Adana Ticaret Odası Dergisi

Page 1

TICARET ODASI ADANA

ŞUBAT 2012 SAYI: 2

DERGİSİ




künye

Adana Ticaret Odası Adına Sahibi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Gizer

06

Genel Yayından Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Aka Haber Sorumlusu Yusuf Toprak Yönetim Adresi Abidinpaşa Cad. No: 52 Tel: 0 322 351 39 11 (pbx) Fax: 0 322 351 80 09 web: www.adana-to.org.tr e-mail: atobasin@gmail.com Yapım Eterna Medya Grup Vali Yolu Cad. Menemencioğlu Apt. A Blok K:1 D:1 Seyhan/Adana Tel: 0 322 459 57 03 Fax: 0 322 456 07 99

12

32

Baskı Görsel Sanatlar Reşatbey Mah. Ordu Cad. Özgül Apt. No: 86/C Seyhan/Adana Tel: 0 322 458 57 33 Reklam Rezervasyon 0 322 459 57 03-10 Dağıtım Sera Dağıtım Ltd. Şti. Tel: 0 322 458 55 56 www.seradagitim.com

46


içindekiler 05

Başkan Ali Gizer Hayaller ve gerçekler

41

Hamdi Demirel Gerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri

06

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 2012’de yapısal reformlara daha fazla ağırlık verilmeli

42

Haber Kendi işinin memuru olan marka yaratamaz

10

Haber Odamızın Fransa’ya sağduyu çağrısı amacına ulaştı

44

Faaliyetlerimiz Mobilyacılara dünyadaki gelişmeler anlatıldı

12

Uluslararası İlişkiler Afrika pazarı Türk girişimcileri bekliyor

45

Haber Adana kan bağışında rekor kırdı

18

Fuar Kitap Fuarı Adana’yı dünya kültürüyle buluşturdu

46

İzlenim Arap Baharı’nın yaza döndüğü ülke; TUNUS

20

Haber Odamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

52

Haber Teknolojiyi ithal etmek yerine kendimiz geliştirmeliyiz

21

M. Şefik Ergönül Neden ihracat yapalım?

53

Mehmet Özel Markayı, müşteri deneyimleri yaratır

22

Araştırma / İnceleme 2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

54

Mevlüt Göktürk 4. geçici vergi döneminde yapılması gereken değerleme işlemleri

26

Meslek Komiteleri Hal Yasası’nın altyapısı oluşturulmalı

59

Kültür - Sanat Adana Kültür Sanat güncesi

28

Meslek Komiteleri Çiçek üretimi teşvik edilmeli

60

Sedat Eryürek Yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış

32

Faaliyetlerimiz Avrupa Birliği büromuz projeleriyle Adana ve Çukurova’ya katkı sağlıyor

62

Önemli Telefonlar

38

Faaliyetlerimiz Adana’yı keşfedin... / Discover Adana

63

Faaliyetlerimiz Adana Ticaret Odası’nın firmanıza sağlayacağı imkanlar



Hayaller

Başkan’dan

ve gerçekler... Gözlerinizi şöyle bir kapatın ve bundan çok değil, sadece 15 yıl sonrasındaki Türkiye’yi hayal edin… Yıllık ihracatımızın 500 milyar dolara ulaştığını, dış ticaret, dolayısıyla cari açığımızın olmadığını, kişi başına milli gelirimizin 20 bin dolara ulaştığını, bırakınız otomobili, kendi uçağımızı hem de tamamıyla yerli sanayimizin desteğiyle yapabildiğimizi, ülkemizin dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yer aldığını ve bütün dünyanın gözünün üzerimizde olduğu bir Türkiye düşünün… İnanınız şimdi hayal olarak nitelendirebileceğiniz bu düşüncelerin önümüzdeki süreçte gerçeğe dönüşmemesi için hiçbir engel yok… Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin yer aldığı Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere yeryüzündeki tüm ülkelerin ekonomik, siyasi ve askeri sorunlarla boğuştuğu bir süreçte ülkemizin yıldızının giderek parlamakta olması bu yöndeki umutlarımızı daha da güçlendiriyor kuşkusuz. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli otomobil üretiminin gerekliliğini işaret etmesinin hemen ardından başta otomotiv sektörünün dünyadaki devlerinden, ünlü Alman markası Wolkswagen olmak üzere onlarca büyük firmanın Türkiye’de bu yönde yatırım girişimlerinde bulunması bu yöndeki hayallerimizin gerçeğe dönüştüğünün bir işareti sanırım. Aslında ülkemizin ekonomik ve siyasi istikrarıyla son yıllarda yabancı sermayenin yatırım için ilgi odağı olduğunu hepimiz biliyoruz. Nitekim 2006 yılında kendi alanında en saygın ve önemli yayın organlarından Financial Times tarafından, dünya üzerinde yatırıma en elverişli ülke ve bölge olarak ülkemizin, hatta Adana’nın işaret edildiğini, bu dergimizin ilerleyen sayfalarında, İngilizce ve Türkçe çevirisiyle birlikte okuyabilirsiniz. Şu açık ve son derece önemli bir gerçektir ki; içinde bulunduğumuz dönemde dünyada yeni bir düzen kuruluyor. Türkiye olarak, Adana ve Çukurova’daki işadamları olarak reflekslerimizi son derece hızlı çalıştırarak bu gelişim ve değişimlerden en iyi şekilde yararlanmamız gerekiyor.

Çünkü bu yöndeki gelişmelerin odak noktalarından birisi Adana’nın çok yakınında yer alan bir coğrafya. Bir taraftan batımızdaki ülkelerde ekonomik krizler patlak verirken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siyasi krizler yaşanıyor. Türkiye her iki bölgedeki gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Ama şunun da hiçbir zaman unutulmaması gerekir ki, olası risklere yakın olmak, aynı zamanda fırsatlara da yakın olmaktır. Eğer herkesin kendi sorunlarına odaklandığı bu süreci iyi değerlendirebilirsek, atmamız gereken adımları hızlı bir şekilde atabilirsek yaşanan bu sancılı sürecin sonunda bizim kazanacağımız ortadadır. Çünkü yukarıda da özetle belirtmeye çalıştığım gibi Türkiye ekonomisi son yıllarda hem dinamizmini hem de direncini tüm dünyaya kanıtlamıştır. Gelişmiş ülkelerdeki ekonomilerin buna bağlı olarak da hükümetlerin sallandığı bir dönemde biz Türkiye olarak yıllık yüzde 10’lara ulaşan büyüme rakamlarıyla rüzgarı arkamıza alabilmeyi başardık. Kuşkusuz bu başarının artan bir trendle sürdürülmesi gerekiyor. Bunun için de iş dünyası olarak bizleri motive edecek son derece önemli gördüğümüz iki gelişmeyi öncelikle vurgulamak istiyorum. Bunlardan birincisi kuşkusuz ülke olarak yeni bir Anayasa’ya duyduğumuz büyük ihtiyaçtır. Çünkü 30 yıldır yürürlükte bulunan Anayasamızın, değiştirilmesi gerektiğine ilişkin talepler artık toplumun tüm kesimlerinden yükselen bir ses haline gelmiştir. Bu Anayasa’nın milletimize, toplumumuza artık dar geldiği ortadadır. Bunun en somut örneği, 30 yıllık süre içinde 17 defa değiştirilmiş olmasıdır. Yeni Anayasa çalışmalarının, toplumsal beklentiler doğrultusunda 2012’nin sonunda neticelendirilmesi en önemli beklentilerimizden birisini oluşturmaktadır. Yeni Anayasa’nın toplumsal rahatlamanın ötesinde, ekonominin her alanına olumlu yansımalarda bulunacağına ve iş dünyasının elini rahatlatacağına inanıyoruz.

Ali Gizer

Yönetim Kurulu Başkanı

İkinci beklentimiz ise 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Kanunu’dur. Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte şirketler elektronik ortamda 5 dakikada kurulabilecek, tek kişiyle bile şirket kurulması mümkün olacaktır. Yeni Türk Ticaret Kanunu, iş dünyasının uzun yıllardır en önemli yakınma konularını oluşturan mevzuat karışıklıkları ve bürokrasi sorunlarına da önemli ölçüde çözüm getirmektedir. Böylelikle iş aleminin gerek iç, gerekse de dış ticarette yaşadığı sorunlar büyük ölçüde çözüme kavuşturulmakta, bir anlamda işadamlarımızın bürokrasi ile barışmasına temel oluşturacak hükümleri içermektedir. Özetlemek gerekirse; Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesine kadar üzerinde yapılacak bazı düzenlemelerle birlikte iş dünyasının beklentilerine tam olarak cevap vereceğine inanıyorum. Yeni Türk Ticaret Kanunu, 74 milyonluk nüfusa sahip olan Türkiye’de sanayici ve işadamlarının önünü açacak, işlemlerini basitleştirecek hem de tüketicilerin haklarının güvence altında olduğu yüksek standartta bir ticaret dünyası oluşturmanın temel anahtarı haline gelecektir.

5


Röportaj

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana Ticaret Odası Dergisi’nin ekonomideki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.

6

2012’de yapısal reformlara daha fazla ağırlık verilmeli

A

dana Ticaret Odası Dergisi’nin bu ayki konuğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu oldu. Türk ekonomisinin başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinden daha iyi durumda olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu sürecin daha da iyileştirilebilmesi, istikrara kavuşturulabilmesi için yapılacak önemli işler olduğunu söyledi. Oluşabilecek sıkıntılarının en önemli ilacının ise ihracat olduğuna işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, “Daha fazla üretmeli ve dış pazara sunmalıyız. Bu da bazı konularda teşvik ve desteği gerektiriyor. Örneğin; sanayicilerimizin yurtdışı taşımacılık maliyetlerine Hazine desteği

sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi korumalıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistemlerini güçlendirmeliyiz” görüşlerini dile getirdi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Adana Ticaret Odası Dergisi’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle: Öncelikle 2011 yılı yorumlarınızı ve 2012 yılına ilişkin öngörülerinizi alabilir miyiz? Büyümenin ana kaynağı bugüne kadar iç talepti. Şimdi iç talepte bir yavaşlama, dış talepte ise artış yaşanıyor. 2012’de cari açığı küçültmek

temel iktisat politikası hedefi olacak. Bu yönde belirgin bir maliye politikası uygulanıyor. Dolayısıyla iç talepteki artış daha yavaş seyredecek. Türkiye ekonomisi ihracata dayalı bir ekonomi olmadığından iç talepten dış talebe geçiş toplamda büyümeyi yavaşlatacak. Ama büyümenin sürdürülebilirliği kuvvetlenecek. Dış talebin büyüme katkısındaysa birbirine ters iki faktörün hangisinin öne çıkacağı belirleyici olacak. Avrupa bizim bir numaralı ihracat pazarımız. Bu pazarın daralması ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Öte yandan küresel kriz nedeniyle talep alışkanlıkları değişiyor. Türkiye Doğu Asya’ya göre daha


Röportaj ucuz değil ama daha kaliteli ve daha esnek üretim sunabiliyor. Navlun fiyatlarının yüksek kalması ve artan tasarruf isteğiyle birlikte büyük yerine küçük montanlı talep gelmesi coğrafi yakınlık sayesinde Türkiye’nin avantajı olacak. Bizim için diğer risk faktörü dış finansmanda. Sermayesi aşınan Avrupa bankalarının kredi verme kapasitesi zayıflıyor. Bu bankaların fonlamasına dayalı bizim gibi ülkelerde kredi sıkılaşması riski ortaya çıkıyor. Zira Avrupalı bankalar ana kredi kaynağımız. Özel sektörümüzün kısa vadeli kredilerinin %80’i, uzun vadeli kredilerin %70’i Avrupa’dan sağlanmıştır. Likidite sıkışıklığı, yüksek büyümeyi finanse edecek parayı bulmanın zorlaşması ve maliyetlerin artması, büyüme hızımızı kesebilir. Euro Bölgesi’nde bankalar 110 milyar Euro ek sermayeye ihtiyaçlarını bulamazlarsa bilançolarını küçülterek zorunda kalacak. Burada hem risk hem de fırsat var. Esasında Avrupa bankalarında yeteri kadar likidite var. Ama güven kalmadığından bunu dışarı vermiyorlar. Avrupa Merkez Bankasında gecelik tuttukları miktar 500 milyar Euro’ya ulaşmış durumda. Türkiye’deki şirketler ve bankalarsa kredi geri ödemesi açısından güvenilir konumda. 2009 krizinde bunu gördüler. Neticede bu bankalar ellerindeki kaynağı bir yere plase edip para kazanmak zorundalar. Türkiye güven veren bir iktisat politikası ile finansman daralması riskini azaltabilir. Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro dengeleri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Eskiden hep tersi olurdu. Alışkın olmadığımız bu durum karşısında mesela büyüme tahminleri 0 ile 5 arasında gayet geniş bir aralığa yayılmış durumda. Türkiye’de 2012 yılında ekonomideki büyüme yavaşlayacaktır. Buna sisli bir havada viraja girerken gazdan ayağı çekmek olarak bakmak lazım. Yani daha tedbirli ilerleyeceğiz. Ama resesyon benzeri bir daralma beklememek lazım. Yüzde 4’ün üzerinde bir büyümeyi makul ve ulaşılır görüyoruz. Size göre Türk ekonomisinde yaşanan bazı olumsuzlukları avantaja çevirmek için neler yapılmalı? Bu dönemde tek bir sihirli değnek var; o da yapısal reformlara hız verilmesidir. 2007’den sonra ticaret kanunu hariç ciddi bir yapısal reform adımı atılamadı. 2012’de yeniden bunlara odaklanmalıyız. Mutlaka yüksek ithalata ve dış kaynağa bağımlılığımızı azaltacak bir üretim modeli tasarlamalıyız. Bunu başarırsak Türkiye ekonomisinin en önemli iki yapısal sorunu olan, yüksek cari işlemler açığı ve yüksek işsizlik çözüm yoluna girecektir. Merkez Bankası son 1 yılda daha proaktif bir para politikasına geçti. Bu sayede kısa vadeli faizleri indirip sıcak para girişini caydırması lira’nın daha fazla değer kazanmasını engelledi. Hatta 1 yıl süreye yayılmış bir şekilde lira’nın değer kaybetmesi sayesinde

kısa süreye sıkışmış hızlı değer kaybı yaşamadık ve döviz dengesindeki açığın daha da büyümesinin önüne geçildi. Döviz kurlarının mevcut seviyesi döviz gelir-gider dengesizliğinin düzelmesine yardımcı olacaktır. 2012’de döviz kazandıran faaliyetlerin önemi artacak. Zira ihracatımız miktar olarak artıyor gözükse de dünya pazarındaki payı azalıyor. Dünya ihracatından aldığımız pay 2009’da binde 8,2 iken, 2010’da binde 7,6’ya, 2011’deyse binde 7,4’ye geriledi. Dış ticaret açığı 100 milyar dolar gibi tarihi rekor seviyelere ulaşmış durumda. Demek ki dış ticaretteki politikalar yeterli değil ve geliştirilmesi gerekiyor. Yaşanan ekonomik krizler paralelinde dünya ekonomisine nasıl bakıyorsunuz ve önümüzdeki süreçte ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz? Dünya ekonomisi daha önce benzeri olmayan çok zor bir dönemden geçiyor. Esasında dünya tarihinin ilk küresel ekonomi krizini yaşıyoruz. Avrupa’daki pek çok ülke bugün borç sarmalında ciddi sıkıntılar içinde. Çevre ülkelerinde başlayan kriz, merkez ülkelerine yayılma eğiliminde. Fransa, Almanya ve İngiltere’deki bankaların; Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya’ya verdiği borç miktarı yaklaşık 2 trilyon dolar. Bu para bir nevi bloke olmuş durumda.

Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro dengeleri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Sorunun kaynağı Avrupa’nın kuzey ve güneyinin ekonomik olarak bütünleşmek yerine ayrışmasında. Kuzey ülkeleri cari fazla verirken güney ülkeleri yeteri kadar üretim yapamadıklarından cari açık veriyorlar. Dolayısıyla güneydeki ülkelerin de daha fazla üretip ihracat yapmaları bunun için de verimliliklerini artırmaları gerekiyor. Büyüme olmadıkça her an başka bir yerde bütçe ve borç sorunu ortaya çıkabilir. Kısa vadede kolay çözüm yolu imkânı yok. Orta vadede bu yapısal sorunlar çözülene kadar sıkıntılı bir dönem geçecek. Küreselleşme ile ülkelerin ekonomileri birbirlerine eklemlenmiş durumda. Şu anda

7


Röportaj

8

kriz yaşamayan Asya ülkelerinin ekonomileri de batı ekonomilerine bağlı. Dolayısıyla ekonomik görünüme küresel bakmak lazım. Bu kriz özellikle AB’nin ekonomik gücünü nispi olarak geriletecek ama dünyanın referans merkezi olarak kalmaya devam edecekler. Bu yüzden AB üyelik hedefi Türkiye için hala geçerli olacaktır. Bu doğrultuda Türkiye ekonomisindeki riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir. Teşvik unsurları çeşitlendirilmeli, iller ve hatta ilçeler arasındaki denge gözetilmelidir. Sadece yurtiçini değil, komşu ülkelerdeki gelişme eksenlerini de dikkate alarak hazırlanmalıdır. Hizmet sektörünün döviz kazandıran yapısını güçlendirmek amacıyla, turizm, yurtdışı müteahhitlik ve denizcilik sektörlerine daha fazla destek vermeliyiz. Şirketlerimizin yeni pazarlara girmelerini destekleyecek ihracat sigortası sistemlerini geliştirmeliyiz. Girdi maliyetlerini azaltan reformlara, özellikle istihdam ve enerji alanında devam etmek gerekiyor. Lojistik performans endeksinde ne yazık ki 39. sıradayız. Çin’e 350 dolara konteyner gönderiyoruz. Ama ülke içinde en yakın limana 1000 doların altında mal indiremiyoruz. Rekabetçi olmak istiyorsak, sanayileşme-

yi Anadolu’ya yaymak istiyorsak, ulaşımdaki bu sıkıntıyı çözecek altyapıyı kurmalıyız. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükleri, hem rekabet gücümüzü azaltmakta, hem de kayıtdışılığı teşvik etmektedir. Enerjiyle ilgili yüksek vergileri belli bir vade içinde azaltmalıyız. Yükselen pazarlara girmek için Eximbank’ı güçlendirmeye devam etmeli, ihracat sigortası sistemini daha etkin çalıştırılmalıyız. Sanayicilerimizin yurtdışı taşımacılık maliyetlerine Hazine desteği sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi korumalıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistemlerini güçlendirmeliyiz.

Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir.

Türk ekonomisinin temel lokomotifi KOBİ’ler...Bu aşamada KOBİ ölçeğindeki işletmelere ne gibi tavsiyeleriniz olacak? Şirketlere önerim; yatırım yaparken daha az kaldıraç, daha fazla sermaye kullanmaları, yatırımın geri dönüş sürecine dikkat etmeleri, döviz geliri yoksa dövizle borçlanmamalarıdır. Muhakkak farklı pazarlara yönelmek, perspektifi genişletme lazım. Mesela dünyanın on büyük ekonomisi içindeki ABD’de, Çin’de, Kanada’da, Meksika’da, yokuz. Hindistan’da AB standartlarının üzerinde yaşayan 400 milyon insan var. AB’nin nüfusu da 400 milyon. Brezilya’da son 10 yılda 40 milyon düşük gelirli insan, orta sınıfa yükseldi. Biz bu pazarlarda da maalesef yokuz. Bu ülkelerde müthiş fırsatlar var. Şahıslara önerimse; gelirin üzerinde borçlanarak harcamasınlar. Kamu borçlanması kontrol altında tutulursa, özel sektör mali sistemden daha rahat kaynak temin edebilecektir. Kamu maliyesinin sağlam duruşu ve özel sektörün dış borç çevirme konusundaki tecrübesi bizim artılarımızdır. Yapısal reformlarla yüksek büyüme hızımızı korursak, bizden ilerdeki gelişmiş ülkeleri yakalama noktasında bir fırsat yakalayabiliriz.


gizerler avm insert bask覺.indd 1

01.02.2012 17:28


Haber

10

Odamızın Fransa’ya

sağduyu çağrısı amacına ulaştı Odamızın Ocak ayı Meclis toplantısında, Fransa’nın sözde Ermeni Soykırımı Yasası’nın çıkarılması yönündeki çabaları şiddetle kınandı


Haber

11

O

damız Meclisi, Fransız Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırım iddialarının aksini savunanlara hapis ve para cezası verilmesine yönelik kararının, Senato’da da oy çokluğuyla kabul edilmesinin iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda yara almasına neden olabileceğine işaret ederek, “Fransa’nın bu kararının yürürlüğe girmemesi için Meclis ve Senato’da 60 sağduyulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz edeceğine yönelik umutlarımızı koruyoruz” açıklamasında bulundu. Odamız Meclisi’nin, Ocak ayı olağan toplantısında, “Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı iddialarının aksini savunmak bir yana, bu iddiaları tartışanların bile 1 yıl hapis ve 45 bin Euro cezaya çarptırılmasına” yönelik hükümler içeren yasa hazırlığına ilişkin gelişmeler sert tepki gördü. Odamız Meclisi adına açıklama yapan Meclis Başkanımız Behiç Pakyürek, gelinen noktanın iki ülke tarafından iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade etti. Çıkarılan yasanın halen yürürlükten kalkabilme olasılığının bulunduğuna dikkat çeken Pakyürek şu görüşleri dile getirdi: “Fransa Senatosu’nda da kabul edilen Ermeni yasasına itiraz etmek için Anayasa Mahkemesi’ne

gidilmesi konusunda parlamenterler tarafından başlatılan girişimin giderek taraf bulması bu konudaki beklenti ve umutlarımızı güçlendirmektedir. Şu anda her iki taraf için de yapılması gereken en doğru ve önemli şey, sağduyu ile hareket edilmesidir. Çünkü Fransa’nın bu kararı, ne imajı, ne vizyonu, ne de insan haklarındaki misyonuyla uyuşmuyor. Yasanın çıkarılmasının ardındaki gerçeğin, tamamen Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iç politikaya yönelik oy avcılığı amaçlı olmasını kaygıyla izliyoruz. Beklentimiz, Fransız Meclis ve Senatosu’ndan 60 sağduyulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurup, yasanın iptalini sağlayarak iki ülke arasındaki gerginliğe son vermesidir. Konuya ekonomik olarak baktığımızda da, Fransa’nın; Adana’nın ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 4. Türkiye’nin genel ihracatında da 6. sırada olduğunu görüyoruz. Yaşanacak olası krizin Türkiye- Fransa ilişkilerini temelden sarsacağı ortadadır. Böyle bir durumda Fransa’nın Türkiye ile ilişkilerinin sadece siyasal ve ekonomik boyutları ile değil, tüm bilimsel, sosyal, kültürel ve insani boyutları ile de zarar göreceğinden kaygılıyız.” Odamız Meclisi’nin bu açıklamasının ardından Fransa Senatosu ve Meclisi’nden 142 temsilcinin, Anayasa Mahkemesine başvurarak tasarının iptalini istemesi sevinç yarattı.


Uluslararası İlişkiler

12

Afrika pazarı Türk girişimcileri bekliyor Odamız ile Adana Sanayi Odası üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na katıldı

O

damız ve Adana Sanayi Odası (ADASO), Tunus’ta düzenlenen Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na heyetle katılarak, “Arap Baharı” sonrasında yeniden yapılanma sürecindeki Afrika ülkeleriyle olan ticari bağlarını en üst seviyeye taşıdı. Adana Heyeti’nin başkanlığını yapan ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök ile Odamız Meclis Başkan Vekili Sümer Şen, forumun; gerek Adana, gerekse

Türkiye’nin Kuzey Afrika’da yer alan ülkelerle birçok alanda ticari işbirliği yapabileceğini net şekilde ortaya koyduğunu söylediler. Üyelerinin dış pazarlardan daha fazla pay alabilmesi için çalışmalarını sürdüren Odamız ve Adana Sanayi Odası’nın üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Tunus’un Hammamet kentinde düzenlenen Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na 28 kişilik heyetle katıldı.


Uluslararası İlişkiler Türkiye’nin değişik illerindeki dernek ve kuruluşların da yer aldığı üç günlük forumda, Türkiye, Tunus ve Libya arasında başta tarım ve tarım teknolojileri, inşaat ve altyapı, turizm, enerji, gıda, imalat ve makine sanayi olmak üzere birçok alanda ikili ve üçlü iş ortaklıklarının kurulabileceği sonucuna varıldı. Türkiye- Tunus- Libya İş Forumu’nda 140 kişilik Türkiye Heyeti adına konuşma yapan Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, toplantıya konuşmacı olarak katılan Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’nin, ‘’Daimi bir stratejik ortaklık kurmamız lazım, biz tek milletiz. Bakıyoruz bayraklarımıza aynı bayrak, hilali ve yıldızı aynı’’ sözlerinin önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları verdiğini söyledi. Sürenkök, “Gerek Adana, gerekse Türkiye, sanayi altyapısı, müteahhitlik deneyimi, tarım ve imalat potansiyeliyle her türlü işbirliğine hazırdır. Tarihsel bağlarımızı yatırım ve ticari faaliyetlerle daha da geliştirebiliriz. Adana olarak, Tunus ve Libya’daki yeniden yapılanma sürecinde pay sahibi olmak istiyoruz. Haritaya baktığımızda, Tunus ve Libya’nın Afrika’ya açılan birer kapı olmakla kalmayıp, vizyonunu da Avrupa’ya dönmüş ülkeler

olarak görüyoruz. Türkiye ise hem Asya hem Afrika kıtaları içerisinde yer alıyor. Tarihsel yakınlığımız, coğrafi olarak da desteklenmiş durumda. Bu koşullar altında ticaretimizi geliştirmememiz için hiçbir neden yok. Biz, buralara kadar geldik, ülkenizi, ekonominizi tanıma, iş potansiyelinizi değerlendirme imkanı bulduk. Tunus ve Libyalı işadamlarını da en kısa zamanda Türkiye’ye, Adana’ya bekliyoruz. Afrika ülkelerine Tunus ve Libya’dan açılmak istiyoruz. Karşılıklı işbirliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunun farkındayız. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde aramızdaki ticaret hacmini on katına çıkarmayı hedefliyoruz. Eğer önümüze bir hedef koyabilirsek başarılı olacağımıza inanıyoruz” dedi. Forum kapsamında gerçekleşen ikili işbirliği görüşmelerinde, özellikle Adana Heyeti’nde yer alan işadamlarına yoğun ilgi gösterildi. Görüşmelerde, özellikle inşaat, gıda ve gıda imalatı, tarım ve tarıma dayalı sanayi alanlarında talep yoğunluğuyla karşılaşıldı. Tunus’un Ankara Büyükelçisi Mehrez Ben Rhouma ve Adana Fahri Konsolosu Nuri

Sabuncu’nun davetiyle İş Forumu’na katılan Adana Heyeti, Tunus Ticaret ve Sanayi Odası’nı da ziyaret ederek, Tunuslu işadamları ve firma temsilcilerini Adana’ya davet ettiler. İş görüşmelerinin oldukça başarılı geçtiğini ifade eden Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen, “Tunus ve Libya’da müthiş bir potansiyel var. İlişkilerin karşılıklı geliştirilmesiyle birlikte Türkiye’nin cari açığının kapatılması, dış ticaretinin artırılması açısından önemli bir açılıma dönüştürülebilir. Tunus ve Libya ile ticari bağların artırılması, Türkiye’nin Afrika kıtasının her kesiminde ticaret yapma imkanını da beraberinde getirecektir. Forum, gerek Adana, gerekse Türkiye’nin Afrika pazarını tanınması ve irdelenmesi açısından çok yararlı olmuştur” görüşlerini dile getirdi. Toplantının son bölümünde ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen ve Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz tarafından Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’ye, Adana’nın özelliklerini yansıtan plaketler sunuldu.

13


Uluslararası İlişkiler

Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’nun 14 iki günlük toplantı ve değerlendirme bölümünün ardından, Adana Heyeti’nde yer alan üyelerimiz aynı sektörde faaliyet gösteren Tunus ve Libyalı işadamlarıyla ikili iş görüşmelerinde bulundular.


15




Fuar

Kitap Fuarı Adana’yı 18

dünya kültürüyle buluşturdu… TÜYAP Adana Fuarcılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Altın Koza’nın katkılarıyla düzenlenen ve Odamız tarafından desteklenen ‘Çukurova Kitap Fuarı’ ve ‘Çukurova Eğitim Fuarı’, 10-15 Ocak 2012 tarihleri arasında 200 yayınevinin katılımıyla kapılarını kitapseverlere açtı.

Ç

ukurova 5. Kitap Fuarı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverlerle buluştu.

Bezmen, Haydar Ergülen, Gülten Dayıoğlu; Cüneyt Ülsever, Yekta Kopan ve Ayşe Kulin’in de yer aldığı şair, yazar ve bilim insanının bulunduğu konuklar 6 gün süresince okurlarla buluştu.

Fuarın 10 Ocak 2012 Salı günü düzenlenen açılış törenine Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Adana Büyükşehir Başkanvekili Zihni Aldırmaz, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ve TÜYAP Adana Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü katıldılar.

Fuarın açılış töreninde konuşan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Çukurova’nın bir sanat ve kültür merkezi haline geldiğine dikkat çekti. Kentin bu özelliğinin gelişip pekişmesinin en önemli şartının kitaba olan dostluğun artmasından geçtiğini belirten Coş, bu konuda kitap fuarlarının önemi üzerinde durdu. Coş, ildeki ilk ve orta ve yüksek öğretimdeki yaklaşık 550 bin öğrencinin fuardan üst seviyede yararlanması için gerekenin yapılacağını bildirdi.

205 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen Çukurova 5. Kitap Fuarı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverlerle buluştu. Aralarında Can Dündar, Zeynep Oral, Nasuh Mahruki, Behçet Çelik, Mine Kırıkkanat, Enver Aysever, Pakize Özcan, Şükrü Erbaş, Nilüfer Kuyaş, Nazlı Eray, Nermin

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal Zeynioğlu açılış törenindeki konuşmasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Türkiye’nin Okuma Kültürü Haritası, kitap fuarlarındaki ziyaretçi grafiği ve kendi yaptıkları araştırmaya göre, 7-14 yaş aralığının Türkiye’de en çok okuyan kesim olduğunu kaydetti. Kitapçılarda, fuarlarda, her zaman bu kitlenin göze çarptığını ve bu yaş kesiminin


Fuar kitapla iç içe yaşadığını vurgulayan Zeynioğlu; “Dünyada genellikle yaşlı kesimler okuyor. Bizde genç ve aktif bir okuyucu kitlesi var. Bu kitle gelecekte daha yetişkin kitaplar okuyacak” dedi. 7-14 yaş aralığındaki okuyuculara yönelik hazırlanan kitaplarda da ciddi şekilde artış gözlemlendiğini vurgulayan Zeynioğlu; “Bu aktif okuyucu kitlesi yayınevlerini de harekete geçirdi. Bu gençlerin yetişmesiyle okuyan, araştıran, analiz eden, düşünen bir Türkiye ortaya çıkacak” diye konuştu. Özellikle okullarda öğretmenlerin teşviki, ailelerin de kitaba olan ilgisiyle bu yaş grubunun kitapla bütünleşmesinin herkesi mutlu ettiğini vurgulayan Zeynioğlu, okuyan bu neslin daha güzel eserlerin ortaya çıkmasını da sağlayacağını vurguladı. Türkiye’de geçen yıl 43 bin 201 çeşit kitap yayınlandığını ve toplam 493 milyon 469 bin 593 adet kitap üretildiğini, ülke nüfusunun 72 milyon 561 bin olduğu göz önüne alındığında 2011’de kişi başına düşen kitap adedinin 6,8 olduğunu anlatan Zeynioğlu, şunları söyledi: “Geçen yıl bu sayı 5,6 idi. Böylelikle yaklaşık Türkiye’de yayınlanan kitap çeşidinde 25,70, üretilen kitap adedinde yüzde 20,84 artış var. Kuşkusuz burada en önemli unsur, 7-14 yaş grubundaki çocukların kitapla tanışmasıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü geçen yıl çok önemli bir araştırma yaptı. Orada gördük ki dünyada olmayan şekilde Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuklarımız yoğun şekilde kitap okuyor. Nitekim bunu fuarlarda da görüyoruz.” Emniyetin aldığı tedbirlerle korsan yayın üretiminde azalmaların meydana geldiğine dikkat çeken Metin Celal Zeynioğlu, bunun yasal kitap üretiminde artış anlamına geldiğini vurguladı.

Fuar alanında düzenlenen açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula ise kitap üretimindeki artışın kendilerini sevindirdiğini söyledi. Rakamların Türkiye’deki “kitap okumayız, biz böyleyiz” gibi düşünceleri belli ölçülerde geçersizleştirdiğini kaydeden Kula; “Bir de ISBN numarası almayan kitaplar olduğunu düşünürsek, kitap sektöründeki canlılık konusunda bir fikir edinebiliriz. 2011 yılında yayınlanan 43 bin 201 farklı kitaptan 15 bini edebiyat kategorisi, 15 bini de toplum ve kültür bilimlerinden oluşuyor. Bu 30 bin kitap, edebiyat, kültür ve beşeri bilimler alanında yayınlanıyor demektir. Bu son derece olumlu” dedi. Kula, kitap çeşitliğinin önemli olduğunu vurgulayarak; “Türkiye’de bin 140’a yakın kütüphane var. Geçen yıl bunlara 1 milyondan fazla kitap aldık. 4 bin 500 çeşit kitap kütüphanemize girdi. Çoğulcu demokratik bilincin oluşmasının altyapısı. Çeşitlilik aynı zamanda insanlara seçme özgürlüğünün verilmesi de demektir” diye konuştu.

Yabancı konuk Hollanda

Tüyap Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ise fuarın geçen yıla oranla yüzde 26 daha fazla büyüdüğünü söyledi. Kavukçuoğlu; “Geçen yıl 170 olan yayınevi sayısı bu yıl 200’e çıktı. 30 yayınevi daha kitaplarıyla Çukurovalı kitapseverlerin karşısına çıkacak. Geçen sene fuarın 190 bin ziyaretçisi vardı. Bu ziyaretçilerin yüzde 16’sı Osmaniye, Mersin ve Hatay’dan geldi. Bu 190 bin ziyaretçinin yüzde 80’i kitap satın aldı. 190 binlik ziyaretçi sayısına İzmir’de ancak 11’inci yılında, Bursa’da ise 5’inci yılında kavuşmuştuk. Bu da gösteriyor ki, Çukurovalı kitap okurları fuara gerçekten büyük ilgi gösteriyor” diye konuştu. İlk kez bir yabancı ülkenin Çukurova Kitap Fuarına geleceğini da anlatan Kavukçuoğlu, şöyle devam etti: “Bu yıl misafirimiz Hollanda

olacak. Hollanda bu yıl ki İstanbul kitap fuarının konuk ülkesi ve kendileri Adana’ya da gelmek istedi. Hollanda edebiyatının en son ürünlerini Çukurova 5. Kitap Fuarı’nda sergileyecekler. Bu da bir yabancı rüzgâr estirmiş olacak. 2012 yılı Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 400’üncü yılı. Hollanda ile Osmanlı döneminden bugüne kadar gelen 400 yıllık bir diplomatik ilişki ve dostluk var” dedi. TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan ise bir okurun kitabın kapağını görmeden, iç sayfalarına bakmadan o eser hakkında bir yargıya varmayacağını belirtirken, “Kitap fuarının birinci özelliği de bu. Bundan ötesi de tanıdığınız yazarların, şairlerin, romancıların kitaplarını okuyorsunuz. Ama hiç kuşkusuz sizin de benim gibi orada çıkan sorularınız var. Kendisini tanımak istiyorsunuz. Ayrıca, kitabın ötesinde ve arkasında olan bir dünyanın ayrıntılarını da merak ediyorsunuz. Kitap fuarları bu yüz yüze karşılaşmayı sağlıyor. Fuarlarda bir yazarı bütünüyle gördüğünüzde daha iyi bir edebi portre çizebilmeniz mümkün” diye konuştu. TÜYAP Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ise “Çok söylendiği gibi Türk toplumu, az okuyan, kitaba küskün bir topluluk değil. Yılda Türkiye’de kişi başına 6,8 kitap düşmektedir. Hızla gelişmekte olan bir ülke için oldukça iyi bir oran. Çocuk yaşlarda kitapla tanışanlar, yarının okurları olarak yetişeceklerdir. Bu Türkiye için büyük bir kazanım. Geçen yıl 170 yayınevi katılmıştı. Yüzde 30 artış göstererek bu sayı 200’e ulaştı. Böylece çok daha fazla yayınevinin ürünleri Çukurovalı kitapseverlerle buluşma imkanı bulmuş oldu” dedi.

19


Haber

Odamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

20

Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitaplar Oda ve Borsa temsilcileri tarafından öğrencilere dağıtıldı.

O

damızın yanı sıra Adana Sanayi Odası (ADASO) ve Adana Ticaret Borsası (ATB) tarafından İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda 5 bin öğrenciye ücretsiz kitap dağıtımı gerçekleştirildi.

Odamız, Adana Sanayi Odası ve Adana Ticaret Borsası yöneticileri, kitap dağıtımı projesinin, ailelerinin imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle kitap alamayan küçük yaştaki öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırılabilmesine yönelik olarak hayata geçirildiğini vurguladılar.

TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuar etkinlikleri kapsamında, Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Necmi Özcanlı ve Adana İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat’ın katıldığı törende, Adana Sanayi Odası Meclis Başkanı Ahmet Kardeşler, Adana Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şahin Bilgiç, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer tarafından, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce belirlenen ve Büyükşehir Belediyesi’nce tahsis edilen araçlarla fuara getirilen maddi durumları kısıtlı öğrencilere 5 bin adet kitap ücretsiz olarak dağıtıldı.

Kentlerin ekonomisine önemli katkı sağlayan fuarların, toplumun sosyal, kültürel yaşamına da olumlu yansımaları bulunduğunu vurgulayan Odalar ve Borsa yöneticileri, “TOBB’a bağlı Odalar ve Borsa olarak, sosyal sorumluluk kapsamında kitaba ulaşmakta zorluk çeken öğrencilerimizi, çoğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitapları ile buluşturmaktan dolayı son derece mutluyuz. Odalar ve Borsalar olarak görev alanımızın sadece ekonomik gelişmelerle sınırlı olmadığını, faaliyette bulunduğumuz kentin eğitim, öğretim, sosyal ve kültürel hayatına da katkıda bulunduğumuzu böylesine anlamlı bir törenle bir kez daha göstermiş oluyoruz” dediler.

Törende konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Abdülgaffur Büyükfırat, öğrencilere ücretsiz kitap dağıtımından dolayı Odamız ile Sanayi Odası ve Ticaret Borsası yetkililerine teşekkür etti. Büyükfırat, “Bu son derece örnek ve anlamlı kampanyadan, özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerden gelen 5 bin dolayındaki öğrencimiz birer kitap alarak yararlanmıştır. Milli Eğitim camiası olarak böylesine geniş bir öğrenci kitlemizin kitapla buluşturulmuş olmasını önemli ve anlamlı buluyor ve büyük sevinç duyuyoruz. Bu kampanyanın bölgemizdeki ve ülkemizdeki tüm kurumlara örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu. Kampanyadan birer kitap alarak yararlanan öğrencilerin mutluluğu ise gözlerinden okunuyordu. Herhangi bir kargaşaya meydan vermeden son derece sakin bir ortamda kitaplarını Oda ve Borsa yetkililerinden alan öğrenciler, “Bu kampanyayı hayata geçirerek, çok istediğimiz ancak alamadığımız kitaplarla buluşmamızı sağlayan büyüklerimize teşekkkür ediyoruz. Aldığımız kitaplarımızı birbirimizle değiştirerek çok sayıda kitap okuma imkanını da elde etmiş bulunuyoruz” dediler.


Neden

Yazarlarımız

İhracat Yapalım? Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir. Teknoloji ve Beceri Bilgisi (Know How)

M.Şefik Ergönül / İş Danışmanı - Eğitmeni

S

on yıllarda konuştuğumuz birçok işletme sahibi, “niye ihracat yapmak istiyorsunuz” sorusuna cevap olarak, “iç piyasa çok bozuldu” diye cevap veriyor. Bu doğru bir önerme olmasına karşın, eğilimin kendi içerisindeki boşlukları da dışa vuran bir ifade. Eğer biz ihracat yapmak için iç piyasanın bozulmasını gerekçe olarak alırsak, varsayım olarak da, iç piyasanın canlanmasıyla ihracatı ikinci plana atacağımızı söyleyebiliriz. Bunun ne kadar, kendi bindiği dalı kesmek tarzında, yanlış ve tehlikeli bir davranış olduğunu belirtmemiz gerekir. İhracat iç piyasadaki dengesizlikleri düzeltmek amacını da mutlaka taşıyacaktır. Ancak bu bir strateji ve plan çerçevesinde yapılmalı ve mutlaka devamlılık öngörülmelidir. Bugün girdiğiniz bir piyasadan, yarın iç piyasa canlandı diye çekilmeseniz bile, nazlı davranarak küstürdüğünüz müşterinin öbür gün size nasıl davranacağını kestirmek pek zor olmasa gerek.

Rekabet gücü!

İhracata bakarken salt yurt dışı piyasayı düşünmenin eksik bir davranış olacağını da bilmek gerek. Çünkü ihracatla gelecek olan yükselen kapasite kullanım oranı, toplam üretim üzerine dağılan birim işçilik maliyetlerini düşüreceği gibi, üretim girdilerinin tedarikinde, daha yüksek bir taleple tedarikçimizin karşısına çıkmamızı sağlayacağı için, pazarlık gücümüzü arttıracağından, satın alma maliyetlerimizi de aşağı çekecektir. Doğal olarak da iç piyasa maliyetlerimiz de aşağı çekilecek ve iç piyasa kârlılıklarımızda kendiliğinden yükselecektir. Ayrıca birçok ürünün iç piyasa hareketlerinde görülen, uzun vadede ödeme ve nakit geri dönüşleri, ihracatın daha kısa vadelerde olan nakit geri dönüşleriyle de işletmenin nakit sıkıntısını hafifletecektir. Uluslararası piyasalarda rakiplerimizi izleyerek kazanacağımız ek yetenekler ve yeterlilikler de işletmemizin iç piyasadaki bazı eksikliklerini giderecek veya yanlışlarını düzeltmemize önayak olacaktır.

İhracata yönelmenin faydalı yanlarından biri de işletme teknolojisinin gelişmesine, değişmesine ve yenilenmesine neden olabilmesidir. Uluslararası piyasada karşılaşacağımız rekabetin, fiyat penceresinden bakıldığında bizi zorlaması, bizleri belki de üretim süreçlerinde değişikliğe yönlendirecektir. Teknolojik değişiklikler gelebilecek, yeni beceri bilgisi (know how) arayışlarına yönlendirebilecektir. Yalın üretim tekniklerinin kullanılmaya başlanması, Ar-Ge konusuna eğilinmesi gibi işletme becerilerini yükseltecek konulara yönelmek ihtiyacını hissedeceğiz. Rakiplerimizle olabilecek dirsek temasları, onlar hakkında yapacağımız araştırmalar, bizlere onların kullandıkları teknolojiler hakkında bilgi verecek ve bizleri teknoloji arayışlarımızda yönlendirecektir. İşletmenin bu yönde yapacağı değişiklikler ve getireceği yenilikler kendisine iç piyasada da artı bir rekabet avantajı sağlayacaktır.

Rakibin müşterisine mal satmak!

Birçok işletme sahibi, yurt içinde benzer iş kolunda çalışan tanıdıklarının müşterilerine gitmeyi uygun bulmazlar. Bu her ne kadar uygun bir davranış olarak görülse de, işin teorisinde pazarlama amaçlarından önde geleni olan “ rakibin müşterisine mal satmak “ amacına ters düşmektedir. Yurt içi piyasada bu davranışı uygun görmek olasıdır. Ancak yurt dışında dost, ahbap veya tanıdık rakipleri kırmak veya küstürmek gibi bir endişemiz olmayacağından ateş serbest olacaktır. Bunun doğal sonucu olarak da, ürünlerimizin satış potansiyeli artacaktır. Rekabet avantajı sağlamak amacıyla, kar marjımız daha düşük tutulsa bile, ciro artışı ile daha yüksek miktarlarda kar elde edeceğimiz açıktır. İhracata yönelmek bize daha rahat, daha endişesiz bir pazarlama yapma olanağı sağlayacaktır. Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir. Bunların yanı sıra da işletmeye büyüme potansiyeli sağlayabilecektir.

Her şey olumlu mu?

Yukarıda sayılanlar hep ihracatın gülen tarafları. Peki, hiç mi olumsuz bir yanı yok bu işin? Olumsuz demesek bile, ihracat öncesi çözülmesi gereken bazı sorunların bizleri beklediği de bir gerçek. Üründe yeni piyasalar için değişiklik yapmak gerekebilir. Her yeni piyasanın özelliğine göre yeni tanıtım malzemeleri hazırlamak gereksinimi doğabilir. Yeni bir piyasa yeni bir belge gerektirebilir. AB için alınan kalite belgeleri başka piyasalarda kabul görmeyebilir ve yenilerinin alınması gerekebilir. Bunlara ek olarak pazar araştırma, müşteri temasları, fuar katılımları ve benzeri faaliyetler için ilave finansman ihtiyacı doğabilir. Yapılacak bu yeni harcamaların geri dönüşü de başlangıçta göreceli olarak uzun bir vadede olabilir. Hepsinin önünde de tüm bu işleri üstlenecek bir kişi gerekecektir. Her zaman belirttiğimiz gibi bu kişi işletme içerisinden olabileceği gibi, salt ihracat işini üstlenmek üzere işe alınacak bir eleman olabilir ki bu da ek bir finansman isteyecektir. İyi bir planlama, düzgün bir pazar araştırması ve aceleci olmayan akıllı bir yönetimle, ihracatta başarı mutlaka gelecektir.

21


Araştırma / İnceleme

2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

İ

hracatçı Birliklerinden elde edilen veriler doğrultusunda, 2011 yılında ihracatımız %23,7 artış kaydederek 1 milyar 704 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise ihracatımız %26,9 artış kaydetmiş ve 1 milyar 378 milyon ABD doları gerçekleşmişti. Çeyrek dönemler itibariyle ihracat değerlendirildiğinde ise 2011 yılı çeyrek dönemlerde bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen dönem %27.4 ile I. dönem olmuştur. Ardından %25,2 ile IV. dönemde gerçekleşmiş olup, en fazla ihracat ise 493 milyon ABD Doları ile yine IV. dönemde gerçekleşmiştir.

22

Ülke gruplarına göre Adana’dan yapılan ihracat toplamları incelendiğinde ise; 2011 yılında en fazla artış %58 ile Orta Doğu ülkelerine gerçekleşmiştir. Ardından %56 ile komşu ülkeler, %21 ile Avrupa Birliği ülkeleri ve %15 ile Gelişmiş Sekiz Ülke sıralanmaktadır. Bir önceki yıla göre azalış gerçekleşen ülke grupları olarak Türki Cumhuriyetleri ihracatı %3, Uzak Doğu ülkeleri ihracatı da %11 azalmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise toplam ihracatın %40’nın Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığı görülmektedir. Ardından %30 ihracat payı ile Gelişmiş Sekiz Ülke ve %27 ihracat payı ile Ortadoğu ülkeleri sıralanmıştır. 2011 yılı ihracat payları 2010 yılı ile karşılaştırıldığında; ihracat payında en fazla artış Ortadoğu ülkelerinde gerçekleşmiştir. 2010 yılı ihracat payı %21 iken 2011’de %27’ye yükselmiştir.

Ardından Komşu ülkelerin ihracat payında artış gerçekleşmiş olup, 2010 yılında ihracat payı %20 iken 2011 yılında %25’e yükselmiştir. Avrupa Birliği ve Gelişmiş Sekiz ülkenin ihracat paylarında ise azalış gerçekleşmiştir. 2010 yılında Avrupa Birliği ihracatının payı %41’den 2011’de %40’a, Gelişmiş Sekiz Ülkelerin ihracat payı da 2010 yılında %33 iken 2011’de %30’a gerilemiştir. Ülkeler bazında ise en fazla ihracat son üç yıldır olduğu gibi 296 milyon ABD Doları ile yine Irak’a yapılmıştır. Ardından 186 bin ABD Doları ile Almanya ve 98 milyon ABD Doları ile İtalya sıralanmaktadır. İlk 20 ülke sıralamasında bir önceki yıla göre artış oranlarına bakıldığında ise en fazla artış bir önceki yıla göre üç kat artış gerçekleşen Mersin Serbest Bölgesine yapılmıştır. Ardından iki kat artışla Irak ve İspanya sıralanmaktadır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre fasıl grupları incelendiğinde en fazla ihracat 356 milyon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya grubunda gerçekleşmiş olup bu grup ihracatında bir önceki yıla göre %32 artış gerçekleşmiştir. 2010 yılında bu ürün grubunda %11 artış gerçekleşmişti. Ardından 230 milyon ABD Doları ile Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri ile 229 milyon ABD Doları ile Bitkisel Ürünler ürün grupları sıralanmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya gru-

bunun toplam ihracat içindeki payı 2010 yılında %19 iken 2011 yılında %20’ye yükselmiştir. Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri grubu ise %15’ten %13’e gerilemiş, Bitkisel Ürünler grubu ise her iki yılda da %13 payda kalmıştır. 2011 yılında en fazla artış gerçekleşen ürün grubu ise bir önceki yıl ihracatına göre 9 kat artış gerçekleşen Hayvansal ve Bitkisel Katı ve Sıvı Yağlar grubunda olmuştur. Ardından 2,5 kat artış gerçekleşen ayakkabılar, bastonlar, şemsiyeler ile 2 kat artış gerçekleşen Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler ürün grupları en fazla artış gerçekleşen ürün grupları olarak sıralanmaktadır. Adana ili ithalatı ise TÜİK tarafından 2011 yılı kasım sonu olarak açıklanmıştır. Bu kapsamda 2010-2011 Ocak kasım verileri karşılaştırıldığında ithalatta 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %41 artış gerçekleşmiş ve 2 milyar 724 milyon ABD Dolara yükselmiştir. 2010 yılı yıllık artışı ise %32 olarak gerçekleşmişti. Adana iline ithal edilen ürün grupları incelendiğinde de 2011 Ocak-Kasım itibariyle en fazla ithalat 558 Milyon ABD Doları ile Kimya Sanayi ürün grubunda yapılmıştır. 2010 yılında en fazla ithalat ise 459 milyon ABD doları ile Makine ve Mekanik Cihazlar grubunda gerçekleşmişti. Ancak söz konusu ürün grubu 2011 Ocak-Kasım itibariyle 470 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiş ve en fazla ithalat yapılan ürün grubu olarak üçüncü sırada yer almıştır. En fazla ithalat yapılan ikinci ürün grubu ise 544 milyon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya grubu yer almaktadır. 2010 yılında yıllık 431 milyon ABD doları ile yine ikinci sıradaydı. 2011 Ocak-Kasım dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen ürün grupları ise; %64 artışla optik aletler ilk sırada, ardından %56 ile kimya sanayi ve %54 ile plastik ve mamulleri ürün grupları sıralanmaktadır. Adana ili ihracatının ithalatı karşılama oranına bakıldığında; 2010 yılında %61,8 olarak gerçekleşen bu oran 2011 Ocak-Kasım itibariyle %56’ya gerilemiştir. 2005 yılından itibaren ihracatın ithalatı karşılama oranına bakıldığında ise; 2005 yılında karşılama oranı %97 iken ilerleyen yıllarda bu oranda sürekli bir azalış gerçekleşmiş ve 2010 yılında %61,8’e, 2011 Ocak-Kasım döneminde de % 56’ya kadar gerilemiştir. Söz konusu azalış trendi ihracatın ithalatı karşılama oranının yer aldığı grafikte arka sayfada daha net şekilde görülmektedir.


Araştırma / İnceleme

23


Araştırma / İnceleme

24


Araştırma / İnceleme

25


Meslek Komiteleri

26

Hal Yasası’nın

altyapısı oluşturulmalı Hal Yasası’nın çıkması, sektörde, “Milat” olarak değerlendirildi. Ancak, Hal Yasası konusundaki bilinmeyenlerin fazla olması, sektörde faaliyet gösteren firmaları kara kara düşündürüyor...

O

damız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi üyeleri, sektörlerindeki sıkıntılar ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerini dile getirdiler. Sebze ve meyve sektörünün Oda Meclisimiz ve Meslek Komitelerimizdeki temsilcileri, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren 5957 Sayılı Hal Yasası’nın, en kısa zamanda altyapıya kavuşturularak bilgi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söylediler.

sağlanmasıyla kayıtdışılığın tamamen ortadan kaldırılacağına inandıklarını ifade eden sektör temsilcileri “Yeni yasa ile hal kayıt sistemi kuruluyor. Böylece ülkemizin herhangi bir yerinde alım ve satıma konu sebze ve meyvelerin miktar ve fiyatlarına ulaşılabilme noktasına gelmiştir. Toptancı haline bildirimde (Hal Kayıt Sistemine) bulunmak kaydıyla genel olarak hal dışında da toptan alım satım yapılabilecektir” görüşlerini dile getirdiler.

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi, sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini Meclis Üyelerimiz Sedat Şenyürek ve Adnan Karaağaç, Komite Üyemiz Turgay Özfidaner ve üyemiz Serkan Sicimoğlu aracılığıyla gündeme taşıdı.

Yasa ile meslek mensuplarının kayıt altına alınacağını da ifade eden sektör temsilcileri şunları söylediler:

Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5957 Sayılı Yeni Hal Yasası’nı sektörün önündeki sorunların aşılması yönünde atılan en önemli adım olarak nitelediklerini söylediler. Yasanın, altyapıya kavuşturulması ve daha rantabl uygulanabilmesi yönündeki açılımların da

“Hal Yasası gereğince üreticiler mallarını satacakları tacirlerin irtibat bilgilerine erişerek, onlar hakkında bilgi sahibi olabilme şansını yakalamıştır. Ayrıca üreticilere, ürünlerini daha çok kar edebileceği pazarlara yönlendirerek, geleceğe yönelik planlama yapabilme ve tacirler karşısında daha güçlü bir pozisyonda bulunabilme olanağı sağlanmıştır. Yasa, hal içi ve dışı işlem maliyetleri azalttığı gibi, tüketiciye daha ucuza mal temin edebilme olanağı sunmuştur.


Hal Yasası’nın sağlıklı sürdürülebilmesiyle sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi ortadan kaldırılacak, kayıtdışılık azalacak ve buna bağlı olarak belediye gelirleri artacaktır. Yine bu yasayla semt pazarları modern bir yapıya kavuşturularak, tüketicilere daha düzenli ve hijyenik bir ortamda alışveriş imkanı sunulacaktır. Bu düzenlemeler içinde, pazar yerlerinin kuruluş ve işleyişi, pazarcıların uymak zorunda olduğu kurallar, bu kurallara uymayanlara uygulanacak cezalar, belediyelerin sorumlulukları yer almaktadır. Kanunla, pazarcıların yüksek sesle satış yapmaları yasaklanarak, satışlar daha modern bir ortamda yapılması sağlanmıştır.” Mevcut yasanın halden piyasaya sürülen ürünlerin tümünün hangi tarlada ekildiğinden, hangi ilacın kullanıldığına kadar tüm ayrıntıların da bilineceğine dikkat çeken Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, “Oysa tarladan direkt semt pazarlarına ya da başka yerlerde tüketilmek üzere kaçak yollardan piyasaya sürülen ürünler için bu durum söz konusu değildi. Vatandaş, hormon ilaçlarının kullanılıp, kullanmadığını bilmeden bu ürünleri tüketiyordu. Hal esnafı, her ürün için yüzde 1 rüsum, yüzde 2 de stopaj ödüyor. Ayrıca bir de KDV ödüyordu. Bir yanda sağlığa uygunluğu tartışılan ve hiç bir vergi ödenmeden piyasaya sürülen ürünler, diğer yanda da tüm gereklerini yerine getirerek kurallara uygun davranan bizler. İşini yasalara uygun yapan bizlerin yanı sıra daha sağlıklı ürün tüketmek isteyen vatandaşların haklarının korunması hedefleniyor. Bunun için sadece yasanın uygulanmasının yeterli olmadığı düşüncesindeyiz” dediler. Yasanın, sektördeki sorunları ortadan kaldırabilmesi için, özellikle meyve, sebze ve

27

diye konuştular. tarımla uğraşan kesim tarafından iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi temsilcileri, “Esnafın yeterince bilgi sahibi olmadığı bir yasanın tam olarak işlemesini beklemek hayal olur. O nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın konu ile ilgili uzmanları tarafından geniş katılımlı toplantılar düzenlenerek herkes bilgi sahibi edilmeli. Şu anda, Adana Vedat Dalokay Hal Kompleksi’ndeki 220 dolayındaki işyeri sahibi, atacağı her adımla ilgili birbirinden bilgi almak durumunda. Hiç kimse neler yapması gerektiğini tam olarak bilmiyor. Yasa’nın amaçlarına ulaşabilmesi için en kısa zamanda altyapısı oluşturulmalı, işyeri sahiplerinin neler yapacaklarını bilir hale getirilmelidir”

Elektrik kesintileri

“Vedat Dalokay Hal Kompleksi’nde 220 dolayında esnaf bulunuyor. Bazı işyerlerinde, talep fazlası ürünlerin bekletilmesi için soğutucular kullanılıyor. Dolayısıyla elektrik kesintilerinde ürünlerimiz bozulma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Hali besleyen enerji hatları ve trafo kapasitesinin ihtiyaca yeter hale getirilmesi ya da kesintiler anında devreye girecek güçlü bir jeneratör gerekmektedir” görüşlerini dile getiren Meslek Komitesi üyelerimiz, Vedat Dalokay Hal Kompleksi ve çevresindeki sanayi sitelerine hizmet veren PTT Şubesi’nin, mevcut potansiyelinin gereksinimlerini tam olarak karşılamadığını belirterek, PTT şubesinin personel ve altyapı sorunlarının kısa sürede giderilmesini istediler.


Meslek Komiteleri

28

Çiçek üretimi teşvik edilmeli

O

damız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanı Recai Onatça ile sektörlerindeki sıkıntıları ve çözüm önerileri üzerine konuştuk. Başkan Recai Onatça, en önemli sıkıntılarının mevsimle ilgili olduğuna dikkat çekerek, “Konumuz yaş sebze, meyve ve çiçek olduğundan mevsim bizler için çok önem arz ediyor. Kış aylarında üretimin düşmesi arz talep dengesinde sıkıntılara neden oluyor” diye konuştu. Türkiye’deki en kaliteli gülün Adana’da yetiştiğini belirten Başkan Recai Onatça, üreticilerin güle yönelmeleri için teşvik edilmesi ve alternatif çiçeklerin bulunmasının gerekliliğinin de altını çizdi.

Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanımız Onatça, Türkiye’nin en kaliteli gülünü yetiştiren Adana’nın, uluslararası pazara açılabilmesi için teşvik edilmesi gerektiğini söyledi


Meslek Komiteleri Halci arkadaşlarımız bu yasadan dolayı çok muzdaripler. Kendilerinin saf dışı bırakıldığını düşünüyorlar. Çareyi, üreticiyi finanse ederek buluyorlar. Üreticiye yön göstermek adına bir tarz danışmanlık yapıyorlar. Komite olarak bu sorunlara nasıl yaklaşıyorsunuz? Öncelikle yeni hal yasasının oturmasını bekliyoruz. Artılarını, eksilerini görüp ona göre strateji belirleyeceğiz. Bunun dışında bizim tavsiyemiz; Türkiye’de çok iyi bir potansiyel yakalanmışken herkesin gül üretmesi. Fazla zahmeti yok, teknolojik yollarla ürünleri ekiyorsunuz. Bir mühendis takip ediyor, ısıtma sistemi de kurduktan sonra aynı üründen yılda dört kez hasat alıyorsunuz. 5 yaşına kadar aynı kökü çalıştırıp, ürün elde edebiliyorsunuz. Şu anda baktığınızda pazarı az ama ürün sektörde her evin ekmeği gibi. Onun için böyle bir pazar var. Gül üreticileri sadece özel günlerde bu işten para kazanacaklarını düşündükleri için gülü öteleyip sebzeye dönüyorlar. Recai Onatça

Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi olarak karşılaştığınız sıkıntılar neler? En büyük sıkıntımız mevsimle ilgili. Yaş sebze, meyve ve çiçek soğuğa dayanıklı değiller. Bu yüzden kış aylarında talebi karşılamakla ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle çiçekçilik yönünden özel günlerin çoğunun kışa denk gelmesi bizler için ayrı bir şanssızlık. Yaz aylarında üretimle ilgili hiçbir sıkıntı olmazken talep de düşer dolayısıyla mallar ucuz olur. Bununla ilgili çözüm yolları üretiliyor mu? Çözüm yolu; yazın serin yerde, kışın Akdeniz’de üretmek. Bunu yapmak için de serayı taşımak lazım ve böyle yapınca maliyetleri ikiye katlıyorsunuz. Antalya, Türkiye’de çiçeği, sebzeyi en çok ihraç eden il. Adana’nın da iklim olarak oradan pek farkı yok. Fakat bu bölgenin insanı daha çok pamuğa, mısıra, soyaya yatkın çünkü çiftçilerimiz teknolojiden uzak. Olayın halcilik yönüne bakacak olursak ne gibi sıkıntılar çıkıyor karşınıza? Seracılar, daha çok sebze seracılığına yöneldi. Domates, salatalık daha karlı geliyor. Önceden üretici komisyoncuya giderdi, o da malını pazarlardı. Şimdi ise marketler bile gidip narenciyeyi bahçeciden alabiliyor. Böylece vergi de ödemiyor. Önceden yerel yönetim

bu işten pay alırdı. Fide yapan firmalar da köylüyü ve küçük çaplı işletmeleri hep yönlendirdiler. Onların da iştahları kabardı. Örneğin salatalık çok çabuk üretilen bir sebze.

Üreticileri teşvik etmek amacıyla bir çalışma yapılabilir mi? İnterflora Çiçekçiler Derneği olarak Ticaret Odası’nda üreticileri toplayıp bununla ilgili “dünya pazarında neler dönüyor, hangi ülke bize ne satıyor, biz hangi ülkeye hangi çiçeği satıyoruz?” gibi bir seminer vereceğiz ama öncelikle Hal Yasası’nın tam olarak sağlıklı bir şekilde yerine oturmasını bekliyoruz.

29




Faaliyetlerimiz

Avrupa Birliği büromuz projeleriyle

Adana ve Çukurova’ya

katkı sunuyor Etkinliklerimiz

1) Projeler 2) Eğitimler, Konferanslar ve Seminerler 3) Fuar Katılımları 4) Yurtdışı İş Gezisi Organizasyonları 5) İkili İşbirliği İmkanları 6) Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu 7) Diplomatik Ziyaret Organizasyonları 8) Çalıştaylar

Projelerimiz

32

Abdullah Kasımoğlu, Alpar Baykozi, Berna Övül, Barış Gökhan Topal, Burçin Teymen

O

damız, 1998 yılında Avrupa Birliği alanında çalışmalara başlamış ve bu alanda çalışmalar yapan ülkemizin ilk kuruluşlarından biridir. 2000 yılından beri bünyemizde faaliyet gösteren AB Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı Adana Ofisi, ABİGEM gibi oluşumlarla bölgeye ve üyelerimize AB konusunda bilgi ve destek hizmetleri sunuyoruz. Odamız bugün Adana’da, AB konusunda en yetkin ve tecrübeli kurum olarak her zaman ilk referans noktasıdır. Son 11 yılda Odamızca yürütülen 10 projeye 9.203.622 TL hibe desteği sağlanarak, bölgenin yararlanmasına sunulmuştur. Bu kapsamda proje ortaklarımız ve Odamızca dış ticaret, çevre, eğitim, istihdam gibi birçok önemli konuda bölgemizde binlerce insanımıza hizmet ve destek sağlanmıştır. Adana Ticaret Odası olarak, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için başından beri yoğun çaba içerisine girdik. Odamız, 2000 yılından bu yana, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) faaliyetlerinin yanı sıra, bünyemizde faaliyet

gösteren Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı ve ABİGEM ile birçok proje ve programa katılım sağlamış, Avrupa Komisyonu başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler, Avrupa Odalar Birliği (Eurochambres), Merkezi Finans ve İhale Birimi gibi birçok kaynaktan yaptığı projelerle ilimize ve ülkemize fon sağlamıştır. Böylelikle Odamız hem kendisini geliştirme hem de bölgemize dış kaynaklar sağlayarak hizmet sunabilme olanağı yakalamıştır. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz bazı projelere kısaca değinmek gerekirse; - Türk Oda Geliştirme Projesi ile bölgemize ve komşu illere dış ticaret alanında Dış Ticaret Kulüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezimizle hizmet verdik. - 2009 yılında Türk Oda Geliştirme Programı’nın ikinci aşamasında GreentouchYeşil Dokunuş adlı Sanayi İşletmelerinde Çevre Bilincinin Geliştirilmesi ve AB Çevre Standartlarına Uyum konulu Çevre Projemizi başarıyla tamamladık. - Yine Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

1) Avrupa Birliği Bilgi Merkezi 2) Adana Dış Ticaret Kulübü 3) Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi 4) Avrupa Bilgi Merkezi (EIC TR709) 5) Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu 6) Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi 7) Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak 8) GREEN TOUCH (Yeşil Dokunuş) 9) Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM) 10) Innocap (İnovasyon Müdürleri) 11) Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM) 12) Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz (BSN-MED)

katkılarıyla Avrupa Birliği Bilgi Merkezimizi kurduk ve bölgeye hizmet vermesini sağladık. - Aktif İşgücü Programı kapsamında dış ticaret ve kambiyo alanında yüzlerce gencimize dış ticaret becerisi kazandırdık. - “Leonardo Da Vinci” mesleki eğitim programı 60’dan fazla projeye ortak olarak katılarak bölgemizde mesleki eğitimin geliştirilmesini sağladık. - Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında aldığımız iki projemizi de başarıyla tamamladık. Odamızın bu süreçte, gerek fon miktarı, gerekse süresi bakımından hayata geçirdiği en önemli çalışma, Avrupa Komisyonu tarafından açılan “Rekabetçilik ve Yenilikçilik (CIP) Programı kapsamındaki Akdeniz İş Destek Ağı (BSN-MED) projesi olmuştur. Ayrıca bu süreçte, Avrupa Birliği Bilgi Merkezimizin 9 Mayıs Avrupa Günü, gençlik konferansı, öykü yarışması ve bilgi yarışması gibi çeşitli sosyal projeleri içeren çalışmaları toplumda Avrupa Birliği bilincinin yerleşmesi ve gelişmesi açısından olumlu sonuçlar vermeye devam etmektedir.


ADANA AB BİLGİ MERKEZİ

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından, 1995 yılında, ticaret ve/veya sanayi odaları gibi ev sahibi kuruluşlar ile ortaklık halinde Türkiye’nin değişik bölgelerindeki bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla AB Bilgi Ağı oluşturulmuştur. AB Bilgi Merkezleri 20 ilde (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon, Van) faaliyet göstermektedir. Odamız bünyesinde 8 Aralık 2000 tarihinden beri faaliyet göstermekte olan Adana AB Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun AB Genişleme için İletişim Stratejisinin hedefleri çerçevesinde bir dizi faaliyet gerçekleştirmektedir. AB ile ilgili soruları yanıtlamak, halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini sağlamak, AB bilgi kaynakları arasındaki ağın genişletilmesine katkı yapmak, hedef gruplar ile yakın ilişkiler kurmak ve sürdürmek, daha çok uzmanlaşmış başka kaynaklardan nasıl ve nerede ilave bilgi edinileceği konusunda tavsiyelerde bulunarak genel halk için bir başvuru noktası olarak hizmet etmek, uzman konuşmacıların katılımıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler düzenlemek, AB yayınlarını halkın ilgili kesimlerine dağıtmak ve kültürel etkinlikler düzenlemek Adana AB Bilgi Merkezi’nin faaliyetleri arasında yer almaktadır.

HİZMETLER

A - Bilgi Taleplerinin Karşılanması: Avrupa Birliği ve Türkiye ile ilişkiler çerçevesinde ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki her türlü bilgi talebini karşılamak ve bir başvuru noktası olarak hizmet vermek, B - Veri Tabanlarına Erişim: Halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini kolaylaştırmak ve bu veri tabanlarında yer almak, C - Bilgilendirme: Uzman konuşmacıların katılımıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler, çalıştaylar, konferanslar düzenlemek, D - Yayın ve Dokümantasyon: Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve çeşitli kurumlar tarafından hazırlanan yayınların dağıtımını yapmak, E - Kültürel ve Sanatsal faaliyetler: Kültürel değerler arası değişimi ve tanıtımı hedefleyen çeşitli kültür ve sanat faaliyetleri düzenlemek, F - Projeler: AB’nin finansal katkısı ile açılan çeşitli Programlar hakkında Sivil Toplum Kuruluşları, mesleki teşekküller ve ilgili tarafları bilgilendirmek ve yönlendirmek Bu hizmetler kapsamında; 10 yılı aşkın bir süredir Adana AB Bilgi Merkezi’ne yaklaşık 20.000 adet soru yöneltilmiştir.

SORULARIN TEMEL KONULARI

1- AB’deki genel ekonomi ve sektörler, üye ülkelerin ekonomik durumları, AB-Türkiye ekonomik ilişkileri 2- AB’nin Finansal kaynakları; programlar, hibeler ve krediler 3- Öğretim, mesleki eğitim, Türkiye’nin yararlanabileceği Fon Programları 4- AB Politikaları (Çevre, AR-GE, eğitim, sosyal politika, istihdam, tüketici hakları, bölgesel gelişim vb. )

5- AB’nin tarihi ve kurumsal yapısı 6- Standartlar, teknik engeller ve yasalar 7- AB-Türkiye ilişkilerinin gelişimi 8- Merkez’in faaliyetleri, çalışma alanları ve yayınları 9- Müzakere Süreci ve Müzakere Başlıkları 10- AB’deki üreticiler, ithalatçılar ve ihracatçılar ve firmalarla olası işbirliği alanları

HEDEF KİTLE

Adana AB Bilgi Merkezi ağırlıklı olarak aşağıda verilen hedef kitlelere yönelik olarak faaliyetler düzenlemektedir. • İşadamları-sanayiciler • Öğrenciler-öğretmenler, öğretim üyeleri • Sivil Toplum Kuruluşları • Kamu kurumları • Serbest meslek mensupları • Medya

KÜLTÜREL FAALİYETLER

Adana AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen faaliyetler arasında; Avrupa Birliği ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar bulunmaktadır. Bu etkinlikler şu şekilde sıralanabilir: • Konserler • Karikatür Sergileri • Ülke Günleri • Festivaller • Resim ve Kompozisyon Yarışmaları 1. Kültürel etkinlikler: Adana AB Bilgi Merkezi tarafından Avrupa ve Türkiye kültürleri arasında köprü kurmak amacıyla AB Üye ülke büyükelçilikleri ile işbirliğinde çeşitli ülke günleri, sanatsal faaliyetler, sergiler ve konserler düzenlenmektedir. Örneğin; Basında Türkiye- AB ilişkilerinin Son 50 Yılı Sergisi: Türkiye’nin, son 50 yıllık Avrupa Birliği (AB) serüveni, sergiye dönüştürüldü ve Adana M1 Tepe alışveriş Merkezi’nde 7-11 Şubat 2010 tarihleri arasında Adana halkı tarafından ziyaret edildi. Türkiye – AB ilişkilerinin 50 ulusal gazete manşetinde özetlendiği sergide, ulusal basında Türkiye-AB ilişkilerini irdeleyen gazete başlıklarına yer verildi. Sergiyle birlikte Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişi ve geleceği konusunda, mevcut kemikleşmiş algıların tarihsel belgeler ışığında yeniden gözden geçirilmesi amaçlandı. 2. Sivil Toplum: Odamız AB Bilgi Merkezi, Sivil Toplum Kuruluşları arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Adana ve çevre bölgelerden seçilen sivil toplum örgütleri temsilcileriyle, Avrupa’daki benzeri kuruluşları ziyaret ederek işbirliğinin artırılmasına katkıda bulunmuştur. 2005–2006 yıllarından 80’i aşkın Sivil Toplum Örgütü’nün Avrupa’daki benzeri kurum ve kuruluşlar ile görüşmesi sağlanmış ve bu çerçevede ziyaret programları düzenlenmiştir. Bu görüşmelerde kurulan işbirlikleri halen devam ettirilmektedir. Öğrencilere Yönelik Etkinlikler: Kültürel etkinlikler çerçevesinde Adana AB Bilgi Merkezi okul ziyaretleri gerçekleştirmekte ve Avrupa Birliği, AB - Türkiye ilişkileri konularında öğrencilere brifingler verilmektedir. 2000 – 2011 yıllarında 60’ı aşkın ilk ve orta

Faaliyetlerimiz öğretim okullarında brifingler düzenlenmiş ve 5000’i aşkın öğrenci AB ve AB Türkiye ilişkileri konularında bilgilendirilmiştir. Yine bu kapsamda Çukurova Üniversitesi bünyesinde bulunan Avrupa Dokümantasyon Merkezi ile de koordineli bir şekilde çalışmalar yürütmektedir.

AB ÖYKÜ YARIŞMASI

Adana AB Bilgi Merkezi, AB Bilgi Merkezleri ağı ile beraber, Koordinasyon Birimi önderliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulunduğu illerde Avrupa Birliği konusunda Öykü Yarışması düzenlenmektedir. İki bölümde organize edilen Öykü Yarışması’nın ilk bölümü İllerde yerel bazda, ikinci bölümünü ise illerdeki yarışmalarda dereceye giren eserlerin Ulusal bazda değerlendirilmesi şeklinde yapılmaktadır. Yarışma, Avrupa Birliği’ni kuran barış, birlik, eşitlik, özgürlük, güvenlik, dayanışma değerlerini vurgulamak, bu değerleri yetişmekte olan kuşaklara iletmek, özümsetmek ve bu alanda düşünce dünyalarını zenginleştirmek amacı ile 9. ve 10. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak gerçekleşmektedir

AB BİLGİ YARIŞMASI

AB Bilgi Merkezleri Ağı’nın bir diğer etkinliği olan AB Bilgi Yarışması ise, 2011 yılına kadar AB Bilgi Merkezimiz ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığıyla gerçekleştirilmiş ve ortaöğretim öğrencilerinin Avrupa, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin katılım süreci konusunda bilgi edinmeleri, araştırma ve okumaya yönelmelerini amaçlamıştır. Yine bu faaliyette de Türkiye Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda adım adım ilerlerken en önemli konulardan birinin de doğru bilgilenme olduğu düşünülerek, bu yarışmanın gençlerin AB ve Türkiye’nin üyelik sürecini doğru bir şekilde anlayıp yorumlaması, somut bilgilere dayanan fikirler geliştirmelerine olanak sağlaması amaçlanmış olup, 2012 yılından itibaren söz konusu etkinlik İl Milli Eğitim Müdürlüklerince organize edilecektir.

AB GENÇLİK KONFERANSLARI

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve British Council işbirliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulunduğu 20 ilde düzenlenen konferanslar dizisi, ülkemize Erasmus programıyla gelen yabancı öğrenciler ile Türk öğrencilerin her yıl için özel olarak seçilen konularda, alanında uzman kişilerin katılımlarıyla, beyin fırtınası yaparak fikirlerini özgürce paylaştığı bir platform olmuştur. Odamız AB Bilgi Merkezi de söz konusu etkinliğe Adana’dan gösterilen yoğun ilgi nedeniyle her sene yüksek düzeyde katılım göstermiş ve öğrencilerden alınan geri dönüşlerde çok başarılı bir etkinlik olduğu belirtilmiştir.

AVRUPA ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİ

Odamız AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen faaliyetler kapsamında AB ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine amacıyla yapılan bir diğer organizasyon AB çocuk filmleri festivalidir. 27-28-29 Eylül 2010 tarihlerinde Adana Cinebonus Sinemaları’nda gerçekleştirilen etkinliğe, ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı olarak tabir edilen il ve orta öğretim öğrencileri katılmış, Avrupa çizgi filmlerini izleyerek son derece keyifli vakit geçirmişlerdir.

33


Projelerimiz

Adana Dış Ticaret Kulübü (ADTK) Proje Özeti: Adana ilinde daha önce hiç ihracat yapmamış işletmelerin ihracata teşvik edilmesi amacıyla, gönüllü bir organizasyon olan Adana Dış Ticaret Kulübü çatısı altında faaliyetler gerçekleştirilmiş, kurulan dış ticaret kulübü ile tecrübeli ihracatçılar ile ihracata yeni başlayacak olan şirket yetkililerinin tecrübelerini paylaşması sağlanmış, düzenli toplantılarla dış ticaret konularında eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası, Sheffield Ticaret ve Sanayi Odası Süresi: 12 ay Bütçesi: 61.600 Euro AB Katkısı: 55.400 Euro (%90) Oda Katkısı: 6.160 Euro (%10)

Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 1 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafından en iyi proje ödülüne layık görülmüştür.

Adana Avrupa Bilgi Merkezi (ABM) Proje Özeti: Adana’da bulunan KOBİ’lerin uluslarasılaştırılmasına destek vermek üzere Avrupa Komisyonu’ndan alınan proje 2003 yılında başlamıştır. Proje kapsamında dış ticaret konusunda KOBİ’lere destek verilmiş, eğitimler, seminerler ve konferanslar düzenlenmiştir. Ayrıca firmaların pazar araştırmaları ve pazara giriş süreçleri ile ilgili eğitici faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

34

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, KOSGEB Adana Süresi: 36 ay Bütçesi: 120.000 Euro AB Katkısı: 108.000 Euro (% 90) Oda Katkısı: 12.000 Euro (% 10)

Green Touch (Yeşil Dokunuş) Proje Özeti: Avrupa Odalar Birliği ve TOBB işbirliğiyle hazırlanan Avrupa Türkiye Odalar Forumu programı, kapsamında Odamız, Sheffield Ticaret ve Sanayi Odası ve Ceyhan Ticaret Odası işbirliğiyle hazırlanan Green Touch Projesi, Adana’da faaliyet gösteren işletmelerin çevreci faaliyetlere yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Green Touch hibe kapsamında yürütülen projenin ve aynı zamanda oluşturulan çevre garanti markasının yeşil dokunuş anlamına gelen adıdır. Çevre konularında farkındalığın artırılması, KOBİ’lerin fikri sınai mülkiyet hakları, markalaşma, uluslarasılaştırma ve kurumsal kapasite artırımı konuların kapsayan proje, 3 Aralık 2008 günü imzalanan hibe anlaşması ile yürürlüğe girmiş, 3 Aralık 2009 günü sona ermiştir. Green Touch sürdürülebilirlik faaliyetleri devam etmektedir. Proje neticesinde çevre konulu 3 seminer, 4 konferans, 2 yurtdışı fuar katılımı gerçekleşmiş ve Türkiye’de bir ilk olan Green Touch Çevre Garanti markası Odamız adına tescil edilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSO Süresi: 12 Ay Bütçeşi: 126.879 Euro AB Katkısı: 114.400 Euro (% 90) Oda Katkısı: 12.479 Euro (% 10)


Projelerimiz

Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak Proje Özeti: Proje, Adana, Mersin ve Tarsus Yerel Günden 21 kentlerinde belirlenen yoksul mahallelerdeki yoksulluğun azaltılarak yaşam kalitesinin arttırılması için yoksul ve ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların, cinsler arası eşitliğinin sağlanması ve kadınların ekonomik değer yaratabilir kılınmasını hedeflemektedir. Proje kapsamında; yoksul mahallelerdeki kadınların yenilikçi (inovatif) yaratıcı, turizme yönelik hediyelik küçük el sanatları ürünleri üretimi ve pazarlaması konusunda eğitilmesi, bu konuda istihdamlarının sağlanması çalışmalarının yanında, Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında cinsler arası eşitliğin sağlanması amacıyla belirlenen yoksul mahallerdeki kadın ve erkekler arasında farkındalık yaratma faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Tarsus TSO, Mersin Deniz TSO, Adana. Mersin Tarsus Yerel Gündem 21’leri Süresi: 8 ay Bütçesi: 73.840 $

35

Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM)

Proje Özeti: Proje Adana ve bölgesinin ekonomi, yatırımlar, girişimcilik ve istihdam alanlarında yaşadığı daralmayı önlemek ve bölgeye bu anlamda yeni açılımlar getirmeyi amaçlamıştır. Proje ile bölgenin yurtdışında (İngiltere- Sheffield) uygulanan modellerle tanıştırılması ve temelde ekonomik olan sorunlarına çözüm getirilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda bölgeye girişimcilik destek hizmetinin bir merkez vasıtasıyla ve bütünleştirilmiş olarak sunulacağı bir platform oluşturulmuş, böylelikle mevcut ve potansiyel girişimcilerin desteklenmesi sağlanmıştır. Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSO Süresi: 12 ay Bütçesi: 72.518,75 TL ÇKA Katkısı: 54.316,54 TL (%75) Oda Katkısı: 20.202,21 TL (%25)


Projelerimiz

Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi Projesi (EMEDEX) Proje Özeti: Doğu Akdeniz Bölgesi’nde ihracatın geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla, Adana Ticaret Odası bünyesinde oluşturulmuş olan Adana Dış Ticaret Kulübünün bölgesel anlamda genişletilerek çevre illerde de Dış Ticaret Kulüpleri kurulmuş, Dış Ticaret Kulüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi adı altında faaliyet gösteren dış ticaret portalı yeni işletmelerin ihracata teşvik edilmesini sağlamıştır. Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 2 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafından en iyi proje ödülüne layık görülmüştür. Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Kayseri TO, Gaziantep TO, Antakya TO, Sheffield Ticaret ve Sanayi Odası Süresi: 12 ay Bütçesi: 67.450 € AB Katkısı: 60.705 € (%90) Oda Katkısı: 6.745 € (%10)

Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM) Proje Özeti: Türkiye’deki KOBİ’lerin rekabet seviyelerinin ve uluslararası piyasalarda aktivitelerinin arttırılması konusunda Avrupa Komisyonu ve TOBB, Türkiye’de İş Geliştirme Merkezleri kurulması ve finanse edilmesi konusunda anlaşma yapmış ve Odamız bu finansmandan yararlanmak üzere başvuruda bulunmuştur.Proje kapsamında Adana İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM)ilimizde kurulmuştur. Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi, KOBİ’lere yönetim danışmanlığı, bilgilendirme ve eğitim hizmetleri sunmaktadır. Merkeze proje kapsamında sağlanan AB finansmanı sona ermiş olup, Merkez faaliyetleri Odamız finansmanında sürdürülmektedir.

36

INNOCAP Projesi Proje Özeti: Proje Türkiye’deki ortak kurumların yabancı ülkelerdeki ortak kurumlar ile işbirliği yaparak inovasyon transferi alanında bilgi ve tecrübe paylaşımını amaçlamaktadır. Proje kapsamında Türkiye’deki ortak kurumların çalışanları ve KOBİ’lerden seçilen temsilciler İnovasyon Müdürlüğü alanında eğitim almış, yurtdışında ve Türkiye’de pilot işletmelerde uygulamalı inovasyon çalışmaları yaparak alınan teorik bilgiler pratikle bütünleştirilmiştir. Ayrıca Projede eğitim alan personel, Castilla Leon Teknoloji Enstitüsünce 80 yılda oluşturulan bilgi ve inovasyon metodolojisine sahip olarak invasyon müdürlüğü için uygulanan teorik ve uygulamalı sınavlara tabi tutulmuştur. Pilot uygulama çalışmalarını tamamlayarak sınavlarda başarılı olan Odamız AB Şefi Barış Gökhan Topal Castilla Leon Teknoloji Enstitüsü’nce “inovasyon müdürü” olarak sertifikalandırılmıştır.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Adana KOSGEB, Mersin KOSGEB, TTGV Süresi: 24 ay

Bütçesi: 12.300 € AB Katkısı : 9.900 € (%80) Oda Katkısı: 2.400 € (%20)


Projelerimiz

Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi Proje Özeti: “Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi MFİB tarafından hibe verilen ve 2005 yılında uygulanan bir projedir. Proje kapsamında 4 grup halinde eğitim alan 206 kursiyer dış ticaret ve kambiyo alanında eğitim almıştır. 1. grup işsiz üniversite mezunu ve yabancı dil bilen gençlerden, kalan 3 grup ise halen şirketlerde çalışan personelden oluşmuştur. 1. grup kursiyerler eğitim sonrası dış ticaret şirketlerinde 6 ay staj uygulamasıyla pratik yapmıştır. İşsiz kursiyerlerin %85 i proje sonrası istihdam edilmiş, firmalarda çalışan personelin ise istihdam dönüş hızları minimuma indirilmiş ve işlerini kaybetme riskleri azaltılmıştır. Ortaklar: Adana Ticaret Odası Süresi: 12 ay Bütçesi: 86.500 € AB Katkısı: 77.800 € (%90) Oda Katkısı: 8.700 € (%10)

37

Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi

Proje Özeti: Adana’da Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Merkezi oluşturarak, proje boyunca 25 gence eğitim, kapasite geliştirme desteği ile girişimci fikirlerini hayata geçirmelerinde destek sağlamayı amaçlayan proje kapsamında; Kentimizde farklı kesimlerden gençlerin temsil edildiği ve girişimcilik üzerine çalışmalar yapacak olan Adana Genç Girişimciler Kurulu’nun kurulması, gençlerin fikirlerini hayata geçirebileceği eğitim ve etkinliklerinden yararlanabileceği Adana Genç Girişimciler Destek Merkezi’nin oluşturulması, eğitim alan gençlerin girişimcilik özelliklerin daha etkili ve verimli kullanabilmelerine katkı sağlaması, gençlere deneyimli girişimciler yanında staj yapmalarına imkan vererek saha deneyimlerinin olmasının sağlanması, girişimciliği özendirmek amacı ile yenilikçi projeler hazırlanmasının sağlanması amacıyla faaliyetler yürütülmüştür. Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Kent Konseyi Süresi: 8 ay Bütçesi: 24.000 $ BM Katkısı: 20,000 $ (%83) Oda Katkısı: 4.000 $ (% 17)


Faaliyetlerimiz

Adana’yı keşfedin... Discover Adana...

Odamız, Financial Times FDI Magazine tarafından 2006 yılında yapılan “Geleceğin Avrupa Şehirleri” yarışmasına katılmış, Adana, Avrupa’nın yatırıma en uygun bölgesi dalında 1. seçilmiştir. Dergi ayrıca Adana’yı geleceğin en önemli metropollerinden biri olarak göstermiştir. 38

S

tratejik olarak Orta Doğu ve Avrupa’nın kesişim yolları üzerinde bulunan Adana, Türkiye’nin 5. büyük ekonomik, sosyal ve kültürel merkezlerinden biridir. Yüzyıllardır kente şöhret getiren Adana Kebabı ise, yakın zamanda coğrafi işaret olarak tescillenmiştir. Bu misafirperver güney şehrinde, aynı gün içinde, flamingo cenneti Karataş kıyılarında parlayan güneşi ve ılık havayı yaşayabilir; Toros dağlarının karla kaplı eteklerinde serin havanın tadını çıkarabilirsiniz. Seyhan Nehri’nin iki kıyısında yer alan ve Seyhan & Çatalan barajı boyunca uzanan Adana, yeşille mavinin bir araya geldiği bir yer olarak Adana’ya il kez gelen ziyaretçileri oldukça şaşırtır. Toros Dağları şehrin arkasında muhteşem bir manzara yaratmaktadır.

Ekonomik Potansiyel

Adana’yı cazip bir yatırım merkezi haline getiren iki unsur; ucuz ve kaliteli yaşam koşulları ve yerel ve uluslararası pazarlara ulaşımın kolay olmasıdır. Ilımlı iklim ve verimli toprağı Adana’yı Türkiye’nin tahıl ambarı haline getirmiştir. Tarımın pazarlama ve dağıtım merkezi olan Adana’da pamuk, tahıl, arpa, üzüm, narenciye, zeytin ve tütün üretilmektedir. Adana sanayisi, tekstil imalatı, dericilik, işlenmiş yün ve çok çeşitli gıda ürünlerini içermektedir. Almanya ile Türkiye arasında imzalanan İsken Enerji Santrali ile Adana, 2003 yılında kimyasal madde ve gıda sektöründe beşinci en büyük yabancı yatırım alan şehri olmuştur. 1210 megawatt’lık kömür enerji santrali iki yıldır hizmet vermektedir. Yurtdışındaki yatırımcılara ilimizi tanıtan güncel strateji ise, kent merkezinden sadece 20 km uzakta olan geniş bir sanayi bölgesini yönetmek ve devamlılığını sağlamaktır. Bu sanayi bölgesinde, 225 şirket; hali hazırda aktif olup bu şirketler ağırlıklı olarak tekstil, ağır sanayi/metal, gıda, hazır giyim, plastik ve makine sektörlerinde faaliyet göstermektedir.

Strategically located at the crossroads of the Middle East and Europe, Adana is one of the five largest economic, social and cultural centres in Turkey. The Adana Kebap®, which lent the city its fame for centuries, has recently been trademarked. In this hospitable southern town you can experience warm, bright sunshine on the coast at the flamingo haven of Karatas and refreshing coolness in the snow-covered uplands of the Taurus Mountains all in the same day. Located on both sides of the Seyhan River, and expanding around the Seyhan & Çatalan dam lakes, Adana is painted green and blue, to the surprise of the first-time visitor or business traveller. The Taurus Mountains offer a spectacular backdrop to the city.

Economic potential

Two important factors make Adana attractive for investment: the low cost of living and easy access to the Turkish and international markets with the existing interstate and transportation facilities. A mild climate and rich soil make Adana the ‘bread basket of Turkey’. The city is the marketing and distribution centre for an agricultural region that produces cotton, wheat, barley, grapes, citrus fruits, olives and tobacco. Its main industries are textile manufacturing, tanning (leather), and the processing of wool and various food items. With the Isken power plant investment signed between Germany and Turkey, Adana became the country’s fifth largest recipient of foreign investment in 2003, mainly in the chemical and food sectors. The 1210megawatt coal power plant has been in operation for two years. The current strategy for promoting the city to overseas investors is to operate and maintain the largest industrial zone in the country, only 20km away from central Adana. In the industrial zone, 225 companies are already active, primarily in the textile, heavy industry/metal, food, readywear, plastics and machinery sectors.


Faaliyetlerimiz Avrupa ve dünyadaki enerji pazarlarıyla beraber bu bölgedeki en önemli ekonomik gelişme, Adana’ya 1 saatten az mesafede yer alan, %80’i Türkiye’den geçen ve Akdeniz Bölgesi etkisi kapsamına alan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıdır. BTC boru hattı, Akdeniz ülkeleri ve ötesindeki ülkelere Hazar Denizi’ndeki petrol ve gaz rezervlerine kolay ulaşım imkanı verecektir. Adana için, petrokimya sanayisinde yeni yatırım beklentisi oldukça fazladır. Yerel yatırımcılar, idareciler, Oda temsilcileri, diğer STK’lar ve Çukurova Üniversitesi Adana’nın AR-GE ve teknoloji alanında önemli bir yere sahip olması için büyük çaba sarf etmektedir. Tıp ve ziraat dallarında en iyi öğrenim veren üniversitelerden biri olan Çukurova Üniversitesi, 850.000 metrekarelik bir teknoloji geliştirme alanının kurulmasında; Ticaret ve Sanayi Odası, 16 özel kuruluş işbirliği ile AR-GE’yi destekleme konularında öncülük yapmıştır. Şehrin ileri gelenleri ise Adana ve çevresini uluslararası turizm sektörüne yeni bir yer olarak kazandırma konusunda çaba sarf etmişlerdir. İlin en eski meslek örgütlerinden biri olan Adana Ticaret Odası, Atatürk’ün modern Türkiye’yi kurmasından önce, pamuk ticaretini kontrol edip düzenlemek için 1894 yılında kurulmuştur. Bugün, Adana Ticaret Odası, bölgesel ekonomik yapıyı güçlendirmek ve ildeki sermaye birikimini artırmaya gayret etmektedir. Şehirdeki kebap restoranlarına alternatif olarak, göl kenarında birçok balık restoranı bulunmaktadır. Adana’da gece hayatı oldukça öne çıkmaktadır, şehrin farklı yerlerinde kaliteli barlar, kulüpler ve restoranlar bulunmaktadır.

Adana, Stratejik Olarak, Avrupa ve Orta Doğu İçin Geleceğin Enerji Merkezi Olacak Portakal Çiçeklerinin Şehri

Sonbahar ve ilkbahar aylarında, kapalı alanlar dışında yapılabilecek birçok aktivite ile güneşli, ılık kış günlerinin tadı çıkarılabilir. Tarihte Hititlerin yerleşim yeri olan ve el yapımı kilimleriyle ünlü olan Karatepe, narenciye kokusuyla, baharda günübirlik geziler için müthiş bir yerdir. Yaz sıcağında, Toros Dağlarının eteğinde serinleyerek rafting, dağ yürüyüşü, bot gezisi, kano ve rüzgar sörfü yapılabilir. Avrupa Oda Geliştirme Programı’nda aktif olarak yer alan Adana Ticaret Odası, uluslararası fuar ve forumlar organize eden kurumların başında gelmektedir. Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu, Adana Ticaret Odası tarafından Türk işadamları ve yurtdışından katılan işadamları arasında yeni iş fırsatları yaratmak için organize edilmiştir. İş fırsatlarının yanında, Adana çeşitli yaşam tarzları sunmaktadır. Şehrin kalabalık ve canlı yerlerinde yaşamak isteyenler için, kaliteli mağazalar, restoranlar, spor tesisleri yürüme mesafesinde olup, birçok lüks apartmanlar şehrin merkezinde yer almaktadır. Sakinlik ve huzur dolu bir ortamda yaşamak isteyenler için ise şehrin dışında huzur dolu mekânlar bulunmaktadır.

One of the most significant economic developments for this region, along with the whole of Europe and many world energy markets, is the soon-to-be-completed Baku Tbilisi Ceyhan oil pipeline, of which 80% passes through Turkey, terminating on the Mediterranean Sea, less than one-hour’s drive from Adana. This pipeline will provide the countries of the Mediterranean and beyond with easy access to the vast oil and gas reserves of the Caspian Sea. For Adana, the prospects of a new petrochemical industry in the region are enormous. Local investors, governors, representatives of the chambers, other NGOs and Cukurova University are making visible efforts to ensure Adana earns a significant position in research and technology, as well as in economic trade. Cukurova University, which offers one of the strongest medical and agricultural programmes in the country, has spearheaded the founding of an 850,000 square-metre technology development region, in partnership with the City of Adana, the chambers of commerce and industry, and 16 private firms, to encourage research and development (R&D). The city officials also put effort in making Adana and its region a new destination for the international tourism industry. Adana Chamber of Commerce (ATO), one of the oldest NGOs in the city, was founded in 1894 – well before Atatürk founded modern Turkey – to regulate and control the cotton trade. Today, it is an organisation that strives to strengthen the regional economic struct-ure, and to speed up the accumulation of capital in the region together with the Adana maintained by the city. Many fish restaurants around the lake offer an alternative to the popular kebap restaurants in town. Nightlife can be the highlight of Adana, if you look out for the quality bars, clubs and restaurants tucked away in unexpected corners of the city.

Adana Is The Strategic Location For A Future Energy Centre Of Europe And The Middle East A city of orange blossoms

Outdoor recreation opportunities in the autumn and spring months – and occasionally on bright, warm winter days – are among Adana’s best kept secrets. The historical Hittite settlement Karatepe, famous also for its handmade kilims, is only one hour away, and is perfect for day trips in spring, when the whole region is perfumed with citrus blossoms. During the heat of the summer, the uplands of the Taurus Mountains provide relief and a chance for some white-water rafting and mountain trekking. You can also sail, canoe and windsurf. Chamber of Industry and the Adana Commodity Exchange. Apart from participating in the EU’s European Chambers Development Programme, ATO plays a lead role in organising international fairs and forums. The Adana International Forum on Economic Cooperation – for which the second annual meeting will be held in the Adana Hilton between February 22-24, 2006, is an initiative driven solely by ATO, to provide new business opportunities between the business partners of Turkey and the participant countries. In addition to business opportunities, Adana offers a variety of lifestyles. For those who are interested in the liveliness of the city, and the convenience of having quality stores, shops, restaurants, and sport facilities within wolking distance, many spacious luxury flats are avaliable in the central neighbourhoods. For those seeking peace and quiet, numerous amenity-loaded bsuburban villas abound.

39


Faaliyetlerimiz Güney bölgesindeki en büyük hastaneye sahip olan Adana, sağlık sektöründe devlet ve özel sağlık hizmetleri sunan birçok kuruma sahiptir, en iyi tıp fakültelerinden birine sahip olan Adana’da kaliteli sağlık hizmetlerine kolayca erişilebilmektedir. İngilizce’nin ilkokuldan liseye kadar bir çok okulda öğretildiği şehirde, İngilizce konuşan yöneticiler, profesyoneller, yönetici asistanları ve nitelikli işçi bulunmaktadır. Seyhan Nehri’nin yürüme mesafesinde olması, yürüyüş yapan ve bisiklet sürenler için cennet gibi bir fırsat yaratırken, gölün üzerinde bulunan ve sadece yayaların kullandığı köprü ile geniş yeşil bir parka ulaşılabilir. Akdeniz’in kıyısında yer alan ve arabayla bir saatlik mesafede bulunan Karataş ve Yumurtalık eşsiz kum ve plajlara sahiptir. Karataş yakınlarında bulunan ülkenin en büyük iki lagünü, güneye göç eden her türden kuşların yaşadığı bir yer olup ve bu görüntü, kuş gözlemcileri için cennet olarak kabul edilmektedir. Kuzeyde Toros Dağları’na olan yakınlığı, güneyde Akdeniz, doğuda Karatepe ve tarihi mekanları, ılıman iklimi ve uygun yaşam koşulları, iyi eğitimli iş gücü ve ticaret odaklı işletme kültürüne sahip olması, Adana’yı yaşanacak bir şehir olarak ortaya koymaktadır. 2 milyonluk nüfusuyla, gün içinde dolaşabileceğiniz, lezzetli Kebap yiyebileceğiniz ve birkaç saatte eve dönebileceğiniz bir şehirdir Adana. Başka hangi şehirde bunu yapabilirsiniz?

40

Since Adana has the largest hospital in south-eastern Turkey, as well as numerous public and private health care facilities, and a strong medical school, it is easy to find high quality health care. And as English is emphasised in almost all schools from elementary to high school, it is not difficult to find many English-speaking managers, professionals, secretaries and qualified labourers. The riverwalk along the Seyhan River is a haven for walkers and cyclists, who can cross the river on a series of pedestrian suspension bridges to access a vast green park that is well on the lake. The Mediterranean coast, with the seaside towns of Karatas and Yumurtalik, has sandy beaches that are accessible within an hour by car. Two of the largest lagoons in the country are located near Karatas, and host many varieties of birds as they migrate south, creating a paradise for bird watchers. Adana’s close proximity to the Taurus Mountains to the north, the Mediterranean to the south, Karatepe and other worldrenowned historic sites to the east, along with its pleasant climate and reasonable cost of living, a highly trained work force, and tradeoriented business culture make it a pleasant and an exciting place to settle down. Adana is a city of 2 million people, where you can run errands around town in the middle of the day, have a delicious kebap meal and still return home within a couple of hours. Where else in the world can you do that?


Yazarlarımız

Gerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri Yurtdışına mal satmak isteyen firmalarımızın öncelikle, sürdürülebilir bir sistem oluşturmaları gerekmektedir. Bunun için de mutlaka, pazardaki rakiplerin geçtikleri yollar iyi incelenmeli, bu alanda verilen devlet destekleri araştırılmalıdır. Hamdi Demirel Yatırım Danışmanı

T

ürkiye’de firmaların bayıldığı bir masal vardır. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, bir uzak ülkeden bir adam çıkagelir. Masamızın üzerine bir çuval yabancı para koyar. İstediği malı söyler ve genellikle iç pazar fiyatının üzerine önerdiğimiz fiyatı hemen kabul eder. Biz de namuslu tüccar isek parasını aldığımız malı gönderir ve büyük (!) ihracatçı (!) oluruz. Bu kadar basit ve zahmetsiz, ucuz ve karlı olmalıdır ihracat bizim için... 1980 yılında beni dış ticarete meraklı bir yönetici haline getiren başıma bizzat gelen bu tür iki olaydı. Hala inanamıyorum ama Ürdün’e çatı kaplama malzemesi, Hollanda’ya çift tarafı baskılı kumaşı aynen böyle sattım.. Ama patronlarım bu masalın böyle devam edeceğini hayal ettikleri için yapılması mutlak gereken işleri sıraladığımızda para “çarçur etmekten” yana olmadılar ve tabi masalın arkası gelmedi. Her iki iş sonrasında bilgi eksikliklerimiz nedenleri ile ne kadar fırsat, iş ve kar kaybına uğradığımızı sonradan öğrendik ama son vagonun son merdiveni önümüzden çoktan geçip gitmişti... Ama 1983 yılının Kasım ayının bir günü Suudi Arabistan’da bir gıda toptancısında dağıtıcı şoför olarak çalışan Anadolu evladı uyanık Osmaniyeli Çolak Ömer de aynı şekilde patronunu kapıp fabrikamıza gelerek, “Piyasaya alkolsüz bira çıkartmışsınız, 2 tır parası getirdik, yarın yükleyebilir misiniz?” deyince kendime, “Dur bakalım heyecanlanma” dedim. Bu sefer işi gerektiği gibi ciddi ve doğru yapalım da “ticaretimiz” karlı ve sürdürülebilir olsun… Hemen patrona bir iş ve eylem planı sundum ve onayını aldım. Acilen bir pazar, sonra iki pazarlama araştırması yapacaktık. Eğer toplanan

ilk veriler olumlu ve karlı bir piyasayı gösteriyorsa marka tescil, kalite uygunluk işlerini tamamlayacaktık. Bu sırada rakip, fiyat, ürün, dağıtım, ambalaj, broşür, katalog ve reklam araştırmaları ile bilgi eksiklerimizi tamamladıktan sonra oluşturduğumuz strateji/yol planına uygun olarak satışa başlayacaktık.

Doğru bilgiler ışığında doğru planlar yaptık ve doğru seçilmiş kişilerle çok düşük reklam bütçesine rağmen dördüncü yılda pazar payına üçüncülüğe ulaşmıştık. Sağlam temeller üzerine yerleştirdiğimiz markamız 1984’den beri yaklaşık 30 yıldır o ülkede başarı ile satıyor.

İlk araştırmamızda bile gelen her bilgi bir büyük sürpriz hatta şok niteliğinde idi. Ürünümüzü tanımlayan ülkemizdeki alkolsüz tanımı ile bu ülkedeki alkolsüz sözlerinin arasında dağlar kadar fark olduğunu öğrendik. Hele başka yolla birilerince buraya getirilen “Alkolsüz” markamızın gümrük laboratuvarlarında analiz edildiği, “çok alkollü” (!) olarak raporlandığını, markamızın kara listeye alındığını ve bu ülkeye girişinin aylar önce tamamen yasaklandığını öğrenince az kalsın bu işi hemen bırakma kararı veriyorduk. Gereken tüm ürün standartları toplayıp konunun kötü niyet değil, sadece bilgi eksikliğinden kaynaklandığını yetkililere zorla ispatladık ve bir taahhütname imzalayarak markamızı kara listeden çıkarttık. Artık nihayet doğru ürünün teknik tanımını biliyorduk. Bu konuda yanlış yapma şansımız kalmamıştı.

Dünyadaki her doğru yönetilen şirketin yeni bir pazara girerken izlemesi gereken yukarıda anlattığım adımlar için yapılması gereken harcamaların yüzde yüzünü şirket kasasından harcamıştık.

Pazar ve dağıtımı araştırınca bir yanlış yapmaktan daha kurtulduk. Bizden fabrikamıza gelip bayilik isteyen firmanın ancak küçük bir bölgede etkin olduğu ve genel bayi olarak bize ancak vakit kaybettireceği anlaşıldı. Ülkenin ikinci büyük dağıtım sistemine sahip firmayı bularak anlaşma imzaladık bu firmaya da bölgesel imtiyazlı alt bayilik verdirdik. Rakipleri araştırırken 1930’larda ülkeye girmiş bir İsviçre markasının nasıl birinci; 1950’lerde pazara girmiş bir İngiliz markasının hangi politikalarla ikinci oluşu ve üstün teknoloji ve şöhretleri ile gelen Almanlar’ın niçin hala beşincilikte kaldığını öğrendik. Bu bilgilerle pazar çalışmamızın göstergelerini öne alıp cesur bir hedef seçtik, hızla önce yedinci, bir yıl sonrasında dördüncü pazar payını kapacaktık.

Mutlaka biliyorsunuzdur Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin 2010 yılında “Yurtdışı birim, marka ve tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi hakkında tebliğ” ile bu çalışmaların tüm harcamalarının yüzde 60’a kadarki kısmı ödeme ve belgesi ile ispat edildikten sonra destek olarak iade ediliyor. Bu tebliğ ile bir pazara girerken ve satışları desteklerken Türk firma ve markaları; araştırma-danışmanlık faturaları, marka tescil-kalite belgesi alımı masrafları, şirket– büro-köşe-vitrin kira ve sabitleri giderleri, reklam ve tanıtım giderleri değişik kural, şart ve sınırlar içerisinde yüzde 60’a kadar destekleniyor.. Birçok müşterimizin ilk defa bizden duyup hayretlere kapıldığı devletimizin firmalarımıza dünya standartlarında ve doğrularında dış satış işleri yapmaları için verdiği bu destekten biz danışmanlık hizmetleri verdiğimiz firmaları faydalandırıyoruz. Siz de mutlaka faydalanın ve işe doğru başlayın ve yıllarca sürdürün. Bu işleri eksiksiz yaptıktan/yaptırdıktan sonra o ülkeyi ziyaret ederek üstün deneyiminizle o pazar ve yapacaklarınız hakkında dahiyane kararlar verin. Çünkü bunun tersini veya aksini yaparsanız başarı şansınızın ancak bir milli piyango bileti kadar olacağını garantileyebiliriz.

41


Haber

Kendi işinin memuru olan

marka yaratamaz

42

Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı.

D

eulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş, girişimciliğin sırlarını ve marka olmanın yollarını anlattı. Dünyada en değerli sermayenin iş fikri olduğunu söyleyen Altuntaş, “Ancak bu iş fikrini hayata geçirirken stratejinizi iyi yapın. Çünkü girişimciler kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivasyonlarını kaybediyor ve kendi işinde memur

oluyor. Bunun için yeni alanlara girmekten, yeni yatırımlar yapmaktan, halka açılmaktan korkmayın” dedi. Refleks Gazetesi’nin Akdeniz TV işbirliğiyle gerçekleştirdiği bu yılın ilk “İş’e Yarayan Toplantısı”nın konuğu Deulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş oldu. Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı. Hilton Oteli’nde gerçekleşen ve Adana Ticaret Odası Başkanı Ali Gizer’in yanı sıra çok sayıda işadamı ve işkadınının katıldığı toplantının açılışında konuşan Refleks Gazetesi İmtiyaz Sahibi Esra Özden, Adana’nın; kaliteli üretimiyle dünyanın 150 ülkesine yaptığı ihracatıyla göz doldurduğuna dikkat çekerek, “Daha iyi olamaz mıyız? Elbette olacağız. Formül belli. Girişimci ruhumuzu geliştireceğiz, girişimciliği artıracağız. TOBB Adana Kadın Girişimciler Kurulu’nun bir üyesi olarak, Kayserili’den, Trabzonlu’dan, Gaziantepli’den, Konyalı’dan daha şanslı olduğumu biliyorum. Adana’nın var olan imkanlarının başka hiçbir kentte olmadığının da bilincindeyim. Bu kentin plaka-

sında olduğu gibi ekonomik zenginlikte de bir numara olması çok zor değil. Özellikle iş dünyasının bir diğer yarısı biz kadın girişimciler; projeler üreterek, ekonomi yönetimini, yerel yöneticileri zorlayarak, her şeyden önemlisi güç birliği yaparak bunu başaracağız” dedi. SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİ KEŞFEDİN Baybars Altuntaş ise sunumunda, girişimcilerin hep bardağın dolu kısmına bakan insanlar olduklarını söyledi. Altuntaş, “Biz bardakta en ufak bir damla su bile varsa, dolu kısmından ne çıkartabiliriz onu düşünüyoruz” görüşünü dile getirdi. Adana’nın “Otobüsten indim, BMW’ye Bindim” kitabının yazılmasında çok önemli bir katkısı olduğunu kaydeden Altuntaş, kitabın hikayesinin Adana’da başladığına dikkat çekti. Baybars Altuntaş, şunları söyledi: “Adana hayat hikayemde çok önemli bir kilometre taşı oldu. ABD Başkanı Obama’yla bizzat görüşmeye kadar giden hikayemin aslında başlangıcı Adana’dadır. Nasıl oldu da Başkan Obama ile görüştüm ve Adana’nın nasıl bir rolü oldu bu görüşmede, bunun


Röportaj perde arkasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü artık girişimcilik sadece ticari anlamda ‘5 liraya aldım 10 liraya sattım” mantığının ötesine geçti. Sosyal girişimcilik diye bir kavram ortaya çıktı. Bu sosyal girişimcilik denilen ikinci kulvar olmadan da ticari girişimciliğin tek başına anlamı yok dünyada. Bu anlamda benim Obama’yla görüşmem de bir sosyal girişimcilik örneği olarak gösterilebilir. Adana’daki ofisimde bulunduğum sırada ABD Adana Konsolosluğu’ndan telefonla arandım ve Başkan Obama’nın benimle görüşmek istediğini söylediler. Tabi ilk başta ciddiye almadım. Çünkü bu normal bir durum değil. Ben sizi daha sonra ararım dedim. Daha sonra verdiği numarayı aradığımda arayanın gerçekten ABD Adana Konsolosu olduğunu öğrendim. Bunun espri olmadığını ve işin ciddi olduğunu anlayınca Obama ile Girişimcilik Zirvesi’nde görüşmem gerçekleşmiş oldu. Başbakan Erdoğan’ın da mektubunu ileterek, ikinci zirveyi de İstanbul’da yaptık ve 3 bin kişi katıldı. Tüm dünyada bu zirvemiz ses getirdi ve Türkiye’nin büyük bir tanıtımı gerçekleşmiş oldu.” MELEK YATIRIMCILARI KEŞFEDİN Dünyada en değerli sermayenin iş fikri olduğunu anlatan Altuntaş, bu fikrin stratejik planlar çerçevesinde geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Dünyada girişimcilik ekosisteminde iş fikirlerine hiçbir bankanın kredi vermediğini ifade eden Altuntaş, bu eksikliğin 1970’li yıllarda gelişmiş ülkelerde fark edildiğini ve melek yatırımcılık sisteminin keşfedildiğini aktardı. Altuntaş, melek yatırımcıların, iş fikri olup da parası olmayan kişilerin fikirlerine belli bir hisse karşılığında yatırım yaptıklarını, böylece iki tarafın da kazançlı çıktığını vurguladı. Avrupa’daki melek yatırımcılık sisteminde geçen yıl 4 milyar TL yatırım

yapıldığını anlatan Altuntaş, bu sistemin henüz Türkiye’de oluşturulamadığını ifade etti. Bunun üzerine Türkiye’de Melek Yatırımcılar Derneği’ni kurduklarını söyleyen Altuntaş, en kısa zamanda yaratıcı iş fikirlerini destekleyeceklerini dile getirdi. KENDİ ŞİRKETİNİZDE MEMUR OLMAYIN Bir araştırmaya göre girişimcilerin kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivasyonlarını kaybettiklerine dikkat çeken Baybars Altuntaş, “İlk iş kurulurken çok hevesli olunuyor, bütün enerji bu iş için harcanıyor ama zaman geçtikçe 7 yıl içerisinde kişi artık işine karşı heyecan duymuyor. İşin heyecanı kaçınca girişimcilik ruhu da ölüyor ve kişi sadece sabah gidip akşam gelinen bir iş hayatında buluyor kendini. Umberto Eco’nun güzel bir lafı var, ‘Bazı insanlar kurdukları iş yerinde memur olurlar.’ Şirketlerde en fazla çalışanlar kendi işlerini kurup kendi kurduğu işin memuru haline gelen patronlardır. Exit stratejisi denilen bir kavram var. Ülkemizde hiç karşılaşmadığımız bir kavram. Girişimci işini kurmadan önce şunu düşünmeli, ‘Nasıl ve ne zaman çıkış yapmalıyım?’ Bu sorunun bizim ülkemizdeki cevabı ‘hiç çıkmayacağım ki’ olur. Çünkü çok para kazanacağını düşünerek hisselerini satmak istemiyor pek çok girişimci. Ama yurtdışındaki yatırımcılar çıkış stratejisini görmeden yatırım yapmazlar. Türkiye’deki süreç ise ‘işimi çocuklarıma bırakayım’ şeklinde ilerliyor. Ama bazen çocuklar veya torunlar işi götüremediklerinde yaratılan marka ölüyor. Halbuki marka yaratmak çok zor bir süreç. Bu yüzden bizim markamız çok az. Her ilde belki birkaç marka var ama bazıları sadece o şehirde kalıyor. Çünkü büyümekten korkuyor” dedi.

Rüyamda görsem inanmazdım Bir annenin ve emekli asker bir babanın çocuğu olarak şunları rüyamda görsem inanmazdım: Cebimde beş para yokken kurduğum şirket, Türkiye’nin en önemli 100 franchising markasından biri olacak, girişimciliğin beşiği olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Barrack Obama beni girişimciliği konuşmak üzere Beyaz Saray’a davet edecek, dünyanın 16. büyük ekonomisinin Başbakanı, Obama’ya yazdığı özel mektubu benimle gönderecek, CNN International, Washington’da Obama’nın zirvesini canlı yayında benimle değerlendirecek, dünyanın en önemli girişimcilik şov programında 22 ülkenin 110 Dragon’undan biri de ben olacağım.

Gerçekten girişimci misiniz? Gerçekten girişimci olup olamayacağınızı anlamanız gerekiyor. Bunu anlamak hiç zor değil. Basit birkaç yöntemle ne kadar iyi bir girişimci olabileceğinizi anlayabilirsiniz. Aldığınız risk hesaplanabilir bir risk olmalı. Yeteri kadar kazanamazsanız, girdiğiniz risk hayatınızı altüst etmemeli. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın. Patron olurken ayağınızı yorganınıza göre uzatmak yetmez. Battaniyeniz de hazır olmalı. Beklenmedik harcamalar karşısında şaşırmamalısınız. İş planınızı hazırlamadan evvel, çok iyi pazar araştırması yapmalısınız. Burnunuzun paranın kokusunu alıp almadığından emin olmalısınız. Para kazanmak için para şart değil, ancak çok iyi bir iş fikri ise şart. Çok iyi iş fikrine kısa zamanda sahip olabilirsiniz. İnsan koleksiyonu yapın. Her yaştan her kesimden insanlarla çok iyi ilişkiler geliştirin. Bu ilişkilerin paradan çok daha önemli sermaye olduğunu unutmayın. Gazetelerin cuma günleri çıkan ilavelerine reklam verin. Evlerde, hafta sonları sabah kahvaltılarına böylelikle sizin şirketiniz de konuk olmuş olur. Siyasetten uzak durun. Siyasetçiye yakın durun. Girişimci olarak sizin asli göreviniz hep yeni iş fikirleri üretmek, siyaset yapmak değil. Herkes kendi işine baksın. Reklam ajansınıza şunu söyleyin; Sattıran reklam istiyorum, sanat eseri değil. Kurduğunuz işe melek yatırımcı arayın.

43


Faaliyetlerimiz

Mobilyacılara

dünyadaki gelişmeler anlatıldı

M

obilya sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmelerin büyük boyutlara ulaştığı belirtilirken, bu sektördeki işletmelerde ISO 9001 belgesi sahibi olmanın, ürünün daha kaliteli olduğunu göstermesinin ötesinde, o işletmeden hep aynı kalitede ürün çıkacağını göstereceği de belirtildi.

44

TÜVRheinland Group ve Adana Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen toplantıda, Türkiye ve dünyadaki mobilya sektöründeki gelişmeler ve İnegöl’de faaliyete giren dünyanın dokuzuncu, Türkiye’nin ise ilk ve tek mobilya laboratuvarının tanıtımı gerçekleştirildi.

ürünleri ile mobilya ve dekorasyon ürünlerine yapılan harcamalardır. Ülke ekonomisindeki pozitif gelişmeye paralel olarak mobilya sektörü de ülkemizde ve gelişen dünya ekonomilerinde düzenli olarak gelişmekte ve büyümektedir. Bu toplantının düzenlenmesindeki amacımız da, bu yöndeki olumlu gelişmelere katkıda bulunma niteliğindedir. Adana imalatçıları olarak imalatlarımızı bu laboratuvardan geçirmek suretiyle kalitemizi test ettirmiş olacağız. Dünyaya açılırken ve sertifikalı ürünlerimizi pazarlarken bu durum elimizde önemli bir koz olarak bizlere avantaj sağlayacaktır.”

Mobilyacılık sektörü açısından önemli bir kuruluş olan TÜVRheinland Group’un, İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı’nı hizmete açtığını anlatan Menevşe sözlerini şöyle sürdürdü:

Mobilyacılar Sitesi Başkanı Adnan Turgut ise konuşmasında Adana’nın özellikle klasik mobilya üretiminde Türkiye’nin önde gelen kentleri arasında yer aldığını söyledi. Sitede 392 işyerinin bulunduğunu ve bu işyerlerinde yaklaşık 3 bine yakın kişinin istihdam edildiğini belirten Turgut, sektörün kent ekonomisi ile istihdamına önemli katkılar sağladığını söyledi. Adana’da üretilen ürünlerin özellikle Ortadoğu ülkelerine ihraç edildiğini kaydeden Turgut, sektörün dünyaya açılmasında kalite çalışmalarının önemine değinerek bu toplantının mobilya sektörünün gelişimine önemli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etti.

“Bilindiği üzere 18. yüzyılda sanayileşmenin başladığı Adana, tekstil başta olmak üzere gıda, makine, kimya, mobilya sektörlerinde Türkiye’nin lokomotifi olmuştur. Tarihi geleneğinden kopmayarak, Ülkemiz ihracatında da önemli pay sahibi olan Adana, Ekonomi Bakanlığı’nca yayınlanan ‘İl İl Dış Ticaret Potansiyeli’ raporunda ürün çeşitliliği ve nitelikli sıçrama kabiliyeti ile halen Türkiye’nin dış ticaretinde 5. sırada yer almaktadır. 2011 yılında yüzde 23.7 artış kaydederek 1 milyar 700 milyon ABD doları olarak gerçekleşen ihracat ile dünyanın 188 ülkesine ürün satan Adana, mobilya sektöründe de büyük gelecek vaad etmektedir. Ekonomik gelişme ve kalkınmanın en önemli göstergelerinden biri bireysel tüketim

Sertifikasyon ve Akreditasyon konusunda sunum yapan TÜVRheinland Adana Bölge Müdürü Mehmet Altıok ise Türkiye’de Mobilya Test Laboratuvarı’nın faaliyete geçmiş olmasının heyecan verici olduğunu ve mobilya sektörünün ufkunu açacağına işaret etti. Altıok, “ISO 9001, fabrikanızın çalışması gereken sistemi anlatıyor. Eğer fabrikada bir yönetim varsa ve o yönetimin belli bir kalite standardında olması gerekiyorsa; ISO 9001 olmazsa olmaz bir standarttır. Mobilya sektöründe ISO 9001 belgeli çok sayıda firma var. ISO 9001 Belgesi ürünün daha kaliteli, daha iyi olduğunu göstermez. O fabrikadan o ürünün hep aynı kalitede çıkacağının da güvencesidir” dedi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Atilla Menevşe, Adana Ticaret Odası’nın sektörlerin gelişmelerine yönelik olarak; en yeni ve gelişmiş teknolojik bilgilerle donatılmalarının yanında, bölgenin ihtiyacı olan nitelikli insan kaynaklarının yetiştirilmesine dönük etkinlikler gerçekleştirmeye önem verdiğini kaydetti.

TÜVRheinland İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı Direktörü Adem Durmaz da, yürüttükleri çalışmalara ilişkin bilgi verdi. TÜVRheinland’ın ürün güvenliğinin geliştirilebilmesine yönelik olarak Almanya’da 1872 yılında Teknik Eğitim Derneği olarak kurulduğunu, 2003 yılından bu yana ise Türkiye’de faaliyet gösterdiğini kaydeden Durmaz, halen 62 ülkede 17 bin personel ve 500’ün üzerinde laboratuvarları bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de şimdiye kadar 10 milyon Euro tutarında bir yatırım yaptıklarını belirten Durmaz, 2011 yılında dünya cirolarının 1.8 milyar Euro olarak gerçekleştiğini vurguladı.


Adana

Haber

kan bağışında

rekor kırdı

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “Ülkem İçin Kan Bağışı Kampanyası” Adana Elçisi Ali Gizer’e başarılı çalışmalarından dolayı plaket sundu.

K

oç Holding’in Kurucusu Vehbi Koç’un ‘Ülkem Varsa Ben de Varım’ sözünden yola çıkarak 2006 yılında ‘Ülkem İçin Projesi’ni başlatan Koç Holding, 2010 ve 2011 uygulaması olarak Türk Kızılayı işbirliğinde ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum’ kampanyasını hayata geçirmişti. ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampanyası’ tüm hızıyla devam ederken illerden kampanyaya dair sonuçlar gelmeye başladı. Adana’dan gelen sonuçlara göre kampanya süresince Adana il ve ilçelerinde toplam 178 kan bağışı kampanyası düzenlendi. Türkiye’nin en fazla kan bağışı kampanyasını gerçekleştiren Adana’da ilçeler de dahil olmak üzere iki yılda toplam 8679 ünite kan bağışında bulunuldu ve 26 bin kişinin hayatına dokunulmuş oldu. Düzenli kan bağışçısı olma alışkanlığını yaymak amacıyla Türkiye’de 81 ilde Ülkem İçin elçilerinin, Koç Topluluğu çalışanları ve bayilerinin de desteğiyle yürütülen kampanyada bugüne kadar 72 bin ünite kan bağışında bulundu, kampanya 215 bin kişiye umut oldu. Koç Holding Kurumsal İletişim Müdürü Şeniz Akan Adana’da yürütülen kampanya çerçevesindeki değerlendirmesinde, Koç Holding olarak kampanyayı hayata geçirirken düzenli, gönüllü ve sürekli kan bağışçısı olma bilincini yerleştirme amacıyla yola çıktıklarını, tüm Türkiye’de gönüllü elçilerin olağanüstü çabalarıyla çok büyük bir başa-

rıya imza atıldığının altını çizdi. Şeniz Akan, “Türk Kızılayı işbirliğiyle yürüttüğümüz kampanyamız bugün ne mutluyuz ki Türkiye’nin en geniş çaplı ve en büyük kan bağışı kampanyası oldu” dedi. Kampanya çerçevesinde 2012 Ocak ayı itibariyle ellerine ulaşan verileri aktaran Şeniz Akan iki yılda tüm Türkiye’de toplam 72 bin ünite kan bağışı toplayarak 215 bin kişinin hayatına dokunduklarını söyledi. “Projemize büyük bir özveriyle destek veren tüm Adanalılar’a teşekkürler…” Gönüllü elçilerin yanı sıra kampanyaya en büyük desteğin halktan geldiğine dikkat çeken Şeniz Akan, her şeyden önce kampanyaya kan bağışında bulunarak destek veren tüm Türkiye’ye teşekkür etti. Kan bağışının önemine dikkat çeken ve ülkemizde kan bağışı oranının Avrupa ortalamasının çok altında olduğuna değinen Şeniz Akan, “Umuyoruz ki Koç Holding olarak bizim attığımız bu adım ve iki yıldır süren çalışmalarımız Türkiye’de diğer tüm işletmelerin de katkılarıyla dalga dalga yayılarak, düzenli ve sürekli hale gelir” dedi. Adana ili ve ilçelerinde kampanya dahilinde 2010 ve 2011 yıllarında 178 kan bağışı kampanyası düzenlendiğine dikkat çeken Şeniz Akan, kampanyanın her etabına ayrı ayrı ilgi gösteren Adanalılar’a ve projeyi büyük bir özveriyle gerçekleştiren Adana Ülkem İçin Gönüllü Elçileri Ali Gizer ve Mehmet Gökhan Mıçı’ya en içten teşekkürlerini iletti.

Ülkem İçin Hakkında: Koç Holding’in kuruluşunun 80. yıldönümünü temsil eden 31 Mayıs 2006 tarihinde sorumlu vatandaşlık bilinicini Koç Topluluğu çalışanları ve bayileri arasında yaygınlaştırmak üzere başlattığı Ülkem İçin Projesi altıncı yılını tamamlamaya hazırlanıyor. Her yıl 31 Mayıs’ta görkemli kutlamalar yerine Türkiye’nin dört bir yanında ülkemiz için fark yaratacak uygulamalara imza atmayı hedefleyen Ülkem İçin Projesi’nin ilk iki yılında, Türkiye’nin her yöresinde ayrı ayrı tespit edilen sorunlara yerel çözümler getiren 387 farklı proje gerçekleştirildi. 2008 yılında ise tek bir konuya odaklanılarak 7 bölgede 700 bin fidan dikildi; 1750 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsayacak “Koç Topluluğu Ülkem İçin Ormanları” oluşturuldu. 2009 yılında, ormanların bulunduğu illerde TEMA ile işbirliği yaparak çocuklara çevre eğitimleri verildi ve bu eğitimler 81 ile yaygınlaştırıldı. Böylece 18 bin çocuğa ulaşarak, onların “Dünyayı Kurtaran Çocuklar” olarak doğa konusunda bilinçlenmeleri sağlandı. Geçtiğimiz yıl ise, Türk Kızılayı ile birlikte “Ülkem İçin Kan Veriyorum” kampanyası hayata geçirildi. Kampanya ikinci yılında yoluna Türk Kızılayı, Koç Topluluğu çalışanları ve yöneticilerinin desteği ile devam etti. “Ülkem İçin kan veriyorum” kampanyası 2010 yılında TÜHİD’in 10’uncu Altın Ödülleri’nde Sağlık kategorisinde en başarılı sosyal sorumluluk uygulaması ödülünü alan uygulama olmuştu. “Ülkem İçin” Projesi genel yapısıyla da , geçtiğimiz günlerde Özel Sektör Gönüllüler Derneği tarafından “En Başarılı Gönüllülük Programı” ödülüne layık görüldü.

45


İzlenim

Arap Baharı’nın yaza döndüğü ülke;

TUNUS

Barış Gökhan Topal - Yusuf Toprak

46


Afrika’nın Avrupa’ya en yakın kesiminde yer alan Tunus, yaşam biçimini de gerek İtalya, gerekse yıllarca sömürgesinde kaldığı Fransa’ya uyarlamış. Tunus’un resmi dili Arapça olmasına karşın neredeyse Fransızca daha yaygın olarak kullanılıyor. Avrupa’ya yakınlık, Arap Baharı’nın izlerinin daha kısa sürede atlatılmasını sağlamış Tunus’ta...

A

frika, Asya, Ortadoğu ve Avrupa’nın karışımıyla ortaya çıkan nefis bir yemek gibi Tunus... Beyaz badanalı, mavi pencereli tek katlı evleriyle Bodrum’u, Arapça başlayıp Fransızca biten dili, trafik akışı ve kurallara uyumuyla Avrupa’yı, kendine has eğlencesiyle Beyrut’u, teknolojiyi ikinci planda tutan rahat yaşamıyla Afrika’ya andıran Tunus, adeta medeniyet, doğa, güneş ve denizin buluşma noktası...

İzlenim Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere büyük bir coğrafyanın yeniden şekillenmesine neden olan Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği Tunus, tam anlamıyla “nev’i şahsına münhasır” bir görüntü sergiliyor. Başkent Tunus’taki Kartaca Havaalanı’na inişinizle birlikte farklılıklar kendini gösteriyor. Uluslararası havaalanında, duvarlardaki, “Sigara içilmez” işaretlerine karşın, her köşede sigara tüttüren onlarca insana rastlamak mümkün.

47


İzlenim İnsanlar cana yakın, yüzlerindeki tebessümü, “Bizim sokaklardaki asık yüzlerle” karşılaştırıldığımızda sosyo-ekonomik durumlarının Türkiye’den daha iyi olduğunu anlamak mümkün. Afrika’nın Avrupa’ya hem kültür, hem de coğrafi açıdan en yakın ülkesi Tunus’ta, Arapça, Fransızca veya İngilizce biliyorsanız, karşınıza çıkan herkesle rahatlıkla anlaşmanız mümkün. Hepsi de refleks gibi, önce Arapça’dan başlıyor konuşmaya. Anlaşamayınca Fransızca ve son ihtimal İngilizce’yi deniyor. Ülkenin genel olarak yabancı dil konuşma oranı yüksek. Türkçe bilenler de var. Türk olduğunuzu öğrendiklerinde, “Recep Tayyip Erdoğan”, “Van Minut”, “Hasan Şaş” ve “Tarkan”dan başlıyorlar konuşmaya... Hammamet, Tunus’un eski ve yeni yerleşimi barındıran tipik bir sahil kenti. Sahildeki balık tekneleri ve ağlarını onaran kişilerin görüntüleri, Adana’nın Karataş ilçesini andırıyor. Denize sıfır konumundaki Medina Kalesi heybetli duvarlarının iç kısmında küçük bir şehre ev sahipliği yapıyor. En yükseği iki katlı evlerin arasında bir santimetrelik boşluk bile yok. Medina Kalesi’nin içerisinde, tamamı beyaz renkten oluşan evlerin en büyük özelliği, kapılarındaki işlemeli desenler. Her evin kapısı ayrı bir tablo gibi... Kapılardaki muhteşem el işçiliği ve süslemeler adeta tarihin derinliklerine götürüyor, labirenti andıran dar, kaleiçi sokaklarda dolaştıkça insanı.

48

Trafikte yayalar için ise Avrupa ülkelerini aratmayan bir düzen var. Karşıya geçmek isteyen bir yayanın adımını yola atmasıyla birlikte araçlar duruyor ve yol veriyor. Türkiye’deki gibi, “Yolun karşısına geçebilenin canını kurtarabildiği” bir karmaşa yaşanmıyor.

Fransızlar’ın sömürge dönemi ve sonrası olarak iki ayrı yerden oluşan Hammamet kentinin sokaklarında, Türkiye’ye benzer bir dinginlik var. Kentin yeniden imar edilen bölümündeki yollar oldukça geniş ve kullanışlı. Dikkati çeken bir ayrıntı ise kavşakların hiçbirinde trafik ışıklarının olmaması...

Asgari ücretin 300 dolar civarında olduğu Tunus’ta hayat Türkiye’ye göre daha ucuz. Bundaki en önemli etken akaryakıt fiyatları. 100 ABD dolarının 150 Tunus Dinarı’na karşılık geldiği ülkede benzinin litre fiyatı 1.4, motorinin de 1.1 dinar. Bu fiyatların yarattığı ucuzluk, başta taksi ücretleri olmak üzere hayatın her alanına direkt yansımış durumda. Nerede ise tümü Arapça’nın dışında Fransızca ve İngilizce bilen taksi şoförleriyle anlaşmak da çok kolay. Taksimetre kullanılan taksilerle, yaklaşık 4-5 saatlik gezi için 60-80 dinara anlaşmak mümkün.

Düz yoldan ilerleyen araçlar, yolun genişliğinden daha büyük kavşağa geldiğinde zorunlu olarak yavaşlıyor, geçiş üstünlüğü de kavşaktan karşıya geçmek için bekleyen araca veriliyor. Tüm sürücülerin özenle uyguladığı sistem sayesinde trafik durmadan akıyor.

Ekonomi ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık, madencilik ve turizme dayanıyor. Hammamet kentine girer girmez turizm alanında gelişmiş bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Mevsim kış olduğu için çoğunlukla kapalı olan çok sayıdaki turistik tesis, kış aylarında Türkiye’nin güney sahillerini andırıyor.

Turizm bizde olduğu gibi Tunus’ta da yaza endeksli, deniz kum güneş üçlüsü ağırlıkta... Konuştuğumuz Tunuslulardan sezonun erken başladığını öğreniyoruz. Hammamet, yavaş yavaş mart ayında başlayacak turizm sezonuna hazırlanıyor.

Tunus’taki sosyal yaşam oldukça hareketli. Özellikle çocukları, değişik ortamlarda; üstelik günün her saatinde görmek mümkün. Bazen gece yarısı bir barda, bazen de Adanalı çocukların bile henüz tanışamadığı bir hayvanat bahçesinde... Ülkede madencilik önemli. İşadamları görüşmelerde fosfat, demir, çinko, kurşun, petrol ve doğalgaz alanlarında işbirliği talep ediyor. Bu da ülkede bu rezervlerin varlığının en canlı kanıtı. İş aleminde karşılaşılan bir diğer önemli talepse ortak yatırım. Tunuslu işadamlarının önemli bir bölümünde yatırım yapmak üzere sanayi arsası mevcut. Ancak anladığımız kadarıyla arsanın dışında işadamları yatırım için sermaye ve bilgi eksikliği içerisindeler. Gıdadan, inşaat malzemesine, kimyadan kozmetiğe, ülkemizde üretimi yapılan tüm ürünlerin Tunus’ta ortak kurulacak fabrikalarla birlikte üretilmesi talebin ana konusu. Buradan Libya, Cezayir, Fas ve tüm Afrika’ya ürünleri birlikte satmayı teklif ediyorlar. Tunus ve Arap coğrafyasının yeniden yapılanma sürecinde iyi bir fırsat gibi bu ilgi ve yakınlık. Tunuslu işadamları uluslararası ilişkilerde biraz yeni ancak şaşırtıcı derecede kararlı ve takipçi. Verdikleri söze ve randevulara riayetleri beklenenin ötesinde ve oldukça yüksek. Sokaklarda yoğun bir


çalışma havası ve izlenimi almıyorsak da, Tunusluların iyi çalıştıklarını hissediyoruz. Başarıya, gelişime olan özlem ülkenin gelecekteki kalkınmasının ana motivasyonu ve anahtarı olacak gibi. Çalışmadaki isteklilikleri ve disiplinlerinin yanında, Tunus’taki gece hayatı da, şaşırtıcı derecede hareketli, bir o kadar da karmaşık... Arapça müziğin, Amerikan tarzı diskolara göre daha revaçta olduğu dikkat çeken Hammamet’te, herkes kendini yaşıyor ve bu süreç sabahın ilk ışıklarına kadar sürebiliyor. Tunus’un önde gelen sanatçılarının canlı sazlar eşliğindeki konserlerinde, bir Türk olarak şaşırtıcı görüntülerle de karşılaşıyoruz. Örneğin, darbuka, keman ve davul ağırlıklı eğlencenin doruk noktaya ulaştığı saat 02.30’da birden ses kesiliyor. Ortaya mumlarla donatılmış büyük bir yaş pasta geliyor. “Tunus sosyetesinden birinin doğum günü mü acaba?” diye düşünürken, beyaz gelinlik giyen 5-6 yaşındaki bir kız çocuğu ortaya çıkıyor. Uyku gözlerinden akan çocuk, eğlencenin doruğundaki bar müşterilerinin alkışları ve patlayan şampanyalar arasında yeni yaşına giriyor... Bizim şaşkın bakışlarımızı saymazsak herkes mutlu. Bardakilerin oranının yüzde 5’lik bölümü Türkler’den oluşunca, doğal olarak aykırı davranan kesim de biz oluyoruz. Tunus’ta gece yaşanan, “Aşırı sosyallik”, gündüze de uzanıyor. Bir yandan Arapça “Ya Mustafa” türküsünü söyleyen, diğer yandan da alkışla ritm tutan bu arada da araç kullanan taksi şoförü Şakir’in, “Sizleri Hayvanat Bahçesi’ne götüreyim, iyi zaman geçirirsiniz” sözleri kısa bir şaşkınlığın ardından grupta bulunanların, ”Bir bakalım” kararıyla sonlandı. Afrika kıtasında hayvanat bahçesinin olması gayet doğaldı. Ama Adanalı olarak şaşkınlığımızın asıl nedeni nüfusu 500 bin dolayındaki bir kentte, böylesine kapsamlı bir tesisin yapılmış olmasıydı. Giriş ücreti kişi başı 7 dinar olan hayvanat bahçesine adım attığımızdan itibaren şaşkınlığımız iki katına çıkıyor. Yüzlerce Tunuslu çocuk, “fok balığı Mişel”in gösterisini hayranlıkla izliyor, bir yandan da sevinç çığlıkları atıyorlar. Yüzlerini, masal kahramanlarını simgeleyen renklerle boyayan çocuklara bakınca, “Bizim, çocuklarımızın ne suçu vardı da Afrika’daki çocukların yaşadığı hayvanat bahçesi coşkusunu yaşayamıyorlar” diye sorguluyoruz kendimizi... Ocak ayında olmamıza karşın hava, Adana’nın nisan-mayıs aylarını çağrıştırıyor. Tunus’un kuzeyinde uzanan 1200 kilometrelik sahil bandı, doğal olarak yemeklerde deniz ürünlerini ön plana çıkarıyor. Eğer bir oteldeyseniz, kaldığınız her gün yemekte mutlaka karides, kalamar, levrek, çipura ve lagos türü balıklarla karşılaşabilirsiniz. Balığın ne denli bol olduğuna örnek vermek gerekirse; kocaman bir kazan dolusu kus kus pilavı. İçerisinde de yumruk büyüklüğünde kemikli et parçaları. İlk etapta koyun eti olarak değerlendirilen parçaları merak edip yerseniz, karşınıza Akdeniz’in en değerli balıklarından biri olan lagosun lezzeti çıkıyor. Fakat bu bolluk, sizi şaşırtıp da herhangi bir restaurantta aynı çeşitteki ürünleri yemeğe iterse; kişi başı yaklaşık 75 ABD dolarını gözden çıkarmanız gerektiğini bilmelisiniz.

49

Arap Baharı’nın başladığı Tunus’un sokakları, sonradan kazanılan bu tarihi özellikle pek bağdaşmıyor. Örneğin Başkent Tunus’ta Yasemin Devrimi Hareketi’nin simgesi konumundaki işportacı gencin kendini ateşe verdiği parlamento binasının önündeki alanda güvenlik güçleri olağanüstü durumlar dışında pek görülmüyor. Göstericilerin buluşma noktası olarak da kullanılan alanda, birikmeler başlayınca güvenlik güçleri de otobüslerle yaklaşarak kilit noktaları tutuyorlar. Tarihi misyonuna göre oldukça az sayıdaki göstericinin, Türkiye’deki örneklerine göre daha fazla taşkınlık yapmalarına karşın güvenlik güçlerinin müdahalede esnek davrandıklarına tanık oluyoruz. Tüm dünyada yankı bulan “Arap Baharı” ya da “Yasemin Devrimi Hareketi” olarak nitelenen olaylar, ister istemez güvenlik önlemleri konusunda Tunus ile Türkiye’yi karşılaştırmamıza neden oluyor. Henüz birinci yılını tamamlayan köklü değişime karşın günlük hayatını sürdürebilen Tunus’taki en büyük şaşkınlıklarımızdan birisi de, Başkent Tunus’taki Kartaca Havaalanı’nda dönüş sürecimiz...

Bagajlarımız, hiçbir güvenliğe tabi tutulmadan doğruca uçağa yönlendiriliyor. Türk yolcular garip garip birbirlerine bakıyorlar. Çünkü 2.5 saat uzaklıktaki İstanbul’da, aynı valizlerimiz tüm ayrıntılarına kadar birkaç kez güvenlik cihazlarından geçirildikten sonra havaalanına girebiliyor... Küçük gibi görünen bu önemli ayrıntı, Türk insanının farkında olmadan terörle birlikte yaşamaya alışmasının, hatta kanıksamış olmasının en önemli göstergesiydi. Arap Baharı’nı ateşleyerek bulunduğu coğrafyada ön plana çıkan Tunus, dingin yaşamı, sıcak insanları, ekonomik büyümeye aday, dinamik iş dünyası, denizi, kumu, güneşiyle sıcak tatil atmosferi ve en önemlisi Türk insanına yakınlığıyla ülkemiz için her alanda işbirliğinin en üst düzeye çıkabileceği bir potansiyel sergiliyor. Arap baharının yaza dönmeye başladığı Tunus keşfedilmek için Türkleri tatile, iş dünyasını da yatırım ve işbirliğine davet ediyor...


Haberler

‘Girişimcilik eğitimi’ düzenliyoruz

O

damız tarafından, 13 Şubat - 29 Mart 2012 tarihleri arasında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) girişimcilere sağladığı toplam 97 bin TL. tutarında hibe ve kredi imkanlarından yararlanabilmek için zorunlu olan, “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi” açılacak.

İnşaat ve doğalgaz fuarları açılıyor

A

50

dana 6. İnşaat Fuarı ve 5. Isıtma Soğutma Havalandırma Fuarı, 16–19 Şubat 2012 tarihleri arasında, eş zamanlı olarak düzenlenecek. Fuarlar 170’den fazla firma ve firma temsilcisinin katılımı ile dört gün süresince ilgili ziyaretçi ve firmaları bir araya getirecek. Toplam 15.000 metrekarelik açık ve kapalı alanda gerçekleşecek fuarlara, 50 bin ziyaretçi bekleniyor. T.C. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü’nce desteklenen fuarlara, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği organizatörlüğünde yurtdışından Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti,

Dış ticaret

Bilgilendirme semineri düzenliyoruz

O

damız ile Adana Sanayi Odası işbirliği ve Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü katkılarıyla 14 Şubat 2012 Salı günü 9.30-17.30 saatleri arasında Meclis Toplantı Salonumuz’da, “Dış Ticaret Bilgilendirme Semineri” düzenlenecek. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü, Daire Başkanı Üstün Alan, Şube Müdürü Dr. M. Tayfun Gülle, İhracatı Geliştirme Uzmanı Ümit Ateşağaoğlu, Şube Müdürü Hakan Murat Önder, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Çağatay Başer, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Ahmet Karaoğlan, İhracatı Geliştirme Uzman Yardımcısı Meral Şengül tarafından ihracatçı firmalara bakanlık faaliyetlerinin tanıtılacağı, ihracat mevzuatı ile bakanlık tarafından sağlanan devlet yardımları hakkında bilgilerin verileceği ve katılımın ücretsiz olduğu söz konusu toplantıya tüm üyelerimizin davetli olduğu açıklandı.

Fas, Finlandiya, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, Kazakistan, KKTC, Kuveyt, Libya, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Mısır, Romanya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen ve Yunanistan’dan ziyaretçilerin katılacağı bildirildi. Öte yandan Çukurova Belediyeler Birliği tarafından fuar kapsamında düzenlenecek olan Adana, Hatay, Osmaniye ve Mersin il ve ilçe belediyelerinden yetkililerin katılacağı, inşaat sektörü ve doğalgaz teknolojisi ile ilgili son gelişmelerin ele alınacağı eğitim programının ise 17-18 Şubat tarihlerinde Tüyap Adana Fuar Merkezi’nde gerçekleştirileceği belirtildi.

Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmak ve girişimcileri iş planı kavramı ile tanıştırarak başarılı işletmelerin kurulmasını sağlamak amacı ile verilecek eğitim sonunda, girişimci adaylarının kendi iş fikirlerine yönelik iş planlarını hazırlayabilecek bilgi ve deneyimi kazanmaları hedefleniyor. Eğitime katılıp sertifika almaya hak kazanan katılımcıların, KOSGEB’in 27 bin TL. hibe ve 70 bin TL. kredi olan yeni girişimci desteklerinden, gerekli koşulları tamamladıktan sonra yararlanabilecekleri açıklandı.

Yeni Türk Ticaret Kanunu

ve Genel Sağlık Sigortası

O

damız, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ve Sanayi Odası işbirliği ile 10 Şubat 2012 Cuma günü, saat 13.30’da, Adana Hiltonsa Oteli’nde, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Özellik Arzeden Konular ve Genel Sağlık Sigortası” konulu seminer düzenlenecek. Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Başkanı Prof.Dr. Şükrü Kızılot ve Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Yazar, Yaklaşım Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı YMM Ekrem Sarısu’nun konuşmacı olarak katılacağı seminere, konuya ilgi duyan tüm üyelerimizin davetli olduğu bildirildi.

Nitelikli

mesleki eğitimi geliştirme projesi

O

damızın da ortağı olduğu; Çukurova Kaymakamlığı’nın, Adana Valiliği, Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Adana Sanayi Odası, Adana Esnaf Sanatkârlar ve Odalar Birliği, Kurttepe Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Adana Meslek Yüksek Okulu, Çukurova Mesleki Eğitim Merkezi ve Kimteks Tekstil İnşaat Ticaret ve San. A.Ş.’nin yerel ortaklığında Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından desteklenen “Nitelikli Bir Mesleki Eğitim İçin Okul, Kamu ve İş Dünyası İşbirliğini Geliştirme” isimli üç akışlı LDV VETPRO Projesi’nin 1. akışı 15-21 Ocak 2012 tarihlerinde Almanya’nın Mannheim şehrinde başarıyla gerçekleştirildi. Yerel ortaklar-

dan ve Çukurova Kaymakamlığı’ndan 8 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret sırasında projenin yurtdışı ortaklarından Tertia Berufsförderung GmbH, BZE-Bildungszentrum Mannheim mesleki eğitim merkezlerine, Handwerkskammer HWK Sanayi Meslekler Ticaret Odası’na ziyaretlerde bulunularak mesleki eğitim merkezlerinde yönetim, staj yönetimi, kamu ve iş dünyası ile ilişkileri yerinde izleme fırsatı sağlanırken, ziyaretleri sonrasında katılımcılara ev sahipliği yapan kurumlar tarafından sertifika verildi.


51

Eski İstasyon Caddesi 60009 Sokak No: 7 Seyhan / ADANA 0322 433 33 63


Haber

Teknolojiyi

ithal etmek yerine

kendimiz geliştirmeliyiz

TTGV uzmanları üyelerimize inovasyon ve teknoloji getiştirme destekleri konusunda bilgi verdi

T

ürkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Başuzmanı Mahmut Kiper, inovasyonun ekonomik değer taşıyan yeni bir ürün, süreç veya hizmetin pazara sunulması ya da rekabet üstünlüğü sağlayan ve bu sayede para kazandıran yaratıcılık olarak değerlendirildiğini belirterek, TTGV’nin birinci amacının da değişim yapmak isteyen firmaların yeni teknolojiler üretmesine destek sağlamak olduğunu söyledi.

52

Odamız Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz Ofisi’nin, uluslararası rekabetin en önemli unsuru olan Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarında üyelerimizi teşvik etmek amacıyla düzenlediği bilgilendirme toplantılarının son halkasını TTGV oluşturdu. Meclis salonumuzda gerçekleşen toplantıya konuşmacı olarak TTGV Başuzmanı Mahmut Kiper ve Serkan Bürker katıldılar. Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz ile Genel Sekreter Yardımcımız Birol Yarman’ın yanı sıra çok sayıda üyemizin hazır bulunduğu toplantının ilk bölümünde Mahmut Kiper tarafından, “Yenileşim Altyapısı ve Yenileşme Faaliyeleri Nedir?” konulu sunum gerçekleş-

tirildi. Kiper sunumunda, yenileşmeye ilişkin şu görüşlere yer verdi: “Yenileşim yapabilme yeteneği birçok konuda sahip olunan kapasitelerle doğrudan ilişkilidir. Bu kapsamda başta kuruluşun mevcut insan kaynağı niteliği, yetkinliği ve çalışanların takım çalışmasına yatkınlığı olmak üzere ileri Ar-Ge ve test/analiz ekipman mevcudiyeti, ulusal ve uluslararası işbirliği ağ yapılarında yer alabilme kapasitesi ile ulusal ve küresel inovasyon destek sistemlerinden yararlanabilme eşiği yenileşim altyapısını oluşturan ve biri diğerini besleyen başlıca unsurlardır. Kuruluşun Yenileşim Sistemi kapsamında bir miktar farkındalığı vardır ancak katedilmesi gereken çok mesafe vardır. Kurumun yenileşim stratejileri henüz mevcut değildir. Firmada yenileşim kavramı hakkında bazı kişilerin farkındalığı mevcuttur ancak henüz bu konuda yaygın eğitimlere ve çalışmalara başlanmamıştır. Yenileşim faaliyetleri ve organizasyonu ile ilgili henüz önemli bir gelişme yoktur. Yenileşimle ilgili çalışmalar için sistematik ve dokumanter bir yaklaşım şimdilik gerekli görülmemektedir. Mevcut

cihazlar ve kullanılan teknolojiler yeterli bulunmakta ve daha ileri ve yenileri düzenli bir şekilde takip edilmemektedir. Şirket bünyesinde bazı iyileştirmeler ‘yenileşim çalışmaları’ olarak yeterli görülmektedir. Yenileşim çalışmalarında dış finansman desteğine ve üniversiteler ve diğer kuruluşlarla işbirliğine ihtiyaç duyulmamaktadır. Piyasada bilinen bir marka veya alınmış bir patent yoktur. Kurumda yenileşim çıktılarının değerlendirilmesine ve sonuçlarının ölçümüne ilişkin bir yaklaşım henüz mevcut değildir.” Kiper, sözlerinin sonunda ithal teknolojinin kalıcılıktan uzak bir yöntem olduğuna da işaret ederek, “Teknolojide kalıcı bir yetkinlik kazanılmasında, ithal teknoloji, hiçbir biçimde, sağlam bir bilim temelinin ve yerli inovasyon kapasitesinin yerini tutmaz. Asıl vurgulanması gereken nokta, yaparak öğrenme ve araştırarak öğrenme yoluyla knowhow’ın kendimize mal edilmesidir” diye konuştu. Toplantının diğer konuşmacısı TTGV Uzmanı Serkan Bürker de, TTGV’nin, “‘İleri Teknoloji Projeleri Desteği”, tarımsal atıklardan yüksek katma değerli biyoürün üreten, ileri malzeme ve hassas üretim teknikleri kullanan, yenilenebilir enerji, gıda teknolojileri, biyomedikal teknolojileri, iklim değişikliğine uyum teknolojileri alanlarından gelen ileri teknoloji projelerine madde destek sağladığını söyledi. TTGV’nin, “Çevre Destekleri”nin ise çevre teknolojileri temiz ve sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji alanlarında sanayi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen uygulama projelerine finansman çerçevesinde uygulandığını belirten Bürken, “TTGV, 1991 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalanmış olan bir uluslararası anlaşma gereğince, 24 özel sektör, 6 kamu, 10 şemsiye kuruluş ve 14 gerçek kişinin bir araya gelmesi ile kurulmuş bir vakıf. Geçen 20 yılda 950 projeye 300 milyon dolardan fazla destek sağlamıştır” dedi.


Yazarlarımız

Markayı, müşteri

deneyimleri yaratır “Markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor. Mehmet Özel / Danışman

B

ir şey sormak istiyorum: Günümüzde, Türkiye’den veya dünyadan bir şirketin değerini belirleyecek olsanız aşağıdakilerden hangisine ilk önce bakarsınız? • Ciro Rakamları • Karlılık Rakamları • Yönetim Anlayışı • Stratejik Planları • Rekabet Gücü • İnovasyon Uygulamaları • İnsan Kaynağı • Yatırım Fikirleri • Müşteri Odağı Keşke, bir şansım olsaydı da yanıtlarınızı ve onların ardından gelen açıklamalarınızı duyabilseydim. Kendi yanıtımı, bu yazının sonuna doğru paylaşmaya çalışacağım. Bugünlerde ülkemizde gördüğüm ve duyduğum ise, yukarıdaki ilk iki başlığa (Ciro ve Karlılık) fazlası ile önem vermemiz. Böylelikle belirli başlı listelerde de (Forbes, Capital, İSO, vb) yer alma şansımız güçleniyor. Peki, bu kavramlara bu kadar çok ağırlık ve öncelik verdiğimizde neler oluyor? Bunun da çok basit bir yanıtı var: Büyüme, öyle veya böyle gerçekleşiyor da, bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası anlamda şirketin “markalaşma” hayalleri bir anda yok oluveriyor. İki dev armatör, Onassis ve Niarchos bir gün bir araya gelirler. Niarchos ezeli rakibine der ki: “Ben senden çok daha zenginim, ama her gittiğimiz yerde seni tanıyorlar, herkes senden bahsediyor. Senin kadar ünlü olmak için ne yapmam lazım?”

Onassis düşünmez bile; cevabı çok basittir: “Ya markalaşman ya da benden daha çok para harcaman lazım.” İster kurumlar açısından bakalım, isterseniz de bireyler açısından, “markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor. Markayı yaratan fikir ve uygulamaların, bir kurumun kişiliğini, gelecek planlarını, sektördeki konumunu ve fakını tümden belirleyecek bir önemde olması, markalaşma anlayışını çok daha güçlü kılacağı artık kesinleşmiş durumda. Markalaşma kültürünü yaratan şey, tüm kurumsal–bireysel stratejilerinin bir bütün olarak “Kredibilite” kavramı üzerine odaklanması sonucu oluşur. Kredibilite dediğimiz şey ise, bireyin-kurumun “söylem–eylem Birliği”dir, yani vaat ettikleri ile gerçekleştirdikleri şeyler arasındaki uyumdur. Müşterilerin alışveriş listesine girmenin yolunun en azından bir şeyi diğerlerinden daha iyi yapmak olduğunu söyleyen, pazarlamanın ünlü gururu Philip Kotler, günümüz şirketlerinin satabileceklerinden daha fazla üretebilme kapasitesi olduğuna dikkat çekiyor. Bunun da fiyatlar üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu kaydeden Kotler, şunları belirtiyor: “İşin içine internet ve diğer teknolojik imkanlar girince, bir şirketin sahip olduğu üstünlük çok kısa sürede kopyalanabiliyor. Dolayısıyla üreticinin fiyatı belirlediği günler geride kaldı ve artık ‘müşteri gerçekten de kral’ oldu. Müşterinin internet sayesinde anında en iyi fiyata ulaşabildiği günümüz koşullarında pazarlamanın en büyük meydan okuması, fiyat ve karlılık arasındaki dengeyi kurabilmek olmalı. Bu amaçla farklılaşma aşamasını geçen şirketler hedeflerini belirleyerek buna odaklanmalı ve sürdürülebilir markalaşma yolunu seçmeli.” İster Adana’da, ister Türkiye’de, isterseniz de dünyanın farklı köşelerinde faaliyet gösteren bir

53

şirket olun. Büyüme ve markalaşma yolculuğunda, “ticari odaklılık” ile “müşteri odaklılık” arasında anlamlı bir denge kuramıyor iseniz, önce fark yaratma ardında da güçlü bir şekilde ayakta kalma şansınız git gide azalıyor. Hele hele, buna destek ve yön verecek “kaliteli insan kaynağınızdan” da bahsedemiyorsak. Evet, “büyümek” dediğimiz şey, rekabet gitgide her şekilde artarken, gerçekten zor. Asıl zor olan ise, “büyüme ve markalaşma” hem birey hem de kurumlar olarak etkili bir şekilde odaklanabilmek. Bunun için de, yazımın başında paylaştığım ilk iki başlık yeterli gelmiyor, o başlıkların hepsi ile ilgili bir şeyler yapmamız gerekiyor. Philip Kotler bunu aslında çok anlamlı bir şekilde özetliyor: “Bir markayı, müşteri deneyimleri yaratır.” Peki, siz müşterilerinizin deneyimlerini olumlu anlamda etkileyebilmek adına 2012 yılında ve sonrasında, şirketinizde neleri farklı yapacaksınız?


Yazarlarımız

4. Geçici vergi döneminde

yapılması gereken değerleme işlemleri a- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal veya hizmet satışından kaynaklanmışsa, bu alacakların değerlenmesinden oluşan karlar, Diğer Gelirler Hesabına (602 nolu Hs.), zarar oluşmuşsa, Diğer Gider ve Zararlar Hesabına (659 nolu hs.) kaydedilecektir. b- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal ve hizmet satımı dışındaki ticari işle ilgili olmayan işlemlerden kaynaklanmış ise oluşan lehte kur farkları, 679 nolu hesaptaki Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar hesabına, aleyhte kur farkı oluşmuş ise, 659 veya 689 nolu hesaptaki Diğer Gider ve Zararlar veya Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar Hesabına kaydedilecektir. c- Senetli veya senetsiz dövizli borçlar ise, borcun ticari mal veya hizmet alışından kaynaklanıp, kaynaklanmadığı durumu dikkate alınarak, dövizli alacaklaMevlüt Göktürk rın tabi olduğu sisteme göre değerleme işlemine tabi Yeminli Mali Müşavir tutulacaktır. Bu değerleme işleminde kullanılacak hesaplar ise, kur farkının oluşum şekline göre 153, 659, 730, 780 nolu Hesaplardan uygun olanına borç eçici Vergi Dönemleri sonunda tesbit edilen kaydedilecektir. 4- Döviz Cinsinden verilen veya alınan kar-zararın, yani 31.12.2011 tarihi itibariyle avansların değerlenmesi. 4. Geçici Vergi Dönemi sonuç hesaplarının, Döviz cinsinden avansların değerlenmesi hususunTekdüzen Muhasebe Sistemine İlişkin Tebliğ ve Vergi Kanunları yönünden değerlendirilmesi, ticari ve mali da farklı görüşler mevcut olup bu görüşlere göre, döviz cinsinden verilen veya alınan avanslar, borç ve alacak karın doğru ve sıhhatli olarak tesbiti için, nakit mevdeğildir, bu nedenle değerlemeye tabi tutulamaz. İkinci cutlar, alacaklar ve borçların değerleme hükümlerine göre değerlenmesi ve sair hususların Vergi Kanunları- bir görüşe göre ise, değerlemeye tabi tutulur ancak na uygun yapılması gerekmektedir. Bu nedenle aşağıda doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal ettirilmeyerek aktif ve pasifte geçici hesaplara intikal ettimaddeler halinde belirtilen ve önemli gördüğümüz rilir. Başka bir görüşe görede değerlemeye tabi tutulur değerleme hükümleri ile sair hususların doğru olarak ve doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal yapılması gerekmektedir. 1- Döviz Kasasındaki Mevcut Dövizlerin (Yabancı ettirileceği yönündedir. Ancak son zamanlarda verilen Bakanlık muktezalarında avansların değerleneceği ve Paralar) Değerlendirilmesi. oluşan kur farklarının gelir veya gider yazılabileceği Geçici vergi dönemleri sonunda kasada mevcut şeklinde olup, bu konuda yargı kararlarıda mevcuttur. bulunan yabancı para cinsinden dövizler, Vergi Usul 5- Alacak Senetleri ve Alınan Çeklerin Reoskonta Kanunu 280. maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığınca (Değerlemeye) tabi tutulması. belirlenen kurla, (Maliye Bakanlığınca kur belirlenVergi Usul Kanununun 281.maddesi ile, Tekdüzen mesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Bankasınca Muhasebe Sistemi Tebliği uyarınca, alacak senetleri ve belirlenen Efektif ve döviz alış kuru ile) geçici vergi/ alınan çeklerin Geçici vergi dönemleri sonunda değerHesap dönemi sonlarında değerlenerek, (Maliye leme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmekteBakanlığı döviz kurları ile Merkez Bankası döviz dir. Ancak bu uygulama, 6 seri nolu Muhasebe Sistemi kurları aynı olmaktadır) bu değerleme sonucu oluşan Uygulama Tebliği uyarınca, muhasebe standartları lehte kur farkları Kambiyo Karları (646 Nolu Hesap), belirleninceye kadar, ihtiyari hale getirilmiştir. Alacak aleyhte oluşan kur farkları da Kambiyo Zararları (656 senetlerini değerlemeye tabi tutan mükellefler, borç Nolu Hesap) hesabına alınacaktır. senetlerini değerlemek zorundadırlar. 2- Bankada veya finans kurumlarındaki mevcut a- Alacak Senetleri Reoskontu. dövizler ile Döviz Tevdiat Hesabındaki Dövizlerin Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan ala(Yabancı Paralar) Değerlendirilmesi. Geçici vergi/hesap dönemi sonunda banka veya dö- cak senetleri geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki viz tevdiat hesaplarındaki dövizlerde, kasadaki dövizler formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu Hesaba (Regibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve oluşan kur eskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu Hesaba (Alacak farkları kambiyo kar veya kambiyo zararı hesaplarına Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecektir. alınacaktır. Değerleme işlemi, Maliye Bakanlığınca Ticari mal ve hizmet satışı dışındaki işlemlerden belirlenen döviz alış kuru ile, Maliye Bakanlığınca kur belirlenmesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Banka- kaynaklanan alacak senetleri de değerleme işlemine tabi tutulacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet satışı sınca belirlenen döviz alış kuru ile yapılacaktır. ile ilgili olmayan senetli alacaklara ait reeskont faiz 3- Yabancı Para Cinsinden Senetli ve Senetsiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, Alacak ve Borçların Değerlemesi. bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesiGeçici vergi dönemleri sonunda yabancı para ne kanunen kabul edilmeyen gider olarak intikalini cinsinden olan senetli veya senetsiz alacak ve borçlar, temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu kasadaki dövizler gibi değerleme işlemine tabi tutulaHesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap cak ve oluşan kar veya zararlar;

G

54

ismi altında takip edilmesinde yarar vardır. b- Alınan çeklerin Reoskontu. Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan alacak çekleri Geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu hesaba (Reeskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu hesaba (Alacak Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecektir. Ancak alınan çekler nakit para hükmünde olması ve çekin ibrazı halinde ödenme mecburiyeti nedeni ile, alınan çeklerin değerlenmesinden oluşan reeskont faiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesine kanunen kabul edilmeyen gider olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu Hesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap ismi altında takip edilmesinde yarar vardır. 6- Borç Senetleri ve Verilen Çeklerin Reeskontu. Borç senetleri ile verilen çekler, alacak senetleri ve alınan çekler gibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve bu değerleme sonucunda oluşan borç senetleri reeskontu 322 nolu Borç Senetleri Reeskont Hesabına borç, 647 nolu Reeskont Faiz Gelirleri Hesabına alacak yazılacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet alışı ile ilgili olmayan senetli borçlar ile hertürlü verilen çeklerin reeskont faiz geliri, vergiye tabi kazanç olmadığı için, bu kazancın gelir veya kurumlar vergisi beyannamesine, matrahtan indirim olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 647 nolu hesabın alt detayında vergiye tabi olmayan kazançlar ismi altında veya uygun bir isim altındaki hesapta takip edilmesinde yarar vardır. 7- Menkul Kıymetlerin Değerlendirilmesi. Vergi Usul Kanununun 279. maddesine göre, hisse senetleri ve fon portföyünün % 51’i hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç olmak üzere, sair hertürlü menkul kıymetler (her nevi tahvil, bono ve bunların kuponları v.s.) Geçici vergi/Hesap dönemi sonunda, borsa rayici ile değerlenecektir. Borsa rayici yoksa, menkul kıymetin, hesap dönemi sonundaki getirisi (faiz veye benzeri gelir) hesaplanarak, bu getiri menkul kıymet bedeline ilave edilecektir. Menkul kıymetin borsa rayici yoksa, getirisi de bilinmiyorsa, bu menkul kıymet alış değeri ile değerlenecektir. Yani, aktife kayıtlı menkul kıymetlerin (Hisse senetleri ve fon portföyünün % 51 hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç), alış bedeli ile, hesap dönemi sonundaki değeri arasındaki fark, gelir veya gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. (Not: Hisse senetleri alış değeri ile değerlenecektir.) 8- Vadesi ertesi Geçici Vergi/Hesap Dönemine sarkan mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan, alacak ve borçların değerlenmesi. Vergi Usul Kanununun 281 ve 285 maddeleri uyarınca, mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan alacak ve borçların, geçici vergi / hesap dönemi sonuna kadarki süreye kadar oluşan faizlerinin, gelir veya gider olarak hesaplanarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. 9- Amortisman hesaplama işlemleri. 01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5024 sayılı


kanunla vergi usul kanununun amortismanla ilgili 315. maddesinde yapılan değişiklikle, 01.01.2004 tarihinden itibaren aktife giren sabit kıymetler için, Maliye Bakanlığınca belirlenecek oranlar nisbetinde amortisman ayrılacağı belirtilmiştir. Ancak 2003 takvim yılı ve daha önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler ise, eski hükümlere göre amortismana tabi tutulacaklar, yani 2003 takvim yılı ve önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler eski amortisman nisbetleri üzerinden amortismana tabi tutulmaya devam edilecek, 2004 ve müteakip yıllarda aktife girenler ise, Maliye Bakanlığınca yayımlanan 333,339,365,389 ve 399 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirlenen faydalı ömürler dikkate alınarak, Tebliğlerde belirtilen amortisman oranlarına göre amortisman ayrılacaktır. 10- Alınan binek otomobiller için kıst amortisman ayrılması. Geçici vergi dönemi içerisinde alınan binek otomobiller (Jeepler dahil) için alındığı ay dahil, geçici vergi dönemi sonuna kadarki süre için kıst amortisman (Aylık amortisman) ayrılacaktır. 11- Yapılmakta olan yatırımlarla ilgili hesaplanan kur farkı ve faizler. 163 Seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile, 187 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri uyarınca; a- Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine, yani sözkonusu yatırımın aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadarki süreye ait olanların, sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırımın maliyetine eklenmesi gerekmektedir. İşletme dönemine ait olan, yani yatırımın aktifleştirildiği yılı takip eden yıllarda hesaplanan yatırımla ilgili kredi faizlerinin ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada yatırımın maliyetine intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekmektedir. b- Döviz kredisi kullanılarak sabit kıymet alınmasında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarının, sabit kıymetin iktisap edildiği dönemin sonuna kadar olanların, sabit kıymetin maliyetine eklenmesi zorunludur (Kurda azalma olursa kur farkı yatırımın maliyetinden düşülmesi gerekir). Sabit kıymetlerle ilgili olarak söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılması gerekmektedir. 12- Repo ve Mevduat faizlerinin kontrolü. Bilindiği üzere banka mevduat hesapları ile repo faizlerinin bürüt tutarları 642 nolu hesaba alacak, kesilen vergiler 193 nolu hesaba borç, net faiz geliride 100 veya 102 nolu hesaba borç kaydedilmesi gerekmektedir. Faiz gelirlerinin sıhhatli olarak kayıtlara alınmasını temin için, bu faiz gelirleri ile ilgili olarak bankadan alınacak muavin kayıt ile mutabakat temin edilmesi, şayet kayıtlara alınmayan stopaj vergileri mevcut ise, bu vergilerin 193 nolu hesaba borç, 642 nolu hesaba alacak kayıdının yapılması gerekir. 13- Ticari işle ilgili olmaksızın, şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paraların değerlendirilmesi ile transfer fiyatlandırması ve örtülü kazanç dağıtımı kapsamında ödenen faiz, kur farkı ve benzeri ödemelerin gider yazılamayacağı hususları. Şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paralar için, yani şirketin bu kişi veya firmalardan özel alacakları için, adat hesabı yapılarak katma değer vergili faiz faturası tanzim edilmesi

gerekir. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç dağıtıldığı iddiası ile cezalı katma değer ve kurumlar vergisi tarhiyatı yapılabilir. Bilindiği gibi, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılmaktadır. Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan bu kazançlar, vergiye tabi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacak, yani kurum kazancına ilave edilerek vergiye tabi tutulacaktır. Ayrıca, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun hesap dönemi başındaki öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacak ve örtülü sermaye sayılan bu kısım için hesaplanan ve gider yazılan faiz, kur farkı ve benzeri giderler kurum kazancının tesbitinde gider olarak dikkate alınmayıp, kurum kazancına ilave edilecektir. Ancak kurumlar vergisi mükelleflerinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında hazine zararı yoksa, herhangi bir vergilendirme işlemi yapılmayacaktır. 14- Personele kredi kullandırılması veya borç para verilmesi. Firmaların finans kurumlarından almış oldukları kredileri veya kendi öz kaynaklarından temin ettikleri belli bir parayı personele kullandırmaları halinde, kullandırılan bu krediler için firma kredi kullanıyor ise kredi faiz oranına makul bir oran ilave etmek suretiyle, firma öz kaynağından temin ederek personele para kullandırmış ise, Merkez Bankası avans faiz oranı (% 17,75) üzerinden faiz hesaplanması ve katma değer vergili fatura düzenlenmesi gerekir. Personele kullandırılan krediler için hesaplanan faiz tahsil edilmiyor ise, hesaplanan faiz personele sağlanan menfaat olduğu için, bu menfaatin ücret olarak vergilenmesi gerekmektedir. 15- Dava ve icraya intikal ettirilmiş alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması. Ticari alacaklardan (Mal ve hizmet satışları nedeni ile olan alacaklar) 2011 yılında dava ve icraya intikal edenler için, geçici vergi/hesap dönemi sonunda karşılık ayrılacak ve karşılık gideri olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Dava ve icra masrafına değmeyecek kadar küçük alacaklar ise, yapılan protesto veya yazı ile istenmesine rağmen tahsil edilememiş ise, bu alacaklarda karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılacaktır.

16 – İhracatçılarda ay sonu/hesap dönemi sonunda düzenlenen ve ihracatı bir sonraki ayda/ yılda gerçekleşen faturaların kayda alınması. İhracatçı firmalar tarafından hesap dönemi veya ay sonlarında düzenlenen faturanın fiili ihracatı hangi ayda/yılda gerçekleşmiş ise, o dönemin geliri olmaktadır. Fiili ihracatı bir sonraki ayda veya geçici vergi hesap döneminde gerçekleşen malın, önceki hesap döneminde mahiyetine göre mamul veya ticari mal olarak stoklarda gösterilmesi, satışınında fatura tarihinde 380/480 nolu hesaplara alacak olarak kaydedilmesi gerekmektedir. 17- İhracatçılarda götürü gider uygulaması. İhracat, uluslararası nakliye, yurt dışı inşaat, montaj ve taşıma işleri nedeni ile yurt dışında yapılan ve tevsik edici vesikalara istinad eden giderlere ilaveten, döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının (Kur farkları hariç), %o 5 (bindebeş)’ni geçmemek üzere, götürü olarak hesaplanan giderleride hasılatından indirebilecektir. Yurtdışında yapılan ve belgeye dayanmayan giderlerin, ihracaat hasılatının belli bir oranını aşmayan kısmının vergi mevzuatı yönünden götürü gider kaydı için, ilgili Tebliğe göre, yurt dışında yapılan belgesiz giderlerin, yıl içerisinde defter kayıtlarına gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Yani, yurtdışında yapılan bu belgesiz giderler, defter kayıtlarına işlenmiş olması gerekmektedir. Şayet yurt dışında yapılan belgesiz masraflar, defter kayıtlarına gider olarak işlenmemiş ise, götürü gider hakkından yararlanmak mümkün değildir. 18- Yatırım indirimi uygulaması hakkında açıklamalar. 2005 ve önceki yıllarla yapılan yatırımlarla ilgili, yatırım indirimi uygulamasına ait hükümler 31.12.2005 tarihi itibari ile yürürlükten kaldırılmış, ancak 2005 ve önceki yıllarda yeterli kar veya karlar olmadığı için kardan mahsup edilmediği için devir eden yatırım indirimi ile, entegre veya ekonomik bütünlük arz eden yatırımlardan 2005 yılı ve önceki yıllarda başlanan ve 2006-2008 yıllarında yapılan yatırımlar nedeniyle hesaplanan yatırım indiriminden, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, en son 2008 yılına ait kazançlarından (Son kez olarak) indirebileceklerine dair hüküm, Anayasa Mahkemesince iptal edilince, yani yıl sınırlamasına dair hüküm iptal edilince, 2008 takvim yılı kazançlarından indirilemediği için devir gelen yatırım indirimi, yıl sınırlaması olmaksızın, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ticari ve zirai kazançlardan, indirim konusu yapılır hale gelmiş idi. Ancak 01.08.2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6009

55


56

“Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi uyarınca Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden, matrah artırımında bulunanlar, bulundukları yıllarda zarar varsa ve bu zararlar 2009 Takvim yılı sonuna kadar indirilmemiş ise, bu zararların indirilemeyen kısmının % 50’si, 2010 ve müteakip yıl karlarından indirim konusu yapılabilecektir. 21- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması hakkındaki Kanun uyarınca ödenen vergi ve gecikme zam/faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması. 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair” kanun kapsamında Vergi, Gümrük Vergisi, SSK borçlarının yeniden yapılandırılması ve matrah artırımları ile, kasa, ortak cari hesabı, emtia, sabit kıymet ve makine sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun teçhizat beyanı hususlarından yararlanıllara ait ödeHükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına nen vegi ve yapılandırma faizlerinin kanunen kabul Dair Kanun”un 5. maddesi ile, 2005 ve önceki yıllarda- edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiği ki yatırımlardan devir gelen, yatırım indirimi hakkının hususunda azami dikkat gösterilmesi ve bu konunun kullanımını düzenleyen, Gelir Vergisi Kanununun uygulaması ile ilgili olarak 26.02.2011/23 sayılı sirküleGeçici 69. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa rimizin dikkate alınarak işlem yapılması. Mahkemesinin iptal hükmü doğrultusunda yatırım 22- Sabit Kıymet Yenileme Fonu uygulaması. indiriminden yararlanabilmek için süre sınırlaması Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından kaldırılmakla beraber, bu defa yararlanılacak yatırım elde edilen kar, iktisadi kıymetin yenilenmesi, işin indirimi “.... kazancın % 25’ini aşamaz....” denmek mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta suretiyle miktar olarak sınırlama yapılmış ve yatırım işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse indiriminden sonra kalan kazancın, yürürlükteki gelir geçilmiş olursa, bu kar yenileme fonu olarak pasifte ve kurumlar vergisi oranına göre vergilendirileceği karşılık hesabına alınır. Karşılık hesabına alınan yehükmü getirilmiştir. nileme fonu, alınan yani, yenilenen iktisadi kıymetin 19- Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi amortismanlarına mahsup edilir. Yenileme fonu üç kapsamında Teşvik Belgesine istinaden yapılan yıl süre ile pasifte bu fon hesabında tutulabilir. Üç yıl yatırımlarda elde edilen kazançlarda, İndirimli içinde kullanılmaması veya üç yıldan önce işin terk, Kurumlar Vergisi. devir veya işletmeninin tasfiyesi halinde o yılın karına Kurumlar Vergisi Kanununa, 32. maddeden sonra ilave edilecektir. gelmek üzere, “indirimli kurumlar vergisi” başlıklı 23- İhracat komisyonu ve Reklamasyon Ödeme32/A maddesi eklenmiştir. İlgili madde; leri. Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren İhracatlarla ilgili olarak fatura karşılığında yurtdışıkurumlar, taahüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı na ödenen ihracat komisyonları kayıtlara gider olarak kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı kanun kapintikal ettirilmektedir. Ancak ödenen ihracat komisyosamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine nunun ihracat bedelinin %8’ini aşması halinde, Maliye bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu Bakanlığı bu komisyon ödemesinin incelenebileceğini madde kapsamında yapılan ve Hazine Müsteşarlığı açıklamıştır. Ayrıca ödenen komisyon oranı benzer tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan işletmelerin uyguladığı oranlarla uyumlu olmalı elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen ve makul süre içinde ilgilisine ödenmelidir. İhracat işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren Komisyonu ödemelerinde, sorumlu sıfatı ile, Gelir yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli Vergisi stopajı ve Katma Değer Vergisi hesaplamasının oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacağı olmayacağı yönünde, Maliye Bakanlığının özelgeleri belirtilmiş olduğundan, bu madde kapsamına giren mevcuttur. yatırım ve bu yatırım konusu kıymetlerden elde edilen İhracatın yapıldığı firma tarafından ihraç edilen kazançların düşük nisbette kurumlar vergisine tabi malın kusurlu çıkması veya benzeri nedenlerle olması gerektiğinden, bu konuya dikkat edilmesi. düzenlenen Reklamasyon faturalarında, öne sürülen 20- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması kusurların kabul edilmesi halinde, bu faturalar gider Hakkındaki Kanun uyarınca matrah artırımında olarak kaydedilebilir. Konuya ilişkin yazışmalar ve bulunanların, matrah artırımında bulundukları belgelerin faturaya eklenmesinde yarar vardır. yıllara ait geçmiş yıl zararlarının mahsup edilmesi. 24– Geç ödenen elektrik, su ve telefon faturalarıGelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri kapanan nın gecikme zamlarını gider kaydı ve bu faturalara hesap dönemine ilişkin olarak verecekleri kurumlar ait Katma Değer Vergisinin indirimi. vergisi beyannamesinde veya geçici vergi beyannameİşle ilgili elektrik, su ve telefon bedellerinin geç lerinde, geçmiş dönemlere ait zararları mahsup yapar- ödenmesi nedeniyle, ilgili kuruluşlara ödenen gecikken, zararın beyannamenin ait olduğu hesap dönemin- me zamları, Maliye Bakanlığı özelgesine göre, işle ilgili den önceki son (5) hesap dönemine ait Kurumlar/Gelir olması ve mukavelenameye istinaden ödenmesi nedevergisi beyannamesinde yer alan mali zarar olmasına niyle, bu ödemeler kanunen kabul edilen gider olarak dikkat etmeleri gerekmektedir. Zira mali zarar ile kayıtlara intikal ettirilecektir. Ayrıca ödenen gecikme Ticari zarar her zaman aynı olmamaktadır. 6111 sayılı zamları üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi-

nin de indirim konusu yapılması gerekmektedir. 25- Finansal Kiralama İşlemleri. 01.07.2003 tarihinden önce imzalanan finansal kiralama sözleşmelerine istinaden düzenlenen kira faturalarının tamamı gider olarak kaydedilmekte idi. 01.07.2003 tarihinden sonra imzalanan finansal kiralama sözleşmelerinde ise, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle toplam kira (faiz hariç) bedelinin aktifleştirilmesi ve amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekmektedir. Amortisman yoluyla itfa işleminde esas alınacak olan amortisman oranı finansal kiralamaya konu varlık için belirlenmiş yararlı ömre göre hesaplanan oran olacaktır. (Faiz-kur farkı giderlerinden, iktisadi kıymetin alındığı yılın sonuna kadar ödenenlerin iktisadi kıymetin maliyetine, müteakip yıllarda ödenenlerin ise maliyet veya gider olarak yazılması ihtiyaridir.) 26- Kurum aktifine kayıtlı gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazancı istisnası. Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin (e) bendinde; Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile, aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazaçların % 75’lik kısmı, Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir. Kurumlar vergisinden istisna olan bu tutar, pasifte özel bir fon hesabında satışın yapıldığı yılı izleyen 5 yıl tutulması zorunludur. Fon hesabında tutulan bu kazançlar, beş yıl içerisinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilir veya işletmeden çekilir veya bu süre içerisinde işletme tasfiye edilir veyahut dar mükellef kurumlarca bu fon ana merkeze aktarılırsa, fon hesabından çekilen kısım için, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılacağından ve cezalı vergi tarhiyatı yapılacaktır. Ayrıca bu istisnadan yararlanabilmek için satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmiş olması şarttır. Aksi halde, tahsil edilemeyen satış bedeline tekabül eden vergi cezalı olarak vergi dairesine ödenecektir. 27- Geçici Vergi/Hesap Dönemi sonundaki stokların değerlemesi. İşletmeler, ticaretini yapmak için edindiği veya ürettiği iktisadi kıymetler (malların) ile üretime sevk edilmemiş olan ilk madde ve malzemeler ve üretim aşamasındaki yarı mamül mallar dönem sonu veya geçici vergi dönemi sonu itibariyle henüz satılmamışlarsa, bu mallar işletme stoklarını oluşturur. Stoklar; ilk madde ve malzeme, yarı mamüller, mamuller, ticari mallar, diğer stoklardan oluşur. Vergi Usul Kanunun’a göre stoklar, stokun cins ve mahiyetine göre, Fiili maliyet yöntemi veya ortalama maliyet yöntemlerinden biri ile değerlenecektir. Değerlemenin doğru ve sıhhatli yapılabilmesi için, geçici vergi dönemleri sonundaki stok malların kaydi envanterinin tablolar halinde yapılarak, maliyet bedellerinin doğru tesbit edilmesi gerekir. 28- İmalat artıklarının değerlendirilmesi. İmalat işletmelerinde, ekonomik değeri olan hurda, üstüpü, deşe v.s. gibi mallar, imalat artığı olarak çıkmaktadır. Bu imalat artığı malların emsal bedelle değerlenip, imalat hesabına (151 hesap) alacak, 157 nolu Diğer Stoklar Hesabına borç verilerek stok hesaplarına alınması gerekir. Bu malların satışındada, satılan hurda malın maliyetinin 157 nolu hesaba alacak, 623 nolu hesaba borç kaydı yapılması gerekir. 29- Bağış ve Yardımlar. Gelir Vergisi Kanunu 89 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 10. maddeleri uyarınca (İlgili Kanun maddeleri aşağıdadır) genel bütçeye dahil daireler, il


özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına dernekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlara yapılan bağış ve yardımlar, kurum kazancından % 5’ini aşmamak kaydı ile, kazançtan indirilebilmektedir. Kurumun mali karının %5’ni geçen tutarın Kanunen kabul edilmeyen gider olarak Mali kara ilave edilmesi gerekmektedir. Kurumun Mali karı yoksa, bağış ve yardımların kazançtan indirimi söz konusu olamıyacağı için, bu bağış ve yardımlar kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyannameye yansıtılması gerekmektedir. Genel Bütçeye dahil daireler, il özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına dernekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşaası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı ile yine kanunda belirtilen sosyal ve kültürel içerikli giderlerin tamamı, kurum kazancından indirilecektir. Kurumun mali karı yoksa, bu bağış ve yardımın kazançtan indirimi söz konusu olamıyacaktır. 30- Kanunen kabul edilmeyen giderler. Vergi kanunlarına göre, mali kardan indirimi kabul edilmeyen giderlerin kontrol edilerek, atlama veya yanlış kayıtlar sonucu kanunen kabul edilen gider olarak yazılmış olanlar varsa, bunlarında tesbit edilerek, toplam kanunen kabul edilmeyen giderlerin tesbit edilerek, mali karın doğru beyanı temin edilmelidir. Bilindiği gibi kanunen kabul edilmeyen giderlere ait, katma değer vergileride indirim konusu yapılmayıp, katma değer vergisininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekir. 31- Sosyal Sigortalar Kurumuna vadelerinde ödenmeyen sigorta primleri. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 88. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, ödenmeyen sigorta primlerinin, Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden gider yazılamayacağı belirtildiğinden, kanuni vadesinde nakden veya mahsuben ödenmemiş olan ve gider hesaplarına gider olarak intikal ettirilen sigorta primlerininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. 32- Kredi kartı ile yapılan satışların kontrolü. Geçici Vergi dönemleri sonu itibariyle kredi kartı ile yapılan satış tutarlarının, katma değer vergisi beyannamesinde belirtilen tutarlarla uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesi. 33- Borç ve alacakların mutabakatının temin edilmesi. Şirketin üçüncü kişi ve firmalardan olan alacak ve borçlarının, ilgili kişi ve firmalarla karşılıklı mutabakatının yazılı olarak temin edilmesi, mutabakat temin edilemezse nedeninin araştırılması. 34- Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri. Yıllara Yaygın inşaaat ve onarım işleri ile iştigal edenler, yukarıda yapılanlara ek olarak aşağıda belirtilen işlemleride yapması gerekmektedir. a- 31.12.2011 tarihi itibariyle yapılan ve biten işlerin tesbit ve değerlendirilmesinin doğruluğunu temin ve atlama ihtimalini ortadan kaldırabilmek için, aşağıda belirtilen tablonun tanzim edilmesinde yarar vardır. b- Amortismanların her işe doğru ve kanuna uygun olarak dağıtımını temin için, her işte kullanılan sabit kıymetin adı, kullanıldığı süreyi belirtir şantiye

şeflerinin imzasını taşıyan yazı alınması. İlgili yazı ekinde aşağıdaki bilgilerinde temin edilmesi amortismanların Gelir vergisi kanununun 42, 43 maddelerine uygun ve doğru kayıt yapılmasını temin edecektir. Bilindiği gibi, müşterek genel giderler, finansman giderleri ile yıl içerisinde hiçbir işte direkt olarak kullanılmayan veya kullanılmayan sürelere ait amortismanların, biten veya devam eden işler ile sair işlere dağıtım usul ve esasları, yani bu giderlerin dağıtımı aşağıdaki şekilde yapılacaktır. - Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; - Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin, başka işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, inşaat ve onarma işlerine ait harcamalar ile, diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde; 35- Kasa hesabında yüksek tutarda nakit bulunması. Kasa hesabında ticari teamüllere uygun düşmeyecek derecede yüksek tutarların uzun süre kasada kalması, transfer fiyatlandırması yolu ile ortaklara kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir. Bu bakımdan kasanın fiili durumda tutulmasında azami dikkatin gösterilmesinde yarar vardır. 36- İlişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması. Örtülü kazanç dağıtımı veya transfer fiyatlandırması konusunda, ilişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması ve ileride olabilecek bir vergi incelemesinde sağlam donelere dayandırılmalıdır. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile ilişkili kişilere kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir. 37- Çalınan ve kaybolan mallara ait katma değer vergileri. Çalınan, yanan ve kaybolan malların katma değer vergileri indirime tabi tutulamamaktadır. (Maliye Bakanlığınca mücbir sebeb ilan edilen yangınlarda yanan malların katma değer vergisi hariç) 38- Ortakların borcuna işletilen faizlerin katma değer vergisi. Ortakların borcuna işletilen faizler için katma değer vergili fatura tanzim edilecektir. 39- Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer vergisi. Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer vergileri indirime tabi tutulmamaları gerekmektedir. 40- Ücret mahiyetindeki ayni yardımların katma değer vergisi. Ücret mahiyetindeki ayni yardımların katma değer vergileri indirime tabi tutulmadan personellerin ücretleri ile birleştirilerek ücret olarak vergilendirilmesi gerekir. 41- Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili kur farklarının katma değer vergisi. Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili olarak meydana gelen kur farkları için, satış faturasındaki katma değer vergisi oranı dikkate alınarak katma değer vergisi tahakkuk ettirilmesi gerekir. 42- Binek otolarına ait katma değer vergisinin indirimi. Binek otolarına (Jeepler dahil) ait katma değer

vergileri indirime tabi tutulmadan maliyete/gidere atılması gerekmektedir. (Faaliyetleri binek otomobillerinin kiralanması ve işletmesini yapanlar hariç) 43- İthal edilen mallarda maliyet bedelinin tesbiti. İthal edilen mallarda, işletme deposuna girinceye kadarki alıma ait tüm giderlerin (Sigorta, taşıma, vergi, banka, kur farkı, gümrük masrafları vs) malın maliyetlerine eklenmesi gerekir. 44- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 159 ve 340 nolu hesapların kontrol edilerek bu avanslar içinde faturaları gelen ve düzenlenmiş olanlarından mahsupları yapılmayanlar mevcut ise hesapların birbirlerine mahsuplarının yapılarak hesapların tasfiye edilmeleri gerekir. 45- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 180 ve 280 nolu hesapların tetkik edilerek bu hesaplar içinde 2011 yılına ait giderler mevcut ise bu giderlerin ilgili masraf hesabına aktarılmaları gerekmekte olup, 280 nolu hesaptaki masrafların 2012 ve daha sonraki yıllara ait giderler olması gerekir. 46- 190 nolu hesapta bulunan Devreden Katma Değer Vergisi ile 360 nolu hesapta bulunan Ödenecek Katma Değer Vergilerinin, Aralık/2011 ayı Katma Değer Vergisi beyannamesi ile karşılaştırılmalarının yapılarak Beyanname ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmesi. 47- 360 ve 361 nolu hesaplarda bulunan borçlar ile ilgili olarak, verilen beyannameler ve bildirgeler ile karşılaştırılmalarının yapılarak, beyannameler ve bildirgeler ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmeleri gerekir. 48- 258 nolu hesaptaki yapılmakta olan yatırımlardan 2011 Yılı 4. Geçici Vergi sonu itibariyle bitenler mevcut ise, bu iktisadi kıymetlerin ilgili aktif hesaplara aktarımlarının yapılarak, amortisman tahakkukları unutulmamalıdır. 49- Maliye Bakanlığınca 04.02.2010 tarih ve 27483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 396 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile Ba ve Bs formlarının düzenlenmesi yeniden düzenlenmiş olup, konu 2010/22-30 nolu sirkülerimiz ile izah edilmiştir. Bu konuda bilahere (Kanuni süresinden sonraki 10 gün içerisinde düzeltme beyanı verilme hali hariç) düzeltme beyanlarının verilmesi durumunda özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalınmaması için, Alış ve Satış faturalarının ilgili oldukları aylarda doğru bilgileri içerecek şekilde kayıtlara alınması ve Ba , Bs formlarının doğru doldurulması hususuna azami derecede dikkat edilmesi. 50- Mali Tabloların, Hesap Planı Uygulama tebliği doğrultusunda, Mizan ile uyumlu olarak tanzim edilmesi.

57


Haberler

Büyükfırat’tan veda ziyareti A

dana İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürütürken Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Abdulgafur Büyükfırat, Odamıza veda ziyaretinde bulundu.

58

Milli Eğitim camiasına ve Adana’daki okullara verdiği hizmetlerden dolayı Başkanımız Ali Gizer’e teşekkür eden Abdulgafur Büyükfırat, “Görevim süresince Adana

Ticaret Odası’ndan önemli destek gördüm. Gerek Adana’ya kazandırmış olduğunuz okullar, gerekse çeşitli okulların gereksinimlerinin karşılanması yönündeki isteklerimize göstermiş olduğunuz ilgi şahsım ve camiamız tarafından takdirle karşılanmıştır” dedi. Bugüne kadar yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle Abdulgafur Büyükfırat’ı kutlayan, yeni görevinde başarılar dileyen Başkanımız

Ali Gizer de, “Odamız, hizmetlerini sadece ekonomik faaliyetlerle sınırlı tutmamaktadır. Adana’ya başta eğitim olmak üzere bir çok alanda tesis kazandırdık. Bu çalışmalarımız bundan sonra da devam edecektir. Adana Ticaret Odası ve şahsım adına hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Adana’da önemli hizmetler yaptınız. İnşallah Nevşehir’de de aynı başarıyı gösterirsiniz” şeklinde konuştu.

Türk–Amerikan Derneği

İngilizce kursu, Eğitim Fuarı’nda

Ç

ukurova 5. Kitap ve Eğitim Fuarı’ndaki Türk–Amerikan Derneği İngilizce Dil Kursu’nun standı yoğun ilgi gördü. Kar amacı gütmeden 58 yıldır sadece İngilizce eğitimi veren TAD yöneticilerinin en büyük gurur ve sevinç kaynağı yıllar önce İngilizce eğitimi verdikleri öğrencilerinin, bugün çocuklarına hatta torunlarına da aynı eğitimi veriyor olması. Yoğun ilgi dolayısıyla yakında T.Özal Bulvarı Güzelyalı şubesini açarak yabancı dil eğitim hizmetlerine bir halka daha ekleyeceklerini belirten TAD yetkilileri, “Adana’nın sosyo-ekonomik gelişmesine katkıda bulunmaktan dolayı büyük bir gurur ve sevinç duyuyoruz” dediler.


Adana Kültür Sanat Güncesi Adana Devlet Tiyatrosu Oyun Programı Tarih 10 Şubat Cuma 10 Şubat Cuma 11 Şubat Cumartesi 11 Şubat Cumartesi 12 Şubat Pazar 14 Şubat Salı 15 Şubat Çarşamba 15 Şubat Çarşamba 15 Şubat Çarşamba 16 Şubat Perşembe 16 Şubat Perşembe 17 Şubat Cuma 17 Şubat Cuma 18 Şubat Cumartesi 18 Şubat Cumartesi 19 Şubat Pazar 21 Şubat Salı 22 Şubat Çarşamba 22 Şubat Çarşamba 23 Şubat Perşembe 23 Şubat Perşembe 24 Şubat Cuma 24 Şubat Cuma 25 Şubat Cumartesi 25 Şubat Cumartesi 28 Şubat Salı 29 Şubat Çarşamba 29 Şubat Çarşamba 29 Şubat Çarşamba

Saat 18.00 20.00 15.00 20.00 11.00 20.00 14.00 18.00 20.00 18.00 20.00 18.00 20.00 15.00 20.00 11.00 20.00 18.00 20.00 18.00 20.00 18.00 20.00 15.00 20.00 20.00 14.00 18.00 20.00

Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Çocuk Oyunu Merkez Sahne Çocuk Oyunu Fuaye Sahne Merkez Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Çocuk Oyunu Merkez Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Fuaye Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Merkez Sahne Çocuk Oyunu Fuaye Sahne Merkez Sahne

Kültür-Sanat

Oyun Adı Sınır Murtaza Murtaza Murtaza Kayıp Bolluk Ülkesi Karımla Evleniyorum Kayıp Bolluk Ülkesi Sınır Karımla Evleniyorum Sınır Karımla Evleniyorum Sınır Karımla Evleniyorum Karımla Evleniyorum Karımla Evleniyorum Kayıp Bolluk Ülkesi Karımla Evleniyorum Matruşka Karımla Evleniyorum Matruşka Karımla Evleniyorum Matruşka Karımla Evleniyorum Karımla Evleniyorum Karımla Evleniyorum Murtaza Kayıp Bolluk Ülkesi Sınır Murtaza

Büyükşehir Belediyesi Tiyatro-ÇDSO Tarih 9-10 Şubat Perş-Cuma 11 Şubat Cumartesi 11 Şubat Cumartesi 12 Şubat Pazar 12 Şubat Pazar 13 Şubat Pazartesi 14 Şubat Salı 15 Şubat Çarşamba 16-17 Şubat Perş-Cuma 18 Şubat Cumartesi 18 Şubat Cumartesi 18 Şubat Cumartesi 19 Şubat Pazar 19 Şubat Pazar 20 Şubat Pazartesi 21 Şubat Salı 22 Şubat Çarşamba 23- 24 Şubat Perş-Cuma 25 Şubat Cumartesi 26 Şubat Pazar 26 Şubat Pazar 27 Şubat Pazartesi 28 Şubat Salı 29 Şubat Çarşamba 1-2 Mart Perş-Cuma 8-9 Mart Perş-Cuma

Saat 20.00 11.00 20.00 13.00 20.00 20.00 20.00 20.00 20.00 12.00 15.00 20.00 13.00 15.00 20.30 20.00 20.00 20.00 20.00 13.00 15.00 20.00 20.00 20.00 20.00 20.00

Gösteri Topluluğu ÇDSO Çağdaş Hukukçular Derneği Şehir Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu Çukurova Belediye Tiyatrosu Adana’nın Sesi Musiki Der. Şehir Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu ÇDSO ÇDSO Kollektif Sanat Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu Ergün Özfırıncı Fatih Erkoç Şehir Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu ÇDSO Şehir Tiyatrosu Şehir Tiyatrosu Özel Çağ Üniversitesi Adana Vergi Dairesi Adana Muhasebeciler Der. Levent Kırca Tiyatrosu ÇDSO ÇDSO

Oyun/Konser/Etkinlik Şef: Artun Hoınıc Panel Komşu Köyün Delisi Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu) Duvarların Ötesi TSM Konseri Komşu Köyün Delisi Komşu Köyün Delisi Şef: Gints GLINKA Çocuk Korosu Rahmetli De Sollardı Komşu Köyün Delisi Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu) Stand-Up Gösterisi Konser Komşu Köyün Delisi Komşu Köyün Delisi Opera Gecesi (Şef: Emin Güven Yaşlıçam) Komşu Köyün Delisi Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu) Konferans TSM Konseri Kadınlık Bizde Kalsın (Tiyatro Oyunu) Azınlık Tschaikowski Gecesi Dünya Kadınlar Günü Konseri Güven Yaşlıçam

Sergi Programı Tarih 1 Şubat-14 Şubat 3 Şubat-20 Şubat 16 Şubat-19 Şubat 16 Şubat-1 Mart 20 Şubat-26 Şubat 27 Şubat-4 Mart 6 Mart-21 Mart

Sergi Adı Mehmet İlbaysözü – Fotoğraf Sergisi Bayram Top – Karikatür Sergisi Nazmiye Yel – Yağlı Boya Resim Sergisi Devrim Erbil – Resim Sergisi Mercan Tümer – Kişisel Resim Sergisi Nermin Çökdü – Kişisel Resim Sergisi Cemal Güney – Resim Sergisi

Yer 75. Yıl Sanat Galerisi Adana Kültür Sanat Merkezi Büyükşehir Belediyesi Fuaye 75. Yıl Sanat Galerisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye Büyükşehir Belediyesi Fuaye 75. Yıl Sanat Galerisi

59


Yazarlarımız

Yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış ile yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır.

Sedat Eryürek

Vergi ve Mali Hukuk Uzmanı

Y

60

eni Türk Ticaret Kanunu anonim şirketlerle ilgili önemli yenilikler öngörmesinin yanı sıra; anonim şirket yöneticilerine, önemli sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumlulukları yerine getirmeyenlere de hapis ve adli para cezaları öngörülmektedir. Bu makalemde önemli yeniliklere ana başlıklar halinde değinmeye çalışacağım. Ortakların (pay sahiplerinin) şirkete borçlanma yasağı; Yeni Türk Ticaret Kanunu; anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarını yasaklamıştır. Bu yasağa uymayanlara üç yüz günden beş yüz güne kadar adli para cezası uygulanması öngörülmüştür. Ortakların şirketten mal almaları sebebi ile borçlanmaları ise yasaklanmamıştır. Tek ortaklı anonim şirketler; Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun devrim niteliğindeki en önemli yeniliği; tek kişilik anonim şirket kurulmasının yolunun açılmış, ayrıca tek ortaklığa düşen anonim şirketlerin fesholmasının yolunun tıkanmış olmasıdır. Yönetim kurulu üyelerin pay sahibi olma zorunluluğu kaldırılmıştır; Eski Türk Ticaret Kanunu’nda anonim şirketlerin yönetim kurulunu oluşturacak kişilerin pay sahibi olma zorunluluğu bulunmakta iken Yeni Türk Ticaret Kanunu bu zorunluluğu ortadan kaldırmıştır. Yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır; Eski Türk Ticaret Kanunu, anonim şirketlerin yönetim kurulunun en az üç üyeden oluşmasını öngörmekteydi. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise esas sözleşmede belirtilmek kaydı

Yönetim kurulunun dörtte birinin üniversite mezunu olma zorunluluğu getirilmiştir. Eski Türk Ticaret Kanunu Anonim Şirketlerin yönetim kurulunda yer alacak kişilerle ilgi herhangi bir kriter bulunmamak da idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ile şirket yönetim kurulunun dörde birinin üniversite mezunu olma zorunluluğu getirilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinden birisine Türk vatandaşı zorunluluğu; Yeni Türk Ticaret Kanunu, yabancı firmalara Türkiye’de şirket kurmak istemeleri halinde yönetim kurulu üyelerinden bir tanesinin Türk vatandaşı olma zorunluluğunu getirmiştir. Anonim şirketlerde taahhüt edilen sermaye prosedürü; Yeni Türk Ticaret Kanunu; yeni kurulacak anonim şirketlerde taahhüt edilen sermayenin en az 50.000 TL olmasını, taahhüt edilen sermayenin en az yüzde yirmi beşinin kuruluş işlemi gerçekleşmeden önce bankaya yatırılmasını ve şirketin taahhüt edilen sermayesinin tamamının 24 ay içinde bankaya yatırılmasını, yatırılmadığı takdirde ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na fesih davası açma hakkı tanımaktadır. Anonim şirketlerde şirketi kuran ortaklara beyan zorunluluğu; Yeni kurulacak anonim şirketlerde şirketi kuran ortakların kuruluşa ilişkin olarak bir beyan verme zorunluluğu getirilmiş olup, bu beyanın içeriğini şu şekilde sıralamak mümkün. Kuruluş sırasında konulan sermayenin türü, sermaye taahhütleri, ayni sermaye, devralınan bir işletme varsa ona ilişkin raporlar ve neden devralındığı, satın alınan malvarlıklarının fiyatı, ödenecek komisyonlar, şirket taahhütleridir. Kurucu ortaklar tarafından verilen bu beyan işlem denetçisinin denetiminden geçecek olup, verilen beyanın gerçeğe aykırı bilgiler içermesi halinde ise kurucu ortaklar üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.

Yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabilmesi imkânı; Eski Türk Ticaret kanunda yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamakta idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabileceği hükmü getirmiştir. Bu sayede yönetim kurulları hızlı bir şekilde karar alma kabiliyeti kazanacaktır. Yönetim kurulu üyelerine kusurları oranında müteselsil sorumluluk; Eski Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerinin basiretli tüccar gibi davranması gerektiği belirtilmiş ancak ölçütleri belirtilmemiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk alanlarını bir başlık altında belirtmiş ve kusurları oranında müteselsil sorumluluk yüklemiştir. Yönetim kurulu üyelerinin hukuki ve cezai sorumluluğu; Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyelerinin hukuki ve cezai sorumluluklarını ayrı bir başlık altında düzenlemiş olup, bu bölüm incelendiğinde hukuki ve cezai sorumlulukların artığı ve ilk defa adli para cezalarının düzenlendiği görülmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına şirketle iş yapma yasağı; Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyelerine şirketle iş yapma ve şirkete borçlanma yasağı getirmesinin yanı sıra aşağıda belirtilen kişilerinde şirkete borçlanamayacağını ayrıca bu kişiler için şirketin kefalet, garanti ve teminat veremeyeceğini, sorumluluk yüklenemeyeceğini ve bunların borçlarını devir alamayacağını hüküm altına almıştır. • Yönetim kurulu üyesi, alt ve üst soyundan biri ya da eşi yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından biri, • Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin ortağı oldukları şahıs şirketleri, • Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin en az yüzde 20’sine katıldıkları sermaye şirketleri.


Yazarlarımız Yönetim Kurulu üyeleri ve yakınlarının şirketle iş yapma ve şirkete borçlanma yasağına uymamaları halinde; • Yeni Türk Ticaret Kanunu, şirket alacaklılarının şirketten alacaklarını alamamaları halinde; borçlanma yasağına aykırı davranan kişilere doğrudan haciz yapma imkanı tanımıştır. • Yeni Türk Ticaret Kanunu şirkete borçlanan yönetim kurulu üyelerine üç yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası öngörmektedir. Tüzel kişiler de yönetim kurulu üyesi olabilecekler; Yeni Türk Ticaret Kanunu, tüzel kişilere de yönetim kurulu üyesi olma hakkı getirmiş olup, tüzel kişiyi temsil eden kişinin yönetim kurulunda söz sahibi olması ve oy kullanabilmesi için ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesini ve tüzel kişinin internet sitesinde yayınlanmasını zorunlu kılmıştır. Muhasebe sisteminde ticari defterlerde ana sözleşmede ve bağımsız denetimde köklü değişikler öngörmektedir; Yeni Türk Ticaret Kanunu; • Anonim Şirketlerin; 31 Aralık 2012 tarihli bilançolarını Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak düzenlemelerini, • Anonim şirketlerin; 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren Ticari Defterlerini Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak tutmaya ve bunun yansıması finansal tabloları Türk Muhasebe Standartları’na göre hazırlamaya başlamaları gerektiğini, • Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterlerin de ticari defterler sınıfına girdiğini, • Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılması gerektiğini, • Anonim şirketlerin; şirket amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemlerinin de şirketi bağlayacağını ve bu işlemler nedeniyle şirketin üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağını, • Anonim şirketlerin; 14 Ağustos 2012 tarihine kadar ana sözleşmelerini yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getirmelerini, • Anonim şirketlerin; 1 Mart 2013 tarihine kadar bağımsız denetçilerini seçmeleri gerektiğini, bu tarihe kadar bağımsız denetçi seçmeyen şirketlere mahkemece atama yapılacağını öngörmektedir.

BAŞSAĞLIĞI Odamızın 1937-1940 yılları arasında Genel Sekreterliğini yürüten, yaşamı süresince Çukurova ve ülke kültürünün gelişimine önemli katkılarda bulunan, Araştırmacı/Yazar/Düşünadamı

TAHA TOROS’u kaybetmiş bulunuyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

ADANA TİCARET ODASI

61


Gerekli Telefonlar

Resmi Daireler

62

Telefon

Valilik Valilik Özel Kalem Büyükşehir Belediye Başk. 6. Kolordu Komutanlığı Seyhan Kaymakamlığı Yüreğir Kaymakamlığı Sarıçam Kaymakamlığı Çukurova Kaymakamlığı Karaisalı Kaymakamlığı Çukurova Üniversitesi Emniyet Müd. Santral İl Milli Eğitim Müdürlüğü İl Sağlık Müdürlüğü Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü Tapu Kadastro Müdürlüğü Tarım İl Müdürlüğü TCDD 6. Bölge Müdürlüğü İl Defterdarlığı Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü SGK İl Müdürlüğü Bağ-Kur İl Müdürlüğü İl Sivil Savunma Müdürlüğü İl Turizm Müdürlüğü İl Çevre Müdürlüğü Çalışma Bölge Müdürlüğü Gençlik ve Spor Müdürlüğü Adana Orman Bölge Müdürlüğü Adana Müftülüğü Seyhan Müftülüğü Yüreğir Müftülüğü Sarıçam Müftülüğü Çukurova Müftülüğü Meteoroloji-Danışma Karayolları-Danışma

458 83 27-458 83 30 458 83 27 454 38 88 322 83 67-68 352 65 95 323 12 83 391 76 00 248 08 81 551 20 14 338 60 84-88 435 31 95 458 83 73 458 84 06 346 21 72 225 98 18 458 84 25 453 34 45 322 46 11 453 69 14 458 83 26 363 46 40 363 01 91 351 89 00 227 28 54 363 14 48 459 00 75-76 359 91 72 453 90 58 457 06 36 352 64 75 352 64 76 321 96 69 341 15 12 235 07 93 435 91 74 235 06 85

Hastaneler

Telefon

Sağlık İl Müdürlüğü Sıtma Enstütüsü Müdürlüğü Kızılay Kan Merkezi Çukurova Ünv. Balcalı Hastanesi Adana Devlet Hastanesi Seyhan Devlet Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi (TOKİ) Göğüs Hastanesi Ruh Sağlığı Hastanesi Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Asker Hastanesi Karşıyaka Dispanseri

458 84 06 454 35 91-453 47 22 454 26 08 338 60 60 321 57 52 247 26 60 432 60 61 355 01 01 227 20 06 239 33 98 225 93 29 431 60 01-365 49 50 227 23 38 321 36 26

Özel Hastaneler

Telefon

Adana Hastanesi Başkent Hastanesi Başkent Hastanesi (Seyhan) Başkent Hastanesi (Güzelyalı) Can Hastanesi Ortadoğu Hastanesi Acıbadem Ortapedia Metropark

459 22 22 327 27 27 458 68 68 235 80 80 458 58 00 454 44 30 455 44 44 432 77 77 455 25 50

Odalar ve Sivil Toplum Örgütleri

Telefon

Ticaret Odası Sanayi Odası Ticaret Borsası Seyhan Ziraat Odası Yüreğir Ziraat Odası

351 39 11 436 63 63 453 70 34 454 01 16 321 05 10

Tabipler Odası Eczacılar Odası Diş Hekimleri Odası Çiftçiler Birliği Bşk. Esnaf ve Sanat Odası Müteahhitler Birliği Mimarlar Odası Adana Serb. Muh. Mali Müş. Odası Adana Yeminli Mali Müş. Odası Elektrik Müh. Odası Kimya Müh. Odası Makine Müh. Odası Harita Müh. Odası Jeoloji Müh. Odası Ziraat Müh. Odası İnşaat Müh. Odası Orman Müh. Odası Jeofizik Müh. Odası Maden Müh. Odası Şehir Planlama Müh. Odası Peyzaj Mim. Odası Çevre Müh. Odası Fırıncılar Odası Veteriner Hekimleri Odası Şoförler ve Otomobilciler Odası Atatürkçü Düşünce Derneği ATOSEV Türk Eğitim Vakfı AFAD TEMA

458 00 08 458 10 40 457 24 67 352 78 59 365 10 10 226 55 11 454 17 95 232 38 00 454 60 42 458 38 38 458 29 78 232 64 20 456 01 69 459 39 59 453 28 17 459 84 00 457 06 37 459 61 71 459 97 60 454 39 70 459 08 32 338 60 84 363 61 14 352 31 40 435 37 07 459 47 81 232 59 12 457 33 99 458 55 75 459 44 11

Cumhuriyet Savcılığı Adana Barosu Bölge İdari Mahkemesi Devlet Güvenlik Mahkemesi Adli Tıp

352 09 00 351 21 21 454 36 94 459 41 24-25 453 09 06

Adliye

Telefon

Belediyeler

Telefon

Kültür Sanat Merkezleri

Telefon

Devlet Tiyatrosu Senfoni Orkestrası

352 33 55 453 68 74

Büyükşehir Belediyesi Çukurova Belediyesi Seyhan Belediyesi Yüreğir Belediyesi Sarıçam Belediyesi

Sinemalar

Ariplex Cemalpaşa Ariplex Reşatbey Metropol Cinebonus M1 Tepe Metro

Kütüphaneler

454 36 04 239 64 64 432 74 74 428 18 10 341 41 09

Telefon

458 34 06 457 81 43 233 27 00 271 02 62 454 69 96

Telefon

Adana İl Halk Kütüphanesi Çağdaş Çocuk Kütüphanesi Mehmet Sabancı Çocuk Kütüphanesi 100.Yıl Çocuk Kütüphanesi

352 32 90 457 70 38 323 16 08 332 80 00

Adana Arkeoloji Müzesi Etnografya Müzesi Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi Misis Mozaik Müzesi

454 35 55 454 38 56 359 78 66 454 38 55

Müzeler

Spor Rehberi

Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü Adana Yelken İhtisas Su Sporları Kulübü Çukurova Sualtı İhtisas ve Su Sporları Aqualand Mavisu Kürek İhtisas Su Sporları Kulübü Atlı Spor Kulübü

Telefon

Telefon

234 11 55 232 79 91 459 93 85 324 11 40 458 44 80 323 66 23


Faaliyetler

Adana Ticaret Odası üyeliğinin firmanıza

sağlayacağı imkanlar... • Ticari faaliyetleriniz sırasında ihtiyaç duyacağınız bilgi ve belgelerin temini, • İşletmenizi geliştirebilmek için uzman çalışanlarımızdan görüş ve tavsiyeler,

• Teşvikler, hibeler, fuar destekleri ve diğer fon kaynaklarına erişim için ücretsiz danışmanlık, • Eğitim ve seminerlerde özel indirimler,

• Odamızın 45 farklı meslek grubunda kayıtlı üyelere ulaşarak yeni ticari bağlantılar kurma fırsatı,

• İlk kez dış ticaret yapacak olan firmalar ile dış ticaret hacmini arttırmak isteyen firmalara danışmanlık ve takip hizmetleri,

• İhtiyaç duyulan üye listelerine ve bilgilerine ulaşma imkanı,

• İşletmelerin hedef pazarları ile ilgili olarak talep edecekleri ülke raporlarının hazırlanması,

• ATO web sayfasından sanal fuara ücretsiz katılma imkanı ve bu sayede firmanızın dünya genelinde tanıtımının sağlanması, • Adana Ticaret Odası Dergisi’ne ücretsiz abonelik, • Yeni girişimciler için danışmanlık ve diğer destek hizmetleri, • ATO’nun İnsan Kaynakları Bankası’ndan yararlanma imkanı,

• Yurtdışına yapacağınız ticari gezilerinizde vize alımını kolaylaştıracak belgeler, • Avrupa Birliği uyum sürecinde sektörünüzle ilgili olarak ihtiyaç duyabileceğiniz AB mevzuatlarına ve bilgilendirmelerine erişim olanağı, • Üyelerin yaşadıkları ticari sorun ve anlaşmazlıklarda hukuki danışmanlık ve yönlendirme hizmetleri,

• Üye firmalara bankalar aracılığıyla sağlanan düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanlarından faydalanma olanağı, • Üyelerimize vergi avantajı sağlayan fire ve zayiat oranlarına ilişkin raporlar, • Adana Ticaret Odası Sosyal Hizmetler ve Eğitim Vakfı (ATOSEV) sosyal tesislerinden faydalanma imkanı, • ATO üyesi kimliği ile ülke genelinde birçok otelde özel indirimler, • Sanayi sicil belgesi almayı kolaylaştıran, teşvik-kota-tahsis ve ihalelerde avantaj sağlayan, ayrıca elektrikte yüzde 26,7 indirim imkanı veren kapasite raporlarının hazırlanması, • Ve daha birçok avantajdan faydalanabilmeniz için sizi Odamıza üye olmaya bekliyoruz.

63





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.