2 minute read

Yeni Mekan Kavramlarının İstanbul Mekanlarında Tartışılması

Rana Hatun Duran

Stüdyo Yürütücüleri / Studio Instructors:Cem İlhan - Devrim Çimen

Advertisement

AURA-İSTANBUL | BAHAR 2020

Bu çalışma, iki ana odak nokta üzerinden yapılan araştırmalar ve gözlemler ile yeni bir mekân tahayyülü oluşturmaya çalışılan süreci işlemektedir. “İstanbul’un kamusal olma potansiyeli taşıyan alanları nasıl değerlendirilebilir?” sorusu ile başlayan süreç, etkileşimli tasarım anlayışının bu mekânlardaki yansımasını anlamak üzere genişlemiştir.

Mekân algısı üzerinden başlayan araştırma fiziksel, sanal ve siber mekân kavramlarını inceleyerek bunların kesişimlerine ve farklılıklarına odaklanır. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi zihinlerde sanal mekansallıkların oluşmasına olanak vermiştir. İçinde bulunduğumuz fiziksel ortamın algısının ve ele alınış şeklinin değişmesiyle de yeni mekân kavramları ortaya çıkmıştır. Etkileşimli mekân bu kavramlardan biri olup araştırma süresince odaklanılan başlıklardan biridir.

Kullanıcının mekânı aktif biçimde şekillendirebiliyor olmasının fiziksel, sosyal ve psikolojik çıktıları da çeşitli tezlerden toplanan bilgiler ışığında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Daha önce uygulanan projelerin incelenmesi de bu sürece dâhildir.

Tüm bu araştırma sürecinin yansıması, tasarımcı olarak Perukâr Çıkmazı ve Odakule Pasajı üzerinde deneyimlenmeye çalışılmıştır. Alana eklemlenebilecek elemanlar ile yeni bir mekân organizasyonu kurmak amaçlanmıştır. Çalışma, mevcut kütle ve objelerin yeniden konumlandırılması ve yeni perspektifler oluşturulmaya çalışılmasıyla sonlandırılmıştır.

Pera Haritası

Çizim: Rana Hatun Duran

Büyük bir şehirde yaşamanın önemli kısmını sürekli yolda olmak oluşturur. Zamanın büyük kısmı bir mekândan diğerine giderken geçer. Bu nedenle hareket mekânlarının akarak ilerlemesine gereksinim duyulmuştur. Ancak kent insanının durup nefes alacağı, dinlenebileceği kamusal alanlar İstanbul için oldukça az sayıdadır.

Kentin dinamik yapısına uyum sağlayıp zamanla değişebilecek mekanlara olan ihtiyaçtan yola çıkılarak etkileşimli mimari üretimler üzerinde durulmuştur. Bu mekanlar hakkında yapılan çalışmalar taranmıştır. Etkileşimli mimarinin kamusal alanlarda nasıl gözlemlenebileceğinin cevapları aranmıştır.

İstanbul’da değerlendirebilecek alanlar incelenmiştir. İncelenen yerlerin kamusal olma potansiyelleri değerlendirilmiştir. Bahsedilen mekanlar, bazen birkaç önemli noktanın kesişimini oluşturuyorken bazen de yoğun kullanılan aksların yakınlarında karşılaşılan yerlerdir. Buna rağmen arada kalmış, kimliğini tam olarak bulamamış, geri plana atılmış olan mekânların, bölgedeki ihtiyaca göre dönüştürüldüğü zaman hem fonksiyonel hem de psikolojik açıdan rahatlama noktaları haline gelebileceği düşünülmüştür. Gün içinde farklı profillerden yüzlerce insanı buluşturan yerlerin, kullanıcı yararı gözetilerek nasıl dönüşebileceği tartışılmıştır.

Son bölümde belirlenen bir mekân üzerinde bir takım eklentiler ve yeni organizasyonlar önerilmiştir. Perspektifler ve kolaj tekniği ile proje alanı yeniden görsellenerek çalışmanın son bölümü tamamlanmıştır.

This article is from: