ŞİMDİ ASKERÎ DESTEK ZAMANI
Terör Devleti İsrail ile yıllarca yapılan askeri işbirliğinin yıllar önce iptal edilmiş olmasının yanında Türk halkı yeni askeri işbirlikleri için hükümete Filistin’in meşru temsilcisi Hamas’ı işaret ediyor. Yıllarca Siyonist Devlet İsrail ile her türlü askeri işbirliğini yapmış, askeri tatbikatlar yapmış, silah alışverişinde bulunmuş Türkiye’nin yeni askeri tatbikatlar için Hamas ile işbirliği yapması bekleniyor. Mavi Marmara Gazilerinden Mücahit Uludağ, “Kahrolsun İsrail demekten öte bir şeyler yapılmalı, bütün dünyada ses getirecek
faaliyetlerde bulunulmalı, Türkiye, askeri güç olarak da Mavi Marmara ve buna benzer girişimlerin yanında bulunması, kendi halkını savunan Hamas’ın arkasında durması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Mavi Marmara olayından sonra Türkiye’nin İsrail’le tüm ilişkilerini sıfıra indirmiş olması, Filistin’deki soykırımı engellemeye yetmi-
yor. Anadolu’nun Filistin halkını desteklemek için neredeyse top yekûn ayağa kalktığı bu dönemde halk artık AK Parti Hükümeti’nden Filistin’in meşru temsilcisi Hamas’la gerekirse askeri işbirlikleri, askeri ticaret anlaşmaları, askeri tatbikatlarla Filistin’in yanında durduğunu askeri anlamda da göstermesini bekliyor. Ayrıntılar 5’te
Mücahit Şahin Uludağ
41. Sayı
24 - 30 Temmuz 2014
www.anadolugunluk.com
50 Kr
16 YILLIK MAHPUS HAYATINI NOKTALAYAN MİRZABEYOĞLU:
HAYIRLARA VESİLE KILSIN
28 Şubat darbe sürecinin sembol tutuklusu Mirzabeyoğlu’nun 16 yıllık tutukluluğu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararıyla son buldu. Mirzabeyoğlu, “Allah hayırlara vesile kılsın” dedi. 28 Şubat postmodern darbe sürecinin sembol tutuklusu Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun 16 yıllık tutukluluğu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararıyla son buldu. Mahkeme Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu hakkında yeniden yargılama kararı vererek Mirzabeyoğlu’nun tahliyesine onay verdi. Paralel yapının inlerine girilip polislerinin tutuklandığı gün, Mirzabeyoğlu’nun serbest bırakılması da dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, “Salih ve Yakup’un davalarını yakından takip ediyoruz” demişti. ALLAH HAYIRLARA VESİLE KILSIN! Salih Mirzabeyoğlu, Bolu F Tipi Cezaevinden çıkarken, sevenlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Tekbirlerle karşılanan Mirzabeyoğlu’nun,1999’un Ramazan ayında başlayan mahpus hayatı
16 yıl sonra yine Ramazan ayında son buldu. Mirzabeyoğlu’nun dimdik yürüyüşü ve cezaevine girerken yapmış olduğu işareti 16 yıl sonra hiç taviz vermeden tekrar yapması dikkat çekti. Mirzabeyoğlu, bir basın mensubunun duygulusunuz ama birkaç kelime söyler misiniz? sorusuna “Allah hayırlara vesile kılsın” dedi. Mirzabeyoğlu’nu, AK Partili Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan karşıladı. ÇOCUKLARINI ALACAKKEN... Mirzabeyoğlu’nun avukatlarının geçtiğimiz ay yeniden yargılanması için yaptıkları başvuru kabul edilmişti. 48 yaşında tutuklanan Salih Mirzabeyoğlu, şuan 64 yaşında. Mirzabeyoğlu, tutuklandığı günü anlatırken, çocuğunun okuldan çıkmasını beklerken ellerine kelepçe takılarak gözaltına alındığını söylemişti. Ayrıntılar 4’te
Ümmet iftarı Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi üyeleri, Gazze’de yaşanan zulme dikkat çekmek ve Filistin’e destek olmak amacıyla Ümmet İftarı programı gerçekleştirdi. 2’de
O katliamı anlattı Geçen günlerde insanlığın sıfır noktası sayılan İsrail’e ait bir insansız hava aracının kumsalda top oynayan dört çocuğa ateş açması olayının ardından bütün dünya katil İsrail Ordusu’nun zulmüne bir kez daha şahit oldu. Foto muhabiri Tyler Hicks, an be an gözleriyle gördüğü bu olayı anlattı. 6’da
Beddua edemedi
Mirzabeyoğlu, “16 yıllık süreci hayatımın kayıp devresi olarak görmüyorum, bana zehir yedirdiler ben bala çevirdim” dedi.
Fethullah Gülen, Gazze’de yaşanan katliam ve zulmün bitmesi için dua ederken, Mavi Marmara olayında “Otoriteden izin alınmalıydı” dediği İsrail’e beddua edemedi. Fethullah Gülen ayrıca, AK Parti hükümetinin dünya dengesinde bir hiç olduğunu, Türkiye’nin güçsüz olduğunu savundu.
2
VATAN VE MİLLET
V
atan ve millet üzerine sayısız makale ve kitap yazılmış-
tır.
Bundan dolayı yazdıklarım olaya yeni bir yaklaşım getirmeyebilir ama en azından bazı şeyleri sorgulamam açısından benim için yenidir. Öğretilmişliklere, kabullerime ters de olsa bazı şeyleri sorgulamak gerektiği beynimi uzun süredir kemirip duruyor. *** Selçuklular ve maiyetindeki beylikler/ boylar Anadolu’ya gelirken nasıl bir vatan hayalleri vardı, hiç düşündünüz mü? Bu toprakları vatan yapan ruh nasıl bir hayalin peşindeydi, insanlara neyi vaat etti bilmiyorum ama o anlayışın şimdiki vatan anlayışımızla örtüşmediği kesin. Âkif, “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diye tarif eder bayrak ve vatanı... Yani resmi ideoloji ile paralel olarak (devlet yaşamalı, millet önemli değil) vatan ve millet için ölünür (şehadet) der. Arif Nihat Asya ise Bayrak’la simgelediği vatan anlayışını “yaşadığı yer” alarak anlatır ama yine onun için ölmekten bahseder. Yani bizim için vatan “uğruna ölünecek” şeydir... Şehadet o kadar kutsal bir mertebedir ki, o mertebeye ulaşmak için her şeyi vesile yapmışız. Vatan sevgisi ve milletin ayakta durmasını sağlamak da bunların başında gelir. Elbette burada bir mantık hatası yok veya bunlara itirazım da yok.
Allah’tan dileğim de bir gün bu vatan, millet ve din için can vermektir. Ama itirazımın olduğu yerler de var! Mesela, Vatan ve millet için sadece ölünmemeli. Vatan ve millet insanların sulh ve selamet içinde yaşadığı, mutlu olduğu, uzun hayallerine ev sahipliği yapacak da bir mekan olmalı. *** Bence Vatanın tanımı kısaca, adil paylaşımın olduğu yerdir. Millet ise erdemli bireyler topluluğudur. Eğer böyle olmazsa ne şehadetin anlamı olur ne de ardında kalanlara merhamet. Ölmek kadar kim için veya neyin için öldüğün de önemi değil midir? Senin ölmen kimlerin yaşamasına vesile olacak, kimlerin ömrüne ömür, servetine servet katacak? Hele bir de milyar doları olup bu vatan ve millet sayesinde var olanların; cebinde metelik olmayanlardan daha az vatan sevgisine sahip olduğu günümüzde bu söylediklerim daha da bir önem kazanıyor. *** Vatanı kutsal yapan adalet, milleti kutsal yapan ise maneviyattır. Gözü kara yiğitler şehadete giderken aslında bu ideal seviyelerin var olduğunu ve korunması gerektiğini düşünerek giderler. Bu kutsal sevgiler sadece kalplere değil sofralara, hanelere de yansımalı. Vatan ve millet sevgisinin bir de ganimeti olmalı, öyle değil mi? En azından zararı olmamalı...
Ümmet iftarı “İsrail için Ekmeleddin” Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi üyeleri, Gazze’de yaşanan zulme dikkat çekmek ve Filistin’e destek olmak amacıyla Ümmet İftarı programı gerçekleştirdi. Tarihi Şehir Meydanı’nda düzenlenen programda oruçlarını su, hurma ve simitle açan yüzlerce genç, bir günlük iftar bedellerini Gazze’ye bağışladı. Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi Başkanı Muhammed Emin Şahin, mazlumların yanında olduklarını, zalimlerin de karşısında olduklarını göstermek için program yaptıklarını belirterek, “İsrail zulmü altındaki Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırıyor, bir günlük iftar bedellerini Gazze’ye gönderiyoruz” dedi.
Yeni Dünya Partisi Genel Başkanı Emanullah Gündüz yaptığı basın toplantısında yine muhalefete sert sözlerle yüklendi. “Ekmek için Ekmeleddin” sloganı için bunu seçenler akıllarını peynir ekmekle yemiş olmalılar dedi. Muhalefetin başarısızlığından iktidar partisini desteklemek zorunda kaldıklarını ifade eden Gündüz şunları dile getirdi: “Siyasetin en önemli iki öğesi İktidar ile muhalefettir. İktidarın Başarısız olduğu yerde muhalefetin başarısı vardır ve iktidarın Başarısının olduğu yerde ise de muhalefet başarısızlığı vardır. Ülkemizde iktidarın başarısı muhalefetin başarısızlığındandır. Parti olarak hep iktidar partisi destekçi-
si olmak zorunda kalıyoruz çünkü muhalefetin destek verip tasvip edeceğimiz tek bir yanı yoktur. Her gün muhalefetin bu ülke için faydalı bir şey yapmasını bekliyorum ve çıkıp teşekkür etmek, destek vermek istiyorum ancak ne yazık ki böyle bir şey hiç olmadı olacağa da benzemiyor. Bu kafada ki muhalefet kaybetmeye mahkûmdur” AK Parti iktidarını muhalefetin beceriksizliğine bağlayan Gündüz, CHP’yi İsrail destekçisi olmakla suçladı ve “Ekmek için Ekmelleddin sloganında karar kılanlar akıllarını peynir ekmekle yedikten sonra bunda karar vermiş olmalılar. Bu kadar basiretsiz, gerçeklikten uzak ve gülünç slogan mı olur” dedi.
Jön Türkler başlattı Konya Aydınlar Ocağı’nda Jön Türkler ve İttihat Terakki Cemiyeti’ni anlatan yazar Mustafa Kemal Azılıoğlu, “Osmanlı’da ilk Batılılaşmayı başlatanlar Jön Türkler’dir. İttihat Terakki anlayışının günümüzdeki devamı partiler CHP ve MHP’dir” dedi. Konya İl Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sohbette Mustafa Azılıoğlu, Osmanlı’nın, Kanuni Sultan Süleyman’a kadar bir dünya devleti olarak devam ettiğini ve kardeş katlinden sonra işlerin karışmaya başladığını belirterek “Osmanlı Küçük Kaynarca ve Karlofça antlaşmalarıyla çökme devresine girdi. Kırım yenilgisiyle birlikte Batı’dan ilk defa borç alan Osmanlı’nın üç kıtadaki 20 milyon m2’lik toprak parçasını bölüşmek için Almanya, İngiltere, Fransa ve Rusya birbirleriyle yarışa girdiler. Borçlanmayla
birlikte Osmanlı’da toprak sistemi bozuldu” dedi. Osmanlı’da ilk Batılılaşmayı başlatanların Jön (Genç) Türkler olduğuna dikkati çeken Azılıoğlu, “Osmanlı’da ilk Batılılaşma fikrini başlatanlar Jön Türkler’dir. Fikir olarak Cumhuriyeti savunuyorlar. Halbuki o dönemde Saltanat vardır. Daha sonra Monarşi, Meşrutiyet ve daha sonra Cumhuriyet ön plana çıktı. Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve İttihat Terakki ha-
reketleri, Kavalalı Mustafa Paşa’nın çocukları olan İsmail Fazıl Paşa ile Mustafa Fazıl Paşa, Avrupa’da gazete çıkararak Saltanat’a karşı harekete geçen Genç Osmanlı ve Jön Türkler hareketini maddi olarak finanse ettiler” diye konuştu. Azılıoğlu, “Genç Osmanlılar ve Jön Türk hareketlerinin devamıdır. Günümüzde İttihat Terakki anlayışı CHP ve MHP’yle devam ediyor” dedi.
3
Abbas, Erdoğan’ın konuşmasında gözyaşlarına hakim olamadı
Ölümü yaşıyor Mahmut Abbas, “Gazze yine ölümü yaşıyor. Bir taraftan direnirken diğer taraftan dış dünyaya adeta çığlık atıyor” dedi. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas İsrail sorununun çözümü için geldiği Türkiye’de önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün misafiri oldu. Daha sonra AKP tarafından düzenlenen iftara katılan Abbas, “Gazze yine ölümü yaşıyor bir taraftan direnirken diğer taraftan dış dünyaya adeta çığlık atıyor ve sesini birilerinin duymasını istiyor herkes bilmeli ki bizim birinci olarak isteğimiz akan kanın durmasıdır arkasından da diğer şartla-
rımız nedir bunlar konuşulmalı” dedi. Çeşitli konuşmaların da yapıldığı iftar programında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İsrail’in kara harekâtına değinerek “İsrail’in Filistinlilere karşı başlattığı saldırılara, uyguladığı zalimliğine Türkiye’den daha yüksek sesle itirazını dile getiren ülke neredeyse yok. İsrail’in kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan Gazze’ye yaptığı saldırılar kara harekâtıyla yeni bir boyut kazandı.
Tüm dünyanın anlık olarak seyrettiği canlı yayınla izlediği bu canilik karşısında, gözlerin, ağızların ve kulakların adeta kapatıldığını görüyoruz. İsrail eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Ama İsrail’in cinayetlerine ses çıkarmayan her ülke de bu kara lekeyi sonsuza kadar alnında taşımaya mahkûm olacaktır” dedi. Erdoğan’ın bu konuşmalarını dinleyen Mahmut Abbas ise gözyaşlarını tutamadı.
Selamlıyorum Sizi bekliyor Geri verildi Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Diyanet İşleri’nin düzenlediği ‘Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi’ toplantısında da İsrail’e yüklendi. Davutoğlu ‘Buradan kahraman Filistin halkını verdikleri onur mücadelesi dolayısıyla selamlıyorum. Allah şahittir, o halk orada direnirken bize uyku haramdır, bize susmak haramdır.’ dedi. İsrail’in Gazze’ye hava ve karadan düzenlediği saldırıları şiddetle kınadığını belirten Davutoğlu Türkiye’nin Filistinlilere sağladığı desteğin artarak devam edeceğini bildirdi.
RİDA Uluslararası Yetim ve Muhtaçlara Yardım Derneği (RİDA-DER) her yıl olduğu gibi bu yılda da Ramazan ayı ile birlikte “Yetimler Sizi Bekliyor ve Ramazan Paylaşınca Güzel” sloganıyla çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. RİDA-DER’den yapılan yazılı açıklamaya göre, kesintisiz olarak devam eden çalışmalarda, özellikle yurt dışında gerçekleştirilen yardım ağının genişletilerek, 3 kıta 11 bölgede Ramazan yardım faaliyetlerinin sürdüğü bildirildi.
Dnepropetrovsk şehrinin Yahudi valisi 1926’da kapatılan ve spor okulu olarak kullanılan caminin Müslümanlara iade edileceğini açıkladı. Şehrin valisi Igor Kolomoisky, yaptığı açıklamada bugün Olimpiyat Sporları Okulu olarak kullanılan camiyi Müslümanlara iade edeceğine dair söz verdiğini ve en kısa zamanda bunu yerine getireceğini söyledi. Dnepropetrovsk şehrinde çoğunluğu Kırım Tatarlarından oluşan 80 bin Müslüman yaşıyor. Şehirde yalnızca bir cami bulunuyor. 250 kişilik kapasitesi olan cami yetersiz kalıyor.
ERDOĞAN TÜM DİŞLERİNİ SÖKTÜRSÜN
B
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın paralel yapıyla ilgili “İnlerine gireceğiz” sözü üzerine “Bu ekiple mi? Girdiğiniz inden çıkamazsınız, başınız ağrır!” demiştim, operasyonun parti teşkilatlarından başlaması gerektiğine işaret ederek… Erdoğan da öyle yaptı; yolda patlama ihtimali olan lastikleri değiştirdi, rot balans ayarına girdi. Henüz fren servisine uğramadı ama, belli ki şimdilik problem yok(!) Malum bakım öncesinde yapması gereken muavinliği ihmal ettiğini düşündüğüm zat, durumu bir “ tavır” değil, bir “taktik” olarak değerlendirmem gerektiğini söylemez mi!.. Nasıl bir taktikse… Bir ay öncesine kadar paralel yapıya belediye kapılarını ağzına kadar açanların dağıttığı hizmet karnesi, Erdoğan’ın “Susanlar başını kuma gömmüş devekuşu gibidir. Onlar kendilerinin görülmediğini sanıyorlar, ama biz onların kim olduklarını çok iyi biliyoruz” sözleriyle yırtıldı. Ne taktikmiş değil mi!..
Siz taktik görmemişsiniz beyler. Alın size taktik: 17 Aralık operasyonunu ima ederek, “30 Mart’ta AK Parti diye bir parti olmayacak” diyen güruhtan birinin belediyede “Elhamdülillah burada yirmi altı kişi olduk” diye övünmesi, 30 Mart’tan sonra da nasıl AK Partili oluverdikleridir taktik. Fren servisi! Yıllar önce Akşehir’de yaşanan bir hikaye… Eşi askerde olan genç kadın diş ağrısı şikayetiyle kayınpederinin kapısını çalar. Yaşlı adam düşer gelinin önüne, doğru dişçiye… “Bu dişler yarın oğlanın başını da ağrıtır” der, söktürür tüm dişlerini gelinin. O gündür bu gündür ne –şimdi bir nine olan- gelinin dişi ağrır ne de damadın başı… Yoğurdu üfleyerek yediğini gördüğüm Başbakan Erdoğan’a yeni dönemde Akşehirli kayınpederi örnek almasını öneriyorum. Yarın acı vereceği belli olan tüm dişlerini söktürsün. Söktürsün ki bir daha ne kendi başı ağrısın ne de Türkiye’nin! Ağrısız günler geçirmeniz dileğiyle..
Srebrenitsa’da Hollanda suçlu Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybedenlerden Hollanda’nın sorumlu olduğuna ilişkin açılan davada görevli mahkeme, ülkenin kısmen sorumlu olduğuna hükmetti. Geçtiğimiz haftalarda yıl dönümünü büyük bir hüzünle geçirdiğimiz Srebrenitsa katliyamı ile ilgili Hollanda aleyhinde açılan davada mahkeme Hollanda’yı suçlu buldu. Bütün süreci baştan sona Srebrenitsa Anneleri Derneği’nin yürüttüğü dava Lahey Bölge Mehmekesi’nde yapıldı.
Davanın karar duruşmasına Srebrenitsa’da yakınlarını kaybeden anneler ile çeşitli Boşnak derneklerinin temsilcileri katıldı. Mahkeme kararında, Srebrenitsa’nın işgali sırasında BM bünyesinde görev yapan Hollandalı tabura sığınan 300 sivil Boşnak’ın Sırp askerlerine teslim edilmesinden dolayı Hollanda’yı suçlu buldu. Mahkeme kararında, “Hollandalı tabur, Sırplar’a teslim edilen 300 kişinin öldürüleceğini öngörmesi gerekirdi” ifadesine yer verdi.
4 16 YILLIK MAHPUS HAYATINI NOKTALAYAN MİRZABEYOĞLU:
HAYIRLARA VESİLE KILSIN
28 Şubat darbe sürecinin sembol tutuklusu Mirzabeyoğlu’nun 16 yıllık tutukluluğu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararıyla son buldu. Mirzabeyoğlu, “Allah hayırlara vesile kılsın” dedi. 28 Şubat postmodern darbe sürecinin sembol tutuklusu Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun 16 yıllık tutukluluğu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararıyla son buldu. Mahkeme Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu hakkında yeniden yargılama kararı vererek Mirzabeyoğlu’nun tahliyesine onay verdi. Paralel yapının inlerine girilip polislerinin tutuklandığı gün, Mirzabeyoğlu’nun serbest bırakılması da dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, “Salih ve Yakup’un davalarını yakından takip ediyoruz” demişti. ALLAH HAYIRLARA VESİLE KILSIN! Salih Mirzabeyoğlu, Bolu F Tipi Cezaevinden çıkarken, sevenlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Tekbirlerle karşılanan Mirzabeyoğlu’nun, 1999’un Ramazan ayında başlayan mahpus hayatı 16 yıl sonra yine Ramazan ayında son buldu. Mirzabeyoğlu’nun dimdik yürüyüşü ve cezaevine girerken yapmış olduğu işareti 16 yıl sonra hiç taviz vermeden tekrar yapması dik-
kat çekti. Mirzabeyoğlu, bir basın mensubunun duygulusunuz ama birkaç kelime söyler misiniz? sorusuna “Allah hayırlara vesile kılsın” dedi. Mirzabeyoğlu’nu, AK Partili Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan karşıladı. Mirzabeyoğlu’nun avukatlarının geçtiğimiz ay yeniden yargılanması için yaptıkları başvuru kabul edilmişti. 48 yaşında tutuklanan Salih Mirzabeyoğlu, şuan 64 yaşında. Mirzabeyoğlu, tutuklandığı günü anlatırken, çocuğunun okuldan çıkmasını beklerken ellerine kelepçe takılarak gözaltına alındığını söylemişti. MİRZABEYOĞLU KİMDİR? Salih Mirzabeyoğlu aslen Bitlisli olup Fatih İlkokulu (1962) ve Mehmetcik Ortaokulu’nda (1965) ilköğrenim yıllarını geçirdi. 15 yaşında lise için gittiği Eskişehir’de Üstad Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştı. Bu yaşlarda Kısakürek’in davasına gönül verdi ve eserlerini yayınlanmaya başladı. Mirzabeyoğlu’nun 57 eseri bulunmakta. Mirzabeyoğlu, 1986 yılında lise öğrenimini bitirdi.
AKINCI GÜÇ Salih Mirzabeyoğlu, Akıncı Güç hareketini kurdu. Daha sonra yayıncılık ve yazarlıkla uğraştı. Gölge (1975-78), Akıncı Güç (1979) ve Büyük Doğu-Rapor ( 1979-80) yayınları geniş gençlik kitlelerinin onu yakından tanımasına da vesile oldu. 1979-1980 yıllarında, Kısakürek’in Rapor isimli dergilerinde ideolojikpolitik perspektiflerini yazdı ve selefinin ‘halef’i olacağının işaretlerini ilk kez burada verdi. NECİP FAZIL’DAN SONRA… Mayıs 1983’te Necip Fazıl Kısakürek, Azrail’e “Hoş geldin” dediğinde Salih Mirzabeyoğlu 33 yaşlarındadır. “33 yıl işleyen saatler” kesişir onunla… Necip Fazıl’ın vefatından sonra, Mirzabeyoğlu 1984 yılında İBDA fikir hareketini kurar ve 1999 yılına kadar kırktan fazla eser vererek İbda Külliyatı’nı oluşturur… Bir dönem için “İBDAC”lerden tamamen ayrı bulunmasına karşın, illegal hiçbir eylemde rolü olmadığı bilinen ve fikir-sanat-aksiyon mihrakı “İBDA”yı temsil eden
Mirzabeyoğlu, 28 Şubat döneminde engizisyon mahkemelerini geçen bir barbarlıkla idamla yargılanmıştır. Bir grup arkadaşıyla birlikte Bolu F Tipi Cezaevi’nde ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir. Salih Mirzabeyoğlu, kendisini Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları ile uçan bir su kuşuna benzetir. 57 eserden oluşan İbda Külliyatı, entelektüel bir çabanın ürünüdür... O klasik “ulema” şablonunun dışında olduğu kadar, Batı’nın kavramlarına teslimiyetçi “modern, Müslüman, aydın” tipolojisine de aykırıdır. Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları arasında kendi kavramlarını üretebilmiş orijinal bir mütefekkir ve ideolog. En önemli bir özelliği de, sadece yazan değil, yazdıklarını hayata geçirme mücadelesi veren bir aydın olmasıdır. BÜYÜK DOĞU - İBDA Salih Mirzabeyoğlu, Büyük Doğu’yu doğuran Üstad Necip Fazıl Kısakürek’i şu sözlerle tanımlarken, “İdeali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun “oluş” ıstırabını,
İslam’ın hakikatine nispetle heykelleştiren adam!” İBDA’yı da, “Nasıl ki doyurulmayan açlık bir müddet sonra, açlık hissinin iptali ve neticede ölüme yol açıyorsa, okuma ve fikir etme davası için de aynı şeyler söz konusu. Açlık bir yana, hiç olmazsa böyle olabilmenin özencinde olsa gençler. İnsan olma özenci” sözleriyle açıklar. BAŞYÜCELİK DEVLETİ Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, yaşanabilir bir hayatın ideal devleti Başyücelik’i de şu şekilde tarif eder: “İslâm dünyasının bugün derece derece benimsemesi, benimsetmesi ve kavgasını yapması gereken husus, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nı reddetmek; bizim için de buna ek olarak Avrupa Ortak Pazarı’na girilmesine şiddetle karşı çıkmaktır… Bunun, başkasının “ol!” dediği şeye sadece “olmam!” demekten ibaret aciz bir tavır belirtmemesi için tek tezi de, bizim “Başyücelik Devleti” modelimizdir; yani, Büyük Doğu-İbda anlayışının otoritesini benimsemek ve hâkim kılmak!..”
5
ASKERİ DESTEK ZAMANI!
Terör Devleti İsrail ile yıllarca yapılan askeri işbirliğinin yıllar önce iptal edilmiş olmasının yanında Türk halkı yeni askeri işbirlikleri için hükümete Filistin’in meşru temsilcisi Hamas’ı işaret ediyor. Yıllarca Siyonist Devlet İsrail ile her türlü askeri işbirliğini yapmış, askeri tatbikatlar yapmış, silah alışverişinde bulunmuş Türkiye’nin yeni askeri tatbikatlar için Hamas ile işbirliği yapması bekleniyor. Mavi Marmara Gazilerinden Mücahit Uludağ “Kahrolsun İsrail demekten öte bir şeyler yapılmalı, bütün dünyada ses getirecek faaliyetlerde bulunulmalı, Türkiye, askeri güç olarak da Mavi Marmara ve buna benzer girişimlerin yanında bulunması, kendi halkını savunan Hamas’ın arkasında durması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Mavi Marmara olayından sonra Türkiye’nin İsrail’le tüm ilişkilerini sıfıra indirmiş olması, Filistin’deki soykırımı engellemeye yetmiyor. Anadolu’nun Filistin halkını desteklemek için neredeyse top yekûn ayağa kalktığı bu dönemde halk artık AK Parti Hükümeti’nden Filistin’in meşru temsilcisi Hamas’la gerekirse askeri işbirlikleri, askeri ticaret anlaşmaları, askeri tatbikatlarla Filistin’in yanında durduğunu askeri anlamda da göstermesi bekleniyor ve Türkiye halkı hükümete soruyor: Filistin Devleti’nin meşru temsilcisi durumundaki Hamas ile askeri işbirliği, silah ticareti ve askeri tatbikatların vakti gelmedi mi? ANADOLU AYAKTA Filistin için tüm Anadolu ayaklandı. Konya’da da bütün gençlik kurumları hiçbir görüş farkı hiçbir siyasi hareket gözetmeksizin ümmetin kanayan yarası Filistin’e destek olmak, Filistin davası namına bir ses olmak için bir araya geldi. Sabah akşam,
gündelik hayatın her yerinde Filistin’e özgürlük sembolleri taşıyan gençler durmak bilmeden eylemlerine devam ediyor. Hamas’ın silahlı direnişine de destek verilmesi gerektiğini savunan genç gönüller adına konuşan Mavi Marmara Gazilerinden Mücahit Uludağ “Kahrolsun İsrail demekten öte bir şeyler yapılmalı, bütün dünyada ses getirecek faaliyetlerde bulunulmalı, Türkiye, askeri güç olarak da Mavi Marmara ve buna benzer girişimlerin yanında bulunması, kendi halkını savunan Hamas’ın arkasında durması gerekmektedir” şeklinde konuştu. GENÇLER TEK YÜREK Geçtiğimiz günlerden bu yana işgalci İsrail askerlerinin Filistin’de yaptığı katliam bütün dünyada ve ülkemizin dört bir tarafında akın akın toplanan insanlarca protesto ediliyor. Gerek İsrail’e ait konsoloslukların önünde gerekse İsrail’in sembolü olmuş kurumların önünde çeşitli gösteriler yapılmaya devam ederken, Türkiye’de Okan Bayülgen’den Şafak Sezer’e kadar ünlü isimler Filistin’e destek mesajları yayınlarken, Konya da bu davadaki yerini her zaman olduğu gibi yine gösterdi. Fikir ayrılıkları, siyasal bakışlar dikkate alınmaksızın bir araya gelen Konyalı genler çeşitli gösteri ve protestolarla İsrail’i kınadı. Protestolarla yetinmeyen Konya, Gazze Platformu adında bir de destek platform kurdu ve sloganlar atmaktan öte bir girişimin ilk adımını atmış oldu. Platformun kurulmasında büyük emeği geçen İki Doğu İki Batı Uluslar Arası Öğrenci Derneği Başkanı Mücahit
Uludağ, AK Parti Gençlik Kolları, Anadolu Gençlik Derneği, Alperen Ocakları ve nicelerinin dahil olduğu platformda, farklı fikirler ve eylem planları yapılması gerektiğini, Konya olarak ümmetin maruz kaldığı bu katliama sessiz kalınmaması gerektiğini dile getirdi. MARKETLERİ UYARIN Gazze’ye Destek Platformu bütün Konyalıları bir şekilde İsrail’e ait olan malları ya da doğrudan İsrail’e maddi yardım gönderdiği bilinen firmaların ürünlerini satın almamaya, bu ürünleri satmamaları konusunda bütün market ve bakkalları uyarmaya ve gerekirse bu ürünleri satan yerleri de protesto etmeye davet etti. Belediyeleri ve Konya’nın gurur kaynağı firmaları da bu protestolara katılmaya davet eden Platform Başkanı Mücahit Uludağ, “Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız, artık büyük sesler halinde bağırmaktansa harekete geçmemiz gerek. Gazzeli yaralı kardeşlerimiz acilen Türkiye’ye getirilmeli. Mısır’a baskı yapılmalı. Evlerimiz, hastanelerimiz sonuna kadar kardeşlerimize açıktır” şeklinde konuştu.
BELEDİYELERDEN BOYKOT İsrail, Filistin’e saldırmaya devam ederken, Türkiye’deki birçok belediye, İsrail’e maddi yardımıyla bilinen CocaCola’yı boykot ederek, tüm anlaşmalarını iptal ediyor ve tesislerinde bulundurmuyor. Konya’da da Meram Beledi-
yesi, Selçuklu Belediyesi ve Ereğli Belediyesi bu boykota dahil oldu. Konyalı, Konya’nın Büyükşehir Belediyesi dahil otuzdan fazla belediyesinin tamamının bu boykota katılmasını bekliyor. Belediyelerin bu boykotların öncüsü olması “Türkiye’nin parlayan yüzleri” olarak nitelendiriliyor.
6 TAŞ VE AĞAÇLARIN KONUŞACAĞI O GÜN GELDİĞİNDE
İ
nsanız; yiyor içiyor gülüyoruz. Haberler Filistin diyor boğazımıza bir şeyler düğümleniyor. Gördüğümüz her sahne ayrı ayrı kanımızı dondurmaya yetecek güçteyken, hafızalarımız adeta balıklarla yarışa girercesine unutuveriyor ve biz tekrar gülüyoruz, gülebiliyoruz. Slogan atanlar atmayanlara, atmayanlar atanlara kızıyor. Ummadığımız kanallar Filistin’e destek mesajları yayınlıyor, ummadığımız ünlüler İsrail’e lanet ediyor. Bırakın yalnızca Müslümanları Hristiyanlar hatta Siyonizm’e karşı olan yahut insanlığını yitirmemiş Yahudiler bile sokaklara dökülüyor İsrail’e dur demek için. İşte şimdi katliamın boyutu daha net anlaşılıyor değil mi? Teröristmiş Filistin! Terörist ya üç aylık bebekler, ondan öldürmüşler. Hatta kadınlar da öldürülmeliymiş; terörist doğurdukları için. Desenize ‘biz firavunuz, doğacak Musalardan korkuyoruz’ diye. Kullanılması yasak kimyasal silahlarla saldırıyor diye kınıyorlar İsrail’i; çok ayıpmış savaş ahlâkına tersmiş. Velev ki yasak olmayan bombalarla silahlarla girse (ki bunu da zaten yapıyor) ve kundaktaki bebeği öldürse sorun yok yani! Evet yok. Defalarca şahit olduk ki yok yok yok! Kendi çocuklarının parmakları kesilse içi cız eden anne babalar değil mi bunlar? Nasıl bir vicdan vücudu paramparça olmuş bebeğine sarılıp ağlayan bir babanın fotoğrafına kayıtsız kalabilir? Hayvan hakları diye ortalığı inleten, onlar kesilmesin diye et yememeyi göze alan insanlar Gazze’ye nasıl bu denli duyarsız kalabiliyor! Filistin’den gelen haber-
lerde ellerindeki hayati önem taşıyan malzemelerin ancak birkaç gün daha yeteceği söylenirken evdeki süs köpeğine maaşının yarısını harcayan birinin vicdanını anlatır mısınız bana? Bundan seneler evvel yine İslâm ümmeti aynı acıları yaşarken batılı bir gazetecinin “ne istiyorsunuz?” sorusuna meşhur İslâm âlimlerinden Seyyid Kutub’a “sizde hayvanların sahip olduğu haklara biz de sahip olmak istiyoruz” dedirtenlere ve tekrar tekrar bunu yaşatıp söyletenlere lanet olsun! Biliyoruz ki bizim Rabbimiz aceleci değildir, Sabûr’dur. Biz ‘kopsun artık kıyamet Rabbim, buna can dayanmıyor’ dediğimizde “Allah sabredenleri sever/Allah sabredenlerle beraberdir” âyetleri hücum ediyor zihnimize. Müjdeyi asırlar önce veren Efendimiz (s.a.v) ne diyor hem: “Müslümanlarla Yahudiler harbetmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir...”. Bir savaş ki kaçınılmaz yani. Sonu iki cihanda da zaferle bitecek bir mücadele Filistin’in imtihanı. -Kazanacakları günden bahsetmiyorum çünkü onlar kaybederken bile kazanıyorlar.- Yahudilerin kaçacak delik arayacağı, taş ve ağaçların konuşacağı o gün geldiğinde; yani apaçık yolun sonuna gelindiğinde ise kendimize sormamız gereken en önemli soru şu olacaktır: “Biz bu cihadın muzafferleri sayılmak için ne yaptık?”
Onlar cennet kuşları
New York Times foto muhabiri Tyler Hicks İsraile ait bir insansız hava aracının kumsalda top oynayan dört çocuğa ateş açması olayını anlattı. İsrail günlerdir işgal ettiği topraklarda yaşayan Filistinli Müslümanlara bomba yağdırıyor. Geçen günlerde gündeme oturan İsraile ait bir insansız hava aracının kumsalda top oynayan dört çocuğa ateş açması olayının ardından bütün dünya katil İsrail ordusunun zulmüne bir kez daha şahit oldu. Bu olayın en trajik fotoğraflarından birini çeken Amerikalı New
York Times foto muhabiri Tyler Hicks gördüklerini anlattı. Hicks “Akşam 4 gibi çektiğim fotoğrafları New York’a yollamak üzere sahildeki küçük otelime dönmüştüm ki yüksek sesli bir patlama duydum. Şoförüm ve ben ne olduğunu görmek için pencereye koştuk. Balıkçı limanındaki bir dalgakıranın üzerindeki küçük bir kulübe bir bom-
ba veya füze tarafından vurulmuştu ve yanıyordu. Dumanların arasından yandaki kumsala doğru koşan bir çocuk belirdi. Kameralarımı kapıp çelik yeleğimi ve kaskımı giydiğim sırada, diğer patlamadan yaklaşık 30 saniye sonra ikinci bir patlama oldu. Koştuğunu gördüğüm oğlan artık ölüydü, ötede oynayan diğer 3 çocukla birlikte kumda hareketsiz yatıyordu”dedi.
İsrail’e lanet Haçlı ittifakı Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 2 | Sayı: 41 24 - 30 Temmuz 2014 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Konya Şube Başkanı Yakup Yıldırım; İsrail’in Gazze’ye yönelik haksız saldırılarına karşı bildiri yayınlandı. Bildiride Gazze halkının zor şartlar altında kendilerini müdafaa ettiklerini ve bunun bir terör olarak değerlendirilmesinin bir zulüm olduğunu belirten Yıldırım, “ASKON olarak İsrail’in Gazze’ye dönük yeniden başlattığı alçakça ve zalimane saldırılarını kınıyoruz” dedi. Ayrıca Ortadoğu’da bilinçli olarak başlatılan yeni kargaşanın Filistine yapılan zulmü perdelemek gibi bir maksatının olabileceğini belirten Yıldırım “Kahrolsun İsrail demekle İsrail kahrolmaz. İsrail ancak güçten anlar” şeklinde konuştu.
Gazze’deki katliama ‘İsrail’in savunma hakkı’ diyerek destek veren Avrupa ve ABD’ye sert tepki gösteren Başbakan Erdoğan, ‘Bunlar samimi değil, bunlar dürüst değil. Yeni bir haçlı ittifakı ile karşı karşıyayız. Bu yaklaşım yarın inanıyorum ki sizleri de boğacaktır’ dedi. İsrail’in yaptığı zulmü meşrulaştıran Batı’yı ‘yeni haçlı ittifakı’na benzetti. Başbakan “Terör devleti İsrail, günlerdir Gazze’yi bombalıyordu. Şimdi kara harekatına başladı. Ortadoğu’daki insanlık dışı saldırı devam ederken, ne yazık ki dünya susuyor, İslam ülkeleri susuyor. İstiyorlar ki biz de susalım, biz de sesimizi çıkarmayalım. Ama biz Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Herkes susar biz susmayız” dedi.
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ HAKAN MUTLU SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Baskı Tesisleri B.T. 24 Temmuz 2014
7
G
azze’nin kurtuluşu, oralarla bağımızı kesen kanalların tekrar açılmasıyla mümkün. Filistin ve Gazze, kurulduğu günden bu yana İsrail ablukası altında. Onların dünya ile bağlantılarını kesen terör devleti işleyeceği cinayetlere uygun zemini hazırlayarak buralara kadar geldi. Bunun için öncelikle bütün dünyada kendisine karşı gelmesi muhtemel Müslümanları kontrol altına alacak tedbirler aldı. Halkı yönetecek idareciler, önemli kuruluşların başına getirilen şahsiyetler, onların kontrolü altında hüküm verecek silik şahsiyetlerden seçildi. Beğenmediklerini çeşitli hilelerle tasfiye yollarına baş vurarak saha dışına attılar. Türkiye ve başka ülkelerde meydana gelen iktidar mücadelesinin altında yatan gerçek sebep budur. Mısır’da gerçekleştirilen kanlı darbenin arkasında onların var olduğu gerçeği bu gün daha iyi anlaşılıyor. Gazze’de yaşanlar sebebiyle yeryüzünde bulunan bütün Müslümanlar ayakta. İnsanlık ayakta. İsrail zulmüne tanık olan bütün insanların bu vahşet karşısında yapacak bir şeyleri olmalı. İsrail’e lanetler yağdırılıyor. Kahrolsun İsrail
sloganları eşliğinde yürüyüşler mitingler düzenleniyor. İntikam yeminleri ediliyor. İsrail hamisi olduğu başından beri belli kimi kuruluşlar da bu koroya dahil olup yaşananların kabul edilemeyeceğini beyan ediyorlar. Filistin’i çember altına alan ülkelerin tamamı İsrail dostu. Onlar için çalışıyorlar. Beşşar Esat ve Abdulfettah sisi gibi adamlar tarafından idare ediliyorlar. İsrail kendi güvenliğine hizmet edecek adamların iş başına gelmesini temin edecek çalışmalarla tasarladığı cinayetleri işliyor. Gazze’de meydana gelen zulmü telin ederek karşı çıkan liderlerin kimliğine baktığımız zaman bu durumu daha net görebiliriz. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa, Birleşmiş Milletler, Rusya, Çin, Avrupa Birliği Ülkeleri… Nerdeyse bütün
dünya İsrail katliamlarının suç ortaklarıdırlar. Neden? Çünkü bu ülkeleri idare edenler bu terör devletinin gizli yada açık has adamıdırlar. Türkiye’de ve Arap ülkelerinde İsrail hesabına faaliyetler icra ederek iş yapan çevrelerin siyasi duruşlarına bakarak kime uşaklık ettiklerini anlayabiliriz. İsrail zulmüne isyan eden Türkiye hükümetine ve sayın Başbakan Tayip Erdoğan’a yönelik saldırıların arkasında mazlum Filistin halkının haklarını müdafa edecek güçler yoktur. Onlara bir şekilde düşman unsurlar vardır. Beşşar Esat goygoyculuğu yaparak onu destekler mahiyette açıklamalar yapanların, gerçekte İsrail devletinin çıkarlarına hizmet etmekten başka bir gayeleri yoktur. Orada katledilen Müslümanlar umurlarında bile değildir.
Tıpkı Abdulfettah Sisi yardakçılığı yaparak Mısır devrimi (!) ni alkışlayan alçakların yaptığı gibi. Gazze, İslam ülkeleri mavalıyla uyutulan Müslümanların gözünü açmasına vesile olduğu için önemli. Müslümanlar kendi idarecileri tarafından uyutuldu yıllar boyu. Hala uyutulmakta… Uyanma emareleri gösterenler çeşitli yollardan kontrol altına alınarak yollarından saptırılmaya çalışılmakta. Sahte liderler, sahte faaliyetlerle gerçekler perdelenmekte ve size lider lazımsa onu da biz verelim modunda faaliyetler sinsice icra edilmektedir. Müslüman kitleleri yönetmek durumunda olan idarecilerin davranışlarına baktığımız zaman kime hizmet ettiklerini anlamak mümkün. Doğrudan doğruya İsrail’e ve bu terörist devletin çıkarlarına hizmet etmektedirler. Yoksa Abdulfettah
Sisi’ye milyar dolarlarla destek veren Suudi Arabistan’ın durumuna ne diyeceğiz? Irak ve Suriye’de İslam Devleti kurduğunu iddia eden ve İsrail hedeflerine tek mermi atmayan IŞİD’in yaptıklarına ne diyeceğiz? Suriye’de Müslümanları katletmekle meşgul İran güdümlü Hizbullah cellatlarına ne diyeceğiz? İsrail’e karşı çıkan İran fenomeni neyin nesiydi? Türkiye’de İsrail zulmüne karşı dik duran hükümeti yıkma noktasında Pensilvanya’nın emri ile amuda kalkan ahmaklara ne diyeceğiz? Saymakla bitmeyecek bir sörü olumsuzlukları alt alta dizdiğimiz zaman Gazze’nin nasıl kurtulacağı gerçeği ile baş başa kalabiliriz. Gazze’nin kurtuluşu, kendi yaşadığımız mekanlarda emperyalistler tarafından nasıl bir domuz bağıyla enselendiğimizi bilerek bu bağlardan kurtulmakla mümkün. Kimi yer ve zamanlarda görülmesi pek zor olan tuzaklarla perdelenmiş olan bu bağlar, YOLUMUZU ŞAŞMAZ BİR İSTİKAMET BİLGİSİ İLE GÖSTEREN LİDER ŞAHSİYETLER ELİYLE ÇÖZÜLECEKTİR. Gazze düğümünü çözecek ipler senin elinde. Onlardan kurtul ki kurtarasın.
ÖLSEK DE KAZANIRIZ
ABDÜLHAMİT ŞİPLEME
vakit kısıtlı gönül sevdalı ümit dipdiri yalnızlık nöbette kuşum var kafeste duygular seferde sıcak var nefeste bu derin ahenkte küfür her renkte içim dışımda özüm sözümde temas tenimde ötem berimde çatacak kaşımız aldırmaz başımız Müslüman geliyor terlesin keliniz
Allah bizimle gayrısı sizinle yaram var derinde hainler dilimde fırsatçılar peşimde yalan çıktı seçim de gerçek gözler önünde
yollarımız bitişir devleşiriz beraber M.. ümmetiyiz şehadettir namımız istedik ki selamet doğabilirsek varız Müslüman saf alınız
uyan kardeşim uyan olmasın halin yaman mitingler güzel amma sonrasında muamma kalmasın halin aman benim bak oyun bozan
Gazze’de bir şenlik var asıl zulüm yurdunda onlar şehit olurken sen kâfirin kolunda padişah şaklabanı sofraların şahane gerek yok dahasına ‘Kahrolsun İsrail’/de vicdanın bahanesi bir yudum koka kola
gavur değil mi bunlar hepsi aynı terane er meydanda yetişir
bir sultankâr geğirti ‘zalime lanet olsun’ hadi ordan dedirtir asıl mağdur bizleriz küfre eğen başını onlar büyük kahraman mağdur olan bizleriz kanatlarım diridir dev beslerim içimde kurşun olsun acıtan Şehadettir saadet Sadakattir maharet Ölsek de kazanırız Müslüman saf alınız