mayis_fenoloji

Page 1

ÖZEL YAKACIK BALKANLAR KOLEJİ BİLİM-FEN VE TEKNOLOJİ KULÜBÜ GAZETESİ MAYIS 2011 Sayı 6

Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener. Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez. Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa, o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur. Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz.

EDİTÖRDEN… VÜCUDUMUZDAN 15 MUHTEŞEM GÖRÜNTÜ GÖRÜNTÜLER ELEKTRON MİKROSKOPU İLE ÇEKİLMİŞ, DETAYLAR 1 - 5NM (NANOMETRE) ARASI DEĞİŞEN BOYUTLARDA.


. 1. KIRMIZI KAN HÜCRELERI 1 KUBIK MILIMETREDE, KADINLARDA 4-5 MILYON, ERKEKLERDE 5-6 MILYON ADET KIRMIZI KAN HÜCRELERI BULUNYOR. GÖREVLERI TÜM VÜCUDA OKSIJEN TAŞIMAK.... EĞER OKSIJENI DÜŞÜK BIR ÇEVREDE YAŞIYORSANIZ BU DEĞERLERINIZDE ARTIŞ OLUYOR

2. KIRIK UÇLU SAÇ BU KIRILMALARDAN KURTULMANIN TEK YOLU SAÇINIZA IYI BAKMAK

4. KULAK IÇINDEKI SAÇ HÜCRELERI SES VIBRASYONLARINDAKI MEKANIK HAREKETILERI ALGILAMA GÖREVLERI VAR...


5. OPTIK SINIRLERDE GELIŞEN KAN DAMARLARI ORTADAKI SIYAH NOKTA GÖZ BEBEĞI, BURADA SANILANIN AKSINE HIÇ BIR IŞIK ALGILAMA HÜCRESI YER ALMIYOR.

6. DIL VE YÜZEYINDEKI TAD TOMURUCUĞU İNSAN DILI 10.000 TAD TOMURCUĞU IÇERIYOR. BUNLARIN GÖREVI, TUZLU, EKŞI, ACI, TATLI VE İŞTAH AÇICI TADLARI AYIRMAK. UZAK DOĞU İNSANLARININ DEVAMLI BAHARATLI YEMEK YEMELERINDEN ÖTÜRÜ BU TOMURCUK SAYISI ONLARDA DAHA AZ...

7. DIŞ TAŞI DIŞLERIN DÜZGÜN FIRÇALANMAMASI SONUCU OLUŞAN DIŞ TAŞI BÖYLE BIR ŞEY...


8. KAN PIHTISI EN BAŞTAKI SAĞLIKLI, KIRMIZI KAN HÜCRELERININ AKSINE BURADA YAPIŞKAN BIR AĞ TARAFINDAN ÇEVRELENEN KIRMIZI KAN HÜCRELERINI GÖRÜYORSUNUZ... ORTADA ÇIÇEK GIBI DURAN HÜCRE ISE BEYAZ KAN HÜCRESI...

9. AKCIĞERDEKI ALVEOLLER AKCIĞER IÇINDEKI YÜZEYI GÖRÜYORSUNUZ. BOŞLUKLAR ISE ALVEOLLER, BURADA OKSIJEN - KAN ALIŞVERIŞI YAPILIYOR...

10. AKCIĞER KANSER HÜCRELERI YUKARIDAKI SAĞLIKLI AKCIĞER ILE KANSERE YAKALANMIŞ BIR AKCIĞERI KARŞILAŞTIRABILIRSINIZ


11. İNCE BAĞISAKTAKI VILLI VILLI ÇIKINTILARI BAĞIRSAK YÜZEYININ DAHA FAZLA OLMASINI SAĞLIYOR VE YEMEKLERIN ÖĞÜTÜLMESINI SAĞLIYOR. YAKINDAN BAKTIĞINIZDA YÜZEYE YAPIŞMIŞ YEMEK ARTIĞINI GÖREBILIRSINI

12. KORONAL HÜCRELERI ILE İNSAN YUMURTASI FOTOĞRAFTA BIR IĞNENIN ÜZERINDE KONMUŞ İNSAN YUMURTASINI GÖRÜYORSUNUZ. YUMURTA HEM SPERME TUZAK KURUP TUTUNMASINI SAĞLAYAN HEMDE ONU KORUYAN AĞIMSI BIR YAPIYLA ÖRTÜLÜ.. İKI KORONAL HÜCRESININ YUMURTAYA YAPIŞTIĞI GÖRÜLÜYOR

13. İNSAN YUMARTASI ÜZERINDE SPERM SPERMLER YUMURTAYA GIRMEYE ÇALIŞIYOR...


14. İNSAN EMBRIOSU VE SPERM BIR DÜNYA SAVAŞINI ANDIRAN BU GÖRÜNTÜ BIR SPERMIN YUMURTAYA ULAŞMASINDAN 5 GÜN SONRAKI HALI... KALAN SPERMLER HALA YUMURTA ETRAFINDA TAKILMAYA DEVAM EDIYOR.

15. SARI RENKLI GÖRÜNTÜ 6 GÜNLÜK İNSAN EMBRIYOSU RAHIM DUVARINDA...


BANA KALBİNDEN NE GEÇTİĞİNİ SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM Yazan: Richard Shultze, doğal tedavi ve bitkisel ilaçlar uzmanı.

Common Sense Health and Healing (Sağduyulu Sağlık ve Tedavi) adlı kitabından alınmıştır. Bağışıklık sisteminizin nasıl her gün hiç durmadan bu tür saldırılara karşı dayanmak ve kendini savunmak zorunda kaldığını bir düşünün Eğer et yiyen bakterilerin, Lejyoner hastalığının ve öldürücü grip virüslerinin kötü olduğunu düşünüyorsanız, tıbbi ve bilimsel araştırmalar açıkça kanıtlamıştır ki, bağışıklık sisteminize saldıran en kötü düşman: MİKROPLAR DEĞİL. Aklınızdan geçenler ve ağzınızdan çıkanlardır. Dahası, vücudunuzun direncini arttırmaya yarayan en sağlıklı besinlerden biri, vitamin, mineral, enzim, meyve suları, hatta şifalı bitkilerden bile daha sağlıklı olanı SEVGİDİR.


Beyniniz, 7 GÜN/24 SAAT/365 GÜN, gece-gündüz, hiç durmadan çalışır, asla kapanmaz veya tatile çıkmaz. Beyin, metabolizmanın hemen her fonksiyonunu ve kimyasal dengesini kontrol eden, vücudunuzu yöneten bilgisayar desteğidir.

Sinir sisteminizden ve kan dengelerinizden tutun, cinsel fonksiyonlarınıza ve bilmediğiniz binlerce diğer fonksiyona kadar, beyin dümeni tutan kaptandır, günün her saniyesinde sizi ve bütün vücudunuzu, yaratır, yürütür, kontrol eder, dengeler, destekler ve korur. Bilim adamları bir şey düşündüğünüzde, beyninizin pencere diye ifade ettikleri bir şeyi açan kimyasallar yarattığını artık biliyor. Düşünceniz sona erdiğinde ise, pencere kapanıyor. İşte, rüyalarınızın insanını görüp, aşkı hissettiğinizde ve bütün vücudunuzu o harika ürperti kapladığında, bu beyninizin yarattığı bir kimyasaldır. Cinsellik arzu ettiğinizde, bu da beynin bir başka kimyasalıdır ve o trafikte yolunuzu tıkadığında içinizden bu sersemi lazer tüfeğiyle yok edebilme isteğine kapılmanız, bu nefret, kan dolaşımınızdaki veya midenizdeki kaynayan bu asit yine bir başka beyin kimyasalıdır.


Bilim adamları bu beyin kimyasallarına NÖROPEPTİT diyorlar. Bilim uzun yıllardır bu konu üzerinde birçok araştırmalar yaptı. Bizim bildiğimiz, herhangi bir şey düşünmeye başladığınızda, beyniniz sizi değiştiren kimyasallar üretiyor ve işte hissettikleriniz bu nöropeptit denilen beyin kimyasallarının yaratması ve özümlemesi sonucu oluşuyor. İşte iş burada tuhaflaşıyor Tıp geçen on yıl içinde çoğu kesimin gözünden kaçan büyük, hayır çok büyük, bir buluş yaptı. Bağışıklık hücrelerinizin, tıpkı bütün hücrelerdeki gibi, yüzeylerinde belirli maddeleri özümlemek için, belirli yükleme rıhtımları olduğunu zaten biliyorlardı.

Fakat bağışıklık hücrelerinizin yüzeyinde, sizi bakterilere, virüslere, mantarlara, parazitlere, kansere –tüm hastalıklara karşı korumak ve bunlarla savaşmak üzere tasarlanmış bu hücrelerin yüzeyinde NÖROPEPTİTLER için belirli bir yükleme rıhtımı, belirli bir özümleme alanı olduğunu keşfettiler! Sizin ne düşündüğünüzle bağışıklık hücrelerinizin işi ne? Onları niye ilgilendiriyor?


Bugünlerde ortalıkta onca mikrop dolaşıp dururken, kanser oranı roket hızıyla fırlamışken yeteri kadar uğraşacak şeyleri yok mu da, sizin özel işlerinize karışıyor ve kendinizle yaptığınız özel konuşmalara gizlice kulak kabartıyorlar? Sıkı durun, iş daha da tuhaflaşıyor. Tamam, bağışıklık sisteminizin duygusal diyaloglarınızı kesinlikle dinlediğini artık biliyoruz, fakat vücudunuzdaki hiçbir hücre, organ veya sistem, eğer aldığı bilgiye karşı tepki vermek üzere hazırlanmamışsa, bir başka sistemi dinlemez. Bağışıklık sisteminiz duygusal diyaloglarınızı dinliyor ve bunlara tepki veriyor. İşte tıp biliminin şu anda bize söylediği şey tamamen bu, bağışıklık hücrelerinizin üzerinde nöropeptitler, yani her düşünce ile beyninizin yarattığı kimyasallar için özel bir reseptör bulunuyor VE bağışıklık hücrelerinizin mikroplara ve hastalıklara verdiği yanıt - arttırıcı, azaltıcı hatta DURDURUCU olması - bu beyin kimyasalları tarafından etkileniyor. Yaptığınız her şeyin fiziksel bir sonucu vardır; öyle görünüyor ki, artık düşündüğünüz her şeyin de bir sonucu var. Olumlu düşünün…


• Kendi dirseğini yalamanın imkânsız olduğunu, • Ördeğin vak vaklamasının yankı yaratmadığını, bunu kimsenin açıklayamadığını, • Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini, (Mmmmh!!:) • İdrarın zifiri karanlıkta parladığını, • Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini , • Hapşırmayı engellemeye calışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini • Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini • Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını, • Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını • Farelerin ve atların kusamadıklarını, • 1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını, • Çakmağın kibritten önce bulunduğunu, • Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu, • Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını biliyor musunuz?


CAHİT ARF

(Doğum 1910, Selanik -Ölüm.26 Aralık 1997,İstanbul), Türk matematikçi. Kendi adıyla bilinen matematik kuramları ile dünya çapında tanınır. Doktorasını yapmak için gittiği Almanya'da, matematikçi Helmut Hasse ile birlikte önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonunda, matematikte Hasse-Arf Kuramı'nı geliştirdi. Arf değişmezi, Arf halkaları ve Arf kapanışları gibi kendi adıyla bilinen matematiksel terimleri bilim dünyasına kazandırdı. Hayatı Cahit Arf 1910 yılında Selanik Kaylar kazasında doğdu. 19181920 yılları arasında İstanbul Erkek Lisesi'nde okudu. Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de 1932'de tamamladı. Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen


Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitti. Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Kolej'de Matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu. Daha sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1967 yılında Türkiye'ye dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi. 1980 yılında emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde görev aldı. 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı. Cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir bilgi şöleni 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir. Halkalar ve geometri üzerine ilk konferanslar da 1984'te İstanbul'da yapılmıştır. Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuştur. Cahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiştir.

Çalışmaları Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusundaki yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin "Arf değişmezi" ve "Arf halkaları" adıyla anılan çalışmaları matematik dünyasının ünlü matematikçileri arasında yer almasını sağladı. Matematik literatürüne "Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların yanı sıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan teoremler kazandırmıştır. Matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine her zaman "Matematiği ezberlemeyin


kendiniz yapın ve anlayın" demiştir. Hakkından yazılmış bir yazıda şöyle denmiştir: "...Bir zamanlar integrali bilen kimselerin matematikçi, üstel fonksiyonu bilenlerin ise büyük matematikçi sayıldığı ülkemizde derin matematik konularının tartışılacağı hayal bile edilemezdi. Cahit Arf, Türkiye'de matematiğin o günlerden bu günlere gelmesinde en büyük rolü oynamıştır."

ODTÜ Cahit Arf konferansları Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölüm’ünde her sene Arf adına ve anısına özel bir konferans düzenlenmektedir. Gerçekleşmiş konferanslar: 2008: Gunter Harder - Bonn Üniversitesi Matematik Enstitüsü 2007: Hendrik Lenstra - Leiden Üniversitesi Matematik Enstitüsü 2006: Jean-Pierre Serre - Collège de France 2005: Peter Sarnak - Princeton Üniversitesi ve İleri Araştırma Enstitüsü 2004: Robert Langlands - İleri Araştırma Enstitüsü 2003: David Mumford of Brown Üniversitesi Uygulamalı Matematik Bölümü 2002: Don Zagier - Utrecht Üniversitesi / Collège de France 2001: Gerhard Frey - Essen Üniversitesi Deneysel Matematik Enstitüsü

2009 Yılında Yeni Banknotlar olarak piyasaya çıkan 10 Türk Lirasının arkasında resmi bulunmaktadır.


AKREPTEKİ BİLGİSAYAR AĞI Çölde yaşayan kum akreplerinin gözleri hemen hemen hiç görmez. Buna karşın her bir ayağının ucunda bulunan ve "milimetrenin milyonda birinden daha küçük titreşimlere" yol açan hareketleri bile tespit eden algılayıcıları sayesinde avlarını kovalayabilir ya da düşmanlarından kaçabilir. Kelebek konması gibi, akrebin yakınındaki en ufak bir hareket kumda titreşim dalgası oluşturur. Her iki dalganın yayılma hızları farklıdır. Akrep bu iki dalganın kendisine ulaşma süreleri arasındaki farktan ava olan mesafesini belirler. Avdan yayılan düşük hızlı dalganın, akrebin ava en yakın algılayıcısı ile en uzaktaki algılayıcısına ulaşmasından da avın hangi tarafta olduğu tam olarak belirlenir. Hatta bu son iki sinyal akrebin tam bir hesaplama yapabilmesi için biraz geciktirilir. Ancak bu geciktirme süresi bile göz açıp kapama süresinden bile kısadır. Nitekim iki sinyal arasındaki fark saniyenin beş yüzde biri kadar ise akrep saldırı için bir an bile beklemez.

Akrebin bir saniyede yüzlerce defa tespit ve hesaplama yapan alıcıları adeta bir bilgisayar ağı gibi işler.


ÖRÜMCEK AĞLARINDAKİ MÜHENDİSLİK Örümcek ağları, gerek şekilsel tasarımları gerekse, kendilerini oluşturan iplikçiklerin kimyasal özellikleri nedeniyle gerçek birer mühendislik mucizesidir. Bahçe örümceklerinin ağ kurmada kullandığı teknikler, inşaat mühendislerinin en son kullandığı tekniklerden aşağı kalmaz: Ağı Tutturmak Örümcekler ağlarını kurmak için iki ayrı yüzeye ihtiyaç duyarlar. Ağlar genellikle iki duvarın birleştiği bir köşe ya da iki dal arasında kuruludur. Ancak bazı örümcekler tek bir yüzeyi kullanarak ağlarını yapacak kadar ustadırlar. Bu örümcek ağını kurmak için yeterince uzun, esnek bir dal tespit ederek işe başlar. İplikçiğini dalın ucuna sıkıca yapıştırır. Örümcek bir yandan dalın aşağı tarafına doğru yürürken diğer yandan iplikçik salgılamaya devam eder. Belirli bir uzaklığa gelince durur ve iplikçik salgılamayı keser. Salgıladığı iplikçiği kuvvetli bir biçimde kendine doğru çekmeye başlar. Bunun sonucunda dal bir yay gibi bükülür.

Örümcek yaydaki bir tel gibi dümdüz hale gelmiş olan iplikçiğin diğer ucunu bulunduğu yere sıkıca yapıştırır. Örümcek, yeteri kadar yüzeyin oluştuğu bu yayın içinde ağını örmeye başlar. Ağı Germek Örümcekler bazen ağlarını aralarındaki açıklığın çok fazla olduğu iki dal veya kiriş arasında kurarlar. Böyle ağlar oldukça büyük olduğundan av yakalama kapasiteleri de büyüktür. Ne var ki ağın büyük olması zamanla gerginliğinin dolayısıyla da av yakalama kapasitesinin azalmasına neden olur. Bu durumda örümcek ağı


yenilemek yerine son derece şaşırtıcı bir iş yapar. Ağın merkezine gelerek buradan yere doğru bir iplikçik salgılamaya başlar. İplikçiğin ucuna yerden aldığı bir taş ya da kabuğu tutturarak yerden yukarı kaldırır. Ağın ortasından aşağı sarkan bu ağırlık ağın yeniden gerginleşmesine neden olur. Hatta bilim adamları ağırlığı bulunduğu yerden daha yukarı kaldırarak, ağı germe özelliğini ortadan kaldırmıştır. Bu durumda örümcek ağın merkezine gelmiş ve ağırlığın bağlı olduğu iplikçiği yukarı çekmiştir. Bu durumda ağırlık yeniden askıya alınarak, ağın yeniden gerginleşmesi sağlanmıştır.


Arjantin' lif ünlü golf ustası Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı öykü de Vincenzo'yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir çek defterine ve kalem çıkarttı, turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona: - 'Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın...' dedi. Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, Profesyonel Golf Derneği'nin bir görevlisi yanına geldi. - 'Otoparktaki görevli çocuklar bana geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler' dedi. De Vincenzo başını salladı. 'Evet' dedi Görevli: - 'Size bir haberim var o zaman. O kadın bir sahtekârdır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok! ' - 'Sizi fena halde kandırmış efendim! ' dedi alaycı bir tavırla. De Vincenzo; - 'Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu? ' dedi. - 'Hayır, yok' dedi görevli. - 'İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber! ' dedi De Vincenzo.

'AYNI PENCEREDEN DIŞARI BAKAN İKİ ADAMDAN BİRİ SOKAKTAKİ ÇAMURU, DİĞERİ İSE GÖKTEKİ YILDIZLARI GÖRÜR.


BU AY KARAKALEM ÇALIŞMALARINA BAKALIM MI?





İLGİNÇ SORULAR… GEÇEN SAYININ CEVAPLARI: 1. Ali Baba’nın 3 hayvanı vardır. Bir tavuk, bir inek ve bir koyun. 2. İlaçlar 1 saat içinde biter. Aceleyle işlem yaptıysanız, 3 ile yarım saati çarpıp 1,5 saat derseniz sorunun tuzağına düşersiniz. Biraz düşünmeniz yeterli. Diyelim ki ilk hapı saat 11.00'da aldınız. İkinci hapı 11.30’da, üçüncü hapı da 12.00’da almanız gerekir. 3. Tüm aylarda 28 gün vardır. 4. Sayı A ise, bir sonraki sayı A+1 ‘dır. A+A+1=2A+1 eder. Buna 15 eklenirse 2A+1+15=2A+16 olur. Bunun yarısı (A+8) ‘dir. Bu sayıdan A’yı çıkarırsanız kalan 8 olur. 5. 5 dakika Ve son sorunun cevabı: 6. Arabayı doktora veririz hastayı da yanına oturturuz. Biz de hayalimizdeki kişi ile tanışabiliriz.

İŞTE BU AYIN SORULARI CEVAPLARI BİR SONRAKİ SAYIMIZDA  1. İki çocuk aynı gün, aynı saat, aynı anda, aynı anadan (ve babadan) doğmuşlar. Ama ikiz değiller. Bu nasıl oluyor? 2. Bir iş adamı 56 katlı gökdelenin 21'inci katında çalışır. Ama her gün 19'uncu kata kadar asansörle çıkar öbür 2 kat için merdivenleri kullanır. Bunun nedeni ne olabilir? (tüm asansörler çalışıyor, spor yapmak içinde değil)


3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum? 4. 30' u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti? 5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık oldu, dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?

“Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum” Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin

DUYGU GÜVENİR GEZMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİ

UTKU KARADENİZ BİLİM-FEN VE TEK. KULÜP BAŞKANI



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.