Aylık Kültür ve Sanat Dergisi
Monthly Culture and Art Magazine
Kasım 2018 Yıl:2 Sayı:18
November 2018 Year:2 Issue:18
Kasım 2018
KÜNYE BirkitapbindosT
BirKitapBinDost Aylık Kültür ve Sanat Dergisi Kasım 2018 Yıl:2 Sayı: 18 Genel Yayın Yönetmeni (Editor in Chief) İlhan Özdemir
Temsilciler (Representatives) Isparta Temsilcisi (Representative in Isparta) Keziban Ertuğrul Yıldırım
Edebiyat Yönetmenleri (Literary Directors) Muzaffer Özkan Gürcan Köftecioğlu
Kosova Temsilcisi (Representative in Kosovo) Agim Krasniqi Hindistan Temsilcisi (Representative of India) Tvg. Menon
Kültür ve Sanat Yönetmenleri (Culture and Art Directors) Emel Üstündağ Yasemin Bayındır Sema Tokatlı Mehmet Saim Bilge Agim Krasniqi
Meksika Temsilcisi (Representative of Mexico) Ana Maria Gonzalez Estrada Azerbaycan Temsilcisi (Representative of Azerbaijan)
Soltan Soltanlı Brezilya Temsilcisi (Representative of Brasil) Cival Einstein
İdari İşler (Administrative Directors) Aziz Dur Doğan Bayındır
Cezayir Temsilcisi (Representative of Algeria) Youcef Aimeur Mısır Temsilcisi (Representative of Egpyt) Fawzy Morsy
Hakkımızda ve Yayın İlkeleri ilk iki sayımızda yayınlanmıştır.
Makedonya Temsilcisi (Representative of Macedonia)
İletişim (Contact)
Keti Radevska
birkitapbindost@gmail.com
Özbekistan Temsilcisi (Representative of Uzbekistan)
Makhmud Eshonkulov
Tüm içeriğin hakları saklıdır.
Kolombiya Temsilcisi (Representative of Colombia)
İzinsiz Kullanılamaz
Gina Gonzalez Torres
(All contents are reserved. It can not
Norveç Temsilcisi (Representative of Norway) Fadi Abou Hassan
be used without permission.) @2017 2
Kasım 2018
EDĠTÖRDEN BirkitapbindosT
10 KASIM… VE 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ... 10 Kasım’da Atatürk’ü kaybetmenin hüznü ve üzüntüsünü bir kere daha yaşayacağız. Evet bu yıl atamızı kaybedişimizin 80 nci yılı... Ve onu kaybettikten 80 yıl sonra ülke nereden nereye geldi... Keşke bize bıraktığı ve emanet ettiği bu ülke için ona gururla ve övünerek söyleyeceğimiz bir şeyler olsaydı! Ve 24 Kasım Öğretmenler Günü! En çok değer verilmesi, saygı duyulması ve elleri öpülesi insanlar... Ne yazık ki Türkiye’de her şeyi olduğu gibi bu mesleği de ayaklar altına aldılar ve değersizleştirdiler. Tabi ki bu mesleği severek ve gururla yapmaya çalışan gerçek Atatürkçü Öğretmenleri de her geçen gün yok ettiler... Ne olursa olsun, her şeye göğüs geren ve mesleğini layıkıyla yapmaya çalışan gerçek Atatürkçü öğretmenlerin bu özel ve anlamlı gününü kutluyorum. . . . Geçtiğimiz günlerde davetli olduğumuz bir etkinliğe katılmak için Eğirdir’e gittik. Orada çok güzel ve sevgi dolu kocaman yürekleri olan insanlar tanıdık. Orada kaldığımız iki gün içinde bize unutamayacağımız güzellikler yaşatmış olan, samimiyet ve dostluklarını bizden esirgemeyen o güzel insanlara çok teşekkür etmek istiyorum. . . . Sevgili Emel Üstündağ, her zaman olduğu gibi bu ayda dergi kapağı için çok güzel yağlı boya bir resim yaptı. Bu güzel resim için Emel Üstündağ’a ayrıca teşekkür ediyorum. Gönlüne ve fırçasına sağlık. BirkitapbindosT Dergisinin Kasım ayı sayısına emeği geçen ve dergiye katkıda bulunan tüm dost ve arkadaşlara çok teşekkürler. İyi ki varlar ve iyi ki bizimle birlikteler... Önümüzdeki ay, Aralık ayı sayısında görüşmek üzere... Sevgilerimle...
3
Kasım 2018
ĠÇĠNDEKĠLER BirkitapbindosT
6 7 8 9
Hatice Aydın/Fotoğraf Saeid Mohammadzadeh/Fotoğraf Mehmet Saim Bilge/Karikatür Agim Krasniqi/Karikatür
10 UĞUR PAMUK / BİR DOST
BİR DOST (Sayfa 10)
12 Hülya Özveren/Resim 13 Aneta Hasani/Resim 14 Khatira Hasanzada/Resim 15 Anna Agosti/Fotoğraf 16 Muzaffer Özkan/Öykü 19 Fatih Taşkıran/Şiir 20 Makhmud Eshonkulov/Karikatür 21 Ahmed Samir Farid/Karikatür
22 İLHAN ÖZDEMİR/ BİR İNSAN (Sayfa 20)
BİR İNSAN-KEZİBAN ERTUĞRUL YILDIRIM
28 Cemal Tunceri /Karikatür 29 Ana Marİa Gonzalez Estrada/Karikatür 30 Keziban Ertuğrul Yıldırım/Resim 31 Oleksiy Kustovsky/Resim 32 Gürcan Köftecioğlu/Öykü 34 Güniz A.Küçükoğlu/Resim 35 Gina Gonzalez Torres/Resim 36 Soltan Soltanlı/Karikatür 37 Cival Einstein/Karikatür 38 Emel Üstündağ/Bir Tat-Kabune Pilavı
FOTOĞRAF (Sayfa 40)
40 AZİZ DUR/FOTOĞRAF 4
November 2018
CONTENTS BirkitapbindosT
41 Lavinya Öz/Şiir 42 Ghada Mostafa/Karikatür 43 Ali Al Sumaikh/Karikatür 44 Sema Tokatlı/Mutluluk Köşesi 46 Bern Fabro/Karikatür 47 Adamou Tchiombiano/Resim 48 Selma Top/Resim 49 Keti Radevska/Resim 50 Aan Adijaya/Karikatür 51 Florent Espejel/Karikatür
68 Firuz Kutal/Karikatür 69 Tvg Menon/Karikatür 70 Gürcan Köftecioğlu/Bir YönetmenChiristopher Nolan 72 Nihal Rende/Fotoğraf
73 Bardhyl Spahiu/Fotoğraf 74 Muzaffer Özkan/Bir Kitap–Bir,İki,Üç... 76 Armin Ganjdeh/Karikatür 77 Ricardo Ferreira/Karikatür
52 YASEMİN BAYINDIR /BİR ROTAEĞİRDİR GÖLÜ
BİR ROTA (Sayfa 52)
54 Emel Üstündağ/Ebru 55 Mehmet Ali Tan/Şiir 56 Füsun Yaman/Çini 57 Murat Kaya/Fotoğraf 58 Banu Elçi/Deneme 60 Fawzy Morsy/Karikatür 61 Mary Zins/Karikatür 62 Dina A.Gawad Shosha/Karikatür
KARİKATÜR (Sayfa 63)
63 YOUCEF AIMEUR/KARİKATÜR 64 Sema Tokatlı/Bir Hayat– Ara Güler 66 Sibel Yıldırım/Resim 67 J.Bosco Azevedo/Resim Ön Kapak Resim:
Emel Üstündağ
Arka Kapak Reng-i Su: Burhan Ersan 5
Kasım 2018
FOTOĞRAF BirkitapbindosT
Hatice Aydın Ankara (Türkiye)
6
November 2018
PHOTOGRAPH BirKitapBinDost
Saeid Mohammadzadeh Ä°ran (Iran)
7
Kasım 2018
KARĠKATÜR BirkitapbindosT
Mehmet Saim Bilge Ankara (Türkiye)
8
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Agim Krasniqi Kosova (Kosovo)
9
Kasım 2018
BĠR DOST BirkitapbindosT
UĞUR PAMUK TÜRKİYE
1956 yılında Çorum’da doğdu. Meslek Yüksek Okulu Makine Teknikerliği bölümünden 1977 yılında mezun oldu. 1981 yılında TKİ Kurumu Afşin-Elbistan Müessesesinde çalışmaya başladı. Halen, TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü İdari ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nda Makine Teknikeri olarak görev yapmaktadır. İlk karikatürü 1976 yılında “Hey” dergisinde, daha sonraları da Gırgır, Çarçaf, Limon, Taka, Karikatürk, Çorumlu 2000 ve Müdafaa-i Hukuk dergilerinde yayınlandı. Çorum Haber Gazetesinde 10 yıl günlük karikatür çizdi. Katıldığı yarışmalardan dördü uluslararası olmak üzere 25 ödül aldı. Bazıları yurt dışında (Danimarka, Almanya, Kıbrıs) olmak üzere kırkın üzerinde sergi açtı. ÖZLÜ ÇİZGİLER, TABUT ÇİVİSİ ve ÇİZGİLERLE ATATÜRK isimli 3 adet karikatür albümü yayınlandı. Yeni albümünün tasarımına devam etmektedir. 15 Kitap kapağı, 8 adet çocuk kitabı resimledi. Karikatürcüler derneği üyesi olup, kitap resimleme, takvim, broşür tasarımı, tiyatro afişi ve amblem çalışmaları da yapmaktadır.
10
He was born in Çorum in 1956. He graduated from Mechanical Technician Department of Vocational High School in 1997. He began to work in Afşin-Elbistan Enterprise of TKİ in 1981. He still Works in Administrative and Social Affairs Department of General Directorate of Turkey Coal Enterprises as a Mechanical Technician. His first cartoon was published in “Hey” magazine in 1976, then his other cartoons were published in Gırgır, Çarşaf, Limon, Taka, Karikatürk, Çorumlu 2000, and Müdafaa-i Hukuk magazines. He drew daily cartoons during 10 years in Çorum Haber newspaper. He received 25 awards in contests in which joined, four of which were obtained by him in international area. He opened exhibition more than 40 in various places, some of which was opened abroad (Denmark, Germany, Cyprus) 3 cartoon albums prepared by him and named as; WISE LINES, COFFIN NAIL and ATATURK WITH LINES were published. He still continues to draw the desing of his new albüm. He illustrated 15 book covers, and 8 child boks. He is a member of the Cartoonists and also makes some works such as book illustrations, calendar, brochure desing, theatre poster and logo.
November 2018
FRIEND OF THE MONTH BirkitapbindosT UÄ&#x;ur Pamuk (Ankara)
11
Kasım 2018
RESĠM BirkitapbindosT
12
Hülya Özveren İstanbul
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
Aneta Hasani Kosova (Kosovo)
13
KasÄąm 2018
RESÄ M BirkitapbindosT
Khatira Hasanzada Azerbaycan (Azerbaijan)
14
November 2018
PHOTOGRAPH BirKitapBinDost
Anna Agosti Ä°talya (Italy)
15
Kasım 2018
ÖYKÜ BirkitapbindosT
Muzaffer Özkan Ankara
TAġLAR O günden sonra taşlara karşı özel bir ilgim olduğunu fark ettim. Sahilde insanlar güneşlenir denize girerken, ben daha çok ilginç çakıl taşları toplamakla zaman geçirirdim. Hatta bunların bir kısmını alıp eve getirir, biblo olarak kullanırdım. Sınavdan çıktığımda başım kazan gibiydi. Öğleden önce altmış dakikalık bilgi sınavına, öğleden sonra da yine altmış dakikalık genel yetenek sınavına girmiştik. Yeterince hazırlıklı olduğumu söyleyemem ama sınavlara iyi konsantre olmuştum. Bu nedenle ne yaptığımı biliyordum ve sınavlar iyi geçmişti. Zaman zaman kolumdaki emanet saate bakarak zamanı da verimli kullanmıştım. Sınav çıkışında dalgın bir şekilde sahile doğru yürümeye başladım. Sahilde iyotlu deniz kokusu ile kendime gelmiştim. Kordon’dan Cumhuriyet Meydanı’na, 16
sonra da Pasaport’tan Konak Meydanı’na kadar yürümüştüm. Epey zaman geçmişti. Konak’tan dolmuşa binmiş, Balçova’ya gidip emanet kol saatini ilkokul öğretmenime geri teslim etmiştim. Tekrar Konak meydanına geldiğimde güneş batmak üzereydi. İlçeye giden bir minibüse bindiğimde içimi bir ürperti kaplamıştı. Vakit hayli geçti ve bu saatten sonra artık köye araç bulunmazdı. İlçede kalabileceğim bir yer de yoktu. Köy, ilçeye yaklaşık yirmi kilometre mesafedeydi.
Kasım 2018
ÖYKÜ BirkitapbindosT
Kafamdan bu olumsuz düşünceleri atmaya çalışıyor, ancak başaramıyordum. Bu ruh hali içinde yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra ilçeye geldiğimde ilk yaptığım ilçe meydanındaki kahvehanelerde tanıdık bir yüz aramak oldu. Maalesef kimseler yoktu.
anladım. Uzaktan da olsa el kol işaretleri ile varlığımı fark ettirmiştim. Yanıma gelince iyice yavaşlayan kamyonun şoför mahalline sıçrayarak binmiş, derin bir oh çekmiştim. Stabilize yolda hoplaya zıplaya giden kamyonda, şoföre bir çırpıda nereden geldiğimi ve nereye gideceğimi anlatmıştım. Şoför gecenin karanlığında bu kadar yolu yaya olarak nasıl yürüdüğüme şaşırmıştı. Köye ayrılan yol çatağına kadar birlikte gitmiş, burada inerek tekrar yürümeye başlamıştım.
Bu yıl ortaokuldan beraber mezun olduğumuz bir arkadaşımın ilçedeki evini biliyordum. En kötü şartlarda oraya gider bu geceyi onlarda geçirebilirim diye düşündüm. Ancak bu saatte onları da rahatsız etmek istemiyordum. Bir an önce karar vermeliydim, zira hava iyice Köye vardığımda arka taraftan sürgülü olan kararmaya başlamıştı. avlu kapısının üzerinden atlayarak kimseyi uyandırmadan adeta bir hırsız gibi eve girmişKararı vermiş yola koyulmuştum. Yola çıkalı tim. Tam o anda elimdeki taşı fark ettim. Bir ne kadar zaman oldu bilmiyordum ama belki elin yumruğu büyüklüğündeki bu taşı, ilçe çıarkadan bir araba gelir diye ümidimi hiç kaykışında köpek filan saldırır düşüncesiyle betmemiştim. Gecenin serinliği ağustos ayının sıcaklığını bastırmış, terlemeden rahatlıkla yürüyordum. Gündüz şartlarında bu kadar yolu sıcaktan yürümek imkansızdı. Neyse ki ay aydınlıktı ve çevrede olup bitenler seçilebiliyordu. Boş yolda kimseler yoktu ve uzaktan köpek ulumaları geliyordu. Bir türkü tutturmuş, hızlı bir tempoyla durmadan ilerliyordum. Ne kadar zaman geçmişti farkında değildim ama yolu yarılamaya az kalmıştı. Geriden, çok uzaklardan gelen bir ışık huzmesi beni gene umutlandırmıştı. Yürümeye devam ederken ara sıra geriye doğru bir göz atarak ışığın yaklaşmasını takip ediyordum. Bir süre sonra yaklaşan aracın gürültüsünden kamyon olduğunu 17
Kasım 2018
ÖYKÜ BirkitapbindosT
kendimi korumak amacıyla elime almıştım ve ların tozunu şimdi o alıyor. hâlâ elimdeydi. Yavaşça üst kata çıkan merdiveGözüm gibi sakladığım ve benim için çok nin kenarına koyarak içeri girip sessizce yattım. önemli materyallerden biri, öğrenci iken jeoloji dersinde ödev olarak hazırladığımız taşlar albümüdür. Ara sıra açar bakar incelerim. Birçok kişinin kayaç veya taş olarak gördüğü şeyler benim için çok özel şeylerdir. Geçen yaz kız kardeşimin evinin bahçesinde çay içerken birden bahçenin değişik köşelerine yerleştirilen taşlar dikkatimi çekti. Farklı cins ve özellikteki taşlar bahçeye ustalıkla yerleştirilmiş çok güzel bir dekor oluşturulmuştu. Sorduğumda, “bunlar benim taş koleksiyonum,” diye ceBirkaç gün sonra aynı taşı ikinci kat antresinvapladığı zaman epey bir gülmüş, “demek aynı de görünce içim bir hoş oldu. Anneme sordumerak onda da var,” diye düşünmüştüm. ğumda “atmaya kıyamadım, hatıra olsun diye Sonsöz; geçen hafta başka bir şehirde yaşasakladım” cevabını aldım. Taş artık benim uğurum olmuştu. Belki de taşlara ilgim böyle başla- yan oğlumu ziyarete gittiğimde portmantonun mıştı. Belki de var olan ilgiyi bu olay ortaya çıkar- üstündeki taşları görünce bir anlam verememiş şaşırmıştım. Üstelik bir özelliği olmayan sıradan mıştı. taşlardı. “Bunlar ne?” diye sorduğumda, “çok O günden sonra taşlara karşı özel bir ilgim olgüzeller değil mi?” diye soruma soruyla karşılık duğunu fark ettim. Sahilde insanlar güneşlenir bulunca, artık anladım ki bizim ailede taş sevgidenize girerken, ben daha çok ilginç çakıl taşları si genetikmiş. toplamakla zaman geçirirdim. Hatta bunların bir kısmını alıp eve getirir, biblo olarak kullanırdım. Hayalimdeki müstakil evin bahçe kapısından itibaren girişine kadar kayrak taşlar döşenmiş yolunun kenarını çakıl taşları süslerdi. Evde hala kül tablalarının içini muhtelif cinste taşlar süsler. Başlarda benim bu taş sevdamı kabullenmeyen eşim dahi artık tepki vermekten vazgeçti ve taş18
Kasım 2018
ġĠĠR BirkitapbindosT
Fatih Taşkıran Ankara
KARANLIKLARA PAYDOS Gecenin pası karanlığında gizli,
Ama nafile, kara lekeler bizi yalnız bırakmıyor umut bahçesinde.
Karanlık insanların gizemi,
Umudum bir avuç gökyüzünde,
Gece yıldızları aydınlatırken,
Karanlığın pasını silerken,
Yağmurun ıslaklığı tenleri sararken,
Martıların mavide kayboluşuna şahit oldum. Bunları düşünmek ne çare.
Mavide umudum martıda bundan, Hep sonsuz maviliklere özgürlük taşırken,
Kızgın ve hırçın siyaha bakarken çaresizliğin girdabında,
Sarınınki kıskanır seni,
Sevgimizin dokunulmazlığını
Ya yeşile ne demeli.
haykırırken zerresine evrenin, Hep güzellikler getiren o sen değil misin? Neydik, neredeydik biz.
Ardımdan koşan, iten.
Gelincikler savruluyordu
Umudum rüzgârda,
ellerimizden kayarken rüzgarın tınısı ile,
Ey rüzgâr dağıtma sevgimizi,
Yüreğimizdeki kıpırtı bizi uyandırırken,
Öyle kalsın coşkulu.
Koşmaya başladık sarıya, yeşile ve maviye
Akan suyun sesi şarkımız olsun,
boyanmak için,
Şarkılar güzelliklere dair olsun. 19
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Makhmud Eshonkulov Özbekistan (Uzbekistan)
20
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Ahmed Samir Farid Mısır (Egpyt)
21
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
İlhan Özdemir İstanbul
ISPARTA’DA BĠR POLLYANNA: KEZĠBAN ERTUĞRUL YILDIRIM... "Bir İnsan" köşesinin bu ayki konuğu Ada Ülkesi Uluslararası Sanatçıları Grubu Baş Küratörü sevgili Keziban Ertuğrul Yıldırım. Bu söyleşiyi Eğirdir’in en güzel oteli olan Eskiciler Konağı Nis Otel de gerçekleştirdik. Bize bu güzel söyleşi için yardımcı olan otel sahibi sayın Cemreyaz Özdoğan ve otel müdürü Mehmet Demirel’e çok teşekkürler.
SöyleĢiye geçmeden önce bize Şiir ve Edebiyat benim için vazgeçilmez şeyler. kısaca kendinizi tanıtır mısı- Zaten bunlar hayatımın belli bir noktasını nız? Merhaba... Ben Keziban Ertuğrul Yıldırım… Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum. Ardından Akdeniz Üniversitesinde Pedagojik Formasyonumu aldım ve şu anda sosyoloji öğrencisiyim. Isparta'nın Şarkikaraağaç ilçesindenim. Resim yapmaya çok küçük yaşta başladım. Bu benim için bir heyecan. Bu heyecanla hayatıma şekil vermeye başladım. Benim için sanat her şeyden önemli, sanatı çok seviyorum, içinde sanat olan her şeyi çok seviyorum. Resim ve müzik bunların başında geliyor. 22
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
kapsıyor ve bu heyecanla yaşıyorum hep. Şu an Bir Kitap Bin Dost ekibinin de bir üyesiyim ve Bir Kitap Bin Dost Dergisinin Isparta temsilcisiyim ve bunun içinde gerçekten çok mutluyum. Bu sene hayatım çok değişti. Ada Ülkesi grubu kuruldu ve Ada Ülkesi ile birlikte sanat anlamında çok hareketli geçti ve çok güzel şeyler yapıldı, çok güzel insanlar geldi. Önce küçük bir yerde ve küçük bir nokta ile başladık ama şimdi sonsuzluğa giden bir yolda bir sürü insan ile birlikte, yeni yol arkadaşları ile beraber yürüyoruz. Ben çok mutluyum…
Uluslararası Ada Ülkesi Sanatçıküratörlükler gibi… Benim babam öğretmen, saları Grubu fikri ne zaman ve nanat tarihi öğretmeniydi. Bana cesaret vermek sıl aklınıza geldi?
için, "sanatçıyım diyorsun, bir şeyler yapsana" Biz yaklaşık 2010 yılından beri arkadaşım dedi okuldan mezun olduktan sonra. Bende, naMehmet Nuri Kıvrak ile birlikte Isparta'da küçük sıl yapacağım diye sorduğumda, "bilmiyorum, de olsa bir şeyler yapıyorduk. Sergilerde küçük yap bir şeylerde görelim…" dedi. Bende bunun üzerine çıktım yola. Kimseyi tanımıyorum, Mehmet Nuri'ye; "Hadi sergi açıyoruz ablacığım" dedim. "Nerde açıyoruz, ne yapacağız abla?" dedi. "Bilmiyorum, sergi açıyoruz işte" dedim. Çıktık yola. 2010 yılıydı. Kaymakamlık, belediye, gidiyoruz… Vezir olmakta var rezil olmakta var işin ucunda. Babama soruyorum, "Ne yapacağız, nasıl yapacağız?" diye. Babam da, "Mademki sen sanatçıyım diyorsun, yap bir şeylerde görelim… Bir şeyler yapmadan sanatçı olunmaz…" dedi. Bende, "tamam baba" dedim ve başladım kurumları gezmeye, Mehmet Nuri ile birlikte. Tabi ilk önce kurumlarda bizi önemsemediler, dikkate almadılar. Sonra şans eseri Isparta'da Vali, 23
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
o dönemde Isparta Valisi sayın Memduh Oğuz'du. Bizi dışarıda gördü, bize değer verdi, "bakın iki tane pırıl pırıl genç sanatçı gelmiş" dedi. Onun desteği ile biz ilk sergimizi açtık. Üçüncü Karma Resim Heykel Sergisi… Ama sponsor yok. Sağ olsun, Isparta Belediye Başkan Yardımcısı Recep Başkan bize destek verdi ve onun desteği ile ilk bir yol aldık, 2010 yılında. Bu sergide sağ olsun vali bey bir sürpriz yapmış bize, gazeteci ve televizyoncu Kadir Çelik ve belli kişiler gelince bizim sergimiz daha çok dikkat çekti ve birden sergide bir değişiklik, bir farkındalık oldu. Isparta'da daha önce böyle bir şey yapılmamıştı. Resim Heykel Karma sergisi Isparta'da ilkti. Bunun ardından bu sefer doğduğumuz ilçede yapalım dedik. Üniversiteden birkaç tane hocamız destek verdi. Onlarında desteği ile bu sefer benim ilçemde, Şarkikaraağaç'ta ikinci bir sergi yaptık. Sergiyi 28 Ekim'de yaptık ve serginin teması "Cumhuriyet" sergisiydi. O sene şehitlerden dolayı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal oldu. Yani 28 Ekim'de Cumhuriyet Bayramını kutlayan tek biz olduk… Ardından ben kitap sergimi açtım. Bir sağlık merkezi vardı ve biz ora24
da yaklaşık 20 tane sergi organize ettik, iki arkadaş. Birimiz teknik diğerimiz organizasyon kısmını yaptı. Bunlarla birlikte bu konuyla ilgili öğrendik bir şeyleri. Çalıştay yapalım, bir şeyler yapalım diye iki kafadar konuşmaya başladık birlikte. Bu arada ben babamı kaybettim ve bir rahatsızlık geçirdim. Bu nedenle üç-dört sene ortalıktan çekildim, kaybolduk… Sonra Mehmet Nuri ile birlikte çalıştay yapalım dedik ama sadece konuşuyoruz ve yazışıyoruz. Ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Daha sonra Çetin Meydan hocam aradı bizi, Eğirdir'den. "Sergi yapalım birlikte" dedi. Geçen sene 27 Ekim'de Eğirdir'de 14 kişilik bir grupla sergi açmaya karar verdik. Sergi açacağız ama bize bir isim lazım… Eğirdir ilçesinde yapacağız. Eğirdir "Sakin Şehir" seçilmiş ve burada Uluslararası bir komite toplantısı olacak. Türkiye'de daha önce sakin şehir seçilmiş olan 14 tane yerin belediye başkanı gelecek. Kendimizi tanıtmak ve ifade etmek için bizim
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
topluluğumuza bir isim lazım. Ne yapalım, ne yapalım derken ben yaptığım resimlerde hep ada resimleri yapıyorum burası da Eğirdir ve bir ada ülkesi... Ben adayı çok seviyorum, ada benim için çok önemli, ada yaşamda ulaşılması gereken yerlerden birisi. Ben 2007 mezunuyum ve mezuniyetimde yaptığım resimlerde önümde hep deniz hayal ederdim ve resimlerde hep ada vardı. Ada var, mavi var, ne yapalım, ne yapalım, Ispartalı Sanatçılar olmaz, şu olmaz, bu olmaz derken hocam, Eğirdir’in eski adı olan “Askavana” olsun dedi. Bende hocama, Askavana ne demek dedim. Askavana, “Ada Ülkesi” demekmiş. Ada Ülkesi, ada, benim resimlerim, burayı da anlatıyor, çok hoşuma gitti. Sanki dışarının bütün o karanlık kültüründen kurtulmuş, içinde sadece sanatçıların olduğu bir cumhuriyet... Yani kendi içinde sadece temiz insanların, renkli insanların bulunduğu sadece sanat kokan bir ülke... Bende uyandırdığı his bu oldu ve bunun üzerine “Ada Ülkesi Sanatçıları Grubu”nu
kurduk ve ilk etkinliğimizi yaptık. Onun ardından yine Isparta’da ilk defa olan bir “Gül Çalıştayı” ve “Çocuk Çalıştayı” yaptık. Ondan sonra peşpeşe üç tane sergi yaptık. Daha sonra çocuklarla ilgili bir sergi daha yaptık. Bugünde Karikatür Sergisini yaptık. Yaklaşık on bir- on iki tane etkinlik yapmışız bir yıl içinde. Ada Ülkesi böyle kuruldu. İlk önce sadece 14 kişilik küçük bir gruptu. Benim hayallerimdi, Mehmet Nuri ile birlikte temellerini attığımız bir şeydi. Şimdi uluslararası bir grup olduk ayrıca Bir Kitap Bin Dost grubuyla tanıştık. Çok da güzel oldu bence.
ġimdi birazda özel sorulara geçelim. Hayatında en çok heyecanlandığın an? 28 Ekim 2011 yılında bir sergide babam sahneye çıkıp bana ödül verecekti. Herkese ödülleri verildi ve sıra babamın bana ödül vermesine geldi. O an babamın da, benimde ellerim buz gibiydi. O heyecanı hayatım boyunca unutamayacağım.
25
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
Bir yıl sonra bugün nerede olmak isterdin? Bir yıl sonraki hayalin ne? Sanat anlamında sesimizi duyurabileceğimiz en güzel yerde olmak isterdim. Daha büyük bir grup, daha güzel şartlarda ve daha güzel bir şekilde, dünyaya sesimizi duyurabilecek bir grupla birlikte yol almak isterdim. Sevdiklerim ve sevdiğimle birlikte, eşimle birlikte olmak isterdim.
Bugüne kadar beklediğin en uzun kuyruk hangisiydi?
Peki en çok sevindiğin an? Üniversiteyi kazandığımı öğrendiğim an... Çünkü idealim ve hayalimdi...
Bir gün sokakta yürüyorsun. Bir köĢe baĢına geldin ve köĢeyi döndün. KarĢına sen çıktın. Kendine ne dersin? Önce merhaba derim... Eğer geçmişten geliyorsa bakarım ve teşekkür ederim ona çünkü geçmişten geliyorsa bana çok güzel şeyler verdi. Gelecekten geliyorsa da, “ne getirdin bana?” diye sorardım. Geçmişse bana güzel şeyler verdiği ve bugünlere gelmemi sağladığı için teşekkür ederdim. Geleceğe de umutlu bakıyorum bu yüzden bana ne getirdin diye sorardım.
Babamı kaybettikten sonra yaklaşık üç senelik bir rötar yaptım. Uzun bir kuyruktu aslında. Arayış içindeydim belki de kendimi sınama anlamındaydı. Uzun, rötarlı bir üç-dört yıl yaşadım. Şimdi bakıyorum, neyi bekledim? Belki de kendimi tamamlamayı bekledim o sırada... Onun karşılığında da şimdi ödülümü aldım. O kuyruk ve bekleme sırasında kendimi tamamladım, tanıdım ve doyuma ulaştım. Görmediğim şeyleri gördüm, bilmediğim şeyleri öğrendim. Bu süreçte bir tane kitap yazmaya başladım, inşallah 2019’da çıkacak. İllüstrasyonunu Mehmet Nuri ile tamamladık ve üç tane editörle çalışıyoruz şu anda. Beklediğim o süreçte, her şeyi bilir dediğim insanların hiçbir şey bilmediğini, bu hiçbir şey bilmiyor dediğim insanların aslında çok şeyler bildiğini, sandığının kapalı olduğunu ve sandığının içinin cevherlerle dolu olduğunu öğrendim. 110 tane hikaye buldum. Aslında o üç sene bekleme süreci değil de keşif süreci ve insanları tanıma 26
Kasım 2018
BĠR ĠNSAN BirkitapbindosT
etkinliğin belgesini ona götürüyorum ve gösteriyorum.
Benim tanıdığım kadarıyla, insanları çok seviyorsun ve hep onlar için hep bir Ģeyler yapmak istiyorsun. Yaptıklarından dolayı hiç piĢman olduğun oldu mu?
sürecindeydim. Hayatımdan gereksiz insanlar çıktı ve yerlerine gerçekten değerli insanlar geldi. Belki de o bir lütufdu ve beklememe değdi...
Deseler ki; yurt dıĢında bir yere gideceksin ve bir yıl dönmeyeceksin. Bu arada bir saatin var ve bu bir saat içinde ne yapardın?
Pişman olduğum hiç olmadı... Ben şu an sosyoloji okuyorum aynı zamanda resimde yapıyorum. İnsan psikolojisinden az çok anlıyorum. Evet insanlara bir şeyler veriyorum ama sonunda onun bana farklı şekillerde döndüğüne inanıyorum. Doğrusuyla yanlışıyla her yapılan hareketin bana bir çeşit ikram olduğuna inanıyorum. Babam polyanna diyordu bana. Bana kötülük yapan insanlara bile teşekkür ediyorum çünkü onların sayesinde yeni bir şeyler daha öğreniyorum.
Bu bir saatin içinde babama giderdim. An- Bu söyleĢi için sana çok teĢeknemle babama giderdim. Yapacaklarımı anlatır- kür ediyorum. Her Ģey gönlünce dım ve bir saatimi orada geçirirdim. Çünkü her olsun... yaptığım etkinliği gidip babama anlatıyorum. Onu kaybetme sürecini halen atlatamadığım için, yaptığım her şeyi gidip ona anlatıyorum, aldığım belgeleri ona götürüyorum. Babam bana “sen sanatçıyım diyorsun ama evde oturuyorsun hadi bir şeyler yapta görelim” dedikten ben rahatsızlandım ve hastalandım. Bak iyileştim, ben bir şeyler yapıyorum diye yaptığım her 27
Kasım 2018
KARĠKATÜR BirkitapbindosT
Cemal Tunceri K.Kıbrıs
28
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Ana Maria Gonzalez Estrada Meksika (Mexican)
29
Kasım 2018
RESĠM BirkitapbindosT
Keziban Yıldırım Isparta
30
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
Oleksy Kustovsky Ukrayna (Ukraine)
31
Kasım 2018
ÖYKÜ BirkitapbindosT
Gürcan Köftecioğlu İstanbul
YILLAR SONRA Çok ince düşünülmüş, olağanüstü güzel sürprizin yarattığı duygu seliyle, sevinç gözyaşlarının seline karıştı… Artık buğulu ses söylüyor, bu dillere destan sahneye neredeyse herkes ağlıyordu… Anne-kızın yeni evleri, kasabadaki eski mahallelerindeydi. Yıllar sonra, tilki misali kürkçü dükkânına dönmüşlerdi. Kadın, artık yaşını almış olmasına rağmen hâlâ çok alımlıydı. Periler kadar güzel genç kızı ise annesiyle birlikte tekrar eski mahallelerinde oturacak olmaktan çok mutluydu, eve yerleşme telaşı içindeydi. Bu yüzden kadın yeni evlerinde ilk kez alışverişe çıkarken, kızı evde kaldı.
vardı. “Kimsesizler” yararına bir konser düzenlediklerini söyledi. Çakır gözleriyle dikkat çeken bu genç adam, utangaç hareketlerle gözlerini kaçırırken, kadın onu tanır gibi oldu. Delikanlı konserde kendisinin de sahneye çıkacağını söyledi. Titreyen elleriyle küçük bir resimli broşür uzattı. Broşüre bakan kadın, genç adamı tanır gibi oldu: “Hem yakışıklı, hem müzisyen… Bu delikanlı bir de saz çalıKadın, hep olduğu gibi hayran bakışları üstüne yormuş...” diye içinden geçirdi. Kadını bir heyecan çekmesine rağmen hiç kibirli, kaprisli değildi. Aksi- sardı… ne yardımsever ve sevgi doluydu. Dolaşırken so“Hemen ‘Evet!’ dememeliyim,” diye düşündü. kakların yıllar önceki hallerini düşünmeye başladı. Broşürü çantasına koyarken “Düşüneceğim!” diyeEski dükkânlar, eski dostlar, ne güzel günlerdi… rek oradan uzaklaştı. Delikanlı, bu davranışları yoÇarşıda gezerken aniden yanına uzun boylu bir rumlamakta zorlandı, kafası karışmıştı. Çok sevdiği birine benzettiği bu kadının gizemi neydi? delikanlı yanaştı. Genç erkeğin çekingen bir hali 32
Kasım 2018
ÖYKÜ BirkitapbindosT
Konserden birkaç gün önce, organizasyonu yapan beyefendi, genç adamı çağırdı ve çalarken ona sürpriz bir solistin eşlik edeceği söyledi. Delikanlı, tepeden inme bu sürprizden pek hoşlanmadı ama bir yandan da bu solistin kim olabileceğini merak etti. Bunu hayal edemiyordu, çünkü ne organizatörün soliste ayıracak bir bütçesi vardı ne de kasabada da ona eşlik edebilecek bir solist! Endişeyle geçen son günlerde merakı giderek artıyordu… Derken konser günü geldi çattı. Sıra genç müzisyene geldiğinde alkışlar içinde sahneye çıktı. Fakat hâlâ ortalarda bir solist görünmüyordu. Organizatörün söylediklerini tekrar düşündü, bir güzellik yapmak için çaba gösterdiklerini ama solist işinin fiyaskoyla sonuçlandığı aklından geçirdi. Bu düşüncelerle boğuşurken farkında olmadan girişteki sözsüz bölümü iyice uzattı. Sonunda enstrümantal müzik bölü-
kundukça bütün salon ritim tutmaya başladı. Peri güzelinin kadife sesi tüm salonu titretti... “Neşe saçar gül çiçek, gülsün ömrün bahar tek, Senin bu şen hayatta ay gızım, hoş gademin mübarek...”
Yüzünü göremediği ama uzun yıllar geçse de hiç bir zaman unutamayacağı o buğulu ses, gözlerinden oluk gibi yaşlar boşanmasına neden oluyor, onu sevinçten ağlatıyordu. Çarşıda karşılaştığı güzel kadının ön sırada tempo tuttuğunu akan gözyaşlarının arasından hayal meyal görebiliyordu. Onun geçmişteki “anne” diyebilmeyi hayal ettiği kadın olduğunu kavramakta gecikmedi. Bu duygu seli içinde yıllar sonra Arzu’nun yurt dışındaki eğitimini bitirmiş olarak annesiyle birlikte kasabaya, sevdiğinin yanına, kendisine geri geldiğini anladı... Çok ince düşünülmüş, olağanüstü güzel sürprizin yarattığı duygu seliyle, sevinç gözyaşlarının seline karıştı… Artık buğulu ses söylüyor, bu dillere destan sahneye neredeyse herkes ağlıyordu… “Dağda duman pek gözel çiğ çimen ondan özel, Galbimde bir arzum var ay gızım, hepsinden sen gözel... Ay menim arzu gızım, ay menim arzu gızım arzu gızım, Ömrümün yazı gızım, sevinci nazı gızım, arzu gızım...”
münü bitirdi ve tam şarkının sözlerini kendisi söylemeye hazırlanıyordu ki… Bir anda salonda alkış kıyamet koptu. Sahnenin yanındaki perdeden süzülerek cıvıl cıvıl bir peri kızının minicik parmak hareketleri ile önüne doğru kayar gibi geldiğine tanık oldu. Sahne ışıklarından yüzünü göremediği bu peri güzelliğinin eşliğinde, sazının tellerine daha da seri darbelerle coşkuyla do-
Türkü biterken, salon alkış tufanıyla yıkılıyordu. Kasabaya peri gelmişti, delikanlı “Arzu”suna kavuşmuştu. Son notayla birlikte sazını hızla kenara bıraktı, yüzlerce seyircinin önünde ve büyük bir özlemle ona sımsıkı sarıldı… Onu bir daha hiç bırakmayacaktı... 33
Kasım 2018
RESĠM BirkitapbindosT
Güniz Küçükoğlu İzmir
34
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
Gina G. Torres Kolombiya
35
Kasım 2018
KARĠKATÜR BirkitapbindosT
Soltan Soltanlı Azerbaycan (Azerbaijan)
36
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Cival Einstein Brezilya (Brasil)
37
Kasım 2018
BĠR TAT BirkitapbindosT
Emel Üstündağ İstanbul
KABUNE PİLAVI Bu sayımızda, kısa bir zaman önce seyahat ettiğim ve çok güzel anılarla döndüğüm, Eğirdir/Isparta yöremize ait güzel tatlardan birini konuk ediyoruz: Kabune Pilavı. Isparta yöresinde genellikle düğünlerde pişen, bütün halk tarafından sevilerek yenen meşhur bir pilavdır. Ayrıca yemeğin herkes tarafından bilinen bir hikâyesi de var.
Kaynana telaşlanır. ‘Gelin, ne yapacağız?’ diye sorar. Gelin, ‘Merak etme ana, hemen hallederim,’ der. Mutfakta tel dolabın içerisinde bir gün öncesinden kalan haşlanmış etli nohut yemeği Yüzyıllar öncesi küçük Isparta şehrinde gelin vardır. Hemen soğan doğrayıp bir kazana koyar, ile kaynana gezmeye giderler, akşam saati olur üzerine et ve nohudu ilave eder. Pirinç ve et suve eve geç kalınır. Ve hazırda bir yemek yoktur. yunu da ilave ettikten sonra saç ayağında üzüm asmasının çırpısı ile 5 dakikada pişirerek kapağı ile birlikte yemek tablası olarak kullanılan sininin üzerine bakır kazanı koyar. Akşam yemeğinde kaynana ve kaynata sulu yemek beklemektedir. Kapağı ilk açan kaynana gördüğü pirinç pilavının şaşkınlığı ile yöresel bir şiveyle; Gı – bu – ne? deyivermiş… Deyiş o deyiş… Zamanla bu ifade “Kabune” olmuş. Isparta’da düğün yemeğine 38
Kasım 2018
BĠR TAT BirkitapbindosT
davet edilen herkes koşa koşa gider. Önce çorba arkasında Kabune Pilavı ve kuru fasulye gelir. En sonunda helva yenir. Normalde bu pilav ölçüyle yapılmaz. Bilenler artık ustası olmuş aşçılar göz kararı ayarlarlar. Biz yaklaşık bir ölçü verelim:
2 bardak pirinç 1 bardak haşlanmış nohut 250 gram haşlanmış ve didiklenmiş et 2 bardak et suyu 1 bardak normal su 2 kaşık tereyağı Yarım çay bardağı sıvı yağ 1 büyük baş soğan Tuz
Yapılışı Soğan piyazlık doğranır. Karabiber ve tuz ile ovulur. Ocağın altını yakmadan sıvı yağ konur. Sonra sırasıyla hazırladığımız soğan harcı üstüne nohut ve et serpiştirilir. Üzerine yıkanmış pirinç ilave edilir. Su ve et suyu beraberce dökülür. Önce 10 dakika harlı ateşte pişirilir. Suyunu çekince ateşin altı kısılır. Suyunun bitmesine yakın tereyağı başka bir kapta eritilip dökülür. Kâğıt havlu tencerenin üzerine serilir ve kapağı kapatılarak demlendirilir.
39
Kasım 2018
FOTOĞRAF BirkitapbindosT
Aziz Dur İstanbul
40
Kasım 2018
ġĠĠR BirkitapbindosT
Lavinya Öz Diyarbakır
PANTER Gece gibi çökmüĢ üstüme; sensiz solan her an. Pusu gibi çekmiĢ içine beni; seninle geçen zaman. Pisi pisi girmiĢ kapana bu ruh: Seninle ya da sensiz hepsine tamam. Bil ki tükenmekle çürümez bu beden. Dil ki tapınmakla bıkmaz senden. Ruhum bu romanda Ģuursuz bir karakter. Ve ben artık, Sadece; takılıp düĢmekte baĢarılı bir panter. 41
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Ghada Mostafa Mısır (Egpyt)
42
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Ali Al Sumaikh Bahreyn
43
Kasım 2018
MUTLULUK KÖġESĠ BirkitapbindosT
Sema Tokatlı İstanbul
KADIN VE ERKEK ĠKĠ FARKLI GEZEGEN İki farklı gezegenden geldiğimizi söyleyecek kadar ayrılıyoruz birbirimizden, kadınlar ve erkekler. Birbirimiz olmadan yapamıyoruz, diğer taraftan birbirimize de katlanamıyoruz. Oysa uyumla yaşamak hiç zor değil. Kadın ve erkek… Birbirini tamamlayan, ancak farklı yapıları nedeniyle bir türlü anlaşamayan, birbiriyle didişen ama birbirleri olmadan da yapamayan… Birbirini seven ancak bazen bir o kadar da nefret eden, birbirlerine tutkuyla bağlı ama bazen de birbirini görmek bile istemeyen… Birbirini arzulayan fakat aynı zamanda kavga etmeden duramayan… 44
Uyum yakalandığında keyfine diyecek yok ama kadınlar ve erkeklerin farklı yapıları, kimi zaman anlaşmayı zorlaştırıyor. Kadınlar, “anlamıyorum şu erkekleri” derken, erkekler de “ah şu kadınları bir çözebilsem” diyor içten içe. Kadınlar ile erkekler arasındaki farklar, neden anlaşamadıkları ya da birbirlerini anlamadıkları yıllardır tartışılıyor. Konuyla ilgili kitaplar
Kasım 2018
MUTLULUK KÖġESĠ BirkitapbindosT yazılıyor, filmler çekiliyor. Ancak çözümü nerede yakalayacağımızın hâlâ kesin bir cevabı yok.
Beyinler farklı çalışıyor Birçok farklı etken kadın ve erkeğin farklı düşünce ve davranış geliştirmesine yol açabiliyor. Bu etkenlerden en önemli ve baskın olanı ise, beynimiz. Kadın ve erkek, beynini farklı kullandığı için duygu, düşünce ve davranışları da doğal olarak farklılaşıyor. Beynimizin çalışma şekli hâlâ gizemini korusa da her birimizin beyin haritasının parmak izlerimiz gibi farklı olduğu biliniyor. Hepi- leyip analiz ederken, kadın ise tek tek olaylardan yola mizin beyni kendine özgü işliyor. Diğer taraftan iki cin- çıkıp genele ulaşmayı seçiyor. sin beyinleri de farklı çalışıyor.
Eşitlik neokortekste başlıyor
Kadınlarda daha çok salgılanan östrojen hormonu, kadınların beyinlerinin sağ taraflarını daha çok kullanmasına, erkeklerde salgılanan testosteron hormonu da erkeklerin beyinlerinin sol taraflarını kullanmasına neden oluyor. Mantığı ve analitik zekâyı temsil eden sol beyin ile erkekler, muhakeme yeteneği ile ön plana çıkarken, sanat ve duyguları temsil eden sağ beyinle kadınlar, duyguları ve paylaşımı daha fazla önemsiyor.
Ancak hemen umutsuzluğa kapılmayın, iyi haberlerim de var. Erkek ve kadınların ortak olan beyin bölgesi ise neokorteks de denilen ön beyin. Bizi hayvanlardan ayıran ve en geç evrimleşen neokorteks, uniseks bir alan. Düşünce merkezimiz olan ön beyin, yıllar içinde kişinin kendini geliştirmesiyle olgunlaşıyor. Kadın ve erkek eşitliği de işte bu bölgede başlıyor. Bu bölgede ayrıca; yaşamdan zevk alma, mutluluk, karar verme gibi Erkek “ne” yapılacağına odaklanırken, kadın “nasıl” durumlar da belirleniyor. yapılacağını düşünüyor. Kadınlar erkeklerin az konuşBu durum da bize, farkları uyuma, güzelliğe ve zevke masından ve paylaşmamasından şikâyet ederken, erkekler de kadınların çok konuştuğundan dem vuruyor. dönüştürmenin bizim elimizde olduğunu gösteriyor. Çünkü kadınlar, sorunlarını çözmek için konuşarak pay- Bize bir seçim hakkı verilmiş. Güzeli ve iyiyi ya da karlaşmayı tercih eder- maşayı ve nefreti seçmek bizim elimizde. Gelişerek, öğken, erkekler prob- renerek, karşılıklı hoşgörü ve empatiyle ilişkilerimizi lemlerini tek başları- güçlendirebilir, eşsiz uyumu yakalayabiliriz. Önceliğimiz her zaman hoşgörü olmalı. Hoşgörünün ardından emna çözmeyi istiyor. pati de kendiliğinden gelir zaten. Erkekler tümdenKarşımızdaki kişi, bizden çok farklı bir aileden, şehirgelim yöntemini kullanırken, kadın beyni den, kültürden, öğrenme süreçlerinden geliyor, sevgi ve tümevarım yöntemini saygı eksik olmadığı sürece hoşgörü ile üzerinden geletercih ediyor. Yani meyeceğimiz sorun yok. Karşımızdaki kişiyi yargılamayı erkek, bir durum kar- bıraktığımız anda, tüm bakış açımız değişecek, her şey şısında genel yargılar- daha keyifli bir hale gelecektir, bundan emin olabilirsidan özele doğru iler- niz… 45
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Bern Fabro Filipinler (Philippines)
46
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
Adamou Tcihiombiano Nijer (Niger) 47
Kasım 2018
RESĠM BirkitapbindosT
Selma Top İzmir 48
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
Keti Radevska Makedonya (Macedonia)
49
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Aan Adijaya Endonezya (Indonesia)
50
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Florent Espejel Meksika (Mexican)
51
Kasım 2018
BĠR ROTA BirkitapbindosT
Yasemin Bayındır İstanbul
EĞĠRDĠR GÖLÜ Farklı renk cümbüĢünün yanı sıra her gün batımında Kara Tepe üzerinde beliren, sanki yastığa baĢını koymuĢ güzel bir kadın silüetini andıran ''Uyuyan Güzel'' i izlemek ise masalsı bir dünyaya götürecek sizi... Eğirdir Gölü Isparta il sınırları içerisinde bulunan, Göller Bölgesi’nin göz bebeği sayılan ve henüz tahribata uğramamış ve kirlenmemiş Türkiye'nin ikinci büyük tatlı su gölüdür. Eğirdir Gölü'nde iki ada vardır. Bunlardan biri Yeşil Ada, diğeri ise Can Ada'dır. Suların çekilmesi ile birlikte bu iki ada birbirine bağlanmış ve Eğirdir'in bir parçası olmuş. Hal böyle olunca muhteşem bir yarımada görüntüsü ortaya çıkmış. Daha Eğirdir'e girerken bu muhteşem görüntü sizi etkiliyor. Hele bir de benim gibi güneşin doğuşuna denk gelmiş iseniz gözlerinizi alamayacaksınız... 52
Kasım 2018
BĠR ROTA BirkitapbindosT
Eğirdir Gölü yeraltı kaynak suları ve akarsu pınarlarından beslenmekte. Bu kaynak suları gölün içinde muhtelif yerlerden çıkmaktadır. Bir çöküntü gölü olan Eğirdir'i çevreleyen dağlar göle ayrı bir çekicilik katıyor. Bu sarp kayalar ve yarlar, gün doğumu/batımı esnasında büyüleyici güzellikler sergiliyor bize. Farklı renk cümbüşünün yanı sıra her gün batımında Kara Tepe üzerinde beliren, sanki yastığa başını koymuş güzel bir kadın siluetini andıran ''Uyuyan Güzel'' i izlemek ise masalsı bir dünyaya götüGölde küçük kayıklar ile yapacağınız kısa göl turu gezinize ayrı bir keyif katacaktır. Aynı zarecek sizi... Her mevsim ve günün her saatinde renk de- manda doğal ve tarihi zenginlikleri ile yerli ve ğiştiren, yeşilin ve mavinin tonlarını aynı anda yabancı turistlerin önemli uğrak noktalarından biri olan Eğirdir Gölü çevresinde 150’den fazla içinde barındıran bu gölü, Akpınar Köyü’nde bulunan seyir tepesinden izlemeden dönmeyin kuş çeşidi bulunuyor. Doğayı ve bu muhteşem derim. Görüntü karşısında büyülenmemek el- atmosferi izlemek ve fotoğraflamanın dışında, Eğirdir Gölü doğa turizmi için en iyi seçeneklerde değil… den biri. Burada uzun doğa yürüyüşleri, yamaç Gölde yaşayan zengin balık çeşitleri nedeni paraşütü, dağcılık, avcılık, binicilik, bisiklet, ile balıkçılık önde gelen geçim kaynaklarından sörf, kürek ve foto safari yapabilirsiniz. Ayrıca biri. Tatlı su levreği, sazan ve neredeyse tama- tarihi yönden Lidyalılardan kalma Eğirdir Kalemı ihraç edilen kerevit bunların en başında ge- si, Taş Hamamı ve Taş Medrese (Dündar Bey liyor. Göl levreği burada börek gibi kızartılıyor. Medresesi), Ayastefanos Kilisesi ve Sivri Dağın Oldukça lezzetli ve farklı. Dünyaca tanınan ke- eteklerinde kurulan Prostanna'yı görmeden revitin tadı ise anlatılmaz, yaşanır diyorum. dönmeyin. (‘Biz neden yeni öğrendik?’ diye biraz hayıflanRotam bu defa ‘Yavaş Şehir’ (CittaSlow) Eğirdım doğrusu.) dir'de idi. Siz de rotanızı bu sakin, huzurlu ve sevgi dolu insanların olduğu yere çevirin, pişman olmayacaksınız…
Not: Bana yazımda yardımcı olmak için bilgilerini esirgemeyen Sayın Çetin Meydan Bey’e ve bu gezide rehberlik eden sevgili Keziban Ertuğrul Yıldırım Hanımefendi’ye teşekkür ederim... 53
Kasım 2018
EBRU BirkitapbindosT
Emel Üstündağ İstanbul
54
Kasım 2018
ġĠĠR BirkitapbindosT
Mehmet Ali Tan Ankara
HĠÇLĠK sevgilim, gidelim buralardan; kelebekler gibi dans edelim, gökyüzünde; parçalanalım birlikte; toprağa serpilelim. "giden gitsin, kalan kalsın" sevgilim. bir ĢiĢe Ģarâb, elimizden dökülen yere, yakutî. "sarmaĢıklar tırmanıĢta" göçmen kuĢlar bakakalsın. 55
Kasım 2018
ÇĠNĠ BirkitapbindosT
Füsun Yaman Konya
56
Kasım 2018
FOTOĞRAF BirkitapbindosT
Murat Kaya Ankara
57
Kasım 2018
DENEME BirkitapbindosT
Banu Elçi İstanbul
GÖLGE ADAM VE SEYYAH İşini büyütmek isteyen bir gölge adam ile iç dünya- Seyyah: Peki bu isteklerin seni besleyebilirler mi? sını büyütmüş bir seyyah hasbelkader bir araya gelir- Hem tüm bu istekler tümüyle dış dünyaya ait. ler ve aralarında şöyle bir diyalog başlar: Gölge adam: Bunları dışardan alamazsam başka nereGölge adam: Görüyorsun işte kendimce büyük bir den alabilirim ki? krallığım var benim. Ben yaptım hepsini ve ben başardım. Ben hem büyük, hem akıllı hem de güçlüyüm. Seyyah: Tüm bunlar gerçekleştiğinde mutlu olacağından emin misin peki? Seyyah: Öyle düşünüyorsun… Gölge adam: Neden mutlu olmayayım ki. Sonuçta Gölge adam: Hiçbiri yok mu aslında? Yani sadece dü- bunlar beni zenginleştirip, büyütecek şeyler. şünüyor muyum? Saçma!! Seyyah: Peki tüm bunlar aynı zamanda daha fazla sıSeyyah: Hayır elbette kendince bir krallığın var tabii kıntı, endişe ve korku yaratmaz mı sence? ki. Gölge adam: Neden yaratsın ki? Gölge adam: Evet bir krallık yarattım ben. Kendi krallığımı yarattım. Orda her şey güvende ve kontrol al- Seyyah: Tüm bunlar için sürekli dışarıyı kontrol ettında. Hepsini ben yaptım. Şimdi ise onları korumam, men, sahip oldukların ve olacakların için endişe duydikkat etmem, özenmem ve var olan işlerimi geniş- man ve olamayacaklar içinse korkuya kapılman gerekecek. letmem gerekiyor. Ve bunlar senin aynı zamanda sağlıklı düşünmeni Seyyah: Peki daha fazla genişletince ne olacak? engelleyecek. İç görünü kaybedip, iç sesini daha da Gölge adam: Daha fazla genişletirsem daha fazla güç, huzursuz kılacak. Bunları biliyor muydun? takdir, onay, ihtişam ve üstünlük bulacağım. Hem mülküm çoğalacak hem ben güçleneceğim. Lüks, Gölge adam: Sen söyleyene kadar hayır. konfor ve rahatlık içerisinde olacağım. Seyyah: Bence bunların daha kolay bir yolu var? Yeter ki bakmayı bil ve gör. Seyyah: Zaten öyle değil misin? Gölge adam: Evet öyle ama daha fazlasına ihtiyacım Gölge adam: Nasıl? var. Seyyah: Bütün olmak istediklerin zaten senin içinde. 58
Kasım 2018
DENEME BirkitapbindosT Dünyadaki düşünebilen ve anlayabilen en gelişmiş varlıksın sen. Evrendeki her şeyden içine atılan tohumlardan büyüyen ve beslenen bir yaratımsın. Bu istediğin şeylerse hep dışardan gelen şeyler. Senin başka gerçek ihtiyaçların neler olabilir gerçekten hiç düşündün mü? Gölge adam: Bunlar gerçek değil mi yani? Seyyah: Evet bu senin dışardaki inandığın gerçekliğin. Aslında senin ihtişamın; bütünlüğün ve dengen. Takdirin; herkes için iyi bir hayat dilemek ve kendin için de elinden gelenin en iyisini yapmak. Onayın; yargısızca tüm insanları kucaklayabilmek. Gücün; dinleyebilmen, anlayabilmen ve yardım edebilmen. Zenginliğin; yüreğin. Lüksün ve rahatlığın; iç huzur ve dinginliğin olabilir mi? Gölge adam: bunlar gerçekten çok zor görünüyor. Seyyah: bunlar zaten senin içinde. Bunlarla büyük bir krallık değil, koca bir dünya yaratacaksın kendine ve içini karartmadan aydınlıkla yol alacaksın. Karanlıklar prensi yoluna çıksa bile korkmayacaksın. Çünkü artık sen gerçek anlamda ne istediğini biliyor olacaksın. Böylece ne bir sıkıntı, ne bir tasa ne de yarın için büyük endişelerin olacak. Ayrıca gölgelerin de kaybolacak.
59
Gölge adam: Ya bu söylediklerini bir gün unutacak olursam? Seyyah: O zaman tekrar içine bak. İsteklerin için gayret etmek ve elinden gelenin en iyisini yapmak elbette çok güzel. Ancak ne zaman tatminsiz bir ihtirasla dışardan hep daha fazlasını ister, hırsa, kibre ve nefse kapılırsan bil ki yine kendi özüne karşı yol almaktasın. Gölge adam: Hâlâ bana zor görünüyor. Seyyah: Hayır zor değil çok. Sadece bazen dış sesleri sustur, görüntüleri kapat ve içinde dinginleş . Ve bırak evrenin enerjisi içine aksın. Ve sadece bekle. Hareket etme. Sadece bekle. Usulca bekle. Ve unutma kaçan zaman değil. Onların hepsi düşünce. Zaman zaten senin içinde. Zaman sensin. Bir çocuk bile bilir zamanın olmadığını. Sadece anı yaşar. Gölge adam: Anladım sanırım seni ve bu söylediklerin benim iyiliğime çok yarayacak. Seni dinleyeceğim ve bunları yapmaya çalışacağım. Seyyah: Teşekkür ederim. Gölge adam: Yahu onca yol gösteriyorsun bir de üstüne teşekkür mü ediyorsun? Seyyah: Ya bakmayı ve görmeyi seçmeseydin? Ya dinlemeyi seçmeseydin? “Bu insan bana ne verebilir ki” diyebilir, kibrine ve gururuna yenilip beni görmezden gelebilirdin. Aslında sen gerçekten çok güçlü bir insansın. Çünkü beni hem dinledin hem de inandın. Kendim için değil ama senin için çok sevindim. O nedenle teşekkür ediyorum. Gölge adam: Ben de çok teşekkür ederim.
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Fawzy Morsy Mısır (Egpyt)
60
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Mary Zins ABD (USA)
61
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Dina A.Gawad Shosha Mısır (Egpyt)
62
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Youcef Aimeur Cezayir (Algeria)
63
Kasım 2018
BĠR HAYAT BirkitapbindosT
Sema Tokatlı İstanbul
ARA GÜLER: TÜRKĠYE’DEN BĠR EFSANE GEÇTĠ Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri seçilen Türkiye’nin efsane fotoğrafçısı Ara Güler, 17 Ekim 2018’de 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. Güler, çektiği binlerce fotoğrafla ardında koskoca bir tarih bıraktı… Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Türkiye’nin duayen fotoğrafçısı Ara Güler, 6 Ağustos 1928'de Beyoğlu, İstanbul'da doğdu. Ermeni asıllı sanatçının tam adı Aram Güleryan’dır. Güler, 1951 yılında Kuruçeşme’deki Getronagan Ermeni Lisesi'nden mezun oldu. Lisedeyken Muhsin Ertuğrul'un tiyatro kurslarına devam etti. Yönetmen veya oyun yazarı olmak istiyordu. Ara Güler’e lise yıllarında babası ilk 35 mm’lik film makinesini ve bir fotoğraf makinesi alıp Yeni İstanbul gazetesine 'foto muhabiri' olarak işe girmesine yardımcı oldu. 1961'de Hayat Dergisi'nde
fotograf bölüm şefi olarak çalışmaya başladı. Aynı yıllarda Henri Cartier Bresson ile tanışarak Paris Magnum Ajansı’na katıldı ve İngiltere'de yayımlanan Photography Annual Antolojisi onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. 4 savaşta foto muhabirliği de yapan Ara Güler’in katıldığı savaşlarda çektiği fotoğraflar dünya çapında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. Hatta çektiği bir savaş fotoğrafı Times dergisine kapak oldu. 1962'de Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen Master of Leica ünvanını kazandı. 1972'de Paris Ulusal Kitaplık'ta sergisi açıldı. 64
Kasım 2018
BĠR HAYAT BirkitapbindosT
1975'te ABD'ye davet edildi ve birçok ünlü Amerikalının fotoğraflarını çekti. 1979'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin foto muhabirliği dalındaki Birincilik ödülü'nü aldı.
Picasso Röportajı Tüm dünyayı gezerek foto röportajlar yaptı. Röportaj yaptığı isimler arasında; İsmet İnönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali ve Picasso bulunuyor. En çok ses getireni de normalde fotoğrafçılara poz vermeyen Picasso Röportajı'dır. Ara Güler'in fotografları Paris Ulusal Kitaplık'ta, ABD'de Rochester Georg Eastman Müzesi'nde Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu'nda bulunmaktadır. Köln Mueseum Ludwing'de Das Imaginare Photo Museum'da fotografları sergilenmektedir. Yaratıcı fotoğrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcisi olan Ara Güler, Türk fotoğrafının ustalarından birisi olarak dünya fotoğraf tarihinde de seçkin bir yere sahiptir. Ayrıca Güler’in, 1960 ve 70’lerde çektiği birbirinden güzel İstanbul fotoğrafları, eski İstanbul’u hatırlamamıza olanak sağlamıştır.
Ara Güler'in gözünden fotoğraf Ara Güler bir gazeteye verdiği röportajda "Fotoğraf nedir" sorusuna şu cevabı veriyor: ”Fotoğraf bir kere sanat falan değildir. Fotoğraf görülen bir şeyin zapta kayda geçmesidir. Fotoğraf meselesi bir arşiv meselesidir. Arşiv; kaybolmasın, yitmesin, bitmesin, gene bakayım, gene göreyim diye. Onun için fotoğraf bir alettir, makinedir onunla hayatı yakalarsın hayatı yakalamak da arşiv yapmandan çok daha mühimdir. Bir arşiv bir dünyayı getirir. Fotoğraf makinesinin icadı bunun içindir.”
Başlıca Kitapları Ara Güler'in Sinemacıları – 1989 Sinan, Architect of Soliman the Magnificient – 1992 Living in Turkey – 1993 Eski İstanbul Anıları – 1994 Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara Selam Olsun – 1994 Yüzlerinde Yeryüzü – 1995 Babilden Sonra Yaşayacağız – 1996 Yeryüzünde Yedi İz – 2002 100 Yüz – 2003 Ara’dan Yetmişyedi Yıl Geçti – 2005 65
Kasım 2018
RESĠM BirkitapbindosT
Sibel Yıldırım İzmir
66
November 2018
PAINTING BirkitapbindosT
J.Bosco Azevedo Brezilya (Brasil)
67
Kasım 2018
KARĠKATÜR BirkitapbindosT
Firuz Kutal Norveç (Norway)
68
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Tvg Menon Hindistan (India)
69
Kasım 2018
BĠR YÖNETMEN BirkitapbindosT
Gürcan Köftecioğlu İstanbul
CHRISTOPHER NOLAN 30 Temmuz 1970 Londra, Westminster doğum- ‘ikonik’ (simgeleşmiş) kahramanı Batman’ı merkeludur. Yedi yaşında iken babasının kamerasıyla kısa zine alan üçleme ile yaptı. Yorumu övgüyle karşıfilmler çekmeye başladı. landı. Batman Başlıyor (2005), Kara Şövalye (2008) İkinci filmi Memento (2000), Türkiye’deki adıyla ve Kara Şövalye Yükseliyor (2012)’den oluşan üçleAkıl Defteri’nin senaryosu, kardeşi Jonathan’ın kısa menin bütün filmleri beğenildi. hikâyesine dayanarak hazırlanmıştır. Bu film En İyi Özgün Senaryo Oscar Ödülü ve Altın Küre Ödülü kazanmıştır. Aslında birçok filminin senaryosunda Jonathan ile birlikte çalışmıştır.
2006’da çektiği Prestij, 2010’da kendi özgün senaryosundan yaptığı Başlangıç (Inception) filmleri de çok beğenildi ve büyük sükse yaptı. 2014’de Yıldızlararası (Interstellar) adlı Bilim Kurgu filmi ve 2017’deki Dunkirk adlı yapıtlarıyla zirvedeki yerini pekiştirdi.
Esas çıkışını ise, 2005’de başladığı
İngiliz film yönetmeni, senaristi ve yapımcısı İrlanda asıllı, İngiltere ve Amerika vatandaşı Beyinsel (serebral) ve doğrusal olmayan hikâye anlatımı ile bilinir Filmleriyle gişe rekorları kırdı 21. Yüzyılın en beğenilen filmcilerinden
Kanımca Nolan’ın en büyük özelliği, kült olmaya aday, içerik olarak özgün eserler vermesi ve bunları kendi özgün ve sıra dışı anlatım tarzıyla çok başarılı bir biçimde harmanlamasıdır. Hemen hemen bütün filmleriyle zirvede yer almayı başarması ayrıca takdire değer… Yapımcılık yapan Emma Thomas ile evli ve 4 çocuk babasıdır. Eşi ve çocuklarıyla Los Angeles, Kaliforniya’da yaşamaktadır.
Renk körü James Bond hayranı 70
Kasım 2018
BĠR YÖNETMEN BirkitapbindosT
caktı. Böyle olunca, Batman Üçlemesi, Prestij, Başlangıç (Inception) gibi çok bilinen filmleri kenara koyup, görece bu yapıtlardan daha az tanındığını düşündüğüm en yeni filmi, Dunkirk’i tanıtmak istedim.
Dunkirk (2017)
İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında, 1940 Mayıs’ında, Almanya’nın açıkça üstün olduğu zamanlarda, İngiltere, Kanada, Fransa ve Belçika askerlerinden oluşan müttefik orduları, Almanlar tarafından karadan tamamen kuşatılmış ve hava bombardımanı ile yok edilmek üzeredir. Fransa’nın kuzeyinde, İngiltere’ye çok yakın bir sahil yerleşimi olan Dunkirk bölgesindeki askerlerin kurtarılması için tehlikeli ve hayati bir tahliye operasyonu başlatılır.
Savaşın içinde olan ama savaşın kendiChris’in (Christopher Nolan’ın kısa adı) bunca önemli ve değerli filmi arasından sinin olmadığı tarihi bir aksiyon-dram… birini seçmek oldukça zor bir karar olaBeğenmeniz dileğiyle…
71
Kasım 2018
FOTOĞRAF BirkitapbindosT
Nihal Rende İstanbul
72
November 2018
PHOTOGRAPH BirkitapbindosT
Bardhyl Spahiu Kosova (Kosovo)
73
Kasım 2018
BĠR KĠTAP BirkitapbindosT
Muzaffer Özkan Ankara
BİR, İKİ, ÜÇ… TIP! (Ebru Zeynep Dişiaçık) Öykülerinde; özgün dil ve anlatımla insan yaşamının küçük ayrıntılarına dokundu. Sıradan insan yaşamını, hayata tutunmanın sıra dışı konularıyla örtüştüren öyküler yazdı.
yatın ince ayarına dokunması da diyebiliriz. Kitapta yer alan denemeler coşkulu, lirik ve şiir tadında. Kelimeler adeta dans ediyor.
Kitabın arka sayfasında yer alan tanıtım yaBir dönem ‘Üsküdar Haber’de köşe yazarlı- zısında aşağıdaki cümleler yer almaktadır; ğı yapmıştır. İstanbul’da yaşamaktadır, iki er- “Hayat bir yolculuktur. kek çocuk annesidir. Kimi zaman acı, kimi zaman tatlı. Doğrular ve Bir Kitap Bin Dost Dergisinde de birçok öy- yanlışlar da cabası. kü ve denemesi yayınlanan yazarımızın Altan Burnumuzu sürte sürte ilerliyoruz. Ta ki en iyi ve İlhan’dan sonra geçen ay bir bebeği daha olana kadar. Ansızın o muhteşem soru devreye giriyor ve oldu. Bu bebeğin adı; Bir, İki, Üç… Tıp! akıllar duruyor. Bu söylediğin mümkün mü diBaygenç yayınlarından çıkan “Bir, İki, Üç… ye? Tıp!” adlı bu ilk kitabı, yazarın artık bir kahır Soruların devreye girmesi ile birlikte cevaplar sepeti haline dönüşen heybesindekilerin hayığılıyor. Ortalık çapraz ateşe dönüşüyor. 74
Kasım 2018
BĠR KĠTAP BirkitapbindosT
Yaşadıklarımız, isteklerimiz ve bastırdıklarımız üçgeninde gelişiyor her şey. İnsan olmanın ve olabilmenin cazibesi de burada. Tam da bu sırada suskunluk yetişiyor imdada. ‘Sevgili dost’ hitabı ile masaya yatırılıyor olan biten. Çocukluğumuzdan kalma bir oyundur. Bir iki üç tıp! Tıp dersin ve dudaklarını sessizliğe terk edersin. Yazı konuştu usulca, satır aralarına döşendi yavaşça. Merak sırası sana geçti. Dudakların kenetlendi. Bir çuval dolusu söyleyemediklerimiz var bu suskunluğun içinde. Dinleme sırası sizde. Bir, İki, Üç... Tıp!”
Ebru Zeynep Dişiaçık 1976 yılında İstanbul Üsküdar’da doğdu. Ortaokul ve lise tahsilinden sonra AÖF Önlisans Halkla İlişkiler bölümünü bitirdi. Yirmi yıldan fazla iş yaşamı boyunca yazı hep hayatında yer aldı. Son beş yıldır daha da yoğunlaştı. Yazı yazmak, olaylara ve duygulara dokunmak onun için bir tutkuydu. İçindeki susmak bilmeyen sese kulak vererek dokundu satırlara ve o arsız ses gönülden kaleme, kalemden kâğıda dökülen yolculuğunda hep yaşamında oldu.
Güncel Sanat ve Acemi Dergisinde deneme ve İnanıyorum siz de benim gibi bir gecede okuöyküleri yayınlandı. Ankara Altındağ Belediyesinin yup bitireceksiniz. Yüzünüze tatlı bir gülümsedüzenlediği ‘Mutluluğu Arayanlar’ konulu öykü yame yayılacak.
rışmasında ikincilik, Türkiye Hematolojik Onkoloji Derneğinin düzenlediği ‘Hayata Tutunma Öyküleri’ yarışmasında ikincilik, Malatya Tabipler Odasının düzenlediği ‘Sağlık ve İletişim’ temalı öykü yarışmasında başarı ödülü, Yüksek İhtisas Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘İbni Sina Öyküleri’ öykü yarışmasında başarı ödülü, Eskişehir Sanat Derneğinin düzenlediği öykü yarışmasında mansiyon ödülü, Yozgat Bahadın Belediyesinin düzenlediği ‘Deli Zeynep Öykü Yarışması’nda ‘Gül Kurusu’ adlı öyküsüyle birincilik ödülü, Küsader Derneğinin düzenlemiş olduğu ‘Sevgi, Barış, Özgürlük’ temalı öykü yarışmasında mansiyon ödülü aldı.
Teşekkürler Ebru Zeynep Dişiaçık. İyi okumalar dilerim.
75
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Armin Ganjdeh Ä°ran (Iran)
76
November 2018
CARTOON BirkitapbindosT
Ricardo Ferreira Portekiz (Portugal)
77
BirkitapbindosT
Kasım 2018
Burhan Ersan Muğla
78