Kaygı, genel olarak olumsuz bir duygu olarak değerlendirilse de hayatımızı sürdürmemiz için son derece gerekli olan en temel duygulardan biridir. Her öğrenci kaygının etkilerini değişik şekillerde yaşar ve hisseder. Bir miktar kaygı duyulması ders çalışmaya başlanması ve performansın olumlu yönde etkilenmesi için gereklidir. Kaygının yüksek oluşu ise öğrencilerin performansını olumsuz yönde etkiler. Bu durumda yaşanan kaygı “Sınav kaygısı” olarak isimlendirilir. Hazırladığımız bültenle sınav kaygısının ne olduğunu, öğrenciyi nasıl etkilediğini, neden ortaya çıktığını, nasıl üstesinden gelinebileceğini sizlerle paylaşmayı hedefledik. Bültenimizin siz velilerimize faydalı olması dileğiyle…. Eyüboğlu Eğitim Kurumları Rehberlik Servisi
Her öğrenci sınava bağlı olarak kaygının etkilerini değişik şekillerde yaşar.
Genel olarak olumsuz duyguların yaşandığı durumlar kaygının ortaya çıkmasına sebep olur. Kaygı temelde kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil, olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanmaktadır. Duruma bağlı olarak gelişen kaygı, o şartlar içinde yaşanır ve kişiyi zorlayan durumun bitişi ile birlikte kaygıya ilişkin belirtiler de ortadan kalkar. Kaygılı insanların olaylara bakış biçimi oldukça karamsardır. Günlük olağan sorunları bile, dünyanın sonu gelmişçesine yaşarlar. Bu duyguya
Kaygı herhangi bir stresli durumda yaşanan doğal bir duygudur ve yaşamın doğal bir parçasıdır.
neden olarak gösterilen durum çoğu insana anlamsız ve saçma görünür. Ancak bu duyguyu yaşayan kişi için son derece önemlidir. Sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıya “sınav kaygısı” denir. Her öğrenci sınava bağlı olarak, kaygının etkilerini değişik şekillerde yaşar ve hisseder. Ancak bu etki performansa olumsuz yönde yansıdığında “sınav kaygısı” bir sorun olarak karşımıza çıkar.
Anne babanın çok küçük yaştan başlayan yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek için sürekli eleştirmesi, yargılayıcı kelimeler kullanması, olumsuz sıfatlar takması (haylaz, tembel, sorumsuz, dağınık vb.), çocuğun kendisine olan güvenini azaltır. Çocuk ona atfedilen sıfatları ve başarısızlıkları içselleştirir. Böylece onun hedefe ulaşırken göstermiş olduğu çabanın bir anlamı kalmaz, sadece sonuçla ilgilenir. Kendisine o hali ile saygı duymaz. Bunun sonucunda ortaya çıkan kaygı, başarıya olumlu katkısı olmayan kaygıdır. • Çocuğunuzdan beklediğiniz başarı düzeyi, çocuğunuza ders çalışması konusunda yaptığınız baskılar, sınavlara çalışırken “Bu kadar çalışmakla başarılı olamazsın” gibi yaptığınız olumsuz yorumlar çocuğunuzun kaygısını arttırır. • Sınava hazırlanan çocukları ve ailelerini kaygılandıran en önemli faktörlerden biri, konuların nasıl yetiştirileceği, eksiklerin nasıl tamamlanacağı, nelere öncelik çalışmaların verileceği, yapılan yeterli olup olmayacağı, deneme sınavlarında gösterilen performansın ne olacağı vb. sorular sonucunda oluşan “belirsizlik” duygusudur. • “Acaba sınıfımı geçebilecek miyim?”, “Gelecekte nasıl bir yaşantım olacak?” vb. sorular sonucu oluşan “gelecek kaygısı” ise kaygıyı tetikleyen diğer bir önemli faktördür. • Öğrencinin elde ettiği ya da elde edemediği başarıyı tüm geleceğini belirleyecek, tek etmen olarak görüyor olması kaygıyı arttırır. • Çocuk ve ürettikleri
ailesinin sınava ilişkin olumsuz düşünceler,
sınavdan önce sınavın sonucuna ilişkin olumsuz tahmin yürütmeler, karşılaşılan herhangi bir güçlükten sonra sınavın başarılı geçmeyeceğine yönelik atıfta bulunmaları çocuğun kaygı düzeyini arttırır. • Performansın üzerinde gerçekçi olmayan başarı beklentisine sahip olmak, her durumda olduğu gibi sınav karşısında da öğrencinin gücünü ve kendisine olan güvenini azaltır ve kaygı düzeyini arttırır. • Sınavın çocuk ve ailesi tarafından bir kişilik ölçümü olarak görülmesi, başkaları ile kıyaslama, sınavda yeterli başarı elde edilmezse “başkaları ne düşünür?”, “ya rezil olursak?” vb. anlamlar yüklenmesi kaygıyı yaratır. • Çocuğun yeterince hazırlanmadığını bilerek sınava girmesi kaygıyı yükseltir. • Mükemmeliyetçi, rekabetçi yapısı kaygıyı arttırır. • Öğrencinin
başarılı hedeflerken, gösterdiği yeterli bulmaması ve güvenmemesi kaygı yaratır.
kişilik olmayı çabayı kendine
• Sınav kaygısı yaşayan bir çocuk sınav öncesinde öğrendiği bilgiyi, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanamaz. Öğrenilen bilgiler transfer edilemez. • Kaygı düzeyi yükseldiğinde, beden bunu kalp atışlarında hızlanma, terleme ya da üşüme, titreme, yorgunluk, solunumda güçlük, mide ağrısı, baş ağrısı gibi fiziksel sorunlarla açığa vurur. Ayrıca uyku ve yemek düzeninde de değişiklikler olabilir. • Sınav sırasında başarısız olacağına inanan öğrenci, dikkatini toplamakta ve soruları anlamakta zorluk çeker. Dikkat sınavın içeriğine değil, sınavın kendisine ve buna bağlı olarak yaşananlara odaklanır. Bunun sonucunda öğrenci soruları yanlış okuyabilir, işlem
hatası yapabilir, zamanı iyi kullanamayabilir. Örneğin: “Sorular bu kadar kolay olamaz, ben yanlış anlamış olmalıyım…” ya da “Bu sınavda çok iyi bir not alamazsam hayatım mahvolur, herkese rezil olurum” gibi düşünceler çocuğun sınav sorularına odaklanmasını engeller. • Başarısından kuşku duyan ve diğerlerinin kendisinden daha üstün performans göstereceğini düşünen bir öğrencinin zihinsel enerjisi hedeften uzaklaşıp, dağılır ve böylece öğrencinin gösterdiği performans, potansiyelinin çok altına düşer. • Okuduğunu anlama ve düşünceleri organize etmede zorluk yaşar. • Zaman zaman aile ile arasında iletişimin gerginleşmesine ve kopmasına neden olur.
Hayır... Her duygu gibi kaygı da kişinin yaşamını sürdürebilmesi ve yaşamdan doyum alabilmesi için gereklidir. Öyleyse amaç, kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, kaygıya yenik düşmemek ve yaşanılan kaygıyı belli bir düzeyde tutarak onu kendi yararımız için kullanmaktır. Normal düzeydeki bir kaygı kişiye, istek duyma, karar alma, alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve bu enerjiyi kullanarak performansını yükseltme açısından yardımcı olur. Bir sınava çalışma, sunum veya bir konuşma hazırlamak için yaşanacak orta düzeydeki kaygı, başarılı olmak için gösterilecek performansı olumlu etkiler.Ancak hiç kaygı yaşanmaması durumunda harekete geçmede isteksizlik yaşanabilir.
• Çocuğunuza sınavda başarılı olmasının onu sevmenizin bir koşulu olmadığını ifade etmelisiniz. Çocuk sınavı bir kişilik değeri olarak görmemelidir. Sınavda başarılı olmasının her şey demek olmadığını ve başarısızlığının her şeyin sonu olmadığını ifade etmek gerekir. • Telaş ve acelecilik paniğe ve kaygıya yol açar. Bu nedenle zamanın koşuşturma içinde geçirilmemesi yapılması zaman planlamasının yararlı olacaktır. Bu planlama, hem sizin hem de çocuğunuzun önünü görmesini sağlayacaktır. •
•
Sınav öncesinde “Sana güveniyoruz, sen yaparsın...” gibi teşvik amaçlı iletilen mesajlar çocuğunuz için bir tehdit haline dönüşebilir. Verilen mesajların çocuk üzerindeki etkisini düşünüp onun heyecanını arttıracak mesajlardan uzak durulmalıdır. Çocuğun iyi olduğu konularda cesaretlendirilip, olumlu özellikleri vurgulanmalıdır. Bu, çocuğunuzun güven duygusunu pekiştirecek ve “yapabileceğine, başarabileceğine” ilişkin inancı artacaktır.
• Anne-babasının kendisine güvendiğini ve onu takdir ettiğini gören çocuğun kendine olan saygısı ve güveni de artacaktır. • Çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi kontrol edin ve onun sınırlarının zorlanmasını önleyin. Kendi özlem ve istekleriniz doğrultusunda değil,
çocuğunuzun gerçek kapasitesi doğrultusunda beklentiniz olmalıdır. •
Çocuğunuzun başarıya ulaşmak için elinden geleni yaptığına inanın. Eğer sonuç istediğiniz gibi olamazsa elinden gelenin bu kadar olduğunu kabul edin. Başarıya ulaşmak için gösterdiği çabayı gözden kaçırmayın. Sadece sonuçla değil, süreçle de ilgilenin; çocuğunuzun da bunu fark etmesini sağlayın.
•
Çocuğunuzla sınav sürecinde, kendisini nasıl hissedip değerlendirdiğine ilişkin konuşmalar yapabilir, hatta sadece onu dinleyebilirsiniz.
• Anne – baba olarak çocuğunuzun gelecekteki mutluluğunun tek belirleyicisinin elde ettiği başarı olmadığını, bunun dışında iyi yapabileceği bir çok alternatifi olduğunu zaman zaman vurgulayın. Sadece başarısızlıkları ile yüzleştirmek yerine, çocuğunuzun cesaretini ve kendine güvenini arttırmak amacıyla, başarılı olabildiği farklı alanlar ortaya çıkartıp, çocuğun bunu fark etmesini sağlayın. •
Mükemmeliyetçi olmayın ihtimali her zaman vardır.
hata
KAYNAKLAR: Özer, Dr. A. Kadir: 3 Psikolojik Soru. Sistem Yayıncılık. İstanbul. 2001 Özer, Dr. A. Kadir: Sınav ve Sınanma Kaygısı. Varlık Yayınları. İstanbul.1990