2
3
Düzenleyen: Remzi OĊuz Adana Ticari Rehber Kurul Baċkanõ – ÖĊretmen
1924 – 1340
Düzenleyen, sahibi ve yayõnlayan: Remzi OĊuz
ADANA TĈCARET REHBERĈ
“Kilikya, Türk vatanõnõn koparõlamaz bir parçasõ, hatta o vatanõn bizzat kalbidir. Burasõ, lekesiz namusluluĊun hakiki vatanõdõr…” Piyer Loti
Cihan Biraderler Matbaasõ : Babõali Ebussuud Caddesi’nde 1924
5
www.adanato.org.tr Adana Ticaret Odasõ’nõn 120. Kuruluċ Yõldönümü etkinlikleri çerçevesinde günümüz türkçesine çevrilerek bastõrõlmõċtõr. Çeviren Halil ALTIPARMAK Haziran 2014
GraÞk Öznur ĈZCĈ Baskõ Alev Dikici Basõm ve Ambalaj San. Tic. Ltd. ĉti.
6
ADANA TĈCARET REHBERĈ
7
SUNUĉ ‘Geçmiċini bilmeyenin geleceĊi olmaz’ denir. 27.000 üyesi ile Adanamõzõn en büyük sivil toplum örgütü olan Adana Ticaret Odasõ (ATO) bu yõl; kuruluċunun 120. yõlõna eriċti. 120 yõllõk Ulu Çõnarõn bilinen ve bilinmeyen hikâyesi ile ċanlõ bir geçmiċi var. Ĉċgaller, yangõnlar görerek, nice zorluklara direnerek gelmiċ günümüze... Bir öĊretmen, bir araċtõrmacõ, yeni kurulan Cumhuriyetin ateċli genci Remzi OĊuz (ARIK) tarafõndan 1924 yõlõnda yazõlarak Arap harßeriyle basõlan elinizdeki kitap, tüm Çukurova gibi ATO’nun da geçmiċine õċõk tutmaktadõr. Kitapta, Adana merkez alõnarak; Dörtyol’dan Silifke’ye kadar Çukurova’nõn tarihi, coĊraÞk özellikleri, tarõmõ, sanayisi, ticareti, ulaċõmõ kimlerin hangi mesleklerle iċtigal ettiĊi, sivil ve resmi kurumlarõ ve sosyal yapõsõ hakkõnda bilgiler verilirken, genç Cumhuriyeti günümüze taċõyan kurucu iradedeki ċevk ve heyecanõ da görmekteyiz. 2014 yõlõ itibari ile 90 yõl önce basõlmõċ olan ve günümüzde varlõĊõndan bile haberdar olmadõĊõmõz “Adana Ticaret Rehberi” kitabõnõ, aslõna sadõk kalarak günümüz harßeri ve Türkçesiyle yeniden basõma hazõrlayan Sn. Halil ALTIPARMAK’a, verdiĊi emek ve yaptõĊõ kültür hizmeti nedeniyle teċekkür ediyorum. Adana Ticaret Odasõ’nõn kuruluċunun 120.yõldönümü çerçevesinde, kurumumuzca yõl boyunca uygulanmak üzere farklõ etkinlikler planlandõ. Bu kapsamda, Adana’nõn sektörel potansiyelleri deĊerlendirilecek ve Ĉlimizin ekonomik, sosyal ve ticari geleceĊi, yerel, ulusal ve küresel konjonktüre göre uzmanlarca masaya yatõrõlacaktõr. Giriċte de vurguladõĊõm gibi, ‘Geçmiċini bilmeyenin geleceĊi de olmaz!’ sözünden hareketle, “Adana Ticaret Rehberi” Kitabõnõ, geçmiċimize õċõk tutmak adõna ATO’nun kuruluċunun 120.yõlõ etkinlikleri zincirinin bir halkasõ olarak tüm Çukurovalõlara sunmaktan onur duyar; emeĊi geçen herkese ċahsõm ve kurumum adõna saygõlar sunarõm. Atila MENEVĉE Adana Ticaret Odasõ Yönetim Kurulu Baċkanõ
8
ÖNSÖZ Daha önce yayõnlanan ikinci kitabõmõn önsözüne de ċöyle baċladõm. Tarih, emek ve kitap… Gerçekten, tarihin önemini anlatmak ve göstermek için araċtõrõp, inceleyip, emek vermek ve bu emeĊi yeniden tarihe mal etmek için de kitaba, yazõya dökmek gerektir. Ĉċte bu üçlüdür ki, insanlõĊõn bugünlere gelmesini saĊlamõċ ve tarihin sonuna kadar gitmesini de saĊlayacaktõr. Bu kadar önemli bir üçlünün en iyi uygulama örneklerinden birini de bu kitap anlatmakta ve göstermektedir. Remzi OĊuz ARIK Bey, inanõlmaz gayretler ve araċtõrmalarla, o dönemin zor ċartlarõ ile ortaya öylesine muazzam bir eser koymuċ ki, tarih, bu emeĊi sonsuzluĊa kadar anmalõ ve göstermeliydi. ĉükür ki, bu eserin, tarihin sonsuzluĊuna kadar yaċamasõnõ saĊlamakta bir ölçüde de olsa, emek vermek bize nasip olmuċtur. Ayrõca, hem Remzi OĊuz ARIK Bey’in olaĊanüstü gayretlerini ve hem de bizim küçük katkõlarõmõzõ tarihe mal etmeyi saĊlayan ADANA TĈCARET ODASI Yönetim’ini de saygõyla anmak borçtur diye düċünüyorum. Kitap da bazõ ilgi çekici noktalarõ hatõrlatmakta yarar vardõr: Gerek tarihler, gerek ölçü birimleri tam da 1924 yõlõna uygun olarak çeċitli ċekillerde kullanõlmõċtõr. Yani, hem miladî, hem de Hicrî tarih aynõ anda kullanõlmõċtõr. Hem bugünkü ölçü birimleri, hem de eski ölçü birimleri aynõ anda kullanõlmõċtõr. DiĊer bir deyiċle, bu ikili kullanõm 1920’lerin baċõnda karmaċaya neden olmaktadõr. Cumhuriyeti kuran irade, uzun zamandan beri gelen bu tür ve baċka konulardaki ikilikleri ortadan kaldõrarak yeni bir düzen getirmiċtir. Bazõ tarih bilgileri o dönemdeki bilinenler ölçüsünde verilmiċ olup, zannederim ki, sonradan daha doĊrularõ ortaya konduĊundan, tartõċmalõ olanlarõn önemli görülenleri kitapta tarafõmdan belirlenmiċtir. Kitabõn aslõna sadõk kalmak, temel düċüncem olmasõna raĊmen, gerek basõm hatalarõ olan, gerekse anlama zorluĊu çekilen kõsõmlarõn bugün daha anlaċõlõr bir hale gelmesi için düzeltme ve deĊiċtirme düċüncesi daha aĊõr basmõċtõr. Haklõ olarak oldukça fazla kullanõlmõċ o zamanki bilimsel tabirleri, kelimeleri, yer isimlerini bugün anlaċõlabilir hale getirmek konusu zorlanmama neden olmuċtur. Gönül isterdi ki, kullanõlan kelimeleri olduĊu gibi bõrakõp, yanõna bugünkü karċõlõklarõnõ yazalõm. Ama, okunma zorluĊu ve dolayõsõyla anlama zorluĊu olabileceĊi düċüncesi bu isteĊimden vazgeçmeme neden olmuċtur. Kitapta o kadar çok rakam kullanõlmõċtõr ki, o dönemin mükemmel bir istatistik rehberi demek çok da yanlõċ olmaz. Kullanõlan rakamlarõn tarihe düċülen bir kayõt olduĊunu düċünerek bir tek hata olmamasõ için azami dikkati gösterdim. Sadeleċtirmenin ve çevirinin mükemmel olduĊunu iddia edemem, elbette. Ama, ne var ki, gösterdiĊim gayret nedeniyle, muhtemel eksiklerimin hoċgörü ile karċõlanacaĊõ düċüncesi bana cesaret verdiĊi için bu zor iċe giriċmeyi göze aldõm. O nedenle, özür ve teċekkürümü birlikte yapmayõ uygun görmekteyim. Dünyada nüshasõ sadece birkaç tane kalmõċ olan bu muhteċem kitabõn Türk Milleti’ne, bölgemize, ülkemize ve tüm insanlõĊa yeniden kazandõrõlmasõnda katkõsõ olan, Adana Eski Valisi Ĉlhan ATIĉ Bey’e, Adana Kültür Eski Müdürü Veysel Erdem BOZDOćANGĈL Bey’e, Üstadõmõz Rüstem KOCADURMUĉOćLU Bey’e, harcadõĊõm ve zevkle helâl ettiĊim yoĊun emeklerimde hep destek olan eċim Ayċegül Hanõm’a teċekkür etmek bir borçtur. Halil ALTIPARMAK 9
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paċa Hazretleri ( … bende bütün bu vekayiin ilk hiss-i teċebbüsü bu güzel Adana’da doĊmuċtur. ) (bende Millî Mücadelenin ilk giriċim düċüncesi bu güzel Adana’da doĊmuċtur.) Gazi Mustafa Kemal Paċa (1923 senesi Mart’õnda Adana TürkocaĊõ’ndaki konuċmalarõndan)
10
11
Adana Ticaret Rehber Kurul Baċkanõ, ÖĊretmen Remzi OĊuz Bey Rehberi düzenleyen ve yayõnlayan
12
Remzi OĊuz (ARIK) Hakkõnda... Not: Cumhuriyet Dönemi’nin ilk ve önemli arkeologlarõndan olan ve Ulu Önder ATATÜRK’ün takdirlerini kazanmõċ olan gururumuz, hemċerimiz Remzi OĊuz ARIK Bey’in hayatõ ve eserleri aċaĊõda özetlenmiċtir. Remzi OĊuz Arõk (1899 - 3 Nisan 1954), Türk arkeolog, yazar ve politikacõ. Adana’nõn Kozan ilçesinin Kabaktepe köyünde doĊdu. Ĉstanbul Mercan Ĉdadisi, Ĉzmit Sultanisi ve Ĉstanbul Muallim Mektebi’nde okudu. Gönüllü olarak I. Dünya Savaċõna katõldõ. Ardõndan Edebiyat Fakültesi’nde felsefe öĊrenimi gördü. Galatasaray Lisesi’nde öĊretmenlik yaptõ. Sorbonne Üniversitesi’nde sanat tarihi, Louvre Arkeoloji Enstitüsü’nde arkeoloji öĊrenimi gördükten sonra Maarif Vekaleti Arkeoloji Müdürü oldu. GöllüdaĊ, Alacahöyük, Çankõrõkapõ, KaraoĊlan, Hacõlar, Alaettintepe ve Bitik kazõlarõna katõldõ. 1939 yõlõnda profesör oldu. 1950’de DP Seyhan milletvekili seçildi. 1952’de Türkiye Köylü Partisi’ni kurdu. Milliyetçilik, köylülük yazõlarõnõ Oluċ, ÇõĊõr, Millet, Hareket dergilerinde yayõnladõ. Adana’dan Ankara’ya gitmek için bindiĊi uçaĊõn havada inÞlak etmesiyle öldü. Adana’nõn Sarõçam, Ceyhan, Kozan ilçelerinde ve Ĉzmir’ de adõna ilköĊretim okullarõ bulun-maktadõr. Ayrõca adõ, Ankara’nõn Kavaklõdere semtinde, mahalle olarak kullanõlmaktadõr.
• • • • • • • • • • • • • •
Eserleri Adana Ticaret Rehberi, 1924 Küçük Borçlu, Jeanne Meret’den çeviri, 1926 Alacahöyük Hafriyatõ, 1937 KaraoĊlan Kazõlarõ, 1938 Köy kadõnõ - Memleket parçalarõ, 1944 Ĉdeal ve Ĉdeoloji, 1947. Truva Klavuzu, 1953 CoĊrafyadan Vatana, 1956. Veraset ve Cemiyet, 1957 Türk Ĉnkõlabõ ve MilliyetçiliĊimiz, 1958. Türk GençliĊine, 1968. Gurbet-Ĉnmeyen Bayrak, 1968 Meseleler, 1974 Türk Sanatõ, 1976.
13
Adana Ticari Rehber Kurulunu teċvik eden ve destekleyen Ziraat Bankasõ deĊerli Müdürü Kozanlõ Ahmet Hilmi Bey Kurul üyelerinden
14
Adana Ticari Rehber Kurulu deĊerli üyelerinden Fasih Bey Helvacõ Sigorta ĉirket’inin temsilcisi
15
Rehber hakkõnda... Büyük bir üzüntüyle söylemeliyim ki rehber biraz geç kaldõ. Rehbere ilan veren kiċiler, açõklamalarõnõ, haberlerini geciktirdiler. Öyle kuruluċlar vardõr ki ilan sayfalarõnõ ayõrtmõċlar, masrafõnõ vermiċler; fakat asõl bilgiyi haftalarca gecikmiċlerdir. Daha sonra, elimde, önümde Avrupalõlarõn yaptõĊõ rehberler vardõ. Ama memleketime ait birçok sayõm bilgisi, sayõsal deĊerler maalesef elime geçmedi. Yazõya dökeceĊim metinleri bulmakta, belgelemekte, seçmekte büyük zorluklara, gecikmelere uĊradõm. Sonunda kötü bir iċin ċahsen hedeÞ olmam, bir müddet rehberin basõmõnõ tamamõyla sekteye uĊrattõ. Arõk FakihoĊullarõ’ndan TeĊmen Kozanlõ Asõm Bey’in maddi yardõmõna, desteĊine ve rehberin basõmõ için Mihran Efendi’nin cidden insanca bilgisine, dikkat ve özenine çok minnettarõm. Rehber Kurulu’nun uĊradõĊõ aksiliĊi ancak bu iki temiz destek giderebilmiċtir. Aylarca verilen emek, sarf ettiĊim vakit ve nakit, sonuç itibarõyla bize Avrupa düzeninde bir rehber vermedi. Noksanlarõn çok olduĊunu biliyorum. DeĊerli hemċerilerim, kusurumu bildiĊime dikkatlerini çekerek, ileride daha düzgün, daha iyi bir rehberimiz olacaĊõna inanabilirler. Rehber; önce de bildirildiĊi, vaat edildiĊi üzere, Avrupa ve dünya ticaret odalarõna parasõz olarak yollanacaktõr. Kuvvetle ümit ediyorum ki bu giriċim, bu iliċki bize ciddi yararlar, yönelimler saĊlayacaktõr. Rehberin Türkçe metni Fransõzca’ya aynen tercüme edilmemiċtir. Birçok bilgi var ki yalnõz bize yarar ve bizi ilgilendirir. DiĊer uygun görülen kõsõmlar, özellikle tüccarõmõza ait kõsõmlar, Fransõzcaya tercüme edilmiċtir. ĉu kesindir ki bugün rehberi parasõz yollayacaĊõmõz kuruluċlar, gerek görürlerse Türkçe kõsõmlardan hepsini de dillerine çevirme imkânõna sahiptirler. Türkiye’nin, hatta bütün dünyanõn en dikkat çeken bir bölgesi olan Adana’nõn, yine bir Adana çocuĊu tarafõndan dünyaya sunulmasõ, ċereßi, kutsal olduĊu kadar aĊõrdõ. Bu aĊõrlõk hayatõma bile mal olacaktõ. Neyse ki bu azim, bu kõsmet... DeĊerli hemċerilerimden “noksanlarõ mazur görmelerini dilememe izin istiyorum. Haklõ, bilinçli bir hoċgörü, gerekli bir takdir… Kuċkusuz ki daha sonra bizim de “kötü bir iċ”, “eksik” bir eser meydana getirmekten kaçõnmamõza yol, imkân açacaktõr. Rehberin ortaya çõkmasõna deĊerli hemċerilerimin her biri, bir ċekilde yardõm etmiċ sayõlabilir. Bundan dolayõ, kendi çocuĊuna modern bir çalõċma imkânõ sunan
16
sevgili yurduma daima minnettarõm. Birçok kiċi ise elimden tutmuċlar; ya düċtüĊüm yerden kaldõrmõċlar ya göremediklerimi göstererek yolumu aydõnlatmõċlardõr. Burada birer birer teċekkürlerimi iletmek istediĊim bu saygõdeĊer insanlarõ yazmak borcumdur: Adana Valisi Hilmi Beyefendi, Ziraat Bankasõ Müdürü Ahmet Hilmi Beyefendi, Belediye Baċkanõ Ali Münif Beyefendi, tüccar-komisyoncu ve Ĉntibah ĉirketi kurucularõndan Fasih Bey, Adana Türk Ĉnċaat ĉirketinin temiz vicdanlõ kurucularõ, Adana SaĊlõk Müdürü Yunus VasÞ Bey, Yeni Adana Gazetesi sahibi Ahmet Remzi Bey, Rasihzadeler kuruluċunun sahibi Feyzi ve Halil Beyler, Ĉstikamet Eczanesi sahibi Hasan Basri Bey, Mersin Merkez Memuru TevÞk Bey, Mersin Ticaret Odasõ Baċkanõ ĉevket Bey, Adana Ticaret Odasõ Kâtibi Hayreddin Bey, Silifke Davavekili Nacizade Mehmet LütÞ Bey, Tarsus Ziraat Memuru Fazõl Bey, Adana Lisesi hocalarõndan Selim Rauf Bey, Adana Ziraat eski Müdürü Ali Rõza Bey, Mersin posta memurlarõndan DoĊan Bey, Mersin Gümrük Baċmüdürü Sadõk ve Müdür Fethi Beyefendiler, Adana Türksözü Yazõ Kurulu Müdürü UluĊ Bey.
17
(BĈRAZ TARĈH) “KĈLĈKYA” Adana’nõn tarihi ve coĊrafyasõyla ilmî bir tarzda uĊraċan saygõdeĊer insan Niyazi Ramazan Bey, Fransõzlarõn Adana’yõ iċgal ettiĊi uĊursuz dönemde çeċitli iddia ve yalanlara karċõlõk olmak üzere bir küçük bir kitap yazmõċtõ. EtnograÞk haritasõyla beraber, ufak, fakat çok kõymetli, çok esaslõ bir bilimsel savunma olan o eserden, Adana’nõn tarihî çehresini aydõnlatacak kõsõmlarõ özet olarak alõyorum. Amacõm Adana’nõn çok ayrõntõlõ tarihini aktarmak deĊil, ilgilenenleri aydõnlatmaya aracõ olmaktõr. “BĈRĈNCĈ KISIM” Adana çevresine – coĊrafyasõnõn doĊal özelliĊi nedeniyle – çeċitli dillerde kabalak manasõna gelen “Kilikya” ismi verilmiċtir. Bilinen, belgeye dayanan kaynaklara göre buranõn ilk sakinleri Türk-MoĊol ailesine mensup gruplardõr. Milattan dokuz asõr önceden itibaren buralar Asurlular, Medyalõlar, Ĉranlõlar, sonra Ĉskender’in hâkimiyetinde kaldõ. Milattan 165 sene önce Kilikya’nõn yarõ baĊõmsõz bir idareye, kendine ait sikkeye sahip olduklarõnõ görüyoruz. Milattan bir asõr önce de Romalõlarõn iċgali altõna giriyor. Roma imparatorluĊunun bölünmesiyle Kilikya, DoĊu imparatorluĊuna düċtü. Nihayet Hicret’in on beċinci [Miladõn 636] senesinde, Herakliyus’un zamanõnda Müslümanlar hakim oldular. Laun Kahun, Abid, Tarsuslu Kadõ Osman gibi Müslüman ve Hristiyan çeċitli tarihçilere göre Abbasi halifelerinin bütün idare ve aĊõrlõĊõnõ ellerine alan Türkler, nihayet Horasan’dan da birçok Türk kabilelerini Kilikya’ya yerleċtirdiler. Gelen kabileler Selim El Türkî, Yaċar gibi Türk ċehzadeler tarafõndan idare edildiklerinden, Türkler Kilikya’da bütün siyasî, sosyal kurumlarõ ile kök saldõlar. Harun El Reċit gibi halifelerin Bizans’a doĊru ilerlemek ve yerleċmek giriċimleri, yine bu ċehzadeler tarafõndan gerçekleċtirilmiċ, bu vesile ile imparatorlarõn yanlarõnda götürdükleri Hristiyan ahali yerine Harezm, Horasan taraßarõndan birçok 18
Türk kabileler getirilerek Tarsus, Adana, Anavarza (eski ismi AynzariĊ) taraßarõna yerleċtirilmiċtir. Türkler ata vatanlarõnõn bütün hatõrasõyla dolu bir halde gelmiċler, hatta Türkistan’õn iki büyük nehrinin isminin karċõlõĊõ olarak Kilikya’nõn iki nehrine Seyhan, Ceyhan ismini vermiċlerdir. Meċhur Küçük YuĊan’õn oĊullarõndan Pars, Sis kasabasõnõ yapmõċ, Selim El Türkî Tarsus, Adana, Haruniye gibi kasabalarõ yeniden inċa etmiċlerdir. Abbasilerin, Bizans’a ileri yürüyüċlerinde en önemli kumandan, Amr Türklerden olmuċ, bütün yerli halk, Türk prenslerine “Memleketin Sultanlarõ” ismini vermiċlerdir. Bu devirlerde Kilikya’nõn her tarafõnda medeniyet, geliċmiċlik taċõyordu. Bugün viraneliĊe dönen Erzin, Misis gibi ċehirler altmõċ bin, iki yüz bin nüfusa sahip olan, yol, harp aletleri, sur, burç, sargõ, pamuk, kâĊõt gibi medeni araçlarõ bilen, yapan, kullanan merkezlerdi. Memleketin emiri vergisini toplatmak için tahsildar kullanmazdõ. Halk, borçlu olduĊu ċeyi bizzat getirir, bu getirilen miktar da hiçbir kayõt ve araċtõrmaya gerek görülmeden kabul edilirdi. Çünkü, namusluluk bütün memleketin onurunu yükselten bir özellikti. Tarsus’tan geçen sularda, gemiler iċlerdi. Ayrõca bir de tersane vardõ. Mensucatõ, atölyeleri, bolluĊu, bereketi ile her taraf geliċmiċti. Memleket bol zeytin, keten tohumu, susam, pirinç gibi ċeyler ihraç eder, satardõ. Özet olarak bugün “Adana Vilayeti” adõyla tanõnan bölge, Ĉslam’õn ilk devrinde güçlü siperlerle çevrilmiċ bir mesire, gezilecek, yaċanacak bir yer halinde idi. 962 miladî senesinde Bizans imparatoru “Kokas Nikefor” muazzam ordularla Anavarza’yõ, Sis’i, Misis’i, Tarsus’u iċgal etti. O zaman memleket veba, kõtlõk belalarõyla çökmüċ, ne Mõsõr, ne BaĊdat, ne Horasan’dan gõda, adam namõna bir yardõm gelmemiċtir. Bizanslõlar çok baċlõ canavar gibi, memlekete üċüċmüċ, çaresizlikten ċartlar dâhilinde teslim olan bütün halkõ ya kesmiċ, ya çöllerde açlõktan, tabiatõn, düċmanõn ċiddetinden mahvolmaya mahkûm etmiċlerdir. ĉam gibi modern ċehirlerle bir zamanlar rekabet eden Anavarza, Bizanslõlar tarafõndan çöle çevrilmiċti. DiĊer Kilikya ċehirlerinin savunma sistemleri de aynõ tah19
ribata uĊramõċ, dünyanõn en zengin ve refah içinde yaċayan halkõndan sayõlanlardan geriye kalanlar birer dilenci sürüsü halinde, kõsmen Suriye sõnõrlarõna, kõsmen kuzey taraßarõna göç etmiċlerdi. Talihsiz memleketin uĊradõĊõ bu feci akõbet bütün Müslüman ülkelerini yõllarca inletti. ĉairler yõllarca medreseleri, aĊõtlarõ, savaċçõlarõ, tarihçileri, ċairleriyle ċöhret olan bu Türk ve Ĉslam havalinin felaketi hakkõnda canlõ dramatik bilgiler sakladõlar. UĊursuz istiladan kurtulup aĊõr ċartlarla memleketin ova kõsmõnda kalan Müslümanlar, daĊlõk kõsma çekildiler. Bulgar daĊõ gibi bölgede asõrlarca kaldõlar. Selçuklularõn devrinde ve onu takip eden devirlerde bu Türkler, bütün ahlâk ve adetlerini koruyarak buralarda bulunuyorlardõ. Haçlõ ordularõ Anadolu’ya yayõldõklarõ zaman, her noktada Türk bayraĊõnõn dalgalandõĊõnõ görmüċler. O zamanõn vakanüvislerinin(Devlet tarihçileri) eserlerinden anlaċõldõĊõ üzere Türklerle bazõ anlaċmalar da yapmõċlardõr. Çünkü Türkler bir taraftan çekilirlerse, diĊer taraftaki soydaċlarõyla kaynaċõyorlar, böylece daha kuvvetli bir tarzda terk ettikleri yerleri alõyorlardõ. Haçlõ devrindeki tarihçilerin eserlerinden çõkarõlan sonuçlar gösteriyor ki Ermeniler, Kilikya’ya ancak on birinci yüzyõlõn sonlarõnda, yani OĊuz Türklerinin yerleċmesinden dört asõr sonra gelmiċlerdir. Bunu kendi tarihçileri de kabul ediyor. Ermeniler o karõċõk devirlerden yararlanmak istemiċler, fakat baċarõlõ olamamõċlardõr. Uzun bir zaman bu bölge rahat yüzü görmemiċ, çeċitli hükümdar ve milletlerin bir çarpõċma yeri olmuċtur. Bir taraftan Selçuklular, bu güzel Türk yuvasõnõ, “Uç Ĉli”ni ana vatana katmak idealini gerçekleċtirmeye uĊraċõrken, diĊer taraftan Bizanslõlar Haçlõlarla yaptõklarõ anlaċmalara dayanarak buralarda bir hak iddia ediyorlardõ. Konya Selçuklularõ 1115 miladî senesinde buralarõ iċgal ettiler. Meċhur Daniċmend Gazi adõndaki Türk emiri memleketin bir kõsmõnõ aldõ. Nihayet 1153 – 1155 tarihlerinde Sultan Mesut, Adana ve Tarsus’u alarak memleketin devletine katõlõmõnõ kesinleċtirdi. Bir aralõk, “Atabek” hükümdarlarõ Halep taraßarõnda oluċturduklarõ Türk devletine, Kilikya’yõ katmõċlar, fakat Ĉkinci Kõlõç Arslan tekrar Selçuklu saltanatõna iade etmiċtir. 20
Üçüncü Haçlõ seferi zamanõnda Kilikya ilk defa batõlõ bir hükümdarõn, Frederik Barbarus’un hükümranlõĊõna girmiċ, Selçuklular yine almõċlar ve ta Cengiz zamanõna kadar ellerinde tutmuċlardõr. DoĊuda önemli bir deĊiċim aċamasõ oluċturan Cengiz Han ordularõ, bütün Asya gibi Kilikya’yõ da muazzam hakanlõĊa eklemiċlerdi. Selçuklular sönerken Mõsõr’da Türk ve Müslüman bir Türk Kölemen hükümeti kurulmuċ, Sultan Baybars gibi hükümdarlarõ Kilikya’yõ zapt etmek istemiċlerdir. Bir taraftan MoĊollara, bir taraftan Mõsõrlõlara baĊlanmak mecburiyeti… Memlekette garip, sõkõntõlõ, üzücü bir durum ortaya çõkmõċtõr. ÖrneĊin Sis kasabasõ; hem Mõsõr Kölemenleri’ne, hem MoĊollar’a ait olarak bir devir geçirmiċtir. Ĉċte bu karõċõk zamanlarda tarih bir Ermeni hükümetinin kuruluċunu kaydediyor. Fakat bu küçük hükümet ne tam bir baĊõmsõzlõĊa kavuċmuċ, ne uzun müddet devam edebilmiċtir. ÇoĊu zaman Türk devletlerinden birine vergi vermiċ, ona tabi olmuċ, Ermeni hükümeti romantik bir sözcükten, bir hayalden ibaret kalmõċtõr. Türkçe, Arapça, Frenkçe birçok eserlerin iċaret etmesiyle kesinlik kazanõyor ki, Adanalõlar, yani bütün Adana bölgesinde bugün bulunan Türk ve Müslümanlar, eski OĊuzhan soyundandõrlar. Türkmenler, OĊuz neslinin saf bir kõsmõdõr. Kayahanlõlar uzun zaman buralarda kalmõċlar, SöĊüt taraßarõna bir kõsmõ gidince bile aċiretin bir kõsmõ burada kalmõċtõr. Sis, Feke ve bugün Osmaniye sancaĊõ dediĊimiz yerin eski ismi olan Özer bölgesinde Kayahanlõlardan bir kõsmõ yerleċmiċti. Kozan daĊlarõyla, Adana ve Islahiye’nin bir kõsmõnda Bayatlar, Sis, Feke, Kadirli taraßarõnda Dögerler ve onlarõn bir kõsmõ olan Tapanlar, bugünkü Mersin havalisinde Dodurga, Yapar, IĊdõr, EymürhanoĊullarõ, Tarsus taraßarõnda Ulaċlõlar, Kadõ Burhaneddin’i yetiċtiren Salurlar, Kozan taraßarõnda meċhur Nadir ĉah’õ yetiċtiren Afċarlar, Adana’nõn belki en yayõlmõċ denizci aċireti olup Silifke taraßarõndan göçüp gelen Farsak veya Varsaklar, Beydililer, Kõnõklar, Namrun havalisinde meċhur Uzun Hasan’õn mensup olduĊu Bayõndõrlar, Seyhan, Ceyhan vadilerinde de bilinen ve ċanlõ YüreĊirler yerleċmiċ, yaċamõċtõr. Kilikya’nõn hangi tarafõna uĊransa orada eski Türk diyarõnda geziliyor hissini almamak imkânsõzdõr. 21
Adana’nõn en meċhur hanedanõ olan RamazanoĊullarõ, Bozoklu Han’õn soyundan olup Varsaklar, Özerler, Kusunlar, Kuċdemirler, Karaisalõlar, Kunduzlular hep onlardan doĊan aċiretlerdi. Araċtõrmacõ Ĉbni Salah’a göre Çukurova’yõ, aċiretlerin baċkanõ olan Bozoklu Han’a, Selçuklu Sultanõ Alaaddin Keykubat vermiċtir. 780 tarihine denk gelen o zamanlarda buralara Türkmenili, Türkmenistan, RamazanoĊullarõ beldesi denirdi. Antakya civarõ da buraya ait sayõlõrdõ. RamazanoĊullarõ Adana’yõ merkezî hükümet yapmõċlar, uzun süre hüküm sürmüċ, adlarõna hutbe okutmuċlardõr. Ĉktisadî, sosyal hayat itibarõyla Adana, o devri cidden bir geliċmiċlik ve medeniyet aċamasõ olarak saklayacaktõr. Sanayi, sulama, suya doyurma, hele ziraat, medrese, köċk, yollar, seyahat, acizlere yardõm kuruluċlarõ, refah, zenginlik, kuvvet ve büyüklük itibarõyla Türklerin o devri daima anõlõr. O zamanlar Tarsus’un iskelesi iken bugün denizden çok uzak olan Akliman, Mustafalõ bugün Karataċ denen “Od”, Ayas ve bilhassa Payas geliċmiċ birer limandõ. Barbaros Hayrettin’in kardeċi Gazi Oruç, gemilerini Yumurtalõk limanõnda inċa eder, gemicilerini bu diyarõn yiĊitlerinden seçerdi. Ĉlme, bilginlere, ilim kuruluċlarõna verilen önem bugün vakõf defterlerinin araċtõrõlmasõyla pek iyi anlaċõlõr. Özet olarak, Adana Türkleri kõdem itibarõyla bütün unsurlardan önce bu diyarõn gerçek sahibi olduĊu gibi, bütün o tarih dönemlerindeki milliyet, õrk akõmlarõyla, aksi akõmlarõn altõnda baĊõmsõzlõk ve varlõĊõnõ koruyanlar da yalnõz onlar olmuċtur. Kilikya bölgesinde bulunan halis Türk aċiretlerin miktarõ birçok yabancõ belgelere dayanarak 160 binden fazladõr denebilir. Kürtler on yedinci asõrdan itibaren az sayõda bu bölgeye göçmüċlerdir. Bugünkü miktarlarõ 6-7 bin arasõndadõr. Türklerle o kadar sõkõ iliċki ve kaynaċmalarõ var ki tarihçiler onlara Türk Kürt unvanõnõ vermiċlerdir. Kilikya bölgesinde bulunan küçük bir azõnlõk da Nasirilerdir. ÇoĊunluĊu Ĉslamiyet’i kabul etmiċ ve tamamen Müslüman olmuċlardõr. Memleketin bütün hukukundan 22
bir Türk gibi yararlanõr ve çoĊunlukla bahçecilik, ziraatla uĊraċõrlar. Miktarlarõ 20 bin civarõndadõr. Nasiriler on dokuzuncu asõrda göç etmiċler ve buralarõ vatan, yurt edinmiċlerdir. Kilikya’da bugün çoĊunlukla Türkçe konuċulur. ĉemseddin Sami Bey, Kamus El Âleminin çeċitli ciltlerinde Adana’ya ait – özetlediĊim – ċu bilgiyi veriyor. “ Ĉslam’õn ilk devrinde Ezene ve sonra Edne, sonra Adna olup 900 tarihlerinde resmî evrakta Edirne ile karõċõklõk konusu olduĊundan Atna imlasõyla yazõlan bu bölge, doĊal sõnõrlarla ayrõlmõċ olup eskiden beri bir kõta sayõlõr ve eski zamanlarda Kilikya adõyla bilinirdi. Bugün birçoĊunun ancak harabeleri görülen birçok ċehir ve kasabalarõ içine alan bu bölge halkõna Yunanlõlar Beyaz Süryaniler derlerdi. Kilikya, Keyhüsrev zamanõnda Ĉran’õn egemenliĊine geçmiċ, sonra Büyük Ĉskender tarafõndan zapt edilmiċ, o ölünce Selefkus sülâlesinin hissesine düċmüċ, bir aralõk Mõsõr savaċçõlarõ, kahramanlarõ eline geçmiċ, nihayet Romalõlar buralarda türeyen çeteleri yok ederek memleketlerine katmõċlardõr. Ĉslam’õn eline geçmesi ise Hazreti Ömer zamanõnda oldu. Ebu Abide ve Musa El Aċari komutanlõĊõnda fethedilen bu kõtayõ epey bir zaman ihmal edilmiċ görüyoruz. Bu sebeple Emevîler zamanõnda Hicrî 140 tarihinde (miladi 724) baĊlõ olduĊu yeri deĊiċmiċ gördüĊümüz Kilikya, Halife Mansur ile Harun el Reċit devrinde Abbasilere, daha sonra Halep’te kurulmuċ olan Hamdan HükümdarlõĊõ’na ait kalmõċtõr. Bunlardan sonra bu kõtaya sahip olan Selçuklular onu uzun süre ellerinde bulundurmuċlar, nihayet ErtuĊrul Gazi’nin yakõnlarõndan olan BozoĊluhan’õn kabilesine, yerleċmek üzere verilmiċtir. Bu sõrada Ĉçil tarafõna çok miktarda Türkmen yerleċtirildiĊi gibi ċimdiki daĊ halkõ da Bozoklularõn neslindendir. Selçuklular çökerken Kilikya’da RamazanoĊullarõ’ndan bir bey bulunuyordu. ErtuĊrul Gazi’nin pederi Süleyman ĉah’õn emrinde olan Türkmen baċkanlarõndan YüreĊir, oĊlu Ramazanla birlikte vaktiyle koyun güderken zamanla nüfuz, kuvvet, kaderin bir cilvesi olarak beylik makamõna yükselmiċ, nihayet Hicri 780 (Miladi 1364) tarihinde diĊer beyler gibi baĊõmsõzlõĊõnõ ilan etmiċtir. 23
970 Hicrî (Miladi 1554) tarihine kadar hüküm süren bu sülaleden yedi kiċi gelmiċtir ki; Ahmet Bey, Davut Bey, Mahmut Bey, Halil Bey, Piri Bey, Ĉbrahim Bey, Mehmet Bey’dir. Hep baba- oĊuldur. Yavuz Sultan Selim’in Mõsõr seferinde Kilikya, padiċaha teslim edilmiċ, Osmanlõ Sultanlarõ da yine bu sülaleden vali tayin ederek memleketi idare ettirmiċlerdi. Fakat aċiretlerin beyleri, istedikleri gibi hareket ettiklerinden Ramazan hanedanõnõn idaresine 1280 (Miladî 1864-Yazar Remzi OĊuz (Arõk)’un yazdõĊõ bu tarih tartõċmalõdõr.)’de tamamen son verilmiċ, daĊlar emir altõna alõnmõċtõr. 1284(Miladî 1868)’de de Adana, Kozan, Osmaniye dâhil olduklarõ Halep vilayetinden ayrõlõp birleċtirilerek Adana Vilayeti kurulmuċtur. (BĈRAZ COćRAFYA) Adana vilayeti yerine Kilikya tabirini kullanmamõz siyasî kurumlarõn daima deĊiċken olmasõndandõr. Anadolu, zeminindeki engebeler, coĊraÞ ċekiller sebebiyle doĊal bir bölünmeye uĊramõċ gibidir. Bu doĊal sõnõr dâhilinde kalan kõsõmlar ta eski zamanda da ihtiyaçlarõnõ doĊadan temin etmiċlerdir. Orman, nehir, tuz ile meyve her bölümde bolca bulunur. CoĊrafyacõlar, zamanõnda Anadolu’da birçok baĊõmsõz devletlerin ortaya çõkõċõnõ, bu uygun doĊal bölünmeyle izah ediyorlar. Bizim biraz önce aktardõĊõmõz vilayet bölünmemiz de, Anadolu’nun bu coĊraÞ durumundan yararlanmõċ, o durum dikkate alõnarak meydana getirilmiċti. Kilikya iċte böyle doĊal sõnõrlarla çevrilmiċ, tek parça bir bölge halindedir. CoĊraÞ konumu: Kilikya, yarõsõ boylam baċlangõcõ olduĊuna göre 29-24 ile 34-50 doĊu boylamõ arasõnda ve 36 ile 20-38 kuzey yarõküre dereceleri arasõndadõr. Sõnõr: Kilikya’nõn doĊal sõnõrõ Toros, Ĉç Toros daĊlarõyla, Akdeniz’dir. Anadolu’nun göbeĊine kadar uzanan Kilikya’yõ kuzey ve batõsõndaki ovalardan Toros daĊlarõ, doĊusundaki büyük kõsõm, Fõrat vadisinden, Ĉç Toros daĊlarõnõn devamõ olan Kozan ve Bereket daĊlarõ ayõrõr. Eski yönetim ċeklimize göre doĊusunda Maraċ, Halep ile kuzeyde Sivas sancak 24
vilayeti, Kayseri ve Konya’nõn bir kõsmõ ile sõnõrdõr. Batõsõnda Konya Vilayeti, güneyinde Akdeniz bulunur. Yüzölçümü: – Bazõ eserler, istatistikler Ĉçil’i Adana Vilayetine ilave eder, bazõsõ da etmez. 1914 senesindeki Ticaret ve Ziraat BakanlõĊõ sayõmõnda Adana Vilayeti 48,688, Ĉçil 13,687 kilometre kare olarak gösterilmiċtir. Kamus El Alam 50,000 kilometre kare olduĊunu söylüyor. Biz resmi istatistiĊe dayanarak Kilikya’nõn 62,375 kilometre kare ve yaklaċõk olarak 65 milyon dönüm yüzölçümüne sahip olduĊunu söyleyebiliriz. Fiziki coĊrafyasõ (zemin yapõsõ): – Anadolu, yõkõlmalar sonucunda oluċan bir yayladõr. Kilikya, o yaylanõn çevresinde bulunuyor. Bundan dolayõ, bozkõr deĊildir. DoĊal görünüċü itibarõyla ikiye ayrõlõr: DaĊlõk, ovalõk. Ovalõk kõsmõ doĊuda bulunup bugünkü Adana SancaĊõ’ndan ibarettir. Eskiden buraya Ovalõk Kilikya denirdi. Ĉçil ise daha fazla daĊlõk taraftõr. Buraya da eskiden DaĊlõk Kilikya derlerdi. DaĊlar, Kilikya’nõn 30,000 kilometre karesini kaplar. 27,000 kilometre karesi ova kõsmõndan, bin kilometre karesi bataklõktõr. Toros daĊlarõ memleketin bütünü açõsõndan bakõldõĊõnda daĊlõk görüntüsünü oluċturur. Silsile Rodos adasõndan baċlar, Diyarbakõr yaylasõna kadar uzar. Nihayet doĊuda Tetik Alpleriyle karõċõr, uzar, yerine göre çeċitli isimler alõr: BoĊa daĊlarõ, Andil silsilesi veya Kodart daĊlarõ, Bereket daĊlarõ, AkdaĊ, Susuz daĊ, Amanos silsilesi gibi… Toroslarõn en yüksek yeri, Adana Vilayeti dâhilinde BoĊa daĊlarõdõr. Senenin hemen her mevsiminde tepeleri karlarla örtülü olup bu karlar eriyemeyerek birikir ve daĊõn sõnõrõndan daha yüksek bir irtifa kazanõr. Bulgar daĊõ üzerindeki Vallah tepesi 2500 metre yüksekliĊindedir. Buralarda her ċekil ve renkte setlere, konilere, piramitlere benzeyen silsileler, ufuklara kadar birbirini takip eder. Bu yüksek daĊõn eteĊinde denizin yüzeyinden yüksekliĊi bin metreye yaklaċan kõsmõnõn Kilikya kapõsõ dedikleri Gülek BoĊazõ vardõr. Anadolu’nun içinden gelen bütün yollar Arabistan’a, Suriye’ye geçmek için gelir, hep bu noktada birleċir. Bu tepeler, derin, dar, geçilmez boĊazlar, vadiler, sarp uçurumlar, yalçõn kayalar buralara heybetli muhteċem bir manzara verir. Geniċ, sonsuz ormanlar bu heybet ve büyüklüĊe vahċi bir güzellik katar. Toroslarõn insanda bõraktõĊõ ihtiċam ve bü25
yüklük hissini, Pirene, Alp daĊlarõ bile yaratamaz. Batõda Akdeniz sahilini takip ederek gelen silsile, AkdaĊ ve Susuz daĊda 3000 metreden fazla yükselir. Sahilden uzaklaċõr, Seyhan nehri ve kollarõnõn açtõĊõ dar, derin boĊazlardan sonra ismini deĊiċtirir, Zamantõ Suyu vadisinden itibaren Ĉç Toros adõnõ alõr. Ĉç Toroslar da çok sarp, çok dik daĊlardõr. Yaz, kõċ tepelerinden kar eksik olmaz. Kuzey-doĊu yönünde kademe kademe yükselerek 2500-2700 metre yüksekliĊinde çeċitli yaylalar oluċturur. En önemli yaylalarõ Uzunyayla’dõr ki üstünde 200-300 metrelik engebeler vardõr. Sahildeki daĊlar güney rüzgârlarõna maruz kaldõĊõndan 2000 metreden aċaĊõda kar bulunamaz. Bulgar daĊlarõ silsilesinin bir özelliĊi vardõr ki; birkaç kilometrelik mesafede yükseklikler çok deĊiċir. Bu durum da iklim deĊiċimini getirir. Haydarpaċa-BaĊdat demiryollarõ, Toroslarõn birçok yerde gövdelerini delmiċ, tünellerinden geçmiċ, insan dimaĊõnõn teknolojide harikalar göstermesine sebep olacak köprüler ve diĊer inċaatlar meydana gelmiċtir. Ĉskenderun Halep Caddesi, Toros’un Amanos kõsmõnõn üzerindeki Belenboynu denen kõsõmdan geçtiĊi gibi, Anadolu’yu Suriye’ye baĊlayan Islahiye-Mamure caddesi de bu daĊlarõ aċar. Ovalarõna gelince: Silifke, Sis, Ceyhan yataĊõ ile sõnõrlõ olan önemli bir kõsõm arazisi, hemen baċtanbaċa ovalõ birer isimler alõrlar: Silifke Ovasõ, Çukurova, Muhacir veya Çaylak Ovasõ, Anavarza Ovasõ, Tarsus Ovasõ, Adana Ovasõ gibi. Silifke Ovasõ, Göksu vadisinin bulunduĊu ve Toroslarla Akdeniz’in meydana getirdiĊi eĊimlerdir. Göksu çõkõċõnõn güney-batõsõnda denize kadar uzanõr. Çukurova ve bunun doĊu kõsmõ olan Muhacir Ovasõ beraberce Kilikya’nõn en önemli arazisini oluċtururlar. Denizin kenarõndan Kozan daĊlarõnõn kuzeyine kadar uzanõp 100 kilometrelik uzunluĊu ve ortalama 40 kilometre de geniċliĊi vardõr. En geniċ kõsõm sahildedir. Yaklaċõk olarak 16000 kilometre kare geniċliĊindedir. Adana-Mersin demiryolu, ortasõndan geçtiĊi gibi içinden çeċitli nehirler de akar. Çeċitli merkezler vardõr. Yalnõz, önemle ċunu söylemek gerekir ki çok verimli olan bu bereketli yerler, kõsmen daĊlarla çevrilmiċ olmasõ, fakat özellikle nehirlerin taċõp etrafõ bataklõĊa boĊmasõ yüzünden vahim bir çevre olarak deĊerlendirilir. Bugün 26
ziraat yapõlabilen arazinin 1000 kilometre kare geniċliĊinde bir kõsmõnõ bataklõklar kaplamõċtõr. Hava bozulmuċ, sõtma artmõċ, nüfus bu yüzden hayli azalmaya uĊramõċtõr. Taċkõnlar ziraata daima zarar verir ve önemli bir kõsõm arazi atõl, boċ kalõr. Ovanõn bazõ yerleri yazõn oturulamaz bir hal aldõĊõndan yaylalara göçmek, daha õlõmlõ daĊ, baĊ, tepe aramak bir zorunluluk, kaçõnõlmaz bir ihtiyaç olmuċtur. Bu ova kadar hükümetin faaliyetine muhtaç ve aynõ zamanda o faaliyetin karċõlõĊõnõ en kõsa zamanda verecek bir yerimiz yoktur denebilir. Gerek sulama, drenaj, gerek kurutma iċlemlerini Kilikya õstõrap çekerek beklemektedir. Kilikya’nõn Jeolojisi, yüzey ċekilleri açõsõndan kõsa bir araċtõrma: Arazi üç buçuk, dört birikme ve tortunun topraklarõndan oluċmuċtur. Üçüncü devrin daĊlarõ kaya püskürmesi ve volkanik bir yapõdadõr. Halkalõ Ziraat Okulu hocalarõndan Sayõn Hamdi Bey, Adana hakkõnda yazdõĊõ bir araċtõrmada arazinin yapõsõ yani arazi tabakalarõ hakkõnda özetle ċunlarõ söylüyor: Adana Vilayeti onda dokuz, üçüncü zaman çökmelerinin oluċturduĊu topraklardan ortaya çõkmõċtõr. Bu arazinin de en geniċ kõsmõ, üçüncü zamanõn miyosen denen kaya tortusudur. Mersin, Adana, Sis, Karataċ noktalarõ arasõnõ doldurmuċ olan arazi, yani Seyhan, Ceyhan nehirlerinin deltasõ ile Bulgar daĊ kütlesinin kil taċõndan oluċan arazisi ve GeyikdaĊ silsilesinin Ermenek ile Alanya arasõnda, Anamur yönünde uzanan kil taċõ ve yaprak biçiminde baċkalaċmõċ kayalardan oluċan Erkeen(Karaisalõ’nõn bir köyünün adõ) topraĊõ ve nihayet Silifke ile Anamur arasõndaki dar bir ċerit ċeklindeki birinci zaman parçalõ arazi oluċumu, Saimbeyli çevresindeki keza parçalõ arazisi, Adana Vilayetinin arazi oluċumundaki tek parçalõlõĊõ ihlal ederler. Bundan baċka miyosen(üçüncü çaĊõn memeliler ve maymunlarõ geliċmiċ olduĊu dönemi) arazi ile beraber üçüncü zamanõn eosen(üçüncü çaĊõn memelilerin oluċtuĊu dönemi) devrine ait olmak üzere ċurada burada adacõklar ve Ĉskenderun körfezinin kuzey-batõ yönüyle Ceyhan nehri yataĊõ arasõndaki sahada biraz deĊiċiklik eseri gösterir. Geri kalan genellikle üçüncü zaman kaya tortularõ kalõntõlarõndandõr. Arazinin bu oluċumu topraklarõn kalker, kil, kum ile ve iyice uyumlu bir tarzda karõċmõċ olmasõnõ saĊlamõċtõr. Üç büyük nehir ve ayaklarõnõn, arazinin üzerine sürekli mil, balçõk getirmesi, topraklarõn temel özelliklerinin deĊiċmesi ve iyileċmesinde etkili olmuċtur. O nehirlerin ve kollarõnõn zengin ormanlar, verimli arazi içinden ge27
çerek Adana havalisine inmeleri, topraklara yeterli miktarda ölü organ getirmelerini ve arazinin kimyevi ve gõda maddeleri açõsõndan zenginleċmelerine neden olmaktadõr. Cidden Kilikya nehirlerinin taċkõn hareketleri teknolojik imkânlarla bir ċekilde düzenlenebilse, o sularõn getirdiĊi, topraĊa kattõĊõ o yararlõ balçõk, esasen mevcut bitkilerin gücünü harikulade kõlar, topraĊõ yormadan iki defa mahsul almak mümkün olur. Kilikya’nõn önceki devirlerdeki oluċumlara ait bir kõtada bulunmasõ, onun birçok medeniyetlere dolaċõm sahasõ olmasõna, medeniyetler yaratabilmesinin sõrrõnõ izah eder. Ĉnsanlõk ancak üçüncü devrin sonuna doĊru yaratõlmõċtõr. En çeċitli, muazzam bitkiler o devrin mahsulüdür. Bundan baċka, ovalarõn iklimi õlõmandõr. Nehirler ovalarda daha geniċ, hareketleri daha aĊõrdõr. Bu özellikler ise gemi kullanõmõna imkân verir. Ticaret de bu sebeple büyük geliċmelere kavuċur. Ĉċte bunun içindir ki; en eski, parlak medeniyetler hep büyük nehirlerin etrafõndaki geniċ ovalarda ortaya çõkmõċtõr. Adana taraßarõnda uzun süre bulunmuċ olan mühendis Vehbi Bey’in Fransõzca bir teknik raporundan önemli gördüĊüm ċu noktalarõ alõyorum: “Kilikya, Küçük Asya’nõn Akdeniz’e sahili olan belli baċlõ bölgelerinden biridir. Ĉklimi iyice deĊiċken, fakat ziraata pek uygundur. Ĉklimde bu deĊiċim, kuzey ve güney havalisinde Toroslar’a yakõn olmadandõr.” “Mõsõr eski Hõdivi, Toros ve Ĉç Toroslarõ yaĊmur hõrsõzlarõna benzetmiċti. Hakikaten bu tepeler daima büyük yaĊmurlar çeker ve adeta ilâhi güçlerin bu memleketi bereketli kõlmasõna neden olurlar.” Kilikya üç bölgeye ayrõlabilir: Tepe ve yaylalar, ovalar, sahiller. Yaylalar, soĊuk memleketlerin durumuna benzerler. Ovalarsa, sõcak memleketlere benzerler. Buralarda yaz hem sõcak, hem kurudur. Isõ derecesi ortalama 35’den 40’a yükselir. Aynõ anda yaylalarda 16 dereceyi geçmez. Kõċ genellikle õlõmandõr. Sahillerde sõfõr dereceyi geçen kõċlar nadirdir. Nem oranõ 28
ortalama 4 derecedir. DaĊlarda ise sõfõrõ çok geçebilir. ĉubat aylarõ boyunca en engin ovalarda bile kõraĊõlar yaĊar, õsõ derecesi sõfõrdan aċaĊõ düċer. Adana’nõn 39,000 kilometre kare yüzölçümü vardõr. Dörtte üçü ova, gerisi daĊlõktõr. TopraĊõn doĊal bileċimi birbirine eklenen yani bitiċken yapõdadõr. Toros ve Ĉç Toroslardan inen ve 40-50 santim kalõnlõĊõnda bol miktarda azotu, potasõ içeren bu balçõklar arazinin verimliliĊini ve bereketini harikulade artõrõr. Nehirler: – Kilikya su itibarõyla yokluk çekmez. Daima akan nehirleri mevcut olduĊu gibi yüksek daĊlarõn eteĊinde oluċu, daĊlarõn tepelerindeki daimi karlarõn sularõnõ besleyiċi, topraĊõnõ kuraklõktan kurtarõr. Önemli nehirlerinden birisi de Seyhan’dõr. Ĉç Toroslarõn Sivas’taki Hõnzõr DaĊõ’ndan inen Zamantõ Suyu ile BinboĊa DaĊlarõ’ndan inen Göksu’nun birleċmesinden doĊmuċtur. Ĉki kolun geçtiĊi vadiler dünyanõn en ċirin, en güzel yerleridir. Yönleri güney-batõdõr. Birçok büklümler yapar. Adana ċehrinin içinden geçerek dolaċõk bir yatakta batõya doĊru devam ve Tuzla Gölü ile Mersin limanõ arasõnda denize bir burun ċeklinde bir yatakta Akdeniz’e dökülür. Bu çõkõntõ Seyhan’õn getirdiĊi balçõklardan meydana gelip her sene denize bir iki metre ilerlemektedir. Nehrin uzunluĊu takriben 450 kilometre, sulayõp geçtiĊi yerler 22,400 kilometre kareyi, saniyede döktüĊü su 250 mikap metre (metre küptür) dir. Seyhan her suretle gemi iċlemesine elveriċli olabilir. Gerekli olan çalõċmalar yapõlmadõĊõ içindir ki bazõ kum setleriyle tõkanmakta ve bugün üzerinde ancak sallar iċleyebilmektedir. Adana ċehrinin içinden geçtiĊi yerlerde bile Seyhan kõċõn yõkõcõ, kudurgan, taċkõn bir sel halindedir. Seviyesi yükselir, yataĊõ, havzasõ geniċler, geçit vermez. Rengi bir koyu sarõ, adeta kõzarõk olur. Hâlbuki yazõn ortasõnda büyük adalar ortaya çõkar, insanlar bir tarafõndan diĊer baċõna çok kolayca geçer. Gemilerse böyle bir havzada tabii iċleyemezler. Kilikya’nõn diĊer önemli bir suyu Ceyhan’dõr. Yasdõ DaĊ’dan çõkar SöĊütlüdere, Aksu, Ilgõn çayõ gibi kollarla birleċerek Seyhan’a denk ve onun gibi çok dolaċõk, büklümlü bir yatakta, Çukurova’da akar. Yumurtalõk limanõ batõ civarõnda kocaman bir delta halinde Ĉskenderun körfezine dökülür. Aksu ile birleċtikten sonra geçtiĊi vadi çok heybetli, derindir. Ceyhan ve Misis 29
ċehirlerinin içinden geçer. GeniċliĊi 350 metredir. Denize döküldüĊü yer, geniċ bir bataklõk halinde olup gemilerin iċlemesine uygun deĊildir. Ancak sallar seyredebilir. Ceyhan kasabasõnda da küçük kayõklar, bir yakadan öbür yakaya geçmeye hizmet ederler. YataĊõ oralarda düz olduĊundan pek durgundur. Tarsus çayõ BoĊa DaĊlarõ’ndan iner. 100 kilometrelik bir uzunluĊu vardõr. YataĊõ dik olduĊundan ċiddet ve süratle akar. Çeċitli çaĊlayanlar yapar. Tarsus’taki ċelaleler özellikle önemlidir. Seyhan’õn yataĊõna yakõn bir yerde geniċçe bir delta ile denize dökülür. Eskiden bizzat Seyhan’a dâhil olurdu. Bugün Tarsus çayõ da gerekli temizlenme ile gemi iċlemesine pek uygun bir duruma gelir. Kilikya’nõn batõsõnda en önemli su Göksu’dur. Bulgar daĊõ silsilesinden iner, birçok çay ve derelerle birleċir, güney-doĊuya doĊru akarak Silifke havalisinin ortasõndan ve kasabanõn yakõnõndan geçer, Lisaneldahbe burnunun doĊusunda denize dökülür. 2000 kilometrelik bir yataĊõ vardõr. Bu nehirlerden, onlarõn ayaklarõndan baċka birçok irili ufaklõ göller de vardõr. Göllerin büyük kõsmõ nehirlerin taċmasõndan yahut yataklarõnõn bir büklümünün geniċlemesinden dolayõ ortaya çõkan bataklõklar oluċturur. Bataklõklarõn en meċhuru, güneyde Anbaz BataklõĊõ, Kel Hasan Paċa Denizi, Ceyhan, Seyhan deltalarõ, Tuzlu Göl ve diĊerleridir. Kilikya’nõn nehirlerini söyledikten sonra elektrik üretimlerinden de bahsetmek doĊru olacak. Mersin’in kuzeyinde iki kuvvetli ċelale var. Fakat bu havaliden geçen nehirlerin hem suyu az, hem akõntõlarõ düzgün olmadõĊõndan önemli ve kullanõlabilen bir güç ċeklinde düċünülemezler. Hâlbuki Tarsus nehrinin hareketliliĊindeki ċiddet, sanayi geleceĊi itibarõyla çok dikkate ve hesaba alõnmalõdõr. Tarsus yakõnõnda 12 metre yükseklikle dökülen bir ċelale vardõr ki 300 beygir gücünde bir fabrikayõ iċletmektedir. Tarsus çayõ bundan baċka 1500 beygir gücünde elektriĊin meydana gelmesini 30
saĊlar. Bu nehirden elde edilebilecek toplam elektrik gücünün 10,000 beygir olacaĊõ tahmin ediliyor. Seyhan ve Çakõt da önemli bir elektrik üretim yeri olabilir. Önemli miktarda su boċaltõyorlar. Sahiller:- Kilikya’nõn sahilleri hem çok, hem yanaċõlabilir bir durumdadõr. Tarsus daĊlarõnõn kopmuċ bir parçasõ gibi farz edilen Kõbrõs adasõnõ da geniċliĊi içinde kucaklayan Ĉskenderun körfezi bu sahillerin hepsini kendi bünyesine alõr. Mersin Limanõ, Karataċ Limanõ, Yumurtalõk Limanõ gibi sõĊõnaklar ve merkezler sahildedir. Nehir yataklarõ düzenlenerek oradaki bataklar, göller yararlõ duruma getirilse denebilir ki Kilikya’nõn sahilleri en bayõndõr, en yaċanabilir yerler olacaktõr. Kilikya maden havzalarõ: Ĉlme, menfaate, gerçeĊe dayanan bir araċtõrma, bir keċif giriċimi olmadõĊõ için maden serveti hakkõnda, geliċmiċtir denemez. Fakat oldukça önemli maden yataklarõ vardõr. Sayõn öĊretmen Hamdi Bey, Adana hakkõndaki araċtõrmasõnda bu konuda ċunlarõ söylemektedir: Bulgar daĊ kitlesinin kuzey yüzeyinde eskiden beri bilinen, vaktiyle iċletilmiċ meċhur gümüċ madenleri vardõr. Fakat ancak bugün tarihi önemlerini hatõrlayabiliyoruz. Islahiye kazasõnda demir cevherleri bulunuyor. Payastaki demir cevherleri Islahiyeninkilere oranla daha zengin ve yabancõ maddeler açõsõndan temiz olduĊundan daha deĊerlidir. Ayas, Ovacõk, Aksan, AĊõlõ, Orta Kunuċi, ÇaĊlayõk, Karaisalõ havalisindeki demir madenlerini de analõm. AĊõlõ ve Açman daĊda bakõr, Elvanlõ ve Orta Kunuċi, krom ve çinko, Yularõ’da çinko, diĊer bazõ yerlerde de keċif çalõċmalarõ yapõlmaktadõr. Mersin civarõndaki zift, petrol, AladaĊ’da linyit, Gürün’de kömür yataklarõ, kaynaklarõ, Ceyhan, Seyhan yataklarõ, Silifke’de tuzla, madenler arasõnda anõlmalõdõr. Tuzlalardan önemli miktarda tuz ihraç olunmaktadõr. I. Dünya Savaċõ esnasõnda Osmaniye taraßarõnda bir linyit kömürü ocaĊõ keċfedilmiċ, denemesi yapõlmõċ, fakat nedense devam ettirilememiċtir. Kozan daĊlarõnda demir, özellikle kurċun gözle görünecek kadar vardõr. 31
Mühendis Vehbi Bey de madenler konusunda ċu bilgileri veriyor: Mersin civarõnda Tömük’te bir krom maden ocaĊõ vardõr. Maden cevheri % 50-60 oranõnda zengindir. Harpten evvel 5-6 ton ihracat yapõlõrdõ. Moralõ’da altõn ve bakõr, Gülünay’da gümüċle karõċõk galen damarlarõ vardõr. AvanlõdaĊ’da manganez, Nurucuklu’da krom madeni keċfedilmiċtir. Tarsus bölgesinde Gözne’de petrol ve nikel, Kerkülüki’de maden kömürü, asfalt, Çine havalisinde totya ve malaċist denen yeċil damarlõ bakõr taċõ, baĊmanit denen büyük parçalõ granit, Elißi’de civa, Alaċi’de altõn ve bakõr, Namrun taraßarõnda linyit ve ċist denen kaya taċlarõ, petrol bulunmuċtur. Keza Adana bölgesinde de (Akdam, Bahçecik ve AladaĊ) taraßarõnda demir bulunur. Köyleki’de petrol, Caymar civarõnda ve AladaĊ’õn biraz yukarõsõnda bakõr, manganez, krom, sülfat döfer, sülfat dözenk bulunmaktadõr. Fransõz iktisat heyeti Adana temsilcisi Mösyö Kolanċiye’de mevcut Adana havalisine ait iki madencilik haritasõnõ gördüĊümüzde, o haritadaki iċaret ve bilgiler bizimkilerle uyuċuyor. Madenler sõrasõnda taċ ocaklarõnõ da söyleyeceĊim. Bu konuda müteahhit Adanalõ Nebi Efendi’nin verdiĊi bilgiyi kõsaca aktarmayõ uygun görüyorum: Adana Yöresinde Ĉċletilmiċ ve Hâlâ Ĉċletilen Ocaklar: 1 Adana’nõn on beċ kilometre kadar doĊusunda Çal taċ ocaĊõ 2 - Tarsus’un kuzey-batõsõnda mermer taċ ocaĊõ 3 - Mersin Çavuċlu köyünde yumuċak taċ, keza o civarda taċ ocaklarõ bol ve taċlarõ beyaz mermer gibidir. 4 - Tarsus civarõnda Karacailyas mevkiinde büyük bir taċ ocaĊõ var. Fakat bugün terk edilmiċtir. Zaten diĊer taċ ocaklarõ da hali hazõrda tamamõyla faaliyette deĊildirler. Çal taċ ocaĊõnõn taċlarõ beyaz ve yumuċaktõr. Tarsus civarõndaki mermer ocaĊõnõn mermerleri de beyazdõr. Taċ ocaklarõndan çõkarõlan taċlar merkezlere arabalarla nakledilir. Fransõzlar za32
manõnda Çal ocaĊõndan Adana’ya kadar bir dekovil(küçük demiryolu) hattõ vardõ. Bugün o hat kaldõrõlmõċtõr. Fiyatlara gelince: Çal ocaĊõndan Adana’ya kadar yontulmamõċ bir küp kara taċ 3,5-4 liraya mal olur. Tarsus civarõndaki ocaklarda Tarsus merkezine kadar her bir küp kara taċ için 10 lira verilir. ĉu farkla ki bu taċlar yontulmuċtur. Mersin civarõndaki taċlar Mersine kadar 3-3,5 liraya mal edilebilir. Bugün Adana’nõn bina, köprü ve sair inċaat yapõmõnda kullanõlan taċlar bu ocaklardan getirtilebilir. Bunlar yalnõz parke taċlarõ görevini görmezler. Kaldõrõm döċemek için Toprakkale güneyinde Kõsõk boĊazõndan, Leçe civarõndan ayrõca granit ve siyah taċ getirtilir. Taċ ocaklarõndan orman daireleri çok az vergi alõrlar. Baċkaca kayõt ve kefalete baĊlõ deĊildirler. Maden sularõna da ċöyle bir göz atmak yararlõ olur sanõrõm: Mersin sancaĊõ içinde Mersin’e iki buçuk saatlik tepeler üzerinde içme maden suyu vardõr. Ĉçinde kükürt bulunduĊundan, çamuru, bazõ cilt hastalõklarõna yararlõdõr. Kendisi ishal edici olduĊundan baĊõrsaklarõ temizlemek için o havalide bol bol içilir. Mersin belediyesine aittir. Çok az bir Þyatla kiraya verilmektedir. Tarsus havalisinde: Keċyükü Köprüsü civarõnda bir maden suyu vardõr. Namrun Yaylasõ yolu üzerinde olup, Tarsus’a dört saat mesafededir. Halk bunu da ishal edici olarak kullanõr. Bugün hem yataĊõ harap, hem su akmamaktadõr. Kullanõm hakkõ ileri gelen ailelerden Sadõk Paċalara aittir. Kozan sancaĊõnda: Kadirli kazasõnõn Hançer deresi isimli mevkiinde de bir maden suyu vardõr. Kükürtlü olup halk onu uyuz tedavisinde kullanõr. Osmaniye sancaĊõnda: Merkez sancak Osmaniye kasabasõna yarõm saat mesafede Kösyeli Köy’ü ile bir buçuk saat uzaklõĊõnda AĊyar köyü civarõnda da iki maden suyu vardõr. Ĉkisi de soĊuk, içimi tatlõ, kükürdü azdõr. Haruniye kazasõnda: Karacaevran köyünde de bir maden suyu vardõr. Tatlõ ve kükürt kokuludur.
33
Haruniye’ye dört saat uzaklõkta Ceyhan nehrinin kenarõnda bulunan diĊer bir maden suyu dört metre küplük oyuk bir kaya altõndan kaynar, 30-35 derece sõcaklõkta sarp mevkili bir õlõcadõr. Romatizma, uyuz, cilt hastalõklarõna yakalanmõċ olanlar Nisan, Mayõs aylarõnda giderler, yõkanõrlar. Ceyhan kazasõnda: Kokar õlõcasõ pek meċhurdur. ĉehre iki saat mesafede Yõlankale mevkiindedir. Kükürtlü, içilmez, deniz suyuna benzer derecede acõ, sert bir suyu vardõr. Gerçi cilt hastalõĊõna tutulanlar pek çok faydasõnõ görürlermiċ. Keza Ceyhan’a iki saat mesafede Çokça köyü içinde Çokçapõnarõ isimli bir õlõca daha var. Kükürdü daha az, içilmesi daha fazla mümkündür. Yeri batak olduĊundan ikinci derecededir. Bu da eklem hastalarõna yarar saĊlõyor. Çamdan madeni suyu ise Ceyhan’a bir buçuk saat uzaklõktadõr. Ĉçimi pek latif, fazlaca kallavi olup çok idrar verir. Ceyhan’daki halk bunu getirir içerler (Ceyhan Belediyesi bu suyu ċehre getirmek için bir giriċime hazõrlanmadadõr. En az 40-50 bin lira masraf gideceĊini söylüyorlar) kalp ve damar hastalõklarõna pek faydasõ görülmüċtür. Asõl Çamdan suyuna yarõm saat mesafede bir de, Küçük Çamdan Suyu bulunmadadõr. GeniċliĊi, içimi, madeni deĊeri Asõl Çamdan’dan daha azdõr. Belediyenin düċüncesi iki suyu birleċtirmektir. Bundan baċka Pozantõ havalisinde demiryoluna yakõn mesafelerde iki õlõca daha mevcut olup halk heyecanla onlara gitmede iseler de diĊer bütün õlõcalarda olduĊu gibi bunlarda da ne bina, ne tesis, ne en ufak ihtiyacõ karċõlamaya yarar modern araçlar vardõr. Servet, saĊlõk, yarar fõċkõran bu yerlerde çalõċkan, zeki kiċilere çok ihtiyaç var. Ormanlar: Dünyanõn en muhteċem, çeċitli ormanlarõna sahip bulunan geniċ, aĊaç deryalarõnõn arasõnda yalnõz elli çeċit meċe sayõlan Anadolu, teknik altyapõnõn olmamasõ, yangõnlar ve bilgisizlik sonucu aĊacõn kendisi için hazõrlanmõċ görmesinden dolayõ bugün nasõl fakirleċmiċ, çõplak kalmõċsa Türkiye’nin en zengin orman bölgesi sayõlan Adana’da senelerce israf, tahrip neticesi bugün eski orman deĊerinden, servetinden müthiċ surette kaybetmiċtir. 328 (1912) senesinde yapõlan bir istatistikte yalnõz o sene 3300 hektar orman hopur denen yangõnlarla mahvedilmiċtir. Bugün genç neslin saygõsõna, zekâ gücüne ve aĊaç sevgisine emanet kalmõċ 450,000 hektar orman vardõr. Adana havalisinin genel sahasõ dört milyon hektar olduĊuna göre ormanlõk arazi % 11’i kaplõyor demektir. 34
Kilikya’nõn her sene Suriye, Mõsõr havalisine çok miktarda kereste ihracatõ vardõr. Ormanlarda meċe, ceviz, çam, servi, ċimċir, zeytin, kiraz ve sair her çeċit aĊaç bulunur. Bitki hayatõ genellikle yaĊmurlar, sõcaklõk derecesi ile ilintili olduĊundan bitki bölgeleri ona göre dizilmiċtir. Mesela Toros daĊlarõnõn güney tarafõnda muntazam bir sõra vardõr: En aċaĊõda hurma aĊaçlarõ, bahçeler, Akdeniz’e özel kokulu bitkiler, hububat vardõr. Bunlarõn üstünde yapraklarõ mevsiminde dökülen aĊaçlardan oluċan adi ormanlar ve ekili yerler, ekinler, daha yukarõda çamlar, ardõçlar, en yukarõda da çalõlõklar, kayalõk ve yosunlar, çõplak tepelerde de karlar bulunur. ĉurada ek olarak bütün Türkiye’nin 7 milyon hektar ormana sahip olup yüz ölçümünün % 9 miktarõnõ oluċturduĊu orman açõsõndan Adana’nõn sekizinci geldiĊini bildirmeliyim. Ormanlarõn gerekliliĊi, durumu hakkõnda Faik Sabri Bey’in bir görüċünü aynen aktaracaĊõm: Anadolu’da önceleri orman ċimdikinden on beċ misli yer tutardõ. Fakat uzun asõrlar bakõlmaya bakõlmaya eski büyüklük ve yücelikten örnek imiċler gibi pek daĊõnõk ormancõklar kalmõċtõr. Ormanlarõn azalmasõ, bataklarõn artmasõna neden olmuċ, böylece iklimin olumsuz etkilerini hazõrlamõċtõr. Ormanlarõn tahribatõ, arazinin daha çok dõċ iċgale uĊramasõnõ getirir. Bu suretle daĊlardan inen sellerin ċiddeti artar, nehirler düzeni kaybeder, gemi iċletmeciliĊi yetenekleri azalõr. DiĊer taraftan ormanlar, rutubeti, yaĊmurlarõ artõrdõklarõndan, ormanlarõn azaldõĊõ yerlerde iklimin ċartlarõ deĊiċir. Ormanlarõ çok olan yerde su buharõ, daha çok ve ċiddetle yoĊunlaċõr. Bundan dolayõ ormanlar azalõrsa yaĊmurlar azalõr. Anadolu’nun nemli kalmasõna bir neden de budur. Halbuki ormanlar yeniden artõrõlsa yaĊmurlar da artõyor. Mesela Portoriko ve Jamayika adalarõnda aĊaçlarõn mahvolmasõyla kayõp olan yaĊmurlar, ormanlarõn yeniden ortaya çõkartõlmasõyla tekrar yaĊmaya baċlamõċtõr. Tecrübeler göstermiċtir ki aynõ miktarda bir su yüzeyi, bir hayvan ve bir bitki yüzeyinin yaydõĊõ su buharõ 1, 3, 60 oranõndadõr. Demek ormanlar fevkalade su buharõ 35
yaratmak gücüne sahiptirler. Bu yönden ormanlar kaybolursa felâketler görünür. Bundan baċka ormanlar yaĊmurlara düzen verir. Denizler nasõl sahil üzerinde yumuċatõcõ bir etkiye sahipse ormanlar da aynõ yönden sõcaklõĊõn deĊiċimine yön verir. Ormanlõ bir arazi kõċõn çõplak araziden daha sõcak ve yazõn daha serindir. Hâlbuki hâlâ bile bir çoban, sürüsüne otlak hazõrlamak için en ufak izne gerek görmeden, cezaya uĊramadan koca bir ormanõ ateċe vermekten çekinmiyor. Köylüler, ċehirliler sürekli ve müthiċ bir bilinçsizlikle ormanlarõ mahvediyorlar. Ĉlkbaharda nehirlerin devamlõ, düzenli taċkõnlarõ birçok çayõr, bitki yetiċmesine de yol açar. Bunlar sõĊõr cinsinden hayvanlarõn beslenmesine hizmet eder. DaĊlõk, ormanlõk kõsõmlarda iyi meralar daima bulunur. Büyük, sõk ve çeċitli aĊaçlar, daima akan kaynak sularõ Avrupa’nõn en güzel yerlerini aratmayacak kadar güzel ve saĊlõklõ KõzõldaĊ, Bürücek, Gözne, Namrun yaylalarõndaki ormanlar arasõnda insanlar, tahammülsüz sõcaklara karċõ birer sõĊõnacak, içine girilecek yer bulurlar. Ĉklim : Ilõman sõcak bölgede bulunan Adana havalisi kuzeyden Toros daĊlarõyla çevrilmiċ ve güneyden denize açõk bulunduĊundan iklimi sõcakçadõr. Rusya’dan kopup gelen buzlu kuzey rüzgârlarõnõ Toroslar durdurur, güneyin rutubetli rüzgârlarõ ise serbestçe etkiler. Mevsimler tamdõr. Yaz, kõċ, ilk ve son bahar bu havalide her zaman görülür. Yazõn gölgede kõrk bir dereceye kadar yükselen hararet kõċõn sõfõra katiyen düċmez. Ovalar, temmuzda sõcaktan bunalõrken, Toroslarõn tepesinde karlar õċõldar. Ovalara pek nadir olarak kar yaĊar. Ocakta bile 10 dereceden aċaĊõ hararet az görülür. Don olmaz. YaĊmur mevsimi genellikle kõċõn ve son bahardõr. Ekim, Kasõmda ara sõra yaĊan yaĊmurlar ocakta ve son baharda bolca dökülür. Yõllõk ortalama olarak 500 milimetre derinliĊinde yaĊmur yaĊdõĊõ kaydedilmiċtir. Yazõn, Hazirandan AĊustos sonuna kadar kurak mevsimdir, yaĊmursuz geçer. Bununla beraber bu ċartlar, Adana havalisinin bitki toplamõna õlõman sõcak ve sõcak iklimlerin manzarasõnõ, çeċitliliĊini verir. 36
Her çeċit zirai bitkiyle beraber bilhassa pamuk, ċeker kamõċõ, portakal, zeytin, üzüm, incir, turunç, limon, pirinç büyük bir bereketle yetiċir. Adana, iklimi açõsõndan memleketimizin çok deĊerli bir bölgesidir. Birçok yerlerimizde erik, kiraz gibi meyveler, domates, patlõcan gibi sebzeler henüz meyve baĊlarken Adana’da satõlmaya baċlar. Turfandacõlõk itibarõyla her yerle büyük bir baċarõyla rekabet edebilir. Yeni ve eski iki meyvenin, aynõ aĊaç üzerinde toplanmasõ zevk ve baċarõsõna Adana’dan baċka yerlerimizde pek güç rast gelinir. Hububatõn nisan sonlarõna doĊru geliċimini tamamlamasõ, hasat yapõldõktan sonra ikinci bir ziraat yapmaya, böylece iki defa mahsul kaldõrmaya imkân verir. Yine bu iklimin etkisiyledir ki en önemli mahsulü olan pamuĊu, çeċitli özellikleri itibarõyla Amerika ve diĊer memleket pamuklarõyla rekabet edebilir. Bereketli olduĊu kadar hoċ, güzel olabilen bu havalide nüfusun çok yoĊun olmasõ gereklidir diye düċünülür. Hâlbuki iċ tamamen aksidir. Genellikle tenhalõk hüküm sürer. Ĉnsanlar, bu havalide daha doĊayla baċarõlõ bir ċekilde mücadele etmemiċtir. Rüzgâr, güneċ, yaĊmur ve özellikle nehirler binlerce senedir nasõl etkiliyorsa bugün yine aynõ tarzda etkiliyor ve insanlar onlara tamamõyla maĊlup ve baĊlõ bulunuyorlar. Medeni ve zengin Avrupa memleketlerine bir saadet ve servet aleti olan akarsu burada bir beladõr. Yazõn kuraklõktan baĊrõ çatlayan topraklarõ sulamak için daĊlardan fõċkõrmõċ gelmiċ olan nehirler… Yataklarõnõ geliċi güzel, yumuċak yerleri kazõp yayõlmasõ, taċtõklarõ vakit bir engele tesadüf etmemeleri yüzünden geniċ bataklar yapmõċlar, bir milyon dönüm araziyi bataklõĊa çevirmiċlerdir. Bu ve buna benzer nedenlerle yazõn, ahali iċlerini bõrakõp daĊ eteklerine çekilmek zorunda kalõrlar. Sivrisinekler insanlarõ cibinliĊe girmeye mecbur eder, kõsaca serbest, rahat ve sürekli çalõċmak imkânõndan mahrum ederler. Sõtma özellikle yazõn pek elim ve korkunçtur. Okaliptüs aĊaçlarõ yavaċ yavaċ yetiċtirilmekte ise de ova genellikle çõplaktõr. Irgatlarõn, iċ sahiplerinin bu nedenle de fazla eziyet çektikleri, hatta sõcaĊõn etkisi bir kat daha arttõĊõ açõk olaylardandõr. Bundan dolayõ Fransõzca bir raporda gördüĊüm ċu kõsmõ eklemeden geçemedim: En yaĊmurlu bölge, Kilikya’da daĊlõk olan yerlerdir. Bir yerin bitki gücü, aldõĊõ ve 37
emdiĊi yaĊmurlarla ölçülemez. Bu konuda o yerin buharlaċmasõ dikkate alõnõr. Bu açõdan Kilikya’da ovalar en yüksek kõsõmlardan daha verimlidir. Toros daĊlarõna nüfuz eden yaĊmur miktarõ 1500 milimetre, Karaisalõ’da 800, Osmaniye’de 500-600 milimetredir. Sahil kesimlerinde aċaĊõlara inildikçe yaĊmurlar nadirleċir, haÞßer. 400-500, bu rakamlar mutlaka deĊerlidir, önemlidir denemez. YaĊan yaĊmur miktarõndan çok buharlaċmayan su miktarõnõ ve topraĊõn doĊal özelliklerini bilmek daha önemlidir. Üzerine fazla yaĊmur düċen fakat çok buharlõ, az serin bir topraĊa nazaran nemli ve serin bir toprak daha çok ziraatõn geliċmesine hizmet eder. Yaz aylarõnda daima çiĊ yaĊar. Genellikle sõtmalõ diyebileceĊimiz bu havalide bulaċõcõ hastalõk pek nadirdir. Adana SaĊlõk Müdürü Sayõn Yunus VasÞ Bey, memleketin genel saĊlõk durumu hakkõnda aċaĊõdaki bilgileri vermektedir. Ĉklim konusunda bunlarõ da gözden geçirmek pek faydalõ olacaktõr: Vilayetin iklimi alçak, hatta cehennem sõcaĊõ ve kõsmen rutubetli olduĊu halde genellikle saĊlõk durumu berbat ve endiċeli deĊildir. Hatta iyidir. Ekvatora nispeten yakõnlõĊõ sõcak memleket hastalõklarõnõn hüküm sürmesine neden olur. Yõlda ölenler 2074, doĊanlar da 2749 dur. Nüfus yaklaċõk olarak 450 bin olduĊuna göre vefat oranõ % 5, doĊum oranõ da % 6 demektir. Köylere kadar yayõlan jandarma, saĊlõk kurumlarõyla elde ettiĊimiz ċu sonuç saĊlõĊa en yakõn bir ifadedir. 1922 senesi sonlarõna doĊru vilayet bolca çiçek hastalõĊõ istilasõnda idi. Mevcut aċõlar kontrol edilmemiċ olduĊundan uygulamada baċarõlõ olunamadõĊõ halk arasõnda yaygõn idi. Bunun üzerine Ĉstanbul aċõevi’nden taze aċõlar getirttik, kontrol ettik ve buzda koruma altõna aldõk. Sonra da genel çiçek hastalõĊõ mücadelesine baċladõk. Üç ay zarfõnda durdurduk. Yapõlan aċõ miktarõ 150,000, yani bütün nüfusun dörtte biridir. Kayseri, NiĊde, Konya, Silifke taraßarõndan bilhassa yaylalardan tren aracõlõĊõyla dönen aċiretlerden tek tek olaylar halinde memlekete girmezse bu sene çiçek hastalõĊõ görülmeyecektir. 38
Bulaċõcõ hastalõklarla nüfusun artõċõ ve azalõċõ çok baĊlantõlõdõr. Bu itibarla veba, kolera gibi bulaċõcõ dertlerin yokluĊunu ċükranla söylemeliyim. Tek tek görülen kuċpalazõ derhal tedavi edilmiċtir. Basilli dizanteriler de bireysel olaylar ċeklinde kalmõċtõr. Sularõn etkisiyle ara sõra dizanteriye tesadüf ediyoruz. Fakat ne bulaċõcõ, ne tehlikeli deĊildir. Gece hummasõ, tifo ile lekeli hummaya rast gelmedik. Buna karċõlõk verem ve farklõ ċekilleri vardõr ve maalesef artõyor. Baċlõca neden, gõdasõzlõk ve sõtma etkisiyle ortaya çõkan zayõf bedendir. Korunma çarelerini, mücadele etmesini bilmek ve yaygõnlaċtõrmak gerektir. Kõzamõk, kabakulak epeyce salgõndõ. Bazõ deĊiċimler de yapmõċlardõ. Fakat öldürücü ċekillere hamdolsun rastlamadõk. Kõzõl görülmedi. Hükümete gelince: Köylünün saĊlõĊõnõ daima düċünüyor. En dar zamanlarda bütçesinden karċõlõksõz kinin parasõ saĊlamayõ ihmal etmemiċtir. Bununla beraber, ċimdiki saĊlõk kurumumuz ne nüfusla, ne bu geniċ ülke ile tutarlõ deĊildir. Bir kere, komċu hükümetlerden bulaċõcõ hastalõklarõn geçmesine meydan vermemek için deniz ve kara yönünde karantina yeri yapõlmasõ hükümetimizin önemli düċüncelerindendir. Yerel ihtiyaçlarõ araċtõrdõk ve duyurduk, sonucunu ümitle bekliyoruz. Hatta kurumlara da pek önem verilmektedir. Adana merkezinde 150, Mersin’de, Tarsus’ta elliċer yataklõk birer memleket hastanesi vardõr. Merkezdeki hastane bir saĊlõk kurulu ve bir Baċhekim idare olunmaktadõr. Adana hastanesine ċart olan röntgen cihazõnõ Kõzõlay ċubesi büyük bir ilgi ile saĊlamak üzeredir. Bütçeye bir göz mütehassõsõ için tahsisat konmuċ ve memlekette maalesef çok fazla olan göz hastalõklarõ, trahoma gibi dertler için çare bulunmuċtur. Bugün iċ baċõnda iċi bilenler bulunuyor. Teċhisi kolaylaċtõran laboratuarõmõz kõsmen mevcuttur. Bu iċ de iċbilir bir hekim arkadaċõmõzõn eline geçmiċ, iyileċtirilmiċtir. MamaÞh sõtma, hastalõklar çok büyük bir derttir. Yalnõz resmî yerlerin düċünmesi yetmez. Halk da desteĊini düċünüp fedakârlõk yapmalõdõr. Abdesthane laĊõmõnõn bir çukura akmasõnõ ihmal ederse onun, içeceĊi suya karõċõp baċõnõ belaya sokacaĊõnõ halkõmõza, halk kurumlarõnõn da uygun araçlarla daima duyurmasõ ve tek39
rarlamasõ gerektir. Kõzõlay’õn hizmetini hürmetle anmalõyõm. Dispanseri aracõlõĊõyla ayaktan on binlerce halkõ parasõz tedavi, tõbbî müdahale uygulamõċtõr. Köylünün evi toprak ve kamõċtan yapõlmõċ, sõk ve üst üste, göz göz yapõlmõċ evler, gözlerden ibarettir. SaĊlõklõ deĊildir. Buna bir de sõtma katõlõyor. Ahalinin % 80’inin dalaĊõ büyümüċ, kasõklarõna inmiċtir. Bilhassa çocuklarda bu konuda ölüm fazladõr. Evlilik muayenelerinde saĊlõk kurumu görevini yapar. Laboratuar çalõċmalarõ bu iċin yaygõnlaċmasõna kefalet eder. Asõl zorunlu mücadele burada sõtma ve trahoma iledir. Ele geçen bir dosyada yedi köyün yüzlerce hanesi sõtmadan tükenmiċ, sönmüċ olduĊu yazõlõydõ. Bu müthiċ bir gerçektir. AċaĊõ inen, alçak hava ve cehennem sõcaĊõ olan arazide su birikintileri kalõyor, sivrisineklerin yaċamasõnõ kolaylaċtõrõyordu. Ben halkõn yardõmõna muhtaçtõm. Zenginler, ilk ricamõ derhal yerine getirdiler, taahhütlerini tespit ettiler. Ĉki bin sekiz yüz seksen beċ lira verdiler. SaĊlõk BakanlõĊõ bin, Kõzõlay’õmõz bin beċ yüz, Ceyhan Kõzõlay’õ yüz lira verdi. Bunlarla yüz on bir kilo kinin aldõk. Köylere seyyar saĊlõk heyetleri yolladõk. Adana ve Osmaniye sancaklarõ tamamen gezildi, 22,446 sõtmalõ görülerek yetmiċ beċ kilo kinin sarf ettik. Trahomlar da kõsmen yardõm gördü. Bu yüce gönüllü Adanalõlara insan nasõl teċekkür etmez. Adana’da iċçilik hayatõ olduĊundan doĊu vilayetleri halkõndan oraya yerleċtirilen göçmenlerden birçoĊu tekrar Adana’ya gelmektedir. Bu daimi hareketlilik görevlerimizi yapmamõzõ zorlaċtõrõyor. Gelecek yõl saĊlõk durumu bu yõlkinden çok iyi karċõlanacaktõr ümidiyle sözlerimi bitiriyorum’’. Kilikya esasen zirai bir memlekettir. Efsanevi bitki çeċitliliĊi ile Kuzey Mõsõr ċöhretine cidden layõktõr. Meċhur ovalarõnõn ziraat gücü, iċitilmemiċ bir bitki çeċitliliĊi saĊlar. Ekilen arazisi hakkõnda kati bir ifadede bulunmak mümkün deĊildir. 1914 yõlõ sayõmõna göre 3,584,780 dönüm ekilebilir var ki 5,630 kilometre kare demektir. Bu doĊrudan doĊruya ziraata tahsis edilen yerler. 1000 kilometre kareden fazla bataklõklarõ, ċehir, kasaba ve köylerde bina ve arsalarõn iċgal ettiĊi yerler de bu toplama eklenirse bu havalinin ova kõsmõnõn üçte ikisi ekilmiċ bulunuyor. 40
ADANA HAVALĈSĈNĈN ÜRÜNLERĈ Zirai memleketlerde yenilik ve geliċmenin en kesin delili, ekilebilir arazide ürünün artõċõdõr denilebilir. Bu düstura dayanarak Adana’nõn sürekli geliċme ve yenilenme yolunda ilerlediĊini söyleyebiliriz. Önce Adana’da neler yetiċir, bunlara bir göz gezdirelim: Birinci derecede pamuk gelir. Yaklaċõk olarak 1,250,000 dönüm araziyi kaplar ki ekili arazinin yarõsõ demektir. Sonra buĊday gelir: 882,710 dönümdür. Arpa 625,056, susam 345,840 yulaf 237,240 dönüm, baĊ 146,080 dönüm, mõsõr 24,145, darõ 74,178 daha sonra soĊan, nohut, mercimek, fasulye, pürçek 8-10 bin dönüm, 5000, zeytin 2,800, tütün 2,700, çavdar, pirinç, bakla, sarõmsak, biner börülce, bezelye, pancar 200-500 dönüm yer iċgal ederler.
dönüm, dönüm, patates dönüm,
Bu cetvel Ziraat BakanlõĊõnõn 1914 yõlõndaki sayõmõna dayanarak düzenlenmiċtir. Hâlbuki ziraat uzmanõ ve memuru olup Adana’da bulunan birçok kiċi ekili arazinin miktarõnõ bunun iki üç misli tahmin etmektedirler. Ekilebilir ziraat kõsmõ ise 26,400,000 dönüm olarak tahmin edilmekte ve bunun 17,600,000 dönümünün pamuk ziraatõna uygun olduĊu doĊrulanmaktadõr. Pamuk hakkõnda ayrõca fazla bilgi vereceĊim. ĉimdi diĊer zirai ürünlerden bahsedeyim: Ortalama olarak buĊday mahsulü bire 25 verir. Bütün miktar ise beċ milyon kileyi aċar. Arpa ortalama bire on beċ kabul edildiĊi gibi bütün hâsõlat yõllõk üç milyon kileden fazlacadõr. En çok arpa eken yer Adana ve Tarsus kazalarõdõr. 1912 yõlõndaki istatistiĊe göre susam 9 milyon okka ve susam yaĊõ 150 bin okkadõr. Yulaf mahsulü ise bir buçuk milyon kile kadardõr. Çeċitli kazalarõn yulaf hâsõlatõ arasõnda fark vardõr. En fazla Adana havalisi verir ki bire yirmidir. Mõsõr mahsulü 125 bin kile, darõ ise 157 kileden fazladõr. BaĊa gelince: Vilayetin bütün üzümü 12 milyon okka kadardõr. 2,5 milyonu kurutulur. BirçoĊu ċarap ve rakõ imalatõnda kullanõlõrdõ. Taze olarak da çok miktar sarf edilir. Üzüm cinsleri çok çeċitlidir. Köylülerin pampal dedikleri Ĉstanbul’un çavuċ üzümüne benzeyen gayet özenle yapõlmõċ cinsler, altõn gibi õċõldayan õċõlaklar, he41
venkler, salkõmlar. Son derece bol, tatlõ, sevimlidirler. Halk üzüm ċiresinden gayet iyi yararlanõr. Pekmez yapar, niċastayõ da koymak suretiyle kõrma, basdõk, sucuk imal ederler. SoĊan bire yüz verir. Adana, Ceyhan kazalarõnda bol miktarda yetiċir. Yõllõk hâsõlatõ bir milyon okkayõ geçer. Nohut beċ yüz bin küsur okkadõr. Fasulye 900 bin, bakla 121 bin, mercimek 900 bin, pürçek 38 bin, pirinç 6 bin, çavdar bin kile hâsõlat verir. Patates 700 bin okkaya yakõndõr. Bire elli alõnmasõ mümkün, bire ancak yedi alõnõr. Adana’nõn patatese ayõrdõĊõ arazi bilhassa merkez sancaĊõnda geniċtir. Tütün, Adana’nõn bol mahsulünden biridir. Adana ve Osmaniye sancaklarõ özellikle tütün eker. 150 bin okkaya yakõn ürün alõnõr. ĉeker kamõċõ, Adana’nõn önemli meyvelerindendir. Daha sõnai bir yarar saĊlayamamakla beraber, bir gün Mõsõr’daki tarz yararlanmanõn dikkate çarpacaĊõnõ umabiliriz. Mersin havalisinde muz yetiċir. Hurma da mevcuttur. Balcõlõk epeyce geniċ yer kaplar. Çeċitli ihtilâller, savaċlar, verimli çalõċmanõn ve merkeze muhtaç arõcõlõĊõn geliċmesine bomba koymuċtur. Bununla beraber 125 bin okka bal, 20 bin okka bal mumu elde edilmektedir. 25 milyon okka kadar çeċitli hayvan sütü, 700 bin okka tereyaĊõ, 700 bin okka peynir, 360 bin okka yapaĊõ, 300 bin okka keçi kõlõ, 2 bin okka da deve kõlõ Adana’nõn ürünleridir. Savaċtan önce Adana’da 134,000 bal arõsõ kovanõ vardõ. Menteċede ise 99,000 kovan vardõr. Adana’nõn hayvan durumundan ayrõca bahsetmemiz gerekir. Süt, yarõċ, yük hayvanlarõ yetiċtirmek için Allahõn en zengin lütfuna uĊrayan bir çevre de Adana’dõr. Öyle iken, bugün maalesef hayvanlarõn genel durumu pek acõnacak bir haldedir. Çukurova hakkõnda deĊerli bir veterinerimiz ‘mükemmel bir hayvan deposudur’ diyordu. Cidden bugün çeċitli çiftlikler faaliyette deĊil ise de yine ufak bir destek ve esaslõ bir programla ihya edilebilirler. Bu havali bilhassa aĊõr, tahammüllü hayvanlar yetiċtirmeye uygundur. Ordumuz için Adana’nõn õslah edilecek cinsleri ne mükemmel bir kaynaktõr. 42
Beygirleri Asya õrkõnõn Çukurova kabilesine mensuptur. Arap melezleri de vardõr. Bununla beraber at cinsi için (istenen niteliklere sahip on beygir bulunamaz) hükmünü verenler olduĊu gibi sõĊõr cinsi için de durum daha fecidir. Pamuk çekirdekleri ile beslenen ineklerin günde 30 okka verenleri çoĊunlukta deĊildir. Koyunlar ancak 10 - 15 okka gelirler. Yõlda 300 dirhem yün, günlük 200 dirhem süt verebilmektedirler. Keçiler de bundan farklõ deĊildir. Adana’nõn hayvan yönünden bu kötü duruma düċmesinde Dünya Savaċõ’nõn çok melun etkileri vardõr. Uzmanlar ‘hasta hayvanlarda teknik bir usulün asla takip edilmemesi, hastalõklar, hayvan hõrsõzlõklarõnõn önüne geçilmemesi en esaslõ bir beladõr’ diyorlar. Bugün ne kadar hayvan var? Kesin bir rakam söyleyemem. Hiçbir kaynak bu konuda da bana açõk rakamlar vermemiċtir. Yalnõz bir Þkir elde edebilmek için 1913 yõlõ sayõmõndan ċunlarõ alõyorum: At cinsinden hayvanlar SõĊõr cinsinden hayvanlar Koyun cinsinden hayvanlar DiĊer cins hayvanlar
58,300 adet 286,500 adet 476,660 adet 616,420 adet
DeĊerli bir uzman da ‘hayvanlarõn iyileċtirme ve korunmasõ için ikinci ve çok önemli çare, teċviktir’ demektedir.’ Koċulur çeċitli hayvanlarõ yaygõnlaċtõrmak, halkõn zevki için koċunun teknik gayesini kaybetmemek suretiyle koċulardan azami yararlar saĊlamak mümkündür’ diyor. Savaċtan önce bütün Türkiye’nin koyun, keçi miktarõ 34 milyon, at sayõsõ ise 2 milyon üç yüz bin, sõĊõr ise 7 milyondan fazla idi. Adana gibi daha uzun süre hayvanlarõndan bir makine kuvveti gibi yararlanmaya mecbur olan bir bölgede hayvanlara azami dikkati çevirmek kaçõnõlmazdõr. Adana’nõn vahċi hayvanlarõ hem çeċitli, hem zengindir. Derisinden çok kârlar elde edilen kaplan, Kozan daĊlarõnõn bir kõsmõ olan Andil silsilesinde çok bulunur. Sarp, yüksek bütün daĊlarõnda geyik, yaĊmurca (karaca), tilki, çakal, sansar, yaban domuzu, ayõ, kurt, tavċan çoktur. Ördek, keklik, turaç ve diĊer av hayvanlarõ, av kuċlarõ çoktur.
43
Avcõlõk bir kanun, bir yönetmeliĊe baĊlõ deĊildir. Bu nedenle vahċi hayvanlarõn cinsi gittikçe azalmadadõr. Adana havalisinde Mersin en fazla zift üretilen ve ihraç edilen yerdir. Bütün bu havalide elde edilen zift 60 bin kiloyu geçer. Sarõ ve siyah katrandan da 278,932 kilo ihracat yapõlõr. Bilhassa Kõbrõs’a, Suriye’ye, Fransa’ya, Türkiye’nin sahil vilayetlerine sevk edilmededir. PAMUK VE PAMUKÇULUK Adana’nõn pamuk açõsõndan deĊerini anlayabilmek için önce bütün dünyada pamuĊun konumunu gözden geçirmek yararlõ bir giriċ olacaktõr. 1914’de Ĉstanbul Ticaret Odasõ Dergisi’nin, Tan Gazetesinin ekonomi haberlerinde, daha bazõ sayõmlarda bütün dünyanõn pamuk ihtiyacõ 30-42 milyon balya olarak hesaplanõyordu. Kullanõlan yani tüketilen miktar ise 4,727,000 ton yani 24 milyon balya olarak tespit edilmiċti. Buna karċõlõk dünyanõn pamuk üretimi 15 ile 20 milyon balya arasõnda dolaċmõċtõr. Bu üretimin %’70 ini Amerika, %’15 ini Hindistan, %’5 ini Mõsõr, %’ 10 unu diĊer memleketler gerçekleċtirmiċti. 1923 yõlõnda Amerikan Ticaret Ĉdaresi’nin yayõnladõĊõ bir istatistiĊe göre: 1922 yõlõnda bütün üretim 14,740,000 balya olup bunun 7,954,000 balyasõnõ Amerika gerçekleċtirmiċti. 1923 yõlõnda ise bütün pamuk üretimi 17,684,000 balya olup Amerika 9,694,000 balya, Hindistan 3,770,000 balya, Mõsõr 1,050,000 balya, Çin 1,500,000 balya, Brezilya 445 bin balya, diĊer çeċitli ülkeler de 855 bin balya gerçekleċtirmiċlerdi. 1923 yõlõ pamuk tüketimi ise 20,579,000 balya olarak tespit ediliyordu. Tüketim oranõna gelince 1914 deki istatistikler ċu bilgiyi vermektedirler: Ĉngiltere % 40, Amerika % 22,5, Fransa % 6,5, Rusya ve Romanya % 6, Hindistan % 4,5 diĊer çeċitli ülkeler % 20,5. Dünya Savaċõ’nõn doĊal bir sonucu olarak Amerika’nõn pamuk tüketimi dörtte bir buçuk artmõċtõr. Bütün uyguladõĊõ tedbirlerle bütün üretiminin beċte üçünü-üç buçuĊunu kendi içinde tüketmek niyetindedir. Mõsõr ve Hindistan pamuklarõ, Ĉngiltere ihtiyacõnõn ancak yarõsõnõ karċõlar. Hatta Hindistan, kendi üretimini kendi kullanmaya karar verince Ĉngiltere büsbütün telaċa kapõlmõċtõr. 44
Fransa 232 bin ton yõllõk pamuk ihtiyacõna karċõlõk sömürgelerinden 1913’de 10,500 ton ithalatta bulunabilmiċti. Yavaċ yavaċ gümrük vergilerinin artõrõlmasõ, pamuĊa ait arazinin vergiden affõ gibi tedbirlerle Rusya, 1913’de Türkistan pamuklarõnõ fevkalade artõrmõċ olduĊu halde bile ihtiyacõnõn yarõsõnõ karċõlayabilmiċti. Bütün bunlar, dünya pamuk ihtiyacõnõn ċu durumda karċõlanabilmekten uzak olduĊunu doĊrular. Gerçi Rusya’da Bolċevizm olmuċ, sanayi mahvedilmiċ, diĊer devletler birçok yeni sömürgeler edinmiċlerse de bunlar sonuç itibarõyla pamuĊun artmasõnõ saĊlayamamõċtõr. Amerika’nõn ürününün zarara uĊrayacaĊõnõ, Amerika’nõn da kendi ürününü yalnõz kendine ayõrmayõ düċünebileceĊini her zaman göz önüne almalõyõz. Dünyanõn o zaman gerçekten önemli bir kriz karċõsõnda kalacaĊõ, bakir sahalardan sayõlan Adana havalisine çok büyük ihtiyacõn olacaĊõ her an beklenebilir. Pamuk ekilen dünyadaki diĊer bölgeler bugün tekniĊin bütün aċamalarõnõ uygulamõċ, topraktan alõnmasõ mümkün en yüksek verimliliĊi almõċlardõr. Daha fazla almalarõna imkân kalmamõċtõr. Hindistan ve Amerika’da daha ċimdiden birçok çiftçiler fazla kâr bõrakan daha az eziyetli ziraî ürünler karċõsõnda pamuktan vazgeçmek üzeredirler. Bu uluslar arasõ sõkõntõ, darlõk, yokluk ve ihtiyaç manzarasõndan sonra bir de uluslararasõ uzmanlarõn bizim durumumuza ait beyanlarõna bakalõm: Ĉngiliz Venidhem Donsten “Avrupalõlar pamuk krizi karċõsõnda daima yaċamalarõna uygun olan Anadolu’yu, Mõsõr’dan, Hindistan’dan çok önce ve fazla dikkate almalõdõrlar. Türkiye’deki pamuk bölgelerinin en iyisi, Amerika’ya mükemmel bir rakip çõkmasõna imkân verecektir” dediĊi gibi Belçika konsolosu da bir raporunda “Adana ovasõnõ sulayan nehirler, setler yapõlarak her tarafõ birbirine eċ deĊerde ve tekniĊe uygun bir tarzda sulanacak bir duruma getirilirse Adana bölgesi ikinci Mõsõr olacaktõr” diyor. Adana’da ziraat müdürlüĊü yapmõċ olan Ali Rõza Bey yayõnlanmayan ve araċtõrmama lütfen izin verilen bir eserinde dünyayõ pamuk krizine uĊratacak yönleri sayarken ċunlarõ da ekliyorlar. Amerika Birleċik Devletleri’nde pamuk üretim ve ihracatõnõ azaltan bir neden, ürüne çok zarar veren pamuk böceĊidir. Bu zararlõ haċere o sahayõ istila etmiċ, zamanõn önemli bir sõkõntõsõ olmuċtur. Böcek, kurak bölgelerde yaċayamõyor. Erken yetiċen pamuklar da bundan o kadar etkilenmezler. ĉu durumlar, Amerika ihracatõnõn uzun süre azalmasõnõ, diĊer yerlerin pamukta 45
ilerlemelerini getirecektir. Adana’nõn genç ziraat mühendislerinden Vehbi Bey de pamuk konusundan bahsederken ċunlarõ söylüyor: “Pamuk en kârlõ, emin üründür. Uzun zamandõr dünyanõn çeċitli piyasalarõndan Þyatça pek az fark göstermesi sözümü doĊrular’’. Amerika’nõn pamuk konusunda dünyayõ tekeli altõna alacak dereceye varmasõ, pamuk ziraatõnõn yaygõnlaċmasõna neden oluyor. Avrupa fabrikacõlarõ Amerika’nõn esaretinden kurtulmaya cidden çabalõyorlar. Ĉngiltere üç yõl önce Mançester fabrikacõlarõnõn zorlamasõ ve desteĊiyle Sudan’a 3 milyon Ĉngiliz lirasõ döktü. Hâlbuki iklim ve coĊraÞ konum yüzünden büyük kârlar yapmalarõ imkânsõzdõ. Fransõzlar, pamuĊun doĊal ċartlarõ gereĊince Sudan’dan aċaĊõ olan Cezayir, Tunus havalisinde az emek harcamadõlar. Bütün bu didinmeler Amerika’nõn pamuk konusundaki çemberinden sõyrõlmaktan baċka bir ċey deĊildir. Ali Rõza Bey, Türkiye ve özellikle Adana’da pamuk ziraatõ konusunda ċu dikkat çekici bilgileri veriyor: Ĉklim ile kaynaċmõċ, uyuċmuċ yerli çeċitlerimizin bozulmasõna, karõċmamasõna, saĊlam kalmõċ pamuklarõmõza zarar verdirmemek için uĊraċmalõyõz. Baċka yerlere milyarlarca hasar veren zararlõ haċerelerin kendi elimizle içimize girmemesine çalõċmalõyõz ve bunun için de yerli çeċitlerimizin yerine yabancõ tohum kullanmamak ċarttõr. Eski Bayõndõrlõk BakanlõĊõ’nõn 1909 yõlõnda yayõnlanõp Türkiye’de yapõlmasõ düċünülen bayõndõrlõk eserlerini ve demir yollarõ programõnõ içeren raporda Adana hakkõnda ċunlar yazõlõyor: Adana ovasõnõn Mersin’den Kozan’a kadar kõsmõnõn bitki çeċitliliĊi harikuladedir. Her çeċit ürün, hububat, özellikle pamuk yetiċtirmeye son derece elveriċlidir. Eylül, Ekim gibi kurak aylarda bile nehirlerinde su vardõr. Ĉlkbahardaki taċkõnlar ise süreklidir. Ovada yapõlacak iċler ċunlardõr: 1- Nehirlerden uzak, taċkõnlardan istifade edemeyen arazinin sulanmasõ, 2- Taċkõnlardan etkilenen arazinin muntazam surette sulanmasõnõ saĊlamak, 46
3- Taċkõnõ düzenleyecek setler, bentler inċasõ, 4- Bataklõklarõn kurutulmasõ. Bu iċlemler sayesinde 3 milyon 3 bin dönüm arazi ziraata yararlõ hale getirilecektir. Bu miktarõn 1 milyon yüz bin dönümü Kozan’a, 2 milyon 2 yüz bin dönümü Adana’ya aittir. Masraf ise 2 milyon altõn lira kadardõr. Eski çaĊlarda Halep’le Birecik arasõnda Yambika adõnda eski bir ċehir vardõr ki harabeleri hâlâ görünmektedir. Bu isim, pamuk manasõna olan pambeki Yunan dilinden geçmiċtir. Burasõ vaktiyle pamuĊun merkezidir. Bugün Adana havalisi, sularõn daĊõtõm usulünün ilkelliĊine raĊmen batõ Asya’nõn en iyi pamuk yetiċtiren kõsmõdõr. Pamuk açõsõndan Adana’yõ tahlil eden ve araċtõran Ali Rõza Bey’in raporunun bazõ sahifelerinden özetleri büyük memnuniyetle rehbere alõyorum. Temenni ederim ki Rõza Bey eserini yayõnlamayõ baċarõr. Hemċerilerim de bu konuda aydõnlansõn, bilgilensin. PamuĊun yetiċmesine neden olan etkenleri araċtõran Rõza Bey ċunlarõ söylüyor: “Ova, Toros daĊlarõ sayesinde kuzey ve doĊu rüzgârlarõndan yoksundur. Kõċõn don çok çok nadirdir. Sonbaharda geceler serindir. Yerli pamuklar Ekim, Kasõmdan önce bile Þlizlenmesini bitirmiċ olacaĊõndan soĊuktan korku yoktur. Zaten pamuĊun olgunlaċabilmesi için 20-30 derecelik ortalama bir sõcaklõk gerektir. Ki Adana’da bunu daima bulabiliriz. YaĊmurlar hakkõnda epeyce araċtõrmaya, bilgiye sahibiz. Mersin’de 13 yõllõk bir gözlem sonucunda 589 milimetre, Adana’da 603, Tarsus’ta, 603,7 milimetre yaĊmur yaĊdõĊõ görülmüċtür. Bütün havalide kõċõn 30 milimetreden aċaĊõ düċmüyor. Adana bölgesi toprak itibarõyla AċaĊõ Mõsõr’a çok üstündür. Muntazam yaĊmurlara sahiptir. Sonbaharõn õlõman yaĊmurlarõ toprak hazõrlanmasõnõ kolaylaċtõrõr. Ĉlkbahardaki yaĊmurlar pamuk tohumunun toprakta çimlenmesini gerçekleċtirir. Adana ovasõnõn tabanõnõ teċkil eden killer, humuslu tabakaya kadar köklerin uzamasõnõ, oralarda biriken sular ise sõcak zamanlarda bitkinin susuz kalmamasõnõ saĊlar. Rutubetin, pamuk geliċme devresi olan Mart’tan Ekim’e kadar ortalama aylõk miktarõ 53 ile 69 milimetre arasõnda olarak ölçülür ve bu da istenenin gerisindedir.
47
Yazõn ovayõ sis kaplar ki yaĊmur kadar çiftçinin memnuniyetine neden olur. PamuĊun geliċim devresinde rüzgârlar güney-batõdan eserler. Mart ayrõcalõklõdõr. Bundan dolayõ rutubetli ve sõcak eser ve günlük buharlaċmaya engel olurlar. TopraĊõ: Ova, eski ve büyük bir körfezin yerini iċgal eder. ĉurada burada eskiden karakol merkezi olarak kullanõlmõċ suni tepeciklere rast gelinir. Bunlarõn Hitit KrallõĊõnõn mezarlõĊõ olduĊu da kabul ediliyor. Adana ovasõnõ doĊu ve batõ ova olarak ikiye ayõrmak uygun düċer. Batõ ovasõ, Karataċ’tan baċlar. Adana’ya düz hat istikametinde 50 kilometre uzaklõkta, denizden 23 metre yüksekliktedir. Yüz bin hektara yakõn bataklõk ve göl vardõr. Sahildeki gölcüklerle, bataklõklarla deniz arasõnda meralar vardõr ki bol çayõrlar yetiċtirir, evcil hayvanlara uygun gelir. Çayõrlõklar 30 bin hektar kadar ve bu taraflar artezyen kuyularõ açõlmasõna son derece müsaittir. Karataċ, Mersin, Ĉçil, Misis noktalarõyla sõnõrlayabileceĊimiz bu büyük toprak kitlesi ortalama 813,420 hektardõr. TopraĊõ epeyce karõċõk tarzda oluċmuċtur. DoĊu ovasõ, yüksek ova, Osmaniye ovasõyla bir bütün oluċturur. Oluċumu daha bir bütünlük gösterir. Ortalama 1,198,448 hektardõr. Kimyasal tahliline gelince: Batõ ovasõnõn Akarca havalisinden alõnõp 1908 yõlõnda Paris Ziraat Enstitüsü Laboratuarõnda yapõlan tahlilde topraĊõn killeri gayet özlü, yeterli miktarda kalkerli, potas, azot, fosforik asitçe pek zengin olduĊu anlaċõlmõċtõr. DoĊu ovasõnõn mercimek çiftliĊinden alõnmõċ numunenin tahlili ise ċu sonucu vermiċtir: % 1 azot, % 1 fosforik asit, % 2 potas, % 50 kalker. DoĊasõ, gücü, kimyevi oluċumu, iklimi kõsaca bildirilen bu bereketli toprak 1908 yõlõnda uzman kiċilerin tahminine göre batõ kõsmõnda her bir hektarda 212 kilo, doĊuda, mercimek çiftliĊinde 100-300 kilogram ürün verir ki diĊer miktarlara göre ortalama 250 kilo yapar. MamaÞh bu miktar çok yüksek deĊildir. Ĉyileċtirmeler, düzenlemeler yapõlõrsa bu ürün mutlaka artacaktõr. Ürün konusunda küçük bir kõyaslama yapalõm: Kamboçya’da, Mekong Nehri sahilinde hektar baċõna 120-150 kilo pamuk alõnõr. Cezayir’de susuz, fakat bol gübreli bir numune tarlasõndan hektarda 220 kilo pamuk alõnmõċtõr. 48
Hindistan’da, Kambu’da cins pamuktan hektarda 56 kilo pamuk alõnabilmiċtir. Roma Uluslararasõ Ziraat Dergisinin ifadesine göre 1917’de Mõsõr’da hektar baċõna alõnan mahsul 406 kilo idi. Amerika Birleċik Devletleri’nde hektar baċõna elde edilen miktar 1900’de 200 kilodan, 1918’de 180 kilodan ibarettir. Mersin bölgesinde dört-beċ dönümlük yer 400-500 okka, Tarsus’ta 480-500 kilo, Adana’da her bir dönümden 100-125 okka, Ceyhan’da 45 dönümden 480-500 kilo pamuk alõnõrsa mahsul iyidir denir. Kozanõn çeċitli unsurlarõ da ċu orandadõr: ÇiĊit % 40-68, ċif yani kabuk % 14-28, sade pamuk % 15-22. Alman teknik heyetinden Doktor Pol Röbah Adana’da hektar baċõna iki balya, yani 400 kilo pamuk alõnabilir diyor. Adana’nõn çeċitli yõllardaki pamuk üretimini de kaydedelim: 1896’da 2000 balya, 1905’de 45,500 balya, 1906’da elli bin balya, 1907’de 56 bin balya, 1908’de 46 bin balya, 1909’da 76 bin balya, 1910’da 65,800 balya, 1911’de 80 bin balya, 1912’de 115 bin balya, 1913’de 120 bin balya, 1914’de 135 bin balya, 1915’de 15 bin balya, 1917’de 15 bin balya, 1918’de 70 bin balya, 1919’da 59,200 balya, 1920’de 86,325 balya, 1921’de 20 bin balya, 1922’de 50 bin balya, 1923’de 100 bin balya elde edilmiċtir. Her bir balya 200 kilogram hesabõyladõr. Adana havalisinin 1905-1908 pamuk üretimi Türkistan’daki bütün üretimin % 10’u kadardõ. Türkistan’da yetiċen pamuk ise bütün dünyanõn beċte bir üretimidir. Savaċ yõllarõndaki insan, hayvan yokluĊu, üretimin çok azalmasõna neden olmuċtur. Özellikle Fransõz iċgali zamanõnda bütün ürün yüz üstü bõrakõlmõċ, mahvolmuċtur. Fransõzlarõn çiftçilere kalitesiz tohum daĊõtmasõ, üretimin 1919’daki azalmasõna en önemli nedendir. Adana’da pamuk üretiminin artmasõna deĊinmek için ziraat mühendisi Vehbi Bey’in raporunun bazõ sayfalarõnõ da aktarmayõ görev bildim: Felhan yerli bir tabirdir. Yaz sürmeleri demektir. Adana çiftçisinin en büyük meċgalesidir. Bir topraktan verim almak için onu iyi sürmek, temiz iċlemek yani, hava, güneċ görmeyen alt kõsõmlarõnõ üste getirip içinde sakladõĊõ yararlõ maddeleri gü49
neċ ve hava ile birleċtirerek ürünü beslemeye çalõċtõrmak gerektir. Böyle sürülmüċ bir toprak, kuraktan korkmaz. Bu iċ, topraĊõ beċ-altõ parmak derinliĊinde kazan kara sabanlarla görülmez. Herhalde pulluk, yani demir sabanlar gerektir. Amerika ziraat âlimlerinden birisinin çõkardõĊõ “dõrayfermin” teorisine göre, sõcak ve kurak yerlerin ürününü susuzluktan kurtarmak için birkaç kez sürme iċlemi uygulamalõdõr. Bizim felhanlarõn esasõ da budur. Yazõn derin sürülen tarlalarda birçok kanallar, yarõklar açõlõyor. Bu incecik kuyular bütün kõċ yaĊan yaĊmurlarõ toplar, yaza kadar tutarlar. Adana çiftçisi ilkbaharda üçdemirle bir daha haÞfce sürer. Bu iċlem, yabani otlarõ almak, ufak ince kuyularõn aĊzõnõ kapayarak içerde tutulan suyun buharlaċmasõna meydan vermemek içindir. Bu da önemlidir. Vehbi Bey ile Ali Rõza Bey’in Adana’daki zirai düzenlemeye, iyileċmeye ait düċünceleri, iċçi, sermaye, üretim maliyetleri, aċar vergisi, yabancõ sermayesi, pirese makineleri vesaire hakkõnda ortaya koyduklarõ bilgi bence saygõyla ve önemle üzerinde durulmasõ gereken konulardõr. Rehber için özet bilgiyi aċaĊõda aktarmaya devam ediyorum: Adana’da en büyük geliċme dayanaĊõ, çiftçi olanlarõn ruh yapõsõndaki, giriċim, zekâ özellikleridir. Ĉngiltere’de itibarlõ ve ċereßi bir yer edinebilmek için nasõl lordluk, çiftlik sahibi olmak, çiftlikte vakit geçirmek, orada doĊmak gerekse Adana’da en büyük arazi sahipleri, çiftçi olmakla iftihar ederler ve yaptõklarõ iċten zevkle, hürmetle bahsederler. Aċõrõya gitmeden denebilir ki Adana 3,200,000 balya ürün yetiċtirebilir. Bize ċu anda ipliĊi satan Ĉtalya ve Avusturya, pamuklarõmõzõn eski müċterisidir. Almanya ve Fransa da ċimdiye kadar kendi ihtiyaçlarõnõ saĊlayamadõklarõndan önemli birer ihraç ülkeleridir. Adana’da yõllõk pamuĊa ayrõlabilecek arazi 800,000 hektara yakõndõr. Mõsõr’da ise 1918’de 552,643 hektardõr. Sermaye ile ilgili iktisadî nedenlere gelince, önce iċçi konusunu görelim: Adana’da amele (iċçi), araziye karċõlõk noksandõr. Ziraat üretiminin batõdaki geliċmesine, ilerlemesine bu neden olmuċtur. 1864 tarihine kadar yõlda ancak 15-20 bin balya pamuk alõnabilirdi ki, iċçi ċimdikinin dörtte biri kadardõ. Bu tarihte kuzey50
güney Amerika arasõndaki savaċ üzerine Adana’da pamuk batmanõnõn bir altõn liraya fõrlamasõ pamukçularõ teċvik etmiċ, 1880’de üretim 40 bin balyaya yükselmiċtir. Aynõ tarihte vali Abidin Paċa merhum hasat, harman makineleri getirtip hububat ziraatõ geniċleyince dõċarõdan 50-60 bin iċçi gelmeye baċlamõċ, ürün de sõrasõyla 40-60, nihayet 100 bin balyayõ bulmuċtur. Bugün ovanõn 700,000 dönümü pamuĊa ayrõlmõċtõr. Yüz bin balya pamuk, vilayetin nüfusuna ve gelen iċçilere göre çok azdõr. Cezayir’de 4 milyon 777 bin nüfusa karċõlõk 3,5 milyon balya, Teksas eyaletinde 3,5 milyon nüfusa 4,5 milyon balya pamuk yetiċtiĊine göre Adana’da biz de bir milyon balyayõ aċacak bir üretim bekleyebiliriz. Fakat iċçi nüfusu artmalõdõr. Yabancõ iċçi kullanmamõza imkân yoktur. Çünkü Ĉtalya, Ĉspanya gibi kuvvetli iċçi memleketleri, Güney Amerika’ya giderler. Orada hem günlük ücret fazladõr, hem hasat kendi memleketlerindeki hasat vaktinden evveldir. Orada çalõċõr, kendi memleketlerinin ilkbahar hasadõna da yetiċirler ve böylece yõlda iki defa kazanmõċ olurlar. Bu ċartlarõ bizde bulamazlar. Biz iċçiyi ancak Anadolu’dan, Antakya, Ĉskenderun’dan buluruz. Gidip gelmelerini, kalmalarõnõ kolaylaċtõrmamõz, onlarõn raĊbetini saĊlar ve artõrõr. Adana’da hayvan ve makine konusu da dikkate deĊerdir. Bir hazirandan, eylül sonuna kadar her çift atla 200 dönüm toprak iċlenir. ĉu anki durumda Adana’da 20 bin beygir, 1100 katõr, 40 bin öküz, - her çift öküz bir beygir yerini tuttuĊuna göre – tahminen 20 bin çift hayvan vardõr. Yarõsõ iċ baċõnda bulunsa yõlda 2 milyon dönüm toprak felhan edilir. Bu arazinin yarõsõ pamuĊa ayrõlsa var olan araçlarla 200 bin balya mahsul alõnõr. Adana ovasõnda, özellikle üç nehir arasõndaki yerler, suya muhtaç olmadan Kuzey Amerika kadar pamuk yetiċtirir. Bu nehirler, ekilebilir kõsõmlarõn 4 milyon dönümünü kuċatõr. Yaz aylarõnõn günlük ortalama sõcaklõĊõ 23, rutubeti 61’dir. Demek sõkõntõsõz pamuk yetiċtirilir. Hâlbuki Mõsõr deltasõnda fazla miktarda pamuk alõnõr, ama masraf iki mislidir. Gerçi ne de olsa Adana, sõcak iklime dâhildir. Ĉlkbaharõn son aylarõnõn kuraklõĊõna çare olmak, zirai dönüċüme dâhil bulunan susam, darõ ile kõymetli ürün ċeker kamõċõnõn en uzak tarlalara kadar dikilmesini saĊlamak için ovayõ çok güzel sulamak, suya doyurmak gerektir. Adana pamuklarõnõn üretim masrafõ oran olarak azdõr. Bu nokta pek önemli bir üstünlük nedenidir. Bugün pamukçularõmõz kâr ederler, ama baċka memleketlere 51
oranla azdõr. Dünya Savaċõndan önce bir dönüm pamuk tarlasõnõn üretim masrafõ ċöyle idi:
Bir dönümün yõllõk icarõ (faizsiz) Ĉki defa sürme masrafõ Bir batman tohum ücreti Tohumun zirai ve kapatma masrafõ Ĉki çapa masrafõ Ĉki çapadan sonra ot alma masrafõ Toplama masrafõ Hasõlâtõn nakliyesi ve satma masrafõ ĉißeme ve çiĊitten pamuĊu ayõrma masrafõ Masraf toplamõ Buna karċõlõk bir dönümün ortalama ürünü: Beċ batman (20 okka) çekirdeksiz pamuk, batmanõ 35 kuruċtan On batman çekirdek, batmanõ 2 kuruċtan Gelir toplamõ
Kuruċ 5 16 3 4 15 3 16 3 29 -----94 175 20 -----195
Gelirden 22 kuruċun aċar vergisi ve 94 masraf çõktõktan sonra 79 kuruċ net gelir kalõr. Hâlbuki Mõsõr’da dört ve çeyrek dönümlük bir arazinin üretim masrafõ savaċtan önce 1250 ve brüt geliri 2500 kuruċtu. Her bir dönüme 2-3 altõn lira net kâr düċüyor demektir. Gerçi Adana çiftçisi, aynõ yõlda pamuktan baċka hububat ekerek ayrõca felhan parasõ vermezse de baċka memleketlerde de durum bu olduĊundan oran deĊiċmez. Bugün pamuk, hububat olarak iki yõllõk üretim hesabõyla bir dönüm topraĊõn 3 kâĊõt lira masrafõ, 6 lira da brüt geliri vardõr. Bu durum ise pek memnun edici deĊildir. PamukçuluĊun layõk olduĊu refah ve geliċmiċlik konumuna yükseltilmesi için doĊrudan doĊruya yenilenme, iyileċme konusuna geçebiliriz. Adana’ya yeni ziraat aletleri 22-23 sene önce Abidin Paċanõn valiliĊi zamanõnda girdi. 52
Yõldan yõla yaygõnlaċtõ ve arttõ. Bu makinelerin iktisat bakõmõndan ċaċõrtõcõ faydasõnõ göstermek için bir ufak hesap verelim: 1906’da Adana havalisine 2 milyon franklõk makine girmiċtir. Beċ yõl zarfõnda ise ticaret 2 misli artmõċtõr. Üretim masrafõnõ azaltan, üretimi artõran ziraat makinelerinin her çeċidini bugün Adana’da her yerden fazla görürüz. Büyük çiftçilerin, sayõsõ yüzü geçen, bu havalide hanomak, ċatuk, fordson Þyat fabrikalarõnõn birçok makineleri çalõċõr. Ziraat Okulu bu yõl epeyce faaliyet göstermiċtir. Makinelerin yaygõnlaċmasõnõ bir kat daha gerçekleċtirmiċtir. Anlaċmaya kadar çok hayõrlõ faaliyetlerde bulunan pamuk uzmanõ ve danõċma merkezi sayõlan Doktor KöynaĊ’õn faaliyetlerinin sonucu alõnmak üzeredir. Ĉktisat bakanlõĊõ’nõn bu okula daha çok çok deĊer ve önem vermesini, Adana’ya layõk, zengin ve aydõnlatõcõ büyük bir kurum haline getireceĊi hakkõndaki vaadini, süratle yerine getirmesini beklemek hakkõmõzdõr. Türkiye’nin pamuk havzalarõ ile ilgilenen yabancõlardan, özellikle Almanlar asõl, geniċ amaçlarla, Adana havalisinde deĊiċim ve iyileċtirme hareketlerini takip etmiċlerdir. Merkezi Drest’de bulunan Alman pamuk ċirketi, daha 1905 yõlõndan itibaren Adana’daki ċubesi aracõlõĊõyla çiftçilere yardõma baċlamõċtõr. ĉirket nakit yardõmõnda bulunmak, sõnaî tavsiye ve rehberlikte bulunmak, ürünün ticarî hazõrlõklarõyla uĊraċmak noktalarõnõ amaç gaye bilmiċti. Adana’da, Almanya’nõn hemen hemen tamamõnõ satõn aldõĊõ iyi pamuk yetiċtirmek için çiftçiye çeċitli tohum ve aletler vermek, bataklarõ kurutmak, az suya muhtaç cinslerin yaygõnlaċmasõna çalõċmak, bunun için de bir pamuk okulu kurarak ziraat usullerini göstermek, Amerika veya Türkistan’dan getirilecek uzmanlarõ buraya görevlendirmek, az faizle ve ürün kaldõrõldõĊõ zaman verilmek üzere borç para vermek, programlarõna dâhildi. Adana’daki Alman fabrikasõ denen imalathane, tohum ayõrmak, balya yapmak, borsaya koleksiyonlar hazõrlamak için bina edilmiċti. 1908’de % 20, 1915’de % 75 üretimimize müċteri olan Almanlar sulama konusuyla da pek çok gayretli bir ċekilde uĊraċmamõċlardõr. Filip Herlzma ve ortaklarõ bu konuda yalnõz bir proje hazõrlamõċtõr. Adana’daki çiĊit fabrikasõ için Mõsõr’dan ċißeme makinesini ilk getirenler Almanlardõr. Navlun ücretlerine % 50 etki ederek ticareti yükselten hacim noktasõ da onlarõn 53
gözünden kaçmamõċ; özel pireselerle bir metre küp hacminde 300 kiloluk balyalar hazõrlamõċlardõr. Borç verme konusundaki usulleri ċöyledir: 3 aydan 3 yõla kadar uzayan bir süre ile % 10-15 faizle, iki imza karċõlõĊõnda parayõ vermek, ya tamamen ürün olarak yahut cari Þyattan eksik kalan kõsõmlarõnõ ürün ile ödemek idi. BaĊdat demiryolu bir Ĉngiliz-Alman siyasî kavgasõnõn bir ürünü olmakla beraber, özellikle Almanlarõn, Türkiye pamuk havzalarõyla ilgisinin bir kalõcõ örneĊidir denebilir. Bu hattõn etrafõnõ Alman göçmen ve sömürgeleriyle doldurmak amacõ uygulanamayõnca pamuĊunu kendilerine verilmesini saĊlamaya çalõċtõlar. Anlaċma anõnda bütün Alman giriċimleri Fransõzlara geçti. Bugün Türkleċtirilmiċ pamuk ċirketi aslen Alman ve halen Fransõz bir giriċimdir. Bizde çiftçiyi tefecilerin pençesinden kurtaran bir millî kuruluċ olmadõĊõndan bu tür yabancõ sermayesine maalesef muhtacõz. Faizci her zaman % 200’le para verir. Bunu çiftçi ödeyebilir mi? Altõ ayda veya gelecek harmanda ödeyemezse çiftçi bitmiċtir. Sendikamõz, köy bankamõz, yardõm sandõklarõmõz kurulamamõċtõr. Bundan dolayõ “sermayenin vatanõ olmaz demeye”, milli menfaat saĊlamak ve propagandaya alet ettirmemek ċartõyla sermayeye kapõ açacaĊõz. Lankċayr fabrikalarõna elveriċli, kõsa telli Amerikan pamuklarõnõ bugün hâlâ yetiċtiren Afrika ve Amerika’ya Anadolu önemli bir rakiptir, ama büyük sermayelerin gelebilmesi gerektir. Muhtaç bulunduĊumuz büyük yabancõ sermayelerin giriċimde bulunmamalarõna çeċitli nedenler vardõr. Aċar vergisi bunlardan biridir. Denebilir ki ziraatça en büyük yenilik, asayiċ, emniyet, nakliye araçlarõna ait geliċme ve bunlarõn garanti edilmesidir. Hesap ve kitabõnõ iyi bilen Avrupalõya aċar vergisi denen anlaċõlmaz bela nasõl hiç gelmezse, yolsuzluk, asayiċin saĊlanmamasõ da her çiftçiye o kadar geciktirme ve durdurma nedeni olur. Aċar vergisi, yalnõz vergi toplayõcõlarõn(mültezimlerin) insafsõzlõĊõndan, memur su54
istimallerinden, devletle millet arasõna yabancõ aracõlar soktuĊundan dolayõ kabul görmemiċ deĊildir. O, aynõ zamanda büyük sermayelerin ziraata ayrõlmasõna engel olmuċ, ziraatõmõzõn ilkel kalmasõna neden olmuċtur. Aċar vergisi, tarladan kalkan brüt gelirin % 8’idir. Bu nedenle çiftçi kendine gereken faizle sermayeyi bulsa, böylece iyi gelir de elde etse, yine en fazla faydayõ elde edemez. Çünkü fazla sermayenin de hükümete faizini verecektir. Bu itibarla aċar vergisinin kalkmasõnõ istemek, açõk bir kötülüĊün, haksõzlõĊõn def olmasõnõ istemektir. Ziraat okulundan yararlanamayacak ziraatçõ için bir tecrübe tarlasõ da gerektir. Bu suretle okuldan çõkacak öĊrenci ile ziraatõn geliċmesini beklemek de kõsmen sona ermiċ olacaktõr. Böyle bir tecrübe istasyonunun çalõċma amacõ, istenen niteliĊe sahip bir çeċit ile en iktisadî bir ziraat usulünün aranõp tespit edilmesi olacaktõr. Gerçi, resmî tecrübe merkezinden baċka özel çiftçilerin de tecrübe merkezleri meydana getirmesini kolaylaċtõrmak ve takdir etmek de ziraatçõnõn bir teċvikidir. Arazi kayõtlarõnõn incelenmesi ve düzeltilmesi ile hak sahiplerinin hakkõnõn daĊõtõlmasõ ve hakkõn teslim edilmesi, ziraî denetim kurumunun kurulmasõ, göçmen yerleċtirmek, yollarõ düzeltmek, bütün bunlar Adana havalisinde çiftçiliĊin en yüksek noktaya eriċmesi için uygulanmasõ gerekli bir yenileċtirme, iyileċtirme programõ meydana getirir. Bu güzel düċüncelere, pamuk pireselerimizin de dikkate alõnmasõ konusunu ekleyeceĊim. ĉimdiye kadar memleketle ilgisi olmayan yabancõ unsurlarõn, sõrf ċahsî menfaatleri için yapmadõklarõ desise, hile kalmamõċ, memleketimiz yabancõlar nazarõnda ċüphede kalmõċtõr. Mersin Ticaret Odasõ, en önemli kazancõmõz olan pamuĊun pirese makineleri için kalõcõ bir memur tayin etmiċtir. Makine iċlediĊi müddetçe baċõndan ayrõlmaz ve iċlemediĊi zaman mühürler. Pamuk pirese edilirken önce Ticaret Odasõ’nõn o gün için kabul ettiĊi numara, Türkçe ve Fransõzca balyaya vurulur. Hangi tüccara aitse pamuĊun çeċidi, kaçõncõ ise bunlar da yazõlõyor. Mersin Ticaret Odasõ, yabancõ odalar ile haberleċmiċ, usulünü bildirmiċtir. Pamuk balyasõ hangi fabrikaya giderse gitsin içinden bozuk mal çõkarsa Mersin Ticaret Odasõ’na ayrõntõlarõyla bildiriyorlar. Böylece kimin kalitesiz pamuk koyduĊu 55
derhal belli olduĊu gibi pamuklarõmõz sahtekârlarõn elinden kurtuluyor. Bu takdir edilecek harekete diĊer ticaret odalarõmõzõn da katõlmasõ, böylece tüccarõmõzõn konumunun yabancõlar nazarõnda yükseltilmesi, ċüphesiz gerçekleċmesi ċarttõr. MISIR’DA PAMUK ZĈRAATI Pamuk ziraatõ, Mõsõr’õn ilerlemesinin birinci nedeni, pamuk ise ürünlerinin en önemlisidir. Arazinin Mõsõr’da gittikçe Þyatlanmasõ, iklim ve topraĊõnõn pamuk ziraatõna uygun olmasõndan dolayõ ortaya çõkmõċtõr. Bütün dünyada pamuĊa ihtiyaç her sene artõyor. Medenî dünyanõn bu ürüne bulduĊu sõnaî ihtiyaçlarõ daima artõrdõĊõ gibi yalnõz Mõsõr’õn her yõlki pamuk ihtiyacõndaki artõċ oranõ yarõm milyon balyaya yakõn bulunmaktadõr. Bu gidiċle yakõn zamanda Mõsõr’da artõk pamuk ekecek yer bulunmayacak gibi görünüyor. ĉimdiden Amerika ve Hindistan gibi pamuk yetiċtiren iki büyük kõtada ziraatçõ iktidarlarõ, içeride pamuk ziraatõnõ ilerletmiċ, geniċletmiċlerdir. Onlarda pamuĊun artmasõ pek az mümkündür. Artõk bakõċlar Adana, Suriye, Elcezire, Kongo, Alman Kongosu gibi yerlere çevrilmiċtir. Özellikle Amerika, kendi ürettiĊi pamuĊunu kendi dokumaya baċlayalõ, gerek Fransa, gerek Ĉngiltere’nin büyük fabrikalarõ, daha çok ihtiyaç içinde kalmõċ, bu yüzden millî servetlerinden milyonlar kaybetmeye baċlamõċ olduĊundan bu iki memleket nerede pamuk ekebilirlerse bütün kuvvetleriyle oralarda yetki almaya ve ziraatõ ilerletmeye yardõm ediyorlar. Bu ürün ise önce, çiftçinin alõċmadõĊõ, bilmediĊi derecede dikkat ve özene, sonra bol ve ucuz iċçiye muhtaç olduĊundan, öyle pek çabuk, pek kolay artmaz, çoĊalmaz. Amerika’nõn pamuk üretimi 60,000,000 kantar kabul edilmektedir ki, bütün dünya pamuĊunun dörtte üçüdür. Mõsõr’õn yõllõk üretimi ise 7,000,000, Hindistan’õnki de 25,000,000 kantardõr. Her yõl Mõsõr’da üretilen pamuk miktarõ deĊiċiyor. Buna ċu da bir nedendir; uzun süre aynõ yerde ekilen ürünlere olduĊu gibi pamuĊa da haċarattan bazõ düċmanlar görülmeye baċlõyor. ÖrneĊin, yapraklarõ yiyen böceklerle, pamuĊa musallat olan 56
böcekler gibi… Mõsõr’da her Þdanõn yõllõk verdiĊi ürün ortalama dört kantardõr. Hâlbuki Amerika’da ortalama iki, Hindistan’da bir, bazen daha azdõr. Mõsõr pamuĊunun yüksek önemi, tellerinin kuvvetinde, uzunluĊunda ve kõvraklõĊõndadõr. Mõsõr pamuĊunun telleri ortalama 30 milimetredir ki her toprak bu çeċit kudreti gösteremez. Amerika’nõn bazõ bölgelerinde sea blend adõndaki pamuĊun tüyleri 40 milimetre ise de bu nadir görülen bir durumdur. Böyle uzun tüylü pamuklardan dokunan kumaċlar çok saĊlam ve geçerli olduĊundan, sanayi içerisindeki dokumacõlar, daima kuvvetli ve uzun tüylü pamuklarõ ararlar. Her iyi pamuk, her topraĊa ekilemez. PamuĊun topraĊa alõċmasõ ċarttõr. Amerikalõlar daima yeni ve özellikleri olan çeċitleri arayõp duruyorlar. Bunun için de Mõsõr’dan her zaman tohumlar alarak kendi yerlerine alõċtõrmaya çabalõyorlar. Mõsõr pamuĊu birçok Ĉngiliz sömürgesinde baċarõyla ekilmededir. Afrika’da daha epeyce bir süre pamuk ziraatõ geliċmeyeceĊine göre Mõsõr’la rekabete girecek biz kalõyoruz. Bizim bu konuda kendimize ait tohum çeċidi oluċturmaya önem vermemiz mutlaka gereklidir. Avrupa pazarlarõnda pamuk, aranan çeċitli özelliklere sahip olmazsa satõċõ düċük olur. Bu da ziraatçõyõ memnun etmeyeceĊinden pamuk ziraatõ öldürülmüċ olur. Mõsõr’õn ekilebilir topraĊõ hemen tamamõyla Nil’in yõllardan beri getirdiĊi tortular, nehir tortusudur. Tortu her yerde aynõ miktar ve tarzda olmadõĊõndan topraĊõn deĊeri de her yerde aynõ deĊildir. ÖrneĊin kireci çok olan topraklar nispeten asit sõnõrõ ve alümiyonu az olup tuz magnezesi çoktur. ĉu açõktõr ki, Mõsõr’õn yaĊmuru bitkilerin büyük bir kõsmõ için yeterli olmayõp ancak Nil sayesinde ziraat yapõlabilir. Mõsõr’da pamuk aĊacõnõn yeċermesi esnasõnda sõcaklõk hiçbir zaman don yapacak dereceye düċmez. YaĊmurlarsa pek önemsizdir. Buluttan alõnamayan su Nil’den 57
alõnõr. Kanallar kazõlõr, setler yapõlõr, suyu yükseklere çõkarmak için kuvvetli makineler yerleċtirilir. Böyle yapõlaċma ve mücadele üç çeyrek asõr devam etti. Bugün ise pamuk Mõsõr’õn ruhudur. Mõsõr’da pamuĊun ekilmesine önem verilmesi 1825’de baċlar. O anlarda Hindistan’dan yeni gelen bir Türk derviċi zamanõn büyük beylerinden Mahmut Bey Urfalõya bir miktar pamuk tohumu hediye eder. O da bahçesine süs için eker. Bir gün Jenovalõ Jumal isimli sanayicilerden bir yabancõ, pamuklarõ tesadüfen görür, meyvelerinin mükemmelliĊi dikkatini çeker, tekrar ekilmesini tavsiye eder. Böylece pamuk ziraatõ artar, önem kazanõr. Yerli olarak ċu çeċitleri vardõr: 1 - Gosbipizm hizertum 2 - Gosbipizm vitißurum 3 - Gosbipizm barbadens 4 - Gosbipizm Ramiz Zamanla yerli çeċitlerden diĊer birçok cinsler daha elde edilmiċtir. ÖrneĊin, aċmuni çeċidi… Bugün Yukarõ Mõsõr’da bu bitki ekilir. SusuzluĊa, sõcaklõĊa hepsinden fazla dayanõr. Sulamasõ düzgün olmayan yerlerde önemli oranda üretimi yapõlõyor. Tanõmlanmalarõ da kolaydõr; hem kozasõ haÞf, hem çiĊidi çõktõktan sonra, pamuĊu pek az kalan bir cinstir. ÇiĊidi haÞf bir tüyle örtülü ve tüylerin yetiċtiĊi noktada yeċil tüyler vardõr. PamuĊun rengi tereyaĊõnõ andõrõr. Tellerin uzunluĊu 27 milimetredir. Galini çeċidi… Tuzlu, kuvvetli arazide iyi yetiċir. Fakat az ürün verir. Geç olgunlaċõr. SusuzluĊa dayanamaz. Daneleri güç ċißenir. Amerika’nõn en verimli pamuĊu lansi ibland da Mõsõr’da bu çeċidin sonuç ve mahsurlarõnõ vermiċ iklimi ile uyum saĊlayamamõċtõr. Hind pamuĊu çeċidi… DiĊer pamuklara karõċõk ekilir. Tüyünün uzunluĊu 25 milimetredir. Ürün az verir. Mit aÞÞ çeċidi… Mõsõr deltasõnda en çok ekilen, en önemli bir çeċittir.Tohumlarõnõn iki ucunda yeċil ince bir tüyü vardõr. PamuĊunun rengi ham ċekeri andõrdõĊõndan ċekeri de derler. Rengin bu sarõlõĊõnda tuzun çok etkisi vardõr.Net üretimi - yani çiĊit çõkarõldõktan sonra geriye kalan kõsmõ – bol, toplanmasõ kolay, tüylerinin uzunluĊu 32-35 milimetredir. 58
Bunlardan baċka Zambozi, Ayasi, Yanoviç, Asili Rasakalayidis çeċitleri de vardõr. Ayasi dikkat edilirse pek mükemmel sonuçlar verir. Yanoviç, gerçi en uzun, en ince tüylüsü ve en çok ekileni ise de daimi bir denetim ve bakõma muhtaç olmasõ, iċçisi az yerlere elveriċli bulunmamasõna neden oluyor. Adana’mõzda ekilecek çeċitler ise: ĉimdi sulama ve suya doyurma konusu muntazam olmadõĊõndan Aċmuni pek uygundur. Sulanma konusu düzen altõna girince Mit Akiki, ondan ortaya çõkan Asili Sealaridis gibi çeċitler bize çok uygun gelir. Sanayi, her ekilen yerde tohumlarõn seçimi, baċarõnõn en önemli uzuvlarõndan sayõlõr. Yukarõdaki çeċitler pamuĊun gerçek bir seçimi sonucundan meydana gelmiċ ve Mit Akiki, Asili Abasi çeċitleri bulunarak Mõsõr’õn servetini meydana getirmiċtir. Tohumlarõ seçmekte varõlacak sonucu bilmeli ve ċu özellikler aranmalõdõr: 1 - Tohumun ekilmesinde sürat; Sonbahar sisleri pamuĊun özellikli olmasõna engel oluċturacaĊõndan bu sürat mutlaka ċarttõr. Hele topraĊõn dinlenemediĊi Mõsõr gibi yerlerde. 2 - Kozanõn çiĊiti çõktõktan sonra pamuĊu çok kalmak özelliĊi çok önemlidir. 3 - Tüyleri uzun, çapõ ince, ipliĊi bol olan tohumu seçmeli. Tohumun seçim ċekli: Fabrikacõlar buna önem vermezler. Bundan dolayõ onlardan iyi tohum ayõrmak beklenemez. En iyisi önemlice iċi olan her çiftçinin ufak bir el makinesine sahip olmasõ, gereken tohumlarõ yine kendi mahsulü arasõndan seçmek, tercih etmek suretiyle ayõrmasõdõr. Mõsõr’da sõcak ülke ziraatõ tahsilinde bulunan Ramiz Meczumi Efendi’nin raporundan özet ( 1914 yõlõ Haziran Ticaret ve Ziraat BakanlõĊõ Dergisi’nden) 11 Ocak 1914 yõlõnda Aydõn vilayetinin Menteċe sancaĊõ dâhilinde yapõlan dokuz çeċit pamuĊun deneme çalõċmasõnõn sonucunu gösterir resmî cetvel Tecrübe edilen pamuĊun çeċidi emil sekelaridis ċuazavilend kenaĊ siplend luiziyana subice 1- Yüz okkada çõkan pamuk 22 28 11 19 31 35 20 2- Yüz okkada çõkan tohum 78 12 89 81 69 65 80 3- Tellerin rengi 5 7 10 10 10 10 9 4- Tellerin uzunluĊu 41 40 33 27 40 31 26 59
5- Tellerin direnç gücü ve esnekliĊi 6-Tellerin düzeni 7- Tellerin kalõnlõĊõ 8- Dönüm baċõna ürün Yerli Amerikan 22 75 10 31 8 7,5 1 263
10 9 1 mikron 33
10 8,5 2 34
9 3,5 2 125
8,5 8 1 203
10 9,5 2 53
10 8 1,75 145
10 8,5 2 214
Türkistan 25 75 10 tam numara.. 10’u bembeyaz deĊerlendirilmiċtir. 27 milimetre üzerine hesap edilmiċtir. 7 tam numara 10’dur 7 tam numara 10’dur 2 kalõnlõklar mikrometre ile ölçülmüċtür. 297 KISIM 3 ADANA’DA ĈDARî YAPILANMA
Bugünkü üç dereceli idarî yapõlanmamõz her yerde tamamõyla uygulanmõyor. Nahiye, kaza, vilayetten ibaret bu hükümet ċebekesi kesinlikle kabul edilirse Adana vilayetini meydana getiren beċ sancak, beċ vilayet haline gelecektir. 1924 yõlõna ait bulunan rehberde ise daha önce bilinen yapõlanmayõ bildirmemiz zorunludur. Adana’nõn vilayet haline gelmesi 1868 tarihine tesadüf eder. Yenileċme hareketi biter bitmez Adana, Kozan, Osmaniye dâhil olduklarõ Halep vilayetinden ayrõlmõċ, birleċtirilerek Adana vilayeti ortaya çõkmõċtõr. O tarihten beri idarî kurumlar ve idarî geliċmeye göre yapõlanmasõnda bazõ deĊiċiklikler icra edilmekle beraber bilinen ċekil esas kalmõċtõr. ‘Mevcut Ĉdarî Kurumlar’õ içeren liste ismiyle Ĉçiċleri BakanlõĊõ’nõn 1915’de yayõnladõĊõ kitaba göre Adana vilayeti Adana, Kozan veya Sis, Mersin, Cebel-i Bereket veya diĊer ismiyle Osmaniye olarak dört sancaĊa ayrõlmõċtõr. Ĉçil sancaĊõ, bir vilayete baĊlõ olmayõp, doĊrudan doĊruya Ĉçiċleri BakanlõĊõ’na baĊlõ bulunan yerler arasõndadõr. Bununla beraber birçok konuda Osmaniye Adana vilayetiyle beraberdir; iktisadî, ziraî konular gibi. Ziraat bankasõ, ziraat bölgesi amirliĊi Ĉçil’i Adana’dan idare eder. 60
1-Adana Merkez SancaĊõ a- Adana Merkez Kazasõ (Nahiyeleri: Karataċ, Tuzla, Karsõndõ, Çamalanõ, Misis, AċaĊõ Sõrkõntõ b- Yumurtalõk veya Ayas Kazasõ (Nahiyeleri: Erzin) c- Karaisalõ Kazasõ (Nahiyeleri: Kamõċlõ, Pozantõ) d- Ceyhan Kazasõ 2- Kozan SancaĊõ a- Sis Kazasõ (Nahiyeleri: Yukarõ Sõrkõntõ) b- Feke Kazasõ (Nahiyeleri: Rumlu) c- Kadirli Kazasõ (Nahiyeleri: Çokak) d- Saimbeyli Kazasõ (Nahiyeleri: MaĊara, Tapan) 3- Mersin SancaĊõ a- Mersin Kazasõ (Nahiyeleri: Elvanlõ) b- Tarsus Kazasõ (Nahiyeleri:Namrun, Gülek, nahiye müdürü Çamalanõ’nda oturur) 4- Osmaniye SancaĊõ a- Osmaniye Kazasõ (Nahiyeleri: Kaypak, Tecirli, Yarpuz) b- Islahiye Kazasõ (Nahiyeleri: Keferdiz) c- Dörtyol Kazasõ (Nahiyeleri: Payas) d- Bahçe Kazasõ (Nahiyeleri: Haruniye) e- Hassa Kazasõ Ĉçil ve ya Silifke SancaĊõ ise ċu yapõlanmaya sahiptir: a) Merkez Kazasõ (Nahiyeleri: BaĊda, Ayaċ, Bolacalõ) b) Mut Kazasõ (Nahiyeleri: Sarõkavak) c) Gülnar Kazasõ (Nahiyeleri: Anõpazar) d) Anamur Kazasõ (Nahiyeleri: Silinti) e) Ermenek Kazasõ (Nahiyeleri: Ferseke, Ermenek veya Novahi)
ĉimdi Kilikya’nõn yani Adana havalisinin iċ, kültür, medeniyet merkezlerini tanõtmaya, bunun için de önce Adana’dan baċlamaya sõra gelmiċtir.
61
Adana hükümet konaĊõ Adana: Son dört yõllõk çok müthiċ, çok muazzam, çok üzücü olaylarõn arasõnda ismi geçen, önemli ċehirlerden biri ċüphesiz ki Adanadõr. Kader istedi ki (Türk vatanõnõn bizzat kalbi) olan bu ċöhretli bölge bir gün – tarihimizin feci bir yerinde – düċman istilasõna uĊrasõn. Dünya Savaċõnõn bilinen sonuçlarõnõ mühürleyen Anlaċma, daha sonra Türkiye’ye bir vasiyetname olmak üzere hazõrlanan Sevr isimli anlaċma bile buranõn TürklüĊünü örtememiċ, Türkiye’de bõrakmõċken, Fransa hükümeti azõnlõklarõn hukukunu korumak bahanesiyle Adana’yõ iċgal etmiċti. Felaketi karċõlamayõ her milletten iyi bilen Türk Adanalõlar, öyle zalim ve çifte bõçaklõ bir zorlamaya maruz kaldõlar ki hemen hemen bütün eli bõçak ve kalem tutmasõnõ bilenler, düċmana bayrak diktirmeyen Toroslar’a çekildiler. Adana’nõn milyonerleri, paralarõ uĊruna düċman eteĊi öpmedi. Paralarõnõn çekim gücüne kapõlarak kendilere uzanacak yabancõ zalim elleri sõkmadõlar. DiĊer yoksul göçmen ihtilalcilerin altõnda, üstünde fakat her halde yanõnda yer almõċlardõ. Türkiye’nin her yanõnõ sarmak isteyen felaket rüzgârõ o kadar kuvvetli, o kadar çapraċõktõ ki Türkeli’ne belalarõ getiren iblis evladõ bile, bir an, zulme uĊrayan yurdumuzu gömdük sandõlar. O ümitsiz, o periċan dönemlerin birbiri ardõndan gelmesi Adana’yõ tek baċõna bõ62
raktõ. Mucizenin inkâr edildiĊi yirminci asrõ baċtanbaċa mucizelerle ċaċõrtmak için Ĉnönü’de, Sakarya’da uĊraċõlõrken, Adana, yanõk çehreli bütün aziz, mübarek çocuklarõyla güney cephesinde çarpõċtõ. Yalnõz Adana’yõ esir tutmaya çalõċan ċakilerle deĊil, Türkiye ismini Yeni Yunanistan yapmak isteyen istilacõ ve isyancõ dõċ ve iç düċmanlarla da boĊuċtu. Çelik göĊsünün bir tarafõnõ Toroslar’a siper etmiċ, diĊerini Konya’ya çevirmiċti. Açlõk, çõplaklõk, her çeċit yoksunluk Adana’nõn temiz evlâdõna düċmandan fazla etki etmedi. Böylece yaralõ aslan Türkiye’nin güney cephesinden akmak isteyen istila selini de kanlõ göĊsüyle Adana uċaklarõ durdurdu. Bir taraftan seçkin aydõnlarõ onun nasõl “Türk vatanõndan koparõlamaz” yüzlerce yõllõk Türk yurdu olduĊunu bütün dünyanõn gözüne sokmak için geceli gündüzlü çalõċõyorlardõ. Kilikya Cemiyeti, Türkçe ve Fransõzca eserler, makaleler, baċvurularla yurdun esirlikten kurtulmasõna çabaladõlar. Hamdolsun… Kara günün ömrü az olur derler. Mücadele Türkiye düċmanla ikinci galibiyete, anlaċma tarihi olan 20 Ekim 1921’de eriċti. Ankara Anlaċmasõ gereĊince eċkõya sürüsünden baċka ċey olmayan istilacõlar Adana’dan çekildiler. 4 Ocak 1922! Kutsal tarih! Bütün ċehri kucaklamak istercesine dalgalanan lale renkli mübarek, muazzam bayrak… Yüz bin Adanalõ’nõn, tarihî Toroslar’a çarpan tekbirleri, göz yaċlarõ, çõlgõnca birbirini itip çiĊneyerek koċuċmalar ve saadetleri arasõnda Adana’ya çekildi. Nice gençler vardõr ki bu kurtuluċtaki ilahî lûtufa, saadete dayanamamõċ bayõlmõċlardõ. Ĉhtiyarlar artõk dünyadan göçebilirlerdi. Mademki ċafak renkli bayraĊa tekrar Adana kavuċmuċtu. Ooohhh… Adana gençleri kadar kõskanç yiĊitler bulunmazsa ċaċmayalõm. Onlarõn bedbahtlõĊõna da, baċarmanõn mutluluĊuna da pek az yerler erdi. Adana, güney Anadolu’nun en önemli iċ merkezidir. Türkiye’nin, Ĉstanbul, Eskiċehir, Ankara, Konya gibi büyük ċehirlerine demiryoluyla baĊlantõsõ olduĊu gibi, Adana-Tarsus-Mersin demiryoluyla da Akdeniz’e sahildir. Denizden elli kilometre içeride, yani otomobil ile bir saat mesafede demektir. Kayseri ve havalisi, DoĊu Anadolu vilayetleri ile bütün dünya ticaret merkezleri arasõnda geçiċ görevini Adana görür.
63
ĉehir, Seyhan nehrinin kenarõna iki taraßõ yerleċmiċ olup, özellikle kuzeye, yani yeni istasyon yönünden baĊlara ve batõya, yani, eski istasyon yönünden ĉakirpaċa’ya doĊru geliċme göstermektedir. Adana’da sõcak iklimli coĊrafyasõnõn tesiri; kurulduĊu tarihî zamanlarõn coĊrafî zorlamasõyla genellikle meskenlerin üstü toprak yapõlõrdõ. Duvarlar kerpiçten yapõldõĊõ gibi… Yeni binalar taċ veya tuĊladan, duvarlar kiremitli çatõlarla yapõlõyor. Sokaklarõ, dediĊim iki etkiyle dar yapõlmõċtõr. LaĊõm düzeneĊi maalesef yoktur denilebilir. Mevcut laĊõmlar herhalde ilkel, çõkõċõ bilinmeyen oyuklardan baċka ċey deĊildir. Bugünkü belediye idaresinin desteĊiyle Türk mühendislerine, memleketin büyük bir planõ yaptõrõlmõċtõr. Bu plan Adana’nõn yol, laĊõm ve diĊer medenî, teknik yapõlanmasõyla beraber doĊal ve saĊlõk konusunda geliċme yönlerini de belirlemiċtir. Planõn uygulama ve icrasõ için baċvuran yabancõ iki ċirket ile belediye anlaċmak üzere olduĊundan, yakõnda Adana layõk olduĊu çehre ile belirecektir. Fransõz inċaat ċirketi, yeni istasyon tarafõna ve sahiline bir takõm binalar yapmõċ. Tek katlõ, kâgir, bahçeli olan bu meskenlerden, oturanlar fevkalade memnundur. Adana’nõn yeni inċaatõnõn bu düzende olacaĊõnõ kuvvetle zannediyorum. Özellikle caddelerin etrafõna, meċhur settin üzerindeki gibi aĊaçlar dikilmesi hemen uygulanõrsa, iklimin ċiddetini epeyce kõrmak mümkün olacaktõr. Adana’nõn bayõndõr, medenî bir ċekil almasõna hizmet eden ċahõslardan en önemlisi eski vali Abidin Paċa merhumdur. Birçok bina, cadde ve diĊer eserler kendi ismini taċõmaktadõr. Yalnõz sõnai geliċmenin esaslarõnõ deĊil, merhum, belediyeciliĊin temelini hazõrlamõċ. Adana, Abidin Paċa’yõ daima rahmet ve hürmetle anar.
64
Adana Yeni Ĉstasyon
Adana’nõn deniz yüzeyinden en yüksek noktasõ, 55 rakõmlõ TepebaĊõ denilen orta mahallelerinden birisi olup gerçekten yalnõz ċehir deĊil, ovanõn en yüksek tümseĊidir. DiĊer mahalleler, daha fazla Seyhan’õn batõ sahiline, yine kuzey-batõya doĊru fõċkõrarak, ovaya serpilmiċtir. Bir kere bütün Seyhan boyu, en güzel bir bahçeliĊin olduĊu yerlerdir. Portakal, limon, turunç, ċeker kamõċõ, dut, incir, üzüm yetiċtiren bu bahçelikler, Adana’ya bütün yõl zümrüt renkli bir güzellik vermekle kalmaz, hem servet saĊlar, hem yazõn mesire görevini de görür. Kuzey tarafta Tarsus, Mersin’e giden demiryolunun baċlangõcõ olan Yeni Ĉstasyon’dan itibaren zamanõnda dünyanõn en güzel manzaralarõnõ gösteren baĊlõklar baċlar. Düċman, buralarõ o kadar tahrip etmiċ, bir çekirge sürüsü gibi öyle yemiċtir ki, bugün yalnõz Seyhan’õn nazlõ büküntüleriyle, yemyeċil bir vadiden baċka ċey kalmamõċtõr. Batõ tarafõnda da ċehir, aynõ ċekilde bahçeler, baĊlar ve ĉakirpaċa mesireleriyle kuċatõlmõċ, çevrilmiċtir. Adana’nõn en havadar, en güzel tarafõ da bu iki yöndür. Adana, havasõ en temiz bir memlekettir. Sõcak iklime, medenî birçok tesis eksikliĊine raĊmen, genel olarak saĊlõk durumu çok iyidir. Hele kõċõn, Adana doyulmayacak kadar güzel, aranõp da bulunmayacak kadar saĊlõĊa uygundur.
65
Seyhan, Adana’nõn baċõboċ bõrakõlmõċ, olduĊu gibi kabul edilmiċ bir kaynaĊõdõr. Son yõllarda Cemal Paċa’nõn valiliĊi zamanõnda yapõlan setlerden baċka Seyhan’la mücadele edilmemiċtir. Memleketin içecek, kullanõlacak suyu Seyhan’dan alõndõĊõ gibi mavra denen baĊlara, bahçelere su veren bostan dolaplarõyla, su deĊirmenleri de Seyhan’õn bereketine baĊlõdõrlar. Bundan baċka sallar, Seyhan’õn baĊrõnda yüzen daimi gemilerdir. Gemi seferlerine ċimdiki haliyle doĊal olarak hiç müsait olmayan Seyhan’dan, salcõlar sallarõyla çok yararlanõrlar. Memleketin odun, kereste ihtiyacõnõ buradan naklederek saĊlarlar. Salcõlar hem bir mahalle, hem bir esnaf grubu, hem yüksek bir üretim ocaĊõ meydana getirmiċlerdir. Bununla beraber Seyhan, taċkõn, hoyrat bir at gibi memleketi çok kere basmõċ, sele vermiċ, geliċme yönünün deĊiċmesinin nedenlerinden biri olmuċtur. Seyhan, Adana’nõn baċõboċ bõrakõlmõċ, olduĊu gibi kabul edilmiċ bir kaynaĊõdõr. Son yõllarda Cemal Paċa’nõn valiliĊi zamanõnda yapõlan setlerden baċka Seyhan’la mücadele edilmemiċtir. Memleketin içecek, kullanõlacak suyu Seyhan’dan alõndõĊõ gibi mavra denen baĊlara, bahçelere su veren bostan dolaplarõyla, su deĊirmenleri de Seyhan’õn bereketine baĊlõdõrlar. Bundan baċka sallar, Seyhan’õn baĊrõnda yüzen daimi gemilerdir. Gemi seferlerine ċimdiki haliyle doĊal olarak hiç müsait olmayan Seyhan’dan, salcõlar sallarõyla çok yararlanõrlar. Memleketin odun, kereste ihtiyacõnõ buradan naklederek saĊlarlar. Salcõlar hem bir mahalle, hem bir esnaf grubu, hem yüksek bir üretim ocaĊõ meydana getirmiċlerdir. Bununla beraber Seyhan, taċkõn, hoyrat bir at gibi memleketi çok kere basmõċ, sele vermiċ, geliċme yönünün deĊiċmesinin nedenlerinden biri olmuċtur.
Adana’nõn asõrlar görmüċ saĊlam köprüsü
Seyhan’õn üstünde asõrlar görmüċ 21 gözlü, 300 metre uzunluĊunda taċtan bir köprü vardõr, tek geçit yeri budur.
66
Meċhur Ere Dere köprüsü
Adana’da kalõntõsõ görünen suyoluyla bu köprünün eski Romalõlar devrinden beri iċlediĊi söyleniyor. Ĉçecek su, bir meseledir. Nehrin kenarõndaki birkaç tulumba ile batõ tarafõndaki sular nasip olursa içilir. Fakat genellikle iyi bir su güç bulunur. Nehrin suyu içim yönünden iyidir, ama onun da temizliĊi daima ċüphelidir. Eskiden sõrf bu nehir suyu için süzgeçli küpler yaparlardõ. Savaċ, esirlik onu öldürdü. Ĉyileċtirilmesini bekliyoruz. Güneye, mamaÞh bütün ovada, batõya doĊru iyi su yoktur diyebiliriz. Tek tük açõlan artezyenler, iyi bir örnek olursa, epeyce önemli bir dert olan su zorluĊu da hallolur. Tuzla merkezi gibi yerler vardõr ki su derdi, su yoksulluĊu memur gitmemesine neden oluyor. Bereket versin ki karpuz, kavun gibi meyveler, soĊukluklar pek boldur, susuzluĊu onlarla gidermek mümkün olmaktadõr. Nüfusu: Adana Nüfus Genel MüdürlüĊü’nün 19 AĊustos 1923 tarihli istatistik cetveline göre bütün Kilikya’da 400 bin nüfus vardõr. Göçebeler, aċiretler gibi daima kayõtsõz unsurlarõ saymayalõm. Fakat her gün düzenlenen saklõ, gizli ve yeniden gelenlerle beraber bugün bu havalinin gerçek nüfusunun 500 bin olmasõnõ kabul 67
etmek gerektir. Bu tahmini Adana’nõn pek saygõdeĊer Nüfus Genel Müdürü Bey, gözlemleriyle doĊrulamõċlardõ. Bizzat Adana, 3 milletvekili çõkardõĊõna göre, resmen 75 bin nüfusa sahip demektir. Hâlbuki bugün, 90 bine yakõn Türk yaċamaktadõr. Nüfus, gözle görülecek derecede artõyor. Ev krizi Adana’da herhalde bugün baċka yerlerimizden çok fazladõr, fazlalaċmaktadõr. Bütün Kilikya’da – yine Nüfus MüdürlüĊü’nün istatistiĊine göre – 162 Musevî, 5-6 bin kadar diĊer Gayrõmüslim milletlerden mevcuttur. Kilikya, yabancõ unsurlardan, bugün tamamõyla temizlenmiċtir. Her tarafta Müslüman ve Türk vardõr. (Milliyet düsturu din, dil, ülkü birliĊidir. Buna göre Adana’da bütün Müslüman unsurlar Türk’tür. Irk itibarõyla Yafet evladõndan olmamakla beraber felaket, saadet devirlerinde Türk ülküsünden ayrõlmayan dini bir, dili Türk küçük topluluklarõn hepsi, Büyük Türk kitlesinin parçasõ sayõlõrlar.) 1890 yõlõ sayõmõna göre Adana ċehrinin nüfusu 20 bin kiċiydi. O zamanõn karmakarõċõk ahalisine göre bugün Türklük lehinde fevkalade bir artõċ var demektir. Nüfus yoĊunluĊu itibarõyla Adana, Ĉçil, Kilikya’nõn en kalabalõk kõsmõ olup bütün Türkiye’de yoĊunluk oranõ noktasõndan beċincidir. Nüfus yoĊunluĊu olarak 12,8’dir. Trabzon vilayetinde 27, Aydõn ve Bursa’da 25, Ankara vilayetinde 12, Konya vilayetinde 10’dur. Nüfus konusunda daima ċüphe ve tahmin ile hareket kaçõnõlmazdõr. Ancak 1925 yõlõndan sonra nasip olursa çok doĊru istatistiklere kavuċabileceĊiz. O zamana kadar rivayet ve tahmin… Yalnõz ċu bellidir ki bütün araziye oranla ahali çok azdõr. Sonra bütün belalara raĊmen hamdolsun Adana nüfusu artõċ halindedir.
SOSYAL DURUM Adana’ya bakan ilk göz, onun bir ibadethane, güzel eserler koruyucusu olmaktan ziyade sanat, iċ ocaĊõ olduĊunu görür. Bununla beraber milliyet itibarõyla ne olursa olsun Adana’ya yerleċen herkes, oranõn sahibi gibi düċünmek zorunluluĊu hisseder. Adana Türklerindir. TürklüĊü temsil eden her sosyal kurum, Adana’da yalnõz var olmakla kalmaz, kuvvetlidir, canlõdõr, etkilidir. 68
Belediyesi: Bizde çekirdekten yetiċme bir belediyeci yoktur. Gerçi gençlerin seçip getirdiĊi Adana Belediyesi, memleketi muhtaç olduĊu ċeylere kavuċturmak için iyi uĊraċõyor. Bir kere Belediye’yi epeyce emlak sahibi etmiċ, böylece daimi gelir kaynaklarõ bulmuċtur. Sonra memleketin imarõ için gereken giriċimleri yapmõċlar, takip ediyorlar. Adana, elektrikle aydõnlanõyor. Her evin bundan yararlanabilmesi için Belediye ayrõca uĊraċõyor. Caddelerin açõlmasõ, kadastroya esas olacak planõn hazõrlanmasõ, sürekli onarõm, memleketin saĊlõĊõna ait gerçekten iyi yardõmlar (örneĊin; Memleket Hastanesi, kendi dispanseri, doktoru, aċõcõsõ, eczanesi aracõlõĊõyla) birçok gerekçelerle memleketin ċereÞ, yücelmesi için kendine düċen görevlerin bütün inceliĊiyle icrasõ, Adana Belediyesi’nin temiz varlõĊõ adõna anlatõlmaya deĊerdir.
Adana – genel bir görünüċüyle gülümserken
Bununla beraber doĊayla hiç mücadele edilmeyen, hâlbuki en sõcak mevsimin iċ devresi olmasõ itibarõyla, doĊayla mücadele, onu maĊlup etmeye ve deĊiċtirmeye çok muhtaç bulunan Adana’da, Belediye’den beklenen daha neler neler var. Adana’nõn kuvvetli bir Esnaf Odasõ vardõr. Çeċitli iċ, sanat sõfatlarõ birer grup halinde birleċmiċ, ċeyh denen bir baċa sahip ve bütün gruplar birbirine baĊlõ olup hepsini genel bir baċkan idare eder. Memleketin birçok kararlarõnda Esnaf Odasõ 69
önemli görevler yerine getirmiċtir. Meslek onurunu, memleketin refahõ ve yükseltilmesiyle birleċtirebilen bu kuvvetli odayõ Sayõn Gazi Paċa, Adana’yõ ċereßendirdiĊinde özellikle övgüye deĊer görmüċtü. Himaye ettiĊi Gece Mektebi geçen yõl çeċitli esnaf çõraklarõnõn eĊitimi, okuyup yazmak konusunda çok baċarõya eriċmiċtir. Cuma tatili, Oda’nõn giriċim ve takibinin teċekküre, övgüye deĊer bir sonucudur. Adana iki yõl öncesine gelinceye kadar en ufak sanat ve ticareti bile yabancõ ve düċman unsurun elinde gördüĊü halde, memlekete yazõyla, sözle deĊil ta temelden sahip olmak ihtiyacõ ve aċkõyla tutuċan açõk Þkirli halk, bütün anlamõyla gece ve gündüz çalõċmõċ ve bugün her sahada ticaret ve sanatõ ellerine almõċlardõr. Herhangi bir esnafõn çarċõsõna gidilse harikulade bir faaliyet vardõr. Hafta içinde çalõċmalarõ, gecelere kadar devam eder. Cuma tatilinde ise Adana muhakkak geniċ bir açõlma, ferahlama, gezinti, eĊlence yeridir. Arabalar, otomobiller, sürekli haftalõk yorgunluĊunu dinlendiren çalõċanlarõ taċõr. Adana, cidden kendine özgü bir çehre sahibidir. Çok çalõċõr ve çok harcar. TürkocaĊõ: Ĉċte deĊerli Adana’nõn seçkin Þkir ocaĊõ! Önce Türk Gücü olarak kurulmuċ, daha sonra 1923 yõlõ ĉubat’ta OcaĊa dönüċmüċtür. Bütün Anadolu’da milliyet ve ilericilik sancaĊõnõ en yukarõda gezdiren Adana Türk ocaĊõ, çevreyi deĊiċtirmeye uĊraċan nezih bir ocaktõr. Üyeleri, yalnõz felâket gören deĊil, felâketi saadete dönüċtürebilen irade, prensip sahibi bireylerden meydana geldiĊi içindir ki memleketin gelenek niteliklerini, sosyal yönleri konusunda kuvvetle etki eder. Her fõrsatta Adana gençliĊini temsil eden Ocak, civar köyler, nahiyelerle iliċki kurarak, onlara öĊretmen, gazete, dergi, ilaç saĊlamaya çalõċtõĊõ gibi saĊlõkla ilgili
70
Milliyetin Merkezi Adana TürkocaĊõ
halk kitaplarõ bastõrmak ve onlarõ en ücra yerlerde parasõz daĊõtmak, üyeleri arasõnda bulunan deĊerli hekimleri aracõlõĊõyla fakir birçok insanlarõn derdine çare olmak suretiyle millî görevden bir kõsmõnõ yapõyor. Muhteċem binasõnõn geniċ, süslü, temiz, sosyal salonu, memleketin Þkir sahiplerine daima bir sõĊõnacak yer, bir minber görevi görmekte, 7-8 yüz cilt seçilmiċ kitaplõ kütüphanesi, hemen hemen biricik genel bir õċõk kaynaĊõ olmaktadõr. Fikir yayõnõ olan Altõnyurt Dergisi, Anadolu’nun en seçkin ve süreli yayõnlarõndan olup, Ocak önemli kõsmõnõ parasõz çevreye daĊõtõr. OcaĊõn yedi kiċilik bir yönetim kurulu, bir kültür(hars), bir denetleme ve bir spor kurulu vardõr. DiĊer kurullar, birimler ihtiyaca göre oluċacak ve seçilecektir. Ocak, Adana’nõn çözümlenmesi gereken önemli bir konusu olduĊu zaman Genel Kongresi’ni toplar. DeĊerli bir hatõra kabilinden, gerek Gazi Paċa’nõn, gerek Latife Hanõmefendi’nin Adana seyahatinde TürkocaĊõ hakkõnda OcaĊõn defterine yazdõklarõ cümleleri 71
nakledeceĊim: “Adana Türk ocaĊõ, TürklüĊün nurunun feyyaz menbaõ (bereket kaynaĊõ) olsun. Bu ocaĊõn ateċi çok, pek çok kadimdir (eskidir). Onu asõrlarca söndürmeye çalõċmaktan hali kalmadõlar (geri durmadõlar). Fakat buna her teċebbüs edenin ocaĊõ söndü. Çünkü o müteċebbisler düċünmüyorlardõ ki Adana TürkocaĊõ en asil Türkocaklarõ’nõn kõzgõn ateċleriyle daima tenmiye olunmuċtur(yükselmiċtir, büyümüċtür). OcaĊõn bugünkü nurlu alevi her kalbi aydõnlatõyor. Ben bugün bu alevin sõcak temasõnda ne derin sevinç ve saadet hisleri duydum.” 15 Mart 1923 Perċembe Mustafa Kemal “Bu zengin topraklara, böyle münevver gençlere malik olan Türk Adana’nõn OcaĊõ daima tütsün.” 15 Mart 1923 Latife Mustafa Kemal
72
Adana TürkocaĊõ’nõn sevimli bir köċesi
ADANA KADIN VE ERKEK ÖćRETMENLER DERNEćĈ Adana Erkek ve Kadõn ÖĊretmenler DerneĊi, 1923 yõlõ baċõndan beri vardõr. Bütün bölge öĊretmenlerinin kaynak kabul ettiĊi bir ilim, irfan merkezidir. Meslek ċereÞnin, kaynaċmasõnõn, birliĊinin en kuvvetli bayraktarõ olmaya adaydõr. Ankara ÖĊretmenler birliĊine dâhil iken 1923 yõlõ Ekim’inde toplanan Genel Kongre ile baĊõmsõz çalõċmaya baċlamõċtõr. Fahri baċkanõ, Vali Hilmi Beyefendi’dir. Adana’nõn seçkin simalarõ Ĉsmail Sefa, Ramazanzade Kemal, Zamir Beyler derneĊin doĊal ve fahri üyesidirler. Beċ kiċilik bir Yönetim Kurulu görevde olup çeċitli birimler oluċturulacaktõr.
73
ADANA ÇĈFTÇĈ DERNEćĈ Fransõz askerî iċgali ile ziraî bütün araçlarõ mahvolmuċ, kaybolmuċ Adana çiftçilerinin ihtiyaçlarõnõ saĊlamak amacõyla Suphi Paċa, Ali Münif Bey gibi saygõdeĊer ve aydõn ileri gelenler rehber olmuċ ve 23 Ocak 1923 tarihinde bir Çiftçi Kulübü kurulmuċtur. Kulüp yönetmeliĊinin üçüncü maddesi gereĊince Dernekler Kanunu’ndaki ċartlardan baċka, arazi sahibi veya sanayi, zirai bir sanatla meċgul bulunmak veyahut Þkir ve bilgisinden yararlanõlõr kiċilerden bulunmak ċarttõr. Böyle kiċilerden arzu edenler Kulüp üyelerinden ikisinin göstermesiyle ve Yönetim Kurulu’nca yapõlacak araċtõrmadan sonra yazõlõ teklif yapõlarak kabul edilirler. Dernek gerçi zirai deĊiċimlerin, yeniliklerin öncüsü olamamõċsa da geri ödeme yapabilmek için bin çeċit ihtiyaç ve yoksunlukla titreyen ziraatçõya, vilayete baċvurma suretiyle Osmanlõ ve Suriye bankalarõndan yarõsõ altõ ayda, yarõsõ bir yõl sonra ödenmek üzere dört yüz bin liraya yakõn para verdirmiċtir. Bundan baċka Ĉzmir Ĉktisat Kongresi’ne beċ üye göndermiċ, gösterime sunduklarõ Adana ürünleri, takdir edilmeye ve bütün Adana çiftçileri adõna bir gümüċ madalya ile övgüye layõk görülmüċtür. Sergiyi düzenleyen DebbaĊzade Ragõp Bey de bir tunç madalya almõċtõr. Kurul’un Kongre sayesinde Ĉktisat BakanlõĊõ’na yaptõĊõ baċvuru ile de Ziraat Bankasõ’nõn 200 bin liralõk bir yardõmõ saĊlanmõċtõr. DerneĊin merkezi Adana Seyhan Oteli’nde olup ziraatçõnõn bütün giriċim ve baċvurusuna açõktõr. ADANA MEMLEKET (DEVLET) HASTANESĈ Adana’nõn sosyal durumuna ċöyle genel bir deĊerlendirme gözüyle bakõnca o memleketin ortak vicdanõ olan Memleket Hastanesi’nden bahsetmemek imkânsõzdõr. 12 ĉubat 1896 tarihinde Vali Faik Paċa’nõn Ĉstanbul’dan aldõĊõ emre dayanarak Seyhan’õn solunda Karċõyaka denen mahallenin terkedilmiċ bir tekke arsasõ üzerine törenle temel atõlmõċ, sonra civardaki arazi de kamulaċtõrõlmõċtõr. Ĉnċaatõ için bütçede para olmadõĊõndan Gülek yolu için ayrõlan verginin hükümetçe kaldõrõlmasõndan sonra toplanan para, verilen emirle hastane inċaatõna sarf edilmiċtir. 74
Bu para ile ilkin giriċ kapõsõ karċõsõndaki binayla, bunun saĊ ve solundaki binalar tamamen ve hamam, önce kõsmen sonra tamamen inċa edilmiċtir. Ĉnċaata Kuċcubaċõ Hakkõ Bey memur edilmiċ ve 2 Nisan 1898’de adõ geçen dört bina tamamlanarak resmî açõlõċ yapõlmõċ ve o gün ilk defa hasta yatõrõlmõċtõr. O zaman kurum, Belediye Hastanesi adõyla Belediye’nin yönetiminde olduĊu gibi
Adana’nõn ċefkat yurdu : Memleket (Devlet) Hastanesi
1900 yõlõna kadar da Hakkõ Bey yönetim memurluĊunu yürütmüċtür. 1900’de SaĊlõk Müfettiċi Doktor Eċref Bey’in desteĊiyle Salih Efendi, Tekelizade Osman Bey, AĊazade Hüseyin Hüsnü Efendi, Bizdikyan Artin Efendi’den oluċan bir yönetim komisyonu kurulmuċ, hastane epeyce düzene girmiċtir.
75
Memleket (Devlet) Hastanesi’nin genel görünüċü
Fakat 1909’da Hastane, tekrar Belediye’nin yönetimine geçmiċ 1913’de ise de, Özel Ĉdare Kurumu oluċturularak Hastane’nin mal varlõĊõnõ da almõċ ve bugüne kadar devam etmiċtir. Özel Ĉdare’nin ilk dönemi çok iyi geçmiċse de Dünya Savaċõ burayõ da çeċit çeċit zorluklarla güçsüz bõrakmõċtõr. Adana’nõn Fransõz tarafõndan iċgali anõnda Hastane de o zehri tatmõċ, 1 Ocakta kurtulan memleket arasõnda Hastane de kurtulmuċtur. Bugün özel muhasebeye bütçe itibarõyla baĊlõ ise de idari ve teknik iċler için SaĊlõk ve Sosyal Yardõm Müdürü’nün denetimi altõndadõr.
76
Hastane açõldõĊõ anda iç ve dõċ olarak iki kõsma ayrõlmõċtõ. 1 Mart 1906’da kuzeydeki kadõn binasõ ve güneydeki tuĊla bina bütün malzemeleriyle Salih Efendi tarafõndan yaptõrõlmõċtõr. 1 Mart 1913’de, tamamlanmayan bina, Hacõ ĉeÞka tarafõndan baċlanõlmõċ, fakat bitirilememiċtir. Aynõ tarihte özel muhasebe, akõl hastanesi yapmak üzere taċ binanõn inċasõnõ baċlatmõċ fakat o da tamamlanamamõċtõr. Bugün ise hastane, dokuz bina ve hamam, eczane, mutfak, çamaċõrhane ve tamamlanmamõċ iki binadan oluċmaktadõr. Kadro ve bütçe: - Hastanede bir baċhekim, bir göz hekimi, bir laboratuar ċeÞ ile bir dâhiliye uzmanõ, bir dâhiliye hekimi, bir röntgen uzmanõ, bir eczacõ, bir eczacõ kalfasõ, bir kâtip ve idare memuru, bir ambar memuru, bir ütücü ve motor ustasõ, bir baċ ve üç hasta hemċiresi, bir aċçõ, bir aċçõ kalfasõ, bir imam ve cenaze yõkayõcõ, bir baċ hademe ve on yedi kadõn-erkek hademe, bir berber ve hamamcõ, üç çamaċõrcõ, bir bahçõvan, iki mezarcõ, bir kuyucu çalõċõyor. Bütün malzemeler için yõllõk 2,825,000 ve maaċlar için de 1,289,400 kuruċ ödenek vardõr. Hastane’ye ċu anda fakir halini belge ile ispat eden fukara ücretsiz girebilir. Fukara ve ihtiyaç sahibine ċefkat ve yardõm kuruluċu olan Hastane’nin bazõ ihtiyaçlarõna destek olmak üzere hali yerinde olanlar birinci ve ikinci sõnõf ismiyle iki kõsõm ücretle tedavi edilirler. Yüksek geçim ve imkân seviyesinde olanlara eldeki dar bütçe ile gereken istirahat saĊlanamayacaĊõndan bütün modern memleketlerde görüldüĊü üzere böylece ücret alõnmak zorunda kalõnmõċtõr. Gerçi bu kõsmõ genel mevcudun % 20’sini geçemeyeceĊinden kuruluċ yine ihtiyaç sahiplerinin demektir. Hastane, poliklinik ismiyle dispanser hizmetini de görmektedir. Günde 40-50 fakir ayakta baċvurur ve özel günlerde hastalõĊõna göre uzman doktorlar tarafõndan muayene, tedavi edilir. GerektiĊinde fakir hali olanlara parasõz ilaç verilir. Ĉmkanõ olanlardan ise pansuman ücreti adõyla 25 kuruċ alõnõr. Bununla beraber Adana gibi bir yer için 150 yataklõ hastane, çok az bir kadro, üzüntü vericidir. Gerekli araçlar yoktur. Bu yüzden Yönetim Kurulu, baċvuran bir77
çok biçareleri geri çevirmek gibi dünyada en müthiċ bir faciaya her gün ċahit oluyorlar. Memlekette düċkünler yurdu, parasõzlar evi gibi kuruluċlar olmadõĊõndan tedavisi zor hastalar, aklî dengesini kaybetmiċ olanlar dahi bu dar ċartlara sõkõċmak zorundadõr. Bugün Hastane’nin bir operatörü, göz uzmanõ, bir ateċli hastalõklar uzmanõ ve laboratuar ċeÞ, bir dâhiliye uzmanõ vardõr. Yardõmlar bu ċubelerde olabiliyor. 1924 yõlõnda bir de röntgen eklenecektir. Pek çeċitli ve farklõ iċler için yalnõz bir eczacõsõ vardõr. Memurlarõn, hizmetlilerin maaċlarõ maalesef pek yetersiz! Memlekete layõk bir hastane olabilmesi için kapasitesinin 300-400 yatak sayõsõna ulaċmasõ, uzman doktorlar, asistanlar gelmesi, hizmetlilere yeterli bir ücret verilmesi ċeklinde geliċme, özellikle özel muhasebeden kurtarõlmasõ veyahut bütçesine gerekli parayõ günü gününe kuruma vermesi gerektiĊi anlayõċõyla hareket edecek hale getirilmesi, yõllõk 18 bin liralõk bütçesinin çok artõrõlmasõ, hekimliĊin çeċitli ċubeleri için ayrõca düzenlemeler yaptõrõlarak, hastanenin akõl hastanesi, düċkünler yurdu olmaktan kurtarõlmasõ mutlaka ċarttõr. Hastaneye iyilik edenler: Vali Faik Paċa yapõlõċõna neden olmuċ, Kadõ Ali Nuri, Defterdar Mithat Efendi, Vali Hüseyin Hilmi Paċa inċaatõn devamõna gayret etmiċ, Bahri Paċa’nõn zamanõnda da inċaatõnõn baċõndan sonuna kadar fahri olarak son derece çalõċan Kuċçubaċõ Hakkõ Bey’in desteĊiyle de tamamlanmõċ ve açõlmõċtõr. Doktor Eċref Bey bedenen son derece destekler göstermiċ, bütün günlerini hastaneye harcamõċtõr. Doktor Osman Hayri Bey, laboratuarõ meydana getirmiċ, geceli-gündüzlü Hastane’den ayrõlmayarak düzenlenmesi ve ilerlemesi konusunda çok emeĊi geçmiċtir. Fabrikacõ saygõdeĊer Salih Efendi, 32 yataklõk bir binanõn her ihtiyacõnõ tamamlayarak ve Hastane’ye süt ve diĊerleri gibi ihtiyaçlarõna daima yardõm edip 1923 yõlõnda ise her gün birer kalõp buz vererek destek ve ċefkat göstermiċ, yeniden de birçok yardõmlarda bulunmaya hazõr olduĊu haber alõnmõċtõr. Tekelizade Osman Hayri Bey’in kapõ yanõndaki muayenehane olarak kullanõlan 78
taċ binayõ yaptõrdõĊõ gibi, bakõrdan çorba tasõ, yemek sahanlarõ yardõmõ, ara sõra tulumba ve diĊerleri gibi zaruri ihtiyaçlarõ saĊlamak suretiyle de vicdanî ilgisini göstermiċtir. Çiftçilerimiz de öncelikle inċa edilen üç kâgir binanõn temel taċlarõnõ ücretsiz nakletmek suretiyle Hastanemize kalben, Þilen yardõmda bulunmak ċereÞnden mahrum kalmamõċlardõr. Bugün Hastane’yi elinde bulunduranlar, memleketin en seçkin aydõnlarõndan, güçlü hekimlerinden oluċuyorlar. Baċhekim operatör Yusuf Ziya Bey, göz uzmanõ Kâċif Bey, sosyal dertlere de çare bulmakla bilinen, sevilen dâhiliye uzmanõ Hasan Ferit Bey, Celal Bey cidden övünülecek, gurur duyulacak fedakârlõklar, gayretler ile Hastane’ye en yüksek görünümü vermek üzeredirler. Yapõlan vaatlerin yerine gelmesiyle taç giymeseler bile, bu saygõdeĊer teknik, ċefkat unsurlarõnõ emekleri nedeniyle büyük bir hürmetle Adana’mõz adõna selamlarõm. Adana’da modern bir tedavi kuruluċu meydana getirmek üzere, Memleket Hastanesi’nin doktorlarõyla SaĊlõk Müdürü Yunus Vasõf Bey ve diĊer arkadaċlarõ birleċmiċlerdir. Kuruma abone olanlar hem her çeċit doktor ihtiyacõnõ, hem ilaçlarõnõ saĊlayacak, buna karċõlõk üç-dört lira gibi gayet az bir abone ücreti ödeyeceklerdir. Kurumun kurucularõ eczacõ- kimyager Hafõz Rafet Bey’in bu konudaki ilgi ve hazõrlõĊõnõ özellikle anlatõyorlar. DeĊerli kimyagerimiz, zaten memleketin birçok cephesinde uĊraċan bir iyi memleket evladõdõr. Bu güzel giriċimi de taçlandõranlar arasõnda bulunmakla iċin kutsallõĊõ ve önemiyle uyumlu bir ċeref payõ daha eklenecektir. AVUKATLAR DERNEćĈ Baro – Adana Barosu’na bugün yirmi üç avukat kayõtlõdõr. Said Bey – Hükümet civarõnda, yazõhanede Necip Bey Nazif Bey – Said Beyle ortaktõr Mustafa Ziya Bey Osman Rahmi Bey - Hükümet civarõnda yazõhanede Abdülhafõz Bey – Hükümet civarõnda yazõhanede Zalzade Halil Bey – Murat Palas’da 79
Abdurrahman Ali Bey – Hükümet civarõnda yazõhanede Ahmet Sabih Bey – Ortaktõrlar Coradzade Tahsin Bey Abdülkadir Kemali Bey – Murat Palas’da Fevzi Bey - Ortak olarak Hükümet civarõnda yazõhanede Fahri Bey - Ortak olarak Hükümet civarõnda yazõhanede Bekir Sami Bey Mithat Bey Sofyalõ ĉakir Bey Musa Beydil Bey – Ortak olarak Hükümet civarõnda yazõhanede Hasan Niyazi Bey - Ortak olarak Hükümet civarõnda yazõhanede ĉevket Bey Lami Bey Yako Say Bey Yuvanaki Efendi Mahmut Nedim Bey - Hükümet civarõnda yazõhanede Adana Kõzõlay’õ hakkõnda açõk ayrõntõlar vermek isterdim. Maalesef yaptõĊõm baċvuru, suskunlukla karċõlõk gördüĊünden kõsaca varlõĊõnõ – övgü ile – bahsetmekle yetiniyorum. Adana’da yirmi kadar camii ċerif ve mescit vardõr. En büyükleri RamazanoĊullarõ’ndan Halil Piri Bey tarafõndan 1584(1000 Hicrî yõlõ. Bu tarih tartõċmalõdõr) yõlõna doĊru yaptõrõlan ve Adana üretimlerinden neÞs çinilerle süslenmiċ olan Ulucami’dir. Abdürrezzak Antaki’nin yaptõrdõĊõ Yeni Cami de mimarî tarzõ, süslemeleri itibarõyla dikkat çeker. Eski Cami(YaĊcami), kiliseden dönüċtürülmesiyle bilinir. Bunlardan baċka Hasan AĊa Camii, Akçabey Mescidi, Mestanzade Camii, Tahtalõ Camii, eskiden kütüphanesiyle meċhur olan Yeċil Mescit, Mümine Hatun Mescidi, Battal AĊa Cami, Alidede Mescidi, TepebaĊdaki Kerim AĊa Camii de mevcuttur. Meċhur Ziya Paċa’nõn mezarõ, Ulucami yakõnõndadõr. Adana’da önceden 15 kadar medrese, iki kütüphane varmõċ. Bugün halka açõk bir kütüphane yoktur. RamazanoĊullarõ’ndan Mücteba Efendi’nin evinde bir kütüp80
haneden kalanlar, BaĊdadi Mehmet Bey’in, Gergerlizade Ali Efendi’nin de ayrõca ve büyükçe birer kütüphaneleri dikkat çeker ve ĉõhzade Kütüphanesi ise yarar saĊlayamayacak bir durumdadõr. Bugün Gayrimüslim milletlere ait bir iki de kilise mevcuttur. Vakõf itibarõyla Adana’nõn çok zengin olduĊu anlaċõlõyorsa da, bu yõl için maalesef yeterli araċtõrmada, tespitte bulunmak mümkün olmadõ. Adana’da basõn: – 1923 yõlõnda Adana içinde ċu gazeteler yayõnlandõ: Yeni Adana Gazetesi, Hayat Gazetesi, Tecdit Gazetesi, Halk Gazetesi, Altõnyurt Mecmuasõ, Türksözü Gazetesi, Mücahede Gazetesi. Yeni Adana, Türksözü günlüktür, ötekiler haftada bir veya birkaç defa yayõnlanõrlar. Yeni Adana, Adana’nõn tarihinde önemli bir yer kazanmõċtõr. Önce 1918 yõlõ 25 Aralõk’ta (Hicri 1334) Adana adõyla Ahmet Remzi Bey tarafõndan imtiyazõ alõnõp yayõna baċlamõċtõ. 21 Aralõk yõl 1918’den itibaren de Adana’yõ Fransõzlar iċgal etmiċ, Adana Gazetesi iċgalin aleyhine yayõnda bulunduĊundan Fransõzlar, vilayet aracõlõĊõyla kapatmõċlar ve o zaman Yeni Adana adõyla yeniden imtiyazõ alõndõ, imkânsõzlõk, zorluk içinde bir ay daha çõktõ. Vali Nazõm Bey’in aczinden, tereddüdünden yararlanmayõ iyi bilen sömürgeci iċgalciler bir gün otomobilli bir birlik ile matbaayõ ansõzõn basmõċ, baċyazar Avni Bey’i tevkif etmiċtir. Gazete bir daha çõkmamak üzere kapatõlmõċ, Avni Bey sõnõr dõċõna gönderilmiċ, Müslüman halkõ katliamlardan korumak için silah biriktiren gazete sahibi Ahmet Remzi Bey de deposunu Ĉngilizlerin keċfetmesi üzerine daĊ yollarõndan Kayseri’ye kaçmõċtõr. Gazi Paċa’nõn emriyle Kayseri’de Kilikya Merkez Kurulu’nda bulunan Remzi Bey, bazõ arkadaċlarõyla Adana’ya DoĊru gazetesini ve daha sonra baċarõlarla geri alõnan Karaisalõ’da, Yeni Adana’sõnõ teksir makinesi ile yayõnlamaya baċladõ. ZorluĊa olaĊanüstü gayretlerle çare buluyorlar, esir Kilikya’nõn her yerine parasõz yolluyorlardõ. Her çeċit zulümlerini yüzlerine çarpan yeni Adana’dan iċgalciler çok çekiniyor, onu okuyanõ, hapis, onu nakledeni idamla tehdit ediyorlardõ. Pozantõ geri alõnõnca Konya’dan getirilen bir kasa harf, bir pedal makinesiyle seyyar bir vagon içinde yayõna baċlandõ. 5 AĊustos yõl 1920’de Pozantõ’da vilayet merkezi oluċturuldu. Gazi Paċa, Fevzi 81
Paċa, birçok milletvekilleri orayõ ċereßendirmiċler, bu vesile ile de Yeni Adana, daha muntazam bir ċekle girerek oraya yerleċmiċti. BaċyazarlõĊõ Ferit Celal Bey üstlenmiċ, Adana cephesini çelik gibi bir parça halinde tutan heyecanlõ makalelerle Yeni Adana’nõn ismini yaymõċtõr. Naci Bey, Agâh TuĊrul Beyle, Haydarzade Ali, dizgici Hamdi, Yaċar Efendilerin de fedakârca yardõmlarõ, emekleri geçmiċtir. Yeni Adana o zaman Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Þkir yayõnõ olmuċ, masraßarõnõ cemiyet üstlenmiċtir. Kõsaca, Adana’nõn mücadele tarihine Yeni Adana, her safhada katõlmõċ görünür. Memleketin kurtulmasõyla tekrar yurdumuzda yayõna baċlamõċ, halkçõ olarak vatandaki yönünü belirlemiċtir. Altõnyurt, Ferit Celal Bey’in sahip olduĊu bir dergi olup Adana TürkocaĊõ’nõn Þkir yayõnõdõr. Bütün Anadolu’da cidden benzersiz içerikle ve nefasetle çõkan Altõnyurt Mecmuasõ’na sahip olmakla Adana mesuttur. Adana’da dört tane de matbaa vardõr: Yeni Adana Matbaasõ, Osmanlõ Matbaasõ, Azim Matbaasõ, Türksözü Mabaasõ. Epeyce kaliteli, Adana’ya ait doĊal ihtiyaçlarõnõ yarõ yarõya saĊlayan matbaalarõn bütün iċçisi, sanatkârõ, sahibi Türk’tür. En kõdemlisi Osmanlõ ve Yeni Adana matbaalarõdõr. Adana, vilayet merkezidir. Vali, Jandarma KumandanlõĊõ, Bölge KumandanlõĊõ, Posta-Telgraf-Telefon merkezleri, Ziraat Bankasõ, Osmanlõ Bankasõ, EĊitim MüdürlüĊü, SaĊlõk MüdürlüĊü, Akdeniz Ziraat Bölge MüdürlüĊü, Ticaret Odasõ, Ticaret Borsasõ, Fransõz Ĉktisat Kurulu, Fransa, Ĉtalya konsolosluĊu burada bulunur. Aynõ ċekilde Pozantõ-Nusaybin, Adana-Mersin, Adana-Halep-Ĉskenderun Demiryollarõ MüdürlüĊü de Adana’dadõr. Burada yeni yõl nedeniyle bir kalõcõ hatõra olmak üzere bazõ memur ve yöneticileri aktaracaĊõm: Vali Hilmi Beyefendi, Adana’nõn çok fazla sevdiĊi bir güçlü sima Belediye Baċkanõ Ali Münif Beyefendi Maarif Müdürü Fuat Bey 82
Ziraat Müdürü Celal Bey SaĊlõk Müdürü Yunus VasÞ Bey Ziraat Bankasõ Müdürü Ahmet Hilmi Bey TürkocaĊõ Baċkanõ Fahri Bey Kadõn ve Erkek Muallimler (ÖĊretmenler) DerneĊi Baċkanõ Remziye Salih Hanõm Çiftçiler DerneĊi Baċkanõ Suphi Paċa hazretleri. Sosyal durumlardan bahsederken kadõnlarõn durumunu da biraz açmak fena olmaz sanõrõm: Adana’da bir erkek, hâlâ birden fazla kadõnla evlenebilir. Bu konuda ne Allah’õn, ne de Peygamber’in koyduĊu dinî ve sosyal kurallara kimse metelik bile vermez. Ailede reis erkektir. Ve genellikle mutlak hâkimdir. Kadõna Adana’da çok önem verilir. Çünkü o önce erkeĊin doĊal eċidir. Sonra evin faal ve çok sorumlu bir müdiresidir. Kadõn çocuĊundan sorumlu deĊildir. ÇocuĊun saĊlõĊõ, terbiyesi ve hayatõndan kadõn gerektiĊi kadar sorumlu görülmez. Fakat eċya, hayvan, iċ konusunda onun geniċ bir faaliyet sahasõ ve sorumluluĊu vardõr. Örtünmeye herhalde en fazla uyulan yerlerden biri de Adana’dõr. Adana öteden beri Türk vatanõ olduĊu için, Türk dilinin pek dikkati çeken kurallarõna, tabirlerine, kelimelerine orada rast gelindiĊi gibi yetiċtirdiĊi düċünce adamõ, aydõnlar gibi unsurlar itibarõyla da en üst konumdadõr. Adana TürkocaĊõ’nõn Þkir yayõnõ olan Altõnyurt Mecmuasõ, vaktiyle yetiċen ċairlerinin hem edebî hayatõnõ yayõnlamak hazõrlõĊõndadõr, hem de her sayõsõnda güzel bir Adana halk ċiiri yer alõr. Adana’da okul müdürlüĊü yapan Ali Rõza Bey ile Adana’nõn aydõnlarõndan Celal Sahir Bey, genç memurlarõmõzdan Muzaffer Bey, Adana’da yetiċen ċairlere ait önemli makaleler, eserler, belgeler yayõnlõyorlar. KaracaoĊlan, ĈlbeylioĊlu gibi çok meċhur olanlardan baċka bütün halkõn eserlerini zevkle söylediĊi daha ne kadar ċairler var. Bunun için de Adana, türküsü, aĊõtõ bol bir yerdir. Bununla beraber aċk destanlarõnõ kâh kanla, kâh gözyaċõyla söyleyen en büyük yer de Adana’dõr. Evlilikte görücülük esastõr. Gerçi kõz kaçõrma âdeti bugün bile devam ediyor. Bu yüzden pek istenmeyen durumlar ne kadar çok görülür. 83
DoĊurma yeteneĊi açõsõndan kadõn, Adana’da cidden saygõ duyulan bir bereket sahibidir. EĊer istatistik tutulsa en çok çocuk doĊuran aile sayõsõ Adana’da her yerimizden fazla olur düċüncesindeyim. Altõn, gümüċ takõlar, kaba da olsa altõn, gümüċ kõymetli taċlardan yapõlmõċ avadanlõklar, Adana’da kadõnlarõn pek önem verdiĊi süslerdendir. Bununla beraber özellikle köylü kadõnlarõmõzõn saĊlõk, gayret, tutumlu olmak gibi özelliklerine saygõ duymamak mümkün deĊildir. Sonra epeyce köylü kadõnlar vardõr ki doĊal bir ċairdir. Köyün destansõ durumunu, konumunu, neċesini hemen bestelediĊi parçalarla söyler, çaĊõrõr, duyurur. TĈCARÎ VE SINAÎ ADANA Aklõ biraz erene Adana’yõ ansanõz, size, “Adana mõ? O bizim gelecekteki Mõsõr’õmõz” der. Mõsõr’õ zenginleċtiren Nil’dir. Adana ise bütün doĊallõĊõyla zengin, bakir bir bölgedir. Her ċeyden fazla Adana halkõ, iċ adamõdõr. Modern bir ticaret sistemi, bir muhasebe endiċesini Adana’da daha bulamõyoruz. Buna raĊmen Adana, çok yüksek alõċ-veriċlerin pazarõdõr. Ticarî Adana’dan bahsederken her ċeyden önce taċõma araçlarõnõ, yollarõnõ anlatmak gerekir. Kara yolu olarak bilinen ve çok iyi yollar: Adana-Yenice-Tarsus-Mersin ċose yolu ile Adana-Pozantõ ċose yolu, aynõ ċekilde Adana-Ceyhan-Osmaniye ċose yolu vardõr. Bu ċose yollar epeyce bakõmlõ olduĊundan kara taċõmacõlõĊõnõ saĊlarlar. Sancak, kaza merkezleri arasõnda gerçi çok eski zamanlarda yapõlmõċ, ċimdi bozulmuċ yollarõn izleri varsa da yazõn toz, topraktan, hele kõċõn çamur, bataktan iċlemek imkânõ yoktur diyebiliriz. YüreĊir ovasõnda öyle köyler var ki, bütün kõċ sanki üstlerinden kuċ uçmaz, kervan geçmez. Ne hayvan, ne araba iċlemez. Köylüler de evlerine çekilir, zoraki bir gözden kaybolma devresi yaċarlar. ÖrneĊin, Kozan’la Adana arasõnda güya ċose yolu var. Hâlbuki köprüler o kadar berbat, yollar o kadar bozuk ki otomobille rahat gitmek, havanõn en iyi zamanõnda bile büyük bir baċarõdõr. Beygir veya tahta arabalardan baċka, bu berbat yollarda iċ görecek araç yararlõ olmaz. Hayvanla, deve ile, araba ile yapõlacak ticaretin, 84
zaman, mal oluċ, tamamlõk, saĊlamlõk gibi ċartlardan ne kadar kaybettireceĊini izah etmek bile gereksizdir. Kasabalar, köyler arasõndaki yollardan ayrõntõlõ olarak bahsetmeye gerek görmüyorum. Yazõn ovanõn yüzünde, elde harita oldukça bulunabilen, kõċõn hiçbir iċe yaramayan izleri yol diye anlatmak cidden yararsõz ve üzüntü vericidir. Bütün bu kara yollarõnda deve, at, eċek, katõr, öküz, manda, inek gibi çeċitli hayvanlar ve onlarõn aracõlõĊõyla kaĊnõ denen öküz arabasõ, manda arabalarõ, tek at, eċek, katõr koċulmuċ göçmen arabalarõ, nakliye aracõ hizmetini görür. KaĊnõnõn kalkmasõnõ heyecanla istemek için iki tekerleĊin ve üstündeki bütün aĊõrlõĊõn insafsõzca zorlamasõna maruz kalan buzaĊõ boyunda öküzleri, onlarõn periċan durumlarõnõ görmek, fakat hepsinden önce de memleketin daĊ, ova yollarõnda kaĊnõdan baċka aracõn iċlemesini saĊlayacak deĊiċim ve inċaat iċlerinde bulunmak gerektir. Yollarõn ilkel ċeklinden bahsederken nehirleri hesaba katmamak günahtõr. Adana, Seyhan’dan epeyce yararlanõr. Kereste nakliyatõnõ çoĊunlukla Seyhan’da ve sallarla gerçekleċtirir. Gerçi Anadolu’nun en büyük nehirlerinden sayõlan Seyhan’da motor, hatta kayõk bile yoktur, iċletilmemektedir. ĉoselerde, yazõn ċose görevini görebilecek düz yerlerde – bugün Adana’da bol miktarda bulunan – kamyon ve binek otomobillerinden, faytonlardan yararlanõlõr. Gerçi Adana geniċ ticaretini ara vermeden yapmakta devam etmektedir. Buna neden de demiryollarõdõr. Baċlangõcõ Haydarpaċa olan meċhur BaĊdat hattõ, Pozantõ’dan itibaren Kilikya topraklarõna girer. BaĊdat hattõna ait sözleċme, Anadolu demiryollarõ ċirketi ile Türkiye arasõnda 1899’da imzalanmõċ, teminat garantisi konusu, bir hale yola koymak usulüne baĊlamak ċartõyla hattõn – ki BaĊdat’a kadar 2500 kilometre idi – sekiz yõlda Konya’dan Basra’ya kadar tamamlanmasõ taahhüt edilmiċtir. 1907’ye kadar ise ancak Bulgurlu’ya kadar yapõlmõċ, 1908’de Türkiye, Meċrutiyet inkõlabõndan sonra zamanlamaya ait sözleċmeleri yeniden imzalayarak inċaat devam etmiċtir. Dünya Savaċõ içinde BaĊdat hattõnõn son derece önem kazanmasõ, Almanlarõn aċõrõ çalõċmasõnõ icap ettirmiċ, Toros ve Amanos tünelleri bitirilmiċ, hat birleċtirilmiċtir.
85
Adana demiryollarõnda müdür muavini bulunan mösyö Vazofski rehber için aċaĊõdaki bilgileri vermiċti: “BaĊdat demiryollarõnõ yapan ċirket, proje Eskiċehir- Konya –Adana yolu olarak deĊiċince önem vermediĊi Mersin-Adana kolunu önemle göz önüne almõċ, çeċitli yollarla hisse senetlerine sahip olarak 1905’de hattõ tamamen satõn almõċtõr. Adana-Mersin hattõ Kara Todori Paċa tarafõndan imtiyazõ alõnõp bir Ĉngiliz ċirketine 1886’da satõlmõċtõ. Bir süre Fransõzlarõn olan bu ċirket 19 yõl hattõ idare etti. O zaman Adana’da ziraat ve sanayi ilerlemediĊinden ċirket ciddi kazançlar saĊlayan nakliyat yapamõyor, hatta yöneticiler köylere bizzat giderek mallarõnõ trenle nakletmeleri için köylüye bizzat teċviklerde bulunuyorlardõ. BaĊdat hattõndaki inċaat ċöyle devam etti: 1912’de Toros’un güneyinden baċlayan hat, Adana-Mersin hattõna Yenice’de birleċti. 1917 Temmuz’unda Amanos yarõlmõċ, haliyle ulaċõm saĊlanmõċtõ. 1918 Ekimi’nde Toros yarõlmõċ, bu suretle Adana, Ĉstanbul’la doĊruca irtibat kazanmõċtõ. Anlaċma imzalanõnca Konya’dan Nusaybin’e kadar olan BaĊdat hattõ, Almanlardan, Ĉngilizlerin kontrolüne geçmiċtir. 1919’da ise Ĉngilizler çekilmiċ, Fransõz askerî kontrolü gelmiċtir. 1920’de Kuvva-i Milliye, Pozantõ ile Çiftehan arasõndaki köprüyü havaya uçurduklarõndan Fransõzlar ancak Yenice’ye kadar müdahale edebilmiċlerdi. 1921 Ekim’inde yapõlan Ankara Anlaċmasõ gereĊince Fransõz istilasõ def edilmiċ, Nusaybin-Pozantõ-Adana-Mersin ċebekesi bir Fransõz grubunun iċletmesine verilmiċtir.
86
Anlaċmanõn sekizinci maddesi gereĊince Türkiye-Suriye sõnõrõ Ĉskenderun körfezinde Payas’õn güneyinde seçilmiċ bir noktadan baċlar, ċimendifer istasyonuyla asõl ċehir Suriye’ye kalmak üzere Meydan-õ Ekbez’e döner. Adana’da Meydan-õ Ekbez’e kadar demiryolu hattõ Türk arazisindedir. Sonra sõnõr Suriye’ye Karsovan ve Türkiye’ye Kadaaba Kilis ċehirlerini bõrakarak güneydoĊuya bükülür. Demir yolu ise Halep’e kadar iner. Sõnõr, Çobanbey istasyonundan itibaren Nusaybin’e kadar demiryolundan ibaret gibidir. Çobanbey’den itibaren bütün istasyonlar Türkiye arazisindedir. Reselayndan sonra Deriz ismindeki istasyondan Mardin’e bir kol ayrõlmõċtõr. Mardin’den Diyarbakõr’a kadar da dekovil (ray aralõĊõ 60 cm den az olan küçük, insan ve hayvan gücüyle çalõċan demiryolu) yapõlmõċtõr. Pozantõ-Adana 91, Adana-Reselayn 603, Reselayn-Nusaybin 121, Adana-Mersin 69 kilometre olup bugünkü iċletme grubunun elinde 884 kilometrelik bir ċebeke ve bütün Anadolu demiryollarõ 2800 kilometre olduĊundan Kilikya’da bütün Türkiye sõnõr ċebekesinin üçte biri bulunuyor demektir. Genel MüdürlüĊünün merkezi Halep’te bulunan ċirket, 1922 Ekimi’nde iċe baċlamõċtõr. Adana’da Genel Müdür Yardõmcõsõ bulunur. Ĉmtiyazlar arasõnda ċunlar dikkati çeker: Her kilometre baċõna ċirketin geliri 4500 frangõ bulmazsa hükümet onu tamamlayacaktõr. Adana-Mersin hattõndan baċka hatlarõn her iki tarafõnda 20’ċer kilometre derinliĊinde arazideki madenlerin ihracõ ve iċletmesi ċirkete aittir. Adana-Mersin hattõ yapõlõrken anlaċmalara son madde konmamõċtõ. Fakat Bozhöyük ve BozdaĊ’da kömür, cõva madenlerinin keċÞ üzerine anlaċmalara bunlarõn da konmasõ gereĊi, prensip olarak deĊerlendirilmeye alõnmõċtõr. Bozhöyük kömür madeni savaċ içinde hem hükümetin, hem ċirketin iċine çok 87
yaradõ. Osmaniye’nin kuzeyinde de bir maden kömürü bulunmuċ, denemesi yapõlmõċsa da iċe yaramadõĊõndan iċletilmemiċtir. Demiryollarõnõn Adana’da ufak bir tamir atölyesi vardõr. Buraya kadar biraz da demiryollarõnõn tarihinden bahsetmiċ oldum. Bu hatlarõn ticarî etkilerine gelince: Adana-Halep-Nusaybin hattõ aracõlõĊõyla Kilikya Suriye, Irak, DoĊu Anadolu gibi hem zengin ve ihracat, ticaret kõsõmlarõyla iliċkiye girip oralarõn ihracat ve ithalatõnõ kendine çeker, toplar ve daĊõtõr, hem de geniċ bir geçiċ merkezi iċini görür. ÖrneĊin; Mardin, kõrk bin nüfuslu bir yerdir. Mazõ, tereyaĊõ, fõstõk, çeċitli hayvanlar, ham deri, ham yün, çeċitli kuru meyve, tütün Diyarbakõr’õn yakõnõndaki Arõyuna maden ocaĊõndan gelen ham bakõr üretir ve ihraç eder. Nusaybin, otuz bin nüfuslu, çok miktarda yün ve tereyaĊõ, sonra ham deri, hububat, çeċitli hayvanlar, pirinç yetiċtiren bir yerdir. Reselayn (Suriye’de kalmõċtõr, bugünkü Ceylanpõnar’õn hemen karċõsõna düċer), otuz bin nüfuslu bir yerdir. TereyaĊõ, ham deri, hububat, kükürt, yün, pirinç üretir. Urfa, altmõċ bin nüfuslu bir merkezdir. Büyük miktarda hububat, tereyaĊõ, yün, ham deri, kenevir yetiċtirir. Birecik, otuz bin nüfuslu bir istasyondur. Fõstõk, odun, kereste, tereyaĊõ gelir kaynaĊõdõr. Antep (Ayntab), meċhur gazi memleket, yetmiċ bine yakõn nüfusu var. Hububat, ham deri, meyve, taze ve kuru üzüm, fõstõk, yaĊ tohumu, yün, halõ gelir kaynaklarõdõr. Kilis, altmõċ bine yakõn nüfusu vardõr. Bol ve meċhur zeytin, zeytinyaĊõ, hububat, meyveler, kuru ve taze üzüm, odun ve kömür yetiċtirir. Maraċ’õn seksen bin nüfusu olduĊu tahmin ediliyor. Kuru fasulye, kuru ve taze üzüm, meyve, yaĊ tohumu, fõndõk, tütün, incir, ham ipek, pirinç çõkarõr.
88
Islahiye, pirinç, odun, kömür çõkarõr. Dörtyol, portakal, odun gibi yakacak ċeyler çõkarõr. Yumurtalõk ve Ayas, pamuk ve hububat ihraç ederek gelir elde eder. Suriye’nin el iċi ürünleri, Antakya’nõn ipek, sabun, zeytin, hububat gibi bolca elde ettiĊi ürünler… Bütün bunlar Adana’nõn ticaret merkezlerinde gösterime sunulmasalar da orada pazarlõĊõ bitirilen veya Adana’dan geçen ürünlerdir. Adana-Pozantõ hattõyla Anadolu’nun göbeĊinde Konya, Kayseri, Sivas, Ankara, Afyonkarahisar, Eskiċehir ve nihayet Ĉstanbul gibi en önemli merkezlerin ticaret unsurlarõyla iliċkiye girer. Adana’nõn turfanda sebzeleri, meyveleri her mevsim vardõr. Bu saydõĊõmõz merkezlere de bolca gönderir. Bezini ise Anadolu can atarak arar ve alõr. Adana-Mersin hattõ, Kilikya’nõn bütün batõ dünyasõyla iliċkisini saĊlar. Bizzat Adana’nõn ihracat ve ithalat toplamlarõnõ rakamlarla ifade etmek maalesef ċimdilik imkânsõzdõr. Mersin limanõ üzerinden yapõlan bütün ithalat ve ihracat listesini daha ileride yazacaĊõm. Adana Ticaret Odasõ, Adana ċehrinin ithalat ve ihracat bilgilerini gösteren sayfasõnda ċunlarõ yazõyor: Mersin limanõ üzerinden Avrupa, Amerika, Mõsõr eċyasõ girer. En çok ziraî aletler, gazyaĊõ, benzin, makine yaĊlarõ, elbiselik kumaċlar, pirinç, basma, patiska bezi, Amerikan bezi, ċeker, kahve, çay, baharat, çini takõmlarõ, ċiċe, lambalar, sac, çinko, teneke, kösele, kunduracõlõk malzemeleri, kalay, niċadõr, kendir mamulleri, süs eċyasõdõr. Yabancõ diyarõna ihracat ise, pamuk, susam, pamuk çekirdeĊi, hububat, kereste, canlõ koyun, keçi, manda, sõĊõr derileri, av hayvanlarõ, tilki, sansar, tavċan derisi, yapaĊõdõr. Ĉstanbul, Ĉzmir, Konya, Ĉçil, NiĊde, Kayseri, Malatya, Antep, Maraċ, Ĉskenderun, Antakya, Halep ile ticaret yapar. Ĉstanbul’dan; yerel üretimler, Bursa üretimi havlular ve ipek takõmlarõ, Avrupa mal89
larõ gelir. Ĉzmir’den, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, Avrupa eċyasõ gelir. Konya, Ĉçil, Karaman, NiĊde havalisinden halõ, kilim, sade yaĊ, peynir, kuru fasulye, elma, armut, ayva, kasaplõk hayvan gelir. Kayseri’den, halõ, pastõrma, sucuk, çemen, cehri gelir. Ĉskenderun, Antakya, Halep’ten zeytin tanesi, zeytinyaĊõ, sabun, sade yaĊ gelir. Antep, Maraċ ve Malatya’dan kutu pekmezi, petek ballarõ, çeċitli kuru meyveler, pirinç, kilim gelir. Anadolu’nun çeċitli yerlerine Adana, pamuk ipliĊi, bez, kaput bezi, tahin, tahin helvasõ, susam yaĊõ, küspe gönderir. Özellikle Konya, NiĊde havalisine pamuk, portakal, turunç, ekċi ve tatlõ limon satar. Adana’da, bilhassa ihracat eċyasõ üzerine önemli toptan alõċ-veriċ olur. Süs, fantezi Adana’da pek de itibar görmez. En zengin tüccar, basit bir yer, bir toprak yazõhanede iċini görmekten çekinmez. Haftada iki gün, birisi ċehrin merkezinde, Ulucami civarõndaki meydanda yakacak, yoĊurt, yaĊ pazarõ, diĊeri kuzey tarafõnda Seyhan kenarõnda hayvan, erzak, hububat pazarõ olmak üzere iki pazar kurulur. Bütün civar köyler o günlerde Adana’ya dökülür. Bütün esnaf o günü bekler. En canlõ alõċ-veriċler, iċler o günlerde biter. Cuma tatili olduĊundan pazarlar Pazar günü kurulur. Köylü kadõnlar eċekleri, beygirleriyle odun, kömür, kereste, yaĊ, yumurta, yoĊurt, süt getirir. KarċõlõĊõnda manifatura, ċeker, tuz gibi gerekli ċeyler satõn alõr, götürürler. Bunlar merak edilecek manzaralar, konulardõr. Pazar yerleri Belediye tarafõndan belirlenir ve bakõmõ yapõlõr. Adana ticaretinin yönlendiricisi olarak düċünülebilecek ticarî kuruluċlardan bahsetmek sõrasõ gelmiċtir. ADANA TĈCARET VE SANAYĈ ODASI 1894 (1310 Hicrî) malî yõlõnda kurulmuċtur. Odalar yönetmeliĊinde belirlenen gö90
revlerden baċka Adana üretiminin, örneĊin pamuk ve susamõn, ter temiz olarak ihracõnõ saĊlar. Hükümet bu noktayõ onaylamõċtõr. 1923 yõlõnda daimi memurlarõndan baċka, beċ kontrol memuru kullandõĊõ gibi pamuk ziraatçõsõ ve tüccarõnõn yararlanmasõ için Liverpul pamuk piyasasõnõ her gün telgraßa getirtmektedir. Bu konuda ayda yüz elli lira harcõyor. Odanõn önemli bir faydasõ da kefalet konusunda görülür. Emlak iċleri ve diĊer iċlerle ilgili kefaletname düzenlenmesi uzun sürer. Odada kayõtlõ tüccarõn imzaladõĊõ kefalet senetleri, itibarlõ tüccar ise hemen onaylanõr ve ait olduĊu daireye gönderilir. Mektup ve telgraf haberleċmesini ücretle yapar. Gerekli gördüĊü ċeyleri aynõ ċekilde ücretle gazetelerde yayõnlatõr. Borsaya ayrõca ilan verebilir. Geliri: Kaydolmak isteyen tüccarõn sõnõßarõna göre yõllõk iki liradan on liraya kadar verecekleri aidatlarla, kefalet ve diĊer onay harçlarõ, pamuk, susam kontrol gelirinden ibarettir. Odanõn Yönetim Kurulu ċu kiċilerden oluċmaktadõr: Birinci baċkan – Ali Sadi Efendi (matbaa sahibi) Ĉkinci baċkan – Hüseyin Daim Bey (tüccar-komisyoncu) Birinci yardõmcõ - Pamukçuzade Aziz Efendi Ĉkinci yardõmcõ – Ziraî alet komisyoncusu Jorj Lütfullah Efendi Üye - Antepli Hacõ Ali Efendi: (meċhur tüccar ve sermayedar) Üye - Mücavirzade Mustafa Efendi(matbaa sahibi) Üye - Hacõ Yusufzade LütÞ Efendi (fabrikacõ) Üye - Ata Efendi Üye - Rafet Efendi Üye - Akif Fevzi Bey (tüccar) Üye - Usta Hasan AĊa (debbaĊ) Üye - Ĉskender Diyab Efendi (komisyoncu) Kadrolu memurlarõ ċu kiċilerdir: Hayrettin Bey – Genel Sekreter( Kâtibi umumi) Abdullah Efendi - Pamuk ve susam kontrol memuru Mehmet Fikri Efendi - Pamuk ve susam kontrol memuru (geçici) 91
Mustafa Efendi - Pamuk ve susam kontrol memuru (geçici) Hasan Efendi - Pamuk ve susam muayene memuru (geçici) Abdullah Muhlis Efendi - Pamuk ve susam muayene memuru (geçici) Ragõp Efendi - Pamuk ve susam muayene memuru (geçici) Ticaret Odasõnca: On bin lira ve yukarõ sermayeli kiċiler birinci sõnõf, beċ-on bin lira sermayeli tüccar ikinci sõnõf, beċ bin liralõk sermayesi bulunanlar üçüncü sõnõf, beċ binden aċaĊõ sermayeli kiċiler dördüncü sõnõf olarak deĊerlendiriliyor. Buna göre birinci sõnõf tüccar on lira, ikinci sõnõf altõ lira, üçüncü sõnõf dört, dördüncü sõnõf iki lira aidat verirler. Sõnõßarõn belirlenmesi: Tüccarõn baċvurusu ve Oda’nõn araċtõrmasõyla belli olur. Ticaret Odasõ’nda kayõtlõ birinci sõnõf tüccar, odanõn kaydõna göre aċaĊõda gösterilmektedir. Pamukçuzade Aziz Efendi - Pamuk ve hububat iċi yapar AĊazade Hulusi ve Hacõ Musa Efendiler - Her çeċit ithalat eċya iċiyle iċtigal ederler Fabrikacõ Salih Efendi - Pamuk, un, hububat iċi yapar Bosnalõzade Asõm Bey - Pamuk iċi yapar Hüseyin Daim Bey - Benzin, gaz ve makine yaĊlarõyla iċtigal eder. Arifzade Asõm Bey - Fabrikacõ, pamuk, un, hububat iċi Bakkalzade Mahmut Efendi - Pamuk, hububat, iplik iċi Odaya kayõtlõ ikinci sõnõf tüccar da ċu kiċilerdir: Kayserili Has AĊazade Nuri Efendi - Halõ, kilim ve baċka iċlerle iċtigal ederler. Adresi: Saathane(Büyüksaat) civarõnda. Mirzazade Mustafa Efendi - Halõ, kilim ve saire. Osmanlõ Bankasõ civarõnda. Saraczade Cumali Efendi - Pamuk tüccarõ Kethüdazade Ĉbrahim Bey - Hububat tüccarõ Esat Rauf Bey - GazyaĊõ, benzin ve makine yaĊlarõ iċi yapar. Eski Borsa civarõnda. Sadettin Abdulgani Efendi - Kantariye (yaĊ, sabun ve saire). Yeni Han civarõnda. Ahmet Remzi Bey (Yeni Adana Gazetesi sahibi) - Pamuk iċi yapar. Kalekapõsõnda. Hoca Danyal Efendizade Hüsamettin Efendi - Attariye iċi. Saathane civarõnda. Mehmet Bakõr ve evlatlarõ efendiler - Kantariye iċi. Saathane civarõnda. Hacõ MustafaaĊazade Emin Efendi - Pamuk ve tahõl. Kalekapõsõnda. Abdülvahit Efendi ve emmizadeleri - Okka malõ (sabun, ċeker ve saire). Saathane civarõnda. Ahmet Efendizade Refet Efendi - Pamuk, hububat 92
Akif Fevzi Bey - TuhaÞye ve tahõl. Osmanlõ Bankasõ civarõnda. Ĉbrahim Sadõk Efendi - Pamuk, hububat ve saire. Ticaret Odasõ civarõnda. Kartumzade Derviċ AĊa - Pamuk, buĊday ve saire. Karċõyaka’da. Pamukçuzade Hasan Efendi ve ortaĊõ Menla Mehmet Efendi - Bakkaliye. Pamuk Hanõ civarõnda. Hacõ Ahmet Efendi oĊlu Abdüsselam ve ortaĊõ Mahmut Merzuk Efendiler - Manifatura. Yeni Bedestende. Ĉskender Diyap Efendi - Kantariye, sabun ve saire. Ticaret Odasõ civarõnda. Ĉzmirli Mustafa Hasan Efendi - Kösele iċi. Osmanlõ Bankasõ civarõnda. Kemal Efendi - Bakkal. Karasofu(Karasoku) çarċõsõnda. Mehmet Efendi oĊlu Rafet Efendi - Kereste, odun, kömür. Salcõlarda. Hamalõzade Yahya ve ortaĊõ Abdürrezzak Efendiler - Manifatura. Yeni Bedestende Anteplizade Mehmet Nuri Efendi - Hõrdavat ve boyacõlõk. Postahane civarõnda. Antepli Mehmet Ali ve oĊlu Necati Efendiler - Kitap, baharat, hõrdavat iċi. Üstü kapalõ çarċõda. Ĉdris Antepli ve Mehmet Ĉrfan Efendiler - Kantariye iċi. Borsa civarõnda. Ferċarzade Mustafa Efendi - TuhaÞye iċi. Borsa civarõnda. Kabasakalzade Mehmet Ali ve Hasan Efendiler - ĉekerleme iċi. Saathane civarõnda Kozanlõzade Ahmet Hamdi Efendi - ĉekerleme iċi. Kalekapõsõnda Kasap Musa AĊazade Mehmet ve ortaklarõ Abdülcabbar ve Ĉsmail Efendiler - Pamuk, deri iċi, müteahhitlik Hacõbeyzade Kadri Bey - ÇiftliĊi var. Tahõl ve pamuk iċi yapar. Hacõ Yusufzade LütÞ Efendi - Fabrikacõ, tahõl ve pamuk iċi yapar Hacõ Ali Vehbi Efendi - Attariye DebbaĊ Usta Hasan Efendi - Kösele, deri iċi Moiz Aċõr Efendi - Hõrdavat ve baharat Leon Makalon Efendi - Hõrdavat ve baharat Rozenberg Efendi - TuhaÞye iċi Çerkez Ĉsa Efendi - Hõrdavat ve tuhaÞye ile kõrtasiye iċi yapar. Pîrdedezade Kayserili Mustafa Efendi Kütahyalõ Hafõz Abdülkadir Efendi Gorail Goraiyelidis Efendi Güllüzade Burhanettin ve ortaĊõ Demirzade Ragõp Efendiler - TuhaÞyeci Yakupinis Efendi - Hõrdavat ve tuhaÞye Ülyazade Hacõ Mehmet AĊa oĊlu Hasan Efendi Jorj Lütfullah Efendi - Sigorta vekili
93
Adana Ticaret ve Sanayi Odasõnda üçüncü sõnõfta kayõtlõ tüccar 1 - Yeni Adana Pazarõ maĊazasõ sahibi Ĉsmail Efendi - TuhaÞye vesaire 2 - Altõkulaçzade Osman Efendi - Manifatura 3 - Süleyman Efendizade Yusuf Ziya ve Mustafa Zihni Efendiler - Hububat ve saire 4 - Abdülhadi Efendi oĊlu Zihni Efendi - Yazma, havlu, çorap ve saire 5 - Çinlizade Hacõ Ahmet Efendi - Hõrdavat, tuhaÞye, züccaciye 6 - Kartumzade Mahmut AĊa - Pamuk, hububat 7 - Malatyalõ Hacõ Nasrullahzade Hacõ Bekir Efendi - Pamuk ipliĊi, bez 8 - Kozacõ Ahmet AĊa - Pamuk 9 - Hacõ Bekir AĊazade Ömer Efendi - Pamuk 10 - Yolgeçenlizade Mustafa ve ortaĊõ Musa Efendiler – TuhaÞye, hazõr elbise ve saire 11 - Hacõ Bekir AĊazade Osman Nuri Efendi - Susam, tahin ve saire 12 - Vanlõ ReÞk Efendi - TuhaÞye ve manifatura 13 - Hacõ Recep Efendi - Bakkaliye 14 - Vanlõ Abdülhamit Efendi - Manifatura 15 - Kösezade Aziz Efendi - Pamuk 16 - Kadõzade Hüseyin Efendi - Demir, çivi, boya vesaire 17 - Terzi Emin Efendi - Kumaċ vesaire 18 - Hacõ Kara Mehmet Efendi - Ayakkabõ, meċin 19 - Ĉntibah ċirketi Adana ċubesi müdürü Fasih Efendi - Komisyonculuk, yerel ürünler 20 - Kalekapõsõnda Neċet Efendi - Bakkaliye ADANA BORSASI Pamuk kozasõ, pamuk ve çeċitli hububat alma ve ödeme ve kuyumculuk iċlemleri ile iċtigal eder. 1910(Hicrî 326. Bu tarih yanlõċ olmalõ. Çünkü 1913 olarak bilinmektedir) malî yõlõnda kurulmuċ ve açõlmõċtõr. YönetmeliĊi gereĊince birisi baċkan olmak üzere yedi üyeden oluċan kurulu ve bir kâtibi ve simsarlarõ ve hükümet tarafõndan atanan bir de komiseri vardõr. Borsa, komiserin denetimi altõndadõr. Hükümet tarafõndan borsaya ve borsa tarafõndan hükümete gönderilecek belgeler komiser aracõlõĊõyla gerçekleċtirilir. Borsada düzenin korunmasõ, yönetmeliĊe aykõrõ harekette bulunanlarõn cezalandõrõlmasõ için isimlerinin belirlenmesi ve bunlarõn encümene gönderilmesi, güven94
lik güçlerine baċvurma, komiserin esas görevlerindendir. Borsa tellal ve simsarlarõ, özel yönetmelikten baċka borsa yönetmelik hükümlerine uyacaklardõr. Bütün tellal ve simsarlar, Ticaret Odasõnõn usulen yapõlan araċtõrmasõ sonrasõnda bir yõllõk ruhsatnamelerini almõċ olacaklar ve defterleri, gerekli olduĊunda kabul görmesi için Ticaret Odasõnca onaylanacaktõr. Bu usulün geçerliliĊine dikkat etmek, Borsa Yönetim Kurulu’nun görevidir. Anlatõlan ċartlarõ yerine getirmeyen tellal ve simsarlarõn, mahkemelerce de bayi ile müċteriye ait tanõklõklarõ kabul olunmayacaktõr. Borsanõn geliri: Masalar kira bedeli, simsar aidatlarõ, alõm ve satõm yapanlardan bir oran dâhilinde alõnan ücret, kahvehane kira bedelinden ibarettir. Borsa komiseriyle kâtibinin ve odacõsõnõn maaċlarõ vardõr. ĉirketler Adana’da tescil edilmiċ aċaĊõdaki ċirketler vardõr: 1 - Türkiye Millî Ĉthalat ve Ĉhracat A.ĉ. Adana ċubesi - Müdürü, Muhtar Bey’dir. 2 - Ĉstikbal Adana Pamuk A.ĉ. - Müdürü Halim Bey’dir 3 - Millî Mensucat ĉirketi Adana ĉubesi - Yönetim odasõ fabrikadadõr (SimyonoĊlu fabrikasõ) 4 - Ĉtidal Kolektif ĉirketi - Müdürü LütÞ ve ortaklarõ Mahmut, Yusuf Ziya Efendiler. 5 - ĉark Ziraat ve Sanayi ĉirketi - Müdürü Sayõn Ali Rana Bey’dir. 6 -AĊazade Hulusi Ve Hacõ Musazade Hacõ Musa Efendiler ticarî ċirketi - TuhaÞye ve manifatura iċi 7 - Rasihzade Feyzi ve Halil Naci Beyler - Kara mevki çarċõsõnda yazõhaneleri vardõr. Ĉyi bir ithalat komisyon evidir. 8 – Salih Zeki Efendi ve ortaklarõ - Pamuk pazarõnda 9 – Ĉntibah ċirketi Adana ċubesi - Müdürü ReÞi bey. Osmanlõ Bankasõ karċõsõnda yazõhaneleri vardõr. Ĉthalat ve ihracat nakliyat komisyon evi. 10 – Türk Ĉnċaat ĉirketi - Türk mühendislerinin oluċturduĊu önemli bir ċirket. Eski borsa civarõnda yazõhaneleri vardõr. Gerçi daha birçok ċirketler varsa da mevsim ve fõrsat ċirketleri denebilecek o kõsmõ yazmayõ çok gerekli görmüyorum. Eski Belediye Müfettiċi aziz arkadaċõm Fasih Bey’in resmî sayõmõna dayanarak verdiĊi bilgilere göre Adana’da esnaf ve onlara ait ticarethanelerin sayõsõ aċaĊõda verilmiċtir: 95
221 tane bakkal 40 tane kasap 44 tane ekmekçi (ikisi simit çõkarõr) 34 tane manav (Adana tabiriyle besteci) 23 tane lokantacõ (üçü yaĊlõcõ) 42 tane kebapçõ 73 tane kahveci, çaycõ, ċerbetçi (yani bunlar kõċõn kahve, çay yazõn ise hepsini satarlar) 7 tane maserehane(helva imalathanesi) 7 tane gazoz fabrikasõ 14 tane ċekerlemeci dükkânõ 11 tane uncu, tuzcu, samancõ, kömürcü 4 tane tütüncü 1 tane kitapçõ (yalnõz kitapçõlõkla meċgul) 1 tane kõrtasiyeci (yalnõz kõrtasiyecilik yapar) 14 tane arzuhâlci 1 tane halõcõ 1 tane kösele ticarethanesi 2 tane gaz ticarethanesi 100 tane bezirgân(tüccar) 49 tane tuhaÞyeci 1 tane oroz di bak tuhaÞye ċirketi 16 tane terzi 46 tane hõrdavatçõ 55 tane köċker 38 tane oturakçõ 39 tane kunduracõ 7 tane saraç 47 tane yazõhane (ekseriya pamuk ve hububat iċi yaparlar) 3 tane hamam 56 tane berber 9 tane otel 21 tane han 8 tane eczane (altõsõ bilhassa meċhurdur) 7 tane dink (bulgur yapan deĊirmenlerdir ki atla çalõċõrlar) 17 tane fabrika (2’si iplik, 3’ü un, 4’ü terk edilmiċ, 8 tanesi pamuk, yani, çõrçõr iċler) 18 tane kazancõ, kalaycõ 37 tane demirci ve demirhane (tamiratla da uĊraċõrlar) 96
34 tane marangoz (24’ü araba tekerleĊi yapar) 9 tane helkeci (kova yaparlar) 6 tane saatçi 2 tane tüfekçi 15 tane nalbant 4 tane bõçakçõ 13 tane palancõ 3 tane boyacõ 3 tane kalõpçõ 4 tane yorgancõ 3 tane mazman (çul dokuyan, kõl iċleyen) 2 tane keçeci 2 tane velespit(bisiklet) tamirhanesi 2 tane sinema 4 tane matbaa 5 tane tenekeci 6 tane fotoĊrafhane 5 tane kuyumcu ------------1236 Bu toplama bir tane özel (Ahmet Bey’in), bir askerî, bir memlekete ait, bir Fransõz, bir Amerikan hastanelerini eklemeliyiz. ĉüphe yok ki bu liste yayõnlanana kadar eklenecek ticarethaneler yine kurulur, bu bir temel, bir Þkir oluċturmak içindir. Ticaret Odasõ’nõn resmî verilerine göre, bizzat Adana, I.Dünya Harbi’nden önce 1913 yõlõnda 68,400 balya pamuk, 55,500 torba susam ihraç ettiĊi gibi harpten sonra ve iċgalin defedilmesinden sonra 25,619 balya pamuk, 128 torba susam ihraç etmiċtir. Gerçi 1923 yõlõ ċimdilik belirlenememiċse de yüz bin balya pamuk üretileceĊi tahmin edilmektedir. ADANA ZĈRAAT BANKASI Bütün Türkiye’nin, Türk olarak en büyük ve eski maliye kuruluċu olan Ziraat 97
Bankasõ’nõn Adana ċubesi, Adana’nõn iktisadî hayatõnda ċüphesiz ki önemli bir yere sahiptir. Ziraat Bankalarõnõn var olduĊu dönemlerde geçerli olan kurallar, prensipler her yere uygulandõĊõ için onlardan doĊan eksiklikler, kötülükler bir tarafa bõrakõlõrsa Ziraat Banka ċubesinin Adana için çok faydalõ, çok deĊerli bir iktisat merkezi olduĊunu derhal söylemek icap eder. Adana Ticaret Rehber Kurulu’nu himayesinde bulunduran saygõdeĊer ve ileri görüċlü Müdürü’nün vermek lütfunda bulunduĊu bilgilere göre, yardõm sandõĊõ adõ altõndaki kuruluċun istenen düzeye gelemeyerek sermayesinin çürümek üzere olmasõ, Ziraat Bankasõ’nõn kurulmasõna neden olmuċ ve (Hicrî 1305)1889 malî yõlõ Temmuz’unda Adana ċubesi açõlmõċtõr. 1889 yõlõndaki sermayesi 217,992 kuruċ iken 1923 yõlõnda 19,653,876 kuruċu bulmuċtur. Ĉlk kuruluċ amacõ, yardõm sandõĊõndan, sermayesinden ve Aċar vergisi üzerinden alõnacak paradan yõllõk yüzde 6 faizle ve daha sonra yüzde 8 faizle ziraatçõya borç vermek suretiyle yardõmda bulunmak iken, sonra dõċarõdan ziraat aletleri getirtip taksitle ziraatçõya satmak, Hükümetçe vergi, gelir toplamak için eĊitim hisselerini tahsil etmek, Hicaz Demiryolu hisse senetlerini satmak gibi daha birçok hizmet ekleyerek devletin millî ithalat ve ihracat ċirketi ile Ĉtibar-õ Millî Bankasõ hisse senetlerini satmak da bankaca üstlenilmiċtir. Temel iċ konusu borç vermek, havale ve ziraî aletler iċlemleridir. Bankanõn sermayesi ihtiyaca hakikaten yeterli olmamakla beraber nakit borç vermesiyle ziraatçõyõ tefecilere baċvurmaktan epeyce korumuċtur. Havale iċlemleri de artmaya baċlamõċtõr. Bir milyon liraya yakõn havale iċlemi yapmaktadõr. Banka yeni ziraat aletlerinin kullanõmõ ve yayõlmasõnda çok önemli görevler görmüċtür. 1912 yõlõnda makine getirtmeye baċlamõċ ve bu iċ son yõllarda çok önemli bir iċi haline gelmiċtir. Adana’nõn birinci derecede makine sahibi olmasõnda bankanõn hizmeti büyüktür. ĉubenin yönetim usulü ċöyledir: Kadrosunda bir müdür, bir muhasebeci, beċ geçici eleman, bir tahsildar vardõr. MamaÞh banka hiçbir zaman üç dört kiċiden, özellikle ömrünü bankaya vakfeden müdüründen baċka memur görmemiċtir. Çünkü maaċlarõ pek aċaĊõdadõr. Yabancõ bankalarõnda geliċigüzel bir ċef, müdür98
den fazla para alõr. DiĊer memurlarõ ise 20 liradan 40 liraya kadar maaċ alõrlar. ĉubenin mallarõnõ ve iċlemlerini teftiċ etmek ve borç karċõlõĊõnda alõnacak gayrõ menkullerin deĊerini belirlemek için bir Ĉdare Meclisi vardõr. Bu meclis, Vilayet Ĉdare Meclisiyle Belediye Meclislerinin gizli oy ile seçecekleri beċ kiċiden oluċur. Ziraatçõya yardõm usulü ċöyledir: Ya bedelini alarak veya gayrimenkul mallarõnõ teminat göstermek suretiyle ziraat aletleri satar. Aynõ ċekilde teminatla ve yõllõk % 8 faizle para borç verir. Aynõ ċartlar dâhilinde çiftçilere göztaċõ, benzin, kükürt, makine yaĊlarõnõn her çeċidini satar. Bankanõn iyileċmesi ve yükselmesi için Müdür Bey’in görüċlerini de aktaracaĊõm. “Banka malî bir kuruluċ olduĊundan sanat iċlerine ait uzmanlõk isteyen ziraat aletleri ile uĊraċtõrõlmamalõ. Onun yerine, esas sermayesi artõrõlmak suretiyle ziraatçõya en fazla nakit yardõmda bulunmasõ saĊlanmalõdõr. Borç verme hakkõndaki bürokratik iċlemler sadeleċtirilmeli, uzun iċlemlerin çerçevesi dâhilinde görevlilerin sayõsõ artõrõlmalõdõr. Özellikle kimseyi doyurmayan maaċlar vermekten ziyade unvana ve yükselmeye hizmet edecek, bankaya cidden hizmet etmeyi bilen kiċileri getirecek ödenek verilmelidir.” Biz de ċunu ekleyelim; Böyle ċube müdürlerine cidden layõk olduklarõ idarî yetki verilmelidir. En ufak bir memur hakkõnda emir verme yetkisi olmayan, en ufak nakit konularõnda merkezin emirlerini bekleyen müdürlerin baċarõlõ olamamalarõndan daha doĊal bir sonuç olur mu? 1912 yõlõ, son on iki yõlõn en olaĊan, normal yõlõ olduĊu düċünülüyor. Ben de o yõla ait bazõ banka istatistiklerini, Ziraat Bankasõ Ĉstatistik Mecmuasõ’nõn aynõ yõla ait kõsmõndan alõntõ yapõyorum. O yõl Adana Ziraat Bankasõnõn 325,252,620 kuruċ sermayesi olup on altõncõ derecede bulunduĊu halde borcu 29,064,485 kuruċla altõncõlõĊõ, net kârda ise 1,022,434 kuruċla dördüncülüĊü almõċtõr. Islahiye, Anamur, Ĉçil, Osmaniye, Kozan, Karaisalõ, Ceyhan, Saimbeyli ve Feke, Tarsus, Umraniye, Kars, Gülnar, Mersin, Mut dâhilinde 1912 yõlõnda gayrimenkul rehini veya müteselsil kefalet ile ziraatçõya yeniden verdiĊi borçlarõn miktarõ: 12,567,806 kuruċ 32 para. 1912 yõlõ da dâhil olduĊu halde önceden beri verdiĊi borç ise aynõ yõlda 29,064,485 kuruċ 26 paraya denk gelmekte idi. 99
Aynõ yõlda borçlularõn sayõsõ 6,402 kiċi ve 1912 yõlõ da dâhil olmak üzere, o yõla kadar bütün borçlularõn sayõsõ 18,943 kiċi idi. 1912 yõlõ bütçesinde sermaye artõċõnõn miktarõ 21,620,325 kuruċ 25 para olup maaċ ve sair masraf ile çeċitli zararlar toplamõ 2,570,133 kuruċ 26 para. Net kâr toplamõ 1,022,434 kuruċtu. Bankanõn ilk kuruluċundan 1912 yõlõ bütçesine kadar 41 borçlunun mallarõ kendisine verilmemiċ, satõlmamõċ, bankanõn bünyesinde kalmõċ, 26 borçlunun el konulmuċ mallarõ tekrar açõk artõrmada satõlmõċ, 39 borçlu borcunu ödeyerek rehinini kurtarmõċ, 106 borçlunun malõ banka adõna üstlenilmiċ, 799 borçlunun malõ bankaca alõkonmayõp dõċarõya satõlmõċtõr. Sanayi, Adana’da ziraatõn çocuĊudur dense hata edilmiċ olmaz. Kaç fabrika varsa onu iyileċtiren ve devamõnõ saĊlayan ya pamuk, onun tohumu, ya pamuĊun mensucat ve sanayiye dönük kõsmõdõr. Tamirat atölyelerini iċgal edenler çiftçilerle, çiftçilerin ziraat aletidir. Ĉkinci derecede etkili olan ürün susam (yani Adana tabiriyle küncü)’dõr. ÖrneĊin; susam yaĊõ üretimi için masereler, susamsõz meydana gelmesi mümkün olmayan helva imalathaneleri zengin tüketim yerleridir. Adana’nõn debbaĊhanesi(deri iċleme) de vardõr. ĉöhret olmamõċtõr, fakat çok faaliyette bulunur. ÇõkardõĊõ mal epeyce sürümlüdür. Ticaret Odasõ kâtibi Hayrettin Bey’in verdiĊi bilgilere göre Adana ċehrinde 17 fabrika vardõr : 1 – Salih Efendi fabrikasõ - 1902’de kurulmuċ olup pamuk, un, buz iċi yapar. 2 – Hacõ Yusufzade Mehmet Efendi evladõ fabrikasõ - 1902’de kurulmuċ olup pamuk, buz iċi yapar. 3 – Suphi Paċa fabrikasõ - En eski kuruluċlardandõr. Halen pamuk, un iċler. 1918’de gerçekleċmiċ Fransõz iċgali zamanõnda ilk gasp edilen yer burasõ olmuċtur. Bugün temiz iċleriyle faaliyet içindedir.
100
Salih Efendi fabrikasõ: Köprüden görünüċü
4 – Hacõ Ĉbrahim AĊa fabrikasõ - Ĉċgal zamanõnda Ermeniler tarafõndan tahribe uĊradõĊõndan ċu anda kapalõdõr. Esasen pamuk iċi yapar. 5 – Pamukçu MustafaaĊazadeler fabrikasõ – Aynõ ċekilde tahrip edildiĊinden iċlemiyor. Pamuk fabrikasõdõr. 6 – BalõkçõoĊlu fabrikasõ - Pamuk ve buz fabrikasõdõr. 7 – Kanlõ fabrika - Zilanzade Mehmet Fuat Bey’in ve ortaklarõnõn
Azimle bilgiyi bir araya getiren kuruluċ! Hamit Efendi marangoz fabrikasõ
101
iċletiminde, faal bir pamuk fabrikasõdõr. 1912’de kurulmuċtur. 8 – PabuççuoĊlu fabrikasõ - Madam Pabuççu tarafõndan iċletilir, pamuk fabrikasõdõr. 9 – Ĉstikbal Adana pamuk ċirket fabrikasõ - Alman fabrikasõ adõyla bilinen pamuk fabrikasõdõr. Bir kaza neticesi yõkõldõĊõndan bu yõl tamirat ve tadilat yaparak imalat iċlerine girmemiċtir. Görevlilerinin çoĊu Türk’tür. 10 – Aċkõyan fabrikasõ - Un, pamuk, buz fabrikasõdõr. 1908’de kurulmuċtur. Bugün Türkiye millî ithalat ve ihracat ċirketinin iċletimindedir. 11 – Mardikyan fabrikasõ - LütÞ Bey’in iċletimindedir. Pamuk, buz iċler. 12 – Habip Efendi fabrikasõ - Kokotaki adõyla bilinir. Pamuk, buz iċler. 13 – Asõm Bey ve Muhtar Bey fabrikasõ - BoduroĊlu adõyla tanõnõr. En iċlek fabrikalardan olup pamuk, un iċi yapar. 14 – Ziraat Bankasõ fabrikasõ - Tõrpani adõyla bilinen fabrika, bugün Rasim Bey tarafõndan kiralanmõċtõr. Pamuk, iplik ve bez yapar. 15 – Millî Mensucat ċirket fabrikasõ - Eski SimyonoĊlu. Ĉplik ve bez yapar. 16 – Reji (Tekel) idaresi tütün ve sigara fabrikasõ. Adana’nõn BaċmüdürlüĊü’ne baĊlõdõr. 17 – Murat makarna fabrikasõ. Fabrikalarõn bir kõsmõ hâlâ iċletilememektedir. Ĉċgalciler ve yerli düċmanlar ne kadar mümkünse o kadar tahribat yapmõċlar ve ondan sonra defolmuċlardõr. Gerçi bütün bunlar yavaċ yavaċ tamamen Türk olarak yapõlmakta olup, üretim uĊrunda kullanõlmaktadõr. Sabahleyin Adana’da fabrika sesiyle uyananlar, yataĊa girdiĊi anda da fabrikalarõn, iċçileri mesaisine çaĊõran seslerini iċitir. Yazõn buz üretimi, sonbaharda pamuk, un, bulgur iċleri, kõċõn deĊirmencilikle beraber koza, çiĊit iċlemeleri bez, iplik fabrikalarõnda her mevsimde sanayi malõ, kõsaca her an yeni ve verimli meċgalelerle bu üretim merkezleri devamlõ iċler ve servet daĊõtõr. Pamuklarõ çemberleyerek balya yapan cendere makineleri (yani preseler)’in de isim, sayõ ve adreslerini aktarmayõ uygun buluyorum: Çukurhan’da Kayserili Ali AĊanõn iki makinesi vardõr. Birisi motorla hareket eder. DiĊeri elle iċler.
102
Mahmutpaċa Han’õnda KozanoĊlu ĉevket Efendi’nin bir makinesi vardõr. Elle iċler. Mahmutpaċa Hanõ’nda Bosnalõzade Asõm Bey’in iki makinesi vardõr. Biri elle, biri motorla çalõċõr. Ziraat Bankasõ fabrikasõnda kiracõ Rasim Bey’in bir makinesi vardõr. Elle iċler. Pamuk ċirketi fabrikasõnda ċirketin motorla çalõċan bir makinesi vardõr. Kanlõ fabrikada Zilanzade Mehmet Fuat ve ortaĊõ Manisalõ Ali Bey’lerin motorla çalõċan bir cendere(pirese) makinesi vardõr. SimyonoĊlu fabrikasõnda Millî Mensucat ċirketi Adana ċubesinin motorla çalõċan bir cendere(pirese) makinesi vardõr. Yeni Ĉstasyon civarõnda Ĉtalyan Berazafolinin cendere makinesi için yapõlan bir binasõ vardõr. Bina bitmiċ ise de hâlâ faaliyet baċlamamõċtõr. Adana debbaĊhanesi, Seyhan kenarõnda ve ċehrin güneyindedir. Maalesef, Seyhan’õn o tarafõnõ ve civardaki evleri taciz eden eksikliĊi olmasa, varlõĊõ önemlidir, memnuniyet vericidir. Ĉmal edilen ürünleri: seten, kösele, gand, telatin(öküz derisi) vaketa(inek derisinden bir tür ince meċin) ve meċindir. Hilesiz ve saĊlam mal yapar. Baċ ustalarõ: on bir adet olup ċeyhleri Hacõ Ali AĊadõr. Esnaf derneĊine dâhildirler. Adana’da yenilenme halinde, geliċmeye hazõrlanan sanatlar yok deĊildir, kerestecilik, marangozluk, kiremitçilik, makinecilik gibi… Adana’nõn iplik ve bez sanayiini, mensucatõnõ genellikle Türk’ler elinde tutar. Bütün köylüler kaput bezini bilir, güvenle alõr giyerler. Bazõ dokumalardan elbise de yaptõklarõ görülür.
103
Adana’nõn ilim, irfan yuvalarõndan Erkek ÖĊretmen Okulu
Adana’nõn TürkleċtirdiĊi bina : Kõz ÖĊretmen Okulu
104
ADANA’DA EćĈTĈM Adana, Anadolu eĊitim yapõlanmasõnõn önemli bir bölgesidir. Son teċkilâtlanma gereĊince Anadolu’nun güney-doĊusunda eĊitimi bir araya toplamõċtõr. EĊitim müdürlüĊünün lütfen verdiĊi bilgiye göre bütün vilayette 140’õ erkek, 34’ü kõz, 2’si anaokulu olmak üzere 176 ilköĊretim eĊitimi veren resmî okul vardõr. 1923 yõlõ ekim, kasõmõna kadar bu sayõdan 51 erkek, 4 kõz okulu, öĊretmensizlikten kapalõ bulunmakta idi. ÖĊrenci toplamõ bütün ilkokullarda 8,399’u erkek, 1,846’sõ kõz olarak 10,245 adettir. Ĉlkokul öĊretiminde çalõċan kadõn ve erkek öĊretmenler ise 312’den ibaretti. Gerçi bu kadroya göre bile öĊretmen daima noksan kalmõċtõr. ÖrneĊin, bu bilginin verildiĊi anda (yani 1923 ekim, kasõmõnda) 71 boċ kadro vardõ. Aralõkta ise 20 boċ kadro kalmõċtõ. Orta dereceli okullar genellikle Adana’dadõr. Yatõlõ ve gündüz lise, Adana’nõn en eski ve muntazam okul binasõ olup mevcut Adana aydõnlarõna ilk verimli çalõċma merkezi bu kâgir bina olmuċtur. Seyhan’õn sahilinde geniċçe bahçesi, oldukça iyi yapõlanmasõyla Lise – eski Adana Lisesi – cidden tarihî, tam devreli bir ilim, irfan yurdudur. ĉakirpaċa tarafõndan ċehrin batõsõnda, havadar yerde Cemal Paċa tarafõndan yaptõrõlan Erkek ÖĊretmen Okulu yatõlõ bir kurumdur. Günden güne yükselen bu okulumuza bütün Adana havalisi saygõ ve hürmetle bakmaktadõr. Bina ve eĊitim kurulu itibarõyla en mükemmel okulumuzdur. Bütün sõnõßarõ açõlmõċtõr. Bugün çok güzel bir yere, ċehrin batõsõna ve Yatõlõ Erkek ÖĊretmen Okulu civarõna yerleċen Kõz ÖĊretmen Okulu yatõlõ ve gündüzlüdür. Müdiresi Remziye Salih Hanõmefendi ve Müdür LütÞ Bey’in deĊerli özeni ve dikkatiyle layõk olduĊu saygõyõ bütün bu havalide kazanmõċtõr. Ancak üçüncü sõnõfa kadar açõlabilmiċtir. Adana’nõn Sanayi Okulu Ulucami yakõnõnda ve ċehrin merkezindedir. Hem çok kademeli, hem memlekete çok faydalõ elemanlar yetiċtirmiċ bir yatõlõ ve gündüz eĊitim veren kurumumuzdur. Hem teorik, hem pratik öĊretimi yapõlan terzilik, kunduracõlõk, marangozluk, makinistlik, demircilik gibi birçok sanat ċubelerini bünyesinde barõndõrõr. EĊitim süresi 4 yõldõr. ÇaĊdaċ ziraat Þkirlerinin Adana’da kuvvetle yayõlmasõnõ saĊlayan Ziraat Okulu yatõlõdõr. Ziraat ve makinistlik kõsõmlarõ vardõr. Mevsimleri takip eden deĊerli öĊretim ve pratik çalõċmalarõyla okul bu tarafõn çok sevdiĊi bir okuldur. 105
Seyhan’õn saĊ sahilinde kuzey-doĊuda saĊlõklõ bir yerde Cemal Paċa tarafõndan yaptõrõlmõċtõr. ĉehrin kuzeyindeki baĊlar içinde Büyük Cemal Paċa tarafõndan bina edilen Yetimler Yurdu binasõ yatõlõ ve altõ sõnõßõ bir ilkokul olup dört yüzden fazla yetimi kucaĊõnda barõndõrmaktadõr. Gazi Paċa’nõn bilÞil destek ve yardõmlarõyla yaċamasõ saĊlanan kurum, ilkin Ermeniler için yapõlmõċtõ. Adana’nõn iċgali anõnda bu binalarda da düċman bayraklarõ, düċman ayaklarõ gezmiċ ve tabii birçok tahribata neden olmuċtur. ĉimdi hâlâ onlarõn telaÞsiyle uĊraċõlan yerlerimiz vardõr. SaĊlõk Müdürü Yunus VasÞ Bey de Yetimler Yurdu hakkõnda ċu bilgileri veriyordu: “Yetimler Yurdu baĊõmsõz bir kurumdur. Yönetim, eĊitim kurullarõ vardõr. SaĊlõk ve Sosyal Yardõm BakanlõĊõ, ödeneĊini veriyor. Memleket de yardõmõnõ daima, bolca veriyor. Geçen kõċ tahta üzerinde kalan yavrular bu yõl karyoladadõr. Elbiseleri var, saĊlõk malzemeleri var, gõdalarõ onlarõ besleyebiliyor. Sanat ve ders öĊreten kurum daha pek yenidir. Yatak yeri, dershanesi, iċ evleri, oturma ve görüċ bildirme yerleri, kõsaca bina bütünü itibarõyla deĊiċime ve geniċlemeye muhtaçtõr. Gerçi Adana’nõn büyük kalpli evladõ onlarõn hepsini yapacaktõr. Erkek ÖĊretmen Okulu, Kõz ÖĊretmen Okulu özel muhasebe bütçesinden idare edilirken bu yõl genel muhasebeye nakledilmiċlerdir. ĉüphesiz bu, eĊitimi devletleċtirmek zorunluluĊu onaylandõĊõ için bir nimet olmuċtur. Sanayi okulu da özel muhasebeden ayrõlõp Sosyal Yardõm bakanlõĊõna verilmek üzeredir. Ziraat okulunu ise Ĉktisat BakanlõĊõ besler. Adana’da 1924 yõlõnda eĊitime ayrõlan ödenek 265 bin liradõr. Bütün Adana’nõn özel muhasebeye ait resmî geliri 500,000 lira olarak tespit edildiĊine göre Adana bütün parasõnõn yarõdan fazlasõnõ eĊitime harcõyor demektir. 1924 bütçesi modern teċkilatlanma ve yapõlanmaya sahip olacak okullarõn inċasõnõ da hedeßiyor. Bir kaç yõl sonra bu muntazam programõn semerelerini Adana görecek, her itibarla ilim, irfan sahasõ, geniċ ve refah olacaktõr. Adana’da ilk eĊitim olarak, iki adet örnek erkek ilkokulu, altõ adet üç sõnõßõ ilkokul, kõzlar için iki örnek ilkokul, dört adet üç sõnõßõ ilkokul, iki adet de anaokulu bulunmaktadõr. Erkek ÖĊretmen Okulu ve Kõz ÖĊretmen Okulu’na giren erkek ve kõz pratik ilko106
kullarõ da listeye dâhil etmemiz gerektir. Onlar da baċlangõç eĊitimi verirler. Programlar mahallileċmemiċtir. Türkiye’nin her tarafõnda uygulanan kanunlar, yönetmelikler, kurallar aynen ve resmen burada da geçerlidir. Kitaplar yine Ĉstanbul’dan gelir. Özel giriċimlerin ürünü olan bir okul yoktur. Mahalle okulu durumuna, usulüne sahip kurumlarõ hesaba katmaya gerek görmüyorum. Hâlbuki Adana, kõz ve erkek olsun, bir özel okula hem muhtaç, hem elveriċlidir. Yabancõ kurumlara gelince; yalnõz Amerikan kõz okulu var. Hamdolsun tamamen Türk olan Adana’da baċka bir unsura ait okul bulunmadõĊõ gibi bu Amerikan okulundan baċka da yabancõ kurum yoktur. Çok dikkati çeken bir durum ki, bu biricik yabancõ kurumun da kendi irfan ocaklarõmõzdan cidden geri olduĊuna ċahit olmaktayõz. ÖrneĊin, Kõz ÖĊretmen Okulumuz… ÖĊretim, terbiye, çevre itibarõyla bu, kõzlar kolejine çok çok üstündür. Son ihtilal ve õstõrap devrelerimizin baċarõyla sonuçlanmasõnõn etkisi midir, bilmiyorum. Fakat, yalancõ çõkarõlmaktan korkmayarak söylemeliyim ki bütün bu yabancõ kurumlarõ sona erdiren, onlarõn çok iĊrenç taassubu ve ilimi, irfanõ ticarete aracõ olarak düċünmeleridir. Kör, koyu bir taassup, onlarõ yanlõċa ve aċõrõlõĊa sürüklüyor. Bu suretle okullarõ da ilim, irfan ocaĊõ olma özelliĊini kaybediyor. Okullara, öĊrenciye, öĊretmene ait yukarõda yapõlan açõklama yalnõz ilk öĊretime aittir. Orta eĊitim, öĊretime mensup okullarõn öĊretmen ve öĊrencisi onlardan hariçtir. Adana Erkek ÖĊretmen Okulu’nda 100 kadar öĊrenci mevcut olup kadrosu iki yüzdür. ÖĊretmenlerinin sayõsõ on altõdõr. Uygulama okulunun öĊrencisi 75’i aċmakta olup üç öĊretmen tarafõndan idare edilir. Ĉki sõnõfõ açõlmõċtõr. Kõz ÖĊretmen Okulu’nun öĊrencisi 80 kadar olup kadrosu 200’dür. On beċe yakõn eĊitim kadrosu vardõr. Sonradan eklenen uygulama okulunun öĊrencisi 30 kadardõr. Bir hanõm baċöĊretmen ve bir hanõm öĊretmen tarafõndan idare edilir. Ziraat okulunun öĊrencisi 25 kadardõr. ÖĊretmenleri ise 5 tanedir. Adana Lisesi’nin beċ yüze yakõn öĊrencisi mevcut olup otuza yakõn güzide bir eĊitim kadrosu ve idaresi vardõr. 107
Mersin Ticaret Lisesi’ne ait bilgiler bu listenin dõċõndadõr. Bütün havalideki yabancõ okullarõna ait öĊrenci ve öĊretmen sayõsõ da aynõ ċekilde hesap edilmemiċtir. Adana Sanayi Okulu’ndan özel bir ċekilde, kõsaca da olsa bahsedeceĊim: Okulun yapõldõĊõ yer RamazanoĊlu Pirî Mehmet Paċa vakfõndan bir aċevi harabesidir. 1860’da Halil Paċa Mutasarrõf iken Mithat Paċa merhumun saygõdeĊer Þkrine bir aksetme gibi õslahhane olarak inċa edilmiċti. O zaman terzilik, kunduracõlõk, halõcõlõk ċubeleri açõlmõċ, bir süre sonra matbaa kurulunca dizgicilik de eklenmiċ, debagat(tabaklõk deri) öĊrenmek için de Ĉstanbul’a on öĊrenci yollanmõċtõ. Yararlõ, uyumlu bir tarzda on yõlõ böyle geçiren okul, uĊradõĊõ suistimaller yüzünden garip ve hastalõklõ, yanlõċ bir zihniyetin sonucu kapatõlmõċtõr. 1900 yõllarõnda Muhtar Fikri ve arkadaċõ merhum Ĉhsan Bey’lerin büyük desteĊi, iċaretiyle okul yeniden açõlmõċ, Muhtar Bey bizzat idaresini üstlenmiċtir. Adana’nõn mevcut ustalarõ, sanayi mensuplarõ ya o devrenin öĊrencisi, ya o öĊrencinin çõraklarõdõr. Okul o zaman cidden deĊerli bir etken olmuċtur. Bugün bile Muhtar Bey’i babamõz, veli nimetimiz diye saygõyla anan sanat sahipleri, Adana’nõn tam zamanõnda gerçek hüviyetini duyurmuċlardõr diyebiliriz. 1906’da adi sanayidendir denerek okulun terzihane, daha sonra kundurahanesi laĊvedilmiċ, Dünya Savaċõ’nda askerî imalathane haline getirilmiċ, iċgal devresinde ise Fransõzlar onu garaj olarak kullanma rezilliĊine kadar düċürmüċlerdir. Ta 1878’den beri kâh Guraba Hastanesi, kâh karantina yeri olarak kullanõlarak sarsõntõlara uĊrayan zavallõ Okul, 1900’de arz ettiĊim ċekilde okulluĊunu hissedebilmiċse de daha sonraki devreler onun varlõĊõnõ boyuna darbelemiċtir. 1921’de Adana’nõn kurtuluċu ile okul da garaj durumundan çõkmõċ, yeniden tesviyecilik, dökümcülük, tornacõlõk, ocakçõlõk, motorculuk kõsõmlarõna sahip demirhanesi ile marangozhanesini meydana getirmiċtir. Özel muhasebeye baĊlõ, sönük bir hayat yaċayan Okul, son zamanda aynõ baĊlõlõĊõn devamõ ve Okul’u kâr getiren bir fabrika ċeklinde görmek isteyenler yüzünden büsbütün silik bir varlõk haline gelmiċtir. Her okulun görevi, amacõ bilinen bu zamanda biçare Okul yanlõċ deĊerlendirmelere bir karċõtlõk zemini oluċturmuċtur. Adana’ya seyahat edeceklerin iċine yarar diye ċu satõrlarõ da kaydedeceĊim: 108
Ĉstanbul’dan Adana’ya gelecekler nüfus cüzdanlarõnõ veya hüviyet evraklarõnõ yanlarõna, bilet yerinden biletlerini ellerine alarak trene atlarlar. ĉimdi haftada dört defa direk posta vardõr. Cuma, Pazar, Salõ, Perċembe günleri sabahleyin saat alafranga 9’da Haydarpaċa’dan hareket eden bu postalara sürat katarlarõ deniyor. Eskiċehir ve Yenice’de pek de masrafõ gerektirmeyen iki aktarma iċleminden baċka gecikmeye neden olacak iċler Allah’a hamdolsun kalmamõċtõr. Aktarmalar trenden trenedir. Basit bir hamaliye ücreti iċi halleder. NAKLĈYE ÜCRETLERĈNE GELĈNCE Haydarpaċa-Yenice birinci mevki 3,775 kuruċ, ikinci mevki 2,750, üçüncü mevki 1,800 kuruċtur. Sirkeci, Fatih gibi Ĉstanbul semtinde oturanlar bu miktara hamaliye, vapur ücretini de ilave ederler. Haydarpaċa’dan hareket ederken polise nüfus kâĊõdõnõ vize ettirmek zorunludur. Ĉstanbullu olanlarõn da yol ücretini verdiklerine dair evraklarõ bulunacaktõr. Her büyük istasyonlara yolculuk ücreti ise ċudur: Haydarpaċa-Eskiċehir birinci mevki 1,070, ikinci mevki 795, üçüncü 585’tir. Haydarpaċa-Afyonkarahisar birinci mevki ise 1,615 kuruċ, ikinci mevki 1,200, üçüncü mevki 780 kuruċtur. Konya-Yenice için birinci mevki 1,170 kuruċ, ikinci mevki 870, üçüncü 565 kuruċtur. Genellikle Haydarpaċa’dan Yenice’ye ve Yenice’den Haydarpaċa’ya bilet kesilir. Yenice’de, yakõn yerlere Pozantõ demiryollarõ idaresi ayrõca bilet verir. Gerçi Yenice’de ayrõca bir aktarma vardõr ki bu, daha külfetli, daha üzüntülüdür. Eċyalar vesaire tamamõyla nakledilmek zorundadõr. Yenice-Adana ücreti birinci mevki 90, ikinci mevki 65, üçüncü mevki 45 kuruċtur. Ĉstanbul’dan perċembe günü trene atlayan yolcu, cumartesi öĊle üzeri Adana’dadõr. Yollarda hamaliyeler pek ucuzdur. 5-20 kuruċ arasõndadõr. Bugün haftada iki defa doĊrudan doĊruya Haydarpaċa-Adana sürat katarlarõ vardõr. Mersin’e gitmek isteyen yolcular, Yenice’den Mersin’e gidecek katara atlayabilirler. Çünkü Adana’dan her gün sabahleyin saat yedide Mersin yönüne bir tren 109
hareket eder ki daima Yenice’de Ĉstanbul postasõnõ alabilir. Adana-Mersin hattõndaki yolcu vagonlarõ evvelki gibi harap, periċan deĊildir. Her konuda rahatlõĊõ saĊlayabilirler. Fiyat listesi rehberin ilan kõsmõnda yazõlõdõr. Süre, Adana ile Mersin arasõnda iki saat 20 dakikadõr. Haftada dört defa Adana-Mersin arasõnda karċõlõklõ ikiċer tren hareket eder. Böylece her iki beldeye sabah gidip akċam dönmek mümkündür. Bu trenler Ĉstanbul ekspresleriyle aynõ ayardadõr. Talihin ċu garip cilvesine bakmalõ ki bir zamanlar örnek kabul ettiĊimiz Fransõz ċirketi, bugün Türk’ün idare ettiĊi Anadolu hattõndaki refah ve düzenlilik seviyesine yükselmeyi bir baċarõ kabul ediyor. Cidden Anadolu hattõnda insan yaz, kõċ rahat rahat yolculuk yapabilir. Hele ċimdi, hemen her istasyonda büfe, gazino, otel vardõr. Adana’ya trenle giriċ pek sevimli, pek güzeldir. Yemyeċil bir baĊlõĊõn arasõndan insan, bütün ufka yayõlan geniċ Adana’yõ görür. Biraz sonra Yeni Ĉstasyon’un yeni, beyaz yapõsõ insana bir Avrupa geliċmiċliĊinin, yeniliĊinin manzarasõnõ hatõrlatõr. Adana’ya trenle giren her konuk, cidden pek tatlõ bir ċekilde karċõlanmõċ olur. Tren durunca ilk iċ hamalõn birini çaĊõrmak, eċyayõ derhal pencereden teslim ederek – çünkü hamallarõn bölmelere girmesi yasaklanmõċtõr – hemen araba edinmeye çalõċmak gerekir. Hamala 5-15 kuruċ verilir. Araba ise 50 kuruċtur. Ĉstasyonla ċehrin arasõ 20-30 dakika sürer. Adana’da yatmaya, oturmaya yarar otel bilhassa Borsa Oteli’dir. ĉehrin planõnda ayrõca iċaret edildiĊi üzere Osmanlõ Bankasõyla, Posta Telgraf Telefon merkezi arasõnda yine temiz ve meċhur bir kõraathanenin üstünde bulunan otel, istirahatõ en iyi saĊlayan bir kuruluċtur. Merkezî bir yerde olmasõ, zengin ve kendini bilir kiċilerin kalmasõ ve ziyareti oteli meċhur yapmõċtõr. Genel olarak günlük bir liraya yatak, 175 kuruċa da yemek yemek mümkündür. Seyhan kenarõnda çok sevimli bir manzaraya sahip olan ĉark Otelini yalnõz doĊal konumu itibarõyla methedebiliriz.
110
Postane civarõnda ve Abidinpaċa Caddesi üzerinde bulunan Ankara Oteli nasip olur gidilirse, görülür ki, hem temiz, hem tavsiye edilecek bir oteldir. Eski Pamuk Pazarõ’nda Ĉstanbul Oteli, Hükümet KonaĊõ civarõnda Turan Oteli, Kapalõçarċõ civarõnda Karasofu’daki(Karasoku) Ferah Oteli vardõr. Ĉsimlerini yazmakla beraber haklarõnda tavsiyede bulunmak cesaretini maalesef bulamõyorum. Deveci, katõrcõ, beygirci, arabacõ gibi dõċarõdan gelmiċ birçok iċadamlarõnõn tercih ettiĊi yerler, bu saydõĊõmõz oteller olmayõp hanlardõr. Hanlarõn sayõsõ otellerden pek çoktur. ÇoĊunlukla sahiplerinin ismiyle anõlõr. Fiyatça çok ucuz, yönetim anlayõċõ itibarõyla doĊal olarak çok, pek çok çekinilecek durumdadõrlar. Ayrõ ayrõ isimlerini yazmakla büyük bir fayda saĊlayacaĊõma kani deĊilim. Bugünkü trenlerin hareket ve varõċ noktalarõ ċunlardõr: Adana-Yenice, Adana-Ĉstanbul, Adana-Mersin, Adana-Ĉskenderun, Adana-Halep. Carablus Köprüsü halen yapõlamadõĊõndan Nusaybin noktasõna kadar hattan istifade edilemiyor. Hat’ta ċimdi ancak Halep’e kadar gidilebilir. Bu noktalar arasõndaki mesafeleri, Þyatlarõ rehberin ilan kõsmõndaki ċimendifer(tren) ċirketinin ilan sayfalarõnda yazõlõdõr. ĉurada Yenice-Eskiċehir-Ankara hattõ arasõndaki nakliye ücretini de yazacaĊõm: Birinci mevki - 3535 kuruċ Ĉkinci mevki - 2617,5 kuruċ Üçüncü mevki - 1702,5 kuruċ Anadolu demiryollarõnda kayõtlõ eċya nakliye ücretleri ċöyledir: Bagaj ve hõzlõ gidiċ – on kilo ölçü olmak üzere, her on kiloluk eċyanõn bir kilometrelik ücreti 20 paradõr. Yavaċ gidiċ – marċandiz trenle gider demektir. Bu konuda ticarî eċyalar üç kõsõm olarak göz önüne alõnõr:
111
1 – Birinci sõnõf eċya: silahlar, sarhoċ eden, sarhoċluk veren ċeyler, maden, pamuk, kahve, araba parçalarõ, meċin, ecza, bakkaliye, meyve, çalgõlar, ipek mamulleri, ċeker, susam. Bu sõnõf eċyanõn bir tonu, bir kilometre baċõna yüz yetmiċ beċ paraya nakledilir. Ayrõca, ton baċõna 45 kuruċ hamaliye ve gönderme ücreti üstüne eklenir. 2 – Ĉkinci sõnõf eċya: kömür, ham demir, bez, tahta ve kereste, ham mermer, taċ, tuzlu balõk, salamura et, konserve vesaire. Bu sõnõf eċyanõn her bir tonu kilometre baċõna 135 paraya mal olur. Buna da aynõ ċekilde 45 kuruċ hamaliye ve gönderme ücreti ilave edilir. 3 – Üçüncü sõnõf eċya: TuĊla, kiremit, saman, pirinç, tahõl, kireç, maden kömürü, gül, un, gübre, alçõ, kireç taċõ, kaldõrõm taċõ, tuz, kum, yaċ sebze. Bu sõnõfõn da tonundan her kilometre için yüz on para alõnõr. 45 kuruċ gönderme ve hamaliye yine eklenir. Üçüncü sõnõf ticarî eċya için nakliye ücreti elli kilometre üzerinden alõnõr. Asgari mesafe 8 kilometre olup bundan aċaĊõ mesafelerden de yine 8 kilometre bedeli alõnõr. Küsurat tam kilometreye tamamlanõr. Bagajda hamaliye ve gönderme masrafõ olmaz. Çünkü, her yolcu eċyasõnõn taċõnmasõnõ ve göndermesini bizzat üzerine alõr. Yavaċ gidiċte her bir on kilo için yirmi para ufak-tefek masraßar, her gönderi için de yüz para nakdi harç alõnõr. Hõzlõ gidiċte ise bu masraf üç kuruċ ve otuz paradõr. Yavaċ gidiċlerde yük senedi için 5 kuruċluk, damga kanunu gereĊince de teminat evrakõna 6 kuruċluk pul yapõċtõrõlõr. Ulaċõm ihbarnamesine 60 paralõk, gönderi makbuzlarõna aynõ ċekilde 60 paralõk pul bedeli alõnõr. Hõzlõ gidiċlerde aynõ masraf geçerlidir. Bagajlarda kõrk kuruċluk ücretli bilet sahibinden pul bedeli alõnmaz. 100 kuruċ için 30 paralõk 100 kuruċ fazlasõ için 60 paralõk pul parasõ alõnõr. Bu tarife Anadolu demiryollarõna ait olup Nusaybin-Pozantõ hattõnõ iċleten Fransõz 112
ċirketinin tarifesindeki yavaċ gidiċ ücretleri daima beċer santime(kuruċ karċõlõĊõ yabancõ para) fazladõr. Bununla beraber bunlar en fazla, genel ve sözleċmeli tarifeler olup demiryollarõ idareleri mevsime, zamana, ċartlara göre olaĊanüstü tarifeler de uygularlar. ÖrneĊin, Anadolu demiryollarõ, portakal zamanõ, dört ay zarfõnda limon, portakal nakliyatõndan % 10 - % 45 indirim yapmõċ, bunu gören Fransõz ċirketi buĊday ve portakal üzerinden indirim yapmayõ kabul etmiċ ve onay vermiċti. Bu tarifelerin ayõrõcõ niteliĊi mevsimlik olmasõdõr. Ve daha fazla mahallî gazetelerin takibiyle öĊrenilebilir. Ticarî iċlemlerde demiryol kilometrelerinin önemi olduĊu için çeċitli istasyonlar arasõndaki mesafeyi yazmayõ uygun buluyorum: Adana – Yenice Adana – Tarsus Adana – Mersin Yenice – Mersin Adana – Ceyhan Adana – Topakkale Adana – Meydan-õ ekbez Adana – Müslümiye Adana – Halep Adana – Akçakoyunlu Adana – Carablus Toprakkale – Dörtyol Toprakkale- Ĉskenderun Adana – Pozantõ Pozantõ – Ulukõċla Ulukõċla – EreĊli EreĊli – Karaman Karaman – Konya Konya – Afyonkarahisar Afyon – Eskiċehir Eskiċehir – Ankara Eskiċehir – Karaköy Karaköy – Bilecik Bilecik – AriÞye AriÞye – Adapazarõ
: : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : :
25 kilometre. 43 kilometre. 69 kilometre. 43,15 kilometre. 49 kilometre. 79 kilometre. 178 kilometre. 281kilometre. 295 kilometre. 365 kilometre. 400 kilometre. 31 kilometre. 59 kilometre. 91 kilometre. 57,619 kilometre. 44,323 kilometre. 86,896 kilometre. 102, 292 kilometre. 272,456 kilometre. 161,229 kilometre. 264,449 kilometre. 64,732 kilometre. 16,706 kilometre. 99,385 kilometre. 8,730 kilometre. 113
AriÞye – Ĉzmit : 40,101 kilometre. Ĉzmit – Haydarpaċa : 91,462 kilometre. ĉurada Adana’ya ait idarî yapõlanmanõn en son ċeklini aktaracaĊõm: Kilikya (Adana vilayeti, Mersin vilayeti, Ĉçil vilayeti, Osmaniye vilayeti, Kozan vilayeti) olarak beċ valiliĊe ayrõlmõċtõr. Kozan, Osmaniye Adana’ya sonradan baĊlanan valiliklerdir. Mersin, Ĉçil idare olarak baĊõmsõzdõr. Kazalarõna gelince: Adananõnkiler, Yumurtalõk, Karaisalõ, Ceyhan ve Merkez kazasõdõr. Mersininkiler, Tarsus, Mersin merkez kazasõdõr. Ĉçilinkiler, Silifke, Ermenek, Anamur, Gülnar, Mut kazalarõdõr. Cebel-i Bereket veya Osmaniye vilayetinin kazalarõ ise Islahiye, Bahçe, Dörtyol, Hassa’dõr. Kozan vilayetinin kazalarõ, Sis, Saimbeyli, Feke, Kadirli’dir. ADANA TELGRAF VE POSTA MERKEZĈ Adana’da Osmanlõ Bankasõna, Borsa Oteline, Oroz di Bak’a ve bütün ticarî yerlere, kuruluċlara yakõn bir yerde bulunmaktadõr. Posta müdürü Nuri Bey çok dikkatli, nazik, görev adamõ bir amir olduĊu gibi, bütün posta memurlarõndan da aynõ özen ve nezaketi görmek mümkündür. Adana merkezi, birinci sõnõftan sayõlõr. Dõċarõya, Türkiye içine çeċitli merkezlere hemen hemen her gün posta vardõr. Adana vilayeti içindeki posta durumunu ise açõkladõĊõm posta haritasõndan takip etmek pek kolaydõr. Merkezin çeċitli giċeleri vardõr. Taahhütlü ve adi mektuplarõ buradan alõr verir. Koli dairesi, deĊerli mektup iċi aynõ katta bulunur. Telgraf dairesinin dõċ tarafta kapõsõ olup üst katõ iċgal eder.
114
Ĉç gönderide adi mektuplarõn her bir on beċ gramlõĊõndan 5 kuruċ alõnõr. Böylece 30 gramdan 10 kuruċ ve örneĊin 300 gramdan 100 kuruċ alõnõr. ĉehir içi için ise 3 kuruċ alõnõr. Kart postal veya açõk haberleċme evraklarõndan da üç kuruċ alõnõr. Basõlõ evrakõn her bir elli gramõndan 2 kuruċ alõrlar. Azami ölçü, bu konuda iki kilodur. Bu suretle 2000 grama 80 kuruċ ücret vermek gerekir. Ticarî örnekler de, basõlõ evraka uygulanan tarifelere uyar. Gazete ve mecmualarõn her bir 25 gramõ için 10 para verilir – ki çok kere bir gazetenin ölçüsü ve gönderisidir -. Basõlõ evrak paketlerinin her bir parça ve beċ yüz gramõndan bir kuruċ, içinde basõlõ evrak ve resmî evrak ile ticari eċya örnekleri, gazete… Hep beraber bulunursa o paketin içindekilere en yüksek tarifenin uygulandõĊõ kõsmõnõn ücretine ait tarife uygulanõr. Taahhütlü evrak için her bir on beċ gram için 5 kuruċ fazla vermek lazõmdõr. Post rastant(bir sistem, hâlâ kullanõlõr) ücreti de beċ kuruċtur. Bu beċ kuruċ, mektup ücretinden ayrõdõr. Adõna gelecek mallar ve evrakõn postanede alõkonmasõnõ isteyen alõcõdan 5 kuruċ alõnõr. Kõymet miktarõnõn üç yüz kuruċuna kadar olanlardan 3 kuruċ ve her bir 100 kuruċ için bir kuruċ nakliye ücreti verilir. Mektup ve taahhüt ücreti ayrõdõr. Kõymetli posta paketlerinin her bir bin kuruċ veya küsurundan 10 kuruċ güvenlik saĊlama ücreti alõnõr. Dõċ haberleċme ve gönderiye gelince: Açõk haberleċme evrakõ dört buçuk kuruċtur. 20 gramlõk bir adi mektup 7,5 kuruċtur. 60 gram 15, 100 gram 22,5, 400 gram 78,30 kuruċtur. Gazete ve dergilerin 50 gramõna 60 para, 100 gramõna 3 kuruċ, 200 gramõna 6 kuruċ alõnõr. Her bir 50 gram baċõna da altmõċ para ilave edilir. 115
Ticarî örneklerin 100 gramõna kadar 3 kuruċ alõnõr, her bir elli gramõna 60 para ilave edilir. En fazla aĊõrlõk 350 gramdõr. Resmî evrakõn 250 gramõna kadar 7,5 kuruċ alõnõr. Her bir elli gramõna 60 para ilave edilir. En fazla aĊõrlõk 2 kilodur. Abone kutularõ birinci sõnõf postane ücretleri kadar pahalõdõr. Yõlda beċ liradan iki liraya kadar abone ücreti vermek lazõmdõr. Posta Ĉdaresinin ne kadar açõk bir münasebetsizlik yaptõĊõnõ bu suretle abone olanlarõn sayõsõnõ ne kadar azalttõĊõnõ uzun uzadõya söylemeye gerek yok. Aylõk aboneler de kabul edilir. Ücretleri 20, 30, 50 kuruċtur. Posta paketlerinin gideceĊi yer tren uĊraĊõ ise beċ kiloluk her bir paket için 12-21 kuruċ, tren uĊraĊõ deĊil ise her bir kilo için 12-24 kuruċ ücret alõnõr. ALTIN YURT Ĉsmail Habib (SEVÜK) Orta-Asya’nõn göbeĊinde Altõn Ordularõ vardõ. Sinesinden altõnlar çõkan daĊlar vardõ. Sahillerinden altõnlar akan nehirler vardõ. Bilmiyorum mazinin hangi devrinde, herhalde tarihten daha yaċlõ bir mazide o büyük nehirlerin kõyõsõndan Akdeniz’in õlõk güneċli sahiline gelen atalarõmõz oradaki iki nehri, asõl büyük vatanõn nehirlerine benzetmiċler ve bu nehirlere oradaki nehirlerin ismini vermiċler. Adana, bana Seyhun ve Ceyhun kõyõlarõndaki Altõn Ordular diyarõndan kopartõlõp Seyhan ve Ceyhan kõyõlarõna konmuċ bir Altõn Yurt duygusunu verdi. Burada altõn çadõrlõ, keskin mõzraklõ eski çevik Türk’ü õlõk güneċle daha õsõnmõċ, yeċil ufukla daha renkleċmiċ, bereketli toprakla daha güçlenmiċ gördüm. Adana çok ihtiyar, ama, ne Adana’nõn halkõnda, ne Adana’nõn beldesinde ihtiyarlõktan eser yok. Eski tarihinden sedalar veren Adana, tarihî elbisesini sandõĊõn içinde saklamõċ gibi. Burasõ kubbeler, minareler beldesi deĊil, burada tasavvufun huċusuna dalan kuytu tekkeler, çinilerin yeċil baharõyla yükselen medreseler yok. Burada minareden ziyade fabrika bacasõ, kubbeden ziyade iri gövdeli binalar göze çarpõyor. Ruhlarõn maverasõna dalan bir ċehir deĊil, asrõn ticaret ve servetini yaċayan bir ċehir. Yeni deĊil, fakat dünün de olmayan bir belde. Seyhan’õn kõyõsõna, karċõdan yalnõz tatlõ tümsek halindeki bir kõsmõnõ göstererek serilen Adana, bana bir nehir kõyõsõna yatmõċ ve yalnõz göĊsünün yuvarlaklõĊõ gö116
rünen bir kadõn gibi göründü. Bu kadõn Türk’tür, bu kadõnõn elbisesi de Türk’tür. Yalnõz göĊsündeki cepkende bilmem nasõl bir Arap iċlemesi, cepkeninin kõvrõmlarõnda bilmem nasõl bir Bizans süsü görür gibi oldum. Adana’ya melez diyemem. Fakat bu Türk güzeline, herhalde saĊdan, soldan bir ċeyler sinmiċ. Ĉċte çardaklõ ve önü açõk hane ki Arafat daĊlarõna bakõyor gibi. Ĉċte süslü bir minare ki, ċerefesi kafesli bir sepet gibi. Ĉċte büyük camii denen en büyük mabedi ki Elhamra’nõn daha tasarlanõrken bir köċesinden kopartõlmõċ gibi. Adana’nõn bu özelliĊi, ikliminden ve coĊrafyasõndan çõkõyor. Parlayan güneċinde seraplõ beldelerin güneċinden bir hararet var. AĊaçlarõnõn arasõnda boĊulmuċ bahçelerin hurmalarõndan iċaretler var. Kadõnlarõnõn renginde esmer akċamlõ çehrelerin gölgelerinden anlamlar var. Nehir kõyõsõndaki dar ana caddeden daha geniċ ve bakõmlõ iç sokaklarda gezerken, evlere dikkat ediyorum: silindir dönerli balkon çõkõntõlarõ, gölgesi serin geniċ saçaklarõ, büyüklük hissini veren ferah gölgeleriyle, Ermeni ustalar elinde bozulmakla beraber yine TürklüĊünü söyleyen evler yanõnda Arap, Rum, ċu bu gibi karõċõk üsluplar var: Dikkat et Adana! Nehirlerindeki büyük anavatanõn göbeĊinden getirdiĊin isimlerin ċereÞni düċün! Dedim ki,’’ Adana ihtiyar olmakla beraber Adana’nõn ne beldesinde, ne halkõnda ihtiyarlõk yok’’. Beldenin gençliĊini beldeye bakõnca anlamõċtõm. Halkõnõn gençliĊini de gençlerinin TürkocaĊõ’nõ görünce anladõk. Temiz bir bahçenin içinde, temiz ve haċmetli bir binaya giriyoruz. Ĉyi düzenlenmiċ odalar, iyi döċenmiċ geniċ bir salon var. Belli ki bütün bu eċyalar, sadece bu olaĊanüstü gün için getirilmiċ, ödünç alõnmõċ ċeyler deĊil. Hepsinden yerlerine alõċmõċ olanlara ait bir anlam çõkõyor. Salonun içinde hepimiz bir ferahlõk duyuyoruz. Sofralarda hazõrlanmõċ çay ziyafetinin düzenine, kibar giyinmiċ gençlerin sessiz ve muntazam faaliyetlerine bakõyorum, okuduklarõ nutkun hararetine, söyledikleri sözlerin dolgunluĊuna, yaptõklarõ yeminin kuvvetine bakõyorum, bu ocaĊõn yalnõz görüntüsü deĊil içeriĊi de çok kuvvetli. Karõsõyla beraber köċede oturan Gazi’nin tavrõndaki sevinçte, gözlerindeki õċõkta, sonra nutuk söylerken sesinin ahenginde ne canlõ bir memnuniyet ve iftihar vardõ. Yarabbi! GençliĊi böyle bereketli bir kudret halinde görmek, geleceĊin bütün ümidini gençlerde gören Paċa’ya ne kadar derin bir saadet veriyor. Burada gençliĊin varlõĊõ, yalnõz Ocaktaki varlõklarõndan ibaret deĊil. Adana’da 117
gençlik, zayõf bir Þliz halinden çoktan çõkmõċ. Müdafaa-i Hukuk’ta gençlik var, Belediyede gençlik var, hatta Hilafet Makamõ’nõn bütün öĊretmenleri bile gençlerden oluċmuċ! Ocaktan çõkõnca Ĉstasyon semtindeki Yetimler Yurdu’na gidiyoruz. Karċõdan saray gibi görünen bir bina. Ancak, saraylarõn içi gibi bunun da içi dõċõna uymuyor. Alman ustalarõ tarafõndan yapõlmõċ, içi kilise manzaralõ bir bina ki mabetlerin boċluĊuyla, zindanlarõn kasvetini taċõyor. Meċrutiyetten hemen sonra merhum Cemal Paċa tarafõndan, Ermeni yetimleri için yaptõrõlan bu bina, Anlaċmadan sonraki günlerde, iċgal zamanõnõn feci devirlerinde sayõsõz Ĉslam çocuklarõna ve Müslüman kõzlarõna katliam yeri olmuċ. Mimarisinde bile zindan kokusu olan bu binanõn içinde o kanlõ hatõralarõ dinlerken Borciyalarõn esrarlõ dehlizlerinde dolaċõyorum sandõm. Ruhuma boĊucu gazlõ bir gece doldu. Ancak üst kata çõktõĊõmõz vakit õċõĊa kavuċtuk. Bu kasvetli binanõn iċte yegâne ferah yeri. Geniċ yataklõ Seyhan, eritilmiċ platin kitlesi gibi biraz donuk, akċamõn sincabî (kahverengi ile kurċunî arasõnda bir renk, sincap rengi)renkli allõk altõnda kendinden geçmiċ gibi akõċõ belirsiz uzuyor. Karċõda süslü göĊsünü gösteren Adana, batan güneċin kõzõl bulutlarõ arasõndan fõrlamõċ, eßatuni bir õċõk ile parõltõ içinde. Uzakta, Seyhan’õn üstündeki Taċköprü, sõrtõnõ kamburlaċtõrmõċ, kalõn ayaklõ, boz renkli bir yaratõk gibi suya abanmõċ duruyor, ötede… - Canõm bu çocuklarõ neye böyle tutuyorsunuz, bõrakõnõz oynasõnlar. DaldõĊõm seyir zevkinden Paċa’nõn sert, ahenkli bu sözleriyle uyandõm. AċaĊõda, geniċ avluda bizim ineceĊimizi bekleyerek muntazam saßar halinde sõralanmõċ Yetim Yurdu çocuklarõ için söylüyor. Derhal aċaĊõya koċanlarõn, inip çocuklarõ daĊõtmalarõnõ bekleyemeyerek yukarõdan baĊõrõyor: - Haydi daĊõlõn çocuklarõm, hoplayõn, oynayõn. Daha sonra, daha birçok gerekçelerle de ċahit oldum. Düzenden, disiplinden yoĊrulmasõ gereken bu asker ruhunda engin bir hürriyet aċkõ var. Paċa, Yetimler Yurdu’na büyük bir yardõm vaat ederek kurum hakkõnda ilgililerle görüċürken yanõmdaki Adanalõ genç beni geniċ taraçanõn beriki kõyõsõna götürerek iċgal zamanõnda cereyan eden harp sahalarõnõ gösteriyor. BulunduĊumuz yerin biraz ötesinde Seyhan’õn kõyõsõnda üstü düz yeċil bir tümsek var, ismi çok güzel: Dilberler Sekisi!
118
- Ĉċte millî kuvvetlerimiz buraya kadar geliyordu. Ertesi gün baċkalarõndan anladõm ki bana bunlarõ söyleyen ince yapõlõ narin endamlõ genç de oraya kadar sokulan millî kuvvetler içindeymiċ. ĉimdi hassas bir kalem taċõyan ellerinde o zaman mavzer varmõċ. Adana’da bu destanî mücadelenin her adõmda mütevazõ bir kahramanõna rast geliniyor. Ĉċte uzun boyunun ve genç yüzünün üstünde uzunca bir sakal bõrakmõċ, keskin bakõċlõ bir subay ki oluċturduĊu kuvvetlerle, on misli kuvvetleri durdurmuċ ve yenmiċti. Ĉċte sõska yapõlõ bir delikanlõ ki elli kiċi ile bir alay düċmana saldõrmõċtõ. - ĉu karċõki sõrtlarõ görüyor musun? Dili olsa da oralarda neler geçtiĊini söylese… Genç, düċünceye daldõ. Sonra bakõċlarõnõ geniċ ve taċkõn bir hayatla süslü ovanõn üstünde gezdirdi, çiçeklenmiċ aĊaçlar, baċaklanmõċ tarlalara baktõ. - Altõn Yurt, Altõn Yurt dedi. O aralõk bakõċlarõ taraçanõn öte ucundaki sõrtõ bizim tarafa dönük Paċa’nõn saçlarõna takõldõ. Kendi kendine konuċuyor gibi, derin bir rüyanõn içinden söyleniyor gibi aĊzõndan dökülen ċu cümleleri iċittim: - ĉu sarõċõn adam olmasaydõ Altõn Yurt, Esir Yurt olacaktõ… TARSUS Bütün Kilikya havalisinin Silifke ile beraber en tarihî yeri Tarsus’tur. Bugünkü mülkî yapõlanmaya göre Mersin vilayetinin bir kaza merkezi olup Mersin’in 30 kilometre kuzey-doĊusunda Adana-Mersin demiryolu üzerindedir. Tarsus nehri içinden denecek kadar yakõndan ve doĊusundan akar. ĉehrin içinde yapõlacak bir gezinti buranõn pek eski devirlerden hediye olduĊunu derhal bildirir. Finikeliler tarafõndan esasõ kurulmuċ olup bugünkü nehrin gemi yolculuĊuna müsait oluċu, denizin pek yakõn yerlerine kadar uzanõċõ ona bir sahil, bir iskele hizmetini gördürürdü. Finikelilerden sonra Asurlularõn, Ĉranlõlarõn, Makedonyalõlarõn ve nihayet Romalõlarõn eline geçmiċ, Harun el Reċit devrinde ise Ĉslamlarõn mülkü olmuċtur. Türklerin buradaki mevcudiyeti hatta hükümeti ise daha eskidir.
119
Seyfettin bin Hamdan zamanõnda bütün felaketzede Kilikya gibi Bizanslõlarõn esareti altõna geçmiċ, Müslümanlar daĊõlmõċ, Haçlõlar zamanõndan sonra Mõsõr Türkmen Memluklarõ tarafõndan tekrar kurtarõlmõċ, RamazanoĊullarõ’na geçmiċ ve nihayet Osmanlõ Devletinin bir parçasõ olmuċtur. Bu gürültülü, bu çeċitli medeniyetler Tarsus’un tarihini çeċitlendirmiċ ve derinleċtirmiċtir. Dar, hatta bugün epeyce sõkõntõlõ sokaklarõndan geçerken gözlere daima muazzam harabeler, duvarlar, kemerler çarpar. Trenden inerken Tarsus yemyeċil görülür. O kadar yeċil ki, insan, ċehri boĊulmuċ zanneder. Tarihî, bembeyaz, kesme taċlarla yapõlmõċ binalarõn arasõndan geçerken hüküm süren sessizlikten içine bir hüzün çöker. Halife Memun bu ċehirde ölmüċ ve gömülmüċtür. Danyal Aleyhisselam, meċhur Ulucamiinde defnedilmiċtir. Bir iki saatlik mesafede bir tepede bilinen meċhur maĊara vardõr. Burasõnõ Müslümanlar, Eshab-õ Kehf’in meċhur uyku yeri, Hõristiyanlar, hapsedilmiċ bir takõm azizlerin 157 senelik hapishanesi olarak deĊerlendirdiĊi için herkes tarafõndan ziyaret edilirdi. Havari Paulus bugün Amerika Koleji’nin civarõnda gömülmüċ denmektedir. Filozof Atenedor da burada doĊmuċmuċ. ĉehrin kenarõnda Donuk Taċ denen bir yer var. Ĉnsan geniċ duvarlardan ibaret zanneder. Fakat öyle duvar ki çimentodan çok kuvvetli maddelerle taċlar yerleċmiċ, birbirine kaynamõċ gibi kõrõlmaz, kopmaz bir hale getirilmiċ. Buraya meċhur Serdenepalõn mezarõ diyorlar. Bugünkü Tarsus, eski muazzam Tarsus’un iċgal ettiĊi sahanõn pek küçük bir kõsmõnõ iċgal ediyor. Yazõn sõcak, aĊõr havalõ, sivrisinekli Tarsus’un basõk çehresi insana hüzün verebilir. Bereket versin ki ċehrin sanayisinin varlõĊõ imdada hemen yetiċir. Vaktiyle 41 bin kadar toplam nüfusu varken bugün 80 binden aċaĊõ deĊildir. Kasabanõn nüfusu ise otuz beċ bin kadardõr. Ve tabi hepsi Müslüman Türk’tür. 31 camii, 19 medresesi, 2 tekkesi, bedesteni, 10 hanõ, 2 hamamõ, muhtelif ilkokullarõyla yeni açõlmak üzere olan bir lisesi, 11 deĊirmeni, 6 pamuk fabrikasõ mevcuttur.
120
Belediyesi bugünün iċlerini kavramamõċtõr. TürkocaĊõ ne yapacaĊõnõ düċünmektedir. Terziler ċirketinin idaresinde özel bir ilkokulu vardõr ki tatilde öĊrencilerini terziliĊe alõċtõrõr. Baċka sosyal kurumlarõ yok. Yüzölçümü 2,275,000 dönüm tahmin edilmektedir. Nüfusunun % 85’i çiftçidir. Ziraat yapõlabilir arazi 1,600,000 dönüm, ekilemez arazi ise 675,000 dönüm kadardõr. Bana bu bilgileri veren kaynaklar, eldeki resmî kayõtlar, resmî istatistiklerdir. Aynõ kaynaklara göre 9,000 çift öküz, 6,000 inek, 36,000 koyun, 124,500 keçi, 2,320 aygõr ve kõsrak, 51,000 kümes hayvanlarõ vardõr. Belediyesindeki kayda nazaran bir sene zarfõnda kesilen hayvanlar 39,300 adedi buluyor. Dõċarõya gönderilen miktar ise 60,500 kadardõr. 1923 senesi ekilen arazi miktarõ 650,000 dönümdü. 1924 senesi için bir buçuk misli tahmin edilebilir. Ekilen yerlerinde 211,000 dönümü buĊdaya, 97,000 dönümü arpaya, kalan kõsõmlar ise yulaf, mõsõr ve darõya aittir. Alõnan buĊday miktarõ 20,000,000 kilo kadar olup 299,500,000 kuruċ deĊerindedir. 240,000 dönüm kadar yere pamuk ekilmiċ olup 6,000,000 kilo pamuk elde edilmiċ, Þyatõ ise 7,500,000 lira tahmin ediliyor. Gõda ürünlerine 30,000 dönüm yer ayrõlmõċ olup 18,000 dönümü susama, kalanõ ċeker kamõċõ, tütün, süpürge darõsõ, patates, soĊan, turp ve diĊerlerine ayrõlmõċtõr. 10,000 dönüm baĊ vardõr. Buralardan 3,500,000 kilo yaċ üzüm alõnõr ki 42 milyon kuruċ deĊerindedir. Adana, Mersin, Konya tarafõna da 1,200,000 okka kadar meċhur yaċ üzümünden sevk eder. 1923 senesi bal hasõlatõ 21,000 kilo, balmumu ise 4,200 kilo olup Mersin yoluyla 121
da 3,000 kilosu dõċarõya gönderilmiċtir. Zeytinlikler bu taraßarda epeyce boldur. 8,000 dönüm zeytinlikten 7,200 kilo zeytin 18,800 kilo zeytinyaĊõ elde edilmiċtir. Dõċarõya gönderilmemiċtir. ĈpekböcekçiliĊi meċrutiyetten evvel epeyce ilerde imiċ. Sonra bitmiċ. Bugün kimse uĊraċmõyor. Madenleri: Sarõkavak civarõnda Namrun’da Linyit Kömürü madeni, borasit, krom vardõr. Havalide simli kurċun, bakõr, çinko da vardõr. Dõċarõdan aldõklarõ daha fazla ziraî ihtiyaçlara ait gibidir. ÖrneĊin 5,229 sandõk gaz, 500 sandõk benzin ithal etmiċtir. Bununla beraber her türlü Avrupa eċyasõ da yüksek miktarda getirtilir, satõlõr. Dõċarõya gönderdiĊi ürünler: 1 - BuĊday: Ĉzmir’e ve Anadolu içerilerine 2 - Pamuk: Avrupa’ya, Mersin, Ĉstanbul yoluyla 3 - Susam: Mersin’e, Ĉstanbul’a ve oradan Avrupa’ya 4 - Kereste, Çam kabuĊu, susam 5 - Harnup: Mersin ve Ĉstanbul’a 6 - Üzüm: Yaċ halinde Adana’ya, Mersin’e, Konya’ya. Tarsus’un meċhur çiftçisi Sadõk Paċalardõr. Bugün her mensubu aydõn, seçkin unsurlardan ibaret bulunan bu meċhur aile, etrafõndaki modern çiftliklerini, arazilerini geliċtirmeye nasõl çalõċõyorlarsa ċehir içinde de un fabrikalarõ ile sõnai hayata da en baċarõlõ ċekilde giriċmiċ bulunuyorlar. Esasen kasabada 11, nahiyede 20, ki toplam 31 adet su deĊirmeni, bir tane türbünle iċler un fabrikasõ (Sadõk Paċa’nõn) kasaba ve nahiyede 13 tane fõrõn vardõr. Biri su ile, kalanõ hayvanlarla iċleyen on tane susam yaĊõ imalathanesi, bir tane pamuk bezi fabrikasõ (meċhur Rasim Bey fabrikasõ), 2 tane iplik fabrikasõ, 1 debbaĊhanesi (deri imalathanesi), 2 boyacõsõ vardõr.
122
Rasim Bey fabrikasõ 1905-1908’de kurulmuċtur. Aslen Faslõ veya Mõsõrlõ olan Rasim Bey bizzat kurucusudur. Çeċitli defalar batan çõkan fabrika, bugün bütün Anadolu’da malõyla meċhurdur. 20 bin kirmanõ veya 200-300 bez tezgahõ olup yevmiye 600,800 paket iplik yapar ki 2-20 arasõ numaralõdõr. Bez hanesi 16000 metre, yani 400 top kadar ham kaput bezi yapar. 650 beygir kuvvetinde buharla iċler makinesi vardõr. Her iplik paketi 3,5 okka ipliĊi içerir. Tarsus’un 3 tane makine ve ziraat aletleri imal eden tamirhanesi vardõr. Tarsus ve havalisinde 1,100 adet tekerlekli pulluk, 9,200 karasaban, 15 traktör, 4 buharlõ pulluk bulunmaktadõr. 180 tane biçerorak makinesi, 21 tribor kalbur makinesi, 2 tane zeytin ezgi makinesi mevcut olup yaĊ çõkarmaya ve diĊer iċlere ait birçok makineleri daha iċler. Tarsus taċõma araçlarõ bakõmõndan zengindir. Mersin’e, Adana’ya muntazam ċose yollarla baĊlõdõr. Otomobil, tren, yolcularõ kolayca, çabukça Tarsus’a eriċtirir. Ĉstasyon ċehirden 20 dakika kadar uzaktadõr. Arabalar 30-50 kuruċa yolcuyu istediĊi otele taċõrlar. Ĉstasyona en yakõn ve Tarsus’un – bilhassa yazõn – en iyi misaÞrhanesi Ĉstanbul Oteli’dir. GeceliĊi bir liradõr. Modern her araca, imkâna sahip deĊildir. Fakat ondan daha iyisini de bulmak mümkün olamaz.
123
Ĉskender’in Hamamõ denen meċhur Tarsus ċelaleleri
ĉehrin içinde daha birçok otel, gazino varsa da yalnõz varlõklarõnõ haber vermekten baċka açõklamada bulunmamõz mümkün deĊil. Tarsus nehrinden ayrõlan yedi büyük kanal, Tarsus’u bir Venedik yapar. En sevimli ferah yerler onlarõn kenarõnda bulunur. Adõm baċõna, onlardan birisinin üstüne kurulmuċ köprülerden geçmek, Tarsus’un diĊer kuru, hüzün veren tekdüzeliĊine bir zarar verir. Yazõn bol bol buz çõkarõr. Fabrikalar hemen daima kazanõr, kazançlarõ, keza Adana ve Mersin’inkine üstündür. Sebze ve meyve bolluĊu, lezzeti bu havalide cidden meċhurdur. Tarsus’un ċelaleleri pek sevimli, pek hoċ bir gezinti yeridir. Meċhur Ĉskender, burada yõkanmõċ, soĊuk almõċ, az kalsõn ölecekmiċ. Bundan rivayet olarak oradaki maĊaralara Ĉskender’in Hamamõ diyorlar. Sadõk Paċa’nõn un fabrikasõ, ċelalenin tam yanõnda, güzel bir bahçeliĊin içindedir. Gazi Paċa Tarsus’a geldiĊi zaman bilhassa buralarõ pek beĊenmiċti. Tarsus halkõnda eski medeniyetlere karċõlõk gelen eden sakin bir asalet var. Ĉlk bakõċta tembel, uyuċuk zannedilen Tarsus halkõ çalõċkan, zengin, yüce kalplidirler. Elektrik tesisatõ pek yakõnda Tarsus’u õċõĊa, temizliĊe boĊacaktõr. Üretim itibarõyla da Tarsus bu havalinin en seçkin unsurlarõnõ baĊrõnda toplamõċtõr.
124
Tarsus’un Millî mücadeledeki yeri çok iyidir: Kilikya DerneĊi’nin üstün beyinleri Tarsusludur. Tarsus cephesinde de kahramanca kan dökenler yüksek bir yekûn tutar. ĉehirde Osmanlõ Bankasõ’nõn ċubesi ile Ziraat Bankasõ’nõn bir ċubesi vardõr. Postanesi Hükümet meydanlõĊõna yakõndõr. Telefon ċebekesi resmî dairelerde vardõr.
Tarsus Hükümet KonaĊõ
Vaktiyle birçok Fransõz okullarõ varmõċ. Gayet gariptir: hükümetin hiçbir engeli olmadõĊõ halde bugün bunlar kapalõdõr. Ĉnsanõn: artõk fesat çõkaracak konusu kalmayõnca bunlar da sustu diyeceĊi geliyor. Burada da yabancõ olarak yalnõz Amerikan Sen Pol Koleji var. Her sene Eylül sonunda açõlan kurum olaĊanüstü bir ċey olmamakla beraber yabancõ dil eĊitimi konusunu hallettiĊi için baċvurular çoktur. Yatõlõ öĊrenci yõllõk yüz lira yemek ve yatak ücreti, 10 lira eĊitim, 20 lira çamaċõr yõkama ücreti verir. Gündüzcüler 10 lira öderler. Bu ücretler iki taksitte alõnõr.
125
Gülek BoĊazõ ve nahiyesi Tarsus’a ait hudut içindedirler. BoĊaz silsilesinde bilinen Gülek BoĊazõ, Tarsus’un tek kapõsõdõr. Ĉki yanõ sarp ve yüksek kayalardan ibaret dar bir geçittir. Giriċinde harap bir kalesi, Mõsõrlõ Ĉbrahim Paċa’nõn tabyalarõ bulunur. Gülek, Tarsus’un yaylaĊõdõr. Namrun da KõzõldaĊ gibi bu taraf zenginlerinin yayla yeridir.
TARSUS’UN KIYMETĈ Daha karċõlanõċõmõz ċeklinden anladõm ki Mersin’den sonra Tarsus’a girerken baċka ruhlu bir halkõn karċõsõnda, baċka havalõ bir memleketin içindeyiz. Ĉstasyondan ċehre kadar yarõm saatlik caddenin iki tarafõna sõralanan otuz kõrk bin kiċilik halk hep bizdendi. Bütün bu mesafeyi on binlerce halkõn hançerelerinden çõkan coċkun ve heyecanlõ baĊõrõċlarõ her beċ on adõmda bir kesilen kurbanlarla beraber uĊultulu havayõ dinî bir koku ile dolduran tekbir ve tehlil(Ĉslam dininin tevhid akidesini hülasa eden, lailahe illallah sözünü tekrarlayan) lütfu içinde geçiyoruz. Her esnaf topluluĊu bir kurban kesiyor ve her esnaf topluluĊunun kendi ismini gösteren bir pankartõ var. Her kurban kesilirken durdukça Paċa esnaßarõn hatõrõnõ soruyor, ruhlarõn aleviyle kaynayarak çõkan samimi, canlõ, sõcak cevaplar iċitiyoruz: - Ĉyiyiz Paċam! Bahtõn, ċansõn mübarek olsun Paċam! Allah millete baĊõċlasõn Paċam! Dikkat ediyorum kurbanlar kesilirken Paċa bakamõyor, kafasõnõ haÞfçe saĊa sola çeviriyor, yahut ayaklarõnõn ucuna bakõyor. Bilmem kaçõncõ kurbanda yanõndaki zata doĊru eĊilerek söylemekten sõkõlõyormuċ gibi “ne dersin ben kurbana bakamam” dedi. Buraya diĊer bir hatõrayõ da ekleyeyim: Konya Kõz ÖĊretmen Okulu’nun bir gösterisinde idik. Kõzlar Kõzõlay’a ait bir oyunu oynuyorlardõ. Harpten sakat ve hasta dönen genç subay, yüce bir duyguyla niċanlõsõnõn yüzüĊünü iade etmek istiyor. Kõz da yine yüce bir duyguyla bunu reddediyordu. Bu saf ve basit sahne cereyan ederken Paċa, mendilini çõkardõ, güya gözlerini oĊuyormuċ gibi gözlerindeki iki damlayõ sildi. Bu ruh ki millet kürsüsünde büyük zaferin destanõnõ anlatõrken gözleri önünde tamamen mahvolan bir düċman fõrkasõ hakkõnda sadece bertaraf edildi demiċti. Bu ruh ki en tehlikeli harpler, en öldürücü anlar içinde, en korkunç ve karanlõk 126
uçurumlar kenarõnda en sert bir kaya gibi durmuċtu. Bu ruh ki hiçbir ċeyden yõlmamõċ, hiçbir ċeyden ürkmemiċ, hiçbir ċeyden zerre kadar titrememiċti. Bu ruh ċimdi kesilen bir kurbanla, sahnede görülen bir yaralõnõn manzarasõndan titriyor. O gözler ki ölüme dik bakmõċ ve ölümü yenmiċ. O gözler ki gecelerin arkasõndaki sabahõ görmüċ ve geceleri yarmõċ. O gözler ki bir kurbana bakamõyor ve masumane bir sözden aĊlõyor. Çok iyi iman ettim ki o ruhta bükülmez bir çelikle ince bir ċair hassasiyeti var. O ruhta kartalla güvercin, gözü karalõkla menekċe, gök gürlemesi ile ezgili, naĊmeli ses beraber yaċõyor. Tarsus’un içine girdik. Burada kaldõrõmlar Mersin’deki gibi bakõmlõ deĊil. Burada dükkânlar ve evler oradaki gibi iyi yapõlmõċ kâgir deĊil. Buradaki taklar Mersin’inki kadar tantanalõ deĊil. Ama ne zarar. Bütün bu evler bizimdir. Bütün bu sokaklarõn içinde bizim hava esiyor. Bütün bu halkõn hepsiyle benim dilim bir, duygum bir, mihrabõm bir. Buranõn evleri arasõndan geçerken baċlarõ örtülü kadõnlar pencerelerden çiçek suyu serpiyorlar. Mersin’deki zengin tuvaletli kadõnlarõn serptikleri kolonya ile buradaki gül suyunu düċünüyorum. O dakikada bana kolonya bile alafranga geldi. Sabah erken kalktõĊõm halde Paċa’nõn ikametgâhõ önündeki geniċ meydanõ iĊne atõlmayacak tabirine uygun buldum. Bu kalabalõĊõn çoĊu kadõndõ ve belli ki buraya geceden toplanmõċlar, bir polis, elinde kamçõyla baston arasõ bir ċeyle bu kadõnlarõ daĊõtmak istiyor. Çeċitli perdeden çõĊlõklar koptu: - Vallahi gitmem! Ben Paċa’yõ gelirken göremedim ki… - Ĉstersen öldür! Ben kaç saatlik yoldan geldim, biliyon mu? Polise dedim ki; Sen bunlarõ Paċa rahatsõz olmasõn diye mi daĊõtmak istiyorsun? EĊer o bu halinde seni görürse ellerini kõrar! Benim Paċa ile geldiĊimi anlayan polis ürkerek çekildi. Yarabbi, yüzlerce köylü kadõnõn o candan duasõ ne göz yaċartõcõ bir manzaraydõ. Program uyarõnca Tarsus’ta yalnõz bir gece kalacak, ertesi gün hareket edecektik. Tarsuslular o kadar çok õsrar ettiler ki bir gün daha kalmaya mecbur olduk. Bundan yararlanarak ċehri – ċehri diyorum, Tarsus kaza merkezi olmakla beraber Mersin’den daha büyüktür – gezmeye çõktõm. 127
Mersin’i geçmiċi olmayan süslü bir çocuk gibi görmüċtüm. Hâlbuki Tarsus, derin, köklü, geçmiċin koynundan gelen bir anlam ile vakur ve asil duruyor. Onun her birine bir tarih kokusu sinmiċ gibi her yerde enbiyadan ve evliyadan birinin mezarõ var. Birçok nebi maceralarõ burada geçmiċ. ĉu karċõki tepede Eshab-õ Kehf’in mukaddes maĊarasõ saklõ. Kasabanõn her harabe ve her tümseĊi geçmiċin bir hatõrasõyla canlõ duruyor. Ĉċte üzerinde iki araba gezebilecek kadar geniċ duvarlarõyla binlerce senelik bir taċlaċmayla duran ċu kale mi, saray harabesi mi olduĊu belli olmayan yer Sardanapal’õn mezarõymõċ. Ĉċte yeċil boyanmõċ bir kafatasõ gibi duran ċu tepede, vaktiyle Cleopatra’nõn sarayõ varmõċ ve o zaman deniz bu tepenin eteklerine kadar gelirmiċ. Bu tepeden uzak geçmiċin hatõralarõ içinde önümdeki beldeye bakõyorum: büyük güzel evler arasõnda bodur, sõska kulübeler var. Tarsus imarlaċma ile harabeyi kol kola yürütüyor. Paċa’ya ulaċmak istediĊimiz zaman, sabahtan beri kurumdan kuruma gezen kaÞleye erkek ilkokuluna giderken rastladõk. Avluda sõralanan çocuklarõ kendi eliyle çevirerek koċturmaya, onlara koċulu oyunlar yaptõrmaya baċladõ. Programsõz iċ görmeyen bu dimaĊõn programdan hoċlanmayan bir ruhu var. Sonra okula giren çocuklarla sõnõßarda saatlerce iç içe oldu. Zeki bir çocuĊa Arapça ibareli bir ċeyler ezberletmiċler. EzberciliĊin zararlarõnõ anlatmak için ne ince bir nezaket gösteriyor. - Ben çocukken hiç ezberleyemezdim. Hocalarõmdan ceza alõrdõm. Fakat bundan memnunum. Her ezberlettiklerini aklõmda tutsaydõm beynimde düċünmeye yer kalmayacaktõ. ÇocuĊun okuyacaĊõ ċeyle övünmek isteyen hoca efendiler bilmem ki bundaki dersi anladõlar mõ? ĉelale mevkiindeyiz. Manzaranõn güzelliĊine doyum yok. Tarsus nehri muhteċem bir ċelale halinde dev boyutlu kayalarõn sõrtõndan akarak büyük bir uĊultu ile sonsuz beyaz köpüklerle billur bir manzara içinde dökülüyor ve biz portakal, limon aĊaçlarõyla güzel kokulu, zarif kameriyeli, süslemeli bir bahçenin içinden ċelalenin ċiirini seyrediyoruz. Paċa neċeli, herkes ċen, beċ altõ kadar fotoĊrafçõ sürekli Paċa’nõn her durumda fotoĊrafõnõ alõyorlar. Nihayet biri Paċa’nõn marul yerken 128
fotoĊrafõnõ çekti. Karõsõ takõlõyor: - Paċa tam marul yerken çõktõk. - Ne yapalõm Paċasõn dedilerse marul yeme demediler ya! - Tarsus, Tarsus, senin sinende geçirdiĊim ċen, samimi, candan dakikalarõ hiç unutmayacaĊõm. DÖRTYOL Adana havalisine ait baċlõca yerlerin deĊeri hakkõnda rehber, bir bilgi daĊarcõĊõ sunacak. Dörtyol’a ait ċu satõrlar Doktor Celal Bey’in broċüründen özetle alõnmõċtõr. Dörtyol kasabasõ Ĉskenderun körfezinden, sahilden beċ kilometre mesafede yavaċ yavaċ yükselen geniċ bir yüzey üzerinde, doĊusu ve kuzeyi daĊlarla kuċatõlmõċ, vilayetin bir bahçesi, bir portakallõĊõdõr. Bugün 180-200 hane serpilmiċtir. Evler, kõsmen mabetler, kõsmen özel binalar, fakat genellikle harabeleri bile oturulabilir ċeylerdir. Bahçelerin büyük bir kõsmõ portakaldõr. Merkezle civar köyler, Dünya Savaċõndan evvel, 80-100 milyon civarõnda portakal vermekte idiler. Yõllõk geliri ise 400,000 altõn liradan aċaĊõ deĊildi ki bugünkü hesapla 2,400,000 lira yapar. Adana, Konya, Ĉstanbul, baċlõca müċterisidir. Bu yõl ise ancak 20 milyon portakal toplanabildiĊini uzmanlar anlatõyorlar. Aradaki fark müthiċtir. Dõċarõya gönderilen portakallardan belediye eskiden beri vergi alõr, büyük gelir saĊlardõ. Bugün bu usule nedense uyulmuyor. Limon azalmõċtõr. Turunç her nasõlsa çoktur. Turuncun kabuĊunu soyup kurutmak ve eczacõlara satmak da bir kâr kaynaĊõdõr. Suyundan ekċi ve ċurup yapõlõr. Bu yõlki ürünün azlõĊõna neden olarak, ihalelerdeki erteleme ile sularõn düzgün ve adaletli daĊõtõma tabii tutulmamasõnõ söyleyebiliriz. Portakal bu havalinin asõl servet kaynaĊõdõr. Meyvesinden, çiçeĊinden, yaprakla129
rõndan ayrõ ayrõ yararlanõlõr. ĉurup, ispirto, çiçek suyu, esanslar yapõlõr. Yaz ve kõċ solmadõĊõ, yapraklarõ dökülmediĊi için bütün çevre zümrüt renkli bir durumda, güzel kokulu bir hava içinde kalõr. Dallarõndan mükemmel baston da yapõlõr. Ocakta, ĉubatta buralarda doĊu, kuzey-doĊu rüzgârlarõ eser. Bu yüzden portakallar ara sõra hasara uĊrarlar. Portakal dikimi ċubatta olur. Aċõlar ise kasõmda. Dörtyol’da bol miktarda yetiċen güzel bir meyve de yenidünyadõr. Kasõm ayõnda çiçeklenir ocak ayõnda meyve halindedir. Mayõsta pazara getirilir. Reçelleri yapõlõr, yaċõ yenir. Dut aĊaçlarõ vaktiyle burada 150,000 kilo ipek kozasõ meydana getirtecek kadar çoktu. Bugün yalnõz dutun meyvesinden yaċ ve pekmez olarak yararlanõlmaktadõr. Üzüm, incir, armut, erik, ċekerpare denen meċhur kayõsõ, ceviz, nar, ċeftali gibi meyveler bol yetiċir. Gül, çitlenbik, kavak, söĊüt, tatula, karabiber, mandalina, aĊaç kavunu, hurma, tatlõ limon, hindyaĊõ aĊacõ (bezir aĊacõ adõyla bilinir), çam, ardõç, meċe, sahlep, muz (Hacõ Hamdi Efendi tarafõndan Dörtyol’a getirilmiċtir), Frenk inciri, sabara, nane, yabani zeytin aĊacõ, baldõran otu, kabak çekirdeĊi, menekċe, katõrtõrnaĊõ, böĊürtlen, kuċburnu, õhlamur, salkõm aĊacõ, hercai papatya, gelincik, inci çiçeĊi, trabzon hurmasõ buranõn daima tõpta, gõdada kullandõĊõ bolca yetiċen meyvelerdir. Merkez kazaya yakõn köylerde çeyrek asõrdan beri yerleċen Girit göçmenleri burada sebzeye önem vermiċlerse de bugün sebze ihtiyacõnõ memleket, Adana’dan saĊlamaktadõr. Hububatça da Dörtyol daima civar ve bitiċik komċulara muhtaç olmaktan kurtulamamõċtõr. Ehil hayvanlar da genellikle yetiċir. OlaĊanüstülük görülemez. Harpler bunlarõn sayõlarõnõ da azaltmõċtõr. DiĊer bütün ürünlere ve üretimlere de zararlõ etkisini gösterdiĊi gibi ehil hayvanlara da sõkõntõ olmuċtur.
130
Dörtyol’un sahile pek yakõn bir yüzeyde bulunmasõ, o sahillerde sünger toplama olaylarõnõ da onun defterine geçirmemize sebep oluyor. Arazi durumu: - Denize kadar olan arazi büyük bir kõsmõ tamamen ekilemez durumdadõr. Yazõn Aydõn aċiretleri çadõr kurarlar, hayvanlarõnõ otlatõrlar. Ta aydõn trenlerinin yapõlmasõyla Antalya’ya ve daha fazla uygunluĊu hesabõyla Adana’ya göçen aċiretler bu havalide daĊõlmõċlardõr. Nüfuslarõ 50 bin tahmin edilmektedir. Su: - 1,800 rakõmlõ Mõgõr daĊõndan güzel bir dere akar. Azizli köyüyle beraber ċehrin su ihtiyacõnõ karċõlar. Dere doĊudan baċlar, güneyden geçer, batõdan denize dökülür. Derenin suyu, yüksek yerlerdeki havuzlara toplandõktan sonra ċehre daĊõtõlõr. Havasõ ve iklimi: – Dörtyol õlõman sõcak memleketlerdendir. Yalnõz kõċ, hükmünü õlõman yapar. Bunun için de genellikle yalnõz õlõman denemez. Kõċõ soĊuk memleketlerin son baharõnõ andõrõr. Temmuz, Haziran, AĊustos’ta havalar iyice sõcaktõr. Hele Temmuz’da yüksek hava fazla olup rutubet de yaptõĊõndan sõkõntõ artar. Vücutlarda isilik olur. Sõcaklõk 49 olur. Kõċõn nadiren don görülür. DaĊlara kar yaĊarsa da ċehre yaĊdõĊõ pek nadirdir. Kõċ, yaĊmuruyla meċhurdur. ĉiddetli, devamlõ yaĊmurlar dereleri taċõrõr. Haċereler de burada fazlacadõr. Cibinlik kullanmak bir zorunluluktur. Dörtyol sularõnõn analiz raporu: 1 – ĉehre girmeden, depodan alõnan su örneĊinin analizi: Manzara: Berrak. Genel durumu: Ilõman. Mikroskobik muayene: Olumsuz. Hidrometre derecesi: 15. Klorür:Litrede 0,02. Amonyak: Olumsuz. Litrede koli mikrobu: Olumsuz. Santimetre mikabõnda mikrop adedi: 2600. Ana ve aerobik mikrop yoktur. 2 – Kasabanõn içindeki çeċmeden alõnan su raporu: Manzara: Berrak. Genel durumu: Ilõman. Mikroskobik muayene: Olumsuz. Hidrometre derecesi: 15. Klorür: Litrede 0,02. Amonyak: Yoktur. Litrede koli mikrobu adedi: Sõfõr. Santimetre mikabõnda mikrop adedi: 3200. Ana ve aerobik mikrop yoktur. Adana bakteriyoloji laboratuarõ protokolünden 131
27 Mart 1923 Bundan dolayõ bu raporlara göre su hem birinci, hem saftõr. Osmaniye iyileċtirilmesinde görevlendirilen Derviċ Paċa’dan sonra 1864 tarihinde yenileċmeyi tamamlamaya gelen Kürt Ĉsmail Paċa zamanõnda çoĊunluĊu Maraċ, Antep ve bir kõsmõ Zeytun ve Saimbeyli’den kendi arzularõyla göç eden Ermeniler için oturma yeri olarak, tamamen çamlõk bir bölge olan ċimdiki Dörtyol kasabasõnõn yeri gösterilmiċtir. Resmî kayõtlarda halen Çokmerzemin mahallesi denen Dörtyol kasabasõna o zaman Çokmerzemin köyü adõ verilmiċtir. Bu Çokmerzemin ismine bakarak söylenebilir ki; o zamanki Ermenilerin büyük ihtimal kömürcülükle uĊraċtõklarõ ve yol bulunmadõĊõndan dolayõ da fazla eċek besledikleri söylenmektedir. Hatta civar köylerde yaċayan bazõ ihtiyarlar (Çokmerzemin’in sabah anõrtõlarõndan rahatsõz olurduk) demektedirler. Yerleċmelerinden itibaren yirmi dört yõl kadar bu tarzda geçim saĊlayan Ermeniler, bu süre zarfõnda çamlõklarõ budamõċlar ve yerlerine ektikleri portakal Þdanlarõ büyüyünce hasõlâttan yaptõklarõ büyük yararlar sayesinde otuz beċ yõllõk yaċantõlarõ boyunca 1,500’ü aċkõn ev yaptõrmaya ve fazlalaċmaya imkân bulmuċlardõr. Dokuz yõllõk harp döneminde geçen olaylarõ bir tarafa bõrakõrsak, bugünkü geçerli nakit Þyatõyla yõllõk dört milyon liralõk bir gelir saĊlayan Dörtyol’un geliċmesi, ancak yirmi altõ yõl gibi çok kõsa bir zamanda gerçekleċtirilmiċtir. Gerçi Tanzimat döneminden sonra Gayrõmüslimlerin geniċ bir serbestliĊe eriċmeleri ve buna katõlmak üzere batõ devletlerinin etkileri ve teċvik edici himayelerinden azami yararlanmaya fõrsat bulan Ermenilerin bu tarzda bir ilerleme ve geliċmeye eriċmeleri pek tabiidir. Ermeniler zamanõnda Dörtyol’da takriben 20-25 kadar hane Türk ailesi de (Bölükbaċõlar, Kangrililer vesaire) bulunmakta imiċ. Memleketin genel siyasetinde belirsizlik olduĊu vakitler bu yerli Ermeniler gerek içerideki ve gerek yukarõ mahallelerden geçen Türklere rahat vermezler imiċ. Meċrutiyet ilan olunduktan sonra Çokmerzemin köyü, Ümraniye adõyla kazaya çevrilmiċ ve özellikle o zamandan, seferberlik baċlamasõna kadar memleket oldukça geliċmeye kavuċmuċtur. Eski idarenin böyle zengin ve geliċmeye müsait memleketlere gönderdiĊi rüċvetçi ve ahlâksõzlõk ile nitelenmiċ bir kõsõm memurlarõn kötülüklerini, ne yazõk ki yalnõz gerçek hâkim olan Türkler çekmiċtir. Dörtyol yeni bir kasaba olduĊu için eski eserleri yoktur. Bakõmlõ ve modern eser 132
olarak vaktiyle Ĉngilizler tarafõndan kurulan bir ċirketin yaptõĊõ hõzar fabrikasõ gösterilebilir. Fabrika, kereste ihracatõna epeyce yardõm etmiċtir. Bugün Subaċõnda fabrikanõn iskelet halinde muazzam kalõntõlarõ görülmektedir. SöylendiĊine göre ċirket, iċçi evleri, gazino, mabet bile inċa ettirmiċ. Kalõntõlarõ da görülüyor. Dörtyol’da bugün üç deĊirmen vardõr. Ĉkisi un, biri pirinç içindir. Kereste fabrikasõnõ ise Ĉngilizler çekilirken bozmuċ götürmüċlerdir. Adana’dan Dörtyol’a beċ saatte trenle varmak mümkündür. Zahmetsizce, ucuzca bir seyahat! Mersin’den de Ĉskenderun’a vapurla gidilebilir. Oradan da aynõ ċekilde trenle Dörtyol’a, aynõ Þyatla, aynõ zamanla varmak mümkündür. Kasabada otel, han, lokanta, kebapçõ, kahve, çayhane, berber, bakkal, attar, kundura boyacõsõ… Kõsaca bir ziyaretçiye gerekli her tür esnaf bulunabilir. Bunlarõn düzen ve özelliĊini elde edemedim. Fakat ihtiyacõ herhalde karċõlarlar. Kazanõn bütün nüfusu on yedi bine yakõn diyebiliriz. Adana saygõdeĊer Nüfus Müdürü’nün verdiĊi resmî bilgilere dayanarak söylediĊim bu rakamõ, bizzat yaptõĊõm araċtõrma da doĊruladõ. Tamamõ Türk ve Müslüman’dõr. Kasabada güçlü, saygõ duyulan bir belediye doktoru Celal Bey vardõr ki gayretiyle, millî onuruyla olduĊu kadar sosyal faaliyetleriyle de meċguldür. Bir belediye kadrosu, bir seyyar aċõ memuru, askerî doktorlarõndan diċçi ile bir yerde eczanesi vardõr. Bizzat Dörtyol yeni olduĊundan ziyaret edilebilir eskilikleri yok. Kazaya baĊlõ Payas, çok yakõn ve kalesi, camii, hanõ, bedestanõ, ziyaretgâhõ, tekkesi, deniz kenarõnda Cin kulesi adlõ kalesiyle meraklõ kiċilerin ziyaretine daha layõktõr. Havasõ güzel. Hele kõċõ pek hoċtur. Sularõ güzel. Celal Bey’in de iyice açõkladõĊõ, yaydõĊõ gibi bu bahçelik, çiçeklik yerde yararlanõlabilir çok ċeyler var. Merkez kasabada Ocaklõda, Vezirlide, Çaplõda 2500 dönümlük bir sahayõ kaplayan portakal bahçeliklerinden, kabuĊu ince, sulu, güzel portakallar elde edilir. Odesa, Bulgaristan, Romanya Yumurtalõk limanõndan yapõlan ihracatõn baċlõca hedeßeriydi. Ticaret, bahçecilerle doĊrudan doĊruya olmaz. Daima aracõ bir tüccar araya girer. Maraċ, Halep, Antep, Kilis, Urfa, Ĉskenderiye, Beyrut, Trablusċam, Kõbrõs, porta133
kallarõnõn olduĊu kadar kereste, odun ve kömürünün de müċterisidirler. KOZAN Eski Adana vilayetinin kuzey-doĊusunu iċgal eden bugünkü Kozan vilayeti, çoĊunlukla daĊlõk, ormanlõktõr. Toroslar’õn ċahane uzantõsõ, buralarõn ikliminde soĊuk, fakat taze, hoċ etkiler meydana getirir. Andil daĊlarõ yüksek ve ardõ ardõna tepeler halinde bizzat vilayet merkezine kadar iner. Ziraata ait ovasõ ise, bütün Adana havalisinin – eski zamanlarda bile – en meċhur ve bereketli bir kõsmõ: Anavarza ovasõdõr. Ormanlarõ cidden geniċ, çok çeċitli, çok muazzamdõr. BaĊlarõna, yemiċlerine, pamuĊuna, hububatõna, meyvelerine çok sayfalar ayrõlabilir. DaĊlarõnda kurċun, demir göze görünecek kadar fazladõr. Sular bütün bu havalide en ċirin bir bolluĊa sahiptir. Her saat, hatta kilometre baċõnda ya bir dere, ya bir çay, ya Seyhan’õn ayaklarõndan birine tesadüf edilir. Bütün bu müsait duruma raĊmen ihracatõ en az olan kõsõm, burasõdõr. BuĊdayõ ve diĊer hububatõ, kendi ihtiyacõnõ aċmaz. Bütün vilayetin nüfusunu söyleyelim: 25,000 kiċi. Bunun içinde göçebeler elbette dâhil deĊil. Bununla beraber bu geniċ, bu sõnõrsõz sahaya göre ne kadar az! PamuĊunu birinci derece kabul ederler. Maalesef üretimi pek azdõr. Badem, üzüm, yaĊ, peynir, tatlõ portakal, ekċi limon, buĊday, bulgur, pirinç, kereste, odun ve kömürü ile keçisi hem bilinir hem çoktur. Bademinden, keçisiyle koyunundan manda, sõĊõr hayvanlarõndan ihracat yapmak da mümkün olmaktadõr. Vahċi hayvanlarõ da boldur, çeċitlidir. Andil silsilesinde pars, siyah ayõ, domuz, sõrtlan, tilki, geyik çok bulunur. Bu durum avcõlõĊõn ilerlemesine neden olmuċ, bu yüzden deri ticareti artmõċtõr. Ormanlarda çam, katran, sakõz, ardõç, meċe, gürgen olaĊanüstü çoktur. Ceviz, 134
zeytin, harnup ve diĊer dayanõklõ aĊaçlar da boldur. Kozan, evvelce olduĊu gibi son devrelerde de meċhur, tarihîdir. KozanoĊullarõ diye bilinen derebeyler isyanõ, onlarõn merkezle mücadelesi, maĊlubiyetleri, esaret ve sürgünleri hâlâ buralarda halkõn türküsünde, hikâyesinde, masalõnda yaċar durur. Gerçi bugün için bu havali, yaċamak için kaçõnõlmaz olan eĊitim, ticaret, ziraat ve sanayiden hemen hemen mahrumdur. O bereketli, geniċ ovalar müthiċ bir çöldür. Ufak bataklõklar, kamõċlõk, sazlõklar her yanõ sarmõċtõr. Yollar son derece berbattõr. Kozan’õ medenî dünyaya baĊlayan iki yol var: Biri Sis-Ceyhan yolu, biri Sis-Adana yoludur. Birincisi güya ċosedir. Bununla beraber kõċõn orada da rahatlõk yoktur. Çok pahalõdõr. Ĉkinci yol büsbütün felâkettir. Yazõn susuzluk, toz, kõċõn yaĊmur, çamur, boĊulma daima yolcuyu, iċi tehdit eder. Bu üzücü engel deĊiċime, ticarete o derece yaman darbeler vuruyor ki Kozan havalisinde her yer, müthiċ bir zayõßõk, bezginlik, tembellik, iċsizlik içinde kahrolmaktadõr. Nüfusun araziye göre kabul edilemez azlõĊõ bu kadar bizleri dehċete düċürdüĊü halde bugün hâlâ bir adamõn çalõċmasõna zerre kadar deĊer verilmemektedir. Düċünülmeli ki bir iċçi kocaman bir ay çalõċtõktan sonra ancak 4-8 lira kazanõyor. Bu ortalamayõ ve Fransõz esareti altõnda tamamõyla emilen, mahvolan mahallî serveti düċününce çalõċanlarõn nasõl bir durumda olduĊunu ve sonuçta hayatõn ne kadar sönük, ne kadar düċük bulunduĊunu düċünebiliriz. Köylerde imkânsõzlõk, yoksulluk sefalet derecesindedir. Karakolluk olaylara, ahlâk olaylarõna köylerde de sõk sõk rast gelinir. ĉehirler… Korkunçtur. SaĊlõĊa, medenî hiçbir ihtiyaca karċõlõk gelmeyen evler, mahalleler ve bunlarõn arasõnda karanlõk, bulanõk kahvelere dolan zavallõ, gayesiz insanlar. Bu duruma çare olacak ilk ve hayatî giriċim ċudur: Kozan’õ, medeniyet merkezlerine, iċ merkezlerine süratle ve modern araçlarla baĊlamak! Posta gönderilerini, bütün haberleċme iċlerini yenileċtirmek. Aynõ zamanda ülkünün, idealin ne olduĊunu bilen vali, doktor, jandarma, hâkim, postacõ, öĊretmen yollamaktõr. Para açõsõndan son derece düċük olan bu havaliye Ziraat Bankasõ özellikle ċimdiki imkânlarõyla yeterli olamaz. Muhakkak diĊer bir borç kurumu meydana getirilmelidir. Ziraatõn eĊitiminden tamamõyla mahrum bulunan, zirai tehlikelerden haberdar olmayan bu ċanssõz çevreye çok gayretli ziraat memurlarõ ċarttõr. 135
Vilayetin merkezi Sis’tir. Adana’nõn 65 kilometre kuzey-doĊusunda bir ovanõn ortasõndaki tek baċõna ve bir daĊõn kuzey eteĊinde 290 rakõmlõ bir yerdir. Vaktiyle Mõsõr Çerkez Memluklarõ, birçok defalar asker göndererek burayõ zapt etmiċler, RamazanoĊullarõ onlardan almõċ, Osmanlõlara sonrakiler teslim etmiċtir. Meċhur bir kalesi vardõr ki yazõn orasõ hem eċsiz bir dinlenme, hem mükemmel bir seyir yeridir. Sis’in kenarõnda kaleyi bir daire gibi sarmak suretiyle Karaçay geçer. Memleketin içecek suyu bu çaydan sakalarla saĊlanõr. Arazi kumluktur. Ĉyi sulu çeċmeler yapõlmamõċtõr. Modern tesisler, yapõlanmalar hemen hemen yoktur. Halk ve memurlarõn çoĊu yazõn DüzaĊaç, KoçcaĊõz, Elmalõ, Çataloluk, Maran gibi yaylalara çõkarlar. Ticareti, iċ hayatõnõ bu göçebeliĊin ne kadar sarstõĊõnõ söylemek gereksizdir. Sis’in etrafõnda küçük tepeler vardõr ki etekleri zeytinlik, baĊlõk ve özellikle bademliktir. Bu havalinin en meċhur bademini buralar yetiċtirir. Halk genellikle Türk, Müslüman’dõr. Sancak içindeki aċiretler, Yörükler hemen tamamõyla Sis’in kenarõndan geçerler. Sis’te meċhur kuruluċlar kalmamõċtõr. Fransõzlarõn ürettiĊi ihanet, zulüm, suikast bütün memleketi temelinden sarsmõċ, göçürmüċtür. Çiftçi adõna memleketin en temiz, en erdemli evladõndan Müftü Ĉzzet Efendiyi, KurtoĊlu Hulusi Efendiyi, Çamurdanzade Mustafa Efendiyi, Beydikzade Ali Efendiyi gösterebiliriz. Manifaturacõlõkla iċtigal edenlerden de Bekir AĊayõ, YeĊenoĊlu Halil Efendiyi analõm. Öyle dõċarõyla toptan iċe giriċecek kimse yoktur. Ĉċlemler en fazla Adana iledir. Sanayi hemen hiçtir. Ĉskender Efendi isminde Adana Sanayi Okulu’nun eski mezunlarõndan deĊerli bir makineci ustadan baċka kimse de yok denebilir. Bir özel dernek okulu vardõr. ÖĊrencisini en iyi yetiċtiren o okul diyorlar. Bir erkek 136
örnek okulu, bir tane üç sõnõßõ kõz okulu vardõr. Gazete tabii yoktur. EĊitim hareketleri doĊal olarak durgundur. Kozan önceleri çok geliċmiċti. Elbet bir gün, kim bilir belki pek yakõn bir gün! Bu bereketli, bu saf Türk, bu taze, hoċ memleketi tekrar bakõmlõ, neċeli, refah içinde bulacaktõr. Kozan’õn zeki evladõ vardõr. Yüksek tahsil görmüċ, ortaokullarõ büyük baċarõlarla bitirmiċ çok yavrusu çõkmõċtõr. Bir taraftan harpler onlarõ yemiċ, diĊer taraftan onlarõn her biri vatanõn bir köċesine daĊõlmõċtõr. Fakat imanlõ, ateċli, çok zeki Kozanlõlar herhalde toplanacaklar, orayõ yükselteceklerdir. Bu imanõma en kuvvetli bir örnek son ihtilal, kurtuluċ mücadelesinde en ölümsüz bir tarzda ċehit düċen sevgili Saim’dir. Hemċerileri Saim’i bilirler. Onu bütün Türkiye’ye bildirmek, bütün dünyaya tanõtmak için rehberin kucaĊõnda en samimi bir yer açõyorum. Oradaki temiz sahayõ da yine Saim’in arkadaċlarõnõn konuċmalarõyla dolduracaĊõm: ĉEHĈT SAĈM BEY Millî Mücadelemizin ilk günlerinde Anadolu’nun güney sõnõrlarõnda özellikle Toros ve Amanos silsilelerinin çerçevelediĊi altõn yurdumuzda ċõmarõk, bayaĊõ bir milletin – Ermeniler - Fransõz süngüsüne dayanarak yaptõklarõ zulüm ve taċkõnlõklar karċõsõnda bu memleketin efendisi olan Türkler, silaha sarõlmaktan ve daĊlara çõkarak talihin bu kötü gidiċatõna isyan etmekten baċka çare bulamamõċlardõ. Ĉċte bu zor ve aĊõr günlerin korkunç uĊultularõ arasõnda yer yer kahramanlõk meydanõnda at oynatan ve baċsõz kalan hemċeri kitlelerini zulme ve ihanete karċõ isyankâr bir hamleye teċvik için ileri atõlanlardan birisi de meċhur Saim Bey idi. Saim Bey’in kõsa bir özgeçmiċini ċuracõkta hürmetle kaydedelim: Merhum Kozanlõdõr ve tanõnmõċ bir aileye mensup olmakla beraber küçük yaċta yetim kalmõċtõ. Merhumun zekâ ve tavõrlarõnõ takdir eden bazõ saygõdeĊer kiċilerin desteĊiyle ortaokul tahsilini tamamladõktan sonra Adana Lisesi’ne parasõz yatõlõ kaydedildi.
137
Hafõzasõyla, zekâsõyla, çalõċkanlõĊõyla dine baĊlõ ve inançlõ ateċli karakteriyle, özellikle bulunduĊu sõnõftaki arkadaċlarõ arasõnda mini mini denecek tavõrlarõyla… Bütün öĊretmenlerin, yüksek ve aċaĊõ sõnõßardaki bütün öĊrencilerin hürmet, sevgi ve baĊlõlõĊõnõ üzerine çeken bu kahraman çocuk… Ta küçük yaċõndan beri hakka, doĊruluĊa, mertliĊe karċõ aċkõ, özellikle haksõzlõk, kahpelik ve iki yüzlülükten nefret etmek gibi asil özellikleriyle akranlarõ arasõnda seçkin bir konum kazanmõċtõ. Bundan on beċ, on altõ sene öncesine ait olan bu lise eĊitim hayatõ, hâlâ hatõramda silinmez anõlarõyla yaċõyor. Ve ben o anõlarõn bugün yasla oturulmuċ hassas dönemlerini kalbimin acõ sõzõlarõyla açtõĊõm için ne kadar elem ve azap duyuyorum… Saim Bey 1910 yõlõnda Adana Lisesi’ni bitirdikten sonra büyük imkânsõzlõklara göĊüs gererek tahsiline devam için Ĉstanbul’a gitti ve Hukuk Fakültesi’ne girdi. Ve nihayet parlak bir baċarõyla diplomasõnõ alarak yedek subay olarak orduya katõldõ. Dünya Savaċõ, her yedek subay gibi Saim’i de cepheden cepheye sürükleyerek yõprattõ. Kafkas cephesinin ileri hareketinden sonra Kars civarõnda kõtasõyla birlikte uzun süre önemli görevler yaptõ. Anlaċma imzalanõnca terhis edilerek Adana’ya geldi ve sonra Kozan’a gitti. O sõrada birçok vatan parçasõ gibi, güzel Adana vilayetimiz de Kilikya unvanõ altõnda yabancõ iċgalinin ezici ve tahammülsüz õzdõrabõ ile inliyordu. Merhum Saim o ateċli ve cüretkâr tavrõyla Kozan guvernörü Yüzbaċõ Tayyarda’nõn azgõn bakõċlarõnõ üzerine çekmekte gecikmedi ve nihayet kõsa bir süre sonra Kilikya sõnõr dõċõna gönderildi. Elinde maddî hiçbir servet olmayarak imkânsõzlõk ve yoksullukla çõrpõnan Saim, istemeyerek vatanõndan uzaklaċtõ. DoĊruca Ĉstanbul’a gitti. Orada Adanalõ milliyetperverlerin oluċturduklarõ ve Adana’nõn kurtuluċunu saĊlamak gayesiyle çalõċan derneĊe girdi, çok çalõċtõ. Adana’nõn Fransõz ve Ermeni zulüm ve kötülülüĊüyle inlediĊi zamanlarda Toros ve Ĉç Toroslar’õ kuzeyden aċarak yavaċ yavaċ güneye doĊru akan millî kurtuluċ ve intikam hareketi, Saim’i Ĉstanbul’da daha fazla kalmaktan men etti ve Saim bütün azim ve direnciyle bu kurtuluċ akõnõna yetiċmek için koċtu, hemċerilerinin baċõna geçti. Adana sõnõrlarõnda tek vücut olup düċmanõ kovmak ve ezmek için, gün geçtikçe nicelik ve nitelik itibarõyla dikkati çeken bir kitle halini alan Kuvva-i Milliye, nihayet Fransõzlarõ yirmi günlük bir anlaċmaya mecbur etmiċti. Bu anlaċma uygulamasõndan birisini de mahsur olan Kozan’õn Fransõzlar tarafõndan tahliyesi 138
durumu oluċturuyordu. Tufan ve Saim Beylerin idare ettikleri millî kuvvet, Kozan’õ teslim ettikten ve anlaċma süresi son bulduktan sonra kuzeyde hâlâ zehirli bir çõban gibi kalan Saimbeyli üzerine yeni bir kuvvet gönderilmek zorunluluĊu görünmüċtü. Zaten orada millî kuvvetlere kumanda eden DoĊan Bey, yetersiz adamlarõyla Saimbeyli’yi Ermenilerden temizlemeyi baċaramõyordu. Ĉċte bu durum karċõsõnda merhum Saim kendisi gibi kahraman hemċerilerinin önüne düċerek Saimbeyli üzerine yürüdü. Uzun çarpõċmalardan sonra Saimbeyli’yi ele geçirdi. Ĉċte bundan dolayõ büyük ruhlu Saim’in Kozan daĊlarõnda yarattõĊõ ulvi kahramanlõk, göçebe kõzlarõnõn yanõk destanlarõyla bestelenmiċ ve bir zaman KozanoĊullarõ’na emin bir sõĊõnõlacak yer olan yüksek ve yalçõn daĊlarda Saim’in bu erlik ĉahnamesi(Firdevs’in ünlü manzum destanõ) aylarca dilden dile dolaċmõċtõr. Talihsiz Saim, Saimbeyli’nin ele geçirilmesinden sonra Mamure’ye yapõlacak bir taarruza katõlmak üzere oraya gitti ve ayrõntõlarõ yarõnki Adana kurtuluċ tarihinin sayõsõz sayfalarõna geçecek olan maceralardan sonra, bir gece baskõnõnda düċmanla göĊüs göĊüse devam eden bir boĊazlaċma esnasõnda önünde patlayan bir düċman bombasõ, kahraman Saim’i parça parça etti. Yarõm saat sonra Saim artõk aramõzdan ebediyen kaybolmuċtu. Saim hiçbir gence nasip olmayacak derecede saĊlam, ahlâklõ ve erdemli olarak nitelendirilmiċ idi. Ömründe kabul edilebilir bir mazerete dayanmaksõzõn bir rekât namazõnõ bile ihmal etmemiċti. Sigara, alkol ve buna benzer yasaklardan hiç birisini yapmamõċtõr. Saim, Türk gençliĊi için erdem ve ahlâk timsali idi. AldõĊõ yüksek tahsil ve yaratõlõċõndaki hayret edilecek zekâ ile Ĉslâmiyet’in ve insaniyetin bütün ince ve ulvi kurallarõnõ noksansõzca kavramayõ baċarmõċtõ. Güzel yaratõlõċlõ, vakur idi. Milliyet konusunda aċõrõ derecede baĊõmlõ idi. ĉu satõrlarõ yazarken merhumun ara sõra “bõrakõn ċu ċeysi ċey olasõ pis gâvuru” diye Ermeniler ve bütün bilinen düċmanlarõmõzõ kastederek söylediĊi sözlerin kuvvetli ahengi hâlâ hafõzamda çõnlõyor. ĉehit Saim, Adana kurtuluċu uĊruna kurban olan sayõsõz kahramanlar içinde bugünkü ve yarõnki neslin daima hürmet ve büyüklükle anacaĊõ bir ċahsiyettir. Onun deĊerli hatõralarõnõ zamanõn duygusuz ve lakayt deĊiċimleri arasõnda unutturmamak için çalõċmak, bugünkü neslin bir görevidir.
139
Ĉċte biz bu görevin yerine gelmesi amacõyla ċu satõrlarõ karaladõk. Ĉnċallah yarõn Adana’mõzõn kurtuluċ tarihi meydana getirilirse mutlaka ki orada ebediyete kadar yaċayacak birçok yüksek yaratõlõċlõ fedakârlar arasõnda ċehit Saim de layõk olduĊu bir dille yâd edilecektir. Allah bu aziz ċehidi maĊÞret ve rahmetine kavuċtursun. M. Naci MERHUM SAĈM’E AĈT HATIRALAR Merhum Saim 1920 yõlõ mayõsõnda Adana millî hareketine katõlmak üzere Ĉstanbul’dan NiĊde’ye gelmiċ, bir hafta kadar bize misaÞr kalmõċtõ. Kozan cephesine gitmek üzere Everek’e(Kayseri Everek, ċimdiki Develi ilçesi) vararak oranõn ileri gelenlerinden TevÞk Bey’in arabasõyla yolcu ettim. Ondan sonra bir daha görüċemedik. Merhum, karlõ havalarda kullanõlmak üzere getirdiĊi gözlüklerden birini bana hediye etmiċti. Ben de kendisine iki Alman bombasõ vermiċtim. Bu gözlüĊü ċehidin hatõrasõ olarak saklõyordum. 1920 Kasõmõnda Mersin milletvekili Muhtar Beyle Kozan ve Osmaniye cephelerinde ziyarette bulunmak üzere Pozantõ’dan hareket etmiċtik. Merhum Saim’le görüċmeyi de programõmõza almõċtõk. O zaman Mamure cephesinde bulunuyordu. Saimbeyli’yi ele geçirdikten sonra birçok õsrarlara raĊmen Kozanda birkaç gün bile istirahata rõza göstermemiċ, Mamure cephesinde görev üstlenmiċti.
Kozanlõ ĉehit Saim Bey
140
Kozan’a vardõĊõmõzda merhumun evinde misaÞr kaldõk. Kozan’õ, Kadirli’yi ziyaretten sonra merhum Saim’in karargâhõ olan Araplõ köyüne gitmek üzere hareket ettik. 18 Kasõm 1920’de Ceyhan nehri sahilinde HuriuċaĊõ köyü civarõna yetiċtiĊimizde üzüntülü birkaç köylüye rastladõk. Nereden geldiklerini sorduk. Araplardan geldiklerini, kaymakam ċehit oldu cevabõnõ verdiler. Millî hareket zamanõnda Feke kaymakamlõĊõ yapmõċtõ. Bundan dolayõ köylülerce kaymakam demek Saim demekti. Tabii bu ani ve acõ haber bizi çok üzdü. ĉehit olduĊu yere gittik. Orada asil ruhlu arkadaċõn kahramanlõklarõnõ dinledik. Mücahitlerin yanõnda bir gün misaÞr kaldõktan sonra Kadirli ve Kozan’a dönerek kederli ailesine taziyelerimizi sunduk. Merhum, metin bir ahlâk ve karaktere sahip deĊerli bir genç idi. Hareket esnasõnda Kadirli, Kozan, Saimbeyli, hatta Ceyhan, Osmaniye yöreleri halkõnda unutulmaz hürmet ve sevgi duygularõ yaċatmõċtõ. ĉehadetiyle bütün bu yöre halkõnõn üzüntü ve yaslarõ günlerce devam etti. Adana Türk gençliĊi için daima devamõ gereken çok asil bir milliyet ve vatanperverlik çõĊõrõ açan merhum Saim’in ċehadeti, ċüphesiz ki üzmüċ ve kan aĊlatmõċtõr. Gerçi kahramanlõk yolunda ċehit düċenlerin hatõrasõnõ bizden sonrakilerin dimaĊõnda yaċatmak bizlere düċen bir borçtur. SĈLĈFKE’YE DAĈR Üniversitemizin, bilim insanlarõmõzõn reddine, karċõ çõkõċõna uĊramadõĊõ için tarihî özelliĊi ve kõsaca çok ċey söyleme gereĊinden dolayõ kullandõĊõm Kilikya kelimesinin coĊrafî sõnõrõna, iktisadî alanõna Silifke de tam olarak dâhildir. Silifke, eski vilayet yapõlanmamõzda Ĉçil sancaĊõnõn kaza merkeziydi. Bugün Ĉçil vilayetinin idare merkezidir. Ĉçil baċlõ baċõna bir bölgedir. Karaman sõnõrõndan Toros’un bir kõsmõ olani Bulgar daĊõ ile ayrõlmõċtõr. Aynõ silsile, sahile paralel bir kolu ile güney-doĊu sõnõrõnõ da çerçeveler. Bu iki silsilenin ortasõnda Göksu nehri akar. Ĉçil, iċte Göksu vadisi demektir. 141
Ĉçil vilayeti, Silifke, Ermenek, Mut, Gülnar, Anamur gibi beċ kazaya ayrõlmõċtõr. Genellikle havalinin merkez tarafõnõn havasõ, güney-doĊu sahilleri hariç tutulursa, iyidir. Güney taraßarõnda tuzlalar, gölcükler bulunmasõ, özellikle oralarõn tazeliĊini, güzelliĊini bozmuċtur. Ĉçil bölgesi Mersin körfeziyle Antalya körfezi arasõnda denize uzamõċ geniċ bir burun ċeklindedir. Silifke kazasõ bu geniċ burunun doĊu kõsmõnda bulunur. Genellikle daĊlõk, taċlõktõr. Ova kõsmõ Silifke ċehri ile deniz arasõndaki kõsõmdan ibaret gibidir. Ĉlk ve orta çaĊlarda birkaç medeniyet görmüċ, çeċitli ihtiraslarõn hedef noktasõ olmuċ bu çevre, hâlâ o devrelerin bütün izlerini saklõyor. Eski ismi daĊlõk Kilikya olan Ĉçil havalisi, Selefkoslar’õn hüküm sürdüĊü zamanda, ċimdiki Silifke’nin yerinde, eski Selefkiye ċehrinin merkezi idi. Daha önceleri buralara yollarõ uĊramõċ olan eski Yunanlõlar, Makedonyalõlar da Romalõlar gibi pek çok eser yõkõntõsõ bõrakmõċlardõr. ÖrneĊin, Silifke’nin kõrk kilometre kuzeyindeki daĊda eski maĊara, kõrk kilometre kuzey-doĊusunda ve sahilde, Ayaċ yakõnõnda UlusaAlusa, biraz daha ötede Sabasta eski ċehirlerinin harabeleri, Limus suyu çõkõċõnõn önündeki kayalõk bir adanõn üzerinde hâlâ duran Kõzkulesi denen Gorgos eski kalesi, bunun karċõsõnda sahilde Korikos eski ċehrinin konumu ve bunun üstünde ĉeytanlõk ismiyle tuhaf ve geniċ hücrelere ayrõlmõċ bir maĊara bulunmaktadõr. Bugün sahilde Ayaċ diye küçük bir nahiye merkezi olan Lamus, orta çaĊda büyük bir ċehirdi. Lamus çayõ vadisinde kayalara oyulmuċ birçok heykeller, resimler görüldüĊü gibi kazanõn her tarafõnda suyolu, köprü, kale gibi eski yapõlarõn eserleri bulunmaktadõr. Silifke bugün epeyce ihmal edilmiċ, basit bir merkezdir. Eski Selefkiye ċehrinin sayÞye yeri imiċ. Etrafõnda o zamandan kalma görkemli harabeler, bunlarõn içinde birçok mermer sütunlar, harap bir takõm mabetler, tiyatrolar, zafer taklarõ, mezarlar, rengârenk mermer döċemeler ve kesme taċtan yapõlmõċ otuz arċõn eninde ve derinliĊinde, 60 arċõn uzunluĊunda sanatkârane yapõlmõċ bir sarnõç ve oradan suyu daĊõtan bir takõm suyollarõ görülüyor. Kasabanõn üstündeki tepede büyük ve harap bir kale, kasabanõn altõnda ve Göksu’nun üzerinde büyük bir köprü vardõr.
142
Silifke, Göksu nehrinin saĊ kenarõna - yani haritaya göre batõ tarafõna – nehrin denize döküldüĊü yerden on altõ kilometre yukarõya yapõlmõċtõr. Bir daĊõn eteĊinde bulunur. Silifke hakkõnda bana deĊerli bilgiler veren saygõdeĊer dava vekili LütÞ Naci Beyefendi, bugünkü nüfusunu 3,500 olarak söylemektedir. Ĉslamlar, Memun halife zamanõnda burayõ zapt etmiċlerdi. O zamandan beri burasõ da Türklerin yurdu olmuċtur. Güzel bir camii, iki tekkesi, han ve ilkel bir oteli vardõr. Kõċlasõ daĊ eteĊindedir. Kasabada 748 hane vardõr. Belli baċlõ meċhur aileler çok deĊildir. Anamur’da Gazi Paċa kazasõnda Arslan Gazi sülalesi, yine Anamur’da Sinan Paċa ailesi mensuplarõ vardõr. Kasabanõn havasõ güzeldir. Sõcaklõk pek nadiren sõfõra iner. 33 dereceden yukarõya çõktõĊõ da azdõr. Kuzey rüzgârlarõ sertçe eser, suyu tatlõ ve haÞftir. Her tarafça bilinen meċhur bir pazarõ yoktur. Merkeze baĊlõ yerlerle yaptõĊõ alõċ-veriċler ċimdiye kadar Cuma günü olurdu. Cuma günü kanunu burada da deĊiċiklik yapmõċtõr. Orasõ da Adana gibi Pazar gününü genel alõċ-veriċ günü yapacaktõr düċüncesindeyim. Bütün Ĉçil’in ve tabii Silifke’nin iskelesi, güney yönünde on kilometre uzaklõkta bulunan Taċucu ve BoĊazaĊzõ’dõr. Mersin yönünde de sõrasõyla Alat, Lamas, Acõcasu, SusanoĊlu, BoĊarsak isimli ikinci derecede iskeleler de varsa da kasõmdan nisana kadar yani kõċ aylarõnda bunlar açõklõklarõ yüzünden ihracata uygun olmazlar. O zaman yalnõz Taċucu’ndan yapõlabilir. Taċucu’na, AĊa Limanõ da denir. Nahiye merkezi olan bu yerde bir liman baċkanõ da bulunur. Baċkan, Mersin Liman BaċkanlõĊõ’na baĊlõdõr. Limanõn kendine ait motorlu ve motorsuz beċ altõ kayõĊõ geçmeyen nakliye araçlarõnõ ayrõntõlõ olarak anlatmaya gerek yok. Asõl nakliyatõ civar limanlarõn kayõklarõ, yelkenlileri yapar. Kõċõn nakliye yok gibidir. Posta vapurlarõ uĊramaz. Pek önemli ayrõcalõklõ özel durumlar için yõlda bir iki defa ancak yüzleri görülür. Dünya Savaċõ sõrasõnda küçük kayõklar da karaya çektirilip hâlâ o halde bõrakõldõĊõ için çürümüċ, yerlerine baċkaca yapõlmadõĊõndan balõkçõlar burada gerilemiċtir. 143
Hâlbuki çaylarõn, nehirlerin yataklarõnda levrek, lüfer, mercan, kefal ve güzel sardalya balõklarõ pek boldur. Dalyan olacak yerler de vardõr. Fakat iyi bir liman, iyi bir iskele teċkilâtõ… Kõsaca bir ihracat ve ithalat merkezi meydana gelmedikçe bu kapalõ servetlere el sürmek kolay olmayacak. Yollarõ hiç de düzgün ve ihtiyaca yeterli deĊildir. Mersin gibi en çok iliċkide bulunduĊu bir merkezle Silifke arasõndaki ċose yol bile kõċõn aċõlmaz, geçilmez bir bataklõktõr. Bu ċose yol 90 kilometredir. Tarsus’la Silifke arasõndaki 98 kilometrelik ċose ile seksen kilometrelik Silifke-Anõpazar, Silifke-Mut ve Silifke-MaĊara ċoseleri de aynõ berbat durumda bulunuyorlar. Asõl facia iyi-kötü bu saydõĊõm yollardan baċka yol bulunmamasõdõr. MaĊara ile Silifke ċosesi 60 kilometredir. Göksu nehri nakliye yollarõnõn en önemlisidir. Silifke ve Ĉçil’in en önemli ihracat malõ olan kereste, hep bu nehir ve kollarõ üzerinde, sallarla denize kadar taċõnõr. Ĉktisadî durumu: – Gelecek Silifke’ye çok ċeyler vaad etmektedir. Yol, nakliye vasõtalarõ ve yollarõ meselesinin deĊiċimi buranõn geliċmesini birden artõracaktõr. Altõ bin kilometre karelik kaza’nõn % 5’i geçmeyen ova kõsmõndan kalanõ daĊlõk ve bunun % 40’õ ormanlõktõr. Cehri, sumak, sahleb, palamut, çam kabuĊu gibi ürünleri, çam, köknar, ardõç, meċe, pürnar, koca yemiċi, harnup, yabani zeytin ve ovalõk kõsmõnda tatlõ zeytin aĊaçlarõ boldur. Buranõn ilk servetini bunlar oluċturur. Ormanlarõ iċleyen, yani ormandan çõkan her ċeyi çalõċma alanõna sõĊdõran kesim, Tahtacõlar denen meċhur Türklerdir. Esasen ta Edremit’ten Kozan daĊlarõna kadar bütün daĊlõk havalinin dayanõklõ, çalõċkan insanlarõ hep Tahtacõlardõr. Ormanlarda hõzar denen bõçkõ makineleri yoktur. Sermayedarlarõn baskõsõna boyun eĊen zavallõlar, bildikleri usulsüz yolda kesip biçmekte ve satmaktadõrlar. Kaza’da çok aċiret var. Bunlar göçebeliklerinin gereĊi sürülerini pervasõzca her yerde gezdirip dolaċtõrdõĊõ için ormanlarõn taze Þdan ve Þlizlerini daima mahvederler. Verdikleri koyun vergisi, batõrdõklarõ ormanõn deĊerinden çok aċaĊõdõr. Ekilebilir arazi miktarõ Silifke kazasõnda, tahminen yüz altmõċ bin dönümdür. Ziraat yöntemi; - Her sene ekilmez. Nadasa terk edilir. Bunun için her sene ancak 45-50 bin dönümlük ziraat olabilir. BaĊ, bahçe olan yerler bu hesaba girmemiċtir. 130 (yanlõċ yazõlmõċ, Hicrî 1300 olabilir, o zaman 1884 olarak düċünebiliriz) senesi kaydõna göre 5,800,000 okka Tahõl, yani buĊday, arpa, çavdar, darõ, 62 bin okka da hububat, yani fasulye, nohut, börülce, mercimek, soĊan, sarõmsak, 50 144
bin okka zeytin, 750,000 okka yaċ üzüm elde edilmiċtir. Bunlardan tahõl ve 5,000 okka susam, zeytinyaĊõ, badem bilhassa meċhur kavun ve karpuzlarõ, sebzesi, nar kabuĊu ihracat açõsõndan çok önemlidir. Meyve, sebze itibarõyla Silifke cidden bereketli bir yerdir. Gerçi ticaret âlemine ait pancar, patates ziraatõ gibi ċeyler burada daha bilinir duruma gelmemiċtir. Üzümden çok ċeyler yaparlar ve onlarõ ayrõca satarlar. ÖrneĊin pekmez, bulama, kuru üzüm gibi… Arõcõlõk vardõr, fakat çok ilkel! ÖrneĊin; kovanlar rastgele kütüklerden ibarettir. Buna raĊmen Silifke epeyce balmumu ihraç eder. Katran, zift de Silifke’nin çokça sattõĊõ ticaret ürünleridir. Av derileri Silifke’de bol bulunur. Vurulup ormanlarda kalan vahċi hayvan derilerinden baċka tilki, sansar, geyik, ayõ, kurt, çakal derileri tamamõyla dõċarõya satõlõr. Özellikle sansarlarõn derileri boyca uzun, tüyleri sõk ve uzun, renkleri parlak olduĊundan hararetle aranõr. Madenleri hakkõnda net ċeyler bilmiyoruz. Dünya Savaċõ esnasõnda maden mühendisleri, Silifke’ye iki saat uzaktaki Bahçede Deresi’ne gidip inceleme yapmõċlar, bazõ maden varlõklarõnõ haber vermiċlerdi. Ondan da Þili bir sonuç çõkmamõċtõr. Ehil hayvanlarõ hakkõnda bazõ resmî kayõtlar vereceĊim: 1914 senesinde 384,200 ehil hayvan varken, 1921 senesinde 283,000 kadar idi. Ehil hayvanlardan peynir, çökelek, katõklõ adlarõyla tulumlara basõlan yiyecekler alõrlar ve Adana, Mersin havalisinde satarlar. Özellikle Kõbrõs’a keçi derisi, diĊer memleketlere, yün, kõl çõkarõrlar. Pastõrmacõlõk yeni baċlamõċtõr. Aċiretlerin çizmesi, ediĊi camus derisinden yapõlõr ve bu deri ithalatõ arasõndadõr. Hayvanlarõndan bahsederken aynõ zamanda bu yolsuz memlekette sabõrlõ, bol, deĊerli bir nakliye aracõ olarak kullanõlan deveyi de söylemeliyim. Deri iċletmeciliĊi ilkel bir durumdadõr. Kasabada nehir kenarõnda bir kiċiye ait, tek havuzdan ibaret bir debbaĊhane var. DebbaĊ(deri iċleme) esnafõ da yarõm düzineyi geçmez.
145
Sahilde Akdere, Iċõklõ köyü halkõ, kadõnlõ erkekli deri iċlemeyi bilirler. Dünya Savaċõ zamanõnda bunlarõn ve bilhassa kadõnlarõn iċledikleri meċinler köċkerlerin elinde oldukça iċe yaramõċtõr. Köċkerler kunduracõlardan çok ve iċleri o oranda fazladõr. Halkõn serveti, ticareti hakkõnda da bir Þkir verir diye, iki farklõ senenin resmî maliye durumuna ait ċu listeyi aktaracaĊõm: Sene : 1914 --------------kuruċ 143,178 206,304 28,799 1,536,835 1,027,485 …
sene: 1921 ------------------kuruċ 380,725 236,020 1,322,175 7,528,610 9,937,003 282,030
verginin çeċidi ------------------------------------emlak vergisi, küsurat düzeniyle beraber arazi vergisi, küsurat düzeniyle beraber kazanç vergisi, küsurat düzeniyle beraber koyun vergisi, küsurat düzeniyle beraber ihale edilen toplam aċar bedelleri orman gelir vergisi
Bu iki sene arasõndaki rakam farkõyla beraber deĊiċen kanunlarõ ve vergilerin miktar deĊiċimi, paranõn satõn alma gücü, üretim gücü, ucuzluk, pahalõlõk gibi nedenler de dikkate alõnmalõdõr. Bütün bu iktisadî varlõklar ve durumu düzenleyecek, iċletecek kuruluċlara gelince: Silifke Ticaret Odasõ bunlardan biridir. Resmî bazõ törenleri, evrak gönderip-almaktan baċka bir hareketini bilmiyorum. Komandit, kolektif suretiyle oluċmuċ bazõ ċirketler varsa da en büyüĊünün sermayesi otuz bin lirayõ, sayõlarõ toplamda bütün havalide on’u geçemez. ĉirketlerin iċ faaliyetleri, ürün satmak, Avrupa eċyasõnõ ithal etmektir denebilir. Sanat ve sanatkârlarõ her yerde tanõnmõċ, ċöhrete ermiċ deĊildir. Sanayi kurumu olarak Taċucu iskelesinde buharla çalõċan üç taċlõ kõrk beygir gücünde epeyce mükemmel bir un fabrikasõ, bizzat Silifke’de dinamo ile iċleyen iki taċlõ diĊer bir un fabrikasõ söylenebilir. Göksu nehri üzerinde çeċitli yerlerde birer, ikiċer taċlõ deĊirmenler de vardõr. Memleketin iktisadî varlõĊõyla ilgilenen bazõ kiċileri, ticarî iliċkilerde yararlõ olur düċüncesiyle aktaracaĊõm: 146
Hacõ Hulusi Efendi - Kereste vesaire ticareti ile meċgul Hakanzadeler - Manifaturacõ ve bõçkõ tüccarõ Veysel Efendi - Manifaturacõ, davarcõ vesaire Hocazade Emin Efendi - Yerel ürünler ile meċgul Nuri Efendi - Manifatura ve yerel ürünler tüccarõ Deveci Mustafa AĊa - Davar, yaĊ vesaire Hacõ Paċazadeler - Ziraat ve komisyonculuk Tahir Beyzade Sadõk Bey - Kereste vesaire Vecihi Bey - Eczacõ ve Kimyager LütÞ Naci Bey - Dava vekili, Tüccar ve komisyoncu MadenoĊlu - TuhaÞyeci Hancõ Hasanlar – Ziraatçõ ve manifaturacõ ĉeyh Ali Efendi - Taċucu’nda her ċeyle meċgul Helvacõzade - Taċucu’nda her ċeyle meċgul Hacõ Hulusi Efendizade Sõrrõ Efendi - Manifaturacõ Nazõm Bey’in ċirketi - Manifatura ve davar Silifke’nin cidden temiz bir halkõ vardõr. MisaÞrperver, çalõċkan bir Türk kitlesi… Bunlar gayet güzel bir lise yaptõrmõċlar, döċetmiċ, dayatmõċlardõr. Okul için yirmi bin liraya yakõn olan parayõ tamamen memleketin halkõ vermiċtir. Bu havalinin en yeni, mükemmel okul binasõ da budur. Silifke’nin deĊerli bir simasõ var: Sait Efendi! O tarafa ait bilgileri eserleri hemen tamamõyla içeren zengin kütüphanesi, aynõ zamanda Türk tarihine, Türk Edebiyatõ tarihine, Türk sosyal yapõsõna ait birçok nadir el yazmasõ çalõċmalarõ da toplamõċtõr. Silifke’ye araċtõrma seyahati yapanlarõn genel meclis üyelerinden olan Sait Efendi’yi görmelerini tavsiye derim. Rehbere Þkrî yardõmõnõ esirgemeyen Dava Vekili Lütfü Naci Bey de Silifke’nin varlõĊõyla candan ilgilenmiċ bir insandõr. Mersin’den Silifke’ye yazõn otomobille dört saatte ve 6 lira ile gidilebilir. Ermenek, Mut tarafõna gidenlerse çok defa Karaman’a trenle gidiyor ve oradan arabalar, beygirlerle gidecekleri yere yolculuk ediyorlar. Anadolu hattõna bu tabii bitiċme, yaklaċma, esasen kümes hayvanlarõna uygun olan Silifkeli bazõ kiċilerde Ĉstanbul’a hatta Marsilya’ya kümes hayvanõ ve yumurtasõ ihraç edebilmek ümidini uyandõrmõċsa da hâlâ uygulamasõ görülmemiċtir. 147
“Mersinliler! Memleketiniz, beldeniz Türkiye’nin çok mühim bir noktasõ bulunuyor. Çok mühim bir ticaret noktasõ… Bütün dünya ile Türkiye’nin irtibat ettiĊi en mühim noktalardan biri!” Gazi Mustafa Kemal Paċa 17 Mart 923’de Mersin Millet Bahçesinde söyledikleri hitabedir. MERSĈN Seksen beċ, doksan yõl önce Mõsõr valisi Mehmet Ali Bey’in oĊlu Ĉbrahim Paċa’nõn askerine müteahhitlik eden Mavrimati isminde bir Rum’un küçük bir iċ merkezi iken, zaman ona eski konumunu daha mükemmel bir tarzda iade etti. ZeÞriyum diye eski zamanda bilinen Mersin, bugün Türkiye’nin güney-doĊusunda en önemli iskeledir. Adana’nõn 67 kilometre güney-batõsõnda, on beċ bine yakõn nüfusu olan Mersin ċehri, Mersin vilayetinin de idare merkezidir. Küçücük bir kasaba durumundan büyük bir ċehir konumuna yükselen Mersin’in bu geliċmesinde ilk etkiyi MersinAdana demiryolu saĊlamõċtõ. Yerinin pek de saĊlõklõ olmayan durumuna raĊmen, Anadolu’da demiryoluyla Yenice’ye, Adana’ya baĊlanmasõnõn etkisi, ilerlemesine ve geniċlemesine neden olmuċtur. Anadolu’nun doĊu vilayetleri, Konya, Kayseri… Hemen bütün dõċ ticaret iċlemlerini Mersin’le yaparlar. Son ihtilâl ve kurtuluċ mücadelelerinde Mersin, baċlõ baċõna bütün Ĉstanbul ve Ĉzmir’in yaptõĊõnõ yapmõċtõr. En yüksek ticaretin Mersin’de yapõlmasõ çalõċmalarõ o zaman olaĊan ċeyler gibi görülüyordu. Mersin’e Ĉstanbul’dan vapurla en fazla altõ günde gelmek mümkündür. Gemi iċletmeciliĊinin ayõrdõĊõ iki vapurdan baċka Luid Tiristino, Servis Maritimi, Hudyuyal vapur ċirketlerinin haftada, on beċ günde düzenli postalarõ uĊrar. Fransõz Pake ċirketi de bu hatta birkaç vapur çalõċtõrmaktadõr. Gemi iċletmesinin yemeksiz birinci mevkiinde Ĉstanbul’dan Mersin’e kadar 3,500 kuruċla gelinir. DiĊer büyük postalarõn, örneĊin Servis Maritimi’nin birinci mevkii, yemekli 82 liraya, ikinci mevkii yemekli 58 lirayadõr. Üçüncü mevkiiler de var ki özel bir tarzda 42 liraya, üçüncü mevkii yemekli fakat sõradan bir yer 30 liraya, 148
üçüncü mevkii yemeksiz 22 liraya gelmek mümkündür. Güvertelerde 12 liradan 18 liraya kadar yolculuk edilir. Herhalde 18 lira vermek ve fakat Luid gibi süratli, büyük vapurlarda seyahat etmek çok tercih edilir. Mersin’e gelince ilk önce göze, açõkça geniċ liman çarpar. Fõrtõnalõ zamanlarda vapurlarõn iskeleye yakõnlaċmasõna ihtimal yoktur. Hatta çok kere limanda bile kalmalarõ zor olur. Bundan dolayõ Mersin’in her ċeyden önce düzenli, muazzam bir rõhtõma, rõhtõm tesislerine mutlak ihtiyaç var. Yõlda fõrtõna yüzünden batan gemiler, kayõklar ve onlarla mahvolan servet çok dehċetli bir yekûn tutar. Daha bu yõl yalnõz bir tüccara ait fõrtõna kurbanõ, tesissizlik, rõhtõmsõzlõk kurbanõ mallarõn binlerce liralara ulaċtõĊõnõ, gümrük müdürü bey bizzat büyük bir üzüntüyle tespit etmiċlerdi. Vapur, iskeleden pek uzakta durur. Sandalcõlar, kayõkçõlar koċar, üċüċürler. Resmî inceleme iċlemleri bitince yolcularla bu yaman nakliye araç sahiplerinin arasõnda daima yolcularõn maĊlup ve rahatsõz olduĊu – bir mücadele, bir pazarlõk baċlar. Bu konuda bir Þyat söylemek imkânsõzdõr. Mersinli bir nakliye ċirketinin bir masraf faturasõnõ nakletmekle daha pratik bir örnek göstermiċ olacaĊõm: Yüz kiloluk bir sandõk için Ĉstanbul’dan Mersin’e kadar 160 kuruċ, Mersin’den Adana’ya kadar 87,5 kuruċ, liman ve vinç masrafõ 32 kuruċ, iskele ücreti 50 kuruċ, kayõk ücreti 50 kuruċ, 40 kuruċluk pul, hamaliye veya araba 30 kuruċ, komisyon 100 kuruċtur. Ĉstanbul’dan Mersin’e 160 kuruċla gelen bir mal, Mersin’den Adana’ya kadar onun iki buçuk katõ bir ücretle geliyor. Ve bütün bu pahalõlõk, bu fahiċ ücret, maalesef Mersin limanõnda meydana geliyor. Limanda iki büyük nakliyeci ċahsõn motorlarõ, kayõklarõ iċler: Hamit Hayfavi ve Hafrai Efendiler. Bütün liman deniz araçlarõ bu iki kiċinin tekeli altõndadõr. Tüccarõn da daima bu kiċilerle anlaċmasõ kaçõnõlmaz bir durumdur. Gümrük dairesi, saĊlõk dairesi hep iskelededir. Siyasi iliċiĊi olmayanlar kolaylõkla ve süratle karaya çõkarlar. Araba ücretleri uygundur. GümrüĊe ait iċlem pek az sürer. Esasen oteller hep yakõn köċelere serpilmiċtir. Ziya Paċa Gazinosu’na bitiċik Maarif Oteli, Ĉstanbul Oteli, Mersin Palas, Ankara Oteli, Eskiċehir Oteli, Ĉzmir Oteli… Ve diĊerleri Mersin’in otelleri cidden temiz ve çok ċükür ki geliċmiċ misaÞrhanelerdir. Hele 149
Mersin Palas, Maarif Oteli, Ĉstanbul Oteli… Cidden tavsiyeye deĊerler. Adana’nõn zirai sergisi devam ettiĊi müddetçe bu kuruluċlar en fazla fayda ve istifadeyi saĊlayacaktõr kanaatindeyim. Genellikle birinci sõnõf olan yukarõdaki otellerin gecelik ücretleri bir liradõr. Her otelin bir de lokantasõ vardõr. Yemek itibarõyla hepsinde de cana sinesi gõda bulunur. Hiçbir mevsim yoktur ki Mersin sebze ve meyveden mahrum kalsõn. Ta Kamus el alamlara (ilimler sözlüĊü) kadar yazõldõĊõ üzere Mersin’in portakalõ, limonu, kayõsõ ve armudu, muzu bol ve meċhurdur. Bu itibarla Mersin, her seyyahõn memnun olacaĊõ bir uĊraktõr. Etrafõndaki tepeler haÞf millerle yükselir. Bahçelerini de iki küçük dere bol bol sular. ĉehri bir baċtan bir baċa yarõp geçen caddesi geniċ ve temizdir. DiĊer sokak ve caddeler de önceki yõllara oranla daha aydõnlõk, geniċ ve temizdir. Mersin her yõl geliċmeyi artõran bir kasabadõr. Nüfusu bile üç binden baċlamõċ ve bugün bütün Mersin kazasõ elli bine yakõn nüfusu barõndõrmaya baċlamõċtõr. Binalar çok düzenli, çok daha modern bir durumdadõr. Deniz, buranõn hayat ve tazelik kaynaĊõdõr. Bütün Adana havalisi, özellikle demiryolundan yararlanarak yazõn bunaltõcõ günlerini Mersin’de, deniz kenarõnda geçirirler. Bu itibarla Mersin bir banliyödür. Ĉki üç tane ferahlõ, düzenli, güzel deniz kenarõ bahçesi, sinemasõ, mahallî tiyatrosu, Mersin’e cidden cazip bir çehre verir. Akdeniz’in bütün iskeleleri gibi biraz kozmopolit bulunmasõnõ da artõk hoċ görebiliriz. Çünkü hemen her sahada hüküm, faaliyet, asõl sahiplere, Türklere geçmeye baċlamõċtõr. Askerden dönen hiçbir genç boċ kalmamõċ, hepsi bereketli iktisadî yolda ilerlemiċtir. Bu sebeple Mersin’de zamanõnda üzüntülü, öfkeli dolaċanlar bugün rahatlamõċ, ümit dolu gezer, oturur ve iċ görebilir. Mersin merkez memuru TevÞk Bey’in bizzat toplayõp verdiĊi bilgilere göre; hâlâ Mersin’in 3,315 hanesi, 12 mahallesi, köylerde 37, merkezde 6 olmak üzere 43 camii, 22 köylerde, 1 merkezde 23 mescit, 6 köylerde, 1 merkezde 7 medresesi, 8 köylerde, 5 merkezde 13 okulu, merkezde 8 han, 7 otel, 3 pansiyon, 1 tiyatro, 3 sinema, 3 matbaa, 3 eczane, 3 hastane, 4 alaturka hamam, 7 fabrika, 6 acente, 2 banka, 37 kiċilik bir polis kadrosu vardõr. 150
Mersin’in Ticaret Lisesi – ki bugün lise olmuċ demektir – pek yeni bir oluċuma sahip bulunmakla beraber memnun, minnettar olunacak bir durumdadõr. Genç, aydõn bir yönetim kurulu idaresi altõndadõr. Mersin’in iktisadî bünyesine bu kadar yaraċan kurum, bütün anlamõyla oraya hizmete baċlamõċtõr da. DiĊer ilkokullarõ – ki aralarõnda iki erkek ve birisi de kõzdõr – bir gün Mersin sakinlerini yabancõ mekteplere baċvurmaktan kurtaracak özelliklere sahiptirler. Eskiden Fransõzca ve Arapçadan baċka dil bilmeyen karõċõk, garip Mersin, bugün güzel Türkçe’den baċka anlaċma aracõna – mecbur kalmadõkça – baċvurmaz. Matbaalarõ aynõ zamanda Mersin, Demir Kalem, Tarsus gibi gazetelerinin de idare yurtlarõdõr. Gerçi Mersin’de gazete hayatõ, Adana’ya oranla kõsõrdõr denebilir. Memlekette iki yüzü aċkõn yabancõlar da var. Bunun hemen yarõsõ Ĉtalya uyrukludur. Büyük ithalat ve ihracat iċleri, önemli zirai ve sõnai taahhütler; örneĊin vapur ċirketleri hâlâ bunlarda bulunmaktadõr. Gerçi Ticaret Odasõ’ndan diĊer ticarî ufak kuruluċlara, resmî bütün dairelere kadar bu güzel vatanõ her anlamõyla mal etmeye çalõċan canlõ, meċhur bir hareket vardõr. Mersin’de Amerikanlarõn kõz, Fransõzlarõn kõz ve erkek, Hõristiyan Araplarõn karõċõk bir ilkokulu olduĊu halde hiç birisi Türk okullarõndan ileri deĊildir. Hatta hatta geridir. Ĉstasyon ċehrin kuzeyindedir. Tamamlanmamõċ depolarõn muazzam çatõlarõ yanõnda giden tozlu yollar Mersin istasyonuna sevimsiz bir manzara verir. ĉehrin batõsõnda eski bir harabe var. Ĉki kilometrelik bir uzaklõkta bulunan bu enkaz nakõċlarõ hâlâ duran, iċlemeleri, süslemeleri belli olan sütunlar, su kemerlerine benzeyen uzun duvarlardan ibarettir. Eski Soli veya Pompeipolis ċehrinin kalõntõlarõ denen bu yerde vaktiyle büyük Ĉskender, askerinin toplanmasõnõ beklemek için durmuċtu. Bu olay meċhur Sis zaferinden sonra olmuċ. Harabelerden birkaç dakika uzakta eski Lipars ve bugünkü Halenik çayõ kenarõnda denizden uzak olmayan bir yerde yüksek bir yapõ enkazõ içinde bir de mezar varmõċ. Eski ZaÞriyum ċehri ise bu Soli harabeleriyle bugünkü Mersin arasõnda Delisu 151
veya Güzelçay denen derenin yakõnõndadõr. Bugün bu harabeler yeni Mersin’in imarõna kaynak oluyor. Taċlar bilhassa buralardan getiriliyor. Mersin’in etrafõnda ċirin köyler de var. Oralara arabalarla giderler. Evvelce bir çeċit sayÞye görevini de görürlermiċ. Gerçi Mersinliler de yaylaya göçerler. Gözne en meċhur göç yeridir. Yayla yollarõnda maden sularõ, kaynaklar da vardõr ki, hiçbir kayda baĊlõ ve temizleyeni olmadõĊõ için halk berbat ċartlarda ve her zaman bedava yõkanõr, içer. Mersin’den her akċam saat üç buçukta Adana treni hareket eder. Cumartesi, Pazar, Salõ ve Perċembe günleri, ayrõca sabahleyin de Adana’ya tren hareket ettirilmektedir. Mersin’in TürkocaĊõ epeyce faal ve seçkindir. Ĉlk ateċli tartõċmayõ açarak Ocaklarõ görevli bulunduklarõ kutsal faaliyete hazõrlamak isteyen ses, bu OcaĊõn muhterem baċkanõndan yükseldi. Memleketin araċtõrõlmasõ, sosyal, mali görevde yetiċmesi için de daima Ocak merkez ve aracõ olmaktadõr. Mersin Memleket Hastanesi kadõn ve erkek kõsõmlarõ ayrõ olan ayrõ iki binadõr. Beċ dönümlük bir sahayõ kaplayan bu çok sevimli hastanede elli yatak vardõr. Araziyi Hacõ Yakup AĊazade Hacõ Ömer Bey hediye etmiċtir. Ĉnċasõna 1907’de Belediye tarafõndan Baċkan Hamit Bey zamanõnda baċlanmõċ, 1908’de yeni Baċkan Hacõ Ömer Bey’in desteĊiyle bitirilmiċ, hem de kadõn kõsmõnõn inċasõna baċlanmõċtõr. 1910’da halkõn yardõmõyla da tamamlanõp açõlmõċtõr. FakirliĊi belgeleyen kimseler parasõz tedavi edilirler. Gerçi yatacak hastalarõn sayõsõ ancak elli yataĊõn sõnõrõ içerisindedir. Gerçi durumu müsait hastalar para ile yatõrõlabilir.
152
Mersin Memleket Hastanesi Baċhekimi Doktor Abdullah Bey
Bütçesi Özel Ĉdare’ye ve yönetimi SaĊlõk MemurluĊu’na aittir. ĉu an baċhekim Abdullah Bey’dir. Kendisinin verdiĊi açõklamaya dayanarak denebilir ki hastane hem geniċleyecek, hem yenilenecek, hem geliċecektir. Kadroda bir eczacõ, bir baċhemċire, bir idare memuru, beċ hademe, bir aċçõ, bir bahçõvan, bir çamaċõrcõ vardõr. Özel saĊlõk kuruluċlarõ Mersin’de yok deĊildir. HekimliĊin her branċõna mensup doktorlarõmõz, kasabanõn ihtiyacõnõ giderebiliyorlar. Mersin Ticaret Lisesi’nin meydana getirdiĊi çocuk bankasõ, Türkiye’de yeni ve tek bir oluċum olduĊu için ondan memnuniyetle bahsedeceĊim. 14 Kasõm yõl 1922 tarihinde lise öĊrencileri tarafõndan bir milyon para ile meydana getirilmiċtir. Her hisse iki bin paradõr. 1 Ocak yõl 1923’deki bilânço sonucu hisse senetleri 75 kuruċa yükselmiċ yõl sonunda 127 kuruċ olmuċ ve sermaye üç misline ermiċtir. Bankanõn verdiĊi kredi ile bir de kooperatif kurulmuċ, kâĊõtçõlõk, ders aletleri, bakkaliye, tuhaÞye iċleri yapmõċ, nihayet teċkilatõnõ geniċleterek müċterilerine her sabah taze süt ve yumurtalarõnõ, ekmeĊini, bankanõn lastikli arabasõ ve kendi görevlileriyle evlerine kadar iletmiċ, böylece modern bir örneklik ticaret odaĊõ da doĊmuċtu. 153
Okulun gayesi: Bu banka ve ċirketle beċ yõl zarfõnda yeterli sermayeyi hazõrlamak, ilk mezunlara bunu daĊõtarak hakiki ve geniċ ticaret hayatõna girmelerini saĊlamaktõr. Bunu hedef seçerek, çocuklara makine ile yazõ yazmak, defter tutmak, hesap yapmak usulleri etkili bir tarzda öĊretiliyor. Mersin kendine yakõċan tesisleri pek çabuk benimsemektedir. Mersin’in ticarî simasõnõ da gözden geçirelim:
Mersin – Bahçeler denize gülümserken
Görevinin sorumluluĊunda bir Ticaret ve Sanayi Odasõ vardõr. 13 Kasõm 1886 (hicri 1302) yõlõnda kurulmuċtur. Kaydolmak ve ortaklõk için ißas etmemiċ, suç iċlememiċ ve cinayetle mahkûm olmamõċ, namuslu ve haysiyetli olmak ċarttõr. Odanõn üyelerine ve tüccara saĊladõĊõ faydalara gelince: Tüccarõn kara ve deniz iċlemlerini kolaylaċtõrma, dairelerde ortaya çõkan zorluklarõ kaldõrma, diz barku 154
(muhtemelen ayakbastõparasõ) adõyla alõnan boċaltma ücretlerinin indirilmesi için hükümet nezdinde giriċimlerde bulunmak, gümrük iċlemlerinin kolaylanmasõna çalõċmak, imzalarõnõ onaylamak, bütün servetlerine göre birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sõnõßarõ ayõrmak ve sõnõßandõrmak, mali servetler mazbatalarõ vermeye, kefalet etmeye, kefalet ve taahhüt mektuplarõnõ onaylamaya, Ĉstanbul Kambiyo Borsasõndan alõnan Þyat telgraßarõndan tüccarõ süratle haberdar etmekle ilgilenir. Odanõn sekiz kiċilik bir yönetim kurulu vardõr. Görevler, aralarõnda ċöylece daĊõlmõċtõr: Birinci Baċkan: Hacõ Ĉbrahim Hamis Efendi. Ĉkinci Baċkan: Vasõfzade ĉevket Bey. Hakiki faal Baċkan bu kiċidir. Üye: Seydavizade Hayrettin Bey, Necip Sedat Efendi, Hasan Kõrk Efendi, Mehmet Kemal, Nasri Hams, Avram Kapalleto Efendiler. Bütçesi 887,276 kuruċ gelir, 887,276 kuruċluk masraßarla tam bir denk halindedir. Gerçi Oda, kadrosuna Ĉngilizce, Almanca, Fransõzca bilen kâtipler, tercümanlar eklemekle gerçek bir faaliyete, bilinçli bir gayrete gelmeye karar vermiċtir. Türk ve Müslüman tüccarõn isimleri, ticarî servetlerine ait Mersin Sanayi ve Ticaret Odasõ Baċkanõ ĉevket Beyefendi’nin verdiĊi cetvelleri aċaĊõda aktarõyorum:
Türk tüccarlarõn sermayesi 50,000 15,000 20,000 15,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 10,000
Ĉsimleri
Hamis ve Altuncu Efendiler Hayrizade Derviċ ve Mehmet Enis Beyler Abdurrahman Hamis, Mehmet SabaĊ Efendiler Abdulkadir Carudi Biraderler Avundukzade Biraderler Mehmet Seydi ve Evlatlarõ ve ĉirketi Rafet Haddad ve Kaymakamzade Faik Efendiler Abdulkadir Haddad ve biraderleri Sait Ömer ve Hacõdedezade Arif Beyler Necip ve Cemalettin Sedat Efendiler Azevi Sabak ve Vecih Haddad Efendiler Karamanlõ Hasan ve Ziya Efendiler Hacõ Mehmet Közüm ve ortaklarõ Misbah Mahiċ ve ortaklarõ Hacõ Mehmet Hamdi ve ortaĊõ Hayri Efendiler Abdullah Recep ve ortaklarõ Efendiler 155
10,000 10,000 10,000 10,000 10,000 15,000 14,000 12,000 10,000 7,000 8,000 6,300 6,000 6,000 6,000 6,000 6,000 6,000 6,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 5,000 3,000 2,500
Hocazade Namõk Bey Abdurrahman Sahakiye ve evladõ efendiler Ĉdris Antebi ve Mehmet Ĉrfan Efendiler Mehmet Haddad ve Evlatlarõ Hasan Kõrk Efendi Arkirizade Ali ve ortaĊõ Hüseyin Avni Beyler Mahmut Hamis ve Suphi Edip Beyler Ĉmamzade Ali ve ortaklarõ Eyüpzade Osman ve Mehmet Çavuċzadeler Buharalõzade Hacõ Nuri ve biraderi Hacõ Selim Fakas Efendi Vasõfzade ĉevket Bey ve ortaklarõ Mehmet NizaĊ ve ortaklarõ EminoĊullarõndan Hacõ ZülÞkar ve Mehmet Emin ve Vanlõzade Mehmet Cumali Efendiler Mustafa Halil ve ortaklarõ efendiler Salih Mugi Evlatlarõ Abdusselam Fevzi Evlatlarõ Mehmet Beċir ve Sadõk Seydavi Efendiler Ömer Maċta Efendi Sadettin Abdulgani ve ortaklarõ efendiler Hacõ Ahmet Behnesavi ve evlatlarõ Azim ċirketi Mustafa Saffet ve Mehmet Fuat Beyler Muazizade Abdurrahman ve Mehmet Ali Efendiler Abdulkadir Ameno ve ortaklarõ Ĉbrahim Ethem ve ortaĊõ Ali Rõza Efendiler Mehmet TevÞk ve Ali Safa Beyler Kabasakalzade Mehmet Ali ve Hasan Efendiler Mustafa Mahir ve evlatlarõ Nalbantzade Abdullah ve ortaklarõ efendiler Çelebizade Ahmet Ferit ve ortaklarõ efendiler Yedincizadeler ve ortaĊõ Ahmet TevÞk Efendi CelaloĊullarõndan Nuri ve Hüsnü Efendiler
Türk tabiiyetinde bulunan aċaĊõdaki zevat da odaya yazõlõdõr: 20,000 Nadir Biraderler 20,000 ĉaċati Biraderler 156
6,000 6,000 6,000 5,500 5,000 2,000
Yakup Tereviz ve oĊlu Teraviz ve menaċe oĊullarõ Telefon ve Kelim ve ortaklarõ Botros Biraderler Zeblit Biraderler Niċan Asayan ve ortaĊõ
Uyruklarõ yabancõ olan aċaĊõdaki kiċiler de Odaca ċöyle bilinir: 100,000 Firist Masat ve Mavrumati evlatlarõ 120,000 Salamon Elhadif oĊullarõ 200,000 Standard oil gaz ċirketi 200,000 Vakkum Oil gaz ċirketi 200,000 Camus marka gaz ċirketi 100,000 Singer dikiċ makineleri ċirketi 10,000 Maks ve Niko Biraze Foli 10,000 Morg Delg 16,000 Vapur acentesi ve nakliye gayret ċirketi Bu cetveller deĊiċikliĊe uĊramamõċ deĊildir. Yeniden yeniye birçok Müslüman ve Türk ċirketi doĊmuċ, sermayenin deĊiċimi Türkler lehine çok kuvvet kazanmõċtõr. Bunlarõ tespite bu yõl imkân olmadõ. Rehber, ikinci basõmõyla daha yeni ve mükemmel esaslar verebilecektir. ĉevket Beyefendinin cetvelinde en çok dikkatimi çeken ċu kaydõ da yazõp bu bahsi kapatacaĊõm: Mersin’de sermayenin milliyet itibarõyla genel durumu ċudur: 1,471,300 lira. Bir gün baċõmõzdan defedeceĊimiz Düyunu Umumiye Ĉdaresi’nin baċlõca bir merkezi de Mersin’dedir. Ona ait bir istatistiĊi, yine ĉevket Beyefendi, bir vesikadan ziyade bir hatõra gibi lütfetmiċlerdi. Ben de geleceĊe ait bir yadigâr gibi sadece aktarõyorum: 1922 yõlõ geliri: SRA NU: 50 37 50
kuruċ 7,557,538 207,936 967,165
cinsi tuz resmî miri alkollü içecekler atõk pul (eski para) 157
50
35,578 munzam pul 579,312 gümrük resmi munzamõ 11,179 olaĊanüstü gelir 4,250 bütün nakit cezalar -------------------------------------Eski gelirlerden
116,260 av iċi resmi vergisi ve yasaklar 70,857 kara ve deniz avlanma belgesi bedelleri, pösteki resmi 35,578 ortak pul 900 tömbeki alaveresi 1,437 bütün nakit cezalar --------------------------------Yeni gelirlerden
9,585 memurlarõn zimmet ödemeleri 950 yedek kuruluċ iadeleri 3,891 çeċitli oĊlan dõċõ tahsilât 352,485 üçüncü kiċi 2,800,423 diĊer idareler ……………… 87 12,755,425 genel toplam …………………………………………………….. Hareketli gelir 1922 yõlõ masraßarõ Sõra kuruċ 75 37,239 75 43,448 87 2,158 37 105,345 28,500 15,000 70,000 980 1,170 25
cinsi daimi geçim geçici geçim belli, deĊiċmez tahsisat olaĊan dõċõ tahsisat aile tazminatõ idarenin kirasõ tuz ambarlarõ kirasõ yanõcõ maddeler kõrtasiye eċya nakliyesi 158
1,011 32,425 28,000 20 47,732 2,920 2,707,514 235 3,645 4,985,360 …………………….. 75 8,112,715
haberleċme ücreti harcõrah tamirat eski pul alaveresi munzam pul alaveresi tuz nakliyesi taċõma parasõ ve baĊlama ücreti ufak tefek masraßar üçüncü kiċi ve diĊer idare ödemeleri genel toplam
Mersin’in deniz faaliyeti hakkõnda – yetersiz de olsa – gerçek bir Þkir verir kanaatiyle saygõdeĊer Liman BaċkanlõĊõ’nõn verdiĊi istatistiĊi yazõyorum. Cetvel 1923 yõlõ Ocak, ĉubat, Mart, Nisan, Mayõs, Haziran, Temmuz aylarõna ait olup her çeċit gemiye, vapura aittir. Geminin mensup olduĊu devlet
tonu
adedi
Türkiye Ĉtalya Ĉngiltere Fransa Hollanda Sõrbistan Ĉspanya Rus Amerika Yunan Romanya Mõsõr
507 164,902 75,126 25,935 4,014 932 771 594 5,260 1,401 110 44
99 82 66 75 4 2 1 1 1 1 1 1
Ton : 279,596 toplam
adet : 334
Türkiye’nin büyük ċirketleri bu aylarda faaliyetlerini yayamadõĊõ ve geniċletemedikleri için çok az miktar gösterilmiċtir. Mersin Liman BaċkanlõĊõ’nõn rehbere aktarõlmak üzere lütfettiĊi bilginin bir kõsmõnõ, 159
ilgilisine faydalõ olur diyerek memnuniyetle yazõyorum: Bir gemi hangi devletin bayraĊõnõ çekiyorsa o devletin hareketli bir parçasõ sayõlõr. Bundan dolayõ geminin görevlileriyle yolcularõ, o devletin kanun ve kurallarõna tabii olurlar. Geminin tasarruf senedi, ċehir gümrüĊü, geçiċ ücreti, vize, safra (dengeyi saĊlamak için yelkenli gemilerin sintinelerine konan maden, taċ, kum gibi aĊõrlõklar), geniċlik, tayfa ve ċamandõra iċlemleri liman dairelerince görülür. Harç alõnõr. Geçiċ ücreti, vize, safra, ċamandõra vergisi yabancõ gemilerde uygulanmaktadõr. Resmi gemi millî veya yabancõ olsun vergi vermez. Yabancõ harp gemileri limanõ ziyaret ederse onlarla Liman Baċkanõ temas eder. Liman Daire BaċkanlõĊõ, limandaki yabancõ gemilerin devletler hukukuna uymayan hareketlerini takip, ihtar, gerekli yerlere ihbar eder. Deniz BaċkanlõĊõ’nõn gemicilerle ilgili ilanlarõ liman idarelerince tebliĊ edilir. Acentalar, yolcu, gemi yükü ve limana gelen gemilerin iċinden dolayõ liman idaresiyle daima alâkadardõr. Batan gemilerin imdadõna liman dairesi bütün araçlarõyla koċar. Batan eċyayõ çõkarmaya çalõċõr. Ve Ĉdarecilerle icabõnõ yapar. Ĉzin almayan gemilere mal vermek, almak gibi yasak iċlemleri liman dairesi cezalandõrõr ve takip eder. Rõhtõm, iskele, dalyan gibi inċaat, yeni gemi ruhsatlarõnõ liman dairesi verir. Her liman dairesinin baċkanõ savaċ subayõ sõnõfõndandõr. Liman baċkanlarõnõn baĊlõ olduĊu yer merkez liman baċkanlõklarõdõr ki unvanõ komodorluk olup en büyük denizci unvanõdõr. Türkiye’de beċ merkez liman baċkanlõĊõ vardõr: Ĉstanbul, Ĉzmir, Mersin, Samsun, Zonguldak. Mersin merkez liman baċkanlõĊõna aċaĊõdaki liman daireleri baĊlõdõr: KöyceĊiz, Fethiye, Kaċ, Kalameki, Antalya, Alanya, Finike, Anamur, Kelendire, Ovacõk, Silifke, Yumurtalõk, Payas. 160
Mersin liman dairesinin çok faal, temiz kalpli irtibat subayõ Cemil Bey’e burada, rehber hakkõndaki desteĊinden çekinmediĊi, hoċgörülülüĊünden dolayõ teċekkür edeceĊim. Zaten liman dairesinin baċkanõndan neferine kadar hepsi hürmet edilecek bir görev bilinciyle örnektirler. En zor anõ, tam bir uygunluk ve gayret içinde geçirmiċlerdir. ĈSTATĈSTĈKLER Mersin’in ticari önemini, geliċmesini adõm adõm takip etmemize, asõl hizmet edecek gümrük dairesinin veya ona denk kurumlarõn sayõmõdõr. Maalesef olaĊan denecek yõllarda bile gümrükler bize ilmi istatistikler verememiċtir. DiĊer kurumlar – konsolosluklar, acenteler vesaire ise tarafgirlikten kurtulamadõklarõ için genellikle güven edilebilir sayõlmamõċlardõr. Harp yõllarõnda, özellikle Mersin’in diĊer Adana havalisi gibi iċgal altõnda geçirdiĊi yõllarda kayõtlar büsbütün yolunu ċaċõrmõċ bulunduĊundan o zamanki sayõmlara da bel baĊlanamaz. Bütün bu esassõzlõklara, ċüphelere raĊmen ben hem bütün Adana havalisinin, hem Mersin’in iç ve dõċ ticarî faaliyeti hakkõnda edinebildiĊim istatistikleri kõsaca aktarmayõ gerekli buldum. DoĊru sonuçlara hiç olmazsa bu vadilerden varmak mümkündür. 1908 yõlõ ithalat ve ihracatõ Ĉthalat toplamõ – 36,995,170 kilogram ve 22,870,695 frank Ĉhracat toplamõ – 104,614,965 kilogram ve 33,061,125 frank Bu toplamlara Adana havalisinin bizzat Türkiye’nin diĊer kõsõmlarõna ithal ve ihraç ettiĊi miktar dâhildir. Yabancõ devletler içinde birinci derecede iċlemimiz olan, Ĉngiltere imiċ. Ondan sonra Ĉtalya, Rusya geliyor. 1913 yõlõ ithalat ve ihracatõ 1- ithalat Çeċitli mensucat Ambalaj bezi ve torbasõ Ĉplik Kõrnap ve kenevir Demir ve ona ait ċeyler
880 ton 260 ton 420 ton 85 ton 1370 ton 161
Düz demir levha 310 ton Demir tel 92 ton Kürek 640 ton Çivi 230 ton Çelik 124 ton Bakõr 92 ton Çinko 21 ton Kalay 65 ton Teneke 18 ton Kurċun ve ayrõntõlarõ 128 ton Alet ve demir ürünleri 560 ton Ziraat makineleri 580 ton Sanayi makineleri 545 ton Dikiċ makineleri 62 ton Hõrdavat 758 ton Camcõlõk ve pencere camõ 470 ton Kiremit 480 ton Çeċitli çömlek, çini kapkaçaklar 45 ton KâĊõt ve kõrtasiye levazõmõ 350 ton Deri 310 ton Sabun 560 ton Kibrit 325 ton Mum 55 ton Ĉlaç 370 ton Deniz tuzu 740 ton Çimento 520 ton Maden kömürü 18000 ton Petrol 5850 ton ĉeker 4160 ton Kahve 350 ton Pirinç 1250 ton Baharat 32 ton Konserveler 2300 ton Kuru meyveler 680 ton Alkol 250 ton ĉarap ve çeċitli içkiler 255 ton ZeytinyaĊõ 82 ton Madeni yaĊlar 165 ton 162
Tütün Genel toplam
410 ton …………………… 45,499 ton
Mersin polis baċkomiseri TevÞk Bey
Ĉhracat BuĊday Arpa Yulaf Mõsõr, darõ Susam Pamuk ÇiĊit Un Kepek Kereste Odun, kömür Odun Katran Yün Sarõ balmumu Pastõrma Koyun, keçi derileri Ĉplik Kitre zamkõ Keçi boynuzu
23,000 ton 15,000 ton 9,000 ton 3,500 ton 14,000 ton 30,000 ton 10,000 ton 5,000 ton 3,000 ton 2,300 ton 2,300 ton 1,500 ton 265 ton 930 ton 60 ton 220 ton 310 ton 700 ton 250 ton 760 ton
Ĉzmir’e Ĉstanbul, Suriye, Ĉngiltere Fransa, Ĉtalya, Ĉngiltere Fransa, Ĉtalya, Ĉngiltere Rusya, Romanya, Bulgaristan, Marsilya Almanya, Ĉtalya, Avusturya, Fransa Ĉngiltere Suriye, Kõbrõs, Adalar Suriye, Mõsõr Suriye, Mõsõr Suriye, Mõsõr Adalar Amerika, Fransa, Almanya, Ĉstanbul Amerika, Fransa, Almanya Mõsõr, Ĉstanbul Fransa, Almanya Türkiye, Bulgaristan Almanya, Avusturya, Fransa, Ĉngiltere Ĉngiltere 163
Palamut danesi
600 ton
Avrupa ………….. Genel toplam 102,000 ton diĊer ufak toplamlar da dâhil bundan baċka yetmiċ beċ bin koyun ve keçi, on dört bin beċ yüz öküz, elli beygir de ihraç etmiċtir.
Vali TevÞk Bey’in gayretli yavrularõ sefere çõkarken
1919 SENESĈ ĈTHALAT VE ĈHRACATI Mõsõr, Filistin ve Adalar’a Ĉthalat 42,206,000 kilo. Ĉhracat 52,601,500 kilo. Mersin Ticaret Odasõ’nõn 1919 yõlõna ait ithalat istatistiĊi toplamõ 36,318 tona, ihracat toplamõ 59,988 tona denk geliyor. Gerçi baċlangõç olarak 1919 yõlõ haziranõnõ almõċ ve 1920 Mayõs’õna kadarki iċlemleri hesaba dâhil etmiċtir. 1920 yõlõ ithalat ve ihracatõ Ĉthalat 39,439,870 kilo. Ĉhracat 24,450,000 kilo 1921 yõlõ ilk dokuz ayõnõn ithalat ve ihracatõ Ĉthalat 17,907,432 kilo. Ĉhracat 15,370,831 kilo 1922 yõlõ ilk üç aylõk ithalat ve ihracatõ Ĉthalat 6,194,337 kilo. Ĉhracat 1,020,705 kilo.
164
1923 Mart ithalat Kõymeti 14,698,043 778,788 3,872,125 40,440 2,200 216,739 7,577,355 609,431 3,808,155 4,413,033 10,226,736 ...................... 46,253,045 Yekun
kilo gram 518,831 250 20,207 930 30,113 200 1,106 200 1 280 11,088 500 146,529 527 36,113 52,016 836 180,245 550 124,022 075 …………….
alõnan resmi gümrük 2,338,711 80,704 129,775 1,571 14 15,648 1,224,736 00136,313 673,468 749,180 1,866,803 ……………. 1,120,275 618
devlet Ĉtalya Almanya Ĉngiltere Avusturya Amerika Belçika Suriye Felemenk Fransa Mõsõr DiĊerleri 7,216,923
1923 Mart ihracat Kõymet 6,855,050 499,090 3,044,253 2,091,200 142,100 28,390 …………….. 12,660,083
kilo 311,951 40,016 387,604 44,924 1,495 703 ……………..
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Suriye Fransa Mõsõr DiĊerleri 777,693 yekun 1923 Nisan Ĉthalatõ
Kõymet 6,539,612 4,170,116 336,175 3,450 2,140
kilo 131,910 84,020 30,309 280 18
gram 050 350 690 015 365
alõnan resmi gümrük 3,395,944 601,448 77,341 1,541 276 165
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Almanya Avusturya Amerika
36,455 224,903 18,154,480 600 14,531,437 11,380 15,165,566 10,404,743 ……………… 69,581,057 yekun
482 10,943 249,777 125 370 93,105 892 132 500 199,600 857 422,673 200 ……………..
1,446 11,674 2,323,685 48 2,233,244 4,466 2,199,075 1,936,840 1,223,256 414
Ĉsviçre Belçika Suriye Irak Fransa Felemenk DiĊer devlet Mõsõr ………….. 12,786,028
1923 Nisan ihracatõ Kõymeti 2,394,950 3,391,845 162,000 2,645,805 1,737,400 1,668,500 10,800 230,000 …………… 12,241,300
kilo 34,988 43,255 2,700 1,288,683 34,407 1,517 1,800 12,000
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Almanya Suriye Fransa Mõsõr Ĉspanya Yunanistan ……………… 1,419,350 yekun 1923 Mayõs ithalatõ
Kõymeti
kilo
gram
alõnan resmi gümrük
devlet
1,227,505 9,273,062 9,080,104 95,875 7,750 184,510 373,180 12,220,781
8,424 184,746 48,454 99 14 4,090 66,980 217,930
620 560 575 480 600 500 700 381
124,968 1,155,359 1,173,720 12,004 399 24,543 52,218 1,761,327
Almanya Ĉtalya Ĉngiltere Avusturya Amerika Ĉsviçre Belçika Suriye
166
7,654,630 150,000 6,443,438 5,967,108 ……………. 52,669,943
108,914 360 10,000 184,558 620 89,587 912 ……………… 923,802 308
1,197,485 35,000 1,035,500 948,357 ……………….
Fransa Felemenk Mõsõr DiĊer yerler 7,521,060
1923 Mayõs ihracatõ Kõymeti 5,296,050 523,190 2,230,000 4,306,361 216,980 1,468,900 650,000 …………….. 14,691,481
kilo gram 110,740 350 124,136 66,500 1,065,185 14,172 2,980 14,580
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Amerika Suriye Fransa Mõsõr Yunanistan …………….. 1,398,293 350
1923 Haziran ithalatõ Kõymet 582,270 9,077,343 11,250,840 14,028,035 99,443 123,900 103,245 103,300 18,578,434 3,883,381 4,239,314 3,372,577 135,400 ………………
kilo gram 12,367 460 77,644 440 392,762 800 166,443 930 910 700 3,179 13,572 500 767 255,803 230 29,131 700 100,557 035 43,871 620 20,257 630 ……………….
alõnan resmi gümrük 91,612 1,410,100 834,717 1,833,479 29,327 22,440 17,887 15,340 2,368,800 579,835 644,432 525,364 51,527 ………………. 167
devlet Almanya Ĉngiltere Amerika Ĉtalya Avusturya Ĉsviçre Belçika Japonya Suriye Fransa Mõsõr DiĊer ülkeler Hindistan
65,577,472
1,117,269 045
8,424,760
1923 Haziran ihracatõ kõymet 200,000 229,450 5,167,000 7,734,475 12,000 176,000 1,916,000 ………………… 15,434,925 8,889
kilo adet 2,000 661 2,260 122,154 988,472 6,629 2,600 970 80,360 ………………… …………….. 1,197,217
Almanya Ĉngiltere Ĉtalya Suriye Fransa Mõsõr Yunanistan
Yekun
1923 Temmuz Ĉthalatõ Kõymet Kilo gram 11,350,377 105,615 050 16,678,215 115,364 200 112,380 526 140 470,434 69,711 78,910 1,159 425 10,000 90 276,431 12,993 800 90,000 2,130 7,925,385 190,166 270 7,870,606 60,992 300 5,139,026 137,485 800 1,283,434 23,347 835 1,384,450 57,684 412,700 14,883 …………… ……………. …………………… 53,082,349 793,148 820
adet 1
5 3
alõnan gümrük resmi 1,453,854 2,032,343 63,140 202,596 12,348 2,700 17,044 12,780 1,059,528 983,927 842,920 159,053 174,985 56,556 … … … .
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Avusturya Amerika Almanya Ĉsviçre Belçika Çekoslovakya Suriye Fransa Mõsõr DiĊer ülkeler Hindistan Hollanda .
9
7,073,774 Yekun
168
1923 Temmuz Ĉhracatõ Kõymet 1,131,400 110,929 2,932,600 180,000 7,042,815 73,190 604,196 550,000 ……………. 12,625,130
Kõymet 45,000 11,309,495 4,872,090 10,454,730 165,482 376,380 214,118 90,000 100,000 1,148,500 2,945,308 2,964,352 1,818,000 4,721,828 284,470 1,806,360 1,654,000 52,700 …………… 45,022,813
kilo 49,678 870 74,130 3,600 932,224 7,319 248,243 12,825
adet 3,918
19,258
devlet Ĉtalya Ĉngiltere Amerika Almanya Suriye Fransa Mõsõr
Yunanistan …………
……..
1,328,889
23,176 yekun
1923 AĊustos ithalatõ Kilo gram alõnan gümrük devlet 1,457 6,557 Ĉsviçre 139,380 380 1,799,705 Ĉngiltere 557,272 060 928,070 Amerika 84,708 130 1,419,111 Ĉtalya 1,841 130 53,918 Avusturya 18,125 965 33,660 Almanya 21,244 25,475 Belçika 2,130 12,780 Çekoslovakya 14,008 14008 Romanya 8,632 172,640 Japonya 79,428 915 637,408 Suriye 44,424 680 395,241 Fransa 58,700 223,060 Felemenk 141,149 749,497 Mõsõr 10,476 050 61,874 DiĊer ülkeler 46,912 298,370 Hindistan 84,378 320,636 Hollanda 1,382 280 25,587 Yunanistan ……………. ……………….. 1,315,649 590 7,177,597 yekun 169
1923 AĊustos ihracatõ Kõymet 244,113 1,077,000 3,016,452 173,800 781,567 1,011,000 2,361,840 ……………. 8,665,772
kilo 135,927 65,260 923,901 3,132 188,603 22,015 124,160
adet
9,009
……………. 1.462,998
devlet Ĉngiltere Ĉtalya Suriye Fransa Mõsõr DiĊer ülkeler Yunanistan ……… 9,009 yekun
1923 Eylül Ĉthalatõ Kõymet 10,985,917 4,190,780 637,656 7,209,060 2,237,525 769,855 5,041,530 4,050,253 2,817,617 406,562 297,120 1,221,100 1,166,075 279,525 1,632,797 ……………. 42,943,295
Kilo gram 271,267 228 141,158 505 18,145 060 93,990 610 179,530 405 15,778 050 146,825 640 90,857 862 104,875 750 77,493 22,571 12,845 580 50,655 20,375 389,380 270 ……………… 1,285,298 960
alõnan gümrük 1,381,841 596,951 80,770 918,326 102,419 134,442 1,292,995 699,635 418,194 109,804 37,929 175,148 202,894 9,169 383,189 ……………..
devlet Ĉngiltere Fransa Almanya Ĉtalya Amerika Avusturya Mõsõr Suriye Hindistan Romanya Belçika Japonya Hollanda Danimarka DiĊer ülkeler 6,843,706 yekun
1923 Eylül ihracatõ Kõymet
Kilo
gram
adet
devlet 170
1,747,500 11,503,970 191,578,820 517,940 168,500 5,107,760 400,000 10,368,610 …………… 221,393,100
26,565 290,978 429,677 42,499 11,634 771,051 20,000 334,293 …………. 1,926,697
500 595
18,196
500
Ĉngiltere Fransa Ĉtalya Amerika Mõsõr Suriye Bulgaristan Yunanistan ………… 18,791 yekun
1923 Ekim ihracatõ Kõymet 3,580 8,008,691 40,705,450 1,000,000 12,000 1,200,000 810,000 12,000 7,292,990 37,500 36,171,159 32,000 2,448,000 5,570,600 …………… 103,303,970
Kilo
gram 25
137,801 572,956 25,000 400 30,000 34,500 600 308,834 750 750 857,282 5400 2,040 533,170 ……………..
devlet Almanya Ĉngiltere Ĉtalya Amerika Ĉspanya Belçika Bulgaristan Romanya Suriye Sõrbistan Fransa DiĊer ülkeler Mõsõr Yunanistan 2,508,758 750 Yekun
Gümrük dairesinden ekim ayõndan sonraki aylarõn cetvelini almak mümkün olamadõĊõndan istatistik zorunlu olarak, tamamlanamadan bõrakõldõ. Buraya Mersin gümrüĊünden iki yõllõk gelir cetvelini de ilave edeceĊim: 1922 yõlõ geliri 325,921,199 kuruċtur 1923 yõlõ ilk yedi aylõk toplamõ ise: 171
97,898,727 kuruċtur. Gümrüklere ait Maliye BakanlõĊõnõn son talimatõnõ yazmak önemli bir ticarî meseleyi de bizim bilgimiz içine almak demektir. GÜMRÜKLER HAKKINDA 11 Nisan 1918 tarihli gümrük kanununun elli sekizinci maddesi, gümrük idarelerini üç sõnõfa ayõrmaktadõr. Birinci sõnõf gümrükler istisnasõz her çeċit eċyanõn gümrük iċlemlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Ĉkinci sõnõf gümrükler, gümrük kimya laboratuvarlarõnda tahlili gerektiren dõċõndakiler olmak üzere diĊer bütün eċyalarõn her türlü gümrük iċlemlerini yapmakla yükümlüdürler. Üçüncü sõnõf gümrükler, ithalatõndan yalnõz yolcu beraberindeki eċya ile her çeċit iç ticaret eċyalarõ ve ihracat eċyasõ iċlemlerini yaparlar. ĉu kadar ki bazõ eċyanõn ithali, belirlenecek gümrüklere yetkililer tarafõndan verilebilir. Ve elli dokuzuncu maddesinde ikinci ve üçüncü sõnõf Gümrük idareleri yukarõda yazõlõ yetkileri dõċõnda iċlem yapmaktan men edilirler. Ancak hükümetçe görülecek lüzum üzerine Gümrükler Genel MüdürlüĊü tarafõndan yetkileri daĊõtõlabilir diye yazõlmõċ ve harp ve bundan doĊan usul ve ċartlar yüzünden ċimdiye kadar uygulanmasõ ertelenmiċ olan bu kanun hükümlerinin daha sonra yetkililerin anlaċmayõ imzalamasõ üzerine uygulanmasõ mümkün olduĊundan adõ geçen elli sekizinci madde gereĊince gümrüklerin sõnõflandõrõlmasõ ve yetkilerinin belirlenmesi yapõlabilmiċtir. Birinci ve ikinci sõnõf gümrükleri belirleyen iċbu cetvel dõċõnda kalan gümrükler, üçüncü sõnõfõ oluċturur. Birincilerle üçüncülerin yetkileri zaten kanunda açõk olduĊundan ikinci sõnõf gümrüklerin yetki dereceleri de baĊlõ cetvelde yazõlõ tarife numaralarõ ile belirlenmiċtir ki ikinci sõnõf gümrükler, gösterilen numaralarõn geniċ listeye dâhil olan eċyanõn istisna edilenlerden baċkasõnõn ithalat iċlemlerini yapabileceklerdir. Her iki cetvel her yerde basõn ile yayõnlanõr ve basõn olmayan yerlerde, hükümet mülkî yetkililer aracõlõĊõyla hükümet ve gümrük dairelerinin kapõ veya duvarlarõna etiket ċeklinde yapõċtõrõlarak ilan olunacaktõr. GÜMRÜKLERĈN SINIFLANDIRILMASI Birinci sõnõf Trabzon, Samsun, Ĉstanbul, Ĉstanbul-Paket, Galata, Galata-Paket, Haydarpaċa, Ĉzmir, Ĉzmir-Paket, Mersin, Antep, Urfa, Mardin. Ĉkinci sõnõf 172
Rize, Giresun, Ordu, Ĉnebolu, Zonguldak, Ĉzmit, Mudanya, Bandõrma, Tekfur DaĊõ (TekirdaĊ), Gelibolu, Çanakkale, Ayvalõk, Antalya, Dörtyol, Kilis, Akçakale, Birecik. Üçüncü sõnõf gümrükler: Yukarõda isimleri anõlmõċ olanlardan geriye kalanlardõr. Ĉċbu sõnõßandõrma 1 Ocak 1924 tarihinden itibaren geçerlidir. Ĉkinci sõnõf gümrükler tarifenin aċaĊõda yazõlõ fasõllar ve numaralarõnõn geniċ listesine dâhil eċyanõn ithalat iċlemlerini yapacaklardõr. Fasõl numarasõ (tarifenin) 1 1 ile 22 2 23 ile 30 ve 32 ile 45 3 46 ile 65 4 66 ile 89 5 90 ile 123 6 124 ile 130 7 131 ile 132,133,134 8 136 ile 140 9 141 ile 151 10 152 ile 176 11 177 ile 201 12 202 13 203 ile 232 14 233 ile 263 15 264, 265 elli fõkrasõ dõċõnda 15 267, 270 dördüncü fõkrasõnõn 5 rakamõ dõċõnda 16 278, 279, 280, 281, 282 ile 294, 297, 298 17 301, 302, 303, 304 ikinci fõkrasõ dõċõnda 17 306, 307 ikinci fõkrasõ dõċõnda 17 308 ikinci fõkrasõ dõċõnda 309, 311, 313, 314 ikinci fõkrasõ dõċõnda 18 315 ile 321, 325, 333, 334, 335, 336, 337, 338 Rehberin uygulama kõsmõ sayõlacak bu son sayfalarõ, bu havalide kullanõlan ölçüler hakkõnda vereceĊim bilgiye ayõracaĊõm: Bütün Türkiye’de olduĊu gibi Adana’da da 1870 miladî yõlõndan beri aċar usulü 173
resmen kabul edilmiċtir. Bütün hükümet daireleri, gümrüklerde bu usul geçerlidir. Gerçi memlekette hâlâ eski ölçüler de kullanõlmaktadõr. 1889’da aċar usulü aĊõrlõk ölçü birimlerinde yalnõz hububat için zorunlu olarak kabul denildi. 1892’de ise bütün gõda maddelerine uygulanmasõ ve yayõlmasõ ilan edildi.
AĊõrlõk ölçüleri 1 okka 400 dirhem (= 1,282945 kg) 1 batman 4 okka( = 7,69767 kg) 1 çeki 25 okka (= 225,79832 kg)(pamuk kozalarõnda kullanõlõr) 1 kantar (koza ticaretinde 20 çekiye karċõlõktõr. Kömür vesaire ticaretinde 180 okka kabul edilir.) (= 56,44958 kg) Hacim ve yük ölçüleri 1 ċinik (ki tas da denir.) 10 okka hububat alõr. 1 gülek 4 ċiniktir 1 haviye yarõm gülek yani iki tastõr Kile, sekiz güleĊe denir. Gerçi ova kõsmõnda geçerli olan bu hesap, daĊlõk kõsõmda on güleĊe denk gelir. Kile, alõm satõmda kullanõlmaz. Çiftçiler tarlalarõnõn ürünlerinin miktarõnõ ifadede kullanõrlar. Toptan satõċta genellikle hububat, kuru sebze, gülekle ve küçük ölçü birimleriyle satõlõr. Tüccarlararasõ satõċ okka iledir. Uzunluk ölçüleri Arċõn: 68 santimetre uzunluĊundadõr. Manifaturacõlar metre ve yarda kullanõrlar. Esnaf toptan alõċ-veriċlerini yarda ile yaparlar. Arazi ve inċaat iċlerinde Mimari Zira denen arċõn kullanõr ki 758 metre uzunluĊundadõr. Buna halk arasõnda yapõcõ arċõnõ denir. Dönüm: arazi, baĊ, bahçe ölçülerinde kullanõlõr. Bir dönüm 1600 mimarõ zira karedir. Bir de yeni dönüm vardõr ki 2500 metre karedir. Bir dönüm iki evlektir.
174
Bütün yerli ölçülerin yanõnda kilo, metre, metre kare ile küçük ölçü birimleri daima kullanõlõr.
175
179