Anadolu Günlük - Sayı 64

Page 1

Konya bir âlimini daha kaybetti Konya’nın manevi mimarlarından Abdurrahman Öksüz Hoca vefat etti. 86 yaşında aramızdan ayrılan Abdurrahman Öksüz Hoca’nın Kapu Camiinde kılınan cenaze namazına; Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Konya Valisi Muammer Erol, AK Parti Konya Milletvekilleri Ahmet Sorgun, Ziya Altunyaldız, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze namazının ardından Abdurrahman Öksüz Hoca Üçler mezarlığına defnedildi.

Rusya batıyor!

64. Sayı

21 -27 Aralık 2015

www.anadolugunluk.com

50 Kr

Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş Rusya ekonomisini de çöküşe sürüklüyor. Uzmanlara göre, 2016 Rusya için ‘iflas yılı’ olabilir. Haberi Sayfa 5’te

“İsrail devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur’’ diyen AK Parti Sözcüsü Çelik’e cevabımız:

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in İsrail’in Türkiye’nin dostu olduğu yönündeki açıklamasına sert tepki gösteren vatandaşlar, “O zaman sen bizden değilsin, biz de senden değiliz ” sözleriyle cevap verdi.

AK

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik

PARTI Sözcüsü Ömer Çelik’in İsrail’in devlet ve halk olarak Türkiye’nin dostu olduğu yönündeki açıklaması kamuoyunun sert tepkisine neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör devleti olarak değerlendirdiği İsrail için söylenen “dost” sözlerinin ülke için bir talihsizlik olduğunu kaydeden AK Parti tabanı, “O zaman sen bizden değilsin, biz de senden değiliz” diyerek tepkisini ortaya koydu. Askerî ve siyasî mutabakatların dostlukla karıştırılmaması gerektiğinin altını çizen vatandaşlar uzun süre Kültür Bakanlığı yapmış bir ismin mutabakatla dostluğu ayırt edemeyecek seviyede olmadığını belirterek, hükümet yetkililerini uyardı.

GERI ADIM MI? Şimdiye kadarki eleştirilerinin İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına olduğunu savunan Çelik, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda, “İsrail ile kesin bir anlaşma yok. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur. Bizim şimdiye kadarki eleştirilerimiz İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarınadır” şeklinde konuşmuştu. Özür dilenmesi, tazminat ve Gazze’den ambargonun kaldırılması şeklinde İsrail’den üç beklentileri olduğunu ifade eden AK Parti Sözcüsü Çelik, şimdiye kadar sadece özrün gerçekleştiğini belirterek diğer beklentilere bakılacağını kaydetti.

Meğer İsrail Başka Bir Ülkeymiş

BAŞKA ÜLKE! Anadolu Günlük Yazarı Kerim Bozdağ da “Meğer İsrail Başka Bir Ülkeymiş!” başlığıyla kaleme aldığı bu haftaki yazısında Ömer Çelik’in açıklamasını değerlendirdi. Bozdağ yazısında, “İsrail ile yapılacak anlaşma ne olursa olsun, bu ülkenin ebedi düşmanımız olduğu gerçeği asla değişmeyecektir. Bizler İsrail vahşetine tanık nesiller olarak büyüdüğümüz yıllardan bu günlere geldiğimiz şu anlarda İSRAİL’i aratmayan başka düşmanlarımızın olduğunu da fark ettik. Mısır devletinin başına geçen Sisi alçağının Ariel Şaron’dan kalır yanı var mı? Ya da kendi halkını yıllardır katleden Suriye diktatörü Beşşar Eset’e ne demeli?” diye yazdı.

Harmancı, Tevfik Fikret’i anlatacak Konya Aydınlar Ocağı bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Doç. Dr. Abdullah Harmancı’yı konuk edecek. Vefatının 100. Yılında Tevfik Fikret’in anlatılacağı programa edebiyat dostları davet edildi. 7’de

PKK’dan talimat! Suriye’deki Siyasi Örgüt Yönetimi ile KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı arasındaki şifreli görüşmeler deşifre edildi. “Sözde Kuzey Alanları Karargahı”nda bulunan örgüt yönetimi, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na, muhtemelen, “HDP’li milletvekillerinin halk ile toplantılar yaparak halkın onayı ile Meclis’ten çekilmesi gerektiği” talimatı verdi.



3

Alçaklığın bu kadarı Şırnak’ta teröristler bir anaokulu bahçesine, öğrencilerin eğitim gördüğü sırada patlayıcı yerleştirdi.

Meğer İsrail Başka Bir Ülkeymiş

Şırnak’ta bir anaokulu bahçesine teröristler tarafından el yapımı patlayıcı (EYP) yerleştirildi. Okul bahçesine patlayıcı yerleştirildiğini fark eden idareciler durumu polise bildirdi. Bölgeye gelen polis ekipleri ile okul idarecileri patlayıcıya müdahale etmeye çalışırken çevre binalara konuşlandırılan PKK’lı keskin nişancılar tarafından ateş açıldı. Okulda çocukların bulunmasından dolayı müdahalede zorluk yaşayan güvenlik kuvvetleri, minik çocukları tahliye ettikten sonra teröristlere

B yönelik operasyon başlattı. Uzun bir süre çocuklar zarar gelmemesi için teröristlere müdahale etmeyen güvenlik kuvvetleri, minik öğrencileri sorunsuz bir şekilde

okuldan uzaklaştırdıktan sonra bahçedeki patlayıcıyı etkisiz hale getirirken, teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldı.

FED’den sonra en çok TL kazandırdı FED’in faiz artışı kararından sonra TL, dolar karşısında 3 günde yüzde 2 değer kazandı. ABD Merkez Bankası’nın (FED) son bir yıldır beklenen faiz artırım kararının aralık toplantısında gelmesinin ardından TL, dolar karşısında 3 günde yüzde 2 değer kazandı.

Kantar vuruldu Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Samir Kantar, İsrail’in Suriye’de düzenlediği hava saldırısında vuruldu. Samir Kantar’ın kardeşi Besim Kantar, kardeşinin ölüm haberini Twitter’dan duyurdu. Hizbullahkanalı Manar TV de İsrail saldırısında 8 örgüt üyesinin öldüğünü belirtti. Suriye yerel medyası da Kantar’ın Şam’ın Caramana bölgesine düzenlenen saldırıda öldüğü bilgisini geçti. ABD, Eylül ayında, Kuntar’ı terör listesine almıştı.

KERİM BOZDAĞ

Fed toplantısı öncesinde faiz artırım beklentileri ile negatif seyreden TL, özellikle kasım ayı başından Fed toplantısına kadar satış baskısı altında kalmıştı. Fed toplantısı öncesinde TL varlıkları üzerindeki baskı, analistlerin faiz artırımından sonra dolar/ TL’de 3 seviyelerinin aşıla-

bileceği söylemlerine, hatta 3,15 seviyelerinin konuşulmasına neden olmuştu. Fed’in piyasa beklentileri doğrultusunda gösterge faizini 25 baz puan artırmasının ardından birçok analistin genel beklentilerinin aksine düşüşe geçen dolar/TL, 2,91’in altına kadar geriledi.

“HDP hata yaptı” Halk desteği yok HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “İçimizde gizli Erdoğanseviciler vardı. Onlar da şimdi eski vekil” sözleriyle kastettiği ileri sürülen Adil Zozani, Demirtaş’ın sözlerine üzüldüğünü söyledi. HDP’nin hata yaptığını dile getiren Zozani, “HDP 7 Haziran seçiminden itibaren siyaset sahnesinden bir adım geri çekildi. “Ben oynamıyorum” moduna girdi. HDP’nin “AK Parti’ye kesinlikle koalisyon kurmayacağım” demesi hataydı” dedi.

Cizre ve Silopi’deki operasyonlar sürerken, teröristlerin saldırılarını okul ve hastanelere yöneltmesi telsiz konuşmalarına yansıdı. Teröristlere talimatlar yağdıran PKK’nın elebaşılarından Murat Karayılan’ın, “Artık anlaşılmıştır ki halk yanımızda yer almıyor. Evleri, okulları, hastaneleri yerle bir edin. Ambulansları vurun, kimseye acımayın!”sözleri dikkat çekti. Telsizlerden gelen bir başka konuşmada ise “Hastaneyi tamamen patlatın” deniyordu.

iz bugünlere kadar İsrail vahşetine tanıklık ederek büyüdük. Her fırsatta Filistin halkına kan kusturan İsrail katliamları bütün dünyanın gözleri önünde yıllarca devam etti durdu. Sabra ve Şatilla katliamları henüz hafızalarımızdan silinmedi. Gazze’ye yapılan saldırılar gözlerimizin önünde cereyan etti. Mavi Marmara gemisine yapılan baskın Türkiye ve İsrail arasındaki bağların kopmasına sebep oldu. İsrail Türkiye’nin şartlarını kabule yanaşmadı. Her alanda direndi. “Özür dileyecekler, tazminat ödeyecekler ve Gazze ablukasını kaldıracaklar”dı. Bunlar terör devleti İsrail için kabul edilebilir şeyler değildi. Birleşmiş Milletleri takmayan ülke Türkiye’nin şartlarını kabul eder miydi? Asla. Bunu kabul etmemenin yolları vardı. Kendilerine bu şartları dayatan ülkenin yöneticilerinden kurtulmakla işe başlayabilirlerdi. Nitekim Türkiye içinde oynanan oyunlarda onların rolü büyüktü. Kendilerine bağlı paralel yapı elemanlarını, PKK’yı, Irak ve Suriye’de onlar hesabına çalışan unsurları, uluslararası güç odaklarının basın yayın, finans alanlarında hakim güçlerini sahaya sürdüler. Tabi içimizdeki gizli açık İsrail hempalarını da dahil ettiler. Bütün bunlara rağmen neticede istedikleri sonucu alamadılar... Şimdi Türkiye ile anlaşma aşamasındalar. Bunu Türkiye yetkilileri de teyit etmekte. İsrail ile yapılacak anlaşma ne olursa olsun, bu ülkenin ebedi düşmanımız olduğu gerçeği asla değişmeyecektir. Çünkü bizim anlayışımıza göre, Ortadoğu’da böyle bir devletin yeri yoktur. Ancak, bizler İsrail vahşetine tanık nesiller olarak büyüdüğümüz yıllardan bu gönlere geldiğimiz şu anlarda İSRAİL’i aratmayan başka düşmanlarımız olduğunu da fark ettik. Mısır devletinin başına geçen Sisi alçağının Ariel Şaron’dan kalır yanı var mı? Ya da kendi halkını yıllardır katleden Suriye diktatörü Beşşar Eset’e ne demeli? Türkiye içinde mevzilenmiş düşmanların her fırsatta bütün imkanlarını kullanarak halkımıza diş bilediklerini bilmeyen var mı? Kendi ülkesini yalan haberler ile ispiyonlayan CHP’li vekil kimler adına çalışıyor? Ya da PKK terörünün doğu vilayetlerimizde kol gezdiği bir hengamede soluğu Moskova’da alan Salahattin Demirtaş’ın niyeti ne? Gözümüzü sadece İsrail’e diktiğimiz zaman perde gerisindeki asıl düşmanı gözden kaçırırız. İsrail, kuyruğunu avlamak istediği ava sallayarak onu kendine çeken yılan gibidir. O devleti var eden güçlerle hesaplaşmadıkça onların varlığı şöyle veya böyle devam edecektir. İsrail hamisi belli başlı ülkeler bugün dünyaya hükmetmekte ve kendi koydukları kurallarla zulüm düzenlerini devam ettirmektedirler. Bu düzeni yıkacak güç kaynaklarının imha edilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Suriye, Irak, Mısır, Yemen, Libya, Afganistan... bütün dünyada olanlar Müslümanların kurtuluş mücadelesini başlamadan bitirme hamleleridir. Asıl hedef, Türkiye’nin tekrar kendi çizdikleri rotaya çekilerek susturulmasıdır. Türkiye kurtuluş mücadelesinde öncü rol oynaması gereken tarihi konumuyla bütün insanlık için önemli bir kavşak noktasındadır. Buradan başlayacak hamlelerle insanlığın yaşanmaya değer hayatın hakikatine ulaşması mümkün.. Bunu temin edecek fikrin merkezi İBDA’dır. Kim nerede ne yaparsa yapsın ama kurtuluş yolunu arıyorsa bu adrese ulaşmak mecburiyetindedir. Geç ulaşılır, güç ulaşılır zamanı fark etmez... Ama, kaybedilecek zamanların telafisi yoktur...


4 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KONYA MECZUPLARI

Parsanalı Mustafa

K

onya Çarşı’sının son gülüdür. Çarşıda genellikle Kapı Camii çevresinde eğleşirdi. 25-30 sene öncelerine kadar –bizim gençlik yıllarımızda- Kapı Camii’nin musalla taşına bir tabut konmuşsa, dolaştığı her sokakta, rast geldiği kişilerin ta gözlerinin içine bakarak yüksek perdeden ve gayet ciddi olarak “Kapı Camii’nde ölü va, ölü va…” diyerek bunu haber verirdi. İhtiyarlık döneminde bu âdetini bırakan Mustafa, çokluk namaz çıkışlarında Kapı Camii’nin kuzey kapısı önünü bekler, gözüne kestirdiği bir kişinin önüne geçer, kendisine kıyafet almasını isterdi. Bu hususta ısrarcı değildi. Lakin onun arzusunu çok az insan geri çevirirdi. Son demlerinde onu sıklıkla giydiren kayınbiraderim olan esnaf, adaşı (Şahan) idi. Mustafa dükkânında giydirildikten sonra mutlaka giydiği ceketin iç tarafına büyük bir cep ilave ettirilirdi. Bir keresinde ona ben de yakalanmıştım. Tevafuka bakın ki ramazanın, tıpkı şimdiki gibi kiraz mevsimine denk geldiği günlerden bir gündü. Çıkrıkçılar İçi’ne henüz adım atmıştım. Malum sokakta insan selinden güçlükle yol alınıyordu. Bu insan kalabalığının arasında birden Mustafa ile göz göze geldik. Önüme geçti, manavın önündeki meyveleri işaretle zor anlaşılır biçimde: “Bana şunlardan al” dedi. O yıllarda Çıkrıkçılar’ın girişindeki lokantalar, ramazan vesilesiyle asıl işlerini askıya alır, dükkânlarını manava çevirirlerdi. Mustafa’nın işaret ettiği tablalara vardık. Tablalarda turfanda sebze türleriyle yeşillikler de bulunsa da; erik, kiraz, kayısı gibi, insanın nefsini azdırıcı, turfanda yaz meyveleri nazarları daha bir celbediyordu. Selam verdiğim, geçici manav, aynı sıcaklıkta selamımı aldıktan sonra yutkunarak: “Abicim, bunların fiyatları baya pahalı be…” uyarısını ihmal etmedi. Kendi kazancından önce benim cüzdanımı düşünen bu Ahi nesline: “Olsun abicim” dedim “Bunca kalabalıkta Mustafa beni buldu. Bu Allah’ın bir lütfudur. Geri çe-

virmememiz lazım” demem üzerine esnaf biraz rahatlar gibi olduysa da; Mustafa’nın istediklerini tabladan kese kâğıtlarına korken avucunun çapını hep küçük tutmuştu. Vefatında, bunu haberleştiren bütün mahallî gazeteler onun yaşının 108 olduğunu belirttiler. Vefat tarihi 17 Şubat 2014 olduğuna göre o, 1906 yılında doğmuş olmalıdır. Ona dair en kapsamlı bilgiler, bir akrabası ve onu iyi tanıyan birkaç esnafla gerçekleştirilip 17.12.2014 tarihinde de isimsiz olarak Konya Postası’nda yayımlanan bir röportajda yer almaktadır. Bu röportajda, halasının oğlu olan Rahim Bey’in (yaşı 81) verdiği bilgilere göre Mustafa aslen Bozkırlıdır. Babası Bozkır’da bir cinayet işleyerek cezaevine düşmüş. Rahim Bey’in dedesi de Bozkır Cezaevinde başgardiyanmış. Babası cezaevindeyken Rahim Bey’in halası ile evlendirilmiş. Mustafa’nın doğumundan bir müddet sonra annesi ölünce bakımını dayısı olan Rahim Bey’in babası üstlenmiş. Ölünceye kadar da bu aile ile birlikte yaşamayı sürdürmüş. Mustafa’yı en iyi tanıyanlardan ayakkabıcı esnafı Hüseyin Pekyatırmacı’nın (Konya, 1934 doğumlu) onun hakkında verdiği bilgiler de şöyledir: Gençlik yıllarında sabah erkenden yola çıkarak yayan çarşıya gelen Mustafa, yolda gelirken yolulun üstünde olup da sabah namazı vakti ışığı yanmayan evlerin kapılarını çalarak onları sabah namazına kaldırırmış. Kendisi vakit namazlarını kılmaz, sadece Cuma namazlarını, o da Selimiye Camii’nde ol-

mak üzere, kılarmış. Selimiye Camii’nin restorasyon sebebiyle ibadete kapalı olduğu aylarda cumalarını Kapı Camii’nde kılmaya başlamış ve bir daha bu camiyi bırakmamıştır. Pekyatırmacı, onunla ilgili sözlerini şöyle tamamlar: “Mehmet Aksu vardı Konya eski Emniyet Müdürü. Konya’ya geldiği zaman mutlaka Mustafa Efendi’yi bulur ve onun ihtiyaçlarını görürdü. En büyük özelliklerinden birisi de herkesten istemez, herkesten talep etmezdi. Hatta herkesin verdiğini de almazdı. Aldığı eşyaların çoğunu da bizim buraya getirirdi. Ceket, pantolon, pardösü, ayakkabı, mest-lastik, yeni yeni aldırır ve bizim yukarıda birikirdi. Biz de bunları hayır kurumlarına gönderir, dağıttırırdık. İlk zamanlarda aldığı şeyleri eve götürürdü. ‘Cici abam’ derdi, yengesi vardı, o büyüttü onu. Bize: ‘Yeter artık bizim buraya getirmeyin burada çok var, siz münasip yere dağıtın’ diye ruhsat verdiler bize. Adapazarı depremi olduğunda bir minibüs dolusu eşyayı oraya gönderdik ve bir tanıdık vasıtasıyla dağıttırdık. Evet, yeni yeni eşyalar aldırıyor, ama bunun bir hikmeti var. Bu zatın hikmetsiz bir hareketi olmadı hiç.” (Anonim 2014b). Onunla ilgili olarak anlatılan birçok menkıbe ve latifeden bazıları şunlardır: Kuruyemişçi Ali Yiğin anlatıyor: “Bir gün Kapu Camii’ne gitmiştim Mustafa Efendiyi almak için. ‘Beni müdürüme götür’ dedi. O zaman Emniyet Müdürümüz Mehmet Aksu idi. ‘Hadi götürüyüm’ dedim. Mesai bitmiş haberim

yok. Girdik. Girişte etrafımızı polis koridoru sardı. Emniyete giriyoruz, ‘Dur, in aşağıya!’ dediler. İndik, arabanın altını kontrol ediyorlar. Ben şaşırdım kaldım ne diyeceğimi de bilemedim. Karşıda park bahçe düzenlemesi varmış, oradan görüp kucağını açarak ‘Mustafa abim gelmiş’ diye Konya Emniyet Müdürü Mehmet Aksu karşıladı bizi ve makamına çıkardı. O umreden yeni gelmiş, bize zemzem hurma ikram etti. Belki de Mustafa Efendi’nin ‘Beni götür’ dediği ‘mübarek olsun’ demek içinmiş. Müdürüm daha sonra bize de bi eskort verdi bizi eve kadar getirdi.” Rahim Efendi’den… “Bir taksiciyi durdurmuş. Beni kapı camisine atıver demiş. Taksici Sille’ye gidiyormuş müşteri almaya. ‘Beni bi bırak ta öyle git’ demiş Mustafa Efendi. Taksici de ‘Mustafa git şimdi, müşteriye gidiyorum’ demiş. Sonra çıkmış taksici yola. Sille’ye varmadan bir köprü var, ‘Davudun Köprüsü’ denir. Orada Mustafa Efendi taksiciden önce varmış ve tekrar durdurmuş taksiyi. Taksici şaşırmış, Mustafa Efendi tekrar ‘Beni bi Kapu Camisi’nin oraya götür’ demiş. Taksici yine ‘Mustafa vaktim yok müşteri bekliyor’ demiş. Mustafa Efendi ise ‘Senin zamanın var, zamanı dert etme’ demiş. Taksici Mustafa Efendiyi oradan almış Kapu Camii’ne bırakmış ve tekrar dönmüş. Müşteriyi almaya Sille’ye vardığında daha hâlâ üç dakikası varmış.” “Birisi bağ suluyormuş uyumuş adam. Açmış suyu puştaya (üzüm sulaması). Su akmış, akmış dolmuş. Dolunca taşmış, Adam rüyasında Mustafa Efendi’yi görmüş: ‘Kalk, kalk evin göçecek, eve su doluyor!’ demiş. Adam kalkmış bir bakmış ki evin içine su doluyor, hemen suyu kapatmış.” Hüseyin Pekyatırmacı’dan… “Her gün günde birkaç kere olmak üzere burada üstünü soyunur buraya bırakır ve karşı tuvalete çıkardı. Kendisi tuvalet ihtiyacını günde 3-4 defa giderirdi. Son

zamanlarında ise üzerini ve etrafını batırmaya başladı. Bizim bu emekli arkadaşımız Resul Dündar hemen varır üzerini çıkartır temizler yeni çamaşır alır giydirirdi. Son zamanlarında Resul’ün biraz zoruna gitmeye başladı. Sonra bizim Resul Mustafa Efendi’yi küstürüyor. Sordum ‘Ne dedin’ diye. ‘Abi bi şey demedim; ama kalben buğz ettim’ dedi. O tarihten sonra bir daha tuvalete girmedi.” “Bir gün bir zat geldi buraya alışveriş için, o sırada Mustafa Efendi geldi. Bu zat hâlen sağ. O zat anlatmaya başladı: ‘Ben, hafız amca var, halıcı, onunla birlikte Uşak’ta otelde kalıyoruz’ dedi. Sene 70’li yıllardı. Meşhur bir Gediz depremi olmuştu. Gece Mustafa Efendi otel odasına geldi ve ‘Kalk kalk deprem olacak’ dedi ve anlatmaya devam etti. Ben oturuma geldim. Hacı hafız da uyandı artık ve bana ‘Ne oldu’ diye sordu. Ben de Parsanalı Mustafa Efendi geldi deprem olacak diye beni uyandırdı, dedim. O da bana: ‘Sen okumadan yatmışsındır. Oku yeniden yat’ dedi. Daha kafaları yastığa koyar koymaz birimiz bi tarafa öbürümüz diğer tarafa devrildik depremin sarsıntısıyla’ diye anlattı. Şimdi biz bunu rüya âlemi olarak görüyoruz ama işin ilginç yanı şu, bu arkadaş ‘Konya’ya geldik, Mustafa Efendi karşıma çıktı ve ‘Size nasıl depremi haber verdim ya’ dedi. Demek ki Mustafa Efendi bizzat Uşak’taki otele gidiyor ve kaldırıp depremi haber verip ve dönüyor.” “Şahit olan insanlar var, bazen anlatırlar: Gece kabristanlıktan ses geliyor. Kuvvetle muhtemel Üçler olabilir. Şöyle hafiften eğilip bakıyor, Parsanalı Mustafa Efendi’nin de dâhil olduğu 7-8 kişilik bir grup meczup. Bunlar karar veriyorlarmış. ‘Falan valiyi değiştiriyoruz, şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz’ diye… Orada aldıkları karar ise resmen ilan ediliyormuş. Bunlar böyle bir meczup işte. Eskiden Konya’nın eşrafı bunları ramazanda at arabasıyla iftara evlerine götürürlerdi. Biz meczup diyip geçiyoruz.” (Anonim 2014b)


5

Rusya yangına körükle gitti! Rusya, Ermenistan’daki askerî üssüne helikopter sevkiyatı yaptığını duyurdu Rus haber ajansı Interfax’ın haberine göre, Rusya ordusu, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da bulunan askeri üsse 6 adet savaş ve nakliye helikopteri gönderdi.

18 Ermeni öldürüldü

Erivan’daki Rus askeri üssüne gönderilen helikopterlerin Mi-24 ve Mi-8 olduğu belirtildi. Rusya, Türkiye ile yaşanan uçak düşürme krizi sonrası Ermenistan’taki üslerine takviye yapma kararı almıştı. Rusya ordusu bu ay başında da, Erivan’daki askeri üsse 7 helikopter daha konuşlandırmıştı.

2016 Rusya’nın iflas yılı olabilir Varil fiyatı 36,2 doların altına inerek son 11 yılın en düşük seviyesine gerileyen petroldeki düşüş en fazla Rusları vurdu...

Brent petrolün varil fiyatı, küresel arz fazlası endişeleriyle 36,12 dolara gerileyerek 11 yılın en düşük seviyesini gördü. Brent türü ham petrolün varil fiyatı, geçen hafta 36,32 - 39,38 bandında dalgalanarak, haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 2,73 değer kaybıyla 36,63 dolardan tamamlamıştı. 2016 YILI RUSYA İÇİN İFLAS YILI OLABİLİR! Peki, petrol fiyatları daha ne kadar düşecek? Rusya gibi önemli küresel aktörler için bu, tam anlamıyla bir ulusal güvenlik konusu. Rusya’nın

Rusya desteklemedi

Bir tekne daha battı!

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de rejim değişikliği düşüncesini desteklemeyeceklerini bildirdi. Lavrov, “Biz Suriye’de terörle mücadele için ön koşulların öne sürülmemesi gerektiğini ifade etmiştik. BM Güvenlik Konseyi’nde hiçbir şekilde bu konuyu desteklemeyeceğiz.” diye konuştu.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde, 30 kişinin bindiği 14 kişilik tekne battı. Yunanistan’a geçmeye çalışan ve aralarında Suriye, Irak ve Pakistanlı kaçakların bulunduğu tekneden duyulan çığlıklar üzerine balıkçıların haber verdiği sahil güvenlik ekipleri, denizde 18 kişinin cesedine ulaşırken, 14 kişiyi de kurtardı.

diğer petrol ihracatçısı ülkelere göre direnç eşiği çok düşük. Zira Rusya petrol çıkarma maliyetleri açısından dünyadaki emsallerine göre çok daha zor durumda. Eskimiş Sovyet teknolojisi ve petrol endüstrisinin ihtiyaç duyduğu mallar üzerindeki yaptırım kararları, Rusya’yı her bir varil için 18-20 dolarlık bir maliyete mecbur bırakıyor. Suudi Arabistan’da ise yüzeye yakın rezervlerin avantajıyla petrol çıkarma maliyetleri 6 dolar civarında. Bu ise Rus ekonomisi üzerindeki baskıyı daha da derinleştiriyor. Uzmanlara göre, Rusya 2016 yılında iflas edebilir

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, son bir haftada 18 Ermeni askerin öldürüldüğünü açıkladı. Cephe hattındaki durumun Azerbaycan ordusunun kontrolünde olduğunu ve Ermeni ordusunun eylemlerine karşılık verilmesi için önleyici tedbirlerin hayata geçirildiğini duyuran Bakanlık, cephe hattında 19 Aralık’ta çıkan çatışmada Azerbaycan ordusunun karşı tarafın ateş noktalarına darbeler indirdiği, birkaç askeri aracın tahrip edildiği ve en az 2 Ermeni askerinin öldürüldüğü, 4 askerin ise yaralandığını bildirdi.

Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 3 | Sayı: 64 21 -27 Aralık 2015 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME YAYIN YÖNETMENI ADNAN TEKE SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK MALI DANIŞMAN MUSTAFA ÇALIŞKAN YÖNETIM VE BASKI ADRESI: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Anadolu Günlük Baskı Tesisleri B.T. 21 Aralık 2015


6

ABD’de hat sanatı korkusu ABD’nin Virginia eyaletindeki bir okulda verilen ‘İslami içerikli’ ev ödevi sebebiyle, ilçedeki tüm okullarda eğitime bir gün ara verildi. ABD’nin Virginia eyaletinin Augusta İlçesi’ndeki bir okulda verilen ‘İslami bir ödev’ yüzünden, ilçedeki tüm okullar kapatıldı. İlçe okullarından yapılan açıklamada, “Okullara ve öğrencilere spefisik bir tehdit olmamasıyla beraber, okullar 18 Aralık 2015 tarihinde kapalı olacaktır” denildi. Akşam’da yer alan habere göre, ödevde şu ifadeler yer alıyordu: “İşte ‘shahada’. ‘İnanç’ kelimesinin Arapça yazılmış İslami karşılığı. Aşağıdaki boşluğa, el yazısıyla kopyalamaya çalışın. Bu size, kaligrafinin sanatsal karmaşıklığını açısından fikir verecektir.” Kelime-i Şehadet’in Hat Sanatıyla yazılması istenmişti.

Hz. Peygamber (S.A.S)’in Doğum Günü

Y

aptığımız işi aynı gün yaparsanız alışkanlık oluşturursunuz, ama farklı günlerde farklı mevsimlerde yaparsanız onu hissederek yaşamayı öğrenirsiniz. Bundandır ki İslam dini dönemlik ibadetlerde kameri takvimi esas almış; Müslümanlarda kutlama ve yenilenme mevsimlerini bu takvimin esas alınarak kutlanmasında ihtilafa düşmemişlerdir. Hz. Peygamberin doğumunu kutladığımız Mevlid kandilinden hariç bir başka doğum günü kutlanması İslam’ın kültürel geleneğinde açılmış bir gediktir. 20 Nisan haftası yapılan etkinliklerin adına Hz. Muhammed’in Doğumu demek yerine kutlu doğum denilmesi de ayrıca tartışılması gereken bir durumdur. Bir kutsalı mecrasından çıkarmak için ufak, masum sapmalar oluşturmak gerekir. Bu isimlendirme ve bizim kültürümüze ait olmayan bir takvimin esas alınması Mevlid Kandilini mecrasından çıkarmak için masum gibi görünen dokunuşlardır. Diyanet güya kış aylarına gelmesin diye sabitleme yapmış. Kış aylarına gelirdi, kutlamak zor olurdu türünden yaklaşımlar makul ve masum değil. Birde bir başka şahsın doğum günü ile buluşturma çabaları var ki, onu gündeme getirmek bile istemem. Bu konuda kısa bir araştırma yaparsanız bir hukukçu, bir felsefeci ve birde edebiyatçının fikri gibi duran kutlu doğum haftası, o tarihlerde hümanist yaklaşımları olan bir grup eliyle hayatımıza dahil edilen, aslında batı merkezli bir körüklemedir.

Ümmet sadece Hz. Peygamber (s.a.s)’in doğum gününü kutlamaya değer görmüş ve Mevlid Kandili adı altında yaz kış demeden kutlaya gelmiştir. Yüzlerce yıllık maziye sahip bu gelenek birilerini rahatsız etmiş demeye dilim varmıyor. Eğer bir gün mevlid okunacaksa o kesinlikle bu gündür. 2015 yılında iki kez mevlid kandili kutladığımızı da kaydedelim. Geçmişte hayatın merkezi cami olduğu için kutlamalar camide yapılmış bu günde yapılmalıdır. Hayatın her alanına Hz. Peygamberin doğum sevicini götürmek ve insanlığa O’nu takdim etmek hepimizin görevidir. Bunu resmî kurumlardan beklemek işin gönül boyutunu ihmal etmek olur. Mevlid’in iş yerine, sokağa, kahveye v.b. her alana girmesi ve her Müslüman’ın Hz. Peygamber (s.a.s)’in doğum günü sevincini bulunduğu ortama hediye olarak götürmesi gerekir. Rasûlullâh (s.a.s)’in doğumundan dolayı Allah’a nasıl şükredebilirim, Hz. Peygamber’e nasıl bir hediye götürebilirim sorusu zihinlere kazınmalıdır. Müslümanların arasındaki nefret ateşinin sönmesi, fuhşiyat göllerinin kuruması ve Müslümanların gönülleri arasındaki surların yıkılması için Rasûlullâh (s.a.s)’in doğumunu fırsat bilmek ve de her mevsim, her gün, her an hayatımıza doğması için çaba sarf etmek gerekir. 22 aralık akşamı “Hayatıma hoş geldin Efendim” diyebilmek ve taklitlerinden sakınmak temennisiyle: Mevlid Kandilimiz Mübarek olsun!

PKK 40 teröristi infaz etti Terör örgütü PKK’nın “Agid” kod adlı sözde Cizre sorumlusu teröristin bölgeden kaçtığı tespit edildi. Cizre’den kaçmak isteyip bu isteklerinde ısrar eden 40 kadar teröristin kendi arkadaşlarınca infaz edildiği bildirildi. Köşeye sıkışan teröristlerden özellikle YDG-H unsurlarından bir kısmı işgal ettikleri evlerde silahlarını bırakarak, sivil

halkın arasına karışıyor ve Cizre’yi terk ediyor. Güvenlik kaynakları, Cizre’yi terk edenlerin bir kısmının, “teröristlerin ‘evlerinizi terk etmeyin’ uyarısına kulak asmayan ve Cizre’yi terk eden halkın evlerine bilerek silah bırakarak ilerde bu insanları adalet önünde zor duruma düşürmek ve yargılanmalarına sebebiyet vermek” olduğunu belirtti.

Rus ajanlar Sur’da yakalandı Diyarbakır’da HDP, DBP ve DTK eş genel başkanlarının basın açıklaması yaptığı bina önünde bir araya gelen grup Sur ilçesine yürümek istedi. Merkez Yenişehir ilçesi Ekinciler Caddesi üzerinden Sur’a yürüyen gruba, burada hazır bekletilen polis ekipleri biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. Müdahalenin ardından grup ara sokaklara dağıtarak, buradan polise taşlarla saldırdı. Olaylar, Bağlar ilçesine de sıçradı. Olaylarda 2’si Rusya uyruklu ajan çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Pektekin aday Hasan Pektekin, CHP Konya İl Başkanlığına adaylığını açıkladı. CHP 26 Aralık 2015’te Konya İl Kongresini gerçekleştirecek. İl Başkanlığı için adaylığını açıklayan Hasan Pektekin, “Mensubu olduğum CHP Konya İl Başkanlığı için adaylığımı açıklamaktan onur duyuyorum” dedi. İl başkanı adayı olmamdaki en önemli etken, partimizin herkesle kucaklaşacağı, tabanımızı dinleyen, halkın tüm değerlerine saygı duyan, Konya’mızdan doğru ülkemizden nefes alması ve sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla,partimizin iktidar yürüyüşüne katkı vermek için ekibimizle birlikte il başkanlığına aday oldum” diye konuştu.


7

Emekliye 2. bahar geliyor TOKİ’nin “Emekliye İkinci Bahar” projesi kapsamında ilk aşamada 17 ilde inşa edilecek toplam 4 bin 354 konut için ön taleplerin alınması devam ediyor. Talepler, 30 Aralık’a kadar sürecek. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ergün Turan, proje kapsamında konut sahibi olmak isteyen emeklilerin kimlik kartları ile ilgili bankalara başvurularını yapabileceklerini bildirdi. Ergün Turan yaptığı aaçıklamada şunları belirtti: “Üretim felsefemizin temelini oluşturan dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza dönük konut üretimlerimizde emeklilerimize yüzde

ALİ TÖKE

25 kontenjan ayırıyoruz. Ayrıca kendilerinden gelen talep doğrultusunda emeklilerimize özel konut projeleri geliştiriyoruz. Başta emekliler olmak üzere dar

gelirli vatandaşların 250 lira civarında düşük taksitlerle ve uzun vadeli ödeme koşullarıyla yuva sahibi yapmak için faaliyetlerin hızlandırdık.”

Tevfik Fikret anılacak Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, “Vefatının 100. Yılında Tevfik Fikret” anlatılacak. Necmettin Erbakan Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Harmancı’nın konuşmacı olarak katılacağı programda, edebiyatçı Tevfik Fikret’in hayatı, şiirleri, eserleri ve edebi kişiliği ele alınacak. Konya İl Halk Kütüphanesi Salonu’nda 22 Aralık Salı günü saat 20.00’da gerçekleştirilecek sohbete edebilyat ve sanatseverler davet edildi.

Duaların Rabbmizin yüce katına iletilmisine vesile olan kandiliniz mübarek olsun.

B

Osmanlı Sempatizanlığı

u ülkede doğmuş her insanın gönlünde bir ‘Osmanlı’ sevdası yatmaktadır. Kimilerine göre bu sevdanın olması çok doğal, kimilerine göre değil. Kimileri bu sevda olmadan ülkenin gelişemeyeceğini savunuyor, kimileri bu sevda olmasa da ülke ilerler tezini savunuyor. Özellikle son iki üç yıldır artan Osmanlı dizileri sayesinde halkta aşırıya kaçan bir Osmanlı sempatizanlığı başladı. Bu sempatizanlığı bazıları menfaatine göre değerlendirdi, değerlendirmeye devam ediyor. Dizilerin yayın hayatına başlamasıyla birlikte bir yazar, o dizide işlenen konu veya karakterlerle alakalı kitap yazıveriyor. Diziler sayesinde heyecanı galeyana gelen halk da bu kitapları alıp okumaya başlıyor. Böylece hem dizi yapımcıları hem de kitap yazarları kazanmış oluyor. Peki, halk ne kazanıyor? Bu dizileri izlemekle, bu kitapları okumakla halk bir şeyler kazanmış oluyor mu? Şahsi fikrim, halk bunlardan bir kazanım elde etmiyor. Aksine bu menfaatperest kişiler tarafından sömürülmüş oluyor. Bu menfaatperest insanlar kişilerin zamanlarını, gelirlerini, duygularını, maneviyatlarını sömürmüş oluyorlar. Osmanlı sevdası elbette bu ülkenin her vatandaşında olmak zorunda. Ancak bu sevdanın doğru şekilde gönlümüzde yer etmesi gerekiyor. Bu sevdayı dizilerin yapmış olduğu etkiyle yayınlanan kitaplarla değil, o güne kadar zaten var olan kitaplarla sağlamamız gerekiyor. Peki, bu sevdanın sınırı ne olma-

lı? Cumhuriyet döneminin başlamasıyla birlikte yıkılan Osmanlı Devleti, her alanıyla yerilmeye başlandı. Yöneticiler halka Osmanlı Devletini sürekli kötüleyerek, halkın gönlünde yer alan Osmanlı sevgisini silmeye çalıştı. Doğal bir sonuç olarak bir kimse bir şeyi ne kadar kötülerse birisi de çıkıp o şeyi göklere çıkarmaya çalışır. Etki tepki meselesi. Bu şekilde bir taraf Osmanlı’yı kötülerken diğer taraf Osmanlı’yı yere göğe sığdıramadı. Padişahların hepsini evliya olarak, yaptığı kültürel, siyasal, dini, ahlaki, her hareketi doğru olarak görmeye başladı. Sevgi bu şekilde olmaz. Sevgi böyle olursa, o devletin doğrusunu yanlışını hiç hesap etmeden hayatına geçirirsin. Böylece yapılan yanlışlardaki hataya sende düşmüş olursun. Sevgi, doğrularını alıp hayatına yansıtmakla, yanlışlarını da görüp, tahlil ederek hayatına yansıtmamakla olur. Mehmet Akif’in şu mısralarını beynimize kazımamız gerekiyor. “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi!” Bir de şu yönden bakmak gerekir. Bu topraklarda sadece Osmanlı Devleti hüküm sürmedi. Osmanlı Devletinden önce bu topraklarda Selçuklu Devleti gibi müthiş bir devlet hüküm sürdü. Osmanlı’nın tohumları Selçuklu zamanında atıldı. Osmanlı’yı her zaman ön plana çıkarır, her zaman Osmanlı’yı översek Selçuklu’ya haksızlık etmiş oluruz. Allah nasip ederse bir yazımızda da Selçuklu’yu konuşuruz. Selametle



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.