SPİNOZA ve PSİKANALİZ ve HAYAT
Öndeyi
Törebilim/ Spinoza kitabımın (yanlış anlaşılmasın, çarşıdan aldığım kitabın) ilk sayfasında Mart 2001 yazılı. Hayal, Hakikat, Yaratı isimli çalışmamsa Kasım 2001 tarihli. Demek, kendi kitap dosyamı tamamlamaya çalışırken Spinoza okumalarına başlamışım. Başlamışım, dediğim, sevgili Nâbi (Yağcı) Abi tarafından ayartılmışız -ben ve sevgili kardeşim Selçuk (Özdoğan). Nâbi Abi o sıra (şimdilerde Foça havasında ziyadesiyle öyle olmalı) ‘tasavvuf’a çıkartıyor bütün yolları. Benim, Birey Sorunsalı (Ekim 1999) isimli çalışmamda görünür kılmaya özendiğim psikanaliz-Marksizm-‘yaratıcı/özgürlükçü tavır’dan Spinoza’ya çok yol olmadığını da söylüyor -ya da bana öyle geliyor. Tasavvuf, tabii, derin iş, ama benim anladığım, Spinoza’nın Etika’sı daha farklı bir felsefi düzlemde duruyor. Her neyse, ben, ‘psikanalitik duyarlık’la sökmeye ve tartmaya çalışıyorum Spinoza’yı. Meserret’te (Nâbi Abi’nin hayırlara vesile olması niyetine düzenlediği Haliç’e bakan o sevinçli mekânda) günleri batıra batıra, ardından rakıları devire devire Spinoza çekeliyoruz -çarşambaları. Gel zaman, git zaman, anlaştık anlaşamadık, ben, Etika’dan anladıklarımı ve söz konusu duyarlık çerçevesinde geliştirdiğim sorgulamalarımı, yılda iki kez baharları çıkan Psikanaliz Yazıları’na yazdım (dört sayı). Onları yazarken Ahmet Hamdi Bey’le aramda bir şeyler geçti. Mahsulü, Boşluğa Açılan Kapı oldu (Eylül 2004). Eh, Kasım 2006’da kendini gösteren İmgenin Tılsımlı Rüzgârı’nı da katınca araya, geldik bugünlere. Lafı herhalde (‘Bunca zaman nerelerdeydiniz, mîrim?’den kalkıp) şuraya getirmek istiyorum; elinizdeki kitabın ‘Spinoza ve Psikanaliz’ bahsine ayrılmış ilk dört yazısı, bazı biçimsel değişikliklerle, daha önce yayımlandıkları gibi metne katıldı -dolayısıyla, yayımlandıkları günkü kaygıları yansıtıyor olabilirler yer yer. Son iki yazı ise, bir ‘Arasöz’ sonrası, Spinoza’dan kopmanın ve mevzuyu yeniden kotarmanın pek tekin olmadığı bilinci ve dahi, ‘küresel iklim değişikliği 2007’sinin Haziran-Temmuz cinnetiyle ilgili bahse yerleştiler -ne kadar Meserret ruhunu yakaladılar, bilemiyorum. Bizim psikanaliz çevresinde Spinoza değerlendirmesi bir ilk (benim bildiğim). Aslında, dünya psikanaliz çevrelerinde de pek fazla değil. Psikanaliz Yazıları’nda yayımlanan ilk dört yazı ve eklediğim iki yazıdan ‘sonra’, elde edebildiğim psikanalitik kaynaklardaki metinleri de genel olarak değerlendirdim -belli başlı değinileri ‘Sonsöz’ sonrası bir ‘Ek’ içinde anmaya çalıştım. Neden, ‘sonra’dan? Spinoza okurken kendi psikanalitik duyarlığımla baş başa kalmak