M. Rauf İnan: Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati

Page 1


Her Hakkı Kültür Yayınları

iş - Türk Limited 'Şirketinindir.

Düzeni: Fahri Karogözoğlu Birinci Baskı : 7.500

Kapak

Saim Toraman Matbaası 1980/Ankara


M. RAUF

NIUSTAFA

İNAN

NECATİ

TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI



" Bir gün Büyük Millet Meclisi karşısın­ da, herhangi bir milli eğitim bakanı Zflrunlu öğrenim çağında bulunan çocuklarımızın hepsini okutmakta olduğunu ve her köyde okul ve öğ­ retmen bulunduğunu söylemek mutluluğuna kavu­ şursa, o zaman Cumhuriyet ilköğretimde ;izmiş olduğu ereğe varmış olacaktır. Ben bu mutlu ardılımı fimdiden gözlerimin karşısında görüyo· rum. Onun sevinçli, akyazılı mutluluğunu görü­ yorum. Demek Efendiler; bu ereği pek uzakta görmüyorum • . . . " " Hepiniz kabul edersiniz ki, milli eği­ tim sorunu baştan sona dek bir bilim ve uz­ manlık sorunudur. Milli eğitimde atılacak her adım incelemeyi, denemeyi ve ayırdeımeyi ge­ reksinir'. Onun içindir ki, herhangi bir milli eğitim bakam böyle bir takıma ( zümreye ) da­ yanmadıkça başarılı olamaz. Genel eğitim so­ runlarında danışmasız hiçbir karar vermemek ve her zaman en gmç öğretmenden, en büyük üstaılara dek bütün meslektaşlarımızın görüşle­ rini toplamak temel ilkelerimizdendir • • . • " MUSTAFA NECATI

(22 Nisan 1928. Tü rkiye Büyük M i l let Meclisi 'n­ de Baka n l ı k geçingesi (bütçesi) görüşü lürken) 1



ÖNSÖZ Olümü nden ya rım yüzy ı l sonra bile unutulmamış. bu s ü re içinde, ö l ü m ü n ü n y ıldön ü mlerinde anma tören leri d üzen lenm i ş , o n u açı klamak için yazı l a r yay ı m l a n m ı ş , konuşmalar yap ı l m ı ş ve 51 y ı l sonra kend isi için bir k i t a p yaz ı l m ı ş bir baka n , b i r eğiti m ba ka n ı dü nyada o l muş mudur; b i l m e m . Böyle bir öze l l iğ i ve bu özeltiği sağlaya n kişiliği olan tek b i r bakan sa n ı rı m ki MUSTAFA N E CATl 'dir.

1929'dan beri her y ı l olduğu gibi -onun ö l ü m ü n ü n y ı ldö­ n ü m ü o lan- 1 Oca k 1 961 a kşamı, . O'nun teme l i n i attığ ı Gaz+ Eğitim Enstitüsünde, Ö ğ retmen Dernekleri M i l li Federasyon u Y ü rütme Kuru lu'nca b i r onma toplantısı düzenlenm işti. O sıra­ daki M i l li Eğitim Ba kan ı n ı n ve baka n l ı k i leri gelenleri n i n , yet­ k i l i leri n i n bulunduğu o toplantıda, federasyon Y ü rütme K u ­ rul u I J . Başkanı olara k kon uşmamda Necati 'nin 1 926'daki HAYAT derg isi sayı larında çı kan 9 yazısı ile, bulunabi l i rse 1 91 9'da Ba­ l ı kesir'de yay ı m ladı ğ ı İ ZM İ R'E DOG RU gazetesinde ki ve bulu­ nabilen daha başka yazılarının bir kitap olara k Ba kan l ıkça yayımlanması n ı önerm iş, böyl e bir g irişimde Federasyon'un tüm olanaklarıyl a yard ıma haz ı r olduğunu belirtmişt i m . Bu öneri, de­ nebil i r k i , O 'nun baka n l ık dönem inde mesle kte olan ve mesleğe g i rm i ş b ul unan tüm öğ retmenlerin bir d i leğiydi . Ba ka n l ı ktan bir ses çıkmadı . Y ı l la r son ra 1978 - 79 da değerli yazar Sayı n İsma i l Karaah­ medoğl u , sah i b i ve başyazarı olduğu I LGAZ dergisinde Necati' 3


n i n 1926'da HAYAT dergisinde çıkmış 9 yazısı n ı yayı mladı. B u yazılarıyla M ustafa Necatı 50 y ı l son ra bir kez daha seslen iyor­ d u bu y ı l lara . O yazıların çıktığı aylarda

Tü rkiye iş Ban kası

Kültür ve Sanat M üşavi ri Say ı n l bra h im Cüceoğ l u ' n u n düşün cesi ve önerisi bu kitabın o rtaya çıkma­ s ı n ı n nedeni o l du . B öyl e ce M i l li Eğitim Ba kan l ı ğ ı n ı n i l g i lenme­ diği bu kitap, Tü rkiye iş Ban kas ı ' n ı n , değerli eğ iti m , b i l i m , ekin Genel M üd ü rlüğü

ve sanat alanı ndaki g i ri ş i m leri ve yay ı n l a rı a rasında b i r yapıtı oldu. Böyle y ı l lar yılı Necati 'n · i n unutu l maması . her yıl an ı lması ve bunca yıl son ra O'nu an latmayı amaçlayan bir yapıtın or­ taya çıkması. bu olağa n ü stü öze l l iğ i, bu erm işli!)i ( mazhariyeti) nedend i r? Bu kita bı okuyanlar onu görecek. a n layaca k l a rd ı r. Evri m, gelişme, i leri l i k ; o l u m l u l u kları n . ba şarıların b i r ku­ şa ktan son rakine a rta ra k akması, geçmesi i le sağ l a n ı r. Bu ev­ rim, gelişme yazı k ki eğ itimim izde ge rçe kleşmed i .

Necati 'nin

6ağ lad ı ğ ı bakan l ı k - öğretmen bütü n leşmesi dört baka n (Vasıf Çınar, Dr. Reşi t Gal ip, Saffet Arıkan ve Hasan Ali Yücel) dışın­ daki bakanlarca g ü d ü lemed i . Necati 'den 15 y ı l son ra da tüm­ den savsaklandı. bozuldu bi le. B u d u rum öğretmen y ı ğ ınıyla (kitlesiyle) baka n l ı k a rasında gitti kçe d eri n leşe n ve uçurum­ laşan b i r ayrı l ı k doğ u rdu. Sonuç ş u oldu ki, m i l li eğiti m i m izde k u ru m l9r n icel i k yön ünden g itti kçe artmasına karş ı n , n i te l i k yö­ n ü nden öylesi n e yitiklere u ğ radı ki, 1946'ya dek ei:)itim görüş­ lerin de ve yöntemlerinde sağ lanan geniş gelişmeler, atı l ı mlar birden d u rd u ve geri ledi. Okullarım ızda en i le ri ü l kelerin eğ i­ t i m görü şleri, eğiti m yönte m leri sağ lan maya ça l ı ş ı l ı rken k i mi alan larda sağ l a n m ışken ve geleneksel eğitim aşılara k , geliş­ mekte olan tüm ü l k e lere örnek olaca k Atatü rk'ün isted i ğ i yön­ temler bile bulun muş. kurumlar ku rulara k uyg u l a n m ı ş . gerçe k­ leştiril m işken onlardan i z ka lmadı. 4


Okul larımız. eğ itimden yoksun birer ea lt ve soyut öOretlm kurumları d u rumuna d ü ştü : i k i l i , ü c l ü ve 150, en cok 180 gün lük bir öğretimle. o da s i mgesel bir d u ru m a ldı. Ôğ retmen l ll)ln de bu a rada sayg ı n l ı ğ ı , birliktel i ğ i ve mesle ksel i l ke. amaç, ca ba bütü n l ü ğ ü boz u l du. sayg ı n l ığ ı n

M ustafa Necotl 'nln

bozu l masıyla

öğ retmen l i ğ imiz

sağ lamış oldul)u bu örgütlere

bölün d ü

örgütler o rasında o rta k b i r görüş. amaç v e gerçek ü l kü ka l ­ m a d ı . Bu nedenle tari hte görü lmemiş korku n ç v e a c ı bir uyum­ suzluk. an laşmaz l ı k ve karşıtl ı k o rtaya cıktı. Bun u ö n lemesi, öğ retmen leri C u m h u riyet'ln

ilk 23 y ı l ı n dak i gibi

kaynaştırması. önderl i k ederek, onların

b i rbirleriyle

ö rg ü tleri yol uyla ve

ara c ı l ığ ıyla mesle kte gelişmelerini sağ laması gereken bakanl ı k, yet k i l i ler, yöneticile r tümden i lg isiz ve a l d ı rışsız ka l d ı l a r. So­ nuç bug ü n kü acı ve a c ı k l ı d u rumd ur. Bu kitap ya kın ve u za k gelecekte m illi el)ltimdeki bakan­ larımızın. yetk i l i lerimizin ve yönetici lerimizin, deneticlleri mlzln, öğretmen örgütlerindeki yönetici leri m izin,

başkanlarımızın ve

t ü m öğretmen leri m izin, o n u okurken yepyen i görüşlerle o l u m ­ suzlu kları kavraya raf<. yepye n i davran ışk>rla -Mustafa Necati, Ha san A l i Yüce l dönemlerinde ki- görev a n layışına ve sorumlu luk b i l i n c i n e kavuşaca k ları umutlarıyla ve bun un g erce kleşme&I di­ lekleriyle yazı l d ı . Bu kitap Necati 'nin devrime sağ lam i n a n c ı ,

M u stafa Ke­

m a l 'e, Mustafa Kemalciliğe, bug ü n k ü deyimiyle Atatü rkçü lüğe sağ lam bağ l ı l ığ ı v e atı l ı mlarıyla, yoksu n l ukları n tüm yurt ha­ vası n ı doldurduğu o y ı l l a rda, o yo klu klardan nasıl

olanaklar,

olanaklardan nasıl varlıklar sağla d ı ğ ı n ı n da öyküsü olaca ktır. B ugün lerimizd e ve gelece k leri m izde m i l l i eğitim ba ka n ları­ m ızın M u stafa Necati'yl, d uyg u ları , d ü şünceleri ve t ü m kişil il)I i le ya kından tan ıyara k , onun sağ ladığı uyumlu ve o l u m l u havayı

5


eğitim a i lesinde .sa ğ l a maya , O'n u n sağ ladığı atı l ı m ları, o ola· n a ksızlıklar içindeki o l u m l u l u kları ve başarıları yakından bile­ rek eğiti m i mize gerçek bir evri m , gelişme ve i leri l i k getirmeleri d i lekleri ve umutlarıyla do yazıldı bu kitap. Bir d i l eğ i m d e Hasan Ali Yücel için, O'nu her yan ıyla tanıtaca k bir kitabın ortaya çı kmasıdır. Onun la do kal mayara k , bugün eğiti m ad ı n ı taşı­ yan fakü ltede, çeşitli ü n i versiteleri m i zdeki kürsü lerde eğitim içi n olan bili msel çalışmaların kend i geçmişim izdeki eğiti m i m ize dön ü k a raştırmalara yöne lmesid i r . ö zell i k le. Cum h u riyet ' i n gerçekte bir eğitim v e e k i n devleti dönem ini si mgeleyen i l k 23 y ı l ı n da k i tümden kend i m i ze özg ü , bu nedenle de tüm üyle ulu· sa l olan Atatürkçü eğitim girişim ve uyg u lamaları m ız ı n . yön­ temleri m i z i n , eğitim kurumla rım ızı n , gerçekten o lağa n üstü bo· şarıları neden iyle y u karıda odları geçen bakanları m ı zı n . eğitim ­ c i lerimizin -bire r do ktora konusu yapı lara k- i n ce lenmeleri. araştı rı l ma ları çok gereklidir. 40 yılı aşkındır, her y ı l ı n i l k g ü n ü çeşitl i gazetelerde, der­ gilerde, Necati'y i gelecek öğretmen kuşaklarına tanıtmak için yazıları m cıktı. Anca k, bu kon uda bir kita p yazmay ı hic düşüne­ mem işti m . Bu yapıtın ortaya çıkması Sayın İ bra h i m Cüceoğ l u' n u n önerisi ile oldu. Yazarken i ç i m i dolduran d i l e k le r ve u m ut· far gerçekleşirse. bunda onun payı çok büyü ktür. Bunu bir gö­ n ü l borcu olarak bel irtme l iyim. Anka ra-Karo rgôhtepe, Mart 1980

6


Bu küçük yapıtı, Kayseri'nin Zincidere köyündeki bir öğretmeni bile düşünecek, ona kitap armağan edeı:ek kadar büyük gönül ve ruh sahibi MAARlF VEKlLl MUSTAFA NECATl'nin bütün Türk öğretmenlerinin kalplerinde minnet ve ihtiramla halelenen ve genç öğretmen nesilleri­ ninde kalplerinde aynı ihtiramla yaşayacak olan aziz hatırasına bir şükran borcu olarak sunuyo­ rum.

O büyük adam irfan hayatımıza mert, asil ve yüksek karakteriyle engin bir 'Decit tıe heyecan getirmiş, hak ve hakikatseverliğiyle mes­ leğimizde kuuvetli bir güven, sevgi, samimiyet 'De tıefa sağlamış, çalışma hayatımıza zevkli bir hamle, içli bir huzur ve emniyet tıermiş, öğret­ menliğe büyük bir şeref, değer ve itibar kazan­ dırmıştı. (COCUGA G Ö RE O K U L VE İ LKSINIF

Ö ZELU KLERI -1950)

M . Rauf inan 7



I

-

ÖLÜMSÜZLEŞEN ADAM Duyguları, Düşünceleri, Umutları, Unıunçlar fJe Sevgileri ile Yaşayan Maarif Vekil

M USTAFA

N E C AT I

Yarım yüzy ı l ı aştı; her y ı l ı n i l k g ü n ü Türk öğretme n leri n i n gön l ü n e b i r ad seslen i r: Bu M ustafa Necati 'dir. U n u t u l maya n ba ka n M u stafa Necati . O g ü n An ka ra 'da öğretmenl erden bir çelen k O ' n u n gömü. tünü çevreler. Yurdun bir çok yerinde O'nun adın ı ve görsü s ü n ü ( hayalin i ) . o adın öğ retmen l iğe geti rd i ğ i d u yg u lar ve görüşler­ le, övg ü ler ve özlemlerle bin lerce. onbinlerce öğ retmenden çi­ çekler, demetler, değerler sorar. O gün mesle k

derg i lerinde

O ' n u an latan yaz ı l a r çıkar, en az yarım y üzyıldır. O, öğretmen gönü l lerini kuc a k la yan adamd ır. Doğ u m gibi, ölüm de t ü m insan lar için değişmez ve ay­ rımsız orta k yazg ı d ı r. N e var k i , k i m i leri yapıtları ve değerle­ riyle. değerleri ve yapıtları ölçüsünde ö l ü msüzleşi rler. Ç ü n k ü i n sa n l a r a n c a k d ü ş ü n leri. yapıtları v e değerleriyle insandırlar. onlar ölçüsünde yaşarlar. Necati ' n i n ça l ı şma a rkadaşlarında n . bu nite l i kte kl,

Rüştü

Uzel her 20 Oca k, Hasan Ali Yücel her 26 Şubat. lsmall Hakkı 9


Tonguç her 23 Hazi·ra n günü Türk öğretme n i n ı n d e ğe r b i l i r l i k, sevgi ve bağ l ı l ı k (vefa ) dolu gön l ü nde ca n la n ı r. Türk öğ retmen i n i n değerlend i rme. değer bi çme ölçüsü çok sağlam ve sağ l ı k l ı d ı r. O ken d i ba ka n l ığ ı n a çok yakışır kişi l i k­ teki beşini u n utmaz : M u stafa Necati, Vasıf Cınar. Dr. Reşit Gal ip, Soffet Arıkan ve Hasan Ali Yüceıııı. C u m h u riyet Milli Eğitim Ba ka n ları öğretmen gön ü l lerinde -n iteli klerine göre- ü çe ayrı l ı rla r:

1

-

Tüm üyle u n u t u l m u ş olanlar : Onlar bu mesleğe h i ç gelmemiş g i bidi rler ; belleklerde ad ları b i le

kalma­

m ı ştır.

2 - Fıkralaşmış olanlar : Fı kra la rı a n latı lıp g ü l ü nenler ya da kızılanlar, verilenlerd i r. 3

-

Destanlaşmış olan lar : U n utulmaya n lar bun lard ı r. Ko­ nuşulurıa r, söylen i rler. n itel i k leri, üstü n l ü kleri be l i rti­ lenler. özlem leri duyula n la r, sevgi ve sayg ı i le a n la­ t ı l a n la rd ı r b u n lar. Başta . bunca yıl son ra kardeş ruh l u g e n ç Mustafa Necati gel i r.

Her y ı l ı n i l k g ü n ü Necati'nln a d ı çevresinde o l uşan ayla O'nu n T ü rk Öğretme n l i ğ i n e a rmağan ettiği.

kazandırdığı ve

ödev olara k verdiği sevg i, i çten l i k ve bağ l ı l ı ğ ı n . onun a n ısı önün de. ru h u karşısında yapı lan bir değerlend i rme ve ve rilen bir sınavd ır. Bir sevg i, i çtenlik ve bağ l ı l ı k sınavı . Necati gibi, böyle yarım yüzy ı l ı a ş k ı n d ı r a n ı l a n , böyle ola­ ğ a n ü stü bağ l ı l ı k gören başka bir baka n d ü nyada o l m u ş muuı

10

Genç yaşlarında gitmiş olan Vasıf Çınar. Mustafa ı-.;ecaıi, Dr. �on duraklarında bir aradadırlar. İlk giden Necati ikisinin Ha.�an Ali Yücel az ötode yatar.

Reşit Galip arasındadır;


dur, bilmem. Bu ad, bu anılar öğretmenler arasında kuşaktan kuşağa aktarılacak, O'nun kişiliği, nitelikleri, özellikleri, amaç­ ları, umunçları (emelleri) genç öğretmen kuşaklarına ve gele­ cek milli eğitim yöneticilerine, yetkililerine tanıtılacak. onların bilinçlerine kazandırılacaktır. Geçen bu 50 yıl içinde artık O'nu tanıtacak, anlatacak pek yakını kalmadı. Umarım ki, bu kitap o hizmeti görecektir.

OLUŞUMU , GEÇM İŞİ 1894'te izmir'de doğmuş. Darendeli Halil Beyin

oğludur.

lzmir ldadisi'nde ve İstanbul Hukuk Okulu'nda okumuş; 1914'te lzmir'de avukat. Kız Öğretmen Okulu'nda ve Vasıf Cınar'la birlikte Şark ldadisi'nde öğretmen ve yönetici olarak çalışmış, Demir Yollarında hukuk danışmanlığı yapmı·ş. 14 Mayıs 1919 · gecesi o zaman. mezarlık olan, bugünk_ü Bahrib� bCJ Porkı'ncfo İzmir halkını toplayarak ertesi gün boşloyo9ok olan Yunan sol-. dırısına karşı direnmeye çağırmıştır. Sonra Bolıkesir'de İZMIR'!= DO�RU gazetesinin. arkadaşı Vasıfla birlikte sahibi ve yazarı, Soma, Bergama. Akhisar savaş bölgelerinde Bulgurcu Meh!'let Efe ile birlikte düşmana karşı çete savaşçısı (gerillacı) olarak Kuvoyı Milliye Komutanı, 19�Q'd _ e Türkiye Büyük Millet Mec­ llsf'nde Saruhan Mebusu (Manisa Milletvekili) ve Karadeniz kıyılarındaki Rum Pontus eylemini soruşturmaya görevli. Kas­ tamonu lstiklôl (Bağımsızlık) Mahkemesi Başkanı, Meclis'te Müdafaai Hukuk Gurubu Kôtibi, 1923'te Mübadele imar ve iskôn Vekili (Bakanı). (Anılarımda yanılmıyorsam, Lozan Anlaşması'n­ daki savaş ödencesi (harp tazminatı) karşılığı olarak bize bı­ rakılan Karaağaç için «Ben oranın topraklarıyla mı yanmış. yı­ kılmış Ege'yi bayındırlaştıracağım ve ac kalmış halkını doyu­ racağım?» gibi eleştirilerde bulunmuştu

Meclis'te.). 1924'te 11


Adalet Bakanı, Şeyh Soit ayaklanmasında kısa süre savcı, 20 Aralık 1925'ten 1 Ocak 1929'0 dek Maarif Vekili (Milli Eğitim Bo· kcinı) , bu orada iki yıl Muallimler Biİ'İİği Genel Başkanı. O'nun bugüne dek unutulmamasını, öğretmen belleklerinde ve eğitim torfüimlzde özel bir yer olmasını sağlayan bu 4 yıllık Maarif Vekilliğidir. O 4 yıl, ulusal eğitimimizde köklü bir devri· min ve güçlü bir atılımın başlangıcıdır. O'nun bu bakanlığındaki büyük boşonlorının ve kişiliğindeki niteliklerinin ortaya çıkma­ sını sağlayan neden, öğretmene, öğretmenliğe kazandırdığı say­ gınlık. değer ve lçtenliklerdir. O yıllar Bakanlık, Öğretmenler Bir· liği, okullar, öğretmenler, yöneticiler, deneticiler öğretim ve eği­ tim coşkusu içinde bütü nleşmiş, O'nun kişiliğinde özdeşleşmişti. Öğretmenin inanı, gü veni, onuru, içtenliği, erinci O'ndo ypn­ sırdı san k i . Tüm eğitim örgütünde yapmacıksız. zorla masız bir sevgi, saygı ve içtenlik havası eserdi. Görev bağlılığı, içten ödev sevgisi, coşkusu ve töresi (ahlakı) bir hava gibi soluk· lonırdı. Resmillğln artık alıştığımız duygusuz, içtenliksiz ve so­ · ğuk, yapmacıklı ve maskeli ·asık yüzü yoktu. Olabilse gülünç­ leşirdi kesenkes.

BiR MEKTUP VE BiR KiTAPLA NELER OLMAZDI ! Onun bakanlığında, öğ retmenlere , hele mesleğe yeni giren­ lere nasıl bir yakınlık ve ilgi i l e davranılması. onların kişisel yaşamları. sorunları. s ı k ıntıları ve gereksin meleri ile ilgilenilmesi için valilere. milli eğitim müdürlerine kesi n buyrukları olan ayrıntılı bir çok genelgeler gönderi l m işti . [Bu genelgeler ve oy· rıco İçişleri Bakanı Cemil Bey'in -sanırım Uybodın- bu konu· daki genelgeleri mllli eğitim müdürlüklerinin o yıllardaki belge­

l i kleri n de -arşivlerinde-. yok edilmemişse . sa k l ı d ı r. Bunları 12


1 938, 1939'1ardo M a n isa M i l li Eğitim M üd ü rlüğü ' n ü n belgel i ğ in­ de çeş itl i genelgeler olara k bulm uşt u k .] Ayrıca mesleğe yen i g i ­ renlere, öğretmen okullarından yeni çıkanlara bir mektupla m es l eğ i n e tk in l i ğ i n i a n latacak, istençleri (iradeleri ) g üçlen d i re­ cek kitaplar (BEY AZ ZAM B AKLAR M E M LEKETiNDE, M EFKO­ RECI MUALL M i ) gibi ayrıca, okumayı seven ve s ü rekli olara k ken d i s i n i yetiştirme çabasında olanlara -onları n a s ı l saptıyord u bilmem- eğiti m le i l g i l i değerl i b i r kita p gönderi rd i . (Gene öğ­ retmenlere, süre k l i o kuyan öğre tmen lere , ayrıca t ü m öğ ret­ menlere gönderdiği me k t u pl arı n örnekleri ve üc tanesin i n tıpkı çek i m leri son soyfalardodır.) Her öğretmen i n o n u ru n u , sayg ı n l ı ğ ı n ı , üzüntüsü n ü , sıkın· tısı n ı kendi i çinde, kend i varl ı ğ ı nda duyard ı san k i . H a ksız bir duru mla karşı laşmak öğretmenler a rasında düşlenemezd i bi le. B i r öğretmeni n soruşturma geçirmesi ya da ceza o l m a s ı . hele isteğ i olmadan başka bir yere ata n ması duyul mazd ı , ç ü n k ü ol­ mazd ı . En zor soru n l a r O'n u n bir mektubuyla ve O'na özg ü bir kararla çözü mlen i rd i .

ILGINC B i R ÖRNEK O zaman ki ad ıyla M a raş'ın m i l letvekil leri kendisi ne moarif m ü d ü rü ( m i l li e ğ i t i m müdürü ) Neşet B eyi n (Şaylan)

yaptığı

meslek to p lan t ıla r ı ndan düzen lediği balolardan kesin bir dille .

ya k ı n m ış la r. halkın bun u i s tem ed i ğ i n i söylemişler. Necati . ma­ arif müdürüne bir mektup yazara k, cBu yakınmalar sü rerse se­ ni oradan başka ve

daha büyü k bir ile atayacaOım.

bu güzel girişimlerinden vazgeçersen sen i maarif

Ancak,

müdürlüğü

görevinden a l ı rım.ı demiş. 13


YOKLUKLAR İCİNDE BİLE

Mecl is'teki konuşmalarında belirttiği gibi, o k u l yoktu. o rac yoktu . poro yoktu, öğretm e n yo k t u . O. bu yo k l u k l a r ı yen meye kend i s i n i y ü k ü m l ü görmüş ve yen meye başlamıştı b i l e . Bu

yenme g i rişim ve ça ba ları n ı n öy k ü leri n i açıkla maya b i r kitabın oy l u m u yetmez. B u n l a rı ince letmek, öğrenmek, bu k i ta ptan son­ ra . geleceğin görev ve soru m l u l u k b i l i nci sağ lam baka n larına d üşer. Yine verilecek dokto ra tezleriyle C u m h u riyet ' i n o ilk y ı l l a ­ rın ı n eğitim d u ru m u n u . atı l ı m la rı n ı , koş u l la rı n ı i n celetmek, araş­ tırmak Eğiti m Fa kü l tem ize. ü n iversiteleri m i z i n e ğ i t i m k ü rsüleri­ ne düser.

Yurdunun 3/5'i savaş a l a n ı ol m u ş . n ü f u s u n u n 2/5'i yitmiş yorg u n ve yoksu l halkın, yan ı k ve yıkı k yurd u n eğitim gerek­ sin meleri n i sağlamak için T ü r k Ul usu'nu biran önce okumaz yazmazlıktan kurtarmak, insa n l ı k ve yurttaşl ı k h a k ve ödevleri­ n i n , soru m l u l uğunun bilincine vard ı rm a k i ç i n yoklu klardan ola­ r.aklar n a sı l çı karılabi l i r, bu, O'nun olağan üstü n iteliği idi. -��­ zelden öğretmen sağlama yol ları n ı bulmak, köy öğretmen okul­ ları, Orta Ö ğ retme n Okulu - Gazi Eğitim Enstitüsü. köy, şe h i r yatılı okulları . h a l k dersaneleri, m i l let mektepleri açmak, en yeni ve e n i leri eğitim ve öğret i m yöntemleri n i o ku l l a r ı m ı zda uyg u­ lamak O'n u n h ızla el attığı g i ri ş imle rd i .

Yeni yazın ı n tüm y u rtta bir a n önce öğretilerek ulusun. m i l let mektepleriyle tümden ve kesin l i kle okur - yazarlığın ı sağlamak seferberl iğine başlam a k için coşku i le, g üçlü umutla hazırlandığı 1929 y ı l ı n ı n ilk g ü n ü göçmüştü O . Sanki felek. ka­ ran h kçılarıa. halk ayd ı n l ı ğ ı n ı n

düşmanlarıyla işbirliği ederek,

Türk Ulusu ' n un okumaz-yazmazlı ktan kurtulmas ı n ı çekememiş hıncın ı ondan almıştı. 14


BAKANLIK KİŞİLIGI

O n u n . ba ka n l ı ğ ındaki olağanüstü başarıları şu toplanabi l i r : 1

-

2

-

3 -

üc

olanda

Eğitime, m i lli eğitime geti rd i ğ i atılı m , gelişme ve hız;

Eğitim a i lesine, e ğ i ti m örg ütüne getird i ğ i uyum, içten­ l i k, erin e ve bağ l ı l ı k; Ö ğ ret menliğe sağladığ ı büy ü k sayg ınlık, değer ve g ü ­ ven .

Eğitime Getirdikleri : O y ıllara gözlerimizi çev i rd i ğ i m i z za ­ m a n görd ü ğ ü m ü z d u r u m -yu karıda değ i n d i ğ i m iz g i bi- korkunç bi r yokluğun kapkara reng id i r. Y u rd u n doğusu Sivas yakın ına. batısı Ankara ya kın ına, g ü neyi Orta Anadolu'yo dek düşman saldı rısına u ğ ra m ı ş kuzeyde b i r Pontus Rum devleti k u rulmak i ç i n kan l ı çete çatışmaları sürmüş. bugün düşlenebi lmesi ola­ n a ksız özveriler. k a h ramanlıklarla. 2/3'ü savaş olanları ola ra k yan m ı ş yıkılmış topra klarda 2/3 ü n ü yitirmiş. ka lanı da 1 1 yıl b u topra kla rda. daha önceleri de Yemen'lerde. Balkonla rda sür­ d ü rdüğü savaşla rla m ilyonlarca gene yavrusundan olm uş. ko­ ca bir i mparatorl u ktan bu a nayurt parçası n ı ne zorlukla rla kur­ tarm ış. yorg u n . bitkin bu u l us u n yoksullu k -dondurucu bir k ı ş g i bi- her ya n ı n ı sarmıştır. M i lyon lar yaşamla rı n ı , oğu l ların ı n ka n ları y l a sulanmış toprak onanın kendiliğinden l ü tfettiği bit­ ki lerle sürd ürmeye çalışmakta. S u . yol . hasta ne, hek i m , mü­ hendis. sanatçı, d uvarcı. terzi. ayakkabıcı. marangoz. dem i rci. aydın. nite likli insan gücü yokluğu gibi. öğretmen. okul da yok. Anca k . bu yokl ukların üstünde büyük bir ışık g ö n ü l l e ri ayd ı nlatı­ yor. ısıtıyor ve g ü çlend i riyor: Başta b u l u na n olağa n ü stü bir ô n ­ der'i n çevresine topladığı kah ramanlarla sağladığı yönetimin ve r ,

-

15


d i ğ i yüre klil i k , sevg i , u m ut. geleceğe ve topluma g üvenle g ü çlü bir inan. yapıc ı l ı k cabası ve coşkusu. 9 Şubot 1 926'da M u stafa Necati gazetecilerle yaptığ ı kon u ş­ mada y u rd u n eğitim d u r u m u n u a ç ı klam ıştı . (Altı yıllık özveriU çalışmala r ileri ki sayfalarda görülecekti r.) O'nun Atılımcılığı : Bu yetersizlikler için Necati e n ya k ı n ı , m ü steşarı Nafi Atuf ( Kansu) v e c o k iyi seçilm iş iş a rkadaşlarıyla cok ayd ı n ve kesin izlencelerle m i lli eğitime h ı z verdi. Baka n l ı ğ ı n

1 928 gecingesi (bütçesi ) dolayısıyla Meclis'te ya ptığ ı kon uşma· don sağ ladığı ve tasa rla dı ğı b üyük gelişmeleri a n lıyoruz. i ki y ı l­ da ilkokul sayısında 1 830 ve öğrenci sayısında 1 75.000 (% 60'a ya k ı n ) bir a rtış sağ lam ıştır; o y ı lların elverişsiz ve olanaksız ko· şul larına karş ı n . Yen i b i r verg i ile yurd u n her yan ında yepyeni o k u l yapıları başla m ıştı ; yapıcı ustası eksi kliğ ine karş ı n . Eski Türk M i marl ığı biçemindeki ( ü slü bundaki) okul yapıları O'nun zam a n ındandır. Bir g ü n üçlü öğ ret i m , çift öğretim yapı lması n ı n zoru n l u olacağ ı u s a bile gel mezd i . Öğ retmenleri. m ü fettişleri olgunlaştırmak i ç i n a c ı l a n pek­ cok çeşitli öğrenceler ( k u rslar) . her ilde mesleğe yen i bir i çten i stek (şevk) . yen i bir h ız geti riyord u . Bu öğre ncelerde, yeterlili k belgel i öğ retmenler a rası n da n çok değerli meslektaşlar yetiş­ m i ştir. Bir yandan eldeki dar olanakları d üzeltmeye, iyileştirme· ye çalışırken , b i r yandan da yen i ve i leri atı l ım l a r kes i n kara rl ı l ı k v e y ü reklili kle uyg u la maya konuyord u . An kara'da yaz aylarında, Almanya'dan getirti len uzmanlarla i k i y ıl üstüste ( tş Prensiple· rıne M üstenit Tedrisat K u rsları = i ş i lkeleri ne Daya l ı Ö ğ retim Ô ğ rencelerl ) , An kara ve Sivas'ta ( i l k ted risat M ü fettişleri Kurs­ ları = i lköğreti m Denetmenlerı Ôğ renceleri) açıld ı . Galatasaray Lisesi' nde o rtaokul ve l ise öğretmen lerine (fizik - kimya öğren· 1e


celeri. iki, üç yaz sürdü. Almanya'dan alınan yeni ders arac­ larıyla denemeye dayanan dersler gösteriliyor. yaptırılıyor, bu yen! araçların kullanılması öğretiliyordu bu öğrencelerde. lston­ bul'da Copa Öğretmen okulunda işveç'ten getirilen uzmanlarla düzenlenen beden eğitimi öğrencelerinde bu dersin öğretmenleri yetiştiriliyordu. Kız. erkek sonat okullarına, liselere, öğretmen okullarına öğretmen, ilkokullara denetmen (müfettiş) yetiştirmek üzere Avrupa'nın çeşitli yerlerine pek çok öğretmen ve öğrenci gönderiliyordu. �ele 1 926'clo, -daha önceleri, bir_ yıl önc:esi bile, bilinmeyen, , düşünülemeyen- en yeni eğitim ve öğretim görüşleriyle uygula­ malarını getiren (ve bugün, bunca yıl sonra do daha ilerileri, ye­ nileri bulunup yerine konamayan) yeni ilkokul öğretim izlencesi yürürlüğe girdi. O'nunla okulculuğumuza bir çok yeni ilkeler, kav­ ramlar geldi : Toplu öğretim, öğretimde yörelik ilkesi, güncellilc ilkesi, iş ilkesi, öğrenci etkinliği (zati faaliyet) , etkin yöntem, ken\r

"' ;

di kendine yönetim, düzencede düzeltim (inzibatta reform) , ders gezileri, inceleme, araştırma çalışmaları, deneme dersleri, etkin okul (faal mektep) , ders tasarıları (ders plônları) , ondan sonra

1 931 -32 lerde Viyana'don dönen ilköğretim müfettişlerinin -ki, O göndermişti- getirdikleri çocuğa görelik ilkesi, çocuğa göre okul, zaman şeridi, tarih şeridi, öğretmen çalışma birlikleri, öğre1. tim uygulama kılavuzu olacak yöntem kitapları. vb ... Necati'nin bakanlığından bir yıl önce yurda, o yıllara dek

cağın en büyük eğitimcisi Ameri��

-�ewe? çağrılmıştı.

O'nun okulculuğumuz icin verdiği geniş yazanak (rapor) eksiksiz uygulanmaya çalışılıyordu. (Necati'nin bakanlığı sırasında Av­ rupo'dan getirttiği daha başka uzmanlar, Onun Meclis'teki ko· nuşmalarıııı içeren bölümde geçmektedir.) Meslek bilincini ve coşkusunu artırmak ıcın yayınlanan TERBiYE der\ıisi eğitim, bilim ve sanat konularındaki olgun içe·

17


riı)iyle bugün bile değerl idir. Derg i kolaylıkla öğretmenlerin el· terine u laşıyordu.

COK DECERLI BiR ECITIM KURUM U a)

Ortaokul l a ra ô!:)retmen,

b)

i l köğ retime denetmen ( m ü fettiş) yetişt i rmek,

c)

Araştı rmalar. incelemeler yapara k sonuçları n ı yayı m la· mak,

d)

Dünyan ı n her yan ı ndaki yeni eğitim ve öğreti m akımla­ rın ı . yönte m leri n i , dev i n i m leri n i izleyerek okullarımıza yaym a k

amacıyla Gazi Orta Ö ğ retmen O k u l u v e Eğitim Enstitüsü ku ru­ l uyordu. Bu kuru m u n yap ı l ması için Necati 'ye pek yakıştırılan bir söylence öğretrnen lere u laşmıştı. O, M a l iye Baka n ı 'n a bu ku· ru mdan söz ede rek kara rı n ı açı klayınca M a l iye Ba ka n ı pa ra bu· l u n madığ ı n ı söylemiş. Necati o'na cBen Moorif Vek i l i 'yim, vazi· tem mektep açmaktı r; yapamazsa m ayrı l ı rım, yapabi len gel i r. S iz M a liye Veki lisiniz; vazife n i z buna pa ra b u l m a ktır; bulamazsa n ız, siz ayrı l ı rsınız. b u la bilen gelir.> yan ı t ı n ı verm iştir.

Öğretmen, Ö ğretmen Öğretmen: l leri ki sayfalarda yeralan kon uşmalarında görü leceği g i b i , Necati, öğretmen konusu ü ze­ rinde alabild iğine çok d u rma ktadı r. Bu, doğal idi. Eğiti m in en öne m l i öğesl ve koşulu öğ retmendi r. o. öi:ıretmen yetişti rmeye özel bir önem verm iş. çok başanlı g i rişimlerde bulunmuştu . Son ­ ra ki köy enstitüleri n i n bir çeşit öncüsü olan i k i köy öı)retmen okulu açmışt ı 1926-27 de; biri Koyseri'de Zincidere'de, ötekisi 18


D enizl i'de. Ü çer y ı l l ı k olan ve topu topu ô y ı l sürebi len bu ik' okuldan çok değerli ve i na n l ı öğretmen ler. yqneticiler yetişm iş­ tir. 1 924'te öğretmen o kullarındaki öğ renci sayısı 2528 i ken. onu 1 928. 29'da i k i kattan çok a rt ı ra ra k 5603'e ç ı karmışt ı . B u gelişme elbette bu sayıyı yine o h ızla a rtırmalıyd ı . Anca k , üzerinde ç ok durul maya değer bir olgudur ki, N � cati ' n i n ö l ü m ünden 3 yıl son ra . öğretmen o k u l u sayısı 24'ten 1 8'e, o ralarda çalışan öğ· retmen sayısı 431 'den 266 'yo, öğ renci sayısı do bir yı kım gibi 2036'yo (demek ki, hemen hemen ü çte bi rine) i n m işti . Necoti'den son ra . yurd un her yan ında m i l li eğiti m i h ızla geliştirmek i çin O'nun k u rduğu maarif e mi nli kleri ka l d ı rılmış. ki msesiz çocu kları yetiştirmek için daha 1 91 6'do kuru l m u ş olan (O'nun, adını değiş­ tirere k şeh i r yatıl ı me ktepleri dediğ i ) öksüz y u rtları, köy yat ı l ı mektepleri co k azaltılmıştı .

gereksinmelere Necati 'nin başlattı ğ ı . öğ retmen sayıs ı n ı n göre h ızla artırı l ması g i rişi m i n i , y ı l lar sonra gelen ba kan Saffet Arı kan yen iden ele a l m ı ş ve hemen o n u n a rdından gelen Hasan Al i Yücel, olağanüstü b i r başarı ile gen i ş ölçüde k u rd u ğ u , öğret­ men yetişt i ren ço k çeşitli kurumlarla -İ kinci Dünya Savoşı'nın o cok s ı k ıntı l ı ve d a rl ı k l ı yıllarında- h ızlandı rm ıştır. Ondan son ra da. eğitim i m iz için b i r yıkım olan ve son ucu öğ retmen l i­ ğimlzde erine. g üven ve saygın l ı k b ı ra kmayan öğretmen kıyımı başlam ı ş ve sürmüşt ü r. 1 927'de, 1 928'de o yılların a ğ ı r d u ru mla rına karşın Dorülfü­ n u n 'o ( Ü nive rsiteye) liselere. öğretmen o k u l larına, Gazi Eğitim Enstit üsü'ne. özell i kle kökten ve yeniden kuru l ması tasarlanan kız ve e rkek tekn i k öğ retim kuru m larına Avr u pa çapında n iteli kl i öğ retmen v e i l köğreti me denetciler yetiştirmek üzere Avrupo'yo yığınlarla öğrenciler gönderd i . Bunların b i r çoğu i l kokul öğ ­ retmenleriydiler. Sonradan -öze l l i kle dorü lf ü n un'un ü niversite19


leşti ril mesi nden son ra- değerli öğretim üyelerinden büyü k bir böl ü m ü b u n la r oldular. Gönderi lenlerden herbiri ne g ittiği yerde nasıl davranması gerekti ğ i n i açı klayan bire r mektup veri l i rd i , o·. n u n i mzasıyla. Kentlerde önemli öğretim kuru m ları n ı b i rbirine ya kın bulun· l u n d u rm a k için eğitim ve ekin bölgeleri kurmayı tasarlamış, bu amaçla i l kin An kara 'da geniş bir topra k parçası a l a ra k orada bugünkü Gazi Eğitim Enstitüsü ' n ü n teme l i n i atmakla işe başla­ m ıştı .

Bir Coşkunluğun Getirdikleri: 1 928, yazı değişi m i n i n , yen ı yazın ı n ( Kasım baş ı n da yasalaşara k) kabul edildiği y ı l d ı . Gazi M ustafa Kemal çeşitli söylev ve demeçleriyle a becesizliğe (ca· h i l l iğe) savaş açmış, bu savaşın başkom utan ı, başöğ retmeni olara k y u rtta geziler yapıyor, acık havada yen i yazıyı öğretmek için ders veriyor, öğrenen leri denetliyord u . Gene l k u rmayı M i l l i Eğitim Ba ka n l ığıyd ı . Gerçe k ü l kücü v e sağ lam i n a n l ı devri mci M u stafa Necati bu savaşı az zamanda kes i n l i kle kaza n man ı n t ü m geng üd ü m ü n ü (strotejisinı i ) hazırl ıyord u . 1 Oca k g ü n ü başla­ yaca k olan ( m i l let m ektepleri) i l e hemen b i r kaç y ı lda okuma­ yazma bilmeyen yetişkin tek kişi kalmayaca ktı . Necati b i r halk çocuğ uyd u ve halkın içi nden gelm işti. Ba l ı kesir'de savaş boyla­ rında, Kastamon u 'da ( İ sti klôl M a h kemesi'nde) ve baba ocağın a g i rer g i bi i çten sıca k l ı kla g i rd i ğ i her köyde h a l k ı , o n u n dertleri n i , sorun l a rı n ı , toplu mdaki y ı k ı m ı n , h a l kta ki yoksun l u ğ u n nedenle­ rini yakından tan ı m ış. kendi içinde duymuştu. Köy m u a l l i m mek­ tepleri köy l ü için k u ru l m uştu. M i l let mektepleri h a l ka insan ol­ m a n ı n. yurttaş o l m a n ı n o n u ru n u. b i l i n c i n i , bilgisi n i kazand ı ran ve i l k temel h a k olan «insan olma hakkını•, eğiti m i , okuma-yaz­ mayı verecekti. Eğiti m h a l k için. tümden onun için

o l ma l ıyd ı .

1 926 Y e n i i lkokul Ö ğ reti m i zlencesi, Hayat Bilgisi, öğ retmenlere


gönderd i ğ i kitaplar, mektuplar. kon uşmaları. HAYAT derg isinde­ ki yazıları g ön ü l lere ve a n la klara (zekô lara ) b u n u sindirmek, beni msetmek iç i nd i . Büyü k önderi halkçılık ülküsünü getirmiş, on u bey i n lere mal etmek için çal ışıyord u . Bu, eğitime de dü· şen bir y ü k ü m l ü l ü ktü. M i l let mektepleriyle ilk güçlü a d ı m ı n ı atı­ yor. b u savaşın ilk büyük sa ldırısın ı yapıyord u . 1 929'u b u n u n b ü y ü k u muduyla. coşkusuyla beklemişt i . B u u m ut, bu coşku içinde i ken o yılbaşı günü m i l li eğitimi öksüz, Gazi M ustafa Kemal'in devrim ta kımını ( kadros u n u ) çok coşkun ve iman l ı . çok atı l ı m l ı bir g üven i l i ri n den yoksun b ı rakm ış. O'na gözyaşı döktü r· m üştü<2ı .

ÖGRETM ENLİ GE, EGITIM ÖRG ÜT ÜNE GETIRDIGI UYUM, ERiNÇ, SEVGİ, Ç i T ENL K i VE G ÜVEN Necati her öğ retmende ken disin i görü rd ü . M u a l l i m ler B i rl i ğ i ' ­ n i n de genel başkan ıydı. Her kon uştuğu öğretmene, yöneti ciye söyled i kleri, esin lemeleri, her g ittiğ i yerde a ra l a rına karıştığı öğ­ retmenlere gösterd i ğ i ya k ı n l ı k , sev i m l i , sıcak davra n ışlar. konuş­ maları. şakala rı. gönderd i ğ i yazılar. haberler; O'nun etkisiyle b i r yere g iden bakan l ı k m ü fettişlerin i n . yet k i l i leri n i n davranışları. k i ş i l i kleri bu i çte n l i k havasını g itti kçe yayıyord u . Gazi M ustafa Kemal'in öğretmenlerin örg ütlenmesi için gösterd i ğ i isteklere, ça. ba lora ve davra n ışlara . Bakan oldu ktan son ra Necati bütün g ü · cü ve b ü t ü n gön lüyle kat ı l m ıştı. Bu, ya l n ı z genelgeler, ka musal ( resmi) buyruklar. yazı la rla olmazd ı . T ü m davra n ı şları, Baka n l ı ­ ğ ı n t ü m ta k ı m ıyla b u n u gerçekleştirmek gerekt i . Kayseri'nin Zincidere köy ü ndeki Köy M u a l l i m Mektebi'nde kald ığı gece, öğ retmen le rdeki « resmili k» çekingen l i ğ i n i kısa zaı21

Hasan Ali Yücel dönem.inin tüm dünyaya örnek büyük atılımlannı -il. Dünya Savaşı'nın zorluklan sıkıntılan içinde bile- olağaniıstü başan­ larını sağlayan Necati'nin arkadaşlığında yetişmiş takım gerçekleştirmiştir.


ma nda yen m i ş , o akşam bu b i rl i kte ol mayı i çten l i k l i b i r arkadaş topla ntısı n a . bir arkadaş eğ lencesine dön ü ştürmüş, şen türkü ler. zeybekler, oyun larla öğretmen lere yaşam ları nda u n utamadı kları bir a rkada ş l ı k ö rneği gösterm iş; ertesi g ü n Ankara 'ya dön ü n ce de onlara e k görev ödeneğ i gönderm işti . (0 y ı l larda ne bakan­ l ı kta . ne başka oru n l a rda h i çb i r görev l i n i n usundan e k görev ödeneğ i geçmezd i ve b i l i n mezd i . O n u h a k etmek i cin g i d i p- köy öğretmen leriy!e deney i m l i birer arkadaş. b i rer öğ ret men g i bi gö­ rüşü rlerd i . B i r kente giden bakan l ı k müfettişleri , yet k i l i leri oraya de­ v i n i m , can l ı l ı k, sevg i götü rürlerd i . Meslek toplantıları. kon uşma­ lar. konferanslar, deneme dersleri. tartışmalar ya p ı l ı r<3ı. o n lar öğretmenlerle deneyi m l i (tecrübe l i ) b i rer a rkadaş. bire r öğret­ men g ibi gö.rüşürlerd i . Denet i c i lerin ( m ü fettişleri n ) soruşturma açması duyulmuş değ i l d i , böyle b i r şey b i l i n mezd i de. B u neden le, onlar sevgi ile beklenen , kendi leriyle görü şmekten tat (zevk) duyulan değerli meslektaşlard ı . (1 927 Sivas l l ktedrisat M ü fettişleri K u rsu'nda yü­ rütücü ve öğretim üyesi olara k Ba ka n l ı k Denetleme K u r u l u'ndan Başkan Rıdvan Nafiz ( E dgüer), üye ve Sivas Maarif E m i n i Kadri ( Yörü koi:j l u), üye Reşat Şemseddin ( S i rer) ve Baka n l ı k O k u l M ü ­ zesi M ü d ü rü İ smai l Hak kı (Ton g u ç) beyler vardı. K i şi l i kleriy1e b i r ya k ı n l ı k ve i çten l i k yansıtıyorlard ı . Teftiş Tek n i ğ i konus u n u işleyen Rıdvan Nafiz Be y , tetti Ş i ş i n i ü ç bölüme ayırmışt ı : Teftiş, tenv!r ve i rşat (ayd ı nlatma ve yol gösterme) ve tah k i k (soruş-

C3l

22 - 27 Kasım !963"te Diyarbakır

me rke zi nde

Milli Eğitim Bakanı Dr. lbra­

hlm Öktem"in açtığı Birleşmiş Mllletler Eğitim. Bilim ve Kültür Kurumu

<UNESCO! haftasında sergiler açılır. akşamları konferanslar, konserleı· ve· rilir. tiyatro gösterileri olur, toplantılar yapılırken. kentteki fettişleri

bunlarla

geçiliyorlardı.

22

hiç

ilgilenmiyor,

akşamlan

ba kanlık

mü­

otelde oyunla zamanlarını


turma) . i l k i k i böl ü m üzeri n de çok gen iş ve ayrıntılı d u rm u ş . soruşturmaya pe k öne m vermemiş, yalnız yapılacak yasat i şleri açıklamıştı.) Bir öğ retmen i n isteği ol madan yerin i n d eğ iştirilm es i bi lln· mezdi . B i r kez bir yere a ta n d ı ktan son ra, anca k kendi isteği ile b i r başka yere veri le bi l i rd i öğ retmen. Hoyratlıklar. yan l ı ş tutu m­ lar. davra n ı şlar, genç öğ retmenlerin toy l u kları, beğenl lemez d u· ru m l a r yöneticileri n yüksek yöneti c i l i k yetenekleri ve uslarıylo düzelti l i rd i . E n ağır soru nlar, yakınmalar y ü ksek düzeyde i çten­ l i k l i mektu plarla, uya rmalarla kolayca çözü m l e n i rd i . Baka n l ı kta, m i l li eğitim m ü d ü rl ü kleri n de her öğ retmen ba ka n l ı ktan bir kişi gibi, ondan ayrımsız, i lg i i le karşılanırd ı . Bunun için de, öğret · menleri n Ba ka n l ı k yönetici leriyle, yetki l i le rle görüşmeleri töre n ­ d üzensiz (protokolsuz) , öze n işsiz o l u rd u. Ö ğ retmenleri öyle çok Baka n l ığ a başvurma zoru n l uğ u nda bıra ka n durumlar da yoktu . Kendi çevresinde

öğretmenlerle ya k ı n l ı k

sağlamayan

yönetici bulunamazd ı san ı rı m . Belki y önet iciler buna göre se· çilirdi. Be l ki de bu yetenekte olmayan lar, öğ retmenler orasında erinci, uyu m u sağ lamayan , çevresinde d ü zence (disiplin) ola y ­ ları görü lenler yönetici olamazlard ı ; raslantı i l e olanlar belki de ayıklo n ı rlard ı . (Bu durum 1 946'y a dek hemen hemen öylece sür­ m üştü .) Necoti'nin Baka n lığı tüm anlam ıyla bir EGITIM Bakanlığı idi. O rada her sorun yüksek düzeyde bir e ğitim g örü ş ü ile çö­ zümlen i r, baka n l ı ktan tüm y u rt düzeyine tüm öğretmen top l u l u· ğ u n a sürekli olara k g üçlü b i r eğitim havası yayılırd ı. O n u n için· di r k i , ba ka n l ı ğ ı n i leri gelenleri ken d i kişil i k l e ri ile hep bu hava y ı yansıtırlardı . Kişili kleri n i n

o lg u n l uğ u ve ekin leri n i n yü ksek dü·

zeyi ile hep g itti kleri yerde o l u m l u etki leri n i gösteri rlerdi. 23


Her öğ retmende Necati'n i n varlığından bir pa rça var g i biydi . O, her öğ retme n i n onuruna, kişiliğine kendisi n i n kine olan say­ g ı n ı n gösteri lmes i n i isterdi. Yu karıda değindi ğ i m i z g i b i , m i l li eğitim m ü d ü rl ü kleri n i n be lgeliklerin i i n ce liyecek olanlar O'nun ve i çişleri Baka n ı n ı n val i l i klere gönderd i kleri genelgelerde öğ­ retmenler i ç i n , onlara göste ri l mesi kesi n l i kle bildiri len ilgi ler, sayg ı n l ı klar için yazı lanları çok duyg u la n a ra k göreceklerdi r. Ö ğ­ retmen lerin erinçleri yetk i l i lere inam (emanet) ediliyor, bir iş a r­ kadaşı olara k öğretmen lerle yakın i l g i kurmaları. karşılaştı kları her türlü zorl u klarda. sı kıntılarda onlara yard ı mcı olmaları bi l ­ d i ri l iyordu . B i re r e k i n ocağı g i b i çal ışan öğretmen birli kleri n i n evleri val i le ri n , kay m a ka m ların, daire m ü d ü rleri n i n çok sık geldikleri yerlerd i . (19 Ş u bat 1932 de H a l kevleri a ç ı l ı nca hemen veri m l i v e cok başa rı l ı calışmalara g i rişmeleri öğretmen birli kleri n i n bu hazırl ı kları üzerine kuru l malarındandı . Ne yapı lacağ ı n ı , nas ı l yapılaca ğ ı n ı öğretmenler ken d i birliklerindeki :cahşma ların dcı yıl larca uyg u layarak öğren mişlerd i . ) Kentlerde h ü k ü metin i leri gelenleri ve ayd ı n geneler bu birl i k le rde öğ retmen lerle kayna­ şı rlardı. B i r i l çeye, bir köye g iden valinin ilk uğradığı yer okul, i l k konuştuğu ve yakın l ı k gösterdiği ki mse öğretmenlerd i . O y ı l ­ larda yapılan C u m h u riyet balolarında, törenlerde tüm öğretmen­ ler, ka m usal şölenlere ( resmi ziyafetler) de öğ retmen temsilc i ­ leri kesi n l i kle çağ rı l ı bu l u n u rlard ı . Yetki l i lerce bu i lgi v e d i kkat bir ödev say ı l ı rd ı . Necati , yen i kurduğu maarif e m i n l i klerine ata­ d ığı 11 a rkada ş ı n ı , tan ı masına sunduğu Başbakan ismet Paşa ' n ı n ıı B u maarif e m i n leri d a h a yü ksek b i r aşamaya varınca ne ola­ caklar? » sorusuna Necati : « M u a l l i m olaca k l a r, Paşa m . m u a l ­ l i m olaca k l a r ! » yan ıtı n ı verm i şti. Onun y ı l l a rında en yü ksek gö­ rev aşaması m i l li eğitimde öğ retmen l i kt i . bunu yasa laştırm ıştı da : « Maarifte asıl olan m u a l l i m l i ktir.ıt 24


BİRKAC İLGINC OLAY

Emekli öğ retmen Sayın S ey fi Kory ü re k ' i n , emek l i ta ri h öğ· retmen i Sey fi Beşe'den yazı l ı o l a ra k a ld ı ğ ı belgeden : «Kardeşim, Kemoh'ın lhtlk bucağında öğretmenken bucak müdürünün köylülere yaptığı baskılara dayanamayarak karşı çık­ mış. Bu nedenle, bucak müdürü kardeşimi kaymakama yakın· mış. O do, öğretmen köylüleri kışkırtıyor, diye valiliğe yazmış. Vali kendi başına öğretmene bir şey yapmak istemediğinden du­ rumu içişleri Bakanlığına bildirmiş, o do dizeçi (dosyayı) M illi Eğitim Bokonlığı 'no göndermiş. Necati durumu iyice inceletmiş ve içişleri Bokon!ığı'no : «Valiniz öğretmenime bir daha böyle haksız davranırsa, onu vali l i k ten olmanızı rica ederim » diye yaz­ mış, öğretmene de «Hakkınızdaki yazılara verilen yanıt i lişiktir; ona göre davranmanız gerekir, gözlerinizden öperi m » d iye yaz­ mış. Şarkışla ' n ı n ist i k l ô l O k u l u 'nda başöğretmen Ce n g i z ' i n an­ latısından :

« Böbre klerimden çok rahatsızdım. Bir koğm ile ve zorlukla Koyseri 'ye, oradan do hemen o günlerde henüz gelmiş olan tren­ le Ankara'ya gittim . Ulus'to şimdiki iş H a n ının bu lunduğu yerdeki Bakanlığı sorarak buldum. Yapının arka kapısı önündeki küçük bahçede bir tahta sıraya l llştlm . Sancılardan kı v ranıyor, ne ya­ p ac ağı m ı bilemiyordum .

O sırada bir araba geldi, içinden iki kişi çıktı, bunlardan biri bana sordu : - Siz kimsiniz? -

M u o ll i mim,

. . .

- M uallim burdo oturmaz, dedi. 25


. Ben, yasak olduğunu sanarak, ayağa kalkarken büyük acı duyuyordum. Konuşan k i şi : - Hem de hasta mualllml dedi . Bu iki kişi kolumdan tuta· rak beni içeriye götürdüler bir koltuğa oturtt u lar. Benimle i�gl· lenen bu kişi meğer Bakan M ustafa Necati imiş. Cay getirttik· ten sonra durumumu sordu, saymanlık müdürü nü çağırttı, bana para getirmesini söyledi . - Teşekkür ederim, param var, dedim. - Biliyorum, dedi. Saymanlık müdürü para getirdi, o arada Demlryollarına te· lefon edildiğini öğrendim , yataklıda yer ayırtmışlar. Bunlar olur­ ken anladım ki, beni lstanbul'a hastaneye gönderiyorlar. Bu sı· roda yazı.!mış bir mektubu bana verirken de : - Bunu lstanbul'da Cerrahpaşa Hastanesi

Başhekimine

vereceksin, dedi. Arabasıyla beni istasyona gönderdi. Orada beni aldılar, ya· taklıda ayrılan yerime yerleştirdiler. Bir demiryolu görevlisi , ne gereksinmem olursa ona blldlnnemi söyledi . Bunlar olurken böbreklerimdeki sancılar kesilmişti d e . Tren· deki yerimde bu düşleyemeyeceğim ilgi ve tutuştan, sevincimden ağlıyordum. lstanbul'a vcmnca, beni karşılayan birisi Cerrahpoşa hasta· nesine götürdü, başhekime tanıttı. Bakanımın mektubunu başhe· kime verdim, okuduktan sonra «Hiç kaygılanma, ameliyatın ya­ pılacak, kurtulacaksın» dedi. Beni çok temiz bir yatağa yatırdı· lor. lşlemcenln (ameliyatın) ertesi günü başhekim ellndekl bir tefle beni sormaya geldi; anladım ki, Bakanımız durumumu sor· muş. Hastan e den çıkınca Ankara'ya geldim . Yine bakanlığın o 26


kapısı önünde beklerken Necati Bey geld i . Bu kez ayakta ve sağ­ �ıklı idim. Beni görünce gülmeye başladı. Geçmiş e limden tuttu, odasına götürd ü , oturtt u .

olsun! dedi

- Seni a rt ı k kente alalım, böbreğin tek kalmış; dedi. - Teşekkür ederim , Efendim, Sizin idealiniz köydür, ben de köyde çalışacağım. - Kentte de gereklisin ; ya bulunduğun köyde bir terslik olursa?

sağlığında

- Ne olursa olsun, köyümde çalışacağım; dedim. - Öyleyse ufak bir rahatsızlığın olursa, doğru ca bana ge· leceksin dedi.•

* Başöğ retmen ra hmetli Sadı k Çiner i zm i r'den yazmıştı İçel'de ilkokul öğretmenleri -o yıllarda ay�ıkları i l geçlnge­ slnden (bütçestnden) ödenirdi- uzun süre aylıklannı alamadık­ larından muallimler b i rliği başkam, Bakan'a bir telle yak;nmalan bildirmiş. Bakan, valiye 24 saatte ne yapıp yapıp öğretmenlerin aylıklarını ödeyemeıse, on.ı ann hepsini , bunu yapabilen bir ile atayacağını bir telle bl�di rmlş. Ertesi gün validen ve muallimler birliği başkanından aylık· lann ödendiği yanıtını almış. Necati, içişleri Bakanıyla görüşe· rek ,

bu voli, öğretmenlerin aylıklarını ödeyeblllyor ldlyse, neden

böyle geciktirmişti ; ödeyemiyor ldiyse nasıl ol u p da böyle kısa bir sürede ödedi. Öğretmene ve eğitime böyle saygı ve l! gl duy­ mayan bir vali ile çalışılamayacağını söy•eyerek, onun valilikten alınmasını sağlamış.

* 27


Çeşitli ortao k u l l a rda Tarih-Co�ra fya ,

T ü rkçe öğretmen l i ğ i

yapm ı ş o l a n Sa y ı n R i fa t G ü rses yazıyor : A n k a ra . 25. 7 . 1 980

1 927 yılında mualllm mektebinden mezun oldum. Konya mer­ kezine tayin edfldim. Öğretmenliğimin ikinci ayında «Maarif Ve· kili Mustafa Necati» imzasıyla bir mektup aldım; öğretmen.1 1ğlmi tebrik ediyor ve başarı diliyor, herhangi bir müşkül durumda ka· lırsam, doğruca kendisine yazmamı bildiriyordu. 1 928 Mayısında Konya'ya geldi ler. Dede Bahçesinde şerefi­ ne bir balo verildi. Ben teşrifatçı (konuk ağırlayıcı) olarak hiz· mette bulundum . Temmuz ayında istanbul'a gitmiştim . Orada tramvaydan dü· şerek ağır bir kaza g eçirdim. Slrkeci'de bir otelde perişan yatı­ yordum. Gazetelerde Vekil Bey'ln istanbuJ'a geldiğini okudum. Kendisine durumumu bildiren bir mektup yazdım, mektubu i le bana gönderdiği zarfı da koyara k postaya attırdım. O gün ak­ şam üzeri telefonla, özel Kalem Müdürü Cemil Bey beni istedi, ertesi sabah Darülfünun Eminlik binasına gelmemi söyledi . Eminlik binasında birçok kimse Vekili bekliyordu, ben d e ara· lorına oturdum. Vekil ge�di , orada hemen beni gördü : «Seni Kon­ ya'da görmüştü m, ne oldu sana?» dedi. Yanında bulunan Cevat Bey'e {Dursunoğlu) benimle meşgul olmasını emretti. O gün saat 1 3'te Maari f Emlnliğl 'ne gittim . Cevat Bey tele­ fonla Prevantoryum'la konuşuyordu : «Bir yatak ilôve edin, Ve· kil'ln emridir. Hasta öğretmeni gönderiyorum• diyord u . Prevan­ taryum'a gittim , Validebağı'nda, 16 yatak vardı, bir de benim için koymuşlardı. Çok hasta ve halsizdim, 50 kiloya inmiştim . iki ay tedavi gördüm. 1 0 kilo a.ımıştım. Bir gün Vekil Bey Prevantor­ yum'u teftişe geldiler; beni görünce doktorlara : «Sizi tebrik ede28


rlm, hasta ne kadar düzelmiş. » dediler; i k i oy daha kalmam için emir verd i ler, hastaların hepsine ayrı ayrı hatır sordular. Elini öptük. Bir müddet sonra vefatını öğrenince hepimiz göz yaşı döktük. Ben sağlığıma kavuşmuş 74 kilo olmuştum. Bugün 74 ya­ şındayım . 45 yıl öğretmenlik yaptım . Nur içinde yatsın. O'nun . .

bizlere verdiği meslek aşkı, meslek hayatımızı şeref!e ve mutlu­ lukla bitirmemize yardım etti. Rifat Gürses Emekli Ö ğ retmen

Necati 'de öğretmenler bir efe k i ş i l i ğ i görürlerd i . O n u n efe l i ğ i n e yakışan bi rct>k i l g i n e olay a n l a t ı l ı rd ı öğretmenler ara­ sında. Sağlam Bir Ruhun Tutuşu : Y u karıda değ i n i ld i ğ i gibi, o y ı l ­ larda t ü m öğ retmenler törend üzende (protokoldo) yer a l ı rlardı. İ llerde v a l i l i kler C u m h u riyet Boyro m ı ' ndo törenlerden son ra o k· şam l a rı balo düzenlerd i .

Kostamon u 'da bir C u m h u riyet ba losunda Va l i Bey ba loya gecce gelmiş. O a rada gene bir i l ko k u l öğretme n i içtiğ i a z b i r i ç k i ile bile c o k şen lenmiş, val i n i n geld iğ i nden p e k haberi o l ­ m a m ı ş . Gene öğretmenin ş e n davran ışları ve bel k i de geldiği za ­ man öğ retmen ona -kendisince gere k l i sayd ığı- üstün sayg ıyı göstermed i ğ i için va l i a l ı n m ı ş . E rtesi gün M i lli Eğiti m M üdürü­ ne, bu öğretmenin başka bir yere veri l mesi n i söyle m i ş . M ü­ d ü r, va l i n i n gösterd i ğ i gerekçe nin, bir öğretmenin i steğ i olmadan başka b i r yere a tanmasına yetmed i ğ i n i açıklamış. Duru­ m u öğrenen M ua l l i m le r Birliği Başka n ı l i se öğretmeni Rafet Sa­ dettin (Tok) Bey de va l i i l e görüşere k , onu yatışt ı rmak iste m i ş . 29


Ba ka n l ığa yaz ı l mış. S o ru ş t u r ma k i ç i n giden m ü fetti ş de val i n i n isteği n i yersiz görm üş. Sorun i k i ba kan a ra · s ı n d a çekişmeli o l m u ş v e bir g ü n Goz l ' n l n ön ünde konuşulmuş. Gazi -gen i ş ve ağır işleri n i unuta ra k- böyle önemsiz ve değer· s iz b i r sorun çı karıp, o n u n l a böylesine uğraşan b i r vo l i n i n oradan a l ınara k sorunun çözül mesi n i buyurmuş. Vo l i d i ren m i ş . Konu

Ö ğ retmen yetiştiren k u rumlarda öğretmen ve Ankoro 'do ilk· öğ ret i m m ü fettişi rah metl i Rüştü B ü ke, kendi s i n i n de bulunduğu b i r görü n ç l üğ ü (sa h neyi) a n latmı ştı. 1 926'do Ankara 'da acılan i ş Prensiplerine M ü sten i t Tedrisat Kursu'na katılan öğ retmen lerle Necati çok i lg i le n i r, onlarla özenişsiz kon uşurmuş. Ö ğ rencenin son g ü n ü ayrı l ı ş toplantısında -a n ı msadığıma göre S ivos'tan­ bir boyan i l kokul öğ retmen i Baka n ı n öğrence c i lere ( k u rsçulara ) gösterd i ğ i yak ı n l ı ktan v e i çte n l i kle, arkada şça konuşmasından etkilenere k : «-Efend i m , ben modern leşmek i stiyoru m . beni lüt­ fen i sta n b u l 'a verin i z de, o rada modern leşmeyi öğ reneyi m-» de­ yince Necati bu yersiz ve yaba nsı isteğe her zaman k i g i b i g ü ler yüzle ve tat l ı d i l le : «-Arkadaşım . sen yeteri n ce modernsi n , gö­ revine g i t ; o rada çev reni modern leşti rmeye çal ışmalısın-» yanı­ tını verm iş. Ö zetleme k gereki rse : O, Gazi M ustafa Kemal ' i n devrim takı m ı n ı n ( kadrosunun) ön s ı rasında b u l u n a n pe k az k i ­ ş i lerden bi riyd i . Ancak, a t ı l ı m c ı la r, yapıt yarata n l a r. i nsan ları i ç­ ten l i kle seven ve ta k ı m ı ndaki lerle , iş a rkadaşlarıyla bütün leşe ­ bi lenlerd i r k i , kişi l i kleri n i , erekleri n i örg ütlerine. örg ütlerinde k i le­ re ben imsetmek gücünde olurlar. Bunlar Toplumsa l ru h bi l i m ( İ c· t i moi Ruh iyat = Sosya l Psi kolo j i ) in tan ı m ladığı cönder tip» te kişilerd i r. Necati, sözle değ i l , gerçe kten üstü n , i n sa nse ver (phi lontrop) , insan c ı l ( h ü man ist) bi r odomdı ı•ı . « Ka rdeş> sözcüğünü çok sık ve i çten l i kle k u ll an ı rd ı . Sözde değ i l , gerçek bir A ta t ü rkçü , b i r ön (4) Zaman

30

gösterdi

ki.

Cumburiyet'in

ilk 23 yılı

listiin

adamlar dönemi ydi.


der, g e rçe k b i r devri m c i ve h a l k ç ı , ger ç e k b i r u l u ssever. yu rt ­ sever, gerçek b i r dost ve eğiti mci, gerçek b i r öğretmend i . Söz­ cüğün tüm an lam ıyla ta m odo m . yetkin ( m ü kemmel ) ada m d ı . O n u n için de T ü r k öğretmen i n i n gön l ünde u n utulmaz oda m . sevg i l i bakan o l m uştu r. Za man gösterd i ki, demokrasi yasa larda. onayosolordo değ i l ; hepsinden önce beyi n lerde, gön ü l lerde v e tin lerde ( ru h larda) var­ s a gerçekleşir.

BiR ÖRNEK DAHA 1 924 baharında Sivas i l kokul öğretmenleri ayl ıkları n ı ola­ mamışlar. Val i M ü mtaz Bey para olmad ı ğını söylemiş. Ö ğ ret· men ler B i rl i ğ i Ba kanlığa başvurmuş, Baka n l ı k ödenek gönder­ m i ş . Ne var ki, val i yine aylı kları ödememiş, gelen ödeneği y ü kle· n i c i lere ( müteah h itlere) dağıttığı öğ ren i l m i ş . Kendisine başvura n Ö ğretmenler B i rl i ğ i Yöneti m Kuru l u üyeleri n i susmakla karşıla· mış. Eğitim tari h i m izde -san ı rı m- i kinci kez b i r öğretmen d i re n ­ mesi ge rçe k leşmiş. Sivas i l kokul öğretmen leri b i r hafta l ı k bir süre ile dersleri bırakmışla r. Bu d i re n me karşısında vol i ne yapmış ya pmış ayl ı kları ödemiş, ancak yetkisi n i de k u l lanara k B i rl i k Baş. kan ı Fuat (Gündüza l p) Bey'i Ö ğ retmen Okul u'ndaki meslek ders­ leri öğretmen l i ğ i görevi nden azletmiş. Ö ğ retmen Okulu M ü · d ü rü Şerif Bey, Fuat Bey'in uyg u lama okulundaki ba�ret· men l i k görevi ne so n veril mediği kararıyla, o rada ça l ı şmas ı n ı sürdürtmüş. Val i buna da karşı c ıkm ış. Fuat Be y Bakan lı ktan a l ­ dığı b i r t e l l e An ka ra'yo çağrılır. An kara'da Bakan Vasıf Beyd i r (Çınar) . Onun odasına g i rer g i rmez. Vasıf Bey Fuat Beye, Trab· zon Öğ retmen Okuluna atandı ğ ı n ı , yolluğ u n u hemen Ba kanlık· tan alara k oraya g itmesin i , başka b i r yeri istiyorsa oraya veri le· ceğ l n i söyler. (Vasıf Bey, 1 921 'de -Maarif Vek i l i Ha mdu l l a h Sup31


. h i Bey i n özel kalem m ü dürü i ken- Tem m u z ayında An kara 'da toplanan Maarif Kongresi 'ndeki kon uşmalarıyla. Eskişeh i r Öğ­ retmen Okulu öğretmen i Fuat Bey' i ta n ı m ıştır. Sonradan Necati Maarif Vek i l i i ken , bu olay kendisine a n latı l ı rken kaşları n ı çat­ m ış, ha ksızl ı k yap ı ld ı ğ ı n ı , bu olayda o zaman Sivas'tan g idecek biri varsa, onun do va l i olması gerekti ğ i n i söylemiştir. Ba ka n l ı kta öne m l i konu l a r i ncelen i r, görü ş ü l ü r. tartışı l ırken sonunda « B u n u bir de hoca l a ra sora l ı m . baka l ı m o nlar ne d i ­ yorlar? • 5 > ıı der. öne m l i kon u l a rda öğretmenlerin görüşlerini v e dü­ şün lerin i öğren meden kara ra varmazmış. (Bun ları y ı l l a r son ra O' nun ya k ı n ça l ışma ta k ı m ı n d a k i a rkadaşları n dan d i n ledi k . On­ ların hepsi de göçü p g ittiler : Fa i k Reşi t Unat, Kadri Yörü koğ l u , Cevat D u rsunoğ l u 1 970 lerde o ta k ı mdan s o n g idenler oldu lar.) O yıllarda. öğretmenlerin sözlü klerinde ne «demokrasi» , ne «sos­ ya l adalet» , ne « i nsan hakları » . ne «çoc u k hakları > , ne «fırsat eşitl i ğ i » , ne « h a l ka dön ü k eğiti m » . . . vb. gibi bug ü n ü n çok kulla­ n ı la n sözcü kleri kavra m olara k bile yokt u . Eylem o l a ra k bu d ü ­ şüncelerin içinde b u l u n d u ğ u m uzu. o za m a n l a r bu düşünceleri gerçe kleşt i rmek çabasında olduğum uzu şimdi a n l ıyoruz. Bu kav­ ramlar yazılara . yasa lara. kitaplara g i rd i kten, d i l lerde dolaşt ı k ­ tan sonra görü ldü k i , o y ı l la rda bu düşünceler ve öğretmene sayg ı . öğretmen l i k sayg ı n l ığ ı , değerbi l i rl i k sol u n a n bir havay­ m ı ş . Bu düşü nceler yasa l a r, konfera n s l a r. söylev ler. sözlerle de­ ğ i l , i nsa n l a rda ve özya pı larda ( ka ra kterlerde) bu l u n ma k l a gerçe k ­ leş i rm i ş •6> . B unun için de yetki l i le ri n , yöneticileri n , siyasacıları n ( po l i t i kacıların ) gerçekten insa n c ı l . i n sansever v e yü kse k düzeyl i (5)

Onun b u davran ışı, Divıı.n-ı Hümayun'da Macaristan sorunları görüşülür­ ken, sonunda Kanun i ' n i n : •Anlaşıl ıyor ki bizler layıkiyle bilemiyoruz. Bun­ ları

serhat çavuşlarına danışmak gerek . • ve birinin :

buyurun. yır.

birkaçını buraya, Dlvan'a geürtellm.

onlar buraya bizim ayağımıza gelmezler :

mak gerek ! · k arann ı anımsatıyor.

32

•Padişahım ferman

dinliyell m . • sözüne : gidip

•Ha­

onlara orada danış­


o l m a l a r ı . ba ş k a l a rı n a a c ı verm e k t e n

hoşla n a n

k i ş i ol m a m a ; a r ı

gerekirmiş. O y ı llarda, öğretmen okullarında yetişen ler, mesle k ders le­ rinde (ceza) kon usunu ve i l keleri n i , amaçları n ı eğitim açısından okur. öğre n i rlerdi. Anca k cöğretmene ceza• d iye b i r kavram bi· l i n mez. konuşulmazd ı . Ne v a r k i , öğretmenlerin başa rı l ı h izmetleri, değerbi l i rl i kle, i l e ka rşılanırd ı . Ba ka n l ı ğ ı n bu an layış ve davran ışı Necati'· n i n ö l ü mü nden sonra da yıllarca sürd ü .

övgü

Ö mer Pam u kçuoğl u Buca k Kültür lşyarı Burd u r Büyü k Türk U l usunun her işte en üstün başı v e M i l let mek­ tebleri n i n de ayrıca baş öğretmeni olan Ulu önderimiz Atatü rk'· ü n izinde , onun gösterd i ğ i a maca doğru yü rüyere k b i l i msiz kal ­ m ı ş yu rtta şlara . m illet me ktebinde c ka rş ı l ı k almadan ve i steme­ den• ders verdiğinizi kıvançla öğrend i m ; teşekkür ederi m . Ulusu­ m uzu i lerletmek uğrunda bundan son ra da ayn ı özveri i le çal ış­ manızı bekler. u lusal h izmeti nizi size hatırlataca k olan bu övme yazıs ı n ı sa klamanızı d i leri m . 1 8.2.936

Kü ltü r Baka n ı

S. Ankan (61

1949

Milll

Eğitim Şilrasında,

Fuat Gilndil:talp'ın bu

eğitim i n

• De mo krati k Eğitim Komisyonu• üyelerin d en

hazırlanacak

okull arda

gen iş vo kôklü

uygulamaya

koydurulup

yazanağa

l rapora l

koydurul amayacağı

göre.

kuş­

kusunu belirtmesine karş ı , o günkü bakan , onur sözü vererek ve askıdaki şapkasını göstererek, •Uygulatamazsam oradan şapkamı alır giderim• demiş . Ancak.

ŞürAda oybirliği

ile be n i msen mesine

karşın .

o dediğini yapmadığı

gibi , tek öğre tmenli s sınıflı köy o kull annd a -eğitmenli okul lardan alınan çok

olumlu

ve başarılı

sonuçlar nedeniyle,

zorlukları

giderip veri mi sağ­

lamak ve yükseltmek için- uzun gô rü ş mel e r sonunda oybirliği

laştınlan

<yıl lara göre sınıflandırma biçimil

ile karar­

de uygulamaya konmamıştır.

33


GAZI, NECATI VE öCRETM ENLER BIRLICI

O, görev olan ında olduğu gibi, örg ütlerinde de öğretmenle­ rin başka n ı . Mual l i m ler Birl i ğ i ' n l n Genel Başkanıydı bir süre. Ö ğ­ retmenlerin örgütlen mesinde, bu örg ü tlenmenin eğitim ve ekin yön ünden gelişmesinde süre k l i ça balar gösteri rdi . Bu olanda ke­ sen kes Gozi'yi izl iyordu. O'no yakışır bici mde. Gazi her gittiğ i yerde (An kara. Bursa. Samsun. Konya , Adana, Kütahya . . . ) M u ­ a l l imler Birliği 'ne uğruyor. öğretmen toplantılarına katı l ıyor, ora­ larda çok öneml i konuşmalar yapıyor. söylevlerinde öğ retmen i n değerin i açıkl ıyor, onu olağanüstü sevg i i le, sayg ı i le selô m l ı ­ yor. öğretmenlere ı l RFAN ORDUSU ı diyor, bir yandan örgütlen­ meleri n i . bir yandan da halkın b i r a n önce okutul u p ayd ı n latıl­ masını özlemle, kesin li kle istiyordu < 7 > . 24 Ağustos 1 924 de An­ ka ro'do M ua l l i m le r Birl iği Genel Kongresindeki şölende cTürk l ye

M ualllmler Blrllğlnln bütün yurtta örgütlenmeılnl, Konya'yı oldu­ ğu gibi, Van'ı Hakkôrl'yl de örgütü içine almasını ve her köyde üye!erl bulunmasını derin bir llgl ile bekleyeceğlmı dem işti.

(7) O

yıllardaki b i r

a6ylenUye g6re, her zaman yanında

bulunanlardan birini n :

•-Paşam, Otre tme nler bOyle Orgıltlenir. halkı bOy l e okutur, hal k

yazar olarak kendi durumunu beğenmezse. eonra lardan kovarlar.-·

mi ştir.

34

sözüne. Gazi :

başkal dı n r

.

ta

ok ur ­

bizleri bura­

·-Nerede bizde o talih ! -• karşılığını ver­


Bu i cten i l g i ve ya k ı n l ı klad ı r k i . her yerde M u a l l i m ler Sir· l i ğ i ' n i n evleri bir eğitim ve ekin yuvası olmuştu . Halk için cesitl i öğrenceler (kurslar) . konferanslar. kendi ara larında uygulama. deneme dersleri , i n celemsler. geziler. toplantılar. müsamereler. temsiller, d i n leti ler ( konserler) , ba lolar. eğlenti ler. çeşit l i alan lar· da dersler, oku� saatleri dışında, hafta n ı n her g ü n ü nde s ü re k l i bir can l ı l ı k, b i r gelişme özeği ( merkezi) idi öğretmen ler birlikle· rin i n evleri . Peçeden , çarşaftan henüz kurtulmuş boyan öğret­ men leri n de h i ç eksi k olmadı kları bura la r, tüm ayd ı n la rı n ü l kü le ­ rin i . aydın latma çaba larını toplad ı kları yerlerd i . Halk dersli kleri· n i n , m i l let mektepleri n i n , kaynağı buralar olmuştu. 1 932'de Halk· evleri ' n i n kurulu r kurulmaz tüm yurtta h içbi r deneme, hazırl ı k dö­

i..

nemi geçi rmeden birde nb i re atı l ı m l ı gel işmeleri , olgun ve gen i ş eylem lerle çalışmalara hemen geçmeleri . her yerde m u a l l i m bir· t i kleri n i n Halkevleri ne dönüşmeleri il.e olmuştu . Halkevlerindeki ça lışmalar daha önce yine o ölçüde, o yöntemde ve o bicimde m uall i m birliklerinde yapılma ktayd ı . H a l kevleri n i n çal ışma ları b i · z e özg ü o deneyimler üzerine kuru l m u ş ve hemen her yerde y i n e öğretmenlerce yürütü lmüş. böylece öğ retmenler sözcüğün t ü m an la m ıyla h a l k l a bütün l e ş m i şl erdi c s ı . M u a l l i m birli klerinde, ve o zamanki h a l k der-sonelerinde. devrim i n h a l ka yayılmasında, anlatılmasında yetk i belgeli (diplo­ malı) ayd ı n lardan büyük özveri lerle ça l ı şanların öğretmen okul· larında yetişenler olduğunu gören M ustafa Necati, öğ retmen okullarına özel bir önem verir. tüm öğretmen leri n yatıl ı öğretmen oku l la rı nda yetişti ri l mesin i isterd i . O'n u bu isteğe götüre n bir düşün de şu olsa gerek : Ö ğretmen l i k yal n ız bilgi değ i l , bir be· ceri, bir sanatt ır. Yalnız bilgi i l e, örneği n m i marl ık veya demi rc i l i k , ısı Halkevlerin i n kurulmasını G azi Mustafa Kemal P aşa ı M art 1923' te Türk iye

Büyük Millet Meclis i ' n i açış söylevinde

sözc ükleriyle . menleri

a d l andı ra ra k

kahvelerin

oyun

istemişti .

masalarına,

·irfan Merkezleri

1951

de

onların

okumazlıklara

=

Ekin ÖZeklerl•

kapatı lması,

öğret­

itti. 35


hek i m l i k ya do yüzüc ü l ü k g i b i beceri ve sonat elde edi lemed i ğ i g i bi , öğretmenl i k de ç o k bilgi i le kazanılamaz. Gerçekten görü ­ lüyor ki, öğretmen l i k, okunan meslek dersleriyle değ i l , öğretmen okul larında k i öğretmen lerin yöntemleri , davran ışları, eğitim sa­ natları ve kişi l i kleri görü lerek, yaşanara k ve kavranara k elde edilen bir sanattır. Biz öğretmenler bunu kend i b i l i n c i mi zde. de­ neyimleri m i z a rttı kça açı kça gördük ve a n la d ı k. Gitti kçe daha iyi anlaşılıyor k i , öğ retmen i n ekin düzey i , öğ­ retme n l i k sanatı. öğretmen bilinci, gen i ş ve güçlü öğ retmen ör­ g ütlenmesi ve bu örgütün yü ksek düzeyde bilinçlenmesi Ata­ türk'ün de, Necati'nin de a macı ve ü l küsü olmuştur. Ö ğ retmen yı ğını (kitlesi) daha yü ksek nite l i klere, öze l l i klere, daha ayd ı n ­ l ı k, d a h a g ü ç l ü bir b i l inçlenmeye erişti kçe, Necati, g e l i p geçe­ cek 1 0 y ı l la rda 50 yıllarda daha büy ü k sevg i , övg ü ve an layışla a n ı laca k, kavra naca ktır.

BiR BAKAN EGITIMCI VE DÜŞÜNÜR OLUNCA (VE OLMALIDIR DA) : C u m h u riyeti n o i l k y ı l larında okulculuğumuz, 1 91 9 Tü rkiye'si için Büyük Söylev'in başında Atatürk'ün çizd i ğ i cgenel görünüşı te olduğu g i b i , m i l li eğitim i m ize de yansıyordu. Sözcüğün t ü m anlamıyla yoklu klar, sı kıntı lar içindeki n ü fusun % 90 ' ı köylerde , ve köy koşul l u küçük kentlerde yaşıyordu. U l usun % 1 00'e yakı­ n ı abecesiz, oku ryazarlı ktan yoksundu. Onbinlerce gerçek ü l kü­ cü gene öğretmen a ra l ı ksız 1 0 yıl s ü ren Balkan, Cihan, Kurtuluş savaşlarında, savaş alan larında ka l m ış. eğ itim takımları ( kadro­ ları) bom boştu. Karo bilmezl i k ( co h i l l i k ) le savaşaca k öğ retmen­ ler ceşltll öğrence (kurs) lerle yetişti ri l meye çal ışıyordu. Y i ne de çoğ u n l u kla yetersizd i ; ancak yapmacık değ i l , gerçek ve i çten l i k l i 36


ü l k ü doluydu. O rtaöğretimi n , tek n i k ve meslek öğret i m i n rn varl ı ğ ı simgese1 19ı okul yapıs ı , ders aracı yetersizliği yoksu l l u k ölçüsün­ de acıyd ı . Bu gerçek içinde en güçlü varl ı k M u stafa Necoti ' n i n eğitim ta k ı m ı n ı n eng i n ü l küsü. i n a n ı v e özverisi o l muştur. Bunun temelinde Gozi 'nin «Devrim, Türle ulusunu son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumlan yıkarak yerlerine ulusun en yüksek uy­ ga�ık gereklerine göre llerlemeslnl sağlayacak kurumlan koy­ muş olmaktır.» görüşü ve tan ı (teşh isi) sı yatıyordu. Necati'nln h izmet takı m ı n ı n , i ş a rkadaşları n ı n çabalarına bu­ g ü n k ü eğ itim a n layışı ve d u rumu a cısından ba ktığımız zaman şu amaçları güçlü çizgi leriyle görüyoruz : 1 Atatürk'ün en ya k ı n a maç olarak bel i rttiği Türk ulu­ sunu tümüyle en kısa sürede b i l mezl iğin ( ko ra cah i l l i ğ in ) , aku­ maz-yozmazlı ğ ı n , bu yolla da geri kal m ı ş l ığ ı n -daha doğrusu, geri bıra k ı l m ış l ığ ı n- ve yoksu l l uğ u n e l inden kurtarma k ; çağdaş -

b i l i m ve tekn iği y u rd u n en uza k köşelerindeki bey i n lere dek u laş­ tırıp yaymak. Bu nu n için köy eğiti m i n i k u rmak, en geniş ölçüde ve en i leri bicimde gerçe kleştirmek, o y ı l ların s ı k ı ntılarına, yok· sun l u klorıno karş ı n bun u başa rmak. Bunun için de «kılgı! ön· !emler = prati k tedbi rlen bulmak. Onun eng i n bir gön ü l le tasar· l od ı ğ ı ve başlattığı köy yatı mektepleri , köy öğretmen okulu ve m i l let m ektepleri , temel i n i a ttığ ı O rta M u a l l i m Mektebi ve Gazi Eğitim E n stitüsü köklü g i rişim leri n i n i l k adımları i d i . Bu olan· do taşıdığı coşkuyu öze l l i k le Büyük M i l let Mecllsi 'ndeki geçinge (bütçe) görüşmelerinde acı kça görüyoruz. D i l i m ize çevi rterek ken d i i mzasıyla öğretmenlere. öğretmen o k u l larından yen i cıkon loro a rmağan ettiği •Mefkureci Mual­ l i m » , « Beyaz Zambaklar Memleketinde» k i m i öğretmenlere gön · (91 !BİR ÜSTÜN ıueslekl

RÜŞTÜ UZEL> kitabııuızda. durumumuz açıklanmı ş tır.

ADAM

eğilim

-

o yı l lardaki tekn i k ve

·

37


derd i ğ i «Terbiye ve Demokrasi» kitaplarıyla gözleri eğitime. h a l ­ kın eğitimine. köye v e topluma, eğiti m i n e n g i n gücüne çevi rmek istiyordu. Türk köyünü. köylüsünü ve halkını, Kurtu luş Savaş ı' n ı n korkunç zorlu k ları içinde ya kından ta n ı m ı ştı . Ba kon l ı k y ı l ­ larında ç ı kmaya başlayan HAYAT derg isindeki yazılarıyla O. b u ­ n u kendi ta nıdığı g i b i , h erkese de tan ıtmak istiyord u . 2 - Okulculuğumuzda e n yen i , en i leri eğitim v e öğretim yöntem leri n i eksi ksiz uygulamak. çağdaş eğitim i l keleri n i ger­ . çekleştirmek; öğret i m i , dersleri çocu k k i ş i l i ğ i n i yıprata n , yete­ nekleri n i körleten. anlağ ı n ı (zekôsını) donu klaştı ra n , usu kullan­ mayı engel leyen körü körü ne ezberc i l i ğ i n , a n latmacı l ı ğ ı n (ta kri ­ rin) e l inden kurtarıp araştırma. i n celeme, deneme ve iş yapma. uyg u lama bicimine koyma k . Bug ü n o k u l la rımızda, eğiti m i m izde korkun ç b i r y ı k ı m o ld u ­ ğ u ha lde, olağan g i bi karşılanan ölçüsüz yığın larla sınıfta ka l ­ m a , cok yetersiz durumda s ı n ı f geçme, h i çb i r işe yaramaz b i lg i ­ lerle boş yere zamanı saçıp sav u rma, bun ların sonucu olara k cır­ pıştırma c ı l ı k . d i k katsiz l i k , başta n savma c ı l ı k . gelişi güzell i k , üs­ tün -körl ü k hasta lıklarından gelecek kuşa k ları koru ma k . Yu karıda değ i n i ldiği g i b i , o zamana değ i n okulları m ızdan h i çbirinde sözü edilmemiş, duyul m a m ı ş görü ş ve yöntemdeki İ1 k ­ o k u l i zlencesi ( M ü fredat Prog ram ı) n i n 1 926'da uyg u l a maya konması. okulculuğumuza yepyeni görüşler ve i l keler getird i . Y i ­ ne o y ı lda Konya'da boşlaya n , son ra Ankara 'ya kaldırılan Orta ­ öğretmen O k u l u ve Gazi Eğiti m Enstitüsü 'n ün k u ru l ması öğret­ men ler. yönetici ler. deneticiler icin acılan gerçekten çok d ü ­ zey l i v e değerl i çeşit çeşit öğ rence ler, çeşi t l i yayın lar. g i rişi m ler bu amaçta idi. Onun bugün aya kta kalabilen te k yapıtı Gazi Eğitim Enstitü ­ sü yurda durmayan, d i n len meyen. yoru l mayan yü ksek n itel i kte ve gercek i çten l i k l i öğretmenler. eğ itimci ler. araştırmac ı l a r yetiş38


t i recek; bun larla eğitimi Gazi M ustafa Kemo l ' i n isted iği ölçüde ve değerde, ulusu yönetenlerden en uza k yurt köşesindeki yurt· taşa dek herkesin a nlayışına (zi h n iyetine) yerleştirece k en yen i , en ileri, en çağdaş anlamlarla öğretim, eğiti m , ru h b i l l m a raştır­ maları yapacaktı . 3 M i l li eQiti m i n geli şmesi n i rastgeleliğ i n , gel işig üzell iğin el inden kurtarmak bu alandaki düşün ve çalışmaları teke l ler· den ayırı p y u rdun her yan ına, her yetenekliye da!}ıtmok, u l aş­ tırmak. -

Bu amaçla, o y ı l la rı m ız ı n en seçme. en değerl i ö!}retmen, eğitimci. düşünür ve yazarlarıyla önce c Hey'eti l l m iye•yl, sonra da cTo l i m ve Terbiye Heyet i ıı n i k u rd u . O kurulların üyeleri yıllar önce d ü nyam ızda n ayrı l m ı ş olma larına karşın, düşü n leri, ya pıt­ ları ve başarılarıyla bug ü n yine o ra m ı zda yaşa maktadırlar. Y u r­ du bölgelere ayıra ra k en yü ksek düzeyl i ve del)erl i yöneticilerle « Maarif E m i n l i ğ i • örgütünü ku rmuştu . Bu örgütü kurmaktaki amacını Büyü k M i l let Mecllsi 'ndeki konuşmalarında açıklamış­ tır. O y ı l ların Tal i m ve Terbiye Heyeti ( Öğ ret i m ve E!}ltim Ku­ rulu) üyeleri n i düşü n ü rken yü ksek değerleriyle kendi leri n i tan ıt­ mış olan İ hsan Sungu'lor. l b ro h i m Alôedd in Gövso'lor. Avn i Boşmo n 'lar, Sel i m S ırrı Torcan'lor, Horunurreşit'ler, Mehmet E m i n Erişirg i l 'ler kişi l i k leriyle bu g ü n le rde d e bire r doruk g i b i yükseli ­ yorlar. C u m h uriyet'in kuru luşundan 10 ay geçmeden , Necatl 'nin baka n l ığa boşlamasından 17 oy önce, yüzyı l ı m ızın bug ü ne dek en büyü k birkaç eğitimcisinden biri, e n önde ve boşta gelen i olan Amerikalı eğitimci John Dewey yurdumuza çağrılmış. on­ dan eğitim i m iz için çok ayrıntı l ı , çok değerli b i r yaza n a k ( rapor) a l ı n m ıştı. Bu ya ianokta ki öneri lerin k ısa s ü rede uygulanması. Necati'nin baka n l ığ ı nda tüm eğ itim topluluj;junun çabası ve ere­ ği o l muştur.

39


· ÖNDERllGI Necati . Gazi M usta fa Kema l ' i n devrim kadrosunda e n ön sırada buluna n bir önderd i . Gazi M ustafa Kemal, ü ç anakaraya ( k ıtaya) egemen olmuş. büyük u lusları ve mezhepleri (örneğ in Ortodoksluğu. Protestan l ı ğ ı ) koruması altına almış atı l ı m l ı , d i ri k b i r u luske n . Avrupa ' n ı n «hasta ada m ı » olmuş v e parçalan ması ­ na karar veri l m i ş bir devletin u i usuna yen i den d i r i k l i ğ i n i . can l ı ­ l ığını. yaşama g ü c ü n ü kazandırmak g i ri ş i m i nde v e çabasında i d i . Ad ına o y ı l larda · i n k ı lô p ıı denen değ iştirmeleri n , değ i ş i m leri n , b u ­ g ü n k ü dey i m i yle « Devri m ıı i n gerçek a n l a m ı ve ereği buyd u . Dur­ g u n bir topl u ma diri k l i k , atıl ı m . yeni leşme ve yen i b i r yaşam gücü kazand ı rman ı n . kısacası bir devri m i gerçekleşti rmenin i k i yöntemi vard ı r. Biri t ü re ( h u ku k ) a racı l ı ğ ıyla. yasalarla; ötekisi eğitimle. Türe. etkisini çab u k gösteri r; ne var ki süre k l i l i k sağ lamaz. ge­ lenekleşmez ve toplumun vazgeçi l mez b i r d u ru m u ol maz. o ne­ denle geçicid i r. Eğitimdir k i , bir u l usun yapısında etkisi n i sürd ü ­ rü r, değişmeleri. yen i leşmeleri ve devri m i n gerçekleşmesi n i sağ ­ lar. Atatürk büyü k önder kişi l i ğ i ile ve devri m i n ya ln ız ve ancak eğitim le gerçe kleştirilebileceğin i bi lere k . yurt toprakları n ı n 1 /3'ü düşman e l i n de , 1 /3'ü de düşma ndan yen i k u rtarılmış yan ı k ve y ı k ı k ken b i le �meğ i n 1 6.7. 1 921 'de. 1 .3.1 922 de. eğit i m i bir yü ksek ü lkü ve erek olara k ken d i devri mci ta kımına ( kadrosu­ na) ve u lusun yönet i m inde i leride görevler alacak yetki l i lere- en önem l i bir yü k ü m l ü l ü k olara k verm i şti. M ustafa Necati bu ü l k ü ­ y ü , bu y ü k ü m l ü l üğ ü en iyi on layan v e görevi n i eksi ksiz yapmaya çal ı şa n üç bakandan birincisid i r. Bunu kendi önder kişiliğini ka­ bul ett i rerek sağ l ıyord u . Onun ba kanl ı ğ ı süresi nce tüm eğitim örgütü ndeki can l ı l ık, ödev töresi. i çten görev sevg isi. bun­ ların yan ı nda yayg ı n sevg i , saygı , güven. inan. erine. coşku onun bu önder kişiliğinden geliyord u . Bu ancak bir önderin ken ­ di kişi l i ğ i n i örgütüne ben imsetecek n itel i kte v e yetenekte o l m a 40


s ıyla sağlanabi l i r. Ancak başa r ı l ı yapıtlar ya rata n , değer bilen. insa n l a rİ değerlendirebi len , sevebi len kişi lerd i r ki kendilerini ve düşünleri n i , istekleri n i . amaçları n ı örgütlerine ben im setebi l i rler. Önderl i k kişiliği budu r. B i r k u rumda, b i r örg ütte, bir işletmede ya da toplu mda a n laşmazl ık , geçimsizlik, dirli ksizli k-düzensizl i k varsa, bu o rada i n a n v e g üven eksi kliğindendir; bu da yönete n ­ leri n , başta ki lerin kişi l i k lerindeki yetersizli klerinden, n itel i ksizl ik · ferinden kaynaklanır. Necati'nin kişi l iğiyle i l g i l i bir gerçe k de şud u r : Ondan 7 y ı l son ra m i l li eğitimde gen iş gelişme çevren leri (ufukları ) a ç a n Saf­ fet Arıka n ' l a , ondan sonra gelen Hasan Ali Yücel' in büyük başa­ rılarında Necati ' n i n payı vard ı r. O nla r. Necati ' ni n müsteşarı Nafi Atuf ( Kansu) u n yard ı m ıyla b u ld u ru p bakan l ı k takım ına ald ı ğ ı değerl i kişilerdir.

VE KARDEŞ N ECATİ 1 921 -22'de Kastamonu lsti klôl ( Bağımsızl ı k ) M a h kemesi Başka n ı M u stafa Necati lisede göçmen ler yararına verilen bü· yük müsamerede uzun bir söylev veri r. Bu söylevde ü l ke ni n. ulusun d u ru m u n u şöyle özetler : Her yandan düşma n larla sarı l m ı ş b i r u l us; içine padişah el iyle ateş veri l m i ş bir ü l ke, bir yurt . . . onun ortasında ya l n ı z A l l a h ' ı n a g üvenere k hareke t eden kardeşler . . . . ve ya l n ız içten yurt sevgisiyle hareket eden yu rtseverler. ateşli sal d ı rılar. ö l ü m l ü atılımlar ortasında çırp ınarak. çal ışara k bire r b i rer b ü t ü n yı­ k ım ları (fe la ketleri) yı kan sizler. . . , «•

. .

. . Birinci ve ikinci lnönü Sakarya utkusu (zaferi) lslôm Tari h i , Türk Tari h i için yal n ı z bire r ü n l ü anı değ i l ; Doğu'nun, Türk' ü n , islô m ' ı n utku l u (muzaffer) o lacağ ına Allah'ın birer ka· nıtıdır . . . » « .

41


c . . . ikinci lnönü ve Sakarya yen i bir acun (cihan) yaşa m ı ya ratm ıştır. Bunun pek yakın bir zamanda mutlu son uçları n ı göreceğ iz. Bug ü n Ankara'da Azerbaycan . Afgan. Buhnra ka r­ deş h ü k ü metleri n i n elçileri. o utkuların bize yetiştirdiği kardeş­ lerdir. Bun ları daha pek cokla rı izleyece k. Yüzyı llarca erdeme öncü olduğumuz gibi, yine acuna yen i bir mutl u l u k yaşa m ı sağ ­ layacağ ız . . . »

«Ey savaş bölgelerinde çarpışan kardeşler, a sker kardeşler! Sizleri n bize g üven le bıra ktığınız ai leleriniz, çocukların ız. ana babalarınız icin hiç kayg ı la n mayın ız. Onlar bize değerli inamdır (emanettir.) Sizin için en büyük özveriden kaçın mayacağız • Ve söylev i n i n sonunda : . . .

« . . . Kastamonu'nun sevg i l i ve değerl i evlatları! Sizleri lzmir kıyıları n da kucaklayaca ğ ı m ız g ü n uzak değ i l d i r. inşa l l a h yine ben orada b i r çok kardeşler a rasında size. hoş geldiniz, demeyi başa racağı m » . . .

Ded iği de olmuştu. Tan ı larında (teşhislerinde) ve sözlerinde hiçbir zaman ya n ı l ma m ıştı. Bütün söylevi boyunca yinelediği «kardeş» sözcüğü onun tüm yaşa mında herkesle, yaşıtıyla. büyü ­ ğ üyle, küçüğüyle ilişkilerinde. davra n ı şlarında özyapısı n ı bel i rten n itel iğ i d i r. Onun bu n iteliğ i , 1 922 ' de lnebolu'yu den izden büyük toplarla döğerek yıkan, yang ın yerine çevi ren düşma n ı n bu kıyı ­ c ı l ığı n ı . lnebolu'nun ve çevresi n i n duru m u n u betimleyen yazısında da çok iyi belirir. «.. Bel k i sen de o güc.e sahip olsa n , sen de yaparsın di­ yen ler b u l u n u r. Ancak önsüzlüğe (ezeliyete) dek kök solan bir .

tarih içi nde Türk'ün kahraman ru h u h i çb i r zaman böyle alçak (ze l i l ) bir bicimde ortaya çıkmamışt ır. Bize sözüverilmiş (va ­ ded i l m iş) ya rı n k i utkumuzda bütün h ıncı ve ti ksinti duygu ları n ı u nuta ra k bağışla man ı n v e hoşgörü rl ü ğ ü n yen i bir biçi m i n i gös· tereceği m i z de kesi n d i r. Türk, acaba . hangi utkusunda kolu boğ . 42


l ı tutsakları n ı kurban etti . Ey Türk, sende Tan rı 'dan gelen bir özg ü l ü k va r . . . » Onun bu yü ksek insancıl n itel iği ölü m ü nde, Atatürk'e göz­ yaşı döktü rmüş, a rkadaşla rın ı , yakından tan ıyan oza n ları ö l ü ­ m ünden son ra v e yıllarca son ra o·n u n i ç i n söyletmiş v e yazdır­ m ıştır. Söylevi nde olduğu g i b i , tüm davra n ışlarında, i lişkilerinde de gerçekten ckardeş»ti. « Kardeş» sözcüğ ü n ü n anlamı On un tüm varl ı ğında yansırd ı . Bu yal n ı z sö z değ i l d i ; eyleminde, ya­ şam felsefesinde, yaşam tasarısında, va rlığından çevresine da­ ğılan insa n l ı kta. ka rdeşl i k ışın ları yan s ı rd ı . Onu ölümsüzleşt i ren yan ı da b u d ur. R u h und a k i bu kök lü sevg i , bu ·kardeşlik» sevisi onu her çeşit ya n ı l mada n . ya n l ı ş l ı kta n , sevi msizl ikten ,· haksızl ı k ­ t a n koru muştur. M ustafa Necati yal n ı z söylevleriyle, yaz ı la rıyla, sözleriyle değ i l , tüm d u ru m u . varl ı ğ ı ve özyapısı (ka ra kteri) ile M u stafa Necati'dir; özü , sözünden çok üstü n d ü r. Sözle değ i l , gerçekten cadam» d ı ; hem iyi, hem de insa n ları seven cinsanıtd ı . Sözle değ i l , gerçekten u l usçu ( m i l l iyetçi) ydu. U l usun gerçekleri n i , soru n ların ı , dertlerini, acıları n ı zorl u kları n ı . sıkıntılarını içinde , buluncu nda duya n . onlara çözge (çare) a raya n . o uğurda kend i ­ s i n i ha rcayan b i r u lusçuyd u . Sözle, yazıyla değ i l , gerçekten yur­ d u n u seven b i r yurtoğluyd u . izmi r'de , Ba l ı kesir'de, tü m Kurtu ­ l u ş Savaşı boyunca bunu, vücudu ve kafasıyla kendisini har­ ca rcasına göstermişti . Sözle değ i l , gerçekten devri mciyd i . Ata ­ türk'ün o Büyü k Oevri m ' i n i kendi kişi liğinde temsil eden ve eğ i ­ timde gerçekleşti rmeye uğraşa n, ba ka n l ığ ı n ı n kısa süresine kar­ ş ı n , bunu çok do başaran bir devri mciyd i . Gerçekten eğitimciy­ d i . Dört y ı l l ı k k ı sa sürede eğiti m i m i zde sağ lad ığı başa rı l a r bun­ dand ı . Gerçe kten hal kçıyd ı . Hayat derg i s i n i n ilk 9 sayısındaki yazıları bunu gösteri r. m i l li eğitime verdiği yön ve g i rişimleri bu­ nu kanıtlar. Kısa ca s ı . sözün tüm anlam ıyla Necati tam adam yetkin (mükemmel) adamdı.



II - ARKASINDAN YAZILANLAR i l k yazı 2 Ocak 1 929 g ü n ü -ö l ü m ü nü n ertesi g ü n ü- C U M ­ H U RiYET Gazetesi 'nde cıktı : cDün çok acı klı bir haberle sarsıldık. Maarif Vekili M u stafa Necati Bey ölm üş.

�CI BiR KAYIP 2.1 . 1 929

-

AN KARA

<ı ( H ususi Muhabiri m izden) - Apa n d i sitten acı çeken Maa rif Ve k il i M u stafa Necati Bey bug ü n saat 1 1 'de vefat etmiştir. Ce­ nazesi ya rın 1 0,5 ta Numune Hastanesi 'nden tören le ka ldırıla­ caktır.

Son y ı l ların en a c ık l ı haberin i bug ü n gözyaşlarımızı tutama­ dan derin bir acı ve üzüntü ile yazıyoruz. Maarif Vek ili M ustafa Necati Bey, devri m i n ve u l usal savaşım tari h i n i n başından so­ nuna dek d ü rüst ve namusi u , ateşl i ögesi M u stafa Necati Bey. ekin ( i rfan ) yaşa m ı m ızın büyük Başka n ım ız'dan esin lenen ve gürlük (feyiz) alan devrimci ve kurtu luş ve savaş g ü n leri n i n kah raman larından b i r i o lan M ustafa Necati Bey d ü n a ra mızdan sonsuza dek ayrı lmıştır. Şimdi yalnız kutsal ve temiz anıları n ı , hay ı rl ı ve yü ksek ya­ pıtları n ı , caba ( h i m met) ve h izmetleri n ! a n makla avunç (teselli) bulduğumuz o k a l ı n l ı kah ramanın bu vakitsiz ve acıklı ölümü yüreğ imizde derin bir boşlu k actı . Necati Bey yü ksek ve tem iz a l n ı i le yaln ız sililiğin ( i ffeti n ) . içtenliğin, doğruluğun. iyili ksever45


l i ğ l n , h a l k ve m e m leket sevg i si n i n , özgeci ( feragat) ve a l ca k gö­ n ü l l ü l ü t'j ü n simgesi i d i . Bug ü n o n u n sevg i l i v e değerli (aziz) a n ı s ı n ı yüce ltmek ici n Darü l fü n u n fakü lteleri dersleri b ı ra l< m ıştır . » . .

« Necati Bey'in ölüm haberi n i izm ir'de a l a n Başba kan ismet Paşa kara msarlı k (yeis) içinde kalara k Maarif Vekilliğini üstlen­ mişti r.» c lstanbul 'da bütün kitapçılar yas belirtisi a l m a k üzere d ü k­ kô nları n ı kapatmışlard ı r.» O g ü n C u m h u riyet Gazetes i ' n i n birinci sayfası tümüyle Ne­ cati'nin ö l ü m ü nden dolayı duyulan üzüntü yazılarıyla doludur. Başyazar Yunus Nadi Bey « Hayretteyi m • başl ı k l ı başyazısında onun ö l ü m ü ne hic i na n m a k istemediği n i acıklı bir d i l le a n l at­ maktadı r. Akag ünd üz, Abidin Daver, Fuat Köprü l ü ayn ayrı yazı lar yayımlamışlard ı r. (- 5 Oca k 1 929'da topla n a n Darü lfünun Divan ı (senatosu) Mustafa Necati Bey'in Darü lfünun Meydan ı n a heykelin i n diki lme­ sine kara r verm işti r.-) Necati için i l k kon uşmayı mezarı başında Başba kan ismet Paşa ( ln ö n ü ) yapm ıştır. HAYAT Derg isinde de yayı mlanan bu ko ­ n uşmasında Necati için : c H a l kcılığımız bu d ü nyan ı n hiçbir yal­ dızı ile pas tutmayan b i r cevherin i , o n u n temasına her girmiş olan. yü rekten sevmesin i b i l i r vefa l ı b i r dostu n u kaybetti» der. Başba kan ismet Paşa ' n ı n Necati'nin mezarı başında yaptığı konuşma aynen şöyled i r : c Necoti 'nin ö l ü m ü nde derin acılarım ızı söyleyeceğ imi hic d ü · şünmezd i m . U z u n mes'u l iyet ve mefkure arkadaşlığının, memle­ keti n temiz ve y iğit bir evlôdına karşı, bağladığı sevg i ve sayg ı 46


duyg u ları bu yaman ve cet in vaziyeti ba na. ön ünden sa pılmaz bir vazife yapt ı . İzm i r çocuğu Necati yü ksek ta hsilini bitird i kte n son ra engin ruh u n u n heveslerini m ua l lim mesleği n i n özü nden başkasını d ü ­ şünen hayatına sarm ışt ı . Değerl i v e m uvaffakıyet l i mektep m ü ­ d ü rlüğünde vicda n ı n ı n zevkleri n i tadarken büyü k vatan felôket i . insafsız sa rsıntıları ile vata n ı seven lerin icinde onun da başına çöktü. Necati 'yi . bir varı n ı düşün mede n. bir g ü n geç ka lmadan. yiğit derneğinde ot oynatan kahraman şetaretiyle. cephede görüyo­ ruz. B u n u n la onun siyasi hayatı da başlamış ol uyordu. Bu baş­ langıç. be l i ren h a l k idaresi n i n ve i n kılôbın engin ufuklarına taze. p ürüzsüz. can l ı bir doğuş değ i l miyd i ? İz m i r m e b 'usu Necati Bey'i B i rinci Büyü k M i l let Meclisi ' n i n kürsüsünde yara l ı vaton seven i n fedakô rl ık. yuva . hasret feryat­ ları n ı öterken dinl iyoruz. S i n i rleri n m ü temadiyen ezg i n . fi k i rlerin türlü tesi rlerle karış ı k olduğu o g ü n le rde Necati'yi bir gün şaş­ mayan sadoka..t. doğru ve acık görüşle. da ima. Büyü k Gazi ' n i n iziride buluyoruz. Büyü k zaferden son ra boşlayan naz i k ve şaşırtıcı devi rde Necati Bey s u l h . i n k işaf ve i n kılôp hayatın ı n . yorulmak. bıkmak i stemeyen gereklerine berra k özün ü tes l im etti. Y ü ksek kabiliyet­ leri onu sür'atle Büyü k M i l let M ecl isi ' n i n i cra vekôletine çıkard ı . Onu cok tan ı m ı ş v e sevmiş olan a c ı l ı . mahzun a rkadaşları o n u n ­ la mes'ul iyet orta klığı etmekten bahtiyar olduk. Onun vekô lette çalışmaları n ı anlatmağo koyu lmak zor ve beyh ude b i r gayrettir. Mefk u re aşkı. çare bulmak ka biliyetiyle. aşikô r neticeler emekleri n i n ifadeleridir. Sayısız ihtiyaçları say ı l ı vasıtalarla doyurma k didin mesiyle gecen son ü ç sen e lik maarif vekôleti bize lftihorlar veren işler ve eserleriyle doludur. O maa­ rifte. başı yü ksekte. gözü yıldızlarda temiz ve çetin bir mücedd it 47


gibi ça l ı ştı. Ağ ı rpa hada a rkadaşlardan sam i m i ça l ışma çev resi vücuda get i rmek onun h ususiyetlerindendir. Devlet yetişmiş bir ada m ı n ı . Büyü k Meclis değerl i ve mu­ vaffa k bir ôzası n ı ve vek i l i n i , maarifi miz, tal i m ve terbiyemiz tecrü beli bir mütehassıs ı n ı . fıkra m ız yeri ne konmaz bir mefkure­ cisi n i , h a l k ç ı l ı ğ ı m ı z bu d ü nyanın h i ç bir yaldızı i le pas tutmayan bir cevherin i , onun temasına her g i rmiş olan , y ü rekten sevme­ sini b i l i r vefa l ı bir dostu n u kaybett i . Acılarımızın h udutları ne kadar geniştir! Necati'n i n , hiç bir kirl i benek taşı mayan varl ı ğ ı n ı , birazda n , toprağa vereceğiz. O n un hatıraları art ı k mefku reci, m i l l iyetçi, c u m h uriyetçi lel'i n hafızalarında kutsi duyg u la rla yaşayacaktı r. in ­ sanlara manevi ve mefkurevi varl ı k d ışın d a şeylerin boşluğunu hatı rlatan bu muazzam anda, geleceğe dai r düşündü klerimizi b i r daha söylemeyi, hayat vazife m ize sad a kat, mefkure arkada­ şım ıza h ü rmet sayd ı m . C u m h u riyet evlôtla rının vazifeleri bu vata n ı n , c i h a n vata n ı içinde, pass ız b i r çel i k , meden iyetin u m ra n ı v e n i metleriyle be­ zen m i ş bir bah çe, i l m i n fen n i n , kü ltürün yü ksek mazhariyetlerine ermiş vatandaşlar yuvası o l ması için ça lışmak, uğraşmak, mü­ cadele etmekt i r. Bu yolda hiç bir müşkül tan ı m ıyoruz. Bu u ğ u r­ da h i ç bir emeği, h i ç b i r hayatı, hatta bah a rına doymadan sön ­ se, yine çok görmüyoruz. Bilhassa m i l leti cehaletten kurtarmak Türk h a rfleriyle yeni bir nur ve kültür h ayatına g i rmek azim ve kararında sa m i miyet i m iz, ısrarımız ve sarpl ı ğımız sars ılmaz bir haldedi r. l n k ılôpçı ların ö lü rken kalanlardan ve yen i yetenlerden bir tek d i leği va rd ı r : Cansız bileklerinde sallanan vazife bayrağının kavranıp daha yüksekte dalgalandınlmasıdır. Necati, aziz Necati; d i leğ i n yerine getiri lecekti r! » 48


O y ı l l a r Tü rkiye 'si n i n üstün d üzeyl i eğ iti m , bil i m ve sanat derg i si HAYAT, 1 0 Oca k 1 929 ta ri h l i 1 1 . sayıs ı n ı M u stafa Necati'ye

ayırmış; « Hayat'ın bu n üshası M ustafa Necat i ' n i n aziz hatırası­ na ithaf o l u n m uştur» tümcesiyle başlayan dergide O'nunla i lg i l i çeşitli yazı lar yer a lm ıştır. Derg i de yer a lan yazıların başl ıkları ve yazarları şunlard ı r : Zavallı Necati Bey, Meh met E m i n ( E rişirg i l ) ; Necati Bey Ö l · d ü , Ah met Tevfi k ; Necati içi n . A li Hayda r (Taner) ; Necati ve Abidesi, B. Avn i ( Başma n ) ; Necati Bey Sevilen Bahtiya r insa n ­ lardandı, Mektep M ü zesi M üdürü i. Hakkı (Tonguç) ; Bü yü k lh­ t i l ô l i n İçinde Çalışm ış. Büyümüş ve Y ü kselmiş Olan Necati Bey, Cevat (Oursu n oğ l u ) ; Necati'nin Ö l ü m ü . R ıdvan Nafiz ( Edgüer) ; M ustafa Necati Bey, Reşat Şemseddin (Sirer) : Necati Bey, Kad ­ ri (Yörü koğ l u ) ; M esut Ö l ü , M ustafa Şekip (Tunç) ; Necati 'ye Ait Bazı Hatıralar. Prof. Dr. Köprü l üzade Fuat; Bir Ö l ü m Haberi lcin, Meh met Servet; Necat i , Nafi Atu f ( Kansu ) ; Necati 'nin Terc ü ­ meiha l i , H . M . ( 1 329'da yen i k uru l a n i ma r v e iska n . 1 340'ta Ad l iye, 1 341 'de Maari f Ve ki l i ) ; Aziz Necati, 1. Hakkı Uzunca rşı­ lıoğ l u ; Necati Bey'in Mezarı Başında. Başvekil ismet ( İnön ü ) Paşa; Azi z Necati 'ye ( koşu k ş i i r) . H a s a n Ali (Yücel) ; Bir Gen e Öldü ( koşuk) Necmettin Hal i l (Ona n ) ; Efe m i n Ö l ü m ü ( koşu k ) . •

Faru k Nafiz (Ca m l ı bel) ; Mem leket E n Sevg i l i Evlad ı n ı Kaybetti; Aziz Necati Gözyaşları Arasında Toprağa Veri ldi; Büyü k M i l let Meclisi'nde Necati Bey' in Aziz Hatırasına H ü rmet (5.1 . 1 929) M at­ buatım ızın Teessü rleri, Ruşe n Eşref ( Ü nayd ı n ) : Necati , Hakkı Tarı k ( Us) (Va kit) , Zava l l ı Necati , Mehmet Ası m . (Va kit) , Bir Ölüm, Mahmut (Soydan S i i rt Meb'usu ) ; ( M i l l iyet) . Necat i ' n i n Ö l ü m ü Karşısında, Köprü lüzade Meh met Fuat; ( C u m h u riyet) . Hayretteyi m : Ö l ü m m ü . Hayat mı? Yunus Nadi (Abal ıoğlu) (Cum­ h u riyet ) . Onun Ölümü, Yusuf Ziya ( İ kdam) ; B ir Facia, Yakup Kadri ( Ka raosmanoğl u ) ; (Hakim iyeti M i l l iye) . Necati'nin Ö l ü m ü Ah met H a ş i m ( i kdam) . •

49


KOŞUKLAR : AZIZ NECATl'YE O levent cüssenle hayattın. candın, Neşeydin, kudrettin ve heyecandın, Bu kara toprağa nasıl uzandın, Ölüm m ü oraya koydu başını? Saymad ı m ı yoksa ecel yaşını? inliyor gür. sesin kulaklarımda Adın ayet gibi dudaklarımda Sevgin ycş oldu göz kapa klarımda Ölümün, ölümü i n kô r ettird i , Ü m i d i h üsrana şikôr ettird i . Hôlô istiyorum sesini duyma k, Ne yazı k g ittiğin i l le r cok ı rak. Sevdiğin Türklüğe kalbin yuvayd ı , N e olur, o yuva bozulmayaydı . . . Hayat ta kdi rinden sonunda cayd ı , Ölüm sen i de m i kocalmış saydı? Sen can yoldaşıydı n kaçırd ı k elden, ôc alabilseydi k zal i m ecelden.

Hasan An (Yücel)

50


EFE NiN ÖLÜMÜ

El idi e kber eyled i . biz matem eyledi k, Nasıl se l o l m a s ı n h a l k ı n gözyaşı. Kora bir çevred i r bulutlar oya ; Dağ lara yaslansa Efemin başı, Ayağ ı değerd i hemen ovaya. O ne koç yiğitti! Gören vuru l u r. Karş ı l ı k gel i rd i gökten o sese, Derd i m ki, önü nde diz üstü bulur. Efem Azra i l ' i bir göğ üslese! Yosmala r kucağ ı gere k ken yeri , Konuştu mezarda oğ u l la n i ne, Kim derd i son u n da cerrah neşteri, Geçecek bir ka n l ı bıça k yerine? Bir çınar yıkıldı geçti fırtına, Uzun bir uğultu ka ld ı geriye : Ona oğl u m diye yandı her ana. Yiğitler yas tuttu ka rdeşi m ! diye. Yeridir k ızıl kor kesilse g ü ller. Tanyeri kan t ütse buhurdan gibi, Efe m i toprağa so lan gön ü l ler. Yan ıyor tutuşmuş b i r orman gibi . . .

Faruk Nafiz (Camlıbel)

�1


BiR GENC ÖLÜ Tez geçme atlı d u r; kim olursan o l , Bir lahza ruh u m u n a h ı n ı d i n le! O günden beri d i r bu ki msesiz yol,

ilk defa titriyor aya k sesinle. Düşün ki bu yerde bir a kşam üstü . B i r garip canverdi yirmi yaşında, üstü ne kudu rm u ş kurtlar üşüştü, Kor kana boyan d ı bu dağ başında. Ah yolcu köyüme yol u n g iderse. Bak şimdi n i cedir g üzel nişan l ı m ; Ha l i m i deyiver «Ne oldu?» derse, «Saçları dalga l ı , enda m ı şan l ı m ? ıı . Girerken. i rkilme köyün dışından, Ansızın bir yan ı k ses yü kse l irse, Çekinme, çılgınca haykırışından, Bir kad ın yol un a koşup gelirse. O kad ı n -u mduğu gelecek san ı p-,

O yerde bekliyor yüz bir a kşa mdır. O. hergün bir başka ü m itle kan ı p

Yol u m u gözleyen g a r i p anamdır!

Necmettin Halll (Onan)

52


Necmett i n H a l i l (Onan) 2,5 y ı l sonra F i K İ RLER Derg i s i 'nin 7 6 . sayısında da :

l z m i r H a l kevi ' n i n

M ERHUM NECATİ'YE

Varsın ne di lerse versin ellere, Bizde bir yarayı deşer yılbaşı . Gönü l kayna ğ ından çıktı bir kere, Kurumaz, sel o l u p g itti gözyaşı

.

Geldi kçe rüzgô rın uğultuları, Kalbinde O n u n sesi çağ lar san ı lır, Körfezi n Kordona çarpan suları. Vadiyle döğ ü n ü p ağlar sa n ı l ı r . lzm i r bağrındaki g i z l i yarada n . Kan a ğ l a r göğsünden uza k yatana, Üç değ i l , bin ü ç yıl geçse a radan , Nasıl öz oğluna yan maz bir a na . Hayat Ona bakıp i m re ndiği g Ü n . Ece l i n fendine nas ı l kan d ı O? Yamanlar. uta n ı p sarsı lsın, çöks ü n , Başı sizden yü ksek bir yamandı O .

Necmettin Halil (1932)


Gazete ve Dergllerde :

Ö l ü m ü n ü n i l k yıllarında hemen tüm büy ü k ve b i r çok küçü k gazetelerde, pek çok dergilerde örneğ i n ; ACI KSÖZ, TERBiY E . i LK TEDRİSAT. M UALLi M LE R B I R L I G I , M i LLİ M ECM UA. M UAL· LİMLER MECMUAS I , HAYAT TARiH D E R G i S i . TÜRK K Ü LTÜ RÜ ' nde O'n u n için pek çok yazılar yayımlanm ıştır. öze l l i kle hemen hemen tüm meslek derg i leri nde, Oca k say ıla rı nda uzun y ı l l a r­ dan beri ve bugün lere dek Necati i ç i n O ' n u s ü rekli olara k an· latan yazı l ar cıkm ıştır. 5-1 0 y ı l önceleri ve son y ı l l a rda U LUS, BARIŞ. M i LLiYET. öze l l i kle C U M H U R İYET gazetelerinde, I LGAZ, E M E K L İ LE R İ N S ES i . Tüm İ l köğ retim M ü fettişleri Derneğ i ' n i n dergisi T i M - D E R. ÔGRETM E N DÜ NYAS I O'nun la i l g i l i uzun ya­ zılar yay ı m l a m ıştır. Bu yayı n l a r h i ç kuşkusuz gelecek yıllarda da sürece kti r. Bug ü n O'nu ya kından tan ıyan ya l n ı z değerli yaza r ve «Ya­ zarların E n Yaşlısı ='Şeyh ü l m u h a rri rin 11 Sayı n Burhan Felek var. Felek'in cok ilginç bir yazıs ı Mustafa Necati'yi, O'nun özyapısı­ n ı çok iyi betim ler. 8 Oca k 1 968 g ü n kü C u m h u riyet'te yazdığı ilgine anı şöyledi r : « İdman Cemiyetleri ittifakı (Türk U l u sa l Spor Ö rg ü t ü ) Kon ­ g resi'ne başka n l ı k eden M u stafa Necati baka n l ığ ı n ı n 4 üye ile bu bağlaşmaya (ittifa ka) katılmasını öneriyor. Üyeler bu kon uda önceden a n laşm ışlard ı r. öneri o k u n u nca bir üye ( B u rhan Felek) yöntem ba kımı ndan bir karşı çıkışta b ulu n uyor: bu 4 üyen i n a n ca k «onları kon g re­ nin ka b u l ka rarından sonra» oya kat ı labi lecekleri n i . bu kon u görü ş ü l ü rken katılamayaca kları n ı söyl üyor. Başkan Necati ola­ ğanüstü si ni rlenerek başka n l ı k k ü rsüsüne b i r y umru k atmış, çı­ kıp gitmiş. Ne var k i , az son ra Burhan Fe lek'i çağ ı r t m ı ş 54

:


- Kusura ba kma ! . . . Ben bi ra z s i n i rl i id im . Siz haklısın ız. Hem Ordu temsi lci leri varken bir de Maarif g i rd i mi; siz devletin esiri o l u rsunuz. Oysa ki, bu örgüt bir halk örgütü olara k kal · ma l ı . Ben önerimden vazgeçiyoru m , demiş. Öpüştü kten sonra salona g i rmişler, yen iden kongreyi açmış ve önerisin i geri a l m ış. Sayın Burhan Felek son yıl larda M i LLi· Y ET'te yazd ığı bir yazıda da O'nun için şöyle d iyor : cAdam böyle hokbil i r. vicda n l ı ve h a l kç ı bir adamdı. Ben böylesini bir daha görmedi m . Şimdi Necati Bey'i a rıyoru m . » c M ustafa Necati C u m h u riyet döneminin i l k yıllarında par­ l ayan bir gen e yetenek ve bir hal kçı bakan i d i . Atatü rk'e bağl ı l ı ğ ı , Atatü rk'ün O'na güve n i . deneyimsiz (tecrü besiz) bir del i kanlıyı, tuttuğu n u kopara n gene b i r hal kçı ve devri mci yapmıştı. Gene yaşında öldüğü için dönemi kısa oldu . » . .

« . . C u m h u riyet'in o dönem leri tam ihtilôl dönem i i di. Ama Necati Bey'in de C u m h u riyet a n layışı tümüyle h alkçı i di. .

M u stafa Necati Bey, Türkiye İ d m a n Cem iyetleri ittifa kı ( U l usa l Spor Ö rgütü) nın çok düze n l i biçimde gelişmesi nde bü· yü k payı olan bir adamd ı . A k l ı yattığı kararları. hep başkanlık ettiği kongrelerde yıldırım yönte m i i le geçirird i . Necati Bey halkçı, ancak insafl ı b i r ada m d ı . Aramızda geç­ miş bir olayı burada O'nun temiz adını anarken yazmayı ve biz­ den son ra kilere öğütlen mek (ibret olmak) f ı rsatın ı vermeyi yara rl ı görd ü m . . . Eğer Necati Bey 1929 da körba ğ ırsak yang ısı işlemcesinde ( apandisit a meliyatında) yaşa m ı n ı yiti rmeseydi , T ürkiye Spor ör­ g ütü bug ü n künden çok derl i toplu ve kuşkusuz daha çok h alka dön ük bir k u ru m olurd u . Necati Bey de kesin l i kle büyü k bir devlet adam ı . . . » 55


Anmalar

Yı l lar yılıdır, O öleli beri, her yılbaşı g ü n ü An kara'da öğret­ menler o larak M ustafa Necati 'nin gömütü başında topla n ı r, O'nu cnarlar. Türkiye Öğretmen Dernekleri M i l li Federasyon u Yöne­ tim Kuru l u 1 961 'de, her Oca k ayı n ı n ilk g ü n ü M ustafa Necati 'nin ve 20 Oca k'ta R üştü Uzel 'i n, 26 Şubat'ta Hasan Ali Y ü ce l i n , 23 Hazira n 'da lsmail Hakkı Tonguc'un an ılmaların ı , m i l li eğitime h izmetleri n i n , ü stün başarıları n ın ve k i ş i l ikleri n i n açıklanması n ı karar a ltına a l m ış, Tü rkiye Öğretmenler Sendikası'nca Federas­ yon ü stlen i p dağıtılı ncaya dek bu kara rı n ı yü ksek d üzeyli top­ lantı larla uygulam ıştır. O Federasyon g i b i , eğ itim i ve büyük öne ­ m i n i kavramış. eğitime dön ü k ve sah i p öğretmen örgütleri ku­ rulı,mca bu a n maların, toplantıların yine y ü ksek düzeyde ya pıla­ cağı kuşkusuzdur.

56


III - KONUŞMALARI , DEMEÇLERİ MİLLİ EGiTtMtN GENEL DURUMU 9 Şubat 1925'te gazetecilere verdiği demeç. M i lli Eğitim Baka n ı oldu ktan 65 g ü n sonra i l k kon uşması n ı gazeteci lerle ya pmış. o n l a ra v e o n l a r a racı l ı ğ ı i le de ü l ke kamu­ oyu n a mllfi eğitimin genel durumunu açıklam ıştır. «Maarif Veki l l iğ i n e atand ı ktan son ra ilk i ş i m genel d u ru m u in­ ce lemek old u : ge rçekte n , genel d u ru m u i n celemeden bulunanlar konusunda g i ri ş i l mesi gere ken önlemler i ç i n dü şü n be l i rtmek doğ ru o l mazd ı . M i l l i eğ itim soru n u n u n karmaşı k v e ço k ayrı n t ı l ı olduğu bi­ li n i r. Az bir zaman içinde m i lli eğ i t i m soru n u n u bütün temelle­ riyle i n celemek aslında olanaksızd ı . i zlenceler (prog ra m lar) so­ run u . eğitim dizgeleri (sistemleri ) : öğretim yöntem leri gibi ayrı ayrı çok öne m l i olan eğitim işleri n i daha bol bir zaman içinde i n celemeyi uyg u n bu larak, örgütün e n kusurlu ve en a ksak yer­ leri n i a raştı rmay ı ve b u l mayı d ü ş ü n d ü m . Ö rg ü t deni l i n ce , doğa l ­ l ı kla merkez örgütü i l e bu örgütün Tü rkiye içinde yönetmekte olduğu m i l li eğitim ağı (şebe kesi) amaçlan maktad ır. Ba k a n l ığ ı n merkez örgütü . M üsteşarl ı k . Orta. İ l köğretim , E k i n ( H a rs = K ü l t ü r) . Sayılama ( İ h sa iyat = i statistik) , Ö z l ü k İ şleri , 57


ö zel Kalem Müdürl ü k leriyle, Denetim (Teftiş) . Yazma ve Çevi ri (Tel i f ve Tercüme) kurul larından ol uşur. Her daire b i r m ü d ü r veya başkan ile a y ı rtman ( m ü meyyiz) ve yazmanlardan ( katiplerden ) ol uşan bir kalem kurul uyla yönetllir. Ü n iversite ( Darü lf ü n u n ) Ecza c ı . Dişçi O k u l ları. Siyasal Bilgi ­ l er ( M ü l k iye) O k u l u , Y ü ksek Ö ğ retmen O k u l u , Devlet Basımevi ( Matbaayi A m i re) . GözlemeVi ( Rasathane) g i bi kurumlarla -Yü k­ sek Ö ğret i m Da i resi olmadığından- M ü steşarl ı k uğraşma ktadır. Merkez örgütü n ü n çerçevesi n i şöyle b i r i k i tü mce ile çizd i k ­ t e n son ra her daire n i n ui:jraşısını kısaca bel i rtmeyi yararl ı bu­ l uyoru m .

Ortaöğretim : Bu dai reye bağ l ı 1 7'si e rkek. 4 ' ü k ı z olmak üze re 21 ortaokul ve bunlardan başka 29 imam ve hatip okuiu vard ı r. Liselerde 4.477 erkek, 1 .089 kız, ortaokullarda -i l kokul bö­ l ü m leri dışında- 1 .037 kız, 4.761 erke k , i m a m ve hatip okulları n ­ d a 1 .075 öğrenci k i , toplam 1 2.439 öğrenci vard ı r. Liseler -i ki erkek, i k i kız dışında- yat ı l ıdır. O rtaok u l l a rda en çok öğrenci sayısı 200 . en az S'd i r. Ö ğ rencisi 200 ' ü aşan or­ taok u l sayısı üç, 100'ü aşan ise 4'dür. i ma m ve hatip o k u l la rı n ı n h er birine d e orta lama 54 öğrenci düşmekted i r. Orta öğreti m kurumlarından Galatasaray'la, l zmir Lisesi g i b i , sayısı ü ç ü , dördü geçmeyen o k u l ların binaları çok iyidir. ö teki leri sai:j l ı k bilgisi n i n zoru n l u gördüğü koş u l ları ta ş ı r biçimde yap ı l ma m ıştır. E s k i idad i (eski n i n o rtaokul türü) ya pıları. ya n larına

pavyo n , üzerlerine

yen i katlar e klenere k ve k i m i leri de içleri nde yal ı n ç onarım ve değ işi k l i kler yapılara k gen i ş leti l m iştir. Bu o k u l lardan bir bölü m ü 58


de kira i le tutulmuş, sağ l ığa elverişsiz, çoğu tah ta (ahşap) yapı­ lara yerleşmiştir. H içbi ri büyük bir öğrenci y ığ ı n ı n ı ka psayaca k genişlikte olmadığından, okullarım ızın öğrencisi az. g iderleri çok­ tur. Ö ğ reti m a raçların ı n büyük bir bö l ü m ü ancak geçmiş y ı l lar­ dan kalan kırık, dök ü k eşyadır. Bi rkaç kez Avrupa'dan getirtilen öğreti m araçları o k u l ların gereksin meleri n i karşılamaktan cok uzaktır. Ortaöğreti m öğ retmenleri n i n d u ru mları da d i k kate değer. Bir bö l ü m öğ retmen Avru pa ü n iversitelerinde . bir böl ü m ü kendi Darü lfü n u n u m uzda ve bir önem l i bölü m ü de bir sı navdan son ra yeterl i k belgesi (eh l iyetname) elde edere k mesleğe g i rm i şt i r. Ge­ çimleri n i ya lnız öğretmen l i k mesleğ i nden be kleyen bu kişi ler y ı l ­ larca pek az pa ra i le, bir daire kôtlbi n i n ayl ı ğ ı i le ça lışmışlard ı r. i k i y ı l önce Büyük M i l let Meclisi 'nce kab u l olunan O rta Tedrisat M u a l l i m leri Ka n u n u i le biraz iy i leşti ri lmek iste nmiş i se de ş i m ­ d i lerin tutumsal d u r u m u i l e aylı klar a rası ndaki oransızl ı k öğret­ men leri mizi yine pek sıkıntı l ı duruma sokmuş bulunmaktadı r. O r­ toöğ retim öğ retmen leri m izi mesleği b ı rakmak zoru n l u ğ u ndan kur­ tarma k için kend i lerine bi rkaç oku lda ders vermek durumu or­ taya c ı k m ı şt ı r. Oysa ki. b u ön lem, hem okul ların ve dolayısıyla öğren c i n i n , hem de öğ retmenin kendisi n i n bedensel ve düşünsel dokuncasınad ı r (za rarı nad ı r) . Bir m ü d ü r ve bir yazı ( kalem) ku­ ru l u ile yöneti len Ort aöğreti m Da i resi, bu ortaoku l ların yöneti m kuru lları. öğrencisi. öğretmen leri , yöneti m v e eğitim yönte m i , he­ sap işlem leri, tüzü k ve izle n celeri. kitapları, bina ları i le u j) raştığı ­ na göre ; bu da i ren i n bu ayrı n t ı l ı ve çeşitli calışmaıa·rı başaracak bi r bici mde pe k i ştiri l mesi ni n zoru n l u l uğ u besbel l i d i r . » İlköğretim

:

İ l köğ retime, tüm i l lerde b u l u n a n 4.770 i l ko k u l . 32

yatı l ı i l ko k u l . 25'i yat ı l ı öğretmen o k u l u ve b u n ların u yg u lama s ı n ı f -

59


ları bağl ı d ı r. B u n l a rdan 4 . 770 i l ko k u l i l e 32 ya tılı i l koku lda 302 . 500 öğrenci ve bu okulların topla m ı nda 9.062 öğretmen vard ı r. B u öğretmenlerden 3.960'1 öğretmen o k u l u ç ı k ı ş l ı s ı olup, öbür 5. 1 02 si yeterl i k belgeli öğretmen le rd i r. E l i m izde bug ü n 25 öğretmen okulu vard ı r. B u oku l ların öğrenci sayısı 4.200 ' dür. Bunlar b i r k a ç y ı l içinde öğ retmen olara k yetişeceklerd i r. Ö ğ retmen o k u l · ları n ı n içi nde öğrencisi 300 ' ü a ş a n yal n ız i k i , 200' ü a ş a n 3 okul vard ı r. Ö bü rleri n i n öğrenci sayısı çeşitli ve azdı r. Ortalama bir hesapla bütün öğ retmen okullarında, her okula 171 öğrenci düş · me kted i r. Bu o k u l la rı n hepsi yatı l ı d ı r. Her öğrenci devlete y ı lda l i raya mal o l m a ktad ı r. Ö ğ retmen okul ları y a p ı ları içinde ya­ ra rlan ılabi l i r olanlar l stanbul kız ve e rkek, Edirne erkek, l zmlr, Konya, Adan a Erkek Ö ğ retmen Okul larıdı r. ö teki leri bir öğret·

255

men o k u l u n u n gereksin meleri n i sağ layacak d u rumda değ i l d i r. Yatı l ı i l ko k u l l a r da memnun o l u nacak bir d u ru m da değ i l d i r. Köy çocukları n ı , h u k u k ve ödevleri n i kavra m ı ş y urttaş olara k yetiş ­ t i rmek gereğ i n i açıklayan bu okullar çoğ u n l uğ uyla köy l erde değ i l , küçük kentlerde a ç ı l mışlard ı r. Köy yatı l ı okulla rı ndan k i m i lerin· de öğ ren c i n i n büyü k b i r böl ü m ü köy l ü değ i l d i r. 32 yatı l ı oku l u n a n c a k 2600 öğre ncisi vardır. B u n l a r daha çok öğrenci a l mağa değ i l , bug ü n bulunanla rı bile barındırmağa e lveriş l i değ i ld i r. Bu oku l ların bira n önce eski medreselerde n . yıkık evlerden kurta ­ rılmaları gerekir. i l köğ reti m Dairesi bu kurumlardan başka özel ve yaba n c ı c k u l ların izin belgesi ( ruhsatn ô me) işlem leri n i , öğret i m i n i . eğitim ça l ışmaları n ı izler. ve çıra k o k u l l a rıyla halk ders l i kleri açmayı ve

bunlarla i lg i l i tüzük. yönetmel i k ve izlence leri düzenler, kitap­

ları hazırlar, il bütçeleri n i i n celer, okul yapımlarını denetim altın­ da b u l u n d u ru r. Ö ğ ren i m yaşına g i ren çocukla rı n sayısını sa p­ tar, m i l l i eğ itim m üdü rleriyle. i l köğ reti m mü f ett i ş l eri n i n ·çalışma60


!arı n ı izler. Görü lüyor ki, İ l köğ retim Dai re m i z pe k önem l i ve pe k dağı n ı k işle r ü stle n m i ş b u l u n m a ktad ı r. Düşü n ü lebil i r m i k i , bir m ü d ü r, iki, ü ç ayırtman ( m ü meyyiz) ve beş. on yazma n ı ile bu i ş­ leri n altından ko l k ı labilsin ve ü l ke n i n i l köğ re t i m i n e g üven i l i r bir yön verilebi lsi n ? i l köğret i m soru n u n u söz konusu ederken öksüz y u rtlarına d o değ i n me k gere k i r. Gerçekte öks üz yurtları neli kleri ( ı:na h iyetleri ) bakımından yat ı l ı ilkokullard ı r. Babasız. anasız çocu klara ya lnız i l köğre n i m veri l i r. Ö ksüzleri n a rasında 1 .080 kada r çocu k i l köğ ­ ren i m yaşı n ı geçirmiş olduklarından bunlara sanat öğret i l mek­ ted i r. Yurtla rda mara ngozlu k, dem i rc i l i k , kundura c ı l ı k , h a l ı c ı l ı k , doku mac ı l ı k , terzi l i k g i b i sanatlar vard ı r. Yaz ı k k i , y u rtların b u sanat çal ışmaları y ı l lardan beri iyi düzenlenmediği i çin isten i len kertede ve ri m l i ve yara rl ı olam ıyor. Bugün memle kette 1 7 öksüz yurdu ve 5160 öğ rencisi vardır. Bütçes i n i n topl a m ı 1 .417.205 l i radır. Bu y u rtlardan 5 tanesi İ s· ton b u l 'da olup Ortaköy, Ba l m u m c u . Va l idebağ ı . Beykoz sarayla· rı n ı tutmaktadır. Kola n ı Anado l u ' n u n çeşitli i l lerindedi r. Beykoz yurd u t ra h o m l u ların sağaltıldığı ve eğitildiği bir yerd i r. Valideba ğ ı da zay ıf yapı l ı çocu kların gönderi ldiğ i sağaltımevi n itel i ğ i ndedi r. Ö ksüz yurtları n ı n , öze l l i kle Anadol u 'do b u l u n a n la rı n ı n yapıları. öğretim a raçları, yatı l ı l ı k gereçleri , gereksin meleri i le orantı l ı ol· madığı g i b i , t ü m ü n ü n yed iri l i p, içiri l meleri de isteğe uyg un de· ğ i l d i r. Bu 17 öksüz yurd u , katı l m ı ş ( m ü l ha k) bir geçinge (bütçe) i l e M i l li Eğitim Baka n l ığ ı 'na bağ l ı özel örg ü t l ü genel müdürl ü kle yönetilmektedi r. Ekin Dai remize bütün eski eserler m ü zeleri i le ören ler, k itap. l • klar ve g üzell i k değeri olan u lusal yapıtlar veril m iştir. U l usal celişime önderl i k etmesi gereke n bu dai re derin bir bilgi ve uz61


mon l ığa gereksi n me g österen çeşitli ve önem l i ödev leri n i zayı f b i r kalem ta k ı m ı ( kadrosu) i l e yerine geti rmeye ça l ışm a kta ve do � l l ı kla amacına v a r ma k olanağ ı n ı bulamama ktad ı r . S i ze ş u ra d a v e re bi lec e ğ i m b i l g i ler. y a l n ı z h e m e n y a pı l m a s ı o l a na k l ı ve yararlı olan i ş l e re a y r ı l m ı ş o l a caktır. Bu i ş l e r i de şöy.

le topluyorum : 1 -

Merkez örgütünün pekiştirilmesi (takviyesi)

2 - Genel eğitim kurulu 3 - Dil kuru l u kurulması 4 - Eldeki kuru m ların yoğ u n laştırılması (teksifi) 5 - Öğretmen lerimizin gönendiril mesi (terfihi)

6 - Ba ka n l ığ ı n i l eğiti m i n i n genişletil mesi 7 - Genel eğitimim ize etki l i o l u p da şimd iye dek h ü küme­

tin sağ lam deneti m i nden uzak kal m ı ş kuru m l arın sağ · lam b i r deneti me bağ l ı tutulması 8 - Köy o k u l ları, köy öğretmen okulları, orta ve yü ksek öğ ­ retmen okulları kurulması 9 - Bölge eminliği . i l k , ortaöğ reti m daireleri n i , yönetmekte oldu kları çeşitli k u ­ ru mların gereksin meleri n i ve· gelişmelerini izlemek için yetki l i üyelerle pekiştirmek gerektir. Fransa 'da ortaöğretim dört, i l köğ­ reti m beş kola ayrı lara k her kolun başına eğitim örgütü içinde yetkili sayı laca k müdürler getiri l miştir. Gerçekte Bakan lığı, John Dewey'ln ded iği gibi. bir genörg ü t (bürokrasi) makinesi olmaktan kurtarara k, düşün ve esin kaynağı durumuna sokma k i çi n örg ü ­ t ü n yetki l i eğitim adamları ile pekiştirmekten başka çözge ( ça re)

62


yo ktu r. B u n un için düşündü kleri m iz, öğ ret i m dairelerini bir genel m ü d ü rün yönet i m i altında, gereksi n m eye göre, birçok kollara ayırm a k ve her kolun başına, kollarıyla il g ili işlerde yetki l i m ü ­ d ü rler getirmektir. Genel kitaplı klar, m üzeler, g üzel sonatlar, tiyatro, müzik, si­ nema, halk kitaplı kları g i bi çeşitli işlerle uğraşması gereken Ekin (Hars) Dai resi bugün bu işleri yapaca k durumda değ i ld i r. iste n · b ul 'u n en tan ı n m ı ş Beyazıt Ge n e l Kitaplığı b i l e çağdaş kitaplıklar a rasında yer olabilmekten çok uzaktır. G üzel sanatla rım ız. ti· yatrolor, her g ü n memlekete sekse n bin a kımlar sokan sinema f i l m leri, sağl a m h i çbir denetime bağ l ı değ i l d i rler. Y u rd u m uzun m i lyarlar değerinde bir eski eserler gömütü o l ­ d u ğ u b i l i n mekted ir. Bu biri k i m l i k (hazine) lerden yararlanma yol u . n u buldu kça, tari h i n yen i belgeler kazanara k şimdiye d e k uy­ garl ı ğ ın beli rsiz ( m ü phem) ve kara n l ı k ka l m ı ş b i rçok köşelerin i n daha ayd ın lanacağı kesen kestir ( m u ha k ka ktır) . Bug ü n k ü m üzele­ rimiz -İstanbul müzesi b i r yona- b i re r eski yapıtlar koru n cağ ı n · d a n (deposundan) başka bir şey deği ld i r. M i l li Eğitim Bo ka n l ı ğ ı ' ­ n ı n ödevi yal n ı z ok u l sıra la rında otura n çocu kların öğreti m ve eğitim iyle uğraşmak değildir. Kötü yönetim lerin savsa klığı ile ay­ dınlanmaktan yoksun ka l m ı ş ha l k ı , ken d i lerine özg ü ha lk derslik­ leri , kita p l ı klar açmak, konferanslar vermek, sinemalar kurma k g ibi birçok önlem lerden yara rlanara k uyarm a k ödevi miz tü mce­ si ndendir. Bunun için Ekin Dai resin i bu öneml i ödevleri yapabi lecek bi r d u ruma getirme k üzere kol lara ayırmayı ve her kolun başına do mesleğ inde bilgi sah ibi kişile ri geti rmeyi pek zoru n l u görd ü m . M erkez örg ütü o ra sında Y a p ı ve Sağ l ı k İşleri kol larıyla Yük· sek Öğretim Doiresi'nin bulun maması gözönünde tutu l maya de­ ğer bir e ksiklik ol uşturmaktadır. Darü l f ü n u n ' u n yasa ları ve yönet63


melik leri i c inde ça l ışmasın ı izlemek. y ü ksek öğ ret i m k u r u m l a rın ı n işleri n i düzenlemekle y ü k ü m l ü olacak bu dairen i n bütçeye kon ­ ması zoru n l ud ur. V e yine gere k genel bütçeden , gerek özel büt· çelerden b i n lerce l i ra ha rcana ra k yapılan ve yapılaca k olan bi· n a ların yapım amaçlarına uyg u n b i r bicimde vücuda gelme­ leri n i sağ l a ma k için tasarları n ı ( planlarını) gelişig üzel m i marlara ısma rla m a k h i ç doğru değ i l d i r. Eğitim ve heki m l i k b i rbiri n i ta mamlar. M a a rif Vekô let i yet· kili hekim lerin uyarısından hiçbir vakit isteksiz (m üstağn i) ka la­ maz. Okul heki m liği örg ü t ü n ü özel b i r örg ü t olara k merkez ör· g ütü a rasında b u l u n d u rmakla öne m l i b i r eksi kliği g iderm i ş o l · d u ğ u m a kan ı ğ ı m vard ı r. Baka n l ı ğ ı n şimdilerde ki örgüt yapısını inceleyen John Dewey de yazanağında (ra porunda) öze l l i kle b u kolların kuru l masına kesin gere k l i l i k gösterm iştir. M i l l i Eğitim Ba kan l ığ ı 'nda şimdiye dek ya l n ı z öğretim ve eği ­ tim işleriyle bili msel olara k uğraşan bir daire k u ru l m uş değildir. 1 923'ten beri zaman zam a n toplanan b i l im k u ru l l a rıyla bu iş­ lerin yerine geti rilmesi d ü ş ü n ü l m ü ş ise de sürekli ve güçlü bir örg ütü ol mayan bu bilim k u ru l larından açık yara rlar elde etmek m ü m k ü n olmamıştır. Her i leri ü l ke n i n m i l li eğiti m merkez örg ü ­ t ünde en öne m l i işler gören b u bili msel kuru l la r kon usunda kısa düşün vermek için iki ü l keden söz edeceğ i m . Bu ü l kelerden biri i leri l i k yol u n a en önce girmiş Fransa. öbü rü uygarl ı k ta kımına son yüzy ı l l a rda g i rmiş olan B ulgarista n 'dır. Bunlardan Fransa'da Yü ksek Eğitim ve Öğretim Meclisi vardır ki izlencelerde (prog ­ ramlarda) ve örg ütte en çok söz ve oy sah ibidir. Bu lgaristan 'da bir Öğretim K uru l u vard ı r ki, Bulgaristan öğret i m i n i n ve eğiti m i n i n düzenleyicisidi r. M i l l i eğitim örg ütümüzü bilimsel temeller üzeri· ne kurmak, eğiti m ve öğreti m d izgeleri mizi (sistem leri m izi) yur­ dun gereksin melerine uyg u n olduğu kadar çağdaş uyga rl ığın ge. 64


reklerine uya rlamak i çin en yetki l i kişi lerle bizim de böyle bir ör­ güt vücuda getirmem ize kesi n gereksinme vardır. John Dewey'in yazanağında ( ra po ru nda) bel lrttiği gibi, M i lli Eğitim Bakan l ığ ı için, kişilerin deOlşmesiyle etkilenm iyecek m i l li e!:jltlm temel koşu l bll· dirimliğlni (şartnamesi n i ) . izlencesin i , uzun incelemelerden son ra ancak böyle bir kurul hazırlaya bi l i r. Bu kurul konusunda Bakanlar K u rulu 'nca kabul edilen ve Yü ksek Mecııs·e gönderilen yasada özel başlam ( madde) vardır. Bu kurula kendi adıma bir önem vermekte olduğumu söylemeyi gere ksiz görüyoru m . Genel eğlti· m i m izi bizi belli yöntemlerle belli e reğe götü recek ola n , ancak böyle güçlü bir örg ütün düşünere k . okuyarak, i nceleyerek vere· ceğ i kara rlard ı r. D i l bilgisi . yazı m ( i m lô ) . söz l ü k, teri m sorun larımızın nasıl bir karma karışıklık içinde olduğu hepi m izce bilinmektedi r. Bu kar­ ma ka rışı klığa bili m i n yol g östericiliğiyle bir son veri l miyecek olur. sa on yıl sonra birbirimizi a n lama kta zorluğa düşmekten korku­ lu r. Bu g i bi sorun ların çözü m len mesi ilerlemiş olan ü l kelerde a kademi lere bıra k ı l m ıştır. Bu nedenle bizde de niçin akade m i ku­ ru l muyor g i bi b i r soru a kla gele b i l i r. Ş u n u önoeden söyleyeyi m ki, M illi Eğitim Ba ka n l ı ğ ı n ı n b i r ayırıcı n iteliği (şiarı) d e a lçak gön ü l l ü l ü ktü r. Yapamayacağımız işlere g i rişmek, biti m i n yayım· cılığı ödev i n i üstle n m iş olan M i l l i Eğiti m Bokanl ığı'na yaraşır bir davra n ı ş olamaz. U luslararası evrende yetkisi tan ı naca k akadem i kurulması olanağı bu lsayd ı k bir kurul uşa g irişmede h i ç . durak­ sa mazd ı m . Fransız Akademisi'nin ya pma kta olduğu bilimsel bü­ yük işleri biliyoruz. Rus Akademisi'nin ekin ( i rfan) evreninde ne önemli yeri olduğ u n u bil iyoruz. Bun ları bilmekle birl i kte güçleri ­ mizi hesaba katmadan böyle cok büyü k bir işe g i rişmen i n kend i n i bilmezcesine hare ket edllmlş olacağı kan ı sındayım. E l l l . a lt· mış yıl önce bizde de kuru lan Encümeni Dôniş'in sonu n u her zaman göz önünde bulund u rmak gerektir. 65


Ortaöğretimden son ra Ba ka n l ığ ı n en büyü k calışma olan ı olarak i l köğretim gelir. Bütün y urttaşların devlet ödevlerine ka­ tıl maları n ı sağlamak i çi n zorun l u öğre n i m i n tü m üyle uygulan­ ması gerekir. Bu öj)ren i m i n çocu klara i ş beğen isi (zevki) ve­ rebilecek biçimde konması ü l ke için bir yaşam sorunudur. Tu­ tumsal i lişkilerln u l uslararası pe k keskin bir d u ru m aldığı bu yüz ­ yı lda çocukların tutumsal ( i kt isadi) g ü çleri n i n gelişmesini sav­ sa klıyamayız. özel bir yarkurul ( komisyon ) . tutumsal eğitim ala­ n ı nda i leri g itmiş ü l kelerin örgü tleriyle uğraşma ktadır. Bu yar­ kurulun çal ı ş ması sonuçlanınca i l köğ retim izlenceleri n i ve ki­ taplarını ived i l i kle değiştirip düzelte ceğiz. i l köğretimin n iteliği ko­ nusunda düşün ü ldüğü zaman. n iceliğin art ı rı l ması sorusu n u da ayrıca ölçün meye (tee m m ü le) a l m a k gere k i r. Bug ü n okuldan, öğ­ retmenden yoksu n bir mi lyonu aşkın çocuğu okutabilmek için en aşağı 23.000 öğretmene gereksinme vard ı r. Bug ü n k ü okul yapı­ larından ancak 550 tanesinin okul olara k yara rlan ı labi l i r olduğu anlaşıldı. Bir yandan bu öğretmen sayısını bulmayı, öte yandan okul yapıları sağlamayı düşün mekle birlikte i l köğreti m d üzeneğ i­ n i n (mekanizmasın ı n ) en ya lıtık ( ücra ) bulunan köylere dek etkin­ l i ğ i n i sağlıyacak önlemler aramak da gerektir. Düşünü len ve yasa biçiminde saptanan önlem ler a rasinda köy okulları tiplerini anmayı gerekli görüyorum . Altı y ı l l ı k i l köğ­ renimi köylere varıncaya dek zoru n l u olara k genelleştirmeye ça­ lışman ın bir olmazı ( m u ha li ) d i lemekten başka bir şey olmadığı on. oniki yıllık denemeden sonra kesin leşti. Okullarımızın, top­ l umsal ve tutumsal yaşa m ımızın duru m u n u inceleyen John De­ wey, i l kokul dizgesi konusunda diyor ki, cOkul örgütü her yerin özel koşul larına. özellikle tutumsal gereksinmelerine uyg u n dü­ şecek kertede esnek olmalıdır. Çocu kların okula devamın ı sağ­ lam ıyacak ve kôğ ıt üzerinde kalma zoru n l uğunda olacak çok iyi bir yöntem kul lan maktan ise tutumsal koşulların yetkin leşme 66


ve gel i şmesi n i sağlayı ncaya dek uygulanabi l i r ve orta lama bir ha. reket çizgisi izlemek daha yarorlıdır.ı Yurdun gereksin mesin i v e durumunu düşünen her k ılgısal a n la ğ ın (ameli zekô n ı n ) vara­ cağı son u ç budur.

Okul kurumunun ruh u , mesleği n i n içten sevgisi n i (aşkın ı ) duy­ muş. özveri l i , doyonçlo ça l ışan öğretmen lerd i r. Bu öğe bulun­ mayınca ve mesleğe bağlan mayınca. okullarım ıza bağ ladı ğ ı m ız büyü k u mutların gerce kteşmesine ola n a k yoktur. Sayıların ver­ di kleri bi lgiler bize gösteriyor ki. her y ıl öğretmenlerimizin bir böl ü m ü n ü korkunç deni lecek bir sayı i le yiti rmekteyiz. Eğiti m gibi öğeierle, hatta yüzyıllar içinde bile devrime bağ l ı olan top­ l u msal bir k u ru m u n adam ları zaman zaman güçlendirilmezse. on ­ ların meslek bilgi leri a rtırı l ıp değişti rilmez. yen i leştirilmezse on­ lar do meslek için bir yiti k sayılabilir. Hem özdeksel ( maddeten) , hem tinsel ( manen ) b u yitiğin önüne geçmek içi n hemen önlem almanın gerekliliği kan ısındayım . Nice l i k ba k ı m ı ndan kazanmak, öğretmen lerin geçi m leri n i düzeltmekte otur. Bunun için gerek orta. gere k i l köğreti m öğretmen leri n i n ayl ıkları n ı n a rtırılmasına gere k l i l i k vard ı r. Baka n l a r Kuru l u 'nca Büyü k Mil let Meclisi'ne gönderi len yasa kabul edilirse. öğretmenleri m izin oldu kça geçim derdinden kurtulmuş bir ça lışma ve yaşa m düzen ine kavuşa­ ca kları kuşkusuzdur. Tinsel kazanmakta oldu kları mesleki bir örgütlen meye iye ( m a l i k) kılmakla ve bu örgütlenme içinde d ü ­ şünse l v e ruhsal yetenekleri n i n süre k l i olara k gelişmesin i sağla­ ma kla olur. Öğrenceler ( k u rslar) açarak. yasa lar çı kararak H ü k ü ­ metin yard ı m ı n a her zaman erişecek örg ütler kura ra k bu mesleği n örgütlenmesin i v e g ü çlenmes i ni yaratmayı ve korumayı M i l li Eği­ tim Bokan l ı ğ ı ' n ı n temel ödevi olarak saymaktayım. Ba ka n l ı k eği ti msel yetkesini o k u l deni len her kurum üzerinde kulla n mak zo· ru n l uğunda old uğu gibi. genel eğitimde de etkili her örgütü sıkı ve b i l i msel denetimi altında bulundurm a k zoru ndadı r. Tiyatronun. 67


sineman ı n ; okul kadar. kimi d u ru m la rda ok,µldon bile daha aşıla­ yıcı (te l kl n kô r) bir etki yaptı ğ ı n ı n gerçek olduğ u n u söylememek olonaOı var mıdır? Spor işlerimizi daha temelli bir biçimde d ü ­ zen leme kten uza klaşabilir miyiz? H a n g i ü l ke vardır ki, u l usun genel eğitim inde birer etken olan bu kurumla rı ya kından ve sağ­ lam bir denetlemeye olmam ıştır? M i l li Eğiti m Ba kon lığı'nın hangi yönetim kol unun olursa olsun okul adı a ltında açacağ ı kurumlarla ilgi lenmesı temel ödevlerinden olduğu gibi özel veya kamusa l g i rişimlerle açılmış az ya da çok eğitimsel bir ödev ya­ pan bütün kurumlar üzerinde de uyarıcı ve doğru yol gösterici bir yetkillliğl (velôyetı), bir denetleme hakkı yoksanamaz. M i l li Eğitim Bakanlığı'nın ivedi l i kle a lacağ ı önlemleri ve ya­ pacağı işleri özetlerken yeni yasa ile önerilen maarif e m i n l i kleri konusunda d a bir kaç sözcü k söylemek isteri m . Yapıtlariyle, araştırmalariyle Amerikan kültür evre n inde seçkin bir yer sahibi olan John Dewey, Ba kanlığımıza verdiği yazana kta d iyor ki : cGenel eğitim ve öğretimi henüz bulunmıyan. yalnız kôğıt üze­ rinde değ i l , halkında genel ve zoru n l u öğ ren i m esasının geliş­ mesini amaç edinen, birçok alanları henüz öğrenim yüzü gör­ m iyen, öğretmene gereksinme bulunan bir ü l kede M illi Eğitim Bakanlığı yönetimi eline a l malıdır.> Az ve yetersiz olan g ü çlerimizi en usa uyg u n (makul) bir yöntem ile en kaçı n ılmaz gerekslnmelerı karşılamada kullanmak ve yavaş yavaş gelişecek ve genlşliyecek bir izlence ile yurdun genel ekin ( i rfan) isteğini dindirmek için M i l li Eğitim Ba kanlığı' n ın , bütün araçlarını hakkiyle ve doğrudan doğruya elinde bu­ lundurması gerektir. Yazık ki, bugün bu yetki çeşitli e l lerde pay­ laşılmış bir d urumda bulunmaktadır. Bakanlığın en öneml i bir ödevi olan i lköğretimin genel leştirllmesı soru n u valilerin yetkile­ rindendir. Bu d izge n i n sakıncaları n ı zaten b i l i rdim. Ne var ki, Ba kan lığa geldikten son ra yaptıQ ı m i ncelemeler ve rastladığım


zorl u klar bu kan ı m ı sağ lam laştırd ı . Bunun için bir ya do daha çok val i l i kleri birleştirere k bir m i l l i eğitim bölgesi yopmağa ve o böl­ gen in bütün eğitim öğretim işlemleri n i doğrudan doğfuya M illi Eğitim Ba kan lığı'no bağ lı bir maarif emininin yönetimine vermeyi düşündük. işte bu yıl yapmak istediğimiz işlerin özeti. Asıl önemli i şi­ miz Genel Mi lli Eğitim Yasasıyla öğretim ve eğitim işleri n i n düzenlen mesidir ki, onu önce söylediğ im gibi, başladığ ı m ız ve yen i ekleyeceğimiz örgenlere, sürdüreceğimiz incelemelerimizin vereceği sonuçlara göre belli edeceğiz.

69


'


Eğitim , Öğretim Örgütü ve Okullar Bakan olduktan üç ay sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Mart 1926 günkü oturu­ munda Bakanlık Merkez Öıgüıü Yasa Tasarısı görüfiilürken yaptığı konuşma

cSay ı n Baylar! Bug ü n söz kon usu olan M i l li Eğitim Bakanlı­ ğ ı Merkez örgütüne il iş k i n yasa . devleti mizin m i l l i eğitim örgü­ tün ü n genel yasası değ i l d i r. Ben baka n olduğum vakit yurtta bulunan örg ü tü ince lettim. Kendim uğraştım. Son unda kan ıya vard ı m k i , eğitim öğretim işleri n i sınırlı bir zamanda çözü mle­ mek olanak i çinde değildir. O nun için b unu uzmanlara vererek başka devletlerin genel eğitim yasaları nı inceliyerek yapmak gerektiğ i kanısına vard ı m . Bu nedenle bir yıl içinde Genel Eğitim Yasası'nı hazı rlamağa ve Y ü ksek K uru l u n uza sunmağa karar verd i m . Buna gitmekteki amacım devletin ve ulusun genel d u ­ ru m u n u görmeden, okulların genel duru m u n u incelemeden, sa­ yısal bilgiler edin meden veri len kararların doğru olmayacağın ­ dandır. Onun içind i r ki, bu genel eğiti m örgütü i le i lg i l i yasayı geciktird i m . Getirdiğim yasa durumun gerektirdiği önlem leri a l ­ maktan doğ maktadır. Şimdi lerdeki d u r u m u rı

düzeltil mesi i çi n , 71


gereken önlemlerin burada gösteri l m i ş olan maddelerle alına­ bileceğine kan m ı ş old u m . Yaptığ ı m ı z yasa doğrudan doğruya genel eğitim öğretim örg ütü i l e ilgili değildir. Kimi maddelerin düzelti lmesi için yasadır. Bu yasa okunduğu za man görü ldüğü gibi yalnız bic koç nokta içindir. Bi risi , Tü rkiye'de di l soru n u önem taşır. Demin T u n a l ı H i l m i arkadaşımızın çok a c ı b i r biçim ­ de i leri sürd ü ğ ü gibi, henüz nasıl yazı yazmak gere ktiği konu ­ sunda genel v e ortak bir kan ı m ı z yoktur. O nu n için bugünkü d i l imizi incelemek, u lusa sözlük hazırla mak için bir d i l kuru lu n a gereksinme vardır. Memleketi mizde bulunan uzman ları toplaya­ cağ ız. Dilimizin d üzeltil mesi için ne yapmak gereki rse önlem olacağı z. Burada bir arkadaşımız Lôtin yazaçları soru n u n dan söz etti ler. Yü ksek kuru l u n uza sunarım k i , Lôtin yozoçlorı soru n u doğrudan doğ ruya devletin siyasal soru n u d u r. üst­ lendiğim soru n u n başından sonu na dek gereksinmemize uyg u n olduğuna kan ı edi n mezsem ve on u n çevresinde i n celememi yap­ mazsam o soru n u kabul etmem. O n u n içindir k i , herhangi so­ run u incelemeden kabul edecek arkadaşınız değ i l i m . Mesleğ i m eskiden beri b u d u r (Alkışlar) . Dil kuru l u i n celemeleri n i yapa r. Devletin genel siyasasında söz kon usu o l u r. Ondan son ra karar verili rse kabul olunur. Henüz bu sorun u incelemekle u ğraşıyo­ ruz. Ve bunu daha temelli inceleyecek bir kuru l u m u z do oluşu­ yor. Genel eğiti m i m izin örgütü konusunda çeşitli yasa lar söz konusu old u . Devletin eğitim yaşa m ı 1 5 20 yıldan beri çeşitli evreler geçirmiştir. Okulların izlenceleri yıl ların sayısı kadar de­ ğişmiştir. Denebi l i r ki, izlenceler her yıl ayrı ayrı biçimler alara k değişmiştir. B ü t ü n bun ları temelli v e düzg ü n bir d u ruma geti rmek gerektir. B u n u bir kişi n i n yapmasına olanak yoktur. Milli Eği­ t im yönetim örgütün ü n de tutu m l u va kit k ul lanara k bunu yap­ ması olanaklı değildir. Başka devletlerde olduğu gibi ulusun genel eğitim i ne ilişkin sorunları n ı çözüm lemek, okul izlenceleri n i -

v e b ü t ü n dünyada olan kitapları v e her yıl eğitimi n afdığı a k ı m 72


ları incelemek i çin ayrıca b i r öğret i m ve eğitim kuruluna gerek· sinme vard ı r. Öğretim ve eğitim kuru l u yalnız bununla uğraş· maz. Ulusun ve yurd un yaşam ı na, eğitimine ilişkin genel sorun­ ları ile uğraşır. örneği n sinemalar, tiyatrolar, kitaplar vard ı r. Bunlar ü l kemize denetimsiz g i rer. Bunla rı denetim altına almağa ve ü l ken i n genel eğitim iyle uğraşmağa zoru n l uyuz. Sonra M illi Eğitim Baka n l ı ğ ı n ı n ödevi yal n ız okul çocu klarıyla ilgili değild i r . Yurt halkın ın eğitimine i lişkin sorun larla uğraşmak da onun öde­ vidir. Onun için bunlara i lişkin önlemleri almak, izlencelerin i ha­ zırlam a k üzere M i l l i Eğitim Bakan lığı'nın d ışında ve M i l l i Eğitim Bakan lığı 'no tinsel (manevi) bir denetim ödevi ya pacak bir ku­ rula gereksinme va rd ı r. '

Öğreti m ve Eğitim K u ru l u 'n u n sın ır ve ödevleri üzerinde ar­ kadaşı m ız bir parça kayg ı l ı biçi mde konuştular. Öğretim ve Eği· tim Kuru l u ' n u hazırlad ığ ım zaman. bunun tüzü ğ ü n ü kendim yapa ­ b i l i rd i m . Ne va r ki, d ü ş ü n d ü m ; öğreti m ve eğiti m bağımsız bi r kurul olacaktır. Büyük sorunlarla uğraşacaktır. Bunun tüzüğü n ü kendim hazırlarsam yan lışlık yapmak olası l ı ğ ı vardır. Bunlar top­ landığı va kit kendileri nin s ı n ı r ve ödevleri n i göste rs i n ler. Onu biz onaylaya l ı m . Bu, Genel Eğiti m ve Öğreti m Yasası'na geçe­ cek sorunlardandır. Gelecek yıl Genel Eğitim ve Ö l'.! re t i m Yasa Tasarısı yüce kuru l u n uza sunulacağ ı zaman bu tüzük de yü ksek kuru l u n uza getiri lece ktir Şimdi l i k Öğretim ve Eğitim Kurulu kendi tüzü ğ ü n ü yapaca k; ben onaylayacağım, Bakanlar Kuru l u onaylayaca ktır. Onun i ç i n , b i l i m l e i l g i l i o l a n , uzman lıkla i l g i l i olan işlerde uzman lara söz vermek, on ları kendi durumlarında çalış· t ı rmak zoru n luğu ve gereksin mesi vard ı r. Doğrudan doğ ruya müdürleri n , başka n ları n , baka n ların bu konuda yapacakları t ü .

.

zü kler doğ ru o l m a z . Bu. yanl ı ş b i r davra n ıştır. Bunun i ç i n b u d i zgeye g ittik. Arkadaşım ız y i ne d a h a başka şeylerden kayg ı l ı bir bici mde söz ettiler. B u n l a r ü zeri n de yüce kurulunuzu ayd ı n · 73


latma.k ister i m . Y u rd u n genel eğitim d u r u m u nasıld ı r gibi ken­ di l il)i nden b i r soruyu yan ıtlama k gereğ i o l u rsa i ç acıcı yan ıt ve­ rilemez. Genel eğitim i mizin d u rum u n u sapta ma k için i l ko k u l l a ­ n n d u r u m u n u görmek gerekir. Yü kse k bilginiz içinded i r k i , Tü r­ kiye'de eğitim örg ütü ü ç yönetimce yapıl ı r. Birisi özel idarelerin olan eğitim örgütüdür. Öbürü genel yönetim i n . ba kanlığın yap­ tığı eğitim ve öğretimdi r. Bir de kimi baka n l ıkların okul ları var­ d ı r. Yabancı, özel o k u l l a r vard ı r. Şimd iye dek bunların genel du­ rumları üzerinde çeşitli bicimde k i m i sayı lar elde edi l m iştir. Bun ­ lara tam anlam ıyla gercei:)e uyg un say ı l a r den ilebi l i r. tl köğretim örgütü üzerine i l kokullara ba ktığ ı m ız zaman elde ettiğ imiz sayı­ lamalara göre i l kokullar 350 -360 bin a rasında y u rt yavru ları n ı okutma ktadır. Devletin üstlendiği ödev b i r b u ç u k m i lyon çocu k okutmaktır. N e var ki bugün Kuru l u n uza sunduğum g i b i 350-360 bin a rasında okutabiliyoruz. Sonra . bu 360 bin çoc uk gerçek bir biçimde okutulmuş değ i ld i r. B u nu n içinde gerçek olarak 1 00 bin tane sayı labilir. Çün k ü bun l a rı okutmak için öğretmen yoktur. Öğ­ retmen sayısı azdı r. Bu, şimd iye dek eğitim yaşam ına uyg u lanan dizgenin (sistemin) yan l ışlığındandır. Va ktiyle öğretmen okulları n ı acarken h e r i l . herhangi b i r devletin örgütünü örnek olara k a l m ı ş ve onu uyg u l a m a k istemiştir. Her özel idare b ir öi:j retmen o k u l u açsı n , den m i ş . B u n u n üze rine her yanda öğretmen o k u l u açılmış. O k ul kapısına öğretmen okulu yazı l ı levha ası l m ış. Ne var k i , gerçek sorun , onun öl)retim a raçları n ı , öğ retmen le ri n i bulmaktır. Öğ retmen örgütünü yapmaktır. Her yanda açı l ı n ca h içbir yer çalışma göste remem iş. T ü m ü n ü n yetiştird i k leri öğrenci 1 500 2000 kadard ı r. B u n u n bir bölüm ü de başka mesleklere g i rmiştir Ondan son ra bunun yan l ı ş olduğu anlaşı l m ı ş ve başka bir d izge­ ye gidilmiş: demişler k i , bunları genel yönetim yönets i n . Bun­ la rı a l m ışız. Şimd iye dek e l i m izde 25 tane kalm ıştır. Bu okul­ ların bu yıl verd i ğ i öğrenci 1 60'tır. Ne var k i buna ödediğimiz b i r -

m i lyon l i radır. B u n u n icin öğretmen örgütü n ü n düzeltilmesi ve


düzen len mesi gerekti r. Eğitim örg ü tü m üzün düzeltil mesi için ön­ ce d ü ş ü n ü lecek sorun öğretmen yetiştirmek soru n ud u r. Öğret­ men ordusu. ta k ı m ı ( kadrosu) ya pılmadan. doğrudan doğruya kapılı ve duvarlı binalar yapmak, doğa ldır ki, doğru değ i ldir. O nun içindir k i , öğretmen örgütünü pe�iştirmek ve öğretmen leri ­ m izi bira n önce yetişti rmek zorundayız. B u nu n üzerinde en yük­ sek b i r biçimde ça l ışa ra k her yıl ü ç bin öğretmen yetişti rmeliyiz k i. on yılda b i r buçuk m i lyon çocuğ u m uz okuyabi l s i n . Arkadaşla­ rı m ı n öze l l i kle d i kkatleri n i çekmek isteri m . Eğiti m soru n u den il in ­ ce bu, bug ü n ü n soru n u , ya rın ı n soru n u say ı l mamalıdır. Buna bir gü nde i l ö ç bulun maz. Sabır gerektir . . Zama n ı n gerekleri n i i nce­ lemek ve uzman ada m ları n oylarıyla h a reket etmek gerektir. Biz öğretmen o k u l la rı m ızı iyi leşti rmek gereğine kanış ( ka n i ) olduk. Onun için bu yıl i l ko k u l ve öğretmen o k u l ları izlenceleri n i çıka­ ra bi leceğiz. Bu yıl öbü rleriyle uğraşmağa olanak yoktur. Çün kü za man bize ancak bu o k u l ların d üzeltilmesine ve bu okul kitapla ­ rı n ı hazırlamağa olanak bırakmaktad ı r. Öğretmen örgütü g ü ç­ lendirild i kten ve öğretmen okullarımız yoğun laştı rılara k güçlü öğ ­ retmenler yöneti m inde yöneti ldi kten ve gerçek öğretmen yetiş­ ti kten son ra yurd u m uzda eğitim yaşa m ı başlayaca ktır. Gerçek bun larda n başka bir şey değ ildir. Bunlardan başka do ikincil (ta l i ) okulla rı m ı z vard ı r. İ k inc i l okul ların ü rü n ü i l kokullardır. Ş u k i (yö n i ) , o rtaokullar i l ko k u llara bakar. B u n l a r ı n ü r ü n ü ne kadar çoğal ı rsa o okulların veri m l i l i ğ i o kadar a rtar. Bug ü n i l kokullar­ dan ç ı kan çocu kların ancak yüzde onu i kincil okullara girebi l i r. Bir çocu k babası çocuğu n u okutmak için birçok gereks in mesi n i sağlama k zorundadır. Sonra yurtta geçi m zorlaşm ıştır. Coc u k babası çocuğ u n u okutmak i ç i n 1 0- 1 5 yıl dayanam ıyor. Onun için devlet birçok çocu kları parasız okutmayı üstlenmiştir. Böyle pa­ rasız okuyan çocu klard ı r k i , öğren i m lerini son sın ıflara dek sür­ dürebiliyorlar. Bu neden le h i ç olmazsa i l k ve ortaöğreti mde pa ­ rasız öğren i m i kabu l ediyoruz. Böylece i l ko k u l l a rdaki çocukların 75


h i ç oı mazsa % 20'si n i ortaöğ re n i me getirebilmek için pa rasız _ yatı l ı öğren i mi kabul etmek zorundayız. Her yıl i l kokullardan çı· kan çocukların sayısı n ı artırabi lirse k, o rtaöğ re n i m artar ve devletin genel yaşa m ı nda o kadar ong u n l u k yapıtı başlar. Yoksa bu esa s yavaş yavaş ortadan kalkar. Bunun için i lköğretime önem vermeyi ödev sayıyoruz. Arkadaşımız can l ı bir noktadan söz etti ler. Dediler ki, «Mes­ lek okulları va rd ı r, ne olaca k? Ş i md iye dek bizim öğreti m i m i · z i n , eğitimimizin çocu klarımıza verdiği nedir? Sayısız kitaplar okuyorlar ve çocu klar kafalarında bir çok şeyler olduğu halde eylemli yaşamda başarı l ı olam ıyorla r.» Bu, birçok a rkadaşı n gön l ünde, etk i yapan bir iştir. Bu ko· n uda haklı bulunuyorla r. Onun içindi r k i, i l kokul lar izlencesin i eylem l i yaşama uyg un biçimde yapacağız. Köy okul ların ı düze l ­ teceğ iz. i l kokul ların kuram larda ç o k eyle m l i öğre ni m verecek ve çocukları yurtsever, ulussever biçimde yetiştirece k n itel i kte d ü ­ zeltmek gereği n i görüyoruz. B u n u n içindir ki, bu okullarda Türk­ çe öğ ren im yapmak gereğ ine ka n ı ş olmuşuzdur. ilkokul larda yal ­ nız Tü rkçe öğretim kabul edi li rse çocuklarım ızı yen i bicimde ey­ lem l i bir yaşa m üzerin de yetişti recek okul larım ızı kuracağı z . i l k ­ okullardan çı kan çocu klar ortaokullara g i der. Oysa, ortaokul­ lar eğitim kurumlarıdı r. Ü l kemizde kimi meslek adamlarına ge­ reksinme vardır. Bu meslek adamları n ı da yetiştirmek gerekir. Efendi ler! M i lli Eğitim Bakan lığı t ü m meslek ada m la rı n ı , t ü m e ğ i t i m ve öğ retim d u r u m u n u yönetecek d u ru mda o l m a d ı ğ ı içi n ­ dir ki, meslek o k u l u temellerini zamana bıra km ıştır v e meslek okulu işi n i de i l g i l i oldukları bakan l ı klara bırakm ıştır. Eğer bütün genel eğitim i bi r elden yönetece k o l ursak yan l ı ş yoldan g itmi ş ol u ruz. E l i m izdeki araçlar bunu göstermiştir. O n u n i ç i n d i r k i , bu yı l bu işi i l g i l i oldukları Ba kanlığa b ı ra ktı k . Yal n ı z ba ka n l ı klar 76


işi düzen l i yapamazlar. Ç ü n kü on ların genel eğiti m le ilgil i olan örg ütleri yoktur. Biz onlarla bl rleşec�iz ve bu okul ların izle n ­ celeri n i yapacağız. Ta ki, biz bu meslek okullarının d u ru m u n e ­ d i r, ne biçimde yönetil iyor; bunları ınceledl kten sonra bu işin ortaklaşa yapılmasına kan ıtla n ı rsak M i l li Eğitim Baka n l ı ğ ı onlan yapacaktı r. Bunlar a rasında sanat o k ul larından söz etti ler. Ger­ çekte sanat okulları kork unç duru mdad ı r. Bunu kabul etmek ge· rekir. Her il kendi geçingesinden (bütçesi nden) bir ta kım okullar aça r. Bunun adına san at okulu denir. Bu yurdun her yan ı nda 16 tane kadar vardır. Devlet bunlara 8-9000 l i ra harcar. Tüm öğren­ cisi 950-960 kadard ı r. Bu . pa ra ile daha çok iş görü lebi l i r ve bu okullar daha d üzen l i bir biçime sokulabil ir. Onun için. Ticaret Ba­ kan l ı ğ ı bu yıl sanat okulları n ı n yönetim i n i ü stlenecektir. M i lli Eğitim Ba ka n l ığ ı 'n ı n yaptığı orta k yasa larla bunu d üzenleyecek­ tir. Bu sorun doğrudan doğ ruya ora nı nd ı r . Halis Bey, köy çocukla rı soru n u n u söz konusu etti ler. Ger· çekten köy çocu klarına ayrı bir öğrenim vermek gerekir. Bun ­ ların babaları çocu ksuz yaşaya m ıyorlar. Çocuğu çiftinde, tarla­ sında çalıştırmaya ve ineği sağd ırmaya zoru n l ud u r. Onun içindir kı, köy okullarında öğren i m s ü resi n i ü ç yı l yaptı k. Bu ü ç y ı l için· de çocuklar kentte okudu kları g i bi okuyamayacoklard ı r. Ki m i kez günde 2-3 saat okuyacaktır. Okulla rı k i m i kez altı ay dinlence­ ye ( tatil) g i recek ve çocu klar babaları n ı n evlerinde kalaca klard ı r. Gereksinmelere göre onlara eğitim vereceğiz, amacımız budur. Bir de, doğu i l lerindekl okul örg ütünden söz etti ler. Devletin eğ itim örg ütü yapıl ırken genel duru m u düşü n me k gere ktir. Y ü k­ sek bilglniz içinde olduğu gibi, i l kokullar öze l ldarelerindir. M i l li Eğitim Bakanlığı bunlar üzerine yal n ız izlenceler yapar ve bun­ ların uyg u lan ması ile i lg l l i denetimleri yapar. Başka ödevi yok· tur. Gecen yıl, önceki yıl burada bu kon uda geçen görüşmelerde kimi a rkadaşları m ız özelli kle buna önem vermişlerdir. Oralarda 77


bu y ı l d a h a cok yatı l ı i l ko k u l ocmaya cal ışacoğ ı z . Genel eğiti m izlencemizin temelinde bu do vard ı r. Doğu illerinde öze l l i kle ya­ tılı oku lları n gereğine inanm ışızd ı r ve izle nceJerimiz böyledir. Bir de b u genel eğitim örgütü yap ı l ı rken dikkati m ize çarpan b i r iş daha vard ı r, sunayı m ; bu do öksüz yurtları soru n u d u r. inceleme­ ler yaptı k. Ü l kede öksüz cocuklorı ayrı bir sınıf olarak yaşatman ın doğ ru olmadığına inandık, b u nla r devleti n öteki kurumlarına gi­ riyorla r. Orada da yine boyunları bükü ktür. öksüzlerd i r, d iye orada da öksüz ka l ıyorlar. Çünkü b u n l a r o k u l larda tam genel eğitim göremezler. Bunların k i m i leri n i n öğ re n i m leri karış ı ktı r. Ki­ m i leri de yaşların ı doldurd u klarından öteki okullarda öğren i me gidemezler. soka kta ka l ı rlar. sanQt işlerine atı l ı rlar. Öbü r böl ü m ü ok u l larım ıza g i rer. incelemeler yaptı k. Öksüz y u rd u diye bir k u ­ ru m u n yaşamasına k a n ı ed inmed i k . Yat ı l ı i l kokul durum unda bunları yerinde b ı ra kacağ ız ve yatılı i l kokullarda zengin çocuk­ ları ile birli kte o kuyaca klardır. Bunların a ralarında ayrı m yoktur. Bu kurumlar a rasında öksüz y u rtları kaldırılm ıştı r. 10 Bunlar yat ılı i l k, o rta v e yü kse kokullarda öğ re ni m göreceklerdi r. Baş ka bir so­ ru soru lmam ı ştır. Bu tasarı özelli kle M i lli Eğiti m , İçişleri. M a l iye yark u ru l larında ( ko m isyon) uzun uzadıya incelen m işti r ve uz­ manlarınca incelendi kten son ra yüce k u ru la s u n u l muştu r. ive­ d i l i kle görüş ü l ü rse teşekküre borçlu ( m ü teşekkir) ka l ı rı m . K i m i a rkadaşlar. ü ç , dört nokta üzerinde düşünler i ler i s ü r­ d ü ler. B i rer birer yan ıtl ıyacağım : Halit Bey yasada anaokulları yoktu r d iyor. Evet. anaokulla rı gerçekte ü l kemizde yoktur. Bunun i ç i n önce anaokulu öğre t meni yetiştirmek gerektir. Bu yıl ana öğ ­ retmen okulu açacağ ız. Anaokulunu yönetmek için şimdi Avru­ pa'da öğrenim gören kızlarımız vard ı r. Bu yıl gelecekler. Ayrıca uzmanlar da geti receğ iz. ônce öğ retmen yetiştireceğiz. Şimdiki okullar küçük çocu k (sübyan) okuludur. denebi l i r. Onun için bu10 ) 78

Öks üz yurtları !Şehir Yatı Mektepleri) adını aldılar. -M. R . i . -


raya ko ımad ı k . Öğ reti m ve Eğitim K u ru l u . M ı l l i E ğ i t i m Yasas ı n ı yapa rken onooku llorı n ı n d u r u m u n u do düşünecekti r. Besi m Ata lay Bey a rkadaşı m ı z da. köy yatı l ı o k u l ları doğru değildir buyurd u lar. Eğer köylerin sayısı bel li olsaydı ve her köy 300 evli b ul un sayd ı ve öğretmen sayısı do daha cok olsayd ı . bu­ raya h i c böyle bir kayıt koymaya gere k kalmazdı. Ne va r ki , bu ­ gün köyleri n sayısı 42.000'i geçti kten ve ev sayı ları bel i rsiz ol­ du ktan son ra bir yatı okulu yapman ı n ve her k 5y ü n çocuklarını toplayıp orada okutma n ı n çok iyi olduğu sa ptan m ıştır. Ya ln ız bir noktayı s u n a y ı m : Köy çocu kların ı köyden a l ı p do kentte ckutmok yan l ı ştır. Bu d izge uyg u la n m ı ş, sakıncaları görü l m ü ştür. Köyden çocu k ları a l m ışlar, kent o k u l u nda okutmuşlar. Oku lu bi­ tirince o çocu klar köyüne dönmek istememişlerd i r. E l i m izde böy ­ le çocuklar va rd ı r. O nu n i çi n köy cocuklo r ı n ı ke ntte o kutmaya­ cağız, köyünde o kutacağız. O, köyünde ne görüyorsa . o yaşa m ı yaşayaca ktır. Ş u demek, o k u l u n içinde büyü k bir bahçe (orsa) olacak orada calışoca klor, hayvan ba kması n ı öğrenecek, böyle­ l i kle köylerinden ayrı l mayaca klar. Doğal olara k bu n ların izlen­ celeri n i Öğretim ve Eğitim Kuru l u inceleyecek, yapaca ktır. Köy öğretmenleri n i getireceğiz_. onların kişisel düşün leri n i de d i k kate a l acağ ız. Ona göre o k u l açacağız, ona göre de izlence yapa­ cağız. İsma i l Hami Bey ka rdeşimiz gündüz o k u l ları için de özdeş örgütün olmasını istiyorlar. Doğa l l ı kla, köy gece okulla rı ne du­ ru mda olaca ksa . gündüz okulla rı do o durumda olacakt ır. Bir de Ha lit Beyefendi'nin bir görüşler i vard ı r. O do, köy okulla rına kesen kes b i r bicimde kimsesiz çocu kların a l ı n ması yeğ lensin . Bu, doğru değ i ldir. Köy okulları köy cocuklorı n ı nd ı r. Bizim şeh i r yatı okullarımız vard ı r ki , demin de beli rtt i m , onlar öksüz. yoksul çocuklarındır. Bun ları bu okullarda okutocoaız. Genel yaşa m ­ ları n ı izleyeceğiz. Oradan çı ktı kta n son ra l i seye, öğ retmen olobi79


lecekse öğretmen okullarına verip öğretmen yapaca ğ ı z. Ç ü n k ü b u n ların g e n e l yaşam ı u l usun y ü k ü m l ü lüğü altındadır. Bu ndan ötürü o çocukları yeteneklerine göre sonat okul larına b i le ver· mek koşuluyla yaşama yetişinceye dek izleyecaj lz. Dem i n bel irtt i m : Ki msesiz çocu kları kent okul larında okuta­ cağ ız. Köylerde okutmayacağız. Doğa l l ı kla bu çocu klardan baş· ka öğren ciyi de Mi l l i Eğitim Bakanlığı alabi l i r. Efendim! Amac ı m ı z o değ i ld i r. Kent çocu kları da. zengi n çocu kları da kent okullarında okuyacaklard ı r. Bunları ayırm ıyo­ ruz. Bunun için açı k l ı k (sara hat) koydu k . Yü ksek kişiliğinizin a maçladığı şey olamaz. Efendi m ! İhsan Hamit Bey kardeşi m i z demin bu nokta üze­ rinde üsteledi ler. Köy okulların ı 5 yıl yapamıyoruz. Bunun ne­ den i ise. köylü çocuğ u n u n babasına gerekli olmasıdır. B u çocu­ ğa biran önce i l köğre n i m i n i verip babasına bıra kmayı düşün ü ­ yoruz. lşte bu düşünce ile ü ç y ı l yapa l ı m dedik. Verdiğimiz karar doğru mudur. eğri mi d i r? Bu bil imsel bir soru ndur. Billm K u ru l u 'na inceleme yaptıra l ı m . onlar 4 yıl elerlerse 4 yıl o l u r. Biz en az koşulu i le yapıyoruz. Efendim! Dem i n Halit Beyfendi sayılama rakamları verirken demişti ki, okulla rı n sayısı 450Q'dü r. Biz son incelemelerim izde bunu 4700 kadar bulduk. Bug ü n kü köyleri mizin sayısı 42.000 d i r. 720 bucak. 360 i l çe, 67 il olduğ u n u hesap ederseni z her köyde okul var mıdır. yok mudur sorusuna yanıt bulursunuz. Efendim! Buralarda eskiden beri sürü � gelen biçimde ye­ terl i k belgeli öğretmen lerce öğretim yapılıyor. Ne var ki. elbette 80


bu biçi m lerin sü rüp g i tmesine engel olaca k ön lem ler a lacağız ve her ha lde iyi öğretmen b u l mağo çal ı şacağ ız . . Zamanla bu okul ları açmak gereği n i düşüne ceğ iz. Bu ndan dolayı bug ü n yapmak olanağ ı yoktur. Dem i n de sayg ı i le bildird i ğ i m g i bi bu. b i l i m kurulu ile i l g i l i bir kon u d u r. Beş y ı l derlerse. beş y ıl olacaktır. Koyd u ğ u m uz süre en az bir s ü red ir. Dem i n sayg ı ile bildird i m : Genel düşü nceler i leri s ü rü l ü r· ken verdi ğ i m yan ıtta ded i m k i , köy o k u l larına u yg u layacağ ım ız eğitim yönte m i , yaşa m la rıyla koşut (tev'em) olacaktır. Kim i yerlerde 6 oy, k i m i yerlerde 4 oy d i n lence (tatil) yapacağ ız. K i m i ye rlerde g ü nde 3 saat, k i m i yerlerde 4 s aa t okutacağız ve y u r­ d u n durumuna göre örgüt o l u şturacağız. Dem i n sayg ı ile bildirdiğ i m g i b i . öğretmen o k u l larını n du­ rum u ndan söz etmiştik. Gön ü l ister ki. bir tane öğretmen okulu olsun ve çok iyi, yetkin olsu n . Ancak. dem i n de sayg ı i le söy­ lediğim gibi, yirmi yıl vor ki bir tane olsun, yetkin olsun şeyine ( herhalde düşününe demek istem işti r M .R . I . ) varı lm ıştır. Bes i m Ata lay Bey de bu kan ıya varm ıştır. Bir öğretmen ok u lu yapısı en az 800 .000 l i ra ile yapı l ı r. B i r öğretmen o k u lu nda 500 ' den çok öğrenci o kuyamaz. 1 000 öğ renci korsan ız. orası öğretmen okulu olamaz. Onun yanında u yg u la m a okulu olaca ktır. Öğre n ­ ci efendi ler oraya g idecek. ders vereceklerd i r. B i r o k u l yöneti m i 500 ' den çoğ u n u yönetemez. Beş b i n öğrenciyi b i r a raya toplayıp da okutmak olanağı yoktur. Bunlar beşer yüze ayrı l ır, önce yapılar yapı l ı r. bunun için önlem a l ı n ı r. Bu yıl ü ç yapı yapmak için kimi şeyler düşündük, para a rıyoruz. Her holde en önce öğretmen okulu yapıları n ı yapacağ ız. Ondan son ra yoğun laş­ tırmak olasılığı vard ı r. Bug ü n e ti m izde b u lu nanları kapatarak bir tane yapmanın o la na ğ ı yoktur. Onun için k i m i leri n i , ya­ şa mayaca k olan o k u lla rı kapatacağ ız ve yoğ u n laştırara k (teksif 81


toplayacağız. böy lece ederek) güçlü yapacağız . ve gereçleri her yıl bir. iki öj)retmen okulu yapa ra k öğretmen okullarımızı güçlü bir duruma getireceğiz. Bu, böyled ir. Ortaöğretmen o k u l ­ ları h e r yanda bir iki tane a çı l ı r, co k açılmaz. Bug ü n Tü rkiye içinde bir ortaöğretmen okulu açmak en zor birşeyi yapmak demektir. Çünkü, burası için öğretmen leri m iz yoktur veya azd ı r. Fran sa'da bile ortaöğretmen o ku l u i ki taned i r. Belçi ka'da bir taned i r. Bundan dolayı Besi m Ata lay Bey arkadaşım ızın tela­ şına gerek yoktur. Bu yıl ortaöğretmen okulu bir tane yapı­ laca ktı r. Bir de, öğretmen okulu öğrencisi n i n öze l l i kle k i m­ sesizlerden olması üzerinde ü steled i ler. Öksüz yurtlannı yatılı i l kokul yapmaktan amacımız buradan çıkacak olan çocu kları öğretmen yapmak içindir. Şimdiye dek. çıkanlar öğ retmen ya­ pılmıyord u . Öğre n i m i n i bitirir biti rmez dışarda i ş bulup ça l ışıyor­ lard ı. Şimdi bunları yatı l ı i lkokul yapma ktan amacımız, oradan çıkanları öğretmen yetiştirmek iç ind i r. Bunun üzerine önce de açıklama yapm ıştım.>

82


Öğretmen Okulları ve Öğretmen Ordusu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 22 Nisan 1926 tarihli oturumunda Öğretmen Okullarının yapı­ ları için yapılacak yardım konusundaki yasa tasarısı görüşülürken yaptığı konuşma «Arkadaşlar! Öğretmen okullarına yard ım yasasın ı n , tasa rlan­ dığından dah a çok bir değer ve önemi vardır. Tü rkiye'de eğiti m, örgüt izlenceleri y le dil düzeltilmeleri i le ve b i r yandan da kitapları düzen leme i l e yön a l m ıştır. Ancak, bütün ü lkede �itimin can­ lanması ve yaşaması için kesen kes bir öğretmen ordusuna ge­ reksi nme · vard ır. Türkiye'de okumakta olan öğ renci n i n sayısı yazı k ki, i stediğimiz sayıdan çok aşağı kertededir. .B i r buçu k milyon n ü fusu okutmağa zoru nlu old uğumuz ha lde bunun ya­ rısın ı bile okutam ıyoruz. Gere kçesi öğ retmen yoksun luğud u r. Onun için ne ol u rsa olsun bir öğretmen ordusuna gereksinme vdrdı r ve bu öğ retmen o rdusunu vücuda geti rmek gerek i r. Eğer Tü rkiye'de öğretmen ordusu o l uşmazsa o rtaöğ ret i m , y ükseköğ­ retim kalmaz. O vakit ü l ke birinci s ı n ı f öğelerden, birinci s ın ıf adamlardan yoksun kal ı r. Tü rkiye'de eğitim yaşa m ı n ı n temeli i l k öğretmen okul larında başlar. B i r çok i n ce leme sonunda, bu son ucun gerçekten gerekli ve önem l i olduğu kesin kanısı doğ m u ş ve sapta n mıştır. Bu so­ n u ca varma k için kese n kes öğretmen okulla rı yapmak gerekli olm uştur. 83


N a s ı l öğ retmen okullarını yapab i li r i z d iye d ü ş ü n d ü k . En sonunda bu öneriyi yasal yapmaya zoru n l u ka ldık. Bu zoru n lu ­ ğ u saygı i l e söyledi kten sonra. bizde öğretmen okulları n e g i bi evreler geçirmiştir v e neden ()Oretmenslz kal ı n m ıştır d i ­ y e bir soru a k l a gelebil i r. Türkiye'de 2 0 yıl önce ö(lretmen okul­

ları açılmıştır. Ancak. bu öğ retmen okul ları düzen li bir örgüt­ le ve ü l kenin gereksinmeleriyle ora ntıl ı bir bicimde a çı l madığı içindir ki, yaşam ha·k k ı n ı . ka l ı m ( beka) hakkını sağlaya m a m ı ş ve yaz ı k ki, iste n i len olmamış. Ç ü n k ü öğretmen okulların ı aç­ mak için araç ve gereç gereklidir. Öğretmen okulları açılması kararlaştırı l m ış ve özel idareler her i lde birer öğretmen okulu açmıştır. Bu, on yıl sürm üştür. On y ı l son ucunda anlaşılmış ki öğ retmen okulları her yerde açılmakla istenen son uç olm uyor. Çün k ü öğ retmen okullarını açmak için a ra ç ve gereç gerekti r. okul yapısı gerektir. öğretmen gere ktir. Anca k, bu ya l ı n ç (ba­ sit) gerçeğ i a n latma k için Tü rkiye'de on yıl her i l ödene k ver­ m iştir. Sonuçta bütün okulların verdiği ü rü n pek sın ırl ı d ı r. On yıl son ra ba kmışla r ki. bunu özel idareler ya pa mayaca k. genel idareye alalım dem işler. Genel İdareye a l m ışlar. Yetmiş okul açılacak ken otuz o k ul açmışıa·r. On y ı l da böyle sürüp gitmiş. Bugün a n lıyoruz ki bu otuz okul da ta m ve eksiksiz deği ldir. Bundan dolayı öğretmen okulu yapmak gere ktir. Bunu verdiği son uçtan a n l ıyoruz. Her y ıl 200 öğretmen çı karıyor ve Tü rki­ ye'n i n gereksin mesi olan 3000 öğretmeni çı karam ıyor. Oysa. her yıl 3000 öğretmen gere ksinmemiz vard ı r. Bu yıl bu okul lardan çı kaca k öğretmen sayısı 200 kişidi r. Onun içindir ki. Türkiye eğiti m i n i kurta rmak için on yı lda 30.000 öğretmen yetişti rmeye zoru n l uyuz. E lbette bunu yetiştirmek için öğretmen oku l u yap­ mak gereği ve önemi ortaya cıkmıştır. Şimdi öğretmen oku l ları 1 00 . 1 50 öğrenci lidir. Bu okullar i çi n elimizdeki öğretmenler ye­ terli değildir. Bütün öğretmen leri bir araya toplayarak! 500 600 öğrencili okullar yapara k öğretmen okulları m ızı pekişti rmeye ve •

84


temel l i bir biçi me sokmağa zoru n luyuz. Bu yıl bu yasa ile 4 okul yapacaOız. Bu dört okul 2000 � renci olaca k. 5 yıl sürecek ve beş yıl sonunda Türklye'de on öj:Jretmen okulu olaca ktır. Ve her yıl da 3000 öğ retmen yurda çı kacaktır. Böylece Türkiye eğ itimi on yıl içinde kendisine gerekli olan öğretmen leri kur­ tarm ış olacaktır. M i l li Ej:Jitime özel idareler geçingelerinden yüz­ de on vermekle h i çbir şey yiti rmezler. Bizim incelemelerimiz ve içişleri Yarkuru l u n u n ( Kom isyo n u n u n ) incelemeleri bunu uygu n görme kted i r. Bugün her i l okul yal?maktadı r. Bu yıl içinde , -teşek k ü re değer ki- 800 okul yapılmıştır. 800 okul yapısı yapılmasına kar­ şın M il li Eğitim Ba k � n l ı ğ ı bunlara 800 öğretmen veremez. ÖO· retmensiz okul olur mu? 800 değ i l bir tek öğretmen vermek g ücünde deği l i m . O n u n i ç i n , bu i l kö!)retmen o k u l ları n ı yapmak ve i l kokullara veri len pa rayı sağlamak için, . yü ksek kuru l u n uz bu yasayı kabul edecek o l u rsa. Tü rkiye içinde 5 yı lda Türkiye mi lli eğiti m i n i n temelini k u rmuş olacağ ız. Bu yasa çok temelli bir yaşam soru n u muzdu r ve ayn ı zamanda özel idarelere hi ç bir bicimde dokunca (za ra r) vermemek üzere kendi lerine yarar sağlam ı ş olaca ktır. Bug ü n yapı paraları olmak üzere i l lerin özel sayma nl ı k larına sonsuz para verg i le ri konma ktadır ve ulus ta okul vergisini i çten istekle vermektedi r. Şimdi bu yapı pa rası n ı vermekle yu rtta açılan bir bö l ü m okulla ra öğretmen vermek gücünü kazanacağ ız. O nun için yüce k u ru l u n uzdan özelli kle di­ leri m . Eğiti m i n çok can l ı olan bu noktasında öğretime karş ı ve özellikle bu yasaya karşı pek eği l i m l i b u l u n man ızı rica ederi m .

E fend i m ! i k i soru sormuşlardır. Birisi temel ba k ı m ından i l ke soru n u d u r. Şimdiye dek san ı l ıyord u k i , her i l öğ retmeni o i l i n · dir. Bu yan l ı ş bir görüştü r. Türkiye'n i n öğ retmeni b ü t ü n Tür· kiye'n i n ö!)retmenidir. lzm i r i l i n i n öğretmen i yoktur. Oersim'in 85


öğretmeni yoktur. Tra bzon 'un öğretmen i yoktur. Tü rkiye 'de ç ı ­ k a n öğretmen Türk i ye ' n i n ö!} retmenidir. Şimdiye dek yaz ı k ki b u a n layış yan l ı ş say ı l d ı ğ ı içindir ki lzm i r'den ç ı kan bi r ö!}retmen lzmir'de ka lmakta, yan ı başı nda Denizli'de öğretmen bulunma­ ma ktadır. Samsun i H zeng indir. Ö!}retmene daha çok para ver­ mektedir. Yan ı başında Amasya değildir. Bundan dolayı bu yan l ı ş bir cın layış. yan l ı ş bir görüştür. Yurtta b ü t ü n öğretmen o k u l ları y u rd u n okuludur ve öğretmen bütün y u rd u n öğretme n i d i r. Onun içindir ki, bölge örgütü ve i l örgütü d iye örgü t kabul o l u n maz. Öyle ise. 26 okuldan, bunlar ya pıldığı za man şi mdi bulunan o k u l ­ lar ne olaca ktır d i y e soru soru lu nca şu son uca varı laca ktır. Elde­ k i oku l l a rdan öğ retmen leri seçi lerek en iyi leri bu yen i yapılan okullara kon u laca k ve bu o k u l larımız gel işti kçe öbü rleri yavaş ya­ vaş kapatı lacaktır. Öbü rleri içinde yapıları elverişli olanlar yerinde bıra kı laca ktır. Bunlardan e l i m izde bir koç okul vard ı r. Ötekileri n i n de ya p ı m ı n a boşladık. Öbü r soru : K i m i ·i ller vard ı r k i , el lerinde bulunan paraların yüzde onu yaln ı z kendi lerine yetişebilir. Evet. yurdun kimi yö­ relerinde gelir azd ı r ve öğretmen için pa ra bulamamaktadırlar Bu gibi i llere yard ı m edeceğiz. Devletin geçingesinde eğ itim ödeneğinden ayrıca b i r ödenek vard ı r. Bu ödenekJen biz bun­ lara yard ı m ederiz. Doğa ldır ki, her i l böyle değ i ldir. Bug ü n k i m i i l lerimiz vardır ki, bir m i lyon l i radan daha ç o k eğ itim ödeneği vard ır. lzmir'in bir m i lyon l i radan daha çoktur. · ısta n b u l ' u n da­ ha çoktur. Öteki b i r çok i l lerin de 500 . 000 , 700.000 l i radan da ha çoktur. Anca k. k i m i ill e ri m iz vard ı r k i , kısırdır. onlara ya rd ı m edeceğiz. o n u n için h i ç bir sa kınca yoktur.

Efend i m . bu yasa bir gereksi n m e ni n ü r ü n üd ü r ve zoru n l u ­ l u ktur. Bunda n · ötü rü y u rtta öğ retmen o k u l u yapmaya hemen zoru n l uyuzdur. H ü k ü metce düşündü k . İçişleri Yark u r u l u ndo 86


Eğitim Yarkurulunda kararlaştırd ı k ; zoru n l u k va rd ı r. Şimdi ge­ çen yılki yasa ile çatışıyor d iye bir mantıOa gidi lecek olursa bu ö!}retmen okulları yapılamaz. Yü ksek kuru l u n uz bu okulla rın temel i n i kurmağa . özelli kle hemen kurmaOa zorunıusunuzdur. Bu neden ledir ki filôn filôn yasa vard ı r diye düşü n ü rsek bir şey yapamayız. Ben size bug ü n k ü duru m u . yurd un öOretmen gerek­ sinmesin i saygı i le söyledi m . Özelli kle köylüleri m izin ara ver­ meden bizden öğretmen istemekte oldukları n ı saygı ile bildiririm ve zoru n l u k karşısında başka yasa lar da vard ı r d iye kimi dü­ şünceler i leri sü rü�erek bu gereksin meler karş ılan mazsa o. yü ksek k u ru lu n uzıa ilgil i bir soru m l u luktur. M i l li Eğitim Bakan­ lığı şimdik i gere ksinmeleri , yü ksek kurulunuza sayg ı ile bildir­ miştir. Bu sun uşlar karşında tinsel soru m l u l u k doğrudan doğ­ ruya yüce kuru l u n uzu i l g i lendirir. Öğretmen gereksin mesi vardır. Bu gereksinmeye çözge (çare) , öğretmen okulu yapma ktan oluşur. Yol da yapılabilir, her şey de yapılabilir. Bu yıl yollara ayrılan pa ra la r üsteril di (ihale ed ildi) , kad rolar da sa ptandı , köyler de üsterildi.

Efend i m ! iki sorunuz vard ır : Biri yol pa raları. Bu, ne de olsa özgü lenmiştir (tahsis o l unmuştur) ve i llere veril miştir. Genel Geçinge (bütçe) yasasında bu yıl okul verg i leriyle i lg i l l kimi öneri lerimiz vard ı r. Bu gelirlerle il geçingelerl artaca ktır. onun için bu yıl vermekle, düşündüğünüz h i çbir sakınca yoktur. Bir de öğretmen okulları. köy �retmen okulları açıyoruz. Geçen gün öğretmen örg ütünden uzun uzadıya söz etti m . Bizde i ki t ü r· lü öğretmen okulları vard ı r. Biri 5 y ı l l ık �retmen okulları, öbü­ rü

3

yıllık öğretmen okullarıdır. Ü ç yıllık öğretmen okulları köy

öğretmenleri yetiştirir. Bunların bugü nden kurulmalarına başla­ naca ktır ve bu yıl Afyon Kara h isorı'ndo ve E lazığ'da iki tane 87


köy öğretmerr okulu yapacağız. Bunlar ücer y ı l l ı ktır. ôbü rlerı 5 y ı l l ı k ol<u l lard ı r. Düşündüğünüz sakıncalar yoktur. Arkadaşlar. S ivas m i lletvekili arkadaşımız i l ke sorununa ka rş ı ç ı ktı lar. özel idarelerin olan işi okul ve ö!'.Jret in en eksi kli­ ğ inden dolayı g en e l yöneti m üstlenmiştir. Temel inde de öğ­ retmen okul ları özel ida relerindir. On yıl s üre i le özel idarelerce yönetil m iştir. Yoksa genel idare ile i l g i l i de!'.J ildir. Fransa 'da ve bir çok yerlerde böyledi r. Bizde de o n yıl s ü rmüştür. i l ke­ miz temel bakı mdan bunların özel idarelerce yönetilmesidir. Anca k , özel idareler öğ retmen bulamadıklarından bu okul ları genel idare a l mıştır. Yoksa aslında bu g i b i ku rumlar doğrudan doğ ruya özel idarelerce ü stle n i l i r. Yoksa hi ç b ir va kit özel ida­ relere karışmamız olmam ıştı r. Devletin e l inde daha çok öğ­ retmen b u l unsa idi hemen özel yönetim lere veri r ve her i lde birer öğretmen okulu acmağa g iderd i . On yıl böyle gitmiştir. Batağa g itmişt i r. On yıl önce böyle g ideyd i k ve her y ı l bire r t an e acayd ı k bug ün 2 0 ta ne okulumuz o l u r ve çok iyi b u l u n u r· d u . Ne var k i . yan l ı ş i l keler üzeri nde yürü n m ü ştür ve bug ü n yeniden a cıyoruz ve yeniden yapmağa başl ıyoruz. O n u n için o rtada i l ke a n laşmazl ığı gib i bir a n laşmazl ı k o ! m u ş deği ldir. Bundan dolayı iller kend i lerin i yönete m iyorlar biçi m i nde değ i l ­ d i r. Bu yasa görüşmeye kon u r, yü ksek kurulun uza s u n u l u rken. gel işig üzel b i r kalemde geti ri lmez. Yaşa m ı mda böyle h i cbir yasa .getirm iş değ i l i m . Özel idarelerin gelirleri n i in celed i m Gecen y ı l 23 m i lyon l i ra i ke n bu yıl 35 m i lyon l i ra olm uştur. Bundan dolayı du rmadan artan, öze l l i kle okul vergisi ile a r­ ta n gelirleri gelişigüzel ha rcatmayız. Bunları bir düzen a l tına a lmağa zorunl uyuz. özel idareler 800 okul yapmıştır. Buniardan h i çbiri öğ retmen bulamam ıştır. Gelişigüzel b i r ta ne yaps ı n lar. yine bula mayacaklard ı r. Bundan dolayı dev letten yana yurttan ya na ve öğretmenleri yetişti rmek icin kurum kurmak y urt için 88


yararl ı d ı r. Ne ü l kenın yaşamına dokunan. ne de h a l k ı n kar­ şıtına bir yasadır. Şunu sayg ı i le söylemek zorundayım ki, b i r­ çok yerlerden yazılar almaktayı m ve b i rço k i l le rde öğ retmen okulları n ı kapatmak zorunda kalmışızd ı r. Size Kayseri'yi arze­ deyi m ; telyazd ırım (telgraf) gelmiştir. Diyorlar ki; parasın ı vere ­ ceğ iz. okul yapaca Q ız. Şu demek, h a l k bug ü n o k u m a k gereksin ­ mesi n i d uym uştur. öğretmen istiyor. Yetki veri rse n i z h a l ktan bağ ış toplar. yaparım . Anca k . böyle b i r yetki m olmadığı için Kayseri i l i n i n okulunu kapatmak zorunda kalacağız. Her yer. ben i m öğretmen oku l u m u kapama. ne istersen yapayım d iyor. Ancak, yasa l yetki m i z olmad ığı için bağ ı ş alam ıyoruz. i yi okul­ larım ız o luşacaktır ve öğ retmen o k u l la rı yurtta g ü ç l ü bir öğret­ men o rdusu, güçlü bir öğretmen ögesi vücuda get i recektir.

Efend i m , başlam ( madde) d ı ştan i l ken i n karşıtı g i b i görü n ü ­ yor . . Ancak, d u r u m u n gerçeği başlamdan yanadır. M i l l i Eğitim Baka n l ı ğ ı ne den l i özg ü r ka l ı rsa o den l i kendi yararınadır. i çiş­ leri Yarkuru l u pekiştirm işti r. Ancak. doğanın gereği budur. Sözgel i ş i , bugün l zm i r İ li n de 80 o k u l vard ı r. Den izli 'de 30 o k u l vardır. Ders i m (Tunce l i ) 'de 1 0 o k u l vard ı r. Doğa ldır ki, b ug ü n çıkan öğ retmenler o o randa o okullarda bulunacakla rd ı r. Bun­ dan ötü rü. asl ı nda bu oran d ey i m lendiril medi kce ( i fade olunma­ d ı kça) yine va rd ı r. Sözgeliş i , l sta n b u l 'da 1 00, 200 o k u l va rd ı r. An ­ kara ' da on tane vard ı r. Hay ı r, İ sta n b u l az katı ldığı için 1 0 tane veri n , bu raya da on tane verin d iye böyle bir sonuca gidi lemez. Doğanın gere k leri başlam ı n söyled i ğ i nden başka bi r şey değ i l d i r . Eaşlam kon mazsa bu yine va rd ı r. M i l l i Eğitim Ba ka n l ığı koy­ ma m ıştır. i çişleri Yarku ru l u M i l l i Eğitim Baka n l ığ ı n ı bağl ı kılmak istemiştir. Yüce kuru l u n u z ne bici mde ka ra r verirseniz öyle dav­ ran ı rız.

Efend i m . bu başl a m ı n konması ndaki amaç şudur. Birinci başlam «va rd ı m o l u n u r• bi ç i m i n dedi r . Bu başlamdaki a n latım


da bu para ancak öğretmen okuluna ve öğretmen o k u l u öğ re­ t ; m i n e ha rcan ır, başka yere h a rcanamaz demektir. Bağ l ı k ı lıyor. sözgelişi, öğret i m a raçları a l m ışız, bunu şu l iseye vermeye l i m d iye kısıtlamak istiyoruz. Bir de arkadaşlar, bir n o kta üzeri nde y ü k · s e k kurulun uzu ayd ı n latmak isterim . Ö ğ retmen okulu da bence 500 . 000 l i ra i le olur gibi düşün ü l müştür. Bunlar geçen dönemle­ rin o k u l ud u r. Bir öğretmen okulunun en azından öğreti m a raç­ la rı 500 .000 l i radır. Ö ğ retmen okulunun yan ı n da uyg u lama sın ıfı gerektir. Uyg u lama sınıfı için ayrıca öğret i m a raçları ister, sine­ ma ister. Ö ğretmen okulu, hayvanat bah çesi i ster, uyg u lama. bitki ba h çesi ister, öğretmen çkar ve öğretmen o l u r. O n u n i çin açacağımız okulla ra 2.000. 000 harcayacağız. Yoksa . b i r yapı ya· pıp ta içine on tan e öğretmen koymakla okul yapmış o l mayız. Onun i ç i n M u hta r Beyefendinin görüşleri n i düzeltme k isteri m

Efen d i m ! Sözkonusu olan gerçekten öne m l i ve yaşamsal so­ runlar karşısında o k u lları gelişig üzel dans salonundan başka bir şey deği l g ibi göstermek isteyen ve böylece yüce kurulun ağır­ lığını bozan M u htar Beyefen d i 'ye yazı klar ols u n . M i l l i Eğitim Ba­ kan l ı ğ ı işe başladığı zaman y u rdun genel ve eğitsel soru n ları ve i l keleri üzerinde her zam a n izleyici olmuştu r ve olacaktır. Eğit· sel soru n l a r Ö ğ retim ve Eğitim Kuru l u ' n u n kararlarıyla çöz ü m le­ n i r ve çözümlenmekted i r. M u htar Bey! Kamuoyuna bir noktayı işa ret edey i m de, karışt ı rayım gibi bir düşe kapılmayınız. ben gerçek sorunlar üzerinde düşünceleri m i o rtaya koyuyoru m . Geli ­ şig üzel a ç ı l maz diyoru m . S i nema ister, öğretmen ç ı kar dersi s i ­ nemada izler. tari h i sinemada izler. Ta rih dersi düşse l , i mge­ lı;mle okun maz. bitki ler dersi düşsel okun maz. b i r toh u m nasıl e k i l i r, n a s ı l çıkar. b u n u gösterecektir. O n u n için bunlar olmadan okul a ç ı l maz. Y ü kse k kişiliğiniz g i bi fen adamları n ı n b u gibi söz­ cüklerle a ğ ı rbaş l ı l ığ ından ayrı l mamanız gerekt i r . » 90


«Yaşamımda gerilikçi durumum yoktum Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 6 Mayıs 1926 tarihli oturumunda Bakanlık kuruluşu yasasının görüşülmesi sırasında yaptığı konuşma «Tun a l ı H i l m i Bey kardeşim i çten l i k l i bir duyg u ile sözlerini u l u s kürsüsünden a n latmış olmasayd ı yanıtım başka türlü o l u r­ d u . Yaşa m ı mda geri l i kçi d u ru m u m yoktur ve Tü rkiye Büyük M i l ­ let Mecl isi'nde geri l i kçi h i çb i r kişi y e r tutamaz. Bu nedenle iç­ ten l i k l i bildiride bulundu klarından dolayı kendilerine daha çok söz söylemek istemem. Ancak. bir u l u sun l isan ı ve dili gelişig ü ­ z e l b i r adam ı n emriyle. keyfi i l e doğrudan doğruya düzelti lemez ve ben bu tü rden bir odam değ i l i m . Dil için ya rku rul ( kom isyon ) kurduk. Bu kurul i n celemeler yapacak, uzun uzadıya incelemele­ · ri n i bitirecek. sunu laca k . Ö zel l i kle bu yasa ta rafı mdan veri l m i ş değ i l d i r. M a l iye yarkuru l u n co vorolan yasa n ın k i m i noktaları n ı n düzeltilmesi i çin veri l m i ş o l a n b i r yasad ı r. O n u n için bey a rkada­ şımızın doğrudan doğruya ben i m le i lg i l i olara k söyled iği söz; ki ­ ş i l i ğ i m e o l m a m a k gerekir.»

91



Üniversite Bağımsızlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 23 Mayıs 1926 tarihli oturumunda Üniversite geçingesi (biltFesi) görüşülürken yaptığı konuşma « Ü n iversite doğrudan doğ ruya bağımsız b i r kurumdur. U l u­ sun tinsel g ü c ü n ü n temsilcilerinden biri d i r. Kabul etmek gerekir k i , ü n iversite den i len kurum doğrudan doğ ruya Milli Eğitim Baka n l ığ ı'nın buyruğu altında bi r kurum değ i ldir. Eğer gel işig üzel herhangi bir kişi Ü n i ve rsite kurumuna şu bicimde, bu bicimde davra n ı n d iye buyru k verecek o l u rsa orada Ü n iversite yok de­ mektir. Arkadaşla r! K u ru m ların h u k u k ve yetkisi n i koru m a k doğru­ dan doğruya o kurum ları yaşatma k demektir. Bir ü l kede ü n i ­ versite bağımsız yaşar v e öğretim ba k ı m ı ndan profesörleri n gö­ rüşleri a l ı na ra k genel çizg i le r çiz i l i rse o va kit ü niversite n i n ger­ çek veri m lerin i kabul etmek gere k i r. Yoksa Ü n iversite Rektörün ü n ( E m i n i n i n ) . Ü n iversite K u ru l u ' n u n v e Ü n iversite Diva n ı 'n ı n yaptıkla rı izlence gelişigüzel bir baka n ca bozu l a cak o l u rsa o Ü n i ­ versite gerçek ödev i n i yapmış olamaz. Onun i çi n d i r ki, Yü ksek K u ru l u n uz doğrudan doğruya eğitim ve öğret i m işleri n i kabul et­ tiğiniz vakit Ö ğ retim ve Eğitim K u ru l u diye b i r kurul ayırdın ız. Bu kuru l u n ödev i n i ayırt ett i n iz. Ö ğ retim ve Eğitim Dai resi ü l kenin do!)rudan doğ ruya ul usal eğiti m iyle okullarım ızda ki öğrenc i n i n ,

genel eğitimiyle uğraşı r Bu daire. dünyadaki okulların izlenceleri .

i le. öğretim yönte m leri i le ilgilen i r, yayı n ları izler ve bize temel ler 93


hazırla r.

� i z de o n l a r ı n

v e rd i k l e r i yö n e rg e

i ç i n de o k u l l a r a yö­

nerge ve r i r i z Do ğ a l d ı r k i , Öğre t i m ve E ğ i t i m Da i res i ' n i n g :>­ rüş ü a l ı n madan çocuklarım ızın eğiti m i üzerinde gelişigüze l düşü n ­ .

ce i leri sürmeyiz. O n u n içindir k i , i l koku l larım ızda, ortaoku lları­ m ızda ve l iselerimizde uyg u la makta olduğ u m u z bu özelliği o rta ­ dan ka l d ı rarak, Ü niversite'ye doğrudan doğruya buyruk vermek yetkisinde değ i l iz. İ lôh iyat Fa kü ltesi profesörleri çok tan ı n m ı ş ve gerçekten yurd u muzda b i l i msel yeterl i l i kleriyle, eki nsel g ü çleriyle seçkin leşmiş kişi lerden oluşm uşt u r. Bunlar i slô m bilgin leri d i r. Bu kişilerin kararlaştırm ı ş oldu kları izlenceyi kabu l ettik. Biz bun lara şunu ve b u n u yapın demed i k . Bunlar gerçekten yurd u m uzun ta­ n ı n mı ş kişi leri olduklarından yaptı kları izlencey i , Ü niversite var­ ken ve Ü n iversite Diva n ı onaylamışken, bir baka n ı n izlenceye ş u ­ n u koyun, b u n u koyun d iye buyru k ver:mesi olabi l i r değ i ld i r. Ü n i ­ versite Diva n ı sürekli olara k l l ôh iyat Fa kültes i ' n i n yü kse l mesine ç al ışma ktadır. Bu y ı l fa kü lteye üç tane yabancı uzman getirdik ( G ü l üşmeler) . Ve bu uzman lar din ler ta ri h i ve başkaları gibi ders­ leri okutuyorlar. Bu yıl b u raya Fıkıh Tari h i , l slôm Budunlan Ta ri h i Din ler Felsefesi g i b i yen i bir ta kım dersler e kledik. H e r u l usun btı işlerle ilgili fa kü lteleri vard ı r, her ulusta bu fakültelerde öğ ­ retim nasıl yapılırsa orada da öyle yapı l ı r. B u n u n için Abdullah Azm i Beyefendi'nin görüşleri olab i l i r değ i l d i r. H erhalde y u rd u ­ m uzda ki is lôm· eğ itim iyle i l g i l i sorun larla İ lôh iyat Fa kü ltesi uğ­ raşma ktad ır. Bir de bir n oktaya d i k katle parmak bastılar. İ lôh i ­ yat Fa kü ltesi nereden çıkışlı bu lacaktır, diye buyurdular. i mam ve hat i p oku l la rı vard ı r. Buradan çıkaca k olanlar l iôh iyat Fa k ü l ­ tesi 'ne g i rebilirler. B u n ların a l ınması üzerine yönetmelik vard ı r. Bu sınavlarla öğrenci fakü lteye a l ı n ır. i m a m ve hatip o k u l la rı n ı n kimi böl ü m leri n i n kaldırı lması üzerine o l a n düşüncelerine gelin ce : Kimi okulla r vardır ki öğrencisi azdır ve gene l durumu bakı m ı n ­ d a n o k u l olaca k duru mda değildir. B u n l a r yal n ız imam v e hatip o k u l la rı değ i ld i r. Yurd u m uzda bu gibi okul ola mayacak bi r d u rum-


da olan ve yaşa mak olanağı b u l u n mayan okul ları doğa ldır ki ka l ­ dırıyoruz. B u . ya l n ız imam hatip o k u l larına özg ü değ i l d i r. Bunların arasında ortaokullar, c)O retmen okul ları, l iseler de vard ı r. B u n la rı yaşatma k ön lemlerini aldık. Yü ksek _M eclisinizin kabul ettiği ge­ çinge içinde en büyük önlemle hepsi n i yoşotmoğo ça l ışacağız. Anca k , her okul öğretmen ister, öğreti m a raçları ister. Ö ğ retmen olmazsa. ders a raçları b u l u n mazsa doğa ldır k i , o okul yaşa maz. Onun içind i r ki, k i m i okullar kapa n m ıştır: bu. duru m u n gereği d i r.

Efend i m , l lôh iyot Fo kü ltesi 'nde okunan dersler, o fa külte öğ ­ retmen lerince hazırlan ı r. Fen Fakü ltesi , Edebiyat Fa kül tesi, öbür fakü lteler de bu biçimde ders izlenceleri hazırlarlar. Demek ki, ya l n ız l lôh iyot Fo kü ltesi'ne özg ü değ i l.d i r. Her fa kü ltede uyg u la­ nan yöntem b u rada do uyg u lanmaktadı r. Şu h o l de kabu l · etme­ mek gerektir k i . Fen Fo kü ltesi 'yle İ lôh iyot Fakü ltes i , Edebiyat Fa­ kü lte si birleşm i ş de l lôh iyot Fa kü ltesi izlencesine gel işigüze l ders bırakı l m ıştır. Doğaldır ki, a k l ı başında olan öğ retmen lerden bu gibi yan l ışlık cıkmoz. i zlenceyi uyg u larken d uyg ulardan sıyrıla­ rak, genel durumu ve h a l ka veri l mesi gere ken eğ i t i m i i n celeyere k bunları o n a göre y ü rütü rler. K u ra l la rı n ı b i l meye zoru n l udur. Do­ ğaldır ki İ slô m Tari h i n i , İslam kura l ları n ı bi lecekti r. O n u bilme­ den oraya g i remez. Oraya g i ren öğrenci İ lôh iyat Fakü ltesi denin· ce. Feraiz, İ lm-i Kelam okuyacak değ i ldir. Bun ların felsefes i n i , bun ların tari h i n i okuyacaktır. B u n l a r i mam ve Hat i p O k u l u 'ndo okunur. Bu nedenle, okunan dersler yü ksek derslerd i r. Ö rneğ i n Tefsir v e Tefsir Tari h i okumasın m ı? H a d i s Ta ri h i okuyaca ktır. Okumasın mı? l slôm D i n i okuyacaktır, o n u n ta ri h i n i okuyacak­ tır, Türk Tari h i okuyacaktır. D i n ler Tari h i , Fıkıh Tari h i okuya­ caktır. Ve bun lara ek olara k dem i n andığım tarih ler! o kuyaca k­ tır. Onun için fa kül tede okunacak dersler yü ksek dersti r d iyoru m . Fakü lte profesörleri bu dersleri okutmak i ç i n aralarında görüş95


müşler ve kara r verm işlerd i r. Eğer Fa kültede ayrıca Fera iz ve Kelôm la i l g i l i gen iş de rsler verilsin diye istek buyuru l u rsa elbette m i l letve k i l i a rkadaşlanm ı zdan b i ri n i n isteğ i n i fa k ü lteye sunmak ben i m ödev i mdlr Burada düşünce i leri sürerken ü nıversite 'nln başka n ı olduğumu bilirim ve on u n içindir k i , geçingesin i sav u n ­ ma ktay ı m . B i l mediğim bir n okta varsa, onların yaptıkları izle n ­ ceyi h a n g i bakımdan i nceleyerek yaptı klarıdır. 'Ş u ba kımdan, bu bakı mdan yapınız d iye buyru k ve remeyiz. Onlar topla n ı r, yaparlar. Biz de i n celer ve onaylarız. Onun i çi ndi r k i Abdullah Azmi Bey'in evece n l i ğ i n e gere k yoktur. Oradaki arkadaşların ne g i b i ders '

.

okutmaları gerekecekse. on ları hakk ıyla okutma la rı için gere k l i iılenceyi hazı rlad ıklarına kanı ( kanaat) buyuru n uz. i mam ve Ha­ tip okulları a rasında kapanan bir kuru m u n gerekçesi vard ı r. Şim ­ di söyledi kleri Eskişeh i r o k u l u bizim zama n ı mızda kapa n mamış­ tır. Za manımda olmadığı için a n ı msıyamıyo ru m . Ancak, isterler­ se başka bir g ü n gerekçesiyle yüce k u rula ayrıntılarıyla sunarım .

i ma m ve hati p o k u l la rı Ü niversite geçin g esiyle i l g i l i değildir. Yüce K u ru l bunlar üzerinde açıklamamı isterse geniş açı klama yapay ı m . (0 başka sesleri ) . »

96


Üniversite ' den beklediklerimiz 5 Haziran

J.ıanbul Ünioersiıesi'nde yemekte yaptığı konuşma

1926'da

onuruna verilen

« Ü n iversite'mizin çok değerl i sevg i ve ya kın i lg i gösterisi kar­ şısı nda duyduğ u m heyecan ı a n latma k için yeter ölçüde d i l ­ u z l u ğ u m (telô katı m ) olmadığına ü zg ü n ü m . Yurd u n en yü ksek bi­ lim kişi leri, profesörleri , seçk i n ve özveri l i öğretmen ve eğitim­ ci leri a rasında beş on daki ka geçirmek, onlarla söyleşide bulun­ m a k ben i m için gerçe k bi r m u tl u l u k old u . Bu mutluluğu sağla­ yan , her zaman a n ı s ı n ı içimde sa klayacağ ı m bu mutlu ve i çten­ l i k l i dakika ları yaşatan Sayın Ü n iversite Kuru l u 'n a gön ü l borcu­ mu sun mayı b i r ödev saya rı m . Sayın arkadaşla rım! Tari h i m izin ince b i r noktasındayız. Yap­ tığımız işler h i ç kuşkusuz çok büyüktür. Dünya Savaşından yor­ g un ve yara l ı çıkan T ü rk Ulusu, bütün dünyan ı n ö l ü m ü n e inan­ d ı ğ ı b i r s ı rada, eşsiz bir özveri ve kahrama n l ı kla bağ ımsızl ı ğ ı n ı k u rta rd ı , parla k ve onurlu bir utku kaza n d ı . Saltanatı devi rd i , Cumhuriyet'i , ulusun egemen l i ğ i n i i l ô n ett i . Bağ ımsızlığa karşı savaş açtı ve başarılı oldu. Anca k , bir kaç y ı l ı n dar ölçüsü­ ne sığmasın ı a k l ı n almadığı b u büyü k işlerden son ra yapılacak daha birçok işleri m iz olduğ u n u u n utmamalıyız. C u m h u riyet yapı­ s ı n ı en teh l i ke l i sa rsıntılara dayanaca k kada r g üçlendi rmek. g it­ tiğimiz yen i l i k ve Türklüğe uygarl ı k l a m a k . onu d a h a rum u na getirmek

uygarl ı k yolunda her engele karşın i lerlemek. evreni içinde lay ı k olduğ u m uz o n u rl u yeri sağ ­ d i r i k . d a h a m u t l u v e d a h a i leri b i r toplum du­ gerektir.

97


Gelece k kuşağa düşen ödevin bizi mkinden daha ağ ı r olduğu ortadadır. Yarın kendilerine yurdu n yazgısını bırokacoOımız geno­ lerl b ug ü n k ü lerden daha donatı m l ı (müce hhez) ve özveril i , dana güçlü yetiştirmek, yeni yaşam ı m ızın gereklerine göre hazırlamak borcum u zd u r. O k u llarımızı öyle oluşturma l ıyız ki, bugün okul sıralarında okuyan çocu kları m ızın, çok yü ksek özveri lerin çiçeği olan dev­ ri m i a macına yetiştireceklerinden kuşku duymaya l ı m ve içi esen ( müsterih ) o la l ı m . Ba ka n l ı k bu amaca va rmak kesin dayancın­ dod ı r. B u e lverişli durumla Baka n l ığın her basamaktaki okullar için düşündü kleri n i b i r koç oizg i i le size s u n ma m a izn i n izi rica ederim . Değerli v e sevg i l i a rkadaşlar! ü n iversite'nin geçm işte ve g ü n ü müzde yurt b i l i m ine yaptığı h izmeti, yetişti rdiği genele ri n u l usun genel yaşamında yerin e geti rdiği yü ksek görevi tümüyle kavra m ı ş b u l u n uyorum. B i l i m sorun unda a lacağı m ız y o l büyüktür. Türkiye Ü n iversitesi i lerle­ miş ü l kelerdeki benzerlerine göre pek gençtir. Arkam ızda yüzyıl­ la rda n beri birikmiş güçlü, deneysel b i r b i l i m hazinesi var değ i l ­ d ir. Y ı l l a rdan beri g i tt i kçe özene e rişmed i ğ i i cin Ü niversitemizin b irçok e ksi kli kleri vard ı r. Bunlara karşın ta kü ltelerimizdeki güçlü bilim sevgisinin ve Türkiye'yi b i l i m a la n ı nda aşağı bir ü l ke d u ru­ m unda n k u rtarmak ü l küsü n ü n g ücüne bütün aydın tak ı m ile bir­ l i kte ben de inan ıyorum . Ü n iversitemizin yüksek değerin i en a c ı k kanıtlarla o rtaya koyacağına, u l uslara rası bir y e r b i l e kazanaca­ ğına i çten g üvenl iyim. Ö n ü n üzde söylemeye gerek yoktur k i , bir ü n iversite n i n i lerleme kte olduğunu herkese kan ıtlayacak i k i bü­ yük kan ı vard ı r. Biri, çıka rd ı ğ ı gençlerin ekinleriyle, yurt sevg i ­ leriyle, özverl lerlyle, bll lmleriyle yurda büy ü k b i r g ü ç olmalarıdı r. Türklye'nin kendini savunmak için g iriştiği savaşlar, zaten cok güçlü ol mayan ayd ın ta k ı m ı zayıflatmıştır. Şimdi u l u s Ü n i 98


versite'den gürlük ( feyz) alan gençleri n g i rd i k leri mesleklerde u l usal yaşam için önder olmaları n ı bekliyor. Ulus, yetişti receOlniz gençlere verecej)lnlz bilim gücünün u l usal yaşa m ı m ız lein verl m l i yapıtlar doğurmasın ı bekliyor. Geneler eslnlemeler1nlzle bilmeli· dirler ki, bilgi, bi lim b ir süs, bir bezek değ ildir. On iversite'n i n ken ­ d i lerine verdiği g ü r l ü k u l usal yaşa m ı m ızın gel işmesine ne denl i yorarsa, kendi leri n i n bu konudaki g ü çleri n i n e den i i a rtırı rsa, o öl çüde yü ksek, o oranda değerlidir. M i l li Eğitim örgütünün başında olduğum için Üniversite'den yetişecek gençleri n bir bölümü ile doğrudan doğruya birli kte ça lışmaya zoru n l uyum. Ortaok u l larım ıza öğretmen sağlayan fa · külte lerden çı kaca k genelerin b i r bölü m ü n e okullarım ızı ve ço. cu kları m ızı vereceğiz. Ünive rsitemizin onları yurd u n beklediği g ü çte, hepimizin istediği kertede özverili yetiştireceğine kuşku duymadığ ı m içindir ki, eğitim i m izin geleceğine iyimserl i k le ba· kıyoru m . U l usun On lversite'ye bağ ladığı umudu haklı gösterecek i kinci güçlü kanıt da sayı n profesörlerim izin, öğretmen leri m izin bil im· sel yayınları ve yapıtları olacaktır. Ü n iversite Tü rklye'nin bütü n aydın ta kımının bilimsel odağıdır. B uradan çı kaca k a raştırmalar, yapıtlar Tü rk ayd ı n la rı n ı yü kseltece ktir. Sizin yapaca ğ ı n ız yapıt· kl rd ı r ki, yurt ayd ı n larına yen i çevren ( ufuk) ler açacak ve Tür· klye'ye ekin alanında uluslara rası bir orun kazandıracaktır. Bir u l usun uygarl ı k yeteneğ i n i ve yaşa m gücünü en yü ksek kertede temsil eden kurum Ün iversite olduğu içi n , Ü n ivresite· mizin her alanda öteki uyga r ul usların ü n iversiteleri düzeyine çıkmoğa zoru n l u olduğ u n u öze l l i kle bel i rtmek iste ri m . Yurt, bi l i m i n sağladığı a ktöre (oh lôk) ve o(iırbaşl ı l ı ğ ı n temsi lcisi olan ve yal n ız bilim için çal ışmayı belgi (şiar) edinen profesörlerden hak l ı olarak bu amacı sağlayacak çalışmaları bekl iyor. 99


Y urdun· ve M i l l i Eğitim Baka n l ı ğ ı n ı n , Ü n iversite 'den be kledik ­ leri ça l ışmayı söylerken C u m h u riyet H ü k ü meti'n i n bu yü ksek kurum karşısındaki görevini u nutmuş değ i l i m . Şu noktayı bel i rt­ meye zoru n l uyum ki, C u m h u riyet H ü kümeti 'nin iki üç y ı l l ı k geçin ­ gesin i n karş ılaştırılması bu gerçeğ i ortaya koymak için yeterl idir. Ancak. yine C u m h u riyet H ü k ü meti bi l i r ki, Ü n iversite'nin özdeksel ( maddi) eksi kli kleri n i n gideril mesi için bug ü n özg ü lediği tutar ( m i ktar) ın bir kaç katın ı vermesi gereklidir. Ü n iversite, yurd u n kendisinden beklediği büyü k ödev i n i yaptı kça C u m h u riyet H ü k ü ­ meti'nin bu özdeksel eksi k l i k le ri gidermek i ç i n s i z i n isteyeceğ iniz ödenekleri geçinge nin en büyü k elverişliliği ora n ı nda kabul ede­ ceği nden ve deste kleyeceğ inden kuşku duymayınız. Say ı n Baylar! Bu toplantıdan yararlanara k Bakan lığ ın ça lış­ malarını ve önümüzdeki altı ayda yapmayı kesin l i kle kararlaştır­ d ı ğı işleri bütün meslektaşlarım ıza söylemek istiyoru m. Hiç kuşku yok ki, Tü rkiye M i l l i Eğitim Ba ka n l ı ğ ı'n ı n ilk ödevi, eğitim siya­ samızın e ksen i i l köğretimdir. Tü rkiye C u m h u riyeti, kadı n ve er­ ke k hiçbir Türk'ün iyi bir y u rttaş olabil mesi için en gerekli olan i l köğre n imden yoksun kal ması n ı uygun bulamaz. En kısa bir zamanda bütün çocu klarımıza iyi bir yurttaş eğitim ve öğret im i vermeye zoru n l uyuz. Anca k. b u ödevi n yüzyı l la rca savsaklanması yüzünden bug ün elde etmeye zoru n l u olduğumuz amaçtan çok uzağ ız. Ne den l i güç olursa olsun k ! sa bir zamanda bu amaca varacağ ız. Bunun için bir kez çocu kları mızın iyi b i r y u rttaş ol­ ması. aynı zamanda ileride yaşamak için g i recekleri işlerde güçlü bir insan olarak ça l ışabi lmeleri için nasıl bir öğren im vermek gerekeceğ i ni bel i rlemek gerekiyord u . U l usal h ü k ü metin kuru lduğ u tarihten bert ba ka n l ı k oru n unda bulunan ç o k sayın arkadaşları­ mız i l köğrenimi gerekli olduğu önemle düşünm üşler ve önlem alm ışlard ı r. On ların başla d ığ ı bu işi ba kan l ı k sürdü rmektedir. 1 00

·


Bakan l ıkta kurduğ umuz Öğretim ve Eğitim K u ru l u bu sorun üzerinde çalışm ış, i l köğ retim izlencesini hazırlam ıştır. Hazırla­ nan izlence taslağı n ı meslektaşlarımıza göndereceğiz. On ların d a düşünceleri n i a l d ı ktan son ra kesin biçi m i n i vereceğiz. izlence d i k katin ize sun u l unca ba ka n l ığ ı n i l köğreti m üze rindeki görüşünü acı kça göreceğin ize konışım vard ı r. Yalnız burada u fak bir i m le (işaretle) okul a d ı n ı taşıyan bütün k u ru l la r üzerindeki temel d ü ­ ş ü n ü m üzü b i r koç sözcükle sunacağ ı m . Biz çocu kları doğa i le, eşya i le, gerçe klerle ka rşı laştıra n , neşe ve özgürlük havası içinde çalışmaya, gözlem ve usa v urmaya , yaratıcı l ığa götü­ ren bir okul istiyoruz. Biz istiyoruz k i, okul, çocu kların bir birine ya rd ı m ederek, b i rbi rleri n i tamam layara k ça l ıştı kları bir deneyl i k ( l o boratuor) olsun. Bizim yapmak istediğimiz oku lda d i n leyiciler yoktu r. Düzen ve uyum içinde ça lışa n , yapıtlar ortaya koyan kü­ çük adamlar va rdır. Bu son ucun gerçekleşmesinin kolay olmadığı apaçıktır. B u n u n la birli kte bütün çalışmalarımız bu e re k çevre­ si nde toplanmış olacaktır. Kuvvetle umarı m k i, kısa b i r zamanda o kul ları m ız b u temel düşün çevresinde gel işerek yen i kuşağı, u l usun uzun yaşam gücünü yü kseltece k biçimde yetiştire n veri m l i bi r eğiti m ocağı olacaktır. Ancak. yapacağ ı m ız izlence ne o l u rsa olsun özveri l i , yeter sayıda öğ retmen lere gereksinmemiz vard ı r. E n kısa zamanda çok öğretmen yetişti rmek zoru ndayız. Bunun için öğretmen okullarımızı gereksinme ora n ında artı rmak zorun­ l u luğu karşısındayız. Büy ü k M i l let Meclisi'nin yasa i le sağladığı kayna klardan yararlanara k bu yıldan boşlayara k öğretmen oku lu yapıl a rı yapaca k, on ları en iy i öğ retmen yetiştirecek oroçlorlo donatacağız. Öğ retmen okullarından çıkaraca ğ ı m ız öğretmenle­ rin özveri l i çal ışmaları ile, olabi ldiğince kısa b ir zamanda e reğ i­ m ize varacağımızı d üşünüyoruz. Burada Ü n iversitemize ve ora­ dan çıkaca k gençlerim ize düşen bir ödevi a n ı msatmak isteri m . Yapacağım ız öğretmen okulları n ı sizin yetiştire ceğiniz genelerin e l i ne vereceğiz. Bu geneler eğiti m in bu yü ksek ü l küsü n ü ne ölçüde 1 01


güçlü duyarlarsa . omaca o oranda çabuk ve kolay erişmiş ola­ cağız. Ortaok u l ve liseler olan ında bu yıl yapacağı m ız çalışmalar geçingen i n (bütçenin) elverdiği oranda. on ların doğa l gelişmeleri­ n i kol ay laştırmış ve sağl a m ı ş olaca ktır. Kabul edersiniz ki, öğre­ n i m kendi l iğ i n den bir erek değ i l d i r Tersine. y u rttaşı i leride yapa­ cağı göreve, yaşam ın kendisine yüklediği işe hazırl ayan bir araç­ tır. Bu rada öze l l i kle i k i noktaya değ i n mek i stiyoru m . Orta basa maktaki okullar gençlerim i z i n yalnız us g ü çleri üzerinde işleyen kurumlar deği ldir. Okul larım ızda us gücü (zihin) eğiti m i kadar ve belki daha do çok özyop ı n ı n (seciye kara kter) ve yüreğin oluştu rulması r ı ve eğitim i d ü ş ü n ü l me k zoru n l ud u r. Ôzyopının .

­

-

oluş t urulması n ı savsaklayan , gön l ü boş bıra ka n bir okul ödevi n i yapm ıyor de mek t i r Yeni bir yaşama g i rm i ş b u l u n uyoruz. Yen! çevren lere yöne l iyoruz Biz bir geçiş dönemi içindeyiz Bu evreyi en az dokunca i le o t lamak. toplumsal yapım ız ı n pek sarsılması­ na meydan vermemek için okullarım ızda y ü re k eğitimine. aktöre (a h lô k) eğiti m i n e her zamankinden daha çok özen göstermek zo­ run l uğu nday ız. Ya l nız içg ü d ü leri n i n tutsağ ı okm . töres e l değerleri yoksoyon . gönlü nde y ü ksek bir ü l k ü n ü n coşk u ve inanını taş ı ­ mayan b i r kuşağ ı n kesti ri lemeyecek ölçüde dokuncolar doğu ra­ cağ ı n ı evetliyeceğ i n ize inan ıyoru m . .

.

.

Genelik buna l ı m la rıyla e n cok v e en yakından değ i n ide bu­ l unan o rta basamak o k u l la rı öğretmen lerim ize bu teh l i key i sez­ d i rirken asl ında ka v ram ı ş oldu klarına inandığ ı m ödevin ağırl ı ğ ı n ı v e önem i n i burada dile getirmeyi yararlı b u luyoru m : Bizde kız öğreti m i bir tek yöne yöneliktir. O da Ün iversite ve yü ksek öğretime hazırlamaktır. Oysa. yaşamda her ba yan bu yü ksek öğreti m e aday değ i l d i r K ızl arımı z ı n a da y old u kları aile .

yaşa m ı na iyi uymaları için verilecek eğ itim ve ö ğ reti m i düşün1 02


meye zoru n l uyuz. Yakıri bir zamanda Öğretim ve Eğitim Dai resi ' nin bu kon uda vereoeği ka ra ra göre dav ronacaOız. Kimi işlerim i zden sözetmek isteri m. �retmenlerimizin ödev­ leri n i kolaylaştı racak en önemli eylem okul kitaplarıdı r. Acına­ rak söylemek zorundayım ki, bu alanda çok geriyiz. Okul kitap­ larına yazarları mızın ve bosımcılarımızın daha çok ve daha b ü ­ y ü k özende b u l u n ma ları gerektir. Bu yıl okul k itapla rım ızı e n yet k i l i öğretmenlerimizin ince­ lemesinden geçireceğiz. Düzelti l mesi ve değ iştiri l mesi gereken yan ları yazarlara ve bası mcılara göstereceğiz. Bunlar yapılma­ dı kça kitapların okutulmasını o l u rlomayacağız. ôte yandan ba­ kan l ı k ara çla rı oru n unda okul kitapları yazd ıracaktır. Ancak, şu­ ray ı açı kça söylemek isterim : Baka n l ı ğ ı n okul kitabı yazd ı rması ve bastırması ya lnız basımcı ve yazarların kendil ik lerinden sağ­ layamadı kla rı, vazgeçilmez gereksinmeleri biran önce sağlamak ve örnek olmak içindir. Yoksa yal n ı z kendi yazdı racağ ımız ki­ tapları okutacak değ i l iz. Her iyi yazıl m ış, basılmış kitapları okul­ larımıza sal ı k vereceğ iz. Yazan öğretmenleri , yazarları i &e beğe­ n i p alkışlayacağız, görevde geçirilen sü resine (kıdemine) ekleye­ ceğ iz; ödü l vereceğiz. Bu çeşit kitapla rdan basım c ı ların basmak istemed i kleri n i , yazarlar başv u ru rlarsa, kendi a raçlarımızla ba­ sacağız. Bakan l ı k bizde henüz güçlü basımcıların olmaması yü­ zünden bilimsel kitapların yayımlanması n ı ü stlenmek zoru n l u ­ ğ undadır. Geçingeni n e lverdiği oranda bilimsel yapıtları yayım­ layacağız. K üçük çocu kları m ız için dizi ler vücuda getiren lere, onlar için dergi ç ı karanlara yard ım edeceğ imiz gibi yurdun bir gereksinmesin i karşılayacak n iteH kte dergi yayı n layan lara geçin­ gen i n elverdiği oranda yard ı m edeceğiz. M illi eğitim örgütünü, milli eğitim kurumları n ı n e rek ve yö­ netim biçimlerin i . profesör ve öğretmen leri mizin atoma ve gö1 03


nend i rmelerinde izlenecek temel leri yasa durumunda saptamak ge re ksin mesinde olduğu muza kuşku yoktur. Her yıl parça . parça çıkan yasalar hemen yerin e getiri lmesi gereken ödevleri sap­ tıyor. Anca k, bütün m i l li eğitim örgütüne temel olaca k genel bir yasa olmadı kça örgütüm üzde süre k l i l i k ve kara rl ılığ ın sağ­ lanması olanaksızl ı ğ ı n ı deney i m ler gösterm iştir. Onun için ba ­ kanl ı k bu y ı l genel öğretim ve eğitim yasası tasarısını hazırla­ mağa ve gelece k toplan t ı n ı n ilk g ü n lerinde Büyük M i l let Meclisi'­ n i n onayına sunmağa kesi n kararl ıdır. G üzel sanatla rımız üzerinde de önlemler almak gereği n i duyd u m . G üzel Sanatlar O k u l u m uzu düzeltip geliştirmeyi v e ba­ kan l ı k örgütü a rasında buna da ayrıca bir yer vermeyi uygu n buldum. G üzel sanatlar ustalarımızın ödevleri n i yapa ca kla rına inan ıyoru m . U l usumuzun güze l l i k eğitimi üzerinde etki yapaca k kuru m l a rı pekiştireceğiz. Aktöre eğiti mimiz ba kımından k i m i ku­ rum la rı denetleyeceğiz. Çok değerli ve sevg i l i öğretmen ler! Y ü klendiğim çok ağır ve kutsal görevin yerine getiri l mesinde, en çok size. inan l ı . derin bir i çten sevg i , ödev ve u l u sa l l ı k ile duyg u la n m ı ş öğretmen kitle­ sine daya n ıyoru m. Y u rdu n geçird iği karayı k ı m l ı (felô ket l i ) ve buna l ı m l ı g ü n le­ rinde en y ü ksek bir özveri ve en büy ü k b i r a l ça kgön ü l l ü l ü kle çalıştığın ızı biliyoruz. Siz bin türlü yoksu n l u k içi nde çırp ı n ı rken yal n ı z görevin izi düşündünüz. kutsal düşünüzün coşkusu içi nde kendin izi u n uttu n uz. Ailen izi u n uttunuz ve öd ü lÜ n ü zü yalnız ço­ cuklarınızın suçsuz ve tertemiz ba kışlarında arad ı n ız. Bütün acı­ ların ızı yurd u n çevre nle ri_nde (ufu klarında) mutlu ve a k ay'ı ( beyaz kameri) görmekle un uttu n uz. Her yaşam davra n ışında, oo r yen i­ lf!şme atı l ı m ında siz her zama n ön sırada bulundunuz. Y u rd u n sesi savaş bölgesine çağ ı rd ığ ı za man k ü rsü nüzü bıra ka ra k b u 1 04


sese koştunuz. Bir çoğ u n uz savaş bölgelerinde, savaş a lan ların­ da �a h ramanlar gibi dövüşerek sevine se'!ine öldü . Kalan lar. g ene anla klc;ırı (ze kôları) Türkl ü ğ ü n istediği gibi hazırlamak için oku l la­ rına döndü ler. Yaşam ı n ız artsız a ra l ı ksız bir özverid i r. Topl u m icin sürgit (daima) sevg isinden , m utl u l uğundan veren Türk öğ­ retmenleri ! Sizi kutsamak hepimizin borcudur. Ulus. H ü k ü met. er­ dem l i sizleri emek ve özverin izle orantıl ı b i r gönence erişti rmek gerekliğin i ve ödevin i kav ra m ıştır. G üvence veririm ki e rdeme de­ ğer veren, erdem ve bilimin yüce g ü cü nden g ü ç alan Tü rkiye Cum h u riyeti, şimdiye dek olduğu gibi ilk elverişli d u rumda öğ­ retmen leri teke r teker düşünere k gönene olanakları n ı a rtıraca k­ t ı r. Ayırıcı nite l i ğ i a lca kgön ü l l ü l ü k ve özveri olan bu değerli ve sevg i l i kitlen i n o rasında gön l ü m ü z coşku i le dolg u n olara k birli kte çalışmanın verdiği tinse l tad ı v e onuru en büyü k ödü l saymaktayı m . Değerli v e sevg i l i a rkadaşları m ! Burada biraz da yu rd u muzun gençlerine seslen mek isteri m . Sayın geneler! U l u s v e ta ri h karşısında çok büy ü k b i r soru m l u l u k üstle n m i ş bul un uyoruz. Bin bir teh l i keden onbin lerce ku rban ve ­ rere k kurtulmuş b i r u l usun Ü n iversiten i n ve onun çevresinde toplanan gençliğ i n yapma kla y ü k ü m l ü olduğ u ödev ağ ırd ı r. Geç­ mişin inanç ve a l ışkan l ı klarından sıyrı l m ış büyü k bir devrim yap­ mış olan bir ulusun ü niversitesi tari h , hatta insan l ı k önü nde yü ksek ödevlerle yükümlüdür. Şi mdiye dek duyuncları (vicdsmla­ rı) tutan söylenegel m işler (men k u lôt) . geçm işten a ktarılan konı­ ıard ı . Bu inançlardan kurtulan duyunclar ancak bilimin ışığı olan yolda g idebi l i r. Bu ışığı siz ve sizin çevren izdeki geneli k yapaca k­ tır. Bunu ya pa mazsa k , bu ışığ ı duyuncta gösteremezsek ulus ve tarih karşısı nda uta n ı lacak d u rum a d ü şeriz. Hiçbir u l u s tinsel bir gücün erk i n i bizim ölçüde bilemez. Bu erk d ü nya n ı n en parla k ut1 05


kusu. en yü ksek devri m i olan bağımsızlı k utkusu T ü rk Devri m i ' n i doğurmuştur. Hepiniz b i l i rsin iz, 1 9 . yüzyıldan ö n ce böl ü m böl ü m ayrı lm ı ş Al manlardan b i r Alman Devleti çıkaran ı ş ı k Alman Ü n l · versitesi'nden çı ktı . 1 870 savaşındaki yen i l m i ş Fransa'ya b u · g ü n k ü e k i n erk i n i veren Fransız O n ıversitesi 'n i n ya pt ığı ış ıklı . .

c o ş k u d u r Yarın ki Tü r k U l usu'nun yaşam g ü c ü n ü , en yü kse k doruğa dek yü kseltecek Ü n i versite çevresindeki gençlerd i r. Yaln ız u l u sa l değ i l , insa n l ı k için yapacal)ınız büyük ödevler kar­ şısındasın ız. B un l a rı a n ımsatm a k zoru n l u ğ un day ı m . .

T ü r k Devri m i , u l usumuz için onurlu olduğu ölçüde i n sa n l ı k i çi n de b ü y ü k ö n e m taşımak ge re ki r Yabancı tutsa k l ığ ına uğra· mış, geçmişin yetkesi altında da r m adağ ı n olmuş b i r u l usun nası l bir atı l ı m la çağsal bağ ı msız u l usia r içine karıştığ ı n ı Ü n iversite' den yetişen b i lg i n ler, sanatçılar. filozoflar dü nyaya an latmalıdır. .

Onların bu çal ışmaları Türk ye ten e ğ i n i göstermekle ka lmayacak , !<.•yılmış veya kıyı laca k uluslara yol gösterecektir. Fransız Büyü k Devri m i g i b i kimi devri m ler yalnız u lusal deği l u luslararasıdı r . Ondan ç ı kacak ü l kü insanlığın malı o l u r. K ıyı l m ı ş u luslar biz i m devri m i m izde yaşam v e özg ü r l ü k yarata n g ü çl e ri n i bulurlar. O neden l e çok çal ışmak. çok uğraşmak, birbiri m izi çok severe k büyü k b i r d ü zen ve ça lışmalar içinde ödevlerimizi ta mamlamak gerekir. Büyük önderimizin, öze l l i kle öke (deha) ve g ücüyle u l u ­ sumuza y o l gösteren değerli v e sevgi l i Cumhurbaşkanımız Gazi Paşa hazretlerin i n yapıtlarına uyara k büy ü k bir güçlü sevg i ve bağ l ı l ı kla yorulmadan yol u muzda yürümeyi s ü rd ü rebi l i riz. Tinse l ve ta ri h se l dayanaklarımız g ü ç l ü d ü r. U lusları büy ü k önderleri k u rtarır. B i z i m b ü y ü k önderleri miz va rd ı r. B u nla r güç­ .

leri n i , öke l i kleri n i bütün bir dü nya önünde tan ıtlam ışlard ı r. Yapıt­ la rında ta m g üven l e g idebi l i riz. Ö nderleri mizln ökel l k ( deha) ve

g üçleri sözg öt ü rmez ve den en mşti r 1 06

.


Sözieri m i bitirmeden önce bizlere bu özgürlük havasını sağ· ıama k için yaşa m la rı n ı sava ş olan larında gözden çıkarmış kah · roman v e özveri l i şehitlerim izi an maya sizleri çağırmayı bir ödev bilirim. Bir daha teşekkür eder ve yürüdüğümüz bilim ve devrim yol unda yard ı m la rı n ız ı beklediğimi sayg ı i le belirtirim.•

1 07



Öğretmenlerden beklediklerimiz 15 Ağustos 1926'da Konya Muallimler birli­ ğinde onuruna verilen çayda yaptığı konupna

(-Eğer öğretmen ödevinden uza klaşır. eğer öğ retmen hasta l ı k l ı bir yaşa ma kendi s i n i kap­ tırırsa yurd u n yaşama hakkı teh l i kede demek­ ti r.-) «Sayı n arkadaşlar. değerli ve sevg i l i meslekdoşlar! Konya 'yı, u l usal varl ığım ızda pek büyü k değer ve önemi olan bu değerli ve sevg i l i y u rd u ya k ı ndan görmek, b u rada çal ı ­ şan a rkadaşları n yaşam v e ca l ışmalarıylo yakından i l g i lenmek isterd i m . öteden beri taşıd ığ ı m bu istek, en son sayı n va liniz beyefend i n i n çağrı larıyla gerçekleşti. Anka ra'da i ke n Konya üze­ rinde oluşmuş kan ı l a rı m burada ta m bir yerindeli kle ortaya c ı ktı. Konya çevresinde çok içte n l i k l i , a l cakgön ü l l ü ve sağla m bi r yaşama gücü va rd ı r. Gene çocukların. iş başındaki lerin ve b ütün halkın apaçı k b i r içten istek ve can l ı l ı kla ça l ıştıkları n ı görüyo­ ru m . Burayı üç yıl önce gören ler şimdiye dek g ecen bu ü c y ı l l ı k evreyi anlatırlarken yaşam ü s t ü bir d u rum karşısı nda ka ldıkları n ı söylüyorlar; doğrudur. Yurd u n bütün halkının genel yaşa m ında bir değişim b�l i rgindir. Bundan a n laşılıyor ki, Konya'da çalışan­ lar ödeve i çten bağl ı l ı ğ ı tan ı m ı ş insanlard ır. Konya için. yurt için çalışan ları derin saygı ile selamlarız. Değerli ve sevg ili öaretmen ler! Alı n larınıza baktıkça, can l ı gözlerin ize bakt ı kça y u rdu n ya­ rın ı n ı görmektey i m . Gözlerin izin parlakl ıklarında ışıklar yansı1 09


maktadır. Bu parla k yarına kavuşmak için görüyorum ki . Konyo ()Oretmen ıerı gösterişsizce ve y ü re k lice yol a l ıyorlar. Asl ında Türkiye Öi}retmenllk evreninin her köşesinde yine o ya şa m ı gör­ mekle mutluyum. Genç öğ ret m e n ler ve değerli , sevg i l i hoco1ar! Yarın yaşam sizin güçlü el leriniz orasında doğacaktır. Bu yarın ı e lde etmek için s ü rgi t ağır ödevler yü klenerek yürüye­ ceksin iz. Bu sözveri l i (mev'ut) ve yazg ı l ı olan yaşama. yıldan yıla a rtan g ü ç, her o n daha da a rta n bir h ızla i lerl eyeceksin iz. Bu y ü k­ sel me yol u nuzda kuşku yok, sayısız zorlu k larla karşı karşıya ge­ leceksin iz. Anca k, bu zorl u klar sizin kesin dayancın ızı büyü ltmek­ ten başka bir şey ya pamayacaktır. Her engel önünde daha yü k­ sek b i r atıl ı m l a , görevi n size verdiği gü çle çal ışaca ksın ız. Yaşa­ mı nı z baştan boşa özverilidir. Pek çoklorınız geçmişte savaş a la n larında y u rt i çin , u l usal namus için çarpıştınız. Yurtta baskı yönetim i ve ba(j ı m sı z l ı k için savaşı m olduğu zaman uğraşan yurt evlôtları a rasında ve ön sırada idiniz. Alacağı n ız uzam ( mesafe) öyle uzun ve atılımın ız­ dan beklenen g ü ç öyle çok ki, be ı:ı bu eşsiz çaban ızı bile az gö­ rüyoru m . Siz gön ü l esenliği ( huzur) bilmeyen y urttaşları n ça l ışt ığı ölçüde çal ışacaksın ız. G üneşin doğduğu ondan batı ncaya dek tarlasında, tezgôhında. masası başında, mağazasında, k ısacası her yerde işiy le uQraşa n babalarımız. kardeşleri miz gibi ça lışacaksınız. Ulus için a l ı ş ı l m ı ş olan bu durum, bu sürekl i çal ı şmalar silin icin ya zg ıl ıdı r. Siz de bıkmaya rak, usonmoyara k çaiışacaksı­

n ız. Çevrem ize baka l ı m : Bütün dü nya uluslonn ı n , doğanın a y rı ca­

lıklarından yararlanarak, az e m ek le çak yararlanmış olduklarını görüyoruz. Yaln ız. Tü rkiye d e d ll)l m iz bu kutsal y urt üstünde çal ı ­ şanlar i ç i n yaşam b u doğat ay rıca l ı ğa iye (malik) değildir. Bu1 10


roda a ra l ı ksız çal ışmaya gereks i n me vard ı r. Sizi . aslı nda be kled i ­ ğ i m bu a ralıksız colışmoya kesi n dayançlı, kara rl ı görüyorum. Bu kesin doyancın (azmin) gerçe kleşmeslnl bekleri m . Arkadaşlar! Genel yaşa m ı mızda en uzak başlang ıçlardan beri egemen olan birçok çalışma, bu sürekli can l ı l ı k şimdiye dek izlenceden yoksundu. B u n u bir izlence altında düzen lemeye gereksinme vard ı . Şi mdiye dek yol gösterenleri n i n sürekli yan lışlı kları arka· s ında izlencesi z d id i nen Türk Ulusu son ka rayıkımlar üzerine kan ı karş ı l ığ ın da bir izlence çizmişti r. işte siz daha önce çizi l m i ş öyle bir yörü nge üzerinde i le rleyen b ir biline gücüsün üz. Bizde izlenceyi çizen büyü k önderimiz Gaz i M ustafa Kema l Paşa'dır (Alkışlar) . Bu izlence ve b u n u n içindeki çal ışma Tü rkiye Cu m­ h u riyeti'ni yaratmıştır. Her meslek sah i bi bu izlenceyle y ü rü mek ­ tedir. Bunun göste rd iği ereğe varma k için büyük b i r ça l ışma, bit­ meyen bir yüre k gücü ister. Öğretmen Arkadaşlar! Çizilen bu yönde yürürken çevren izde kopan g ü rü ltülerle o ya. lan mayın . Bu yurtta artık gerici her tür kımı ldanmalar k ı rılmağa yargı l ı d ı r (mahkumdur) . Türkiye C u m h u riyeti düşmanlarıyla sa­ vaşmak için her türlü özdeksel ve tinsel ( maddi ve manevi) güç­ lere sah i ptir. Y ı kı la n , ezilen iğrene g üçler artık yok olmuştur. On­ ların yıkıntıları üzerinde sonsuz yürekl i l i k ve tam bir g üvenle yü­ rüyeceğiz. Türkiye topraklarının altında yatan ve bugünkü var­ lığı kurtarmak için a ram ızdan ayrı lan şeh itlerimiz, kendilerine bu yurdu vereceğimiz çocukları m ız i çin sizin devin i m le riniz i (ha· reketıerl n izl) gözlemektedi rler. Çok çalışmak, cok uğraşmak için bir an blle yiti rmemek ödevimizd i r. B ll lrsinlz ki varlığımızı kurtar­ mak için yedisinden yetm işine dek her u l us bireyi çalışarak C u m ­ h u rlyet'ln temel i n i kurmuşlardır. Gön ül lerimizin üzeri ne kurulan . 111


yürek g ücüyle tutulan . kökleri n i gön ü l lere so lon C u m h u riyet i m i z böyle bi r gön ü l işi , y ü rek i ş i o l d u ğ u i ç i n sapsağ lam v e sonsuz­ d u r; ölü msüzdür. Bu sonsuza dek yaşayacak· olan C u m h u riyet'i yi ne her o n kıskanarak koru maya özen göste rmel iyiz. Bu özenler de ancak özveri ile dey i m lendiri lebi l i r. Bu u ğ u rda ça l ışı rken öde­ viniz yal n ız öğretim ve okutma değ i l d i r. Her öğ retmenin ayrıca esi n leme ve doğru yol gösterme ( i rşat) ödevi va rd ı r. Bu yurtta otu ranların hepsi okumuş. ayd ın değ ild ir. Ve bu durum dü n kü le­ ri n ya n l ı ş tutumları son u c u d u r. Doğa ld ır ki, bil mezler (ca h i l ler) ödevi ayd ı n l atamazlar. Sizin herkese ödev ini öğreten bir doğru yolu gösterici olmanız gerekiyor. Değerli ve Sevg i l i Arkadaşlar! Çevren izdek i lere, sizden olanlara. Türk U l usu'na Cumhuriyet i l kesi n i yayma k temel ödev in izdir. Ha l k ı n y ü re k güc ün ü yü kselt· mek sizin borcun uzd u r. Eğer öğretmen ödevinden uzaklaşır, eğer öğretmen sayrıl (mcrazi) bir yaşama kendisini kaptırırsa yurdun yaşama hakkı tehlikede demektir.

Özel ve genel yaşa m ı m ızda s ü rgit h a l ka kı lavuz olduğun uzu bilmelisiniz. Bundan dolayı, önder olanlara özg ü yaşam koşulla­ rın ı taşımanız gere ktir. T ü r k U lusu'na kendisi i l e ilgili ödevleri n i öğ retme k sizin y ü kü m l ü l ü ğ ü n üzdür. O n u n i ç i n b ı kmayarak. usan­ moya ra k özveriden bir an bile elçekmeyere k onlara örnek o l u n uz. Anca k. böylece Türk U l usu'na söz veri l m i ş ( mev'ut) olan mutlu ve veri m l i yaşa m ı elde edeceğ iz. Genç öğ retmenler, değerl i , sevg i l i hocalar! Görevi n i z ağırd ı r. ama o n u rludur. inan ı n ız ki, bu ağır göre­ vin veri m i sizin için g üven le sağlanm ıştır. B i r işin içinde bulu­ nanlar yaptı kları işin değeri n i ölçemezler. B u u l us değerbi l irdi r. inan ı n ız. her yerde, her sokak başında az za man sonra öğ ret· men an ıtları göreceğiz. 1 12


Arkad a ş l a r ı Bu onurlu işte. yal n ı z başka larına g u ç dayanağı olmakla ka l moyocoksınız. kend i a ran ızda do bi r li k ve bağ l ı l ı k temelli ege­ men ol ma l ıd ı r. Özleyip beklediğ i m i z sayı yı anca k bu d oğ u ra ca k tır. Elele veriniz. Hepini z bir aileni n öz çocu klarısı n ız. Bir yurdu n ­

yü kselmesi için çal ış ı n ız. Gene Öğ�tmenler! Mesleğin izi ve birbirinizi çok sevin iz. Bu topra ğı ve bu de­ ğe rl i , sevgili ulusu çok seviniz. Bu u l u s için inan ılamayacak öl­ çüde eşsiz özve r i ler bulan, göze a l ı p yapan Büy ü k ônder'i çok se v i n iz Türk U l usu g öy lece Büyük K u rta rıcısı ile özdeş y olda n y ü r ü y ere k sözve r i l m i ş ola n ge le ceğ e y etiş e cekti r .

.

Değerli , sevg i l i öğretmenler! Hepinizi i çten sayg ı ile selôml a r ı m Büyü k Kurtarıcı'm ıza. ye r i gelmişke n . saygı ve u l u lamalarım ızı sunarken . aziz ş ehitle rimiz için sizleri beş d a k i ka l ı k derin sevg i ve sayg ı duruşu na, Cuma g ün ü , çağ ı rırım.» .

­

113



Uygulamalı eğitim , beden eğitimi ve güzel sanatlar incelemeleri konusunda 3 Şubat 1 92 7' de lsranbul gazeteci/erine verdiği demeç·

Avrupa' daki

«Av r u pc 'da b i r i n ce leme gezisi yapmak ve özel i i lde batı ev­ ren i n i , kurumları n ı , çal ışma yönte m i n i görmek. çok eskiden beri -içimd e yaşayan g ü çlü bi r d i le kti . Soyc u l (asilane) bir bo{1 1 ı l ı k d uy­ g usu i le bağl ı olduğum ve bütün Türk aydı n la r evre n i n i n yine o i ctenllkle bağ l ı ka ldığı değerl i , sevg i l i ve büyü k önderimiz Gazi M u stafa Kemal Paşa Hazretleri i le büyük Başbaka n ı m ız ismet Paşa Hazretleri bu geziyi öğütlemeleri ve o l u rlamaları i le gerek kendim için ve gerek başa ra b i l i rsem u lusuma yapabi leceği m iş­ le r için çok hay ı rl ı bir gezi hazırla m ış oldular. B u n u n için siya­ sal yaşa m ı m ı n g ü rl ü ğ ü n ü aldığım pd rt i me ve onun büyü k önder­ lerine gön ü l borçluluğumu sun mayı bir duyunç ödevi soyarım.

Gezim , bildiği n i z g i bi , Çekoslova kya , Almanya, Fransa, ln­ gi ltere, ltolya'da sürmüştür. i ki ay süren bu gezi sırasındaki gözlemlerim son ucunda yurd u mdan ayrı l ı rken düşündüğümden daha cok temel ler (esasla r) ve yeni l i kle rle dön müş ol uyoru m . Şu­ n u demek istiyoru m k i , iş içinde çal ışa n lar, kendi işleri için sı kıntı çekerek, çözge ( ça re) araya ra k yorulan lar, kesin l i kle bulamadıkları. yah ut bulup do uyg ulamasında zorl u klar düşün­ d ü kleri işler içi n , öbür ul usların buldu kları önlemleri ve cözgeleri görmekle işlerinde kendi leri için kolay olan yol u bulmuş olurlar. ı 15


Gelen yaza n a k l a r ı o k u m a k l a . y a h u t o r a d a n g e l e n a r kadaşla r ı n izlen imleri n i öğren mekle görmek arasında büy ü k a y r ı m v a rd ı r Onun için d i r ki , gezimden kıvançlı ve yara r l ı o l d u ğ u m u y aza b i ­ l i rsin iz. .

Temel noktaları söylemeden önce. gezim sırasında gerek Avrupa'da ki temsilcilerimizin ve arkadaşlarımızın, gerek devletin gösterdiği kolay l ı kları, öze l l ikle öğretim, eğitim üstleri n i n ve öğ­ reti m , eğitim bakanları n ı n çok gön ü l okşarcasına (cemi lekôrane) oian d u rurr.!arını derin iç borcu (şü kra n) ile bel i rtmek isteri m. E k olara k ş u n u d a bel l rtlrim k i , C u m h u riyet yöneti m i m izin Batı evren i üzerinde ki, öze l l l kle Batı ' n ı n ayd ın ta k ı m ı ü zerindeki etki leri bü ­ yüktü r. B u n u yalnız bize karşı yapılmış o l a n g ön ü l okşarl ığı i le a n lamış olduğumuzu elbette düşün mezsiniz. Bu, buluşmalarım ız­ da görd ü ğ ü m üz ve bize yöne l i k olan sorul a rda bulduğumuz a n ­ l a m ı n verdiği kan ıdır. Kab u l etmek gerekir ki, d ünya devrimle ri a rasında ulusumu­ zun yapm ış oldu!)u cok köklü ve çok i cten l i kl i devrim yaşam ı iz­ len miş , ince len miş ve başarı ile son uçlanan bu çal ışma yaşa­ m ı m ız herkesin beğenip değerlendirmesin i sağlamıştır. Büyük önderimiz M u stafa Kemal Paşa Hazretleri ' n i T ü rkler gibi bütün dü nya mera k ve di kkatle beğenip a l kışlamaktad ı r. Az zamanda yapılan işlerin büyü klüğü ve elde edilen son uçların gücü herkes icin i n celenecek bir konu o l m u ştur. Birçok profesörler bizim dev­ ri m yaşa m ı m ızın genel evreleri n i daha temelli incelemek icin ben ­ den bilgi istediler. Görü l üyor ki, toplum b l ll m uzma n ı olan bilgin ve tari h çiler icin bizim devri m i m i z boştan başa yen i bir incele­ me konusu olmak n lte l i !) l n i göstermişti r. B u teşekküre değen be­ lirmeyi (tecelllyi) u l usumuzun sağgörüsüne sunarken , yüre!) i m l n övün e v e sevın cıe carptığını yazabilirsin iz. Gördü klerimi söylemeden önce, bütün meslektaşlarım için bilinmesi gereken bir gerçeği bel i rtmek isteri m . Arkadaşlarım 116


b i l melidirler k i , Türkiye eğiti m i , özellikle C u m h u riyet yöneti m i m iz ­ den beri en doğru , en b i l i m s e l en o l u m l u yolu bulm uştur. Başlan­ ması gereken ana noktalar hangisi ise. onlara u lusumuzun kabu l ettiğ i bili msel yönte m le r i l e başla n m ı ş v e onların va rd ı kları ereğe varabilmek için a rayı ne den l i kısa ltmak olası ise. onun için de gereken önlem a l ı n mıştır. Bu sö zle r i m i belki k u ramlardan ve her vakit söylenmesi alışılmış sözlerden sayanlar bul unabi l ir. Ancak, başla d ı ğ ı m ı z temel le r bel l i d i r. Bunların b i rkaç tanesin i sa­ yarsam , doğal d ı r k i, temel olan noktalar üzerinde a rkadaşları aydın latmış o l u ru m . ,

1 i l kokul izlenceleri ü zeri ndeki kılgın (ameli) v e yaşamsa l i l ke lerimiz düzen lenmiş, uygulamaya geçi lmiştir. Bu y ı l aldığımız son uçlar u m ut vericidir. -

2 - Ö ğ retm en gereksi n m e m i z i ç in aldığımız önlemler tam

zama n ı nda a l ı n m ı ş en iyi önlemlerd i r. Özel idarelerden alınan yüzde onlar ile beş yı l içinde yapacağ ımız bili msel k u ru m larımız v e bunlardan h ızla yetiştireceği m iz güçlü öğretmenlerimiz her halde yurd u m uz için yaşa m ve g ü ç kaynağı olacaktır. 3 - Çeşitli öğ rencelerden , öze l l i kle yabancı uzman ları m ızın yönettikleri öğrencelerden çok geniş yararımız vard ı r. Beden eği ­ timi öğretmeni soru n u isveç'ten getirdiğimiz öğretmenler ara ­ c ı l ığ ı i le bu y ı l sonunda çözü l m ü ş olacaktır. lsta n b u l 'da yap­ t ı rdığımız beden eğitimi öğrencesinde 50 g e n e öğretim yılı başın· ca bütün yurdun her yanında bili msel bir yolda beden eğitimi iş­ lerimizi düzen leyeceklerd i r. .

Alman pro fe sör l eri yl e açtığ ı m ı z e l i şleri öğrenceleri ve buna benzer öğrencelerlmlz yakın zama nda isted iğimiz öğretmenleri bıze verm iş o lacaktı r. G üzel sanatlara ve m ü ziğ e verd i ğ i m i z önemle bu işe baş­ lamış ol uyoru z . O n u n için s ö zle r i mde kuramlardan cok gercek 1i7


ve iş vard ı r. Bu çalışmaları uzun uzun saymak is temem . Yalnız bunları söylemekten amacım. ulusumuza ve meslekdaş!arımıza başladığımız işe güvenle. kesin l i kle ve bi l i m se l yöntem lerle baş­ lamış oldu�umuzu göstermektir. Bütün öOretim ve eğitim işle­ rim izde. başladığ ı m ız sorunlarda başarının koşul u d i reş im (sebat) ve yine o d i reşimde düzg ü n l ü kle sürüp gitmektir. Colışmo ya­ şam ımızda düzg ü n l ü k yöntemi ve sapsağlam izleme yönte m i daha büy ü k güç:e sağ landığı g ü n ereğ i m ize v a rm a k i ç i n o lacağı­ mız u za m ( mesafe) ç o k azalmış olaca ktır. K ı saca sözleri mle mes­ lekdaşla rıma şunu bildirmek isterim ki, eğiti m i m izin ana çizg i le· rinde h içbir değişi k l i k olmayacaktır. Durulma ( i sti k rar) . meslekte yeterliğ i, görevde eskiliğ i ( kıdem) ve düze n l i ça l ışmayı temel alan yönetici leri miz ve baka n l ı k üstleri a rkadaşlarımız yine bu nokta üzerinde kuvvetle d uraca kla rdır. Genel eğiti m i d üzen leyen okulla­ rımız için öğretmen . öğretim a raç ve gereçleri soru n u bu y ıl için ­ de oldukça düzg ü n bir b i ç i m a l m ıştır. Bundan dolayı genel eğitim okullarımızla birli kte eğitim dlzgem izden bütün kuru mlarımızı. hal­ kın da gereksi n mele rini karşılayacak bici mde genişletmek . uy­ gulomalılaştırmak için k i m i önlemleri a!mak zoru n l u � u n u görd ü k . Ya lnız b i r öOreti m b i ç i m i veren kurumlarım ızın yanında, yö­ resel yaşa m ı n gerektirdiği her türde meslek oku l larımız olma l ı ­ dır. İ l köğren i m i n i biti ren her çocuğu, bulunduğu yerin gere ksin ­ mesine göre özel meslek yaşam ına d a a lıştıracak okullar bulun­ malıdır. Yoksa . m i l li eğitim dizgemiz, Türk topl u m u n u n yalnız b ir tür gereksin mesi n i karşı lamak için k u ru l m uş; Tü rkiye'ds iş ve sanat yaşa m ı göreneğe tutsa k ka lm ış olur. Bundan ötü rü , en kısa sü rede çok düzg ü n i zlence içi nde meslek okulları kur­ malıyız. Arkadaşlarım bu iş i çi n şimd iden hazırlanmalıd ı rlar. Bel­

çi ka'dan bir hafta içinde yo!a cı kaca k olan meslek okullarında evrensel bir ün ü olan Mösyö Omer Buyse hemen yu rdumuzun 1 18


gereksinme:eri n i inceleyip izlenceler hazırlamak için çal ışmaya geçecektir. Onunla birli kte çal ışacak a rkadaşlar düşünmekteyi m . Öğretim v e Eğitim Kuru l u d a Batı evre nindeki izlenceleri v e ya­ pıtları toplam ı ş dilimize çeviriye başlamıştır. Ankara 'va dönü­ şü mde bunları bastı ra ra k meslekdaşlarıma vereceği m . Belçika 'da Mösyö Omer Buyse ile görüşen Öğretim ve Eğitim Kuru l u Baş­ kan ı Emin Bey ( E rlşirgil) bu görüşmeden çok umutla bana söz etmiştir. Almanya'da, lnglltere 'de cok iyi örneklerini gördüğüm mes­ lek okulları san ı ldığı gibi çak Bunlar yaşamın istediği ögeleri dayanmış bi r çeşit örgütlerd i r. garson luk okulu hemen hemen kurum olduğu g i b i , bu. tür öteki

pa raya gereksinmeli değildi rler. yetişti rmek için be l li izlencelere örneğin Londra'dakl aşçıl ı k ve paraya daya nmadan açılmış bir sanat okulları da ü l kenin gerek­

sinmelerini karşılama kla birl i kte. çok zaman paraya gerekslnmi­ yen kurumlardır. 4 M i l li Eğitim slyasamızda ve m i l li eğitim yaşa m ımızda öğrenim halka etkili olmalıdır. Bundan ötü rü Milli Eğitim Bakan­ l ı ğ ı , yaşama atı l m ı ş olan genç�ere g i rd ikleri meslekte başarıl ı olabilmeleri v e on ların yurttaşlı k ödevleri n i yapabilmeleri için -

va rd ı m etmelid i r. Bundan ötürü meslej)e hazırlayan oku l la r yal­ nız kurumlard a yazılı ( kayıtlı) öğrenciye gündüzleri ders vermekle yetinmemeli. olablldlğlnee, a kşamları işlerinden çıkan her tür sa­ natçı ve işçinin yü kselmesi i çin yard ı mda bulunmalıdır. Bu ders­ ler öyle düze n lenmelidir ki, her işçi buraya devam la bitirdikten sonra, daha çok başarılı olduğ u n u kendisi duyma l ıd ı r. Bundan dolayı , meslek okulları sabah , akşam işleyen okullar olmal ıdır. Ancak, bu kurumlan kurarken ve izlenceleri n i düzen lerken Cum­ h uriyet M i l li Eğitimi, imparatorlu k Maarif Nezareti'nin yürüdüğü yan l ı ş yol u kesinli kle izlemeyecekti r. Eski Maarif Nezareti bu ge­ reksinmeleri cok önceden duymuştur. ancak bu gereksinmeleri 1 19


karşılamak . i ç i n yapılan k u r u m l a r h i çbir za m a n i s teni ld i ğ i gibi başarı l ı olamad ı . Bunun ba� l ı ca neden leri ş u n lard ı r d e ne b i l ir : a - Bu o k u l la r çoğ u n l u k l a açıldı kları yerlerin gereksinme­ leri ile i l g i l i değild i ler . b - ·Bu n la ra öğretmen yetişti rmek içi n ön l e m a l ı nmamıştı . İlkokulda ders okuta n , o rtaoku lda öğretmen olan ya da herhangi bir öğretmen . meslek o k u l u müdürü o luyor; böylece de sa n at bil­ gisi i l koku l öğ retmen leri n i n ya da ö te k i çalışanların işi o luyord u . Bu yan l ı ş tutum yüzünd e n d i r ki o ku ru m l a r gereği gibi kurulama­ m ış ve başarı gösteremem i şti r. c - Ö ğ re nc i , yaşa m ında olduğu gibi çalıştı rılm ıyord u ; ge­ rekl i işlikler hazırlanmamıştı; yetiştirdikleri sanat yaşa mında özel bi� çal ışma biçimi uygul a n mıyordu. Meslek ve sanat okulları m ı ­ zın gelişmeme nedenleri özel l i kle bunlardır den i lebilir. C u m h u r i ­ yet M i lli Eğ it i mi bu işi de sağ lamış olmakla yine o yan l ışlığa düşmekten kend i s i n i koru muştur. Bundan dolayı her yeri n ge­

reksin m esin i inceleyere k ona g öre meslek okulların ı yöntemi için­ de yavaş yava ş kuracağız. Öte yandan öğ retm en bul mak için gereken örgütü d e birli kte yapa c ağız . Batı 'da , bu işler için açı l a n -büyük b i r ta kdi rle g ördü ­ ğüm- okulla ra yak ı n zamanda bir çok öğrenci göndereceğ i m . Meslek okullarında başarılı olabilmek için, be l ed i ye meclis­ lerin i n . özel idarelerin Baka n l ı ktan veri lecek yönergeye, büyük bir f yin i yetle ya rd ı m edecekleri doğaldır. B u iş yal n ız M i l l i Eği­ Bo kanhğı'na yönelmiş b i r i ş değildir. Bütün ulus bu g i ri ş i m ­ lerde etk i n l i k ve yard ı m gö st e rmel i dir .

tim

5 - U l uslar. öze l l ikle Genel Savaş'tan s onra bedense l e ğ i ­ timlerine . ço k önem ver m işlerdir . C e ko sl a v a k y a ' da .gö rd üğ üm ( Sako l ) örgütü . lt a lya 'd a bu tür örg ü t . Alman gençleri n i n örg ütü . 1 20


lngiltere'de bütün u l usun i lg i lend i ği bu ·büyük çalışmalar yurdu­ m uza belli bir yöntem ile g irmiş değ i ld i r. Şimd iye dek yu rdumuz­ da beden eğiti m i işi de hemen hemen sanat okullarında uygu­ ladığımız yön t e m d i r .

Herhangi kolu güçlü bir a rkadaş bu okullarda bu ders için öğretmen l i k yapmak niteliğin i taşıyord u. Ve b u g ü n de bu biçim öğreti m yazık ki vard ı r. Oysa , beden eğitim i işi bam başkad ır. B i r kez bir b i l i m , bir uzman l ı k işidi r. Sonra , tekdüze bir düzen ve s ı k ıdüzen (disiplin) a ltında çalışmak işi d i r . Büyük uyu m l a , buy u ­ ran ı n (ômiri n ) buyru k ve komutasında tertemiz ve eldeğ memiş bir yaşamak işidi r. Görülüyor ki, sorun yalnız bacağı, kolu g ü çlendir­ mekte değildir. Bundan dolayı beden eğ iti m i işi n i biran önce çöz ­ mek zoru n l uğundayız. Batı'nın dizgesini tıpkısıyla uyg u layacağız. B u yıl çıkacak olan e l l i arkadaşla şimdiden beden eğiti m i salonla­ rı k ur mayı düşünüyoruz. Bunun için ödeneğimiz de va rd ı r. Bede n eğiti m i salonları herkes, her öğrenc i için her on açık buluna­ ca ktır. Ve okuldan yetişen öğretmen leri bu iş ile görevli kılmak Milli Eğitim Ba ka n l ı ğ ı n ı n başlıca işidir. Bundan dolayı beden e ğ i ­ timine h izmet eden kurumlar şöyle çalışmalıdırlar : o - Beden eğ iti m i bel l i birkaç genç yetiştirmek d eğil d i r Bütün gençliği g üç l ü yapaca k biçi mde örgüt kurmak zorundayız.

.

b Bedensel eğitime özen , kutsal bir ödev o lm a lıd ır. Bu konuda alıştırma ( idman) bir çeşit ta pınış ( i badet) zorun l u ğ u oluşturma l ıd ı r. O n u n için bu işi başa raca k öğretmen ler yetiştir­ mek ve bunlar yetişt i k çe örgü te yard ı m etmek en bü yü k u m u n ­ c u m d u r (eme l i md i r) . U l u sa l dernekleri n . Ba ka n l ı ğ ı n beden eğitimi k onusun dak i ça lışmalarına yard ı m ları doğaldır. -

M e sle k ta ş lar ı m ve herkes b l l m el id i r k i , g üzel sonatlar kon u ­ sunda yurd u m uz zengind ir. Güzel sanatlar yal n ız b i r süs değ i l , b i r gereksi nmed i r . Bu gereksinme az y a da ç o k ye ğ i n l i k l e b ü t ü n 121


hal kça duyul malı ki, bizde de yüksek sanatçı yetişecek ortam d�sun . Sanat tadının her katman (tabaka) da genişlemesini saOlamak M i l l i EOltlm Bakanlıi)ının borcudur. Bunun için düşün­ dü klerim şunlard ır : Genel olarak okullarda sanat tadı n ı n (zevkinin) geliş­ mesi için Batı'daki yöntemleri olduOu gibi kabul edecei)lz. 1

-

2 Sanat gereksinmesin i n uyanması için Batı'nın i l kelerini oldui)u gibi uyg u lamak gerektir. -

3 Güzel sanatın eşya ü zerindeki uyg ulaması demek olan süsleme sanatına özellikle önem vereceğiz. Bu son nokta yalnız güzel sanatlar soru n u dei)lldlr. Genelli kle okullardaki kimi sa­ natların gelişmesi için koşuldur. Kimi eski Tü rk sanatları ancak -

çaj:lcıllaştırılara k yaşoyabllecektlr. Bunun için süsleme. bezeme sanatları n ı n gelişmesi gerekir. ôte yandan yabancı yapımları ye­ rine Türk yapım la rın ı n konabllmesl için süsleme sanatı düşü n ü ­ n ü n yurda g i rmesi gerekir. Yoksa, bir takım sanatlar Türkiye'ye gire mez. Onun için bu süsleme sanatının yurtta kurulmasına ca­ l ı şacoğ ız. Bu nedenle şu iki nokta da incelenecektir :

1

-

Eski sanatlarım ız nasıl çaj:lcıllaştırılabilir?

2 Türkiye'de bulunan eski sanatlardan hang ileri süsleme sonatı uzmanlarını gere ksinir? -

Bu sorun üzerine yapılaca k i ncelemelerin sonucuna göre , Güzel Sanatlar Okulu'ndaki Süsleme Sanatları Kolu'nu geiişti­ receOiz. İzleyeceğimiz yol bu kolu sanat ile yakından i lg i lendir­ mektir. Bun u n için dokuma ve tezgô h ları , çini, toprak ve başka i ş l i k sah i pleri i le i şblrliOi edeceğ iz. Bu gibi süsleme sanatları n ı n en g üzeli Londra'da görd üOümdür diyebil i ri m . Bununla birli kte Almanya'da da şaşılara k görü lecek bu çeşit kurumlar vardır. Süsleme sanatları uzmanlarından yara rlanmak için Güzel Sanat1 22


tar Müdürümüz gereken kişilerle görüşmüştür. Yakında bu uz­ manları do getirmiş oloca!)ız. Yontu (heykel) ve resim işi de başlıca uğraşacağımız bir konu olmalıdır. Yontunun ve resmi n batı dünyasında oynadığı rol gerçekten ve özenle, herkesin di kkatin i çekecek kadar be­ l i rgindir. Herhangi bir okula gittiği n i z zaman, o okulu kuranla rın , içinde yaşayanları n . ü l ke n i n büyü k adamlarının yontusunu görü r­ sünüz. An ı lara saygı duyg usu. Botı'n ı n eşsiz dayanağıdır. Her­ hangi bir okula g i rdiğini z zaman önce savaşta ölen öğrencile ­ rin adları n ı kapsayan mermerden bir levha görürsünüz. Bu levha çiçeklerle süsle n miştir. Ve herkes bunu saygı i le selamlamak zorundadır. Salonlarda . de rs l i k lerde o okulla ilgili anılar görmek olanak­ l ıdır. Onun için güzel sanatları m ızın yontuculuk bölümünü kısa b i r süre içinde en yü ksek etkinliğe get i rmek için önlem alacağız. Bu konuda yabancı uzmanlardan yararlanmak zorunda olduğ u ­ m uzu açı kça söylemeliyiz. Görmeye g ittiğimiz bütün kurumlarda yen i i l kokul i zlence ­ m izin uygula nmasına çal ışmakta olduğunu gördük. Bundan do­ layı , eğitimde, yöntem bakımından bu yolda kuvvetle yürü meye bütün arkadaşları bir kez daha çağı racağı m . Genel kuralımız şudur : Bilim, devinim ( hareket) , çal ışma ve etki n l i k . Çocuklar ve gençler çevre ile yakından l lgilendirilmelld l rler. Bu genel ku­ ral ı n her basamaktaki okul lara çok sağlamca g i rmesin i isterim . Her gittiğimiz yerde fizik, kimya deneyliklerinde öğrencilerin kendilerin in çal ıştığı n ı görd ü k . Doğa bilimleri öğretmen lerine, bü ­ tün araçlarla gen çleri makine başında ya da eylemli olara k ça­ l ıştırın ız. demeye zoru n luyum. Bu genel kura l ı her derste uygu ­ layabi l i riz. Üniversiteler. müzeler ,kitapl ı klar. u l usal basımevlerı. resi m serg i leri Botı 'da her ulusu n temsilcileri ve bayrağ ı olacak 1 23


Bundan ötürü m üze yapıs ı n ı . büy ük kitaplığı m ızı ü n i ve rs i te m iz i , u l u sa l basımev i m i z i en ç o k b e ş y ı l iç i nde istediğimiz biçi mde yapmak zoru n l u ğundayız.

bel i rgeleri d i r (alô metleri d i r} . ,

Avrupa 'da tiyatro yapısı o l m aya n b i r k e n t d a h i yoktur. Onun için An kora 'ya dönü n ce değerli ve sevg i l i başba kanıma bu ko­ nuda a lacağ ı m önlemle ri açıklayacağ ı m . Başbakan ve Pa rti m a lacağı m önlem leri kabul ederse, beş yılda bu yapıların ya p ı l m ı ş olacağ ıı:ıa g üvence verebi l i ri m . ü n iversitemize bütü n u l u su muzun ve bütün yetkili leri m izin verd i ğ i öne m i i k i kata ç ı karmak gerekir. Bütün yoks u l l u k lara karşın profesör arkadaşları m ızın ve Ü n iver­ sitemizin aldığı uzam ( mesafe) iyid i r. Kend i lerine zengin deneylik­ ıer, kitaplı k lar ve rdiğimiz g ü n daha büy ü k g ü çle çal ışaca klar ı ke­ sindir işliği başında özvarl ı ğ ı n ı gözden ç ı ka ra n profesör le r imiz görü l m ü şt ü r G ü n leri n i yaşam ları n ı kitaplı klarına, müzelerine ve i şlerine özgü leye n a rkadaşları m ı za ge re k s i n d i kleri araçları sağla ­ m a k u l usun ödev i d i r .

.

,

.

Alaca ğ ı m ız önlemlerde Türk Ulusu'nun özveride bulunaca ğ ı n ı k a b u l etmemek u l usumuzun yetenek v e g ücün ü bilmemek de­ mektir. Parti ve h ü kümeti mizi oluşturan arka d aşlar u l usun içi n ­ den yetişmiş ve her yetene ğ i m i z i bilen arkadaşlard ı r. On u n için u l usumuzun bu konuda da en büy ü k özveriyi kabul edeceği n i şimdiden düşün üyoru m . K i tap v e yayın sorun unda, Öğ reti m v e Eğitim Kuru l u ' m uzun gösterm iş olduğu çalışma övgü ile teşekküre değer. Bununla b i rl i kte bu çalışmayı g e lişt i rme k zorunluğundayız. Ün iversiteye de kitap ve yayın ça lışmaları d i leye ceğim . Gen çlerimizin kim i yay ı n la rdan etkl lendikleri n i ulusun her b i ­ reyi görm e ktedi r Bu tür yürek g ücü v e tö reb l l i m i m i ze e t k i ya ­ pan yay ı n için Batı ulusla r ı n ı n kabu l ettiği yasa ları ve yöntemleri tıpkısı ile uygulayacağız. Körpe çocuklarımızın beyin ve yürek­ l e ri n i k til l o n m o y e t k i si h i çbir k i m se n i n h a k k ı değildir. O temiz .

1 24


ve

so y i u y ü r e g ı y a n l ı ş o ş ı l o ın o l o r l o d o l d u r m a k i s t e y e n l e r . b e l k ı

ç ı korları gereğ i o l a r a k b u n a atak l ı k ederlerse . y u rd u n yasa l a rı b u n u yasa k l ayaca k g ü çte d i r Dünya b u n u böyle a n l a m ıştır, böyle ya pmıştır. .

Bu kon uda ki düşü nceleri mizi buna benzer kuru m la r i c i n de uyg u l a mo k zoru n l uğ u nda old u ğ u m uzu söyleri m . Bu kon u için devletlerin izlenceleri d i l i mi ze çevri l m i ştir .

Avrupa 'ya öğrenci göndermek. başl ıbaşına b i r sorundur. Orada öğrenci a rkadaşlarıma, öte ki u l us öğrencileri n i n d u rum­ ları n ı i n ce letti m . Bu nedenle m ü fettiş ve elçili kler ara c ı l ığ ıyla da geniş bilgi a l d ı m . Avrupa 'ya öğrenci göndermek soru n u ­ n u d a h a düzg ü n b i r bici mde yönetmek zoru n l uğ u ndayız. Özel idareleri n , beled iye lerin M i lli Eğitim ve öteki Bakan lı kların gön­ derdi kleri öi;irenciler oldu kça çoktur. Ö l)re nci leri m izin daha çok yararlanması için bel l i bir yöntem i çinde s ı k ıdüzen ile ödev­ leri n i sürdü rmeleri n i sağ lamak e l bette daha yara r lı o lacaktır. Onun için bun u n la ilgili işler i le Ö ğ retim ve Eğitim Da i resi uğ­ raşm ıştır. Her hald e bu yıl başında bu işi de d üzen leyeceğ iz. Av­ ru pa'daki öğrenci leri ben im görmem bu konuda h ızla önlem almak icin etk i l i o l muştur. Yapacağ ı m ı z işlerde bütün a rkadosları m ı n ve u l usumuzun yard ı m ından u m utluyum. inan ıyorum k i , u l usumuz soylu b i r duy. g u ile görüşmeleri m i ze ve öneri lerim ize katılmaktad ı r. B i r örneği gönül borcu olmak için yurdumuzun her yan ı nda yoksul öl)ren­ ciye karşı h a l k ı m ız ın gösterdiği yard ı m ı bel i rtirim. M i l li Eğitim Bakan ı olarak lstanbul'a ilk geldiğim zaman. i l kokullara g iden 4000 öğrenc i n i n öğle yemeği yemed i kleri n i öğrendiğim gün bir ön lem almak için u l usumuzun yard ı m ı n ı gere ksediğimizi bilgi lere s u n muştum . Gön ü l borcu ile belirtiriz ki, çocu klarımızın karınları şimdi sıca k yemek bulmaktan başka bi rçok yerlerde de bayra m ­ l ı k i ç i n g iy s i le r ha z ırlanmak ta d ı r » .

1 25



1 927 ' de Milli Eğitimin genel durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mayıs 1 927 tarihli oturumunda Bakanlık Geçingesi ( Biiıçesi) göriitülürken yaptığı konuşma «Yirminci yüzyıl yaşamı o durumu a l m ıştır k i . her demokrati k u l us, g e n e l e ğ i t i m ile birli kte . her sınıf h a l k ı mesleğe h azı rlayacak önlemleri o l mayı ödev b i l m işti r . ıı « Efendi ler! Y ü ksek Kuru l u n uzun onayına su n u l a n 1927 M i l li EOiti m geçingesi kon usunda a ç ıklama yapmadan önce geçen yıl geclngesi ve Y ü kse k Kuru l u n kab ul ettiOi yasaların yol gös­ terici l iO inde C u m h u riyet M i l li Eğitim yaşa m ı n ı n nasıl ve ne yolda y ü rüdüğünü bilgin ize sunmak i steri m . Bu konuda y ü ksek Meclislerine hesap veri rken gerçek bir duyunç rah atlığı duyma kta olduğu m u g izleyemeyeceği m . Cünkü bir y ı l l ı k geçmişe doi)ru bu ba k ış Cumhuriyet M i lli Eğitimi'nin gelişmesini belgelerle, sayı la rla gözümüzün önüne sermektedi r . 1 34 1 ( 1 925) m i l li eğitim geçingesi 7.742.508 lira ve bağlı geçinge ile yöneti len öksüz yurtları geçingesl 1 .377 .205 l i ra ki, toplam 9. 1 1 9.71 3 l i ra idi. 1 926 geçingesı ise yalnız 7.748.006 l i radır. Bun· dan geçen y ıl artırdıl)ımız 400 .000 lira indiri l i rse M i l li Eğitim ge­ çingesi 7.000 . 000 l i ra kal ı r. Şu demek, 1 925'e göre 2.000.000 ve a rtığı ( k ü su r) l i ra ek si kt i r . Y ü ksek MecHsinizin onayına sunulan 1 927 geçingesi, 1 926 yılı n ı n tıpkısıdır. Buna neden ele Devletin bi· rlncl kertede geciktirilemez bayındırlıl)ı ve tutumsal ( i ktisadi) ge· l işm esi n in sa ğ l a nması olanal)ı n ı dengeli geçlnge içinde varetmek 1 27


z o ru n l u g u d o r .

E g e r geç i n g ede

bu

eksiklı k

yu ksek

Mcclı sınızın

o n a y ı n a er i şe n ön lemlerle ödü l le n m e m i ş o l s a i d i v e M i l le t M e c l i s i ' ­ n i n harcamasına yetki l i kıldığı yetenek santi m i santi m i ne en i y i ve en veri m l i yolda kul lan ı l m a m ış bulunsa idi bu den i ! eksilen M i l li

Eğiti m gecingesi C u m h u riyet M i l li Eı'.jiti m i ' n i n gecinges i n i sağla­ yamazd ı . Oysa, bu eksi kl iğe karşın son y ı lda da M i l li Eğitim yaşa m ı m ız her basamakta gercek gelişme yolunda i lerlemiştir. Yü ksek Mecl isi n izin kabul buyu rduğu yasalara ve önlem lere borc­ lu bulunduğumuz bu ilerlemeyi yü ksek kuru l u n uza ve bu elverişli durumla do kam uoyuna ocı klomok iste ri m .

K ENT VE KÖY YATI OKULLAR! 1 925 genel gecingesinden i l köğretim icin yatı l ı i l kokulların ay­ l ı k ve giderleri olara k 400 . 000 , i l okullarına yard ı m o:ara k 500 . 000 l i ra ve yine öksüz yurtları icln 1 .377.205 ki toplam 2.277.000 l i ra ayrı l m ıştı . 1 926 y ı l ında ise köy ve öksüz yu rtları yerine geçen yatı okul ları ayl ı k ve giderleri olara k 1 .250.000 l i ra ayrıl mıştır. Şu halde genel bütçeden yönetilen i l kokulla r ödeneği gecen yıl, önceki yıla ora n la bir m ilyon ve artığı l i ra e ksi kti. Buna ka rşın övünçle söyleyebllirim ki, köy ve kent yatı o k u l ları n icel i kçe de­ ğ i lse de n itel i k ba kımından gercek gel işmeye erişmişlerdir. Bu­ nun nedeni şudur : Köy yatı okulları yalnız okulu o l mayan köy cocuklorı n ı okutmak üzere açılmıştı . Oysa. yedirip içi rme ve yapı sıkıntısı ile küçü k ve büy ü k kentlerde acıtan bu okullara köy cocuğu kadar kent cocuğu da a l ı n m ı ş bulun uyord u . Ba­ kanl ı k , ken t çocu klarının g ü ndüz okul larında da okuyabi leceği n i düşünere k bu okulları yalnız köy cocuklorına ayıraca k biçimde d üzen lemeye colıştı . öte yandan öksüz yurtlarında gercekten babasız ve anasız ve bundan ötürü devletin korumonlığ ına (ve ­ sayetine) gereksinmeli öğrenci oldui:ıu g i b i . bu koşu lları taşıma­ yanlar do vard ı . Öte yandan i lköi:ırenimini b i t i rm i ş i ken yine bu 1 28


o k u l l a rda y i y i p ı çe n çoc u k l a r do v a rd ı . Bu y u r t l a r ı n b i r ç o k a y r ı ayrı yapılara dağ ılm ış olması y ü z ü n de n daha ç o k gidere kotla n ı r ­ makta idi. Yurttokt öğrenimini bitiren çocu kıa·n yaşama hazır­ layacak devlet kurum l a rı varken , bunlar oralara gönderi l m eyerek yu rtlar içinde pek eksi k a raçlarla yaşama hazırlan ma k isteni­ yord u . BakantıQımız daha çok gideri gerekti ren bütün bu neden­ leri önlemeye çalışt ı . Yurtları en sağl ı k l ı yapılarda topladık. i l k· öğre n i m i n i sağ lad ığımız çocu kları yaşama hazı rlayan kurumlara hemen yerleştirdik. Böylece g iderle ri azalttığımız gibi, eski öksüz yurtları n ı do gerçek yatılı okullar durumuna çevird i k. Ve bu bi· çi me g i rd i kten son ra bunlara öksüz yurdu bile demek doğru ol­ mazd ı . Bunlar en iyi öğren i m veren okulla r biçi m i n i alıyord u . Bu­ gün 3.870 çocuk bu kent yatı okullarında olabi ldiğince iyi koşu l­ lar altında öi)re n i m görmekte ve beslenmektedi r. Bundan ötürü Y ü ksek Kuru l u n uza güvence veriri m ki, bir m i lyon l i ra e ksiğine karşın genel bütçeden yönetilen i l ko kullar son yılda pek iyi bir gelişme gösterm iştir. 1 926 yılında genel i lköğreti m deki i leri l i k Yüksek Kurulunuzu memnun edecek bir durumdadı r. 1 926 yılında Tü rkiye'deki ilk· okulların sayısı 5.655 , öğretmen sayısı 1 0.593, öğrenci toplamı 346.459 idi. Bu y ı l ise kamusal i l kokul sayısı 5.887, öğretmen 1 1 .777. öğrenci sayısı 385.455 d i r. Buna göre öğrenci toplamı % 1 1 artmış. 228 okul ve 543 dersl i k ya da şube açıl m ı ştır. Tür­ kiye'miz her a landa en h ızlı adı m l a rla i lerlemek zoru n l uğundadır. Bundan ötürü hepimiz en ya kın geçm i şe göre ne ölçüde i lerle­ miş bulunduğum uzu hesabetmeye zorunluyuz. M i l l i Eğitim Ba· kanı n ltel iğiyle i l köğretimin şu bir yıl içindeki gelişi m i n i k ıvançla yü ksek katın ızda saptıyoru m . Öğretmen lerdeki artışın neden i ise. kabul buyurduğunuz yasalarla. öğretme n l i ğ i meslek duru­ m u na getirmiş ve meslekten ayrı lm ış öğretmen leri yine mesleğe geri çevi rmek için konulan yasa l önlemler ve öi)retmen lerl m izin 1 29


9önencin� yöne l i k kararla rınız ve meslektaşların genel daya n ış ması ndan doğan ti nse l g ü çt ü r Bu. gelece k y ı l larda daha çak a rtara k yetklnleşecektır. Biraz son ra do bllgin ize sunacağı m g i b i . i m pa ratorl u k döneminin çok savsaklan m ış bıra ktığı i l köğ reti m i n bu i lerlemesi elbet yeterli değlldir, ondan çok uzaktır. En kısa bir süre içi nde bütün Türk çocukları n ı okutmağa ve ge rçek bir yu rt taş için gere ken genel eğitimi vermeye zoru n l uyuz. Ben i m se­ vincim b4 ereğe doğru yürümekte olduğum uz içindir. Yoksa va­ rı laca k ereğe pek ya klaşm ış bulun madığ ı m ızı t ü m ü i le biliyoru m ­

.

·

.

ORTAÖ CRETIM Ş imd i her i ki y ı l ı n ortaöğ ret i m i n i ka rşılaştıracağım : 1 925 yı l ında ortaokul ve l iseler i ç i n ayrı lan ayl ı k ve g i de r olağa n ü stü ödeneğ i hesabedilmeksizin 2.351 .000 l i ra i d i . 1 926 y ı l ında ise. 669.395 l i ra e ksiğ iyle 1 .681 .605 l i rad ır. Bu eksikl iğe karşın , bir yandan geçen yıl yü ksek kurulun uzun kab u l ettiğ i yasa n ı n s ı n ı rı içinde o rtaokul ve lise öğ retmenle ri n i n ayl ı klarında a rtırım ya p ı l mış öte yandan okuttuğ u m uz yatı l ı ve g ü n d üz l ü öğrenci sa ­ yısı 4.085 kişi artm ıştır. Ödeneğ i n aza l ması na karşın, öğretmen· teri göndermiş olma m ı zın ve daha çok öğ renci okutma mızın ne­ deni b i r yandan okulları yoğunlaştı rara k en az g iderle en çok ve en iyi bicimde öğrenci okutmak cözgesini ara m ı zdan ve öte ya n ­ dan görev l i sayısında tutum uyg u lamam ızdan i leri ge ldi Ortaöğ· retime g iden öğrencimizin sayıs ı n ın bu yıl içi nde % 1 3 oranında a rtmış olması n ı n bu alanda m i l li eğiti m im izi n i lerlemekte olduğu üzerinde yü ksek kuru l u n uza bir kan ı vermeye yeteceğine kuşku etmiyoru m. ­

,

.

1 926 geçingesiyle kurulması kabul olunan köy ve orta öğret­ men okulları ödenei)i d ışında öğretmen okullarına veri len ayl ık ve ödenek, her iki yılda hemen hemen birbirine eşittir. Oysa ki, b u yıl 1 925 yı l ı na göre öğ retmen okullarına 831 daha çok öğrenci 1 30


o ı m m ıştır. Y i ne o öden e k l e daha cok öğ ren c i o l a b i l m e m i z l i se ve o r t a oku l l a rd a izlediğ i m iz yöntem i b urada do t! pk ı s ıylo u y g u ı o · m am ız da n i le r i gelmişt i r . Bu karşılaştırmayı öbür olanlara da yaymak Y ü ksek Meclisi ­ r. izi cok uğra ş t ı r m a k o l u r. K ı s a c a bilgi nize sunmak isterim ki, 1 925 y ı lına göre bu yı lın geçingesi i k i m i lyon eksik olmasına ka rşın, Yü ksek K u ru l u n uzun verdiği yetki ve yönde çalışa ra k d a h a cok öğrenci okutma kta ve öğretmen lerimizi biraz d a h a gö· nendirmede başarı l ı olduk.

YÜKSEK OKULLAR Tarihse l h izmeti, Yü ksek Kuru l u n uzca bilinen Siyasal Bil­ g i ler (Mü l kiye) O k u l u en iyi bir bicimde gelişmektedi r. Bu y ı l da bu yü ksek kuru m u n geçlngesi biraz daha a rtı rı l m ı ştır. Ve m a liye. siyasa. yönetim bö l ü m leri örgütü bu yıl ta mam lanacaktır. Y ü ksek Ö ğ retmen Oku l u n u n en iyi öğretmen yetiştirecek yönde gelişmesi için kulla n ı la n emekleri bu y ı l da izleyeceğiz. O l ­ d u kça aza l m ı ş geci nge1 ile ya pılan i ş l e r yalnız bu a landa kal ­ mamıştır. Gecen y ı l Y ü ksek Meclis' i n onaylad ığı M i l li Eğitim K u · ruluşu Yasası ( Maarif Teşkilatı Kan u n u ) i le k u rulan örgütü tü­ müyle uyg u ladık. Öte yandan maarif e m i n l i kleri vücuda getird i k . Şimdi bu yen i örg ütlemen i n verd i ğ i t i nsel veri m i yü ksek katın ızda bu kü rsüden söylemek isterim : Yüce Kuru l u nuzca b i l i n mekted i r k i . m i l li eği t i m sorun u baş­ ta n sona dek bir b i l i m ve uzma n l ı k sorunudur. M i l li eğitimde atılaca k her adım bir i ncelemeyi , deneyim i , bi l i msel bir oyırdet·

ıı

Tünı dünyaya yayılan büy ü k tutumsal lekonomi k l dumuzdaki elltlsl nedeniyle -M. R. inan-

bunalımın o y ı l larda yur­

1 31


gereks i n i r . M i l l i E ğ i t i m Bakan l ığ ı n ı n u s t l e n d i ğ i gen e l eğ i t i m sorun ları gerek araçları, gerek amacı ba k ı m ı n d an b i r b i l i m soru ­ n ud u r meyi

.

Gecen yıla dek Ba ka n l ığ ın böyle bir bilimsel danışma ku· ru l unu n b u l u n maması gerçek bir eks i k l i kt i . Arada sırada kur u l lar toplamakla, onları pek ivedi olarak kara r vermeye çağ ı rma kla bu eksi k l i k g ideri lemezdi .

Yüksek Kurulunuz. Öğretim ve Eğitim Kuru l u 'n u oluştur· ma kla eğitim örg ütü ndeki gerçek bir eks i kliğ i gidermiş oldu. Bu kuru l u n bir y ı l l ı k ça l ışmas ı n ı n dengelemi (bilançosu ) . Y ü ksek Meclisinizin bu kara r ı n ı ne den l i yerinde vermiş olduğunu gös­ te rme k i ç i n yete rlidir. Çeşitli eğitim soru n l a rında bilimsel i n ce­ lemelerle kuru l u n yaptığı y a rd ım ları bir yana bıra kıyorum . i ved i kararlar verere k M illi Eğiti mde durulmasızlı ğ ı n önü n ü almak konusunda böyle bir kurulun y apacağı büyü k h izmeti de söy le mek istemiyorum . Yalnız özdekce (maddeten) yapılan işleri saya . cağ ı m : C u m h u riyet y u rttaşı n ı doğadan en çok y ara rlana ca k ve u l u · sal toplu m u m uza en ç o k ya rayacak yönde yetişti rmek M i l li Eğlti· m i n en öneml i i l kesi idi. Ö ğ retim ve Eğitim K uru lu bu l l k� l n ger· ç e kleşmesi i ç i n gerekecek yolu yen i il köğret i m izlenceslyle çiz miştir. ­

­

ILKÔGRETIM İZLENCELERi Bu izlencenin ge rek ruhu, gerek yapılışı M i l li Eğitimimiz için y epye n i bi r iştir. Geclngenin Sayın Tutanak Yazman ı 'n ı n sö y lediğ i gi bi bu izlencen i n gercekleştirilen lerdeki (fiiliyatta ki) etkisi n i Ba­ kanl ı k ta g üvenle bekliyor. Yalnız şurayı katınıza sunarım ki, M i l­ ,

li Eğiti mde bili msel yol. uyg u la mayı savsaklayan soyut bir yol ola­ maz. Her izlence her yöntem bir bi li m adamının el inden çıkmışsa kesenkes uygulanışı da düşü n ü l m ü ş olacaktır. Onun i ç i n Ö ğ retim ,

1 32


ve Eğitim K u r u l u bu i z l e n c e y i hemen uygu lamaya kalkmamış. de­ nı:ımeleri, uygu lamaya taban hazırlamayı ve öğretmen leri n hazır· lonmosı için zaman ve olanak sooıamoyı unutmamıştır.

VAVIN iŞLERi

Okul kitaptan özellikle yurdumuz için , en önemli �renim ve öğretim aracıdır. Çocuklarımızın el lerine verecel}l m i z kltoplorın hem u lusal, hem el} ltsel ba kımdan en iyi biçimde olması gerekir. Ö ğ reti m ve Eğitim Kurulu bir yandan basımcıların bastıkları ve bosocaklorı kitapların eğ itsel e ksi k l i kleri n i n olmamasın ı sağ laya­ ca k ön lemleri , öte yandan kendi leri okul kitapları yazdı rı p bas­ t ı rm a k önlem i n i a l m ıştı r. Böylece bugün l iselerim izin ve öOret­ men okullarım ızın öğrencisi ne verilecek kitaplar hazırla n m ı ştır. 1 926 geçingesi ile ayırdığınız ödenekle 35 yapıt yayım landı. Bir ta k ı m ı n ı n do bas ı in ı sürdürül mekted i r. Sayın üye lerden herhangi bi risi eski yıllardaki çocuklarımızın ellerindeki kitaplarla şlmd i k ı · f e r i karşılaştı rırsa o rada ki ayrı m ı görür. Sayın Tuta n a k Yozman ı ' m ızın geçinge gerekçesinde pek iyi değerlendirdikleri gibi, öğretmen l i k bel l i bilgileri gereksinen bir m eslektir. Onun için bu meslek ada m ları n ı yetiştirecek, hazırla­ yaca k yay ı n ı gereksinmedeyiz. ôO retlm ve Eğitim K u r u l u bu ko­ n uda olabile n her şeyi yapma ktad ı r. Anca k . kabul edersiniz k i . yapıt yazma k v e yazd ı rmak b u · kon uda yetkili kimselerin p e k az bulunduğu yurd u m uzda hemen o luverecek işlerden değildir. Bu çalışmalar bir koç y ı l üstüste sü rmelidir ki, istediğimiz son ucu elde edebilel i m . Çocu kları m ız v e gençleri miz y a l n ı z okulda vereceği m i z b i l ­ g ilerle istediOimiz yolda yetiştirilemez. On ların bir d ı ş çevreleri vard ı r . Gençler ve çocuklar k e nd i lerine gereken bilgi leri öğrete 1 33


ce k, onlarda okumak. öQ renmek tad ı n ı uyand ı ra c a k yapıtları ge­ reksinirler. Ö ğreti m ve Eğitim K u ru l u ' n u n çoc u k yay ı n larını ve gene l l i kle çocuklara yararlı derg i leri koru masıyla, bugün çocuk­ ları mız ve gençle ri m i z okuyaca k yapıt b u l a b i l iyorlar. Bu önlem ­ le rde kesi ksiz olara k d i ren i l i rse ( ısra r edi l i rse) bir süre son ra yu rd u muzda « çocuğ u ma okutacak kitap bulam ıyoru m • diyecek babalar ka lmayaca k, gelişmekte olan yetenekleri hazırlayacak yayın ooğalacaktır. M i lli Eğitim Ba kanlığı b i l i msel yayın ları koru makla y ü k ü m l ü ­ d ü r. Ö ğret i m v e E ğ i t i m K u ru i u özg ü lenen geçi nge içi nde bu konuda yapı labi lecek şeyleri en büyük oranda yapmağa ça lışı­ yor. E l i m izde basacağımız b i l i msel yapıtlar vard ı r. 1 927 y ı l ı nda ödenekle bun ların bası lmasına ça lışacağız. Gelecek yıllarda ba ­ sımcı ve yazarlara yapacağ ı m ız çeşitli yard ı m ve özendirmelerle, Bakan l ı ğ ı n kendisinin basaca ğ ı kimi yapıtlarla u l usal kitaplığı­ m ız ı n biraz daha zen g i n l eşeceğ i n i kuşkusuz sayıyo ru m . Buradan öze l l i kle değerl i bir eng i n b i lg i n i m iz i n y ı l la rca emek verere k meydana geti rd i ğ i ç o k b ü y ü k b i r yapıt o l a n . T ü r k d i l i n i n başl ıca leh çelerin i n ka rş ıla ş tırma l ı söz l ü ğ ü n ü n . Ba ka n l ı ğ ı n ya rd ı m ıyla ba­ sı l ıp yayı mlan masına başlan m ış olduğunu d i le getirmekten ken ­ d i m i olam ıyoru m . Ö ğ retim ve Eğitim Ktıru l u ' n u n kara rıyla okul­ ların sın a v yönetiminde eğitsel yönde vücuda gelen olumlu deği ­ ş i k l i kler üzerinde u z u n uzadıya acı klama yapmak istem iyoru m . Okulculukla i l g i l i olanların bu değişikliği yakından görmekte o l du kları kuşkusuzd u r. M i lli Eğitim Baka n l ı ğ ı genel eğitim ödeviyle yükümlü olduğu­ na göre, gene l l i kle ha l kı aydınlatma k ödev i n i de üstlen m i ş de­ mektir. Ö ğ reti m ve Eğitim K u r u l u ' m uzun çizdiğ i izlence içi nde bu

konuda emek h a rcamaktayız. Yakı nda veri len kon feransları

yay ım la m a kla ça l ı ş maları mızın veri m i herkesçe an laşılaca ktı r. 1 34


Demin bilgin ize sund u ğ u m gibi, m i l l i eğ itim soru n u uzman l ı k işidir. illerde mllll eğitim işiyle u§raJOnlann d a okulculuğu bllen ve mllH eAltlmln ilerlemesi için en kısa yolu bulabilecek meilek adamlarından olması gerektir. Me rkez örgütü ne denli güçlü o l u rsa olsun. veri lecek yönergenin u yg u lamasıyla y ü k ü m l ü olan­ la r bulundu kları yerin en kısa yoldan m i l l i eğiti m i n i ilerletmek çözgesi n i a rayanlar değerli meslek ada m ı ol mayaca k o l u rsa . T ü r­ kiye 'de m i l l i eğiti m i n gel işmesi kolaylı kla etki l i olamaz. Özelli kle m i l l i eğitim işiyle u ğ raşanla rın ya l n ı z ve yeterl i yetki ile bu ödevi yapabi lecek görev l i ler ol ması gerekir. Yü kse k K u ru l u n uz bu n u değerlendi rdiği içindir ki, maarif e m i n l ikleri örgütü n ü onayla­ m ıştır. Bu düzeyde T ürkiye bölgelere ayrı l m ı ş ve her bölgeye ye­ terli yetkiyle meslek adam ları maarif emini olara k ata n m ışlar­ d ı r. Her yeni örg üt a l ı ş ı l ı n caya dek kuşku larla karşılaşır. M aa rif e m i n l i ğ i örg ütü de bu k u ra l ı n d ışında kalamazd ı . Anca k . teşek­ kür olunur ki, kısa bir zamanda b u o l u m l u örgütün yaran an­ laşılmağa başlandı. M ü l kiye mem u rları yanlarında gü çlü ve daha yetkili m i l l i eğitim adamları buldular. Kendile ri n i n binbir ödevleri a rası nda doğal o l a ra k gereği g i bi deri n liğine inceleyemeyecekleri sorun ların soru m l u l u ğ u altında ka lmaktan kurtuldular. öte yan ­ d a n M i l l i Eğitim Ba ka n l ığ ı i l lerdeki bu yetki l i üyeleriyle her bö l ­ g e n i n i l k m i l l i eğiti m i n i n gelişmesi için izlence yapmak ve o n u t a m bir ka rarl ı l ı k ve g üven le uyg u lamak olanağına kavuştu.

YAPI, SAGLIK VE MÜZE

iŞLERİ

1 926 geçingesiyle onaylanan Yapı işleri, Sağ l ı k işleri , Okul M üzesi daireleri n i kurd u k . Yapı İşleri Dai resi 'nin başına Vlya­ na'dan yabancı bir m i m a r getird i k . M i marlık Da i remiz şimd iye

dek savsaklanan o k u l m i marlığ ı n ı düzenleyece kti r. Uzma n ı n dü­ şü ncesinden ya ra rla n m a m ı z iyid i r. 1 35


Sağ l ı k işle r i Da i remiz g ü ndüzlü okul larda yoksu l cocu klorı­ m ızı beslemek icin önlem ler aldı. Bütün öğrenci ve ö{) retmen le ­ ri mlzin sağ l ı kları ve be s i n le riyl e okulları m ızın sağ l ı k işleriyle önemli ölcüde uğ ra ş ma k tad ı r . Bu dai ren i n başına do bu yıl bir y a ban c ı uzman geti receğiz. .

,

ve

Okul M üzes i ' nde o k u l ders a rac ve gerecle r i n i n en c ağ c ı l eğitsel b i çi m l er i toplan d ı ğ ı g i b i i l k c ı k a n o k u l kitapla r ı n dan ,

bo şl a y a ra k bug ü n e dek yay ı m l a n m ış o l a n l a r derleme d u r u m u n da toplanara k T ü rkiye M i l l i Eğiti m i ' n i n can l ı bir m ü zesi oluşmuştur. Burada tüm okul ların e l işleri n i öze l l i kle genel yaşamlarını ve ça­ l ışma biçimlerini g ö s te re n fotoğraflar vord ı r . . Okul M ü zes i g ü n den g üne gelişip yetkin leşmektedir. Hen ü z başla n g ı ç döneminde olan O kul M üzem i z gelec e k bak ı m ı n da n ge r çe k te n u m ut ve r ic i d i r.

Öğ ret i m ve eğitim ta rihi m i z i saptayaca k o l a n bu m ü ze u lu sal eğiti m i m izi i ncelemeye kendisini adaya ca k olan uzman ları mıza ve öğ retm e n leri m ize her zama n için d e ğ e r l i bir kaynak ve baş­ vuru yeri ödevin i yerine getirecektir. Türkiye m i l l i eğitim i n i n bugün icin en öne m l i soru n u yapı­ ve öğretmen sağlanması soru n ud u r. Geçen yıl Y ü ksek Kurulu­ n uzun onayladığı yasa bu sorunun iyi bir biç i md e çözümüne doğru e n öneml l b i r ad ı m olmuştur. Büyü k dev r i m i m i z halkın eğitim susuzl u ğ u n u öylesine artırm ıştır k i , bug ü n artık «Coc u k ­ l a rı n ızı okutunuz, öğre n i m sağlayın ız» d eme ye h içbir yanda g e · re kseme yoktur. Yapılaca k şey çocuklarımıza okul v e öğ retmen bulmaktır. Oysa . e l i m i zde öğretmen sayısı cok azd ı r. Kısa za ­ manda y üz l erce öğ retmen yetiştirmek zoru n l u ğ u ndayız. Onun için öğretmen oku l la rı gerekslyoruz. Özel idarelerden aldığ ı m ız yüzde onlarla Yapı i şleri Oa i resi 'ne getird iğim i z uzmanın onay­ laya c ağı tasa rılar içi n d e hemen öğ re t m e n okulları yapımına baş­ layaca ğ ız An karo'da yapılca k öğretmen o k u l u yapısının eksilt­ mesi Mayıs ayı b a ş ı n d a bi t e ce k t i r Ö n ü m ü zd ek i gecinge yılı i çi n .

.

1 36


de y u rd u n çeş i t l i köşe lerinde b i rkaç öğretmen o k u l u ycpısın ı n yü ksel miş olduğ unu göreceks i n i z . B u yüzde, on larla bug ü n k ü öğ­ retmen okulları m ızın yapı ları onarı ldıOı gibi, ders a rdcları ve öte­ ki zoru n l u donatım ları da tamamlanarak, her biri tam örgütlü yen i b i r kurum durumuna geti ri l m i ş olacaktır.

GÜZEL SANATLAR U l usun varl ı ğ ı n ı n öneml i yapıtlarından b i r i g üzel sanatlard ır. Batı uygarlıl)ı içinde bulunan u l uslar a rasında yazı k k i , güzel sonatlar ba kımından çok geri bulunduğumuza kuşku yoktur. Da­ hası, sanat tad ı n ı n yetkinleşmemesi m i marlıl)ımızın. süsleme sa ­ natını gerekslyen halıcılığımızın. dokumaları m ızın, çiniciliğimizin i lerlememesini de son uçlandırm ıştır. Kabul buyurursunuz k i , sa· not yalnız bir � üs değ ild ir. Bir yandan bizim gibi devri m geçiren u lusların ü l küsü. ü l kü leri sanat yapıtlarıyla saptan ı r. Yine o yol l a gelecek kuşaklara a ktarı l ı r. ô te yandan bir ç o k elsa notları . g ü ­ z e l sanatlardan ya rarlanarak bi rleşebll l r. H a n g i uygar kimse . ör­ neğin müzik coşkusunu duymakta n. toplumsal yaşa m ı n bel i rtisi o l ması gereken sahne yaşamından doyg u n l u k göstere bi l i r. Şim­ diye dek tümden ba kımsız kolan güzel sonatlar işleri n i n düzen­ lenmesi için bir yandan Bakon lıl)ın Güzel Sanatlar Dai resi, öte yandan uzman lardan o luşturduğumuz Güzel Sanatla r Yarku ru l u ça l ışma ktadı r. Güzel Sanatlar O k ul u Fındıklı Sarayı 'n a geçmekle burada en cal)cıl bir süsleme sanatları dalı kurmaya çalışmakla g ü zel sanatların gelişmesi için gereken emekleri harcamaktayız. Şimdiye dek ressam larım ızın yoksu n l u k içinde yaptı kları ya­ pıtlardan oluşan resim serg i le ri n i . ka m u sa l Devlet Serg i si saydı k . V e her y ı l gelişig üzel yapılan sa t ı n a l m a ı a r ı dirmekle daha

yararlı

.

ve d ü zg ü n b i r b i ç i me

en iyi

yapıtı öd ü l len ­

s ok t u k Büyük b i r i s .

1 37


tekle her yandan büyü k kurta rıcı m ız ı n ad ı n ı yüceltmek için yon ­ tular d i k mek g i ri şi m i karşısında kalan Baka n l ı k , Türkiye için çok değerl i olan bu g i rişimleri birleştlrm i ş ve zaman ımızın en büyü k yontucularından birine üste rm i ştir ( i h ale etmiştir) . Ya kında o n , on beş kenti mizde b i rd en , u l usal olduğu ölçüde sanat değeri yü ksek olan an ıtların yükselmiş olduğ u n u göreceğ iz. Burada Y ü kse k Mecl isin şu yona do öze l l i kle d i k kati n i rica ederi m ki . yüzlerce kurum ve bin lerce görevl i ve on binlerce öğ­ renciyi yöneten M i l l i Eğitim Ba ka n l ı ğ ı ' n ı n merkezde kôğıt işleri yalnız bir ayırtman ( m ü meyyiz) ve ü ç yazıcı i le y ü rütü l me kted i r. Bu d u ru m u . C u m h u riyet dönemi nde yozışmocılığıtı ne denl i az, en az aşamaya ind irl l m i ş olduğuna örnek o l m ak üzere özel bir kıvançla bilgin ize sun uyorum . Bütü n öğretmenlerin öz l ü k i şleri düze n len m i ştir . Memur ya­ şa m ı bak ı m ından asl ında öne m l i özl ü k işleri n i n Y ü ksek Meclisi­ nizin onaylamış olduğu Memurin Kan u n u ile önem i bir kat daha a rtm ıştır. B un u n için 1 926 y ı l ı içinde kütüğe geçirme (tescil) iş­ lemi di kkatle izlenere k yasa nın tan ı m laması içinde görev l i leri m i z v e öğretmen leri m i z kütüğe geçiri l m iştir. Kitapl ı klar a l a n ındaki çalışmaları m ı z ancak eldeki kitapları ­ mızı iyi koru m aya, b i l i msel b i r s ı n ıflamaya bağ l ı k ı lmaya v e ge­ çingemizin gen işliği ölçüsünde kitaplı kları m ızı yen i kitaplarla zenglnleştirmeye bağl ı kal m ıştır. Kitapl ı k soru n u n u n çözü m ü , i l k önce kitaplık denebi lecek yapıların varlığına bağ l ıd ır. Okuma s alon l a rıyla kitapları h er türlü yitmeden koruyaca k d üzen leriyle çağcıl kitap l ı k yapıları sağ lamayınca. kita pl ı k soru n u çözül m ü ş say ılamaz. Bugü n kü kitaplıkları m ız a rasında bu koşu lları oldu kça toplaya n ı ancak iki tanedi r . M üzelerim i z h e r g ü n zengin leşiyor. Çeşitli u lu slara ve u y ­ ga r l ı klara tan ı k olmuş yurd u m uz. abartmasız d ünyan ı n en zen 1 38


g in eski yapıtlar bir i k i m l i ğ i d i r Bu b i ri k i m l i k l e ri u l usal varl ı kları­ m ızla ortaya ç ıkara ra k serg i lemek ve böylece. bugün bulunan b l l i m biri kimllklerıne. bizim de bir şeyler eklememizi olanaklı kıl­ mak. büyü k bir geçinge sorunudur. Biz. a çığa çıkarılan yapıtların iyi koru nmasına. sınıflandırılmasına ve böylece bilim adamları için yararla n ı labilir bir duruma geti rilmesine çat ışacağız. .

Bu yılın müze çal ışmaları a rasında lzm i r M ü zesi ile Konya M üzesi 'nin değerli yapıtlarla açılmış o l masını anabi l i ri m .

GENCLİGIN SORUNLAR! Gençliğimizi okul s ı raları nda yetişti ri rken onların gelecekte herhang i bir teh l i ke a n ı nda, yurd u n savunmasına çağrı ldığı za­ man. yakın ve uzak geçmişlerde olduğu gibi. onur ve inanla yur­ d u ve yurdun bağımsızl ığını savunma yeteneğiyle kuşa ndırmoyı d üşü n üyoruz. Bunun içindir ki , Genel Ku rmay Boşkon l ı ğ ı ' m ızlo ve M i l li Savunma Bo ko n l ığı'm ızlo elele vererek l iselerde, öğ retmen okul larında yen i kuşağa bilgi ve askerl i k eğiti m i veriyoruz. ö te yandan do bütün d ü nyan ı n önem verdiği izci l i k işlerine b u y ı l da ­ ha çok önem vererek gençliği daha beceri k l i , daha uya n ı k ve do­ hu etkin yetişti rmeyi düşünüyoruz. Okul tavan ları altındaki genç­ lerim izi bu örgüte bağ l ı tutmakla birl i kte, okulları m ızın d ışında bu­ lunan gençlerimizi de savsaklayamayız. Onların sağ l ı kl ı , g ü rbüz. becerikli olmaları hem kendileri , hem de yurdun yüksek ya ra rı ba k ı m ından zoru n ludur. Düzen ve s ı k ıd üzen duygularıyla beslen m i ş b i r gençlik her va k i t yurt i ç i n b i r g ü çtür. Genel Kurmay i le ortaklaşa bu genç­ liğ i de bir örg ü te bağlaya ra k Gene Dernekleri örg ütlemesi ne baş ­ layacağız.

1 927

geçi ngesine bu kon u i ç i n ödenek kon u l m uştur. 1 39


Ven i kuşağ ı n beden eğ i t i m i soru n u n u burada anmama izin veri niz. Dü nya n ın her yan ında bin lerce örgüt yurttaşların beden sağ l ı ğ ı ve g ü cleriyle i lg i li d i r. C ı l ız , hastalıkl ı , tem bel b i reyler bir toplu m için kuşkusuz gücsüzlü ktür. H ü k ü metin deneti m i altında. uzmanları e liyle a çı lacak beden eğiti m i salon larında yurttaşları · m ı z ı beden eğiti m i n i n gerekliliği ve değerleriyle i l g i lendirecek ön ­ lem ler a l ıyoruz.

OKULLARIN DENETiM SORUNU Baka n l ı k i l kokulları n denetim i sorununu da önem le dikkate a l m ış ve bu konuda gereken önlemleri hazırlam ıştı r. i l köğretim denetmenleri n i n (müfettişleri n i n ) okul ların gelişme ve yetkin leş· mele r! ba kım ından yerine g eti rdi kleri h izmet çok önemlidir. Denet. men, yönetmel i k ve iztencelerin uyg u lanmasını üstün körü bir ba· kışla denetleyen bir görevl i ol maktan çok öğretmen ve eğitmen­ leri aydın lata n . onların işlerinde, ödevleri n i yard ı m ve kılavuzluğu ile kolaylaştıra n , öı:l retmenlere öı:lretmenllk eden, değerli bir eği · tim ögesid i r. Denetmen l l k bu biçimde anlaşı lınca , bug ü n kü dene. ti m ağının pekiştirme ve düzeltmeye gereksinm e d uyduı:lunu açık . ç a söylemeğe zoru n l uyuz. Şimdiye dek i l köğretim denetmenleri ­ n i yetiştiren özel bir kuru m yoktu . Denetmen ler gelişigüzel se ­ çi l iyor, bunların seçim inde daha çok görevde eski l i k ( kıdem) d i k· kate alın ıyor, köken ve yeterl i k çoğ u n l u kl a savsa klan ıyordu. Oy­ sa. denetim ödevlerin i iyi yapabilmek için denetmenlerln özel ye­ tenek ve n itel i kleri bulun ması gerektiği gibi, öğretmen okulu öğ­ ren iminden başka özel bir öğrenim görmeleri de gerekir. Bu yıl acılan ve gelecek y ıl d ü zelti l l p gellştlrllecek olan Orta Öğretmen Okulu i l köl')reti m denetmenlerini de istediğimiz biçi mde yetiştire ­ cek . onlara işlerinin gcrektirdiöi bilgi ve meslek eğiti mini sağ la· yacaktır. 1 40


B u n u n la b i r l i kte. b i r yandan Orta ÖQretmen O k u l u i l köğret i m

denetmerılerı n ı hazırlarken, bug ü n k ü denetme n lerin d e değerin i açacağım ız deneti m öğrencelerlyle yü kseltmeye, kendilerinden en çok yaror saoıamoyo cxılışacaOız. öOrenee yö n et me l i ği ve 17.len­ cesı hozırlonmıştır. Bu yı l uygulamaya do geçeceğiz . Devlet yaşa m ı n ı n her bö l ü m ü nde denetimin öne m i n i açıkla­ mak gere ksizdir. Bu denetim ödevini yerine geti ren Ba ka n l ı k Denetim Kuru l u bu y ı l içinde yeniden yapılan b i r yönetmel i k i l e uzmanlı klara ayrı l m ış ve böylece daha yetki ile denet i m yapı l ­ mak oianağı s a ğlanmı şt ı r .

Efend i ler! Gecen y ı l ı n hesabını vermekle katlantın ızı (sa brı­ n ızı) oldu kça çok kötüye kullandım. Şimdi izn in izle ( m ü saade­ ni zle) 1 927 geçingesi n i kısaca çözü m l eyecek ve bakan lığın önü­ müzdeki yıl içindeki izlences i n i açı k l ayacağ ı m .

1 927 Geçingesl : E l i nizde bulunan gecingeyi gecen y ı l k i ile karşıl a ştı r ırsa n ız görevli sayısında olanağı bulunan kısma n ı n ya­ pıl m ış olduğ u n u kabul buyur u rsunuz Merkez ayl ı k larında ve ca ­ l ışma l ı klarında gecen yıla ora n la yapılan kısıntı, olağanüstü ödenek dışında tutulmak üzere, on bin l i raya yakınd ı r. Kimi baş­ la m lara (maddele re) y a pılan bindirimler yaln ızca bu ödevleri bi­ raz daha iyi yerine getirebilmek içindir. örneği n , öğ reni m görme­ m i ş olanlara bi lg i vermek üzere acılan halk dersli klerine biraz daha cok yard ı m sağ layacağız. Kom isyonunuz Ta ri h Komisyo n u g iderleri ve otu ru m l u k (hakkı huzur) farı n ı önemli bir ölçüde ar­ tır m a yı uyg u n görm ü ştür. U lusal tari h i m izi ayd ı n latmak ve der­ g i n lemek (tedvin) için verile n bu ödenek ku şk usuz aza ltılamaz. Bu çalış m a ancak gerçek bir enstitü çal ışmasın ı gerektirir. Ta.

rihle uğraşan ları birle şt i re re k bili mse l bir yolda yürüyebil mek tein Tarih Komlsyonu'nun, Ün iversite Ta rih ve Türkiyat E nstitüsü ile i ş birliği ederek çal ışması gerektir. B i l i m adamları m ızın az olduj:)u 141


d i k kate a l ı n ı rsa işbirliğ i n i n önemi b i r ko t daha be l l i o l u r . Y ü k · sek Kuru l u n u z onaylarsa Ta rih Kom lsyo n u ' n u böyle b i r işbi rllt)lne çağı racat) ı m . M i lli Eğitim Boka n l ığ ı 'm ızın ayı rıc:ı nitollğl , sürg i t uzman!ara başvurmak v e ataca ğ ı a d ı m ları b i l ime dayatmaktır. Bunun için yabancı uzman lardan yararlanacağız. Bu istek i ledi r k i yabancı uzmanlar için ödenek y i r m i bin l i ra a rtı rı l m ıştır. Öğret­ menleri m izin meslek ve b i lim yeterl i kleri n i artırmak için her türlü önlem lere g i rişmek zorundayız. Gecen yıl içinde b u amaçla yapı­ lan çalışmalar çok ya rarlı son uçlar verm iştir. Bu ça lışmalar özel ­ l i kle öğ ren celer ( ku rslar) biçimi ndedi r. Almanya'dan getirilen elişi ve resim uzman ı profesörlerle gecen y ı l d i n lencesinde (tati l i nde) An kara 'da acılan iş i l kelerine Daya l ı Öğretim Öğrenceleri çok ya­ rarlı o l muştur. isvecli uzman ların yönetimi a ltındaki beden eğ itim i izlenceleri henüz sü rmekte v e öğretmen lerimizin bu konudaki g ü çleri n i ve değerleri n i a rt ı rma ktadı r. Bir yandan da Amerika l ı bir uzma n ı n yönettiği ev yöneti m i öğrencesi bayan öğretmenlerimizi, kızları mızı n eğiti m i n i n temel i olaca k uyg ulamalı ev yönetim i bil­ g i leri ile kuşandırma ktadır. Sonra i l kokul öğretmen leri için ayrıca meslek bütü n leme öğ­ renceleri de açı l m ı şt ı r. Bu çalışmaları bu yıl daha geniş bir öl­ çüde sürd ü receğ iz. Efend i le r! Her alanda uzman ve bilgili geneler gereksin iyoruz. Bu bir yaiıa, okullarım ıza değerl i öğ retmen ler bulmak için genç­ lerim izi olabildiğince ço k Avrupa'da yetiştirmek gereksemesin­ de olduğu m u za da kuşku yoktur. Yazık ki gecinge zorunluğu Av­ rupa öğ renci ödeneğ i n i on beş b : n l i radan daha çok a rtı rmağa elvermemiştir. Yarku ru l u m uz u n Sayın Tuta n a k Yazma n ı ' n ı n de­ diği gibi, m i l l i eğitim geçlnges i n i n bu bölü m lerinde görü len ar­ tırımlar, indirim ve eksiltmeler yan ı nda pek cılız denecek ölçü­ dedir. Buna karş ı lı k 1 926 geçingeslnde bulunmasına karşın. kal ­ d ı rılan kent v e köy yatı okulları ödeneği va rd ı r. i l kokullar öde1 42


işi ol d u ğ u n d a n köy y a t ı o ku l ­ la r ını n olablldiğince Öze l fdorelerce a çı l ması v e onia� yöne­ t i lmesi gerektir. Kent y atı okullarına gelince, bunların g iderlori n i ve ayl ıkları n ı yüzde onlardan toplanan paralardan ödemek için Y ü ks e k K u ru l u n uzun onayına bir yasa tasa rısı s u n u l m uştur. Ge­ cinge zorunluğundan doğan ve yapı işlerine b i r sa rsıntı gelme­ mesi için özel idare lerin verece kleri yüzde onlarla yöneti lmesi­ ni düşünüyo ruz. Bu yasa nın kab ul buyurulacağı n ı u m uyorum. neği n i n veri l m e s i özel İ d a r e l e r i n

Gü nden g üne o rt an m i l l i eği t i m s u s u z l u ğ u n u ya l n ı z g ene l bütçe ile sağlamak olanaksızd ı r. Uza k yerlerden yatı l ı olara k l i selerim izde o k u m a k isteyen gen çleri , geçinge elverişsizliği do­ layısıyla kabul etmemek yoluna gidemeyiz. Bunların verecekleri para ile yeme -içmeleri n i sağ la m a k iç i n özel düzen leme alm a k zorunluğu vard ı r. Kentleri m izde gençlerin yat ı p ka l kaca kları yer­ ler olmadığına gö re o k u l m üd ü rleri n i n gözetimi altında iyi bir ba rı nak ( p a nsiy o n ) yaşa m ı g e çi r me l e r i zoru n l ud u r . Bu yolla geçingen in kaba rmasından da k u rt u l muş ve öğren i m i özendir­ m i ş ve kolaylaştı rm ış olacağ ız. O n u n iç i n Yü ksek Kurulun uza öne ri l en barı nak yasasın ı n ba ka n l ığa geniş bir yetki verecek bi­ cimde onaylanmas ı n ı rica ederim .

Efendi ler! Bu a lça k gön ü l l ü geçinge i le ön ü müzdeki yıl için­ de M i l l i E ğ itim Ba kon l ığı n ı n yapabileceği işler kon usunda do bi r kaç sözcü kle açı klama yapma k istiyoru m . İlk kez olara k Ba ka n l ı k , meslek öğ retim iyle uğraşmak işi n i üstlenmiş ol uyor. Bunun için d ü nyan ı n ta n ı n m ış büyü k bir uznıa n ı rı ı y u rda i n ce lemeye çağ ı rd ı k . Onun i n ce le meleri n i n sonucuna göre gü­ ven l i bir i z l ence çizeceğ iz. Ylnnlncl yüzyıl yaşamı o durumu al­ '

­

m ıştır ki, her demokratik ulus, genel eOltlm ile blrllkte her sınıf

halkı mesleğe hazırlayacak önlemleri almayı ödev bilmişt ir. Ozel ­ l l kle küçük sonatla rın egemen olduğu ü l kemizde, işçile r i i l k ve ortaöğ retimden son ra yaşamda bir mesleğe g i recek olan kız ve ,

1 43


e r ke k gen cıe r i" b i r mesleğe h o z ı r l o mo n ı n ve butün s o n a t adam­

larını

u l u s un v e kendisinin tutu msal

yorarlorı n ı tümüyle ka vrar

bir d u ruma getirmen i n Türklye'nln tutumsa l yaşa m ı ıein en önem­ l i bir so ru n oldu(t u n u kuşkusuz k ab u l buyurursun uz. Tutumsal yaşa m ı m ı z ayd ı n işçiler ayd ı n sonat a dam la r ı sayesinde. on­

l arın bireysel v e o rta klaşa cal ışmalarıyla yü kselebi lecektir. M i l l i Eğitim Ba ka n l ığ ı 'n ı n meslek �ret i m i nde i y i a d ı m la rla y ü rü me­ si n i n bu amacı sağlayacağ ı n ı ku şku s u z sayıyo ru m . Y ü ksek K u ­ r u lu n u z un bu k o n u d a yard ı m edeceğ i n i d e kesen kes bil iyoru m .

Avrupa'dakl öğrenci yaşa m ı n ı n d üzen lenmes i n i temel l i bir ödev saymaktayız. Avru pa'daki Tü rk öğrencisi soru n u n u n yalnız M i l l l Eğitim Baka n l ığ ı ' n ı n yöneti m alan ı görüşü nden d� i l . daha kapsam l ı ve u l u sa l bir ba kı mdan i rdelenere k ve i n ce le n e rek sağ· l ı k l ı bir çözüme u laştı rı lması zoru n l u d u r Bu kon uda yakında Yü ksek Kurulunuza yasa l öneri lerde b u l u nacağ ı m ı u m uyorum . .

E fendi ler! Gen çliği ulusal ödevler v e ü l k ü le rle yetiştirmek ve bir ta kım dokunca l ı yay ı n la rı n etkisinden kurtarmaya çalışmak ödevim izdir. Ba ka n l ı k bu kon uda Batı ü l kelerinde incelemeler­ de bulu nara k bizim koşu l la rı m ıza göre ve basın özg ü rlüğüne

kesi n l i kl e doku nca vermeyecek bir bici mde a l ı n ması gereken ön­ lemleri bir yasa tasarısı i le Y ü ksek Meclisin ize s u n a ca kt ı r . Si­

nema f i l m leri için de Bat ı ü l keleri n i n ka bul ettiği biçimi k ab u le zoru n luyuz. Bu kon uda sunacağım yasa n ı n ka bu l ü n ü rica ede­ rim . U l usal birliğin sağ lanması. Tü rk yu rttaşı n ı n doğa l g ü çleri n ­ d e n en g e n i ş ölçüde yararlanarak gönence e rişmesi i l köğ reti ·

min köy l e re dek g i rmesiyle olana klıdır. Yurd umuzun u l usa l ve tutumsal ü l küsü n ü n gerçekleşmesi için m i l l i el) ltlmln bu yolda yayı lara k genel leşmesinden başka çözge var m ıd ı r? Onun için

Bakan l ı k . kent ve kö yl e ri m izde k i çocu kları m ıza genel eğitim ver1 44


me önlemleri n i en önem l i i şlerden biri saya r. Anca .k , bu sorun köylerin toplu msa l kuruluşlarına ve geniş bir biçi mde öğ retmen yetiştirmek temel ine dayan maktadır. Bu yolda gerçekçi bir izlen ­ ce i çinde ça l ışacağız. Yalnız şurayı bir kez daha yineleri m . Her g ü çten , her elveriŞli d u rumdan . her örg ü tten yararlanara k köy­ lere dek genel eğ i ti m i sağla maya ça l ışacağ ız. Bu konuda izleye­ ceğ i m i z izlenceyi başka bir elverişli d u ru mdan yararlanara k bil ­ g i n ize sunacağ ı m . Nüfusumuzun en büyük çoğ u n l u ğ u n u oluş­ turan ve u l u sa l ü ret i m i n temeli olan kö.y lü lerin ekin ve eğitimden payla rını alma :arı demokrati k C u m h u riyeti mizin i l kesidir. M i l l i Eğitim Baka n l ı ğ ı m ı z bu kon udaki y ü k ü m l ü lüğünü en veri m l i bir biçi mde yerine geti rmek için çal ışma ktad ır. İ l köğ retimin yay ı l ı p gel işmesinden söz ederken gözümüzün önüne öze l l i kle bu ba ­ kı mdan çok geri olan k i m i il ierin gel memesine olanak yoktur. Bu i l lerin Özel ida relerin i n geli rleriyle oraların m i l l i eğitim i n i sağ­ lamak olana k l ı değildir. Devletin yard ı m ı zoru n ludur. Her yan­ dan ya kınılan okul vergisi yasasını değiştiren yasal öneri ya ­ kında Yü ksek Meclisin ize gelecektir. Eğer M i l l i Eğiti m Ba kon l ı ğ ı '­ n ı n görüşü Yü kse k Kuru l u n uzca onaylan ı rsa bilgi ve u l usal ek in ba k ım ından g üçsüz ka l m ış kimi i l leri n özel idarelerine yardım olanağı bu lacağız. U l usal birl i k ba k ı m ı ndan çok önemli olan bu sorunda do yard ı m ın ızı esi rgemeyeceği n izi kesenkes sayıyoru m . M i lli eğiti m basam a kları birbi ri ne bağ l ıdır. İ l k v e orta eğiti· m i n gelişmesi ü l kede bi l i msel yaşa m ı n i lerlemesine bağl ı d ı r. Ü n i ­ versite enstitülerin i n iyi işlemesi , onların güçlü geneler yetiştir­ mesiyled i r ki, l iselerimize. i l koku l lorım ızo öğ retmen yetişti recek öğ retmen okulla rı m ızı pekiştireceğiz. Ün iversite üzerinde Ba kan­ lığın görüşünü Ün iversite gecingesi görüşü l ü rken bilg i n ize sunaca ğ ı m . Yalnız, bir yandan Ü niversitenin gelişmesini sağlamayı kendisine umunç edinen Baka n l ı k öte yandan orta öğretmen o k u l uyla, orta okulların ve öğretmen o k u l larının öğretmen gerek1 45


s i n m e s i n i k a r ş ı l a m a y a ça l ışaca k t ı r . Genel m i l l i e ğ i t i m i m i z i n t e ­

mel çizg i lerl n i ol uşturacak o l a n Genel M i l l i E ğ i t i m Yasa m ı z Y ü k ­ se k K u ru l u n uza su n u l m a k üzered i r . Eski v e onurlu bir g e ç m i ş i o l a n v e şimd iye dek değe rli kiş i­ leri yetişti rmiş b u l u n a n Darüşşafa ka 'ya bu y ı l Ba ka n l ı k 1 5.000 l i ra l ı k bir yard ı m da b u l u n a ca ktır. Y u rd u m uzda m i l l i eğiti m i n ge­ lişme ve yü kse l mesi yolunda a l kışlan maya değe r h izmetlerde b u l u n m uş olan özel o k u l larım ıza böylece ya rd ı m l a rda b u l u n m a k teme l i n i ka b u l ediyoruz. Bu yıl Ba ka n l ı k i sto n b u l 'do e lveri şli koş u l l a r i ç inde bir ön­ leyi mevi ( p revantoryum) kuracaktır. Bundan a macımız uzun s ü re sağa l t ı m ı (tedaviyi) gere kseyen hasta çoc u k l a rı m ızı ve hasta öğ ­ retmenleri m izi bu kuruma a l ı p b i r yandan toplamak, öte ya ndan do b u kurumu a ç ı k hava okulu olara k yönetmekti r. Burada d i k­ kat l i b i r ilgi i l e sıkı bir ba kıma bağ l ı o laca k olan bu hastalar az bir sü re içinde sağ l ı k l a rı n ı kazanacaklon gibi, hasta l ı kları s ü resi n . c e de m i l l i eğitimden pay l a rı n ı a lacaklard ı r. C u m h u riyet g ü rl üğ ü n ü n ( feyz i n i n ) m i l li eğitim yaşa m ı nda ne kertede parla k meyveler verme kte olduğuna değ i n me k i ste­ ri m. Anca k, bunun i ç i n uzun uzod ıyo söz söylemeye gereksi n m e v a r m ı ? E l i m izdek i geçinge tasla ğ ı n ı n C u m h u riyet i le i m pa rator­ l u k m i l li eğiti m i n i ka rşılaştıran levhasını l ü tfen bir kez daha in­ celey i n iz. O va kit büyü k Devri m i m izin bu alanda da y ü kse k bel i rmesi n i g öre rek içiniz açı l ı r. Nice l i k bak ı mından bu levhanın a n­ lattığı a n l a m ne den l i önem l i ise. nite l i k ba k ı m ı ndan do gerçek böyled i r. O k u l ların gecen dönem lere göre d üzey ba kım ından d ü ş ­ tükleri n i , öğ ret i m i n sağla m l ı k ve değerinden yitird i ğ i n i söyleyenler vard ı r. Bu yolda ki yarg ı la rı n teme l l i gözlem ve incelemeler üze­ rine kurulmod ı (j ı n ı , C u m h u riyet okulları n ı n bizi yetişt i ren k u ru m -

1 46


l o ra g ö re h e r ba k ı m d a n

ov ü n ce değer b i r

gelişme göru n ü ş ü gös­

terdi kle ri n i ac ı k ça söy l e m e k zor u n l uğ u n d ay ı m

ESKİ VE Y E N i E G ITIM i l k ve ortaöğ ret i m ba k ı m ı n d a n b u g ü n k ü o k u l l a r ı n d üzey i , va ktiyle bulu nan o ku l la rla karşılaştı rılamaz bile. Bir k e z e s k i ok u l ­ lar ya l n ız okutma, yazd ı rma o k u l ları i d i . Genel eğiti m , iyi yurttaş yetiştirmek d ü ş ü n ü o zama n k i Maarif Neza reti'ne egemen i l ke ­ lerden değ i l d i . Oysa efendiler. herkes b i l i r k i , bug ü n y a l n ı z s ü s g i bi o k u ma . yazma öğreten v e doğal yetenekleri v e u l usa l top­ l u m u n yara rı i çi n gereken yeti leri ö l d ü ren kurum l a ra o k u l dene­ mez. Eski oku l l a r i şte böyled i r. B u n l a r bir çok yete nek ve yetileri yoketme karş ı l ı ğ ında okuma ve yazma öğreten yerlerd i . ö te yandan bug ü n k ü o k u l la rı n verd i ğ i genel b i l g i n i n gen i ş l i ğ i , n i te l i ğ i , öze l l i kle yaşam ba k ı m ı ndan değeri , e s k i o k u l ların öğrettiği şey­ lerle karşı laştırıla maz. Bugün 9-10 yaşında b u l u n a n bir okul ço­ cuğun u n yaşama gere k l i olan bilgisi öylesine geniştir ki, bundan

15 yıl önceki yine o yaşta çocu kta bu kertede bilgi b u l mağa ola ­ n a k tasarlanamazd ı . Hem de eski o k u l l a ra g iden çocuğ u n bey n i yaşa m i çi n t ü m d e n yara rsız b i l g i lerle ö y l e dol d u ru l m uştu k i , o n u n baskısı a ltında yara r l ı bilg iden bile yararl an masına o l a n a k yoktu: Bizim y ı l la rca yaşam görü n c l ü ğ ü n d e (sah nesi nde) yuvarlana yu­ va rlana öğrendiğ i m i z i l ke l gerçekleri b u g ü n okul çoc u k ları s ı ra­ l a rda içlerine s i n d i riyorlar. Eski o k u l l a rda veri len bilgi biz i doğal ­ l ı kla savaşıma götü recek, bizde dev i n i m ve i ş yeteneğ i n i uyandı­ raca k değerden yoksun idi. Eski hocaların verdiği bilgi ya l n ı z be l leti len şeylerd i . Bug ü n kü çocuk, be l l ed i ğ i n i k u l lana n . be llediği şeylerle kendisine yol bu lacak olan çocuktur. Efendi ler! Bu ayrı m ı daha çok i leri götü rme k gereksizd i r . Bu­ g ü n k ü çocu kların bilgi genişliğ i n i , yine o yaşta k i d ü n k ü lerle ic147


ten l i kle karş ı l aştırırsa n ız, attığ ı m ı z a d ı m ı n öne m i n i o n l a rs ı n ı z . O n u n için bugünkü öğretmen lerin yü kse k düzeyleri n i ve değer­ leri n i sayg ı ile selô mları m . K i m i k u ru m l a r ı m ızın Batı 'do k i benze r­ lerinden h i ç aşağı d u ru mda olmad ı ğ ı n ı bel i rtmek isteri m . B u ayrım m i l l i eğitim amacımızın değişmesinden i leri gelmiş­ tir. Dünkü m i l l i eğitim d ünya i le i l g i l i değ i l d i . U l usa l değ i l d i , do­ ğ a l l ıkia demokrat i k değ i l d i . Bug ü n kü milli eğitim d ünya i le i l g i l i ­ d i r. Şu demekt i r k i , düşünmeyi dara l ta n . d u y u n ç özg ü r l ü ğ ü n ü k ı ­ ran h e r türlü etki lerden uzaktır. Bug ü n kü m i l l i eğitim çağcıld ır. Yan i , eğitimin temel lerinde. yöntem ve biçim lerinde tümden bi· l i mse l temeller egemendir. Bug ü n k ü m i l l i eğ itim u l usa ld ır. Şu de­ mek k i , gençleri bütün yaşayan kurum lara , u m u n ç ve ü l k ü lere. kısaca T ü rk topl u muna uyarla mak ve onlara en yü ksek topl u m ­ s a l yetenek vermek ereğ i n i izler. Efe n d iler! K ısacası m i l l i eğitim i m i z i n ereğ i büyü k C u m h u r­ başkan ı m ızın en özlü ve en g üzel b i r b i ç i m de, 1 339 da ( 1 923'te ) deyi mlendird i ğ i şu yü ksek anakura l i le gösterilebi l i r : «Türkiye milll eğitiminin amacı, bi.l giyi insan için gereksiz bir süs, · bir baskı aracı ya da uygarca tattan çok, yaşamda başa:. nlı olmayı sağlayan kılgın (ameH) ve kullanılablllr bir aygıt duru­ muna getlnnektlr.ı

Bakan l ı ğ ı m ı z bu büyük sözle çizilen yolda yü rüyor. Tü rk gençl i ğ i , d üzen l i ve düzg ü n çalışmasıyla gelecek için u m u t verici b i r yaşam ya rataca k yeteneğ i ed i n me ktedir. Devri­ min i l kelerine tutkun bir kuşa k yaratmak amacım ızdır. Yaşam ve umut dolu gön ü l leriyle, yurt ve u l us için bilg i l i ve uğurlu birer va rl ı k olaca k gençliği yetişti rmek i ç i n, özveri l i ça l ışma a rkadaş­ larım ve sevg i l i , değerli meslektaşlarım canla, başla çal ışmakta ­ d ı rlar. Onlara büyü k b i r i çte n l i kle ve sağ lamca g üvenebi l i rsi n i z . 1 48


M i lJ i eğ i t i m genel yaşam ında boş laya n ve s ü r ü p g i den varl ı ğ ı m ızı n . Yü ksek Kuru l u n uz u n gösterd i ğ i g ü leryüz v e g ü ven i h a k k ıyla ka­ za n m a k için ça l ı şacağına inanabi l i rsiniz. Sayın arkadaşla rı m ı n gösterd ikleri güven lerine ve yasaları mızın görüşülmesi sırasında olan ya rd ı m larına teşe k k ü r ederi m . Kesen kes m i l l i eğitim tari h i . Y ü ksek Meclisi n i z i n ya pıtları n ı övecek ve sayg ı i le bel i rtecekti r. (Süre k l i alk ışlar)

E fen d i m . Rasi h Beyefendi arkadaşımız kimi no kta lar üze ­ rin de düşün i leri s ü rd ü ler. Ona yan ıt vereceğ i m . ö nce öğ retmen o k u l ları bir an önce ya pılsın ded i ler. Efendiler! Bizde şimdiye de k o k u l l a r gelişig üzel bir tasarla (planla) yapı l ı rd ı . Biz bu i ş i ç i n bir uzman getird i k . Burada k i d i k ­ kati m i z iyi ya pmak, d ü z g ü n yapma k . ta m an lamıyia yapmak için­ d ir. Gelişig üzel yapma m a k i ç i n d i r. Bundan dolayı Mayıs başında e ksi ltmeye kona caktır ve bu esas i çi nde o k u l ların bu yıl i çinde ya . p ı m ı n a başlanaca ktır. Ve b u n u başka eksiltmeler izleyecektir. O k u l verg isi soru n u n a değ i n d i ler. Zaten C u m h u rbaş ka n ı Hazretle­ ri yıl başında söylevlerinde buna değ i n m i şlerd i r. Okul vergisi yasa tasa rısı ya p ı l m ıştır. bu yasa tasarısı Ba kanlar Kurul undad ı r. Ya­ k ı n vakitte Y ü ksek Kurulun uza s u n ulaca ktır. Bu yasa i le okul verg i s i n i en geniş biçi mde düzenlemek neye bağl ı ise o n u yap­ tık. Y ü kse k Kuru l u n uz da gereken aydın latmada b u l u n u rsanız. ona göre yapa rız. Bu y ı l Y ü ksek Kurulun uza gelecektir. Ve bu yasa ile okul vergisinde gördüğümüz zorl uklar kald ı rılaca ktır. Rasih Bey kardeşi m i z Anta lya için b i r öğretmen okulu ve bir l ise isted i ler. Dem i n ben söylerken g ü çleri mizi yoğ u n laştır­ d ı k ve k i m i ğ i m zaman a raçl a r ımı z b i r binanın

l i seleri mizi ka ld ı ra rak topla d ı k ded i m . Bunu söyledi­ amacım şu idi. Ö ğ retme n i m i z yo ktur. öğ reti m alet ve yoktur. binamız yoktu r . B u n d a n dolayı g e l i şi g ü zel kapısına b i r levha asıp bir o k u l yapamayız. O n u n 149


i ç i n öğretmen yeti ş i nceye de k bu işlerde d i k ka t l i o l m a k zo­ runluğundayız. Y a l n ı z Antalya ' n ı n duru m u n u düşündüğümüz i ç i n . orada o k u l açmak i ç i n önlem a l d ı k . Bir g ü n d ü z l ü öğretmen o k u l u yaptık. o n u n la birli kte orada yat ı l ı barına k örg ütü yaptı k . Bugün Anta lya ' n ı n gündüzlü öğ retmen o k u l u nda 1 9 öğrenci var­ dır, o k u ma ktad ı r ve gelecek yıl -Maarif E m i n i 'n i n yazanağından öğrendiğime göre- 40 öğ renci m i z b u l u naca k t ı r . Oradaki öğrenci gereksin mesi n i g ü ndüzlü o k u l larla karş ı l a ma k . öte yandan da öbür yatı l ı o k u l lardan öğrenci göndermek zoru ndayız . Eğer ge­ lecek y ı l başlang ıcında yeti ş i m (sta j ) gören öğretmen lerden artar ve yen i bir kurum kurabi lecek duruma gel i rse. bu kurumun ne· rede b u l u n ması gere kt i ğ i n i Ö ğ retim ve Eğitim Da i remiz bel i rleye­ cekti r. Ş i m d iden bu kon u i ç i n bir şey diyemem . Ya lnız k ızları · . mız. erkeklerimiz için ortao k u l l a r açam ıyoruz. Onun için bütü n ­ l e m e o k u l !arı a ç m a k zoru ndayız. B u n u n i ç i n gereken yönergeleri yerlerine gönderd i k . Meslek o k u l ları da acıyoruz. Bu raya gele­ cek öğrencileri de yetiştirmeye ca l ı şacaO ız. Dil öğretim i soru n u cok ca n l ı bir soru ndur. Bir yılda n beri Ö ğ reti m ve Eğitim Daire m i z b u n u n l a uğraşıyor. Ancak bu. cok l<olay bir soru n değ i ld i r. İ l k önce öğretmen so run u çı kar. on­ dan sonra yabancı d i l öğreti m yöntemi nasıl olaca ktır. o çıka ­ caktır. B u n u n için bu y ı l bir öğrence açacağız. Ancak bu. g ü n soru n u d eğ i ld i r. Bir kez öğretmen ister. Yabancı öğretmen g e ­ t i rd i k , b i r k a c o k u l a verd i k . bu y ı l son unda o yaba n c ı öğretmen · lerin yara rı o l u p o l madığ ı n ı i n celeyeceği z . Şimdi b u n u n la uğraşı­ yoruz. Arkadaş ı m ı z bir nokta daha söyled i ler. ded i ler k i : Ya l n ı z Fransızca okunması n . Almanca. İ ng i l izce d e okunsu n . O k u l l a r ı m ı z ı n b i r çokla r ı n d a İ ngi l izce. A l ma n ca o k u n ma kta ­ d ır. Anadolu l iseleri mizde olduğu g i bi İ sta n b u l l iseleri m i z i n pek 1 50


coğ u ndo do Almon (.. O , Fransızca, İ n g i l izce okun ma ktad ır. Şu de­ mek, öğrenci ler l n g i l izce. Almanca için de ayrı l m ışlard ı r . Sağl ı k b i l g i s i soru n u : Dem i n b i l g i n ize s u n d u m . Sağ l ı k i şleri Doi resi'ne önem veriyo ruz. Okulları mızda Sağ l ı k Bilgisi dersleri vardır. Bun ların genel b ici m d e düzeltil mesine çal ışıyoruz.

Efen d i m . bizde ortoöğreti m i k i türlü olur. Biri g ü ndüzl ü , öbü ­ rü yatılıd ı r. Gündüzlü öğ re n i m , Y ü kse k Kuru l u n uzun geçen y ı l k a b u l buyurmuş olduğunuz yasa ile pa rasızdır. B u n d a n ötürü herhangi bir öğren ci başvurursa. o rtaöğretlme g ü ndüzlü olarak olobll i r:lz. olmak olanağ ı m ız do vard ı r. Yat ı l ı öğrenc i için dem i n bilgin ize sundum, b u g ü n bu lunan yatı l ı öğrenci için , yat ı l ı örgütü­ m üz geçinge i le s ı n ı rlanm ıştır, daha çoğ u n u o lamayız. Y u rdun . gereksinmesi vard ı r. B u n u n için barınak düze n i kurdu k, b u n u n la i lg i l i bir yasa tasarısı sunduk. M i l l i Eğitim Yorkuru lu'ndodır. Bun­ dan dolayı önlem a l ı n m ıştır.»

1 51



Öğr etmen Okulları Ankara

Gazi

Musıafa Kema l

Okulu'nım 8 Ağustos 1 927'deki ninde yaptığı konuşma

Erkek

Öğretmen

remel atma töre­

«Sayın Baylar! Y u rd u m uzun pek çok d e rd i ve b i n b i r gerek­ semesi a rasında Tü rkiye M i l l i Eğiti m i n i n temel taş ı n ı o l uşt u ra­ cak olan i l k öğretmen o k u l u n u ya pmak Devlet ve H ü k ü met'in en öne m l i soru n u i d i . Bu yaşamsal soru n u n çözümü ve i l kokul öğret­ menlerini yetişt i recek yapıların b i ran önce y ü kselmesi yaşa msa l gereksinmeleri m i zdand i . C u m h u riyet H ü kü meti ' n i n üstlendiği b ü ­ t ü n işleri n çöz ü l mesi n i b i r an içi nde son uçlandırmak zord u . Anca k , öke l i ğ i (dehası) . gücü i l e h e r büyük işin cözges i n i bu ­ lan büyük C u m h u rbaşkan ı'mız Gazi M ustafa Kemal Paşa Haz­ retleriyle O'ıiun değerl i arkadaşları ve kendisinden cok g ü r l ü k ( feyiz) aldığımız Başba ka n ı m ı z i smet Paşa Hazretleri ve sayın a rkadaşla rı m . ö zel İ dareler geli rleri n i n yüzde on u n u bu işe ayırarak bu karşılanamaz zorl uğu çözd ü l e r ve bu o n u ra be n i eriştird i ler. Bu y ı l i ç i nde bundan başka Konya v e Balı kesir'de de b i re r öğretmen o k u l u n u n temel i n i atacağ ı m ızı u m uyoruz. Daha beş o k u l yapısı sona erm i ş o laca ktı r. Böylece bu beş yıl icinde Tü rkiye'de i l ko k u l öğ retmeni yetiştirme soru n u hemen çözü l m ü ş b u lu nacaktır. Burada bu durumu b i l d i ri rken öze l l i kle y u rdumuz­ da yönetici lerden va l i lerle bana destek olan arkadaşım Sayı n İ çişleri Baka n ı Cem i l (Uybadı n ) Beyefend i 'n i n adın ı sayg ı i l e v e i l g i l i arkadaşla rın c a n l a başla o l e n e l b i r l i ğ i ça l ışmaları n ı gön ü l borcu i le anarı m . Her konuda caba v e özverisi h e r zaman gö1 53


rü l en değerli ve sevg i l i ( a z i z ) T ü r k U l usu n u gön ü l borcu i l e a n ı m . sarı m . Bu a l ça kgön ü l l ü okula kendi od ları n ı n veri lmesine i zin veren büyü k v� aziz Onde ri miz Gazi M ustafa Kema l Paşa Haz· retler i ' n i k utsa ma ile sel ô mlarım . � '

1 54


TÜRK SPORU 3 Eylül 1927'de Spor kongresini açarken yap· tığı konuşma

«Soyın Arkodaşlor! Türkiye İ dman Cemiyetleri i tti fa k ı 1 927 y ı l ı kongresini acor­ ken onurl uyu m . Bu elverişli durumıo Y ü ksek Kuru l u n u zu ve k i ­ ş i l i ğ i n izde beli ren C u m h u riyet sporcu gençliği n i soyg ı i le selam ­ ları m . Tü rkiye sporc u l u ğ u b u döneme gelinceye dek çeş i t l i evre ler geçirmişt i r. i l k görünüş oloro k çevrese l ve bölgesel d u ru m larda çalışmasını gözlem leriz. C u m h u riyetimizin kuruluşundan sonra üstü n sevg i l i Dah i "m izden esinlenen b ü y ü k Başba ka n ı mız i smet Paşa Hazretleri . spor etki n l i ğ i n i n Federasyon ile örg ütlenmes i n i ve bir izlence a ltında etk i n l i k göstermesi n i istem işlerd i r . Bu iste k sonucudur k i , Federasyon kuru l m u ş ve sporc u l u ğ u m uz veri m l i b i r güç, bir yaşa m gücü göstererek gelişmeye doğru yürü m ü ş ­ tü r . Sporc u l u ğ u m u z gerek i çsel gerek yabancı k u l ü plerle i l işkile­ rinde her zamon boşarılorla yol o l m ıştır. Bu nede n le boşarı l t olan gençliği b i r daha sela mları m . Arkadaşla r ! Herha n g i b i r top l u m u n y a p ı s ı c ı l ı z o l u rsa . o top l u m u kesi n ­

l i k l e o lg u n l uğ a ermiş saya may ı z . Topl u m u m u z u n t ü m ü y l e olg u n 1 55


ıoşmosı ba k ı m ı n d a n sporu y u rd u n yaşa m s a l soru n la r ı n d a n b i r i soyarız. Tü rkiye C u m h u riyeti H ü k ü meti de u l usal yaşa m ı olan b u sorun karşısında üzerine d ü şe n ödevi hemen görmüş ve gereğ i n i . en büyük g ü ç l e yeri ne getirmiş ve geti rmekte b u l u n m uştur. B u d u rumdan son ra T ü r k sporc u l uğ u geçen y ı l lara oran la çok ba ­ şarı gösterm işt i r . Başarınız göğsü m üzü h a k l ı olarak övünçle

kabartm ıştır.

T ü rk gençl i ğ i n i n spor a l a n ı n da k i başarısında s ı k ıd ü zen li. ve bir d üzen l i l i k içinde emek harcaması da öne m l i bir etken o l m uştur. Bu kong re m i z bir çok i ş lerle, bu a rada M i l l i Eğiti m , Ordu ve Den izci l i k spor örg ütleriyle uı;iraşacağ ı i ç i n , geçen kongrelerden daha büyük bir önem taşır. Başarılar d i ler ve Onursal Başkan i s­ met Paş a Hazretleri adına kongreyi açarı m . »

1 56


1 928 ' de Milli Eğitimin Genel Durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 22 Nisan 1 928 tarihli oturumunda Bakanlık Geçingesi göriirü­ liirken yaptığı konurma « Herhang i bir sonat gereksi n mesi n i okul değ i l , tutu msa l cev ­ re doğ u rur. O ku l , gereksin meyi k ısa b i r zamanda ve en iyi b i ­ ci mde sağlamak i c i n çal ışır.• 11Soyın Boyl a r ! Yü ksek Kuru l u n uzun inceleme ve onayına sunulan 1 928 y ı l ı m i l l i e ğ i t i m gecingesi konusunda o c ı k l o m o yapmadan önce, m i l l i eğiti m i m iz i n genel d u ru m u n u ve M i l l i Eğitim Bo ko n l ığ ı 'no yükled i ğ i n i z ödevi n nasıl yapı ldığ ı n ı Y ü ksek Kuru l u n uza ve u l usa ocıklomok isteri m . B i r kuru m u n şi m d i lerdeki d u r u m u n u bütün ayrıntı larıyla, ş u deme k ki . n itel i k v e nicelik ba k ı m ı ndan gösterebi l mek i ç i n geçm iş y ı l larla karşı laştırmak zoru n l uğ u vard ı r. Ancak böyleced i r k i , du­ rum açıklığı ile gösteri lebi l i r. Yü ksek katın ızda bu karşılaştırmayı yapa rken ödevi n yapıldığına duyunc açıklığı içinde i n a n ıyoru m . Gözleri niz önünde hesaplar görü ndüğü zaman C u m h u riyet'in m i l l i eğ itim o l a n ı nda yu rdu mutlu bir gelişmeye eriştird i ğ i n i , i m ­ paratorl u k h ü k ü metlerin i n sovso klomolorı n ı ödü n leme konusun­ daki çabası n ı göreceğ iz; öte yandan u l usumuzun ti nsel gel işmesi konusunda geleceğe g üvenle bakabi leceğiz. Demokrat olan her devlet için en temelli ödev hiç kuşku yok ki, her yurttaş için ge­ reken en az eğitim ve bilgiyi sağlayacak ilköğretimi en kısa sü­ rede genelleştirmektlr. M i l l i Eğitim Bokon l ığ ı ' m ız. bu omaca ola1 57


b i l d ı g i nce h ız l a v a r m a y ı ç a l ı ş m a s ı n ı n i l k a m a c ı o l a ra k saptad ı . Oysa. i m pa r a t o r l u k , devlet icin en yeşamsa ı b i r e re k o i a n bu öde ­ v i savsa k la mıştı . Bu savsa klamay ı ived i l i k le karş ı l a m a k i c i n Cu m ­ h u riyet H ü kü meti ve ön c e l l eri m e n g e n i ş e m e k l e r k u l l a n m ışlar ve i l köğ retim alanında büyük bir gelişme sağ la mayı başarmışlarciir . Y ü ksek duyunçları nda bir i ç açıklığı doğ u rabilmek i ç i n , e lveri n iz­ le bu gel işmeyi saptayan sayıları kat ı n ıza sunay ı m .

OCRENCI VE OKUL SAVISINDA AIU'IŞ i l k Cumhuriyet yıl ında, demek. 1 923-24'de tüm kam usa l i l k · okul larım ızda öğ renci topla m ı 337.61 8 i d i . Bu y ı l , demek, 1 927-28 aers yıl ında bu say ı 423.263'e ulaşm ıştır. Demek dört y ı l önce­ sine oranla i l kokul öğ rencimiz % 26 ora n ı nda artmış b u l u n ­ ma ktadır. 1 923-24 yıl ında kamusal i l ko k u l la rı m ızın sayısı 4.no i d i . Bu y ı l 1 927-28 de 6.060'a varmıştır. Aradaki ayrımı oluştu­ ran 1290 okul küçümsenemeyecek bir çal ışman ın tan ığıdır. Bir yandan 4 yıl i çinde ulusumuz yurda 1 1 79 o k u l yapara k ve ona­ rara k a rmağan etmiştir. Okul ve öğrenci d u ru m u n u böylece açık­ lcdı ktan son ra y u rd u m uzun özveri l i ve çalışkan olan i l ko k u l öğ­ retmenleri n i n de d u ru m u n u a çı klayay ı m . i mparatorl u k dönem i n i n s ü rg i t savsa klad ığı genç öğretmen ordusu C u m h u riyet'i n kuru l uşundan sonra toplu msal yaşamdaki doğa l y eri n i al m ış bu l un maktad ı r. Y ü ksek Mecl isinizin kabul ettiği yasa larla öğretmen l i k bir meslek d u ru m u na gelmiş ve öğ ret­ menleri mizin gönencine yönel i k kararlarınız. öğretmen lerimizin ti nse l dayan ışmasını sağ lama konusunda C u m h u riyet H ü küme­ ti'nl n aldığı önlemlerled i r ki, i l kokul öğretmen liği göğsü m üzü ka­ bartacak bir yolda örgütlenmiştir. Arkadaşlar; bu yaptığımız işlerle kıvanabil i rsiniz.

Türkiye

M i l l i Eğitim Baka n ı olara k . yü ksek katın ızda ve u l u s önü nde ça· 1 58


cu k l a r ı n ı z ı bu ge n e ve se ç k i n öğ re t m e n a r k a d a ş la r ı m ı z ı n e l l e r i n e ç, üvenle verebi leceğ i n i z i b i l g i n ize sunarı m . Efendi ler! B u görü n ü ş

karşısında ruh ların ızda ortaya çı kan umut ve i ç oçı k l ı � ı n ı sön­ d ü rmeme k isteri m . Ancak. üstle n d i ğ i m ulus ödev i n i n ba na e m ­ rettiği b i r noktayı do yüksek katın ızda söylemek gereğ i n i duyu­ yoru m . Bu m u t l u gelişmeye karşın v a racağı m ız ere k uza ktad ır. Ö ğ­ ren i m cağında b u l u n u p da okutamad ığımız ve kend ileri n i okut­ turma k için her gün yakam ıza sarı lan çocukl a rın sayısı yu karıd a okutobildiğ i m izi a n lattı klarımd a n çok. pek çoktur. Tü rkiye C u m ­ h u riyeti H ü k ümeti her köyde b i r öğretmen bulunduruncayo d e k bu ereğ i uza k tan ıyaca k ve kesen kes bu ereğe varma k için ola­ ğan üstü çalışaca ktı r Bir gün Büyük Millet Meclisi karşısında, herhangi bir Milli Eğitim Bakanı zorunlu öğrenim çağında bulu· .

nan çocuklanmızm hepsini okutmakta olduğunu ve her köyde okul ve öğretmen bulunduğunu söylemek mutluluğuna kavuşursa, a

zaman Cumhuriyet ilköğretimde çizmiş olduğu ereğe varmış

olacakt.r. Ben bu m�u ardılımı şimdiden gözlerimin karşısında görüyorum. Onun sevinçli ve akyazılı mutluluğunu görüyorum. Şu demek efendi ler; bu ereği uzak görmüyorum . Cünkü Türk köylüsü. Tü rk ha lk ı öylesine d i rl l m l ş ve öylesine aya klan m ıştı r

k i , onun yaşam i steye n , o n u n o k u m a k i steyen çocuğ u n u b i r an önce okutma ktan h içbir h ü kü met. h i cbir Milli Eğitim Ba kan ı ka­ çınamayacaktır. Bu. öyle bi r u l usal boyun borcu olm uştur ki, o boyun borcunu yeri ne geti rmekten çek i n me ola mayaca ktır. O n u n i ç i n burada yine C u m h u riyet'i ve o n u n

get i rd i kleri i le büyük

uzamlorı ( mesafeleri ) ya kın zamanda olan u l usumu ve Cumhuri ­ yet'in Sayın v e Sevg l l i Ku rucusun u v e K u rucuları n ı sayg ı i le b u u l us k ü rsüsünd e n sel ô mlar v e b u n u . kutsal b i r ödevi yeri ne ge­ tirircesine. gön l ü m derin say g ı i le dolu olara k pekişti r i r i m

.

1 59


Dev r i m yapa n . b i rço k es k i k u r u m ve

g e l e n ek l e r d e n

s ı y rı l m a k

çaba s ı n ı gösteren u l usumuzu az za manda bu omaca erd i recek i l k koşu l . meslek b i l g i leriyle kuşa n m ı ş öğretmen yeti ştir

�tir.

Aldığ ı m ı z önlemle rle bu durum düzen len m i ş ve e n çok on yıl içinde öğren i m çağ ında b u l u n a n .tüm Tü rk çocu klarını okutaca k öğretmenleri m i z i yetişti rmek olanağı hazırl a n m ıştır. S ı rası ge­ l i nce bu önlemleri b i l g i n ize su nacağ ı m . Y a l n ı z 1 924 y ı l ında 2846 öğretmen o k u l u ç ı k ışlısı b u l u n a n m i l l i eğ itim örg ü t ü m ü z ü n bu y ı l 4851 öğretmen okulu ç ı k ı ş l ı öğretmen i b u l un d u ğ u n u b i l d i r· mekle 4 y ı l içinde alınan uzo m ı b i l g i n i ze s u n m u ş ol uyoru m . Arkadaşlar! Böyle meslek b i l g i leri y(e kuşa n m ı ş öğ retmen c k u l u c ı k ı ş l ı s ı öğretmenler yetişinceye dek, e l i m izde b u l u nan öğelerden yara rl a n m a k ve b i r on önce daha çok öğre tmen kazan­ ma k için a l d ı ğ ı m ı z önlem leri de açı klayay ı m : Eldeki öğretmenlerin meslek bilgi leri n i pe kişti rmek için 1 1 yerde öğ renceler açtı k. ö te yandan i l köğreti m iziencesi n i n amaçladığı ereğ i elde etmek i cin 24 öğrence a çt ı k ; 3. 1 56 öğ retmen i bu izlencelerden geçirdi k ve b u n larla e l i m izdeki ögeleri tinsel ve mesleksel

b i l g i lerle ku­

şa n d ı rd ı k . ö te yandan i l ko k u l öğretmenleri n i s ü rg i t denetleyen ve onlara meslek yaşa m ında k ılavuz olan i l köğreti m denetmen­ l ii:i i n i bir özel meslek d u ru m u n a dönüştürere k ken d i leri n i n ger­ çe k birer doğru yol gösterici olmalarını sağ lamak i ç i n b i ri S i · vas'ta. ö b ü r ü Ankara 'da o l m a k üzere i ki i l köğreti m denetmen leri öğrencesi act ı k 1 ve 1 77 a rkadaşı gereken bicimde kuşan d ı rd ı k ve bun ları görevleri başına gönderd i kten son ra s ü rg i t denetled i k ; yeterl i . b i lg i l i ü statlorımızı n . eğ itimcileri m izin yapıtları n ı b u n lara

ı ı 1 9 2 7 Temm u z ayı nda S t \·as ' t a aç ı l an

na.

Kayse ri ' nin

Zlncidere

kOyünde

bir

aylık · İ lk.tedrisat Müfettişl eri K u rs u •

öksüz:

yurdu

Oğretmeni

i ken

kaulmış.

oradan çok yararlanmıştım. Bir kaç ay sonra da Bakan Mustafa Necati"den. k i ­ taplığı mın i l k manl

k i tabıydı.

1 60

te me l

taşı o l a

n

.

çok

değerli

b i r kitap almışt ı m . Bu. Avni IBaş­

Bey' i n John Dewey'den d i l i m ize çe v i rdi ki ·DEMOK RASi I M . R . inan ı .

VE

TERBiYE·


k ı lavuz olaca k bi r bi cimde d u ze n le y i p bas.t ı ra ra k g o n d e rd ı k . O k u l ­ larım ızı denetleyen Ö !'.j ret i m v e E ğ i t i m k u r u l u üyeleriyle g e n e l denetme rİ lerin yoza n o k larına göre bu a l d ığ ı m ız önlemlerin bizi c maca yaklaştırd ı ğ ı n ı görd ü k . Görev l i herhangi bir çocuk babası. yü ksek kuru l u n uzdan herhangi bir a rkadaş l l kokulları m ıza gide­ rek bu durumu eylemli olara k da görü r ve öğ reti m alan ında yön · tem bak ı m ı n dan elde edilen gel işmeyi izlerler. Ö ğ reti m i n n itel i k ba k ı m ından gelişmesi anca k gözlem lerle desteklenebi l i r. Gecen yıl Ö ğreti m ve Eğitim K u r u ı u · n co yapılan ve şimdi de uyg u l a n m a kta bulunan i l kokul izlenceleri n i n uyg u ­ lamadaki mutlu son uçlarını eylem l i olara k görd ü ğ ü m üzü de b i l ­ g i n ize sunar v e bu rada ödevleri n i b ü y ü k bir tinse l t a t (manevi zev k) içi nde özgeci ve özveri iie yapan i l ko k u l öğ retmenleri n i ve denetmenleri n i sayg ı i le a n mayı b i r ödev soyarım. (Alkışlar) i l kokullara özg ü ödeneğ i n ve b u n u n la i l g i l i olan verg i lerin gereksemeleri karş ılayabi lece k b i r d u ruma dön üştü rü l mesi ko­ n usunda bu yıl a l ınması gere ken çok temel l i ön lemlerin y ü ksek kuru l u n uza s u n u laca ğ ı n ı u muyoru m . i l kokul öğretmenlerimizin yerine getirme kte oldukları ödev i t ü m üy le açı klaya b i l m e k için b i raz da h a l k o ku l larım ızdan ve h a l k konferanslarımızdan söz edeyi m . Ö ğ retmenlerimiz g ündüzleri ödevleri n i yaptı ktan sonra. geceleri de okuma yazma b i l meyen ve öğre n i m çağ ı n ı geçirmiş olan h a l k ı n okutulmasıyla ödevlen­ diri l m i ştir. Bu konu için geçingem ize 1 2 .000 l i ra kon m u ş ve Ö zel İ dare geçingelerinden 1 00.000 l i ra h a l k okul l a rı ödeneği olara k sa ğla n m ıştı . .Bun larla 1 00 h a l k o k u l u a ç ı l m ı ş v e buralarda 45.000 genç toplanabi lmiştir. Cumh uriyet. öğ re n i m cağ ı n ı geçirmiş olan ve b i r mesleğe g i rm i ş bulunan bu genelerin gerek yurttaşl ı k ödevleri konusu n ­ d a k i eksi k bilgi leri n i v e gerek g i rd i kleri meslekler i ç i n gereken 161


o k u ma -yazma ·ve hesa p bi lg i leri n i soğlama k a macıyla a l d ı ğ ı ön lemlerde başarı l ı olmuştur sayıloblllr.

bu

""

Gece okullarında o kutomod ı klarımızı konferanslara toplayara k yurt ve ulus ödevlerinin öğreti lmesine çalışılmış ve böylece genç öğretmen ordusu açtığ ı seferberli kte kendisine en büyük başarı sağlamıştır. Gelecek yıl bu halk dersli kleri n i n genişletil · mesi için önlemler a l ı n m ış v e bu konuda gerekli yönergeler Maa­ rif E m i n l i kleri mize veri lmiş ve özel İdare bütçe leri ona göre dü­ zenleti l m iştir. Bu önüm üzdeki yıl i çinde halk okulları için ayrıca kitaplar ve derg i ler de yayımlayacağ ız. i l kokul öğretmen leri n i n ve i l kokulları n durumlarını katı n ıza sunarken, kuşkusuz anın ızda kolon bir sorundan söz etmek zo­ runluğunu duyuyoru m . O do vaktiyle hepim izin gön ü l leri n i üzün­ tüler içinde bıra kan öksüz yurtlarıdır. C u m h u riyet H ü k ü meti bu öksüz yuva larına, bu şehit yavru larına yurt olan okulları düzen ­ lemiştir. Artı k öksüz evi kalmamış. öksüz yurtları kent yatı oku l­ larına dön üştürü l m ü ştür. Ve burada okuyan, beslenen çocukla­ rımızın baba l ı ğ ı n ı ulus üstlenmiştir. Öksüz yurtları kent yatı okullarına dönüştürü ldü kten son ra içinde g ü rbüz, can l ı ve babasının ulus olduğunu an layan soylu şehit çocukla rı n ı n kald ıkları yerler o l muştur. Son lstonbu l yolcu· lu()umdo bu okulların bir iki tanesini gezd i m . Güvence veri ri m ki, yaşamda o n a v e babası o l a n h i çbir çocu k böylesine seve­ cenlik ve sevgi i le büyütü lemez. Anne sevecenliğine, ulus seve­ cen liğinin üstün olduğunu görmekten doğan sevinci, yüksek ka­ tın ızda dile getirirken , şehit çocuklarının ve kimsesiz çocukla­ rım ızın neşe ve sevgi saçan bakışlarını bir an karşınızda y°'°tır· san ız ödevimizi ne den l i sevecenlik ve çaba i le yoptıl)ımızı ve bun lara bakan a rkadaşları m ızın ne den l i büyü k bir sevgi i le bu yavru ları koruduklarına değer biçebilirsiniz. 1 62


Gecen y ı l Y ü kse k l< u r u l u n uz u n ona y la d ı ğ ı b i r öden e k l e a c ı ­ l a n ön leyi mevi (prevantoryu m ) . tasarladı ğ ı m ı z bi çi mde yerine g e ­ tirmekle yükü m l ü o l d u ğ u i ş i hakkıyla yapmışt ı r . 1 94 şeh i t çocu ğ u verem teh l i kesinden kurtarı l m ıştır. Ö n leyimev i n i n bug ü n künden daha çok öğrenci ve öğretmen alabi lecek biçimde genişleti lmesi için gereken ödenek Y ü kse k Kurulun uza öneri l m iştir. B u n u n , ko­ n u ld u ğ u a maçtan yana k u l l a n ı lacağ ına güvenebi l i rsiniz.

ö()RETM EN GEREKSiNiMi Y u karıda �retmen örgütünden söz edeceğ i m i söylemiştim . Ş i m d i o ödevi yeri ne geti riyorum . Y ü ksek b i lg i n i z içinded i r ki, i l köğret i m i n sağ lanması ve milli eğ ı ti m i m izin i lerlemesi soru n u öğretmen yetiştirmek i ş i n e bağlıdır. O n u n i ç i n i l ko k u l öğret­ men l i ğ i ve uzman l ığa i l işkin olan meslek öğretmen l iğ i için ge­ reken örg ü t lemeyi Y ü ksek Kuru•un uzda n rica etmiş ve gereken ödeneği istemişti m . Bu ödenek gereğ i g i b i k u l l a n ı l m ı ş ve a ç ı l ­ m a s ı gere ken k u r u m l a r açılara k işlemeye geçiri l m iştir. Bu amaç­ lar için ben i ödevlend i rd i ğ i n i z kon u ların son uçları n ı b i l g i n ize sun ­ mak istiyoru m . Yü ksek Kurulunuzun kabul ettiği 1 927 y ı l ı geçi nge­ sine göre öğ retmen o k u l la rı n ı n hemen açıl ması ve müzi k öğret­ men o k u l u i le, beden eğ i t i m i öğretmen o k u l u n u n ve eldeki öğ ret­ men okullarının d üzen len mesi ve yoğ u n laştırıl ması buyuru l m uştu . Bu ödev yeri ne getiri l m i şt i r. 1 923-1 924 y ı l ı nda öğretmen o k u l ları­ mızda 2.528 öğrenci va rken 1 928 y ı l ında bu tutar 5.1 51 'e eriş­ m i şt i r. Böylece öğretmen adayı öğrencimiz bir kattan çok a rtmış­ tır. Ayn ı geçinge ile b i r kat a rtışı sağ lama k i ç i n, öğretmen o k u l ­ lanmız düzen len i p yoğ u n laştırılmış v e öğretmen lerimizin ders saatleri uyg u n b i r düzen l i biçime kon m u şt u r. Arkadaşlar! B i r � retme n i n bir köyde veya küçü k bir kentte yayacağı düşün lerle, okutacağı çocuklarla yapaca!}ı etki d i k kate 1 63


bu a r tı ş ı n de ğ e r i a n l a ş ı l ı r. B i r y a n da n da y a t ı l ı öğretmen okulla r ımız yan ı nda g ü ndüzlü öğretmen okulları açı l m ı ş �Da ·

a l ı n ı rsa

rüşşafa ka gibi tarihse l bir kuru m u m uzda ayrıca bir öğretmen sı­ nıfı kuru l muştur. Bundan başka, ana ve orta öğ retmen okulları Ankaro'da açılm ıştır. Her an dikkatinize hazır olan bu i ki oku l u ­ muz i ç i n bi r tek sözcük eklemeyeceğ i m . Köy öğretmen okulla rı do biri Kayseri'de, öbürü Den izli 'de olmak üzere a ç ı l mıştır. Her ikisi de yetkin leşmeye doğru g itmekted ir. M ü z i k Öğretmen Oku· l u 'muzun göstermekte olduğu i lerleme ve orada yetişmekte olan gençleri mizin durumu övünçle bel i rti lecek biçimdedi r. Beden eği ­ t i m i öğretmen okul um uz da biri kız. öbürü e rkek olmak üzere i k i lsveç'li u z m a n yöneti m i nde ödevi n i yıı p ma ktodır. Geçen y ı l b u k u ru m u m uzdan ç ı kan öğretmen leri mizin okullarım ızda ortaya koyd u kları ya pıtlar teşekküre değerd i r. Bu kuru m u m uzun ge· lişmesine ve her i l imiz merkezinde bir beden eğ itimi so lonu aç­ maya gereken önem veri l m i ş ve gereken önlem ler a l ı n mıştır. M ü ­ ziğin ve beden e!':)itim i n i n bu yüzyılda yapmakta olduğu ödev d i k kate a l ı n ı rsa bu okul lara vermekte olduğum uz değer o rtaya çı kar. Yü ksek Kuru l u n uzun onayladı ğ ı yüzde onlar yasası i le öğret­ men okulları m ızın yapı ve döşemleri (tesisatı) d üzen len miş ve bi­ tirilmiştir. Bu yasa n ı n çı kmasından şimdiye dek 3.210.000 l i ra sağ ­ lanmış ve bunlarla eldeki öğ retmen okulları düzen len i p ders araç­ l a rı sağlanmakla b i rli kte S ivas. lzmi r, Adana öğretmen okulları ­ m ıza pavyonlar eklenmiş, An kara Gazi Mustafa Kemal Büyü k Ôğ · retmen Okulu ile M üzi k Öğretmen Okulunun2 yapı mına başlan ­ m ıştı r. Önümüzdeki y ı l sağlayacağımız ödeneğe göre yasaca yap­ mayı üstlend iğimiz kurumların bir bölüm yapım ı do sağlanmış olacaktır. 21

Bugünkü Gazi Eği tim En81itü�ü

1 64

i le

Konservaıuar.


Bu kon u ları b i l g i n ize s u n d u ktan son ra . b i r noktayı Y ü kse k K u rulun uza açı klamaya geçeb i l i ri m . Yü kse k kurulun uzun çıkar­ dıQı yasalarla öğretim araçları iyileşen ve yapı durumları d üzen ­ lenen öğretmen okullarım ızda öğrenci leri m izln hem bilgileri , hem meslek sevgi ve tutkusu çok g ü çlenm iştir. Gençler ba ka n l ı ğ ı n

önerdiği yerlere, her neresi olursa olsu n , büyü k bir içten istek ve sevg i i le gidiyorlar. bilineli bir içten istek ve sevgi ile hoca l ı k ödevlerin i yapıyorla r. Gecen yıl görevlere atanan gençlere ödev ­ leri üzerindeki duyg u lan maları n ı ve bir zorlukla karşılaşıp kar­ şı laşmad ıkları n ı sordum. Hepsi yurdun her köşesinde en büy ü k b i r kesin dayancıa çal ıştıkların ı gösteri r yanıtlar verdi ler. Bütün bunlar öğretmen okulları n ın tinsel yaşa m ı nda vücuda gelmiş bu­ lunan yetkinllğin son u çlarıdır. Öğretmen okullarımızın öğretim olanındaki bu güçlü gelişme ile birl i kte öğretmen adaylarımızın ruhlarındaki coşku ve gön ü l gücü n ü . y u rda ve h a l ka karşı taşı ­ d ıkları derin bağ l ı l ı k v e tutkuları n ı Yü kse k Kurulunuzun bilgisine sunarke n , ayrıca bir duyunç tad ı duyduğumu do ekleri m . i lköğretimde olduğu g i b i , ortaöğreti m olanında d o büy ü k bir gelişme görmekteyiz. 1 923-24 y ı l ında , o zaman M i lli Eğitim Bakan l ı ğ ı yönetiminde bulunan askeri l iselerin öğrenci leri çıkarıl­ d ı ktan son ra . liselerim izde 2.677 öğrenci vard ı . Bu yıl, 1 927-28 ders y ı l ında ise bu sayı 7 .386'ya varm ıştır. Buna göre % 160 ora n ı nda. demek, bir buçuk katından daha çok bir artış vard ı r. Ortaokullara geli nce, 1 923-24 y ı l ında bu okulların öğrenci sayısı 2.455 id i . Bu yıl, 1 927-28 de ise 10.433 olmuştur. Dernek ki, bun ­ dan 4 y ı l öncesine oranla b u okulların öğrencisi 4 katından daha çok artmıştır Bu artışa karşın , ortaokul ve lise öğretim i için Ba ­ kan l ı ğ ı m ız 4 yıl önceki ödenekten daha çok ödenek olmamış. y i n e o tu ta r l a işleri yöneterek bu durumu sağla maya çal ışmış­ t ı r . Doğald ı r k i . bu d u ru m u n sağ l a n ması i ç i n okullar bir oraya topl a n ı p

y�un loşt ı r ı l m ı ş ve

öğretmen leri m i z i n ders saatleri 1 65


d üzen len m i ş ; kısacası ve rilen para kuruşu kuruşuna, konduğu yerden yana k u l l a n ı l m ıştır. Bu sayılar Y ü kse k K u r u l u n uzun gö· zünden yurd u n eğitim konusuna olan düşkünlüğü 1:J n ıtloyoca k 1 mutlu belgelerdir. Bu okul ları n i te l i k ba k ı m ı ndan do geliştirmek için çaba har­ cama ktayız. Yurd u n aydın ta k ı m ı n ı yetişti recek olan bu okullar­ daki öğretimin, gençlerin olaylar üzerinde düşünebilecek ve bu olaylar karşısında nasıl davranmak gerekeceğini kendi kendine belirleyecek yetenek sahibi olarak yetişmesini sağlayacak nite­ _l lkte olması için önlemler aldık . Gençleri mizin ön lerine kon ulan sorunları çözü m lemek i ç i n kend i lerinde a raştı rma ve incelemşj:)zle m i n i n uyanması n ı . okulda ve dışa rda yaşa m ı n çeşit çeşit olayları karşısında kendi rastla· yocoklorı soru n la r ı . elde edece kleri oroclorlo soruşturma ve de­ nemeye a l ı şt ı rı l m a l a r ı n ı . ken d i lerinde okuma tad ı n ı n , çöz ü m leme ve eleştirme yeteneğ i n i n gelişmes i n i , yapılan öğret i m i n Türkiye eksen i çevresinde geçmes i n i , genel ve i nsanla i l g i l i soru n la rda Türkiye'yi nasıl i l g i le n d i rmekte olduğu üzerinde bel l i ve tanıtlon · m ı ş bilg i ler ed i n meleri n i istiyoruz. K ısacası. edilgin b i r öğret i m yönte m i yerine, etki n b i r öğretim b i ç i m i konması v e kişise l co ­ l :şmalorı a rtıran bu yönte m i n ka bulü Baka n l ı ğ ı n e n kesin b i r e ğ i t i m v e öğretim a macıdır. O k u l larımızın bu n oktaya doğru g it­ mesi i çin e l i m izden gelen bütün gücümüzü kullanma ktayız. An­ ca k, bu ba kımdan önümüze ç ıkan bir ta k ı m zorl u klar da vard ı r. B i r kez. o k u l larım ızdan b i r böl ü m ü yapı ve öğ reti m a ra çları ba­ k ı m ından ta mamlan mayı gereksinmekted i r. Ö te yandan daha g ü çl ü l ise öğretmen i sağ lamak için kend i leri n i n özdeksel durum­ larını gönendirerek yaşamları n ı d üzen lemek zoru n l uğundayız. Ö ğ ­ ret i m ögelerin i pekiştirmek için her y ı l Avru pa'ya olabildiğince çok öğrenci gönderiyoruzl . Düzen lemekte olduğu m u z Orta Ö ğ retmen

ll

1 930 rt'n c i

dıı.

o

yoksunluk , . " s ı k ı n t ı yıll..rındıı . n ufusuna oran la. A l ınanya"da öğ· � n çol< olan yaba n c ı ülke T u rk i yc i d i . t �f R i n Bn l

sar"'


Okulu yard ı m ı ile orta ve öğretmen okullarımızın öğreti m öge­ leri n i çoğaltmaya ve pekişti rmeye ça lışıyoruz. lstanbul Ü n iversı­ tesl 'nin g ünden güne daha güçlü bir yolda yetiştireceğ i çıkışlt­ lorı n ı n öğ retmen l i k o lan ı ndaki h izmetle ri n i bekliyoruz. Ôj:iretim bosomoklon bir bütündür. Herhangi bir basamak gelişmeden yoksun kal ırsa milli eğitim yaşam ında kötü etki ya­ pa r. Onun için ilk. orta ve yü ksek öğretim birbirine çok baj:ilıdır. Derli toplu ve güçlü bir biçimde yü ksek öğrenimini bitiren a rka- . daşlorımız meslek yaşa m ı mızda daha cok ölçüde yer almadıkça l ise ve öğretmen okullarımızın duru m u sağlamca düzen len miş sayılamaz. Onun için yü ksek bilg i l i öğretmen yetişt i rmek üzere aldığımız önlemleri pekiştiriyor, artı rıyoruz.

M ESLEK OKULLAR! Geçen yıl Yü ksek Kurulunuzun bilgisine sunduğum g i b i M i l­ li Eğitim Ba kanlığınız meslek öğretim iyle de uğraşmak zoru n ­ luğunda i d i . Yurdun küçük sanayi adam ları n ı yetişt i rmek, aydı n işçl leri , aydın sanat adamları n ı biran önce yurdun bağnna at­ mak için meslek okullarını bir izlence içinde hemen düzenlemek ve a rtı rmak zorunluğu vard ı . Bu durumu düzenlemek ve meslek okulları bakımından mllli eğiti m i m izin g idece!)i yön ü bel i rlemek ve saptamak üzere Belçi ka'dan geti rdiğimiz uzman Prof. Omer Buyse y u rdumuzu gezip okullarım ızı görere k yazanağ ı n ı verd i . B u yazana k Maarif Veka leti Mecmuası i l e yayım lan m ıştır. Ba­ kan l ığ ım ı z bu yazanağı olduğu gibi uygulamayı ve bu kon u için birçok uzmanlar, öğretmenler ça!)ı rmoyı i l ke olarak beni mse­ miştir. Ve bu kon u ları sağlama k için de ayrıca bir para gerek­ sed iğini bilgin ize sunara k gereken ödeneOi istemiştir. 1 67


Y a k ı n d a Y u kse k K u r u l u n u za b u n u n l a i l g i l i yasa tasa r ı s ı ge­ lece k ve M i l l i Eğitim Bakan l ı ğ ı bu y ı l bu i şe başla m ış olacaktır. Şimd iye dek uzman ı n verdiği yaza naklar içinde, e l i � bulunan 4 orta ticaret oku l u n u düzenled i k . Sanat okullarına gereken yö­ nergeleri verd i k . G ü nd üzleri n i ticaret yaşa m ıyla geçiren lere , · a k­ şamla rı elveri ş l i zaman larında gereken bilgl leri verecek ve on­ ları işlerinde daha güçlü bir d u ruma geti rece k öğrenceler ac­ tık. Bu öğrenceler 1 2 yerded i r ve 493 öğ ren cisi vard ı r . Gecen yıl da Y ü ksek K u r u l u n uzun bilg isine sunduğum g i b i , meslek ok ul ları açmak d ü ş ü n ü Türkiye'de cok esk i d i r. B u n a ka r­ şın ne ticaret. ne sanat o k u l l a r ı m ızdan isted i ğ i m izce veri m elde edilemem i ştir. Uzman b u n u n için i k i önemli neden i leri sürd ü : Biri. acılan meslek o k u l larına gereken koşullar sağla n m a m ıştır. Ş u deme k , bir yandan tekn i k öğ retim yaptırabi lecek öğretmen yetiştirilmemiş, öte yandan bir meslek okuluna gereken a raçlar coğ u kez sağ lan mam ı ştır. i ki n c i s i . bu o k u l l a rla tutu msal cevre arasında h i çb i r bağlantı sağ lanmamıştır. Kab u l buyurursu n u z k i . herhangi bir sa n at g erek s inm esini o ku.' d eğ tt , tutumsal çevre doğurur. Okul o gereksinmeyi kısa bir zamanda ve en iyi bir biçimde sağlamak i çin ça l ı ş ır. Geçmişteki t ü m g i ri ş i m leri son u çsuz b ı ra kan bu i k i noktayı sürg i t gözönü n ­ de b u l u n d u rarak işe başl ıyoruz. Meslek o k u l larına öğretmen ye ­

tişti rmek için Avrupa 'ya gecen y ı l çok öğrenci gönderd i k . Sanat v e tica ret o k u l larımız i ç i n kitaplar hazırlama kta v e d i ­ l i m ize cev i rtmekteyiz. iş ü nive rs i tesi i le polltekniğln t emel le r ini bu yıl Ankara'da atmayı başarablllrsek Yüksek Meclisiniz güzel yurdumuzda yeni bir yaşam ve sanat anıtı yaratmış o la ca k tı r. Bu yıl içinde dokumacı l ı k ve k i mya sanatları o k u l u m u zu da u z ­ m a n ın çizd i ğ i tasarılar i ç i nde yapt ı racağ ız. 1 68


Meslek o k u l ları konusunda yazg ı m ız ı b u y u k profesörun gö­ rüşleri ne bağlamak ve o n u n çizd i ğ i izlenceyi uyg u lamakla, Ba­ kan l ı k ödevini hakk ıyla yopacoğı kan ısındad ır. Gerçe kleri olduğu g i b i ben i msemek ve bilmed i ğ i m i z sorunlar ü zerinde görüşler top­ lama k her i ş oda m ı için i l ke olmalıd ır. Uzman l ığa değer vermek ve uzmanların çizd i kleri izlenceleri olduğu g i b i uyg u lamak o m a ­ ca varmak için yü rüyeceği m iz en sağ lam yoldur. Bu yolda yürü­ yoruz ve yürüyeceğ iz. i ki y ı l önce kab u l ettiğ i n i z cMoorif Teş k i lôtı Kon u n u » i le oluşturduğunuz örgüt, ödev i n i kavramış olara k bütün gücüyle emek harcama ktad ır. Ö ğ reti m ve Eğitim Dairemiz genel eğ itim so ru n l a rı ü zeri nde bakan l ı ğ ı m ızın en güç lü b i r b i l i msel danışma kuru l u o l m u ştur. Hepin i z kabul eders i n i z ki, m i l l i eğ itim soru n u boştan sona d e k b i r b i l i m v e uzma n l ı k so ru n ud u r. M i lli eğitim de atı laca k her adım i n celemeyi, denemeyi ve ayı rdetmeyi gereksi ­ n i r. O n u n i çi n d i r k i , herha ngi b i r M i l l i Eğitim Baka n ı böyle bir takı ma daya n madı kça başa rı l ı ola maz. Genel eğitim sorunlann­ daneşmasız hiçbir karar vennemek ve her zaman en genç öğ­ retmenden en büyük üstatlara dek bütün meslektaşlanmızın gö·

da

rüşlerini toplamak temel ilkelerimlzdendlr ve bu ilkeler içinde yürümekteyiz. B u yı l içinde öğ retim ve yöneti m denetmen leri m i z aracı l ı ğ ı i l e o k u l larımız denetletti ri l m i ş v e sağ l ı k işleri ö rg ütümüz a ra c ı ­ l ı ğ ı y l a do okulları m ı z ı n sağ l ı k d u ru m ları sürekli b i r gözetim a l ­ tında b u l u n d uru l m uştur. Aldığım yazanaklor u m u t vericid i r.

Okullarımızda öğretime önem vermekle birli kte gençler i m i z i n beden g ü çleri n i artırmak v e askerl i k b i l g i ve yetenekleri n i yük­ se ltmek i l e de uğraşt ı k . Bunun için M i l li Savunma Ba kanl ı ğ ı ve Genelkurmay i le elete vererek l iseleri m izde ve öğretmen okulları m ı zda yeni kuşağa bu bilg i leri verd i k . i zc i l i k işlerine önem 1 69


vermekteyiz. Cılız, hastalıklı, gevşek, yavaş, işgörmez blrey.• erclen olufon bir toplum yerine u yanık, çalışkan, atılgan ve tuttuOunu koparır gençler yetlftlnnek için çnl.fıyoruz. (Alkışl_gı:},-

Gere k bu konuda ça l ışa n asker a rkadaşları m ızın ve gerekse öğrencileri m izin çalışmaları teşekküre çok dei:ier. Yazı n askerli k toplo naklarında ( ka m plarında) çad ı r altında sil ô hlorıyla ça l ışan bu gençl i i:i i n görünüşü gerçekten k ıvançla göi:iüs kaba rtacak öl­ çüde umut vericidir. i zci l i k örg ütleriyle. okul dışındaki gençlerin de bu yaşayışa g i rmeleri n i sai:ilayacağ ız. B u n u n la i l g i l i yasa ta ­ sarısı i l g i l i yarkuru l lo rında i n celen m i ş ve Y ü ksek Kurulun uza su­ n u l ma k üzere bu l u n m uştu r. Geçen yıl Yü ksek K u ru l u n uza Fındı k l ı Soroy ı'no toşıtılmış olan Güzel Sonatlar O k u l u 'n u n gelişmesi için yapacağımız ça ­ lışmaları bilgi olara k s u n m uştum . Bug ü n Güzel Sanatlar O k u l u yen i yapısında en çai:icıl bir biçimde kurulm uştu r. Güzel Sanat­ lar M i ma rl ı k Kolu n u n düzenlen mesi ve gelişmesi için olabilen ça l ışmayı yapmak kesin dayancındayız. Ba ka n l ı ğ ı n m i ma rl ı k uz­ m a n ı n ı bu kolu n düzenlen mesi ve düzeltilmesi konusunda da­ n ı şman olarak çal ıştı rıyoruz. Avusturya'dan get i rd i i:i i m i z süs­ leme sanatları uzmanlarından yara rlan ıyoruz. G üzel sanatların e l sanatlarına uyg u l a n masına ve halkın g üzel l i k ei:ilti m i n l n geliş­ mesine h izmet edecek olan süsleme sanatları konusunda b u kol u n çok büyü k h izmeti o lacaO ı n a . tutu msal alanda bi le k i m i u lu sa l sanatların gel işmesine h izmet eyleyecei:ii kan ı s ında bulu­ n u yoruz.

YAYIN iŞLERi

/ '

Bu yılki geçingede 25.000 l i ra okul kitapları döner sermayesi. 25.000 l i ra da b i l im se l yayı n döner sermayesi vard ı . Bunun d ı ­ ş ı n d a Ö ğreti m v e Eğitim Kuru l u işleri ne ayrılan 25.000 l i ra daha 1 70


vard ı . Gerek b u n larla, gere k Devlet Bası mevi döner sermayesi· nln yard ı m ıyla 1 25 yapıt bastırd ı k . Bu yapıtların bir böl ü m ü doğ· rudan d�ruya öi:)retmenlerin meslek bilgileri n i pekiştirecek ya­ p ıtlardır. Bir böl ü m ü basımcı ların basmad ı kları lise i ki nc i dönem ya do öğretmen oku lları son s ı n ı fları n ı n k i taplarıd ı r. Bir bölü m ü de doğrudan doğruya b i l i m kitaplarıd ır. Yayın döner sermaye­ sinden basılan kita pların sayısı 88.779 ve satılan kitapların sa­ yısı 43.51 2'd i r. Okul kitaplarından 1 23.805 kita p basılmış ve 73.497 si satı l mıştır. Bu sayılar Yü ksek Kuru l unuzun ön ü n d e bu o landa ne yap· tığımızı göstermek için yeterl i d i r sanıyoru m . Yay ı m lad ı ğ ı m ı z ki· topların her ay dizi n i n i Devlet Bas ımevi hazırlama kta ve ayrıca gazetelerle de d u y uru yapma ktad ır. Gecen yıl basılacağ ı n ı söy­ led i ğ i m Tü rk LOgatı n r n (Sözl ü k) i l k ci l di de yarılanm ıştır. Tü rkiye M i l li Eğitim Ba kan l ı ğ ı'nın yu rtta bilim yaşa m ı n ı n ge ­ l i şmesi ve Tü rkce'mizin öteki i leri u l usların d i l leri ölçüsünde ge­ niş ve zen g i n yapıtlara iye ( m a l i k ) ol ması için gereken önlem leri a l m a k en teme l l i ödevi di r. B u ödev gene l l i kle öğretim işine de bağl ı d ı r. Okullarımızın gelişmesi öğretmen leri m i zin düzeyce yük· selmesine bağ l ıd ı r. Ö ğ retmen lerim izin d ü zeyce yü ksel mesi ise. onlara o kuyacakları yapıtları sağ lamakla olabi lecektir. Yu rtta b i l i m kitapları yay ı m l ayacak g ü ç l ü bas ı m c ı l a r b u l u n madı kça , bu ödev bir böl ü m ü i le devletln olacaktır. Hem de bu ödenekle y u rt­ ta b i l i me çal ı şan ların yazd ı kları ve çev i rdikleri yapıtların -ödü l ­ leri n i demiyoru m , ç ü n k ü yazı k k i . onların emekleri n i ödü l lend i re­ cek kadar ödenek vere miyoruz- h i c o lmazsa yay ı mlanmasına ve kend i l e ri n i n bu yolda çal ı şmalarına yard ım edeb i l i riz. Gecen yıl geçingeye bu konuda konu l m u ş olan pa ra cok az i d i . Buna ka rş ı n Ba ka n l ı k bu a landa. yu karıda söyled i ğ i m olumlu sayılarla, olabildiği kertede önemle yay ı n l a ra yard ı m etmiştir. 1 71


MÜZELER VE .KAZ I LAR

Geçen y ı l k i geçinge dolayısıyla Yükse k Kuruı ornrzo Kon­ ya ve İ z m i r m üzeleri m izin gen işleme ve düzen len mesi i c i n g i ri · ş i mde bulunduğumuzu b i l g i n ize sunmuştum . Bu y ı l biri l zmir'de, öbürü Konya'da olmak üzere iki zengi n m üzem i z olduğunu kı­ vançla söyleyebi l i ri m . An karo'da yapı m ı biten yeni m ü ze yapısı n ­ da do Budunbl l i m ( Etnoğrofyo) M ü zesi k urmaya uğraşmaktayız. Burası daha çok Türk B u d u n bi l l m i ile i l g i l i yapıtları kapsayacak ve özelli kle devrim tari h i ne özgü lenen so lonu i le geleceğ i n genç. l iğine Türk Ulusu'nun geçm işteki yaşa m ı n ı ve büyü k devrim i n nası l v e ne g i b i koş u l l a r içinde yapı l m ı ş olduğ u n u öğretecektir. Uzman Prof. Mesoroş bu işle uğraşmaktad ı r. Bu eğitici ku­ ru m u bu yıl içinde açmayı kuvvetle u muyoruz. Bütün bunlardan başka müzelerimizin en eskisi ve dünya m üzeleri n i n en öne m l i le­ rinden ve zeng i nlerinden biri olan l sta n b u l Eski Yapıtlar M üzem i z de sürekli olara k gel işerek. b i z i kendisi nden kıvançla söz etti re­ cek bir d u ru mda bulunmaktadır. Yalnız ve ancak rah metli karde­ şiyle ken d i s i n i n emek ü rü n ü olan bu kuru m u n başında bulunan, uluslararası bi l i m evren i nde bir orun sah i b i olan değerli bilg i n i m i z H a l i l Bey'i sayg ı ile anar v e bundan bir T ü r k genci n i teliğ iyle . Türkiye M i lli Eğ itim Ba kanı n iteliğiyle büyü k bir tinsel tat duy­ ma kta olduğ u m u bilgin ize sunarı m . (Alkışlar. bravo sesleri ) Kazı işleri ne gelince ; bütün eski uygarlı kların değerli yapıt· tarı n ı bağrında saklayan y u rdumuzun kapsad ığ ı bu zengi n l iğ i bi­ l i m i n yararına sunmak için yapılan başv u ruları büyük bir ilgi i le �arşı layora k kendi lerine en büyük kolay l ıklar gösterme kteyiz. Avrupo'dan. Ameri ka 'dan ka l k ı p gelen evrensel ü n sah i b i pro ­ fesörler her g ü n Türk y u rd u v e b i l i m evren i için yen i y e n i bulg u · lorda b u l u n ma ktadırlar. B u n u n . C u m h u riyet'in b i l i me karşı göster­ d i ğ i g ü ç l ü i l g i i le . h i ç b i r dönemde yurd u m u z u n kavuşa ma d ığ ı g ü1 72


v en l i ğ i n d og a l b i r son ucu o l d u ğ u n u b u r ada öze l l i k l e be l i r t i r k e n . ayrıca bi r k ıvanç duyma ktayım. Bu kon uda ki çal ışmaları sürdür­ mekle birl i kte. gelecek yıl i l k kez Türk yurdunda bulunan ve her bi ri ayrı bir sonat güzellikleri an ıtı olan lslôm ve Türk yapıtlar ı n ı yazd ırıp saptaya ra k hangi leri n i n doğrudan doğ ruya devlet ve

hang i le ri n i n belediyelerce korunaca ğ ı n ı oyırtocoğız. Bu işle Stras­ burg Ü niversitesi profesörlerinden ve i sl ô m eski yapıtları uzman ­ larından Prof. Gobriel görevle n d i r i l m işti r . i ki y ı l önce M i lli Eğitim Yasas ı ' n ı n u yg u la n masına başlad ığ ı · m ı z sırada o k u l larımızın gereksindiği öğ reti m a raçları örne kleri n i kapsa ma k, öğretmenlerim ize bunların k u l l a n ı l ı ş ı n ı göstermek a macıyla bir okul m ü zesi k u rmuştuk . i k i yıl içi nde bu m üze baş­ ka ü l kelerdeki benzerleri kertesinde bir yet k i n l iğe kavuşm uştur. Yurdun her yanındaki okullarımızın genel d u ru m u m uzla i l g i l i bel ­ ge ve fotoğrafları. öğ rencileri m izin yapm ış old u k ları res i m ve e l işleriyle, her türlü yazı l ı ödevleri b u rada görmek ve i l ko k u l la rı · mızın i lerlemelerl üzerinde b i r düşün edinmek her zaman o:a. n o k l ıd ı r. Oku l la rı m ızın gere ksi ndi kleri öğreti m a raçları n ı y u rd u ­ m u z içinde sağlamak için okul m üzem ize bir i ş l i k eklenmes i . oku llarımızı n ge reksi n d i ğ i e ğ i t i m v e öğ reti m fi l m leri için bir öze k ( merkez) kurulması. bu yolda izleyeceğ i m i z gelişme evrelerinden be l l i başl ı la rı n ı oluşt u rmakta d ı r. Gecen yılki gecinge üzerinde bilgi suna rken baka n l ı kta k u · r u l o n Y a p ı işleri ve Okul M i marlığı Do l resi'ne uzman olara k Viyana M i marl ı k Akadem isi öğ retmen lerinden Prof. Eg l i 'yi getird i ğ i m izi söylem işti m . Bu yıl bu dairenin çal ışmaları n ı gen işletti k ve yurdumuzun her yan ında her türlü yapım gereçleriyle yapıla· biten çeşitli t ipte i l kokul tasarıları hazırlattık. Yeni öğretmen okulları m ızın ve öbür yen i ya pılacak ( planları)

hep

kurumları m ız ı n tasarfarı

bu uzma n ı n e l inden çıkmaktadır. 1 73


işte Arkodoşıor. Y ü kse k K u r u l u n u z u n ön ü n de nı ı l l ı e ğ i ti m i · mlzin say ı la ra daya l ı olara k d u ru m u n u ve bir y ı l .i.CiAde yapılan i ş lerl bi lgi ye sundum. Y ü ce KurukJn uzun onayına erişirse, yen i geçinge i l e yapılacak olan işleri de ş i m d i izn i n izle bilg i n ize su­ nacağ ı m .

Y E N i HiZMETLER Geçen yıl geçi ngesiyle bu yıl Yü kse k Yarkuru l u n uzun kab u l ettiği geçinge a rasındaki a y ı r ı m 416.874 l i ra d ı r. H e r i k i y ı l geçin · gesin i karşılaştırd ı ğ ı m ı z z a m a n gere k bu ayrı m ı n , gerek öteki bö· l ü m ve başlomlarda (maddelerde) olan tutu m l u l uğ u n geçinge­ m ize şu artışlarla h izmet sağladığı n ı görürsünüz 1 95 .000 l i ra Yapım ve onarım i şlerine 90.000

»

Ö ğreti m a raçlarına

40.000

»

Ö ğretmen okulları g iderlerine

75.000

»

B i l i m ve meslek kitapları döner sermayesine

1 0 .000

,

Okul kitapları döner sermayesi ne

80.000

»

Avrupa öğrenci g iderleri ne

1 0.000

»

Yabancı uzman lara

2.000

Türk LCıgatı (Sözlüğü) yayım ı n a

3.000

Halk dersli klerine

5.000

»

Kitaplı klarla i l g i l i ödeneklere

artırım kabul olunmuştur. Bu sayılar b i r bölümüyle, gelecek yıl M i l l i Eğitim Ba ka n l ı ğ ı ' n ı n artmış olara k yapacağı işin izlencesini o l uştu rur. 1 74


Yen i yapı işleri için ayrılan 26.000 l i ra i l e öğrencisi n i içine s ığdı ramayan kimi liselere ekler yapılacak. hava alma yeri (te­ neffüshane) ve ba hçeden yoksun kimi l iseler i ci n hava alma yeri ve bah çe sağlanacak, bu arada Ankara 'da bir ortaokul ya­ pı lacaktı r. Orta ve öğretmen okulla rıyla l i selerin gereksedi k leri en az öğreti m araçların ı saptadı k . Ders araçları böl ü m ü nde bulunan ödenekle k i m i okullarımızda tam ders araçları bulundurmağa ço­ l ı şacoi:jız. Bir bölgede bulunan öğ reti m a raçla rından olobi ldii:j i n ­ c e o yöredeki okullarımızın tümüyle yara rlanabi l meleri n i amaç edin iyoruz. O k u l M üzesi'nde öğretim araçları n ı k i m i bölge­ lere uzman görev l i ler a rac ı l ığ ıyla göndererek öğretim a raçla rın­ dan nasıl yararla n ılacağı n ı gösterme k için önlemler olacağız. Genel yayın böl ü m ü ndeki ödenekle de Öğ retim ve Eğitim Kuru­ lu'nun çizdiği izlence içinde yapıtlar basıp yayım lamayı sürd ü ­ receğiz. Eskiden olduğu gibi i l kokul öğretmenlerimizin meslek bil ­ gileri n i artırmak üzere çıkan ve baskı say ısı 1 1 .000 olan Terbiye Mecmuas ı ' n ın da yararın ı sağla maya ça l ışacağız. Her a landa uzman öğretmen ler gerekslyoruz. Bizim için Av­ rupa'ya geniş oranda öğrenci göndermek ve gelenlerden en bü­ y ü k oranda yararlanmak yaşamsa l bir zoru n l u ktur. Gönderdiği­ m i z öğ renci lerin hakkıyla yararlan ması i ç i n en kesi n önlemle ri aldık. Gitti kleri kurum ları yönete n l e rle sürekli yazışma ve i lişkide bulunara k öğrencilerimizin orada ki çal ışmaları n ı yakından izli­ yoruz. Y ü ksek Kuru l u n uzun onayına erişi rse, bu yıl do g ereksi n­ diğimiz b i l i m dalla rı için yeniden daha çok öğrenci göndereceğ iz. E lişleri ve resi m öğretimini düze n lemek üzere yeniden geti­ receği m iz uzmanlar için kon ulan ödenek tam yerinde kullanıla­ ca ktı r. Türk Lügatı'nı n bası lmas ı n ı sürd ürerek daha iki cildini ve­ rilen ödenekle bitirmiş olacağız. Ayl ı k böl ümünde görü len artış 1 75


l i se ve o r tao k u l l a r l a og retmen o k u l l a r ı n d a a cacag ı m ı z yen ı bö ­ l ü m lerle yen iden açacağ ı mız 4 ortaokulun öğretmen a y l ı k la r ı karşıl ığıdır. Ortaöğretim alan ında öğret i m i n n i t eJta(n i i,V i leşt irmek için çal ışmamızı sürd ü receğiz. i l ko k u l la rda kabul etti ğ i m i z öğre­ t i m amac ı n ı elde etmek i ç i n öğ retmen o k u l la rımızın izienceleri n ­ d e k i m i değ i ş i k l i k le r zoru n l udur. Aza r azar v e öğretmen o k u l ları öğ retmen leri ne si n d i recek biçi mde bu değ i ş i k l i kleri yapmak bu y ı l k i izlence m izin içindedir. O k u l la rı mızı n n itel i kce de iyi leşmesi i ç i n ve öğretmen leri m i ­ z e ödevleri n i yapma s ı rasında tinsel olara k yard ı m edecek b i ­ cimde Ö ğretim v e Eğitim K u r u l u üyeleriyle genel denetmen­ leri mizi bu yıl olduğu g ibi bütün o k u l larımızı denetlemek için görevl en d i receğiz. Böylece öğret i m i n yetki n leşmes i n i sağ lamak e l i m izded i r. Ge lecek y ı l Yü ksek Mec l isinizin önüne geldiğ i m za ­ man, göstereceği m say ı larla, ortaya geti r i l m i ş yapıtla rla m i l l i eğitimimizin s o n y ı l i çinde d e gel i ş i m i n i gösterebi lece ği m i ve böylece Yüksek K u r u l u n uzun ve y u rd u n hakkımdaki g üven ine karşı gön ü l borc u m u ödeyeceğ i m i g üven le u muyoru m . Bu umut bir yandan halkın milli eğitim gereksinmesini duymasına, öte yandan değerli öğretmen arkadaşlarımın özverili çalışmalarına dayanıyor. Bu i k i dayanağın gücü her M i l l i Eğitim Ba ka n ı ' n ı n geleceğe g üvenle ba kmasına yeterli b i r üstlen med i r. Ö ğ retme n ­

leri m izin bu özveri l i ça l ışmalarıyla yetişti ri lecek olan gene kuşa k, C u m h u riyet yarın ı n ın dayanacağı en güçlü temel olaca ktır. Büyü k K u rtarıcımızın öğretmenlere yön e l i k : «Cumhuriyet, düşüncece, blllmce fence, bedence güçlü ve yüksek özyapılı koruyucular ister. Yeni kuşağı bu nitelik ve ye­ tenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Seçkin ödevlnizln yerine ge­ tlrllmeslne yüksek çabalarla varlığınızı adayacağınıza hiç kuşku­ lanmam. Sizin ba9annız Cumhurlyet'in b09ansı olacaktır.»

sözle rin i bütün meslektaşları m ın kendi lerine bir ay ı rıcı n i tel i k olara k kabul v e bu ateşle çal ışma kta oldukları n ı Y ü ksek Mec­ l i s i n i z i n b i l g i sine sunar ve g üvence veri ri m .


Y ü kse k

Mec l i s i n i z .

g ör ü şme l e r i

geçinge

s ı ra s ı n d a

milli

eğ i t i m le i lg i l i h e r sorun ü z e r i n d e a rkadaşl a r ı n a yd ı n latm a la r ı n ı saygı i l e be kleri m . Sözlerime son verirken u l usumuzun ong u n . gürveri m l l . soy l u ruh u n u sayg ı i le sel 6 m lamavı b i r ödev saya­ r ı m . Ç ü n k ü u l usumuz u luslo r i ç i nd e k end i kudret ve atı l ı m ıyla. doğal yara t ı l ı ş ve yeteneğiyle az zamanda başarı l a r yaratan . cihan v e tarih karşısında bu sayg ıya h a k k ı y la yakışır b i r yerde­ dir.

ELEŞTiRiLERE YANITLAR

Arkadaşlar! Dem i n yazı l ı o l a ra k . an lattıkları m ı bilgin ize sun ­ d u ğ u m zaman M i l li Eğiti m Baka n l ı ğ ı ' n ı n görüşünü açı kla m ı ştım . B u görüşte temel İ i amacım ş u i d i : M i l l i Eğitim Baka n l ığ ı her­ hangi işte olursa olsun u zmanları n ve yu rtta bu işte uğraşan ların görüşlerin i i l ke olara k beni msem işti r. Kişis e l kararlarla, kendi gö­ rüşümle sorun çözemem . Bu meslek bi l i me. fenne. uzman lığa. den e ye dayanan b i r meslekt i r. Bundan ötü rü uzmanların ve bu işle uğraşa n ların görüşleri n i a l ı r ve ona göre i z l e n ce yaparız. E m i n Bey a rkadaşı m ı z ı n bu kon uda söyled i k lerine yan ı t vermek isteri m . Ç ü nk ü ulus k ü rsüsünden söylem iştir. Ög retmen lerin ve öğrencilerin yaşam ıyla ilgilid i r. Eğ e r ya l n ı z d i le k n itel i ğ inde kal ı p h i ç kimseyi i l g i lend irmeseyd i , bel k i y a n ıt l am a z d ı m . Baka n l ı kta n arkadaşların ve oku l la rı m ı zda o k uy a n çocu kları m ı z ı n her kon u ­ d a k i soru m l u l u kları n ı üstlend i ğ i m i ç i n . o n l a r adına yan ı t vermek isteri m . Elbise soru n u ndan söz ett i ler. Efendi ler; okullarda öğ ­ re n c i n in g i y i m i y l e ay rıca uğraşt ı k Y u rd u m u zda h a l k ı n tutu m ­ sa l l ı ğ ıyla ora n t ı l ı olara k o k u l g i yi m leri n i düzenled i k . O k u l yaşa ­ .

mına bakarsa k kıl ı k sorun u i ki n c i kertede bir soru n d u r. Birçok zaman larda törene katı l m a k için çoc u k baba ları n ı dü şü nerek. eder ( fiyat) soru n u n u ayrıca düşündük ve genelgeler yapt ı k . Bundan dolayı giysideki gereksiz süs, bezek sorun u sözkonusu 1 77


değ i l d i r. Herhan g i o k u l u m uza g idersen iz orada çocuklanm ızın süse kapıl m ad ı ğ ı n ı görürsünüz. Yorgan ına göre ayağı n ı uzatan bir u lusuz. Ona göre o k u l çoc u kları n ı n g iysilerine ...d.ikJ< a t etme­ liyiz. O n u n için okul çocuklarımızın kılı kları h i çbir yolda eleş­ t i ri lecek bicimde değ i l d i r. Ası l E m i n Bey' i n sataşmış olduğu nokta köy öğ retmenleridir. Efendiler. bizim yaptığ ı m ız izlenceyle öğret i m i i ki biçi mde uyg u l uyoruz. Birisi kentte. öbü rü de köyde öi)retimdir. Kentteki öğret i m 5 yıldır, köydeki 3 yıld ı r. Köyde oku· yacak çocu kların koş u l ları baş kadır. Eğer cocu k kışın babasına gerekirse, kışın babas ı n ı n yan ı nda bıra k ı rız. yazı n okuturuz. Yazın gere k i rse. yazın bıra k ı r. kışın okuturuz. Gerçekten köylüye ço­ cui)u gerektir. Saba n ı n ı sürer. öküzüne. tavuğuna ba kar. Onu babas ı n ın e l inden alamayız. O çoc u k ü reticidir. Boş bulunduğu zaman o n u okuturuz. Yurdumuzun köyleri dağ ı n ı k olduğu ve her köye öğretmen gönderemedi ğ i m i z i ç i n 1 0- 1 5 köyde bir yatı l ı o k u l yaptırdık. Bu okullara köylü çocuklarını topluyoruz. Anca k o k u la geli rken tarhanasını da birli kte geti rmes i n i bildirdik. Şu demek. bizim köy okullarım ız yurd u m uzun tutumsa l h ğ ıyla orantı l ı olara k a ç ı l m ı ş okul lard ı r. Bundan daha aşağ ı b i r bici mde o k u l açma n ı n olanağı yoktur. ( B ravo sesleri ) . Köy yaşamına uyg u n olara k yapı l m ıştır. Buraya g iden köy öğretmen i d ü nyan ı n en övü lmeye, değerlendiril meye değer olan b i r üyesidir. ( Doğru sesleri ) Efe nd i ler. b u n la r nasıl g ider bilir mi­ sin iz? İ l köğ reti m i n i bitirir, o n u beş y ı l da devlet pa rasıyla öğret· men okulunda okutu ruz. ondan son ra bu gence buyru k veririz. 1 8. 1 9, 20 yaşında olara k oku ldan çıkan bir cocu k Kayseri 'ye, Sivos'o g ider. Bu yıl beşyüz tane gitm iştir. Oku ldan çıkan ve doğ ru d a n doğruya köye g iden bu efendiler köyde uğraşm ı ş gene ­ ler değ i l lerd i r. Köylerde okullar açmışızdır. Gerçekten köyde bü­ tün yaşa m ıyla ço l ı şmo kto ve geceleri dahi köylü leri o kutmakla uğraşmaktadı rlar. Şimdiye dek aldığımız yazonoklar. bu gene 1 78


üyeleri n çok yararlı oldu kları n ı göstermekted ir. Gen e bir öğret­ men i n köydeki özel yaşa mına dek göz di kmek biraz acımasızl ı k olur. Ge"rı c bir adamın özel yaşamı köy yaşamına uymaz. Jnsafla kabul etmek gerekir ki, buradaki yaşamım ızla, başka yerdeki ya­ şamımız birbirine uymaz. Onun için köy öğ retmen i n i n özel ya­ şamın ı eleştirmek h içbi r vakit doğru olamaz. Köy öğretmen i ora ­ y a g ittiği zaman arkasına bir g iysi g iyere k g ider. H e r halde köylü gibi giyinsin, köylü gibi yatsın denemez. Gerçeğ i böyle görmek gere kti r. Doğrusun u isterseniz, öğretmen köylüye değil, köylü öğ retmene benzeşece ktir. i lerleme böyle oluşur. Tersi haksız bir düşünced i r. Emin bey4 arkadaşımızı bu gibi h a ksızl ı ktan her za­ man arınmış görmek isteri m . Arkadaşlar yapı sorunundan söz etti ler. E l i m izdeki paraya göre yapı yapma ktayız. Kabul etmek gerekir ki, An kara 'daki yapı işleri başka yerlerdek i yapı işlerinden çoktur. M üzik Öğretmen Okulu'nda temel attı k. Ortaokulu bu yıl yapacağız. daha e l i m iz­ de ne den l i para varsa kullanacağız. Başkentin daha çok g üzel okulları olması için çal ışıyoruz. Bu ndan a rtığ ı n ı yapmak olanağı yoktu r. Geçingemizin durumu daha çok iyileşme kazandığı za ­ man, doğa l olara k t ü m ü n ü düşünerek daha iyi yapmağa çalışa­ cağ ız. Bir nokta daha söyledi ler; öğre n i m yaşam ı ile ilgilid i r. Ote ­ ki ü l kelerin b i rçoklarında lise öğ ren i m i 1 2 y ı l ve dahası, bir bö­ l ü münde de 1 3 yıldır. Bizde de 1 1 'd i r, bundan daha aşağı indir­ mek olanağı yoktur. Çünkü genel bilgiyi kaza nmak için bu den l i zamana gerekseme va rdır. Bu gereksin memize göre indirilm iştir, 1 1 yıla indirilm iştir. Bundan daha aşağ ı indirmek fen ve bilim bakım ından doğru değ i ld i r. Arkadaşımız meslek okul larından söz­ ettl ler. Meslek okullarından söz ederken h ü kü metin ayrıca bir ya­ sa önerisinde bulunduğ u n u ve yakında iş Üniversltesl'nin temel i 4 1 Köy öğretmenleriyle ilgill olumsuz b i r eleştiri yaptıtı

Esk i şehir

Mi lletvekili -sonradan

aldığı

soyadıyla-

an laşılan Emin

Emin

Bey,

Sazak'tır.

1 79


at ı l a c ağ ı n ı ve ö n ü m ü zdeki y ı l meslek o k u l larına başlanacağ ı n ı b i l g i n ize sunmak isteri m . Bundan dolayı , meslek oku l u başkadı r . öteki okullar d a başkadır. Genel e(iltlm o k u l la rınd � eelek öı')­ reti m i yapa mayız, be l l i çerçeve içinde veri riz. Mesl'1< oku l l a rı n a bu y ı l başlayacağız, ayd ı n san atçı la r çı karacaı')ız. E m i n Beyefen­ di kan ı k ( m utmai n ) olsun l a r, Avru po 'da k i öğrenci ler i ç i n de en gen i ş önlemi aldık. On ları ken d i okullarında denetliyoruz. Pro­ fesörlerle yazışma ktayız. Bu kon uda başka devletler ne yap ıyor­ sa biz de ona g i rişti k. Ası l E m i n Bey'in ta kıştıkları Maarif E m i n l i ğ i soru n u ; bunun üzerinde açıklama yapmak isteri m . M i l li Eı')itim soru n u b i r özel soru n d u r. M i l li eğitim örgütü i le i l g i l i yasa lar çıktığ ı zaman gö­ rüşmelerde bulundunuz. Ben de Maarif E m i n l i ğ i üzerinde açık­ lama yapt ı m . Maarif E m i n l i ğ i , m i l l i eğ i t i m i n örgütlenmesi n i oluşturan b i r ö rg üttü r. B u . m i l l i eğitim örg ütün ü n ana damarıdı r. Her mesleği n kendine özg ü b i r takım yöntemleri, b i r ta k ı m koşulları vard ı r. Herhangi b i r ada m ı n bütün bu k u ra l ları b i l mesi olanağı yoktur. M i l li E!'.jitim Ba ka n ı olara k , bana sora rsa­ n ız, i l ko k u l la rd a k i öğ retim ayrı b i r b i l i m d i r. ortaö!'.jretim ayrı bir b i l i m<i i r, yü kseköğ retim ayrı b i r b i l i md i r. Lisede ders o kutan bir öğretmen i l kokulda ders okutamaz. Onun i ç i n b u n ların her biri­ nin ayrı ayrı y ı llara bağ l ı çal ışmalara gereksin me vardır. Maarif E m i n i demek, bug ü n bu i şe en yetenekli olan b i r kişi demekti r. Eğer 66 tane maarif e m i n i bulmak olanağ ı bulunsayd ı ve her maarif e m i n i n i n bulunduğu bölgen i n i l köğreti m denetmenleri n i n yazanaklarını okumağa o l a n a k bulunsaydı, E m i n Bey' i n ded i ğ i n oktaya varırd ı k. Ne var k i , b i r i l koku l u n denetim leri nası l o l u­ yor, e(Jitim bak ı mından nasıl yapı l ıyor'? Bunla r ayrı ayrı i şlerd i r. Onun i ç i n maarif e m i n l i ğ i örg ütü bunları saptar. onaylar. Eğer E m i n Beyefendi m i l l i eğiti m i n de ayrıca bir meslek oldu!'.junu b i l ­ seydi bu karşı ç ı k ı ş ı yapmazd ı . 1 80


Şehi r yatı oku l la rından (öksüz yurtlarından) ç ı ka n öQrencller i l kokuldan çıkmışla rd ı r. Bunlar hangi o rtaokula başvururlarsa alı­ n ı rlar. Emin Bey arkadaş ı m ız bir de spor işlerlnden söz ettıler. Spor işi b l l l m seı bir iştir. Bunun için 2 tane l sveç l i uzman geti ­ ri l miştir. Bunlara ka rışma()a hakkı m ız yoktur; bu yönü uzman lara b ı raktı k . Spor iş i ayrıca bi l i me bağl ı olan b i r iştir. i şte bu konu icin i ki uzman get i rd i k , onların yozonoklorı üzerinde o k u l da aç­ t ı k.

Arkadaşlar, Hakkı Bey a rkadaşımız san ı rı m a n ı larında kolan olayla rda n kimi öykülerden söz etmek isted iler. Eğer gerçek olay­ larla. görü n üşlerle karşı karşıya kaloyd ı lor, o olayları söylerlerd i . Anca k, bel leğinde kal m ı ş o l a n k i m i öy kü leri söylemek i ç i n bura ­ da yal n ız demeçte b u l u n m u ş oldular. Cünkü bizim e l i m izde 550 bin Türk çocuğ u u l usun ve u l usumuzun yetenek, yeti ve a ktö­ resiyle orantı l ı o lara k yetişmekted irler. Ve ulusun yetene() i ne d u ru mda ise onlar do o d u ru mdad ı rlar. Sonra . onlar üzerinde, ayrıca okulları m ı zda yetişmiş, b i l i mce, a ktörece erde m l i l iğin ne olduğunu ö()re n m i ş güçlü, sağ lam özya pı sa h i bi a rkadaşlarım ı z vardır. Şu halde u l usun ruh u ndan gelen ve ulusun bire r üyesi olan çocu klarımızla onların öğret i m i n i , yürek gücünü yetkinleştlr­ mek isteyen öğ retmenleri m i z güve n i l i r ve her yönden çok değerli­ d i rler. Bun ların e lleri nde yetişmekte olan yavrularım ıza her vakit g üvenebil i rsiniz. Onların da çok e rde m l i ve a ktöreleri n i n cok da ­ \' ancolt olduklarına kanıtlanobi l i rs i n i z . Arkadaşlar! B e n bunları yalnız o l a y olara k söylemi ş olsay­ d ı m . ya da herhangi bir şeye yanıt olara k söylemiş olsayd ı m değeri yoktu . Ancak, M illi E ğ i t i m Baka n ı olarak okul ları denet­ lett i m . Ben i m bugün 300 ' den çok ö()reti m denetme n i m . 20 den 181


cok genel eQitim denetme n i m , on ların üstünde 6 tane Öğretim ve Eğitim Üyesi denetme n i m vard ı r. Bu kişilerin ödevleri , o k u l ları denetlemek, kitaplara bakmak, çocu kların sağ l ı k durumlarına. bakmak, o k u l u n genel yaşa m ı n ı görme kti r. Bu işle uğraşan 300 ' ­ den çok a rkadaş ı m bana verd i kleri yaza n a klaiab-okullarımızın gelişmekte o l d u k ları n ı , çocu kları m ızın tinse l olara k cok yü ksel­ me kte oldu kları n ı söyleme kted i rler. Efendi ler, buna örn e k ister m i s i n iz? Yazın çocu kları m ızı d i n lenceye çı karını;. Onlar çad ı r a l ­ t ı n d a i k i ay askerl i k ödevi yaparlar. B ü t ü n bu ödevler s ı rasında askerl i k yön ünden a l d ı ğ ı m yazanaklar da çoc u kları m ızın özya pı­ ları n ı n sağ la m l ı ğ ı n ı gösterme kted i r. Y u rt çoc u k larından daha ne istiyorsun uz? Böylesine erde m l i gençliğe, çocu klara , çocu kları n geleceğ ine g üven le ba k m a k gere k i r. Çocuklarıyla, kad ı n larıyla . kızlarıyla b i r özel değere daya n a n u l u s u m uz birey b i rey değerl i­ d i r. O n u n i ç i n böylesine g ü ç l ü , pa rla k görme ktey iz ve böyle gö­ receğ i m ize inan ı n ız. Kesi n l i kle yarı n ı n kuşağ ı iyi yetişmiş g ü ç l ü , i n a n l ı . tuttuğ u n u kopa rır d u rumda olacaktı r. O n u n i ç i n H a k k ı Bey arkadaşımızın kayg ı larına yer yoktur. O k u l larım ızdaki öğ renciye o k u l ceza s ı n ı sora rsan ız alacağ ı n ız ya n ı t k ıvanca değerd i r. Şu demek, tek t ü k olaylar karşısında kalmış, tek t ü k ceza lar ver­ m işizd i r. Mazhar M üfit Bey gecen yıl bir öğrenciden söz etti ler. Veri­ len en a ğ ı r ceza l a r, bizim aza r (tekd i r) cezala rıd ı r. O da on ta­ neden cok olmaz. Buna M i l l i Eğitim Ba kan ı karışmaz. okul yö­ n eti m i karışır. O k u l yönet i m leri sıkıd üzene ( i nzibata ) sayg ı l ı ol­ d u k larına, sağlam özya pıya sah i p olduklarına i n a n d ı kları i ç i n bu biçim davra n mayı yeğ tutmuşlard ı r. Ş u halde gerek

a l d ı ğ ı m ız

yaza n a k l a r. gerek genel görü n ü ş ve gerek çocuklarımızın yaşa m ı ba k ı m ı ndan g e nç k u şağa g üven l e ba kmak

ödev i m izdi r v e g ü ­

venmek de gerekir. Ha kkı Bey arkadaşımızın a s ı l bana çok dokunan noktası. «Öğretmen ler idea l i st deği ldlrler» sözüd ü r. Geçen y ı l , önceki y ı l

1 82


öğretmen o k u l l a r ı m ızdan 479 efendi cıktı. Bu y ı l 521 efendiyi biz öğretmen o k u l l a rı m ızdan y u rda dağıtt ı k . Demek ki, i ki yıl içinde öğ retmen o k u l u n da n cıkmış olan bin kada r y u rt cocuğu, bizim bakan l ı ğ ı m ızın ken disine verm iş olduğu ödev ile uğraşma ktad ır. Bu o k u l ları m ı z ı n coğ u ista n b u l 'd a . izmi r'de, Adana'da. de­ mek k i , kıyı bölge lerim i zde ve g üze l bölgelerim izde, şu demek, yaşam kaynakları ba k ı m ı ndan g ü ze l bölgelerdedir. Bu a rkadaş­ larımızı biz bütün Anado l u 'da, Doğu i l lerinde o k u l lara ata d ı k . Bun lardan bir ta nesi bile ne lzmir'de , ne lsta n b u l 'da ka l m ı ştır. Bu bin a rkadaştan 228 tanes i Doğu i l lerine gitmişlerd i r. Oradan gelen arkadaşları m ı z görmüşlerdir. Bundan dolay ı , oku ldan çı­ kara k asker g i bi a l d ı ğ ı buyru(:l u yerin e getiren ve oraya gidip te herh a n g i bir köyün i çi nde 8 y ı l öğretmen l i k eden b i r gene övü l­ meye. değerlen d i rmeye değe r: ona l a k ı rd ı söylenemez. (Alkışlar) Öğretmenler içinde. bizi m e l i m izde 1 3.000 i l ko k u l öğ retme n i va rd ı r. H e p s i idea l i sttirler. Öğ retmen l i k mesle(:li iclnde b u lunan bu gene kuşak hakkıyla ve can ı n ı verircesine ça l ışma ktadır. Bu y ı l çı kan genelerin hepsine ayrı ayrı mektup yazd ı m . Bunlara sord u m : Ne h a ldesi n iz, mem n u n m u s u n uz, nasıl çal ışıyors u n uz. b u l u n d u ğ u n u z bölgelerdeki ki mselerle bağ lantın ı z nasıldır? Hep­ si nden yan ıt a l d ı k ; bun ları yay ı m latacağ ı m , M ua l l i m ler Mecmua­ sı nda görü rsü n üz. Her bi risi g ittiğ i yerden memnu n d u r ; u l usun kendisine gösterd iği ya rd ı mdan m e m n u n d u r ve kend i leri n i n i cten sevg ilerini büyük bir coş ku ile an latmakta d ı rlar. Bundan dolayı herha ngi bir gene. 18 yaşında, 20 yaşında o k u lda n ç ı kan bir gene yed i , se kiz y ı l bir yerde ödev yaparsa ve onu da büyük bir i çten sevgi ile yaparsa , ona karşı yapılaca k iş herhalde övg ü ile değerlend i rmeden başka bir şey olamaz. Ben de bunu yapı­ yoru m . ( Do(:l ru sesleri)

1 83


K i t o p ! o ra g e le l i m , d ed i : e r . Gerçekten k i ta p l a r ı m ı z kon u s u n d a

bel k i b i lg i l i değild frler. Ç ü n k ü yen i çıkan yapıtla rı bel k i dağıtam ı­ yoru m . Bu yıl biz birçok yapıt çıkard ı k . Bun ların bir böl ü m ü o k u l kitaplarıdır. bir böl ü m ü de çocu klarımızın gene l eğ i t i m ieriyle i l · g i l i olan ya pıtlard ı r. Ç ı k a n yapıtlara bakacak o l u rs �. şimd iye

dek cıkan yapıtla rla bun l a rı karşılaştıraca k o l u rsan ız, görürsü­ n ü z ki, okul kitaplarımızda ş i m d iye dek o!on k i t a p l a rda n gerek· bask ı , gerek b i ç i m ve gere k içindekiler ba k ı m ı ndan çok ayrı m vard ı r. Bu kita p l a r ayrıca Öğreti m ve Eğitim Da i resi 'nden geçer, sonra Öğ reti m ve Eğitim Dairesi b u i n ce lemele ri n i ayrıca uz· manlo r k u ru l una gönderir; o n l a r bakarlar. B u n d a n ötü rü , bi r yan­ dan yazma ve çevi risine, bir yandan do en g ü ze l bici mde basıl· masıno ça l ı ş ı rlar. Bu kita pl a rın daha o lg u n , daha g üzel olması gere k i r, doğrud u r. Anca k, biz çocu klarımızın e l i ne kitap verirken yurd umuzun tutumsal d u ru m u n u d a d ü ş ü n meye zoru n l uyuz. İlk­ okul ç o c u ğ u na 30 l i ra l ı k bir kitap a l d ı ra mayız efendiler. O n u n o lacağ ı kitap. baba s ı n ı n d u ru m u n u n olanağı ne ise o den l i d i r. Kita p l arı m ızın her b i ri n i c i l t l i , düzgün ç ı k a r m a k , iç sayfa l a rd a k i yapra k l a rı n ı ço k g ü z e l . pa rl a k kôğ ı t l a ro ba s m a k bel k i d o ğ r u ola­ bi l i r. Ne va r k i , o k u l çoc u ğ u n a parlak kôğ ı t l o ro bas ı l m ı ş kitap gere k l i değ i l d i r . Anca k , y u rd u n t u t u msal l ı ğ ı i le o ra n t ı l ı b i r b i ç i m ­ de çocuğ u n o lacağı kita p söz kon u s u d u r . Yoksa. b i z i m g üzel ba­ s ı l m ış kita p l a r ı m ız do vard ı r. O n l a r ayrıca ulus i ç i n de herha n g i b i r arkad a ş ı n a l ı p k i ta p l ı ğ ı n a k o y a c a ğ ı kitaplardır. O n l a rı n i ç i n ­ de g ü z e l k ô ğ : t l o ro bası l m ı ş , ş ı k c i l t l i o l a n l a r ı n da yöntemleri va r­

d ı r . B u n l a rı d a y a p arla r

.

Bu rada dokundu kları b i r nokta do a bece soru n u ve Lôtin yazocları ( harfleri) soru n u d u r. Lô t i n yaza ç l o r ı kon us u n da zati kongrede gereken karar ver i l m i ş ve Pa rti m i z g ere ken yönü ver· m i şti r .

1 84

O

yönde ça l ı ş ıyoru z . A n ca k . a bece

so r u n u doğrudan doğ -


r u�o her uzman ın yetk i l i old uğu b i r soru n d u r . Herkes a bece ( a l­ fabe) yazabi l i r. Biz b u n u engel leyemeyiz O obece !er bize g el i r : Öğretim v e E ğ i t i m Da i resi o a bece kitaplarından h a n g i s i i şe ya rı· yorsa. bu işten a n layan kişilere gönderir. onların uyg u n görmesi üzerine. b u n l a r o k u l larda çoc u klara veri l i r. Bunda n dolayı Öğre · tim ve Eğitim Oa i res i ' n i n onayla madığı b i r a bece kita b ı n ı n o k u ­ t u l ma s ı o l a n a ğ ı yoktu r. Ş i m d iye dek o k u l l a r ı m ızda kitap yokt u ; hepinizin çoc u k l a rı var. b i l i rsiniz. Geçen y ı l . öncek i y ı l . şu demek, C u m h u riyet' i n kuru l uşundan bu yanad ı r k i , b ü t ü n o k u l l a r ı m ıza kitap g i rm i şt i r . Bug ü n h i çbir l i s e m i z y o k t u r k i , bütün kitapları tamam olmas ı n . Hiçbir öğretmen o k u l u m uz yoktur k i , kitapları t ü m o l ması n . Vak­ tiyle bun ları çocu klar not olarak a l ı r yazarlardı , e l lerinde kita p yoktu . C u m h u riyet sayesinde kitap e l d e etmeyi başarm ışlard ı r . Öyleyse M i l l i Eğitim Baka n l ı ğ ı üstle n m i ş olduğu ödevi yeri ne getirmiş ve bütün okul kitapla rım ızı öğre n c i lerin e l lerine ver· miştir. Arkadaşlar i lk yatı o k u l larından söz etti ler. ilk yatı o k u l la r ı öze l yasa i le doğrudan doğruya i l l e re b ı ra k ı l mıştır. İ l köğretim oku­ l u ö zel İda re soru n u d u r; buna genel yönet i m karışmaz. Devleti n ycn eteceğ i o k u l l a r o rta o k u l la rd ı r, l i seler. ü n iversite ve öte ki o k u l ­ lard ır. i lkoku l l a r özel İdore n i n d i r . Y a l n ı z b u n l a rdan şeh i t çocu k­ l a rı n ı n k i o l u p ta acılan öksüz yurt l a r ı n ı n yöneti m i n i

Baka n l ı k

üstlen m i ştir v e o n ları Y ü ksek K u ru l u n u z % 1 0' 1 orla o l m a ktas ı n ı z . Y a l n ı z i l k y a t ı o k u l l a rı ocm ok ö zel İ da reler-in i ş i d i r. Ş u n u da bel i rteyim ki, 4 y ı l önce k i yatı o k u l la rı n a göre ş i m d i k i l e r orasında ayrım co ktur. Onun i ç i n her yanda köy l e r i n o rasındaki uza k l ı k b ü y ü k o l u rsa 1 0 - 1 5 köye b i r yat ı o k u l u açma ktayız. V e b u n ların yönetim biçimini d e de m i n a ç ı k l ad ı m . öze l ida re geçingeleri yük· seldi kçe ve illerin gelirleri a rttıkça . yatı o k u l u örg ü t ü yu rtta yen i 1 85


bir kuruluş olaca kt ı r. Yüce Kurulunuzun duyun çlarında bir kuş· ku kalma ması için be l i rtey i m ki, çocu klarım ıza ve öğ retmen leri ­ m ize g üvenebi l i rsiniz .. O nl ar

gerçe kten erde m l i ve y u rd u n ru­

h u ndan aldı kları g ü r l ü k ( feyiz) ile donan m ı şlard ı r. Onların acmış o l d u k ları çığı r kesen kes gelecekte u l usumuzu daha i leri b i r duruma götürecekti r.>


Devrimci Atılım Teftiş Gezileri Üzerinde 14 Ağustos 1928 ' de Anadolu Ajansına Verilen Demec c l k i ay s ü re n deneti m gezi leri m son ucunda elde etti ğ i m ka­ n ılarla şu son uca varı l m ı ş sayılabl l i r : 1

-

S ı n ı rsız bağ l ı l ı k ve içte n l i k taşıyan Türk gön ü l leri n i n

Büyü k C u m h u rbaşkan ı Hazretleri 'ne öl mez v e larıyla bağ l ı

o l d u k ların ı görd ü m .

t ü ken mez bağ ­

Dünyada ve tari hte h içbir

büyü ğ ü n , h i çbi r devlet ve ulus ada m ı n ı n böylesine içte n l i kle se ­ v i l d i ğ i olmamıştır. Uzak köylerin kıyılarında rastladıO ı m ı z i htiyar babalardan, kentleri n şen ve neşe l i yaşa m ı içinde kon u şan yav­ ru lara dek, herkes hep onu soruyor. hep ona sonsuz sevg i ve sayg ıları n ı yol l uyorlard ı . Den i lebi l i r ki Türk ulusu bir gönül olmuf ve o gönül bütün lçtenllklerden toplana toplana Muıtafa Kemal olmuftur.

2

-

Toprağ ına. işine sarı l m ı ş bir u l usun varl ı ğ ı n ı gözle gör ­

mek m u t l u l u ğ u n a kavuştu m . Herbir kişisin i n başından gecen f ı r­ tına ve bora , sayı ları sayı lamayaca k ölçüde ço k olan u l usumu­ zun yaşam yeteneğ i n i öze l l i kle i n celeyerek. sora ra k . g öre rek öğ­ ren m e k m u t l u luğuna erd i m . Ka ramsarl ı k ve u m utsuzl u k b i r an yürekleri n i n içinde yaşamayan u l usumuzun varl ı ğ ı gerçekten çok büyüktür. Umut onun tek gücü. ruhsa l ve isten csel ( i radi) varl ı ğ ı o n u n b i r i c i k dayanağ ı d ı r. Tari h lerin g ü çleri n i , serüven leri n i bağ -

1 87


rı n d a

_

taşıyan b ü y ü k u l u s l a rd ı r k i , bu g i bi b üy ü k ev lô t l a r ye t i ş t i ­

rir.

3

-

H e r meslek ada m ı n ı n ve öze l l l kle i şl e r i n i ya kından öğ ­

rendiğ i m meslektaşları m ı n ça l ı şma ları n ı n son uçları n ı d i k katle i n ­ · celed i m . Bütün u l u sa karşı görev l i leri n ödevlerinde başa rı l ı ol­ maları için en büyü k emek h a rcama kta olduklarını en yü kse k o n u rla söyleyebi l i ri m . Meslektoşlorı m ı do burada sayg ı i l e a n m a yı ödev saya r ı m .

'..

Yine ne g i b i önlem ler d ü ş ü n ü l d ü ğ ü n e ge l i n ce : Gereksin ­

meleri görenler yaptı k larıyla ona yanıt verd i ler. Bu yıl meslek ve öğretmen o k u l la rı üzerinde ç a l ı şa cağız . M i l let Meclisl'ne b u y ı l ki ça lışmaları m ı n son uçları n ı a çı kla rke n . her h o l d e u l us u m uzun isteklerinin karş ı lanm ı ş olduğu görü lecektir. Uzm a n larımız Eyl ü l başla rında Ankoro 'da bulunaca k l a rd ı r. ö zel l i kle meslek o k u l la rı için sözleşmeleri ya pı lan 25 u z m a n . öğ reti m y ı l ı başı nda ödevle ­ rine başla m ı ş olaca k l a rd ı r. Yeni yazoçlor i cin görü ş ü me geli nce : Büyük C u m h u rbaşko­ n ı ' m ı z Hazretleri kendi leri için en büyü k uğraşı o l a ra k yen i yo ­ zaclorı seçmektedi rler. Kendi lerin i n yan ından yakında ayrıld ı m .

.

:Ş imdiye d e k h e r zaman yapıtlarından, ya pt ı kl a rı n d a n yaşamın­ dan g ü rl ü k a l d ı ğ ı m büyü k k i ş i l i ğ i n büyük i ş yapm a k için n a ­ s ı l ça l ıştı ğ ı n ı do gördü m . Bu ben i m i ç i n yen i b i r g ü r l ü k v e y a ş a m kayn a ğ ı oldu. G ü n ü n h e m e n tüm bölü m ü n ü yen i yaza ç ­ ların doğru b i ç i m l e r i n e , k u ra l l a rına ayıra n . b ü t ü n y a k ı n ı n d a ve h i zmetinde b u l u n a n arkadaşlara ve insa n l a ra ayrı ayrı yeni ya­ zoçları öğretmey i görev soya n C u m h u rbaşka n ı Hozretle ri'nln bu durumu karşısında hepi m i ze d ü şe n ödev ayn ı üstü n sevg i ve ayn ı etk i n l i k le yen i yozaçlorı öğrenmek o l m a l ı d ı r . Ben bütün mes­ lektaşlara b u kon uda etkin olmalarını ve çalışma biçimlerini ya k ı nda b i l d i receği m . C u m h u rbaşka n ı Ha zretleri ' n de n a l d ı ğ ı m on -

1 88


g u n l u ğ u n ka rşı l ı ğ ı n ı yerine g e t i r i rseı:n ve y a k m z a m a nda y e n i ya . za clarla bütün

meslektaşl a r ı m ı ve o k u l l u yavru la rı m ı

ya za r

.

o k u r görürse m , bel ki böylece ödev i m i yerine geti rmek mutlu l u ­ ğ u n u todobi lece<) i m . Ne o l u rsa o l s u n , ye n i yazaçları öğren m e k v e ye n i yazaçlarla yazma k ödev i n i b i r a n bellekten cıkormamak yurt borc u m uzd u r. İ lerleyen ve y ü rüyen u l uslar her zaman sa­ vaşmağa zoru n l udurlar. Eski ve dokunca l ı kuruluşlar n a s ı l a t ı l ı m ­ l a r l a y ı k ı l m ı ş i s e . yen i atı l ı m la da yen i yazaçların utkusu kaza ­ n ı lm a l ı d ı r. Ben C u m h u rbaşka n ı Hazretleri ' n i n bu konuda göste r­ diği ça l ı ş m a l a r karşısında gerçekten uta n d ı m . Anca k . bütün ör­ g ü t ü m üzle b i rl i kte ona yeti şmeye, O ' n u n bu konuda açmış oldu­ ğ u yolda emek harcayara k başarı l ı o :acağ ı m ıza i n a n ıyoru m . Özel­ l i k le de yol gösterme ve esin leme yöntemleri n i O ' n dan a l d ı ktan sonra

. . .

Bizim iş za manı baş l a m ı şt ı r. Mecl i s a ç ı l ı n caya d e k mer­

kezde arkadaşları m l a , işleri m le uğraşacağ ı m . »

1 89



Yazı Devrimi ve Öğretmenlerimiz Öğretmenler Birliğinin dördüncü büyük kurulta­ yında 25 Ağustos 1 928'de yaptığı konupna • Meslektaşlar! Benden önce söz alon arkadaşlar yazaç (harf) devri min· den dolayı sevinçleri n i , duyg u lo n ı m l a n n ı bel i rttiler. O n lar coş­ k u i le bu yazaçların yurtta b i r an önce yay ı l ma s ı ve genel leş· mesi sonucunda ortaya ç ı ka ca k büyü k devri mden söz ederken. kend i kendi me bu başlanan işin başa rı ile bitmek üzere ol­ duğu kanısına vard ı m . Arkadaşlar; Türk u l u s u tari h i n h e r döneminde kendi g ü c ü i le va rl ı ğ ı n ı savunara k k u rtarm ış, yaşa m ı ş kesin dayançlı (ozimkô r) bir u l ustur. Olanların, olayların önü nde sars ı l mayan u l usumuz her engeli yok ederek başarı l ı olmanın çözgesi n i bulur ve b u l muştur. Bu ne­ denle Tü rk u l usunun büyük ev lôdı aziz Başka n ı m ızın önderl i k ettiği v e e n büyü k ödevi üzerine a l d ı ğ ı yazaç devri mini n d e ta m b i r başa rıyla sonuçlanacağ ı ndan h i ç kimse kuşkuya d ü şemez. Y ı l l a rdan beri hepimizi uğraşt ı rd ı ğ ı ha lde açık olara k bir türlü or­ taya konmayan bu çok büy ü k soru n i l e b i l i r misiniz Büy ü k Gazi'· miz ne za mandan beri uğraşıyordu? O . yakasına subay l ı k y ıld ızı ta kt ığ ı zamandan beri bu sorun üzeri nde s ü rekl i olarak düşün­ m ü şt ü . Asl ında u l usun yaşam ve mutl u l u ğ u ile ilgili hangi iş va r­ d ı r k i , O Büyük Baş. bunu herkesten önce düşünmüş. herkesten ıeı


e n c e a n l a g ı nda i ş l E: m i ş ve v a k t i g e l i n ce uyg u l a m a o ı o n ı n o c ı ko r •

m ış o l m a s ı n Vazac devr i m i Gaz l ' n l n öke ( dô h i ) bey n i nde ço k tan .

oluşmuşt u . Yalnız uygulama zam a n ı n ı bekl iyordu . işte o za m a n geldi ve Gazi b i z i m e k i n i m i z i n ( h a rs ı m ı z ı n ) gelişmesi ndeki b u yen i yön ü ve ereğ i a l ı ş ı l m ı ş yer i n de l i k ve yüce l i ğ iyle gösterd i

.

Arkadaşlar! Çevrem ize bakaca k o l u rsanız bu işin ne den l i h ızla ge l i ş tiğ i n i görü rs ü n üz. Soka kta. çarşıda, d ü k k ô n d a . kah ­

vede. evde kısacası yurd u n h er köşe s inde herkes yen i yazoçlorı öğ ren mek ve öğ retmekle u ğ raşma ktad ı r .

Arkadaşlar! B ü t ü n y u rtta yayg ı n o l a n bu coşkudan doğan sıkı ça lışma az za man içi nde be klenen son ucu verecektir. An­ ca k. bu sonucu daha ö n ce olmak için öze l l i kle öğretmen a rka­ daşları mızın gösterd i ğ i coş k u çok teşe k k ü re değer.

Öğretmen

böyle zamanlarda bir o rd u s u bayı g ibi ödevli olan bir öged i r. Her biriniz yedek subayl ı k yaptın ıi. Başarı l ı olmak için, yurd u n ya­

şa m ı n ı

kurtarmak için b i n b i r enge lle. bin b i r zorl u k l a çarpıştın ız.

O engelleri nasıl yüklendiniz. ona karşı ç ı ktınız. o zorl u ğ u na­ sıl g iderd i n izse. bu yen i d evri m i n utkusu n u sağ l a m a k için de y i ­ ne o kes i n daya n ç , y i n e o yü ksek g ü ç ve y i n e o a te ş l i etk i n l i k le

ço l ı ş m ağo

zoru n l u s u n u z . Ç ü n k ü bu dev i n i m ( h a re ket) y ü r ü m ü ş ­

tür Bu devi n i m le bi r l i kte y ü rü meyen . o n u n ö n ü n de b i l e koşmayan .

öğretmen iş g öremez k a l m ı ş yurt ve mesle k ödev i n i yopmomiş de­ .

mektir. Görev sizi co ğ ı rıyor. Her ne za man o l u rsa olsun . her ne­ rede b u l u n u rsanız bu l u n u n . rastla d ığ ı n ız her ulus bi reyine sora­

caks ı n ız : Yeni Türk y o z o çları n ı öğ rendiniz m i ? Öğrenmemişse

hemen derse başlayacaksınız. Evinize g itti ğ i n i z za man çocukla­

rınıza . bütün a i leniz i n üyelerine. ta n ı d ı k la rı n ıza bu y o zo ç ları öğ ­ reteceksiniz. Arkad aş lar ı

ü stlend i ğ i n i z b u yen i g ö revde o n u ru n uz. sayg ı n ­ Ş u demek , s i zi n k i ş i l i ğ i n i zde u l u s u n onuru

lığınız söz konu s udu r

1-92

.


ve sayg ı n l ı ğ ı söz kon u s u d u r . Bu b ü y ü k sor u n u n cöz Li m ü yo l u n d a her

öğ retmen i n artsız a r a s ı z . geceyi g ü n d ü ze k a t a ra k ca l ı ş m a s ı

gere ki r . Sizlerin b ü t u n g ü n y u rd u n coc u k l a r ı y l a u ğ raşma kta o l ­ duğun uzu bil iyoru m . H e r b i r i n i z i ayrı a y r ı iş başında görd ü ğ ü m i ç i n bir coc u ğ u yetiştirmek kon u s u nda çe k t i ğ i n i z s ı k ı ntıları. h a r ­ cad ığı n ı z zama n ı bil iyoru m . Bug ü n ondan daha az b i r zamanda y u rd u n bütün yavruları­ na yeni yazacları öğret mek için daha çok etkin olmak tem e l gö­ revin izdir. Arkadaşlar, işte si zi n iki e reğ i n i z! Bu ere k size yaklaşıl ması zor bir erek g i bi görülmeme l i d i r . Türk u l us u için d ü şsel sayılan soru n l ar bile gerçe k o l m uştur. Biz her zaman d ü ş l eri gerce k . u z a k l a rı

ya kın ya pan, zorl u k l a rı eritip y o k eden b i r u l usuz.

Arkada şlar! Bu ereğe vardığımız gün bütün yurtta herkes

okumuş, yazmış olacaktır. Bu ere(le vardığımız gün genç ()Oret­ men duygu ve kanısını, görü9ünü yurdun her yanında herkese anlatabllecektlr. Bu ereğe vardığımız gün dlllmlı dünya dilleri arasında gell9mi9 bir dll o.• arak belirecektir. Bütün bu başa rıyı kaza n m a k ister m i s i n iz? U l u s u n her bireyi bunu ister. Siz k i , b ü t ü n u l usun ti nsel g ü cü b u l u n a n insanlarsın ız. Ne m u t l u size k ı , bu çok büyü k devrimden paydaş olaca ks ı n ı z . Sanmayınız k i , ya l n ız u lusların i c i n d e ça lışmakla. yalnız öğrenci yetiştirmekle ödevinizi tam ve kapsa m l ı bir biçi mde yapmış o l u rsunuz. En bü­ y ü k ödeviniz halkı okutmak, h a l ka ye n i yaza çlarla yazıp okumayı öğ retmektir. Ödeviniz bütün yurdu kapsar. Herkes okudum öğ­

rendim deyinceye dek artsız, arasız çalışınız, uğra9ınız. Ç ü n k ü a r kadaşlar. büyük işlerde boşan sürekli v e d i rençli b i r çalı9maya

bağlıdır. Bir işaretle ta ri h i n a k ı ş ı n ı değiştire n . tarihe sözünü ge­ ç i ren .

yo k l u k t a n varl ı k ortaya ç ı k a r m ı ş olan Eşsiz Türk Çocuğu 1 93


Öke (dah i l ) geces i n i g ü n d ü z ü n e katara k . d ü ş ü nde bile bunları görere k . herkesle i lg i l i olara k uğra şma ktad ır. Arkadaş lar! Bu n u n ka rşısında size, bize hepim ize d ü şen ödev y i n e o n u n g i bi ca n l a başla sarı l m a k olma l ı d ı r. Bir an için b i l o san m a m k i , bu işte i n a n a gereksinme duyas ı n ız. Bu i n a n a s i z , biz hepi m i z gerçekte iye (malik) değ i l miyiz? Biz O ' n a , Büy ü k Öke'ye i n a n m ış, her gittiği yolda utkulu olduğuna i n a n m ı ş deği l m iyiz? Her zaman tuttuğu i ş lerde s ü re k l i olara k başa ra n Büyük Başka ­ n ı mız e l bette bu i şte de başa rı l ı o laca ktır. Başa rı l ı ola n . kaza ­ n a n . o n u r yapa n , ta rih yapan b i r öke l i k i l e ya nyana b u l u n u ­ yorsunuz. S i z i n i ç i n O ' n u n öke l i ğ i n i n ı ş ı ğ ı i le ayd ı n lanan yolda O'nun g öste rd i ğ i ereğe doğru atılmaktan başka yapaca k şey yoktur. Arkadaşlar! i leri! Bu işte b i r a n d u ra ksa m a , bir a n d u ra klama bağ ışla n maz b i r suçtur. Büyük ve Utku l u Başka n ' ı m ız ı n g i ri ş i m i bizi m i ç i n b i r örnek olacaktı r. Gerçe kte ken d i lerinden a l d ı ğ ı m ı z ong u n l u k v e esin i l e her y a n d a bütün öğretmen a rkadaşları m ı z ça l ışmaya başlamışlard ı r. Anca k . başa rı l ı o l m ay ı , d a h a ç o k ba­ şarı l ı o l mayı isteyen ada m l a r yapılan işleri a z görürler. Ça l ı ş ­ maya , başarıya doymazlar. O n u n için isteğ i m , a rkadaşları m ız ı n şimd i k i n i n i k i k a t ı , yüz k a t ı ça l ı şmaları d ı r. Ve buna gere k vard ı r. Öze l l i kle, burada, bu büy ü k salon içinde Öğretmenler Birl i ğ i ' n i n bu kuru ltay ı n d a , bize d ü şen bu ta rihsel ödev karşısında, a ra n ız­ da bir öğretmen ve bir a rkadaş olara k bu l u n d u ğ u m i ç i n m u t l u ­ y u m . Bu onurlu v e tarihsel toplantıya katı l m a tad ı n ı tattı ğ ımdan dolayı a kyazı lıyı m . Bu nedenledir k i , si zi n g österd i ğ i n i z coşku ve duyg u l u l u k karşısında d ü ş ü n leri m i be l i rte m iyoru m . C ü n k ü bu coşku ve d uyg u l u l u k şu a n da ben i m de bütün va rl ı ğ ı m ı sa rmış­ tır. Ancak. i nsa n l a r söylemeseler da h i , davra n ışlarıyla d u ru m la­ rıyla i ş i n g ü c ü n ü . � üyü k l ü ğ ü n ü a n lata b i l i rler. Ben de bu son zam a n l a rda ya ptığ ı m gezilerde u l us u m u n isten c i n i n ne denli 1 94


g ü ç l ü olduğ u n u daha iyi görd ü m . daha iyi a n la d ı m . Karamsar­ l ı kta n . u m utsuz l u ktan her zaman uza k olan bu ulus her vakit g ü ç l ü d ü r. Dayandığımız g ü ç bu u l usun y ü re k gücüdür. Arkadaşlar, bu genel yazı seferberl iği i çinde ödev üstlenen öğretmenler iyi bilmelidirler ki, üstlendi kleri ödevin onuru ora ­ n ı nda büyü k soru m l u l u kları vard ı r. B u n u n i ç i n onurlu ödevimize bir a n önce sarıla l ı m . Bu büyük işi de çöz ü m leyerek h alkımızı ayd ı n ve mutlu bir değer durumuna getirmek için ereğ i m izi h ızla gerçekleştire l i m . Ba kışları n ızdan en tem i z b i r coşku ile d o l u o l a n gön lün üzü okuyoru m . Sözleri n iz, davran ışları n ız bana bu işte yü ksek bir üs­ tün sevgi (aşk) ile, sars ı l maz bir kesin daya n ç ile ça l ışaca ks ı n ız. başa raca ksı n ız kan ı sı nı esinl iyor. Bu kan ı n ı n eriştirdiği i ç açıl­ ması ve gen işleme i çi nde sözlerime son verirken Tekirdağ'da u lusa eyle m l i olara k öğ retmen l i k eden Büy ü k Gazi 'mizin bu yük­ se k örneği n i burada belirtmeyi mesleğ i m izin kazandığı yen i ve eşsiz bi r onur o l m a k üzere boyun borcu say ıyoru m . Hızlı başa­ rılar d i le ri m , a rkadaşlar.»

1 95


. .

1


YAZI DEVRİMi lÇtN ZORUNLU ÇALIŞMALAR 20 Ekim 1928 tarihinde Hakimiyeti Milliye gazetesine verilen demeç

«Yozaç devri mi ola l ı dört ay oldu. Devrimin yen i evresinde Cumhurlyet'in M i l li Eğiti mine ve genel eğitim örgütüne büyük ödev payları düştü . Dört aydan beri g eçen emekler sonunda elde ed i len sonuçlar beni örgütümüzün, devri m i yayma ödevle­ rin i başaran bir güç olmak yoluna g i rdiğini söyleyebi lmek duru­ m una getirmiştir. Yozoç devrimi boşladığı g ün önü m ü zde dört erek buld u k . Bun lardan birincisi yeni yazoçlann verimli nltefiğlncten yararla ­ n ı p d i l i n yapısını etkileyerek Türk d i l i n i n bağı msızlığı n ı , ge· nişlemesin i , cıoo a ı gelişmesi n i sağlamaya yönelik bi l imsel çalış­ malara başlamaktı. Bu amacı elde etmek için şu i şleri yapmak gerekiyordu : 1

-

Yen i Türk abecesine göre Türkçe'nin yazımını sapta ­ mak ve bir yazı m ( i mlô) sözlüğü yapm a k .

2

-

Türkçe ' n i n yen i bir öğreti msel (d idaktik)

dilbilgieini

meydana getirmek, 3

-

Türk dilinin bağımsız ve olgunlaşma güçleri ile dipdiri

bir d i l olarak gelişebi lmesinin bağl ı bulunduğu dllbi­ l lmsel ve örütblllmsel (fi lolojik) ıncelemelerıne gi rişmek ve bu arada eski kitaplarda ve halk d i l lnde bulunan öz Tü rkçe sözcüklerin kullan ı l masını uzlaştıran bir d i l dergisi yay ı m lama k . 1 97


4

-

En son teri m leri d üzen leyerek b i l i msel d i l i n gelişmesi temelleri n i hazırlamak; gen i ş bir düşün ve b i l i m d i linde

deyim lend i ri le n bütün kavra m ların karş ı l ı kları n ı kapsa­ yaca k biçimde bir Türk Sözlüğü düzen lemeye g i rişmek ve bu kon u l a r üzerinde ça l ışmak üzere yet k i l i kişi ler­ den oluşmuş bir D i l Kuru l u kuruldu. Kurul yazı m söz­ lüğünü düze n led i . Bu sözlüğün bası lması bu hafta i çi n ­ de bitecektir. D i l Kurulu d i l b i l g i s i n i n ve Türk Sözlüğü'nün hazırla nmasına, Ü n i versite'de kurulan b i r Yarkuru l u m uz da b i l i m teri m leri n i n dü­ zenlen mesine yöneli k ça lışmalara başl a mıştır. D i l K u ru l u 'na bağ ­ l ı o l a ra k kurduğumuz söz derleme Yorkurulları Türk Sözlü ğ ü ' n ü n d üzen lenmesine, d i l dergisinin yay ımlan masına d i l bi l i mseı ve örütbi l imsel i ncelemeleri n kolaylaştı rılmasına ve genişletil mesine yarayacak gereçlerin sağlan ması için çalışmalara başlam ıştır. Yakında bu kon uda ayrıntılı yayı n yapı lacaktır. i k inc i ereği m i z bütün Tü rkiye okulları n da E k i m ayında başla­ yan öğret i m in u l usal yazaçlarıa yapı lması n ı sağlamaktı. Bu ere"ğ i n e l d e edilmesi için şu işlerin yapılması gerekiyordu : 1 .,..... Ö ğretim başlamadan önce bütün öğ retmenleri yen i ya­ z ci çlarla öğretim ya pabi lecek bir d u ruma geti rme k, 2

-

Çeşitl i basam a k ve türde tüm Türk okul larında okuyan öğrencilere ders y ı l ı n ı n ilk ayı içinde Türk yazaçla rıyla okuyup yazma gücünü kazand ırma k,

3

.,.....

Ö ğ re n i m yapan çocu klarımızın el lerine veri lecek bütün · ders ve i rdeleme kitapıa rını hemen Türk yazaçlarıyla yeniden yayımlamak,

Ö ğ retmen leri hazı rlam a k üzere Ağustos ortasında başlayan ça l ışmalar Ekim başlarında son buldu. Ve okullarımızda öğ ret i m 1 98


başlad ı ğ ı z a m a n ,

sayısı 1 5 .000 ' e varan ö ğ re tm e n l e ri m iz T ü r k ya ­

z a ç l a r ı y l a öğ ret i m yapabi lecek b i r d ü zeye g e l m i ş b u l u n uyorla rd ı .

Ders y ı l ı n ı n i l k a y ı içi nde d e T ü r k ok u l l a rı n ı n , sayısı yarım m i lyo­ n u a ş a n ö ğ re n c i l e r i n e y e n i y a za ç l a rl a o k u y u p yaza b i l m e k ve ö ğ ret i m i i z l e ye b i l m e k yet i s i ( m e l e k e s i ) kaza n d ı r ı l d ı . O k u l k i ta p l a rı n ı n v e i rd e l e m e y a p ı t l a rı n ı n

ived i H kle T ü r k ya­

yay ı m lan ması için bir yandan bası m e v le r i yandan köklü önlem lerle Baka n l ığ ım ız ça l ışmalara geçt i . Ş i m ­

zaçla rıyla bası l m a s ı ve öte

,

kita pları Türk yazaç l a r ı y l a bas ı l m ı ş b u ­ azlığından dolayı, ister istemez Ba ka n l ığ ı ­ m ızca h a z ı rla n ı p yay ı m lan ması gere ken l ise v e i rdeleme kitap­

d i lerde i l ko k u l l a r ı n b ü t ü n l u n m a k ta d ı r .

Ba sk ı

l a rı n ı n b i t i ri l m e s i i ç i n k a m u sa l bas ı m ı m ı z ı n t e k a ra cı

olan Devlet işleyen b i r k u ru m a d ö n ü ş t ü r ü l mesi n i s a ğ l a m a k gere k i r. Bu n u n i ç i n h e m e n d i z g i c i l e r i h a z ı r l ad ık ; Avru­ pa'dan yen i a raçlar ve ayg ı t l a r ı s m a r l a d ı k Bası mevi yavaş yavaş Ba s ı m ev i ' n i n yen i a yg ı t la r l a

.

gelen ayg ı t l a r l a bir y a n d a n Türk yaza ç l a r ı y l a e l d e k i yay ı m larımı­ zın a ksaksız sürmesin i sağ lamış ve ısmarla maları m ızı haz ı rla­ m ı ş , ö t e y a n d a n d a Y a z ı m Sözl ü ğ ü , öğreti m yönte m i , yazın (ede­ biyat) kita b ı . seçme yazılar ve benzerleri g i bi Baka n l ı ğ ı m ızca ba­ S! l m a sı g e reken k i t a p l a r ı h a zırl o m ağa koy u l m uştur. O rta o k u l

kitaplarıyla , e l kitabı d u ru m u n da özetlemeye baş­

ladığı m ı z l ise kitapları n ı Mart'a dek hazırla m ı ş ve yayımlamış b u lu nacağ ız. Ders kitaplarının hazırlanması i şlem i n i , i rdeleme. a ra ş t ı rma ya p ı t l a rı n ı n ya y ı m l a n m a s ı izleyecektir. Ş i m d i le rde Ö ğ­ retim ve Eğitim Kuru l u hangi kitapların nasıl bir z i ncirle m e için­ de yen i yazaçlarla bas ı l ması gerektiğ i konusunda inceleme yap­ makta ve dizelgeler hazırlamakta d ı r. Bu d izelgeler okul kitapla ­ rından sonraki yayın çalışmam ıza önderl i k edecektir Bütün bu köklü önlemler yazac devri m i n i n ol uşundan önce k i g ü n l e rd e k a y g ı doğ u ra n v e

k olay l ı k l a başa çıkıla mayacağı san ılan 1 99


en büyük zorluğun kısa bir zaman içinde gideri l m iş olduğunu " gösterece ktir. Yen i kita p l ı Q ı m ızı oluşturmak yolunda en iyi mser tası n lamaları (tah m i n leri) aşan bir h ızla i lerleyeceQ i mizi kese n ­ kes sayıyorum . Yeni yazacıarla okuyup yazamayan v e işleri yü rütemeyen görevl i (memur) kalmamış b u l u nacaktır. Yazoç devriminin bizi karşılaştırdığı pek önem.•ı bir erek vardır ki, bu da çeşitti nedenler arasındc özellikle kullanımdan kalkan Arap yazaç�annın okuyup yazmayı zorlaşttran nitellOln· den dolayı bir bölümce okumaz-yazmaz kalan Türk halkını, tüm­ den okur-yazar duruma getirmek ve bu araçla halkın düzeyini . yükseltmeye çalışmaktır.

i k i ay önce i l ko k u l la rda ça l ışan a rkadaşları m ı g ü n l ü k ödev· ıeri dışındaki za manlarda yetişkin yurttaşların öğreti m i ile uğ­ raşmaya çağ ı rd ı m . Şimdi lerde öğ retmen a rkadaşları m ı n yönetti ğ i 5 .500 h a l k öğ rencesi ( k u rsu) vard ı r. V e bu öğ rencelerin öğ ren­ c i leri 220.000 ' e varm ıştır. Devlet görevli leri dışında 30.000 yurttaş izlence leri bitirmiş ve Türk yazaçlarıy l a okuyup yazmaya yeterli bir duruma gel m iştir. Halk öğ rencelerinde okuyan yurttaşlar i ç i n uzmanlara hazırlatt ı ğ ı m ız a bece v e o k u m a kitapları b i r k a c hafta i çinde bası l ı p y u rd u n her ya n ı na dağ ıtılacaktır. M i i li eğitim örgütü m ü z ü n halkı okutma ça l ı şmaları ocaktan başlaya ra k « M i l let Mektepleri» örgütümüz genişleyecektir.

ile

düzen lenecek ve

Sayısı 1 3.000 ' i aşan i l ko k u l öğretmen leri nden her biri -ola· ğanüstü engelle ri dolayısıyla çal ı şa mayaca k olanlar dışında­ m i ll et mekteple r i n i n bi r dersl iğ i n i yönetecekler ve öbür örgütü· m ü z a ra c ı l ığ ıyla bu y ı l en az 400.000 y u rttaşı bil mez l i kten ( ü m m i l i kten ) k u rta racak ve ü ret i c i b i r yu rttaş icin ed i n i l mesi zoru n · ı u olan n itel i klerle donataca ğ ı z . ·

200


Düzgün ve g i tti kçe gelişen

bir

ça lışma yönte m i içi nde her

yılın get i recei;j i so n u ç o rtan b i r oranda gelişmiş b u lu naca k· tır. Sayısı i.l k y ı l larda yarı m m i lyona yaklaşa n , so n raki y ı l l a rda yarım m i lyonu aşan insa n ı yetişt i rm e k o k u l kuru l u ş u n u n do yo r· d ı m ıylo az bir zaman sonra bizi , bugü nden sınırını ve gen i ş l i ğ i n i tosı n loyo moyacoğ ımız son u çlarla karşılaştıracaktır. M i l let m e k ­ t e b i dersli klerine g iden y u rttaşlara b i r y a n d a n T ü r k yazacla rıylo okuyup yazmak erk i n i kazandırırke n , öte yandan da bunları i l k · öğren i m i n ereğ i n i oluşturan en k ü ç ü k temel b i lg i lerle donatacağız. Her millet m ekteb i dersllğtnln işlevi bir halk kltap.• ığı ve bir ha lk o ku ma sal on u hiz metiyle bütünlenecektir. Bu kitapl ık ve okuma salonlanna h a.ı k için ya pa ca ğı m ız süreli ve süreli o lmaya n yayınlan göndereceğiz. Okulu olmayan köylertn halkı da gezici

öğretim kurulları oracılığıyla okutulacak, gezici kita plı kla rd an ya­ rarlanacaklardır. Halk eğitimine yönelik olarak ba şv u rdu ğ u m u z önlemlerden biri de tarı m , tecim, sanat ve ev yönetimi okullarında ha.ika özgü meslek öğrence�eri açmak olmuştur. B ugü n halka özgü o lma k üzere on kentte akşam sanat okulları, on altı kentte akşam tecim okulları çalışm a durumundadır. Büyük kentlerde yaşam ve o l ay ­ lar üzerinde daha yüksek bir bi lg i y e sahip olmak isteyen yurt· taş•ar i ç in de bir kerteleme (tedriç) içinde yuksek halk öğren­ c e l e ri açılacaktır.

Bu öğretim çalışmalarından başka rnm, gezici sinema, rad · yo, a s ı l a r (afi ş l er) ve daha bunlara benzer araçları , Batı ülke­ lertnde oldu ğu gibi halk eği timi nde kullanmaya başlayacağız. Bütün bu çal ı şmaların bel l i bir kerteleme içi nde ne b i c i mde gelişeceğ i n i saptayan izlenceler hazırladı k . Bu izlenceler içi nde halk e ğ i t i m i işleri n i n d ü zen lemesinde ve yürütülmesinde görev· ıendi ri l en Bakan l ı ğ ı m ızın H a l k Eğiti m i i şev i ( b ü rosu) görevi n e başla m ı şt ı r . 20 1


Halk eğltlm.1 i çin başvurulacak çeşitli araçlardan en önem­ lisi hclkc kendi kendine okuma alışkanlığını kazandıran ve böy­ lece onu ilgilendiren düşün ve olaylardan haber veren yayınlar olacaktır.

H a l ka özg ü yayınlar şu kon u l a r ici nde ya p ı lacaktı r : 1

-

M i l let mektepleri öğrenci leri ve y ü ksek h a l k öğrence­ leri ne g idenler i c i n okuma ve ders kitapları hazırla mak,

2

-

3

-

Çeşitli düzeyde h a l k katman ları n ı n sağ l ı k , uygarl ı k , si­ yasa. tutumso l l ı k ( i ktisat) ve g ü zel l i k ba k ı m larından d üzey i n i yü kseltmeye yaraya n ya pıtlar vücuda geti r­ mek, ö zel l i kle köylüye seslenen hafta l ı k bir halk dergisi ya­ yımlamak.

Süreli ol mayan yayın ların izlence ve d i zelgeleri düzen len m i ş v e dizelgede yaz ı l ı kitapların görevlend i rilen uzman kişi ler v e ku ­ ru l l a rca hazırlan masına başlan m ıştır. H a l k Derg i si de 1 Ocok'tan boşlaya ra k yayına g i recektir. Halk eğitimi icin a l d ı ğ ı m ı z ve uyg u lamasına g i rişti ğ i m i z ön­ lemler şimd Herde örg ü t ve a roclorımızla yapma kta olduğumuz işler i n i te l i k ve n i ce l i kte i k i katına çıkaracaktır. Dört ayl ı k çalış­ ma sonucunda elde etti kleri miz, yozoc devri m i n i n bütün iclem ­ leri n i n gerçekleşme o l a n ı n a g i rme kte olduğu üzeri ne geniş b i r gön ü l kanışı taşıya b i l mem ize yararlı b i r n i te l i k v e görü n ü ş s u n ­ ma ktad ır.» BİR A C I K LI YAZGI

M i l let Mecl isi'nde k i , Ö ğ retmenler Birliği 'ndeki ve K u r u lta­ y ı ' nda k i , Anado l u Ajansı 'nda k i , Ha ki m iyeti M i l l iye Gazetesi'ndeki söylevlerinde. demeçlerinde üstü n kişi l iğ i n i yansıtan bu coşku lu Tür k. bu coşkulu h a l k c ı . bu coşkul u devri m c i . bu coşk u l u eğ i 202


timci, bu coşk u l u eğ itim ba ka n ı . bu coş k u l u öğ retmen dostu. bu düşü n leri n i , ü l k ü lerin i uyg ula maya koyamada n , bu u m u n cların ı ve u m utları n ı gercekleşti remeden . onlara el ata madan tüm gön­ l ü n ü bağladığı m i l let mektepleri n i n ilk açıldığı 1 Oca k 1 929 g ü n ü göçtü g itti . Babası Nafi Atuf ( Kansu) Necati ' n i n m ü steşa rı o lan . yeri

dolduru lamaz. un utulmaz i cte n l i k l i oza n ı m ız Cey h u n Atuf Kan­ su, o günkü cocu k gözlemleri n i şöyle a n latıyor (CUM l1 U R I YET BAYRA� I ALT I N DA) :

« M i l li Eğitim Bakanl ığında, başta gene M u stafa Necati ve çevresinde gene gene. ü l kücü eğitim -öğretim a k ı n c ı ları aylardır ça l ı ş m ı şlar, g ü n düzlerine geceleri katm ışlar, Anadolu öğretmen­ leri n i yen i ve kutsa l bir görevi n ateşinde bi rleştirm işler, bu oku l ­ lara a k ı n a k ı n yazılan h e r yaştan C u m h u riyet vatandaşları i ç i n . b u okullarm, her anlamıyla ulus o k u l la rı o l a n b u devri mci kurum ­ ların kapıların ı acmışla rd ı . Ankara ' n ı n eğitim kurmayı v e tüm Türkiye bu sevinci yaşa r­ ken, ulus okullarında küçük bayra k l a r sa l lan ı r, sınıflar şen l i k ci­ cekleriyle taşarken . . . baba m , o g ü n a c ı l ı b i r yüzle eve döndü, pen cereleri solgun bir Oca k a y ı göğ üne ba ka n kitapl ı k odasına çe k i l d i , orada, sed i r yatağı nda yattı ve a n ımsad ı ğ ı m a göre i k i gün ne odadan c ı kt ı . ne kimseyle konuştu, ne yed i , ne i çti. Bu g ü n ­ lerin içi nden taşa n a c ı , baba m l a birli kte yaşad ı ğ ı m en a n l am l ı . en derin acılardan biridir. « M i llet Mektepleri» n i n h a l kçı duvar saatleri , b i r uygarl ık koşusu n u n başla n g ı c ı n ı çala rken o g ü n ü n gecesinde, yiğit, yağ ız, ayd ı n M ustafa Necati b i rden b i re has­ talan ıyor ve kısa bir işlemceden (amel iyatta n ) sonra ölüyor. Ba­ bam sadece bir dostunu değ i l , gön ü l verdiğ i , yol larını döşed i ğ i b i r atı l ı m ı n y a p ı usta l a rı ndan biri n i yitirm işti . Günlerce kendine g e lemed i . O za manlar sabah erken evden ç ı kar. ilk oturduğu203


muz eve giden sokağa sapar. eski An kara evlerinin çatı ları ü zerinden Ankara kalesine ba ka ba k a i sm e t Paşa l l ko k u l u ' na g iderd i m . Gündelik yaşam sürüyord u . Baba m ı acı n ın yatağ ında bıra k ı p g ü n d e l i k y o l u m a koy u ld u m . Ok u la g itti m . i k i n d i va kti kuşlar g ibi dağıldığım ızda, o k u l u n kapısında, kad ı n l ı erke k l i bi r kalaba l ı kla karş ı laşıyord u k . Her işten , h e r yaştan i n sa n l a rla. Biz çıkı nca sı­ n ı fları m ız ı o n l a r dolduruyorlard ı . « M i l let Mektepleriı nin a kşam saati başl ıyord u . Bir g ü n sabah leyin sı nı fa i l k g i rd i ğ i mde, sıra m­ da u n u t u l m u ş bir kasket b u l d u m , öğretmenime verd i m . K i m b i l i r kim u nutmuştu? Birden b u kasketle, baba m ı n acısını. M u stafa Necati ' n i n yağız ve yan ı k yüzündeki acı l ı devrimci ateşi bi rleş­ t i rd i m . Ded i m ya , baba m , y ü reğ i n i n bir köşesinde bir d ostu n yi­ t iğinden duydu ğ u acıy ı , bir köşesinde kasketten h a l ka uzanan bir öğ reti m devri m i n i n , M u stafa Necati'nin e rken ö l ü m üyle kesi­ len h ız ı n ı . . . bir devri m c i n i n eksi kliğiyle büyüyen o a n lam l ı boş­ l u ğ u . o boşluğun acısı n ı do yaşıyordu . » . .

204


Öğretmenlere Seslenişleri Bu seslenişleri i l k i n genelgelerle, sonra öğretmenlerin ad­ lorına gönderdiği öze l mektuplarla o l muştu .

iLK GENELGELERi Sayı : Tari h : özel kalem : Meslek a rkadaşları m ı n bilgi ve deneyi mlerine. gene C u m h u · riyetim izin yü kse lmesi uğrunda harcad ı k l a rı ve daha büy ü k b i r içten sevgi ( a ş k ) i le harcamayı sürd ü recekleri özveri l i ça lışma­ lara dayanara k M i l li Eğitim Baka n l ı ğ ı ' n ı ü stlend i m . U l usa yen i v e ışıklı cevrenler (ufukla r) a ç a n büy ü k doğ ru yol u gösteren leri m iz i n koymuş ve göstermiş o l d u kları kurta rıcı temeller (esaslar) içinde sars ı l maz bir inanla e reğe varmak ama­ c ı md ı r. Benden önce iş başına gelmiş olan arkadaşlarım ı n bu yolda k i çal ı şma ları n ı sayg ıyla a n mayı ödev b i l i r i m . Yeni kuşağ ı bedence. ruhça olduğu kadar özyapı ve u l usal coşku bakımın­ da n yen i yaşa m ı n ve demokrasi n i n gere k lerine göre hazırlamak ve böylece Türkl üğe, içinde bulunduğu uyga rl ı k ta k ı m ı ( z ü m resi)

o rasında yüksek bir yer sağla maya çalışmak gerekir. Bu ereğe doğru tam bir düzg ü n l ü kle yürüyebilmek, o ku llar· da sağ l a m ve b i l i n e l i b i r düzence n i n ( i nzibat ı n ) ve ong u n ( feyizl i )

205


b i r ti nsel hava n ı n egemen ol masına bağl ı d ı r. Yaşamsal bir önem taşıyan bu i l ke ve temelde arkadaşları m ı n tümüyle ben imle bir­ l i kte oldu klarına güven l iyim (emi n i m ) . Ü n iversite m i z i n b i l i msel yetkesin i n pekiştiri l mesi v e u l usumu­ zun ayrık (müstesna) g ü c ü n ü n b i li m a lanında kend is in i göster­ mesi kon usundaki g i rişim lere kuvvetle destek olacağ ı m . C u m h u­ riyetimizin daya n d ı ğ ı kutsal i l keleri pekiştirmek ve halkın genel düzey i n i yükseltmek için yasa larla saptanacak temelleri , gerek e k i n ( i rfan ) kurumlarım ızda, gerekse bu kuru m l a r dışı nda güç­ lüce uyg u layacağ ı m . U l usumuzun öğreti m v e eğitim i nde en veri m l i v e etk i l i gö­ revi üstlenen meslektaşlarıma, ça lışma arkadaşlarıma gür ba­ şarılar d i leri m . 2 8 Ara l ı k 1 925 Maarif Vekili Mustafa Necati

Ö zel Kalem Sayı

:

2

M i l li eğitimden olan arkadaşlar yu rtta düzg ü n l ü ğ ü n temsil· cisi, ödevin i çten sevg ilisi oldukları n ı bütün yurt halkına esin le­ yecek durumda b u l u n m a k zorundadırla r. Ben i m l e birli kte çal ışmakta olan arkadaşlarımı bu du rum da görd üğüm için kıvançlıyım. Görevlerine i mza zorun l u ğ uyla bağ ­ lananlar candan b i r iş tutup kopa rmak istemeyenlerd i r. Onun için bugünden başlayara k ödeve gelme zoru n l uğ u i mza i le uygulan­ m ayaca ktır. 206


Arkadaşları m ı , başladığ ı m ız bu büy ü k işte gece l i , gündüzl ü ödevlerine bağ l ı göreceğ ime g üven l i y i m . Hepin ize başarılar d i­ lerim. 3 . 1 . 1 926 Maarif Vek i l i M ustafa Neca t i

Ö GRETM ENLERE M EKTU PLARI Öğretmen okullarının son sınıflarındaki öğretmen gönderdiği özel mektup

adaylarına

:

T Ü RK i Y E C U M H U R i Y E T i MAAR i F V E K A LET i Şubat. 1 928 H ususi Genç Aday; O k u l u ndan geçen y ı l çıka n arkadaşlar ı n ı n hepsine ayrı ayrı başvurarak yen i yaşa m larındaki izlen i m leri n i , kayg ı ları n ı , istek­ leri n i sord u m . Aldığ ı m g üzel yanıtlar ben i öylesine büyü ledi ki, bu etki altında sen i n l e de ufa k b i r kon uşma yapma ktan ken d i m i alamadım . Geçen y ı l a rkadaşla rın ı , gereksinme ora n ında, i l lere dağıtır­ ken bu tecrübesiz gençleri n , uzak i l lerin yoksu n l u kları içinde u mutsuz olaca kları n ı , düş kırı k l ığına düşecekleri n i söylemişlerd i . B i r Türk gencine mal etmeğe ya kışır görmed i ğ i m bu g ü çsüzlüğe (zaafa) inanmadım ve bütün g üven leri me ya raşır bulduğum genç a rkadaşla r ı mı yurdun her köşesine da�ıtt ı m . 207


i ş te b ug ü n : a l d ı ğ ı m t e m i z ve

coşku do l u y o n ı t ı o r . d ü şü n c e m

de ne den l i h a k t ı olduğu m u ve orkodoşla r ı m ı n i na n ve özverile­ rinden k u ş k u ya d ü şmeme k l e ne d e n l i doğ r u d a v ro n d ı{) ı m ı bo n o tüm üyle an latmış oldu. Y u rd u n sayısız gereksi nmeleri n i ha kkıyla kavramış olan ve bu n u n en önemli böl ü m ü n ü n sağlan masına kend isi n i görev l i bi ­ len bütün çıkışlı (mezun) arkadaşları n her g itti kleri çevrede aziz C u m h u riyet'i n ate ş l i birer sav u n ucusu ve Türk gelece ğ i n i n en yorulmaz bire r h izmetlisi d u ru m u nda k ıvançtı ve i çi esen ( m ü ste­ rih ) çalışıyor ve didiniyorlar. En ufok bir yak ı n mayı bi le özsoyg ı lorıno yedi re meyen ve her rastlad ı kla rı zorl uklardan yen i bir atı l ı m gücü kazanan bu kesin doyon ç l ı (azi m l i ) ü l k ü yolcuları çev­ releri n i sora n yavru ları n ı n şen ve umut verici g ü rültüleri o ras ı n ­ da yoru lma ktan h o ş l u k ( haz) duyuyorlar:

­

­

E rzurum 'don l zmir'e ve Edi rne'den Diya rbo kır'o dek büyü k bir sev i n ç i le atılan bu özveri l i gençler o l a y ı n ı n g e n ç bir odayı olara k durumdan sona bilgi vermeyi uyg u n buldum. ve sağlamca inan ıyorum ki, pek ya k ı n bir gelecekte sen in d e görev saatin çal­ dığı zo mon y u rd u n her köşesi n de sen i dört gözle bekleyen ark o ­ doşlorı n ı , yavrularını gözön üne geti re rek ve en büy ü k bir can atma i le onlara yetişmeyi boynu n a t e miz g üzel bir borç bile­ ceksin . ,

Un utma ki� insan lar gelip geçicidir, ölüm lüdü r. O n ları son ­ suzlaştıran , ö l ü m s ü zleştiren ancak y u rt ödevlerine karşı göster­ d i kleri gönü l temizliği ve özverileridir.

Ken d i n i böyle o n u rl u

bir geleceOi ha k etmi ş görmez m isin? Bu g ü zel g ü n i ç i n sobır­ sızlondıj)ıno gön l ü konmıf olarak başarılar diliyorum yavru m . Maarif Vek i l i M ustafa Necatı 208


Okuldan çıkıp göreve i l k başlayan öğretmenlere B E YAZ ZAM · BAKLAR M E M LEKETiNDE kitabıyla birlikte g.önderdi�I mektup : Yavru m . B i r cok yoks u n l u klar içinde yü kselen b i r u l usun savaşım tari h i n i i n ce b i r dille özetleyen şu güzel yopıtı sana gönderiyo­ rum. Bunu d i k katle okur ve çev rendekilere okutu rs u n . S ı t m a v e yoksu l l u k kaynağı, sonsuz bataklar i ç i n d e bir yer­ yüzü cenneti yaratan ve h a l k ı n ı da ona yakışır seçkin b i r d üzeye çıkarmayı başaran bu çal ışmalar zincirlemesi, bizim i ç i n , pe k cieğerli b i r ders olmalıdır. «Snelma n » ın kişi l i ğ i nde toplanan F i n kesin dayancı (azm i ) . F i n istenci ( i radesi ) ; kendisine özveri l i b i rer yardımcı olan gene öğretmen ve subaylarının yoru l m a k b i l mez çaba ları sayesi nde ve pe k kısa bir zaman da ü l keyi , henüz bug ü n k ü parlak uygar­ l ığ ı n h i çbi r köşesin i n erişemed i ğ i yü kse k l iğe .mutl u l uğa ve gö­ nence eriştirm i şt i r. Bu kita pta bir kez daha görece k ve inan ( i ma n ) edeceksin ki, u l us u n en kücü k acısına, gön l ü n de büyü k bir yer ayırmış bu­ lunan bir öğretmen , onun en gerçek k u rta rıcısı, en yakın ve se­ vecen (şefkatli ) bir yol gösteric:sidir. işte yavru m . salt bu kan ı ­ n ı n verd i ğ i yetki i ledi r k i . y a r ı n için sen : n a l ca kgön ü l l ü ve öz­ veri l i kişi l iğ i nde bircSnelman» görüyor ve çevrende ış i k l ı dev i n i · m i n (hareketi n ) v e y ü kselmenin öncülerinden olaca ğ ı n ı düşüne­ rek sevin iyoru m . Başarı lar di ler. gözlerinden sevg i i le öperi m yavrum . Maarif Ve k i l i Mustafa Necati

209


Ö ğretmen Okulu Bltlrmişlerlne

T Ü RK i Y E C U M H U R i YET i M AAR i F VEK A LET İ i l k Tedrisat Dai resi Umumi 20222 Hususi 7 794 Ö ğretmen a rkadaş. Ö ğ retmen o k u l larını bu yıl bitirm işleri n i n dağıtı m ı n aa sen i n payı n a . . . . . . . . . . . . M a a r i f E m i n l i ğ i bölgesi içi ndeki . . . . . . . . . . . i l i düştü. Orası g üzel yurd u n ya rd ı m ve doğru y o l göstermen i ge­ reksinen ongun b i r köşedir. .

Yeni bitirm işlerimizin ( mezun larımızın) yurt i çine dağılmala­ rının gere kl i l i k ve zoru n l u l u k kertesin i (dereces i n i ) hem geçen yı l bitirm işleri a rkadaşlarınız ve hem sizinle tartış m ı ş ve ora m ız ­ da kararlaştırmış olduğumuz sonucu c i lkmektep M u o l l i m leriyle Mesleki Bir Hasbihalıı biçi m i nde bütün meslektaşlarım ıza du· vurmuştum . Burada sana bundan yine sözetmeye g erek görm ü ­ y o r ve t ü m g üven le sen i n de. a z i z yurt ve u l usuna h izmet ede­ b i l mek i ç i n , bug ü n ü sab ı rsızlı kla bekled iğine inan ıyoru m . Yol­ paran ın hemen gönderi l mesi için yerine yazı l mıştır. O raya varı r varmaz donatı m parasını (teç h i zat bedel i n i ) da1 o lacaksın. Yollarda en büyü k yardımda

bulun maları için m i l li

eğiti m idarelerine gereken yönerge veri l m i ş olduğundan yanaş­ l ı k, duralgo ( iskele, istasyon ) ve yol uğrağı kentlerde yakala rı n ı ı ı · O yıllarda v e sonraki yıllarda.

ötrotmen okulunu bitirip çıkan ve göreve

başlayacak olan Otretmenlere, yol parasından başka.

rak 80 210

lira veri lirdi ki , bugünkü k a rşılıtı

•teçhizat

be del i ·

16·20. 000 l i ra kadardı.

ola.


da yıldız bulunan b i r kişi sen i bekleyecek ve kılavuzlu kta b u l u­ nacaktır. Bundan dolayı onların da sen i kolayl ı kla tan ıyabilme ­ leri i ç i n yakana b i r yıldız ta kmal�s ı n . Gideceği n yer h i ç de ya­ bancısı olduğun yer değ i l d i r. Orada sen i sevinç içinde be kleyen yurt yavruları, seni n g ibi okulunu bitirir bitirmez görevi başına koşmuş bayan ve bay a rkadaşların, kısacası yurdun her köşe­ sinde rastladığın ve rastlayacağın yü ksek a l ı n l ı kardeşlerin var­ d ı r. Artı k okul yaşa m ı n sona ermiş oluyor ve gerçek savaşı m yaşamına g i rm i ş bulun uyorsun. Bundan ötürü görev i n i n yü ksek ve kutsal niteliğini tümüyle kavra m ış her öğretmen a rkadaşı n g i b i sen i n de, sen i bekleyen yavrularının a rasına koşma kta bir dakika gecikmeyeceğine i n a n ıyoru m . ö zel l i kle b u y ı l yen i T ü r k yazaçıa'rın ı (harfleri n i ) gene l leştir­ me gibi onurlu b i r ödev i n daha vard ı r. Bütün yurt yavrularını bir a n önce yen i yazaçlarla okutara k Türkiye'de okuma yazma bil­ meyen bir tek kişi bırakmayacak ölçüde geniş bir kesin dayançla (azimle) çalışmak zorunluğundasın.

Bunun için yen i Türk yazaçları n ı çabu k öğren ve hemen he rkese öğretmeye başla. Bu ereğe varmak için kürs ü , okul ge­ re kmez. Her yerde gördüğüne, kad ı n , erkek, yoksul, zengi n , ç i ft· çi, tecimci (tüccar) . köy l ü ve kentli ayı rmaya ra k hemen öğ rete­ ceks i n . U l usumuza yen i bir yü kselme alanı yaratacak olan bu büyük utkuyu kısa bir zamanda kazanacağ ına kan m ı ş olara k gö­ revlerinde başarı diler ve işe başlama duyuğ u n u (haberi n i ) bek­ leri m . Maarif Vek i l i Mustafa Necati

21 1


Tüm ö Qretmenlere ö zel mektubu DeQerl i ve sevg i l i (aziz) meslektaşları m . Ü ç yı ldan beri a ra nızda yaşa m ı ş v e mesleğe karşı göster diğiniz gön ü l temizliği (hulus) ve özen lerinize yakından tan ı k ol­

­

muş ve son unda e reğ i mize doğru yoru lmak b i lmeyen emeklerin i­ zin bel i rg i n ( ba riz) başarı ları n ı övü n ç (fa h r) ve kıvançla görmüş bir a rkadaşın ız olarak, sizi n le bir meslek söyleşisi yapmak iste­ dim. Sizleri daha yakından görmek v e çal ışma kta olduğunuz çev­ reler üzerinde izle n i m ve kayg ı larınızı kendi ağızla rın ızdan işit mek u m u ncuyla b i r soruştu rma (anket) hazırlam ıştı m . Anca k . ör­ gütümüzün buna elvermemesinden dolayı ya l n ız yen i çıkmış gençlerimize başvurma k zorunda kal m ış ve onların henüz çev ­ reye uyarlanmamış deneyimsiz görüşleri n i d i n lemeyi ya rarlı bul ­ m uştum . ·

,

Bu arkadaşların he m en hepsi b ü y ü k b i r i cte n l i kle yan ı t ver­ diler ve ben i m için pek değerli olan dertleri n i döktü ler. Yurdun her köşesinden gelen, eğ itim a i lesi n i n en temiz ve başkası için kayg ılanan duyg u la rına düşüncelerine ve u m u n cla,

rına (emellerine) çevi rmen (tercüman) olan bu yan ıtları ayrı ayrı ince led i m

.

Onunla birl i kte özverili a rkadaşları m ı n genel dertleri n i de özetleyen bu satırları ayrıca yayım layacağı m g i bi ana noktaları ,

burada. hepinizin önünde, aşağıda olduğu g i bi açıkl ıyoru m 1

-

.

Gene a rkadaşlarım ı n hemen büyük coğ u n l u Q u görev·

terinden . çev releri nden büyü k b i r sevine ve memn u n l u kla söz edi212


yorlar. Bu noktayı önem ve kıvançla bel i rt i ri m . S evi n e yaşa m ı n s ü s ü v e başarının biricik etkenidir. Ö zell i k!e b i r öğretmen için sevinç, en büyüleyici bir eğitim ve esinleme a racıdır. Bundan dolayı meslektaşla r ı m ızın büyük çoğ u n luOunu görevi başında kı­ vançlı ve sevinçli görmek, onla rın ve mesleOi n yarı n k i utkusu için en m utlu bir muştudur. - Arkadaşları m ı n büyü k bir böl ü m ü meslek yay ı n ların ı yakın ıyorlar. B u , çok g üzel ve gön ü l le re a ç ı l ­ ma ( fera h l ık) veren bir yakın madır. 2

i zleyemed i klerinden

Bir öğretmeni n «Okuyaca k ki ta p bula m ıyorum . . . » demesi ka­ dar haklı ve saygıya , çığlığa değer b i r şey olamaz. Ç ü n k ü , he­ pimiz şunu us u m uza yerleşti rmek zorundayız ki, öğ retmen l i k . sata sata tükenmeyen b i r m a l değ i l d i r. Okuttuğundan çok oku­ mayan bir öğretmen çabuk yıpranır, ihtiyarlar ve bezglnllk ge­ tirir. Dikkat ediniz . . . Araştırma, irdelemeye düşkün aksaçtı bir öğretmen sürgit genç ve dinçtir. Bundan ötürü doğa l olarak ben de a rkadaşlarımın tem iz soylu ( necip) kayg ı ların ı tümüyle yerinde bularak, Doğu 'do 600 okulda birer kita p l ık kurduğum g i b i , bu i steği gösteren lere ge­ rekli ve yararl ı kitaplar göndermeye başlad ı m . Anca k bu, gerek­ sinmenin büyüklüğü karşısında sınırlı ve yetersiz bir önlemdir. Gelecek ders yılı i ç inde öğ retmen a rkadaşların okuma. i rdeleme gereksinmelerin i sağlayacak ve kanıktıracak (tatmın edecek ) b i r örgüt hazırlama ktay ı m . B u n d a n bütün a rkadaşlar parasız yaro rlan o caklard ı r.2 l 2 l Ç o k zengin oareum ara ç v e gereçler i n den ol uşturulan Okul Müıes i 'nin için­

de

bir

do Geıicl Öğretmen Kitaplığı kurulmuştu. Bir öğretmence istenen ki· -kitabın oyl u m u n a . k o n u s u n a göre- birer. ikişer aylığına posta

tup ona

ile

ı;ön dl'rilirdi .

213


3 Arkadaşlardan b i r böl ü m ü kendi memleketlerine atan ­ maları n ı ve orada ça lışmalarına izin veril mesi n i istiyorlar. Tüm­ den duyg usal olan bu isteklerinde ken d i leri n i mazeretl i gör· mekle birli kte bu a rkadaşlarıma okuldan çıkar çıkmaz kend i mem leketlerine gitmiş old:..ı kları zamanla bug ü n kü durumlarını yansız bi r gözle incelemeleri n i sa l ı k vere ceğ i m . H i ç kuşkusuz ki, kend i le ri a rada doğan bu ayrı m ı görece k ve doğru bulacak· lardır. -

O n l a ra şunu a n ı msatayım ki. daha, büyük yurd u n u tan ı m a · y a vakit b u l a m a m ı ş bir g e n e . a n c a k en sora k l ı ( m ütecessis) ve ateşl i anında bunu ya pa b i l i r. B i r de yen i izlenceleri mizin Hayat Bilgisi eksenine dayanan Toplu Ö ğreti m için bir öğretmen in ge­ reksindiği görg ü ve değerleri n i artıracak en büyük dersin yolcu­ luk olduğ u n u k i m yadsıyab i l i r ( i n kô r edebi l i r) ? Son ra yurdumu­ zun çeşitli köşeleri, gençleri a rasında deği şt i ri le r ( m ü badeleler) yaparak cevrelerimize yen i görüşler aşılamak gerekl i değ i l m i d i r? B u öne m l i v e yaşamsal durumu kime güvenebi l i riz? Ve sonunda o gene arkadaşlarım şunu da un utmama lıdırlar ki, sevi len y u rt, kuşkusuz görü len ve tan ınan yurtt u r. Herhalde biraz y u karıda söylediğ i m g i b i , bu a rkadaşları m ı z kendi hesa plarına, meslekleri hesabına v e yurtları hesabına pek çok şeyler kaza n m ı ş d u rumdad ırlar. Yalnız bunlardan sağ l ı k en­ gel leri i leri süren a rkadaşları m ı özel bicimde incelettim ve izlet­ t i m . Böylece çevreleriyle sağ l ı k uyuşmazlığı engel leri gerçek­ leşen leri doğal olarak uyg u n yerlere geçi receğ i m .

4 Bi rçok a rkadaşları m ız d a öğreti m a raçla rın ı n yoklu­ ğ u ndan yakın ıyorlar. Ben b u yakın mayı yapa n la rdan çoğ u n u n vaktiyle okulla rında gösterilen e l i şi derslerine i l g i s i z kalanlardan oluştuğu san ıs ındayım . Ç ü n k ü , Hayat Bilgisi dersi vermeye zo­ -

run l u olan b i r öğretme n i n , öğreti m a raçları adı a ltında doğan ı n 214


ve çoc u ğ u n doğal çevresi n i n d ı ş ında b i r şey ler düşün mesi n i şaşı lası b u l uyorum . B i raz düşü n ü l ü nce pek kolay l ı kla şu gerçek ben i msen i r ki, bütün cevre ve doğa öğretmen için e n bitmez tü kenmez bir ders aracı derlemesid i r ( koleksiyo n udur) . Bundan en gen i ş ölçüde yararla n m a k doğ a l l ı kla öğretmen lerin el lerinde­ d i r. Yapay olması gereken araçlar için de ufak bir caba , ya l ı n ç

örnekler meydana get i rmek her za man olana k l ı d ı r. 5 O k u l ya pıları n ın kötü l ü ğ ü nden söz eden a rkadaşları­ m ı z da var. Arkadaşları m ı n bulunduğu okulun kötü lüğünden ya­ k ı n malarına karş ı n , ben tersine tutumsal ( i ktisadi) yetersizliğ i m i ­ zin b i r zoru n l u sonucu olara k okulların yokluğundan ya kınacak ve a rkadaşları m ı ı l ı ma ( itidale) çağ ı ra ca ğ ı m . -

Düşünmeliyiz ki, b ü t ü n bu değişmeleri m i z i n , b ü t ü n bu öz­ veri leri n ereği aziz u l usumuzun düşünse l ve ruhsal düzeyini y ü k­ seltmektir. Bu ereğ i m ize yaklaştığ ı m ız g ü n , tutumsal durumumuz t ü m üyle düzelecek. çocu klarım ıza d a bug ü n kü okul larından da­ ha gönençli okullarda okumak olanağ ı o rtaya çı kacaktır. işte o zaman o k u l yap ı l a rından ya kınan arkadaşlarım e re klerine ka­ vuşaca k l a rd ı r. Anca k, u n utmaya l ı m k i , bu da yine u l usun gelece­ ğ i n i h azırla maya görevl i olan meslektaşlarımızın iki katlı bir ça­ basına, çal ı şmasına bağl ı d ı r. E reğe ne den l i büyük i çten istekle koşa rsa k onca ça b u k yetişeceğiz. 6 Ö zdeksel (maddi) yaşa m ı n darl ı ğ ı ndan ve d üzensi z l i ğ i n ­ d e n ya kınan a rkadaşlarımız da v a r . Kesin l i kle tas ı n lıyoru m ( ta h · m i n ed iyorum ) ki, bu görüşe katılan a rkadaşları mızın sayısı epeyce yüksek b i r toplama va racaktır. -

Yaln ız ben . b u gene meslektaşlarıma şunu a n ımsatmak is­ teri m : Pek uza k değ i l . . . Tam beş y ı l önce öğ retmenlerimizin ay­ l ı kları 300 kuruş i le başlayara k e n yü ksek değerin i bulunca 1 000 ku ruşta durur ve kalırd ı . O zaman için b i r i l kokul öğ retmen i n i n 215


son amacı en son bu 1 000 k u ruşa erişebi l me kti . Y i n e l i yorum : Bu öğretmen a rkadaşla rımızın beş y ı l önce k i durumu i d i . Bunun bug ü n kü d u ru mla karşı laştırı l ması n ı arkadaşlarıma bıra kacağı m . Buna e k oiarak ş u n u do söyleyeyi m k i , yine bu beş y ı l önce h i ç­ bir öğretmen ya rından ve erişeceği a rt ı rı m l a rdan (zamoi mden) g üven l i olamazke n , C u m h u riyet yöneti m i n i n Işık ( N u r) Ordusuna verdiği değer ve önemin en bel i rg i n kan ıtı o l a ra k bugü n öğret­ men. d u r u m u n u , yarı n ı n ı acık ve sözveri l i yasa l a rla pe kiştirmiş b u l u n uyor. Bunun erdem i n i genç arkadaşlarım o yaşam ı yaşa m ı ş , o g ü n leri görm ü ş a rkadaşlarına sorarlarsa d a h a a ç ı k l ı kla değer­ lendirmede geci kmeyeceklerd i r . Ben bu ya l ın karşılaştırmadan öğretmenlerimiz hesabına çıkacak önem l i oranda yaşam dersi görüyoru m . Doğ rusu, y u rd u m uzun tutumsal du r u m u n u göz ön ü nden ayır­ mamak zorunda bulunan mesle ktaşlarım gerek kişisel tutu m l u ­ l u ğ a , birikt i rime uyma k, gerekse bu gereksin meyi yurt için e n kutsa l kaçı n ı l maz ödev (fa riza ) olara k çocuklarına aşılayıp böy­ lece u l usa l varl ıkların koru n masına ve çoğa l masına etken o l ­ malıd ırlar. Aylı klarda k i d üzensizl iğe gelince . arkadaşlarım ş u rası n ı yed · sı mczla r k i , bu a landa Baka n l ı k en gen iş çaba s ı n ı k u l lonma kta ve olabilen her ön leme başv u rm a ktadır. Anca k , yasaların k i m i eksikli kleriyle i lg i l i şu sakıncayı yazık k i , h ızla ön lemek olama­ makta d ı r. Bununla b i r l i kte , M i l l i Eğitim Yasas ı n ı n gelişmesi ve son aldığı olgun laşmış b i ç i m i karşısında sağlamca u muyorum ki, bu sıkıntımızı da geçmişe ka r ıştı rmış olacağız. 7 Gen ç a rkadaşlarım ızda n b i r böl ü m ü dedi kod u ve ya la n dolandan (tezvirde n ) ya kınma kta ve ürkmektedir. i şsizli k , ten ­ be l l i k en beli rg i n n i tel i ğ i olan bu acı n ı laca k d u ruma karşı ben _ meslektaşları ma, gene doğa l l a n m ı ş ( m üteha l l i k ) oldukları ve ağır·

216


baş l ı l ı klarına. o n u rlarına b i r kat daha özenmeleri n i ve çevrelerin ­ de bu g i b i küçü klü klerle kirlenmemek i ç i n en büyük özü sa l ı k verece ğ i m . « D i l i n kem iği yoktur• sözü d i l i mizde pe k çok b i l i n i r . Biz öğretmen ler de buna karşı « K u l a ğ ı mda kötü sözlere ye r yok­ t u r» der ve geçeri z. 8 Bi rcok a rkadaşlarım ızın öğ re n i m leri n i i lerletmek kon usundaki acul kayg ı larına tan ı k olduğuma sev i n di m . Doğ rusu bu nokta hiç gözümden kaçma m ı ş ve salt bu gere ksinmeyi ka r­ şılamak için orta öğretmen o k u l u n u kurmuştum . B u n u n l a birl i k ­ t e y u rtta i l köğret i m ça lışmaları n ı aksatmadan öğretmenlerimizi kend i leri için en yara rl ı olacak biçi mde Avrupa 'ya göndermeyi tasarlamaktayım. Bu i ste kler, eği l i m ler ben i bir kat daha y ü rek­ -

lendird i . Bundan ötü rü i l g i i i da i resine bu kon u üzerinde b i r iz­ lence hazırlan m as ı n ı buyurd u m . Son u c u n da sapta nan koş u l ları ayrı ayrı genelge i le hepin ize b i l d i receğ i m . 9 Bi rçok arkadaşla r ı m ı n h a l k dersli klerinde elde etti kleri son uçlardan daha me m n u n oldukla rın ı açıkla malarından a n l ıyo­ rum . Bu arkadaşla rım ı n düşünlerine t ü m üyle katıl ı rı m . Cünkü bu -

ders l i klere gidenler yaşam da o k u l l a ra g i den çocuklarımız gibi görgüsüz ve bey n i daha tüm üyle oluşmamış b i r d urumda dei:j i l ­ d ir. B u n d a n dolayı , onları n . bu yaşlarına dek gerek çevrenin, g e ­ rek g e ç i m dertleri n i n , geçird i k leri çeşitli serüven v e savaşımları n etki leri i le beyi nleri n i n bi rçok özekler i ( merkezleri ) d a h a olg u n ­ laşmış v e gelişmiş b i r d u ru mdadır. V e bu koşu l l a r a ltında do· ğ a l l ı kla çoc u klarım ızdan daha h ızlı kavrayışlıd ırlar. Bu yeri gelmişken yinel iyeyim ki, yurtta bir Türk daha okut­ mak b i l mezli k ( ca h i l ) kalesinden bir taş daha sökmek demektir. B u n u içten istek ( şevk) ve caba ile sürd ü rerek yakın b i r za manda şu kaleyi y ı k ınca neler kazarıacağ ı m ı z ı bu rada a ç ı kla maya gerek var m ı d ı r? 217


S!!vg i l i Meslektaşla r ı m ! Ailemizin en i çten dertleri n i h e p i n i z i n önünde ş u satırlarla özetlem i ş ol uyoru m . Bunların d ışında kalan ufak tefe k ayrı n ­ t ı l a r y u rd u m uzun t ü müyle i lg i l i olduğu v e bireysel istencimize ( i radem ize) i ! işkin olmadığ ı için doğa l l ı kla söz konusu edem iyo­ ru m . Doğrusu değmez de . . . Bundan dolayı, ş u kısa satırlarla hepi n izin önü nde ortaya döktü ğ ü m u m u n ç l a r, kayg ı l a r ve öze l l i kle meslek yaşa m ı m ızı i l · g i le n d i ren eksi k l i kler, görüyorum k i tümüyle yaşa n m ış. tümüyle d uy u l m u ş şeylerd i r. Çünkü yu rtta ü l küsünde olduğu gibi, yazg ı­ sında ve sevinci nde de türdeş ( m ü teca n is) ve tek bir vücut g i b i b i r küme { kütle) vard ı r. Ö ğ retme n l i k . . . v e hepimiz bu b ü y ü k kut· sal mesleğ i n naçiz (değersiz) bir üyesi olara k yaşa m ı m ızın son soluğuna dek uğraşmaya, didinmeye kesin dayançla karar ver­ miş bir duru mdayız. Ta ki, sevg i l i yurd u n yarın ı n ı , d ü nden daha ayd ı n yapmayı başara l ı m ve on u yü ksek Cumh u riyet'imizin bütü n ong u n l u kların­ dan ( feyizlerinden) yararlanaca k bir d u ruma get i rebi lel i m . Bu ba­ şarı n ı n vereceğ i duyg u la n ma ve kıva n ç rastlad ığımız ve rastla· yaca ğ ı m ız zorlu k larla karşılaştırı la b i l i r m i ? i şte aziz a r kadaşları m . ben yavru larımız a rasında v e bütün b i r calışma içinde gecen ders yılı için hepin ize ayrı ayrı teşek­ k ü r ederken , gelecek yıl başlangıcında daha büyü k b i r atı l ı m i le ödeve koşacağı n ızdan güven l i ( e m i n ) olarak hepin izi sevg iyle kucaklarım, sevg i l i meslektaşları m . Maarif Vek i l i M ustafa Necati 218


ÖGRETM ENLERE SON M EKTUBU 1 928 ders yılı başında göreve yeni başlayanlara :

Gene öğretmen ler! Yarın ki yaşa m sizin güclü el leri n iz a rasında doğaca ktır. B u geleceği e l d e et mek icin sürg i t ağ ı r ödevler yük lenerek yürüye­ . ceksi niz. Bu var olan ve yazg ı l ı olan yaşa ma yıldan yıla a rtan g ü c ve g itti kçe çoğalan b i r hızla ilerleyeceks i n i z . Bu yü kselme yol u n uzda. kuşku yok k i , sayısız zorl u k l a rla karşılaşacaksınız. Anca k , bu zorl u k l a r sizin kesin dayancınızı (azminizi) büyütmek­ ten başka b i r şey yapmayaca ktır. Her engel önü nde daha yüksek atı l ı m la , görevin size verdiği kuvetle ça l ı şacaksı n ız . Yaşa m ı n ız baştan başa özveri l i di r. Alacağı n ı z uzam ( mesafe) öylesine uzun ve atı l ı m ı n ızdan beklenen g ü c öylesine çok k i , ben bu eşsiz çaban ızı bile a z görüyoru m . Siz erine ( h uz u r) ned i r b i lmeyen y u rttaşların ça l ıştığ ı ölçüde ça lışaca ksı n ız. Güneşin doğduğu andan batıncaya dek tarlasında, tezgô h ında, masası başında. mağazasında, kısacası her yerde işiyle u ğ raşan babalarınız, kar­ deşleri niz ölçüsünde ça l ışacaks ı n ı z . U l u s i ç i n a l ı ş ı l m ış olan b u d u ­ ru m . bu s ü rekli ça lışma sizin icin a l ı n yazısıdır. Siz de bı kmaya­ ra k. u sa n m ayarak ça lışaca ksı n ız. B i l i rs i n i z ki, varl ığ ı m ızı kurta r­ mak i ç i n , yedisinden yetmişine dek t ü m u l u s ça lışara k C u m h u ­ riyet'in temel i n i kurm uştur. Y ü rekleri m i z i n üzerinde kurulan, y ü ­ re k g ücü ile tutu lan, kökleri n i gön ü l lere s a l a n C u m h u riyet'i m iz böyle b i r yürek işi olduğu icin sağlamdır ve sonsuzd u r. Sonsuz yaşayaca k olan bu C u m h u riyet ' i . yine her a n kıskanara k koru­ maya özen göstermel iyiz. Bu özenler de ancak özverilerle yapı­ labi l i r. Bu uğurda ça lışı rken ödevi m i z ya l n ı z ders verme. okutma değ i l di r. Her b i r öğ retmen i n ayrıca örgütleme ve ayd ın latma ödev i de vard ı r. 219


Bu yu rtt a otura n ların hepsi o k u m uş ve ayd ı n değ i l d i r Ve bu d u ru m d ü nkü lerin yanlış t u t u m l a rı n ı n ( hataları n ı n ) son ucudur. Doğaldır k i , b i lgisizler ödevi çekip çev i remezler (tedvi r edemez­ ler) . Sizin herkese ödevini öğreten bir aydın latıcı olmanız gere­ kiyor. Ö ze l ve genel yaşa m ı n ızda her zaman h a l k l a b i rl i kte ol­ .

d u ğ u n uzu b i l me l isiniz. Size başa r ı l a r d i l erim

.

Maarif Ve k i l i Mustafa Necati Ve bir köyde sürekli olarak okuyan, kendisini yetiştirmeye çahşan bir öğretmene, kısa bir mektubu ile armağanı : TÜRKiYE CUMHURiYETi MAAR i F VEKALET i

H ususi (özel) Kayseri Şeh i r

Y atı

Mektebi M u a l l i m leri nden Rauf Bey'e

Y üzy ı l ı m ızın en tan ı n m ı ş eği t i m yü ksek yetkeleri n den (otori ­ teleri nden ) Profesör John Dewey i n şu pek ü n l ü ya pıtını size '

a rmağan l ıyoru m . Meslek yaşa m ı n ı zda seçki n ( mutena) b i r önder ödevini gö­ recek olan bu yapıtı dikkatle i n celer ve i rdeler ve b u ong u n l u k (feyiz) ile çevren izde yolgösterme ( i rşat) v e ayd ın latmayı s ü r ­

d ü rü rsünüz efen di m

.

Başarı d i lekleri mle, Maarif Ve k i l i Mustafa Necati

220


Mustafa Necati 'nin Anıları , Yazıları i l k sayısı 2 Ara l ı k 1 926 da çıkan, o y ı l l a rda d üş ü n , eğiti m . b i l i m , tekn i k , yazın . sanat. felsefe, ta rih v e benzeri alan larda çok değ e rli ve zengin yazılar i çeren HAYAT derg i s i n i n i l k 9 say ısında yazısı çıkm ıştır. Son uncu yazısı derg in i n 27 Ocak 1 927 tari h l i sayısındadır. Bel l i k i , ba kan l ı ktaki gece l i g ü n düzlü yoğ u n ça l ış­

9

mala rından va kit ayırıp a n ı la r ı n ı yazmayı sürdü rmek için olanak bulamam ıştır. Bu yazı l a r ı d sti klôl Mücadelesi Hotıraları » , a l stik· l ô l Harbi Hatıra ları» anabaşl ığı altında sırasıyla şunlard ı r : Sayı

Vazının Başlığı

1

İ nebo l u ( 1 )

2

l nebo l u (2)

Sayfa

3

Asi l R u h la r

36

4

Meh met O n başı

56

5

A l i Cavu ş

77

6

M u kaddes Kafileler

96

7 8'

Mütev azi Kahramanlar Aziz Ü l ke

1 38

9

Anado l u Köylüsü

1 58

119

i l k sayfada d a bel i rttiğ i m g i b i , Öğretm e n Dernekleri M illi Federasyo n u , C u m h u riyet döneminde oku lculuğumuza olağanüs­ tü büy ü k h izmetleriyle büyük gel işmeler sağlamış olan Sakon M u stafa Necati , Hasan Ali Yücel i le M üsteşar Rüştü Uzel ve i lk­ öğreti m Genel M ü d ü rü Hakkı Tong uç'un ö l ü m yıldön ü m leri nde 221


a n ı l m ı::ı l a r ı . d ü ş ü n celeri n i n , g i rişimleri n i n , başa rıla r ı n ı n a ç ı k l a n ­ m a s ı için topl a n t ı l a r d üzenlemeyi kara rlaşt ı rm ıştı . 1 Oca k 1 961 a kşa m ı Gazi E ğ i t i m E nstitüsü'nde bu kara r gereğ ince M ustafa Necati için d ü ze n lenen anma toplantısı n da o sıradaki M i l li Eğitim B a ka n ı ve Ba ka n l ı k i leri gelen leri de ilk kez b u l u n uyord u . O rada yaptı ğ ı m kon uşmada M u stafa Necati ' n i n söylevleri, demeçleriyle yazılarının Ba kan l ı kça yayımlanması n ı , bu g i r i şi me Federas­ yon 'un da her yard ımda bul unacağ ı n ı açıklam ıştı m . Gecen za­ man içinde Ba kan l ı ğ ı n buna i l g i duymadığı görü ldü. Ö vgüye değer ki, I LGAZ Dergisi'nin sahibi Sayın l s m a i l Ka­ raa h medoğ l u derg i s i nde bu yazılan k i m i sözcü kleri n i özleşt i re­ re k

1 977 -78 de

yay ı m ladı

.

Kurtu l u ş Savaşımızın mi lyonlarla destanlara , koçaklamalara konu olaca k ka h ra m a n l ı k l a rından ancak b i r kaçını beti m l iyen bu yazıla r ı 54 58 yılın ötelerinden bug ü n lere ve geleceklere akta· rıyoruz. -

Dergide bu 9 yazıdan her biri n i n başl ığından önce küçük puntularla dizi l m i ş ş u açıklama var :

iSTiKLAL MÜCADELESİ HATIRALARI (BAGIMSIZLIK SAVAŞI ANILARI) ( Bağımsız l ı k Savaşı Türk U l usu'nun ve bel ki de bütün Dağu'­ n u n yaşam ında co k büyü k bir değ i ş i m i n başlang ıcıdır. Bu savaşla i l g i l i belgeleri toplam a k ve . yayı m l a m a k bizim kuşa k i çin hem büyü k b i r ödev, hem de doğ u raca kları esin leyici duyg u la n malar bakı m ı ndan ong u n ( feyizli) bir beğeni duymadı r (telezzüzdür) . Bu sava şta büyü k ve değerl i h izmetleri herkesçe b i l i nen M ustafa Necati Beyefendi o zama n k i izleni m le ri n i saptamıştır. Lütfen derg i m ize a rmağa n l ad ı k ları, u l usal coşkun u n en çok kaynadığı o aziz gün lere i l işkin bu yaz ı l a rı sırasıyla yay ı m layacağız.) 222


HAY AT Dergisinin 1 . sayısında çıkan ilk yazı :

INEBOLU ( 1 )

i nebol u 'ya i k i g ü zel yoldan g i r i l i r, b i ri isya n taşan taş k ı n Ka ­ rade n i z'den, g ü rütü l ü dalgalar içinde korku ve heyeca nla . . . Ö bü­ rü yeşil s ı k orma n l a r içinden, hayata kavuşmuş b i r hasta gibi neşe l i , u m utlu . . . O za man l nebolu sa h i l i ru ha sevi m l i bir n e ka ­ h e tg ô h ( hasta l ı ktan i yi leşmeevi) olur. Birincisinde doğruca l nebolu sa h i l ine, i k i ncisi nde dağlar­ dan, ağaçlı kl a rdan i nerek, denizlere, sul a ra kavuşma ktan doğan bir duyg u l a n ma i l e yine o sa h i le inersiniz. i nsan ı bi r noktaya kovuştura n bu i k i yol u n yaptığı etki ne de başkad ı r! Her i k i b i ­ ç i m d e kavuşma, ruh l a rda bu y u rda i l iş k i n b i r i çten sevg i v e i l g i yaratır. H ı rçın ve çetin dalgalara a ç ı k bu b i n evl i kentin bir ayca ( h i l ô l ) güze l l iğiyle Karadeniz kıyısında yü ksek ve yeşil orma n l ı tepelerin a ltında görün üşü öylesine güzeld i r ki . . . Bahar ve g ü ­ zel l i k , sa n k i göklerden v e dağlardan süzüle süzüle b u kenti n b a h ç e l e r i n e ve evlerine g i rmişt i r. Denizin g ürültü l ü ve u l u . sesi, ormanların uğultular doğ uran varl ı ğ ı, ırmakların dokunaklı gö­ rünüşleri ve ince yapı l ı tepeler, i n s a n ı n ruhunda birbirine ters. a n ca k hepsi g üzel b i r çok duyguları kaynaştırır. Bahar ve g üzel l i k ü l kesi . . . i nsan burada yaşayan ların her za­ man mutlu ve kıvançlı olduğ una i l k görüşte kanar. Den izden kah ra m a n l ı k , tepelerden koş u k ( ş i i r) dersi o l a n . e l bet karamsa r l ı ğ ı v e a c ı y ı yener v e t a t (zevk) türeti r. Anca k ne yazı k, s o n yıllarda, bu şen ü l ke n i n içinde tasasız bir ev, üzüntüsüz bir insan ka l 223


k i , Karaden i z ' i n b i r ucundan kopan e z i c i ü z ü n t ü ( ka h ı r) ve ko ra k ıy ı m l felô ket ) g ü çleri . b u te m i z v e ş i r i n ken tcl� i n i ç i n de . acı d�uran yabancı b i r gem i sesi k ı y ı d o n i n n i söyleye n gen e ona y ü reklerine. tezg ô h ı n do co l ı şo n d i n ç baba r u h la rına ve o k u lda ok u yan çocu klara ölüm ve ü rperti (haşyet) dağıtara k dağlara yansıdı v e b u rada n e varsa o yaba n ı l (va h ş i ) seslerin ka rşısında soldu Her yeş i l ağaç dalındaki b ü l b ü l ler art ı k ötmez oldu ve düşman gemilerinden yü kselen bay kuş sesi işitildiği g ü n ­ den beri kızlar. kad ı n l a r hasta düşt ü . mad ı . Y ı l l a r var

Topsuz tüfeksiz ü l keler kıyısında, dingin v e içi esen uyuyan i n san lara bela kesilen Avrupa'nın şımarık piçi, başı n ı kıyılara ça rptı kça, her yavru beşiği nden koparılara k dağlara kaç ı rı l m ış. onun uğursuzluğundan g üven l i olm a k için günlerce. haftalarca taş d iplerinde, ağaç kovu klarında barındırılmıştı . Ü l kede k i d i r l i k ­ düzen l i k kendisine g ü l le atan Yunan toplarının g ü rü ltüsüyle ha ­ valandı ve bu g ü rü ltü dağla rı aşarak, koya kları (vad i leri) atlaya­ ra k k utsal ü l ke n i n i çerileri nde bitmez. tü kenmez bir h ı n ç ve kız­ g ı n l ı k uyandırd ı . i nebo l u 'daki mutl u l u k v e neşeyi ö l d ü ren düşma n . topu nasıl ve ne ha k la ateşl iyord u ? Berkiti l m e m i ş b i r memleket i çerisinde yaşayan suçsuzlar neden savaşçı lardan daha korku n ç ve acıklı bir biçimde öldürülüyorlardı? Her kırm ızı beyazın . her m i n a re n i n ö l ü m ü n ü isteyen bu kötü tutkuyu o n a k i m ler verm işti? Bel ki bugün b u kendi liğinden olan ( m u kadder) soru lara güç­ süzlü k yapıtı d iyecekler b u l u n u r. Bel k i sen de o g üce iye ( m a l i k ) o l u rsan . s e n de ya pa rsın diyenler o l u r. Ne v a r k i , öncesizliğe dek kök so lan bir ta rih içinde Türk'ün yiğit ruhu h içbir zaman böyle a l ça k bir biçi mde kendisini göstermemişti. Yarı n k i söz ve­ ri l m i ş ( mevut) utkumuzdo do bütü n bu hınç ve ti ksinme duygu­ larını unutora k . bağış ve hoşgörü n ü n yen i bir b i ç i m i n i gösterme224


m ı z kesi n d i r . T u r k acaba h o n g ı ııtkusunda

kolu

bag l ı t u t s a k l a r ı n ı

k u rban ett i ? E y Türk, se nde Tanrı ' d o n gelen b i r özl ü k var! M ustafa Necati l nebo l u , 1 338 ( 1 922)

INEBOLU (2) Eskiden h i c tan ımadığı m bu kenti ve h a l k ı n ı ben yalnız bu yıl bir i k i kez görd ü m . Gen i ş göğüsl ü , keskin ba kışlı. ya n ı k yüzlü l<ayı kcı l a rı nda n . a bani sarıklı ve uzun c ü bbe l i zeng i n lerine dek hepsi n i ş imd i ayrı tan ıd ı ğ ı m bu ü l ke halkı son u gel meyen radeniz'in kıyısında ölmez bir caba i l e cırpın a ra k . d i d inerek şama ktadırlar. Dünyada h içbir yaşam böylesine sava ş ı m i l e zan ıl m az san ı rı m . Korade n iz'cesine gen i ş yü rekler taşıyan yurt h a l k ı n ı n en cok sevd iği şey den i z v e kayıktır.

Ka­ ya­ ka · bu

B u rada kay ı k ya l n ı z deniz i ç i nde .ve kıyısında b u l u n maz . Uzun ha l atlara ta kı larak, «hayda ! ıı larla. sokakların ortasına ve ev­ lerin bah cesine dek g i rer. Bir cocu k g i bi evden den ize. den izden eve taşınan bu uzun ipli kayı kların öylesine g ü rbüz ve g ü c l ü sah i p l eri vard ır ki. de m i r bi lekleriyle. co k güc l ü ve sağla m e lleriy­ le o cok büyük kayığ ı evden den ize taşı r ve korkusuzca e n bü­ yük f ı rtınalar i cinde. Karaden iz'in k ud u ra n dalga larında onu k ı ­ yıya ese n li kle geti ri r . . . Dört yaşında ki çocukla rdan yetm i ş l i k i h ­ tiyarlara dek a radı klarınızı h e p den izde b u l u rsunuz. Sanki b u kentte cocuklar beşi kten c ı ktı ktan son ra v e i htiyarlar meza ra g i rm eden önce kayı kta ya şarlar. Den iz burada bir ev, bir bahce gibi bir şeydir. Ve l nebolu 'lu larla deniz. yüzy ı l la rdan beri öpüşe öpüşe . sevişe sevi şe kucak kucağa yaşa mış candan i k i sevg i l i · 225


d i r. Bu deniz çocu kla rın ı n su gi bi d u ru b i r ruhu vardır. Ö zveri , yaşa m ı h i çe sayma . bu ü l ke çocuklarının birici k özyapısıdı r (eeclyesidir) . Fırtına i ç inde doğmuş. bora içinde yaşa m ı ş i nsan­ ların ruhu da elbet bora l ı ve fırtınal ı o l u r. l zmir'de Anadoiu 'ya h avar ( imdat) sesi yü kseldiğ i zam a n ­ dan beri i nebo i u ' l u larcasına yoru l m a k b i lmez bir çal ışma v e iç­ ten sevg iyle atılan bir ü l ke halkı, b i l mem , başka u l uslarda var mı? l nebolu'ya i l k gelen kon u k gecenin i l k derin sessizliği i ç i nde. denizin kıyısından ve içi nden gelen seslerle uyan ır. Bu karı ş ı k v e g a r i p gürü ltü ler i ç i nde anlaşılan ya l n ı z bir sözcü k vard ı r : Hayda! . Bu. geceleyi n gelen bir motö rü n içinden geceleyin ta­ şı n ması gereken saklam la rı (emanetleri) yüklenen leri , yüreklen ­ . .

d i rme sesidir. Sa klamlar. düşman karşısında, elden ele geçerek b i r kardeşten bir kardeşin eline veri l m esl gereken kutsa l sak­ l a m lar . Bu sa klamlar, ne den l i ço k o l u rsa olsun, bir gecede taşın ır. ve yine o gece bin lerce el, on ları deniz k ıyısından orman kıyısına taşır. O ne u l u l u ktur ki, kutsa l sakio mlar bir gecede h i çbir güçlü a raç olmada n . den izden ç ı ka rt ı l � ra k kad ı n , i htiya r. çoc u k sırtlarında kara la ra saklanır. Zen g i n i bilgin i , i htiyarı çocu­ ğ u , kad ı n ı kızı. hepsi böyle uzun gece ler, çok saatleri n i Kara­ deniz kıyısında sessiz ve veri m l i çal ışmalaria geçiren bir ulusun i n o n ı n a (imanına) dayanan kutsa l soru ncayı (davay ı ) kaza n m a ­ m a k olabi l i r m i ? V e bu temiz erkekleri n , kad ınların. çocukları n . i ş i n i gözle görmedi kten sonra u l us u m uzun nasıl v e ne sebe ple u t k u l u olduğ u n u anlamak olana k l ı m ı? . .

i neboıu . i çinden dışına doğru g itti kçe güze l l eşir, şirin leşir. Küçü k ve g üzel köyler, kentin çevresine birer karakol kulübesi gibi s ı ra lanm ı ştı r Yeşıı ağaçlar içinde beyaz. kopalı köyleri gö­ ren ler, anlarlar ki, bu köyler tem iz, çal ışkan insanların kaldığı .

226


yerlerd i r. Her köyün okulu, cam i i , hocası vard ı r. K i m i köylerde herkesçe sevi len, sayg ı gören yaşl ı lara rastlarsınız. l nebol u 'da « Na maz vakti, selat! 11 d iye bağ ı ran ezancıların sesini işitir işit­ mez, kentli, köylü şad ırvanlara . çeşmelere koşar. Herkes camide toplan ı r. Gençler topl u m yaşamına i çte n l i kle bağlıdırlar ve ken­ di leri n i n de yurtları, toplantı ve oyun yerleri vard ı r. H ü kü met görev l i leri i le h a l k a rasında özveri d uygusu n u n doğ u rduğu ruhsal bir kaynaşma görü rsünüz. H e r memur l nebo­ l u 'yu sever ve l nebol u ' l u l a r da orun sah i b i n i sayg ıyla karşı lar. U lusal sorunca (dava) yolunda çok ça lışa n , çok uğraşan l nebo­ l u ' l u lar, her gelen yabancıya , Karadeniz'in kıyısında kutsa l amacı ilk şakıyan (terennüm eden) bekçi lerd i r. Her halde bugün tutsak olan l stanbul'a i l k utku muştusunu on lar vereceklerd i r. Ben b u kenti v e halkırıı çok severi m . l nebolu, 6 K ô nunuevvel 1 337 ( E kim 1 921 )

Mustafa Necati

BAGIMSIZLIK SAVAŞIMI ANILARI Anadolu

ve

Ulusal Aşk

(Soylu Ruhlar)

Her ruh u n i çten sevgisini bütün açıklığıyla ve değeriyle an­ lamak için i n sa n l ı ğ ı n bir g ü ç veya ölçütü olsayd ı, o zaman in­ san ların gerçek yeri beli rlen m i ş olabi l i rdi. Anca k ne yazı k ki, i nsanlar. böyle bir g ü ç ve ölçütten yoksun oldukla rı g i bi , çok kez an lamaya çal ışmakta da uza k kaldıkları oluyor . . . Eski püskü k ı ­ l ı klar içinde saklanan. kızg ı n g ü neş a ltında başaklar v e hayvan­ larla yan yana yanmış ne bağırlar vard ı r ki, içinde e n aziz ve tan­ rısal ruhlar yaşar. Ne şatafatlı dışyüze tutukla n m ış göğüsler vard ı r ki, deriyi esriten (mesteden) lavanta kokularından çok ru h227


i k i y ü z l ü l ü k ve 'dolap a d a lcı r ı y l o o c o n z a k k u m l a r ı n og ı l ı kokusun u taşırlar. . . Cok kez nasırlı el lerin y u m uşa k yürek­ leri ve ne var ki, beyaz yüzlerin kora y ü rekleri olur . . . Ayal}ı ça­ rı klı ve yüzü yan ı k soylularla düzg ü n giylmll, ne var ki, dağınık

ıarında

uça rl ı k l ı zebil lerln (sefahetli sefil leri n ) . alçakların biçimleri gibi ru h la rı da birb i ri n i n tersid i r . . . Ruh. bel k i akıcı (seyya l) ve değeri sonsuz b i r m ü cevher· dir. Anca k b i ld iğimiz mücevherler gibi süslü koru nca k l a r (mah· fazalar) içinde bulun maz: onun için görün üşleri n özel b i r değeri yoktur . . . i şte Anadol u 'da gördüğüm büyük soy l u lar hep böyle biraz gize m l i biçi mded i rler. Büyük kah ramanları. bu soylu tutkunları istiyorum ki. herkes anlasın. ta nısın . . .

-

1

-

Bir g ü n önce yağan korların dold u rduğu uzun yollardan ge­ çere k gelen yarg ıevimiz asker kol u ( müfrezesi) i le Çerkeş ön­ lerinde cephane taşıyan bir kadı n kol u na rastlam ıştık. Beyaz bir geceyi andıran bir gündü. Güneş bulutlara g i rmiş, doğa kefen­ lenmişti . . . Cisim leşmiş bir üzüntü durumunda yüreklere damla· yan genel sessizl iği bozan hiçbir ses yoktu ; anca k kağ n ı ların ruhları ü rperten ve sessizliği ezg i leyen ( besteleyen) gıcırtıları de­ rinden deri n e çevreyi gezin iyordu . . . Bu seslerde öyle gizler (sır· lor) saklı ki, sanki bütün acılı ( muztarip) ruhlar t ü m i n i ltisin i bu sese vermişler ve sanki bütün Tan rı 'ya bel bağlamış ( mütevek· kil) düşün ler kesin dayanca (azme) dönüşen bel bağlamayı bu ağır yürüyüşe bıra km ışlar! . . Bu yü rüyen kola yaklaştıkça k i m i kez bu u z u n sessizliği yırtan bir kadı n sesi, y a do bir çocu k çığ­ lığı yü kse liyord u . Kola yaklaştık ve sel ô m laştık . . . Biz soğu ktan yomçılar a ltında titrerke n tek yorganını do arabaya örten bir ni228


n e n i n çıpla k oyo kl o r l o korları çiğned i ğ i n i görünce. i ç i mde övg ü i le ka rış ı k b i r acıma sızlad ı . Arkasına sardı!')ı peştemalı içinde a ra s ı ra h ıçkıra n bir çocuğu n üzerine örtmeden yorga n ı n ı n i ç i n a raba y a s e rd i !') i n i sormak d ü ş ü n ü n ü d u y d u m : - Ü şü mez misin sen, n i ne ! ? . . . Ba k. çoc u k donaca k, yorganı örtsene! .. d iye a raban ın üstünü işaret ett i m . Bu sözü yadı rgar .

bicimde ka rşıladı sormaya değer b i r şey saym ıyordu san k i ! . . Be­ n i m yan ı t bek ledi ğ i m i a n layınca, kutsal b i r şeye yöneli r g i b i kağ ­ .

n ıya doğru koştu : «-Ko r sepel iyor, m i l let malıdır, nem kopma­ sın evlô d ı m ; ıı dedi ve yorgan ı n uçları n ı iyice serd i . Kor sepele­ meye başlam ıştı. O zaman a n ladım ki, cephanele ri ıslatmam a k i ç i n bu özve riyi gösteriyor. O va kit dem i n k i acıma mdan utandım b i le . . Aman ya Ra bbi ! ö zveris i n i bildirmek t i le iste m iyor. Bu .

u l u ve yüce gön ü l l ü l ü k ( ôl i cenapl ı k ) ka rşısı nda yere kapa n ma­ yan (secde etmeyen ) r u h ve sevg i (aşk) olur m u ? . . . Ta rihte böyle ya l ı n bir çerçeve içine sığabilen bu benzersiz ve adsız özverin i n b i r eşi n i ü n l ü yurtsever Kartaca kadı n ları bile yaratamadı lar. Onlar saçla rından ord uya halatlar b u n l a r yaşamlarından cephane veriyorlar . . .

örm ü şlerd i ;

Ey aziz ruhlu soyl u u l u s um ! . . . Sen u l u dayo n c l ı (azi m l l ) ve yüce ru h l u şeh itlerin i n kem i k leri üzeri nde düşman tepin meye başla rken

.

sona düşen ödevi

beklen ilemeyen

bi r

ö zver i ve

tutku n l ukla yapıyors u n ! . . Y ü re k l i l i ğ i n anası o r ı l ı ktır (sa fvettir) ve sen meleklercesine a rısın . .

.

Tanrı seni u m u n clarına (emellerine) çabuk kavuştursun . . .

M ustafa Necati

229


M EHMET ONBAŞI (SoyJu Ruhlar)

-2Cok soğ u k ve fırtınalı b i r g ü n d ü . Yoı:> m u r yağ ıyor, orman ­ l a rdan uğultular geliyord u . Sul ar yollardan taşmıştı. Çadırında bir Meh met sevda taşıyan o k ru h uyla Fatmocı k' ı n ı düşün üyor­ d u . Ona i l k kez köy ü n dar ve dola m baçlı soka klarında rastla ­ mış, gözü kaym ış ve kalbi yan m ıştı. Anca k, i şte altı yıldan beri özlem ateşi yüreğ i n i ya kıyor ; köyde Mehmet' ini anara k i ç i n i çe ken , yan ı k türküler söyleyen Fatma c ı k düşünden çıkm ıyord u . ·

Y i n e fırtınal ı bir g ü n , yolların korla rla kapandığı düşmana geçit vermedll)i bir g ü n . . . Meh met cok sevdll)i çadı rından ayrı l ­ moğo kara r verd i : Dah a ç o k bekleyemeyecekti. Köyüne g ide­ cek, sevg l l ls i n i dünya gözüyle bir g ü n . olsun bir kez daha göre­ cek ve ondan son ra hemen yine o yoldan savaş bölgesine dö­ necekti. Bu karar bir ya l ı m (a lev) gibi ruh u n u tutuşturdu, ça­ d ı rından ayrıldı. Sarp dağları aştı, taş k ı n dereleri geçt i , fırtına­ larla boı:>uştu ve b i r sabah köyüne vardı. Doğru evine gitti, ana­ sına seslendi . Sev i n e çığ l ı k ları bütün köyü çın latırken. Fatma penceres i n i n kapa kları n ı açmış d ü ş ü nde duyd u ğ u n u sandığı sesi d i n lemeye koyu l m uştu . Yarım saate ka lmadı, kad ı n , erkek , gene. ihtiyar bütün köy l ü le r Mehmed'in evine topla ndı. Fatma sev inçle dolu bakışlarla Meh med'in i süzerken gön ü l leri b i rbiri i çin ça r­ pa n i ki genci n gözleri karşılaştı . Meh met. kendisine savaşma i le i l g i l i bin soru sora n . çocuklarında n . kardaşlarından, babala­ rından habe r isteyen kalaba l ığı u n uttu . FQtma'sı n ı n hatırı n ı sor­ d u . Köylü ler bu seste özlem l i bir eda (an latış yol u ) duydular. Al­ lah birbirine bağ ışlasın sesleri yü kseldi; oda boşaldı ve onlar başbaşa kaldı l a r . . . E rtesi g ü n Meh met. Fatmacı k'ına n i şa n ta230


kıyord u N işa n onun askerl i kte birikt i rdiği üç beş i birl i kt i . Mehmet bütün yaşa m ı nda yal n ı z onu biriktireb l l m işt i . .

M eh met altı y ı l l ı k askerl i k yaşa m ı nda kendisine düşüyle her şey olan Fatma 'sıyla n işan ladığı günün gecesi tersine karaba ­ san l a r geçi rdi . Gön l ü nden taşan sevin çlerle b i rl i kte, içinde bir sızı n ın g i tt i k ç e deri n leşti ğ i n i ve duyuncun u n (vicdan ı n ı n ) püs k ü rmeye hazır yanardağ bel i rt i leri g i b i çı rp ındığ ı n ı d uyuyord u . .

­

.

Savaş aıan mda a c ı k b ı ra ktığı yeri doldu racak ki mse yoktu. Böl ü k komuta n ı onu a rayaca k, künyesi şubeye gönderi lecekt i . . . Sald ırıya daha epeyce s ü re olduğunu kestirdi kten son ra köyü ­ ne kaçtığ ı n ı karakolda nasıl a n latabi lecekti? . . . Sabahleyin ana­ sının e lin i v e Fatma ' n ı n alnını öptü kten sonra bütün köy evleri­ nin h a z ı rl adı kları yol l u kları to r basına dold u ra ra k savaş alan ına g iden bir yo l u tuttu . . . Dudaklarında daha da Fatma 'nın a l n ı n ­ dan gecen sıca k l ı k yan ıyord u . Ne var k i , duyun c u ndaki ezin ç d e kü l lenmem işti E n ya kın kara kola g itti a n c a k y ü re k oynaması n ­ d a n ( heyecandan) bir ş e y söyleyemedi y a l n ı z belges i n i soru nca yok d iyeb i l d i . Bunun üzerine Meh met kaça k say ı l a ra k eli kelep çel i olara k l.st i k lô l Mah kemesi'ne ( Bağ ı msızl ı k Yorg ıevi 'ne) ge .

,

,

­

­

ti ri l m i şt i . . .

Altı yıl ulus ve ü l ke için savaş bölgesinden savaş bölgesine koşan . k a ç kez yaralanan bu yüreği yara l ı . a rı (bakir) ruh l u Tü rk coauğu g üçl ü l sti k l ô l Mahkemesl'nin ya rgıçları ka rşısında idi. Yürekleri y u rt t u tku s uyla dolu bu ya rg ı ç l a r y u rd u n ese n l i ğ i için . düşma n ı den ize dökecekken . köyüne kaça n l a r üzerinde çok kez ,

yeği n (şiddet l i ) kararlar vermeye duyunçça zoru n l u bir k u ru ld u . V e Mehmet. böyle bir k u ru l u n karşısında savaş a l n a cını (cep­ heyi) en ateşl i zamanlarında bırakmış bir kaçak durumuyla suç­ lanm ı ş bulunuyord u . Yarg ıevi Başka n ı , bütün gözüpekllğlne (ce­ lôdetlne ) karşın cana ya kın ve yumuşak gelen b i r sesle kesi n 231


soru l a r. soruyord u . K o ç m a n ı n açaca ğ ı te h l i ke l e r u y g u n b i r d i l l e

a nlatılıyor ve « B u n u n e d e n yaptın?• den iyordu . . . Mehmet, göz ­ leri b u l ut l u , boynu b ü k ü k bir süre susuyor, ye rde gezinen göz­ leri k a p a n a cak g i b i d u r uyor. d u d a k l a r ı bir şey o n l o t m o k istey e · re k titriyord u . Ve en son u nda : - B i l mezl i k (ca h i l l i k ) yapt ı m ; bağ ışlay ın ! . . diye karş ı l ı kta b u l u n u yord u . . . Ve bel l i idi ki. kimi koça kl a rı n çe ş i t l i başlamları ( maddeleri) yanl ı ş yoru m layara k , ezberler g i b i söyled i k leri u z u n ya rg ı çla rı n ru h u n u coşturuyordu . . . gitme­ mek için ne den l i u ğ ra ş t ı ğ ı n ı . ne va r k i . i ç i n den kopan bir şe y i n aya k l a rı n ı n a s ı l s ü rü k le d i ğ i n i . köy ü n de d o h ::ı 2 4 s.aot kal mada n

t ü m ce l e rd e n ç o k , b u sözler

M e h met b i l i yo rd u . o u ğ u rs u z k ı ş g ü n ü ça d ı r ı n ı b ı ra k ı p

ç ı k a ra k karakola

ken d i n i tesl ime geldiğin i a n latsa k e s e n kes a c ı · yaca k l a rd ı . Ut a n ıy o r . s ı k ı l ıyor. b i r tür l ü sö yl e y e m i y o rd u . Co k d e ­

r i n t an rısa l b e l bo ğ ! a ma ( tevekkül) i l e boyn u n u b ü k m ü ş . ve s a n k i görün mez b i r d a ra ğ a c ı n a ş imd ide n a s ı l m ı ş ta . c a n c e k i ş i yor­ muş g i bi boyn u bir yona sarkıyor. g ö z le ri n i n pa r lakl ı ğ ı sön ü · yord u . En son u n d a yarg ı ç l a r a y r ı a y r ı soru l a r l a kon u y u ye n i d e n deştiler. Sev i s i y l e i l g i l i i l k sözcü k M e h me d ' i n a ğ z ı n d a n ne de z o r c ı k t ı , a n c a k ; a rt ı k o n d a n so n ra b i rd e n b i re açıldı. Ya­ nık a n l a t ı m ı , tatl ı s öyl e y i ş i ( şives i ) ve y a ba n s ı ( t u h a f ) davra n ış­ l a rı y l a b a şın d a n g e ce n i h e p a rı l ı k - d u ru l u k ( satvet) ve a ç ı k l ı k i ç inde a n lattı . . . Aşağ ı l ı k b i r k u r n a z l ı k l a be l k i k u rt u l u ş u m u d u var diye h e r sorg us u nda an lattığ ı n ı d e ğ i ş t i re n k i m i sa n ı k l a r ı n özürleri ( mazeretleri) gibi, bu sözle r i n d e d ü z m e c e l i k o lasılı ğ ı vard ı . Anca k Mehmed ' i n a n latışında. yüzünde öyle katıksız bir bağ l ı l ı k va rdı ki, yci rg ıçların hepsin i n kanısı gerçek olduğu n u kab u l merkezinde, i d i . E n son başka l a rı n a ders o l m a k üzere M e h med ' e arkadaşları ö n ü n d e 50 d e ğ n e k v u r u l m a s ı n a karar ve­ r i ld i . B u n u

ve 232

o n l ar a n lamaz dem i n b i r verem yaprak g i b i sararan

ü r p e r e n yüz. uğruna kon d ö k t ü ğ ü b a y ra ğ ı n ın re ng i n i aldı

v�


can çe kişen i n son s e si . bir a rslan u l u ması g i b i g ü rledi :

d e m i n boğaz ı n d a d ü ğ ü m l e n e re k b i r

andıran

v a s i ye t ı n i

- Eski cezama razıyım ; yasa ne diyo rsa yapın • . . Ona önce ki durumunda g e ne l l i kle asılmaya kanunca ya r­ g ı l ı ( ma h kü m ) olduğu a n latıldı. B i raz sara rıp titremedi bi le. De· m i n k i tüzel i (ôd i l ) kararla duyuncları dingin olan ve şimdi be· ğenme (ta kdi r) ve acımadan yürekleri çarpan yarg ıçlann yen i soru larına vakit b ı ra k madan başı n ı kald ı rd ı gözlerin i yarg ıçlara di kti : - Arkadaşlarımı n ya n ı nda daya k ? ! . . sa ? . . . Ası l maya razıyım l re i s bey!

ve

yerde gezinen

B u n u Fatma duyar­

Dayak yedi ğ in i Fatma ' n ı n duyması on u n be n l i ğ i n i ve onurunu derinden ya ra l ıyord u . Ve bu ceza yü kse k ve soyl u Türk çocuğuna ölü mden ağır gel iyord u . i sti k lô l M a h kemesin i n kararı Mehmed ' i n yanıtı kadar yüce o l d u : Meh med'e on g ü n i z i n veri l iyor v e Kay­ maka m ·a do d ü ğ ü n ü n ü yapması emred i l iyord u . 5 Kô n u n u s a n i 1 338

(Ocak 1 922)

M ustafa Necati

ALI CAVUŞ (Soylu Ruhlar)

-3Bu e s k i savaşlar kahra man ı n ı , bu tılsı m l ı T ü rk ü lkes i n i n koc yiğidini i htiyar i ken görd ü m . Geçm iş deri n acı ve koray ı k ı m iz­ leriyle dol u sön ü k gözlerinde g ize m l i bir karan l ı k vard ı . Ayd ı n l ı ğa ve da etmeye hazırlanan bakışları n ı karan l ı k sarmış, özlem lerin c u k u rlaştırd ığı bir oyla içinde uyu klaya n gözleri d ı şardon cok i ç i . ne bakan a n l a m l ı b i r bicim a l m ıştı . 233


Bir kem i k çerçeve görü n üş ü n ü a n d ı ra n göğsünde daha da ben l i k ve yi(;jitl i k gösterisi vard ı . D i n e ve diri bi lekleri bir şa h i n pençesi g i b i kıvrık v e g ü ç l ü eller taşıyorlardı. Seksen y ı l l ı k ya ­ şamı omuzlarında taşıyan bu yorg u n ihtiyar. tarlasından dönen bir genç gibi, yine dik ve güçlü idi. Sesi her yiğit Anadolu ço­ cuğunun kesi n ve buyurucu edası gibi pürüzsüz ve tatl ı i d i . Yeşi l köyü nde, şehit ol m uş yavrularının çoc u k l a rı arasında geçi rd i ğ i yaşa m ı n tari hsel öy k ü l e r i n i a n latı rken tanıdığ ı m i htiyarın sözle­ rinde ta rihten b i r pa rça , ka h raman l ı ktan bir iz vard ı . Gözleri n i n önünde d i ri len savaş evrelerin i düşümüzde ca n landırmak için b i r usta konuşmacı (hatip) gibi ellerin i uzatıyor, kimi kez b i r ko­ m utan yeğ i n l i k ve ça l ı m ıyla, kimi kez cana ya k ı n bir a n ne seve­ cen l i ğ iyle sözc ü k ler dudaklarında zaman zaman sert ve y u m u ­ şak b i r an latış a lıyord u . Bu can l ı tari h y ı k ı k bir köy içinde, b i r · esk i yapıt (anti ka) g i bi toz topra k altında i d i . Yuvarlak yüzü nü oerceveleyen a k saka l ıyla, hançer gibi b i r noktaya di k i ien uzun bakışıyla, d i k boy bosu. yü ksek sesiyle b u i htiyar, Anado l u ' n u n ortası nda tari hsel b i r taşdi kme (sütu n ) , b i r onur yontusu g i b i yaşı­ yord u . Ö l meyen umudu her yeni kara y ı k ı m karşısında taze g ü çler b u l uyor ve ölmeyecek u l usun u n ö l ü msüz bi r anısı g i bi hep d i k . hep ben l i k l i ( mağru r) öyküleri n i o ğ u l l a rına, köy l ü lerine en ka­ ra msa r ve karay ı k ı m l ı g ü n lerinde b i re r s u re g i b i yetişti riyord u . Y ü reğindeki sars ı lmayan i n a n , utkulardan utkulara koşan bayra ­ ğ ı n ı n altında h e r va kit egemen ve efendi kalmak inan ıyd ı . Gök­ le ri dold u ra n ayca n ı n ( h i lô l i n ) altında Anado l u ona ufa k ve dar geliyord u . Büyü k den izlerin çevresi n i kucakladığ ı , büyü k dağla­ rın sınırları n ı sard ı ğ ı , i çinde gürültü l ü ı rmakların aktığı b i r ü l ke istiyordu. Ö yle bir ü l ke ki, b i r ucundan b i r ucuna dek hep kendi d i l i ndeki insanları taşısı n . Son u gelmeyen g ü m ü ş eyerli suvari ler atlarını m a h muzlaya ra k , süngü leri n i n ı ş ı ğ ı n ı gü neşten toplayan ord u l a r borularını öttü rerek geçs i n . Ve o, bu utkulu o rd u ların sağ ­ ladıOı sessi z l i k içinde son gün leri n i dingin ve mutlu yaşasın . . . 234


O, böylesine büyü k acı ve karakıyımdo n son ra m u t l u l u ı':) u , gö­ nenci bir hak sayıyo r ve kıştan sonra ba h a r kese n kes d i y o rd u . Kendisin i n b i le görmediği o d ü şsel mutl u l u ğ u n sevinciyle to ­ r u n l a r ı n ı n karamsarlığını boğan bu i htiyarı n , ya Rabbi , ne g ü ç l ü , ne i n a n l ı bir gön l ü vard ı . Seksen y ı l l ı k yaşa m ında, bel k i b i r tek gün bile görmeyen, bel k i de parla k ve yıldızlı bir gecesi bile ol­ mayan ihtiyarın bu yüce ve coşkun i çten iste k ve i n an ı . k i m b i l i r, h a n g i kutsa l kaynaktan geliyord u . Büy ü k b i r tasa yü reği n i sızlatı rken o , avuntu (tese l l i ) fısıldı­ yan bir b ü l b ü l g i b i şakra ktı, i ç üzüntüsü n ü ( kederin i ) sevinçle öldü rmeye çalışırken büyük buna l ı m larla kabaran göğsü kem i k kafesler altında ışıyor, hasta bir e d a i le d udaklarından dökülen kah kaha yaslar taşıyord u . Bu küçü k köyde her şey olan b u ihti­ yarın çevresine gene kad ı nl a r, körpe çocuklar toplan ıyor ve her dert onların dudaklarından ihtiyarı n yüreğine döküldü kten sonra d u ru ve arı ( be rrak ve saf) bir sev i n ç olara k çevresindekilerin gön l ü n e a k ıyord u . Bütün dertleri kend isi a lıyor ve bütün sevin­ c i n i çevreye dağıtıyo rd u . Köy ü n ü n yarg ı c ı , valisi, hocası o i d i . O n a sormadan köyde bir şey o l mazd ı . Savaşa g iden genç çocuklar onun e l i n i öper, ya­ ra l ı dönen askerler ona uğra r, şeh i t askerlerin kôğ ıtları onun e!iyle analara, baba lara , kardeşlere veri l i r; düğün lerde baş yerde komuta eder, mevlütlerde i m a m ı n yan ı n a otururd u . Bu köye ve­ ri lecek en doğ ru ad cAl i Çavuş» olurd u . Her büyü klüğü sayg ı ile karşıla yo n köylü ler g i bi b e n de Ali Cavuş'un e l i n i saygı i l e öpt ü m . ü cra köyde herkesin sevd i ğ i Ca ­ vuş'un soylu ruh u ndaki yaşa m ı öğrenmek isted i m . i nce sesinde yalvaran bir a n latış (eda) vard ı . Yüreğinde sa klad ı (j ı acıyı, ö l ü n ­ ceye d e k kimseye acmamağa andiçmiş gibi soruma karşı : 235


Bey, d e d i ; nene gerek?

B u seste bir g üven sizlik duyu l u yordu . Derin leşen gözleriyle, gözlerimden bi r şey okumak istiyor g ib i uzun uzun ba ktı ve yo l ·

n ı z ka l d ı ktan b i r şeyler on latocoğ ı n ı dovra n ışlo :

i ş ın o r ( i f h o m )

e d e r g i b i bir

- Hele b i r yol d i n len ! ded i . Kahveler geliyor, ayra n lar taş ı n ıyord u . A l i Çav u ş sa­ vaştan . Ulus Poşosı'ndon ve Pad işah 'ton d u y u k lo r (haberler) istiyord u . Savaş olnacını (cepheyi) . U l usun Paşcısı'nı a n lattı m . Pad işa h ' ı n İ n g i l izlere satı ldığ ı n ı . Yunan l ı la rla b i r l i kte l n g i l izlerin e m riyle devinen ( h a re ket eden) b i r oyuncak o : d u ğ u n u söyled i m . Kötü l ü k lerini sayd ı m . Soğ u k bir sesle : - Gebersin . . . Sön ü k gözlerlnde ateşler ça kmağa, can a ya kın yüzünde co­ t ı lo n kaşlarla katl a n m ı ş a l n ından h ı n ç ve ti ksinti a kmağa baş­ ladı : - Hcı k l ı s ı n ,

Bey . . . ded i . Ya gôv u r nasıl ?

Ona savaş bölges i n i yine uzun uzun anlattı m . B i n l e rce su · vori n i n şa h lanan otlarıyla ovaların doldu ğ u n u . topla r ı n n a m l u l a r ı çevresinde binlerce askerimizin ateşe hazırlandığ ı n ı . yüzbin lerce s ü ng ü n ü n düşmana atı lmak için buyruk bekledlğ i n i söyled i m . A l i Çavuş düşündü v e sormak istediği b i r şey varmış g i b i gözleriyle çevresi n i arad ı . Ona M i l let Mecl isi 'nden , Başkomuta n 'don sözetti m . Göz l e ­ rinden sevine y a ş ı a kıyord u . Bana b u y ı l her karakıy ı m ı n ( fela­ ket i n ) öleceoin l. bir mutlu l u k y ı l ı olaca ğ ı n ı söyled i . Bilmem hangi hoca efendiden . hangi şeyhten işitmişti. Anlatı m ında kesin bir ya rg ı vard ı . Ben i bu i şitti klerine i nandırmak icin co ı ı ştı ve sonra bu y ı l memleketime kavuşacağ ı m ı büyük bir konışla söyled i : 236


- M e m lekete g iderken benden s e l ô m göt ü r! S o n ra c k l e d ı :

- Gelirsem kon u k eder misin? Yavaşça memleketi m i sord u ; ıd z m i r'liyi m » dedi m . i zmir' l i ol­ d u ğ u m u işitince Ali Cavuş'un ru h undak i g üvensizl i k bi rden si­ lindi : - Bey, dedi , İ z m i r. An od ol u n u n k i l i d i d i r . Bana a n a l a rı m böy söy lerdi . . Bu yıl gôvurdan kurtulacak. lzm i r ' e sana gelecey i m ! '

le

.

Art ı k Cavuş'la dost o l muştu k. Bana köyü nden , a i lesinden söz ett i . Sonra Arnavut aya k l anmasında şeh it olan çocuğ u n u n ta ­ rihse l öyküsünden başlad ı . 1 Mort'to şeh i t d üşen öteki oğl u n u söyled i . Birisini de Can a k ka le'de bıra ktık. d i yord u . i kisin i n de Sakoryo'do şehitlik d uyuklarını aldığ ı n ı an lattı. Göz bebe k lerinde i k i damla yaş toplanmış. bu yalvaç {peygamber) ruh l u i htiyar Cavuş'un sesi bir yakarı (dua) gibi ince l m işt i . Yutkunara k son sözü n ü fısıldadı , a rt ı k ağl ıyordu : - Son oğl u m u n şehitliğ i ile toru n u m u n k i n i çocu klardan sa k ­ l ı yoru m , d iye i n ledi. Her g ü n bu çoc u k ve ona yürekleri n i n özle· m i ne. savaş a lnacındaki i k i kurbandan bir şey doldurma k gerek. Gözleri m i n ön ünde dolaşan bu kadı n ların ve öksüzlerin görünüşü, g ü ld ü ğ ü m zaman bile i ç i m i ya k ıyor. Gü ldüğ ü m zomon bile ez i n ­ c i m i (aza b ı m ı ) duyuroc.oğ ı m d iye titriyoru m . Anca k b u ezinci a n ­ laya n l a r da y o k değ i l . Ba n a Tanrı emaneti olan bu çoc u k l a rı n . bu d u l ların azığ ı n ı ( rızkın ı ) kozonmok, onlara yaşam ve u m u t vermek için çektiğ i m dertleri g izlemeye zoru n l uy u m . Onların önü­ ne her gün bir kap yemek koydu ğ u m için Ton rı'yo şükrediyo­ rum . . Yo bunlar ölü m habe ri n i a l ı rsa . ya bu suçsuz gözleri yaş­ lar kaplarsa . diye çekti ğ i m ezincten daha derin bir korkuya dü­ şüyoru m . Bu korku bana çok zaman acımı bile u n utturuyor . . . .

Kendi kend� me bile, k i m i kez « Ned i r b u üzüntü? Şehit oğl u , şe ­ h it karısı olmak m u t l u l u k değ i l m i ? . Neden olan biten leri ş u n .

237


l o ra o n l o t moyoy ı m ? . . ıı d i yorum . Sen buna ne ders i n , evlat? Av u n d u rd u m ( te s e l l i ettim) ve : - Söyle, ded i m , ancak bugün deği l . . . Yarın kesen ke s olan son ra . . . O n l a r d a an lasınl a r k i , bu utkuda dökülen kan­ ların i ci nde kendi leri nden de katı l m ı ş b i r kac avuc var. utkudan

Ali Çavuş ayrı l ı rken

:

- Utkudan son ra söyleyeyi m , değ i l m i ? Utku m u ştusu g i bi . . . diye haykırıyord u . Daha da ak saka l ı ve parlak aln ıyla gözleri m i aydın latan A l i Cavuş'a benden b i n sel ô m v e saygı . . . Kastamonu, 23 Haziran 1 338 (1 922)

Mustafa Necati

KUTSAL ALAYLAR (Soylu Ruhlar) -4-

Kazma yüzü görmemiş, i nsan eli de(imemiş uzun yol lardan bir cok a layların ( kafileleri n ) , sırtla rında bir torba , e l lerinde bir değnek, merkezden s ı n ı rlara bir cay gibi kesintisiz a ktığ ı n ı gö­ ren ler, b u alayların sayısız yıllardan beri b u yol lardan nere lere ve n i c i n gittikleri n i d ü ş ü n ü rler. Kayaları topraktan, aOacları kö­ künden kopa ran büyü k çığları n u l u l u kları n ı (aza meti n i ) icine sindirere k ta ri h i n cizdi !':j i geçitten sessiz, ne va r ki, gücle kayıp g iden bu a layları n bitmez tü kenmez varlığına hayran olmamak elde değ i l d i r. Biz bu kutsal alaylara geçmişin her dönem i nde rastlarız : Bir gün güçlü bi r önderi n a rkasına ta kılara k l ran 'a yapı lan, bir gün büyü k bir başkomuta n ı n a rdında, Tuna'nın yu karılarında. d ü n ­ yaya k ı l ı c sal layan a laylar bunlard ı . B i r g ü n N i l kıyısında özlem l i

238


b i r sesle yan ı k şarkıla r söyleyen bu k a h ramanlara rastlarız. Bun­ l a r düşman karşısında savaşkan ( cengôver) , yadel lerd e oza n d ı r · l o r.

H iç b i r dönem görü lmez k i , bu a layların ya rattığ ı bi r olağan­ üstü l ü kten ( h a ri kadan) gözler kamaşmasın ! Gümüş eyerli hay­ van l a rı n üzerleri n de, a ltın saça k l ı otağların çevresinde toplana­ ra k b i r a n a karadan ( k ıtadan) bir onakaraya fet i h lere g iden esk i yiğitler, y i n e o yol lardan bel k i daha şatafa t l ı , daha görke m l i , y i n e o a maca doğru d i z g i n boşa lttılar. B i z de bu yolda n . bel ki çok gösterişsiz, bel k i de çok sessiz, yine o omaca g i diyoruz . Ara ­ da ş u ayrım var k i , bizi m yolc u l uğ u m u z bütün savsızlığım ıza ( i d ­ dias ı zl ığ ı m ıza) karş ı n . d a h a b i l i n ç l i , daha i n a n l ı d ı r v e şurası d a gerçek k i , yarı n k i kuşaklar b u yoldan b i z i hayran b ı ra ka n b i r güçle d a h a an layışlı ve kesin dayançlı geçeceklerdi r. .

Bu a laylar, tarih i n doğd uğu g ünden beri yola dökülmüş ve tari h i n öleceği g ü ne dek yine o biçimde, yine o u m u n çta (emel de) . k i m i kez d u rgun ve doğal, kimi kez taşkın ve coşkun olarak yaşayacaktır.

­

B i r göz, yeşi l yuvalarından ayrı larak birer i kişer toplanan b u a layın , küçük küçü k sel lerin birleşmesiyle g itti kçe büyüyen ka­ �aran bir ı rma k gibi bu yollara nasıl dökü ldüğ ü n ü yakından gör­ ,

se, son ı şığ ı n ı yitirinceye dek o ayrı l ışın anısını koru r

.

işte Anadolu köyl üsü her yıl göğsünde yetiştirdiği genç oğul­ ları n ı . a rkaları n ı okşayarak, bu a loya kota r. Ondan son ra geride kalan taze n i kô h l ı n ı n yazg ıs ı uzun yol ları gözlemektir. Beşi kten ku rt u lan yavrusu da yıllarca babasının ka rıştığı a layı sayıklar. Bütün köylülerin her yıl bir g ü n ü vard ı r. Gençlerin alaylara karışacağı o g ü n , köy için özel bir gündür. Herkesin yüreği esen ­ l i k dileğiyle çarpar. Herkesi n gözlerinde g idenle rin acısından be­ l i rm i ş iki damla yaş vard ı r. Ve o gece herkes g iden lerin arkasın -

239


cl a n . b ı n h ı r y a k a r ı ( d u a ; o k u r . S e v g i l i n i ko t ı l ı n ı n k u l o g ı n c1 o . �-.ıl c l ı ­ med ' i n ayrılırken f ı s ı ldadığı i k i ateşli sözc ü k yonar. d u r u r : « Y a v ­ rum sana emanet ! ıı

B u söz yüre kten yüreğe bir yakarı gibidir. Artık çocuk, kut· sal b i r armağan g i b i , bütün köy için saklanması. koru n ması. h ı r· pa lanmaması gere k en bir sa klam (emanet) o l u r. O g ü nden son­ ra bu yavru bütün köyün Tanrı sa k la m ı d ı r . Sa k la n ı r. sev i l i r . . . Anado l u ' n u n büyük ru h u nda. he r i k i a laya karışan gene i ç i n . tu·

tuşa n b i r a lev vard ı r . Her g ide n i bir Fatma. b i r yavru . b i r köy d ü ş ü n ü r. Bunlar kendi kendi lerine haftaları. ayları. yılları saya ­ ra k g idenlerin gelmesi n i beklerler. Oysa . o yana rdağ gibi yan m ı ş ve ya km ıştı r. k i m i bir mış ve parçalanm ıştır. Bunun için, her g i den i m a m i le zaval l ı b i r n l kô h l ıya, bi r n i şa n l ıya, b ıra k ı lan ufa k b i r kôğ ıt parçası köy evleri n i n

alayların k i m i bir şimşe k gibi ça k­ dönmez. Cok kez baba veya anaya kora habercisid i r.

O vakit gözlerdek i u m u t parı ltısı. yas yaşı ve duda k larındaki ya karı. i n i lti ve a c ı l ı çığ l ı k (figan) o l u r. Kö yü n . b u n u n g i b i acı g ü n leri ço k . h e m sayı lmayacak ka· dar pek çoktur. Savaş biter olay köye döner. Anca k küçülmüş. c ı l ızloşmıştır. Dönenlerin k i m i le ri b i r kurşun yarasıyla sızlayan vücutları nı değneklere dayaya rak y ü rü rler. Giden gene. g ü rbüz genç;er alayından kolan bu bir avuç sakat ve sayrı l ı k l ı ( mariz) i n sa nd ı r. Dönenler içinde. er olara k karıştığ ı a laydan o n ba ş ı . çavuş ç ı kanlar vard ı r. Köy mutl u l uk ve karakıyı m ı (fela ke t i ) . acı ve kı· vancı. b i r g ünde karş ı la r. Bunun içindir k i , Anado l u yürekleri yufkadı r, i nce duyg u l u Anado l u çocukları he� koşuk yazabi l ir. Her gü n gözleri önünden geçen böyle yüzkprce acı k l ı levhalar. onların yü reğ in i s ı zlatmak icin, gözleri n i yaşartmak için çoktur bi le . . . K astamon u . 28 Hazi ran 1 337 ( 1 92 1 )

240

M ustafa Necati


GÖST E R İŞSİZ KAHRAMAN (Soylu Ruh lar)

- 5 Uzun ve gölgesiz yo l l a rdan kesintisiz b i r a kışla savaş a l a n · larına inen k u t l u ( m ü ba rek) alaylara her za man rastlard ı m ; levha hiç değ iş med i : Cılız öküzleri n çekt i k leri cephane y ü k l ü a rabalar ve bunların başlarında ya n ı k yüzlü, çıplak aya k l ı kad ın lar. ihti· yarlar ve çocuklar bile . . . Cok kez yolun kıyısına çe k i l i r, onların geçişin i , gözlerim yaşa ra ra k izler, kağ n ı la rı n g ı cı rtı ları n ı tan· rısal bir m ü z i k gibi d i n lerd i m . Ya l n ı z savaş bölgelerinde döğ ü ­ şenler değ i l , b u n l a r da kutsa nmaya değer birer kahramand ı .

B i r yaz g ü n ü . . . T ü r k U l u s u ' n u n Sakarya kıyılarından coş k u içinde utku m uştusu bekled i ğ i g ü n lerden biri. Ö ğ l e g ü neşin i n bunaltıcı s ı ca k l : ğ ı i çi nde savaş bölges i n e a ğ ı r a ğ ı r i lerleyen bu alaylardan ( kafi lelerden) biriyle karşı laşt ı m , se lôm ve rip gece · cekt i m ; a n ca k birden gözleri m dört sand ı k y ü k l ü hayvanla. ofa. ya karı şmış bir gencin üzeri nde d u rd u : Bu g ü rbüz. gen iş gö· ğüslü, yağ ı z yüzlü gencin bir ayağ ı tahtada n d ı . Bu bir gazi idi. Yanına yaklaştı m ; ken disiyle görüşmeye ba şlad ı m . Ayağ ının b i · rln i Canakka le'de b i r sa ldırı sırasında b i r merm i a l ı p götürmüş. hastanede sağa ltıld ı ktan son ra köyüne dön m ü ş , tarlasında ça l ı ş . m a ğ a başla m ı ş . Son ra u l u s savaşı başlay ı n ca te k bacağıyla a r· kadaşları n ı n arasına karışmad ığına yan m ı ş . h i ç o lmazsa cep­ hane taşıyara k h izmet etmek için kente i n m iş! tek hayvan ına dört san d ı k y ü klemiş ve i şte dört g ü n den beri de yol yü rüyor­ larm ış . . . Savaş bölgesinde b u l u namadığına. a rkadaşlarıyla omuz o m u za savaşamadığına üzg ü n olduğu, gön ü l l ü olara k üstlendiği bu i şte bir avunma aradığı pe k bel l i i d i . Arı ve ağırbaşlı bir eda i le :

241


- Bey ! . . d iyord u , sakat ı m , savaşa gidemed i m . O i k i kat kô f i r u l us.t a n kend i m o l mazsa . göt ü rd ü ğ ü m g ü l ler, h i ç o l mazsa öc alsın ! . . O n u incitmeyece k sözcü kler seçmeye d i k kat ederek, bu yo­ rucu işi başka b i r a rkadaşın üstlen mes i n i önerd i m . B i rde n b i re başı n ı ka l d ı rd ı . Gözleri me d i kilen gözleri kıvılcımlandı ve : - Düşman den ize dökü lene dek ben i m andım budur, bey ! . . dedi . . . Bana öyle geldi k i , Anadol u bu sakat gazi n i n kısa. ne var ki, an l a m dolu sözleriyle son ve kesi n kararı n ı söylüyor. O za man ru h u m u n taptaze bir umut ve başarı havasıyla dold u ğ u n u duy­ d u m . Deri n bir sevg iyle soyl u ru h l u y iğit Türk çocuğ u n u n a rka­ s ı n ı s ıvad ı m . Coş kudan t itreyen b i r sesle : uYol u n acı k olsun ka rdeş! .. > ded i m . Aradan y ı l lar ge;:ti ; doğa l l ı k la o n u bir daha göremed i m . Andı yeri ne geldi kten son ra o da kuşkusuz Anadolu'nun öteki ka h ­ ra man ları g i b i köy ü n e çeki l m iştir. Ödev i n i yapma ktan doğan bir ruh d i n len mesi i le yuvasında

i çte n l i k l i bir a i l e yaşa m ı

geçir­

me ktedir. Anca k ben onu un utmad ı m . Ne zaman Bağ ı m s ı z l ı k Sa­ vaşımına i l işkin a n ı la rı m ı yoklasam yağ ı z yüzü, geniş arslan göğsü , ta htada n ayağ ıyla onun görsüsü ( haya l i ) g özü mde can­ l a n ı r ve «Düşman den i ze dökülene dek! . . a n d ı m budu r ! > diyen erkek sesi n i işiti r g i b i olurum. Kastamon u . 1 337 ( 1 921 )

Mustafa Necatt

SEVGiLi VE DECERLI (AZIZ) OLKE Büy ü k l ü ğ ü n ve iyiliğin öncesiz

taparcasına

seve n i olan

Anadolu çocu kları son yaşam ve bağ ımsızl ı k savaşında i n sa n l ı -

242


ğ ı n yarata mayaca ğ ı varl ı k la r ı i n a n l ı y ü reklerinden taşan b i r güçle vücuda getirirlerke n . o n u n i ç i nde b u l u n maya n l a r. o kutsa l coşku­ yu yaşayamayan la r. k i m b i l i r, bu büy ü k gücün esin i n i usumuzun

hangi kayna ktan aldığ ı n ı tasa rlar ve düşlerler. Ve kim b l l l r. bu büyü k işi ne ya n l ı ş bir usavu rma ( m u h a keme) i le çöz ü m le r ve incelerler ! Anado l u 'yu d ı şından ve i ç i nden sezmeyenler. yeş i l s ı k or­ manları n ı n dallarını ya ra ra k ongun (feyizkô r) ve sonsuz ova­ larına i n m eyen ler. tufa n l a rı n yard ı ğ ı kes k i n kaya l a rıyla göğ ü de­ len dağların demir ve ba k ı r bağrından aşa ra k büyü k ova lar için­ den g ü rü l t ü ler, kıyametler koparıp çağlayan ı rma k la rı n so(lu k sularından i çmeyen ler ve ya n ı k sesleriyle özlem türküsü çağ ı ran y u rt kızları n ı . dert l i kava l ı n a uzun ve es k i an ı l a r ü fleyen engin ru h lu Anadolu

çoban l a rı n ı karşısına alıp

dertleşmeyenler: o

gücü ve erki bir türlü a n layamazlar. Anado l u . .

.

Ey gön ü l leri ay­

rı l ı k acısı ve özlem dolu ana ların yavru ların ı gö(lsünde barı n d ı ­ ran sev i m l i v e tarihsel yurt ! . . Ey büyü k ka h raman ları n . her bu­ ca(j ı n d a at oynattı ğ ı sevg i l i ve değerl i ü l ke . Sen öylesine g i ­ . .

zem l i v e tılsı m l ı g üzel l i kleri n . y ü kse k l i klerin toplandığı ye rsin k i . fırtınalardan esin lenen oza n ların kalemi a n c a k sen i n b i r a(jac ı n ı n d a l ı ve sen i n doğa n ı n g üzel l i ğ i nden levhalar ya ratan ressa m l a ­ rın y a p ı t ı sen i n g üzel l i ğ i n ya n ı n da en son ( n i h ayet) bin i:' i r ren k v e görü n ü ş ü n ü n b i r pa rças ı d ı r. Anado l u'da göm ü l meye yarg ı l ı seviler ( ü f u le mahkOm aşklar) b ü l b ü l lerin candan gelen v e ca n ı etkileyen sesiyle. sönmek üzere b u l u nan yaşam ları taze cam ağaçla rı n ı n kes kin ve tat l a n d ı rıcı koku l a rıy l a . özlemden eriyen gön ü l lerde saz ozan ları n ı n ruhtan ruha ateşl i bir sel durum unda süzülen cı(l l ı klarıyla veri l i r. Kork u n ç ölüm. bu ü l ke n i n üzerinden korkara k geçer. Öl meyecek u l usun bu sonsuz ( ebed i ) yeri üzerinde baykuş ç ı ğ l ığ ı n ı b ü l b ü l sesi boğar. hasta . sa kat i htiyarların son l n i ltl le-

243


r i n i savaş havası i ci n de b i r kasırga g ü rü l tüsü kopara n gen e Anad o l u çoc u k l a rı d i n di r i r. B u rada her a rg ı n . b i t k i n kah ra m a n l a r kararg ô h ı n a kurşun v e g ü l l e taşı m a k i c i n yerinden k ı m ı ld a n ı r ve gök ten i nen bir ses bütün r u h l a ra yaşam ve dev i n i m i (hare keti)

buyurduğu za man Anada l u 'da b o ş d u ra n bi r tek Türk'e rastla­ mış bir çift göz b u l u n maz. Bağımsızl ı k ve utku uğrunda dökülen kanlarla bağrını s üsleyen Anado l u 'da ren ksiz ve sol u k b i r görü­

n ü ş yok g i b id i r Orada her şey ateşl i ren g i y l e gözleri yakar. .

Bu ü l kede ya şa yan la r d ü nden bug üne ve bug ü n d en yarına kah ra m a n l ık, onur ve özveri taşı mağa görevlendirilm iş. u m ut ve inan esin lemesine (te l k i n ine) gön d er i l m iş tinse l birer kurul g i b i ­ d i r . Her evi n i çinde d ü n ü n onurunu y aşa tm a k icin bug ü n ü n ü göz ­ de n ç ı ka ran ların adları. her kutlu g ü nde e n derin sayg ı larla a n ı l ı r. Pe k cok çocu kların g öz ler i nde s ü rg i t i k i damla yaş ve göz­ ­

bebeklerinde titreyen solg u n bir görsü ( h a ya l ) görü rsü n ü z . Bu co­ cukfo r b i l i n meyen ka h ra m a n l a rı n armağ a n l a rı d ı r. Y u rd u n her bucağ ından esip gelen yeller. büyük şeh itlerin kahra m a n l ı k duyg u ları n ı küçüklerin y ü reğine bırakır. O n u n i ç i n d i r k i , h e r evde yaşa'/'(ln k ü ç ü k y ü reklerin içinde büyü klü kler vard ı r. Ve her Anado l u evi kimsesizlere kapısını se­ vece n l i k ve sayg ı i le a ça n birer yuvad ır. Anado l u 'yu gezen ler görd ü kler i biçime bakara k yarg ı larını ( h ükümleri n i ) vermeye kal karlarsa alda n ı rlar. Kat kat onu sa­ ran tarih yapra k larını b i re r bire r çev i rmedi kten. i n celemedlkten son ra Anadolu için oy vermek doğru olamaz. Anadolu'da arı ruh l a rın bağl ı kaldı ğ ı ö l ü msüz a n ı la r vardır. Kutlu g ü n le rde g i d i l i p görülmesi kal ı t ( m i ras) gibi atalardan to­ run l a ra geçmiş öyle gömütler ( meza rlar) vardır ki. bun larda. çok uza k za man larla i l g i l i kutsal savaşların kah raman ları yatar. Ana­ dolu köylüsü b u gidip görmeyi (ziyareti) yerine getirmede eks i k 244


bıra kmayı en büy ü k günah b i l i r. Ve bu gi d i p görme her g ü n , ölen v e yaşaya n ka h ramanların övü nceler i n i n desta n ı n ı a n ı p y i ­ n eleyerek yerine getiri lir. Anado l u yavrusunun süzg ü n v e i lgisiz g ibi görünen ba kışları n ı n altındaki vefal ı ve soy l u ışığ ı n ı görmek ve an lamak için ru h u n u bilmek gerekir. Anado l u yavrusu bulut­ lar içindeki yıldızlara benzer, küçü k bir gökbi l i mde ( heyette) gizlen miş koca bir evre n . Yabancılara açıl mayan yüreğ i n a n ­ latı m ı n ı ya ln ız gözleri a ç ı ğ a vurur. Onlar büy ü k daya n maların temsilcisldirler. i htiyar ta ri h , hicbir vakit böylesine katlantı l ı (sa­ b ı rlı) b i r u lusa rastla mam ıştı r. Anadol u yavrusu, bugüne dek gö­ z ü kapa l ı g i rdiğ i savaşlardan bin bir utkuyla dön müşt ü r. Bugün ise gözleri acık olara k atıldığı savaşımda n , kesin l i kle bağımsız­ lığ ına sah i p bir devlet vücuda getirere k çıkacaktır. Ç ü n kü onun yazgısı bu! . . . Taşkö prü, 25 Mayıs

Mustafa Necati

1 923

ANADOLU K ÖYLÜSÜ

İ htiyarlardan , çocu klardan

başka erkekleri az. beş evl i k

köylerden beş yüz evl i klerine d ek Anado l u ' n u n b i r ç o k yerlerin i görd ü m . Yeşil ağaçların altında beş. o n topra k kü mesinden, g ü ­ z e l bir ı rmağ ı n kıyısında oldu kça d ü z g ü n beş on k u l ü beden, k i m i kez gen iş ovaların i ç i n e dağ ı l m ı ş oldu kça ka laba l ı k köylerden geçmeyen ler, on ların yoğ u rt l u çorbasında n . mayas ız h a m u r un d an yapı lmış ekmeklerinden yemeyenler e l i değnekli i htiyarları n , türkü .

çağıran çocukları n , süt sağan gene kızla rla tarhana yoğ u ra n ih­ tiyar anaların ru hlarında ne denl i g i z l i bir erdem cevheri oldu­ ğ u n u a n lamazlarsa çok mu? Anado l u 'da köylü ler, görü ndü kle­ rinden bam başka bir ben l i k sa h i b i d i rl e r . . .

245


Gözleri çukurlaşm ış i htiyarlar vard ı r k i , uzağı görü rler ; özel a n latı m l a rıyla yaşam d� ta olduğ u m u z g ü n lerin felsefesi n i a n latan bu ihtiya rların d u rU liı l a rındakl kah ra m a n l ık. anlat ı m larındaki bü­ y ü k l ü k ve yü ksekl i k, görülmekten çok duyulmağa değer. Kal ı n sigaraları n ı deri n de n derine çekti kten ve rah metli komuta n ların ı yakarı larla (dua larla) a n d ı ktan son ra . g i rd i kleri savaşmaları ateşli ateş l i an lattıkları n ı görd ü kçe san ı rs ı n ı z k i , bun lar. ayakları n ı ya­ şam ı n köprüsünden öteye atmış sekse n l i k adamlar değ i l lerd i r. San ı rs ı n ız ki ruh larda, gençl i k lerindeki savaşmalarda gösterd i k­ leri yiğitli klerin alev i şimdi bile tutuşu yor. i kide bir : - Bizim zama n ı m ızda Yunan'ın da m ı adı okunurd u ? ! . der­ ler ve bu düşü ncelerinden güç alara k : - Bizim çocu klar da şimdi ferah ferah g ittiler . . Rabbim ça­ buk dön mek nasi bets i n ! . . . d iye içte n l i kle ne i sted i klerin i bi l d i rirlerd i . Temiz ruhlarının bü­ tün a n lamları n ı özsözl ü bir ayet g i bi ya l ı n i k i sözc ü k taşır. Her gecen yolcuya gen i ş ve cana ya kın ru hlarıyla tan ı d ı k çıkara k savaşta olan oğu l l a rından haberler sorarlar. Meh metc i k'leri n i n şeh i t duyuğ u n u (haberi n i ) taşıya n kôğıtcı kları öze n l i b i r m uska gibi ta göğsünden çıkarıp titre k elleriyle bir daha okutup ai:j la­ mak için uzattıkları ve yavruları n ı n nerelerde şeh i t olduklarını öyle bir icten istekle a n lattı kları o l u r k i , bu ihtiyarların ne g ü çl ü ve. d i n e bir y ü reğe. n e yü ksek v e tan rısa l b i r belbağ lamaya (te­ vekkü le) sah i p oldu kları hemen anlaşı l ı r . Anadol u ' n u n her köyü nde üc. beş yavrusunun ölüsüne y ü ­ reğ i gömüt ( meza r) olan bir kaç i htiyar vard ı r . . . Toru n larını ye­ tiştirmek i ç i n . köşe m i n derlerinde oturup kiraz cubuğunu tüttü ­ recekken saban başında üvend i res i n i e l i n e alan bu i htiyarlar ay­ rık ( müstesna) güzel a l ışkıların ( hasletlerin) birer ilôh g i b i tem­ silci leridi rler. 246


Köy yaşa m ı kent yaşa m ı ndan bambaşka d ı r. Saba h ları ho­ rozların i l k ötüşü g ü neşin doğ u ş u n u Q 'ı1 Y l:l k verirken bütün köy çoktan uyan mış ve işlerine koyu l m u ş� u r . bile! .. Kent için gök ağ­ l ıyor den ilen yağ murlu hava köy icin bayra md ı r. Kentli lerin göz­ leri n i kamaştırıp ak derileri n i yakan sıcak g ü neş köy l ü lerin yüz­ lf!ri n i okşar, ekinleri n i yetiştirir . . . Köy kadı n ı sevece n l i k (şefkat) ve a rı l ı k duru l u k (satvet) kanatlı bir melektir. i şlerindeki düzg ü n ­ l ü k en çağcıl ( modern) süs kad ı n larında bile b u l u nmaz! . . inek­ leri sağ ı p çobana kattı ktan son ra ya y ü n ü n ü eğirmeye, ya da çocuğ u n u emzi rmeye koşar. Ondan son ra koca sı n ı uğurlayıp komşu kadı n ların toplanacağ ı çardağa döner. O çarda ktan gene kızları n . özle m l i anaların gonca dudaklarından dökülen manilerin ruhlarda b ı ra ktığı doku naklı ve eng i n bir etki acaba hangi şen salonda, hangi müzik pa rçası ya da koş u k dört d izesi ( kıtası) o k u n u rken duyulabi l i r? .. K i m i kez oğulları n ı kendisinden daha eski bir sah i p çıkma ile bağ rına basmak icin çağ ı ran yurt b u n ­ lara da gere k görü r. O zaman o da cephane y ü k l ü kağ n ı ların bitkin b i r hasta i n i ltisi ne benzeyen acınası (garip) gıcı rtıları a rka­ sından yan ı k n i n n i lerle batan güneşlerin akışık ateşleriyle tepeleri eğilen dağlardan ova lara , derelere i nerek, derelerden, ova lardan dağlara tı rman a ra k ord u n u n konak yerlerine (menzil­ lere) cephane ve azık götü rürler. , K i m i kez öküzün birisi yolda ka l ır; son varl ı k ve dayanağ ı n ı gömen Fatma, köye yavrusunu yitirmiş bir anne g i b i yaslı döner. Böyle koruyucudan ve hayva n ­ d a n yoksun olduğ u n u u n utmak i ç i n sonsuz bir boyu n eğme ile son u m utsuzlu kları n ı, küçü k çocuklarını bağrına basarak uyu ­ tur . . . En acılı bir zamanda bile yavrucuğu için söyled i ğ i n i n n i ler, o yüreğ i n den kopara k ağzından dökü lüveren koş u k

biçim inde

ya ka rılar, ne yal ı n ç görü nen yü ksek u m u n cların ürünüdür : Sen de büyüyüp asker olaca ksın yavru m ; derken coşkun bir eda ile beşiği sa l l a r ve çocuğu ndan önce özlem ve yasını uyutur. 247


Her . köyün içinde şeh i tlerin bıraktığı sa klam lardan (ema­ netlerden ) ol uşan b i r varl ı k vard ı r : Bu boyun l a rı bükük öksüzler, anaların ın sapan sü rmekten nasırla n m ış e l lerinden başka b i r e l ­ le okşanmayan zava l l ı şeh it yaruları! Ba ba ları n ı n ö l ü m ü n ü kü­ çük yaşlarında iyice an faya madıkları için bu a n ı ları yüreklerinde bilmece düğümleri olara k saklarlar. Ve onu bütün sonsuz üzgün­ lüğüyle kavradı kları za man babalarını y ü reklerine gömerler. Ve ruh ların ı n yıllardan beri yarı boş ka lan yerine b i r öç ateşi ya kar­ lar. Ve sonu nda onlar da babaları n ı n karıştığı a laya katı l ı rlar. Ve onların g i tti kleri yolda baba larının şan l ı ün leri n i bile gölgede b ı ra ka n olağanüst ü l ü kler (harikalar) ya ratara k uzun g ü n le r gi­ derler . . . i şte b u ü l ke çocu klarının birici k yazg ısı b u büyü k a laylar d u ru m unda b i r yandan öbü r yana kutsa l ve sonsuz b i r kervan taşımaktır . . . gibi yiğitlik. gözü pek H k ( h as, celadet) ve san Sa nmam ki, dü nya ta ri h i böylesine yo k l u k i ç i nde bütün varl ı k ­ ları çiğneyen v e sürg i t (da i ma ) büyü k v e özg ü r ka lan b i r u l us u yazm ı ş o l s u n . . . . . . . . . . Hiçbir köy d üşünemezsi ni z k i , h a l kından beş. on kişi, o g ü n batan g ü neşle b i r kaç u m u t ışığ ı n ı yitirmes i n . Ve tasa l ı gökten d a h a çok, gözleri b u l u t l u olmasın ! . . . . . . . . . . . . Yavrusunun beş i ğ i n i kendisine a ğ ı r a ğ ı r gömüt yapa n k a d ı n ­ lar, pem be dudaklar üzerinde pas bağ l o y a n n i şanl ı l a r . k o ro y a ­ zıları n ı n yaşla rıyla a k sa ka l ları n ı y ı kayan i h t i y a rl a r g ör ü rsü n üz ! . . Bir m u h tu r ı n . b i r jandarma n ı n b u ı r u ğ u karş ı s ı n a s o n g e ­ c i m l i ğ i n i ( nafakas ı n ı ) verirken y i n e u l u s v e ü l ke esen l i k ya korı­ sını yapa r, a m barın d a k i son buğday taneleri azık (erza k) çuva i m a boşa l ı rken , o. darıdan yapabi lece ğ i ekmeği d ü ş ü n e re k avu ­ nur . . . Anadolu'da savaşla i l g i l i öge köy l ü d ü r ve savaş Anadolu köyl ü s ü n ü n çok a l ışt ı ğ ı bir sanat ve gelenek durumuna g i r m i ş­ t i r ; b i r kalıt ( m i ras) g i b i babadan oğula geçer. Köylerde şeh i t 248


yavru ları h i ç h ı rpa lanmaz. hep sev i l i r ve h e r asker a i lesi ne özel sayg ı ve yard ı m gösteri l i r. Bütün tarla ları i mece yöntemiyle sürü l ü r. Köyde asker Meh met'lerle i l g i l i ne varsa korunmasına çalışıl ır!.. Ve her d u rumda köy, çok uzaklığına karş ı n . bir elek­ t ri k l i telle bağ lanmış g i bi savaş bölgesine bağ lıdır . . . Her yara l ı dönen h e r köy i ç i n, a rt ı k bir ötekisi gel i n ceye dek kon u ktur; çev­ resinde her g ü n çocu klardan b i r çembe r, ihtiyarlardan bir küme vard ı r . . . Dönen ka h raman kimi kez gerçe kleri saklayara k hep esen l i k duyuğ u n u verir. Onun i ç i n d i r ki, Anado l u köylüsü savaş bölgesi gerisinde hep iyimserd i r; zaten onu savaş işlerinde h i c karamsar gören olmuş m u d u r k i ? ! . . Yazg ı n ı n şaşılası (garip) durumu zava l l ıy ı silah başından uza klaştırm ıyor; b u n u n la birl i kte öylesine yüce l i k ve özgeci ( fe­ ragat) içinde yaşayan Anad o l u köylüsü, son erine dek kesin ve en son utkuyu kaza n ı n caya değ i n si lahı e l i nden atmamaya a n d­ icmiştir . . . B u sevg i l i , değerli ve yiğit kesi n daya n c l ı l a r (azi m kôrla r) i ç i n yazg ı olan gelecek, kesi n m u tl u l u k ve bağımsızl ı kt ı r. Duy­ g u l u ve yüre k l i sayın Anado l u köylüsüne candan ve yüre kten bin bir selôm ve sayg ı . . .

Kasta m o n u . Hazi r a n 1 338 ( 1 922)

M u stafa Necati

249



I C I N D E K I L E R Sayfa No.

1-

Ö NSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3

'Ö LÜMSÜZLEŞEN ADAM

9

Oluşumu, Geçmişi . . . . . .

11

Bir Mektup ve B i r Kitapla Neler Olmazd ı ! . . . . .

12

l i g i n e Bir ö rnek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

13

Y oklu klar İ çi nde Bile . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

14

Ba kan l ı k Kişi l i ğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

15

.. ... ... ... ...

18

.

.

Cok Değerl i B i r Eğitim Kuru m u

.

B i r Coşkunluğun Geti rd i kleri . . . . . . . . . . . . . . . . . .

20

Ö ğ retmen liğe, Eğitim Ö rgütüne Get i rdiği Uyum , Erinç, Sevgi , i çtenl i k ve Güven . . . . . . . . .

21

B i rkaç İ lgine Olay

.. ... ...

25

Sağ l a m B i r Ruhun Tutuşu . . .

29

B i r ö rnek Daha . . . . . . . . . . . .

31

.

Gazi , Necati ve Ö ğ retmenler Birliği .

. .

...

34

Bir Bakan Eğitimci ve Düşü n ü r O l u n ca (ve Olma l ı d ı r do) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

36

Ö nderl i ğ i

40

Ve Kardeş Necati . . .

41

.

251


Sayfa No. il

-

ARKASINDAN YAZILANLAR

45

Acı Bir Kayıp . . .

45

Koşu k lor

50

E fe n i n Ö l ü m ü

. .

Bir Gen e Ö l ü . .

-

,

51 . .

52

.

Merh u m Necati 'ye

53

.Gazete ve Derg i le rde

54

Anmalar 111

.

. . .

. . .

. . .

. . .

. . .

. . .

. . .

. . .

56

KONUŞMALARI, DEM EÇLERi . . .

57

M i l l i Eğitim i n Genel Duru m u . .

57

.

Eğitim, Ö ğretim Ö rgütü ve Okullar . . . . . . . . .

71

Ö ğretmen Okulla rı ve Ö ğretmen Ordusu . . .

83

Yaşa m ı mda Geri l i kci Duru m u m Yoktur . . .

91

Ü n i ve rsite Bağ ımsızl ığ ı . . . .. . . . .

93

Ü n i versite'den

97

Bekled i kleri m i z

Ö ğretmenlerden Bekled i kleri m i z

252

. . .

. . .

1 09

Uyg u lama l ı E ğ i t i m , Beden Eğitimi ve Güzel Sanatl::ır

1 15

1 927 'de M i l l i Eğiti m i n Genel D u ru m u

1 27

Kent ve Köy Yatı l ı O k u l ları . . . . . . . . . . . .

1 28

Ortaöğre t i m

1 30


Sayfa No.

Yü ksekokullar

131

i l köğretim İ zlenceleri

1 32

i şleri

1 33

Yayın

Yapı Sağ l ı k ve M üze İ şleri

1 35

G üzel

1 37

Sanatlar . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Gençliğ i n Soru n ları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 39

Okul ları n Deneti m Soru n u . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 40

1 927 Gecingesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

141

Esk i v e Yen i Eğitim . . .

1 47

Ö ğ retmen O k u l la rı

1 53

Türk

1 55

Sporu

1 928'de M i l l i Eğit i m i n Genel Duru m u

1 57

Ö ğ renci v e Okul Sayısında Artış

1 58

Ö ğretmen Gere ksi n i m i . . . . . .

1 63

Meslek Okulları

1 67

Yayın

i şleri

1 70

M üzeler ve Kazılar . . . Yen i

Hizmetler

... ..

.

1 72 1 74

E leştirilere Yan ıtlar . . . . . .

1 77

Devrim ci

1 87

Atılı m

Yazı Devri m i v e Ö ğ retmen lerimiz

1 91 253


Sayfa No. Yazı Devrimi lcın Zoru n l u Co l ışmalar . . . . . . . .

1 97

Bir Ac ı k l ı Yazg ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

202

Öğretmen lere Seslen işleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

205

l� k Genelgele ri

...

205

Öğretmenlere Mektupları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

207

Öğretmen O k u l u Bitirmişlerine . . .

210

Tüm· Öğretmenlere Öz&I Mektubu

212

Sevgi l i Mesle ktaşları m

.. ... ... ... ... ... ... ...

21 8

Öğretmen lere Son Mektubu . . . . . . . . . . . . . . . . . .

219

M ustafa Necati ' n i n An ı la rı , Yazı ları . . . . . . . . . . .

221

.

,· . .

...

1• . •

.

.

• •

. . •

• .

• .•

.

• . .

• •

.

lsti klô l M ücadelesi Hatıra l a rı ( Ba ğ ımsızl ı k Savaşı A n ı l a rı )

..

... ... ... ... ... ... ... ... ... ...

222

Hayat Derg i s i n i n 1 . Sayısında Ç ı kan i l k Yazı

223

... ... ... ...

223

.

lnebolu ( 1 ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . lnebolu (2) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

225

.

Bağ ımsızlı k Savoşımı An ı ları . . .

... ... ... ...

227

Anadol u ve U lusal Aşk (Soyl u Ruh lo r) . . . . . . . . .

227

M eh met Onbaşı (Soylu Ruhlar 2)

2�0

Ali Çav uş (Soyl u Ruhlar 3)

.. ...

233

Kutsa l Alaylar (Soyl u Ruhlar � 4) . . .

238

-

-

.

Gösterişsiz Kah ra man (Soy l u Ruhk>r 5)

241

Sevg i l i ve Değerli (Aziz) Ü l ke . . . . . . . . . . . . . . .

242

Anadol u

245

-

254

Köylüsü



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.