1 SABAH NAMAZI DEVRİMCİLERİ
ZEKAN, HAYATA DOKUNDUĞUN...
PARALEL YAPILANMA
JENERİK İSİMLER
KARDEŞLİK TÜRKÜSÜ
KERBELA GÜNLÜĞÜ
ÇİRKİN TEKLİF
29. Sayı
24 Şubat - 2 Mart 2014 50 Kr
www.anadolugunluk.com
Yurtdışına kaçtılar CHP’ye ‘ret’ cevabı Askerlik yaşı 21 İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan’ın ofisine dinleme cihazı koyanlarla ilgili, ‘Bunları koyan kişiler yakın zamanda yurt dışına kaçtılar. Bunlar Başbakan’ın yakın koruma ekibinden kişiler’ dedi.
Anayasa Mahkemesi, CHP’nin Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesiyle ilgili başvurusunu Cumhurbaşkanı’nın onayından geçmediği ve Resmi Gazete’de yayınlanmadığı için iptal etti.
Askerlik Kanunu değişti. 20 olan askerlik yaşı 21 olarak değiştirildi. Hava değişimi sürelerinin askerlikten sayılacak kısmı uzun dönemler de 90’dan 30 güne, kısa dönemlerde 45’ten 15 güne düştü..
Üç saat rötar yaptı! AK Partiden istifa eden Bağımsız Milletvekili Muhammed Çetin İstanbul’dan İslamabad’a giderken ekonomi bileti olmasına rağmen Business oturmak isteyince uçak içinde tartışma yaşandı.
Çirkin teklif Doğalgazlı otobüsler Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, 200 civarında olan otobüs sayısını son 10 yılda 448’e yükselttiklerini ve sadece otobüsler için 150 milyon lira harcadıklarını söyledi. 4’te
KAÇAK AVCIYI İNTERNET YAKTI
AK Parti Hükümetini seçimlerden önce devirme planı, Anadolu Günlük’e sunulan çirkin teklifte gizli: 30 Mart’ta AK Parti diye bir parti olmayacak. Size kaynak aktaralım, bunların aleyhinde yayın yapın.
2
Gazetemiz imtiyaz sahibi Ahmet Aka, bu haftaki yazısında, AK Parti Hükümeti’ni seçimlerden önce devirme planlarını kaleme aldı. Anadolu Günlük’e “30 Mart’ta AK Parti diye bir parti olmayacak. Size kaynak aktaralım. Bunların aleyhinde yayın yapın” teklifi geldiğini belirten Aka, 17 Aralık operasyonu öncesinde yapılan teklifin arkasında CHP - paralel yapı ittifakı olabileceğine işaret ediyor. Sayfa 3’te
CAN DOSTUNA DAYANAMADI
Tükürüp soyuyor! Konya’da bir kişinin sırtına tükürüp daha sonra temizleme bahanesiyle cebinden bin lirasını çalan yankesici cezaevine gönderildi. Şahsın birçok ilde yankesicilikten arandığı öğrenildi. Sayfa 3’te
Konya Yenigün Gazetesinin yeni binası törenle açıldı. Yenigün Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan, gazeteciliğin çileli bir meslek olduğunu söyledi. Gazetede hayrı yazmayı iyiliği emredip kötülüğü sakındıran yayınlar yapmayı temenni ettiğini belirten Arslan, gazetenin genç kadrosu ile heyecan içinde olduklarını ifade ederek, “Genç arkadaşlarımızla heyecan içindeyiz. Konya’nın bir anlamda dünyaya açıldığı Ankara yolu üzerindeyiz. Burada şehrimiz açısından güzel yayınlar yapmak arzusundayız” dedi.3’te
3
Bahçeli: 30 Mart düşündürücü olacak 17 Aralık sürecini değerlendiren Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Bakanı Devlet Bahçeli, “Adalet ve Kalkınma Partisi siyasi ömrünü tamamlamış bir siyasi parti haline gelmiştir. Bu sebepten dolayı 30 Mart onlar için çok düşündürücü olacaktır” dedi. Seçimlerin Türkiye’nin geleceğinin belirlenmesinde de önemli rol üstleneceğine inandıklarını ifade eden Bahçeli, “Bu sebepten dolayı 2,5
yeni yerinde
yıl öncesinden aday çalışmalarını başlattık. Belirlenmiş adayları üç ayrı toplantı ile takdim ettik. Şimdi de aday arkadaşlarımız Türkiye’nin her tarafında faaliyetlerini sürdürmektedir. Ve önemli gelişmelere de şahit olmaktayız. Bunlardan bir tanesi de Düzce’dedir. Düzce’de MHP’ye çok büyük bir sıcaklık vardır. Yakınlık vardır. Ama bu defa inşallah nasip olacaktır diye düşünüyorum” diye konuştu.
Başörtüsü kararı YSK Başkanı Sadi Güven, Önceki yıllarda ilçe seçim kurulu ve sandık kurullarında başörtülü hanımların görev yapamayacağı şeklinde YSK kararı olduğunu hatırlatarak, “Ancak bu sene oy birliğiyle bir karar aldık. Mevzuat açısından herhangi bir yasaklama olmadığından ilçe seçim kurullarında ve sandık kurullarında başörtülü hanımların görev yapabileceğine karar verdik” dedi.
2
Sırtına tükürdüğü kişinin bin lirasını soydu Konya’da bir kişinin sırtına tükürüp daha sonra temizleme bahanesiyle cebinden bin lirasını çalan yankesici cezaevine gönderildi. Olay, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi önünde meydana geldi. İddiaya göre, Yahya G. (64) yakınını ziyaret etmek için hastanenin acil bölümüne doğru yürüdüğü sırada arkasından gelen Bilal İ. (42) sırtına tükür-
160 kene çıktı Bursa’nın İnegöl ilçesinde, bir itfaiye erinin üzerine yapışan 160 kene, 3 saatlik operasyonla çıkarıldı. Yaklaşık üç günden bu yana bacaklarında kaşıntı olan İnegöl Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde görevli itfaiye eri Başar Uyar, önceki akşam bacağını kaşırken, kabuk zannettiği sert maddeyi koparttı. Bunun kene olduğunu fark eden Uyar, hemen hastaneye başvurdu. Yaklaşık 3 saatlik operasyonla bacaklarından 160 kene çıkan itfaiye erinin sağlığı iyi.
Kınadılar Konya’da sosyal medya üzerinden organize olan yaklaşık 50 kişilik bir grup gönüllü hayvansever Eskişehir’de kedisini bıçaklayarak işkenceyle öldüren üniversite öğrencisinin ceza almadan serbest bırakılmasını protesto etti. Gönüllüler, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ‘kabahatler’ kapsamından çıkarılıp Türk Ceza Kanunu kapsamına alınmasını istedi.
Üç kütüphane Selçuklu Belediyesi, eğitime ve öğrencilere olan desteğine yeni açtığı üç kütüphane ile devam ediyor. Hoca Ahmet Yesevi Orta Okulu, Buhari İmam Hatip Orta Okulu ve Hocacihan Orta Okulu’na açılan kütüphaneler ile kütüphane sayısını 15’e çıkaran Selçuklu Belediyesi, 150 bin kitapla öğrencilere ve kitapseverlere hizmet sunuyor.
dü. Daha sonra Yahya G’ye yaklaşarak sırtının kirlendiğini söyleyen yankesici, yaşlı adama yakındaki caminin çeşmesinde ceketini temizlemesini söyledi. Yahya G. çeşmede ceketini temizlerken şüpheli şahsın pantolonuna da tükürdü. Pantolonunun da kirlendiğini gören yaşlı adam temizlemek için eğildiği sırada Bilal İ. şahsın üzerinden çıkarttığı ceketinden cüzdanını çekti. Yahya
ZEKÂN, HAYATA DOKUNABİLDİĞİN KADARDIR
K
işi birkaç saat süren bir imtihana alınır. Bilgi seviyesini, kelime dağarcığını, matematik becerisini, iki şey arasında ilişki kurabilme kabiliyetini ölçen sorular yöneltilir. İmtihanı uygulayanlar cevabları değerlendirir ve bir rakam verir. Derler ki senin zekân -IQ- bu kadar. İnsanları geri, normal, ileri zekalı diye sınıflandırılan bu sistem dünyada ait olduğu yer olan çöpe gönderilmeye hazırlanılıyor. Bazı istisnalar hariç her insana Allah tarafından bahşedilmiş yetenektir zekâ. Veriliş bakımından artmaz ve eksilmez. Her insana verilen saatte 300 km hız yapan araba gibidir. Kullanabilme kabiliyetine göre 60 km hızla sürebildiğin gibi 300 km de sürebilirsin. 301 km mümkün değil. Zeka sahibinin kabiliyetine göre şekillenir. Sporcunun, siyasetçinin, ressamın, mimarın, yazarın zekaları, sahiplerinin kabiliyetlerine göre çeşitlendiği gibi. Zeka hayattan uzak kaldıkça garajda kullanılmayı bekleyen araba gibi boş bir cevherden başka bir şey değildir. Hayata nasıl baktığın, işini nasıl yaptığın, problemleri nasıl çozdüğün ve olayları nasıl yorumladığınla alâkalıdır zekanı iyi kullanıp kullanmadığın. Kainatın Efendisi olan Allah’ın Resûlü: “İnsanlar uykudadır ölünce uyanır-
lar” buyuruyor. Demek ki etrafımızda ki olaylar uyanık gördüğümüz bir rüya gibi. Nasıl rüyada gördüğümüz şeyleri uyanınca yorumlarsak, hayatta karşılaştığımız şeylerin de yorumu gerekiyor. Hayatı yorumlayamayanlar uykuda gibidir ve ummadıkları bir sürprizle uyanırlar. Hayatın gerçeklerine dokunabildiğimiz kadar zekiyiz. Zekamız hayatın gerçeklerine dokunamıyor ve hayatın gidişatını yorumlayamıyorsa aldatılmaya, aptal yerine konmaya hazırız demektir. Meselâ gezi parkındaki olayların çıkış maksadının ağaç sevgisi olmadığını ne zaman farkedebildik? Ya Fethullah hocaefendinin hizmet için vatanını bile feda edebileceğini? Etrafımızda bulunan masonik vakıfların yardımsever görünüşlerinin arkaplanını görebiliyormuyuz? Menderes’in, Özal’ın, Muhsin Yazıcıoğlunun ölümlerinin arkasında yatan gerçeklere ne kadar dokunabiliyor zekamız. Yakın tarihimiz niçin gizleniyor bizden, okullarımızda çocuklarımız bizim istediğimiz gibi mi eğitiliyor? İhsan Eliaçık gibi antiemperyalist müslüman olarak ortaya çıkanların Kur’an-ı Kerim’in kutsal kitap olmadığı sözünden sonra mı farkedebildik ehl-i sünnet islama olan düşmanlığını?
G. üzerini temizlerken şüpheli uzaklaşarak kayıplara karıştı. Yaşlı adam cüzdanının cebinde olmadığını fark ettiğinde durumu polise bildirdi. Polis, verilen eşkal doğrultusunda şüphelinin peşine düştü. Kamera görüntülerini de inceleyen ekipler 3 saat gibi kısa bir sürede şüpheliyi yakaladı. Bilal İ’nin poliste hırsızlık ve yankesicilik suçundan 42 kaydının bulunduğu ve 5 ilde daha arandığı öğrenildi.
240 km oldu Mısırda halkın yoğun desteğiyle iktidara gelen Mursi’nin küresel güçlerce bir anda indiriliverdiğini yerine halkın desteğini almamış hristiyan Sisi’nin getirildiğini gördüğümüz halde hâlâ demokrasiye inananlardansak zekâmızı kullandığımızı nasıl iddia edebiliriz? Halkın oyuyla iktidara gelen başbakanın, bir vekil savcı tarafından yerinden edilebileceğini son anda farketmesiyle kurtulduğuna şahit olduk. Tüm bu olaylardan sonra artık demokrasinin 2. ve 3. dünya ülkelerini yönetmenin masalı olduğunu farkedebiliyorsak zekamız hayatın gerçeklerine dokunuyor demektir. Problemleri kendimiz çözebilirsek zekamız işlev kazanır. Başkalarının yardımıyla çözdüğümüz problemler zekamızı köreltir. Çözüm yollarını, bilgi eksikliklerinizi tespit edip kendimiz çözmeliyiz kendi proplemimizi. Usta bir şöförün, usta bir ressamın yanında nekadar oturursanız oturun ustalaşamazsınız. Direksiyonu alıp yola, fırçayı alıp tuvale dokunmak zorundasınız. Mütefekkir, Damlaya Damlaya isimli eserinde şöyle diyor: “Konuşmasını bilmiyoruz çünkü düşünemiyoruz, düşünemiyoruz çünkü düşünecek malzememiz yok, malzememiz yok çünkü umurumuzda değil, umurumuzda değil çünkü imanımız zaaf içinde.”
Konya Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de en fazla bisikletin kullanıldığı şehir olan Konya’da ilk kez bisiklet yolları oluşturarak tüm Türkiye’ye örnek oldu. Konya’da bisiklet sürücüleri için yapılan 240 kilometre bisiklet yolu her geçen gün artıyor. Başkan Akyürek, bisiklet yollarını 2023 yılı hedefleri kapsamında bin kilometreye yükseltmek ve bisiklet kullanımını teşvik etmek için çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti.
Bu da paylaşım Kulu’da15 kuşu kaçak avlayan ve fotoğraflarını sosyal paylaşım sitesinde yayınlayan şahsa 7 bin TL para cezası verildi. Sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan öldürülmüş angıt ve suna cinsi kuşların fotoğraflarını gören Doğa Koruma ve Milli Parklar 8. Bölge Müdürlüğü ekipleri araştırma başlattı. Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 4 angıt ve 11 suna kuşunun Fuat D. tarafından vurularak öldürüldüğünün belirlenmesi üzerine idari para cezası ve tazminat cezası uygulandı. Avcı belgesi olmayahn Fuat D’ye Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde avlandığı için 984 TL idari para cezası, kuşlar için de 6 bin TL ceza düzenlendi.
3 Konya’da faaliyet gösteren Yenigün Gazetesi’nin yeni binası törenle açıldı Konya Yenigün Gazetesi’nin Ankara Caddesi’ndeki yeni binası düzenlenen törenle açıldı. Yeni bina açılışında konuşan Yenigün Gazetesi İmtiyaz Sahibi aynı zamanda Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi ve Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan, gazeteciliğin çileli bir meslek olduğunu söyledi. Gazetede hayrı yazmayı iyiliği emredip kötülüğü sakındıran yayınlar yapmayı temenni ettiğini belirten Arslan, gazetenin genç kadrosu ile heyecan içinde olduklarını ifade ederek, “Genç arkadaşlarımızla heyecan içindeyiz. Konya’nın bir anlamda dünyaya açıldığı Ankara yolu üzerindeyiz. Burada şehrimiz açısından güzel yayınlar yapmak arzusundayız” dedi. Konya Valisi Muammer Erol da, Yenigün Gazetesi’nin yeni binasının hayırlar getirmesini temenni ederek, gazeteciliğin önemli bir meslek olduğunu söyledi ve bu görevi yerine getiren gazetecilere başarılar ve kolaylıklar diledi.
GAZETEMİZE ÇİRKİN TEKLİF
3
0 Mart’ta AK Parti diye bir parti olmayacak! Bu sözü duyunca şaşırmış, “Türkiye’nin yeni iktidarı olacak parti kuruldu kurulacak” sözüyle de donup kalmıştım. Eski kulağı kesiklerden olan bu adamı “ciddiye almadım” desem yalan olur. Konuşandan çok, sarf edilen söze dikkat çekmek istiyorum. Niye “30 Mart’tan sonra” değil de “30 Mart’ta”…
Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı, Marmara Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve Basın İlan Kurulu Üyesi Nuri Kolaylı da, gazetenin yeni binasının hayırlara vesile olmasını dileyerek, yapılan yayıncılığın da yeni başarılara imza atmasını arzu ettiğini kaydetti. Doğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve Doğu Anadolu
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazlı Özsoy da gazeteciliğin zor bir meslek olduğunu ve mesleklerin icra eden meslektaşlarına görevlerinde başarılar diledi. Yapılan konuşmaların ardından Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday’ın yaptığı dua ile Yenigün Gazetesi’nin yeni binasının açılışı kurdele kesimiyle gerçekleştirildi.
“Bir yerden kaynak gelecek, sana destek olalım, AK Parti’nin aleyhinde haberler yap” türü şeyler söylemez mi… Aman Allah’ım bu ne biçim bir istek! Bu ne çirkin bir teklif… Anadolu Günlük’ün arada bir çıkmaması birilerinin iştihanı kabartmış olacak. Paramız yok ya… Kesintisiz çıkması için kaynak aktarılacak, biz de AK Parti’nin kuyusunu kazacağız! Bu arada bir firma yetkilisi, “Haftalık gazetelere ilan yok” diyerek gazetemize ilan vermeyeceklerini bildirdi. Oysa -içlerinden biri bizim tesislerimizde basılandiğer haftalık gazetelerin reklamları kesilmemişti. Anlaşılan Anadolu Günlük’e ilk ceza reklamları kesilerek verilecekti. Sağlık olsun. Dürüstlük en sağlam kaynağımız.
İkinci kez yandı Konya’da henüz belirlenmeyen nedenden gündüz yangın çıkan ev, akşam saatlerinde alev alev bir defa daha yandı. Yangın fark eden vatandaşlar itfaiye ve polis ekiplerini arayarak haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından yapılan çalışmalar sonrası yangın kontrol altına alınarak kısa sürede söndürüldü. Yangından dolayı tedirgin olan vatandaşlar, “Gündüzde bu evde yangın çıktı itfaiye ekipleri söndürdü gitti. Evde bulunan kamışlar tekrar tutuşarak yanmaya başladı. Bu evde Suriyeliler oturuyordu. Ev şimdi boş gündüz yangından dolayı iki kişi yaralanmış” diyerek olayı anlattı. Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.
Aradan altı ay geçti, aylardan Kasım… Aynı sözü bir siyasetçiden de işitince iki isim arasında bağ kurmaya zorladım kendimi. İlk konuştuğum, Saadet Partisi’nin (SP) dağılmasından sonra kurulan bir seçimlik ömürle tarihten silinip giden bir partide çalışmıştı, diğeri de Demirel’in içimizdeki sağ kolu diyebileceğim bir isimdi. Şimdi CHP saflarında…
Can dostuna dayanamadı! Konya’nın Ereğli ilçesinde yaşayan 71 yaşındaki Emine Carcı, kalp krizi geçirince Ereğli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk müdahalesi yapılan yaşlı kadın, hemen özel bir hastaneye sevk edildi. Carcı’nın ilk tetkiklerinde sağ ana damarının tıkalı olduğu anlaşılınca anjiyo yapılmasına karar verildi. Eşinin kalp krizi geçirerek anjiyo olmasına üzülen 75 yaşındaki Ömer Carcı da göğüs sıkışması nedeniyle acile alındı. İlk müdahalesi yapılan yaşlı adamın da sağ ana damarının tıkalı olduğu tespit edildi. Yaşlı adamın da anjiyo olmasına karar veren hastane doktorları, karı kocaya aynı anda aynı damar-
lardan anjiyo gerçekleştirdi. Yaşlı kadına dün acil olarak anjiyo yaptıklarını anlatan Kardiyoloji Uzmanı Uzman Dr. Durmuş Ünlü, “Hastamızın sağ damarında yüzde yüz tıkanıklık vardı. Kriz olduğu için hemen oraya işlem yaptık. Oraya stent koyup damarı açtık. Ömer bey de akşam saatlerinde hasta yakını olarak göğüs ağrısı olduğu için acilde müdahalesine yaptık. Onu da hemen hastaneye kaldırdık. Kriz bulguları bulmadık ama 10 yıl önce sigarayı bıraktığı, şeker hastalığı olduğu ve kronik bronşit olduğunu fark edince bu hastayı da anjiyoya aldık. Şu an hastalarımızın genel durumu iyi.” dedi.
Geldik 17 Aralık’a… O gün Başbakan Erdoğan Konya’da. Birileri Sayın Başbakan’ın çevresinde gazete dağıtacağımızı üfürmüş yetkililere. Belli ki bizim dışlanmamızı isteyen bir cenah var devrede… Ya da, bizi -Konyalıların vergisiyle- İstanbul ve Ankara’da bastırdıkları kamyonlar dolusu gazeteleri Erdoğan’ın peşi sıra dağıtan Meram ve Büyükşehir Belediyesi ile karıştırmışlar o gün… Herkesin malumu paralel operasyonun, başta dikkat çektiğim “30 Mart”a yönelik olduğunu anlamak için “dershane” eğitimi almaya gerek yok. Mesele ülke meselesi olunca, Başbakan bizim başbakanımız. Bütün partiler bizim partimiz: “Orda bir parti var uzakta. O parti bizim partimiz. Oy versek de vermesek de o parti bizim partimiz.” Ve bizler biliyoruz ki, “dinlenmek” bize güç verir.
4
PARELEL DEVLET YAPILANMASI
Y
eniden Büyük Türkiye, almış başını giderken, Türkiye nerede bir mazlum varsa ona yetişiyorken, piyon olmayı bırakıp oyun kuruculuk yaparken emperyalizm boş duramazdı zaten, durmuyordu da. Bazı gizli çalışan taşeron çetelerine açıktan saldırma emri vermek zorunda kaldı. Böylece Gezi darbe girişiminden sonra 17 Aralık ve 25 Aralık darbe girişimleri yaşandı ve bu süreç devam ediyor. İşte bu son süreçte Paralel Devlet Yapılanması açıktan gündeme geldi. Peki bu PDY önceden de faal değil miydi? Faaldi ama kendilerini riske atacak kadar açık saldırmıyorlardı. Ama bu sefer dini argümanları yanlış kullanan yapılanmanın lideri, gerek kriptolu gerek telefonlu gerekse beddualı talimatlarıyla artık ipler koptu, evlerine ateş salın, tuzluklar istifa etsin, sabandaki koçlarıma ananas rafinerisi yetiştirin gibi ya zafer ya bitiş odaklı savaş emirlerini verdi veriyor. PDY’nin medyası sürekli çözüm süreci bitsin diye dizlerinde Türk-Kürt hayali savaşını canlı tutuyor. PDY kısaca detaya girmeye gerek olmadan vatana ihanet ve casusluk suçlarını işliyor. Ama bu işler sadece bizler için yeni açık oldu. Bu da bizlerde 17 Aralık öncesini inceleme ihtiyacını doğurdu. Bazı paralel savcıların ismi açığa çıktı, bazılarının yerleri değişti. Lider derhal açıklama yaparak açık verdi. “Bunlar görev yerlerine dönecekler” dedi. Demek ki darbeyle yürütmeyi durdurma niyetleri var ve “Bunların çoğunun ulusalcı ve MHP’li olduğu anlaşılacak” dedi ki bu da PDY’nin başka kılıflara da girdiğini gösterdi. Biz “28 Şubatta Salih Mirzabeyoğlu’na Ergenekon, idamdan bozma müebbed verdi” derken, meğer işin içinde PDY’nin Ali Cengiz oyunu varmış. Yani Ergenekon-PDY ortak yapımı... Ergenekon Operasyonu sadece yıpranan Ergenekon vesayetinin yerine PDY vesayetinin getirilmesiymiş. Uğur Mumcu, Özdemir Sabancı, Üzeyir Garih, Hırant Dink vb cinayetlerin gerçek manasıyla çözülememesi de PDY’nin işiymiş. Bundan sonra bu PDY vesilesiyle mağdur edilmiş herkes dürüst savcı ve hakimlerle tekrar yargılanarak mağduriyetlerinin giderilmesi, Koç, Sarıgül gibilerin de vermedikleri hesapları vermeleri gerekir. PDY devlet, hükümet, halk işbirliğiyle temizlenmeli ve cezalandırılmalıdır. Bu mevzuda elinde bilgi ve belge bulunanlar da bunları gerekli mercilere ileterek bu temizliği bir seferberlik haline getirmelidirler.
Otobüsler de doğalgazlı KONYA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI 100 ADET YENI DOĞALGAZLI OTOBÜS ALDI Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, 200 civarında olan otobüs sayısını son 10 yılda 448’e yükselttiklerini ve sadece otobüsler için 150 milyon lira harcadıklarını söyledi. Konya’nın yapılan yatırımlarla 10 yılda çağ atladığını dile getiren Başkan Akyürek, “Konya’da ilk kez 100 adet doğalgazlı, çevreci ve modern otobüsün hizmete sunuyoruz. Yeni otobüsler hayırlı olsun. Görev aldığımızda yaklaşık 200 otobüs bulunuyordu. Şu
anda sefere koyduğumuz otobüslerle birlikte Konya merkezde 448 otobüs hizmet verecek. Sadece bu 100 otobüse ödediğimiz para yaklaşık 70 milyon lira. 10 yıl içinde aldığımız tüm otobüsleri hesaba katarsak sadece otobüsler için harcadığımız para 150 milyon lirayı buluyor. Her yıl sadece otobüs için 15 milyon lira para harcamış olduk. Konya toplu ulaşımı her zaman gündemimizde oldu, her zaman önceliğimiz oldu” dedi.
ÖRNEK RAYLI SİSTEM YATIRIMLARI
Raylı sistem yatırımlarında da KONYARAY başlığıyla 5 proje yürüttüklerini dile getiren Başkan Akyürek, “Eski tramvayların düşük de olsa taksitlerini ödemeye devam ettiğimiz süreçte Türkiye’nin en avantajlı ihalesini yaparak en modern, yüzde 100 düşük tabanlı, engelsiz, klimalı tramvayları en hesaplı şekilde 300 milyon liralık yatırımla şehrimize kazandırdık. Yeni tramvaylarımız
gelmeye başladı. Deneme seferlerinin ardından dün ilk tramvaylarımız hizmete girdi” diye konuştu. Konuşmasında AlaaddinAdliye raylı sistem hattı, Yeni Ulaşım Master Planı, mevcut hattın hafif metro sistemine dönüştürülmesi çalışmalarından da bahseden Başkan Akyürek, “KONYARAY’ın 5 projesinden 3’ünü hayata geçirdik, biri ihale sürecinde, diğerinin de ihale hazırlıkları devam ediyor. 2,5 yıl içinde KONYARAY’ın 5 ayağını tamamlayacağız. Projenin bir ayağını da Eski Sanayi bölgesinde yapımı başlayacak hızlı tren istasyonu oluşturuyor. Orada raylı sitem hattımız metro istasyonu ile buluşacak. Oradaki kentsel dönüşüm, hızlı tren istasyonu ve KONYARAY metro istasyonu eş zamanlı olarak yapılmış olacak” dedi. Yeni otobüsler kesilen kurdeleyle seferlerine başladı.
Otobüslerde emniyet kemeri zorunlu oldu Şehirlerarası otobüslerde son dönemde ölümlü kazaların artmasının ardından otobüslerde yolculuk sırasında emniyet kemeri kullanımı, yeni yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği ile zorunlu hale getirildi
Otobüslerde emniyet kemeri takmanın zorunlu hale getirildiği yönetmelikle birlikte Konya Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde de firmalar yolculara seyahate başlamadan önce emniyet kemeri takmaları konusunda uyarılarda bulunuyor. Bir otobüs firmasında görevli olan Mevlüt Ekmekçi, “Yolculara sefer başlamadan önce perondan kalkmadan anons yapıyoruz. Hem CD ile hem de
hostumuzun kendisi öndeki ve en arkadaki yolculara emniyet kemerini bağlamaları konusunda anons yapıyor. Servis yapılırken de kontrol ediliyor. Yolcular anonsa uymadığında daha sonra rica ederek uyarımızı tekrarlıyoruz” dedi. Yolcular ise uygulamadan oldukça memnun olduklarını ifade ettiler. Yeni yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle; “Otomobillerin, arazi taşıtlarının, kamyonet, kamyon ve çekicilerin, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında emniyet kemerinin bulundurulması ve kullanılması zorunludur. Yalnız araç dururken kullanılan koltuklar ile ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf 1 otobüslerde koltuklarda emniyet kemeri bulundurulması zorunlu değildir. Ayrıca yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcuların da emniyet kemeri kullanma zorunluluğu bulunmamaktadır” kararı alındı.
5 Katliama Türkiye’deki Ermeniler de katıldı!
‘Hatır’ partisi! CHP Talas İlçe Başkanlığı’nın 17 kişilik yönetimi düzenledikleri basın toplantısı ile destekledikleri ismin belediye başkan adayı olarak gösterilmemesi sonrasında CHP’den topluca istifa ettiklerini açıkladı. Örgütü tarafından Talas İlçe Başkan adayı olarak genel merkeze bildirilen Mustafa Aslan, “Cumhuriyet Hatır Partisi ise kimin hatırını sayıyorlarsa gelsin o arkadaşlar bu örgütü alsınlar. Kayseri’de derin CHP kimse bu örgütü alsın gelsin ve derdimize çare olsun. Ben bu şartlarda partinin bu zafiyete düşürülmesini kınıyorum.” diye konuştu.
Kriz yok ki paket olsun! Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’de kriz olmadığını, sadece piyasaların hareketlendiğini söyledi. Bir ekonomik paket uygulamayı planlamadıklarını ifade eden Babacan, “Ekonomik paketler krizlerle birlikte anılır şu an bir kriz yok. Toplu çözüm paketi gerektirecek bir durum yok” dedi. Merkez Bankası’nın getirdiği koridor uygulamasının Türkiye’ye çok miktarda kısa vadeli sermaye gelmesini engellediğini söyleyen Babacan, “Kısa vadeli sermaye Türkiye’yi cazip görmedi. Bu da iyi oldu Türkiye açısından, 22 Mayıs sürecinde, Gezi olaylarında ve 17 Aralık sonrasında Türkiye’den çıkacak fazla bir sermaye yoktu” dedi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mezahir Avşar Konya’nın Kulu ilçesinde Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki “Hocalı” katliamı konulu konferans verdi. 1992 yılının 25 Şubat gecesi kana susamış, insanlıktan çıkmış Ermeniler’in uzun zaman boyu içlerinde biriktirdikleri haset, kin ve intikam duygularını açığa vurduklarını dile getiren Prof. Dr. Mezahir Avşar, “Daha önce Kars, Ağrı, Van
ve Erzurum’da atalarının gerçekleştirmiş oldukları katliamlarda kalleşçe uyguladıkları işkence tekniklerini Türklere karşı da uyguladılar. Rus ordusunun destek ve himayesinde Hocalı’da bir katliama giriştiler” dedi. Uluslararası hukukta ismine “Soykırım” denilen bu katliamda 83’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere 613 kişinin hunharca katledildiğini belirten Prof. Dr. Avşar, “Günümüzde savaş-
lar bir yerlerden yönetiliyor. Dünyada yaşanan savaşların iç ve dış nedenleri vardır. Halkın içinde farklı ideolojiye uyan nedenler var. Bu durum şu an Türkiye’de de böyledir. Türkiye’de yaşayan Ermenilerden bazıları da “Hocalı” katliamına katılmışlardır. Karabağ’da savaşmış, ellerini Türk kanına bulamış insanlar şu anda Türkiye’de içimizde ekmeklerini kazanıyorlar” diye konuştu.
Destek talebi Konya’da 30 Mart’ta yerel seçimlerde başkanlık seçimi heyecanı yaşayacak olan adaylar ilçelerinde destek aramaya devam ediyor. AK Parti Hadim Belediye Başkan Adayı Ahmet Hadimioğlu ve Bozkır Belediye Başkan Adayı İbrahim Gün, ilçe teşkilat mensupları ile birlikte ilçe merkezi, belde ve köylerde ziyaretlerde bulunarak 30 Mart’taki seçimler için destek istiyor.
JENERİK İSİMLER
G
ülen Cemaati, Hizmet Hareketi, Camia, Gönüllüler Hareketi v.b. isimlerle anılan üç büyük değişim sürecinden geçen, günümüzde ise; paralel devlet, otonom yapı, haşhaşi, çete olarak anılan yapının dördüncü ve en büyük değişim adımı olan 17 Aralık süreci ve sonrası yaşanan gelişmeler bu yapının sonunu hazırlamış ve cemaat adeta kendi kendini bitirme noktasına gelmiştir. Anadolu’da Gülen vaizliğinde cami sohbetleriyle İslami bir hareket olarak doğan bu yapı tıpkı diğer cemaatler gibi dindar bir nesil yetiştirme gayesi ile hareket etmekteydi. Bu misyonla hızla büyüyen yapı ilk değişimini kendini İslami cemaatlerden farklı görmeye başlayarak İslami hareket gömleğini çıkartıp yerine Sivil Toplum Kuruluşu gömleğini giyerek yaşadı. Türkiye sınırlarını aşan yapının dini cemaat olmaktan mahcubiyet duyan ve kendini dini cemaatlerden farklı gören bir üslup ve konuma getirmesiyle uluslararası alanda uluslararasılaşma kavramı ile birlikte “Dinlerarası diyalog” stratejisi geliştirerek 28 Şubat sürecinden sonra Pensilvanya merkezli bir konuma gelmesi üçüncü büyük değişimin başlangıcıdır. AK Parti hükümetinin iktidara gelişiyle birlikte bir çok alanda gelişen ve hızla dönüşen, safralarından kurtulmaya başlayan Türkiye’yi
yöneten muhafazakar-demokrat bir parti olan AK Parti’nin dini cemaat, vakıf ve derneklere (Farklı din ve mezhepler de dahil) alan açması ve normalleşme imkanı sunması hiç kuşku yok ki en çok Gülen ve hareketinin işine yaradı. Bu dönemde adeta en rahat dönemlerini yaşadılar. 17 Aralık süreci öncesi ve sonrasında gelişen olaylarda son tahlilde Gülen ve hareketini “Yeni Türkiye” dönüşümü sürecine uyum sağlayamayan Kemalistler, asker ve PKK ile aynı noktaya getirdi. AK Parti’nin müesses nizam ve vesayet sistemiyle mücadelesine destek verip yerleştikleri kurum ve kuruluşlarda tepe yönetimini ele geçirmeyi kendilerine vizyon edinmiş stratejik noktalarda örgütlenmeye önem vererek vesayetçi kadrolarından tasfiyesinden sonra boşalan koltuklara aktörlerini atayarak bu kurumların önceliklerini belirleyecek bir nüfuza sahip oldular. 7 Şubat “MİT krizi” ile başlayan ve gelişen süreçte Gülen hareketinin ve bu harekete sempati duyan yazılı ve görsel medyanın kritik ve gizli sayılan bilgi, belge ve evraklara ulaşarak bunları yayımlaması paralel bir yapı olduğu ve bu yapının da Gülen hareketine hizmet ettiği gerçeği ortaya koymaktadır. Gülen hareketinin medya ayağını oluşturan gazete ve televizyonların yazar ve yorumcuları tarafından ade-
ta hükümete karşı bir savaş açılmış ve Gülen’in insanlık hizmetine çalışan bir oluşum lideri olduğu ve iftira kampanyalarına maruz kaldığı bildirilerek, bu kampanyayı yapanların ve hükümeti hazin bir sonun beklediğini iddia etmektedirler. İnternete düşen ses kayıtları ise bu tezi çürütmüş ve süreci bambaşka bir hale getirmiştir. Önceleri dini cemaat lideri sonrasında gönüller isimli STK hareketinin manevi destekçisi olarak tanımlanan Gülen, ses kayıtlarında ise Ananas ve tesbih gibi kodlarla şifreli konuşmalar yapan, ihale dağıtan, hareketin medya ayağını yönlendiren ve çeşitli direktifler veren bir konumda karşımıza çıkıyor. Tehdit, kaset iması ve o malum beddua hadisesinden sonraki bu telefon kaydı meselesi Gülen’i örgüt lideri ve hareketini Paralel Yapı olarak zihinlerde konumlandırmaya fazlasıyla yetecek mahiyette gözüküyor. Jenerik isimler ile devam eden bu sürecin ismi ne olursa olsun Gülen hareketinin yaşadığı dördüncü büyük değişim olan Hükümeti ve Başbakanı bitirmeye yönelik darbe girişiminin planlayıcısı olmak ve savunucusu izlenimi vererek bir cemaatin kendi elleriyle kendini imha etme süreciyle karşı karşıyayız. ABD ve İsrail ile olan bağlantıları ise cemaat açısından kaçınılmaz olan bir sondur.
65 tane oldu Konya Büyükşehir Belediyesi 10 yılda 65 adet köprülü kavşak ile yaya alt ve üst geçidi inşa etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Konya’da 2004 yılından önce alt ve üst geçit sayısının 12 olduğunu, son 10 yılda şehre 65 yeni altüst geçit kazandırdıklarını kaydetti. Akyürek, köprülü kavşakların yanı sıra, yayaların trafikten etkilenmemesi için yürüyen merdivenli, asansörlü ve estetik yaya üst geçitleri ile hızlı tren güzergahında alt geçitler inşa ettiklerini belirtti.
500’e girmişiz Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, dünyada ilk 500’e girmeyi hedefleyen bir üniversite olduklarını belirterek, “Hatta çok dile getirmesek de bazı alanlarda dünyada ilk 500’e girdik. Bazı sınıflandırmalarda özellikle ‘Çevre ve Ziraat’ alanında üniversitemiz dünyada 367. sırada, tıp alanında ise 492. sıradayız” dedi.
6
B KARDEŞLİK TÜRKÜSÜ
ir kardeşlik türküsü çalıyordu tüm zamanlara inat. Kaybolmuş bütün ülkülerin birleştiği bir noktaya hasret can çekişiyordu insanlık. Tek bir noktaya hapsolmuş yalnızlığa, alarm zilleri çaldıran zamanı bekliyordu. Bütün kaybolmuş sözlerden öte, huzurun inkişafını gözleyen kainatla birleşiyordu kardeşlik. An, çöldeki tek bir kum tanesine odaklanıp bütün çölde kaybolma anıyken hem de. İnsanlık tüm zulmünü insana kusarken, kaybolmuş umutları içine gömmüş insanı yeniden yeşertiyordu kardeşlik. Bulutlar yeryüzünün kininden korkmuştu. Bulutlar insana yaklaşamıyor ve artık bir zamana kadar susan muştunun zuhur etme vakti geliyordu. Sükûnetini koruyan tüm canlılara inat insan cürümünün doruklarını koruma adına her zulmü kendine reva görmeye devam ediyordu. İnsan esfeli safilindeki o ince mülahazayı kendi hayatında göstermek için can atarken, kâinatın kalbinde bir güneş doğmak için hazırlanıyordu. O güneş doğuyor ve aslında olmayan, ama hep yeryüzünü kuşatan insanın kibri de gösterişten öteye gidemeyecek halde komaya giriyordu.
O ise tek bir ilahi emirle tüm dünyayı, insanın kibrinden temizliyor, rahmetin tüm izlerini isteyenin hayatına mıh gibi saplıyordu. Güneş tüm görkemiyle yükselirken, O söyleyeceğini söylemiş olmanın huzuruyla göç ediyor ve insanlığa gözlerini bağlamadığı müddetçe görebileceği güneşi armağan ediyordu. Güneş o güne kadar hiçbir zaman bundan daha belirgin şekilde insanı aydınlatmamıştı. Bir kardeşlik türküsü çalıyor şimdi tüm zamanlara inat. Saatin tiktak sesleri hiç susmuyor. Kadranından boşalan zamanın telaşı tüm insanlığın üzerine siniyor. Kan revan içinde dolaşan ruhlardan başka insanın kardeşliğe uzanan bir uzvu görünmüyor. Bir ayet kadar uzak kaldığımız kardeşlik bize ne de güzel bir türkü mırıldanıyor. Kardeşlik türküsü; “innemel mü’minüne ihvetun, fe eslıhu beyne ehavaykum, vettegullah leallekum turhamun” Odalar anlamına gelen Hucurat Suresinde bir nokta ile insanlığa kurtuluş olacak bu ayet yer alıyor. Diyor ki: “Müminler ancak ve ancak kardeştir. Öyleyse kardeş-
lerinizin arasını bulun, ıslah edin, Allahtan korkun ha, umulur ki böylece merhamet olunursunuz.” merhameti biz nerelerde arıyoruz? Hangi yalancı ilişkilerde kendimizi eriterek, hangi ibadetten nasıl bir merhameti kaçırdığımızı görebiliyor muyuz? Bir kardeşlik türküsü çalıyor tam da zihnimin ortasında... Susmak istemiyorum ve tüm zamanlara inat haykırmak istiyorum. Biz Allahın özel misafiri isek nerede kaldı bu misafirliğin gereğini yapmak. Tüm insanlığın kurtuluşu ve yeryüzünde dökülen kanın tamponu birkaç kelimenin anlaşılmasında gizli olabilir mi? Yağmur usulca yağıyor ve göz kapaklarını ıslatıyor insanlığın. Bir kardeşlik türküsü çalınıyor inatla. Ey insanlık danışmadan bekleniyorsunuz. Tek bir ses duyulmadan şu dünyaya sığdıramadığın kibrini bir kenara atıp, dünyanın kurtuluşu için döktüğün gözyaşlarını masaya yatırıp, şu kardeşlik meramını bir gözden geçir. Bizler gerçekten kardeş olabiliyor muyuz? Yoksa biz kardeşliği işimize gelen insanla aramızda kurduğumuz bağ mı sanıyoruz? Ne güzel de yanılıyoruz. Kardeşlik tam da ayetteki gibi, aynı
SOLDAN SAĞA
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1. Utanma duygusu, utanç, utanma, sıkılma... Bir devletin kendi sınırları içinde kamu işlerinin örgütlenmesine ve yönetime ilişkin uyguladığı siyaset... 2. Ağa olma durumu... Etoburların gelişmiş dönemlerinde bağırsaklarında yaşayan tenya türü... 3. Kripton elementinin simgesi... Atom numarası 77 olan ve platin filizlerinde bulunan değerli bir element (simgesi Ir)... Kumaş, kâğıt vb.nde bir bölümün öbürünün üzerine getirilmesiyle oluşturulan kıvrım, kırma... 4. Kakma işleri yapan usta... Anlam, kavram, mefhum (eski)... Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet... 5. Yunan rakısı... Bazı Türk topluluklarında ve İran’da kullanılan bir soyluluk sanı (eski)... Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça... 6. Işın (eski)... Dikelmek durumu... 7. Kökler, asıllar... Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı... Radyum elementinin simgesi... Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa... 8. Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç... Berbat, kötü, fena durumda olduğu belirtildiğinde kullanılan bir söz (argo)... 9. İç içe geçen veya birbiri üzerine gelen parçaları tutturmaya yarayan bir tür tahta veya metal çivi... İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka... Çivi... İzmir iline bağlı ilçelerden biri... 10. Bitkilerin, hayvanların doku ve sıvılarında bulunan, birleşimi karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt olan, suda eriyen, beyaza yakın renkte, yapışkan madde... Verme, ödeme (eski)... 11. Bakma, gözetleme, erkete (argo)... Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi... Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret (eski).... 12. Su (eski)... Cinsiyet... Birtakım getir götür işleri... 13. İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti... İlgili... Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke... 14. Zehirlemek, ağılamak (halk ağzı)... Ağ tabaka... 15. Gerekli bütün işlerin yapılabilmesi için gemiye alınan her türlü araç, gereç... Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergiler (eski)...
1. Bataklık baykuşu... Eğitimci... 2. Garazlar (eski)... Kayak... Barındırma (eski)... 3. “Ey, hey” anlamlarında bir seslenme sözü... Koşmak işi yapılmak... Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası... 4. Bilgin... Muğla iline bağlı ilçelerden biri... Lise okuyan (öğrenci)... 5. Iramak işi... Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat... Binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan... 6. İkicilik felsefesini kabul eden, düalist... İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı... Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak... 7. Bezginlik verecek biçimde söylenen söz... Sürekli su akan boru (eski)... 8. Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası... İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç... Baş, kumandan, amir (eski)... Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan... 9. Yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak veya aynı zamanda seslere çevirmek... Ses çıkarmak... 10. Parça (eski)... Siirt iline bağlı ilçelerden biri... Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih... 11. Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk... Avı çok olan yer, av yeri... Yok etme, giderme (eski)... 12. Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn... Dış (spor)... Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara... 13. Birden sonra gelen sayının ad... Siyasi iktidarın, Tanrı’nın temsilcileri olduklarına inanılan din adamlarının elinde bulunduğu toplumsal, siyasi düzen, din erki... Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma... 14. Kalın bağırsakta, genellikle karın boşluğunda aralıklı duyulan güçlü sancı... Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz (eski)... Bildik, tanıdık... 15. Akıllıca (eski)... Manisa iline bağlı bir ilçe...
havayı soluduğun şu can çekişen dünyadaki kayıp mefhumu ortaya çıkarmandır. Hayat gözlerimizden akıp gidiyor, ilişkiler sönükleşmiş vaziyette hayatımızdan kayboluyor. Ve kardeşlik tam manasıyla ölüyor. Kardeşlik neydi biliyor muyuz? Kendisi için istediğini (başkası için de) istemekteki o büyük sırdı. İmanın özü olan büyük anlatımdı. Kardeşlik dünyanın ta bilmem neresinde kardeşi için atan kalbini ortaya koymaktı. Şimdi gelin hep beraber selam bile vermeye çekindiğimiz şu toplumun halinden bir ibret alma yoluna giderek, kardeşliğin neresindeyiz sorusunu kendimize soralım. Şeytan bizi suni gündemlerle oyalıyor ve çoğu zaman evimize, işimize, dostumuza ve dahi kendimize bile zaman ayıramıyoruz. Velev ki iki kardeşimizin yarasına merhem olalım. Şimdi şu an buradayız, bu yazıyı okuduğumuz noktada. Kardeşlik türküsü banttan çalmaya devam ediyor. Kulak vermeyi deneyelim. Kainat tüm neşesiyle görevini yapıyor. Biz de görevimizle el ele verelim. Kardeşim diyebilelim.
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 29 24 Şubat - 2 Mart 2014 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Baskı Tesisleri B.T. 24 Şubat 2014
7 SABAH NAMAZI DEVRİMCİLERİ
N
amazı idrak etmek ve o idrakten zuhur edecek davranışlar ile inşaya koyulmak YENİ DÜNYA DÜZENİNİ… Namazı anlayamayan anlayışın anlayışından bir hayır gelmez... Onun için önce namazı anlamak, önce namazın anlaşılmasına çalışmak sonra “vatan kurtarıcılığı yoluna düşmek gerekir… Namazı olmayanın kurtardığı vatandan da edindiği yurttan da bir hayır bekleyemiyoruz biz… Onun için YANİ DÜNYA DÜZENİ peşinde olan Ümmetin has evlatlarına sözümüz… Namazın keyfiyetini cemiyete taşımak azminde olana… Namazı yaşamak azminde olana… *** Sözü işinden geri de duran takımı… Önce işi sonra sözü ortaya çıkan takımı… Yarın hayali kuran, hayali olmasa hiçbir kıymeti olmayan mücrim takımı… Sabah namazlarının arka saf müdavimleri… Sözün mahcubiyet şalına bürünmüş, sarığı da cübbesi de, sakalı da önce ruhun da olan takımı… Söylenmese de olur sözlerin, yapılmasa da olur işlerin o mücrim dilinden, o mücrim bedeninden sadır olmasından günahtan kaçar gibi kaçan mahcup yiğitlerin takımı… İçinde bulunduğu şartlar ve sahip olduğu imkanlar ile yarın hayaline tuğla taşımak azminde olan, yüreği yanıp kavrulan ama hepimiz gibi yiyip içen oturup kalkan bizim gibi görünmesine rağmen asla bizden/ bizim gibi olmayan, yarınlardan bu günlere kopup gelmiş, bu günleri yarınlara hazırlamaktan başka bir ihtiyaçla nefes almayan istikbalin evlatları… Fahr-i Kainat efendimizin “kardeşlerim” hitabına mazhar olmanın azminde olan Ümmet-i Muhammed’in seçkinlerinden olma hevesindekiler… Müslümanın boynu büküklüğünü yüreğinde hançer diye yaşayan kuytuların kahramanları… Hiçbir kafir Müslümana neyi nasıl yapacağını, dinini ne kadar nasıl yaşayacağını söylemek densizliğinde bulunamaz diyen Allah’ın seçilmiş kulları… İstanbul’u fethetmenin yanında sönük bir amel kalacağı kendini ve asrı fethetme, imanının ahlakının dünyasını kurma, o dünyayı kurmak için gerekli arsayı küfrün elinden almak azmindeki fatihlik şuuruna talip mustarip soyu…
Aciz ruhunu, çevresinin çaresizliklerini eleştirmeye değil de yapılmayan, yapılamayan, anlaşılmayan ve anlatılmayan ne varsa tüm bu eksiklerin ve olamayışların biricik sebebini kendi olamayışında gören, bu ıstırabı, bu olamayış ıstırabını biricik varoluş yakıtı olarak kullanan, çevresinin ne kadar mazereti varsa hepsinin hesabını kendi nefsi adına yüklenmiş, kimseciklere söyleyecek sözü olmayan yalnızca yanan sürekli yanan yalnız, hep yalnız mücrim soyu… SABAH NAMAZI DEVRİMCİLERİ… Yüreği bütün bir kâfir soyuna meydan okuyacak kadar pervasız ve güçlü iken, her Müslümanın mazeretini gören ve anlayan esasen onlara söyleyecek söz bulamayan, onların maruz kaldıkları sam yelinin mazeretlerini gören geçen yüz küsur yıllık dönemin sorumluluklarını omuzlarında hissederken ümmete değil yalnızca küfre ve olamayışına, küfre yenik düşmüşlüğüne hınç besleyen… Sabah namazında ve caminin kuytu köşesinde boynu bükük… Müezzinin “hayyaalessaleh” nidasından, sonra, dalıp gittiği tefekkür aleminden, zikrinden, yavaşça sıyrılarak imamın arkasında son saf ta son kişi olarak görünen, boynu bükük ve içlene içlene huzura çıkan ve huzurdan ayrılan mücrim soyu… Gerçi ruhsuz, imam-müezzin takımının arasında ruhsuzlaşma, heyecanını kaybetme, kalabalığın arasında kalabalık haline gelme tehlikesi var ise de sen, istikbalin evladı, o ıslanmış küflenmiş odunları da tutuşturmakla vazifelisin, şuurluluğunun şevki ve aşkının ateşi buna yetmeli… Onları ve tüm küf tutmuş gönülleri er meydanlarına çekecek keyfiyeti bürünmeli ve sarmalısın bütün ruhları… Bulunduğu yerde kendi mevzusunun çiftçiliğini dipsiz bir sükut ve derin bir teslimiyetle yaparken/yaşarken aynı zamanda sahip oldukları tüm imkanları ve kabiliyetleri büyük hayalin emrinde, o şanlı cemiyetin inşası yolunda nasıl semerelendirebilirim tasası ile yanıp tutuşan, her türlü kaba softalıktan uzak erdem abideleri…
Küfre tepeden bakmanın nasıl bir şey olduğunu bu gariban Ümmete kemaliyle/ kemâl ile gösterecek, Mümine karşı şefkatli Kafire karşı şiddetli, yiğit, Müslüman ahlakını şahsında pırıldatma azminde, Hazret-i Ömer ahlakına özenen, Hazret-i Peygamberin ahir zaman kardeşlerinden olma heveslisi gerçek Müslüman soyu… Kafirin Mümine emreder olmasından rahatsız olan insan soyu… Her anlamda ve her sahada donan ve şehitlik şuurunu kuşan… Ölmeden önce ölenlerden olmak azmine bürün… Bütün fikri kavramaya çalışan, “TEVHİD” şuurunun mistik evlatları… Alemle kendi/insan/ arasındaki alakayı ilahi beyana uygun şekilde, BİR - BÜTÜN halinde kurma azmindeki çağın evlatları… Şiirden güzel yarınlar işte senin o ruhundaki ıstıraptan, varoluş sancısından doğacak… sen alemle kendin/ insan arasındaki alakayı ilahi beyana uygun şekilde kurmaya azmettikçe ortaya çıkacak engelleri teker teker ortadan kaldıracak, olması gereken hale sokacak, alemin insan için ve insanın da Allah için olduğu gerçeğini meydan yerine dikecek olansın… İlahi beyandan başka iktidar, Müslümandan başka söz sahibi kalmayana dek… ...öylesine değer ver ruhundaki ıstıraba… Öylesine sahip çık… Öylesine dikkat et ruhunun nakşına, o nakış üzerine inşa olacak insanlığın nefes alabilmesini sağlayacak yarınlar… O kutlu güne hazırlamalısın kendini seni, sizleri tanımama gerek yok… Hazırlamalısın kendini… Hiç boş durmamış olarak… Benim tembelliğim kurmayı azmettiğimiz yarınların eksik olmasına ve belki de kurulamamasına yol açacaktır endişesi altında… hep o günü yaşayarak hazırlanmalısın o güne… Hep o günü yaşayarak… Alemin küfür zilletinden kurtulmasını, hakikat yolunda özgürleşmesini istiyorsan sabah namazında camiye gel, sabah namazında camide olmaya bak… ilk adımın bu olsun… Sabah namazı ile başlayacak “Namazın yaşandığı” cemiyeti kurma senin ellerinde…
KERBALA GÜNLÜĞÜ
Y
ıllar önce bu başörtüsü davasının yeni başladığı dönemlerde, İstanbul’da bir sinemacı arkadaşla tartışırken, “Üç kızım var, eğer başörtüsü yüzünden üniversiteye gidemezlerse Taksim Meydanında kimliğimi ve diplomamı yakar, ilk uçakla çeker giderim bu ülkeden!” demiştim. Ama büyük söylemişim, kızlarımın ikisi perukla falan okudu, ama birisi ki notları en yüksek olanı, İmam Hatiplilerin önüne konan otuz puan engelini aşamadı, psikolojisi bozuldu tedavi gördü, şimdi yıllar sonra açık öğretimden okumaya çalışıyor… İşin garip tarafı o günlerde şiddetle başörtüsüne karşı çıkanlar, Cumhuriyet elden gidiyor diye miting meydanlarında nara atarak gırtlak patlatanlar bugün seçim meydanlarında, ev ziyaretlerinde yanlarında tam tesettürlü genç kızlar ve hanım efendilerle birlikte görülmeye başladılar… Bu göstermelik vitrin halkı ne kadar etkiler bilmiyorum, ama dine, diyanete, Müslümanca yaşamaya karşı tavır alanları etkilemiş olmalı ki tadımlık da olsa bir vitrin düzenlemişler kendilerine… Buna da şükür demekten başka söyleyecek bir şeyimiz yok… Günlerdir bir cemaat olayıdır sürüp gidiyor, ben hep sıcak bakmışımdır cemaatlere. Onları, ayrı ayrı yollardan, kolay ya da patika yollardan, rahat ya da çileli yollardan, canını dişine takmış, yol almaya çalışan hak yolunun yolcuları olarak kabul etmişimdir… Hepsi ayrı ayrı şeyler söylese de çok rahatsız etmemiştir bu söylemleri, onlar birbirlerine karşı tavır alsalar da ben hiçbir zaman onlara karşı tavır almamışımdır ve hep şunu demişimdir: Eğer davaları Kur’an ise, eğer davaları İslam ise nasıl olsa finalde birleşecekler, birleşip kucaklaşacaklar ve birbirlerini kırdığı için özür dileyecekler… Zaman zaman beni şaşırtanlar da olmadı değil. Bir dönem İslamî söylemi apaçık belli olan Erbakan hocanın partisi dururken, ya da diğer milliyetçi mukaddesatçı partiler dururken, gittiler İslam’a karşı apaçık söylemleri olan bir partiyi desteklediler, çok garibime gitti, bizim bilmediğimiz bir şeyler olmalı dedim…
Zaman geçti devran döndü geldik iki binli yıllara, Erbakan Hoca Milli Görüş gömleğini çıkaramadı, ama içlerinden bazıları Milli Görüş gömleğini çıkardı çıktı meydana, halk destekledi, cemaatler destekledi ve başa geldiler. Hataları ve sevapları ile gidiyorlardı, tarihler 17 Aralık’ı gösterince işler karıştı.. Menfaatler, çıkarlar çatıştı… Müslümanlar birbirine düştü ve savaş başladı. Guruplar birbirlerine karşı en ilginç savaş taktikleri ile saldırmaya başladı… Birbirlerine akıl almayacak ithamlarda bulunuyorlar. Başlayan her savaş bitmiştir, elbette bu savaş da bitecek, ama savaşlar futbol maçları gibi berabere bitmez; bir taraf kazanır, bir taraf kaybeder… ve bu savaş insanların yüreklerinde derin yaralar bırakır ve bu yaralar kolay kolay iyileşmez… Bu olayları Kerbela vakasına benzetiyorum. Müslümanlar birbirine düştü. Hırs, öfke ve kibirlerine yenik düştüler. Ellerini peygamber torunlarının kanına buladılar… Elbette Allah onları yargılayacak… Haklı hakkını alacak, suçlu cezasını çekecek… ama beyler “Şimdi biz neyin kavgasını yapıyoruz, hangi davanın peşindeyiz” diye kendi kendimizi sorgulamamız gerek… Niçin, nerede, hangi safta yer alacağımızı tekrar gözden geçirmemiz gerek… Hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu hiç de önemli değil. Önemli olan bizim nerede durduğumuz… ve niçin orada durduğumuzun cevabını net olarak kendimize verebilmek.. ve de bu cevaptan kalben tatmin olmak… “Hırsımızın, öfkemizin, kinimizin, nefretimizin, menfaatimizin, çıkarlarımızın yanında mıyız, yoksa hakkın, hakikatin yanında mı duruyoruz?” diye tekrar kontrol etmeliyiz kendimizi… Ve buna göre cevaplandırmalıyız bütün soruları, değilse Kerbela günlüğüne yeni bir tarih daha ekleriz, 17 Aralık 2014… AK Parti, Gök Parti umurumda bile değil. Benim için önemli olan sizsiniz, sizin vicdanî muhasebeniz ve o muhasebeden sonra hiçbir şeyin etkisi altında kalmadan alacağınız vicdani karar…
8