Anadolu Günlük - Sayı 3

Page 1


2|

S

adece Konya sokaklarında değil, bütün şehirlerin her yerinde oraya buraya dağılmış insanların sağa sola koşuşturduklarını görürsün… Esnaflar, öğrenciler, yollar, yolcular ve arabalar… Apartmanlar, evler caddeler ve sokaklar… Camiler, minareler ve tabii ki türbeler… Artık neredeyse dolmuş, hani derler ya tıka basa olmuş mezarlıklar… Bir heyuladır ki almış başını gidiyor… Ama nereye? Nasıl gidildiği belli? Ama nereye? Kimi evlerde debdebe içerisinde şen kahkahalar atılırken, kimi yuvalar, çaresiz insanların acı ve elem yüklü ıstırapları ile inler… Kimse duymaz, görmez, bilmez, anlamaz… Her yer, insanın var olduğu her mekan, farklı boyutlarda yaşayan değişik olaylara tanıklık eder durur… Gazeteler çıkar, dergiler yayınlanır, iletişim vasıtaları ile

her türlü yollarla bize görmemizi istediklerini empoze etmeye çalışırlar. Vitrinleri süsleyen tabelalardan tutun da, bil boardlara asılan ilanlara kadar her şey bir gerekçe ile kendisine bakanları cezp etmeye çalışır. Aklımız, ruhumuz, her şeyimiz kesintisiz bir saldırı ile her an karşı karşıyadır. Bu saldırılardan nasıl kurtulacağımız bir yana, ne kadar hasar aldığımızın farkına bile varmayız. Yaşayıp gidiyoruz işte… Ama, nereye kadar yaşayacağız? Önü ve sonu belli bir hayat uğruna yapılanlar ortada değil mi? Biz Konya’dayız ve bu mekanı bu şehrin caddelerini sokaklarını buyurun birlikte gezelim: Nereden başlayalım dersiniz?

Teknoloji Fakültesi’nde akademik kurul toplantısı Selçuk Üniversitesi (SÜ) Teknoloji Fakültesi, akademik kurul toplantısı gerçekleştirildi. Akademik Kurul Toplantısı’na Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mustafa Şahin, Prof. Dr. Tahir Akgemci, Prof. Dr. Mehmet Musa Özcan, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Faruk Ünsaçar, fakülte yöneticileri ve öğretim üyeleri katıldı. Fakülte yönetimi ve öğretim üyeleriyle bir araya gelen Rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel, “Bölgemizdeki kurum ve kuruluşların eğitim taleplerini karşılama noktasında gerek Sürekli Eğitim Merkezimiz gerekse Teknoloji Fakültemizin yürüteceği projelerle talep edilen eğitimlere önemli çalışmalarla cevap verileceğine inanıyorum. Yürüteceğimiz çalışmalarla üniversitemiz bölgenin eğitim ihtiyacını önemli ölçüde karşılayacak” dedi. Fakülte bünyesinde yürütülecek olan eğitim çalışmalarına önem verdiklerini belirten Rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel, “Bir süre önce Telekom Teknikerleri Derneği ziyaretime geldi. Bünyesindeki üyelerin lisans eğitimlerini tamamlamaları için üniversitemizden destek istediler. Gerekli kanunların yürürlüğe girmesiyle birlikte üniversitemizle işbirliği çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Bu eğitimlerin sağlanması noktasında da Teknoloji Fakültemiz önemli bir noktada yer alıyor. ” dedi.

Mesela Mevlana Hazretleri… Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş insanlar öbek öbek bu büyük zat adına kurulmuş müzeyi huşu içerisinde gezip gidiyorlar. Orayı gezmenin hazzını tadıyorlar. Sonra, başka mekanlara şöyle bir uğrayıp gidiyorlar.. Mevlana Müzesinden sonra gezilebilecek mekanlar artık ikinci plandadır. Büyük camilerin ihtişamlı yapıları, Alaeddin Tepesi, Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi, Meram, büyük mağazalar, Kule Site vs. vs. Sizce Konya’yı gezmiş mi olduk? Elbette hayır. Görülmeye değer o kadar çok yer var ki… Mesela ismi ile müsemma bir müze daha vardır Araboğlu Makasında “Mezar Anıtları Müzesi”

O müzede sergilenen taşlarının mezarları nerelerde acaba? Tarihimizin nasıl tarumar edildiğine şahitlik edeceğiniz bir mekandır orası? Sonra Alaaddin Camiine çıkın. Orada naaşları köpeklere atılan Selçuklu sultanlarının içi boşaltılmış türbeleriyle karşılaşacaksınız? Sonra Sahibata camiine varın gidin. O caminin mimarı Sahib-i Ata kendi mezarının içinde değil taa İngiltere’de bir müzede asırlara direnmiş vücudu ile beklemektedir? Gezilmeye değer yerler mevzuuna daha sonra döneceğiz. Yerimiz daraldı. Neyden bahsedecektik nerelere geldik. Anadolu Günlük, Konya’nın nabzının attığı bir gazete hüviyeti ile meydan yerine dikilmiş

gerçekleri gün yüzüne çıkaracak haberleri, makaleleri ve yorumlarıyla bizim ruhumuzu aydınlatacak istikbalimize yön verecek bir yayın organı... İlk sayısı ile bile bunu ispat etmiş, attığı manşetle bunu açığa çıkarmıştır. Anadolu Günlük, nereye gittiğini bilmeyen kalabalıklara çıkmaz sokakları gösterdiği gibi, çıkış yollarını de gösterecek donanıma sahip kadrolarla yoluna devam edecek. Biz bu yolda yürüyenlerin ayaklarının tozu olabilirsek kendimizi mesut addedeceğiz. Anadolu Günlük, “haberimiz olmayan zulümlerden bile payımıza düşen suçlar vardır” gerçeğinden hareketle, içinde yaşadığımız şehrin, insanların ve hatta insanlığın yaralarına parmak basacak, dertlerine tercüman olacak ve gidilmesi gereken istikameti gösterecektir… Allah yar ve yardımcımız olsun.

Çocuğun olmayacak denmişti anne oldu Konya’da 5 yıllık evliliği boyunca üç kez bebeğinin düşüren ve bazı doktorların ‘bir daha çocuğun olmaz’ dediği anne adayı, çeşitli hastalıklar nedeniyle riskli hale dönüşen dördüncü gebeliğinde doktorunun sıkı takibi ve uyguladığı tedaviler sonucunda tüm risklere rağmen anne oldu. ‘Umut’ adı verilen bebeğini kucağına alan anne Dilek Bilir, “Ben bu duyguyu yaşayamam diyordum. Şu an havalarda uçuyor gibiyim” diyerek mutluluğunu dile getirdi. Doktoru Op. Dr. Özlem Kayacık Günday, ve ekibinin sayesinde şu andaki noktaya geldiğini dile getiren Bilir, “Tam tansiyonlar düzelmişken, bu sefer şeker çıktı. Şekerler de yüksekti. Bu sefer insüline başlandı. Arada ataklar geçirdim. Her an bebeğin alınma noktasına gelmiştim. Medicana Hastanesi’ne gelmeyip de başka bir yere gitseydim, hastane tedavisi bana uygulamasalardı belki ben bu noktaya gelemezdim. Yine bir acı kayıp yaşayabilirdim. Bebeğim dün doğdu. Şu an çok mutluyum. Doktorum Özlem hanımı çok seviyorum ve çok dua ediyorum” dedi.


Derbent abat olacak TOKİ tarafından Derbent ilçesinde yaptırılması planlanan dar gelirlilere yönelik toplu konutlar için çalışma başlatıldı. Derbent Belediye Başkanı Hamdi Acar, gençlerden ve özellikle Konya’da çalışan Derbentliler’den gelen istek ve talepler üzerine Derbent ilçesine toplu konut yaptırılması için TOKİ Başkanlığı’na başvuruda bulunduklarını söyledi. Toplu konut projesinin hayata geçmesinin ilçenin düzenli şehirleşmesinde önemli bir artı değer sağlayacağını ifade eden Acar, “Bu anlamda böyle bir çalışma başlattık. Aslında, çok daha büyük bir kentsel dönüşüm projemiz var ama onu sonraki aşamaya saklıyoruz. O projede de 1,5-2 milyon metrekarelik bir alana Derbent’in ciddi anlamda taşınması söz konusu. Orada tek tip bahçeli evler düşünüyoruz. Gerekirse altında hayvancılık yapılabilecek ya da depo olarak kullanılabilecek, bahçesinde çeşitli sebze ve meyve dikimine imkan sağlayacak bir proje. Derbent’i yavaş yavaş bulunduğu yerden bu örnek yerlere doğru kay-

dırmayı düşünüyoruz” dedi. TOKİ Başkanlığı’nın Türkiye’de yaptığı güzel çalışmalardan Derbent halkının da istifade etmesi için daha önce bir girişimde bulunduklarını ancak yeterli talebi sağlayamadıkları için bu zamana kadar toplu konut konusunda olumlu bir netice alamadıklarını vurgulayan Acar, yeni süreçte ise bunu başarmak istediklerini, bu konuda özellikle Konya’da yaşayan hemşehrilerinden de talep beklediklerini söyledi. Konya’da yaşayan 60-70 bin Derbentli nüfusunun olduğuna dikkati çeken Acar, Derbent ilçesinde TOKİ konutu çalışmalarının başladığını, ilgilenenlerin Derbent Belediyesi ile irtibata geçmesini isteyerek şöyle devam etti: “İlk etapta 100-150 konutla çalışmalara başlayacağız. Arkasından gelecek talebe göre çalışma şekillenecek ve devam edecek. 85 metrekarelik dairelerle başlıyoruz. En kü-

çüğü de o zaten. Aylık ücretleri 400 lira gibi çok uygun. 15 yıl kira öder gibi vatandaşlarımız ev sahibi olabilecek. İkinci grup biraz daha farklı. Bu grupta konutlar 115 metrekare civarında olacak. Ama ilk etapta bizim 85 metrekarelik daireler işimizi görecek. Dar gelirli grup için çok avantajlı olduğu için bu konutları

önemsiyoruz. Yer konusunda TOKİ Başkanlığı çok esnek davranıyor. ‘Birlikte en uygun yeri tespit ederiz’ diyorlar. Belediyemizin elinde yer imkanı yok ancak hazine arazisi ve vatandaşımıza ait olan arazilerin alınması söz konusu. Bu da merkeze çok uzak olmayan yerler olarak düşünülüyor.”

Rahat harami şaşırttı

|3

Düğün öncesi altınları çalındı Konya’da düğün hazırlıkları yapan bir damat adayının evine girerek 10 bin lira değerinde altın ve 5 bin 100 lira nakit parayı alarak kaçan hırsız yakalandı. Olay, merkez Selçuklu ilçesi Selahaddin Eyyubi Mahallesi Kalecik Sokak’ta bulanan bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 2 hafta sonra evlenecek İsa Kahriman (27) geline takacağı bilezikleri, yüzük ve küpeyi alarak 5 bin 100 TL para ile birlikte evde sakladı. Kimsenin olmadığı sırada evin mutfak bölümünün penceresini tornavida ile zorlayarak açan A.H. (17) içeride saklanan altın ve paraları alarak kaçtı. Eve gelen damat adayının babasının ihbarı üzerine harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliğine bağlı ekipler hırsızlık yaptığı evin yakınlarında gezen A.H’yi yaşanan kovalamacanın ardından yakaladı. Cebinde altınlar bulunan şüphelinin iç çamaşırına gizlemeye çalıştığı 5 bin 100 lira da ele geçirildi. Altın ve paralar sahibine teslim edilirken damat adayının ağabeyi Fatih Kahriman, polise teşekkür etti.

Konya’da düzenlenen operasyonda birçok hırsızlık olayının faili yakalandı. Girdiği bürolardan cüzdan ve çanta hırsızlığı yapan kişinin rahat hareketleri güvenlik kamerasına yansıdı.

K

onya Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği’ne bağlı ekipler, şehir merkezinde meydana gelen hırsızlık olayları sonrası düzenlediği operasyonda 6 kişiyi gözaltına aldı. Yakalananlar arasında yer alan madde bağımlısı Mevlüt İ’nin (26) müşteri gibi girdiği 9 bürodan cüzdan, çanta, bin 500 TL nakit para ile 2 bin 500 TL değerinde cep telefonu çaldığı belirlendi. Mevlüt İ’nin girdiği bir ofiste yaptığı hırsızlık anı güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Bir avukatlık bürosuna giden Mevlüt İ., dışarıda olduğu söylenen avukatla telefonla görüştüğünü ve geleceğini söyledikten sonra çalışanlardan bir bardak su istedi. İşyeri çalışanının su getirmek için mutfağa gitmesini fırsat bilen şahıs, masanın üzerindeki cüzdanı inceleyerek içindeki 380 lirayı cebine koydu. Cüzdanı aynı şekilde yerine bırakan şahıs kendisine verilen suyu içerken yal-

nız kalınca yine cüzdana yönelerek bozuk paraları da aldı. Daha sonra uğrayacağını söyleyerek bürodan hızla uzaklaşan Mevlüt İ. polis tarafından yakalandı. YÜZÜKLERİ ÇALDILAR Konya’da bir kuyumcudan 370 lira değerinde 5 yüzük çalan 2 kişi güvenlik kamerası görüntüleri sayesinde yakalandı. İşyeri sahibi

kapıyı kilitlemeden tuvalete gitmek için dışarı çıkarken kısa bir süre sonra dükkana giren, hırsızlıktan poliste kaydı bulunan Yunus Emre K. (20) ve Gökhan A. (20) tezgahtaki yüzüklerden 5 tanesini çaldı. İşyeri sahibi geldiği dükkanında yüzüklerin eksik olduğunu fark ederek polise haber verdi. Güvenlik kamerasına yansıyan hırsızlık anı

görüntüleri sonrası 2 kişi kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. YOZGAT’TA YAKALANDI Konya’da evden hırsızlık yapan 3 kişi Yozgat’ta yakalandı. Şahısların evlerden çaldıkları altınları İstanbul’da sattıkları belirlendi. Merkez Meram ilçesi Alavardı Mahallesinde kapı kilit göbekleri kırılarak 2 evden hırsızlık yapılması üzerine araştırma başlatan polis, güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Bir binaya girerken yüzlerini gizlemeye çalışan 3 kişiden şüphelenen polis şahısların Hasan U. (27), Ali Y. (31) ve D.F. (17) olduğunu belirledi. Takibe alınan 3 kişi Yozgat’ta yakalanarak gözaltına alındı. Şahısların evlerden çaldığı 10 bin lira değerindeki altınları İstanbul’da sattıklarını öğrenildi. Hırsızlık olaylarına karışan ve sorguları tamamlanan 5 kişi adliyeye sevk edildi. Yaşı küçük D.F. (17) ise Çocuk Polisi tarafından adliyeye götürüldü.

Tırda yangın Konya’nın Ereğli ilçesinde, TIR’ın şoför mahallinde çıkan yangında sürücü yaralandı. Olay, Ereğli Adana Karayolu’nun 35. kilometresinde bulunan bir dinlenme tesisinin önünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ahmet Aydın (41) idaresindeki 33 D 9924 plakalı TIR tesiste mola verdi. Bu sırada TIR’ın şoför mahallinde bulunan üç adet piknik tüpünden birinden sızan gaz bir anda alev aldı. TIR’ın kabininde çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürülürken, sürücü Ahmet Aydın yaralandı. Aydın ambulansla kaldırıldığı Ereğli Devlet Hastanesi’nde yapılan ilk müdahalenin ardından tedavisi yapılmak üzere hava ambulansı ile Samsun’a sevk edildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.


4|

Kombassan yönetimi güven tazeledi Kombassan Holding Genel Kurulu yapıldı. Genel kurulda, Kombassan’ın 2012 yılı faaliyetlerinin değerlendirilmesi ve yönetim kurulu seçimi yapıldı. Kombassan Grubu’nun Genel Kurul 2. toplantısı Bera Otel’de yapıldı. Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin, genel kurul açılışında yaptığı değerlendirmede; dünya pek çok krizin etkisiyle sarsıntılı bir dönem geçirirken, 2007 yılında görevi devraldıktan sonra yapılan iyileştirme çalışmaları sonucunda Kombassan’ın bugün itibariyle geçmiş yılların zararını sıfırlayarak kar eder bir duruma geldiğini ifade etti. Şahin, ortaklarından aldıkları emaneti her geçen gün daha üst noktalara taşımaya devam edeceklerini belirterek, “Kombassan bugün yurt içi ve yurt dışında onlar-

ca işletmesi ve binlerce çalışanıyla borsada işlem gören, kurumsal yapıya sahip kuruluş. Kombassan Grubu’nun ekonomiye ve faaliyet gösterdiği bölgelere katkısını daha önce rakamlarla ifade ettik. Biz ülkemize ve insanımıza hizmetin sevdalısıyız. Önümüzdeki günlerde bize teslim edilen emaneti inşallah daha iyi yerlerde görmeyi arzuluyoruz” dedi. Kendilerini yeniden göreve getirenlere de teşekkür eden Şahin, “Vizyonumuzun temel hedefi, Anadolu’dan şahlanan bir güçle ülkemizi ileri taşıyacak adımlarda anahtar rol oynamaktır. Şirketlerimiz, 2012 yılında yaklaşık 1 mil-

yar 11 milyon TL ciro yapmışlardır. 2012 yılında bu ülkenin topraklarına toplam 65 milyonluk yatırım yaptık. İhracat rakamlarımız 110 milyon doları aştı. Büyümeyi planladığımız sektörlerimizdeki ekonomik dalgalanmalara karşı hep hazırlıklı olduk. Komyapı ile inşaatta, Kompen ile PVC’de, yeni yatırımlarla üretimin 4 katına çıkarılmasını planladığımız Divapan ile MDF sektöründe sürekli gelişme gösterdik. Muratlı Karton’un yeni fabrikası ile sektörde kapasite artırımını planlarken bir yandan rulmanda Romanya, Macaristan ve Türkiye’den sonra Hindistan’da yeni tesis ve Çin’de

Tarımsal alanların mirasında yeni dönem Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı ve Medeni Kanun’da değişiklik öngören tasarı Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Düzenlemeyle, tarlalarda 20 dönüm, dikili arazilerde 5 dönüm, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 3 dönümün altında bölünme olmayacak. Araziler çocuklardan birine bırakılacak, satılacak veya ailece işletilebilecek. Gıda, Tarım ve Havyacılık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’ndan geçen Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı ile Medeni Kanun’da değişiklik öngören tasarının

Meclis Başkanlığı’na sunulduğu belirtildi. Tasarının, yapılacak miras konusunda yeni düzenlemeler getirdiği kaydedildi. Dünyanın birçok ülkesinde bu sistemin uygulandığı, bundan böyle ülkemizde de miras düzenlemesinde bu sistemin yer alacağı bildirildi. Düzenlemeye göre artık tarımsal arazi ve işletmeler, bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak asgari büyüklüklerin altında bölünemeyecek. Mirasçılara, vefatın ardından kendi aralarında anlaşmaya varabilmeleri için 1 yıllık süre tanınıyor. Anlaşmaya varılamaması durumunda işletmenin kullanıcısını mahkeme

belirleyecek. Mirasçılardan istekli olmaması halinde işletmenin tamamı satılabilecek. Arazi sahibinin vefatı halinde mirasçılar devir işlemini en geç 2 yıl içinde tamamlayacaklar. Devir işlemlerinden damga vergisi, harç ve diğer masraflar alınmayacak. Mirasçılar, arazilerin işletmesini bir kişiye verebilecekleri gibi şirket vasıtasıyla da işletebilecekler. Mirası devralanlar istekleri halinde kredi de kullanabilecekler. Düzenlemeyle, tarlalarda 20 dönüm, dikili arazilerde 5 dönüm, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 3 dönümün altında bölünme olmayacak.

şube çalışmalarına başladık. Bunların yanı sıra gıda ve hayvancılık, turizm ve otelcilik büyümeyi planladığımız diğer sektörlerimiz” şeklinde konuştu. Genel kurulda eski yönetim kurulu yeniden seçilerek görevine devam ederken, bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine Hamdi Canevi ve M. Ulvi Bezirci seçildi. Kombassan Holding’in 2012 yılı olağan genel kuruluna katılanların büyük oy çokluğuyla göreve gelen yeni yönetim şöyle; “Yönetim Kurulu: Haşim Şahin, Ahmet Şan, Esat Şahin, Erol Kaya, Muzaffer Aydemir. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri: Hamdi Canevi ve M. Ulvi Bezirci.”

Kredi kartı patlayan esnafa koşuyor! Kredi kartı ödemelerinde zorluk çeken vatandaşın esnafa koştuğunu, bunun sonucunda da veresiye defterinin sürekli yükselmeye başladığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kredi kartlarını ödeyemez duruma gelen ve adeta patlayan vatandaş mahalle esnafına koşuyor. Taksitlerle her şeyi alabileceği hissine kapılanlar, taksitler birikip bütçeyi aşınca pişman oluyorlar ama son pişmanlık fayda etmiyor” dedi. Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, borcunu ödeyemediği için vatandaşın huzurunun

kaçtığını ifade ederek, “Yanıltıcı indirim ve taksitli kampanyalarla bilinçsizce alışverişe yönlendirilen insanlarımız ihtiyaçları olmayan malları alıyorlar. Ödeme zamanı gelince de, ‘Ne yaptım ben’ diyor. Bilinçli kullanımda kolaylık sağlayacağı bilinen kredi kartları maalesef gelir ile orantılı olarak verilmiyor. Bankalar yüksek limitli kredi kartı vermemeli. Düşük gelirli kişiye 10 bin lira kredi limitli harcama kartı verilince insanların borç bataklığına düşmesi artıyor. Şu an 2 milyon ailenin ocağına ateş düşmüş durumdadır” dedi.


|5

“Aşksız Nefes Almak Sadece Bir Saat Tıklamasıdır…” Yaşamak kendini bulma macerasıdır. Ve aşk bunun ispatıdır yalnızca, aksi halde; “Aşksız nefes almak sadece bir saat tıklamasıdır…” Doğarız, büyürüz, yaşlanır ölürüz; bu dışımızdaki bir kurgunun işlemesidir yalnızca… Koca dünyada bizi “var” kılan nedir? Aşk… Âşık olmak… Nefsin şuna buna meylide böyle anılır gerçi, onunda bir kıymeti var. Doğru, hiç yoktan iyidir, en azından, odunluğa nazaran… Olsun, aşk her halde oldurur, erdirir… Adam eder… Mertebe mertebe neler neler… İnsan âşık olduğun da ne arar kendini mi maşukunu mu? Aşkı mı yoksa bizzat? Onu kendine benzetmek mi? O olmak mı? Arasındaki bilmecenin keramet çaplı halli: “Kişi kendini bildiğince rabbini bilir” hikmetinde gizli olsa gerek… Aşk kendini bilme, hayatı bilme, sevgiliyi bilme cehdidir, kendinden vazgeçmiş olarak… Aşk… Kapılmak varlığının coşkusuna maksudunun… Kaybolmak, aradığında, maksuduna “ermek”

Her nasıl olacaksa… Yaşadığımızın delilidir aşk. Hissettiğini fikretmek, fikrettiğini ifade etmek ve peşinden gitmek sahip çıkmak sözüne… Söz söyleyebilmektir aşk… Bir olmak bütünleşmek fikir ile fikir haline gelmiş olan ile, aşk bir fikirdir temelde, inanç, iman… Yaşamayı fikir, fikri yaşamak bilmek; yaşamayı aşk, aşkı yaşamak bilmek; âşık olmak yaşamaktır. Görmeye değil inanmaya bağlıdır. Ateşini hasretten ve inançtan alır… Hasretten geldiği yere, vatanına, ruhunun vatanına… Hesapsızdır bu uğurda. Ama haşa kitapsız değildir… Kim bilir belki de kitapsız olanın farkı… O’nu bir prematüre, vakitsiz, ölü doğum haline getiren kitapsız oluşudur… Ötelere çıkmaz yolu, nakıstır… Aşkın haysiyetinden pay sahibi olsa da… Bir şeye inanırsın ve onun etrafında kavrulursun… Ya sen O olacaksındır yahut O sen olacaktır artık. Aşk bir kaybolmak sürecidir belki de, sevgilide, inançta imanda… “Ya İstanbul beni alacak yahut ben İstanbul’u” Yahut “siz onları görseydiniz deli derdiniz” misalidir aşk… *** Görücü usulü şuurumuz anlamaz bu aşk işini bir türlü ve kız erkek ala-

kasında görür mevzuyu ve orada bırakır… Bir talim diyelim ona, aslı için… Zira aşıklar anlar ancak aşk için ölmeyi kalanına boş laf bütün bunlar. Görücü usulü evliliklere benzeriz bizler; görür, tanır, alırız… Doğru, aşk akıl işi değil, divane işidir. Aşığın aklı mı olurmuş?.. Aşkın pazarlığı olur mu?.. Bedel hesabımı yapar âşık? Amma ve lakin âşıklar üzerinden yürür hayat öyle yahut böyle; aşkla… “Yaşanmaya değer hayat”, nasıl var olur âşıklar olmasa… Ölüme koşan yiğitleri nasıl anlayacağız, anlayabilir miyiz… yoksa; Bizi aşar tüm bunlar… Evimize dönme vakti çoktaaan geldi… Aşkıyla yanan Filistinliye acıyana da bak hele… Öğretilmiş, dayatılmış olanla ilgili değil… Sahte dünya ve tesellileri ile ilgili değil… Kendi dünyanı kurabilme gücü ile alakalı, kendi dünyanın doğumuna yatmak ile alakalı. Sana ait olduğunu düşündüğünü söküp alabilmek… Sana ait olana koşmak, can pahası, kan pahası olsa da… Divane olmayanların gevezeliğinde boğulmasın gazilerin şerefi, şehitlerin…

“Hamas’ta ateşkesi bozarak mesulü oldu ölümlerin”… Hain… Ölüm ne? “Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez…” “Dikkat et prestin rüyalarımı tehdit ediyorsun…” diye inlesin köpek, kudursun saldırganlaşsın… Aşkla yananlar tehdit ediyor keferenin rüyalarını… Sarhoş naralarının kusmuğunda kurdukları hayata cevaptır aşk… Rüyamız için rüyalarının halli… Divanelik yayılsın da safha safha, bize de uğrar belki yaşadığımızı anlarız böylece. El verir belki aşk ta, doğarız dünyamıza, kendi dünyamıza… Bir hürriyet nidasıdır aşk, mahpusluğuna şuurumuzun. İyi güzel ve doğruya hasretinden ruhumuzun… *** Aşk şahitlik etmektir sevgilinin varlığına… Şahitlik etmek varlığa, hayata, hayatın aslına, aşk bu!!! “Nas uykudadır ölünce uyanır…” Uyanma vakti gelmedi mi bizlere?.. *** Aşkın Tıp’taki yeri neresidir ağalar… Ruhsuz bedene mi inanır yoksa sizin tıbbınız… Sağlık mı?.. Aşk’tan sonra, aşkla…

Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 1 | Sayı: 3 3-10 Haziran 2013 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına Ahmet Aka SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ömer Salih Şipleme HALKLA İLİŞKİLER SORUMLUSU Hakan Mutlu SANAT DANIŞMANI Nurettin Özel HUKUK DANIŞMANI Av. Abdurrahim Küçük KÜLTÜR-SANAT EDİTÖRÜ Yûnus Emre Çelik SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. Yenal Kullap Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mah. 10453. Sokak. No: 25 Karatay | Konya Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Baskı Tesisleri BASKI TARİHİ: 3 Haziran 2013

Konya’da gezi parkı eylemi Konya’da sosyal paylaşım sitesinde örgütlenen bir grup üniversiteli genç, Taksim’deki Gezi Parkı olaylarını protesto etmek amacıyla Bosna-Hersek Parkı’ndan yürüyüşe geçti. Sloganlar atarak olayları protesto etmeye çalışan, polis müdahale etti. Grup dağılmamakta ısrar edince karşıt görüşe sahip bir başka grup, olayları protesto eden grubun karşısına geçti.

Müdahalenin ardından dağılan protestocu grup ara sokaklara kaçarak protestoya devam etmek istemesiyle olay yerine çevik kuvvet ekipleri sevk edildi. Ara sokaklara kaçan protestocu gençleri polis takip ederek dağıtmaya çalıştı. Dağıtılan grubun bir kısmı daha sonra tekrar toplanarak Gençlik Parkına hareket etse de çevik kuvvet protestocu grubu dağıttı. Gru-

bun dağıtılmasının ardından çevik kuvvet polisi Bosna-Hersek Mahallesinin en işlek caddesi olan Mesaj Caddesini trafiğe kapatarak yoğun güvenlik önlemleri aldı. Karşıt görüşe sahip grup ise protestocu grup aleyhinde sloganlar attı. Trafiğe kapatılan cadde, olayların normale dönmesinin ardından tekrar trafiğe açıldı. Olayda, yaralı ve gözaltı olmadığı öğrenildi.


6|

Konya Şeker’in vergi performansı artıyor Yangın tazminatının kaldırılmasına tepki Kamu-Sen’e bağlı Türk Tarım Orman-Sen Samsun Şube Başkanı Rafet Akbulut, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile fazla çalışma ücreti-yangın tazminatının tamamen kaldırılmasına tepki gösterdi. Orman çalışanlarının haklarının ihlal edildiğini savunan Akbulut, yangın tazminatının kaldırılmasını savunan ve seyirci kalan yetkili sendika anlayışını kınadıklarını kaydetti.

150 milyar dolarlık piyasaya göz dikti Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Bursa İl Koordinatörü Mustafa Karaman, dünyada uygunluk değerlendirme piyasasının toplam bedelinin 150 milyar dolar civarında olduğunu ve TSE olarak buna talip olduklarını kaydetti. Konuyla ilgili tüm alt yapı çalışmalarını tamamladıklarını ifade eden Karaman, “Dünyada yaşanan standartlar savaşında, sanayicilerimizden kamu idarecilerimize, iş adamlarımızdan belediye başkanlarımıza kadar herkesi yanımızda görmek istiyoruz. Standartlar savaşını kazanabilmemiz için, gözetim, muayene, test ve belgelendirme işlemlerinin yurt dışı menşeli yabancı firmalara değil, Türkiye’nin milli ve akredite kuruluşu olan TSE’ye yaptırılması gerekiyor” dedi.

KONYA Şeker A.Ş.’nin grup şirketleriyle birlikte 46 milyon 377 bin 186 TL kurumlar vergisi ödediği bildirildi. Konya Şeker A.Ş.’den yapılan açıklamada, grup şirketlerinden Beta Ziraat, Anadolu Birlik Holding ve Panek A.Ş. ile birlikte Konya’daki 13 bin 303 mükellef arasında kurumlar vergisi sıralamasında ilk yüzde bulunduğu kaydedildi. Açıklamada, “Konya Şeker grubu 4 şirketiyle Konya’da tahakkuk eden toplam 341 milyon 768 bin 673 TL’lik kurumlar vergisinin 46 milyon 377 bin186 TL’sini ödedi. Sadece ilk yüzde yer alan 4 şirketiyle Konya’daki kurumlar vergisinin tek başına yüzde 13,56’sını ödeyen Konya Şeker, kurumlar vergisi performansını 2011 yılına göre yüzde 4,06 oranında artıran Konya Şeker San. ve Tic. A.Ş. ile vergi performansını geçtiğimiz yıla göre yüzde 28,6 oranında arttırarak Konya ortalamasının 7 katına ulaşan bir performans sergiledi.” denildi.

Açıklamaya göre, Türkiye genelinde bankaların ve enerji şirketlerinin ardından 60. sırada yer alan Konya Şeker, tek başına 43 milyon 457 bin 746 lira vergi ödeyerek gıda şirketleri arasında ilk sırayı aldı. Türkiye’nin en büyük tohumculuk şirketi olan Beta Ziraat, yatırım yapmasına rağmen ödediği 1 milyon 272 bin 793 lira vergiyle Konya genelinde ilk 100 içerisinde 16’ncı sıraya yerleşti. Anadolu Birlik Holding de 19. sırada

yer alarak hazineye 1 milyon 214 bin 166 lira katkı sağladı. Konya Şeker’in ve AB Holding’e bağlı şirketlerin ürünlerinin pazarlamasını yapan Panek A.Ş. de 432 bin 479 lira vergi ödeyerek ilk 100 içerisinde 85’nci sırada yerini aldı. PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk konuya ilişkin açıklamasında, ülke çiftçisinin kendi derdine derman üretirken yükümlülüklerini de eksiksiz yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını söyledi. Konuk, “Yaptığımız yatırımlarla üretici ortaklarımızın tarımsal faaliyetlerinin sürekliliğini sağladık. Üretici ortaklarımızı üretimin her aşamasında gerek avans uygulamaları, gerekse yüksek ürün bedelleriyle destekledik. Bunları yaparken de ödediğimiz vergi ile ülke ekonomisine katkı verdik. Bundan da büyük gurur duyuyoruz. Listede şimdilik 4 şirketimiz var. Bu şirketlerin sayısı da ülke ekonomisine katkısı da katlanarak artacak.” diye konuştu.

Meclis kapanmadan müjde bekliyorlar! Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, meclis tatile girmeden 4B ve 4C’lilerin kadro sorunun çözülmesini istedi Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen Konfederasyonu olarak, 632 sayılı KHK’nin kadroya geçiş hakkı tanınan sözleşmeli personelin kapsamına ilişkin eksikliğin giderilmesine yönelik olarak TBMM’ne sunulacak düzenlemeyi, ancak 4/B ve 4/C statüsündeki bütün personelin kadroya geçirilmesini öngörmesi halinde kabul edip destekleyeceklerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2012 yılında Kızılcahamam’da yaptığı sözleşmelilere kadro verilmesi için çalışma ya-

pılacağı yönündeki açıklaması binlerce sözleşmeli çalışanları ümitlendirdiğinin altını çizen Gündoğdu, şunları kaydetti: “TBMM’ye sunulacak ilgili tasarının; yerel yönetimler, Gençlik ve Spor Bakanlığı, TRT, Diyanet İşleri Başkanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki sözleşmeli personel (4/B) statüsündeki bütün kamu görevlileri yanında başta TÜİK olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda geçici personel (4/C) statüsünde istihdam edilen bütün kamu görevlilerinin kadroya geçirilmesine, KİT’lerdeki

sözleşmeli personel ile kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsünde istihdam edilen yüksek öğrenim mezunu personelin istekleri halinde kadroya geçmelerine ve düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra kamuda kamu görevlisi sıfatına dair tek ve temel istihdam şeklinin kadrolu statü olmasına imkan sağlayacak şekilde hazırlanmasının ve düzenlemenin en geç Haziran ayı içerisinde yürürlüğe girmesinin Konfederasyonumuzun teklif ve talebi olduğunu bu vesileyle bir kez daha hatırlatıyoruz.”


|7 “ÜÇ BEYİNSİZ KAFANIN SEVKİNE ŞAŞKIN GİBİ RÂM” FERİDE YÜZER

S

özde “İslam korkusu” anlamına gelen, mitolojide “nefret tanrısı” anlamında olan fobi kelimesini barış ve insanlık dini İslam ile bütünleştirerek Müslümanların ötekileştirilmesini amaçlayan batılı ülkeler, esas dehşet saçanın, kadın, yaşlı, çocuk demeksizin insan doğrayanın, gittikleri her yere zulüm, korku ve nefret götürenin kendileri olduğunu bilmiyorlar mı sanki? İslam’ın doğduğu günden bugüne süren “İslam nefreti” yüzünden masum Müslümanların evleri basılıyor, camileri saldırıya uğruyor, can ve mal güvenlikleri tehdit ediliyor, minareleri ve başörtüleri yasaklanıyor, Müslümanlar medya aracılığıyla mütemadiyen “terörist” diye hedef gösteriliyor. Gün geçmiyor ki aslında bir arada hiç bulunmayan “İslam” ve “Terör” kelimelerini birbirinin eş anlamlısı gibi gösteren bir film, bir klip, bir kitap ortaya çıkmasın. Gün geçmiyor ki kendi besleyip büyüttükleri, kanına girdikleri insanlara katliamlar işletip bunu Müslümanların üzerine yıkmasınlar. ABD’nin Boston kentinde 117’ncisi düzenlenen maratonda peş peşe patlayan iki bomba, Londra’nın güneydoğusundaki Woolwich’te bir polisi sokak ortasında öldürdükten sonra katillerin ellerindeki kanlı satırı sallayarak “Dişe diş, kana kan” diye bağırması ve faturanın yine Müslümanlara kesilip hemen ardından da camilere

saldıran sağcı EDL üyelerinin “İslamcı solucanlara teslim olmayacağız” sloganı atması, bunların öncesinde; 2005’teki çirkin karikatürler, 2007’de başlayan İslam aleyhtarı filmler, 2010 yılında Rahip Terry Jones’in 11 Eylül tarihini Kur’an yakma günü ilan etmesi, “Müslüman halk yok olacak” diye bağıran Radovan Karaciç, “İslamın bir şeytan dini olduğunu düşünüyorum” diyen Franklin Graham’ın sözleri, seçim zamanı İslamafobi argümanıyla beslenen sağcı partilerin “Viyana İstanbul olmayacak.” “Müezzin yerine kilise çanı” diye naralar atmaları, New York metrosuna asılan “Vahşileri değil, uygar insanları destekle; İsrail’e yardım et!” yazılı afişler ve daha nicesi… Bu çirkin tezgâh; planlı, programlı ve sürekli yenilerini üreterek devam ediyor. Tüm bunlar gösteriyor ki Siyonist-Haçlı İttifakı, İslam Dünyası’na karşı giriştiği sinsi savaşın dozunu, her gün şiddetle arttırıyor! Yıllarca çok kültürlülüğüyle, insan hakları savunuculuğuyla, demokrasisi ve tüm inançlara eşit yaklaşımı ile övünen Avrupa, Müslümanları tahrik eden bu provokatör eylemleri “İfade Özgürlüğü” olarak nitelendiriyor. Esas acı olan, bizim medyanın da bu ittifaka katılması; belki bilerek belki bilmeyerek bu haberleri “terör haberi” olarak vermesi, yapılan bu densiz işleri destekler nitelikte Müslüman topluma sunması. Artık Müs-

lümanlar da kendi dindaşlarından korkar oldular. Şeriat kelimesi onları ürkütür, peçe ve sakal onları korkutur oldu. Namaz kılıyor olmak, örtülü olmak, sakal bırakmak, İslamî bir kaygı taşıyor olmak; “vahşi” ve hatta “terörist” muamelesi görmeniz için yeterli seviyede. Sadece Avrupa’da da değil! Tüm bunların mimarı; medya! Kendi gençlerimiz öz dinimizden uzakta. Hayallerinin bir parçası İslam ülkesine ait değil! Medya ağzıyla ve bilinçsizce, onların “düşman” dediklerine terörist; onların “dost” dediklerine kardeş diyorlar. Fikri yok duygusu yok sanki yürür bir kötürüm Bu da sağlıksa eğer bence müraccahtır ölüm Üç beyinsiz kafanın sevkine şaşkın gibi râm Kırbaç altında bütün gün tezallüm ne kıyam … Hasta meydanda tedaviye de cidden muhtaç Yalınız görmeliyim nerde hekim nerde ilaç Nesli hazır ki sarık gördü mü terzil ediyor Defol ıskatçı diyor, cerci diyor, leşçi diyor…

(SAFAHAT-ASIM)

Mehmed Akif’in dediği gibi; “Üç beyinsiz kafanın sevkine şaşkın gibi râm” olup bu kitapların, filmlerin, planlı kanlı olayların, oynattıkları kuklaların kollarına kendimizi teslim ediyoruz. Sonrası “Allah kerim” mi? Elbet, Allah dinini tamamlamak için Kerim. Artık bu yaraya bir neşter vurmak gerekmez mi? Vesselam.

DAVA SAHİBİ MİYİZ? Budistler yetimhaneleri yaktı Myanmar hükümeti tarafından vatandaş olarak kabul edilmeyen Rohingyalı Müslümanlar bölgede her geçen gün artan şiddet olaylarına maruz kalmaya devam ediyor. Myanmar’ın batı bölgesinde yaklaşık 800 bin Rohingyalı sınır dışı edilme, ayrımcılık politikası ve zorunlu iskan gibi etmenlerle yaşadıkları bölgelerden uzaklaştırılıyor. Budist saldırganlar bölgede cami, birçok dükkan ve yetimhaneyi yaktı. Lashio kentinde gerçekleştirilen saldırılar sonrası polis yetkilileri yaptığı açıklamada şehrin en büyük camisinin ve Müslümanlara ait olan bir yetimhanenin yakıldığını ifade etti.

SÜMEYYE MUHTEMEL

Y

aşamak bir yolda istikamet üzere olmaktır. Her ne kadar kapılarından birini zihnimizde sürekli ötelemeye çalışsak da “iki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece.” Eskiler kerameti bu han yolunda dosdoğruca gitmekte görmüşler. Keramet istikamettir demişler. Ama şamatası öyle bol bir zamanda yaşıyoruz ki biz bunu görmedik. Kerameti, yolun sonuna geç varmakta yahut yolu zevk ve sefa içinde geçirmekte aradık. İnsan olmanın en büyük kerameti olan istikametten çıktık, nereye ne için gittiğimizden habersiziz. Doğru yol üzerinde gitmemiz için gönderilen Kitap’ta soruyor bize “Bu gidiş nereye?” Gerçekten, bu gidiş nereye? Daha iyiye doğru gitmediğimiz kesin. Her yanımız o kadar safsatayla dolu ki. Geçmiş zaman insanlarından, doğru yolu bırakıp girdikleri sapa yollara bizim kadar övgüler düzüp, hakikati bu ka-

dar görünmez hale getiren var mıdır? Hakikatin yok olması söz konusu değil ama biz onu saklayıp gizlemeyi, gözden uzak tutmayı öyle iyi beceriyoruz ki, kendi saçmalığımızı hakikat diye yutturabiliyoruz çoğu zaman. Bilgi(!) çağında yaşıyoruz güya, ama gerçek bilgiye ulaşmak neredeyse imkânsız. En ufak bir olayda bile her yanımız bilgi kırıntılarıyla doluyor. Nerde, ne zaman olursa olsun her şeyden anında haberdar oluyoruz, ama söylenenlerden hangisi doğru hangisi yanlış bilmek mümkün olmuyor. Herkes bir şeyler söylüyor, kime güveneceğimizi bilmiyoruz. Hem bu bilgi çağındaki “bilgi” neyin nesi, neyin bilgisi? Bu bilgilerle çizilen haritalar bizi doğru yere götürür mü? Hakikate ulaştırmayan bilgi ne işimize yarar? İnsan elindeki bunca harita ve alet edevatla nereye gitmeye çalışıyor? Ve esas önemli soru insanlık nereye gitmiyor?

İNSANLIK NEREYE GİTMİYOR? HATİCE KÜBRA TAVACI

D

ava sahibi olmak doğal bir süreçtir. Okuyan insan düşünür. Düşündükçe etrafındaki eksiklikleri, toplumun yamalı yönlerini fark eder. Bu fark ediş hem daha çok okumaya hem de daha çok düşünmeye iter. Bunun ötesinde düşünen ve okuyan kişi toplumun aksayan yönlerini hissetmeye başlar. Hissetmekse dertlenmeye sebeptir. Nihayetinde dert sahibi olmak dava sahibi olmaya götürür. Bir davaya gönül vermek güzeldir. Zira bu hisseden bir birey olduğumuzu gösterir. Ancak bir davaya nasıl gönül verdiğimiz ve o dava için neler yaptığımız yani durduğumuz çizgidir önemli olan. Mesela dava sahibi olmayı birilerini taklit etmek şeklinde algılıyorsak bir problemimiz var demektir. Yahut insanları “bizimkilerin” dünyasına çağırıp gafletten uyandırmaya çalışıyorsak yine bir problemimiz vardır. Eğer fikirlerin değil de adamların peşindeysek dönüp kendimizi hesaba çekmemiz gerekmektedir. Salt doğruyu kendimizde görüyorsak ve itibar ettiğimiz isimlerin herhangi bir yanlışlarının olabileceği aklımızın ucundan dahi geçmiyorsa yani itibar ediyor olmamız dosdoğru bakmamızı gölgeliyorsa derdimizin ne olduğunu ve neden bir davanın saçaklarına sığındığımızı sorgulamalıyız. Seksenli yılların İslamcı gruplarına baktığımız zaman karşımıza çıkan tablo; heyecanlı, dinamik, izinde gittiklerinin ilkelerini ve gayelerini özümsemiş, hareketli aynı zamanda mücadeleci bir gençlik… Devasa meziyetli görünen ve münevver kimselere yoldaşlık eden bu dönem gençlerinin ne yazık ki biz sonraki nesillere bıraktıkları miras anlaşılmamakta… Büyüklerinden duyduklarının, gördüklerinin ve öğrendiklerinin ne olduğunu hakkıyla kavrayamayan bizlerle beraber çarpık dava anlayışları türedi. Dava sahibi olmayı fanatiklik zanneden, mücadele etmeyi kavgacılıkla karıştıran, fikirlerini dile getirip sesini çıkarmayı sivri başlık anlayıp toplumun huzurunu bozan tuhaf tipler haline geldik. Üstelik bunları yaparken halisane duygularla hareket etmemiz bir hayli ironik. Birbirine tahammülü olmayan, hiçbir koşulda eleştiri kabul etmeyen bunların da üzerinde dava sahibi olmayı araç olmaktan çıkarıp amaç edinen kafası karışmış bir nesiliz artık. Neyi yanlış anladığımızı, tersliklerin hangi sebepten ötürü hayatımızda yer ettiğini bilmeden ve hatırımıza gelmeyeni arayışa durmadan kaybolup giden o “ruhu” arıyoruz üstelik. Hakikate giden yolun unuttuklarımızda gizli olduğunu idrak edemiyoruz belki de… Şu halde önce unuttuklarımızı hatırlamayı denesek sonrasında birbirimizi dinlemeye, anlamaya çalışsak tüm bunlara kafa yorarken de ezelden kardeş olduğumuzu beynimizin bir köşesine yazsak ne hoş olur. “Müslüman, Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olduğu kişidir.” hadisine hemhal olma niyetiyle.


8|

Mangal keyfiniz hastanede bitmesin Özel Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aslı Cemile Özatan, yaz döneminin yaklaşmasıyla birlikte mangal keyfi yapmak isteyenlerin sağlıklı beslenme önerilerine dikkat etmeleri konusunda uyarıda bulundu. Türk Anadolu mutfağında mangalın yerinin oldukça büyük olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Aslı Cemile Özatan, “Biz mangalı, en sağlıklı bir şekilde pişirilmesi durumunda beslenmede

mutlaka öneriyoruz. Hatta en minimum şekilde sıklıkların azaltılarak tüketilmesi de yine mangalın zararlarının azaltılacağı anlamına geliyor. Bu sebeple mangalda eti pişirirken dikkate almamız gereken birkaç kuralımız var. Bu kurallardan bir tanesi, kırmızı eti en minimumda tüketip, daha ağırlıklı beyaz et, tavuk ve balık tüketimine yer vermek. Onun dışında mutlaka mangal ile kömür arasında 15 santimetrelik mesafeyi koruyarak

eti pişirmemiz gerekiyor. Aynı zamanda duman kanserojen madde içerdiği için ve etimizi kanserojen maddelerle beslediği için dumanı en aza indirebilmek için de yağlı etlerden uzak durmamız gerekiyor. Çünkü yağlı etlerin yağı ve suyu ateşe damlayıp dumanın daha fazla olmasını ortaya çıkaracaktır. Bunları en aza indirmek sağlıklı bir mangal tüketiminde olumlu sebeplerden birkaç tanesidir” diye konuştu.

Aslı Cemile Özatan,

KOAH ölümde 4. sıraeda

Alkan

Banyo ilaçtan daha iyi Sıcak yaz günlerinin başladığı, nem oranının yükselmekte olduğu şu günlerde bebeklerde en sık görülen rahatsızlığın ‘’isilik’’ olduğunu belirten çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları isilikten korunma için çocukların her gün mutlaka yıkanmasını ya da duş aldırılmasını öneriyor. PAMUKLU KUMAŞ ÖNERİSİ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Kılıç, isiliğin, bebekte sürekli ağrının yanı sıra huzursuzluğa da yol açacağına dikkat çekerek, ‘bebek giysileri için pamuklu kumaşlar önerdi. Ayrıca bebeklere dar giysiler yerine bol giysilerin tercih edilmesinin altını çize Kılıç, “Bebek terli bırakılmamalı, sıcak havada serin tutulmalıdır. Üst üste çok fazla ve yoğun nemlendirici kullanılmamalıdır. Bebeğin altı sık sık değiştirilmelidir” dedi.

DETERJAN KULLANMAYIN İsiliğin, bebeğin vücudunda kırmızı ya da pembe noktalar şeklinde beliren lekeler olduğuna dikkati çeken Dr. Kılıç, “Görünümü genellikle kabarcıklar şeklinde bu noktalar en çok bebeğin kafasında, boynunda, kollarında ve cilt katlantı yerlerinde görülür. Bu yüzden cilt bakımı ürünlerinin hipoalerjik ve pH değerleri nötr olanlarını almaya özen gösterilmelidir. Sabun ve deterjanlar sorunu daha da artırabilir.’’ diye konuştu.

İLTİHAPLANMA VE KAŞINTI Dr. Kılıç, bebek eğer hafif seyreden bir isilik geçiriyorsa, ciddi bir tedavi sürecine girilmeden bebek serin tutularak, düzenli banyo ve nemlendiriciler ile zamanla kendiliğinden geçmesini beklemek gerektiğini belirtti. “Ama deride iltihaplanma ve kaşıntı varsa, doktorun önerdiği krem ya da losyonların aksatılmadan kullanılması ve önerilen bakım koşullarının uygulanması tedaviyi olumlu etkileyecektir” uyarısında bulundu.

BANYO, İLAÇTAN İYİ Kışın da olsa ev içi ısısının 2324 derece olmasının ideal sıcaklık olduğunu belirten Kılıç, banyo yapılması isilik için ilaç tedavisinden daha sağlıklı olacağını belirterek, “Daha sıcak ortamlarda bebekler sık terleyeceğinden kış aylarında bile isilik görülebilir. Banyo yapılması isilik için ilaç tedavisinden önce gelir. Genelde birkaç gün içinde kaybolan isilik bulaşıcı değildir. kaşıntı varsa kaşıntı ve yangıyı giderici kremler kullanılabilir.” dedi.

Kanser hastalığında ölümlerin 3’te birine sebep olan sigara, KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), hastalığı için de en büyük risk faktörü. İlerleyici, geri dönüşümü olmayan bir hava yolu hastalığı olan KOAH, kişiyi zaman içinde kendi bakımını bile gerçekleştiremeyecek hale getiren bir hastalık. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, ülkemizde sigara bağımlılığının çok yüksek olduğunu, halen 17 milyon sigara içicisi olduğunun tahmin edildiğini ifade etti. Alkan, “ KOAH için en önemli risk faktörü tütün kullanımıdır. Sigara içen kişilerde, içmeyenlere göre KOAH riskinin 30 kat kadar arttığını söyleyebiliriz. Sigara bırakıldığı takdirde solunum fonksiyon kaybının azalacağı unutulmamalı… Ülkemizdeki tütün kontrol yasasından sonra tütün kullanımının yüzde 2 oranında azalmış olsa da, maalesef bağımlılık oranımız hala çok yüksek ” şeklinde konuştu.


|9

Her 6 saniyede birini öldürüyor S.Ü. Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kalime Marakoğlu sigara yüzünden her 6 saniyede 1 kişinin öldüğünü söyledi. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kamile Marakoğlu, sigara içiminin dünyadaki en önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını, düzenli bir şekilde sigara içmeye başlayıp, içmeyi sürdürenlerin yarısının sigara nedeniyle yaklaşık 25 yılını kaybettiğini söyledi. Doç. Markoğlu sigaranın bazı hastalıklardaki yüzdelik sebebiyet dilimlerini şöyle ifade etti: “Sigaranın yaygın içildiği toplumlarda 65 yaş öncesi görülen kalp hastalığı ve felç ölümlerinin yaklaşık yarısı, akciğer kanseri ölümlerinin yüzde 90’ı, kronik akciğer hastalığı ölümlerinin ise yüzde 80’inin sigaradan kaynaklanıyor.” Dünyada tütün kullanımına bağlı olarak her altı saniyede bir kişinin hayatını kaybettiğini vurgulayan Marakoğlu, “Yapılan çalışmalarda, sigaraya bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında 8.4 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.” diye konuştu.

BIRAKANLAR ARTIYOR Türkiye’de 2012 Küresel Yetişkin Tütün Araştırması’na göre 15 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin yüzde 27’sinin sigara içtiğine dikkat çeken Marakoğlu, “Sigara içme sıklığı erkeklerde yüzde 41.4 iken kadınlarda yüzde 13.1 olarak bulunmuştur. Erkeklerde yılda 1.33 oranında azaldığı, kadınlarda ise değişmediği saptanmıştır. 2012 Küresel Yetişkin Tütün Araştırması’nda, yaş grubuna göre tütün ve tütün mamulü kullananlar incelendiğinde, en çok 25-34 ile 35-44 yaş grubundaki bireylerin her gün veya ara sıra tütün ve tütün mamulü kullandıklarını beyan etmişlerdir. 25-34 yaş grubunda bu oran 2008 yılında yüzde 40 iken, 2012 yılında yüzde 35’dir. 35-44 yaş grubunda ise bu oran 2008 yılında yüzde 39 iken, 2012 yılında yüzde 36’dır. Bu oranlar her yıl sigara içenlerin sayısında azalma olduğunu göstermektedir.” dedi.

Çocukların baş ağrılarını küçümsemeyin Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Münire Evin Çakır, çocuklarda hiçbir baş ağrısının küçümsenmemesi yönünde anne babaları uyardı

Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Münire Evin Çakır, genellikle yetişkinlerde saptanan baş ağrısının, çocuklarda da sık görülen ve ciddi rahatsızlıkların belirtisi olabilecek bir şikâyet olduğunu belirtti. Tüm baş ağrılarına tıbbı özen gerektiğini belirten Çakır, “Baş ağrısının kafa travması, beyin tümörü, menenjit, lösemi kökenli olup olmadığının anlaşılması hayati önem taşımaktadır. Bu sebeple çocuğunuzda saptadığınız hiçbir baş ağrısını küçümsemeyin ve en kısa zamanda hekiminizle görüşün” dedi.

Karatay asfalta doyacak Karatay Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü asfalt ekipleri, ilçede ihtiyaç hissedilen yerlerde beton asfalt, soğuk asfalt ve yama çalışmalarını sürdürüyor. KARATAY Belediye Başkanı Mehmet Hançerli, Şems-i Tebrizi ve Aziziye Mahallelerinde alt yapısı tamamlanan sokaklarda, beton asfalt çalışmalarının yapıldığını belirterek, asfalt çalışmalarının yüklenici firma ile beraber iki ekiple yürütüldüğünü söyledi. Başkan Hançerli, “Sanayi merkezleri, okul bahçeleri ve şehir merkezinin ardından çevre yolu dışında kalan mahallelerde beton asfalt çalışmalarının iki koldan sürdürülüyor” dedi. KARATAY’ın estetiğine önem verdiklerini ifade eden Hançerli, “2013 yılında Karatay Belediyesi olarak belirlenen 200 bin asfalt hedefine yapılan çalışmalarla ulaşarak gerçekleştirilen çalışmalarla da Karatay’ın daha modern bir görünüme kavuşturacağız” diye konuştu.

SADECE YETİŞKİNLERİN BAŞI AĞRIMAZ Baş ağrısının sadece yetişkinlerde görülen bir rahatsızlık olmadığını kaydeden Çakır, “Baş ağrısı çocuklarda da sık görülen bir bulgu olup üç yaşındaki çocukların yüzde 8’inde, 5-7 yaş arası çocukların yüzde 20’sinde ve okul çağı çocuklarının ise yüzde 69’unda baş ağrıları saptanmaktadır. İletişim becerisi kazanmış yaştaki çocuklar baş ağrılarını tanımlayabilir fakat bu beceriyi geliştirememiş yaştaki çocuklar baş ağrıları olduğunu belirtemez. Baş ağrıları ciddi sağlık problemlerinin ana belirtisidir ve anne babaların bu konuda çocuklarının yaşadıkları sıkıntıları iyi gözlemlemeleri ve hekime başvurmaları gerekir” diye konuştu.

BAŞ AĞRILARININ BAŞLICA SEBEPLERİ Baş ağrılarının tiplere ve oluşum mekanizmalarına göre sınıflandırıldığını belirten Çakır, çocuklarda ve yetişkinlerde baş ağrılarını oluşturan sebepleri şu şekilde açıkladı; “Birçok baş ağrısı boyun çevresindeki kasların kasılması ile oluşur. Çocuğunuzun gerilim tipi baş ağrıları sıkıntı, üzüntü, depresyon gibi sebeplerden olabilir. Kafatası içindeki ve çevresindeki kan damarları ve arterler genişleyebilir. Bu genişlemiş damarlar beraberlerindeki sinirlere baskı yaparak ağrılara sebep olur. Bazı tümörler, hematom, organik sebepler kafa içi basıncının artmasıyla baş ağrıları görülebilir. Göz, kulak, burun, diş, sinus iltihaplanmaları baş ağrılarına tetikleyici unsurlardır. Epilepsi gibi bazı sinir rahatsızlıkları da baş ağrısının sebebi olabilir.”

Tehlike taşıyor Konya’nın Kulu ilçesinde, kasasına 2 kamyonet ve 1 pikap yüklü kamyonu görenler şaşkınlarını gizleyemedi. Konya’dan Kırıkkale’ye hurda araç taşıyan kamyon, Kulu ilçesinde mola için durdu. Kamyon kasasındaki yük nedeniyle dikkat çekti. Kasasındaki hurda kamyonetin kasasına da başka bir kamyonet ile en üste bir pikap yüklendiğini görenler yüksekliği artan aracın trafikte tehlike oluşturabileceği düşüncesiyle tedirgin oldu. Tehlikeli taşımacılık diğer sürücü ve yayaların tepkisini çekti. Araç molanın ardından yoluna devam etti.


10 |

Konya ‘50 yıl’ daha susuz kalmayacak Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Mavi Tünel’den Konya’ya içme suyu getirilmesi ile ilgili ana isale hattının temel atma töreni Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun katılımıyla atıldı. Törende Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 42 dev tesisinin temel atma ve açılışı da yapıldı. Konya’da Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yapımı tamamlanan 8 tesisinin açılışı yapılırken, 34 tesisin de temeli atıldı. Kültürpark’ta düzenlenen açılış ve temel atma töreni Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun katılımıyla yapıldı. Törende konuşan Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Akif Özkaldı, 10 yılda Konya’ya yapılan yatırımların maliyetinin 3 milyar TL olduğunu söyledi. Özkaldı, Mavi Tünel aracılığıyla Konya Ovasına su aktarımının yapılmasıyla Konya’nın tahıl ambarı kimliğinin yanı sıra Türkiye’nin önemli gıda üretim merkezlerinden olacağını kaydetti. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise, temeli atılacak projeler arasında Konya Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri arasında imzalanan protokol gereği Mavi Tünel’den Konya’ya içme suyu getirilmesi ile ilgili ana isale hattının da olduğunu ha-

tırlattı. Konya’da içme suyunun yüzde 80’inin yer altı sularından karşılandığını, Mavi Tünel’in Konya Ovası’nın sulanmasının yanında Konya’nın içme suyu ihtiyacının karşılanması açısından da büyük önem arz ettiğini ifade eden Akyürek, “Şuana kadar tamamını enerjiyle elde ettiğimiz içme suyu bundan sonra Mavi Tünel yoluyla elde edilecek. Böylece su maliyetimizde daha aşağıya düşmüş olacak. Zaten Türkiye’de büyükşehirler içinde en ucuz kullanımda olan içme suyu o zaman daha da hesaplı hale gelecek” dedi Törene katılan milletvekilleri adına konuşan AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Türkiye’nin yüz ölçümü en büyük şehri Konya’nın bu yatırımları hak ettiğini dile getirdi. Konya Valisi Aydın Nezih Doğan da, kadim başkent Konya’nın kadim ‘Su’ sorununun, sorundan korkmak yerine sorunu yönetmek için gayret eden Orman ve Su İşleri

Bakanı Veysel Eroğlu sayesinde projelerle aşıldığını bildirdi. VERİLEN MÜJDELERİN DEĞERİ 2 MİLYAR TL Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, geçmişte basit bir gölet için Bakanlar Kurulu’nun temel atma törenlerine gittiğini, artık milyonluk eserlerin temel atma töreninin bile çok basit hale geldiğini söyledi. Konya’ya gelirken eli boş gelmediklerini, 25 müjde ile geldiklerini, bunların toplam maliyetinin 386 milyon TL olduğunu dile getiren Eroğlu, toplamda son 5 ayda Konya’ya 105 müjde verdiklerini, bunların değerinin 2 milyar TL olduğunu vurguladı. Bakan Eroğlu, Başbakan Erdoğan’ın Konya’yı çok sevdiğini anlatarak, “Başbakanımız bize her zaman Konya projelerini soruyor. Konya’ya gideceğimi söyleyince Başbakanımız duygulandı ve dedi ki, ‘Bütün Konyalılara selamlarımı ilet ve gereğini de yap. Kesenin ağzı Konya için açık.’ Gerçekten dünya lideri

Başbakanımıza gönülden teşekkür ediyoruz” diye konuştu. KONYA’YA HİDROELEKTRİK SANTRALİ KURULABİLİR 2013-2014-2015 yılını Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak Konya’da yatırım yılı ilan ettiklerini kaydeden Bakan Eroğlu, “Bugün temelini atacağımız projeler arasında en önemlisi Konya’ya su getirecek isale hattıdır. Konya içme ve sanayide kullandığı suyu kuyulardan çıkarıyor. Dedik ki, Mavi Tüneli buraya bağlayarak Konyamıza yılda 100 milyon metreküp su verelim. Bu bölgeye içme ve kullanma suyu vereceğiz. 212 kilometrelik, 2 metre 20 santim çapında borularla Konya’ya suyu getireceğiz” şeklinde konuştu. Mavi Tünel ve barajlardan elektrik enerji elde edilmesi için Konya’ya bir hidroelektrik santrali kurulmasına izin verilebileceğini söyleyen Bakan Eroğlu, “Konya’nın elektrik üretim tesisi yok. Mavi Tünel ve barajlar o

kadar verimli ki. Bağbaşı Barajını bitirdik. Afşar ve Bozkır Barajlarını da buraya bağlıyoruz. Şimdi buradan elektrik üreteceğiz. Burada hidroelektrik enerji santrali kurmak mümkün, muhtemelen 20 megavat gücünde. Diyoruz ki, bunu da Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapsın, gelin müracaat edin. Artık Konyamızın bir elektrik üretim tesisi olsun” diye konuştu. Konuşmasının ardından Bakan Eroğlu, Konya içme suyu isale hattının yapımı için ihaleyi kazanan yüklenici firmanın temsilcisinde projeyi erken bitirilmesini istedi, 23 Nisan 2015 saat 15.15’e söz aldı. Apa Hotamış İletim Kanalı’nın 2016 yılı yerine 1 yıl öne çekilmesi sözünü de alan Bakan Eroğlu, protokol imzaladı. Yapımı tamamlanan 8 tesisinin açılışı ve 34 tesisin temeli, canlı bağlantılarla birlikte Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile Konya protokolü tarafından butona basılarak yapıldı.


| 11


12 | Karabataklar 2-3 senedir Yılanlı Adası’nda yuva yapmaya başladı. Her adada kuş türleri mevcut ama en yoğunlukta olduğu ada Kızkalesi adası..

Ağabeyini bıçakladı KONYA’DA bir kişi, işe gitmediği için kendisini uyaran ağabeyini 3 yerinden bıçakla yaraladı. Olay, Meram Mimar Muzaffer Caddesi üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, ‘yoruldum’ diyerek işe gitmeyen Yüksel A. (34) ile kendisini işe gitmesi gerektiği yönünde uyaran ağabeyi Şükrullah A. (37) arasında tartışma çıktı. Yüksel A. cebindeki bıçağı çıkararak ağabeyini karnından 3 kez bıçakladı. Yaralanan ağabey hastaneye kaldırıldı, Yüksel A. İse gözaltına alındı.

Adalar yavru kuşlarla şenlendi TÜRKİYE’NİN en büyük milli parkı olan Beyşehir Gölü Milli Parkı’nda bulunan adalarda, üreme mevsimi ile birlikte dünyaya gözlerini açan yavru kuşların cıvıltıları yükselmeye başladı. TÜRKİYE’NİN son yıllarda en önemli kuş cennetleri arasında gösterilmeye başlanan Beyşehir Gölü’nün adalarını mesken tutan su kuşları, yavrularını da burada dünyaya getiriyor. Mayıs ayının son günleri ile birlikte yumurtalarından çıkan yavrular, anneleri tarafından getirilen besinlerle besleniyor. Değişik büyüklüklerde 33 adanın yer aldığı Beyşehir Gölü Milli Parkı’nda Kızkalesi’nden sonra türler diğer bazı adalarda da yuvalanmaya başladı.

Kayıp eşini arıyor SEYDİŞEHİR’DE, evinin önünden kaybolan kadından haber alınamıyor. Seydişehir’de şehir merkezinde oturan Filiz Mümine Tugay (37), 26 Mayıs 2013 Pazar günü kayboldu. Filiz Mümine Tugay’ın eşi Gani Tugay, kendisi işe giderken eşinin evin önünde oturduğunu söyleyerek, “İşten geldikten sonra eşime ulaşamadım. Telefonu kapalı. Emniyete, jandarmaya gidip kayıp ilanı verdim. Araştırmalar sürüyor. Eşim ortadan kaybolduktan bir gün sonra kız kardeşini özel numaradan arayıp ‘Ben iyiyim demiş’, başka bir konuşma da olmamış. Eşimden hâlâ bir iz yok. Yetkililerden eşimin bir an önce bulunmasını istiyorum” dedi.

Son yıllarda özellikle göl çevresinde popülasyonu artan Fiyu’nun mekan olarak seçtiği Yılanlı Adası, yat işletmecilerinin üreme dönemi sonuna kadar tur düzenlememe kararı alması üzerine sessizliğe büründü. SADECE kuş cıvıltılarının yükseldiği Yılanlı Adası’nda yumurtadan çıkan yavruları için anneler adeta seferber oldu. Genellikle adadaki ağaçların dalları üzerine yuva yaptığı gözlenen türler, buldukları her müsait ortamı değerlendiriyor.

Gezinti yatı işletmecisi Zafer Aydoğan, son yıllarda Fiyu kuşunun yuvalandığı adaya yat işletmecileri olarak üreme dönemi sonuna kadar tur düzenlememe kararı almalarından dolayı doğaseverlerden anlayış beklediklerini belirterek, “Adalarda yumurtlamış kuşlar var, yavruları yumurtadan çıkanlar var. Biz duyarlı olmaya çalışıyoruz. Gelen müşterilerimiz adayı çok istiyor ama niye gitmediğimizi bu şekilde anlamış olurlar.” dedi.

Kesecik leylekler vadisine dönüşüyor Konya’nın Seydişehir ilçesine bağlı Kesecik kasabası leylekler vadisine dönüşüyor. Çok sayıda leyleği ilkbaharda misafir eden Kesecik kasabasında, halk son günlerde leyleklerin elektrik tellerinde yüksek gerilime çarpılarak ölmesini üzüntü ile karşılıyor. Kasabada elektrik direklerinin üzerinde 40’a yakın yuvası bulunan onlarca leylekten son bir hafta içerisinde 4’ünün elektrik tellerine çarparak ölmesine üzülen kasaba halkı bu duruma ilgililerin çare bulmasını istiyor. Önceki yıllarda bazı vatandaşların, evlerinin çatısına leyleklerin yaptığı yuvaları çatıya zarar verir düşüncesiyle yıktığı Kesecik’te, evinin çatısındaki

yuvanın 30 yıldır durduğunu anlatan 90 yaşındaki Hüseyin Işık, “Biz yuva bozanın yuvası yıkılır diye biliriz. Büyüklerimizden böyle duyduk. 30 yıldır bu leylek yuvası duruyor. Bir mimar gibi leylekler bu yuvayı özenle yaptılar. Nasıl yıkabilirim” dedi. Kasaba sakinlerinden Bekir Yılmaz ise, baharın müjdecisi leylekler gelmediği zaman yolunu gözlediklerini ifade ederek, “Bunların çiftçiye yararı oluyor. Bahar gelince leyleklerin yolunu gözlüyoruz. Bugünlerde kasabamızda onlarca leylek zayi oluyor. Leylekler hep yüksek gerilimde telef oluyor. Bütün beklentimiz bu leylekler için bir önlem alınmasıdır” şeklinde konuştu.


| 13

İkinci el araçlarda kilometre tuzağı İkinci el otomobillerin kilometre saatlerindeki oyunlara dikkat edilmesi gerektiğini belirten yetkililer “Araçların birçoğunun kilometrelerinde oynamalar olduğunu tespit ettik. Vatandaşlarımız satın alacakları araçları yetkili servislere göstersin” uyarısında bulundu.

Yanık, TÜVTÜRK’e geçen yıl 90 bin kilometre ile muayeneye giren aracı bu yıl 70 bin kilometre ile girmesi halinde kilometresi düzeltilmesi için geri gönderilmesi gerektiğini açıkladı.

Chevrolet Trax’e Euro NCAP’ten 5 yıldız Chevrolet Trax; Chevrolet’nin Aveo, Volt, Cruze, Orlando, Malibu ve Captiva modellerinden sonra Euro NCAP’te beş yıldız alan yedinci modeli oldu. Chevrolet ve Cadillac Avrupa Başkanı ve Genel Müdürü Susan Docherty, “Trax cesur ve kuvvetli dış tasarımının yanı sıra yüksek düzeydeki güvenlik özellikleri ile de dikkat çekiyor.

Diğer tüm özelliklere ek olarak güvenlik, SUV araçların başlıca satın alınma nedenleri arasında yer alıyor. Beş yıldız aldığımız NCAP test sonucundan gerçekten büyük gurur duyuyoruz” diye konuştu. Chevrolet Trax, 2013 yılı itibariyle zorlaştırılan derecelendirme kriterlerine göre yetişkin yolcu güvenliği kategorisinde aldığı yüzde 94’lük değerlendirme ile sınıfının en güvenli araçlarından birisi. Trax ayrıca, yolcuların vücutlarının her noktası için çok daha iyi bir koruma sunarak, yan darbe testinde de en yüksek puanı almaya hak kazandı. Ön çarpma testlerinde de yüksek skorlar alan Chevrolet Trax arkadan çarpmaların olduğu durumlarda ayarlanabilir koltuk ve baş korumaları sayesinde kafa ve omurganın şiddetle sarsılması sonucu meydana gelebilen travmalara karşı da mükemmel bir koruma sağlıyor.

YETKİLİ SERVİSE GÖTÜRÜN MOTORLU taşıt sayısının 17 milyon adedi aştığı Türkiye’de her 5 kişiden bir kişiye bir araç düşerken, kilometreleriyle oynanan bazı araçlar vatandaşları mağdur ediyor. Yüzlerce aracın kilometresinde oynama yapıldığı belirtildi. Bu konuda vatandaşların uyanık olmasını isteyen Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el araç alan vatandaşların mutlaka aracı yetkili servisine göstermesini ya da TÜVTÜRK’e başvurması gerektiğini söyledi. GALERİCİ OYNAR SÖYLENTİSİ YAPILAN araştırmalar sonucu 2010 yılına kadar olan araçların birçoğunun kilometrelerinde oynamalar olduğunu tespit ettiklerini kaydeden Yanık, toplumda, ‘Galerici esnafı kilometre ile oynar’ diye bir zihniyet olduğunu belirterek kendilerinin bunun önüne geçmeye çalıştığını söyledi. Yanık, “Araç alırken kilometrelere fazla takılmayan. Kilometresi 150-200 bin oldu diye, ‘Ben bu aracı almayacağım’ demeyin. Bu araçları Yetkili servislere gösterin.” dedi. KONTROLÜ İHMAL ETMEYİN Kilometre işini çözmenin tek yolunun TÜVTÜRK olduğunu belirten Yanık şöyle devam etti: “Araç alırken kontrol çok önemli, çünkü kilometresine baktığınızda aldığınız bir otomobilden sürprizle karşılaşabilirsiniz. Her araç belirli zaman aralığı ile muayeneye gidiyor. Giden her aracın bütün bilgileri kayda geçiyor. Kilometresi düşürüldüğü tespit edildiği için araç muayeneden geçirilmezse şahıs orijinal kilometreye gelmek zorunda kalacak.”

Mercedes A serisini geri çağırıyor Alman otomobil devi Mercedes, airbaglerdeki sorun nedeniyle yeni nesil A sınıfı modeli otomobillerini geri çağırdı. Tam 6 bin otomobilini geri çağıran şirket, söz konusu araçların servislere gelmesi gerektiğini açıkladı. France24’ün haberine göre, Mercedes’in geri çağırdığı araçlar 2012 Haziran-Aralık döneminde üretildi. Geri çağırma kararından etkilenen modeller, 180 CDI, A200 CDI, A220 CDI, A180, A200 ve A250 oldu.





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.