2015/05

Page 1

T Ü R K

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

R E S S A M L A R

1 MAYIS 2015

ERTU⁄RUL ATEfi

192297

SAYI: 2015 / 5

F‹YATI: 4 TL

MAYIS 2015

Atatürk Soyk›r›m ‹ddialar›n›za 1932’de Yan›t Vermiflti:

1954'de Adana'da do¤du. Gazi E¤itim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu¤u 1976'da ‹ngiltere'ye gitti, Londra'da Kingsway Princeton College ve Betnhal Green Institue'da e¤itim gördü. ‹lk sergisini ‹stanbul'da açt›ktan sonra 1987'de ABD ye gitti, New York'a yerleflti. Ünlü 57. Cadde galerilerinden Terry Dintanfass galerisine kabul edildi. Miami, Dallas, Los Angeles, Chicago, Palm Beach, Boston, South Hampton, Barselona, Kopenhang, New York ve Pekin'de sergiler açt›. 2005 y›l›ndan bu yana çal›flmalar›n› Türkiye'de sürdürmektedir. Sanatç›, yeni yap›tlar›n›13 May›s'a de¤in, Ba¤dat Caddesi, Küçüka¤a Sokak, 4/2, fiaflk›nbakkal, Kad›köy adresindeki Art Maya Galerisi'nde sergilemektedir.

Unuttun mu Avrupa? Cengiz Özak›nc›, çarp›c› belgelerle aç›kl›yor. .S. 7

Prof. Haberal’a Büyük Arma¤an: 7 Y›l Önce Karaci¤er Nakletti¤i ‹lkokul Ö¤rencisi Üniversite Girifl S›nav›nda Türkiye ‹kincisi Oldu S. 59

Mete Akyol: Teflekkürler Yurtseverlerimiz S. 3 Gürbüz Evren: Almanya’n›n Ermeni Politikalar› S. 25

Dr. S›tk› Ayd›nel: Mustafa Kemal’le 23 Nisan’a S. 33 Vali ‹sa Küçük Prof. Halet Çambel'e Takdirlerini Destanla Bildirdi S. 79


“40 y›l yurtiçinde, yurtd›fl›nda, da¤da bay›rda, Türk Silahl› Kuvvetleri saf›nda devlete hizmet... Sonra kumpas ve katakulliler üzerine kurulu bir dava ile 4 y›la yak›n bir süre hapishane...” Eski Özel Kuvvetler Komutan› Emekli Korgeneral Engin Alan'›n yaflam›n›n çarp›c› özeti bu. Bugün kumpas oldu¤u daha da netleflen Balyoz davas› sonucu, at›ld›¤› zindan›n demir parmakl›klar› aras›ndan, ülkemizde ve çevremizde olup bitenleri de¤erlendiriyor Engin Alan.

Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize

“De¤erlendirmelerim, siyasi kimli¤imden ba¤›ms›z olarak, Ülkesini, Milletini ve Devletini ölesiye seven, Atatürk Cumhuriyeti'nin tüm de¤erlerine gönülden ba¤l› bir Türk Milliyetçisine, yani flahs›ma aittir.”

50

%

‹ND‹R‹M

Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:

Tel: (0536) 634 35 97 BÜTÜN K‹TAPÇILARDA

E-posta: abone@butundunya.com.tr


BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Bütün Dünya

1 MAYIS 2015

2000

Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.

Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Okur-BütünDünya Yaz›flma Adresi: okurlabasbasa@butundunya.com.tr Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 21 / 04 / 2015

www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr 1


‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Bütün Dünya YIL:17 SAYI: 203

2000

3 Teflekkürler Yurtseverlerimiz Mete Akyol

7

Soyk›r›m ‹ftiralar›na Atatürk’ün Yan›t› Cengiz Özak›nc›

25 Almanya’n›n Ermeni Politikalar› Gürbüz Evren 30 Propaganda Haritalar› Meriç Erten 33 Mustafa Kemal’in Takipçili¤i Dr. S›tk› Ayd›nel 37 19 May›s 1919 Metin Gören 39 E¤itim ve Atatürk’ü Aflmak Kaya Boztepe 43 Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› 45 Mustafa Kemal’in Afyon’da Subaylarla Konuflmas› Cengiz Önal 49 ‹nönü’nün Dürüstlük ‹lkesi Ömer Ahmet Arkan 51 Onurlu ‹nsan, Kahraman ‹nsan Merve Bilenler 53 Atatürk’ün Yurt Gezileri Sinan Meydan 59 Önce Yeniden Yaflamaya Sonra Baflar›ya Ad›m Att› Hakan Akbul 61 Doktor Sevgisi Dr. Ö¤üt Yazman 65 ‹dris Küçükömer Konur Ertop 71 Protokol Orhan Velidedeo¤lu 75 Meleagros ile Atalanta Haluk Erdemol 2

79 Halet Abla Destan› Sema Erdo¤an 87 Leonardo da Vinci Mümtaz ‹dil 93 Hayvan Hikayeleri Tekin Özertem 98 Auroville Sabriye Afl›r 103 Bitkilerin Müzikli Yaflam› Yücel Aksoy 107 ‹ki Piyano ‹kilisi Günefl Bar›fl 111 Kitap Okumay› Çok Seviyorum Muzaffer ‹zgü 115 Jon Gnarr Gizay Temizsoylu 118 Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay 122 Baflkent Orkestras›nda Bir Robot Piyanist Zeynep Çolak 124 Hadi Gel Art›k, Gel! Neslihan Yaflar 125 Bir Evden Kaçma Öyküsü Mehmet Ünver 130 Lev Troçki Turgay Gürbüz 131 Termessos Nevin Dedeo¤lu 135 Yakutsk Zeynep Aburas 139 Sadakati An›tlaflt›ran Köpek Alisa Sorokina 142 Çifte Minarenin Ustas› ile Ç›ra¤› Bar›fl Mete 145 Dinle Ama ‹nanma O¤uz Atabek 147 Beyaz Ekmek Gerçe¤i Cansu fiahbaz 149 Kolomb’un Amiral Gemisi Deniz Bener 48 64 70 151 152 154 156 158 160

‹lk Dersimiz Türkçe F›rçalayarak Bilginizi Denetleyin Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük


Teflekkürler Yurtseverlerimiz Bir yanda ulusumuzu, “kasab›n›n b›ça¤›n› yalayan dana” konumuna düflürücü düflman ayinleri, törenleri, ziyaretleri… ir yanda Papa’n›n, Allah’›n yeryüzündeki temsilcisi oldu¤una kendini bile inand›rd›¤›n›n kan›t› olan ve bu nedenle “Allah kelam›” kesinli¤iyle aç›klad›¤›, kendi el yap›s› hükmü... Bir yanda, Rönesans’›n ilk ›fl›klar›n›n do¤du¤u Avrupa’ n›n, flimdi dedeleri Galile’leri, Voltaire’leri, Bruno’lar› yoksayan torunlar›n›n Orta Ça¤ özlemi kokulu ortak karar›… Yetmedi… Bir yandan da, “dostumuz”, “müttefikimiz”, “stratejik orta¤›m›z”, “Büyük a¤abeyimiz”in, kabul edilmesi olanaks›z görüflleri… Türkiye’de hava durumu, geçen ay, böyleydi. Oysa karalar›n en karas› bu bulutlar›n, beraberinde büyük bir f›rt›nayla hangi y›l, hangi ay, hangi gün gelecekleri, üç gün, befl gün öncesinden de¤il, y›llar öncesinden biliniyor, bekleniyordu. Peki… Ulusal onurumuza yönelik bu uluslararas› yalanlar sald›r›lar›

B

karfl›s›ndaki “sözde bize özgü” suskunlu¤umuzun nedeni neydi, anlam› neydi?.. “Biz bu konuflmalar› ve kararlar› yoksay›yoruz” demek ve bir umursamazl›k belirtisi olarak bisiklete binip,

3


BD MAYIS 2015

tur atmak, ulusal onurumuza yap›lan bu sald›r›lar karfl›s›ndaki devlet tepkimiz olamazd›. Sesimizi üst katlara duyurabilmemiz için, yol kenar›ndaki evini sular basan bir selzede çaresizli¤iyle “Devlet nerede?” diye ba¤›rmam›z›n da bir yarar› olmayaca¤›n› biliyorduk… O nedenle son y›llarda biz, kendi evimizi kendimizin temizlemesi örne¤i, kendi iflimizi kendimiz yap›yoruz, ulusal onurumuza kondurulmak istenen tozlar›, kendimiz savuflturuyoruz. Teflekkürler Do¤u Perinçek, teflekkürler Mehmet Perinçek, teflekkürler Uluç Gürkan, Onur Öymen, Cengiz Özak›nc›… “Türkler Ermenilere soyk›r›m yapt›” sav›n›n büyük bir yalan oldu¤unu, belgelerle, bilgilerle “Avrupa mahkemeleri”nde siz kan›tlad›n›z, siz 4

karara ba¤latt›n›z... Önce Rusca ö¤renip, sonra Moskova arflivlerini yaz›ld›klar› dilde okuyarak, bu sav›n yalan oldu¤u gerçe¤ini, üstelik yalan sahiplerinin belgeleriyle, ilk baflbakanlar›n›n ifadeleriyle, itiraflar›yla siz gün›fl›¤›na ç›kard›n›z… “Türkler Ermenilere soyk›r›m yapt›” yalan›na bir k›l›f oluflturabilmek düflüyle görevlendirilen, ‹ngilizlerin en üst yarg› organ›, Kraliyet Yüksek Savc›l›¤›’n›n, “Bu savlar, (yani bu yalanlar), bir yarg›lama bafllat›lmas› için geçerli say›lamaz” gerekçesiyle iddianame haz›rlamay› bile reddederek, Malta’ya götürülen tüm “sözüm ona san›klar”›n beraatlerine karar verildi¤i gerçe¤ini de, yüzy›la yak›n süre sonra da olsa, bir müjde tazeli¤i ve coflkusuyla sizden duyduk, sizden ö¤rendik. Çeflitli toplant›larda yapt›¤›n›z konuflmalarla, bu konuflmalar›n›z›n metinlerini binlerce izleyicinize ulaflt›rd›¤›n›z internet gönderilerinizle, size sayfalar›n› açabilen yay›n organlar›ndaki yaz›lar›n›zla, kameralar›n›n objektiflerini yöneltebilen, mikrofonlar›n›n kulaklar›n› uzatabilen bir ve iki televizyondaki konuflmalar›n›zla, ulusal onurumuzun çevresindeki toz zerreciklerini siz savuflturdunuz, siz uzaklaflt›rd›n›z… iflisel gurur kayna¤›m›z yurtseverli¤imizden ald›¤›m›z yetkimiz ve cesaretimizle size minnettarl›¤›m›z› bildirmek istiyoruz. Görevini, tüm sorumluluklar› do¤rultusunda yerine getirmifl yurtseverlerin mutlulu¤u ve huzuru içinde flimdi siz,

K


BD MAYIS 2015

aç›k al›nlar›n›zla bisikletlerinize binebilir ve tur atabilirsiniz… Görevini, tüm sorumluluklar› do¤rultusunda yerine getirmifl yurtseverlerin mutlulu¤u ve huzuru içinde bisikletine binip, tur atmak hakk›na sahip yurttafllar›m›zdan biri de, Özlem Karaçam’d›r. Ad›n›, ço¤umuzun belki de hiç duymad›¤› Özlem Karaçam’a da tüm yurtseverler ad›na büyük bir teflekkür borcumuz var. Bu borcumuzu da ödeyelim: “Teflekkürler, Özlem Karaçam…” Asl›nda bu borcumuzu Özlem Karaçam’a, kendisine de teflekkür borçlu oldu¤umuz bir baflka “Atatürk Türkiyesi kad›n›”, yazar Meriç Velidedeo¤lu ödedi. Yaln›zca “duruflu” nedeniyle de¤il, “dinamizmi” nedeniyle de örnek al›nmas› gereken “Atatürk Türkiyesi kad›n›” simgesi Meriç Velidedo¤lu, Balyoz davas›n›n karar› aç›kland›ktan sonra yarg›ç kürsüsüne giderek, belki de torunu olabilecek yafltaki genç “Atatürk Türkiyesi kad›n›” Özlem Karaçam’› kutlad›, ona teflekkürlerini bildirdi. Kartal 4. A¤›r Ceza Mahkemesi Baflkan› Özlem Karaçam, Türkiye’yi befl y›ldan buyana kaplayan Balyoz Davas› kara bulutlar›n›n aras›ndan o gün bir umut ›fl›¤› olarak süzülen ve Balyoz Davas›’n›n tüm “sözüm ona san›klar›”n›n beraatine karar vererek,

Yazar Meriç Velidedeo¤lu, Balyoz Davas› duruflmas›ndan sonra Yarg›ç Özlem Karaçam’› kutluyor. yurdumuz üzerindeki tüm kara bulutlar› savuflturan, Türkiye’yi ayd›nl›klara kavuflturan yarg›çt›r. Bu karar›yla Özlem Karaçam, Türk Ordusu’na yap›lmak istenen bir suçlaman›n as›ls›zl›¤›n› ortaya ç›karmakla kalmad›, Türk Ordusu’nun, onuruna toz kondurtmamak ilkesini ve özenini de bir kez daha perçinlemifl oldu. Siz, Özlem Karaçam, Türk Adalet tarihinde s›k s›k an›msanacak bu karar›n›zla ayr›ca, Türk Ordusu’nun böyle bir suçlama nedeniyle yarg›lanabilece¤ine karar veren Türk Adaleti’ni de, bu nedenle kendi üzerine kendi kondurdu¤u ve dokunulmasa “metastasa neden olabilecek nitelikteki” habis bir toz lekesinden de temizlemifl oldunuz. Siz de flimdi, mutluluk ve huzur içinde bisikletinize binip, tur atabilirsiniz, say›n Türkiye Cumhuriyeti yarg›cımız…• meteakyol@butundunya.com.tr 5


Bat›n›n bilimsel üstünlü¤ünü Eski Yunan Çoktanr›c›l›¤›n›n, Yahudili¤in ve H›ristiyanl›¤›n bir baflar›s› olarak gösterenler, Do¤unun bilimsel gerili¤ini tümüyle Müslümanl›¤a ba¤lamaktad›rlar. Oysa Müslümanlar 827-1109 y›llar› aras›nda yeryüzünde bilimin tek öncüsü durumundayd›lar; elinizdeki kitap bunun belgeleriyle dolu.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


AÇIKLAMA 12.

04.2015 günü Papa’n›n ve ard›ndan 15.04.2015 günü Avrupa Parlamentosu’nun, “1915 Ermeni Tehciri”ni “Soyk›r›m” olarak nitelemesi üzerine yazar›m›z Cengiz Özak›nc›, 16.04.2015 günü Kanal B’de, Levent Y›ld›z’›n haz›rlay›p sundu¤u “Söz ‹stanbul’da” program›nda, bu iddialara karfl› tepkisini aç›klarken, Bütün Dünya’n›n Aral›k 2010 say›s›nda yay›mlad›¤›m›z “Atatürk’ün 1932 Milletler Cemiyeti Zaferi” bafll›kl› makalesindeki görüfllerini özetledi ve “Milletler Cemiyeti’nin 1932’de Türkiye’yi davetle üyeli¤e kabul etmesinin, Türkiye’nin o güne dek gerçeklefltirdi¤i bütün hukuki ifllemlerin uluslararas› hukuka uygunlu¤unun Milletler Cemiyeti’nce ve üye ülkelerce kabul ve ibra edilmesi anlam›na geldi¤i gerçe¤ini de” bir kez daha aç›klad›.

[Youtube: https://www.youtube.com/watch?v=yGgViKJ_dZs&feature=youtu.be]

Ayn› üye ülkelerin, ayn› Türkiye’yi, y›llar sonra flimdi soyk›r›mc›l›kla suçlamalar›n›n, kendi kendilerini inkar ettikleri anlam›na geldi¤ini ve bunun, ayr›ca uluslararas› hukuka ayk›r› bir tutum oldu¤unu da belirten Cengiz Özak›nc›’n›n saptamas›, “Yaln›zca 1915 Ermeni Soyk›r›m› iddialar›n› de¤il, Atatürk Dönemi’ne iliflkin Kürt ve Dersim Soyk›r›m› iddialar›n› da çürütmesi ve geçersiz k›lmas›” bak›m›ndan da ayr› bir önem içermektedir. Papa ve Avrupa Parlamentosu’nun bu iddialar› karfl›s›nda parlamenterlerimizin ve siyasal sorumluluk tafl›yan di¤er yetkililerimizin tepkilerini yeterli bulmad›¤›m›z nedeniyle, Cengiz Özak›nc›’n›n “Atatürk Türkiyesi’ni soyk›r›m suçlamalar›ndan koruyucu nitelikteki belgelerle” aç›klad›¤› bu ayd›nlat›c› makalesini bir kez daha yay›mlamaya karar verdik. Yararl› olaca¤›na inan›yoruz. Bütün Dünya

Son Dakika Notu: Yazar›m›z Cengiz Özak›nc›’n›n Bütün Dünya’n›n Mart ve Nisan say›lar›nda yay›mlanan “Atatürk’ün Anzaklarla ilgili olarak söyledi¤i ileri sürülen sözleri” konusundaki makalelerinin Avustralya ve ‹ngiltere’deki yans›malar›, Guardian Gazetesi’nin ve Honest History sitesinin afla¤›daki adreslerinden izlenebilir: http://www.theguardian.com/news/2015/apr/20/ataturks-johnnies-and-mehmets-words-about-the-anzacsare-shrouded-in-doubt http://honesthistory.net.au/wp/tracking-ataturk-honest-history-research-note/


OTOPS‹ Cengiz Özak›nc›

SOYKIRIM ‹FT‹RALARINA ATATÜRK’ÜN YANITI 1932 Milletler Cemiyeti Zaferi Birinci Dünya Savafl› sürerken, 2 Nisan 1917 günü yans›zl›¤› b›rakan Amerika, Almanya'ya karfl› ‹ngiltere, Fransa, Rusya ve ‹talya'n›n yan›nda savafla kat›lm›fl; ard›ndan 1917 Ekim Devrimi'yle Rusya'da yönetimi ele geçiren sosyalistler, devlet arflivinde bulduklar› gizli Sykes-Picot Antlaflmas›n› 23 Kas›m 1917 günlü ‹zvestia ve Pravda gazetelerinde yay›nlam›fl, ‹ngiliz Manchester Guardian gazetesi de bunlar› 26 Kas›m 1917 günlü say›s›nda dünyaya duyurmufltu.

tilaf devletlerinin

Osmanl› topraklar›n› aralar›nda paylaflmak amac›yla anlaflarak savafla girmifl olduklar› gerçe¤ini ortaya ç›karan bu “skandal” üzerine ABD Baflkan› Woodrow Wilson, 8 Ocak 1918 günü kongrede bir konuflma yapacak ve “Ondört Nokta” olarak aç›klad›¤› bar›fl koflullar›nda, bütün gizli paylafl›m

8

Wilson, ABD Kongresinde “Ondört Nokta” denilen bar›fl ilkelerini aç›kl›yor.

anlaflmalar›n›n geçersiz oldu¤unu duyuracakt›. Wilson'un onikinci ilkesi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun savaflta yitirdi¤i topraklar d›fl›nda elinde kalan toprak-


BD MAYIS 2015

larda ço¤unlu¤u Türk olan yerlerde Türk egemenli¤inin kurulmas›n› öngörüyordu.

Wilson’un “Ondört Noktas›”nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Türk yo¤un topraklar› üzerinde Türk egemenli¤inin kurulaca¤›n› duyuran onikinci madde.

Savafl sonunda yenilen devletler, silah b›rak›flmas› antlaflmalar›n›, Wilson’un “Ondört Nokta”s›nda yer alan “kendi kaderini tayin hakk›”n›n nas›l olsa kendilerine de tan›naca¤›na güvenerek imzal›yorlard›. Örne¤in, 3 Mart 1918 günü Sovyet Rusya ve Almanya aras›nda imzalanan Brest-Litovsk anlaflmas›nda Osmanl› Delegelerinin de imzas› vard› ve bu anlaflma Wilson’un “kendi kaderini tayin hakk›” çerçevesinde düzenlenmiflti. Osmanl› Devleti’nin 30 Ekim 1918’de imzalad›¤› “Mondros Mütarekesi” de yine Wilson’un kendi kaderini tayin hakk› ve onikinci maddede özellikle yaz›l› bulunan Türk yo¤un topraklarda Türk egemenli¤inin tan›naca¤›na güvenilerek imzalanm›flt›. Mustafa Kemal, “Mondros Mütarekesi”nin imzalanmas›ndan iki hafta sonra, 13 Kas›m 1918 günü, ‹stanbul’a geldi. Mütareke koflullar› çok a¤›rd›; ancak, Wilson ilkeleri Osmanl› Devle-

ti’nde Türk egemenli¤ini tan›d›¤›na göre; mütarekenin bu egemenli¤i yok sayacak biçimde uygulanamayaca¤› düflünülüyordu. Ne denli Wilson’un 1918 y›l›nda yay›nlanan haritas›nda Do¤u Anadolu’da bir Ermenistan ve bir Kürdistan gösterilmiflse de, buralarda ço¤unlu¤un Türk oldu¤u saptan›r saptanmaz, tüm Anadolu Türk egemenli¤ine b›rak›lacakt›. Böyle düflünen Halide Edip vs. ayd›nlar, mütarekenin imzalanmas›ndan k›sa bir süre sonra 4 Aral›k 1918 günü ‹stanbul’da bir “Wilson Prensipleri Cemiyeti” bile kurmufllard›. Mustafa Kemal'in tasar›s›, Wilson'un Osmanl› topraklar›nda özerk Ermenistan ve Kürdistan öngören tasar›s›na uymuyordu; o, 30 Ekim 1918 günü mütareke imzaland›¤› anda iflgal edilmemifl ve o tarihte Osmanl› Devleti'nin elinde bulunan topraklarda yaflayan bütün nüfusu -etnik köken ve dinsel inançlara göre ay›rmaks›z›n- bölünmez “Osmanl› Mille-

Wilson’un 1918 y›l› haritas›nda, ‹zmir’in Yunanistan’a verilece¤ini gösterir en küçük bir belirti dahi yoktur ve Kürdistan, bugünkü Türkiye s›n›rlar›n›n d›fl›nda gösterilmifltir. 9


BD MAYIS 2015

ti” olarak adland›r›yor; ve Osmanl› devletinin iflgale u¤ramam›fl topraklar› üzerinde, Wilson'un önerdi¤i etnik özerklikleri de¤il, “Osmanl› Milleti”nin ülkesiyle ulusuyla bölünmez bütünlü¤ünü savunuyordu. Yer-yüzünde iki tür “millet (ulus) oluflumu vard›: Biri “Ethnic Nationalism” dedikleri, etnik kandafll›k soydafll›k temeline dayanan Alman örne¤indeki “millet” (ulus); di¤eri “Civic / Civil Nationalism” dedikleri, eflit özgür birey yurttafll›¤› temel alan Frans›z örne¤indeki “millet” (ulus) oluflumu... Mustafa Kemal'in mütareke döneminde savundu¤u “Osmanl› Milleti” tasar›s›, etnik temele dayanm›yor; eflit özgür birey yurttafll›k temeline dayan›yordu. Nitekim, Anadolu'ya geçtikten sonra Ba¤›ms›zl›k Savafl›'m›z›n amac› olarak benimsenen “Misak-› Milli” de Mustafa Kemal'in bu tasar›s›na uygun olarak düzenlenecekti. Mustafa Kemal, yaln›zca bir ordu komutan› de¤il, ayn› zamanda devletler aras› güçler dengesini, güçler aras›ndaki iliflkileri ve çeliflkileri an be an izleyip, hangi zamanda ne yap›lmas› gerekti¤i konusunda en do¤ru kararlar› veren bir “stratejist”ti; 18 Ocak 1919 günü bafllayan ve ABD Baflkan› Wilson’un çok say›da dan›flman›yla birlikte Avrupa’ya gelip baflkanl›k etti¤i Paris Bar›fl Konferans›’nda, galip 10

devletlerin Osmanl› Devleti’nin gelece¤i konusunda verecekleri karar›n Wilson ilkelerinin Türk egemenli¤ini tan›yan onikinci maddesine uygun olup olmayaca¤›n› görmeden önce, hemen bir silahl› direnifl bafllat›lmas›n› do¤ru bulmuyordu. ‹stanbul’da kald›¤› sürece, bir yandan yurtseverlerin devlet yönetiminde görev almas› için çal›fl›rken, di¤er yandan galip devletlerin ‹stanbul’daki yetkilileriyle görüflmeler yap›yor ve Paris Bar›fl Kon-

ABD Baflkan› Wilson, Bar›fl Konferans›’na kat›lmak üzere geldi¤i Paris’te coflkuyla karfl›lan›yor.


BD MAYIS 2015

ferans›’nda olup bitenlere iliflkin haberleri dikkatle izliyordu. ‹stanbul’daki ‹talyan yetkili Kont

Sforza, yak›nda Yunanl›lar›n ‹zmir’e asker ç›kartacaklar›n›, Yunan askerinin ‹zmir’e ç›kmas›n› önlemek için Türklere para ve silah vermeye haz›r olduklar›n› f›s›ld›yordu gizli toplant›larda. Ama, Wilson ilkelerinin Türk egemenli¤ini tan›yan onikinci maddesine ve Wilson’un Ege’yi Türk olarak gösteren 1918 haritas›na ters düflen bu olas›l›¤a inanmak kolay de¤ildi. Yine de dikkate al›nm›fl ve ‹talyanlarla s›k› iliflkileri bulunan Cami Baykurt, ‹zmir’e giderek, olas› bir Yunan iflgaline karfl› Müdafaay› Hukuk örgütlenmesini bafllatm›flt›. Bu s›rada, ABD, ‹ngiltere, Fransa ve ‹talya’dan oluflan “Dörtler Konseyi”, 28 Nisan 1919 günü Paris Bar›fl Konferans›’nda ald›klar› bir kararla, Wilson’un ondördüncü ilkesini yerine getirerek, “Cemiyet-i Akvam” denilen “Milletler Cemiyeti”ni kurmufllard›. Wilson ilkelerinin Paris Bar›fl Konferans›’nda galip devletlerce benimsendi¤ini gösteren bu haber, bar›fl görüflmelerin sonunda, Türk

egemenli¤inin tan›naca¤›na duyulan umudu da pekifltiriyordu. fiimdiki Birleflmifl Milletler Örgütü’nün öncülü olan “Cemiyet-i Akvam”

Milletler Cemiyeti, Wilson ilkelerine dayan›yordu.

yani Milletler Cemiyeti’nin Wilson ilkelerine dayanmas›, “Mondros Mütarekesi” maddelerinin de Wilson’un Osmanl› Türk egemenli¤ini tan›yan onikinci maddesine ayk›r› biçimde uygulanamayaca¤›na kan›t oluflturuyordu. Gelgelelim, Milletler Cemiyeti’nin kuruluflundan çok de¤il 18 gün sonra, 15 May›s 1919 günü, bu kuruluflun üyesi olan Yunanistan, Milletler Cemiyeti’nin dört kurucusundan biri olan ‹ngiltere’nin onay›yla, ‹zmir’e Milletler Cemiyeti’nin aç›l›fl töreni (solda) Milletler Cemiyeti’nin bayra¤› ve armas› (altta)

11


BD MAYIS 2015

asker ç›kartacak ve böylece, ‹talyanlar›n bir süre önce verdikleri haber de do¤rulanacakt›. Milletler Cemiyeti üyeleri, kurucu Wilson’un ilkelerini çi¤neyerek, üzerinde Türk ço¤unlu¤un yaflad›¤› Osmanl› topraklar›n› iflgale bafllam›fllard›. Milletler Cemiyeti üyesi devletlerin, kurucu Wilson’un ilkelerini çi¤neyerek girifltikleri bu iflgal; her fleyden önce kendi ilkeleriyle tutars›z ve dolay›s›yla da savunulamaz bir eylem oldu¤undan; Anadolu’da bafllat›lacak silahl› direniflin hakl›l›¤› tüm dünyaca kabul edilecekti. ‹flte Mustafa Kemal, Yunan iflgalinin bafllamas›ndan bir gün sonra, 16 May›s 1919 günü, böyle bir ortamda Anadolu’ya geçecek; ve kendi kurucu ilkelerini bizzat kendileri çi¤neyerek iflgale giriflen Milletler Cemiyeti üyesi devletlere; baflka bir deyiflle “Yedi Düvele” karfl›, ulusal direniflin önderi olacakt›. Sevr’de karfl›m›za dikilenler de, Lozan’da karfl›m›za dikilenler de, hep “Milletler Cemiyeti” üyesi devletlerdi. Milletler Cemiyeti yasas›n›n 10. maddesi, üye devletlerin toprak bütünlü¤ünü ve siyasal egemenli¤ini korumay› yükümleniyordu. Türkiye, bu kurulufla üye olmad›¤›na göre; toprak bütünlü¤üne sayg› gösterilmeyecek; ve Milletler Cemiyeti, 5 Haziran 1926 günlü karar›yla, Musul’u Ankara’ya de¤il, Irak’a ba¤layacakt›. Milletler Cemiyeti’nin bir de Az›nl›klar Komitesi vard›. Lozan’da gayr› müslim cemaatlere iliflkin hükümlerin uygulanmas› da Milletler Cemiyeti’nin denetimine b›rak›lm›flt›.1925-26’da, gayr›-müslimlerin Medeni Kanun dolay›s›yla; az›nl›k ayr›cal›klar›ndan 12

feragatleri, Yunanistan ve Almanya taraf›ndan Milletler Cemiyeti’ne götürülecek; Milletler Cemiyeti, 1927’de bu itirazlar› kabul etmeyerek gayri müslimlerin “anlaflmal› az›nl›k” konumundan ç›k›p “öz yurttafl” konumuna geçifllerini onaylayacak; fakat Milletler Cemiyeti’nin bafl›n› çeken ‹ngiltere ve Fransa, Türkiye’nin etnik olarak bölünmesine yönelik çabalar›n› aral›ks›z biçimde sürdüreceklerdi. ‹ngiltere, daha çok Irak ve ‹ran ü-

zerinden; Fransa ise daha çok Suriye üzerinden Türkiye’ye karfl› bölücü etkinlikler yürütüyor; buralarda örgütleyip silahland›rd›klar› etnik ayr›l›kç›lar› Türkiye’ye yollayarak yurttafllar›m›z› etnik ayr›l›kç› ayaklanmalara yöneltiyorlard›. ‹ngiliz, Frans›z güdümlü etnik ayr›l›kç› örgütler, Milletler Cemiyeti’ni kendileri için uluslararas› bir dayanak olarak görüyordu. Kalk›flt›klar› her ayaklanmada hakl›l›klar›n› tescil etmesi için Milletler Cemiyeti’ne baflvuruyor; ve bast›r›lan her ayaklanmalar›ndan sonra, Türkiye’yi flikayet etmek üzere, yine Milletler Cemiyeti’ne dilekçeler ya¤d›r›yorlard›. 1925 fieyh Sait Ayaklanmas›’n›n hemen ard›ndan, 1926’da ‹ran’dan Anadolu’ya s›zan ayr›l›kç› örgütler 1926-1930 aras› dört y›l boyunca “A¤r› ‹syan›” ad›yla bilinen ayaklanmalar gerçeklefltirmifller; “Agri” ad›nda bir gazete ç›kartm›fllar; ve söylentiye göre, 1928’de “biz burada A¤r› Kürt Cumhuriyeti kurduk” diyerek, resmen tan›nmak üzere ‹ngiltere arac›l›¤›yla Milletler Cemiyeti’ne baflvurmufllard›.


BD MAYIS 2015

‹syan›n A¤r›'da ç›kart›lmas›n›n özel bir amac› vard›. Sovyet Ermenistan'›yla s›n›rdafl olan A¤r›'da isyan, hem Ermenileri Sovyetler'den ayr›l›p Büyük Ermenistan'› kurmaya özendirecek; hem Kürt kardefllerimizi Türkiye'den ayr›lmaya özendirecekti.

naflmay› sa¤lamak amac›yla düzenlenen ‹skan Yasa Tasar›s›, 5 May›s 1932 günü T.B.M.M. taraf›ndan kabul edilecekti. Türkiye ile Rusya’n›n aras›na A¤r› merkezli bir Kürt + Ermeni Koalisyon Devleti sokarak, bu iki ülkeyi birbirinden ay›rma giriflimlerinin, Türk-Sovyet dayan›flmas›n› daha da güçlendirdi¤ini gören; bu yöndeki her kalk›flman›n Türk-Sovyet ortak harekatlar›yla bast›r›laca¤›n› anlayan; “Kürt Kart›”n›n

A¤r› ‹syan›’n›n elebafl›lar›ndan ‹hsan Nuri ve Ardeflir Muradyan

A¤r› ‹syan›, hem Sovyetler Birli¤i'nin hem de Türkiye'nin toprak bütünlü¤ünü tehdit ediyordu. O tarihte A¤r› da¤›n›n yar›s› Türkiye s›n›rlar› içinde, di¤er yar›s› ‹ran s›n›rlar› içindeydi. ‹syanc›lar, Türk Ordusu gelince da¤›n ‹ran taraf›ndaki eteklerine kaç›yor; ordu çekilince yeniden A¤r› da¤›n›n tepesine t›rman›p bayrak dalgaland›r›yorlard›. Sonunda Türk Ordusu, Rus K›z›lordusu ile uyum içinde çal›flarak, isyanc›lar›n ‹ran’a kaç›fl yollar›n› kesmifl ve ayr›l›kç› isyan önderleri yakalan›p etkisizlefltirilerek ayaklanma bast›r›lm›flt›. Türkiye, ileride ayn› sorunla karfl›laflmamak için 23 Ocak 1932’de ‹ran’la bir antlaflma imzalayarak A¤r› Da¤›’n› bütünüyle Türkiye s›n›rlar› içine katacak; ve etnik öbeklenmeleri da¤›t›p tüm yurda yayarak etnik kay-

A¤r› isyan›n›n bast›r›ld›¤› haberi. Cumhuriyet Gazetesi.

ifle yaramad›¤›n› kavrayan ‹ngiliz ve Frans›zlar; Türkiye’ye karfl› etnik ay›r›mc›l›k politikalar›n› gözden geçirmek zorunda kalacaklard›. Mustafa Kemal A¤r› ‹syan›’n›n bas-

t›r›lmas›ndan sonra ‹ngilizlerin Türkiye’ye karfl› etnik bölücü politikalar›n› gözden geçirmekte olduklar›n›, Türkiye’yi Sovyet Rusya’dan koparmak istediklerini sezmiflti. D›fliflleri Bakan› Tevfik Rüfltü Aras, A¤r› Da¤›’n›n bütünüyle Türkiye s›n›rlar› içine kat›lmas›ndan 3 ay gibi k›sa bir süre sonra, 13


BD MAYIS 2015

Cenevre’de, Milletler Cemiyeti’nin Silahs›zlanma Konferans›’nda yapt›¤› bir konuflmada, “E¤er Milletler Cemiyeti Türkiye’yi kat›lmaya davet ederse, Türkiye Hükümeti bunu memnuniyetle kabul edecektir.” diyecek; ve bir gazeteyle yapt›¤› söyleflide, ayn› sözleri yineleyecekti. ‹lk kez, Eski Bern Elçimiz Cemal Hüsnü Taray'›n 6 Kas›m 1962 günlü Cumhuriyet'te; sonra Büyükelçi Dr. Üner K›rdar'›n 10-17 Kas›m 1971 aras› Milliyet'te yay›mlanan makalelerinde ve daha sonra Mahmut Golo¤lu'nun 1974'te yay›mlanan “Tek Partili Cumhuriyet” adl› kitab›nda yer alan Türkiye'nin Milletler Cemiyetine davet edilmesi süreci, D›fliflleri Bakan› T.R.Aras'›n bu demeçleriyle bafllam›flt›. Aras’›n sözleri, bir türlü bölemedikleri ve Sovyet Rusya’dan uzaklaflt›ramad›klar› Türkiye’ye karfl› ne yapacaklar›n› flafl›rm›fl durumda olan ‹ngilizlerin dikkatini çekmiflti. Rusya ve Türkiye, her ikisi de Milletler

14

Cemiyeti üyesi de¤illerdi. E¤er Türkiye Milletler Cemiyeti’ne al›n›rsa; böylelikle Türkiye’yi Rusya’dan uzaklaflt›rma amac›na ulafl›lm›fl olurdu. Milletler Cemiyeti, az›nl›klara özerklik öngörüyordu. E¤er Türkiye Milletler Cemiyeti’ne girmek istiyorsa, az›nl›klara özerklik tan›may› da kabul edebilir; ve onca u¤raflmayla sa¤lanamayan etnik özerklik, Milletler Cemiyeti’ne üyeli¤in bir koflulu olarak dayat›labilirdi. Milletler Cemiyeti Genel Sekreti

‹ngiliz Sir Eric Drummond, derhal Aras’› Milletler Cemiyeti’ndeki makam›na davet etmifl; Türkiye’nin örgüte üyeli¤i konusunu kendisiyle özel olarak görüflmüfl; ve yard›mc›s› Comert de Türkiye’nin örgüte kat›lmas› için yapmas› gereken zorunlu ifllemleri Aras’a anlatm›flt›. Buna göre: Milletler Cemiyeti’nin üye olmak isteyen devletleri davet etmek gibi bir yetkisi yoktu. Üye olmak isteyen devlet, davet


BD MAYIS 2015

Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri Sir Eric Drummond (üstte) Genel Sekreter yard›mc›s› Pierre Comert (altta)

üye olmak isteyenin baflvuruda bulunmas›d›r; ancak, flayet bu prosedürü uygulamam›z Türkiye Cumhuriyeti’nin örgüte kat›lmas›na engel oluflturacaksa; bu durumda bu yasal uygulaman›n bir yana b›rak›lmas› gerekir; çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyeti’ne kat›lmas›n›n örgüt aç›s›ndan çok büyük bir önemi vard›r, diyecek ve bu konuda bir karar vermek üzere Genel Kurulu’nu toplant›ya ça¤›racakt›. Milletler Cemiyeti’nin 1 Temmuz 1932 günlü toplant›s›n›n tek gündem maddesi vard›: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyetine Kat›lma Biçimi”… Türkiye Cumhuriyeti, kat›lma prosedürü bir yana b›rak›larak örgüt taraf›ndan üyeli¤e davet mi edilecekti, yoksa di¤er ülkeler gibi Türkiye’den de baflvuru dilekçesi vermesi mi istenecekti? ‹spanya Delegesi Salvador de Madariaga, Türkiye Cumhuriyeti’nin örgüt prosedürü d›fl›na ç›k›larak davet edilmesini savunan 29 imzal› bir öneri sundu: “Biz Arnavutluk, Almanya,

edilmez, kendisi Cemiyete üyelik baflvurusunda bulunurdu. Türkiye Cumhuriyetinin davet edilmesi, örgütün yasalar›na ayk›r›yd›. Fakat Türkiye, Meksika’y› örnek göstererek, “davet edilmek” konusunda diretiyor; ve flayet örgüt kendisini davet etmeyecek olursa, üyelik için baflvurmayaca¤›n› söylüyordu. Durumu inceleyen Dummond: Milletler Cemiyeti’ne üyeli¤in yasal biçimi,

Salvador de Madariaga 15


BD MAYIS 2015

Avusturya, Avusturalya, ‹ngiltere, Bulgaristan, Kolombiya, Küba, Danimarka, ‹spanya, Estonya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Macaristan, ‹talya, Japonya, Letonya, Ye-

Dr. Üner K›rdar’›n 1971’de ortaya ç›kard›¤› Milletler Cemiyeti belgeleri dergimizin 2003 Kas›m say›s›nda ve Bursa Barosu Dergisinin Ocak 2005 say›s›nda yay›mlanm›flt›. 16

ni Zelanda, Panama, Hollanda, ‹ran, Lehistan, Romanya, ‹sveç, ‹sviçre, Çekoslovakya, Yugoslavya delege kurullar›, bir devletin Milletler Cemiyeti’ne üye olabilmesi için Antlaflman›n birinci maddesinde göz önünde tutulan genel koflullar› Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine getirmifl oldu¤unu görerek, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olmaya ve de¤erli iflbirli¤inden Cemiyeti yararland›rmaya davet edilmesini teklif ediyoruz.” Milletler Cemiyeti’nin 6 Temmuz 1932 günlü toplant›s›nda üye devlet delegeleri Türkiye’nin davet edilmesini savunan coflkulu konuflmalar yapm›fllard›. Yunanistan delegesi D›fliflleri Bakan› Mihalakopulos’un sözleri özetle flöyleydi:


BD MAYIS 2015

“Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birli¤i Komisyonu’nun çal›flmalar›na da eylemli olarak kat›lm›fl ve daima bar›fl için çal›flmakta içten iste¤ini aç›kça göstermifltir. ‹nsanl›¤a daha iyi bir gelecek sa¤lamak için, Türkiye Cumhuriyeti, yap›lacak davetin flerefine hak kazanm›flt›r... Yunan delegeler, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesini özellikle selamlayacaklard›r.” Avustralya delegesi Sir Granville Ryrie, s›k s›k alk›fllarla kesilen konuflmas›nda flöyle diyordu: “Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne davet edilmesine dair öneriyi hararetle destekleriz. Bir çok kuflaklardan süre-

kazand›m. Gelibolu’da, arkadafllar›m ve ben, Türklerin cesaretleri ve dayanma güçleri karfl›s›nda çok kez flaflk›nVittoro Scialoja

l›klar içerisinde kald›k. Türk ordular›n›n Avustralya mitralyözlerine karfl› ve Britanya donanmas›n›n gülle ya¤muru alt›nda, korkusuzca ileri at›ld›klar›n› gördük. Türklerin de¤erleri ve dayanma güçleri hakk›ndaki yüksek düflüncelerimi iflte ben böyle elde ettim. Savafl›n korkunç kötülüklerini bu kadar yak›ndan gören bu milletin, gelecekteki çabalar›n› savafla engel olmaya adayaca¤› kan›s› o günden beri Sir Granville Ryrie

gelmifl en yüksek bir kültüre ve ola¤anüstü ciddi bir ulusal niteli¤e sahip olmas›, Türkiye’nin en belirli niteliklerinden biridir… Genel Savafl›n savaflç›lar›ndan biri ve Gelibolu, Filistin, Sina, Suriye cephelerinde bulunmufl bir insan olarak söylüyorum: Türk askerinin savunmadaki eflsiz kahramanl›¤›n› ve hücumdaki güç ve yetene¤ini hayretle görmek f›rsatlar›n›

Paul Boncour 17


BD MAYIS 2015

duygusuyla karfl›lad›¤›n› ve geliflimini de izledi¤ini Genel Kurulumuz önünde tekrar perçinliyorum.”

Lord Londonderry

her türlü duygunun üstünde olarak bende kesinlikle yer etmifltir. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesinin birinci derecede öneme sahip oldu¤unu düflünmekten kendimi alam›yorum.” ‹talya delegesi Vittorio Scialoja’n›n uzun konuflmas›n›n özeti fluydu: “Avrupa’n›n esasl› bir unsuru olan Türkiye’nin aram›zdaki eksikli¤i aç›kça belliydi. Öneriyi desteklemekle sadece Türkiye hakk›ndaki dostlu¤umuzu ve içtenli¤imizi aç›klam›fl olmuyor, ayn› zamanda Gazi’nin ayd›n yönetiminde genç Akdeniz Devleti’nin do¤uflunu memleketimin nas›l bir güvenlik

Naotake Sato 18

Frans›z Delegesi Paul Boncour, coflkulu konuflmas›nda özetle; ”Türkiye’nin davet edilmesi için aç›klanan duygulara kat›lmak üzere Fransa ad›na bizzat kendim gelmek istedim. Avrupa ile Asya aras›nda bir ba¤l›l›k kuran bu çok eski ülkenin Cemiyete kat›lmas›, izlenen evrensel de¤erlerin bir sembolüdür.” diyordu.

Baron Von Neurath

‹ngiliz delegesi Lord Londonderry: “Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne al›nmas›, dünya çap›nda memnunluk do¤uracakt›r.. Türkiye ça¤›r›y› kabul ederse, ‹ngiltere hükümeti bunu ilk kabul edeceklerden biri olacakt›r.” Japon delegesi Büyükelçi Naotake Sato: “Japonya, Bat›l›larca çok az tan›nm›fl oldu¤u bir dönemde bile samimi iliflkilere sahip oldu¤u Büyük Türk Milletini ola¤anüstü bir memnunlukla karfl›lar.” Alman D›fliflleri Bakan› Baron Von Neurath ad›na konuflan Almanya temsilcisi Otto Goeppert: “Ünlü Baflkan› Atatürk’ün isabetli yönetimi alt›nda


BD MAYIS 2015

gun olarak gözden geçirilece¤ine ve düzenlenece¤ine inan›yoruz.” Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne “davet edilmesi”; Nikitine’in öngörüsünü bofla ç›kartm›flt›. Bu davet, Türkiye’nin hiç bir konuda hiç bir yapt›r›mla karfl›laflmaks›z›n hiç bir hesap sorulmaks›z›n, tüm geçmiflinin uluslararas› hukuka uygunlu¤u onaylanarak üyeli¤e kabul edilmesi anlam›na geliyordu. Atatürk’ün Milletler Cemiyeti’ne üyelik baflvurusunda bulunmay›p, Milletler Cemiyeti’nden “davet” beklemesinin hukuksal anlam› buydu. Bu davetle, Türkiye’nin toprak bütünlü¤ünün ve siyasal egemenli¤inin dokunulmazl›¤› da Milletler Cemiyeti taraf›ndan kabul edilmifl oluyordu. Bu, Atatürk’ün, 1919’dan bu yana Türkiye’nin bütünlü¤ünü parçalamaya çal›flan Milletler Cemiyeti’ne karfl› kazand›¤› en büyük zaferdi.

Bu davet, Türkiye’nin hiç bir konuda hiç bir yapt›r›mla karfl›laflmaks›z›n hiç bir hesap sorulmaks›z›n, tüm geçmiflinin uluslararas› hukuka uygunlu¤u onaylanarak üyeli¤e kabul edilmesi anlam›na geliyordu. uluslararas› bar›fl yap›t›nda iflbirli¤ine özellikle lay›k olan Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin davet edilmesini Almanya memnunlukla karfl›lar.” diyordu. Di¤er ülkelerin delegeleri de söz al›p Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne özel olarak davet edilmesi gerekti¤ini savunan konuflmalar yapt›ktan sonra, oylamaya geçilmifl ve bütün üyelerin oybirli¤i ile Türkiye’nin davet edilmesine karar verilmiflti. Örgütün Genel Sekreteri Sir Eric Drummond, Milletler Cemiyeti’nde al›nan davet karar›n› D›fliflleri Bakan› Tevfik Rüfltü Aras’a gönderdi¤i bir mektupla bildirdi. Frans›z Uluslararas› Diplomasi A-

kademisi’nden Vasiliei Nitikine, Diplomasi Sözlü¤ü’nde yay›mlanan ve “Davet’ten k›sa süre önce yazd›¤› “Kürtler” bafll›kl› makalesinde flöyle diyordu: “E¤er bir gün Türkiye Milletler Cemiyeti’ne kabul edilmeyi talep ederse, Kürt etnik az›nl›¤›n›n varl›¤›n› dikkate alaca¤›n›, bütün az›nl›klar›n statüsünün bu konuda Cenevre toplant›s›nda kabul edilen ilkelere uy-

Türkiye Cumhuriyeti, Milletler

Cemiyeti’nin davetine verdi¤i yan›tta, en bafl›ndan itibaren o güne dek yapt›¤› bütün ifllemlerin ve anlaflmalar›n, Milletler Cemiyeti ilkelerine ve uluslararas› hukuka ayk›r›l›¤›n›n iddia edilemeyece¤ini özellikle vurgulamaktan çekinmemiflti. Türk D›flifllerinin davete yan›t› özetle flöyleydi: Say›n Genel Sekreter, Genel Kurul ad›na yap›lan davetinize karfl›, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olmaya haz›r oldu¤unu ve Türkiye’nin Milletler Cemiyeti üyesi 19


BD MAYIS 2015

24.7.1923’de Lozan’da imzalanan sözleflmelerden do¤an askeri nitelikteki yükümlülüklerden ötürü özel bir durumda bulundu¤unu da eklemeyi görev bilirim… Derin Sayg›lar›mla… Dr. Tevfik Rüfldü

Tevfik Rüfltü Aras’›n Milletler Cemiyeti arflivinde bulunan portresi

olmayan devletlerle yapt›klar›n› da içine alan flimdiye kadar yapm›fl oldu¤u bütün sözleflmelerle üzerine alm›fl oldu¤u yükümlülüklerin, Milletler Cemiyeti üyeli¤i görevi ile ba¤daflmaz olmad›klar›n› bildirmekle onur duyar›m. Bu hususta zaten Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne kabulünden önce imzalanan bütün anlaflmalar›n Milletler Cemiyeti üyeli¤i göreviyle ba¤daflmaz olmad›klar›n› bildirmekle onur kazan›r›m. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne kabulünden önce imzalanan bütün anlaflmalar›n Milletler Cemiyeti üyelerinin ço¤ununun imzalam›fl oldu¤u Paris Misak›’n›n ruhuna uygun olarak yap›ld›¤›n› belirtirim. Bu aç›klamay› yaparken, Türkiye’nin

Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Cemiyeti’nin davetine verdi¤i bu yan›tla; gerek Sovyet Rusya ile imzalam›fl bulundu¤u anlaflmalar›n; gerek gayr› müslimlerin Lozan’da kendilerine tan›nan anlaflmal› az›nl›k konumundan feragat ederek öz yurttafllar konumuna geçifllerine dair yap›lan yasal ifllemlerin; özetle üyelik daveti öncesi gerçeklefltirdi¤i hukuksal

Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Cemiyeti’nin davetine verdi¤i bu yan›tla; üyelik daveti öncesi gerçeklefltirdi¤i hukuksal ifllemlerden hiç birinin Milletler Cemiyeti ilkelerine ayk›r›l›¤›n›n iddia edilemeyece¤ini, Milletler Cemiyeti’ne kabul ettirmifl oluyordu.

20

ifllemlerden hiç birinin Milletler Cemiyeti ilkelerine ve dolay›s›yla uluslararas› hukuka ayk›r›l›¤›n›n iddia edilemeyece¤ini, Milletler Cemiyeti’ne kabul ettirmifl oluyordu. Türkiye’nin, Anadolu’daki etnik öbeklefl-


BD MAYIS 2015

meleri nüfus içine dengeli bir biçimde yaymaya yönelik olarak daha önce ç›kart›p uygulam›fl oldu¤u zorunlu iskan yasalar›n›n Milletler Cemiyeti ilkelerine ayk›r›l›¤› da iddia edilemeyecekti. Türkiye Cumhuriyeti’nin Milletler Cemiyeti taraf›ndan üyeli¤e davet edilmesi, Türkiye’nin o güne dek gerçeklefltirdi¤i bütün iç ve d›fl hukuk ifllemlerinin, Milletler Cemiyeti taraf›ndan uluslararas› hukuka uygun olarak kabul edilmesi anlam›na geliyordu. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Milletler Cemiyeti davetine verdi¤i yan›t, örgütün Genel Kurul’unda Baflkan Hymans taraf›ndan okunmufl; Türkiye’nin üyeli¤inin kabul edildi¤ine ve Türk delegelerin dönem toplant›lar›na ça¤r›lmas›na iliflkin karar tasar›s›, üye devletlerin oyuna sunulmufl; ve Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üyeli¤i, toplant›da bulunan 43 üyenin oybirli¤iyle kabul edilmiflti. ‹flte o gün, etnik ayr›l›kç› örgüt-

ler için “kara bir gün”dü. O güne dek ‹ran, Irak ve Suriye’de yuvalanm›fl, ‹ngiliz Frans›z paras› ve silahlar›yla örgütlenerek Türkiye’ye s›z›p yurttafllar›m›z› etnik ayr›l›kç› eylemlere kat›lmaya zorlayan; afliretleri “ulus” diye etiketlendirip k›flk›rtt›klar› afliret isyanlar›n› “ulusal kurtulufl savafl›” diye yutturan ve yabanc›lar›n buyru¤uyla “intiafada”(!)lar, “serhildan”(!)lar gerçeklefltirip, A¤r› da¤›n›n tepesinde Kürt Cumhuriyeti kurduk diye Milletler Cemiyeti’ne baflvurup z›lg›tlar çeken Herekol Azizan kod adl› Celadet Ali Bedirhan önderli¤inde ayr›l›kç›

De La Question Kurde (Kürt Sorunu Üzerine) kitab›n›n kapa¤›.

Hoybun örgütü; o gün karalar ba¤lam›flt›. Güvendikleri ‹ngilizlerin Frans›zlar›n k›flk›rtmas›yla Milletler Cemiyeti taraf›ndan tan›nacaklar›na inand›r›larak ç›kard›klar› A¤r› isyan›n›n bast›r›lmas›ndan sonra; bölmek istedikleri Türkiye, Milletler Cemiyeti taraf›ndan davet edilmifl; o güne dek devlet olarak yapt›¤› bütün ifllemlerin uluslararas› hukuka uygunlu¤u tescil edilmifl; dahas› toprak bütünlü¤üyle siyasal egemenli¤i de Milletler Cemiyeti’nce onaylanm›flt›. Milletler Cemiyeti o günden sonra Türkiye’de dinsel ya da etnik az›nl›klardan ve bunlara ayr›cal›klar, özerklikler tan›nmas›ndan vs. söz edemeyecekti. 1930’lar›n etnik bölücü terör örgütünün bafl› Celadet Ali Bedirhan, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üyeli¤i 21


BD MAYIS 2015

haberinden sonra, iki y›l kendine gelemeyecek; Millet Cemiyeti’ne öfke kusan ve kendilerine ihanet etmekle suçlayan Frans›zca bir kitapç›k yazmakla geçirecekti günlerini: “De La Question Kurde”.. Bedirhan bu kitapç›kta özetle flöyle diyordu: “Rus-Türk yak›nlaflmas›n›n ertesinde, müttefikler Kürt sorunuyla ilgilerini kestiler ve Kürtleri ulusal özlemleriyle birlikte Ankara’n›n insaf›na terkettiler. (sf.16) Ankara, Milletler Cemiyeti’ne kabul ediliflinin arifesinde, genel olarak az›nl›klar›n ç›karlar›n› savunmak ve korumak ve üye devletlerin az›nl›klarla ilgili yönetimlerini denetlemekle görevli olan Yüksek Kurul’a meydan okur gibi, 5 May›s 1932 Mecburi ‹skan Yasas›’n› haz›rlad›, resmen yay›nlad› ve uygulamaya sokmaya çal›flt›. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne kabulü s›ras›nda hiç bir üye ülke Türkiye’deki az›nl›klar rejimini tart›flmay› uygun görmedi. Çün-

“Kürdistan Tarihinde Dersim” /1952Halep bask›s›n›n kapa¤› 22

kü büyük güçlerin ç›karlar› böyle gerektiriyordu.” (sf.19) O y›llar›n bölücü silahl› örgüt elebafl›lar›ndan Dr. Nuri Dersimi de 1952 y›l›nda Halep’te yay›mlanan “Kürdistan Tarihinde Dersim” adl› kitab›nda, ayn› olgulardan yak›n›yordu: “Sovyetlerle Türkler aras›nda dostluk anlaflmas›na dayanarak Ruslar Kürt harekat›na engel olacak derecede Türk kuvvetlerine yard›mda bile bulunmufllard›. ‹ngiliz ve Frans›zlar, bir taraftan Musul petrolleri ve di¤er taraftan Frans›zlarla Türklerin henüz çözülmemifl anlaflmazl›klar›n›n kendi ç›karlar› do¤rultusunda çözümlenmesi için Türklere karfl› (etnik ayr›l›kç›) Hoybun (örgütünün) faaliyetini kullanm›fllard›r. Türklerle olan sorunlar›n› ç›karlar›na uygun flekilde hallettikten sonra (etnik ayr›l›kç›) Hoybun (örgütünün) faaliyetlerine engel olmufllard›r. Hoybun, dünya siyasetinin gidiflat›na ayak uydurarak çal›flmalar›na son vermek zorunda kald›.” (Sf. 252) Atatürk Türkiyesi’nin Sovyet Rusya ile dostluk anlaflmalar› ve 1932 y›l›nda Milletler Cemiyeti’ne üyeli¤i, etnik ayr›l›kç› bölücü örgütlerin d›fl kaynaklar›n› kurutmufl ve Dersim’i Tunceli’ye dönüfltüren 1937-1938 harekatlar›ndan sonra, yaklafl›k k›rk y›l boyunca hiç bir etnik ayr›l›kç› örgüt bir daha silaha el sürememiflti. Bu da, etnik ayr›l›kç› örgütlerin d›fl güçler besledi¤i sürece var, d›fl destek kesildi¤i an yok oluverdiklerinin kesin, somut, yads›namaz kan›t›n› oluflturuyor. Etnik ayr›l›kç› örgütler, Türkiye’yi her zaman Milletler Cemiyeti’ne flikayet etmifllerdir. A¤r› ‹syan› dolay›s›yla


BD MAYIS 2015

ettirmekle; “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacakt›r, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacakt›r” sözünü eylemle perçinlemiflAtatürk ve Tevfik Rüfltü Aras tir. Atatürk’ün “Mil29 Ekim 1933 letler Cemiyeti’ne Türkiye’yi suçlayan Celadet Ali Be- Davetle Kat›lma” zaferi; herhangi bir dirhan imzal› flikayet dilekçeleri de, devlet ya da uluslararas› kuruluflun Dersim Olaylar› dolay›s›yla Türkiye’- Türkiye’nin karfl›s›na dikilip, paryi kitle k›y›m› yapmakla, zehirli gaz ma¤›n› sallayarak, “sen geçmiflte flu kullanmakla suçlayan Nuri Dersimi suçu ifllemifltin, geçmiflte flu haks›zl›¤› imzal› flikayet dilekçeleri de; Ermeni yapm›flt›n” diyerek tarihsel suçlamaTaflnak Örgütünün Türkiye’yi soyk›- larda bulunma hakk›n› ortadan kald›r›mc›l›kla suçlayan flikayet dilekçeleri ran, ve böylesi densizlikleri bofla ç›de; bunlar›n hepsi 1946 öncesi Millet- kartmaya yetecek bir dayanakt›r. ler Cemiyeti’nin arflivindedir. Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Milletler Cemiyeti, Türkiye’ye Cemiyeti’nin pasif bir üyesi olmam›fl, yönelik bu gibi flikayetleri hakl› bul- yönetsel görevler üstlenmifltir. 1934’te, mam›fl; incelemeye de¤er görmemifl- Afganistan’›n Milletler Cemiyeti’ne tir. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üyelik baflvurusunu incelemek üzere “davet”le girifli; girmeden önce ger- kurulan özel komisyonda baflkanl›k çeklefltirdi¤i bütün ifllem ve tasarruf- ve raportörlük görevi üstlenen lar›n uluslararas› hukuka uygunlu¤u- Türkiye, 1934-1936 aras› Milletler nun, Milletler Cemiyeti üyesi bütün Cemiyeti Konseyi üyeli¤i ve 1935’de devletlerce kabul ve tescil edilmifl ol- Milletler Cemiyeti Konseyi’nin 84’du¤u anlam›na geldi¤i gibi; bu Cemi- üncü ve 85’inci dönem baflkanl›¤›n› yet 1946’da Birleflmifl Milletler Örgü- üstlenmifl ve 1937’de Milletler Cemitü’ne dönüflünceye dek Türkiye’nin yeti genel kurul baflkanl›¤›n› yapm›flyapt›¤› bütün ifllem ve tasarruflar›n t›r. (Dr. Üner K›rdar, Milliyet, 15.11. uluslararas› hukuka uygunlu¤unun da 1971) Türk D›fliflleri Bakan› Tevfik Rüfltü yine üye devletlerce tescil edilmifl Aras, 1937 y›l›nda Türkiye ad›na Miloldu¤u anlam›na gelmektedir. Atatürk, kurucusu oldu¤u Tür- letler Cemiyeti baflkan› seçildi¤i zakiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslar- man, eski baflkan onu flöyle tan›mlam›flaras› hukuka uygunlu¤unu, “davet” t›r: “Genel Kurul, oybirli¤iyle Türkiye yoluyla Milletler Cemiyeti’ne tescil birinci temsilcisi Say›n Rüfltü Aras’› 23


BD MAYIS 2015

Atatürk’ün cenaze töreninde yabanc› misyon temsilcileri

baflkanl›¤a seçmifltir. Kendilerinin çok seçkin bir politik meslek yaflamlar› vard›r ve üstün nitelikleri genifl görgü ve deneyimleri, sonsuz incelikleri ile, Milletler Cemiyeti’ne kat›ld›klar› ilk günden buyana herkesin derin sevgi ve sayg›lar›n› kazanm›fllard›r. Genel kurul kendilerini baflkan seçmekle, yaln›zca bu devlet adam› ve kuruluflun iyi hizmetkar›na de¤il, ayn› zamanda temsil ettikleri Mustafa Kemal Türkiyesi’ne ve ulusuna karfl› duydu¤u sayg›y› da belirtmek istemifltir.” Milletler Cemiyeti Genel Sekrete-

ri, 10 Kas›m 1938 günü ölüm haberini ald›¤›nda Atatürk’ü “Bar›fl›n Dahi Yap›c›s›” olarak nitelendirmifl ve Milletler Cemiyeti’nin Atatürk’e duydu¤u sayg› ve hayranl›¤› bir kez daha belirtmek üzere, cenazesine özel bir temsilciler kuruluyla kat›lm›flt›r. (Dr. Üner K›rdar, Milliyet, 11.11.1971) Bugün, özellikle de Atatürk dönemine sövgüler ya¤d›rarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne soyk›r›m, toplu katliam gibi iftiralarda bulunan devletlere; kendilerinin geçmiflte Atatürk’e ve 24

Türkiye Cumhuriyeti’ne övgüler ya¤d›r›p Milletler Cemiyeti’ne alk›fllarla “davet” etmifl olduklar›n› an›msatacak kimse yok mu devletimizde? Milletler Cemiyeti arflivindeki Türkiye ile ilgili bütün belgeleri, t›pk› bas›mlar› ve Türkçe çevirileri ile birlikte, an›tsal bir kitap halinde basarak; bu kitab›, hem ders kitab› hem de Türkiye’ye yöneltilen suçlamalara karfl› yan›t olarak kullanmak; üniversitelerimize düflen en onurlu görevlerden biri de¤il midir? *** Ölümünün 72. y›l›nda, Atatürk’ü, “1932 Milletler Cemiyeti Zaferi”yle; baflka bir deyiflle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün tasarruflar›n›n uluslararas› hukuka uygunlu¤unu tescil ettirerek, ülkemizi ölümünden sonra 40 y›l süreyle etnik ayr›l›kç› terörden kurtarm›fl olan uluslararas› diplomasi zaferiyle an›yorum. Ve buruk bir flark› dolan›yor dilime: Unutturamaz seni hiç bir fley; unutulsam da ben…• [10.11.2010] cengizozakinci@butundunya.com.tr


Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren

Almanya’n›n Ermeni Politikalar› Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda, Osmanl› Devleti vatandafl› Ermeniler, do¤uda ilerleyen Çarl›k Rusya’s› ordusuna kat›lm›fl, Mart 1915’te ise Rus askerleri ile birlikte girdikleri Van’da, Türk ve Müslüman unsurlara yönelik büyük bir katliam yapm›fllard›. smanl› yönetiminin ‹stanbul’ daki Ermeni toplumunun önde gelenlerine yapt›¤›, “Düflmanla iflbirli¤inden vazgeçin” uyar›s› dikkate al›nmam›fl, Ermeni komiteleri bölgedeki katliamlar›n› sürdürmüfltü. Bunun üzerine Osmanl› Devleti, 27 May›s 1915 tarihinde ald›¤› Tehcir karar› ile Do¤u Anadolu’daki 6 vilayette bulunan Ermenileri Suriye baflta olmak üzere güneydeki topraklara zorunlu göçe tabi tutmufltu. Ermeni

O

lobileri, Tehcir s›ras›nda 1 milyondan fazla insan›n hayat›n› kaybetti¤ini iddia ederek, bunun bir soyk›r›m oldu¤unu ileri sürmektedir. 1915 olaylar›n› soyk›r›m olarak kamuoyuna kabul ettirmek isteyen Ermeni lobilerinin, olaylar›n 100. Y›l› olan 2015’e yönelik stratejilerine dikkat çeken yaz›lar›mda, Fransa, ‹ngiltere ve Amerika Birleflik Devletleri’nin Ermeni politikalar›n› özetlemifltim. Bu yaz›da ise Almanya’n›n 25


BD MAYIS 2015

politikalar›na de¤inece¤im. Almanya, Birinci Dünya Savafl› öncesi, ‹ngiltere ve Fransa gibi ülkelere göre sömürgecilik alan›nda geç kalm›flt›. Özellikle Anadolu ve Ortado¤u’da hiçbir varl›¤› olmayan Almanya, zaman içinde bu bölgelere yönelik sömürgeci politikalar›n› belirlemifl ve Osmanl› egemenli¤indeki alanlarda siyasi, ekonomik ve askeri varl›¤›n› kabul ettirmeye bafllam›flt›. öz konusu bölgelerde bulunan Hristiyan topluluklar›n bafl›nda gelen Ermeniler, ‹ngiltere, Fransa ve Rusya gibi ülkelerin müttefikleri oldu¤u için Almanya’ya mesafeli duruyorlard›. Almanya da, Ermenilerin deste¤ini almaya yönelik yeni politikalar üzerinde çal›fl›yordu. Ermeni dostu olarak tan›nan Alman yazar Rohrbach, Almanya’n›n Ermeni politikas›n› flöyle yorumluyordu: “Ermenistan’›n co¤rafi durumu

S

Ermeni dostu olarak tan›nan Alman yazar Rohrbach 26

Anadolu egemenli¤inin anahtar›d›r. Alt› ilin birleflmesi, bu bölgeyi Rusya’ n›n eline geçirir. Rusya Ermenistan’a egemen olunca, Küçük Asya ve ‹ran Körfezi’nden tüm ticaret ve önemli yollara gelecekte egemen olmas› demektir. Akdeniz’e do¤ru olan yerler onun eline geçer. Bu da Ermenistan’›n Rusya’n›n eline geçmesinden daha korkunç bir fley olamaz. Bu nedenle Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu siyasal düflüncelerle sürekli koruyaca¤›z. Ancak Ermenistan’› Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na ba¤l› olarak kabul edebiliriz.” Anadolu’ya yönelik Alman politikalar›n›, ‹ngiltere de çok yak›ndan takip ediyordu. Bu politikalar› anlamak ve karfl› politikalar üretmek düflüncesiyle hareket eden ‹ngilizler, Alman diplomatlarla bir araya geliyor, yapt›klar› konuflmalardan elde ettikleri bilgileri ‹ngiliz D›fliflleri Bakanl›¤›’na iletiyorlard›. Almanlar›n, Ermenilere yönelik hesaplar›n› tam olarak anlayamam›fl görünen ‹ngilizler, Almanlar›n, sadece Ermeniler de¤il, Kürtler konusunda da baz› planlar› oldu¤unu hissediyorlard›. ‹ngiliz diplomat Sir A. Nicolson, D›fliflleri Bakanl›¤›’ndaki Sir E. Goschen’e, 1913 y›l›nda gönderdi¤i belgede, Alman diplomat Jagow ile yapt›¤› görüflmeyi flöyle özetliyordu: “Jagow, Anadolu’daki sonsuz Alman menfaatlerinden bahsediyor. Bu zengin memleket, Almanlar›n göz diktikleri olgun bir meyve gibidir. San›yorum ki ‹stanbul’da kar›fl›kl›klar ümit ediyorlar ve bu kar›fl›kl›klar›n ard›ndan, Kürtlerin Ermenileri veya


BD MAYIS 2015

Arthur Nicolson

“Jagow, Anadolu’ daki sonsuz Alman menfaatlerinden bahsediyor. Bu zengin memleket, Almanlar›n göz diktikleri olgun bir meyve gibidir.” Ermenilerin Kürtleri kesmesini bekliyorlar. Bu durumda da Ruslar›n müdahale edece¤ini umuyorlar. Böyle bir vaziyette Almanlar da derhal kendi menfaat bölgelerine gireceklerdir. Almanlar›n niyeti bu oldu¤una göre Ruslar›n Ermeni meselesinde daha iyi davranacaklar›n› ümit ederim.” irinci Dünya Savafl›’nda Osmanl› ile müttefik olan Almanya, 1915 olaylar›na yak›ndan tan›k olmufltur. Bu nedenle Almanlar›n tan›kl›klar› çok önemlidir. Ermeni

B

çetelerinin Tehcir öncesinde Türk ve di¤er Müslüman unsurlara karfl› yapt›¤› katliamlar, bölgede görevli subaylar›n da dikkatini çekmiflti. Gördükleri karfl›s›nda dehflete düflen Alman Generali Bronsart, y›llar sonra Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesinin, 24 Temmuz 1921 tarihli say›s›nda flöyle yaz›yordu; “Eli silah tutan Müslümanlar›n hepsi, Türk ordusunda bulundu¤u için Ermeniler taraf›ndan savunmas›z kalan halk aras›nda korkunç bir katliam yapmak kolayd›. Çünkü Ermeniler cephede Ruslar taraf›ndan ba¤lanm›fl olan Do¤u Ordusu’nun yanlar›na ve gerilerine sarkmakla yetinmeyerek, bu bölgedeki Müslüman halk› silip süpürüyordu. Tan›k oldu¤um Ermeni zulümleri, Türklerin yapt›¤› iddia edilen zulümlerden çok daha kötü idi.” 1913-1918 y›llar› aras›nda Osmanl› Ordusunda çeflitli görevlerde bulunan Liman Von Sanders, “Türkiye’de 5 Y›l”, bafll›¤› alt›nda toplad›¤› hat›ralar›nda, 1915 olaylar›na iliflkin düflüncelerini flöyle aç›klamaktad›r: “Ermeni tehcirine yol açan sebep, her yerde mevcuttu. Çünkü Ermeniler, Türkiye’ye sald›ran Ruslarla iflbirli¤i yapm›fllard› ve Müslüman halka nas›l zulmettikleri iyice meydana ç›km›flt›. Tehcir s›ras›nda birçok haks›zl›k yap›ld›¤›na flüphe yoktur. Buna yüksek makamlardan gelen emirler ve kararlar›n d›fl›nda flâhsi kin ve çapulculuk h›rs› da sebep olmufltur. Tehciri uygulayacak ufak memurlar ile jandarmalar, Kafkasya bölgesinde bulunuyor ve flüphesiz Avrupa uygarl›¤› anlay›fl› ile yaflam›yorlard›.” 27


BD MAYIS 2015

Liman Von Sanders

“Ermeni tehcirine yol açan sebep, her yerde mevcuttu. Çünkü Ermeniler, Türkiye’ ye sald›ran Ruslarla iflbirli¤i yapm›fllard› ve Müslüman halka nas›l zulmettikleri iyice meydana ç›km›flt›. Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda Anadolu topraklar›nda meydana gelen olaylar› tart›flan bat›l› çevreler, Türklerin yaflad›¤› ac›lar› ve s›k›nt›lar› dile getirmemeye özen gösterirler. Öldü28

rülen, evleri yak›lan, topraklar›ndan, köylerinden sürülen Türkler ve Müslümanlar hakk›ndaki bilgiler ›srarla göz ard› edilir. Osmanl› 3. Ordusu Kurmay Baflkanl›¤› görevinde bulunmufl Alman subay Felix Guse, bu konudaki düflüncelerini flöyle dile getiriyor: “As›l ac›nacak olan Türklerdi. Çünkü onlar›n ac›lar›n› dindirecek, s›k›nt›lar›n› giderecek ve u¤rad›klar› büyük haks›zl›¤› duyuracak ne Alman ne de Amerikan misyonerleri bulunmaktayd›. Türklerin savafl s›ras›nda yaflad›¤› ac›lardan ilki 1915-1916 k›fl›nda gerçekleflti. Sar›kam›fl yenilgisinden sonra bafllayan Rus ilerleyifli karfl›s›nda yollara dökülen halk, a¤›r k›fl koflullar› alt›nda büyük bir iç göç yaflad›. Çekilen s›k›nt›lara, yaflanan ac›lara olumsuz hava koflullar› da eklenince binlerce kifli göç yollar›nda can verdi.” Nisan 1915’i, soyk›r›m›n bafllang›ç tarihi olarak dünyaya kabul ettirmeye çal›flan Ermenilerin bu iddias›n›, o dönem ‹stanbul’da görev yapan büyükelçi ve konsoloslar›n gizli yaz›flmalar›ndan ve raporlar›ndan al›nan bilgilerle çürütmek mümkündür. Bu konuda, olay›n perde arkas›n› en iyi anlatan raporlardan biri de Almanya Büyükelçisi Wangenheim taraf›ndan kaleme al›nm›flt›r. Almanya Baflbakan›’na gönderilen bu raporda, 24 Nisan

24


BD MAYIS 2015

ABD’deki Alman Büyükelçisi Kont Bernstorff: “Ermenilere yap›ld›¤› iddia edilen bütün bu mezalim hikâyeleri, tamamen uydurulmufl fleylerdir. Ermenilerin öldürüldü¤ü veya onlara iflkence yap›ld›¤› hakk›ndaki haberler, bafltan afla¤›ya as›ls›zd›r.” veya onlara iflkence gecesi, ‹stanbul’da yap›ld›¤› hakk›ndaki çal›flmalar yapan haberler, bafltan Ermeni Taflnak örgütü afla¤›ya as›ls›zd›r.” önde gelenleri ve üyeOsmanl› Devleti’ lerinin tutuklanarak, nin müttefiki olan Anadolu’ nun de¤iflik Almanya, Ermeni il ve ilçelerine göndeiddialar›n›n do¤rulurilmesinin nedenleri ¤u konusunda karar anlat›lmaktad›r. verebilecek ülkelerin Raporda tutuklananlabafl›nda gelmektedir. r›n say›s› 500 kadar Osmanl› Ordusu’nda verilirken Osmanl› çok önemli görevlerKont Bernstorff belgelerinde say› 200 de bulunan Genelkurcivar›ndad›r. Raporun önemli bölümü may Baflkan› Alman Bronsart, Von flöyle: “Birçok Ermeni ev ve kilisesin- Seect pafla, Genelkurmay 2. Baflkan› de patlay›c› maddeler, bombalar ve Von Merten Pafla, Deniz Kuvvetleri silah bulunmufltur. Padiflah V. Meh- Komutan› Amiral fiuson, Bo¤azlar med’in tahta ç›k›fl›n›n y›ldönümü olan Bafl Komutan› Von Usedom, Mareflal 27 Nisan 1915’te Bab-› Âli’ye ve bir Limon Von Sanders gibi yüksek k›s›m resmi binalara bombal› sald›r›- rütbeli Alman subaylar ve onlara larda bulunulacakt›r.” emirleri veren Alman Büyükelçi Wangenheim’in etkinlikleri düflünülirinci Dünya Savafl› s›ras›nda dü¤ünde, Ermeni tezlerini güçlendiAlmanya’n›n Amerika Birleflik recek birçok belgenin Almanya’n›n Devletleri’ndeki Büyükelçisi elinde olmas› gerekir. Oysa Alman Kont Bernstorff, Wolff Ajans›na arflivlerinde soyk›r›m iddialar›n› Washington’da verdi¤i demeçte flöyle kan›tlayacak hiçbir belge bugüne demektedir: “Ermenilere yap›ld›¤› kadar bulunamam›flt›r. iddia edilen bütün bu mezalim Almanlar›n Ermeni politikalar›n› hikâyeleri, tamamen uydurulmufl yazmaya devam edece¤iz. • fleylerdir. Ermenilerin öldürüldü¤ü gurbuzevren@butundunya.com.tr

B

29


BD MAYIS 2015

‹ngiliz The Guardian gazetesi, Birinci Dünya Savafl›'nda kullan›lan propaganda haritalar›n› yay›mlad›.

Propaganda Haritalar› Yazan: MER‹Ç ERTEN

1

914 y›l›nda Almanya’ n›n Hamburg kentinde E. Zimmermann taraf›ndan çizilen ve W. Nölting taraf›ndan yay›mlanan haritada, Osmanl› Devleti elinde piposu ve bafl›nda fesiyle, Avrupa’ y› tedirgin gözlerle izleyen bir adam olarak yer al›yor. Y‹NE 1914’te Almanya’n›n Dresden kentinde yay›nlanan ve Karl Lehmann-Dumont’un çizdi¤i iki haritadan ilkinde Osmanl› Devleti’nin bir fil olarak betimlendi¤i görülürken, di¤erinde ise bacak bacak üzerine atarak keyifle pipo içen fesli bir adam olarak yer al›yor. LONDRA’DA yay›mlanan bir baflka haritada, Osmanl› Devleti bu kez

30


arkas›ndan sald›r›ya u¤ram›fl bir adam olarak gösterilirken; Rusya-Fransa‹ngiltere’nin yay›lan gücünün, Almanya ile müttefiki Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u’nun yüzünde korku dolu bir ifade yaratt›¤› anlat›l›yor. B‹R BAfiKA haritada, Prusya ile Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u ikiz ahtapotlar biçiminde betimlenirken, bir di¤erinde Osmanl› Devleti bafl› gövdesinden ayr›lm›fl bir adam olarak gösteriliyor. 1914 y›l›nda ‹ngiltere’de yay›m-

lanan di¤er bir haritada bu kez köpekler savafl›yor. Birinci Dünya Savafl›’n›n tasvir edildi¤i haritada, Frans›z kanifli ile ‹ngiliz bulldogu, Avusturya-Macaristan k›rma köpe¤i ve Alman sosis köpe¤iyle mücadele ederken görülüyor. • 31


E

rmeni Belgeleriyle Ermeni Soyk›r›m› Yalan› dizisine, Ermenistan hükümetinin ilk baflbakan› ve Taflnaksutyun Partisi liderinin imzas›n› tafl›yan bir resmi belgeyle bafll›yoruz. 1923 y›l› Nisan ay›nda Taflnaksutyun Partisi'nin Bükrefl'te yap›lan Yurtd›fl› Konferans›'na sunulmufl olan bu tarihi rapor, Ermenistan'da yasaklanm›flt›r. Kitab›n çeflitli dillerde yay›mlanan bas›mlar›, Avrupa kütüphanelerinden toplat›lm›flt›r. Raporu, okuyucumuza ‹stanbul Üniversitesi Araflt›rma Görevlisi Mehmet Perinçek'in önsözüyle sunuyoruz. Kendisinin Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde buldu¤u Rusça bas›m›, Türkolog Arif Acalo¤lu her zamanki titiz çevirisiyle Türkçemize kazand›rd›. Soyk›r›ma u¤rad›klar› iddia edilen Ermenilerin baflbakan›, olay› bir savafl olarak de¤erlendirmekte ve daha önemlisi, emperyalistlere alet olduklar›n› aç›k yüreklilikle ortaya koymaktad›r.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel

Mustafa Kemal’in Takipçili¤i ve 23 Nisan’a Götüren Olaylar ustafa Kemal yurdu düflman iflgalinden kurtarmak için oldu¤u gibi hele yurdun bir parças›n›n dahi ilhak›na (ilhak= düflmanlar taraf›ndan kendi yurt topraklar›na katma) karfl› koymak için verdi¤i kararlar›n uygulanmas›n› takipte gösterdi¤i hassasiyet de, övülmeye de¤er bir karakterdir. Bunu kan›tlamak için baz› olaylar› belgeleri ile ortaya koyal›m. Mustafa Kemal daha okul s›ralar›ndan beri Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ nun içine düfltü¤ü kötü durumu

M

devaml› olarak takip etmifl ve al›nmas› gereken önlemleri aç›k aç›k belirtmifltir. Bu gerçekleri sözlü ve yaz›l› olarak ifade etti¤i için, bafl›na birçok üzücü olaylar gelmifltir. Özellikle Birinci Dünya Harbi’nden yenilgi ile ç›k›lmas›n›n ard›ndan yap›lan Mondros Ateflkes Anlaflmas›’n›n, Ordumuzun da¤›lmas›n› ve sudan sebeplerle Yurdun iflgaline izin veren vb. maddelerine karfl› büyük tepki göstermifl, hiçbirini kabul etmemifltir. Olaylar geliflmifl, bu arada, ‹zmir iflgal edilmifl v e Mustafa Kemal Pafla arkadafllar›yla 33


BD MAYIS 2015

birlikte Samsun’a ç›km›fl, Amasya Genelgesi yay›mlanm›fl, Erzurum, Sivas kongreleri yap›lm›fl 27 Aral›k 1919’da Heyet-i Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya intikal etmifltir. Bu tarihlerde ‹zmir’in Yunanl›lar taraf›ndan ilhak edilece¤ine dair haberler de al›nmaya bafllam›flt›r. Mustafa Kemal Pafla, Sivas Kongresinde teflkil edilen Heyet-i Temsiliye’nin Baflkan› s›fat›yla, ‹stanbul’dan al›nan istihbarat› bütün Kolordulara duyuruyordu.

B

una ait ‹stanbul’dan al›nan bir flifreli telgrafta”‹ngilizlerin teflviki ile Yunanlar›n y›lbafl›nda ‹zmir’i ilhak edecekleri bildirisini 31.12.1919 tarihinde Bursa’da Bekir Sami Bey’e de (‹zmir’i Yunan iflgali nedeniyle da¤›lan 15. Kolordu Komutanl›¤›na atanan Emekli Albay Bekir Sami Bey) aynen göndermifl ve buna karfl› Türk kamuoyu’nun ne gösterece¤ine dikkat olunaca¤› rivayet edilmektedir efendim” denilmektedir. (Bu bilgi Nutuk’ ta da mevcuttur.) Bu telgraf, Ankara’da 20. Kolordu

Bekir Sami Bey 34

Komutan Vekili Mahmut kanal›yla bütün Kolordulara ve Afyon’da 56. Tümen’e, Heyet-i Temsiliye nam›na Mustafa Kemal Pafla taraf›ndan 01.01.1920 tarihinde flifreli olarak gönderilmifltir. Gönderilen ikinci telgrafta da “Yunanlar ‹zmir civar›nda milli bir ordu vücuda getirerek, Paris bar›fl konferans›’nda tahliye karar› verilse de, isyan ederek, ‹zmir’i ilhak edeceklerdir. Bunun için flimdiden merasim haz›rl›klar›na bafllam›fllard›r. Böylece bir durum karfl›s›nda bütün kuvvet ve vas›talar›m›zla Yunanlar› Yurdumuzdan atmam›z gerekecektir. Ancak, bunu sadece Kuvâ-yi Milliye ile yapmak mümkün olmayaca¤›ndan Kolordular ‹stanbul hükümeti ile iliflkilerini keserek Kuvâ-yi Milliye flekil ve vaziyetine girecek, bütün Tümenlerin sefer mevcuduna yükseltilmesi için flimdiden gereken tedbirler al›nacakt›r.” deniyordu. Bu ikinci telgrafta üzerinde durulacak en önemli nokta Yunanlar›n ‹zmir’i ilhaka girifltiklerinde, onlar› Yurttan atmak için bütün nizami kuvvetlerimizin de Kuvâ-yi Milliye imifl gibi gösterilmesi iste¤idir. Bunun nedeni, bu mücadelenin “nizami kuvvetler”le yap›lmad›¤›n› kamufle etmek, bu suretle ‹tilâf Devletleri’nin bask›lar› karfl›s›nda Osmanl› Hükümeti’nin bu harekât› engellemeye kalk›flmas›n› önlemektir. Mustafa Kemal Pafla ve arkadafllar› Heyet-i Milliye’de mücadelenin organize edilmesi hakk›nda ald›klar› kararlar›n uygulanma derecesi, halk taraf›ndan iyice anlafl›l›p anlafl›lmad›¤›


BD MAYIS 2015

Mustafa Kemal, bütün milleti milli mücadele fikri etraf›nda birlefltirmek istemifl ve bunu da baflarm›flt›r. hususunda tereddütlü idiler. Sivas’tan Ankara’ya intikal ederlerken, yollar üzerindeki köy ve kasabalarda bu konuyu da incelediler. ‹stedikleri sonucun elde edilmedi¤ini görerek 6 Ocak 1920 tarihli bir genelge daha yay›mlad›lar. Bu genelgede özetle; “Bir çok köy ve nahiyede Sivas Kongre Tüzü¤ü ve buna ek Müdafaai Hukuk Tüzü¤ü ve Yönetmeli¤ine uygun olarak Kuvâ-i Milliye teflkilat› kurulmad›¤› görülmüfltür; bunlara uygun olarak, mahalle, köy ve nahiyelerde Heyet-i Merkeziyelerin derhal kurulmas›, kurucular›n› isimlerinin bildirilmesi, halka da bu konuda bilgi verilmesi” isteniyordu. Bu genelge de iki yönden ilgi çekicidir. Birincisi ve bafll›cas› Mustafa Kemal’in “takipçili¤i” dir. Bafllang›çta da belirtti¤imizgibi, o bir defa karar verdi¤i zaman, onu o kadar ›srarla takip eder ki, önüne ç›kan bütün engelleri aflar. Burada da, bütün milleti milli mücadele fikri etraf›nda birlefltirmek istemifl ve bunu da baflarm›flt›r. Ayr›ca mahalli ve mülki idarecileri de bu fikir etraf›nda birlefltirmifltir. Ne yaz›k ki bafllang›çta da idarecilerin bu fikri yeterince benimsemediklerini

veya haberlerinin olmad›klar›n› gözlemlemifltir. Nitekim Ayd›n’da bulunan 57. Tümen Komutan› Albay Mehmet fiefik Bey yazd›¤› hat›ralar›nda -iki küçük kitap halinde yay›mlanm›flt›ryukar›daki haberlerden ve bu genelgeden hiç söz etmemektedir. Yunanlar›n ‹zmir’i ilhak edecekleri haberleri her geçen gün biraz daha do¤ruluk kazanmaya bafllamas› Heyet-i Temsiliye’nin daha esasl› ve kapsaml› planlar yapma zorunlulu¤unu ortaya koymufltur. 9 Ocak 1920 tarihinde, yap›lan yeni plan, ek ve lahikalar› ile birlikte kifliye özel bir yaz› ile kolordu komutanl›klar›na ve 56. Tümen Komutanl›¤›’na bildirilmifltir. Bir hayli uzun olan bu plan›n içerdi¤i hususlar özetle flöyledir: eferi kadrolar tamamlanacakt›r, demiryollar› kontrolümüze al›nacakt›r, silah depolar›m›za el konacakt›r, Yunanl›lar taraf›ndan iflgal edilen Ayd›n’›n geri al›nmas› için çarp›flan Kuvâ-yi Milliye kuvvetleri takviye edilecektir, bütün kuvvetleri Mustafa Kemal Pafla, Heyet-i Milliye Baflkan› olarak harekat› idare edecek, Ali Fuat Pafla Erkân-› Harbiye-yi Umumiye Reisi olacakt›r. Plana lahika, olarak konulan metninde de: Bu Plan hiçbir zaman tüm Anadolu’nun istiklalinin elde edilmesi manas›na gelmeyecektir. denilmektedir. Bu son cümle al›nan bu tedbirlerin ve yap›lan plan›n sadece ‹zmir ve civar›n› kapsad›¤› anlam›n› tafl›maktad›r. Gerçekten de tüm vatan›n

S

35


BD MAYIS 2015

kurtar›lmas› için sonradan görülece¤i gibi her safhada geliflen duruma göre yeni planlar yap›larak Kurtulufl Savafl› kazan›lm›flt›. Bu arada ‹zmir’in ilhak haz›rl›klar› da artm›flt›r. lbay Bekir Sami arflivinden al›nan bilgilerde ‹zmir Punto ‹skelesine yanaflan Yunan vapurundan çok miktarda mühimmat ve cephane ç›kar›ld›¤›, Selanik yönünden gelen vapurlardan da bir miktar getirildi¤i ve Mustafa Kemal Pafla’ya bildirildi¤i, 17 fiubat 1920 tarihli bir raporda da Yunanistan’da 30000 kiflilik bir kuvvetin haz›rlanmakta oldu¤u haberinin al›nd›¤› anlafl›lmaktad›r. Bütün bunlar kesin istihbarat olmamakla birlikte savunma tedbirlerine devam edilmesini gerektiriyordu. Mustafa Kemal Pafla da Nutuk’da: “fiubat’›n 18, 19, 20. Günlerinde Yunanl›lar›n ‹zmir’e yeni kuvvet, tafl›t araçlar›, çok miktarda cephane getirerek, bunlar› cephelere göndererek yeni bir taarruza haz›rland›klar›n biliyorduk” demekte ve Yunanlar bu flekilde taarruza haz›rlan›rken, Ali R›za Pafla Kabinesi baflka bir teklif karfl›s›nda kal›yordu: Yunanlar karfl›s›nda bulunan Kuvâ-yi Milliye’yi üç kilometre geriye ald›rmak. Ali R›za Pafla Kabinesinin buna gücünün yetmeyece¤i belliydi, maksat onun düflürülmesiydi. Sadrazam ister istemez bu teklifin yerine getirilemeyece¤ini belirtmiflti. 3 Mart 1920 günü Yunanlar taarruza geçtiler. Gölcük yaylas›yla Bozdo¤an› iflgal ettiler. Bu olay üzerine de Ali R›za Pafla Kabinesi istifa

A

36

Ali R›za Pafla

etti. 8 Mart 1920 ‘de Salih Pafla taraf›ndan yeni Kabine kuruldu. 16 Mart 1920 tarihinde de ‹stanbul, baflta ‹ngilizler olmak üzere ‹tilaf Devletleri’ nin askeri kuvvetleri taraf›ndan zorla iflgal edildi. Milli dava u¤runda çal›flan bir çok vatansever tutukland›. Mustafa Kemal Pafla bu olay› Heyet-i Temsiliye ad›na ‹tilaf Devletleri nezdinde fliddetle protesto etti. Bütün vali ve komutanlara da protesto telgraflar› çekmeleri için direktif verdi. Milleti de uyarmak için bildiri yay›mlad›.19 Mart 1920 günü de iki gün kadar komutanlar ile telgraf bafl›nda görüfltükten sonra ola¤an üstü yetkiler tafl›yan bir Meclisin Ankara’ da toplanmas› karar›n› yay›nlad›. (Nutuk) 23 Nisan 1920 tarihinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi aç›ld›. Bu suretle, Kurtulufl için yap›lan ana plan›n biri daha gerçekleflmifl oldu. Düzenli Ordu kurma çal›flmalar› h›zland›. • sitkiaydinel@butundunya.com.tr


Sporun Dünyas› Metin Gören

19 May›s 1919 K

öhnemifl ve teslimiyetçi beyinsel bir yap›n›n, ad› Band›rma olan köhne bir vapura bindirdi¤i Mustafa Kemal'in ulusu ad›na bafllatt›¤› Kurtulufl Savafl›'n›n ›slak tarihidir, 19 May›s 1919. Vatan› satmak için, uluslararas› egemen güçlerle masaya oturabilmenin son tur çabalar› içinde olan bir devr-i iktidar›n, sat›flta sa¤layaca¤› gelir, hanedan›n kurtuluflu idi, ülkenin bat›fl› umurunda olmadan. Ve Mustafa Kemal'e verilen emir ise komik bir duygunun a¤›z yoluyla sahte duyurumu gibiydi: “Pafla pafla git de; bu ülkeyi kurtar.”

Hayat damar› kesilmifl bir ülkenin kurtuluflu, Mustafa Kemal'in Band›rma Vapuru'na bindirilmesiyle olanak d›fl›yd›. O vapuru ve içindeki o dehay› o zihniyet kurtulufla de¤il, ölüme göndermiflti. 19 May›s 1919'un öykü evrimindeki girifl tümcesi böyle bafllam›flt› ama Kurtulufl Savafl›m›z›n zaferle noktalanan büyük baflar›s›ndan sonra bu tarih, Türk Halk›'n›n duygu yüklü hazinesi olmufltu. Atatürk'ün Türk Gençli¤ine duydu¤u ola¤anüstü güvenin simgesel tarihi giderek etraf›n› süslemeye bafllad› ve tarihi sorumluluklarla yeni misyonlar üstlendi. Gençlik ve Spor Bayram› oldu. 37


BD MAYIS 2015

Yoktan var edilmifl bir ülkenin asil çocuklar›n›n gösterileriyle kurumsal bir flenli¤e dönüfltü, Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak basmas›. Ve yüce Atatürk'ün Gençli¤e Hitabesi'nin sat›r aralar›na s›¤d›r›lan, sözcükler tümcelere dönüfltürüldü¤ünde, ''Ey Türk Gençli¤i birinci vazifen'' diye bafllayan, ''Dahili ve harici bedbahlara'' de¤in uzanan ve sonunda ''Damarlar›ndaki asil kanda mevcuttur'' diyen bir liderin; ne demek istedi¤ini yediden yetmifle dek herkes özümsemiflti. 19 May›s 1919 tarihi, Gençlik ve Spor Bayram› oluflumuna dek bilinçle gitti. Aç›k alanlarda, stadyumlarda gençlikle, halk›n bütünleflmesi bu bayramla doruklara ç›kt›. Kapat›lmas› kah›r yüklü bir öfkenin izlerini tafl›yan Köy Enstitülerinin bu anlaml› bayrama haz›rlanmalar›, aylar› içeren bir özverinin yans›mas›yd›. Gençlik ve Spor Bayram›'n›n uluslararas› bir düzeye yükselifli ise onur vericiydi. 19 May›s Maratonu, ülkemizin tan›t›m› aç›s›ndan mükemmel bir gösteri idi. 38

Dünyan›n en ünlü maratoncular› y›llarca Eskiflehir istikametine gitti, geldi, 42 kilometre 1 metre doksanbefl santimetre için. Avusturalyal› ünlü maratoncu Clayton'u an›msad›m ve ''Benim birincili¤im önemli de¤il. Bu anlaml› günde, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Atatürk için koflmak çok daha anlaml›yd›.'' tümcesini. Organizasyonlar yok oldu, ya da yok edildiler. Samsun'dan Ankara'ya de¤in koflan atletlerin ellerinde tafl›d›¤› topra¤›n, Ankara'da An›tkabir'e serpilmesi, vatan› kuranlarla, vatan› yaflatmaya and içenlerin duygusal ve tarihsel buluflmas› de¤il miydi?

''Benim birincili¤im önemli de¤il. Bu anlaml› günde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk için koflmak çok daha anlaml›yd›.'' Yerinde bir kararla, bu ulusal ve anlaml› bayram›m›z›n,19 May›s Atatürk'ü anma, Gençlik ve Spor Bayram› flekline dönüfltürülmesi kimleri neden rahats›z etti? Unutmuyoruz, unutmayaca¤›z.19 May›s'lar›, 23 Nisan'lar› 29 Ekim'leri, 30 A¤ustos'lar›. Çünkü; onlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varl›¤›n› simgeleyen biribirinden de¤erli ve anlaml› bayramlar›m›zd›r. Ve hepsi de burcu burcu Atatürk kokar...• metingoren@butundunya.com.tr


BD MAYIS 2015

E¤itim ve Atatürk’ü Aflmak Son zamanlar›n pek de gözde konular›ndan biri “Atatürk’ü aflmak” üzerine. Atatürk’ün e¤itime verdi¤i önem ve yapt›klar›ndan k›saca baz› örnekler vererek, onu aflmak konusunda nerede oldu¤umuzu yaz›m›n sonunda siz de¤erli okurlar›m›zla paylaflaca¤›m. Yazan: KAYA BOZTEPE

arih 13 Temmuz 1921’dir. Yani kaderimizi tayin eden ve Türk milleti için bir ölüm kal›m savafl› olan Sakarya Meydan Muharebesi bafllamadan önce. Düflman ordusu Polatl› yak›nlar›na kadar gelmifl, top, tüfek sesleri Baflkent’den duyulur olmufltu. Kütahya, Eskiflehir sald›r›lar› tüm h›z›yla devam ederken Ankara’da

T

Meclis’in Konya ya da Kayseri’ye tafl›nmas› konufluluyordu. Halk tedirgindi. Kimi vekiller ümitsizli¤e kap›lm›fllard›. Oysa Atatürk’ün akl›nda farkl› sorunlar vard›.Büyük u¤rafllar vererek kurdu¤u ve k›sa sürede mucizeler yaratan düzenli orduyu giydirmek. Askerin karn›n› doyurmak. Silah, cephane bulmak, sahipsiz 39


BD MAYIS 2015

mallara el koymak, demirci, dökümcü, nalbant, terzi, marangoz, doktor, hemflire bulmak. Binek hayvan›, araç, gereç bulmak ve tüm bunlar› yapabilmek için bir komisyon kurmak... flte tam bu karmafl›k olaylar›n yafland›¤›, düflman›n kap›da oldu¤u s›cak günlerdir. Misafir geldi¤inde ikram etmek için kahve bulamayan Mustafa Kemal Atatürk Meclis’deki odas›nda çal›flmaktad›r. Kap› çalar ve Hamdullah Bey içeri girer. “Paflam” der. “Mazhar Müfit Bey’in Baflkan› oldu¤u Ö¤retmenler Derne¤i E¤itim Kurulu bir kaç gün içinde burada toplanacak. Ancak Fevzi Pafla’yla konuflunca tereddüte düfltüm. Savafl›n yo¤un oldu¤u bu dönemde toplant› yapmak do¤ru olmayacak. Uygun görürseniz erteleyelim.” Atatürk tebessüm eder: “Hay›r Hamdullah Bey” der. “Cehaletle savafl, düflmanla savafltan daha az önemli de¤il ki! Toplant›ya kat›laca¤›m ve konuflaca¤›m.” Onun e¤itime verdi¤i önem, daha güzel nas›l anlat›labilir ki? Olanaks›z›n gerçek oldu¤u Büyük Zafer’den sonra da Mustafa Kemal Atatürk ö¤retmenlere flöyle seslenir: “Han›mlar, Beyler! Memleketimizin en bay›nd›r, en güzel yerlerini üç buçuk y›l kirli ayaklar›yla çi¤neyen düflman› yenilgiye u¤ratan zaferin s›rr› nerededir, bilir misiniz? Ordular›n yönetiminde ilim ve fen ilkelerini rehber kabul etmektedir. Milletimizi yetifltirmek için as›l

40

Cehaletle savafl, düflmanla savafltan daha az önemli de¤il ki! Toplant›ya kat›laca¤›m ve konuflaca¤›m. olan okullar›m›z›n, üniversitelerimizin kurulmas›nda ayn› mesle¤i takip edece¤iz. Evet, milletimizin siyasî, sosyal hayat›nda, milletimizin düflünce e¤itiminde de rehberimiz ilim ve fen olacakt›r. Okul sayesinde, okulun verece¤i ilim ve fen sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanat›, ekonomisi, Türk fliir ve edebiyat›, bütün güzelli¤iyle meydana ç›kar.” *** n iyi yetiflmifl ve okumufl nesillerin Trablusgarp’dan Çanakkale’ye, Sar›kam›fl’tan Sakarya’ya kadar yok edilmifl oldu¤unu, Cumhuriyet kuruldu¤unda okuma-yazma oran›n›n sadece %3 civar› oldu¤unu düflünerek gelecek kuflaklar› yetifltirecek ö¤retmenlerin, doktorlar›n, mühendislerin, sanatç›lar, yazarlar, bilim adamlar›n› yani Türkiye Cumhuriyeti’nin gelece¤ini oluflturacak kuflaklar›n yetifltirilmelerinin destans› öyküleri, bugün de, yar›n da, kuflaklardan kuflaklara aktar›lmal›d›r. Askerde okuma-yazma ö¤renen baflçavufllar› köylere gönderip halka okuma-yazma ö¤rettiren Mustafa Kemal Atatürk bir baflka olanaks›za daha el atar. Son derece k›s›tl› bir

E


BD MAYIS 2015

bütçesi olan genç Cumhuriyet’in gelece¤i için tüm yurdu tarayarak, duyurularla, s›navlarla tam 750 baflar›l› genç saptar. Her birinin ilgi alanlar›, ders notlar› ve s›nav sonuçlar›na tek tek ve bizzat bakarak notlar al›r. ekiyi ya sonra ne yapar? ‹flte “sonra ne yapt›¤›n›”, o günleri ve o deneyimi bizzat yaflayan bir kiflinin an›lar›ndan dinleyelim: “Avrupa’ya talebe yollanacakt›r. Allah! Allah!.. Lozan yap›lm›fl ama, henüz tasdik olmam›fl. Memleket her köflesinden, buca¤›ndan kan›yor. Harabe içinde. Düflman tahrip etmifl. Avrupa’ya talebe göndermek, lüks gibi gelen birfley... Gidelim bari kaderimizi deneyelim. ‹flte Necip Faz›l, Burhan Ümit’lerle beraber, o yüzelli kifli aras›ndan onbir kifli seçilmifliz. Nereye gidece¤imizi bize sorduklar› zaman, dedik ki: ‘Hükümet nereyi isterse!’ Bilhassa Atatürk acaba birfley ister mi? Benim, naçizane ad›m›n kenar›na, ‘Berlin Üniversitesi’ne gitsin’ diye yazm›fl. Art›k baflka yer hat›ra gelebilir mi? Yola ç›kaca¤›m. O zaman uçak filan yok. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Haydarpafla’ya geldim. Karfl›ya geçtim, elimde tahta bir bavul, içinde üç parça eflya. Vakit geldi, Sirkeci Gar›’nday›m; ama kafam çok kar›fl›k. Korkuyorum. Dil bilmem, iz bilmem. Gitsem mi, kalsam m›? Beni orada unuturlar m›? Para yollarlar m›? Tam vazgeçti¤im, döndü¤üm s›rada bir müvezzinin ismimi ça¤›rd›-

P

Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak

¤›n› duydum: ‘Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgraf›n var.’ fiafl›rd›m, Mahmut Sadi bendim ama benim burada oldu¤umu kim biliyordu ki! ‘Benim’ dedim. Telgraf› açt›m, aynen flunlar yaz›yordu: ‘Sizleri bir k›v›lc›m olarak yolluyorum, hepiniz atefl gibi, alevler olarak geri dönmelisiniz.’ ‹mza: Mustafa Kemal Okuyunca biraz önce düflündüklerimden ola¤anüstü utand›m. ‘Olur mu böyle bir sey? 11 ö¤rencinin nerede, ne zaman, ne düflünebilece¤ini hesap edebilen bir lider, dünya lideri 41


Sizleri bir k›v›lc›m olarak yolluyorum, hepiniz atefl gibi, alevler olarak geri dönmelisiniz.

göre telgraf çeken bir liderin önderli¤inde bu ülke için can verilmez mi? Gittim. Çok baflar›l› oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce ‹stanbul Üniversitesi Genel ve Befleri Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum. Kürsü baflkan› oldum. Daha sonra ülkemin baflbakanl›¤›n› yapt›m. Ben kim miyim? Ben sadece iki sat›rl›k bir telgraf›n yaratt›¤› bilim adam› Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak’›m.” *** turduklar› yerden durup durup seslerini yükselterek, “Atatürk’ü afl›n, afl›n Atatürk’ü, afl›n, afl›n” diyenleri duydu¤um her an, yerimden f›rl›yorum, ben de sesimi yükseltiyorum ve duyabilecekleri bir tonda ve kararl›l›kta ben de onlara sesleniyorum: “Aflaca¤›z elbet, aflmas›na aflaca¤›z ama” diyorum ve sözümün gerisini de getiriyorum: “Aflabilmemiz için ona önce ulaflabilmemiz gerekiyor… Biz hâlâ yaklaflamad›k ki, kalk›p bir de ona ulaflabilmekten, onu aflabilmekten söz edebilelim…” ‹flte, ulusal gerçe¤imiz: En önümüzde gidenlerin bile yüzlerce y›l önünde ilerliyor Mustafa Kemal Atatürk. Aflaca¤›z onu, aflaca¤›z da… Bu rüyam›zdan önce, ona yaklaflabilmek rüyam›z› gerçeklefltirmemiz gerekiyor ki… ‹flte ulusal sorunumuz da bu…•

O

olmas›n da ne olsun! Y›l 1923, biz evimizde bir çocu¤umuzun huyunu de¤ifltiremiyoruz, bir huyunu. Tüm ülkenin huyu de¤ifliyor. ‘fiimdi gel de gitme, git de çal›flma, dön de bu ülke için can›n› verme’ dedim. Düflünün 1923’te o kadar iflinin aras›nda 11 ö¤rencinin nerde, ne zaman, ne hissetti¤ini sezebilen, ona 42


BD MAYIS 2015

YAZILARI

Demiryolu Siyasetimiz K Büyük eserlerin gerçek de¤eri, soyut olarak yorumlamakla anlafl›lamaz. Genel durumla birlikte de¤erlendirildikten sonrad›r ki, onlara de¤er biçmek olas›d›r... uflku yok ki; Türkiye’nin demiryolu siyasetinde ald›¤› sonuçlar bu büyük eserlerden birisidir. Cumhuriyetin ilan›ndan sonra bu siyasetin ne denli fliddetli itirazlara u¤rad›¤› hat›rlardad›r. Gene hat›rlan›r ki; ne bu itirazlar, ne de mali ve teknik yetenek yüzünden bu iflleri kendi bafl›m›za baflaramayaca¤›m›z hakk›nda her yönden ortaya at›lan endifleler, muhterem Baflbakan›m›z›, do¤ru bildi¤i yoldan çeviremedi. O, sars›lmayan kararl›l›¤›n›n bir abidesi halinde, en yak›n bir zamanda,

K

demiryollar›yla döflenmifl mutlu bir Türkiye’yi görme bahtiyarl›¤›na eriflecek bir devlet adam›d›r. Bugün hükümetin demiryolu konusundaki çal›flmalar›, yüksek ve ciddi bir düzen içinde yürüyor. Sözleflmeleri yap›lm›fl ve tamam› 1934 senesinde bitecek olan 2264 km’lik iflin, y›llar itibariyle bölümlere ayr›larak tamamlanmas› planlanm›flt›r. Bay›nd›rl›k Bakan›m›z, yap›lm›fl olan programa göre, 1931 y›l›na iliflkin yap›lacak iflleri flöyle belirlemifltir: a) Akdeniz, Karadeniz’e ba¤lana43


BD MAYIS 2015

Son y›llara gelinceye dek bizde demiryollar›, yabanc› sermayesinin bir eserinden ibaretti. cakt›r. Samsun’dan Sivas’a demiryoluyla seyahat ve tafl›mac›l›k bafllayacakt›r. b) Eskiflehir, Ankara, Kayseri, Uluk›flla, Konya, Afyon çemberi kapanacakt›r. Bu çemberin yan kollar›ndan olan ‹stanbul-‹zmir hatlar› aras›nda Kütahya’dan Bal›kesir’e giden hat da tamamlanacakt›r. Kuzey’e do¤ru olan kömür hatt› üzerindeki çal›flmalar da sürdürülecektir. c) Sivas’tan do¤uya do¤ru 1930 y›l›nda bafllayacak olan inflaat Erzurum yönüne do¤ru ilerleyecektir. Bak›r hatt› Malatya’ya ulaflacakt›r.

1

934 y›l›ndaki manzara ise flu flekilde olacakt›r: a) Kömür hatt› bitmifl olacak ve devlet merkezi en yak›n istikametle Karadeniz’e ba¤lanacakt›r. b) Ergani madenini Mersin Liman›’na ba¤layacak hat tamamlanacakt›r. fiunu da ekleyelim ki; yeniden kurulacak olan hatlar, bu say›lanlar›n d›fl›ndad›r. Örne¤in, Adapazar›’ndan kalk›p, Bolu’dan geçerek, Bay›nd›r’a gidecek olan hat, ekonomik de¤eri itibariyle, Türkiye’nin en yüksek hatlar›ndan birisi olacakt›r. Cumhuriyet Rejimi’ nin baflard›¤› ifller ne denli önemli ise, tuttu¤u demiryolu sistemi de ondan daha çok önemlidir. Bu sistem, mevcut olan hatlar›m›z› ulusallaflt›rmaktan ibarettir. Bu yolda flimdiden bir hayli mesafe al›nm›flt›r. 44

Bugün iflletti¤imiz hatlar›n tamam› 2400 km oldu¤u halde, yabanc›lar›n iflletti¤i hatlar›n toplam› ise 2392 km kadard›r. Son y›llara gelinceye dek bizde demiryollar›, yabanc› sermayesinin bir eserinden ibaretti. Onun için bu hatlar, ekonomik konumunu koruyamam›fl, siyasi h›rslara bir mi¤ferkalkan olmufltur. Bundan baflka o günlerde geçerli olan garanti kilometre usulü de halk ekonomisinin bir bafl belas›yd›. Bu usul ile hükümetin görevi uluslararas› sermaye ile köylüler aras›nda ac›mas›z bir tahsildarl›ktan baflka bir fley de¤ildi… abanc› devletler, Türkiye’yi yumuflak bafll›, her fleye boyun e¤en ve iradeden yoksun bir araç haline sokmak istiyorlard›. Ba¤dat hatt›n›n inflas›n› gerektiren nedenleri Kayser’e aç›klayan Profesör Rorbah’›n flu sözleri, durumu oldukça aç›k bir flekilde anlat›yor: “Anadolu’ nun tafl›mac›l›k hizmetinden yoksun illerinin ‹stanbul ve sahil merkezleriyle kavuflmas›n›n sa¤lanmas› gereklidir. Özellikle ‹ngiltere’nin gerek Türkiye’ ye, gerekse merkezi devletlere yap›lacak bir sald›r›s› halinde mutlaka M›s›r üzerine mukabil bir sald›r› olana¤›n› haz›rlamal›y›z…” Geçmiflin olaylar›ndan yeterli derecede ders alm›fl bulunuyoruz...•

Y

Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 23 Haziran 1929


Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal

Mustafa Kemal’in Afyon Kolordu Karargâh›nda Subaylarla Konuflmas›

63

fendiler! Eski silah arkadaflla- Ba¤›ms›zl›k sahibi olmak için de güçlü r›mla böyle yak›ndan ve samimi olmak ve bunu sürdürmek zorunludur. temasta bulunmaktan büyük bir Güç ordudur! Ordunun yaflam kayna¤› mutluluk duyuyorum. Sizinle oturup ve mutlulu¤u, ba¤›ms›zl›¤› takdir eden uzun sohbet etmek isterdim. Fakat milletin, gücün gerekli oldu¤una olan çoksunuz ve uygun yer de yoktur. Bu vicdani inanc›d›r. sebeple duygular›m› birkaç cümle ile ‹ngilizler, milletimizi ba¤›ms›zl›kifade etmekle yetinece¤im. tan yoksun b›rakmak için, do¤al Arkadafllar! ‹ngilizler ve yard›m- olarak, önce onu ordudan yoksun c›lar›, yerli iflbirlikçileri ulusumuzun b›rakma yöntemine baflvurdular. ba¤›ms›zl›¤›n› yok etmeye karar vermifllerdir. fiuras› bir gerçektir ki; milletler ba¤›ms›zl›klar›n› hiç kimsenin flefkatine borçlu de¤ildir. Hiç kimse kimseye, hiçbir millet di¤er bir millete özgürlük ve ba¤›ms›zl›k vermez, veremez. Milletlerde do¤as› ve yap›s› gere¤i mevcut olan bu hak, güçle ve mücadele ile al›n›r, korunur. Gücü olmayan ve dolays›yla mücadele edemeyen bir millet mahkûm ve esir durumuna düfler. Böyle bir milletin gelece¤i gasp olunur. Dünyada hayat ve insanca yaflaMustafa Kemal mak için ba¤›ms›zl›k gereklidir.

E

45


BD MAYIS 2015

Mustafa Kemal

Antlaflma (burada kastedilen Mondros Ateflkes Antlaflmas›’d›r) flartlar›n›n uygulanmas›yla silahlar›m›z›, cephanelerimizi ve bütün savunma araçlar›m›z› elimizden almaya çal›flt›lar. Sonra kumandanlar›m›za ve subaylar›m›za taarruza bafllad›lar. Askerlik duygusunu yok etmeye gayret ettiler. Ordumuzu tümüyle ortadan kald›rarak, Türk ulusunu, ba¤›ms›zl›¤› korumak için muhtaç oldu¤u dayanaktan yoksun b›rakmaya teflebbüs ettiler. ir taraftan da savunmas›z ve ordusuz b›rakt›klar›n› zannettikleri ulusumuzun önce onuruna, sonra da her türlü hukuk ve kutsal de¤erine sald›rarak ve ulusumuzu afla¤›layarak, boyun e¤meye al›flt›rma plan›n› uygulad›lar ve halen de uyguluyorlar. Ordu, her flartta, düflmanlar›m›z›n birinci sald›r› hedefi oldu. Orduyu imha etmek

B 46

için mutlaka subay›n› mahvetmek ve ma¤dur etmek gerekir. Buna da teflebbüs ettiler. Bundan sonra ulusumuzu, koyun sürüsü gibi, bo¤azlamakta engel ve güçlük kalmayaca¤›n› hesap ettiler. Bu gerçek karfl›s›nda ve içinde bulundu¤umuz duruma göre subaylar›m›za düflen görevin kapsam›, önemi ve k›ymeti kendili¤inden ortaya ç›k›yor. Ulusumuz, özgür ve ba¤›ms›z yaflamak gere¤ine tam anlam›yla inanm›fl ve buna kesin bir azim ile karar vermifltir. Zaman zaman flurada-burada, üzüntü yaratan ve suç oluflturan bir k›s›m karaktersizliklerin olmas›, hiçbir zaman ulusumuzun genel kanaatine ve gerçek inanc›na etki etmemifltir, edemeyecektir! Bununla birlikte gücün, ordunun bütünlü¤ü için gerekli oldu¤unu söyledi¤im kaynak -ki milletin vicdani inanc›d›r- mevcuttur. Ordu ise; arkadafllar ancak subay kadrosu sayesinde tek vücut olur. Yani ordunun ruhu subay kadrosudur. O halde subaylar›-

Ordu, her flartta, düflmanlar›m›z›n birinci sald›r› hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subay›n› mahvetmek ve ma¤dur etmek gerekir.


BD MAYIS 2015

m›z düflmanlar›m›z taraf›ndan y›k›lmak istenilen ordumuzu toparlayacak ve yüceltecek, ordu da ulusumuzun ba¤›ms›zl›¤›n› koruyacakt›r. ürk ulusu, ba¤›ms›zl›¤›n›n korunmas›ndan ibaret olan yaflama amac›n›n sa¤lanmas›n› ordudan, ordunun ruhunu teflkil eden subaylardan bekler. ‹flte subaylar›n yüksek ve yüce de¤erde olan asli görevi budur. Allah göstermesin ulusun ba¤›ms›zl›¤› ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacakt›r. Subaylar, izah etti¤im yüce ve kutsal görevleri itibariyle, bütün varl›klar›yla ve dikkat kesilerek, giriflti¤imiz ba¤›ms›zl›k savafl›m›nda birinci derecede etkin ve özverili olmak zorundad›r. Subaylar, özel yaflamlar› ve kiflisel özellikleri itibariyle de s›n›flar›n›n en önünde bulunmak zorundad›r. Çünkü düflmanlar›m›z herkesten evvel onlar›

T

yok etmek isteyecektir. Onlara hakaret edip, küçük görecektir. Hayat›nda bir an bile olsa subayl›k yapm›fl, subayl›k onurunu ve flerefini duymufl, ölümü göze alm›fl bir insan, düflman›n tasarlad›¤› bu davran›fllara katlanamaz. Onun yaflamak için bir amac› vard›r; o da flerefini korumakt›r! Hâlbuki düflmanlar›m›z›n da kastetti¤i husus; o flerefi ayaklar alt›na almakt›r… Dolay›s›yla subay için “Ya ‹stiklal, Ya Ölüm!” vard›r. akat arkadafllar ölmeyece¤iz, ba¤›ms›zl›¤›m›z› koruyarak yaflayaca¤›z ve Türk ulusunu daima ba¤›ms›z görmekle mutlu olaca¤›z!•

F

cengizonal@butundunya.com.tr Mustafa Kemal Kolordu Karargâh› 31 Temmuz 1920 Afyon

Gelecek Ay: Ankara’da ‹lk E¤itim Kongresi Aç›fl Konuflmas›

AT ATÜR K’Ü N O R D U H A KKI ND A K ‹ S Ö Z L E R ‹

milletimizi tarihin en tehlikeli bir zaman›nda yeniden ›fl›¤a ve necata kavuflturan M azlum bu muharebede sizin baflkumandan›n›z olmaktan dolay› bir insan kalbi için mukadder olabilecek en derin saadet ve iftihar› duydum. Dünyan›n hiçbir taraf›nda ve ordusunda yüre¤i seninkinden daha temiz ve daha sa¤lam bir askere rasgelinmemifltir. Her zaferin mayas› sendedir. Her zaferin en büyük pay› senindir. Hayat›nla, iman›nla, itaatinle, hiçbir korkunun y›ld›rmad›¤› demir gibi pâk kalbinle düflman› nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve flükran›m› söylemeyi nefsime en aziz bir borç bilirim. *** ize Bombas›rt› vakas›n› anlatmadan geçemeyece¤im. Karfl›l›kl› siperlerimiz aras›nda mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperlerdekiler hiçbiri kurtulamamacas›na tamamen düflüyor, ikincidekiler onlar›n yerine gidiyor. Fakat ne kadar g›ptaflayan bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar ölece¤ini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor, sars›lmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur'an› Kerim, Cennete girmeye haz›rlan›yorlar. Bilmeyenler, Kelime-i flahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren flafl›lacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmal›s›n›z ki, Çanakkale Muharebesini kazand›ran bu yüksek ruhtur.

S

47 XXX


Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY

‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 Deterjan (Fr.)

a-Arıtıcı b-Afl›r› c-Sesüstü d-Morötesi 2 Misyon (Fr.)

a-Subasar b-Kurultay c-Görev, amaç d-Bölge, bucak 3 Gala (‹ta.)

6 Jeolog (Fr.)

a-Cankurtaran b-Yer bilimci c-Ölçüt d-Bölüm 7 Tabloid (‹ng.)

a-Gerçeklik b-Karfl›laflma c-Küçük gazete d-Süreli 8 Faktör (Fr.)

a-Arıtıcı b-Küçük mafla c-Merkez d-Ön gösterim 4 Abonman (Fr.)

a-Sürdürüm b-Evrensel c-Gündelik d-Parıltı 5 Baypas (‹ng.)

a-Devre dıfl› b-Ifl›kkesen c-Göz korkutma d-Söyleme

a-Dayatmak b-Tören düzeni c-S›n›rlamak d-Etmen 9 Fason (Fr.)

a-Edilgen b-fierit perde c-Ç›kmal›k d-Kesim

11 ‹novasyon (Fr.)

a-Yenileflim b-Öznel c-Ruhsal gerilim d-Göz dokusu 12 Megastar (‹ng.)

a-E¤lencelik b-Özçekim c-T›nlafl›m d-Bafly›ld›z 13 Dart (‹ng.)

a-Acayip b-Nicelik c-Oklama d-Üst s›n›r 14 Hematoloji (Fr.)

a-Kökten b-Düzenleyici c-Tedavi uzman› d-Kan bilimi

10 Jenerasyon (Fr.) 15 Mekanizma (‹ta.)

a-Mevsim b-Kuflak c-Efl zaman d-Ad›m ad›m

a-Emir eri b-Düzenek c-Çözücü d-Hacim

(Fr.) Frans›zca (‹ta.) ‹talyanca, (‹ng.) ‹ngilizce

Yan›tlar: 151. sayfada


BD MAYIS 2015

‹nönü’nün Dürüstlük ‹lkesi 1946 y›l›nda, Genç Cumhuriyet Türkiyesi’nin günlerinde, Cumhuriyet Halk Partisi ile Demokrat Parti ilk kez birlikte seçime giriyorlard›. Yazan: ÖMER AHMET ARKAN ok partili dönemin ilk seçimleriydi. Milletvekili seçimleri gerçeklefltirildi, fakat arkas›ndan beklenmedik bir itiraz yafland›. Bu itiraz› ve ard›ndan yaflanan ders

Ç

niteli¤indeki tarihsel olay›, Eczac› Ahmet Kudret Haker anlat›yor*: “‹smet Pafla’n›n ne kadar dürüst bir insan oldu¤unu, babam bizzat yaflayarak görmüfltü. Anlataca¤›m

Eczac› Ahmet Kudret Haker ‹nönü’yü anlat›yor


BD MAYIS 2015

anekdot, hukuk ve yarg› sisteminin bugünkü durumu göz önüne getirildi¤inde, çok daha iyi anlafl›lacakt›r. 946’da seçimler yap›lm›fl ve ülkemiz ‹smet ‹nönü sayesinde demokrasiyle tan›flm›fl, çok partili hayata geçilmiflti. Babam Mustafa Haker, Kütahya’n›n Gediz ilçesinde savc› olarak görev yap›yor. Yap›lan

1

Savc›, Mustafa Haker

seçimi, CHP milletvekili kazan›yor. Fakat ertesi gün Demokrat Parti’nin ileri gelenleri Gediz Nehri’nden, Demokrat Parti’ye ait kullan›lm›fl oylar› toplay›p, bir tutanakla babam›n önüne getiriyorlar. Babam inceledikten sonra, Demokrat Partililerin hakl›l›klar›na karar veriyor ve seçim iptal ediliyor. Yenilenen seçimi, Demokrat Parti milletvekili kazan›yor. Bunun üzerine CHP’nin ileri gelenleri, CHP’li oldu¤unu bildikleri babam› bu hareketinden dolay› Ankara’ya flikâyet ediyorlar. Yerel 50

‹smet ‹nönü, kendi partisinin aleyhinde karar veren bir savc›n›n ‘dürüst tutumu ve hukuka uygun davran›fl› karfl›s›nda, mutlu oldu¤unu’ söylüyor. bas›nda da, ‘Gediz Savc›s› seçimleri iptal etti’ diye haberler ç›k›yor. Bu durum Ankara’da ‹smet Pafla’n›n kula¤›na kadar gidiyor. ‹smet Pafla bu durumda, tam kendisinden beklenecek bir davran›flta bulunuyor. Kendi partisinin aleyhinde karar veren bir savc›n›n ‘dürüst tutumu ve hukuka uygun davran›fl› karfl›s›nda, mutlu oldu¤unu’ söylüyor. Ve ‘böyle dürüst savc›lar›n memleketimiz için bir kazanç oldu¤unu’ bildirerek, bu savc›n›n mükâfatland›r›lmas›n› istiyor. Babam Gediz Savc›s› iken, kendisi de bir süredir gönlünden geçirdi¤i gibi, Uflak’a Sulh Hukuk Hâkimi olarak terfi ettiriliyor. Babam, ‘‹smet Pafla’n›n dürüstlük ilkesine ne kadar önem verdi¤ini benden daha iyi kimse bilemez çünkü bunu bizzat yaflad›m’ derdi.” (* ) (25 Ekim 2014-Pembe Köflk, Ankara)


BD MAYIS 2015

Onurlu ‹nsan, Kahraman ‹nsan

"Körfez Geçifl Köprüsü inflaat›nda iki yaka aras›na gerilen halat›n kopmas›ndan kendisini sorumlu tutup 'harakiri' yapan Japon mühendis 51 yafl›ndaki Kishi Ryoichi an›s›na Yalova'da an›t dikilecek." Yazan: MERVE B‹LENLER

apon mühendis hatadan kendini sorumlu tuttu. Bireysel olarak, yap›labilecek en uç eylemlerden birini yaparak yaflam›na son verdi. Bizler bu olay› gazetelerden okuduk. Halk›m›zda, maalesef ço¤umuzda, bu sorumluluk duygusundan eser göremedi¤imiz için üzüldük. Hakl› olarak kendimizi elefltirdik. Japon mü-

J

Kishi Ryoichi

hendis, hepimize büyük dersler verdi. Yine de ‹nsan, Bay Kishi Ryoichi bu yolu seçmesine üzülüyor. Asl›nda, bu meslek onuru ve sorumluluk duygusu bize bütün, bütün uzak de¤ilidir. Bir ‹nk›lap Tarihi ö¤retmeni olarak size, bu olay nedeniyle bir Kurtulufl Savafl› kahraman›m›z› an›msatmak istiyorum: 51


BD MAYIS 2015

B

üyük taarruz'un ikinci gününde, muharebenin ve de milletin kaderini etkileyecek en kritik mevkide yer alan Çi¤iltepe'nin düflmandan temizlenmesi görevi, kahraman, savaflç›, sözüne güvenilen komutan, Albay Reflat Beye verilmiflti. Bu tepenin önemini çok iyi bilen Yunan Genelkurmay› ise tepeye özel önem vermifl, en zinde kuvvetlerini, üstün atefl gücüyle bu tepeye y›¤m›flt›.

Reflat Bey’i istedi. Telefondaki asker, Mustafa Kemal’e, cephenin o andaki durumunu anlatt›: “Reflat Albay komutan›m, size iletmem için bana bir mesaj b›rakarak biraz önce intihar etti, Paflam” dedi. “‹zin verirseniz mesaj›n› okuyabilirim size…” Ve Mustafa Kemal’in “Dinliyorum” demesinden sonra, elindeki mesaj› okudu: “Yar›m saat içinde bu tepeyi almak için size söz verdi¤im halde, bu sözümü yerine getiremedim. Bundan sonra yaflamam›n anlam› yoktur. Bu nedenle yaflayam›ma son veriyorum komutan›m.” ustafa Kemal'in bir yandan gözlerinden boflanan yafllar› silerken, bir yandan da telefondaki askere duygular›n› iletti: “Allah rahmet eylesin” dedi. ‘Reflat Bey büyük bir vatanseverdir.’ 45 dakika sonra Mustafa Kemal’in telefonu çald›. Biraz önce konufltu¤u asker, bu kez Çi¤iltepe’den ar›yordu ve yine cephenin o andaki durumunu bildiriyordu: “Emriniz yerine getirilmifl, Çi¤iltepe al›nm›flt›r komutan›m. Yüzlerce ölüsünü b›rakan düflman, Sincanl› Ovas›'na do¤ru kaçmaktad›r, arz ederim." Türk Ordusu’nun flanl› tarihi, kazand›¤› ola¤anüstü zaferler yan›s›ra, “görevlerini, kendilerinden beklenilen dakikada yerine getirmedikleri için, kendi kendilerini ‘cezaland›ran’ vatanseverlerin kahramanl›k öykülerinin de bir özetidir. •

M

Albay Reflat Çi¤iltepe 27 a¤ustos 1922 sabah› Albay Reflat beyin 57. alay›, bu tepeyi kuflatm›fl, saat 10.30'da Mustafa Kemal telefonda komutana, ”bu önemli tepeyi ne zaman alaca¤›n›” sormufltu. Albay Reflat Bey bu soruya, ”Komutan›m, yar›m saat sonra alaca¤›z” yan›t› vermifl, Mustafa Kemal de baflar›lar dileyerek telefonu kapatm›flt›. Mustafa Kemal yar›m saat sonra bir kez daha telefon etti ve Albay 52


Sakl› Tarih Sinan Meydan

Atatürk’ü Anlama Yöntemlerinden Biri

Atatürk’ün Yurt Gezileri

tatürk’ü anlamak hem zor hem kolayd›r. Zordur, çünkü Atatürk bir dahidir ve dâhilerin kendilerine özgü bir düflünce sistemati¤i, kendilerine özgü bir yaflam matemati¤i vard›r. ‹flte bu dehadan do¤an “özgünlük” onu anlamay› zorlaflt›r›r. Kolayd›r, çünkü Atatürk

A

tüm ömrünü ulusuna adam›fl “halkç›” bir düflün ve eylem önderi olarak hep halktan biri, hep halkla iç içedir. Bu nedenle do¤rudan halka yönelik söylem ve eylemleri halk›n anlayaca¤› sadelikte, aç›kl›kta ve netliktedir. Do¤rusu Atatürk’ü iyi anlamak için bir hayli çaba harcamak; onun 53


hem “kurtulufl”, hem “kurulufl” savafl›n› halk›n aya¤›na giderek, halkla görüflerek, halk›n nabz›n› yoklayarak kazanm›flt›r. Atatürk’ün yurt gezileri, onun nas›l bir Türkiye yaratmak istedi¤ini bütün ç›plakl›¤› ile gözler önüne sermeAtatürk Adana’da TBMM Baflkan› Kaz›m Özalp, si bak›m›ndan da çok Celal Bayar ve Salih Bozok ile birlikte (28 Ocak 1933) önemlidir. hakk›nda çok okumak, çok araflt›rmak fiimdi gelin Atatürk’le bir yurt gerekir. gezisine ç›kal›m! Örne¤in, Adana gezisinde ona efllik edelim! u iflin kolay bir yolu yok mudur? Tabi ki vard›r! Örne¤in, Atatürk’ü do¤ru anlaman›n pratik yollar›ndan biri onun yurt gezilerini incelemektir. Atatürk’ün her hangi bir yurt gezisine flöyle bir göz atmak bile onunla ilgili önemli ipuçlar› verecektir. Atatürk, Türk Ba¤›ms›zl›k ve Ayd›nlanma Savafl›’n›n baflkomutan› olarak sürekli halk›n içinde, halkla birliktedir. I. Dünya Savafl›’ndan hemen sonra Kas›m 1918’den hayata gözlerini kapad›¤› Kas›m 1938’e kadar Anadolu’yu köy köy, kasaba Adana Belediyesi 5 Ocak 1925’te kasaba gezmifltir. Adana’dan ‹stanyap›lacak Kurtulufl Bayram› törenine bul’a, ‹stanbul’dan Samsun’a, Atatürk’ü de davet edip hemflehrilik Samsun’dan Havza’ya, Havza’dan belgesi vermek istemifltir. Bu törene Amasya’ya, Amasya’dan Erzurum’a, gelemeyen Atatürk, 13 Ocak’ta AdaErzurum’dan Sivas’a, Sivas’tan na’ya u¤ray›p oradan Dörtyol’a geçAnkara’ya devam eden “Kurtulufl mifl, 17 Ocak’ta da üç günlük ziyaret Yolcululu¤u”, Cumhuriyet döneminde için tekrar Adana’ya dönmüfltür. Efli yerini ‹zmir, Eskiflehir, ‹zmit, Adana, Latife Han›m’la birlikte 17-19 Aral›k Bursa… fleklinde devam eden “Kurulufl Yolculu¤u”na b›rakm›flt›r. Atatürk tarihileri aras›nda art›k hemflehrisi

B

54

Atatürk hem “kurtulufl”, hem “kurulufl” savafl›n› halk›n aya¤›na giderek, halkla görüflerek, halk›n nabz›n› yoklayarak kazanm›flt›r.


BD MAYIS 2015

oldu¤u Adana’y› dolaflmaya bafllam›flt›r. Atatürk Adana’da ilk ziyaretini Orduevi’ne yapm›fl ve buradaki küçük kitapl›kla ilgilenmifltir. Sonra Ziraat Sergisi’ni gezmifl ve tar›m aletleri hakk›nda bilgi alm›flt›r. Daha sonra geleneksel cirit müsabakalar›n› izlemifltir. Atatürk Adana’da kald›¤› günlerin ilk gecesinde Türk Oca¤›’n›n düzenledi¤i müsamereyi görmüfltür.

Çal›flmalar›n›z› mükâfatland›rmak istiyorsan›z zamanlar›n›z› bofl geçirmeyiniz; iyi bir çiftçi, ça¤dafl ilerlemeyi bilen bir ziraatçi olmal›s›n›z. Bu alanda sa¤lam ad›mlarla ilerlemelisiniz.” Atatürk daha sonra Adana Erkek Lisesi’ne gitmifltir. Müdür Rag›p Nurettin (Ege)’den okul, ö¤renci ve ders programlar› hakk›nda bilgiler alm›flt›r. Bu s›rada 10. S›n›f›n edebiyat dersine girmifltir. Ö¤retmen ünlü edebiyatç› Nurullah Ataç’t›r. Atatürk ö¤rencilere yöneltti¤i sorulara ald›¤› yan›tlardan memnun kalm›fl, Nurullah Ataç’a teflekkür etmifltir. Lise’den sonra K›z ve Erkek Ö¤retmen Okullar›na u¤ram›fl, yönetici, ö¤retmen ve ö¤rencilerle görüfltükten sonra o gün Adana’dan ayr›lm›flt›r. Ayr›l›rken Adanal›lara flöyle seslenmifltir: “Adana’y› çok iyi buldum. Burada art›k irtican›n, kara kuvvetin yeri yoktur. Adana’n›n temiz ve lekesiz halk›, iyi ile kötüyü seçmekten aciz de¤ildir.” Atatürk’ün bu üç günlük Adana ziyaretinin belli bafll› duraklar› hem

endisine ayr›lan özel locada izledi¤i bu gösteriden memnun kalm›fl, oyuncular› alk›fllam›fl, ama Türk Oca¤› yetkililerine, bir daha böyle bir etkinli¤e ça¤›rd›klar›nda kendisine loca ayr›lmamas›n›, halktan biri olarak halk aras›nda oturmak istedi¤ini ifade etmifltir. O, dünya tarihinde kendisine yönelik özel ayr›cal›klar› reddeden çok az say›daki liderden biridir. Üçüncü gün Ziraat Mektebi’ni ve bu mektebin yak›n›ndaki Topçu K›fllas›’n› ziyaret etmifltir. Atatürk Ziraat Mektebi’nde yapt›¤› konuflmada flunlar› söylemifltir: “Bölgenizin iyi bir tar›m memleketi oldu¤u herkesçe malumdur. Tar›mda ekonomik ve modern usullerin uyguland›¤›n› yak›ndan gördü¤üm için sevinçliyim. Benim size önereceklerim flunlard›r: Atatürk Adana K›z Lisesi’nde

K


BD MAYIS 2015

Atatürk’ü tan›mak, hem de Atatürk’ün nas›l bir Türkiye görmek istedi¤ini anlamak için çok önemli ipuçlar› vermektedir. Atatürk’ün Adana’da ziyaret etti¤i yerleri tekrar hat›rlayal›m: 1. Orduevi ve Orduevi Kitapl›¤› 2. Ziraat Sergisi 3. Türk Oca¤›, 4. Müsamere 5. Cirit müsabakalar› 6. Ziraat Mektebi 7. Topçu K›fllas›, 8. Erkek Lisesi 9. K›z ve Erkek Ö¤retmen Okullar›. Atatürk, bu ziyaretleriyle orduya, e¤itim ö¤retime, tar›msal üretime, sanata ve spora önem verdi¤ini göstererek halk›n dikkatini ve ilgisini buralara çekmek istemifltir. tatürk yurt gezileriyle bir anlamda yapt›¤› devrimi halk›n aya¤›na götürmüfltür. Örne¤in K›l›k K›yafet Devrimi için Kastamonu’ya, Harf Devrimi için de Tekirda¤’a gitmifltir. Gitti¤i yerlerde halka, kurmak istedi¤i “Yeni Türkiye” yi bizzat anlatm›fl; ziyaret etti¤i yerleri özenle seçerek, hangi kurumlara, hangi de¤erlere önem verilmesi gerekti¤ini halka bizzat göstermifltir. Emperyalizme, sömürüye karfl› “tam ba¤›ms›zl›k”, geri kalm›fll›¤a, medeniyetsizli¤e karfl› “ça¤dafll›k” parolas›yla yola ç›kan Atatürk, ziyaret etti¤i savafl yorgunu ve yoksul, ama bir o kadar da gururlu ve yeni bafltan kurulmaya çal›fl›lan Anadolu kentlerinde “tam ba¤›ms›zl›¤a” ve “ça¤dafll›¤a” vurgu yapmaya özen göstermifltir. Bu nedenle gitti¤i her yerde e¤itim, kültür-sanat, tar›m ve sanayi kurumlar›n› ziyaret etmifl; özellikle gençleri, kad›nlar›, köylüleri ve

A

56

çiftçileri, ö¤retmenleri, sanatç›lar›, din adamlar›n› görmek istemifl, önce onlarla görüflmüfltür. Atatürk yurt gezilerinde yapt›¤› konuflmalarda ba¤›ms›zl›k, ak›l ve bilim eflli¤inde ça¤dafllaflma (uygarlaflma), ulusal egemenlik (cumhuriyetçilik) ve laikli¤e vurgu yapm›fl ve ulusal kültürün yükseltilmesi ile her bak›mdan yerli üretimin art›r›lmas›ndan, ekonomik kalk›nmadan söz etmifltir. Alt›n› çizdi¤i iki temel de¤er; us (ak›l) ve say (emek/çal›flma)’d›r. umhuriyet’in ilk y›llar›ndaki yurt gezilerinde özellikle vurgu yapt›¤› iki konudan biri “ulusal egemenlik”, di¤eri de “kara kuvvet” dedi¤i “irtica” tehlikesidir. Örne¤in, Kurtulufl Savafl›’n›n hemen sonunda 15 Ocak 1923’te Eskiflehir ziyaretinde halka, “Milletimiz fakir düflmüfltür. Memleketimiz harap olmufltur. Bu fakirli¤in ve harapl›¤›n çeflitli nedenleri vard›r. Bunlar›n en önemlisi iktisadi konularda gerili¤imizdir…” diye seslenmifltir. 18 Ocak 1923’te de ‹zmit’tedir. ‹zmit’te “ulusal egemenli¤e” ve “irtica tehlikesine” vurgu yapt›¤› konuflmas›nda flunlar› söylemifltir: “Ölmüfl san›lan milletimiz yeniden bunca hayat kabiliyetini göstererek, kad›nlar›yla çocuklar›yla el ele vererek dünyada var oldu¤unu ispat eden harikalar göstermifl ve bunun kesin sonucu olarak Lozan Konferans›’na davet olunmufltur. (…) Büyük Millet Meclisi halifenin de¤ildir, olamaz, Büyük Millet Meclisi yaln›z ve yaln›z milletindir. Milletin seçti¤i

C


BD MAYIS 2015

vekillerden oluflur. Bu meclis yaln›z ve yaln›z milletin emrine itaat etmek zorundad›r. ‹smi ve makam› ne olursa olsun millet bu hakk›n› bir kifliye vermez.” “fiuras›n› aç›kça söylemek gerekir ki, bu milletin üç buçuk seneye s›¤d›rd›¤› dava çok büyüktür. Bunu sindirmek için kuvvetli ak›l ve haf›za gerekir. Frans›zlar Büyük ‹htilali geri döndürmek için tam bir as›r çal›flm›fllard›r. Hayat felsefesinin garip bir görünümüdür ki, her yararl› ve yeni fleye karfl› mutlaka bir kuvvet ç›kar. Buna bizim lisan›m›zda irtica derler. ‹flte bu irtican›n yok edilmesi için gereken önlemleri önceden alm›fl olmak gerekir. Bütün millet emin ve rahat olsun ki, ink›lâb› yapanlar, bu gibi olumsuz kuvvetleri ç›kt›¤› noktalarda yok edecek güç, yetenek ve önlemlere sahiptirler.” 23 Ocak 1924’te Bursa’da yine “irtica tehlikesi”nden söz etmifltir: “Milletimiz üç buçuk senelik bir zamana s›k›flt›r›lamayacak çok büyük bir ink›lâp yapm›flt›r. Gerçekten as›rlardan beri uymaya çal›flt›¤›m›z bir idare fleklinin d›fl›na ç›karak dünyada efli bulunmayan bir devlet kurduk. Fakat bu yenilenmenin mutlaka ters bir hareketi gerektirdi¤ini hat›r›m›zdan ç›karmamak gerekir. Bu harekete özel deyimle irtica derler. Yapt›¤›m›z ifller ve ald›¤›m›z sonuçlara göre bu gibi gerilemeler her zaman beklenilebilir.” “Milletimizi flimdiye kadar söyledi¤im sözlerle ve hareketlerimle aldatmam›fl olmakla gururluyum. ‘Yapaca¤›m, yapaca¤›z, yapabiliriz’ dedi¤im zaman onlar›n gerçekten

Büyük Millet Meclisi halifenin de¤ildir, olamaz, Büyük Millet Meclisi yaln›z ve yaln›z milletindir. yapabilece¤ine inanm›flt›m. fiimdi de milleti rahata, ileriye, memleketi medeniyete götürmek için var olan yetene¤imizi göz önüne alarak ‘Bunu da yapaca¤›z” diyorum”. vet! Asl›nda Atatürk, her fleyden önce Türk milletini, akl›na koydu¤u her faydal› ifli “yapabilece¤ine” inand›rm›fl; millete “yapabilme / baflarabilme inad›” kazand›rm›flt›. Atatürk’ün yurt gezilerinin önemli bir bölümü Anadolu’da ça¤dafl kurumlar›n aç›l›fllar›na yöneliktir. Atatürk Anadolu’nun dört bir yan›nda Cumhuriyet’in ça¤dafl kurumlar›n›n aç›l›fl›n› yaparak kelimenin tam anlam›yla devrimci kalk›nmaya kald›raç olmufltur. Örne¤in, Ankara Dil ve TarihCo¤rafya Fakültesi’nin aç›l›fl›na kat›larak Anadolu’nun tarihsel köklerine sahip ç›kmak, Nazilli Sümerbank Basma Fabrikas›’n› açarak devletçi sanayileflmenin önemini dosta düflmana göstermek istemifltir. Bu konuda çok say›da örnek verilebilir.•

E

sinanmeydan@butundunya.com.tr Yurt gezilerinden Atatürk’ü tan›mak isteyenler için kaynak: Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, ‹fl Bankas›, ‹stanbul, 1998. Ayr›ca Komisyon, Atatürk’ün Bütün Eserleri, (30 cilt). Kaynak Yay›nlar›, ‹stanbul 2002-2012. 57


A

tatürk ve Hekimler, Savafl meydanlar›nda görevli fedakâr hekimlerimizin öyküsü... Mustafa Kemal Atatürk’ün hekim arkadafllar› ve cephelerde görevli fedakâr hekimlerimiz... Trablusgarp Savafl›, Balkan ve I. Dünya Savafl› y›llar›... Milli Mücadele ile devam eden ‘On Y›ll›k Savafl’... Uçsuz bucaks›z cepheler... Subay ve erlerle birlikte, bir cepheden di¤er cepheye koflan fedakâr T›bbiyeliler... Kapal› kalm›fl bir tarih, ilk kez bir araya getirilen an›larla, orijinal foto¤raf ve belgelerle bu kitapta yer al›yor. Prof. Dr. Metin Özata, ‘On Y›ll›k Savafl’ sürecinde görev yapan Türk hekimlerini bilimsel bir titizlikle inceliyor.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


BD MAYIS 2015

Önce Yeniden Yaflama Sonra Baflar›ya Ad›m Att›

Yazan: HAKAN AKBUL

Y

eniden yaflama kavuflturdu¤u binlerce hastas›n›n hiçbirinden hiçbir arma¤an kabul etmemesiyle de tan›nan Prof. Dr. Mehmet Haberal, bu ilkesini ilk kez geçen ay uygulayamad› ve bir hastas›n›n verdi¤i büyük bir arma¤an›, büyük bir mutlulukla kabul etti.

Mert fienlik, gurur verici baflar›s›n› Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Baflkent Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Hatice Akkoç ile paylaflt›… 59


BD MAYIS 2015

11 yafl›ndaki Mert, kendisini yaflama döndüren Haberal ile birlikte hastane odas›nda…

Bu büyük arma¤an› getiren 18 yafl›ndaki “üniversite ö¤rencisi aday›” Mert fienlik, Prof. Dr. Haberal’›n yedi y›l önce karaci¤er nakletti¤i 11 yafl›ndaki Mert fienlik’ti ve... “‹kinci baba”s›na bir arma¤an olarak getirdi¤i müjdesi fluydu: “Yüksek Ö¤renime Geçifl S›nav›’ n› Türkiye ikincisi olarak kazand›m.”

7

y›l önce karaci¤er nakletti¤i 11 yafl›ndaki ilkokul ö¤rencisi Mert fienlik, Prof. Haberal’›n karfl›s›na flimdi, 18 yafl›nda “kocaman bir adam” olarak ve üniversiteye girebilmek için 2 milyon 300 bin kiflinin kat›ld›¤› s›nav› Türkiye ikincisi olarak kazanma baflar›s›yla ve bir “üniversite ö¤rencisi aday›” kimli¤iyle gelmiflti. Yaflam› boyunca hiçbir hastas›ndan hiçbir arma¤an kabul etmeyen 60

Prof. Dr. Haberal’›n yedi y›l önce karaci¤er nakletti¤i Mert fienlik:

“Yüksek Ö¤renime Geçifl S›nav›’n› Türkiye ikincisi olarak kazand›m.” Prof. Haberal, Mert fienlik’in bir müjde olarak getirdi¤i bu arma¤an›, üstelik, “Bugüne de¤in kazand›¤› bilimsel ödüller ve arma¤anlar›n en anlaml›s›” olarak kabul etti. Karaci¤er yetmezli¤i nedeniyle yedi y›l önce ailesi taraf›ndan Baflkent Üniversitesi Hastanesi’ne getirilen Mert fienlik’e, 13 Nisan 2008 günü yap›lan operasyonla annesinden al›nan karaci¤er nakledilmiflti. •


Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman

YAfiAMIN ‹Ç‹NDEN HEK‹ML‹K

Doktor Sevgisi

Geçti¤imiz Mart ay›nda 14 Mart T›p Bayram› kutland›. O gün Prof. Dr. Mehmet Haberal, yapt›¤› bir konuflmada flöyle diyordu: “‹nsanlar›n kendilerini önce Tanr›’ya sonra sana emanet ediyorum dedi¤i tek meslek doktorluktur.” (Kanal B Haber ) eçenlerde Bütün Dünya okuru genç bir annenin Fransa’dan gönderdi¤i bir e-posta’da benzer bir ifade vard›. Bütün Dünya Ocak-2015 say›s›ndaki “21. Yüzy›l ve 2015 Dünyas›” adl› makalemi okumufl, yaz› hakk›nda görüfllerini ve ‹stanbul’da hekimlik yapan babas› ile ilgili bir an›s›n› paylaflm›fl. ‹znini

G

alamad›¤›m için ismini yazam›yorum. Mektup flöyle bafll›yor: “Bütün Dünya dergisini çok severek okuyorum. Umar›m sizin de dedi¤iniz gibi dünya daha bar›fl dolu, demokratik bir döneme girer de 'uygarl›klar çat›flmas›' sadece Hegel'in retori¤inde kal›r.” Daha sonra Türkiye’de doktorlara 61


BD MAYIS 2015

uygulanan fliddeti, görevi bafl›nda sald›r›ya u¤rayarak hayat›n› kaybeden doktor haberlerini üzüntü ve hayretle okudu¤unu belirtiyor. ‹stanbul’da hekimlik yapan babas› ile ilgili flöyle diyor: “Babam›n doktor olarak ne kadar çok insan›n hayat›na dokundu¤unu afla¤›-yukar› biliyordum ama geçenlerde bir hastas›n›n bana gönderdi¤i mektup beni çok etkiledi. Ekte gönderiyorum”. oktorlara duyulmas› gereken sevgi ve sayg›y› yans›tan mektubun ilgili bölümlerini aynen aktar›yorum: “Baban›zla tan›flt›¤›m zaman sen küçücük bir çocuktun. fiimdi genç bir annesin. Bildi¤in gibi baban›n tedavisinde yaflayan yafll› bir hastay›m. Geçen on befl y›lda hasta-doktor iliflkisi d›fl›nda aram›zda ayr› ve benim için de¤erli bir dostluk olufltu. Sana anlatmak istediklerimi, seninle görüflüp anlatamad›m. Giderayak bende kalmas›n düflüncesiyle yazmak zorunlulu¤u duydum. Bir sabah fliddetli bir kalp krizi ile acil hastanaye kald›r›lm›flt›m. Durumum ümitsiz gibiydi. Hemen yetiflti ve ben anjiyo masas›nda iken d›flar›da bekleyen o¤lumla görüflmek için h›zla d›flar› ç›kt›. Bilincim yerindeydi. Ondan imza almak için ç›kt›¤›n› anlam›flt›m. Hemen geri ça¤›rtt›m ve ’Ben imzalar›m, ne istersen yap’

D

62

dedim. O¤lum içeri girdi¤inde ise a¤lam›fl, gözleri kan çana¤›na dönmüfltü. Baban o gün ’by pas’l› kalbe bir stent takarak beni kurtarm›flt›. Aradan yedi-sekiz y›l daha geçmiflti ki zavall› yüre¤im, yine isyanlardayd›. O sabah hastanedeki odam kalabal›kt›. Yak›nlar›m ve çocuklar›m (yurt d›fl›ndan gelen dahil) suskun ve heyecanl› bir bekleyifl içinde afla¤› ça¤r›lmam› bekliyorduk. Baban, beni ald›rtmam›fl, kendisi gelmek nezaketini göstermifl ve ’Günayd›n’ demiflti. Ondan yaflça çok daha büyük olman›n verdi¤i içtenlikli bir cesaretle “Gel seni bir öpeyim” demifl ve sonra duygulu ve sakin bir flekilde flunlar› söylemifltim: “Kendimi önce Tanr›’ya, sonra sana emanet ediyorum.” M›z›kç›l›k yapan bir kalbe bir kez daha müdahale edilip önceki stentin içine bir stent daha konuldu. Sonra Cleveland’a gittim. Bir hafta süreyle incelediler ve sonunda 'Yap›lmas› gerekenlerin en iyisi yap›lm›fl, ayn› ilaçlar› almaya devam edin.' diyerek


BD MAYIS 2015

u¤urlad›lar. Ç›kt›¤›mda babana durumu özetleyen bir fax mesaj› gönderdim. Sonra telefon ettim ve dedim ki: Burada gökdelen binalar var bilirsin. Onlar›n aras›ndan bir hekimlik abidesi yükseliyor. ‹flte o sensin hocam. O, ülkemizin yetifltirdi¤i ve uluslararas› alanda da tan›nan bir hekim. Onun bilimsel titizli¤i ve t›p eti¤ine ba¤l›l›¤› bu sat›rlara s›¤maz. Ben hayattayken, onun çok sevdi¤i biricik k›z› olarak bunlar› bilmeni ve çocuklar›na da anlatman› istedim.”

Onlar, Atatürk’ün kendini emanet etti¤i sayg›n bir mesle¤in mensup ve uygulay›c›lar›d›r.

ektup, herkesi yeniden düflünme ve de¤erlendirmeye bir ça¤r› niteli¤inde. Türkiye’de Askeri T›bbiye ile14 Mart günü bafllayan t›p e¤itimi 200 y›la yaklaflan geçmifli ile yurtsever, fedakâr çok de¤erli insanlar yetifltirmifltir. Onlar ba¤›ms›zl›k ve demokrasi afl›¤›d›r; her zaman yenilik hareketlerinin öncüleri aras›ndad›r. Onlar, Atatürk’ün kendini emanet etti¤i sayg›n bir mesle¤in mensup ve uygulay›c›lar›d›r. Onlar, hastalar›n iyilefltirilmesine ve insan sa¤l›¤›n›n korunmas›na, koflullar ne olursa olsun kendilerini adayan özverili insanlard›r. En uzun

M

e¤itim dönemleri ile zor kazan›lan bu yüce meslek mensuplar›na son zamanlarda reva görülenler kabul edilemez. Düzmece senaryolarla y›llarca tutuklu kalanlar aras›nda hastalar›ndan kopar›lan dünyaca ünlü de¤erli doktorlar da var. Yaral›ya acil müdahale etti¤i için yarg›lanan genç doktorlar da var. Say›lar› art›r›lm›fl, ö¤retim üyesi olmayan T›p Fakülteleri de var. 14 Mart 2015 günkü kutlamalarda Do¤uanadolu illerimizden birinde Tabip Odas› yetkilisi flöyle diyordu:“T›p Fakültesini Veteriner Fakültesine dönüfltürseler daha iyi olur. Çünkü ö¤retim üyelerinin yar›s›ndan fazlas› veteriner. Ben olsam T›p Fakültesini Veteriner Fakültesine dönüfltürürüm. Yönetimi de haz›r. Birçok bölümün bafl›nda veteriner hekim var." ayatlar›m›z› emanet etti¤imiz bu sayg›n mesle¤in, tüm sorunlar› acildir, milletçe ivedi çözümler getirmeliyiz. Her koflulda, gecesini gündüzüne katan fedakar ve cefakar doktorlar›m›z› derin bir sevgi ve sayg› ile selaml›yorum. •

H

ogutyazman@butundunya.com.tr

Sevgi insanl›¤›n, fliddet hayvanl›¤›n kanunudur. *** Sevgi her zaman ›st›rap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çal›fl›r. Mahatma Gandhi 63


F›rçalayarak Serdar Günbilen

64


Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop

1961 Anayasas›n›n Ifl›¤›nda Türkiye’nin Sorunlar›na Çözümler:

Tart›flmalar›n Oda¤›ndaki ‹ktisatç›:

‹dris Küçükömer

1960’lar›n geniflleyen özgürlük ortam›nda pek çok siyasal tez ortaya at›ld›. Bunlarla ilgili tart›flmalar yeni tezleri do¤urdu. ‹dris Küçükömer’in Bat›l›laflma serüvenimizi Tanzimat dönemine uzanan kökleriyle birlikte elefltiri masas›na yat›ran “Düzenin Yabanc›laflmas›” kitab› bu dönemde en çok okunan, tart›fl›lan yap›tlardan biri oldu. Küçükömer, ‹stanbul Üniversitesi’nde iktisat profesörüydü. 65


BD MAYIS 2015

evirmen, gazeteci Celal Üster Edebiyat Fakültesi’nin ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› bölümünde ö¤renci oldu¤u o y›llarda arkadafllar›yla birlikte ‹ktisat Fakültesi’ne giderek Sencer Divitçio¤lu’nun, ‹dris Küçükömer’in “efsanevi derslerini” izlediklerinden söz eder. Prof. Ahmet Güner Sayar, ö¤renci olarak izledi¤i bu derslerin bir miting havas› da tafl›d›¤›n› anlatm›flt›r: “‹ktisat Fakültesi’nde Küçükömer’in iktisat dersleri, sular›n setini zorlamas› gibi zihnî flok dalgalar›na dönüflüyordu. Onun dersleri ile art›k serbest ve hür akl› üniversiter e¤itimin ilk aylar›na kadar etki ve itaati alt›na alan, taklit ve fantezilerin besledi¤i, ya da dinî düflünce ve törenin kemiklefltirdi¤i birçok kavram ve alg›lama biçimleri ciddî bir s›nav›n görünmez efli¤ine çekiliyordu.” Ancak Küçükömer'in, ard›ndan da kürsü arkadafl› Sencer Divitçio¤lu'nun profesörlü¤e tayinleri Üniversite Senatosunca engellenmiflti. Dan›fltay'a baflvurup kazand›lar ama Rektörlük bu karar› uygulamaktan kaç›nd›. on y›l sonra yanl›fltan dönülebildi. 12 Eylül’de ise Küçükömer 1402’likler aras›nda üniversiteden uzaklaflt›r›ld›. Ozan Ece Ayhan o dönemin düflünce dünyas›nda onun birkaç “Do¤rucu davuttan biri” oldu¤unu söylemiflti. Erken ölümü

Ç

66

üzerine Can Yücel de yazd›¤› a¤›tta, “idris adam m›yd›? yoo! idris bir bilimadam›yd›... idris insan m›yd›? yoo! idris insan bir insand›...” dizelerinden sonra “Marksist” kimli¤ini de vurgulad›¤› bilimadam›n›, “sen özledi¤in sivil topluma gidiyorsun art›k herkesin ahretlik oldu¤u, herkesin ç›plak ve k›yamete dek k›yam etmeye (ayaklanmaya) âfl›k...” diyerek sonsuzlu¤a u¤urlayacakt›. A¤›tta sözü edilen “sivil toplum” kurumu, onun önerdi¤i siyasal örgütlenme modelinde çok önemli bir yer tutuyordu. Devletin merkezci ve otoriter yap›s›n› elefltiren Küçükömer’e göre bu sak›ncal› durumu ancak “sivil toplum” ortadan kald›rabilecekti. Sivil toplumun bizde oluflamay›fl›n› Türk ayd›n›n›n kendi kültürüne yabanc›laflmas›na ba¤l›yordu. Ayd›nlar, Bat› kökenli e¤itimlerinin etkisiyle halk kültürünü flekillendiren Do¤u-‹slam de¤erlerine uzak düflmüfllerdi. Türk toplumunun sa¤l›kl› bir yap›ya kavuflabilmesi için flu ad›mlar at›lmal›yd›: Bireyin merkezde bulundu¤u toplumsal bir yap› kurumsallaflmal›yd›. Demokratik ve özgür bir siyasal düzen oluflturulmal›yd›. Ülkenin tarihsel ve toplumsal kültürü içinde kalarak kimlik sorunu çözülmeliydi. Sivil oluflumlar›n özerkliklerini koruyabilecek yasal düzenlemeler gerçek-


BD MAYIS 2015

halk›n›n ekseriyetine dayanm›flt›r. Seçim f›rsat› ortaya ç›kt›¤›nda halk cephesinden büyük ölçüde bu destek sa¤lanm›flt›r,” diyordu. Bat›c›-laik bürokratik gelene¤i temsil eden ‹ttihat ve Terakki, CHP, “Ortan›n Solu” hareketi ise ‹dris Küçükömer’e göre “Sa¤”dayd›. Küçükömer bu tabloda örne¤in Demokrat Parti’nin gerçekte sol bir parti oldu¤unu de¤il ona oy veren halk s›n›flar›n›n solun gerçek taban› oldu¤unu ileri sürmüfltü.

Ayd›nlar, Bat› kökenli e¤itimlerinin etkisiyle halk kültürünü flekillendiren Do¤u‹slam de¤erlerine uzak düflmüfllerdi. lefltirilmeliydi. Küçükömer Osmanl›’ dan bu yana ekonomik düzeni belirleyen bürokratik yap›n›n toplumsal s›n›flar›n geliflmesini engelledi¤ini kabul ediyor böylece gerçek bir s›n›f hareketinin do¤mas›n›n önünün kapat›ld›¤›n› belirtiyordu. Cumhuriyet döneminde de yenilikçi bürokratlar kültür politikalar› dolay›s›yla halktan uzaklaflm›fl, siyasal çat›flmalar› belirleyen ise s›n›flardan çok ideolojik kurumlar olmufltu.

İ

dris Küçükömer kültürel, siyasal, toplumsal çat›flmalar› besleyen ilericilik-gericilik, sa¤c›l›k-solculuk konular›n› al›fl›lmam›fl bir biçimde aç›klay›p de¤erlendiriyordu. Toplumsal-siyasal alanda gittikçe daha sert çat›flmalara giren “sa¤”›n ve “sol”un konumlar›, “Düzenin Yabanc›laflmas›” kitab›nda, al›fl›lagelenden çok farkl›yd›: Yazar›n “sol” diye niteledi¤i kanat Osmanl› dönemindeki yeniçeri-esnafmedrese kaynakl› Do¤ucu-‹slamc› halk cephesinden besleniyordu. Meflrutiyette “Hürriyet ve ‹tilaf F›rkas›”, ilk Büyük Millet Meclisi’nde ‹kinci Grup, ilk çok partili siyaset denemesi Serbest F›rka hattâ Demokrat Parti hep bu çizgi üzerindeydi. “Bu muhalefet cephesi daima ülke

art›flmalara konu olan de¤erlendirmesini flöyle aç›kl›yordu: “Bat›c›-laik bürokrat, bat›laflma ile devleti kurtarmak isterken, yeterli derecede üretim güçleri yaratamad›¤›ndan, tarihi büyük halk cephesiyle ters düflmektedir. Böylece iki cephe aras›ndaki mücadele k›z›fl›nca, laik Bat›c›lar ile dindar Do¤ucular aras›nda bir mücadeleye gelip dayanmaktad›r. Bürokrat (sivilsubay) laik, güya ilerici say›lacak, emperyalist k›skac› içinde bürokrat oyunlar›yla içine kapanan ‹slamc›Do¤ucu kamp ise, gerici (mürteci) say›lacakt›!..” ‹dris Küçükömer’in kavramlara yer de¤ifltiren de¤erlendirmesi elbette kabul görmeyecekti. Ama “solun-yerli sosyalistlerin” eksi¤inin ne oldu¤unu göstererek ayd›nlarla halk aras›ndaki çeliflkinin giderilmesini amaçl›yordu. “Düzenin Yabanc›laflmas›” kitab›nda tart›flma konusu, Türkiye’nin Bat›l›laflma serüvenidir. Küçükömer’e göre Osmanl› dönemi gibi Cumhuriyet

T

67


BD MAYIS 2015

döneminin siyasal-toplumsal düzeni de yabanc›laflt›r›lm›fl bir düzendir. azar, araflt›rmas›n› flöyle tan›t›r: “Bana göre, düzenin yabanc›laflt›r›lmas› ile bugüne kadar gözledi¤imiz bat›l›laflma özdefl görünmektedir. Bu ters düflen hareket karfl›s›nda, büyük halk y›¤›nlar›n›n

Y

c›-laik bürokratlar ile ‹slamc› çerçeveye s›¤›nm›fl halk kitlelerini kullanarak karfl› karfl›ya koymufltur. Bu bölme ile Türkiye'de gerçek bir geliflimin olanaklar›n› kilitlemifl, hapsetmifltir. Emperyalizm, flimdi ayn› oyunu, solcularla ‹slamc›lar aras›nda oynatman›n organizasyonu peflindedir.” Küçükömer’in bu ortamda uyarmaya çal›flt›¤› yerli güçler sivil-subay bürokratlarla ‹slamc›Do¤ucu halk y›¤›nlar›yd›. Bu farkl› gruplar aras›ndaki ayr›l›k ortadan kald›r›lmal›yd›: “Dünyan›n ortas›nda ba¤›ms›zl›k kavgas› verenler, halk kitlelerini, emperyalistlerin kullanabilece¤i bir çizgiye itmemelidirler. Bu kitleleri, her f›rsatta, mutlak bir biçimde karfl›lar›na almamal›d›rlar. Ald›rmak için iç ve d›fl fler güçlerinin varl›¤›n› kabul ediniz. Ba¤›ms›zl›k kavgas›n›n taban güçlerinin çekirdekleri, bu kitleler içindedir, unutulmas›n. Petrol bölgesinde, mevcut dünya koflullar› alt›nda taban güçleri ile özdefllik kurmadan, Türkiye'de art›k iktidar al›namaz, daha do¤rusu bürokratlar taraf›ndan kap›lamaz. Kap›lsa da bölünmeye engel olunamaz.” “Düzenin Yabanc›laflmas›” kitab› dönemin solcular›na, siyasetçilerine, ayd›nlar›na haz›r düflünce kal›plar›ndan kurtulma ça¤›r›s›d›r: “Kendilerine gerçek solcu ad› takan dostlar vard›r. Bunlar, dünyan›n ekonomik geliflmeleri içinde, petrol

...mevcut dünya koflullar› alt›nda taban güçleri ile özdefllik kurmadan, Türkiye'de art›k iktidar al›namaz... kendilerini savunma cephesi giderek kurulmufltur. Ve bu cephe ‹slamc› olarak içe dönük ve kapal› olmaya itilmifltir. ‹flte bu ikileflmenin getirdi¤i sonuçlar› da aç›klamakta yararl›k gördük. Anlatmak istedi¤im de budur.” Toplumu ikiye bölme eyleminin arkas›nda uluslararas› emperyalizmi görmektedir: “19. yüzy›l bafl›ndan beri Bat› kapitalizmi, gerektikçe Bat›68


BD MAYIS 2015

bölgesinde, Türkiye'nin ekonomik, politik geliflmelerini araflt›rmalarla, iyice yerine koymadan, 1920'lerin, ‹kinci Dünya Savafl› öncesinin tarihi kategorik koflullar› içinde yaz›lm›fl baz› kitaplar›, çok kere yanl›fl gözüken bir biçimde ele almaktad›rlar. Türkiye için acele reçeteler vermeden önce biraz de¤il, çok düflünülmelidir.”

“Osmanl›’da padiflah›n yan›nda medrese ve k›flla vard›. Atatürk bu ikisini 24 anayasas› ile devre d›fl› b›rak›rken 27 May›s, iki kurumu da egemenli¤ine yeniden ortak etti,”

dris Küçükömer ATÜT’e, “kerim devlet” anlay›fl›na, Ortan›n Solu’na karfl›t görüfller gelifltirmiflti. Dahas›, 61 anayasas›n› de¤erlendirirken de dönemin ayd›nlar›ndan ayr›l›yordu. “Osmanl›’da padiflah›n yan›nda medrese ve k›flla vard›. Atatürk bu ikisini 24 anayasas› ile devre d›fl› b›rak›rken 27 May›s, iki kurumu da egemenli¤ine yeniden ortak etti,” demiflti. Mehmet Ali Aybar’›n ça¤r›s› üzerine TiP çal›flmalar›na kat›larak bilim kurulunda görev alm›flt›. Ancak Ankara’daki kongrede oturuma baflkanl›k eden Çetin Altan’›n konuflmasına müdahalesiyle kürsüden inmek zorunda kal›nca partiden koptu. Küçükömer’in bütün çabalar› laik,

İ

toplumsal, bireysel özgürlüklere dayal› anayasal hukukun üstünlü¤üne dayanan sivil bir Türk toplumunun oluflturulmas›na yönelikti. ‹mparatorlu¤un geleneksel de¤erleri içinden gelen Cumhuriyet vatandafl›n›n, niçin sivil bir birey olamad›¤›n› toplumbilimsel bir çözümlemeyle ortaya koymaya çal›flt›. Konuyu ele al›rken tarihsel kültürün gelenekselleflmifl de¤erlerle olan iliflkisini gözden uzak tutmad›. Sonraki y›llarda zaman zaman moda olan Türk-‹slam sentezi, ‹kinci Cumhuriyet, Yeni Türkiye gibi göz al›c› gibi sloganlar onun aç›klamalar› ›fl›¤›nda okununca kofluklar› anlafl›lmaktad›r. • konurertop@butundunya.com.tr

DÜNYADAN ATASÖZLER‹

Kuflkunun oldu¤u yerde, özgürlük vard›r. ***

Bir yerde küçük insanlar›n gölgesi uzuyorsa, orada günefl batm›fl demektir. ***

Baflkas› birfley kaybetmeden, sizin kazanman›z mümkün de¤ildir. ***

Nas›l yapabilece¤ini bilmek, yapmaktan daha zordur. 69


Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN

Bilginizi Denetleyin 1-Afla¤›dakilerden hangisi akla ve mant›¤a de¤il de insanlar›n mant›ks›z isteklerine, korkular›na dayanarak inand›klar› dindarl›k, milliyetçilik gibi kavramlar üzerinden yap›lan siyasettir? a-Politika b-Sosyalizm c-Demagoji d-Pragmatizm

5-Afla¤›dakilerden hangisi insanlara pirelerden bulaflan ve geçmiflte bir çok insan› topluca öldürmüfl olan bulafl›c› hastal›kt›r? a-Veba b-‹skorpit c-Sar› humma d-Frengi

6-‹nsan vücudunda en çok bulunan molekül su oldu¤una göre, en çok bulunan element afla¤›dakilerden hangisidir? 3-Perestroyka Rusça’da a-Karbon ne anlama gelmektedir? b-Kalsiyum a-Komflularla s›f›r c-Sodyum problem d-Oksijen b-Sosyal liberalizm c-Yönetimde aç›kl›k 7-Afla¤›dakilerden d-Yeniden yap›lanma hangisi bir çok bilginin alfabetik 4-Kad›nlara seçme ve s›rayla sunuldu¤u seçilme hakk› verilmesi demokrasinin afla¤›daki baflvuru amaçl› çok sayfal› kitaplar›n hangi ilkesinin bir ad›d›r? gere¤idir? a-Atlas a-Ço¤ulculuk b-Ansiklopedi b-Özgürlük c-Wikipedia c-Eflitlik d-Sözlük d-Laiklik 2-Afla¤›dakilerden hangisi Hz. Ali’nin yolundan giden Alevilerin ibadet ettikleri mekand›r? a-Cami b-Havra c-Cemevi d-Medrese

8-‹ngiltere’nin Çin’den al›p 1997 y›l›nda Çin’e iade etti¤i, ekonomik aç›dan çok geliflmifl flehir hangisidir? a-Shanghai b-Kuala lumpur c-Hong Kong d-Pekin 9-Bir süper kahraman olan Superman’in gücünü yok eden madde hangisidir? a-Fazer b-Mescaline c-Uranite d-Kriptonit 10-Dünyada en çok farkl› dil konuflulan ülke afla¤›dakilerden hangisidir? a-Papua Yeni Gine b-Arabistan c-Fransa d-Portekiz 11-Tombala ya da benzeri flans oyunlar›nda üzerinde say›lar bulunan karta ne ad verilir? a-Kal›p b-Kartela c-Bilet d-Kupon Yan›tlar: 151. sayfada


Türk Dili

SÖZCÜKLER 2

Orhan Velidedeo¤lu

“Protokol”

aber Türk gazetesinde “Protokol Hatas›n› Erdo¤an Düzeltti” bafll›¤› ile bir haber yay›mland› (18 Mart 2015): “Haydar Aliyev Teknik Lisesi”nin aç›l›fl›nda yaflanan protokol krizi, Cumhurbaflkan› Erdo¤an’› sinirlendirdi. (...) Törende öncelikle ‹stiklal Marfl› okundu. Protokol ayakta, Azeri Milli Marfl›’n›n da okunmas›n› bekledi; ama marfl çal›nmad›. Daha sonra konuflmak için kürsüye ç›kan Erdo¤an, “öncelikle bir protokol hatas›n› düzeltelim” dedi ve Azerbaycan Milli Marfl› çal›nd›... *** Protokol sözcü¤üne ilk

H

kez dikkatimi çeken, Sanat Yönetmeni ve Elefltirmen Say›n Vecdi Sayar olmufltu. 27 A¤ustos 2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Protos colos” bafll›kl› yaz›s›nda, Datça’da yap›lan 5. Can Baba [Can Yücel] fienli¤i’nin kapan›fl töreninden söz ediyor ve bir yerde flöyle diyordu: “Evet, bir protokol krizi yafland›; hep yaflan›yor ve kolay kolay da bu krizler bitmez bu ülkede...” Say›n Sayar yaz›s›na, ayraç içinde e¤ri yaz›yla bir de not düflmüfltü: (Protokol sözcü¤ünün nereden geldi¤ini biliyor musunuz? Bunu, bir bilim adam› dostum söyledi bana. Ama, yazma71


BD MAYIS 2015

sam daha iyi olacak galiba...) Say›n yazar, “Sanat Yönetmeni” olarak kat›ld›¤› flenlikte protokol krizine neden olan kifliye tepkisiyle bu notu koymak gere¤ini duymufl olabilir. Ancak, ‘protokol’ sözcü¤ünün kökenine iliflkin aç›klamadan niçin kaç›nm›flt›? Hele de aç›klama yapan dost, bir bilim adam› (?) idiyse... ir süre sonra Say›n Özgen Acar, ayn› gazetede “Kavflak” bafll›kl› köflesinde “TC’nin ‘Medeni-Bedevi’ Protokolü” bafll›kl› yaz›s›nda, protokol kavram›na yak›flt›r›lan söze -bir ölçüde- aç›klama getiriyordu (1 Nisan 2008): “Protokol sözcü¤ü, kökeni Yunanca olup sonras›nda Latince üzerinden Bat› dillerine girmifl bir s›fat tamlamas›d›r. ‘Proto’ sözcü¤ü ‘ön, birinci’ anlam›na gelen bir ön tak›d›r; ‘-kol’ ise Türkçeye ‘kola’ (tutkal) anlam›nda ‘kolla’ sözcü¤ünden gelmifltir. “Protokol sözcü¤ünün kökeni olarak yine bir baflka Yunanca s›fat tamlamas›ndan da söz edilir. Bilindi¤i gibi ‘proto (ön, ilk, birinci) ve ‘kolos’ sözcükleri ‘proto-kolos’ tamlamas›n› oluflturdu¤unda ‘öndeki (ya da) birinci k›ç’ anlam›na gelir ki bunun devleti temsil için uygulanan ‘protokol’ sözcü¤ü ile hiçbir ilgisi yoktur...” Konu, bu kadarla kalsa iyi. Son günlerde pervas›zca yap›lan yak›flt›rmalar, Say›n Vecdi Sayar’›n aç›kla-

B

maktan kaç›nmas›n› an›msatt› bana. Gerçi ‘k›ç’ sözü, yerinde kullan›ld›¤›nda ay›p say›lmaz; üstelik yayg›n bir kullan›m› da vard›r: Geminin k›ç taraf›, k›ç ambar› vb ... Ancak, gazetelerde, özelikle de internette bu sözcü¤ün en kaba biçimiyle ve aç›kça, “Protokol, önde giden g.tler demektir” gibi yanl›fl, yak›fl›ks›z aç›klamalar ve iddialar, bir afla¤›l›k duygusunun, bir k›skançl›¤›n d›flavurumudur sanki. Bir di¤er sav: “Latincede collum, ‘ense’ anlam›ndad›r; ‘protokollum’ da ‘önde giden enseler’ demektir.” (?) Oysa, Latince ‘collum’ genel anlam›yla ‘boyun’ demektir, ‘ense’ de¤il. Baz› insanlar, baz› kiflilere neden hep arkadan bakma merak›ndad›rlar; geride kalman›n ezikli¤inden mi?..

‘Proto’ sözcü¤ü ‘ön, birinci’ anlam›na gelen bir ön tak›d›r.

72

Protokol’ün kökenine gelince: Grek kökenli olan ve geç dönem Grekçede protokollon, orta dönem Latincede protocollum, eski Frans›zcada prothocole biçiminde yer alan ‘protokol’ sözcü¤ü, “diplomatik iliflkilerde geçerli nezaket ve biçim kurallar›” anlam›nda günümüz Frans›zcas›nda protocole, ‹ngilizcede protocol, Almancada protokoll olarak kullan›l›r. ⤛d›n olmad›¤› dönemlerde kitap olarak çivi yaz›l› tabletler kullan›l›r. ‹lk olarak ‘dördüncü binli’ y›llarda, M›s›r’da Nil nehri

K


BD MAYIS 2015

k›y›lar›nda yetiflen ve “papirüs” denilen bitkinin gövdesinden ‘papirüs k⤛d›’ üretilince, kitaplar bu k⤛tlardan oluflturulmaya bafllan›r. ‹skenderiye Hükümdar› Batlamyüs taraf›ndan M.Ö. 285 y›l›nda kurdurulan “‹skenderiye Kütüphanesi” dünyan›n ilk kitapl›¤›d›r. Hükümdar›n bu kitapl›¤› kurmakla görevlendirdi¤i ‹bni Mürre, kitapl›¤› 50 120 kitapla açar. ‹skenderiye kütüphanesindeki kitaplar, bu günün kitaplar› gibi olmay›p deri parçalar›na veya papirüslere yaz›l›yor ve kam›fllar üzerine dürülerek rulolar halinde raflara diziliyor. Örne¤in, ünlü “Herodot Tarihi” kam›fla sar›l› dokuz tomardan olufluyor ve her bir tomar bir cilt say›l›yordu. Bugün bir kitab›n içeri¤i ö¤renilmek istenirse, ilk olarak ‘Önsöz’ veya ‘‹çindekiler’ sayfas›na bak›l›r, ya da kitab›n iç sayfalar›na flöyle bir göz gezdirilip kitap hakk›nda bilgi edinilir. aleograflar›n aç›klad›klar›na göre, yapraklar› s›rayla üst üste konulup dürülerek raflara yerlefltirilen bu kitaplar›n, içeri¤ine iliflkin bilgi edinilmek amac›yla s›k s›k aç›la - dürüle y›prat›lmamas› için, ki rulolar›n ço¤u bu nedenle parçalanm›flt›r, rulo aç›ld›¤›nda ilk görüle-

P

‹skenderiye Kütüphanesi

cek ön s›raya bugünkü “önsöz”, “içindekiler” gibi bir “bilgilendirme yapra¤›” ilifltirilir ya da rulonun d›fl›na bu amaçla, böyle bir yaprak yap›flt›r›l›r. Papirüs rulosuna ilifltirilen / yap›flt›r›lan ve rulo içindeki bilgilerin yaz›l› oldu¤u bu ilk yaprak (sayfa) ile ilgili ifllemden ya da kuraldan esinlenilerek kullan›lan “protokollon” sözcü¤ü, bugün Türkçede ‘protokol’ olarak törenlerde, ayakta ya da oturmal› izlencelerde de¤iflmeceli (mecazi) olarak, ön s›rada bulunmas› gereken kifliler için kullan›l›yor. Protokol listesinde ad› geçen o kifliler de kat›ld›klar› törenlerde kendilerini de¤il, 73


BD MAYIS 2015

orunlar›n› (makamlar›n›) temsilen yer al›rlar. lkemizde tören protokolünün ilk on s›ralamas› flöyledir: 1-TBMM Baflkan›, 2Baflbakan, 3- Genelkurmay Baflkan›, 4- Ana Muhalefet Partisi Baflkan›, 5Geçmifl dönem Cumhurbaflkanlar›, 6-Anayasa Mahkemesi Baflkan›, 7Yarg›tay Baflkan›, 8- Dan›fltay Baflkan›, 9- Bakanlar Kurulu üyeleri, 10- Kuvvet Komutanlar›... (Cumhurbaflkanlar› protokol üstü olduklar›ndan listede belirtilmez.) *** Büyük Larousse Ansiklopedi: “Protokol: (fr.Protocole). 1- Resmi törenlerde mevki s›ralamas›, selamlaflma, öncelik hakk› gibi konularda uyulmas› gereken kurallar›n tümü. 2- Bu kurala ba¤l› olarak törende bulunanlar›n tamam›. 3- Bir kurulda, bir oturumda al›nan kararlar› gösteren ve imza sahibi taraflar›n karfl›l›kl› onay›n› belirten tutanak, belge. 4- Günlük yaflamda, kiflisel iliflkilerde nezaket kurallar›na ba¤l›l›k, resmiyet. 5- Uluslararas› hukukta bir anlaflman›n ard›ndan onu tamamlayan ve ayr›nt›lar›n› düzenleyen baz› olgular› saptamak için kabul edilen

Ü

hükümler.” Görülüyor ki protokol, toplum yaflam›nda bir kurallar dizgesidir; insan bedeniyle ilgisi yoktur. Ülkemizde ‘protokol’ denilince akla ilk gelen, flu veya bu biçimde üst düzeye ulaflm›fl -ya da ulaflt›r›lm›flkiflilerin bir toplant›da, bir törende nas›l öncellenece¤idir. Kendisini çok önemseyen ve baflkalar›ndan daha öncelikli gören baz› kifliler, protokol görevlilerine s›k›nt› verir, kriz yarat›rlar. Baz›lar› da anlam›n› kavrayamad›klar› sözcüklere, ipe sapa gelmez anlamlar yüklemeye bay›l›r; dahas›, hiçbir zaman ulaflamayacaklar› yerdeki insanlar› afla¤›layarak duygular›ndaki açl›¤› gidermeye çal›fl›rlar. Hofl olmayan bu durumlar da çok kez bas›na yans›r ve kiflilerin gerçek düzeyi ortaya dökülür. •

Görülüyor ki protokol, toplum yaflam›nda bir kurallar dizgesidir; insan bedeniyle ilgisi yoktur.

74

orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr

*** Not: Yaz›lar›m› dikkatle izleyen bir okurum, say›n A. Faran Özer’den incelikli bir elefltiri ald›m. Say›n Özer uyar›s›nda, “Siz ki, dergimizin geçen y›l ‘2014 Mart’ say›s›nda K›saltmalar bafll›kl› yaz›n›zda, k›saltmalara getirilecek eklere de¤inmenize ve TBMM’ye, TBMM’nin, TBMM’de örneklerini vermenize karfl›n, bu y›l›n Mart say›s›nda “Ad›geçen Kanun, TBMM’inde kabul edildi” biçiminde yazman›z› yad›rgad›m” demeye getiriyor. Hakl›d›r; dikkat da¤›n›kl›¤›ndan kaynaklanan bu yanl›fll›ktan dolay› say›n Özer’den ve okurlar›mdan özür diliyorum.


Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol

Meleagros ile Atalanta Bir Av›n Öyküsü

Antik Roma lahti, MS.3. yy.

Antik Yunan anakaras›ndaki Aetolia bölgesinde verimli topraklar›, özellikle ba¤ ve bahçeleriyle ünlenmifl Kalydon ad›nda bir kent vard›. entin kral› Oeneus üzüm ve flarap tanr›s› Dionyzos’un hediyesi olan ba¤lar›yla övünürdü. Coflkuyla kutlad›klar› hasat zaman›n›n yaklaflt›¤› bir y›l Oeneus ve efli Althea’n›n sevinçleri ikiye katland›, çünkü bir o¤ullar› olmufltu. Meleagros (veya Meleager) ad›n›

K

verdikleri o¤lan henüz yedi günlükken önemli ziyaretçiler geldi konaklar›na. Yazg› tanr›çalar› olan üç k›zkardefl Moiralard› bunlar. ‹nsan ömrünü temsil eden bir ipli¤i e¤irir, uzunlu¤unu belirler ve ömrün sonunda keserlerdi o ipli¤i. Bebe¤i gördükten sonra bir keha75


Battista Dossi (1490-1548)

nette bulundular. Aile oca¤›nda yanmakta olan en uzun kütük kül olunca çocu¤un yaflam ipli¤inin kesilece¤ini söyleyip gittiler. nneli¤in koruma içgüdüsüyle oca¤a kofltu Althea. Ellerinin yanmas›na ald›rmadan kütü¤ü ç›kar›p suyla söndürdü. Baflkalar› bulup tekrar atefle atmas›n diye de odas›ndaki çeyiz sand›¤›nda saklad› o kütü¤ü ve böylece o¤lunun ergenli¤e eriflmesini görebildi. Kral Oeneus her hasat döneminde Olymposlular›

A

unutmaz, hasat›n ilk ürünlerinden derledi¤i ve her bir Olymposlunun kiflili¤ine özgü sunular ve kurbanlarla onlara teflekkür eder, ba¤›fllad›klar› bereketin sürmesini dilerdi. Y›llardan bir y›l Oeneus yafll› belle¤inin unutkanl›¤› sonucu sunular›nda bir aç›k vermifl, avc› tanr›ça, gümüfl yayl› Artemis’i unutmufltu. Hiçbir Olymposlu kendisine yap›lan bu tür sayg›s›zl›klar› hoflgörmez ve cezaland›rmakta gecikmezdi. Artemis Kalydon yöresine dev gibi, azg›n bir yaban domuzu gönderdi. K›llar› m›zrak ucu, diflleri fil difli gibi olan bu domuz Oeneus’un sunularla bereket diledi¤i ba¤ ve bahçeleri talan, hayvan sürülerini telef ediyor, ayak bast›¤› yerleri çorak b›rak›yordu. Günlük yaflamlar›nda yaban domuzu av›n› bir oyun gibi gören gençler bu domuz karfl›s›nda çaresiz kalm›fllard›. Rubens (1577-1640)

76


BD MAYIS 2015

Antonio Tempesta (1555-1630)

Genç Meleagros babas›n›n önerisine uyarak komflu krall›klarda kahramanl›klar›yla ün yapm›fl gençlere ça¤r›da bulundu. Böyle bir ça¤r› y›llar sonra Troya seferi için yap›lacakt›. elenler topland›. Kimler yoktu ki? Aralar›nda ilerde Aflil’in babas› olacak Peleus, yine gelecekte Troya seferinin kad›n kahraman› olacak Helena’n›n ‘Dioskurlar’ diye an›lan ikiz erkek kardeflleri, bu seferde Akhalara dan›flmanl›k yapacak Nestor, Girit’te Minotaur’u öldürecek olan Theseus, Herkül’ün üvey kardefli ‹phikles ve Meleagros’un da kat›lm›fl oldu¤u Argonotlar›n bafl›nda alt›n post seferine ç›kan ‹ason gibi kahramanlar vard›. Onca erkek aras›nda bir de karfl› cinsten bir avc› kat›lm›flt› bu toplulu¤a: Arkadya prensesi Atalanta (veya Atalante). Bir erkek çocu¤a sahip olmay› beklerken do¤an Atalanta’y› babas› da¤ bafl›na b›rakm›flt›. Da¤ köylülerinin ve çobanlar›n bulup büyüttü¤ü bu k›z yaman bir avc› olmufl, Artemis’i

örnek alm›flt› kendine. Çok h›zl› koflard›, hiçbir erke¤in kofluda kendisine yetiflemedi¤i söylenirdi. Bir kad›nla birlikte avlanmay› kendine yediremiyenler onu d›fllamak istedilerse de Meleagros ikna etti onlar›. Omzunda as›l› yay ve oklar›yla meydan okur gibi durufluna, alt›n bir kemerle tutturulmufl giysisinin zorlukla sard›¤› yar› ç›plakl›¤›na, erkeksi tav›rlar› yan›nda çocuksu diflili¤ine hayran kalan Meleagros gönlünü kapt›rm›flt› ona; fakat Meleagros evliydi. Mitolojik tan›m›yla ‘Kalydon Domuz Av›’ bafllad›¤›nda planl› bir sald›r›dan çok her bir kat›l›mc›n›n bireysel kahramanl›k

G

Rubens

77


Antik vazodan detay, MÖ.575 civar›

peflinde oldu¤u görülüyordu. Ok ve m›zrak at›fllar› s›ras›nda bir-birlerini yaralayanlar bile vard›. Bir batakl›¤›n sazlar› aras›nda k›st›r›lan domuzu yaralayan ilk ok Atalanta’n›n oku oldu. Öldürücü vuruflu yapan Meleagros hayvan›n derisini (veya bafl›n›) ödül olarak Atalanta’ya verdi. ‹lk kan› döken oydu çünkü. ‹tirazlar yükseldi. Ödülün bir kad›na verilmesini kendilerine yediremeyenlerin bafl›nda Meleagros’un iki day›s› geliyordu. “Ödülü bir kad›na veremezsin,” dediler. “Ya kendin al, ya da aram›zda en yafll› olan büyük day›na ver, hem bizim oklar›m›z da var domuzda.” ›kan çat›flmada Meleagros geri ad›m atmad›; anlaflmazl›k sürerken öfkeye kap›larak day›lar›n›n kalplerine saplad› k›l›c›n›. Kalydon domuz av›n›n hiç umulmad›k biçimde, akraba cinayetleriyle son bulmas› anne Althea’y› korkunç bir ikilem içinde b›rakm›flt›. O¤lunun zaferiyle kocas› sevinecekti, ama kendi baba evinde yas vard›. Kendisi tarafs›z, o¤lu cezas›z m› kalacakt›? Kardeflleri karanl›klar diyar›nda öçsüz kal›rken bir annenin zay›fl›¤›n› ba¤›fllayacaklar m›yd›? Yazg› tanr›çalar›na lanet okudu. Karar›n› vermiflti. Sand›¤›ndan ç›kard›¤› kütü¤ü tutarken karfl›s›ndaym›fl gibi seslendi o¤luna:

Ç

78

“Yaflam›n› sana ben ba¤›fllam›flt›m, hem de iki kez. Biri seni do¤urdu¤umda, di¤eri de bu kütü¤ü ateflten ç›kard›¤›mda. ‹flledi¤in bu suç karfl›l›¤›nda flimdi geri ver yaflam›n›.” onra atefle att› kütü¤ü. Uzaktaki Meleagros bedenini saran bir ateflle sars›ld›. Nereden geldi¤ini anlayamad›¤› bu atefl ba¤r›n› da¤larken c›l›z bir sesle annesine, babas›na ve k›zkardefllerine seslenerek yard›m diledi. Atefl yüre¤ini sard›¤›nda son duyumsad›¤› fley yaflam›n›n böyle, kans›z ve onursuz bir ölümle son bulmas›na üzülmek oldu. Baflucunda a¤layarak yas tutan k›zkardeflleri hayk›r›fllar› g›rtlaklar›nda, kufl olup uçtular. Artemis öfkesinin y›k›ma neden oldu¤u bu aile oca¤›n›n kederine ac›yarak kufla dönüfltürmüfltü onlar›. Althea çeyiz sand›¤›nda y›llarca de¤erli bir mücevher gibi saklad›¤› kütü¤ün küle dönüflmesini beklemeden odas›na koflup ast› kendini. Meleagros küle dönüflürken Atalanta neredeydi, ne yap›yordu bilmiyoruz. Fakat her canl›n›n bir yaflam› ve her yaflam›n bir öyküsü oldu¤unu biliyoruz. Kalydon domuz av› ve Meleagros Atalanta’n›n yaflam›ndan birer kesitti. Avdan sa¤ ç›kt›¤›na göre yaflam›nda baflka kesitler de olacakt› kuflkusuz. Onlar› gelecek say›m›za b›rak›yoruz. •

S

halukerdemol@butundunya.com.tr


Halet Çambel - Vali, ‹sa Küçük

B‹R BORÇ ÖDEME VE TAKD‹R BEL‹RTME ÖZET‹ aflkent Üniversitesi’nin Adana’daki hastanelerinden birinin toplant› salonunun sahnesinde geçen ay, bir biliminsan›n›n ola¤anüstü baflar›s› ve haketti¤i hayranl›¤› sanatsal bir yöntemle gözler önüne getirilirken, salonu dolduran izleyiciler, o biliminsan›na bir valinin, yurttafl kimli¤iyle teflekkür, vali kimli¤iyle takdir borcunu ödemek sorumlulu¤una da tan›k oldular. O akflam sahnede, yirmi y›l öncesinin Osmaniye Valisi ‹sa Küçük’ün, yaflamboyu insanüstü çal›flmalar›na hayranl›kla tan›kl›k etti¤i ünlü biliminsan› Prof. Dr. Halet Çambel için kaleme ald›¤› “Halet Abla Destan›”n›n ilk sunumu yap›ld›. “Halet Abla Destan›” adl› yap›t özünde, “Ola¤anüstü Biliminsan›” Prof. Dr. Halet Çambel’e, ulusal kimli¤iyle “Yurttafl ‹sa Küçük”ün teflekkür borcunu ödeme sorumlulu¤u yan›s›ra, ayn› ‹sa Küçük’ün, “Devlet Adam›” ve “Vali” kimlikleriyle, ülkesinin bir “Örnek Biliminsan›”na takdirlerini belirtme sorumlulu¤unun da özetidir. “Yurttafl” ve “Devlet Adam›” kimlikleriyle tüm yurttafllar›m›z ve devletimiz ad›na yapt›¤› bu de¤erli hizmeti nedeniyle Say›n Vali ‹sa Küçük’e, biz de yurttafl kimli¤imizle teflekkürlerimizi sunarken, befl y›ldan buyana Ankara’da, devlete Merkez Valisi kimli¤iyle yapmakta oldu¤u hizmeti nedeniyle de baflar› dile¤imizi iletiriz. ‹lerideki Sayfalar›m›zda, yazar›m›z Sema Erdo¤an’›n, “Halet Abla Destan›” ve Vali ‹sa Küçük’le ilgili yaz›s› yeralmaktad›r. Bütün Dünya

B


Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an

ÇUKUROVA’YA ADANMIfi B‹R HAYAT

HALET ABLA DESTANI alet Abla Destan› Ortaokul ve lise y›llar›ndan beri yazmaya çal›flan ‹sa Küçük’ün ilk kitab›. ‹fl yo¤unlu¤undan yazamad›¤› dönemler olsa da özellikle fliirden hiç uzaklaflmayan Küçük, Osmaniye Valisi iken 2003 y›l›nda tan›flt›¤› ve çok etkilendi¤i Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel’i destans› dille anlat›yor kitab›nda. Yaflam›n›n 65 y›l›n› Karatepe Antik fiehri’ nin kaz›lar›na adayan ve burada bir “Aç›k Hava Müzesi” kuran bu bilim insan›n anlat›ld›¤› kitap y›llard›r yazma u¤rafl›s› veren ‹sa Küçük’ün kendi öz yaflam de¤erlerinin d›fla vurumu, bir çeflit kendinden kaçma ve kendine yaklaflma çabas›… ‹sa Küçük, 2003 y›l›nda Osmaniye Valisi olarak göreve bafllad›¤›nda Halet Çambel sevgi dolu

H


BD MAYIS 2015

sözlerle hay›rl› olsun dileklerini iletmifltir. 3 ay sonra da yüz yüze karfl›lafl›rlar. May›s ay›ndaki ‘Müzeler Haftas›’ etkinli¤inde o profesörü tan›maktan daha önemli bir “ifl” gelmez akl›na ve Halet Çambel de bu daveti k›rmaz. “Halet Çambel programdan bir gün önce Karatepe’ye gelmiflti ben de akflamüzeri 'hofl geldiniz' diye nezaket ziyaretinde bulundum. Bende b›rakt›¤› ilk izlenim, çekingen, dikkatli ve 'devlet terbiyesi görmüfl' bir insan oldu. Sözcüklerini dikkatle seçmesi, içtenli¤i ve gözlerime bakarak konuflmas› beni etkilemiflti. Kendisinden emindi. Ve ziyaretimden mahcup bir mutluluk duymufltu.” aratepe Aslantafl Aç›k Hava Müzesi’nde il milletvekillerinin de kat›ld›¤› kutlama program›nda Halet Çambel müzeyi gezdirir, eserler hakk›nda bilgi verir. Karatepe’ye adad›¤› y›llar›n öyküsünü ise 40 dakikaya s›¤d›r›r. “Kat›l›mc›lar›n ço¤u Karatepe’ ye ilk kez gelmifl ve Halet Çambel’i ilk kez görüyorlard›. Oysa Halet Çam-

K

Halet Çambel ilk gençlik y›llar›nda

bel Karatepe’de çal›flmaya bafllayal› 57 y›l olmufltu. Ben dahil kat›l›mc›lar›n›n ço¤unun ömründen uzun bir süreydi bu. Müzenin yamaçlar›ndaki patika yollarda rahat yürüyüflü ise çok flafl›rtm›flt› beni.” Osmaniye Valili¤i’nin plaket takdimi ile sona eren etkinlik, bir kaç hafta sonra bir gazetede Halet Çambel’ in flu aç›klamas› yer al›r: “Ömrümde bir valinin elinden ilk kez bir plaket ald›m!” “‹yi bir fley yapal›m derken yanl›fl

Prof. Dr. Halet Çambel kimdir: 27 A¤ustos 1916‘da Berlin’de dünyaya geldi.

Almanya’da askeri ataflelik görevi yapan babas› Hasan Cemil Bey, Atatürk’ün yak›n arkadafllar›ndan biriydi. Paris Sorbonne Üniversitesi' nde arkeoloji okudu. Eskrim dal›nda 1936 Yaz Olimpiyatlar›’nda Türkiye'yi temsil eden ilk iki Türk kad›n sporcudan biri oldu. 1940'da ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde asistan oldu, doktoras›n› da bu üniversitede yapt›. Almanya’da Saarbrücken Üniversitesi'nde iki y›l konuk ö¤retim üyesi olarak çal›flt›. Hattuflafl’›n bulundu¤u Bo¤azköy’de stajyer olarak bafllad›¤› kaz›lar› hayat› boyunca sürdüren Halet Çambel, 1946 y›l›nda bilim dünyas› taraf›ndan “Hitit hiyerogliflerinin çözüldü¤ü yer” olarak tan›nan Karatepe-Arslantafl Höyü¤ü’nde bafllad›¤› çal›flmalara ömrünü adad›. Türkiye’nin ilk aç›k hava müzesini kurmufl, Karatepe kal›nt›lar›n›n ortaya ç›kar›lmas›na ve Hitit dilinin çözülmesine büyük katk›s› sa¤lam›flt›r. 2005 y›l›nda Hollanda devletince ‘Prens Claus Ödülü’, 2010 y›l›nda ise Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan ‘Kültür ve Sanat Büyük Ödülü‘ verilen Prof. Dr. Halet Çambel 12 Ocak 2014 tarihinde ‹stanbul’da yaflam›n› yitirdi. 81


Devletin elinin uzanamad›¤› her yere eli de¤en bu kad›n çok sevilse de kimilerini de rahats›z etmiflti.” Halet Abla Destan› Olgunlafl›yor ‹sa Küçük 2008 y›l›nda telefonla arad›¤› Halet Çambel’ in bir göz rahats›zl›¤› için Adana’da May›s 2004, Karatepe Aç›k Hava Müzesi toplant› salo- hastanede oldu¤unu ö¤renu aç›l›fl›. Prof. Dr. Halet Çambel ve Vali ‹sa Küçük nince asistan›n›n e-postas›na bir geçmifl olsun mesaj› gönderir: m› yapt›k diye üzüldüm, mahcup Hasan Cemil Bey’in k›z› oldum. 57 y›ll›k bir çal›flmaya so¤uk Çak›rhan’›n yürek s›z›s› bir plaketle teflekkür etmek... Devlet Baba’n›n güler yüzü, Sonra anlad›m ki me¤er ne kadar Karatepe’nin ak yaz›s›, yaln›zm›fl.” Çukurova’n›n Halet Ablas›, Geçmifl olsun sa Küçük hakk›nda çok az fleyler Bu dizelerin yer ald›¤› mesaj için bildi¤i Halet Çambel’i daha teflekkür telefonu açan Çambel’in yak›ndan tan›mak ve onu anlamak büyük bir mutluluk, sevecenlik ve bir ister. yaln›zl›k t›n›s› vard›r. “Onu yak›ndan tan›yanlar, 'Halet “‹flte o an uzun bir fliir yazmak Han›m bizim hükümetimizdir' diyorgeçti içimden. Daha önceleri 2008 lard›. Karatepe’de sadece yeralt›ndaki y›l›nda vefat eden ve cenazesine eserlerle de¤il yer üstündeki dertler gidemedi¤im efli Nail Çak›rhan ve ve sorunlarla da ilgileniyor, yöre K›zyusuflu Köyü hakk›nda yazd›¤›m insan›n›n her türlü sorununu çözmek iki küçük fliir vard›. Halet Hocan›n, için yo¤un çaba gösteriyordu. Habereflinin cenaze merasiminde yapt›¤› leflmenin, yolun, suyun, elektri¤in olmad›¤› ve devletin e¤itim, sa¤l›k ve k›sa konuflmas›n› gazetelerden güvenlik hizmetleri aç›s›ndan vatan- okuyunca üzüntüsüne ortak olmak istedim. Gökova-Akyaka, Deli dafla çok uzak oldu¤u dönemlerden itibaren Halet Çambel, kaz› ve resto- Memed, Çak›rhan ve Halet bafll›kl› uzun bir fliir yazd›m ve baflsa¤l›¤› rasyon alan›nda iflveren, böcek dile¤im olarak gönderdim. sokmalar›ndan çeflitli hastal›klara Akyaka’dan günler sonra arayan kadar doktor, dilekçe yazan arzuhalci, bir tan›d›k 'Gönderdi¤iniz fliir Halet çocuklar için ö¤retmen olmufl. Hatta Hoca’n›n baflucunda, çok be¤enmifl' Orman muhafaza memuru…

82


BD MAYIS 2015

dedi. Bu olay hem de bu fliiri okudu¤um Mete Akyol 'Bu sadece bir fliir de¤il, ayn› zamanda bir tiyatro, bale...' diyerek motive etti.”

kardeflten daha yak›n bir durumu da anlat›yordu kimi zaman. 'Halet Abla Destan›' duruma, yaflad›klar›na ve baflar›lanlara uydu. ‹yi de oldu.

Kitab›n ad› “Halet Abla Destan›” Kadirli ‹lçesi’ nde yap›lmakta olan bir okula “Halet Çambel ‹lkö¤retim Okulu” ad› verilir. “Okula ad›n› vermemize zor ikna oldu. Aç›l›flta da “Bu isim çok uzun olmufl Vali Bey, beni daha çok Halet Abla olarak bilirler” dedi. O zaman bir fley söyleyememifltim.”

Neden destan? ‹sa Küçük, Halet Çambel’ in destans› yaflam›n› bir destan olarak anlat›yor kitab›nda: “Ancak bir 'destan' anlatabilirdi yaflad›klar›n›; o, asl›nda yaflayarak yazm›flt› destan›n›. Daha tan›flt›¤›m›z ilk gün 'D›flar›dan bak›nca o y›llar›n imkânlar›yla bu yap›lanlar› baflarmak mümkün de¤ildi. Ama bizler, Atatürk’ ü görmüfl ve onun çekti¤i s›k›nt›lar› bilen kifliler olarak tüm imkâns›zl›klara ra¤men çal›flmak ve baflarmak gerekti¤ine inanarak çal›flt›k ve baflar›y› elde ettik.' demiflti.” Sözlerini, 27 May›s 1960 ihtilali sonras› ifline son verildi¤inde Karatepe’yi terk etmeyip çal›flmas›na devam ediflini…“Ülkemden beni kovacak de¤iller ya / Cumhuriyet’in kurucu kufla¤›y›z biz / Atatürkçü düflünceyle

onra yo¤un bir araflt›rma dönemi bafllar. Kitapta da “buldu¤um” dedi¤i bilgiler ile tan›d›¤› ve anlamaya çal›flt›¤› Halet Çambel var. Kitap için bafl›ndan itibaren düflündü¤ü ad ise “Halet Abla Destan›” d›r. Ancak, yazd›klar›n› yak›n çevresiyle paylafl›nca “Abla” tan›mlamas›n›n bir profesöre, bir bilim insan›na yak›flmayaca¤› ileri sürülür. ”Önemli ve büyük bir çal›flmay› s›radanlaflt›rd›¤›n› belirtenler oldu. 'Halet' olarak bas›lsa dedi¤im oldu. Tek bafl›na bir anlam ifade etmedi. Bafltan ad›n› 'Destan' koymufltum ve söz verdi¤im için de¤ifltirmedim. 'Abla' kardefl, dahas›

S

Osmaniye Cumhuriyet Bayram› 80. Y›l etkinliklerinde, Halet Çambel, Çukuroval› halk ozanlar› ile. Afl›k Feymani (Osman Taflkaya) ve di¤erleri. 83


“Halet Çambel ile Buluflma” Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiubesi, 30 Mart 2012 (Foto¤raf, Nezih Baflgelen)

yetifltik / Kendimizi feda ederiz / Çekilmeyiz kenara’ tavr›n› baflka nas›l anlatabilirdim. Halet Çambel’in dedi¤i gibi, 'Bizim kufla¤›m›z Atatürk kufla¤›… Günün felsefesi insanlar›n kiflisel h›rslar›ndan uzak, karfl›l›k beklemeden kendi bilgilerine, yeteneklerine, güçlerine göre bir tafl üstüne bir tafl, bir tu¤la üstüne bir tu¤la koymak, topluma, ülkeye hizmet etmek, ülkeyi el birli¤i ile kalk›nd›rmakt›. fiimdi öyle mi?' deyiflindeki hüznü, yaln›zl›¤›, k›r›lganl›¤› nas›l anlatabilir bir 'düz yaz›.'” ‹sa Küçük’e göre bu eksik bir metin. “Türkiye’nin baflka bölgelerinde Halet Çambel’in gerçeklefltirdi¤i önemli çal›flmalar ve ulaflt›¤› baflka baflar›lar da vard›r henüz yaz›lmayan. Belki 2015 y›l›nda, Halet hocan›n do¤umunun 100. Y›l› nedeniyle yaz›l›r ve toplumla paylafl›l›r. Halet Abla Destan›, büyük bir resmin çok önemli bir parças›d›r, ama resmi tamamlamak için di¤er parçalar›n da bulunmas› gerekiyor.“ Bu destan› asl›nda Halet Abla’ s›yla birlikte yazd› ‹sa Küçük. Yaz›m› 84

fiili olarak 2 y›la yak›n sürse de asl›nda tan›flt›klar› ilk günden itibaren baflland› denebilir. Yani yaklafl›k yedi sene … “Yazd›¤›m her sözcü¤ün abart›, kurgu ve yak›flt›rmadan uzak olmas› için dikkatle inceledi yazd›klar›m›; aç›k yüreklilikle yaz›lm›fl metnin üzerinde düzeltmeler yapt› ama ana kurguya hiç dokunmad›, fliirsel bütünlü¤e sayg› gösterdi. Kitap kapa¤›, resim ve harf karakteri seçimi… Birlikte üç gün çal›flt›k. ‹ç kapa¤a bir takdim cümlesi olarak 'Halet Abla’n›n hoflgörüsü ve izniyle…' diye yazm›flt›m. O da kendi el yaz›s›yla ’Sar› Çizmeli Halet’in’ diye ekledi. Bu, kendi anlat›m›yla, Karatepe’ye ilk geldi¤i günlerde giydi¤i sar› çizmeden dolay›, köylülerin kendisine takt›klar› bir isim miydi, yoksa tahmin etti¤im gibi baflka bir Halet mi? Bu soruma yan›t bulamad›m. sa Küçük, ‹stanbul’da düzenlenen bir törenle takdim eder kitab›. Kendisi çok heyecanl› Halet Çambel de çok mutludur. Veda için ziyaretine gitti¤inde 'aceleye denk geldi, yeterince olamad›, lay›k›yla olmad›'


BD MAYIS 2015

anlam›nda bir cümle ile kitab› imzalay›p yeniden takdim edecek ama Halet Çambel imzal› bir destan› istemeyi heyecandan unutacakt›. alet Abla Destan› ”Baflkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araflt›rma Merkezi Radyoloji Ana Bilim Dal›’ndan Doç. Dr. Özlem Alkan taraf›ndan müzikli fliir dinletisi olarak sahneye kondu. “Bir ilahi adalet gere¤i gibi, kendili¤inden, içten gelen bir durumla, belki de Çukurova insan›n›n Halet Çambel’e geçmiflte gösterdi¤i büyük sevgisinin flimdi, ölümünden sonra da bir d›fla vurumu olarak aç›klanabilir. Halet Çambel’in somut çal›flmalar› tüm Çukurova’y› kapsar. O, somut olmayan kültür varl›klar› ile de yak›n-

H

Halet Abla Destan› takdim töreni, yazar› ‹sa Küçük’ün konuflmas›n› dinlerken. (15 May›s 2010)

dan ilgilenmifl, Çukurova türkülerinin Ruhi Su taraf›ndan derlenerek bugüne gelmesine, f›kralar›n Pertev Naili Boratav taraf›ndan derlenmesi ve kayda geçirilmesine destek ve ön ayak olmufltur. Okumufl yazm›fl ayd›n bir Türk kad›n›n›n kendi öncülerinden birisine duydu¤u büyük sevgi ve sayg›n›n hayat bulmas›, bu de¤eri anma ve yaflatma düflüncesi sayg› ile karfl›lanmal› ve alk›fllanmal›d›r. Tek arzum bu performans›n Halet Hocan›n yüzüncü do¤um y›l›nda (gelecek y›l)Adana Tiyatro Festivali içinde özel bir gösterim olarak yer almas›.” ‹sa Küçük, Halet Çambel ile tan›flt›, ondan etkilendi. Araflt›rd›, tan›maya ve anlamaya çal›flt›. Kendi destan›n› yazan bir bilim insan›n› kaleme ald›. Çukurova da onu tam anlam›yla çal›flan bir insan oldu. “‹stanbul’ da bo¤azda bir yal›da yaflaman›n cazibesini, üniversitede 1945- 46 y›llar›n›n koflullar›nda bildi¤i 3 yabanc› dil ve iyi bir diploma sayesinde elini s›cak sudan so¤uk suya de¤dirmeden kariyer yapma olana¤›n›, sadrazam torunu ve mebus k›z› olmaktan gelen özelli¤iyle Amerika veya Avrupa sosyetesine kar›fl›p giderek kolayca kurup yaflayabilece¤i bir “mutlu hayat›” isteyene b›rak›p, “Atatürk’ün çekti¤i s›k›nt›lar› bilen, onun hedefleri için bir da¤ bafl›nda çal›flmay› ve baflar›l› olmay› seçmifl” bunun için 65 y›l çal›flm›fl bir “Sar› Çizmeli Halet. Bu durum, babas›n›n, do¤um tarihini bilerek ve isteyerek de¤ifltirip, nüfus kayd›na 9 Eylül olarak yazd›rmas›yla da uyumludur.”• semaerdogan@butundunya.com.tr 85


E

rmeni meselesi hakk›ndaki tart›flmalar y›llard›r sürüyor. Mehmet Perinçek, Rus arflivlerinde yürüttü¤ü titiz çal›flmalar sonucunda buldu¤u belgelerle, bu tart›flmalara çok önemli katk›larda bulunuyor. Kitap bu konuda en zengin kaynak durumundaki Rus arflivlerinden 150 belgeyi orijinalleriyle birlikte okuyuculara sunuyor. Ermeniler Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nda hangi flartlarda yafl›yorlard›? Rus askeri mahkemeleri Birinci Dünya Savafl›'nda Ermenileri neden yarg›lad›? Çarl›k generalleri Ermeni çeteleri hakk›nda neler diyordu? Ermenistan'›n ilk baflbakan›, Taflnak Partisi için haz›rlad›¤› raporda ne yazd›? Bolfleviklerin Ermeni meselesindeki tavr› neydi? Mehmet Perinçek'in Çarl›k generallerinin çok gizli raporlar›n›, Ermeni yetkililerin yaz›flmalar›n›, Sovyet Politbürosu'nun tutanaklar›n› tarayarak buldu¤u belgeler sadece ülkemizde de¤il, baflta Rusya ve ‹ran olmak üzere bütün dünyada tart›flma yarat›yor.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil

‹mkâns›z› yaratman›n ad›:

L

eonardo da inci

V

Ben insanlar›n, bilmedi¤i sanat›n ve do¤an›n yaratt›¤› fleyleri inceleme arzusuna güvenmem. Bu yüzden uzun zaman ç›plak kayalar ve karanl›k kovuklar içinde dolaflt›m. Nihayet bir ma¤araya ulaflt›m. Ma¤aran›n kap›s›nda bir süre karars›z flekilde duraksad›m. Ama daha sonra cesaretimi toplayarak belimi büküp elimi dizime dayad›m. Gözümü karanl›¤a al›flt›rd›m. Ma¤aran›n içine girdim. Birkaç ad›m att›m. Karanl›kta el yordam›yla bir fley ar›yordum. Fakat karanl›k çok koyuydu. Bu anda içimde birbiriyle savaflan iki duygu canland›: Korku ve merak. Ma¤aradan korkuyordum, ama orada ola¤anüstü bir s›rr› keflfetmek için de merak içindeydim.” 87


BD MAYIS 2015

Leonardo tamamen kendini ma¤aran›n içindeki düflüncelere b›rakm›fl, dalm›fl gitmiflti. Mona Lisa’n›n yüzünde gölgeler dolafl›yordu. onunda Mona Lisa, “Bu iki duygudan hangisi galip geldi,” diye sordu. “Elbette merak,” dedi Leonardo. “O halde ma¤aran›n s›rr›n› da keflfettiniz?..” “Mümkün oldu¤u kadar›n› ö¤renebildim.” “Peki bu ö¤rendiklerini di¤er insanlarla paylaflacak m›s›n›z?” “Bildi¤im her fleyi anlatma hakk›na sahip de¤ilim han›mefendim. Baz› fleyleri söylemek istesem de yapamam. Ama insanlara öyle güçlü bir merak afl›lamak isterim ki, onlar da benim gibi korkuyu yenebilsinler.” “Ama merak yeterli olmazsa,” diye araya girdi Mona Lisa, “ma¤aran›n gerçek s›rlar›n› bulabilmek için meraktan daha büyük bir duyguya ihtiyaç duyulursa? O zaman?” Mona Lisa bu soruyu sordu¤unda yüzünde Leonardo da Vinci’nin o ana kadar hiç görmedi¤i derinlikte bir gülüm-

S

88

seme vard›. “Meraktan daha büyük ne olabilir sizce,” diye sordu. Bu kez Mona Lisa sustu. Bu s›rada perdenin aral›¤›ndan ince, parlak bir gün ›fl›¤› s›zd›. Odadaki alaca karanl›k hafifçe ayd›nland›. Mona Lisa’n›n yüzündeki gölge kayboldu. Mona Lisa yeniden sordu: “Yola yar›n m› ç›k›yorsunuz?” “Hay›r,” dedi Leonardo, “Bu akflam yola ç›k›yorum.” “Oysa ben birazdan yola ç›kmak zorunday›m.” Leonardo, Mona Lisa’n›n yüzüne adeta onu derinden incelermifl gibi uzun uzun bakt›. Bir fleyler söylemek istedi, ama yutkundu, söyleyemedi. Mona Lisa, kendi iste¤iyle Floransa’ dan bir süreli¤ine ayr›l›yordu. “Kocam üç ayl›¤›na al›fl verifl yapmak üzere Kalabra’ya gidiyor. Ticari bir ifl. Ben de onunla gitmek istedim.” Leonardo daha fazla Mona Lisa’n›n yüzüne bakamad›, kafas›n› çeirdi. Yüzü hüzünlenmiflti. Dalg›n dalg›n perdenin aras›ndan s›zan parlak gün ›fl›¤›na bakt›. Sanki tüm renklerini odan›n içine yaymak istiyordu gün ›fl›¤›. ‹flte o anda Leonardo gerçek yaflama döndü¤ünü hissetti. Art›k kolu kanad› k›r›lm›fl, çekingen ve ac›nacak bir insand›.


BD MAYIS 2015

Mona Lisa, yumuflak bir sesle, “Ziyan› yok,” dedi. “Perdeyi çekin de ›fl›k s›zmas›n. Henüz vakit erken, çal›flabiliriz. Üstelik ben yorgun da de¤ilim.” eonardo tamamen kendini kaybetmiflti, “Hay›r,” diye inledi. “Hay›r! Yeter!” “Portreyi tamamlamayacak m›s›n›z bay Da Vinci?” “Niye böyle düflünüyorsunuz? Yolculu¤unuz bitip de Floransa’ya dönünce bana u¤ramayacak m›s›n›z, o zaman tamamlar›z.” “Elbette gelece¤im size, ama üç ay uzun bir zaman. Belki bambaflka bir insan olurum bu üç ay içinde. Hem kuzum siz söylemiyor muydunuz insanlar›n, özellikle de kad›nlar›n yüzü çok çabuk de¤iflir diye?” “Tabloyu bitirmeyi çok istiyorum. Benim için çok önemli. Ama bilemiyorum. Bazen öyle duygular esiyor ki ruhumda, yaratmak istedi¤im fleyin yarat›lmas› mümkün olmayan bir fley oldu¤unu düflünüyorum. ‹mkans›z› yaratmak gibi bir fley...” “‹mkans›z› yaratmak m›? Evet, daha önce duymufltum bay Da Vinci, siz imkans›z› arad›¤›n›z için hiçbir eserinizi tamamlamazm›fls›n›z. Yani bunu da tamamlamayacaks›n›z san›r›m.” “Size iyi yolculuklar bayan Lisa... Geliflinizi dört gözle bekleyece¤im.”

L

ona Lisa, di¤er ad›yla La Jakond tablosu ünlü Rönesans ressam› Leonardo da Vinci’nin en çok bilinen, en çok konuflulan, hakk›nda en çok yaz›lan

M

Leonardo da Vinci’nin en çok bilinen tablosu, Mona Lisa

Leonardo da Vinci’nin Fransa Kral› I. François’in kollar›nda öldü¤ü öne sürülür. eserlerinin bafl›nda gelir. Leonardo da Vinci’in hayat› ile ilgili önemli notlar›n günümüze ulaflmas›n› sa¤layan Giorgio Vasari’nin anlatt›¤›na ve ço¤u insana göre bir efsane olan hikâyede Leonardo da Vinci’nin Fransa Kral› I. François’in kollar›nda öldü¤ü öne sürülür. Hayat› bafltan sona bir gizem ve efsane olan Rönesans’›n oldu¤u kadar tüm ça¤lar›n en 89


BD MAYIS 2015

Leonardo da Vinci, top yap›m›ndan, anatomi atlas›na, rulman çal›flmalar›ndan, flehir planlamac›l›¤›na kadar bir çok alanda eserler vermifl bir dehayd›.

büyük yarat›c›s› kabul edilen Leonardo’nun kendi yaflam› ile ilgili çok ketum biri oldu¤u söylenir. Her fley hakk›nda durmaks›z›n araflt›rma yapan ve notlar al›p uzun uzad›ya yaz›lar da yazan böyle bir dehan›n kendi yaflam›yla ilgili hemen hiçbir fley yazmam›fl olmas› da ilginçtir. eonardo da Vinci, Piero da Vinci’nin evlilik d›fl› o¤luydu ve Piero onu evlat olarak kabul etmiflti. Ola¤anüstü yetene¤i ile k›sa zamanda çevresinde dikkat çeken bir kimlik oldu. Öylesine merakl› ve araflt›rmac›yd› ki, ele almad›¤› hiçbir konu yok dense, yeridir. Hayvanlar›n nas›l uçtu¤unu uzun uzun inceleyip, sürekli güvercinleri yakalayarak havaya salmas› ve nas›l uçtuklar›n› incelemesi onu “insan›n uçabilece¤i”

L

90

fikrine kadar tafl›m›fl hatta bu anlamda deneyler bile yapm›flt›. Bizim tan›d›¤›m›z Leonardo da Vinci ise daha çok ressaml›¤›yla ve kilise duvarlar›n› süslemesiyle bilinir. Oysa top yap›m›ndan, anatomi atlas›na, rulman çal›flmalar›ndan, flehir planlamac›l›¤›na kadar bir çok alanda eserler vermifl bir dehayd›. Yapt›¤› resimlerde boyalar›n› kendi imal ediyordu ve kulland›¤› vernik öylesine güçlü ve dayan›kl›yd› ki, bugün bile onun s›rr›na eriflilebilmifl de¤ildir. ukar›daki diyalog, büyük aflk› oldu¤u öne sürülen ve evli bir kad›n olan Mona Lisa ile yapt›¤› diyalogtur. Da Vinci’nin kad›nlarla pek ilgili oldu¤u söylenemez, ama hayat›nda önemli yer tutan baz› kad›nlar›n oldu¤u da biliniyor. Büyük aflklar›ndan Cecilia da bunlardan biriydi. Kendi günlü¤ünde yer alan

Y


BD MAYIS 2015

ve Mona Lisa ile diyalo¤unu anlatan bölümde öne sürüldü¤ü gibi, bir çok eserini bitirmemifltir Da Vinci. Vasari onun için flöyle yazar: “Sanat›n›n yarat›c› gücüyle birçok fleye bafllad› ve hiçbirini asla bitiremedi; çünkü eli zihninde canland›rd›¤› fleylere sanat›n kusursuzlu¤unu veremiyormufl gibi geliyordu ona.”(*)

”... heykeltrafl yap›tlar›n› ressamdan daha büyük bir bedensel çabayla; ressam ise daha büyük bir zihinsel çabayla gerçeklefltirir.”

u nedenle de, imkâns›z› yaratmaya çal›flan büyük dahi, bir çok eserini yar›m b›rakm›fl, baflka bir eserinde imkâns›z› yakalamaya çal›flm›flt›r. Biten eserlerinin ço¤u da kendisine ›smarlanan eserlerdir. Birgün Cecilia, “Niçin heykel yapm›yorsunuz? Resmi daha m› üstün görüyorsunuz? Oysa siz ayn› zamanda bir heykeltrafls›n›z,” diye sorgular.

“Do¤ru,” diye karfl›l›k verir Leonardo gülümseyerek. “Hem heykelle hem resimle u¤raflt›¤›m için san›r›m, hangisinn daha üstün oldu¤u konusunda bir hükme varabilirim... Fark flu ki, heykeltrafl yap›tlar›n› ressamdan daha büyük bir bedensel çabayla; ressam ise daha büyük bir zihinsel çabayla gerçeklefltirir...”(**) Leonardo da Vinci’yi anlatmak, bir dergi sayfas›n›, hatta bir derginin tamam›n› kat kat aflar. Bu nedenle yaz› daima eksik kalacakt›r. Da Vinci’ nin kusursuzu ve imkâns›z› aramas› gibi, onunla ilgili yaz›lar da, kitaplar da bu hedefte olaca¤›ndan yar›m kalmak zorundad›r bana göre. Tamamen bir Leonardo da Vinci kitab› yazabilmek imkâns›za yak›n bir ifl yapmak olmal›. Baz› yönleri, o da oldukça kabaca anlat›labilir, yaz›labilir. O kadar... Belki bir sonraki yaz› Mona Lisa’n›n kimli¤i ve aflk› Cecilia’n›n yarat›c›l›¤›na katk›s› olacakt›r. Yetersiz, ama yol aç›c›... Baz› insanlar anlat›lamaz, hissedilir.•

B

mumtazidil@butundunya.com.tr Cecilia Gallerani

*Bruno Nardini, Leonardo da Vinci, Bir Ustan›n Portresi, Can yay›nlar›, Çev. Kemal Atakay, s.60) **(age. S.86) 91


E

rmeni Sorunu'na bu flekilde hiç yaklafl›lmam›flt›… Uluslararas› arenada y›llard›r bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan'dan ezber bozacak bir çal›flma... Elinizdeki "belge-söylefli" kitab›; Ermeni Sorunu'nun Türkiye ve Bat› dünyas›ndaki tart›fl›lma biçimlerine elefltirel yaklafl›yor, soyk›r›m hukukunun güncel geliflmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu'nun geçmifline ve "soyk›r›m"›n evrensel tarihine e¤iliyor. Karfl›l›kl› önyarg› ve nefretten ar›nman›n, geçmiflle hesaplaflman›n, hukuku bir silah de¤il, çözüm ve diyalog için kullanabilmenin yollar›n› ar›yor.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Kültür ve Sanat Dünyas›ndan

BD MAYIS 2015

Tekin Özertem

ayvan H Hikayeleri George Orwell, [1] ülkemizde daha çok “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adl› roman› ile tan›n›r. Bana göre en çarp›c› eserlerinden biri de hemen II. Dünya Savafl› sonras›nda bas›lan, masal›ms› anlat›m› ile “Hayvan Çiftli¤i” adl› eseridir. ayvanlar›n, kendilerini sömüren çiftlik sakinlerine baflkald›r›p çiftli¤in yönetimini ele geçirifllerinin öyküsüdür bu George Orwell kitap... Amaçlar› hep birlikte “hayvanca” yaflayabilecekleri eflitlikçi bir toplum oluflturmakt›r. Ne yaz›k ki bunu baflaramazlar. Domuzlar, kendileri gibi domuz olan, binbafl› dedikleri Koca Reis’in önderli¤inde örgütlenip yönetimi ele geçirirler. Devrim yozlafl›r ve zavall› hayvanc›klar insanlardan daha bask›c›, daha ac›mas›z bir diktatör olan Koca Reis ile ifl birlikçi domuzlar›n yönetiminde yaflamaya mahkûm olurlar.

H

93


BD MAYIS 2015

lkemizde ilk kez Halide Edip Ad›var’›n çevirisi ile Maarif Vekaleti / Milli E¤itim Bakanl›¤› taraf›ndan 1954 y›l›nda yay›mlanan, sahneye uyarlan›p bir çok kez sahnelenen ve filme de aktar›lan bu kitab› ilk ne zaman okudu¤umu tam olarak hat›rlam›yorum. Gençlik y›llar›nda okumufl olsam gerek. Hat›rlad›¤›m: George Orwell’in insanl›k tarihi boyunca süregelen bu döngüyü, insanlar›n insanca yaflamay› beceremeyifllerini -Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ün gelecekçi / fütürist uslubuna karfl›n- neden fabl olarak kaleme ald›¤›n› o y›llarda düflünmemifl olmam. Küçük bir çocukken okudu¤um,

Ü

94

Ezop ve La Fontaine’in genellikle hayvanlar aras›nda geçen öyküleri gibi alg›lam›flt›m Hayvan Çiftli¤i’ni de... Sonra sonra, akl›m erer oldu¤unda düflünür oldum bu tür bir anlat›ma baflvurman›n Orwell öncesinde de oldu¤u gibi özdenetim / otokontrol ve sansür endiflesinden, otorite taraf›ndan d›fllanma ve cezaland›r›lma korkusundan kaynaklanm›fl olabilece¤ini. 1944 y›l›nda yaz›lm›fl olsa da ça¤dafl diyebilece¤imiz bu esere, öyküsü, Stalinizmin uygulamalar›; Koca Reis Domuz da Stalin ile benzeflti¤inden II. Dünya Savafl›‘n›n hemen sonras›nda müttefikleri SSCB’ni k›zd›rmamak için ‹ngiltere'de sansür uygulanm›fl olmas›; 1954 y›l›nda çizgi film olarak beyaz perdeye aktar›ld›¤›nda filmin senaryosuna CIA taraf›ndan müdahale edildi¤i iddias› bu düflüncemin birer kan›t› gibi … Bu nadir yaz›n türünün, fabl›n, “‹nsan d›fl›ndaki bitki, hayvan gibi canl› ve eflya gibi cans›z varl›klar› insanlaflt›r›p konuflturarak, aç›k ve etkili bir biçimde söylenmesinde sak›nca görülen bir düflünceyi gizleyerek; kiflileri elefltirmek ya da insanlara ders vermek için yaz›lan k›sa, genellikle manzum hikâyelere denir.” fleklinde tarif ediliyor olmas› da düflüncemi oldukça desteklemekte. Bu da flu demek oluyor: Demek ki Ezop’dan George Orwell’e kadar geçen iki bin küsur y›l boyunca insan yaflam›nda pek bir fley de¤iflmemifl.


BD MAYIS 2015

Demek ki Ezop’dan George Orwell’e kadar geçen iki bin küsur y›l boyunca insan yaflam›nda pek bir fley de¤iflmemifl. Toplum ve yönetim taraf›ndan d›fllanma, cezaland›rma korkusundan kaynaklanan özdenetim / otokontrol ve sansür hep var olagelmifl. Demoklesin k›l›c› gibi sal›n›p durmufl elefltiren, yanl›fl olan ile do¤ruyu k›yaslayan düflünürler ile sanatç›lar›n bafllar›n›n üstünde… abl, Frans›zca Fable sözcü¤ünden geçme bir sözcük dilimize. Ne zaman geçti¤i belli de¤il, tüm çabama ra¤men ö¤renemedim. Di¤er Frans›zca sözcükler gibi [2] Tanzimat Dönemi sonras›nda buyur etmifl olsak gerek. Ama tür olarak geçmifli yüzy›llar öncesine uzanmakta. Günümüze ulaflan belgelere göre ilk fabllar Frigler taraf›ndan yazılm›fl. Hititler de tafl tabletlere yazd›klar› fabllar› bir güzel resimlemifller. Uzak geçmiflteki en ünlü fabl yazarlar› Ezop, La Fontaine [3] ve kimli¤i konusunda farkl› görüfller öne sürülen Beydaba. Tabii Mevlana’n›n [4] Mesnevi’ sindeki hayvan hikayeleri ile divan flairi fieyhi’nin [5] “Bir eflek var idi zaif ü nîzar / Yük elinden kat› flikeste vü zâr…( Zay›f bir eflek vard› / Yük

F

çekmekten anas› a¤lard›…)“ diye bafllayan Harnâme [6] adl› ünlü mesnevisini de göz ard› etmemek gerek. ‹lk kez, Nihat Sami Banarl›’n›n lise edebiyat derslerinde okutulan “Metinlerle Türk ve Bat› Edebiyat›” adl› ders kitab›nda okudu¤um Harnâme de bizim edebiyat›m›zdaki ilk fabl örne¤i… La Fotaine’in fabllar›, ‹brahim fiinasi [7] taraf›ndan çevrilmifl ilk kez dilimize. fiinasi’nin çevirilerini Receb Vahyî’nin [8] ünlü Rus fabl ustas› ‹van Andreyeviç Kr›lov’dan [9] yapt›¤› çeviriler izlemifl. Ahmet Mithat, Ali Ulvi Elöve, Nurullah Ataç, Orhan Veli Kan›k, Ömer R›za Do¤rul, Kemal Demiray, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Siracettin Has›rc›kl›o¤lu, Sebahattin Eyübo¤lu da La Fontaine ve Ezop’ dan çeviri yapan yazarlar›m›zdan. Tar›k Dursun K. La Fontaine ve Ezop’ dan yapt›¤› çeviri95


BD MAYIS 2015

lerin yan› s›ra ‹van Andreyeviç Krilov’ dan da çeviriler yapm›fl ve hayvanlarla ilgili birçok hikâye yazm›flt›r . u arada de¤erli dostum Yalvaç Ural’›n “La Fonten Orman Mahkemesinde” adl› eserini de anmak isterim. La Fontaine, fabl›n babas› olarak kabul edilen ve M.Ö. VI. yüzy›lda yaflad›¤› varsay›lan Ezop’un izleyicisi. Ezop da bizim Nasrettin Hoca gibi… Gerçekten yaflay›p yaflamad›¤› tart›flmal›. Masallar›n onun taraf›ndan yaz›ld›¤›na dair kan›t yok. ‹lk kez M.Ö. IV. Yüzy›lda derlenmifl. M.S. I. Yüzy›lda Yunancadan Latinceye çevrilmifl. Yaklafl›k bin yüz y›l sonra da Jean de la Fontaine'e esin kayna¤› olmufl. Kimi kaynaklarda fabl türünün ilk kez Hindistan’da ç›kt›¤›, ilk yaz›l› örne¤in de yazar› belirsiz "Pançatan-

B

96

tra" masallar› oldu¤u ileri sürülmekte. Tahminen M.Ö. 300 y›llar› aras›nda yaz›lm›fl. ‹kinci yaz›l› örnek de yine Hindistan’da M.Ö. 300’lü y›llarda yaz›ld›¤› öngörülen Beydaba’n›n “Kelile ve Dimme” adl› eseri. Bu fablda da ülke yönetimi, felsefe ve e¤itimle ilgili sorunlar dolayl› olarak ele al›nm›fl ve elefltirilmifl. Her ne kadar Krilov, günümüzden yaklafl›k 150 y›l önce aksini söylemifl olsa da fabllar günümüzde hâlâ çocuklara yönelik öyküler/masallar olarak de¤erlendirilmekte. Ben çok küçükken kahramanlar› genellikle hayvanlardan oluflan bu öykülerin hayvanlar için yaz›ld›¤›n›, okuma yazma bilmeyen hayvanlar›n bu masallar› nas›l okuyacaklar›n›, havanlar›n birbirlerine karfl› ne kadar ac›mas›z, bencil olduklar›n›


BD MAYIS 2015

düflünürdüm. Kuzenlerim Ercan ve ‹ncisel ile kedimiz Sarman’›n kral oldu¤u kötülere yer olmayan Sarmanya adl› bir devlet kurup, büyüklerin anlamayacaklar› (!) Sarmanca diye bir dil bile uydurmufltuk. Düflenem›rbilyormusunuzungg›(!) an›mca fabl, günümüzde çok daha önemsenmesi gereken bir edebiyat türü. Çünkü giderek say›lar› artan Demokleslerin k›l›çlar› bafllar›m›z›n üzerinde sal›n›p durmakta. Sansüre karfl› en iyi, en güvenli yollardan biri insanlara olan bitenleri hayvanlar arac›l›¤› ile aktarmak. Bunun yolu da büyük küçük hayvan hikayelerini yeniden yeniden okuyup okutmak ve anlamaya çal›flmak. Bu arada iki önemli ustay› da anmak isterim: Biri, “Fables for our times / Zaman›m›z›n Fabllar›” adl› eseri ile Amerikal› usta mizah yazar› James Thurber. [10] Di¤eri de” Penguenler Adas›” gibi müthifl bir eseri bize arma¤an eden Anatole France.[11] Kimilerince tam anlam›yla fabl olarak de¤erlendirilmese de hayvanlar›n (!) dünya-

K

James Thurber

s›na dair harika bir roman Penguenler Adas›. Yolu penguenlerle dolu bir adaya düflen, gözleri iyi seçemedi¤i için penguenleri vaftiz eden bir papaz yüzünden yaflamlar› alt üst olan penguenlerin öyküsü... 1908 y›l›nda yay›mlanan, sana söylüyorum o¤lum anlayas›n gelinim türünden okunmas› gereken bir roman... ‹yi okumalar...• tekinozertem@butun dunya.com.tr 1-George Orwell, ‹ngiliz Yazar; 1903-1950 2-Türkçede Frans›zca kökenli 6500 sözcük vard›r. 3-La Fontaine, 1621-1695 4-Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, 1207-1273 5-fieyhi, 1371?-14316-Eflek Hikayesi 7-‹brahim fiinasi, 1826-1871 8-Receb Vahyî, 1867-1923 9-‹van Andreyeviç Krilov, 1769-1844 10-James Thurber, 1894-1961 11-Anatole France, 1884-1924 97


Dünya Döndükçe Sabriye Afl›r

Bir ”‹nsan Birli¤i” Laboratuvar›

S›n›r Tan›mayan Paylafl›m Kenti:

Auroville Dünyan›n her yerinden en eski ve en büyük ekoinsanlar›n, dil, din, ›rk ayr›m› komünü olarak 48 y›ld›r olmaks›z›n bir arada, konuklar›n› a¤›rl›yor… do¤ayla ve birbirleriyle üney Hindistan’da Pondicherry yak›nlar›nda kurulan Auroville uyum içinde, “kendilerine (fiafak Kenti)’in temelleri, yeterek” mutlu yaflamalar› M›s›rl› bir anne ile Edirneli bir baban›n amac›yla kurulan Hindis- k›z› olarak Paris’te, 1878’de dünyaya tan’daki Auroville, dünyan›n gelen Mirra Alfassa taraf›ndan at›ld›.

G

Guru Mirra Alfassa, 1930’lu y›llarda akl›na düflen “insanlar›n birlikte kardeflçe yaflayacaklar› evrensel bir kent” hayalini UNESCO’ya tafl›d›. Ve UNESCO, 1966 y›l›nda oybir-

98


BD MAYIS 2015

li¤iyle ald›¤› kararla insanl›¤›n gelece¤i için önemli gördü¤ü bu projeyi desteklemeye bafllad›. UNESCO, Birleflmifl Milletler ve Hindistan hükümeti taraf›ndan desteklenen, evrensel bir ekokent projesi olan Auroville, ana amac›n› “farkl›l›klar içinde insanlar›n birli¤ini sa¤lamak” olarak belirledi.

Ayn› zamanda bir “günefl enerjisi santrali” olan Matrimandir, ziyaretçilerinin huzur bulmas› amac›yla yap›lan bir meditasyon merkezi. Çevresinde genifl ve bak›ml› bahçeler yer al›yor.

neli” Mirra Alfassa, birlikte yaflam vizyonunu da ortaya koyan, Auroville’in dört maddelik tüzü¤ünü de aç›klad›: 1- Auroville kimseye ait de¤ildir. Auroville, bütün insanl›¤a aittir. ubat 1968’de, 124 fark2- Auroville, sürekli bir e¤il› ulustan 5 bin kiflinin tim, sonsuz bir ilerleme ve hiç kat›l›m›yla, Auroville’ yafllanmayan bir gençli¤in yeridir. in ortas›ndaki banyan 3- Auroville, geçmiflle a¤ac›n›n çevresinde gelecek aras›nda bir toplan›larak, kentin köprü olmay› amaçlar. temelleri at›ld›. Tüm Yeni edinilen bilgilerin kat›l›mc›lar, ülkele›fl›¤›nda, gelece¤e rinden getirdikleri cesurca ilerleyecektir. topra¤› Auroville’deki 4- Auroville, ‘gerçek amfi tiyatroda yer alan bir insan birli¤i’ için daire biçimindeki bir maddesel ve ruhsal çana¤›n içine b›rakt›lar araflt›rmalar›n yap›ld›¤› Kentin kurucusu Mirra ve böylece 100’den Alfassa Edirneli baba Moïse yaflayan bir laboratuvar fazla ülkeden gelen Maurice Alfassa ile M›s›rl› olacak. toprak, ayn› kasenin anne Mathilde Ismalun’un k›z› Mimar Roger Angeve Hindistanl› Guru Sri içinde bulufltu. Bu özel Aurobindo’nun ö¤rencisi ve r’›n 50 bin kiflinin tören s›ras›nda “Edirtakipçisi idi. yaflayabilece¤i biçimde

28

99


BD MAYIS 2015

Auroville’de yaflayanlar›n dinlenme alanlar› parklar, Afrika ve Hindistan’da yetiflen, her bir dal›n›n yere do¤ru uzanmas›yla toprakta yeniden kök salarak yeni gövdeler oluflturdu¤u için sonsuzlu¤u simgeledi¤ine inan›lan ve kutsal kabul edilen pek çok banyan a¤ac›n› bar›nd›r›yor.

bir plan›n› haz›rlad›¤› Auroville, çorak ve bak›ms›z topraklar üzerinde ad›m ad›m büyüdü ve geliflti. Auroville gelifltikçe, üzerinde bulundu¤u arazi de daha fazla yeflillendi ve sa¤l›kl› bir çevreye kavufltu. Bugün yaklafl›k 30 ülkeden 2 bin 500’e yak›n insan›n yaflad›¤› ve 800 hektara yay›lan Auroville de, “kendine yeten ve do¤ayla uyumlu” ideal bireylerin oluflturdu¤u ideal bir topluMimar Roger Anger taraf›ndan haz›rlanan Auroville kentinin maketi 100

mun bir arada ve var olabilece¤i ülküsünün yaflama geçirilmesi sürdürülüyor. Bu evrensel kentte, yaklafl›k 2 bin insan sürekli olarak yaflam›n› devam ettirirken, konuklar›n bir k›sm› uzun dönem, bir k›sm› ise k›sa dönemli kal›yorlar. Auroville, temel iflgücü gereksinimlerinin karfl›lanabilmesi amac›yla, çevresindeki pek çok köyden binlerce insana da ifl imkân› sa¤l›yor.


BD MAYIS 2015

Auroville’deki sosyal yap›lardan biri

uroville’de, Bar›fl Alan›, Kent Bölgeleri ve Yeflil Kuflak olmak üzere üç temel alan ayr›lm›fl bulunuyor. Kent Bölgeleri’ni ise, Endüstriyel Bölge, Uluslararas› Bölge, Kültürel Bölge ve Yerleflim Bölgesi oluflturuyor. Kentin tam merkezindeki Bar›fl Alan›’da; Matrimand›r isimli ve küre biçiminde bir mimariye sahip meditasyon alan›, göller, bahçeler ve dinlenme yerleri var. Sanayi Bölgesi’nde ise, Auroville’in kendine yeten bir kent olabilmesi için “yeflil endüstri” uygulamalar› yürütülüyor. Bu bölgede, küçük ve orta ölçekli

A

Mirra Alfassa:

“Auroville tüm ülkelerden kad›nlar›n ve erkeklerin; bütün inanç, politik görüfl ve milliyet ayr›mlar›n›n üstünde, bar›fl ve ilerici bir uyum içinde yaflamalar›n› mümkün k›lacak evrensel bir kent olmay› amaçl›yor. Auroville’in temel hedefi ‘insan birli¤i’ni gerçeklefltirmektir.”

atölyeler, üretim ve e¤itim merkezleri ile el sanatlar› alanlar› yer al›yor. Yerleflim Bölgesi, Auroville topraklar›nda kaplad›¤› 189 hektarl›k alanla, en büyük bölge olma özelli¤ini tafl›yor. Parklarla çevrili bu bölge ise, sakinlerine hem bireysel hem de bir arada yaflam alanlar› sunuyor. Bu büyük bölgenin yüzde 45’i infla edilmifl arazi, kalan yüzde 55’i de yeflil alanlardan olufluyor. 74 hektarl›k Uluslararas› Bölge’de, k›talara göre grupland›r›lm›fl, ulusal ve kültürel etkinliklere ev sahipli¤i yapan alanlar yer al›yor. 93 hektarl›k Kültürel Bölge ise, araflt›rma ve uygulama çal›flmalar›, e¤itim, sanatsal ve sportif etkinliklere olanak sunuyor. Kenti çevreleyen, Auroville’in akci¤erleri “Yeflil Kuflak” ta ise, organik çiftlikler, mand›ralar, meyve bahçeleri, ormanlar ve yaban›l yaflam alanlar› yer al›yor. Bu do¤al alan, g›da, kereste gereksinimi ve do¤al ilaçlar›n temini için bir kaynak daha sa¤l›yor. Auroville’de gün boyunca dans, 101


BD MAYIS 2015

Auroville’de do¤ayla yaflam iç içe

e¤itim, yoga, atefl bafl› e¤lenceleri, aerobik, pilates, müzik, çamur havuzu, tiyatro, meditasyon, film izleme, a¤açland›rma, partiler, organik tar›m, kamu hizmetleri, flehir planlama ve yenilenebilir enerji çal›flmalar› gibi pek çok ifl ve topluluk etkinlikleri, hem kentin sürekli sakinlerini hem de konuklar›n› bekliyor. Kütüphaneden bir görünüfl

ahvalt› ve yemek, temizlik, bahçe sulama ve geri dönüflüm çal›flmalar› gibi ifllerde de, iflbölümü devreye giriyor. Kentte sa¤l›k merkezi ve eczane de yer al›yor. Fakat eczanedeki ilaçlar›n üzerinde fiyatlar› yok. Çünkü burada para geçmiyor. ‹laca ihtiyaç duydu¤unuzda bunu al›p, karfl›l›¤›nda da bir iflin ucundan tutman›z yeterli oluyor. Burada yaflamak için “kiflisel kazanç” fikrini bir yana b›rakman›z ve burada iflleyen “barter” sistemine uyum sa¤laman›z gerekiyor. Birlikte yaflama ve iflbirli¤i yapma kültürünü pekifltiren unsurlardan biri olarak, mutfaklar da ortak kullan›mda. Auroville, enerji gereksiniminin neredeyse tamam›n› da kendi yenile-

K

102

nebilir enerji kaynaklar›ndan sa¤l›yor. Kentte, at›klar›n da geri dönüflümü titizlikle sa¤lan›rken, ulafl›mda bisiklet kullan›l›yor. Bilimsel araflt›rma ve çal›flmalar ise kentteki laboratuvarda gerçeklefltiriliyor. Auroville’e gitmek ve orada yaflamak için, pasaport ve Hindistan vizesine ihtiyac›n›z var. Buraya yerleflmek istiyorsan›z, Auroville Vakf›’n›n da yönetimini elinde tutan Hindistan hükümeti, oturum iznini ‘Onursal Gönüllü ‹flçi’ ad› alt›nda kolayl›k sa¤layarak veriyor. Auroville’in bir Türkiye ofisi de var.• sabriyeasir@butundunya.com.tr


Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy

Bitkilerin Müzikli Yaflam› Hindu dininde Tanr› Krishna’n›n, bitki büyümesini h›zland›rmak ve büyüleyici bir yeflillik oluflturmak için müzikten yararland›¤› söylenir. Çok sonralar›, Mo¤ol ‹mparatoru Ekber’in saray›ndaki bilgelerden olan Mian Tan Sen de, dinsel flark›lar (raga) seselendirerek bitkilerin daha çok yeflillenip daha h›zl› çiçek açmas›n› sa¤lad›.

Ekber fiah 103


BD MAYIS 2015

Hindistan’da bir Üniversite’nin Botanik bölüm baflkan› Dr. T. C. Singh de bu bilgilerden esinlenerek kendisi birtak›m çal›flmalar yapmay› planlad›.

Dr.

Singh, her sabah, Günefl ortal›¤› ayd›nlat›rken, mimozalar›n›n karfl›s›na geçip keman›yla, Hindistan’a has geleneksel parçalar çal›yordu. Bir ay sonunda, mimozalar›n büyümesi, kontrol grubuna oranla iki misli artm›flt›. Bundan yüreklenen Singh, Gouri Kumari adl› müzisyen arkadafl›ndan, k›na çiçekleri için, “vena” adl› yedi telli bir müzik aleti ile bir raga çalmas›n› istedi. Kumari, her sabah ayn› saatte, 25 dakika süreyle vena çald›. K›na çiçekleri beflinci hafta sonunda, kontrol grubundakilere oranla ortalama % 72 daha çok yaprak verdiler ve boylar› da % 20 daha uzundu. Bu baflar›lar›ndan sonra Singh, uygun bir biçimde kullan›lan ses dalgalar›n›n tarlalardaki tar›m ürünle-

rinin verimini art›r›p art›rmayaca¤›n› araflt›rmaya koyuldu. 1960 y›l›ndan 1963’e kadar bir gramofon ve hoparlör yard›m›yla, tarlalarda erken, orta ve geç aflamalardaki alt› de¤iflik çeltik türüne raga dinletti. Sonuçta, buralardan al›nan ürün, bölge ortalamas›ndan %25- 60 daha fazla oldu. Ayr›ca, f›st›k ve tütün bitkilerini de müzikle uyar›p %50’den fazla verim sa¤lamay› baflard›. Yürütülen bütün bu deneylerin sonucunda Dr. T.C. Singh, 1963 y›l›nda, Bihar Tar›m Koleji dergisinde yay›mlanan "Müzik ve Dans›n Bitkiler Üzerindeki Etkisi" adl› yaz›s›nda flöyle bir yorumda bulunuyordu: "Armoni halindeki ses dalgalar› bitkilerin geliflimini, çiçek açmas›n›, meyva vermesini ve tohum verimini etkiledikleri, hiç bir kuflkuya yer b›rakmaks›z›n kan›tlanm›flt›r."

A

B.D. de ‹llinois eyaletinde bir kasabada, botanikçi araflt›rmac› George Smith, Singh’in deneylerini okuyup çok etkilendi ve kendisi de bu konularda araflt›rma yapmaya karar verdi. Ayn› s›cakl›k ve nem düzeyinde tutulan birbirinin efli iki seraya, m›s›r ve soya fasulyesi ekti. Seralardan birine bir pikap yerlefltirip, günde 24 saat Gershwin’in Mavi Rapsodi (Rhapsody in Blue) flark›s›n› çald›. Müzik çal›nan seradaki tohumlar, sessiz seradakilere göre daha erken filizlendiler. Büyüdükçe de yine kontrol


BD MAYIS 2015

grubuna göre daha güçlü, daha yeflil oldular ve gövdeleri de daha kal›nd›. 1968 y›l›nda A.B.D. Denver’den bayan Dorothy Rettalack, filodendron, m›s›r, turp, sardunya ve Afrika menekflelerinden oluflan bir grup bitkiye, piyanoda Si ve Re notalar›na saniyede bir kez vurularak haz›rlanan bir bant çalan bir düzenek kurdu. Bu dayan›lmaz tekdüze sesler befl dakika sürüyor, befl dakika susuyor, sonra yine ayn› sal›n›mlarla yineleniyordu. Müzik hergün 12 saat boyunca aral›ks›z sürüyordu. ‹kinci haftan›n sonunda sardunyan›n yapraklar› sararmaya bafllad›. Üçüncü hafan›n sonunda ise, bitkilerin hepsi ölmüfl, ama flafl›rt›c› bir flekilde Afrika Menekfleleri sa¤ kalm›flt›. Ölen di¤er bitkiler, ses kayna¤›ndan uza¤a

Dorothy Rettalack

kaçarcas›na yere y›¤›lm›fllard›. Afrika menekfleleri ise müzikten etkilenmemifl görünüyordu. Dingin bir ortamda yetifltirilen kontrol grubu bitkiler ise sorunsuzca büyümelerini sürdürüyordu. Bu çal›flman›n sonuçlar›, bilim

çevrelerince büyük tart›flmalara neden oldu. ayan Rettalack’›n izinden giden iki ö¤rencisi, kabaklar üzerinde sekiz haftal›k bir deney yapt›lar. Odac›klardan birinde, gürültülü rock türü müzik, ötekinde ise klasik müzik çalan birer radyo yerlefltirilmiflti. Klasik müzik dinleyen kabaklar radyoya, yani müzi¤in kayna¤›na sanki ulaflmaya çal›fl›yorlard›. Hatta kabaklardan biri, büyük bir sevgiyle radyoyu sar›p sarmalam›flt›. Rock yay›n› dinleyen kabaklar ise, radyodan kaçmaya çal›fl›r gibi aksi yöne e¤ilmifllerdi. Ö¤rencilerinin baflar›s›ndan cesaret alan bayan Rettalack, 1969 y›l› bahar›nda balkaba¤›, m›s›r, petunya, kadife çiçekleriyle ayn› deneyi yineledi.Al›nan sonuç ayn›yd›. Rock müzi¤i dinleyen grup can çekiflirken, klasik müzik dinleyen grup, sanki müzi¤in tad›n› ç›kar›yor ve aç›p duruyorlard›. Daha ilginci, rock müzi¤i ile uyar›lan

B

105


BD MAYIS 2015

Klasik müzik dinleyen kabaklar radyoya, yani müzi¤in kayna¤›na sanki ulaflmaya çal›fl›yorlard›. bitkilerin, klasik müzik dinleyenlerden çok daha fazla su tükettiklerini saptam›flt› bayan Rettalack… aha sonraki deneylerde Dr. Rettalack, bitkilerini, asit rock denilen daha gürültülü bir müzik türünü dinlemek zorunda b›rakt›. Bütün bitkiler, vurmal› çalg›lar›n egemen oldu¤u bu kakafoniden uza¤a do¤ru kaç›yorlard›. Saks›lar 180 derece çevirilince, bitkiler yine kararl› bir flekilde yön de¤ifltirip aksi tarafa kaç›yorlard›. Dr. Rettalack’›n çal›flmalar›n› önceleri ac›mas›zca elefltirenlerin büyük ço¤unlu¤u, al›nan sonuç karfl›s›nda, bitkilerin rock müzi¤ine kesin tepki gösterdi¤ini kabullendiler. Dr. Rettalack bir baflka çal›flmas›nda, bir odadaki bitkilere, “La Paloma” flark›s›n›n vurmal› sazlarla çal›nan fleklini, di¤er odadakilere de ayn› flark›n›n yayl› sazlarla çal›nan›n› dinletti. Birinci odadaki bitkiler, dikeyden 10 derece kadar müzik kayna¤›ndan kaçarken, ikinci odadakiler, müzik kayna¤›na 15 derece uzanm›fllard›.

D

106

Dr. Rettalack, bu kez de Bat› ve Do¤u çalg›lar›yla bir deney yapt›. Al›nan sonuçlar çok ilginçti. fiöyleki: Bach’›n org prelüdlerini dinleyen bitkiler kayna¤a do¤ru 35 derecelik beklenmedik bir e¤im göstermifllerdi. Demek ki bitkiler Bach müzi¤ini çok sevmiflti. Ama daha ilginç olan flu ki sitar çalg›s›yla Ravi Shankar adl› müzisyen taraf›ndan çal›nan ezgilere bitkilerin gösterdi¤i ilgi, di¤erlerinin de ötesindeydi. Klasik Hint müzi¤inin kayna¤›na ulaflabilmek için bitkiler neredeyse yere yatacaklard›. En yak›ndaki bitki bir aflama daha ileri gidip hoparlörü kucaklam›flt›. Ayn› deneyde, baflka bir gruba dinletti¤i Amerikan folk müzi¤i (country western) ezgileri ise hemen hemen hiçbir tepki uyand›rmad›. A.B.D.’den Dr. Wesley Thomas ve yard›mc›s› Dr. Olga Pierrakos’un birlikte yapt›¤› flu çal›flma da, yine bitki duyarl›l›¤› yönünden ilginç: “Bir krizantem çiçe¤inin 1 metre uza¤›nda bir insan›n ba¤›rmas›n›n, çiçe¤in enerji alan›n›n önemli derecede büzülmesine yol açt›¤›n› saptad›k. Ayr›ca, gök mavisi rengini yitiriyordu alan. Titreflimleri de üçte birine iniyordu. Bir baflka çal›flmam›zda da, ac› nedeniyle ba¤›ran hastalar›n baflucunda günde birkaç saat tuttu¤umuz bitkilerin önce dip yapraklar›n›n düflmeye bafllad›¤›n› ve üç gün içinde de öldü¤ünü gördük. Birkaç kez denedi¤imiz bu çal›flma her seferinde ayn› sonucu verdi.”• yucelaksoy@butundunya.com.tr Gelecek ay: Bitkiler Savunmas›z De¤ildir


BD MAYIS 2015

"‹ki Piyano" ‹kilisi:

“Duo Piano” (‹ki piyano) alan›nda Türkiye’de ilk yüksek lisans çal›flmas› yapan iki s›n›f arkadafl›, üniversite s›ralar›nda oluflturduklar› birlikteliklerini flimdi, yurtd›fl›ndaki önemli yar›flma ve festivallerde, ülkemizi temsil ettikleri müzik etkinliklerinde de sürdürüyorlar. Yazan: GÜNEŞ BARIŞ Fotoğraflar: KEREM SALTUK

Selin fiekeranber ve Yudum Çetiner, önce üniversitedeki, sonra sanat yaflamlar›ndaki birlikteliklerinin oluflum öykülerini de birlikte anlat›yorlar: “Asl›nda biz hiç ayr›lmad›k” diyorlar...

107


BD MAYIS 2015

1997’de Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlar› piyano bölümüne Nam›k Sultonov’un ö¤rencileri olarak girdik. Daha sonra lisans ve yüksek lisans e¤itimlerimizi yurtd›fl›nda yapt›k ve 2008 y›l›nda Duo Blanc & Noir (Beyaz ve Siyah ‹kilisi) ad›yla ikili konserlerimize bafllad›k. 012 y›l›nda Stuttgart Devlet Konservatuar›’n›n “‹ki piyano yüksek lisans bölümü”nde dünyaca ünlü Stenzl kardefllerin s›n›f›nda çal›flmalar›n› sürdükleri s›rada ‹talya’da Grand Prize World Music Yar›flmas›’nda jüri özel ödülü kazanan sanatç› arkadafllar, bu baflar›lar›n›n ard›ndan çeflitli Avrupa kentlerinde uluslararas› festivallere kat›larak konserler vermeye bafllam›fllar. “Üç kez Uluslararas› Lozan Müzik Festivali’ne davet edildik. Geçti¤imiz y›llarda Fransa Belfort Festivali’nde ve Almanya Stuttgart’ta müzik festivallerine kat›larak Türkiye’yi gururla temsil ettik. Bu baflar›lar›m›z, bize Avrupa’n›n birçok 108

kentinde konserler verme kap›s›n› açt›.” Müzik alan›ndaki “ikili yolculuk” lar›na Üniversite y›llar›nda bafllayan Selin fiekeranber ve Yudum Çetiner, geleneksel Türk müzi¤ini, klasik bat› müzi¤iyle harmanlayan renkli ve özgün bir müzik anlay›fl›yla zenginlefltirdikleri repertuvarlar›yla, 2008’den bu yana ülkemizde de çeflitli kentlerde konserler veriyorlar. “‹ki piyano” repertuvar›na ve performans›na yeni bir soluk katan genç sanatç›lar, piyano ikilisi olarak kendilerini di¤er meslektafllar›ndan ay›ran özelliklerini flöyle aç›kl›yorlar: “Dünyada piyano ikilileri genelde ya kardefllerden ya da ikizlerden olufl-


BD MAYIS 2015

maktad›r. Bizim ikiz hatta kardefl bile olmama özeli¤imiz, bize ayr› bir özellik sa¤l›yor ve bu yap›m›z da, insanlar›n dikkatini çekiyor, merak›n› kurcal›yor.” 2010’daki ‹sviçre Uluslararas› Lozan Müzik Festivali’ndeki baflar›lar› nedeniyle bu festivale üç kez daha davet edilen ve Ankara, ‹zmir, ‹stanbul, Afyon ve Eskiflehir’de solo ve orkestra efllikli konserler veren genç piyanistler, bir süre önce “The Essence Of Piano Duo” ad›yla yay›nlad›klar› ilk albümlerinin yayg›n bir biçimde be¤enilmesinden heyecanla söz ediyorlar: “Uzun zamand›r planlanan ve üzerinde çok emek harcad›¤›m›z bir çal›flman›n bu kadar olumlu elefltiriler almas› bizi çok mutlu etti” diyorlar CD’lerinin özelli¤ini flöyle özetliyorlar: “CD’mizi di¤erlerinden ay›ran en büyük özellik, klasik Bat› müzi¤i ile bizim kültürümüze ait melodilerin ayn› albümde toplanmas› oldu. Dinleyiciler, Mozart’tan Faz›l Say’a kadar

”‹ki piyano ikilisi”nin CD kapa¤›

farkl› stilleri dinleme flans›n› yakalamaktalar. Ayr›ca Faz›l Say’›n Kara Toprak eserini ilk defa iki piyanoya uyarlayarak (bizim taraf›m›zdan uyarland›) çalma ve kay›t etme flans›n› yakalam›fl olmam›z da bizi çok mutlu etti. ‹ki piyano repertuar›n›n tan›nan eserlerinin yan›s›ra bizim hep severek dinledi¤imiz Türk bestecilerin eserlerini de CD’ye katarak farkl› bir sentez yapmaya çal›flt›k. CD’mizde müzikseverlere, çocuklu¤umuzdan beri kula¤›m›zda olan melodileri iki Selin fiekeranber ve Yudum Çetiner bir konserde

109


piyano ile dinleme f›rsat› sundu¤umuzu düflünüyoruz.” ‹talya’da düzenlenen “Ibla Grand Prize World Music Competition” yar›flmas›na kat›lan tek Türk piyanistler olarak 200 yar›flmac›n›n aras›ndan s›yr›larak “Jüri Özel Ödülü” almaya hak kazanan ve gö¤sümüzü kabartan ikili, bu baflar›lar›n›n ard›ndan birçok yerden davet ald›lar ve Stuttgart Typisch Türkisch Festivali, Hoch Am Trum Müzik Festivali ile Uluslararas› Fransa Belfort Müzik Festivali’ne kat›larak müzikseverlerle bulufltular. fiekeranber ve Çetiner, sanatç› dostlar› Kerem Saltuk’un da deste¤i ile çektikleri video çal›flmalar›n› da internet ortam›nda kendilerini takip edenlerle paylaflarak, çal›flmalar›n› çeflitlendiriyor ve daha genifl kitlelere ulaflmas›n› sa¤l›yorlar. Genç piyanistler, bu yo¤un çal›flma tempolar› içinde, her daim ülkemizdeki konserlere öncelik verdiklerini de ifade ediyorlar: “Türkiye’deki konserlerimiz her zaman önceli¤imiz oldu¤u için yurtd›fl›ndaki konserlerimizle bir çak›flma olmamas›na özen gösteriyoruz. Türkiye’de her geçen gün artan konser ve festival olanaklar› bizi çok mutlu ediyor. Elimizden geldi¤i kadar kat›110

l›m sa¤lamaya çal›fl›yoruz. Bu maalesef her zaman kolay olmuyor. Umar›z gelecek günlerde gençlere daha çok imkân ve destek sa¤larlar. Art›k yurtiçi ve yurtd›fl›nda okumufl, uluslararas› kariyere sahip, çeflitli baflar›lar elde etmifl bir sürü baflar›l›, genç müzisyen arkadafllar›m›z var. Bu de¤erli müzisyenlerin de kendilerini tan›tmalar›, seyirci ile buluflmalar› için daha çok olanak sa¤lanmas› gerekti¤ini düflünüyoruz. Bahar ve yaz aylar›nda konserler, festivaller daha s›klafl›yor. Konser tarihlerine göre bir araya gelerek prova yap›yoruz.” elin fiekeranber ve Yudum Çetiner, 18 May›s’ta Türkiye Filarmoni Derne¤i’nin düzenledi¤i konserler serisi kapsam›nda Ankara’da piyanolar› bafl›nda olacaklar, oradan Afyon, Eskiflehir ve Gaziantep’te birer konser verecekler. “Yaz festivalleri ve konserleri” nedeniyle yaz aylar›n› Almanya ve ‹sviçre’ de geçireceklerini söyleyen genç sanatç›lar, “çocukluk günlerinden buyana yaflamlar›n›n birer parças› olarak gördükleri” müzi¤in, flimdi bambaflka bir özelli¤ini daha keflfettiklerini söylüyorlar: “Özellikle yurtd›fl›nda kat›ld›¤›m›z yar›flmalarda ve verdi¤imiz konserlerde keflfettik müzi¤in bu özelli¤ini” diyorlar ve bu kefliflerini flöyle aç›kl›yorlar: “Yurtd›fl›ndaki her konserimizde, kendimizi ulusumuzun bir temsilcisi olarak duyumsuyoruz ve... Bu duygumuzla birleflince müzik sevgimiz, daha yo¤unlafl›yor, daha derinlikli bir anlam kazan›yor...” •


Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü

Kitap Okumay› Çok Seviyorum Ben okulda sabahç›y›m. Sabahç› olmay› çok seviyorum. Gece erken uyunacak, sabah erken kalk›lacak. Kahvalt› çabucak yap›lacak. Ondan sonra servis arabas› beklenecek. h insan›n can› biraz daha uyumak istiyor. Arabaya biner binmez, oh, bafl›n› arkaya daya, gözlerini kapa. Minicik bir uyku uyu. ‹flte o minicik uykunun tad› çok hofl. Düfl görmüyorsun ama uykunun içinde yitip gidiyorsun. Olsun, ben sabahç› olmay› çok seviyorum. Neden mi? Ö¤leden sonras› benim... Ödevlerimi

E

yapt›ktan sonra aç›yorum bilgisayar›m› ühüüü art›k ne bulursam, ne oynarsam. Annem bana çok k›z›yor, “Bak Mert sana çok yak›nda yasak koyaca¤›m!” diyor. Annemin yasa¤› flöyle olacakm›fl, bana bilgisayarla oynamay› k›s›tlayacakm›fl. “Babanla bu konuyu konuflaca¤›z. 111


BD MAYIS 2015

ya. Babam da ayn› tak›m› tutuyor. Annem hiçbir tak›m› tutmaz, onun için biz babamla bir maç› izlerken annem yine kitab›n› okur. Ne yapay›m, seviyorum iflte futbol maçlar›n› izlemeyi. Kitap okumay› sevmiyorum... Yani annem k›zmasa, baflkalar› bana ters ters bakmasa ve de gülmese, balkona ç›k›p ba¤›raca¤›m: “Ben kitap okumay› sevmiyorum. Ben kitap okumay› sevmiyorum!” kudu¤um öykünün konusunu bile bilmiyorum... Okuyorum, okuyorum, sonra akl›mda hiçbir fley yok... Bugün de kaç kez, annem bilgisayar›n bafl›ndan kalkmam› söyledi. Kalkt›m... Odama gittim. Televizyonu açt›m. Bu saatte maçlar›n yinelenmesi var. Ama bu güzel yinelemeler birfley yemeden izlenmez ki. ‹zlenir de tad› olmaz. Haydi mutfa¤a kofl, bir dilim ekmek al, üzerine krem peyniri sür, bir de içecek... Oh art›k top havada uçsun. Kaleci havada topu kaps›n. Sen de bir güzel peynir ekme¤ini ye, bir yandan da içece¤ini l›k›r l›k›r iç... Ah, ah, maçlar› izlerken cips yemek daha güzel oluyor ya, onu da yasaklad› bana annemle babam. Ama ben biliyorum. “Sen maç yinelemelerini mi izliyorsun Mert?” Dedim ya, bilirim diye. Annem bafl›ma dikildi. Elinde dün akflam okudu¤u kitap. “Al bakal›m Mert, televizyonu kapat, bu kitab› okumaya baflla!..” “C›k” kald›r omuzunu Mert, c›k de...

O O zaman ancak bir saat bilgisayar›n bafl›nda kalacaks›n...” “Pekiyi, ondan sonra?” Ondan sonra kitap okuyacakm›fl›m. Uf uf uf!.. Okuyam›yorum iflte, okudu¤umu anlayam›yorum iflte... Evimizde babam da çok kitap okur, annem de... Annem mutfakta iflini bitirdi miydi, hemen kitab›n› açar. Ya ben? Bilgisayar›m›n bafl›na koflar›m... y benim can›m bilgisayar›m, ay tufllar›n› sevdi¤im, ay aç›l›fl›n› sevdi¤im!.. Ah bir de annemin gözü bende olmasa? Gözü kitab›nda ama akl› bende. “Bakal›m bu çocuk bilgisayar›n bafl›ndan ne zaman kalkacak?” Can›m hiç kalkmak istemiyor ki... Ya futbol maçlar›na ne demeli? Üüüü, tak›m›m›z›n maç›. Tak›m›m›n maç›

A 112


BD MAYIS 2015

“Hay›r kitap okuyacaks›n...” “‹stemiyorum. Çünkü anlam›yorum...” “O¤lum o nas›l söz? Bu kitab› ö¤retmenin sana önerdi, bu kitab›n okunaca¤›n› söyledi. Ya yar›n sorarsa ö¤ritmenin?” “Uf uf uf!..” “Niçin oflay›p pufluyorsun o¤lum? Ö¤retmenimiz sizin kitap okuman›z› istiyor, daha do¤rusu kitap okuma al›flkanl›¤› kazanman›z› istiyor.” “Ben bu al›flkanl›¤› kazanam›yorum anneci¤im...” “Bilgisayarla oynama, maç izleme al›flkanl›¤›n› çok iyi ö¤renmiflsin ama...” “Çok hofluma gidiyor...”

“Niçin oflay›p pufluyorsun o¤lum? Ö¤retmenimiz sizin kitap okuman›z› istiyor, daha do¤rusu kitap okuma al›flkanl›¤› kazanman›z› istiyor.”

sen, bir toplant› yapaca¤›z...” Güldüm. “Kitap okuma toplant›s›. O toplant›da sana kitap nas›l okunur, annenle sab›rla anlataca¤›z. Senin gözlerin sat›rlarda gezerken, sen okudu¤un kitab›n konusunu, nas›l anlat›ld›¤›n› hiç mi hiç akl›nda tutmuyorsun. Hep akl›nda baflka fleyler. Ama gözün sat›rlarda. Düfllerin, akl›ndan geçenler hep baflka fleyler.” yle mi acaba? Hay›r, hay›r, babam de¤il, bu soruyu kendime sordum. Babam öykü kitab›n› uzat›yordu. Elinden ald›m. “Haydi Mert, okumaya baflla.” Diyor. Bafllayay›m bakal›m... Annem: “Hay›r, odanda de¤il, burada, salonda okuyacaks›n...” Divana uzand›m. Bafl›m›n alt›ndaki yast›¤›n alt›na bir yast›k daha koydum. Annem sevindi, “Oh oh,

Ö

“Kitap okumak da çok hofluna gidecek...” Ah ah, annem bunlar› söylerken gol oldu bile. Ama ben rahat rahat golü göremedim ki... Akflam babam geldi. “Ah Mert ah, yine kitap okumam›fls›n o¤lum” dedi. Bafl›m› öne e¤dim. Babam: “Yemekten sonra, annen, ben ve 113


BD MAYIS 2015

o¤lum okuma konumuna girdi...” dedi. Girdim mi acaba? Okumaya bafllad›m... Bafllad›m da, gözüm sat›rlarda akl›m mutfakta. Acaba annem akflama hangi yeme¤i yapt›? O çok sevdi¤im köfteden mi acaba? Uf köftenin yan›na bir de içecek... Bir köfte, bir salata, bir içecek... Bir koku ald›m ama bu koku et köftesi kokusuna benzemiyor. Ne acaba? Aaaa anlad›m, çok çok seviyorum patates köftesini. Acaba kaç tane yerim akflam yeme¤imde? Yan›nda ne güzel ketçap da var. Ban ketçaba, yut patates köftesini... Ay ay, kaç sayfa okumuflum, acaba öykünün yar›s›na m› geldim? Pekiyi ilk yar›s› neydi öykünün?.. Uf uf!.. Oku oku sen oku!.. Bu akflam maç var m› acaba? Keflke babama sorsayd›m, gazeteye baksayd›m... eyse neyse, maç varsa, babam mutlaka o kanal› açar. Ben de elmam› ald›m m›yd›, dosdo¤ru televizyonun karfl›s›na... Hart elma, tak gol... H›h sanki Sevgi benden daha iyi biliyormufl gibi... Sevgi mi kim? S›rada birlikte oturdu¤um arkadafl›m can›m. Ayn› s›n›ftay›z. Dördüncü s›n›fta arkadafl›m oldu. Ö¤retmenimiz her y›l s›ra arkadafllar›m›z› de¤ifltirir. Yar›n bu konuyu ben onunla bir güzel tart›fl›r›m. Anlaflam›yoruz. O denli çok konu var ki aram›zda tart›flt›¤›m›z... Aaa öykü bitmifl... Babam benim odamdan sesleniyor, “Mert, gel toplant› bafll›yor...” Okudu¤um öykü... Ih I Ih, ne bafl› akl›mda, ne sonu, ne konusu? Ya

N

114

babam annem bu öyküyü bana sorarlarsa? Yooo sormad›lar. Çok üzüldüklerini söylediler. Annem benden söz istedi: “Bak Mert bundan sonra kitap okurken okudu¤undan baflka birfley düflünmeyeceksin. Öyküyü düflleyeceksin...” Babam ald› sözü... “Bak yavrum, bak Mert, okudu¤un fleyin düflünü kafanda canland›r›rsan birden öykünün içine giriverirsin... Bir rüzgar, dalgalanan saçlar, yapraklar›n h›fl›rt›s›, bir kelebe¤in uçuflu, güneflin do¤uflu, ay›n güneflle yar›fl›... Bunlar›n hepsi düfl... Hiç televizyonda gördü¤ün fleyler sana düfl kurdurmaz ki. Okudu¤un fleyin düflünü kurmaya baflla, o kitab› elinden b›rakamazs›n...” Toplant› çok k›sa sürdü... Söz verdim anneme babama. “Art›k okudu¤um fleyin içinde olaca¤›m anneci¤im, babac›¤›m...” dedim. “H›h, bravo...” dedi ikisi birden. Oldum. O günden sonra hep okuduklar›m›n içinde oldum... Kitap okumay› çok sevdim. Ben flimdi s›n›fta en çok kitap okuyan çocu¤um...• muzafferizgu@butundunya.com.tr


BD MAYIS 2015

‹zlanda’dan S›rad›fl› Bir Baflkan

Jon Gnarr Buzlar ülkesi olarak tan›mlanan yaklafl›k 320 bin nüfusa sahip ‹zlanda, uzun y›llar mutlu insanlar›n yaflad›¤› dünyan›n en bar›flç›l ülkesi olarak bilindi. Yazan: G‹ZAY TEM‹ZSOYLU

O

rdusu olmayan, evlerin kap›lar›n›n kilitlenmedi¤i, polislerin ateflli silah tafl›mad›¤›, suç oran›n›n neredeyse s›f›r oldu¤u bu “huzur ülkesi” 2008 y›l›nda tüm dünyada yaflanan ekonomik kriz nedeniyle iflas etti. 5 bin kiflinin ‹zlanda’y› terk etti¤i kasvetli günlerin yafland›¤› 2009 y›l›nda ilginç bir seçim yafland›. Jon Gnarr adl› bir taksi floförü bir fleyleri olumlu yönde de¤ifltirebilece¤i inanc›yla arkadafllar›yla biraz da e¤lenmek için En ‹yi Parti (Best Party) ad›yla bir parti kurdu ve ülkenin baflkenti

Reykjavik’ten adayl›¤›n› koydu. Best Party ülkedeki tüm insanlara hem ülkelerini hem de siyaseti sevdiren


Pembe tak›m elbiseli, Reykjavik’in Belediye Baflkan› Jon Gnarr

farkl›, mizahi bir yaklafl›m sundu. Al›fl›lm›fl seçim vaatlerini tercih etmeyen Jon Garr; “Tüm havuzlara bedava havlu”, “Yeni bir Disneyland”, “Reykjavik Hayvanat Bahçesi'ne yavru bir kutup ay›s›” gibi gülümseten vaatlerle halk›n ilgisini çekti. Sonuçta %34,7 oy oran›yla rakiplerine fark atan Best Party baflkan› Gnarr, ülkesinin baflkenti Reykjavik’in belediye baflkan› oldu. eçim sonras› halka seslenifl konuflmas›nda da farkl› bir üslubu tercih eden Gnarr; “Kimsenin Best Party’den korkmas›na gerek yok;

S

Gnarr, insanlar› her f›rsatta neflelendirmeyi seviyor 116

çünkü bizim ad›m›z Best Party. E¤er en iyi olmasayd›k ad›m›z Worst Party (En Kötü Parti) olurdu. E yani flimdi biz de öyle bir partide çal›flmazd›k.” sözleriyle gülümseten ve samimi bir bafllang›ç yapm›fl. Jon Gnarr baflkan seçildikten sonra, yapt›¤› faaliyetler de di¤er siyasi liderlerden oldukça farkl›. rne¤in her sabah erken kalk›p yollardaki çöpleri bir çöp torbas›na doldurup, bunun foto¤raf›n› çekerek sosyal paylafl›m sitelerinde yay›nlam›fl. Bu foto¤raflar›n alt›na da herkesin bunu yapmas› gerekti¤ini,

Ö

Gnarr, hiçbir üniversiteden mezun de¤il. Onun kendini buldu¤u, insanlara da kendini sevdirdi¤i alan komedyenlik. Çocuklu¤unda dikkat eksikli¤i, hiperaktivite ve ayr›ca disleksi yani okuma ve ö¤renme güçlü¤ü çeken Jon Gnarr’›n The Dripping Noses ad›nda bir punk-rock müzik grubu varm›fl.


bunun güzel bir spor yöntemi oldu¤unu yazarak çevre temizli¤ine farkl› bir bak›fl aç›s›yla yaklaflm›fl. ‹nterneti çok aktif flekilde kullanan belediye baflkan›, internetle ilgili sorun yaflad›¤›nda da herkes gibi bu duruma tepki gösterip duygular›n› sosyal medyadan dile getirmifl. Gnarr eksiklerin üstünü kapatmak yerine bunu dile getiren bir siyasi lider olarak da farkl›l›¤›n› göstermifl. Savafl karfl›t›, çevreci, hayvan haklar›n› savunan ve tüketim ç›lg›nl›¤›n› elefltiren mesajlar veren eserleriyle ünlü ressam Banksy’nin büyük bir hayran› olan Gnarr, odas›n›, çal›flma masas›n›, bilgisayar›n› hep Banksy çizimleriyle doldurmufl.

Jon GnarrParlamento seçimlerinde Jedi giysisi ile oy kullan›rken

K

›sacas› yapt›klar›, konuflmalar›, siyasete ve hayata farkl› yaklafl›m›yla Jon Gnarr sadece ‹zlanda’da de¤il, pek çok ülkede isminden bahsedilen ilginç bir siyasi lider olmay› baflard›. Baflkanl›¤›n›n ilk günlerindeki bir televizyon röportaj›nda flehir yönetimi ad›na hiçbir fley bilmedi¤ini itiraf eden Gnarr yerel bas›n›n flimfleklerini üzerine çekse de sonraki günlerde önce bilenlere sonra vicdan›na dan›flarak, ”ac› reçeteler” uygulayarak ve ö¤renerek yoluna devam etti. Günümüzde ekonomik krizin etkilerinin büyük oranda giderildi¤i ve kifli bafl› gelirin 52 bin dolar›n üzerine ç›kt›¤› ‹zlanda, dünyan›n en zengin 5. ülkesi olarak görülüyor.

Gnarr ünlü ressam Banksy’nin resminin bulundu¤u odas›nda

Ülkenin durumu gibi Gnarr’›n belediye bütçesi de art›k rahatlam›fl durumda. Görev süresi geçti¤imiz y›l dolan ”Art›k s›rad›fl›, yafll› bir adam olarak yaflamak istedi¤ini” söyleyen Jon Gnarr’›n baflbakan olmas›n› isteyen ‹zlanda halk›na ne yan›t verece¤i henüz belli de¤il. • 117


Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay

43 Y›l Erkek K›l›¤›na Girdi

1

inflaatlarda, tarlalarda ve temizlik ifllerinde çal›flt›. Daooh, k›z›yla evlenen kiflinin felç olmas› üzerine, halen Luxor tren istasyonunda, yine erkek k›l›¤›nda ayakkab› boyac›l›¤› yap›yor.

2

Belgesel Çekiminde ‹tiraf

New York’ta 11 plazaya sahip olan Durst ailesinin varisi, kendi hayat›yla ilgili belgeselde iflledi¤i cinayetleri fark›nda olmadan itiraf etti. 3 ayr› M›s›r’›n Luxor kentinde k›z›na bakabilmek için erkek k›l›¤›nda ifle giden 64 yafl›ndaki bir anne, M›s›r hükümeti taraf›ndan y›l›n annesi seçildi. Sisa Abu Daooh adl› kad›n, 21 yafl›nda evlendikten k›sa bir süre sonra eflini kaybetti. Erkeklerin dünyas›nda kad›n olarak ifl bulman›n ve çal›flman›n neredeyse imkâns›z oldu¤unu görünce erkek k›l›¤›na girmeye karar verdi. O tarihten itibaren 118


BD MAYIS 2015

cinayet nedeniyle, 71 yafl›ndaki Robert Durst y›llar önce ifadeye ça¤›r›lm›fl, ancak cinayetlerle iliflkisi ispatlanamam›flt›. Belgesel çekimine ara verildi¤i s›rada mikrofonun aç›k oldu¤unu fark etmeyen Durst, kendi kendine m›r›ldan›rken tüm cinayetleri iflledi¤ini itiraf etti. Durst, New Orleans’da yakalanarak hâkim karfl›s›na ç›kar›ld›. Cinayetle suçlanan Durst’ün idam cezas›na çarpt›r›labilece¤i belirtiliyor.

raporunu da yay›nlad›. Buna göre listenin birinci s›ras›nda Hindistan, ikinci s›ras›nda Türkiye var.

4

Çocuklar Hep Ekran Bafl›nda

‹ngiltere’de yap›lan bir araflt›rma, ülkede 14 yafl›ndaki çocuklar›n günde ortalama en az sekiz saatini farkl› ekranlar bafl›nda geçirdi¤ini gösterdi.

Facebook’tan Kurallar Listesi

3

Sosyal medya devi geçen ay, bir öncekine k›yasla üç kat› uzunlu¤unda kurallar listesi yay›nlad›. Bu kapsamda, terör örgütü propagandas›

yapan, toplumsal figürlere sald›ran, cinsel fliddet ve nefret söylemi içeren paylafl›mlar siteden derhal silinecek. Toplumsal de¤erleri hesaba katt›klar›n› belirten Facebook yönetimi, içerik kald›rma konusunda farkl› kültürler ve yasalar› da göz önüne ald›klar›n› aç›klad›. Hükümetlerden gelen içerik kald›rma talepleri

Çocuklar›n en çok bilgisayar ile internette, oyun konsollar›ndaki oyunlarda ve cep telefonlar›nda vakit geçirdi¤i belirlendi. ‹lginç bir bulgu da, 14 yafl›ndaki çocuklar›n 20 y›l öncesindeki yafl›tlar›ndan daha az televizyon izlemesi oldu. 1995’te ayn› yafllardaki çocuklar günde 3,3 saat televizyon izlerken, bugün ayn› süre 2,4 saat. Yaln›z k›z çocuklar, oyun konsollar›nda erkekler kadar az vakit geçiriyor.

5

Roma’da Reklam Yasa¤›

Roma’n›n Belediye Baflkan› Ignazio Marino, “kad›n bedenini obje olarak kullanan” reklam afifllerini yasaklad›. 119


BD MAYIS 2015

Araflt›rmac›lar, Amerikan Kimya Derne¤i’ne verdikleri bilgide, bu yöntemle pirinçteki niflastan›n daha az sindirilebilir hale geldi¤ini ve vücudun normalde oldu¤undan daha az kalori ald›¤›n› anlatt›.

7 Belediye Baflkan›, ‹talya Kad›nlar Birli¤i’nin düzenledi¤i bir ödül töreninde yapt›¤› konuflmada, “Bundan böyle ‹talya’n›n baflkentinde, reklam afifllerinde kad›n bedeni bir objeyle ya da ticaretle ba¤daflt›r›larak sömürülmeyecek” dedi. Bu yasak, fliddet ça¤r›fl›m› yapan, cinsel kimlik gibi bireysel hak ve özgürlükleri ihlal eden reklam afiflleri için de geçerli olacak.

6

150 Kez Radara Yakaland›

Avusturya’n›n Villach kentinde h›z merakl›s› bir sürücünün, geçti¤imiz y›l 150 kez ayn› yerdeki radara yakaland›¤› ortaya ç›kt›.

Az Kalorili Pilav

Bilim insanlar› pilav› daha az kalorili yapma yolunu buldu: Önce, pirinci Hindistan Cevizi ya¤›yla pifliriyorsunuz, sonra yar›m gün buzdolab›nda bekletip yiyorsunuz. Sri Lankal› araflt›rmac›lara göre pilav› bu yöntemle haz›rlamak, pirincin tafl›d›¤› kaloriyi %60 oran›nda azalt›yor.

Avusturya Trafik Müdürlü¤ünün 2014 trafik raporuna göre, Villach kent polisi yabanc› bir ülkeden olan sürücüyü yüksek para cezas›n›n bekledi¤ini bildirdi. Polis, sürücünün arac›n›n plakas›n›n bir AB ülkesine kay›tl› olmas› nedeniyle, kendisine cezan›n ulaflamayaca¤› fleklinde düflündü¤ünü tahmin ediyor.

8

Çinliler ‹nflaatta da H›zl›

Çin’in Hunan eyaletinin baflkenti Çangfla’da bir inflaat flirketi 57 katl› 120


BD MAYIS 2015

gerekçesiyle tutuklanm›fl. Polis raporuna göre, yasal limitin 3 kat› kadar alkollüydü. Halbuki Hess, 12 saat önce sadece bir bira içmiflti. Geçen ay problemin ad› kondu: Otomatik Mayalama Sendromu. Yani Hess’in vücudu, a¤›zdan al›nan flekeri sindirim sisteminde alkole çeviriyor. Asl›nda tedavisi çok basit. Mantar önleyici ilaçlar ve düflük flekerli bir rejim ile hastal›k tamamen önleniyor. gökdeleni sadece 19 günde tamamlad›. Çevre dostu bina, hava kirlili¤i dikkate al›narak infla edildi. 800 daireli gökdelende ayr›ca 4 bin kifliyi bar›nd›racak ofisler de bulunuyor. Edinilen bilgiye göre, gökdelenin 220 katl› olarak infla edilmesi planlanm›flt›. Ancak bina havaalan›na yak›n oldu¤u için bundan vazgeçildi. Çinli inflaat flirketi daha önce de 30 katl› bir binay› 15 günde infla etmiflti.

9

10

Can› Meflrubat ‹stemifl

Geçen ay ABD’nin Philadelphia kentinde 4 yafl›ndaki bir k›z çocu¤u, can› buzlu meflrubat isteyince gece 3’te tek bafl›na d›flar› ç›kt›. Anabelle

Patates Sarhofl Ediyor

Nick Hess, bir gün efliyle birlikte patates cipsi yerken, afl›r› sarhofl biri gibi gülümsemeye bafllam›fl; hatta nefesinden alkol kokusu bile gelmifl. Hatta geçen y›l alkollü araç kulland›¤›

adl› minik k›z, dura¤a kadar yürüdü ve otobüse bindi. Ancak otobüs floförünün haber vermesiyle polis k›z› alarak bir hastanede gözetim alt›na ald›. Olay›n her an›n› otobüsün güvenlik kameras› tespit etti ve haber görüntülü olarak medyada yer ald›. Hastaneye götürülen Anabelle, kayboldu¤unun fark›nda olmayan anne ve babas›yla buluflturuldu.• sezinsan@butundunya.com.tr 121


BD MAYIS 2015

Akademik Baflkent Orkestras›nda Bir Robot Piyanist Yazan: ZEYNEP ÇOLAK Foto¤raflar: MURAT EK‹NC‹

32. Uluslararas› Ankara Müzik Festivali’nde geçen ay konser veren bir “piyanist”, izleyiciler taraf›ndan “dinlenilmek” yerine, “seyredildi.” ünkü konseri veren “piyanist” bir müzisyen de¤il, teknoloji ürünü bir robottu. Yap›mc›s›n›n Teotronica ad› verdi¤i bu robot piyanist, Türkiye’ deki ilk konserini festivalde Akademik Baflkent Orkestras› eflli¤inde verirken, salonu dolduran müzikseverler onun, fief Ertu¤ Korkmaz yönetiminde

Ç

122


fief Ertu¤ Korkmaz, robot piyanist Teotronica ile konser s›ras›nda sohbet ederken

Robot piyanist genifl bir “dinleyici” ve “seyirci” kitlesi önünde konser verdi

seslendirdi¤i Mozart’›n 23 numaral› La majör piyano konçertosunu dinlemekten çok, “robot piyanist”in bu yap›t› nas›l seslendirebildi¤ini seyrediyorlard›. “Yaflam›ndaki” ilk konserini Berlin Filarmoni Orkestras› eflli¤inde veren Teotronica, Türkiye’de ilk kez dinleyici ya da seyircilerinin karfl›s›na ç›kt›¤›nda, yaln›zca üzerindeki smokini ve sanatsal yetene¤iyle de¤il, konser s›ras›nda flefle yapt›¤› k›sa sohbetlerdeki flakalar›yla da büyük ilgi çekti. Orkestra Akademik Baflkent ve “konuk sanatç›” robot piyanist Teotronica, konserden sonra dinleyici ve seyicilerinin kalk›fllar›na, sahneye

davet edilen fikir babas› piyanist Roberto Prosseda’yla birlikte karfl›l›k verdi.•

Konser sonras›nda fief Ertu¤ Korkmaz ve piyanist Roberto Prosseda alk›fllara karfl›l›k verirken 123


Hadi gel art›k, gel! Yazan: NESL‹HAN YAfiAR

Dün ald›m haberini k›z›m, iyiymiflsin. Mutlu ettin hepimizi... Dilerim hep öyle iyi kalas›n. Oras› en güvenli, en güvenilen yermifl duydu¤umca...

H

ep huzurla kal orada emi k›z›m... Bir ay oldu flimdi de senden haber geleli...Yar›n tekrar görüflece¤iz k›z›m... Yar›n da verirsin dilerim güzel haberlerini "sa¤l›¤›m iyi, karn›m tok, huzurum çok" dersin umar›m... Burada yaflam ayn› yavrum... Bahar geldi da¤a, tafla... Koyunlar da tatt› anneli¤i, kuzular yerinde durmuyor. "Kufllar" desen c›v›l, c›v›l, yüre¤im gibi... Babanla ben bildi¤in gibiyiz iflte... Ama bu bahar daha baflkay›z be kızım. Daha dolu, daha anlaml› sanki yaflam... Bu bahar baflka çiçekler de açt› sanki içimizde. Çok mutluyuz be yavrum! Keflke flimdi sen de olsayd›n yan›m›zda. Yine de vars›n ya, yetiyor be güzel k›z›m... 124

Önce k›yamad›m sana, gönderemedim seni oralara, güvenip de dünyaya. Ama flimdi baflkay›m yavrum... Vars›n ya soluk al›yorsun ya, ben de var›m. Can›ma can katan yavrum. Bugün de ald›m haberini. Gelecekmiflsin yak›nda. Sa¤l›¤›n pek yerindeymifl. Can at›yormuflsun yan›m›zda olmaya... Ama önce biraz bekle yaflama nedenim... Seni incitmeyecek bir dünya, üflütmeyecek kollar, aç b›rakmayacak eller, k›rmayacak diller bulay›m. Bofl kovanlar› süpürüp insanlarin evlerinin önlerinden, sana güllerle dolu bahçeler sunay›m. "Oldu¤un yerde kal" diyece¤im elimde olsa... Ama de¤iflir belki yavrum herfley, de¤iflir dünya... Belki senin gülüflündür tek eksik olan.... Hadi gel art›k yavrum! Dokuz aydan fazla oldu sen yola çıkalı... Art›k gün say›yoruz. Bugün ya da yar›n geleceksin. Hadi gel, gel de de¤ifltir art›k herfleyi... Do¤acak olan yaln›zca sen de¤ilsin. Sen do¤unca, biliyorum, insanl›k da do¤acak... •


‹nsanlar Yaflad›kça Mehmet Ünver

Bir Evden Kaçma Öyküsü

stanbul'un Anadolu yakas›ndaki evlerin ço¤unun bir bahçesi, hemen her bahçeninse bir çarda¤› ve su kuyusu oldu¤u günlerdi. Evlerin ço¤u bahçeli ve tek katl›, ya da en fazla iki katl›yd› o zamanlar. fiimdiki gibi apartmanlar yoktu.

125


BD MAYIS 2015

Onlar›n yerlerinde kendili¤inden yetiflmifl erik, incir, ayva a¤açlar›yla dolu arsalar ve bostanlar vard›. Haziran geceleri ›fl›l ›fl›l par›ldayarak dolaflan atefl böcekleriyle dolard› o arsalar. edi yafl›mdayd›m. ‹lkbahar ve yaz günleri sabahtan akflama kadar kan ter içinde bahçelerde ve yemyeflil oyun arsalar›nda oynuyorduk. Yaln›zca ö¤len yemeklerinde ve bir de çok susad›¤›m›zda su içmek için eve girerdik. O yafllarda çevre bize rahatl›kla kaybolaca¤›m›z kadar büyük görünürdü. Korktu¤umuz halde bazen merak›m›za yenilip evden uzaklafl›r, yeni bir yerler keflfetme arzusuyla komflu arsalara, hatta daha

Y

uzaktaki mahallelere kadar giderdik. Annem, bu huyumuzu bildi¤i için sürekli olarak bafl›m›za kötü bir fleylerin gelece¤i korkusuyla yafl›yordu. Bu nedenle kardeflimle benim evden en fazla ne kadar uzaklaflabilece¤imizi belirlemiflti. Bir s›n›r›m›z vard›. Evimizden iki kap› ötesine kadard› bu s›n›r. Oradan ötesi yasakt›. Bahçemiz çok güzel ve Bo¤az manzaral› da olsa, bize konulan s›n›r›n ötesine uzaklara, evvelce gitmedi¤imiz yerlere gitmek için dayan›lmaz bir istek duyuyorduk. Bir haziran günü kardeflimle her fleyi göze al›p evden kaçt›k. Bizim için baflka bir ülke say›lacak uzakl›ktaki Nakkafl Tepe'ye ç›kt›k. O yükseklikten bakt›¤›m›zda Bo¤aziçi ince bir dere, vapurlarsa birer oyuncak gibi görünüyorlard›. Bir süre o manzaraya dal›p gittik. Afla¤›lardan rengarenk mavnalar, flilepler, beyaz renkleriyle bir ku¤u gibi süzülen yolcu gemileri geçiyorlard›. Orada epeyce oyaland›ktan sonra uzaklarda olanca heybetiyle dikilen Büyük Çaml›ca tepesi dikkatimizi çekti. Uzaktayd› ama


O yükseklikten bakt›¤›m›zda Bo¤aziçi ince bir dere, vapurlarsa birer oyuncak gibi görünüyorlard›.

oradayd›. O tepeden bak›ld›¤›nda çevre kim bilir nas›l güzel görünecekti. Ne de olsa yola ç›km›flt›k bir kere. Elimizde haz›r f›rsat varken neden oraya gitmiyorduk ki? Karar verip yola düfltük. akkafl Tepe ile Çaml›ca Tepesi aras›nda insan elinden ç›km›fl tek bir yap› olmayan ve bize uçsuz bucaks›zm›fl gibi görünen k›rl›k bir arazi uzan›yordu. Her yer yemyeflildi. Papatya ve gelincik tarlalar› o yeflilli¤i bir tablo güzelli¤ine çevirmiflti. Kardeflimle yürümeye bafllad›k. Yürüdük, yürüdük, yürüdük.. Uzaktan bak›nca elimizi uzatsak tutacakm›fl›z gibi görünen Çaml›ca Tepesi bizden kaç›yordu sanki. Bahçelerden, bostanlardan geçiyor, ama tepeye bir türlü yaklaflam›yorduk. Bir ara küçük bir çeflmeyle karfl›laflt›k. Su içtik ve biraz dinlendik. Epeyce yürüdükten sonra yolu hemen hemen yar›lam›flt›k. Büyükçe bir bö¤ürtlen kümesinin yan›ndan geçerken o güne kadar ilk kez gördü¤ümüz bir hayvan çal›lar›n ard›ndan ç›k›p bir süre patikada yürüdü. Bir köpekten biraz daha küçüktü ve ince

N

uzun bir bedeni vard›. Birkaç ay önce kümesimizdeki tavuklar› bir sansar bo¤azlam›flt›. O zaman merak edip ansiklopediye bakm›fl ve sansar›n nas›l bir hayvan oldu¤unu görmüfltük. Bö¤ürtlenlerin aras›ndan ç›kan da bir sansard›. Belki de tavuklar›m›z› o katletmiflti. Ya da bir akrabas›. Sansar bizi hiç umursamadan bir süre patikada yürüdü. Sonra da kenardaki otlar›n aras›na girip gözden kayboldu. ki saat sonra Çaml›ca Tepe'sine vard›¤›m›zda ayakta duracak halimiz kalmam›flt›. Orada epeyce dinlendik. Alt›m›zda uzanan muhteflem ‹stanbul, Bo¤aziçi ve Marmara manzaras›n› hayranl›kla seyrettik. Adalar'› ilk kez o zaman uzaktan da olsa gördük. Açl›ktan ölüyorduk. Kocaman bir tablada simit satan bir amca vard› ama ne yaz›k ki yan›m›zda simit alacak param›z yoktu. Dönüflte yol kenar›ndaki bö¤ürtlenleri yiyebilece¤imiz akl›m›za geldi. Biraz daha dinledikten sonra zorlanarak da olsa dönüfle geçtik. Bu kez kâh dinlenip, kâh yürüyerek ayn› yolda üç saat geçirdikten sonra soka¤›m›za vard›k. Karanl›k çökmek üzerey-

127


BD MAYIS 2015

di. Kap›m›z›n önü polis kayn›yordu. Komflular toplanm›flt›. Onlar›n aras›ndan yerde bayg›n yatan annemizi görünce ne diyece¤imizi flafl›rd›k. Baz› komflu teyzeler yerde yatan annemin bileklerini kolonya ile ovuflturuyorlard›. Bir ara telaflla kofluflturan ablalar›m›n a¤lad›klar›n› gördüm. Derken komflulardan biri bizi fark etti ve bir 盤l›k kopard›. Ard›ndan bizi gören di¤erleri de 盤l›k 盤l›¤a ba¤›rmaya bafllad›lar. Sonra hepsi birden koflup bize sar›ld›lar. Aralar›nda bo¤ulacak gibiydik. Biri b›rak›yor hemen ard›ndan bir di¤eri sar›l›p bizi öpücüklere bo¤uyordu. Me¤erse saatlerdir ortal›ktan yok oldu¤umuzu gören annem, evlatlar›m kayboldu diye karakolu aya¤a kald›rm›fl. Mahallemizde kuyulu bahçeler oldu¤u ve yak›n geçmiflte o kuyular-

Karanl›k çökmek üzereydi. Kap›m›z›n önü polis kayn›yordu. Komflular toplanm›flt›.

128

Sa¤ salim dönüflümüz soka¤›m›zda bir sevinç rüzgar›n›n esmesine neden olmufltu. dan birine bir çocuk düflüp öldü¤ü için konu komflu herkes paniklemifl. Bizim de o kuyulardan birine düfltü¤ümüzü sanm›fllar. Sa¤ salim dönüflümüz soka¤›m›zda bir sevinç rüzgar›n›n esmesine neden olmufltu. Bütün komflular bize sar›l›p flapur flupur öpüyorlard›. Ne yaz›k ki çok k›sa sürdü o sevinç rüzgar›. Bir süre sonra toparlanan komflular›m›z neden ortal›ktan kayboldunuz diye kardeflimle bana s›ra daya¤› atmaya bafllad›lar. Bir tanesi bile s›ras›n› es geçmedi. Bir görev bilinciyle dövdüler bizi. Biri h›rs›n› alana kadar dövüyor, o bitirdi¤inde bir di¤eri s›ray› devral›p bizi dövmeye bafll›yordu. En s›k› daya¤› atansa; o¤lu y›llar önce Amerika'ya göç etmifl olan Madam Fotini'ydi. Bir yandan vuruyor, bir yandan da ba¤›r›yordu: "Anan›za nas›l yapars›n›z bunu? Kad›nca¤›za inme inecekti sizin yüzünüzden." Annem yar› bayg›n durumda oldu¤u için onun yerine bizi dövme


BD MAYIS 2015

Kardeflimle uzun yaz günlerini s›k›lmadan geçirmek için çarda¤›m›z›n alt›nda oturup annemin getirdi¤i bir çuval kitab› s›ras›yla okumaya bafllad›k.

görevini ablalar›m seve seve yerine getirdiler. Zaten do¤du¤umuzda bizi çok k›skanm›fllar. F›rsat bu f›rsatt›r deyip girifltiler. Alacaklar› olsun. Bütün bunlar›n sonunda o yaz boyunca bahçemizden ç›kmam›z yasakland›. Kardeflimle uzun yaz günlerini s›k›lmadan geçirmek için çarda¤›m›z›n alt›nda oturup annemin getirdi¤i bir çuval kitab› s›ras›yla okumaya bafllad›k. O kitaplardan birini hiç unutamad›m.

P

aris'te, Seine nehrine bakan bir çat› kat›nda yaflayan iki erkek kardeflin öyküsüydü. Kardefllerden biri sakatt›. Çal›flam›yordu. Di¤er kardefl ö¤retmendi. Onun maafl›yla geçiniyorlard›. Ö¤retmen, ay bafllar›nda bir flarküteriden meze, flarap ve yiyecek al›p eve geliyor, iki kardefl cam kenar›na oturup nehirden geçen mavnalar› seyrederek keyif yap›yorlard›. Sonra bir k›fl günü sakat kardefl ölüyordu. Çok a¤lam›flt›m. Ne yaz›k ki o kitab›n ismini an›msam›yorum.

O zamanlar okudu¤um kitaplar›n kahramanlar›n› çevremdekilerle özdefllefltirir, onlar›n yüzleri yerine yak›nlar›mdan birinin yüzünü koyard›m zihnimde. O sakat kardeflin yüzü yerine de kardeflimin yüzünü yerlefltirmifltim. O yüzden öldü¤ünde çok a¤lad›m. Aradan y›llar geçti. O haziran günü, anneme fazla ifl düflmesin diye sa¤lam bir görev bilinciyle bize s›ra daya¤› atan komflular›m›z›n ço¤u bu dünyadan göç ettiler. fiimdi hepsi, muhitimizin Müslüman, Ortodoks ve Musevi mezarl›klar›nda, servilerin alt›nda yat›yorlar. ‹lk kaybetti¤imiz, Madam Fotini'ydi. O¤lunu bir daha göremeden öldü kad›nca¤›z. Son nefesine kadar onun ismini say›klad› ve ne yaz›k ki göremeden gitti. Günü geldi¤inde biz de bu dünyadan göçüp, yanlar›na gidece¤iz. Onlarla yeniden buluflup, komflulu¤a devam edece¤iz. Hep birlikte, t›pk› eski, güzel günlerimizde oldu¤u gibi... mehmetunver@butundunya.com.tr 129


L

EV TROÇK‹ Dev-

rimin ilk y›llar›nda, K›z›l Ordu’nun kurucular›ndan ve komutanlar›ndand›r. Yahudi as›ll›d›r ve 8 Kas›m 1879’da Ukrayna’da do¤ar. Lenin’in en güçlü oldu¤u y›llarda D›fliflleri ve Savunmadan sorumlu halk komiseri olur. 1924

sa¤lanan Troçki’nin kitaplar›n› yay›mlamas›na da izin verilir. Rus Devrim Tarihi kitab›n› burada yazar.1928 y›l›nda 26 yafl›ndaki k›z› Nina’y› kaybeder. 1933 y›l›nda di¤er k›z› Zina, Hitler Almanya’s›nda intihara zorlan›r. Bir süre sonra da o¤lu Sedov öldürülür. Büyükada‘ya al›flm›flt›r. “Dörtbuçuk sene oldu. Ayaklar›m›n Büyükada’ya iyice kök sald›¤›na dair garip bir his var içimde”dedi¤i adadan 17 Haziran

ONU ÖLDÜRMEY‹N, BU ADAMIN ANLATACAK B‹R H‹KAYES‹ VAR! Yazan: TURGAY GÜRBÜZ

y›l›nda Lenin’in ölümü ile Stalin’le iktidar mücadelesine girer. Sonunda kaybeder ve 1927 y›l›nda Kazakistan’a sürülür. Pek çok ülkeye baflvurur, ama sadece Türkiye “evet” der. Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Türkiye’ye yard›mlar›n› bildi¤i için, o günün koflullar›nda cesaret ve vefa örne¤i gösteren Atatürk taraf›ndan kabul edilir. ‹stedi¤i kadar kalabilece¤i , korunaca¤›n› ve istedi¤i zaman da ayr›labilece¤i söylenir. Önce Beyo¤lu’nda Rus Konsoloslu¤u binas›nda, sonra s›ras›yla Tokatl›yan Oteli, fiiflli Bomonti’de bir evde ve nihayet uzun süre Büyükada’da bir yal›da kal›r. Güvenli¤i 130

Lev Troçki

1933 y›l›nda ayr›l›r. Biz yeryüzünde cenneti kuraca¤›z gibi güzel sözleri ile de tan›nan Troçki, 2 y›l Fransa’da, 2 y›l Norveç’te kalabilir. Vize ifllemlerinin bitiminde s›n›rd›fl› edilir. 9 Ocak 1937’de Meksika’ya s›¤›n›r. 1940 y›l›nda Stalin yanl›s› bir ‹spanyol ajan, gazeteci k›l›¤›nda eve girer. Odada yaln›z kald›klar›nda a¤›r bir cisimle Troçki’nin bafl›na vurur. Sald›rganla bo¤uflurken odaya giren korumalar›, sald›rgan› tarihe geçen flu sözlerle durdurmaya çal›fl›rlar; “Onu öldürmeyin, bu adam›n anlatacak bir hikayesi var.” (‹ki k›y› bir deniz. Perihan fiermin, Orhun Yücel. Deniz Kültür Yay›n›. 2013)


Toroslarda bir kartal yuvas›

Yazan: NEV‹N DEDEO⁄LU

afas›na koydu¤u” her yeri ayaklar›n›n alt›na almas›yla ünlü Büyük ‹skender’e, kap›s›ndan içeri ad›m att›rmayan Antalya’n›n 1050 metre yükseklikteki "kartal yuvas›" konumlu Termessos kenti, bu tarihsel direniflinden 2350 y›l sonra flimdi, sonuna de¤in açt›¤› kollar›yla tüm turistlere “Hoflgeldiniz”

Termessos’un en etkileyici yap›lar›ndan biri olan tiyatro, da¤›n doruklar›ndan sundu¤u muhteflem manzaras› ile de görenleri adeta büyülüyor.

diyor. Dünyan›n en iyi korunmufl antik kenti kimli¤iyle Toroslar’daki Solymos Da¤›’n›n zirvesinde turist konuklar›n› bekleyen Termessos, dokunulmam›fl tarihsel kal›nt›lar›yla yüzy›llard›r, yaln›zca milat öncesi bir “tafl iflçili¤i uygarl›¤›”n›n de¤il, baflar›l› bir “halk direniflinin onuru”nu da simgeliyor. “Güneflin do¤du¤u yere de¤in” gitmeyi kafas›na koyan Büyük ‹skender’i kentlerine sokmamakla tarihsel bir öneme ve üne kavuflan ve bu efsanevi direniflleriyle Homeros’un ‹lyada’s›nda da övgüyle yer alan Termossoslar›n “yabanc› eli de¤dirilmemifl” kenti, antik dönemlerdeki gizemli dokusunun izlerini, bugünkü kal›nt›lar›nda koruyor.


BD MAYIS 2015

Termessos’ta henüz arkeolojik bir kaz› yap›lmad›.

Alt›n ça¤›n› Roma ‹mparatorlu¤u döneminde yaflayan Termessos konusunda, eldeki bilgiler burada bitiyor. Kentin daha sonraki dönemlerine iliflkin herhangi bir bilgi bulunmazken, Termessos’un huzur veren görünümü, neredeyse tümüyle gizemli ve keflfedilmeyi bekleyen tarihsel geçmifliyle de birleflince, di¤er antik kentlerden daha farkl› ve etkileyici bir havaya bürünmesini sa¤l›yor. ntalya’n›n 30 kilometre kuzeybat›s›nda yer alan, Güllük Da¤› (Solymos Da¤›)’n›n zirvesindeki Termessos Antik Kenti, do¤al ve tarihi zenginliklerinden ötürü, 1970 y›l›nda Milli Park kapsam›na al›nd›. Kral Caddesi, Yenice Geçidi, Helenistik dönem istihkâm duvarlar› 132

ve sarn›çlar›yla konuklar›n› etkileyen Termessos’un kent duvarlar›nda, zarlarla kehanet içeren oldukça ilginç yaz›tlar da yer al›yor. Bugüne de¤in hiçbir arkeolojik kaz›n›n yap›lmad›¤› bu antik kent, agora, gymnasyum, tiyatro, parados, sahne binas›, alt› ayr› tap›nak, dükkanlar›n s›raland›¤› genifl caddesi, kaya mezarlar› ve heroon (do¤al kaya kütlesine oyulmufl kahramanl›k an›t›) gibi pek çok yap›n›n


Termessos’un kent duvarlar›nda, zarlarla kehanet içeren oldukça ilginç yaz›tlar da yer al›yor. bulundu¤u bu antik kent, Hellenistik ça¤ ve Roma döneminden izler tafl›yan baflka kal›nt›lar›yla da yaln›zca turistleri de¤il, gizemlerini gün›fl›¤›na ç›karacak arkeloglar› da bekliyor. ermessos’un en görkemli yap›lar›n› zirvesinde tafl›yan Güllük Da¤› (Solymos Da¤›), iki bin

y›l› aflk›n tarihsel dokusu, zenginli¤i ve gizemi yan›s›ra, bitki örtüsü ve nadir görülen pek çok hayvan› bar›nd›rmas›yla da ayr›ca çok de¤erli bir kültürel-do¤al miras›m›z› da oluflturuyor ve... Bir konuk odas› özeniyle düzenlenen ve korunan Termessos Milli Park› kimli¤iyle, her y›l binlerce ziyaretçiye evsahipli¤i yap›yor. •

Pers ‹mparatorlu¤u’nu y›kmak için yola ç›kan Büyük ‹skender’in yolu, Termessos’tan da geçmiflti.


Osmanl›’dan Cumhuriyet’e Türk Kad›n›n›n K›sa Tarihi, Osmanl›’n›n Beylik döneminden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar olan bir zaman diliminde kad›n›n serüvenine yer veriyor. Titiz bir araflt›rma ve genifl bir kaynak taramas› sonucunda ulafl›lan bilgiler kronolojik bir anlat›mla okuyucuya sunuluyor, kad›n›n tutuculu¤a ve toplum d›fl›na itilmeye karfl› direnifli anlat›l›yor, eli kalem tutan kad›nlara ve örgütlenme deneyimlerine de¤iniliyor. Birinci Dünya Savafl› sonunda ülkeyi iflgale gelen düflmana karfl›, kimi elinde kalemiyle, kimi at üstünde silah›yla, kimi s›rt›nda cephaneyle vatan›n› kurtarmak için ç›rp›nan kad›nlar› görecek ve vatan›n kurtuluflunda ve kuruluflunda kad›n›n oynad›¤› rolün önemini fark edeceksiniz.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Dünyan›n en so¤uk kenti

BD MAYIS 2015

Yakutsk

R

USYA’NIN KUZEY BUZ DEN‹Z‹ k›y›lar›ndaki Yakutistan Cumhuriyeti’nin baflkenti Yakutsk, dünyan›n en so¤uk kenti kabul ediliyor. Örne¤in Ocak ay›nda, -40 derecede günlük yaflam›n devam etti¤i Yakutsk, gün ›fl›¤›ndan yaln›zca 3 saat yararlanabiliyor. Yaz boyunca havan›n kararmad›¤›, uzun k›fl aylar›nda ise neredeyse günün hiç do¤mad›¤› Yakutsk’un sakinleri, en uç “hava durumlar›”n› yafl›yor…

Yazan: ZEYNEP ABURAS

Yakutsk, do¤as›, kültürü ve gelenekleriyle dünyadaki sakl› cennetlerden biri olarak nitelendiriliyor.

135


BD MAYIS 2015

oskova’n›n tam 8 bin kilometre kuzeydo¤usundaki ve nüfusunun ço¤unlu¤unu Saka Türklerinin oluflturdu¤u Yakutistan Özerk Cumhuriyeti, dünyan›n en büyük ülkesi olan Rusya’n›n beflte birini oluflturuyor. K›fl›n hava s›cakl›¤›n›n -50’lere kadar düflebildi¤i baflkenti Yakutsk, Lena Nehri k›y›lar›nda yer al›yor. Dünyan›n en so¤uk kenti olarak bilinen Yakutsk’ta, k›fl aylar› oldukça uzun ve so¤uk, yaz aylar› ise k›sa ve ›l›k geçiyor. Temmuz

M

ay›nda hava s›cakl›¤›n›n ortalama 19 derece oldu¤u kentte, Ocak ay›n›n ortalama s›cakl›¤› ise -40 derece olarak ölçülüyor. -40 derecenin normal kabul edildi¤i baflkentte, hava s›cakl›¤› -45 derecenin alt›na düfltü¤ünde çocuklar okula gönderilmiyor. Kentte yaflayanlar, k›fl aylar›nda mecbur kalmad›kça d›flar› ç›kmamay› tercih ederlerken, kulland›klar› giysiler ve botlar ise tavflan, tilki ve ren geyi¤i tüyünden yap›l›yor. Yeterince bilinmese de, k›fl turizmi bak›m›ndan tercih edilen

Baflkent Yakutsk yak›nlar›ndaki Oymyakon köyü, 1933’te ölçülen s›f›r›n alt›nda 67,7 derece s›cakl›k ile dünyan›n en so¤uk ‘yerleflim birimi’ kabul ediliyor. 500’den fazla kiflinin yaflad›¤› köyde k›fl mevsimi 8 ay sürüyor.

136


rotalar aras›nda da yer alan Yakutistan Cumhuriyeti ve baflkenti Yakutsk, do¤as›, kültürü ve gelenekleriyle dünyadaki sakl› cennetlerden biri olarak nitelendiriliyor.

Derinli¤i 571 metre, çap› 1 kilometre olan Mir Mine maden yata¤› uzaydan bile rahatl›kla görülebiliyor. Maden yata¤›ndan 2001 y›l›na kadar elmas ç›kar›l›yordu. Mir Mine ayr›ca, “dünyan›n en büyük deli¤i” kabul ediliyor.

urizmci Yegor Cherepanov, bölgelerini de tan›mak istiyorsan›z özellikle k›fl mevsiminde çad›rlarda ya da yerli halk›n misafiri “So¤uk Kutup” turunun tercih olarak köy evlerinde gecelemeye ve edildi¤ini belirtiyor ve ekliyor: at üzerinde ya da geyik k›zaklar›yla “Geyik yetifltiricilerini ziyaret yolculuk yapmaya haz›rl›kl› olman›z etmek, geyik k›zaklar›na binmek ve gerekiyor.” buzda bal›k tutmak, k›fl mevsiminin Ad›na yak›fl›r niteli¤iyle, zengin popüler turizm aktiviteleri aras›nda maden yataklar›na sahip olan Yakutissay›labilir. Yaz mevsimindeyse turist- tan’da, birçok noktadan elmas ç›kar›lerimize, yerel halk›n ‘Is›ah’ dedi¤i milli bayram› izlemelerini ve çeflitli ekolojik turlara kat›lmalar›n› öneri-yoruz. Ayr›ca bal›k tutma keyfini bir de yaz mevsiminde yaflamalar›n› tavsiye ediyoruz. Yakutistan’in baflkenti Yakutsk’un d›fl›ndaki flehirAraçlar, evlerin yan›ndaki ›s›t›lan garajlarda lerde asfalt yolun bitti¤i tutuluyor. Trafikteyken ise, durdu¤unda yerde medeniyet de biter. bile çal›fl›r konumda b›rak›l›yor. Bu yüzden Yakutistan’›n iç

T

137


BD MAYIS 2015

l›yor. Mirniy kenti “elmas›n baflkenti” kabul ediliyor. “Mir Mine” adl› dünyan›n en büyük elmas yataklar›ndan biri olan elmas madeni de, Mirniy kentinde turistlerin görmeden gitmek istemedi¤i özel yerlerden biri olma özelli¤ini koruyor. Yakutistan elmaslar›, dünyan›n en kaliteli elmaslar› aras›nda ilk s›ralarda yer al›yor. Kuzey yar›mkürenin en so¤uk noktas›, yani “So¤uk Kutup” YakuTabelada, Oymyakon ‘So¤u¤un Kutbu’ yaz›yor.

Topraklar›n›n neredeyse tamam› donmufl araziler kufla¤›nda yer alan Yakutistan’da, sert kutup iklimi ve donmufl topraklar nedeniyle tar›m yap›lam›yor. Beslenme biçimi de buna ba¤l› olarak büyük oranda et ve bal›¤a dayan›yor.

tistan topraklar›nda bulunuyor. Oymyakon köyünde 1933’te ölçülen -67,7 derece kay›tlara geçirilmifl ve Oymyakon köyü dünyan›n en so¤uk ‘yerleflim birimi’ olarak kabul edilmiflti. So¤u¤un en uç noktas›n›n yafland›¤› So¤uk Kutbu’nda, zorlu k›fl flartlar›na karfl›n y›llard›r bölgede yaflayan yerli halk›n yaflam tarz›na da tan›k olunabiliyor. lkenin simgeleri aras›nda nesli tükenmifl olan mamutlar da önemli bir yer tutuyor. Toprak alt›nda bulunan mamut kal›nt›lar›ndan tak›dan tara¤a birçok farkl› eflya yap›l›yor. Ayr›ca baflkent Yakutsk’ta, dünyadaki tek “Mamut Müzesi” de ziyaret edilebiliyor. •

Ü 138


Ölen sahibini 7 y›l sab›rla bekledi.

Sadakati an›tlaflt›ran köpek: HAÇ‹KO Japonya’da, Tokyo Üniversitesi’nin tar›m bölümünde görev yapan Profesör Hidesaburo Ueno, 1924’ün ilk aylar›nda yavru bir köpe¤i sahiplendi. Yazan: AL‹SA SOROK‹NA

Ü

lkenin kuzeyindeki bir kent olan Odate’den daha iki ayl›kken Tokyo’ya gelen bu yavru, k›sa bembeyaz tüyleri olan Akita cinsi bir erkekti. Shibuya’da yaflayan Profesör Ueno, sahiplendi¤i bu yavru köpe¤e Haçiko ad›n› verdi. Sahibi ile bafltan beri iyi bir iletiflim kuran Haçiko, günden güne büyüyordu. Profesör Ueno ile oyun oynamaktan ve vakit geçirmekten çok hofllanan Haçiko, bir süre sonra sahibi Ueno’ya ifle giderken her sabah efllik etmeye bafllad›. Profesör Hidesaburo Ueno her sabah evinden Hidesaburo Tokyo metrosunun Shibuya istasyonuna kadar yürüUeno yor, Haçiko da ona efllik ediyordu. Ve bir gün akfla139


BD MAYIS 2015

müstü iflten dönüflünde, metronun Shibuya istasyonu ç›k›fl›n›n merdivenlerinden yukar›ya do¤ru ç›kan Profesör Ueno, karfl›s›nda bir anda Haçiko’yu gördü. Haçiko, sahibinin akflam iflten dönüfl zaman›n› hesaplam›fl ve dönüflte de onu almaya gitmiflti. O güne dek sahibi Ueno’ya yaln›zca sabahlar› efllik eden Haçiko, art›k akflamüstüleri de Profesörün metrodan ç›k›fl›n› beklemeye bafllam›flt›.

Y

Günler, aylar geçiyor fakat Profesör metrodan ç›km›yordu. Haçiko ise, sahibini son kez gördü¤ü istasyonun önündeki nöbetini sürdürüyordu.

aklafl›k bir y›l boyunca Haçiko her sabah sahibini metroya b›rak›p eve döndü ve akflamüstü tekrar Profesör Ueno’yu karfl›lamaya gitti. Ta ki 21 May›s 1925 gününe dek… O gün de yine sabah her zamanki gibi evlerinden ç›kt›lar ve metro girifline dek birlikte yürüdüler. Profesör Ueno, küçük dostunun bafl›n› okflad› ve Tokyo Üniversitesi’ndeki ifline gitmek üzere metroya yöneldi. Haçiko ise, sabah sahibine efllik etmenin mutlulu¤uyla eve döndü. Akflamüstü sahibi Ueno’yu karfl›lamak için metro ç›k›fl›na giden Haçiko, beklemeye bafllad›. Fakat mutlu

Haçiko sahibini bekliyor... 140

rutinleri konusunda bir terslik vard›. Haçiko bekliyor, metro sefer üzerine sefer yap›yor, yolcular istasyondan ç›k›yor fakat Profesör gelmiyordu… Karanl›k ve sessizli¤in çöktü¤ü Shibuya istasyonu ç›k›fl›ndan gözlerini ay›rmayan Haçiko, yaln›zca bekliyordu. Haçiko bekledi, fakat Profesör Hidesaburo Ueno gelmedi. Çünkü o gün, üniversitede geçirdi¤i kalp krizi sonucu yaflam›n› yitirmiflti. ve yaln›z döndü Haçiko. Ertesi sabah istasyona tekrar gitti… Ve takip eden tüm sabahlarda, gitti, bekledi ve eve tek bafl›na döndü… Günler, aylar geçiyor fakat Profesör metrodan ç›km›yordu. Haçiko ise, sahibini son kez gördü¤ü istasyonun önündeki nöbetini sürdürüyordu. ‹stasyonun çevresindeki iflyerlerinde çal›flanlar ve sat›c›lar, Haçiko’yu tan›yor ve onun öyküsünü biliyorlard›. Zaman zaman ona yiyecek bir fleyler verdiler ve ya¤murlu havalarda, istasyonun içinde beklemesini sa¤lad›lar.

E


BD MAYIS 2015

Profesör Ueno’nun yak›nlar› ise, Haçiko’nun yeni bir eve kavuflmas› için onu birkaç kez sahiplendirmeyi denediler. Ama Haçiko her seferinde, metro istasyonuna gitti.

H

açiko, Japonya’da ünleniyordu. Japon gazeteleri ‘Sad›k Köpek Ölen Sahibini Yedi Y›ld›r Bekliyor’ bafll›klar› at›l›yor, Haçiko’yu merak edenler yaln›zca onu görmek ve sevmek için Shibuya istasyonuna gidiyorlard›. Haçiko’nun ölümünden bir y›l önce Japon sanatç› Teru Ando, onun bronz bir heykelini yapt›. Ando’nun yapt›¤› an›t, 1934’te metro istasyonunda Haçiko’nun bekledi¤i yere dikildi. Ve yaklafl›k bir y›l sonra, 8 Mart 1935 günü, Haçiko metro istasyonunun giriflinde beklerken yaflam›n› yitirdi. Haçiko’nun an›s›na, sahibi Hidesaburo Ueno’nun mezar›n›n yan› bafl›na bir an›t mezar yap›ld›. Haçiko’nun dondurulan bedeni ise, Japonya Ulusal Bilim Müzesi’ne konuldu. Haçiko’nun, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda zarar gören heykelinin

Haçiko’nun ölümü

Haçiko 8 Mart 1935 günü, metro istasyonunun giriflinde sahibini beklerken yaflam›n› yitirdi. yenisi, 1948’de yap›ld› ve yine metro ç›k›fl›na yerlefltirildi. An›s›, sadakatinin ve sevgisinin derinli¤i ise; hem dilden dile anlat›larak, hem de öyküsünün anlat›ld›¤› kitaplar ve filmlerle ölümsüzleflti. •


BD MAYIS 2015

Ç‹FTE M‹NAREN‹N YÜZYILLAR BOYU YAfiAYAN USTASI ‹LE ÇIRA⁄I Erzurum’da “Çifte Minare”olarak bilinen yap›, Anadolu’daki en büyük medrese ve e¤itim kurumudur. 1253 y›l›nda yap›m› tamamlanan yap›n›n en belirgin özelli¤i, tu¤la kapl› minarelerinin yap›m›n›n yar›m b›rak›lm›fl olmas›d›r. Afla¤›da, “Çifte Minare”nin yap›m›n›n neden tamamlanamad›¤›n›n öyküsünü bulacaks›n›z: Yazan: BARIfi METE

O

dönemlerin ünlü bir ustas›ndan iki minareli bir medrese yapmas› istenmifl. Usta toparlam›fl malzemeyi, bir de ç›ra¤›n› alm›fl yan›na... Ç›rak biraz toymufl, bilgisizmifl, çok deneyi-

142

mi yokmufl. Ancak “Hiç yoktan iyidir” diye düflünmüfl usta... “Belki yan›mda çal›fl›r da benden bir fleyler kapar, meslek sahibi olur yavrucak... Harc› birlikte kar›flt›rm›fllar, tu¤-


BD MAYIS 2015

lalar› birlikte dizmeye bafllam›fllar. Ç›rak iflinden hoflnutmufl. En iyi ustan›n ç›ra¤› olmak, her babayi¤idin harc› de¤ilmifl, ne de olsa...“Ne kapsam kârd›r” diye düflünmüfl ve bir yandan eli iflindeyken, bir yandan da ustas›n›n her yapt›¤›n› gözüyle, kula¤›yla izlemeye koyulmufl. “O¤lum, kofl su getir” dermifl usta, ç›rak koflar, an›nda getirirmifl suyu... “O¤lum flu demiri bük bakal›m” dermifl usta, ç›rak o anda büküverirmifl demiri... Ç›rak ilk haftadan sonra, iflin kabas›n› iyiden iyiye kavram›fl; ama bu ö¤rendikleriyle yetinmemifl, sorular üstüne sorular sormaya da bafllam›fl ustas›na... Onun, “Usta flu ifli neden böyle yapt›k?”, “Ustam, bununla bunu neden bu oranlarda birbirine katt›k?” gibi sorular›n› usta büyük bir zevkle yan›tlam›fl.

Ç›ra¤›n yapmakta oldu¤u minare, giderek daha da baflka bir güzellikle ç›kar olmufl ortaya... “Vay bizim merakl› ç›rak vay ” diye söylenmifl kendi kendine... “Amma da cevher varm›fl me¤er, bizim çocukta...” Her geçen gün minare daha da yükseldikçe, genç ç›ra¤›n yetene¤i de her gün daha da belirgin bir biçimde gözler önüne ç›k›yormufl. Ustas›n›n gönlünde ç›ra¤›na hayranl›k duygusu o denli güçlenmifl ki, onun hemen her insana özgü mesleksel k›skançl›k duygusunu yeflertmemifl bile... Kendi yapmakta oldu¤u minarenin, ustas›n›n minaresinden daha güzel oldu¤unu genç ç›rak da görmeye bafllam›fl. O da ay›rd›na varm›fl, kendi minaresinin daha güzel oldu¤unun... Hatta, kendi kendine konuflmaya bafllam›fl bile bu konuda: “Benim iflçili¤im me¤er daha güzelmifl, ustam›n iflçili¤inden” demifl

enç ç›ra¤›n›n iflini böylesine içtenlikle ö¤renme iste¤i, ifline dört elle sar›lmas› ve ö¤rendiklerini baflar›yla uygulamas›, çok hofluna gitmifl ustan›n... Hofluna gitmekle de kalmam›fl, bir güven de duymaya bafllam›fl ç›ra¤›na... O denli güvenmifl ki ç›ra¤›na, öteki minarenin yap›m iflini tümüyle ona b›rakm›fl: “Haydi bakal›m, ben bu minareyi yaparken sen de öteki minarenin yap›m›na baflla” demifl. Genç ç›rak büyük bir coflkuyla bafllam›fl kendine emanet edilen minareyi yapmaya... Çal›flmas› ilerledikçe ve minare yavafl yavafl yükselmeye bafllad›kça, bu kez önemli bir ayr›m çarpmaya bafllam›fl ustan›n gözüne...

G

143


BD MAYIS 2015

içinden... “Benim minarem, onun yapt›¤› minareden çok daha güzel oluyor, benim iflçili¤im, onun iflçili¤ini gölgede b›rak›yor... ” Genç ç›ra¤›n kendi iflçili¤ine olan hayranl›¤› ve güveni, delikanl›l›k döneminin rüzgar›yla ve deneyimsizli¤iyle birleflince, k›sa sürede fl›mar›kl›¤a dönüflmüfl. Usta-ç›rak iliflkisinin meslek yaflam›nda ne denli önemli oldu¤unu, bildi¤i herfleyi ustas›ndan ö¤rendi¤ini yavafl yavafl da de¤il, h›zla unutmaya bafllam›fl. Her fl›mar›kl›k gibi, onun bu fl›mar›kl›¤› da sonunda küstahl›¤a, hatta terbiye yoksunlu¤una dönüflmüfl. Olur olmad›k yerlerde ve incir çekirde¤ini doldurmayan nedenlerle ustas›na dik dik konuflmaya, ona ters ters yan›tlar vermeye bafllam›fl. Ustas›, genç ç›ra¤›ndaki bu tav›r de¤iflikli¤ini izliyor; ama içten içe üzülmesine karfl›n, büyük bir sab›r göstererek, bu tav›rlar› görmezden geliyormufl.

U

sta bu “ustal›¤›n›”, bir yere de¤in baflar›yla sürdürebilmifl; fakat ç›ra¤›n›n o son gün yapt›¤› bir küstahl›k karfl›s›nda daha fazla dayanamam›fl, büyüklü¤ünün ve ustal›¤›n›n onurunu zedeletmemek ad›na, büyüklü¤ünü de, ustal›¤›n› da bir anda unutuvermifl. Kendisinden duymaya al›fl›k olmad›¤› bir ses tonu ve ifadeyle ç›ra¤›n›n kendisine su getirmesini söyledi¤ini duyunca usta, içinin en içinde bir s›z› duyumsam›fl. Ç›ra¤›n›n, “Ben çok susad›m, usta... Git bana karfl›daki flu çeflmeden bir testi su getir” sözleri, ucu sivri, iki yan› keskin bir b›çak gibi saplanm›fl

144

içinin en içine... Kendi kendine, “Usta idim oldum fle¤irt, al testiyi suya se¤irt” dedikten sonra, yap›m›n›n yar›s›na geldi¤i minarenin üstünden inmifl, karfl›daki çeflmeye gitmifl, elindeki testiye su doldurduktan sonra gelmifl, bu kez ç›ra¤›n›n yapmakta oldu¤u minareye t›rmanm›fl, su testisini ç›ra¤›na vermifl. Sonra afla¤› inmifl, birkaç ad›m ötedeki kendi yapmakta oldu¤u minarenin tepesine ç›km›fl ve... Ustas› kimli¤iyle, ç›ra¤›na son ustal›k dersini vermifl: Kendini minareden afla¤› atm›fl. Ustas›n›n tüm hareketlerini büyük bir merakla izleyen ç›rak, sonunda onun kendini minareden afla¤› atmas› karfl›s›nda, biranda ay›rd›na varm›fl kendisinin ç›rak oldu¤unun... Bir ç›rak kimli¤iyle o da ustas›ndan ald›¤› en son ç›rakl›k dersini ö¤rendi¤ini kan›tlam›fl ustas›n›n karfl›s›nda... O da iflini b›rakm›fl, o da kendini atm›fl afla¤›, yapmakta oldu¤u minarenin tepesinden... Erzurum’da “Çifte Minare”diye bilinen, ikisinin de yap›m› tamamlanmam›fl karfl›l›kl› iki minare, flimdi biri ustal›¤›n, öteki ç›rakl›¤›n gurur an›tlar› olarak sürdürüyorlar varl›klar›n› ve anlamlar›n›...•


BD MAYIS 2015

Dinle Ama ‹nanma Düzenleyen: O⁄UZ ATABEK

Bütün Dünya Yaflam›m›z boyunca kimbilir kaç kez duydu¤umuz “yalanlar”› “Bütün Dünya” okurlar› için düzenleyen fiebnem fien, okurlar›m›za küçük bir öneride bulunuyor: “Afla¤›daki her ‘yalan’› okumaya önce içinizden ‘‹nan›n bana’ diyerek bafllay›n, tümceyi ondan sonra okuyun.” Çekinizi postaya verdim. Memur bey, yaln›zca bir bardak bira içtim. fiirketin sat›lm›fl olmas› sizi etkilemeyecektir; herfley eskisi gibi kalacak. Bu dere, tarlay› sular alt›nda b›rakacak denli yükselmez. Göreceksiniz, ac›tmayacak. Biz ba¤›fl›m›z› dün yapm›flt›k. Korkmay›n, asla ›s›rmaz.

Herfleyi oldu¤u gibi aç›kla bana; söz veriyorum, k›zmayaca¤›m. Bir tad›n›z, be¤eneceksiniz. Eski sahibi yafll› bir kad›nd› ve yaln›zca al›flverifle giderken kullan›yordu. Eflim beni anlam›yor. Kesinlikle 40’›n üstünde göstermiyorsunuz. Merak etmeyin bayan, yar›n sabah ilk iflimiz bu paketi evinize göndermek olacak. Asl›nda bu arsay› satmay› hiç istemiyoruz. 145


BD N‹SAN 2015

Elbette seviyorum seni... Yaz›yla bildirmeme gerek yok; sözüm yeterlidir. Seni sonra arayaca¤›m. Yaln›zca hafif bir so¤uk alg›nl›¤›... Bize gelifl fiyat› budur. Otelimiz denize en fazla 50 metre uzakl›ktad›r. Geçen y›l tüm yaz boyunca yaln›zca üç gün ya¤d›. Boflanaca¤›m. Ellerinize sa¤l›k, çok güzel olmufl. Çok lezzetli ama ikinciyi almayay›m; kilo yap›yor. Hiçbir müflterimiz memnun olmadan ayr›lmam›flt›r. Buras› çok güzel; keflke siz de burada olsayd›n›z. Ama arkadafl olarak kalabiliriz, de¤il mi? Siz mi piflirdiniz? ‹nanm›yorum. A¤z›ma tek damla alkol de¤memifltir. 146

E¤er seni mutlu edecekse, elbette beni de mutlu edecektir. O ses normaldir. Saç›n harika olmufl. Bu ölçü tüm bedenlere uyar. Bu sigorta poliçeniz, zarar›n›z› tümüyle karfl›layacakt›r. Çok flansl›s›n›z; stoklar›m›zda bir tane kalm›flt›. Amac›m›z, ilkelerimize sahip ç›kmakt›r; asla para kazanmak de¤il. Elbette AIDS kontrolünden geçtim. Hükümetimiz, vergileri asla art›rmayacakt›r. Y›kand›¤›nda kesinlikle çekmez. •Çocuklar›m›z bizi hiçbir zaman üzmemifltir. •Ama bu leke çok küçük; kimsenin dikkatini çekmez. Faks›n›z› almad›m. Para kazanmak için çal›flm›yorum; iflimi seviyorum. Göreceksiniz, aynen yenisi gibi olacak. Bu renk size çok gitti. Benim için hiçbir anlam› yok. Bana güvenin. Bundan ucuzunu hiçbir yerde bulamazs›n›z. Dizileri hiç seyretmem. Yapt›¤›m›z her ifl garantilidir. Kol a¤›zlar› ceketin alt›ndan görünmez. fiimdi gerçe¤i söyleyece¤im. Bir han›mefendiyle asla tart›flmam. Ben senden yanay›m. ‹bre benzin bitti diye gösterse de, merak etme 40 kilometre daha gideriz. Her ikinizi de yine bekleriz.•


Beyaz

BD MAYIS 2015

Ekmek Gerçe¤i Pek çok insan›n beyaz ekme¤i severek tüketti¤ini biliyoruz. Fakat beyaz ekmek, yaln›zca sa¤l›¤›n›z için hiç iyi olmamas›n›n da ötesinde, gerçek bir tehlike Yazan: CANSU fiAHBAZ bile olabilir… Beyaz ekmek tüketimindeki tehlikenin fark›na varan ‹sviçre hükümeti, beyaz ekmek tüketimini s›n›rland›rmak amac›yla bir vergi düzenlemesine gitti. Beyaz ekmek için özel bir vergi konuldu ve bu vergi bedeli de f›r›nc›lara verildi. F›r›nc›lardan ise, insanlar›n kepekli ekmekleri tercih etmeleri için, kepekli ekmeklerin fiyatlar›nda indirime gitmeleri istendi.

Ekme¤in, tah›ldaki gerçek vitaminleri içermesi gerekir. Taklit vitaminleri de¤il…

147


BD MAYIS 2015

Kanada hükümas› s›ras›nda meti, beyaz kaybolur ve ekme¤in sentea¤art›lm›fl Beyaz ekmek yedi¤inizde, tik vitaminlerundan yap›layn› zamanda kimyasal le ‘zenginlefltim›fl beyaz a¤art›c› da tüketmifl rilmesini’ yasaklaekme¤inizde yan bir yasa ç›kard›. bunlar eksiktir. oluyorsunuz. Çünkü ekme¤in, tah›lAyr›ca hemen hemen daki gerçek vitaminleri tüm E vitamini de, bu¤içermesi gerekir. Taklit day›n tohumu ve kepe¤invitaminleri de¤il… den ar›nd›r›lmas› s›ras›nda onlarla Esasen, beyaz ekmek ölü ekmek- birlikte gider. tir. Genellikle tüketicilere bu gerçek Sonuç olarak, bu kalan undan anlat›lm›yor ve “zenginlefltirilmifl un” yap›lm›fl beyaz ekme¤iniz, yaln›zca deniliyor. düflük kaliteli proteinleri ve fliflmanlatan niflastay› içerir. Fakat bu, besin Neden beyaz ekme¤in rengi çok kayb› öykümüzün tamam› da de¤ildir. beyazken, bu¤day una dönüfltürüldüBeyaz ekmek yap›ld›¤›nda ¤ünde bu kadar beyaz de¤ildir? Çün- yaflanan di¤er besin kayb› istatistikleri kü beyaz ekmek yap›m›nda kullan›lan de flöyledir: un, kimyasal olarak a¤art›lm›flt›r. T›pk› Tüm kalsiyumun yüzde 50’si çamafl›rlar›n›z› beyazlatt›¤›n›z gibi… kay›p, fosforun yüzde 70’i, demirin Beyaz ekmek yedi¤inizde, ayn› yüzde 80’i, magnezyumun yüzde 98’i, zamanda kimyasal a¤art›c› da tüketmifl manganezin yüzde 75’i, potasyumun oluyorsunuz. Un fabrikalar›, farkl› yüzde 50’si ve bak›r›n yüzde 65’i, kimyasal aç›c›lar kullan›rlar ve bunla- beyaz ekmek yap›ld›¤›nda yok edilir. r›n tümü de oldukça zararl›d›r. Azot B1 vitamininin yüzde 80’i, B2 oksit, klor, klorür, nitrozil, benzoil vitaminin yüzde 60’›, nikotinik asidin peroksit bunlardan birkaç›d›r ve bun- (B kompleks vitamin) yüzde 75’i, B3 lar, çeflitli kimyasal tuzlarla kar›flt›r›l›r. vitamininin yüzde 50’si ve B6 vitamiBir beyazlat›c› olan klorür oksit, içinde ninin yüzde 50’si kaybolur. proteinleri bar›nd›ran unla birleflti¤inCalifornia Üniversitesi’nce yap›de, alloksan üretir. Alloksan bir zehir- lan bir bilimsel çal›flma da, ‹sviçre dir ve laboratuvar hayvanlar›n›n diya- taraf›ndan y›llard›r bilinen bu inan›lbetli hale getirilmesi için kullan›l›r. maz rakamlar›n do¤rulu¤unu onaylaKlor oksit, bu¤day tohumunun do¤al m›flt›r. ya¤›n› yok eder. Beyaz ekmekten kaç›n›lmas› Ayr›ca unun raf ömrünü de k›sal- gerekti¤i aç›kt›r. Tam bu¤day unu ile t›r. Besin de¤eri yüksek olan ve iyi yap›lm›fl; çavdar, tam bu¤day ve nitelikli doymam›fl ya¤ asitlerinin bu¤day ekmekleri, sa¤l›¤›m›z için yar›s›, yaln›zca bu¤day›n ö¤ütme afla- kesinlikle daha iyi seçeneklerdir. •

N 148


Çeviri: DEN‹Z BENER

ristof Kolomb’un 1492 y›l›ndaki deniz seyahatinde Atlas Okyanusu’nu geçerken kulland›¤› gemilerden en büyük olan› Santa Maria’n›n kal›nt›lar›na, Haiti’ nin Kuzey k›y›lar›nda rastland›¤› belirtiliyor. Amerika’n›n en iyi sualt› arkeolojik araflt›rmac›larından biri olan Barry Clifford’un öncülü¤ündeki bir ekip taraf›ndan yap›lan çal›flmalar sonucu, 10 y›l kadar önce Karayipler ülkesi Haiti’nin kuzeyinde rastlanan gemi enkaz›n›n Santa Maria’ya ait oldu¤u tespit edildi. Clifford, bulduklar› kal›nt›lar›n, Kolomb’un 1492’de Amerika k›tas›na yapt›¤› ilk yolculu¤unda kaptanl›¤›n› yapt›¤› sancak gemisi Santa Maria’ya ait oldu¤una emin olduklar›n› dile getirdi. Deniz manyetometreleri, yan taramal› sonar ekipmanlar ve dalg›çlar›n çal›flmalar›yla küçük bir alanda yapt›klar›

K

Kolomb’un Amiral Gemisi Santa Maria Bulundu incelemenin yan› s›ra, Kolomb’un kiflisel günlü¤üne yazd›klar›n›n da bu bulguyu destekler nitelikte oldu¤unu anlatan Clifford, flimdi enkaz›n bulundu¤u tüm alanda inceleme yapmak için izin verilmesini beklediklerini söyledi. Befl as›r önce, Kolomb ve filosunun Haiti aç›klar›nda seyrederken kayal›klara çarpmas› sonucu batan Santa Maria ile ilgili ulafl›lan yeni bilgiler, tarihçileri de heyecanland›rd›.

149


500 y›l önce Haiti aç›klar›nda batan Kolomb’un amiral gemisine ait oldu¤u öne sürülen buluntular

Sualt› bilimleri ve sualt› arkeolojisi alan›nda çal›flan bilim adamlar›n›n yan› s›ra, tüm tarihçilerin de ilgiyle izledikleri bu yeni araflt›rmalar›n, Amerika k›tas›n›n keflfi ile ilgili en önemli tarihi bulgulardan ve dünyan›n en önemli denizalt› kefliflerinden biri olaca¤› dile getiriliyor. aiti’nin kuzey k›y›lar›nda incelemelerini sürdüren dal›fl ekibinin bafl›ndaki Clifford, “Tüm co¤rafi, arkeolojik ve sualt› topo¤rafyas›na dair kan›tlar, bu bat›¤›n Kolomb’un ünlü gemisi Santa Maria oldu¤unu gösteriyor.” diyor. Yap›lan araflt›rmalar›n sonunda elde edilecek bulgular, Amerikan TV kanal› History taraf›ndan çekilecek bir belgesel ile anlat›lacak.

H 150

SANTA MAR‹A

Santa Maria, La Nina ve Pinta La ile birlikte, Asya için bir bat›ya geçit bulmak amac›yla A¤ustos 1492’de ‹spanya’dan yelken açt›. Yaklafl›k 36 metrelik uzunlu¤u ile seferin en büyük gemisi olan Santa Maria (Aziz Meryem), 1492’nin Noel günü Haiti yak›nlar›nda bir resif üzerine karaya oturdu. Bunun üzerine Kolomb, sefere birlikte ç›kt›¤› denizcilerle, geminin gövdesini oluflturan ahflap fleritlerin bir k›sm›n› kullanarak, yak›n bölgede baz› basit yap›lar infla ettirdi. Hatta bu yap›lardan birisi de, La Navidad ad›n› verdikleri basitçe yap›lm›fl bir kale idi. Bir y›l sonra Colomb 17 gemi ve bin 200 adam›yla birlikte tekrar bölgeye ulaflt›¤›nda, La Navidad’›n külleri ile karfl›laflt›.


BD MAYIS 2015

MAYIS AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri

KURGUMAT: 1. Vc4! [2. Vd5#] 1. ... fixe4 2. Ac6+ fif5 3. Vg4#, 1. ... fid6 2. Vd5+ fic7 3. Vd8#, 1. ... Kxg3 2. Vd5+ fif4 3. Vf5# OYUN SONU: 1.h7 e1V 2.hxg8V Vxc3+ 3.Vc4! [3.fib7? Vb4+ 4.fic6 Vc3+] 3...Vxg7 4.Vc1+! fif5 [4...fih5 5.Vh1+ fig6 6.Vg2+; 4...fif6 5.Vc3+; 4...fig4 5.Vg1+] 5.Vc2+! fie6 [5...fif4 6.Vc7+ Vxc7+ 7.fixc7; 5...fig5 6.Vg2+; 5...fie5 6.Vc3+] 6.Vc6+! fif5 [6...fie5 7.Vc3+] 7.Vd7+ Vxd7+ 8.fixd7 fie5 9.fic6 [9.b4?? fid5=] 1-0.

1-(a) Arıtıcı

9-(d) Kesim

2-(c) Görev, amaç

10-(b) Kuflak

3-(d) Ön gösterim 4-(a) Sürdürüm 5-(a) Devre dıfl› 6-(b) Yer bilimci

11-(a) Yenileflim 12-(d) Bafly›ld›z 13-(c) Oklama

7-(c) Küçük gazete

14-(d) Kan bilimi

8-(d) Etmen

15-(b) Düzenek

Kare Bulmaca

“Bilginizi Denetleyin”

1-(c) Demagoji 2-(c) Cemevi 3-(d) Yeniden yap›lanma 4-(c) Eflitlik 5-(a) Veba 6-(d) Oksijen 7-(b) Ansiklopedi 8-(c) Hong Kong 9-(d) Kriptonit 10-(a) Papua Yeni Gine 11-(b) Kartela 151


BD MAYIS 2015

YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)

Ata Soyer Çetintahra, ‹zmir

Bulut Kurt, ‹zmir

Denizhan Kurt, ‹zmir

Demir Demirel, ‹stanbul

Ad›l Efe Ünsal, ‹stanbul 152

Ali Batu Aymayan, Ankara

Aras K›r›ktafl, Ankara


BD MAYIS 2015

Beyza Özkurt, Ankara

Bilge Ka¤an Kargal›, Ankara

Yi¤it Özcan, Ankara

Bora Gündüz, Ankara

Ege Yokufl, Antalya

Kadir Güney, Ankara

Ka¤an Efe Ay, ‹zmir

Ekrem Türk, Trabzon

Zübeyde Nil Kalay, Antalya

Yasmin Nur Yazman, ‹stanbul

Elif Zeynep Dan›fl, Ankara 153


BD MAYIS 2015

Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154


Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-1910-1997 y›llar› aras›nda yaflam›fl olan, fotografta görülen seramik sanatç›m›z.- ‹nce kum ve çimentoyla yap›lan düzgün döfleme s›vas›. 2Edirne’nin bir ilçesi.- Yeni yetiflen a¤aç veya a¤açç›k.- Afrika’n›n bat›s›nda bir ülke. 3-Söylenti.-Gemilerde bulunan cankurtaran sandal›. 4-‹tici güç.-‹stanbul’un bir semti.- Fakat, lakin. 5-Z›tl›k, karfl›tl›k.Yüksek makamda bulunan kad›nlar›n yard›mc›s› olan han›m.- ‹flaret. 6-Bir opera yap›t›nda ya da oratoryoda ezgi.- Borulardan geçen ak›flkan›n h›z›n› kontrol eden düzenek.-Kay›nbirader. 7-Bir mantarla bir su yosununun ortak yaflamas›yla ortaya ç›kan bitkilerin genel ad›.- Canl›larda görülen yumru biçimindeki yap›lar. 8Emile Zola’n›n bir yap›t›.- Futbolda savunma mevkiinde oynayan oyuncu.- Hat›rlamak için yaz›lan k›sa yaz›. 9-Tarla s›n›r›.Y›rt›c› bir hayvan.- Ö¤üt verici, ahlak dersi veren alegorik eser. 10- Yumurta ve irmikle yap›lan bir tatl› türü.- ‹skambil ka¤›tlar› ile bak›lan bir fal.- Eski dilde su. 11Eski dilde y›lan.- Tekneler-le suyun dibinde sürüklenerek çekilen, genifl a¤›zl› bal›k a¤›.- Bir güzellik malzemesi. 12-Rüzgâr, flimflek ve gök gürültüsü ile ortaya ç›kan sa¤anak ya¤›fll› hava olay›.- Akla uygun, ak›ll›ca. 13-Kars ilindeki ünlü harabeler.Masallarda ad› geçen efsanevi kufl.- Satrançta bir tafl.-Sert bir içki. 14-Vücudumuzda kan depolayan organ.- Bilgisiz kimse.Olumsuzluk belirten bir ek. 15-Uzak.Kanarya Adalar›’n›n efl baflkenti. 16-Bir fleyin niteli¤i üzerine edinilen kan›.- Davar›n arka ayaklar›n›n dik ve do¤ru olmas›. 17Danimarka’n›n plaka imi.- Hava üflemeye yarayan bir gereç.- Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren ayg›t. 18Yanarda¤ püskürtüsü.- Serçegillerden ötücü bir kufl. 19-Yüz, çehre.- Çiçe¤in en d›fl›nda bulunan yeflil yapraklar›n tümü. 20-Yumurtan›n bir piflirilme flekli.Baryumun simgesi.

YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-‘Hasan ..... ......’(1906-1978 y›llar› aras›nda yaflam›fl olan ça¤dafl Türk müzi¤i bestekar›m›z).‹zmir’in bir ilçesi. 2- Siyasette birlikten yana, birlefltirici olan.- Manisa lalesi de denilen bir bitki.- Satrançta özel bir hareket.- Ukrayna’n›n plaka imi. 3-Yeniden gözden geçirme, düzeltme.- Gelirler. 4S›k›nt› verme, üzme.- Bir haber ajans›n› simgeleyen harfler.- Brezilya’da bir yerleflim birimi.- Bir renk.- Bir iskambil destesinin en alt›nda bulunan ka¤›t. 5-Gezinti teknesi.En k›sa zaman birimi.- U¤ur say›l›r.Sö¤ütgillerden, sulak bölgelerde yetiflen uzun boylu bir a¤aç. 6-Do¤al felaket.- Bir ucu sürtünme sonucu yanabilecek birleflimde olan küçük tahta çubuk.A¤layan, inleyen.- Numaran›n k›sa yaz›l›fl›. 7-Eklem bacakl›lar›n ve kabuklular›n örtene¤ini oluflturan, dayan›kl› ve esnek organik madde.- Hafif bir tür spor ayakkab›.- Dans etmeyi meslek edinen kifli.Bön, enayi. 8-Eski dilde atefl.- ‹çi delikli, hafif, çabuk k›r›labilen, yumuflak tafl.Kad›nlar›n saçlar›n› tutturmaya yarayan, bazen de süs olarak kullan›lan araç.- Bir ana yoldan ayr›lan yolun bafllang›ç noktas›. 9-Yumurtan›n az piflirilmifl flekli.- Maliye ile ilgili.- Fizik biliminin ›fl›k olaylar›n› inceleyen kolu. 10-Boyac›l›kta kullan›lan kimyasal bir madde.- Golfte topun deli¤e girebilmesi için gerekli vurufl say›s›.- Dar ve kal›nca tahta.- Güney Amerika’da yaflayan bir yük hayvan›. 11-Gemi bar›na¤›.Bir veya iki çalg› için yaz›lm›fl, üç veya dört bölümden oluflan müzik eseri. 12- Bir nota.- Özenli, düzgün.- Alamet. 13- Latife.- Çok tanr›l› dinlerde tap›n›lacak nesne.- Parlakl›k, ayd›nl›k. 14-Çok çabuk, alelacele yap›lan.- Bir olumsuzluk eki.Yabanc› bir a¤›rl›k ölçüsü birimi.15- Matematikte sabit say›.- Görevden alma.-Bal›k yumurtas› ile yap›lan bir tür meze. filizoskay@butundunya.com.tr


Satranç Mustafa Y›ld›z DUBA‹ AÇIK’I SOLAK KAZANDI

6

-14 Nisan 2015 tarihlerinde oynanan 17. Dubai Aç›k Satranç Turnuvas›’n› Ulusal Tak›m oyuncular›m›zdan GM Dragan Solak yenilgisiz 7/9 puanla kazand›. Onun güzel oyunlar›ndan 2 konum sunuyorum:

Berglind – Solak, Dubai, 2015 Beyaz, son olarak at›n› çok uygun görünen d5 karesine oynad› ve c7 piyonunu istedi ama tedbirsizlik ve dikkatsizlik bu at›n yitimine yol açt›. 15…Kd7 16.Aec3?? Bu hatay› GM Solak gözüyumuk görüyor. 16…c6 flimdi d5’teki at bo¤uldu. Üstelik b4 piyonu da boflta. 17.Af4 exf4 Beyaz›n yapt›¤› feda de¤il aç›kça tafl kayb›. 18.exf4+ Ae7 19.bxc5 Fxc5+ Bundan sonraki hamlelerde sürekli sald›ran taraf olan siyah, yerinde ve zaman›nda de¤iflimlerle oyunu rahat kazand›. 20.Fe3 Fb4 21.Kec1 Kd3 22.Ad1 0-0 23.a3 Kxe3 24.axb4 Ke1+ 25.fif2 Kf1+ 26.fie2 Ke8 27.Ae3 Kxc1 28.Kxc1 Af5 29.Kc3 Axe3 30.Kxe3 Ff1+ Beyaz terk etti. 0-1

Kuzubov – Solak, Dubai, 2015 Turnuvan›n favorilerinden Kuzubov, bu konumda en az›ndan eflitlik bekliyor ama 6. yataydaki zay›f piyonlar›n› gözden ç›kartarak yapt›¤› son hamle (d5-d4), Solak’a alan üstünlü¤ü sa¤l›yor. 47.Kg6 fic6! fiah, rakip kampa do¤ru yola ç›k›yor. 48.Kxe6+ fid5 49.Ke8?! (49.Kxh6!?) fie4 50.e6 Kg7 51.Kd2 fie3 fiah güçlü bir savaflç›d›r. 52.Kb2 d3 53.Kd8 Kc2 54.e7 Kxe7 55.Kb3 Kd2 56.b5 Kg7 Beyaz, art›k kaybetti¤ini anlad›. 57.Ke8+ fif2 59.b6 Kxg2+ 59.fih3 Kg3+ 60.fih4 Kg4+ 61. fih3 Kg3+ 62. fih4 fig2 Mata çare yok 0-1. 156


BD MAYIS 2015

BÜYÜK KAÇIfi Khismatullin (2653) - Eljanov (2727) Avrupa Bireysel fiampiyonlu¤u, Kudüs (10.3), 06.03.2015 Bu konumda beyaz›n korkunç iflkencelerle karfl›laflaca¤› geliyor insan›n akl›na ama o ans›z›n sihirli bir dokunufl ile her fleyi tersine çeviriyor. 44.fig1!! [Gerçekten de inan›lmaz bir hamle! Beyaz sald›r› alt›ndaki kalesini kaçmad›¤› gibi kalenin al›nmas›yla siyaha bir de flah temposu veriyor.] 44...Vxd1+ 45.fih2 Kxc6 [Aksi takdirde beyaz, 46. c7 ile piyonu vezire terfi ederdi.] 46.Ve7+ [Beyaz zaman kazanmaya çal›fl›yor.] 46...fih6 47.Vf8+ fig5 48.Vxf7! [‹nan›l›r gibi de¤il ama gerçek, Beyaz flimdi 49. Vf4+ fih5 50. g4+ ile oyunu bitirmeyi tehdit ediyor. Siyah›n fazladan bir kalesi ve çok güçlü bir geçer piyonuna karfl›l›k beyaz sald›rabilece¤i yegâne tafllar olan vezir ve piyonlarla zafere ulaflacak.] 48...Kf6 49.f4+ fih6 50.Vxf6 Ve2 51.Vf8+ fih5 52.Vg7 [Tehdit 53. Vxh7#] 52...h6 53.Ve5+ fih4 54.Vf6+ fih5 55.f5 gxf5 56.Vxf5+ fih4 57.Vg6 [58. Vxh6 Vh5 59. g3# tehdidine karfl› yeterli savunma kalmad›¤›ndan siyah oyunu b›rakt›.] 1–0 Gönderi: Umut SAYMAN

KURGUMAT

OYUN SONU

Umut Sayman (Strategems 2015)

Asker Rzayev (Azerbaycan CCC -45 JT, 2015)

3# myildiz@butundunya.com.tr

Beyaz Kazanır Çözümler 151. sayfadad›r.

157


Bize Gönderilen Kitaplardan

‹deal ve Gerçek Schopenahuer

Say Yay›nlar›

G

ünümüzü en çok etkileyen filozof kimdi? Tolstoy, Turgenyev, Maupassant, Zola, Proust, Hardy, Conrad, Dostoyevski, Çehov, Shaw, Pirandello, Beckett, Stendhal, Mann, Svevo, Freud, Jung, Nietzsche, Wittgenstein, Poper... gibi bir çok flair, yazar, düflünür, psikoloji ve psikiyatri insanlar›n›; Wagner ve Mahler gibi müzisyenleri; bir çok ressam ve heykelt›rafl›; iktisatç› Bastiat’›; mitolojinin önde gelen ad› Campbell’i derinden etkileyen felsefeci kimdi? Yap›t›n› Türkçeye çevirip ilk elefltiriyi kaleme alan Ahmet Mithat Efendi, Cenap fiahabettin, Abdullah Cevdet, Ahmet Hamdi Tanp›nar, Hüseyin Rahmi Gürp›nar, Cemil Sena Ongun, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmano¤lu, Cemil Meriç’i kendine çeken düflünür kimdi? Ünlü Sinolog Harro von Senger’in “Çinlilerin ünlü 36 Savafl Hilesi üzerine düflünen ilk bat›l› filozof”, Metafizik karfl›t› fizikçi Ernst Mach’›n, Goethe ile birlikte 158

“duyularla ilgili fizyolojinin kurucusu” sayd›¤› kifli kimdi? Dünyay› bu kadar derinden etkileyen Arthur Schopenhauer’d›. Sistem kuran büyük filozoflardan olan Schopenhauer, Stefan Zweig’›n deyifliyle “d›fl dünyaya bu derece kapal› bir manevi yaln›zl›k içerisinde yaflayan tek yazar”d›. Her yere s›zan, hangi tafl› kald›rsan alt›ndan ç›kan Schopenhauer’›n bütün yap›tlar›n› Ahmet Aydo¤an adeta Schopenhauer’› Türkçe yazm›flças›na çeviriyor. Fikir Mimarlar› dizinde Schopenhauer’› bütün yönleriyle anlatan telif kitab› yan›nda “Okumak Yazmak ve Yaflamak Üzerine” ve “Tart›flma Sanat›n›n ‹ncelikleri” adl› kitaplara yazd›¤› nefis sunufllarla Aydo¤an çevirilerini taçland›rm›fl. 15. Kitap ‹deal ve Gerçek raflarda yerini ald›.

Bir Evlad›-› Fatihan Bilal N. fiimflir Y. Furkan fien Yarg› Yay›nlar›

T

ürkiye’yi dünyan›n dört bir yan›nda baflar›yla temsil eden efsanevi büyükelçilerden biri olan Dr. Bilal N. fiimflir, ayn› zamanda dünya çap›nda bir tarihçi


BD MAYIS 2015

ve araflt›rmac› yazard›r. “Cumhuriyet’e ‹mparatorluklar fiehri Kanat Geren”lerden biri olan fiimflir, ‹stanbul dört k›tada, ayak bast›¤› her yerde gününü gün etmek, flafak saymak yerine, 1830 dünyan›n belli bafll› kütüphanelerinde ve arflivlerinde derin araflt›rmalar yapt›, J.F. Michaud on binlerce belge toplad› ve kendi J.J.F. Poujoulat olanaklar›yla bir mikrofilm arfliv sistemi kurdu. Tek bafl›na enstitü ve kurum- Say Yay›nlar› lar›n yapamad›¤›n› yapt›. Son 45 y›la 100 cilt kitap ve 260 bilimsel makale “ s›¤d›rd›. ‹ngiliz Belgelerinde Atatürk u akar Türk bakar” sözünü do¤rulayan (8 Cilt), Atatürk ve Yabanc› Devlet sat›rlar›ndan sonra Michaud, Cehaletle Baflkanlar› (4 cilt), Lozan Telgraflar› savaflman›n mekanlar› olarak kurulan (2 cilt), Ermeni Sorunu (15 cilt), camilerin bugün savaflacak cahiller Rumeli’den Türk Göçleri (3 cilt), yetifltirilen yerlere dönüfltü¤ünü fark Balkanlar (12 cilt), Ege Sorunu (2 cilt), ettiriyor. Sayfalar ölü kad›nlardan Kürtçülük (4 cilt) gibi konularda devasa öldürülen kad›nlara götürüyor. Sadece eserler yazd›. (33 cilt) Atatürk hakk›nda su akm›yor Osmanl› ülkesinde, toprak en fazla eser veren tarihçilerden biridir. da, do¤a da, insan da ak›p gidiyor. Ülkesine gerçekleri göstermekle yetin- Neden? diye soruyor, Michaud. Franmeyip dünyaya da anlatmaya çal›fl›yor. sa’da siyasal rejim altüst olup dünyay› Bir çok ülkede yap›tlar› yay›nland›. sarsarken Osmanl› topraklar›nda Amerikan Kongre Kitapl›¤› katalo- tepeden t›rna¤a toplumun dünyadan ¤unda ise fiimflir’in 60 cilt kadar eseri habersiz ve olup bitenlere karfl› yer al›yor. Y. Furkan fien’in haz›rlad›¤› ilgisizli¤ini yaz›yor. Adalet konusuna yap›tta, genifl bir söyleyiflinin ard›ndan e¤ilen Michaud: “Türkiye’de her fiimflir›in bugüne kadar yapm›fl oldu¤u duruflma ya da mahkemenin tek yarg›c› çal›flmalar›n, yurtiçinde ve yurtd›fl›nda oluyor ve yarg›c›n karar› kesin, dolayıyay›mlanan 100 kitap ve 260 makale- s›yla adalet kolayca yan›labiliyor ve bu nin kronolojik s›rayla haz›rlanm›fl yan›lg›y› düzeltmenin olana¤› yok... özetleri de yer al›yor. Ayr›ca fiimflir Bu ülkede avukatl›k diye bir kurumun ve eserleri hakk›nda yaz›lar ve yaz›flma- bulunmad›¤›n› ö¤renince de eminim lardan örnekler; fiimflir’in akademik çok flafl›racaks›n›z. Öncelikle bu ülkede yaflam›ndan kesitler eklenerek sayg› adaletin çok acelesi var, öyle savunma ve sevginin en büyü¤ünü hak eden falan dinlemeye vakti yok. Sonra bu devlet adam› ve yazar fiimflir’i daha ülkedeki adaletin despotizmin gölgesinyak›ndan tan›ma olana¤› sunuyor. de oldu¤unu belirtmek zorunday›z.(...)

S

159


Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: BAfiAR fiEKER, ADANA

160


“40 y›l yurtiçinde, yurtd›fl›nda, da¤da bay›rda, Türk Silahl› Kuvvetleri saf›nda devlete hizmet... Sonra kumpas ve katakulliler üzerine kurulu bir dava ile 4 y›la yak›n bir süre hapishane...” Eski Özel Kuvvetler Komutan› Emekli Korgeneral Engin Alan'›n yaflam›n›n çarp›c› özeti bu. Bugün kumpas oldu¤u daha da netleflen Balyoz davas› sonucu, at›ld›¤› zindan›n demir parmakl›klar› aras›ndan, ülkemizde ve çevremizde olup bitenleri de¤erlendiriyor Engin Alan.

Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize

“De¤erlendirmelerim, siyasi kimli¤imden ba¤›ms›z olarak, Ülkesini, Milletini ve Devletini ölesiye seven, Atatürk Cumhuriyeti'nin tüm de¤erlerine gönülden ba¤l› bir Türk Milliyetçisine, yani flahs›ma aittir.”

50

%

‹ND‹R‹M

Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:

Tel: (0536) 634 35 97 BÜTÜN K‹TAPÇILARDA

E-posta: abone@butundunya.com.tr


T Ü R K

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

R E S S A M L A R

1 MAYIS 2015

ERTU⁄RUL ATEfi

192297

SAYI: 2015 / 5

F‹YATI: 4 TL

MAYIS 2015

Atatürk Soyk›r›m ‹ddialar›n›za 1932’de Yan›t Vermiflti:

1954'de Adana'da do¤du. Gazi E¤itim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu¤u 1976'da ‹ngiltere'ye gitti, Londra'da Kingsway Princeton College ve Betnhal Green Institue'da e¤itim gördü. ‹lk sergisini ‹stanbul'da açt›ktan sonra 1987'de ABD ye gitti, New York'a yerleflti. Ünlü 57. Cadde galerilerinden Terry Dintanfass galerisine kabul edildi. Miami, Dallas, Los Angeles, Chicago, Palm Beach, Boston, South Hampton, Barselona, Kopenhang, New York ve Pekin'de sergiler açt›. 2005 y›l›ndan bu yana çal›flmalar›n› Türkiye'de sürdürmektedir. Sanatç›, yeni yap›tlar›n›13 May›s'a de¤in, Ba¤dat Caddesi, Küçüka¤a Sokak, 4/2, fiaflk›nbakkal, Kad›köy adresindeki Art Maya Galerisi'nde sergilemektedir.

Unuttun mu Avrupa? Cengiz Özak›nc›, çarp›c› belgelerle aç›kl›yor. .S. 7

Prof. Haberal’a Büyük Arma¤an: 7 Y›l Önce Karaci¤er Nakletti¤i ‹lkokul Ö¤rencisi Üniversite Girifl S›nav›nda Türkiye ‹kincisi Oldu S. 59

Mete Akyol: Teflekkürler Yurtseverlerimiz S. 3 Gürbüz Evren: Almanya’n›n Ermeni Politikalar› S. 25

Dr. S›tk› Ayd›nel: Mustafa Kemal’le 23 Nisan’a S. 33 Vali ‹sa Küçük Prof. Halet Çambel'e Takdirlerini Destanla Bildirdi S. 79


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.