D.Draaisma: Yaşlandıkça hayat neden çabuk geçer?

Page 1

YAŞLANDIKÇA HAYAT NEDEN ÇABUK GEÇER Douwe Draaisma (*) “Bellek, Canı Nereye İsterse Oraya Oturan bir Köpek Gibidir” Belleğimizin kendi iradesi vardır. “Bunu hiç unutmamalıyım, bu anı aklından çıkarmamalıyım, bu bakışı, bu duyguyu, bu dokunuşu asla unutamam.” deriz, ama birkaç ay, hatta birkaç gün geçtikten sonra bu anıyı hatırlayacağımızı ümit ettiğimiz renkte, kokuda ve ya tadta hatırlayamadığımızı görürüz. Cees Nooteboom Rituals’da (Ritüeller) “Belek, canı nereye isterse oraya oturan bir köpek gibidir,” der. Belleğimiz bir şeyi muhafaza etmeme emrimizi de kaale almaz: “Keşke bunu görmeseydim, yaşamasaydı, duymasaydım; bunu tamamen unutabilsem,” deriz. Ama hepsi boşunadır; unutmak istediğimiz şey gece, uykumuz kaçtığında kendiliğinden, davetsiz bir şekilde çıkıverir tekrar karşımıza. Bellek o zaman da bir köpek gibidir; az önce attığımız şeyi kuyruğunu sallaya sallaya bize geri getirir. Psikologlar, belleğimizin kişisel deneyimlerimizi depoladığımız bölümünü 1980’li yıllardan beri “otobiyografik bellek” adıyla anıyorlar. Otobiyografik bellek aynı anda hem hatırlar hem de unutulur.  Otobiyografik belleğimizde neden üç veya dört yaşlarımızdan önceki dönemlere ait hiçbir şey yoktur?  Neden acı verici olaylar mürekkepli kalemle yazılmışçasına silinmez şekilde kaydedilir?  Gurur kırıcı olaylar neden aradan yıllar geçse de sabıka kayıtlarındakine benzer bir kesinlikle hatırlanır? Zaman zaman belleğimiz bizi gafil avlar. Bir koku, kırk yıldır düşünmediğimiz bir şeyi hatırlatır bize aniden. Yaşlıyken çocukluk anılarını kırk yaşımızdakinden daha net hatırlarız, ama bu hatırladıklarımız daha ziyade alelade, harcıalem şeylerdir. Psikologların “otobiyografik bellek” gibi bir şeyi daha düne kadar tanımlamamış olmaları tuhaf gelebilir. Bunun nedeni “bellek” sözcüğünün halk dilinde zaten hem kişisel deneyimlerinizi depolama yeteneği hem de bunları daha sonra hatırlama yeteneği anlamında kullanılmasıdır. Burada asıl sorulması gereken soru, otobiyografik bellekle ilgili araştırmaların neden bu tarihlerde başlamış olduğudur. Neden bu kadar geç başlamıştır? Wagenaar otuz yedi yaşında kendi anılarını incelemeye başlamış. Bu incelemeyi altı yılda tamamlamış. Wagenaar her gün, yaşadığı bir olayı kaydetmiş: Ne olduğunu, olayda kimlerin yer aldığını ve olayın ne zaman meydana geldiğini not etmiş. Bu notların yanında bu olayın duygusal yönden kendisini ne kadar etkilediğini ve olayın ne derece önemli veya güzel olduğunu, 1 ila 5 arasında sayılarla derecelendirmiş. Bütün bunların haricinde Wagenaar, olayı gerçekten hatırlayıp hatırlamadığını test etmesini sağlayacak, olayla ilgili önemli bir ayrıntıyı da not etmiş. 1979 ila 1983 yılları arasında kişisel olaylarla ilgili 1605 kısa rapor toplamış. Bir yıl sonra ipuçlarından birini (kim, nerede, ne zaman) rasgele seçmiş ve olayı hatırlamaya çalışmış. Bir ipucu hatırlamasına yardımcı olmayınca ikincisine, gerekirse üçüncüsüne, olayı hatırlayana kadar ne kadar ipucu gerekiyorsa hepsine başvurmuş. Günde en fazla beş olay üzerinde çalışabiliyormuş, ki bu da deneyin neden bir yıl sürdüğünü açıklıyor. Wagenaar’ın bu deneyinde ipuçları arasında “olaya kimlerin iştirak” ettiğini ve olayın “nerede” gerçekleştiğini bildirenlerin en etkili ipuçları olduğu, olayın “ne zaman” gerçekleştiğini bildiren ipuçlarının pek işe yaramadığı ortaya çıkmıştı. Toplumsal açıdan önemli olsalar da tarihlerin bellekte pek önemli bir yer işgal etmediği anlaşılmıştı. Wagenaar kısa vadede güzel olayları nahoş olaylardan daha iyi hatırladığını, ama bu farkın zamanla yok olduğunu fark etmişti.

1 www.ozetkitap.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.