1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
5
7
13
14
15
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
1 2 3 4 5 6 7
1
2
Y E P Y E N İ
E L M E K
8 9 10 11 12 13 14 15
G Ü L G İ B İ
Z A R R A H İ P
3
4
T İ E M G D İ R İ D E O B İ R O M E T A N İ A K E L L A E N A M R L A T İ D
6
8
9
10
Ç A T A L E A D A R E N İ M İ R L A İ Y İ A Y A K Ö N R İ K I Ş K E Z G A Z İ M E L E A N T İ R A M M A H K E H Z A Ş A İ L İ K
11
12
13
14
S A H U M E S N C E V G İ E Ş M L E R M E E V A
K E M İ K E R İ M E S İ
A B U L İ
15
L A M E L İ A F R İ R Ö A L K A A T K L İ R A F
6
7
8
9
10
Otomobilde gösteriş dönemi bitti 4830 kişinin katılımıyla hazırlanan ‘Avrupa’da Otomotiv Sektörünün Yükselişi için 5 Kaldıraç’ başlıklı rapor, Türkiye otomotiv sektöründe gösteriş döneminin bittiğini, tüketicinin maliyete baktığını gözler önüne seriyor. Otomobil satın alanlar artık maliyete daha çok önem veriyor. Cetelem Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 8 Avrupa otomotiv pazarının mercek altına alındığı raporun bir yenisi TEB Cetelem tarafından açıklandı. 4830 kişinin katılımıyla hazırlanan ‘Avrupa’da Otomotiv Sektörünün Yükselişi için 5 Kaldıraç’ başlıklı rapor, Türkiye otomotiv sektörüne ilişkin de çarpıcı sonuçları ortaya koydu. Raporda ortaya konan sonuçlar doğrultusunda, Avrupa’da otomotiv sektörünün yükselişini sağlayacak ve yeniden sıçramaya olanak verecek beş temel unsur tespit edildi. Buna göre, otomobil fiyatlarının ve kullanım maliyetlerinin düşürülmesi, faydasız yenilikçilikten faydalı yenilikçiliğe geçiş, otomobili keyfi nedenlerle satın alan müşteri grubunun beklentilerinin de dikkate alınması, otomobil satış ağlarının yeniden gözden geçirilmesi ve yeni finansal yaklaşımlar Avrupa otomotiv
sektörünün yeniden sıçramasını sağlayacak temel unsurlar olarak öne çıkıyor. Rapor, eskiden otomobil satın alma kararında önemli etkisi bulunan gösterişe yönelik yeniliklere olan ilginin yerini maliyet düşürücü yeniliklerin aldığını ortaya koyuyor. Raporda, ‘gereksiz’ olarak nitelenen kimi yeniliklerin, yerini büyük bir hızla araç ekonomisinin aldığı ‘kaçınılmaz’ yeniliklere bıraktığı vurgulanıyor. Yani tüketiciler otomobilin satın alma fiyatını ve toplam maliyeti aşağıya çekecek faydalı yeniliklere artık daha fazla önem veriyor. Avrupa’da 2008 yılındaki ekonomik konjonktürün kılı kırk yaran yeni bir müşteri tipi ortaya çıkardığı ifade edilen raporda, bu yeni müşteri tipinin artık en fazla cazip fiyatlardan etkilendiği belirtiliyor. Önümüzdeki dönemde asıl başarıyı daha hesaplı ve tutumlu otomobil üreten markaların elde edeceği tahmin ediliyor. Son yıllarda, düşük işletme masraflarından dolayı elektrikli ve diğer
alternatif enerjili araçların da ilgi çektiği ve bu ilginin devam edeceği öngörülüyor. Otomobil alırken öne çıkan kriterler göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa ülkelerinde tüketicilerin yüzde 74’ünün fiyatına, yüzde 60’ının kullanma masraflarına, yüzde 53’ünün ise teknik özelliklerine ve güvenliğine baktığı görülüyor. Otomobil satın alırken öne çıkan dokuz kriter arasında otomobilin görüntüsüne göre karar verenlerin oranı ise yüzde 4 ile son sırada yer alıyor. Raporun otomotiv sektörünün mevcut durumunu analiz eden önemli veriler içerdiğine dikkat çeken TEB Cetelem Genel Müdürü Paul Milcent, “Avrupa ülkelerini kapsayan bu detaylı araştırma raporu sadece sektörün mevcut durumunu gözler önüne sermekle kalmıyor, sektörün ileriye dönük kararları için de önemli ipuçları içeriyor. Raporun otomotiv sektörünün tüm paydaşları açısından oldukça faydalı olacağını düşünüyorum” dedi.
Uzaydan enerji üreteceğiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin yakın hedeflerinden birinin uzaya uydu gönderip enerji elde etmek olduğunu söyledi. 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası’nın kapanışı Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kapanış programın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakani Binali Yıldırım, yabancı bakanlar ve çok sayıda davetli katıldı. Şurada 2023 vizyonunu ve hedeflerini değerlendirdiklerini belirten Yıldırım, “Dayandığımız ana hedef, Türkiye’nin 2023 genel görünümüdür. Genel görünüm açısından 10 büyük ekonomi içerisinde yer alacağız. Bu ana hedefi ortaya koyduktan sonra bunun etrafında ulaşımla, eğitimle, iletişimle, şehirleşmeyle, ticaretle ve sosyal devlet olma ilgili hedeflerimiz var. Bu şura ile birlikte Türkiye’nin hatrı sayılır bir bölgede ülke haline gelmesi ve 10 büyük ekonomi içerisinde yer almasının gereği olan altyapısının hedefleri belirlendi. Bu 1.2 trilyon dolarlık Türkiye önümüzdeki 10 yıl içerisinde bir dış ticaret hacmine sahip olacak” dedi.
2023-2035 vizyonundaki amaçlarına da değinen Yıldırım, “Bölgesel ve küresel ulaşım, iletişim faaliyetlerinin gelişmesine katkı sağlamak, yüksek kalitede kesintisiz konforlu hizmet sunmak, yenilikçi gelişmelerle bezenmiş bir altyapıyı oluşturmak, eşit dengeli sürdürülebilir kalkınma hamlelerine öncülük etmek, herkes için hızlı bir erişim anlayışıyla projeleri gerçekleştirmektir” diye konuştu. Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin hedeflerinden bir tanesinin de uzaya uydu gönderip enerji elde etmek olduğunu ifade ederek, “Uzaya güneş enerjisinden elektrik üreten güneş panelleri yerleştirip buradan üretilecek elektrik enerjisini radyo frekans dalgalarıyla yeryüzüne ulaştıracak bir projeyi de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu da bir vizyon projesi olarak bu şurada kararlaştırılan bir çalışmadır” dedi. Yıldırım’ın bu açıklama Türkiye halkını memnun etti.
Efsane’ye elveda Volkswagen, ünlü modeli Combi’nin üretimini durduruyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra esnaf ile tüccarın taşıt aracı olarak ünlenen Combi’nin çağdaş güvenlik standartlarına uyum sağlayamadığı için üretimine son verileceği belirtildi. İlk Combi, 1967’de üretilmişti.
11
İslamî finans eğitimi 9. Uluslararası İslamî Ekonomi ve Finans Konferansı İstanbul’da başladı. İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi SESRIC Genel Direktörü Savaş Alpay, hükümetlere islamî finans konusunda eğitim verilmesi gerektiğini söyledi. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bir alt kuruluşu olan İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi SESRIC Genel Direktörü Savaş Alpay, finans ve ekonomi dünyasının kritik bir dönemden geçtiğini ve küresel finansal krizin etkilerinin hala hissedildiğini, alternatif finans sistemlerine ihtiyaç olunduğunu söyledi. 9. Uluslararası İslami Ekonomi ve Finans Konferansı (ICIEF) İstanbul’da başladı. İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik, Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC), İslam Kalkınma Bankası Grubu’na bağlı İslami Araştırma ve Eğitim Enstitüsü (IRTI), Hamad bin Khalifa Üniversitesi bünyesindeki Katar İslami Çalışmalar Fakültesi (QFIS) ve Uluslararası İslam Ekonomisi Derneği (IAIE) ortaklığında düzenlenen konferansa yurt içi ve yurt dışından çok sayıda akademisyen ve kurum yöneticisi katıldı. Konferansın açılışında konuşan SESRIC Genel Direktörü Savaş Alpay, finans ve ekonomi dünyasının kritik bir dönemden geçtiğini ve küresel finansal krizin etkilerinin hala hissedildiğini, uluslararası finans mimarisinin
yeniden yapılandırılmaya ve alternatif finans sistemlerine ihtiyacı olduğunu İslamî finansın bu alternatiflerden biri olduğunu söyledi. Alpay, “Dünyada yaşayan insanların sadece yüzde 0,6’sı küresel servetin yüzde 40’ını elinde bulunduruyor. Bu tablo kimsenin kabul edebileceği bir tablo değildir. Mevcut finans sistemi bize refahı getirmemiştir, adaleti sağlamamıştır ve bütün insanlar için onurlu ve iyi bir hayat yaşama tar-
zını ortaya çıkarmamıştır. Onun için bir takım alternatifler bulmak zorundayız. Dünyadaki gaz ve petrol rezervlerinin büyük çoğunluğu İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) üye devletlerin topraklarında bulunsa da bu ülkelerin gücü nüfuslarından kaynaklanıyor. İKÖ üye devletlerinin nüfuslarına baktığınız zaman 0-24 yaş arası nüfus kesiminin yüzde 54 civarı olduğunu görüyoruz. Bu rakam, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden
yüzde 20 daha yüksek. İKÖ ülkelerindeki gençlerin sadece İslam ekonomisi ve finans alanında değil bütün alanlarda eğitilmeleriyle dünya daha iyi bir dünya haline getirilebilir” dedi. İslami Araştırma ve Eğitim Enstitüsü (IRTI) Genel Direktörü Azmi Omar ise birçok ülkenin İslamî finansı uygulamak istediğini ve sukuk (İslamî prensiplere uygun faizsiz tahvil) ihracı veya İslamî bankacılık yoluyla bu alanda çeşitli alanlar açtıklarını söyledi. Birçok ülkeden İslamî finansın uygulanması konusunda destek talebi aldıklarını söyleyen Omar, hükümetlere İslamî finans konusunda destek ve eğitim verilmesi gerektiğini belirtti. İslami finansın geleneksel finanstan çok daha istikrarlı bir ticaret yolu olduğunu ve ülkelerin kalkınması katkıda bulunduğunu söyleyen Omar, “Araştırma sonuçlarımızı politikalara dönüştürmek ve bu şekilde politikalara katkıda bulunmak zorundayız. Bir takım araştırmalar yapılıyor ve makaleler yayınlanıyor. Ancak bunlar politikalara dönüşmedikçe etkili sonuçlar elde etmek mümkün değil. Üye devletlerin de bu politikaları uygulamaya koymaları gerekiyor” dedi.
Malezya’ya 4 ‘helal’ otel Dünyada İslamî standartları uygulayan ilk otelin kurucusu ve 1. Uluslararası İslamî Turizm Standartları Konferansı’nda dünyanın ilk 5 ve 7 hilal sertifikalarını alan Caprice Gold Group, Malezya’da, Kuala Lumpur, Langkawi, Penang ve İskenderiye’de 4 ‘Helal’ otel inşa edecek. Caprice Gold Group Yönetim Kurulu Başkanı M. Fadıl Akgündüz, imza töreninde yaptığı açıklamada, 1997’den beri Malezya ile önemli ticari ilişkiler yürüttüklerini ve geçen yıl düzenlenen 1. Uluslararası İslamî Turizm Standartları Konferansı’nda dünyanın ilk hilal sertifikalarını aldıklarını söyledi. Bu gelişmenin Malezya’daki eyaletlerin ilgisini çektiğini belirten Akgündüz, Malezya’dan gelen teklif üzerine 3 noktada helal otel yatırımı yapma kararı aldıklarını açıkladı.
Sanayi üretiminde ihracat etkisi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan yaptığı açıklamalarda, sanayi üretim endeksindeki artışta ihracatın büyük etkisi olduğu belirtti Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, sanayi üretim endeksinin 3. çeyreğe iyi başladığını, Ağustos ve Eylül verilerinin de bu şekilde devam etmesi halinde 3. çeyreğin büyümesinin beklenenden iyi geleceğini belirterek, sanayi üretim endeksindeki artışta ihracatın etkisi olduğunu açıkladı. Bakan Çağlayan açıklamasında, “Birinci çeyrekte yüzde 1.3, ikinci çeyrekte yüzde 3.2 yükselen sanayi üretim endeksi 3. çeyreğin ilk ayında yüzde 5.7 yükseldi. Takvim etkisinden arındırılmış veri yüzde 4.6 arttı. Bu artışlar piyasa beklentilerinin ve tahminlerin üzerinde. Hatırlanacağı gibi Temmuz ayında altın dışı ihracatımızda da çok ciddi bir artış olmuştu. Çift haneli ihracat artışının sanayi üretim endeksindeki ciddi
etkisi var. Avrupa’daki göreceli iyileşme ile bölgeye ihracatımızda beklentilerin üzerinde iyileşme görüyoruz” ifadesini kullandı. Türkiye’de hala iç talebin zayıf olduğu bir dönemde olunduğu vurgulayan Bakan Çağlayan, şöyle devam etti: “Bu bir süre daha devam edecek. Dış konjonktürdeki bozulma da buna zemin hazırlıyor. O nedenle bu yıl sanayi üretimimiz de önceki yıllardaki performansın gerisindeyiz. Böyle bir dönemde Temmuz sanayi üretiminin iyi gelmesi sevindirici. Beklenenden iyi gelen bugünkü veri Ağustos ve Eylül’de de devam ederse biraz daha iyi bir 3’üncü çeyrek rakamı görebiliriz. Ama yıl genelindeki büyüme daha önce ifade ettiğim yüzde 3’ün biraz üzerinde olacak gibi görünüyor.”
Sebze meyve ihracatını savaş etkileyebilir Türkiye Sebze ve Meyve Komisyoncuları Federasyonu (TÜSEMKOM) Başkanvekili Halil Öztürk, Suriye ile çıkacak muhtemel bir savaşın Ortadoğu’ya yapılan sebze ve meyve ihracatını olumsuz etkileyeceğini söyledi. Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye’den Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatı yüzde 35 oranında etkilediğini kaydeden TÜSEMKOM Başkanvekili Halil Öztürk, bu durumun savaşın çıkması halinde daha da kötüye gideceğini belirtti. Suriye’de başlayan iç savaşın ardından Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatın yüzde 35 etkilen-
diğini ifade eden Öztürk, “Başta üzüm üreticileri büyük mağduriyet yaşıyor. Tabi hiç arzu etmiyoruz ama, çıkacak olası bir Suriye savaşı ihracatı etkiler. Bildiğiniz gibi dünyanın en istikrarsız bölgelerinin başında Ortadoğu geliyor. Bu bölgede yaşanan siyasi istikrarsızlık direkt ülkemizi, başta ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle biz zaman kaybetmeden alternatif pazar arayışını hızlandırmamız lazım. Uzakdoğu ve Afrika’ya açılmamız ve bu bölgelerde yaşayan insanların istediği ürünleri yetiştirip ihraç etmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
İşgücü maliyet endeksi arttı Saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2013 yılının 2. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,6 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2013 yılı II. çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,6 arttı. Endeks, sanayi sektöründe yüzde 2,6, inşaat sektöründe yüzde 1,1 ve hizmet sektöründe yüzde 0,6 arttı. Ücretli çalışana yapılan düzenli ve düzensiz ödemelerdeki saatlik değişimin göstergesi olan, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış saatlik kazanç endeksi 2013 yılı II. çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,6 arttı. Endeks değerlerindeki artış oranları; sanayi sektöründe yüzde 3,3, inşaat sektöründe yüzde 1,9 ve hizmet sektöründe yüzde 1,4 olarak gerçekleşti.
12
Gribe karşı önlem! Yaz mevsiminin sona ermesi ve havaların serinlemesiyle birlikte grip ve soğuk algınlığına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, yoğurdun soğuk algınlığını yüzde 25 oranında azalttığını belirtiyor. Doç. Dr. Seyhan Alkan, grip ve soğuk algınlığından korunmak için alınması gereken önleleri sıraladı. Alkan’ın önerileri şöyle: 1. Sık el yıkama alışkanlığı temas yoluyla bulaşan virüslere karşı en iyi korunma yöntemidir. Grip mevsiminde kalabalık ortamlardan ve hastalanmış kişilerle yakın temastan kaçının. 2. Bol vitamin alın. Vitaminleri ilaç olarak almak yerine koyu yeşil, kırmızı ve sarı renkteki meyve ve sebzeler tüketerek sağlayın. Özellikle turunçgiller, domates, kivi, brokoli, maydanoz gibi C vitamini kaynaklarını sofranızdan eksik etmeyin. 3. Sıcak tavuk suyu çorba hem sıvı hem de protein alımı için gayet faydalıdır. Çorbanın sıcaklığı burun ve boğaz şikayetlerini azaltır. 4. Her gün bir kase kaymağı alınmış yoğurt tüketin. Yoğurt yemenin soğuk algınlığını yüzde 25 oranında azalttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir. 6. Stres ve aşırı yorgunluk bağışıklık sistemini zayıflatan faktörlerdir. 7. Grip olduğunuzda hemen antibiyotiklere sarılmayın.
Diş sağlığı için meyve
Günümüzde özellikle beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte dişler sağlamlığını yitirip, daha kolay çürüyor. Meyve ve sebze tüketiminden kaçınıp, şekerli yiyecek ve içeceklere yönelmek, kahve ve sigara gibi alışkanlıklardan vazgeçmemek, ağız sağlığını kötü etkiliyor. Meyve ve sebzelerde bulunan vitaminler diş ve dişetleri için çok önemli olduğundan, renkli meyve ve sebzelerin tüketimini arttırarak, dişlerin doğal yoldan güçlenmesi ve temizlenmesi sağlanabilir. Meyvelerden özellikle çilek ve ananas, diş ve dişetlerine iyi gelmektedir.
Çocukların okul öncesi göz sağlığına dikkat edin Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Halil İbrahim Yener, çocukların okula başlamadan önce kesinlikle göz sağlığının kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Göz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Halil İbrahim Yener, çocukluk yaş grubunun en önemli göz kusurlarından birisinin kırma kusurları olduğunu söyledi. Çocukların okula başlamadan önce bu kusurun tespit edilmesinin çocuğun okul başarısını etkileyeceğini ifade eden Dr. Yener, “Çocukların okula başlamadan önce yapılacak olan göz
muayeneleri; gözlük ihtiyacı var mı, yok mu ya da gözünde başka bir hastalık var mı diye baktırmak önemlidir. İlerleyen yaşlarda, bazen tedavisi olmayan durumlar olabiliyor. Özellikle 6 yaştan küçük çocuklarda tespit ettiğimiz göz tembelliğinin tedavisini, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yapabiliyoruz. Fakat bu yaş grubunda yakalayamadı-
ğımız, 8-10 yaş grubunda yakaladığımız bu hastalığın tedavisi biraz daha zordur. Özellikle bu hastalığın tedavisi 12 yaşından sonra daha zor, hatta imkansız hale gelmektedir” dedi. Anne ve babaların da bu yaş grubundaki çocuklarına evde dikkat etmeleri gerektiğini ifade eden Dr. Halil İbrahim Yener, “Aileler çocuklarını, evde
televizyon seyrediyor mu seyretmiyor mu diye kontrol edebilirler. Bunun dışında herkesin normal mesafeden gördüğü bir şeye, çocuk yaklaşma ihtiyacı duyuyorsa, çocukları uzağı göremiyor demektir. Bu nedenden dolayı bir sıkıntı varsa anne ve babalar, çocuklarını göz doktoruna getirmeliler” şeklinde konuştu.
3,5 ayda 35 kilo birden verdiler
Obezite ile mücadele eden ikizler 3 buçuk ayda 35 kilo verdiler. Mide küçültme ameliyatı olan kardeşin hedefi ise 110 kilo vermek. Mide küçülteme ameliyatı olan tek yumurta ikizleri Dilek ve Narin Erol 3 buçuk ayda 35 kilo verdi. Verdikleri kilolar ile rahat bir şekilde yürümeye başlayan ikiz kardeşlerin hedefi bir buçuk yıl içinde 110 kilo vermek. Obezite ile mücadelede bir çok yolu denedikten sonra mide küçültme ameliyatı olan ikizlerin yüzü bu günlerde gülüyor. Ameliyatın ardından 38 kilo veren Ranir Erol ve 36 kilo veren Dilek Erol adeta hayatlarının değiştiğini söyledi. Ameliyat öncesi 173 kilo olduğunu hatırlatan Narin Erol, “Normalde bir insan 60 kilo olur ama ben 170 kiloydum. Bir elimde 55 diğer elimde 55 kilo bidon taşıdığımızı düşünün. Hareketleriniz çok yavaş, işte uyukluyorum, sürekli uykum geliyor. Aktif çalışan bir insan olduğum için çok etkileni-
yordum. Merdivenlerden çıkamıyorsunuz. Yol yürüyemiyor hemen tıkanıyorsunuz. 38 kilo verdim bu bile çok fark etti hareketlerimde. Arkadaşlarım ‘sen uçuyorsun ya’ diyorlar herkes çok seviniyor. Ne kadar kilo verirseniz o kadar hayat kaliteniz artıyor. Kendinize güveniniz artıyor” dedi.
İkiz kardeşler Dilek ve Narin Erol
İkizlerin ameliyatını gerçekleştiren Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tuğrul Demirel, ameliyatın ardından hızlı bir iyileşme sürecine girdiğini anlattı. Dr. Demirel “İkizlere olabildiğince uzun ve kalıcı olacak bir yöntem önerdik. Yaptığımız operasyon ile ince bağırsaklardan kaynaklanan, hormonların beyinde yarattığı doygunluk hissi ameliyat esasında etkisini gösteriyor. Bunun için kilo kaybı uzun süreye yayılan bir süreç. Bizim hedefimiz fazla kilonun yüzde 80 ile 85’nin bir buçuk yılda kademeli olarak kaybettirmek” diye konuştu. (iha)
Aşırı koruma okul fobisinin nedeni Psikiyatri Uzmanı Dr. İrfan Coşkun, okul fobisi konusunda aileleri uyararak, çocuklara okula başlamadan önce okul konusunda güzel şeylerden bahsedilmesini önerdi. Özel bir hastanenin Psikiyatri Uzmanı Dr. İrfan Coşkun, okul fobisinin nedensiz gözükse de, korkuyu oluşturan bazı temel kaynaklarının bulunduğunu belirterek, “Bunların en önemlisi aşırı koruyucu aile tutumlarıdır. Okul fobisi olan çocukların daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri tespit edilmiştir” dedi. Bu tür annelerin sürekli çocuklarını gözettiğini ve tüm isteklerini yerine getirdiğini kaydeden Dr. Coşkun, “Çocuklarını gözle-
rinin önünden bir an olsun ayırmak istemeyen koruyucu anneler özellikle çocuklarının bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Aşırı koruma neticesinde annelerine bağımlı hale gelen çocuklara anneden ayrı kalma korkusu okul fobisinin en önemli nedenidir. Çocuk anneden ayrı kaldığında annesine ya da kendisine bir şeyler olacağı endişesi yaşar. Böyle bir durumda bedensel şikayetlerde bulunan çocuk bazen hırçınlık nöbetlerine girer ve sürekli ağlayabilir.
Okul fobisinden korunmak için önerilerde bulunan Dr. Coşkun, “Okul fobisinden korunmak ve eğer oluşmuşsa yenmek için şunlar yapılabilir; çocuklarınıza daha okula başlamadan onları okula özendirin. Bu konuda kendi okul yaşantılarınızdaki güzel örnekler de faydalı olabilir. Kesinlikle çocuğunuzu arkadaşlarıyla karşılaştırma gayretine girmeyin. Çocuğa içinde bulunduğu durumu anladığımız ve ona yardımcı olacağımız mesajı vermeliyiz” diye konuştu.
13
Kına stokları tükenmiş!
2020 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapma şansımızı Buenos Aires’te Tokyo’ya kaptırmamızın ardından sosyal medya paylaşılan mesajlardan en serti Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’tan geldi. 2020 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapma şansımızı Buenos Aires’te Tokyo’ya kaptırdık. Haftasonu yapılan seçimde İstanbul, Madrid’i elerken Tokya’ya da elendi. Bu olayın ardından sosyal medyada da çok fazla mesaj paylaşıldı. Bunlardan en sert olanlarından biri Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’tan geldi. Kılıç, ev sahipliği şansımızı kaybettikten sonra şu tweet’i attı; “Bir yandan Türkiye için 16 saat kesintisiz uçarak gecesini gündüzüne katanlar. Öte yandan Türkiye kaybetti diye kına yakanlar. Kına stokları tükenmiş!” Öte yandan Ak Parti Milletvekili Şamir Tayyar’da attığı tweet’te; “Olimpiyat hayaline karşı çıkanlar 2020’ye hem sandık hem darbeden ümidini yitirmiş olmalı! Tek teselli renkli merdivenler bir de kına!” yazması dikkatlerden kaçmadı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Arjantin dönüşü Esenboğa Havalimanı’nda, “Türkiye’de olimpiyatların Tokyo’ya verilmesine sevinen bazı çevreler oldu” sorusuna yanıt verdi. Erdoğan,“İstanbul’un kaybetmesini sevinçle karşılayan çevreler sorusuna isterseniz ben yanıt vermeyeyim. O soruya halkımız zamanı gelince en iyi cevabı verecektir” dedi.
‘Mucizenin peşindeyiz’ Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, Dünya Kupası Elemeleri’nde kalan üç maç öncesi UEFA.com’a özel bir röportaj verdi.
Olimpiyatları kaybedişimizin ardından bir tweet’te Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat’tan geldi. Kırıkkanat attığı tweet’te, “Tokyo kazandı, Tayyip kaybetti. Artık hiç bir şey bu inişi durduramaz, dayan Türkiye, kurutluşa az kaldı!” cümlesini kullanması haber sitelerinde bile alay konusu olarak “altı üstü olimpiyatları kaydettik, devrim oldu sanıyor” manşetlerini attırdı.
Hakemlere protesto
Milli takımın başına geçmesi için gelen teklifi kabul etmesi hakkında, “Prensip olarak, milli görev için çağrıldığımda olumlu cevap vermek durumundayım. Eğer bana ihtiyaç olduğuna inanıyorsam, asla iki kez düşünmem” sözlerini kullanan Terim, mucizeye olan inancını ise, “Ben her zaman imkansızı kovaladım. Şimdi de bir mucizeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz ve bunun gerçekleşmesi birçok faktöre bağlı. İyi hazırlanır ve yeterince mücadele edersek, bu mucizeyi gerçekleştirebileceğimize olan inancım tam” cümleleriyle dile getirdi.
Erzurum’da U19 Gençler Ligi’nde yer alan 5 takım, hakem hatalarını protesto etmek için maça hakemsiz çıkıp, lig müsabakalarından çekildi.
Theofanis Gekas
İki günde üç oyuncu Torku Konyaspor geçen hafta içinde renklerine üç oyuncu birden bağladı. İkisiyle bir yıllık sözleşme imzalayan yeşil beyazlılar birini ise bir yıllığına kiraladı.
Torku Konyaspor, daha önce Samsunspor ve Akhisar Belediyespor formalarını giyen tecrübeli golcü oyuncu Theofanis Gekas ile bir yıllık sözleşme imzaladı.
Torku Konyaspor transferin son gününde Angola Milli Takımı’nın ve Porto’nun 26 yaşındaki kanat oyuncusu Djalma Campos ile bir yıllık kiralık olarak anlaşmaya vardı. Djalma Campos geçen sezon Kasımpaşa forması giymişti.
Kulüp binasında gerçekleştirilen imza töreninde konuşan Basın Sözcüsü Güven Öten, oyuncunun takıma büyük katkı sağlayacağına inandığını söyledi. Öten, “Gekas’ı takımımıza kazandırdığımız için çok mutluyuz. Gekas ile yaptığımız görüşmelerde kendisi takımımızda forma giymek istediğini belirtti. Transfer gecikmesindeki neden sözleşmesinin fesh edilmesiyle ilgiliydi. O konuda çözüldü. Gekas, atacağı gollerle takımımızın başarısında diğer takım arkadaşlarıyla birlikte pay sahibi olacaktır. Kendisine Konyasporumuza hoşgeldin diyor ve bu imzanın her iki taraf açısından da hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Bir yıllık sözleşme imzalan oyunculardan biri ise Ramos. Torku Konyaspor, Fransa doğumlu Portekiz vatandaşı olan Bulgaristan Süper Lig takımlarından Levski Sofya’nın 30 yaşındaki tecrübeli oyuncusu Cristovao da Silva Ramos ile bir yıllık resmi sözleşme imzaladı. Diğer sözleşme imzalanan oyuncu ise Yunan golcü Theofanis Gekas.
Erzurum’da U19 Gençler Ligi’nde yer alan Demirspor, Harp-İşspor, TRT Erzurumspor, İl Özel İdarespor, ve Palandöken Belediyespor kulüpleri hakem hatalarını protesto etmek için ve mücadele ettikleri ligde spor ahlakı ile bağdaşmayan tutum ve davranışları öne sürerek U19 Gençler Ligi’nden çekilme kararı aldılar. Geçen hafta oynanan TRT Erzurumspor-Palandöken Belediyespor maçında futbolcular sahaya çıkarak kardeşlik mesajları verip, hakemsiz 5 dakika futbol oynadı. U19 Gençler Ligi’nde toplam 8 takım yer alırken, 5 takımın çekilmesi üzerine ligde Yakutiyespor, Yolspor ve Büyükşehir Belediyespor kaldı. Ligin düşmesi bekleniyor.
Bundan sonraki hiçbir maça çıkmayacaklarını söyleyen kulüp yöneticileri, “Sporun dostluk ve kardeşlik felsefesine aykırı olarak bir buçuk yıldır spor ahlakı ile bağdaşmayan tutum ve davranışların sebebi ile kulüpler U19 müsabakalarından çekilme kararı aldık. Ligde 8 takım yer almaktadır. Bu takımlardan 5 tanesi olayları protesto ederek ligden çekiliyor. Geriye 3 takım kaldı. 3 takımla da ligin devam etmesi mümkün olmayacağı için bir an önce bu sorunların önüne geçilmesini istiyoruz. Hakem hatalarını protesto etmek içinde futbolcularımız sahada 5 dakika kendi aralarında hakemsiz maç yaptı” şeklinde konuştular.
Yanal’dan geri adım Fenerbahçe’nin teknik patronu Ersun Yanal ile Moussa Sow arasında yaşanan Twitter krizi, yönetimin devreye girmesiyle ortadan kalkmış gibi görünüyor. 6+0+4 yabancı kuralı nedeniyle 11 kurmakta sıkıntı yaşayan tecrübeli hoca Sow’u kadro dışı bırakırken, yönetimin tavrı nedeniyle geri adım atmak durumunda kaldı. Kısa bir süre önce Sow’u tribün için düşünen Yanal, şimdilerde ise Webo-Sow ikilisi arasında seçim yapacak. Kasımpaşa maçında da Sow’un kadro dışı kalması halinde meydana gelecek sevimsiz olaylara göğüs germek zorunda kalacak olan tecrübeli çalıştırıcı, milli takımlar dönüşü Samandıra’da yabancılarla bir toplantı yapıp, zorluktan kaynaklanan bu duruma açıklık getirecek. Bu sezon hedefi, “Ne olursa olsun Şampiyonluk” olarak belirleyen Yanal, bunun iç çekişmeler nedeniyle sekteye uğramasını kesinlikle istemiyor.
14
Meryem’in galası Akşehir’de Mommo-Kızkardeşim filminin ödüllü yönetmeni Atalay Taşdiken’in yeni filmi ‘Meryem’ 20 Eylül 2013 tarihinde vizyona girecek. Çekimlerinin büyük bir kısmı Akşehir ilçesinde gerçekleştirilen filmin galası, 12 Eylül 2013 tarihinde İstanbul’da yapılacak. İkinci gala ise 18 Eylül 2013 Çarşamba günü Akşehir’de gerçekleştirilecek. Konu ile ilgili bir açıklama yapan Akşehir Belediye Başkanı Abdülkadir Oğul, “Ünlü yönetmen Atalay Taşdiken tarafından çekimlerinin büyük bir kısmı şehrimizde gerçekleştirilen Meryem filmi; 20 Eylül tarihinde izleyiciyle buluşacak. Film 18 Eylül’de Akşehir’de bir gala yapacak. Akşehir Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek galadan sonra film tüm Türkiye’de vizyona girecek. Akşehir’imizde çekimleri gerçekleştirilen ve tanıtımımıza büyük katkı sağlayacak olan bu film sayesinde şehrimizin doğal ve tarihi güzellikleri herkes tarafından bir kez daha görülecek” diye konuştu.
Çin Seddi kitaplarla aşılacak Bu yıl 20’ncisi düzenlenen Pekin Uluslararası Kitap Fuarı, Türkiye’den de yoğun ilgi gördü. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra, ajans temsilcileri de fuara katılarak okur ve yayıncıları buluşturdu. Fuar kapsamında, Türkiye’nin 2014 yılında düzenlenecek Pekin Uluslararası Kitap Fuarı’na “onur konuğu ülke” sıfatıyla katılacak olmasıyla ilgili de görüşmeler yapıldı. Pekin Uluslararası Kitap Fuarı’nda Türkçe kitapların yanı sıra, Çince’ye çevrilen Türk edebiyatının seçkin eserleri de okuyucularla buluştu. Türkçe’den Çince’ye çevrilen, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur, Ahmet Murat Gülsoy’un İstanbul’da Bir Merhamet Haftası, Orhan Kemal’in Baba Evi ve Avare Yıllar kitapları da raflarda yerini aldı.
Yeni Orhun Yazıtlarını Japonlar buldu! Türklerin bilinen ilk alfabesiyle yazılmış yeni Orhun yazıtı iki parça halinde Moğolistan’da bulundu. Moğolistan’ın başkenti Ulanbator’un 400 kilometre güneydoğusunda 6 Temmuz’da bulunan Göktürk alfabesiyle yazılmış iki dev eski Türk yazıtı, bilim adamlarını heyecana boğdu. Japon araştırmacıların yaptıkları keşfi öğrenen, Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ölmez, konuyla ilgili Moğolistan Büyükelçiliği ve çeşitli bilim adamları ile iletişime geçti. Sabah Gazetesi’nin haberine göre Ölmez, Japon bilim insanlarıyla birlikte çalışmayı yürüten Moğol Dr. Ts. Bolorbaatar’ın kendilerine, “Anıtların büyüğü 3 metre 92 santim. Arkasında oyma yazı var. Baş tarafında Türk soylularının, atası Aşina soyunun dağ keçisi damgası, aşağısında ise 3 satırlık yazı var. İki anıtta 20 satır, 2 bin 832 harf ve 30’dan
fazla damga tespit edildi” bilgisini aktardığını söyledi. İlk önce harfleri tanımlayıp sonra sözcükleri, cümleleri okuma işini yapacaklarını söyleyen
Ölmez, “Şimdilik çizim ve işaretleri çözüp okuma işimiz var. Anıtta en çok eski Türk dilindeki ‘ebim e’, ‘begim e’, ‘yerim e’ sözcüklerinin tekrarlandığını ve bun-
ların da ‘ah evim’, ‘ah beyim’, ‘ah memleketim’ anlamına geliyor” dedi. 4’üncü bir yazıtın ortaya çıkışının heyecanını yaşadıklarını söyleyen Ölmez “Bu diğer 3 abideden çok daha farklı bir yerde. Demek ki Anıt dikilen yerler sadece yönetim merkeziyle sınırlı değilmiş” diye konuştu. Kül Tigin yazıtı mermerden yapılmış dört yönlü bir taştan ibarettir. Bu taşın boyu 3.75 metredir. Bilge Kağan Yazıtı’nın yüksekliği ise 3.80 metredir. Doğu yüzünde 41 satır, güney ve kuzey yüzlerinde 15’er satır yer almaktadır. Tonyukuk yazıtlarından birinci yazıt 2.43 metre; ikinci yazıt ise 2.17 metre yüksekliğindedir. Dr. Ts. Bolorbaatar “Yazıtların üzerindeki damgalar, ölen asillere kurban amacıyla yapılan kutsal mezarlığı kurma törenine katılan oymaklara ait olabilir” diyor.
Konya’nın ‘Sokak Arası’ Konya’nın yeni edebiyat dergisi Sokak Arası çıktı! Heyacanlı genç kalemlerden oluşan dergi, ilk sayısında okurlarından tam not alacağa benziyor. Konya’da yeni bir edebiyat dergisi daha yayın hayatına başlayarak edebiyat severlere merhaba dedi. İsmi ile dikkat çeken Sokak Arası Dergisi’nin, kapak fotoğrafı da ismi ile müsemma olmuş ve Konya sokağını kapağına taşımış. “Dünyaya bir sorumluluk ile geldik, bu sorumluluk bilinci ile de yazılar yayınlamak istiyoruz” diyen genç kalemlerin çoğunluklu olarak yer aldığı dergiye Konya dışından da bir çok isim katkıda bulunmuş. Sokak Arası Kültür ve Edebiyat Dergisi, iki ayda bir yayınlanmaya devam edecek olup Konya dışında Adana, Ankara, Samsun, İstanbul gibi illere de dağıtımı yapılıyor. Konya gençliğinin dinamizmiyle Konya’da edebi anlamda çıkan dergi sayıları her geçen gün artarken Sokak Arası ekibi ilk sayılarında bu dergiyi neden çıkardıklarını da izah ediyorlar. İşte Sokak Arası Dergisi’nin ilk editör yazısı:
Günü yaşamanın, gündemde kalmak için yeter sebep sayıldığı; ‘an itibariyle’ , ‘anı yaşa’ gibi kavramların öne çıktığı bir dönemde bir dergi neden çıkar? Dahası iki ayda bir böyle bir işe neden girişilir? Bu soruların bizdeki cevabı; söz söyleme vaktinin gelmiş olduğudur. Burada bir iddiadan bahsetmiyoruz. Bu
işi heves uğruna yapmadığımızı dile getirmek istiyoruz. Kalem tutan herkes için yazmak bir zorunluluktur. Bizde bu durumda kendimizi zorunlu hissediyoruz. Bunu çeşitli araçlar vasıtasıyla yapabilirdik, biz kalıcı olanı tercih ediyoruz. Yazın hayatımızda bazı kavramları önemsiyoruz. Bunlar:
Sorumluluk ve Samimiyet Dünyaya belli bir sorumluluk ile geldik, okumamız ve yazmamız da böyle bir sorumluluk gerektirir. Nasıl ki okuyacağımız kitapları özenle seçiyor, önümüze gelen kitabı okumuyorsak yazın hayatımızda da aklımıza geleni yazmak yerine, yazdıklarımızın insanlar için bir kazanım olması peşindeyiz. İnanmadığımız, kabullenmediğimiz yazılar kaleme alamayız. Bu nedenle ikinci bir ön yazım şartı olarak samimiyet diyoruz. Sorumluluk ve samimiyetle yazılan her yazının derde deva, gönle şifa olacağı kanaatindeyiz. Siz de kavramlara önem veriyor, kelimelerle aram iyidir diyorsanız şu adrese yazılarınızı bekliyoruz: sokakarasidergi@ gmail.com Daha iyi bir sayıda görüşmek ümidiyle...
15 Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Urumçi’de konuştu:
‘Dini eğitim barışı getirir’ Resmi temaslar kapsamında Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Sincan Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’ye gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Din İşleri Genel Müdürlüğünü ziyaret etti. Soydaşlarımızın bulunduğu ve zulüm Çin Hümümeti tarafından zulüm gördükleri Urumçi’ye resmi temaslar kapsamında giden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez önemli açıklamalarda bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Urumçi’de birliktelik mesajı verdi.
Sincan Özerk Bölgesi’ndeki din hizmetleri ve din eğitimi konusunda Din İşleri Genel Müdürü Wei Xin Hui’den bilgi alan Başkan Görmez, konuşmasında din ve inanç özgürlüğüne vurgu yaptı. Başkan Görmez şöyle devam etti;
“Çağdaş dünya bugün farklı din, dil, ırk ve kültürleri barış içerisinde birlikte yaşatma konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Dünyanın, farklı dinleri bir arada yaşatma konusunda kadim tecrübelere ihtiyacı vardır. Ancak bu tecrübelerin devam ettirilebilmesi için gerekli şartlardan birincisi, din ve inanç özgürlüğüdür. Herkes kendi inancını ne kadar özgürce yaşayabilirse birlikte yaşamak o kadar kolaylaşır. İkinci önemli husus ise doğru dini bilginin üretilmesidir. İnsanlar çocuklarına kendi inandıkları dini, eğitim ortamında
öğretebilirse barış içinde birlikte yaşamak o kadar güçlü hale gelir.” “Din konusundaki bilgisizlik ve cehalet taassubu getirir” diyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, taassubun ise farklı inançların birlikte yaşamalarını güçleştirdiğini kaydederken, din hizmetleri, din eğitimi ve dini yayınlar konusunda her türlü yardımlaşmaya hazır olduklarını ifade etti. Sincan temaslarına yarın da devam edecek olan Başkan Görmez, ziyaretin ikinci gününde Tarihi İdgah Camiinde soydaşlara hitap edecek.
Bunlar da Paris’in Gezicileri Paris’te savaş karşıtlarından zalim Esed’e destek gösterisi düzenlendi
Kimyasalları teslim et kurtul çağrısı ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye rejiminin bir hafta içerisinde elindeki kimyasal silahları teslim etmesi durumunda, Suriye’ye karşı bir askeri operasyon gerçekleşmeyebileceğini belirtti. Kerry, Londra’da İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague ile bir araya geldi. İki bakan daha sonra ortak bir basın toplantısı düzenledi. John Kerry, “ABD, Başkan Obama, ben ve diğer herkes Suriye’deki savaşın sona ermesi için siyasi bir çözüme ihtiyaç duyulduğu konusunda hemfikir. Bu sorunun askeri bir çözümü yoktur. Savaşa gitmiyoruz. İnsanları riske atmayacağız. Beşar Esed’in yaptıklarından sorumlu tutulması için, kara harekatı olmaksızın, çok sınırlı ve belirli hedefleri olan, kısa sürecek bir operasyonla, Esed’in elindeki kimyasal silah kapasitesini azaltabilir” dedi.
Harekete geçmemenin, harekete geçmekten daha riskli olduğunu belirten Kerry, “Herkes bu konuyu iyice düşünmelidir” uyarısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanı, ayrıca, Suriye’de kimyasal silahların kimin kontrolünde olduğunu bildiklerini belirtti. Kerry, “Beşar Esed, kardeşi Mahir Esed ve Suriye ordusundan bir general, kimyasal silahları kontrol etmektedir. Suriye rejiminin kimyasal silah kullanım emrini verdiğini biliyoruz. Sorumluluğun kime ait olduğu konusunda şüphemiz yok” ifadelerini kullandı. Kerry, Beşar Esed’in bir hafta içinde elindeki tüm kimyasal silahları uluslararası topluma devredebileceğini belirtti ve ekledi, “Esed, bütün kimyasal silahları vakit geçirmeden teslim etmeli ve bu silahların incelenmesine, sayımına izin vermelidir. Fakat, bunu yapmayacak.”
Paris’teki tarihi adliye sarayı yakınında düzenlenen gösteride, Cumhurbaşkanı François Hollande ile Başbakan Jean-Marc Ayrault’un istifasını isteyen göstericiler “Biz savaş istemiyoruz. Bu, sizin savaşınız. Fransız halkının yüzde 64’ünün, savaşa ve Suriye’ye müdahale edilmesine karşı olduğunu bile bile hala Suriye’ye müdahale için direniyorsunuz. Fransa’da insansanlar katlediliyor onları görmezden geliyorsunuz, Marsilya’da terör var hergün insanlar kurşunlanıyor, Paris’in banliyölerinde insanlar bıçaklanıyor. İlk önce kendi halkının güvenliğini sağla sonra Suriye’nin sorunuyla ilgilen” dedi. Ellerinde Fransız ve Suriye bayraklarıyla gösteri alanına gelen savaş karşıtları, ellerine meşale yakarak kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştılar. Kendilerine “Action France” adını veren gösteriyi düzenliyen gençlere bazı sivil toplum örgütü üyelerinin de destek verdi, kürsüye çıkıp konuşma yaptı.
Savaş karşıtı olduğunu dile getiren bir avukat, “François Hollande bırak Obama’nın piyonu olmayı, kendi ülkendeki işsizleri düşün, evsizleri düşün. Fransız ekonomisi her geçen gün çöküyor insanlar işsiz evine ekmek götüremiyecek duruma geldi siz hala ABD’nin peşine takılmış savaş çığırtkanlığı yapıyorsunuz “ şeklinde konuştu. Savaş karşıtı göstericilerin arasında Paris’te yaşayan bir grup Suriyeli Esed yanlısı grubun da olduğu görüldü. Gösteriyi düzenliyenler arasındaki bir genç yaptığı konuşmada, “ABD, Orta Doğu’yu karıştırmak ve petrola sahip olmak için, Afganistan, Irak, Libya, Mısır gibi ülkeleri karıştırdıktan sonra, şimdi de Suriye’ye müdahale için destek arıyor. Suriye’den sonra ABD’nin hedefinde İran ve Türkiye olacaktır” dedi. Göstericiler, Suriye’ye müdahale karşıtı, Hollande ve Obama’yı kınayan sloganlar atarak olaysız dağıldı.
Cuntaya tam gaz devam Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’la görüşen Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, Mursi’nin devrilmesiyle belirlenen yol haritasında devam etmeye kararlı olduklarını söyledi. Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi bu sabah Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’la bir araya geldi. Nebil Fehmi’nin 3 Temmuz’da belirlenen “Yol haritasını” uygulamaya devam etmeye kararlı olduklarını Fransız mevkidaşı Fabius ile görüşmesinde dile getirdiği öğrenildi. Görüşmede ayrıca Suriye krizi ve ABD’nin gözetiminde başlatılan Filistin ile İsrail arasındaki barış müzakerelerinin de ele alındığı öğrenildi.
El-Şebab’dan bombalı saldırı Somali’nin başkenti Mogadişu’da arka arkaya gerçekleştirilen çifte bombalı saldırı sonucu en az 15 kişi öldü 23 kişi ise yaralandı. Mogadişu kentindeki kalabalık bir restoranda gerçekleşen saldırıya ilişkin görgü tanıklarının verdikleri ifadelerde, ilk patlamanın restoranın girişinde bulunan bir araca yerleştirilen bombayla gerçekleştirildiği daha sonra ise restoranın içindeki bir intihar saldırganının kendisini patlattığı ifade edildi. Saldırıyı üstlenen El Şebab Örgütü tarafından yapılan açıklamada, hükümet yetkilileri, ordu güçleri ve diplomatlar ile korumalarının sürekli bu restoranda buluştuğu, restoranın daha önce hedef alındığı ve tekrar hedef alınacağı belirtildi.
Göstericiler, hükümetlerini ABD’nin piyonu olmakla suçladı...
Birleşmiş Milletler, Somali’deki Afrika Birliği Misyonu ve Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ise gerçekleştirilen saldırıları şiddetle kınadıklarını bildirdi.