Avni Anıl: 35.ci Sanat yılında

Page 1


35. San'at Yıhnda AVNİ ANIL 7 Tc.r!imUZ 1279


BUG Ü N ARAMIZDA OLMA­ YAN, HAKKIN RAHMET İ NE KA­ VUŞMUŞ bütün MUSIK İC İ LE­ R İ M İZ İ N anılCH"ı önünde SAYGI ire eğiliyorum. 35. San'at Yılı K İ TABIMI, tüm sanatçılara ve Sanatseverlere ARMA GAN ediyor, SEVG İ ve SAYGILAR sunuyorum . .. AVN İ ANIL 3




Avl"i Anıl, Kardeşi Berhayat ile (1931)


Avni Anıl; annesi, babası ve kızkardeşi ile

. . .

(1933) 7


Avni Anıl (1935) B


Avni Anıl (1940)

Avni Anıl 1942)

9


Avni Anıl kızları He (1970)

10


11


12


13


(.;!.•.

Aalıero C:..U• c-.ı ...... ISTA .. 8UL Tel

== ·

14

ı

29272

Seblt No.

20/2


I

AVNİ ANIL İCİN •

YAZILANLAR 15



O�LUM- AVNİ ANIL'A... Sene 1946; bir sonbahar akşamı,. Üsküdar Musıki Cemiyeti'nin o zaman Toptaş!'ndaki, kücük. ahşap odası­ nın kapısı vuruldu. Ufak tefek, aydınlık yüzlü. biraz hey·ecanlı bir deli­ kanlı çocukla sarışın, g_üle.c bir kız girdi iceri. Onlara nedense ümitle baktım. sevimli iki kardeştiler. O geceden sonra ikisi de Cemiy·et'e candan bağlandılar. Bu iki kardeşten biri halen İstanbul Radyosu eleman­ larından Berhayat Anıl. diğ�i ise. bugür:ıün büyük beste­ cisi Avni Anıl'dı. Hayatın türlü cilveleri onların cem'lyete bağlılıklarını hic eksiltmedi ve aradan ge.çen .bunca yıl samimi ve ve­ ' fakôr ilgilerini daima taze ve canlı tuttu. N�zik bir İstanbul efendisi terbiyesi almış olan Avni' nin son derece hassas. olan ruhu yarattığı eserlerin ince nakışlarında belirlidir. Her an yeni bir ufka ocılırcasına uçan yeni nağmeler yaratır. Son devrin Türk musıkisl'ne kazandırdığı müstesna bestekôrlarından biri saydığım oğlum Avni'ye uzun ömür, tükenmez ilhamlar dilerken Üsküdar Mus.ıki Cemiyeti'nin onuru sayarak ayrıca gurur duymaktayım.

Emin ONGAN 17


Avni Anıl, Cevdet Çağla.

18


8. 2. 1979

AVNİ ANIL İCİN ... Kıymetli besteci ve yazar dostum Avni Anıl'ı İstan­ bul Radyosu Müzik Yayınları Sorumlusu olarak çalıştığım uzun yıllar evvel tamdım. Kendisi aynı radyo'nun haberler se.rvisinda görev almıştı. On iki yıl beraber olduk. Kuvvetli bir yazar aynı zamanda musikimize gönül vermiş ve bu san'ata hizmet edebilmek gayretiyle çırpınan. kalemini bu uğurda ustaca kullanan san'at aşığı bir gençti. Bir çok maddi ve manevi sıkıntılara katlanarak çıkarttığı mecmua ve nota baskıları yoliyle musıkimize bir katkıda bulunmak icin bu hizmeti bin bir müşkilôtla yürüttüğüne şahit oldum. Avni Anıl 1 952 yıllarında başka bir sahaya yöneldi. Beste­ cilik san'atı. Bu bizler için beklenmedik bir sürpriz oldu. Çocuk yaşta oluşturduğ_u musıki zevk ve yeteneğini, Üs­ küda-r Musıki Cemiyeti'nde edindiği bilgiye katmış ve Rast makamında bir şarkı ile işe boşlamıştı. Arkasından Hicaz makamında (Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek) (Bir alev bir ışık)_ (Biraz kül biraz duman) güfteli Nihavent ma­ kamında bes.telediği şarkıları ile hakiki şöhrete kısa bir zaman içinde kavuşmuş ve popüler bir besteci olarak se­ . vilmiş ve tanınmıştır. Eserlerinde kendine has bir yapı oluşturmuş. ince zevkini de katarak bir şahsiyet ya_rat­ mıştır. Bu arjinal yapıyı yüze yakın eserleri ile bu güne kadar sürdürmesini bilmiş ve sanat mertebesindeki haklı yerini almış bulunmaktadır. Kendi soy adının doğrultusunda ileri kuşaklarca daima anılacağına şüphem olmayan bu san'atcının daha bir çok 35 yıllar b.u sahada yaratacağı eserlerle muvaffakiyetinin devamını gönülden dilerim.

Cevdet CAGLA

19


6 Şubat 1 979 35. SAN'AT YILI MÜNASEBETİYLE: AVNİ ANIL'A DAİR ... Bu günlerde 35, sc;ın'at yılı kutlanacak elan değerli san'atkôr AVNİ ANIL'ı, Türk Musıkisi'ndeki mevkii bakı­ mından, kıymetli bir bestekôr, kuvvetli bir kalem sahibi ve Editör olarak yakından tammış bulunuyorum. Bestekôrlık alanındaki çalışmaları neticesinde, ince bir zevk ve duyuşun mahsulü olarçık vücuda getirdiği eser­ ler, günmüzün de zevkine hitôb etmekle bera.ber, kendisi­ ne özgü ve seviyeli bir üslub hususiyeti arz eder. AVNİ ANIL'ın muayyen br seviyeyi muhafaza etmek yolundaki ısrôrının, hôlen durmadan tereddiye doğru hızı� adımlarla git_mekte olan musıkimizin bugünkü içler acısı durumu müvôcehesinde, üzerinde durulmağa lôyık ayrı bir değeri olduğunu bilhassa belirtmek iste.rim. Diğer torafdan, şarkılarının çoğunun güftelerini ede­ bi kıymeti hôiz şiirler arasından seçmiş bulunması keyfi­ y€ti de, üzerinde durulmağa lôyık önemli bir husus olarak zikre değer. Değerli san'atkôr AVNİ ANIL, uzun yıllar çeşitli ga­ zete ve mecmualarda, bu meyônda bizzôt yayımladığı «MUSiKİ ve NOTA» isimli mecmuasındaki yazılarında, Türk Musıkisi'nin çeşitli konularını el·e ·almış ve muhtelif aksaklıkları. sürükleyici üslubu ile dile getirmek suretiyle, musıkimizin daha iyi imkônlara kavuşabilmesi için -bütün imkônsızlıklara rağmen- büyük bir azimle yılmadan caba harcamış· bir yazar ve Editör olarak da musıklmize fayda­ lı hizmetlerde bulunmuştur. Değerli Musıkicimizin, bundan sonraki hoyôtında. da, sıhhat ve mutlufuk içinde çok daha üstün başarılara ulaş­ masını içtenlikle temenni ediyorum.

lsmail Baha SÜRELSAN

20


Değ�rli Hocamız Besteci ve. Yazar HAYRİ YENİGÜN'ü, 15':· NiScın 1 97 9 tarihinde Anka­ nı'.do kaybetmiş bulunuyoruz. A+lbtt.1tan :rahmet diliyoruz ... ..

21


Hayri Venigün Hocam141n A\tni.·Anıfın.-ı2K-. San'at yılı der­ gisin& yçızd.ığı y�zı aşağıdadır :

ÖLÜMSÜZLER!

K)asik Türk Müsıkisi'ne dair yıllar önceleri nazari bilgiler veren Ffüôbi'lerin;·J bn.-• Sinô'lörıneserlerin9en son­ m, yine· beşyüz küsur1 vıl ewel hay(ita· gpzlerini yuman Meraga'lı Abdülkaad\(in, her nasılsa ziya'don kurtulupta Türk San'at Musıkisi,,· repertuvarında �r..,. atmış bulunan tek - tük besteleri, Türk Mustklsi'nin e-zeli varlığına en ya­ kın bir delil olmok'tadııt Osmanlı padişahlorındorl. 1. Suttan., Mahmud , zama­ nında 13 ay Şeyh-ül İslômlık yapan - ayı:n zcmanpa bes­ tekar - Es'ad Bfendinin (1684 - 1752) devresinin lehçesine göre yazdığı (Atrab - ül Asa r Fi Tezklret�i Urefa-11 Edvar) adlı kitabında; ı. Sultan Ahmed, iV. SuUan·Murad, iV. Sul­ tan Mehmed, il. SuHon. Mlıstafa, ıır. SüJton ·Ahmed dev_ir­ lerinde y.etişen, müsıkirrıfzin temel ve esaslarına halel ge­ tirmeden eserler ibdô'eden bestekarlmdan:·: 99'unun kısa tiöl - tercümeleriyl·e klôSik" üsiOptakl bestelerinden bir kıs­ mının güfteleri de lfülunmak'todır. cr devirterde meydbrıo getirlen besteler, .!lOtasızlık· yQzühden ağ12dan ağız _ a ge­ çilmek suretiyle ahlafa intikot. ettirilir ve muhafazasına gayret olunurdu. Bilhassa iV. Slıltcm l\lıfümed zamaııında yetişen Nazım Celebi, Hafız Post• Itri Mustafa. Seyyid Nuh gibi san'at erbabının değerli eıser.lerinden bazıları da ancak bu şekilde orljinatiteslnl muhafaza· etmiş, ve gü­ nümüze kadar da gelebilmiştrrL_ 111. Sultan Ahmed'in saltanatı zamanmdökt ·(lale Dev­ ri)' ise Ebu Bekir, Enfi Hasan Ağa, Karo- İıİmail Ağa gibi değerli üstad bestekarların yetişmesine· yardım etmiştir. 22


Kendisi de bir tiestekôr olan 111. Su4tan Selim'in (1788 zamanı do• Türk' Klôsik Musıkisi'nin· (altın devri) olarak tarihe gecmiştir, Bu devirde por�k' eserler yara­ tanlar,; t>izzat Padişah, Hacı Sôdullah ağa, Tanburi isak. , KömürcQ Hôfız ve.. diğer bozıiarıylo· daha· sonra yetişen Derviş İsmail (De.de) olmuştur. İsmail Dede iştiharını 111. Selim devrinde . yapmakla beraber, il. Sultan Mahmud zamanında (1730' 1754) ve . dana sonralan ·dci" tamamtyle idôme ettirmiştir. Padişah il. Sultan Mahmud do bes�ekôfd1. Zamanın­ .da bir co k bestekôr da yetişmiştir. Dede: Ef. Şôkit Ağa Kemôni �ize Bey, va daha bir kaçı, bununcdevrinde isim yapmış otonıorın boşta gelenleridir. Daha sonraları Türk' Musıkisi'r're mütedôir besteler. ancak daha sonraları tedricen nota il·e tesbite başlanıldı1807)

,

Avni Anıl bir korc sonrası Hayıri Yenigün'le. 23


ğindan , bu tarihten sonra notaya alınan ezg iler zlya'dan k urtulmuş oluyordu. Nesiller değiştikçe yeni tiest&.l<fil lorırr dti isimleri du­ yul mağo boşlandı. Bu arada bô husus i l . Sultan Hamid devrinde Hacı Arif Bey' in açtığı ve rağl)et ka:mrıan �rkı çığırı. büyük usullü k lôsiklerin cağ ve devômura t>üyük öl cüde sed çekmen in başla ngıcı old u. Meşrutiyetin iptidôlarında, İ sta nbul'da Muaıll4 Meşk hônele ri ve Gemiyetlerl açılmış, taassup yavaş: yavaş azal­ mağa yüz tutm uştu. Bestekôrl ar ise hôla Hacı. Ar.if ve talebesi Şevki Bey'lerin izi nde dümdarlık ediyorlardı. Yen i duyulmağa başlayan bestekôrları n isiml·eri arasında, da­ ha ziyad e za môna _uygun, côzip bi r yenilik yaratmağp mu­ vaffak olan Muhlis Sabahattin Bey'in ismiyle besteleri' bahse konu teşkil ediyordu. Cumh u riyet'in i l k otuz yılının Türk San'at Miısıkisi ô leminde en fazla şöh ret kazanan bestekefrlardan başta gelenler arasında Sôdettin Kaynak, Selôlraddi n Pınar, Ye­ sari Asım ve daha bir ka, c ı olmuşlardır. Bir kac senedi r a ncak radyolarımızdan' bazı şarkılarını· zevkle di nlediğim, altı ay kadar önce de şafısen tanışmak şerE.fine nôil olduğum ve bu a rada bir kısım matbu eser­ lerini i ncelediğim Bestekôr AVN İ ANI L Bey ha kkındaki in­ t ibô larım kısaca şöyled i r: Velud ve değerli bir bestekörd ır. H iç bir bestekôrın beı:tesinin te'siri altında ka lmamıştır. Başkalarının eserin­ de n _ufa k veya frapan bir nağmeyi: kendi şarkısına adapte etmek zilletine düşmemiştir. Besteleri doğ rudan doğ·r uya şahsına münhasır ulvi b i r san'at duygusunun ma h sulü� dür. Gün ümüzün isim yapmış ali�er değerli bestekarların E.serleriyle Avni Anı l 'ınkiler bir araycr toplanıp bir (ffeste· Cicekleri Ba hçesi ) tesis ed i l se, öu guzellik meşheri karşı­ sında bir zevk-ı selim sah ibfn in yine· de « Her güle g ül de­ nir ammô g üH ra'nô başka» d iyeceği de muhakkaktır!. 24


Avni Anıl'ın bestekd rl ık kudretinin· cazıp s.emereleri olan şarkılarından, mesele (Di lşad· olacak Aşk bu de­ ğ i l - Bir dteşi m yanarım - Bu a kşam öütüiı meyhdnelerini... - Ağla g itar, çal g itar - Biraz kül biraz duma n ve d iğerlerin" de en h isli, orij inal ve kaliteli nağmeler acıkca bel l i ol­ makta d ı r. Kend isini candan kutlar; oa� k0y�uğü· bu· yoldcr de-­ vam ı n ı samim iyetle d i lerim · .

25


9. Temmuz 1 974 tarihinde kaybettiğimiz Muhterem Hocam Hilmi Soykut, 25. San'at yılımda şunları yaz­ mıştı: KARDEŞ İ M DOSTUM VE Ü STADIM İ Ç İ N . . . San'at adamları va rdır, tek es€rle şöh ret an ıtla rını kurar ve sonra, ömür boy unca onun gölgesinde sessiz se­ dasız dinlenirler. Yine san'at adamları tanı rız ki, eserleri n i seri ha­ linde ve adeta sta ndard ize eder ve bu « cokluk» hey­ beti ni n h imayesinde yaşa rlar. Ama bir kısım san 'at ôşıkları vardır ki. sa n'at sever­ lerini her hamlesinde y·e ni bir vecid, yeni bir hayranlıkla meftun ederler. Yarattığı €serler ya l n ız birbi rinden g üzel olmakla kal­ maz. aynı zamanda, her seviyede kiUelerin gönül tercü­ manı olur. Ben, AVN İ A N I L'ın, bir insan takatını aşa n enerjik ca­ lışmalarını öğm e kudretine sahip d€ğ i l i m , fakat Avni Anıl da, eserle rine karşı beslediğim sevgi ve hayra n l ı ktan be­ ni asla men edemez. O, daima san 'atkôr kalacak, ben ömrüm oldu kca daima onun hayranı olacağım . .

İstanbul Erkek Lisesi Emekli Edebiyat Öğretmeni İ. Hilmi SOVKUT Hocamı Rahmetle anıyorum ... A. A.

26


Avn i Anıl'ı arkadaşım Cüneyd Orhon 'un kayın bira­ deri olara k 951 de An kara'da ta nıdım. O tarihlerde mü­ zikle uğraşıyordu ama, bu çalışması. amatörce ve mü­ zik cevresi içinde olma n ı n sağladığı imkönlar n ispetinde sınırlı idi. 954 yılında İ sta nbul radyosunda görev a l d ığım sıra­ larda Avni Anıl radyonun haberler servisine N iyazi Sel­ in yanına redaktör ola ra k tayin edildi . Sanırım Avn i'nin m üzik ve m üzik ôlemi ile cok yakın teması bundan son­ ra başlam ıştır. O y ı l larda İ stanbul radyosu yayı nlarının bu güne na­ zaran m u hafazakar özelliği vardı. Rast şarkısına mi kro­ fon u acmayı, bu hava içinde. bir hevesi kırmamak ve teş­ vik icin düşünmüştük. Doğrusu o zaman bu çalışmasını bir tutku şeklinde nitelend i rm iştim. Fakat Avn i Anıl mü­ zik ve beste çal ışmalarına a rtan bir hızla devam ederek her gecen gün daha başarılı oldu ve son dönem beste­ c ileri a rasında seçki n yerini kendi kend i ne yaptı . San'at hayatının 35 inci yılında, onu candan kutlar, nice y ı l l a rını, sağ l ı k ve mutluluk içinde, veri m l i bir bes­ teci olara k geçirmesini yürekte n dilerim. Dr. Nevzad Atlığ 27


Levend, 5 Mart 1 979

35. SAN'AT YILINDA AVNİ ANIL İCIN ... Avn i Anıl'ı 1946 yılının bir yoz günü Ü s küda r M usıki Cemiyetinde ta nıdım. İ l k defa Türk Musıkisi çalışılar. bir yerdeyd im. Herşeyi ve herkesi ilgi ile ta kib ediyord um. Avni d i kkatim i çekti . Gözleri ya rı kapalı. başını. hafifçe rit­ me uyg un sallaya ra k usul vuruyor. şarkı söyl üyordu. Bu duyg ulu hal inden hoşland ı m . O gün birbirimiz·a ya klaştık. Ben ilk defa önümde açılmış bu ô lemde, geçmiş yıl­ ları telôfi etmek istercesine. büyük bir hırsla nota, usul. makam ve Kemence öğrenmeğe çalışıyord u m . Avni ise. ince bir pınar gibi, küçük ezgilerle kend i n i beste yapmağa ve rmişti. İ lk şarkılarını bana gösterd i . Tatlı melod ilerd i . B i lerek deği l iç güdümle bunların ya kın geleceğ in beste kdrı Avni Anı l 'ın i l k sancıları olduğunu h isse;ttim ve başka besteler yapmasını isted im. Bu h issimi i lerde daha iyi a n layaca ktım . Bu mevzuda öğreni m i m a rttı kca ve çok eser tanıyınca bu d uygumu çözebildim. M u s ı k lde iki tür san'atçı vardı: Ya­ ratan ve taklid eden. Vakıa ö!}renimd e taklid büyük önem taşıyord u ama sonuçda benliğini bulmak şart iyle. İ şte ben ta baş lang ıçta Avni'nin yeni bir nefes oldu­ ğunu, kişilik taşıdığ ını sezm iştim . Doğrusu bugün de bu­ nunla öğünürüm. Artık o her besteled iği şarkıyı önce ba na din letiyord u. notasını yazıyor, arkadaşlarım ıza veriyorduk. Bu �a rkılar aldka görd ü. Evveld kendi amatör d ünyam ızda . hemen a rkasından radyolarda çalınıp söylenmeğe başla-


dı. Bu gene bir insan icin şüphesiz cok zevkl i bir geliş­ meydi. Avni de bu coşkuyla peşpE;şe g üzei şarkılar beste· l iyor, tanınıyor, yayıl ıyordu. Uzun yıllar berabE;r ca lıştık. O besteledi ben yazd ım. Beraberce cok samimi ve objektif değerlendirmeler ya ­ pard ı k . Bu a rada Avni'de gördüğüm en büyük endişe kal!­ cı eserler yapabilmekti. Bence titiz cal ışmas:ı. şarkıların: crtaya çıkarmadan önce uzun uzun incelemesi ve değer verdik lerin i n ten kidlerine acıkl ığı ile bunda da muvaffak oldu . H içbir zaman onun para veya ucuz beğeniler için ese r yaptığ ını görmedim. Bir başka titizliği, başarısında büyük rol ü elan bir baş­ ka cabası da şarkılarının sözlerini s:ecmesindeki özenidir. Avni için güfte, şiir kıymeti taşıma l ı . güzel d uyguları d i le g€tirmeli ve günümüzü n konuşulan dilinde doğru yazılmış olmalıdır. N itekim şarkılarının hemen hepsinin g üftesi ay­ rıca ş i i r olarak aa değerlidir. Okur. dinler d uygulan ırız. Ba­ zı bestekôrlar tanırım. g üzel bir melodi bulurlar daha son­ ra buna güfte a rarlar. Tabii bu bir konfeksiyon elbise g i ­ b i b i r taraftan m uhakkak sırıtır ve musiki i l e söz b i r türlü bütünleşemezler. Halbuki Avni önce kendi duyguları ile birleşe;n şi irler a rar, bunları ezberler. yorumlar, ondan son­ ra bu yorumu musıki ile bize a nlatır. İ şte Avnl'y i kal ıcı bes­ tekôr yapan hususlardan birisi de budur. Bu kısa yazımda Avni'yi genel hatları ile cizmeğe ça­ l ışt ım. Bir de kend isinin tek tek eserleri ile. b u eserlerin yo­ rum u. analizi ve gösterdiği sa fhalar i le, ayrıca içinde bu­ lunduğu ortam ve d iğer bestekOrla r ile birlikte ele alınma­ sı lôzımdır. Bu geniş m uhteval ı çalışma da elbet uygu n b i r zaman ve zeminde yazılacaktır. Bu yerinde jübile sebebiyl.e değerli bestekôr. kardeşi m Avni Anıl'a iyi ömürler v e b u hizmet yol unda daha büyük başarılar d i lerim.

Cüneyd ORHON 29


Alôeddin Yavaşca (1967) 30

-

Avni Anıl


35. SAN'AT YILINDA AVN İ ANIL Sevg i l i Avn i . Mektubunda 35. san'at yılını k utlayacağından söz ediyorsun. Bu kadar senen i n göz açıp kapayıncaya kada r, bir an içindeym işces ine g·a çişi, ömür denilen yolda nere­ lere geld iğimizi, bizim nesle acı da olsa hatırlatt ı . Ba na, san'atın v e bestekarl ı ğ ın hakkında tahassüsle­ rimi soruyorsun. Değer verd iğ i n için teşekkür ederim. An­ cak sen 20-25 yıl içinde besteleri nde bir «Avni Anıl üs­ IGbuı> k u rmuş bir be.stekör hakkında bizim söyleyecekle­ rim iz. bir hatıradan ve eskilerin dediği g ibi « Ma l u m-u ilam» dan öteye geçemez. Daha dün gibi hatırlarım! Rast «Sord ular M acnün'm> ve bir, iki H üzza m 'dan sonra H icaz «Dilşad olacak diye» dünyaya geldiklerinde, -Doğ umcu g ibi kon uşuyorum- ta­ bir caizse, yen i lerini yapmam için ya kana yap ıştım ve u n ut­ mamış olman gerekir ki. sen i çok zorladım. Ondan sonra da, öyle_ bir hızlandı n ki, sen i biz de tutamad ı k . Avn i , h ilafsız söylüyorum , son 2 5 seneda, Türk Sa n 'at Musıkisi şarkı form undaki besteler sahasında, sa n 'at bah­ çesine değişik renklerd e ve nev'i şahsına m ü n hasır eser­ ler verm iş 3, cömert davra n ı rsak 5 bestekardan birisir ve yeri n i hakkıyle dolduranlardansın. Dileğ i m , daha pek çok seneler, daha pek çok eser­ ler, daha pek çok takdirler, daha pek çok hayra n lar, sağ­ l ı k içinde uzun süre deva m ı n ı temenni ettiğim ömrü n ü n g üzel meyveleri o l s u n . . . Aziz Kardeşim, bu a nlamlı ve mutl u l u k dolu g ü n ü nde sen i candan k utla r, sevg i ve takdir duyguları içinde ya­ nakları n ı öperim , N i c e yıllara . . .

Dr. Alaeddln YAVAŞÇA 31


Avni Anıl, Yusuf Nalkesen v.e Ş. A. Özışık (1964) AVNt ANIL H ô l i , tavrı, hal im,. seliml Sohbeti hoş; Bestesi hoş. tat­ lı mı tat l ı ! .. Heyecan adamJ Avni Anı l ! . İ mrendiğim dost! Kader a rkadaşım ben im!· Kadeh a rkadaşı, olamadım se­ ninle! Buna yanıyorum! Ne zaman kederlensem, üzülsem. dertlensem, hep se­ ni çağ ırıyorum yanıma! Beni bu saydıklarımdan arındırı­ yorsun Sen, ya nımda olmadığın halde ! . . Sen öylesin işte ben i m için, Ciltlere sığmayansın, cansm, can ! N e b i raz kül, ne dumansın; Kadersin, g itarsın, yalnız İ stanbul 'un değil bütün meyhanelerdeki kOdehlerd e sen­ den neler yol( k i?·. . Yolum Senden kısa. yıllarım da öyle: Sana ne desem ne verebilsem kl?. Sevg i , sevgi ve yine sevg iler. imrend iğim Dostum. Ka ­ der, çile Arkadaşı m ! . . 32

İ stanbul, 9. 5. 1979 Yusuf NALKESEN


Avni Anıl, Şekip Ayhan Özışık 33


Avni Anıl, Şekip Ayhan Özışık 34


HEY KOCA AVN İ HEY Can sıkar lôfın coğ u , makbuldür azı İ k i ciha nda Aziz olasın, budur gön lüm nıyaz ı . . » « B i r kac satını demişsin mektubunda . . . Yazdığın destônların yanında. bir kac satırın lôfı mı olur . . . Cccukluk ve genelik arkadaşım. san 'at ôlemi nde de m u h ibbim icin söylenecek ne va r k i . . . Yazma k .. . Hem de bi r kac satı r Bu ancak sana sayg ısızl ık olur. Beni, g·e l bu işten affet. sen i d i n l iyoru m . Devam et. Tanrı'ya ol emanet . . . « İŞ bu değil yapma g üzel Sen i dinlerken g üzel g üzel Şa rkın ı n e n g üzel yerindesin Attı rma hariçten gaz.al . . . İ ş bu değ i l yapma g üzel Seni d i n le rken g üzel g üzel . . » Hey koca Avni Hey . . . Bir za manların e:n sô kin müte­ ka idler beldesi Sel i miye mahal l· a si geld i aklıma ! . . Müziğe arda başlayışım. seninle Ü sk üdar Musıki Cem iyeti'ne g i ­ dişim, top oynad ığ ımız yangın yerleri, denize beraber gi­ dişlerim iz. bana y üzme öğretmen Çifte Kayalarda . . . Ha­ rem vapurunda beraber yolculukla rımız ve sohbetlerimiz. Yaptığ ı n eserleri ilk bana okuman, nota lar fa lan, filan . . . Nele r, neler. N e çabuk geld ik e l l i l·e re . . . Merdiven daya­ dık. Ş i m d i o fakir Ü sküdar'ın ka ldırımlarındaki ayak izle­ rimiz silinm iştir, ama Üsküdar'daki o ·eski g ü nler nerde? . . . Ekmek elden , s u gölden!. . Şekip Ayhan Ö ZIŞIK .

.

35


HER ZAMAN ANILACAK OLAN AVN İ ANIL Avn i Anıl deyince gözümü n önünde bahar- bahçeleri ca n l a n ı r. kulağıma tatlı müzik nağmeleri gelir Kelebekler uçuşur, berrak sula r çağ ı ldar. g ü neşin ışığ ını süzen yap­ ra klar pı rıldayarak titreşi r. . i nsa n ı n gönl ü n ü bir engin haz ka plar. göğsü gen işler. 36


Onun babası Hamdi bey, a nası Fatıma Hanım ne ha­ yırlı kişilermiş k i ruhunun esintileri n i yurdun dört buca­ ğ ına zekôt gibi dağ ıtan bir insa n ı dünyaya hediye etmiş­ ler. İ sta n bul'un Üsküdar'ında 1928 Yılının 23 N isan baha­ rında, çocu k bayra m ında doğan bu gelişmiş ruh l u cc­ cuk, .g ün ümüzün adı zevk ve hazla an ılan bir bestecisi ol­ muştur. Aile içinde alınan sevg i ve d uygu a kımı He, kız korde� şiyle, küçücük yaşında �eslerin. büyüsüne kapılan Küçük . Avni. gittikçe ortan bir aşk ile yol afmış. Türk M usikisinin Temel bil g i leri n i yıllarca süren tü kenmez bir caba ile öğ­ renmiş ve 24 Yaşında i l k eseri n i vermişt i r : Sordular Mecnuna Leyfô 'nın sa'adethônesin Sineden bir ôh ceküp gösterd i dil virô nesin . . . rast bestesi n i bizlere sunmuştur. Ondan sonrası bir çağ­ layan gibi ardorda ne güzel besteler, ne güzel d uygu mel­ temler! est i ren nağmeler verd i . Rast, Mô hOr, Ni havent, H i ­ caz. Uzzôl, H üzzam. Uşşôk besteler b i r bereketli rah met gibi, verimli Nisan yağmurları gibi m usikimize i k iyüz'ü aş­ kın değerl i eserler kattı. Bu çalışmaları sırasında Üsküdar Musiki derneğ i nde. Akşam ve Dü nya gazetesinde, Radyoda ni hayet TRT'de görevler aldı. B i rçok yazılarıyla fayda l ı olmaya çalışt ı . Ay­ rıca Besteci ve söz yaza rla rının haklarını koruyucu, sa­ v unucu ça lışmalar yapt ı . İ sta nbul'da ( M usıki ve Nota) Der­ gisi ni büyük fedakôrfıklarla m untazam ve güzel bi r ş·ekil­ de yıllarca yayınladı. Son aldığım mektubunda, 35. Son'at yılını bir J übile ile kutlayarak 7 Temmuz 1 979'da TRT'deki resmi görevin­ den ayrılıp, «Din lenmek için değ i l , Da ha ra hat ve çok ça­ l ışabilmek için » olanak bulacağını yazıyordu. Onun için, burada, daha bir çok öğ ücü, yüoeltici cüm­ leler yazma k isterdim. Hoca l a rı m ız, bize. musı kiyi «·Ah­ lô k-ı beşeri tasfiye eden bir ilm-i şerifti r» d iye, diğer bir 37


üstôdımız « Musıki Güneş gibid ir, gül bahçesine d üşersP. g ü l kokusu çıkarttırır» d iye tanımlamışlardı. Avni de insa n ahlôkının g üzel yönleri i l e yaşamış v e dünyaya tatlı ses­ ler. ve gül kokul u d uygular yaymış bir i nsan olarak yaşa­ mıştır. Ona nôçiz bir kac beyt sunuyorum Fa kiirden «Allôh diye, Allôh diye Allôh'a dönüştük. Allôh ile b i rl i k yüce sevdôlara düştük. Hiç belli değil kim sevilan, kim seven artık, Aşkında bir old uk, yüce gerçekle öpüştü k.

*

MIZRAB

Sevdô gecesinden bize rr.ehtôb sen ımışsın. Ummôn sen i miş, zevk dol u g irdôb sen im işsin. Alnında o n urlar ila mihrôb sen imişsin, Mô 'bed sen imiş, din sen i miş, Rôb sen i m işsin. Mahvoldu senin şônını d uymakla o dinler. Tesbih çek iyor ism i n i gökler ve zemin ler. TanbOr g ibidir sine ki dem dem sen i in ler Aşık -al i nin vurduğu mızrôb sen im işsi n. Kevser d iye nôylarde nevôlor ederek nOş. Ettik ezeli aşkı gön ül lerle derağOş. Bildik sen im işsin bize devlet g· e tiren kuş, A şık Noyo n ' ı n ömrüne esbôb sen imişsin! Bundan sonra, ortan bir yetenek ve güç ile daha bir cok gü�el eserler meydana g.e.tireceğ ine kuşkum yoktur. Kendisine sağ l ık, esenl i k ve mutlulukla rla dolu uzun yıl­ lc.i diler, gönül ve rOh safôları temenni ederim. M u habbet­ Is gözlerinden öperim.

Dr. Bedri Noyan DEDEBABA 38


Avni Anıl, Ali Rıza Avni ile. . . (1972) CAN AVN İ 'ME ... Ali Rıza Avni

Mesut Cem i l 14. N isa n . 1961 günü İ zmir'·e gelm işti. O gece Cevdet Çağ la Hoca'n ı n da bul unduğu bir üçlü ola­ ra k uzlet köşem i ze çe kilmiş yudum yudum söyleşiyord uk. Bir ara konu günümüz bestecilerin e geldi. Ben bu iki büyük ustaya Avn i Anıl'ın besteciliği için neler düşün­ d üklerini sordum. Bu, ca n dostum Avn i Anıl'rn bestec i l i ğ i kon usunda iki büy ü k ustayı sınamak değ i l , ya k ı n l ığımızı bilen hoca ­ larımızın söyley�ceklerinden kendime de bir pay çıkarmak için sorulmuş bir soru idi. Çü nki ben Avni Anıl'ı Ca n - Dost edinmiştim ve onların görüşü bir g ü n bana bu satırları kıvançltJ yazd ı racaktı. Bunu bil iyordum. Mesut Cem i l ve Cevdet Çağ la'nın orta k görüşü şu ' noktada toplan ıyord u . « ES K İ LER İ N TAKL İ TÇ İ S İ OLMAK­ SiZIN, K E N D İ N E Ö ZGÜ B İ R YOLDA, TIPKI SE LAHATT İ N PINAR, SADETT İ N KAYNAK G İ B İ ŞAR K I LARIN A ADi N i DAMGALARCASI N A KOYAN Bİ R GENÇ BESTEC İ . . » .

39


Avn i Anıl istese besteler, semô iler yapamaz mıydı? El bette yapa rdı. Ama O, şarkı yol unu seçmi ş ve eskile­ rin yaptıklarına b itmeyen saygısını göstermiş bir besteci olarak bugün 35. sanat yıl ına gelm iştir. Avn i A n ı l ' ı ta n ıtmak . . . Bu sa nıldığı kada r kolay birşey değ i l . . Bu Cô n-Dost; hangi yönüyle ele a l ı n ırsa a l ı n sın. hepsi için şayfa lar dolusu yazılsa da sözler, O'nu gere­ ğ ince ve yeterince ta nımlamaya yetmeyecektir. Ben bu g üclüğü ga İ iba ilk kez bu yazımda öğrend im. Şa rkılarını, ne za man ve nasıl besteliyor. . Ben Avni Anı l'ın bu sı rrına bir türl ü erememişimdi.r .. Yolda yürürken. bir dost topla ntısında, kadehlerimizi yudumlarken, çocuk­ larını severken , cal ışırken ve bel k i de uyurken . . . O, hep yeni bir şarkın ı n « H A M İ LEL İGİ » içi ndedir. Bir gün yen i bir şark ı doğ uvermi ş . . . Bir de baka rsın ız ki şa rkısı n ı mırıldanıyor. . O anda gözleri yumulmuş, kısık

Avni Anıl, Ali Rıza Avni 1 969 yılında .. . 40


sesi iyice gönlüne sa klanmış. duyg u l u ve ritimli sal la. n an ba�ı g izli bir tempo t utarcasına metronom kesilmiş, tit­ rsyen e l ve dudaklarındaki kan çekilmiş gibi bir tablo için­ de yenlbir şarkısını-okum uyor da, sa nki «ilan-ı aşk» ediyor sanırsınız . . . . Bütün bu kendinden geçmiş durum. şarkısı­ nın son naka ratıyla yavaşça sona erer ve o anda, b i r bü­ yük besteci değ i l de san k i ödevi n i yapmış b i r çocu k safl ığı içi nde sorar «Nasıl?» . . . Bu durum Côn-Dost Avn i Anıl 'ın bence « Ö l üm-ka­ l ım» a n ıdır. Son şark ısının h eyeca n ı n ı -daha doğrusu- gönl ü nde­ ki fırtınayı o anda dindirebilmek için karşısında k i n i n beğe­ nisini bekler. . Bu bekleyişi nde, öyle san ıyorum ki bugü­ ne dek hayal kırıklığına uğra mam ıştır . . Başka bir deyişle Avn i Anıl, büyük bestecidir ve h içbirimizi O'ndan be kledi­ ğ i mizi verememenin acısını bizlere tattırma m ıştır. Avni Anıl'ın bir başka yönü de para kavra m ı ndan uza k oluşudur. Sa natı para için yapa nların O'n.dan alacakları « ibret dersi» büyü k olma l ıd ı r. Gönlü gibi eli de acık bu Côn - Dost, musikimize h izmet uğruna yayıncılık alanında büyük borçlar alt ına g irmiş, ama hiçbir gün bunda n ya­ kınmamış. ü stel i k yapmak isted iklerini tamamlaya madığı için üzü ldüğün ü durmaksızın belirtmiştir. Avn i Anıl'ın bestec i l i ğ i n i değerlend irmek asla bana düşmez. Yazımın başında da b�l l rttiğim gibi Mesut Ce­ m i l , Cevdet Çağla'nın ya n ıs ıra Emin Ongan Hoca, İsmail Baha Sürelsa n , Dr. Alôeddin Yavaşça, Cü neyd Orhon ve nice dostlar O'nun için gerekeni söylemiş b u l u n uyorlar . . Bana susmak düşerd i ama Côn-Dost Avn i An ıl'ın 35 . Sanat yılı için şu mısra ı a n ımsadım. «Gülü tôrife ne hôcet, ne çiçektir biliriz» Sevg i l i Côn-Dost Avn i'me başarı ve sağl ık dit·e klerim­ le .. . Ali Rıza Avni 41


Bir insan sanatçı olarak doğQr sonradan sanatçı olunmaz- diye· bir tanımlama vordır. Avni Anıl'i da, Tanrının verdiğf bu müstesna haslet­ leri benliğinde toplamış ve barındırmasını bilen bir çağdaş besteci olarak tanıdım. 1953 senesinde İstanbul Radyo­ su'nda tanıştık. Kısa bir sohbetten sonra yeni bir eserim var sona okumak isterim dedi. o; kendisine has uslObu ve. kısık sesile bir şarkısını · ok'umaya başladı. Seneler birbirini kovalıypr-. AV11i Anıl, tükenmek bil­ meyen bu melodi kaynağını birll'.irjnden güzel sözlerle bağ­ daştırqrak musıklmize unututmaycm eserler - bırakmaya hôlô devam etmektedir. Sene 1979. Ve ne zaman kendislıit görsem yine o ilk tanıdığım hôliyle bana y�nl bir eseriril-olüıınak ister. Tanrının izniyle. ypşantımız uzun sürse de. Avni ile her görüştüğümüzde kendisinden yeni- eserlerini dinlemek mutluluğuna erişebilsem. S'evgilerim1e.»

1 0. 5. 1 979 Müzaffer Birtan 42


35. SAN' AT YILINDA SAYIN AVN İ ANIL'I ANARKEN Değerl i bsstekôr Avni Anı l 'ı kend in� özgü ü sl ubu, a k ı ­ cılığı ve g üzelliği ile hepsi birbirinden g üzel besteleriyle tanıdım. M i lli San'at Musıki mize bestekar olarak kazandırd ığı ve u n utulması h iç de m ü m k ü n ol mayaca k değerl i eserle.­ rinden başka, Türk M usı kisi'ne, hazindir ki kend i ü l kem iz­ de hayat hakkı ta nımak istemeyenlerle i nançlı ve yürekli savaş verenle rden biri ola rak ayrıca ta n ıyorum Sayın Av­ ni Anıl ' ı . İ l k sayısını Kasım 1 969 y ı l ı nda çok dolgun v e olgun bil imsel yazıla rıyla çıkardığı, yayın hayatı e l i nde olmayan neden lerle maa le.şef uzun sü rm�yen MUSi K İ ve NOTA ad­ lı derg isi i l e daha çok ta nır oldum Sayı n Avn i An ı l ' ı . Yete rli çoğ u n l uğu ve desteği bulamad ığı i ç i n sonu geti ril·err.emiş de cısa ilgililer nezdi nde gere.kl i olan olum­ lu anlayış havasını yaratabilmiş beste telif hakları n ı n , ya­ rata nlarına her icra ed ilişinde ödenmesi işlemin e ilişk in bcykot kararları ile ta n ıdım Sa yın Avn i An ı l ' ı . M i l li kültürümüzün ayrılmaz v e kopmaz b i r parçası o­ lan Türk Musıkisi'ni n okul a kavuşturulması uğraşlarında, cephede Eavaş versn lerden biri olarak ta nıdım Sayın Av­ ni Anıl'ı. «Milli kü ltürümüzü , çağdaş meden iyet seviyesinin üs­ tüne çı karacağ ız.» diyen yüce Atatürk'ün izinde ve direk­ tifleri doğ rultusunda. « Cağdaş Türk Müziği» yutturmacı­ ları ile daha bir sür·e verilmesi zorunlu m ücadelenin içinde ve safla rınd a göreceğ ime i na n ıyorum Sayın Avni Anıl'ı. 35. Sa n 'a t yıl ı nda Türk Musıkisi'nin içinde tüm .so­ runları nın akıl ve bilim yolu yan i Atatü rkçülükle çözümlen­ mes inde mücadele gücünün sürekli olacağına i nandığım Sayın Avni An ı l 'a , sağ l ıklar. mutluluklar ve başa rılar dili­ yorum. Saygılarımla.

Gültekin CEKİ


BESTE DERYASI . . . Biraz sonra kimden ve neden bahsettiğimi, nôciz sa­ tırlarım ı o kuyunca a n l ıyaca ksınız . . . Gecen gün Avn i Anıl bana; « Sa biteciğm, bana, beni a nlata n bir yazı rica edi­ yorum senden» dedi. O anda başım döndü, g özlerim ka­ rard ı , bir tuhaf oldum, ben ne yazabilird i m ki, kalemim kend i nd· e bu cür'eti nasıl bulacak, d iye saatlerce düşün­ düm . . . 44


Avn i Anıl, arkadaş olarak çok sevdiğim bir insandır. Onunla sohbet ederke n evvelô birbirim ize en büyük ilti­ fatla rı savurur, daha sonra da kiba rl ı ktan bıkıp k üfü rle sohbEti mize devam ederiz, tabii bu da a rkadaşlığımızın k uvvetli V·e eskiliğine dayanır!.. Bi rbirimizi ço k severiz. Gelel i m Bestek ilr Avn i Anıl'a ' İ şte bunun izôhı çok zor! Cünki o bir deryô , nasıl an­ latsam k i acaba?..... O, zamanımızın en veltıd . en zengin müzik ve nağme hazinesine sahip bir bestekôrdı, r Eserleri o kadar kıymet­ li v e g üzel k i kelime dağarc ığımla anlatmaya olanak yok. Onun eserlerini oku rken de, dinlerken d e kend imi başka d ü nyalarda hissed iyorum, hatta cennette . . . Evet, Avn i Anıl d ü ne, bugüne ve de yarına seslenen bir bestecidir. Deryô larda nasıl suyun tükenmesi imkôn­ sız ise onda da nağmeler tükenm iyor. Çağ layanlarda n , ş·elôlelerden dökülüyor sa nki nağmeleri . İ nsa n ı n t ô içine işl iyor . . . Onu n hangi eserinden söz edeyim, hepsi birbi­ riyle yarışır güzelikted i r ve de şaheserd ir. Tanrı. müzik anlayışını ve hazinesini dôim etsin. Ö mrünü de uzun k i , · bizl·ere ve müziksever hal kı mıza daha u z u n yıllar şaheser­ ler vermekte devam etsin lnşal!ah . . . Avni, insan olara k d a emsalsizdir, yalnız çok büyü k bir kusuru vardır, bu k usur b i r an lamda meziyet olara k d o nite lEnebilir. H e r olay onu etkisine a l ı r, kurtu lamaz. ya­ nar. kahrol ur, ondaki insan sevgisi a nla t ı laca k şey değ i l ­ d i r , herkes m u t l u olsun, o kahro fsun. ama böyled i r işte Avn i Anıl . . . Avn i Anıl bir deryadır. uçsuz bucaksız . . . Tan rı ömrü­ n ü uzun. eserleri n i bol etsin. Başka yazaca k cür'eti bu­ lam ıyorum kendi mde. Avni Anıl, Avni Anıl'dır söz(.in kısası. .

Sabite Tur KARDEŞLER

45


35. YIL Bestekôr Avn i Anıl. 35. \san'at yıl ına erişti . Kendisi­ ne ve görenlerine ne mutlu. Güfte ve Beste i kilisini ustaca kaynaştırıp ses buket­ lerini nesillere «Türk M usıkisiyle» armağan eden Avn i An ı l , musıkimizde yeri n i bulmuş ve a l m ıştır. Avn i An ı l ; dünleri bugüne ve ya rınlarına M usıki San'­ atı ile köprüsünü kurmuş san 'atcıdır. « Biraz kül. biraz duman, o ben im işte . . . » Bestesi , ne derece hoş görüye sahip ve övg üden hoşlanmıyan kişili­ ğini vurgula r. Güzel sa n 'atlar içinde m usıki, mi lletlerin bir çeşit or­ ta k d i l id i r. Duygularının başkalarınca benimse ndiğini gör­ mek ne g üzel şeyd i r. Ö lüm'ün dışında kala n Değerli Bes­ teci Avn i Anıl 'a musıkimizin varlıklılığı içinde sağlıkla, sa n'at yaşa mı nda başarılar d i lerim.

Nihat UYTUN TRT. İzmiv Radyosu Müdürü 46


N İ CE YILLAR N İ CE BESTELER Uzun Ylllar severek ve takdir ederek bestelerini din­ lediğim Avni Anı liı ancak 1967'de şa hsen tan ıyabildim . Karşımda bir duygu insa nı vardı. Eserlerinde gördüğüm h ususiyetin, samimiyetin, akıcılığın, his fırtınaların ın ve romantizmin, şahsiyetinde aynen tecessüm etmesi beni son derecede sevindirdi. Bir san'atkôrın ruh yapısı ile eserlerinin bütünleşme­ sid ir ki, O'na 35. san'at y ı l ı n ı milyon ların sevgilisi olarak kutlamak saadetini verir. Besteciyi başarıya götüren yo­ l u n ba şında duyg u vardır. İ l hôm vardır. Bil g l , akıl, mantık, denge duygunun işçileridir. İ şte, Avni Anıl, her eserinde ilhôm ile yola cıkmış, hissini baş tôcı etmiş ve onun em­ rinde, nağmeleri kendine has ustaca işlemlştir. Anıl'ın bir özelliği de daima g üzel, seviyeli. edebi de­ ğ€;r taşıyan şi lrleri seçmesini bilmiş olmasıd ır. Musıkimlzln romantik döneminden reforma geçiş saf­ hasında, Avni Anıl imzası seslerle atılmış bulunmaktadır. 35'i kutlamaya , geçmişin zincirine nice güzel eser­ lerin hal kalanmasın ı :temenni ederek katıl ıyoruz.

Dr. SELA HADD İ N İ CLİ 47


35'1NC İ SANAT YILINDA AVN İ ANIL. . . Sayın Avni Anıl. k işiliğini bulmuş ve k·endisini eserle­ ile topluma sevgi ile kabul ettirmiş b i r bestecidir. Eserlerinde melodi örgüsü bakımından b i r ekol yara­ tabilen besteci ağabeyleri m izin en önemliler-inden birid i r. Gerek prozod i , gerek usul ve gerekse makam seçi­ minde ustadır. Türk M üziği'nin okul sorunu, besteci lerin haklarının rnvunulması ve en önemlisi müziğimizi horlaya nlara kar­ şı çok g üçlü bir savunma ve taarruz politikası izlemiş, öm­ rü nca bu yolda yıl madan savaş vermişti r. Da ha nice yıllar sağ l ı k la yeni eserlere doğru ömür sürmesini temenni ediyorum. Erol SAYAN ri

48


22. 3. 1 979 YAŞ OTUZBEŞ İ stiklôl caddesinde bir iş hanına girdik. Birkaç kat mErdivsn çıktı ktan sonra karşım ıza çıkan (Musıki ve Nota 49


Yayınları) yazılı kapının ziline dokundum. Yüreğimin . nasıl­ çarptığını hiç unutamam. Hoca; ya «Bir sesini dinleyeyim» dzrse ben ne yapardım. Değil şarkı söylemek konuşacak halim dahi yoktu. O yıllardaki Girgin plak şirketinin sahibi rahmetli Nazif Girgin (kemani) durumumu fark edip hi-; bir şey söylemeden sırtımı okşadı. Biraz da olsa beni ra­ h�tlatmak için. İçeri giripte o Sordular MecnOna'nın, o Dilşadolacak­ ların, o Akşamın olduğu yerde'lerin dev bestscisi minyon adam «Hoş ge;ldin yavrum» deyip yanağımı okşayınca ba­ şımdaki bulutlar dağılıp, içim günlük güneşlik oluverdi. İŞte onlki yıl önce Avni Hoca'yı böyle tanıdım. Ve bu gün e kadar her konuda bir çok yardımını gördüm. Ben elindzn tuttuklarının sadece biriyim. o yazıhaneden be-

Emel Sayın, Avni An1I ve Ahmet Özha:n .. (1 974 ) .

50


nim gibi yüzlercesi nasibini aldı. Avni Hoca orada binbir güçlüklerle hem Musıki ve Nota yayınlarını sürdürüyor he.m de herkesin gönlünü yapmaya çalışıyordu. Zaten Otuzbeş yıllık san'at hayatının büyük bir kısmını musıki ve meslekdaşları için savaşmakla geçirmiştir. Avni Hoca, flôş olmuş çok sayıda şarkının bastekôr'ı o!duğu için ister istemez plôk ve gazino musıkisinin de etkin bir şahsiyetidir. Aslında bazı idareci ve müzisyenler tarafından pek değer verilmeyen bu scin'at dalları müzi­ ğin vazgs · çilmez unsurlarıdır. Fakat başıboşluk ve Eğitim­ sizlik yüzünden gitgide yıpranmaktadır. İşte Avni Hoca bu durumda bile müzikalitesinden taviz vermeyip, güfte ve besteleriyle çeşitli akımlara karşı hep gerç·ek Türk Mü­ ziği safında yer almıştır ve bu müesseseleri san'atı ile destekl·emiştir. Ona bir sahne san'atçısı olarak şarkıları­ nı zevkle okuyan arkadaşlarım ve kendim. adına şükrôn­ larımı sunarım. Avni Hcca'nın birçok şarkısını kendisinin de yıllar ön­ ce feyiz aldığı Üsküdar Musıki Cemiyetinin o harikulôde havası icersinde çok değerli hocam Emin Ongan'dan meşk ettim. Zor beğenen Emin Hoca'nın bu eserleri bize ge­ çerken iftiharla gözlerinin ışıldadığına yakınen şahit ol­ muşumdur. Avni Hoca son senelerde sık sık «Artık emekli olmak istiyorum ama dinlenmek için değil daha çok çalışmak icin» derdi. San'at ·hayatının otuzbeşinci yılını kutladığı­ mız Avni Hoca'yı, hep yeniliğe v·a daha güzele doğru ça­ lıştığı T.R.T.'deki görevinden uğurlarken daha bir içimize buyur ediyoruz. Hocam! Şair : «Yaş otuzbeş yolun yarısı eder) demiş. Sizin san'at hayatınız daha yolun yarısında. Bir sonraki otuz beş'te de beraber olmak dileği ile sağlık ve mutluluk­ lar diler. saygılarımı sunarım.

Ahmet ÖZHAN

51


Avni Anıl, Bursa Musiki Cemiyeti Korosunu yönetiyOf (1 967) 7 Mart 1 979 35. SAN'AT YILINDA AVN İ ANIL 35. San'at yılında Avni ANIL.. Adına Jübile yapılıyor!. . TRT'den emekli oluyor!.. Halbuki, daha san'at hayatında YOLUN VARiSi! . . Bizim bildiğimiz Avni ANIL, asıl şimdi, bun dan sonra daha rahat ve çok, çok çalışacaktır. Bu güne değin olduğu gibi. Hiç Avni ANIL: «Emekli oldum, yeter. dinleneyim ar­ tık!» diyebilir mi.. Kendisi ile 1963'1erde tanışma imkôn ı bulabilmişdim. O yıllardan şu günlere kadar. gördüğüm kadarı ile öyle ha­ reke!li bir yaşantısı vardı kl. Öyle harekeıli bir insan nasıl emekli olabilir. Şaşılaclk derecedeki yaşantısından ve hiz­ metlerinden özetle örnekler verebilirim; - "Tü"!l maddi ve mônevi zorluklara göğüs gerip, de52


ğerli bestekôrların eserlerinden oluşan 250 küsur NOTA yayınladı.. - MU�IKİ ve NOTA adlı çok başarılı bir dergi çıka­ rarak musıkimizle ilgili eğitici yayının yanında, musıkimizin d e rtlerine değin di.. - Yıllarca «DÜNYA» Gazetesi'nin Türk Musıkisi say­ fasını yöneterek, pek çok gene müzisyeni ve Türk Musıki­ siyle ilgili çalışmalar yapan toplulukları tanıttı. - Bursa Türk Musıkisi Derneği'n i n bi r çok konseri­ ne ve hem d3 en küçük bir menfaat gözetmeksizin katıla­ rak dernek öğrencileri ' n i n ve Bursalı Türk Musıkisi sever­ lerin in gönüllerine taht kurdu. - Avni ANIL'ın bir başka büyük ve yararlı hizmeti ise , ( yazmadan g·ecemiyeceğim. değinmeden geçm€k ben­ ce büyük nankörlük olur) . Besteci ve söz yazarlarının ta­ bii hakları olan TELİF konusunu ilk kez yine Avni ANIL ele alarak. Bayraktarlığını yaptı. Bu konudaki mücadelesi ve azmi en büyük takdirlerin üstündedir. Anımsıyacakları gibi, ilk atılımında yanında ancak 7 8 isim yer almasına rağmen mücadeleden vazgeçmedi. Yıllar sonra. bizce. o ilk atılımdır ki, tüm Besteci ve Söz yazarları bir araya ge­ lere.k sorun larına çözüm yolu bulmaktadırlar. Ve .. işte, TE­ LİF HAKLAR! konusu ilk meyveleri n i vermeğe başladı. Avni ANIL'ı besteciliği yönüy�e methetmeye ise ka­ lemim yetersizdir. O, verdiği birbirinden güzel eserleriyle kendisi n i ölümsüzler arasına AL TIN HARFLERLE yazdır­ mıştır. Sevgili Avni ANI L Ağabey .. Siz·e bundan sonraki San'­ at ve Türk Musıkisi ile dolu yaşamınızda üstün başarılar. . Sıhhat dolu uzun bir ömür ve sonsuz ilhamlar. .. -

Erdinç CEL İ KKOL Besteci Bursa Musıki Cemiyeti Yönetmeni

53


KÖŞEBAŞI Ergun GÖ ZE AVNİ ANIL VADİSİ Bizim bir de musıki dôvamız var. Milletimize ôit her değeri koruma k la . hayatiyetimizi koruduğumuz b i r ger­ çektir. Bu bakımdandır ki, «Biz ecdadın eserini bozmama­ ya çalışıyoruz• diyerek, san'atını. tevazuunun ince ede­ biyle süsleyen Avni Anıl için İ leri Türk Musıkisi Koneerva­ tuarı 'nca hazırlanmış konsere g itmemezlik edemed im. İyi ki de gitmişim. Büyük Türk bestekôrı, müzikoloğ u. kômil insan H üseyin Sadettin Arel beyefendiyi bir daha hayır ve rahmetle anmak imkô n ı n ı buldum. Ve gördüm ki atılan toh umlar hiç bir zaman meyve vermemezlik etmi­ yor. Dernek Başkanı Ünal Emiroğlu'nu kapıda o efend i hô­ l iyl e görünce, hiç bir dôvanın sahipsiz kalmayacağına bir daha i man ettim: Geneler yetişmekte nöbetleri devralmak­ tadır. Konser hüsnüniyetli bir san'at anlayışı �le başarılı idi. 54


«Ya ğmur Duası isimli» Kürdilihicakôr şarkı ile başladı .. « Sen k.örfeze» diye başlayan ikinci eserin solosunu yapan san'atkar kimdir, ismi nedir bilmiyorum amma, bir büyük, bir koskoca man kabiliyet, ses v e icra hassasiyeti.' Tebrike sezôdır. Tertemiz yüzlü kanuni küçük hanımın taksimleri ne kada r güzeldi. Ya o Cünet Orhon. . . Kemence gibi bir nankör ôleti bu ka da r bonkörce kullanan virtüoz. . . Baş­ ka var m ıdır? Ve bütünüyle koro.. Ve bir Avni Anıl vôdisi.. Bu konserde gördük ki. Türk M usıkisi isimli dünya­ da artık bir Avni Anıl vôdisi teşekkül etmiştir. Şarkıları­ nın hepsinde hem. «Beni Avni Anıl besteledi» dedirten san'­ ct mührü ve hem de hepsinde diğerlerinde bulunmayan renkler, nüanslar. ifadeler, p·erdeler mevcut. Avni Anıl beyi ayrıca bir koro şef'i olarak da değer­ lendirmek imkônı bulduk. Acık söyleyeyim ben o, «Sen insanı güldürürsün» şarkısını pek mühimsemeden dinler­ dim .. Amma Avni Anıl Bey'in tefsiri ile hayran: olmamak mümkün değil. Sayın Avni Anıl'ın koroyu idare ederken kan-ter için­ de kalışını anlamamak mümkün değil. . . Musıki na sıl bir fenni şeriftir, itiraf etmemek çaresiz. Kiminin desteleri vardır, kasasını doldurur. mirasçıları­ na kalır . . . Kiminin de Sayın Anıl gibi besteleri vardır, kalpleri ve ruhları tazeler. Cemiyete, m iHete, tarihe kalır.. Sayın Anıl'dan kumaşının vaa dettiği büyük eserleri de beklemek artık hakkımızdır. (Tevşihler, ilôhiler, ôyini şerifler, nôt'la r) Türk Musıkisi ve onun ciddiyeti, onun haysiyeti için yaptığı mücadele a rasında bunu da yine ondan bekliyoruz.

(Tercüman, 1 8. 4 . 1972) 55


UZUN. SÖZ ÜN KlSASI Rauf TAMER B İ MEN ŞEN, ŞEVK f BEY '7E TRT Nerede o bir «ES» sesinden sonra gümbür gümbür· gelen fasıl heyetleri?. Nerede o «Seni hükm-ü ezel aşubu devran etmek istermiş» diye başlayıp da H. Arif Bey'in , seri düm-tek.'leriyle devam eden yüce Nihavent?. Vaz.g�tik Hammamtzade İsmail Dede'den , ama nere­ de L emi Atlı . nerede Rahmi Bey, nerede Medeni Aziz Ef.e n­ <ti? , . Yok işte. kolmamış, Garip bir müzik akımı sarmış Türkiye'yi __

« İstersen get dönelim eski g_ünlerimize.» «Benim· de conıım vor.» «Bağdat Yolu.·» ··

Falan . . . Önlemeye imkan Y9k� İ$· çığ,rındarı: etkmış bir kere . . . H ergün yeni bir şar.k•. h.erg.(jn y�ni bir, ş9rkıcı ve harek·eti devamlı körükleyen g_ı;ızinolar�·-· Fa kat .insan neye üzülüyor bilir misiniz? Üstad diye korşısrndci ·· y�törca eğildiğimiz yıldızlarımızın hiçbiri,. şu memlekete bir hôtıro bı rakmadan göçüp gidecekler galiba: . . M esela: birer klasik albüm. . . Fazla değil, birer tone-"·· · Cocuk1orımızo «İşte bu d a bizimıg�k musıkimizdi» diye örnek gösterebileceğimiz tek plak doldurmadılar. Cok acıdır, fakat bu hi zmeti blr ermeni firması yaptı . . . Arkalı önlü her plakta 1 4 klôslk şarkt- wr. Yani, aşağı yu­ karı dinl·emesi 1 saat 1 5. dok1k0 kodar s.Qi'üyor . . . Ara yer­ lere de ermeni bestekarların eserlerini sıkıştırıvermişter 56


tabii, meseıô· Bimen Şen, Tatyos Ef.endj � Hristaki gibi.. Si­ kıştırsınlar, helôl olsun . . . Onlar artık bizden sayılırlar . . . Türk Musıkistne hizmetleri inkôi edilemez:- Cebimdeki bü­ tün parayı dü n bu plôklara verdim. . . Onları itina ile sak­ layacak ve ara sıra dinleyerek musıki öztemimi giderece­

ğJm.

Gecen gece TRT möüofönundo cığrık· sesli bir kadın yine ayıp etti. Şevki Bey'in ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirmiş olmak için Rah·rr.11 Bey, tarafından bestelenen O ' meşhur· şork'ı malum: Rahmi Bey, «Gül hazin sünbüT perişan, bağ=ı zôr'ın şevki yok'» derken hem Şevki Bey'siz· baharın man ôsızlı­ ğ.inı anlatmak istemiş hem de usta bir dil kiJ"anarak «ba­ harın zevki k'a lmad1» demek istemişti ., . DTğ�rmısralarda da öyle:'

Derdrlôk- olmuş hezarın, nağinekôrır?" şevki yok. Başk·a bir hôletle çağlar, cuy-i ba!''ın şevki yok, Geldi amma neyleyim sensiz öoh'a rı; şevki yok. Son mısra nefis. . . Bestekôr düpedüz ağlamış işte

«Geldi amma neyleyim sensiz ba h arı ; ŞEVK İ yok:» ·

Yani Şevki Efendi. .. Bizim TRT'deki cığfık· sesli' şarkicı o gece hep «zevki yek» dedi. . . Bir def'a da «Şev1<1 y�tH de :ktırdeşim ne olur sanki. Hayır, Demedi. . . Japonya bizden ud istiyor, yaylı tanb'ur i stiyor, eski e�e rlere ait nota ve kitap istiyor. Zavallı TRT'ciler; siz Rahmi Bey'e de, Şevki Bey'e de o kadar uzak, o kadar uzo1<sınız ki. Japonya kadar. Acırım Avni Anıl'a. Bu cahillerrn.. bU duygusuzların a­ r�sında k1ôsik CiLgiyl aynı asaletiyle devam . ettirmeye ca­ lişan tek· bestekôr bug_ü rr İnsan çıldırır. •.

. • .

Tercüman. 4 . 6. 1 969

57


Sayfamızın konuğu Avni Anıl diyor ki : «TRT, VAK iT GEÇ İ RMEDEN K Ü LTÜ RLÜ GENC SANATCILARI B Ü NYES i N E ALMALIDIR• Bu hafta sayfamıza, besteci ve yazar arkadaşımız. sayfamızın daha öne-e ki yön�tmen l A.wn ı Anıl'ı kon u k edi­ yor ve sorularımızın ceva plarım yayınlıyoruz : Soru : - «Önce, Türk M us ıkisi Devlet . Konser:vatuarı­ nın açıl ışı ha k kındaki görüşleriniz? 58


Cevap - «Büyük mutluluk hepimiz için, öz san'atı­ mız için . . . Özlediğimiz ve yıllardır beklediğimiz mutluluk! Dileğimiz, her gecen gÜfl . daha başarılı hizmetler görme­ si, yönetimde sağlıklı çalışma, bir büyük repertuar, hisle­ rinden uzak prensipler içinde bir yürütme. Tek tip bir no­ ta kitaplığı, musikimizle ilgili araştırmaları icer:en kitaplar, metodlar . .. Konserler ve konferanslar ve yalnız san'at . . . Küçük hesapları v e kişilerin! değerlendirmemek gel·eceğin büyük musıkisine katkıda bulunacak sanatçılar yetiştir­ mek. . . $oru : - «Radyolarımıza son 1 0 yıldır yeni sanatçı alınmıyor. Bu konud.a düşünceleriniz ve önerileriniz? Cevap - «Konservotuarımızın radyolara sanatçı ver­ mesi uzun süreli bir iş. Aynı zamanda konservatuarın ye­ tiştireceği musıkiciler radyoya yetecek sayıda olmayabi­ lir hatta; musıki öğrenirler de. istenilen bir sanatçı, iyi bir icracı olmayabilirler. Bu ayrı bir vasıflılıktır! . . . Bu nedenle TR T Kurumu'nun vakit geçirmeden, kültürlü gençleri. bün­ yesine almak, onları yetiştirmek görevi olmalıdır, bu konu­ ya vakit geçirmeden ·eğilmek yerinde olacaktır. Soru : - «Radyolanmız repertuarlarına girecek yeni eserlerin denetimi. repertuar kurulunun çalışmaları hak­ kında görüşleriniz? Cevap : - «Bu konu. ne hikmetse, yıllardır istenilen bir biçime giremedi. Kurul bulunmadığı zamanlarda, bu konunun önemine eğilmiş. ve kurulların mutlaka kurulma­ sı gerektiğine işaret etmiş, hatta mücadele vermişlerin arasında olduğumu hatırlayacaksınız. Kurulu teşkil eden isimler üzerinde tartışma gereksiz, prensipler önemlidir. Anlayışım odur ki, repertuar kurulu, amatörlerin, hevesli­ lerin eserlerinin t etkik edileceği bir kuruluş olmalıdır. Ye· ni birşeyler çıkarmak için çalışılmalıdır. Yoksa, bu konuya ömrünü vermiş, uslübun bozulmaması için fedakôrlık yap­ mış, ideal isimler, 50- 1 00 ve daha çok eserini kabul ettir59


miş sanatçıları n mahcup edileceği, yetersiz ve geçer-siz gerekçelerle eserlerinin reddedileceği bir kuruluş olma­ malıdır. Türk Musıkisi eserlerini. onların yaratıcılarının ye­ terliliğini ve haysiyetlerini düşünmeden , bu isimleri heves­ liler o rasında katıp n ormal bir iş yo pıyormuşcosıno , beste­ cinin duygu ve heyecanını. k·e ndine öz rengini hiçe soyo­ �ok. yıllardır yerleştirdiği kompozisyonuna karışarak dene­ tim yapmak, kurul üyelerine birşey kazandırmayacağı gi­ bi, bestecisine de birşey kaybettirmez. Besteci bestecidir, böyle ufak hesapların üzüntülerine de alışıktır. ·eserleri na­ sıl olsa birgün okun acak ve sevilecek yerini bulacak. de­ ğerlenecektir. Ben şahse n bugünkü kurula şarkı gönder­ miyorum, · son yıllara eser vermiş çok sayıda isim de gön­ dermiyor. bu devrede yapılanlar için gecen zamana yazık­ tır. buna sebep olanlar birgün üzülecekler, ilerde çocukları ve torunları do büyüklerinin bu anlayışları yüzün den uta­ nacaklardır. Soru - «İki ciltlik « T ürk San'at Musıkisi Sözlü Eser­ leri» adlı kitabınızdan sonra «Ansiklopeçlik Türk San'at Musıkisi Sözlüğü'nü de yayınlayacağınızı biliyoruz. Bes­ te çalışmaları dışında bu kitaplar da devam edecek mi? Cevap - « İ n şallah .. Ömrüm yeterse kitap olarak hiz­ met. beste yapmaktan da önemli bence . . . Üçüncü kita­ bım «Anılar, Kavgalar Belgelerle Musıkimiz» adı ile yayın­ lanacak. Enteresan olacağını ümit ediyorum. geleceğin sanatçıları ve sanatseverleri çok şey öğrenecekler bu kitaptan. Bir de «Bestecilerimiz ve eserleri» isimli kitap düşünüyorum, bu çok zor ama, inşallah tamamlarım. Her kitapta 1 0 besteci. bütün yönleriyle ve yorumlarla anlatı­ lacak, her bestecinin 1 0 eserinin notaları da kitaba ekle­ necek. Her kitapta 1 00 ·eserin n otası bulun acak. Bu kita­ bı beş cilt yapabilirsek - İ nşallah daha fazla da yoparız500 eser notası ve 50 besteci ki, her holde faydalı olacak.

( Dünya, 3 Eylül 1 976) 60


AVN İ ANIL'A Niceler, bu dünyadan neler nelerle geçmiş. Yılları, nafileler. kafilelerle geçmiş. • İçmişler yudum yudum hayatı notalardan, Saatleri Do'larla, Fa'lar, Mi'ler geçmiş. • Kaynak'lar. Elkutlu'l ar. Rahmibey'ler, İçli'ler, Pınar'lar, Cemilbey'ler, Şevkibeyler'le' geçmiş. • Derken efendim gelmiş. Avni Anıl. dünyaya, Çocukluğu, .gençliği, mızra p, tellerle geçmiş. • Otuzbeş yıl durmadan güreşmiş notalarla, Otuzbeş yıl. besbelli, aln ından terl e geçmiş. • Seneleri makamdan makama taşımakla, Birbirinden şahas·er birçok eserle geçmiş . • Gündüzleri. saba'lar. rast'lar, nihavent'lerle, Geceleri, hüzzam'lar, Hüseyni'lerle geçmiş. • Ölmez besteleriyle yaşayacak sonsuzda Adı . yüce deftere. ölümsüzlerle geçmiş.

Halil SOYUER


SADETT İ N KAYNAK ve· AVN İ' ANIL B İ R İ HAKKIN RAHMET İ NE D fG ER İ HALKIN RAG BET İN E. KAVUŞMUŞ İKİ BESTEKAR Halil SOYUER. Türk Musıkisi'ne ölüms(:iz l)esteler armağan eden iki bestekôrdan söz etmek istiyorum. Bunlardan biri hakkın rahmetine kavuşmuş Sadettin Kayna k, diğeri de halkın rağbetine kavuşmuş Avn r Anıl'l:fır. İmkôn v·e fırsatlar Sadettin Ka ynak'ı yakından tanıma­ ma yardımcı olmadığı icin, Sadettin Kayna k, yüzunu göre62


meden bu fani dünyadan ebediyete göcüp gitmiştir. O­ nun eserlerine olan hayranlıgım , onun bestekôrlı ğına olan saygım ile birleşerek, içimde Sadettin Kaynak sevgisinin anıtını dikmiştir. Radyolarda, sahnelerde bir çok ü n lü san·� atcı tarafından hôlô daha aynı gürelik ve canlilıkla· oku· nan eserleri, onu ölümsüzlüğe kavuşturmuştur. Bugün hayatta olan bestekarlar arasında ayrı bir yeri ve değ-eri olan Avni Anıl'i yakından tanıyanlardan, sohbet inde bulunanlardan biriyim. Şurasını hemen bildi­ relim ki Avni Anıl. ciddi çalışmaları, ve- IJirbirinden güzel besteleriyle zamanımızda adından en ç0k bahsedil-en bes-­ tekôrdır. Zayıf bünyesi, içli bir yüreği v e sağlam bir şahsiyeti": taşıdığı icin Avni Anıl'dan cok memnundur. Daim a geriye� taradığı sacları kumrallık içinde tel teldir. Kendine özgü . bir n ezaketi, kendine özgü bir dostluk anlayışı va kendine özgü bir san'at görüşüyle Avni Anıl, bulunduğuı toplulukta hemen kendini kabul ettirir. Ankara'ya ne zaman gelecek olsa. üç gün evva1inden bir mektup alırım Avn i'den. ( Falanca gün sabahı garda­ yım) der mektubunda ve ben de o sabah (oradayım) de­ rim ona. her zaman. Uçağa binmektea çok korkar neden­ se. Otobüs de öyledir. Bunun için daima trenle seya- ­ hat eder Avni Anıl. Tren'den hoşlamır der tören'den hoşlan- ­ maz. Bozan bir gazinoya gideriz birlU<te. Sahnedeki- ünlü ses san'atcısı kendisin i m ikrofona cağ_ırsa, önce kıpkır­ mızı kesilir, sonra da tevekkülle kalkar yerinden. insanları sevmekten, insanlara kızmağa vakit bulamoz ki Avn i A-­ nıl. Randevularına tam vaktinde gelir; Geç yatsa bile er­ ken kalkar. Yürürken otururken, hattô sohl:)et ederken bir şeyler mırıldanır durur. Parmaklarını usulca vurur ma­ sasının üzerine. Bozan birden eğilir başı . yere doğru da bakıp güler. Bir kadeh rakıyı bir saatte içer. İkincisine çok zor geçer. 63


AVNi

ANIL - 35. san'at yılı nedenile -

Türk Müziği'nin şarkı türüne, yaptığı güzel yapıtla­ ri yle bir özellik getir·en , bu özel liği günümüzde de sürdüren, uzun süre sürdüre gidecek ol an , değerl i besteci AVNİ ANIL'ı ben, çok e · vvel gıyaben ve kıymetli besteleriyle ta­ nırken. bundan 1 5 yıl kadar önce Plôk doldurmak üzere gittiğim İstanbul 'da, Sahibinin Sesi Plôk Stüdyosu'nda ya­ kından tanımıştım. O günden bugün e dostluğumuz ve iş birliğimizin, aynı sıcaklığın ı, aynı tazeliğini koruduğunu be­ l irtmek isterim. Kendisi bana yopıtlariyle, ben de yapıtla­ rına sesimle, karşılıklı güvenceyle ilişkili ol arak akıntılı cl ukta berrak su gibi akıp gitmenin huzurunu duymaktayız. İnce ruhlu, celebi mizaçlı, hoş sohbet, nüktedan, za­ rif bir İstanbul efendiliğini kişiliğinde oluşturan AVNİ ANIL, her şeyden önce, kültürü tam, büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi deyimini üst düzeye çıkarmış, duygu dolu, sevgi dolu, sempatik ve örnek bir kişilik taşımakta­ dır. Geçmişten geleceğe, Türk Müziği'ne armağan ettiği Pırlanta sayılabilecek yapıtlariyl e soyadı gibi sevgiyle ANIL'acaktır. Daha nice 35 . San'at yıllarına . . . . . Beğeni Duygul arımla .

İsmet YAZAR

64


AVN İ ANIL İÇ İ N . .. Radyonuzun düğmesini çevirdiğiniz zaman. program ­ da Türk Sanat Müziği varsa, genelllkl e, Avni Anıl adını duyarsınız. Televizyonun karşısındayken de öyle .. Bir ga­ zinoda, eğlence yerinde. konserlerde hep O'nun adı ge­ çer .. Ayın yılın şarkısı, yılın bestecisi seçimlerinde, an­ ketlerde. yarışmalarda gene Avni Anıl karşınıza çıkar.. Ve Avni Anıl adı gecen her yerde alkışlar kulakları çınla­ tır. Uzun söze ne gerek! . Avni Anıl Türk Sanat Müziği'ne. 65


tartLŞmasız. mührünü basmış bir bestecimiz. sanatçımız .. Bunlar tümümüzün bildiği şeyler.. Her zaman duydu­ ğumuz. gördüğümüz, yaşadığımız şeyl€ir.. Ama ben bun­ lardan ayrı, daha başka bir Avn i Anıl'dan söz edeceğim sizlere.. Besteci değil, basındaki Avni Anıl'dan .. Elbette bilenleriniz, O'nun yazılarını okuyanlarınız vardır. Ben sa­ dece bilmey€inleriniz için yazıyorum bunları .. Bôb-ı Ali'e bir gazetede çalıştığım günler .. On yılı aşı· yor .. Avni Anıl da İstanbul Radyosu'nda TR T Haber Büro­ su'nda çalışıyor.. Ayn ı zamanda benim yazı işlerinde ça­ lıştığım gazeteye gelip san'at sahifesi düzenliyor her haf­ ta .. Türk Sonat Müziği sahifesi.. Düşünün. koskoca bir sa­ hife.. Üstelik tüm yazıları, resimleri, her şeyi ile O'nun elinden çıkıyor .. Diyeceksiniz ki bir .besteci, Türk Sanat Müziği il e uğraşan bir kişi.. Yazdığı yazılar, V·e rdiği resim­ ler de kendi uğraş alanına giren konulardan .. Böyle olunca da iş biraz kolaymış görünür .. Sadece bu işi bilmeyenler i cin tabii.. Ama hiç de öyle olmadığı, şimdi kolleksiyonlar­ da kalmış, bu aranan sahifelere göz atılınca, yazıları oku­ nunca. Avni Anıl'ın besteciliği ylnında bir yazı ustası oldu­ ğu da anlaşılır. Çünkü, salt Türk Sanat Müziği'ni içeren yazılar değildir o sahifelerdeki yazılar.. Zaman zaman mü­ zik tabanına oturtup çeşitli konulara değinen öyle eleştri­ le.r yapardı ki Avni Anıl.. Onun bu eleştirilerinde, yazıların­ da. bastel€irindeki tadı, kıvraklığı bulurdunuz .. Hani o ken­ dine özgü besteleri.. Solisti zorlayan. ama okumasını ba­ şaranların hanceresinden cıkınca insanı hayran bırakan duygulu, kıvrak, nağmeler dolu besteleri.. Bir çıkış .. Tatlı b i r çıkış.. Bir yükseliş.. Ama sonra birden insanı kucakla­ yan. sarıp götüren bir inişteki yumuşaklık.. Çıkışlarda bir tepaye tırmanmanın uğraşı, cabası, ve varılan noktada ba­ şarının verdiği o tadına doyulmaz. tarifsiz, duygu. . İşte be�telerindeki Avni Anıl.. Ve yazılarında da böyleydi O.. Avni Anıl ile, işlerimiz gernği, uzun süre beraber ol66


duk.. Böb-ı Ali'dsl<i gaz·e tecilik yaşamımda ve şimdi de İzmir'de, TRT'de, birlikteyiz. . Bu nedenle O'nu yakından bilen, tanıyan, mutlulardcm biri sayıyorum kendimi.. Böy1€.olduğu için, elime fırsat geçmişken, bir yanına daha de­ ğineyim O 'nun.. Kendi gözlemim tabii bu. . A z konuşur Avni Anıl.. Yahut şöyle de diyebilirim: Kı ­ sa konuşur .. Kısa ve öz.. Dinlemesi de konuşması gibidir.. Elbette bunun bir nedeni vardır. . Cünkü o hep kendi ken­ disiy1€dir .. Sür·e kli yapan, yaratandır .. Kafası hep bir şey­ lerle doludur .. Aral ık dudaklarında, aralıksız, mırıltılar ge­ zinir durur.. Bir yere giderken, otururken, gezerken eğer yakınındaysanız, dudaklarının kıpırdadığını siz de görürsü­ nüz .. Köşe minderi besticisi değildir O .. Günümüzün, çağı­ mızın, insanıdır.. Yerinde duromıyan, bir arı gibi hareketli, canlı, çalışkan.. Ve de çalışan! . Bakarsınız gün gelir yollar­ d a, bir yerlere gidiş gelişlerinde, kalabalık içinde kendi yalnızlığını taşıyarak dolaşırken oluşturduğu bestelerini sıralayıverir arka arkaya .. Tümü de birbirinden güzel. se­ vilen, beğenilen, hemen tutan, tutulan besteler.. İşte yaı;ı­ lo rı do kendisi gibidir.. Besteleri gibidir Avni Anıl 'ın. . Can­ lı . hareketl i, çarpıcı.. Sözü ne uzatalım!. «Herkes cumhurbaşkanı olur, ama san'atçı olamaz,» demişti Atatürk.. Cünkü içimizden biri değildir san'atçı .. Ayrı, apayrı bir kişidir... Yaratandır.. Böy­ le olduğunu bildiğim halde ben de bir sanatçıyı anlatma­ ya kalktım, kalkıştım burada! ! .. Ne kadar güç.. Ne olmaya­ cak iş değil mi? Bu nedenle susuyorum burada.. Ne dileyelim Avni Anıl icin, bu mutlu, otuzbeşinci san'at yılında!. Hani tümünüzün aradığı alkış var ya.. Alkış .. Sen ona doymuşsundur.. Biliyorum.. Bu nedenle sana. al­ kış değil, sağlıklı yıllar diliyorum.. Bizler için vereceğin ye­ ni yeni".yapıtlar, yaratılar için, sağlıklı yıllar. .

Gazeteci, Araştırmacı Kemal MORALi 67


35. SAN'AT YILINDA AVNi ANIL AGABEYIME . . .

Özellikle son yıllarda aram ızda nôdir d uyulmaya baş­ layan bir insan sesidir Avni Anıl . . . On yılı aşan tanışıklığımız, beş yılı aşkın da sızıltısız. çıkarsız bir ağabey-kardeş ya kınlığı içinde sürüp g iden dostl uğumuz var O'nunla. Biz b u sahillere n ice sevdô denizinden geldik Ş u inleyen gönülden, dinmeyen h üzünden geldik Boşuna değll kederlerle böyle dost oluşumuz Bu göz yaşı deryôsına o g üzel yüzünden geldik. Ve; Ömrümüzün son saati çalmadan gel ne olur. Sensiz yorulan şu kalbim d urmadan gel ne olur. gibi iki dörtlüğüm de var var O'nun yaratıcılığından , büyük hE steclllğinden onurlanan. . . Yaşad ığımız sürece de Av­ ni Hoca 'nın şiir zevkine uygunlarını düşürebilirscm bu m u ­ s-ıki-Söz dostluğu da yürüyüp g idecek. Bunlar i k i san'at türünün doğal beraberliğidir, kendil lğindan oluşur, bütün­ leşir, güzelleşir. Benim asıl demem o değil. Ben Sevgili An ıl'ın İ nsa n Sesi'nden söz etmek istiyorum. Beş yıl ı aşkın bir süredir İzmlr'de, aramızda yaşıyor Avni Anıl, bize de nas.ıl yaşanacağını öğ retme görevini üst­ lenmiş, bir uğraş edinmiş olarak. 68


Hem çevresinde, hem içind e olabilmiş bir kaç kişiden biri olarak. bazen içerden bazen dışardan bakma olanağı­ nı buldum Avn i Anıl'a. B u gözlemlerirg sırasında ki izlenim­ lerimden t: urada k ısaca söz etmek. i�terim. Yıllard ır özel liklf. çalışma çevresinin çabalarıyla hep bizden. sıradan biri yapmaya çalıştık O'nu. Ekcnomik aç­ mazından. engin gönül sevdalarına varıncaya dek, el at­ mad ık. didik didik etmedik. çirkefe atmadık tarafını bı­ rakmadık O gönül adamının. Ama olmadı. bir türlü b ize benzemedi Avni Anıl . . . Herkese acık gönül sofrasını değil. içki sofra la rına oturup dedi-kodu yapma budalalığını gösterenler. onun gön ü l kapısından giremeyince. tllk i-üzüm çarp ı k l ığ ını da yıllarca sergilediler, yine olmad ı. Avni Anıl tüm, bu clrkln­ liklerl ve ayıbı. kendine özgü davranışları, tutarlı k lşill.­ ğiyle kendine bulaştırmayıp, Mevlôna 'nın şu dizeleriyle özetleyiverirdi olayları Ay ışığını saçar Köpekse ürür d urur Ayın ne sucu va r Köpeğin huyu bu!.. Ver h�rşeye karşın 35. san'at yılında İ zmir'e, bizlere. bir kez daha sunuyor bestelerini, insan yüreğini v-e a ramız­ Qa yaşıyor bu usta Besteci. Büyün insan . . . E l üstünde taşımak için ille de tabutda m ı olması ge­ re k, ne d uruyorsunuz insanlar. insancıklar. aramızda Avni Anıl yaşıyor . . . Hadi nice yıllara Sevgili Aj)abey, sen bize bakma . . .

Dr. ONUR ŞENL i

Yaşarken ölenler vardı, yaşadılar sanıldı Sıradan yaşayanlar unutuldu O. Anıl'd ı Ne şarkılar söyledik de kurumuş ağaçlara Sustuk. bu gönül şarkısıyla yeşerecek Anıl'dı. 0r ; Onu r ŞENLİ 69


B İ R AVN İ ANIL K İ . .. Selam. Saygıdeğ·er Büyük Bestekar. Selam tüm tevazuuyla Baba Avni Anıl diyerek. bütü n ser.amoniyi bir tarafa atıp. samimi bir dostluk havası için­ de onu anlatmak müm kündür ancak. Eserlerini dinlemiş, kısa da olsa görebilme mutlulu­ ğuna arebilm iş bir kims e büyük bestekar hocanın kişiliği hakkında tereddütsüz sayfalar doldurur. Bazıları y ıllar yılı ken dilerini tam anlamıyle tanıtma imkônın a sahip olamazken Avni Anıl bu güç işi dakika­ lar içine tüm rahatlığı, tabiiliği. alçak gönüllülüğü ile sığ­ dırıveri r çabasız. . . Yanından ayrllı rken kişiliği hakkında en küçük bir istifham kalmamıştır kafan ızda. İlginçtir ki en bunalımlı anın ızda başvuruyu i stediğini; ilk akla gelen . kişi olduğ unu hayretle görü rsünüz. Siz·e samimiyetin en gerçeğiyle elini uzatacağından, usanmadan dinleyeceğin­ den. tüm mücadele safhalarından geçmişlerin bilinci için­ de sıkıntılarınıza. çaresizliğinize içtenlikle eğileceğinden eminsinizdir. 70


Sık sık karşılaştığımız bir gerçek vardır: Yalnız ben olayım, bende olsun türünden, Avni Anıl'ı ise bu rahatsız eder her an ... Yetsneklerini tereddüt etmeden, değerleri­ ni kanıtlayan yenilerle paylaşmaya hazırdır. Çok yönlü kişiliği ile her dem emrinizdedir, dersem da­ ha gerçek olur kanısındayım. Bir yönüyle siz ona gidersi­ niz yolunu kaybetmişlerin çaresizliği' ile. Diğer bir yönüyle de yanına gitmeye gerek yoktur. «Ansızın bir gece» mi­ sali o sizin ayağınıza gelir nağme, nağme. Ta ruhunuzun derinliklerine kadar nüfuz ederek, huşu içinde, bir an da olsa herşeyi unutturup sizi cennetin gül bahçelerine gö­ türüverir. Onunla «Kadeh, kadeh» değerlenir anılar. Onun kişiliği ile kişileşir insan. Onunla silinir dertler. Onunla var olur insan. . . Engebeli hayat yolunda onune çıkan setleri vurdu kırdıyla yıkmaya çalışır çoğunluk. Avni Anıl'da ise uzanan dost eli yumuşaklığı, tatlı nağmeleriyle kendiliğinden zel­ zeleye tutulmuşcasına dağılıverir her türlü . engel. ANIL için yaşam şartları vardır titizlikle uyguladığı. Prensipler dışına çıkmamak, gerçekçi olmak, herkesin se­ viyesine samimiyetle inebilmek, yalan, riya, yapmacıktan uzak dürüstlük ve nihayet çalışmak, yılmadan usanmadan çalışmak ... Değerli büyüğümüz, hocamız. ruh gıdamızın kaynağ ı Sayın Avni Anıl'ı tanımak kolay, anlatmak ise çok zormuş meğer. Kelime hazinemin fakirliği, aczi içinde ter döküp kahroldum ilk kez.. . Her güzel övgünün en güz·el örneği, en hak edenidir diyerek Büyük Bestekar ve değerli hocamızın önünde say­ gı ile eğilmekten gurur duyarım. Emrinizdeyiz .. . Görebilenler, bilebilenler adına

Ü lker SARAÇ

71


OTUZBEŞ YILINDA Otuzbeş yıl Ozon'ın dediği gibi öm rün yarısı. Dostum Avni Anıl bu süreyi Son'otıno ayırmış. Son'ot için Son 'ot yopmoğo gayret göstermiş, yapıtların da söz unsuruna önem vermiştir. Müzik ve Edebiyat içiçedir. Sağlam bina sağlam temel üstüne oturur düşüncesinden yola çıkarak, yapıtlarına temel olacak güfteleri titizlikle seçer. Yapıtla­ rında ocel·eci değildir. Oldu bittlye getirmez. ısmarlama yapmaz. Bir sabah boka·r sınız, yapıt oluşmuştur. Çevresin­ deki m üzik severlerln kulaklarına Avn i Anıl'ın ağzından bestenin nağmeleri dökülüverir. Dostum Avni Anıl'o Öm rün yarısı değilde ömürler bo­ yu sonat yaşamı dilerim.

Mustafa HOŞSU 72


Avni Anıl, Gönül Akın (1 965) Y irm i beş yıldır Ankara Radyosu'ndan onin eserle­ rin i en önde, en çok okuyan bir sanatçıyım. Avni Anıl bir fırtınad ır. şimşeklerle ·yağan yağmur, € n ­ gin bir denizdir. Allôh'ın yarattığı her şeye doğuşta n ôşıktır. Başı dumanlı dağlar g i bidir, doruğuna e rişmek zor­ dur. Sonsuz tevazuu. kuvvetl i kişiliği ve iyilik dolu kc;ılbi i l e ben ona « Modern Derviş» derim. Yaşarken eser�eriyle ölümsüzlüğ e ulaşan zamanın en büyük bestecisidir. Sen i an latmak çok zor . . . Selôm . . .

Gönül AKIN 73


AVN İ ANIL'A . . .

1 2 Mart 1 979

AVN İ ANIL kardeşimin san'a t yaşamı 35 yılı bul­ muş. zaman nasılda akıp geçiyor. İ l k tanışmamız 1 964 sı­ ralarında idi. o zaman Beyoğ lu'nda yayın ajansını yöne­ tiyor. pek çok eserin mü kemmel bir baskı ile Tü�k Musıki­ s i rnpertuarına katılması için ça l ışıyord u. Aynı zamanda Dü nya Ga?etesi'nde Türk musıkisi sayfasını d üzenlemekte .i d i . Bu sayfada Türk musıkisi'nin hayati kon uları ta rtışilı­ yor, g üncel meseleler hal ine gel iyordu, böylece kamuda m usıkimiz daha yayg ın olarak ta nın ıyor, görüşül üyord u. O sıra larda sevg i l i Avn i'nin yeni bestelerini a l ı p İ zmir Rad­ yosu repe.rtuarına i lôv-a ettim. Radyo'da sol ist olarak bir­ çok yeni şarkısını İ zmirl ilere sunma kta ti t izlikle ön sırayı al maya çal ıştım. Böylece İ zm i r'deki san'atçı arkadaşlarım da bu besteleri tanıdılar. Daha sonra ki yıllard a Avni iz­ mir'e TRT'da gör�v alıp gelince eserlerinin İ zmir'li · san'at74


cı ve din leyiciler tarafından ·tanınması daha da yaygın­ la�tı. Yayın Ajansı ile birlikte yayınladığı Musıki v e Nota Dergisi de Türk Musıkisi'nde, kazancı a rka pla na atarak. yalnız san'at amacı il€ düzenlen-an dergilerin en önd� ge1.enidir diyebilirim. Zaten Avni'deki önde gelen özellik ken­ di şahsını ve maddi geliri da ima arka plôna, hatta erişil­ mesi mümkün olmıyan yerlere atarak, san'atı ve cna hiz­ met icin gerekli şeyleri gerçekleştirmesidir. Bu yüzden ta­ nıdığım 1 5 yılı aşkın sürede hep borclu oldu, ama kılını bi­ le kıpırdatmadan, başı dik olarak yoluna devam etti ve sa­ nırım öylece devam edecek. Bestekôrlık alanında Avni Anıl şahsi kanaatimce bu­ gün ün en ön safta gelen isimlerindendir. Ne zaman prog­ rarn yapmak icin kalemi elime alsam. Sayan. Nalkesen. Ongan, İlkar, Özışık, Sel�uk, Arsoy, Çağla gibi isimlerin ya nısıra An ıl'dan bir eseri koymayı_ kamuya hizmet için bir görev bildim. Demek ki bugünün yaşıyan . besteGileri a ra­ sında ilk 1 0 isim arasında Anıl'ın yeri oldukça muhkemdir. Bilhassa Kürdili-hicazkar. Nihavend, Hüzzam. Muhayyer kürdi makamlarında şarkı edebiyatımız onunla zenginleş­ miştir. Bazı makamlarda , örneğin Suzidil makamında . N_i k­ riz .makamında birkaç eseri olmasına rağmen o makamla­ rın icrasında mutlaka bestesi yer a lır. Bu suratla eserleri­ n i n yapısal gücünü, kcmpozisycn yönünden başkalarına t€nzemezliğini dile getirmek istiyorum. , Anıl kardeşimin bir başka yönü de koleksiyon mera­ kı. san'at alanında fotoğraf, yazı, biyografi, nota toplama merakı ve bu toplamasını bizim Ali Rıza Avni'nin a ksin3 gayet sistemli ve düzenli bir tarzda götürmesidir. Sanırım gelecek yıllarda elindeki dökümanlarla mükemmel eserlsr de hazırlayıp, yayınla yaca ktır. �ice başarılı yıllc;ır ve sağlık dileğiyle.

Dr. Ayhan Sökmen 75


8. 2.

ŞARKILARLA. GEÇTİ BiR· YAŞAM

1978

- 35. San'at Ydında Sayın Avni Anıl'a Yıllardır şarkıların arkasına giıleniyorsun. Şarkılar en dost. en g üventl sığınak! Kimi gün mutlanıyorsun k irpi klerine kadar, Kimi gün tek isteğin : doya-doya ağlama k ! . Şarkılar nasıl d a arılatıyor h e r şeyi . . Olmuş. olaca k n e varsa şarkılarda : Özlemler. olanaksız aşklar. sitemler . . Bin yıllık değişmeyen öyküler ard-arda . . Şarkılar acımada n alır götürür seni. Şimdi hangi şarkıdasın kimbllir? Kulak versen radyolara. pikaplara Günde bin kez şarkıların söylenir . . 3 5 y ı l bu denizi sularınla besledin. Sen pınarsın. cağ ıl...ça ğıl su üreten bi r pınar! Yüreklere sevg i sundun, ezg i sund un. tad s undun Mutlu Yıl lar Büyük Usta m. üretken nice yıllar!..

Sevgllerlmle. Şahin CANDIR

76


SiHiRLi NOTALARDA USTA BiR EL AVNi ANIL . . . Koray EKENER

Yıllar öncesiydi tanıdıi;)ım zaman .. o vakitler İ stanbul Radyosu'ndaydı ayn ı zamanda Beyoi;)l u'nda bir iş hanında g üzel bir yazıhanesi vardı .. Sonra ları Babıôli'ye taşımıştı o yazı han�yl.. Gidip gelirdim ya nına . . . An ımsadıQım kadarıyla musıki ve Nota Mecmuasını yürütürdü o yazıhanede . . Beste ve plôk calışmalorını yü­ rütürdü salt . . Bir gün İ zmir Radyosu'na atondı()ını duy­ dum .. Sonra kendisiyle i zmlr'deyken beraber bir calışma­ rr.ız oldu .. 77


Musıki ve Nota çıktığı zamanlar sayfalarında gene güfte yazarlarına seslenerek onların dörtlüklerin i ve şiir­ _ lerini yayınlardı Avni Anıl.. Belki de bende vardım bu gene güftekôrların orasında.. Oysaki ozon olarak encek beni severdi.. Ozon olarakto en çok bono kızardı bildiğim ka­ darıyla. . Türk Sonat Müziği'ni sevip de Avni Anıl'ı an ımsama­ mak mümkün mü? Onun sihirli notalarında dolaşan duy­ gu dolu içtenlik dolu şark ıların ı din l eyip de etki altında kalmamak mümkün mü? Ne zaman Radyol ar ya do Tels­ vizyon bir Türk So nat Müziği programı hazırlasa mutlaka o programın içinde bir ya do iki tane Avni Anıl'dan şarkı vardır.. Hic unutmam . . Bir gün «Hocam evleniyorum» diye di­ kilmiştim karşısına.. Yanımda konuştuğum kı z vardı. . A­ partopar kovmuştu beni i zmir'den «Sen ozansın evlenir­ Een son'ot yaşamın söner» diyerek. . Kim i zaman Burso 'dan arardım o n u tel·efonlo. kimi :!aman Konyo'don .. «Bir yerde duramıyorsun diyerek küp­ lere binerek kızardı bono» o ma bilirdim ki onun bağırma­ ları , coğırmolorı bir dost merhabası . b ir ağabey nosihotı gi­ biydi. . . Sonra «Sen Saçlarıma Koşan Akl ar Gibisin » i yazmış­ tım acıları n birikimiyl ·s . .. İlk dizeyi, ilk mısrayı çok tutmuş­ tu bel ki.. Tutup hicaz bir şarkı yaptı . İlk Çetin Körükçü oku­ du Türküolo plôkları ndo, sonra do Bekir Sıtkı Sezgin Long­ Ploy yaptı Odscn plôklorındo .. Ondan sonra do bir başka çal ışmamız ol amadı Hoco'ylo .. Belki benim savruk yaşa­ mım, belki de Hoca'n ın işlerinin çokluğu nedeniyle . . . Oysa her şeye rağmen yine de şunu bil ir, şunu söy­ IE.rim ben . Avni Anı l'lo çalışmamız olsa da, olmasa do «Av­ ni Anıl Türk So nat Müziği'nde Q·31miş geçmiş bestekôr'la­ rın en güçlüsü, en ustasıdır, bence .. »

Koray EKENER 78


İzmir, 4. 4. 1979 Toz'cuk g üçlü bir yelin sürüklenişine kapılmış g idiyor­ ken, bir ses d.uydu derinden : - Dur! . . Yel durmaz doğal olarak, tozcuk durdu. Yel sürd ü git­ ti. Durdu d urmasına ya tozcuk, kimdi 'Duuurrr! '. diyen'? Durup, düşünürken tozcuk. yine bir ses : - Yaz! .. d iye ünledi bu kez. fısıldarcasına . . . Duran tozcuk, yazmayı düşünmeye boşlamıştı. Düşünüp. taşındı do : An'sain gecen günleri yıllar içinde Var mıyım acaba ben de d üşünde Nerde nasıl Qeden yazayım bilmem İsterim toz eyle beni gönlünde An değil .yıl değil osırdidesin N ice duyar sezer seslendlrirsin l ro kloştım derken can evimdesln LOtfuna erdiren meltem g ibisin!.. diye ok kağ ıda gölge düşürd ü . . . Düşürdü de. tozluğunu d üşündü. Sonra yazdığını sevmedi. Yazdırtan yele yönel­ di. Dudağındaki meltem; düşünü. düşündüğünü engelledi! Güçlü yel melteme mi dönüşmüştü'? Ne meltemmişsin Avni a ğabey? Toczuklorı bile örselemeyen; görüp-geçmeyen!.. Ak sayg ımla. •

·

LQtfi Oktay Berk

79


Şubat 1 978 SAYIN AVN İ ANIL'A AN I LSIN Gelecekti k, işte geldik, gideceğ iz Nöbeti yenilere teslim edeceğiz Kal ıc ı bir şarkı bıra kabilsek keşke Ö te-dü nyada mal ı-mülkü ne deceğiz? Değil ki dünya ya l n ızca yemek-icmek Halk için harcanma l ı ola nca emek i z bıra kabilirsen iz bıra k. adın anılsın Ö l ümlü dünyada öl ümsüzlük bu demek . . .

Şcdan G ÖKOVALI

80


SEVG İ L İ AG ABEY İ M E 5 . Nisan. 1979 35. sa n 'at yıl ınızın doğ um tarihim olan 7 Temmuz tarihine gelişi ben i . tarifsiz kel i melerl·e anlataniıyacağım kadar heyeca nlandırd ı , sevindird i ve · de duyg ulandırd ı . H e r biri birbirinden ayrı güzel (çok g uzel) olan eser­ le rinizin (bestelerinizin) ya nında iyi kalpli, hassas, d uy­ g u l u oluşunuz. daha doğrusu insa n la rı sevmeniz beni size bağladı. Üzüntülü olduğunuz zama nlarda bile daima neş'e l i , espr i l i bir ağa beyd i n iz. Sizin ya n ı n ıroa h e r zamaıı h uzur ve sevgi buldum. Bana ağabey sevg isini siz öğrettiniz. Allahtan size daha n ice. nice 35. san 'at yılları diler. sağ l ı k , neş'e iyi kalpl i l i k ve huzur sizi hiçbir zaman terket­ mesin d ileğ iyle Ca n ı m Ağabeyim. ÖZER UÇAR

81


Neyzen Mahmut Bilki, ilk konserinde, Avni Anıl ve iki öğrenci ile. 1 973 OTUZ BEŞ İ NC İ YIL 26. 4. 1979 2 Haziran 1 973. Hacettepe Ü n iversitesi Korosu, Avni Anıl'ın eserlerinden ol uşan bir konser veriyor. Ben de ilk defa Ney'imle bir konsere katı l ıyoru m . O günü h iç unu­ tamam. Cok heyeca n l ıyd ı k hepimiz. Konserde İsmail . Saha S ü relsa n , rahmetli Hayri Yenigün gibi hocalar da bulunu­ ycrdu. Konserin bir böl ümünü de bestec iyi kend isini yöne­ tiyordu. Nefis bir gece. İşte Avn i Anıl ağq bE;yimle ilk kez o gün tan ışmıştım. Aradan 4 yıl geçti. İzmir Rosyosu 'nda göreve boşla� dım. O g ünden bu ya na bana her kcnudo yard ımcı oldu·. Bir ağa bey kardeş, baba oğ u l gibi old u k . BE;nim Avni Ağabey'le i l g i l i ola ra k söyleyeceklerim sa­ dece onda bulduğum tüm g üzellikler. Gönül insanıdır Av­ n i ağabey, başka hiçbir şeye değer vermez. O sadece i n ­ rnn sesine, gönül sesine k u l a k verir. Her şeyinde daima ölçülüdür. Bize de daima onu öğütler. 82


Musiki yönü ile i l g i l i olara k bir şeyler söylEmek bizim hadd imize. Bizim görevimiz o güzel duygul.arı işleme k , onu ifadeye çalışmak ol malı bence. B u n u d a bEcerebilir­ sek ne mutl u bize. Avn i Ağabey yakında emekli olacağ ından söz ediyor. Siz za nned iyor musunuz k i artık şarkı bestel·e meyecek , yazılarını yazmayaca k , musıkiyle uğ r'a şmayaca k . O y ı l ­ . lard ı r h izmet verdiği TRT' (jeki görevinden eme k l i olaca k . Böylece musıki mize daha fazla tWzmet etmiş olaca k . Ya­ zılarını yazacak, şarkılar b�steleyecek , Ul usal musıki kav­ gamızı sürdürecek, biz gençlere kucağ ı n ı açaca k . Ağabeyim. babam �ana sanatla dol u , sağ l ı k l ı v e mut­ lu yıllar d i l iyorum . Sayg ılarımla n::ı

Mahmut Bilki NEYZEN Avni Anıl, Mahmut Bilki ile (1 979)


35. SANAT VILINDA AVNİ ANIL Aşağıdaki satırlarla ben, hemen herkesi n hafızasında yer etmiş olan Avni Anıl'ı yazılı ha­ le getirmekten ileri b[·r şey yap­ madığımı biliyorum. Ve inanı­ yorum ki, Ü sküdar'_c;ta dünyaya gel�lğl andan itibeı:ren geçirdiği eHlbir yıllık ömrünü bizzat pay­ laşmadıktan sonra O'nu , anlat­ mak mümkün değildir! ' Taner CAG LAVAN

Samsun Musiki Cemiyetinin Avni Anıl konseri . . . Taner Çağlayan ile birlikte. (1977) 84


İ l k kel, Samsu n Musıki Cem iyeti'nin adına düzen­ le.diğlmiz « Yaşayan Beste körla rı m ız Serisi» konserlerinden «AV N İ A N I L GECESİ» nin prngra m ı n a yazmıştım O'nu. Şimd i , hakkında çok daha fazla b i l g i sah i b i olduğuma ina­ nara k iki nci defa yazmağa çal ışacağım KISA H AYAT H İ KAYESİ 23 Nisa n 1 928 Ta rihinde İ sta nbul, Ü sküda r'da cioğd u . H a m d i Bey v e Fatma H a n ı m ' ı n evlödıdır. Ta hs i l i n i , İ h ­ saniye 1 9. İ l koku l u . Paşa ka pısı Ortaokul u v e Haydarpaşa LiEesi 'nde tamamladı. Çeşitli memuriyet kademelerinde b u l undu. Bir süre serbest ça l ıştı. Son resmi görev i. 1 967'­ d e ayrı l ı p 1 972 yıl ında tekrar döndüğü, TRT'nin İzmir Rad­ yosu Müzik Yayınları Şefliği'd i r. Kend isi evl i olup. Eser ve Alev isimli iki kızı ile, Ezg i Avni isimli bir oğ lu va rdır. M U S i K İ KİŞİLİGİ VE BESTEKARLIGI AVN İ A N I L'ı n güzel sa n 'at1 ara ve müziğe i l g isi. çok küçük yaşla rında başladı . Henüz çocu k denecek çağ la­ rında, Üsküdar Hal kavi T iyatro ve Müzik böl ümlerine ka t ıldı. 1 846 Y ı l ı 'nda Üsküda r M us ı k i Cemiyeti'.ne g i rd i . Uzun :: üre bu Cemiyet'te çal ıştı. Bir yanda n klösik eserleri re­ pe.rtuarına a l ırken, bir yanda n da, beste tekniğ i n i ve bes­ tec i l i k sa n 'atını i nceled i . Birkaç · denemeden son ra , 1 952 y·ı ı ında, «Sordular Mecn ü n 'a Leylö'nın saadethönesin» mısra ı ile başlayan güfteyi, Rast makamında ve Curcuna usulünde bestele­ ye.rek ilk ciddi eserini verm iş old u . Bu şarkı Ankara Rad ­ yosu repertua rına a l ınara k , çek k ısa a ral ıklarla okund u . Aynı yıl. 8 - 1 O eser d a h a besteleyen A N I L'ın en fazla eser verdiği dönem, 1 960 - 1 970 y ı l ları arasıdır. Hölen bestele­ d iğ i eser sayısı ise 1 40'd ı r. Eserlerinde, hassas rühunun bütün incel i kleri hisse­ dil i r. Güfte seçi m inde çok titizdir. Güftenin möna ve rü­ huna uyg un motifler yaratma kta büyük maharet göster,: .

.

85


m€kted ir. Kendisinden evvel ve kendi devri içerisinde. iı içbir bestekôrın tesirinde kalmamış, takl ide yönelmemiş. nE.:v-i şahsına münhasır bir b€stekôr olduğu, bütün musıki ctoritelerince kabul ed il mekted ir. KU LLAN DIGI MAKAM VE USULLER Bs�telerinde, Acemkürd i , H icaz. H üsey n i , Hüzza m, Karcığar, Kürd i l i h icazkôr. Mahur. M uhayyer. M uhayyer­ kürdi. N i havend, N i kriz, Rast. Saba . Segôh, SOz-i nôk. Uşşa k ve Yegôh makamları ile, Semai, Düyek, Sofyan. Aksak ve Curcuna usullerini kullanmıştır. DİGER M U S i K İ FAALİYETLERİ 1 955 yıl ından beri, bestec ilik, yazarl ı k . prodüktörlük, ko�o yönetimi ve musıkiye dönük bir sürü yoğ u n faal iy·sti birarada yü rüten Avn i A N I L, büyük gazetelerim izde mü­ zik sah ifeleri düzen led i . Oniki yıl İstanbul Radyosu 'nda gazeteciliği ve redaktör kad rosunu birl ikte sürdürd ü . TRT' ­ d s n ayrı kald ı ğ ı beş yıllık dönemde, kendi adına kurduğu müzik yayın ajansında tek tip nota lar yayı nlad ı . « M USiKİ V E NOTA» adlı derg iyi üç ciltte tamamladı. TRT'ye dön­ düğünde, bir seri dizi belgesel Türk M usıkisi prog ramları hazırladı ve sundu. Ayrıca , Türk Musık isi nazariyatına il iş-

Samsun Musiki Cerrıiyeti, Avni Anıl'la toplu halde (1 977) " 86


�in CEŞitl i derlemeler yaptı. Derlemelerini, Yakında kitap hal i nde yayınlayacak. İki ciltl i k ilk eseri «TÜ R K SAN 'AT M US i KİSİ S ÖZLÜ ESERLERİ» adını taşıyaca k. Bunu, «AN­ E' ! K LOPE D İ K T Ü R K SAN 'AT M USiKiSİ» odu i k inci k itap ta kip edecek. Avni ANIL, musı k i mize cok yön lü h izmet veren bir san'atkôrd ı r. Her gittiği yerde, Türk San'at Musıkisi top­ lul ukları kurarak yönetm iştir. Bunlar arasında , İ STAN BUL İ L E R İ TÜRK MUSi KİSİ K O NS ERVATUARI KOROSU, İzmir'­ de, TÜRK ALMAN KÜL TÜR M E R K EZİ TÜ R K M US i K İSİ KOROSU ve ceşitll illerin musı�i cemiyetleri sayılabilir. KORO ŞEFLİGI Yuka rıda da değ indiğ i m g i b i , A N I L'ın becerileri ara ­ sında, « Koro Şefl iği» de vard ı r. Ancak, O ' n u salt «ŞEF» olarak ta nımlamak kanaatimce yanlış olur . . . Bana göre Avni AN I L, kel imsni n tam anlamı ile bir «YORUMCU» dur. Koro yönetiminde al ışılagelen klôsik şefl iğin cok ötesin­ de bir yönetim tarzı uyg ulam ıştır. Koro şefl iğ inde öncü lük M esut Cem i l Tel 's ait ise. yorum 'da öncülük de A N I L'a ait­ tir. Şu'na samimiyetle inanıyorum ki, Musıki Tarihçileri O'ndan «TÜRK EAN'AT M U S I K İ S İ ' N E YORUM U GET İ REN A C.AMıı olarak bahsedeceklerd ir. VE 35. SAN'AT Y I L I İzmir'de n binlerce km. uza kta , yazmakla b ü y ü k mut­ luiuk duyduğum bu satırlar ckunurken, AVN İ BEYEFENDİ 35. San'at Yılını kutl uyor olacak. Şahsım ve Şefliğini yap­ makta oldµğ um SAMSUN MUSiKi C E M İYETİ mtnsupları adına, bu değerli müzik ustosına daha nice başarı dolu y ıllar temenn i ediyorum. Ve Karadeniz'den sesleniyorum: DEG ERLİ ÜSTADI M . E N VERİMLİ CAG I N IZ I İ DRAK ET M EKTES İ N İ Z : MUSiKİ ALEMi SiZDEN DAHA COK ŞEY­ L E R B EKLiYOR. U N UTMAY I N, .. « OT UZ BEŞ YAŞ, YOLUN VARiSi EDER . » . .

87


Avni Anıl, Ahmet , Ilgaz (1978) SAYIN ANIL AGABEY' İ M E. . . Türk Sanat Musıkisi'ne tutkum küçük yaşlarda baş­ ladı . şllr'e de öyle . . . Rah metli ba bamın tasavvufla ilgili k i­ taplardan krndine özgü ses ahengi ile okudu ğ u şiirleri hayranlıkla dinlerd i m. M usıki d inleme sevgisi de y,ine o yıllarda, 1 özellikle Münir Nureddin Selçuk'un pla kları ile t aşladı, bugün d e devam etı:nekte . . . 1978 başlarında eserlerini zevkle dinlediğim , özellikle 1 9€3'1erde « Biraz kül biraz duman, o benim işte» eseriyle cok etkilendiğim ·ünlü bestekôr, değerli insan Avni Anıl'la . bir restaurant'ın ' ba rında tanıştım . İ lk görüşmemizde, san­ ki eskide:nberi tanışıyormuşuz gibiydim Avni Bey'le. Kısa sürede a rkadaşlıktan öte gönül dostu oldu k , sevgi ve say­ gı bağlarıyl e bir ağabey - kardeş'llk doğdu a ra mızda. bazı şiirlerim ilgisini Bir buluşmam ızda okuduğum çekmişti. Bir gün bana şiirlerimde n birini bestelediğini söyled i . Dinlediğimde büyük mutluluk duyduğum (Hicaz Şarkı) şu dörtlüğüm idi : « Bir çağrına bin côn-ile gelirim Bak bir kerre, bakışınla eririm . Divône nim e y g ül-endôm, nô�enin Can yurduma gel ben cônım veririm . . . » 88


Avn i An ı l 'ın sanat dünyasında mümtaz bir yeri old u ­ ğ u tüm sanat severlerce b i l i nen yönü. Ben bu konuda sadece şu iki d izeciği d iyebil iyorum «Anıların her zaman gönülerde kalacak O ilôhi nağmeler d i l lerde anılacak . » Şimdi san'at yönü dışında bazı özelli klerinden söz edelim Genel l ikle masaya oturmak istemez. Bar'da ( Banko' do) i ki_ tek içkisini ayakta, ya lnız koşar peyniri il e icer. Ve beraber olduğu arkadaşları n ı n ev sahibidir çoğu zama n . Uçağ a binmekten korkar. seyahat sever, özellik�e vapur­ la Otomobilie birli kte seyahat ederseniz 5 saatl ik yol u 1 0 saatte g idersiniz, cünkl yollarda sık sık doğa fot� rafları yakalar. dayana maz, tabii mola . . . Yol boyunca ka hve cay içilecek, zaman zaman sizi duymayaca k, dalaca k , mırıl­ danaca k, yeni bir fotoğrafta yine moıa . . . Tüm insanlar için şefkat d uygusuyla ça rpan bir yü­ r€ ği var. Ölen . . öldürülen her insanla, 10 kerre ölür Avn i Anıl . . . Sevg ili Ağabeyim. değerli dostum. Büyük besteci Av­ ni Anıl'ı n 35. sanat yılı jübilesinde daha nice sağ l ı k l ı , ve­ rimli yıllar d iler, saygılar sunarım. Çok sevdiği ve sevd iğimiz çocukları Eser, Alev v·e Ezgi Avn i 'ye, babaları nın bu m utlu gü­ nünde, şu şiirimi ithaf ediyorum «Varsın aşkın ahengi sen i ALEV'le sa rsın Sen ki o EZGİ'lerle, o ESER'lerl e varsın Ne var ô lemd e başka, d uygular kadar engin El bfit nesi lden nesl'e gönüllerde yaşarsın . . . Bak N EY'le Ta nbur bile nasıl geldiler dile Terennüm ediyorlar sen i sen in dilinle Dökülen nağmelerden şu f·e ryôdı bir dinle Sen AL EV, ESER ve EZG İ 'lerle yaşarsın . » . .

. .

AHMET ILGAZ 89


Avni Anı l

Fethi D!nçer (sağda) değerli Sanatsever Gcstıarı Mert Belir i l e (1979) ' ,

. . .

A NILARIMDA AVN İ ANIL Ne söz .ne düşünce ve ne de yazılarımla değer ö l ­ ç ü lerini anlatam ıyacağım, büyük bestekô r ş i i r insan Avni Anıl'la ilk ta nışmamız bir tel i n iki ucu arasında 1 972 y ı ­ lında old u . 90


Aynı gün Cağaloğlu 'nda ki bürosuna davet etm işti beni, g üftelerimi de birlikte götürmüştüm . . . . . . aldı. okud u , beğend i . Kc r� : ! ı k l ı soh beti m iz bir hayli sürmüşt ü . Ya n ından ay­ rıldığ ı mda mutlu idi m . . . . . Kendisi nden güç al m ış. gecen çok g üzel saatlarimizi geride bırakmıştım . Tanışmamız kısa sürede bi rbihne kenetlenmiş ya kın dostl uğa dön müştü . Besteleri arasında, beğen isini kazandığım benim de g üftelerim va rdır. Güftel·arim i n yazı ve uslubunda, onu ta ­ n ıd ı ktan sonra bir hay l i gel işme olm uştur Avn i Anıl Türk M u s i kisi kültür.Ü ve edeb iyatına büyük katkısı olmuş eşsiz san 'atkô rd ır. K işiye özel tutuculuğu içinde önc e g üfteyi seçer ve ı l ı k yumuşacı k rüya dolu akışı içinde beste yaratır. Her ese ri M usıki Kültürüne bir çivi ça km ıştır, Avn i Anıl işte bunun için ölümsüzd ür. İ nsancıl ve hoşgörüsü olması ya n ında , g u rurl u, mü­ cadeleci ve her a n kend i n i yen ileyen bir icracıd ır. Bu büyük ustayı, şu kırık dökük satı rlarım içinde a n latmam imkônsız . . . . . . O bir dôh i . o ka lptir; her kes i n gönlünde çırpı n ı r durur işte . . . . . Akrostiş dizelerimde bir azcık olsun onu an latabi lmişsem ne m utlu bana . . . . . «Ateşle ayr ı l ı k be n i m içi mde Vakitler geçiyor başka bicimde Neler yazd ım yıllar neler söyled im İ syanın gölgesi yine peşimde Ay yüzünü dönmüş mehtap ka l madı NEŞE. gelip bir g ü n hatır sormadı I rmak g i bi ya lcın dağla r dolaşt ı m Leylôlar a ş k verdi ç i l e m dolmad ı » .

.

FETH İ D İ NÇER 91


Avni Anıl, Yılmaz VükSel (1974)

AGABEYİ M ANIL'A . . . çal ıştığ ım zamanlar. Amatör bir m üzisyen olarak eserleriyle tanıyordum Avni Anı l ' ı . Caldıkca. söyledikçe · daha bir başka seviyordum, nev'i şahsına münhasır nağ­ meleri ile bezenmiş eserlerini. 1 966 yılında Ankara Radyosu'na Ud san'atcısı ola­ rak g ird im. 3 yıllık sta j dönem inden son ra programlara Ud'umla katılmaya başladım. Prog ram olmuyordu ki. Avn i �2


An ı l 'do n bir eser olmasın, son'otcılor yarış ed iyorlardı onun eserleri n i okumak için. Böylece ben de Ud'umla sık sık eşl i k ediyord u m sa n ' atcılara velOd Avn i Anıl'ın eserlerinde . . . Geliri o za man An kara'da yapılma kta olan Trafik Hastanesi 'ne veril mek üzere adına düzenle;ne n bir kon­ serde Ud'umla ben de görev aldım. Boşta Cumh urbaşka­ nı olmak üzere bir çek devlet adamının do din leyici olara k bulunduğu konser pek ihtişa m l ı olm uştu. Ve i l k defa o gece görmüştüm kend ileri n i , Zarif, nazi k tavrı ile pek sevi mli gelmişti bana . . . 1 973 yılında İzm i r Radyosu'na tayin oldum. İzm i r'e geldiğm za man Avni Anıl'ın da benden k ısa bir süre önce İzmir'e yerleştiğ i n i . Türk San 'at Müziği Şubesi 'nde Şef olarak görev yaptığ ı n ı gördüm. işte onda n son ra birbi rin­ d e n hiç ayrılmaya n iki dost. ağabey kardeş olduk onunla .. Ondan sonra öğrendm İzmir'e geliş neden i n i ; istanbul'da y ıl larca san 'at ve idea l i uğruna verdiği çeti n m ücadelele­ rin son u n u ! O, mücadele ve azıı:ıinde n hiç bir şey kay­ u m utlu ba kıyord u. betmEmişti, yine ça l ışıyor, yarı nlara Birbiri nden g üzel eserlerin i yaratmaya izm ir'de de devam ed iyord u . Çıkarmış old uğu Musıki ve Nota adl ı mecmua ile ve uzun yıllar Dü nya Gazetesi 'nde yazd ığı sayısız ma­ kal € : srini. Musıkimize büyük h izmetleri dokunan Avn i Ağa ­ bey'imin Besteka rlığ ı n ı . naçizane şu dört m ısra l ı k şiiri mde ifadeye çal ıştım « Beste vad isinde sen, doğrusu pek yama nsın Nağmeler denizinde, bir yüce nağmegansın Sevilen gönülde ca n , sevenlerde canansın Güzel musıkim izde, ndd ide bir makamsın» Kendilerine bütün aile fertleriyle birlikte nice sağ l ı k l ı ve mutlu yıllar temen n i ediyorum. Saygılarımla.

Yılmaz YÜ KSEL 93


AVN İ ANIL'a Aşık oldu n yaslanarak bir sazın tellerine; Verip bir ömrü bütün beste n i n el lerine. N ice 'y·ı l nsş'e kattı n şu sevda sel lerine; İni iyen şa rkılarda ôşıkın dil lerine . . . Anıldın her bestede, ucuştun di lden d i le; Nağ melerle dolaştın hep gönü lden gönüle; lzd ı rop m ı m u s ı k i n , yoksa neş's m i söyle! Lô leyi getir d i le, emret açılsın g ü l e ! . .

AKROSTİ Ş İstanbul, 1 2 Temmuz 1 979 Avuçların g ü fte dol u , beste dolu ey Avn i ! Verd i n b ü t ü n musı kiye, otuz beş yıl n e mutlu! N ice. n ice sevenlerin bağrına bastı se n i ; işte, sohsuz sevg ilerin kucağ ında o l kutlu . . . Aş ı k olup o g ü Here şakıdın sen ey Anıl! Nağmelerin g ö n ü l lerde. hep d i l lerde dolaşır; l l ı k bir haz damla, damla kalbe akarsa nas ı l ; Leylôk acar. sazlar ça lar. m u s i k i n hep a ş k taşı r . . .

A. Orhan Arıtcn 94


EN G Ü ZEL ANILARIN ANIL'INA Eğer, « BAKİ KALAN BU KUBBEDE HOŞ B İ R SADA» ise Sen AVN İ A N I L'SIN; çok sevd i ğ i m ve de sayd ığım « BABOıı sun.

VEF İ K ATAÇ Tanburi 95


SAYIN ANIL Meğer bir dost hakkında yazı yazmak ne kadar zor­ muş. J übilenize bütün kalbimle katıl ıyorum. Ama smekl i ­ liğin ize hayır! . . Bizler emekl i şeklen olduk, Türk Müziği sizden daha çok h izmet bekliyor ve bu h izmeti en iyi şe­ k ilde vereceğinize kanlim. Siz. dinle n mek için değil daha çok çal ışmak için emek l i olabilirsiniz a ncak . . . Senelerce be.raber çalıştık. hiç incinmedik. İşte i nsa n tarafınız . . . Herkesin işine koştunuz, devamlı iyimser, de­ va mlı h oş görü içindeydi n iz . . . Hacı Arif Bey , Şevki Bey ekol ü n ü en iyi şekilde za ­ manım ıza kadar getird iniz Bestec i l i k yön ün üze hiçbir şey söylenemez, zira kendinizi çckdan kabul ettird in iz. Hele si­ z i n , Türk Sanat M usıkisinin haysiyeti savaşınız vardır ki, bütün sanatçı a rkadaşlar g i bi herkese örnek seviyede­ dir . . . Bundan sonraki yaşamınızda başarılar d i l iyorum . E mekl i değ i l si n iz. h izmet şimdi başlıyor . . . Saygılarımla,

Nihat iNCE

96


O lümsüz eserl·eriyle Türk San 'at Müziği sayfalarına adını altın ha rflerle yazd ıra n Saygıdağer İ nsa n Avni An ıl'a, bundan böyle de başarılarının devamı icin uzun ömürler ve mutlu l u klar dilerim . . .

Mediha Şen SANCAKOGLU

97


Serap Mutlu Akbulut, ilk. kez Avni Anıl'ın 25. Sanat yılında sahneye çıkıyOf' (1Z Temmuz 1969) 98


35. Sa n'at Yılını idrak etmenin onuruna erişmiş olan Sevgi l i Avn i Anıl'ımızı bir kaç satıra sığdırabilmek olduk­ ca zor bir iş . . . Her ese;rine, ince bir zevki oya g ibi "işleyerek i mzasını atan ender bestec ilerim izden ola n Avn i Aml'ın ben i m san­ at hayatımda k i yeri pek önemlidir. Zirô ba na; her yeni eserini bizzat gecmek ve i l k ola­ rak lanse edebilmek zevkini .ve onurunu tada bilen bir kac sa n 'atçıdan biri cima vasfını bahşetm iştir. Sa n 'at çalış­ malarımda daima ya rdımlarını ve iyiyi gösterme I Otfu nu esirgememiştir. Her zaman V·efal ı bir dost. sevg i l i bir ağa bey olan An ıl'ımıza. 35. Son'ot yılını kutlama kıvancına ortak olmak isterken. çalışmalarının. yen i kuracağı düzende daha da verimli olacağına emin ola rak. başarıla r dilerim . . .

Serap Mutlu AKBULUT 99


B Ü Y Ü K BESTEC İ M . . .

1 3. 3. 1 979

Zamanım ızın bir Selahadd i n Pınar\ Bir Sadettin Kay­ nak'ı diyebi ld iğ i m iz AVN İ A N I L hoca mız, gerek kişillğ i , ge­ rek sa n 'atı ile hepimizin ta kd irini, sayg ısını. sevgisini ka­ zanmış ender bsstecilerim izden biridir. Engin müzik kültürü, büyük besteci l iğ i , yüksek hoca­ lık vasfı yanında, AVN İ ANIL ağabey i m iz daima müteva­ zi. alçak gön üllü ve dost aşığı olarak kalmasını bilmiş, yediden yetm işe, bütün Türkiye'ni n g urur d uyduğ u , sevgi ve saygı ile bağrına bastığı bir san'at abidesi olm uştur. Bugün, Türk Sanat Müziği'nde isim olmuş bir çok bestecinin , ses sa n 'atcısının ve saz üstadının sa n 'atı nda ; anını izleri. onun em�ği, bilgisi ve müzik kültürü va rd ı r. Eserleri d i ldfin dile dolaşan, her gecen gün, daha bir kıymet, daha bir değer kazanan. her yen i eseri, ayrı bir güzel l i k , ayrı bir san'at şaheseri olan AV Nİ H oca 'mız; Türk Sanat Müziğ i 'ni sevrnlere, yaşatmak istiyenlere ve bu san 'atı mf;slek edinen l·ere daima örnek olaca k, önder ola­ cak ve yolla rı na ışık tutacaktır. Ta n rı uzun ömür, sıhhat ve bitmeyen bir mutl u l u k ver­ sin sana, değerli ağabey'im, kıymetl i hoca 'm ve güfteleri­ m3 öl mezl ik kazandıran büyük bestecim ..

İ lkan SAN

1 00


Merhum Prof. Dr. Muhittin Ü lker . . . 101


UNUTULMAYACAK BİR GECE 20 Mart 1 970 tarihinde DEDEMAN Sinemasında sa­ yın AVN İ ANIL'ın 25. sa n 'at y ı l ı jüöilesi bütün yönleriyle· Türk iye Modern Cerra h i Eğitim v·e Araştırma Derneğ i için k ıymet dol u bir gece okrra k geçecek we l)at ı rlanacaktır. Çünkü bu m üstesna gecede AVN i ANIL g ibi memleketimi­ zin ünlü bir bestekôrının. kıymetli bir san'atkôrının 25 yıl­ lık mesa isi değerlenecektir. �ünkü bu gecede bu scın 'at� kôrı n eserlerini takdire koşarak tat l ı nağmeler saçacak ola n Türk iye'nin en tanınmış sa n 'atkôrları da beraber ola­ caklard ı r. Bu gece, Anka ra'nın birçok şahsiyetleri , _ sa n'at severle r i burada olacoklqr ve m ut l u d·a kikalan yaşayacak- · lard ı r. Bütün hasılatı Türk iye Modern Cerrohi Eğitim ve Araştırma Derneğ i'nin An karc'da yaptıracağı ACİ L YAR� ­ D I M V E TRAFİK HASTAHANESİ masraflarına terkedilecek olan bu gece, b u derneğe maddi ve manevi bir kudr�t ve kuvvet de ka zandıracaktır. Bu demektir ki; Derneğim i zin­ yaptıracağı Aci l Yardım ve Trafi k Hastahanesi için yard ım­ lar başlam ış bu l unma kta dı r. Soy1n Avni AN I L' t n ve bu ge­ ceye katılan birçok sanatkô rlc:ınn- lütfedece kleri san'at ba­ ğ ışları ile başlayan yardım kampa nyasının bundan sonraki günlerde gel işeceğ i ne ve çoğa lacağına i na n ıyoruz Memleket için en önem1 i bir prot:ılem olan trafik ka­ zaları konusunda devleti n olduğu· kad ar halkın da ilg ilen­ mesi ve trafi k konusunu n noksan kalan bircok problemle­ rinin beraberce düzenlenmesi, ' tamamlanması bir ihtiyaç­ tır ve za rurettir. Hep birlikte h izmete koşmak için yorulmadan . gay­ retler sarfed ilecek, dava bilmeyenlere öğreti lecek, inan­ mayanlara inand ırılacaktır. Böylece sonuca varılara k ba­ şarı saq lanacaktır. 1 02


Bu geceyi canland ı rarak derneğ imize maddi ve ma­ n�vi güç kaza ndıran savın AVN İ AN1L 've değerli san 'atkôr arkadaşlarına dernek adı na ca ndan teşekkürlerimi arze­ derim. TÜRKİYE Modern Cerrahi Eğitim ve· Araştırma De rneği Genel Başka nı P'rof: Dr. Muhittin Ü lker

1 03


B i R ŞÜ KRAN BORCU Modern Cerrahi Eğ itim ve A raştırma Derneğ i 'hih aci l yardım ve trafik hasta ha nesi" ad·ı ile An kara'da modern bir hastahane kurmak gayreti, temel atma a rifesinde bu­ lund uğumuz şu gün lerde h ızra inkişaf etmekted i r. Balo, defile ve eşya piyangosu tertibi" gibi normal faa­ l iyetler ioerisinde yer alan dernek ça lışma larına bu yıl büyük bir musıki gecesi ild'ife etmeyi düşünürke n akl ımıza değerli bestekôrımız Sayı n Avnf Anrr geldi ve kendisine bir· mektupla müracaatta bul unduk. Sayın bestekôr. Anka ra·­ da tertip ed i lecek böyle bir gecen i n bütün gelirinin hasta- ' ha ney e terked ileceğ i n i ve buna bir çok san'atkô rların da iştira k etmekte tereddüt etmiyeceklerini bildird i . Aldığımız b u cevap, umduğumuzun çok daha üstün­ de idi; bize. büyük bir şevk, g üç ve enerji kaynağ ı old u . Bir kere d a h a anladık ki, ilk bakışta yerine getirilmesi çek zor görünen sosyal ödevler, yardımsever vata ndaşlar sayes inde kolayca ve zevkle ifa edilebil mekted i r. Boşta Şoyın Avn i Anıl .o lmak üzere bu geceye renk kotan bütün değerli san'atkôrların bu jesti, takd i r ve teb­ rike şaya ndır. Yakın bir gelecekte g üzel ve modern Ankoram ızdo Konya yol larının birleştiği yerde ôbideleşecek Eskişe h i r olan trafik hastahanesinin etrafında hayırseverl iğin bir hele şeklinde parıltısını şimdiden görür g ibi ol uyoruz. Der­ n eğimiz adına kend i le rine olan şü kran borcum uzu yerine geti rirken cidden sonsuz bir mutl uluk v·e g u ru r d uymak­ tayız. ·Genel Sekreter

Prof. Dr. Osman Fazıl Berki 1 04


Devır in Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Avni Anıl jübilesini izliyor.

,trvni Anıl, kutlamror. 1 0�


SON J Ü B İ LE HASILATINI İ NŞAATA BAG IŞLADI G I İ Ç İ N AC İ L TRAF İ K HASTANESİ N İ N B İ R ODASINA «AVN İ ANIL» ADI VER İ L İ YOR» Türk San 'at Müziği i l e ilgilenenler hatırlayaca ktır; 1 969 y ı l ı temmuz ayında 25. San'at Y ı l ı J ü bilesi'ni İ stan ­ bul'da yapa n Avni Anıl. bu j übilenin tekrarını 1 970 mart ayında Ankara 'da yapmış ve jübile hasılatının tamam ını Anka r a 'da inşa edilen Acil Trafik Hasta nesine bağışlamış­ tı. Bu nedenle, ö n üm üzdeki günlerde bir törenle h izmete açılacak ola n Hasta n e bir « Altın Kitap» yayın layaca k. Bu k itapta Avni An ıl'a geniş bir yer verileceğ i gibi, hast�ı ne­ nin bir odasına da « Avni Anıl» adı konu lacaktır. Bir yıl önce İ zmi r Radyosu Türk Sa n'at Müziği bölü ­ mü şefliğ i ne atana n Avni A n ı l , Türk M üziği'nin her yön­ den lôyık olduğu seviyeye getirilmesi i çin yaptığı çalışma1 06


lorıno tüm gücüyle d evam ediyor. İ zmir Radyosu şu o n ­ da, zengin repertuorı, eksiksiz kitaplığı ve değişik prog­ wamlorıyla bütün Ege ve i zmir'in ilgi ile izlediği bir radyo durumuna geld i . B e ş yıllık b i r a radan sonra tekrar TRT'de görev alon Avni Anıl, Türk San'at Böl ümünün eksiklerini g iderme ça­ l ışma ları yapa rken, bir yıl içinde beş de yeni şarkı beste­ ledi. Anıl'ın yeni eserleri nin ad ve makamları şöyle «Sen saçla rıma koşan aklar g ibisin H icaz» , « Biz bu sa hil lere Kürd i l i h icazkdn> . «Güzel n ice sevda denizinden geldik gözle r menekşe, yüce dağlar mor olur - « H üseyni» , « Ey bu bahçelerde ese n eski şarkılar Kürd i l i h icazkdn> ve «Sev­ gin yaşatır beni. s-evivermen öldürür Rast» . AN I L D İ YOR K İ Bi rkaç günl üğüne İ sta nbu l 'a gelen Avni An ı l , İ zmir' deki görevi ve yeni baste çal ışmaları için şöyle kon uşu­ yor «Son beş yılım çok yorucu Q€Cmişti. İ zmir Radyosu'n­ da görev a l ışım beni m utlu etti, d i nlend irdi. B!..!g ünlerde a­ şırı çalışmama rağmen, beste yönünden kendimi daha rc­ hat h issediyorum. Daha heyecanlı bir halim var. Türk San 'at Müziği'ne yen i yeni eserler kaza ndıracağım. Bir süre önce bestelediğ im, « Dolaşır dururum boş yere, ne­ <!lenı ve « Neden hiç djn miyor gözyaşların biçare gönlüm» <1dlı şarkdarım TRT repertuarına gird i . » Bu. arada ses sanatçılarının du rumuna da değ inen Aiıll . kon uşmoStAı şöv:le tamcmladı : «Bugün gectiğJmiz yıllara oronto bazı yeni sanatçılar Türk Musıkisi'ni layık old� �n.co icra ediyorlar. Bunlar ara­ smda M ed i ha Şen, M uazzez Abacı, Serap Mutlu. Mustafa Soğyaşar oldukça başardılar. Blı do Tüfk M usıkisi'nin ile­ r4si için sevind.i ricidfr• -·•.ı: Milliyet Bilan AKVILDIZ 1 07


İCL İ VE HASSAS KARDEŞ İ M AVN İ ANIL'A

M ırıldanıp gezersin, b i lmeyen sa n ı r deli. Yıpratamaz seneler. sendeki hassas tel i ; Dôd-ü Ha k'tır, gönlünde çağlayan o nağmeler Hele bir de ·eSmE!se başında « kava k yel i » AVN İ HOCA Duydum ki, tekaütlük çalmış sen i n kapını Hazırla Avn i 'ciğim. ta kke. fista n . hapını Hoca 'lık sıfatına çek ya k ıştı saka l ı n Bu E ıfat belgel iyor, sen i n müzik y a p ı n ı . . 3 5 Y I L VE M Ü Z İ K ' Otuzbeş y ı l meyve vereli uıu b i r ağaçsın sen Ya rattığın bestel·erle, ustasın. anaçsın se n « H oca» demek azd ı r sana, melod id e taçsın sen Sen i n icin hayat O'dur, müziğ e m uhtaçsı n sen .. Turgut VARKENT 1 08


Y.mon : IJurttaneddJn ÖKTE

·

(Musıki M Nota Dergisi) ( Say.ı : · 23: Eylul 1971 )

SEVGİLİ KardeŞ,im, Avnici!lim. Önce, Derneğ i niz l:repimiz icih hayırtı · olsun, kutlarım: Boykot'u kaldı'rd .ığ·ı n ıza çok sevindim. Esi<i TRT.'ye� gö­ re boykot cok tesirli l!>.l ı: s ilabtı , fakat, şimdi TRT tamamiyle değişmiş, yepyen i bir a nıawş v. e . Ka.vramm icindedin Bu­ nun icin Türk M us ı kisi d in leyüıilanini . ç,ek güz.el eserlerden' mahrum etmeye h a k k ı n ız yoktUı ç,ak. iy,i oldu; . . Gelelim sohbetimize . . . Türk Mtısıkisi mensupları ile sevenlerine i ntikal ettirmek istael iğjm . bazı ta ri hi geroek­ ler va r, bunl a rı sırası geldikçe yazmak· istiyorum, işte bun­ la rda n b i ri ve bence er.ı CM.ıemHSi : .


Yıllar evvel Sayın fnönü; Cuml1uröaşltanı, Fuad Ağrolı Maliye Vekili, Hasan Ali Yücel' de Maarif Vekllldlr. İ nönü'­ nfrn başkanlık ettiği liJr kaöin• t0f1lantısındtr; SOyın lnöiıü, .. Ağralı'ya dönerek : - Fuat Bey. Ben Hasan Ali V.ücal 'den çok şeyler bek­ l iyorum. fakat bu işler parasız · olmaz; senden rica_ ed i­ yorum, b u gene vekil arkGdoşımıza eli nden gelen môli yardımı esirgeme, buntı senden bllhossa istiyorum . de­ miştir . . . Sayın Ağralı da cevap CJtilralt :

- Sayın başkanım, bu arzunuz başım üzerine:, fakat benim de bu genç vekil Clllkada.ftan bir lsteğlnr var. Bli' Türk Musıkisl Mektebi istiyo11um. O n yıl mı, beş yıl mı okunacak, ne dersler okunacalt, ben bunlan bllmem·; fa­ kat yarın karşıma gelecek r.ı .. ses san'atoısına sorduğum zaman bu san'atçı bana elindeki" diplÔmasını gösterecek, bu belgeden ben karşımdaki san'atçının birinci sınıf bir ses san'atçısı veya ikfnci sınıf bir Reman icrac�ı olduğu-­ nu cmlıyacağ1m. Ben bunu bilhassa istiyorum, deyince Sayın İnönü, Hasan Ali Yü"c·e l'e dG'i"nerel< :

- Bu isteğe ben de katılıyorum, çabuk bu ihtiyaca cevap verecek biır okul hazırlayın·, emri n i ver�i". . .

Sonra ne o l u r? . . . Ben b u acıklı h i kôyeyi bizzat Fuat Ağral i merhum" dan d i n ledim. Hasan Ali Yücel bu işin yapılmasını Mesud Camii ve Suphi Ziya Özbekkan'a havale eder. Bu iki ö­ nemli kişi bir a raya gelip ilk iş olara k o ta rihlerde An­ kara'da ça l ışan ü n l ü saz ya pımc ısı Galip Usta'ya, ses san .atcılarına ya rdımcı ders aracı ola ra k kırk tane tanbur ısma rla rlar. Bir ta rafta n da okulun ders programlarını ha­ zırlamak üzere toplantılar yaparl a r. Ve konuyu elle rinden geldiği kadar UYUTURLAR! . . . Son unda Ağralı v·eklllikden d üşer v e bunu fırsat bi­ len Türk Musıkisi d üşmanları bu projeyi ortadan kaldırır110


ıor. tanbu rlor uzun yıllar Ankara Radyosu'nun bodrumun­ da süründü, bir i k isi k ı rıldı, bir kaçı ya n l ışlıkla son 'atcılor­ dan bazılarının evine g itti, orada unutuldu, bugün dahi radyon un bodrumu a ransa bir k ı rı k tekne veya bir çar­ pık tan b u r sapı b u l u nabilir! . . . Bu satırları neden yazıyorum? Bilhassa bu olayın kah ramanları çoktan dünyası n ı değişti rmiş ve kend ilerini savunmak yeteneğ i nden mahrum amma, onların ektiğ i to­ h u m la r, bıra ktığı örnekler daha dallı budaklı yaşıyor . . . Örneğ irı. bir yarışma acıl ıyor. Ömründe tanbur gör­ memiş kişi j ü ri üyesi olup not veriyor. . . Öylesine k i bir yarışmada ud, to nbur ve bağlama metod u ödül kaza n ıyor, fakat bu yarışmada ha kem d u ru m unda ola n kişileri n h iç­ biri bu sazlardan hiç birinin ôşinası değ i l . Hottô bu saz­ lar ha kkında en küçük bilgileri yok oma öd ül vood eden kurumun koyd uğu üc. beş ku ruşa tenezzül edip yüzleri kızarmadan g idip hakem ücreti alanla r var . . . İçlerinde öyle üstün yorad ılmış kişiler var ki, sabah sekiz uçağı ile Anko ro 'yo g idip öğ l·e uçağı ile İstanbul'a dönen, fakat bu o rada sekiz metod , i k i solfej k ita bını de­ netleyip ödül dağ ıtacak kadar so n 'otı hafif, i nsafı akıl dışı, insa n l ığı sadece m enfaat diye gören ler va r. Onun için evvelk ilerin örnekleri n i musıki ta rihine havale ediyorum ki, bundan sonra herkesin yaptığı ya n ı na kör kal ıyor dü­ şüncesi nden sıyrılalım. Belkl ka n u n ö n ü nde suçl u olmazlar veya i l g i l i kişiler (Alloh 'don bulsunlar) deyip susarla r ama. ortada sori'ot ve son 'oto gönülden bağ l ı olan kişilerin şevk i ve hevesi kı­ rıl ıyor, onun için susmak h iç doğru değ i l , bilôkis böyl e so n 'ot çetelerini, yet�:nek budalalarını ü c ku ruşa san 'at haysiyetini satışa çıka ranların yakasından tutmak zamanı geldi . . . Bilmem ama. (Tüırk Musıkisine musallat olan asalak­ larla Savaş Derneği) kuralım mı? Var mısın Avn i'ci ğ i m . . . 111


25. YIL JÜ B İ LESİ Her bestesi bir hôdise olmuştu r Avn i Anı l'ın . . . Son­ ra hazırladığı her beste, en büyük S·SS san 'atcısında n tu­ tun. en gene ses istidatları tarafından okunmak icin a d e­ ta yarışa g i rişilmiştir . . . . Avn i Anıl'ın bugüne kadar meyda­ na getirdiği 87 eser'in hepsi de birbirinden g üzel olm a kla ta nınm ıştır. Z i ra ·en büyük otoriteler ve e n müşkülpesent v e kaprisi bol ses san'atcı ları bile «Av n i Anıl» patenti , önünde eğilmeyi b i r büyüklük !3aymışlard ı r. Avn i Anıl ö n ü ­ müzdeki hafta 25. yıl jübilesini yapıyor. Acık Hava Ti­ yatrosu'nda sabaha kadar devam edecek olan program ı başta Zeki Müren olma k üzere ·en popüler san'atcılar süş­ leyecekleri n i vaadetmişler. Resimde Avni Anıl, üstad Mü­ nir N u retti n Selçuk ve E rcümend Bata nay'la görülüyor.

1 12


PORTRELER AVN İ ANIL Avni Anıl. Tü rkiye'nin en ünlü bestecilerinden birid ir. 23 Nisan 1 928 tarihinde İ stanbul'­ da d ünyaya gelen Anıl._ Haydar­ paşa Lisesl ' n l biti rdi. Bu yıl lar­ da müziğe ka rşı büyük ilgi bes­ l iyord u. beste ça l ışmalarına başladı. Bir ara İstanbul Emn i ­ yeti'nde çalışan Avn i Anıl, o yıllar bile müzikl e ola n i l işki­ sini kesmed i . Pek çok bestesi altın plak kazandı. Avni Anıl. bu arada M i l l iyet Gazetesi'ni n y ı ­ lın şarkı ödü l lerini ve çeşitl i kurumların ödüllerini aldı. Bu a rad a gazetecllik ;ça l ışma larına do başladı. Ceşitl i gazetelerde müzik üzeri ne makaleler yay ın­ ladı , köşeler hazırladı. son de­ rece d uyg ulu ve başarılı bir bes­ teci mizdi r. M üzikle ilgili çok ge­ niş çal ışmaları va rdır. Ciddi bir a raştırmacıdır. Gen iş bir dost çevresi va rd ı r. Dostları arasın­ da konuşkan. cana· yal<ın bir· insan ola ra k tanınır. Polisli kten kalma al ışkanlığı ile TRT'deki görevind e bile oto�iteyr eJden . bırakmamıştır. Dost meclislerlni: sever: Hatırşi nastır: Oldukça sade ı:ıır · yaşcmt�9ı vard ır. 11 Mart 1978. İZmir· Ekspres •

11 3


ÜSTÜN BESTEKAR·, SAVIN . AVNİ ANIL'IN ANLAMLI JUlriLESİ Bir çok insanlarda olduğ.JJ g_ibi� ben.de de btr inanış � vardır. Bu masum inonışımı şimdi Sayı n Avn i Anıl üzeri ne yorumlamak bana nasip olduğ,!,Jndarr, ayrı bir mutluluk d uydum . Cok eski yıllordonberi l rtsa nicrrın geleceğ i n i ; doğum günü, doğum yılı veya BURC'lora bağlamak, onlarla ölç­ ' mek, nerede ise adetten öte bir ino no halini alm ıştır. Sayın Anıl'ın Türk Milletin i n , yeni CumhUriyetl'n i n ku­ rul uşuna rastlayan ve: o'nu .. takil:> ede n çok mutlu, anla m l ı v e Büyük Atotürk. ümürun · devrimleriyle dolu o l a n 23. Ni­ san 1 928 tarihi, doğum günü olduğu ic;:in, b'u ta rih üzerin ­ de biraz durmak istedim: İlk h ız ve kudrete, böylece. · 23 N ison'dakl döğumu ile boşlayan Sayın Avni Anıl, İstonbul'un yine toritisel koku­ ları ve anıları ile dolu Üsküdar semtinde dünyaya gelmiş­ tir. Haydarpaşa lisesi�nde tahsitrn i · sürd.ürürkert;·1 musıki ve yazı hayatı n ı da birl i kte yürütme başonsım gestermiştir. Böylece de 35 yılı aşkın bir musıki h'ayoti - vardır. Gün leri­ ni. ayları n ı ve yılları n ı musıkl uğraşısı i1Er'd6fu geçiren sa­ yın AN I L, istanbul ' radyosunda 1 2 yıl, İzmir' radyosunda 7 y ı l görevde bulunmuş· ve hal·ende İzmir TRT'si nded ir. , Akşam ve Dünya gazetelerinde ı <r yıl i crşkln · musıki ve san'at sayfaları dütenlemek, 3 ciltlik Musıki ve Nota derg isi yayınlamak g i b i Tüfk San 'at ve Musıklsi 'ne hizmet etmiş bulunan sayın Al'Tll 'ın hemen heı'tıen hepsi. Radyo, televizyon, plôk ve 90tlnelerde okLJnan ve yayınlana n 1 40'1 aşkın . bestesi va rdı"r. Bir çok san 'otkôrlara OCAK ota n Üsküdar Musıki cemiyeti'nde, musıki bil g isini a rttı ra n ve olgunlaştıran bu büyük bestekôrırmzın, Yüce Allah mutlu .

.

1 14


ve uzun ömürlü etsin, ESER, ALEV ve EZGt · AVN İ isimli üç yavrusu vardır. Bir zamanların Hacı Arif S-ey, İ smail . Otde, Z-e kôi De­ de gibi ünlü bestekarlardan ve yine rah·mete kavuşa n Sô­ detti n Kaynak ve Osman Ni hat'dan sonra; zama nımızın ender v·e tiŞen ve adetleri yılda n yıla azalan- üfü ü besteci­ ler a ra sında bulunan Sayın Avni Anıl'ı. başarıla rı için ken­ di adına düzenlenen jütfüeyl, her şeyden evvet. bir san'at­ ka rımıza karşı gösterilen bir KADİ RŞi NASLIK ·aıa rak kabul ederk·err. diğer nice sa n'atkôrlar tçlrt de öu to kalrka rlığın devamını gönülden dilerim. Güzel scm'atlar dalındak·i M usıkifn izi .dillend i ren 7 işa­ retin a natitarını;ı duygu ve diişü·n celerl sesle an latmak ve <Jktarmak san'tıtfnr, ölçü cizgilerirtt,: usul· ve: makamları cok ustaca kullanmasını ttHen ve . Vü0e Allah'ımızın nadir kullarına verdiğ i yeteneklere sahip_ üstadımız. için şöyle yaz­ d.ım : Adı a nılır, h e r gJ.in; Vatan sathında. Nadir rastlanan bir Ü N ;. İ nsan' katında . . . Avni Anıl'dan doğtJ n, Nota larla besteler, I rmak olup, taşmışıır, G'mm Liyakatında . . . . Ben imle birlikte düŞünen1erin çok olacağı lnoncıy;o satırlarıma son veri rk·en, kendilerinde n geçmiş yıllara a it a n ılarını, belgeleriyl e zenginleştirip serg i lemesini ve ken­ dilerinden son rakilere (G Ö N Ü LLERDE KALACAKLAR) ı ya� yınlamuttırmı ve Türk Musıkisine nice uzu n yıllarda h izmet ve h im mette. bulunmaları n ı içten l i kle d llerim. Yunus Emre Yotı:mdci Türk Şa i rler Derneğ i BŞk:

M. Aziz BOLEL 1 15


SAYIN Ü STADIM AVN İ BEY. Seni anlatma mı isted i n benden. Sen i bütün yönleri n l e a n latabilmem mümkün olsa . ki­ taplar dola r da yine anlatamam . . . Kısaca şunu bel i rtmek isterim k i ; eserlerin d i k katle i nce;len i rse, sen i onların deri n l i klerinde bulmak. za r if esar­ leri n i icra ederken seninle beraber ol up, seninle beraber yaşamak n e g üzel şey . . . T üm güzellikler sen i n olsu n . Alla hta n sıhhatli, uzun ömürler di lerim. Sayg ılarımla.

Necdet ERDEML İ

116


BANA G ÖRE : AVN İ ANIL Sevdiğim Türk San 'at Musıkisi'ne ben i aşık eden in­ san . . Aruz V6Zn inin kal ıplarına göre kolay oturan Türk Sa n 'at Musıkisi'nln H ece vezn inde yazılmış güftelerd e Prozid i hatası yapmadan kıvrak nağmeler kullanabilen. bir g üfteyi Musıki ile ifadede. hele meyan kısmında ra kipsiz Bestekar .. H içbir zaman bestelerini güfteye taşıtmam ış; hatta ke.ndisinde l lersi için cevher gördüğü isimsiz bir şairin güf· tesi ni besteleyerek g üfteyi bestesine taşıttırmıştır. Yaptığı bestelerin altınd a isme ihtiyaç yoktur. İ cra esnasın d a burcu burcu Avni Anıl kokar. Türk San 'at M usıkisi'nde bestekarlığı yanında kuv­ vetli bir eleştl rici yaza r ve örnek bir mücadeleci.. Güfte seçmede yeni fikir ve espri a ra r .. Seçtiği g üf­ teyi bestelediği zaman Şairin hayal ine haydi katarak Şairi yeni g üftelere iter. . . 1966 senesinde tan ıştığım zaman yeni yeni g üfte de­ nemeleri ya pan bir acemi id im. Tanrıya şükür bugün muh­ tel lf bestekôr ta rafından bestelenmiş seksenin üzarinde güfte sahibiyim. Bu hususta ilk hocam ve beni teşvik eden Avni Anıl olmuştur. Onunla dostluk kuranlar hayal ôlemfnin tiryakisi bir seyyôh olup gez.a r d urur. Nem e lôzım. ben bu dostluktan çok memnun kaldım. İ nşallah dostum şikôyetci değ i l d i r. Dostuma bundan sonra k i çalışmalarında yeni ilham ve sıhhatli günler temenni ederim. Sedat ERG İ NTUG ,

1

117


AVN İ AGABEY İ M . . . Avni Anıl . . . Baba dostum, dost ağabeyim. Sana böyle bir günde ne yazılır. bilemem ki? .. Aslında ne çok şey yazılır, ne çok şey söylenir bir Av n i An ı l için. Ama onu. Avni Anıl kendisi söylemiş za­ ten. Kulaklardan silinmeyen yüzlerce beste, yüzlerce duy­ gu güzellemesi . . . Babam seni hem dost. hem sanatçı olarak severdi. Ben de hem dost. hem sanatçı, hem de ağabey olarak sevip sayıyorum sen i . . S e n b u mutl u gün ünde jübile yapıp d a müzikden ay­ rılacağım san ıyorsan yanıl ıyorsun ağabeyim. Sen müziğ i bıra ksan da o seni ölene dek bıra kmaz . . Saygılarımla ağa bey . . .

M ÜJOAT GEZEN

1 18


Bestekôr olarak nasıl Selôhaddin Pınar, Sadetin Kaynak Türk San'at Müziğinde bir ekol ise, ben de Avni Anıl'ı öyle görüyor ve kabul ediyorum. Cünki Avni Anıl Bestekôrlı kta taassubu yıkan ilk Bes­ tekô r bence . . . Zemin, nakarat ve miyan. Bir d e bunlar batota ola­ rak aynı sayıda olaca k. Yok böyle şey Sayın Anıl'da. Gene kuşaklara bundan g üzel örnek olamaz. Sayın Anıl güzel g üfte seçmek ve bunları melod i ile kaynaştırmakta da büyük usta . . . Emekli olduktan sonra kend isini bestelerine daha çok verece.ğ i ne inan ıyor, şimdiden sev i n iyorum . Ö m ü r boyu mutlu lukla r . . .

Ziya TAŞKENT 1 19


Sayın AVN İ ANIL'a Bir zama nlar ta nımazdık cema l i n i görmeden Asarına hayra n olduk ara m ıza gel meden Sohbetine bayıldım be n görüşünce ilk defa Şa rkıları gönlüm e hep g i rince eyler sefa . . . Güzel sözler üzerine b i r hoş seda ekl iyor Denetimden gecene dek sabır ile bekl iyor Besteleri pırıl pırıl e hibpadan kend isi Kimselere benzemez h ıc. onun g üzel ezg i s i . . . Eseriyle sohbet iyle bitmeyecek a n ı m ız Nağmesiyle şa rkısiyle şenlenecek can ımız İ l hamını nota lara d iziver üstad ımız AVN 'eyleyip sen bizlere veriver ANI L'ımız. Sayg ılarımla

Ahmet Güneş NEYZEN 1 20


Avni Anıl, Kitabın tüm hazırlığjnda büyük yardım g9rdüğ.ü Sayın Dost Günbey Zakoğlu (ortada) ve Anadolu Qasımevi elemanlarından" Sayın: Mustafa Na.i li Özemr.e. ile.

De ğerli Hocam; 7 Temmuz 1 979 . . . Bizlerin de bir dön üm noktası ola ­ ca k. Daha n ice 35. Yılları gerilerde bırakacağız Hocam . . Hem de unutulma macasına . . . Gön lümüz se n i n le . . . Se n i n ­ le doluyuz Hocam . . .

Günbey ZAKOG LU

1 21


AVN İ ANIL'I ERENLER B İ L İ R . . . « Bir rüzgôr eser. esintisi ka l ı r Rüzgôra bağrını gerenler bilir Sofralar dağ ılır dost sesi kal ı r Avni Anıl'ı anca k . O'no eren ler bil in> H ic bitmemes ini arzu ladığ ım ve daima arzulayaca­ ğım beş yıla yaklaşa n b i r ağabey-kardeş i l işkisi . . . Bu kı­ Eocık süre icind e sa nki bin y ı l l ı k bir dostl uk. her zaman yol gösteren, iyi ve yürekli, candan bir kadeh arkadaşlığı . . . O c-beş côresizin ertesi gün etrafında ki lere « Dün ge­ ce Avni Anıl 'lo bera berd i k » d iyebil mek icin etrafında u­ mutla dolaştıkları o Aziz sofraya eren ender mutl ulardan . biriy i m . O kadeh arkadaşlığının bono verd iğ i bi nlerce not a k l ı mda kalacak hep. 35. So n'at yılı j übi lesi bu büyük ustay ı buram, buram, dakika dakika yaşadığı san 'otton koparamaz el bet. Yok­ sa. şarkılar boş, bestekôr fakir kal ı r . . . Yoksa d uyamayız her satırı nda kendimizi yaşadığımız o ·eşsiz besteleri . . . Aziz Hocam , B i r ressam a ncak bu kadar yazabil ir. kusura kalma . . . Şunu bil ki, bestelerde imzan. mec l is i mizde ismi n . kadeh i m izde ônı n yaşayacak b i z yaşadıkca . . .

Bahattin ERT Ü RK Grafiker .. Ressam

1 22


AVN İ ANIL İ C İ N « D ilşad olacak d iye» avuttu seni zama n Saçına korlar yağdı altın bestelerinden « İ spa nyol Meyhanes i » , «Yolan Yıllonıdo kaldı Ö mür boyu söylenen şarkı bestelerinden .

Turhan OG UZBAŞ

SEN İ N ŞARKILARIN Avni Anıl ağabeyime sevgilerimle . . . Aşk gelm iş, yüreğ ime çökmüş . . . Gözyaşımdan kalmamış h iç kıy ı ; Bilmem ki nerde söylesem? Beni mutlu edecek şarkıyı. Şairim üstelik, işim g ücüm aşkla . . . Da lgınım, yalnızım, düşünceliyim; Bir kadeh a n ıda tüm avuntum, Biraz sarhoş, biraz pişman, biraz deliyim . Oysa ki sevmeğ-e mecburum . . . Ellml saçıma atıyorum, aşk gel iyor; Kan· ağl ıyor bir yerde aşkta n yüreğ im, Düşü ncelerim herşeyi ince el iyor. Yine de mutluyum ama . . . Küçücü k bir aşk benim herşeyirne yetti; Yaşadığımı sevdikten sonra anladım ben . BENİ,, S6.NiN ŞARKI LARIN AŞI K ETT İ . .

İ lham Behlül PEKTAŞ 1 23


An ılarda lrmok'lor, Pınar'lor, Koyno k'lor var; Veda ettim sanma sen , daha n ice yıllar va r. Nidalar gök kubbed€ devred ip dola ndıkça, İ smin yôd olunaca k, gel·ecek asırlar var. Açıl eng i n lere sen. nurlu ufuklar.o dol; Nağmeler diyôrında , yanan şafa klard a kol. Işık dolu bir kadeh, el lerinde yandıkça Lôhuti ezg i leri. yürekte n d uya nlar var. Ağabeyim Sayın Avni Anıl'ın 35. sanat y ı l ı n ı . tüm gön­ lüml e kutl uyor, ellerinden öpüyorum.

Nursal Ü nsal Canevi

1 24


izmiır, 26 Nisan 1 979 ANIL'LAR UNUTUL MAZ . . . Bestelerini zevkle din lediğ im i z sayı n ANIL'ı ilk ke:z İ zmir Radyosu'nun küçük bir odasında ta nımıştım.. Anı­ ları n ı n tatl ı musi kisini d inler gi biyd i . Yılların aklarla donattığı aydınlık ceh resinde. derinden bakan gözlerinin kendi ufuklarında gezinen bir h a l i vardı. Sonatı nın bütün i nceliğ i n i ve güzel l i ğ i n i ya nsıtıyordu .. Diğer büyük san 'otçılar gibi O da küçük yaşlardan itibare: n musı kinin TES E L L İ L İ MAN I NA sığ ınmış, o rada a� rodığı iklimi bulmuştur. Bugün, bu duyg u l u ve zarif insa n ı n 35. San'at yılını kutl uyoruz. Bir şa irin böyle bir sa n 'atçıyo sunacağı ancak bir kaç kalbi mısra ola b i l i r. Ben de bunu yapıyor ve ken­ d is i n i yürekten kutluyorum . GEÇT İ Ö M R Ü N D UYARAK BESTELER İ N R Ü ZG A R I N I SANMA BEYH U D E TÜ KETT İ N O YEŞ İ L YI LLARI N I ; AK$AM I N OLDU G U YERLERDE G Ü ZEL ŞARK I LARIN B İ L Ki HATI RLANACAK S Ü SLEYECEKT İ R YAR i N i . . .

Ali Sabit B İ LGEN 1 25


SAYIN AVN İ ANIL'A . . .

- 35. san'at yıllf'.'ldO B i n neş'eyi vôdetse de artık sa na yıllar Dilşôd olacakmış d iye . . bekler mi ANI L'lar . ? Her nağmede sevda tutuşur, güller acar da Bülbül niye ağlar bunu anlar mı akıllar . . ? Geçm iş b i r otuz sene san'at çil6siyle Gür nağmeleri n , şarkıların velv·elesiyle . . Sa n'atla gecen ömre çiçekler bile azd ı r Alkışlıyor İ zmir sen i titrek gecesiyle . . Sen ağla desen ağlamaz a rtık b u gitarlar Süsler bu güzel ömrünü bambaşka baharla r .. Va rsın ne çıkar sacla rının akları artsın Kôfi b ize güz bahçesi gönl ündeki rüzgôr . . .

-

.

All Sabit B İ LGEN

1 26


YazÄą l a n ndan Secmeler .

1 27



Avni Anıl yönetiyor GÜLTEKİN ORANSAY DİYE BİR ADAM . . .

Bir Bağdar Bir Cözümleme Yöntemi Blr Cizit K ütüğü ! . . . ve c- ötasL. Başl ı ktan pek bir şey cı�rcıcağ (nız� ummuvorum, . eUmden geldiğ ince acıklamcıvn... ca1ışçıcağLm!:. Türk iye Radyola rında Mer-l<ez._ M üzik D.iliresi Başka n ­ l iğı va rd ır. b u başka n l ı ğ ı n tJi r· cte öaş1<tmr ve: yon ında ü c _

1 29


dört tane evrak memuru bulunur . . M ü z i k Dairesi Baş.!<anlığ)nın kadrosu : yoklur başka . . . Kağıt üz·erinde yıtJar yıh emek harcanarak' hayôli kadro­ lar d üzenlenmiş, denetim, rep_e rtuar k'.umlJan, öğfen im üye­ leri ve d iğerleri plandaki yerlerine yerleştirilmiş, Başka nlık, resmen onaylanm ış- ve. sadece Başkam otan· bir D!l ir'.ed i r b u rası . . . ' Bu başkanın adı Gtilteki n · Oronsoy . . . Salliliıtıiyetin · (S) _ sini bile bil meyen, sadece art niyetlerte başka nlı�iiıı sür: d ü ren bu başJ<an, ba kınız; . Ahkaro'da · yayınlanan SAN.AT isimli bir gazetenin 1 5. OC:ok. 1 972'.�tarih1 i sa.v ısında neler yazıyor: « Itri bayraktarımdcmd ır · benim Ayyıldızımın dalgalandığı her yerde, hele devlet e l iyle kurulup yaşatıla n d i n ­ letievlerimd e elbet y er i olacaktır. Ama bugün değil ka­ m uoyu i l e devlet i leri gelenleri, esnaf bi r ltri'yle Mıtri'yl e sapla sama n ı birb i rinden oyırdedememekte h'enüz. B u or­ tamda ltri'ye acıları kapıdan Münir N u reddin Selcuk'u n , o n u n a rd ı nda n d a Avni Anıl v e bayağikmnın içeri süzüle­ ceği, san'at tapınağ ındakt günlük kokusunun a na son ko­ k usundan kaçacağı besbelli. Öyleyse beklemem gerek, sabretmem g·erek şi md i l i k : _ Radyo ve televizyonla rımızda ltri'nin çok değ i l 6 7 yaratısından ol uşma b1 r prog ramın olağa n laşt ığ'I, geleneğe bağl ı ortalama dfrrl eyicinin böyle bir programı sonuna dek iz!�yecek sabrı gösterebildiğ i , se­ gôh eyin i n yarım y üzyılda bir k:ez olsurr radyodan y�yın­ londığ_ı , Baoh'' ı rı Matta EZinc'ini isted iğimde « El imizde ya1n ız Ramin, Münchinger ve Richter'in kiler var, ama ister­ seniz Thomas, Ma ngel berg, Joch um. Jacques, ya da G rossmann'ınki lerden birini de geti rt·e b i l i rim» d iyen plak satıcısı n ı n ltri'n i n rast naat'ınr isted iğ imde a l ı klaşmad ığı. Turkiye'de tek bir dolmuşçu nun olsun pick-up'unda Tuti-i mOcizegOyem'i ça ldığı günleredek, hatta geçeli m halk .eğ i ­ t i miyle i l g i l i bütün bu nokta ları, bunların önkcşulları ola n -

1 30


25 yıl öncesi. . . Sadettin �aynak, Avni Anıl 25

Y''

önces i . . . Refik Fersan, Avni Anıl.


A\mi Anıl, bir plôk çalışmasında . . . (1965) sağlam kuram ve meslek okulları kurulanadek istekleri­ mi dizginlem e liyim: Ta banından catısı nadek bi r ya nlışı b i r bg şkasıyle doğrultmaya cal ı Şan A rel Ezg i kuramının ye­ k rine gelene lerimizi uyg un sağlam b i r kuramı temel alara k b i l g i l i , sağduyu v e sağbeğen fl i yaratıcı v e seslendiricileri yetiştirecek okul kurulduğu gün bu yol u n i l k adımı atılmış olacak elbet.» Sayın Oransay; Bu ne samjm iyet! böyle? .. Siz iki y ı l ­ d an bu yana TRT M ü z i k Da i resi Başka n ısınız, mqdem ki Itri bayrağ ınız idi, b u süre içinde ·nede n bi r faal iyet gös­ termed i n iz de, bug ünlerde sesi n iz çı kıverd i ? Sizin bayra k­ tarların hedeflerin ize vara bi lmek içi n nasıl cal ıştığ ı n ızı bi­ l iyoruz ve şimdi daha iyi anlıyoruz ki, Türk San 'at değ.er­ lerini Dinletievlerine! sokmak için dolmuşcunun pick-up' una l tri'yi koyacağınız zaman ı bekl iyorsunuz, faket TRT'­ n i n müzik dairesi başka n ı ola rak h ic b i r şey yapam ıyor­ s u n uz .. Vah yazık!.. Ne büyük samimiyettir sizinkisi! Maamafih müzik da­ i resi başkan ı olara k yaptığ ırıız bazı işler de var, bunları 1 32


okurlarımıza. sanatsev·erlere ve m i l letim ize nak letmek bi­ zim için görev sayılır. Mesela elim izd e çek değe rli! «Türk Halk Ezgi lerini Çözümlem e Yöntemi» isimli eseriniz.! var . . . Son sayfası nda ayne n şöyle yazmışsınız «Türk Halk Ezg i l·e rini çözümleme yöntem i . . Hazırla­ yan Dr. Gültekin Oransay. Her ha kkı yazarınındır. ( Co­ pyriht 1 971 by Dr. Gültekin O ransay) TRT'de hizmet için­ de kulanılmak ve personelin iş başı· eğitiminde ya rarla­ nılmak üzere yaza rınca 200 ikit çoğaltılmasına izin ve­ ril m i ş Derya Özalp m um l u kağıda ağartmıştır.» Tevekkeli değil Halk ezgilerimiz son zamanlarda bü­ yük bir değişik l i k a rzetmekted lr! Allah sizden razı olsun ! Yal n ı z radyolarım ızda Halk Musıkisi i l e i l g i l i bir kaç yö­ neticiye sorduk, bu büyük eserinizden ! haberdar değ i l . a m a n bunlara d a birer tane ağartm d c:ı faydalansınlar! Şimd i de bu Yöntemden b i r kaç kelime sunalım : - Türk Halk Ez_g i lerini çözüm leme yöntemi n i n betimi. - Birim Sapta m ı . - Toplamları e ş n itelikd e ola n ölçüleri b u l u p ezg i n in söylem d izi l iş i n i saptama. - Malzeme aşıt ı n ı n ve perdel-erin kullanılış sıklıkla­ rının saptanması. İ lah . . . . Bir büyük eseriniz! daha va r M üz i k dairesi olara k : Coksesli Türk San'at Musıkisi Cizit Kütüğü. (Bağdarlara göre) Ba kın buna sözümüz yok doğ rusu. büyü k, çok büyük bir eser bu da! Sunuş'un bi rinci paragrafı aynen şöyle « Cok sesli Türk San 'at M usıkisi Çizitleri Kütüğü, Türk Bağda rları n ı n 1 826 yılından bu ya na ortaya koyd ukla rı san 'at m usı k isi yaratıla h n ı tı çiziHerini içerir. Ancak bu sanatçiların yazd ı ğ ı marşlar özel bir konu sayıldığ ından bu k ütüğ e a l ınmamış. « Mo r çizitleri k ütüğünd e (MMD Ç2) » toolanm ıştır. 1 33


Süremeler ve çizitlerle i l g i l i öte ki ayrıntılar şeritle­ rin içindeki fişlerde n alınmış, g·e rektiğ i nd e üzerine b i l g i ­ ler eklenere k bağda rların soyadı sırasına göre dizilm iştir. Bağdarlar ve bağda rla rı üzerine ayrınt ı l ı bilgi için Dr. Gül­ te kin O ransay'ın « Batı tekniğ iyl e yaza n 60 Türk Bağdar (Ankara 1 965) ve « Çağdaş seslendiricilerimiz ve Küğ Ya­ zarlarımız ,Ankara 1 969) başlıklı kita plarına başvurmalı­ d ı r. Türk bağdarla rı n ı n yaratılan ayrıca ·ıç0k sesli Türk Sa n 'at Musıkisi Dağları» ( M M D · D 1 1 ) ve ( Çok sesli Türk San 'at Musıkisi Türler Dağa rı» ( M M D D 1 2) başl ıklı ya­ y ınla rım ızd a gösteri l m iştir . . . » Hah şöyle. . . Tabii, bütün bu büyük eserlerinize de başvurma l ı ki eni konu aklı karışs ın m i letin, ne yapacağ ı­ n ı şaşırsın ve sizi.er de bu musı kiye olan düşma n l ığ ı n ızı rahatça sürdürün. kafa ları bulandırın, batı tekniği ile Çok sesl i Türk ' San'at Müziği dağarları · meydana çıksın, hepi­ miz a l kışlayç l ı m ! ..

1

Avni Anıl, provada_ . . .

1 34


Sevsi nler sizi emi O ran say . . . TRT Genel M üdürüne sormamız gerekiyor şimdi de. bu kütükler v·e bu yöntemler m i l l ete koca malolmuştur. ne derece faydalanılm ıştır ve bu zat merkez müzik dai­ resi başkan ı olara k başka nele r yapmıştır, neler yapma­ ya niyetl idir? Sayın O ransay Cizit Kütüğünde, Batı Tekniğiyle yazan Türk Bağdarlarının bir de l istesini veriyor. Aşağıya bazı­ larını a l ıyorum, baka l ı m tanıyabilecek m isiniz ve eserleri hangileridir, m i l letçe ne derece ben i msenmiştir, a raştır­ maya başlayı nız l ütfen. İ şte bu Bağda rlardan bazıları Na­ car Tevfik Bey, Safvet Atabinen, Mehmet Zati Arca , Fa i k Da i m Bey, Mustafa Rahmi Otma n. İ sma il Zühtü Kuşcuoğ­ lu, Ali Sezin, Seyfettin Asa l . H a l it Recai Arman. Sad i Karseı. Ziya Ayd ıntan, Reşit Abed ve daha bir sürü isim. BU

SANAl

ŞARKI LAR L

AGJ\BEY

SE NiN

YAPAM IYOR

N E R D E E ... SANAT I N .. .

..

1

PATf:�o� ·ı sT'ı YoR ( ! ) . VEL IN ıt-\ET l ST.ıYoR USUL DEN C �' U YCJ Rv l"<\ USULDEN

VALS

USÜL 1 35


Avni Anıl, sanatçılarla H. Özenen, C. Peksayar B. Er­ köse, C. Orhon, A. Anıl, A. Vmtaşı;o, K. Deniz, N. Yıldız­ doğarr; R. Şanlıel, N. Konan:�. . . .

Aralarında, batı tekniğiyl e eser yapan ve al kışlad ığımız isimler de yok değ i l , a ncak azın l ı ktalar ve bu isimlerin de hakikaten u l usal sayılabi lecek çok sesli Türk Musıkisi ese­ ri yapabildikleri nde ta m bir bera be rliğe varmış değ i l iz . . . O ransay'ın Sa n'at Gazetesi'ndeki yazısından b i r kaç sat ı r daha alıyorum « . . . Yarımka lm ışlığının ezi kliğini sağa sola uluorta çatma kla gidermeğe çalışan b i rinin, kend inin yazm,adığı, yaza mıyacağı bir yazıya bilg isizl iğinin verdiği cesaretle imza koyan b i r başkasının. d·ey imleşmiş «Tenor a ptall ığ ı 'y­ le en ya kın geçmişimizi bile çıkarınca ve keyfince değiş­ bil meye yutturabi leceğ ini sanan b i r t i rip bunu bilene Qçüncünün, devlet ke sesinden harcanan yüzbinler karşı­ l ığ ı notları şurda-burda &\ıslend irildlği için kend ini dev aynasında gören ve kofluğ una bakmadan adının sözümo­ na ağırl ığını terazinin kefesine koymaya ça l ışan bir dör­ düncünün, bir beşi ncinin, onuncunun, yüzüncünün ve bi-

1 36


nincinin önyarg ı la rı beni şaşırtamaz bu kon uda , Sancağı­ mı elbet dinletievlerime sa nçacağım bir gün. Itri bayrak­ larımda ndır çünki benim . . . » Sa nçat ba kalım . . . Ama l utfen biraz dinle bizi O ransay «- Hiç bir batıl ı kompozitör, müzikolog veya icracı çıkıp da bugüne kada r, BACH bayraklarımdandır benim. deyip de bir diğerini, bir başka musıkiciyi, böylesine zır­ vaca küçümsemez, bayağ ılaştırmaz . . . Bu. a nca k y ı l lardır Türk iye'de. m il letinin öz musıkisine sizin gibi ilerici nu­ maralarıyla düşmanlık tasl ıyan l a rd a qörü l ü r Bir tek baş­ ka örnek bula mazsınız bize. a n laşıldı m ı? Her m i l letin her devirde b i r yol u vardır ve yine h e r m i l leti n klasik san'atını bozmadan yürütmeye ça l ışan de­ ğerleri vard ır, hiç b i r m i l let bu değerleri küçümsemez ve hele idea l ist kişilere dokunmaz ve onları bağı rla rına ba ­ sar, sever, a l kışlar. Ancak bizded ir ki, sizle r gibi bir kaç kendini b i l mez zaman zaman boy gösterir, lôyık oldukları cevapları a l a rak susar. bir süre sonra yine çatla k sesleri­ niz duyulmaya başlar, bu; kaderidir bu m i l letin her konu­ da ve bu konula r içinde büyük musıkimizin nôsibi de siz­ lersi niz. ama . hiç bir tesi riniz ol mad ığı gibi. sadece zırva­ lıkla rınrz ortaya çıkma kta ve musıki miz daha da büyü­ mekte, değerlenmektedir. Çok y.a kında Türk M i l leti 'nin radyolarının Müzik Da i­ resi Başka n l ı ğ ı 'ndan sizi uğurlama meras imi yapacağız ama. un utmayın ki. bu pis a n layışınızı başka müessese­ lerde sürdürmen izi de boş b ı ra kmayaca k. siz·e kaçacak delik a ratacağız, bunu böylece bel l eyin ve şimd i l i k bu ka­ darı yeter, d iyerek keseceğiz, sanırım ki burada b itmeye­ cek bu iş. Biz varız ve isterseniz devam edeceğ iz . . . AVNİ ANIL

(Musıkl ve Nota Dergisi) Sayı : 28. Şubat 1972) 1 37


AYDAN AYA

TRT'N İ N B Ü Y Ü K YALANI «BURASI T Ü RK İ YE RADYOLAR!!

..

»

Batının bütü n besteci leri büyük . . . B izim Musıkim izde bir tek olsun büyük besteci yok mu sizin anlayı,ın ızda? Bizim büyük bestecilerimiz sizi n a n layışın ız­ l a küçül mez. hatta daha da bü­ yür ama, neden d urmadan al­ datırsınız milleti. «- Burası Türk iye Radyoları» i m iş . . .

Yazan : AVN İ ANIL

Her gün defalarca d i n led iğimiz anons bu <\- Burası Türkiye Radyoları . . . » Değ i l işte . . . Daha sam i m i olamaz m ısınız? Burası Tü rkiye Radyoları, deyip de. yıllard ı r « Büyük Besteciler"» programlarınızın bir tekinde olsun, Tü rk Musı­ kisi Bestekôrlarını ele a l ıyor musunuz? Acaba hangi devlet radyosunda, programlar arasın­ daki boş zamanlar kendi musıkil eri d ışı nda bir melodi di­ zisi ile doldurulmaktad ı r. bir tek örnek verebi l i r misiniz bi­ ze? Bu boş zamanlar; Türk Halk veya San'at Musıkimiz­ den bazı pasajları enstrümantal olara k hazırlayıp yayın­ lamakla doldurulamaz mı? Va Amerikan müziği çalacak­ sınız, ya do Avrupa devletlerlnden birinin müziği i le . . . Son­ ra da hemen a rkasından a nons hazır «- Burası Türkiye Radyoları . . . » Değ i l işte . . . Daha cesur olamaz mısınız? Anladık, Batının bütün bestecileri büyük , bizim mu­ sıklm izde bir tek olsun büyük besteci yok mu sizin anla­ yışınızda? Bizim Büyük Bestecileri m iz sizin a nlayışınızla küçülmez, hatta daha da büyür ama, nede;n d u rmadan al1 38


datırsınız m i l leti. «- Burası Türkiye Radyola rı» imiş!.. Değ i l işte . . . Daha doğru olamaz mısınız? Halk musıkisini sevip dinleyen büyük bir d inleyici top­ l uluğunun sekizinci uykusuna g i rdiği saatte bu musikiyi ver. tam dinlenecek saatte klôsik batı musıklsinl dayayıp mil leti çi leden çıkar . . . Amerika 'nı n veya Avrupa devletlerinden birinin hafif batı müziği isimlerini, künyelerin i ezberletircesine yayın la. bizim hafif müziğimiz yok sanki.. Yıl lardır bir Necip Ce­ lal'i ağzınıza aldınız mı siz? «- Burası Türkiye Radyola-­ mı imiş!.. Radyo Tiyatrosu saatinde yayınladıklarınızın yılda kaç tanesi milletin heyecanını d i le getire n oyunla rd ı r? Çocuklarımız için hazırla nan programların kaç tanes i . onların i y i yetişmelerinde rol oynamaktadır? Yayınlanma kta olan Acık oturumlar, haberler ve kül­ tür programları , ne derece yapıcıdır, ne derece y ı k ıcıd ır? Batı müziği kültürü v e tekniği ile yetişmiş sanatçılara , Türk H a l k Musıkisi parçalarını g üya çok ses l i v·erd iğin izde, ortaya sadece bir komed i n i n çıktığ ının farkı nda m ısı nız. yoksa özel ikle yapıp, mil leti kendi musı kisi nden de mi so­ ğutmak istiyorsunuz? «- Burası Türkiye Radyoları . . . » imiş . . . Değ i l işte. değ i l . . . Batının Klôsik musıkicileri olsu n, hafif müzik yapa n­ ları olsun. hayatta ola nı olmaya nı benim radyolarımın an­ tenl·erinden alabildiöine veri l i rken . batının melod i lerine uy­ d u rma sözlerin montaj ı ile meydana getiri l m iş herzelerin' b€nim radyolarımın a ntenleri ard ı n a , kada r açıl ı rken, Be-· nim Musıkime, ben im musıkici lerime üv·ey evlad muame­ lesi yapan TRT yetki l ileri bunun hesabını bir g ün çok acı ödeyeceklerd i r, bir kerre daha hatırlatıyoruz.

(Müzik ve Nota Dergisi) (Sayı : 9. TetlUll w- 1 970) ..

1 39


M USi Ki v e N OTA

Yozo i,ı.ı Müdllı1l

MN ANR.

Cilt

1

KASIM 19811

Oöndwillrı Yuı w Reamı.r

Yönetim ve Abon9 Adr_. : Avni Ani

YMi Fikfr Sok..., Nu. 24- 7. MODA

1

SAYI : 1

E (;ı i t l c l A y l ı k M u s i k i M e c m u a s ı s.hip ve YClırwtlGillf : AYNI ANI.

Yll.

hiç bir -··"' - ocı-..

IS.TANBLA.

• Fiatı

3. LIFIA

ABONE Bedefıni ZİJ'89t ...._ Moclo Şul>eol Z07tl heııııp

YıHık AbOM : 36 Lir• (12 Sayı)

Şultolorlndon pi--...

Bullchlı Y• :

DiıikliQI YDf' : LATiN Msılbanı

Nwrtwuın11, b61geniıdelli Zn.t ......

K1AAL Matbaat

TURKiYE RADYOLARINDA TURK MUSiKiS 1

TOrk San'at Ye Halk Mıaikiıl dalında yetlftlrllmek üzere imtihanla stajyerler almıtlar, her ay paralarını ödemltler, çalıftırmıtlar, yOı:binlerce l lrayı har· camıılar ve 10nunda c<Artık ıiı:ler yetlftlnlı:>> deyip Yazan :

M

USIKI ve NOTA"nm i• Ayı..n• bir 80hbetle

salıvermlfler ortaya.••

MnltÇı Ue adeta ıley �en kifiltıri 961' Nhibi kılmıtllf'

vı hiç. ımı. hiç bir ıorumk.ıluk duymıdın ko .. oea BEŞ

Dıılıyactıkamız aıiı okurlarım.

karıı karııyı getirmlıter. BOyDk oyunlarll, kQçOk heup-

tOn mU1iklNverlerin na1ıl yQzt.rinl buruıturduklarını, yıl· lar yılı harcan90 bu konuya ntı1ıl OzUldOklıerinl gOrür gl­ tNyim. Son bet yıl, y6ni, TRT"nin kun.ıluıundın bu yını

ıtdıh ılay edllmiı benim mu9ikimltı ... Evc:ilik oy,.., gibi

oy09mıflır benim muaikimltı ve açık, kepılı dilff11ınlık­

ler elmıı yOrOmOf. ..

TRT'yi kurmuolar ve

a.nceden Jı;erıre beQlı­

yıp g6z boyamak için bOyDk bir jOri ite İf9 baotamı1lar. 110t1unu

Tenıdıwımıı, itimıtd ettiflimiz iıim'9ri bir arıyı getN'ip ge­

mli gOndüzlD Ç1ılı1tınnıılar. ıiz ne dereeniı: o olecek de­

mi...,. ve alınan bOtDn kar1rları. medeni c:enretten yok­ Oç beı korkak haaıraltı ıtdlvermiı.. Bu kedaırfı mı

hlmıt? Ne eeı•. bıtltımı..... ywıi oyunlwı...

T41rk aanıt va halk muaikiai dılındı yıtiftWmek için

imt6tıante st.ıjylrier ılmııter, her ay bul'llarını 6demipw, tmtita.nlm yıpmıfllır, yOı:binAıttce lirayı tı.umı,ı.tr vı to­ nundı ....... SiıJer anık ofdummt deyip, aahvenniıler. .

GOnlercıl yıpılın mOcadeleden aon,., biru olaun utıner9k bu gençlere. gOyı hlı:mıdeı ı.y'n etmifler ve hepsini ma­ .,. baOWnııter. 10nU nereye vıraak. Allah billr...

TOırtdye FYdyol1rındı 1 6 yıktıt ST-'JYER kmdrnu tu­ tup, ıkılltınn ılmıyıcaOı bir durum y1rıttp, 1'9dyoWrde lkl­ Hk..,. çık111n ıflar. Radyol1rı Nn81ı;ı olarık girmek lst.tıt'en­ ltırl lmtlhın edlCek deıwtltım• kurullarını laiv.ımifler, rld­

�trol

yoterda ok.uyan aanetçıları k

edecek olan, okunacak

,..,.leri aeçecek Rıpertuar kurullsını keyiflertne g6rı or­ tadan kıldınnı,ı.r, Merkez repertuar de)'�. iti aavaatıyı dlkmOfler. oturduk'8rı makamı humedımıyen va un.et

Musıki

1 40

ANIL

be tl•yıl). sizler• te,.kkOr ve MIAm'd•n 6nce, içter ec111 bir konuyu •I• ılmamı her hlde IN­

MTürkiye Radyoları ve TOrk Muailı:iıi» der demez, bD­

aun

AVNi

ve

VI

,.,ıı doldurmutlar... Radyolardı ıöı: Mhibi olabilec.k muaikicil11i. devamlı

18rttı dOttnanlıklırını ıOrdürerek �miıter koıkoca BEŞ Y'" lın ıonuna. Yeni yeni haberler duyuyorul' fimdi.

Yeni yOnetim

lr.uruk.ı Oyelerl. Türk Musikia.ina llyıll ok:lu(lu yeri vermft

.lçin mümkün olını yıpmıyı k1r•h imltJ .. Tekrar ele ılı­

eaklarmıı bilim 1 ..1 Yeni battan kar.,.._ ıtlıp, Milll Muıiki­

miz için tedbirler kayacıklır ve bundmn bOyle dedikodu­ dan çok ip blkıceklırmııl

Onc:e prınıipler koyun beyler. Ne yepaak11nız buna

ıoreter koyun beyler... Yapın bir oeyler. ;yı veya kltO gG­ relim. ondan .onr1 tartışmatına geç9lim.

Aedyoltırdlı bir denetHTı vı raper1uar

komiıyonunu

kurmanıı fi"· Bu kornil)'onlara alınacak kifilerin iubetU aeçilmesl f'r1. Aıacakı.ı karerların ı.ttMlr. edilmeai pıt.

Koyıc:a(lınıl' aüra içinde rahat tMrakınıı: mutflt.icileri. koya­ c.eQınız aQreden aonra yeni kırarlar için top'8ntıl1r yapınıı. Çocuk oyuncaıOından çıklrınıı: ince durumu, hartıı.eı nedir,

M yepecelı.tır. ince bunu bir karara baıQlayınız, gerili ko­ loy . . Evet a lı: okurlll'ım, deQertt mulilı.iMvert.r. ilk Myı· mıze bu konu ile bat.. dı(lımıı: için bizi baQı..ıyınıı. Oy.. bk' konu ki bu, W'•ll• ıonrı çocukllrtmız. torunlarımıı:, çek· tlQlmiı çi..yl hikaye edecekler bir1Jir1erine . . . Onllrın dev· rirtdı TOrklye Amdyolanndı TDrk Mulllklli konuau lnoeel­ llh dalmı ılhhatll tarafındın ele alınır, o gQna il.adar in,.. alah dıha c:e1Ur, daha dOrOlt lnunlar yetip. kendi muıl· tlılnl

inkar edını.rln 11y111 ualrr v911 hiç kllmu da,

TDrklya Aadyolarındİ TOrk MuaUc.iıtl llyılr. oldu(lu ywi bu­ lur... Şimdilik dlletimil' bu... . Hepinize UOlık ve baprı . .

Nota Mecmuasının. 1. Sayısının 1. Sayfası . . .


(

4.

Q (•(' (

...

(l

'

"{ (

(�

� ':.J ol

-:� 2 c

� \O \.U .J

� (c �

i

1

iJ

j

j :t

� :> w ,.. a:. o

ti� i.U LU � d cl �

ı 1

i l

-j ':2 o

l

'ı

�� �a al �

�tr. «�

'i �

�� �

��

�l � � c< •

-:>J.

V) et: uı ı \O :J �

u "2 (.Jl. 2: cı: er - - � E _, � ::.ı. �·-

d. ::ı

-<

- ci

- d. -

�·� .ıe ca

...J r4 - - z cı _ 7: (i < 2

� uı r'l � ....ı A�


Avni Anıl, arkadaşlcwını boykot'u kaldırma·taklifııie çağırdı

1 42

...


AVNİ ANIL, TRT'YE BEŞ� LiRAL1K İKİ TAZMiNAT DAVASI AÇTI Bestekôr Avni Anıl. protestosuna rağmen iki hicaz şarkısını radyolarda çalan TRT hakkında beşer liralık iki tazminat davası açmıştır. Avni Anıl. bu davalar için iki lira teminat yatırmıştır. İ lk dava, İzmir _Ü çüncü Asliye Hukuk Mahkemesinde önümüzd-ek l günler içinde başlayacaktır. Tanınmış bestekôr, TRT hakkında ayrıca beş dava daha açacağını söylemiştir.

Cumhuriyet, 20. 10. 1975

.,. ..c. T:lRte. !> ..MAT

Ml.l� O::.\s.i 9E-!>TE.0::.R Q.l.AQI .

- ��·

Bi'L

Ya.- Mu.:;

1 43


AVN İ ANIL TRT'YE PROTESTO ÇEKT İ BESTEKA R AVN İ ANIL gec::e n hafta k i yazımızın ar­ d ı ndan bundan böyle eserlerinin Türkiye Radyo ve Tele­ vizyonu'ndan ça l ı nması yasaRlaya n protesto mektubunu g·ensl m üd ü rlüğe gönderd i . TRT'ye kırmızı ışık ya kan bes� tekôr ANIL'la ilgili açıkla ma ve gelişmeleri. bestekôrların görüşlerini önüm üzdeki hafta geniş- ı,ekilde aksettirece­ ğ iz.

(29- Ağustos 1976) · (Yenr Asır Gazetesi - İ zm i r) AVN İ ANIL TRT ALEYA İ NE 5 L İRALIK TAZMiNAT- DAVAS! ACTI Türk Müziği'nin ta nınmış oestel<arı Avn i Anıl eser­ lerinin TRT Televizyonu ve Radyosu'nda yayı nlan mamo­ sını isted iği halde, 5 şarkısı n ı n ge·cen gün programda yer a l ması üzerine şarkı DOŞ'IMO 'f li ra olmak ÜZ·are 5 l iralık tazm inat davası açtı�-.-. Uzun süred i r TRT'iı in· telif hakkı vermeyi kabul etme­ diğ inden ya kınan Anıl. TRT'hin çal işm a ş-e kli ve usul ünün d üzeltilmesin e gidi lmediğini; bu neden l·Ef eserleri nin TRT ta rafında n çalınma sına asla musamaha edemiyeceğ ini bildird i . Eserlerinin kesinli kle TRT'de kullanılmaması i c l n TRT Ge.nel Müdürlüğ üne durumu Dildirdiğini, gereken titizliğin göEteri lmesini isteq iğini ifode eden Anıl, « Bütün g i rişim­ lerime rağmen bir .son uç alamadım ded i .

(3. Eylül 1 916) İzm i r) (Yenr Asır

1 44


TELiF HAKKI VE B İ R ffANIMEFENDii..

Oldum olası, Türk San'at Musıkisi bestekôrlarına Dev- ­

l et Radyoları tarafından telif ödenmedi ğ i b i r vakıad ır.. Bu

kcnu zaman zaman ele a lınır, tartışıl ır, ı<ai ır. Devlet radyoları her şeye para öder.. O kuyana öder, çalana öder piyes yazarına öder, bazılarına ikişer üçer defa öder de, Türk bestekarlarına ödememekte kararlıd ır. ısrar eder ödemez. Türk ly·e radyola rı son yıllarda �i' nevi· ticarethane de ­ olmuştur üs�elik. Reklômcılardan mi lyonlar kazanır, bu re klômcıların yarıdan çoğı:murr malzemesi yine musikimiz eserleridir. Bu eserleri okuyana öder, çalana öder, reklôm bandını radyoya götüren adamına öder; bestekô"ra yine· ödemez, TRT ile reklômcilar tlirbirinin sırtından bestekôrın malzemesi ile para kazanırlar. Geçenlerde yine bir topla ntıda bu konu tartışılırken. 1 TRT ödemiyor, hiç olmazsa rel<ldmcılar şarkı başına ufak bir para ayırsalar da bu para ile bir h ayır k urumuna yar­ d ım_ edilse diye bir . fikir atııd·ı ortaya. En ufak bir liesapla yılda toplanaca k para miktarının 680 bin l i rayı bulduğu­ nu açıklamak isterim. İsteyenlere bu hesabı hemen çıkarırız. İki ay bir içkili bahçede baş şarkıcılık yapan bir hanım solistimiz atıldı, bir hışımla başladı konuşmaya «- Biz şarkılarınızı tanıtıyoruz:, bir de para mı ve-­ r€ceğiz efendim . . . Ben ayda 20 biiı l i ral ı k tuvalet masrafr yapıyorum, a ra bamı 90 bin l i raya yeni aldım, iki kat al­ dım, villômı tôd l l ediyorum , bu kadar masraftan sonra okuduğum şarkı için de para veremem doğrusu! . . » 1 4 bestekôr ba ktı baktık, sustuk. Haklıydı hanımefe nd i , masrafı çoktu, «- Üzülmeyin hanımefendi, dedi k sustuk . . » •.

,

.

.

(A. A.)

1 45

JI


(Musıki ve Nota Derg isi)" (Sayı 35. Eylül. 1 972)

1 972'N İ N TÜ RK MUSiK İS İ OLAYI . . . OLAY, 23. Temmuz. 1 972 tari h l i M il liyet Magazin'de · başlıyor, Türk Musıkisi'nin Ünlü Yöneticisinin dertli olduğu · belirtil iyor ve Ünlü Yönetici Dr. Nevzad Atl ığ'in şu · deme­ cini yayınlıyordu : «Eserin sanatsal değeri olup olmodıği, klasik miyarlarla ölçülür. . . K1asik Türlt Müzlğl Itri'den başlar ve.' Suphl Ziya Özbekkan'da sona erer ,, Klasik kel i mesinin tarifine: eok ters düşen bw cümkayi ünlü yönetici nasıl ve neden söylerdi, anlaşılamazdı . . . Bugün i leriye Klasik hic bir şey kalmıyacağ i m ı kesin• bir ifade ile be.li rten Atl ığ�tn bir dil sürçmesi yaptığını be­ l irtmesini beklerken, Mün ir Nureddin S6lçuk üstadımız At­ l ığ'a gCıya cevap veriV,cıır ve <cSanat v.aı nız @emişe gömül­ memiş olup bugü n de devam etmektedir» diye mü kemmel tir cümle kurd uktan sonra, yine cok hafif bir cümle i l·e d€vam ediyordu : «- Benim bir. Endülüs'de Raks'ım; en az dört Suphl Ziya Bey'ln eserine bedel dli . . . » Bütün bunları yarılış mı okuyoruz: d iye bekleşirk·en. Münir Nuredd in'in beyanatmda n hemen scnra aynı ga­ zete magazininin 20� Ağı:ıstos. 1 972 tarihli sayısı da Ce­ mal Reşit Rey ilk olarnl< (!) konuşuyor ve « Dr. Atl ığ, kla­ sik Türk M üziğine tekrar asalet kazandırdı» diyerek, konu� yu bilenleri daha do şaşırtııtard11:. Bayram değil, seyran değil, eniştem beni n iye öptü, g ibilerde n Dr. Atlığ'ı methetmeye l<crtkan Cemal Reşit Rey, 1 S26'1arda, Türk musikisinin oRufla rdan kaldırılması için .• .

••

1 46


'­

hazırlanan rapora imza atanlardan' olduğu icin, bu ne dönüştür Yarabbi, demekten kendimizi olmak zor oluyor­ du!. . . Cemal Reşit'in b u !<adar d a olsa, böyle bir şekille de olsa Türk Musıkisi"ni sevdiğil'li gostermesi ilg inçti, ne var ki, iş bildiğimiz g ibi değ il, samimi değ i l , sadece iki oda­ mın bu kOnudoki yer kl!Nmasındon ibaretti . . . Bu acayip konuşmolora önce Avn i An ı l , 1 1 . Ağustos 1 972 tarihli Dünya Gazetesi'hde şu sohbet yazısını ekl iyor­ du « Gecen hafta nın ilgine olayı n ı muha kkak ki. okudu" nuz! . . Sayın Dr. Nevzad' Atl ığ, günümürun Türk Musıklsi konusunda verdiği demecin bir yerinde, Klôsik Türk Mu­ s ı kisi çizgisini, merl'ium. Supf!lf Ziya Özbekl<an'a kadar ge­ tirdi ve noktayı koyd u ! . . O l u r a ! . . Kendi fikirlericd ir. say§ı duyarız._. Bir devrede bu çizgi Rahmi Bey'de nokta lanmıştı! Be­ reket Suphi Ziya Bey'e kadar- geldi daycındi. . Hemen arkasından Türk Musık isi'nin büyük ses sa­ natçısı M ÜI\ir N u reddin Bey'in demecini izlemek fırsatını bulduk. Üstad, cevap veriyor ve çizgin i kendisine kadar uzatıyor, kendisinde kes i p bırakı r mı; daha da uzatı r mı orası verdiği demeçte belirtilmemişL. Bu da pek g üzel , fikirdir", hürmet etmemiz ger·e kir . . . Şimdi biraz daha gerilere döne l im ve bu çok sayın musıkici lerimize bazı örneklerle hatırlatmala r- yapa l ı m . . Büyük Hacı Arif Bey'den sonra Bü"y ük Şevki Bey'e, o devirde meyhane bestekôrı derlerııı i ş!. Bugün Sayın At­ l ığ'ın klôsik korosunda ve özel klôsik konserlerinde Şevki Bey de Hacı Arif Bay kadar değerlidir ve öndedir! . . Sayın M ü n i r Nureddi n Eelçuk'un Aziz İ stonbul'u, iler­ kl devirlerde ne değerde ol ur, şimd iden kestiremeyiz·, oma, herhôlde bugünden ileriye bir şeyler kalacaktır ve bunu bugün tesbit etmek, çizg iy i, Suphi Ziya Bey'de nokta lamak .

147


kadar yersizd ir. Sayın Atlığ ve Sayın Selçuk, 1 955'den bu yana. siz­ lerin bir araya gelememeniz. bugünün tatsızl ıklarının baş sebepl·e rindendir. acaba düşündünüz mü? Bug ün. biriniz Türkiye Radyolarının Yönetim Kurulun'da görevli i ken. ça­ ğımızda Türk Musıkisi sa n'atı için başını koymuş idea­ l istleri de pekôlô tan ırken. klôsik çizgiyi Suphi Ziya Bey'de keser. diğeriniz, Konservatuar İcra Hey'eti g ibi önemli bir yerin başında -bulunur ve bu çizgiyi lütfen biraz daha uza­ · tıp kendinizde noktalarsanız, cağımız İn musıkic ileri aca­ ba sizler için ne düşünecekler, sizi nasıl değerlendi recek­ lerdir? Bir de bunu düşündünüz m ü ? İleriye k imlerin v e nasıl kalacağını bugünden kat'i o ­ lara k tesbitinizi alkışlamak isteriz! . . Sizlere b i r kere daha sesleniyoruz çok sayın otorite­ ler! Lütfen konuşmalarınızda olsun daha d i kkatli olunuz. Hareketlerinize şu ·anda karışmak istemiyoruz. biriniz Yö­ netim Kurulu'na henüz gird iniz. ne yapacağı nızı bilemiyo­ ruz. d iğeriniz icra Hey'etinin perişanlığını zaten kendiniz an lattığınızdan pek üstünüze g itmek istemiyoruz, ama hic olmazsa kırıcı ve olumsuz kon uşma ları b ı rakı nız . . . Ned i r bu konunun kadersizliği Yarabbi! .. AVN İ ANIL •

Cemal Reşit Rey, Atl ığ ' ı methederken şunları söylüyordu «- Bugün tek sesli müzik olarak yalnızca Nevzad Atlığ'ın idare ettiği konserleri dinliyorum » Bir insan ki sadece b ir konunun bir tarafından hoş­ lan ır. g·e risini bilmez, din lemez, ilgi lenmez, bu sadece ken­ di zevkidir V·e demek değ i l d i r ki, Türk Musıkisi konusun­ da başka hiç ki mse bir şeyler ya pmama ktadır.. Böylesi­ ne a·c ayip bir cümleyi üstelik bir musıkici kullanırsa, mil­ let da ha da şaşırmakta, biraz da düsünmekted i r . . . . . .

1 48


Olay ne odur, ne budur, ded iğimiz gibi olay, bazı ki­ şilerin yıllard ır birbirlerini çekememesi ve ortada musıkiye olmasıdır. . . Bu a rada Avni Anıl yine M ill iyet Magazin'in 27. Ağustos. 1 972 tarih l i sayısında sorulan bir soruyu şöy­ le ceva plamaktadır : Öyle zannediyorum ki bütün güzel sanat dal­ «ları gibi. Türk Musiki San'atı da her devrede çeşitn form­ lar, çalışmalarla isttkbalde ayrı ayrı değerlendirilecektir. Devrimizden, ileriye klasik müzik parçası kalıp kalmıya­ cağım bugünden tesbit etmek musıki kritiği değil, olsa olsa müneccimliktir. . . Bu dewin idealist sanatçıları daha da sıhhatli ve ileriye malzeme olarak kalacak eserler bıra­ kacaklardır. Bütün bunlar günümüzde değil istikbalde de­ ğerlendirilecektir . . . » Avni Anıl ayrıca 25. Ağustos 1 972 tari hli Dünya'da şunları yazıyordu B İ R METH İ YEN İ N D Ü ŞÜ NDÜ RDÜ KLER i ((TRT'de yıilard ır. Yönetim Kurulu Üyel iğ i'ne bir Türk Musıkisi mü ntesibinin girmeyişi üzüntümüzü, geçenler­ de unutmuş ve cidden iftihar ettiğimiz bir ismin bu Ku­ rula atanması hepimizi sevindirmişt i . . . Biz b u isimle yine d e iftihar ediyoruz. Ne var ki, -in .. sanlar hatô yapabilirler ve bazen istemeyerek şaşırırlar veya söyledik leri yan!ış anlaş ı l ı r. . . Bunları iyi n iyeUe dü­ zeltmek mümkündür. Bu yol varken ve açı kken, kendisi­ ni, Türk Musıkisi'nin ortadan kal kması içi n hazırla nmış çok sayıda raporda imzası olan b ir ba�ıcı ismin methet­ mssi yol u , h iç de makbul bir yol olmasa gerek! . . . E . Olacak b u kadar. . . Kaderimiz bu! Musıki'de klôsik çizg iyi bugü nden noktalamak h üne­ . ri anca k böyle bir ismin sevinmesine yol acar. Biz istedi­ ğimiz kadar uğraşalım, kendilerini daha önde görenlerin daima zararına katlanacağız. Türk Musıkisi'nin yıllar yıl ı istenilen hızda gel işme. .

1 49


mesinin e n _ büyük sebebi de bu değ il mi? Şahsi dôvaları ön plôna alan. za manın vermesi gereken hükümleri ve­ ren k işiler, bel ki de istemeyerek, sevdikleri musık lye za­ rar verebiliyorlar. Bütün ümidimiz ve temennimiz, hiç değilse yeni ku­ şağın bu g ibi çekişmelerden uza k kalabilmesi. . » A. A . .

Ve yine Dünya Gazetesi'nin 1 . Eylül. 1 972 tarihli Musık i Sayfasının Posta Kutusu köşesinde, okurların bir so­ rusu şöyle cevaplandırıl ıyordu Okuyucularım. klôsik formda eser v·e rmiş olan günü­ müzün isimlerinden örnekler yollamışlar, teşekkür ede­ riz. Bu isimler arasında Fehmi Tokay, ·zeki Arif Ataergin, Selôhadd in Pınar, Yesari Asım Arsoy, Cevdet Çağla bu­ lunmakta , çok sayıda isim de sıralanmaktadır. Adı geçenler muhakkak ki günümüze güzel eserler kazandırmış olanlard ır ve ileriye kalma şansları fa � ladır. Buna rağmen yaşadığı devir içi nde bir ismi klôsik çizgi­ sine sokmak bizim kcı. n ım ıza göre doğru değ ildir ve olma­ ması gerekir. Klôsik çizgiye sokmamak hiç bir zaman ya­ pılanların değersizliğini göstermeyeceği gibi, bundan böy­ le de ileriye kalaca k eser bestelenemez demek acalpliğ ine düşmemek gerekir. Türk Dil Kurucnu'nun Tü rkçe Sözlüğü'nde KLASİK şöyle tarif ed iliyor : « Üzerinden cok zaman gectig i halde değerinden kay­ betmeyen ( Eser veya San'atcı } . Böylesine acık bir tarif ortada iken b ir dost ve haki­ katen değerli b ir musıkicinin geçenlerde Klôsik çizgiyi bir yerde bugünden tesbiti hepimizi üzdü ve k ı rd ı . K i m ka lkar d a bugü nden bu tesbiti yapa rsa, buna bir musıki kritiği veya bir tarif demek doğru olmayaca k, böy­ le bir cümle müneccimlik addedilebilecektir.

1 50


Klôsik, bir başka şeki lde de tarif edil iyor : «San 'atta kuralcı. ka idec i . . » Buna n e buyurulur? Gecmiş yılların san'atcıları eser­ lerinde kaideler koymuşlar. bugünküler böyle bir anlayış­ tan yoksun kişiler mi? Yoksa hakikaten san 'atta hic bir anlayışları yok mu? Bu da düşünülemez. böyl·e bir iddia do havada kalmaya mahkumdur. Biz değerl i dostumuzun bir süreme yaptığ ına inanıyo­ ruz veya söyl·edik leri yanlış a ksetti d iyoruz. Kendileri ne düşünürler bi lemeyiz. A. A . •

Evet. sadece talihsizl ikdi bu, Türk Musıkisi'.rrirr. yıllar- ­ d ı r devam eden garipliği idi. . . Müntesiplerinin bir a raya gelemeyişi. idealden uzak calışmaları, IOzumsuz kavga­ ları, konunun devletçe ele a l ınmasını devamlı engellemiş­ ti. Musıkimiz il e artık ciddi olara k başka mil letler uğraşı­ yorlardı, bizim otoriteler ise hang_i makam benim olsu n bu makamı hangi taktiklerle terketmem. bunlarla ilgjleni­ yorlard ı . . . Varsın yopsınlardı, ne va rki zararlı olmaktan vazgecsinler. konuşmasınlar. . KüC.ük. görmesinler, rmıaş, yol luk vesai re il e geclnsinlerdiı B'ltnla rın h icbir�ne l<anş�­ cak değildik, karışmadık. da:;, ama bundan böyte olsun daha d i k katli olsunlardı . . . Bu bir olaydı. 1 972'n in anem l i bir olayı idi, her hol­ de bu böyle kapanacak, Rauf Ye kta�ıardan bu yana de­ vam eden ideal ist müea<dele. geri planda · kalacak. bizim pek muhterem otoriteler akıllarına esti l<ce. beyanat ve­ recekler, biraz kendilerinden sCiz ettirecekl�r ve bu böy­ lece sOrüp g idecekti. Ama bir gün elbet bütün bunlar bi­ tecek, herkesi n değeri anlaşı laecrk; musikimiz daha lôyrk ellerde kendini methettirmssine l üzum kalmıyacak isim­ lerle daha iyi imkeinlcıı ra cılcı kovuşocaJttı . . . .

1 51


Haftanın İ ncisi

M Ü D Ü RLE UZMA N

İstanbul Radyosu Müdürü ile aynı Radyoda S.lvil Savunma Uzma n ı olara k çalışan elemanın kavgaları, gü-­ n ü n konusu . . . Bir g üzel kavga etmişler . . . Radyo M üd ürü. Uzman'o : «- Sen özel programlarda teşrifatçılık yaptıysan, il­ le de mesai almak için mi yaptın? » Demiş, uzman dt:ı Mü- · d üre : «- Ben mesaimi ist·e rim, d iye diretmiş· ve eklemiş «- Ben harıl harıl çal ışırken, siz de Yö.netim Kuru-­ ı u üyeleri için balkona sandalye taşıyordunuz, benim gay­ retlerimi görmediniz mi?» Deyivermiş ve girmişler birbirle­ rine!.. Hele hele biraz daha bakalım:..� Bir Radyo ki evlere şen_li k!' M üdür sa ndalye taşır. uzıı:ıan teşrifatçılık yapar, esas· işleri de galiba odacılar görüyor. Al la h nazardan saklasıır.ıL A·. ANIL ( Dünya, 3· Kasım 1 967) 1 52


KAFA DEGİL, KAFALAR . . . Cumhuriyet Bayramı dolaslyl e İstanbul Radyosunda günleme Va l i'nin bir emri yayınlandı. Bu emirde « Kestane fişeği atmak yasakı deniliyordu. Bu yasak emri d inlenme­ di ya, o ayrı konu . . . Hasan Pulur dostumuz geçen Pazartesi günkü « Olay­ lar ve İnsanları köşesinde bu konuyu pek güzel yorumla­ dıktan sonra. İstanbul Radyosu ile bir temasını da i letiyor ve diyor ki «- Va linin « Radyoluk Emrini» biz de kaç günden be­ ri dinliyorduk. Şu emrin tam metnini görmek istedi k, Rad­ yoevine telefon ettik ve karşım ıza çıkqn yetkil iye a rzumu­ zu söyledik . Ka rşımızda ki yetkili adını söyl·e di. «- Spiker Nedim > Ve devam etti «Maalesef bu emri size okuyamıyacağız. Yayın M ü ­ dürü Naci Yılmaz Bey sak,ı nca l ı bul uyor.» Ne zihniyet. ne tutum, ne pısırıklıktı ya rabbi? San­ ki devl·et sırrı istem iştik. Milyonlarca kişinin g ünde bilmem kac posta d i nled iğ i bir şeyi telefonda bir gazeteciye oku­ mak sakınca lıydı. Kafaydı bu kardeşim kafa ! Anlarsınız ya! . . . » Hasan Pulur dostumuzun yazısı burada bitiyor. . . .


Biz de bu yazıya devam edelim b iraz : «- Hasan Pulur kardeşim, kafa değil, kafalar d iyo­ ruz biz buna . . . İstanbul Radyosu 'nda böyle bir kaç tane kafa var çünkü, ve birbirlerine çarptıkları zaman Val i Bey· in « Kestane fişeğ inden» daha enteresan sesler çıkarırlar. Operacı Spiker Nedim belki d e bu telefonu b i lhassa böyle c-evaplamıştır, k i mbilir Yayın Müdürü Bey bu tip kaç emir veriyor her gün v e ne herzeler çıkıyor ortaya . . . Daha önemli bazı haber ve konularda varın düşünün bu Yayın Müdürünün halini!.. Ama siz yine şanslı imişsiniz Hasan Bey, Telefona Ne­ dim y.erine ya daha yetkili biri çıksa idi, o zaman yanmış­ tınız işte. Bel k i telefonunuzu Birinci Şubeye haber verir sont­ rallara rica ederek sizi a raştırır, belki de pol is bile karışır­ dı bu işe . . . Pek titizdirler böyle işlerde bu kafalar!.. Bu kafalar hep bu işler iç i n kullanılır İstanbul Radyo­ su'nda. A. A. (Dünya, 3 Kasım 1 967)

Haftanın İ nc i s i

SÖZE NASIL BAŞLAR? Her şeyi ben b il irim d iye d iye işi sonuna vard ı ran ve Yeni Yönetim Kuruıu · üyeleri tarafından görevden uzaklaş­ tırıla n eski Umum Müdür Yardımcısı v,e Merkez Program Müdürü Turg ut Özakman, önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı yapacakmış. a nlatacakları va rm ış . . . Neler anlatacak. bilemeyiz ama, sözlerine herhôlde : «TRT'yi · Nasıl Yed ik» diye başl ıyaca ktır. A. ANIL (Dünya, 10 Ekim 1 969)

1 54


HERH A LDE İST İ FA EDERS İ N İZ!. Sayın Adnan ÖZTRAK. TRT Genel Müdürü ANKARA Kur.ulduğu gü nden bu yana başında bul unduğunuz müess·ese,etrafınızdqki kişilerin sorumsuz tutumları yüzün­ den sizi ne hôllere getird i , b i rl i kte görüyoruz. Bir süre daha bu müesseseyi yürüteceğim inadında devam ederseniz, daha naler olaca k Allah bilir!.. Bi r yard ımcınız ve merkez program müdürünüz var­ d ı , bu isim yüzü nden ve bu kişiyi kanatlarınızın altına ala ala, içinden çıkılmaz duruml a ra g irdi niz. Önce, b irikmiş izinlerini a lıp, yerine bir başkasını tôyin edince birikmiş izinlerinin sür·esiz hôle gelişiyle kurtulduğunuz bu isim, neler etmedi k i size . . Neyse siz de, TRT'de. dinleyiciler de kurtu ldu. Yine başka kişil·er vard ı etrafınızda, Size ne a k ı l lar verdile r, neler .yaptırdılar ve sonu nerel·ere va rd ı , yine hep beraber seyr·ettik . Ne imtihan hey'etleri, ne teftiş kurul­ ları hiç biri istediğiniz şek ilde sonuçlanmadı, son uçlanama­ dı. Neden mi? Çünkü başta siz, sonra da g üvendikleriniz bu işi bilmiyord unuz da ond.an . Bir ·insanın b ilmediğini itiraf etmesi büyü klüktür. Ne müzik dalınızda, ne haber dalınızda, ne kültür dalın ızda yararlı işl·er yapabildiniz. Da ima aşağıya, daim a kötüye .. İşte son örneğ iniz ortada. Televizyonun başında ki so­ rumlu k işiyi, ô ni bir kara rınızla azled iyorsunuz, başında bulunduğunuz kurumun yönetim kurulu i k i gün sonra ay nı kişiyi görevine, hem de özür dileyerek iad.e ediyor. Yok, yok, bu kadarı fazla, bu defa her hôlde siz de istifa eder­ siniz. A. ANIL Dünya, 21 Kasım 1 969) 1 55


' Avni Anıl, bir konser sonrası genç . sanattı1arla.. . . SAYIN ADNAN SAVGUN'A Adna n Soygun diyor ki « - Türk Müziği Radyo ve Televizyon'dan izlediğim kaderiyle zavallı bir haldedir. Zavallı bir takım dökü ntüler, gazinolarda bir san'atın sözcülüğünü yapmak istiyorlar. Bir müzik k i, kendisini içkili gazinolarda icra ediyor. Ol­ maz. Devlet derhal Folklor ve Müzikoloji Enstitüsü kur­ mal ıdır. Ben onun teklifini yıllar önce yaptım. Bu enstitü­ lerde mukayeseli çalışmalarla bi r sistem içinde neler ya­ pılabileceği meydana çıkar. Devlet Konservatua rında Kom­ pozisyon öğrenimi yapanlara eski san'at müziğimizi öğ­ retiyoruz. « Model Solfej» dersinde d e çeşitli .usOI ve ma­ kam�ardak i eserleri okutuyoruz. Ben bir de kompozisyon bölümü öğ rencilerine Türk sazları dersi konmasını tekl if ediyorum. Daha yara rlı olacaktır . . . ( M i l l iyet Magazin 3 Eylül 1 972) »

1 56


Avni Anıl, Emel Sayın'IO: . .

Cok teşekkürler Adnan Soygun . . . Türk M üziği'nin. za ­ val l ı hôlinde beraberiz. ancak, zava l l ı bir takım döküntü­ ler. gazinolarda bu san'atın sözcü lüğünü yapmıyorlar, bu­ nu k im söyl üyorsa ya nılıyor. bHerek bilmeyerek musiki­ miz"i küçük düşür m eye çal ışıyorlar. Bunlar ça l ıştıkları lo­ kallerin müşterilerini eğlendiriyorla r, zevklerine h itabedi­ yorlar. para kazanıyorlar. Aynını sizin branştakiler de ya­ pıyorlar. operacılarınız aynı yerlerde n-e ler döktürmüyor­ ıar ki! .. Kanto okumaya çalışanını mı ararsınız. arya mı?. Ne isterseniz var ve biz. hiÇ b'ir zaman bunlar için, içkili yerlerde san'atlarının . sözcülüğ�nü yop,ıyprla r gibi garip bir a nlayış içinde değ.iliz, olamayız da .. 1 57



Avni Anıl, Ü . Yaşar Oğ.:ızcan'la . . . Türk M usıkimizin k end i sini ic!<lli g.o.z inolarda savun­ masına h iç ihtiyom ypk,. liic. bir musıki ni n . de. buna ihtiya­ cı yoktur, oma son'ot dediğimiz tabii, yoksa her tür mu­ s�kinin bu hafif yönü, iokili gçızinolorda, kabor·elerde, her tip lokalde bol bol var, bunların s_avun:rna ile.. ilgHeri yok, bunlar kendilerini izleyen seviyeye iyi bir tüccar gibi kar­ şılık veriyorlar, hepsi öu kadar. . . Bunun böyle olduğunu. . siz' de: pek'ôlô: bil iyçırsuııuz�y9 , ne va r ki sizler bi rdenbire_ bir. çıkıış. yoptını� dEwt'mlı;.� edr-· yorsunuz . . Bizim tek üzfintümüz, Türk Musıkisini yıllar Y ! ­ l ı ayakla r altına alo n sizler, n e. hikmettir bilinmez, şaşırdı­ nız. mt, bir başka sebep mi. var, onlıyamodık, aynı çizgiye gjtiverd in iz . birden . Bu çıkışlarınızın, üstüste bu demeçlerinizin faydası do olmadı · değil . . . Bakıyoruz do Türk Musıkisini d i l i nizl!fıen düşürmüyorsunuz.: Vaktiyle. .« Bu musıki bizim değjidıir» gcıripli kterirre'·d.üş�n sizter, musıkimizin öz musık irmiız oldu�c. ğundo birleş.iverdi Diz.. Bu do bir yerde kazcıno, seyıl ı r.c AVNİ ANIL ( Müzik-•ve Nota Dergisi) (IJ'ayı : 35. Eylül 1972)

1 59


GÖ N Ü L ADAMI OLMAK tarihinde 1 9 Ocak 1 968 Dünya Gazetesl'nde yazdıQım bu makaleyi, tazeliQlni muhafa­ za etmesi ve mecmuamızla bir­ likte ileriy� kalmasını saQlamak gayesiyle. aynen atıyorum. AVN i ANIL Son yirmi yıl içinde Türk San'at Musıkisi'ni n ilgilile­ . ri, encok imtihanlo rdan bizôr olmuşlar, bu konuda yapı­ lan ve sık sık tekrarlanan elemelerle, yerll yersiz kınama­ larla kuvvetlerinden çok şeyler kaybetmişlerdir. İsim yapmı$. yıllar yılı yeteri nce bilgi ve repertuarı bir kısım dinleyiciye hitabedebilmiş cok sayıda san'at­ ile cının, kendi emsalleri tarafından StnOva çeki lmesi önce şekil olarak başarılı olmamış, tenkldlere uğramış, istenen sonuca da hic bir zaman ulaşamamıştır. Gecen hafta ele aldığımız yeni bir imtihan haberi üzerinde, bu hafta biraz daha geniş durmak, bizi yanlış anlamalarını önlemek i stiyoruz. Şöyle ki : 1 Bir san'atcı 20 yıldan fazla bir sijre radyo mlkrofonı nr ında solist olara k çalışmış. kapasiteslnt her yönden or.

1 60

.


taya koymuştur. Bu san'atcı artık, ne masa başına çeki­ lerek imtihan ed i lir, ne de mevcut ses bandları din lenerek sınanır. Bu san'atcı için karar verilmiştir artık. ya tama­ men mikrofon dışı bırakılacak, ya da ilgili olduğu konunun başka hizmetlerinde kullan ı lacaktır. Bunu yapmak için de. tecrübeleri daima fiyasko ile sonuçlanmış j ürilere ihtiyaç yoktur, bu hatalar tekrarla nmamal ıdır. Ele aldığımız bu san'atcı. musıki çalışmalarından elde ettiği maddeye ihtiyacı olmaya n bi� kişi ise ve kendi­ sine artık eskisi gibi imkan tanınmıyorsa çeki lir, çek i l ­ mezse, gönül yolu i l e ikna edilir . . Maddeye ihtiyacı varsa. solosu azaltı l ır. topluluklara soku lur, bi r yığın hizmet var radyola rda, kullanılır. H iç bir za man ekmeği ile oynanmaz. oyna namaz. Bugünün gene başarılı san 'atcısı, ilerinin yaş ­ l ı hocası olarak, b u kişileri sınamak için çok uygun şek i l ­ l e r va rdır. bunlar ya pılmalıdır, yoksa « - Sende artık i ş yok. radyodan ilişiğini kes» demek kadar. bir san'atçıyı yıkan hiç bir durum düşünemeyiz. San'atır'ı. san'atcının ziyneti. tevazuudur . . . Herkese. herşeye üstten bakan « Benim» d iyen. sa n'­ atı ne kadar kuvvetli olursa olsun. türlü şekil lerle kendisi­ ni ça buk yitirmeye mahkum olacaktır . Radyolar, konservatuar değildir, önce. bunda bera­ ber miyiz? Konservatuar değ ild ir amma. içkili meyhane de de­ ğ i ldir, her hôlde bunda da beraberiz . . . Da ima kalite ile beraber olaca k, fakat, her değişi k l i ­ ği tecrübe edecek, milyonlarla radyo d inleyicisinin zevklf!ri­ ni, i htiyaçlarını d üşünerek hareket edeceğiz . Klasik koro programlarını, sayg ı ile izlerken. gene son'atcıyı iskat et­ m iyeceğiz. Yakın zaman önce yapılan imtihanda. jürinin çok is­ mi nden «- Hata lı idik» sözünü duyan biri olarak aynı ha­ talara d üşmemenizi hatırlatmak istedim. Radyoların de1 61


netleme kurulları bu işi çok daha sıhhatle hôlledecekler­ d ir. Büyük hay'etlere l üzum yek, denetleme üyelerin in M ü z ik M üd ürü ile teması. bu konuyu en g üzel şekli İle en süratli şekild·e hôlle yetecektir. Kırgınlıkları, kavgaları unutunuz artık . . . Bu çekişme­ ler, musıkimizi ne derece yıpratmıştır, her hôlde bilirsiniz. Hep bu imtihan sorunu yüzünde nice kıymetlerin haysiyet­ leri i �e oynanmış. hatôqan dönülene kadar neler çekilmiş, yapılan imtihan sonunda, « Kat'iyen solo yapamaz» de­ nilenler bugü n elüstüne alınmış, repertuarları zenginleşti­ ren Saadettin Kaynak radyolardan ıskat ed ilmiş, bir Hak­ k ı Derman, bir Ercümend Batanay yıllarca radyoya uğra ­ mamış. san'atcını n büyük temsilcisi M dnir Nureddin Sel­ çuk hôlô radyo m ikrofonla rından uzak, bir şarkı, okuna­ maz denmiş iki yıl mikrofona cıkarılmqmış, iki yıl sonra yılın şarkısı olmuş, Hep bunları düşünel im l ütfen, çök dik­ katli ola lım IQtfen, san'atta herkesin herkesten öğrenecek­ leri olduğunu unutmayalım, bugün d�mir gibi olan eli­ miz bir süre sonra titremeye başlayınca, Allah'ın bugün lütfettiği ilham kaynağı b ir süre sonra azalınca, bugün �ırıl pırıl cıkan sesimiz yarın kısıl ınca, bugün sınava çek­ mek istedikreri m izin yerine gecece!;) iz. San'atcı dostlarım benim . . . Değeriniz bir yana. bil­ g iniz bir yana, makam'ınız bir yana, yönetici iseni� otorite­ nizi, san'atcı iseniz kapasitenizi gönlünüzle beraber yürü­ t ü n , misafir olduğumuz bu dünyada san'atınızı ve san'at­ cılığınızı gelecek kuşaklara pırıl pırıl bırakın ve şu cümle ile rahmet alın «Haddini bilen adammış . . . Gönül adamı imiş . . . » : Sizin elinizde bu. Asırlar sonrası'na k almak da eliniz­ de, gözlerinizi yumduğunuz an. unu't ulmak do . . . AVNİ ANIL (Musıkl ve N ot a Mecmuası) Sayı : 2 -

1 62


MUSiKi TARIHiMİZE GEÇECEK BİR OLAY SUCMALAR - CEVAPLAR HATIRALAR VE ÖTESi •

SAYIN MİLLETVEKiLLERİ VE SENATÖRLERİMİZLE İLGİLiLERE SAVGI İLE SUNULUR . . . OLAY, 27. 1 1 . 1 971 tarihli Cumh uriyet Gazetesi'nde çıkan şu haberle başlamıştı iSUNA KAN, HALMAN'I ATATÜ RK'CÜLÜGE TERS DÜŞM EKLE SUCLA DI . . . » Tanınmış Türk viyolonistlerlnden Suna Ka n, Kültür Bakanı Ta lat Halman'a bir acık mektup yayımlayarak, Hal­ man'ın alaturka öğrenim yapacak Devlet Konservatuarı acı­ lacağı yolundc;,ıki beyanlarının ve Devlet Konser salonunda Itri gecesi düzenlenmesi ka rarının «Atatürk İ l kelerine» ay­ kırı olduğunu iddia etmiştir. Suna Kan, bunların gerçek­ leşmesi halinde kendisine verilmiş ol'a n Devlet Sanatçılığı ünva nını geri vereceğ ini açıklamıştır. Suna Ka n acık mektubunda Kültür Bakanı Halman'ın ömrünün büyü k kısmını yurt dışı nda geçirdiği icin, Türki­ ye'nin gerçeklerinden haberi olmadığını öne sürmüş ve « Memleketinin pek cok konusuna bir yabancı turist gö­ züyle baktığını sanıyorum ve üzü l üyorum» dem iştir. Suna Ka n, «Turistler ekzotlk Türkiye'yi elbette mo­ deın Atatürk Türkiye'sinden daha ilginç bulurlar» demiş. a ncak 1 923 yılından beri bizim Osmanlılıkla ilgimiz kalma­ dığını belirterek , «Cumh uriyeti n bir Kültür Bakanı, turist eğlendirmek icin nasıl «taaddüd-1 zevcab a, « harem• e fetvô veremezse, Atatürk'ün öteki devrimlerine de aykırı davra namaz. Türkiye 'yi yabancılara Osmanlı artr!)ı cehre­ si ile tanıtamaZI demiştir. Suna Ka n , Halman'ın Atatürk devrimlerine ters düşe­ cek davranışlar içinde olduğunu da öne sürmüştür . . . 1 63


SAYIN Talat Halman. Suna Kan'ın eleştirilerine şu cevabı vermiştir «Değerli sanatçı Suna Ka n'ı n i htisası Batı musıkisidir. Ama kendisi Türk Klö's ik musıkisine daha fazla anlayış ve saygı gösterebilirdi. Kendisinden ricam, ltri'nin eserlerini d i n lemek lutfunda bul unarak biraz müsamahalı davran­ mayı kabul etmesidir. Konsere benim şahsi misafirim ola­ ra k gelmeyi Kabul ederlerse sevinirim . . . » •

Bu nazik ve g üzel cevaba Sayın Suna Ka n'ın cevabını okuya lım şimdi de «Sayın Talat Halman'ın, meseleyi Itri üzerin e bir tar­ tışma seviyesine indirmeye çalışmasına çok şaştım. Ben, bir hükumet yetk ilisinin ne İsta nbul'da düzen liyeceğl mev­ levi ayinlerine, ne tak sesin öğretileceğ i bir « Devlet» kon­ servatuarının a�ıl ış törenine, ne de devlet konser salo­ nundak i «Tek ses konseriıı n e giderim. Zann-edersem, şu g ü nlerde sayın bakanın. Atatürk'ün söylev ve demeçlerine, kısaca, sesine kulak vermesi, dev­ rimlerine saygı göstermesi, benim ltri'ni n eserlerini d i n ­ lememden, daha fazla önem taşır. » •

Sayın Suna Kan'ın hakikaten ne mevlevi ayinlerine. ne tak sesin öğreti leceği devlet konservatuarına , ne de devlet konser salonundaki tek ses konserine gelmelerine l uzum var . . . Hiç öneml i değil çünkü .. Devlet parası ile ka­ bil lyetini geliştirip, bu milletin parası ile tahsil ed ip, son­ ra milletinin musıkisini hor gören bir kemancının gideceğ! yerler değildir bura la rı . . . •

BÜYÜ K ATATÜRK, Türk Musıkisi'ni çok sevdiği için onun gel iştirilmesini. onun kend i malzemesi ile uluslarara ­ s ı seviyey e yü kselmesini, dizileri içinde, büyük zenginliği ile, kendi havası ve kokusu bozulmadan Ulusal olmasına

1 64


ça l ışılmasını istem iş. Kim derse ki, Atatürk. böyle müzik olmaz, kaldırın bunu. . . Diye, büyük günah işlemekted ir. tek kelime ile kend isini inkör etmekted i r Büyük Atatürk, hiç bir za man Türk Musıkisi'nin şahe­ serlerini çok sesli hale getiriniz dememiş, demiş diyenler varsa söyle.sinler. Söylenenler sadece, Ata bunu iste m i ­ yord u , cüm lesinden il eriye g itm iyor, g itmeyeoek de . . . Atatürk'ün istemed iğ i n i . bug ünün klösik ekoldeki isim­ leri de, klôsik müsıkimizin yapısına sayg ı l ı musıkicileri ­ m i z d e istemiyorlar. Atatürk şaheserl·arin bozu lmasını d e ­ ğ i l . onların batı tekniği ile yozlaşmasını değ i l , yeni Türk Musıkisi kompozitörleri yetişmesi n i ve bu yetişecek sa ­ natçıların ha k i k i Türk Musık isi es�rl srinin u l usal örnek1€rini yapma larını d i l iyordu. Batı tekniği il e ya pıl ıp, Türk eeeri diye sunulanları değ i l . Belki ya pılanlar kend i form­ ları içinde �aşarılı olm uşlard ı r, bunu inkör etmek a k l ı m ız­ dan geçmez, ancak. batının musık icileri bunların Türk Musıkisl olmadı ğ ı n ı . batı tekniği ile meyda na getirildiklerin i söylüyorla r. ya lan m ı ? . . , Türk Musıklsi'nin Ul usal eserlerini kimler meydana ge­ tireceklerdi ? H i ç şüphesiz Musıki ilmini batısı ve doğusu ile en iyi öğ renecek ve doğuştan sa natçı kişiler. Nasıl olacaktı? Mekteple olac_a ktı. Sen ka l k , B üy ü k Atatürk'ün sözlerini ya n lış yorum­ la. m i l letin önüne i k ide bir «Atatürk i l kelerine aykırıd ı r• tera nesini tekra rla. sonra da bal gibi batı musıkisi'ni, işte çok sesl i Türk M usıkisi budur, deyip mil leti kandırmaya ka l k . . . Sayın Suna Kan, Atatürk il kelerine aykırıd ı r diye, tek sesi n icra edildiği yerlere g itmezmiş. . . Ba k hele . . . Sayın Kan, bakınız iyi okuyunuz aşağıdaki yazıları : Atatürk harf i n kı labı yapmış ve ömru nün sonuna ka­ da r eski yazıyı k u l la nmamış. M il letine örnek olmak için kE;ndisini öne atmış. Bel ki de eski yazı ile daha rahat ca 1 65


!ışıyordu. belk i de eski yazı ile yazılmış eserleri tetkikin­ d e onu kullanıyordu. oma mil'letinin önünde hayır. Büyük adamların işidir. fedokôrlığıdır b u . . . Atatürk k ıyafet inkılabı yapmış. Ömrünün son"uno ka­ dar do bu yolda milletine önderl ik etmiş. belki de çok sev­ diği kalpağ ını bir daha giymemiş . . . Büyük insanları n yoludur bu . . Ama . . . Atatürk. Türk Musıkisi tein, böyle bir şey olmaz. kald ırın atın bunu dememiş ve istediği zaman· iste­ diği kadar Türk Musıkisi sanatçısını köşküne cağ ırrıış, onlarla saba hlamış, musıki yapmış ve en mühimi Atatürk. Tek Ses'in icra ettiği konserlere de gitmiş. Milletime kötü örnek olurum, dememiş . . . Buyurun, ölümünden sekiz ay önce şereflendi rdiği kc nscrin haberine ait klişeyi birlikde izleyelim Sayın KAN .. BAYAN M E LEGİ N KONSERİ Büyük Şefimiz, yüksek huzurla rıyla toplantıya şeref verdiler. Ankara 7 (Telefonla) - Dün g·ece Yeni Sinemada gene son'otkôrlorımızdon Boya n Melek Tokgöz ile arka­ daşları Salôhaddin Pınar ve Nobar Tekyay ilk konserlerl­ ni verdiler. Büyük Şef Atatürk' de bu konsere yuk'sek huzurlorıy­ ıe şeref bahsettirer. Konser, büyük bir m ükemmel iyet için ­ de devam etti. .

Türk Musıkicileri", Besteleriyle, icracılarıyle dün <;>lduğu gibi bugün de, ust6 cırak yoluyla yetişmişlerdir. Hôlô da böyledir. Yıllardır ettiğimiz OKUL feryad ı, Devlet ·e l i haykırışlorımız. Büyük Atatürk'ün arzu ettiği Ul usal Türk M usıkisi es€rlerini meydana getirecek kompozitör­ lerin yetişmeleri ve onları icra edecek sanatçıların meyda­ na gelmaleri içindir. Bugünün Türk Musıkisi Bestekôr ve icracılarını takdir etmek, kendilerini tebrik etmek geteki'r.

1 66


M i l li san'at dalımızı, büyük fedakô rl ıklarla ayakta tutma­ ya çal ıştıkları için hatta mükôfatla nd ırma k gerekir. Efend i m Türk Musıkisi yozlaşmış . . . Batı musıkisi yo'z­ laşmamış mı? Her san'at dalının · her devrede iyisinin. mükemmeli­ nin devam ettiği gibi, yozlaşması da olur ve olmaktad ı r. Her m i l letin eğitim seviyesi ile orantılı gider d iğer dalla­ rı . . . Hele san 'atta bu daha da ortaya çıkıverir . . Neden h'e r kemancı Suna Kan değ il . . . Neden her Kompozitör Bach ve• ya Dede Efendi değ i l . . . Ö nemli olarr ekolleri aslına sadık, kendine has imza larla ve_ oaşarıl ı olarak' ortaya çıkmak­ tır, lafla ve ça lıp çırpma ile değ i l . . . • B Ü Y Ü K bir isim ola rak tanıdığ ı m ız, başa rılı bir kompozitör olarak alkışlad ığımız. eserleriyle y urt dışına taş­ mış bir ismi olan Sayı n Ad nan Sayg un ile biraz sohbet et� mek isteriz şimdi de. N EREYE G İ D İYORUZ başlıklı bir ya ­ zı dizisi iki gün sürdG Cumh uriyet'de ve birincisi 27. Ara ­ lık. 1 971 tarihl i . . . Bir hatırası n ı naklediyor ve bir yerinde aynen şunları yazıyor « . . . Attrtüi'k bazen beni yalnız kabul eder, za ma n za­ man da musıki konusunun ele a l ındığı masa başı topla n­ tılarına çağırırdı. Bir akşam yine beni Atatürk'ün isted iği haberini aldım. Köşke g ittiğimde, uzun yemek masasının başında Atatürk'ü gördüm. Sağ ya n ı nda genera l Kô.Zım Ö zalp otu ruyord u .: Öteki davetl iler d e masada sağlı soll u yerleri n i a l m ışlardı'; ya lnız Ata'n ı n sol ya nındaki sa nda l ­ y e boş duruyord u. Beni' görünce « N iye geç katd:ı'n? Bek­ lettin» diye latife· edasıyte l«ırışık sitem ederek ya n ı nda� ki boş y·e re oturma m ı emretti. Ö nünde ac1lmış kitaplar; Kôzım Özalp'ın önünde ka­ ğ ıtlar. elinde bir kalem; bazr söZter ü2:erind e ta rtışı l ıyor ve sonra Kôzım Paşa. Atatürk'ürr uygun bulduğu sözleri ya­ z ıyor. Konuyu hemen kavradım « B'öde-i v ı:ı sıat içilsi n kô1 67


se-i fağfurda n» diye başlıyan öir şarkının sözleri öztürk­ ç e, ye çevriliyordu. Bir sü're sonra çevirme işi tamamland ı . O zaman Atatü rk ba na dönerek b u öztürkce sözleri bes� telememi isted i. Kalktım, sô kin bir köşede sözl·eri bes­ teledim ve piyano ile kendime eşl ik ederek· bestemi oku­ d u m . Büyük bir ciddiyetle beni d i nleyen Atatürk'ün göz­ lerinde sanki bir tereddüt ve endişe vardı; fa kat biraz sonra bu endişenin yerin i h Üzurun aldığını farkettim. Bir kere daha okumamı rica etti. sonra o büyük adam orada bulunan lara şu sözleri söyledi « Efendiler, « Bôde- i vus1at ioilsim sfü:teri Osmanlı'ca ve onun musıkisi Osmanl ı Musıkisidir. Bu sözler Türkçe vs bu gencin yaptığı musıki Türk Musıkisidir ve bizim mu­ sıkid e ta kip edeceğ imiz yol budur. Osmanlılık devrini ik­ mal etm iştir A rtık' yeni toplum, yeni ruhL .. » Lütfen d inleyiniz bizi Sayın Soygun:. . Diyeceklerimiz var size 1 Ata nın bu sözteri sizi n onlattığin ıza göre tam 37 yıl önce söylenmiş. Neden bu süre· içinde bu nları açık­ la mad ınız da. şu son günlerde ortaya cıkon olaylardan €E"inlendin iz? . . . 2 Sözleri öitü'rkçeye çevrilen şark ·ı yı kısa süre içinde yeniden besteleyip Büyük Atatürk'·a beğendirdiği­ nizi söylüyorsunuz. güzel . . . Böylesine önemli ve tarihi bir olayın vesikalarının sizde sa klı bulunmas1 l ôzımdır. Lut­ fen o gece ya ptığınız bu bestenin notasını yayınlıyabilir­ rr. isiniz, bugünün m usıkicileri de bir etüd ediversi nler? Ö­ zür d ileyerek bel irtmek zorundayım, Büyük Atatürk. böy­ !esine önemli bir konuyu sizin beş on dakikada besteledi­ ğ iniz yeni Türk Musıkisi kararını hemE-n o anda açıklamaz. açıklamamıştır da . . . Bize daha geniş bilgiler ve tanıklar gösteriniz lutfen . . . 3 Bestenizi önce tereddüt ve e nd.i şe ile d i n lemiş Büyük Atatürk. ki doğrudur. Önce. bu iş nasıl oldu da bü -

-

-

1 68


kadar çabuk yapıldı, demişlerd ir, bu muhakkak . . . Büyük Türk M usıkisinin böyles(ne sü r'atli şekilde değ işiklik ve g Cızellik arzetmesinde bir hikmet olması lôzım! •

Bu. konuya tekrar dönmek üzere şimdi de Sayın Ahmed Kabaklı'nın dört yazısında bazı pasa j ları. ileriye en mükemmel malzeme olarak kalması için ve bu yersiz ve ıü·zumsuz çok bilmiş.tiklere son verilmesinde rol oynaya­ caktır düşoncesiyle yoyın� ıyoruz: İlk yazı 24. Aralık. 1 971 Cuma g ün ü · ve başlıği TÜRKİY6'DB TÜRK M USi KİSİ Ôhc6 Yahya Kemal'in iki m ısramı b"ır hakikatın kerametli beyan ı olara k'. dintay4niz «Cok insan anlayamaz eski musiklmlzden Ve ondö n anlamaya n bir şey arrl amoz bizden» Kaldı ki a nlamamak n ihayet mazur görülebi lecek bir şeydi r. Yük'.sek zevk herkese nos;p· olmadı ğ ı gibi nice dôhi geçinenlerin dahi, bOyük· Tütk rıı i lletlni kolay kolay a nlayamadıkları bilinmektedir. Anlamakto . bilmemekte bir kötülük. ahlök dışı l ı k yok'tur. Böylelerine, eğer bilmedik­ leri bir sahada iddialı i seler aoımr· veya· gülünür geçilir. Nasipsiz oluşlarına bak ılara k . Al lah' ıslöh' ·etsin! denil i r. Bi r de kosıth a nlamamcrl( ve h'ottô' onUıyışsızl ığı, ca­ h i l l iği bir g u rur, bir şirretlik gibi k ullanmaya kalkmak var­ dır. Bir de ·çık'.orı tıozulonların. en yüksek milli mefhum� lora « ilerici. batıcı. devrlmoi» · mask'e st tokinarak saldırış­ ları vardır. Aslında bu cins oyunbaz ve h'okkabaz takımı­ nın takkeleri çoktan düŞmüŞ. kafotaslanmn- boyutları ya­ lap ya lap meyda na etkmt'Ş'tfr, 1 972'ye adım basan T ü r l<iye'de; teflerine atı lan par­ sanın azalması korkusu il'e · tezgöhlanan c·e rib'a şı oyunla­ rının mcdası çoktan- geçmiŞttr. Akler · karayl' · zaten ay ırde­ den miletimiz; bu şuoru ifade edecek' l isana da ulaşmıştır. 1 68


Va�ndö kendi parlamentosu'r'ıdon ve b'a kcm�annddn yep­ yeni bütçe hesapları istey�klir; Kend i devletinden artık milli musıklsi'nin, öz dilinin. büyük k ültürünün, tarihinin ve toritı1 eserlerinin, nakış;- çi­ ni ve diğ·er san 'atlarının niçin ihya edilmed iği, bunların devletçe nlCin korunmactığin ı, gençliğe n içtn öğretilmediği­ ni soracaktır. 25 yıllık demokra si . halkırruza�- parlamento­ m uza . basını m ıza d il g etirmiştir. Ona karşr orkcm menfaat­ lerin boyaları bir bir· döl<ülecekli r:· Meselô musı ki kon usunda, millet ' oldumı · otası merak etmektedi r : Türk konser.voıuorları nda Türk rnusıklsi=; - usüflert;: atet­ leri, tari h i ve çeşitleri nioiıi tedris -ed llmez? :. On un başıboş bırakılması. devletçe plôkla ra a l ın mamaSf, lise ve orta­ okul progra mla rına klôsik musi ki ve hottô hal k musıkisi pa rcalarırim sokulmaması bu memlekette ne· yapmak için­ dir? Yurdum uzda bir musıki pol itikası varsa eğer, onu yabancılar mt plônlöma ktadır, biz mi? Türk ruhunu n en g üzel a k islerini taşıyarr böyle yükseltici bir son 'atta n ne­ s i llerimizi mahrum etmek, bütün dünyan ı n kültü r emperya ­ l istlerine ( manevi sömürgecilerine) kend i etimizl e b·e şinci kolluk etme!< nasıl hoşgörü lebilir? Türk devlet i , m usıki öğretiminden hangi amacı güt­ mE.ktedir? Maksat ne, hedet nedir? M�seıcr: (1) Itri, Dede Efendi, Hafız Post, Sadullah · Agtı; Ü­ çüncü Sel im. Zaharya, Seyit Nuh g ibi klôsik bestecileri­ mizin ·eserlerini en güz.el icra eden : . . Bunları Türkiye'ye ve dü nyaya yayan . . . Tô Fôfatii"farden, İstanbul feth i meh­ terlerinden, Tebriz, I ra k ve Tuna serhatleri koça klamala­ rından, bugünün dünyasına Türk sesi g·etiren orkestralar, takımlar k urmak mıdır? (2) ( « ltri'yi gel iştirmek» , « Dede'n in musıkisini in­ k işôf ettirmek, seslendirmek» filan gibi çok garip lôflar oluy or. Bunlar, san'atın alfa besini dahi yoklamamışa ben-

. . .

-

1 70


z iycrlar. Zira şaheserler « gel iştirilemez» onlar bir defa ya­ ratılır ve en m ükemmel ol urlar. Nasıl Fuzuli şiiri veya bir Bethooven bestesi geliştirilmezse. bir Fidyas veya Mike­ lancelo heykeli nasıl inkişaf ettirilemezse, bir Itri «ayin» i de öylece değ işti rilemez.) Biz burada o manada konuşmu­ yoruz.. Fa kat Türk musıkisi öğretmekten ma ksat, bu mu­ fıkinin ·kendi imkan ve metodları icinde (ki Avrupa musı­ k isinden çok zengin hatta o musıkiyi dağarcığının bir köşesind e taşıma kta olduğu ehl ince bilin iyor) yeni bes­ teler, yeni eserler, yani cağı ifade eden sesler yaratacak i nsanlar çıkarma k ni ıdır? (3) Yahut da Avrupa sahne ve salonlarına ke­ rrancılar, piyanocular, saksafoncular. g itarcılar yetiştir­ mek midir? Türkiye'de musıki öğretim inde n ma ksat herhalde bi­ rinci ve i klnci lerdir. Ama istisna olara k ·Avrupa, Japon, Hint. Rus, Zenci, Klasik. Modern, Şov musıkisi bilen ve calanlor da yetiştirilebilir .. Oysa Türkiye'de tam tersine, Türk musıkisine « istis­ na» bile değil hiç yok gözüyle bakılmıştır. Günün birinde, Büyük ltri'yi devlet konser salonund a icra ettirmeyi aklın­ da n geçiren bir d·e ğerli ve kültürlü Ba kan, birta kım ala­ f ra nga ça lg ıcılarının saldırıla rına ma ruz ka lm ıştır. Hatta bir rivayete göre « Kültür Ba kanlığı» bu yüzden lağvedil­ m iştir. -

Sayın Ahmed Kabakl ı bu konudaki. ikinci yazısını hemen ertesi günü yayınl ıyor ve başl ığını : ATATÜRK ve MU­ S i Kİ koyuyor Atatürk'ü bilhassa ölümünden sonra huzursuz eden -ede· ned ir. Bir «Gazi Paşa» olara k askerl iği, hitabeti, duası ve kalpa ğ ı ile istiklôl Savaşı'nın organ ize edip milletinin önünde zaferler kazanan merhum, bilhassa ölü münden sonra, birta kım menfaat züm releri ve bürokrat şi rketleri

1 71


tara fından habire mil letine yabanmla�nnltna ktadır. Onun adını istisma ra kalkışan iddia ve çıkar zümre­ leri sayılmakla bitmez Pol itika tek parti saltanatı kurup milleti inletmek ve soymak isteyenler, uzun bir süre ona sığınmış ve hölö sığınmaya ça lışmaktadırlar. Türkün ör­ füne. büyük tarihine, yü ks·ek ve sağlam m üesseselerine. imanına. ahlök telökk ilerine ve hatta birlik v e beraber­ l iğ i ne soyları veya tıynetleri icabı d üşman olanlar, Ata­ türk'ün izinde olduklarını ileri sürmüş, böylec·e mslanet­ le.rini yü rütmeye ça lışmışlard ı r. Türk d i l i n i ifadesiz bir kabile l isanı haline koyarak onu ülkede milli b ir şi i r. edebiyat ve felsefenin doğ ması nı ön­ l emeye çalışan dil bozg uncuları, hem Atatürk'ün mirasını gasbetmişler hem de onun d üşü ncelerinin tam a ksine « k ı ­ s ırlaştırıcı» gayretleri, Atatürk ilkeleri d iye ileri sürmüş­ lerd i r. M illiyetçiliği g ü n g ibi aşikör olan Mustafa Kemal'i bü­ tün milli varl ıklarımıza olduğu kadar dinimize ve imanımı­ za da düşma n göstermek cinayeti işleyerek d i ndar halk k itlelerini ona karşı olmaya zorlam ışlardır. Türk iyelde La isizmi Anayasaya koyd uran Atatürk'ü, -Odeta bir gortp din kurucu hal ine sokarak. onun etrafında bir SKO LASTİK vücud e getirmişlerd i r. Böylece her yeni ve hür d üşünceyi, milli ve beşeri her arayışı. her doğru. görüşü ve bilhassa halkı uyartocok. menfaatlerini incite­ cek her fikri «Atatürkçülüğe aykırıdır» diyerek tekfir et-­ meye kal kışmışlardır. Atatürk etrafında öyle bir istismar dolabı kurmuşlar­ dır ki Maocu. Leninci. eşkiya takımı bile, Atatürk'ün kur­ duğu Cumhuriyeti yı kmak için Atatürk adını kullanmışlar­ dır. Bu şo rtlar içinde, m illetini ve Atatürk'ü seven hiçbir haysiyetli odamın, her meselede durup dururken «Ata­ türk» ün ileri sürülmesine ve onu millet nazarında yıprcitıl-

1 72


masına izin vermemesi gerekir. Zira m illiyetçiliğin ve onun bir safhası olan Atatürkçülüğün üç temel prensibi vardır 1 M illi meselelerin, milletin bugüne kadar getirdiği kıymet hükümlerine göre haledilmesi. 2 Bunların baskı­ sız. skolastik d ışı bi r hürriyet atmosferinde çözülmes i . . 3 Kalan bütün konula rın çağdaş ôlemde_ görü ldüğü gibi i l i m rr.etoduyla halledilmesi. Şimdi maalesef görüyoruz ki deryadil, duygulu ve sa­ natın her çeşidini sevmesi gerekl i olan (ki çoğu öyledir) bazı musıkiciler de. bôtıl bir dôvayı tutmak, bugüne ka­ dar milli musıkimiz a leyhine elde ettikleri imtiyaz ve çı­ karları korumak ve (daha korkuncu) insanlık san'atının. eşsiz bir bölümü olan Türk Musık isine olan düşmanlıkla­ rını haklı göstermek için Atatürk'e sarılmaya, onun kolu­ na girmeye, Türk Milletin i n üzerine onunla yü rümeye çalı­ ş ıyorlar. Halbuki Atatürk, böylelerinin koluna g i rmeye te­ nezzül edemez. Ayrıca m illetin. san'.atına ve her türlü h issi­ yatına düşman olanla rın Atatürk'e dayanmak ve hattô say­ gısızlık ile onu yalancı şahit gibi göstermek küçü k l üğüne izin de verilmemelidir. Atatürk bir musıki bilgini değildi. Kaldı ki sevd iği musıki d e ya l nız Türk musıkisi id i. NUekim, Atatürk dev­ rinde onun musıki tutkunluğuna. musıki meclislerinde bu­ l unarak şahit olmuş bulunan üstad Münir Nu rettin. bir ga­ zeteye beyanatında diyor. Atatürk Garb d inlediğini görmedim. duymad ım» musıkisi yayılsın diye değ i l bizim musıkimizi ileriye götür­ mek temayülündeydi» d iye ilôve ediyor. Zaten mesele Atatürk'ün Batı musıkisi sevip sevme­ mesi. değ il, Türk Musıkisine ka rşı « hattô düşma n» oldu­ ğuna dair bir safsatanın ortaya atılmasıd ır. Batı musıkisine kimse karşı değ i l fa kat bugünkü id­ diamız. Türk okullarında , konservatuarlarda, Türk salon­ larırıda Batı musıkisi kadar va onunla birlikte Türk Musı-

-

.

-

1 73


kisinin de öğretilmesi ve itibar görmesidir. Ve Sayın Kabaklı son i ki yazısında kırk yıldan buyana bu konudak i tartışmaları ve olayları eleştiriyor. devam ediyor : Bundan kı rkbeş yıl önce Türk musıkisinl, Türk kon­ servatuarından kapıdışarı etmişler. 40 yıl önce de Prof. Joseph Marks adında birisini « Konservatuarı ıslah» için getirmişler. Adam; «Türk musıkisi, Batı tekniği ile ıslah olunabilir.» la­ fını ortaya atmış. O zamandan beri bu ol mayaca k duaya a m i n denilmiş. Yani her tarafta Batı musıkisl öğretmişler. Türk musıkisini bütün Türk mekteplerinden uzaklaştırmış­ lar. Bundan da Modern Türk musıkisi çıkması n ı beklemiş­ ler. Hani tarlaya yulaf toh umu atıp pirine çıkmasını bekle­ mek gibi . . . Pek tabii, tamamiyle yabancı bir musıkiyi öğ­ re:tmekten hiçbir şey çıkmamış. sadece birkaç Batılı bes­ tekarın, birkaç parçasını iyi çalabilen, bi rkaç sanatçı cık­ mış ortaya . . . Halbuki İstanbul Belediye ve daha sonra acılan Devlet kon­ servatuarlarında, hem batı hem Türk musıkisi, bütün öğ­ r€ ncilere ve hakkiyle tanıtılsa idi, Doğu ve Batı'yı iyi bi­ len üstadlar yetişebilecek ve bunların sentezinden yep­ yeni bir musıki doğabilecekti. Ayrıca kırk yıl sonra biz höla «Batı musıkisi - Yok Türk musıkisi» d iye garip bir kavgaya şahit olmayacaktık. Bazı şımarık kişil·erin Itri gibi büyük bir Türk'e dil uzatması azabını cekmeyecektik. 40 yıl önce, Prof. Mar'ks'ın gelişi üzerine, Peyami Sa­ fa'nın açtığı bir m ünakaşa l ı an ket'ten bazı pa rçaları Elif Naci Bey yayımladı. Bu a nkette de, tıpkı bugün Ta lat Halman'ın, Türk msıkisini konservatuara sokmak niyetine saldıranlar seviyesindeki bazı alafrangacılar, « Kırk yıl ol­ du kaynatırım kaynamaz» misaline uyacak bicimde poli­ tika yapıyorlar. « İ n kılap, Batı, medeniyet» löfları gırla gi­ d iyor. Mesela Falih Rıfkı: (tabii bugünkü çıra klarından 1 74


yine de daha nazik tarzda) «Alaturka, eski ôlemi n ölüsü arkasından ağlamaya çalışıyor. Onun ıslôhını d üşünmek medresenin ve Mecelle'nin ıslôhını düşü nmekle birdir» gi­ bi Allah ıslôh edesi a h kômlar kesiyor. Bir başkası «Alaturka musiki iptilôsı ile afyonkeş olmak arasın­ da fark yoktur» d iye nükte yapıyor. Velhasıl h içbirisi. Klôsik Türk musıkisini niçin okutmamak, öğretmemek, çal­ d ı rmamak lôzım? Bu musıkinin ne kötülüğü, ne zararı var? Itri konseri niçin verilmemeli? Türk musıkisini Türk konservatuarından atmanın niçin gerekli olduğu konusun­ da h iç bir doyurucu, ilmi, inandırıcı kel ime söyleyemiyor. Ona sırf bizim olduğu için kızdıklarını hissettiriyorlar. Yal­ nız hakçasını söylemek lôzımsa, (Herhalde devlet kesesi­ ne pek fazla dadanmadıkları için bir de Atatürk istismar­ cılığ ı Atatürk'ün sağlığ ında bugünkü kadar kolay olmadı­ ğ ı ndan olaca k .. ) O zamanın «a lafrangacıları» , bugün orta­ ya erka n Türk musrkisi sövgücülerine göre zemzemle yı­ ka nmış, temiz ve nezih bir l isan kullanıyorlar. 40 yıl için­ de keman yaylarını çekmek ustalığı biraz artmış olsa bil e, musıki k ültürü ve genel kültür seviyesinin hayli düşmüş bul unduğu görülüyor. O zamankilerde «alafranga tutku­ nu» da olsalar bir Osmanlı efendiliği, san'atçı ki barl ığı se­ zil iyor. Nitekim kırk yıl sonraya bakınız : Aynı münakaşanın Batı yakasından, birtakım parlak zekô ve yüksek ahlôk erbab ınca, «Türk musrkisini de tanıyınız ve seviniz» di­ yen Talôt Halrnan' a karşı şu aşağıdaki lôflar harcanmış­ tır : « Biz hamamcıyız, bir bakanın (Talôt Harman) hama­ m ımrzda sonradan temizleyemeyeceğimiz hasarlar yapma­ sına tahammül edemeyiz .. Başına Osma n l ı kavuğu geçir­ miş bir adam, a laturka musrki örnekleriyle İngiliz kraliçe­ sinin karşısına çıka rılamaz. Divan müziğ ini, Atatürk Türki­ 'i'es i 'nde yaşayan m ü zik hayatının göbeğine oturtamayız .. 1 75


Bu d ü pedüz irticad ır. Itri gecesi d üzenlemek, Atatürk dav­ ri mlerin i ya ra lamaktır. B u fosil lerin fosillere çarptırıl m ış sakat takl itlerid ir!.. Ta lat Halman bir devrimi kundak­ layamaz, Osma n l ı kültürü n ü n temsilcisi olamaz . » G ü n ümüzde. Batı enstrüma nlarından yetişmiş, «Ata­ türkçü ve devrimci çizgi» işte bu dereceden konuşma kta ­ dır Halbuki. 40 yıl önce, Nadir Nadi bile: «Alaturkayı sus­ tura l ı m , ya l n ız alafranga musıkiy l d inletel im d iye düşün­ mek ra kibinde n korkan bir adamın elini kol u n u bağlaya­ ra k serbest bırakma k g ibi bir şeyd ir.» diyecek kada r az devrimci ve hele m utlak şeki lde bayağıl ıktan uzaktır . • Büyük Atatürk, U l usal bir Türk Musıkisi mi yapınız ded i , yoksa b_öyie musıki olmaz. kaldırın bunu mu. ded i . . . Gelin bu konuyu değerli san 'atkô r Vasfi Rıza Zobu 'ya bı­ ra ka l ı m ve kendisini d i n leyelim «Atatürk. şark ıların bazılariyle. Rume l i türkülerini ya l ­ n ız dinlemesi n i değ i l , söylemesin i de severd i . « Tatlı» ta ­ bir ettikleri hafit, derinden gelen bir sesi vardı. Bazı eser­ leri usul iyle okurdu. Güftesini beğendiği b irkaç şarkı da va rd ı ki; kelimelerindeki mônôları bel i rterek okumasını sev ­ diğ inden, besteye verd i ğ i edô ile « usul» yerinden oynar. kend isine mahsus uzatma lar, kısaltmalar olur, bazı kel i ­ meleri şiddeUe, bazılarını hafifleterek terennüm ederd i . . . Di kkat ed i l i rse; o kel imeler mônaları itiba riyle, bu edô ­ yı istiyorlardı. Ama bestecisi bunun fark ı na varamamış veya varmışsa da mônasına ehemmly·et vermemiş, rastge­ le bestelem işti. Atatürk bu ihmali kabul etmez ; kel imen in isted iği nağme ezikliği veya şiddet i n i verir, karşısında kinin de böyle okumasını isterd i . Yıllarca o şarkıyı aslı gibi söy­ lemiş ola n bir hanende için bu değ işi k l i kte m uvaffak ol­ mak, i l k ağ ızda imkô nsızd ı . M u hakkak güçlük çeker, Ata­ türk'ün okuyuş ta rzını ta k l ide uğraşır. ama istenilen şeyi 1 76


tam olarak bir türlü veremezd i . Aktörl ük tarafları olmayan usta müzik san'atkö rla rı bir hayli müşkü lôta uğrarlardı . Halbuki ben , Türk musı k i ­ sine uzun�a müddet emek verdiğim halde h ô l ô çırakl ık­ tan yukarı çıkamamıştı m , Fa kat tiyatro sa hnesi n i n ver­ diği a l ışkanl ıkla. Atatürk'ün isted iği edô v·e ton değ işiklik­ leri n i n ekserisinde imtihanı kolayl ıkla verir. «aferi n » i alır­ dım, Yıllar boyu mecl islerine sı kça davet etmeleri nin se­ bepl·erinden biri de buydu . . . Derken, bir akşam Sarayburn u 'nda. bizim musıkimizin aleyh i nde, batı müziğ i n i n de leh i nd e kon uştuğu n u ertesi g ü n , gazetelerde okuduk. Oku r okumaz da ortal ı kta bir kıya metti r, koptu. Mek­ tep�erde, konservatuvarda, radyoda: Türk M üziği 'ne ait tek nağme kalmamacasına s i l i nd i , süprüldü. Bileni bilme­ yeni lôfa karıştı. Asırlardan beri nesilden nesile gelip, ls­ ta nbul 'da en üstü n şek l i n i bulan Türk musıkisini kökün­ den i n kôr etme ya rışına g i rişild i . Böylece. al ışık olduğ um davetlerin arkası da kes i l d i . Ya kınları ded iler ki «0 g ü ­ rü ltünün patladığı günden beri sofralarından da alaturka musıki kalktı . Ne kendi söylüyor. ne de bir başkasına oku­ ması için teklif ediyor.» İyi ama, hele ilk zama nlarda, huzurlarına kabul edil­ me şerefini ben , şarkılar, besteler yüzünden değ i l , . aktör­ l üğümden dolayı kaza nmıştım. Musıkiyle ülfetim olduğ u ­ n u b i lmediği zama nlarda d a ben i arat ırla r , bul undukları şeh re çağ ı rırlardı. Hadi d iyelim ki B i rden bire sevdi ğ i musıkimize küstü . Acaba bu küskünlüğ ü , ( ü l fetim dola­ y isiyle) bana da m ı rôci? Arada n ne kadar zaman geçti. şimdi hatırlamıyoru m ; birg ü n Va l i Mu hitti n Ü stündağ 'dan b i r haber g e l d i : « Bu akşa m k i trenle Ankara'ya hareket ets in, köşk'ten çağ ırı­ yorlar» d iye. Ertes'i sabah Ankara 'da idim. İ ndiğim otelden köşke 1 77


telefon ederek geldiğim haberini verd i m . « Arz ederiZ» ae­ d iler. Akşama doğruyd u . Bir delikanlı otele gelip «Buyu­ run» ded i . Can kaya'ya değilde çift l i k yol u na yöneldik. « Ma rmara köşküne götürmek içi'n emir aldım» ded i . Köşke g i rdiğim zama n kendilerin! ayakta, etrafı nda devlet erka n ı ndan bazıları ve mô ruf bi rkaç genera l l e ehem­ m iyetli bir ba h is üzerine konuşu r buldum. El öpüp « Safa geldin» i ltifatlarını aldıktan sonra d ışarı çıkmak istedim. M a h rem saymad ıkları bir mevzu olma l ı k i , ya nları nda kal­ mama müsaad e etti ler. Akşam oldu. Yemek za manı yaklaştı. Giden g itti ko­ lan ka ldı. Sonradan gelenler de oldu. Ben tutulmuş oldu­ ğum mera kta n hôla kurtulamam ıştım. «Bu kadar za ma n a ra mad ılar. Şimdi böyle birdenbire çağ ı rma larının sebebi ne ola» diye. Eski baş yaveri olan mebus Sa l i h Bey'e sor­ d u m . « Evvelki akşam sofrada ismin geçti. Eh olur ya . . . Pek üzerinde dedu rmadı zaten . Ankara 'ya çağ ırttığ ı n ı ve geld i ğ i n i biraz evvel öğ rend im» ded i . Sofra başındaki saatle r b i r rıayl i ilerled i . H iç neşeli görü nmüyord u . Ekseriya bu sofrada bulu n mamız ra hmet­ li Hazım'la ol urdu. Nedens·e bu a kşam o yoktu . Olsa da olmasa da, i k imizle de şakalaşmayı seve rd i . M u kabil ce­ vabın m utlaka bir n ü kte olabileceğ i sualle1i adeta seçer ve birden sorard ı . Fakat bu gec·e böyl e birşey yapmağa hiç de n iyetl i gibi görunm üyord u . Geceya rısını bir hayli geçtik. Hoşlanmadığım i ç i n ola­ cak, anlayamadığım birta kım i ktisadi mevzuda sözler edi­ l iyordu. Ben zih nen dalm ış, galiba başka şeyler düşünü­ yordum. Beklenmed ik bir anda O'nun sesinden ismimi işittim. Ba na h itabed iyord u. Topa rlandım. « Emir buyurun efendim» dedim. - Hatırlar mısınız, bir piyesin başla ngıcında daha perde açıl madan bir şarkı söylerd i n iz . . . Neyd i o p iyesin 1 78


ismi?

Hatırladım efendim. Molyer'den Küçük Kemal'in adapte ettiği «Mürai» komedisi. - Güzel bir eserd i o. - Evet efend im, muvaffak bir adaptasyondu. """"'- Hayır; piyes için söylemiyorum. Vakıa oda gü­ zeldi ama. ben o bestenin güzelliğini söylemek istiyorum . Ne yala n söyleyi m ; ü rktüm. İ l k defa bir sual ine cevap vermekte m ütereddit kaldım. Alaturka musı k i n i n aleyhin­ de ol masıyle zihnim o kada r tıklım tıklım d olm uştu k i . . . Güzell iğini tastik ederek «evet» des·em : Ya ağzımı arı­ yorsa . . . « Hayır» d iye güzelliğini i n kô r etsem O za man da dal kavukça bir ya lan oldu!)unu a nlamamasına imkôn yok. Böyl e şeylerden hoşlanmad ığı ve adamına göre çe­ şit çişit tarzda izhar ettiğ i n i gördüm. Alnıma fena bir not yapıştıracağı mutla k . O benim bu duraklamamı n farkına varmaz olur mu? . . . Derhal ilôve etti - Hatırl ıyamad ınız mı? - Hatırladım efendim. Dellôl Zade İ smail Efendi'nin isfahanı . . . Cümleyi tama ml ıyamadım - Hayır; bestesini soruyorum. Hatırın ızda değ il mi? Okuyamaz mısınız? - Hatırımda. Okurum efendim. Yalnız bana değil; şaşkınlık sofrada bul unanların hep­ sine birden gelmişti. Belli ki, h iç kimse böyle bir tekl ifte bulunacağını düşünememişti. N·e olacaksa olacaktı artık. Yaradana sığın ıp, yerimden şöyle bir derlenip toparlan­ dım. Olanca a ktörl üğ ü m ü , ta kınıp edôsiyle ôhenglle «Aaah o g üzel gözle rine hayran olayım» m ısralyle başlayan yü­ rük semaiyi okumağa koyuldum. Ve kan ter içinde bitir­ dim, sustum. Benimle beraber orta l ığı da bir sükuttur kap­ ladı. Atatürk'te h içbi r h a reket görü lmed iğ i nden, herkes san k i bir suç işlemiş g ibi önüne bakıyor; O'nun ne d iye-

1 79


ceğ i n i bekl iyordu. Bir müddet sonra «- Ne yazık ki, benim sözlerimi yan l ış anladılar . . . Şu okunan ne g üzel bir eser. Ben zevkle d i n led im. Sizler de öyle. Biz de Türk musıkisini m i l letlera rası bir san'at ha­ l i ne get i relim. «Türk'ün nağmelerini kaldırıp atalım da sa­ dece batı mil letleri n i n hazı rdan musıkisinl alıp kendim ize maledel im. Ya ln ız, onları d i nleyelim» demed im . . . Yanlış anladılar sözlerimi. Orta l ı ğ ı öyle bir velveleye verd i ler k i . . . Ben de bir daha lôfını edemez oldum.» Etra fta hôlô o sü kut . . . Sonra bana işaret edip ya n ı na çağ ırdı. Adeta sır tevd i ed er g ibi bir sels : - Kaç zama ndır sizi niçin çağ ırtmad ım bil iyor musun? - Bendeniz de an layama mıştım efendim. Güldü. Biraz sonra devam etti - Korkumda n . - An layamad ım efendim. Güler yüzlü id i . Ö nündeki kadehi gösterd i : - İçki b u . . . Belki dayanamam. « Haydi b i r şarkı söy­ leyelim» derim de. ôlemin d i l i ne düşerim diye . . . Ama bu a kşam perh izi bozd u k artık . • Kon unun baş tarafına dönelim. Neydi? Büyük Türk Bestecisi Itri için Devlet konser sa lonlarında açıklamalı b i r konser d üzenlenmesi, Kültür Baka n ı tarafından isten ­ miş v e b u görev, Anka ra Ün iversitesi T ü r k M usık isi Ö ğ­ retim Görevlisi Sayın İsmail Baha Sürelsan'a verilmişt i, . . Sürelson bu büyük görevi şerefle yerine geti receğ i n i söylemiş, derhal musı kicilerle temasla rına boşla m ış, fah­ ri olarak konsere katıl mayı şeref soyaca klarını söyleyen son 'otkôrlorlo prova lara başlanmış. bütün hazırl ıklar ta ­ mamlamış ve Sayın Suna Ka n'ın çıkışı ve �end isiyle ya ­ � ı lan tartışma lar henüz deva m ederken. bu açıklamalı kon­ serin şimd i l i k kayd iyle ertelend iği bildirilmiş . . . 1 80


Hafif Batı Müziği şarkıcılarının bile rahatça çalıp oku­ dukları Devlet Konser solonuna Itri soku l ma mış. . . Arada bazı söylentiler de dolaşm ış. Batı musıkisi ile uğraşa nlar ilgili ve yetki l i yerlere başvurmuşlar, olmaz böyle şey demişler ve ded ikleri n i de yapmışlar. . . İnanmadık ama, 22 ve 23 Ara l ı k 1 971 tari h leri nde yapılması gerekli kon ­ serler g.eri bırakıl ınca bizler de inandık ki bir şeyler dö­ nüyor, dönmüş . . . Itri için yapılacak ocıklomalı konserin Devlet Konser Sa lonla rında değil de iir başka yerde yapılması acaba mümkün olamaz mı imiş!.. Ve hemen arkasından , konser şimd i l i k ertelend i , yine ya pılacak g ibi bir yığın konuş­ malar, söylentiler . . . Say ın Sürelsa n ' a bu konuda ne diyeceğ i n i soranlara cevabı şöyle: « Bu konseri ve ltri'.yJ ooıkla malı tanıtaca k konfera n ­ sı anca k ve anca k, Devlet Konser Salon larında yapa rım. o kadar!. .. » • Bu sıra larda tartışmalar devam etmekted i r ve Tercüman Gazetesi 'tıin Anahtar Del iğinden sütunundaki bir ya­ z ıya cevap olarak , daha doğrusu Mah keme kana l ıyle gön­ de rilen tekziple, Suna Ka n'ın eşi Faruk' Güvene. yazara şöyle cevçıp varıyor. (1 O Aral ık 1 971 ) «. . Gel i n şimdi işin kaynağ ına g·idel im! hatı rlayaca­ ğ ınız gibi, eşim olmaslYIQ övü ndüğüm Suna Kan (di kkat. Sa n değ i l ) . Kültür Bakanı'nın Atatürk devrimlerine zıt dü­ şen bazı davranışlarına (afede rsiniz ama ) e rkekçes ine kar­ şı çıkmıştı V·e Mil l iyet Gazetest'nde, İsta nbul 'da m,evlevl­ hane açıp ôyin yaptıramazsınız, Devlet Konser Sal onu"n­ da bir Itri gecesi düzenliy�mezsintz. İctil Biret'ler, Ad nan Sayg un'lar duru rken İ n g i l iz Kra l ices(nin karşısına. çağdaş Türk uygarlığının temsi l cisi olara k Osma n l ı kavuğ u ile. di­ van müziğ i n i çıkaramazsınız-. tekses ağitimini Devlet Kon .

1 81


servotuorıno sokom(JZsmız. Atotürk 'e ihoırret edemezsiniz demişti. Tabii o, ben im redôl<törl üğünü yaptığım bu söz­ leri, bild iğiniz: g iöi ı<esfrı oir dille ama � «terbiyelice» söyle­ mişti. Böyle bir acık mektuba slzirr tepkiniz ve cevabınız şu olm uştur: «Suna· Kon onos1ylo, bo bosıylo, kocasıyla bu memleketn parasını yed i amo ne · verdi bu memlekete, Türk adını duyurmak i(:i n ne yaptı?» Mohkeme-i kübraya bı ra kmada n bu soruları ceva pland ırmak· çok kolayd ı r. Me­ selô Suna Kan, kotıldığ i ul us1Cırarası dört ya rışmada Türk bayrağ ı n ı dört defo . göndere cektlrı-iŞtlr: Botı 'da ki sayısız konseri-erinden sonra en öneml i gazetelerde: «Suna Ka n sayesinde ·elde edi len Türk zaferi» g ib'i manşetler yayın­ la nmas ına vesile olm uştur. Türkiye'nin sizin dörtte birini bile görmed iğiniz altmış iHne- g1dip konser vermiştir, icer­ d e ve dışa rda Türk bestecileri n i n hemen heme n bütün keman eserlerini seslendfrmtştlr. Ya siz n e ya ptınız bu · mem leket icin bayan Suna San? Arkasına saklandığinız k·aro çarşafın peçesini sıyı­ rıp bir defa bile erkekçe konuştunuz mu? Sizin g ibilerle gereksiz küçük ta rtışmo1ara g i rmek huyum yoktur; a ma gerçek dışı suçlamalarda bulunantarı, onurla oyn ıyanlo­ rı, dolaylı yoldan öile· olsa devrimler�. devrimcilere sata­ şanları Türk hôkimleri n i n önüne çıkarmasını da iyi bil i rim ve bu yapılacaktır! Yazdığ ı n ız diğer şeylere, şahsımla ilgili ya lan dcla nların ıza, adalet önünde hesap soracağım için. şimd i l i k boşv�_riyorum; yalnız okuyucula rı nızın ben i m , eşimle çıktığım turistik bir gezid e değ il d e bir orkestra ü ­ yesi olara k katıldığım Avrupa'daki resmi konser turnesin­ de, devlet h i zmeti görürken hastalandığ ımı bilmesinde fayda vardır.» FARUK GÜVENÇ • Viyol ist Fa ruk Güvenç'in bu yazısına Sayın Suna San, seri olara k şu cevapları yayınlam ıştır: 1 82


Ben , Suna Ka n ' ı n « kemancı» olarak beğenirim. Ama, « kemanda n » yukarıya ç ıkmasına da izin ver­ mem! . . Suna Ka n, Itri için, Türk Müziği için kon uşamaz, yet, kisi yoktur! . . .

Şimdi tekzibin i kinci satırbaşını inceleyel im. Fa ruk G üvenç d iycrki « Bu meselen in kökünde ilericilik - geric i l i k yattığı ve size bir kema l isti n gö,zdağı ile yıldırılam ıyacağını is­ patlamak içi n ben i d in lemeğe mecbur olacaksınız ! . . . » Demek, Faruk Güvenç Bey Kemalist, yazar Suna San Kema list değ i l ! . . ltri'yi ve Türk Müziğini savunmak gericil i k, Bach 'ı tut­ mak ilericilik. Bugün, ca milerde her bayram saba h ı tekb iri okunan ITRİ ife, her pazar kil iselerde i l ô h ileri ça l ı nan BACH, Sa­ yın Güvenç'in bu sözlerini duyabilselerdi, 1 5'inci yüzyıldan 20 ' nci yüzyıla «tebessüm» ler yol larlard ı . Faruk Güvenç m i Kemalist!.. Bildiğ im kadarı ile orkestralarda « keman» çalan ve b i r « kema ncı» nın kocası olan Fa ruk Güv·enç, Kemal ist değil düped üz kema n isttir!. . • Ve ceva plar şöyle devam ed iyor : Suna Ka n ' ı n kema nist eşi Güvene .. bir zama n lar DEV­ LET RADYOSU'nda Müdürd ü . Hem de « M üzik Müdürü» . . Onuri «Müzik M ü dürü» old uğu günlerde, Ankara Rad­ yosu'nda haftada bir « Itri», «Abd ü l kadir Meragi>ı , « Dede Efendi» geceleri düzenlenir, her Allah'ın günü bunların bes­ teleri ça l ı n ı rdı. « M evlana İ htifaleri» nde Radyoda Mevlevi programları ya pıl ı rdı. N iye o günl·erde. Güvenç, yetkisi n i kullanıp, bu kavuk­ lu Türkleri stüdyodan, m i k rofondan kovmadı!.. .·

1 83


idi?

O g ü nlerde. Güvene. Kemal ist değil de. kemanist m i

« İ ng il iz Kral içesi n i n ka rşısında Kavu klu Mehter ve Oivarı Müziği ca l ı nması» na gelince . . . K ra l içe n i n Has Ba hçesi n i n kapısını. « Kavu k»ta n da büyük ve garip serpuşlar g iyen a l l ı pullu elbiseli « Hassa Askerleri» bekler! . . . Bunlar. « Cağdaş İ n g i l iz Uyga rliğ ı» demagojisine ka ­ p ı l rr.ada n . turistlere modellik ederler! . . Yine. Kra l ice'nin bandosu� Buckingham Sarayı nda «gayda» ça lar d u rur! .. Hem de «fek ses» l e değ i l de, ku­ lakları tırmalayan «di kses» lerleL. Kralic·e i le «entari» g iymiş Prens kocası «gayda l ı ta ­ k ı m ı » övü nçle denetl er!.. Faru k Güvene g i bi� orkestra n ı n a rka s ı rala rında otu­ ra n bir kema ncı olmaya n . koca b i r orkestrayı yöneten İ n ­ g i l iz Başbaka n ı Heatch, «Bu n e gericiliktir» d iye n ô ra at­ maz! . . . Londra Fla rmon i k Orkestrası Şefi Dünyaca ü n l ü Sir Malcolm Sergant. değneğ ini atıp «Acık Mektuplar» yaz­ ma-ya yönelmezd i! .. Me.vl€Vİ Hey'et i m iz, son gösterisini Kral içe ' n i n ülke­ sinde yaptı! .. Devrimcil iğe kavuk sa l layanlardan bir «ses» bir « ne­ fes» çıkmad ı nedense? .. Yine kema n ist d iyor ki «Suna Kan. anasıyla, babasıyla kocasıyla bu mem­ leketin pa rasını yed i ama. Türk adını duyurmak için ne ve. rd i ? . C€va bı kolay! Meselô , Suna Ka n , katı l d ı ğ ı U l uslar­ arası dört ya rışmadı:ı Türk bayrağ ı n ı dört defa göndere­ cekm iştir! .. » Ceva p Güreşcı Yaşa r Doğ u Türk bayra ğ ı n ı 1 4 defa Dü nya gönderlerine çektirm iştir .ama. eşi « m i l letin ianesi» i l e ge-

1 84


çjnmekte.di r. Dünyaya adJnı duyura n nice yazarımız. karikatürcü­ müz, ressamımız devlet, ile imareti karıştırmamaktadırlar!. « Eli boyr.o k� ıl). bir edô i le. milletin duygusuna karşı bayrak acmamoktad.ırlar. Atatürk, btr; Anayasa ve kanun adamı idi. «Prensiplerh>:nt, «devrimleri ıı n i kanun sayfala rına ge­ Qi rmi ş bir başJ(ond:ı·! .!. Nitekim; 20 Nisan 1924 tari hli Atatürk Anayasasın­ da «Türk Müziğ i » yasağ ı yoktu . . . « Atatürkçü bir anlayış içinde» yeniden gözden geçi­ rildiği belirtilen 1 961 Anayasası ise. Atatürk'ür:ı devrimle­ r• için özel lfü: soıırll�-ıa:cmışıır. '• Dilerseniz, Anayasa 'nın 1 53'üooü_: maddesini okuya­ lım: DEVRİM· KANUNLARINt'N : KORUN MASI Madde-. 1 5.3 Bu Anayasa 'nın h'içb'i r hükmü. Türk topl umunun çağdaş uy.garlık seviyesine.. erişmesi ve Tür­ kiye Cumhuriyeti ninin lôiklik nitel iğini ' koruma amacı gü­ den, aşağ ıda gösterilen Devrim kanunlarının, bu Anayasa ­ nın kabul edildiği tarihte yürürlükle t>uionan hükümlerinin Anayasaya ayl<m ' otduğ u şekfüıde· yorumkinamaz. 1 Tevh idi Tedrisat Ka nunu 2 - Şapka Konunu 3 TeKKe ve Zaw�ler Kanunu .' 1 Medeni Nil<ô'h' Esası 5 - Beynelmilel Btl<ôhın Kabulü 6 - Türk Harfleri nin · �tiulil 7 Efend i, B8Y·ı Paşa gibi IÖ'kap ve- ünvanların kal­ dırıldığ ı na· dtttt k"onuA.· 8 Bazı kisvelerin g iyi lemeyeceğl ne da i r kanun. Bu, «çağdaş uygarlığı savunon devrim kanunları» nda, Türk M üziği ile ilgili tek tür; madde, tek- b'ir · fıkra yok ! . . -

-

-

-

-

-

1 85


Ama Atatürk 'üh i mzoladığl bir' «Söyodı Ka nunu» vardlr.

2525 say ı l ı ve 21 /6/1 934 sayılı Kanurıun l. maddesi n­ d e denil i rc k i · : «Her Türk öz adından t:ıoşka soyadını do taşımaya mecburd u r� » · Mtıdcte : 4 «Soyadı seçme vazifesi ve hakkı ev�lik" · birliğinin re­ isi olan kocoyo · aitti r:»" 4 'üncü maddenin· 2'noi fıkrası « Koca ölmüş ve karısı evl·enmemiş· ol ursa veyahüt koca akıl hastal ığı sebebiyle vesayet ott rndtı büiunuyor ve evl i l i k devam ediyorsa bu hak ve vazife· k"ormındı r.» Keman i st 6üveno; yu karıda yazı l ı ve yozılı olmayan sebepler yüzünden «vesayet» altında mı? . . N i ç i n , karısı Suna Güvene. d iye anılmıyor? . . Güvenc'in . «gerici» sayd ığı Türk Müziği san 'ôtC11arı, bu devrim kanununa· ha rfiyen uya rlar . • su · E>t.AY;LAR: devam ederken, bir b.üyjilf" mill iyetçi san'atcı . Yıldız Kenter, Tiyatrosunu, Hammam izade t smail Dede Efendi'nin 1 25. ölüm yılı dolayısıyle verilecek Klasik Tfük Musıki konserine açmakla şeref d uyduğunu söylü­ yordu. 27 Ara l ı k 1 971 paza rtesi akşa mı Kenter salonları b üyük bir d inleyici topl ul uğu i ki!. .dol muş. ayakta kalanlar olmuştu. Dr. Nevzad Atl ığ yönetimindeki Klasik Koro. De­ de Efendi'nin birbirinde n güzel eserlerini başarı i l e sun�­ m uş, İ nci Çayırl ı ve Neyzen N iyazi Sayın başarı l ı soloları i le Türk Musıkisini en mükemmel şekl iyle verm işler, �ü­ neyd Orhon'lar, Necdet Yaşa r'Lar. enstrümanlarında usta­ l ı klarını gösterm işler, 1 25. ölüm yıl ında Dede Efendi'yt b i r kere daha yaşatmışlard ı r . . . Suna Ka n ilerici, Sayın Yı ldız Kenter, Atatürk i l kele­ rine ayk ı rı ha reket eden san 'atcı ! . . . Karga lar güler buna . . . 186


Şimd�1 de değerli Best�ci ve Araştırmacı Sayın Hayri Yenigün'ü d in leyelim. Hayri Yenigün «Türk M usıkislnin Varlığı, Türk'On Varl ığıdır» d iyor ve devam ediyor : «Bir .takım zavallıla r var ki, bunlar her V·esi.le ile Türk M usıkisi'n� çatmak için kendi kendilerini ödevlendirmiş­ IErdir. Bunlara göre dünyada �ir tek mus. ıki vardır, 9 do batı musıkisidir. Türk Musıkisi yoktur, şöyle de m isal ge­ tirirler : - işte derl·er, isimlerinden de belli Acemaşirôn, Acemk ü rdi, İsfahan. . . Taşıdığı bu yabancı isimlerle nasıl bir 4Türk Musıkisi olurmuş? Musikimizin orjinal yönünü anlamak mazha riyetinden nasipsj.z, .bu kara tal i h l i ler, Türk Musıkisinde Rast, Niha­ vend, . Suzidil, FeJa hf.ezô gibi makam isimlerlni duyunca bunların İ ra l'\'da n ve �.icaz, Uşşak. Muhayyer gibi isimler• le d e karşılaşınca bunların da Arabistan'dan gelmiş old uk­ larını söylemekle davanın halledilmiş olduğunu sanıyorlar. Kendileri hôUs birer Türk olup do ancak i simlerinin Nevzad, Pevami, Dô niş olma larından b1Jnlara Acem ; Salt, Şevki vesaire olanlara da, Arap mı demek lôzım? Amerika'lılar İngilizce, Avusturya 'lılar da Almanca ko­ nuşurlar. Lô kin ne Amerika 'lılar İngiliz, ne de Avustu�ya'­ l ı lar Almandır . . . Musikimizde Şehnaz, Dügôh, Pencgôh, Dil keşnôve­ ran.. djye c:ı.nılan ve spyısı 400'ü gecen makamlarım ızın büyük bir çoğunluğunun adla rı Farsça olmakla beraber bu makamattan İ ra n musJkisi 'nde H ümayun, Mahur ve Se­ gôh gibi bir kaçına rastlanır ki bunların da seyir itiba riy­ le musıkimize nisbetle önemli farkları vardı r. İrarı musıkisi tezgôhlarında (ma kamlarında) Bidôd, EbOatô, Deşti, Efşôri, Çekôvek. . . g ibi is.i m ler yard ı r ve tasnif (şarkı) larının düzenleri de musikimj,zde olduğu g i ­ bi genel olara k b i r ruba i tarzınd9 zem in, zama f! . miyan. nakaratla mısralanmış şekilde p� deği ldir. 1

1 87


« B İ L M E M Kİ N E D E M E Lİ�> Türk musıkisi'ni nas ı l ve n e suretle olursa olsun hır­ palamak isteyenlerin bizde ki makam isimlerine bakıp da musıkimizin « İ ra n'dan gelme» old uğuna hüküm vermele­ rine bilmem ki ne demeli? M usıkimiz «Arabistan'dan gelme» de değ ildir. Aksi­ ne olara k yüzl�rce yılla rdan beri d i r ki mu�ikimiz Arap rnu_­ sıkisi üzerine tamamen müessir olm uştur. M ıs ı r'da , l rak 'ta , Suriye'de velhasıl bütün Arap ül­ kelerinde isimle ri Fa rsça olan Su.zinôk, Ferôhnôk . . ve isim­ leri Arapça olan Hicôz, Uşşak ve yine isimleri Türkçe olqn Karc ıgar, l:j üzzam . . . gibi Türk Musıkisi'nin t�kmil makam­ ları Arap musıkisind e de olduğu gibi carid i r ve bu memle­ ketl€rde okunan ve ça l ınan bütü n bu makamların esasla­ rında hiçbir değ iş i k l i k yoktur. Ancak Ara pların tevşi h (beste) f e r i Türk musıkisi mpkamları çerçevesinde b u l u n ­ m a k l a bera ber l isandaki lehçe fa rkı gibi ça l ı n ı ş v e oku­ n uşları ya l n ız tavır itibariyle (Arabesk) tir İşte o kadar. TÜ RKLERİN ESERİ Bugün Arap musıkisi 'nde de ( Rast) dan (Yagôh) a kada r ça l ı n � n bilumum Peşrev ve sazsema iler, Emin Ağa, Rıza Bey, Osman Bey, ,Salim Bey, Ası.m B �y ve hatta merhum �emil Bey g ibi Tür.klerin eserleri ve öz Türk mu­ sıkisi ma ka mlarının birer temel le rid i r. Klôsik M u § ıki ile uğraşan Avrupa müzi � bilginleri Batı musıkisi'nin Birinci Dü nya harbiyle beraber otuz kü­ su r yıldan beri uğrad ığı bedbahtlık karşısında acı acı sız­ lanmaktad ırlar. Avrupa, yüksek musıki kons·e rvatuarlarının varlıkla­ rına rağmen artık Bach gib.i Oratorio, Wagner gibi bir Parsifa l , Berlioz gibi Sa rdanapal e ibda edecek klôsik ve roma ntik kompozitörler yetiştiremiyor. Bu gün bol bel Yeye, Twist vs. . yarata n caz bestecHarinn ( Beethoven), l e r i , (Wagner) leri. (Symphon ies) ve (Sonates) !eriyle be­ raber tarihe sürüklemakte olduğu da meydanda . . .

1 88


M ÜZEYE KALD I R MAK Batı M usıkisi'nin bel l i olan teknik büy_ü klüğüne fuzuli tel l ô l l ı k ederken Türk Musıkisi'ni «M üzeye ka ldırma k» is­ teyen k ısa görüşl üler ewelô Batı M usıkisi'nin ma ruz kal­ d ı ğ ı d u ra k lamayı ve gelecekte ki acı k l ı h a l i n i düşünerek onu kurta rmağa ça re a ras ı n l a r, yeter . Biz buna fazl asiyle memn u n ol uruz. Elverir ki Türk M u sıkisi'nin varl ı ğ ı na göl­ ge olrnasınlar. Avrupa 'nın teknik m us ı k isi m i lletarası bir musıki ola­ ra k her zama n ele a l ı n ı r, ve bu yaşaya n ve dünyada çek kcnuşulan her höngi b i r batı d i l i n i öğretmek kadar lüzuml udur. DAVA TÜRK M US I K İ S İ ' N İ N VA R L I G I D I R H a l b u k i dôvô T ü r k m usıkisi'nin va rlığ ındad ı r Türk musıkisi' f!! i n varl ığı demektir. Kendilerini bu geniş musıki denizinde modern dans figürleri n i n dalgalarına kaptırıp da «Türk musıkisi ' atı lma ­ l ıdır» Tera nesile çırpı n a rak bağıra nlar, bu musıkinin esra r dolu. sô k i n ve va kur kaya la rı na ça rpa ra k her za man yüz­ geri döneceklerine şüphe etmes inler M İ LLİ M U Si Kİ İ s pa nya ' n ı n , Romanya ' n ı n , Finlandiya ' n ı n , Ja ponyc ' ­ n ı n . n a s ı l bir m i l li musıkisi var�a biz im d e bir m i l li m us ı ­ k i m i z va rdır. Onun da adı (TÜRK M U S i K İ S İ ) d i r . Bu koca va rlık ne müze lere sığar. ne de yaba ncılara atıl a b i l i r. Bu bizim öz m a l ımız ve öz d i l i mizd ir. Dünya var oldukça « Tü rk M usıkisi» kon uştuğ u d i l iyle birl ikte ebed iyen yaşa ­ yacak ve bu cevheri lôyık olduğu mevki e yü kseltecek b i r d a h i yet işi nceye kada r d a b u nes i l bütün yayga ra lara karş; koya rak onu korumakta ve benimsemekte devam edece ktir. .

189


TEKRAR Sayın Adnan Saygun'a dönüyoruz . . . Şu, 1 0 dakikada yepyeni b i r Türk M usıkisi yapıp do, Büyük Ata­ türk'ün, - İ şte Yeni Türk Musıkisi budur, dediğini söyleyen Sayın Sayg un'a . . . 28 Ara l ı k 1 971 ta rih l i Cumh uriyet'te bir a n ısını anlatıyor, aynen a l ıyoruz (( 1 961 yıl ında Ta h ran'da Unesco'nun önayak olduğu ul usla ra rası bir müzikoloj i konfera nsina katıldım. Konfe­ rans'ın ana konusu, Doğu 'da ve Batı'daki halk ve san'at m usıkileri n i n geleneksel şek i l l_eri n i n korunması, d iye Türk­ çeye cevirebil·ec(;lğim acayip bi r şeyd i . Benim de bir bil­ d i ri ile katıldığım bu konfera nsta batı'dan gel miş olanların deva m l ı tel ki n leri «Ama n !izler büyük bir hazi neye sahip­ siniz, sakın o hazineyi şu veya bu türlü bir bid'at ile boz­ mayınız, onu olduğu gibi saklayı nız ve oku lların ızda o yol ­ da öğretim, radyola rınızd a o yolda yayın yapa ra k yayılma­ sını sağ layın ız» yolunda idi. Ben kon uşmalar sırası nda d urmadan söz a larak dqğa kanunları na aykırı d üşen böy­ le telkinlerin çok sakat sonucltır vereceğini, toplum yaşa - · rrıı ve d üzeni değ iştikçe bu değişikliğin sa n 'atta da yankı­ sını bulmasının önüne gecilemiy.eceğ i n i a nlatmaya çalış­ tım, ama fayda vermedi, al ınan karar bu fikirlerin Unesco yoluyle qevletlere i leti l mesi merkezi nde oldu. Bunun üze­ rine kararı protesto ederek konfera nsı terkettim. Ard ından bu karara karşı yazmış olduğum raporun sonund a özet · olarak « Böyle düşünenlerin bir kısmı arkeolog kafa l ı müzikologlar, bazıları ekzotizm aşıklarıdır . . . Gerçekte bü­ tün bu efendilerin kafasında, biline altında da olsa, yatan şey, kolon iya l ist zihn iyettir» ded i m . . . » Görd ünüz mü işi? Neler duyuyoruz ba kınız . . . Bütün Batılı musıkiciler, besteciler, müzigologlar görüşlerinde hata l ı la r, sayın Soyg un ha k l ı ! . . . Bu hatıraya hiç dokunma­ mak . . bu raporu olduğu g ibi bırakmak isterd i k , ama, cok geç d uyduk bunları, bir iki satır açalım izin verirseniz Say ın Soyg un. Siz. batı formunda başa rıl ı es-erler ve1 90


ren bir bestecisin iz ve sayınız çok az . . . Türk musıkisinde de asil ekolü devam ettirebilenlerin sayısı da sizler ka­ dar. fazla değ i l . Neden? · Ö z be öz kend imizin olan bu büyük san'atı okul lara koymadığ ı m ız için . . . Türk Musıkisi, batı musı kisi gibi okullarım ıza sokulsa idi. metod ik çalış­ · malarla tedris ed ilseyd i , sizin de, bizim de ulusal musıki­ mizi ve dizileri ile bütün dünya nın alk ışlayaca ğ ı ve Büyük Ata 'nın da arzu ettiği eserler meydana çıkacaktı. Okulla­ rım ıza ya lnız bat ı musıkisi dersleri koyd uk ve batı form un­ da eserler veren sizler cıktınız . . . Her iki musı kiyi · d e çok iyi bi!enler yetişseydi ve doğuştan kabiliyet l i kişiler için­ de inan ıyoruz ki, çok sesli Türk M usıkisi 'nin asıl örnekle­ rini yapabi lecektik, ne dersi n iz? Okullarda bestecilerimi � i ta nısayd ı k . ayrı ekollerde re­ pertuar ve enstrüman dersleri değ i l de, bi r musıki ensti­ tüsünd e hoca lardan Türk M usıkisi sazlarını etüd edebil­ seyd ik, yayları beraber çeksek. m ızrabları beraber vursay­ dık ve doğuşta n besteci lerimiz öğrenim ya psalard ı , bir şeyler olmaz m ıydı dersi niz? . . . • M ERHUM Selahaddin Pına r'a bırakalım sözü ve Büyük Atatü rk'e ait hatıralarının bir kısm ı n ı di nleyelim Yıl 1 930 Arkadaşlardan Noba r, Dol mabahçe Sara­ yı 'nda Büyük Gazi 'nin huzurunda ça l ıyor. Saz mü kemmel , Gazi de zevkle dinl iyor v e bir aralık, Nobar'a soruyor «- Kendi eserleriniz de var mı?» Noba r da okumuş. Gazi bunu da pek beğenmiş; bir şa rkısını daha istem iş. Bunun üzerine Noba r «- Efendim, beni m başka şarkım yok ama, b i r ar­ kadaşımızın yeni güzel bir şarkısı va r, müsaade buyurur­ sanız onu okuyayım . . . » d iye, benim «Anladım sevm iyeceksin beni sen nazl ı çiçek Hasta ka lbim yine h icranını yalnız çekecek Bel ki ruh u m seni cılg ınco severken ölecek Yine sensin beni bir lö hza şifayöb edecek» . . .

1 91


okumuş. Nobar hak ikaten güzel okurdu. Gaz i ' n i n de pek hoşuna g itmiş - Kimin bu? Bu eserin sahibini öğ renmek isterim . . Demiş. O da - Arkadaşla rdan Ta nbüri Selô hattin . . . deyince, Gazi - Bu kabil iyetli çocuğu tan ısam . . . buy urmuş. Ertesi akşam zaten tanıştığımız K ı l ıç Ali Bey, tele­ fonla, beni davet etti . Otomobil gönderd iler. Kalktım. g it­ tim. Büyük Gazi'nin h uzuruna ilk çıkışım. Heyeca n içinde­ yim. Dolmabahçe Sarayı'nın muazzam salonunda nasıl a­ d ı m atacağımı bilmiyorum. Gazi karşıda oturuyor. Etraf da kalaba l ı k . . . Ne yapacağ ımı öğretmiş olduklarında n , el imdeki ma­ deni ta nburlQ . ilerled i m . elini öptüm, İ ltifat etti , bir yer ' J gösterdi, oturdum. Evvela bir fasıl oldu. Hanendeler okudular. ben de iştira k ettim . Bir m üddet sonra. Gazi ban a h itapla - Sizi yal n ız d i n l iyel i m . . . Dün gece Nobar Bey gü­ zel bir es€ riniz i okudu. Bi r d� sizin ağz ı n ızda n dinliyel i m . . . buyurdu. - Emredersiniz, diye okumağa hazı rla ndım ama. b!r hata edeceğ im diye ödü m kopuyordu. Tarif edil mez bir heyecan ve helecan içi ndeyd im. Hele bakı şlarım gözlerine i l tşince. büyülen m iş gibi ol uyor. titriyorum. Sazımı akort ettim ve 'ek başı ma okud u m . Cok mü­ tehassis oldu --- Bir daha okuy u n ! dedi. Bu i ltifatın verd iği sevi nçle, kabıma sığamıyaca k hale geld im, O anda dünyalar ben im oldu. Tekrar okud um. Yine ta kdir etti. Ya l n ız sazımı be­ ğ€nmemiş - Bu madeni sazı değiştirin . . . Bunda , bizim an 'a ne­ vi tanburu muzun hassasiveti vak . . . Buyurd u . O günden 1

1 92


beri. madeni saza vedô etti m . . . İtiraf ederim ki, san'atımda beni en çok teşvi k ve teşci eden , büyük halôskôr Atatürk'ün paha biçilmez ilti­ fatlarıdır. . ' .� O va kit genel i k de vard ı . Onun küçük bir ta kd i r ve teşviki, i nsana yaratma k kudretleri, hayat-0 \(e san 'ata bambaşka bir gözle bakmak, emn iyet ve c€sci retle bağ­ lanmak aşkını verird i . Ve o kadar yüksek bir sezişi vard ı ki, ta rif edemem . . . Florya deniz köşkü yen i ya pılmıştı. Bir akşam oraya davet etti l�r. Hafız Yaşı;ır da orada idi. - BJr fasıl yapın!.. Dedi. H üzzam faslı yaptık. O a ral ı k . yeni bestelediğim şu şarkı da vardı «Aşkınla s Ü (ünsem. yine aşkınla diri lsem . Bilmem k i ne yapsam da sen i n ka lbine g i rsem Bir gölge gibi, ruhunun altı nda bel i rsem . . . » Bunu. Atatürk b i l m iyord u . O 9 ece . saz hey'etiyle tıep beraber. ça ldık. söyled i k . İ l k defo d i n ledikleri bu şarkı. d i kkat naza rı çekm iş . . Fa kat zekôya bakın - Durun . . . Ded i ve bana h itapla Bu .şa rkı sizin mi? .. Diye sordu. Evet efend i m . . . Ded im. Ben anladım zaten . . . Sen bunu ya l n ız oku! Bu­ yurd u . O kalabalık saz v e hanen.d e hey'eti içinde, daha ilk duyuşta, ben i m olduğ u n u sezişi, beni bile hayrette bırak­ t ı . Bu. görülmemiş, müthiş b i r seziş hassasıdır. Sonra . son derece hassastı . . . Meselô, bir gece. yine «Gel g itme kadın» şarkısını okurken. bunun «Karşında esirim, bana d üşman gibi bakma ! . . » Yeri­ n e gelince ağlayara k, masayı terked ip uza klaştığ ını gör­ m üştüm . Onu, en son görüşı;im de, çok hazin olm uştu

1 93


Bizi Anka ra'ya davet etmişti. Nobar ve Melek Tok­ göz'le beraber, g ittik. Birbucuk ay misafiri olduk. Ra hat­ İ çmiyordu. Portakal sızl ığının henüz başladığı gü nlerd i . suyu ile iktifa ediyor, arasıra da, portakal kabu kları n ı in­ ce dil imler halinde, emiyor, çiğn iyord u . Genel ik günlerinin hôtıralarını anlatarak, o zama n lardan beri pek sevdiği : « Bôdei vuslat içilsin kôsei fağfurdan» şarkısını tekra r ettirmekten büyük bir zevk d uyuyor, hattô, kendi de, o tat­ lı sesiyle hafif hafif iştira k ediyord u.

Selahaddin PINAR • N İ C E Pına r'la r geld i geçti, N e olurd u bu isimler birer okulda eğitim görselerdi? Batı musıklsi n i n sistemi ya­ n ında kend i sistemleri n i' de öğrenen musık icilerimiz yetiş­ seydi, ne olurdu? . . . İ şte bu olmad ığı içind i r ki musıki yoz­ laşır, batısıyle, doğusuyla ça lıp çırpan sahtekô rla r yetişir ve san'at adı altı nda bir yığ ın herzeler yenird i . . . Buyurunuz şimdi d e Mesut Cem il'i d i nleyelim : « Ra hmetli Ü rd ün Emiri Abdullah Hazretleri Türkiye'­ ye i l k gelişinde, Atatürk'ün misafiri olmuştu. Bir g ü n İ s­ tanbul Valisi ra hmetl i M u h iddin Ü stündağ, Emir'in Türk musıkisi di nlemek isted iğini, kendisine musıkimizden mü­ ' nasip eserler din letmemiz için de Atatürk'ün emir verdiğin söyled i ve beni bu işe memur etti. Başl ıca arkadaşlarım Münir N u rettin, merhum üsta­ d ımız kemani Reşat Erer, Refik ve Fô h i re Ferse n. Vecihe . Da ryal . Cevdet Kozanoğlu ve birkaç gene arkadaş Flor­ ya Köşkü'ne g ittik. Emir, Ü rdün'e dönmek üzere resmi ziya retleri n i bitir­ m i ş ve birkaç gün daha hususi olarak meml·eketimizde is­ tirahat etmek ve gezmek üzere Atatürk'e veda etmişti . Bir öğ le vakti, yemeğ e otururken. biz de musıki fas­ l ına başladık. B i ri nci dakikanın içinde, rah metl i Emir'in cehresinde-

1 84


ki mônô değ işti. Elinden catal ı bıra ktı. Bir işa retle bizi susturdu ve etrafındakilere, fasih Türkcesiyle : «- Efen­ diler, ded i , böyle bir musıkiyi din lerken yemek yen ilmez. Evvelô dinliyel im. Çorbamıza sonra devam ederiz. Soğur­ sa da ziya nı yok . . » Emir'ln bu asil hareketinden hepimiz, ta hmin edece­ ğ iniz derecede, mütehassis olduk. Ancak yemeğe môn i olmamak maksadiyle, fasl ı kı­ salttık. Emir'in ya naklarından. kır sakalına doğru süzülen gözyaşları , her zama n hayalimded i r. Ve yemekte n sonra : «- Benimle beraber Yalova 'ya gelmek ister misiniz? ded i . Beraber g itti k. Ertesi akşam döndük. Bir gün sonra da, Emir, Ü rdün'e hareket etti. Aradan beş a ltı ay gecti. Yine Vali ra hmetli Ü stün­ dağ, bu defa biraz telôşlı olara k : « - Ya h u ! . . Ü rdün Emi­ rine siz bir musıki faslı yapmışsınız. . . Ne yaptınız Allah­ aşkına?ıı diye sordu. «- Va llahi fena b i r şey yapmadık efend i m ! » d iye cevap verdim. «- Hayır.. fena değ i l , cok iyi bir şey yapm ışsınız . . Esase n işte onun i ç i n d e , Atatürk, a y n ı hey'eti v e aynı eserleri bizzat d i n lemek istiyorlar. . » dedi. Eksik gedik hemen o akşam, topla n ıp Dolmabahçe E· arayı ' na gittik. Sofra her zama nki gibi kalaba l ıktı. Ü rd ün Emirinden her zaman Atatürk dedi ki «mektup al ıyorum. Her mektubunda, ısrarla , sizden di nle­ diği musıkiden bahisle bana teşekkür ediyor. Ben de size teşekkür ederim. Amma, mera k ettim. Ne yaptı n ız ki, ken­ disine bu kadar kuvvetli bir i ntiba bıra ktı? Aynı progra­ mı. ben de dinlemek isterim . . . » O a kşamki meclis, her vakitki nden fa rkl ı bir hava içinde başladı. Atcıtür!· . hiç kon uşmadan, d ikkatle d i.n l i 1 95


yordu. Progra m ı bitird iğ i m i z zaman ,,_ Şimdi a n l ıyorum» dedi ve i lav e etti « Biz, çek defa, bu musıkinin tam haysiyetini bula­ m ıyoruz. İ şte bu din lediğimiz. hakiki Türk musıkisidir ve h i ç �üphesiz, y üksek bir medeniyeti n musıkisidir. Bu m u ­ sıkiyi, bütün dünya n ı n anlaması lazımdır. Fa kat. o n u bü­ tün dünyaya an latabi lmek için. bizim m i l letçe, bugünkü medeni dünya n ı n seviyesine yükselmemiz lazımdır.» Bu sözleri. h uzurunda bulunan bütün a rkadaşlarım ve diğer zevat d uyd ular. Ya lnız musıkimizde değ i l . her tür­ l ü müessese lerim izde, dünya ölçüsünde bir başarıya ulaş­ mamız için, ne lazım olduğunu Atatü rk, işte böyle veciz iki cümle ile birdefa daha ifade ·etmiş old u . Hepimiz de, en g üzel derslerim izden birini daha almış olduk . . » • BÜYÜK Türk M i l leti n i n her kon uda Dünya ölçüsünde başa rısını i steyen Büyük Atatürk. Türk Musıkisinin de u l u ­ s a l elmasını d i lerken, duyg ularımızı atmada n . musı kimizin asil havasını bozmadan. kendi bünyesi içinde gel işmesini d i l iyordu . B u g ü n , ul uslararası başarı sağ ladığ ı n ı söyled iğimiz besteler, bu istenen musıki m i acaba. yoksa batı eseri mi? Buna karar verelim l ütfen . . . Batı musıkisini m ü kem­ mel ça lan icracılarımız var, neden? Okulda yetiştikl·eri için, doğuştan kab i l iyetli oldukları için . . . Türk Musıkisi enstrümanlarında usta san 'atçı larımız yok mu? Var . . . Ama hepsi kend i kabil iyetleri n i kendileri gelişti rmsye ça l ışmışlar, ayrı ayrı büyük sa n 'atçı larımız bir araya geldil·er m i . yay çekişlerinde, mızrap vuruşların­ da a ksa k l ı k ortaya çı kıveriyor, neden? Okulsuzluktan . . . Hepsi birer büyük sol ist d iyebileceğimiz sa n 'atçıları­ mızın ayn ı öğ retimle yetişmeleri n i ve yine okuldan yetiş­ miş kompozitörl eri m izin besteleri n i bu san 'atçıların icra etti kleri n i düşü n ü rsek. neticeye daha rahat ulaşırız sa n ı ­ rım . . . 1 96


M i llet olara k Eğilelim bu işe artık . . . M usıkimizi okula sokmanın zama n ı gelmiştir. geçmektedir. Bu şerefl i tari­ hi görevi sayın parlamenterlerimizden bir kere daha is­ tiyoruz ve bu kavganın SON KAVGA olmasını d i l iyoruz . . .

AVN İ ANIL (Musrki ve Ncto Dergisi) (Sayı : 27. Ocak 1972)

1 97



ESERLERi 1 99



AVN İ ANIL'IN ESERLER İ N İ N TAM G Ü FTELER İ Rc.�t Eserleri :

Güfte sa h ibi bel l i değ i l , elle yazılmış olarak ele geçti. im­ za yoktu, araştırıldı ise de bulunamad ı . . . ( İ lk EE3ri) Usulü Curcuna Beste lendiği Yıl 1 952

«Sordular Mecnun'a Leyla'nın saooet henesin Sineden bir ah çekip gösterdi dil-viıranesin Bir bC.i!<ışla aşıkı meftun eder çeşmanesi Neyleyim dildare müştak kılmadı dll-hanesin» •

Güfte M. Sami Aşar Usulü Semôi Bestelend iği Yıl 1 972

«Sevgin yaşatır beni, sevivermen öldürür Kendine alıştırıp, gidivermen öldürür Artık o gelmez diye beklediğim gün seni Bir akşam vakti, gellvermen öldürün •

Güfte Ruhi Karakaş Usulü Düyek Bestelendiği Yıl : 1 974

«BirC:en bire bir aşk bu, sırasız zamansız Hançer gibi saplandı, izinsiz amansız Güzelliği felaket, tarifsiz insafsız Hançer gibi saplandı, izinsiz amansız• 201


Güfte İ lham Beh lül Pektaş Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 978

«Yollara düşüyorum, sen başlıyorsun Kadehe düşüyorum, sen başlıyorsun Bu nasıl sevgi böyle Bu nasıl hayat, Yaşasam sen başlıyorsun Ölsem f:An başlıyorsun " •

Güfte : Ü l kü Aker Usulü Semôi BestE;lendiği Yıl 1 974

«Bir göz aşinalığı var aramızda Sanki s.e ninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz İsterim ki seninle birleşsin kaderimiz Sanki senin:le kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz»

202


Acem-Kürdi Eserleri : Güfte : H i kmet Şinasi Ö nol Usulü : Düyek Semöi ( Değişmel i ) Bestelend iği Y ı l 1 963

cc8ir başka edô, başka bir arzu ile getdin Akşam çöküyordu, yine bir başka güzeldi.n Sevdôlı bakışlarla gülüp, kalbimi çeldin Akşam çöküyordu, yine bi'l' başka güzeldinll •

Güfte : Veliye Yôkut Usulü Düyek Bestelend iği Yıl : 1 954 ·

« Baharla hazan blrt.eşemez, ortada yaz var Sen baha.n nda çiçeklen, ben hazanımda solayım sevgili yôr. Sende rôyihô, sende renk, bende hôtıralar var Sen baharında çiçeklen, ben hazanımda solayım sevgili yôn

203


Hicaz Eserleri : Güfte Ü mit Yaşa r Oğuzca n Usulü Düyek Bestel€ndiği Yıl 1 964

« Bir ateşim yanarım, Sen yoksan mekônım Fırtınalar içinde beni Benim senden başka

kill ü m yok dumanım yok belli değil, zamônım yok yalnız bırakma sığınacak limanım yok»

• Güfte Turgut Yarkent Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 955

« Dilşôd olacak Sacıma karlar Ne bülbül dile Saçıma karlar

diye kaç yıl avuttu felek yağmış boşuna yaz beklemek geldi., ne de açtı bir çiçek yağmış boşuna yaz beklemekıı

• Ü Güfte m it Ya şar Oğuzcan Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 962

« Bir bakıp gözlerime her şeyi anlarsın ya Benimle kederlenir benimle ağlarsın ya Şu garip karanlıklar hiç umurumda değil Batmayan güneş gibi içimde sen va'l"Sın yaıı •

Güfte Turgut Ya rkent Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 956

«Firôkınla yansa ten yine vuslat dilemem Bi-mecôl kalsam bile senden tôkat dilemem Aşıka ôşıkım ben hiç sadôkat dilemem Bi-mecôl kalsam bil e senden takat dilemem» 204


Güfte Orha n Arıta n Usulü Semôi Bt:.stelendiği Yıl 1 966

« Dilşüverdim Mecnun gibi dillere Leyla diye çok inledim boşuna Bülbül olup kan ağladım güllere leylô diye çok inledim boşuna. Yaşlar dolan gözlerimi silemem Kavuşmaktan başka bir şey diremem Neden ermem muradıma bilemem Leyla diye çok inledim boşuna» •

Güfte Cemal Atayman Usulü Aksak Bestelendiği Yıl 1 966

«Gözlerin kömür �enin Bakışın ömür senin Aşkına tutulanlar Kahırdan ölür senin. Gönlümü scına versem Bahçende bin gül dersem O zaman öldür beni Başkasına gül dersem» •

G üfte Sedat Erg i ntuğ Usulü Düyek Ee�telend iği Yıl 1 970

«Kader, kime şikôyet edeyim �eni bilemem Alrtıma ycmlmış yazısın, derinsin, silemem Doğarken yakışmış benimsin, tenimsin, silemem Alnıma yazılmış yazısın, derinsin, silemem» 205


Güfte Koray Ekener U s u l ü Düyek 8€stelendiği Yıl 1 975

«Sen saçlarıma koşan aklar gibisin Ansızı n uykularıma dolan rüyôlar gibisin Ac�lc;r, kahırlcr, dertler getirdin bana Şimdi içimde açan baharlar gibisin» •

Güfte Rüştü ' Şardağ Curcuna Usulü Bestelendiği Yıl 1 969

« Rüyô gibi uçan yıllar Biraz durun, durun biraz Kaybolan günlerim için Hesap sorun, sorun biraz. Güzel bir kumral uğruna Küstüm esmer beyazlara Bu akılsız garib başa Şimdi vurun, vurun biraZ1 • G üfte : Teki n Gön-ene Usul ü Düyek Bestelendiği Yıl 1 967

«Son gemi benim için kalkar limandan Son kanpanolar benim için vurulur Siz uyursunuz geceleri Yalnız benim sesim duyutur. Her sefer bir yıldız söner uzaklarda Sular sulara koşar içimde Her sefer bir yıldız düşer sulara Bütün ışıklar kaybolur. Siz uyursunuz geceleri Vcdnız benim sesim duyul�» 206


Güfte İ lham Beh lül Pektaş Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 967

«Sevmiyorum seni artık gözlerimi ge..i ver Yalanmış yeminlerin hep sözlerimi geri ver İ syanı tanımazdım ben seni sevmeden önce O en mahzun, o en mahcup yüzlerimi geri ven •

Güfte Yılmaz Yüksel Usulü SEmôi Bestelendiği Yıl 1 976

«Şarkılar söyle o sahillerde, rüzgarlar bana senden nağmeler getirsin, . Bırak k e ndini denizin mavi sularına, fırtınalar, seni okşayan dalgalar getirsin, Uçuşsun üzerinde endamını zevkle seyreden bahtiya r martılar; Söyle bir tanesine ne olur, bono senden selômlar getirsin• •

Güfte İ l kan San Usul ü Semôi Bestelendiği Yıl 1 977

«Gü n be gün yaşanan o hatıreıyı U n utup bir yana atmak o!maz ki Gönül yarasına yoksa ilacım Talihe boş yere çatmak olmaz ki. ÖISEm de kurtulmam ben bu acıdan Aşkın ateşidir içimde yanan Sensin beni halden hallere koyan Tanrıya gücenip küsmek olmaz ki» 207


Güfte Fethi Dincer Usu l ü C u rcuna Bestelendiği Y ı l 1 975

« Dolaşır dururum · boş yere neden Neş'e değil, keder değil, nedir bu Söylerim gönlüme dinlemez neden Emir �eğil, rica değ'il, nedir buıı •

Güfte H i l m i Saykut Usulü Düyek 8€stelendiği Y ı l 1 973

« Ne kadar ruh a yakın neş'eli halin bu gece, Her kadehte eriyor sanki melalin bu gece, Veni bir .oy gibi· mecliste gören der ki sana; Seni kıskanması bundan mı hilôlin bu gece• •

Güfte Ahmat Ilgaz Usulü Sofyon Bestelendiği Yıl 1 978

<<Bir cc;ığrına bin côn-ile gelirim Bak bir kere, bakışınla eririm Divanenim ey gül-endôm nôzenln Can yurduma gel ben cônım veririmıı

208


Hüseyni Eserleri : Güfte Ö mer Ça l ışır Usulü Curcuna Bestelendiği Yıl 1 975

«Güzel gözler menekşe, yüce dağlar mo r olur Bir ilôhi övgüsün, senden kopmak zor olur Hasretinle tutuşan yanar, yine kor olur Bir ilôhi övgüsün, senden kopmak zor olurıı •

Güfte Mustafa Yeşilova Usul ü Düyek Bestelendiği Yıl 1 977

ıdıomaklcı c;kıp taşmışım, bulutla gezip şaşmışım_ Senin için dağ aşmışım, ten gönlümü bilmez m iyim. Bağlcndım sana derinden, ayrılmışım yurt yerinden Geçtim Mecnun treninden, ben gönlümü bilmez miyim. Bağımın hasreti suya, dallar uzanmış kuytuya Gözü yoktur ki uyuya, ben gönlümü bilmez miyim»

209


Htizzam Eserleri : Güfte Cah id Öney Usulü Düyek Besteiend iği Yıl 1 955

«Ağla çeşmim sski lezzed kalmamış peymônede Nerde sôki .ehl-i diJ yok meclis-i meyhônede Ey gönül ôlem değişmiş gayn feryôd eyleme NE11tie sôki Ehl-i cm yok meclis-i meyhônede» •

G üfte İ l ha m Beh l ü l P6ktaş U � u l ü Düyek Bestelendiği Yıl 1 968

«Akşamın olduğu yerde bekl e diyorsun, gelmiyorsun Cünki seni çok sevdiğimi biliyorsun, gelmiyorsun Mevsimler gelip geçiyor sen gülüyorsun, gelmiyorsun Cünki seni çek sevcUğimi biliyorsun, gelmiyorsun» •

Güfte ı İ l ham Beh l ü l Pektaş Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 963

<cGözlerln, eenin gözlerin Beni nar rengi rüyôlarda Peşine takan gözlerin. Sabahları môvi, daha sonra yeşil, Akşamları simsiyah bakan gözlerin. GözlEırin, senin gözlerin Ö lsem dE gülen, yaşasam do gülen gözlerin Ne zcman yüzüne baksam Ne düşündüğ ümü bilen gözlerin Sabahları môvi, daha sonra yeşil, Akşamları simslydh bakan gözlerin• 210


Güfte Şahap Gürsel Usu lü Curcuna Beste lendiği Yıl 1 S69

«Ayrılık ümitluin ötesinde bir şehir Ne bir kuş, ne bi•r haber, ne de bir selôm gelir Côreslz seslenişler, beyhude tekleyişler Bir tE.Selli yerine hüzl:nlü akşam gelin •

Güfte Reşat Özpiri nccı Usulü Aksa k Bestelendiği Yıl 1 967

(GEiin Alc.:yı) « Ağlaya c.:ğlaya giderim diyor Ayağı eşikten dışarda gelin GcnlünQ bağ1amış dosta gidiyor Ayağı eşikten dışarda gelin. Beyazlar içinde bir taze bahar Giriyor haneme mehtôb gibi yar Gönlümde baharın bülbülü çağlar Oynayın a dostlar vursun davullar. •

Güfte Fah reddin Ulaş Usulü : Düyek Bestelend iği Yıl 1 974

• İ çti.ğim meydesin, duyduğu her sestesin Hayatımsın benim, aldığım nefestesin Dilimde, gönlümde unutulmaz bestesln liayatımsın benim, aldığım nefestesin• 21 1


Güfte Aloedd in Seme.rci Usulü Düyek Be.stelendiği Yıl 1 977

cıKrsmet deme hayalerime usandın s.a nırım Sözlerinde bulduğum sevgiyle avunamam Söz etme kavuşmaktan ayrılık var sanırım Gözlerinde gördüğüm müjdeye inanamam» •

G üfte : Onur Şenli Usulü Semôi Bestelendiği Yıl 1 976

« Ö mırümüzün s'on saati çalmadan gel ne olur Sensiz yorulan şu kalbim durmadan gel ne olur Yaşamak ezgisini sevdômızla söyleyellm Hafô seviyor mu diye sormadan gel ne olur. G üfte İ lkan Son Usulü Semôi Bestelendiği Y ı l 1 977

«Şu yelen �ünyôyı aşksız geçirme Gönülden gönül e akıver gitsin Ü zülme sevgilin terketU diye Sen de birisini yakıver gitsin. B ir yaprak O:üşerse bir gül bitermiş Tanrı canı bize aşk için vermiş. Biten sevgile1rin adını anma Bir tatlı a nıya katıver gitsin Unut unutanı boŞ yere yanma Aklını birine takıver gitsin. Bir yaprak düşerse bir gül bitermiş Tanrı canı bize aşk için vermiş.» 212


Güfte Ü mit Yaşar Oğuzca n Usulü Düyek Bestelendiği Yıl 1 966

« İ çimde bin türlü keder Senden gelir sana gider Alnıma yazılan kader Senden geH1r sana gider» •

Güfte Ahmet Kaçar Usulü Semôi Bestelendiği Yıl 1 969

ı< İ çimde her uyanış Seni bir başka anış Hatırlamaya çalış Bir şey unutmadın mı?

Saadetler taşıyan Hayallerde yaşayan Ayrılırken başlayan Bir şey unutmadın mı?ıı

213


K arcığar Eseri : Güfte Yı lmaz Yüksel Usulü : Curcuna · Bestelendiği Yıl 1 977

«Yeşil gözlerinde nemler Sanki çiğ düşmüş çemenlM" Büklüm büklüm yosemenler Düşmüş penbe ten üstüne. Penbe tene ·ben yaraşır Yeşil göze nem yaraşır A şıklara gam yaraşır Böylesi gam baş üstüne. Hazanımda baharımsın Tazece gül fidanım.sın Sevgili tende cônımsın Sevgin var ki can üstüne»

214


Kürdili-hicazkôr Eserleri : Güfte H a l i l Soyuer Usulü Aksak Bestelendiği Yıl 1 971

KANLICA ccBir geceye bir ömür VM'ilir Kanlıca'da İstanbul'un sırrına erilir Kanlıca'da Mehtôb oynar su ile, ışıklar gelir dile Geçmiş sevtliô!ar bile, dirilir Kanlıca'da>ı Güfte

• Turhan Oğ uzbaş

Usu lü Curcuna Bestel·s ndiği Yıl

1 965

«Bu akşam bütün meyhaneleri dolaştım istanbul'un Seni aradım kadehlerdeki dudak izlMinde Canım doya doya. sarhoş olmak istiyordu Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde» • Güfte : Baki Süha Ed iboğ l u Usulü Semôi Bestelendiğ i Y ı l

1 969

« Ey bu bahçelerde esen eskt şarkılar Nerdesiniz? Belki de ulu ağaçların yapraklarına saklanmış Uyuyorsunuz, Sanırım şu eski havuzun durgun sularında Susuyoırsunuz . . . Kimler geldi, kimler geçti Otlar sarmış bu bahçeden Kimler geldi, kimler geçti Şu kırılmış masalardan. Ey bu bahçelerde esen �ski şarkılar Nerdesiniz?» 21 5


Güfte Sedat Erg i ntuğ Usulü Düyek Bestelend iği Yıl 1 969 _

uGönül her akşam yanında görmek ister seni Gel de kadeh kadeh dolaştırma böyle beni Razıyım tahta bir masada bulsam gölgeni Get d.e kadeh kadeh dolaştınn a böyle benin •

Güfte Turhan Oğ uzbaş Usulü : Düyek Bestelend iği Yıl 1 969

uNe olur akşamlan gelsen Otursan yanı başıma Dini.esen hiç bitmeyen môcerômı Ağlarlığımı yalnız sen görsen. Sen �akunsan gözyaşlarıma dudaklarınla Her şey geçer üzülme desen Sonra sevgiyle bakıp yüzüme Yorgunsun, hadi yat desen. Ne olur biraz unutsan kendini Biraz sevsen » . . .

• Güfte Ü mit Yaşar Oğ uzca n Usulü Düyek - Semôi ( Değişme l i ) Bestelendiği Yıl 1 970

uSende bir sen yaşar ki, o sen değilsin Senden uzak o kadC1t' ki, o sen değilsin Seni senden başka bir ben bilirim Bilmediğim bir sen var ki, o sen değilsin•

216


Güfte İ lham Behlül Pektaş Usulü Düyek Bestelend iği Yıl 1 968

«Sen körfeze geldiğln zaman yıldızlar güler Susar deniz, susar rüzgar, susar birer birer Uzak bir kayadan düşünce suya gölgeler Susar deniz, susar rüzgar, susar birer birer• g Güfte ; Rüştü Şardağ Usulü : Düyek Bestelend i ğ i Yıl 1 967

«Sevil sevil de atıl, oldu mu ya! Altı n ol pula satıl, oldu mu ya! Gönül ser ayağına Ateş ol dudağına Gelmeden en sonuna Bir kitap gibi yakıl, oldu mu ya!» o Güfte Şadi Kurtul uş Usulü: Düyek Bestelend i ğ i Yıl 1 966

«Sevmek acı bir arzu derler, sevilmiyor sevenler Ağlayan şu gözlerim, ne güldü, ne de gülecekler Hayat böyle bu yoldan, daha kimler geçecekl·er Ağlayan şu gözlerim, ne güldü, ne de gülecekler» • Güfte : Ü m it Yaşar Oğ uzcan Usu lü Düyek - Semôi ( Değ işmel i ) Bestelend iği Y ı l 1 964

« Uzuyor yıllar gibi dakikalar sen yoksan Teselliler, ümitler neye yarar, sen yoksan Alev alev yanarken, bilsen nası.t her gece Bin defa ölüyorum, fecre kadar sen yoksan»' 217


Güfte : H i l m i Soykut Usulü Sofyan Bestelendiği Yıl 1 979

«Söyle ey dilber nesin sen, can mısın, canôn mısın: Gönlümü viran eden bir ôfet-1 devran mısın. Derde dermanım dedin, derdinle yaktın kalbimf Söyle Allah aşkına sen, dert misin, derman mısın,•

• Güfte : Tekin Gönene Usulü Düyek - Semôi ( Değ işmel i ) Bestelend iği Yıl 1 964

VAG MUR DUASI «Kurumuş topraklar gibiyim Öyle unutulmuş, öyle yoksun. Sen de yağmur duasına çık Sen de n e olursun. Gökyüzü s.ere serpe açık sevgilere Dualar ağlamaklı, dualar mahzun Benim fısıltım da içlerinde Duyuyor musun? Rüyômdasın bütün gece Bin bir petek örüyorum kendimce Sonra sana uza.tıyorum eııerrm t Bırakıp gidiyorsun. Sen de yağmur duasına çık Sen de ne olunun » . . .

218


G üfte : Onur Şenli Usulü : Aksa k Bestelend iğ i . Yıl : 1 974 «Biz bu sahillere nice sevdô denfzincfen geldlk

: Şu inleyen gönülden, dinmeyen hüzünden geldik Boşuna değiJ kedeı1erle bôyl• doıt pluşamuz Bu gözyaşı dery6ısına, o guzer yüzüncfen geldik»

21 9


Muhayyer - Kürdi Eserleri : G üfte Ü mit Yaşa r Oğ ırzca n Usulü Düyek Bestelend iği Yıl : 1 967

«Sen ne kadar saklasan gönlündeklnl Her şeyi bana bir bir anlatır gözlerin Dee'işmem dünyalara seni görmek zevkini Her şeyi bana bir bir anlatır gözlerin» • Güfte : Tu rhan Oğ uzbaş Usulü : Düyek Bestelend iği Yıl

1 966

« Unutulmuş ne varsa sevgrden geri kalan Bir kadeh şarap gibi içilmiş şarkılarda Bütün ışıklar sönmüş terkedilmiş hôtıran Bjr senin aydınlığın karanlık sokaklmda» o Güfte : Hüceste Aksavrın Usulü : Semôi Bestelendiği Yıl : 1 968

«0 gözleır cennetimdir, o dudaklar ateşim Ac.ınla sarhoş oldum, benim akşam güneşim Başıma dertler açtı, seni böyl,e sevişim Adınla sarhoş oldum, benim akşam güneşim» • Güfte Ü mit Yaşar Oğuzca n llsulü Aksa k Bestelendiği Y ı l 1 977

«Gitmiş ne yazık bekleme, dün gelmeyecek Artık o sevincin gülüşün gelmeyecek Elbet de yaşarsın daha pek çok güiiter Gelsin dediğin bir tek o gün gefmeyJOeb 220


Güfte M ustafa Nad i r Usulü Curcuna Bestelendiği Yıl 1 967

«Kalbimi dolduran güzel g_özterin Siyah mıydı, ela mıydı, u nuttum Yaslanıp üstünde hayal kurduğum '. Saçının rengini bile unuttum. Araya simsiyah perdeler indi Sensizlik kimsesiz yollara sindi Belki bir başkası seviyor Şimdi Ağladım, inledim, sustum. . . unutturm-;

221


Nihavend Eserteri : Güfte : Ü mit Yaşar Oğuzcan Usulü : Semôi Bestelendiği Yıl : 1 967

« İçimde nice uzun yılların özlemi var Bu gece efkarlıyım ağla gitar, çal gitar Bitmesin bu sarhoşluk sürsün sabaha kadar;· Bu gece efk6rlıyın:ı ağJa g_lfar, çal gltan •

Güfte : Rüştü Şll rdoğ� Usulü Curcuna Bestelend iği Yıl 1 968"

«Aşk bu değil yapma güzel · Sen insanı güldürürsün Sevişirken güze,I güzel Sen insanı öldürürsün• • İ Güfte lhan Behlül Pektoş Usulü : Düyek Bestelendiği Yıl : 1 973

«Aşk nedir, nasıldır, bllen var mı Sevip de ,tıer zama n gülen var mı Ben seviyorum demek çok kolay! Hadi! Öl denince, ölen var mı11· • Ü Güfte : lkü Aker Usulü Düyek Bestelend iği Yıl 1 970·· «Gözlerin bir aşk bilıTl8C9sl sorar gibi Bakışın eski günleri arar gibi

Ben sana her şeyini geri vermedim mi Öyleyse neden kalbin hala yanar glbb;. 222


Güfte H ilmi Saykut Usulü Semai Bestelend i ğ i Yıl 1 961

« Bir alev bir ışık senin bak·ışm Gözlerin içimde yanar gibidir Göğ·süne · blır tutam çi(:ek takışın Bir bahar içinde bahar gibidir. Başkadır sevdiğim senliı gözlerlri Bakışın o kadar esrarli derin Doğru da olmasa söyıediklerln Gönlüm o sözlere kanar gibidir•' •

G üfte : Ü mit Yaşar Oğuzcan Usulü : Düyek - Semôi (Del}işmeli) Bestelendiği Y ı l : 1 962

«Biraz kül, biraz duman, o benim işte Kere� misôll yanan, o benim işte inanma gözlerine, ben ben değilim Beni sevdiğin zaman, o benim lşteı

• Güfte : Ü m it Yaşa r Oğuzcan Usulü : Semôi Bestelendiği Yıl : 1 963

«Bir kerre bakanlar unutur derdr, günahı Görmem, gözünün nQruna daldıkça sat>Cihı Ben hiç bu kadar sevmedim, ömrümce slyôhr Görmem, gözünün nüruna daldıkça Sof>ôtnır 223


G üfte Orhan Arıtan Usulü : Semôi Bestelend iği Yıl : 1 967

« Diz çöksem önünde nryöz ets.em Yôr koynun açıp, gel der mi ki bilmem A ğuşuna düşsem, göz yaşı döksem Vôr rahmedip de gel der mf ki bilmem11 • G üfte : Şôdi Kurtuluş Usulü : Curcuna Bestelendiği Yıl : 1966

« Düşündükce môziyl bir rüya gibi zaman· Ne aırarken ne bulduk, şu sevdô oyunandan Ne kadar boş hayaller, zaman ne kadar yalan N e ararken ne bulduk, şu sevda oy1:1nundanıt • Güfte M. Sami Aşar · Usulü Curcuna - Düyek ( Değişmeli) Bestelendiği Yıl 1 969

«Gülünce güzelsin ağlarken güzel Gecenin koynuna yatarken güzel Çiçekler mevsimsiz açar yüzünde Uykudan sıyrılıp kalkarken güzel Bir gün öleceksin amma, en güzel

. . .

»

• G üfte : Hikmet Şınasi Ö nol Usu l ü Düyek Bestelend iği Yıl 1 964

« Her Eski Dost Eski 224

seher genceler açtıkça solan gül dökülür sevda yarasından yeni bir aşk görünür elinden kimi hasret, kimi vuslattan ölür sevdô yarasından yenf bir aşk görünün


Güfte : Baki Sühô Edi boğlu Usulü Semôi - Düyek (Değişmeli) Bestelendiğ i Yıl 1 968

«Geceler içinden bir gece seetik Hep aynı kadehten beraber içtik Yudumlar bir iksir olup taşarken Bir başka Cileme beraber geçtik. Şcwkılar dallara konan bir kuştu· Irmaklar, dereler çağlayıp çoştu Gönüller o anda yandı tuta,t11. Geceler içinden bir gece seçtik Bir başka öleme beraber geçtik .. • Güfte : Vel iye Ya kut Usul ü : Düyek Bestelend iği Yıl : 1 965

« Môziyl Gönlüm Mehtôb Gönlüm

düşündüm de yoruldum, hôlln elinde halô o geçen günlere dönmek emelinde öl11'ü me doğsa do istemem artık halô o geçen günlere dönmek emelinde• •

Güfte : Ahmet Ilgaz Usulü Değ işme l i Bestelend iği Y ı l 1 979

Hicran nedir, ne bilsin o diyarda olmayan Kapılıp sellerine, o girdabq dalmayan Cöllude kalmış �olcu, nasıl hasretse suya, Öyle yanarken gönJüm, hicranı duya duya Kimde n imdôt dilerim, kim gelir feryôdıma Düştükçe perde perde yôr Cih ile yôdımo 225


Güfte

:

Uimi Güray

Usulü : Aksak Bestelendiği Yı l

:

1 967

MUDANYA G Ü ZEL i « Marmara incisi ey şirin diyôr Yıllarca gönlümde yaşattığım yar Aşkınla harabım duymasın ağyôr Yıllarca gönlümde yaşattığım yôr. Mu d anya güzeli, Mudanya güzeli Ze�ln gözlü yar. Gel, gel, gel üzme yetişir, nazlar nlyôzlar İçilsin badeler, çalınsın sazlar Körfezde yankıla r yapsın şarkılar Yıllarca gönfümde yaşattığım yôr. Mudanya güzell, Mudanya güzeli Zeytin gözlü yfır . . . • • Güfte : Mustaftı Ege Usulü : Curcuna Bestelendiği Yır : 1 954

«Sôkl boşalan sôgara dök eski şarabtan Dem geçmede, gülz6ra hazôn inmede artık ' Devran bizi mahveylemeden kam alal ım biz Dem geçmede, gülzôra hazôn inmede artık» • Güfte : Hayri .$eneş Usulü Düyek Bestelendiği Yıl : 1 967

«Seni gördükçe gönlüm gibi, ömrüm de bir başkalaşır Sana rüya, sana hülya, sana sevda yaraşır Ömrüne zindôn olacak günlet"e girme sakın Sana rüyô, sana hülyô, sana sevda yaraşır• 226


Güfte : Ü m it Yaşar Oğuzcan UsuJü Düyek Bestelendiği Yıl 1 954

«Toprak olmaz bende tenden ' başkası Seni bunca sevmez benden başkası Ölürsem sen sağla arkamdan yeter Gelmesin kabrime senden başkası• •

Güfte : Gül Yuva Usulü Semôi Bestelendiği Yıl: 1 967

« Ü midim sen, neş'em sen, hayalim hülyam sensin Her güzellikte gülen, biricik dünyôm sensin Uyurken, uyanıkken gördüğüm ruyam &•ensin Her güzellikte gülen, biricik dünyôm sensin• • Güfte : Hüceste Aksavrın Usulü Curcuna Bestelendiği Yıl : 1 974

«Bu kadın herk8i Mecnun edecek Gözü gel gel, kaşı olmaz diyecek Gülecek, eğlenecek sevmeyecek Gözü gel gel, kaşı olmaz diyeceb • Güfte : Rüştü Şardağ Usulü : Düyek Bestelendiği Yıl : 1 975

«Orada, çok uzakta ağlayan gözlerin Öpülmeden öpülmüş, gözlerin ellerin İşitmeden duyduğum, ıslak kırık sesin Öpülmeden öpülmüş, gözlerin ellerin

var var var van 227


Güfte Usulü

Y. Kemal Bayatlı Semôi

Bestelediği Yıl : 1 977

HAYAL ŞEH İ R «Git bu mevsimde gurup vakti Clhanglr'den bak Bir zaman kendini �arşındaki rüyaya bırak. Başkadır ç Ünkt bu � kşam, bütün akşamlardan Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan. Som ateşten bu saraylarla, bütün karşıyaka Benzer üçbln sene evvelki mutantan şarka Mestolup jçtiği a.ıtın şarabın zevkinden Elde bir kırmızı kôseyle ufuktan çekilen Nice yüzbin senedir şarkı n ışık mimarı Böyle maniu r eder, ettikçe hayal, Ü sküdar'ı . . . • Güfte Fethi D inçer Usulü Düyek Bestelendiği yıl 1 972 Bir ruh aleminde perişan oldum

Gf neş doğmuş, rüzgar esmiş bana ne K a de ri mde hep üm itsi z geceler

Sabah olmuş, akşam olmuş ba n a ne • Güfte : Abbas Dem i rtaş Usulü Semôi Bestelend iği Yıl 1 979

Söyletenle, söyleyen dil hepsi bir Leyld'sıyla, Mecnun'uyla hepsi bir Çeken de bir, çektiren de hepsi bir Bir olmasa ne olurdu · kimbilir Akçasıyla, karasıyla, sarısıyla insan bir Yağan yağmur, akan ırmak, deryadeniz hepsi bir Mecnun'uyla emeli bir, Leylô'sıyla aşkı bi r Bir olmasa ne olurdu kimbilir 228


Güfte : Fikri Akurgal Usu l ü : Curcuna Bestelendiği Yıl 1 969

« Kadir Mevlam sen verirsin bu canı Ben senin dalında açan çiçeğim Nice haller geldi buldu bu teni Ben senin dalında açan çiçeğim. Çiçek idim, yaprak oldum, dal oldum Sırma saça, ela göze kul oldum Bak sonunda geçenlere yol oldum Ben senin dalında açan çiçeğim• • Güfte : Turgut Yarkent Usulü : Semôi Bestelendiği Yıl 1 979

«Mihrabım diyerek sana yüz vlft"dum Gönlümün dalında bir yuva kurdum � lardan beridir yalvarıp durdum Sevglllm demeyi öğretemedim \

Gömünde sevgime yer vermedin efe · Vabcin güllerini hep derledin de · Erlerin ismini ezberleein de Bir benim ac;ımı öğretemedim. Sonunda hicranı öğrettin bana Ben sana sevmeyi öğretemedim•

229


Nikriz Eseri : Güfte : Hilmi Saykut Usu l ü : Düyek . Bestelendiği Yıl 1 972

«Neden hiç dinmiyor göz yaşların bi-çôıre gönlüm Perişan halinin tesiri yok mu yare gönlüm Şikayet etme oğyare, sitemkar olma yare Sevenler söylemez her hôlini, ôvôıre gönlüm•

Segah Eseri : Güfte : Şadi Kurt ul uş Us ulü : Semdi Bestelend iği Yıl : 1 972

«Ne varsa gözlerimde senden kalan bir yalan Her güzel şey o aşktan yalnız unutulmayan Bu şarkı göyle bitsin, söylenip duyulmadan Her güzel şey o aşktan yalnız unutulmayan»

Süznôk Eseri : Güfte Hüceste Aksavrın Usulü Aksak Bestelendi ğ i Yıl : 1 968

«Seni aşka gizledim baksal<R' göremezler Öylestne sevdim ki, ne türlü- _bilemezler Canıma can yazmışım, ölsem de silemezler Öylesine sevdim ki, ne türlü l;>ifemezler11 230


SOz-i Dil Eserleri : Güfte : T�ki n Gönene Usu l ü Semôi Bestelend iği Ta rih

1 967

« Unutamıyorum, unutamıyorum Gecem yok artık, gündüzüm yok Tek sen varsın, senin saçların var Dalgın, ıslak gözlerin var. Güneş seninle doğuyor hergüiı Her yerde seni arıyorum Her şeyde seni Cft'ıyorum e·irakma elerimi, bırakma Unutamıyorum ı . . .

o Güfte : Ü mit Yaşar Oğuzca n Usulü : -Düyek Bestelendiği Yıl : 1 968

«Gül biraz bunca keder;- bunca göz yaşı b4�sin Gül biraz, şu gök' kubbe kahkahanı işitsin Her gidenin ardından koşmaya değmez hbyat Geı.eceklerl bekle, gidecek varsın gj�slnı

231


Yegah Eseri : Güfte : Ceyhun Savaşan Usulü Düyek Bestelend iği Yıl : 1 970·

« Bahçemde güller soldu, mevsim hazana-döndü Kuşla r ötmüyor artık, o esltl bahçelerde Her gün derman aradım göntümdekl şu . derde Hiuan çıktı karşıma, inan ki her seferde. •

UşŞClk Eseri : Güfte Turhan Oğuzbaş Usulü : Düyek Bestelend iği Yıl : 1 965

YALAN YILLAR «Ne yeşili, ne siyahı Gözümde hep gözleri var Seviyorum diye beni Aldattınız yalan yıllar. Zaman olur kuŞ gibiyim Bir gün hazan, bir gün bahar Aşkı sizden öğrenmiştim Sevmediniz yalan yıllar. Oysa ben hep onu sevdim Bazen gülse, bazen ağlar · Peteğime bal istedim Vermediniz yalan yıllar » . . .

232


GÜFTELERİNİ B ESTELEOİ6 İM ŞAİRLER Turgut YARKENT, İ . BP-hlôl Pl;:KTAŞ, Ü . Yaşar OG UZ­ CAN, Gemci ATAYMAN. Rüştü ŞARDA G , Vel iye YAKUT, H il m i SOYKUT, La mi G Ü RAY, Ö mer CA LIŞIR. Şadi KUR­ TULUŞ, Fethi D İ NÇER. Gül YUVA, Hayri ŞEN EŞ, Ahmet ILGAZ, Orhan ARITAN, Alaeddin S E M E RC İ . Tekin G Ö ­ N E N Ç, Yılmaz Y Ü KSEL, Tu rha n O G UZBAŞ , O n u r Ş E N L İ , H i kmet Şinasi Ö NOL, Mustafa NAD İ R. Fahri U LAŞ, Şa­ hap G Ü RSEL, İ lkan SAN, Ce h it Ö N EY, Reşat ÔZ P İ R İ NCC İ . Mustafa Y EŞ İ LOVA. Sami AŞAR. Sedat ERG İ NTU G , Ah­ met KACAR. Koray E K E N E R . B. Süha ED İ BO G LU, Hüces­ te AKSAVRIN, M ustafa EGE, Halil SOYUER. Ü lkü AKER. Fikri AKU RGAL, Ruhi KARAKAŞ.

233


HERŞEY I C I N TEŞEKKÜ RLER. SAGOLUN. AVN İ ANIL · 7 Temmuz 1 979 İZM İ R 234



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.