üc
ko
retstenlos siz
TEMMUZ / JULI 2012 | AUSGABE 05
www.berlinturk.de
BERLİN‘İN HABER DERGİSİ
Merkel, Avrupa’yla paylaşmaya hazır Bekir Yılmaz Herkese Çifte Vatandaşlık
Komponist
Sinem Altan Genç Yetenek
İÇİNDEKİLER
SICAK SİYASET
06
Gücümüz sonsuz değil
S A Y F A
S A Y F A
14
Türkiye’nin yanındayız
S A Y F A
FELSEFE
38
SICAK SİYASET
Platon`un platonik aşkı
19
39 S A Y F A
BİLİM VE TEKNİK
IHK - MÜSİAD Berlin’de
S A Y F A
KÜLTÜR-SANAT
U f u k Ya l t r a k l ı
Türk modacılar Berlin’de
PORTRE
BERLİN HABER
30
SİNEM ALTAN Komponist
S A Y F A
SPOR
SAĞLIK
41
D r. S e r p i l Ö ca l
RAMAZAN
S A Y F A
09 11 20 22 36
45 S A Y F A
T.C. Büyükelçisi Türkiyemspor´u kabul etti
Friedrich - ’’Türkiye’de vize alım merkezleri kuruyoruz’’
S A Y F A
Herkese Çifte Vatandaşlık
S A Y F A
AB bakanı Bağış ATİYAB’ı ziyaret etti
S A Y F A
42 S A Y F A
REMZİ KAPLAN
S A Y F A
Yeni bir atomaltı parçacığı bulundu
S A Y F A
Almanya’da sünnet olmak yasaklandı mı?
KÜNYE
GİRİŞ
İmtiyaz Sahibi / Inhaber: Sevim Ercan berlinturk Bundespressekonferenz Raum: 1104 Schiffbauerdamm 40 10117 Berlin Mobil: 0 176 228 505 74 Büro: +49(0) 30 / 537 933 90 E-Mail: ercan@berlinturk.de www.berlinturk.de Steuernummer: 24/279/61277 Yazı kurulu / Redaktion: Yazı İşleri Müdürü: Metin Yılmaz Haber Koordinatörü:
Özgür Özata Fotoğraf Editörü / Görsel Yönetmen / Layout:
Mehmet Dedeoğlu Görsel Yönetmen / Layout:
Çağlar Öztürk
Ercüment Kırdar Bilişim Uzmanı
Aras Yüz Kapak Foto by Mehmet Dedeoğlu Basım Evi / Druckerei: MOTIV OFFSET DRUCKEREI Prinzessinnenstraße 26 10969 Berlin Baskı / Auflage: 10.000 / Aylık / Monatlich Fotoğraflar / Fotos: Mehmet Dedeoğlu Anadolu Ajansı (AA) Cihan Haber Ajansı www.istockphoto.com fotolia.de, photodune.net Reklam için: Mobil: 0 176 228 505 74
www.berlinturk.de
Almanya aklanacak mı? Berlintürk’ün bu sayısı yaz sezonuna denk geldi. Her zaman olduğu gibi, yine Almanya’nın başkenti Berlin’e ve Almanya siyasetine ayna tuttuk. İçinde yaşadığımız kent turizm patlaması yaşıyor. Şehrin ekonomik durumuna olumlu yansıyan bu durum, ülke genelinde de farklı değil. Eriyen işsizlik oranı, Berlin’de de aynı çizgide seyrediyor. Keza, Alman ekonomisindeki atak, içinde yaşadığımız kentin ufkuna daha ılımlı bakmamız için yeterli bir neden. Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da 2 milyonlarda seyreden işsizlik „kalifiye eleman“ sıkıntısını da beraberinde getirdi. Gelişme, bir kaç yıl önce işsizler ordusunun, umutsuz vakaları İleri yaştakilerinde yüzünü güldürdü. 50 yaş üstündekilere iş olanağı doğuran bu durum, tüm AB ülkelerine de örnek teşkil edecek. Öte yandan bu ülkedeki bazı gelişmeler ne yazık ki iç açıcı bir manzara sergilemiyor. Nitekim bu da şu soruyu gündeme getiriyor; Almanya aklanacak mı? Aklanma süreci ne kadar zaman dilimini kapsayacak? Dünya’nın araştırma, belgeleme, sıfır hatalı üretim de önde gelen ülkesi olan Almanya, neden aşırı sağcıların cinayetinde, bu şanını ters yüz ediyor? Almanya 2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetleri açıklığa kavuşturamadı. Sekizi Türk, on kişinin öldürüldüğü cinayetleri Neonazilerin işlediği biliniyor. Ancak karanlıkta kalan noktalar halen aydınlanamadı. Anayasayı Koruma Teşkilatı bazı belgeleri imha etti. Bu da son bir kaç haftadır biliniyor. Kurumun belgeleri neden imha ettiği ise kafaları karıştırmaya devam ediyor. Almanya’da yaşayan göçmenleri tedirgin
eden bu saptamalar, ülkeye olan güveni ve bağlılığı zedeliyor. Federal Alman Meclisi bu cinayetleri araştımak için kurduğu komisyonda “ şaşkın” gibi. Komisyon, yanıt aranan pek çok soruyu yaz tatiline beraberinde sürükleyerek çıktı. En çarpıcı açıklama ise: Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın belgeleri imha etmiş olması. Nazilerin, Yahudi Soykırım döneminde dahi tüm belgeleri özenle koruma yanlısı bir tutum izleyen mantelitası, burada farklı bir yaklaşım izliyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Heinz Fromm’un istifası ve yankıları da ilginçti. Zira, Fromm, belgelerin hangi gerekçeyle imha edilmiş olduğuna dair kamu oyunu tatmin edici bir açıklama getiremedi. Aslında Fromm, neonazi cinayetlerini açıklığa kavuşturmada “ kilit” isim olabilirdi. Keza, Fromm’un 12 yıl gibi uzun bir zaman diliminde, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın tepesinde olduğunu da unutmamak gerekiyor. Almanya aklanacak mı? Bekliyoruz...
Sevim Ercan
Pullandık Pullandık, zira Temmuz ayının ortasından itibaren biz göçmenleri anlatan posta pulları piyasaya sürülüyor. “Almanya’da kendi evinizdesiniz” belgisi altında çıkan pullar, “Yılmaz, Peters“ benzeri zil isimlerinin fotoğrafından oluşuyor. Alman Federal Maliye Bakanlığının çıkardığı pulların ederi 55 cent. Umarız bu pullarla verilecek “çeşitlilik” mesajı gerekli adreslerde yerini bulur. Öte yandan Ramazan başlıyor. 20 Temmuz’da sahura kalkılacak. 30 gün boyu Berlin’de Ramazan ayının bereketini yaşayacağız. Başta Federal Almanya İçişleri Bakanlığı olmak üzere, pek çok birimde verilecek “iftar yemekleri” ile dinler arası yakınlaşmaya zemin hazırlanacak. Biz de şimdiden, hangi dine mensup olursa olsun, tüm Berlin’lilerin Ramazan ayını kutlar, dileklerinin yerine gelmesini temenni ederiz.
Metin Yılmaz
5
SICAK SİYASET
Merkel
’’Gücümüz sonsuz değil’’
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa’daki ekonomi ve para birliğini güçlendirmek için ellerinden geleni yaptıklarını, ancak Almanya’nın gücünün de sınırlı olduğunu söyledi. Merkel, bugün başkent Berlin’de, Aile İşletmeleri Vakfı’nın bir toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa’daki partnerleriyle birlikte ekonomi ve para birliğini güçlendirmek için her türlü çabayı harcadıklarını, ancak Almanya’ya çok fazla da yüklenilmemesi gerektiğini belirterek, ‘’Gücümüz sonsuz değil’’ dedi. Avro ülkelerinin, ortak para biriminden dolayı birbirleriyle çok
bağlı oldukları için Avrupa politikasının her zaman iç politikanın da bir parçası olduğunu ifade eden Merkel, bu nedenle avro bölgesinin istikrar kazanmasının kendileri için en önemli konu olduğunu kaydetti. Yunanistan’daki seçimlere 2 gün kala bir kez daha avronun ve avro ülkelerinin birlikteliğinin önemine vurgu yapan Merkel, borç krizinin aşılmasının Avrupa’nın en önemli tarihi sınavlarından biri olacağını söyledi. Merkel, ‘’Avrupa konusu, bu aylarda, bu yıl içinde çok önemli ölçüde belirlenecek’’ şeklinde konuştu.
Friedrich “radikal akımlar”la mücadeleyi birleştiriyor
A
lmanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, ülkede “radikal akımlar”la mücadele amacıyla oluşturulan merkezlerin birleştirilmesini istediğini söyledi. Bakan Friedrich, “Die Welt” gazetesine yaptığı açıklamada, “Mücadele merkezini diğer radikal akımları da kapsayacak şekilde genişletebilmeliyiz” şeklinde konuştu. Friedrich,
bunun için öncelikle yasal zeminin hazırlanması gerektiğini kaydetti. Almanya’da bu yılın başına kadar, dini içerikli “radikal akımlar”la mücadele amacı güden tek bir merkez bulunuyordu. Aşırı sağcıların 8 Türk, 1 Yunanlı ve 1 kadın polisi öldürdüğünün ortaya çıkmasından sonra, aşırı sağa karşı mücadele amacıyla da yeni bir merkez oluşturulmuştu.
Alman Dışişleri: ”Mısır’da demokrasi boşluğu yaşanmamalı”
M
ısır parlamentosunun feshedilmesini değerlendiren Alman Dışişleri, Mısır’daki demokratikleşme sürecinin devam etmesi çağrısında bulundu. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle adına bir Bakanlık Sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Mısır’daki gelişmelerle ilgili olarak “Demokrasi boşluğu yaşanmamalı” denildi. Açıklamada, Mısır yönetimin sivillere devri için ivedilekle bir yol haritası hazırlanması gerektiği ifade edilirken, “Alman hükümetinin Mısır’daki seçimlerde başkanlık yarışını kazanacak adaydan inandırıcı bir şekilde, demokratik yaşam biçimini tanımlamasını beklediği” belirtildi.
6
SICAK SİYASET
Merkel, Avrupa’yla iktidarı paylaşmaya hazır
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, Euro krizi ile boğuşan Avrupa Birliği’nde siyasi birliğin derinleştirilmesi gerektiğini söyledi. Birinci devlet kanalı ARD’nin Morgenmagazin programına açıklamada bulunan Merkel, ortak para birimi Euro ülkeleri ile diğer AB ülkelerinin siyasi birliği derinleştirmesi kaçınılmaz olduğunu savundu. Haziran ayının sonunda düzenlenecek AB-Zirvesi öncesi Federal Başbakan Angela Merkel, birliğin güçlendirilmesinden yana olduğunu açıkladı. Siyasi birliğin yapılandırılmasına yönelik zirvede öneride bulunacağını belirten Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Merkel, “Avrupa’nın sadece parasal birliğe değil, ayrıca mali birliğe, yani ortak maliye politikasına ihtiyaç var.” dedi. Özellikle siyasi birliğin önemli olduğunu vurgulayan Merkel,, “Bu kade-
me kademe sorumlukları Avrupa’ya devretmek, Avrupa’ya denetleme hakkı vermek manasına gelir.” diye devam etti. Merkel, yapılacak zirvenin atılacak adımlar ve başlatılacak diğer reformlar açısından önemli olduğunu belirtmesine rağmen, zirveden çok fazla beklentili olunmaması gerektiği sinyali verdi. Bilindiği gibi Başbakan Merkel, Euro ve borçlanma kriziyle boğuşan Avrupa’nın orta ve uzun vadeli strateji geliştirmesi gerektiğini belirtmişti. Bu çerçevede AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, bankalar birliği gibi değişik düşünceleri içeren öneri paketini tanıtacak. ARD’nin kalkınmaya daha yeni önem verildiği yöndeki soruya Merkel, bunun yersiz olduğunu, öncülüğüyle kabul edilen Euro-Plus anlaşması sadece kalkınma ve rekabet konularını içerdiğine dikkat çekti.
Westerwelle’den Suriye yönetimine çağrı
A
lmanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Suriye yönetimine, ülkede yapılacak uluslararası insani yardıma izin vermesi çağrısında bulundu. Westerwelle, yaptığı yazılı açıklamada, “Suriye’deki şiddetin sona ermesini istiyoruz. Suriye’de her şeyden önce insani yardımların şatsız mümkün kılınması lazım” ifadesini kullandı. Bakanlığının bugün Suriye Arap Kızılay Örgütü Başkanına 650 bin avro değerinde ambulans ve lojistik destek vereceğini ifade eden Westerwelle, “Biz Suriye halkının yanındayız. Alman Kızılhaçı’yla birlikte Suriye Arap Kızılay’ını destekliyoruz ve yaralılar için destek veriyoruz”
Yeşiller Partisi vize politikasının gevşetilmesini istiyor
açıklamasında bulundu. Almanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Suriye Arap Kızılay Örgütü Başkanının, Suriye’ye yapılacak insani yardım konusunda bugün bakanlıkta görüşmelerde bulunduğu bildirildi.
A
lman Yeşiller Partisi, hükümetin uyguladığı vize politikasının gevşetilmesi için Federal Meclis’te görüşülmek üzere bir önerge sundu. Önergede, özellikle doğudaki bazı ülkelerle Rusya ve Kosova vatandaşlarına yönelik vizenin gevşetilmesi gerektiği, Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasının da 1963 yılında imzalanan AB Ortaklık Anlaşmasına aykırı olduğu belirtildi. Özellikle Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Gürcistan, Moldova, Ukray-
Açıklamada ayrıca, Alman hükümetinin, Suriyeli yaralıların Almanya’daki hastanelerde tedavi görebilmesi için çaba harcadığı belirtilerek, Almanya’nın Suriye’ye 7,9 milyon avroluk insani yardım yaptığı hatırlatıldı. na, Rusya ve Kosova’dan Almanya’ya gelen insanlar için vize uygulamasının kolaylaştırılmasının, bir değişiklik süreci yaşayan bu ülkelerin insanlarına Almanya’nın açık bir topluma sahip olduğu imajını vereceği ifade edilen önergede, özellikle kısa süreli ziyaretlerde vize uygulamasının gevşetilmesinin şart olduğu, Almanya’da yaşayan yabancıların, yakınlarını bu ülkeye getirememesinin yanlış bir sinyal verdiği kaydedildi.Önergede ayrıca, çok yüksek olan vize ücretlerinin de düşürülmesi gerektiği belirtildi. 7
SICAK SİYASET
Türk çevre örgütü Gauck‘la
A
lmanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, bugün cumhurbaşkanlığı konutu olan Bellevue Sarayının bahçesinde 2 gün sürecek olan Çevre Haftası‘nı başlattı. Almanya Çevre, Doğayı Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanı Peter Altmaier‘in de davetli olduğu açılışta binlerce vatandaşın önünde konuşan Cumhurbaşkanı Gauck, çevrenin korunmasının gelecek nesiller için önemine vurgu yaptı. Gauck, çevrenin korunabilmesi ve dünyada azalan kaynakların iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi için çeşitli yöntemlerin geliştirilmekte olduğuna işaret ederek, Bellevue Sarayının bahçesinde açılan çok sayıdaki stantta bu konularda bilgi alınabileceğini söyledi. Konuşmasının ardından Altmaier ile bazı
8
stantları dolaşan Gauck, burada kendisine bir tişört hediye eden Yeşil Çember adlı Türk çevre örgütünün başkanı Gülcan Nitsch ile bir süre sohbet etti. Nitsch, Berlin‘deki tek Türk çevre örgütü olarak hem göçmen kuruluşlarla hem de Alman kuruluşlarıyla birçok konuda işbirliği yaptıklarını söyleyince, Gauck, örgüte ilginin yoğun olup olmadığını sordu. Nitsch de Türklerin çevre konusunda çok hassas olduğunu ve Yeşil Çember‘e
büyük ilgi gösterdiğini ifade etti. Tişörtü alan Gauck, „Bunu şimdi hemen giyeyim mi?“ diye sorarken, Nitsch de tişörtü hemen giymek zorunda olmadığını söyledi. Almanya çapında her yıl çeşitli etkinliklerle düzenlenen Çevre Haftası‘nın en önemli kısmını Bellevue Sarayı‘ndaki etkinlik oluşturuyor. Bu etkinlik çerçevesinde vatandaşlara yiyecek
SICAK SİYASET
Friedrich
’’Türkiye’de yeni vize alım merkezleri kuruyoruz’’ Friedrich, Türkiye ile ayrıca kaçak göçmenlerin iadesi konusunda bir anlaşma yapmak istediklerini belirterek, ‚‘Bu konuda bir anlaşma hazırlandı ancak henüz imzalanmadı‘‘ ifadesini kullandı.
Almanya‘da öldürülen Türkler
A
lmanya İçişleri Bakanı HansPeter Friedrich, Almanya‘da iş yapmak isteyen Türk iş adamlarının vize işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye‘de yeni vize alım merkezleri kurduklarını söyledi. Bakan Friedrich, Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşadamları Birliği‘nin (TDU) daveti üzerine dernekte düzenlenen toplantıya katıldı, burada vatandaşların sorularını yanıtladı. Friedrich, vize uygulamasının kolaylaştırılması için Türk bakanlarla görüşmelerde bulunduğunu, Türkiye‘nin kendileri için önemli bir ticaret ortağı olması sebebiyle bu konuya önem verdiklerini belirterek, ‚‘Türkiye‘de iş adamları için yeni vize alım merkezleri kuruyoruz‘‘ dedi. İstanbul‘da böyle bir merkezin açıldığını, temmuz ayı başında Ankara ve İzmir‘de, sonbaharda da Antalya, Bursa ve Gaziantep‘te bu merkezler açacaklarını ifade eden Friedrich, söz konusu merkezlerde iş adamlarına 3 ile 5 yıl süreli vize vereceklerini kaydetti. Friedrich, vize konusuyla ilgili olarak en büyük şikayetlerin bürokrasi ve uzun bekleme süresi olduğunu anlatarak, bu merkezlerle şikayetleri azaltmaya çalışıp iş ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaklarını söyledi. Türkiye‘nin vize uygulamasının tümüyle kalkmasını istediğini, kendilerinin ise buna karşı olduğunu ifade eden Friedrich, ‚‘Sonuçta AB‘nin önerdiği gibi ‚orta vadede bir perspektif verilmesi‘ konusunda görüşme yapma kararı aldık. Vize uygulamasının gevşetilmesi konusunda bazı Balkan ülkelerinden gelen göçmenlerle ilgili sorunlar yaşıyoruz. Bu ülkelerden Almanya‘ya kaçak gelen insanların sayısı arttı. Bu nedenle bu uygulamayı yeniden sıkılaştırmayı da düşünüyoruz‘‘ dedi.
Almanya‘da aşırı sağcıların Türklere yönelik saldırılarına da değinen Friedrich, güvenlik konusunun her ülkenin temelini oluşturduğunu anlatarak, tüm vatandaşları, hem dışardan gelecek tehlikelere hem de ülke içindeki suç olaylarına karşı korumak için elinden gelen her türlü çabayı harcadıklarını söyledi. Friedrich, işlenen seri cinayetlerin, güvenlik makamları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu belirterek, ‚‘Thüringen eyaletindeki cinayetler önceleri sadece bu eyalete mahsus suçlar gibi görüldü. Bu nedenle tüm araştırmalara rağmen aşırı sağcıların izine rastlanamadı. Söz konusu iş birliğini geliştirmek amacıyla aşırı sağa karşı mücadele merkezi kurduk‘‘ diye konuştu. İnternet üzerinden yapılan şiddet ve nefret propagandalarının sahiplerini belirlemenin daha zor bir çalışma gerektirdiğini, bu amaçla Köln‘de de bu kişilerin tespit edilebilmesi için bir merkez kurulduğunu bildiren Friedrich, ‚‘Şiddet ve nefret çağrısında bulunan hiçbir siyasi akımın bu ülkede yer edinmesine izin vermeyeceğiz‘‘ dedi. Friedrich, seri cinayetlerle ilgili araştırmalar çerçevesinde bugüne kadar neden hata yapan bazı güvenlik görevlilerinin görevden alınmadığı yönündeki soruya karşılık, o zamanlar görev yapan birçok politikacının günümüzde görevde olmadığını, bunun yanı sıra zamanında hiçbir ipucu bulunmamış olması sebebiyle araştırma yapan polislerin suçlanamayacağını söyledi.
‘‘Çifte vatandaşlığa karşıyım‘‘ Bakan Friedrich, Almanya‘da doğan ve doğrudan çifte vatandaş olan göçmen kökenli gençlerin, neden 18 ile 21 yaşları arasında iki vatandaşlıktan birini seçmek zorunda bırakıldığı ve göçmenlere neden yerel seçim hakkı verilmediği şeklindeki bir soruya karşılık da çifte vatandaşlığı
tasvip etmediğini belirterek, Almanya‘da yaşamak isteyen insanların Alman vatandaşı olması gerektiğini savundu. İki vatandaşlıktan birini seçmek zorunda kalan gençlerin büyük çoğunluğunun zaten Alman vatandaşlığını tercih ettiğini ifade eden Friedrich, bir insanın hangi ülkede yaşamak istiyorsa o ülkenin vatandaşlığını seçmesini doğru bulduğunu, böylece hangi ülkeye bağlılık duyacağı konusunda da tereddüt geçirmeyeceğini kaydetti. Yerel seçim hakkı konusunda açıklama yapmayan Friedrich, göçmenlerin topluma uyumu konusunda da olumlu örneklerin ön plana çıkartılması gerektiğini anlatarak, ‚‘Bu konuda tüm topluma görevler düşmektedir ancak sorunların da göz ardı edilmemesi gerekir. Sorunlarla ilgilenilmediğinde, ülkedeki Müslüman göçmenleri eleştiren Thilo Sarrazin gibi insanlar ortaya çıkabilmektedir‘‘ dedi.
Müslüman gençlerle ilgili araştırmaya tepki Friedrich, bakanlığı tarafından yapılan ve ‚‘Müslüman gençlerin dörtte birinin şiddete meyilli olduğu ve uyumu istemediği‘‘ şeklinde bir sonuca varan araştırmayla ilgili bazı eleştirilerin dile getirilmesi üzerine, bu araştırmanın bir skandal yaratması için yayımlanmadığını ifade ederek, araştırmanın bazı bölümlerinin, kendisinin bir gazeteye vereceği demeç vesilesiyle gazetede yayımlandığını ve bunun bir bütün olarak ele alınması gerektiğini kaydetti. Yabancılarla ve Müslümanlarla ilgili ön yargıların ortadan kaldırılması için herkesin birlikte çaba harcaması gerektiğini bildiren Friedrich, yabancı düşmanlığının, özellikle yabancıların olmadığı yerlerde ortaya çıktığını, gençlerin aşırı sağa kaymaması ve demokrasiye özendirilmesi için bazı çalışmalar yaptıklarını, yine de bunun için toplumsal çabaya ihtiyaç duyduklarını söyledi. TDU Başkanı Remzi Kaplan da seri cinayetlerin yetkili makamlar tarafından önceleri ciddiye alınmadığını savunarak, Almanya‘da hiçbir şeyden endişe ya da korku duymadan çalışmak istediklerini belirtti. Toplantıya, vatandaşların ve TDU yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat ve Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Kurt Wansner de katıldı. 9
SICAK SİYASET
Westerwelle
„Kriz, bize Avrupa entegrasyonunun hızlandırılmasının gerekliliğini gösterdi“
A
lmanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Avro Bölgesi’nde süregelen borç krizinin, Avrupa entegrasyonunun hızlandırılmasının gerekliliğini gösterdiğini bildirdi. Westerwelle, Fransız Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, ‘’Kriz, bize entegrasyonun hızlandırılmasının gerekliliğini gösterdi’’ diyerek, ortak paranın oluşturulması sırasında bir hata yapıldığını, Avrupa ülkelerinin mali ve ekonomi politikaları arasında yeterince koordinas-
A
İtalya’daki borç sorununa da değinen Westerwelle, oldukça rekabetçi bir ülke olan İtalya’da yapısal reformların hayata geçirildiğini hatırlattı ve ülkenin tüm zorlukların üstesinden geleceğine vurgu yaptı. Westerwelle, ‘’Almanya, 10 yıl önce Avrupa’nın hasta adamı olarak nitelendiriliyordu. Talih hızla tersine dönebiliyor’’ dedi.
Almanya’da mali birlikte anlaşma
lmanya’da iktidarda bulunan Hristiyan Birlik partileriyle (CDU/ CSU) koalisyon ortağı olan Hür Demokrat Parti (FDP), muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller Partisi ile Avrupa’daki mali birlik konusunda anlaşma sağladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bugün başbakanlıkta SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel ve Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ile yaptığı görüşmede, mali birliğin Federal Meclis’te (Bundestag) ve Federal Eyalet Temsilciler Meclisinde (Bundesrat) onaylanması konusunda anlaşma sağlandığı bildirildi. Gabriel, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, daha fazla büyüme ve istihdam konularında alınacak önlemler üzerinde anlaşma sağlandığını belirterek, özellikle gençler arasındaki işsizliğin azaltılması ve mali piyasaların düzenlenmesi konusunda çok daha fazla çaba harcanması 10
yon sağlanmadığını vurguladı. Avrupa’nın artık ortak para ve ortak pazardan daha fazlası olduğuna işaret eden Westerwelle, Avrupa’nın, ortak kültürü onaylayan bir birlik olduğunu söyledi. Westerwelle, Avrupa projesinin yineden onaylanmasının, güvenin sağlanmasında ve borç krizin aşılmasında kararlı bir önlem olacağını ifade ederek, Avrupa’nın ilerlemek için çalıştığına inanmazsa hiç bir yatırımcının Avrupa’ya güvenmeyeceğinin altını çizdi.
İktidar partileriyle muhalefet arasında varılan anlaşmaya göre, hükümet, Avrupa çapında daha fazla ekonomik büyüme ve istihdam sağlanması için daha fazla çaba harcayacak ve mali işlem vergisinin 2012 yılı sonuna kadar uygulamaya konulması için çalışacak. Merkel, mali birliğin kabul edilebilmesi için Bundestag ve Bundesrat’ta gerekli olan üçte ikilik çoğunluğa sahip olabilmek amacıyla muhalefetle görüşmeler yapıyordu. gerektiğini söyledi. Özdemir de hükümetin tasarruf politikasından vazgeçtiğini ve Avrupa çapında gerçek bir mali işlem vergisi uygulamasının başlatılması için çalışmalar yapmayı vaat ettiğini ifade etti. Hükümetin, çalışmalarıyla ilgili olarak Federal Meclis’e daha fazla bilgi vermeyi de taahhüt ettiğini belirten Özdemir, varılan anlaşmanın yine de avro krizinin aşıldığı yönünde bir düşünce olarak algılanmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Muhalefetteki Sol Parti’nin eşbaşkanı Katja Kipping ise anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle mali birliğin kabul edilmemesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Hükümetin gelecek hafta Çarşamba günü yapacağı kabine toplantısında kabul edilmesi beklenen mali birlik konusuyla ilgili olarak gelecek hafta Cuma günü Bundestag ve Bundesrat’ta oylamalar yapılacak.
SICAK SİYASET
‘Herkese Çifte Vatandaşlık’ 23 bin imzaya ihtiyaç var
F
ederal Meclis’in çifte vatandaşlık konusunu gündemine alabilmesi için imza kampanyası başlatan Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz, Mart ayından bu yana 27 bin imza topladıklarını söyledi. Yılmaz, 50 bin imzaya ulaşınca konuyu parlamento gündemine taşıyacaklarını ifade etti. Almanya gibi modern bir toplumda vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılmasını doğru bulmadığın belirten Yılmaz, “Almanya’da 53 ülke vatandaşı çifte vatandaşı olabiliyor. Bunun içerisinde de bu ülkede göçmenler arasında en çok toplumu oluşturan Türklere bu hak tanınmıyor. O açıdan buna karşı mücadele ediyoruz.” dedi.Türk insanının Türk vatandaşlığından çıkmayı duygusal anlamda kabul edemediğini dile getiren Başkan
Yılmaz, “Alman vatandaşı değilseniz memur olamıyorsunuz. Birçok gencimiz de Alman vatandaşlığına geçmeye direniyor. Ama çifte vatandaş olsalar hem buradaki siyasette daha çok söz sahibi olacaklar ve kamuya girebilecekler.” diye konuştu. TGB’nin başlattığı ‘Herkese Çifte Vatandaşlık’ kampanyasının Dilekçe Komisyonu’nda görüşülmesi ve daha sonra federal parlamentoya taşınması için yaklaşık 23 bin imzaya ihtiyaç duyduklarını hatırlatan Yılmaz, 50 bin imzaya en kısa zamanda ulaşmak istediklerini ifade etti. Yılmaz, “Bazı kuruluşlar ve şahıslar bu konuya duyarlılar. Ama biz istiyoruz ki bu gibi çalışmalar belli insanlar üze-
Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanı Schröder, kendi yasa teklifiyle ilgili oylamaya geç kaldı
lmanya Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanı Kristina Schröder, kendi hazırladığı bakım parasıyla ilgili yasa teklifi için bugün Federal Meclis’te yapılan oylamaya geç kaldı. “Die Welt” gazetesinin haberine göre, Bakan Schröder, bu sabah mecliste yapılan ve yasa teklifinin mecliste çoğunluk bulunmadığı gerekçesiyle redde-
A
Hollande, Merkel‘den önce Sosyal Demokratları ağırladı
A
lman hükümeti ile muhalefet partileri arasında AB bütçe disiplinini güçlendirmeyi hedefleyen ‘Mali Istikrar Paktı‘ üzerinde pazarlık sürüyor. Başbakan Angela Merkel ve hükümet ortakları, konuya çözüm bulmak için muhalefet parti başkanları ve grup başkanlarıyla bir araya geldi. Görüşmelerin devam ettiği süreçte Fransa‘nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande, Başbakan Angela Merkel‘den önce Sosyal Demokrat Parti (SPD) yönetimini Paris‘te ağırladı. Fransa‘daki genel seçimler öncesi Nicolas Sarkozy‘yi açıktan destekleyen Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU)
Başbakan Angela Merkel, Fransa‘nın yeni Cumhurbaşkanı sosyalist François Hollande ile ‘Merlande‘ dedirtecek ilişki kuracağa benzemiyor. Seçim sürecinde Berlin‘de Merkel tarafından ağırlanmayan Hollande, Merkel‘den önce SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel, Meclis Grup Başkanı Frank-Walter Steinmeier ile eski Maliye Bakanı Peer Steinbrück‘ü Paris‘e davet etti. Hollande‘nin, 2013 yılında yapılacak genel seçimlerde SPD‘nin başbakan adayları arasında ismi geçen üçlüyü birlikte ağırlaması dikkat çekti. Diğer taraftan hükümet ile muhalefet partileri arasında AB bütçe disiplinini
rinden yürümesin sadece. Bu kampanyaya genelin ilgi göstermesi gerekiyor. Başlamışken bu işe başarıyla sonuçlandıralım diyoruz.” sözlerine yer verdi.
dildiği oylamaya, meclise doğru yolda olmasına rağmen yetişemedi. Federal Meclis Başkan Vekili Petra Pau, bu sabah yapılan oylamayı mecliste yeterli çoğunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal etmiş ve oturumu kapatmıştı. Bakım parasıyla ilgili yasa tasarısı hakkındaki oylamanın artık yaz tatilinden sonra yeniden yapılması bekleniyor.
güçlendirmeyi hedefleyen ‘Mali Istikrar Paktı‘nın onaylanması konusunda görüşmeler devam ediyor. Mali Istikrar Paktı Başbakan Merkel‘in girişimi ile AB üyesi 25 ülkenin taraf olduğu bir anlaşma. Bu paktın, Federal Meclis‘ten üçte ikilik çoğunlukla kabul edilmesi gerekiyor. Bundan dolayı Merkel muhalefet partilerin oylarına ihtiyaç duyuyor. Merkel, Almanya‘nın tavrını netleştirmek için AB Mali Istikrar Paktı‘nı 6 Temmuz‘da başlayacak yaz tatile girmeden önce Federal Meclis‘ten geçirmeyi planlıyor. Anamuhalefet SPD‘nin Meclis Grup Başkanı Steinmeier, yaz tatilinden önce uzlaşma sağlanması hükümetin elinde olduğunu belirterek, ‘borsa ek vergisi‘ ve ekonomik büyüme ilişkin ek maddeler üzerinde uzlaşma sağlanmasını şart koşmuştu. Taraflar arasında uzlaşma sağlanması durumunda oylamanın 29 Haziran‘da yapılması bekleniyor. 11
SICAK SİYASET
Alman hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nden Suriye’ye karşı daha sert tedbirler almasını istedi.
A
lman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, bugün Berlin’de yaptığı açıklamada, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in geri çekilmesi gerektiğini belirterek, “Ülkesinde böyle olayların meydana gelmesine izin veren bir yönetim her türlü yasallığını yitirmiştir. Esed’in Suriye’nin başında olduğu sürece siyasi bir çözüm ve krizin sona ermesi düşünülemez” şeklinde konuştu. Suriye’deki gelişmeler konusunda şimdi BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararların çok önemli olduğunu ifade eden Seibert, bu konuda Rusya’ya da önemli bir sorumluluk düştüğünü kaydetti.
Fridrich “radikal akımlar”la mücadele Almanya Içişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, ülkede “radikal akımlar”la mücadele amacıyla oluşturulan merkezlerin birleştirilmesini istediğini söyledi. Bakan Friedrich, “Die Welt” gazetesine yaptığı açıklamada, “Mücadele merkezini diğer radikal akımları da kapsayacak şekilde genişletebilmeliyiz” şeklinde
- Merkel -
”Suriye’deki durum çok kötü”
A
Almanya’nın BM Daimi Temsilcisi Wittig Almanya’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Peter Wittig, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye rejimine karşı yaptırım kararı alması çağrısında bulundu. BM Genel Kurulu’nun Suriye toplantısının bitiminin ardından gazetecilere açıklama yapan Büyükelçi Wittig, Suriye rejiminin BMGK kararları ve 6 maddelik Annan Planı’na uymadığını, bu yüzden sorumlu tutulması gerektiğini söyledi. Wittig, BMGK’da bundan sonraki adım-
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, Suriye’deki durumun kötü olduğunu belirterek şiddete bir an önce son verilmesi gerektiğini söyledi. Merkel, bugün başbakanlıkta Yeni Zelanda Başbakanı John Key ile yaptığı görüşmeden sonra, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’deki şiddete son verilmesi için gerekli her şeyi yapması gerektiğini belirterek, “Suriye’deki durum çok kötü” dedi.
la ilgili bir tartışma başlattığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Annan Planı’na uyması konusunda Şam üzerindeki baskıyı artırmamız gerek. Sayın Annan da bugün söyledi, plana uymamanın sonuçlarının olması gerekir. Bu kapsamda BMGK olarak, BM Ana Sözleşmesi’nin 7. bölümü altında, Şam’a ve Annan Planı’na uymayanlara yaptırım getirmeliyiz. Ayrıca BMGK, Suriye’deki katliamların soruşturulması için bağımsız bir soruşturma komisyonunun kurulması konusunda da yetki vermelidir.’’ Suriye’deki krize mutlaka siyasi çözüm gerektiğini vurgulayan Wittig, ‘’Bizce sorunun askeri hal alması bir çözüm değildir. Bu, hem Suriye’ye hem de bölgeye daha fazla karmaşa getirir’’ dedi. Bu arada, BMGK’nın Suriye toplantısı başladı. Basına kapalı toplantıda, BMArap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın, Suriye’deki krizin çözümü kapsamında bundan sonra neler yapılması gerektiğine ilişkin BMGK’nın 15 üyesine bilgi vermesi bekleniyor.
Başbakan Merkel, Suriye’de gerekli olan güvenli ortamın yeniden yaratılabilmesi için siyasi bir çözüm bulunması gerektiği konusunda Key ile aynı görüşü paylaştığını ifade etti. Merkel ayrıca, Key’e AB ülkelerinin avro krizinin çözümü konusundaki çabaları hakkında bilgi verdiğini, ekonomik istikrarın sağlanmasının tüm dünya ülkelerinin çıkarına olduğunu kaydetti.
SPD-Yeşiller şehir içinde hızı ‘30’a indirecek
lmanya’da Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller gelecek genel seçimleri kazanmaları halinde şehir içinde azami hız sınırını saatte 30 kilometreye indirmeyi planlıyor. Federal düzeyde uygulanan mevcut trafik mevzuatı sürücülere şehir içinde bu tür bir hız sınırlaması getirmiyor. SPD’nin Federal Meclis Grubu’nun ulaşım politikaları sözcüsü Sören Bartol planları hakkında Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada, “Şehir içinde yapılabilecek en yüksek hızın saate 30 kilometre ile sınırlanması gerekiyor. İşlek trafik koridorları üzerindeki yolla12
konuştu. Friedrich, bunun için öncelikle yasal zeminin hazırlanması gerektiğini kaydetti. Almanya’da bu yılın başına kadar, dini içerikli “radikal akımlar”la mücadele amacı güden tek bir merkez bulunuyordu. Aşırı sağcıların 8 Türk, 1 Yunanlı ve 1 kadın polisi öldürdüğünün ortaya çıkmasından sonra, aşırı sağa karşı mücadele amacıyla da yeni bir merkez oluşturulmuştu.
ra ise azami hızın istisnai olarak 50 kilometreye çıkarıldığını gösteren trafik levhaları yerleştirilebilir.” ifadelerini kullandı. SPD’li siyasetçi bu yeni düzenleme sayesinde bir yandan ulaşım güvenliğinin artırılabileceğini, diğer yandan ise şehir içi ulaşımda gürültü ve karbondioksit kirliliğini azaltmanın mümkün olacağını kaydetti. Federal Meclis Trafik Komisyonu’nun Yeşiller Partisi’ne mensup başkanı Anton Hofreiter ise SPD ile “modern bir ulaşım politikası” izleyebileceklerine inancının tam olduğunu belirterek, “Azami hızın
indirilmesi fren mesafesini de yarıya düşüreceği için yayalar ve bisiklet sürücülerinin yanında bilhassa çocukların can güvenliği açısından önem taşıyor.” şeklinde konuştu.
SICAK SİYASET
”Eğitim can çekişmeye başladı”
A
Federal Meclis Başkanı Lammert
lmanya Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert, okullarda kültürel eğitimin azaltılmaması uyarısında bulundu. Lammert, Halle kentindeki Federal Kültür Vakfı’nın 10. kuruluş yılı münasebetiyle düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, okullardaki kültürel eğitimin ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, “Okullardaki kültürel eğitim çoktan can çekişmeye başladı” dedi. Almanya’da giderek çeşitlenen kültürel ortamın tehdit
altında bulunduğunu savunan Lammert, sanat ve kültür alanında yapılacak tüm yatırımların gelecekte ülkeye ekonomik kazanç olarak döneceğini söyledi. Bütçede sanat ve kültür alanında kesintiye gidilmemesi gerektiğini ifade eden Lammert, bu alanlarda yapılan harcamanın milli gelirin yüzde 0,4’ten bile azına karşılık geldiğini, bunun da Almanya’daki zengin kültür haritasına bakıldığında çok yetersiz olduğunu kaydetti.
13
SICAK SİYASET
”Türkiye’nin
A
lmanya Savunma Bakanı Thomas de Maiziere, Suriye’nin Türk askeri uçağını düşürmesi konusunda “tümüyle Türkiye’nin yanında olduklarını ve bu konudaki görüşlerini paylaştıklarını” belirtti. Bakan Maiziere, başkent Berlin’de Yabancı Gazeteciler Cemiyeti üyelerini Savunma Bakanlığında ağırlayarak, çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında Türk yetkililerle Suriye’deki durumu ayrıntılı bir şekilde ele alma fırsatını bulduğunu ifade eden Maiziere, Suriye’nin yarattığı kriz ile ilgili olarak, askeri uçağın kısa bir süre Suriye hava sahasına girdiğine, ancak durumun fark edilerek düzeltildiğine, buna rağmen uçağın uluslararası hava sahasında düşürüldüğüne işaret etti. Uçağın keşif amacıyla uçuş yaptığını ve silahı bulunmadığını hatırlatan Maiziere, bu nedenle uçağın düşürülmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, AB dışişleri ba-
kanlarının dün Lüksemburg’da bu konuda yaptıkları açıklamaları tümüyle desteklediğini kaydetti. Suriye’nin, olayın ardından Türk kurtarma uçağına da ateş ettiğine dikkati çeken Maiziere, bu tutumun daha da sert bir şekilde eleştirilmesi gerektiğini, Türkiye’nin bu olayla ilgili olarak tümüyle kendi desteklerine güvenebileceğini söyledi. Türkiye’nin NATO’yu istişareye çağırdığını hatırlatan Maiziere, AB’nin şimdiden Suriye’ye karşı yaptırımları sertleştirme kararı aldığını, bunun önemli ve doğru bir adım olduğunu, ancak Rusya’nın bu konudaki tutumunun da önemli olduğunu, Esed rejimini, kendi halkını öldürmekten vazgeçirmesi gerektiğini kaydetti. Ortadoğu’daki diğer bazı ülkelere hızlı bir şekilde müdahale kararı alan Batılı devletlerin Suriye’ye askeri müdahale konusuna neden bu kadar büyük bir çekinceyle yaklaştığı şeklindeki bir soruya karşılık da Maiziere, diğer ülkelere yönelik müdahaleler konusunda BM Güvenlik Konseyi’nde
bir uzlaşma sağlanmış olduğunu, ayrıca Suriye’nin coğrafi, siyasi ve askeri konumunun farklı olduğunu, bu ülkeye yönelik olası bir askeri müdahalenin komşu ülkelere de olumsuz etkisi olabileceğini söyledi. Bakan, Suriye’den Türkiye’ye gelenler konusunda, “Türkiye, özellikle Suriyelilerin kabul edilmesi konusunda mükemmel derecede iyi bir rol oynuyor. Şu ana kadar yaklaşık 30 bin kişiyi kabul etti ve gerekirse hepsini alacağı şeklinde açıklama yaptı. Türkiye bu tutumuyla çok büyük saygıyı hak ediyor. Bu konuda örnek teşkil ediyor” şeklinde konuştu.
”Alman ordusunda daha fazla göçmen kökenli yer almalı” Bakan Maiziere, daha önce yaptığı bir açıklamada, Alman Silahlı Kuvvetlerinde daha fazla göçmen kökenlinin yer almasını istediğinin hatırlatılması ve bunu neden istediğinin sorulmasına karşılık da Almanya’nın çoktan göçmen kökenli insanların sayısının 14
SICAK SİYASET
Almanya Savunma Bakanı Thomas de Maiziere
yanındayız” arttığı bir ülke haline geldiğini, sadece Münih kentinde bile okula yeni başlayan çocukların yarısının göçmen kökenli olduğunu belirterek, ordunun da toplum içindeki bu durumu yansıtması gerektiğine inandığını söyledi. “Bu nedenle Alman ordusunda daha fazla göçmen kökenli yer almalı” diye konuşan Maiziere, bunun için kendisinin tek şart olarak Alman vatandaşı olunmasını gerekli gördüğünü, Türkiye ziyareti sırasında da 2 Türk kökenli Alman subayın kendisine eşlik ettiğini kaydetti. Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında, yasalara göre Almanya’da askerlik hizmetini yaptıktan sonra yeniden Türk vatandaşlığına geçen ya da çifte vatandaş olan Türk kökenli bir gencin Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmasına gerek olmadığını öğrendiğini belirten Maiziere, ancak şimdi Almanya’da askerlik hizmetinin “isteğe bağlı” olması sebebiyle bu konuda Türkiye’deki “zorunlu” askerlik nedeniyle bazı sorunların yaşandığını, Türk meslektaşının, bu konuda gerekli
düzenlemeleri yaparak konuyu bakanlar kuruluna götüreceğini söylediğini ifade etti. Bir Türk gazetecinin, Alman ordusu içindeki aşırı sağcılara karşı ne şekilde mücadele ettiklerini sormasına karşılık da Maiziere, toplumun bir yansıması olduğu için ordu içinde de aşırı sağcıların olabileceğini, ancak asker alırken buna dikkat ettiklerini ve aşırı sağcı tutumuyla dikkati çeken bir askerin hemen ordudan ihraç edildiğini, bu konuda hoşgörülü olmadıklarını kaydetti.
Maiziere’nin diğer konulara ilişkin görüşleri Mısır’ın yeni cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yaptığı ilk açıklamaları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Maiziere, Mursi’nin, uluslararası anlaşmalara bağlı kalacağını, İsrail ile olan anlaşmanın da sürdürüleceğini açıklamasının olumlu olduğunu belirterek, Mursi’nin bundan sonra yapacağı açıklamaların da önemli olduğunu ifade etti
Bakan Maiziere, Afganistan’daki gelişmelerle ilgili olarak da beklentilerin fazla yüksek tutulmaması gerektiğini, çatışmaların azaldığını, ancak hiçbir gücü kalmadığını belirttiği Talibanın, halkın moralini bozmak amacıyla hala çok sayıda terör saldırısı düzenlediğini söyledi. Maiziere, 2014 yılı sonuna kadar ülkedeki güvenliğin sağlanmasının Afgan makamlarına devredilebileceğini, ancak şu anda ülkenin buna hazır olmadığını ve 2014 yılı sonunda da buna hazır olacağının garantisi olmadığını belirtti ABD’nin Avrupa’daki asker sayısını azaltma kararını nasıl bulduğunun sorulması üzerine de Maiziere, Amerikan askerlerinin Almanya’daki varlığından her zaman memnuniyet duyduklarını, Ramstein kentindeki Amerikan hava üssünün Afganistan’a yapılacak lojistik destek açısından önemli olduğunu, ancak kara birliklerinin sayısının Avrupa’da azaltılmasının çok mantıklı olduğunu ifade etti. 15
SICAK SİYASET
“Yurt dışında Yaşayan Vatandaşlar Sivil Toplum Buluşması”
A
vrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Yurt dışında yaşayan her bir Türk’ün en az Türkiye’deki kardeşleri kadar bu vatana bağlı ve sevdalı olduğunu söyledi. Bağış, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın düzenlediği ‘Yurt Dışında Yaşayan Vatandaşlar, Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması’’ toplantısında bir konuşma yaptı. Konuşmasına Türkiye’nin yurt dışında yaşayan Türklerle gurur duyduğunu belirterek başlayan Bağış, “17 yıl boyunca gurbetçi olarak yaşamış bir kardeşiniz olarak, yurt dışında yaşayan her bir Türk’ün en az Türkiye’deki kardeşleri kadar bu vatana bağlı ve sevdalı olduğundan hiç şüphemiz yok” dedi.
”Sözü geçen bir milletiz” Avrupa’da artık Türklerin geçmişte olduğu gibi sadece işçi olarak bulunmadığını vurgulayan Bağış, “Avrupa’nın her yerinde sözü geçen, avukat olarak Avrupa’yı sarsan kararlara imza atabilen, akademisyen olarak bilim çalışmalarında hepimizin göğsünü kabartan, doktor olarak hayatları kurtarabilen, sanatçı olarak muazzam performanslarla ödül üstüne ödül alabilen, yönetmen olarak sanatı Avrupalılara Amerikalılara öğretebilen kardeşlerimiz var, sizler gerçekten zincirleri kırdınız. Biz sizlerle gurur duyuyoruz” diye konuştu.
”En büyük sorun vize” Dünyada önemi giderek artan bir ülke olan Türkiye’nin, bugün önündeki en büyük sorunlardan birinin vize sorunu olduğuna değinen Bağış, Istanbul’da Ahmet Davutoğlu ile birlikte katılacağı Türkiye-Avrupa Siyaset Diyaloğu toplantısının başlıca gündem maddesinin, yurt
16
dışında yaşayan Türkleri yakından ilgilendiren vize konusunun oluşturacağını belirtti. Türkiye’nin kaydettiği gelişmenin, vize konusunda açılan sohbetlerde karşıdan gelen tepkiden çok iyi anlaşılır hale geldiğini ifade eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok açık ve net söylüyorum. 9,5 sene önce iktidara ilk geldiğimizde bu vize konusunu gündeme getirdiğimiz zaman konuşmak bile istemeyen bazı Avrupalılar, şimdi biz daha sözü açmadan (gel size vize kolaylıkları sağlayalım. Iş adamlarınız sanayi odalarından ticaret odalarından birer yazı getirsin onlara uzun süreli vizeler verelim, vize ücretlerini düşürelim isterseniz Akdeniz’de ve Karadeniz’de ortak birer vize ofisi açalım) gibi önerilerle gelmeye başladılar. Biz ise diyoruz ki biz vize kolaylığı istemiyoruz. Vize muafiyeti istiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 milyon vatandaşının AB üyesi tüm ülkelere vizesiz gidebilmesini istiyoruz.
”AB için elzem ülkeyiz” Türkiye’nin ‘hem çoğrafi konumu, hem genç nüfusu, hem farklı pazarlara ve enerji kaynaklara erişim olanaklarıyla’’ stratejik önemi olan bir ülke olduğuna işaret eden Bağış, tüm bu faktörlerle Türkiye’nin “AB için elzem bir ülke” olduğunu söyledi. Türkiye’nin kendi gücünün farkına varması halinde başka ülkelerin de Türkiye’nin gücünün farkına varacağını anlatan Bağış, yurt dışında birer vergi mükellefi, seçmen ve vatandaş olan, 5,5 milyon nüfusu, 160 bin işyeri sahibi, 100 bin kişiye istihdam sağlayan Türklerin artık seslerinin gür çıkması gerektiğini vurguladı. Bağış, “Artık sesimizi yükseltmenin vakti geldi” dedi. Bugün artık Avrupa’nın 6, dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline
gelen ve “gündemi belirlenen değil, uluslararası gündemleri belirleyen bir ülke olan” Türkiye’nin AB üyeliği önündeki en önemli sorunu ön yargıların oluşturduğuna dikkati çeken Bağış, bu sorunu aşmak için birlik olmanın önemine işaret etti. Yurt dışında yaşayan Türklerden en büyük beklentilerinin birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri olduğuna işaret eden Bağış, “birbirinizi olduğunuz gibi kabul edin, değiştirmeye çalışmayın. Binlerce yıldır bu topraklarda birbirimizi değiştiremediğimiz gibi sizler de, Avrupa’da Amerika’da Avustralya’da birbirinizi değiştiremezsiniz. Birbirinizi olduğunuz gibi sevip sayıp birlikte ter dökmeye birlikte üretmeye, mücadele etmeye başlayınca hepsini de kazandığınızı göreceksiniz” dedi. Yurt dışında yaşayan Türklerin bir araya gelmelerinin çok önemli olduğunu anlatan Bağış, yurt dışında yaşayan Türklerden en azından bir Türk derneğine üye olmalarını ve aktif olarak faaliyetlere katılmalarını ve büyükelçilikler ile temas halinde olmalarını istedi. Böylece Ankara’dan gelen mesajların yurt dışındaki her bir vatandaşa, soydaşa ulaşabileceğini anlatan Bağış, “Bunu başaran toplumların dünyada ne güçlü lobilere sahip olduğunu siz de görüyorsunuz” dedi. Türkiye’nin altyapısıyla, eğitim sistemiyle son yıllarda AB’ye üye olan ülkelerden 20-30 yıl ileride olmasına karşın kendisine yönelik ön yargıları kıramadığına işaret eden Bağış, “Türkiye çok farlı bir noktaya gidiyor bunu hissetirebilmemiz lazım. Bunu hissetirebilmemiz için bizim gerçekten iyi okumuş iyi eğitilmiş bir genç nüfusa ihtiyacımız var. Işte bu yüzden sizlerin çabalarınızı ve bize destek vermenizi çok önemsiyoruz. Her birinizi AB müzakere heyetimizin doğal bir üyesi olarak görüyoruz” diye konuştu.
KÜLTÜR-SANAT
17
SICAK SİYASET
Almanya, Facebook’ta ava hazırlanıyor
A
lmanya’da adalet ve emniyet birimleri internetteki sosyal ağlarda suçlu takibatı yapmayı kolaylaştıracak çalışmalara hız verdi. Hazırlıkları yürüten Adalet Bakanları Konferansı bu kapsamda ABD’li sosyal ağ devi Facebook ile görüşmelere başladı. Konferansa başkanlık eden Hessen Eyaleti Adalet Bakanı Jörg-Uwe Hahn diğer yandan da “sanal takibatı” mümkün kılacak hukuki zemini araştırdıklarını açıkladı. Almanya’da suçluların yakalanması için yürütülen soruşturmalarda artık sosyal ağlardan da istifade edilecek. Adalet Bakanları Konferansı bu kapsamda merkezi ABD’de bulunan sosyal ağ devi Facebook ile görüşmelere başladı. Konferansa başkanlık eden Hessen Eyaleti Adalet Bakanı Jörg-Uwe Hahn, asayiş soruşturmalarında Facebook ve benzeri sosyal ağların geniş imkanlar sağladığına dikkat çekti. Hahh, Bild gazetesine yaptığı
açıklamada, “İşlenen suçların aydınlatılmasında sosyal ağlardan yararlanmak mümkün. Devletin bu potansiyelden istifade etmesi gerekiyor.” diye konuştu. Jörg-Uwe Hahn halihazırda veri koruma, emniyet ve adalet birimlerinin internette soruşturma yapma imkanlarını araştırdığını ve sosyal ağlarda gerçekleştirilecek takibatın hukuki zemini üzerinde çalıştıklarını belirtti. Bakan Hahn, Facebook ile bu kapsamda başlayan görüşmelerin sonbahara doğru neticelenmesini bekledikleri kaydetti. Dünyanın en yaygın sosyal ağı olan Facebook ile yürütülen görüşmelerin ana konusunu resmi birimlerin sosyal ağa yerleştireceği verilerin nerede saklanacağı hususu oluşturuyor. Facebook’un sunucularının ABD’de bulunması, veri suiistimali yaşanması halinde özel dava açılmasını neredeyse imkansız kılıyor.
Diğer yandan Amerikan şirketi bilhassa kullanıcı verilerini keyfi olarak kullanması sebebiyle eleştiriye uğruyor.
lemleri konusundaki katı tutumundan vazgeçerek AB Vize Kodeksi’nin öngördüğü kolaylıkları uygulamasını talep ettiklerini belirten Kılıç, şunları kaydetti: “Ayrıca Avrupa Komisyonu’nun da vize siyasetini esnetmesini, Vize Kodeksi’ni yeniden düzenleyerek, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı belirli ülkeler için vize zorunluluğunu kaldırmasını istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, 1963 Katılım Anlaşması (Ortaklık Anlaşması) ve buna bağlı olarak Avrupa Birliği ile uzun dönemli ilişkileri göz önüne alındığında, kısa süreli seyahatler için Almanya’ya vizesiz giriş yapabilmelerini talep ediyoruz.”
Bu taleplerinin temelinde Türk vatandaşlarının, Almanya’nın yanı sıra diğer AB üyesi ülkeler için de pasif hizmet özgürlüğü kapsamında zaten bir vize zorunluluğunun bulunmamasının yattığını kaydeden Kılıç, “Meclis grubu olarak 2010 yılında da sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kısa süreli seyahatlerinde vizeden muaf olmaları yönünde bir önergede bulunmuştuk. O önergemiz reddedilmişti, ancak bizler bu konunun peşini bırakmadık. Türk vatandaşlarının uğradıkları bu haksızlığın, birçok diğer Avrupa ülkesinin ele alındığı bu kapsamlı önergede yer almasına büyük önem veriyoruz” açıklamasında bulundu.
İLK KEZ HANNOVER EMNİYETİ DENEDİ Almanya’da sosyal ağları asayiş soruşturmalarında kullanan ilk asayiş birimi ise Hannover Emniyeti olmuştu. Bu amaçla geçen yılın başında Facebook’ta bir kullanıcı hesabı açan Hannover Emniyeti ağustos ayına kadar sürdürülen denemeden olumlu sonuçlar elde etmişti. Pilot projenin önceliği ise işlenen suçların tanıklarına ulaşarak faillere buradan ulaşılması yönünde olmuştu. Bu olumlu örnekten yola çıkan Adalet Bakanları Konferansı Başkanı Jörg-Uwe Hahn da uygulamanın eyaletler düzeyinde ve ülke genelinde hukuki engelle karşılaşmadan hayata geçirilebilmesini hedefliyor.
Yeşiller Partisi Milletvekili Memet Kılıç
A
lman Yeşiller Partisi Federal Meclis (Bundestag) üyesi ve partinin meclis grubu entegrasyon sözcüsü Memet Kılıç, Almanya’nın uyguladığı vize politikasının, bu ülkenin diğer ülkelerle olan ilişkilerini ciddi anlamda zorlaştırdığını belirtti. Yeşiller Partisi’nin, vize uygulamasının kolaylaştırılması konusunda meclise sunduğu önerge hakkında bilgi vermek amacıyla yazılı açıklama yapan Kılıç, “Almanya’nın uygulamakta olduğu vize politikası birçok ülkeyle ilişkilerini ekonomik, toplumsal, bilimsel ve ailevi açılardan ciddi anlamda zorlaştırıyor. Avrupa Birliği’ne komşu Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da Alman dış temsilciliklerinin katı tutumundan nasibini alıyorlar” ifadesini kullandı. Önergede federal hükümetten vize iş-
18
BERLİN HABER
IHK - MÜSİAD Berlin’de
IHK
Berlin Genel Müdür Yardımcısı Christian Wiesenhütter, MÜSİAD Berlin Başkanı Veli Karakaya’yı MÜSİAD Berlin bürosunda ziyaret etti. Görüşmede öncelikle Veli Karakaya MÜSİAD Berlin’in çalışmaları ve yapısı hakkında IHK da Uluslararası İlişkiler Bölümü Genel Müdürlüğü görevini de yürüten Christian Wiesenhütter ve Ekonomi Politikası Masası Başkanı Dr. Constantın Terton’a bilgi verirken, MÜSİAD ın uluslararası yapısı ile MÜSİAD Fuarı ve IBF- Uluslararası İş Forumu hakkında da bilgiler aktararak bu
uluslararası platformda ne gibi işbirlikleri gerçekleştirilebileceği hususunda görüşlerini dile getirdi. Christian Wisenhütter ve Dr. Terton ise MÜSİAD ın bu potansiyelinden faydalnabilecek olmanın Berlin ekonomisi için sevindirici olduğunu vurguladı. Özellikle Berlin’deki işsizlik ve mesleki eğitim konusunda işbirliğine yönelik çalışmalar yapılabileceği, IHK nın CSR – Sosyal Sorumluluk projesine MÜSİAD Berlin olarak aktıv katkı sağ-
lanacağı vurgulandı. İstanbul’da gerçekleştirilecek olan Uluslararası MÜSİAD Fuarı’nın tanıtım platformu olarak kullanılması kararlaştırıldı. Çok olumlu bir havada geçen görüşme sonucunda, MÜSİAD Berlin Başkanı Veli Karakaya günün anısına Christian Wisenhütter ‘ e İznik çinisi hediye etti.
TGD Toplandı
A
lmanya Türk Toplumunun 25 kişilik Yönetim Kurulu hafta sonunda Berlin’de biraraya gelerek önümüzdeki iki yılın çalışma programını görüştü ve karara bağladı. Yönetim Kurulu 2012-2014 arasındaki dönem için iki temel konuda çalışma yapılma yapacak. Bunlardan ilkinin Irkçılıkla Mücadele diğerinin Katılım Sorunsalı olduğunu belirtken TGD Genel Başkanı Kenan Kolat, bu iki alanda da yoğun bir çalışma içinde olduklarını bildirdi.
Miss ve Mister Türkiye Berlin
A
lmanya’da gelecek yıl yapılacak “Miss & Mister Germany” yarışmasında Berlin eyaletini temsil etmek amacıyla Ekim ayında düzenlenecek “Miss & Mister Berlin 2013” güzellik yarışmasına katılacak Türk kökenli adaylar belli oldu. Yasemin Akan ve Enis Özbayam, bu yılın birincileri olarak seçildi. Berlin’de düzenlenen yarışmada, kuaförlük eğitimi alan işitme en-
gelli Yasemin Akan “Miss Türkiye Berlin 2012”, öğrenci Enis Özbayam da “Mister Türkiye Berlin 2012” seçildi. Akan ve Özbayam, ikinci olan gazeteci Gizem Schumann ve taksici Yakup Bacak ile Ekim ayında düzenlenecek “Miss & Mister Berlin 2013” yarışması ile film, tiyatro galalarına, fuarlara ve hayır etkinliklerine katılacak.
19
BERLİN HABER
AB bakanı Bağış ATİYAB’ı ziyaret etti duyduğunu söyledi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Atatürk’ten sonra bir Cemevi’ni tğunu hatırlattı. Sıvas’ta, Madımak’ta, Malatya’da olanların unutulmadığını da vurgulayan Egemen Bağış „Bir daha bu karanlık günlerin yaşanmaması için gerçeklerin açığa çıkarılması gerekir. Dersim sorgulansaydı Madımak olmayabilirdi, Maraş olmayabilirdi, Gazi olmayabilirdi. Bu karanlık olayların tekrarlanmaması için gerçeklerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Karanlık dönemlerin üzerine gidilmeledir“ dedi.
„Canlar“ diye seslendi
A
vrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Almanya’nın başkenti Berlin’e yaptığı resmi bir ziyaret çerçevesinde genellikle Alevi işverenlerin örgütlendiği Almanya Ticaret ve Yatırım Birliği ATİYAB’ı ziyaret etti. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nun da hazır bulunduğu ziyarette ATİYAB Başkanı Emre Kiraz önce birlik üzerine bilgiler verdi. Almanya’da sayıları 30 bini bulan Alevi işverenleri örgütlemek üzere 3,5 yıl önce kurulduklarını; Berlin, Frankfurt, Hannover ve Köln olmak üzere dört eyalet kentinde şube açtıklarını, kuruluş amaçları arasında gençlere istihdam olanakları yaratmak, lobicilik yapmak, işverenler arasında ortak projeler üretmek bulunduğunu anlatan başkan Kiraz, üye sayılarının ise 210’a ulaştığını ifade etti. Almanya’da Alevi topluluğunun ekonomik ve siyasi entegrasyon sürecinde önemli yerlere gelindiğini, ATİYAB üyesi Özgür Ergül’ün Berlin Ticaret ve Sanayii Odası IHK’nın meclisine seçildiğini, yine ATİYAB üyesi Aziz Bozkurt’un Sosyal Demokrat Parti SPD çatısı altında uyum politikasına yön veren kişi olduğunu söyleyen Emre Kiraz, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’a „Türkiye’nin AB’ye girmesini yüzde yüz destekliyoruz, zira Avrupa’daki demokratik standartla-
20
rın Türkiye’ye yerleşmesini istiyoruz. Türkiye’de demokratik standartlara en çok ihtiyaç duyanlar da bizleriz“ dedi. Türkiye’de ileri demokrasinin yerleşmesini beklediklerini vurgulayan Kiraz Aleviler’in inançları ve temel haklarıyla ilgili kararları Sünniler’in değil kendilerinin vermeleri gerektiğinin altını çizdi ve bu bağlamda işverenler birliği olarak katkıda bulunmaya hazır olduklarını, gelişmelerin takipçisi olacaklarını söyleyerek sözü AB Bakanı Bağış’a devretti.
Karanlık dönemlerin üzerine gidilmeli AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ATİYAB’lılara davetten dolayı teşekkür ederken Türk toplumunun yapısını aşureye benzetti ve „Mutfağımızın güzel yemeği aşurede farklı lezzetlerdeki besinler birbirleriyle doğru bir kıvamda kaynaşarak daha büyük ve muazzam bir lezzet oluştururlar. Türk toplumu da böyledir. Biz Türkiye’de son 9.5 yıldır böyle bir birlikteliği, o doğru kıvamı yakalamaya çalışıyoruz“ dedi. „Alevilerin sorunlarının bir kısmına çözüm ürettik, bir kısmına da çözüm üretmeye çalışıyoruz“ diyen bakan Bağış Dersim olaylarını gündeme getiren ve olaylardan dolayı özür dileyen bir Başbakan’ın kabinesinde yer almaktan gurur
Yaklaşık 30 ATİYAB üyesine hitaben konuşan AB Bakanı Egemen Bağış, konuşurken sık sık „Canlar“ diye seslendi. “Daha yolun başındayız. Yapılacak çok iş var ama her şey ilk adımla başlar. Kerbelayı duyup da gözleri dolmayan ne Alevilik, ne Müslümanlık ne de insanlıktan söz edebilir” diyerek “Gelin canlar bir olalım sözüne asıl şimdi ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
2015’te 120 bin işletme AB Bakanı Egemen Bağış ATİYAB’lı işverenlere „Sizler burada ne kadar çok başarılı olursanız bizler o kadar gurur duyarız. Başarılı olmak için elinizden geleni yapın“ çağrısında bulundu. 2015 yılında Almanya’daki Türk kökenli işletme sayısının 120 bine, istihdam ettiği işgücü sayısının da 750 bine yükselmesinin beklendiğini belirten Bağış, Türklere uygulanan vize konusunda da “Burada bir haksızlık bir hukuksuzluk var. Bunu Alman makamlarına buranın vatandaşları olarak sizler anlatacaksınız” dedi. ATİYAB üyelerinin kendilerileni tanıtmaları ve yapılan konuşmalardan sonra başkan Emre Kiraz birlik adına ATİYAB üyesi ressam İbrahim Coşkun’un bir tablosunu Bakan Bağış’a armağan ederken bakan Bağış da ATİYAB’a değerli bir plaket hediye etti.
DERGİMİZE ABONE OLUN HER AY EVİNİZE YOLLAYALIM
ABONNEMENTSBESTELLUNG Name / Vorname _____________________________________________________ Firma: _____________________________________________________
hiermit bestelle ich BERLINTURK: 1 Jahr per Bankeinzug für 59,- € inkl. Porto Einzugsermächtigung
Name, Vorname des Kontoinhabers __________________________________
Strasse: PLZ / Ort: _____________________________________________________
Geldinstitut: __________________________________
Telefon: Telefax: _____________________________________________________
BLZ: __________________________________
Ausschneiden und senden an: Bundespressekonferenz - BerlinTürk - Schiffbauerdamm 40, 10117 Berlin
__________________________________ Datum / Unterschrift des Kontoinhabers oder Bevollmächtigten
Konto-Nr.: __________________________________
BERLİN HABER
Remzi Kaplan TDU Yönetim Kurulu Başkanı
„Bakarsın ilerde bir başbakan yardımcısı da Türk kökenli olabilir.“ Sayın Remzi Kaplan, Berlin Türk kökenli işverenlerin hemen her alanda etkin olduğu bir kent haline geldi. Siz başarılı bir iş adamı olmanın yanında aynı zamanda TDU’nun da başkanısınız. Berlin’li iş adamları olarak neredeyiz. Bir değerlendirme yapabilir misiniz? Berlin degilde Almanya’yı ele alalım. Küçümsenmeyecek bir yerdeyiz. 80 bin Türk kökenli işletme var. 350.000 bin kisiye iş sahası açıyorlar. 35 Milyar ciroları var. Kendilerini kanıtladılar, ispatladılar ve kabul ettirdiler. Türk işletmeleri artık bilinçli işler yapmaya başladılar. Neden? Çünkü danışıyorlar. Danışmanlık hizmetlerinden yararlanıyorlar. Son teknolojiyi kullanıyorlar. Tabii burada yeni jenerasyonlar da çok önemli. İkinci, üçüncü nesil son teknolojiyi kullanıyor. İyi eğitimliler. Örneğin eskiden benim masamda dünya kadar zarf olurdu. Bugün kağıt bile yok. Herşey bilgisayar üzerinden yürüyor. Ben bile öğrenmek mecburiyetinde kaldım. Biz Türkler olarak son 25 yılda kendimize gelebildik.
„İlk 25 yılda bizim önümüzü kestiler“
Neden son 25 yıl? Ben şuna inanıyorum. Biz 50 senedir buradayız ama son 25 yılda kendimize gelebildik. İlk 25 yılda bizim önümüzü kestiler. Kendi işyerimizi açamadık. Ruhsat vermediler, taşınma yasağı koydular, misafir işçi dediler, geri göndermek istediler vs. Bu nedenle ilk 25 seneyi kayıp zaman olarak görüyorum. Benim babam ticarete başladığında ruhsat almaya müsadeli değildi. Bir nevi yasaklıydı. Bir Alman üzerinden şirket kurdu. Ona para ödüyorduk. Bir telefon müracaatını bize 2 bin marka sattılar. Bizim önümüzü kesecek, engelleyecek herhangi bir işlem yapılmadıği sürece biz Alman ekonomisine çok katkısı olan, vergisini ödeyen bir topluluk olmaya devam edecegiz. 22
Yeterki önümüzü kesmesinler. Bizler çalışkanız, aktifiz, cesaretliyiz ve bizde vicdan var. Bu da çok önemli. Siz aynı zamanda DTİK (Dünya Türk İs Konseyi)’n de aktifsiniz. Yöneticisiniz. Son aylarda DTİK bir atılım içinde. DTİK’ten bahsedermisiniz. DTİK (Dünya Türk İş Konseyi) TOBB bünyesinde bulunan DEİK (Dış Ekonomik İlişikiler Kurulu) çatısı altında kurulmuştur. Ben DTİK’in Avrupa Komitesi Başkan Yardımcısıyım. DTİK Dünya’daki yerleşik Türk isverenlerini biraraya getirmek, aralarındaki ticari alışverişi ve ağı güçlendirmek, pekiştirmek ve yurtdışında Türk lobisini geniş kitlelere yaymak üzere kurulmustur. Bunu yaparkende öncü ve köprü görevi üstlenmiştir. Nasıl biz TDU olarak üyemiz olsun veya olmasın yardımcı oluyorsak, DTİK’te dünyada bunu ba-
şarmaya çalışıyor. DTİK Yönetimi dünyanın altı bölgesinden oluşuyor. Avrupa, Asya-Pasifik, Afrika-Ortadogu, Amerika, Balkanlar ve Avrasya. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoglu TOBB’yi olduğu gibi DTİK’iği de çok iyi yönetmekte. Yönetim Kurulu’nda Rahmi Koç, Güler Sabancı, Muhtar Kent gibi hepsi birbirinden değerli iş adamlarımız yer alıyor. Öncülükten ne kastediliyor? Örneğin bir Türk restoranlar imaji yaratmak. Böyle bir çalışmamız var. Bir İtalyan, bir Çin, Hindistan veya Macar restoranını uzaktan tanıyabiliyorsumuz. Bir Türk restorantının imaji henüz yok. Bunu yaratmak gerekli. Yani herkes anında görebilmeli, farkedebilmeli. Türkiye artık dünyaya yayılmış bir ülke. Büyük bir Diasporası var. Ayrıca artık Türk insanı da dünyayi gezmeye başladı. Bu açıdan da bu imaj önemli.
BERLİN HABER
“İp atlamıyoruz artık, çağ atlıyoruz” Geçen ay Ankara’da Türkçe konuşan girişimciler toplantısına katıldınız. Evet! Dünyanın 20 ülkesinden 45 girişimci idik. Çok güzel bir duygu. Örneğin Afganistan’da Süper Market’i olan arkadaşımız var. Kazakistan, İran, Çin, Macaristan, hatta Kırım’dan, dünyanın dört bir yanından Türk girişimcilerle birlikte olmak çok güzel. Ben oraya Türkçe Konuşan Girişimciler heyeti başkanı olarak katıldım. Anıtkabiri de ziyaret edip, şeref defterini imzaladım. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim DTİK’in önemi giderek artacak. Bir iş adamları derneği nasıl olmalı sizce? İş adamları derneğinin çizgisi belli olacak. Yani ben işadamıysam, ticaretle ugraşırım. Politika yapacak isem, gider bir partide politika yaparım. Dini öne çıkaracaksam, gider herhangi bir mezhep gurubunda çalışma yaparım. Ama iş adamları derneklerinin bu tip şeylerle uğrasmaması lazım. Ideolojik olmamalı. İş adamı ufku açık, geniş perspektifli olmalı. Örnegin TDU! Biz her dernekle çalışabiliriz. Bizim herhangi bir ideolojik saplantımız, çalışmamız yok. Partiler üstü ve mezhepler üstüyüz. TDU Almanya’da kurulu ve bugüne kadar kurulmuş en sağlıklı derneklerden bir tanesidir. Kurulduğu günden bu yana hiç bir yerden para almadan, hiç bir kurum ve kuruluşa yaslanmadan kendi öz imkanlarıyla, yönetim kurullarında görev almış arkadaşların çalışmalarıyla bir yerlere gelmiş, kendisini kabul ettirmiş ve başarılı olmuştur. Berlin dışında Türk kökenli iş adamlarının örgütlenmesi çok düşük. Onlarla ilişkileriniz nasıl? O eskidendi! Şimdi yavaş yavaş oluşuyor. Zaman zaman bir araya geliyoruz. Bir ATİAD, BTEU var. Diğer kentlerde de örgütleniyorlar. Gelişme var. Ayrıca TD-IHK’nın merkezini Berlin’e taşıması bizim açımızdan çok iyi oldu. Bir de bir kaç ay önce kurulan Bildung! Eğitim! Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyesisiniz? Bunun öncülügünü Şahinler Holding Şirketi Başkanı Kemal Şahin arkadaşımiz yaptı. Eğitim görmek isteyen, kabiliyetli, başarılı ancak imkanı olmayan göçmen kökenli gençlerimize yardımcı olmak, onların ellerinden tutmak istiyoruz. Bildigim kadarıyla bu Almanya’da bir ilk. Kendim küçükken parasızlık ve yokluk nedeniyle egitim alamadığım için, bu vakıfta çalışmak bana ayrı bir heyecan ve zevk veriyor, verecek. Bu yılki hedefimiz 2000 gence burs vermek.
„Göç, migrasyon, integrasyon gibi kelimelerden nefret ediyorum“ „Eskiden bir Türk kökenli doktor, bir mühendis çok önemliydi. Ama artık olağan oldu” Şimdi üçüncü dördüncü jenerasyon. Ben göç ve migrasyon, integrasyon dediğimiz bu kelimelerden nefret ediyorum. Ne demek integrasyon. Biz hala 50 senedir integre olmadık mı? Bizi benimseyecekler. Biz burada yerleşiğiz. Bakarsın bir gün başbakan yardımcısı da Türk kökenli olabilir. İp atlamıyoruz artık, çağ atlıyoruz.
„Tabanla, halkla vatandaşımla birlikteyim, barışığım“ Birazda sizden bahsedelim. Remzi Kaplan’ı diğer işverenlerden ayıran temel özellik nedir? Herkesin kendine göre bir özelliği vardır ama benim özelliğimde ben saate bakmam. Ben her zaman ayaktayım. Çalışırım. Bir de yardımlaşmayı ve calışmayı cok seviyorum. Kibirli değilimdir. Tabanla halkla vatandaşımla barışığım. Esnafımla. Remzi Kaplan vatandaşının veya iş dünyasının düğününde yanında, cenazesinde yanında, bayramında yanında, açılışanında yanında, kapanışında yaninda. Yağmur yağdığı yere şemsiyeyle gitmiyorum. Özelligim bu. Sizin Remzi Kaplan olarak hic hatanız oldu mu? Olmaz mı! Hatasız insan olmayacağı gibi, hatasız ticarette olmaz. Ticarette hatasız insan yokki. Ama hatayı cok büyütmemek lazım. Hatadan ders çıkarmak lazım. Örneğin yapacagın bir yatırımda bütün sermayeni riske atmaman lazım. Ben hep yeni yatırımlarımda bu oranın %30 lar da kalmasına dikkat etmişimdir. Basarılı olmak istiyorsan paylaşımcı olacaksın. Paylaşmadığın müddetce hiç bir yerde başarılı olamazsın. Hep bana dediğin zaman olmaz. Sağlıklı olmaz. Berlin de bir işveren olarak geriye baktığınızda nasıl bir Remzi Kaplan görüyorsunuz? Geride biz cok imkansızlıklarla yoksullukla calıştık. Ben mesela uzun yıllar Berlin pazarlarında pazarcılık yaptım. Biz o zaman tezgahın üzerinde satış yapardık. Önceden buz dolabı yoktu. Biz peynirciydik. Tezgahın üzerinde satıyorduk. Şimdi vitrinde satıyoruz. Onlarda güzeldi. Yaşadığımız hersey güzeldi. Biz onları görmesek başarılı olamazdık. Geriye mutlaka bakacaksın. Nerden geldiğine, ne iş yaptığına bakacaksın. Nerde doğduğuna değil, nerede doyduğuna bakacaksın. Bir de biz ne rüzgarlar geçirdik. Adımızı bir takım seylere karıştırmaya çalıştılar. İftira attılar. Yalan
söylediler. Yılmadık, kendimize inandık. Birde biz hizmette sınır tanımıyoruz. Ben gerekirse 50 kilo döneri 500 km uzakta bir şehre götürürüm. Götürmem de gerekiyor. Sayın Kaplan siz bir dönerciler kralı mısınız? Dönerciler kralıyım demek uygun olmaz. Yaptığım çok yönlü çalışmalar, sempatik olmam nedeniyle bana dönerciler kralı dediler. Eğer onu bana layık gördülerse, çok döner sattığımdan değil, iyi döner yaptığımdan, titiz çalıştığımdan, döneri döner gibi sattığımdan, dünyaya tanıttığımdan bana bu lakabı verdiler. Ben döneri Avrupa`ya tanıtanlardan bir tanesiyim. Yıllardan beri tek ismi ve yöneticisi aynı kalan, değismeyen bir şirketiz.
„Dernek çalışmaları benim için bir aşk“ Ceşitli kuruluşlarda yöneticilik yapıyorsunuz, aktif görevleriniz var. Bu kadar karpuzu bir koltuğa nasıl sığdırıyorsunuz? Dediğim gibi ekipman çok önemli. Ben 35 yıldır ticaretin içerisindeyim. Belli bir tecrübeden sonra, bu iş bensiz yürümez. Bensiz gider demek mantığını bırakmak profesyenel çalışmak lazım. Profesyenelliğe yönelmek lazım. Ekibini ona göre kurman lazım. Tabi burada ailenin de çok büyük önemi var. Profesyenel ekibin olduğu zaman başarılı olmamak mümkün değil. Cocuklar işin başına geçtiler. Ben de sivil toplum örgütleriyle sosyal alanda, kültürel alanda calışmalar yapmaktayım. Bu konuda da çok rahatım. Zaten ilk önce işin olacak, ondan sonra aşın olacak daha sonra aşkın olacak. Dernek çalışmaları benim için bir aşk, yani bu gönüllülük işidir. Özverilik işidir. Ben bunu zevkle yapıyorum. İşimi engelleyecek bir durum yok. Son olarak bir şey söylemek ister misiniz? BerlinTürke başarılar diliyorum. Bunun devamını diliyorum. Bizler bunları desteklemeliyiz. Yayın kuruluşları, dergiler reklamlarla yaşıyor. Aklıselim olan, vizyonu olan dergileri, gazeteleri yayın organlarını mutlaka desteklemek zorundayız. Bu da bizim işadamı olarak görevlerimizden biri. Uzun vadeli iş yapan iş adamları bunların bilincinde.
Söyleşi: Mümtaz Ergün 23
BERLİN HABER
Gençlik Daireleri’nin “el koyduğu” çocuklarda rekor
A
lmanya’da gençlik dairelerinin devlet himayesine aldığı çocuk ve gençlerin sayısı son beş yılda yüzde 36 artarak rekor seviyeye ulaştı. Bu arada geçen yıl yaşanan 38 bin 500 himaye vakasının yarıdan fazlasında ise çocukların ailelerine geri verilmediği ortaya çıktı. Almanya’da “Jugendamt” olarak bilinen gençlik dairelerinin “resmi himaye” altına aldığı çocukların sayısında yaşanan artışın geçen yıl da sürdüğü ortaya çıktı. Federal İstatistik Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre yetkililerin 2011 yılında müdahil olduğu vaka sayısı önceki yıla kıyasla 2 bin 100 (yüzde 6) artarak 38 bin 500’e yükseldi. Ancak açıklanan son
24
rakamlarda asıl dikkat çekici olan husus ise devletin “el koyduğu” çocukların sayısında son beş yıl içinde yüzde 36 gibi rekor olarak nitelenebilecek bir artış yaşanması oldu. Gençlik dairesi yetkililerinin şiddet ya da suistimal tehlikesi altındaki çocuk ve gençler için başvurduğu “himaye altına alma” (Inobhutnahme) uygulaması ya doğrudan inisiyatif kullanılarak ya da ilgili çocuğun talebi üzerine gerçekleştiriyor. Sosyal Hizmet Kanunu’nda (SGB VIII) “Çocuk ve Gençlik Yardımı” başlığı altında yer alan 42’nci maddenin düzenlediği kriz yönetimi esaslarına göre hareket eden yetkililer, acil durumlarda çocuk ve gençleri geçici tedbirlerle ailelerinden uzaklaştırarak
himaye edebiliyor. Resmi himaye altına alınan çocuklar ilk etapta birkaç saat ya da birkaç gün süreyle yasaların uygun bulduğu kişi, kuruluş ya da barınma yurtlarına teslim ediliyor. Çoğu durumda ise acil himaye tedbirlerini çocukların asıl ailelerinin haricindeki koruyucu ailelere teslim edilmesi izliyor. Hukuken tartışmalı olan “çocuğun selameti” (Kindeswohl) kavramına başvuran gençlik dairesi yetkililerinin, çoğu kez aceleci hareket etmesi nedeniyle her yıl çok sayıda Türk ailesi de dağılmanın eşiğine geliyor.
ÇOCUKLARIN YARIDAN FAZLASI GERİ VERİLMİYOR
Federal İstatistik Dairesi’nin rakamlarına göre geçen yıl resmi himaye kararı çıkarılan 10 bin 400 çocuk ve genç ailelerine geri verilmeyerek koruyucu aile yanına ya da barınma yurduna yerleştirildi. Bu arada 4 bin 700 çocuk ve gencin hastane ya da psikiyatri kliniğine yatırılması gerekti. Yetkilerin devreye girdiği himaye vakalarının yüzde 41’ini oluşturan 15 bin 800 çocuk ve genç ise daha sonra tekrar ailelerine geri verildi. Öte yandan ebeveynleri olmadan Almanya’ya giriş yapan çocukların durumunun da her geçen gün büyüyen bir sorun haline geldiği dikkat çekiyor. Bu şekilde ülkeye gelen çocuk ve gençlerin sayısı son beş yılda üç kat (yüzde 292) artarak 3 bin 500’e yükseldi.
BERLİN HABER
Wowereit’ın evinde yangın
B
erlin Eyaleti Başbakanı ve Belediye Başkanı Klaus Wowereit’ın evinde yangın çıktı. Wowereit’ın evinde çıktığı belirtilen yangında, eşcinsel olan Wowereit’ın birlikte yaşadığı doktor Jörn Kubicki’nin de elinden yaralandığı ve hastanede tedavi edildiği bildirildi. Bild gazetesi, sigara içmeyen Wowereit’ın, Kubicki’nin yatakta sigara içtiğini, bu sırada yatağın alev aldığını söylediğini yazdı. Gazetenin haberine göre, yangını önce Wowereit ve Kubicki birlikte söndürmeye çalıştı, ancak yangının daha da büyümesi ve Kubicki’nin elinden yaralanması üzerine Wowereit itfaiyeye haber verdi ve bir ambulans çağırdı. Haberde, itfaiyenin yangını sadece 10 litre suyla söndürdüğü, hastanede ayakta tedavi gören Kubicki’nin de hastaneden ayrıldığı kaydedildi.
Alman polisinin yardımıyla otomobilde doğum yaptı
A
lmanya’nın başkenti Berlin’de dün eşcinsellerin düzenlediği Christopher Street Day (CSD) adlı yürüyüş sırasında doğum sancıları tutan ve hastaneye yetişemeyen Saliha Yakut adlı Türk, Mario Stöcklein adlı Alman polisinin yardımıyla otomobil içinde doğum yaptı. “B.Z.” gazetesinin birinci sayfadan verdiği, Bild, “Der Tagesspiegel” ve “Berliner Morgenpost” gazetelerinde de yer alan habere göre, Saliha ve Özcan Yakut çifti, CSD yürüyüşü nedeniyle yolların kapalı olması sebebiyle hastaneye gidemedi. Eşinin doğum sancılarını fark eden Özcan Yakut, otomobilinden inerek en yakın polis aracına gitti ve eşinin doğum yapmak üzere olduğunu söyledi. Haberlerde, otomobilin yanına giden Stöcklein ve meslektaşlarının, Saliha Yakut’un doğum sancılarının sıklaştığını fark ettiği belirtilen haberde, çağrılan ambulansın da gecikmesi sebebiyle Stöcklein’ın, tek kullanımlık eldiven takarak Saliha Yakut’un bebeğini dünyaya getirmesine yardımcı olduğu ifade edildi.
Tüm olayın 10 dakika içinde olduğu, küçük Yaren’in doğumundan 2 dakika sonra ambulansın da olay yerine gelerek anneyle bebeğini hastaneye naklettiği, 2380 gram ağırlığında dünyaya gelen Yaren’in ve annenin sağlık durumunun iyi olduğu kaydedildi.Saliha Yakut’u hastanede bir buketle ziyaret eden Stöcklein, annenin ve bebeğin sağlıklı olmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, yıllar önce ilk yardım kursu gördüğünü ve burada kendilerine doğum yardımının nasıl yapıldığının da anlatıldığını söyledi.
Berlin'deki esrarengiz genç, Hollandalı
A
lmanya’nın başkenti Berlin’de 9 ay önce aniden ortaya çıkarak, 5 yıldır ormanda yaşadığını ileri süren kimliği meçhul kişinin Hollandalı olduğu tespit edildi. Adının Robin van Helsum olduğu belirlenen 20 yaşındaki gencin, geçen sene Hollanda’nın Hengelo şehrindeki evlerini terkettiği kaydedildi. Hollanda yayın kurumu NOS, meçhul gencin okul arkadaşları tarafından fotoğraflarından tanındığını duyurdu. Helsum’un arkadaşlarından birisinin kendileriyle irtibata geçmesinden sonra konuyla ilgili polisi haberdar ettiklerini belirten NOS, meçhul gencin kimliğinin polis tarafından
da onaylandığını bildirdi. Haberde, Helsum’un geçen sene Berlin’de ortaya çıkmadan bir kaç gün önce evini terkettiğine de yer verildi. Geçen sene Eylül ayında Alman yetkililere başvuran ve isminin Ray olduğunu belirten meçhul genç, annesinin ölümünden sonra uzun yıllar babasıyla birlikte ormanda yaşadığını iddia etmişti. 18 yaşında olduğunu, İngilizce’den başka dil bilmediğini ve babasıyla birlikte mağaralarda kaldığını ileri süren gencin esrarengiz hikayesi uzun süre medyayı meşgul etmişti.
25
BERLİN HABER
Karslıoğlu, Christian Wulff ile buluştu
T
ürkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, görevinden istifa eden Almanya’nın eski cumhurbaşkanı Christian Wulff ile bir araya geldi. Wulff ile Karslıoğlu, geçen hafta 10. yılını kutlayan Berlin’deki ünlü restoran Adnan’da öğle yemeğinde buluştu. Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı’yken cumhurbaşkanı seçilen Wulff, cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra yaptığı bir konuşmada, “İslamiyet Almanya’nın bir parçasıdır” demişti.Christian Wulff, geçen yıl Türkiye ile Almanya arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 50. yılı dolayasıyla Almanya’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü memleketi Osnabrück’te misafir etmişti. Wulff, eyalet başbakanlığı döneminde, yakın bir iş adamı arkadaşının eşinden uygun faizle kredi aldığı ve başka bir iş adamı arkadaşının villasında tatilini geçirdiği iddialarının basında yer alması nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.
26
BERLİN HABER
Sivas Katliamı Berlin’de anıldı
19
yıl önce 2 Temmuz’da Sivas’ta on binlerce kişinin tekbir naraları eşliğinde hunharca öldürülen, güpegündüz polisin ve askerin gözü önünde yakılan 33 Canın acısını yüreğinde hisseden yaklaşık 5000 kişi Berlin’de Hermannplatz’da bir araya geldi. Yürüyüşü organize eden Berlin Alevi Toplumu - Cemevi’nin çağrısına Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu üyesi Hannover Alevi Toplumu, Salzgitter Alevi Kültür Merkezi ve Leibzig Cemevi ile Berlin’deki Al Dersimspor, Akdağ Derneği, ATİYAB, Bahadın Derneği, BDAJ-HSG Berlin, Çorum Derneği, Dersim Cemaati, Gaziantep Çepnileri Derneği, Omcalı Derneği ve Sivaslı Canlar yanı sıra binlerce Alevi vatandaşı, dostu katıldı. Ayrıca Berlin Eyalet Genel Kurulu’nda kabul edilen önergeyle Die Linke Partisi de destek verdi. Yürüyüş şehitlerimiz anısına durulan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Şehitlerin adları tek tek okunarak her biri için „Yaşıyor“ sloganı atılmasından sonra gençlerimiz Semah döndü. Berlin Alevi Toplumu İnanç Kurulu Başkanı Hasan Doğan Dede’nin birlik duasından sonra Berlin Alevi Toplumu Başkanı Ahmet Taner, öncelikle Sivas katliamında yaşananları ve Alevi toplumunun taleplerini özetleyerek, ‘’Alevi Örgütleri olarak devletten taleplerimiz oldu. Örneğin, Madımak Otel’inin utanç müzesi yapılması, Almanya’da ve Avrupa’da kol gezen Sivas katillerinin Türkiye’ye iadesinin sağlanması. Ayrıca AKP Hükümeti gerekli önlemler almayarak canileri zaman aşımına uğratarak insanlık suçu işlemiştir. Bizler Sivas Şehitlerimizi unutmadık ve unutmayacağız, taleplerimizi her zaman dile getireceğiz. Sivas yürüyüşü Aleviler için bir simgedir. Ale-
vi oldukları için katledilen bütün şehitlerimizi sonuna kadar anacağız’’ dedi. Daha sonra Almanca basın açıklamasını katılımcılarla paylaştı. Ardından söz alan Berlin Alevi Toplumu 2. Başkanı Erdal Çağlar, gün birlik olma günü diyerek, aksi durumda Alevileri asimile etmeyi amaçlayan 4+4+4 Eğitim Yasası, Didim Cemevi’nin yıkım kararı, Istanbul’da bir ilköğretim okulunu Hacı Bektaş Veli İmam Hatip Okulu diye adlandırılması gibi saldırılar karşısında dayanaksız kalacağımızı dile getirdi. Alevilerin Diyanet’ten bir beklentisi olmadığını, tam tersine inancımızı yok sayan, bizleri asimile etmeye çalışan Diyanet’in bütçesine aktarılan Alevilerin paralarını helal etmediklerini, zehir zıkkım olmasını söyledi. Yürüyüş boyunca sırasıyla Salzgitter Alevi Kütlür Merkezi Başkanı Yüksel Erdemir, Hannover Alevi Toplumu Başkanı Duran İnce, Berlin Dersim Cemaati Başkanı Kemal Uzundağ, Leibzig Cemevi Başkanı Burcu Arslan, Die Linke Eyalet Başkanı Klaus Lederer söz alıp, güne dair düşüncelerini dile getirdiler. Ellerinde kalemleri, dillerinde ezgileri, gözlerinde sevgileri ile yüreklerine gömdükleri 33 Canı anmaya gelen binlerce
Can, 19 yıllık acılarına sünger çekmediklerini ve utanç müzesi olması gerektiği halde tabelasına „bilim“ müzesi yazılarak gerçekleri örtemeyeceklerini hep bir ağızdan haykırdılar. Varış noktası Oranienplatz’a ulaşıldığında gençlerimizin semah dönmesinden sonra Hasan Göçer Dede’nin okuduğu gülbenk ile yürüyüşümüzü sonlandırdık. Ardından Berlin Cemevi’nde toplanarak, hem gençlerimizin hem de bizimle ilk defa birlikte yürüyen dostlarımızın acımızı daha iyi anlayabilmeleri için Can Dündar’ın hazırlayıp sunduğu Sivas Cehennemi isimli belgesel izlendi. Acıyı bal eyleyen, bir dilim lokmayı beş eyleyen bir temel öğreti, inanç ve felsefeyle yoğurulan bu Canları bizler unutmadık ve unutturmayacağız…
Erdal Çağlar Berlin Alevi Toplumu 2. Başkanı
Gauck, Merkel’den, halkı aydınlatmasını istedi
A
lmanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Başbakan Angela Merkel’e avro krizi ile ilgili alınan önlemleri halka anlatması yönünde uyarıda bulundu. Gauck, Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF’e verdiği yaz röportajında, Merkel’in avro para biriminin kurtarılması konusunda halkı bilgilendirmesini
isteyerek, ‘’Onun, bunun ne anlama geldiğini detaylı bir şekilde, maliyet olarak da anlatma görevi var’’ dedi. Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ve mali birlik konusundaki çekinceleri anlayabildiğini ve bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesinden dolayı memnun olduğunu ifade eden Gauck,
dava açanların endişelerini dile getirme hakkı bulunduğunu, bu yola başvurulmasından dolayı memnun olduğunu kaydetti. Başbakan Merkel’in çalışmalarını saygı ile izlediğini belirten Gauck, Merkel’in yaptığı şeyleri ve yapabileceklerini kendisinin yapamayacağını ifade etti.
27
IRKÇILIK SAĞLIK
Aşırı sağcı dernek yasaklandı
B
randenburg Eyaleti İçişleri Bakanı Dietmar Woidke, eyalette faaliyet gösteren “Wiederstandsbewegung in Südbrandenburg” (Güney Brandenburg’da Direniş Hareketi) adlı aşırı sağcı derneği yasakladı. Woidke’nin bakanlığından yapılan açık-
lamada, yasaklama kararıyla bağlantılı olarak derneğe ve derneğin kurucularından bir kişiye ait toplam 27 yerde arama yapıldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca, 1995 yılından beri eyaletteki 8 aşırı sağcı dernek hakkında yasaklama kararı alındığını, bir derneğin kendi kendini kapatması sonucu 7 derneğin yasaklandığı kaydedildi. Bu konuda bir açıklama yapan Woidke,
yasak kararıyla Südbrandenburg bölgesindeki aşırı sağcı kesime ağır bir darbe vurulduğunu ifade ederek, anayasaya aykırı faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen derneğin, hukuk devleti prensiplerine bağlı demokratik bir devlet için dayanılmaz bir hal aldığını söyledi. Woidke, söz konusu derneğin anayasal düzene ve halklar arasında anlaşma ruhuna aykırı davrandığını sözlerine ekledi.
Türkiye’den ırkçılık uyarısı Türkiye, Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadelede tüm Alman makamlarının titizlik ve hassasiyet içinde hareket etmelerinin önemine dikkati çekti.
T
ürkiye, Almanya’da 2000-2006 yıllarında 8 Türk’ün katledilmesi olaylarının zanlılarının üyesi olduğu Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı aşırı sağcı terör örgütü hakkında yürütülen soruşturmaları yakından takip ettiğini belirterek, Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede tüm Alman makamlarının titizlik ve hassasiyet içinde hareket etmelerinin önemine dikkati çekti. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, söz konusu soruşturmaların yakından takip edildiği dile getirilerek, Almanya Federal Meclisi NSU Soruşturma
A
devam eden sadece iki zanlının kaldığına işaret edildi. Bakanlık açıklamasında, şunlar kaydedildi: ‘’Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadelede ve NSU soruşturmasında da federal ve eyalet seviyesinde tüm Alman makamlarının titizlik ve hassasiyet içinde hareket etmeleri, bu tehlikeli akımların ortadan kaldırılması için mutlak bir zaruret arz etmektedir. Alman makamlarının bu konuda her türlü önlemi almalarının önemi bu vesileyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.’’
Kanıtlar 3 ay boyunca silinmiş
lmanya Federal Suç Dairesi’nde (BKA) ve Federal Poliste, Telekomünikasyon İzleme Yöntemi (TKÜ) ile ağır suçlular ve teröristler hakkında toplanan kanıtların bir yazılım hatasından dolayı 3 ay boyunca fark edilmeden silindiği belirtildi. Haberde, bilgilerin silindiğinin BKA tarafından doğrulandığı ifade edildi. Haberde, bu kanıtların dinlenen telefon görüşmeleri, elektronik posta, kısa mesajlar (SMS), faks ve cep telefonları ile tespit edilen yer bilgilerinin olduğu kaydedildi.
28
Komisyonu’nun 27 Haziran’da gerçekleştirilen oturumunda, katil zanlılarının da üyesi olduğu ‘’Thüringer Heimatschutz’’ isimli oluşuma ilişkin soruşturma dosyalarının imha edildiğinin ortaya çıktığını bildirdi. ‘’Dosyaların NSU soruşturmasının Federal Savcılık tarafından üstlenildiği 11 Kasım 2011 günü silinmesi düşündürücüdür’’ denilen açıklamada, bu gelişme ile aynı dönemde NSU videolarının hazırlanmasına yardımcı olduğundan şüphelenilen bir diğer zanlının daha serbest bırakıldığı, böylece halen tutukluluğu
Eski bilgilerin internet ortamındaki arşive geçirilmesi sırasında yazılım hatasından dolayı geri getirilemez şekilde silindiği, hatanın kopya oluşturmasını da engellediği belirtilen haberde, durumun polis teşkilatı tarafından görevlendiren ve bilgileri yöneten Syborg şirketinin elemanları tarafından Şubat ayında fark edildiği ifade edildi. Şirketin açıklamasına göre, yazılımdaki hatanın TKÜ yöntemiyle BKA ve Federal Polis tarafından elde edilen bilgilerin 14 Aralık 2011-10 Şubat 2012 tarihleri arasında sistematik olarak BKA’nın Wi-
esbaden merkezinde silinmesine yol açtığı ifade edildi. Haberde, BKA’nın, bilgilerin silinmesinin 8’i Türk 10 kişiyi öldürmekle sorumlu tutulan aşırı sağcı ‘’Nasyonalsosyalist Yeraltı’’ (NSU) adlı terör hücresinin soruşturması ile ilgili olmadığını vurguladığı kaydedildi. BKA tarafından yapılan açıklamada, bazı soruşturmalarla ilgili bilgilerin silindiği, ancak soruşturmalar için önemli olan tüm bilgilerin daha önce değerlendirildiği ve kayıt altına alındığı, bu konunun da Savcılığa bildirildiği ifade edildi.
IRKÇILIK
F
Fromm, çalışanları imhayla suçladı
ederal Anayasa Koruma Dairesi (BfV) Başkanı Heinz Fromm, çalışanlarını, dosyaların imha edilmesini kasıtlı bir şekilde örtbas etmekle suçladı. Almanya’da 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişiyi öldürmekle sorumlu tutulan aşırı sağcı ‘’Nasyonalsosyalist Yeraltı’’ (NSU) terör örgütünün işlediği cinayetleri araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu’nda ifade veren Fromm, 31 Temmuz’da görevinden alınma talebinin cinayetlerin soruşturulması konusunda yapılan hatadan dolayı değil, bu hatayı örtbas edilmeye çalışılması olduğunu belirterek, çalışanlarının kendisini kandırdığını savundu. Dosyalar imha edildiğinden dolayı görevinden ayrılmayı talep ettiğini, bu konuda başka bir nedenin olmadığını vurgulayan Fromm, dosyaların neden imha edildiği konusunda ikna edici bir açıklamasının olmadığını kaydetti. Fromm, dosyaların imha edilmesinin BfV’nin itibar kaybına yol açtığını ifade etti.
NSU cinayetlerinin soruşturulmasında hata yapıldığını kabul eden Fromm, ‘’Cinayetler soruşturulduğunda aşırı sağla bağlantı bulamadık. Bu analitik bir hata’’ ifadelerini kullandı. NSU üyelerinin 2001 yılından sonra aranmasının durdurulduğunu anlatan Fromm, ‘’Bugün bakıldığında bu da bir hataydı’’ dedi. Aşırı sağ terörünü ‘’ağrı bir yük’’ olarak nitelendiren Fromm, bu olayın Alman güvenlik birimleri için ağır bir yenilgi olduğunu belirtti. Aşırı sağla mücadelede muhbirlerin kullanılmasının önemli olduğunu ifade eden Fromm, muhbirlerin çalışmalarını mümkün olduğu kadar kontrol ettiklerini, bilgilerin de güvenilir olması yönünde araştırma yaptıklarını kaydetti. Araştırma Komisyonu’nda, Fromm’dan önce dinlenen ve dosyaların imha edildiği birimin müdürü olan kişi ise dosyaların neden imha edildiğini söylemedi ve bu konuyla ilgili susma hakkını kullandı. Komisyon üyesi Clemens Binninger,
BfV’nin dosyalama yöntemini ‘’loto oynamaya’’ benzeterek, ‘’Bazı dosyalar siliniyor, bazıları 15 yıl kalıyor’’diye konuştu. Komisyon Başkanı Sebastian Edathy, BfV’de 2011 yılında 15 yıllık dosyaları imha etme girişimi bulunduğunu ancak NSU üyelerinin açığa çıkmasıyla daha sonraki yıllara ait dosyaların da imha edilmesinin şaşırtıcı olduğunu kaydetti. Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) komisyon üyesi Eva Högl de ‘’bir şeylerin örtbas edilmek istediği’’ şüphesinin kalkmadığını belirtti. Öte yandan, Bavyera Eyalet Meclisi’nde kurulan ve NSU cinayetlerini araştıracak Araştırma Komisyonu, bugün ilk toplantısını yaptı. Eyalet Meclis Araştırma Komisyonu Bavyera’da NSU tarafından işlenen 5 cinayeti araştıracak. Fromm, NSU ile ilgili dosyaların imha edildiğinin ortaya çıkmasının ardından 31 Temmuz’da geçerli olmak üzere görevinden alınma talebinde bulunmuştu. Alman İçişleri Bakanı Hans-Pater Friedrich, Fromm’un bu talebini kabul etmişti.
Memet Kılıç ‘Adolf’un hesabı verilmeli”
A
lman Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu entegrasyon sözcüsü ve meclis içişleri komisyonu üyesi Memet Kılıç, 8 Türk, 1 Yunanlı ve 1 kadın polisi öldüren aşırı sağcı “Nasyonalsosyalist Yeraltı” (NSU) adlı terör hücresinin cinayetlerini araştıran Federal Meclis Araştırma Komisyonu’nun toplantısında, “Küçük Adolf” lakabıyla tanınan bir istihbarat görevlisinin bulunduğunun açıklandığını, bu kişinin bir an önce görevinden alınması gerektiğini belirtti. Kılıç, “Hessen Eyaleti Başbakanı memur ‘Adolf’un hesabını vermeli” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, “Küçük Adolf’ takma adıyla tanınan eski İstihbarat Örgütü çalışanının halen memur olduğu ortaya çıktı. Hessen Eyaleti Başbakanı Volker Bouffier, ‘Küçük Adolf’u ve diğer aşırı sağcı ispiyoncuları neden
koruduğunu açıklamak zorunda” ifadesini kullandı. Federal hükümete daha önce yazılı olarak, “Küçük Adolf” olarak bilinen Anayasayı Koruma Dairesi görevlisi Andreas Temme’nin hala Kassel kentindeki valilikte çalışıp çalışmadığını sorduğunu ifade eden Kılıç, “Hükümet bu soruya cevap vermeyi, sözde soruşturmanın güvenliğini tehlikeye atmamak gerekçesiyle reddetmişti. Üstelik o sırada bu kişi hakkında bir soruşturma yoktu. Şimdi gün ışığına çıkan bilgilere göre ‘Küçük Adolf’, 1994’e kadar uzun yıllar Federal Ordu (Alman Silahlı Kuvvetleri) için çalışmış ve ardından Anayasayı Koruma Dairesi’ne geçmiş. Ancak, Halil Yozgat cinayetinde olay yerinde olduğu, dört adet ruhsatlı büyük kalibreli silahı ve Federal Ordu’ya ait yasadışı 100 mermi sahibi olduğu, bazı anayasaya aykırı
metinleri yazmanın yanı sıra esrar da bulundurduğu ortaya çıkınca Anayasayı Koruma Dairesi ile anlaşmalı olarak ilişiği kesildi” ifadesine yer verdi. Temme’nin Kassel Valiliğinde memur olarak çalışmaya devam ettiğine dikkati çeken Kılıç, “Suç Masası’nda soruşturmayı yürüten memurlar, Andreas Temme’nin, Halil Yozgat cinayetinden 45 dakika önce ve olaydan 15 dakika sonra aşırı sağcı olduğu bilinen bazı ispiyoncularla telefonlaştığını tespit etti. Ancak, eyaletin Anayasayı Koruma Dairesi bu kişilerin sorgulanmasına engel olmuş. Yetkililer bu kararlarını eyaletin güvenliğini korumak için almışlar. Hessen Anayasayı Koruma Dairesi bu konuda dönemin Hessen Eyaleti İçişleri Bakanı ve şimdiki başbakanı Volker Bouffier’den destek almış” ifadelerini kullandı.
Friedrich, NSU cinayetlerindeki hatalar için özel görevli atadı
A
lmanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, 8’i Türk 10 kişinin ölümünden sorumlu tutulan aşırı sağcı Nasyonalsosyalist Yeraltı (NSU) adlı terör hücresi ile ilgili Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nde (BfV) ortaya çıkan hataların araştırılması için özel görevli atadı. Bild gazetesinde yer alan haberde, BfV’nin bir altı birimin-
de müdür olan Hans Georg Engelke’nin Friedrich tarafından BFV’de NSU cinayetleri ile ilgili dosyaların nasıl imha edilebildiğini araştırmak üzere özel görevlendirildiği belirtildi. Engelke’nin, BfV’nin Köln merkezinde gelecek hafta çalışmalara başlayacağı ifade edildi.
29
KÜLTÜR-SANAT
Sinem Altan -Komponist-
30
KÜLTÜR-SANAT
PORTRE
U
zun yıllardır Berlin’de sanat hayatınızı sürdürüyorsunuz. Berlnlilerin yakından tanıdığı bir sanatçısınız. 2012’de ne tür projelerin altına imza attınız? 2011 senesinde yaptığımız projelerin başarıları ve devamlılığını 2012’ye taşıdığımızı söyleyebilirim. Özellikle Başkent Kültür Fonu (Hauptstadtkulturfonds) destekli projemiz olan ve Atze Müzik Tiyatrosu’nda gerçekleşen deLIGHTed Müzik Festivali büyük ilgi gördü ve başarı elde etti. Bunun üzerine senatonun ve sanat yönetmenleri olarak benim ve OLIVINN’i oluşturan ekip arkadaşlarımın kararıyla festivalin 2012’de tekrarlanmasına karar verildi. deLIGHTed’ın en büyük başarısı ve farkı da birbirinden uzak kalmış müzik kültürlerini ve ayrı zamanlara ait müzik stillerini birbiriyle harmanlayarak yeni konser ve performans şekillerini ortaya koymasıdır. Özellikle Türk ve Alman dinleyicilerin birarada iki kültürün zenginliklerinin sentezine eşlik edebilmeleridir. Bu festivalin ev sahibi olan topluluğumuz OLIVINN sayesinde opera, club ve breakdance’i buluşturan OpeRap gibi ya da Türk tangolarının dünya tangolarıyla ve klasik batı müziğiyle buluşmasını sağlayan light-hearted konseri gibi heyecan verici projeler ortaya çıkmış ve çeşitli başarılı Türk-Alman ve diğer milletlerden olmak üzere oluşan misafir müzisyenlerle hayat bulmuştur.
Ayrıca bu sene Keloğlan ve 40 Haramiler adlı başarılı ve ödüllü çalışmamız Atze Tiyatrosu’nda dinleyiciyle buluşmaya devam etti. Aynı zamanda 2012, içinde bulunduğum OLIVINN topluluğunun aldığı özel ödül ve gerçekleştirdiği başarılı ve ses getiren konserler sonrasında ilerlemesine de şahit olan bir sene oldu ve oluyor. En son Olivinn olarak Kiel şehrinde düzenlenen ‘Kieler Woche’ festivali kapsamında Türkiye’yi temsilen çok ses getiren bir konser sunduk. Yazdan sonra bu ekiple daha sık Berlin ve Berlin dışında konserler vereceğiz. Ve nihayet albüm için çalışmalara başlamak istiyoruz. Bunun için de sponsor desteğine ihtiyacımız olacak. Bu vesileyle bizi destekleyebilecek kurum ve şahıslara da duyurulmuş olsun. Bunun yanısıra, kısa bir aradan sonra yine daha yoğun olarak müzik tiyatrosu projelerinde yer alacağım. Bu sezonda bestelediğim ve ayrıca müzik direktörlüğünü ve aranjörlüğünü yapacağım, üç oyun gerçekleşecek: 1) Saison der Krabben (Ballhaus Naunynstrasse-Kreuzberg) Prömiyer 15 Eylül 2012 2) Der kleine Wassermann (FEZ Astrid Lindgren-Bühne-Wuhlheide) Prömiyer 26 Eylül 2012 3) Herr Flügel und das blaue Piano (Atze Musiktheater-Wedding) Prömiyer 21 Ekim 2012
Ankara doğumlusunuz. 5 yaşında piyano ile tanıştınız. 7 yaşında klasik müzik bestenizi gerçekleştirdiniz. O yıllarda sizi klasik müziğe, piyanoya bağlayan neydi? Aslında o yaşlarda çok haylaz bir çocuktum. Daha ziyade sokakta futbol oynamaktan ve spor yapmaktan hoşlanırdım. Biraz da annemin zoruyla piyano derslerine başladım. Piyano çalışmayı pek sevmezdim. Ancak daha sonraları piyano çalarken apayrı bir dünyaya adım attığımı hissettim. İçimde oluşan tüm duygu ve düşünceleri onunla paylaşmaya başladım. Tabii hamurum, derste öğrendiğim Mozart, Bach ya da Chopin gibi klasik batı müziği bestecilerinin eserleriyle yoğruldu. Böylece bu müziğin etkileri benim de temelimi oluşturmuş oldu. Ama bir süre sonra sadece onları olduğu gibi yorumlamak bana çok heyecan vermemeye başladı, o noktada daha öncesinde denemeye başladığım beste çalışmalarım da daha derin bir boyutta ilerleme gösterdi. Yaratıcılığım bu arayış sayesinde gelişti diyebilirim. Sanırım beni piyanoya ve müziğe bağlayan en büyük etken de bu oldu. Bilkent Üniversitesi’ndeki müzik eğitiminiz yine çok küçük yaşlarda başladı. Sonraları Azeri komponist Arif Meliko‘ dan ders almaya başladınız. Melikov ‘un sizin sanat hayatınıza katkısı konusunda neler söylemek istersiniz?
31
KÜLTÜR-SANAT
Sanıyorum, şu anda geldiğim noktada en çok, değerli hocam Arif Melikov’un emeği ve öngörüsü var. Onun bana kattığı değerler sayesinde büyük bir kariyer yolculuğuna ve gerçek bir sanatçı ve besteci olma yolunda emin adımlarla yürümeye başladım. Onunla tanıştığım zaman henüz 7 yaşındaydım. Benim için ikinci bir baba oldu, yani ‘sanat babam’ oldu. Bana öğütlediği en önemli şey de özüme ait müzikleri ve melodileri, yani
içimden gelen sesleri asla unutmamam ve onlardan yola çıkıp yeni eserler üretmem gerektiğiydi. Bu ilke benim bugünlere gelmemi sağladı. O yüzden hocama çok şey borçluyum. Henüz 11 yaşında iken, üstün yetenekler katagorisinde yurt dışı bursu kazandınız. Böylece Almanya’nın başkenti Berlin’e geldiniz. O yıllarda Berlin’de sınava girmeniz gerekiyordu. Özel izinle siz bu sınava girdiniz. Sinem Altan için daha sonraki yıllarda aldığı eğitim bu zahmete değdi mi? Sinem Altan için değdiği kesin. Zira başka şartlar altında bu kadar başarılı, çalışkan ve verimli olabilir miydim bilemiyorum. Şu ana kadar sığdırdığım çalışma ve başarılara baktığımda bazen ben bile inanamıyorum. O yaşlarda bu yeteneğin bu denli incelikle ve yüreklilikle değerlendirilmesi başıma gelen en büyük talih bence ve bunun asıl mimarları da tabii ki sevgili ailem. Ama onların benim için feda ettiklerini ve girdikleri zahmeti düşündüğümde bu zorlukları ve sıkıntıları yaşamadan başka bir imkan olsaydı acaba; daha iyi, daha güzel, daha rahat olabilir miydi diye hayıflandığım oluyor. Berlin, sizin özel yeteneğinize neler kattı? Berlin, sanat eğitimi ve özellikle benim branşım için son derece önemli bir yer ve ayrıca bir çok büyük sanatçının özgeçmişinde Berlin durağına rastlamak mümkün, tarihte de, bugün de. Benim için ayrıcalığı çok kültürlü ve çok yönlü bir şehir olmasıyla başlıyor. Aldığım eğitime baktığımda da; içimde taşıdığım müzik
dünyasının burada orta Avrupa müzik anlayışı ve yapısıyla harmanlanıp evrensel bir boyuta ulaştığını ifade edebilirim. Ayrıca Berlin, deneyler ve sıradışı konsept denemeleri için çok uygun bir yapıya sahip. Burada bulunan sanat kurumları ve takipçileri de sizi bambaşka bir biçimde besleyebiliyor. Bu farklı renkleri örneğin İstanbul ya da Amsterdam gibi diğer dünya metropollerine taşıdığınızda muazzam ilgi görüyor, dikkat çekiyor. Özetle; Berlin’in sanatımın ve müziğimin farklılığını ve kalıcı özelliklerini ortaya koyma ve pekiştirme anlamında çok şeyler kattığı su götürmez bir gerçek. Siz piyanonun başına geçince, sizi ve piyanoyu ayrılmaz ikizler gibi görmek de olası. Piyano ve Sinem Altan ne kadar yakınlar? Aslında dediğiniz gibi ikisini ayırmak pek mümkün değil. Piyano sanki benim 6.duyum ya da 3. elim, ya da hızla çarpan 2. kalbim. Çalmaya başladığımda bir bütün oluyoruz, sanki piyano hep içimde çalmaya devam ediyor ya da ben onun içinde yaşam bulmaya devam ediyorum. Böylesine yoğun bir ilişki. Bir de kendi müziğimin oluşmasında çok büyük rol oynadığı için çoğu zaman onu çaldığımın farkında bile olmuyorum. O denli içiçe geçiyoruz çünkü. Bazen, özellikle beste yaparken mesafe almak da iyi geliyor. Zira o zamanlarda bile fiziksel olmasa da beyin piyano çalmaya devam edebiliyor. Kimi zaman üzüntümü dinliyor, bana birşeyler anlatmaya çalışıyor, kimi zaman sevincimi, heyecanımı ona yüklüyorum beni umutlandırıyor, huzur veriyor. Böyle bir delilik yani..:) Sizce, Türkiye’de önümüzdeki yıllarda, sizin gibi özel yetenek ve komponistler yetişecek mi? Elbette yetişecek ve yetişiyor da zaten. Asıl önemli olan yetişebilmeleri için imkanların oluşması, yeteneklerinin keşfedilebilmesi bence. Gerçek sanata ve sanatçıya değer veren kuşakların yetişebilmesi de bir o kadar önemli. Yoksa olan yeteneklere sahip çıkmak ve desteklemek de mümkün olmaz. Türkiye doğa, müzik ve kültür bakımından birçok ülke ve bölgeden çok daha zengin ve verimli bir ülke. Yaratıcılığı birebir besleyen özelliklere sahip. O yüzden şimdi bizim olduğumuz gibi ileride de çok daha çarpıcı ve tüm dünyanın daha da dikkatini çeken, yakından tanınan, beğenisini ve
saygısını kazanan bestecilerin yetişeceğine inanıyorum. Yeter ki ülkeleri ve çevreleri tarafından desteklensin.. Şu an sanatınızı Berlin değil de mesela İstanbul’da icra ediyor olmak ister misiniz? Aslında bir yer de değil bir çok yerde olmanın bir sanatçı için daha ideal olduğunu düşünüyorum. Avrupa’nın bir çok şehrinde çalışmış olmama rağmen maalesef İstanbul’da çok fazla çalışma imkanı kısmet olmadı. Dolayısıyla İstanbul’da daha sık projeler yapmayı elbette çok isterim. Ama bu tamamiyle orada olmak istediğim anlamına gelmiyor. Özellikle içinde bulunduğum ve yarattığım çalışmalarla iki şehir arasında güzel bir diyalog oluşturduğuma inanıyorum. O yüzden çok daha fazla burada sunduğumuz çalışma ve konserleri sadece İstanbul değil, tüm Türkiye’ye ulaştırmayı ve tanıtmayı gerçekten çok istiyor ve umut ediyorum. Önümüzdeki yıllarda Sinem Altan’ın ne tür çalışmalarına tanık olacağız? Son senelerde edindiğim tecrübeler doğrultusunda tamamiyle benim besteleyeceğim büyük bir opera projesi hazırlığı içerisindeyim. Çok fazla detay verme şansım yok ama Berlin dışında olacak. Ama daha öncesinde; bu sene içerisinde yine besteci ve aranjör olarak Avusturya- Viyana’da bulunan Wiener Kammeroper’de yapılacak Puccini’nin La Boheme’inden yola çıkan yeni bir opera çalışmam olacak. Yine Olivinn ekibi olarak sanatçı arkadaşlarım Begüm Tüzemen ve Özgür Ersoy ile birlikte çeşitli konser ve projelerle karşınızda olmaya devam edeceğiz. Ayrıca deLIGHTed müzik festivalinin her sene gerçekleşmesi konusunda kalıcı adımlar atmaya başladık. Çok daha geniş kitlelere ve farklı ülkelere ulaşmak hedeflerim ve arzularım içerisinde. Umarım gerçekleşecek imkanlar yakalamak mümkün olur..
32
EKONOMİ
Alman hükümeti, İspanya’nın yardım talebinden memnun
İ
spanya’nın bankalar sistemini yeniden yapılandırmak için avro kurtarma şemsiyesinden yardım talep etmesi, Alman hükümeti tarafından olumlu karşılandı. Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, İspanya’nın yardım talep etmesinin, piyasalar ve Avrupa’daki partner ülkeler için iyi bir işaret olduğunu söyledi. Bunun, Avrupa’nın hareket yeteneğine sahip olduğunu ve krizlere karşı günümüzde, bir kaç yıl öncesine göre etkili araçların bulunduğunu gösterdiğini belirten Seibert, İspanya’nın yardım talebinde bulunacağının bilinmesinin iyi olduğunu kaydetti. İspanya’nın yardım müracaatını resmen ne zaman yapacağına bu ülke hükümetinin karar vereceğini ifade eden Seibert, bundan sonra, yapılacak yardımların Avrupa Finansal İstikrar Fonu’ndan mı (ESFS) yoksa 1 Temmuz’dan itibaren başlaması öngörülen Avrupa İstikrar Mekanizması’ndan mı (ESM) verileceğinin belirleneceğini söyledi. Seibert, talebin İspanya devletinden geldiğini, paranın da devlete verileceğini, yükümlülüklerinden de İspanya devletinin so-
A
Schengen ülkelerine geçici sınır kontrolleri
vrupa Birliği’ndeki (AB) Schengen bölgesine bağlı ülkeler, kaçak göç dalgasına karşı sınır güvenliğinin güvence altına alınması kapsamında geçici olarak gümrüklerdeki kontrolleri tekrar uygulamaya koyma konusunda uzlaşma sağladı. AB içişleri bakanlarının Lüksembourg’da yaptığı toplantıda varılan uzlaşı, dönem başkanı Danimarka tarafından kamuoyuna açıklandı. Dönem başkanı Danimarka tarafından yapılan açıklamada, kaçak göç dalgasına karşı, AB ülkelerinin, sınırlarını korumak adına Schengen’in daha uyumlu hale getirilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi.
R
rumlu olduğunu belirtti. Seibert ayrıca, Alman hükümetinin, mali işlem vergisini istediğini, muhalefetin, hükümetin verdiği taahhütlere güvenebileceğini ifade etti. Başbakan Angela Merkel’in, böyle bir verginin gerekli olduğuna inandığını kaydeden Seibert, verginin yürürlüğe konulması için de Avrupa çapında çaba harcayacağını söyledi. Alman hükümetinin, mali işlem vergisinin AB’ye üye 27 ülkede de yürürlüğe girmesini istediğini, ancak bazı ülkelerin buna karşı çekincelerinin bulunduğunu ifade eden Seibert, bu tereddütlerin ortadan kalkmaması durumunda, uygulamayı daha az sayıdaki ülkeyle de başlatmak istediklerini sözlerine ekledi.
Schengen Anlaşması’nın serbest dolaşımla ilgili düzenlemesinin daha uyumlu hale getirilmesi konusundaki talebin AB’nin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransa’dan geldiği bildirildi. Toplantı sonucunda Alman ve Fransız yetkililer, Schengen’in daha uyumlu hale getirilmesi konusundaki yeni düzenlemelerin belirli ve katı koşullara tabi tutulacağını ifade edildi. Fransa Içişleri Bakanı Manuel Valls, Suriye kriziyle birlikte meydana gelebilecek gelişmeleri de dikkate alarak, dönem başkanı Danimarka tarafından getirilen uzlaşma metnini kabul ettiklerini söyledi. Avusturya Içişleri Bakanı Johanna Mikl-
Leitner ise gazetecilere yaptığı açıklamada, özellikle Türkiye ve Yunanistan sınırındaki gelişmelerin Schengen’le ilgili daha açık bir mekanizmanın ortaya konulmasını gerekli kıldığını ifade etti. Schengen Anlaşması’na göre, üye ülkeler, gerektiğinde, kamu güvenliği adına sınırlardaki kontrolleri geçici olarak yürürlüğe sokabiliyor. Son olarak Polonya, Avrupa Futbol Şampiyonası nedeniyle sınırındaki kontrolleri tekrar yürürlüğe sokmuştu. AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu ise ‘’özgür dolaşım hakkını ihlal ettiği’’ gerekçesiyle bu konudaki sınırlamalara karşı çıkıyor.
Gazprom, E.ON ile anlaştı
us Gazprom ile Almanya’nın E.ON AG şirketi, uzun vadeli sözleşmelerle Almanya’ya tedarik edilen Rus doğalgazının fiyatı konusundaki müzakereleri sonuçlandırdı. Gazprom’dan yapılan açıklamada, konuyla ilgili anlaşmanın Gazprom Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Gazprom Export Genel Müdürü Alexander Medvedev ile E.ON Ruhrgas AG CEO’su Klaus Schäfer tarafından imzalandığı bildirildi.
Açıklamaya göre, Gazprom Export Genel Müdürü Alexander Medvedev konuya ilişkin olarak, ‘’Bu anlaşma doğalgaz piyasasındaki güncel eğilimleri ve gelişmeleri göz önünde bulundurarak orta yolda buluştuğumuzu ifade etmektedir’’ dedi. E.ON Ruhrgas AG CEO’su Klaus Schafer ise müzakerelerin her iki taraf için de kabul edilebilir bir sonuca bağlanmış olmasından memnuniyet duyduklarını belirterek, ‘’Gazprom ve E.ON bir kez
daha uzun vadeli stratejik ortaklar olarak uygulanabilir çözümlere ortaklaşa varabildiklerini göstermiş oldular. Bugünün anlaşmalarını imzalamakla, Gazprom’la olan uzun soluklu ve başarılı ortaklığımızı güçlendirmiş bulunuyoruz’’ değerlendirmesinde bulundu. Gazprom, E.ON Grubuna 1973’ten bu yana doğalgaz tedarik ediyor. 2036 yılına kadar geçerli mevcut doğalgaz sözleşmeleri ile azami 600 milyar metreküplük bir hacim öngörülüyor. 33
EKONOMİ
Almany Bakan Niebel, eleştirilerin hedefinde
A
lmanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Dirk Niebel, Afganistan’a Mart ayında yaptığı ziyaret sırasında Kabil’de satın aldığı bir halıyı gümrükte vergilendirmeden ülkesine getirttirdiği için eleştiriliyor. Alman basınında yer alan haberlerde, Niebel’in Mart ayında Afganistan’a yaptığı ziyaret sırasında 9 metrekare ve 30 kilogram ağırlığında bir halıyı 1400 Dolara satın aldığı belirtildi. Niebel’in halıyı kendisinin Almanya’ya getirmesi yerine 20 Mayıs’ta Kabil’den Berlin’e dönen Alman Istihbarat Teşkilatı (BND) Başkanı Gerhard Schindler’in bulunduğu uçakla Almanya’ya getirildiği ifade edilen haberlerde, daha sonra Niebel’in halıyı gümrükten geçirmeden şoförüne aldırttığı kaydedildi. Niebel, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, Afganistan’da yaptığı ziyaret sırasında güvenlik nedeniyle normal yollarla halı almanın mümkün olmadığını, bir rica üzerine elçilik çalışanın güvenilir bir halı tüccarını kendisine tavsiye ettiğini ifade etti. Resmi programın sonunda tüccarın çeşitli halılarla elçiliğe geldiğini be-
lirten Niebel, bu vesile ile halıyı satın aldığını kaydetti. Niebel ayrıca, halının özel bir hatıra olduğunu hiç bir zaman gizlemediğini belirtti. Halıyı uçakla Almanya’ya getiren BND’den yapılan açıklamada, halının Niebel’e verilen bir resmi hediye olduğunun sanıldığı ve bundan dolayı uçağa alındığı ifade edildi. Bu arada Niebel’in halı için gümrük vergisi ödemek için başvurduğu, böylelikle Federal Maliye Bakanlığı’nın Niebel hakkında vergi kaçırmaktan soruşturma açılmasına gerek kalmadığı kaydedildi. Niebel’in 200 avronun üstünde gümrük vergisi ödemesi gerektiği bildirildi. Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Başbakan Angela Merkel’in, Niebel’in halının Almanya’ya getirilmesinde yaptığı ihmali hızlı bir şekilde telefi edeceğine inandığını belirtti. Ana muhalefet partisi Sosyal Demokrat Partisi’nden (SPD) Sascha Raabe, Niebel’in görevini kötüye kullandığı yönünde eleştirirken, Sol Parti’den Niema Movassat, bu görevde bulunan Niebel’e bunun yakışmadığını kaydetti.
Avrupa Inşaat Sanayi Federasyonu (FIEC)
1905
yılında kurulan ve merkezi Brüksel’de bulunan FIEC, 25 Avrupa Birliği ve 2 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi ile Hırvatistan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 29 ülkeden 33 üye birliği temsil ediyor. 2000 yılından bu yana Türkiye Müteahhitler Birliği’nin
de üyesi olduğu FIEC’in misyonu, Avrupa inşaat sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek koşulların oluşturulmasını teminen Avrupa Komisyonu nezdinde gerekli çalışmaları ve sektörün sözcülüğü görevini yürütmek olarak tanımlanıyor.
Avrupa, ABD’nin istihdam verilerini bekleyecek
M
erkez Bankaları piyasa beklentileri doğrultusunda harekete geçerek büyümeyi teşvik etmek ve borçlanma maliyetlerini düşürmek için adım atmaya başladılar. Dün ECB’nin faizleri çeyrek puan indirmesi, İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) varlık alım programı tutarını artırması ve uzmanlar tarafından sürpriz olarak nitelendirilen Çin Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi dün piyasaların açık olduğu bir saat içinde gerçekleşti. Piyasaların tepkisine bakıldığında ise genel olarak kar satışlarının ve bu adımların yeterli olmayacağını düşünen yatırımcıların satışlarının hakim olduğu görülüyor.
34
Dün Dow Jones endeksi yüzde 0,36 oranında değer kaybederken, bunda ABD’de açıklanacak 2. çeyrek karlarının dolardaki değerlenme ve emtia fiyatlarındaki düşüş nedeniyle önceki döneme göre gerileyebileceği beklentilerin etkili olduğu belirtiliyor. Avrupa borsalarında ise güne yükselişle başlayan endekslerin açıklamaların ardından düşüşe geçtiği ve günü yüzde 0,20 - 0,40 arasında düşüşlerle kapattığı görüldü. Bunda ECB’nin politika faiz oranını 25 baz puan indirerek tarihin en düşük seviyesi olan yüzde 0,75’e çekmesiyle birlikte mevduat faiz oranını sıfıra indirmesinin etkili olduğu belirtiliyor.
Almanya’da enflasyon oranı yüzde 2’nin altına düştü
A
lmanya’da enflasyon oranının Mayıs ayında, 2010 yılından beri ilk kez yeniden yüzde 2’nin altına düştüğü bildirildi. Wiesbaden kentindeki Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Nisan ayında yüzde 2,1 olan enflasyon oranının Mayıs ayında yüzde 1,9’a gerilediği belirtildi. Bunun başlıca sebebinin benzin ve yakıtlardaki fiyat baskısının azalmasından kaynaklandığı ifade edilen açıklamada, son olarak 2010 yılının Aralık ayında bu oranın yüzde 1,7 ile daha düşük olduğu kaydedildi.
Almanya ve İngiltere mali işlem vergisi konusunda anlaşamadı
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, başkent Berlin’de Ingiltere Başbakanı David Cameron ile düzenlediği basın toplantısında, mali işlem vergisi konusunda muhalefet partileriyle önemli noktalarda anlaşma sağlandığını, mali birlik konusunda da muhalefetle nihai bir uzlaşmaya varmak istediklerini söyledi. Görüşmelerin hem koalisyon, hem de muhalefet partileri tarafından yapıcı bir şekilde sürdürüldüğünü kaydeden Merkel, “Bunun Avrupa için iyi bir katkı olduğunu düşünüyorum” dedi. Cameron ise, mali işlem vergisini açık bir şekilde bir kez daha reddederek, böyle bir verginin Ingiltere’deki mali işlerin diğer ülkelere kaymasına yol açabileceğini ifade etti. Bankaların ve mali kuruluşların belirli bir ölçüde vergilendirilmesine ise karşı olmadıklarını belirten Cameron, borsa işlerinde “damga vergisi” uygulayan Ingiltere’nin, bu konuda diğer bazı Avrupa ülkelerine göre çok daha fazla çaba harcadığını kaydetti.
EKONOMİ
Almanya Göçmen Şirketlere Teslim
A
lman hükümetinin 9. Göç Raporu hakkında bilgi veren “Die Welt” gazetesi, ülkedeki her üç şirketten birinin yabancılar tarafından kurulduğunu, 2010 yılında Türkler tarafından kurulan şirketlerin sayısının, 20 yıl öncesine kadar yaklaşık üç katına çıktığını yazdı. Almanya’daki yaklaşık 80 bin Türk şirketinin 400 bin kişi çalıştırdığı, 36 milyar avro gelir elde ettiği ve bu şirketlerde çalışanların yüzde 35 ila 40’ının Alman olduğu belirtilen haberde, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Başkanı Rainhardt Freiherr von Leoprechting’in, gelecek yıllarda Türk şirketlerinin büyüklüğünün ve sayısının hızlı bir şekilde artacağını söylediği ifade edildi. Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer’in, yaklaşık 700 sayfalık 9. Göç Raporu’nun ön sözünde, göçmen kökenli ailelerin, çocuklarını daha yoğun bir şekilde çocuk yuvalarına göndermeye başladığını, diploma almadan okuldan ayrılan göçmen kökenli öğrencilerin sayısının azaldığını ve iyi eğitimli göçmen kökenlilerin sayısının arttığını belirterek, bunun olumlu bir gelişme olduğunu, ancak Almanlarla karşılaştırıldığında hala geride kaldığını ifade ettiği bildirildi. Göçmen kökenli ailelerin çocuklarını
ana okullarına göndermesinin memnuniyet verici olduğu kaydedilen raporda, 2008-2011 yılları arasında ana okullarına gönderilen göçmen kökenli çocukların oranının yüzde 53, Almanların oranının ise yüzde 39 arttığı belirtildi. Raporda, 3 yaşın altındaki her 7 göçmen kökenli çocuktan birinin çocuk yuvasında eğitim gördüğü, çocuk yuvalarına giden 3 ila 6 yaşındaki göçmen kökenli çocukların sayısının da neredeyse Alman çocukların sayısına ulaştığı kaydedildi. İşsizlik konusunda ise göçmen kökenlilerin durumunun kötüleştiğine işaret edilen raporda, 2011 yılında işsiz göçmen kökenlilerin sayısının Almanlara göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla olduğu, bu durumun da göçmen kökenlileri daha fazla ticaret yapmaya teşvik ettiği belirtildi. Almanya’nın geleceği için göçmenlerin topluma başarılı bir şekilde entegre olmalarının çok önemli olduğuna dikkati çekilen raporda, Almanya’da 5 yaşın altındaki her 3 çocuktan birinin göçmen
kökenli olduğu, Almanya’nın gelecekte de ekonomik açıdan güçlü bir ülke olarak kalabilmesi için göçmen kökenlilerin istihdam piyasasına entegre edilmesinin şart olduğu kaydedildi. Başarılı göçmen kökenli girişimciler olarak Crytek adlı bilgisayar oyunları üreticisi şirketin sahipleri Yerli kardeşleri örnek gösteren gazete, Avni, Faruk ve Cevat Yerli’nin, iki kültürlü yetişmekten dolayı mutluluk duyduğunu yazdı. Yerli kardeşlerin, Türklerin Almanlara göre daha iyi konuşma ve pazarlama yeteneği olduğunu, ayrıca daha dinamik olduğu için risk üstlenmeyi sevdiğini, Almanların ise disiplini ve kalite anlayışı olduğunu söylediği, bu özelliklerinden dolayı her iki ülkenin kültürünün birbirini mükemmel bir şekilde tamamladığı görüşünde olduğu belirtildi.
Türk müteahhitler Avrupa’da da söz sahibi
T
ürkiye Müteahhitler Birliği (TMB), Avrupa Inşaat Sanayi Federasyonu (FIEC) yönetiminde daimi üyeliğe sahip oldu. TMB’den yapılan açıklamaya göre, Istanbul’da düzenlenen Avrupa Inşaat Sanayi Federasyonu (FIEC) Genel Kurulu’nda tüzük değişikliğine gidildi. Daha sonra yapılan seçimlerde 20122014 dönemi için TMB Başkan Vekili ve Yapı Merkezi AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aykar, FIEC Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi. Bu yıl 60. kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiye Müteahhitler Birliği, Avrupa inşaat sektörünün en üst çatı kuruluşu olan
Avrupa Inşaat Sanayi Federasyonu’nun (FIEC) temsilcilerini Istanbul’da ağırladı. Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, Irlanda, Italya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Ispanya, Isveç ve Isviçre’den üst düzey sektörel temsilcileri, FIEC Genel Kurul’u için Istanbul’da buluştu. Genel Kurul Toplantısı’nda yapılan tüzük değişikliği ile FIEC yönetiminde daha önce sadece Almanya, Fransa ve
Italya’nın sahip olduğu daimi üyeliğe Türkiye de sahip oldu. Yapılan seçimlerde de 2012-2014 dönemi için FIEC Başkanlığına Alman Federasyonlarını temsilen Thomas Schleicher getirildi. Yönetim kurulu üyeliklerine ise TMB Başkan Vekili ve Yapı Merkezi AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aykar’ın yanı sıra Frank Dupre (Almanya), Jacques Huillard (Fransa), Paolo Astaldi (Italya), Kjetil Tonning (Norveç), Nestor Turro (Ispanya), Johann Willlemen (Belçika), Michel Buro (Isviçre), Venelin Terziev (Bulgaristan) ve Duccio Astaldi (EIC) seçildiler.
35
UYUM
Angela Merkel, döner kesti
A
lmanya Başbakanı Angela Merkel, genel başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi ile Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’ne bağlı Orta Ölçekli İşletmeler Birliği’nin geleneksel olarak her yıl düzenlediği yaz şenliğinde döner kesti. Merkel, Berlin’de bir döner firmasının sahibi Hanefi Aydın ile kestiği dönerden yedi. Hanefi Aydın ile bir süre sohbet eden Merkel, döner standında çalışanlarla hatıra
fotoğrafı çektirdi. Öte yandan, Merkel’in, Almanya Milli Futbol Takımı’nın Avrupa şampiyonasında finale kalması durumunda Kiev’deki final maçına gitmek istediği bildirildi. Ancak Merkel’in bu isteği kamuoyunda tartışmaları da beraberinde getirdi. Angela Merkel’in, Ukrayna’daki insan hakları ihlali iddiaları nedeniyle bu ülke başbakanıyla aynı karede yer almaması gerektiği savunuldu.
Almanya’da sünnet olmak yasaklandı mı?
26
Haziran 2012 tarihinde Köln Eyalet Ceza mahkemesi talihsiz bir karar vererek erkek çocuklarının sünnet edilmesini suç olarak değerlendirdi. Dört yaşındaki müslüman bir çocuğu sünnet etmesi neticesinde sünnet etme işleminde bulunan doktora Köln savcılığı kamu davası açmıştı. Köln Ceza Mahkemesi sünnet işlemini velilerin izni bulunduğu için suç olarak değerlendirmezken, Köln Eyalet Ceza Mahkemesi velilerin izni bulunsa da bu işlemin suç sayılacağına kanaat getirdi. Mahkeme kararına göre ‘sünnet işlemi telafisi mümkün olmayan bir yara açarak çocuğun kendisiyle ilgili karar yetkisini’ ihlal ediyor. Berlin İslam Federasyonu Başkanı ve Müslüman Avukatlar Birliğinin yönetim üyesi Avukat Fazlı Altın konuyla ilgili bir açıklama yaparak, bu kararın Alman Anayası tarafından temin edilen din öz-
gürlüğü ilkesine aykırı olduğunu ifade etti. ‘Köln mahkemesi malesef çok talihsiz bir kararda bulunmuştur. Almaya’da yaşayan milyonlarca müslüman ve yahudi vatandaşın din özgürlüğü tehlikeye düşmüş durumda. Her iki din için de vazgeçilmez olan sünnet işleminin suç sayılması toplum barışını zedeliyecek bir meseledir. Bir ilahiyatçı olarak sünnet olmanın dini bir vecibe olduğunu açıklıkla söyleme durumundayım.’ diyen Fazlı Altın ‘Mahkeme kararları yasa gibi işlev görmez. Bu yüzden karar sadece hakkında karar verilen doktoru bağlar. Doktorlarımız lütfen korkmasınlar, müslüman çocukları sünnet etmekten çekinmesinler. Aleyhinde karar verilen doktoru anayasa mahkemesi ve Avrupa İnsan hakları mahkemesine kadar desteklemeye hazırız.’ diyerek sözlerine devam etti.
‘Sünnet olmanın hem dinimizde hem de kültürümüzde özel bir yeri vardır. Çocuklarımızın sünnet merasimleri hayatlarında unutulmaz güzelliklerden bir tanesidir. Sünnet merasimlerine gösterilen önem ve bu olayın dini ve kütürel arka planı malesef Köln Eyalet Ceza Mahkmesi tarafından gözardı edilmiştir. Kaldı ki sünnet olmanın tıbbi açıdan da bir çok faydası bulunmaktadır. Bundan sonra mahkemeleri sünnet meselesinde daha hassas davranmaya davet ediyoruz. Yasama hakkını elinde bulunduran Alman Millet Meclisine de din özgürlüğünü temin altına alan yasalar ihdas etmesinin anayasal bır sorumluluk olduğunu hatırlatıyoruz.’ diyerek sözlerini tamamlayan Fazlı Altın toplum barışının öneminin altını çizerek ‘Hukuki karalar toplum barışına katkıda bulnmalı’ dedi.
Fazlı Altın: “Almanya’daki doktorlara gözdağı verildi”
B
erlin İslam Federasyonu Başkanı Avukat Fazlı Altın, Köln Eyalet Mahkemesi’nin sünneti ‘’yaralama suçu’’ kapsamına alan kararıyla ülkedeki doktorlara “gözdağı verildiği”ni söyledi. Altın, Almanya’da sünneti yasaklayan 36
herhangi bir kanunun olmadığını, sadece Köln Eyalet Mahkemesi’nin, sünneti yaralama suçu kapsamana alan bir kararın bulunduğunu hatırlatarak, ‘’Başka bir eyaletin mahkemesi konuyu farklı değerlendirebilir ve farklı bir karar verebilir. Sünneti yasaklayan herhangi bir yasa yok’’ dedi. Köln Eyalet Mahkemesi’nin kararında doktora ceza verilmediğine işaret eden Altın, doktorun, sünnet etmeyi yasal olduğunu sandığı için ceza verilmediğini, ancak bundan sonra sünnet edecek doktora ceza verilebileceğinin ifade edildiğini kaydetti. Doktora ceza verilmediği için de kararın ‘’can sıkıcı bir karar olduğu’’, böylelikle
doktorun temyize gitme imkanının kalmadığını, savcının da temyize gitme derdinin olmadığını belirten Altın, tek davada böyle bir karar alınarak, Almanya’da yaşayan Müslüman ve Yahudilerin din özgürlüklerinin fiilen kısıtlandığını ifade etti. ‘’Bu kararla Almanya’da tüm doktorlara gözdağı verildi’’ diyen Altın, Almanya’daki Müslüman ve Yahudilerin son derece mağdur olduklarını belirtti. Bu kararın sadece doktoru bağladığını, ancak hukuken önemli olanın başka mahkemelerin bu kararı emsal olarak değerlendirebileceğini ifade eden Altın, şu an konunun açık olduğunu, bu kararın Yargıtay kararı olması durumunda diğer mahkemeler için de bağlayıcı bir yönü olabileceğini kaydetti.
EKOLOJİ
Alman EWE Enerji` den Schoeber Türkiye büyüdükçe ve geliştikçe biz de Türkiye ile beraber burada büyümeyi ve gelişmeyi hedefliyoruz
M
erkezi Almanya’da bulunan EWE Grubu’nun Yönetim Kurulu Üyesi, Kayserigaz ve Bursagaz’ın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Willem Schoeber, Türkiye’nin ve şehirlerin yakaladığı dinamik büyüme ortamının devam ettirilebilmesi için düzenleyici kurumların da mevzuat bağlamında hem şehre hem de ülkeye katma değer yaratacak yatırımları ciddi anlamda desteklemesi gerektiğini söyledi. Türkiye’deki şirketlerinin yönetim kurulu toplantısı dolayısıyla Kayseri’ye gelen Dr. Willem Schoeber, bazı soruları yanıtladı. Schoeber, doğal gaza yapılan son zammın, bağlı şirketleri Kayserigaz ve Bursagaz’ı herhangi bir şekilde etkilemediğini, müşterilerden tahsil ettikleri gaz faturalarını tedarikçiye ödediklerini, bu nedenle gelirlerinde bir yükselme olmadığını anlattı. Yaptıkları yatırımlar üzerinden tarife yoluyla gelir elde ettiklerine dikkati çeken Schoeber, ‘’Dolayısıyla müşterilerimizin maruz kaldığı bu fiyat artışı, bizim tamamen dışımızda ve bizim onlara istemeden yapmak zorunda kaldığımız olgudan ibarettir’’ dediç Schoeber, Kayseri ve Bursa’daki yatırımlarının devam ettiğini belirterek, ulusal düzeyde yapacakları yatırımlar konusunda ise iletişim ve tasarlama çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi. Gelecek dönemde Türkiye’ye yapmayı planladıkları yatırımlar konusunda gelişmelar olacağını vurgulayan Schoeber, şöyle devam etti:
‘’Kayseri oldukça hızlı büyüyen dinamik bir şehir. Bir süre önce Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanına gerçekleştirdiğimiz ziyarette, özellikle turizm alanında ciddi bir açılım olduğundan bahsetti. Özellikle Erciyes Master Planı bağlamında ciddi bir yapılanma, büyük bir inşaat akımının olduğunu anlattı. Biz bundan son derece memnunuz. Bizim gayemiz Kayseri’nin içerisinde bulunduğu bu dinamik büyüme ve gelişme ortamına ayak uydurabilmek. Şebekemizi Kayseri’nin büyüdüğü yerlere rahat ve etkin bir şekilde götürmek istiyoruz. Ancak, EPDK’nın yaptığı düzenlemelerde bize daha çok esneklik tanımasını bekliyoruz. Yapacağımız yatırımlarda bize çok ciddi kısıtlamalar koymasının, bizim şehrin dinamik değişiminin gerisinde kalmamıza neden olabileceği endişesi taşıyoruz. Bu bağlamda EPDK’nın Kayserigaz’ın Kayseri şehri ile olan işbirliğini desteklemesi ve Kayseri’nin gelişen dinamiklerini göz önünde bulundurarak Kayserigaz’a gerekli desteği vermesi ve ihtiyaç duyduğumuz esnekliği sağlaması gerekmektedir.’’ Schoeber, bunun bir ayrıcalık olduğunu hiçbir şekilde düşünmediğini vurgulayarak, ‘’Bu bir ayrıcalıktan ziyade hem Kayseri’nin menfaatleri açısından hem de daha da önemlisi ülke menfaatleri açısından oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Şöyle ki, Türkiye’nin ve şehirlerin yakaladığı dinamik büyüme ortamının devam ettirilebilmesi için düzenleyici kurumların da mevzuat bağlamında hem şehre hem de ülkeye katma değer yaratacak yatırımları ciddi anlamda desteklemesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu
kesinlikle bir ayrıcalık olmamakla beraber ülkenin menfaati ve geleceği için gerekmektedir’’ diye konuştu. Schoeber, EPDK’nin yatırımlarını desteklemesi halinde, Kayseri’nin büyümesine ayak uydurmaktan ve doğal gaz şebekesini Erciyes, Develi gibi bölgelere götürmekten ve insanlara hizmet sunmaktan dolayı oldukça memnun olacaklarını anlattı.
-Avrupa’daki krizAvrupa’nın yaşadığı finansal kriz nedeniyle EWE Grubu’na bugüne kadar direkt bir etki olmadığını ifade eden Schoeber, bankaların yükselen faiz oranlarından dolayı bazı yansımalar olsa da ciddi ve özel bir yansımanın olmadığını bildirdi. Schoeber, düşük faiz imkanlarıyla yatırım yapmak isteyen birçok yatırımcı olduğuna dikkati çekerek, ‘’EWE Grubu, düşük risk algısı sayesinde bankalardan oldukça düşük faizlerle kredi alabilmekte. Yatırımlarını çok daha rahat gerçekleştirebilmekte’’ dedi. Türkiye’nin gelişen dinamik yapısıyla oldukça önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Schoeber, ‘’Biz bu pazarda olmaktan oldukça mutluyuz. EWE Grubu olarak Türkiye’yi çok ciddi anlamda önemsiyoruz. Ayrıca, müşterilerimizin bir Alman şirketi olarak bize gösterdikleri sempatiden ve ilgiden de oldukça memnunuz. Bu şehrin, bu ülkenin bir parçası olmaktan dolayı oldukça memnunuz.Türkiye büyüdükçe ve geliştikçe biz de Türkiye ile beraber burada büyümeyi ve gelişmeyi hedefliyoruz’’ diye konuştu.
37
FELSEFE
Felsefece...
Platon`un platonik aşkı
Klasik Yunan Mitolojisi bize iki aşk tanrıçası sunuyor.
B
iri Homeros destanında geçen Afrodit ki başkalarının aşk ilişkilerine sürekli burnunu sokan bir Afrodit`tir bu. Durup dururken güzel Helen`in kocasından kaçıp Troyalı Paris`e sevgili olmasını sağlar ve on yıl sürecek Troya savaşlarının başlamasına neden olur. Bu yüzden de babası Zeus`tan epey azar işitir. Klasik Yunan Felsefesinde bu aşk tanrıçası pek rağbet görmez, hatta Platon ünlü „Şölen“ eserinde Pausanios`un ağzından bu tanrıça için „ayak takımı“nın tanrıçası diye sözettirir. Bir felsefe klasiği olan „Şölen“de („Symposion“) Agathon’un davetine katılan düşünür ve felsefecileri ilgilendiren Afrodit ise Homeros`tan yüz yıl sonra yaşamış olan Hesiodos`un destanındaki gök tanrısı Uranos`un denize saçılan spermlerinden oluşan ve köpükler içinde Kıbrıs adasına çıkan Afrodittir. Göklerin kızı bu Afrodit ağırbaşlı ve kutsal bir tanrıçadır. Ama bu ünlü Platon metninde asıl konu Afrodit değil Erostur. Yeryüzünde hiçbir şey yokken, tam bir kaos ve kuraklık varken ana tanrıça toprak ile gök tanrısı Uranos arasında çöpçatanlık yapan Tanrı Eros her ikisinin birleşmesini sağlamış ve yeryüzüne canlılığı getirmistir; Uranos yağmurlarıyla toprak anayı dölleyerek tüm canlıların oluşmasını sağlamış... Metinde asıl belirleyici olan yaratıcılığın ve yaşamın sürdürücü gücün Eros olmasıdır. İşte „Şölen“ toplantısı bu Eros`u tartışmak için biraraya gelenlerden oluşur. Dönemin önemli kişilerinden oluşan bu buluşmada Sokrates te vardır. Sokrates sanki her zamanki şaşırtıcılığıyla erosu yaşlı bir bilge kadından; Diatoma`dan öğrendiğini anlatır. Platon`un burada Sokrates`e söylettikleri tarihte bugüne dek „platonik aşk“ olarak bildiğimiz konunun özünü oluşturur. Her ne kadar bu öz tamamen değişmiş olsa da! Ne söyler koca Sokrates ? Daha doğrusu Diatoma Sokrates`e neler anlatır ? „Bu dünyanın güzelliklerinden başla-
yacaksın, hiç durmadan basamak basamak yüce güzelliğe yükseleceksin, bir güzel bedenden ikisine, ikisinden bütün güzel bedenlere, sonra güzel bedenlerden güzel işlere…“ (Şölen, cev; A. Erhat – S. Eyuboğlu, s:80). Sonunda varılan tek bilgi aşaması olan eros „salt güzellik“tir. Bu güzellik, „kendini bir yüzle, elle ayakla, bedene bağlı hiç bir şeyle göstermeyecek, ne bir söz olacak, ne bir bilgi..“(a.g.y. s:80). Görüldügü gibi varılan noktadaki eros sadece zihinde ya da akılda olan; hiç bir somut güzellikle bağı olmayan güzellik idesidir. Yaşlı kadın Diatoma devamla; „İnsanın salt güzellikle karşı karşıya geldiği an yok mu, sevgili Sokrates, işte yalnız o an için insan hayatı yaşamaya değer“(a.g.y.s:80). Her türlü cinsellikten arınmış olan bu güzellik anlayışı daha sonra Batı dünyasına „platonik aşk“ olarak geçer. Geçer ama belli bir anlam değişikliğiyle, anlam kaymasıyla geçer. Çünkü, bugün biz „platonik aşk“tan söz ettiğimizde hiç te, Platon`un yukarıdaki ünlü metninde Diatoma`nın ağzından vurguladığı „..bir güzel bedenden ikisine..“ anlamındaki uzun bir cinsellik deneyimini aklımıza getirmeyiz. Üstelik yukarıdaki metin bu deneyimi herkesin yaşaması gerektiğini söylüyor .! Kısaca, bizim bugünkü „platonik aşk“ımız pek Platon`un kastettiği eros anlayışına uymuyor. Bu anlam kaymasına neden, Platon`dan çok sonra gelen Hıristiyanlıktı. Hıristiyan dini ilk çağ felsefesinden kendi kutsallık anlayışına uyan bir çok şeyi alırken yukarıda sözü geçen „salt güzellik“ , „mutlak güzellik“ ya da „güzellik idesi“ anlayışını alarak kutsallaştırdı, Tanrı’ya olan sevgiye yöneltti. Tabiki bu aktarımda artık „güzel bedenlerin“ ayıklanması ve unutturulması gerekiyordu. Hıristiyanlık Platon`un erosuna giden yaşam dolu deneyim yolunu yok saydı. Böylece insanlık yüzyıllarca „platonik aşk“ın cinsellikle hiçbir bağı olmadığını „öğrendi“.
Hıristiyan teolojisinin temellerini atan Aziz Augustinus da ( 4.yüzyil) Hıristiyan olmadan önce kendisini günahkar olarak değerlendirdiği „deneyim“ dolu dünyasını anlatırken sanki bir zorunluluktan bahseder; ancak günahkar olması sayesinde “doğru yolu” bulmuştur. İlahi aşka giden yolda günahkarlık ona yardımcı olmuştur. Böyle bir “itiraf” daha sonraki Hıristiyan düşünürlerinde pek görülmez. Aziz Augustinus Platon`un mutlak güzelliğe giden yolda tecrübelerin önemini henüz inkar etmemişti. Ayrıca onun Tanrı’ya giden yolda erosun önemini vurgulaması da başka bir Platon etkisini gösterir gibi. Daha sonra Ortaçağ boyunca cinsellikten arınmış aşk anlayışı hakim olacaktır. Ta ki Rönesans ile birlikte insan vücudu tekrar konu oluncaya dek. Platon`un Hıristiyanlıkta kutsallaşan „ilahi güzellik“ anlayışı İslam dünyasında da tasavvuf düşüncesinde kendisini gösterecektir. İlahi aşka ulaşmada sevgiliye bir yansıtıcı olarak ihtiyaç duyulur, burada da cinsellikten arınmışlık kendisini gösterir; sevgiliye kavuşmak, beraber olmak ilahi aşka giden yolu tıkayacağından, ayrılık zorunludur. Sevgili sadece ayna işlevi, Tanrı’nın güzelliğini yansıtan bir ayna işlevini yerine getirmelidir. Fazlasını değil. Günümüz modern toplumunda birey için „platonik aşk“ın ilahi aşkla hiçbir ilgisi olmadığı aşikar. Ama onun „platonik aşk“ının ne olduğu ise başlı başına ayrı bir konu.
Ufuk Yaltraklı
38
KÜLTÜR
Berlin’de “Anadolu’da Krallık” sergisi
K
reuzberg Müzesindeki serginin açılışına, Müze Müdürü Martin Düspohl ve Bergama Müzesi (Pergamonmuseum) bünyesinde kurulan İslam Sanatı Müzesinin Müdürü Stefan Weber’in yanı sıra Konya Müzeleri Müdürü Yusuf Benli, Akşehir Müze Müdürü Ömer Faruk Türkan, Afyonkarahisar Müze Müdürü Mevlüt Üyümez, Konya Müzeler Müdür Yardımcısı Naci Bakırcı, Berlin Elçi Müsteşarı Hakan Karaçay, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bazı yetkilileri, ayrıca çok sayıda Türk ve Alman vatandaşı katıldı.
İ
talya’da her yıl geleneksel olarak Yabancı Gazeteciler Birliği tarafından verilen Altın Küre (Globo d’Oro) sinema ödülleri, bu yılki sahiplerini bulurken, İtalya’da yaşayan Türk yönetmen Ferzan Özpetek’in 9. filmi Şahane Misafir de 5 ödül aldı. Roma’daki Alman Akademisi’nin bahçesinde düzenlenen ödül törenine sinema dünyasının önde gelen isimleri ve birlik üyesi 200’ü aşkın gazeteci katıldı. Gecede, bu ödülü farklı kategorilerde
Selamlama konuşmalarının ardından, Kreuzberg Müzesinin “Cam Merdiveni”nin çevresinde, Mevlana Müzesine ait resimlerin ve bazı heykellerin yer aldığı serginin açılışı yapıldı. Akşehir Müze Müdürü Türkan, yaptığı açıklamada, bölgedeki müzelerin ve Mevlana’nın tanıtılması amacıyla daha önce de Türkiye’de açılan benzer bir serginin bu kez de bazı Alman müzelerin işbirliğiyle Berlin’de açılmasından büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Kreuzberg Müzesindeki “Anadolu’da Krallık” sergisi 19 Ağustos’a kadar açık kalacak.
Özpetek’e 5 ödül daha önce pek çok kez kazanan Ferzan Özpetek, Şahane Misafir (Magnifica Presenza) filmiyle ‘’En İyi Yönetmen’’ ödülünü aldı. Bu ödülün yanı sıra Şahane Misafir’in başrol oyuncusu Elio Germano da ‘’En İyi Erkek Oyuncu’’ ödülüne layık görüldü. Ödül töreninde, Şahane Misafir, Paola Minaccioni ile ‘’En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’’, Beppe Fiorello ile de ‘’En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’’ ödüllerini kazandı.
Filmin oyuncularından Anna Proclemer’a da gecede özel ödül verildi. Proclemer, ödülünü alırken yaptığı konuşmada, Özpetek’in oyuncularını seven ve onlarla çok iyi anlaşan büyüleyici bir yönetmen olduğunu belirterek, övgülerde bulundu. Gecede, ‘’En İyi Film Ödülü’’ Giuliano Montaldo’nun L’Industriale filmine verilirken, ‘’En İyi Kadın Oyuncu’’ ödülünü ise ‘’Isole’’ filmindeki rolüyle Asia Argento aldı.
Türk modacılar Berlin’de
İstanbullu Türk moda tasarımcıları Burçe Bekrek, Günseli Türkay ve Zeynep Erdoğan, Berlin’de düzenlen Mercedes-Benz Fashion Week Berlin Moda Haftası’nda “İstanbul Next” sunumuyla tasarımlarını tanıttı
M
oda haftasında ortak sunum gerçekleştiren genç moda tasarımcıların defilesi, beğeni topladı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Tanıtma Fon’u ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen “İstanbul Next” sunumu ile düzenlenen defileyi çok sayıda modasever izledi. Genç moda tasarımcı Zeynep Erdoğan, defileden sonra yaptığı açıklamada, New York’taki Mercedes Fashion Week’in çocukluğundan beri hayali olduğunu, Berlin’i bu hayali gerçekleştirmek için ilk adım olarak gördüğünü belirterek, “Berlin, sanat, kültür ve moda açısından
yükselen bir şehir. O yüzden çok önemli bir etkinlikte olduğumun farkındayım. Bana çok güzel geri dönüşleri de olacağını biliyorum” dedi. Burçe Bekrek de burada olmanın çok iyi bir tecrübe olduğunu anlatarak, “Benim ilk yurtdışı Fashion Weekim. Dünyanın en önemli moda haftalarından olduğu için çok önemli. Çok memnunum. Fuarda güzel tepkiler aldık. Çok ilgi vardı” diye konuştu. Günseli Türkay da ilk uluslararası defilesini gerçekleştirdiği Berlin’in kendisine uğur getireceğine inandığını kaydetti. Defilede manken olarak podyuma çıkan
“Öyle Bir Geçer Zamanki” adlı dizinin oyuncularından Wilma Elles de daha önce İSTANBUL FASHION WEEK’te podyumda yürüdüğünü, şimdi de bunu Berlin’de yaptığını belirterek, “Benim için farklı bir duygu. Kardeşim de izledi. Çok güzel bir şey. Hem de İstanbul ve Berlin birleşmiş oldu. Benim için süper bir şey” dedi. 39
SAĞLIK
Almanya’da organ bağışı meselesi her fırsatta sorulacak
A
lmanya’da artık bütün vatandaşlara organlarını bağışlamak isteyip istemedikleri hayatları boyunca birkaç kez sorulacak. Federal Meclis’in yeni organ bağışı düzenlemesini onaylamasının ardından Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi de yasaya geçit verdi.
Tr a n s p l a n t a s y o n Yasası’nda yapılan yeni düzenlemeye göre vatandaşlar organ bağışı hakkında sadece bağlı oldukları hastalık kasası tarafından değil, kimlik ya da pasaport çıkartmadan önce ilgili resmi daire tarafından da bilgilendirilecek. Vatandaşlara kimlik ya da pasaportlarıyla birlikte organ bağış kartı ve bilgilendirici evraklar da beraberinde teslim edilecek. Böylelikle vatandaşlardan çeşitli resmi süreçler sırasında organ bağışına ilişkin nihai kararlarını kayıtlara geçirmeleri istenecek.
İSTEMEYEN CEVAP VERMEYEBİLECEK Yeni düzenleme vatandaşlara belli organlarını bağış kapsamı dışında tutma imkanı verdiği gibi organ bağışını tamamen reddetme ya da bu soruya cevap vermeyerek çekimser kalma hakkını da tanıyor. Organ bağışı hakkındaki yeni düzenleme ile halkın bağışta bulunmaya karşı duyarlılığının arttırılması hedefleniyor. Almanya’da halen 12 binden fazla hasta hayatta kalabilmek için bağışçı çıkmasını bekliyor. Federal Sağlık Bilgilendirme Dairesi’nin verilerine göre halkın 16 yaşın üzerindeki kesiminin yüzde 75’i organlarını bağışlamayı düşünmesine rağmen, bunların sadece dörtte biri bağışçı olarak kayıtlarda yer alıyor.
Almanya’da frengi büyük ölçüde arttı
A
lmanya’nın salgın hastalıklar konusunda uzman kuruluşu olan Berlin’deki Robert Koch Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, cinsel temas sırasında bulaşabilen hastalığa yakalananların sayısının 1 yıl içinde yaklaşık beşte bir oranda arttığı belirtildi. Açıklamada, hastalığın sadece yaygın şekilde büyük kentlerde yaşayan eşcinsellerde değil, normal erkek ve kadınlarda da görüldüğü kaydedildi. Frengiye yakalanan erkeklerin oranının 1 yıl öncesine göre yüzde 23, kadınların oranının da yüzde 13 oranında arttığı ifade edildi. Almanya’daki 16 eyaletten 11’inde frengi hastalarının sayısının
arttığı, bu eyaletlerin başında, aynı zamanda birer kent olan Berlin, Hamburg ve Bremen’in geldiği, en fazla frengi hastasının görüldüğü kentlerin başında da Köln, Frankfurt ve Münih’in bulunduğu belirtildi. Bir süreden beri düşüşte olan frengi hastalarının sayısının, yeniden 1986 yılındaki düzeye ulaştığı ifade edilen açıklamada, bu gidişatın aynı şekilde sürüp sürmeyeceğinin henüz belli olmadığı, ancak bu yıl da sayıların yüksek olduğu kaydedildi.
Almanya’da bebek azaldı
A
lmanya’da 2011 yılında doğan bebek sayısının önceki yıla göre yüzde 2,2 azaldığı bildirildi.Federal İstatistik Dairesi’nden yapılan açıklamada, Almanya’da 2011 yılında canlı doğan bebeklerin sayısının 663 bin olduğu, bu sayının 2010 yılına göre yüzde 2,2 (15 bin) oranında azaldığı belirtildi. Açıklamada, 2011 yılında 852 bin kişinin öldüğü, bu sayının
40
2010 yılında 859 bin olduğu ifade edildi. Almanya’da 1972 yılından beri her yıl, ölenlerin sayısının yeni doğanlardan daha yüksek olduğuna işaret edilen açıklamada, evlenenlerin sayısında da azalma kaydedildiği bildirildi. Açıklamada, 2011 yılında yapılan evliliklerin, 2010 yılına göre yüzde 1,1 oranında azalarak 378 bine gerilediği kaydedildi.
SAĞLIK
N. Serpil Öcal
Ramadan
Ramazan
Was? Unersucht
Nedir? Tıbbi
açıdan Ramazanı incelediğimizde, fiziksel değişikliklerin yanısıra psikolojik etkisinin de çok fazla olduğunu fark ederiz. Ramazan’da tüm gün aç susuz kalmak değildir amaç. Vücudun yanısıra düşüncelerimizin ve hislerimizin arınması, dinlenmesi, temizlenmesi hedeftir. Dünyevi ve güncel işlerden uzaklaşarak iç dünyayı yenilemek için sadece Müslümanlar değil, diğer dinlerde de oruç tutmak ve benzeri ibadet türleri vardır.
Neden? Tüm sene iş güç ile uğraşı, zaman kısıtlığı, sağ-
lıksız, dengesiz hayat tarzını düzenlemek için insanları zoraki bir düzene sokmak için, son derece tesirli bir yöntemdir. Aşırı kilolara karşı pek faydalı olmayabilir. Dini açıdan, fakir, aç insanlara karşı anlayış göstermek, yardıma muhtaç olanları anımsamak, onları düşünmek ve desteklemekle hadeflenen bir kuraldır.
Nasıl? Vücudu oruç esnasında nasıl destekleyebiliriz?
Sahurda ve iftarda bol sıvı almaya dikkat edilmelidir. Hele hele bu dönemlerde, ramazanın yaz aylarına denk geldiğinde bu bol sıvının yanısıra serinletici, elektrolit oranı bol olan yiyecek ve içeceklere ağırlık konulmalıdır. (Mesela ayran!). Fazla yağlı ve beyaz undan yapılmış (makarna, börek, pide, beyaz ekmek vs.) besinlerden uzak durulması önemle vurgulanır.
Kim? İslam’ın şartlarına göre kimlerin oruç tutması gerektiginin bildiği sanılır. Ama özellikle hamile hanımlar, şeker hastaları, yüksek tansiyon hastaları, böbrek hastaları, sara hastaları, düzenli ilaç kullanmak zorunda olanlar, v. b. tibbi açıdan oruç tutmaları sakıncalıdır. Hatta fiziksel ağır çalışanlar, büyük mesuliyet taşıyanlar da oruç konusunda bir doktora ya da bir hocaya danışarak bu görevden mazur tutulabilirler.
F
ederal Doktorlar Odası (Bundesaerztekammer) tarafından yapılan açıklamada, geçen yıl 2287 hastaya yanlış tedavi uygulandığının ve 99’unun hayatını kaybettiğinin tespit edildiği belirtildi. Odaya 2011 yılında 11.107 şikayetin iletildiği, bunun da 2010 yılına göre yüzde 0,8
man Ramadan aus medizinischer Sicht, stellen sich während des Fastens neben den körperlichen Veränderungen auch psychologische Veränderungen ein. Der Zweck von Ramadan ist nicht, den ganzen Tag zu hungern und zu dursten. Das Ziel ist neben der körperlichen Abstinenz die Gedanken und Gefühle zu bereinigen, von weltlichen und alltäglichen Verrichtungen Abstand zu gewinnen und die innere Welt zu erneuern. Das Bewußtsein zu sich selbst zu richten durch entsagung der weltlichen Genüsse gibt es nicht nur im Islam sondern in vielen religiösen Kreisen weltweit.
Warum? Das ganze Jahr Berufstätigkeit, Zeitnot, unge-
sunde Ernährung und unausgeglichene Lebensweise wieder zur Ordnung zu bringen, ist diese religiöse Regel ein sehr wirkungsvoller Weg. Kann sein, dass durch Ramadan nicht unbedingt an Gewicht abgenommen wird. Aus religiöser Sicht dient Ramadan dazu, Arme, Hungernde zu verstehen, Hilfsbedürftigen zu helfen und zu unterstützen.
Wie? Wie können wir unseren Körper während der Fasten-
zeit unterstützen? Sowohl bei dem Morgenmahl (Sahur) als auch bei dem Abendmahl (Iftar) sollte insbesondere in dieser Jahreszeit viel getrunken werden. Außerdem sollte auf ausreichende Elektrolytzufuhr geachtet werden (Ayran ist ein idealer Durstlöscher). Zu fette Speisen und Produkte aus weißem Mehl (Nudeln, Börek, Pide, weißbrot etc.) sollten gemieden werden.
Wer? Jeder denkt, dass er weiß, wer fasten darf.
Aber insbesondere schwangere Frauen, Diabetes Erkrankte, Hochdruck Patienten, Nieren Erkrankte, Epileptiker, Patienten, die regelmäßig Medikamente einnehmen müssen u. Ä. Sollten aus medizinischen Gründen nicht fasten. Sogar körperlich schwer Arbeitende und Berufe mit hoher Verantwortung können nach Rücksprache mit dem behandelnden Arzt und / oder mit dem Hoca dieser Pflicht entbunden werden.
Doktor hataları artıyor oranında artış olduğu ifade edilen açıklamada, yanlış tedavi gören ve bunun sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının çok daha fazla olduğunun tahmin edildiği kaydedildi. “Sağlık Girişimi” adlı derneğin başkanı Wolfram Arnim ise her yıl yaklaşık 40 bin kişiye yanlış tedavi uygulan-
dığını ve 17 bin kişinin bu hatalı tedaviler sonucunda hayatını kaybettiğini savundu. Mecklenburg-Vorpommern eyaleti Doktorlar Odası Başkanı Andreas Crusius, konuya ilişkin olarak “B.Z” gazetesine yaptığı açıklamada, yanlış tedavilerin, doktorların işlerinin çok yoğun olmasından kaynaklandığını
belirterek, bu nedenle itinalı şekilde tedavi yapılamadığını söyledi. Doktorların tedavi sırasında çok dikkatli olması gerektiğini ifade eden Crusius, ancak tüm şartların uygun olması durumunda bile her zaman kusursuz tedavi yapılabileceğinin düşünülmemesi gerektiğini kaydetti. 41
BİLİM VE TEKNİK
İ
sviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nden (CERN) yapılan açıklamada, Higss bosonu olması muhtemel yeni bir atomaltı parçacığının bulunduğu bildirildi. Bilim ekiplerinden birinin başı olan Joe Incandela, Büyük Hadron Çarpıştırıcısından elde edilen verilerin, yeni bir atomaltı parçacığının bulunduğuna ilişkin keşfi, şüpheye yer bırakmayacak ölçüde kesin hale getirecek düzeyde olduğunu söyledi. CERN’deki ATLAS deneyinin sözcüsü Fabiola Gianotti, “Elimizdeki veride, 126 GeV kütle bölgesinde yeni bir parçacığın belirgin izlerini 5 sigma seviyesinde gözlemliyoruz” ifadesini kullanarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) ve ATLAS’ın mükemmel verimi ve çok sayıda kişinin olağanüstü çabası bizi bu heyecan verici duruma getirdi. Bu sonuçları son haline getirmek için biraz daha zaman gerekiyor. Daha fazla veri ve daha fazla çalışma da bu yeni parçacığın özelliklerini bulmak için gerekli olacaktır.” CERN Araştırma Müdürü Sergio Bertolucci de “Bu sonuçlar karşısında heyecanlanmadan durmak çok güç. Bende, ihtiyatlı bir yaklaşımla, şimdi dallara ayrılan bir noktaya geldiğimiz izlenimi uyandı: Yeni parçacığı inceledikçe, gelecekte elde edilen verileri daha iyi kavrayabileceğimiz bir gelecek görüyorum” diye konuştu.
Yeni bir atomaltı parçacığı bulundu
Torunlarıma ben ordaydım diyeceğim ATLAS deneyinin araştırmacılarından Califorina Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Dr. Gökhan Ünel, bugün atomaltı parçacığı konusunda iki kardeş ve rakip deneyde beklentilerin üzerinde sinyal görüldüğünü belirtti. Ünel, “Gerçekten bir şey gördüğümüze inanıyoruz. Unutulmaz günler yaşıyoruz. Torunlarımıza işte ben oradaydım diyeceğim çok heyecanlı anlar yaşadım” dedi.
Akıllı cep telefonlarına Firefox
V
akfın resmi sitesi ile çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, halihazırda Firefox internet tarayıcıyı gibi çeşitli yazılım uygulamaları geliştiren Vakıf, aynı isimle akıllı cep telefonları için bir işletim sistemi geliştirmeye karar vermiş ve çalışmalara başlamıştı.
Söz konusu işletim sistemi yüklü ilk cihazın, ticari olarak 2013 yılının başlarında Telefonica’nın yerel ortaklığı Vivo tarafından Brezilya’da tüketicilere sunulması bekleniyor. Yeni işletim sistemi, hem geliştiricilerin kod yükünü hafifletmek hem de telefonun yeteneklerini artırmak amacıyla
BlackBerry 5 bin kişiyi işten çıkardı
B
lackBerry telefonlarının üreticisi Research İn Motion (RİM), 5 bin çalışanını daha işten çıkardı. RİM’den yapılan açıklamada, BlackBerry 10’un piyasaya çıkarılmasının da gecikeceği kaydedildi. Dünya genelinde toplam 16 bin 500 çalışanı bulunan RİM, hisse değerlerinde yılın ilk çeyreğindeki düşüşün, tahmin edilenden daha fazla olduğunu açıkladı. Şirket açıklamasında, yeni BB10 sisteminin, önümüzdeki yılın ilk üç ayı içerisinde piyasaya verilmesinin planlandığı belirtildi. 42
‘’HTML5’’ teknolojisini destekleyecek. Standart yazılımın yeni versiyonu olan HTML5, zengin medya desteğinin yanı sıra kullanıcıların yerel verilerini ya da sunucularını kullanarak etkileşimli internet uygulamaları geliştirmeye imkan tanıyor.
Güneş enerjisiyle çalışan uçak
R
abat’ta alkışlarla karşılanan uçağın İsviçreli pilotu Andre Borschberg, uçuşun çok iyi geçtiğini ifade etti. Uçağın İsviçre’ye inme tarihi kesinlik kazanmadı. “Solar Impulse”, ilk kıtalararası uçuşunu yapmak üzere İsviçre’nin Payerne kentinden 24 Mayıs’ta havalanmış, 5 Haziran’da Rabat’a gelmiş ve 22 Haziran’da Ouarzazate’ye ulaşmıştı.Uçak, bir damla yakıt kullanmadan İsviçre’den Fas’a kadar 2 bin 500 kilometreden uzun yolu katetti.
SPOR
Avrupa Atletizm Şampiyonası Türkiye’ye 4’ü altın 7 madalya
M
illi atlet İlham Tanui Özbilen, Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda 1500 metre finalinde 6’ncılıkta kaldı. Helsinki Olimpiyat Stadyumu’nda sona erecek şampiyonada en son milli atlet İlham Tanui Özbilen yarıştı. Dördüncü kulvarda başladığı yarışta, kendine 5. sırada yer bulan Özbilen, mücadelenin bitmesine 2 tur kala 9’unculuğa kadar geriledi. Son tura 6’ncı sırada giren dünya salon ikincisi milli atlet, son 100 metrede yaptığı atakla bir anda ikinciliğe yükseldi. Ancak arkadan gelen atletlerin deparıyla yeniden geriye düşen Özbilen, yarışı 3:46.85’lik zamanıyla 6’ncı sırada bitirebildi. Altın madalyanın sahibi, 3:46.20’lik derecesiyle Norveçli Henrik Ingebrighten olurken, gümüş madalya, 3:46.33’lük derece elde eden Fransız Florian Carvalho’ya gitti. İspanyol David Bustos da 3:46.45’lik zamanıyla bronz madalyanın sahibi oldu. Türkiye, şampiyonada 4’ü altın olmak üzere, toplam 7 madalya kazandı.
Şampiyon Berlin Cemevi
B
erlin Alevi Toplumu’nun geleneksel olarak düzenlediği Dostluk Futbol Turnuvası’nın üçüncüsü bugün 12 takımın katılımıyla Al-Dersimspor’un sahasında gerçekleştirildi. Akdağ Dayanışma Derneği, Al-Dersimspor (U 40), Berlin Cemevi, Çorum Derneği, Diyarbakır Şarabispor, Gaziantep Çepnileri, Can Dostlar, Mirseyid e.V., Omcalı Derneği, Pazarcıklı Canlar, Şebge Spor ve Sivaslı Canlar dostluk futbol karşılaşmalarına katıldılar. Turnuvanında başında başlayan şiddetli sağanak yağmura inat futbolcularımız turnuvayı büyük bir başarıyla sonladırdılar.
Büyük bir şölen ve dostluk havasında geçen turnuvada dostluklar pekiştirildi. Oynanan futbol, atılan çalımlar, verilen şık paslar bilhassa izlemeye değerdi, atılan onca enfes gol de işin cabası… Cumartesi günü yapılan 3. Dostluk Futbol Turnuvası’nda 12 takım arasında mücadele eden Berlin Cemevi futbol takımı oynadığı müsabakaların tamamından galibetle ayrılmayı bilerek 2. Dostluk Turnuvası’nda elde ettiği birinciliği kimseye vermeyerek tekrar birincilik kupasını alırken, Şebge Spor futbol takımı ikinci, Omcalı Derneği futbol takımı üçüncü ve Sivaslı Canlar futbol takımı dördüncü olarak kupalarını aldılar. Ayrıca turnuvada centilmenlik kupası Akdağ Dayanışma Derneği futbol takımına verildi.
Futbol Federasyonu`ndan ceza yağdı
Fortuna Düsseldorf takımına bir maç seyircisiz oynama cezası verildi
A
lman Futbol Federasyonu (DFB) Kontrol Komisyonu, geçen sezon maçlarda çıkan olaylardan dolayı toplam 9 kulübe ceza verdi. DFB tarafından yapılan açıklamada, Fortuna Düsseldorf, Karlsruher SC, Hertha Berlin, FC Köln, Eintracht Frankfurt ve Dinamo Dresden’e geçen sezon yapılan karşılaşmalarda seyircilerin çıkardığı olaylar nedeniyle seyircisiz oynama ve para cezası, Borussia Dortmund, Bayern Münih ve Jan Regensburg takımlarına da para cezası verildiği belirtildi. Açıklamada en ağır cezayı Almanya Birinci Futbol Ligi’ne yükselen Fortuna Düsseldorf’un aldığı ifade edilerek, kontrol komisyonunun, bu takım için ikinci ligde oynadığı 3 maçta ve Hertha Berlin ile yaptığı baraj maçlarında çıkan 44
olaylar nedeniyle ilk maçı seyircisiz oynama ve 100 bin avro para cezası verilmesini talep ettiği kaydedildi. Kontrol komitesinin Karlsruher SC için de bir maç seyircisiz oynama ve 15 bin avro para cezası verilmesini istediği belirtilen açıklamaya göre, Hertha Berlin, FC Köln, Eintracht Frankfurt ve Dinamo Dresden’e de birer maç kısmen seyircisiz oynama ve 50 bin avroya kadar değişen para cezası verilmesi talep edildi. Bundesliga şampiyonu olan Borussia Dortmund’a, geçen sezon 5 maçta seyircilerin yaktığı meşalelerden dolayı 75 bin avro para cezası verilmesinin istenildiği belirtilen açıklamada ayrıca, bu olayların tekrarlanması durumunda takımlara bir maçı seyircisiz oynama veya saha kapatma cezası verileceği ifade edildi.
Bayern Münih’e de 3 lig maçında ve Almanya Kupası finalinde seyircilerin yaktığı meşaleler ve patlattığı maytaplar sebebiyle 40 bin avro para cezası verilmesinin istenildiği, Jan Regensburg takımına da toplam 3 lig karşılamasında çıkan olaylar nedeniyle 10 bin avro para cezası verilmesinin talep edildiği kaydedildi. Açıklamada, 9 takıma da gelecek hafta başına kadar kontrol komitesinin verdiği kararları onaylaması için süre tanındığı, kulüplerin kendileri hakkında verilen kararları kabul etmesi durumunda cezaların yürürlüğe gireceği, aksi takdirde bu kararların DFB Spor Mahkemesi’ne sevk edileceği bildirildi.
SPOR
Avrupa Futbol Şampiyonası
İspanya: 4 - İtalya: 0
A
vrupa Futbol Şampiyonası’nda İspanya, İtalya’yı 4-0 yenerek üst üste ikinci kez Avrupa şampiyonu oldu. Kiev’deki Olimpiyat Stadyumu’nda oynanan final maçında baştan sona üstün bir oyun ortaya koyan son Dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya, 2008’den sonra 2012’de de mutlu sona ulaşarak Avrupa şampiyonu oldu. İspanya 2008 Avrupa Şampiyonluğu, 2010 Dünya Kupası ve 2012 Avrupa Şampiyonluğunu kazanarak üst üste 3 büyük turnuvada şampiyon olan ilk takım unvanını elde ederek tarihe geçti.
-İkinci yarı46. dakikada Abate’nin sağ kanattan yaptığı ortaya iyi yükselen Di Natale’nin kafa vuruşunda top az farkla üsten auta çıktı. 47. dakikada İspanya, Fabregas’la üçüncü gole çok yaklaştı. Seri çalımlarla ceza sahası içine giren Fabregas’ın şutunda Buffon topu güçlükle çıkardı. 51. dakikada İtalya bir kez daha büyük bir gol fırsatından yararlanamadı. İspanyol defansının ofsayt diye durakladığı bir anda Di Natale kaleci Casillas’la karşı karşıya kaldı. Ancak İtalyan oyuncunun vuruşunda Casillas topu çeldi. 61. dakikada oyuna henüz 4 dakika önce giren Thiago Motta sakatlanarak oyunu terk etti. Ancak İtalya üç oyuncu değiştirme hakkını da kullandığı için bu dakikadan itibaren oyunu 10 kişi sürdürdü. 84. dakikada Xavi’nin ara pasında kaleci Buffon’la karşı karşıya kalan Fernando Torres takımını üç farklı üstünlüğe taşıdı.
T.C. Büyükelçisi Türkiyemspor´u kabul etti
T
ürkiye Cumhuriyetinin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu altı kişilik Türkiyemspor delegasyonunu kabul etti. Siyasetçilerden ve sivil toplum kuruluşları yöneticilerinden oluşan delegasyon Türkiye Büyükelçisine Türkiyemspor ´un durumu dile
3-0 88. dakikada İspanya, oyuna bir dakika önce giren Juan Mata ile farkı dörde çıkardı. Fernando Torres kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu daha uygun durumdaki Mata’ya çıkardı. İspanyol futbolcunun düzgün vuruşunda top filelerle buluştu:
4-0
İspanya, karşılaşmayı 4-0 kazandı ve üst üste 2. kez Avrupa Şampiyonasında mutlu sona ulaştı.
getirdi ve “SENsiz eksiğiz, SENle Türkiyemspor” isimli kurtarma kampanyası çerçevesinde gerçekleştiren aktivitelerden bahsetti. Türkiye Büyükelçisiyle çay içen Türkiyemspor Denetim kurulu üyeleri Robert Schaddach, Kurt Wansner, Özcan Mutlu, Jörg Steinert, yönetim kurulu başkanı Murat Doğanve Türkiyemspor Dayanışma ve Kalkınma Derneğinin Temsilcisi Giovanna Krüger Elçiyle Berlin’de futbolun tarihi hakkında sohbet ettiler. Ayrıca Alman-Türk Dostluğu da günün konusu oldu. Türkiyemspor ‘un yöneticilerinin yanı sıra iflas sürecine giren kulübe mahkeme tarafından atanan kayyum de-
legasyonu da eşlik etti. Hüseyin Avni Karslıoğlu´na Türkiyemspor ‘un maddi durumu hakkında bilgi verildi, ayrıca iflastan kulübün nasıl çıkabileceği de anlatıldı. Bunun ardından Murat Doğan “SENsiz eksiğiz, SENle Türkiyemspor” kurtarma kampanyasını dile getirdi ve “600x100” isimli aktiviteden bahsetti. Bu aktivitenin amacı iflasın yükünü bir kişiye yükleyerek değil de, toplumdan 600 kişinin 100 Euro vererek kulübün yaşamasını birlikte sağlaması gerektiği anlatıldı. Hüseyin Avni Karslıoğlu ’da Türkiyemspor´ a destek vermek isteğini tekrar dile getirdi. Fikir alışverişinde ortaya çıkanlar şöyle özetlenebilir, Türkiyemspor ‘un kulübünün yaşaması için hem Türk hem de Alman toplumuna ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur ve kulübün kurtarılması için toplumun takıma sahip çıkması gerekliliğini belli etmiştir. Hüseyin Avni Karslıoğlu Türkiyemspor’u daha yakın takip etmek için sahada takımları ziyaret etmek istediğini dile getirdi. Belki o ziyarette top koşturan birBüyükelçi görmekte mümkün olur, ziyaret sırasında Sayın Karslıoğlu’na on numaralı mavi beyaz Türkiyemspor forması hediye edildi. 45