arkadaşlarıyla buluşmak için köy mezarlığına doğru yürüdü. Arkadaşlarıyla bir araya gelen Doğangül, mezarlık yanından geçen ve bir gün önce motosikletle giderken tartıştığı R.S’yle (16) karşılaştı. Mahalleden arkadaş olan Doğangül ile R.S. tartışarak kavgaya tutuştu. Kavga sırasında R.S., Doğangül’e üzerinde bulunan bıçağı çıkartıp sapladıktan sonra olay yerinden kaçtı. Doğangül kalbinden aldığı bıçak darbesiyle hayatını kaybetti. Gözaltına alınan şüphelinin bıçağı kullandığını ancak öldürme kastının olmadığını söylediği öğrenildi.
Sahte vekaletle para çektiler Konya’da başkasına ait kimlik bilgileriyle sahte kimlik ve sahte vekalet çıkardıktan sonra bir bankadan 60 bin lira çeken şüpheli, aynı bankadan aynı yöntemle ikinci kez 150 bin lira çekmek isterken suçüstü yakalandı. Birbiriyle bağlantılı olan 1 kişinin de Kayseri’de aynı yöntemle para çekmek isterken gözaltına alındığı, firari olan 1 kişinin ise arandığı bildirildi. Edinilen bilgiye göre, yurt dışında çalışan P.A.’nın kimlik bilgilerine ulaştıktan sonra sahte kimlik oluşturan Necmi A. (42), bu kimlikle beraber sahte vekalet çıkartıp yurt dışında çalışan P.A’nın hesabının bulunduğu bankadan 60 bin lira çekti. Aynı bankadan aynı yöntemle bu kez de 150 bin lira çekmek isteyen Necmi A.,
banka görevlilerinin durumdan şüphelenip polise haber vermesiyle suçüstü yakalandı. Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan Necmi A.’nın, dolandırıcılık suçlarından çok sayıda kay-
dının bulunduğu öğrenildi. İfadesi alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürülen Necmi A, işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. 1 MİLYON TL ÇEKMEK İSTERKEN YAKALANDI Öte yandan, birbirleriyle
bağlantılı oldukları belirlenen bir başka şüpheli Mehmet Ali Ö.’nün de Kayseri’de aynı yöntemle bir bankadan 1 milyon TL çekmek isterken gözaltına alındığı öğrenildi. Kayseri polisi tarafından sahte kimlik ve vekaletle bir kişiye ait banka hesabından 1 milyon TL çekmek isteyen şüpheli, suçüstü yakalandı. Yakalanan iki şüphelinin dışında aynı şekilde dolandırıcılık yaptığı öne sürülen N.İ. isimli şahsın da firari olduğu ve polis tarafından arandığı belirtildi. Şüphelilerin bankalarda yüklü miktarda parası olanları tespit ettikten sonra kimlik bilgilerine ulaştıkları ve ardından oluşturdukları sahte kimlik ve vekaletle banka hesaplarındaki paraları çektikleri öne sürüldü.
Emanet araçla sigara nakliyatı Konya’da uygulama yapan asayiş ekipleri, arkadaşından emanet aldığı kamyonetle 6 bin paket kaçak sigara taşıyan bir kişiyi yakaladı. Arka bölümünde bulunan siyah poşetlerden şüphelenerek durdurulan kamyonette yapılan aramalarda 6 bin paket kaçak sigara ele geçirildi. Kaçak sigaralara ele koyan polis ekipleri sürücü Hüsamettin D’yi gözaltına aldı. Kaçak sigaraların sahibi Hüsamettin D’nin yapılan ilk sorgusunda, kredi kartı borcu olduğunu, o yüzden arkadaşının kamyonetini emanet alarak Mersin’e gittiğini söylediği öğrenildi. (iha)
4
Sahte para bastı Beyşehir’de fotokopi makinesi ile sahte 50 lira çoğaltarak piyasaya sürdüğü iddia edilen 1 kişi, polis tarafından yakalandı. Edinilen bilgiye göre, kent merkezinde renkli fotokopi makinesi ile sahte 50 lira basarak çoğalttığı ve bunları alışveriş bahanesiyle girdiği market ve bakkallarda kullanarak piyasaya sürdüğü ileri sürülen şüpheli, ikinci defa girdiği aynı markete aynı seri numaralı sahte parayı verince yakayı ele verdi. İlçede, sahte para ile alışveriş yapıldığı yönünde gelen ihbar üzerine harekete geçen Beyşehir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu ekipleri, işyeri sahiplerine verilen sahte paraları incelemeye aldı. Bir market sahibi, alışverişte kullanılan 50 liranın sahte olduğunu fark ederek, aynı müşterinin ikinci kez işyerine geldiğinde aynı seri numaralı 50 lira vermesi üzerine durumu polise ihbar etti. Esnafa verilen paranın renkli fotokopi makinesi ile çoğaltıldığını tespit eden polis ekipleri, alışveriş yapılan marketin çevresindeki dükkanların güvenlik kamera kayıtlarını inceleme altına alırken, şüphelinin Ş.H. (26) olduğunu tespit etti. Şüphelinin ikametine baskın düzenleyen polis, 50 liranın çoğaltıldığı renkli fotokopi makinesini de ele geçirdi. Polis, şüphelinin bugüne kadar ilçe merkezinde piyasaya 10 adet sahte 50 lira sürdüğünü belirledi. Polis tarafından suç delili fotokopi makinesi ve sahte paralarla birlikte gözaltına alınan şüpheli, çıkarıldığı Beyşehir Adliyesi’nde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Protokol mensupları ve şirket yetkilileri, bin 600 konutluk projenin temelini attı
KOMYAPI’dan 1600 konut Ankara’nın Keçiören ilçesinde, Keçiören Belediyesi Yükseltepe Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Kombassan’ın inşaat sektöründe faaliyet gösteren şirketi Komyapı tarafından yapılacak olan 1600 konutun temelleri atıldı. Yükseltepe Mahallesi’nde düzenlenen temel atma törenine Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin, Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Şan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende ilk olarak Vadikent Kentsel Dönüşüm Projesinin tanıtım filmi izlendi. Ardından törenin açılış konuşmasını yapan Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin, “Kombassan Grubu olarak, Yükseltepe Vadikent Projesi temel atma töreni vesilesiyle sizle birlikte olmaktan mutluluğunu yaşıyorum. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanan ekonomik krizlere rağmen, ülkemizde istikrar ve güven ortamı, birçok alanda olduğu gibi iş dün-
yamızın da küresel ölçekte gelişmesine, yeni atılımlar yapmasına vesile olmaktadır. Bu gelişmeler, bazı çevreleri rahatsız etse de, hükümetimizin, ülkemizin menfaatleri için tüm kurumların da hedeflediği 2023 vizyonu, bizleri de heyecanlandırmakta ve ileriye dönük projeler yapmaya teşvik etmektedir” dedi. Yükselkent Dönüşüm Projesi’nin Keçiören’in hayallerinden bir tanesi olduğunu ifade eden Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak da, “Proje inşallah gerçekleşiyor. Bugünle beraber artık burada bu bölgede, değişimi, buradaki o büyük gelişmeyi hep birlikte göreceğiz, hep beraber şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin’e verdikleri emeklerden dolayı teşekkür eden AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu
ise, “Onların Türkiye’nin birçok yerinde örnek yaptığı projeler var. Şu an da Konya da dahil olmak üzere birçok ilde yapılan çok güvenli konutları var. Ben bu konutlarda hak sahibi olacak vatandaşlarımıza, şimdiden hayırlı olsun diyorum” dedi. Türkiye’de pırıl pırıl evlerin yemyeşil alanların olmasını istediklerini kaydeden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise, “Kombassan büyük bir holding. İçerisinde Komyapı var. Burası güzel bir kuruluş tebrik ediyoruz. Bakan olduğum sürece birçok inşaatımızı yaptı. Burada da bize birçok departmanları olduğunu anlattı. Malzeme, inşaat ve diğer bölümlerdeki departmanları var. Bizim buna ihtiyacımız var. Bizim derdimiz vatandaşımızın refahı ve mutluluğudur” diye konuştu.
AKINSOFT geleneksel iftar yemeğinde buluştu AKINSOFT çalışanları geleneksel 18. iftar yemeğinde buluştu. Augustus Otel’deki iftar programı, AKINSOFT Yönetim Kurulu Başkanı Bilgisayar Yüksek Mühendisi Özgür Akın’ın da katılımıyla gerçekleştirildi. AKINSOFT, her sene geleneksel olarak düzenlediği iftar yemekleriyle, tüm personelini iş ortamı dışında da bir araya getirerek, çalışanların yoğun iş temposundan sıyrılmalarını amaçlıyor. Yoğun ilgi gören AKINSOFT geleneksel 18. iftar yemeğinde çalışanlar keyifli sohbetler yaparak, güzel saatler geçirdi.
5
Ekşi Sözlük’e acı haber Konya’da Her Yerde Adalet Platformu Hz. Peygamber ile Müslümanlar hakkında hakaret içeren yorumlar nedeniyle Ekşi Sözlük adlı internet sitesi yetkilileri hakkında suç duyurunda bulundu.
Fuhuş reklamı hapiste bitti Konya’da internet sitesi üzerinden hayat kadınlarının reklamlarının yapılarak, müşterilerle irtibat sağlandığı ihbarını alan ahlak polisi, Uğur A’yı yakın takibe aldı. Şüphelinin yerlere atılan kartvizitleri toplayarak hayat kadınlarını aradığı ve onlara sitesini anlatıp ücret karşılığında anlaştıktan sonra eskort bayanlar adı altında pazarladığı ortaya çıktı. Bunun üzerine polis Uğur A’nın evine baskın yaptı. Gözaltına alınan şüpheli 17 hayat kadını adına internet üzerinden fuhşa aracılık etmek ve kolaylaştırmak suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Konya Adliye Sarayı önünde basın açıklaması yapan Her Yerde Adalet Platformu (HYAP), Başkan Özkan Öztürk, “Milletin inanç ve değer yargılarını aşağılayan ve onlara karşı mütecaviz tutum sergileyen klavye silahşörlerini ve sözde klavye delikanlısı yazarları ile ekşi sözlük yöneticilerini kınıyoruz. Peygamber efendimize yönelik yapılan hain saldırılar karşısında HYAP üyeleri olarak bizler öncelikle bireysel tepkimizi, sivil toplum tepkimizi ve en önemlisi de hukuksal tepkimizi, manevi değerlerimize saldıranlara karşı gösteriyoruz. Milletin değerlerine pervasızca saldıranlara sesleniyoruz. Yakanızı asla bırakmayacağız ve hukuk önünde mahkum olana dek sizlerle her türlü platformda mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu..
“ÖZGÜRLÜK SINIRSIZ DEĞİLDİR”
Düşünce ve ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunduklarını belirten Öztürk, “Ancak özgürlük alanları sınırsız değildir. Sınırsız özgürlük alanlarını hukuk sistemleri korumaz ve korumamalı. Dolayısıyla sosyal medyada ve ulusal medyada bir kısım yazar ve çizer takımlarının ifade özgürlüğünden bahisle milletin peygamberine, dinine ve tarihine yapılan ve ekşi sözlükte peygamberimiz hakkında yer alan beyanlar hem ulusal hukuk hem de uluslararası hukuk bağlamında suç teşkil etmektedir. Bu hususta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de örnek teşkil
eden davalar söz konusudur. 2005 yılında karara bağlanan ve Türkiye’yi haklı bulan “Yasak Tümceler” ve Avusturya hükümeti lehine karar verilen “Otto Priminger” davalarında AİHM dini değerlere ve peygambere saldırıları hukuki koruma altına almamıştır. Hukuk sistemleri ve hukuk devletleri nasıl ki bireylerin can ve mal güvenliğini korumakla mükellef ise aynı zaman da milletin inanç ve değerlerini de korumak zorundadır” ifadesini kullandı.
Kenefte sakız çiğnemek
Son dönemlerde bilişim suçlarında da ciddi oranlarda artışlar olduğuna da değinen Öztürk, “Sosyal medyadaki denetimsizlik halinin sosyal cinnete dönüştü. Başta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmak üzere 5651 sayılı internet kanunu ve bürokrasinin söz konusu denetimleri etkin ve sağlıklı bir şekilde yapamaması neticesinde sosyal cinnet hali yaşanmaktadır. HYAP olarak önerilerimiz; 5237 sayılı TCK’nın 216. maddesinde ki suçun cezasının artırılmasını talep ediyoruz. 5651 sayılı internet yasasında ki hukuki eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Bürokratik denetimin daha hızlı ve etkin biçimde yapılması gerekmektedir. Toplumsal huzurumuzu bozan ve milletin değerlerine saldıranlara karşı Cumhuriyet Savcılarını da bu tip konularda kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanmak zorundadırlar” dedi.
Karasakal Hoca’ya birisi gırgır olsun diye: - Hoca, demiş, ben kenefte bile sakız çiğnerim! Bunun kitapta yeri var mı? Karasakal Hoca, bu zevzeği bozmamak için: - Bak oğlum, demiş, bunu bir daha yapma! Fakat, zevzek: - Anladık Hoca da... Sen bunun yerini kitapta gördün mü görmedin mi? Diye yılışınca, Karasakal Hoca: - Hayır oğlum, demiş, “ben görmediğim şeyi gördüm diyemem. Ama seni öyle kenefte sakız çiğneyerek çıkarken görenler, oraya ettiğin şeyi yediğini zanneder!
“SOSYAL CİNNET YAŞANIYOR”
Soldan sağa ANADOLU GÜNLÜK GAZETESİ Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 11 29 Temmuz 4 Ağustos 2013 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına Ahmet Aka SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ömer Salih Şipleme HALKLA İLİŞKİLER SORUMLUSU Hakan Mutlu SANAT YÖNETMENİ Nurettin Özel HUKUK DANIŞMANI Av. Abdurrahim Küçük SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. Nevzat Şipleme Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | Konya Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Baskı Tesisleri
Yukarıdan aşağıya
1. Yüz... Boş lakırtılar, değersiz sözler (eski)... 2. 1. Sokma özelliği olan... Dokunarak incelemek... Oturmak işi... Bir kişiliği canlandıran oyuncunun 2. İtme işini yapan... Kıyıları korumakla görevli söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel komutan... 3. Değerli taşlarla bezenmiş, cevahirle adı... Çocuğu olmuş erkek, peder... 3. Bir konutun, bir süslenmiş (eski)... Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel perdahsız... 4. İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına açıklık, aralık, boşluk, mesafe... Savaş sırasında verilmesi, icar... Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses orduya yardımcı olarak toplanan silahlı halk gücü... ve bu sesi gösteren nota işareti... Karanfilgillerden, O yerden olan... 5. Gana halkından veya bu halkın ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği soyundan olan kimse... Bir şeyi hatırlamak için pembe mor renkte, zararlı bir bitki... 4. Kuyruk TDK Güzel Türkçe Bulmacası yazılan kısa yazı... 6. Yapay reçine çözeltisi emdirilmiş sokumu kemiği, pöç (halk ağzı)... İstasyon, sinema, kâğıtların üst üste konularak sıcak preslerde 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 banka, mağaza ve bazı giriş kapılarında bilet basınç altında sıkıştırılması ile elde edilen veya para alıp verilen, çoğu küçük pencere 1 kaplama ve döşeme malzemesi... Islandığı biçiminde olan yer, şalter... Yoğunlaşmış borik 2 zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak asitten türeyen sodyum tuzu... 5. Cisimle, 3 ve yağlı toprak... Kar, süt vb.nin rengi, bedenle ilgili (eski)... Maden gibi olan... 6. 4 Afyonkarahisar iline bağlı ilçelerden biri... Bir beyaz... 7. “Önemli değil, boş ver” anlamında 5 fitilin etrafına erimiş bal mumu, içyağı, stearik kullanılan bir söz... Göçebelerin konak yeri... asit veya parafin dökülerek genellikle silindir 6 8. Kripton elementinin simgesi... Ters, aksi biçiminde dondurulan ince, uzun aydınlatma 7 (halk ağzı)... Tahılın tarlaya atıldığı andan aracı... 7. Kendini yalamak... Sabah yeli... 8. 8 harman oluncaya kadar aldığı durum... 9. “Ey, hey” anlamlarında bir seslenme sözü... 9 Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden Yangılı... Utanma duygusu... 9. Görünüşe göre 10 öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz... olacağı sanılan, muhtemel... Bir şeyi bir yere 11 Makaslamak işi... 10. Turpgillerden, şalgama dokunur duruma getirmek ve bu durumda benzeyen bir bitki... Hidratlı doğal alüminyum 12 bırakmak veya tutmak, dayamak... 10. Kuyruk fosfat... 11. Yöntemine uygun düzgün sokumu bölgesi, kaba et, kaba but, popo, 13 sarılmış halat yumağı... Mikroskopla yapılan makat... Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, 14 incelemede bazen lamların üstüne kapatılan gözetmek... 11. Kısa ve özlü (söz), veciz... 15 dört köşe, küçük ve ince cam parçası... Hikâyecik... 12. “Ciddi, ağırbaşlı, soğukkanlı, 12. Bir düşünceyi anlatan bir veya birkaç C A N I N A S U S A M A K S sabırlı ol!” anlamında kullanılan bir söz... Soldan sağa H E R E K Ç I N A R L A cümlelik söz... Kırmak, bozmak (halk ağzı)... Gelecek 2. ĠOturmak iĢi... Bir kiĢiliği canlandıran Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek... İtici1. Yüz... güç, BoĢ lakırtılar, değersiz D Asözler V U L(eski)... N O M N A L Y (eski)... 13. Yamanmak oyuncunun söylemesi ve yapması gereken adı... Çocuğu olmuĢ erkek, işi... Alıç... 14. Abuk sabuk... Ü Y E A R A S hareketlerin I R A E D genel Ġ ilham verici... 13. Bıçak bilemeye yarayan çelikten, K A R Agibi K Aherhangi F E S O N A veya peder... 3. Bir konutun, birZ mülkün taĢıt bir Ģeyin belli birtedavi... bedel 15. Bölüntüler (eski)... Bir malın Otamak işi, E Ğ Ġ N Ġ K P A K N E S Ġ çubuk biçiminde araç... Telli balıkçıl... Irmak,karĢılığında, dere, bir süre için Dsahibi tarafından icar... Gam dizisinde re ile fa K A S verilmesi, L U R A L A Y I baĢkasına ġ tür, miktar, fiyat vb. nitelikleri veya kitap, defter vb. çay, küçük akarsu (halk ağzı)... 14. Bir şeyin kendisi, arasındaki ses ve bu sesi gösteren ekin tarlalarında biten, U N T nota A M AiĢareti... S A L AKaranfilgillerden, K B Ġ Z O M K Ġ N E M A T Ġ K R şeylerin kime ait olduğunu yaprakları mor renkte, zararlı bir bitki... 4. Kuyruk sokumu kemiği, belirtmek için üzerlerine örnek, kopya karşıtı... Ağabey... İstemek işi... 15. karĢılıklı, çiçeğiA pembe L E M T A L B A R A K A pöç (halk ağzı)... Ġstasyon,M sinema, kapılarında biletkâğıt... veya para konulan küçük A ve S Ebazı S giriĢ A L Ġ K banka, Ġ L Ġ mağaza K Sazangillerden, yüzgeçleri kırmızı, 25-30 santimetre alıp verilen, çoğu küçük pencere biçiminde YoğunlaĢmıĢ borik asitten A R I K Uolan ġ U yer, A Ģalter... S Ġ A D Ġ boyunda, eti kılçıklı bir tatlı su balığı... Bir konuda Zilgili A Ğ (eski)... A R T Maden gibi olan... 6. Afyonkarahisar E L O Dbedenle Ġ K türeyen sodyum tuzu... 5. MCisimle, A N Y Ü N L Ü M U S I R iline bağlı ilçelerden biri...K BirHfitilin etrafına erimiĢ bal mumu, içyağı, asit veya direnme, ayak direme, diretme, direnim... A K K I N I A R A M A K (Türk Dilstearik Kurumu tarafından hazırlanmıştır) 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1 2 3 4 5 6 7 8 9
10 11
B.T. 29 Temmuz 2013
12 13 14 15
parafin dökülerek genellikle silindir biçiminde dondurulan ince, uzun aydınlatma aracı... 7. Kendini yalamak... Sabah yeli... 8. “Ey, hey” anlamlarında bir seslenme sözü... Yangılı... Utanma duygusu... 9. GörünüĢe göre olacağı sanılan, muhtemel... Bir Ģeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak, dayamak... 10. Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, kaba but, popo, makat... Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek... 11. Kısa ve özlü (söz), veciz... Hikâyecik... 12. "Ciddi, ağırbaĢlı, soğukkanlı, sabırlı ol!"
6
ÜNİKOP’tan üniversite envanteri Selçuk, Niğde, Aksaray, Karamanoğlu Mehmetbey, KTO Karatay ve Mevlana Üniversitelerini bir çatı altında toplayan ve KOP İdaresi’yle yakın ilişki içinde çalışan Birlik, Kasım ayında Konya’da yapılacak KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyumu hazırlıklarına devam ederken Türkiye’de ilk defa olmak üzere, Konya, Aksaray, Karaman, Niğde illerinden oluşan KOP Bölgesi’ndeki 7 üniversiteyi tanıtan “KOP Bölgesi Üniversiteler Birliği Envanteri”ni hazırladı.
Türkiye alev alev
Ankara, İzmir, Antalya, Çanakkale, Aydın ormanlık alanlarda yangın çıktı, İstanbul bağcılarda ise bir mobilya atölyesinde çıkan yangına itfaiye erleri duman yüzünden güçlükle müdahale etti. Ankara’da ODTÜ’de alevler yükselirken, Çanakkale’de Gelibolu Milli Parkı’nda yangın çıktı. Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan yangın şehir merkezine çok yakın bir noktaya kadar ilerledi. İzmir’in Gaziemir ilçesinde çıkan orman yangını askeri havaalanının içerisindeki ağaçlık alana sıçradı. İki helikopter, orman bölge ve belediyeye ait arazöz ve itfaiye araçları bölgeye yoğunlaşarak yangını söndürmeye çalışıyor. Yangın mobilyacılar sitesindeki fabrikaları da tehdit ederken, askerler de yangına müdahale ediyor. İzmir Adnan Menderes Havaalanı yakınlarında iki noktada 500 metre arayla orman yangını çıkan yangını kontrol altına alındı. Yangına neden oldukları iddiasıyla 3 şüpheli gözaltına alındı.
2012 yılında kurulan ve dönem başkanlığını Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel’in yürüttüğü KOP Bölgesi Üniversiteler Birliği (ÜNİKOP) faaliyetlerine devam ediyor. Selçuk, Niğde, Aksaray, Karamanoğlu Mehmetbey, KTO Karatay ve Mevlana Üniversitelerini bir çatı altında toplayan ve KOP İdaresi’yle yakın ilişki içinde çalışan Birlik, Kasım ayında Konya’da yapılacak KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyumu hazırlıklarına devam ederken Türkiye’de ilk defa olmak üzere, Konya, Aksaray, Karaman, Niğde illerinden oluşan KOP Bölgesi’ndeki 7 üniversiteyi tanıtan “KOP Bölgesi Üniversiteler Birliği Envanteri”ni hazırladı. KOP Bölgesi’nde bulunan 7 üniversitenin potansiyelini gösteren birleşik envantere göre; KOP Bölgesi’ndeki üniversitelerde 132 binin üzerinde öğrenci, 6 bine yakın öğretim elemanı bulunuyor. Bölgede fen, sosyal ve sağlık bilimleri alanlarında konusunda uzman
akademisyenler ve başarılı çalışmalar göze çarpıyor. Envantere göre; Türkiye genelindeki 118 bin 839 öğretim elemanının 5 bin 962’i KOP Bölgesi Üniversitelerinde görev yapıyor. KOP Bölgesi üniversitelerinde akademik personel sayıları incelendiğinde 643 profesör, 487 doçent, 1.386 yardımcı doçent, 922 öğretim görevlisi, 318 okutman, 2 bin 32 araştırma görevlisi ve 174 uzman çalışıyor. KOP Üniversiteleri huzurlu ve güvenli: “En çok öğrenci Selçuk Üniversitesi’nde” KOP Bölgesi Üniversitelerinde toplam 132 bin 706 öğrenci öğrenim görürken bu sayının 69 bin 688’i Selçuk Üniversitesi’nde yer alıyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde 20 bin 508, Niğde Üniversitesi’nde 17 bin 611, Aksaray Üniversitesi’nde 12 bin 943, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde 8 bin 630, Mevlana Üniversitesi’nde 2 bin 62 ve KTO Karatay Üniversitesi’nde bin 264 öğ-
renci öğrenimlerini sürdürüyor. Envanterde, Türkiye’de öğretim elemanı başına 20 öğrenci düşerken Bölgede öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 22, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı ortalaması da 53 olarak belirlenmiş. Hazırlanan envantere göre KOP Bölgesi’nde yer alan üniversiteler bina, derslik, laboratuvar, sosyal mekânlar açısından öğrencilere oldukça iyi imkanlar sunduğu vurgulanıyor. KOP Bölgesi Üniversitelerinde toplam 74 adet anfi, bin 422 derslik, 507 laboratuvar, 217 bilgisayar laboratuvarı ve 144 uygulama alanı bulunuyor. “Bilimsel, Sosyal ve kültürel faaliyetler yoğun” KOP Bölgesi Üniversitelerinde bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetlerin yoğun bir şekilde yürütüldüğü görülüyor. Bütün bölge üniversitelerinde bir yıl içinde 569 konferans, 223 sergi, konser, şenlik, tiyatro, 118 panel, 87 gezi, 37 çalıştay ve 43 eğitim toplantısı gerçekleştirildiği ifade ediliyor.
Kulu’da gurbete dönüş başladı Konya’nın Kulu ilçesine yaz tatillerini geçirmek üzere gelen gurbetçilerin, çalıştıkları ve ikamet ettikleri ülkelerine geri dönüşleri başladı. Yaz tatillerini geçirmek ve yakınlarını görmek için Kulu ilçesine gelen gurbetçiler, tatil sürelerinin sona ermesiyle birlikte geldikleri ülkelere geri dönmeye başladı. Şehir merkezinde gerekli ihtiyaçlarını karşılayan gurbetçiler, hazırlıklarının tamamlanmasının ardından karayolu ve hava yolu ile yaşadıkları ülkelere hareket ediyor. Kulu Kaymakamı Ayhan Işık, ülkelerine dönüş yolunda olan gurbetçilere hayırlı yolculuklar dileyerek, gurbetçilerin ilçelerinden memnun ayrıldıklarını düşündüğünü ifade etti. Kaymakam Işık, gelecek yıl tatil döneminde gurbetçilerin daha güzel bir Kulu göreceğini de sözlerine ekledi.
SÜMEYYE MUHTEMEL sumeyyemuhtemel@gmail.com
ÖFKENİN DİLİ
R
amazanda en çok duyduğumuz cümlelerden biri “kusura bakma, orucum ya” cümlesidir herhalde. Bir şeyi geç anlamamızın yahut gereksiz öfkemizin sebebi olarak orucu gösteriyoruz. Orucun anlama hızımızda ki etkisi kabul edilebilir, peki ya öfke? Bize hâkim olmuş içimizden bir volkan gibi fışkırıyor. Ramazan bizi yumuşatması nefsimizin iplerini elimize vermesi gerekirken içimizde ki fenalığın bahanesi haline geldi. İnsanların duygularının en iyi aynası çocuklardır. Hesap kitap yapmadan yaklaşırlar insanlara, büyükler gibi değillerdir. Belki de bu sebepten birbirlerine karşı çok acımasız davrananlarda yine onlardır. Söylediklerinin yaptıklarının neye mal olacağını bilmezler. Bu yüzden yaptıklarını mazur görürüz. Bugünlerde çocuklarda izlediğimiz anne-babalarının öfkesi. Öyle bir öfke ki çocuklara has istedikleri olmayınca ağlamanın çok çok ötesinde adım adım nefrete gidiyor. Yanlışlıkla birinin kendisine çarpması ya da bir eşyasını düşürmesi her türlü hakareti hak etmesi için yeterli bir sebep. Birileri “ne gerek var bu kadar abartmaya çocuk bunlar” diyor olabilir, ama inanın abartı yok bunda. Bir çocuk arkadaşına “Kürt” diyerek hakaret edebileceğini düşünüyorsa bu iş artık ciddi boyutlara varmış demektir. Saf ve temiz olduğunu düşündüğümüz çocuk, bunu bir yerden öğrenmiş hatta birde dile getirmişse büyükleri düşünemiyorum. “Kâfirlere karşı merhametli, Müslümanlara karşı öfkeli” olmamamızı öğütleyen ironik ve ince üsluplu bir “kitabımız” varken biz Müslümanlar ne ara bu kadar anlayışsız, kaba insanlar olduk. Kendimize resmi dil olarak öfkenin dilini seçtik desek yeri. Ramazanı bir vesile kılarak Kur’anî bir üslup kazansak dilimizde ki bu canavardan kurtulsak (en azından bunu yapsak) Ramazanı hakkıyla geçirmiş oluruz belki de.
7 Dünyaya acil yardım çağrısı Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Sözcüsü Muhammed el-Biltaci, Rabiatul Adeviyye Meydanı’ndaki sahra hastanesindeki yüzlerce ağır yaralı için yardım çağrısında bulundu. Sahra hastanesi doktorları,”hastaneye getirilen yaralı sayısının 4 bin aştı-
ğını, bunlardan en az yarısının kurşunla yaralanmış olduğunu ve ölümle pençeleştiğini” söylediler. Biltaci, “Herkesten ve her yerden yardım bekliyoruz. Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı’ndan doğrudan başlarına isabet eden gerçek mermiyle yaralanan
yüzlerce kişinin hayatının kurtarılması için harekete geçmesini bekliyoruz” dedi. Mısır makamlarından ölen ve yaralananlarla ilgili resmi açıklama yapılmazken, hastane kaynakları 150’ye yakın kişinin öldüğünü, bin kişinin yaralandığını bildirmişti.
Sisi, meydanları dolduramayınca kudurdu
Kanlı müdahale Mısır’da yapılan darbenin ilk gününden beri sokaklardan ayrılmayan Mursi destekçilerine karşı, General Sisi’nin yandaşlarına meydanlara çıkın çağrısına kimse kulak asmayınca rezil olan asker, karşı göstericilere ateş açtı. Yaklaşık 150 ölü var Müslüman Kardeşler, güvenlik güçlerinin Mursi taraftarı göstericilere ateş açması sonucu en az 100 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Müslüman Kardeşler, güvenlik güçlerinin devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi taraftarı göstericilere ateş açması sonucu en az 70 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.Müslüman Kardeşler Sözcüsü Cihad el-Haddad yaptığı açıklamada, “yaralamak için değil, öldürmek için ateş açıyorlar. Ölenlerin baş-
larında ve gövdelerinde kurşun izleri var” dedi. Rabait-ül Adeviye Meydanı’nda yaralanan insanlara ilk müdahale yine meydanda kurulan sahra hastanesinde yapıldı. El Haddad, güvenlik güçlerinin, yaralıların hastanelere taşınmasını engellemek için meydana çıkan caddeleri kapadığını ve göz yaşartıcı gaz kullanarak çıkışları engellediğini bildirdi. Doktorlar, hayatını kaybeden bazı göstericilerin yakın mesafeden açılan ateş sonucu öldürüldüğünü
söyledi. Bu arada Mısır İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Adeviye Meydanı’ndaki gösterilere yakında “yasal yollarla” son vereceklerini bildirdi. Uluslararası haber ajansları ise İskenderiye kentindeki çatışmalarda da 7 kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Mısır’da gerçekleştirilen darbenin ardından gerçekleştirilen gösterilerde bugüne kadar çoğunluğu Müslüman Kardeşler destekçisi 250’den fazla kişi hayatını kaybetti.
TAHRİR MEYDANINDAKİ MANZARA
S
ilivri’de yatan İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, kendisine ait aydınlık gazetesinde “Siz benim Silivri’de hapis yattığımı mı zannediyorsunuz? Ben aynı zamanda Mısır’ın Tahrir Meydanındayım. Mısır devrimcilerini selamlıyorum” diyerek, askeri darbeyi desteklediğini ilan etmişti. Zaten, “konduğu at pisliğini Himalaya dağlarına benzeten bir sivrisinek!”ten bu davranıştan başka bir şey beklenemezdi. Onun takipçileri, dostları, tencere tava partisi mensupları dahil bilumum çapulcular: “Mısır’da gerçekleştirilen darbe” sevinci ile hop oturup hop kalktılar. “Ah bir de Türkiye’de gerçekleşse özlemi içinde yanıp tutuştular.” Bu yüzden kendilerini sokağa atmışlardı. Yemedikleri nane kalmamıştı. Ne yapsalar etseler, bu asil milleti kandıramıyorlardı. O yüzden çoktan hakaretlere başlamışlardı. Halkın yapılan yardımlarla kandırıldığından dem vuruyorlardı. Halk onlara göre koyun sürüsüydü, göbeğini kaşıyan adamlardı, penguenlerdi, bir şey bilmez cahiller sürüsüydü.” , “Okumuş bilmiş bir adamla cahil çobanın oyu bir mi olurmuş” moduna girmişlerdi. Ortalığı vaveylaya vermişler veryansın edip duruyorlardı. Kendi halkına ihanet eden Mısır ordusunun satılmışları işte tam bu esnada boy gösterdiler. Tahrir meydanında toplanan çapulcular sürüsünün istekleri doğrultusunda darbe yaptılar. Mısır halkını katletmeye başladılar. Baskı ile sindirebileceklerine inandıkları halk, destansı bir direniş ile meydanlara döküldü. İhanet şebekelerinin ipliği pazara çıktı. Amerika, mısır ordusuna savaş uçakları vererek yardım edeceğini duyurdu. Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan darbecilere para yağdırdı. Darbeciler halkın direnişi ile baş edemiyordu.
Tankı, topu, tüfeği, silahı, sopası onları durduramıyordu. Halk mücadeleden yılmıyordu. Bu işin sonu nereye varacak? Acaba Mısır’da bundan sonra ne olacak? Derkeeen… Darbeciler, buldukları dahiyane bir çözümle tahrir meydanında boy gösterdiler. Kendilerini destekleyen iki üç bin (Aslında halkın arasına sızdırdıkları adamları, ajanları) kişilik kalabalığa helikopterlerden bardak kazandınız, çanak çömlek kazandınız gibi promosyon kağıtları atmaya başladılar. Orada toplanan çapulcular: “Ne iyi ettikte buralara kadar geldik. Gökten rahmet yerine bardak, çanak, çömlek promosyonları yağıyor.” Diye göbek atıp oynuyorlar. Şimdi Mısır devriminin Türkiye’deki şakşakçıları, kimin ne ile nasıl pazarlanarak satıldığını veya satın alındığını görmüyorlar mı? Görüyorlar elbet. Ama, Müslüman halkın hiçbir değer karşılığı inançlarını asla satmadığını çok iyi biliyorlar. Bildikleri için tuzaklar kurup yol kesiyor, eşkıyalık yapıyorlar. Eşkıyalık yaparken takındıkları pervasızlığın sebebi, arkalarını yasladıkları güce tapmalarındandır. Eşkıyaların arkalarını yasladıkları güç yeteri kadar açığa çıkmış, “takke düşmüş kel görünmüştür.” Amerika’ya karşı imiş gibi davranarak onun borazanlığını yapmak, emperyalizmle mücadele ediyormuş gibi görünüp onların çıkarlarına kayıtsız şartsız hizmet etmek… Ve daha sayamayacağımız derecede çok bir sürü melanet ile hemhal olmak, halkına ihanet eden alçakların işidir. O alçakları Tahrir meydanındaki manzarayı seyrederek teşhis edebilirsiniz. Bir ucu Tahrir Meydanında diğer bir ucu Türkiye’de. Aralarında bir ihanet bağı var. Aynı merkeze bağlı hareket eden uluslararası bir şebeke.
8
İsrail sazanına savaş
İki kamyon kundaklandı Ereğli Ziraat Odasına ait 2 damperli kamyon, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateşe verilerek kundaklandı. Olay, Orhan Gazi Mahallesi İlçe Emniyet Müdürlüğü arkasında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ziraat Odasına ait park halindeki 2 kamyonda yangın çıktı. Vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine sevk edilen itfaiye ekipleri, yangına müdahale etti. Soğutma çalışmalarının ardından tamamen söndürülen yangın sonrası kamyonların ön bölümünde büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri, yangının kundaklama sonucu çıkmış olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.
Beyşehir Gölü’nü istila eden İsrail Sazanı’nın azaltılması yönünde çalışma başlatılacak. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 8.Bölge Müdürü Mustafa Sungur, yaptığı açıklamada, Beyşehir Gölü Milli Parkı’nda popülasyonu son yıllarda giderek artan istilacı türlerle mücadelenin bakanlığın son derece önemsediği bir husus olduğunu ifade etti. Bu konuda İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden teknik ve bilimsel destek alındığını belirten Sungur, gölde bulunan istilacı türlerle mücadele edildiği takdirde bu çalışmanın Türkiye’deki diğer iç sular için de örnek ve model bir çalışma olacağını kaydetti. 42 TÜR BALIK TESPİT EDİLDİ Beyşehir Gölü’nde yüzde 42 düzeyinde İsrail Sazanı adı verilen Gümişi Havuz balığı türünün tespit edildiğini vurgulayan Sungur, “Türkiye’de iç sulara bilerek ya da bilmeyerek atılan türler var. Bu türler içerisinde bu istilacı türlerin buradaki doğal türlere baskınlık oluşturarak zarar veriyor. Dolayısıyla geçimlerini
avlayacakları asıl ekonomik değeri olan türler üzerinde baskınlık olmasından dolayı balıkçılar zor durumda kalıyor” dedi. Beyşehir Gölü’nün ülkenin en büyük tatlı su gölü ve son derece önemli bir göl olduğunu dile getiren Sungur, “Bakanlığımız da gölümüzdeki faaliyetlere son derece önem veriyor. Bu hususla ilgili olarak balıkçılarımızla da ortak bir karar alındı. Mücadele edilecek. Bu çalışma ile bu türün gölde sayısının hızla azaltılması planlanıyor. Bu projenin bitmesini müteakip de biz mevcut durumu izlemeye devam edeceğiz. Gölde bu türlerin geçmişteki ve bugün durumu, mücadeleden sonraki durumla ilgili hangi seviyeye geldiği tespitleri yapılacak. Burada güzel neticeler alınacağına inanıyoruz. Netice ise ülkemize örnek ve model olacak ve bu türlerin asil türler üzerindeki baskısı sona ermiş olacak. Balıkçılarımız kazanmış olacak. Onların geçimleri kolaylaşmış olacak. Bu açında projeyi son derece önemsiyoruz. Bu çalışmada emeği geçen hocalarımıza da teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Meram sulama 4. etap başlıyor
Otomobil kanala uçtu Akşehir yakınlarında meydana gelen kazada sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil sulama kanalına düştü, 7 kişi yaralandı. Kaza sonrası araçta bulunan sürücü Mevlüt (53), Tuğba (20), Fatime (16), Ayşe Doruatlı (46) ile Ali (4), Arife (27) ve Ela Buğlem Kaya (1) çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılar olay yerine çağrılan ambulanslarla Akşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.
Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürlüğü, her yıl düzenli olarak Meram’ın yeşil dokusunu korumak için gerçekleştirdiği ve bu yıl ilkini 10 Mayıs 2013’te başlattığı Meram Çay Sulama uygulamasının 4. etabını 27 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleştirecek. KOSKİ Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Meram’ın yeşil dokusunu sürdürebilirliği için her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Meram Çay Sulama uygulamasında bu yıl hedefin 3 bin dekar alanın sulanması olduğu belirtildi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Her yıl düzenli olarak Meram’ın yeşil dokusunun sür-
dürülebilirliği için Meram’a 110 bin metre beton kanallar vasıtası ile Altınapa Barajı’ndan sulama maksatlı su verilmektedir. Toplam 26 mahallemizde gerçekleşen Meram Çay Sulama uygulamasının ilk etabı 10 Mayıs 2013’te başlamış, ihtiyaç olan dönemlerde de devam etmiştir. 4. Etabı ise 27 Temmuz Cumartesi günü gerçekleştirilecektir. Bu yıl sulamadaki hedef 3 bin dekar alandır. Su tasarrufunun bilincinde olan su abonelerimizin sulama için gerekli bahçe düzenlemesini yapmaları ve sulama esnasında bahçelerinde olmaları, hem su israfını önlemek; hem de ürün kalitesi açısından önemli etken olacaktır.”
GULF A.Ş. BÜNYESİNDE YEMEK VE ÇAY İŞLERİNE BAKACAK BAYAN ELEMAN ARANIYOR. SSK+MAAŞ+SERVİS TEL: 0332 345 23 50
SATILIK ARAÇ
SATILIK ARAÇ
2003 MODEL MERCEDES VİTO,BEYAZ. 110 CDI 82000 KM. VIP Tel: 0532 363 44 36 KONYA
2007 MODEL PEJO 207 YEŞİL, 140000 KM Tel: 0532 363 44 36 KONYA
9 SÜMEYYE MUHTEMEL |
KUR’AN-I KERİM YAZ KURSLARI
C
Köpeklerle uyurken bulundu Konya’da bir gün önce yurttan kaçan 12 yaşındaki çocuk, parkta çimlerin üzerinde köpeklerin yanında uyurken bulundu. Polis tarafından bulunan çocuk, işlemleri yapılmasının ardından kaçtığı yurda geri teslim edildi. Edinilen bilgiye göre, Vatandaşlar Kültür Park’ta üzerine battaniye örten bir çocuğun köpeklerle birlikte çimlerde yattığını polise ihbar etti. Konya Asayiş Ekipler Amirliği ile Çocuk Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, ihbar doğrultusunda gittiği parkta, üzerine battaniye örtüp çimlerin üzerinde yatan küçük çocuğu bularak uyandırdı. Üşü-
düğü fark edilen çocuk ilk önce polisle gitmek istemedi. İkna edilen küçük çocuk, kolundaki yaraların da parkta yanlarında yattığı köpeklerin yaptığını söyledi. Polis yaptığı araştırmada parkta yatan çocuğun Konya Çocuk Esirgeme Yurdundan kaçan 12 yaşındaki A.Ç. olduğunu belirledi. Çocuk Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından araca bindirilen A.Ç., şubeye götürüldü. Küçük çocuk götürülürken sokakta birlikte uyuduğu köpeklerin de peşinden gelmesi dikkat çekti. Yapılan işlemlerin ardından 12 yaşındaki A.Ç. tekrar yurda teslim edildi.
Doğum sonrası hüznü yaşıyorlar Kadınların yüzde 15’inin gebelik sonuna doğru çok yükselmiş olan östrojen, progesteron ve böbreküstü bezi hormanlarının azalmasından dolayı “doğum sonrası hüznü” yaşadıkları bildirildi. Psikolog Arzu Güneş, kadınların yüzde 15’nin gebelik sonuna doğru çok yükselmiş olan östrojen, progesteron ve böbreküstü bezi hormonlarının doğumdan sonra birdenbire azalması sonucu “doğum sonrası hüznü” problemi yaşadıklarını söyledi.
Güneş, yaptığı açıklamada, her kadının anne olmayla ilgili bazı temel içgüdüleri olduğunu belirterek, “Bunlar sayesinde anne, doğal olarak, hamilelik sürecinin üstesinden gelme ve doğumdan sonra yavrusuna gerektiği gibi bakma becerisine sahiptir. Ancak bir yandan dünyaya bir çocuk getirecek olmanın heyecanı, bir yandan hamilelikte yaşanan hormonal değişiklikler ve fizyolojik güçlükler, diğer yandan ise gelecekle ilgili kaygılar ve modern yaşamın neden olduğu ‘en iyi olma baskısı’ kadının doğal becerilerini baltalayabilmektedir. Bu nedenle birçok kadının, hamilelikle birlikte başlayan ve anneliğin ilk ayları boyunca devam eden yetersizlik duyguları yaşadıkları bilinmektedir. Bu durum bazen daha da uzun sürmekte ve bunlara ‘Doğum Sonrası Hüznü’ gibi duygusal rahatsızlıklar eşlik etmektedir” dedi. Bu rahatsızlığın doğum yapan kadınların yaklaşık yüzde
15’inde görüldüğüne dikkat çeken Güneş, şunları kaydetti:
“Gebelik sonuna doğru çok yükselmiş olan östrojen, progesteron ve böbreküstü bezi hormonlarının doğumdan sonra birdenbire hızla azalması bu sıkıntıların önemli nedenlerindendir. Genellikle hamileliğin sonuna doğru veya loğusalığın ilk haftasında başlar ve üzüntülü, sıkıntılı, ağlamaya yatkın ruh hali şeklinde görünürler. Anneler bitkinlik, neşesizlik, enerjisizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama ve ilgisizlik gibi yakınmalar yaşarlar. Bunun yanı sıra, bebeğin bakımı için gereken uğraş ve çabayı göstermeye çalışırken durum daha da ağırlaşır. Doğum sonrası hüznü yaşayan annelerin önemli bir kısmının, bebeklerine gerektiği gibi bakmakla ilgili yetersizlik duyguları ve kendi bireysel hayatlarının artık sona erdiğine dair depresif düşünceler yaşadıkları bilinmektedir.”
amilerimizde Kur’an Kerim yaz kursları devam ediyor. Basına yansıyan ve çevremde bulunan kursları takip etmeye çalışıyorum. Gördüğüm manzara beni çok yaralıyor. Nedense bir rehavet var çoğu yerde. Birçok yerde de neyi neden yaptığının farkında olmama söz konusu. Birçok arkadaşımız camilerde okul şartları oluşturma peşinde ama bunu neden yaptıklarını bir türlü anlamış değilim. Nazımın geçtiği arkadaşları uyarıyorum ama sonuç değişmiyor. Caminin ücra bir köşesinde bir sınıf oluşturup çocuklara ders vermek, cami derslerinin ruhunu anlamamak demektir. Birileri daha düne kadar çocukları kanunla camiden uzak tutuyordu, bugün bizzat din görevlileri sınıf ortamı oluşturmak adına yavrularımızı camiden, cami atmosferinden uzak tutuyor. Hoş, çocuk camiye girmez orada koşturmazsa cami kirlenmez(!) Çocuklara hediye veriliyor, şu yapılıyor bu yapılıyor. Tamam yapılsın, ama çocuktaki cami algısının oluşmasını hangisi sağlayabilir? Çocuk o manevi atmosfere girip koşturmadıktan, güreşmedikten hatta tespih savaşı yapmadıktan sonra o hediyeler için günlerce heyecanla camiye gelip gitmez. O sıralarla dolu sınıfları da hiçbir zaman cami olarak görmez. Cami avlusunda cami sevdirilemez. İlk gün camiye gidecek olmanın heyecanıyla uyuyamayan çocuk üç gün sonra gitmek istemiyorsa bilin ki çocuk olarak o camide var olamıyordur. Sıralarda cami dersi çocuk için hiç cazip bir durum değildir ve işin ruhuna vakıf olamamak anlamına gelir. Çocuk diz çöküp oturmayı, rahlede Kur’an-ı Kerim okumayı, oturmayı kalkmayı camide öğrenir. Dokuz ay okula giden bir çocuk için sıralarda eğitim
görmek hiçte özel bir şey değildir. Okuldan ne farkı var ki bu yeni ortamın? Camilerdeki ders halkalarının tarihi İslam’la yaşıttır ve sırf bunun için bile terk etmeye değmez. Yaşatılması gerekir. Ben sıralarda caminin alt katında veya ücra bir köşesinde ders yapılan bir camiye çocuğumu göndermem, zira cami çocuğumun zihninde gitmek istemediği bir mekân olarak yerleşsin istemiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı cami dersleri ile ilgili bütün durumları bir an önce mevzuat altına almalıdır. Zira bu gidişle bazı arkadaşlar okullarda ders verelim noktasına gidiyor. Amaç birkaç sure ezberletmek ve Kur’an-ı Kerim okutmaksa birçok aile bu işi layıkıyla yapıyor zaten. Cami derslerinin amacı bu değildir ve böyle olduğunu zanneden varsa büyük bir yanılgı içerisindedir. Yıllarca camilerle ilgili yazılar yazdım. Bu yazıların çoğu camide çocuğa yer açmak gerektiğini vurgulamak içindi. Bu olmuyor diye ben vazgeçmeyeceğim. Ama hiçbir yazımı bu kadar içim sızlayarak yazmadım. Ne yapılmak isteniyor anlamıyorum? Gelecekle ilgili öngörüsü olamayanların yaptığı yanlışlar bu milletin geleceğini ateşe atmaktadır. On - on beş yıl öncesini hatırlayın, dayak yese de camide çocuk vardı. Bugün ne değişti? Daha iki yıl önce 12 yaşından küçük çocuklarla ilgili sorunları dile getiren arkadaşlar, bugün geleceğimizi neden kıyıya köşeye itiyor ve bunu ne adına yapıyor? Elbette bunu yapmayan, hatta çocuk için sürgünü göze alan arkadaşları da bizzat biliyorum ve onlara saygılarımı sunuyorum. Camiyi bir an önce çocuklarımıza yeniden açalım. Oynasınlar, koşsunlar, güreşsinler... Sınıf ortamı oluşturmak uğruna cami ortamından vazgeçmeyelim.
HATİC
10
Konya Şeker 5 basamak yükseldi İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl gerçekleştirilen Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu 2012 Araştırmasının sonuçları açıklanırken, 5 basamak daha ilerleyip 44. sıraya yükselen Konya Şeker; büyüme rakamlarında Türkiye ortalamasının 2 katından fazla performans gösterdi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500’de ilk 100’deki tek kooperatif şirketi Konya Şeker Türkiye’nin 44. büyük şirketi oldu. İSO’nun yaptığı çalışmaya göre, 500 sanayi kuruluşunun 2011 yılına göre 2012 yılındaki satış hasılatları ortalama yüzde 9,2 artarken, Konya Şeker, satış hasılatını bir önceki yıla göre yüzde 20,2 arttırdı. 2011 yılı üretimden satışlara göre yapılan sıralamada 49. sırada yer alan Konya Şeker, 2012 yılında sergilediği performansıyla 5 sıra birden yükselerek 44. sıraya yükseldi. 2012 yılında cirosunu bir önceki yıla göre yaklaşık 243 milyon lira artıran Konya Şeker, 2011 faaliyet yılında 1 milyar 204 milyon 158 bin 537 lira olarak gerçekleşen net satış hasılatını 2012’de 1 milyar 447 milyon 201 bin 610 liraya çıkardı. 2011 yılına göre satış hasılatını yüzde 20,2 arttıran Konya Şeker ilk 50’de yer alan şirketlerin net satış hasılatındaki yüzde 11’lik büyüme rakamını da yaklaşık ikiye katlayarak ilk 50 içinde en hızlı büyüyen 10 şirketten biri oldu. Konya Şeker, listenin ilk ellisindeki en büyük tarımsal sanayi kuruluşu olarak da dikkat çekti. Konya Şeker’in başarısını değerlendiren Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Konya Şeker’in son 12 yıldır istikrarlı bir şekilde yatırım yaptığını belirterek, “Yapılan yatırımlar büyüme rakamlarına, dolayısıyla da satış hasılatına yansıyor. Konya Şeker, bunun sonucunda da sanayi kuruluşları arasında hedefine ulaşma yolunda azimle ilerliyor. Bu tür çalışmaları önemsememizin bir sebebi var. Bu tür çalışmalar bize bir yıllık performansımızı Türkiye’nin diğer şirketleri ve diğer sektörleri ile kıyaslama imkanı veriyor. Bu sene Türkiye’nin ilk 500’ündeki sanayi devleri üretimden satışlarını yüzde 9,2 arttırmış, biz yüzde 20,2 arttırmışız. Yani ortalamanın üzerinde bir performans sergilemişiz. Bu şu açıdan önemli, bizim büyümemiz, üretimdeki büyümemiz üreticinin de büyümesi, daha çok ürettirmemiz demektir. Konya Şeker’in bu sıralamada yukarılara doğru tırmanması bir tesadüfün sonucu değildir. Konya Şeker kriz dönemlerinde ya da ekonomide yaşanan dalgalanma dönemlerinde bu listede bir parlayıp bir sönen şirketlerden de değildir. Konya Şeker son 12 yıldır istikrarlı bir şekilde yatırım yapıyor. Daha çok üretmek, daha çok ürettirmek için yatırım yapıyor. Bizim sloganımız belli, Konya Şeker ismini biz Türkiye’nin üreten gücü olarak tarif etmiştik. Bu bir inancın, iddianın ve hedefin ifadesiydi. Biz o iddia ve inancın gereği olarak hedefimizi her yıl bir önceki yıldan daha çok üretmek olarak belirledik. Bu iddia ve inançla yola çıkıp, hedef-
lerimizi de birer birer gerçekleştirince İSO’nun her yıl açıkladığı listede Konya Şeker’in istikrarlı bir şekilde üst sıralara tırmanması da zaten doğal bir sonuçtur. Burada bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Bu sene bir önceki yıla göre yüzde 20.2 büyüyerek 5 basamak daha ilerledik ve ilk 500’ün içinde 44. sıraya yerleştik. Şunu hemen belirtmem lazım bir önceki yıla göre bizim şeker üretim kotamız artmadı. Bu satış rakamları üretimden satışlarımızdaki bu artışın kaynağı yaptığımız yatırımların ciromuza verdiği katkıdır. Biz yatırımlarımızla şunu yaptık; ana faaliyet konumuz şeker üretimi sonrası ortaya çıkan atıkları ve yan ürünleri ekonomik değere dönüştürecek yatırımlar gerçekleştirdik. Mesela çöpe giden küspeyi kurutacak, paketleyecek tesisler kurduk ve bunu ekonomik değeri olan bir ürüne dönüştürdük. Küspesini fabrikadan almaya bile tenezzül etmeyen üreticilerimizin küspesini birkaç kat fiyat vererek biz aldık. Şeker üretimi sonrası çıkan yan ürün melası
heba etmedik ve biz bunu nasıl daha değerli hale getiririz diye çalıştık. Biyoetanol üretim tesisini kurduk. Bu tesiste atıktan biyoetanol üretmeye başladık. Yine hem ülkemiz hem üretici hem kurum kazançlı çıktı. Şimdi yine üretim faaliyetimiz sonrası çıkan atıklardan organik gübre, sıvı karbondioksit üretmeye başladık. Biz ürettiğimiz kristal şekeri de katma değerli hale getirecek yatırımlar yaptık. Bunlardan biri sıvı şekerdir. Sıvı şekerden sonra, baklava ve tel kadayıf şerbeti, sütlü tatlılar için şerbet, dondurma şurubu gibi fonksiyonel ürünleri de üretmeye başladık. Yani hem ürettiğimiz ürünü katma değerli hale getirecek yatırımları yaptık, hem de işletmemizi atık atmayacak hale getirdik. Üretimden satışlardaki her yıl istikrarlı artışın kaynağı budur. Benim sıkılaşma yatırımları dediğim ve yan ürünleri ekonomik değere dönüştüren, nihai ürünümüzü de katma değerli hale getiren bu yatırım yaklaşımı Konya Şeker’in hem büyümesini hem yeni yatırımlara sağlam finans kaynağı
bulmasını hem de üretici ortaklarının ürettiği tarımsal ürünlere daha yüksek ürün bedeli verebilmesini sağlamaktadır” dedi. Konya Şeker’in Anadolu’dan da, tarım sektöründen de sanayi devleri çıkabileceğini, kooperatif şirketlerin de başarılı olabileceğini tüm Türkiye’ye ispatladığını, bunun da İSO’nun açıkladığı sıralama ile teyit edildiğini belirten Konuk, “İSO’nun her yıl yaptığı bu sıralama bir tespittir. Yani ülkedeki sanayi kuruluşlarının bir yıllık fotoğrafını çekiyor. 2012 yılı için hazırlanan raporda Konya Şeker tüm kuruluşlar arasında 44’üncü, özel sektör kuruluşları arasında 39. sırada yer aldı. Bu bizim için bir gurur tablosudur. Bizimle birlikte ilk 44’te yer alan kuruluşlardan 5’i kamu kuruluşu diğerleri özel sektör. Bu kuruluşlar İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve İzmir’de yer alıyor. Bu önemli bir ayrıntıdır. Birçok ilden hiçbir sanayi kuruluşunun ilk 500’de yer alamadığı listede hem üst sıralarda Konya Şeker’in yer alması, hem de listede başka sanayi kuruluşlarının da olması Konya’da yatırım ikliminin iyileşmesi ve moral değerlerin yükselmesi açısından önemlidir. Bu sanayileşme yarışında önlerde koşmayı başaran Konya Şeker, özel şirketler arasında 39. sırada yer alan bir kooperatif şirketidir. Bu önemlidir. Çok ortaklı şirketlere karşı yanlış bazı ön yargıları, ezber haline gelmiş yaklaşımları, Konya Şeker’in gösterdiği performans bozmuştur. Bir diğer ayrıntı, listenin üst sıralarında artık bir tarımsal sanayi kuruluşu vardır ve oradan kopmayacağını, daha da yukarılara tırmanacağını son yıllarda istikrarlı bir şekilde yükselişini sürdürerek ispatlamıştır. Bu da ülke tarımı ve tarım sektörü açısından son derece önemlidir. Biz listedeki bugünkü yerimize 12 yıldır yaptığımız yatırımlarla ulaştık. Hep daha çok üretmeyi hedefledik. Üretirken de, daha çok ürettirmeyi hedefledik. Bu halisane yaklaşım, üretim odaklı yatırım planlaması bizi sanayi devleri arasında 44’üncülüğe taşıdı. Biz Konya Şeker olarak bu yetmez diyoruz. Daha çok yatırım, daha çok ürün, daha çok üretim diyoruz ve daha çok yatırım iddiamızı gerçekleştirmiş olmanın öz güveni ile üretici ortaklarımızın daha çok üretmesine ve daha çok kazanmasına imkan verecek yeni tesislerimizin de devreye girmesi ile önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye’nin 500 sanayi devi arasında Konya Şeker’in oğul vereceğini, Konya Şeker’den doğmuş ve ona eşlik edecek kuruluşların da bu listeye dahil olacağını belirtmek istiyorum. Sanayileşme, kalkınma yarışında bayrağı, bayrakları köylerimize de taşıyacağız” diye konuştu.
11
Hatice Kübra Tavacı hkubratavaci@gmail.com
“EY İMAN EDENLER, İMAN EDİN!”
H
Arşiv
Arev İnşaat markasını yeniledi Emlak ve inşaat sektöründe estetik ve yenilikçi yapıları sunan Arev İnşaat, logosunu ve kurumsal kimliğini yeniledi. Arev İnşaat, yeni logosuyla inşaat ve yapı sektörünün güçlü rengi olmayı hedefliyor. Son olarak Ahmet Özcan caddesinde Kamer Sitesini teslim
eden şirket, markasını yeniden konumlandırdı ve “Bir renk katsak yeter” kavramını, kurumsal kimlik yenileme çalışmalarının merkezine yerleştirdi. Yenilenen logoda Arev harfleri merkezde tutularak, gri renk ile Arev’in kaliteli ve prestijli hizmeti belirginleşti-
ABD’nin kararı Obama iftarı Obama yönetimi, ABD kanunlarının, kendilerine, Mısır’a olanları “darbe” olarak tanıma yükümlülüğü getirmediğine kanaat getirerek, Mısır’a yönelik yardımlarını devam ettirebileceğinde karar kıldı. Öte yandan Jen Psaki, Muhammed Mursi’ye verilen hapis cezası kararı ile ilgili haberdelerden “derin endişe” duyduklarını belirtti.
ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray’da iftar yemeği verdi. Obama, yemek öncesinde yaptığı konuşmada Kur’an-ı Kerim’den bir ayet okudu. Ramazan ayının Müslümanlar için kutsal bir ay olduğunu belirten Obama, bu ayda kişinin Allah’a dua ve oruçla ibadet ederek bağlılığını gösterdiğini, ailelerin karşılıklı sevgi ve saygı içinde iftar yemeklerinde bir araya gelerek bağlarını güçlendirdiğini söyledi.
rilirken, Arev harflerinin altına yerleştirilen mavi kutucuğun içerisine de inşaat tanımlanması yapıldı. Logoda Arev’in müşterilerinde, çözüm ortaklarında ve çalışanlarında oluşturduğu “Bir renk katsak yeter” hissi ön plana çıkartılmaya çalışıldı.
PYD’nin amacı Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim, Suriye’de özerklik gibi bir meselelerinin olmadığını ve yanlış anlaşıldıklarını dile getirerek PYD olarak bölgede ne yapmaya çalıştıklarını anlattı. Suriye’de kurulması düşünülen sivil yönetimle ilgili bilgiler de veren Müslim, bu konunun Türkiye’de bazı yanlış anlaşılmalara yol açtığını söyledi. Salih Müslim Esed ile işbirliği yapmadıklarını da savundu.
er yıl gelen Ramazan ayıyla beraber hayatımız değişiyor. Kendimizi otuz günlük bir kampa almış gibi namazları camide kılıyor, mukabeleler yapıyor, hatimler kaldırıyor, hayır hasenat işleriyle uğraşıyoruz. Günün çoğu vaktini sakin köşelerde yahut evde geçiriyor, uhrevi şeylerle meşgul oluyoruz. Manzarası güzel bu Ramazan hallerinin, gittikçe sakatlaşan zikrimizle beraber yalnız seyirlik kalması üzücü maalesef… Ramazan’ı aç kalmadan ibaret görüp iftar saatini büyük bir sabırsızlıkla beklemek Peygamber’in orucuna benzemiyor sanki. Cami çıkışı cepten çıkarılan beş, on lirayla komşuya gönderilen bir tabak yemek de Ramazan’ı anlatmıyor sanki. Verilen iftar davetlerinin menülerdeki yarışımızı gözler önüne sermesiyle beraber o sofra başlarında ezanı beklerken Suriye’den, Filistin’den başlayıp Afrika’ya uzanan mazlum kardeşlerimiz için dua etmeyi de unutmuyoruz. Yalnızca Ramazan’a mahsus hatırladığımız miskinlerin sıkıntılarının parasını verdiğimiz bir kumanyayla biteceğini düşünüp kendimizi salih kullardan sanma cüretini gösteriyoruz bir de. Tüm bu yaptıklarıyla tatmin olan bizlerin, unuttuğumuz bazı şeyler var oysa. Mesela ezanı beklerken duasını ettiğimiz mazlum kardeşlerimizle alakalı kötü haberler Ramazan ayının gelişiyle vuku bulmuyor. Mesela iki gün önce Suriye’de öldürülen 191 kişi için üzülürken biz; yıl içinde farklı zamanlarda da bundan üç yıl önce de aynı rakamlarla seslerini duyurmaya çalışıyordu onlar. Mesela her gün anlamını bilmeden namazlarımızda
okuduğumuz Duha Suresi’nde geçen yetimlerin UNİCEF’in 2009 tahminlerine göre dünyanın en büyük 7. nüfusunu oluşturduğunu ve toplam sayılarının 165 milyon civarında olduğunu da bilmiyoruz elbette. Parasını verdiğimiz kumanyaların bu milyonlara “yetip de artacağı” düşüncesi “yetip de artıyor” bize. Mesela Ramazan için rafından indirdiğimiz Kuran’ı, Peygamber’in hiç rafa kaldırmadığını ya da Ramazan’a özel çekilirken evlerimize, kendimizi dünyalık şeylerden (!) alıkoyarken Peygamber’in bu ayda Mekke’yi fethe çıktığını da bilmiyoruz. Peygamber’in dünyalık algısının dışında bir dünyalık algısıyla, Peygamber’in orucuna benzemeyen bir oruçla ve Peygamber’in sadakasıyla ilişiği olmayan bir sadakayla Ramazan açılımı yapıyoruz yani. Yani hangimizin daha Müslüman olduğunu, hangimizin daha güçlü olduğunu göstermek için “Sen mi hilali görürsün, ben mi iyi hesap yaparım?” diyoruz birbirimize. Evet. Hem de pek bir acınacak haldeyiz. Kendimize karşı kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. Zalimden, zulümden, hakiki Ramazan’dan bihaber olmak kanımıza dokunmuyor. Bilakis bilmemeyi yeğliyoruz. Bilip de sorumlu olmaktansa “Bu devran böyle gelmiş, böyle gider” diyoruz. Yanlışı fark etmek onu düzeltmekle uğraştıracak diye “Doğrudur” demeyi tercih ediyoruz. Kendimizi “adam” etmezsek eğer, ne hakiki Ramazan’ı yaşarız ne de daha iyi bir Müslüman oluruz. Yalnız Kuran’ı rehber edinmeyi salık veriyor bizi Yaratan. Ne diyor Nisa 136’da: “Ey iman edenler, Allah’a, Resulüne, Resulüne indirdiği Kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin.”
12
A
Uyuşturucu tezgahı Konya’da yol uygulaması yapan polise eşlik eden detektör köpekler Ares ve Nil, bir otobüsteki yolcuların valizinde 5 kilo esrar buldu. Uyuşturucunun kendilerine ait olduğunu iddia eden şüpheliler, Antalya’da tezgah açıp satmak için yola çıktıklarını söylemesi şaşırttı. Valizin sahibi olduğu iddia edilen şüpheliler Salih A. (25) ile Cengiz G. (22) gözaltına alındı. Şüphelilerden her ikisi de, “ Tarlada yetiştirdik satmak için yola çıkmıştık. Amacımız Antalya’ya gidip orada tezgah açıp satmaktı. Esrar maddeleri ikimize ait ortaktık” demeleri dikkat çekti.
Çöpte bulmuş Konya polisinin bir eve düzenlediği operasyonda bahçeye gömülü Roma dönemine ait Aslan heykeli bulundu. Heykeli gömdüğü belirlenen ve gözaltına alınan şüpheli ise, heykeli çöpte bulduğunu iddia etti. 300 kilodan fazla olduğu tahmin edilen Aslan heykelini çıkarmak için polis ekipleri uzun süre uğraştı. Çıkartılan tarihi heykel Konya Müzeler Müdürlüğüne teslim edildi. Müze müdürlüğü yetkilileri, heykelin Roma dönemine ait tarihi değeri olan satılması yasak olan Aslan heykeli olduğunu belirtti. Gözaltına alınan şüpheli Ramazan A. ise ilk ifadesinde, “Kamyon çöp dökmüş bende orada buldum eve getirdim. Daha sonrada başıma bela olmasın diye gömdüm” dedi.
detler vardır, dünden kalan yarına da kalabilecek. Adetler vardır, sinden kalan yarın kalsalar da alay konusu olacak. İnsanlar vardır, kendileri değeri maddeyle ölçülemediği halde toplumun içinde farkında olunmadan yaşayan. İnsanlar vardır, anam babam tabiriyle beş para etmezken kendini nimetten sayan. Bu tür insanlar çıbanbaşıdırlar, ya kendileri suyun başında olacak, dilediklerine su verecekler ya da tüm insanları susuz koyacaklardır. İnsan; toplumun farklı kesimlerine, geçirmiş olduğu yaş evrelerine, eğitim seyrine bir lahza bakma zahmetine katlanırsa neyin eğri, neyin doğru olduğunu kavrayacaktır. Tabii bu söylediğim, doğruyla eğriyi anlamak isteyen, gerçek hedefe varmak isteyenler içindir. Maksat bağcıyı dövmekse hiçbir zaman beklenen hedefe varılmayacaktır. Bu gerçeği bir misalle anlatarak sizlerin havsalasını meşgul etmek istemiyorum ama ülkenin bir zamanlar en üst kademesinde hukukçu olan bir zatın demokrasi anlayışını açıklarken ağzından kaçırıverdiği bu tıynette olanların ne yapmaya çalıştığını apaçık ortaya koymuştur. Ne demişti güzel ülkenin sözde hukukçusu, düşünce adamı olan zat: “Demokrasi, demokrasi ama bizim anladığımız anlamda demokrasi!” Herkesin istediği ya da her kesime ve şahsa eşit haklar sağlayan bir demokrasi değil. Gazetecilik yaptığım yıllarda bu tarife benzer güzel bir demokrasi tarifi de çok sevdiğim yayın yönetmeninden gelmişti. O da şöyle diyordu: “Ben çok demokrat bir adamım, herkes her istediğini söyleyebilir ama sonunda benim söylediğim olur.” Bu söze, bu demokratiklik değil faşistliktir yorumunu yapmamız üzerine verdiği cevap ise: “Faşizmde kimse bir şey söyleyemez yalnız liderin dediği olur.” yanıtıydı. Eh ne diyelim, bizde aydın, düşünür, mum gibi değildir etrafını aydınlatsın, zehirli ok gibidir rakibe fırlatılsın. Bunlar biberon almış çocuk gibidirler. Bunlar zar zor elde ettiği oyuncak arabasının kırılmasına yas tutan mızmız çocuklar gibidirler. Bunlar kendilerinde onlarca arabanın olmasına rağmen hayatında bir kez bir oyuncak arabaya sahip olan çocuğun içten ağlaması kadar duyarlı ve samimi ağlamasını da bilmezler. Bunlar uzaktan göze hitap eden bir çiçek, okkalarla boyayla taş bebek gibi gösterilmeye çalışılan şehir hatunları gibidirler. Onların her şeyi yapaydır. Gülüşleri, üzülüşleri, beceriksiz
KINA
ve basiretsiz oluşlarından kaynaklanan zor şartlarda sergiledikleri masumiyetleri… Onlar Yaradan’a inkâr babında görülmesin ama yapay insandırlar. Yatay insanlardır ve kaypak insanlardır. Bunlarla bizim tek bağlantımız zorunlu olarak yan yana düşmüş iki koltuktaki insanların seyahate mecbur edilmesinden öte bir şey değildir. Onlar sanırlar ki koltukların her ikisi de kendilerinin, biz birini ellerinden alarak yerlerini daraltmışız… Onlar sanırlar ki otobüs onların, yol onların, tüm yolcular onlara hizmet etmek için buradalar ama yolcular bunun bilincinde değillerdir. Oysa onlarla bizim aramızdaki, anladıklarının tam tersine efendi köle meselesi gibidir. Çark zorlanarak zorbalar tarafından tersine çevrilmiş, şimdi o çarkın asıl sahiplerinin çarkı normal seyrinde döndürmesine mani olarak sözüm ona ülkeyi kurtaracaklardır. Sahi kimden kurtaracaklar? Kendisine layık olduğundan fazla önem vermeyen efendilerinden. Sahi kim efendi kim köle!? Tabi bu çağda ne efendisi ne kölesi diyeceksiniz… Kölelik ve efendilik döneminin bittiğini sananlar yanılıyorlar. Şimdiki köleliğin yanında eski kölelik hürriyetin ta kendisidir. Biraz insanlık onuru olan her insan köle de olsa yaşama hakkının alınamayacağını bilirdi en azından… Şimdiki sahte efendiler dünkülerin elindeki fırsatları yakalasalar Allah’ın tüm canlılara bahşettiği oksijen ve karbondioksit gazı dolaşımını dahi tekel altına alırlar ve istemedikleri canlının bundan istifade etmesine mani olurlardı. Ah köle ruhlu efendiler ah! Yine eskilerin tabirlerini zikretmeden duramayacağım: “Eşeğe eyer vurunca at olur mu?” ya da “Katranı kaynatsan olur mu şeker?” Ben asaletin soydan, soptan, kandan, tenden geldiğine inananlardan değilim. Benim inancıma göre asalet, doğuştan Allah’ın istediği kuluna bahşettiği bir meziyettir. Ondandır ki büyükler: “Âlimden zalim, zalimden âlim dünyaya gelir.” demişlerdir. Bir başka veciz söz de: “Atalarıyla övünenler, babaları ve dedelerinin yedikleriyle karınlarının doyacaklarını, giydikleriyle elbiselerinin olacaklarını sanırlar.” Toplumda meydana gelen
huzursuzluğun tek nedeni kendi yerinin nerde olduğunu bilmeyen insanların yanlış yerde olmalarını devam ettirme çabalarından kaynaklanmaktadır. Başka bir tabirle asalakların çıkarlarının ellerinden gitmesinden duyduğu endişenin sancılarıdır. Oysa insana insani değer, toplumun kahır çoğunluğunun hizmetine amade olmakla verilir. Bir avuç insan, şunu anlamalılar artık: “Allah inkârcılara yaşama hakkı vermiş, zalimlere vermemiştir.“ Oyuncular meslekleri gereği bazen bir ulu lider bazen de toplumun en tanınmaz kişiliğini temsil ederler. O, bu temsilde ne her zaman toplumun lideri olma evhamına kapılmalı ne de toplumda dürüst ve saygı değer bir insan olmasına rağmen tanınmayan kahraman olma kompleksine girmelidir. İnsanı insan yapan, saygın yapan tek değer insanlığa yaptığı hizmetle bağlantılıdır. Çünkü halka hizmet Hakka hizmettir. Çünkü yaratandan ötürü yaratılanı sevme zorunluluğu vardır. Her insan kendince bir dünya, her insan kendince bir uhradır. Kalıcı olmak hizmetle, geçici olmakta zulmetle orantılıdır. Yıllarca insanlığı ellerinde bir oyuncak sananlar, oyuncak olmadıklarını anlayınca telaşa kapıldılar. Mal sahibinin mülküne sahip çıkmasıyla telaşa kapılanlar, emanetçi, ne hikmetse emanetçi olduğunu unutmuş mal sahibinin müzmin hastalığından bir türlü iyileşemeyeceği yanılgısına kapılmışlardır. Esas mülkün sahibi, ona o mülkü kullanması için veren yegâne haliktir. O emanetçilerini elbette bir gün değiştirecektir. Yeter ki emanete sahip çıkacak şahsiyetler asıl vazifesinin ne olduğu bilincine ulaşsınlar… Gece eninde sonunda bitecek, şafak sökecek, gaflet uykusunda olan emanetçi emanetine sahip çıkacaktır. Günlerdir ülkenin farklı kesimlerinde sudan bahanelerle olaylar çıkaranların asıl maksadı, dost kavgası değil post kavgasıdır. Ha bir de memleketi yıllarca çarçur ettiklerini, insanları nasıl varlık içinde yokluğa sürüklediklerinin bilinmesinden rahatsızlardır. Kölelerin efendi, efendilerin köle olması gerektiği gerçeğini bir türlü kabul edemeyen sahte kahramanlar, şapkalarının düşüp kellerinin görünmesinden korkuyorlar. Bi-
linçsizce yüzlerce hektar alanı yakan, talan eden sahte kahramanlar dört ağaç için cansiperane verdikleri mücadele ile sözüm ona insanlığa hizmet yaptıklarını sanıyorlar. Oysa o ağaçlar için yapılan eylemle canların yok olduğunun, evlerin, ocakların söndüğünün farkında bile değiller. Onlar şunu bilmiyorlar tabi: kâinatta ne varsa insanlığa hizmet etmek için yaratılmıştır. İnsan yoksa hiçbir şeyin ehemmiyeti yoktur. Yıllar önce İstanbul Kadıköy kaldırımında yürürken, sırtüstü boylu boyunca uzanmış ağzından köpükler gelen kırk elli yaşlarında bir adam yatıyordu. Oradan geçenler bir iki dakika yatan adamın yanında durduktan sonra yollarına devam ediyorlardı. Şimdi sormak lazım, sahi o adamdan haberi olan var mı? Köşe başında yaralı bir köpeği bulduğu ve onu tedavi ettirdiği için televizyon ekranlarında Çanakkale savaşını kazanmış kahraman edasıyla boy gösterenler hangi insanı kurtardıkları için ekrana çıkıp boy gösterdiler!? Süslenmek için insanlığın ilk günden beri çeşitli otlar bulunmuş, onlardan renkler, desenler elde etmiştir. Özellikle fıtratı icabı kadınlarımızın ilgisini çeken süs ve boya farklı zamanlarda, farklı bölgelerde kullanılmıştır. Hatta şatafat, gösteriş insanların esas yaratılış gayesinden adım adım uzaklaşmasıyla o kadar ileri gitmiş ki karşı hemcinsleri de etkisi altına almış, onlar da bu gösterişe ucundan bucağından katılmaya başlamışlardır. Kapitalist toplumda insanın toplum içindeki değeri günden güne görüntüsüne endekslenmiştir. Onun içindir ki: “dost başa bakar düşman ayağa.“ atasözü ortaya çıkmıştır. Sevinç ve kederlerimizi, giyim kuşamlarımızla belli etme alışkanlıkları farkında olmadan toplumun belleğine yerleşmiştir. İşte tüm bu ahval ve şerait içinde Arap çöllerinden günümüze kadar gelen süslenme alışkanlıkları arasında biri var ki, zamana ve zemine göre hem iyi hem de kötü olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Gelinlerimiz ve kadınlarımızın mutlu günlerinde olmazsa olmazları arasına giren görüntü, erkeklerimizi de arasına almıştır. Bu süs göstermek için en bariz yerimiz olan ellerimizde kendine yer bulurken farklı zamanlarda farklı yerlerde de kullanıldığı efsanesi söylene gelmiştir. Bizim mutlu günümüz, biz ellerimize yakacağız... Hüzünlü olanlar ise muhayyerdir. İşte aramızda, yakmak isteyenler için bir avuç KINA…
RTÜK’ten şifreli yayın kararı Türk takımlarının Avrupa’daki maçlarının nasıl yayınlanacağı konusundaki tartışmalara RTÜK son noktayı koydu. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Türk takımlarının Avrupa’daki maçlarının şifreli mi şifresiz mi olarak yayınlanacağı konusuna 25 Temmuz tarihli bir bildiri yayınlayarak açıklık getirdi. RTÜK’ün hazırladığı ve şifresiz yayınlanması gereken Güncel Önemli Olaylar Listesi şu şekilde;
7) Dünya Şampiyonaları (her branşta) yarı final ve final karşılaşmaları,
1) Yaz, Kış ve Paralimpik Olimpiyat Oyunları,
10) Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu,
2) FIFA Dünya Kupası yarı final ve final karşılaşmaları,
11) Akdeniz Oyunları,
3) FIBA Dünya Kupası yarı final ve final karşılaşmaları,
13) İslam Dayanışma Oyunları,
4) Türk milli futbol takımlarının eleme ve final karşılaşmaları, 5) Türkiye Kupası (Futbol, Basketbol, Voleybol, Hentbol) karşılaşmaları, 6) UEFA Avrupa Ligi yarı final ve final karşılaşmaları, UEFA Şampiyonlar Ligi yarı final ve final karşılaşmaları ile UEFA Süper Kupa karşılaşması,
Zengin Kartal’da
8) Avrupa Şampiyonaları (her branşta) yarı final ve final karşılaşmaları, 9) Türkiye’de yapılan uluslararası tenis organizasyonları,
12) Avrasya Maratonu, 14) Kırkpınar Yağlı Güreşleri, 15) Mevlana anma törenleri (Şeb-i Arus), 16) Yunus Emre şenlikleri, 17) Hacı Bektaşi Veli anma törenleri, 18) Nevruz etkinlikleri, 19) Boğaziçi kıtalararası yarışmaları.
Tolga Zengin yeni takımı Beşiktaş’ın kampına katıldı. Beşiktaş ile 4 yıllık sözleşmeye imzasını atan Tolga, ilk 2 yıl 1.2 milyon euro kazanacakken kalan 2 sezon ise 100 bin euro zamla oynayacak.
RTÜK’ten yaptığı yazılı açıklama ise şöyle:
önem arz eden ulusal ve uluslararası olayları; ülke geneline şifresiz ve ücretsiz yayın yapan televizyon kanallarından canlı veya banttan yayınlanmasını temin etmek amacıyla, konuyla ilgili diğer kurumların görüşlerini de almak suretiyle bir önemli olaylar listesi hazırlayarak ilân eder. Önemli olaylar listesi Üst Kurulca aynı usulle güncellenebilir.” Üst Kurul’un 23 Temmuz 2013 tarihli toplantısında, aşağıda yer alan “Güncel Önemli Olaylar Listesi”nin kabulüne ve kamuya duyurulmasına karar verilmiştir.
Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Konseyi Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesinin 9a maddesi ile 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 17. Maddesi, “Kamunun Önemli Olaylara Erişimi” konusunu düzenlemektedir. 6112 Sayılı Kanunun “Kamunun Önemli Olaylara Erişimi” başlıklı 17/1 maddesine göre; “Üst Kurul, toplum için büyük
Bosingwa da Trabzon’da
Trabzonspor, Florant Malouda’nın ardından Bosingwa’yı da imza için kente getirdi. Meşalelerle karşılanan iki futbolcu da taraftarları selamladı. İki eski Chelsea’li oyuncu sevgi gösterisi karşısında şaşkına uğradı.
‘Saygı duyacaksın kardaşım’ Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın Mardin ziyaretinden bir genç, “Fenerbahçe’yi şikeden kurtarın” demesi üzerine Kılıç, “Yargı ne karar verirse ona saygı duyacaksın kardaşım” dedi. Güneydoğu’da bir dizi incelemelerde bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde esnaf ziyaretinde bulundu.
Torku Konyaspor’da hazırlıklar tam gaz Torku Konyaspor, yeni sezon hazırlıklarını sürdürdüğü Slovenya’da toplam beş hazırlık maçı yapacak. 3. etap kampını Slovenya’nın Bled Kasabasında sürdüren Spor Toto Süper Lig temsilcisi Torku Konyaspor burada 5 hazırlık maçı yapacak. İlk maçını geçtiğimiz hafta Slovenya 2. Lig takımı Sencur ile oynayan yeşil beyazlılar, maçı 3-0 kazanmıştı. Torku Konyaspor ikinci hazırlık maçını ise 28 Temmuz Pazar günü Celje şehrinde
yerel saatle 18:00’de Hırvatistan Süper Lig takımlarından Hrvatski Dragovoljak ile yaptı. 30 Temmuz Salı günü aynı saatte ve yerde Spor Toto Süper Lig’den MP Antalyaspor ve 2 Ağustos’ta Cuma günü Celje’de saat 18:00’de bir başka Spor Toto Süper Lig takımı Kardemir D.Ç. Karabükspor ile karşılaşacak. Kampın son hazırlık maçı 4 Ağustos Pazar günü saat 18:00’de Villah şehrinde İtalya Serie B takımlarından Hellas Verona FC ile oynanacak.
Atatürk Bulvarı ve Hükümet Caddesi’nde halk ile tokalaşan ve sohbet eden Bakan Kılıç, gençlerle de bol bol fotoğraf çektirdi. Halk ile muhabbet edip sorunlarını dinleyen Bakan Kılıç, zaman zaman halk ile Kürtçe diyalog kurmaya dahi çalıştı.
Bir gencin, “Sayın bakanım şu Fenerbahçe’yi şikeden kurtarın” şeklindeki talebine Bakan Kılıç esprili bir şekilde, “Ya ne kadar çok Fenerbahçeli var Kızıltepe’de kardaşım ya. Biz yardımcı olamayız. Hukuk, adalet her şeyin o çizgide gitmesi lazım. Oraya yardımcı olursan o zaman Galatasaraylı kızar, Beşiktaşlı kızar, Trabzonsporlu kızar. Adaletli olacaksın, herkese eşit mesafede olacaksın, yargı ne karar verirse ona saygı duyacaksın. Olay o, Kızıltepeli kardaşım” diye cevap verdi.
13
Süper Kupa ATV’de
Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak TFF Süper Kupa maçının yayınlanacağı kanallar açıklandı. Kayseri’de oynanacak olan sezonun ilk derbisini Atv ve A HABER canlı yayınlayacak. Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 11 Ağustos Pazar günü oynanacak Süper Kupa maçının geçen hafta 30, 80 ve 100 liradan satışa sunulan biletlerinin tükendiği açıklandı.
Semih’ten Bursa sevdası
Bursaspor’un transfer listesinde yer alan tecrübeli oyuncu Semih Şentürk, biran önce yeşil-beyazlı formayı giymek ve Bursaspor’da şampiyonluk yaşamak istediğini söyledi. Transfer çalışmalarını sürdüren yeşil-beyazlılar, Fenerbahçe’nin yeni sezon kadrosunda düşünmediği tecrübeli oyuncu Semih Şentürk’ü kadrosuna katmak istiyor. Öte yandan Şentürk konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Ben de Bursaspor’a gelmeyi çok istiyorum. Tecrübemi, birikimi Bursaspor’a aktarmak amacındayım. Yeşil-beyazlı kulüpte şampiyonluk görmek istiyorum. Bursaspor benim zaten gelmek istediğim bir takım. İnşallah transferim olur. Şu an Dereağzı’nda bir hoca eşliğinde çalışıyorum. Kendimi her zaman oynayacak gibi hazır hissediyorum” dedi.
Gençler Yüzme Şampiyonası başladı 11. Avrupa Gençler Açık Su ve Avrupa Len Cup-3 Yüzme Şampiyonası Darıca’da başladı. Yarışmalarda nefes kesen mücadelelere sahne olurken, Genç Erkekler 7,5 kilometrede Rusya’dan Anton Evsikov, Genç Kızlar’da ise Almanya’dan Particia Wartenberg birinciliği kazanarak ilk gün yarışlarında altın madalyaları kazanan isimler oldular. Şampiyona 21 ülkeden 45 takımın katılımıyla gerçekleşirken, yarışmalarda toplam 174 sporcu madalya için mücadele ediyor.
14
Alo Fetva’ya ilginç sorular Ramazan ayının girmesiyle Alo Fetva’ya ilgi arttı. Alo Fetva’yı günde ortalama 170 kişi ararken birbirinden ilginç sorularda görevlilere yöneltiliyor. Fetva Hattı’ndaki görevlilere yöneltilen orucun bozulmasıyla ilgili ilginç sorulardan bazıları şöyle: -Gazinoda çalışan kadınların servis şoförlüğünü yapmak orucu bozar mı? -Kulak damlası kullanmak orucu bozar mı? -Balık tutmak orucu bozar mı? -Nargile içmek oruca zarar verir mi? -Saç boyatmak orucu bozar mı? -El ele tutuşmak orucu bozar mı? -Diş çektirmek, tetanos iğnesi yaptırmak orucu bozar mı?
‘Ak sakallı dede söyledi’ Alaşehir’in Güzle köyünde yaşayan 74 yaşındaki “Civan Ali” lakaplı Ali Düşmez, gördüğü rüya üzerine 1.1.2015 tarihinde öleceğine inanarak köy mezarlığında kabrini hazırlayıp mezar taşını diktirdi. 2003 yılında gırtlak kanseri ameliyatı geçiren ve ancak konuşma proteziyle konuşabilen Dönmez, “2011 yılının Aralık ayında gördüğüm bir rüyada ak sakallı bir dede bana ‘Ali, sen 01.01.2015 tarihinde öleceksin. Hazırlıklarını yap. Kabir taşını yaptır” dedi.
Fight Club geri dönüyor Chuck Palahniuk, 1996’da yazdığı ve fenomene dönüşen romanı ‘Fight Club’ın devamını yazacağını hayranlarına duyurdu. ABD’de düzenlenen çizgi roman fuarına katılan Palahniuk, kitabın çizgi roman serisi olarak yayınlanacağını açıkladı. Ünlü yazar, kitabın 10 yıl sonrasını anlatacağını ifade etti. Palahniuk, “Hikayeyi tekrar ortaya çıkmaya hazırlanan Tyler anlatacak. Marla ise evlilik hayatından sıkılmış durumda. Çiftin çocuklarının kaçırılmasıyla olaylar başlayacak” dedi. Los Angeles Times’ın haberine göre, son olarak ‘Beautiful You’ adlı kitabını yayınlayan Palahniuk, yeni ‘Fight Club’ın 2015’te satışa çıkacağını belirtti. Kült kitap, 1999’da David Fincher tarafından beyazperdeye uyarlanmıştı.
Ünlü komedyen Atalay Demirci’den açıklama:
Stand Upcı tabiri komik Komedyen Atalay Demirci yeni gösterisi Kelalaka’da, Stand upcı tabirine çok güldüğünü, yaptıkları işin meddahlık sayılmadığını, yaptığı işe tek kişilik gösteri denilebileceğini söyledi. Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasında yüzlerce rakibi arasından, mütevaziliği ve farklı espri anlayışı sayesinde finale kadar gelip birinciliği göğüsleyen Atalay Demirci, yarışmadan sonraki yeni gösterisi “Kelalaka” ile sahnelerde boy gösteriyor. Sahnede iki saat kalarak sergilediği “Kelalaka” isimli tek kişilik gösterisine büyük ilgi gösteren sanatseverler, Demirci’nin güzel konulara değindiğini, espirilerinin çok zekice olduğunu, keyifli ve eğlenceli bir gösteri seyrettiklerini ifade ederek memnuniyetlerini dile getirdi.
Stand upcı tabirine çok güldüğünü, yaptıkları işin meddahlık sayılmadığını söyleyen Demirci, “Meddahlık Osmanlıda çok önemli bir konumda ilerlemiş, asırlarca devem etmiştir. Bizim yaptığımız iş tam olarak Meddahlık sayılmaz. Stand upcı diye bir tabir var ben ona çok gülüyorum. Buna tek kişilik gösteri denebilir. Bir şekilde Meddahlar o zamanlar sisteme de eleştiride bulunurlarmış. Padişahların yaptıklarını beğenmedikleri zaman ironi yaparlarmış. Bizim yaptığımız iş daha çok günlük hayatta insanların yaşadığı ama ıskaladığı bazı ayrıntıları resmederek birazda ayna tutarak, ‘bakın ne kadar komik oluyor’u bir şekilde ifade etme sanatı diyebiliriz.” dedi.
Demirci: “Bizim yaptığımız iş Meddahlık sayılmaz”
Sahhaf Dergi üçledi Kalemlerimizin zekatı diyerek yola çıkan Sahhaf Dergi’nin üçüncü sayıyı okuyucularıyla buluştu. Genç okur kitlesinin merakla beklediği anlaşılan Sahhaf, Konya dışında birçok ilde de takip ediliyor. Ocak ayından bu yana yayın hayatına devam eden Sahhaf Dergi’nin üçüncü sayısı okurlarını selamlıyor. Konya merkezli çıkan Sahhaf Dergi; eskiye değer veren teknolojinin getirdiklerine karşın hâlâ matbaa kokusunu duymakta, mürekkebe parmaklarını bulaştırmakta ve kitap sayfalarına dokunmakta ısrar eden dört üniversiteli gencin başını çektiği imece usulü çıkmış bir dergi. Ellerinde maddiyat namına bir şey olmadan dua ve besmeleyle bu işe başlayan Sahhaf ekibi, derginin Allah’ın lütfu ve dualarının icabeti olduğuna inanıyor. Heyecanlı gençlerden oluşan Sahhaf ekibi, tamamen amatör bir dergi çıkardıklarını söylemelerine rağmen iddialı olduklarını da dile getiriyorlar. “Kalemlerimizin zekatı” diyerek yola çıkan bu samimi grup, kanı deli akan her gencin sesini, hislerini, hareketlerini ve fikirlerini duyurması gerektiğini düşünüyor. Öte yandan “Henüz bizim söyleyeceklerimiz söylenmedi” diyen Sahhaf ekibi hiç bir cemaat ya da kuruma bağlı olmadıklarını ve yaftalamaya her zaman karşı oldukla-
rını belirtirken Sahhaf’ın kapılarının eli kalem tutan herkese açık olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyorlar. “Benden geçip bize varmanın derdindeyiz” diyen ve üç
ayda bir çıkan Sahhaf, üçüncü sayısına ulaştı. Sahhaf’ın yeni sayısının içeriği ise şöyle: Ağustos ayı şehidi Seyyid Kutup ve onun Müslümanca işaretleriyle dolu yoldaki işaret-
ler sizi daha kapakta karşılıyor. Her sayıda; YEDIKİTA sayfasında bir noktaya değinen Sahhaf, bu sayıda haritanın kanlı noktası Srebrenitsa’yı unutturmamanın derdine düştü. HAREKET ADAMLARI bölümünde yine insan-ı kâmilin peşinde izinden gidilesi örnek bir şahsiyet Muhammed İkbal’in hayatına yer verdi. Yine zarif bir şairin dizelerinin bulunduğu SAHIFE’de Cahit Zarifoğlu’nun nazik kalemi bulunuyor. KAYIT CİHAZI’nda “Ah o eski ramazanlar” diyen büyüklerinin sesine kulak kesilen Sahhaf’ta yine samimi 07 yazıları, kitap, film, albüm, tiyatro tanıtımları ve “Gençlerin ilham olduğu” MEYDAN sayfasıyla karşımızda. Konya dışında İstanbul, Antalya, Ankara, Kahramanmaraş, Şanlıurfa gibi şehirlerde de raflarda yerini alan Sahhaf ’a Konya’da Hüner Kitabevi, Çizgi Kitabevi ve Hikmetevi’nden ulaşabilir, Sahhaf ekibiyle iletişime geçmek için; sahhafdergi@gmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Ahmed El Carba ile François Hollande görüşmelerden sonra basın açıklaması düzenledi.
Tunus’ta muhalif politikacıya suikast Tunus’ta muhalif kimliği ile bilinen Demokrat Yurtseverler Partisi Milletvekili Muhammed Brahmi, uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Tunus medyasında yayınlanan haberlere göre Brahmi, başkent Tunus’un kuzeyinde yer alan El Gazali bölgesindeki evinin önünde 11 el ateş edilerek öldürüldü. Kimliği belirlenemeyen saldırganların bir araçla olay yerinden uzaklaştıkları, Brahmi’nin çevredekiler
tarafından hastaneye kaldırıldığı bildirildi. Laik ve milliyetçi kimliği ile tanınan muhalif siyasetçinin hastanede mi, olay yerinde mi öldüğü konusunda ise bir açıklama yapılmadı. Yeni anayasayı yazmakla görevli kurulun üyelerinden olan Brahmi, daha önce El Şaab Partisi’nde yer almıştı. Brahmi, birçok platformda iktidardaki El Nahda Partisi’ne yönelik sert eleştirileri ile biliniyordu.
Fransa ÖSO’yu resmen tanıdı
Japonlar kültürlerini kaybediyor
Suriye muhalefet lideri Ahmed El Carba ve beraberindeki heyet, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüştü. Böylece Esed muhalefetini Fransa resmen tanımış oldu.
Japon kültürünü unutup kapital düzene ayak uyduran Japon kızlar, bacaklarına reklam alarak para kazanıyor. Dövme stikerlerle bacaklara reklam işinden hem şirketler hem kızlar memnun. Şu ana dek bin 500 kadar kızın reklam ajanslarıyla çalıştığı belirtiliyor. Ajanslarla anlaşan kızlar, her gün en az 8 saat kısa şort veya mini etekle kentin en kalabalık yerlerinde dolaşıyorlar. Kızların bacak üzerine aldıkları reklamlar yerel ve ulusal medyada haber konusu olurken, Japonların da emperyalizme yenik düşüp kültürel yozlaşma içerisinde oldukları düşünülüyor.
Fransa’nın Elysee Sarayı’nda Suriye muhalefet lideri Ahmet El Carba il Fransa Cumhurbaşkanı Hollande bir görüşme yaptı. Gerçekleşen görüşmede Özgür Suriye Ordusu lideri Selim İdris de hazır bulundu. Suriye Muhalefet Lideri Ahmed el Carba ile Fransa Cumhurbaşkanı Hollande yaklaşık bir saat süren görüşme sonrası basın mensuplarına ortak açıklamalarda bulundu. Suriye’de Beşar Esad iktidarında şimdiye kadar 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini, milyonlarca Suriyeli’nin ülkelerini terk etmek zorunda kaldığını ve komşu ülkelere sığındıklarını söyleyen Hollande, Fransa’nın Suriye muhalefetini tanıyan ilk ülke olduğunu ve ülkesinin
Suriye’nin her zaman yanında olduğunu belirtti. Hollande ayrıca, Esad rejimine karşı Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Arap ülkeleriyle birlikte hareket ettiklerini söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın samimi ve dostane kabulünden dolayı duydukları memnuniyeti dile getiren Suriye muhalefet lideri Ahmed el Carba ise, “Bize destek olan ülkelerde çeşitli temaslarımız oluyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Suriye’deki son durumla ilgili bilgi vermek üzere bir heyet halinde ABD’ye giderken Paris’e uğradık ve Sayın Cumhurbaşkanı Hollande bizi kabul etti. Biz de kendilerine ihtiyaçlarımızı aktardık” dedi.
Muhalifler Halep’in batısını ele geçirdi Son haftalarda güç dengesinin Esad ordusunun aleyhinde değiştiği Suriye’de muhalifler, Halep’in Han el-Assal bölgesinin kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu. Suriye’de Esed diktatörlüğüne karşı savaşan muhalifler Halep’in Han el-Assal bölgesinin kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu. Esed güçlerinin bölgedeki son kalesinin de alındığını söyleyen muhalifler, böylece kentin batısının tamamen Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) denetimine geçtiğini belirtti. Muhalifler tarafından yapılan açıklamada, ÖSO’nun Esed güçleri, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah militanlarına karşı bölgede kesin bir zafer kazandığı belirtildi. Açıklamada, “Halep’in batısındaki giriş noktasını özgürleştirmeyi başardık” denildi. Açıklamada ayrıca, “Han el-Assal’ın tama-
men özgürlüğüne kavuştuğunu söyleyebiliriz, böylece batı bölgesinin tüm kontrolü elimize geçmiş oldu” ifadeleri kullanıldı. Bu arada Halep’in merkezinde bir hapishanede tutulan 80 muhalif, Suriye Kızılhaçı aracılığıyla Esad güçleri ile yapılan anlaşma çerçevesinde serbest bırakıldı. Anlaşmaya göre hükümet güçlerinin kontrolü altındaki bir bölgeyi ablukaya alan Ahrar el-Şam grubu, esirlerin serbest bırakılması karşılığında rejim askerlerine gıda sevkiyatı yapılmasına izin verecek. Anlaşma, rejim güçleri ile muhalifler arasında nadir görülen iyi niyet jestlerinden biri olarak görülüyor.
15
‘İslam’ı Türkler gibi yaşamak istiyoruz’ Macaristan’da 1988 yılında kurulan Macaristan İslam Cemiyeti, başkent Budapeşte’deki merkezlerinde her gün iftar veriyor. Budapeşte’nin 13. bölgesinde bulunan cemiyetin merkezinde toplanan Macar Müslümanlar iftarlarını huşu içinde açıyorlar. 2000 yılından bu yana Macaristan İslam Cemiyeti Başkanı olan Zoltan (Sultan) Bolek yaptığı açıklamalarda, Macaristan’da 5 bine yakın Macar Müslüman’ın yaşadığını, Ramazan ayı boyunca merkezlerinde her gün iftar verdiklerini söyledi. Almanya ve Avusturya’daki kuruluşların Türk cemiyetlerinden, derneklerden ve Türk vatan-
daşlarından maddi destek aldıklarını belirten Bolek, “Gönlümüz bize desteğin ana ülke olan Türkiye’den gelmesi. Biz kendimize Türkiye’yi ve Türkleri örnek alarak İslam dinini yaşamak istiyoruz” diye konuştu. Macaristan’da sadece Ramazan ayı boyunca değil 12 ay boyunca yardıma muhtaç ailelere gıda yardımı yaptıklarını kaydeden Bolek, İslam dininin Macaristan’da devlet tarafından kabul edilmiş resmi din olduğunu, 2014 yılından itibaren Macar devletinin de kendilerine bütçe vereceğini, bu bütçeyle ayakta kalmalarının çok daha güçleneceğini söyledi. (iha)
Uçaktan düştü! Air France havayolu şirketine ait Paris istikametindeki bir uçaktan Nijer üzerinden geçerken, bir kişinin düştüğü bildirildi. Nijer’in başkenti Niamey’in batıdaki bir banliyösünde polis tarafından kanlar içinde cansız olarak bulunduğu ifade edilen kişinin uçağa kaçak olarak bindiğinden şüphelenildiği belirtilirken, uçağın sol kanadında da kan izlerine rastlandığı iddia edildi. Nijer İçişleri Bakanı Abdou Labo, Burkina Faso’nun başkenti Ugadugu’dan Niamey aktarmalı olarak Paris’e giden uçağın soruşturma kapsamında Niamey’deki havaalanında tutulduğu ve uçuş ekibi ile yolcuların olayla ilgili sorgulandığı, soruşturma bitene kadar ise Paris seferinin iptal edildiği bilgisini verdi. Bunun yanında Nijer yetkilileri ölen kişinin uçaktan atılmış olmasından da şüpheleniyor.
Çocuklar ikiye ayrılır İngiltere kraliyet tahtının ikinci sıradaki varisi William ile Kate’in bebeği dünyaya geldi. Tüm dünyada manşetler atılarak haberi yapılan bebek George Alexander Louis günlerce konuşuldu. Diğer yandan katledilen bebekleri dünya basının hiç görmüyor olmasına sosyal medyada insanlar şu sözlerle tepki gösterdi: “Bebekler ikiye ayrılır: İngiltere’de doğan bebek, Ortadoğu’da ölen bebek... İlkine dünya tutkun, diğerine yeryüzü suskun...”
13