AMERİKA’NIN KURDUĞU DÜNYA ROBERT KAGAN Yazar Hakkında: ABD’nin en etkili stratejik düşünürlerinden ve New York Times’ın en çok satan yazarlarından Robert Kagan aynı zamanda Washington Post köşe yazarı ve Brookings Institution kıdemli üyesidir. Diğer kitapları: The Return of History /Tarihin Dönüşü - The End of Dreams /Rüyaların Sonu - Dangerous Nation /Tehlikeli Ulus - Paradise and Power/Cennet ve İktidar - A Twilight Struggle/ Alacakaranlık Mücadelesi -ÖzetDiyelim ki mevcut düzeni şekillendiren başlıca güç olan Amerika, iç sorunlarını çözmek üzere enerjisini kendisine odaklayıp dünya lideri rolünden çekilmeye kalktı, acaba dünya ne hale gelirdi? Peki ya ABD olmasaydı veya ABD çökecek olsa, 60 yılı aşkın süredir oluşturup desteklediği küresel serbest pazar ve yine Amerika’nın kurduğu dünya düzeni devam edebilir miydi? Uluslararası düzenin başta ABD ve benzer zihniyete sahip müttefiklerince yönlendirilmediği bir dünya insanlığın geleceği adına ne anlama gelir? Amerika batsa yerini kim alır? Amerika gerçekten çöküşte mi? Yoksa Amerikalılar gücü kaybetme korkusuyla zamansız bir şekilde kendini imha mı edecek? Bu soruların cevabını bulmak için durumu etraflıca incelemek lazım. Son 60 yılda görülen çarpıcı küresel ekonomik büyüme, dünyanın lider serbest piyasa ekonomisi olan ABD’nin şekillendirdiği iktisadi düzenin bir yansımasıdır ve belki de içinde bulunduğumuz bu barış ve refah çağı tek bir ulusun ustalıkla yönlendirdiği muazzam güce bağlıdır. Amerikan gücünün giderek yükseldiği 1950’den itibaren demokratik ülkelerin sayısının artması da rastlantı değildir. Demokrasi, yalnızca halkların demokratik düzene duyduğu özlem nedeniyle değil, 1950’den beri dünyadaki en güçlü ulusun yönetim biçimi olduğundan yaygınlaşmıştır. 1941’de demokrasilerin sayısı bir düzineyken günümüzde yüzü aşkındır. Öncesinde dört asır boyunca gayrı safi küresel hasıla (GSKH) yılda %1 artmışken 1950’den bu yana yılda ortalama %4 artış göstermiştir. Bu milyarlarca insanın yoksulluktan kurtulması demektir. Günümüz dünya düzeninde çok şeyi kanıksamış durumdayız. Oysa ki geniş alana yayılmış özgürlükler ve büyük güçler arasındaki barış hali, mevcut ekonomik krize rağmen tarihte benzeri görülmemiş bir refah düzeyiyle oldukça hassas bir zeminde seyretmekte. Son zamanlarda Amerika’nın çöküşünü öngören pek çok kişi var. Bu fazlasıyla karamsar yaklaşım biraz yersiz ancak Amerika etkisini yitirirse, şüphesiz boşalan yeri doldurmak ve güç elde etmek için birbiriyle yarışan yükselmekte olan uluslar arasında savaş baş gösterecek ve tüm dünyada demokrasi gerileyecektir. Örneğin Putin’in Rusya’sı ve otoriter Çin’in tesiri artarken küresel serbest piyasa zayıf düşecektir. Geçmişte benzer olaylar Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ve I. Dünya Savaşı’nda Avrupa düzeninin çöküşü sırasında da yaşandı. 20.yy’ın ilk yarısı insanlık tarihindeki en tahrip edici savaşlara sahne oldu; daha önceki yüzyıllarda ise büyük güçler arasındaki savaş hali neredeyse kesintisiz devam etti. Fakat son 60 yıldır büyük güçler arasında savaş çıkmadı, hatta çağımız iki süper-güç ABD ve SSCB arasında hiç başlamayan soğuk savaşla anılır oldu. Elbette dünya düzeninde yanlış giden pek çok şey var. Ancak despotluk ve yoksulluğun genel geçer kural olduğu; barış, demokrasi ve refah gibi kavramların ise istisna sayıldığı binlerce yıllık insanlık tarihi açısından baktığımızda, içinde bulunduğumuz dönemin bir altın çağ olduğu kabul edilmeli. Bazıları bunun, insanlığın gelişiminin kaçınılmaz sonucu olduğuna yani bilim-teknolojinin gelişimi, artan küresel ekonominin uluslararası kurumları güçlendirmesi, uluslararası tutumların evrilmesi, liberal demokrasinin giderek diğer yönetim biçimlerinin önüne geçmesi ve insanlarla ulusların davranışlarını aşan değişim gücüyle birleşmesinden meydana geldiğine inansa bile başka bir olasılık da mevcut. Sefasını sürdüğümüz bu ilerleme insan türünün kaçınılmaz evriminden ziyade, emsalsiz ve belki de kısa süreli bazı koşulların ürünü de olabilir. Genel anlamda uluslararası sistemde gücün belli bir şekilde düzenlenmiş ve belirli bir dünya görüşünün diğerlerine tercih edilmesiyle nitelenebilecek bu koşullar, değişip güç dengesi bozulduğu takdirde dünya düzeninin niteliği de değişecektir.
1 www.ozetkitap.com