Haziran 2018 / 5. Sayı
z
z
Konu: Uyku
z
z
A b d u l l a h E m r e A L A D A Ğ G ü l a y D O Ğ R U M u s t a f a K A S A R N a z S E V İ N Ç S n e m N A z l ı D E M İ R - Z a f e r TA Ş K I R A N
-
Birden Aylık Kültür Sanat Fanzini Haziran 2018 E-posta:
birdenfanzin@gmail.com
İnstagram: @birdenfanzin Twitter:
@birdenfanzin Editörler Mustafa KASAR Zafer TAŞKIRAN Yazanlar Çizenler
Abdullah Emre ALADAĞ Gülay DOĞRU Mustafa KASAR
Naz SEVİNÇ Sinem Nazlı DEMİR Zafer TAŞKIRAN
Abdullah Emre ALADAĞ
UYUYOR OLABİLİR MİYİZ? Çağlar üstü b r k ş l k ve son peygamber Hz. Muhammed' n (ona selam olsun) “İnsanlar hayatları boyunca uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” sözü, had s üzer nde durmak st yorum müsaaden zle sevg l okurlar. S zce Tanrı tarafından seç lm ş ve lah b lgel kle onurlandırılmış bu güz de şahs yet az öncek sözüyle b zlere ne açıklamak stem ş olab l r, gel n b rl kte rdeleyel m. Bu sözün altındak der n ve g r ft anlama felsefen n ve sanatın spot ışıkları altında bakmayı uygun görerek başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Açıkçası bu h kmetl ve değerl sözün metafor k olarak b r anlam fade ett ğ fikr üzer nde durdum ve düşündüm yazıma başlamadan önce çünkü bakıldığında aklen ve ruhen b r aydınlanmanın, b r dönüşüm ve değ ş m n şaretç s olduğuna delalet eden b r yapıya sah p olduğu görülüyor. Sözün sah b olan b lge nsanın da dünyaya geld ğ dönemde ve coğrafyadak zal m ve adalets z b r s steme, statükoya başkaldırmış ve başarılı, ütop k b r devr m gerçekleşt rm ş olduğunu da göz ardı etmemek gerek yor. Kur'an-ı Ker m ncelend ğ nde hem ölümden sonra d r lmey anlatan hem de nsan çoğunluğunun aklen ve ruhen gaflet s ml b r uyku hal nde olduğunu açıklayan ve bu sebeple de nsana düşünmey , sorgulamayı ve aklı doğru ve erdeml kullanmayı öğütleyen b rçok ayet n mevcut olduğu gözlen yor. Evrensel b r güzel ahlak kavramıyla da bu öğütler b r araya geld ğ nde ortaya aydınlanmış b r k ş l ğe doğru açılan b r yolun açığa çıktığını drak etm ş oluyoruz. El m zdek bu ver ler ışığında, mevcut sözü öncel kle felsefi olarak ele alalım. K m düşünürler üzer nde yaşadığımız dünyanın, nsan el yle oluşturulmuş s stemler de dah l olmak üzere, sadece b r llüzyondan baret olduğu savını ortaya atmışlardır. Platon'un Mağara Alegor s ve bu alegor n n temel n oluşturan dea ve dealar dünyası g b kavramlar esasen mevzu bah s söz le aynı düzlemde, bu söze paralel (b r bakıma matemat ksel anlamda söz le kavramları b rer doğru olarak düşündüğümüzde) olduğunu kanıksamak çok da geç olmayacaktır b zler ç n değerl okurlar. Alegor y kısaca anlatmak gerek rse; doğduklarından ber d r b r mağarada b r grup nsan, sırtları mağara g r ş ne dönük şek lde z nc rlenm ş, hapsed lm şlerd r. Mağarada b rb rler dışında gördükler tek şey, mağara dışından yansıyan nesne ve k ş ler n gölgeler d r. Bu sebeple tüm dünyayı b rb rler nden ve mağaraya yansıyan gölgelerden baret olduğu yanılgısına kapılırlar. Gün gel r ve çler nden b r n prangalarından kurtarıp dışarıya serbest bırakırlar. Özgürlüğe kavuşan o k ş , lk bakışta güneş n ışığıyla afallar ve gözler kamaşır. Sonrasında se dışarıdak nesneler ve nsanları gören bu k ş hak kat kavramış olur ve öğrend kler n n heyecanıyla mağaraya dönüp oradak tutsak arkadaşlarına gördükler n aktarır. Ne yazıktır k , mağarada hala tutsak olan arkadaşları ona nanmaz, onu dışlar ve alay ederler. Ş md alegor dek detaylarla başlayalım: Mağara; üzer nde durduğumuz majlar dünyasını, mağarada tutsak olan nsanlar; hak kat kavrayamamış ve majlar dünyasını gerçek sananları, mağaradak esaret kurtulup dışarıyı görmüş k ş erm ş, hak kat kavramış olan b r b lgey , ar fi (Platon'a bu k ş y filozof olarak adlandırır.). Dışarıya adım attığında gözünü kamaştıran güneş ışığı se aydınlanmayı ve mağaranın dışı da dealar dünyasını sembol ze ed yor görüldüğü üzere. Alegor le ele aldığımız söze şöyle b r baktığımızda b r şeyler canlanır g b oluyor değ l m ? Aklen ve ruhen uykuda olan, hak kat olgusunu beş duyu organımızla algıladıklarımız olarak kabul eden b zlere ne kadar da açık ve anlaşılır şek lde şaret ed yor, değ l m ? Bu da demek oluyor k ; ç nde yaşadığımız s stem ve dünya sadece b rer görüntüden baretm ş, bunu kavrıyoruz.
Abdullah Emre ALADAĞ Arthur Schopenhauer de Platon g b karanlık dolu b r z ndan olan bu dünyadan ( majlar dünyasından) kend m z sıyırab leceğ m z , aydınlanacağımızı savunur. Dünya, Schopenhauer'e göre görüngülerden başka b r şeyle dolu değ ld r ve mevcut görüngüler nsana ıstırap ver r çünkü sahted rler. Burada göze çarpan şey se Mağara Alegor s n n sembol ze ett ğ majlar dünyasının hak kat n üzer n örten b r çeş t kılıf olması durumuna, ps koloj k olarak da b r yaklaşımın olduğudur. Tab k , bu yaklaşımda Arthur Schopenhauer' n k ş sel yaşantısının etk l olduğu redded lemez. Bu durumdan hareketle Schopenhauer' n görüngüler dünyasından kurtulma yolu olarak sanatın tek çare olduğu fikr üzer nde durur çünkü ona göre görüngüler n verd ğ ıstırap ve sahtel kten sıyrılmak b r tek sanatla mümkündür. Acı; b r tabloya, b r ş re yahut b r melod ye dönüşerek hak kate ev r lm ş olur. Platon'dan tek farkı se aydınlanmanın b lg le değ l acı le gerçekleşt ğ n düşünmes d r. Bu konuştuklarımız doğrultusunda, b r özet geçecek olursak; İlk başta aydınlanmayı ele alalım, yan ölümü. Ölüm kavramı, asırlardan ber d r Tanrı kavramı g b nsanlığı şu anda b le çözmeye ve anlamaya çalıştığı büyük b r fenomend r, gerçek olan b r fenomend r de ayrıca. K m fik rler ölümden sonra yen b r hayata, d r lmeye ve beden değ şt rme g b fik rler savunurken, k m fik rler de ölümün kes n b r son olduğunu ve ölümden sonrasının h çl k olduğu üzer nde durur. Şu anda nceled ğ m z ve sorguladığımız vec ze gereğ semav d nler n sonuncusu olan İslam'ın perspekt fi le cümleye yaklaşmamız arz ed yor. İslam nanışında ölümden sonra d r l ş ve tüm yaratılan nsanların Tanrı tarafında yargılanıp akıbetler n n bel rlenmes fikr , Kur'an vasıtasıyla, hak md r. Müslümanların ölümden sonrak hayata nanış sebeb budur. Ş md , bu had s tekrar hatırlayalım: “İnsanlar hayatları boyunca uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” Buradak anlamın g z l ve b lgel k dolu olduğu fikr n başından ber koruyoruz ve felsefi açıdan k kıymetl filozofun tezler yle saklanmış olan anlamı bulmaya çalışıyoruz. Ed nd ğ m z ver ler le aslında bu filozofların bahs geçen cümlen n doğrultusunda olduğu kanısına varıyoruz böylece. Felsefen n yaklaşımıyla bu vec z sözün g zl ve ncel k dolu anlamını rdeled ğ m ze göre sırada sanatın yaklaşımıyla had s mercek altına alma vakt gelm ş demekt r. Sanatın renkl ışıklarıyla bu söze yaklaştığımızda muhtel f sanat dallarında anlatılmak sten len n g zlend ğ bazı tekn kler n ve yukarıda adı geçen filozofların ve el m zdek tümcen n felsefes n alt met n olarak taşıyan eserler n olduğuna şah tl k ed yoruz. Öyleyse devam edel m. Öncel kle res m sanatındak perspekt f tekn ğ yle llüzyon oluşturmayla başlayalım. Perspekt f kel me anlamı olarak bakış açısı, llüzyon kel me anlamı olarak se göz yanılgısı, görünen n aslında göründüğü g b olmamasıyla gözü yanıltan nesneler n bütününe den r. Genelde ressamlar perspekt f tekn ğ le resme der nl k ve boyut katarlar. İllüzyonları se felsefi b r fik r veya sorun üzer ne eser nşa etmek ç n perspekt f tekn ğ le oluştururlar. Res mde ver lmek stenen mesaj oluşturulan llüzyon ve kullanılan tekn k le b rl kte daha etk l b r şek lde resme bakana s rayet eder. Penrose Merd ven , b r d ğer adıyla İmkânsız Merd ven, bunun en güzel örnekler nden b r d r. Penrose Merd ven görünüş olarak b r Ouroboros'u, yan kuyruğunu yemeye çalışan b r yılanı anımsatır. Elbette k , bu yılanın sembol k b r anlamı vardır: Sonsuzluk, sonsuz döngü ve tekerrür eden tar h olgusu şekl nde maj okumaları yapılab l r. Görsel sanatlardak perspekt f tekn ğ dışında, edeb yat, t yatro ve s nemada sık sık kullanılan b r h kâye anlatma tekn ğ olan plot tw st, Türkçe adıyla ters köşe tekn ğ d r. Bu tekn ktek amaç aslında olaylardan, durumlardan, nesne ve k ş lerden kurgusal b r şaşırtmaca, b r llüzyon oluşturma tekn ğ d r. Okur veya zley c y h kâyeye daha çok çekmek maksadı le genel de kurgu ç ndek g zem olgusu ve tek tük yerleşt r lm ş puçlarıyla veya foreshadow ng denen d ğer b r tekn kle beraber, bu tekn k de kurgunun lerleyen olay örgüsündek durumlara önceden şaret etmek şekl nded r, kullanılır. Edeb yat, t yatro ve s nemada genell kle g zem, suç, pol s ye, korku ve b l m-kurgu türler nde sıklıkla bu tekn ğe rastlarsınız. S nemaya baktığımızda da ana konumuzun fikr yatını alt met n olarak kullanan b rçok eser ortaya konmuş fakat kısıtlı b lg mden dolayı ben mazur görün sevg l okurlarım. Bu yapımlar; Matr x(1999), Dark C ty(1998), F ght Club(1999) ve Incept on(2010) vb. b r sürü eser mevcuttur. Sözün özüne, yan ölünce uyanma kavramına ekleyeb leceğ m b r şey varsa o da Tarot destes ndek Ölüm kartı ve fade ett ğ anlam olacaktır. Ölüm kartı Tarot kehanet yöntem nde; dönüşümü, değ ş m , ölümden sonra d r lmey ve yen lenmey fade eder. Dünya m tler ne baktığımızda da Tarot kartı le lg l akla lk gelen figür Zümrüdü Anka'dır. Sanatın rengarenk ışıkları altında bu b lg ç sözü masaya yatırdığımızda ve felsefen n yaklaşımından kazanımlarımızla ulaşılan sonucu artık d le get reb leceğ m kanısındayım. Özetle; “İnsanlar hayatları boyunca uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” had s n n anlamını kavramaya çalıştık s z sevg l okurlarla ve anlamını az çok da olsa kavramış olup bell b r sonuca ulaşmış ya da ulaşamamış oluyoruz böylece. İç nde bulunduğumuz s stemler ve d s pl nler yumağı olan şu koca ve tek ns z dünyadak olay ve durumların aslında çok katmanlı olduğunu ve yüzeysel b r zah le de anlaşılamayacağını fark ett k. S stemat k b t çok mekan zmanın, hele k günümüzde, aslında ne kadar savruk, zal m, adalets z ve çürük olduğunu belk drak edeb ld k belk edemed k ama öneml olan soru şu: Uyuyor olab l r m y z? 16.06.2018 21:51 Bursa-Mustafakemalpaşa
Mustafa KASAR
Uykunun Arafı
"Yaşarken ölmey , ölerek yaşamayı sadece uykusuzlar b l r. Gözler n n altındak her küçük torba, hayaller yle doludur." Hakan Günday Belki de en büyük savaşları uyku anında yaşıyoruz, ölüm yaşam tüm korkularımızla çarpışıyor, zihnimiz kuşkularımızla kayboluyor, hayallerimiz rüyalarımızın bize kurduğu pusulara düşüyor, uyanıklığa doğru coşkulu bir koşma isteği en olmadık anda kaçıp gidecek uyanmanın ihane nden endişeleniyor. Uykuya kendimizi bir boşluğa bırakır gibi bırakma dürtüsü, biz im uykusuzluğumuzun bir başka dünyaya yol açacağı tedirginliğiyle yarılanıyor, uykusuzluk yaşamın kendisi mi? sorusu büyüyor içimizde.Geçmiş le olan bağımız geleceği yaratma isteği zayıfla yor uykulanmaya mahkûm bırakılmış ruhumuzu. Alışkanlıklarımız heyec anlarım ızla boğuşurken bilinçal mız yer buluyor uykusuzluğun yanıbaşında. Çelişik yaşam ve k endi kendimizle savaşıp cevaplarını bilmediğimiz sorularla allak bullak oluyoruz. Bizim isteklerimiz uykularımıza acı verecekse, isteklerimizden, uyku, rüya halind en vaz mı geçmeliyiz, vazgeçmenin bize çek receği acı, uykusuz birinin çekeceği acıdan daha mı az yaralar bizi? Uykularımıza olan borcumuz ne, peki uykusuzluğa olan borcumuz? Nasıl yaşamalıyız bu haya ? Uykuyu mu aramalıyız, heyecanı mı, salt rüyayı mı, gerçeği mi ? Hangisi takılır aklımıza gelecekte? Yap klarımızdan mı pişman oluruz, yoksa yapmadıklarımızdan mı, bizim mutluluğumuzun bilinci uyutmaktan geçiyor yoksa değiş rmeli miyiz yolumuzu? İnsan en büyük savaşı belki de kendi içinde uykusunda – uykus uzluğunda veriyor.
Mustafa KASAR Birbiriyle çelişen duygularımızla derin bir rüyada hırpalanıyoruz, kimsenin görmediği bir savaş alanı gibi içimiz, orada uyuyor uyanıyor, duygularımızdan hangisi galip gelirse gelsin, patlayan duygularımızla ani bir sarsılış ile uyanacağ ımızı biliyoruz ar k. Gerçeklik algımızı, uykularımızı, isteklerimizi , coşkularımızı, özlemlerimizi evcilleş rip var etmeli miyiz , yoksa uyanıklığın, kendi kendimizin avcısı olup kafeslere mi kapatmalıyız ruhumuzu? Uyku anında b ilinmeyenin bizde yara ğı o çıldır cı merakın peşinden mi koşmalıyız, yoksa bilinmeyende saklı olana duyduğumuz korkuyla geri mi durmalıyız? Ne yapmalıyız, bu haya nasıl yaşamalıyız? Hangi yanıyla yaşamalı uyku cehennemini? ‘’Uyku. İnsana ver lm s tek muc ze. Kend nden gecmek. Gözler kapatıp huzura dalmak. Ve uyanıldığında yen den başlamak. ’’ Hakan Günday
Ayaklanmış duygularımızın birbiriyle vuruştuğu bir uykulanma yaşıyoruz. Geçmişten geleceğe ancak uykuyla iyileşebiliyor ruhumuz, geçmişi olanın geleceği savaşsız yara lmıyor. İyileşmek … “Unutan y leş r.” — Fr edr ch N etzsche Mustafa Kasar
Ayın Filmi
Birden fanzin olarak ayın filminde sizler için ‘’İncep on’’ ve ‘' The Machınıst’’ filmlerini seç k . Chr stopher Nolan - ‘’İncep on’’ Dom Cobb (Leonardo D Capr o) çok yetenekl b r hırsızdır. Uzmanlık alanı, z hn n en savunmasız olduğu rüya görme anında, b l nçaltının der nl kler ndek değerl sırları çek p çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender maharet , onu kurumsal casusluğun tehl kel yen dünyasında aranan b r oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası b r kaçak y apmış ve sevd ğ her şeye mal olmuştur. Cobb’a ç nde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak b r fırsat sunulur. Ona hayatını ger vereb lecek son b r ş; tab eğer mkansız “başlangıç”ı tamamlayab l rse... Mükemmel soygun yer ne, Cobb ve takımındak p rofesyoneller bu sefer tam ters n yapmak zorundadır; görevler b r fikr çalmak değ l onu yerleşt rmekt r. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır. Ama ne d kkatle yapılan planlamalar, ne de uzmanlıkları, onları, her hareketler n önceden tahm n ett ğ anlaşılan tehl kel düşmanlarına karşı hazırlıklı kılab l r. Bu, gel ş n sadece Cobb’un göreb ld ğ b r düşmandır.
Filmin Künyesi: Süre 2 Saat 28 Dk. Tür Aks yon B l m Kurgu Macera Ülke İng ltere ABD Yönetmen Chr stopher Nolan
Ayın Filmi
Brad Anderson - ‘' The Machınıst’’ Trevor Rezn k b r fabr kada şç d r. İş sadece tekdüze değ l, aynı zamanda yıpratıcı ve çok da gürültülüdür. En ufak b r d kkats zl ğ n korkunç b r kazayla cezalandırılacağı türden b r şt r. Oysa, Trevor h ç b r şeye konsantre olacak duru mda değ ld r; çünkü b r yıldır h ç uyumamıştır. Trevor geceler n , Mar e s ml garson kızla buluştuğu hava l manındak kafeyle; sokak kızı Stev e’n n apartman da res arasında g d p gelerek geç rmekted r.Trevor’ın tuhaf hayatı b r de ev ndek buzdolabının üzer nde ş frel mesajlar bulmaya başlayınca y ce esrareng z b r hal alır. Yönetmen Brand Anderson, obsesyon, paranoya ve şüphe eksen nde dönen film n çekerken Kafka ve Dostoyevsk ’den etk lend ğ n pek g zleme gereğ h ssetm yor. Chr st an Bale Trevor rolü ç n 3 ayda 28 k lo vermey göze almış. Filmin Künyesi : Süre 1 Saat 41 Dk. Tür Dram Ger l m Ülke spanya Yönetmen Brad Anderson Senar stler Scott Kosar Yayına hazırlayan: Mustafa KASAR
Gülay DOĞRU
ILLUSTRATION: ROBERT NEUBECKER
Uyku - Uyanıklık ‘’Ve son olarak, uyanıkken sah p olduğumuz ve b rb r n n aynısı olan bütün düşünceler n b z uyurken de aklımıza geleb leceğ n düşündüğümden (o anda h çb r doğru olmasa b le), o zamana kadar aklıma g ren bütün düşünceler n rüyalarımda gördüğüm hayallerden daha doğru olmadığını farz etmeye karar verd m.’’ -Descartes
Herhalde Descartes’ n şu meşhur önermes n söylemeden önce ortaya koyduğu çeş tl şüphe b ç mler nden b r olan bu uyku-uyanıklık durumu karşılaştırmasını b l rs n z. Descartes yazısının devamında uyku ve uyanıklık arasında b r sınır ç zm şt r. Ancak sınırdan öncek bu son fadelerde k durumu da b rb r ne eş t tutar. B z m ş md l k durmamız gereken nokta bu eş tl k durumu. Bu noktayı unutmadan zamanda b raz ger g del m: 2900 yıl önces ndey z…
Gülay DOĞRU Hese odes, Ege kıyısında bugünkü Yen Foça’nın b rkaç km batısında bulunan b r köyde, nsanlara seslen yor Tanrıların ağzından, uyanmaları ç n. Hes odes’ n bu çağrısına 2800 yıl sonra Pessoa yanıt ver yor: “Hep uyanmanın sınırındaymışım g b h ssed yorum.” Pessoa’dan 300 yıl önce Descartes’ n yanına, yazı masasının başına ger dönel m. En son uyanık durumda olduğunu b le b le uyku ve uyanıklık arasında b r eş tl k kurmuştu. Muhtemelen Descartes h ç uyumayan otomatlarla dolu b r çağda yaşamasaydı, bu eş tl ğ devam ett reb l rd ama ett rmed ! Y ne de b ze ana temayı koruyarak, değ ş k ezg lerle yen den yazab leceğ m z b r çeş tleme mkânı verd “uyku” konusunda: Hayal ve Rüya çeş tlemes … Hayal ve rüya arasındak sınır uyku ve uyanıklık durumu arasındak sınıra götürür b z . Ancak b z her k durumun eş t olduğu varsaymıştık. Çünkü sınırı ortadan kaldıracak k durumumuz daha var: Unutmak ve anımsamak. ‘’Çok hayal kurdum. Artık hayal kurmaktan yorul dum ama hayal etmekten yorulmadım. K mse hayal etmekten yorulmaz çünkü hayal etmek unutmaktır ve unutmak üzer m zde ağırlık yaratmaz, uyanık kaldığımız rüyasız b r uykudur. Hayaller mde her şeye ulaştım. Uyandığım zamanlarda oldu ama ne önem var.‘’ Pessoa Demek k uyanıklığa da r hayal b r tür unutma çabasıdır. Bunun yanında nad rde olsa uyku anımsamayı sağlarken onunda temel nde unutmak ya da unutmaya çabalamak vardır. Aslına bakarsınız unutmak Kundera’nın anlattığından daha etk l nasıl anlatılır b lm yorum. Onun ç n unutmak hayaller n yer n rüyalara bıraktığı, rüyaların hayal sanıldığı b r durumdur. Unutmak beraber nde harekets zl ğ get r r sank . Aynı şey Backett’e de vardır. Beckett’ n Malone’s örneğ n. Hayaller n , rüyalarını, gerçeğ b rb r ne k arıştıran; unutmanın eş ğ nde harekets z b r adamdır o. O kadar harekets zd r k Malone uykuda mı yoksa uyanık mı olduğunu fark edememeye başlar b r süre sonra. Malone’n n uyku-uyanıklık arasındak bu ger l m tekrar Descartes’ sahneye davet eder g b görünüyor. Ama hayır, Descartes’ n mekan k masasına ger g demey z. Eğer ger dönersek Malone’n n bu konumlanışının b r tür paradoks olduğunu fark edemey z. Uyku, uyanıkken kurulmaya başlayan hayal n rüyaya devş rmes yle başlar. Rüyadan sonrada hatırlanıp hayale dökülmes ve b ze yön vermes de uyanıklığın b r gösterges d r.
Gülay DOĞRU Uyku, uyanıklık; hayal, rüya; unutma, anımsama… Her b r n n varlığı, b r d ğer n n değerlenmes ne yol açar. Hayatımızı anımsamaya borçlu olduğumuz kadar unutmamıza da borçluyuzdur. Unutmamızı da hayaller m z ve rüyalarımıza. Hayal kurab lmek ç n uyanık olmak, rüya göreb lmek ç n uyumak zorundayızdır. B z her k durumda arasında sınır ç zmek stem yoruz. Unutma, her sefer nde bu sınırı ortadan kaldırıyor çünkü. Tüm tar h m z boyunca “ nsanlar uyanın!” d yen başka nsanlarla karşılaşırız. Ama ne salt uyku ne salt uyanıklık b z m ç n mümkün değ lm ş g b görünüyor. Uyanık olmak ç n önce uyumamız gerek r. Aks halde ya uykusuz ya da uykulu oluruz. Uykuluyken, uykun vardır ama uyanıksındır; uykusuzken uyanık kalmaman gerek r ama uyuyamazsın da. B z hang s y z? Uykulu mu yoksa uykusuz muyuz? Ne kadarını hatırlıyoruz? Ne kadarını unutuyoruz? Hayal ya da rüya kend ne uykululuk ya da uykusuzluk durumunda yer bulab l r m ? Hep m z yarı uykuda yarı uyanığız sank . Tam da olması gerekt ğ g b … Dün gece gördüğümüz rüyayı sabah uyandığımızda hayal edeceğ z. Rüya ve hayal olduğu yerde kalamayacak uyanıkken b z harekete geç recek b r şeyler verecek b ze. Bu b r güç değ l. B z m ç n b r ŞEY. B r ŞEY olduğu ç n de elbette k bel rs z. Gülay Doğru
Ayın Kitabı
Birden fanzin olarak bu ay dosyamızda ‘’Uyku’ ’ konusu ile ayın kitabını çok sevilen Japon yazar Haruki Murakami’nin kısa öykü derlemesi ‘’Uyku’’ adlı kitabını ve Annelies Verbeke ‘in ‘’ Uyku ‘’ kitabını seçtik. "Kim ölümü gerçekten tecrübe edebilmiş ki? Hiç kimse. Ölümü tecrübe edenler çoktan öldüler. Uyku, Haruki Murakami Yaşarken gerçeklik hissi vermeyen bir yaşam ne kadar uzun sürerse sürsün, bir anlamı olmayacağı kanısındaydım. Artık, bunu kesin olarak anlayabiliyordum. Uyku, Haruki Murakami Çok sevilen Japon yazar Haruki Murakami’nin kısa öykü derlemesi “Elephant Vanishes” adlı eserinde geçen Uyku adlı anlatısı, Alman sanatçı Kat Menschik’in hayran bırakan çalışmalarıyla ve Doğan Kitap etiketiyle 2015 yılında okuyucularla bul uşmuştur. Sert kapak ve tamamı kuşe kağıt olarak yayımlanmış kitapta Murakami, uyuyamayan bir kadının hikayesini anlatır.Mutlu,sıradan , her günü birbirinin aynı olan bir hayatı yaşayan bir kadın.. Bir gece gördüğü bir karabasanla uyanıp 17 gün boyunca uyu yamadan yaşadıklarını, ölüm ve uyku arasında ki kurduğu bağları gözler önüne sermiş yazar. 17 gündür uyuyamayan ve uykuya ihtiyaç duymayan bir kadının gözünden anlatı yapmaktadır. Kadın, bu durumunu kocasından ve
Ayın Kitabı çocuklarından gizlemeyi başarır başarmasına ; fakat gecelerini çikolata yiyerek, brandi içerek, Anna Karenina okuyarak ve Honda Civic’ine atlayıp şehirde gece turu yaparak geçirmektedir. Kitabın tercümesini Hüseyin Can Erkin yapmıştır. Sayfa Sayısı: 90 Baskı Yılı: 2015 Dili: Türkçe Yayınevi: Doğan Kitap İllüstrasyonlar : Kat Menschik İlk Baskı Yılı : 2015 Sayfa Sayısı : 90 Dil : Türk “Herkes uyur. Uyku, geçmişle bugünü birbirine bağlar. Uyku sindirir, yaraları sarar. Uyku, zenginle fakiri, kadınla erkeği, insanla hayvanı eşitler. Benden başka herke si.” ‘’İçimde her şey ardında dipsiz bir yorgunluk bırakarak akıyordu. Buna karşı koymak, onun arkasından koşmak, kırıkları yapıştırmak, saati geriye almak, bir şeyler yapmak istedim. Adını haykırdım ama bu ses sadece kafamın içinde yankılandı. İstese bile beni duyamazdı.’’ Uyku, sf. 76 Belçikalı yazar Annelies Verbeke bu ilk romanında uykusuzluk çeken Maya ile gecenin içinde karşılaştığı ruhdaşı Benoit’nın hikâyesini anlatıyor. Maya önceleri yakınlarının önerdiği ballı sıcak süt, gevşeme terapisi ve çeşitli benzeri yöntemlerle uyumaya çalışır ama başarılı olamaz. Kendisini anlayamayan ve yanında mışıl mışıl uyumaya devam eden sevgilisi Remco ile yolları ayrıldıktan sonra hayatı değişir ve kendisini daha da yalnız hissetmeye başlar. Çoğunluğun evlerinde, ya taklarında uyuyarak geçirdiği gece saatlerinde Maya sokaklarda gezinir. Bu gezintilerden birinde tanıştığı, kendisi gibi uyuyamayan Benoit için “Sadece bir uykusuzla anlaşabilirim çünkü diğerleri beni anlamıyor” diye düşünür.Roman, iki kahramanın anlattıkl arı kendi hikâyeleri ile değişik ve derin bir boyut kazanıyor. Her iki uykusuz da tercih etmedikleri halde geceleri uyuyan, gündüzleri çalışan büyük çoğunluğun sürdürdüğü düzenli hayatın dışında kalıyor ve o noktada yan yana düşüyorlar.Verbeke’nin karakter leri duygudaşlık beslemekten kendimizi alamayacağımız, normal bir hayat sürme özlemleri yüzünden ıstırap çeken, o özlemler ve beklentilerle dışarıdaki yüzeysel hayatın kendilerini tatmin etmeyeceğinin bilincinde olan insanlar. Yazar isabetli, güçlü metafor larla hikâyesinin temelini sağlamlaştırıyor. Uyku, insanları etkilemek, güldürmek, biraz birbirlerine yaklaştırmak isteyen bir yazardan, hayata ve hayatın insana sunduğu deneyimlere derin kavrayışlı bir bakış... Bir tutam ironiyle çeşnilendirilmiş, hem özl ü hem de şiirsel, sahici bir dayanışma girişimi...Uyku 2004’te Kadın ve Kültür Başlangıç Romanı Ödülü’ne, 2005’te ise her yıl en çok satılan ilk kitaplara verilen Altın Kıvrık Köşe Ödülü’ne değer görüldü.Komik, benzersiz ve etkileyici... Uykusuzlar, Verbek e’nin bu ilk romanıyla en azından bir gece kendilerini o kadar da yalnız hissetmeyecekler." De Morgen Künye Kitabın Adı: Uyku Baskı: 2.Baskı - 2014 Özgün Adı: Slaap! Sayfa: 128 Dizi: Yeraltı Edebiyatı Yazar: Annelies Verbeke Çeviri: Gül Özlen Yayıma Hazırlayan: Semra Ulusoy Yayına hazırlayan: Mustafa KASAR
Sinem Nazlı DEMİR
UYKU Göz kapaklarım ağırlaşıyor. Yorgunluktan sanırım ama bu yorgunluk çok yürümekten kaynaklanmıyor. Koşmaktan veya konuşmaktan da kaynaklanmıyor. Düşünmekten kaynaklanıyor. Çok düşünmekten, öyle k beyn ndek s n rler kopup tüm vücudunu parçalayacak kadar düşünmek bu yaşanılan. Korku var, korkusuz yaşayab l r m nsan? P şmanlık var,keşkes z yaşar mı nsan ? Dağ g b b r ken şüpheler var, sorgusuz suals z yastığa başını koyab l r m k ş ? B r dalgadır alıp götüren tüm bu kayaların arasından ben , pençe g b eller m ama tırnaklarım paramparça, p s,sızılı.Koskoca b r bulut ben mk s ,bazen koyuna da benzeteb l rs n bazen ç nden sana ok g b fırlatıp atacağı ş mşeğ nden korkarsın, yıldırım yapar üstüne,sen daha farketmeden.Yağmurdan hoşlanan tarafını yıkar geçer m ağaçların arasından,usulca ve sess zce,sen daha farketmeden anlayışlı tarafın s l n r g der,ben m sayemde ve ben m yüzümden.İk uzak uç b z mk s .Şefkatl .K b rl ! Dürüst olmayan her nsanla göz göze geld ğ nde azalan b r anlayış b z mk s . Korkak gördükçe cesaret n y t ren,yamyam gördükçe daha çok kan kokusu arayan b r ruh b zdek .Göz kapaklarım ağırlaşıyor. Düşünmekten. Hem de çok düşünmekten.Onca uyaran arasında uyarılmadan durmaya çalıştıkça b ten parçaları b rleşt rme uğraşı sendek . Ama uyku... Heps n alıp götürecek b razdan nan. B r sürel ğ ne;belk yıllarca belk san yelerce.Ya ölüm gel p çalacak dem r kapını ya da sen tüm p şmanlıklarınla,kaygılarınla,keşkeler nle ve sev nçler nle b r yıldırım daha oluşturacaksın.B r yanda dem r g b ışıldayan hırs,b r yanda uykunun get rd ğ güzel ve sak n h sler.Bu sefer kalkma,uyu. Uykulu gözlerle etrafta koşturmaktansa sen daha farketmeden b r tebessüm konacak yüzünün b r köşes ne.Sırf sen uyu d ye usulca yana kayacak dudağın.Mutlu gözüken sen, çer de b nlerce kırık parçanla gözler n kapayacaksın.O parçaları k mseye göstermeden,sırlarını bell etmeden ve asıl k ş l ğ ne el sürmeler ne z n vermeden.Sadece uyuyacaksın…
Naz SEVİNÇ
İYİ UYKULAR ! Sevgili okur bu ay baldan tatlı, tüyden hafif, evren kadar büyülü, bulu an daha uçuk, birkonuyla karşınızdayız. “UYKU”nun derinliklerinde kaybolmadan evvel “uykuya neden ih yaç duyarız ?”, “ideal uyku herkeste aynı mıdır?”, “uyku hangi organları etkiler ?” sorularını genişama çok geniş bir çerçevede cevaplamaya çalışmak isterdim fakat ben okuduğum, dinlediğim, izlediğim,tecrübe e ğim kadarıyla dilim döndüğünce anlatacağım. Çünkü bu alanda güvenirliği ve geçerliği yüksek bilgiler aktarabilmem için sanırım makul düzeyde psikoloji, fizyoloji, biyoloji, sinir bilim vb alanlarda bilgi sahibi olmam gerekir. Uyku hali hepimizin bildiği gibi insan vücudunun dışarıdan gelen tüm tehlikelere karşı savunmasız olduğu, gönül rızasıyla gerçekleş rdiğimiz bir eylem ya da bir eylemsizlik hali(!)Ha a halk arasında “yarı ölüm hali” de denir. Ama beyin alanındaki çalışmalarıyla tanınanProf.Dr. Sinan Canan tam tersini söylüyor. Uyku halindeyken beyin şalteri kapatmaz. AksineBeyin için temizlik zamanı!Deyip cümlesine şöyle devam ediyor: “Uyku sa aları ortalama 90 dakikalık aralıklarla tekrar eder. Beynimiz bu sırada gündüz duyular aracılığıyla topladığı hemen her şeyi “çöpe atar”. Bu ayıklamanın tek zamanı ise uyku dediğimiz süreç r. Uyku sırasında bilgiler önemli ve önemsiz olarak tasnif edilir, çoğunluğu oluşturan önemsiz bilgi ve bağlan ları silinir ve bir sonraki gün öğrenmeyehazır ve böylece organize bir zihinle uyanmamız sağlanmış olur. Bu işlemlerin özellikle bireylerin rüya gördükleri dönemlerde gerçekleş ğini biliyoruz.” ve sevgili Sinan Canan Uyku-Beyin-Rüya üçlüsünün birbirinden bağımsız ele alınamayacağını hangisinin “neden” hangisinin “sonuç” olduğunu henüz kesinleş remediğimize güzel bir link atmış oluyor.
Naz SEVİNÇ Uykuyu elbe e bilimin ele alması, üzerinde çalışmalar gözlemler yapması gerekir fakatİlk cümlede de bahse ğim gibi uyku uçuk bir konu gün içinde ve uyku anında maruz kaldığımız tüm değişikliklerden etkilenirken, nitekim kişinin yaşı, cinsiye , fizyolojik durumu gibi değişkenler araş rma ve gözlem sonuçlarının farklılık göstermesine sebep oluyor. Bilinen evrende henüz eşsiz olduğunu düşündüğümüz“insan” ne oluyor nasıl oluyor da haya nın yaklaşık üçte birini böylesine savunmasız ve asgari eylemsizlik hali ile geçiriyor? Bir nevi bilişimci gözüyle bakacak olursak açık programları uyku anında simge durumuna küçültüyor, arka planda veri aktarımı devam ediyor diyebilir miyiz? Eğer diyemeyecek olsaydık uyku anında dışarıdan gelen kötü kokular gerilim ve aksiyon dolu bir rüyaya bizi götürürken iyi kokular bir çiçek bahçesine götürmezdi. Peki bu herkeste aynı sonucu verir mi ? Sanırım bu iddiamız en iyiih malle kişisel faktörlere takılıp çok geniş bir çerçevede yer alır. Bilinen evrendeki bu çok anlamlar yüklediğimiz insan muazzam bir sistem vebu sistemin uyku halindeyken şalteri kapatması “sistem yara cısının” elbe e kigözünden kaçan bir hata/haya n bug’ı değildi. Aksine bu muazzam sistemin hiç sekteye uğramadan ha a yenilenerek yeniden başlamasını sağlayan dâhice bir dokunuştu. – Bence sihirli kod bloğu-
Fakat şöyle bir şar gerek riyordu ki bu uyku halinin kişiye özel ideal bir aralığı var.Bu ideal aralığı aşarsanız uyku modundan çıkış uzunsürerken uzun süre uykusuz kalırsanız da algılarınızda azalma, fiziksel küçük çaplı acılar meydanagelebiliyor . Kayıt al na alınmış en uzun uykusuzluk rekoru San Diego’lu 17 yaşındaki bir öğrenci olan Randy Gander’aai r. 264 saat (yaklaşık 11 gün) uykusuz kalan Randy’inin son günleri bilim insanları tara ndan incelenmiş r. Kontrollü olarak bir grup denekle gerçekleş rilen en uzun uykusuzluk ise 205 saa r. Bir de uykuyu taçlandıran gizemini koruyan rüyaâlemine dalalım mı biraz da? Rüya ile ilgili anlamlı ve sıra dışı görüşleri en güzel işleyip beyaz perdeye aktaranbir yönetmen. Aynı zamanda yazan ve yöneten “Christopher Nolan” “Incep on” isimli filmindezihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bir başkasının bilinçal nın derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmak gibi insanı heyecanlandıran ve farkındalık yaratan bir konuyu işliyor. Hepimizin bildiği gibi rüyadamekân ve zaman kavramları bükülüp bağımsızca dolaşıyoruz. Örneğin evinizin mu ağında yemek yaparken bir anda ocaktan yükselen alev üzerinize doğru gelmeye başladığında kendinizi var gücünüzle ormanda koşuyor bulabilir ha a a ğınız her üç adımda gece ve gündüzün yaşandığını ha a mevsimlerin değiş ğini görebilirsiniz. İşte bu durum daSinan Canan’ın bahse ği “Uyku sırasında bilgiler önemli ve önemsiz olarak tasnif edilir”cümlesini destekliyor. Bazı bilgiler anlamlandırılmadan henüz düzenlenirken bir senaryoya tabii tutuluyor.
Uyku için haya n bug’ı demesek de başka gezegenlerden biziincelemeye gelseler tu ukları raporda uyku halimizi nasıl anla r ve sonrasında nasıl değerlendirirlerdi gerçekten merak ediyorum. İyi uykular sevgili okur…
Naz Sevinç
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Rebis Alobar ve Uykusuzluk Rebis Alobar asla bir sanatçı olmayı amaçlamıyordu. Savaş pilotu olmayı ve Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri Akademisi'ne liseyi bitirdikten sonra katılmayı planlamıştı. Ne yazık ki, Rebis'in genç ve kıdemli yılı arasındaki yaz, normal uyanıklık dönemlerinde derin uykudan görünüşte rastgele çıkmalarına neden olabilme yeteneği ile ünlü bir uyku bozukluğu olan narkolepsi tanısı aldı. Bu "uyku ataklarına" ek olarak, narkolepsi, aralıklı kas yetme zliği veya katapleksi, halüsinasyonlar, yoğun ve canlı rüyalar ve uyku felci, çeken kişinin toplam felç, hipnogojik halüsinasyonlar yaşadığı yarı uyku / yarım uyku durumu da olabilir. Çeşitli korkutucu fiziksel duyular. Rebis, 15 yıldan beri düzenli olarak uyku felci geçiriyor ve bunlar sırasında, çoğu zaman korkunç zamanlar oluyor. "Uyuduğumuzda görebildiğimiz derin gizemli bir gerçek gib i," diye hatırlatan Rebis,"Ama bize sembolik olmayan bir şekilde iletildi, yani uyanık özlemlerimiz asla bir yolunu bula mazlar. Bu gerçekleri ifade edin çünkü bilinçaltı zihnimiz sembolik olmayanı anlasa da, bilinçli akıllarımız sadece iletişim kurmak için semboller kullanabilir. Bunun gibi düşünmeyi seviyorum: Daha derin bir bilgiyi temsil eden güzel ve parlak bir küre old uğunu söyle. Doğrudan ona baktığın zaman daha derin bir gerçeği öğrenirsin. Ama bu küre sadece kalın katranın bir katının içinde, katranın içinde olabilir. Rüya devlet zihninizi ve bilinçaltınızı temsil eder. Konuşmayı dener ve çeker çıkarmaz erir ve tüm s ahip olduğumuz şey, küreye değdiği noktada olan katrandır, böylece o tarlayı bir tuvalin üzerine Bu resimler, sembolizmle ifade edilemeyen sembolik bir yapıya dönüşme çabasıdır. Aklımın bir parçasından daha büyük b ir gerçeğe çok yakın olmuştur. Fakat bu mekâna içe doğru ilerlediğim bu yer, elle tutulabilecek hiçbir maddi esere sahip değil, benimle taşıyabileceğim hiçbir şey yok. Tek topladığım maddi değildir. Tek önerdiğim sanat. Temsil etmeye çalıştıkları şeyin yüzeyini çizen tuhaf tasvir ve kavram tasvirl eri. Felç bıraktım, rüyaları açık bir gözle hayal ettim ve varoluşun doğasını düşünürken, sınırını keşfettim ve bu da geri getirdiğim şey… " Tüm resimler tuval üzerine yağlı, akrilik ve odun kömürü birleşimidir.
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Ölüm, Hayat, Yaşlanma ve Enerj
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Ses, Kontrol ve Man pĂźlasyon
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Şans, İnanç, Öncel k ve Sahtel k Üstüne
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Yalnızlık, Felsefe ve Hak kat n Korkunçluğu
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Üçüncü Göz Çakrası: Duygular, Kötüye Kullanım ve Özyıkım
Dünya Görüşü, Hayat Ç zg s ve Gerçeklerden Kaçış
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Cehalet, AlgÄą ve Beklent ler
Rebis Alobar ve Uykusuzluk
Gaz ler, Zaman ve Dönüşüm
Mustafa KASAR
Replik
Zafer TAŞKIRAN