10. ANTİKA VE SANAT ESERLERİ
MÜZAYEDESİ
5 MAYIS 2013
Ankara Antikac覺l覺k Koleksiyonundan
Ludwigsburg
Ankara Antikac覺l覺k
(1765-1793)
Koleksiyonundan
Houdebine Bronzier - Paris
3
3
Ankara Antikacılıkta 1000 antika mobilya ve obje sizleri bekliyor. Otuz yıllık tecrübe ile özenle seçilmiş ve sürekli yenilenen stoklarımız, sizlere yeni ufuklar açacak. Antika ile farklı ortamlar yaratmak istiyorsanız, Ankara Antikacılığa gelmelisiniz.
5
Ankara Antikacılık Koleksiyonundan
ANTİKA VE SANAT ESERLERİ
MÜZAYEDESİ Yöneten MUHSİN ÖNDER Satışa sunulan eserler
24 Nisan - 4 Mayıs 2013 tarihleri arasında galerimizde sergilenecektir.
Müzayede Yeri
Müzayede Tarihi
5 Mayıs 2013 Pazar 14:00 ANKARA ANTİKACILIK Cinnah Caddesi 66 Çankaya ANKARA Telefon 0312 442 38 91 (pbx) Faks 0312 442 38 93 info@ankaraantikacilik.com
Online Katalog www.ankaraantikacilik.com www.ankaramuzayede.com 19. yy. Boulle 6
7
MÜZAYEDE KATILIM KOŞULLARI 1- Şirketimiz, gerçekleştirdiği müzayedelerde satıcı için aracıdır. Arızi olarak kendi finanse ettiği mallarda satıcı durumundadır. 2- Müzayedemizde satışa sunulan eserlerin tamamı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’na göre Ankara Etnografya Müzesi uzmanlarınca incelenip gerek görülenlere belge verilmektedir. 3- Müzayedede yer alan eserler, satış öncesi galerimizde iki hafta boyunca teşhir edilecektir. Ayrıca alıcılar, müzayede öncesi, salonda satışa sunulan eserleri inceleme imkânı bulacaklardır. 4- Müzayede katalogunda yer alan eserlere ait verilen tüm bilgiler, sadece eksperlerin kanaatleridir. Bu bilgiler, taahhüt niteliğinde olmayıp, genel bilgi niteliğindedir. Müzayede katalogunda yer alan tüm eserler ‘Haliyle’ satışa sunulmaktadır. Her eserin açıklamasına ‘Haliyle’ yazma şartı yoktur. Müzayedede satışa sunulan eserlerin tamir, restorasyon ve bazı bölümlerinin yenilenmesinden dolayı şirketimiz sorumlu değildir. 5- Müzayedede satışa sunulan eserlerin, beyan edilen vasıflara haiz olmaması, orijin itibari ile beyana uygun olmaması veya hak sahibinin rızası dışında elden çıkmış olması durumlarında hukuki ve mali sorumluluk eserin satışa arzını talep eden kişiye aittir. Alıcı eseri teslim aldıktan sonra esere ait bir kusur itirazında bulunamaz. 6- Müzayede açık olarak ve sarih bir şekilde bayrak kaldırmak sureti ile yapılır. Alıcı, bayrak kaldırmak sureti ile yapmış olduğu teklif ile bağlıdır. Alıcının bayrak kaldırarak müzayedeye katılmış olması, yukarıda belirtilen şartların tümünü kabul etmiş olduğu anlamına gelir. Satış anında bayrağın her kaldırılışında uygulanacak olan artırma oranlarını veya miktarlarını belirleme ve bu araları değiştirme yetkisi, şirketimize dolayısıyla müzayede yöneticisine aittir. 7- Katılımcılar, müzayede giriş salonunda satış öncesi kayıtlarını yaptırıp bayrak numarası almak zorundadırlar. Bayrak numarası almayan konuklar, müzayedeye katılamayacaklardır. Müzayedede satışlar, çan çalımı ile birlikte müzayede yöneticisinin “Sattım” sözü ile sonuçlanacaktır ve bundan sonraki arttırmalar geçerli sayılmayacaktır. 8- Satın alınan eşyaların bedeli, en geç 15 (onbeş) gün içinde peşin olarak ödenecektir. Alıcı, satış bedelinin üzerine %18 KDV + % 7 Müzayede Komisyonu (+ Komisyon KDV’si )’dan oluşan toplam bedeli ödedikten sonra satın aldığı eseri teslim alabilecektir. Müzayede esnasında eser teslimi yapılmayacaktır. Satın alınan tüm eserler için fatura verilmektedir. Faturalar, bayrak sahibinin verdiği bilgilere göre düzenlenecektir. 9- 15 (onbeş) gün içerisinde ödeme yapılmadığı taktirde, şirketimiz, hukuki yollara başvurarak aylık % 7 Ticari Temerrüt Faizi talep etme hakkına sahiptir. Satış bedelinin tamamı, 30 (otuz) gün içerisinde ödenmediği taktirde, şirketimiz bu satış akdini fesih etmeye ve uğradığı tüm zararlarını fatura kesim tarihi başlangıç olmak üzere tahsile yetkilidir. 10- Müzayedeye katılarak toplam miktarı 20.000 (yirmibin) TL ve daha yüksek bedelli eser satın alan gerçek ve tüzel kişilere 5549 sayılı kanun hükmü gereğince kimlik tespiti yapılacaktır. 11- Müzayede katalogunda satışa sunulan eserlerin katalogda belirtilen değerleri, eserin gerçek değeri değil, müzayede başlangıç fiyatıdır. 12- Kimlik tespiti yaptırarak bayrak numarası alan ve giriş formunu imzalayan herkes, yukarıdaki şartları okumuş ve peşinen kabul etmiş sayılırlar. 13- Şirketimiz, hal ve tavrını şüpheli gördüğü kişileri herhangi bir mazeret göstermeksizin, müzayede salonuna kabul etmemeye veya arttırmaya girmesini herhangi bir yolla engelleme yetkisine sahiptir. 14- Müzayede katalogu basıldıktan sonra çıkabilecek yeni yasalar, yasa değişiklikleri ve vergi oranları ile ilgili değişiklikler alıcılara yansıtılacak olup, şirketimiz sorumlu tutulmayacaktır. 15- Şirketimiz müzayede katalogunda yer alan herhangi bir eseri, müzayededen çekmek, başka bir eserle birlikte satmak, birbirinden ayırmak ve satışı reddetmek hakkına sahiptir. 16- Müzayede katılım şartlarından doğan uyuşmazlıklarda Ankara Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir. 17- Müzayede katalogunda yer alan fotoğraf ve metinler, Ankara Antikacılık’ın yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen yayınlanamaz. 18- 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 45. madde ve bu maddeye göre, Bakanlar Kurulunca çıkarılan 27 Eylül 2006 gün ve 2006/10880 sayılı karar dikkate alınarak, müzayedemizde satışı yapılan eserlerden doğacak olan ve hak sahiplerine ödenmesi gerekli pay için birönceki satış bedelini gösteren belgenin 1 (Bir) ay içinde şirketimize ibrazı halinde, eserin satışını yapan Ankara Antikacılık İth. İhr. Dek. Mob. Tic. Ltd. Şti.’nin tahsil ve fazlaya ilişkin hakları saklıdır. 19- Müzayede satışı Türk Lirası üzerinden yapılacaktır. Katalogda yer alan Euro fiyatları, sadece bilgilendirmek amaçlıdır, geçerliliği yoktur. Referans kur 2,35 TL/€ olarak alınmıştır. 8
1 HAT LEVHA Siyah renk mürekkeple yazılmış ‘Oklu Besmele’. 20.yy. Ketebe: İsmail. 24 x 42 cm
¨ 600 € 255
9
2 HEREND PORSELEN VAZO VE ŞEKERLİK İkisi de Herend porselen imalat damgalı. Küre formlu, kapaklı şekerliğin ajurlu gövdesi yer yer çok renkli bitkisel dekorlu, çilek tutamaklı. Kıvrımlı dört ayakla yükselen vazonun dikdörtgen kaidesi kademeli, gövdesi kıvrımlı çift kulplu, Victoria desenli. 20.yy. Yükseklikler 24 cm ve 15 cm
¨ 1.800 € 765
3 ON İKİ ADET PORSELEN KOLEKSİYON TABAĞI Bjørn Wiinblad’ın (1918–2006) Rosenthal firması için tasarladığı ‘Alaaddin’in hikayeleri’ konulu 12 adet imzalı porselen tabak. Çap 16.5 cm 10
¨ 800 € 340 11
4 VAHAP TAŞKINSOY (d.1937) ‘İstanbul’ konulu iki çalışma, kağıt üzeri suluboya, imzalı. Her biri 49 x 34 cm
¨ 700 € 300 6 ALİ DEMİR (d.1931) ‘İstanbul resmi’, prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1998 tarihli. 40 x 15 cm
¨ 2.500 € 1.065
7 REMZİ İREN (d.1943) 5 IŞIL ÖZIŞIK (d.1939)
At Başı, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1990 tarihli.
‘Karaköy’, kağıt üzeri suluboya, imzalı, 2001 tarihli.
60 x 50 cm
56 x 26 cm 12
¨ 1.000 € 425
¨ 1.500 € 640 13
14
8 TUNCAY BETİL (1945-1988)
10 TUNCAY BETİL
‘Çocuk’, kağıt üzeri karışık teknik, imzalı,1984 tarihli.
‘Çocuk’, kağıt üzeri karışık teknik, imzalı, 1984 tarihli.
35 x 25 cm
35 x 25 cm ¨ 800 € 340
¨ 900 € 385
9 AHMET FAZIL AKSOY (d.1949)
11 AHMET FAZIL AKSOY
‘Eski sokak’, mukavva üzeri yağlıboya, imzalı.
‘Kız kulesi’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2004 tarihli.
28 x 20 cm
26 x 20 cm
¨ 1.800 € 765
¨ 1.500 € 640 15
12 ART DECO MEYVALIK
14 ON İKİ ADET CHRISTOFLE DONDURMALIK
Fransız, bronz/gümüş kaplama, alçak pedestal kaideli, dört burgu sütunlu. Sade işçilikli cam haznesi kenarlarda çepeçevre oval ve ışınsal kesmelerle dekorlu. 1930’lar. Yükseklik 33 cm Çap 30 cm
Christofle yapımcı damgalı. Art Deco dönemi, yalın kadeh formlu. 1930’lar. Yükseklik 9.7 cm Çap 9 cm
¨ 1.400 € 595
¨ 1.200 € 510
15 ON BİR ADET CHRISTOFLE TABAK
İngiliz, billur kristal şişelerin gövdesi grave tekniği ile asma dalları ve üzüm yapraklarıyla dekorlu. Yaftalar İngiliz gümüş damgalı. Metal altlıkları gümüş kaplama, kenarlarında asma ve üzümler kabartma olarak yer alıyor. 20.yy başı.
Christofle yapımcı damgalı, metal blanc, 77 seri numaralı. Art Deco dönemi, sade işçilikli tabakların orta kısmı CP inisiyalli. 1930’lar.
Yükseklik 23 cm
Çap 14 cm
16
13 İKİ ADET ŞİŞE VE ALTLIKLARI
¨ 800 € 340
¨ 750 € 320 17
16 TESPİH 33’lük, taneleri, nişane ve imamesi akik. 19.yy. Uzunluk 37 cm
¨ 500 € 215
17 GÜMÜŞ KÖSTEK Osmanlı, Sultan II.Abdülhamid (1876-1909) tuğralı, klasik formlu. Sallama bölümünün bağlandığı tokası güherse ve telkâri işçilikli. Ağırlık 285 g Uzunluk 70 cm
¨ 3.000 € 1.275
19 BEYKOZ GÜLABDAN Yeşil renkli opalin gülabdan billur cam emzikli, dış yüzü serpme çiçek dekorlu.19.yy. 18 GÜMÜŞ CEP SAATİ VE KÖSTEĞİ
Yükseklik 29 cm
Elgin marka, gümüş saatin kösteğinde binicilik temalı semboller kullanılmış, at başı ve toynak formlu geçmeler fildişinden. Saati çalışır durumda. 20.yy başı.
20 BEYKOZ GÜLABDAN
Çap 6.4 cm Köstek uzunluğu 13 cm ¨ 2.000 € 850 18
¨ 2.000 € 850
Mavi renkli opalin gülabdan billur cam emzikli, altın yaldız bölmeleri serpme çiçek ve ay yıldız dekorlu. 19.yy. Yükseklik 28 cm
¨ 1.500 € 640
19
21 USTEMIROV DIAS ‘Atlılar’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1998 tarihli. 71 x 85.5 cm
Francesc Planas-Doria ¨ 3.000 € 1.275
22 FRANCES PLANAS DORIA (1879 - 1955) ‘Piaza de San Juan’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 70 x 50 cm 20
¨ 1.250 € 530
1879 yılında Sabadell’de (İspanya) dünyaya gelen sanatçı, resim eğitimine Marti Alsina ve Modest Urgell’den aldığı natüralist doğa dersleri ile başladı. 1896 yılında Madrid’teki Real Akademia de Bellas Artes de San Fernando’ya girdi. 1897’de Barselona’nın en köklü sanat ve tasarım okullarından biri olan Escola de Belles Arts de Sant Jordi’de (Llotja) Josep Antoni Caba ile çalıştıktan sonra, sanat çalışmalarını devam ettirmek için Paris ve Brüksel’e gitti. 1901 yılında akademiden mezun oldu. 1921 yılında, Josep Bonet del Rio ile birlikte Barselona’da, Salò Serra’da ilk sergisini açtı. Bunu, 1926 yılında Salò Pares’te açtığı ilk kişisel sergi izledi. 1931’de, “Barcelona Seen By Its Artists” (Sanatçılarının Gözünden Barselona) adlı etkinliğe katılarak bir tanesi halen Caixa de Pensions’ta sergilenen “Via Laietana 1930” adlı kumaş/dokuma için olmak üzere toplam iki ödül aldı. 1935 yılında, Madrid’te Salon d’Automne sergisine katıldı. Bu sergide onur ödülüne layık görüldü. Ertesi yıl Barselona Sanatçılar Birliği’nin başkanlığına seçildi. 1946 yılında, ilk sergisinin 25.yıldönümü şerefine Barselona’da, medyanın da büyük katılımıyla büyük bir etkinlik düzenlendi. Aynı yıl, doğduğu şehir olan Sabadell’deki Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağış için bir sergi düzenleyen sanatçı, Sabadell kent meclisi tarafından gümüş madalya ile ödüllendirildi. Son yıllarını Barselona’da geçiren Francesc Planas-Doria, 1955 yılında, 76 yaşındayken bu şehirde vefat etti. 21
23 ALİ DEMİR (d. 1931)
25 AVNİ ARBAŞ (1919 - 2003)
‘Anadolu resmi’ prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1971 tarihli.
‘Kara kuş’, seramik tabak, imzalı, 1981 tarihli.
30 x 30 cm
24 NECDET KALAY (1932 - 1986)
Çap 27 cm ¨ 2.000 € 850
26 TURGUT ZAİM (1906-1974)
‘Ürgüp’ten görünüm’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1981 tarihli.
‘Ankara’da eski sokak’, kağıt üzeri çini mürekkebi, imzalı.
25 x 20 cm
24 x 15.5 cm
22
¨ 1.000 € 425
¨ 800 € 340
¨ 2.000 € 850 23
28 İKİ ADET ÇANAKKALE SÜRAHİ
27 KINIK KÜP
Bir tanesi kahverengi sırlı, gövde ön yüzünde aplike çiçek ve yaprak, rozetler ve yaldızla sır üstü bitkisel süslemeler yer alıyor. Ön yüzünde yer alan oval madalyonda kabartma eski Türkçe ‘yadigar’ yazılı. Diğeri burma tek kulplu, gaga ağızlı, yeşil sırlı. Gövde ön yüzü yaldız ile sır üstü bitkisel süslemeler ve çiçek formlu aplike rozetlerle dekorlu. 19.-20.yy.
Yükseklik 50 cm
Yükseklik 35 - 35.5 cm
24
Gövdesi klasik formlu, akıtma ağızlı, çift kulplu ve kapaklı. Yağ yeşili renkte sırlı. Ön yüzünde yer alan bitki ve kuş formlu kabartmalar yer yer altın yaldız dekorlu. 19.-20.yy. ¨ 2.000 € 580
¨ 1.500 € 640
25
30 HOKKA
Fransız, Rokoko stilde tasarlanmış, yekpare abanoz kaidesi stilin üslup özelliklerine uygun zarif oymalarla hareketlendirilmiş. Çift mürekkep hazneli. 19.yy.
Fransız, XV.Louis stili, oval formlu, mermer kaideyi çevreleyen bronz bölümleri Rokoko kıvrımlarla hareketlendirilmiş. Hokkaları kupa formlu. Mermeri eski tamirli. 19.yy ilk yarısı.
32 x 20 x 12 cm
35 x 24 x 9.5 cm
26
29 HOKKA
¨ 900 € 380
¨ 2.700 € 1.150
27
31 HARİTA ‘European Dominions of the Ottomans or Turkey in Europe’ konulu taş baskı harita. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık 1720’lerdeki halini gösteren haritada, Anadolu, Güney Rusya, Akdeniz kıyıları ve Venedik Körfezi’ni içeren bölge sınırları detaylı olarak verilmiş. Sağ alt köşede, alem, mızrak, ok, sorguç, kavuk ve Osmanlı bayrağı gibi Osmanlı’ya özgü motifler ile cupidlerin bir arada kullanıldığı bir çerçevenin içinde London, William Faden yapımcı ibaresi ve 1795 tarihi yer alıyor*. *William Faden (1749-1836), Büyük Britanya ve İrlanda Krallığı’nın kral III.George’un özel hizmetinde çalışmış önemli bir kartograftır. Bu haritası, 1811 yılında John Wyld tarafından hazırlanan ‘New General Atlas’ın 38.sayfasında yayınlanmıştır. 55 x 73 cm
¨ 1.500 € 640
32 NUTUK (İLK BASKI) Atatürk tarafından konuşmanın yapıldığı yıl olan 1927’de, eski Türkçe harflerle yapılan ilk baskı. 543 sayfa, içinde ek olarak 7 tabaka halinde haritalar yer alıyor. Bu basım, Nutuk’un eski Türkçe ile yapılan ilk ve son baskısıdır. 27 x 19 cm 28
¨ 1.000 € 425
Mustafa Kemal Atatürk’ün, en önemli ve ünlü eseri olan Nutuk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15 Ekim 1927 Cumartesi günü toplanan ve 23 Ekim 1927 Pazar gününe kadar devam eden, ikinci büyük kongresinde yaptığı uzun ve detaylı konuşmasının kitap haline getirilmesi sonucu oluşmuş bir eserdir. Nutuk’u meydana getiren o ünlü konuşma metnini, yakın çevresinin bildirdiğine göre, Atatürk bizzat kendisi kaleme almıştır. Metnin hazırlanmasına 1927 yılının ilk yarısında başladığı bilinmektedir. Atatürk, kongrenin ilk altı gününde, (15-20 Ekim), ilk beş gün altışar saat, son gün de altı saat otuz üç dakika olmak üzere toplam 36 saat 33 dakika konuşmuştur. Bu konuşma, dünya hitabet tarihinde eşine az rastlanacak uzunluktadır. Nutuk, konu olarak Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919’dan 1927 yılına kadar, Türk milletinin yaşadığı İstiklal Savaşı’nı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yaklaşık dokuz yıllık bir zaman dilimini kapsar. İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının birinci elden kaynağı olması sebebiyle çok önemli bir eserdir. Tarihi yapan ile yazanın aynı kişilikte bütünleştiği, askeri-sosyal-siyasi bir projenin kademe kademe uygulamaya konuluşunun halka ve tarihe sunuluş raporudur. Nutuk, Atatürk tarafından konuşmanın yapıldığı yıl (1927) eski Türkçe harflerle 543 sayfalık tek cilt olarak basılmıştır ve içinde ek olarak 7 tabaka halinde haritalar yer almaktadır. Bu basım, Nutuk’un eski Türkçe ile yapılan ilk ve son baskısıdır. 3 Kasım 1928 tarihindeki Harf Devrimi’nden sonra ise, Atatürk’ün sağlığında Latin alfabesi ile ilk baskısı 1934 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından üç cilt olarak yayınlanmıştır. Atatürk’ün sağlığında son olarak, Cumhuriyet’in kuruluşunun 15.yıldönümü dolayısıyla 1938 yılında, sadece metin kısmı tek cilt halinde basılmıştır. Nutuk, Atatürk’ün ölümünden sonra da Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi devlet kurumlarının yanı sıra özel yayınevleri tarafından da pek çok kez basılmıştır. 29
34 RAMİZ AYDIN (d.1937) ‘Anadolu kadınları’, tuval üzeri yağlıboya, arkasında Ramiz Aydın 76 ibareli. 46 x 88 cm
¨ 5.000 € 2.130
Ramiz Aydın Yaşadığı coğrafyanın insanının yaşam öyküsünü şiirsel bir yorumla yansıttığı eserleriyle tanınan ressam, 1961 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirdi. 1982-2004 yılları arasında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü ile Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde sanat eğitimciliği ve Resim Ana Sanat Dalı başkanlığı yaptı. 1987 yılında doçent, 1995 yılında profesör unvanı alan sanatçı, 2004 yılında emekli oldu. Gri-pastel renk armonileriyle dingin, durağan duruşlar içinde Anadolu’dan insan görünümleri, yöresel konular, toplumsal sorunlar ve çelişkiler üzerinde yoğunlaştığı eserler gerçekleştiren Ramiz Aydın, Son yıllarda Kurtuluş Savaşı üzerine bir seri çalışma yapmıştır. 40’ın üzerinde kişisel sergi açmış, karma sergilere katılmış; ayrıca 1970’li yıllardan itibaren ABD, Almanya, Avusturya, Hollanda, İsveç, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Kuveyt ve Fransa gibi ülkelerde Türk sanatını tanıtan sergi ve fuarlarda yer almıştır. Sanatçı, 1954 İvriz İlköğretmen Okulu Orta Kısım Resim Yarışması’nda birincilik ödülü, 1981 Yüzüncü Yıl Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri Sergisi Ödülü ve 1987 İstiklal Marşı ve Kurtuluş Savaşı Sergisi’nde birincilik ödülü almıştır. 33 RAMİZ AYDIN (d.1937) Köylüler, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1988 tarihli. 100 x 72 cm 30
¨ 6.500 € 2.765 31
35 PORSELEN MEYVALIK
36 ÇİFT PORSELEN VAZO
Von Schierholz (Alman) porselen imalat damgalı, dört bebek figürü tarafından taşınan oval sepet formlu. Meyvalık kenarları çok renkli aplike çiçekler ile dekorlu. 19.-20.yy.
Fransız, Porcelain de Paris yapımı vazolar alçak oval kaideli, yanlarda kabartma dalında çiçek formları ile genişleyen basık gövdesi yukarıda hareketli bir ağız kenarı ile sonlanıyor. Altın yaldız konturlarla ve serpme yıldızlarla zenginleştirilmiş dış yüzü önde vazoda çiçek arajmanları ile süslenmiş. Aynı tarz süslemeler arka kenar iç yüzünde de tekrarlanmış. 19.yy.
32.5 x 24 x 19 cm
32
¨ 1.800 € 765
Yükseklik 30.5 cm
¨ 1.800 € 765
33
37 HEYKEL Royal Kopenhagen yapımcı ve Knud Kyhn sanatçı damgalı, at ve tayı betimleyen stoneware tasarım. 38 x 20 cm Yükseklik 32 cm
38 PORSELEN HEYKEL Rosenthal porselen ve Hugo Meisel sanatçı damgalı. Realistik tarzda ‘İki at’ konulu kompozisyon.
¨ 3.400 € 1.445
20 x 46 cm Yükseklik 42 cm
¨ 3.200 € 1.360
Knud Kyhn (Danimarka, 1880-1969)
34
Tam adı Knud Carl Edvard Khyn olan sanatçı; heykel, seramik ve resim çalışmalarıyla tanınır. Academy of Arts & Artists Independent Study School’dan 1904 yılında mezun oldu. Öğrenciliği sırasında Royal Kopenhagen porselen fabrikasında çalışmaya başlayan Kyhn, 1903-1910, 1924-1932 ve 1936-1967 yılları arasında bu fabrikada seramik tasarımcısı olarak görev yaptı. Royal Kopenhagen firmasında çalışmaya ara verdiği dönemlerde ise 1920-1924 yılları arasında Næsvad’te bulunan Herman A.Kahler’in fabrikasında, 1910-1915 ve 1933-1935 arasında da Bing & Grondahl’da çalıştı. Çalışmalarında hayvan figürleri üzerinde yoğunlaşan Knud Kyhn, gerçekleştirdiği heykel, seramik, suluboya ve yağlıboya eserlerinde hep hayvanları ve onların çeşitli devinimlerini işlemiştir. Özellikle Royal Kopenhagen için tasarladığı stoneware figürinlerle büyük başarı ve ün kazanmıştır. Sanatçının 1934 yılında eşiyle birlikte açtığı kişisel atölyesi, 1993 yılında müzeye dönüştürülerek halkın ziyaretine açılmıştır. Uluslararası alanda da tanınan Kyhn’ın eserlerinin bir bölümü, 2004 yılında Valdemar Kalesi’nde ve 2006 yılında Næsvad’te düzenlenen sanat ve kültür fuarında sergilenmiştir.
Hugo Meisel ( Almanya, 1887-1966 ) 1936-1937 yıllarında Rosenthal için önemli porselen tasarımları yapan ünlü sanatçı, profesyonel bir porselen tasarımcısı olmasının yanı sıra bronz heykelleriyle de tanınır. Natüralist bir üslupta yaptığı porselen at, pelikan, güvercin gibi çeşitli hayvan figürlerinin dışında müzisyenler, mitolojik figürler, Arap hizmetkarlar gibi farklı konuları da çalışmıştır. 1950-1959 yılları arasında, Heidecksburg Devlet Müzesi’nde (Rudolstadt/Almanya) müdür olarak görev yapmıştır.
35
39 KAT’I LEVHA 40 KAT’I LEVHA
43 x 92 cm
‘Güzelliklerin en güzeli güzel huydur’ yazılı, 20.yy başı.
36
‘İsyan denizinde boğuldum, sana sığınıyorum, ya Resulallah’ yazılı, 20.yy başı. ¨ 3.500 € 1.490
44 x 74 cm
¨ 3.500 € 1.490
37
42 MISIRLI HİDAYET 41 ANONİM (19-20.yy.)
‘Kum fırtınası’, kağıt üzeri suluboya, imzalı.
Oryantalist kompozisyon, tuval üzeri yağlıboya.
49 x 66 cm
47 x 36 cm
38
¨ 4.600 € 1.955
¨ 2.500 € 1.065
39
43 GÜMÜŞ YASTIK AYNASI
44 GÜMÜŞ HAMAM TASI
900 ayar Mısır gümüş imalat damgalı, kabartma bitkisel süslemeli. Ortada yer alan rozet, takib eden dilimli ışınsal bantlar ve geniş bir bordürle tamamlanmış. Göbeği boru çiçeği aplikeli. 20.yy ilk yarısı.
Trabzon işi, 800 ayar damgalı gümüş tasın ortası kubbe formlu, kenarları yıldız ve kemerlerle bölmeli. Yüzeyler gül, papatya, mine ve palamut gibi bitkisel formların kullanıldığı kabartma ve kalem işi süslemelerle dolgulu. 20.yy başı.
Çap 40 cm
Ağırlık 423 gr Çap 22.5 cm
¨ 2.400 € 1.020
¨ 1.800 € 765
45 TUĞRALI GÜMÜŞ HAMAM TASI Neo Barok stilde kabartma ve kalem işi süslemeli tuğralı gümüş tasın tuğrası okunamadı . İç yüzünde yer alan ışınsal süslemeler ortada kubbe formlu bir rozet ile sonlanıyor. Dış yan yüzü aynı üslupta kemerli bölmeler ile süslenmiş. 19.yy. Ağırlık 511 gr Çap 23 cm
40
¨ 2.800 € 1.190
41
46 ART DECO GÜMÜŞ SİGARA KUTUSU İngiliz gümüş, Birmingham 1933 ve M.H. yapımcı damgalı. Dikdörtgen formlu tabakanın arka yüzü guilloche işçilikli. Ön yüzde düz mine tekniği ile çok renkli oryantalist konulu çalışma yer alıyor. Mine işçiliği ve kondisyonu açısından nadir bir örnek. 12,8 x 8,5 x 1 cm
¨ 2.600 € 1.105
48 GÜMÜŞ KAŞIKLIK Osmanlı, Sultan II.Abdülhamid (1876-1909) tuğralı, kupa formlu, çift döküm kulplu ve kısa pedestal ayaklı. Dış yüzü kalem işi bitkisel süslemeli. İç yüzü altın vermeille. Ağırlık 338 gr Yükseklik 15 cm
¨ 2.600 € 1.105
49 GÜMÜŞ SEYAHAT BARDAĞI 47 ALTI ADET GÜMÜŞ KAŞIK Osmanlı, Sultan II.Abdülhamid (1876-1909) tuğralı, tutma bölümleri kalem işi bitkisel süslemeli. Toplam ağırlık 207 gr Uzunluk 16 cm 42
Osmanlı, Sultan II.Abdülhamid (1876-1909) tuğralı, minyon formlu bardağın dış yüzü verev dilimlerle hareketlendirilmiş, üst bölümünü çevreleyen bant çepeçevre kalem işi bitkisel dekorlu. Orijinal kutusunda. Ağırlık 61 gr Yükseklik 8 cm
¨ 800 € 340
¨ 1.200 € 510
43
50 ADNAN TURANİ (d.1925) Soyut figüratif, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2001 tarihli. 40 x 40 cm
51 ALİ DEMİR (d.1931) ¨ 4.000 € 1.700
‘İstanbul resmi’, karton üzeri kuru pastel, imzalı, 2004 tarihli. 45 x 35 cm
44
¨ 5.000 € 2.125 45
52 ŞEREF BİGALI (1925 – 2005) ‘Yağmurda’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 27 x 46 cm
¨ 3.500 € 1,065
Nuri Abaç
46
Nuri Abaç, Anadolu’nun kültür çeşitliliğinden kaynaklanan temaları fantastik bir kurgu ve mizah anlayışı ile ele aldığı resimleriyle tanınır. 1944 yılında girdiği İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde bir yıl Leopold Lévy’nin atölyesinde çalıştıktan sonra Mimarlık Bölümü’ne geçiş yaparak 1950 yılında bu bölümden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında dönemin ünlü mizah dergileri olan Akbaba ve Karikatür’de çalışan Nuri Abaç, 1950’li yıllarda bezemesel nitelikli fantastik bir gerçeküstü anlatım üslubu geliştirdi. Sanat ve mimarlık çalışmalarını birlikte yürüten sanatçı 1950- 1960 yılları arasında Mersin’de, 1960- 1978 yılları arasında da Ankara’daki devlet dairelerinde mimar olarak görev yaptı. 1978 yılında emekli olarak kendini tümüyle resim çalışmalarına verdi. 1960 yılında Ankara’ya yerleştikten sonra Anadolu’nun kültür mirasına, özellikle de mitolojik öykülerine ilgi duymaya başlamış, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin minyatür ve bezeme sanatlarıyla Karagöz’ün resimsel öğelerini inceleyip birleştirerek kendine özgü bir imgeler dünyası yaratmıştır. Sanatçı bu dünyayı ‘Kral Sulumeli’ ve ‘Fenike Gemisi’ adlı yapıtlarında izlendiği gibi fantastik bir kurgu içinde gerçeküstü ögelerle yansıtmıştır. Nuri Abaç’ın Karagöz oyunlarından hareketle gerçekleştirdiği ‘Karagöz’ün Gemisi’ gibi resimlerde de toplumsal konuları belli bir mizah anlayışıyla ele aldığı görülür. En çok ilgi duyduğu konular pazar yerleri, dönerciler, balıkçılar, küçük esnaf, kara ve deniz taşıtları olan ressam, 1980’li yıllardan itibaren bu temaları özellikle kentleşme ve değişen yaşam biçimleri bağlamında ele almış, 1990’ların başında ‘Restaurant’, ‘Butik’, ‘Yelkenli Araba’ ve ‘Karada bir Gemi’ gibi isimler verdiği tablolar yapmıştır. İlk kişisel sergisini 1949’da Mersin’de açan sanatçı, sanat yaşamı boyunca yurtiçinde ellinin üzerinde kişisel sergi açmış, bir çoğu yurtdışında olmak üzere yüz yirmi kadar karma sergiye ve bienallere katılmıştır. 1969 yılında Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği’nin kuruluşunda kurucu üye olarak yer almıştır. Çeşitli yarışmalarda onun üzerinde ödülü olan sanatçıya 1988 yılında da “Ellinci Sanat Yılı” ödülü verilmiştir.
53 NURİ ABAÇ (1926 -2008 ) ‘Fantastik Gemi’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1993 tarihli. 60 x 50 cm
¨ 23.000 € 9.785
47
54 JARDINIER Fransız, metal blanc jardinier Neo Klasik stilde tasarlanmış. Kupları kıvrımlı çift dal formunda, oval gövdesi dört minik döküm ayaklı, gövdenin dış yan yüzü ortada madalyonlar çepeçevre yiv, çelenk ve kabartma palamut yapraklarıyla süslenmiş. 19.yy. 44 x 25 x 11 cm
¨ 2.200 € 935
55 İÇKİ SETİ Fransız yapımı çift metal geçme kristal sürahi ve bir aynalı tepsiden oluşuyor. Sürahilerin kristal bölümleri zarif kesme ve grave işçilikli. Aynalı tepsisi oval formlu, çift kulplu, kıvrımlı dört ayaklı. 19.yy. Tepsi 52 x 25 x 12 cm Sürahi yüksekliği 26 cm
48
¨ 2.800 € 1.190
49
57 BOL TAKIMI 56 OPALİN LALEDAN Fransız yapımı, beyaz renkli opalin laledan iki parça halinde tasarlanmış. Boğumlu ayağı alçak pedestal kaideli. Yuvarlak meyvalığın kenarları dilimli. Laledanı vazo şeklinde. Satine yüzeyi zarif altın yaldız bantlar ve detaylı bitkisel arajmanlarla dekorlu. 19.yy. Yükseklik 48 cm Çap 39 cm 50
Bohem billur cam, tepsi, kase, kepçe ve on bir bardaktan oluşan takımın gövde üzeri beyaz renk ve altın yaldız ile zengin dekorlu. Birkaç ufak atığı var. 19.yy. Çap 38 cm Yükseklik 40 cm
¨ 2.800 € 1.120
¨ 2.400 € 1.020 51
58 NAZMİ DAYAN (1893- ?) Kompozisyon , tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1941 tarihli. 37 x 47 cm
¨ 2.000 € 850
59 PERTEV BOYAR (1897-1981) Peyzaj, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 49 x 40 cm
52
¨ 3.500 € 1.490
53
61 NAZMİ ÇEKLİ (1884-1958) ‘Karpuzlu natürmort’, mukavvaya marufle tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 33 x 47 cm 60 AHMET (?-?)
¨ 2.500 € 1.065
‘Amcazade Yalısı’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1935 tarihli. 53 x 64 cm
54
¨ 1.500 € 640
55
63 CHRISTOFLE LALEDAN Christofle yapımcı firma damgalı, 886627 seri numaralı. Üç kıvrımlı dal formlu ayağı, aralarda bitkisel formlu döküm aplikelerle sonlanıyor. Billur kristal meyvalık ve laledanı sade işçilikli. 19.yy.
62 ÇİFT ŞAMDAN Avrupa yapımı, Neo Rönesans stilde tasarlanmış, metal blanc şamdanlar dört mumluklu 19.yy. Yükseklik 62 cm
56
Yükseklik 55 cm Çap 32 cm
¨ 6.300 € 2.680
¨ 3.200 € 1.360
57
64 CHRISTOFLE ÇATAL BIÇAK TAKIMI Christofle yapımcı damgalı, Boreal modeli. 12 büyük çatal, 12 küçük çatal, 12 büyük kaşık, 12 orta boy kaşık, 12 küçük kaşık, 12 büyük bıçak, 12 küçük bıçak ve 9 parça muhtelif servis olmak üzere toplam 93 parçalık takım orijinal kutusunda. 20.yy ortaları. ¨ 3.750 € 1.595
65 İÇKİ SETİ On adet amber ve şeffaf renkte Bohemya kristali, farklı formda şişelerin gövde üzeri zarif kesme ve grave işçilikli. Şişelerden ikisinin boyun bölümü gümüş geçme. İngiliz yapımı gümüş kaplama tepsisi sade işçilikli. 20.yy başı. Tepsi ölçüsü 61 x 41 x 8.5 cm Şişe yükseklikleri 27-20 cm
58
¨ 10.500 € 4.470
59
66 MUSTAFA AYAZ (d.1938)
67 MUSTAFA AYAZ (d.1938)
‘Resim sergisi’, karton üzeri yağlıboya, imzalı, 2004 tarihli. 57 x 82 cm
60
Soyut figüratif, karton üzeri yağlıboya, imzalı. ¨ 6.000 € 2.555
61 x 81 cm
¨ 5.500 € 2.340
61
68 ALİ DEMİR (d. 1931) ‘İstanbul görüntüleri’, prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1986 tarihli. 20 x 30 cm
¨ 2.000 € 850
69 ALİ DEMİR (d. 1931) Köy peyzajı, prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1971 tarihli. 40 x 40 cm
62
¨ 3.000 € 1.275
63
70 FÜREYA KORAL (1910 – 1997) ‘İstanbul’ konulu, seramik çalışma, imzalı. Yükseklik 15 cm Çap 12 cm ¨ 2.200 € 935
72 FÜREYA KORAL (1910 – 1997) ‘Yalı’ , konulu seramik çalışma, imzalı. Yükseklik 14.5 cm Çap 12.5 cm ¨ 2.200 € 935
Füreya Koral
71 FÜREYA KORAL (1910 – 1997) ‘Kuşlar ve insanlar’ konulu, seramik çalışma, imzalı. Yükseklik 15.5 cm Çap 11.5 cm 64
¨ 2.200 € 935
1927 yılında İstanbul Notre Dame de Sion Kız Lisesi’nden mezun olan Füreya Koral, bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne devam etti ve aynı dönemde keman dersleri de almaya başlayarak 1940-1944 yılları arasında müzik eleştirileri yazdı, çeviriler yaptı. 1947 yılında gittiği İsviçre’nin Lozan kentinde başladığı seramik çalışmalarına dönemin ünlü Fransız seramik sanatçısı Serré’in önerisiyle Paris’te devam eden Koral, ilk seramik ve taş baskı sergisini de 1951’de Paris’te düzenledi. Aynı yıl Türkiye’ye dönerek kendi atölyesini açtı. Soyuttan gerçeküstüne uzanan ve zaman zaman yerel özellikleri de barındıran bir anlatım çeşitliliği içinde yapıtlar üreten sanatçı, özellikle yüksek pişirimli, gözeneksiz ve sert seramik hamuruyla çalışmayı tercih etmiştir. Başlangıçta çini sanatının etkisiyle duvar panoları gerçekleştiren Füreya’nın bu dönemki en önemli çalışmaları arasında Marmara Oteli (1960, Ankara), Ulus İş Hanı (1963, Ankara) ve Divan Oteli (1969, İstanbul) için yaptığı panolar sayılabilir. Seramiği her zaman mimarlıkla bir bütün olarak gören sanatçının yaptığı tabaklar da bu bakış açısına uygun biçimde, bir duvarın parçası olarak tasarlanmıştır. 1970’li yıllarda ev ve insanı konu alan Seramik Evler, Mahalle ve Seramik Kapı gibi çeşitli kapı, ev ve mahalle dizileri gerçekleştirmiştir. 1980’li yılların sonunda pişmiş toprakla da çalışmaya başlayan Koral, göz, karın ve göğüs boşluklarındaki deliklerle veya boşaltılmış kafataslarıyla beyni boşaltılmış, kişiliğini kaybetmiş insan tipini sembolize eden, ‘Yürüyen İnsanlar’ adlı, stilize heykelcikler yapmıştır. 1955 yılında Cannes; 1967’de de İstanbul Uluslararası Seramik Sergileri’nde gümüş madalya alan Füreya Koral, 1962’de Prag’taki sergide altın madalya ile ödüllendirilmiştir. 1986 senesinde Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’nü Neşe Erdok ile paylaşmış, 1991’de de Plastik Sanatlar Derneği Onur Belgesi’ni almıştır. Aynı yıl Devlet Sanatçısı da seçilen Füreya Koral bu unvanı kabul etmemiştir. 65
73 TEPSİ İngiliz, Ellis Baker yapımcı firma damgalı gümüş kaplama tepsi dikdörtgen formlu, çift kulplu, dört döküm ayaklı. Kenar bordürü kabartma asma dalları, üzüm yaprakları ve zarif ajur işçilikli, ortada zengin kalem işi bitkisel dekorlu. 20.yy ilk yarısı. 42 x 70 cm
66
74 DUVAR TABAĞI İtalyan, Neo Barok altın kaplama metal tabağın orta madalyonunda mitolojik bir rölyef yer alıyor. 20.yy başı. Çap 42 cm
¨ 2.200 € 935
¨ 1.600 € 680
67
76 İBRAHİM BALABAN (d.1921)
75 İSMET BİRSEL (d.1934)
‘Anne ve çocuk’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1996 tarihli.
‘Orkestra’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2009 tarihli. 70 x 50 cm
68
62 x 51 cm ¨ 2.800 € 1.190
¨ 6.500 € 2.765
69
77 TANJU DEMİRCİ (d.1961)
78 TANJU DEMİRCİ (d.1961)
Soyut kompozisyon, tuval üzeri akrilik, imzalı. 150 x 150 cm
70
Soyut kompozisyon, tuval üzeri akrilik, imzalı. ¨ 2.500 € 1.065
150 x 150 cm
¨ 2.500 € 1.065
71
79 TOMBAK SAKIZLIK Düz dipli, alçak pedestal ayaklı, silindirik gövdeli, bombeli kapağın tutamağı tomurcuk formunda. Gövde üzeri kalem işi bitkisel süsleme örgeleriyle dekorlu. 19. yy. Yükseklik 13,5 cm
¨ 6.800 € 2.895
80 FENER Osmanlı yapımı, minyon mimari formlu, kabartma ve ajurlu metal bölümleri altın vermeille. Camları farklı renklerde, bazıları grave işçilikli. Yer yer pul sallantılı. Yukarıda hilal formlu alemlerle sonlanıyor.19.yy. Yükseklik 41.5 cm 72
¨ 2.600 € 1.105 73
81 ANONİM HAT LEVHA Celi sülüs levha. ‘Tevekkeltü Alallah’ ( Allah’a tevekkül ederim). 19.yy. 31 x 42 cm
¨ 500 € 215
83 İCAZETNAME İcazeti alan : Esseyyid Mustafa Ratıb İcazeti verenler : Ali Vasfi ve Ali Mısri Sülüs - Nesih icazetname. ‘El Cennetü Tahte Ekdamil Ümmühat ‘(Cennet Annelerin Ayakları Altındadır). Koltukları naturalist üslupta gül buketleri, bordürü zencirek ve bitkisel dolamaların kullanıldığı zengin tezyinli. Cetvelleri altınla çekilmiş. Hicri 1269 (M.1853). 24 x 30 cm
¨ 4.000 € 1.700
82 ANONİM HAT LEVHA Zerendut celi sülüs levha. ‘Tevekkeltü Alallah’ ( Allah’a tevekkül ederim) . H1312 (M.1895) tarihli. 31 x 42 cm 74
¨ 1.000 € 430
75
84 HAT LEVHA ‘Besmele, ketebe: Metin Okutan, tezhip: Deniz Güralp. 20.yy. 30 x 60 cm
¨ 3.000 € 1.275
85 HAT LEVHA Esma-ül Hüsna, ketebe: Ahmet Kutluhan (d.1975), tezhip: Mukadder Çiçek. 45 x 32 cm
76
¨ 3.500 € 1.490
77
Mustafa Ata 1971 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü Adnan Çoker atölyesinden mezun oldu. 1972 yılında aynı kuruma asistan olarak atandı. 1971-1973, 19801981 ve 1990-1991 yıllarında Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki sanat merkezlerinde araştırmalarda bulundu. 1978 yılında ‘Sentetik Plastik Malzemeler, Biçimlendirme Yöntemleri, Sanatta Kullanımı’ adlı teziyle doktorasını tamamlayan ressam, uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptıktan sonra, 2005 yılında emekliye ayrıldı. İnsanı konu alan çalışmalarında yarı-soyut figürlere yer veren ressam Dışavurumcu bir anlatım geliştirmiştir. Geniş fırça vuruşlarının egemen olduğu bir teknikle hızla savrulan renk lekelerinin şekillendirdiği bu yarı soyut figürler devingen, dinamik ışıklı ve çok renklidir. Bu kompozisyonlarında renk biçime egemendir ve fırça vuruşları ile devinim sağlanmaktadır. 1970’li yıllarda ise hat sanatının çizgisel anlatımından esinlenerek yapıtlarında hareketli renk lekelerinin yanı sıra çizgiye de yer vermeye başlamıştır. 1971 yılından itibaren, biri Münih’te olmak üzere toplam otuzdan fazla kişisel sergi düzenlemiş, ayrıca yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda karma sergiye, sanat fuarlarına ve bienallere de katılmıştır. Ankara, İzmir ve İstanbul Resim Heykel Müzeleri haricinde, yurtiçi ve yurtdışındaki pek çok özel koleksiyonda da yapıtları bulunan Mustafa Ata’nın kazandığı önemli ödüller arasında, 1969 Ahmet Andiçen Sanat Ödülleri Yarışması İkincilik Ödülü; 1979 Görsel Sanatçılar Derneği Başarı Ödülü; 1980 14. DYO Resim Sergisi Başarı Ödülü; 1983 ve 1986 Günümüz İstanbul Sanatçıları Sergileri Başarı Ödülleri; 1996 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simav Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü ve 2008 Trabzon Uluslar arası Kültür ve Sanat Şenliği Plastik Sanatlar Ödülü sayılabilir. Sanatçı, halen Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
86 MUSTAFA ATA (d.1945) Soyut kompozisyon, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2007 tarihli. 130 x 97 cm
78
¨ 25.000 € 10.640
79
Burhan Alkar 1951 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nden mezun olan sanatçı, 1958’de aynı bölümün açtığı modelaj asistanlığı sınavını kazanarak kurumda öğretim üyesi olarak göreve başladı. 1960 yılında burslu olarak Fransa’ya giden Alkar, Paris’te Jülyen Akademisi’nde heykeltıraş Mougene’in atölyesinde bir yıl süreyle heykel ve rölyef çalışmaları gerçekleştirdi. Daha sonra devlet bursu ile 1961-1965 yılları arasında Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda (Beaux-Arts) Leyque’nin atölyesinde çalışmalarını sürdürerek heykel ihtisasını tamamladı. 1965 yılında Türkiye’ye dönerek Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Resim-İş Bölümü’nde modelaj öğretmeni olarak çalışmaya başlayan sanatçı, bu görevini 1977 yılında emekli olana kadar sürdürdü. Urfa Atatürk Anıtı (1973), Erzurum Aziziye Anıtı (1973-1975), Ankara Sakarya Caddesi’ndeki Barış Heykeli ve Atılım Heykeli (1977), A.O.Ç. Atatürk Anıtı (1981), Ankara Seymenler Anıtı (1983), ODTÜ Gençlik Anıtı (1986), Turhal Anadolu Uygarlıkları Anıtı (1993), Çukurova Üniversitesi Atatürk Anıtı (1994), Ankara Üniversitesi Gençlik Anıtı (1995) ve Atatürk Anıtı (1998), Turgutlu Şehitler Anıtı (1999), Hekimhan Atlı Atatürk Anıtı (2000), Avustralya Atatürk Anıtı (2001) ve Tayland Sevgi Anıtı (2006) gibi çoğu yarışmalarda aldığı birincilik ödülleri sonucunda gerçekleşen 25 civarı anıtsal heykel çalışması olan Alkar, kentsel alanlara konacak anıt ve heykellerin sanatçılara açık yarışmalarla belirlenmesinin öncülüğünü yapmış; 1970’li ve 1980’li yıllarda çoğu Ankara’da olmak üzere pek çok yarışmanın düzenleyicisi ve teşvikçisi olmuştur. Heykelin, özellikle de günümüzde, beton yığınlarından boğulan kentlerin canlanıp nefes aldıkları, kişilik, renk ve anlam kazandıkları kültür değerleri olduğuna inanan sanatçı, meydanları ve parkları heykelsiz kalan kentlerin duyarsız, durgun bir yaratıktan farksız olduğunu vurgulamaktadır. Son dönemde küçük boyutlu heykellere ağırlık veren ve çalışmalarını Ankara’daki atölyesinde sürdüren sanatçı, mum kaybetme yöntemi ile bronz ve yüksek derecelerde seramik heykeller gerçekleştirmektedir. Sanatçının yapıtlarında yetkin bir anatomik altyapıya dayanan bir biçim bozma anlayışı göze çarpmaktadır. Devlet bursuyla gittiği Fransa’daki uzmanlık eğitimi sırasında gerçek biçimsel değerlere ulaşmada en etkili yollardan biri olan non-figüratif anlayışa da yönelen heykeltıraşın daha sonraki dönemde gerçekleştirdiği figüratif eserlerinde bu soyut biçim zevki adeta gizli bir güç olarak kendini hissettirmektedir. Bugüne kadar 15 civarı kişisel sergi açan ve çok sayıda karma sergiye katılan Burhan Alkar, anıt ve heykeller için açılan yarışmalarda kazandığı ödüllerin yanı sıra 2006 yılında Sanat Kurumu 2004-2005 Yılın Sanatçısı Ödülü; 2007’de 2.Ege Art Sanat Günleri Onur Ödülü; 2008’de ise Çağsav Onur Ödülü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Hizmet Ödülü de almıştır.
87 BURHAN ALKAR (d. 1928) ‘Adem ile Havva’, bronz heykel, imzalı, 2/7. 50 x 29 x 14 cm (kaide hariç)
80
¨ 12.000 € 5.105 81
89 FAHRİ SÜMER (d.1942) ‘Pazar yeri’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1979 tarihli. 49 x 40 cm
88 BURHAN ALKAR (d. 1928)
¨ 2.500 € 1.065
‘Çobanlar’, bronz heykel, imzalı, 4/7. 45 x 29 x 13.5 cm (kaide hariç). 82
¨ 10.000 € 4.255 83
91 FARUK CİMOK (d.1956) ‘Fasıl’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 30 x 50 cm
¨ 3.500 € 1.490
90 HÜSEYİN YÜCE (d.1928) Peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 60 x 80 cm
¨ 6.000 € 2.555
92 FARUK CİMOK (d.1956) ‘Büyükada’dan görünüm’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 84
30 x 50 cm
¨ 3.500 € 1.490
85
93 ŞERBET TAKIMI İngiliz yapımı, gümüş kaplama 12 kişilik takımın yuvarlak formlu tepsisi, kıvrımlı, döküm çift kulplu ve dört ayaklı. Tepsi kenarları ve çevresi kabartma gül arajmanları ve farklı bitkisel motiflerle hareketlendirilmiş. Sürahi ve kadehleri sade işçilikli. 20.yy başı. Genişlik 53 cm Yükseklik 34.5 cm
¨ 2.400 € 1.020
94 CENTERPIECE İsveç yapımı, Anders Gabriel Duvfa(1822-1897) yapımcı damgalı. Bronz kaide ve gövdesi gümüş kaplama. Gövdesiinde ağaç dalları altında at ve binicisinin tasvir edildiği bir çalışma yer alıyor. Çanak şeklindeki kristal haznenin kenarları ince dilimli. Dış yüzü zarif kesmeler ve satine işçiliği ile dekorlu. 19.yy. Yükseklik 53 cm
86
¨ 5.200 € 2.215 87
95 İKİ ADET MERMER RÖLYEF PANO Fransız yapımı, 1878 tarihli, imzalı(imza okunamıyor). Yuvarlak formlu, bej renkli mermer panoların bir tanesinde ‘anne ve çocuk’, diğerinde ‘romantik çift’ konulu detaylı çalışmalar yer alıyor. Her biri 30 x 30 cm (çerçeve dahil) ¨ 4.200 € 1.785
96 BRONZ DUVAR SAATİ Fransız yapımı, Neo Klasik üslupta tasarlanmış. Bronz süslemelerde kupa formları, fiyonklar, sarkan zeytin dalları, rozet, palmet ve meşe yaprakları kullanılmış. Bronz bölümleri altın vermeille. Kadranı beyaz renkte mineli. Saati çalışır durumda. 19.yy. Yükseklik 64 cm
88
¨ 4.600 € 1.955 89
97 DEVRİM ERBİL (d.1937) ‘İstanbul’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2010 tarihli. 100 x 180 cm 90
¨ 38.000 € 16.170
91
98 İLKNUR KAZAK (d.1977) ‘Islak 2’, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2013 tarihli. 60 x 79 cm
¨ 3.500 € 1.490
99 GÜLVELİ KAYA (d.1977) ‘Kırmızı oda yeşil duvar’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2006 tarihli. 120 x 100 cm 92
¨ 7.000 € 2980 93
100 M.ZAHİT BÜYÜKİŞLEYEN (d.1946) Soyut peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2009 tarihli. 70 x 100 cm
¨ 4.000 € 1.700
101 ADNAN TURANİ (d.1925) Soyut figüratif, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1990 tarihli. 80 x 90 cm
94
¨ 8.000 € 3.045
95
103 PORSELEN YEMEK TAKIMI Hutschenreuther porselen imalat damgalı, ‘Coburg Maria Theresia’ dekorlu. 12 çukur servis, 16 düz servis, 16 pasta tabağı, 12 çay tabağı, 12 fincan, 1 pasta servisi, 2 çukur salata tabağı, 1 oval tabak, 1 kayık tabak, 1 yuvarlak servis, 1 çorbalık, 2 adet tuzluk, 1 adet sosluk ve tabağı, 1 sütlük, 1 şekerlik, 1 ısıtıcı ve 1 adet çaydanlıktan oluşan toplam 82 parçalık takım. Çok iyi durumda. 20.yy.
102 ÇİFT PORSELEN ŞİŞE Augustus Rex( Alman) porselen imalat damgalı, yukarıya doğru daralan şişman gövdeli şişelerin zemini sarı renkli, ön ve arkada yüzde yer alan madalyonlarda av ve savaş sahneleri betimlenmiş. Ağız kenarı ve madalyon çevresi ince altın yaldız dekorlu. 19.yy. Yükseklik 31 cm
96
¨ 5.000 € 2.125
¨ 3.000 € 1.275 97
Bohemya Cam İşçiliği Günümüzde Çek Cumhuriyetinin büyük bir kısmını içine alan Bohemya bölgesinde 13. yüzyıldan beri dekoratif cam eserlerin üretildiği bilinmektedir. Bohem cam sanatçıları, özellikle barok dönemde (17. – 18. yüzyıl) barok stilini kendi tarzlarında cama derin kesmeler ve yüksek kabartmalar ile uygulayarak kendi kişisel üsluplarını oluşturmuşlardır. Bu bakımdan ilk çağdaş cam sanatçıları olarak değerlendirilebilirler. Kompozisyonlarında öğe bolluğu, ilginç desenleri, gösterişli süslemeleri, Bohem tarzını döneminin en ünlü cam işçiliği haline getirmiştir. Bohem cam sanatı içinde, Friedrich Egermann’ın (1777-1864) tasarımları önemli bir yer tutar. Egermann, cam tasarımlarında istiridye, geyik, şato gibi farklı motifleri kullanan ilk kişidir ve renkli cam ile gravür tekniğini birleştirerek gerçekleştirdiği eserleri, bu tarz tasarımların Egermann tarzı olarak anılmasını sağlamıştır. Genellikle barok modellerin kullanıldığı Egermann stili camlar özellikle Kuzey Bohemya bölgesinde sıklıkla görülür. Renkli camın bu şekilde dekorlanması oldukça zahmetli ve karmaşık bir işlemdir. Bu işlemin yapıldığı fiziki ve kimyasal süreç içinde gümüş ve bakır elementleri cam yüzeyine yüksek ısıda nüfuz ettirilirken, onlarca mikronluk renk tonu da yüzey altında birbiri içine karışır. Renkli katman çok ince olmasına rağmen sağlam ve sabittir. 1833 yılında Bohemya Sanayi Teşviki Birliği tarafında gümüş madalya ile ödüllendirilen Friedric Egermann, ertesi yıl da birliğin altın madalya ödülüne layık görülmüştür. Bohem cam sanatına yeni bir soluk kazandıran Egermann’ın Nový Bor’da bulunan mağazası günümüzde cam müzesine dönüştürülmüştür.
104 ÇİFT BOHEM KRİSTAL KAPAKLI VAZO Bohemya kristali, klasik kupa formlu, kubbe kapaklı, kobalt ve şeffaf renkte iki katmanlı kristal kupaların dış yüzü zengin geometrik ve bitkisel kesmelerle dekorlu. Ön yüzlerinde grave işçiliği ile doğadan görünüm temalı detaylı çalışmalar yer alıyor. Bohemya kristallerinin büyük boyutlu nadir örneklerinden. 19.yy. Yükseklik 45 cm
98
¨ 12.500 € 5.320
99
106 YAKUP CEM (d.1949)
105 HAT LEVHA
Minyatür, kağıt üzeri karışık teknik, imzalı.
Tütün yaprağı üzerine ‘Ya hazreti Seyyid Ahmed Rufahi’ yazılı. 19.yy. 25 x 9 cm
100
24 x 15.5 cm ¨ 1.500 € 640
¨ 5.000 € 2.130
101
107 MISIRLI HİDAYET(?-1972) 108 MISIRLI HİDAYET (?-1972)
37 x 56 cm
’Mekke’den görünüm’, kağıt üzeri suluboya, imzalı.
102
Peysaj, kağıt üzeri suluboya, imzalı. ¨ 2.600 € 1.105
37 x 50 cm
¨ 2.600 € 1.105
103
111 GÜMÜŞ KAMA VE KEMERİ
109 GÜMÜŞ BOZALIK Osmanlı yapımı, alçak yuvarlak kaideli, küre formlu, uzun boyunlu, kubbe kapaklı, kapak gövdeye bir zincirle bağlanıyor. Gövde dış yüzü farklı kalınlıkta bantlar halinde kalem işi geometrik ve bitkisel süsleme örgeleriyle dekorlu. 18.-19.yy. Ağırlık 382 gr Yükseklik 31 cm
¨ 3.200 € 1.360
110 GÜMÜŞ MEYVALIK Osmanlı yapımı, alçak, yuvarlak gövdesi üç minik ayakla sonlanıyor. Kabartma ve kalem işi tekniği ile dekorlu gövde dış yüzü birbirini tekrarlayan dikdörtgen rozetlerle oluşturulmuş bir bant ile çevrili. Araları ve kenar suyu zincir işçilikli. Yer yer bitkisel süsleme örgeleri ile bezenmiş.18.-19.yy. Ağırlık 200 gr Çap 26 cm Yükseklik 10 cm 104
¨ 2.600 € 1.105
Kafkas gümüş işçiliğinin nadir ve çok iyi korunmuş örneklerinden. Usta bir gümüş işçiliğinin ürünü olan kemer ve kamada savat işçiliği ile eski Türkçe Amel-i Ömer yazılı. Büyük boyutlu kamanın kabza ve kını kabartma rumi ve rozetler, zengin güherse ve zarif savat işçilikli. Kın arka yüzü savat işçilikli ay yıldız ve farklı bitkisel formlarla dekorlu. Kesici gövde düz formlu, sivri uçlu ve merkezi kan oluklu, üzerinde Kafkas Adige halkı Mirza Bey sülalesine ait bir damga taşıyor. Meşin kemerin her iki yanındaki sallama bölümleri ve tokası stilize ay yıldız ve kamadaki motifleri tamamlayan farklı formda aplikelerle dekorlu. 1850-1870’ler. Kama uzunluğu 50 cm, Kemer uzunluğu 108 cm ¨ 4.000 € 1.700
105
113 EDİRNEKÂRİ RAHLE-İ TEDRİS
112 LAKE KALEMDAN İran yapımı, Kaçar Hanedanlığı (1796-1925) geç dönem. İnce uzun, oval formlu, üst yüzeyi bombeli, kapağı yandan açılır. Koyu yeşil renkli zemini kabartma yaşam sahneleriyle dekorlu. Lake kalemdanların boyut itibariyle ender rastlanır örneklerinden. 19.yy ilk yarısı. Bir kaç ufak atıklı. 41 x 10 x 9 cm
106
Koyu yeşil renkli zeminin kabartma bölümleri altın varak işçilikli.19.yy. Uzunluk 30 cm Genişlik 63 cm Yükseklik 50 cm
¨ 5.000 € 2.130
¨ 2.800 € 1.190 107
114 CEMİL EREN (d. 1927) Deniz peyzajı, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 60 x 80 cm
108
115 YALÇIN GÖKÇEBAĞ (d.1944) ¨ 3.600 € 1.530
‘ Halı yıkayanlar’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1990 tarihli. 50 x 60 cm
¨ 8.000 € 3.405
109
116 JALE ERZEN (d.1943) ‘Yedi Uyuyanlar’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2012 tarihli. 90 X 250 cm
110
¨ 20.000 € 8.510 111
Erol Akyavaş Resim çalışmalarına Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne devam ettiği dönemde, 1948 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde misafir öğrenci olarak başlayan Erol Akyavaş, ertesi yıl fakülteyi yarım bırakarak İtalya’ya gitmiştir. Floransa Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne giren sanatçı, 1950-1953 yılları arasında burada eğitim görmüştür. Daha sonra ise Paris’e geçerek André Lhote ve Fernand Léger’in atölyelerinde eğitimine devam etmiştir. Sanatçının bu dönemki eserleri geometrik-soyutlama kapsamında değerlendirilir. 1951 senesinde Amerika’ya giden Akyavaş, resim çalışmalarını burada sürdürmüş ve 1965 yılında bu ülkeye yerleşmiştir. Illionis Teknoloji Enstitüsü’ne girerek mimarlık eğitimi de alan ressam, enstitüde Mies van der Rohe, Frank Lloyd Wright ve Eero Saarinen gibi önemli hocalarla çalışma imkanı bulmuştur. İlk kişisel resim sergisini Cleveland’da 1954 yılında açan Akyavaş, giderek geometrik-soyutlamadan uzaklaşmış, gerçeküstü anlayışa yönelmiştir. 1960’lı yılların sonunda yaptığı ‘Yaşasın Vietnam’, ‘Yaşasın Seksapelliler’, ‘Yaşasın Profumo’ gibi güncel olayları eleştirdiği yapıtları bu anlayışı yansıtır. 1970’li yıllarda Türk minyatür sanatına ilgi duymaya başlayan sanatçı; piramitler, kilitler, tabutlar, demir parmaklıklar, işkence ve ölüme ait simgelerle donattığı ve kalın duvarlarla çevrelediği, akıl dışı perspektif düzenleri uyguladığı kent resimleri yapmıştır. Bu resimlerin ardından kimilerinin tepesi kesilmiş olan piramitleri, küpleri, konileri ve tuhaf geometrik biçimleri düz veya tuğra örgülü masaların üzerine yerleştirdiği bir dizi tuval gerçekleştirmiştir. Sanatçı, 1980’li yılların başında yaptığı ‘Çarpışmanın Sonu’ ve ‘Zaferin Şerefi’ gibi dizilerinde bu imge dağarcığını daha da genişleterek yetkinleştirmiştir. 1980’li yılların ortalarında hat sanatıyla da ilgilenmeye başlamış, bu ilgisi ‘Kimya-i Saadet’ adlı dizisiyle görsellik kazanmıştır. 1980’lerin sonuna doğru tasavvuf felsefesine yönelen ressam, evrensel düzlemde insanlığı birleştirmeyi ve yan yana durmayı öneren din ve kültür felsefesini benimsemiş; çok katmanlı ve derinlikli bir sanat anlayışı geliştirmiştir. 1988 yılında ürettiği ‘Hallac-ı Mansur’ serisi ile ‘Mihracname’ adlı taş baskıları bu anlayışın ürünüdür. Sanatçı, bu anlayışla gerçekleştirdiği yapıtlarıyla hem sanatına Doğu-İslam sanatı zenginliği kazandırmış, hem de evrensel din ve mistisizm kültürü bağlamında yepyeni bir görsel, ruhsal ve düşünsel sentez oluşturmuştur. 1980’lerin sonundan vefat ettiği 1999 yılına kadar minyatür, hat ve ebru gibi geleneksel sanatlardan aldığı imgeleri soyut bir anlatımla yorumladığı çalışmalar gerçekleştiren sanatçı, ilk kez 1990 yılında St.Petersburg’daki Benois Sarayı’nda sergilediği ‘İkonaklastlar için İkonalar’ adlı serisini, 1993 yılında BosnaHersek’teki savaşa duyduğu tepkiyi yansıttığı eserleriyle birlikte İstanbul’da da sergilemiş, 1996 yılında Jackson Pollack Ödülü’ne layık görülmüştür. 1989’da 2. Uluslararası İstanbul Bienali çerçevesinde Aya İrini için gerçekleştirdiği ‘Fihi Ma Fih’ (İçindeki İçindedir) adlı yerleştirmesinde İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik’e özgü simgeleri bir arada kullanarak inanç birliğini vurgulamıştır. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda kişisel sergi açan ve çeşitli karma sergilere katılan Akyavaş’ın eserleri yurtiçinde İstanbul ve Ankara Devlet Resim Heykel Müzeleri’nde, yurtdışında ise New York Modern Sanatlar Müzesi, Berlin Sanat Müzesi ve Stuttgart Sanat Müzesi Koleksiyonları’nda yer almaktadır.
117 EROL AKYAVAŞ (1932-1999) İsimsiz, karton üzeri yağlıboya, imzalı. 78 x 56 cm
112
¨ 42.000 € 17.870
113
ENVER PAŞA
Sayın Osman Mayatepek Koleksiyonu
114
115
118 ENVER PAŞA PORTRESİ Enver Paşa’nın askeri üniformalı fotoğrafı üzerine yağlıboya tekniği ile çalışılmış. Çevresi klasik üslupta olağanüstü detaylı bir tezhip işçiliği ile bezenmiş . Eserin Edirnekari çerçevesi üzerinde de aynı üslupta bezemeler yer alıyor. 63 x 53 cm ( çerçevesi dahil)
116
¨ 45.000 € 19.150
117
119 GÜMÜŞ PLAKET Bakü’de 1-7 Eylül 1920’de toplanan Şark Milletleri Kurultayı’nda İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı başkanı sıfatıyla Enver Paşa’ya sunulan gümüş plaket. Plaketin üzerinde Tatar Türkçesi ile ‘Enver Paşa Hazretlerine Meskev Müselmanlarının Sağımlık Bülegi’ (Enver Paşa hazretlerine Moskova Müslümanlarının Hatıralık Hediyesi) ibaresi ve 25 Ağustos 1920*(8 Eylül 1920) tarihi yer alıyor. Plaket üzerine farklı semboller kalem işi tekniği ile çalışılmış. 36 x 25 cm ¨ 32.000 € 13. 615 *Tarih farkı takvim farkı nedeniyledir.
118
119
120 FOTOĞRAF Enver Paşa’nın, aralarında Cemal Paşa ve Kazım Karabekir’in de yer aldığı arkadaşlarıyla çekilmiş fotoğrafı. 20 x 30 cm
¨ 2.500 € 1.065
121 F. SCHMIDT (?-?) ‘Enver Paşa Portresi’ , karton üzeri suluboya, imzalı, Wien ibareli. 30 x 20 cm
¨ 9.000 € 3.830
Bu eser döneminde kartpostal olarak basılmıştır. 120
121
122 FOTOĞRAF ALBÜMÜ Alman hükümeti tarafından İstanbul-Bağdat demiryolu yapımı anısına Enver Paşa’ya sunulan, İstanbul - Bağdat demiryolu inşaatını, kışla görüntülerini, güzergah üzerindeki şehir ve ören yerleri, doğa ve insan görünümlerini yansıtan, 17 sayfa ve 142 fotoğraftan oluşan belgesel nitelikte albüm. Albümün ön kapağında, savaş yılları olan1914-1915 tarihi ve Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya takdim edildiğine dair Almanca bir ithaf mevcut. 29 x 36 cm
122
¨ 14.000 € 5.955
123
123 MADALYA Rudolf Bachmann imzalı. Ön yüzünde Enver Paşa’nın portesi, arka yüzünde de ay yıldızlı kalkan ve kılıç sembollerinin kabartma olarak yer aldığı kurşun madalyanın çevresi gümüş geçme. Çap 5.4 cm
¨ 9.500 € 4.045
Rudolf Bachmann (1877-1933) Avusturyalı ressam, mimar ve madalya yapımcısıdır. Viyana Sanatçılar Birliği’ne üye olduğu bilinmektedir. Hakkında çok az bilgi olan Bachmann, müzelerdeki eserleri sayesinde tanınmaktadır. Sanatçının en ünlü eserleri Viyana Askeri Müzesi’ndedir. Müzenin madalya koleksiyonunda, R.Bachmann imzalı üç adet madalya bulunmaktadır. 1914 yılında, I.Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olarak gösterilen, Hohenberg arşidükü ve tahtın varisi Franz Ferdinand’ın (1863-1914) ve eşi kontes Sophie Chotek’in (1868-1914) Saraybosna’da öldürülmesinin anısına özel olarak yaptığı 28 Haziran 1914 tarihli bronz madalya ise Saraybosna’daki müzenin daimi koleksiyonunda yer almaktadır. British Museum’un koleksiyonunda bulunan İtalya kralı III.Victor Emmanuelle’e (1869-1947) ait madalya da R.Bachmann imzasını taşımaktadır. Aynı zamanda resim ve heykel sanatıyla da ilgilenen sanatçının Viyana Askeri Müzesi’nde Avusturya-Macaristan imparatoru I.Franz Joseph’in (1830-1916) bir rölyefi ve heykeli, ayrıca iki adet peyzaj konulu yağlıboya tablosu da bulunmaktadır. 124
124 DOKUMA PANO Ortada Enver Paşa’nın gençlik portresinin yer aldığı ve eski Türkçe ‘Enver Bey’ ibareli kare dokuma. Enver Paşa’nın paşa rütbesini almadan önceki dönemine aittir. 43 x 40 cm
¨ 6.500 € 2.765 125
I.Dünya Savaşı’nın Osmanlı İmparatorluğu için yenilgiyle sonuçlanmasından sonra, Enver Paşa 1 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki Partisi’nin yönetim kadrosuyla birlikte ülkeden ayrılmış ve Berlin’e gitmiştir. 1920 yılının ilkbaharında Moskova’ya hareket etmiş, ancak uçağının Latvia’da (Letonya) düşmesi sonucu esir alınarak Bolşevik Rus askerlerinin tutulduğu bir esir kampına kapatılmıştır. Burada daha rahat yaşabilmek için ressamlık yaptığı, parası olan esirlerin ve Latvialıların portrelerini yapıp sattığı bilinmektedir. Dört ay süren bu esaretten sonra, yeniden Almanya’ya dönen Enver Paşa, satamadığı resimlerini de yanında götürmüş ve bir albüme yapıştırarak 28 Temmuz 1920’de eşi Naciye Sultan’a hediye etmiştir. Enver Paşa’nın resme olan ilgisi bundan sonra da devam etmiştir. Altmann adına düzenlenmiş sahte bir kimlikle tekrar Berlin’den ayrılarak Moskova’ya gitmek üzere yola çıkan Enver Paşa, 1920 yılının Ağustos ayında Moskova’ya ulaşmıştır. 1-8 Eylül 1920 tarihlerinde Bakü’de gerçekleşen Doğu Halkları Kongresi’ne Libya, Tunus, Cezayir ve Fas’ı temsilen katılmış, Ekim ayının başlarında yeniden Berlin’e dönmüştür. Müzayedemizde satışa sunulan, 30 Eylül ve 1 Ekim 1920 tarihli ve Altmann imzalı çizimler, Enver Paşa’nın bu seyahati sırasında yaptığı çizimlerdir.
126
125 ENVER PAŞA (1881-1922) Dört adet karakalem portre. Hepsi H. Altmann imzalı. İki tanesi 30.9.1920 tarihli ve Minsk’ten Moskova-Berlin ibareli; diğer ikisi 1.10.1920 tarihli ve Wilejka ibareli. Her biri 17.5 x 12 cm
¨ 10.000 € 4.255
127
126 HARİTA Enver Paşa’nın bizzat kullandığı İstanbul ve çevresine ait askeri haritadan oluşan takım. Orijinal kabı içerisinde 8 parça(1 tanesi eksik). Kapağında yer alan eski Türkçe levha ve haritaların arkası ‘İstanbul civarı haritası 1/25.000 mikyasındaki (ölçeğindeki)’ ibareli, H.1330 (M.1912) tarihli ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Matbaası İstanbul basımı. 6.5 x 57.5 x 86 cm
128
¨ 6.000 € 2.555
129
127 ÇİFT MİNELİ ŞAMDAN İngiliz, Battersea yapımı düz mineli şamdanlar pedestal kaideli, boğumlu ince uzun gövdeli, tek mumluklu. Kobalt mavi renkli zemini Rokoko formların kullanıldığı madalyonlar ve aralarda serpme bitkisel unsurlarla bezeli. Madalyonların bej renkli zemini çiçek, kuş, kelebek gibi doğadan formların kullanıldığı arajmanlarla dolgulu. 1760-1780 dönemi. Battersea minelerin az bulunur örneklerinden. Yükseklik 23.5 cm Battersea Mineleri
¨ 3.800 € 1.615
130
İngiltere’de dekoratif sanatlar alanında önemli bir yer tutan mine işçilikli eserler, günümüzde pek çok koleksiyonerin en çok ilgisini çeken parçalar arasında yer alır. Özel bir teknikle gerçekleştirilen bu mine işçiliği, İngiltere’de yaklaşık 1750-1840 yılları arasında yaygın olarak kullanılmıştır. Genellikle, enfiye kutusu, pudralık, şekerlik, esans şişesi, çuvaldız/iğne kutusu, kartvizitlik ve hanımların sürekli yanında taşıdığı cımbız, makas, kürdan mektup açacağı tarzı malzemeleri koymak için kullandıkları kutular gibi ufak boyutlu objeler üzerinde uygulanmıştır. Ancak nadir de olsa, şamdan, sepet, sosluk, tabak, kupa, yazı takımı gibi daha büyük objelerde de uygulandığı görülmüştür. Bu tarz mine işçiliğinin kökeni Fransa’dır. Fransa’daki dini baskıdan bunalıp kaçan pek çok mine ustası İngiltere’ye gelmiş, metal endüstrisinin merkezi olan Birmingham ve Wolverhampton civarına yerleşmiştir. İngiltere’de yapılan mineli ilk eserler elle renklendirilmiştir. Ancak, İngilizlerin mine sanatına en büyük katkısı olarak kabul edilen ve genellikle beyaz bir zemin üzerine uygulanan baskı transferi yöntemi kısa sürede geliştirilerek mine sanatına yeni bir soluk kazandırılmıştır. Büyük olasılıkla Birmingham’da başlayan bu yöntem, 1750’li yıların başında, Londra’nın bir bölgesi olan Battersea’deki York House fabrikasında üretilen parçalarla Londra halkının beğenisine sunulmuştur. York House fabrikası ve İngiliz üretimi minelerin büyük bir bölümü günümüzde ‘Battersea minesi’ olarak adlandırılır, bu, İngiliz mineleri ile diğer Avrupa minelerini ayırmak için kullanılan genel bir terimdir. Londra’daki York House fabrikası sadece 1753-1756 yılları arasında faaliyettedir ve kısa süre içinde iflas etmiştir. Ancak Battersea bölgesinde bu yöntemle mineli eser üretimi devam etmiştir. 1750-1840 yılları arasında üretilen bu mineli parçaların neredeyse hiçbirinde herhangi bir imza ya da yapımcı damgası olmaz. İmzalı örnekler çok nadirdir. İngiliz mine işçiliği 19.yüzyılda gerilemeye başlamış ve üretilen eserlerin kalitesi düşmüştür. 1830’lu yıllarda bu parçalara olan talebin de kesilmeye başlaması üretimin 1840’larda tamamen durmasına neden olmuştur.
128 SEVRES GAZ LAMBASI Fransız yapımı, Sevres porselen imalat damgalı. Silindirik gövdenin kobalt renkli zemini üzerindeki madalyonlarda mitolojik kadın figürleri ve dört mevsimi simgeleyen semboller çalışılmış. incelikli altın yaldız işçiliği yer yer mine işçilikleriyle zenginleştirilmiş. Bronz geçmeleri kabartma çelenk formları, palmetler ve rozetlerle detaylandırılmış. Bronz kulpları çelenk taşıyan bebek figürlü. Fanusu satine işçilikli. Çerçeveler içinde dört mevsimi betimleyen mitolojik figürler yer alıyor. Çerçeve alt bölümlerinde Latince mevsim isimleri yazılı. Köşelere kuş, başak formları, yemiş ve ağaçlarla yine mevsimler betimlenmiş. 19.yy. Yükseklik 74 cm
¨ 7.200 € 3.065 131
129 HOKKA TAKIMI Fransız yapımı, Rokoko stilde tasarlanmış bronz takım çift hazneli hokka ve iki adet şamdandan oluşuyor. Gövde üzeri champlevé mine tekniği ile çok renkli mineli. Bronz bölümleri altın vermeille. 19.yy. Hokka 28 x 16 x 8 cm Şamdan yüksekliği 17.5 cm
¨ 2.400 € 1.020
Champlevé Tekniği ‘Gömme mine’ tekniği olarak bilinen bu teknikte minelenecek yüzey istenilen formu verecek şekilde ve derinlikte oyulur. Bu boşluklara ıslak ve pudra kıvamındaki mine spatula ve kalem yardımıyla doldurulduktan sonra, fırınlama işlemi yapılır. Batı Avrupa’da, M.Ö. 3.yüzyıldan itibaren Keltler, Germenler ve Romalılar tarafından kullanılan bu teknik, Anglo-Saksonlar ve Vikingler tarafından geliştirilerek kısa sürede Avrupa’ya yayılmıştır. Bu tekniğin Fransa’daki geçmişi ise 10.yüzyıla kadar uzanır. Bizanslı ustalardan bu tekniğin inceliklerini öğrenen Saint Martial keşişleri ve Grand Mont rahipleri champlevé tekniğinin ilk örneklerini vermiştir. Kısa sürede Fransız mine işlemeciliğinin özel ihtisas alanı haline gelen champlevé, özellikle altın ustaları tarafından, 12. Ve 13.yüzyıllarda Fransa’nın Limousine bölgesinde en çok kullanılan tekniklerden biri olmuştur. Bu döneme ait haçlar, kutsal vazolar ve dini objeler bu tekniğin en güzel örnekleri arasındadır. Fransız kuyumculuğunun en sevilen tekniklerinden biri olan Champlevé tekniği özellikle altın, gümüş, bronz ya da saf bakır gibi değerli madenlerin üzerine uygulanmıştır. 18. ve 19.yüzyıllarda, ziynet eşyalarının haricinde saat-şamdan takımları, hokka, kupa, vazo, mücevher kutusu gibi çeşitli objelerin üzerinde de kullanılan bu teknikte çok renkli mine işçiliğinin en zarif örnekleri verilmiştir. Ağırlıklı olarak kullanılan renkler ise mavi, kobalt, turkuaz, kırmızı ve yeşil tonlarıdır.
130 ÇİFT ŞAMDAN Fransız yapımı, altın vermeille bronz, beş mumluklu şamdanların gövdesi serbest üzüm salkımları, saz yaprakları, boru çiçekleri ve başaklarla, üçgen formlu kaideler kabartma akanthus yaprakları ile oluşturulmuş. Mumluk bölümleri çiçek şeklinde döküm parçalarla sonlanıyor. 19.yy. Yükseklik 45 cm
132
¨ 5.600 € 2.385
133
131 NECDET KALAY (1932 - 1986) ‘İstanbul’, kartona marufle duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1981 tarihli. 38 x 58 cm
¨ 6.500 € 2.765 132 NECDET KALAY (1932 - 1986)
Necdet Kalay 1932 yılında İstanbul’da doğan ve İzlenimci Türk Resim Sanatı’nda kendine özgü bir yeri olan Necdet Kalay ilk çalışmalarına heykeltıraş Faruk Morel ve ressam Şeref Akdik ile başlamıştır. 1954- 1957 seneleri arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam eden sanatçının eserleri, 1960 yılından itibaren yurt içinde başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Mersin, Diyarbakır, Trabzon; yurtdışında İsviçre, ABD, Belçika, Fransa, Almanya, İngiltere ve Irak gibi birçok ülkedeki sanat faaliyetlerinde yer almıştır. 1970’li yıllarda özgün üslubunu oluşturan Necdet Kalay fonda, figürlerde ve motiflerde uyguladığı soyutlama ve stilizasyonlarda, renk kontrastlarıyla özgün bir üsluba kavuşmuştur. İstanbul peysajları, Haliç ve kıyı görünümleri, Anadolu’nun kırsal kesimlerine ait peysajlar, Safranbolu, Bursa ve Bodrum evleri ressamın belli temalarındandır. Cumhuriyet’in 50. yılında açılan yarışmada başarı ödülü kazanan Necdet Kalay’ın İzmir, Armara, Arsonuwal, Paris Müzeleri’nde, Unesco’da, New York Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’nde, NATO Temsilcilikleri’nde, Londra, Paris, Pekin, Belgrad Büyükelçilikleri’nde yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.
134
‘Boğaziçi’, kontrplak üzeri yağlıboya, imzalı. 50 x 50 cm
¨ 5.500 € 2.340
135
Diyarbakırlı Tahsin 19. - 20. yüzyıl Türk resim sanatında önemli bir yere sahip olan ‘Deniz Ressamları’ arasında yer alan ve Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi olan Tahsin, 1874 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminde Siret soyadını alan sanatçı, asker ressamların üçüncü kuşağının en önemli temsilcilerinden biridir. İlk resim eğitimini Diyarbakır Rüştiyesi’nde aldıktan sonra, İstanbul’a gelerek askeri liseye devam etti. Burada resme olan yeteneği ve ilgisi nedeniyle ressam Nuri Paşa’dan büyük destek gördü. Mekteb-i Harbiye’deki öğrenciliği sırasında ‘Ressam Tahsin’ olarak anılmaya başlayan sanatçı, burada resim sınıfına ayrıldıktan sonra Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi oldu ve onun da etkisiyle deniz resimlerine yöneldi. Hocasının da etkisiyle, karakalem desen yapmayı, doğayı bir model olarak kullanmayı, perspektifi ve renk kullanımını öğrenerek sanatının temel özelliklerini oluşturdu. 1895 yılında Mekteb-i Harbiye’den mezun olduktan sonra, uzun yıllar İstanbul’dan uzak kaldı. Eski Harbiye Nezareti’nin harita dairesine tayin edilerek İstanbul’a dönünce, 1902 yılında Osman Hamdi Bey’in saray içinde açtığı Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi. Ancak buradaki kapalı atölye çalışmalarından ve izlenen İtalyan ekolünün baskıcı tutumundan sıkılarak bir süre sonra okuldan ayrıldı. Bu tarihten sonra 1918 yılına kadar Erkan-ı Harbiyye-i Umumiyye (Genelkurmay) Resimhanesi’nde ressam olarak görev yaptı. Bu dönemde Seyr-i Sefain İdaresi’nin yolcu vapurlarının salon ve kamarası için pek çok deniz ve gemi resmi üretti. 1915 yılında Çanakkale Savaşı’nın patlak vermesi üzerine, savaş görüntülerini resmetmek üzere, Osmanlı sarayı tarafından Çanakkale’ye gönderildi. 1966 yılına kadar İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi koleksiyonunda bulunan ve bu tarihte İstanbul Deniz Müzesi koleksiyonuna nakledilen “Çanakkale Deniz Savaşı”, Majestic Zırhlısının Batışı”, “Bouvet’in Çanakkale’de Batışı” gibi çalışmaları bu dönemin ürünüdür. Birinci Dünya Savaşı sırasında hastalanarak tedavi için Budapeşte’ye gönderilen Tahsin burada geçirdiği süre içinde de resim çalışmalarını sürdürdü, bu çalışmalarının bir bölümü birkaç yıl önce Macaraistan’da bulunmuştur. İstanbul’a döndükten sonra 1919 yılında binbaşı rütbesindeyken kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra Beyoğlu Musevi Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı ve Seyr-i Sefain İdaresi resimhanesinde çalıştı. Doğaya, özellikle de denize, gemilere ve engin açıklıklara olan tutkusunu resimlerine de yansıtan sanatçının eserleri iki ana başlık altında değerlendirilebilir. Birinci grupta gemi temalı deniz ve savaş resimleri yer alır. Bu resimlerde, buharlı savaş gemileri, yolcu gemileri, yelkenli kalyonlar romantik resim sanatının vazgeçilmez unsurları olan fırtınalı, dalgalı ya da sakin bir denizde, gri soluk bir ışık ya da kızıl bir günbatımı içinde verilir. İkinci grupta ise İstanbul manzaraları yer alır. Bu tablolarda kentin farklı bölgeleri, günün farklı saatlerinde farklı ışık altında gösterilmiştir. Diyarbakırlı Tahsin’in model olarak doğayı doğrudan ve yerinde yapılmış eskizlerle ele alması, eserlerindeki güçlü kompozisyon, derin perspektif ve yetkin renk kullanımı onun Hoca Ali Rıza’dan edindiği resimsel yaklaşımı geliştirerek özgün bir yoruma ulaştığını göstermektedir. Sanatçı, dönemin önemli bir sanat etkinliği olan Galatasaray Sergileri’ne de katılmış; aralarında “Karadeniz’de” ve “Çanakkale Büvetinin Batışı” adlı iki yapıtının da bulunduğu yedi tablosu, Osmanlı sanatçılarını yurtdışına tanıtmak amacıyla düzenlenen Viyana Sergisi’nde (1918) yer almıştır. Yapıtları bugün İstanbul Resim Heykel Müzesi, İstanbul Deniz Müzesi, İş Bankası Koleksiyonu ile özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. 133 DİYARBAKIRLI TAHSİN (1875-1937) ‘Tuna Nehri’nden Budapeşte’, mukavva üzeri guvaj, imzalı (sol alt) 1923 tarihli. (Resmin 1/3 alt bölümünde dökükler mevcut) 39 x 47 cm
136
¨ 40.000 € 17.020
137
134 KOMET (d.1941) İsimsiz, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 47 x 55 cm
¨ 17.000 € 7.235
135 ÖMER ULUÇ (1931 - 2010) Soyut figüratif, kontrplak üzeri yağlıboya, imzalı, 1999 tarihli. 70 x 55 cm 138
¨ 24.000 € 10.215
139
YUNAN MİTOLOJİSİNDE TRİTON Deniz tanrısı Poseidon ile su perisi Amphitrite’nin oğlu olan Triton, belden yukarısı insan, belden aşağısı balık şeklinde, ayakları da at ayağına benzeyen bir deniz tanrısıdır. Babası Poseidon’un habercisi olarak bilinir ve tıpkı onun gibi üç çatallı bir yaba taşır. Triton’un kendine has özelliği ise bugün kulağımızı dayadığımızda denizin sesini duyar gibi olduğumuz deniz kabuğunu, yani ‘deniz minaresini’ taşımasıdır. Efsaneye göre Triton dalgaları dinginleştirmek veya kabartmak istediğinde, deniz minaresini tıpkı bir boru gibi kullanarak ona üfler. Denizin dalgalı olmasını isterse kabuktan çıkan ses tıpkı vahşi bir hayvanın kükremesi kadar korkunç olur. Tatlı ve güzel nağmeler üflerse de denizin azgın dalgalarının yumuşamasına neden olur. Triton adı, çoğu kez, tek bir tanrıya değil de, Poseidon’un maiyetini oluşturan bütün bir sıra tanrısal varlığa verilir. Bunlar, vücutlarının üst kısmı insan, alt kısmı balık şeklinde varlıklardır. Genellikle borazan yerine kullandıkları deniz kabuklarını üfler vaziyette tasvir edilirler. Triton’un Yakalanışı: Bu model, Meissen porselen fabrikasında ilk olarak, Johann Joachim Kaendler, Carl Christoph Punct ve Johann Carl Schönheit tarafından tasarlandı (Kalıp No C 35). Literatür/Referans: Meissen Figuren, Cilt II : -Punct Carl Christoph, Meissen, 1765. 1761 yılından itibaren Meissen fabrikasında tasarımcı olarak çalışan Punct, 1763 yılında Kaendler’in yardımcısı oldu. -Schönheit Johann Carl, Meissen, 1730 ve 1805 tarihleri. 1745 yılında Meissen için çalışmaya başlayan Schönheit, 1765 yılında Kaendler’in yardımcısı oldu. Bu tarihten itibaren kendi modellerini de tasarlamaya başlayan sanatçı, daha sonra Michel Victor Acier ile çalıştı. 1794’te emekli oldu. -Kaendler Johann Joachim, 1706 Dresden-1775 Meissen. 1731 yılından itibaren Meissen porselen fabrikasında baş heykeltıraş ve tasarımcı olarak çalıştı. 1749 yılında fabrikanın plastik sanatlar bölümünün başına getirildi.
136 MEISSEN PORSELEN ALEGORİK GRUP Meissen porselen yapımcı damgalı, 35 kalıp numaralı. ‘Triton’un Yakalanışı’ * konulu alegorik grup. Artistik özellikleri, konusu ve boyutları itibari ile çok nadir bulunan koleksiyonluk bir eser. Küçük eski tamirleri mevcut. 19.yy . Yükseklik 32.5 cm
140
¨ 6.500 € 2.765
141
137 MEISSEN PORSELEN İKİ ADET ŞEKERLİK Meissen porselen imalat damgalı, Y 5 a kalıp numaralı. Sepet formlu şekerlikler alçak oval kaideli. Tutamaklar çift sarmal dal, gövdeler stilize yaprak formlu. Şekerliklerin çiçek ve yapraklarla oluşturulmuş aplikeleri, zengin ve detaylı işçilikleri ile göz dolduruyor. Gövde dış yüzündeki kabartma yaprak damarları, ağız çevresi ve kulplar altın yaldız süslemeli. Bir tekinin iç yüzüne çok renkli çiçek arajmanları çalışılmış. Meissen porselenleri için boyut ve işçilik kalitesi ile nadir örneklerinden. 19.yy. 40 x 24 x 28 cm
142
¨ 18.000 € 7.660
143
138 PORSELEN TABAK
140 ÇİFT PORSELEN ŞİŞE VE ŞEKERLİK
Meissen porselen imalat damgalı, A111 kalıp numaralı. Yuvarlak formlu tabağın kenarları kabartma ve altın yaldız süslemeli hareketli bir bordürle çevrelenmiş. Ortasına bahar çiçekleriyle oluşturulmuş bir arajman çalışılmış. 19.-20.yy.
Augustus Rex (Alman) porselen imalat damgalı, düz dipli, şişman gövdeli, ince uzun boyunlu , kapaklı. Oval formlu şekerliği dilimli. Kapak tutamakları gül formunda. Dış yüzleri yaldız işçilikli bantlarla bölmelenmiş. Çiçek arajmanları ve romantik üslupta figüratif çalışmalarla bezeli. 19.yy.
Çap 27.5 cm
¨ 1.800 € 765
Yükseklİk 34 - 12.5 cm
¨ 4.200 € 1.785
139 PORSELEN TABAK Meissen porselen imalat damgalı, C188 kalıp numaralı. Yuvarlak formlu, ortaya doğru çukurlaşan tabağın tüm yüzeyi altın yaldızla konturlü kabartma boru çiçeği formları ve yapraklarıyla bezenmiş. 19.-20.yy. Çap 30 cm
144
¨ 1.800 € 765
145
Nedim Günsür Yer yer naif nitelikler de taşıyan toplumsal içerikli figüratif eserleriyle tanınan Nedim Günsür, 1942 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girerek Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesinde öğrenim gördü. Öğrencilik yıllarında akademideki bir grup arkadaşıyla birlikte Onlar Grubu’nu kurdu. 1948 yılında eğitimini tamamladıktan sonra Fransız hükümetinin bursuyla Paris’e giden sanatçı, burada geçirdiği dört yıl boyunca Fernand Léger ve André Lhote’un atölyelerine izleyici olarak katıldı. 1952 yılında Türkiye’ye dönen Günsür, 1954-1958 yılları arasında Karadeniz Ereğlisi’nde resim öğretmeni olarak görev yaptı. Öğrencilik yıllarında, İzlenimci üslupta çalışan sanatçı, Paris yıllarında hem hocalarının hem de o dönemde yeni tanımaya başladığı Afrika sanatının etkisiyle yarı-soyut anlayışa yönelmiştir. Karadeniz Ereğlisi’nde resim öğretmeni olarak görev yaptığı dönemde ise, maden işçilerinin yaşamına ilgi duyan ressam, bu temayı figüratifdışavurumcu bir anlayışla yansıttığı çalışmalar gerçekleştirmiştir. 1958 yılında İstanbul’a döndükten sonra bir süre daha maden işçileri temasını sürdürmüşse de, zamanla bu konudan vazgeçerek büyük kentin yaşam koşulları ve sorunlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. 1960’lı yıllarda gerçekleştirdiği çağdaş kent görünümlerinde özellikle gecekondu yıkımını ve gecekonduda yaşayan insanların yaşam savaşını işlemiştir. Sanatçının toplumsal içerikli bu yapıtlarında dramatik bir havanın yanı sıra fantastik bir tasarım da söz konusudur. Boşaltılmış evlerin eşya yığınları arasında resmettiği ince-uzun figürler kendi yönelimlerini arayarak resme bir hareketlilik kazandırmaktadır. Toplumsal içerikli çalışmalarına 1970’li yıllarda da devam eden Nedim Günsür, bir yandan da deniz konulu çalışmalarla lunapark ve bayram yeri resimleri gerçekleştirmiştir. ‘Gökyüzü’ adlı eseriyle 24. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda (1963) birincilik ödülüne layık görülen ressam, 1972 yılında Milliyet Dergisi tarafından ‘Yılın Sanatçısı’ seçilmiş, 1973’te Cumhuriyet’in 50. Yılı Sergisi’nde Atatürk Ödülü’nü kazanmıştır.
141 NEDİM GÜNSÜR (1924-1994) ‘Uçurtmalar’, duralite marufle kağıt üzeri yağlıboya, imzalı. 55 x 66 cm
146
¨ 38.000 € 16.170
147
142 ALİ DEMİR (d.1931) ‘Vazoda çiçekler’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1967 tarihli. 60 x 39 cm
¨ 3.500 € 1.490
143 NURİ ABAÇ (1926 -2008 ) ‘Köfteci Ali’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1979 tarihli. 70 x 50 cm 148
¨ 22.000 € 9.360 149
145 ERTUĞRUL ATEŞ (d.1954) 144 EKREM KAHRAMAN (d.1943)
‘Ağrı Dağının Eteğinde Neşeli Karşılama’, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2009 tarihli.
Soyut kompozisyon, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2006 tarihli. 136 x 145 cm
150
140 x 170 cm
¨ 7.000 € 2.980
¨ 5.000 € 2.130
151
Beykoz Cam İşçiliği 19. yüzyılda İstanbul'un Beykoz semti civarında değişik özellikler gösteren cam eşya üreten atölyeler olduğu bilinmektedir. Sultan III. Selim Dönemi’nde (1789- 1907) Mehmet Dede adlı bir Mevlevi dervişi camcılık öğrenmesi için İtalya’ya gönderilmiştir. Venedik’te opal cam tekniğini öğrenen Mehmet Dede, İstanbul’a döndükten sonra Beykoz’daki ilk cam atölyesini kurmuştur. Bu imalathanede fincan, sürahi, vazo, reçellik, gülabdan ve üzeri yaldızlı nakışlarla süslenmiş süt beyazı ve saydam olmayan mavi renkte cam hamurundan yapılmış çeşitli eşyalar üretilmiştir. Beykoz ve İncirköy’de üretilen bu cam eşyalar üretildikleri yerden ötürü ‘Beykoz işi’ olarak adlandırılır. Renksiz camdan yapılmış olan Beykoz işlerinde bezeme olarak yaldızdan küçük gül ve maydanoz motifleri, renkli ve opal camdan yapılmış olanlarında ise yaldız ve mine ile yapılmış bezemeler yer alır. Cam sanatındaki ilerlemeler III. Selim’den sonra da devam etmiş, Sultan II. Mahmut Dönemi’nde (1808- 1839) camcılığı ilerletmek için Fransa’dan cam ustaları getirtilmiştir. Venedik’teki Murano cam işçiliğine benzetilmesine rağmen Beykoz cam işçiliği ince zerafeti, Anadolu etkisi taşıması ve cam kalitesinin yüksek olması ile Avrupa camlarından ayrılır. Beykoz camlarının diğer ayırt edici özellikleri ise kesme göbeği (çukuru) denen izler ve ayak ile kulp kısımlarının farklı yapıştırılmasıdır. Sultan Abdülmecid Dönemi’nde (1839-1861) Beykoz’da devlet desteği ile bir cam fabrikası açılmıştır. Bu fabrikada üretilen ürünler de ‘Beykoz işi’ veya ‘İstanbul işi’ olarak adlandırılır. Burada üretilen yüzeyi çizgi görünümlü (damarlı) bardak, sürahi, şişe, vazo ve gülabdan gibi cam eserler ‘çeşm-i bülbül’ olarak tanınmıştır.
146 İKİ ADET BEYKOZ OPALİN İBRİK Büyük boyutlu beyaz renkli opalin ibrikler alçak yuvarlak kaideli, yukarıya doğru daralan tombul gövdeli, kıvrımlı ağızlı, tek kulplu, küre kapaklı. İbriklerin dış yüzü altın yaldız ile bantlar, zincir işçilikleri, maydonoz desenleri, girland ve yemiş formlarıyla dekorlu. Yaldız işçiliği çok iyi durumda. Osmanlı cam işçiliğinin günümüze kadar ulaşmış ve çok iyi korunmuş nadir örneklerinden iki koleksiyonluk eser. 19.yy. Yükseklikler 28 cm ve 27 cm
152
¨ 15.000 € 6.385 153
148 KEŞKÜL-Ü FUKARA Oval formlu gövdesi yarım Hindistan cevizi kabuğundan oyulmuş. Ağız dış kenarını çevreleyen gümüş bantta kalemişi tekniği ile Kuran’dan ayetler yazılı. (Ayetlerin meali : Onlara saf bir içki sunulur ve onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler. Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler). Gövde üzerinde yer alan Farsça beyitlerde ‘Her kebâbeş hored dermânest. Çeşme-i hayvân, hemîn keşkûl-i mâst’ (Her kebabının yenmesi bir dermandır. Hayat suyu, bizim bu dilenci çanağımızdır) ve ‘Ameli Kazım’ yazılı. H. 1240 (M.1824) tarihli. Dış yüzüne zarif Rumi geçmeler ve farklı bitki ve hayvan figürleri çalışılmış. 26 x 16 x 11 cm
¨ 5.000 € 2.130
Keşkül-ü Fukara
147 RUBU TAHTASI (KUADRANT) Osmanlı, H.1266 (M.1850) tarihli. 16 x 18 cm
154
¨ 1.800 € 765
‘Yoksul çanağı’ anlamına gelir. Farsça ‘Keşkül’ (çanak) kelimesi ile Arapça ‘Fukara’ (fakir, yoksul) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Hint adalarında yetişen bir cins hindistan cevizi kabuğundan yapılan bu çanaklar, eskiden gurur ve kibirlerini yenmek için dilenmeye mecbur edilen dervişlerin kollarına zincirle asarak taşıdıkları, kendilerine verilen her türlü kuru yiyeceği koydukları kaplardır. Seyyah dervişler, gerekli olduğunda çölde su kabı, kuyudan su çekmek için kova, abdest alırken ibrik niyetine de kullanmıştır. Keşkül-ü fukaralar kabartma, kazıma ya da kakma tekniği ile ayetli yazı bordürleri, geometrik formlar içerisinde bitkisel düzenlemeler, insan ve hayvan figürleri bezeli, zengin işçilikli parçalardır. Tarikat ehillerince maddi ve sanatsal değeri çok yüksek olan bu kaplarla dilenmek, ihtiyaca yönelik olmayıp tarikat felsefesine yönelikti. Anadolu’da Abdallar, Kalenderler ve Bektaşiler tarafından kullanılan bu kaplar Mevlevilik, Kadirilik ve Nakşibendilik gibi bazı tarikatlarca da hoş karşılanmamıştır. Bu tarikat mensupları olgunluk ve sadakatlerini başka yollarla geliştirmiş, ancak kendilerine verilenleri de reddetmemek için almışlardır. Örneğin, Mevlevi tarikatında el açmak (dilenmek) yasaklandığından, Mevlevi dervişleri kendilerine sunulan niyazı (Nezîr-Hediye) Allah’tan bilerek teberrüken (mübarek görerek) kabul ederlerdi. Yolculuk sırasında aldıkları bu niyazları da gittikleri yere yardım olarak götürürlerdi. Nakşi tekkelerinde ise Keşkül-ü fukaraların içine şeker, hurma, üzüm, incir gibi tatlı yiyecekler konulur ve bunlar zikirden sonra “alâ bereketillah” diyerek ikram edilirdi.
155
150 İŞLEME LEVHA Siyah kadife kumaş üzerine altın klaptan ile dival işi tekniği ile tuğra formunda ‘Besmele’ işlenmiş. Çevresi tığ işi çiçeklerden yapılma bir çelenk ile çevrili.19.yy. 85 x 95 cm 149 İŞLEME ÖRTÜ
¨ 4.000 € 1.700
Bordo renkli kadife üzerine altın sırma tel ile dival işi tekniğinde muhtelif bitkisel motifler işlenmiş, kenar bordürü birbirine bağlı yaprak dizilerinin oluşturduğu bir bordürle çevrili. 19-20.yy. 190 x 135 cm 156
¨ 1.000 € 425 157
Eren Eyüboğlu Romanya’da Yaş Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra, 1929 yılında Paris’e giden sanatçı, önce Julien Akademisi’nde, daha sonra da Andre Lhote’un atölyesinde dört yıl resim öğrenimi gördü. Bu süre zarfında Monet ile Cezanne’ın eserlerini inceleyerek onlardan reprodüksiyon çalıştı. 1930 yılında Paris’te tanıştığı ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu ile 1936’da evlenerek İstanbul’a yerleşti ve Ernestine olan adını Eren olarak değiştirdi. Eşiyle birlikte D Grubu’na katılarak topluluğun çalışmalarında önemli rol oynadı. Bedri Rahmi ile Anadolu gezilerine de katılan sanatçı, Anadolu insanının yaşam biçimini tuvallerine folklorik özellikleri plastik öğelerle birleştirerek ustalıkla yansıtmıştır. Doğu insanına ve geleneksel yaşama yönelik konuları işlemiş, özellikle ‘Pekmez Hanı (1949)’, ‘Köylü Kadınlar Kervanı (1958)’ ve ‘Köyde Oyuncakçı (1983)’ gibi eserlerinde bu eğilimini açıkça yansıtmıştır. 1950’li yıllarda Picasso ve Braque gibi ustalardan kopyalar yaparak ayrıntıdan uzaklaşmış; yalın, çizgisel ve çok renkli bir üsluba yönelmiştir. 1955 yılından sonra bu üslupta lirik soyutlamalar gerçekleştirmiştir. 1970 yılından sonra ise daha önce çalıştığı konulara dönerek yine Anadolu görünümleri ile portre ve figür çalışmaları yapmıştır. ‘Göreleli Fatma Kadın’ ve ‘Ağlayan Gelin’ sanatçının bu dönemki çalışmalarının en güzel örneklerindendir. ‘Üç Güzeller’ gibi mitolojik konulu eserler de yapan Eyüboğlu, bu konulara çağdaş ve özgün bir yorum katmıştır. Resmin yanı sıra mozaik alanında da eser veren sanatçının bu türdeki en önemli yapıtları Ankara Etibank’taki mozaik pano (1956), 4.Levent Mahallesi konut duvarları (1956-1957), Ankara Çocuk Hastanesi (Hacettepe-1955), İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (1963-1965), Cerrahpaşa Hastanesi (1978) ve Haydarpaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi (1979) için yaptığı mozaik panolardır. Yurt içi ve yurtdışında çok sayıda sergi açan Eyüboğlu, 1973 yılında Devlet Resim Heykel Sergisi’nde başarı ödülü kazanmıştır.
151 EREN EYÜBOĞLU (1912-1988) ‘Semah’, kağıt üzeri yağlıboya, imzalı. 48 x 63.5 cm
158
¨ 15.000 € 6.390
159
MEVLEVİLİK VE RESİM SANATI Tarihte bütün Mevlevi kaynakları Mevlana ve Sultan Veled’in resim sanatında geniş bilgileri olduğuna işaret ediyor, resim sanatını ve ressamlık fikrini geniş bir çerçevede ele alıyorlardı. Selçuklular döneminde Konya’da bir sanat dünyası oluşmuştu; Portreci Aynüddevlevi Rumi, Fresk ressamı Bedreddin-i Yavaş, dekor ressamı Alaeddin Siryanuş, Konyalı ressam Ahmet gibi Mevlevi sanatkarlar yetişmişti. Osmanlılar döneminde Matrakçı Nasuh’un Sultan Süleyman ile Irak seferine gittiği ve uğradıkları şehirlerin suluboya manzaralarını yaptığı bilinir. XVI.yüzyılda Derviş Mustafa, Bostan Çelebi, ressam Mustafa ve Fahri’nin çalışmaları bilinmektedir. XVII.yüzyılda Esedi ve Behzat isimli ressamların hayvan ve portre çalışmaları Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde anlatılmaktadır. Yine aynı eserde Behzat isimli bir ressamın portre ve harp resimleri üzerinde çalıştığını söyler. Galata Mevlevihanesi nezih muhitinde çalışan Behzat, Sultan IV.Murad’ın Bağdat ve Revan seferlerine katılarak tablolar yapmıştır. Yine bu dönemden Fenni Dede, öğrencisi Fasih, Galata Mevlevihanesi’nden Gavsi Dede, Sakıp Dede ve Nakkaş Dede sayılabilir. Bu dönemde sanatkar yetiştirme konusunda Galata Mevlevihanesi gibi Beşiktaş Mevlevihanesi de öne çıkıyor. XIX.yüzyıl başında Said Efendi’nin (1776-1856) ayna karşısında kendi portresini yaptığı bilinir. Bu sanatçının yapıtları arasında iki Mevlevi dedesini bir arada resmettiği bir eseri ve Neyzen Ali Bey’in ayakta ney üfleyen bir portresi de vardır. Nami Dede ve Mustafa Ağa da aynı dönemin tanınmış ressamlarıdır. Nami Dede’nin başında sikke, sırtında kürkü bulunan ihtiyar bir dervişi resmettiği bir eseri bilinmektedir. Cerrahpaşalı Salih’in 50 x 67 cm boyutlarında suluboya bir eserinde birinci planda, elinde asa tutan bir Mevlevi şeyhi görülüyor. Solunda ayakta duran yeniçeri giyimli bir kişi muhtemelen sanatçının kendisidir. İkinci planda Mecidiye Camii detaylı bir şekilde resmedilmiştir. O dönemin diğer bilinen sanatçıları da setarik Hasan Emir Dede, zade Hasip Dede’dir. Bu sanatkarların yanında hatırlanacak daha başka Mevlevi ressamlar da vardır. Meslektaşları gibi Mevlevihanelerde sanatlarını icra etmemişler, serbest olarak dışarıda Mevlevi konulu portre ve enteriyörler yapmışlardır. Hüsnü Yusuf (d.1817) onlardan biridir. Çelebi Yusuf Ziya Paşa da mevlevihanede yetişmemiş olmasına karşın Mevlana soyundan gelmekteydi ve Mevleviliğe ait eserler vermişti. Hacı Vesim Paşa da kuvvetli bir Mevlevi’dir ve değerli bir ressam olarak kayıtlarda geçmektedir.
152 ANONİM TABLO ‘Mevlana Celaleddin - i Rumi Türbesi Ve Galata Mevlevihanesi’, tuval üzeri yağlıboya, 1802 tarihli. 44 x 75 cm
¨ 25.000 € 10.635
Eser birbirini tamamlayan iki ayrı kompozisyon olarak tasarlanmış. Sol yarıda Mevlana türbesinde dervişler, sağ yarıda Galata Mevlevihanesi’nde sema töreninde semazenler ve balkon bölümünde ney ve kudüm çalan dervişler (Mıtrip heyeti) tasvir edilmiş. Türbe bölümünün duvarında mekanı ve eserin yapım tarihini betimleyen ‘TÜRBE-İ HAZRET-İ MEVLANA SENE 1217’ ibaresi yer alıyor. Bir Mevlevi sanatçıya ait olduğu düşünülmektedir.
160
161
153 İKİ ADET DERVİŞ ASASI Asalarda kırmızı ve yeşil renklerde çiçek ve geometrik boyamalar çalışılmış. Bir tanesinin üst bölümünde eski Türkçe bir şiir yazılı ve H.1284 (M.1867) tarihli. Uzunluk 124.5 cm ve 126 cm
Osmanlı yapımı, yan yüzü sedef kakma, derisi üzerinde yırtılma var. 19.yy. ¨ 1.000 € 425
162
154 TEF
Çap 23.5 cm
¨ 2.000 € 850 163
156 YÜZÜK Osmanlı dönemi, mekik formlu yüzüğün ortasında yer alan yaklaşık 1.50 karat amorf kesimli elmas taşı yaklaşık 1.00 karat elmas taş ile çevrelenmiş. Montürü 8 ayar kızıl altın. 19.yy. Uzunluk 2.5 cm
¨ 5.000 € 2.130
157 BROŞ 155 ÇİFT PARFÜM ŞİŞESİ Fransız, III. Napoleon dönemi (1852-1870). Su yeşili taş opalin, minyon sürahi formlu, tek kulplu şişeler altın vermeille bronz geçmelerle tamamlanmış. Yükseklik 13 cm 164
Osmanlı dönemi, 8 ayar kızıl altından menekşe formlu broşun elmas taşları yaklaşık toplam 4.00 karat. 19.yy. 4 x 3.5 cm
¨ 1.500 € 640
¨ 2.200 € 935 165
158 HİLYE-İ ŞERİFE Ketebe: Kazasker Mustafa İzzet (1801-1876) H.1264 (M.1848) tarihli. Tezhip: Hafız Hasan. Siyah mürekkep ile sülüs, muhakkak, nesih hatla yazılmış, klasik tarzda tezhiplenmiş. 42 x 25 cm
166
¨ 35.000 €14.895
167
Eşref Üren
168
Yaşamının uzun yıllarını Ankara’da geçirmiş olan Eşref Üren, İstanbul doğumlu olmasına rağmen, tam bir Ankara aşığı, başkentin ve Orta Anadolu bozkırlarının tutkunudur. Bozkırın taşını, toprağını, az bulunur yeşilini ve çiçeğini, en önemlisi rengini görmüş ve sevmiştir. Ankara’nın çağdaş kentleşme sürecinin önemli bir tanığı olan sanatçı, açık havada çalışarak gerçekleştirdiği kent peyzajlarıyla başkentin, bozkırın duyarlılığını ve şiirselliğini kendine özgü bir üslup ve duyguyla tuvaline aktarmıştır. Sıhhiye, Cebeci ve özellikle de Kurtuluş Parkı’ndan yaptığı görünümlerle özdeşleşen ressam, natürmort ve portre çalışmaları da yapmış; Erzurum, Sivas, Yozgat, Ağrı, Van, Karabük ve Safranbolu’ya resim yapmak için gitmiştir. Eşref Üren, resimle oldukça geç sayılabilecek bir zamanda, 22 yaşındayken bir tesadüf sonucu tanıştı. Bursa’da bir akşamüstü Yeşil Türbe’de dolaşırken daha sonra adının İbrahim Çallı olduğunu öğrendiği bir ressamı peyzaj çalışırken izlemişti. Bu deneyim onu sarsmaya ve hayatının yönünü değiştirmeye yetmişti, çünkü kendi tabiriyle ‘bu resim karşısında gördüğü manzaradan farklı, ancak daha güzeldi’. Bütün yaşamı boyunca savunduğu ve uygulamaya gayret ettiği, resmin doğadan ilham alınarak yapıldığı ancak ressamın doğadan farklı olarak estetik anlamda daha güzelini yaratması gerektiği anlayışını belki de ilk kez orada hissetmişti…Ressam olmaya karar verince, İstanbul’a giderek Sanay-i Nefise Mektebi’ne başladı, fakat yaşı büyük olduğu için resmi öğrenci olarak kayıt yaptıramadı ve misafir öğrenci olarak derslere katılabildi. 1919-1922 yılları arasında, Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın atölyelerine misafir öğrenci olarak devam eden sanatçı, buradaki eğitimi tekdüze bulması ve biraz da maddi olanaksızlıklar nedeniyle öğrenimine ara verdi ama resimden kopamadı. İbrahim Çallı, Feyhaman Duran ve Muazzez Bey gibi hocalardan özel dersler aldı. 1925 yılında akademiye geri dönerek eğitimini tamamladı. Resmi öğrenci olamadığı için sınava girip devlet bursu alamamasına rağmen, sattığı birkaç tablosundan elde ettiği gelirle Fransa’ya gitti ve diğer arkadaşları gibi André Lhote’un atölyesinde çalışmaya başladı. Türkiye’ye döndükten sonra da Fransa ile ilişkisini kesmeyecek, kendi kıt olanakları ile iki kez daha Paris’e gidecekti. Kısacası iyi bir akademik eğitim için o günün koşullarında ne yapılması gerekiyorsa hepsini yapmaya çalışmıştı. Ancak akademik eğitimini tamamlamasına rağmen, Eşref Üren hiçbir zaman sadece akademik olmamış, aldığı eğitimle yetinmeyerek çok çalışıp beklenenin ötesinde kendisini de eğitmiştir. Akademik bir eğitimden sonra, hatta Lhoté’un ‘rahle-i tedrisinden’ geçtikten sonra bile hem kurallara uymayı, hem de gördüğü ve hissettiği samimi resmi yapabilmeyi kendisince bağdaştırmıştır. Her zaman ‘önce iyi resim’ anlayışında olmuş, fakat hiçbir zaman akademizmin katı kurallarına bağlı bir resim anlayışından söz etmemiştir. Eşref Üren’in resmi hiçbir döneminde Batılı anlamda izlenimcilerin uzantısı da olmamıştır. O, resmine bir Türk resmi damgası vurmayı amaçlamıştır. Güncel akımların hiçbirine bağlı kalmadan içtenliğin sanatını oluşturmanın ancak kendi resmine sahip çıkmakla mümkün olabileceğini göstermek istemiştir. Bir konuşmasında: “Empresyonistlere bayılırım, ama empresyonist değilim. Tamamen farklıyım da denemez. Fovların cesaretine hayranım ama onlar gibi yapamam” diyerek İzlenimcilerle arasındaki farkı şu şekilde açıklamıştı: “Empresyonistler tabiatın muayyen saatlerini tespit ederler, malum. Ben ise ‘gri kolore’ dediğimiz havada resim yaptığım için çoğunlukla bağımsızım. Ama bu demek değil ki izlenimciliğin sihrine kapılarak güneşin oyunlarını tespit etmek istemiyorum”. Bazı resimlerinde de dışavurumcu unsurlar bulunabileceğini de söylemiş, ancak bağımsız olduğunu yine vurgulamıştı. En büyük tutkusu ve keyfi, açık havada doğanın karşısında çalışmak olan ressam, kendisine “hangi akımdansınız” tarzı sorular sorulduğunda mütevazi bir biçimde “açık hava ressamıyım” diye cevap vermiştir. Renk ve biçim düzenlemelerini önceden tasarlamadığını, peşin bir hüküm ve hazırlıkla işe başlamadığını hep vurgulayan sanatçı, renklerini doğadan, çevresinden aldığı esinlerle buluyor ve paletinin üzerinde harmanlayarak kendine mal ediyordu. Böylece doğayı taklit etmiyor, ancak onun armonisini çözümleyerek kendine göre yeniden yaratıyordu. Gerçekten de, yapıtlarında bazı sanat akımlarının ya da ustaların izleri bulunsa da, Eşref Üren’i herhangi bir akıma mal etmek ya da bir ustanın takipçisi olarak göstermek mümkün değildir. Bu nedenle de özgündür, kendi resmini yaratmış ve yapmıştır. Yine kendi ifadesiyle “üslub-u beyan aynıyla Eşref Üren’dir”. Bu anlayış içerisinde yüzlerce resim yaptı. Konuları sınırlı olmasına rağmen, kendini tekrar ettiği de pek söylenemez. Çünkü her seferinde tuvalin başına farklı duygularla geçmiş; iç dünyasının ve yorumlama gücünün zenginliğini bize göstermiştir. Dünya görüşü, sanat anlayışı ve eserleri ile özgün ve bütünsel bir kişilik olan Eşref Üren, mütevazi kişiliği nedeniyle, hiçbir zaman öne çıkmak istemese de, Türk resim sanatı içinde her zaman özel bir yere sahip olmuştur.
159 EŞREF ÜREN (1897-1984) ‘Ankara Kalesi’, mukavva üzeri yağlıboya, imzalı, arkasında sanatçının el yazısı ile ’10-11 Eylül 1949 ANKARA’ ibareli. 51 x 67 cm
¨ 18.000 € 7.660 169
161 ŞEREF AKDİK (1889-1972)
160 TURGUT ATALAY (1918-2004)
‘Vazoda sarı güller’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1969 tarihli.
‘Kasımpatlı natürmort’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1988 tarihli. 70 x 50 cm 170
61 x 50 cm ¨ 3.000 € 1.275
¨ 15.000 € 6.385 171
162 SALVADOR DALI (1904-1989) ‘Las Flores Dallianianas’ (Dali’nin Çiçekleri) konulu, sanatçının dünyaca ünlü sembolleri ile Royal Cophenagen için özel olarak tasarladığı 12 adet tabaktan oluşan koleksiyon. Herbiri imzalı, Royal Cophenagen imalat damgalı, 15 Ekim 1981 tarihli ve numaralı, 1000’er adet üretildiğini belirtir ibareli. Çap 20.5 cm
¨ 4.600 € 1.955
163 İKİ ADET PORSELEN KAPAKLI KÜP Dresden (Alman) porselen yapımcı damgalı. Kapak tutamakları kartal figürlü. Dış yüzleri kabartma dikey dilimlerle hareketlendirilmiş. Gövde ön ve arka yüzünde doğada romantik çiftleri betimleyen madalyonlar kabartma çelenk formlarıyla çevrelenmiş. Tüm yüzeylerde zarif altın yaldız kontürler , serpme çok renkli çiçek buketleri dekorlu. 19.yy. Yükseklik 38 cm
172
¨ 4.600 € 1.955
173
164 PORSELEN BİBLO KOLEKSİYONU
Volksted Porselenleri Almanya’nın Thuringia bölgesinde, Rudolstadt’ta kurulan Volkstedt porselen fabrikası bölgedeki en eski porselen fabrikasıdır. Fabrikanın kurucusu, daha önce uzun yıllar Glückstahl’daki cam atölyesinde çalışan, kendi araştırmaları ile seramik yapımının sırlarını öğrenen Georg Heinrich Macheleid’tır (1723-1801). Macheleid, 1760 yılında Schwarzburg-Rudolstadt bölgesinin prensine başvurarak onun himayesinde bir porselen fabrikası kurmak istediğini belirtmiştir. Prens Johann Friedrich’in himayesinde kurulan fabrika, ilk yıllarda zorluk yaşasa da, 18.yüzyıl sonundan itibaren ürünleri Avrupa çapında büyük rağbet gören fabrikalardan biri haline gelmiştir. Porselen yemek takımları, vazolar, şamdanlar, kutular, kaseler üreten firma, özellikle ince işçilikli biblolarıyla ünlüdür. Örneğin, 1795 yılında çıkarttıkları katalogta 90 farklı tipte biblo yer almaktadır.
Volkstedt (Alman) porselen imalat damgalı, doğada melekler temalı koleksiyonda farklı form ve büyüklükte melekleri betimleyen sekiz adet biblo yer alıyor. Çok iyi korunmuş ve bir araya gelmesi zor bu figürler detaylı işçilikleri ile göz dolduruyor. 19.yy. Yükseklikler 4-20 cm
¨ 7.200 € 3.065
Volkstedt üretimlerini farklı kılan hem ince işçiliği hem de kullanılan malzemedir. Dantela gibi işledikleri ve özel bir teknikle ürettikleri yumuşak hamurlu figürinler, oldukça narin ve kırılgandır. Fabrika, diğer bütün üretimlerinde olduğu gibi bu biblolarda da bulundukları bölgenin yakınlarındaki Graefenthal-Gabersdorf ’tan elde ettikleri toprağı ve Coburg bölgesinde bulunan, kapselton olarak adlandırılan özel bir kil türünü kullanmıştır. Volkstedt porselenlerinin üretiminde kullanılan kum ise Rudolstadt ve Koegnissee bölgelerinden özel olarak getirilmiştir. Firma, 20.yüzyıl başında, Max Adolf Pfeiffer’in sahibi olduğu Porzellenfabrik Unterweibach A.G. ile birleşmiştir. Rudolstadt’ta kurulan ilk fabrika bugün de ‘İlk Volkstedt Porselen Fabrikası’ adıyla (Aelteste Volkstedter Porzellenmanufaktur) hizmet vermektedir.
174
175
166 ADNAN VARINCA (d.1918) Natürmort, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 26 x 45 cm
¨ 12.750 € 5.425
165 ALİ ÇELEBİ (1904 –1993) Deniz peyzajı, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 35 x 44.5 cm
176
¨ 12.000 € 5.105
177
167 JALE ERZEN (d.1943) ‘Bahçem’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2005 tarihli. 120 x 150 cm
¨ 20.000 € 8.510
168 ADNAN TURANİ (d.1925) Soyut figüratif, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 100 x 100 cm
178
¨ 11.000 € 4.680
179
Münif Fehim Özerman Ünlü tiyatro oyuncusu Ahmet Fehim Efendi’nin oğlu olan ve küçük yaşlardan itibaren ünlü sanatçıların olduğu bir çevrede yetişen Münif Fehim, 12 yaşında resim yapmaya başladı ve sonraki yıllarda da dönemin ünlü tiyatro kumpanyaları için afişler ve dekorlar hazırladı. Öğrenimini Üsküdar Sultanisi ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde yapan sanatçı, 1921 yılında İleri Gazetesi’nde basın hayatına atıldı; Kelebek, Aydede, Akbaba, Zümrüdü Anka, İkdam, Vakit ve Son Posta gibi mizah dergileriyle gazetelerde karikatür ve desen çizmeye başladı. Karikatür, resim, fotoğraf, sinema ve tiyatro ile uğraştı. Ancak asıl ününü ilüstratör olarak yaptı. Kitap kapakları, dergi ve kitap illüstrasyonları ile yayıncılık ve grafik tasarım tarihinin temel taşlarından biri oldu. Refik Halit’in Gurbet Hikayeleri, Peride Celal’in Yaz Yağmuru gibi yüzlerce kitabın kapağını çizen Münif Fehim, bir dönem de Tarihten Çizgiler başlığı altında karikatürler de çizmiş; bu köşede Osmanlı toplumunda kendince ilginç gördüğü olayları resmetmiştir. Çok beğenilen bu köşe daha sonra Salih Erimez tarafından devam ettirilmiş, özellikle Karikatür dergisinin birçok sayısında seri olarak bu çizimler yapılmıştır. İlk karikatürlerinde stilize bir teknik kullanan Münif Fehim, 1923’ten itibaren suluboya tekniğine yönelmiş, daha sonra da resim yönü ağır basan karikatürler çizmiştir. Elli Türk Büyüğü ve Dünden Hatıralar gibi kitaplarla dizi yazıları da resimleyen sanatçı, ünlü Divan şiirlerinin bazı dizeleri için yaptığı resimlerle ünlenmiştir. Aydede ve Akbaba dergilerinde ‘Eski Şiir Medlûlleri’ adı altında yayınlanan bu çalışmalarını 1943 yılında ‘Eski Şiir Bahçeleri’ adlı bir albümde toplamıştır. 1936 yılında Taksim’deki Kristal Gazinosu’nda karikatürcü Ramiz Gökçe ile bir sergi açmıştır. Sanatçı, eski İstanbul yaşamını canlandıran resimleriyle de tanınır. Gerçekçi anlayışla gerçekleştirdiği figürlü kompozisyonlar ve portrelerde yaldız kullanarak resme bezemesel nitelikler katmıştır. 169 MÜNİF FEHİM ÖZERMAN (1899-1983) On dört adet Osmanlı dönemi yaşamı konulu çalışma, karton üzeri karışık teknik, imzalı. Herbiri 33 x 25 cm 180
¨ 20.000 € 8.510
181
182
183
170 BOL KASESİ
171 CENTERPIECE
Billur Bohemya kristali, küre formlu ve kapaklı kasenin gövdesi kıvrımlı üç minik ayak üzerinde yükseliyor. Dış yüzü üç sıra oval ve tek sıra ışınsal kesmelerle dekorlanmış. 20.yy başı.
İsveç, Anders Gabriel Duvfa (1822-1897) yapımcı damgalı. Kaidesi ve gövdesi gümüş kaplama, girland kabartmalarla hareketlendirilmiş. İki parça birbirine kemikten yivli sütunlarla bağlanmış. Ağız kenarı dilimli oval kristal haznesi yıldız, ışın ve geometrik derin kesmelerle dekorlu. 19.yy.
Yükseklik 33 cm Çap 28 cm
¨ 1.600 € 680
41 x 29 x 36 cm
¨ 5.400 € 2.300
Kuyumcu bir babanın oğlu olan Anders Gabriel Dufva (1822-1897) kuyumcu A. Kelhelius’un yanında yetişti. 1847 yılında Stocholm’de kendi adını taşıyan firmasını kurup kendi tasarımı olan gümüş ve gümüş kaplama objeler üretmiştir.
184
185
173 ÜÇ ADET PORSELEN TABAK Çin yapımı, yuvarlak formlu tabakların bir tanesi Famille Rose, iki tanesi İmari porseleni. Famille Rose tabağın ortasında vazoda krizantamler ve kır çiçekleri mine tekniği ile çalışılmış. İmari tabaklarda sır altı kobalt mavi, sır üstü mercan renkler ve altın yaldız kullanılarak egzotik bitkiler ve peyzaj çalışılmış. Tabakların kenarları cafe au lait sırlı. 18-19.yy. Çaplar 22-23 cm
¨ 2.200 € 935
172 ÇİFT PORSELEN VAZO Japon, İmari porseleni vazolar düz dipli, şişman gövdeli, ince uzun boyunlu, yukarıya doğru açılan ağız kenarı drapeli. Dış yüzü ve ağız kenarında sır altı kobalt mavi ve sır üstü mercan renkleri ve altın yaldız kullanılarak doğadan görünümler çalışılmış. 20.yy başı. Yükseklik 56 cm
¨ 4.500 € 1.915
174 PORSELEN KAPAKLI SAHAN Çin, Famille Verte porseleni, oval formlu sahanın iç ve dış yüzü, yer yer mine tekniğinin de kullanıldığı sır üstü çok renkli stilize Çin bulutları, dragon motifleri, egzotik kuşlar, muhtelif bitkisel ve geometrik formların kullanıldığı zengin bir işçiliğe sahip. 18.-19.yy. 26 x 21 x 11.5 cm
186
¨ 1.400 € 595
187
İbrahim Çallı İzlenimci Türk ressamlarının önde gelen temsilcilerinden olan İbrahim Çallı, ‘1914 kuşağı’ ressamlarındandır. Sanatçının ustalığından ötürü bu kuşak ‘Çallı kuşağı’ olarak da adlandırılmaktadır. Şeker Ahmet Paşa aracılığıyla 1906 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne giren Çallı, okulu bitirdikten sonra Maarif Nezareti'nin (Millî Eğitim Bakanlığı) açtığı sınavı kazanarak Fransa'ya giderek Paris Güzel Sanatlar Okulu'nda Fernand Cormon'un atölyesinde dört yıl resim çalıştı. I. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle Avni Lifij, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Namık İsmail ve Nazmi Ziya Güran gibi isimlerle birlikte yurda dönerek Sanayi-i Nefise Mektebi’nde göreve başladı. Bu yıllarda, dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın 1917 yılında Şişli’de açtığı atölyede Ali Sami Boyar, Ali Cemal Beyrutlu, Mehmet Ruhi, Namık İsmail, Hikmet Onat ve Sami Yetik ile birlikte ‘Türk Topçuları’, ‘Milli Mücadele’, ‘Gece Baskını’ ve ‘Yaralı’ gibi savaş resimleri yaptı. İbrahim Çallı ve arkadaşları, Fransa’da benimsedikleri İzlenimcilik akımının etkilerini eserlerinde yoğun olarak yansıtmışlardır. Resimlerinde İzlenimci üslubun etkisinde kalmakla birlikte, daha özgür bir davranışa yönelen Çallı, doğanın yanı sıra değişik tiplerde insan figürlerine de yer vererek klasik Türk resminin sınırlarını zorlamıştır. Resimlerinde renk parlaklığına ve saydamlığa büyük önem veren ressamın, özellikle manolyaları, gülleri ve meyveleri işlediği ölüdoğaları, ‘Atatürk’, ‘İnönü’, ‘Yahya Kemal’ ve ‘Osman Hamdi’ gibi portreleri ve çeşitli nü çalışmaları vardır. Sanatçının ‘Türk Topçularının Mevzie Girişi’ (1917, Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi) adlı yapıtı da Türk resminin ilk büyük boyutlu kompozisyonları arasında yer alır. Cumhuriyet Dönemi’nde yaşanan Beyaz Rus akınıyla İstanbul’a gelip bir süre kalan ressam Alexis Gritchenko'nun etkinde kalan Çallı, 1927 yılında 'Mevleviler' isimli resim serisine imza atmıştır. Bu seriyle uygulamakta olduğu empresyonist teknikten vazgeçen, grafiğe yakın, şematik ve fazla karışık olmayan bir renk stilini benimseyen ressam detaylardan arınmış, düz renklere yönelmiştir. İbrahim Çallı, 1947 yılında emekli oluncaya kadar İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde adına açılan atölyede resim öğretmeni olarak çalışmış, Şeref Akdik, Refik Epikman, Elif Naci, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, Mahmut Cuda, Muhittin Sebati gibi birçok ünlü ressam onun atölyesinde yetişmiştir.
175 İBRAHİM ÇALLI (1882 – 1960) ‘Süvari’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 50 x 70 cm
¨ 70.000 € 29.785
Referans: Bu eser, Kaya Özsezgin’in hazırladığı ‘İbrahim Çallı Türk Ressamları Dizisi-2’ adlı kitabın (Yapı Kredi Yayınları, 1993) 147.sayfasında yer almaktadır.
188
189
Eser Hilye-i Şerife’lerin genel tasarım hususiyetlerini yansıtsa da, birçok yönüyle nev-i şahsına münhasır bir yapıya sahiptir. Eserin “baş” kısmı muhakkak tarzda yazılmış besmele ile başlamaktadır. İki ana “gövde” kısımdan meydana gelen Hilye-i Şerife’nin ilk kısmının ortası, gubari tarzda yazılmış “Allah” lafzıyla başlamaktadır. Allah lafzının içerisindeki metin ve etrafı dairevî bir şekilde esma ül hüsna (Allah’ın güzel isimleri) ile tamamlanmıştır. Selvi ağaçlarının “elif ” harfi ile “1” rakamına benzemesi ve ağacın içerisine “sıfat-ı ilahiye”nin yazılması vahdaniyeti işaret etmesinden kaynaklanmaktadır. İlk gövde kısmının sağ ve sol tarafına ikişer adet selvi ağacı yerleştirilmiştir. Sağ taraftaki selvi ağaçlarının içerisine Yasin Suresi, sol taraftakilerin içerisi ise, Nebe Suresi (Amme) ile Helak ve Nas sureleri yazılarak hilyenin ilk bölümü tamamlanmıştır. Eserin ikinci “gövde” kısmı Peygamber Efendimizin tasvirinden ibarettir. Bu kısım muhakkak hatla, Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn “ Biz seni alemlere ancak rahmet olsun diye gönderdik” (Sure: xıx, ayet:107) Ayet-i Kerime’si ile başlamaktadır. Başlığın altındaki gövde kısmının ortasına müsenna tarzda gubari hatla “Muhammet” lafzı yazılmıştır. Metnin içerisi ise, Hz. Ali’nin Peygamber Efendimizin Hilye-i Şerifini ve ahlaki hususiyetlerini anlatan sözleri ile tamamlanmıştır. Hilyenin “etek” kısmına ise Ve inneke le alâ hulukın azîm “ Hiç şüphesiz, sen büyük bir ahlak üzerindesin” (Sure: LXVII, Ayet: 4) ayet-i kerimesi yazılarak eser bu kısmın dört köşesine yerleştirilen dört halifenin isimleri ile tamamlanmıştır. Hilye-i Şerife’lerde pek fazla tasvir edilmeyen cami formunun burada tatbik edilmesi, esere çok farklı görsel bir hüviyet kazandırmıştır. İkinci gövde kısmını çevreleyen caminin büyük kubbesi ve bunun sağ ve soldaki küçük kubbeler, Hilye-i Şerife’yi adeta caminin iç mekanını yansıtan resim havasına büründürülmüştür. Aynı şekilde buranın alt kısmındaki iki adet dış kapı tasviri, cami resmini tamamlayan unsurlar olmuştur. Yine bu kısmın sağ ve soluna yerleştirilen minareler ve bunların içerisine Fetih Suresi yazılarak mükemmel bir cami formu ortaya koyulmuştur.
176 HİLYE-İ ŞERİFE Ketebe: Es-Seyyid İbrahim Hilmi, el-maruf el-Hac Dumanzade (Hocası: Mehmed Talib es-Şükri) Siyah mürekkep ile Sülüs, muhakkak, nesih ve Gubari hat ile yazılmış. Barok stilde tezhipli.Tarih: H.1310 (M.1895) Türk hat sanatı için ender güzellikte koleksiyonluk bir örnek. 82 x 52 cm
190
¨ 24.000 € 10.215 191
177 PERTEV BOYAR (1897-1981) Peyzaj, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1969 tarihli. 50 x 38 cm
¨ 3.000 € 1.275
178 ADİL DOĞANÇAY (1900-1990) ‘İstanbul’, duralite marufle tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 61 x 48 cm
192
¨ 4.500 € 1.915 193
180 OPALİN LAMBA
Rörstrand (İsveç) imalat damgalı. Büyük boyutlu bej renkli seramik vazo alçak yuvarlak kaideli, silindirik gövdeli ve ince uzun boyunlu. Vazonun iki yanında yer alan kulpları stilize deniz atı formunda. Dış yüzü pastel tonlarda serpme çiçek buketleri ile dekorlu, 19-20.yy.
İngiliz, geç Victoria dönemi. Turkuaz renkli taş opalin lambanın gövdesi ince, uzun, kademeli sütun formlu, yüzeyleri fasedli. Gövde üzeri yer yer bronz geçmelerle çevrili. Yukarıya doğru daralan yalın fanusun ağız kenarı zarif dilimlerle hareketlendirilmiş. 19- 20.yy
Yükseklik 66 cm
Yükseklik 70 cm
194
179 VAZO
¨ 2.200 € 935
¨ 2.700 € 1.150 195
182 PORSELEN KAPAKLI KÜP
Fransız, III. Napoleon dönemi (1852-1870). Beyaz renkli opalin vazo düz dipli, yukarıya doğru genişleyen şişman gövdeli, alçak ağızlı. Kaide ve ağız kenarı altın vermeille bronz döküm parçalarla çevrili. Vazo dış yüzü çepeçevre çok renkli çiçek arajmanları, altın yaldız ve mavi renkli bantlarla dekorlanmış.
Capodimonte stili, Alman porselen imalat damgalı. Kampana formlu vazonun kulpları melek ve yunus figürlü. Gövde ön ve arka yüzünde cupid figürlü kabartma kompozisyonlar yer alıyor. Kapak ve gövde dış yüzünde yer alan kabartma bitkisel süslemeler zengin altın yaldız dekorlu. 19.yy sonu.
Yükseklik 26 cm
Yükseklik 43 cm
196
181 OPALİN VAZO
¨ 2.600 € 1.105
¨ 2.200 € 935
197
Avni Arbaş 183 SÖBÜTAY ÖZER (1949-2007) ‘Mavi Vazoda Yaban Gülleri’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1988 tarihli. 50 x 50 cm
¨ 2.500 € 1.065
184 AVNİ ARBAŞ (1919 - 2003) ‘Liman’, duralite marufle karton üzeri yağlıboya, imzalı, 1971 tarihli. 50 x 67 cm 198
¨ 24.000 € 10.215
Herhangi bir akıma bağlı olmadan yaptığı, soyut ve figüratif üslup arasındaki eserleriyle tanınan Avni Arbaş, ilk resim derslerini babası Albay Mehmet Nuri Bey’den aldı. Galatasaray Lisesi’nde okuduğu dönemde, asker ressam Mehmet Ali Bey’in yönetimindeki resim atölyesinde, Cihat Burak ve Selim Turan gibi geleceğin önemli ressamlarıyla çalışma olanağı buldu. Resim tutkusu ağır basınca Güzel Sanatlar Akademisi’nin orta kısmına geçmek için Galatasaray Lisesi’nden ayrıldı. 1940-1946 yılları arasında öğrenim gördüğü akademide, önce İbrahim Çallı’nın, daha sonra da Leopold Lévy’nin atölyesinde çalıştı. Lévy’nin atölyesinde çalıştığı yıllarda, aynı atölyeye devam eden Nuri İyem, Selim Turan, Nejat Devrim, Kemal Sönmezler, Turgut Atalay ve D Grubu kurucularından Abidin Dino gibi öğrencilerle birlikte Yeniler Grubu’nu kurdu. Akademiden mezun olduktan sonra, Fransız hükümetinin bursuyla 1947 yılında Paris’e giden Arbaş, 1970’li yılların sonuna kadar burada yaşadı. Paris’te yaşadığı dönemde çok sayıda sergi açan sanatçı, soyut sanatı destekleyen Salon de Mai’ye (Mayıs Salonu) üye olarak aralarında Picasso, Tristan Tzara, Aragon, Prevert kardeşlerin de bulunduğu geniş bir dost çevresi edindi. Sanatçı Paris’te olduğu dönemde, hayranı olduğu Nazım Hikmet ile tanışarak onun karakalem portrelerini yapma fırsatı da buldu. 1977 yılında yurda dönen sanatçı, bu dönemden itibaren ağırlıklı olarak Mustafa Kemal portreleri, Kurtuluş savaşı, İstanbul ve Boğaz konulu resimler yapmıştır. Resimlerinde soyutlamalar giderek artsa da, sanatçının figüratif anlayışa eğilimi her zaman baskın çıkmıştır. Yapıtlarında lekeci anlayışın ağır bastığı görülür. 1981 yılında Atatürk’ün 100. doğum günü sebebiyle açılan yarışmada başarı ödülü alan ressam, 1991 yılında da Plastik Sanatlar Derneği’nin onur belgesine layık görülmüştür. Sanatçının ilk kişisel sergisi Paris’ten yolladığı tablolarla 1951 yılında İstanbul’da açılmış, bunu 1953 yılında Mahmut Makal’ın ‘Bizim Köy’ adlı romanından esinlenerek yaptığı resimlerle açtığı Paris’teki sergi izlemiştir. Yurtiçinde İstanbul ve Ankara; yurtdışında da Paris, New York, Ohio’da olmak üzere toplam 23 kişisel sergi açan Arbaş, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli karma sergilere de katılmıştır. Yaşamının son yıllarını Foça’da geçiren sanatçı 2003 yılında vefat etmiştir. 199
Orhan Peker 1946-1951 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde öğrenim gördü. O yıllarda Doğu-Batı sentezinin olanaklarını araştırdı. 1947 yılında atölye arkadaşları Leyla Gamsız, Mehmet Pesen, Fikret Otyam, Hulusi Saptürk, Mustafa Esirkuş, Nedim Günsür, Fahrünnisa Sönmez, Turan Erol ve Ivy Stangali ile birlikte Onlar Grubu’nu kurdu. Akademiden mezun olduktan sonra Avusturya’ya giderek Kokoschka’nın Salzburg Yaz Akademisi’nde devam eden sanatçı, Avusturya, Almanya, Hollanda ve Paris’te çeşitli çalışma ve araştırmalar yaptıktan sonra 1953 yılında Türkiye’ye döndü. 1950’li yılların başında doğayı açık ve koyu tonlarla oluşturduğu lekeler şeklinde yorumlamaya başlayan ressamın yapıtlarında 1950’lerin ortalarından itibaren biçimin gerisinde anlam ve kavramları çağrıştıran imgeler belirmeye başlamıştır. 1960’tan sonra çalışmalarını özellikle at başları üzerinde yoğunlaştırmıştır. Tekli, ikili veya üçlü at gruplarını betimlediği bu çalışmalarında figüratif-soyut zıtlığı bağlamında çeşitli çözümler aramaya yönelmiştir. Sanatçının figüratif kökenli, lekeci bir üsluba sahip bu eserlerinde biçimler rengin ön plana çıkarılması ve çeşitli renk farklılaşmalarıyla oluşturulmuş, objeler lekeci bir yapıya ulaşmıştır. Gerçekleştirdiği hemen hemen tüm figüratif çalışmalarda lekeci anlayışı üslubunu belirleyen önemli bir unsur olarak kullanan Peker, aynı yıllarda yöresellik anlayışına da benzer bir tavırla yaklaşmış, özellikle Ankara ve çevresinde yaptığı eserlerinde Anadolu bozkırını tüm gerçekliği ile ancak kendine özgü bir yorumla yansıtmıştır. 1970’li yıllarda Ayvalık’ta bulunan ressam, çalışmalarını uzun süre burada sürdürmüş ve figürü yitirmeden, simgesel renk lekeleri içinde yansıttığı at, kuş, kedi, horoz gibi çeşitli hayvan figürleri çalışmıştır. Bozkırın hüzünlü atmosferi ile Akdeniz’in coşkusunu ustalıkla birleştiren renkçi yapıtlar üreten Peker’in yine aynı yıllarda yaptığı güvercinler ve ayçiçeği tarlaları temalı çalışmaları tasvir ettikleri nesnelerin çizgilerine bağlı olmaktan ziyade anlamlı biçim değiştirmeleri ve anlam incelikleriyle yüklüdür. 1965 yılında Devlet Resim Heykel Sergisi’nde ‘Beyaz Atlar’ adlı eseriyle birincilik ödülüne layık görülen sanatçı, 1966’da Yılın Ressamı seçilmiş, aynı yıl Madrid’e giderek bir yıl burada çalışmış, çeşitli sanat etkinliklerine katılmıştır. 1970 yılında Osaka Dünya Sergisi’nde Türk Pavyonu iç düzenleme yarışmasını mimar Ragıp Buluç ile birlikte hazırladığı projeyle kazanmış ve Japonya’ya giderek düzenlemeyi gerçekleştirmiştir. Sanatçı 1976 yılında Nezihe Meriç’in ‘Alagün Çocukları’ , 1977 yılında Çetin Öner’in ‘ Gülibik’ ve Metin Eloğlu’nun ‘Rüzgar Ekmek’ isimli kitaplarını resimlemiştir.
185 ORHAN PEKER (1926-1978) ‘İki güvercin’, duralite marufle karton üzeri yağlıboya, imzalı. 36.5 x 34.5 cm
200
¨ 25.000 € 10.640
201
187 MUSTAFA AYAZ (d.1938)
‘Kış peyzajı’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2004 tarihli.
Soyut figüratif, karton üzeri yağlıboya, imzalı, 2005 tarihli.
50 x 70 cm
56 x 81 cm
202
186 SABRİ AKÇA (d.1936)
¨ 2.200 € 935
¨ 6.000 € 2.555
203
188 MİNELİ HOKKA TAKIMI Fransız, III. Napoleon dönemi (1852-1870). Dört parçalık bronz set sarı renkte Sevrés mineli. Mine yüzeyi opalin boncuklar ve yaldız işçiliği ile incelikle dekorlanmış. El şamdanı zemininde ince çatlama var. Şamdan yüksekliği 15-5 cm Hokka ölçüleri 18 x 13 x 11 cm
¨ 4.400 € 1.870
Mine
204
Seramik, cam ve metal gibi maddeleri korumak, renklendirmek veya parlaklık kazandırmak için kaplama olarak kullanılan camsı, saydam maddedir. Temel olarak renksiz cam ile soda, boraks, silisyum, kurşun oksit karışımından oluşan mine, ilk bakışta saydam ve renksizdir. Bileşiminde bulunan metal oksitler aracılığıyla mineye renk verilir. Renk veren oksitlerin tek başına veya değişik oranlarda kullanılmasıyla çeşitli renkler oluşturulabildiği gibi, birkaçının bir arada kullanılmasıyla da farklı renkler elde edilebilir. Dekoratif alanda kullanılan en eski tekniklerden biri olan minenin tarihi antik Mısır Uygarlığı’na, M.Ö.1800’lü yıllara kadar uzanır. Mısırlılar mineyi seramik ve taş objelerin üzerine uygulamıştır. Antik Dönem’de Yunanlılar, Keltler, Ruslar ve Çinliler de mineyi metal objelerin üzerinde kullanmıştır. Roma Dönemi’nde ise hem imparatorluğun merkezinde, hem de İngiltere, Karadeniz, Mısır ve Levanten bölgelerinde cam vazoların dekorasyonunda ve heykellerin gözlerinde mineleme tekniğinin uygulandığı görülür. İslam sanatında da cam süslemede mine ile kaplama yönteminin sıklıkla uygulandığı bilinmektedir. 13. ve 14. yüzyıllarda Memlûk sultanlarının Halep, Şam ve Rakka’ya ısmarladıkları mineli ve yaldızlı cami kandilleri bu tekniğin en güzel örnekleri arasında yer alır. Şam ve Kahire’de saydam minenin metal oksitler yardımıyla camın üzerine renkli olarak tutturulması sağlanmış; bu teknik 16. yüzyılda İslam ülkelerinden Akdeniz çevresine, özellikle de Venedik, Barselona, Bohemya, Avusturya ve Saksonya’ya yayılmıştır. Kuyumculuk alanında da uzun bir geçmişe sahip olan mineleme işleminde, Basse-taille; Champlevé (Gömme Mine); Cloisonné (Bölmeli Mine); Battersea Mineleri, Grisaille (Düz Mine); Limoges Mine; Plique-à-jour (Gündüz Tarzı Kaplama); Kalıpla Mineleme; Ronde bosse (üç boyutlu mine); Sgrafitto Mineleme; Aznavur (guilloche) gibi pek çok farklı teknik uygulanmaktadır.
189 HEREND PORSELEN YEMEK TAKIMI Herend porselen imalat damgalı, mavi Chinese bouquet dekorlu, 12 kişilik. 12 pasta tabağı, 12 düz tabak, 12 çukur tabak, 2 yuvarlak servis, 3 oval servis, 1 üçgen servis, 3 tuzluk-biberlik, 3 adedi kapaklı olmak üzere 4 adet sosluk, 6 muhtelif servis, 6 üçgen servis ve 1 adet çorbalıktan oluşan toplam 62 parçalık takım. 20.yy. Çok iyi durumda. ¨ 5.000 € 2.130
205
190 ÇAY VE KAHVE SERVİSİ Reed & Barton yapımcı firma damgalı, ‘RENAISSANCE’ modeli gümüş kaplama çay ve kahve servisi. Toplam yedi parçadan oluşuyor. Süslemeler kabartma palmet, çiçekler, tomurcuk ve farklı yemiş formları ile kullanılarak oluşturulmuş. Kapakları tomurcuk tutamaklı. 20.yy ilk yarısı. Tepsi çapı 78 x 54 cm Çaydanlık yüksekliği 37 cm
206
¨ 6.800 € 2.895
207
191 LEYLA GAMSIZ (1921 – 2010) GÜRDAL DUYAR (1935-2004) ‘İki nü’, prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1984 tarihli. 41 x 34 cm
¨ 3.500 € 1.490
Elif Naci
208
Ressam kimliğinin yanı sıra gazeteci, yazar ve müzeci olarak da tanınan çok yönlü bir sanatçıdır. 1914 yılında girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi’nde İbrahim Çallı’nın öğrencisi olan sanatçı, I.Dünya Savaşı’na katıldığı için öğrenimine ara verdi. 1916 yılında İfham Gazetesi’nde çalışmaya başladı ve sonra sırasıyla İleri, Son Posta, Son Telgraf, Milliyet, Tan, Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. 1928 yılında ara verdiği öğrenimini tamamlayan Elif Naci, ertesi yıl kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ne girdi. 1937’de Türk ve İslam Eserleri Müzesi müdür yardımcılığına, iki yıl sonra da aynı müzenin müdürlüğüne getirildi. 1956 yılında bu görevinden ayrıldıktan sonra, 1962-63 yıllarında kısa bir süre Topkapı Sarayı Müzesi müdür yardımcılığı görevini yürüttü. İlk çalışmalarında daha ziyade iç mekan resimleri yapan sanatçı, Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde çalıştığı yıllarda oradaki eserlerin de etkisiyle Doğu ve Batı sanatına özgü unsurları birleştirme çabası içinde olmuş, özellikle hat sanatına plastik bir değer kazandırmaya çalışmıştır. Bu dönemde Klee ve Braque gibi çağdaş ustaların yanı sıra Hafız Osman, Yesari Mehmed Esad ve Yakut-ı Muta’sımi gibi hat ustalarından da etkilenmiş, resimlerine hat sanatının soyut özelliklerinden ve Selçuklu halılarının stilize öğelerinden esinlenerek oluşturduğu biçimler hakim olmuştur. 1960’lı yıllarda ise soyuta yönelerek renkçi bir yaklaşımdan çok siyahbeyaz değerlere dayalı bir yüzey parçalaması anlayışı ile geometrik-soyutlamalar gerçekleştirmiştir. Son dönem çalışmaları, özellikle de çiçekli ölü doğaları, ressamın soyutun dışındaki denemelere yöneldiğini ortaya koymaktadır. 1933 yılında, Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Abidin Dino ile birlikte D Grubu’nu kuran Elif Naci, grubun kurulduğu yıldan resmen dağıldığı 1947 senesine kadar düzenlediği bütün sergilere katılmış, bu tarihten sonra ise çalışmalarını kişisel olarak sürdürmüştür. 1940 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Halkevleri aracılığı ile yürüttüğü yurt gezileri kapsamında Samsun’a giderek burada yöreyi betimleyen çalışmalar yapmıştır. 1939’da düzenlenen I.Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne Atatürk portresi ile katılan Elif Naci, “On Yılda Resim, 1923-33” (1933), “Şark’ta Resim” (1943), “Elif ’in 60.Yılı, Resimde ve Basında” (1976) ve “Anılardan Damlalar” (1981) adlı kitapları ve özellikle D Grubu ile ilgili gazete ve dergilerde yayınlanmış yazıları vardır.
192 ELİF NACİ (1898 - 1987) Kompozisyon, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 67 x 49.5 cm
¨ 12.000 € 5.105 209
194 NURİ İYEM (1915-2005) 193 LEYLA GAMSIZ (1921 – 2010)
Portre, duralit üzeri yağlıboya, imzalı.
Soyut kompozisyon, duralit üzeri yağlıboya, imzalı.
40 x 46 cm
39x 32 cm
210
¨ 21.000 € 8.935
¨ 4.000 € 1.700
211
196 JULES MOIGNEZ (1835-1894) ‘Altın sülün’, bronz heykel, imzalı, gümüş renk patinalı, bordo renkli mermer kaideli. 84 x 38.5 x 34 cm
¨ 8.600 € 3.660
Jules Moigniez
195 ÇİFT KUPA Fransız, pembe ve bej renkli mermer kupalar klasik formlu. Döküm bronz aplike ve geçmelerle zenginleştirilmiş. 19.yy. Yükseklik 49 cm
212
¨ 9.000 € 3.830
19. yüzyılın önemli heykeltıraşlarından Paul Comolera’nın öğrencisidir. Hocasının izinden giderek sülün, kartal, kırlangıç, serçe, horoz ve balıkçıl kuşlar gibi çok sayıda kuş figürlü kompozisyonlarının yaratıcısı olan sanatçı köpek, ceylan, kısrak ve at gibi farklı hayvan figürleri de çalışmıştır. Ayrıca av ve atlılar konulu kompozisyonları vardır. Heykellerinde 19.yüzyılın realist tavrı egemendir. Moigniez’in katıldığı ilk önemli sergi, 1855 yılındaki Paris Exposition Universelle’dir. Sanatçı ilerleyen yıllarda, pek çok uluslararası sergiye katılmış; toplam 30 adet eseri 1859-1892 yılları arasında Paris salon sergilerinde düzenli olarak yer almıştır. 1862 yılındaki Uluslararası Londra Sergisi’ne de katılan heykeltıraşın eserleri İngiliz sanatseverlerden yoğun ilgi görmüştür. Moigniez’in pek çok eserinin kalıbını maden ustası olan babası dökmüştür. 1857 yılında ortak bir döküm atölyesi kuran baba-oğulun çalışmaları yapıldıkları dönem için oldukça aykırı örneklerdir. Moigniez’in bronz eserlerinin alışılmışın dışında yapılan patinaları ilgi çekicidir. Gümüş ve farklı patina malzemeleri kullanmıştır. 1869 yılında sağlığı bozulmaya başlayan Moigniez, bu tarihten vefat ettiği 1894 yılına kadar yeni bir model üretememiş, sadece varolanları tekrar etmiştir. Sanatçının farklı hayvan türlerini konu aldığı heykelleri onu döneminin en önemli heykeltraşlarından biri haline getirmiştir. 213
197 DUVAR SAATİ İsveç yapımı, ahşap kasası Rokoko üslupta zengin oymalı ve altın varak işçilikli. Saati çalışır durumda. 19.yy. Yükseklik 95 cm
¨ 6.200 € 2.640
198 ART NOUVEAU ÇİÇEKLİK Fransız, Art Nouveau stilinde iki parça halinde tasarlanmış. Kaide ve çiçekliği stilize saz yapraklarının kabartma olarak kullanıldığı ve stilin üslup özelliklerine uygun yalın ve akıcı formda bir tasarım örneği. Dış yüzü degrade lila renkli, sade dekorlu, yer yer patina altın yaldız kontürlü, 19.-20.yy. Yükseklik 105 cm 214
¨ 8.400 € 3.575 215
199 ONAY AKBAŞ (d.1964) Soyut figüratif, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2009 tarihli. 100 x 40 cm
216
200 ERGİN İNAN (d.1943) ‘Birbiri içinde yüzler’, mdf üzeri yağlıboya, imzalı, 2006 tarihli.
¨ 3.000 € 1.275
72 x 51 cm
¨ 19.000 € 8.085
217
201 ÇİĞDEM BURÇAK TELLİ (d.1958) ‘Tekirdağ rakısı’, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2006 tarihli. 80 x 130 cm
202 MUSTAFA ATA (d.1945) ¨ 4.500 € 1.915
Soyut figüratif, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2007 tarihli. 90 x 116 cm
218
¨ 18.000 € 7.660
219
203 MEYVALIK WMF (Württembergische Metallwarenfabrik) yapımcı firma damgalı, gümüş kaplama. Kıvrımlı kuğu başı ayakları ortada palmet ve girlandlarla birleşiyor ve pençe şeklinde sonlanıyor. Yukarıya doğru genişleyen çanağı bitkisel formların kullanıldığı ajur işçilikli. Sade işçilikli kristal haznesi kenarlarda ışınsal ve yuvarlak kesmelerle hareketlendirilmiş. 19.-20. yy. Yükseklik 24 cm Çap 26 cm
¨ 1.400 € 595
204 CENTERPIECE Fransız yapımı, üç yemişlik ve bir laledan olmak üzere dört kristal hazneli. Kristal bölümleri zengin kesme işçilikli, kenarları dilimli. Bronz/gümüş kaplama gövdesi rozet formlarıyla sonlanan kıvrımlı dört ayaklı. Gövde üzeri kabartma Neo Rönesans stilde süsleme örgeleriyle dekorlu. Birkaç ufak atıklı. 19.yy. Yükseklik 70 cm Genişlik 56 cm 220
¨ 6.400 € 2.725 221
206 TEPSİ
Christofle yapımcı firma damgalı, 2602515 ve 2409453 seri numaralı. Stilize dal formlu, yukarıda birleşen kıvrımlı ayaklar bitkisel formlu döküm aplikelerle bağlanmış. Yuvarlak cam meyvalık bölümleri Art Nouveau stilde yalın kesme işçilikli. 19.yy.
Fransız yapımı gümüş kaplama tepsi oval formlu ve çift kulplu. Kenar suyu döküm verev dilimler ve kabaraların tekrarıyla oluşturulmuş. Zemini kalem işi tekniği ile bitkisel dolamalar, geometrik formlar ve madalyonlarla oluşturulmuş bir kompozisyonla dekorlu. 19.yy.
Çap 22 cm Yükseklik 10 cm
83 x 54 cm
222
205 ÇİFT CHRISTOFLE YEMİŞLİK
¨ 3.600 € 1.530
¨ 2.400 € 1.020
223
Zühtü Müridoğlu Cumhuriyet döneminin ilk heykel sanatçılarından biridir. 1924'te girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi'nde önce Resim Bölümü'nde Hikmet Onat'ın öğrencisi oldu. Bir yıl sonra Heykel Bölümüne geçti ve İhsan Özsoy'un öğrencisi oldu. 1928 yılında mezun olunca girdiği Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gitti ve burada 1928-1932 yılları arasında Colarossi Akademisi'nin Heykel Bölümü’nde Marcel Gimond’un öğrencisi oldu. Bu dönemde Sorbonne’da estetik, Louvre Müzesi Okulu’nda sanat tarihi derslerini de takip etti. 1932 yılında Türkiye’ye dönen Müridoğlu, 1932’de döndükten sonra, Gülhane’deki Alay Köşkü’nde Türkiye’deki ilk heykel sergisini açtı. Samsun Lisesi’ne resim öğretmeni olarak atandı. 1936-1939 yılları arasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde heykel ve mulaj atölyesinin şefi olarak görev yaptı. Bu yıllarda D GRUBU’nun kuruluşuna tek heykeltraş olarak katılmış ve grup içinde etkin rol oynamıştır. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretmenlik yaptı. 1950’de Akademi’nin Heykel Bölümü’nde atölye öğretmenliğine getirildi, 1971’den sonra ağaç uygulama atölyesini yürüttü. 1974’de emekli oldu. Sanatçının, 1930-1947 yılları arasında ürettiği ilk dönem eserlerinde figüratif anlayışın egemen olduğu görülür. Bu heykellerinde doğanın özüne bağlı kalmış ve figürün doğal verilerini zorlamamıştır. Bu dönem içinde gerçekleştirdiği portre ve figürleri Türk heykel sanatı içinde figüratif anlayışın en yetkin örnekleri arasındadır. 1940’lı yılların ikinci yarısından itibaren soyut anlayışa yönelmiş, özellikle 1948 yılında ikinci kez gittiği Paris’ten döndükten sonra ağaç dallarını kullanarak oluşturduğu, figürü anımsatan soyut çalışmalar yapmıştır. Bu anlayışla ürettiği en erken örneklerden biri olan ‘Tors’ (1950) adlı eser, 1966 yılında V. Tahran Bienali’nde ödül kazanmıştır. 1950’lerin ortalarında heykel alanında geometrik soyut üslubun Türkiye’deki ilk temsilcilerinden biri olmuştur. Bu dönem yapıtlarında biçimlerin oran, düzen, uyumları üzerinde özenle durmuştur. Böylelikle soyutlama sırasında oluşan rastlantısal biçimleri ortadan kaldırmıştır. Müridoğlu, 1953’te Londra Çağdaş Sanatçılar Enstitüsü’nün düzenlediği yarışmada “Bilinmeyen Siyasi Esir” adlı yapıtıyla 4. Grup Ödülü’nü kazanmıştır. Sanatçının 70’li yıllarla beraber figüratif heykellere yöneldiği görülür. Bu dönemde soyut heykellerin yanı sıra, yalın figüratif heykeller ve küçük boyutlu kil heykelcilikler yaptı. Daha sonra da soyut ve figüratif çalışmaları birlikte yürüttü. Yapıtlarında bronz, ahşap, taş, alçı, bakır, demir, pişmiş toprak gibi çok çeşitli malzemeler kullanmıştır. Sanatçının serbest heykel çalışmalarının dışında anıtsal eserleri de vardır. Bu yapıtların en bilinen örneklerinden biri, Ali Hadi Bara ile yaptıkları Beşiktaş'taki ‘Barbaros Anıtı’dır (1942). Zonguldak'taki atlı ‘Atatürk ve İnönü heykelleri’ (1946), Anıtkabir’in giriş kulelerinde ve batı kanadında yer alan kabartmalar (Başkumandanlık Meydan Savaşı, 1953), Büyükada (1965) ve Muş'taki (1965) Atatürk anıtları onun yapıtlarıdır. Sanatçının Cumhuriyet’in 50.yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirdiği soyut anlayıştaki betonarme anıtı ‘Mühür’ İstanbul Fındıklı parkındadır. Sanatçı yurt dışında 1956 Venedik, 1961 ve 69 yılında Sao Paulo bineallerine ve Paris’teki II.(1961), III. (1966) ve IV. (1971) Uluslararası Çağdaş Heykel sergilerine katılmıştır. 1940 yılında düzenlenen 2. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birinci, 1956’daki 17. sergide ikinci olmuştur. 1977 yılında Cevat Dereli ile birlikte Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’nü alan sanatçı 1981’de de Atatürk Sanat Armağanı’nı ve Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülünü almıştır. 1991 yılında Plastik Sanatçılar Derneği’nin Onur Belgesi’ni alan heykeltıraş, aynı yıl kendisine verilen Devlet Sanatçısı unvanını kabul etmemiştir.
207 ZÜHTÜ MÜRİDOĞLU (1906-1992) ‘Balerin’, bronz heykel, imzalı, 1/1. Yükseklik 48 cm
224
¨ 36.000 € 15.320 225
209 İLHAMİ DEMİRCİ (1908-1976) 208 SÖBÜTAY ÖZER (1949-2007)
Soyut peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1975 tarihli.
‘Park’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1989 tarihli.
46 x 66 cm
60 x 70 cm
226
¨ 12.000 € 5.105
¨ 3.500 € 1.490
227
210 ALİ DEMİR (d.1931) ‘Aydaki iz kimin?’, prestuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2002 tarihli. 40 x 30 cm ¨ 3.000 € 1.275
211 BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1911-1975) ‘Ozan’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 55 x 41 cm
¨ 13.250 € 5.640
Sanatçının eserin alt bölümüne yazdığı dörtlüğü : Düldülün yatağı Bahçeler bağlar Garibin yatağı Kahveler hanlar 228
229
213 HEYKEL
Uzakdoğu yapımı, müzisyen konulu, dikdörtgen kaideli, metal bölümleri koyu kahverengi ve altın yaldız patinalı. 20.yy. başı.
Uzakdoğu yapımı, müzisyen konulu, dikdörtgen kaideli, metal bölümleri koyu kahverengi ve altın yaldız patinalı. 20.yy. başı.
26 x 18 x 37 cm
23 x 15 x 40 cm
230
212 HEYKEL
¨ 1.200 € 510
¨ 1.400 € 595
231
214 BOL TAKIMI Karamel renkli Bohem cam takım tepsi, bol kasesi ve 10 adet kulplu bardaktan oluşuyor. Yuvarlak ve oval kabartmalı takım Mary Gregory mine tekniği ile mine dekorlu.19.yy. Tepsi çapı 36 cm Yükseklik 36 cm 215 MÜCEVHER KUTUSU
¨ 2.400 € 1.020
Fransız yapımı, büyük boyutlu dikdörtgen formlu, mavi kristal kutunun dış yüzü Mary Gregory tekniği ile beyaz mine işçilikli. Kapak kenarları ve bazası bronz geçme, pençe ayakları armalarla sonlanıyor. Kilit sistemi mevcut. Mücevher kutuları için boyutu ve kondüsyonu itibariyle nadir rastlanır koleksiyonluk bir örnek. 19.yy. 36 x 16 x 16 cm 232
¨ 3.800 € 1.615
Mary Gregory mine tekniği Adını Amerikalı cam sanatçısı Mary Gregory’den (1856-1908) alan bir cam süsleme tekniğidir. Cam süsleme geleneğinin popüler hale gelmesinde önemli rol oynayan Mary Gregory, 1880-1884 yılları arasında Boston & Sandwich Cam Fabrikası’nda çalışmıştır. Özellikle cam üzerine beyaz mine ile işlediği Victoria dönemine özgü çocuk tasvirleri ve doğadan görünümleri ile tanınır. Bu teknikte, cam yüzeyine beyaz renkli mine ile süsleme yapıldıktan sonra, resmin yüzeye sabitlenmesi için fırınlama işlemi gerçekleştirilir. Böylece cam ile mineli kısım bütünleşerek resim camın bir parçası haline gelmiş olur. Kullanılan camın kökeni ise genellikle Bohemya’dır. Pennyslvania-Grapeville’deki Westmoreland Cam Fabrikası, bu tarzda yapılan cam objeleri 1920’li yıllardan itibaren Mary Gregory olarak adlandırmaya başlamıştır. Westmoreland’li sanatçılar tabak, vazo, kadeh, mücevher kutusu, gaz lambası gibi çeşitli objelerin üzerine aynı teknikle melek, küçük çocuk ve çeşitli manzaralar çalışmıştır. Bohemya’daki pek çok fabrikada da, Victoria dönemi ve sonrasında bu stilde cam objeler üretilmiştir. 233
217 YAKUP CEM (d.1949) Minyatür, kağıt üzeri karışık teknik, imzalı. 14.5 x 21.5 cm
¨ 5.000 € 2.130
Yakup Cem
216 YAKUP CEM (d.1949) ‘Sümbül ve kelebek ‘ konulu minyatür, kağıt üzeri guvaj, imzalı. 40 x 29 cm
234
¨ 5.500 € 2.340
1949 yılında iran'ın Tebriz kentinde doğdu. Çocukluğundan beri resme olan büyük tutkusu, daha sonra ünlü bir sanatçı ve hoca olan Hacı islamiyan'ın yanında pekişti. Daha sonra büyük beğeni toplayan tezhip, minyatür, oryantal resim çalışmalarıyla; ingiltere'de Oxford, Paris'te Osmanlı'nın Kuruluşunun 700. Yılı etkinlikleri kapsamında, Los Angeles Fullerton'da (California State Art University) ve New York'da sergiler açtı. Pek çok karma sergide eserleri sergilendi. Sanatçının eserlerinde, sabırla işlenen üst düzey detayların yanısıra, derin bir edebi altyapının da izleri göze çarpar.Minyatür ve resimlerindeki yetkinliğin altında yatan sırlardan biri, kullandığı fırçaların ve diğer malzemenin özgünlüğüdür. Kedinin boynundan aldığı kılları güvercin teleğinden geçirerek hazırladığı fırçaları kullanarak, gene kendi yaptığı büyüteç altında çalışmalarını gerçekleştirmektedir. Sanatçı, özellikle yağlıboyada özel bir teknik geliştirmiş, altın uygulama ve kabartma metodlarını son derece ustaca kullanmıştır. Uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapan sanatçı, halen New York'ta çalışmalarını sürdürmektedir. 235
218 HAT LEVHA Ketebe: Mehmet Şefik (1819-1879) Tarih: H.1294 (M.1877) Siyah is mürekkebiyle celi-sülüs tarzda ‘Ve ma erselnake illa mübeşşiran ve nezira’ ( Biz seni, sadece uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderdik) Ayet-i Kerimesi yazılı ve klasik tarzda tezhipli. 57 x 111 cm 236
¨ 25.000 € 10.640
237
220 NAZMİ ÇEKLİ (1884-1958) Deniz peyzajı, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1955 tarihli. 45 x 75 cm
¨ 10.000 € 4.255
219 NURETTİN ERGÜVEN (1905-1979) ‘Eski Ankara sokağı’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı (tuvalde ortada 3 mm’lik açılma mevcut). 62 x 51 cm
238
¨ 7.000 € 2.980
239
221 GÜMÜŞ KAHVEDAN Osmanlı pazarı için özel yapım, Fransız, Teté de Minerva ve yapımcı damgalı (950 ayar). Düz dipli, şişkin gövdeli, kulpu hasır örme, kubbeli kapağın kenarları dilimli, tutamağı tomurcuk formunda. 19. yy. Yükseklik 19 cm Ağırlık 335 gr
¨ 1.800 € 765
222 GÜMÜŞ DİVİT Osmanlı, Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) tuğralı, klasik formlu. Yer yer kalem işi bitkisel dekorlu. Ağırlık 402 g
Uzunluk 26,5 cm ¨ 8.000 € 3.405
240
241
223 YATAK ÖRTÜSÜ
224 BAKIR SİNİ
Osmanlı, gül kurusu atlas üzerine gümüş pul ve tırtıl tel kullanılarak ortada ve dört köşede stilize hayat ağacı işlenmiş. Kenar bordürü Çin bulutu ve kaplan beneği motifleri kullanılarak işlenmiş. Osmanlı işlemeleri için nadir bir örnek. Bazı pullarında dökülmeler mevcut. 19.yy ortaları.
Osmanlı dönemi, büyük boyutlu, dövme bakır sini üzerinde kalem işi tekniği ile üç sıra çizgili bordürü takiben atlamalı olarak stilize vazoda çiçekler, selvi ağaçları ve rumi dolgulu şemseler çalışılmış. Göbeği, merkezde Mühr-ü Süleyman’ın yer aldığı iç içe yuvarlak bantlarla oluşturulmuş. Kitabesinde ‘sahibi Nakibül Hacı Seyid Mustafa Ağa, sene 1171 (M.1757)’ yazısı yer alıyor. Osmanlı bakır işçiliğinin günümüze ulaşan nadir örneklerinden.
170 x 200 cm
242
¨ 1.800 € 765
Çap 102 cm
¨ 3.000 € 1.275
243
225 NECDET KALAY (1932 - 1986) Osman Zeki Oral
‘Göç’, duralit üzeri yağlıboya, imzalı. 40 x 40 cm
¨ 4.000 € 1.700
226 OSMAN ZEKİ ORAL (1925-2012) ‘Takalar’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1997 tarihli. 50 x 65 cm
244
¨ 10.000 € 4.255
Sanatçı hattat Halil Kazım Efendi’nin oğludur. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde bir süre Lévy’nin atölyesinde desen dersleri aldıktan sonra Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atölyesine geçerek buradan 1950 yılında mezun oldu. 1947 yılında arkadaşlarıyla birlikte hocası Bedri Rahmi’nin önderliğinde Onlar Grubu’nu kurdu. Resim çalışmalarına kısa bir süre Mısırlı prenses İffet Hassan’ın himayesinde devam eden sanatçı, bu dönemde günümüzde Sabancı Müzesi olan Atlı Köşk’te kaldı ve Onlar Grubu Sergisi’nde yer alan resimlerini de burada yaptı. 1953-1966 yılları arasında Bolu’daki okullarda resim öğretmeni olarak çalıştı, 1966’da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Bolu Güzel Sanatlar Galerisi’nin kuruluşu için görevlendirildi. Bir yıl kadar bu galerinin müdürlüğünü yaptıktan sonra, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’ne müdür olarak atandı. Genellikle Karadeniz Bölgesi’nden manzaralar çalışan ressamın tablolarında yöresellik anlayışı ağır basar. Ressamın bu peyzajlarında dış çizgilerin kesin konturlarla belirlendiği, iç kısımların ise yumuşak ve uçuk tonlarla doldurulduğu göze çarpar. Doğayı duygulu bir biçimde algılayan sanatçının yapıtlarında görülen titiz, güçlü tekniğin yanı sıra zarif çizgileri, saf renkleri ve ışık-gölge değerleri resimlerinde yeni ve çağdaş bir yorum oluşturur. Konu olarak Karadeniz manzaraları dışında, suda yıkanan mandalar, vazoda çiçekler veya kayıkçılar gibi farklı alternatifler de seçen sanatçının tüm türlerde aynı sanatçı duyarlılığıyla doğa gözlemlerini yansıttığını görürüz. Başta Devlet Resim ve Heykel Sergileri olmak üzere çok sayıda karma sergiye katılan ressam, Birleşmiş Ressam ve Heykeltıraşlar Derneği’nin de kurucularındandır. 1973 ve 1985’teki Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nde başarı ödülü alan Osman Zeki Oral, Cumhuriyet’in 50. yılı için düzenlenen sergide de başarı ödülü kazanmış, 1966 Tahran Bienali’nde de onur ödülüne layık görülmüştür. Ankara ve İstanbul Devlet Resim Heykel Müzeleri ile Ankara Milli Kütüphane Koleksiyonu’nda çeşitli eserleri bulunan sanatçının, devlet koleksiyonu dışında yurtiçi ve yurtdışındaki özel koleksiyonlarda da yapıtları vardır. 245
Jale Erzen 1967-1974 yılları arasında Los Angeles’ta Sanat Merkezi Tasarım Yüksekokulu’nda (Art Center College Of Design) Güzel Sanatlar Bölümü’nde öğrenim gören sanatçı, burada Gerçeküstücülük akımının ilk izleyicilerinden olan Lorser Feitelson’un (1898-1978) öğrencisi oldu. Yüksek lisans derecesini aldıktan sonra bir süre de Hunter College’da sanat tarihi derslerini izleyen Erzen’in sanatçı kimliğinin oluşumunda özellikle Batı resim sanatı ve eleştirisi üzerine aldığı bu sanat tarihi eğitimi de önemli rol oynadı. Yurtdışında bulunduğu yıllarda Avrupa ve Amerikan sanatının en iyi örneklerinin yer aldığı müzelerde çeşitli araştırmalar yapan ressam, Batı resmindeki figür geleneğini yakından inceleyerek bunu kendi çalışmalarına taşıdı. Figürü temel alan yapıtlarıyla ön plana çıkan Erzen için vücut daha genel ve evrensel bir konudur ve sanatçı yüz tasvirine hiç girmeden vücudu bir portre olarak kullanır. Yoğun bir devinim içindeki figürlerinde hem duyguyu, hem de aklı bir arada yürütmeye çalışan ikilem oldukça belirgindir. Serbest fırça vuruşlarındaki akıcılık ile fırçanın tuval üzerindeki hızlı ve kesintisiz hareketi resminin ana unsurlarından biridir ve çalışmaya kendine özgü bir ritim kazandırır. Kimi zaman çok renkliliği seçerken, kimi zaman da tercihini gri tonlarından yana kullanan sanatçının yağlıboya tablolarının yanı sıra gravür çalışmaları da vardır. 1974 yılında Türkiye’ye döndükten sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atanan sanatçı, bu görevini halen sürdürmektedir. Ressam kimliğinin yanı sıra eğitimci yönü ve sanat yazılarıyla da tanınan Erzen, 1981-1985 yılları arasında yayınlanan Boyut Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş; çeşitli dergi ve gazetelerde sanat ve eleştiri yazıları yazmış; ayrıca Sabri Berkel, Mimar Sinan Dönemi Cami Cepheleri, Erol Akyavaş, Mehmet Aksoy, Mimar Sinan Estetik Bir Analiz ve Mimar Sinan Camii ve Külliyeleri adlı kitapları yayınlanmıştır. 1991 yılında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından sanat ve edebiyat alanında şövalyelikle ödüllendirilen sanatçı, 2000 yılında da İstanbul Sanat Fuarı En İyi Eleştirmen Ödülü’nü almıştır. 246
227 JALE ERZEN (d.1943) ‘Dans’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2012 tarihli. 90 x 250 cm
¨ 20.000 € 8.510
247
228 NUMAN PURA (1907-1989) Peyzaj, karton üzeri karışık teknik, imzalı. 37 x 48 cm
¨ 2.500 € 1.065
229 AVNİ ARBAŞ (1919 - 2003) ‘Deniz’, duralite marufle karton üzeri yağlıboya, imzalı. 67 x 50 cm 248
¨ 22.000 € 9.360 249
230 ÇİFT VAZO Japon yapımı, Satsuma vazolar düz dipli, yukarıya doğru genişleyen tombul gövdeli, alçak boyunlu, açık ağızlı. Moriage stilde turkuaz, siyah, sarı, yeşil renkte mine dekorlu. Vazolarda Budistik semboller, tapınak aslanları, natürmortlar, egzotik çiçek ve kuşlar, Çin bulutları, fil ve benzeri semboller kullanılmış. 19 – 20.yy. Bu tür vazoların boyut itibariyle az rastlanır örneklerinden. Yükseklik 44 cm Genişlik 34 cm
250
¨ 6.500 € 2.765
251
232 CENTERPIECE Fransız yapımı metal blanc centerpiece, üç parçalı . Neo klasik stilde kabartma süslemelerle dekorlu. Aynalı yüzeyleri geniş bizote işçilikli. 19.yy 124 x 36 x 5 cm
¨ 6.300 € 2.680
231 ART NOUVEAU JARDINIER Fransız yapımı, metal bölümleri gümüş kaplama, her iki yanında yer alan kulpları stilin yalın ve akıcı üslubuna uygun hareketli, yukarıya doğru açılmış çiçeklerle tamamlanıyor. Oval dilimli gövdesi ince bir bant halinde ajurlu kabartma çiçeklerle oluşturulmuş. Ayakları gövdeye aynı stilde bitkisel rozetlerle bağlanmış. Haznesi ortada yıldız, yanlarda geniş bir bant halinde zengin geometrik kesmelerle dekorlanmış. 19.-20.yy. 43 x 24.5 x 17 cm
252
¨ 2.200 € 935
253
233 SÖBÜTAY ÖZER (1949-2007) ‘Vazoda Çiçekler’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1988 tarihli. 50 x 50 cm
234 KOMET (d.1941) ¨ 3.000 € 1.275
İsimsiz, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 61 x 72 cm
254
¨ 27.000 € 11.490
255
235 NEJAD MELİH DEVRİM (1923-1995) Soyut kompozisyon, kağıt üzeri karışık teknik, imzalı. 22 x 30 cm
¨ 6.500 € 2.765
236 BUBİ (d.1956) ‘Kafes’, tuval , tuval bezi ve urgan üzeri yağlıboya, imzalı. 80 x 80 cm
256
¨ 16.000 € 6.810
257
237 BAYRAM GÜMÜŞ (d.1960) Peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2007 tarihli. 25 x 50 cm
¨ 2.250 € 955
239 AHMET FAZIL AKSOY(d.1949) ‘İstanbul’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 66 x 80 cm
¨ 4.500 € 1.915
238 BAYRAM GÜMÜŞ (d.1960) Peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2007 tarihli. 20 x 50 cm 258
¨ 2.000 € 955 257
240 İKİ ADET ABAJUR
241 ÇİFT VAZO
Fransız yapımı, tutya heykelli lambalar cam fanuslu. 20.yy başı.
Fransız, F.Moreau sanatçı imzalı, XV. Louis stili koyu dore patinalı tutya vazoların dış yüzü kabartma bitkisel ve yemiş formlarıyla bezeli, sağlı sollu meyve toplayan kız ve erkek çocuğu figürleri yer alıyor. 19.yy.
Yükseklik 55 cm ve 53 cm
258
¨ 3.500 € 1.490
Yükseklik 45 cm
¨ 2.800 € 1.190 259
242 ÇİFT KUZNETSZOV FİNCAN Rus, Kuznetsov porselen imalat damgalı. Somon renkli dış yüzleri üzerinde yer alan çok renkli çiçek arajmanları yer yer altın yaldız kullanılarak zenginleştirilmiş.19.yy. Tabak çapı 14 cm Yükseklik 7 cm
¨ 1.200 € 510
244 PORSELEN KUPA Fransız, Sevres porselen damgalı, tek kulplu, silindirik formlu, önde yer alan oval madalyonda Marie Antoinette portresi yer alıyor. Madalyon çevreleyen kalın altın yaldız bant tek sıra mineli boncuklarla çevrelenmiş. Kupanın kobalt zemini zengin mine ve altın yaldız işçilikli. Eski tamirli. 19.yy. Yükseklik 11 cm Çap 9.5 cm
245 PORSELEN KAHVE SERVİSİ
243 SEKİZ ADET PORSELEN KAHVE FİNCANI VE TABAĞI
Fransız yapımı, önde yer alan oval madalyonda kahve servisi yapan bir kadın resmedilmiş. Kobalt zemini zarif altın yaldız işçilikli. 19.yy.
Avrupa yapımı, 20.yy başı. Yükseklik 5.5 cm 260
¨ 1.000 € 425
¨ 600 € 255
Yükseklik 25 cm
¨ 800 € 340
261
246 FİKRET OTYAM (d. 1926) ‘Köy evleri ve keçiler ‘, sunta üzerine yağlıboya, imzalı, 1985 tarihli. 20 x 33 cm
¨ 3.500 € 1.490
247 ŞEREF BİGALI (1925 – 2005) ‘Horoz dövüşü’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 1989 tarihli. 42 x 33.5 cm
262
¨ 3.000 € 1.275
263
248 HÜSEYİN YÜCE (d.1928) Peyzaj, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 25 x 33 cm
¨ 1.200 €
249 HÜSEYİN YÜCE (d.1928) ‘Orman’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 40 x 40 cm
264
¨ 3.000 € 1.275
265
251 ZEKİ SERBEST (d. 1946) Köy peyzajı, tuval üzeri akrilik, imzalı, 2006 tarihli. 56 x 60 cm 250 HATİCE KUMBARACI GÜRSÖZ (d.1945)
¨ 2.500 € 1.065
‘Babamın sofrası’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2013 tarihli. 70 x 50 cm
266
¨ 3.000 € 1.275
267
252 ÜÇ ADET ART DECO VAZO Art Deco dönemi bronz/gümüş kaplama vazolar yalın formlu. Kristal geçmeleri üslubun özelliklerine uygun zarif kesmelerle hareketlendirilmiş. 20.yy başı. Yükseklikler 24.5 - 26.5 cm
268
¨ 2.200 € 935
253 ART NOUVEAU MEYVALIK Fransız yapımı, bronz/gümüş kaplama, kupa formlu gövdesi alçak yuvarlak kaideli. Girland aplikeler, figüratif formlar, yer yer ajurlu rozetlerle süslü. Haznesi ortada yıldız, kenarları ışınsal yalın kesme işçilikli. 19-20.yy. Yükseklik 41 cm Çap 28 cm
¨ 1.200 € 510
269
255 PORSELEN KAHVE TAKIMI Fürstenberg porselen imalat damgalı, altı adet fincan ve tabağı, sütlük, şekerlik ve tepsisiyle beraber. 19.-20.yy. ¨ 500 € 215
254 ÇİFT PORSELEN VAZO Fransız, Paris porselen, stilize kupa formlu, bitkisel formların kullanıldığı çift kulplu, ağız kenarı dilimli. Gövde ön ve arka yüzünde çiçeklerle oluşturulmuş farklı arajmanlar yer alıyor. 19.yy. Yükseklik 38.5 cm
256 PORSELEN LOKUMLUK ¨ 1.800 € 765
Rus, Gardner porselen yapımcı damgalı, Çarlık dönemi, Osmanlı pazarına özel yapım. Minyon, klasik formlu, ortasında yer alan yuvarlak madalyonda altın yaldızla eski Türkçe ‘afiyet olsun’ yazılı. Yazı kenarları ince boncuk ve kobalt renkli kabartma dilimlerle çevrili, yer yer yaldız süslemeli. Birkaç ufak atıklı. 19.yy. Çap 15 cm
270
¨ 500 € 215
271
258 HASAN DEMİR (d.1971)
257 HAYATİ MİSMAN (d.1945)
‘Galata Köprüsü’ tuval üzeri yağlıboya, imzalı, 2013 tarihli.
Soyut portre, gravür, E/A, imzalı, 1985 tarihli. 108 x 78 cm
272
65 x 92 cm ¨ 2.500 € 1.065
¨ 3.000 € 1.275
273
259 BEDRİ BAYKAM (d.1957) Figüratif kompozisyon, kağıt üzeri kolaj, imzalı, 1992 tarihli. 22 x 46 cm
¨ 3.000 € 1.275 260 MUSTAFA AYAZ (d.1938) Soyut figüratif, duralit üzeri yağlıboya, imzalı, 1993 tarihli. 35 x 35 cm
274
¨ 1.800 € 765
275
261 MUSTAFA NUSRET SUMAN (1905 - 1978) Portre, karton üzeri karışık teknik, imzalı.
263 HARUN R.İDİL (?-?)
27 x 21.5 cm
İki adet mozaik pano.
¨ 750 € 320
50 x 60 ve 70 x 56 cm ¨ 1.000 € 425
262 HAMİYE ÇOLAKOĞLU (d.1933) ‘Kapı’, seramik pano, arkası imzalı ve ithaflı. 60.5 x 43 cm 276
¨ 1.800 € 765 277
265 HÜSEYİN YÜCE (d.1928) Kış peyzajı, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 20 x 25 cm
¨ 1.400 € 595
264 FETHİ KARAKAŞ (1918-1977) ‘Anadolu’dan görünüm, mukavva üzeri yağlıboya, imzalı. 27 x 37 cm
¨ 1.000 € 425
266 HÜSEYİN YÜCE (d.1928) ‘Ağaçlı yol’, tuval üzeri yağlıboya, imzalı. 20 x 25 cm 278
¨ 1.400 € 595
279
267 DEVRİM ERBİL (d.1937) ‘İstanbul’a bakış’, özgün baskı, 7/10, imzalı. 70 x 50
269 BURHAN DOĞANÇAY (1929-2013) Sergi afişi, sanatçı imzalı, 3.11.89 tarihli. 80 x 54 cm
¨ 1.000 € 425
¨ 600 € 255
268 ÖZDEMİR ALTAN (d.1931) Özgün baskı, 50/100, imzalı, 2000 tarihli. 45 x62 cm
280
270 İBRAHİM SAFİ’YE AİT İKİ ADET MEKTUP ¨ 1.000 € 425
Sanatçının 11.12.1961 ve 29.03.1962 tarihinde Almanya’da bulunduğu sırada İhsan Akay’a yazdığı, oradaki çalışma şartlarını ve zaman zaman da sanat hakkındaki düşüncelerine yer verdiği, bir tanesinde iki adet deseninin de yer aldığı iki tane mektubu. ¨ 650 € 275
281
DİZİN
271 HESAP MAKİNESİ Dupleks marka, manuel hesap makinesi. Hesap makinelerinin ilk örneklerinden. 20.yy ilk yarısı. 12.5 x 8 cm
RESSAM, HEYKELTRAŞLAR VE HATTATLAR
Lot No
¨ 250 € 105 ABAÇ Nuri AHMET AKBAŞ Onay AKÇA Sabri AKDİK Şeref AKSOY Ahmet Fazıl AKYAVAŞ Erol ALKAR Burhan ALTAN Özdemir ANONİM ARBAŞ Avni ATA Mustafa ATALAY Turgut ATEŞ Ertuğrul AYAZ Mustafa AYDIN Ramiz BALABAN İbrahim BAYKAM Bedri BETİL Tuncay BİGALI Şeref BİRSEL İsmet BOYAR Pertev BUBİ BÜYÜKİŞLEYEN Zahit
76 259 8,10 52,247 75 59,177, 236 100
CEM Yakup CİMOK Faruk
106,216,217 91,92
ÇALLI İbrahim ÇEKLİ Nazmi ÇELEBİ Ali ÇOLAKOĞLU Hamiye
272 PORSELEN BİBLO Karl Ens porselen yapımcı firma damgalı, papağan figürü.20.yy başı. İbiği yapıştırılmış. Yükseklik 22 cm
53,143 60 199 186 161 9,11,239 117 87,88 268 41,152 25,184,229 86,202 160 145 66,67,187,260 33,34
DALİ Salvador DAYAN Nazmi DEMİR ALİ DEMİR Hasan DEMİRCİ İlhami DEMİRCİ Tanju DEVRİM Nejad melih DİAS Ustemirov DİYARBAKIRLI Tahsin DORİA Frances Planas DOĞANÇAY Adil DOĞANÇAY Burhan DUYAR Gürdal ERBİL Devrim EREN Cemil ERGÜVEN Nurettin ERZEN Jale ESSEYİD Mustafa Ratıb EYÜBOĞLU Eren EYÜBOĞLU Bedri Rahmi
175 61,220 174 262 162 58 6,23,51,68,69,142,210 258 209 77,78 235 21 133 22 178 269 191 97,267 114 219 116,167,227 83 151 211
Lot No GAMSIZ Leyla GÖKÇEBAĞ Yalçın GÜMÜŞ Bayram GÜNAY Veysel GÜNSÜR Nedim GÜRSÖZ KUMBARACI Hatice HİDAYET Mısırlı İDİL Harun İNAN Ergin İBRAHİM Hilmi İREN Remzi İYEM Nuri KAHRAMAN Ekrem KALAY Necdet KARAKAŞ Fethi KAYA Gülveli KAZAK İlknur KAZASKER Mustafa İzzet KOMET KORAL Füreya KUTLUHAN Ahmet
191,193 115 237,238 267,268 141 250 42,107,108 263 200 176 7 194 144 24,131,132,225 264 99 98 158 134,180,234 70,71,72 85
MEHMET Şefik MİSMAN Hayati MÜRİDOĞLU Zühtü
218 257 207
NACİ Elif
192
OKUTAN Metin ORAL Osman Zeki OTYAM Fikret
84 226 246
ÖZER Söbütay ÖZERMAN Münif Fehim ÖZIŞIK Işıl
183,208,233 169 5
PEKER Orhan PURA Numan
185 228
SERBEST Zeki SUMAN Mustafa Nusret SÜMER Fahri
251 261 89
TAŞKINSOY Vahap TELLİ ÇİĞDEM Burçak TURANİ Adnan
4 201 50,101,168
ULUÇ Ömer
135
ÜREN Eşref
159
VARINCA Adnan
166
YÜCE Hüseyin ZAİM Turgut
90,248,249,265,266 26
¨ 500 € 210 282
283
-ANNELIES, Alberse-Krekel, Art Nouveau and Art Deco Silver, Abrams, 1989. - ARSEVEN, Celâl Esad, Sanat Ansiklopedisi, Maarif Matbaası, 1966. - ARTUN Ali - DOSTOĞLU Haldun ‘1950-2000 Türkiye’de Çağdaş Sanat Müze Kitap’ Mas A.Ş. ,1999. -ASKER RESSAMLAR SERGİSİ KATALOĞU, Vakıfbank, Ankara, 1998. -ATAÖV, Türkkaya, Prof.Dr, “Eşref Üren ve Doğa”, Ankara Sanat Dergisi, Sayı 182, Haziran 1981, s.12-15. - AZAK, Gürbüz, 3000 Türk Motifi, Azak Yayınları, 1993. - BARIŞTA, H. Örcün, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk İşlemeleri, T.C.Kültür Bakanlığı Yayınları, 1999. -BAYRAMOĞLU, Fuat, Turkish Glass Art And Beykoz Ware, Publications of the RCD Cultural Institute, 1976. - BENEZIT, E. 1999. - BERK, Nurullah - ÖZSEZGİN Kaya, Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi, İş Bankası Yayınları, 1983. - BODUR, Fulya, Türk Maden Sanatı, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Sanat Yayınları, 1987. - BONASIO-ATKINSON, Alice, “Salvador Dali: An Analysis Of The Meaning Behind The Symbols”, Art History, October, 2008. -ÇAKALOZ, Zeki O., “Çağrışımlarda Eşref Üren”, Sanat Çevresi Dergisi, Sayı 22, Ağustos 1980. - ECZACIBAŞI SANAT ANSİKLOPEDİSİ, Yem Yayınevi, 1997. - ELİBAL, Gültekin, Atatürk ve Resim-Heykel, İş Bankası Yayınları, 1973. - ELİBAL, Gültekin, Şeref Akdik, Hayatı, Sanatı ve Eserleri, İstanbul, 1974. -ELLIS, Marienne-WEARDEN Jennifer, Ottoman Embroidery, V&A Publications, London, 2001. -EROĞLU, Özkan, Sanatın Tarihi, Kolaj Kitapçılık, İstanbul, 2007. - ERSOY, Ayla, 500 Türk Sanatçısı, Altın Kitaplar, 2004. -GARNER Philippe, Phaidon Encyclopedia Of Decorative Arts 1890-1940, Phaidon Publications, 1978. -GİRAY, Kıymet, Prof.Dr, Çallı ve Atölyesi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayını, İstanbul, 1997. - GİRAY, Kıymet, Prof. Dr, Türkiye İş Bankası Resim Koleksiyonu, 2000. -GÖNENÇ, Turgay, “Eşref Üren’de Ustalık ve İçtenliğin Birleşimi”, Sanat Çevresi Dergisi, Sayı 78, Nisan 1985, s.74-75. -GÖREN, Kamil A., Türk Resim Sanatında Şişli Atölyesi ve Viyana Sergisi, İstanbul, 1997. -GÖREN, Kamil A., 50.Yılında Akbank Resim Koleksiyonu, Akbank Kültür ve Sanat Kitapları, İstanbul, 1998. -GRIMAL, Pierre, Mitoloji Sözlüğü, Yunan ve Roma, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1997. - GÜRSU, Nevber, Türk Dokumacılık Sanatı, Redhouse Yayınevi, 1988. -GÜZEL, Ayça, “Ankara’nın Beyaz Eldivenleri: Eşref Üren ve Şefik Bursalı’nın Fırçasından Ankara’da Kış”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı 526, Ocak 2003, s.42-43. - HARAN, Jim-Susan, Meissen Porcelain Identification and Value Guide, 2005. - İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, TDY Yayınları, Cilt 12, İstanbul, 1995. -İSLİMYELİ, Nüzhet, “Tahsin Bey Diyarbakırlı”, Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi 3, Ankara, 1967, sayfa 723-725. - KOVEL’S NEW DICTIONARY OF MARKS-POETRY & PORCELAIN-1850 TO PRESENT, Ralph & Terry Kovel, Crown Publishers, 1985. - KOVEL’S NEW DICTIONARY OF MARKS-POETRY & PORCELAIN-1650 TO 1850, Ralph & Terry Kovel, Crown Publishers, 1985. -KÜÇÜKERMAN, Önder, Prof.Dr, Beykoz Fabrikası, Sümerbank Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul, 1988. - KÜRKMAN, Garo, Ottoman Silver Marks, Mathusalem Publications, İstanbul, 1996. -MEISLER, Stanley, “The Surreal World Of Salvador Dali”, Smithsonian Magazine, April, 2005. -MENGÜÇ, Aslan, Turgut Atalay, Bilim ve Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul, Aralık, 2001. -ÖZSEZGİN, Kaya, “Eşref Üren”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı 248, Ekim 1977, s.27-28. -ÖZSEZGİN, Kaya, “Ankara Doğası ve Eşref Üren”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı 4, Mayıs 1980, s.27. -ÖZSEZGİN, Kaya, “1940 Sonrası Türk Resmi”, Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi, Tiglat Yayınları, İstanbul, 1982. -ÖZSEZGİN, Kaya, İbrahim Çallı, Türk Ressamları Dizisi-2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1993. -ÖZSEZGİN, Kaya, Nuri Abaç, Necef Antik Yayınları, 1998. -ÖZSEZGİN, Kaya, Türk Plastik Sanatçıları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1994. - RADO, Şevket, Türk Hattatları, Yayın Matbaacılık, İstanbul, 1984. - RENDA,Günsel, Prof.Dr - EROL,Turan, Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi, Tiglat Basımevi, 1980. -SEÇKİN, Selçuk, “Diyarbakırlı Ressam Tahsin”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kadar Diyarbakır Uluslararası Sempozyumu, (Ed.B.Yediyıldız, K. Tomenendal), Diyarbakır Valiliği ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara, 2008, sayfa 607-617. -SELÇUK, Turhan, “Resim Sanatımızın İki Ustası Münif Fehim ve İhap Hulusi”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı 3, Nisan 1980, s.30-36. - SERİN, Muhittin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 2003. - SÜRÜR, Ayten, Türk İşleme Sanatı, Apa Ofset, 1976. -TANSUĞ, Sezer, “Eşref Üren İçin”, Sanat Çevresi Dergisi, Sayı 22, Ağustos 1980. -URAL, Murat, Eşref Üren: Fırçam Hala Kurumadı, Milli Reasürans T.A.Ş. Yayınları, İstanbul, 1997. - ÜLKER, Muammer, Başlangıçtan Günümüze Türk Hat Sanatı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1987. -VINCENDEAU, Christine, Les Opalines, les Éditions de l’Amateur, 1998. 284-ZİRAAT BANKASI RESİM KOLEKSİYONU, Ankara, 1992.
MÜZAYEDE GÜNÜ SALONDA BULUNAMAYACAKSANIZ... Müzayede öncesi satın almak istediğiniz eserleri bize bildirmeniz yeterlidir. İlgilendiğiniz eserlerle ilgili arka sayfada yer alan “Müzayede Sipariş Formu”nu doldurarak rezerv fiyat bırakabilir ya da müzayedeye telefonla katılabilirsiniz. Müzayede esnasında ilgilendiğiniz eserlere sıra geldiğinde görevli personel sizi arayarak müzayedeye katılımınızı sağlayacaktır. MÜZAYEDE ÖNCESİ Telefon 0312 442 38 91 (pbx) Faks 0312 442 38 93 MÜZAYEDE GÜNÜ 0 312 409 34 99 0 312 409 36 99 0 532 424 87 34 0 535 434 79 50 0554 824 41 55 Numaralı fax ve telefonlardan siparişlerinizi bize ulaştırabilrisiniz.
285
5 Mayıs 2013 Müzayede Sipariş Formu Müzayede günü salonda bulunamayacaksanız formu doldurarak almak istediğiniz eserler için limit fiyat verebilirsiniz. Eksik doldurulan formlar kabul edilmeyecektir. Bu form sadece satış için geçerlidir. Belirtilen limitler dahilinde salondaki teklifin bir üzerine sizin adınıza fiyat arttırılacaktır. Salonda verilen teklif ile sipariş formundaki limit aynı olursa salondaki teklif öncelik kazanacaktır. Siparişlerde aynı limit söz konusu olduğunda firmamıza ilk ulaşan form öncelikli olacaktır. Bu formu doldurarak limit veren alıcılar, müzayede kataloğunda belirtilen Müzayede Katılım Koşullarını peşinen kabul etmiş sayılır. Telefon ile katılım için bu formu limit bırakmadan doldurabilirsiniz. Formu fax veya e-mail yoluyla bize ulaştırabilir veya elden bırakabilirsiniz. Formda yeralan bilgileriniz gizli tutulmaktadır.
Genel Koordinatör FULYA AKYILDIZ Müzayede Yönetici Asistanı FATİH ÖNDER Grafik Tasarım FATİH ÖNDER Metin Araştırmaları YRD. DOÇ. SIDDIK ÇALIK DENİZ ÇANTAY ELİF AĞCA Yurtdışı İlişkiler DENİZ ÇANTAY Fotoğraflar MUHSİN ÖNDER Baskı ARKADAŞ BASIM SANAYİİ Hukuki İşler ERBİL HUKUK BÜROSU Mali Müşavir AHMET KAYA Katkıda Bulunanlar AYŞİN AKIN ARKIN AKIN SERCAN BEK ÇELEBİ YILMAZ HAMZA KORKMAZ HASAN ŞENOL BERKAN SARIKAN AYŞEGÜL YÜZEL
286
info@ankaraantikacilik.com
287
288
Ankara Antikacılık
Compose § Execute
Ankara Antikacılık
18. yy. İtalyan
Koleksiyonundan
par ADRE CARON
Koleksiyonundan
Rokoko vitrin