KERİM BOZDAĞ
NURETTİN ÖZEL
MEHMET EMİN YUMUŞAK
BEKİR CEVİZCİ
RECEP GENÇOĞLU
MİLLETİN SEÇİMİ
TOROSLARIN ÇOCUKLARI
RACHEL CORRIE OLMAK ISTIYORUM
BAŞKASININ AYAKKABILARIYLA YÜRÜMEK
TEVHID / BİRLİK İLKESİ
54. Sayı
Neyiniz olur? 23-29 Nisan 2015
www.anadolugunluk.com
Yakup Köse’nin dosyası Adalet Bakanlığı’ndan Yargıtay’a 3 ayda anca ulaşabildi. Adaletin bu ağır aksak gidişine ise tepkiler büyüyor. Yakup Köse’ye yapılan bu haksızlık karşı sorulan “İstikbal İslâm’ındır diyen Yakup Köse neyiniz olur? Yeni Türkiye’de Yakup Köse’ye yer yok mu?” sorularına seçimden önce cevaplar bekleniyor.
HÂLÂ PARALEL ADALET YAPISI MI? Yakup Köse’nin “Biz Cumhurbaşkanı’nı da Başbakan’ı da tanımayız” dedikleri iddia edilen polislerce belediye otobüsünde tutuklanmasının üzerinden tam 5 ay geçmesine rağmen Köse’ye yapılan haksızlık devam ediyor. Balyoz tutukluları dahi serbest bırakılmışken Köse’nin dosyası Adalet Bakanlığı Kanun Yararına Bozma Dairesi’nden Yargıtay’a tam 3 ayda gitmesi paralel adalet yapısını akıllara getirdi.
50 Kr
BİZ ‘BİTTİ’ DEMEDEN BİTMEYECEK Hükümetin Yakup Köse davasına ivedi adımlar atmayışına yönelik tepkiler sürüyor. “Yeni Türkiye’de Yakup Köse’ye yer yok mu? Yakup Köse sizin neyiniz olur? Hükümet Yakup Köse davasını takip ediyor mu?” sorularına seçimden önce cevaplar beklenirken Yakup Köse cezaevinden yürekleri burkan şu mesajı gönderdi: 28 Şubat bitti diyenlere; biz 28 Şubat bitti demeden 28 Şubat bitmiş olmayacak! Haberi Sayfa 4’te
Laf değil icraat
Herkese 1 ağaç Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, tarlalardaki su kuyularının etrafına dikilen fidanlarla başlayan ağaçlandırma çalışmalarında şimdiye kadar dikilen fidan sayısının 18.3 milyona ulaştığını açıkladı. 5’te
CHP’nin vaadi Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Ecevit Öksüz, “CHP’nin açıkladığı seçim beyannamesinde İmam Hatip Okullarının önünü kapatacak 13 yıllık kesintisiz eğitim vaadinin de yer aldığını gördük” dedi. 3’te
AK Parti Karaman Milletvekili adayı Recep Konuk, Karaman Ziraat Odası, Din Görevlileri Derneği, KAİMDER ve Memur-Sen’i ziyaret etti. AK Parti’nin Karaman’da hedeflediği yüzde 80 oy için destek isteyen Konuk bu desteğin marka şehir yolunda ilerleyen karaman için de bir ivme kazandıracağını dile getirdi. TARIMA ÇARE OLACAĞIZ
DAHA GÜÇLÜ TÜRKİYE
LAF DEĞİL İŞ ÜRETİMİ
AK Parti Karaman Milletvekili Adayı recep konuk, dünyanın yedinci büyük tarım ekonomisi olan Türkiye’de tarımın 61 milyar dolarlık gayri safi milli hasılamıza katkı vermeye başladığını söyledi. Bugün yaklaşık 17 milyar dolar olan ihracatın 40 milyar dolara çıkacağını bunun katma değerinin de vatandaşa yansıyacağını vurgulayan Konuk, “Biz uygulamanın içinden geldik. İnşallah bunun bereketini de Karaman’ımız ziyadesiyle görecektir” dedi.
Ortak geleceğin siyasette sivil toplumun beklenti ve hassasiyetlerinin dile getirilmesiyle inşa edileceğini kaydeden Konuk, “AK Parti olarak biz hep birlikte Yeni Türkiye diyen bir partiyiz. O hep birlikte tarifinin içinde en önemli rol sivil toplumdadır, sivil toplumda olacak. Yeni Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz ve Yeni Türkiye sivil toplumla yükselecek, sivil toplum güçlendikçe Yeni Türkiye’de güçlenecektir” şeklinde konuştu.
Karaman’ın özellikle tarımla ilgili sorunları çok iyi bildiğini kaydeden Recep Konuk, sözlerini şöyle tamamladı “Dün elimizde olmayan o siyasi erki de aldığımız zaman birikimle siyasi erki bir araya getirerek gerçekten insanımızın daha da çok hissedeceği bir geliri inşallah bölgeyle, zeminle buluşturmuş olacağız. Aslında bu tür toplantılarda konuşulacak çok konu ve husus var. Ancak biz laf üretmek yerine iş üreterek konuşacağız.”
90 km kısalacak Antalya-Konya arasını 90 kilometre kısaltacak Demirkapı tüneli tamamlandığında Ankara Antalya arası 4 saatte düşecek. 7’de
2
TOROSLARIN ÇOCUKLARI
Sürpriz karar Yeni yüzey alanları oluşturan nitelikteki birim paketlere haiz sigaralar, 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmayacak. İç panel kullanılmak suretiyle görünebilir herhangi bir yüzey alanı ölçüsünü değiştiren, yüzey alanını genişleten, yeni yüzey alanları oluşturan özelliklere haiz birim paketler ile piyasaya arz edilen sigaraların üretilmesine, ithal edilmesine, piyasaya arz izni verilmesine 20 Mayıs 2016 tarihine kadar devam edilebilecek.
Kaynak: İşbirliği Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden muhalefet partileri tarafından farklı yorumlanan ve çarpıtılan açıklamalarına açıklık getirdi. Kanal İstanbul’un bütçe kaynakları yerine Kamu Özel İşbirliği ile yapılabileceğine ilişkin açıklamasının istismar edildiğini hatırlatan Şimşek açıklamasında, “Muhalefet sözcüleri ifadelerimi cımbızlayıp çarpıtma çabasına gireceğine, milleti kandırmayı bırakıp içi boş vaatlerinin kaynağını açıklasın. Muhalefet popülizm yaparken, biz 10.3 milyar Euro’ya dünyanın en büyük havaalanını bir kuruş harcamadan KamuÖzel İşbirliği ile yapıyoruz.” dedi.
T
orosların çocukları dedim, çükü o dağların sert rüzgârlarına göğüs germiş, soğuk sularından içmiş, sert kayalarında sesleri yankılanmış bu insanlara Konya’da halk ağzı ile dağlı diyorlar… Hiç rahatsız olmadım kendime bu dağlı adının takılmasından, çünkü sert kayaları, gür meşeleri, ardıç ağaçları, sert esen rüzgârları, ağaç oluklardan akan soğuk suları bizleri onurlandıran karakterimizi oluşturmuştur. Çeliğe su verir gibi dimdik durmamızı sağlamış bizim, tüm o yoksulluğumuza rağmen onurlu duruşumuzu sağlamış bize… Ekecek, dikecek topraklarımız yokmuş ama nasırlı ellerimizle Antalya’da, Aydın’da kök sökerek nasırlı ellerimizle kazanmışız çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını… Bir kış boyunca Antalya’da kök sökmüş, taş dövmüşüz ve sırtlayıp çantamızı Alanya Dim Çayı boyundan Torosları aşıp gelmişiz yoksul hanemize… Ve paylaşmışız çocuklarımızla, eşimizle, dostumuzla çantamızdaki üç beş metre bezi, lastik pabuçları, üç beş limonu portakalı ve de yüreğimizdeki sevgiyi… Yoksullukları hiçbir zaman pes ettirmemiş onları, tüm yaşadıklarına kader demişler, isyankârlığa düşmeden şükretmişler yaratana… Şimdi Toroslarda yaşanan birçok üzücü vakalardan sadece ikisini hatırlatacağım sizlere. Birincisi, Goca Dölü adlı Çetmili hemşerimizin Eşek Kırıldığı denilen mevkide soğuktan donarak ölümü… Bir grup Çetmili, Antalya’da çalıştıktan sonra, evinin eksik gediğini, basma entarisini, lastik ayakkabısını, eşe dosta, bacıya kardeşe hediyelerini alıp doldururlar çantalarına ve sırtlarlar çantalarını Alanya Dim Çayı üzerinden Çetmi’ye ulaşmak için düşerler yola…
Alanya sıcak, ama başı dumanlı, karlı ve sert rüzgârlı Toros Dağlarından haberleri yok… Düşe kalka çıkarlar Torosların tepelerine, aşarlar karlı dağları, ama Torosların karlı ve rüzgâr dondurucu, üstüne üstlük bir de sulu sepen karın olduğu, tam Eşek Kırıldığı Mevkiine gelince dayanamaz Goca Dölü… Bir şey yapamaz arkadaşları, oracıkta soğuktan donarak ölür, cenazeyle ilgilenmek mümkün değildir. Herkes can derdinde çünkü, sırtındaki çuvalı çocuklarına ulaştırmak için alırlar ve Goca Dölü’yü oracıkta bir ağaç dibine bırakıp devam ederler yola. Gelirler köye, beklerler havaların ısınmasını, bir bir buçuk ay geçtikten sonra Gizir Mehmet yanına bir arkadaşını da alarak gider ve Goca Dölü’nü toprağa verip gelirler… İkinci vaka ise; Taşkent’e maaşlarını almak için gelip geri dönüşlerinde Feslikan alanında yollarını kaybeden, karlar altında donarak ölen, senaryosunu yazıp filmini çekemediğim üç öğretmenin ölümü… Bu vakayı yakın zamanda bir hadiste olduğu için uzun uzun yazmayacağım. Herkesin hafızasında zaten, onların cesetleri de yöre halkının, jandarmanın, helikopterlerin günlerce aramasından sonra bulunamayıp, baharın karlar eriyince bulunmuştu… Geçenlerde o yollardan geçtim, sevgili hemşerimiz, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun daha göreve gelişinin ilk günlerinde Alanya Taşkent arası iki saate inecek vaadi üzerine o dağlar delik deşik olmuş, tüneller açılmakta, dağ yamaçlarına viyadükler yapılmakta elhamdülillah. Önce bunun için başbakanımıza binlerce kez teşekkür ederim, Allah’a hamd-ı şükürler olsun. Başı dumanlı, sert rüzgarlı Toros Dağları bağrından Türkiye sevdalısı, hak ve adalet sev-
dalısı bir başbakan çıkardı ve Toros’un o sert rüzgârları hizmet rüzgarlarına dönüştü… Fakat yöre halkı hala yoksul, eskisi gibi Antalya’da iş de yok artık gidip çalışsınlar… Avuç içi kadar bahçeleri vardı onları ekip dikiyorlardı, baklasını, tomatasını kaldırıyorlardı ama şimdi onlarda baraj altında kalıyor… Eskiden kara sabanla, öküzle, eşekle ekilen yayla tarlaları ise ekilmiyor artık, traktörün bir saatlik çalışması ağı pahası, öküz, eşek ve kara sabansa çoktan tarihe karıştı… Daha önceki sayılarda da yazmıştım -henüz köy belediyeleri lav edilmeden önce- bütün belediye başkanlarımıza; “Birlikte olun, gidin dayanın devlet babanın kapısına, bu su altında kalan bahçeler için Konya’dan tarla isteyin, bahçe isteyin” diye ama bu çağrım cevap bulmadı ne yazık ki… Geçenlerde Ankara’dan, Konya’dan yetkililer gelmiş, Çetmi’de, Bolay’da, Balcılar’da, Avşar’da araştırma yapmışlar, köylülerle sohbet edip isteklerini sormuşlar, kimisi boş, kimisi dolu arı kovanı istemiş, kimisi evinin çatısının yapılmasını istemiş, daha birçok istek… Tüm bu isteklerin tamamı karşılansa bile çözüm olmaz, çünkü bu istekleri karşılamak o bölgenin işsizlik ve yoksulluk yarasını pansuman etmekten öte geçmez, geçemez… Esas olayı kökten çözmek gerek, meseleye toptan ve kesin çözüm üretmek gerek… Tarımı, büyük ve küçük hayvancılığı, bağcılığı, meyveciliği teşvik eden, destekleyen projeler üretmek gerek, yörenin kendine has yapısını devlet yetkililerine iyi anlatmak ve bu çalışmaları iyi takip etmek gerek… Bu çözüm işine bölgedeki vakıfları, dernekleri ve çiftçi kuruluşlarını da dâhil etmek gerek…
Yöremiz, Çetmimiz, Bolayımız, Balcılarımız, Avşarımız bu dönemde hizmet alamazsa başka hiçbir dönemde hizmet alamaz… Şuanda Türkiye’de, en şanslı halk yöremizin halkıdır, en şanslı belde bizim beldemizdir, en şanslı muhtarlar bizim muhtarlarımızdır, en şanslı belediye başkanı bizim belediye başkanımızdır, çünkü Torosların yetiştirdiği bir Taşkent evladı başbakanımız vardır… Ve bu başbakanımızın yüreğinin kapısı değil yöre halkına, tüm insanlığa açıktır, yeter ki o kapıya varıp derdimizi anlatalım… Hayır hayır, haksız ve adaletsiz bir kuruşluk kayırma değil istediğimiz, isteyeceğimiz her şey devletimizin şefkat penceresinden bakarak ayırdığı, bu işlere bütçelerden, fonlardan ve doğuda batıda bir çok beldeye giden hizmetlerden istiyoruz… Bölgede yaşayan insanlar olarak şuculuğu buculuğu, particiliği pürtücülüğü bırakıp öfkemizi ve inadımızı yenerek her türlü nifakı bitirip, Çetmisiyle, Bolayıyla, Balcılarıyla, Avşarıyla tek yürek, tek bilek olma vaktidir bu vakit… Değilse çatal kazık yere geçmez hesabı, her birimiz ayrı bir yöne çekersek hiçbir yere varamayız… Burada bütün iş muhtarlarımıza ve belediye başkanımıza düşüyor. Bölgemizde baraj altında kalan bahçelerimizin kaybı ve dolaysı ile bölgenin yeni yapılanması, yeni oluşacak iklim koşulları da göz önüne alınarak mağduriyetimizin iyi anlatılması lazım. Ermenek maden kazası dolayısı ile tüm Türkiye’nin şahit olduğu yöremiz insanlarının yoksulluk yarasına tedavi edici neşterin vurulması gerek… Eğer bu dönemde de bunu başaramazsak sonrasına şimdiden “El Fatiha” demekten başka çaremiz kalmayacak haberiniz olsun. Selam ve sevgilerimle…
3
‘CHP İmam Hatipleri kapacatak’ TİMAV Genel Başkanı Ecevit Öksüz, CHP’nin açıkladığı seçim beyannamesinde İmam Hatip Okullarının önünü kapatacak 13 yıllık kesintisiz eğitim vaadinin de yer aldığını söyledi. Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Ecevit Öksüz, “CHP’nin açıkladığı seçim beyannamesinde İmam Hatip Okullarının önünü kapatacak 13 yıllık kesintisiz eğitim vaadinin de yer aldığını gördük” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleri arasında en fazla dikkat çekenlerinden birinin 28 Şubat’ı akıllara getiren kesintisiz eğitim vaadi olduğunu kaydeden Öksüz, bu vaade göre CHP iktidara gelirse kesintisiz eğitimi 1+8+4 olarak formüle ederek İmam Hatip Ortaokullarının kendiliğinden devre dışı kalacağını kaydetti. Öksüz, yürürlükte olan 4+4+4 sistemiyle velilerin şu anda çocuklarını ilk dört yıl sonrası İmam Hatiplere gönderebildiğini hatırlattı.
Bu vaadin, milletin vicdanını sızlattığını belirten Öksüz, “Her ne kadar bazı fosilleşmiş zihniyetlerin kendinden başkasının hak ve hürriyetlerini yok saymaktan vazgeçmeyeceğini düşünsek de; CHP’ye bizleri şaşırtmasını, bir an önce bu vaadini kaldırmasını tavsiye ediyoruz.” dedi.
MİLLETİN SEÇİMİ
T
FOSILLEŞMIŞ ZIHNIYET Milletin sahiplendiği ve milli, manevi değerlerine sahip çıkmak için çocuklarını göndermeyi tercih ettiği İmam Hatipler’in önünü kapatacak CHP’nin, milletin değerlerini ya anlamamakta ısrar ettiğini ya da tarihinde olduğu gibi bugün de din ve değerlerimize karşı adeta bir savaş yürüttüğünü vurgulayan TIMAV Başkanı Öksüz, CHP’nin milletimizin değerleriyle barışmayı bir türlü başaramadığını dile getirdi.
KERİM BOZDAĞ
AKL-I SELİM’E DAVET İlgili kesimlerin; İmam Hatipleri, milletimizin inanç ve kültür değerleriyle mücadele edilip, önü kesilmesi gereken değil; önem verilip desteklenmesi ve milletimizin talepleri doğrultusunda şekillendirilmesi gereken kurumlar olarak görmeleri demokrasi ve insan haklarının bir gereğidir. CHP’yi adında var olan cumhuriyet ve halk kavramlarını anlamaya, cumhurun taleplerini aklı selim ile okumaya, Yeni Türkiye’nin yeni kodlarını görmeye ve milletimizin normallerini kabullenmeye davet ediyoruz.”
ürkiye’nin manzarası görüldüğü gibi... CHP kesenin ağzını sonuna kadar açmış bol kepçeden vaad adı altında -aslında bir bakıma- rüşvet dağıtıyor. Yersen. Geçmişte bunların tuzağına düşen insanların şimdiki vaatlerine kanması mümkün mü? Gezi parkı isyanına tam gaz destek verenler, Suriye diktatörünü kendi makamına giderek kutsayanlar, Mısır’ın Sisi’sine selam çakanlar... Kemal Derwiş’ten medet umanlar bunlar. Bunlar, mukaddesat denince kanı beynine sıçrayanlar... Yıllarca “Gericiler, yobazlar” çığlığını basarak din düşmanlığında sınır tanımayanlar... MHP’nin hali ortada. CHP ile ortak aday gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu partilerinin kadrosu içerisine alarak gerçek kimliklerini ifşa etmiş oldular. Bir Mansur Yavaş vardı. Ankara belediye başkanlığına adaydı. Bilin bakalım bu adam kim? CHP’li mi? MHP’li mi? Belli değil. Aynı adam farklı iki siyasi partinin vazgeçilmeziydi. Neden? Tabi ki siyasi partiler istedikleri şahsa diledikleri şekilde yer verebilir aday gösterebilirler. Kimsenin bu tercihe bir diyeceği yoktur. Ama, bu partilerin tabanlarına karşı yürüttükleri politik çizgi açısından belli bir sorumlulukları yok mudur? Ben CHP’li bir seçmen olsam Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neden partimin MHP’li bir adaya oy vermem istendiğini sorgularım. Aynı şey MHP’li seçmenler için de geçerli değil mi? Tabanda partileri için çalışan kitleler bu durumdan herhalde rahatsız olmalılar. Belediye başkanlığı seçimlerinde “MHP’nin güçlü olduğu yerlerde MHP’ye, CHP nin güçlü olduğu yerlerde CHP’ye oy atılacak” şeklinde verilen talimatlara ne demeli? Bugün ayan beyan ortaya çıkmış bir gerçek var: Ak Parti karşısında hizalanan siyasi partilerin tamamı neredeyse ona karşı durmak noktasında hemen birbirleriyle anlaşıveriyorlar. Sen ben kavgasını unutup aynı kulvarda koşmaya başlıyorlar. Tabi buna zaman zaman HDP’de dahil olabiliyor. Sebep? Sebep müşterek: Ak Parti gitsin de ne olursa olsun mantığı? Bütün partilerin tek tek bu mantıkla hareket etmesini sağlayan ve bu işlerin böyle olmasını koordine eden bir akıl var arka planda. öyle görünüyor. Bu akıl, sizce Türkiye’nin hayrına mı çalışıyor dersiniz? Milletimiz, gözünün önünde yaşanan bu olayların tamamını kafasına resmetmiş vaziyette. Sandığa gittiği zaman şu ya da bu partiye atacağı oyun kime gideceğini çok iyi biliyor. Seçeceği milletvekillerinin kiminle aynı hizada boy göstereceğini biliyor. O yüzden milletin seçimi önemli. Halkın oylarını kimi hokabazlıklarla çantada keklik görenler, kendilerine oy vermeyen halka karşı daha dün gibi yakın bir zamanda hakaret ederek saldırmamış mıydı? “Göbeğini kaşıyan adamlar, koyun sürüsü, çobanın oyu ile bizim oyumuz bir olamaz” dememişler miydi? Halka tepeden bakan anlayışların tepelendiğni gördükçe kuduran kimi tiplerin, salya sümük her boyaya girerek şarlatanlık yaptıkları bir arena haline getirilen basın kuruluşları çok değil az bir zaman sonra tekrar başaramadıklarını görünce yine halka hakaret salvolarını savuracaklar. Tabi bu arada Amerika’da oturan adamın Türkiye hesapları tutmayacak. Efendilerinden aldığı talimatlara uygun yeni sulara yelken açacak. Karaya oturmadan, bir kayalığa çarpmadan gemisini yüzdürecek derman bulursa.
4 Yakup Köse neyiniz olur? Yakup Köse’nin “Biz Cumhurbaşkanını tanımayız” diyen polislerce belediye otobüsünde apar topar tutuklanmasının üzerinden 5 ay geçti. Balyoz tutuklularının dahi serbest bırakılmasına rağmen Köse’nin davasında bir dosyanın üç kilometrelik yolu üç ayda gitmesine tepkiler devam ederken, “İstikbal İslâm’ındır diyen Yakup Köse neyiniz olur? Yeni Türkiye’de Yakup Köse’lere yer yok mu?” sorularına seçimden önce cevaplar bekleniyor. NELER OLMUŞTU? Yakup Köse, 17 Aralık olayının yıl dönümüne iki gün kala evine gittiği sırada bindiği otobüse yapılan operasyonla gözaltına alınmıştı. Köse gözaltına alınırken polislere ‘’Benim hukukî sürecimle Cumhurbaşkanı ilgileniyor” demesine rağmen bir sivil polisin, “Biz Cumhurbaşkanı’nı da, Başbakanı’nı da tanımayız” dediği iddia edilmişti. Yakup Köse cezaevine götürülürken, “Allah var problem yok. Yaşasın istiklal mücadelemiz. O Fetullah Gülen Türkiye’ye gelecek” demiş, Köse’nin bu ifadeleri sosyal medyada FetullahGülenGelecekHesapVerecek başlığıyla binlerce kez paylaşılmıştı. İBRETLIK TUTUKLAMA Basın mensuplarına açıklama yapan Köse’nin avukatı Hamza Uçan, davanın Türkiye Hukuk Tarihi’ne kara bir leke olarak geçeceğini belirterek “28 Şubat’ın 1 yaşında idam cezasına çarptırdığı Yakup Köse, 28 Şubat yargısının verdiği ve ‘parelel yargı’nın onadığı hukuksuz ceza sebebiyle işyerinden evine giderken belediye otobüsünde gözaltına alınmıştır. Normal hayatında gazetecilik mesleğine devam eden, ikametgahı ve iş adresi belli olmasına rağmen sanki kaçıyormuşçasına ibret olarak belediye otobüsü durdurularak ondan fazla polis tarafından kaba kuvvet uygulanarak tutuklanan Yakup Köse 28 Şubat yargısının verdiği cezayı 15 sene sonra çekmek için cezaevine girecek” demişti. Yakup Köse 5 aydır Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. BALYOZ’A DA TAHLİYE Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin “Balyoz Planı” davasında haklarındaki mahkumiyet kararlarını bozmasının ardından 62 kişinin yargılandığı davada, Cumhuriyet Savcısı Ramazan Öksüz, tüm sanıkların beraatini istemesinin ardından Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, tüm sanıklara beraat kararı verdi. Paralel örgütün yargı yapılanmasının en güçlü ayaklarından biri olduğu iddia edilen Yargı-
RACHEL CORRIE OLMAK ISTIYORUM
R
achel Corrie’yi hatırlamayanınız yoktur. “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diyerek atmıştı kendisini buldozerin altına. Ve o an canını feda etti. Ne için? Filistinlilerin evlerini yıkmaya gelen Siyonistleri engellemek için. Peki, Müslüman mıydı? Fıtraten evet. Stockholm Sendromuna yakalanan, kolektif şuurdan bihaber Müslümanların toplamı bir Rachel Corrie etmediği için rahatlıkla söyleyebilirim: Charlie Hebdo için ismini değiştiren sizler, İslam’a karşı duyulan irrasyonel nefret, ayrımcılık ve düşmanlıkla katledilen 3 Müslüman gencin ölümünü gözleri kapalı seyrediyorsanız ben de “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” demek istiyorum. Çünkü zulme rıza zulümdür, taraftar olsa zalim olur. Sizin gibi. Mazlumiyeti içselleştirerek tekâmül eden bir gayrimüslimin bu tavrını en güzel biçimde resmeden “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar” hadis-i şerifinden de anlaşılacağı üzere, itikatta Müslüman olmayla fıtratta Müslüman olma arasında büyük farklılıklar var. Fıtrat dini İslam, Rachel Corrie’de vicdanı inkişaf ettirdi. Size tesiri olmadı ne yazık!
tay 9. Ceza Dairesi’nin kararları bir bir bozulup, ardı ardına gelen tahliye kararları gelirken aynı Ceza Dairesi’nin kararıyla cezaevine atılan Yakup Köse dosyasında ise bir gelişme yok. DOSYA ÜÇ AYDA GİTTİ Yakup Köse, cezaevinde adalet beklerken, Adalet Bakanlığı’ndan Yargıtay’a gönderilen dosya, üç kilometrelik yolu yaklaşık üç ayda kat etti. 5 aydır Silivri Cezaevi’nde paralel hukukun kestiği cezayı çeken gazeteci Yakup Köse’nin Adalet Bakanlığı’ndan Yargıtay’a gönderilen dosyası yaklaşık üç ay sonra ilgili daireye ulaştı. 29 Aralık 2014’te Adalet Bakanlığı Kanun Yararına Bozma Dairesi’nden Yargıtay’a iletilmek üzere Giden Evrak Birimi’ne gönderilen dosya, 2 Mart 2015’te Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan 16. Ceza Dairesi’ne ulaştı. HAKSIZLAR KADAR İNATÇI OLUN AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın, Yakup Köse’yi ziyaret etti. Yeni Şafak’ta yayınlanan
habere göre; Yakup Köse’nin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na selam yolladığını söyleyen Boynukalın, “Karanlıkların aydınlığa çıkması için yanmaya hazır. Sadece 28 Şubat değil, haksız yere cezaevine atılan bütün insanların hakkının verilmesi için haklıların haksızlar kadar inatçı olması gerektiğini düşünüyor. Rahatsızlığı rahatta aramak gerek diyor. KÖSE NEYİNİZ OLUR? “Türkiye tarihinin kara lekesi 28 Şubat’ın devam ettiğinin ispatı olan Yakup Köse’nin ve yıllardır cezaevinde yatan Müslümanların davaları hakkında ne tür gelişmeler var? Yakup Köse’nin cezaevinden yolladığı “28 Şubat bitti diyenlere, biz 28 Şubat bitti demeden 28 Şubat bitmiş olmayacak” mesajına yetkililerin kulakları sağır mı? AK Parti hükümetinin bu davalara yönelik ivedi adımları neden yok? Yeni Türkiye’de Yakup Köse’lere yer yok mu? Yakup Köse’ler sizin neyiniz olur?” gibi sorulara seçimden önce cevaplar bekleniyor.
Suriye, Gazze, Irak, Arakan, Doğu Türkistan, Dağlık Karabağ, Çeçenistan, Keşmir, Bangladeş, Mali, Etiyopya, Sudan, Somali, Libya, Yemen… İster soykırım deyin ister savaş. Nerede bir kan dökülüyorsa o coğrafyada Müslümanlar var. Bir dünya nüfusu kadar Müslüman öldürüldü/öldürülüyor. Mazlumlara kalkan olacak kaç Rachel Corrie kaldı ki? Maalesef sizden imdat bekleyemiyorum. Tüm bu cinayetlerden sadece İslamofobik Avrupa mı sorumlu? Ya da İsrail. Veyahut büyük şeytan Amerika? Maalesef maktul de bir, katil de. Yani zalime başkaldırmadığı gibi üstüne bir de katiline âşık olan siz kaypak Müslümanlar. Tam da İngiliz’in istediği gibisiniz. Bir gün gelecek celladının bıçağını yalayan koyun gibi kesecekler sizin de kafanızı. Rachel Corrie ölmeden önce annesine yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum. Dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek, canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi.” İnsan, oturup sadece bir dakika tefekkür etse kalp atışları değişir. Sadece bir dakika Rachel Corrie olsa dünya değişir. Ama siz Rachel olmak yerine Charlie olmayı yeğlediniz. Ölen 3 Müslüman genç için değil, peygambere söven 7 karikatürist için ağıt yaktınız. Çocuklarınıza katillerinizin ismini koydunuz. Ne ben sizdenim ne de siz benden. Ben bugün Rachel Corrie olmak istiyorum. Mazlumlar için bedenini kalkan eden ve yaşından büyük ölen…
5
Türkiye kadar Konya Şeker’in Türkiye Nüfusu Kadar Fidan hedefinde şimdiye kadar 18.3 milyon fidan toprakla buluştu.
BAŞKASININ AYAKKABILARIYLA YÜRÜMEK
İ
nsan nasıl daha fazla mutlu olur? Uzmanlar mutluluk için empati yani başkalarını anlayın, diyor. Başkalarını ne kadar anlarsak kendimizi o kadar mutlu hissederiz. Peki empati duygumuz nasıl oluşur? Başkalarına empati duygusuyla yaklaşabilmek, önemli bir biyolojik fonksiyonumuzdur. Bir beyin fonksiyonu olan empati, kendimizi diğer insanlara karşı ne kadar bağlı hissettiğimizle, ne kadar şefkatli ve fedakar olduğumuzla ilgili özelliğimizdir.
18.3 MILYON FIDAN Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, pancar tarlalarındaki su kuyularının etrafına dikilen fidanlarla başlayan ağaçlandırma çalışmalarında şimdiye kadar dikilen fidan sayısının 18.3 milyona ulaştığını açıkladı. Hedeflerinin Türkiye nüfusu kadar fidan dikmek olduğunu kaydeden Konuk, son rakamlara göre Konya Şeker’in 78 milyona sahip Türkiye’de her 4 kişiden biri adına ağaç dikmiş olduklarını dile getirdi. HEDEFE ADIM ADIM Proje çerçevesinde, il ve ilçe yolları ile köy ve kasaba yolları (tarım arazileri ile köyün irtibatını sağlayan yollar dahil) çevresinde, 4.515 kilometrelik, 273 ayrı güzergahta çift taraflı (bazı bölgelerde 10-15 sıraya kadar) ağaçlandırma gerçekleştirildiğini kaydeden Konuk, ormanlık sayısının Konya-Karapınar arasındaki Merdivenli bölgesini de dahil ederek 66’ya alan büyüklüğünü ise 10.000 dekara çıkardıklarını vurguladı.
SOSYAL SORUMLULUK Ağaçlandırma projesinin Konya Şeker için sosyal bir sorumluluktan öte sosyal bir zorunluluk olduğunu ifade eden Recep Konuk, hedefe bir adım daha yaklaşmanın verdiği huzur ve mutluluğu yaşadıklarını belirterek “Hazreti Mevlana’nın topraklarından yükselen bir kurum olarak, her vatandaşın, her kuruluşun gücü ve bilgisi oranında topluma katkıda bulunması, sosyal sorunların bir tarafından tutması gerektiğine içtenlikle inanıyoruz. Bunu, vicdani, ahlaki ve toplumsal sorumluluğun gereği olduğu kadar, sürdürebilir bir ekonomik gelişme için de gerekli görüyoruz. Kuruluşumuzdan beri sahip olduğumuz bu anlayışla pek çok alanda sosyal sorumluluk projeleri yürüttük; eğitim, spor ve çevreyi öncelikli alanlar olarak gördük ve bu alanlara her zaman özel bir önem verdik. Her üç alanda da yıllardır sürdürdüğümüz projelerin yarattığı toplumsal yararın sonuçlarıyla da gurur ve huzur duyuyoruz.” dedi.
Ücretsiz elektrik verecek
7 AYNI BÖLGEDE Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, halen ağaçlandırma çalışmalarının 7 ayrı bölgede 35 Ziraat Mühendisi, 450 fidan dikim ve bakım işçisi, 40 sulama arazözü ile kesintisiz devam ettirdiklerini belirterek, toplu ağaçlandırma alanlarının sulamasını da kendi imkânları ile kurdukları damla sulama sistemleri ile gerçekleştirdiklerini ifade etti. IKLIME UYGUN Proje çerçevesinde dikimi yapılan fidanların bölge iklim ve toprak yapısına uygun olmasına dikkat ettiklmerini anlatan Konuk, bu çerçevede Akasya, Dişbudak, Akçaağaç, Çınar, Meşe, Katalpa, Aylantus, Ceviz, Badem, İğde, Gladiçya, Ahlat, Alıç, Ihlamur, At Kestanesi, Sedir, Karaçam gibi fidanların dikimini gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Konuk, Konya Şeker’in ağaçlandırma çalışmaları kapsamında bugüne kadar diktiği fidan sayısının 18.3 milyona ulaştıığını sözlerine ekledi.
Empati, karşımızdaki insanın duygularını, içinde bulunduğu durum veya davranışlarını anlamaya çalışmaktır. Yani bir davranışı hangi şartlar altında işlediğine bakmaktır. “Dakika bir gol bir” deyip hemen eleştirmeye başlamamaktır. Anlamadan etmeden insanları eleştirme duygusunun önüne geçmektir. Verdiği notlara kızmak yerine öğretmeninin yerine kendini koymaktır. Empati başka bir deyişle Peygamberimizin Hadisinde belirttiği gibi kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapmamaktır. Komşun açken tok yatmamaktır. Açların halini, durumlarını anlayabilmek için aç kalmak, oruç tutmaktır. Fakirleri düşünüp sadaka ve zekâtını vermektir. Bir düşünün, acaba siz hiç başkasının ayakkabıları içinde yürüdünüz mü? Kendi ayakkabılarınızı çıkarıp, başkasının ayakkabıları içinde bir mil yürümeyi hiç düşündünüz mü? “Başkasının ayakkabıları içinde bir mil yürümek” bir Kızılderili sözüdür. Onlar empatiyi böyle anlamışlar ve böyle tanımlamışlar. Kim daha çok empati kurabiliyor? Araştırmalar, kadınların beyinlerindeki bu bölümü özellikle doğurganlık çağında erkeklere oranla daha fazla kullandıklarını ortaya koymuş. Ayrıca yapılan çalışmalar, başarılı insanların iyi empati kurabildiklerini gösteriyor. İnsanların üzerinde etki bırakabilenler, empati yeteneklerini geliştirebilen insanlardır. Peki, kendilerini empatik olarak tanımlayanların özellikleri neler? 1. Kendi duygularını ve fikirlerini diğerine yansıtmaya değil diğerine yönelmeye eğilimlidirler. 2. Kendilerini korumaya ve duvarlar ardına geçmeye çalışmazlar. Bu şekilde karşıdaki kişiye odaklanmak güçtür. 3. Karşıdaki kişinin rollerini, bakış açılarını ve deneyimlerini hayal etmeye çalışırlar, kendi yaşantıları ile benzerlik kurmaya çalışmazlar. 4. Bir eleştirmen gibi değil, bir alıcı gibi dinlerler.
Antalya, Burdur ve Isparta bölgesinin yaygın elektrik satış firması CLK Akdeniz Elektrik, abonelerine 1 ay ücretsiz elektrik müjdesi verdi.
Herkesin empati yeteneğinin çok gelişmiş olmadığını empati duygularımızın birbirinden farklı olduğunu biliriz. Bunun için de herkesten empati kurmasını beklemek veya senin düşündüklerini düşünmesini, seni anlamasını beklemek insanı mutsuz eder. Kendin empati yaparsan mutlu olursun fakat başkalarından empati yapmalarını beklersen mutsuz olursun.
6 Kafa kafaya kaza: 1 ölü, 4 yaralı 3.300 lira altına icra takibi yok! Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 1 kişi öldü, 4 kişi de yaralandı. Barış B. idaresindeki otomobil ile Kamil P. idaresindeki otomobil kafa kafaya çarpıştı. Kazada Yusuf Koca hayatını kaybetti. Kamil P., Melahat K., Barış B. ve eşi olay yerine sevk edilen ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin aldığı içtihat değişikliği ile 3 bin 300 TL’nin altındaki borçlar için icra takibi başlatılmayacak. Artık şirketler, 3300 TL’nin altındaki alacakları için doğrudan icra takibi yapamayacak, öncelikle Tüketici Hakem Heyetine başvurmak zorunda kalacaklar.
İMAN VE AHLÂK MESUDE GÜNVAR
İ
slam dini iman, amel ve ahlak üzerine bina edilmiştir. Hayatımızın her safhasını kapsayan, bulunduğumuz her konumda bizi düzene koyan İslam dini güzel ahlakı temel prensip edinmiştir. Ahlak; insanın kendisi dahil varlıklarla ve insanlarla olan ilişkilerinde nasıl davranması veya davranmaması gerektiğini gösteren davranışlar bütünüdür. Dinimiz iman ve ahlak arasında bir bağ kurarak biri olmadan diğerinin olamayacağını beyan etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (sav) “Kim samimi olarak kalbine imanı yerleştirir ve kendini temizler, dilini doğru sözlü, nefsini huzura ermiş, huyunu ahlakını ve davranışlarını dosdoğru… duruma getirirse kurtuluşa ermiştir.’’ Buyurmuştur. Huy olarak da tanımlanan ahlak güzel ve çirkin olarak ikiye ayrılır. Bu ayrım insanlara faydası veya zararı nispetinde olmuştur. ‘’İslam güzel ahlaktır.” Hadis-i şerifi İslam’ın güzel ahlaka verdiği önemin bir delilidir. AILEDE AHLÂK Cenabı-ı Hakk’ın birbirlerine yoldaş ve örtü olmaları için nikah ahdi ile bağladığı eşler, bu birlikteliği; ancak güzel ahlak çerçevesinde yürütebilirler. Fıtrat gereği kırılgan bir yapıya sahip olan kadın, kocasının anlayışına; evin reisi olarak biraz daha sert yapıya sahip erkek ise yine karısının anlayışına sığınır. Bu anlayışla karşılama ise; ancak güzel ahlakın sonucudur. Güzel ahlaka sahip olmayan çiftler için bu durum kavgayla, belki de daha ilerisi ayrılıkla sonuçlanır Sevgili Peygamber Efendimiz (sav) ‘’Müminlerin imanca en mükemmeli; ahlakı en güzel olanı ve ailesine yumuşak davrananıdır.” buyurmuştur. Allah’u Teala’nın bir hediyesi, lütfu olan çocukları İslam’ın emrettiği şekilde eğitmek anne, baba üzerine bir borç, çocuğun anne, baba üzerindeki hakkıdır. Hiçbir anne/baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez. Onun ahretine yardımcı olacak ilimleri kazandırması ise en büyük hediyedir. Lokman (as) oğluna ‘Yavrum! Ulemanın dibine sokul. Onlarla uğraşma yoksa sana buğzederler. Dünyadan yetecek kadar bir şeyler al. Kendini tamamen dünyaya kaptırıp, içine dalma. Zira bu ahretine zarar verir.’ Şeklinde nasihat etmiş, evlada verilecek en güzel nasihatin ahrete yönelik olacağını belirtmiştir.
KOMŞULUKTA AHLÂK Aynı mahallede, çevrede yaşadığımız komşularımızla iyi geçinmek komşuluk hakkına riayettir. İyi geçinmek ise güzel ahlaka sahip olmakla gerçekleşir. Her zaman yüz yüze baktığımız, aynı camide cemaat olduğumuz, özel durumlarda yardımını aldığımız ya da yardımına koştuğumuz komşularımızla iyi geçinmek, güzel ahlakla muamele etmek İslam dininin bize getirmiş olduğu temel prensiplerdendir. Peygamber Efendimiz (sav) ‘’Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım’’ buyurarak komşularımızla güzel geçinmenin ne kadar önemli olduğunu anlatmıştır. Bu güzelliği hayatlarına aktarmaya çalışan Allah dostlarından Malik Bin Dinar’ın yaşadığı bir hadise buna çok güzel örnektir: “Malik Bin Dinar’ın Yahudi bir komşusu vardı. Yahudi, evinin kanalizasyon çukurunu, kötülük olsun diye, Malik Hazretlerinin odasının arkasına yaptı. Odadan içeri sızıntı oluyor, pis koku çok rahatsız ediyordu. Malik Bin Dinar, her gün sızıntıları temizler, pis kokuyu giderici güzel kokulu şeyler yakardı. Yahudi, Malik Bin Dinar’ın rahatsız olduğunu anlıyordu. Fakat şikayete gelmemesine hayret ediyordu. Malik Bin Dinar’ın yerine kendisinin sabrı taştı. Malik Bin Dinar’ın evine geldi. Pis kokuyu duyunca dedi ki: -Ey Malik! Bu koku ne böyle? Malik, -Burada kokulu şeyler yakıyorum, diye cevap verince, Yahudi şöyle dedi: -Hayır, bu koku kanalizasyon kokusudur. Bak duvardan sızıyor. Ne diye bana söylemiyorsun? Bunun üzerine Malik şöyle buyurdu: -Eğer söyleseydim, sen üzülebilirdin. Bizim dinimizde, komşuyu üzmemek ve ondan gelen eziyetlere katlanmak vardır. Komşuyla kavga ve gürültü etmek yoktur. Yahudi bu sözler karşısında sarsıldı. Dedi ki: -Ben bugüne kadar İslam dinine düşman idim. Şimdi İslamiyet’e hayran kaldım. Böyle güzel ve tatlı hükümler; ancak hak olan bir din de bulunur. Ey Malik, Müslüman olmam için ne lazımsa derhal yapmaya hazırım.
Yahudi, Kelime-i Şehadet getirdi ve iyi bir Müslüman oldu.” Sabır ve güzel ahlakın imtihanı olan bu durumun aynısı ya da bir benzeri her zaman, her yerde başımıza gelebilir. Ancak imtihan yine sabır ve güzel ahlakla kazanılır. AKRABALIKTA AHLAK Kan bağı ve evlilik vesilesiyle birbirimizle akraba olduğumuz yakınlarımızla irtibatı kesmemek, zor zamanlarında maddi, manevi yardımda bulunmak güzel ahlakın bir neticesidir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde kesin olarak emredilen sıla-i rahim güzel ahlakla muamelenin olmadığı yerlerde zayıflamış, hatta kopmuştur. Vermeyene vermek, gelmeyene gitmek, zulmedene af ile muamele etmek ile bu bağ tekrar birleşir. Hz. Peygamber (sav) ‘e bir adam gelerek şöyle dedi: -”Ya Rasulullah, benim akrabalarım var. Kendilerine gidiyorum; ama onlar bana gelmiyorlar. Bana haksızlık ediyorlar, ben affediyorum. Bana kötülük ediyorlarsa ben karşılığında iyilik ediyorum. Onlara bana yaptıkları gibi muamele edeyim mi? Rasulullah (sav) şöyle buyurdular: -Hayır, olmaz. Onlara aynıyla mukabelede bulunursan onların yaptıklarına ortak olmuş olursun. Sen faziletli olanı tercih et. Sen böyle yaptıkça Allah’ın yardımı seninle beraberdir.’’ EN GÜZEL AHLAK ÖRNEĞI İnsanlara rehber, önder olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ahlak konusunda bütün güzellikleri kendi yaşantısıyla bizzat göstermiştir. ‘Muhakkah ki sen yüce bir ahlak üzeresin’ (Kalem-4) ve ‘Andolsun Allah’ın elçisinde sizin için Allah’a ve ahret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel örnek vardır’ (Ahzab-21) ayet-i kerimeleri bu gerçeği dile getirmiştir. Sevgili Peygamber Efendimiz de ‘Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim’ ve ‘Beni Rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti’ buyurmuştur. Peki Efendimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in ahlakı ne idi? Hz. Aişe ( R.ANHA) ‘dan gelen bir hadis-i şerif’te ‘Rasulullah’ın ahlakı ‘Kur’an idi’ buyurulmuştur. Kur’anın hükümlerini hayatımıza aktarmakla, Rasulullah’In ahlakıyla ahlaklanmış oluruz. Ve onun ahlakıyla ahlaklandıkça inşaAllah gerçek güzelliği kazanmış oluruz.
AK Parti’nin oyu AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay Türkiye’de bir koalisyon riskinin olmadığını söyledi. TVNET’te gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atalay, Türkiye’de bir koalisyon riskinin olmadığını belirterek “Bizim elimizde kamuoyu yoklamaları var son araştırmada bir iki puan daha yükseldik biz yüzde 50 bandında seyreden bir partiyiz bizim araştırmalarımızda yüzde 47 bandında koalisyon riski diye bir şey söz konusu değil. Hangi felaketler geldiyse koalisyon döneminde geldi. Şuan hayat standartları yükseldi rasyonel seçmen iyi hesap yapar. Birbiri ile bir araya gelemeyen partilerin bir araya geldiği dönemlerde Türkiye’nin neler çektiği ortada” dedi.
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 2 | Sayı: 54 23-29 Nisan 2015 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE Yönetim ve Baskı Adresi: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Baskı Tesisleri B.T. 23 Nisan 2015
7
Antalya 90 km daha yakın olacak Antalya-Konya arasını 90 kilometre kısaltacak Demirkapı tünelinin tamamlanması ile Ankara’dan Antalya’ya 4 saatte gidilebilecek. İçanadolu’yu Akdeniz’e bağlayan Demirkapı tüneli çalışmaları aralıksız devam ediyor. Konya-Antalya arasında Seydişehir-Akseki-Manavgat üzerinden sağlanan yola alternatif olacak yeni yol, KonyaBeyşehir-Derebucak-Gembos güzergahından Gembos ve Eynif ovasının içinden geçerek, Antalya’nın Serik ilçesine bağlanacak. İbradı ilçesindeki Akdağ’da 5 kilometrelik tek tüp şeklinde yapımı devam eden Demirkapı tüneli ise Antalya ile İç Anadolu’yu daha da yakınlaştıracak. Bu tünelle Konya ve Antalya arası 90 kilometre daha kısalacak. Konya-Beyşehir karayolu üzerinden, İbradı ilçesindeki yeni tünel,
C Akdeniz’i en kısa güzergahtan İç Anadolu’ya bağlayacak. Somut olarak Konya-Antalya arasını iki saate düşürecek bu güzergah ile Ankara’dan bir yolcu Antalya’ya 4 saatte gelmiş olacak. Tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle turizm için büyük önem taşıyan bölgeye sağlanacak konforlu ula-
şım imkanı daha çok yerli ve yabancı turisti beraberinde getirecek. Ayrıca mevsim itibarıyla özellikle yaz aylarında yoğunluğu artan trafikte seyahat süresi azalacak, trafik güvenliğinin de artmasıyla kazanılan zaman ve yakıt tasarrufu ile milli ekonomiye katkı sağlanacak.
Büyük çaplı saldırılar Esed’i korkuttu Suriyeli muhalifler Cisri Şuur kasabasını almak için büyük çapta saldırı başlattı. İdlib’i ele geçiren Suriyeli muhalifler Lazkiye’ye doğru ilerleyişi sürdürürken, kente 60 kilometre mesafedeki Cisri Şuur kasabasını almak için büyük çapta saldırı başlattı. Cisri Şuur kasabasında muhalif birlikler ve rejim ordusu arasında şiddetli çatışmalar devam ediyor.
İdlib kentine bağlı olan ve Lazkiye’ye 60 kilometre mesafedeki Cisri Şuur kasabası muhalifler için kritik öneme sahip. Muhalifler burayı almaları halinde önemli bir askeri bölgeyi ve ikmâl güzergâhını ele geçirmiş olacak. Muhalifler, 18 Nisan’da Türkmen Dağı’nın (Cebel Türkmen) Nebu Mur bölgesinden saldırı başlatmıştı.
Emekliye müjde İsmet’in izinde! AK Partili gibi... İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. Temmuz ayında emeklilerin 1000 lira ve altındaki gelir ve aylıklarına 100 lira, 1000 liranın üzerindeki gelir ve aylıklara da 1100 lirayı geçmeyecek üzere seyyanen zam yapılacak.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelileri ülkesine geri göndereceğini belirterek, “Kusura bakma, git kendi ülkene” dedi. İsmet İnönü de Azeri kardeşlerimizi Ruslar’a teslim etmişti. 1944’te, Türkiye’ye sığınan 146 Azerbaycan Türkünün Stalin’e verilerek kurşunlanması “Boraltan Köprüsü Vakası” olarak tarihe geçmişti.
CHP sözcüsü Haluk Koç’a seçim beyannamesinde yer alan vaatlerin kaynağı soruldu, o da cevap verirken AK Parti’nin 13 yılda yaptıklarını övdü. Koç’un sosyal medya hesabı üzerinden AK Parti icraatlarını övmesi üzerine pek çok Twitter kullanıcısı, “O zaman ne diye CHP’ye oy verelim, AK Parti zaten yapmış” dedi.
TEVHİD/BİRLİK İLKESİ
ahili toplumlarda det a y / iş le v s iz/ pa r ç a lı kavramların borsa değeri vardır. Çünkü kavram özürlü sempatizanlar ile ham sofular bu toplumların doğal tüketicileridir. Bu gruplar kendi akıllarına karşı ön yargılıdırlar. Cehaletin önünde sabit kalem duran bu konfor tiryakileri, parçalı olanı bütün zannedip sarılırlar ve bütün olanı göz ardı ederler. İyi ahlak dernekçiliği yapan ahiret mütevellisinin inşa ettiği din külliyesi, Allah ve insan arası ilişkinin istikrarsızlaşmasının suni kaleleri ve yapay barikatlarıdır. Allah – insan ilişkisinde insanın ihtiyacı olan temel kavram tevhiddir. Tevhid vahyin orijinali, insan için Allah’ın ölçü birimidir. Tevhidin şahsi dili yoktur, evrensel dili vardır. Bu yüzden evren, Kur’an, peygamber, fıtrat, insan, vicdan denilince hep tevhid/birlik kastedilir. Kelime anlamı itibari ile tevhid en geniş manada “birlemek” demektir. Birlemek insanın anlayışına disiplin getirir ve insandaki özgür iradeyi/vicdanı kullanma bilincini geliştirir. Bozulmanın temelinde yatan şirkin( şirk, ikilemek, bölmek demektir.)/ büyük kopuşun kendine yabancılaşmanın temel sebebini – yani hevayı – anlatır. Birlemeyi/tevhidi hakkı ile anlamayan her insan ve/ veya toplum ikileyen/şirk koşan demektir. Bilindiği gibi insan hayatı boşluk kabul etmez. Hayatın temelinde ise bu iki tercihten(tevhid ve şirk) başka üçüncü bir tercih yoktur. Ancak bu temel tercihlerin üzerine bina edilen detay tercihler vardır. Bütün tercihler tercih ilkesine göre yapılır. Bilinçli tercih, tercih ilkesinin bilincine ermekle olur. Bu bağlamda insan tevhidin tesirindedir. Tanımazsa korkar, tanırsa tapar. Tevhidi okumak onu tanımak ve anlamaktır. Oysa bilinçsiz insan ve/veya toplum tevhidi anlamak yerine onu parça ile kıyaslamayı tercih etmektedir. İnsanlığın temel eğitim projesinin(Vicdan Okulu’nun) ilham aldığı ağaç örneğimiz insanı kendi hakikati/tevhidi/ vicdanı ile yüz yüze getirmiş,
bir anlamda hak ve batıl imanın arka planındaki evrensel ilkelere bizi ulaştırmıştı. Bu evrensel ilkelerin( imanın altı ilkesi/ ağacın toprak altı bölgesi)birleştirici unsuru olan tevhid “La İlahe İlla Allah” cümlesi ile özetlenmiştir. Bu cümle “Allah’tan başka ilah yoktur” şeklinde dilimize aktarılmıştır. İnsan zihni, içinde yaşadığı toplumun zihin yapısına adapte olarak çalışır. Çünkü insanın yetiştiği ortam, aldığı eğitim, yaşadığı aile ve tabi olduğu/kutsadığı gelenek ve görenekler içinde doğup büyüdüğü toplumsal zihin tarafından insana ortak kavramlar vasıtası ile empoze edilir. Dolayısıyla insan kendisine yüklenen bilgiyi eski bilgisinin yanına koyarak değerlendirir. Ancak tevhid düşüncesi eski inanışlar tamamen ortadan kaldırılmadan insan zihninde yer etmez. Eski düşüncenin ortadan kaldırılması için insana şümulsel aklın doğru kabul ettiği sorular yöneltilerek insanın şüphelenmesi sağlanır. Şüphe ise arayışın başlangıcıdır. İnsana eski ve yeniyi mukayese etme isteği verir. Bu da eski inanışın reddi/inkârı yeni inanışın kabulü/imanı şeklinde sonuçlanır. İşte tevhid bu sorgulamanın temelinde yatan eksen/miğfer kavramdır. Bu bağlamda tevhid cümlesini şöyle resmedebiliriz;
İnsanın her eylemi, red veya kabul temelinde bir fikre dayanır. Her fikir üzerinde düşünülmüş, bir birine bağlanmış kavramlardan oluşur. Tevhid eyleminin anahtar kavramı ilah kavramıdır. İlah kavramı insan fıtratının ve insan hayatının eksenidir. Böylece kavram olarak ilah, cümle olarak da tevhid insanın, evrenin, kitabın özünü oluşturur. Bir anlamda ilah kavramı ağacın tohumu demektir.