1 13. Sayı
13- 20 Ağustos 2013 50 Kr
10 yılda 4 bin istihdam “Dışarıda bekleyenlerin iş bulamaması en az onlar kadar bizlerin de sıkıntısıdır” diyen Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk 10 yılda 4 bin istihdam sağladıklarını kaydetti. Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, 10 yılda mevcut personel sayısına ilave olarak yaklaşık 4 bin kişinin istihdamına katkıda bulunduklarını söyledi. Ramazan bayramının ardından ilk mesai gününde çalışanlarla bayramlaşan Konuk, “Dışarıda bekleyenlerin iş bulamaması, işlerinin olmaması en az onlar kadar bizlerin de sıkıntısı, derdi olması lazım.” dedi. Konya Şeker’in dünden bugüne çok kazanımlar elde ettiğine işaret eden Konuk, “Allah nasip ederse bu ülkenin öz evladı olan ve bu ülkenin bekası için her şeyini verecek insanlarımızın bir ekmeğe muhtaç olmaları asla onların kaderi olmamalıdır. Biz bu insanlarımızı inşallah başkalarına muhtaç olmaktan, ne namerde, ne de merde muhtaç olmaktan kurtarmada elbette bizim de katkımız ve gayretimiz olacaktır” diye konuştu. Konuk, bayram desteğinin çiftçiye can suyu olacağını sözlerine ekledi. Haberi Sayfa 4’te
‘YAVUz hırsız’ bu OLSA GEREK
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Konya’da yaptığı açıklamada, İslam dünyasında bayramda dahi kanın akmaya devam etmesinin büyük üzüntü verdiğini söyledi.3’te
Yasa boğdular Konya Şeker A.Ş. çalışanları Ramazan Bayramının ardından ilk mesai gününde bayramlaştı.
3
POTTER AZKABAN’A TUTSAK EDİLSİN!
14
Vali Doğan helallik istedi
Hüyük’e bağlı Çavuş beldesinde çok sayıda sanatçı ve ünlü ismi bir araya getiren uluslar arası festival sürüyor. Herhangi bir ücret almadan gönüllü olarak Şükran Köyü’ne gelerek etkinliklere katı-
Büyük üzüntü
lan ve konserler veren ünlü isimlere katılımlarından dolayı Çavuş Belediye Başkanı Mehmet Çiğdem ve Şükran Köyü’nün Kurucusu Mehmet Taşdiken tarafından katılım belgeleri takdim ediliyor. 14’te
Vali Doğan
Van Valiliğine atanan Aydın Doğan, müteşebbis heyet başkanlığını yürüttüğü Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde onuruna düzenlenen programda duygulu anlar yaşadı. Sanayicilerle helalleşen Vali Doğan Konya’da görev yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Konya’ya daha evvelde 2 yıl Kaymakam olarak hizmet etmiştim. Geriye doğru baktığımda Konya’da pek çok güzelliği yaşadığımızı hatırlıyorum” dedi. Haberi Sayfa 9’da
Seydişehir’de serinlemek için baraja giden 4 arkadaştan 3’ü boğularak hayatını kaybetti. Gözyaşları içinde toprağa verilen üç arkadaş yakınlarını yasa boğdu. Haberi sayfa 3’te
Şeker gibiler! Konya’da polis memuru çift, Ramazan Bayramı’nda dördüz bebeklerinin doğumu ile çifte bayram yaşadı. Çift, “Dördünün yaşayacağına inanmıyorduk, bize çifte bayram yaşattılar” dedi. 2’de
2
Sigara için cinayet işledi Gaziantep’te bir kişi, kendisine sigara vermeyen vatandaşı bıçaklayarak öldürdü. İddiaya göre, parkta bir süre gezinen S.P., yine park içinde bulunan Recep B.’den sigara istedi. Recep B.’nin sigara vermemesi üzerine aralarında tartışma başladı. Tartışmanın kısa sürede büyüyünce S.P., yanında bulundurduğu bıçakla Recep B.’ye saldırdı. S.P., Recep B.’yi birkaç bıçak darbesiyle yaraladıktan sonra olay yerinden kaçarak kayıplara karıştı. Ağır yaralanan Recep B. ise hastaneye kaldırıldı. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Recep B.’nin cenazesi, otopsinin ardından ailesine teslim edilirken, yakalanan zanlı S.P. ise hakkında düzenlenen “kasten adam öldürme” suçundan adliyeye sevk edildi. S.P., adliyeye sevk edildiği sırada gazetecilerin niçin cinayeti işlediniz sorusuna, “pişmanım” diyerek cevap verdi.
bayram temizliği
R
amazan “yel gibi geldi, sel gibi gitti.” Allah’ın rahmetiyle ne havaların sıcağı ne günlerin uzunluğu gözümüze göründü. Son günlerine gelinceye kadar nasıl geçtiğini bile anlayamadık. Son günlerini de “Kadir Gecesi bugündü yarındı” bayram hazırlıklarıydı derken geçti. Hatta Ramazan’ın son haftası Türkiye’de “bayram temizliği” haftası olarak kutlandı. Evlerin her bir köşesi envai çeşit temizlik maddesiyle temizlendi.
Çekilip altı süpürülüp silinmedik hiçbir eşya bırakılmadı. Temizlik evlerle de sınırlı kalmadı. Evlerden sokaklara, oradan bütün ülkeye yayıldı. Türkiye, zalimleriyle, darbecileriyle ve darbe severleriyle hesaplaştı. Uzun bir yargılama sürecinden sonra malûm dava ağır hapis cezalarıyla sonuçlandı. Ülkemizin üstündeki toz toprak süpürüldü. Bir dönem zulüm gören, inanan insanlar müebbet hapis cezası (hatta artı süreli hapis ce-
zası) alanlara “Allah onlara uzun ömür versin” dualarını eksik etmediler. Bu temizlik sadece Türkiye’de yapılmadı. Mısır da bu temizlik etkinliğine katıldı. Hatta Mısır temizliğe daha da erken başladı. Başlarındaki darbecilere karşı üstlerine kurşun yağarken bile kıyamlarını bozmayarak karşılık verdiler. Belki somut olarak bir başarı kazanıp da zalimleri başlarından atamadılar, ama bizim gözümüzde Ramazan’ın şampiyonları
onlar oldu. Velhasıl; Ramazan ve bayram Müslümanlar için içten dışa arınma ayı oldu. Kalplerimizi de elimizden geldiğince temizlemeye çalıştık. Tozunu, pasını attık, üstündeki örümcek ağlarını süpürdük. Ama bu temizlik öyle bir kere temizlemeyle biter mi? Madem temiz kalmaya garantimiz yok öyleyse tekrar tekrar tekrar temizleneceğiz. “Muhakkak ki Allah temizlenenleri sever.” Biz de onlardan olacağız. (İnşallah)
Polis çifte, bayram şekeri dördüz bebek Dördüz bebekleri olan çift: Dördünün yaşayacağına inanmıyorduk, bize çifte bayram yaşattılar
Ambulansla çarpıştı Karaman’da yaralı taşıyan ambulans ile otomobilin çarpışması sonucu 2’si hemşire 10 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, kaza sonrası yaralanan 2 kişiyi hastaneye götürmekte olan Yasin Güneş yönetimindeki 70 FZ 021 plakalı ambulans, Otogar Kavşağı’nda Ramazan Buğdaycı idaresindeki yabancı plakalı otomobille çarpıştı. Kaza sonrası kontrolünü kaybeden ambulans yan yatarak devrildi. Kazada, ambulansta bulunan 2’si hemşire olmak üzere araçlardaki toplam 10 kişi yaralandı. Yaralılar olay yerine sevk edilen ambulanslarla Karaman Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınırken, durumlarının iyi olduğu öğrenildi.
Konya’da polis memuru çift, Ramazan Bayramı’nda dördüz bebeklerinin doğumu ile çifte bayram yaşadı. Çift, “Dördünün yaşayacağına inanmıyorduk, bize çifte bayram yaşattılar” dedi. Beş yıllık evli olan polis memuru Abdurrahman (27) ve meslektaşı Nermin Tekelioğlu (27), dördüz bebekleri olacağını öğrendikten sonra hastane süreci başladı. Eskişehir’de görev yapan ve Konya’da izinde olan polis memuru çift, Özel Medicana Konya Hastanesi’ne doğum için geldi. Abdurrahman ve Nermin Tekelioğlu’nun dördüz bebekleri, Op. Dr. Narin Türkmen yönetiminde gerçekleştirilen sezaryenle dünyaya geldi. Sağlık durumları iyi olan dördüz bebeklerden 1 erkek, 2 kız bin 700 gram
ağırlığında, 1 kız ise bin 60 gram olarak doğdu. Baba Abdurrahman Tekelioğlu, Yenidoğan Bölümü’nde kuvözde bulunan dördüz bebeklerini seyrederken, çok mutlu olduklarını ifade eden genç çift, “Tarif edilemez bir duygu, çok mutluyuz. Dördünün de yaşayacağına ihtimal dahi yoktu. Onların sayesinde bayramımız ikiye katlandı” şeklinde konuştu. Genç çift, çocukların isimlerini ise, Gülçin, Nesrin, Safiye Ecrin ve Mustafa Aybars koyacaklarını söyledi. “İNANAMADIK, BAŞKA DOKTORLARA GİTTİK” Eşinin hamile olduğu anlaşılınca doktora gittiklerini söyleyen baba Abdurrahman Tekelioğlu, “Hastaneye gittik ve doktorlar eşimin hamile olduğunu söylediler. Bir ay
sonra kontrol için bir daha gelin dediler. Biz de bir ay sonra gittik ve doktor bakarken, ‘burada var, burada bir daha var, burada da var’ deyince ben doktora, ‘dalga mı geçiyorsunuz’ dedim. O da bana ‘yok, cidden dört tane var’ dedi. Doktorun söylediğine inanamadık o gün başka
doktorlara da gittik. Onlar da aynı şeyi söyleyince dördüz olduğuna inandık” dedi. Dördüz bebek babası olma duygusunun anlatılamaz bir şey olduğunu söyleyen Tekelioğlu, “Ben bir tane beklerken bu genç yaşta bir anda dört tane oldu. Allah olmayanlara da nasip etsin” diye konuştu.
3
Bayramda da durmadı! Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Konya’da yaptığı açıklamada, İslam dünyasında bayramda dahi kanın akmaya devam etmesinin büyük üzüntü verdiğini söyledi Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Konya’da Başkan Yardımcısı Ekrem Keleş’in babasının cenaze namazını katıldı. Görmez, “İslam dünyasında bayramda dahi kanın akmaya devam etmesi bizi derinden üzmektedir” dedi. Görmez, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ekrem Keleş’in 91 yaşında hayatını kaybeden babası Osman Keleş’in Sultan Selim Camisi’nde cenaze namazını kıldırdı. Görmez, cenaze
Yavuz hırsız
namazından sonra yanına gelen vatandaşlarla bayramlaştıktan sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Çok güzel bir Ramazan Bayramını geride bıraktığımızı söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Bütün camilerde, iftar sofralarında, sahurda, sahurun bereketinde büyük bir coşkuyla çok güzel bir Ramazan ayını geride bıraktık ve çok güzel bir bayram yaşıyoruz. Huzur içerisinde barış içerisinde, kardeşlik
içerisinde evlerden evlere bayramın neşesini taşımaya devam ediyoruz” dedi. Bayramı güzel bir şekilde yaşadığımızı belirten Görmez, “İslam dünyasında bizimle aynı sevinci paylaşamayan kardeşlerimiz de var. Ramazan’da ve bayramda dahi kanın akmaya devam etmesi, gözyaşlarının dinmemesi bir Müslüman olarak hepimizi derinden üzmektedir. İnşallah en kısa zamanda bu bayramların bereketi bütün kar-
deşlerimizi kuşatır” diye konuştu. Görmez, “Ramazan ayı bitti ama Ramazan ayında işlemiş olduğumuz sevapların yazıldığı defter Rabbimize gitti. İnşallah manevi huzuru Ramazan ayından sonra da devam ettirir, bu güzellikleri daha da pekiştirerek kalıcı olmasını sağlarız” dedi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ekrem Keleş’in babası Osman Keleş’in cenazesi kılınan namazın ardından Üçler Mezarlığı’na defnedildi.
Konya’da, kapı önünde bulunan ayakkabıları çalmak isteyen şüpheli, kendisini fark eden ev sahibini bıçakla yaraladı. Olay, Karatay ilçesi Akif Paşa Mahallesinde bir apartmanda meydana geldi. Üst katta oturan komşularının evde olmadığını bilen Süleyman Ünal (44), yukarı kattan sesler gelince şüphelendi. Üst kattan aşağı inenleri takip etmek için kapının dürbününden dışarı bakan Süleyman Ünal kapı önünde bulunan ayakkabıları çalmak isteyen Kenan A’yı (25) gördü. Kapıyı açarak dışarı çıkan Süleyman Ünal’la şüpheli Kenan A. arasında kavga çıktı. Kavgada hırsızlık şüphelisi Kenan A., bıçakla Süleyman Ünal’ı kafasından yaralayarak kaçtı. Olay yerine gelen polis şüpheli Kenan A’nın kimliğini belirledikten sonra kısa sürede yakaladı.
Üç genç gölette boğuldu Emekli psikoloğa yakıt operasyonu
Aksaray’da polisin şüphe üzerine durdurduğu kamyonetin tabanına yapılmış özel zula bölmede 700 litre kaçak akaryakıt ele geçirildi. Kamyonetin stop lambalarının altına yapılmış hortum sistemi ile bir petrol istasyonunda varillere boşaltılan kaçak akaryakıta polis el koyarken, emekli psikolog olduğu öğrenilen Ü.G. gözaltına alındı. Basın mensubunun sorularını yanıtlayan Ü.G, kaçak mazotu satacağını söyledi. Kaçak mazotu Hatay’dan aldığını söyleyen Ü.G, “Mazotu kimi bulursam satacaktım” dedi.
Bıçaklandı
Seydişehir’de serinlemek için baraja giden 4 arkadaştan 3’ü boğularak hayatını kaybetti. Olay, Seydişehir’in Gökçehüyük köyündeki gölette meydana geldi. Köyden 2 motosikletle çıkan 18 yaşındaki arkadaşlar Kaan Tüfekçi, Bekir Boğa, Yunus Aydın ve Ahmet Mert Gökçehüyük Göletine geldi. Ahmet Mert yüzme bilmediği için gölete girmezken, 3 arkadaş gölette yüzerken bir süre sonra kayboldu. Arka-
daşlarının suda kaybolduğunu gören Mert, jandarma ekiplerinden yardım istedi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri Beyşehir’den de arama kurtarma ekibi çağırdı. Arama kurtarma ekibi 3 gencin cesedini göletten çıkardı. Yüzme bilmediği için gölete girmeyen Ahmet Mert ise ifadesi alınmak üzere jandarma karakoluna götürüldü. Kaan Tüfekçi ile Yunus Aydın’ın Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yük-
sek Okulu’nda aynı sınıfta okudukları, Bekir Boğa ve Ahmet Mert’in ise Seydişehir Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü’nde okudukları öğrenildi. Boğulan gençlerden 4 kardeş oldukları öğrenilen Yunus Aydın Seydişehir’e bağlı Tepecik köyünde defnedilirken, evin 2 çocuğundan büyüğü olan Bekir Boğa ise Seydişehir Ulukapı Camisi’nde kılınan cenaze namazı sonrası Kızılcalar Mezarlığı’na defnedildi.
Ereğli’de çıkan bıçaklı kavgada bir kişi hayatını kaybetti. Olay, Gwangjin Park’ta meydana geldi. İddiaya göre, M. Akif Çal ile M.P. ve H.S. arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi sonrası başlayan kavgada M. Akif Çal bıçakla yaralandı. Ereğli Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak ilk müdahalesi yapılan Çal, hayati tehlikesi bulunması sebebiyle Konya’ya sevk edildi. Çal’ın kurtarılamayarak hayatını kaybettiği öğrenildi. Kavgaya karışan ve M. Akif Çal’ı bıçakladıkları iddia edilen M.P. ve H.S. ise gözaltına alındı.
4 Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, geleneksel bayram avansı uygulamasını ihmal etmedi
Sanayi üretimi yüzde 3 arttı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 2013 yılı Haziran ayına ait sanayi üretim endeksini değerlendirdi. Bakan Ergün, “2013 yılı Haziran ayında sanayi üretim endeksi beklentileri aşarak bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3 artmıştır. Takvim etkilerinden arındırılmış endeks ise yıllık bazda yüzde 4,2 oranında artmıştır. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 1,4 artmıştır” dedi. Sanayi üretiminin piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Bakan Ergün, bu verilerin piyasa beklentilerinin üzerinde olmasına rağmen ana hatlarıyla beklentilerinin içinde gerçekleştiğini söyledi.
Erken ödedi ceza yedi Adana’da bir bankadan kredi çeken ancak borcunu erken patan Mehmet Tarıöver adlı vatandaşa borcunu zamanından önce ödediği için yüzde 2 erken kapama adı altında 231 lira, ayrıca 210 lirada ipotek fekki ücreti adı altında para cezası verildi. Mehmet Tarıöver, yaklaşık 2 yıl önce Adana’nın Ceyhan ilçesinden bir bankadan 120 bin lira sabit faizli konut kredisi çekti.
T
arımsal üretimin lider kuruluşu Konya Şeker, üretici ortaklarına tarlaya tohumu atmadan önce vermeye başladığı ayni ve nakdi avanslarla yıl boyu desteğini sürdürürken, Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk’un göreve başlamasıyla birlikte başlattığı geleneksel bayram avansı uygulamasını da ihmal etmedi. Üreticilerin ürettiği şeker pancarı bedelinin yarısından fazlasını pancarı teslim almadan önce maaş öder gibi motorin, şeker, gübre, ilaç, tohum ve nakdi avans adı altında üreticilere olan desteğini sürdüren Konya Şeker, dini bayramlar öncesi verdiği bayram avansıyla da bayrama cebinde parayla huzur ve gönül rahatlığı içinde girmesini sağlıyor. Salı günü üreticilerin hesabına yatan 4.6 milyon liralık bayram desteği, bayram alışverişi yapmak isteyen veya çocuklarına bayram sevinci yaşatmak isteyen üreticilerin elini rahatlatırken, bayram alışverişlerini canlandıracak esnaf için de can suyu oldu. Ppancar ekimi sözleşmelerinde yer almamasına rağmen her yıl, her dini bayramda üreticilere bayram avansı verilmesi geleneğini şeker sektörü tarihinde ilk kez Konya Şeker’de başlatan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, bu bayramda da üreticinin bayram harçlığı beklentisini boşa çıkarmadı ve yüzleri güldürdü. Her bayram öncesi hükümetlerin kamuda çalışan
devlet memurları, işçiler ve emeklilere maaşlarının erken ödenmesi için genelge yayınladıklarını hatırlatan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, şunları söyledi; “Hükümetlerin yaptığı doğru bir uygulamadır. İnsanlarımız her yokluğa katlanabilir ve her sıkıntıya dayanabilirler. Ama, bir çocuğun bayram öncesinde yüzüne yansıyan çaresizliğine hiçbir ana ve baba dayanamaz. Çocuklarının bayramlık beklentilerine cevap veremeyen babanın yaşadığı sıkıntı hiçbir şeyle izah
edilemez. Üreticinin her ay düzenli bir gelirinin olmadığını bir çiftçi çocuğu olarak ben bilirim. Üreticilerimizin cebinde onlarca kredi kartı yoktur, her ay düzenli bir maaşı da yoktur. Yani işin özü bayram alışverişi üreticilerin geleneksel kredisi olan harmana ya da pancar parasına ertelenemez. Biz üreticimizin, evlatlarının karşısında boynunun bükülmesine izin veremeyiz. Bizim üreticimiz de memur, işçi, işadamı kısaca herkes kadar, bayram alışverişini yapmayı, paraya sıkışmadan yapmayı hak ediyor. Bizim
çiftçilerimizin çocukları da herkesin çocukları kadar kıymetli ve onlar da bayramlarda sevinmeyi, sevindirilmeyi hak ediyor. Çünkü çok çalışıyor, çok üretiyor ve bu ülkeye herkesten çok değer katıyorlar.” Bayramların barış, kardeşlik, hoşgörü ve dayanışma günleri olduğunu ve yardımlaşmanın bayramların anlamıyla bütünleştiğini ifade eden Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “Üreticilerimizin gönül rahatlığı ve huzur içinde bayramı geçirmeleri bizim en büyük arzumuzdur. Onların mutluluğu bizim mutluluğumuzdur. Konya Şeker’in bizzat varlık sebebi üretici refahı ve mutluluğudur. O nedenle biz destek vermekle asli vazifemizi yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşıyoruz. Konya Şeker için üreticilerimizin yüzündeki tebessüm ile onların evlatlarının yaşadığı bayram coşkusu ve üreticilerimizin hanelerinde bayramların bayram gibi geçmesi her türlü ticari başarıdan kıymetlidir. Bu desteğin de hem üreticilerimizin hem de ailelerinin bayram sevincine coşku katmasını, mutluluk katmasını diliyorum” diye konuştu. Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Kurban Bayramı öncesi dağıtımı yapılan 4.6 milyon Liralık bayram desteğiyle birlikte bu kampanya döneminde üreticilere ayni ve nakdi olarak toplamda 180.3 milyon liralık ekonomik destek verildiğini belirtti.
5 Pamuklu’da korkutan yangın Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu köyü Havyalı mevkiinde çıkan orman yangınında 10 hektarlık kızılçam ağacı zarar gördü. Yangın, 7 saat süren çalışmalar sonunda kontrol altına alınarak söndürüldü. Ermenek’e bağlı Pamuklu köyü Havyalı mevkiinde kızılçam ormanlık alanında saat 15.00 sıralarında yangın çıktı.
Yangına Ermenek Orman İşletme Müdürlüğü’ne bağlı 10 arazöz ve Mersin’e bağlı Anamur ilçesindeki yangın söndürme helikopteri havadan müdahale etti. Orman yangını 7 saat süren çalışmalar sonucunda kontrol altına alındı. Yangında, 10 hektarlık kızılçam ağacı zarar gördü. Bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğü bildirildi.
Jandarmadan şekerli uyarı! Aksaray’da Ramazan Bayramı nedeni ile bayram trafiğini kontrol altına almak, sürücüleri uyarmak ve meydana gelebilecek kazaları en az seviyeye indirebilmek için bayramda görev başında olan Jandarma Trafik ekipleri, bayram boyunca yollarda hem sürücüleri uyardı, hem de bayramlarını kutlayarak şeker ve kolonya ikramında bulundu. Aksaray Konya, Ankara, Nevşehir ve Adana karayollarında görev alan Jandarma timleri, bayram sonrasında da uygulamalarını aralıksız sürdürüyor.
Yanmaktan son anda kurtuldu Seydişehir’de çıkan ot yangını ormanlık alana sıçramadan söndürüldü. Edinilen bilgiye göre, eski sanayi bölgesinin ormanlık alanı yakınında ot tutuşmasından dolayı yangın çıktı. Seydişehir itfaiyesi ve bir arazözle
yapılan müdahale ile yangın ormanlık alana sıçramadan söndürüldü. İtfaiye yetkilileri, yangının çıktığı yerin sık ağaçlı bir bölge olduğunu, yapılan erken müdahale ile büyük bir orman yangının önüne geçildiği söyledi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
SOLDAN SAĞA Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 13 13 - 20 Ağustos 2013 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına Ahmet Aka SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ömer Salih Şipleme HALKLA İLİŞKİLER SORUMLUSU Hakan Mutlu SANAT YÖNETMENİ Nurettin Özel HUKUK DANIŞMANI Av. Abdurrahim Küçük SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. Nevzat Şipleme Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | Konya Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Baskı Tesisleri B.T. 13 Ağustos 2013
1. Temiz bir soydan gelme, soyluluk (eski)... Mikrobundan arıtma (eski)... 2. Salamura yapmaya elverişli... Helyum elementinin simgesi... 3. Çeşitli belge ve işlemlere geçerlik kazandırmak ve yasanın öngördüğü diğer görevleri yerine getirmekle yükümlü, belli nitelikleri ve kendine özgü bir hukuk statüsü olan kamu görevlisi, kâtibiadil... Gagasındaki deliklerden rüzgâr estikçe türlü sesler çıktığına inanılan bir masal kuşu (eski)... 4. Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü... Öldürme veya cezalandırma işini 1 yapan kimse... Dingil... 5. Sıvılarda koyuluk, 1 yoğunluk... Spermayı idrar yoluna salan iki 2 kanal... 6. Soyluluk... O yer... Yaşamakta olan, yaşayan, canlı... 7. Çırptırmak işi... 3 İki yaşındaki koyun (halk ağzı)... 8. Bir 4 işi yapabilme gücü, kudret, iktidar... Dili 5 tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz 6 (eski)... 9. Kadın şair (eski)... Denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde altı 7 metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, su 8 kuşlarının barınma yeri olan bataklık, sazlık 9 ve turbalıklar... 10. Ekmek işi... Islandığı 10 zaman kolayca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak... Kanamak işi, nezif... 11. 11 Atom ağırlığı 223 olan, aktinyumdan elde 12 edilen radyoaktif element (simgesi Fr)... Çok 13 büyük, ulu (eski)... 12. Kök, sap ve yaprak 14 şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama 15 ve büyüme organı... İlgili... Üzme, sıkıntı verme, üzgü... 13. Abes olma durumu... Hasır otu... 14. Gam dizisinde “sol” ile “si” arasındaki ses... Yapılan kötülüğün karşılığını aynı biçimde verme, kana kan, göze göz, dişe diş, misilleme... 15. İki, üç veya dört kişi arasında ve otuz iki kâğıtla oynanan bir tür iskambil oyunu... İrmik veya una yumurta karıştırılarak hazırlanmış türlü biçimlerdeki kuru hamur...
2
3
4
5
6
7
8
1 2 3 4 5 6 7
1
2
A Ğ K E P Ç E
R P A O N T K L A A R M T A K T A A R T A İ N M Ş A
8 9 10 11 12 13 14 15
9
İ Ş H A C M İ
3
10
4
5
A R S İ N
S I Ç O T A Y E P T N O K U Ş I K K U N P U A İ N E M D A R E Z İ M C İ Y E O R İ A D A S T İ K M A K
İ K İ İ R S A L
6
11
7
8
9
12
13
10 11 12 13 14 15
K G E L M R I K E A K S A R İ M A L E B E E D E R S M A İ B A T İ K R K A B E V İ A A C A Y A K İ Ş İ N A L I L A İ R İ Ç I K I K
E K A A Y G T A İ N R A Y A K K A İ P A I K L Ç I
14
1. Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak... Gülgillerden, ılıman bölgelerde yetişen, çiçekleri pembe renkli bir ağaç... 2. Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı... Yakınlar ile bütün akrabalar... 3. Masallarda sözü geçen yabani, yırtıcı hayvan... Bir tarafa yatırma, eğme (eski)... 4. Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü... Derviş... Kayak... 5. Derinlikölçer... Tavsiye... 6. Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan 15 çukur (halk ağzı)... İnce ve küçük bir nesne ile sert bir yere vurulduğunda çıkan ses... Hıristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer... 7. Az bulunur, eski, nadir (eski)... Genellikle devlet dairelerinde kullanılmış bir yazı türü (eski)... 8. Evrenin, bölünmez parçaların kümelenmesinden oluştuğunu ileri süren öğreti... 9. Doğu Anadolu’da, toplu olarak oynanan bir halk oyunu... Mevki, kat, yer... 10. Giresun iline bağlı ilçelerden biri... Uzak Doğu’da yetişen Amerika elmasından çıkan zamk... Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek (eski)... 11. Kanyon... Şakacı olma durumu... 12. Birden sonra gelen sayının ad... Hakça... “İyilik edeyim derken kimseyi memnun edemedi” anlamındaki “...’yı küstürdü, Muhammed’i memnun edemedi” sözünde geçer... 13. Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek... Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi (eski)... 14. Hakaret içeren, hakaret dolu (eski)... Kalay elementinin simgesi... 15. Ters olma durumu veya tersçe davranış... İnleyici, inleyen...
6 Şimşek
İslâm Coğrafyası konuşuldu Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Konya Şubesinde gerçekleştirilen geleneksel bayramlaşma töreninde, İslam coğrafyası ve Türkiye konuşuldu. MÜSİAD Konya Şube Başkanı Lütfi Şimşek, Ramazan Ayının bu sene Konya şehrinde manevi iklimini hissettirdiğini belirterek, “Ülkemizde bu güzel havayı zaman zaman bulandırmak isteyen, belli güç odaklarından destek alan Türkiye’nin büyümesini gelişmesini engellemeye gayret eden bazı yapılar var. Muhakkak ki, milletimizin sağduyusu bunlara prim vermeyecek. İslam coğrafyasında yaşananlarda hakikaten bizleri üzmektedir. Bu günlerde orada zulüm yaşayanlara dualarımızla destek vermemiz gerekiyor” dedi. AK Parti Konya Milletvekili Kerim Özkul da, geleceğe daha emin adımlarla ilerlemek için birlik ve beraberlik duygusunun daha fazla yaşaması gerektiğini söyledi. Tüm İslam coğrafyasındaki zulmün son bulmasını istediklerini vurgulayan Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk de, “Mısır’dan gelen haberler, Suriye’de devam eden zulüm, Myammar’da, Somali’de yaşananlar bayramımızın buruk geçmesine sebep oluyor. Bizlere düşen görev onlar için dua ederken, çok daha fazla çalışıp çok daha fazla gayret etmek” şeklinde konuştu. MÜSİAD’da hep birlikte bayramı kutlamaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükçü de, “MÜSİAD hepimiz için çok değerli. Biz ticarete dair etik değerleri, hayata dair etik değerleri, bu ocakta hep birlikte paylaşıyoruz. Bu ocağın ülkeye kattığı enerji, hepimiz için çok değerlidir. Bizler, bu ülkenin sevdalısı, çilekeş sanayicileri olarak ürettiklerimizi bu ülke için seferber ettik. Ülkemizin son on yılda yakaladığı çıkışı, bu sevdalıların sevdasına borçlu. Cenabı hak bu sevdayı bizden almasın” dedi. İslam coğrafyasındaki yaşananlardan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getiren Konya Ticaret Borsası Başkanı Muhammed Uğur Kaleli de, “Konya her zaman birlik beraberlik ve kardeşliğin üst seviyede göstermiştir. Bizim dünden daha fazla bir ve beraber olmamız gerekli” ifadelerini kullandı.
Dayanışma mevsimidir Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, bayramların hoşgörü ve dayanışma mevsimleri olduğunu belirterek, “Tüm halkımızın bugünleri dayanışma için bir fırsat bilmelerini temenni ediyorum” dedi. Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajında, bayramların sıradan günler olarak görülmemesi gerektiğini ve üç-beş günlük fasılasız tatil günleri de olmadığını belirterek, “Bayramlar, uzak yakın, komşu hısım, kırgın küs, dargın barışık aynı inanca sahip insanların her şeyi geride bırakıp kucaklaştığı bir muhabbet, hoşgörü ve dayanışma mevsiminin başlangıcıdır” dedi. “Rahmet ve bereket ayı bir Ramazan’ı daha idrak edip, bayrama erişmenin bahtiyarlığını yaşadık” diyen Pankobirlik Genel Başkanı Konuk, “Ramazan Ayı’nın yaydığı manevi huzur iklimi ve bu ay vesilesiyle doyasıya teneffüs ettiğimiz hoşgörü, yardımlaşma ve dayanışma havasının Bayram ile birlikte ve bayramdan sonra da bizi, bizim ülkemizi terk etmemesini temenni ediyorum. Bayram günleri bizim için sıradan günler değildir. Bayram günlerinin manası, sadece nefis terbiyesinden alın akıyla çıkma coşkusunun yaşandığı günler de değildir” şeklinde konuştu. Konuk, bayram mesajında şu açıklamayı yaptı; “Bayramlar estirdiği manevi hava ile bizim inanç iklimimizde, her evde, her sokakta, her caddede, her köyde, her mahallede, her kasabada, her ilçede, her şehirde, her bölgede ve tüm ülkede aynı coşku, aynı manevi haz, aynı duyguların ve aynı duygu bütünlüğünün yaşandığı çok özel ve özellikli günlerdir. Milyonlarca farklı insanı aynı duygu ikliminde buluşturmak, milyonlarca insanın hem diliyle hem kalbiyle tanıdık tanımadık bütün kardeşleri için aynı iyi dilek ve temennilerde bulunmasını, kül olarak ülkemizin semalarında iyilik ve hoşluk seslerinin aynı anda tek ses olarak yükselmesini sağlamak sadece bayramlara has bir durumdur.
Bayramlarda oluşan o havayı istikbale taşımak hem fert olarak hem toplum olarak bizim öncelikli vazifemizdir. Bayramlar vesilesiyle oluşan duygu birlikteliğini muhafaza etmek, bayramlar vesilesiyle oluşan iyilik iklimine kıskançlıkla sahip çıkmak hepimizin tek tek milletimize ve bu ülkenin evlatlarına karşı vazifesidir. Bizler Ramazan’ın manevi iklimini on iki aya yaymalıyız. Yaymalıyız ki, bir birimizin farklılıkları bize renk katabilsin. Yaymalıyız ki, aramızdaki düşünce farklılıkları bizi birbirimize düşürmesin, farklılıklarımız zenginliğimiz olsun, olabilsin. Yaymalıyız ki, yokluk hiçbir annenin ve babanın boynunu bükmesin. Yaymalıyız ki bayramlar, bila istisna tüm çocuklar tarafından ve hiçbir çocuğumuzun yüzünde yokluğun ve yoksulluğun hüznünden eser olmaksızın onların mutluluğu ve neşesiyle, şeker tadında kutlanabilsin. Bu anlam ve mana ikliminin devamı konusunda inancımız tamdır. Bu inancımız, idrak ettiğimiz Ramazan ayında milletimizin sergilediği erdem, tezahür ettirdiği dayanışmadan kuvvet almaktadır. Milletimizin bu ay içerisinde gösterdiği asaletin ve yüksek şuurun bir sonucu olarak, yoksullara, düşkünlere yönelik olarak her yerde yardımlaşmayı ortak bir tavır olarak tezahür ettirmesi, aynı ezan, aynı kıble, aynı hayır duaları ve aynı değerleri paylaşarak ülkemizin her tarafında ortak bir manevi havayı teneffüs ettirmesi, bizim, bizi millet yapan bağların ne kadar güçlü, derin ve kopmaz olduğuna dair inancımızı pekiştirmiştir. Ramazan ayı münasebetiyle yaşadığımız bu manevi iklimin bizim coğrafyamızda ilelebet egemen olması en büyük temennimizdir. Bir başka temennimiz daha vardır, yoksula ve ihtiyaç sahibine yardım etmekten kimsenin imtina etmediği ülkemizde, bizim gönlümüzden ge-
çen; yardımlara ihtiyaç duyacak hiç kimsenin kalmamasıdır. Bizim temennimiz ve çabamız bizim coğrafyamızın ve bizim milletimizin dünyanın en zengin, en müreffeh ülkesi ve milleti olması içindir. Her bayram bir önceki bayrama göre daha çok köyün, daha çok evin, daha çok üreticinin bayramları bayram gibi geçirmesi için üzerimize düşeni eksiksiz yapmış olmanın gönül rahatlığı ve başarmış olmanın öz güveni ile bayramların daha bir bayram gibi yaşanacağı, yokluk ve yoksulluğun belinin her yıl bir önceki yıla göre daha çok kırıldığı bir Türkiye ve bir tarım sektörü hedefimize hızla ilerliyoruz. Biz şunu biliyoruz, tarladaki ürünü işlemek üzere tamamlanan her tesis, Anadolu’nun bağrında yükselen her tarımsal sanayi tesisi, yüzü çiftçiye dönük yapılan her yatırım çiftçinin gelecek bayramları eli geniş, gönlü ferah geçirmesinin teminatıdır. Her yatırım ve her tesis dünyanın gelişmiş ülkelerindeki refah seviyesine Anadolu’da da yaklaşılması ve ulaşılmasıdır. Her tamamlanan yatırımın ve her üreten tesisin daha zengin, daha müreffeh daha üretken Türkiye’nin teminatı olduğuna dair samimi ve sarsılmaz bir inançla bizim evlatlarımızın her bayramda bir önceki bayramdan daha çok yüzlerinin gülmesi ve bayramların tadına tat, coşkusuna coşku katmak için çalışıyor, bu toprakların ve bu toprakların çocuklarının yüzünü güldürmek için çalışan herkese dualarımızda ilk sıra yer veriyoruz. Biz biliyor ve temenni ediyoruz ki, bu el ve gayret birliği bu toprakların çocuklarının istikbalini aydınlatacak, bu topraklarda yaşanan her bayrama ayrı bir tat ayrı bir coşku katacaktır. Bu duygularla tüm üyelerimizin, bütün çiftçilerimizin, hemşehrilerimin, aziz milletimizin ve tüm inananların mübarek bayramını tebrik eder hayırlara vesile olmasını dilerim.”
7
C
enâb-ı Hâkk’ın biz Müslümanlara hediyesi olan mübarek bayramlardan birisini daha idrak etmiş bulunuyoruz. Çapımızca... Her Müslüman için iç âleminde farklı seyreden bir süreç ile yaşanmış Ramazan Orucunun gönlümüzde yeşerttiği güzellikler, yaşattığı tecrübelerin ardından bir mükâfat olarak yaşandı Ramazan Bayramı. Bizim gibi gafillere bile belki bir şeyler bırakarak yaşandı geçti Ramazan ve akabindeki bayram… Oruç ve Bayram her Müslüman’a uğradı elbette; âlimine, arifine, cahiline, korkağına, cesuruna, imkânlısına, imkânsızına, fakirine, zenginine, reformistine, eyyamcısına tavizsizine, Mücahidine de uğradı Ramazan ve bayram… Mesela Arakan’da Müslümanlar yakılıyor, köpek itlaf edilircesine muamelelere maruz bırakılıyorken bunlara kayıtsız kalanına da uğradı.. İçinden üzülüp sorumlularına beddua ederek yetinenine de... Topunu tüfeğini sırtlanıp “bu böyle gitmez” diyerek o Müslümanların acısını kendi için namus meselesi görüp Arakan’a, elbette tamamen “yasadışı” yollardan imkân bulup, hoşgörünün, sevginin ve kardeşliğin ne demek olduğunu göstermek üzere, sızıp orada mücadele şartlarını -elbette ki illegal yollardanoluşturup Budist kâfirlere karşı Müslüman kardeşlerinin yalnız olmadığını cümle âleme gösterip onların hakkını savunmaya başlayanına da, oralardaki mazlum Müslümanın yüzünün gülmesine vesile olanına da uğradı Ramazan ve elbette akabindeki bayram… *** Mısır’da başlayan ve Arap baharı denilerek hedefinden saptırılmak istenen ümmetin iradesini yeniden kuşanma hamleleri Suriye ile tamamen farklı bir mecraya yönelmiş ve esasen olması gereken yönünü bulmuşken Mısır’daki hain ve kâfir darbe ile yirminci yüzyılın putu olan demokrasinin tapınıcılarınca nasıl da iğfal ediliver-
diğine, böylelikle demokrasi denen nesnenin temelde bir kâfir tuzağı olmaktan başka özelliği olmadığına dair şahitliklerimiz altında geçen Ramazan ve akabindeki bayram, Rabia-tül Adeviyye Meydanı’ndaki çağın destanlarından birini yazmakta olan yiğitlere de uğramış oldu böylelikle… *** Hâsılı onlar da bayram yaptılar bizler de, ben de, benim gibi gafiller de… İçinde ve şartları altında yaşadığımız yerleşik sistemin müsaade vasatında teravihse teravih, cuma ise cuma, vakit ise vakit namazlarını kılanlar ve hayatını “işi, aşı, eşi” arasında yaşayan bizlere de uğradı Ramazan ve akabindeki bayram… Mevcut şartlar içerisinden kendi mutlak fikrine, imanına, nispetle içinde yaşayabileceği bir sisteme, “YAŞANMAYA DEĞER HAYAT”ın inşasına “Nasıl yol bulurum?”un sancısını çekene de uğradı… *** Cezaevinde on beş yılını tamamlamış “İslam’a Muhatab Anlayış”ı örgüleştirmiş, savcılık iddianamesinde bile “herhangi bir suçu tespit edilememiş olmakla beraber” denilerek günün psikolojik şartları içerisinde kendisine örgüt liderliği yakıştırması yapılarak idam cezası verilmiş ve halen tek kişilik hücrede ve telegram işkencesi altında günlerini geçiren fikir kahramanı Mirzabeyoğlu’na (davasının mecnununa) da uğradı Ramazan ve elbette akabindeki bayram, Bolu Cezaevinin önüne iki çadır birkaç pankart açarak “Mecnunun” sesini dünyaya duyurma çabasında olan “Leyla” ya da… Binlerce diğer Müslüman mahkûmla beraber… *** Hiçbir şeyden haberi olmayan masumlukları ile insanlığın sembolleri çocukla-
rımıza da geldi Ramazan ve elbette akabindeki bayram, tekne orucu tutanına da geldi mesela… Yüzlerce lira harçlık almış olanına da geldi, babasının annesinin elini öpmek imkânıyla yetinmiş olanına da, kırk yılda bir görebildiği cezaevindeki babasına dokunabilme imkânı oluştu diye çifte bayram yapmış olanına da… *** Eşinin dostunun arasında, sevdiğinin sevgilisinin başucunda mutlu mesut yaşayanına da uğradı… Gönlü yanık, gurbet içine düşmüş, hasretini bile yaşayabilmekten mahcup aşığa da uğradı Ramazan ve akabindeki bayram… Sevdiğinden izinsiz onu düşünmeye hayâ edenine de uğradı, nefse yakın akıl ile Hâkk’a yakın gönül arasında sıkışıp kalmış olanına da… Mecnuna da uğradı Leyla ya da hâsılı… Kapısını çalacak kimsesi kalmamış olanına da artık kapısının çalınmasını istemez olmuş olanına da… *** Herkese ayrı ayrı geldi elbette, herkes aynı Ramazanı mı yaşadı sanki; beş yıldızlı otel lokantalarındaki iftarlara da uğradı o otellerin müdavimi zevata da uğradı Ramazan ve akabindeki bayram… Dili dışarı sarkmış vaziyette iftar sofralarının başında ezanı beklemiş, böylelikle kalbinin etrafındaki yağ katmanlarının damla damla erimişliğinin şahitliğinde Yaratıcıya yaklaşmanın engin farkındalığını yaşamış, gönül diye bir şeyin de olduğunu kavrama yolunda mesafe kat etmiş olanına da… Fitne fücurdan başkasına aklı ermeyen, dedikodu gıybetten başka marifeti olmayan bunlara malzeme olsun diye iftar davetleri düzenleyen, tezvirattan başka kabiliyeti olmayan, zavallı ahmaklara,
paçavra soyuna da uğradı… Ümmetin kalbi birbirine ısınsın diye teheccütlerde gözyaşı dökene de… *** Nice yatalak hastaya da geldi bayram… Tatil bitse de bizim doktor gelip idrar sondamı değiştiriverse diyene de… Bizim doktor gelse de tükenmiş ilaçlarımı tekrar yazıverse diyen, büyütüp yetiştirip dünyaya salıverdiği on çocuğuna onlarca torun torbasına rağmen kimsesiz kalmış yaşlı teyzeye de, onca sağlığına nazaran kaşının üstündeki sivilceyi kapatıp da güzelliğini gölgeleyen bu arazdan nasıl kurtulabilirim tasası çekene de… *** Dedik ya herkesin bayramı kendine ve herkese gelen bayram herkese aynı gelmiyor… Herkeste aynı bereketi bırakıp da gitmiyor… Herkese aynı zenginliği-hikmetleri kazandırıp da gitmiyor… Ama zaman hepimizin üzerinden bütün âlemin üzerinden bütün âlemle beraber akıyor… Ve yazıya başladıktan bu yana, bir ucuna bütün âlemi de assan ilerlemesini durduramayacağın akrep bir adım daha mesafe kat etmiş oldu, zaman bir süre daha ilerlemiş oldu varacağı yere varmak yolunda… Bu sürede enteresan ki aynı sürede kimimiz gençleşirken kimimiz yaşlanmış oldu… Ama hep beraber aktık, akıp gidip varacağımız yere doğru… Aktık yani… Açımız, tokumuz, arifimiz, ahmağımızla aktık… *** Eskilerde “Bayramsa bayramınız mübarek olsun” şeklinde bir ifade kullanılırdı. Oysa biz şimdi öyle demiyoruz, bayramımız bayram olsun diye geçmeyen güne yazık diyoruz. Ve ümmet gerçek bayramlar görsün diye alınası nefeslerle geçsin de gelecek günlerimiz, yuva olsun diye bütün ev-
ler ve böylece evlatlarımıza bari bayram olsun bir gün, bir gün bayram görebilsinler diye… Bunun için kitapların başında geçiyor günlerimiz, Kurân-ı Kerîm’in başında, tefsirlerin başında, müspet ilimi İslâm hikemiyatının dilinden yeniden dillendirme çabalarımız, bunun için laboratuvarlarda döktüğümüz terlerimiz, bunun için medreselerimizi yeniden inşa çabalarımız, bunun için teheccütlerdeki yanıklığımız, bunun için meydanlarda Allah-u Ekber nidaları eşliğinde hakikati zalimin suratına haykırarak geçen, geçmesi gereken günlerimiz… Bu koca dünya cehennemin değil de cennetin tarlası olsun diye… *** Karalar bürünmüş çağa selamıdır Ümmet-i Muhammed’in bayramları… Ümit ışığı, habercisi yarınlarımızın, güzel yarınlarımızın, yaşanası, yaşanmaya değer günlerden bir küçük tat halinde… Varın siz hayal edin artık hayalini kurduğumuz günleri… Bu yüzden, o güzel günlere hasretimiz yüzünden, Allah (C.C.) emri halinde “Müslümanlara karşı şefkatli, kâfirlere karşı şiddetli” olma gayretimiz… Bu yüzden öfkemizin diriliği hep baki kâfirlere ve elbette önce muhabbetimizin tazeliği mü’minlere, hep baki… İnsana muhabbetimiz bu yüzden, bu yüzden belhüm adal -hayvandan aşağı soyuna- yönelik nefretimiz… *** Yeniden toparlanmamıza dipdiri ve birlik içerisinde aydınlık günlerimize, doğru bir istikamet anlayış feraset ve adam gibi bir teşkilatlanma şuuru ile yeni hamlelerimize vesile olması, “Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir” diyen risale sahibi güzide âlimimize nispet, yiğitlerimizin meydan yerini doldurduğu, meydanlarımıza hâkim olduğu günleri görmemize vesile olması ümit ve duasıyla… Selam olsun.
8
Ergenekon’da sıcak gelişme Ergenekon’dan 13 yıl 2 ay hapis cezası ve yakalama kararı verilen eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç adliyeye geldi. Ergenekon davasında mahkeme heyeti 13 sanık hakkında yakalama kararı vermişti. Yakalama kararı verilen sanıklar arasında bulunan eski MGK Genel Sekreteri emekli orgeneral Tuncer Kılınç, adliyeye gelerek teslim oldu. Kılınç, 13 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Pilotlarla ilgili 1 gözaltı Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlarıyla bağlantısı olduğu gerekçesiyle 1 kişi gözaltına alındı. Lübnan basınına göre, Muhammed Salih adlı şahsın Türk pilotları kaçıranlarla bağlantısı olduğunun kanıtlandığı cep telefonu görüşmelerinin ele geçirilmesinden sonra gözaltına alındığını ifade edildi. Salih’in gözaltına alınmasının ardından olaya tepki gösteren rehinelerden sorumlu bir görevli olan Şeyh Abbas Sgeyb, “Türklerle ilgili telefon görüşmeleri dinleniyorsa, tüm Lübnan vatandaşlarının gözaltına alınması gerekir” şeklinde konuştu. Geçtiğimiz günlerde pilot olan Murat Akpınar ve Murat Ağca, Beyrut’ta konaklayacakları otele gittikleri sırada silahlı saldırganlar tarafından kaçırılmış ve saldırı İmam Rıza’nın Ziyaretçileri adlı bir grup tarafından üstlenilmişti. Olay sonrası açıklama yapan grup, Suriye’de muhaliflerin elinde bulunan 9 rehinenin bırakılmasını istedikleri belirtilmişti.
Yılda 4 bin insanın hayatına mal olan ve 200 binden fazla insanın yaralanmasına yol açan trafik kazalarının etkisini azaltmak için koruyucu malzeme üretildi. Daha önce güvenlik güçlerinin emniyetini sağlamak için bor, karbür ve alüminyumdan oluşan yüksek dayanıklılığa sahip kompozit zırh malzeme geliştiren Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Soy, yılda 4 bin insanın hayatına mal olan ve 200 binden fazla insanın yaralanmasına yol açan trafik kazalarının etkisini azaltmak için koruyucu malzeme üretti. Kazalardan korunma yollarından birinin araçların
daha güvenli donanıma ve çarpma esnasında darbe sönümleyici sistemlere sahip olmasından geçtiğini kaydeden Soy, “Trafik kazalarında oluşan deformasyonun yolcu kabinine doğru yönelmesi can güvenliği açısından tehlikeli durumlar ortaya çıkarıyor. Bunun için çarpma esnasında darbe sönümleyici kompozit malzeme geliştirdik. Malzememiz iki bileşenden oluşuyor. Bunun birisi özel alüminyum alışımlı plakalar. Diğeri de polümer köpük malzeme. Tabakalı şe-
kilde kombinasyon ettiğimiz malzeme, çarpma esnasında oluşan kinetik enerjiyi azaltıyor. Yaşam kabinine etki eden kuvveti minimize ediyor.” dedi. Uğur Soy, sayıları çok az olmakla birlikte bazı araçlarda çelik barların kullanıldığını, bu barların darbe temas yüzeylerinin tamamını kaplayamadığını ve darbeyi sönümlemek yerine darbe etkisini neredeyse iki katına çıkardığını ifade etti. Soy’un verdiği bilgiye göre araçlarda hava yastığı ve ABS fren
sisteminden başka çok fazla güvenlik sistemi bulunmuyor. Dünyada çelik barlar kullanılıyor. O da otomobilin dış yüzeyini komple sarmadığı ve sadece lokal olarak bazı bölgelerden geçtiği için verim alınamıyor. Gelebilecek darbelerin bu malzeme sayesinde yutulduğunu ifade eden Soy, “Geliştirdiğimiz darbe sönümleyici kompozit malzeme inanıyoruz ki ilk olarak yerli otomobillerimizde kullanılmaya başlanacak ve daha güvenli yolculuklar yapacağız.” diye konuştu.
6 gün içerisinde 3 işyerine giren 14 yaşındaki hırsızın poliste 115 kaydı var
Yaşından büyük suçu var Konya’da, altı gün içerisinde üç işyerine giren 14 yaşındaki çocuğun poliste 115 kaydı çıktı. Edinilen bilgiye göre, 6 gün içerisinde 3 farklı işyerine giren N.A. (14), en son merkez Karatay ilçesi Akif Paşa Mahallesi Bulgur İmam Caddesi’nde bir dükkana girdi. Dükkan sahibi polis ekiplerini arayarak ihbarda bulundu. Olay yerine gelen Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri dükkan içerisinde inceleme yaptı. Güvenlik kamerasını inceleyen polis, hırsızın 14 yaşındaki N.A. olduğunu belirledi. Polis tarafından aranan N.A., Karatay Kuzgunkavak Mahallesi’ndeki evinde yakalandı. Yapılan incelemeler sonucu N.A’nın 6 gün içerisinde unlu mamuller dükkanından çok sayıda dondurma, züccaciyeden 100 TL çaldığı ve bir markette hırsızlık yaptığı ortaya çıktı. Hırsızlık anının dükkanlarda bulunan güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildiği tespit edildi.Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Polis, N.A’yı Karatay Kuzgunkavak Mahallesi’ndeki evinde yakaladı
9
Vali Doğan sanayicilerle helalleşti Van Valiliğine atanan Aydın Doğan, müteşebbis heyet başkanlığını yürüttüğü Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde onuruna düzenlenen programda duygulu anlar yaşadı. Konya Valiliği görevinden Van Valiliği’ne atanan Vali Aydın Nezih Doğan, müteşebbis heyet başkanlığını yürüttüğü Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde onuruna düzenlenen programa katıldı. Programda konuşan Vali Doğan, bir vali olarak ekonominin çarklarının daha hızlı dönmesi için meseleleri ekonomi öncelikli düşünüp fark oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin 2023 vizyonunun ekonomi odaklı düşünmeyi gerektirdiğini belirten Doğan, ekonomi odaklı düşünmenin ve birlikteliğin Konya’nın başarısını da etkilediğini anlatarak, “Bu birliktelik, Konya Sanayi Odası Başkanımızın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine Yönetim Kurulu Üyesi seçilmesine, dünyanın en önemli firmalarının Konya’ya yatırım yapmasına, merkezi hükümetin en temel projelerde Konya’nın arkasında durmasına vesile oluyor” dedi. Vali Doğan, sözlerini helallik isteyerek tamamladı. AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı ise, Konya Milletvekilleri adına bir konuşma yaptı. Kabakcı, Vali Doğan’ın hiçbir zaman bir vitrin derdinin olmadığını, kendi ilkeleriyle Konya’ya hizmet
ettiğini söyledi. Vali Doğan’ın adam gibi adam olduğunu ifade eden Kabakcı, “Vali bey dalı ve gölgesi olan bir arkadaşımızdı. Allah onu milletimize bağışlasın” dedi. Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü ise, Vali Doğan’ın Konya’ya çok önemli şeyler kazandırdığını ifade ederek, Konya’nın valisiyle, siyasileriyle, üniversiteleriyle, iş adamlarıyla, odalarıyla birlikte
çalışmanın bereketini gördüğünü söyledi. Vali Aydın Nezih Doğan’ın Konya’nın kalbinde sonsuza dek yaşayacağını belirten Başkan Kütükcü, ”Valimiz öncülüğünde Karapınar, Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ilan edildi. Valimiz, Türkiye’nin ilk Bölgesel İnovasyon Merkezi’nin, Konya Organize Sanayi Bölgemize kazandırılmasında büyük çaba sarf etti, Organize Sanayi Bölgemizin genişleme çalışmaları, bölge-
mize bir meslek lisesinin ve yurt binasının kazandırılması gibi pek çok konuda göstermiş oldukları gayretlerin şahidiyiz. Konya Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet Başkanı sıfatıyla, her zaman sanayicimizin yanında oldular ve destekleri, bölgemizin yatırım cazibesinin artmasına büyük katkı sağladı. Valimiz sadece akıllarımızda değil, gönüllerde de eserler bıraktı” şeklinde konuştu.
Esnaf ve sanatkarlar bayramlaştı Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde bayramlaşma programı düzenlendi. Oda binasında düzenlenen programa, AK Parti Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmez, Konya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Bekir Duvarcı, oda başkanları ve üyeleri katıldı. Programda konuşan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı Bekir Duvarcı, Konya’da güzel bir Ramazan ayı geçirildiğini söyledi. Ramazan ayı ile ilgili olarak kaymakamlığa ve özel idareye müracaat ettiklerini belirten Başkan Duvarcı, “Sahura kadar dükkanların açık kalması için onay aldık. İl ve ilçelerdeki, bütün arka-
daşlarımızın iş yerlerini bildirdik. Gayet güzel oldu. Esnaf da gündüz ne kadar yattı ise, gece de o kadar faydalandı. Diğer esnaf kesimine de sorduk. İyi bir bayram geçirdiklerini, işlerinin biraz hareketlendiğini söylediler. Tabi bu bayramlar ve mübarek Ramazan ayı bu şekilde olur. Genellikle bizim kesimi ilgilendiren konuları takip ettik. Konya huzurlu bir kent ve iyi bir bayram geçirdi” şeklinde konuştu. Türkiye’nin her noktasında iyi bir bayram yaşandığını ifade eden AK Parti Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmez ise, “Dünyada bizim kadar şanslı olmayanlar da
vardı. Myanmar’da mazlum, mağdur Müslüman kardeşlerimiz var. Mağduriyetleri ve mazlumlukları devam ediyor. Somali’de, Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta birçok Müslüman kardeşimiz sıkıntılı bir Ramazan geçirdiler.
İnşallah bu bayram ve Ramazan münasebetiyle bu bölgelerdeki, sükunetin huzura kavuşmasını da Allah’tan niyaz ediyoruz” diye konuştu. Konuşmaların ardından oda üyeleri birbirleriyle bayramlaştı.
Motosiklet kazası: 1ölü Konya’da akaryakıt istasyonundan aniden çıkan otomobile çarpan motosiklet sürücüsü hayatını kaybederken, arkasında oturan arkadaşı yaralandı. Olay, Karaman çevre yolunda meydana geldi. İddiaya göre, Eyüp İpek (50) idaresindeki 42 VK 162 plakalı otomobiline yakıt aldıktan sonra petrol istasyonundan anayola doğru çıktı. Bu sırada anayolda 42 CUT 48 plakalı motosikletiyle seyir halinde olan Hulusi Ercan (18), önüne çıkan otomobile çarpamamak için direksiyonu kırdı ancak kurtaramayarak çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü Hulusi Ercan ile arkasında oturan arkadaşı İsmali Karabıyık yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan motosiklet sürücüsü Ercan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Feci kaza: 8 yaralı Seydişehir yakınlarında meydana gelen trafik kazasında 8 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, seyir halinde olan M.A.İ. (43) idaresindeki 06 UT 215 plakalı otomobil ile Ö.G. (37) idaresindeki 43 AK 055 plakalı otomobil, yol kenarındaki dinlenme tesisinden aniden yola çıkan bir araç nedeniyle sürücülerin panik yapması sonucu çarpıştı. Kazada her iki aracın sürücüleri ile araçlarda bulunan 6 kişi hafif şekilde yaralandı. Yaralılar ambulanslarla Seydişehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
10 HATİCE KÜBRA TAVACI hkubratavaci@gmail.com
ROJAVA’DA KATLİAM VAR
R
ojava’da Tel Aran ve Tel Hasıl köylerinde yapılan katliamlarda 400-450 civarında Kürt öldürüldü. Evet, bizim bir de Rojava’mız var. Gelen haberlere göre Rojava’da siviller öldürülmüş. Konuyla alakalı haberler tarafsız/objektif kaynaklar tarafından onaylanmasa da doğrulanan nokta Rojava’da bir katliamın gerçekleştirildiği. Sol ağırlıklı kaynaklar ve PKK’ya yakın kaynaklar fütursuzca kullanılan hakaret cümleleriyle beraber katliamı El-Kaide bağlantılı El-Nusra cephesinin, yani dinci, cihatçı, İslamcı grupların yaptığını yazıyor. Bunun üzerinden yürütülen fikirler ise cabası… İşin aslında bir yıl önce gerçekleşen Rojava Devrimiyle (özerk yönetim) bağlantılı olduğunu söyleyenler, ABD’nin emperyalist bloğunun alt-emperyalist lojistiğini sağlayan Türkiye’yle beraber çok yönlü bir şekilde büyüyen Suriye savaşından dem vurup Rojava açıklaması getirenler, Türkiye’deki muhafazakâr kanadı “Yeni Osmanlıcılar” olarak niteleyen ve Suriye (Rojava) politikasına “Yeni Osmanlıcılar cahildir. Müslümanların şeriat düzenine susadıkları düşüncesi, aptalca bir fanteziden ibarettir. Kürt kitlelerin yıldızı cihatçılarla barışamazdı.” diyerek sayıp sayıştıranlar vb vb vb… Bu kocaman cümlelerin ardına şöyle bir baktığımızda gördüğümüz şey ne yazık ki kusulan bir öfke ve nefret söylemleri. Duyarlı(!) Rusya Dış İşleri Bakanı Sergey Lavrov hariç kimse katledilen masum sivillerden bahsetmiyor. Kimse içinde yer aldığı paradigmanın doğru ve yanlışlarını bir kenara koyup yalnızca mazlumların sesi olmayı denemiyor. Hiç kimse kendi kabullerinin dışına çıkıp da yansız bir perspektifle meselenin “Kürt” kelimesiyle uzaktan yakından alakasının bulunmadığını dillendirmiyor. Rojava üzerinden sol kaynaklar “Allah-u Ekber” diyerek kafa kesen cihatçılarla, adamları çeşitli İslam ülkelerinden toplanmış Özgür Suriye Ordusu’nun sapkın anlayışını(!) ağır ithamlar ve yalan yanlış fotoğraflarla belgeleyip kanıtlamaya çalışırken; Müslüman haber kaynakları ise önce sessizlikle karışmış bir Rojava yalanından bahsedip sonra El-Nusra cephesinden gelen açıklamayla “PKK/PYD Esed’le beraber kendi halkını öldürüyor” diyerek olayın perde arkasını çözmenin rahatlığında. Zulüm kimden gelirse gelsin mazlumdan yana durulması gerektiği kimilerine tuhaf bir keyifle muhafazakârın Müslümanlığını sorgulatırken kimilerini de “Müslüman oyuna gelmez” fikriyle suskunluğa gömüyor velhasıl. Tam bu noktada Rojava bir şeyler öğretiyor bize. Rojava bize diyor ki; “Zulüm, insan hakları, katliam, hürriyet, adalet ne boş ne anlamsız kelimeler öyle. Hepiniz aynı kelimelerle sesinizi yükseltiyorsunuz, fakat sesiniz biz mazlumlara ulaşmıyor. Bilakis kendi kulaklarınızda aksediyor yalnız. Birbirinizin kabul ettiği ve etmediği zulümler/katliamlar arasında gidip geliyor adım. Ama hiç biriniz öldürülen halkımı görmüyorsunuz. Görmüyorsunuz, çünkü siz insanları ideolojilerinize kurban etmeyi seviyorsunuz!”
Yıldızlar bile tutamadı
28 Şubat sürecinde irticacı avına çıkan askeri personele takdir belgeleri verildiği, sicillerine yıldız konulduğu ve YAŞ’ta terfi ettirildikleri belirlendi. O dönemde terfi ettirilenlerin bir kısmı bugün Balyoz Darbe Planı, bir kısmı da 28 Şubat davası sanığı. 28 Şubat davası kapsamında savcılığın elde ettiği belgelerde 1000 yıl süreceği söylenen postmodern darbenin kadro oluşturma faaliyetleri dikkat çekti.
Balyoz sanıkları terfi ettirildi
Kıvrıkoğlu: Bin yıl sürecek
Savcılığın soruşturma kapsamında ulaştığı, ilk kez gün yüzüne çıkan belgeler arasında Genelkurmay Karargâhı’nın fişleme ve izleme masası olarak bilinen Batı Çalışma Gurubu’nda (BÇG) görev yapan personelinin tamamının 1997, 1998 ve 1999 YAŞ’larında terfi ettirildiğini gösteren belgelerin yer aldığı kaydedildi. BÇG’de aktif görev alıp terfi edenler arasında Balyoz davasında ceza alan Orgeneraller Çetin Doğan, Ergun Saygun, İbrahim Fırtına, Hurşit Tolon, Ergenekon sanığı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Emekli Koramiral Kadir Sağdıç, İnternet Andacı davasında yargılanan emekli Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız bulunuyor.
28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’dan sonra göreve gelen Hüseyin Kıvrıkoğlu’na ait, ‘’28 Şubat bin yıl sürecek’’ sözünün, sürece destek veren komutanların Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) terfi ettirilmesiyle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Buna göre 28 Şubat’ın mimarlarının, sürecin uzun sürmesi için kadroları ‘’özenle’’ belirleyerek terfi ettirdiği, önlerini açtığı savcılığın elindeki belgelerde görülüyor.
28 Şubat davası kapsamında Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan bir çok komutanın da YAŞ’ta terfi ettirildiği veya görev sürelerinin uzatıldığı ifade edilirken Karargâhta görevli sivil ve askeri personelin yerlerinde değişikliğe gidilmediği belirtiliyor. Karargah dışındaki ordu ve kolordu komutanlıkları bünyesinde ‘kıta görevi’ yapan askeri personelin de ya emekli edildiği veya temdit aldığı kaydediliyor.
İddianameye ek olarak gönderilen belgeler arasında TSK’da cuntacı kadroyu yükseltme çalışmaları yeralıyor. Belgede BÇG faaliyetlerde görev alan ve 28 Şubat sürecinde irticai faaliyetler kapsamında çalışan personeline verilen takdir belgeleri dikkat çekti. İrtica konusunda çalışma yapan personele takdir belgeleri verildiği ve sicil notu yükseltilerek ödüllendirildiği görülüyor. Post modern darbeye destek veren komutanların sicil belgelerine yıldız ibaresi konuldu.
‘Kıta’cılara terfi değil emelilik
Terfi alan komutanlar 28 Şubat davası kapsamında cezaevinde bulunan komutanların çoğunun bu dönemde YAŞ’ta terfi aldığı veya görev sürelerinin uzatıldığı tespit edildi. O isimler ise şöyle: Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Teoman Koman, Emekli Korgeneral Kamuran Orhan, Emekli Korgeneral Vural Avar, Emekli Tuğgeneral İdris Koralp, Emekli Tümgeneral Çetin Dizdar, Emekli Tümgeneral Muhittin Erdal Şenel, Emekli Tümgeneral Ayhan Cansevgisi, Emekli Tuğgeneral Metin Yaşar Yükselen, Emekli Tümgeneral Erol Özkasnak.
Destek verene ‘yıldızlı sicil’! Öte yandan devleti de milleti de fişleyerek yüz binlerce kişiyi mağdur eden BÇG’nin askeri personeli de adım adım izleyerek YAŞ için bilgi topladığı ve görüş hazırladığı ortaya çıktı. Post modern darbeye destek veren komutanların sicil belgelerine yıldız ibaresi konulurken İslami duyarlılığı olan personele karşı ise önlem alınması gerektiği vurgulanmış. 50 subay ve astsubayın ihraç edildiği 1998 YAŞ’ında, komutanların fişlerine ise şu notlar düşülmüş: Mesafeli, ikna edilmeli, olayı biliyor, İslamcı, Nurcu. [ Star’dan alınmıştır ]
11
Ergenekon davası bir fırsat
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ergenekon davasının Türk siyasetinin ve demokratik değerlerin daha sağlam temellere oturması için bir ölçüde önemli bir muhasebe ve fırsatta sunduğunu söyledi.
‘Yasağımı kaldırın’ dedi Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, Genelkurmay Başkanlığı’nda Hukuk İşleri Müdürlüğü görevine başladı. Ergenekon terör örgütü üyeliği suçlamasıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 7 yıl 6 ay hapis cezası alan ve tutuklu geçirdiği süre gözönüne alınarak tahliye edilen Tümgeneral Çubuklu, avukatı aracılığıyla hakkında konulan yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. Çubuklu mahkemeye sunduğu dilekçesinde ‘bugün itibariyle Genelkurmay Başkanlığı’ndaki görevine başladığını’ belirtti. Görevi itibariyle kaçma şüphesinin olmadığını belirten Çubuklu, hakkındaki yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. Genelkurmay Adli Müşaviri iken tutuklanan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, Ocak ayında yine aynı kurum bünyesinde olan Hukuk İşleri Müdürlüğü’ne atanmıştı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ergenekon davasının Türk siyasetinin ve demokratik değerlerin daha sağlam temellere oturması için bir ölçüde önemli bir muhasebe ve fırsatta sunduğunu söyledi. Seçim bölgesi Konya’da AK Parti İl Başkanlığı’nın düzenlediği bayramlaşma programının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ergenekon davasında mahkemenin verdiği kararı değerlendirdi. Ergenekon davasının Türk siyasetinin ve demokratik değerlerin daha sağlam temellere oturması için bir ölçüde önemli bir muhasebe ve fırsat sunduğunu kaydeden Bakan Davutoğlu, “Gönül isterdi ki, bütün bunlar yaşanmamış olsun. Normal siyasi mücadele siyasi faaliyet içinde yapılsın ve hiçbir şekilde siyaset dışı alanlarda iktidar elde etme mücadelesi olmamış olsun. Türk yargısı bağımsızdır. Yapılacak yorumların yargı bağımsızlığına halel getirmeden sürdürülmesi önemli.
Toplumda eğer yargıya olan güven sarsılırsa bu birçok başka sarsıntıyı beraberinde getirir. O bakımdan yargıyı suçlayıcı veya yargı bağımsızlığını olumsuz etkileyici açıklamalardan kaçınmak lazım.
Nihayet temyiz sürecinde meseleler daha da aydınlığa kavuşabilir. Bunlar yargıya olan güvenimizin yansımaları olarak terakki edilmeli” dedi. Bakan Davutoğlu, birlikte mesai yaptıkları kişilerin ceza
almasının üzüntü verici olduğunu dile getirerek, “Sayın İlker Başbuğ birlikte çalıştığımız Genelkurmay Başkanı olarak birlikte mesai yaptığımız arkadaşların bu tür cezalar almasından üzüntü duyuyoruz. Sayın Başbakanımızın da bu yönde açıklamaları oldu. Karar yargının yetkisinde olan bir husustur. Siyasetin ve siyasi kurumların yargının bu konudaki yetkisini aşındıracak şekilde açıklamada bulunması doğru değildir. Sonuç olarak siyasi vehcesi itibariyle demokrasi dışı her türlü hareket ve demokrasiyi tehlikeye sokacak her türlü faaliyet konusunda mutlak bir ortak mutabakat sağlanması ve bu çerçevede bu davanın muhtevasını teşkil eden demokrasi dışı faaliyetlerle demokrasiyi zaafa uğratma konusunda hiç kimse tereddüt göstermemelidir. Hukuki vehcesi itibariyle de yargı bağımsızlığı çevresinde saygı duyulmalı, yapılan tartışmalarında belli bir seviyede bu çerçevede kalmasına özen gösterilmelidir” diye konuştu.
Çocukları sevindirdi
BURAYA İLANINIZI ÜCRETSİZ VEREBİLİRSİNİZ
Derbent’te yaşayan küçük yaştaki çocuklar bayram sevincini dağıtılan oyuncaklarla yaşadı. Derbent Belediye Başkanı Hamdi Acar, Ramazan Bayramı dolayısıyla ilçede yaşayan çocukları ücretsiz dağıttıkları çeşitli oyuncaklarla sevindirdi. Şehir merkezinde çocukların arasına karışarak bayram coşkusunu paylaşan Acar’ın elini de öpen çocuklar, bayram hediyelerini aldı. Acar, çocukların ailelerinin bayramlarını da tebrik etti.
12
Kafaya darde IQ’yu düşürüyor Ergenlik döneminde, başa alınan büyük darbelerin, IQ’nun düşmesine yol açtığı belirlendi. ABD‘deki Florida Üniversitesi’nden bilim insanları, ergenliğin, bilişsel zekanın gelişiminde çok önemli bir dönem olduğunu, ancak bu dönemde gençler arasındaki kavgalara da sık rastlandığını belirtti. Araştırmacılar, genç erkeklerin başına aldığı iki büyük darbenin, bir yıl okula gitmemekle aynı oranda IQ düşmesine yol açtığını, genç kızlar için ise tek darbenin aynı etkiyi yarattığını vurguladı.
Mentollü sigara daha zararlı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, mentollü sigarayı bırakmanın daha zor olduğunu açıkladı. Mentolün serinletici ve uyuşturucu özelliklerinin sigara içen kişi için tadını daha hafif ve çekici yaptığı belirtilen çalışma sonuçlarında “Mentollü sigaralar, mentolsüzlere göre halk sağlığı için daha riskli” ifadeleri kullanıldı. Mentollü sigaralara başlamanın diğer sigaralara göre daha kolay, bırakmanın ise daha zor olduğu vurgulandı.
Çay prostatı engelliyor!
Hollanda’daki Maastricht Üniversitesi’nden Milan Geybels ve ekibi, 58 bin 279 erkeğin sağlık verilerini inceledi. Bu kişilerin 3 bin 362’sinin (1164’ü ileri evre) prostat kanserine yakalandığı görüldü. Katılımcıların beslenme alışkanlıklarını da inceleyen bilim adamları, günde en az 5 fincan çay içenlerde prostat kanserinin, en zor tedavi edilebilen 4. evreye ilerleme riskinin yüzde 33 az olduğu sonucuna vardı. Hastalığın 2. evreye ilerleme riskinin de günde en az 5 fincan çay içenlerde, sadece 1 fincan tüketenlerden yüzde 25 az olduğu vurgulandı. Bilim adamları çayın, sütlü, şekerli ya da limonlu içilmesinin kanserin yayılma riskini etkilemediğine, kanser hücrelerinin tümöre dönüşmesini engelleyen çaydaki flavonoid maddesinin bu şekilde azalmadığına dikkati çekti.
Oturarak çalışanlar, kansere dikkat! Günde 4 saatten fazla oturarak çalışanların kansere yakalanma riskini çok fazla.
Kanser riskini azaltmak için kısa periyodik aralıklarla hareket yapmak gerekiyor. Meslek icabı günde 4 saatten fazla oturarak çalışmak zorunda olanların düzenli fiziksel aktivite yapsalar dahi kansere yakalanma riskinin azaltılamadığı, böyle çalışmak durumunda olanlara ofiste kısa periyodik aralıklarla hareket yapma imkanı verilmesi gerektiği belirtildi. İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Mustafa Kemal Gül, “Fiziksel aktivite ve kanser ilişkisi” hakkında bilgi verdi. Uzm. Dr. Gül, “Fiziksel aktivite ve kanser ilişkisi hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Literatürde egzersiz ve kanser ilişkisini araştıran güvenilir çalışmaların ortak sonucu fiziksel aktivitenin kanser üzerinde olumlu etki ettiği yönündeki ortak fikir birliğidir. Fiziksel aktivite kanserin önlenmesinde rol oynadığı gibi kansere yakalandıktan sonraki dönemde de pozitif rol oynar.” dedi. Fiziksel aktivitenin yoğunluğu ile kanser ilişkisinin araştırıldığını ifade eden Dr. Gül, “Örneğin haftada 3 saat yürüyüş yapmak meme kanserini önlemede etkili iken, haftada 6 saat yürüyüş egzersizi yapmak kolon kanserinden korunmada etkili bulunmuştur. Bu sürelerden daha fazla ve daha yoğun fiziksel aktivitelerin ilave bir katkısı meme ve ko-
lon kanserlerinde gösterilememiştir. Ancak prostat kanserinde ise egzersiz süresi ve şiddeti artıkça kanser üzerindeki olumlu etkilerinin de arttığı saptanmıştır. Yürüme şeklinde yapılan fiziksel aktivite kanser hastaları için çok uygundur. Saatte 3 km yürüyüş hafif; saatte 5 km yürüyüş orta ve saatte 8 km yürüyüş ağır egzersiz kabul edilmektedir. Kemiğe sıçrama yapmamış prostat kanserli vakalarda ağır fiziksel aktivitelerin prostat kanserine bağlı tüm ölümlerde yüzde 61 azalma sağladığı gösterilmiştir” diye konuştu.
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Mustafa Kemal Gül şu bilgileri de verdi: “Günümüzde kanserin türü, evresi, tedavi aşaması, hastanın yaşı, cinsi, operasyonların, kemoterapinin, ışın tedavisinin sebep olduğu geçici ve kalıcı bozukluklara göre ne tür fiziksel aktivitelerin hangi sıklıkla ve yoğunlukta yapılması gerektiği sorusuna yanıt bulabilmek için araştırmalar devam etmektedir. Onkolojide önerilecek fitness ve sportif aktiviteler, her hasta için bireyselleştirilerek belirlenmesi giderek daha çok kabul görmektedir.”
Günümüzde onkoloji hastalarına 3 seansta uygulanmak üzere 150 dakika hafiften ağır fiziksel aktiviteye doğru giden bir egzersiz programı önerildiğini söyleyen İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doktor Mustafa Kemal Gül, “Kanser hastalarında uygulanacak düzenli ve yeterli bireyselleştirilmiş fiziksel aktiviteler hem kanser dışı ölümleri azaltacak hem de kanserden kaynaklanan fonksiyon bozukluklarını rehabilite edecektir” ifadelerini kullandı.
Nar ve üzüm çekirdeği kanser riskini azaltıyor Etlerin 150 dereceden daha yüksek sıcaklıklarda pişirilmesinin kansere neden olduğu belirtildi. Konuyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ali Üren, etlerin 150 dereceden daha yüksek sıcaklıklarda pişirilmesinin kansere neden olduğunu ancak basit yöntemlerle bu riskin en aza indirilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Prof. Dr. Üren açıklamasına şöyle devam etti: “HCA (heterosiklik aminler) bileşikleri genel olarak etlerin 150 dereceden daha yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sıra-
sında aminoasitlerle keratinin reaksiyonu sonucu oluşan maddelerdir. Bazı epidemiyolojik çalışmaların sonuçlarına göre yüksek miktarlarda et tüketimi ile kanser (özellikle kolon kanseri) riskindeki artış arasında bir ilişki tespit edilmiştir. Yaptığımız araştırmalarda dana eti ve tavuk köftelerine üzüm çekirdeği ve nar çekirdeği özütü eklemenin HCA oluşumuna etkisini araştırdık. Mangalda pişirilen dana eti köftelerinde üzüm çekirdeği özütü ilavesi toplam HCA miktarını yüzde 65 oranında azaltırken nar çekirdeği özütü yüzde 40 oranında iyileşme sağlamıştır. Tavuk eti köftelerinin yağda pişirilmesinde üzüm çekirdeği özütü ilavesi yüzde 34, nar çekirdeği özütü ise yüzde 49 oranında HCA azalmasına neden olmuştur.”
Renklerin kardeşliği Sakarya’da yaşayan iş adamı Emrah İnce ve eşi Burcu İnce, 2007 yılında Somali’den Türkiye’ye kaçan ve 7 aylıkken intihar eden annesinden sezaryenle doğumu gerçekleştirilen Metehan’ı evlat edindi. 2010 yılında Kaan isminde bir çocukları daha olan çiftin çocukları Metehan ve Kaan’ın kardeşliği görenleri hayrete düşürüyor. Sakarya’da yaşayan Emrah İnce; büyük oğlu Metehan’ın Somali asıllı olduğunu belirterek “Biz onu ilk kez Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumunda hayır için gittiğimiz bir gün gördüğümüzde almaya karar verdik. Kucaktan kucağa gezen çocuk en son bizim kucağımıza geldi ve eşimle onu evlat edinmeye karar verdik. Kendisiyle ilgili soruşturma yaptığımızda Somali’den Türkiye’ye gelen annesinin hayat şartları yüzünden intihar edip Acil’e kaldırıldığı ve burada yedi aylıkken sezaryenle doğumunun gerçekleştirildiği ve kuvöze alındıktan sonra iki kez kalbinin durduğunu öğrendik” dedi.
13
SÜPER GALATASARAY! TFF Süper Kupa mücadelesinde Galatasaray uzatmalarda Drogba’nın golüyle kupayı evine götürdü TFF Süper Kupa mücadelesinde Galatasaray ile Fenerbahçe Kayseri Kadir Has Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Mücadele Galatasaray’ın 1-0’lık üstünlüğü ile sona erdi. Bu galibiyetle Galatasaray Süper Kupa’yı kazanmış oldu. STAT: Kayseri Kadir Has
YEDEKLER: Serdar, Serdar, Selçuk, Salih
HAKEMLER: Bülent Yıldırım, Ekrem Kan, Asım Yusuf Öz
TEKNİK DİREKTÖR: Ersun Yanal
GALATASARAY: Muslera, Eboue, Gökhan Zan, Semih, Hakan, Melo, Hamit (Umut dk. 81), Selçuk, Amrabat (Erman dk. 80), Sneijder (Emre dk. 108), Drogba
GOL: Drogba (dk. 98) (Galatasaray)
YEDEKLER: Eray, Ceyhun, Kazım, Burak TEKNİK SORUMLU: Ümit Davala
Semih ve Elmander çıkarması
FENERBAHÇE: Mert, Mehmet Topuz, Bruno Alves, Bekir, Hasan Ali, Kuyt, Emre (Caner dk. 105), Mehmet Topal, Baroni (Alper dk. 58), Webo (Kadlec dk. 81, Sow
Transfer çalışmalarını sürdüren Spor Toto Süper Lig’in yeni ekiplerinden Torku Konyaspor, Semih Şentürk veya Elmander’den birisini kadrosuna katmak için çalışmalarını sürdürüyor.
KIRMIZI KART: Bruno Alves (dk. 63) (Fenerbahçe) SARI KARTLAR: Amrabat, Hamit, Gökhan, Melo, Muslera (Galatasaray), Mehmet Topuz, Webo, Caner (Fenerbahçe)
Bakan Kılıç’tan Süper Kupa Yorumu Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç TFF Süper Kupa maçının ardından yaptığı açıklamalarda önemli mesajlar verdi.
Ersun Yanal: Mazeretimiz yok! TFF Süper Kupa maçının ardından Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Teknik direktörü Ersun Yanal, Galatasaray’a karşı 1-0 kaybettikleri Süper Kupa maçından sonra düzenlenen basın toplantısında, “Kazanmamız gerekiyordu ama kazanamadık” dedi. Ersun Yanal, maç süresince karşılıklı üstünlüklerin olduğu bir karşılaşma izlediklerini ifade ederek, “Hepimiz maçı izledik teknik yorumunu tekrar yapmak istemiyorum. Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra şöyle böyle demenin bir mazereti yok. Önümüzde bekleyen şampiyonluk yarışı ve UEFA kupasında en iyisini yapabilecek kadroya sahibiz. Bunu yapabilmek adin organizasyonlara gireceğiz. Takımlar
maç süresince karşılıklı olarak birbirlerine üstün olduğu dakikalar vardı. Kazanmamız gerekiyordu kazanamadık mazeretimiz yok. Futbol açısından baktığımızda zaman zaman keyif aldığımız dakikalar oldu. Ama Galatasaray kazandı. Efordan dolayı oyuncularımı kutluyorum. Fenerbahçe’nin gücü ortada ve almak istediğimiz her oyuncuyu alırız. Fenerbahçe her geçen gün daha iyi olacak, ben de dinamik bir takım oluşturmaya çalışıyorum. Kayseri Anadolu’nun güzel bir incisi. Misafirperverlikte öyle pastırma ve mantıyı yemeden gitmiyoruz ama birazda kilo sorunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Süper Kupa maçı sırasında şeref tribününde Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın yan yana oturmasını, “Bir araya gelmişlerse kendi istedikleri için gelmişlerdir” diye değerlendirdi. Bakan Kılıç maç çıkışında yaptığı değerlendirmesinde, “İyi bir maç oldu. Temenni ederim ki bu Kayseri’den heyecan dalga dalga yayılır. Sezon olabildiğince sportmen bir sezon olarak geçer. Futbolda kazanmak ve kaybetmek de var. Bu mücadeleye katılmak ve Türk futboluna değer katmak takdire şayandır. Birkaç olmaması gereken olaylar oldu. Onlar olmasa
daha iyi olacaktı. İki önemli camianın başkanı her ikisi de, onların yaptığı açıklamalar kendi camiaları açısından bağlayıcılığı olan açıklamalar. Bir araya gelmişlerse kendileri isteyerek gelmişlerdir. Onlar bir araya gelirse taraftarlar da bir araya gelir. Burada barışçıl bir iklim olursa taraftarlar arasında da barışçıl bir iklim olacaktır. Olması gereken bir şey oldu. Sıra dışı bir şey olmadı” diye konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise, “Hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’yi kutluyorum. Gerçekten son derece centilmence bir mücadele oldu. İki takım ezeli rekabet içinde olduğunu gösterdiler” dedi.
Torku Konyaspor Başkan Yardımcısı Zeki Çimen, Fenerbahçe’den ayrılacak olan Semih Şentürk ile görüşmelerin sürdüğünü belirterek, “Transfer bu hafta içi netleşmiş olacak. Elmander’in transferi için de Galatasaray’la ön görüşme yaptık. Elmander’in menajeri ile de görüştük. Semih veya Elmander’den hangisi ile anlaşmaya varabilirsek ikisinden birinin transferini gerçekleştireceğiz” dedi.
Önder Özer’den yalanlama
Beşiktaş Futbol Genel Direktörü Önder Özen, istifa edeceği yönündeki haberleri yalanladı. Siyah-beyazlı kulübün resmi internet sitesinden açıklamada bulunan Özen, “Bir takım taleplerim kabul edilmediği takdirde istifa edebileceğim yönünde bilgiler bulunan asılsız haberin, basın yayın organlarında yer aldığını üzülerek görmekteyim. Benimle hiçbir görüşme yapılmadan, bir haber ajansının hakkımda böyle değerlendirmeler içeren bir haberi servis etmesini kınıyorum. Görevimin başında olduğumu ve istifa etmek gibi bir niyetimin kesinlikle bulunmadığını belirtirim. Bu tür haberlerin beni ve Beşiktaş’ımızı yıpratma amacıyla üretilen maksatlı haberler olduğunun bilinmesini isterim” ifadelerini kullandı.
Bursaspor’da Daum heyecanı
Bursaspor Genel Koordinatörü Ayhan Barışıcı, yeni teknik direktör Christoph Daum’un yeşilbeyazlı takımı yüksek hedeflere ulaştıracağını söyledi. Yeni teknik direktörün her zaman ayrı bir heyecan olacağının altını çizen Barışıcı, “Yeni hocamızla birlikte geçmişe sünger çekildi. Birlik ve beraberlik içerisinde yeni hocamızın Bursaspor’umuzu yüksek hedeflere ulaştıracağına inanıyorum. Hocamızın Türkiye’de daha önce görev yaptığı için ülke futbolunu ve seyircileri çok iyi tanıyor” dedi.
14
Mona Lisa’nın mezarı açıldı! Mona Lisa tablosundaki kadının kimliğini bulmak için 300 yıllık bir aile mezarlığı açıldı. Dünyanın en tanınmış tablosu olarak nitelendirilen Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosunun üzerindeki sır perdesini aralamak için bilim adamları kolları sıvadı. Mona Lisa tablosu, dünyada en çok ilgi uyandıran tabloların başında geliyor. 500 yıldır Mona Lisa’nın bakışlarından gizemli gülüşüne, fonda yer alan manzaraya kadar, resmin her santimetre karesinden anlamlar çıkartılmaya çalışılıyor. Mona Lisa’nın kim olduğu ise hala bir sır. Ama ağırlıklı görüş, soylu bir aileye mensup olan Lisa Gherardini del Giacondo olduğu yönünde. Bilim adamları, bu amaçla, Floransa’da Lisa’nın eşi ve 2 oğlunun gömülü olduğu aile mezarlığını açtı. Buradan alınacak DNA örnekleri, Floransa’da 2 yıl önce arkeolojik kazı çalışması sırasında bulunan ve biri Lisa’ya ait olduğu sanılan 3 kalıntının DNA’sı ile karşılaştırılacak. Lisa’nın ömrünün son yıllarını bir manastırda rahibe olan 2 kızıyla birlikte geçirdiği, 14 Temmuz 1542 yılında da öldüğü biliniyor.
Hatay’da 100 dolar 3 lira Hatay’da bir firma tarafından basılan dolarların, 1 dolarlık yüzlük destesi 3 liraya alıcı buluyor. Dolarların basım amacı ise düğünlerde gelin ve damadın başına saçmak. Sahte dolarlara en fazla talep ise Altınözü ve Reyhanlı ilçelerinden geliyor. Hatay’ın merkez Antakya ilçesi Meydan Çarşısı’nda esnaflık yapan Şevket Güven sahte dolara artan talebin düğünlerden kaynaklandığını belirterek, günde ortalama 3-4 bin banknot sattıklarını söyledi. Güven, “Hatay’da yapılan düğünlerde, gelin ve damat meydanda oynarken başlarına para atılıyor. Sahte dolarlara en fazla Altınözü ve Reyhanlı ilçelerinden rağbet geldiğini söyleyen Güven, “Biz düğün nişan malzemesi satıyoruz. Sahte dolarlar da bu sektörün işine girdi. Günde yaklaşık 30-40 deste bu dolarlardan satıyoruz. En fazla rağbet, düğünlerin şatafatlı olduğu Altınözü ve Reyhanlı ilçelerinden oluyor.” açıklamasını yaptı.
Bayrağı bile hazırlamışlar İngilizlerin Gelibolu çıkarması öncesi bastırdığı mendilde, savaş sonrası İstanbul’da kurulması öngörülen sömürge devletinin bayrağı Oğuz Aydemir koleksiyonunda. İpek üzerine baskı tekniğinin bulunmasıyla 1800’lü yıllarda Avrupa’da başlayan ve Osmanlı’da da yaygınlaşan hatıra mendili bastırma geleneği, tarihin dönüm noktalarına ilişkin ilginç ayrıntıları belgeliyor.
leti için ay yıldız ve İngiliz çapraz bayrağını birarada tasarlayan bir bayrak da resmetmişler. Savaşa başlamadan Birleşik Krallığa bağlı bir ülkeyi mendilde göstermişler. Başarıya ulaşmamış bu girişiminden bugüne mendillerde kalan anısı kalmış.”
Osmanlı’nın son döneminde girilen savaşlar, yapılan anlaşmalar, 2. Meşrutiyet, Tanzimat Fermanı gibi olaylar için bastırılan sınırlı sayıdaki ipek mendiller, Cumhuriyet döneminde Adnan Menderes dönemine kadar bastırılmaya devam etmiş. Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı Başkanı, tarih araştırmacısı ve koleksiyoner Oğuz Aydemir’in, 35 yıl önce İstanbul’da bir antikacıda gördüğü 1877 Türk Yunan Harbi için bastırılan ipek mendili almasıyla başlayan koleksiyon hikâyesi, bugün 125 mendille Türkiye’nin tek ve dünyanın da önemli ipek mendil koleksiyonunun oluşmasıyla sonlanmış. İstanbul’da aldığı ilk ipek mendilin ardından tarihi mendillere olan ilgisinin arttığını, zaman içinde müzayedeleri takip etmeye
62,5 x 46 santimetre boyutlarındaki ipek mendilde Marmara Denizi ve çevresinin Çanakkale Boğazı’ndan İstanbul Boğazına kadar olan bölümü ile bu bölgede konuşlu donanma ve orduların yerleri sembolik olarak gösteriliyor.
başladığını söyleyen Aydemir, her mendilin bir hikâyesinin olduğunu ve tarihsel olayların bir sonucu olmaları nedeniyle bu işin bir tutkuya dönüştüğünü anlattı. 125 mendile ulaşan koleksiyonunda Osmanlı ve Türk tarihinin yanı sıra Rus ve Avrupa mendillerinin de bulunduğunu kaydeden Aydemir, şöyle konuştu:
“İngilizler’in Çanakkale Savaşı için bastırdığı hatıra mendili çarpıcı bazı figürleri barındırıyor. ‘To Constantinople’ isimli mendilde Çanakkale ve İstanbul boğazları resmedilmiş. Nasıl olsa Çanakkale’yi geçip İstanbul’u alacaklarına inandıkları için bunun için hatıra mendili bastırmışlar. Hatta mendilin bir köşesine işgal sonrası kurulacak sömürge dev-
Mendilin sol üst köşesinde o dönem İngiltere sömürgesi olan Avustralya ve sağ üst köşesinde Yeni Zelanda’nın bayrağı yer alıyor. Mendilin sol alt köşesinde ise diğer sömürge devlet bayraklarına benzer tarzda tasarlanan İngiliz bayrağının içine gömülü Ay-yıldız dikkat çekiyor. Halen Aydemir’in evinde oluşturduğu özel bir bölümde muhafaza ettiği ipek mendiller, yakın bir dönemde İstanbul’da oluşturulan özel bir müzede sergilenmeye başlayacak.
Sanatçılar Şükran Köyünde buluştu Hüyük ilçesinin Çavuş beldesine sanatçılar akın etti. Türkiye’den ve yurt dışından çok sayıda sanatçı Anadolu’nun en büyük sanatçı buluşmasında bir araya geldi. Konya’nın Hüyük ilçesine bağlı Çavuş beldesine sanatçılar akın etti. Türkiye’nin yanı sıra yurt dışından çok sayıda sanatçı Anadolu’nun en büyük sanatçı buluşmasında bir araya geldi. Sanatçılara ait kerpiç evlerin yer aldığı Sonsuz Şükran köyünün kurulu bulunduğu Çavuş beldesinde, bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen Uluslararası Anadolu’ya Şükran Buluşmaları Festivali başladı. Çavuş beldesi meydanında düzenlenen açılışa çok sayıda siyasi ve bürokratlarla birlikte yerli ve yabancı 220 sanatçıdan oluşan katılımcılar ile vatandaşlar katıldı.
Törende konuşan Sonsuz Şükran Köyü’nün Kurucusu Mehmet Taşdiken, sanatçılara ait köyün ününün artık Türkiye sınırlarını aştığını, mekanın Konya, Hüyük ve Çavuş kasabasının gururu haline geldiğini söyledi. Taşdiken, Şükran köyünün Anadolu’nun derin kültürü etrafında, artık sanatta yeni bir çığır açacak potansiyele ulaştığını belirterek, düzenledikleri festivalin hem nicelik, hem de nitelik açısından Anadolu’daki en büyük sanatçı buluşmalarından birisi haline geldiğini kaydetti. Protokol konuşmalarının ardından katılımcılar, Sonsuz Şükran köyündeki sanatçılara ait kerpiç evleri ziyaret etti.
Potter Azkaban’a tutsak edilsin! ‘Harry Potter’ serisiyle ünlenen 1989 doğumlu Daniel Radcliffe, yıllar geçtikçe tanınmaz bir hale geliyor. Küçük yaşta ‘Harry Potter’ serisiyle şöhrete kavuşan 24 yaşındaki oyuncu Daniel Radcliffe, alkol ve uyuşturucunun pençesine düştü. Yakınları genç oyuncu için oldukça endişeli. Radcliffe, popüler serinin çekimleri sırasında alkol kullanmaya başladığını itiraf etmişti. Ancak Radcliffe’e yakın kaynaklar, genç oyuncunun gün geçtikçe daha çok alkol ve uyuşturucu batağına düştüğünü söyledi. Sık sık Londra’daki gece kulüplerinde kavga çıkartan ve oyuncuların arasında da pek sevilmeyen Radcliffe’in hayatından endişe ediliyor.
In Touch dergisi, genç oyuncuyla ilgili şu yorumda bulundu: “Daniel, şöhretle çok erken yaşta tanışan birçok oyuncunun yaşadıklarını yaşıyor. Bu genç yıldızların güvenilir bir arkadaş çevreleri yok. Medya baskısı altındalar. Aileleri, bulundukları sektörle ilgili kendilerine tavsiyede bulunacak bilgiye sahip değil. Bir an büyük bir popülarite, bir an unutulmuşlukla yaşıyorlar. Bunu kaldırabilmeleri çok kolay değil. O yüzden alkol ve uyuşturucu, hayatlarında önemli bir yer tutuyor.”
‘Fransız’ kalmadılar Fransa Entegrasyon Yüksek Kurulu’nun “başörtüsü yasağı” kararına Fransızlardan tepki geldi Fransa Entegrasyon Yüksek Kurulu’nun (HCI) laiklik ilkesini deldiği gerekçesiyle başörtüsü, takke gibi dini sembollü kıyafetlerin üniversitelerde yasaklanması yönünde bülten yayınlamasının ardından ülkedeki birçok kesim karara tepki gösterdi. Başbakanlık Genel Danışmanı Nicolas Cadena rapor hakkında yaptığı açıklamada belgenin resmi olmadığını dile getirerek böyle bir kararları olmadığını ifade etti. Böyle bir
KKTC milletvekilleri yemin etti KKTC’de, Meclis’e girmeye hak kazanan 50 milletvekili, yemin ederek görevlerine başladı.
belgenin durup dururken neden yayınlandığına anlam veremediğini de ifade eden Cadene durumun rahatsız edici olduğunu kaydetti. İslamafobi karşıtı hukuk fakültesi öğrencisi Imen Bichiaoui ise, yayınlanan bültenin kesinlikle kabul edilebilir bir yanının olmadığını kaydederek, “Bu bülteni özgürlüğümü tehdit eden bir şey olarak görüyorum. Bunlar benim temel haklarım. Biz yıllardan beri bu ülkede yaşıyoruz ve İslam dini sürekli
KKTC’de, 28 Temmuz’da gerçekleştirilen seçimde Meclis’e girmeye hak kazanan 50 milletvekili, pazartesi günü yemin ederek görevlerine başladı. Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Meclis’in seçimden sonraki bu ilk birleşimi saat 10.00’da yapıldı. And içme törenine törene tüm eski parlamenterlerde katıldı.
damgalanıyor. Bu bülten kabul edilemez çünkü üniversitelerde laiklik ihlal edilmemiştir. Ben bir öğrenciyim ve 4 yaşından beri başörtüsü kullanıyorum. Üniversitede bugüne kadar hocalarımla ya da sınavlarım hakkında hiç sorun yaşamadım. Bunun halkı Müslümanlara karşı kışkırtmak için yapıldığını düşünüyorum” şeklinde konuştu. Fransa’da daha önce de 2004 yılında orta öğretim kurumlarında dini sembollere yasak getirilmişti.
28 Temmuz’da yapılan Milletvekilliği Erken Genel Seçimi’nde, Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG)’den 21, Ulusal Birlik Partisi (UBP)’den 14, Demokrat Parti- Ulusal Güçler (DP-UG)’den 12, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP)’den 3 milletvekili seçildi.
Bu da Avustralya’nın cahil politikacısı Avustralyalı acemi politikacı Stefani Banister’in seçim kampanyasında “Bir ülke olarak İslam’a karşı çıkmıyorum” sözleri sosyal medyaya damgasını vurdu. Avustralyalı politikacı Stefani Banister’in seçim kampanyası fiyaskoyla sonuçlandı. Fiyaskoyla sonuçlanan kampanyanın nedeni, 27 yaşındaki Banister’in katıldığı televizyon programında ‘İslam’ı bir ülke zannettiği Avustralyalı iki çocuk annesi politikacı, İslam’ı bir ülke sandı. Stefani Banister adındaki acemi politikacı, bir televizyon kanalına verdiği mülakatta yaptığı gaflarla siyasi kariyerini başlar başlamaz bitirdi. Banister’ın politika kariyeri, sadece 48 saat sürdü.
Banister, katıldığı televizyon programında, “Bir ülke olarak İslam’a karşı çıkmıyorum. Ama kurallarının Avustralya’da hoş karşılanacağını sanmıyorum” ifadesini kullandı. Göçmen karşıtı Tek Ulus Partisi’nin adayı olan Banister, “haram” ile “Kuran”ı da karıştırdı. Banister, “Avustralyalılar’ın yüzde 2’sinden daha azı haram’a bağlı” dedi. Stefani Banister, bu sözleriyle ülkede alay konusu olunca 7 Eylül’de yapılacak seçimlerde milletvekili adaylığından çekildiğini duyurdu.
Stefani Banister
Snowden ABD’yi gerdi ABD Başkanı Barack Obama, Rusya ile ilişkilerin durdurulacağını ve yeniden gözden geçirileceğini söyledi. ABD Başkanı Obama, bugün düzenlenen basın toplantısında medya mensuplarının ABD ile Rusya ilişkileri hakkındaki sorularını yanıtladı. İki ülke arasındaki ilişkilerin son zamanlarda zorlaştığının farkında olduğunu söyleyen Obama, Putin’in Rusya devlet başkanlığına yeniden seçilmesi öncesinde ilişkilerin gelişmekte olduğunu ifade etti. Obama, Putin’in başa gel-
mesi sonrasında ise Suriye ve insan hakları konularını da içeren “birtakım farklılıkların ortaya çıktığını” dile getirdi. Obama ayrıca mevcut koşullar altında ve Putin’in “geriye dönük düşünce yapısı dolayısıyla” Rusya ile ilişkilerin durdurulacağını ve yeniden gözden geçirileceğini ifade etti. Obama, Putin’i ülkeleri arasındaki gerilen ilişkilerde “geriye yönelik değil, ileri odaklı düşünmesi” yönünde teşvik ettiğini söyleyerek “Snowden’in de bir vatansever olduğunu düşünmüyorum” dedi.
15 Yanardağ faliyette: 6 ölü! Endonezya’nın doğusunda yer alan Rokatenda Dağı’ndaki yanardağın faaliyete geçmesi sonucu lavların çevre bölgelere sıçramasıyle birlikte 6 kişi hayatını kaybetti. 2 kilometrekarelik bir alanda büyük bir tahribata neden olan yanardağ patlaması sonrası Palue adalarında yaşayan 3 binden fazla kişi de bölgeden tahliye edildi. Yetkililer hayatını kaybedenlerden 3’ünün yetişkin 2’sinin çocuk olduğunu belirtirken 6’ncı kişinin cesedine ise henüz ulaşılamadığını ifade etti.
Kosova’da coşkulu bayram
Türkiye’nin Priştine Büyükelçiliği ve Yunus Emre Türk Kültür Merkezi tarafından gelenek halini alan bayramlaşma töreni bu yıl da coşkulu geçti. Priştine Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde düzenlenen bayramlaş geniş katılımla gerçekleşti. Bayramlaşma töreninin ev sahibi Priştine Büyükelçisi Songül Ozan ve Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Sadullah Yılmaz tarafından konukların karşılandığı bayramlaşma törenine, Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağıcılar, Bakan Yardımcıları, milletvekilleri, Kosova’daki Türk kurum ve dernek temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Oturduğu salıncaktan kalkamadı
İngiltere, Devon’da yeğenini parka götüren bir adam, sallanmak isterken salıncakta sıkıştı. 25 yaşındaki andy Blamey, küçük yeğeni ile çocuk parkındaki salıncaklara binmek istedi. Bebek kucağındayken salıncağa oturan genç adam bir süre sallandıktan sonra inmek istedi. Ancak salıncağa sıkıştığı için bu mümkün olmadı. Genç adam olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin demirleri kesmesiyle kurtuldu.
12