édito Tüm sektörler değişikliğe uğrar. iPad ilk yayınlandığında acaba basılı yayınlar nasıl şekillenecek diye düşünmeye başlamıştım. Büyük bir değişime uğrayacağı kesindi. Ama asla bitmeyecek! Doğru kişiye ulaşan, ulaştığı kitleye yönelik zengin içeriği olan, okuması zevkli ve belki de en önemlisi internet çağının getirdiği alışkanlığa, yani kısa ve hızlı tüketilebilen bir anlayışa, sahip yayınlar bu çağda değer kazanacak, diğerleri ise hızla yok olacak. Yani orta gelecekte dergi rafları küçülecek ama kalite de hızla artacak.
6 ayda 0’dan 45.000’lik tiraja ulaşan AVENUE Mag işte tam bu yapı üzerine kuruldu. Şu anda İstanbul’un 5 ayrı semtinde (Maslak/İstinye, Etiler/Ulus/Levent, Nişantaşı, Ataşehir/ Kozyatağı ve Ümraniye’de) A ve A+ segmente ulaşıyor. 2 farklı yoldan buluşuyoruz okuyucularımızla. Birincisi, bahsettiğimiz bölgelerdeki tüm iş yerlerinin Genel Müdür, Satış Müdürü ve Pazarlama Müdürlerine isimleri ile kargolanıyor, ikincisi ise yine bu bölgelerdeki A ve A+ konutlara dağıtılıyor. Hani şık otellerde gazeteniz sabah kumaş torba içerisinde kapınıza asılır ya, işte aynı yöntemle konutlara dağıtılıyor. Şık değil mi? AVENUE Mag ile en baştan itibaren gelecek vaat eden yetenekli yazarlar ile çalıştık ve bundan sonra da yeteneğe destek vermeye devam edeceğiz. Bu yazarlarımıza aynı zamanda kendi bloglarını açmaları için de destek veriyoruz ve bloglarını da yazıları ile beraber her sayfada belirtiyoruz. Halen güncel yaşam-sanat, moda, dünya trendleri, alışveriş, hip mekanlar, kitap, gezi, ve yemek başlıkları altında top-lanıyor yazılarımız. Kısa ve öz, kolay okunabilir ve ilgi çekici yazılar... Yeni bir rehber mantığı getirdik AVENUE Mag ile beraber. İnsanlar artık daha monoton yaşıyor. Hergün aynı saatte kalkıyor, işe gidiyor, akşam aynı satte ve aynı yoldan evine dönüyor ve yatıyor. Hayatlarına farklılık getirecek ögeleri ise hemen yanıbaşlarında olmalarına rağmen farkedemiyorlar. İşte bu soruna yönelik bir ek hazırlıyoruz her bölge için ayrı ayrı. Rehber özellikle küçük ve orta boy işletmeleri barındırıyor. Minimum 2 tam sayfa ayırdığımız işletmeleri yemek/restoran, güzellik/bakım, kargo/özel paketleme, kuru temizleme, kırtasiye ve araç bakım olarak sınıflandırdık ve bu ekte topladık. Mesela en yakında hangi kuru temizlemeler var ve fiyatları, sunduğu hizmetler neler? Ya da çevremdeki tüm restoranların menülerini büyük yemek görselleri ile görmek... Yaşayanların hayatlarını zenginleştirirken, onlara artık seçme şansı vermek ve aynı zamanda da küçük işletmelere de ciddi destek olmak amacımız. Türkiye’nin geleceği KOBİ’de ve görüyorum ki AVENUE Mag olarak biz de fayda sağlayabiliyoruz onlara. Ne mutlu bize... Halen sadece İstanbul’da yayınlanan AVENUE Mag, yakın gelecekte Ankara ve İzmir’de de yayın hayatına başlayacak. AVENUE Mag dergisinin size özel olarak gelmesini istiyorsanız, lütfen avenue-mag.com adresindeki abonelik formunu doldurun, her yeni sayıyı sizin adresinize göndermekten mutluluk duyarız.
3
OCAK 2013
AVENUE MAG Imtiyaz Sahibi
MRTBGZ Medya Pazarlama Reklam ve Yayıncılık kimo@avenue-mag.com Yayınlar Direktörü
Murat Boğazkesenli murat@avenue-mag.com Grafik Tasarım
Onur Özkurt onuro@avenue-mag.com Bahadır Hamşioğlu bahadirh@avenue-mag.com Reklam Müdürü
Murat Boğazkesenli murat@avenue-mag.com Reklam Satıs Sorumlusu
Okay Atik okaya@avenue-mag.com Katkıda Bulunanlar
Beril Güzelküçük cocofemme.com design-beef.com feelingsofunky.com kisakahvemolasi.com Tel: (212) 366 57 28 Faks: (212) 329 79 79 http://www.avenue-mag.com kimo@avenue-mag.com
4
12
LIFESTYLE
18 40 50
TRENDS
FASHION
SHOPPING
54
56
HIP HOTELS
57
TRAVEL
6
READ
64
FOOD
UcuzaEnerji.com ile 150TL üzeri elektrik faturalarınızı ucuzlatıyoruz! Tüm Türkiye’deki ticari alanlar ve konutlar için devlet güvencesi altındaki özel tekliflerimizden sizleri de faydalandırmak isteriz. Resmi tedarik lisansımızla size sundugumuz hakkınızı kullanın ve faturalarınıza yansıtacagımız indirimin keyfini çıkarın.
Iste bu sorunu kolaylıkla çözebiliriz! Sosyal, canlı ama aynı zamanda sakin bir ortamda, bir ofiste ihtiyaç duyabileceginiz bütün hizmetlere erisme imkanıyla, esnek çalısmanın keyfine varın.
EN IYI KON S T EP
ENJOY WORKING DIFFERENTLY!
Çalışmak için bir yere mi ihtiyacınız var?
20
12
URBAN STATION Ofisiniz Olsun!*
Saatlik veya abonelik paketlerimizi seçin ve bütün subelerimizde kullanın. Saatlik Paketler: 10 saat 60 TL 20 saat 115 TL 40 saat 220 TL Hizmetlerimiz Ücretsiz Çay, Kahve, Kurabiye ve Kruvasanlar Yüksek Hızda WiFi Printer, Scanner, Fotokopi Ofis Kırtasiye Gereçleri Resepsiyon Servisi Sanal Ofis
Abonelik Paketleri: Günlük 30 TL Aylık 500 TL
Kargo/Kurye Servisi Laptop Kilitleri ve Kilitli Dolaplar Gazeteler / Dergiler Gezinmek için bisikletler Vale Parking
* Urban Station’ı ofis adresiniz olarak göstermek için bize danısabilirsiniz.
Keyifli ve Pratik Toplantı Odaları Özel tasarlanmış toplantı odalarımızla artık toplantılarınız daha eglenceli! -
8 / 10 / 20 kisilik toplantı odaları 45 kisilik seminer salonu ve etkinlik alanı
FIRST GLOBAL OFFICE SPACE NETWORK FOR MOBILE WORKERS
Kahve Kösesi: Kahve, çay, su, kruvasan ve kurabiye ikramlarımız dahildir. Projeksiyon, Beyaz Tahta ve yüksek hızlı Wi-Fi kullanımı ücretsizdir. 8 Kisilik Toplantı Odası Fiyatları 1 Saat 100 TL + KDV Yarım Gün (4 Saat) 240 TL + KDV Tüm Gün 400 TL + KDV
Choose your desk Enjoy the facilities and coffee break
Pay for as long as you stay
URBAN STATION MASLAK: Ayazaga Mh. Dereboyu Cad. Meydan Sk. Veko Giz Plaza No:85 Sisli URBAN STATION GALATA: Serdar-ı Ekrem Sok. No:15/A–B Beyoglu www.enjoyurbanstation.com E-mail: info-tr@enjoyurbanstation.com Tel: 0 (212) 290 40 50 Twitter.com/UrbanStationTR facebook.com/UrbanStationTurkey
Our open working spaces are priced per hour, per person and includes Coffee Break with filter coffee, tea, croissants, fresh fruits, cookies and water. First Hour Each Add. Hour Day Pass Month Pass
8 TL 6 TL 30 TL 500 TL
We offer hourly packages for flexible use: 10 hours 20 hours 40 hours
60 TL 115 TL 220 TL
N
A R I Z A H S I Y A NISAN-M
013 2 T R A 15 M
LIFESTYLE
The Little Black Jacket Aralık 1 – 16 Aralık Arasında, Beyond Museum, Seul
Chanel
’in Karl Lagerfeld’in son kitabı olan ‘The Little Black Jacket: CHANEL’s classic revisited by Karl Lagerfeld and Carine Roitfeld anısına düzenlediği resim sergisi THE LITTLE BLACK JACKET Nisan ayından başlayarak çeşitli şehirlerde gösterime girmeye devam ediyor. Markanın yaratıcılık, modernlik ve mükemmellik değerlerini gözeler önüne seren sergi ilk olarak Tokyo ile başlayıp, sonrasında sırasıyla New York, Taipei, Hong Kong, Londra, Moskova, Sydney, Paris ve son olarak da Aralık ayının ortasına kadar Berlin ve Seoul’da sergilenecek. Ziyaretçiler Karl Lagerfeld’in 113 fotoğrafı ile ikonik CHANEL ceketinin çok yönlülüğünü ve zamansızlığını keşfedecekler. Geneli Karl Lagerfeld’in yakın tanıdıkları olan modelerden Lilly Allen, ceketi bir pelerin gibi giyerken, Stella Tennant vücuduna doladı, model Edie Campbell ise bir yelek gibi kullandı. Sergi ile beraber, aynı şehirdeki Chanel mağazalarında da son koleksiyondan özel ceketler sunulacak. Son olarak sergiye ilham kaynağı olan kitabı da seçkin kitapçılardan satın alabilirsiniz.
12
LIFESTYLE
Hollywood Costume Exhibition 20 Ekim 2012 - 27 Ocak 2013 Arasında, Victoria and Albert Museum, Londra
Her kostüm tasarımı bir hikaye, bir tarih barındırır. Filmler ise insanlar hakkındadır ve kostümler bu insanlara hayat veren niteliklerdir. HOLLYWOOD COSTUME EXHIBITION, karakteri yaratırken senaryodan ekrana geçilene kadar olan süreyi nasıl aştığını ve aynı anda zamanın teknolojik imkanlar ile nelerin başarılabildiğini gözler önüne seriyor. Sergi, 1912 – 2012 yılları arasındaki en başarılı ve gönüllerde taht kurmuş filmlerden 100 adet kostümü ziyaretçilerine sunuyor.
Manipulated Photography Before Photoshop
11 Ekim 2012 - 27 Ocak 2013 Arasında, Metropolitan Museum, NY
Fotoğraf düzenleme yazılımları ve uygulamaları şimdilerde birçok zenginlikte görseller yaratmamızda bizlere yardımcı olsa da, fotoğraflarla doktorculuk oynama fotoğrafçılığın ilk zamanlarından beri sürmekte aslında. Metropolitan Museum of Art’da açılan FAKING IT: MANIPULATED PHOTOGRAPH BEFORE PHOTOSHOP, dijital çağdan once fotoğrafların montajlanmasını anlatan şu ana kadar açılmış en büyük sergi. 1840 – 1990 yılları arasında montajlanmış, sa-nat, politika, haberler, eğlence ve ticari anlam taşıyan 200’den fazla fotoğraf bu sergide bulunmakta. ‘Photoshop’ gibi günümüzün en başarılı yazılımlarını üreten Adobe Systems Incorporated’da bu serginin en büyük destekçisi. Sergideki fotoğraflar çoklu poz (tek bir negatif üzerine birden fazla fotoğraf çekmek), kombin yazıcı (bir çıktı almak için birden fazla negatif üzerindeki parçaları kullanmak), fotomontaj, negatifin yeniden düzenlenmesi gibi teknikler kullanılarak yaratılmış resimlerden oluşuyor. 14
Toplamda 3 galeriden oluşan sergi bizleri Charlie Chaplin’den başlayan, Avatar’a kadar ilerleyen bir yolculuğa sürüklüyor. İlk galeride kostüm tasarımcısının çalışmalarını senaryodan ekrana gelene kadar nasıl ilerlettiğini incelerken, ikincide galeride tasarımcının yaratıcı ekip ile kostüme son halini vermesine şahitlik ediyorsunuz. Son galeride ise Hollywood’un yıldız karakterlerini ve onların kostümlerini ayrı ayrı inceleme fırsatınız oalcak. Bu galerilerde sergilenen tasarımların hepsi özel çalışmalardır ve hiçbiri daha once film stüdyolarının gizli arşivlerinden çıkartılmamıştır. Bu yönüyle de çok nadir bulunan bir sergidir. Sergi boyunca inceleyebileceğiniz tasarımların kullanıldığı filmler arasında, ‘Fight Club’, ‘The Virgin Queen’, ‘Morocco’ (Amy Jolly), ‘Breakfast at Tiffany’s’ (Audrey Hepburn), ‘Chicago’ (Renee Zellweger), ‘Atonement’ (keira Knightly), ‘Matrix’, ‘Harry Potter’, ‘Twilight: New Moon’ ve Spider-Man’ gibi önemli eserler var.
Valentino MASTER OF COUTURE
16
LIFESTYLE
Valentino Master of Couture 29 Kasım 2012 - 3 Mart 2013 Arasında, Somerset House, Londra
B
u kış, Londra’daki Somerset House’da İtalyan tasarımcı Valentino’nun muhteşem elbiselerini kutlamak için özel bir sergi açılıyor. Tasarımcının 50 yıllık moda çalışması süresince ürettiği ve aktrisler, prensesler, ünlü moda ikonlarının modelleri üzerinde sergilenen 130’dan fazla el yapımı özel eserinin bulunacağı ‘VALENTINO FASHION EXHIBITION’, moda severlerin kalbine taht kuracak bir deneyim vaad ediyor. Moda sektörüne 1950’lerde giren Valentino, Jacqueline Onassis Kennedy gibi isimlerin tasarımcısı olarak kısa zamanda büyük ün kazandı. Sergide gösterilen parçaların büyük bölümü Valentino’nun daha once hiçbir yerde gösterilmemiş olan gizli koleksiyonun içinden seçilmiş. Tasarımların dışında, Valentino’ya ve markasına da ait özel resimler ve davetiyeler de katılımcıların beğenisine sunulmuş. Sergilenen tasarımların bazıları ünlüler tarafından giyilmiş parçalardan oluşuyor. Örnek olarak Grace Kelly, Sophia Loren, Gwyneth Paltrow bu ünlülerden bazıları. Julia Roberts’ın 2001 Akademi Ödülleri’nde giydiği elbise, 1968 koleksiyonundaki Jacqueline Onassis için tasarlanmış gelinlik ve Yunanistan Prensesi Marie Chantal’ın Prens Pavlos ile 1995 yılında evlenirken giydiği fildişi rengindeki ipek gelinlik de ziyaretçilerin inceleyebilecekleri tasarımlardan bazıları. Sergide çok farklı bir detay daha bulunmakta. Somerset House’da Valentino sergisinin katılımcıları, çevresinde izleyiciler gibi duran ve elbiseleri sergileyen modellerin arasındaki 60 metrelik podyumda yürüyerek dolaşıyorlar. Bu yol boyunca yürürken, katılımcılar Valentino’nun 1950’den beri gelen çalışmalarını hayranlıkla incelerken tasarımcının her parça için detaylara verdiği inanılmaz önemi de farkedeceklerdir. Sergiyi hafta boyunca hergün sabah 10:00’dan akşam 18:00’a kadar gezebilirsiniz. Perşembe günleri ise saat 21:00’a kadar açık. Biletler £9 ve £12.5 arasında değişen fiyatları ile oldukça makul. 17
FASHION
ZERO+MARIA CORNEJO
TREND RAPORU
JASON WU
CHLOE
4
FENDI
MARCHESA
DOLCE GABBANA
McQ by ALEXANDER MACQUEEEN
1
3
VICTORIA BECKHAM
2
2012 - 2013 Sonbahar Kış
2012 Sonbahar ve 2013 Kış modasını belirleyecek 12 önemli maddeyi detaylı olarak sizler için inceledik. BERİL GÜZELKÜÇÜK
1. BAROK
Geçmiş sezonların minimal yükselişlerinin aksine karşımıza görmezden gelmesi güç bir Barok stili çıkıyor. Brokarlar, kadifeler, ipekler, yaldız işleme ve aplikeler bu sezon lüks ve şatafatın temsilcilerinden. 18
2. MILITARY
Sezonun en gözde trendi olan askeri parçalar karşımızda feminenleştirilmiş bir şekilde bize göz kırpıyor. Uzun çizmeler ve bel vurgularıyla kullanılan haki tonları bu kış çok moda. Anahtar parçalarınıza şık bir parka ekleyin!
3. BÜYÜK KESiMLER Bu kış dış giyiminde rahatlık ve şıklık bir araya geldi. “Oversize” modasının en tatlı sonucu Jil Sander, Chloe, Commo Des Garçons koleksiyonlarındaki büyük kesim paltolar oldu.
4. KÜRK DETAYLAR
Kürk bu sezon kendini detaylarda buldu. Özellikler üst giyim parçalarında kürklerin şıklığını göreceğiz.
5. BORDO 7.GEOMETRiK TAKIMLAR
6. DERi
20
8. PEPLUM
Geçtiğimiz sezondan alışkın olduğumuz peplumlar yine koleksiyonların zirvesinde. Mutlaka bir peplum parçanız olsun!
HAKAAN ALEXANDER WANG
COSTUME NATIONAL
Deriler bu sezon da karşımızda. Gelişen tekonoloji sayesinde yazın bile trendler listesinde yer alan deri, bu sezon isteyene Valentino feminenliğinde; isteyene Proenza Schouler maskülenliğinde.
Prada, geometrik desenli alt-üst takımları sunuyor. Gözümüz pek alışamasa da sezonun bu hit trendini seviyoruz.
LANVIN
Sezonun “en”leri arasında başı çeken bordo modası, hepimizi ısıtacak gibi görünüyor. Şarabın eşsiz tonlarında bir çantaya ne dersiniz?
MARY KATRANTZOU
PRADA
STEPHANE ROLLAND
ZUHAIR MURAD
FASHION
FASHION
9. KIRMIZI
10. DANTEL
22
TADASHI SHOJI
Her renk, her model ve her parçada kullanılmak üzere yorumlanan danteller, bu kış romantik esintiler yaratacak.
SALVATORE FERRAGAMO
MICHAEL KORS
GIVENCHY
Hemen her tasarımcının koleksiyonunda kırmızılı kadınlar gördüğümüz bu sezonda, baştan ayağa gül kırmızısı olmak sezonun en canlı trendi.
FASHION
11.SiYAH BEYAZ
12. HAYVAN DESENi
PHILLIP LIM
RACHEL ZOE
Egzotizmin ve baştan çıkarıcı vahşiliğin yansıtıcısı hayvan deseni, kumaş ve deri üzerine baskı olarak karşımıza çıkıyor.
ROBERTO CAVALLI
BALENCIAGA
Monokrom şıklık bu sezon karşımıza çıkan en asil moda. Minimalizmin düşüşe geçtiği bu dönemde siyah-beyazlar dengeyi sağlayacak gibi duruyor.
23
FASHION
Style
at any age
20’li yaşlarından başladık, 60’lı yaşlara kadar ünlüler dünyasını inceledik, en şık ve stil sahibi olanları sizlerle buluşturuyoruz. BERİL GÜZELKÜÇÜK
20’ler 1. Miranda Kerr Marni ceketi, Nobody Cult skinny jean, Tabitha Simmons botları, Sofia Coppola for Louis Vuitton çantası ve Ray Ban gözlükleriyle köpeği Frankie ile NYC’de.
24
2. Blake Lively Rag&Bone geometrik desenli pantalonu, bordo Forte Forte hırkası, Rupert Sanderson çizmeleri ve kalın çizgili Burberry çantasıyla dizi setinde. Bu sezon harika görünüyor!
30’lar 3. Kate Middleton Emilio Pucci blazer ceketi, resmi olimpiyat fuları, LK Bennett siyah ayakkabıları ve mercan renkli skinny jean pantalonuyla Olympic Park stadyumu ziyaretinde. Ziyareti sırasında spor yapmayı ihmal etmeyen düşes, yaşının en stil sahibi temsilcilerinden biri.
4. Jessica Alba Joie hırka, Proenza Schouler çanta, Casadei dolgu topuklu ayakkabılar, Love Quotes şal ve bir süredir favori şapkalarından olan Tory Burch kenarlı fötr şapkayla Jessica Alba, sade ve bir o kadar da şık bir kombin yaratmış.
50’LER
FASHION
40’lar
5. Jennifer Aniston Kırık siyah beyaz çizgilerden oluşan ve kenarlarında deri detayları bulunan peplum Tom Ford elbisesi ve Christian Loubotutin ayakkabılarıyla.
Sharon Stone Deri pantolonu, gri kazağı, uçları kürk atkısı, siyah güneş gözlükleri ve siyah Dior çantasıyla Paris’de.
6. Jennifer Lopez Çift renkli Roland Mouret elbisesi, Christian Louboutin Pigalle Strass ayakkabıları ve Chanel güneş gözlükleriyle zarafetini sergiliyor. Bu kadın yaşı ilerledikçe daha da güzelleşiyor.
50’ler
7. Kim Kattrall Tek omuzlu fildişi Lanvin elbisesi ve Anya Hindmarch cluth ile tamamladığı Sex and The City stilinden esintiler barındırıyor.
8. Sharon Stone Deri pantolunu, gri kazağı, uçları kürk atkısı, siyah güneş gözlükleri ve siyah Dior çantasıyla Paris’te.
60’lar 9. Meryl Streep Stella McCartney elbisesinin üzerine giydiği Lindsey Thorburg pelerin ve Fiona Paxton kolyesiyle stilini konuşturan Maryl Streep ve eşsiz asaleti.
26
10. Helen Mirren Uçuk pembe Alberta Ferretti şifon elbisesi, Lanvin “Ouloulette” saten clutch ve Sergio Rossi ayakkabılarıyla Helen Mirren, stili ve güzelliğiyle “şarap gibi” betimlemesini hakediyor.
Kim Cattr Tek omuzl fildişi L elbisesi ve Anya Hindmarch cluth ile tamamladı Sex And T stilinden esintiler barındırı
FASHION
er giysinin bir hikayesi vardır. Farkında olmasak da çoğumuz “vintage” olgusunu bu sebeple severiz. Objelerin yaşanmışlıkları, kime, nereye ait oldukları hakkında bir kaç saniyelik de olsa hayaller kurmaktır bize güzel gelen. Hatta belki yaşamak istediğimiz döneme yaptığımız kısa yolculuklardır onları üzerimizde taşımak. kimi zaman kıskanır gelişmiş teknolojilerle üretilen yeni giysilerimiz onları... ve merak ederler. İşte bu anlatacağım, meraklı bir elbisenin zaman tünelindeki hikayesi. Yolculuk başlasın! İlk durağımız La Belle Epoque lüksünün yaşandığı 1900’ler. Elbise, modanın sınıfsal ayrımlarda çok büyük etkileri olduğunu biliyordu; fakat diğer elbiseln , dönemlerine göre bu ayrımı sağlamayı nasıl başardıkları konusunda en ufak fikri bile yoktu. Burada anladı. Yine de herşey çok garipti. İçinde bulunduğu yıllarda kadınlar kendilerini güzelleştirmek için(!) anoreksiya olmayı bile göze alıyorken buradaki kalça yastıkları da neydi böyle? Kadınlar zaten büyük olan kalçalarından şikayet etmek yerine onları daha da irileştiri yorlardı. Üstelik çoğu zaman kendisinin yeine pantolon, şort gibi parçalar tercih edilirken burada herkes sadece ve sadece elbise giyiyordu. Şaşkınlık içinde etrafı izlerken çevredeki kadifeler, taftalar, satenler, kuyruklar, volanlar, fırfırlar... birden başını döndürmüştü. Bir sonraki durağını seçmek için tekrar yola koyuldu.
Camille Clifford
H
©Tje Kyoto Costume Institute photo by Taishi Hirokawa
BERİL GÜZELKÜÇÜK
ve ince gülüş meler geliyordu kulağına. “La Garçonne” terimiyle 20’ler... Adeta bir moda tepkisiydi gördükleri. Enerjik, cesur, parıltılı. Kadınlar, görmeye alışkın olduğu spor yapan ince bayanlardan çok da farklı değildi; fakat elbiseler bambaşkaydı. Bel kıvrımını asla göstermeyen, özgür, çarliston elbiseleriydi bunlar. Haute Couture kavramı tam anlamıyla oturmuştu. Peki tüm etekler neden baldır boyundaydı? Saçlar neden kısaydı? Hala bu kadar tıpatıp giyinen insanlar gözüne garip geliyordu. Yine de bu hareketli ortama ayak uydurmaya çalışmak bile çok keyifliydi. Neyse bu kadar caz yeter.
Şimdiki durağını merak eden elbise, New Look akımına kapıldığını biraz geç farketmişti. Biraz daha başa gitmek istiyordu; fakat bu kez de savaşın tam ortasına düşmüştü. O zaman anladı ki 40’lı yıllardaydı. Sanki her yer, her şey gri tonlarındaydı. İnsanlar birbirlerine sımsıkı bağlanmış, her biri umutla çalışıyorlardı. Bir yanda modada büyük değişimler olurken, diğer yanda sinema endüstrisi, insanları teskin ve motive etmek için kendini geliştiriyordu. Tek düzelikten sıkılan elbise için pek iyi bir seçim olmamıştı bu döneme gelmek; çünkü savaş nedeniyle yaşanan kumaş yetersizliği, dönemin giysilerini zorunlu olarak şekillendirmişti. Etek boyları kısalmış, ekstra malzeme gerektiren modeller yasaklanmış, hatta aynı elbiseler ters yüz edilip modellerinde küçük değişiklikler yapılarak kullanılmıştı. Tulum giyen işçi kadınlar farklılık yaratmak için renkli eşarplar takarken victory roll saçlar, elbiselerin sadeliğini dengeliyordu. Bir an, onun değerini anlamamız için bizleri o Gözlerini açmadan işittiği seslere kulak verdi. şıkır şıkır sesler döneme götürmeyi aklından geçirdi elbise ve gülümsedi. 28
346 44 14 - 15 Şube
Nazmi Akbac› Tic. Merk. D Blok No: 33 MASLAK (Do€uş Power Center 10 Mt. Aşa€›s›)
www.etilermarmarisbufemaslak.com
Halston Designs
FASHION
Günümüze dönen meraklı elbise, “evim, güzel evim” hissiyatıyla gardırobundaki yerini almış ve yaşadıklarını tüm gece boyunca diğer arkadaşlarına da anlatmıştı: Gerçekten de her giysinin, kendi sahip olduğu gibi çok özel birer hikayesi vardır. Zaman, tüm bu yaşananların izlerini silse de giysiler, onlarda kalan birer parça hika yeyi bize anlatmaya devam edecekler dir.
Donyale Luna
Pantolonlar modern hayatın vazgeçilmeşi olmuşken bile her boyda elbiseler, rengarenk dolgu topuklu ayakkabılar ve çeşitli aksesuarlarla kullanılıyordu. Simler, şal desenleri, çiçekler, kürkler... Elbise bu dönemde kendini çok daha konforlu hissetmişti. Şimdiki zamanda sağlıksız fiziksel koşulları ve tüketilmeye mahkum edilmiş duyguları bırakın, burada her şey fiziksel rahatlığa ve coşkulu duygulara dayalıydı. İnsanlar kendilerini daha iyi ifade etmek için çeşitli moda öğelerini benimsiyor ve stillerini gönüllerince
yansıtıyorlardı. Bugün, hayatımızda büyük yeri olan unisex kavramı, o zamanlar ortaya atılmış en trend kavramdı. Bütün bunları izlemek, elbise için her ne kadar keyifli olsa da artık gitme vakti gelmişti.
30
Dennis Basso Sonbahar/Kış 2013
Artık elbisenin zaman tünelinde yolculuk etmek için son bir hakkı kalmıştı. Farklı bakış açılarının daha kuvvetli yansıtıldığı, renklerin en parlak tonlarının kullanıldığı, sanatın, kadın erkek eşitliğinin, dansın, müziğin, modanın özgürce yaşandığı 70’lere gitmek istemişti elbise. Sanırım en çekicisi buydu: Kaos.
FASHION
üzü üzüm y k a r izi pata arı ka Güzelliğin oğru l r u s d ku r. değil, laştırmaktı üzü tanıyıp K k e m n Ü ün kın sle LKÜÇ n yüz aj, sü ale ya Maky iğimiz ide tek gereke RİL GÜZE isted rmek için nız... BE i lsileşt i uygulama e k y e h ler teknik
32
FASHION
1
OVAL YÜZ
Ten Makyajı ve Allık Ten renginize uygun fondöteni yüzünüze uygulayın. Yüzünüzün oval hattının baskınlığını biraz azaltmak istiyorsanız alın bölgenizi gölgelendirmeniz yeterli olacaktır. Elmacık kemiklerinizden göz kenarlarına çıkmayacak şekilde allığınızı sürün ve biraz parıltı ekleyin. Ten makyajınızda kesik çizgiler uygulamaktan kaçının. Dudak Üst dudağınıza uyguladığınız tonun bir ton koyusunu alt dudağınıza uygulayın.
Göz Makyajı ve Kaşlar Büyük gözlere sahip değilseniz eyeliner yardımı ile gözlerinizi vurgulayın. Far olarak soluk pembe, nane yeşili, gök mavisi gibi açık ve pastel tonlar tercih edin. Tüm kaş şekilleri, oval yüz tipine uygundur.
3
2 1
8 6 4
1. Shiseido pureness oil free compact fondöten 2. Burberry warm glow natural bronzer 3. Cargo high pigmented göz kalemi 4. e.l.f. kabuki fırça 5. Inglot allık paketi 6. The Balm stainiac lip stain 7. Shiseido lacquer rouge 8. The Balm overshadow far 9. Benefit high beam aydınlatıcı
9
7 5
* Yüz taslakları Beril Güzelküçük tasarımıdır. 33
FASHION
2
YUVARLAK
YÜZ
Ten Makyajı ve Allık Alnınızın iki yanını gölgelendirerek yuvarlak yüzün üst kısmını daralttıktan sonra gülümseyin ve yanağınızın dolgunlaşan kısmının hemen altından başlayarak çene köşeniz ve çene hattı kemiklerinize koyu renk gölgeleme uygulayın. Alternatif olarak gölgelemeler için ten renginden daha koyu fonda fondöten uygulayabilirsiniz. Allık ve bronzlaştırıcı yardımı ile yanaklarınıza, elmacık kemiklerinin hemen altında gelecek şekilde şakaklara doğru gölge vererek yüzünüze derinlik katın. Aynı işlemi yanak çukurunuza da uygulayın. Böylece yanaklarınızda üçgen hatlar oluşacak. Bu işlemi uygularken kullandığınız ürünlerin birbirleriyle iyi bir şekilde harmanlanmasına ve ışık-gölge arasında yumuşak geçişler olmasına dikkat edin. Yüzünüze uygulayacağınız parlak ürünler, görünüşü dolgunlaştıracağı için bu tarz ürünlerden kaçının.
Dudak Yüze derinlik katacak çekici bir yakut kırmızısı veya koyu parlak pembe tonlarıyla dudaklarınızı renklerndirin.
Göz Makyajı ve Kaşlar Yuvarlak yüzlerde göz makyajında cat-eye şeklinde uygulanan eyeliner’lar tercih edilir. Göz kapağınıza uygulayacağınız gölgeler, gözkapağı ortasından dışına doğru olan alanda yukarı doğru uygulanmalıdır. Koyu mor, kahve ve füme farları tercih edin. Kaş kavisi, kaşın ortasından sonuna kadar olmalıdır ve kaşlar çekik boyanmalıdır.
3
2 1
8 6 4 9
7
1. Make Up Forever high definition krem allık 2. NARS laguna bronzlaştırıcı 3. Urban Decay eyeshadow primer potion far bazı 4. Stila stay all day fondöten & kapatıcı 5. Too Faced ikili far 6. Laura Mercier kaş belirginleştirici 7. Chanel rouge double intensité ultra wear lip colour 8. MAC fluidline jel eyeliner 9. Stila kontür fırçası
5
* Yüz taslakları Beril Güzelküçük tasarımıdır. 34
FASHION
3
UZUN
YÜZ
Ten Makyajı ve Allık Ten renginize uygun fondöteni yüzünüze uyguladıktan sonra, daha koyu bir fondöten veya bronzlaştırıcı yardımı ile alın ve çene hatlarını yumuşatarak küçültün. Bu uygulama uzun yüzünüzü kısaltıp daha geniş bir görünüm kazandıracaktır. Allığınızı burun hizanızın üstünden dairesel hareketlerle uygulayın. Dudak Alt dudağınıza, üst dudağınızdan daha dolgun bir görünüm verin ve dudaklarınızı geniş gösterecek şekilde rujunuzu uygulayın. Dikkati uzun çene bölgenize çekmemek için, açık renk tonları kullanmalısınız. 3
2
1
6
1. Benefit hello flawless oxygen wow fondöten 2. e.l.f. bronzlaştırıcı set 3. e.l.f. mineral kapatıcı 4. Benefit benetint SPF 15 dudak nemlendiricisi 5. NAKED urban decay far paketi 6. Estee Lauder pure color ruj 7. YSL creme de blush krem allık 8. Givenchy phenomen eyes maskara
8
4
5
Göz Makyajı ve Kaşlar Kaş vurgusunu, burundan olabildiğince uzak uygulayın. Koyu renk ile yaratacağınız gölgeyi, göz kağağının dış köşesine uygulayın. Hafif kavisli düz kaşlar uzun yüz etkisini azaltmaya yardımcı olacaktır.
7
* Yüz taslakları Beril Güzelküçük tasarımıdır. 35
FASHION
4
KARE
Ten Makyajı ve Allık Ten renginize uygun fondöteni yüzünüze uyguladıktan sonra daha koyu renkle çene köşelerinden kulağa doğru aynı zamanda alın-şakak bölgelerinize gölgelendirmeler yapın. Bu uygulama köşeli yüzünüzü ovalleştirecek bir görünüm sağlayacaktır. Aynı zamanda elmacık kemiklerinizin hemen altına keskin bir çizgi şeklinde uygulayacağınız bronz laştırıcı, elmacık kemiklerinizi dolgun gösterecektir. Çenenize bir miktar aydınlatıcı sürdükten sonra elmacık kemikle rinize, dairesel hareketlerle allığınızı uygulayın.
YÜZ
Göz Makyajı ve Kaşlar Gözün dış kısmına aydınlatıcı sürün. Far olarak gül, menekşe, lavanta gibi özgün renkler kullanın. Kavisli, yay şeklinde kaşlar yüzün sert köşelerini yumuşatan bir illüzyon yaratacaktır. Dudak Dudaklarınızı yumuşak hatlı ve dolgun göstermelisiniz. Koyu ve neon renkler den kaçının. Yumuşak portakal ve soluk pembe renkler, keskin hatlarınızın yumuşamasına yardımcı olacaklardır.
3 2 1
6 8
4
7
1. Laura Mercier bronzlaştırıcı 2. YSL touche blush 3. Too Faced 2’li far 4. Giorgio Armani maestro fusion makeup fondöten 5. Sigma aydınlatıcı fırça F35 6. Smashbox be legendary ruj 7. NARS albatros aydınlatıcı 8. Eyeko skinny brush maskara
5
* Yüz taslakları Beril Güzelküçük tasarımıdır. 36
Shambala Işığıyla Fark Yaratın Zayıflama Selülit Tedavisi Cilt Bakımı Epilasyon Masaj İpek Kirpik /shambalabeautycenter /shambalabeauty Güncel fırsatlardan haberdar olmak için
Facebook sayfamızı takip edin.
Maslak | Sun Plaza
0212 365 59 59 www.shambala.com.tr - shambala@sunplaza.com.tr
FASHION
5
ÜÇGEN-KALP
YÜZ
Ten Makyajı ve Allık Bu yüz tipinde alnın her iki yanına gölGöz Makyajı ve Kaşlar gelendirme yapılarak daraltılması, sivri Üçgen-kalp yüzlerde alnın geniş çene hattının ten renginden daha koyu olması nedeniyle göz makyajının bir renkle yumuşatılması gerekmek yaratacağı illüzyon önemlidir. Far tedir. Elmacık kemiklerinizin hemen olarak açık renk tonları tercih üst kısmını aydınlatarak vurgulama edin. Kaş ve gözler birbirine yakın bu bölgeyi dolgun gösterirken dikkati görünecek şekilde makyaj yapılçenenizden yüzünüzün ortasına çekmeye ması, yüzün üst bölgesinin daralyardımcı olacaktır. Allığınızı elmacık masına yardımcı olacaktır. kemiklerinizin üzerinden gözün ucuna Dudak doğru elips şeklinde sürün. Dudağınız inceyse çene hattınız daha sivri görünebilir. Dudağınızı dolgun gösterecek tonlarda renkler tercih etmelisiniz. 1 2 3
4
5
1. The Balm bahama mama bronzlaştırıcı 2. Givenchy le gloss révélateur de liv magic lip gloss 3. Bobbi Brown long wear even finish SPF 15 fondöten 4. The Balm marylou manizer aydınlatıcı 5. Elizabeth Arden göz farı 6. NARS super orgasm allık 7. Lancome aydınlatıcı fırça 8. Smashbox high definition concealer 9. NARS velvet gloass dudak kalemi
8 6
9
7
* Yüz taslakları Beril Güzelküçük tasarımıdır. 38
TRENDS
Stil Sahibi Bayanlara Özel, FRIENDS Kulaklıklar Açık ofislerin çoğaldığı ve akıllı telefon, tablet gibi cihazların yoğun şekilde kullanılmaya başlamasıyla, kulaklıkların da önemi gitgide arttı. Tabii ki bu gelişme ile stiline önem verenlere hitab eden tasarım kulaklıklar da raflardaki yerini almaya başladı. Bu yeniliğe en iyi örneklerden biri şüphesiz müzik kalitesi ve tasarımı mükemmel bir şekilde bir araya getiren ürünleri ile ön plana çıkan Beast by Dr. Dre markasıdır. Özellikle son dönemde Lady Gaga ile beraber tasarım odaklı çalışmalar, bu markaya sadece profesyonel olarak müzikle uğraşanların değil, müziği hayatının her evresine koymuş stil sahibi insanların da markaya odaklanmasını sağlamıştır.
Bu yeni akıma son örnek ise Frends markasından geldi. İlk görüşte bir tasarım harikası diyebileceğimiz yeni kulaklıkları stil tutkunlarını etkileyeceğe benziyor. Friends, yeni koleksiyonunda 3 farklı tasarım sunuyor. Kulak içi kulaklıkları Ella, orta büyüklükteki kulaklıklar Layla ve koleksiyonun en büyük parçası olan Taylor. Her parça pembe-altın veya siyah-metalik kombinle geliyor. Peki tasarımı ile ilk etapta ilgimizi çeken bu kulaklıkların ses kalitesi nasıl? Hem firmadan alınan bilgiye hem de bloglara dayanarak söyleyebiliriz ki kulaklıklar harika ses deneyimi sağlıyor. Zevkli ve süslü bir paketleme ile gelen kulaklıklar sevgililer günü sezonu için de çok iyi bir hediye olabilir. Kulak içine takılan versiyon Ella $100, diğerleri ise $150. Paketin içinde aynı zamanda ürünü taşırken kullanabileceğiniz hoş kutusu da mevcut.
LEGO Anahtarlık Bilgisayar çağından önce çocukların en eğlenceli oyun cakları arasında yer alırdı LEGO. Şimdi ise halaa çocukluklarını yaşamak isteyenler LEGO ile havalı bir anahtarlığa kavuşuyor. Felix Grauer tarafından tasarlanan bu anahtarlığı siz de çocukluğunuzdan kalan LEGO parçaları ile oluşturabilirsiniz. Felix’in kullandığı tasarımda anahtarların duvarda duruşuna ve özellikle yanınızda taşırken tek bir takım halinde taşınabilinmesine bayıldık! Aynı zamanda LEGO parçalarının birçok farklı renkten oluşmasıyla, anahtarlar arasında renklere göre ayırışım da yapabiliyorsunuz. 40
Sunglasses Mirror Ayna gördüğünüzde karşısında zaman geçirmeye dayanamayanlardan mısınız? İşte eviniz için harika bir aksesuar! Thabto tarafından üretilen ‘Looking Good Mirror’ hoş bir espri katacaktır evinize. İngiltere’de üretilen aynaya sahip olmak için £200’u gözden çıkartmalısınız.
TRENDS
Dünyanın En Pahalı Sarabı Tamamen el yapımı olan cam şişesi ile tüm dünyada sadece 12 adet üretilen Penfolds yapımı 2004 Block 42 Cabernet Sauvignon, firmaya gore eşsiz bir tada sahip. Önceden içtiğiniz hiçbirşeye benzemediği iddia ediliyor. Üretimi için kullanılan asmaların bile dünya üzerinde en uzun süre ürün vermiş olanlarından seçilmiş. El yapımı ve üfleyerek üretilen eşsiz bir cam içerisinde saklanan şarap, cam bir silindir içerisinde havada durmaktadır. Bu cam silindir ise odun bir kapta saklanmakta. Üründe mantar veya vidalı bir kapak bulunmamakta. Ürünün paketlenmesi Avusturalyalı bir sanatkar olan Nick Mount tarafından tasarlanmış. $168.000’lık deneyimi sadece dünyanın bazı sayılı zenginleri ve şarap hayranları yaşayacak. Satın alanlar bir hazine gibi ürünü saklamak yerine şişeyi açmak istediklerinde ise özel bir açılış seremonisine tanık olacaklar. Sadece eğitimli bir uzmanın açabileceği şişe için Penfolds en önemli şarap üreticilerinden birini, şişe açılacağı zaman gönderecek. Toplamda 12 şişenin, 1 numarasını Penfolds, müzesi için saklayacak. 2. şişe için Singapur’dan bir kişi rezervasyonunu yaptırmış bile. Geriye kalan 10 şişe ise sahiplerini beklemekte.
Burberry Sonbahar/Kıs Semsiyeleri Hayvan temalı tasarım bu sene defilelerde sonbahar/ kış modasına hakimdi. Son olarak Burberry Sonbahar/Kış 2012 için bu tasarım felsefesini benimsemiş sınırlı sayıda üretilecek şemsiye koleksiyonu hazırladı. Fiyatları $850 ve $1295 arasında değişen ürünlerin el üretimi olduğunu da düşününce fiyatını hakettiğini söyleyebiliriz;. Özellikle de tutacaklarındaki detaylara hayran olmamak elde değil. Koç, av köpeği, kaz ve ördek kafalarından oluşan tuta caklar içerisinde kaz kafası motifli olanların sınırlı sayıda üretildiğini belirtmekte fayda var. Ünlü ingiliz moda markası, tutacakları elle üretmesi için italyan bir sanatçı ile anlaştı. Elle boyamalar ise İngiliz bir sanatçı tarafından yapılmakta. Bir şemsiyeden stil, gösteriş, büyüleyicilik bekleyenler için ideal.
41
TRENDS
Kapsül Lamba Kapsül lamba, Hong Kong merkezli Design Systems Ltd tarafından, ülkenin çocuk giyim markası olan Actif için üretilmiştir; fakat çektiği ilgi sebebiyle bu ürün yaratıcıları tarafından satışa çıkarılmıştır. Lambanın ana iskeleti meşeden üretilmiş ve kapsüllerle veya kapsülsüz kullanılabilmektedir. Açıkçası kapsülsüz veya boş kapsüllerle bile oldukça şık duruyor lamba. Asıl eğlence ise buradan sonra başlıyor. Kapsülleri istediğiniz kombinasyonda ve adette lambaya bağlayıp, içlerini ise istediğiniz gibi zenginleştirebiliyorsunuz.
Kristalize Yüzükler Londra merkezli Joya’nın, Afrika’dan ilham alarak tasarladığı yeni yüzükleri görücüye çıktı. Kristalize taşlardan oluşan koleksiyon oldukça zarif. Milyonlarca yıl once sıvılaşmış taşlar yeryüzüne doğru itildikten sonar taşlar kristalize olarak soğumaya başladı. Küçük kristallerle kaplı bu eşsiz taş işlemlerden geçirilerek harika parıldamaya sahip kıymetli bir aksesuara dönüştü.
Ürünü satın aldığınızda kapsüllerle beraber küçük oyuncaklar da beraberinde geliyor. Isterseniz bunları kullanabilir, isterseniz kapsülleri açıp kendi seçtiğiniz ürünleri içerisine koyabilirsiniz. Hatta her oda için farklı ürünler ile kapsülleri doldurarak farklı temalar oluşturabilirsiniz. Bir oda için çiçekler, bir diğeri için ofis malzemeleri, bir diğerinde aksesuar ve mücevherat, dikiş takımları da diğer odaya… Mesela bir ofis düşünün, çalışanlar kendi odaları için kendi seçtikleri parçalarla lamba tasarımlarını yapıyorlar… Yaratıcılığı teşvik eden bu lamba harika!
Balina Koltuk
Ev Lambası Resimdeki Ev-Lambalar, San Francisco’lu mimar Lauren Daley tarafından tasarlandı. Lauren, CNC lazer teknolojisi ile kesilmiş parçalarla oluşturulmuş model evlerle, masa lambasını biraraya getirerek hem göze hoş gelen hem de kullanışlı bir ışık kaynağı oluşturmuş. Koleksiyonda 3 farklı tasarım var: ekonomik, modern ve bahçeli ev. Evlerin yanındaki masa lambaları çıkartılıp da kullanılabiliyor. Lambayı satın almak istiyorsanız, Lauren kendisine mail atılmasını bekliyor. (lauren@house-lamp.com)
42
İspanyol tasarımcı Maximo Riera’yı hayvan motifli koltukları ile tanıdık. Şimdiye kadar bu koleksiyonda ahtapot, gergadan, deniz ayısı ve fil tasarımlarını inceleme fırsatını bulmuştuk. Serinin en yeni üyesi ise dünyanın en büyük hayvanı olan balina motifli bir koltuk. Bir balinanın denizden kendini yukarıya attıktan sonra tekrar denize daldığı anı heykelleştiren Maximo, bu ürün ile yok olan deniz türlerine vurgu yapmak istediğini belirtti. Balina koltuktan sonra ise seride son bir tane daha hayvan motiflli tasarım olacağını da eklemek isteriz.
TRENDS
Doga Motifli Kasık Takımı
iPhone BoomBox
Glover and Smith markası altında İngiliz tasarımcılar Ed ve Judy Glover kalay ve gümüşü kullanarak eşsiz ürünler yaratıyorlar. Şu ana kadar gerçekleştirdikleri çalışmaların en harikası ise kaşık takımları. Dekoratif kaşıklar sadece hatıra veya hediye amaçlı değil, kullanışlı birer kaşık olarak da ön plana çıkıyorlar. Kalay ve gümüşten yapılmış kaşıklar, yusufçuk, kelebek, meşe palamutu, çiçek, küçük hayvan motifleri ve keyifli karakterlerle dekore edilmiş. Tasarım başına ortalama £15 vererek bu kaşıkları http://www.gloverandsmith.co.uk sitesinden satın alabilirsiniz.
Bed&Breakfast Otel Reklamı B&B Otelleri Alman medya ajansı Publicis ile ortaklığa gitti ve ortaya bu harika basılı yayın reklamları çıktı. Resimler, otelin de isminden yola çıkarak yatak ve kahvaltının reklamı üzerine odaklanmış. Yatağı kahvaltıya benzeterek yapılan reklam çok ilgi çekici. Gayet basit, esprili..
Nostaljiyi bizlere modern dünyada yaşata bilen ürünleri seviyoruz! Mesela bu Mini BoomBox MP3 iPhone Speaker gibi… Yeni “lightning Connector”a sahip olan iPhone 5 ve iPad 4 dışındaki tüm Apple iPhone ve iPod mo delleriyle uyumlu olan bu cihaz sadece $34’a FredFlare.com’dan satın alınabiliyor. Pile ihtiyaç duymayan ses sistemini iPhone’unuzun 30 pin girişine takmanız yeterli! 1980’lerde doğan ve 1990’larda büyüyenler için çok ideal bir hediye!
43
TRENDS
Darth Vader Kalıp
Confederate X132 Yeni motorsiklet Confederate X132 Helicat ile tanışın! İsmini 2. dünya savaşının en meşhur savaş uçaklarından alan bu yeni ürün, tasarım ve üretimi açısından yeniliklerle dolu. Tamamen Amerikan yapımı olan V motoru, aluminyum şasiye, uçak parçalarını birbirine yapıştırmak için kullanılan materyal ile kenetlenmiştir. Halen bu materyalden daha güçlü ve uzun ömürlü bir ürün yoktur. X132 sınırlı sayıda üretilecek olup, fiyatı $50.000’dır. Fiyat biraz yüksek görünse de, kullanılan malzemeler ve motorun performansı Hibrid Koltuk düşünüldüğünde parasına değecek bir İnsan-hayvan hibridinden esinlenilerek ürün olduğunu göstermektedir. yaratılan Hybrid adlı bu eşsiz koltuklar, tasarımcı Merve Kahraman tarafından tasarlandı. Hybrid serisi koltuklar, görsel açıdan eğlenceli bir şekilde oturan kişi ile bağdaşıyor. Oturduğunuz zaman bir geyik veya tavşan kulaklarınız oluyor. Yani ya asil yada çok şeker bir hayvan benzetmesi yapılabilir oturana. Tamamen el yapımı olan koltuklar farklı deriler ile satın alınabiliyor. Koltuklar, harika tasarımları ve eğlenceli görünümleriyle stil sahibi evler için tatlı bir başlangıç olabilir.
44
Hey Star Wars fanatikleri, sizin için harika bir ürün var! İşte yeni bir tasarım: hem çikolata hem de buz kalıbı olarak kullanabileceğiniz bir kalıp… Darth Vader’ın başı şeklinde! Ürün hem fırın hem de buzdolabı içerisinde durabilecek şekilde tasarlanmış ve bu sebeple hem buzu hem de erimiş çikolatayı tutabiliyor. Silikondan yapılmış olan gövdesi, içerisinde yemek kullanımı için uygun. Aynı zamanda bulaşık makinasına da girebiliyor. Sadece $9,99’a bu ürüne sahip olabilirsiniz yada sevdiklerinizi bu harika ürünle mutlu edebilirsiniz. Bilim-kurgu severler için mükemmel bir hediye olabileceğini düşünüyoruz. (www.thinkgeek.com/product/ebfa)
TRENDS
Montblanc Yazarlar Serisi
Aston Martin DB7 Zagato
1992’den itibaren her yıl Montblanc, eserleri dünya litratürüne girmiş yazarları anmak amacıyla Limited Writers Edition koleksiyonunu yeniler. 2012 koleksiyonu ise İngiliz-İrlandalı yazar, Jonathan Swift anısına üretildi. Bilindiği gibi, meşhur Guliver’in Maceraları adlı romanın yazarı Jonathan Swift’tir ve son koleksiyon da bu kitabın, özellikle de Liliput adlı ilk bölümün izlerini taşıyor üzerinde. Gövdesi lake olan kalemler, Guliver’I Liliput adasına bağlamak için kullanılan halatlarla dekore edilmiş. Kapak reçineden üretilmiş ve 18.yüzyılda denizciler arasında yaygınca kullanılan şapka şeklinde tasarlanmış. Kapağın üzerinde aynı zamanda Jonathan Smith’in imzası da var. kapatraki klip ise Liliput valisinin Guliver ile konuşmak için tırmandığı basamaklardan esinlenmiş. Son olarak kalemin özenle tasarlanmış 18 karatlık ucunun üzerine, Liliput ordusu Guliver’in bacaklarının arasında yürürken resmedilmiş.
İngiltere merkezli modifiye şirketi Evanta Motor Company, Aston Martin Zagato’nun 50. yılını kutlamak için klasik bir Aston Martin DB7’yi bir simge haline gelmiş Zagato’ya dönüştürdüler. Bu seviyede bir araba dünyada sadece bir tane var. Arabada iç döşeme bordoya yakın bir kırmızı renginde, klasik DB4 sürücü paneli ve birçok modern eklemeler de bulunmakta. Yeniden dekore edilmiş Zagato’da klima, hava yastıkları, uzaktan kontrollü açılır kapılar ve koltuk ısıtmlara gibi modern birçok detay da düşünülmüş. Aracın ağırlığından tasarrufa gitmek için ana gövde karbon fiber ve kevlardan tek parça haline üretilmiş. 16-inch jantlar ise aracın klasına yakışacak modelde seçilmiş. Evanta, yaptığı açıklamaya göre bu araçtan teklif gelmesi durumunda benzer modifikasyonlarla üretebileceklerini de ekledi.
Kalem tüm dünyada özel seçilmiş lokasyonlarda sınırlı sayıda satışa sunuldu ve her kalemin uç kısmında kaç numaralı koleksiyon parçası olduğu da belirtildi. Koleksiyon, dolmakalem, tükenmez kalem ve kurşun kalem olarak 3 farklı tasarımı içeriyor. 45
TRENDS
1959 senesine dönelim... Aston Martin, World SportsCar şampiyonasında tekrar adından söz ettirmek istiyordu. Sezon Aston için yavaş başlamıştı. DBR1 12 saatlik Sebring yarışını bitirememişti ve bu durum takımın Targa Florio’da yarışa çıka- Roy ve Ted’in aramızdan ayrılmasından büyük üzüntü duyuyo maması ile de devam etmişti. ruz. Onlar, Aston Martin’in yarış geçmişinde büyük roller üst lendiler ve sonsuza kadar firmanın tarihinde yaşayacaklar. Kader Aston Martin için değişecekti ve firma 1000km Nur- Onların aramızdan ayrılmasının anısına, arabalarını büyük burgring yarışını Stirling Moss ve Jack Fairman’ın sürüşü ile zaferlerin yaşandığı bu piste getirmek istedik.” kazandı. Bu başarı takımın önünü açtı ve sonrasında Aston Martin’in en başarılı motorsporları zaferi haline gelen 1959 Satışta olan ürün, 1959 Le Mans yarışını kazanan aracı takdir Le Mans yarışını Carroll Shelby ve Roy Salvadori pilotluğun- eden bir eser. Hertfordshire merkezki Evanta Motor Company da DBR1/2 aracı kazandı. İkinci ise yine bir Aston Martin’di. tarafından el ile üretilen araç, Le Mans yarışını kazanan DBR1/4 aracı ile Maurice Trintignant ve Paul Frere yarışı ikinci DBR1’in 1:1 oranında modelidir. bitirmişlerdi. Bu başarıda DBR1’in tasarımcısı Ted Cutting’in katkısı büyüktü. 6.35 metre genişliği ve 3.30 metre yüksekliği ile bu parça sa1959’daki 24 saatlik Le Mans yarışını kazanan Aston Martin DBR1, maalesef bu sene içerisinde kaybettiğimiz yarışçıları Carroll Shelby ve Roy Salvadori ile baş mühendisi Ted Cutting’in anısına 18-20 Haziran 2012 tarihinde Fransa’daki Circuit de la Sarthe’ye getirildi. Aston Martin’in motorsporları başkanı David King konu hakkında şu sözleri söyledi, “Carrol, 46
dece bu kadar büyük bir çalışmanın sığabileceği özel koleksiyonların bulunduğu merkezlerde barındırılabilecek. Yanında durmanız yeterli, ancak o zaman onun büyüklüğünü, güzelliğini ve detaylarındaki hassasiyeti anlayabilirsiniz. Bu araç, hayatınızda sadece bir kez böyle bir sanata ve tarihi olayın takdirine sahip olabileceğiniz özel bir fırsat.
TRENDS
Antagonist Lüks ahşap dokulu yatlar üretmesi ile meşhur olan Art of Kinetik markası, bu yaz elegant çizgilere ve eşsiz üretim kalitesine sahip en yeni modelini tanıttı. 11 metrelik açık güverteli bir haftasonu gezi teknesi olan Antagonist, firmanın amiral gemisi olan ve geçtiğimiz sene piyasaya sürdüğü 20 metrelik Hedonist modelini boyutu veya fiyatı sebebiyle tercih edemeyenlerin gözdesi olacaktır. Antagonist, güzel bir hafta sonunu denizin üzerinde geçirmek ve bu segmentte daha once hiç görmediği kadar lüksü barındıran bir tekne isteyenlere hitap etmektedir. Hedonist’ten küçük olmasına rağmen, firmanın elegant ve kaliteli ürün çizgisini korumaktadır. Teknenin ana karakteristik özelliği, 8 kişinin rahatlıkla yolculuk yapa bileceği, güneşlenebileceği, yemek yiyebileceği ve tüm günü bu rahat ortamda geçirebileceği, pek de alışık olmadığımız büyüklükteki açık güvertesidir. Teknenin harika tasarımına verilen önem, tasarımcıları aynı zamanda konforlu bir gün geçirebileceğiniz teknenin kullanışlı olmasını sağlamalarından da alı koymamış. Geniş koltukların yanındaki çok işlevli masa ile beraber, güvertenin hemen arkasındaki büyük güneşlenme alanı ve suya inen yüzme rampası da bu tezi doğrular nitelikte. Güverteden rahatça ulaşabildiğiniz klimalı iç mekan firmanın tasarım felsefesini devam ettirir nitelikte sizi adeta evinizde hissettirecek bir konfora sahip. Haziran 2012’de basına tanıtılan Antagonist, bizlere Art of Kinetik markasının elegant tasarımı ve kaliteli işçiliği ile bu segmentte de neler yapılabileceğini gösterdi. İşte haftasonu gezinti teknesi segmentinin yeni lideri!
47
TRENDS
Hublot Skull Bang
Lüks saatler önemli bir aksesuar ama bir de tamamen siyah seramikten üretilmiş ve tam ortasında yine siyah bir kurukafa simgesi bulunan bir saati düşünün! İşte bu Hublot Skull Bang! Saat koleksiyoneri için üretilmiş ve sadece 100 adet ürün satışa sunulacak. Tasarımı firmanın sahiplerinin yakın bir arkadaşı olan ünlü tasarımcı Laurent Picciotto tarafından özel olarak tasarlandı. Saatin teknik özellikleri de harika: cilalı siyah seramikten üretilmiş gövdesi, 50 metreye kadar su geçirmez özelliği, HUB 112 otomatik çalışabilmesi, siyah deri kayışın üzerinde yine siyah kumaşla dikişleri… Eğer bir koleksiyonerseniz, işte size kaçırmamanız gereken bir saat.
Bir lüks saat ancak bu kadar sert ve vahşi durabilir. Hublot Classic Fusion Tourbillion Skeleton Ferrari 250 GTO Limited Edition, Ferrari’nin 50 senelik geçmişini kutlamak için üretildi ve 24 Ferrari 250 GTO sahibini biraraya getiren bir etkinlikte tanıtıldı. Saatlerin sınırlı sayıda üretilmesi yeni değil ama bu koleksiyon ile bilrikte ilk defa sınırlı sayıda kullanımının gerçek anlamına tanık oluyoruz. Zira bu saati sadece 24 GTO sahibi alabilecek. Belirtmek isteriz ki GTO’dan Ferrari 1962-1964 yılları arasında sadece 39 adet üretti. Saatte en göze çarpan detay da zaten akrep ve yelkovanın tam arkasında duran gümüş Ferrari amblemi.
Hublot Classic Fusion Ferrari 250 GTO Limited Edition
Lüks saat sektöründe birçok oyuncu olabilir ama Richard Mille tasarımlarının her zaman farklı olduğu da aşikardır. Her zaman üst segmente hitap eder ve teknolojinin sınırlarını her saatinde daha fazla zorlar. Bunun en iyi örneği ise son koleksiyonu RM 052 Skull’dır. Tasarım ve işlevin harika birleşimi… Firmanın basın açıklamasından bir kesit alacak olursak “Diğer markalar yaratıcı fikirlerini ürünlerinde kullanmayı planlarken Richard Mille yeni saatinde sizlere sundu bile!”
Richard Mille Le Mans Classic
Adidas Originals 40th Aniversary Bu tarz bir çalışma beklemiyor olabilirsiniz ama Adidas lüks marketine hızlı bir giriş yaptı ve Adidas Originals 40th Aniversary saatini görücüye çıkardı. Saat, bundan tam 40 sene once 1972 yılında değişen Adidas logosuna gönderme yapıyor. Sadece 500 adet üzertilecek saat özel üretim olmayacak. Altın sarısı rengi standart olan her satin arkasında ise ona özel üretim numarası bulunuyor. Saat seçilmiş Adidas Originals mağazalarında satışa sunulacak. 48
Richard Mille RM 052 Skull
Richard Mille’nin Le Mans Classic için özel ürettiği saatler RM 008 LMC ve RM 011 LMC olmak üzere iki çeşit. RM 008’den sadece 2 adet üretiliceğini de belirtmek isteriz. Her iki saat de titantum gövdeye ve dünyanın en büyük yarışı için üretilmiş olmaları sebebiyle de ultra hassas kronometrelere sahip olacaklar.
TRENDS
Memento Fori
Sizin kuru kafa şekil ve çizimleri hakkında ne düşündüğünüzü bilmiyoruz ama Fiona Kruger, onları insanların ölümlü canlılar ol-duğunu anlatan harika semboller olarak tanımlıyor. Son koleksiyonundaki bu saati Fiona latincede ‘Hatırla! Sen de Ölümlüsün!‘ anlamına gelen ‘Memento Fori’ adıyla sundu. Tasarım oldukça sade. Ön yüzünde çarklar ve dönen daireler hemen göze çarpıyor. Saat mekanizması tamamen şeffaf. Bu tarz tasarımlar, kaliteli saatleri ile bilinen İsviçre dışında bir ülkeden çıkamazdı zaten.
Romain Jerome DeLorean DNA İkonik martı kanatlı, arkadan motorlu ve aynı zamanda 1985 Steven Spielberg yapımı “Geleceğe Dönüş” filmlerinin yıldızı DeLorean DMC12’nin anısına üretilmiş Romain Jerome tarafından tasarlanan lüks saat mutlaka incelenmesi gereken bir parça. Zamanında film dışında yeteri kadar ilgi görmemiş olması sebebiyle çok uzun süreli yaşamamış olan DeLorean’dan bugün 6.500 tanesi yaşamakta. Restore edilmiş bir DeLorean’a sahip olmak için ise $60.000’ı gözden çıkartmalısınız. İkonik araç adına üretilen Romain Jerome DeLorean DNA saatlerinden sadece 81 adet var (Aracın lansman tarihi olan 1981’in anısına)ve her birinin arkasında orjinal DeLorean görüntüsü işlenmiş. 46mm’lik çapı olan saatin gövdesi paslanmaz çelikten üretilmiş. Saate sahip olmak istiyorsanız $15.900’lık bir ücreti gözden çıkartmalısınız.
Jaeger-LeCoultre Batman The Dark Night Rises İşte Christian Bale’ın başrolünü oynadığı son Batman filmini kutlamak amacıyla üretilen yeni lüks saat: Batman The Dark Night Rises Jaeger-LeCoultre Watch. Hatırlarsanız filmede de Bruce Wayne Jaeger-LeCoultre saat kullanıyordu. Reverso Ultra Thin’in sınırlı sayıda üretilen versiyonu olan bu saat 1931’de üretilen orjinal saate atıfta bulunuyor. Saatlin paslanmaz çelik kasasının arkasında bir The Dark Night logosu mevcut. Saatin arka planının siyah olması ise 1930’larda oldukça popülerdi, bu sebeple yeni saatte de kullanıldı. Saat LA, Londra, Geneva ve Hong Kong’daki seçil-miş Jaeger-Lecoultre mağazalarından satın alınabilir.
Jaquet Droz Bird Repeater Jaquet Droz, uzun senelerdir ürettiği lüks saat koleksiyonları ile tanınır. Bu seferse bizi yeni tasarımları Bird Repeater’a hayran bıraktılar. Saatin çalışması sürerken kuşlar, biri yumurtadan çıkacak olan yavru kuşları beslemeye devam ederler. Aynı zamanda arkadan suyun akışını da izleyebilirsiniz. Saatin içi tamamen el üretimi ve olağanüstü detaylı. Suyun akışı dönen bir disk sayesinde sağlanmış ve suyun akma iluzyonunu veriyor. Kanatların açılması, yumurtanın kırılması ve bebek kuşların beslenmesi animasyonu harika! Saatten sadece 16 adet üretilecek ve bunlardan 8’i 18 karat altın içerecekken, diğer 8’i ise elmaslarla bezeli olacak. Saat-in fiyatı yarım milyon İşviçre Frangına yakın olacak ki bu da yaklaşık olarak 1 milyon TL’lik bir değer ediyor. 49
SHOPPING
FISINIZI EV DO IRACAK 5 YE
AN CANL
NI FIK IR
Evden çalışmanın rahatlığı yerini kalabalığa ve dağınıklılığa mı bırakmaya başladı? Çalışma masanız size eskisi gibi ilham vermiyor mu? İşte ev-ofisinizi canlandırmak için 5 yeni fikir!
Eğer ev-ofis odanıza toplantılar için küçük bir masanız varsa çalışmalarınızı daha eğlenceli hale getirmek için masanıza standart sandalyeler yerine her biri birbirinden farklı sandalyeler almaya ne dersiniz? Misafirleriniz de siz de bu masada çalışmaktan büyük keyif alacaksınız. Size ilham veren resimleri ve yazıları masanızın karşısına gelen duvarda sergileyin. Beğendiğiniz resim ve yazıları duvarınıza tutturacağınız bir metal askıya şirin ataçlar veya mandallarla tutturarak ofisinizin havasını bir anda değiştirebilirsiniz. İlginizi çeken konuların her an gözünüzün önünde olması çalışma alanınızı renklendirmenin yanısıra unutkanlığa da tatlı bir çözüm olabilir.
Eğer ev-ofisiniz aynı zamanda giyinme odanızsa neden bu odaya iki amaca da uygun bir parça almıyorsunuz? Bu büyük, renkli puf çalışmaya ara verdiğinizde bir bardak kahve eşliğinde dergilerinizi karıştırmak için ideal değil mi sizce de?
Eğer odanızda fazlalıkları biriktirdiğiniz boş bir alanınız varsa buraya büyük bir kütüphane yaptırıp içini farklı renkte kutularla doldurabi lirsiniz. Böylece çalışma motivasyonunuzu bozan fazla eşyalarınıza şık ve modern bir yer yaratmış olursunuz.
50
Peki ama ‘Ev-ofis odamı giyinme odamdan ayırmak istiyorum’ diyenler ne ya pacak? Odanızın iki farklı bölümünü şık bir paravan ile ayırarak ev-ofisinize daha profesyonel ama bir o kadar da şık bir hava katabilirsiniz.
SHOPPING
Kahve mi?
Çay mı? Biraz da kahvenin yanında en iyi hangi tatlı gider ondan bahsedelim değil mi? Espresso veya Americano gibi sert kahvelerin yanında şeker oranı yüksek çikolata veya çikolatalı kek/pasta gibi tatlılar önerilirken; süt miktarı fazla olan latte ve mocha gibi kahvelerin yanında macaron veya meyveli kek/pasta türü tatlılar daha iyi gider. Peki ya Türk kahvesi? Onun yanına da tabi ki en çok Türk lokumu yakışır. Hele bir de damla sakızlı olursa..
Çayın Tarihçesi: Acıkan Soylular! Güzel bir yemek üzerine şöyle taze demlenmiş bir çay mı, yoksa bakır cezveden bol köpüklü bir Türk kahvesi mi? İş çıkışı arkadaşlarla içilen bol sütlü karamel latte mi, yoksa uzun haftasonu kahvaltılarının vazgeçilmezi ince belli bardakta çay mı? Hangimiz günlük hayatımızda bu ikileme sürekli düşmüyoruz ki? Hem kahveyi hem de çayı aynı derecede çok seven ve de her fırsatta yeni lezzetler denemeyi ihmal etmeyen biri olsam da bu iki içeceğin tarihçesi hakkında çok az şey bildiğimi yeni farkettim. Siz de benim gibi hayatımızın vazgeçilmezi olan çay ve kahvenin nereden geldiğini merak ediyorsanız gelin birlikte eğlenceli bir yolculuğa çıkalım...
Ülkemizde de önemli ölçüde üretimi yapılan çayın ana vatanı doğu ve güney Asya’dır. Daha çok sakinleştirici ve zihin açıcı etkisiyle bilinen yeşil çay içme geleneğinin yoğun olduğu Asya’dan Portekizli tüccar vasıtasıyla 16. y.y’da - Türkçe’deki ‘çay’ sözcüğünün de orjini olan ‘cha’ ismiyle – Avrupa’ya taşınan çay ancak 19 y.y’da ‘5 çayı’ ile ünlü olan İngiliz topraklarına varmıştır. İngiltere’de ‘5 çayı’ geleneğinin başlaması ise Kraliçe Viktorya zamanına dayanır. O dönemde günde sadece iki kere – sabah ve akşam – yemek yeme alışkanlığından sıkılan ve akşam yemeği öncesi acıkan 7. Bedford Düşesi Anna uşaklarına akşam üzeri 5 gibi odasına çay ve atıştırmalık küçük kek ve sandviçler hazırlamalarını emreder. Zamanla bu ara öğün alışkanlık haline gelir ve önce düşesin arkadaşları arasında, daha sonra da tüm İngiltere’de yayılarak bugünün geleneğine dönüşür. İngilizlerin kek ve sandviçler eşliğinde – hatta bir de süt ekleyelerek – içtikleri çayın yanında Fransızlar kruvasan veya macaron yerken, Türkler kurabiyeden baklavaya, güllaçtan kadayıfa tüm Her ne kadar bir çok kaynakta efsane olarak geçse de bizce kah- geleneksel tatlıları yakıştırabilir. venin bulunuşuyla ilgili en eğlenceli hikaye çoban Kaldi’ninki. 6. y.y’da kahvenin ana vatanı olan Etiyopya’da yaşayan çoban Kahve ya da çay, sizin tercihiniz hangisinden yana olursa olsun Kaldi bir gün sürüden uzaklaşan keçilerini küçük kırmızı yeter ki yanında sevdikleriniz, elinizde de AVENUE derginiz meyveli bir bitkiyi yerken bulur. Yedikleri meyvenin etkisiyle olsun. olağan dışı bir enerjiyle dans eder gibi ilginç hareketler yapan keçilerden ilham alan Kaldi bu meyveleri kendi de yer ve aynı uyarıcı etkiyi hisseder. Bu efsanenin dışında tarihte kahvenin ilk kez bir içecek olarak ortaya çıkışı 15. y.y’da Yemen’de görülmüştür. İlk kez Arabistan’ın bu bölgesinde kavrulup demlenen kahve zamanla Orta Doğu’ya ve buradan da Türkiye’ye yayılmıştır. Orda Doğu’dan Venedik tacirleri sayesinde İtalya’ya yayılan kahve, Viyana Kuşatması sırasında yenilen Türk askerlerinin kumanyalarından çıkan kahvelerin bulunmasıyla da Fransa ve Avusturya’ yayılmıştır. Bugünse kahve tüm dünyada petrolden sonra en çok ticareti yapılan tüketici ürünüdür. Yazımızın başında bahsettiğimiz o bol köpüklü Türk kahvesi ise sanılanın aksine Türkiye’de üretilen bir kahve değil, kahvenin pişirme şekline verilen isimdir.
Kahvenin Tarihçesi: Dans Eden Keçiler!
51
SHOPPING
AVRUPANIN EN SIK KÖYLERI
Öncelikle başlıkta ‘alışveriş’ ve ‘köy’ kelimelerini bir arada görüp şaşırdıysanız daha da çok şaşırmaya hazırlıklı olun, çünkü bu köyler sizin bildiğiniz köylerden değil. Düşünün ki en sevdiğiniz lüks markalar, havasız bir alışveriş merkezi yeri ne, küçük sevimli evlerin içine yerleştirilmiş; siz de aralarındaki şık sokalarda elinizde soğuk/sıcak içeceğinizi yudumlarken özgürce geziyorsunuz. Üstelik tüm mağazalar outlet özelliğinde – yani bu şık köyde yaptığınız tüm alışverişler indirimli!
Kulağa hayal gibi gelen bu alışveriş köyleri – yani ‘Villages’ – şu sıralar Avrupa’da keyifli alışveriş arayışında ulaşılan son nokta. Dünya’nın meşhur alışveriş merkezlerinde konumlanan, Paris’ten Milano’ya pek çok şehirde yer alan bu şık köyler, ‘chic outlet shopping’ – yani ‘şık oulet alışverişi’ – konseptinin de ana noktasını oluşturuyorlar. Siz de alışverişte yeni trende ayak uydurmak istiyorsanız gelin bu köyleri birlikte yakından tanıyalım!
Londra / Bicester Village Londra – Marylebone durağından yalnızca 1 saatlik tren yolculuğu sonucu ulaşılan bu outlet köyünde, Burberry’den Paul Smith’e, Mulberry’den Agent Provocateur’a bir çok İngiliz markasının ürünlerine yıl boyunca % 60’a varan indirimlerle sahip olabilirsiniz. Ayrıca, şehir merkezinden özel servis ve elinizde biriken alışveriş torbalarınızı bırakıp alışverişinize özgürce devam etmenizi sağlayan ‘shop&drop’ gibi çeşitli hizmetlerin de sunulduğu bu lüks alışveriş köyünde, dünyaca ünlü İtalyan restoran zinciri Carluccio’s veya Fransız mutfağının öncülerinden Villantry gibi lezzet durakları da yer almakta. 52
Madrid / Las Rozas Village Madrid’e 45 dakika mesafede yer alan Las Rozas outlet köyü, 100’den fazla uluslararası markaya ev sahipliği yapmanın yanısıra size yıl boyun-ca bu markalarda %70’e varan indirimlerle sahip olma olanağı da tanımakta. Lüks İspanyol markası Loewe ve ev dekorasyonu uzmanı Becara gibi yerel markaların yanında Dolce & Gabbana, Armani ve Ralph Lauren gibi dünyaca ünlü markaların da yer aldığı Las Rozas Village’de alışveriş, şık kafeler ve güneşli teraslar eşliğinde tadına doyulmaz bir keyfe dönüşüyor.
SHOPPING
Paris / La Vallée Village Dünyanın en şık insanlarının yaşadığı şehir olarak bilinen Paris’deki La Vallée outlet köyü, şehrin şanına yakışır şekilde, mutlaka görülmesi gereken bir başka şıklık destinasyonu. Celine, Givenchy ve Bonpoint gibi dünyaca ünlü Fransız markalarının yanısıra Diane von Furstenberg, Jimmy Choo ve Marni gibi 90’dan fazla uluslarası markaya da sahip olan La Vallée’yi eşsiz yapan bir başka özellik de Disneyland Paris’e sadece 5 dakika mesafede olması! Şehir merkezinden özel ekspresle rahatça ulaşabileceğiniz bu şık köyde siz alışverişinizi yaparken, bırakın eşiniz ve çocuklarınız da Disneyland’in keyfini çıkarsın!
Milan / Fidenza Village Hem Milano hem de Bolonya’ya eşit olarak 1 saat uzaklıkta konumlanan Fidenza outlet köyü, bu bölgenin meşhur kafe kültürüne ve moda merkezi olma özelliğine sahip çıkarcasına İtalya’nin en ünlü mağazalarını ile restoranlarını bünyesinde bulunduruyor. Fidenza köyünde Armani, Versace, Furla ve Missoni gibi dünya modasında yön veren İtalyan markalarına %70’e varan indirimlerle ulaşabileceğiniz gibi Barlumeria’da füzyon mutfağının en seçkin örneklerini deneyebilir ya da Obika’da muhteşem mozarellaların tadına bakabilirsiniz.
Münih / Ingolstadt Village Bavyera’nın başkenti Münih, Dünya’nın en yaşanılası şehirleri arasında gösterilir. Bu eşsiz şehre yalnızca 50 dakika uzaklıkta yer alan Ingolstadt outlet köyü ise Münih’in bu uluslararası şöhretine yakışır özelliklere sahip. Şehrin yorgunluğunu üzerinizden alan rahatlatıcı atmosferiyle 110 butiğe ev sahipliği yapan Ingolstadt, dünyaca ünlü Münihli tasarımcı Phillip Plein’den tutun da Birkenstock’ a kadar birçok lüks Alman markasını bünyesinde bulundurmasının yanısıra; burada dünya modasına damga vuran 7 for All Mankind, Desigual ve Furla gibi uluslararası markalara da yer verilmiştir. Ayrıca İsviçre ve Avusturya’ya yakınlığından dolayı bu yörede çok popüler olan kış sporları kıyafetlerinde öncü Bogner ve Solomon gibi markalar da Ingolstadt’ta yer almakta. Bavyera mutfağından seçkin örneklerin sunulduğu Stifl gibi restoranlarda yorgunluğunuzu atabileceğiniz bu outlet köye ulaşım ise Münih’ten kalkan özel ekspres otobüsler ile hem çok kolay hem de çok konforlu hale getirilmiş. 53
HIP HOTELS
CitizenM
zenM, aynı zamanda misafirlerine yağmur duşu barındıran bir duşakabin, ücretsiz WiFi internet erişimi ve uluslararası priz sistemi hizmetini veriyor. Son olarak otellerde ilk defa denenen bir uygulama olarak, CitizenM tüm misafirlerine Skype konuşİlk olarak havaalanlarına yakın otelleri ile adından söz ettiren ma dakikaları sunuyor. CitizenM, en son otellerini ise hem şehir içi hem de havaalanı olarak konumlandırıyor. Yatırımlar Amsterdam Havaalanında Teknoloji severler ve yaşam alanlarını daha eğlenceli hale geaçılan CitizenM ile başlamış, sonrasında yine Amsterdam’ın tirmek isteyenler için her odada MoonPad denilen dokunmatik içinde bir tane daha açarak Hollanda içerisinde grup bünye- bir cihaz var. Bu cihaz sayesinde odadaki televizyonu, perdeleri, sinde 2 otele ulaşılmıştı. Hollanda’dan sonraki ilk durak ise klimayı kontrol edebiliyorsunuz. Bunun yanında da odadaki İngiltere oldu. Glasgow ve Bankside Londra’da açılan 2 yeni ışıkların açıklığını, rengini ve hatta sabah uyanacağınızda sizi otel müşterilerine harika hizmetini sunmaya devam ediyor. Cit- hangi ışık animasyonuyla uyandıracaklarını dahi seçebiliyorizenM yetkilileri A.B.D. içerisinde NY merkezli otelin gelecek sunuz. sene açılacağını belirttiler. Times Square’e çok yakın olacağı bilgisi verilen otel Avrupa dışındaki ilk CitizenM oteli olacak. Son Otelin lobisi size kendi evininizin oturma odasını andırması olarak Paris’te Charles De Gaulle Havaalanında bir CitizenM için özel olarak tasarlanmış. İsviçre merkezli ünlü mobilya daha misafirlerini ağırlıyor olacak. markası Vitra ile döşenen lobi, dinlenmek, televizyon izlemek ve hatta toplantı yapmak için size her türlü konforu sunuyor. Yaratıcı bir konsept oluşturan CitizenM, ZARA’nın modada Otelin lobisinde de interneti ücretsiz olarak kullanabiliyorgerçekleştir-diği devrimi otelcilik sektöründe gerçekleştiriyor. sunuz. Hatta kendi bilgisayarlarını getirmemiş olanlar için otel, İnsanlara ulaşılabilir lüksü sunan CitizenM, özellikle haftasonu lobisindeki iMac bilgisayarlarını da yine ücretsiz olarak misagezisi yapanları, iş adamlarını, moda sektöründeki insanları ve firlerinin kullanımına sunmuş. fuarlara katılmak için gezen insanları hedef alıyor. Kendi deyimleriyle, “şerit değiştirir gibi ülke değiştiren insanlar bizim Acıktıysanız, 24 saat açık canteenM bar’ı sizi bekliyor. Bu bar hedefimizdir” cümlesi ile hedef kitlelerini belirtiyorlar. bir otel görevlisinin olmadığı, tamamen otomatlar vasıtasıyla yiyeceğinizi aldığınız bir alan. Çeşit çeşit sandviçlerden salataRezervasyon masasının bulunmadığı otelde, Check-In, Check- lara, sushiden sıcak yemeklere kadar birçok yemek misafirlerOut işlemlerinizi girişteki kiosklar vasıtasıyla yapıyorsunuz. in hizmetine 24 saat sunulmuş. İçecek olarak da birkaç çeşit Herhangi bir sorun yaşamanız durumunda 24 saat size yardım meyve suyu ve kahve bulabilirsiniz. Akşamları ise otel özel edecek bir görevli de otelde bulunuyor. Ardından odaya koktelylerini, şampanyalarını ve biralarını misafirlerine sunuygeçtiğinizde ise sizi hem stil sahibi, hem kompakt hem de çok or. Odanıza yemek de isteyebildiğiniz otelde bunun için odanızı şık bir oda bekliyor. Tüm odalarında XL yatak bulunan Citi- satın alırken bu seçeneği de eklemelisiniz.
Bankside, Londra
54
HIP HOTELS
Le Royal Monceau Hotel Hoche, Paris
Paris gösteriş yapmayı çok sever. 1 senelik bir otel olan Le Royal Monceau Hotel ise Paris’in en gösterişli otellerinden biri kesinlikle. Son dokunuşun Philippe Starck tarafından olması dışında bu binanın fantastik de bir tarihi geçmişi var. Bazı tasarımları birer klasik haline gelse de genelde hayatınızda en fazla bir kez görmek isteyebileceğiniz tasarımları olan Starck’ın Karim Rashid ve Marcel Wanders gibi özellikle ilgi çekmeye çalışan bir tarzı olması sebebiyle çok fazla hayranı olduğu söylenemez. Bu tarz tasarımlar ilk başta göze eğlenceli gelse de, biraz zaman geçtikten sonra sıkılmaya başlarsınız. Le Royal Monceau ile Phillppe Starck adeta bir klasik yaratmış. Belki de tarihin en çılgın bina yıkımı partisinden 2 sene sonra, Paris’in yeni oteli kesinlikle uğranması gereken bir lokasyon olmuş. Otelin lokasyonu bile mükemmel bir yerde: Arc De Triomphe ve Chapms Elyéesse’ye 5 dakika yürüme mesafesi! 6 görevlinin bulundğu ve tiyatro sahnesini andıran bir giriş, sizde sanki Eyes Wide Shot filminin setine girermiş hissini yaratıyor. Şık ve lüks iç dekorasyon çoğu yere gore “fazla” olarak nitelendirilebilir ama Paris ile bu tarz gayet güzel bir uyum sağlıyor. Gerçekten de harika görünüyor! Oteli diğerlerinden ayıran en önemli özellik sanata kattığı değer. Açılışının ünlü Amerikan drama filmi Basquiat ile yapıldığı, devamında Enrico Navarra’nın koleksiyonundan seçmelerin bulunduğu özel bir sanat galerisine sahip otel. Aynı zamanda Artforbreakfast bloguna ait bir de sanat kitabevi mevcut. Her odanın kendine özel bir gitarı ve taşınabilir kayıt stüdyosu olmasıyla da (event yanlış okumadınız, her odada mevcut) otelin her köşesi Rock’n’Roll dolu. Çığır açan tasarımlarıyla ünlü Fransız moda markası L’Eclaireur da otelde bir sergi odası açacak. Bunların dışında otelde Clarins spa, Pierre Hermé tatlıları, sigara içme odası, sinema, geniş bir bahçe mevcut. Odalarsa gerçekten muhteşem: aynen geceliğine €800 verdiğiniz bir odadan bekleyeceğiniz gibi. Otelin en iyi suiti çatı katı stilinde olan en üst katta yer alıyor. Odaya girdiğinizde adeta bir başbakana hazırlanmış gibi sizi kruvasanlar, makaronlar, kahve, su, üzüm ve portakalın beklediği servis masasıyla karşılaşıyorsunuz. İçeride duvara yaslanmış duran bir boy aynası olan küçük bir oturma odası var. Uzaktan kumanda ile kontrol edilen televizyon da işte bu aynanın içerisinden görüntü veriyor. Italyan stili bir yatak sizde hayarnlık yaratacakken, asıl büyük şoku banyo ile yaşayacaksınız. Sanki dünyanın en iyi gece klübü ile Puff Daddy bir araya gelmiş ve ortaya bu mekan çıkmış. Adeta pırlantalı bir Chanel saatin üzerinde duş alıyorsunuz... İçerideki hizmetin kalitesiyle de birlikte, Le Royal Monceau herşeye sahip. Kahvaltıya indiğinizde ünlü yönetmenler, aktörler, modeler, moda guruları ile berabersiniz. Herkes Paris Vogue dergisinden çıkmış gibi giyinmiş. Öğle ymekleri ve lobi sohbetlerinde ciddi iş toplantıları yapılıyor. Her gecesi ünlü simalarla dolu bir otel burası. Paris moda haftasında bu otelin nasıl göründüğünü şimdiden merak ediyoruz.
55
READ
Geçen senenin yaprakları kızarıp ağaçları mevsime hazırlayınca, gökler kararıp hisler sonbaharla coşunca, belki de en güzel şey, hep duyduğumuz karakterlerin hayatlarının içine dalmak, hatta geçtiğimiz yüzyıllara dönmek, adeta zaman makinesine girmek, romantik yüzyıllara yolculuk etmek ve hayallere dalmak, sonbaharı hayallerle doldurmak... Bence hemen Anna Karenina’nın trenine binmeli, Madam Bovary’nin romantik gitgellerine tanık olmalı ve Paris’in sihirli yaşamında Hemingway ile dolaşmalısınız. En azından yeldeğirmenlerine karşı gelen Don Kişot’u tanımalı, İnce Memed ile özgürlüğü aramalısınız. Bu sonbaharda siz, hep duyduğunuz eski eserlere yakınlaşmalısınız. Elbette önce savaş, romantizm veya siyaset... Hangisine yakın olduğunuzu düşünmeli, ardından okuyacağınız romanın derinliklerine akmalısınız.... 56
TRAVEL
Sevgili Dostum
Münih...
M
Benim canım Münih’im, karanlık ama renkli, soğuk ama samimi, mesafeli ama olduğu gibi, hiç bir zaman doyamadığım çok sevgili bir dostum sanki!
etro durağından kafamı dışarı çıkardığım an, rönesanstan beri orada sanki beni bekleyen Peterskirsche Kilisesi’yle karşılaşmak dünyanın en harika duygularından biridir. Glockenspiel denen upuzun saat kulesini yeniden görebilmek, saatin birkaç metre altına yerleştirilmiş şirin kuklaların gösterisine denk gelebilmek ve buradaki geniş meydanda ferah bir Münih havasını ciğerlere çekmek gibisi yoktur. Yer altından çıktıktan sonra, rotam hep aynıdır; mutlaka Bavyera ürünlerinin yoğunlukla satıldığı dükkanlara doğru dümdüz devam ederim. Binalar hep eski ve bakımlı, çatıları hava koşullarından dolayı dik, pencereleri yüksektir. Asla fazladan tabela yoktur etrafta. Renkler sarı ve kırmızı tonlarında ve birbirine son derece uyumludur. Bazı çatılarda, küçük küçük dikdörtgen formlu, eşit aralıklı süslemeler vardır ve bunlar şehre o kadar özellik katar ki, pastanelerde bile bu evlerin görünümünde kurabiyeler satılır. Gerçekte bu kurabiyeler mi evlerden ilham almış yoksa evler mi kurabiyelerden, ayırd edemem. Sırf bu sebepten, benim için, çocukluğumda dinlemekten çok hoşlandığım Hansel ve Gratel hikayesinin geçtiği yer Münih’tir. Binalar, duvarlarını koparsam yiyebileceğimi düşündürecek kadar gerçekdışı görünürler gözüme. Havanın neredeyse tüm yıl boyunca kapalı ve yağmurlu oluşunun aksine, dükkanlar her yerde rengarenktir. Guguklu saatlere, meşhur üstü kapaklı porselen kupalara, harika oyuncaklara, lezzetli görünen çikolatalara dalıp gittiğim pırıltılı, şık dükkanlar da aynı masalın parçaları gibidir. Bir dükkanda camdan kar küresini çevirip içlerine yerleştirilmiş manzaraları zevkle seyredalarım, bir başkasında içi lezzetli kremalarla doldurulmuş bir Alman pastasının tadıyla kaybederim kendimi. Yanımdan, uzun boyları, açık sarı saçlarıyla iri yarı insanlar geçer; ellerinde, kırmızı yanakları, maviş gözleri ve şirin kıyafetleriyle bembeyaz minik kızları veya kahverengi askılı pantolonlarının içine giydirilmiş beyaz gömlekli küçük oğlan çocukları olur. Bir kafenin cam kenarındaki ahşap masaya oturup kocaman bir bardakta bol köpüklü biramla bol hardallı sosisli sandviçimi yerken ulaştığım haz, dışarının soğuğu ve manzarasıyla birleşince ruhumu yakalar. Benim canım Münih’im, karanlık ama renkli, soğuk ama samimi, mesafeli ama olduğu gibi, hiç bir zaman doyamadığım çok sevgili bir dostum sanki! 57
TRAVEL
Paris
Paris bir sanat cenneti; binalar, heykeller, köprüler, sokaklar, hatta yemekler ve insanlar bile birer sanat eseri gibi. Şehrin hissettirdiği bence şu: sanki 1800’lere göç etmişsiniz ve o yıllarda dahi, size güzel bir şehir yaratmak için en ufak ayrıntılar bile düşünülmüş, bu şehirde göz zevkinizi hiç bir şey bozamaz! Sandalye lerin tamamı yoldan geçen insanlara bakan eski bir cafede otururken, gerçek hayatın tiyatrosunu izlersiniz; becerikli garsonlar önünüze güzel bir şarap ve foie gras getirirse, foie gras’nın nasıl yapıldığını da düşünmezseniz hele, tüm duyularınıza hitap eder Paris... Saint Michel’de aynen böyle otururken, “Burada yaşamak istiyorum ama tekrar öğrenci olarak” dememiş miydim?
58
Phuket
Phuket! Eğlenceli mi eğlenceli bir şehir. Bütün gün gezer tozarsanız, ayaklarınıza kara sular inmesine izin verin. Çünkü sonunda başka yerde bulamayacağınız harika bir Tai masajı ve ardından yine başka yerde bulamayacağınız leziz Tai mutfağı sizi bekli yor olacak. “Bir rüyada mıyım yoksa Phuket’te miyim?” diye soracaksınız kendinize. Dönsenizde aylarca kendinize gelemeyeceksiniz. “Bazı şehir ler ayağınızı yerden kesebi lir” deniyor ya, o şehir Phuket değilse neresidir, bilemiyorum...
Amsterdam
Amsterdam, minik şehir, baştan başa yürüsem 2 saatimi alır mısın? Arazisi kıymetli, binaları sıkıştırılmış, her yeri kanallarla ve bisikletlerle dolu. Uyuşturucu, red light kadınları, yanınıza her yerde yanaşıp “Kokain?” diye soran zenciler, güzel peynirler, sıcak kanlı ve hoş insanlar... Elbette herkesi her şehir farklı etkiler. Benim içinse kaldığımız şirin eve ve Queens Day kutlamalarına rağmen, en zayıf halkasın... Ama imkan olsa, işten çıksam atlasam gelsem, Vondelpark’ta bir kahve içsem ve geri dönsem fena olmazdı hani...
TRAVEL
Prag
Prag için “masal şehri” diye ilk kim demiş bilmiyorum ama bence daha güzel tanımlanamaz. Şehrin neresinde fotoğraf çekilirseniz çekilin, arkanıza dikkat etmeseniz bile, resimlere bakarken harika bir fonla karşılaşacaksınız. Bu şehirde melekler geziyor olmalı, sadece insanlar içinse eğer, fazla özenilmiş. Bıraksanız, yıllarca yaşayabilirim Prag’da. Charles Köprüsüne gider bir Pilsner Urquell alırım elime, country müzik yapan yaşlı sokak müzisyenlerini dinlerim saatlerce ve hiç bıkmam.
Münih
Münih her zaman favorim. Gökten inmiş bu güzel tabiat, yemyeşil çimenler belki ama, o müthiş evleri, yapıları da çalışkan Almanlar yapmış. Trende giderken 1 dakika bile gözümü kırpmak istemiyorum, ya hafızama yeteri kadar kazınmazsa bu geçtiğim huzurlu semtlerin resmi diye korktuğumdan. Sonra merkeze iniyorum, satılan her şeyi almak istiyorum, çünkü gördüğüm her şeye, guguklu saatlere, oyun caklara, hediyelik eşyalara bile bayılıyorum. Hiç bir şey geçiştirilmemiş, teknoloji öy le bir seviyedeki, 1 magneti boyayan sistemin ne olduğunu filan merak ediyorum, hiç bir şehirde yok böylesi. Sonra baktığım her yerde aklıma teknoloji geliyor, ne seviyedeler nasıl bu kadar müthişler? Ve tarih; hiçbir şeyi bozmayan teknolojiyle karışmış. Nasıl oluyor bu, biz neden başaramıyoruz? Kısacası her şeye ve her yere hayran kalıyorum...
Karlovy Vary
Karlovy Vary aklıma ge len diğer bir biblo şehir. Çek Cumhuriyet’inin kaplıcası, Atatürk’ün tedavi olduğu sıcak, demir tatlı sularını kendine özgü maşrapalarında içtiğimiz yer. Belki de gördüğümüz en şahane binalar buradaydı! Biliyor musun, senden sonra çok şehir gezdik ama çektiğimiz bir fotoğraf hala bilgisayarımızın ana sayfasını süslüyor. Tekrar gelirsek az içtiğimize pişman olduğumuz -tadı berbat- sularından bol bol içeceğiz bu kez. Bana kalırsa Brad Pitt-Angelina Jolie çiftinin de geldiklerinde yediği İtalyan restoranında yerim yine, oranın sahibi oldu ğunu düşündüğüm, beyaz gömleğinin ilk düğmelerini açan takım elbiseli, saçları jöleli adamın arkadaşlarıyla bangır bangır İtalyanca konuşmasını anlamaya çalışırım :) Sonbaharda Karlovy Vary’yi gördüm, Büyük Ressam tabloyu sarı ve kahverengi tonlarla boyamıştı, görüntü hafızama öyle kazındı, benim için bir sonbahar şehri. Kış ayındayız ama yine aynı günü yaşarım orada bugün... 59
TRAVEL
Fransa
Isviçre İsviçre’de birçok çikolata rengi dağ evi bulunsa da en seçkin mekanlar bunlar değildir. Bu bölgenin parlayan yıldızı Gravünden bölgesinden St Moritz’dir. Maceraperestler hayatlarını Cresta Toboggan Run’da buz kızağı yaparak riske ederken aynı zamanda donmuş göl üzerinde at yarışları yaparlar. En popüleri ise buz üzerinde koşan atlara bağlı halatlara tutunarak buz kayağı yapmaktır. Bu tarz aktivitelerde bulunmak istiyorsanız, Şubat ayında St Moritz’i ziyaret etmenizi öneririz. Karda kayak ve snowbard yapmak çok eğlenceli olsa da bunun dışındaki birçok farklı aktivitesi ile bu bölge en popüler merkezlerden biri olmuştur. Kempinski Grand Hotel des bains, bölgenin en göze batan oteli olsa da zenginliğin merkezi olan Badrutt’s Palace bizim tercihimizdir. Burada aynı zamanda kendi dağ restoranı olan Club Med’de bulunmaktadır. İsviçre’nin St Moritz’den sonraki en eşsiz kayak merkezi ise Zermatt’tır. Dünyanın hiçbir yeri Mattehorn’un bu eşsiz güzellikteki doğa ile başa çıkamaz. Zermatt büyük bir bölge olmasına karşın burayı çekici kılan asıl şey arabanın olmamasıdır. Buraya sadece tren ile ulaşabiliyorsunuz ve bölge içindeki tüm trafik elektrikli cihazlar ile sağlanıyor. Bu bölgede Mattehorn’a manzarasından faydalanan birçok dağ restoranı bulunmasına rağmen aralarından sıyrılan Chez Vrony’dir. Otel olarak zerafeti sebebiyle Grand Hotel Zermatterhof ilgimizi çekse de küçük gruplar için Chalet Haus Glacier’i tavsiye edebiliriz. 60
Courchevel 1850 senelerdir en özel kayak tatillerinin ilk adresi olmuştur Fransa’da. Trois Vallées kayak merkezinin bir ucunda yer almasına rağmen aynı alanda bulunan Meribel ve Val Thorens’tan ancak bu kadar ayrışabilir. Courchevel, bir tanesi Chabichou Otel’de diğeri ise La BateauIvre de olmak üzere 2 tane Michelin yıldızlı restoran barındırır. Asıl görülmesi gereken yer ise 2.050 metre yükseklikteki Le Cap Horn’dur. Avrupa sosyetesinin büyük çoğunluğunu burada bulacaksınız. Son yıllarda Rus oligarklar Courchevel 1850’yi yılbaşı partileri için Ocak ayının ilk haftası doldursalar da bölgenin en güzel zamanı mükemmel dağ manzarasını izleyebileceğiniz, restoran teraslarında oturmanın tadına varacağınız Mart ayıdır. Yeri ve harika SPA merkezi ile bu bölgede tavsiye edilen en iyi otel Les Grandes Alps’tir.
TRAVEL
Avusturya Avusturya’nın en iyi kayak merkezi içerisinde St Anton’u da bulunduran Arlberg bölgesidir. Bu bölge-nin hemen yanında aynı teleski kartını kullanan ve 15 dakikalık otobüs yolculuğu ile ulaşılabilen Lech bölgesi vardır. Lech geniş ve mükemmel tasarlanmış kayak pistleri ile meşhurdur. Burada kayaktan herkes büyük zevk alır. Bölgede birçok geleneksel mimariye sahip otel ve üst-segment restoran bulunur. Ama burayı diğer bölgelerden farklı kılan bir diğer özelliği ise kayak yapmak için çok uygun olan düşen karın kalitesidir. Bu sebeple Almanya’dan da birçok kişinin ziyaret ettiği bir bölgedir. Bölgenin en iyi oteli Arlberg Hotel’dir. Otel, çok iyi bir sağlık merkezine ev sahipliği yapmasının yanında, 2 harika restoranın da hemen yanındadır. Otel için rezervasyonunuzu çok önceden yapmanızı öneririz, keza doluluk oranı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Avusturya için bir diğer önerimiz ise Spa bölgesi Obergurgl’dur. Çok meşhur olan bu bölgenin kar kalitesi de oldukça yüksektir ve bu sebeple Avrupa’nın birçok bölgesinde ziyaret almaktadır. Bölge otelleri çok iyi hizmet verir ve kaliteli spa faaliyetleri sebebi ile 12 ay boyunca faaliyet gösterir. Yatak kapasitesinin sınırlı olduğu bölgenin her sene gelen müdavimleri oldukça fazladır. Teleskilerinde sıra hiç olmayan bir bölgedir burası ama yine de farklı bir kayak pisti isterseniz büyük buzul kütlelerinin olduğu 15 dakika uzaklıktaki Sölden bölgesini de tavsiye edebiliriz. Teleskilere ve şehir merkezine merkezi uzaklıkta olması sebebiyle Hotel Edelweiss & Gurgl’u bu bölgenin otelleri olarak tavsiye edebiliriz.
61
TRAVEL
A.B.D. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en iyi kayak merkezleri arasından seçim yapmak oldukça zor ama sizin için 3 tanesini diğerlerinden ayırdık. Colorado’daki Aspen bölgesi, 40 yıldır dolar milyarderlerine ve Hollywood yıldızlarına ev sahipliği yapmasına rağmen, buranın yerli leri kökenleri olan madenciliği hiç bırakmamışlardır. Poz vermek ve ünlüleri görmek istiyorsanız, şehrin hemen üstündeki Ajax dağında kayak yapmalısınız. Bu bölgedeki restoranlar genelde tipik amerikan tarzı restoranlar ama özel bir ziyafet çekmek istiyorsanız, üst-segment restoranlardan Piñons, Renaissance, St. Regis’deki Olives ve Syzygy ziyaret etmeniz gereken yerlerdir. Geceleri ünlü simaların da uğrak yeri olan Jeromes Hotel’de The J Bar’ı ziyaret edebilirsiniz. Çok iddalı bir yer istemiyorum diyorsanız, o zaman Little Nells sizing için doğru yer olacaktır. 5 yıldızlı Gant Condos mükemmel bir oteldir ama milyarderlerin ve Hollywood yıldızlarının seçimi her zaman Jerome Hotel’dır.
ABD için size son önerimiz A Basin ve Keystone gibi Vail’e bağlı olan Beaver Creek olacaktır. Bu üç bölge de aynı teleski biletini kullanmaktadırlar ve aralarında çok da zaman almayan otobüs seferleri bulunmaktadır. Vail harika bir kayak merkezi olmasına rağmen, çehresi şu ana kadar anlattıklarımızın yanında çok kötüdür. Bunun en önemli nedeni ise tam ortasından geçen devasa otobandır. Bölgenin otelleri ve iyi restoranları genelde Beaver Creek bölgesindedir. Buradaki oteller kayak kiralama hizmeti de vermektedir. Kayaklarınızı her akşam buraya veriyorsunuz ve bir sonraki gün geldiğinizde kayaklarınızın altı kayganlaştırılmış, botlarınız kurutulmuş ve hatta ısıtılmış olarak kullanımızıa sunuluyor. Ülkemizde kayak kiralama hizmeti çok verilse de bu tarz hizmetleri hiç görmediğimizi de belirtmemizde fayda var.
Eğer kayakta çok iddalıysanız ve hem profesyonellerle beraber kayak yapabileceğiniz hem de şık bir lokasyon arıyorsanız, size Wyoming dağlarındaki Jackson Hole’u öneririz. Jackson Hole valiliği, ABD üzerindeki en çok milyardere ev sahipliği yaptığını iddia eder. Burası dünya üzerinde görülmesi gereken eşsiz güzellikteki lokasyonlardan biridir. Ulusal parkı ziyaret ederseniz birçok geyik çeşidinin dağ eteklerinde dolaştığını görebilirsiniz. Jackson merkezinde kovboy malzemesi satan birçok nokta bulabilirsiniz. Bu mağazaların arasında, dünyanın en lüks markalarının mağazalarını ve eşsiz sanat galerilerini de gezebilirisiniz. Şehir merkezindeki The Millionaires Cowboy Bar, birçok filmin set olarak kullandığı bir yerdir ve barın duvarlarında önceden bu filmlerde oynamış sayısız ünlünün fotoğraf ları vardır. Şehirde kalmak yerine size kayak merkezine 20 dakika uzaklıktaki The Village of Tenton’da kalmanızı öneririz. Bu bölgenin en iyi oteli doğal mağaraları ve ısıtılmış dış ortam havuzu ile Ritz North Coulter Lodge, Tenton’da kalabileceğiniz ve ABD’nin en iyi Carlton’dır. otellerinden biridir.
62
TRAVEL
Italya Kayak merkezi denilince İtalya için sadece bir bölge akla gelir. Cortina, seçkin ve zen gin insanların kış aylarında zamanlarını geçirdikleri yerdir. Italyanlar öğlene kadar kayak yaparlar ve sonrasında zamanlarını rahatlayarak geçirirler. Öğle yemeğinden sonra pistlerde genelde yurtdışından gelenleri bulursunuz. Bölge oldukça güzeldir ve Milan ile Floransa’da bulabileceğiniz tüm moda marklarının burada da şubesi vardır. Cortina’da sabah geç uyanırsınız, harika bir doğada kayak yaparsınız, öğlen 3 saat yemek yiyebileceğiniz muhteşem restoranlardan birini seçersiniz, ardından siesta yapar, alışverişe çıkar, akşam yemeğini geç yer, ve sabah kalktığınızda en iyi içkilerle kendinizi şımartırsınız. Harika değil mi? Bölgenin en iyi oteli bölge merkezine birkaç dakika mesafede olmasına rağmen Miramonti Majestic Hotel’dir. Adeta sihirli bir dünyaya giriş yaparsınız bu otelde.
Kanada Dünyanın jet-sosyetesini de buraya çeken 2 dağın bulunduğu Whistler Blackcomb, Kanada’nın en iyi kayak bölgesidir. Buradaki kayak okulu, dünyanın en iyisidir ve ödeyeceğiniz ücrete de değer. Teleskilerin ulaştığı yükseklik inanılmazdır. Helikopter hizmetinin de verildiği bu bölgede dağın en tepesinden kendinizi aşağıya bırakabilirsiniz. Bu bölge aynı zamanda kar motorsikleti yarışlarının da yapıldığı bir yerdir. Otel aramanıza hiç gerek yok çünkü Fiarmont Chateau Whistler Hotel, tek kelimeyle harikadır.
63
FOOD
Mr. Meat / Kasap & Steakhouse
Etin mükemmel durağına hoş geldiniz.. İstinye’de Balabandere caddesinde Mr. Meat markası ile Kasap Hüseyin Usta’nın et sanatına tanık olabilirsiniz. Buradaki sanat tanımı ve başlıkta kullandığımız ‘mükemmel’ tabirleri lafta değil; kırmızı etin özenle seçilip, uygun sıcaklıklarda gerektiği kadar bekletilip, sofranıza gelip, lezzeti ile sizi kendine hayran bırakmasından bahsediyoruz. Son senelerde steakhouse’ların sayısında çok hızlı bir artış var. Lezzetin ise aynı kaliteyi devam ettirdiğini söyleyemeyiz. Mr. Meat ise lezzet konusunda bizim favorilerimizden biri! Senelerce birçok steakhouse ve en sonunda da Günaydın Steahouse’da çalıştıktan sonra Hüseyin Usta kendi restoranını açmaya karar veriyor. Restorana girip, ahşap masalarda yeri-nizi aldıktan sonra, diğer restoranlarda olduğu gibi size bir menü gelmiyor. Aksine, Hüseyin Usta ile tanışıyorsunuz ve size kesimden reyona gelene kadar büyük bir özveri ile et konusundaki 25 yıllık deneyimini sunuyor. Özel bir et dinlendirme tekniği olan Dry Aging uygulanmış olan Balıkesir kıvırcık kuzuları, Çanakkale Biga’nın antrikot ve bonfilelerinden Rib Steak, T-Bone Steak ve New York Steak de dahil olmak üzere birçok lezzet Hüseyin Usta’nın menüsünde var. Bizim favorimiz ise şaşlık! Hem lezzeti hem de sunumu gerçekten harika! Yemekten sonra, umarız midenizde az da olsa bir yer kalmıştır çünkü Kilis’ten gelen kaymaklı katmer tatlısı güzel bir ziyafete aynı güzellikte bir nokta koyuyor.
64
Cd. Büyükdere
an de r m l ıb el C d.
la
b
Ça
Ba
d.
bc Yol u ) rA
eC
ıye Sar r Cd. (S arı ye
Pınar Mh.
Cd ayırı İ s ti n y e B
.
Kasap ve Steakhouse’u ile etin en lezzetli dünyası Mr. Meat’de hayatınıza giriyor.
MR. MEAT
İstinye, Pınar Mahallesi Balabandere Caddesi 72/A Sarıyer / İstanbul Tel: (212) 328 20 40 • (212) 328 20 41 • www.mrmeat.com.tr
FOOD
Malzemeler
600gr Biftek 6 Adet Arpacık Soğan 2 Yemek Kaşığı Yoğurt 2 Adet Orta Büyüklükte Patates 1 Çay Bardağı Zeytin Yağı 1 Çağ Kaşığı Kekik 1 Çay Kaşığı Pul Biber
Hazırlanışı
Etimizi jülyen doğruyoruz. Tüm malzemeyi derin bir kaba atıyoruz ve etlerimizle malzemelerimizi güzelce harmanlıyoruz. Harmanlanan malzemelerimizi 2 saat dinlendirmeye alıyoruz.Dinlenme işlemi tamamlandıktan sonra, malzemeyi yayvan bir tencereye döküp üstüne bir su bardağı su ilave edip yüksek ateşte pişiriyoruz. Kebapımız, tercihe göre yanında sebze ile servis edilebilir. Afieyet Olsun... 66