2 minute read
\u201CHat\u0131radan \u0130baret Kalan Kent\u201D \u0130stanbul\u2019un Haf\u0131za Haritas\u0131 / \u201CThe City that Exists in the Memory\u201D \u0130stanbul\u2019s Memory Map
“Hatıradan İbaret Kalan Kent” İstanbul’un Hafıza Haritası “The City that Exists in the Memory” İstanbul’s Memory Map - Feyza Sayman
Feyza Sayman
Advertisement
AURA-İSTANBUL | GÜZ 2018
Anahtar Kelimeler: Kentsel Bellek: Modern Şehirde Tarih ve Unutma, Kolektif Hafıza, Bireysel ve Kolektif Hafıza İlişkisi, Aldo Rossi, İstanbul’un Hafıza Haritası
İstanbul, İstanbullu olmak ve İstanbul’u yaşamak mesele olduğunda, hatıralar üzerinde en çok konuşulan ve yazılan olur. Bireylerin olduğu kadar toplumların da yazınında, müziğinde, sanatında yer tutmuş bir şehirdir İstanbul. Tanpınar’ın deyişiyle,
“Doğduğu, yaşadığı şehri iyi kötü bilmek tabii bir iş; İstanbul’da bir zevk inceliği, bir nevi sanatkârca yaşayış tarzı. Her İstanbullu az çok şairdir, çünkü irade ve zekasıyla yeni şekiller yaratması ile, büyüye çok benzeyen bir muhayyile (imgelem) oyunu içinde yaşar.”
Ancak kentin son yüzyıllık süreci düşünüldüğünde, bir noktada unuttu İstanbullular, şair olduklarını. Artık İstanbul, üzerine şiirler, şarkılar yazılan bir kent değil. Bu noktada, bu araştırmanın yaklaşımı ve ilgilendiği konular; kente, kentliye ve hafızaya dair bazı sorular sorarak başlar.
‘Kent deneyimi hafızada yaşar mı? Unutulur mu? Özlenir mi?’ ‘Kent hatıralarının sürdürülebilir oluşu önemli midir?’ ‘Zamansal süreksizlik kent deneyimini nasıl etkiler?’ ‘Yok olmuş bir ‘hafıza mekanı’, aslında hiç var olmamış gibi midir?’ ‘Geçmiş ile geleceğin bağlantı noktası olan ‘an’ nasıl bir hafıza üretmekte?’ ‘Hafızanın üretiminin, dönüşümünün, yeniden üretiminin aktörleri kimlerdir?’
Bu sorulara cevap ararken izlenen yöntem, İstanbul’un yaklaşık olarak son yüzyıllık tarihini ve bu süreçteki sosyal, siyasal ve mekansal dönüşümünü üç ana kaynak* üzerinden takip ederek İstanbul’un ‘hafıza mekanları’nın belirlenmesi üzerine kurulmuştur. Belirlenen hafıza mekanları, kentin gelişimini ve dönüşümünü okumanın mümkün olduğu, kentin hikayelerini anlatan yapı, bölge,
11altyapı ve mekanlardır. Bu mekanlar belli bağlamsal temalar çerçevesinde araştırılarak, sonuçta bu mekanları ve mekanın hafızasını anlatan ‘bir şematik haritalama, bir kolaj ve bir mekansal hafıza defteri’ üretilmiştir.
Bellek, hatıraları zihnin karanlık bir bölgesine depolayıp, yalnızca hatırlama eylemini gerçekleştirmek uğruna üretilen nostaljik bir yaratıdan çok daha fazlası, bir yeniden üretme ve düşünce kurgulama biçimidir. Hafızanın zaman, mekan ve toplumla olan ilişkisi, zihinsel bir inşa sürecidir. Kentselliği hafıza üzerinden okumak ise bu inşa sürecinin, bireysel hafızanın toplumsal çerçevede kolektif bir şekilde yeniden üretimini konu eder. Şehirde var olan her şey, hem bireysel, hem de kolektiftir. Kent ve kentli birbirine karışır, biri diğerinin izlerini taşır. Bu kurguda şehir, kolektif hafızanın kök saldığı yerdir ve hafıza ise, şehir yapısının kılavuzudur.
Hafızanın kılavuzluğunda İstanbul’a bakıldığında, kentin son yüzyıllık süreci, İhsan Bilgin’in sözleriyle “Yenilenmelerin, değişimlerin, kabuk değiştirmelerin üst üste bindiği, birbirini eskittiği dönemler silsilesi” ve “Yeni tahayyüllerin tamamlanmadan eskidiği, gelecek ve geçmiş özlemlerinin birbirine karıştığı bir zaman sıkışması çağı” olarak tanımlanıyor. Kentsel mekanın dönüşümünü, bu yüzyıllık sürecin geliştirdiği sosyal ve siyasal hafıza üzerinden okumak ve İstanbul gibi sonsuz katmanları olan, devingen ancak sürekli dönüşen, yeniden üretilen bir kenti anlamlandırma yöntemi olabilir.