1 ABDURRAHMAN ÖKSÜZ
DERSANE MESELESİ...
OKULA MESCİD Mİ MESCİDİ OKUL MU
KALIP USTASI
VİCDAN OKULU
BAĞIMSIZ DENETÇİLİK
SOSYAL MEDYA
GERİLİME GEREK YOK
25. Sayı
Ey özgürlük 17 -23 Aralık 2013
50 Kr
28 Şubat cuntasınca atıldığı hapiste yıllarca telegram işkencesi gören Büyük Doğu - İBDA Fikir Hareketi Lideri Salih Mirzabeyoğlu özgür olacağı günü beklerken; Anadolu Günlük, Mirzabeyoğlu davasının perde
Kirli oyuna tepki
arkasını aralamaya çalıştı. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Ahmet Aka’nın, Mirzabeyoğlu’nun dava arkadaşı Kerim Bozdağ ile yaptığı söyleşide; suçu ispatlanamadığı halde Mirzabeyoğlu’nun neden hâlâ cezaevinde tutulduğunun çarpıcı cevaplarını bulacaksınız. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Mirzabeyoğlu’nun durumunun incelendiğini, gerekirse yeniden yargılanacağını açıklaması kamuoyunu rahatlatmıştı.
1
lük’ün Anadolu Gün ir. ücretsiz ekid
Artık biz satacağız Konya Şeker’in 2009 yılında üretime başlayan Seydibey Entegre Tesisleri’nde, Türkiye’nin ilk ve tek Patates Nişastası Fabrikası tamamlanarak üretime başladı. Patates Nişastası Fabrikası’nın sadece ticari bir yatırım olmadığını bu yatırımın itibari bir yatırım olduğunu vurgulayan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, “Bir yandan dünyanın yedinci büyük tarım ekonomisi Türkiye’nin her iki yılda bir bu topraklarda ürettiği patatesler çürümeye terk edilirken, öte yandan 45-50 milyon dolar dövizi patatesten üretilen bir ürün için yurt dışına aktarması kabul edilebilir bir durum değildi” dedi. Sayfa 2’de
İNTERNETTE AV ŞOVUNA CEZA
Salih Mirzabeyoğlu kimdir? İbda nedir, neyi amaçlar? İbda hareketi neden Müslüman çevrelerle kavgalıydı? Mirzabeyoğlu’nun çıkmasını istemeyen İbda mensubu görünen bir güruh mu var? Mirzabeyoğlu’nun suçu ispatlanamadığı halde neden cezaevinde? Dış güçlerin Mirzabeyoğlu davasına etkisi nedir? Telegram işkencesi de nesi? Hükümet, Mirzabeyoğlu için gerçekten adım atıyor mu? Ahmet Aka’nın, Kerim Bozdağ ile yaptığı röportajda bu sorulara cevap bulacaksınız. Röportaj, Anadolu Günlük’ün özel ekinde.
Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Abdülkadir Molla’nın idam edilmesi Konya’da da protesto edildi. Gıyabi ceenaze namazı kılan vatandaşlar idama tepki gösterdi. Sayfa 3’te
Özgürlük!
n e y i d ü l û s e R e v h “Alla ” n a d n o e d z i b , r i d n bizde
u kimdir? Salih Mirzabeyoğl açlar? İbda nedir, neyi am slüman çevrelerle Mü en ned ti eke İbda har kavgalıydı? a asını istemeyen İbd çıkm un u’n oğl bey Mirza güruh mu var? mensubu görünen bir ğı suçu ispatlanamadı Mirzabeyoğlu’nun inde? halde neden cezaev
oğlu için gerçekten Hükümet, Mirzabey adım atıyor mu? etkisi beyoğlu davasına Dış güçlerin Mirza nedir? de nesi? Telegram işkencesi z Sahibi Ahmet Gazetemizin İmtiya dağ ile yaptığı ! Aka’nın, Kerim Boz Arzı Sarsan Can nız. ra cevap bulacaksı ğlu! Salih Mirzabeyo röportajda bu sorula
Bakkal’a emanet Spor Toto Süper Lig’de mücadele eden Torku Konyaspor’da Uğur Tütüneker’den boşalan teknik direktörlük görevine Mesut Bakkal getirildi. Sayfa 2’de
Büyük Hadimî Camii yarım kalmasın Konya’nın merkez Meram ilçesi Alakova Mahallesinde yapımı devam eden Büyük Hadimi Camiinin inşaat çalışmaları maddi yetersizlik nedeniyle yarım kaldı. Hayırsever vatandaşların desteği ile bugünlere gelen cami, katkıların devam etmesi halinde kısa sürede tamamlanacak. 4’te
3 ‘ONUN ANASI AĞLASIN’ DEDİ, VURDU
3
Hurdaya formül
2
Kalaycı’ya ziyaret
Göl de dondu Kulu Düden Gölü aşırı soğuklar nedeniyle buz tuttu. Kulu’da hava sıcaklıklarının -12 derecelere kadar düştüğü bugünlerde Düden Gölü donarken, gölde yaşamını sürdüren flamingolar da gölden ayrılmaya başladı. Düden Gölü’ne kuzeyden gelen yaban kazları da buz tutmuş olan gölden ayrılarak yaşayabilecekleri sulak alanlara gitti. Gölde çok az sayıda flamingonun kaldığı tahmin ediliyor.
Apron Alanya’da Konya’da, ‘Ev Al Emekli Ol’ kampanyası ile kira garantili daireler yapan Apron İnşaat projenin bir benzerini de Alanya’da hayata geçiriyor. Mimar Cengiz Acar, “Alanya’da Ev Al Emekli Ol, Tatil Yap” adını verdikleri projeyi tanıttı. 15 yıl boyunca ayda 800 TL kira garantili ve her yıl 20 gün ücretsiz tatil imkanı ile yatırımcıların sesine kulak vererek yeni bir proje başlattıklarını ifade eden Acar, “Konya’da yaptığımız projeye ilginin fazla olması nedeniyle, müşterilerimizin de isteği doğrultusunda Alanya’da, Apron Home başlamış durumda. Bu projemizde 15 yıl kira garantisi mevcuttur. 79 bin TL’den başlayan fiyatlarla satışa çıktık. 15 yıl boyunca aylık 800 TL kira garantisi veriyoruz ve her yıl artan kira geliri olacak. Müşterilerimizin her yıl 20 gün de tatil hakkı bulunmaktadır” dedi.
İthalat bitecek! Tarımsal kökenli ithal ürünlerle mücadele başlatan Konya Şeker’den bir hamle daha geldi. İthalata dur dediler, patates nişastasını da ürettiler Konya Şeker’in 2009 yılında üretime başlayan Seydibey Entegre Tesisi hızla büyümeye devam ediyor. İlk olarak dondurulmuş parmak patates üretimine başlayan tesis, donuk patates pazarında yüzde 25 Pazar payına ulaşarak elde ettiği başarının ardından üretim kapasitesini iki katına çıkaran kapasite artırımı yatımını gerçekleştirmişti. Kapasite artırımı yatırımı ile birlikte brokoli, ıspanak, bezelye, bürüksel lahanası gibi sebzeleri değerlendirmek üzere donuk sebze üretimine yönelik üretim bantları yatırımını da Seydibey Entegre tesislerinde tamamlayan Konya Şeker, üretime yönelik bu iki yatırımın yanı sıra enerji maliyetlerini düşürerek rekabetçi yapısını güçlen-
dirmek amacıyla patates kabukları ile bitkisel atıklardan biyogaz üreten tesis yatırımını tamamlamış, alımını gerçekleştirdiği patateslerin depolanmasında enerji maliyetlerini sıfırlamak için onar bin tonluk iki doğal depoyu devreye sokmuştu. Bu yatırımlarla hem üretimini, hem istihdamını hem de hammadde alımını katlayarak arttıran Seydibey Entegre Tesislerinde şimdi de Türkiye’nin ilk ve tek Patates Nişastası Fabrikası tamamlanarak üretime başladı. Yıllık 45 bin ton mamul ürünün üretileceği ve 220 bin ton patates işleyecek tesisin tam kapasiteye ulaşmasıyla birlikte bugüne kadar ülkemizin ithalatla yurt dışından temin ettiği patates nişastası
da yerli kaynaktan karşılanmış olacak. Ülkemizde üretimi olmayan patates nişastası bebek mamaları başta olmak üzere, gıda sanayi ve kimya sanayinde kullanılıyor. Türkiye her yıl yaklaşık 30.000 ton patates nişastası ithalatı yapıyor ve bu ithalat karşılığı yaklaşık 45 milyon dolar döviz sarf ediyor. Mamul ürün piyasalarındaki dalgalanmalarda bu harcama daha da artıyor ve piyasanın yüksek olduğu yıllarda patates nişastasının girdi olarak kullanıldığı ürünlerin fiyatları da artıyordu. Konya Şeker’in Seydibey Entegre Tesisleri bünyesindeki Patates Nişastası Fabrikasının üretime başlamasıyla birlikte pazarda istikrar sağlanması da bekleniyor.
Yeni nüfus cüzdanlarında sona gelindi TÜBİTAK tarafından geliştirilen ve ’Akıllı Kimlik Kartı’ olarak da isimlendirilen yeni nüfus cüzdanları, sağlayacağı kolaylıklarla adından çokça söz ettirecek. Yeni nüfus cüzdanlarının dağıtıma başlanmasıyla birlikte, 1976 yılından beri hayatımızda olan mavi ve pembe nüfus cüzdanları da geçerliliğini yitirecek. Bugüne kadar 5 kez değişen
nüfus cüzdanlarının güncel hale getirilmesi amacıyla yapılan çalışmalar sonunda 2009 yılında pilot il seçilen Bolu’da uygulamaya konulan yeni nüfus cüzdanlarında bulunan çip sayesinde kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin hak sahipliği denetimi kolay ve güvenli bir şekilde yapılacak. Yetersiz kişi doğrulamasından kaynaklanan usulsüzlük, yolsuz-
luk ve malî kayıplar (sosyal güvenlik, sağlık, sigorta, bankacılık vb.) asgariye inecek. Sağlayacağı güvenli kişi doğrulaması nedeniyle e-Devlet hizmetlerinin niteliği ve sayısı artacak. Yenilenmesi çalışmaları süren ehliyetlerin de e-Kimlik’e dahil edilebilmesi konusu ise henüz araştırma aşamasında. Bu gerçekleşirse ehliyet taşımaya da gerek kalmayacak.
Meram Belediyesporlu milli tekvandocular Maide Nur Uysal ile Fatma Keleş, Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı’yı ziyaret etti. Milli Takım kampında olimpiyatlara hazırlanan milli sporcuların yaptığı ziyarette Meram Belediyespor Genel Sekreteri Mehmet Balaban ile tekvando antrenörü Ali Yıldız da hazır bulundu. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı proje ile Türkiye’de ilk defa bir sonraki olimpiyatın hazırlığının 4 yıl öncesinden başlatıldığını belirten Meram Belediyespor Genel Sekreteri Mehmet Balaban, “Tekvando Federasyonu kulübümüz sporcularından Maide Nur Uysal ile Fatma Keleş de Milli Takım kampına davet etti” dedi.
Bakkal’a emanet Spor Toto Süper Lig’in 15. haftasında kendi evinde Kardemir Karabükspor’a 3-2 yenildikten sonra teknik direktör Uğur Tütüneker’in şok istifasıyla sarsılan yeşil-beyazlı-takım, tecrübeli teknik adam Mesut Bakkal ile prensip anlaşmasına vardığını duyurdu. Torku Konyaspor Basın Sözcüsü Güven Öten, Uğur Tütüneker’in istifasıyla boşalan teknik direktörlük görevi için yapılan görüşmelerde, deneyimli teknik adam Mesut Bakkal ile prensip anlaşmasına vardıklarını açıkladı.
3
Şaron’a lanet olsun Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Abdülkadir Molla’nın idam edilmesi Konya’da da protesto edildi. Gıyabi ceenaze namazı kılan vatandaşlar Başbakan Erdoğan saşta olmak üzere birçok İslam ülkesi liderinin uyarılarına rağmen gerçekleşen idama tepki gösterdi.
Derbent’e hastane
21 tutuklama Konya’da polisin 15 gün içerisinde yaptığı çalışmalar sonucu 1 kilo eroin, 12 kilo esrar, uyuşturucu hap ile bonzai maddeleri ele geçirilirken, uyuşturucu maddeleri satan ve getiren 21 şüpheli ise gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen 21 şüpheli, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
50 bin paket
Aksaray’da bir kamyona düzenlenenoperasyonda, 50 bin paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi. Plakası önceden belirlenen kamyonun, Aksaray sınırlarına girmesi üzerine takibe başlayan polis kamyonu Aksaray girişinde durdurdu. Kamyon sürücüsü N.U. (57) gözaltına alınırken, kamyon aranmak üzere kontrol noktasına çekildi. Yapılan aramada koli ve poşetler içerisinde çeşitli markalarda toplam 50 bin paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi.
Anadolu Gençlik Derneği Konya Şubesi tarafından organize edilen protesto gösterisi Şerafettin Camii önünde gerçekleştirildi. Ellerinde idam edilen Abdülkadir Molla’nın resimleriyle cami önüne gelen yaklaşık 100 kişilik grup, sloganlar atarak Bangladeş hükümetine tepki gösterdi.Bangladeş’teki Müslümanların kardeşleri olduğunu ifade eden Anadolu Gençlik Derneği Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak, yaptığı basın açıklamasında, “Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Bangladeş’te Müslümanlara karşı terör estiren ve insan müsveddelerinden oluşan kukla bir hükümet işbaşındadır. Allah’ın laneti bu hükümetin mensuplarının üzerine olsun. Bangladeş hükümetinin Cemaat-i İslami’nin önderlerine ve Müslüman hal-
ka karşı uyguladığı insanlık dışı tutumu şiddetle lanetliyoruz. Bangladeş Hükümeti aynen İsrail’in Filistinli Müslümanlara uyguladığı zulmü kendi halkına karşı uygulamaktadır. Bangladeş’in kukla başbakanı Bayan Şeyh Hasina Vecid, insan kasabı Ariel Şaron’u aratmamaktadır. İslam Dünyası için Bangladeş hükümeti ikinci bir İsrail’dir. Hasina Vecid de hak ettiği üzere Bayan Şaron’dur. Emperyalizmin taşeronu Bangladeş hükümetini ve bu hükümetin iliştirilmiş başbakanı Bayan Şaron’u en ağır biçimde kınıyor ve lanetliyoruz. Elbette bu lanet en kısa sürede onları bulacak ve kendi halklarının kanlarında boğulacaklardır” dedi. Cemaat-i İslami’nin Genel Sekreteri Abdulkadir Molla’nın idam kararının si-
yasi bir karar olduğunu ifade eden Parlak, “İşbirlikçi Bangladeş hükümetinin ve Bayan Şaron’un insanlık dışı uygulamalarına karşı insan onuruna ve duyarlılığına sahip her kuruluş tepki göstermelidir. Bangladeş hükümetine karşı en ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Cemaat-i İslami’nin yöneticilerine karşı işletilen süreç her hali ile temel insan hak ve özgürlüklerinin hiçe sayılmasıdır. Bu durum bir insanlık suçudur ve Bangladeş hükümetine karşı yaptırım uygulamak insanlığın gereğidir. Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu idamı, mahkeme sürecini ve diğer tutuklamaları şiddetle protesto ediyoruz. Bayan Şaron’u ve hükümetini en ağır biçimde lanetliyoruz” ifadelerini kullandı.
Konya’nın Derbent ilçesi, entegre bir hastaneye kavuşacak. Konya Halk Sağlığı Müdürü Lütfi Saltuk Demir, beraberinde Müdür Yardımcısı Ömer Ünsal, Toplum Sağlığı Şube Müdürü Murat Soğancı, Aile Hekimliği Uygulama Şube Müdürü Serkan Fındık ile birlikte Derbent’i ziyaret etti. Ziyarete Derbent İlçe Halk Sağlığı Müdürü İsmail Öz de eşlik etti. İlçe gezisinde Derbent Belediye Başkanı Hamdi Acar’ı da ziyaret eden Lütfi Saltuk Demir ve beraberindekiler, bölgeye yapımı planlanan entegre hastane ile ilgili görüş alışverişinde bulundu. Ziyarette, ilçeye hastanenin en kısa sürede yapılacağı ve tamamlanmasının ardından ise personel desteğinde bulunulacağı belirtildi. Görüşmelerde, hastane binasının 3 katlı olarak yapılması gerektiği ve bunun için de bin 300 metrekarelik bir arsa alanına ihtiyaç olacağı belirtildi.
Facebook’ta av şovuna ceza Konya’da vurduğu ördeklerin fotoğrafını sosyal paylaşım sitesinde paylaşan şahsa 3 bin 376 lira para cezası kesildi. Konya’da Doğa Koruma ve Milli Parklar 8. Bölge Müdürlüğü ekipleri, yasak avlanmayla ilgili sosyal paylaşım sitelerini takibe aldı. Konya’da kaçak ve yasak hayvanları avlayanları araştıran ekipler, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta, E.Ö’nün vurduğu angut cinsi ördeklerin fotoğraflarını paylaştığını belirledi. Sosyal paylaşım sitesindeki fotoğrafa “Gelin ördek nasıl avlanırmış öğreteyim dostlar” diye yazan E.Ö.’yü bulan yetkililer, avladığı angut ördekleri için 2 bin 700 lira, 4915
Yağmaladılar
sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na muhalefetten 676 lira olmak üzere toplam 3 bin 376 lira para cezası kesti. Doğa Koruma ve Milli Parklar 8. Bölge Müdürlüğü
ekipleri, bundan sonra sosyal paylaşım sitelerinin daha sık takip edilerek gerekli yasal işlemlerin yapılacağını söyleyip kaçak avlananları uyardı.
Konya’da 3 şüphelinin bir minibüse yaklaşarak 10 dakika boyunca yağmalar gibi hırsızlık yapması güvenlik kameralarına yansıdı. Adliyeye çıkartılan 3 şüpheli, tutuklanıp cezaevine gönderildi. Minibüsten çalınan bin 500 liralık malları da sattıkları yerde bulan polis, sahibine teslim etti.
4 “Beni benden cüda kılsan N’olur ya Rab n’olur ya Rab? Hak yoluna feda kılsan N’olur ya Rab n’olur ya Rab?”
1
868 tarihinde Erzurum’un Hasankale’ye bağlı Kındığı köyünde dünyaya gelen Alvarlı Efe Hazretleri böyle feryad eder bir şiirinde. “Bad-ı hazan esti, bağlar bozuldu. / Gülistanda katmer güller mi kaldı? / Secerler kırıldı, parlar üzüldü. / El atacak dahi dallar mı kaldı?” der. Muhammed Lutfi Hazretleri. Evlad-ı Resuldür. 1956 tarihinde ebedi âleme intikal etmiş ve Alvar köyünde defnedilmiştir. Onun yaşadığı yıllar Osmanlı’nın çöküş yıllarıdır ve Efe hazretleri adeta bütün zulümlere karşı direnişin bayraklaşan sembollerindendir. Ruslar ve Ermenilere karşı kahramanca direnecek ve bağlısı olduğu davayı canından aziz bilip her şartta yüceltecektir. Hülasat-ül Hakayık isimli eserinden seçtiğimiz bir başka dizesinde ise: “Sefinem gark oldu derd deryasına, / Sahra-yı sinemi derd aldı getti. / Hasretkeş olmuşdur dil leylasına, / Bülbül tek zarımı gül aldı getti” der. Avlarlı Efe hazretlerinden bahsetmemiz boşuna değil elbet. Onun yolunun takipçilerinden Konya’mızın medar-ı iftiharı Abdurahman Öksüz Hocamızdan bahis açmak istiyoruz. Avlarlı Efe Hazretleri’ni tanımadan Abdurahman Hocamızı tanımak ve anlatmak mümkün değildir. Bizde bir nebze olsun söze Avlarlı Efe Hazretleri ile girdik… Taa... içinin derinliklerinden gelen inancın alameti ve nişanesi olan heybetli bir ses kulaklarınızda çınlar. O anda ruhunuzun en derin dehlizlerinde, ufkunuzun ötelerinde sizi, geçmişinizi ve geleceğinizi aydınlatacak bir meşale yanar. İşte o ses Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi’nin sesidir. O meşale, onun İslam Tarihinden nakledip gözlerinizin önünde tablolaştırdığı hakikatlerdir. Siz o esnada bir mübarek günde camiye gelmiş ve Cuma namazı için saf tutmuşsunuzdur. Mevlana Hazretlerinin yanı başında Selim Sultan Camii önünde, içeride yer kalmadığı için mecburen bahçede bir çam ağacının gölgesindesinizdir. Yapılan
der… Sonra, birden bire uzaklara düşersiniz. Gurbet sizi yakalamış ve ötelere atmıştır. Konya havasının yerinde yeller esmektedir. Çünkü siz başka bir şehir-
vaaz hakikatlere ayna olup sizin yüreğinizde yankılanmaktadır. Kendini görmeseniz adını bilmeseniz de o konuşan mübarek insan size bir şeyler anlatmaktadır…
İşte o zat-ı muhterem Selim Sultan Camii Vaizi Abdurrahman Öksüz Hoca Efendi’dir. Aradan zaman geçer, ay döner yıl döner. Bir gün yolunuz Mevlana Çarşısının 5. katında bulunan Ebubekir Sıddık Vakfına düşer. Vakit öğle vaktidir. Orası aynı zamanda öğle yemeği için Buhara pilavlarının gelen misafirlere ikram edildiği mekândır. Burada sadece yemek ikram edildiğine şahit olmazsınız tabi.
Tevazu ve teslimiyeti kendilerine kalkan edinmiş değerli simalarla tanışırsınız. İşte bu insanlar Abdurrahman Hoca Efendi’nin etrafına halkalanmış ve onun maneviyat ikliminden beslenen insanlardır. Çapınıza göre az ya da çok, karınca kararınca da olsa sizde varsa nasibinizde olan şeyleri alırsınız. Yediğiniz yemeğin tattığınız manevi havanın iklimi sizi sarar. Sarar da alır bir yerlere götürür gi-
de yaşamaya mecbur ya da mahkûmsunuzdur. Ama birdenbire, hiç umulmadık bir zamanda karşınıza çıkıverir hoca efendi? “Ben buradayım, ya sen neredesin dercesine?” O davudî sesi ile Gözyaşı FM’de size seslenmektedir. İşte o anda içinizden belki bir çığlık, belki bir ürperme, belki de hasretle “ben buradayım” dersiniz. “Efendi Hazretleri’ni görür görmez sanki Sahabe-i Kiram bakiyesi, Sahabe-i
Kiramdan kalma bir zat gibi gördüm. Mübarek şekli, şemali. Hali edvarı, kemali ve ilmi, irfanı beni tesir altına aldı. Hemen kendisiyle irtibat kurdum. Ve kendisine intisap ettim.6 ay yedek subaylığımı tamamladıktan sonra Konya’ya gittim ve duramadım. Erzurum ‘a geri döndüm. Aralıksız 10 yıl orada kaldım. Zaten O‘nun yüzüne bakanın gözleri kamaşır, sakalı göğsünde, yüzünün nurundan müteessir olurdu. Devamlı bir daha bakamazdı. Öyle kâmil bir insandı.” Hoca efendi kendi hocası Alvarlı Efe Hazretleri’ni böyle anlatır. Onun hocası hakkında naklettiği şeyler sanki kendi hayatının hakikati gibidir. Avlarlı Efe Hazretleri’nin düşkünlere ve hastalara karşı çok merhametli olduğu; “Sakın incitme bir canı / Yıkarsın arşı Rahman ‘ı “ dediği nakledilir. Abdurahman Öksüz Konevi Hazretleri bu günlerde rahatsızdır. Yoğun tedavi altındadır. Sevenleri ve Konya halkının duaları ile kaldığı yerden ebedi saadete kapı açacak konuşmalarına devam etmesini diliyor ve Avlarlı Efe Hazretlerinin bir başka şiiri ile veda ediyoruz: ”Sen Mevlayı sevende, Mevla seni sevmez mi? Rızasına erende, rızasını vermez mi? Sen Hakkın kapısında canlar feda eylesen Emrince hizmet kılsan Allah ecrin vermez mi? Varlığın mahv eylesen, terk-i vücud eylesen Bu sahra-yı ademde, Yar yanına varmaz mı? Şer-i şerif yolunda, peygamberin halinde Allah desen dilinde, bin kez halin sormaz mı? Derd ile cangahından canan diye çağırsan Derdin derman ederler, yaran merhem urmaz mı? Sular gibi çağlasan, Eyyub gibi ağlasan Cihergahı dağlasan Ahvalini sormaz mı?” “Gülistan mehabbet bülbülünden dersin al ey dil Serindeki saadet sünbülünden dersin al ey dil Kamu âlemleri var eyleyen Allah’a teslim ol Gözündeki hidayet bülbülünden dersin al ey dil.
5
Diz boyu kar Konya’nın Derbent ilçesinde, 2 bin 385 metre rakımlı Aladağ’ın zirvesi son yağışların ardından adeta kara doydu. Kar yağışının durduğu ilçede Konya’nın kış sporları ve turizm merkezi projesi kapsamında kayak merkezi olması için çalışma yürütülen Aladağ’ın zirvesine yağan karın yüksekliğini tespit etmek isteyen belediye görevlileri alanda ölçüm yaptı ve dizleri boyunca kara saplandı. Ölçümlerde kar kalınlığının 68 santime ulaştığı belirtildi. Derbent Belediye Başkanı Hamdi Acar, Konya’nın gelecekteki kayak merkezi olacak Aladağ’a Aralık ayında düşen karın oldukça sevindirici olduğunu belirterek, “Belediye görevlilerimiz dağa çıkarak kar yüksekliğini belirlemek için tespitler yaptı.
K
endimi ifade etmekte zorlandığım zamanları sevmiyorum. Kendimi ifade edemediğim zamanlar, insanların kafalarında kalıplaşmış ve yenilik kabul etmeyen düşünceleriyle geldikleri zamanlar. Bu zamanlar hiç hava almamış, üzerinden bir sürü insanın geçtiği, sulanmamış, ışık almamış toprağa tohum atmak gibi anlamsızdır. Toprak kupkurudur, üstü nasır tutmuştur. Hiçbir su damlası gözyaşı gibi akıp onun kalbini yumuşatmamıştır. Hiçbir cümle, hiçbir kendimi ifade etme girişimi sonuç getirmez. Atılan her tohum kayıp, harcanan her zaman israftır. Kafasındaki kalıplaşmış düşüncelerle gelen, insanları da kalıba sokar. Kafasından kalıp beğenir, herkesi kendince yerleştirir. Kalıpları tek gerçektir, herkes bu kalıplara girmek için sadece ama sadece onun beyninin dar kapılarından geçecektir ve kendisi bu kapıdaki bekçidir. İstediklerini onların haberi olmadan kendi yöntemleriyle içeriye alır.
Başkalarının söylediklerini dinlemez, dinlemeyi sevmez, cümleler beyninin kurşun geçirmez kapılarını aşıp düşünce süzgecine giremez. Düşünce süzgeci bile yoktur aslında. Düşünebilen insan, başkalarını dinlemesi gerektiğini de bilir. Tek düşündüğü, kimi hangi kalıba, onları nasıl zorlayarak, sıkıştırarak, zavallı durumlarda bırakarak sığdıracağıdır. Boş vakitlerinde dar kalıplar üretir, kalıplar dar olur ki insanlar orada hayatlarından bezsinler, nefes alamasınlar. Onlara iyi ve güzel söz ve yorumlarıyla bir şekilde ulaşmaya çalışanlar da geçemez bu dar kalıplardan. Başkalarının olumlu düşünceleri bile onları çıkaramaz buralardan. Her çaba boştur, her çaba sonuç vermeyen karanlık ve ışığı görmeyen yoldur. Bu kalıplara sığdıracağı insanları, onların söyleyeceklerini kafasında düşünmüştür bile. Düşünebildiği en iyi alan burasıdır. Başkalarının fikirleri
olabileceğini, insanların kendilerini ifade etmek isteyebileceklerini, herkesin kendini ifade etme hakkı olduğu gibi sağduyu ve empati gerektirecek konularla hiç uğraşmaz. Zaten kalıp işçiliği zor iştir. Bu yüzden başkalarından yardım alır. Ekip çalışması yapılır. Kalıplar üretilir; kavgacı, sahtekar, ahlaksız, tembel gibi kalıplar el yordamıyla hazırlanır. Herkes en iyi bildiği kalıbı, kısa sürede yapar. Bu kalıpların kime yakışacağına da karar verirler. Ekip lideri işin ne kadar iyi gittiğini görmek için bir iki uygulama yapar, birini hedef gösterir ve ekip üyeleri onun üzerinde proje üretirler, olur olmadık cümlelerle kişiyi kalıba hazırlarlar. Ekip başının hedef aldığı kişiler ise hedefi ne kadar isabet ettirdiğini göstermek için var güçleriyle çalışırlar. İyi bir kalıp işçisi için kişiyi o kalıba sokmaya yetecek her yol mübahtır. Yalan dolan yakıştırmalar, olur olmaz iftiralar, sağda solda kendine yer bu-
lan dedikodular kurbanı kalıba yerleştirilmeye hazır hale getirir. Ekip başı arkadaşlarına ortaya koydukları iş için ne kadar teşekkür etse azdır. Ekip çalışanları, kişiyi ekip başının beynindeki dar kalıba girmeye yetecek kadar eritmişlerdir. Ve kişi kendini ifade etmeye çalıştığında yeterince erimediğini düşünen ekip başı son hamleyi yapar ve kişinin öz saygısını azaltacak ne varsa söyler. Kişi istediği kadar kendisini ifade etmeye çalışsın, işin doğrusunu ortaya koymaya çalışsın adamın kafası kalıplarla doludur ve hiçbir yeni düşünceyi kabul etmez. Kendimi ifade etmek istediğimde beni kendi hapsettiği kalıplardan çıkarmayan, kalıbın dışına çıktığımda hakaretleriyle ve kaba tavırlarıyla ve de yalanlarıyla ezip küçültmeye çalışan, ezemediğinde ağır konuşup kırıp parçalayan, buna rağmen hâlâ kalıba yerleştiremediğini düşünüp yok saymaya çalışan kalıp ustalarını ve onun kalıbına yakışmayacak kadar küçülen yardımcılarını sevmiyorum.
SOLDAN SAĞA
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 25 17- 23 Aralık 2013 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME REKLAM KOORDİNATÖRÜ ADNAN TEKE Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Baskı Tesisleri B.T. 17 Aralık 2013
1. Kötü kader... Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler... 2. Yerinden oynatıp sallamak, sarsmak... Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü... 3. Siborgiyum elementinin simgesi... Mal, ticaret malı... Kaplaması mobilyacılıkta kullanılan, açık kahverengi öz odunlu olan bir ağaç... 4. Minnet (halk ağzı)... Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz... Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz... 5. Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen... Sergilik... 1 2 3 Çabuk olan, süratli... 6. Kürelemek işi... 1 Tataristan’da, Batı Sibirya’da ve Rusya Federasyonu’nun değişik bölgelerinde 2 yaşayan Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse... 7. Dişi sığır... Esre... 3 Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren 4 işaretin adı... 8. Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere 5 yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında 6 kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz... Diploma, sertifika (eski)... 9. 7 Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına 8 gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi 9 yapma, esenleme, merhaba... Ekme işi 10 yapılmak... 10. Alıştırma... İnanç... 11. Akılsız, sersem, budala, ebleh... Birbirinin 11 aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki 12 şeyden her biri, benzeri... İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih... 12. Titan 13 elementinin simgesi... Eskitmek işi... 14 Lak... 13. Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir tür org... Atom numarası 54, 15 havada on milyonda bir oranında bulunan, renksiz, kokusuz asal gaz (simgesi Xe)... 14. Biraz diri... Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke (halk ağzı)... 15. Geviş getirenlerden, Kongo’da bataklık ormanlarda yaşayan, büyük bir antilop boyunda, gövdesi kızıl kestane renginde, bacakları beyaz çizgili bir memeli hayvan... İncelmiş, ince, arıtılmış, saflaştırılmış... Tellür elementinin simgesi...
YUKARIDAN AŞAĞIYA
4
5
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
A D A M A D A M A
K A R A Y E L
A L A R M
İ L K T A S A R I M
10 11 12 13 14 15
6
E S B A K
Ş İ F R E L İ
G E Ç Ç E
S Y A A B Ş İ
5
7
6
7
T C A M A L A M L A D K A D A R İ N İ Ş İ Y E S U T E R A L T T N O R A L E Ş
8
8
9
E P E A K K L A İ K A M U İ Y Y U A V N E E R M M E
10
11
9
12
F A R R F E A H A K A M A E N T N İ T E N Ü R E U R İ H M İ L E T A R K K İ
13
14
15
E S İ L E K A L İ A C A N İ L İ Ç K İ A T K L İ İ Ş A S K K T A M E K A C I N İ Ş
1. Sesi azaltmak, alçaltmak (halk ağzı)... Hemen, o anda, o saatte... Gam dizisinde “si” ile “re” arasındaki ses... 2. Örgü örüp satan kimse... Denli olma durumu... 3. Ruentgeniyum elementinin imgesi... Derinin altında bulunan... İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe... 4. Bütün olarak, büsbütün... Kök örnek... 5. Alenileşmek işi veya durumu... Nesirde yapılan uyak... 6. Dar ve kalınca tahta... Büyük, yetişkin, yaşlı, kart (halk ağzı)... Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler 10 11 12 13 14 15 söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci (eski)... 7. Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas... Samaryum elementinin simgesi... Rize iline bağlı ilçelerden biri... 8. Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz... Kaba ve hoyrat bir biçimde iterek, zorla... Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi... 9. Kaldığında... Kazanma, iktisap... Usanç, bezginlik, tiksinti vb. duygular anlatan bir söz... 10. Kentle ilgili, şehirle ilgili... Cinsel çekiciliği olan... 11. Dingil... Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak... Teklik ikinci kişiyi gösteren söz... 12. İncirin döllenmesini sağlayan sinek... Tenekelemek işi... 13. Yabancı... Dek, değin, kadar, beri vb. edatlarla birlikte kullanılarak bir fiilin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı veya sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatan bir söz... Akıllıca (eski)... 14. Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım... Hesap belgesi... 15. Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama (eski)... Yengeç (eski)...
6
Haydi tamamlayalım
Yeniden yapılıyor
Konya’nın merkez Meram ilçesi Alakova Mahallesinde yapımı devam eden Büyük Hadimi Camiinin inşaat çalışmaları maddi yetersizlik nedeniyle yavaş ilerliyor. Hayırsever vatandaşların desteği ile bugünlere gelen cami, katkıların devam etmesi halinde kısa sürede tamamlanacak. Konya’daki son depremle hasar gören ve yıkımı yapılmış Büyük Hadimi Camii’nin tekrar inşaası için harekete geçen mahalleli, hayırseverlerden destek bekliyor. Edinilen bilgiye göre, Meram Alakova Mahallesi’ndeki Büyük Hadimi Camii’nin Konya’daki son depremle hasar görüp yıkım kararı alındı. Yerine tekrar bir camii inşaası için Büyük Hadimi Camii Kurma ve Yaşatma Derneği harekete geçti. Alakova Otobüs Hareket Merkezi yanındaki camiinin inşaası tüm hızıyla sürerken Dernek Başkanı Mustafa Güngör, hayırseverlerden destek beklediklerini açıkladı. Büyük Hadimi Camii’nin inşaatının devam ettiğini dile getiren Güngör, “Camimizin minare, minber, mihrab, kürsü, şadırvan, gasilhane ve tuvaletlerinin yapımı halen devam etmekte. Bunların tamamlanması için de hayırsever vatandaşlarımızdan destek bekliyoruz” dedi. İnşaatı devam eden camiye katkıda bulunmak isteyen hayırsever vatandaşlarımız Dernek Yetkilisi Hüsnü Şimşek ile görüşebilir. Telefon: 0533 732 2516
Konya’nın Hüyük ilçesine bağlı Kıreli Beldesi’de yıpranması ve yıldırım düşmesi sonucu gördüğü hasar nedeniyle yıkımına karar verilen Yeni Mahalle Camisi, hayırseverlerin desteğiyle bulunduğu alana yeniden inşa ediliyor. Hüyüklü hayırseverler Makbule ve Durmuş Akkuş, yeri ve mülkiyeti belediyeye ait olan Yeni Mahalle Camisi’nin yerine daha modern ve kapasiteli bir cami inşa ettiriyor. Makbule ve Durmuş Akkuş tarafından yaptırılan Yeni Mahalle Camisi’nin inşaatı düzenlenen temel atma töreni ile başladı. Yeni Mahalle Camisi’nin kısa süre içerisinde inşaatının tamamlanarak ibadete açılmasının beklendiği kaydedildi.
Hurda formülü
İtfaiyenin hortumu dondu Konya’da bir apartmanın 4. katında bulunan dairenin mutfağında çıkan yangını söndürmek isteyen itfaiyenin hortumu soğuk hava nedeniyle donunca alevlere bir süre müdahale edilemedi. Yangın, sorunun giderilmesiyle yaklaşık bir saat süren çalışma sonunda söndürüldü. Yangın, merkez Selçuklu ilçesi Yenişehir Mahallesi Ulaşbaba Caddesi üzerindeki bir apartmanın 4. katında çıktı. Edinilen bilgiye göre, Muhammet İleri’ye ait evin mutfağında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Mutfak penceresinden yükselen alevleri fark eden vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine itfaiye sevk edildi. Bu sırada mutfakta çıkan yangından habersiz olan ev sahibinin eşinin, olay yerine gelen itfaiye tarafından dışarıya çıkarıldığı öne sürüldü. Yangın merdiveniyle yangına dışarıdan müdahale etmek isteyen itfaiye, hortumun soğuk hava nedeniyle donması üzerine zor anlar yaşadı. Alevlere su sıkamayan itfaiye, bir süre sorunun giderilmesini bekledi. Bu sırada aşağıda bekleyen vatandaşlar arasında duruma tepki gösterenler oldu.
Karbonmonoksit gazı zehirledi Konya’da düğün için geldikleri evde 5 kişilik bir aile sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Olay, Selçuklu ilçesi Fatih Mahallesi Beyli Sokak’ta bulunan bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, akrabalarının düğünü için düğün evine gelen baba Mehmet (46), anne Melek (39) ile birlikte çocukları İsmail (14), Yasemin (8) ve Yasin U. sobalı odada yattı. Sabah saatlerinde uyanan
düğün sahibi Hasan U. akrabalarını uyandırmak istediği sırada odanın dumanlar içinde olduğunu fark etti. Misafirlerinin karbonmonoksit gazından zehirlendiğini gören Hasan U. sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, ilk müdahale sonrası 5 kişilik aileyi Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Hastaneye kaldırılan ailenin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hurdaya çıkma noktasına gelmiş otomobil ve hafif ticari araçların trafikten çekilmesi için teşvik olarak uzun vadeli ve düşük faizli kredi sağlanacağını bildirdi. Hurdaya çıkma noktasına gelmiş otomobil ve hafif ticari araçların trafikten çekilmesi için çeşitli teşviklerin sağlanacağını belirten Bakan Ergün, aracını hurdaya çıkarıp Türkiye’de üretilen otomobil alana uzun vadeli ve düşük faizli uygun kredi şartları oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Bakan Nihat Ergün, 2014 yılının ortalarına doğru bu çalışmaların şekilleneceğini belitti.
7 Alacak cinayeti!
‘Benim anam ağlayacağına onunki ağlasın’ diye tabancasını çekip ateşleyen şüpheli adliyeye sevk edildi Konya’da önceki gün bir araya geldiği alacaklı arkadaşını tabanca ile vurarak öldüren şüpheli yakalandı. Şüphelinin ilk ifadesinde, tartıştığı arkadaşının elini yan tarafa götürmesi nedeniyle korkup, ‘Benim anam ağlayacağına onunki ağlasın’ diye tabancasını çekip ateşlediğini söylediği öğrenildi. Olay, merkez Selçuklu ilçesi Horozluhan Mahallesi Saraycık Sokak’taki inşaat malzemesi satışının yapıldığı G.K’ye (28) ait iş yerinde meydana gelmişti. İddiaya göre, G.K. 3 yıl önce 250 bin lira hava parasıyla aldığı ve bir süre işletip kapatmak zorunda kaldığı kafeyi satın aldığı M.A. ile iş yerinde konuşmak için bir araya geldi. G.K. ile M.A. arasında paranın ödenmemesinden dolayı tartışma çıktı. Tartışmada G.K., M.A.’yı tabanca ile 2 yerinden vurarak kaçtı. Konya Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, kaçan cinayet şüphelisini 24 saat süren çalışmanın ardından gece Selçuklu’da yakaladı. Yakalanan şüpheli ilk ifadesinde, “Satın aldığımız kafe için 250 bin lira hava parası istemişti. Bu nedenle o gün bir araya geldik. Beraber alkol alırken hakaretler edip elini beline doğru atınca bir şey çıkaracak zannedip, ‘Benim anam ağlayacağına, onunki ağlasın’ deyip silahımı ateşledim” dedi. Cinayet şüphelisi G.K. ile olay anında yanında olan ve tartışmaya karışan amcası D.K. (39) ve tabancayı sakladığı ortaya çıkan O.A. (28), ifadeleri alındıktan sonra adliyeye sevk edildi.
Konya’da otomobil kullanırken direksiyon başında fenalaşan sürücü hayatını kaybetti. Kaza, Seydişehir-Antalya yolunun 17. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Kaan Alpdoğan (46) 34 GR 5018 plakalı otomobili ile Antalya istikametine giderken Susuz Yaylası civarında direksiyon başında bir anda fenalaştı. Otomobil ilk önce bölünmüş
yolun karşı şeridine geçti daha sonra bariyere çarparak durabildi. Kazayı görenlerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen polis ve sağlık ekibi Alpdoğan’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Cumhuriyet Savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Alpdoğan’ın cansız bedeni otopsi yapılmak üzere Seydişehir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
H
ukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilgiler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurulunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olması veya diğer öğretim dallarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından en az lisansüstü seviyesinde diploma almış olması, b) Meslek mensubu olması, c) Türkiye’de yerleşik olması, ç) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunması, d) Yönetmeliğin 15 inci maddesinde belirtilen uygulamalı mesleki eğitimi tamamlamış olması, e) Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde belirtilen denetçilik sınavında başarılı olması, f) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış veya hükmün açıklanması geri bırakılmış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşısuçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûmiyeti olmaması, g) Faaliyet izninin daha önce Kurum tarafından iptal edilmemiş olması, ğ) Bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunmaması, olumsuz bir itibara sahip olmaması, şartlarını taşıması gerekir. 4 şekilde yetkilendirme yapılmaktadır. Gerek 6102 sy. TTK, Gerek 660 sy KHK ne göre, Meslek Mensubu olmadan bağımsız denetçi olunmaz.(SMMM-YMM) Bağımsız Denetçi belgeleri 4 tür uygulama ile Meslek mensuplarına verilmektedir. a) 26.12.2012 tarihi itibari ile 15 yıl Mesleki Tecrübeye sahip meslek mensupları Geçiş Dönemi Eğitimlerini ve Sınavlarını tamamlayarak Sorumlu Bağımsız Denetçi unvanına sahip olurlar. Bu meslek mensupları Uygulamalı eğitimden muaftırlar. (Staj’dan) Sorumlu Denetçi Unvanına sahip olurlar. b)Geçiş döneminde 10 yıl dan fazla 15 yıldan az Mesleki Tecrübeye sahip meslek mensupları 1 Yıl Uygulamalı Eğitim Yapacaklardır. c) Geçiş döneminde 10 yıldan az Meslek Mensupları ise 2 yıl Uygulamalı eğitim yapacaklardır. d) 3 yıl Uygulamalı Mesleki eğitim süresi şartı vardır. 3568 sayılı Kanun uyarınca meslek mensuplarınca yapılan staj süresinin bir yılı uygulamalı eğitim-
den sayılır. Diplomasının ibraz edilmesi şartıyla iktisat, maliye, işletme, muhasebe, finansman, denetim ve vergi ile ilgili alanlarda lisansüstü eğitim görenlerin bu eğitimde geçen sürelerinin bir yılı uygulamalı eğitimden sayılır. Bağımsız denetçi olmak için 10-15 yıllık mesleki tecrübe gerekmiyor. En kısa süre şu şekilde olabilir. - SMMM lik stajının bağımsız denetçi/denetim kuruluşunda yapılması ve - SMMM’lik sınavı ile birlikte yada öncesinde “Bağımsız Denetçilik” sınavında başarılı olan bir kişi SMMM olur olmaz (3 yılda) bağımsız denetçi olabilir.(Sorumlu denetçi olabilmek için mesleki tecrübe gerekir.) Mesleki Tecrübe nasıl hesaplanmaktadır. Mesleki tecrübe süresi, mesleki faaliyetlere başlandığı tarihte başlar ve mesleki faaliyetlerde geçirilen süreyi kapsar. Bu sürenin hesabında, a) 3568 sayılı Kanun kapsamındaki staj ve stajdan sayılan hizmetler ile aynı Kanun uyarınca mesleki faaliyetlerde bulunulan süreler, b) Bağımsız denetimde geçirilen süreler, c) 3568 sayılı Kanun çerçevesinde tasdik ve vergi denetimi hizmetlerinde geçen süreler ç) 3568 sayılı Kanunun md.6/2’de yer alan kamu kurumlarında denetim yetkisini haiz olanların kamuda geçirdikleri süreler, dikkate alınır. 4 yılı aşmamak üzere, Yönetmeliğin 14/1-a bendinde belirtilen lisans veya lisansüstü eğitim süreleri ilave edilir. Kısaca Mesleki tecrübede Fiili olarak mesleki faaliyetlerden geçirilen süreler baz alınmaktadır. Meslek Mensubu olduktan sonra mesleki faaliyete Bağımlı ve Bağımsız olarak ara verilen süreler mesleki tecrübeden sayılmaz Sadece 1 yıllık süre mücbir sebep olarak kabul edilir fazla ara verilen süreler kabul edilmez. Mesleki Tecrübe Hesaplandırılmasında bazı Örnekler Soru1) 01.08.1997 – 31.07.2003 tarihleri arası Serbest Muhasebecilik Stajı yapmış, 06.01.2004 tarihinde Serbest Muhasebeci olarak mesleki faaliyete başlamış, 2003 – 2009 yılları arası Lisans Seviyesi üniversite’den mezun olmuş, 05.10.2010 tarihinde Geçiş eğitimlerinden faydalanarak S.M.M.M. müşavir olmuş ve Mesleki faaliyete hiç ara vermemiş bir meslek mensubunun mesleki faaliyet süresi ne kadardır. a-) 1997-2003 yılları arasında 6 yıl Staj Süresinin tamamı mesleki Tecrübe olarak kabul edilmektedir.
b-) Yönetmenliği yayınlandığı tarih olan 26.12.2012 tarihinde Mesleki faaliyet süresi ise 06.01.2004 tarihinden 26.12.2012 tarihine kadar olan süre (26.12.2012 tarihinden sonraki süreler hesaplamaya dahil edilmeyecek) 8 yıl 11 ay 20 gündür. c-) Lisans seviyesinde üniversite eğitim’de eğitim süresi her ne olursa olsun 4 yıldır. Toplam Mesleki Eğitim Süresi 6 yıl Staj + 8 yıl 11 ay 20 gün Mesleki Faaliyet + 4 Yıl ünüversite = 18 yıl 11 ay 20 gün dür. 15 yıllık mesleki tecrübeye sahip olduğu için Uygulamalı Mesleki Eğitimden muaftır. Geçiş eğitimlerini ve Sınavlarını tamamlayarak Sorumlu Bağımsız Denetçi olabilecektir. Soru 2) 01.08.1997 – 31.07.2003 tarihleri arası Serbest Muhasebecilik Stajı yapmış, 06.01.2004 tarihinde Serbest Muhasebeci olarak mesleki faaliyete başlamış, 2003 – 2009 yılları arası Lisans Seviyesi üniversite’den mezun olmuş, 05.10.2010 tarihinde Geçiş eğitimlerinden faydalanarak S.M.M.M. müşavir olmuş ve Mesleki faaliyete 5 yıl ara vermiş bir meslek mensubunun mesleki faaliyet süresi ne kadardır. a-) 1997-2003 yılları arasında 6 yıl Staj Süresinin tamamı mesleki Tecrübe olarak kabul edilmektedir. b-) Yönetmenliği yayınlandığı tarih olan 26.12.2012 tarihinde Mesleki faaliyet süresi ise 06.01.2004 tarihinden 26.12.2012 tarihine kadar olan süre (26.12.2012 tarihinden sonraki süreler hesaplamaya dahil edilmeyecek) 8 yıl 11 ay 20 gündür. 5 yıl ara verdiği için. Mesleki Tecrübesi 3 yıl 11 ay 20 gündür. c-) Lisans seviyesinde üniversite eğitim’de eğitim süresi her ne olursa olsun 4 yıldır. Toplam Mesleki Eğitim Süresi 6 yıl Staj + 3 yıl 11 ay 20 gün Mesleki Faaliyet + 4 Yıl ünüversite = 13 yıl 11 ay 20 gün dür. 15 yıllık mesleki tecrübeye sahip olmadığı için Geçiş döneminde 1 yıl Uygulamalı Mesleki Eğitim yapacaktır. Meslek Mensupları Uygulamalı Mesleki Eğitimler için büro kapatmalarına gerek bulunmaktadır. Bürolarında ve mevcut işlerinde mesleklerini icra ederken de UME yapabilirler. Bordrolu çalışmalarına gerek bulunmazken sadece Denetimlere katılmak ve bunu belgelendirmeleri gerekmektedir. Sonuç olarak; Bağımsız Denetçi olabilmenin şartlarından biri SMMM ve YMM olmaktır. YMM ve SMMM olmadan sınavlarına girilebilir sınav şartları yerine getirilebilir ve daha sonra meslek mensubu olunca da uygulamalı eğitim şartı yerine getirilip meslek mensubu olunabilir. Meslek mensubu olduktan sonra 3 yıl içinde bağımsız denetçi olabilirsiniz. Sorumlu Denetçi olmak için ise mesleki tecrübe şartı devam eder. Bugün itibari ile ülkemizde 15 yıllık mesleki tecrübeye sahip, bağımsız denetçilik eğitimlerini ve sınavlarını tamamlayan KGK tarafından onaylanmış SMMM ve YMM sayısı 4102 kişidir.
8 Akyürek belde belde halkın nabzını tutuyor
Suyunuz donmasın KOSKİ Genel Müdürlüğü su abonelerini sayaç ve abone şube yolu donmasına karşı uyardı. KOSKİ Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: Çok şiddetli soğuklarda muslukların çok az bir şekilde açık bırakılarak sayaçta ve tesisatta durgun su bırakılmamalıdır. Abonelerce tedbir alınmaması halinde; soğuğa karşı hassas olan su sayaçlarının kolayca patlayacağı ve onarımının pahalı olacağı, hatta gövdesi patlayan sayacın tamir imkanı olmayıp hurdaya çıkacağı, ayrıca önemli miktarda su kaybına yol açacağı unutulmamalıdır. Donan sayaca ve tesisata ateş tutulmamalı ve sıcak su dökülmemelidir.”
Göl kıyısı buz tuttu Ağır kış şartlarının hüküm sürmesi, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü Beyşehir Gölü’hnde avlanma faaliyetlerinindurmasına neden oldu. Göl kıyıları, soğuk hava nedeniyle buz tabakası ile kaplanırken, avcıların büyük bölümü mesaisine ara verdi. Az sayıda balıkçının faaliyet gösterdiği göl kıyılarında ise balıkçılar, teknelerinin motorlarının üzerini kapatarak donmasını önlemeye çalışıyor. Balıkçılar, buzları kırarak açıklara ilerlemeye çalışırken, bazıları ise göle bir gün öncesinden serdikleri ağları toplayabilmek için, güneşin yüzünü gösterdiği öğlen saatlerini tercih ediyor.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Yeni Büyükşehir Yasası kapsamında yeni bağlanan ilçeler, beldeler ve köylerle birlikte Konya’nın topyekün kalkınmasını, belediyecilik hizmetlerinin iyileşmesini ve büyümede bir denge oluşmasını istediklerini dile getirdi. Daire başkanları ile birlikte Sarayönü’nün Kurşunlu, Ladik, Başhüyük, Çeşmelisebil, Kadıoğlu ve Gözlü beldelerini ziyaret eden Başkan Akyürek, lider ülke olmanın yolunun çok çalışmaktan, birlik ve beraberlikten geçtiğini belirterek, güçlü ve lider ülke olmak için güçlü şehirlerin olması gerektiğini dile getirdi. Yeni Büyükşehir Yasası ile daha güçlü şehirle-
rin oluşacağını ve Türkiye’ye katkı yapacağını kaydeden Başkan Akyürek, “Yeni bağlanan ilçeler, beldeler ve köylerle birlikte Konya’mızın topyekün kalkınmasını, belediyecilik hizmetlerinin iyileşmesini ve büyümede bir denge oluşmasını istiyoruz. Konya’da 6-7 ilçemiz Türkiye’nin en zengin ilçeleri arasında yer alırken 6-7 ilçemiz de en fakir 100 ilçe arasında. Kalkınmada den-
E
vrensel düzen içerisinde doğru ya da yanlış olsun belirli bir düşünce sistemine dayanan her türden teorinin ortak adı “din”dir. Din kavramının kırılma noktası “bilinç” iz düşüm alanı “fıtrat”tır. Bilince dayalı fıtrat dininin taşıyıcılığında gerçekleşecek bireysel ve evrensel hayat yolculuğunun iki dünyada da varıp duracağı yer mutluluktur. Spekülatif din algısı açısından zihniyeti kilitleyen fonksiyonel örtü bilinçsizliktir. Bu anlam da insanlığın ayağının kaydığı kayboluş dehlizlerinin nihai varış yeri ise mutsuzluktur. Bireysel ve sosyal çevremize bilinçsizce örmüş olduğumuz kutsal ağlar bizim için mutluluk yerine hazları artırır ve tetikler mahiyettedir. Bilinçsizlik insanda kalp damar hattı gidip gelen bir mutluluk ve haz karışmasına sebep olur. Kavramların mihver gücünü oluşturan tevhidi bilincin parçalanması, perdelenmesi veya sapması insanlığın iç dünyasındaki fıtratından getirdiği evrensel melekelerin körelmesine, yüzeyselleşmesine buna bağlı olarak da kalbin/gönlün “heva” ve “vicdan” arasında sıkışarak asli yörüngesinden çıkmasına ve şirk mabedinin eşiğinde kökleşmesine sebep olmaktadır. Anahtar kavramların dejenere olması bir başka ifade ile kavramların giderek politize/slogan olması ilim-
lerin kuşatması altındaki insanı hevanın ablukasına itecektir. Kitabın ortasından konuşmak gerekirse fıtrata/ vicdana dayalı evrensel din bilincinin olmadığı yerde düşünceler barışçı, birleştirici ve ikna edici olamayacaktır. Bugün küresel zihnin dünyaya ihraç ettiği kök figür cahiliyenin/bilinçsizliğin kurumsallaşmasıdır. Bilinçsizlik, toplumsallaşma eğilimi olan insanoğlunu özerkleştirecektir. Eğitim yoluyla bilince bulaştırılan mikroplar sebebiyle kavramların yalnızlaştırılıp soysuzlaştırılması, insanın acele tüketici servisine dönüştürülmesine ve sorunun(kendini tanıyamama) düğümlenmesine sebep olmaktadır. Kök bilgiden yoksun oluşan kulağı kablolu bir nesil ritimsel hazcılığı/şekilciliği mutluluk zannedip, kendi ikircikli imanını tasdik etmeyenleri zevk aracına çevirecektir. Bu fizyolojik tesviye ile şekillenen hazcılık anlayışı kendi algı haritasına dayalı direniş/isyan(kesinlikle kıyam değil) mevzisini kazacaktır.
gesizlik var. Bunun bir bütün olarak dengeye kavuşturulması da sorumluluklarımız arasında” dedi. ŞEHRİN TAMAMI AKLA GELECEK Beldelerde önce altyapı, yol, su kanalizasyon gibi yatırımlara gireceklerini, 5 yıl içinde köy ve beldelere en az 1 milyar lira yatırım yapılacağını belirten Başkan Akyürek, “Belde ve köyler mevcut yatırımların üstünde yatırım alacak. İlçeler artık metropol ilçe oldu. Bölgelerin meclis üyeleri Konya’da hem bölge yatırımlarını takip edecek, hem de Konya yönetiminde bizzat bulunacaklar. Artık Konya denince akla şehrin tamamı gelecek” diye konuştu.
Karanlığın ve ateşin birbirine referans teşkil ettiği zulüm sistemlerinin temel kompartımanlarını ayrıştırmak ve arıtmak için, kavramların bütüncül helezonik zaman sarmalına dayalı çevrimsel sistemini insanlığın hücrelerine zerk etmeliyiz. Fıtrat müteahhitlerinin temel görevi, zihnin çarpık kentleşmesi sonucu ortaya çıkan sosyal kuklaların çöp kutusuna dönüşen bilinçaltı ve algı zeminlerini tevhidi bilincin eşliğinde yeniden inşa etmektir. Çünkü insan eyleminin ana gayesi olan mutluluk, fıtrata dayalı bilinçli bir biçimlendirmenin sonucudur. İnsanoğlunun düzenekleri yoğunlaştırılmış bir dikkat sayesinde varlığın farklı boyutlarına evrensel zihni bir tasarım getirecektir. Vicdan okulu projemizle hayatın temel kavramlar sistemini, insan ve evren bütünü içinde kompozite etmeye çalışacağız. Bu bağlamda şu yanılmaz bir gerçektir ki, evrenin en önemli öznesi insandır. Parça bütünden bağımsız düşünülemeyeceğine göre kavramlar arası tevhidi cereyan ana güzergâhta kendini ve buna bağlı olarak evreni tanıyan(bütün bilincine eren parça) bir insan profili ortaya çıkaracaktır. Bu profil insanlığın kalbinin bilinçli bir manifestosu olacaktır. Çünkü bilinç kalbi reformize eder ve insanlık için her ne olup biterse insanın kalbinde/iç okulunda olup biter.
Neden gitmiş? Amerikan Wall Street Journal gazetesi, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Washington ziyareti sırasında yapılan röportajı yayımladı. Gazete, Kılıçdaroğlu’nun, ABD ziyaretini AK Parti iktidarı karşısında azalan şansını artırmak için düzenlediğini yazdı. Ziyaretin zamanlamasına da dikkat çeken Wall Street Journal, Obama yönetimiyle Başbakan Erdoğan’ın arasının eskisi kadar iyi olmadığını fırsat bilen Kılıçdaroğlu’nun Washington’ı ziyaret etmeyi planladığını aktardı.
İki ödül birden... Selçuk Üniversitesi (SÜ) İletişim Fakültesi, Ege Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası “EgeArt Sanat Festivali” kapsamında “Toplumsal Cinsiyet” konulu Kısa Film Yarışması’nın belgesel kategorisinde 2 ödül birden aldı. Yarışmanın ödül töreni önceki gün İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. tegoride verildi.
Misafirlere salep Karatay Belediyesi, Hz. Mevlana’nın 740. Vuslat Yıldönümü törenleri nedeniyle kente gelen konuklara salep ikram etti. Belediye Başkanı Mehmet Hançerli, Gülbahçe tesislerinde hizmet veren İkram Evi’nde, Vuslat törenleri nedeniyle özellikle Şeb-i Arus günü Mevlana Kültür Merkezi’nin bahçesine kurduğu çadırda Konya’ya gelen konuklara ikramda bulunduklarını kaydetti.
9
Sanayi sevindirdi
Akabe’de kura Karatay Belediyesi öncülüğünde kurulan AKABE 1 ve AKABE 2 Konut Yapı Kooperatifleri’nde 80 dairenin kurası çekildi. Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli, 2005 - 2006 yıllarında kurularak yapımına başlanan AKABE Sitelerinden bazı bloklarının tamamlanmasıyla dairelerin hak sahiplerine kura ile verilmesinin sevindirici olduğunu söyledi. Başkan Hançerli, bugüne kadar 21 Toplu Konut hamlesiyle 10 bin 552 daireye ulaşan ilçede konut açığına neşter vurduklarını dile getirdi.
9 hırsız yakalandı Konya polisi ev ve iş yerinden hırsızlık yapan 9 şüpheliyi yakaladı. Şüpheliden 3’ünün, bir eve girdikleri ve gerçek zannedip imitasyon altınları çaldığı ortaya çıktı. Polis, gece boyu süren uygulamalar sırasında, iş yerlerinden telefon çalan M.B., S.T. ile evlerin bodrum katlarındaki eşyaları çalan İ.E. ve İ.A, isimli şahısları, ayrıca inşaatlardan demir kalıpları çaalan 2 şüpheliyi yakaladı.
Karaman yaşadı!
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti Karaman Milletvekili Lütfi Elvan, KÖYDES projesi kapsamında eksik kalan yatırımların tamamlana bilmesi için İl Özel İdaresine 4 milyon liralık ek ödenek gönderildiğini söyledi. Elvan, “İktidarımız döneminde her alanda olduğu gibi özellikle KÖYDES projesi kapsamında köylerimize yönelik birçok yatırım gerçekleştirilmiştir.” dedi.
BIR TEŞHIR MEYDANI SOSYAL MEDYA
S
osyal medyayı kullanmayan kalmamıştır. Belki kimileri için sosyal medya sadece Facebook, kimilerine göre twitter ya da bazıları için her ikisi ve diğerleri… Diğerleri kümesini oluşturan sosyal medya mecraları o kadar genişledi ki her geçen günde bir yenisi internet kullanıcılarının tüketimine sunuluyor. Sosyal medya hem tüketilen hem de tüketildikçe de aslında kullanıcılarını eğlendiren bir tür oyuncak. Ama yaş, mekan ve en önemlisi de zaman sınırlaması olmadan ulaşılabilir bir medya. Sosyal medya ile gizli yanlarımız ve kendi özelimiz diyeceğimiz hallerimiz kalmadı. Çünkü sosyal medya ile, uluslararası istihbarat teşkilatlarının değişik yöntemlerle hatta türlü işkencelerle almaya çalıştıkları bilgileri sosyal medya tüketicileri rahatlıkla ve gönüllü olarak sosyal medya paydaşları ile paylaşabiliyor. Kişisel mahremiyet tanımı sosyal medya ile yıkılmakta, çünkü yemeğimizden, giyimimize, ailemizle geçirdiğimiz zamanlardan tutunda iş hayatımıza kadar her türlü yaşantımızı açıkça ve şuursuzca paylaşıyoruz. Bu paylaşımları vidyo, resim, edebi cümlelerle yapabiliyoruz. Sosyal medya yaşama sevincini insanlar farkına varmadan öldürüyor. En kusursuz cinayet, yaşama sevincini öldürmektir (Paulo Coelho). Sosyal mecralarda hapis olup, güneşi görmeyen, akrabalık ve komşuluk ilişkilerini unutarak aslında yaşama sevincimizi öldürüyoruz. Bu büyük bir cinayet. En önemlisi de aynı evi paylaşan aile üyelerinin
aile olma hisleri ölüyor. Sosyal medya ile ilgili diğer bir husus; insanların sosyal medyayı teselli olma merkezlerinden biri olarak görmeye başlamasıdır. Kişilerin dayanacakları dostları kalmayınca, kendini , yüzlerini-seslerini tanımadığı insanların satırlarına teslim etmesidir. Kırılmış kalplerin teselli durağı olarak Rabbimiz bizlere yeter. .. Sezai KARAKOÇ “Gülümsemek yüzün zekatıdır” derken, tabii ki de sanal ortam araçları olan vidyoları, resimleri ve web kameraları işaret etmiyor. Yüzümüzün zekatı için bunlar hiçbir şey. Esas zekat hakkıyla, en iyisinden verebilmektir. Tebessümü en iyi yansıtan gerçek ve yüz yüze olan iletişimdir. Güler yüz sevginin anahtarıdır derken Hz. Ali (r.a.), birbirimize canlı canlı gülümsemelerimizle ikramlarda bulunmamızı istemektedir. Buzullar eriyecek kadar küresel ısınma olsa da, yüreklerimiz, düşüncelerimiz ve cümlelerimiz gittikçe soğuyor. Sosyal mecraların smileleri ya da klavyede birkaç tuşla oluşturulan gülümsemeler maalesef yetersiz. Sadi Şirazi’nin “Gayesiz yaşayanlar, nasipsiz kalılar” sözü de oldukça manidar. Bu hayatta en önemli zamanlar, enerjimizin bolca olduğu ergenlikle başlayan ve kırklı yaşlara kadar devam eden zaman dilimidir. Şairin popüler sözünü bilmeyen yoktur: “yaş otuz eş yolun yarısı”… Ömrü Yarılamadan gayelerimize ulaşabilmeliyiz. Maddi ve manevi birikimlerimizi elde edebilmeliyiz. Bunun için de zamanın nasıl geçtiğini bil-
mediğimiz, çok akışkan ve yapışkan özelliği olan sosyal medyayı kontrollü kullanmak için kendimizi denetlemeliyiz. “Geçip giden zaman değil, Ömürdür” diyerek çağlar öncesinden sesleniyor Hz. Ali Efendimiz. Ömrü geçirmek için kesinlikle bu sosyal medya mecraları gerçek ve uygun yerler değil ve bunu hepimiz biliyoruz ama kendimize seslice haykıramıyoruz. Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır (Montaigne). İnternet ve özelinde sosyal medya bizi her yerde yapıyor. Tabii elektrik olduğu sürece. Her yerde olup, her şeye laf yetiştirelim derken, dünyadaki varlık amaçlarımızdan haliyle uzaklaşıyoruz. Ve bir hiç olma yolunda internet ve sosyal medyada koşturuyoruz. Hz. Ömer efendimiz; “bütün dostları gezdim, gördüm; ama dili muhafaza etmekten daha iyi dost bulamadım” demekte. Sosyal medya Hz. Ömer Efendimizin de ifade ettiği gibi aslında dilimizin çokça uzadığı, muhafaza edilemez bir hal aldığı yer oldu. Hayatımıza çok fazla karıştırdığımız sosyal medyadan çıkıp, gerçek hayatın içinde teneffüs yapma zamanımız geldi geçiyor da… sadece teneffüsle kalmayıp, sosyal medyadan kaçmak, ya da onu sık sık kırmak için hayatta gerçek ilgi alanları ve uğraşılar edinme gayretinde olmalıyız. Şehrin ya da yaşadığımız mekanın muhakkak bizlere sunacağı çok basit ve kıymetli imkanları var. Sadece kafamızı ekranlardan kaldırıp, dünyaya bakmak.
Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı verilere göre sanayi ciro endeksi, 2013 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,8 artış kaydetti. Sanayinin alt sektörlerine bakıldığında 2013 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taşocakçılığı endeksi yüzde 5,8, imalat sanayi endeksi ise yüzde 6,8 arttı. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre 2013 yılı Ekim ayında en fazla artışı sermaye malı imalatı sektörü gösterdi. İmalat sanayi alt gruplarında en fazla artış ise diğer ulaşım araçları imalatında gerçekleşti. İmalat sanayi alt sektörlerinin 2013 yılı Ekim ayında 2012 yılı aynı ayına göre yüzde değişim oranlarına bakıldığında en yüksek artış oranının yüzde 27,0 ile diğer ulaşım araçları imalatında gerçekleştiği görüldü.
Satış hacmi düştü Türkiye İstatistik Kurumu 2013 Ekim ayı perakende satış hacim endeksi verilerini açıkladı. Verilere göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi, 2013 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 0,6 oranında azaldı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 2,1, gıda dışı satışlar yüzde 0,1 azalırken, otomotiv yakıtı satışları yüzde 0,1 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi 2013 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,6 oranında artış gösterdi. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 4,4, gıda dışı satışlar yüzde 13,7 ve otomotiv yakıtı satışları yüzde 3,0 arttı.
10
Y
Harcama arttı Geçen hafta mevduat bankalarındaki tüketici kredileri 232,8 milyar liraya, kredi kartı harcama tutarı ise 90,7 milyar liraya ulaştı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka istatistiklerine göre 29 Kasım - 6 Aralık tarihleri arasında mevduat bankalarının tüketici kredileri yüzde 0,31 oranında artışla 232 milyar 786 milyon 256 bin lira oldu. Bu dönemdeki Kredi kartı harcama tutarı ise yüzde 0,39 oranında yükselişle 90 milyar 689 milyon 12 bin liraya çıktı. Söz konusu dönemde taksitli ticari krediler ise yüzde 0,66 artışla 115 milyar 949 milyon 878 bin lira oldu.
Kıbleci kart Feshane’de düzenlenen “Hac, Umre ve İnanç Turizmi Fuarı”nda Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan kıble yönünü gösteren kredi kartı tanıtıldı. “Hac, Umre ve İnanç Turizmi Fuarı”, İstanbul Feshane Uluslararası Fuar ve Kültür Merkezi’nde bu yıl 5. kez kapılarını açtı. Fuarda binlerce ürün tanıtılırken, Türkiye Finans’ın Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan kıble yönünü gösteren kredi kartı dikkat çekti. Üzerindeki dijital pusula ile kıble yönünü gösteren “Haremeyn Şua Kartı” fuar ziyaretçilerinin de ilgisini çekti.
eni bir dünya hayali kuran bizler için yeni neslin yetiştirilmesinin ne kadar da ertelenemez bir gereklilik olduğunu izah etmeye bilmem ki lüzum var mı? Aziz İslâm’ın hâkimiyetinin bu topraklardan uzaklaştırılmasından bu yana içine düştüğümüz garibanlığımızın sınır tanımaz sefaletinin artık içselleştirildiği açık bir durumdur… Temelde aziz İslâm’ı bu topraklardan söküp atmanın adı demek olan “vatan kurtarıcılığının” zirve yaptığı zulüm dönemlerinde, vatan evlatlarının analarından emdikleri sütün burunlarından getirildiği ihanet günlerinde alimlerimizin ümmetin tamamen İslâm’dan uzaklaşmaması için tutturmuş oldukları maslahat yollarının bugün hâlâ tek olması gerekenmiş gibi sürdürülüyor olmasını yeni taleplerde bulunmaktansa eskilerin fethettikleri alanlarda fatihçilik oynanması ile yetinilmesini eleştirmeyelim de ne yapalım?.. Her türlü dinsizliğin kendisine dayatıldığı Anadolu evladı yine de dininden uzaklaştırılamamış bir şekilde bir yerlerden dinine tutunmaya devam etmiş bu aşılmaz iman karşısında sistem bakmış ki dinsizlik dayatmasından bir netice alamayacak yine aynı maksada ulaşabilmek için dinde reform çağrısı yapan sapık ekollere pirim vererek maksadına ulaşma yollarını denemiştir… Lakin Anadolu evladının bu türden sapık ekollere de itibar etmediği görülünce başka bir yol tutulmuş ve “Avrupa normlarında” bir dindarlık telakkisine razı olmuş çevrelerin önünü açmak yoluna gidilmiştir… Takriben yüz yıllık yakın tarihte bunun birçok örneklerini görebilmek mümkündür… Bu süreçte olması gerekenden epey uzaklaşılmış olması dolayısı ile süreç içerisinde artık ihtiyacı da algılayabilmek şartlarından epeyce uzaklaşmış bulunuyoruz ne yazık ki. *** Çocuklarımızı okullara göndermemiz gerektiğini söyleyerek artık on iki yıla çıkarılmış olan mecburi eğitimde aptal avuturcasına sisteme konulmuş bulunan birkaç ders ise sadre şifa olmak değil de talebin önünü kesmek maksadı güttüğü intibası uyandırmaktadır. Sus payı niyetine matuf diye kabul ettiğimiz yeni açılımlar ile aziz İslâm’ın kastettiği Müslümanın yetiştirilmesi gayesinin güdülmediği yahut eğer niyet halis ise bu kada-
rının maksada hizmet etmeyeceği açık. Bu kadarı ancak mevzuu sulandırmaya, ihtiyacı söndürmeye yeter. Bu bilinmeli. *** İçerden ve dışardan hainlerin elinden gerçekleşen Osmanlının tasfiyesi ve bu topraklardan sökülüp atılması sürecinin neticesinde tesis edilmiş bulunan yeni nizam elbette kendi çocuklarını doğurmanın biricik yolu olarak kendi ideolojisi merkezli kendi müfredatını oluşturdu ve bu topraklarda yerleştirmeye ça-
ilmini bile senin anladığın şekilde anladığın kadarıyla anladığın şekliyle öğrenebileceğim. Ve sen bunun Hürriyet -Demokrasi olduğunu söyleyeceksin. Modernizmin ve modernizm imkânlarının ne de güzel bir şey olduğunu söyleyecek ve bunun kabul edilmesi gereken bir iyilik olduğunu ilan edeceksin... Her anlamda cahil bırakılmış halkımıza dayattığın 19 ve 20.ci yüzyıl değerlerinin, o allanıp pullanmış değerlerin içinin ne bedbaht bir gayya kuyusu olduğunu acı tecrübelerle de olsa fark edeli çok oldu ham-
lıştıkları devrimlerinin insanını yetiştirmeye matuf okullar açtılar. Bu okulların müfredatları da haliyle elbette aziz İslâm’ın kasteddiği insanı yetiştirmek değil de kendi devrimlerinin murad ettiği insanı yetiştirmeye yönelik oldu, oluyor ve müdahale edilmezse olmaya devam edecek… *** Yeni bir dünya hayali kuranlar o yeni dünyanın değerlerinin yeşereceği eğitim kurumlarını, pazarlıksız müfredatları ile oluşturabilmenin yollarını keşfetmek, açmak, o yolları açmak için mücadele etmek zorundadırlar… Laik vasatlarda yetişmiş ve “din”de bir ucuna iliştirilmiş insan keyfiyetiyle kurulacak yeni dünya bizim dünyamız olmaktan uzak olacaktır ve ancak mevcut dünyanın yeni bir kılıkta yeniden hayat bulmasından öte mana taşımayacaktır… *** Çocuğumu senin ilkelerini dikte ettirdiğin okullara göndermek zorundayım, dinimin
dolsun… Bizler yani Ümmeti Muhammet artık az olanla yetinmek zorunda olmadığımıza inanıyoruz, çağı ve çağın insanını kafasına göre şekillendirmek isteyenlerin vermiş oldukları ile yetinmemek gerektiğine inanıyoruz, sizin verdiklerinizle yetişecek çocuklarımızın ahiretinin kurtulmayacağına inanıyoruz. Sizin gerçekleriniz bağlamında yetişmiş nesillerle dünyamızın ahiretin olması gereken tarlası haline getirilemeyeceğine inanıyoruz… Dinini, oluruna getirmeden, Resûl’ün Allah’tan getirdiği şekliyle, sahabeden geldiği şekliyle, Müctehid imamlardan geldiği şekliyle öğrenmemiz gerektiğine inanıyoruz… Ancak bu şekilde bu dünyanın ahirette makbul meyveler veren bir gülistan olabileceğine inanıyoruz… Malum ya hani çevre şartları oluşturulmadan elma bile yetiştirilemez, aynen öyle… Sen bu talebin önünü ölesiye kapatacaksın... Ve ben bu mevzudaki taleplere ne kadarda tepkili olduğuna bakacak
ve ne kadar da tahammülsüz RADİKAL bir kafir olduğunu düşünmeyeceğim… Böylece sözümüz kime olmuş oluyor, bu talebin önünü tıkayan herkese, bu talebin gerçekleşmesinin önünde duran herkese olmuş oluyor… Evladımı sana vereceğim, sen benim için takdir ettiğin şekilde yetiştirip bana teslim edeceksin... Ve kardeş kardeş yaşayacağız... Olur... Biz İslâm’ı oluruna getirmenin derin siyasetini keşfetmiş, İslâmi zuhuru “Avrupa normları” dahilinde gerçekleştirme gereğini keşfetmiş (!) çağ maymunlarının bizlere anlatıp davet ettiği Müslümanlığa değil… Bunların akıllarıyla aziz İslâm bütününün içinden yontup çıkardıklarına değil... İmam Hanefi hazretlerinin, İmam Şafii Hazretlerinin, İmam Malik Hazretlerinin, İmam Hambeli Hazretlerinin bizlere naklettiği Müslümanlığa talibiz... Ve evlatlarımızı onların gerçeklikleri içerisinde eğitip yetiştirebilmenin gereğine inananlardanız… Biz modern aklın ahmaklığından neşet etmiş müfredatın okullarına değil biz Akl-ı Selîm toprağında zuhur etmiş keyfiyetin müfredatına talibiz… Hasılı okullarda mescit değil okulların mescit olmasına talibiz… Bizim açımızdan “dava” şimdilik bu imkanın önünün açılması için çalışmaktan ibarettir… Yeşil bahçe medreselerimizin, ibda’sı, inşa’sı ve ihya’sından… Hedefimiz çocuklarımızın kendi iman tarlamızda yetişmesini mümkün kılacak müfredatı, tarzı ortaya koyabilmek bunun için birkaç söz söyleyebilmek, o koca sarayın inşasına giden yolda mevcut çorak araziye ilk birkaç kazmayı vurabilmek… Eğitim meselesi elbette çok büyük bir meseledir ve biz bir tıp doktoru olduğumuz halde kalemimiz neden bu mevzua kayıvermektedir anlamak isteyen Abdülhamit’i tahtından eden İttihat Terakki isimli ihanet şebekesinin kurucularından Doktor Nazım Bey’in hayatına bakıversin yeter… *** Kendi imanımızın keyfiyet tarlası üzerine bina edilmiş mektepler? Dünyayı kazanayım derken ahireti kaybetmeyen, ahireti dünya için değil de dünyayı ahiret için gören, dünyanın ahiretin tarlası olduğu hakikatini ruhlara bütün inceliği ile kazıyacak nakış nakış örecek mektepler, akademiler nasıl mümkün olabilir bunun davası? Sözümüz, Kurân-ı Azimüşşan’ı “yüzünden okumaktan” sıkılmış olanlara?..
11
Y
erel seçimlere yaklaşılırken son günlerdeki gündem oluşturan konulara bakıldığında daha önce işaret ettiğimiz gibi sun’i gündemlerde boğulduğumuzu görmekteyiz. Bu konuda iktidarın, muhalefetin basının ve yazarların etkileri olumlu veya olumsuz mecralara çekilmektedir. Toplumsal bütünleşme ve birliktelik yerine bazı zaman süreçlerinde bölünmüşlüğü tercih etmekteyiz. Bir türlü ana konularda çözüm, uzlaşma üretemiyoruz. Ortak payda üzerinde bir uzlaşma maalesef aranamıyor. Herkes kendi açısından meseleye kısır döngü içerisinde bakıp öylece sonuca gitmeye çalışıyor. Bu konuda anayasa değişikliğine ilişkin çalışmalar daha şeffaf biçimde sonuçlansaydı ne olurdu. Gerilim olmazdı. Bir de 2004 yılındaki MGK kararları… Biz
D
ershaneleri kapatmadönüştürme tartışmaları son günlerde kamuoyunun en hararetli tartışması kuşkusuz. Bu tartışmayı alevlendiren en önemli unsur ise halen tartışmanın adının tam olarak konulmamış olması... Toplumun bütün kesimleri konuşuyor, tartışıyor, analizler yapıyor, ama halen bir soruya cevap bulunamıyor. Dershaneler kapatılacak mı? Dönüştürülecek mi? Hükümete göre eğitim sistemindeki dönüşüm sürecinin son halkası olan ve ismi “Dershanelerin dönüştürülmesi” olarak başlayan bu süreç kademeli olarak toplum arasında 4+4+4 olarak bilinen düzenleme ve ardından sınav sistemindeki değişikliğin devamı niteliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistematik dönüşümler ilk olmadığı gibi son da değildir ve devamı gelecektir. Hayat devam ediyor ve dönüşümler kaçınılmazdır. Hizmet Hareketi açısından ise olaya “Dershaneleri kapatma” güzüyle bakılmakta
geçmişe mi bakacağız yoksa geçmişten ders alıp geleceğe mi bakacağız… Gazete köşelerine konu olan son günlerdeki gündem malzemeleri aslında uzlaşmacı bir tutum ile daha ılımlı politika oluşturulabilirdi. Bizim de keşke dediğimiz oldu olayların mecrasında değerlendirilmesi ve karşı çıkanlara bağırıp çağırılması yerine her olayın zamana göre analiz edilmesi daha iyi olurdu. Bu gerilimlerin oluşturulması, son günlerde hükümetin istihdamı ve yatırımları teşvik etmek amacıyla uygulamaya koyacağı küresel sosyal ve ekonomik krizden kurtaracak tedbirleri gölgede bıraktığı görülmektedir. Artık yerel seçimlerden sonra geçim işlerini düzenleyen işsizliğe ilişkin tedbirlerin ve çözüm yollarının alınmasını sosyal politika açısından olumlu görmekteyiz..
ve basın-yayın organları ve sosyal medyada bu algı üzerinden kampanya yapılmaktadır. Henüz bir uzlaşı ve orta yol bulunamamış ve devam eden süreç ambalajlı sözler ile karşılıklı söz öbekleri ve atışmalar halinde seyredeceğe benziyor. Dershanelerin ihtiyaçtan doğduğu herkesin ortak kanaati. Eğitim sistemindeki yanlış uygulamalar ile anaokulunda başlayıp üniversite ve hatta lisans sonrası eğitimde bile devam eden bu “test sistemi” dershane ihtiyacını doğurduğu gibi kitleleri de dershanelere bağımlı hale getirmiştir. Dershaneler bir konsantre eğitimin merkezi ve test çözme becerisini arttıran kurumlardır. Spor, sanat, kültür, sosyal hayattan yoksun sadece sosyal bilimler ve fen bilimleri alanında yapılan merkezî sınavlarla rekabetçi anlayışın ürünü olan test sistemlerinden başta öğrenciler ve velileri olmak üzere kimse memnun değildir. Hatta yıllar önce Başbakan›ın katıldığı bir televizyon programında torununun «Teneffüsler
Ancak bu teşvik ve tedbirlerin arkasından yerel seçim öncesi bir başka sun’i gerilim konusu oluşturuluverdi. Darbe planları ve MGK kararlarına ilişkin belgelerin gündeme taşınması yine bunlardan birisidir. Modern devlet olma açısından siyasal modernleşmenin önemli boyutlarından birisi de her kurumun kendi işlev ve görevini yaparak çatışmalara yol açılmamasıdır. Bu konuda kurumların karşı karşıya getirilerek çatışma zeminlerinin oluşturulması sun’i gerilimlere yol açabilecektir.
Maalesef bu ortam sağlandı ve kurumlar arasındaki gerilimler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İşte bu süreçte gerilimleri azaltmanın bir yolu ise hemen kaynağını bilmeden fevri hareketlerle ortalığın kasıp kavrulması yerine ortamın yumuşatılmasıdır. Bu konuda daha sağduyulu ve bütünleştirici olunması gerekir. Özellikle iktidara ve basına bu konuda önemli görevler düşmektedir. Bugün Türkiye’nin en önemli sosyal ve ekonomik gelişmelerinden birisi de birlik, beraberlik ve bütünleşmenin sağlanmasıdır.. Bunda ülkenin toplumsal dokusuna ve istihdam yapısına uygun ulusal istihdam programını uygulamaya sokmak büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin bu süreçte sun i gündemlerle önünün tıkanması çeşitli olumsuzluklara
yol açabilecektir. Halkımızın bu açıdan değerlendirmesi lazım. Bu nasıl değerlendirilecek? İşler iyiye giderken tıkanmaların oluşması ekonomiyi ve işsizliği artıracaktır.. Bazı politikaların oluşturulması için bütünleşme politikalarının uygulanması ülke bütünlüğü açısından yararlı görülmektedir. Bu gerilimlerde bazı dersler çıkarmamıza da yardımcı olmaktadır. Birincisi meydana gelebilecek gerilimlere karşı duyarlı ve esnek olmak, ikincisi suni gerilimlerin sebeplerini ve amaçlarını bilerek gerekli tedbirleri almak, üçüncüsü farklılıkların rahmet getireceği bilincinin oluşması… Bu üçlü yapılmaya başlandığında ülkemizde siyasi, sosyal ve ekonomik olarak sun’i gerilimlerin oluşturulması toplumumuzda çözülmeye ve bölünmelere yol açamayacaktır.
derslerden fazla olsun” isteği tatlı bir tebessümün ardında derslerin işlenme şeklinin son derece sıkıcı olduğu gerçeği vardır ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz bu anlayış ile sınavdan sınava koşan adeta bir maraton koşucusu edasıyla hayatlarını bu kurgu üzerine kurmaktadırlar. Zengin, fakir, başarılı veya başarısız tüm öğrenciler bu sistemin birer parçası olmakla birlikte aynı zamanda çok büyük bir kısmı dershane öğrencisidir. Yapılan düzenleme ve reformlar ile sistem her geçen gün değişmektedir. Akıllı tahta ve tablet uygulamaları öğrencileri daha çok bilgi sistemli modüller içerisine sokmak ve sosyal hayata entegre etmek üzerine kurgulanmaktadır.
Dönüşümlerde herkes bir şeyler kaybeder. Örneğin; yüksek hızlı tren hatlarının hayatımıza girmesiyle otobüs şirketlerinin her yarım saatte bir sefer düzenlediği Ankara-Konya arası otobüs seferleri günde ortalama üç sefere düşmüş ve yolcu sayıları büyük oranda azalmıştır. Meseleye bu yönden bakmak elzemdir. Bu meselede kaybeden taraf dershane sahipleri olarak gösterilmek istense de kazanan ülke geleceğimiz olacaktır. Sağlıkta yapılan reform ve dönüşümler ile tam gün yasası ve eczane yasası olarak bilinen düzenlemeler toplum tarafından büyük destek görmüştür. Dershanelerin kademeli olarak dönüştürülmesi ve kapatılması konusu ise yapılan anketlerde toplumun yarıdan fazlasının dönüşüme destek olduğu fakat zihinlerde birçok soru işareti olduğunu gözler önüne sermiştir. Bunun nedeni ise her evde en az bir bireyin eğitim sisteminin bir parçası olması ve ana aktörün geleceğimiz olan gençler olmasıdır. Bu sebepten dolayı son
tahlilde siyasi tartışmaların son bularak paydaşların asıl kaygılarını dinleyip, göz önüne alınmalıdır. Siyasi kutuplaşmalara taraf olunmadan, Hizmet Hareketinin dershane sistemindeki payı olan %25’lik kısım dışındaki diğer %75’lik kısmın özerkliğini koruyup rasyonel olarak kendi endişe ve kaygılarını dile getirmelidir. Nasıl doğru dönüşüm yapılmalıdır? Sorunun cevabını aramada tüm dershane sahipleri ve paydaşlar yardımcı olmalıdırlar. Bakanlık açısından henüz netleşen ve sonlandırılıp son halini alan bir taslak yok. Önümüzdeki günlerde durum daha da netleşecek. Dönüşüm kesin olarak yapılacağı bilindiğine göre bakanlığın bir an önce okul içi ve dışındaki halk eğitim kursları, ücretsiz kurs/okuma salonu/ etüt merkezlerini yaygınlaştırıp dershanelerin dönüşmesinden ortaya çıkacak açığı bu mekanizmalarla doldurmalıdır. Bu sayede özellikle yoksul vatandaşlar açısından da fırsat eşitliği sağlanmış olur.
12