Çocuk psikopatolojisi

Page 1

Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

ÇOCUK PSİKOPATOLOJİSİ

Yaşar BARUT

1


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI (NEDENLERİ VE TEDAVİSİ) CİDDİ DUYGUSAL RAHATSIZLIKLAR Çocuklar ve ergenler için “ciddi duygusal rahatsızlıklar” deyimi, günlük yaşamı toplum içindeki işlevleri ciddi bir şekilde engelleyen rahatsızlıklar için kullanılırlar. Ciddi duygusal rahatsızlık her 20 gençten birinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Bu tür ruh sağlığı sorunları, yardım edilmezse okulda başarısızlığa, alkol ya da ilaç kullanımına, aile ile çatışmaya, şiddete ve hatta intihara yol açabilir. NEDENLERİ Küçük çocukların ruh sağlığı sorunlarının temelindeki nedenlerin hepsini bilmiyoruz. Bu sorunların hem çevre hem de biyolojik yapıyla ilgili olduklarını biliyoruz. Biyolojik nedenler içinde, kalıtım, kimyasal dengesizlik ve merkezi sinir sisteminin zarar görmesi sayılabilir. Tıp uzmanları bunlara nörobiyolojik beyin bozuklukları demektedirler. Ruh sağlığı problemleri, her beş çocuktan birinde herhangibir zamanda ortaya çıkabilir. Ne yazık ki, ruh sağlığı bozulan çocukların tahminen üçte ikisi ihtiyaçları olan yardımı almamaktadır. Pek çok çocuk ve ergen, kısa süreli bir tedavi görerek atlatabilecekleri ve ciddi bir ruh sağlığı problemine dönüşmeyebilen duygusal zorlanma dönemleri yaşarlar. Örneğin, sevilen birinin kaybı, aile ilişkilerinde bir

2


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

değişme bu tür problemlere yol açabilir.

3


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

ÇOCUĞUNUZUN ŞU BELİRTİLERİ GÖSTERİP GÖSTERMEDİĞİNE DİKKAT EDİN -

Makul bir neden olmadan üzülme ve çaresizlik duyma ve bu duygulardan kurtulamama Çoğu zaman yoğun öfkeli olma, ağlama ya da aşırı tepkide bulunma Değersizlik ya da suçluluk duyguları gösterme.. Aşırı derecede korkulu olma Okul durumunda kötüleşme Genellikle zevk aldığı şeylere ilgisini kaybetme Arkadaşlarından ya da ailesinden uzaklaşma ve hep yalnız kalmayı isteme Çok fazla hayal kurma Yerinde oturamama, dikkati toplayamama Zarar görmekten, başkalarını incitmekten, “kötü” bir şey yapmaktan korkma Gün içinde defalarca yıkanma ve eşyaları temizleme ihtiyacı duyma ya da belirli davranışları tekrarlama Tekrarlanan kabuslar görme Alkol ya da ilaç kullanma Çok miktarda yeme ve sonra kusmaya çalışma, müshil ilaçlarını kötüye kullanma ya da kilo almaktan kaçınmak için lavman kullanma Başkalarına ve eşyalarına sık sık zarar verme ya da yasaları ihlal etme

KEKEMELİK Kekemelik, yaşına ve lehçesine uygun gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamaması, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur. Tanım olarak üç tür kekemelikten söz edilir 1. Kronik kekemelik : Spazmodik olarak harf ya da hece yinelenir 2. Tonik kekemelik : Sesin kesilmesidir 3. Diğer kekemelikler : Palianik (söylenecek kelimeyle ilişkisi olmayan harf tekrarı) ve atonik kekemelik (ses çıkarmanın aniden kesilmesi) dir. Hastalık genellikle 12 yaşından önce çoğunlukla 2-7 yaşları arasında başlar. 2-35 yaşlar arasında başlayan kekemelikler genellikle geçici olmaktadırlar. Çocuklarda düşünce hızının konuşma hızını geçtiği bu yaşlarda henüz yetersiz konuşmayla ile düşünce ifade edilememekte bu nedenle konuşma bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Buna fizyolojik kekemelik denir. Bu durum her çocukta görülmekte, ancak konuşma bozukluğuna yatkın olan çocuklarda rastlanmaktadır.

4


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

KEKEMELİĞİN NEDENLERİ Çeşitli varsayımlar olmasına karşın, bozukluğun oluş nedeni bilinmemektedir. Psikojenik, organik, genetik ya da çevresel bir keç etkenli bozukluk olduğu kabul edilmektedir. Araştırmacılar, kekemeliğin başlamasında aşağıdaki sebepleri sorumlu tutmaktadırlar. a.) b.) c.) d.) e.)

Çocuğun zekasının yeterli olmayışı ve daha zor ve yetersiz öğrenmesi Hareket artması, huzursuzluk ve kelimelerin mafsallaşmasındaki zorluklar Çocuğun başarılı olması için çevresinden ve özellikle ana-babasından gördüğü zorlanma, buna karşı, çocukta sıkıntının geliştirilmesi Sol elini kullanmak üzere yaratılmış olmasına rağmen, çocuğun ille de sağ elini kullanması için zorlanması Ana-babasının aşırı mükemmelliyetçi bir karekterde olması, hoşgörü eksikliği, gereğinden fazla bir disiplin uygulanması

TEDAVİSİ Ailenin aşırı titiz, düzenli, denetimci ve kuralcı tutumu gevşetilmelidir. Psikoterapi 8-9 yaşlarından küçüklerde oyun, daha büyük çocuklarda konuşma yolu uygulanır. Kekemelik tedavisinde amaç yalnız kekemeliğin geçmesi değildir. Çünkü kekemelik, inatçı ve süreğen bir belirtidir. Toplum içinde çocuğu güç durumda bırakır, çocuğun benlik saygısını zedeler. Tedavinin esas amacı, benlik saygısını korumaya yönelik olmalıdır. Genellikle bu çocukların önemli olumlu özellikleri vardır. Bunları bulup, çıkarıp, dikkatini ve ilgisini bu olumlu yönlerine çevirerek, kekemeliğine önem vermemesi öğretilmelidir. Verilen önem azaldıkça kekemelik te giderek hafifler.

ENÜRESİS (ALTINI ISLATMA) Enüresis, tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı idrar kaçırma olarak tanımlanabilir. Kısacası normal gelişmekte olan bir çocuğun 4-5 yaşlarından sonra altını ıslatmasına enüresis denir. Genellikle çocuklar, mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar yani ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar geceleri altını ıslatırlar. Gündüz kontrol, iki yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5 õ 4 õ 5 yaşları arasında kazanılır. NEDENLERİ Altını ıslatma ya organsal ya da ruhsal bir nedene dayanır. Böbrek, bağırsak bozuklukları ve ağır uyku, organsal nedenlerdendir. Ruhsal nedenler ise oldukça karmaşık ve çeşitlidirler. Altını ıslatma, duyulan bir kaygının dolaylı anlatımı: anneye babaya karşı duyulan öfkenin, kinin bilinç dışı yolla dışa vuruşu cinsel karmaşaların çözümü amacıyla başvurulan bilinçsiz bir savunma mekanizması ve heyecansal olgunluk yetersizliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

5


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

TEDAVİ Enüresis bir çok nedenl ve değişik psikodinamik etkenlerle ortaya çıkan bir belirti olduğu için, tedavisinde değişik yöntemler kullanılmaktadır. Hangi yönteme en iyi cevap alınabileceği önceden kestirilemez. Bu nedenle bir kaç yöntemin birlikte uygulanması daha yararlı görülmektedir. Gece altını ve yatağını ıslatan çocuklara anne ve babaların alacakları ilk tedbir, bu çocukları bu alanda uzman bir hekime göstermektir. Enüresisin organik, biyolojik bir nedeni olmadığı anlaşıldıktan, psikolojik olduğuna karar verildikten sonra tedavi başlar.

TIRNAK YEME Ruhsal gerilim, sıkıntı veya saldırganlık duygularının açığa vurulmadığı durumlarda, çocuğun kendi kendine yönelik saldırganlık dürtüsünün bir belirtisi kabul edilir. Huzursuzluk çocuklarda sıklıkla rastlanır. Tırnak yeme, daha çok sinirli çocuklarda ve dişlerin çıkmaya başladığı dönemlerde görülmektedir. 7-8 ve daha ileri yaşlarda da görülebilen tırnak yeme, özellikle çocukların ellerinde herhangi bir iş ya da oyunla uğraşmadığı zamanlarda görülmektedir. NEDENLERİ Tırnak yeme, bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilebilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir öğretimin uygulanması, çocuğun sürekli olarak azarlanması, eleştirilmesi, kıskançlık, yetersiz ilgi ve sevgiyle sıkıntı ve gerginlik tırnak yemeye neden olan başlıca etkenler arasında sayılabilir. Çocukların hemen hemen yarısında görülen bu modelin çocuk tarafından taklit edilmesi de bir etken olabilir. TEDAVİSİ En etkili tedavi yöntemi, 3-4 yaşlarına kadar, anne-baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Çocuğun bu alışkanlığı kazanmasına neden olan etkenler saptanarak, konuya çözüm getirebilir. Ancak, çocuğun kendisini güvensiz hissetmesi ile bu davranış tekrarlayabilmektedir. Tırnak yemenin çirkinliği, çocuğun gurur kırılmadan uygun biçimde anlatılabilmektedir.

DİKKAT EKSİKLİĞİ (HİPERAKTİVİTE) Sağlıklı bir çocuğun hareket etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Ancak kimi çocuk vardır ki, bu olağan canlılığın çok ötesinde bir hareketlilik içerir. Bu özelliklere sahip olan çocuklara hiperaktive çocuklar denir. Bir an bile yerinde duramayan böyle bir çocuğun bir problemi var demektir.

6


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

D.E.H.B.'nin temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklılık ve huzursuzluktur. Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak aşağıdakş üç temel sorun ortaya çıkmaktadır. 1. Kısa dikkat süresi 2. Yetersiz dürtü kontrolü 3. Aşırı hareketlilik

TEDAVİ D.E.H.B. tedavisinde psiko sosyale tıbbi girişimleri içeren çok yönlü tedavi yaklaşımı gerekmektedir. Psiko-susyal girişimler, aileye yönelik girişimlerde D.E.H.B. ile ilgili bilgilendirme yapılır, destekleyici gruplar, kitaplar önerilir. Amaç, çocuğun ev içi yıkıcı davranışlarını azaltmak yanında, ebeveynlerin başetme konusunda kendilerine güvenlerini artırma ve aile içi sorunları azaltmaya da yöneliktir. Aile içi patolojilerin tanınıp ele alınması da sağlanır.

ÇOCUKTA TİKLER Tikler, bir kas grubunda yinelenen, istemsiz hareketlerle belirtilen bir bozukluktur. Tikler genellikle iç gerilimlerin ya da çatışmaların öncüleri ya da açık belirtileridir. Bazen çocuk, her boynunu silkişle, kaşlarını, gözlerini oynatışta iç yaşamdaki bir gerilimden kurtulma çabası içinde olduğunu açıklayabilir. Tiklerin her çocukta oluş şekli ve sayısı bakımından farklılık vardır. Genellikle, -

7

Gırtlak temizlemek için yapılan hareketler Ağız ve dudak hareketleri Göz kırpmak, kaş oynatmak Burun çekmek Hızlı hızlı nefes almak Ses çıkarmak Boyun adalelerini kasmak Burun kanatlarını oynatmak Parmak çıtlatmak, kolları germek, omuz silkmek Baş oynatmak, baş sallamak Atlamak, sıçramak Karın adalelerini gerip bırakmak gibi...


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

TEDAVİ Çocukta tik görüldüğünde bir pedagog ya da ruh hekimine gidilerek bu etkenler çıkarılabilir. Tiki oluşturan nedenler, ruhsal kökenli ise, çocuklara oyun terapisi, psikoterapi ve davranış terapisi uygulanır. Ayrıca aileyle danışma da yapılabilir. Tikler dikkat çekildikçe, artış gösterir. Çocuğun tiklerini kontrol etmesi istenirse, çocuk zorlanabilir ve gerginlik duyabilir. Bu durumda olumsuz etki yaparak, tiki çoğaltabilir. Tikler genellikle ergenlik çağından önce düzelmeye başlar. Eğer herhangi bir düzelme olmuyorsa, ailenin çocuğa karşı, olumsuz tavır takınmaması gerekir. Çocuğun benlik saygısını zedeleyecek davranışta bulunmaları, çocuğun ruh sağlığı açısından faydalı olacaktır.

OKUL KORKUSU Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumu, bazı yazarlar tarafından okul reddi, bazıları tarafından okul korkusu olarak isimlendirilmektedir. Çocuk birden bire bir gün okula gitmek istemez. Zorlanmalar karşısında anksiyete duyar, panik içine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir, bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, ya yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. NEDENLERİ Okul korkusunun kaynağı genelde anneden ayrılmak kaygısıdır. Bu davranış bozukluğu bir aile nevruzu şeklinde görülmektedir. Böyle aile bireylerinin birbirlerine karşı aşırı bağımlı durumları göze çarpar. Okul korkusu, geliştiren çocuklar, genelde başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen, ailesine bağımlı çocuklardır. Bu kişilik özelliklerine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken hastalığı başlatır. TEDAVİSİ Okula gitmediğinden dolayı, çocuğu suçlamaktan kaçınılmalıdır. Ona bu durumun bir çok çocukta görüldüğü ve tedavi edilebileceği anlatır. Onun güvenini kazandıktan sonra her ne şekilde olursa olsun, okula gitmesi gerektiği zaman, zaman geçerse, bu korkuya derslerden geri kalmış olma korkusunun ekleneceği söylenir. Okula ailesinden birisiyle gitmesi, çıkışa kadar onunla beraber okulda kalması istenir. Bunu için okulla işbirliği sağlanmalıdır. Bir yandan da çocuğun bireysel tedavisi, davranış ve oyun tedavisi ile sürdürülür. Aile tedavisinde ailedeki kronik anksiyete, bağlılık, bağımlılık konuları ele alınır. Yaş, ne kadar küçük ise tedaviye yanıt o kadar iyidir ve kısa sürede çocuk, okula döner.

8


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI Duygulanım (affekt) :

Bireyin olaylara, anılara, düşüncelere neşe, öfke, üzüntü, keder gibi duygusal dışavurumudur. Yüz görünümü, mimikler ve sözel olarak dışa vurulur.

Duygudurum (mood) :

Bireyin bir süre belli bir duygulanım içinde bulunuşudur. Kişinin iç duygusal durumudur. Başkalarınca gözlenebilir, kendi tarafından anlatılabilir, yaygın ve kalıcı bir durumdur. Kişinin dünyayı algıladığı renkler olarak da tanımlanır.

Bu iki terimi bir benzetmeyle tanımlayacak olursak duygulanım için “hava durumu”, duygudurum için “iklim” benzetmesini yapabiliriz. 1. 2.

MAJOR DEPRESİF BOZUKLUK BİPOLAR BOZUKLUK

SIKLIK VE YAYGINLIK Major depresif bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı genel olarak %9-20, erkeklerde %5-12, kadınlarda %10-25 arasındadır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda yaygınlık %10 dolayındadır. Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat fazladır. Başlama yaşı 20-50 arasında ortalama 40 yaşları dolayındadır. Her ırk ve sosyo-ekonomik düzeyde görülmektedir. Boşanmışlarda daha sık görülmektedir. Bipolar bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı ise %1 dolayındadır. Kadın / Erkek oranı eşittir. Başlama yaşı 6-50 arasında ortalama 30 yaş dolayındadır. NEDENLERİ Duygudurum bozukluklarının nedenleri günümüzde biyolojik ve psikososyal nedenler olarak 2 ana başlıkta incelenmektedir. Bu etkenlerin birbirlerini etkileyerek bozukluğa yol açtıkları düşünülmektedir. A. BİYOLOJİK NEDENLER B. PSİKOSOSYAL NEDENLER

PSİKOSOSYAL NEDENLER

9

1.

Yaşam Olayları Yaşam olayları ve çevresel stres etkenlerinin duygudurum bozukluklarında özellikle ilk atakta etkili oldukları düşünülmektedir.

2.

Hastalık öncesi (premorbid) kişilik Hastalık öncesi kesin bir kişilik tipi belirlenememesine karşın oral bağımlı, obsesif kompulsif ve histrionik kişilik özelliği olanlarda depresyona eğilim olduğu düşünülmektedir.


Easy PDF Copyright © 1998,2007 Visage Software This document was created with FREE version of Easy PDF.Please visit http://www.visagesoft.com for more details

3.

Psikoanalitik Kuram Psikoanalitik kurama göre depresyonda bir sevgi nesnesi kaybı söz konusudur. Yaşamın erken dönemlerinde bozuk anne-çocuk ilişkisi nedeniyle sevgi nesnesine karşı ikili duygular (sevmek õ nefret etmek gibi) gelişmiştir. Bu sevgi nesnesi özsever desteklerin sağladığı bir nesnedir. Aynı zamanda bu kişiler katı õ acımasız, cezalandırıcı üstbenlikleri (süper-ego) olan kişilerdir.

4.

Benlik Psikolojisi (Ego) Bu kurama göre benliğin 3 alanda özsever amaçları vardır. Bunlar; değerli ve sevilen biri olmak, güçlü ve üstün olmak, iyi ve seven olmaktır. Eğer yaşamda bu istekler gerçekleştirilemezse, engellenirse benlik kaygı ve çatışmaya girer. Bu özsever engelleme sonucunda özsaygı düşer ve depresyon gelişir.

5.

Bilişsel Kuram Çocukluk çağında yaşanan deneyimler bazı temel düşünce ve inanç sistemlerinin oluşmasına neden olur. Oluşan bu şemalar kişinin erişkin yaşamında kendine ve dünyaya bakışını ve davranışlarını biçimlendirir. Bu şemalar katı, değişime karşı dirençli ve aşırılık özelliklerini taşırlar. Herhangi bir yaşam olayında bu gizli kalmış şemalar alevlenir.

6.

Davranışçı Kuram Erken yaşam dönemindeki deneyimlerle kişiler çeşitli davranış biçimlerini öğrenirler ve kendi yaşamlarında uygularlar. Bu kurama göre depresyon bir öğrenilmiş çaresizlik durumudur.

D / DBÇ'IN EĞİTİMLERİ 

10

D / DB'ların şiddetine, yoğunluğuna ve okulda bulunan D / DBÇ'ların özel eğitim hizmetlerinin nicelik ve niteliğine bağlı olarak çocuklar eğitsel ortamlara yerleştirilirler. D / DBÇ'lar için eğitim ortamları normal sınıflardan ayrı okullara kadar değişmektedir. Normal akranlarıyla olabildiğince aynı ortamlarda ve en az kısıtlayıcı çevrelerde eğitim alırlar. D / DBÇ'ların eğitimlerinde ailelerin yeri son derece önemlidir. Ailelerin sahip oldukları olumlu özellikleri güçlendirerek, çocuklardaki öğrenmeyi ve davranış değişimini hızlandıracak beceriler kazanmalarına yardım edilir. Çocuğun gereksinimleri kadar ailenin de gereksinimleri dikkate alınır ve gerekli sosyal destek hizmetleri harekete geçirilir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.