Nurer UGURLU başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanmıştır.
Dizgi - Baskı - Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Eylül 1999
GAzİ MUSTAFA KEMAL
SİVAS KONGRESİ iV (NUTUK'tan) Orijinal metin
Cumhuriyet
GAZETESİNİN
OKURLARINA ARMAGANIDIR.
NUTUK Ali Rıza Paşa Kabinesi teşkilat-ı milliyeyi düşman teşkilatla, bizi Ali Kemal ve Sait Molla ile bir tutuyor
Efendiler, Harbiye Nazırı'nın 9 Teşrini sani 1 9 1 9 tarihli bir telgrafı vardı: Onun da muhteviyatı enteresandır. Bu telgrafnamesin de Cemal Paşa, kabinenin fikrini şu noktalar üzerinde teksif ediyordu: " 1 - İntihabatın daire-i selamette cereyanı, 2- Meclis-i Meb'usanın İstanbul'da top-
lanması, 3- Teşkilftt-ı milliye namına umur-ı hükümete müda hale olunmaması hakkında hükümetin tarafınıza evvel ve ahir vaki olan tebligatı kat'idir. 4- Müteaddit telgrafnamelerinizde dermeyan olunan metalibin de aynı mahiyette -yani müdahale mahiyetinde olduğu derkardır. 5- Hükümet, beyannamesinde tespit ve ilan eylediği bi taraflıktan ayrılmayacaktır. Bu cihetle teşkilftt-ı milliyeye içtihatta bulunanların tazyik ve tecziyesi cihetine gidemez." Telgrafın nihayetinde şu tehdit vardı: "Şimdiki hal, bir müd detcik daha devam edecek olursa Heyet-i V ükelft'nın çeki leceği muhakkaktır." (Ves. 1 9 1 ). Muhterem Efendiler, bu maddelerin ifade eyledikleri manalar, esasen bütün hakayikı meydana koymuş bulunu yordu. Kabine, teşkilat-ı milliyeye muhalif içtihatta bulu nanların, memleket ve millete düşman olanlar bulunduğu nu kabul etmiyordu. Teşkilat-ı milliye ile düşman teşkilat ı hainanesini, Ali Kemal ile Sait Molla ile bizi müsavi te lakki ediyordu. Adapazarı, Karacabey, Bozkır, Anzavur ha diselerini ef'al-i cürmiyeden addetmiyordu. 5
NUTUK
Cemal Paşa'ya verdiğimiz cevapta, bu noktalan izah ettikten sonra, hükümetin his ve temayülünü açık söylet mek maksadıyla şu cümleyi de ilave ettik: "Beyanat-ı va kıalarından anladığımıza göre hükümet-i seniye, teşkilat-ı milliyenin mevcudiyetini ihtimal ki, zait görüyor. Filhaki ka, keyfiyet bu merkezde olup teşkilat-ı milliyeye ihtiyaç olmaksızın, memleketi tahlis edecek kuvvete malik bulu nuyorsa, ona nazaran esbabına tevessül edilmek üzere, va zıhan emr ü iş' arını, arada her türlü suitefehhümün izalesi için arz ve istirham eyleriz." (Ves. 1 92). Efendiler, Cemal Paşa'nın, suret-i mah susada Sivas'a gönderdiği 1 0 Teşrinisani Paşa 1 9 1 9 tarihli ve kendi el yazısıyla olan bir mütemadiyen mektubunu da, ancak l 8 gün sonra -yani 28 milli vahdeti Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde- almıştım. Cemal bozmakla, Harbiye Nazırı, Paşa bu mektubunda, cereyan eden muhabe mümessilimiz ratın t�allük ettiği mesaili, madde madde hu Cemal Paşa da lasa ve her biri hakkında izahat veriyordu. hükümetin icraatını Ezcümle, Meclis-i Meb'usanın İstan müdafaa ile bul 'dan başka bir mahalde tecemmüü mese meşgul lesinden bahsederken; "bu meseleye padişa hın rıza göstermeyeceği tamamen anlaşılmıştır. Kuvayi iş galiyenin, Meclis-i Meb'usana taarruzlarının, belki Devlet i Aliye için hayırlı neticeler verebileceğini, Amerikalılar ih sas ve hatta izhar ettiler ve bu taarruzu ihtimal dairesin<le göremediler" diyordu. Cemal Paşa, "Kuva-yi Milliye ruhiyle mütehassis ol mayan memurların kodamanları, işgal ordularına, adeta isDahiliye Nazın Damat Şerif
6
NUTUK
tinat etmiş vaziyettedirler" tarzında, sanki bilinmeyen bir ma!Umat da verdikten ve bu malumatı, " sabık kabine erka nının ekseri müstenittir" ma!Umatiyle itmam ettikten son ra " mesela polis müdürünün tebdilinde bu hal tamamiyle tezahür etti" diye bir de misal zikrediyor. Cemal Paşa, kabine, birçok işler yapmayı düşünmüş ise de "esaslı bir teşebbüs için dayandığı kuvvetin ciddiye tine hala inanamadı" fıkrasıyla bizi ithamdan sonra şu ka naatini serdeyliyordu: " Dahiliye Nazırı bu kuvvete -yani Kuva-yi Milliyeye- ihtiyaç gösterenlerin başında desem mubalağa olmaz." Cemal Paşa, mektubuna imza koyduktan sonra, yine imzasıyla mektubuna leffettiği bir hulasada, şu cümle var dı: "Muhalifler ve ecanip Meclis'in küşadına mümanaata karar vermişlerdir. Heyet-i Temsiliye de, bu mümanaata mahal münazaasiyle devam ederse işimiz Allah'a kalıyor demektir." (Ves. 1 93). Efendiler, bu mektup muhteviyatında ve buna takad düm eden iş'arat ile bundan sonra tevali edecek olan mü taleattaki mantık, muhakeme ve isabet-i nazar hakkında söz söylemeyeceğim. Yalnız, bu mektuba, 28 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde, verdiğimiz izahatlı cevabımızın bir fıkrası nı, aynen nakletmekle iktifa edeceğim. O fıkra şudur: "Hü kümet-i seniyenin esaslı bir teşebbüs için dayandığı kuv vetin ciddiyetine itimadını münselip gibi gösterilen mt!"vad dı, ciddi görmüyoruz." Efendiler, Dahiliye Nazırı Damat Şerif Paşa, tereddüt süz ve aramsız vahdet-i milliyeyi bozmak, milleti her gün 7
NUTUK
tevali ve tevessü etmekte bulunan tecavüzler karşısında sa kit ve atıl tutacak tedabir almaktan geri durmuyordu. Di ğer nezaretleri de aynı prensipte harekete müşevvik oldu ğu görülüyordu. Mesela, Eskişehir'de Hamdi Efendi na mında bir kadı vardı, Kuva-yi Milliye'ye aleyhtar olduğu için orada duramamış, avdet etmemek üzere İstanbul'a git miş ve bu Kadı Efendi yeni kabine tarafından tekrar Eski şehir' e gönderilmiş. Keyfiyetten bahsile mumaileyhin tah vili lüzumu, Mutasarrıf tarafından Adliye Nezareti'ne ya zılmış, cevap verilmemiş. Mutasarrıf ve Eskişehir Mıntıka Kumandanı, bu vaziyeti Heyet-i Temsiliye'ye bildirmekle beraber ''eğer nezaret bu iş'arı nazar-ı itibare almayacak olursa, def'i zaruridir. İrade ve mütalea-i devletleri müs terhamdır" deniliyordu. Biz de, mütalea bekleyenlere şu ce vabı vermek zaruretinde kaldık: "Amal-i milliyeye muta vaatkar olacağını vadeden ve bu esas dahilinde teşkiıat-ı milliyenin her türlü muzaharetine mazhar olan hükümet-i seniyeye mumaileyhin tahvili isma edilemezse, nihayet def'inin bir zaruret haline gireceği bedihidir." Bittabi bu vaziyette bulunan, İstanbul memurları az değildi. Buna mümasil birtakım hususattan bahis olmak üzere Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın, kabinenin nokta-i nazarı nı iblağ eden, 24 Teşrinisani 1919 tarihli bir şifresinin ilk cümlesi şu idi: "Devletin umur-ı dahiliye ve siyasiyesi kat'iyyen işti rak kabul etmez." (Ves. 1 94). Bu telgrafa 27 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde verdiğimiz mufassal cevapta biz de şöyle de dik: "Devletin umur-ı dahiliye ve siyasiyesinin kat'iyyen 8
NUTUK
iştirak kabul etmediği bir hakikat olmakla beraber emsali namesbuk vaziyet-i hazırada, vatan ve milletin mukadde ratını temin edecek olan teşkilat-ı milliyeyi bilerek, bilme yerek zafa duçar eyleyecek ve vahdet-i milliyeyi ihlal ede cek hiçbir muameleye, milletin muvafakat edemeyeceği de pek meşru ve tabiidir." Bu telgrafın son cümlesi şu tarzda idi: " Heyetimiz, imzası tahtındaki taahhüdatına tamamiy le sadıktır.. . Şu kadar ki taahhüdat, mütekabil olmak gerek tir. Halbuki hükümet, Salih Paşa'nın imzası tahtındaki ta ahhüdat ve notların, henüz hiçbirini ifa eylememiş ve var sa, esbab-ı mania dahi bildirilmemiştir." (Ves. 1 95). Efendiler, şimdi vereceğim kısa bir malumat ve irae edeceğim vesaik -ki bu malumatı tevsik etmektedir- Ali Rı za Paşa Kabinesi'nin, bizi tahtiede ne kadar haksız ve ic raat-ı hükumette en hafif manasıyla, ne kadar kayıtsız ol duğunu enzar-ı aliyenizde tecelli ettirecektir zannederim. Efendiler, İstanbul'daki hafi cemiyetler ve bu cemiyet lere pişüvalık eden birtakım zatlar - Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın mektubunda da itirafolunduğu veçhile ecnebile re müstenit bulunuyorlardı- bol para ve Ali Rıza Paşa Ka binesi'nin mebzul müsamaha ve ataleti sayesinde, memle keti, baştanbaşa ateşe vermek için olanca vüs'u gayretle riyle çalışıyorlardı. Bu husustaki mali'ımat ve elde edilen ve saik de, vukuf ve ıttılaları haricinde bırakılmış değildi. İs tanbul 'daki teşkilat ve tertibatımız sayesinde elde edilmiş bir kısım vesaik, olduğu gibi Cemal Paşa 'nın, sadrazam pa şanın yedlerine teslim edilmişti. Bu vesaik, o tarihte, ecne bi mümessillere de verilmiş ve bu suretle Düvel-i İtilafiye 9
NUTUK
hükümetlerinin ekserisince malum olmuş ve o tarihlerde hulasaları bilcümle kumandanlara ve sair icap edenlere teb liğ edilmiş olduğuna göre artık hadisenin tarihe karışmış olduğu bugünde, heyet-i aliyenizce ve milletçe bilinmesin de bir mahzur görmüyorum. Mücadelat-ı milliye esnasında maruz kalmış olduğumuz zahir ve hafi müşkülat çalışıyordu? hakkında, esaslı bir fikir husülüne medar ve ensal-i atiye için ibret ve intibahı mucip ola cak mahiyette bulunan, mevzuubahs vesaiki, aynen ıttıla ınıza vazetmeği münasip mütalea ediyorum. Bu vesaik, İn giliz Muhipler Cemiyeti 'nin güya reisi tanınmış bulunan Sait Molla'nın Mister Fru namındaki rahibe gönderdiği mektupların suretleridir. Efendiler, bu mektupların suretlerinin alındığını his seden Sait Molla'nın, Türkçe İstanbul gazetesinin 8 Teşri nisani 1 9 1 9 tarihli nüshasında, mezkur mektuplardan bah sile uzun ve şedidüllisan bir tekzip neşretmiş olmasına rağ men, hakikat, gayrikabil-i inkardır. Bu mektuplar suretle ri, Sait Molla'nın evinden ve mektupların müsveddelerinin yazılı bulunduğu bir defterden aynen istinsah olunmuştur. Bundan sarfınazar, mektuplar muhteviyatı, memlekette zu hur eden ahval ve hadisat ile ve taayyün eden bazı eşhas ile tetabuk-ı tam iade etmektedir. Şimdi müsaade buyurursa nız, bu mektupları tarih sırasıyla arz edeyim: Sait Molla
nasıl
10
NUTUK
Birinci Mektup Aziz dostum; Verilen iki bin lirayı Adapazarı'nda Hikmet Bey' e gön derdim. Oradaki işlerimiz pek yolunda gidiyor. Birkaç gün sonra netayic-i müsmiresini elde edeceğiz. Şimdi aldığım şu malumatı, şu tezkeremle size tepşire müsaraat ettim. Ya rın sabah bizzat gelip tafsilat vereceğim. Kuva-yı Milliye taraftarlarının Fransa'ya fevkalade in himak gösterdiklerini ve General Despere 'nin Sivas'a gön derdiği zabitlerin, Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek İngil tere hükümeti aleyhinde bazı kararlar ittihaz ettiklerini An kara'daki (N.B.D.285/3) adamımız suret-i mahsusada bir kurye ile gönderdiği mektupta bildiriyor. (D.B.K.91/3) her ne kadar cemiyetimize dahil ise de bu zatın Fransızlara ca susluk ettiği ve sizin bu teşkilata riyaset eylediğinizi işaa ve beyan eylediği kanaati, bendenizde hasıl olmuştur. Bu mesele hakkında da, kanaat-i alilerine ve itimad-ı üstada nelerine muhalif olarak vukubulacak beyanatımla şimdiye kadar o zat hakkında göstermiş olduğunuz itimattaki hata yı ızhar etmiş olacağım. Dün sabah Adil Bey'le birlikte Da mat Ferit Paşa Hazretleri'ni ziyaret ettim. Biraz daha sabır ve intizar buyurmaları lüzumunu tarafınızdan kendilerine tebliğ ettim. Müşarileyh Hazretleri, cevaben size teşekkür etmekle beraber Kuva-yı Milliye' nin Anadolu'da tamamen kök saldığını ve mukabil bir hareket neticesi olarak rüesa yı mel'unesi tepelendirilmedikçe kendilerinin mevki-i ik tidara gelemeyerek zat-ı şahanenin de tasvibine iktiran e11
NUTUK
den mukavele ahkamının, konferansta müdafaasına imkan olmadığını ve Kuva-yi Milliye'nin dağıtılması için İngilte re Hükümeti fahimesi nezdinde teşebbüsat-ı seriat icra edi lerek müşterek bir notanın, mebusanın intihabından evvel Babıali'ye verilmesini ve çetelerimizin Adapazarı, Karaca bey ve Şile'de Rumlara karşı ika edecekleri harekat-ı teca vüziyeyi esas ittihaz ederek, Kuva-yı Milliye'nin asayişi ih lal ettiklerini ileri sürerek, maksadın tesriine çalışmamızı ve İngiliz matbuatının Kuva-yı Milliye aleyhinde neşriyat ta bulunmasının teminini ve suret-i mahsusada torpido ile gönderilen (A.B.K. 19/2)'ye telsiz telgrafla dün görüştüğü müz mesail hakkında talimat verilmesini rica ediyor. Bu ge ce on birde Adil Bey (K) de sizi görecek ve Ferit Paşa'nın bazı hususi ricalarını daha tebliğ edecektir. Badehu, zat-ı şahane ile Mister (T.R.) görüşebilecektir. Refik Bey'e ar tık itimat etmeyiniz. Sadık bey de bizimle çalışabilecektir. Hürmetlerimi takdim ederim. 11/10/199 Sait Tahşiye: Karacabey'le Bozkır'dan henüz bir haber ala madık. İkinci Mektup 12 tarihiyle Ankara'daki (N.B.D.285/3) tarafından ge len mektupta, Sivas Heyet-i Temsiliyesi'nden Erkanıharbi ye Miralaylığından mütekait Vasıf Bey'in, Despere ile te mas etmek üzere gönderileceği ve birkaç güne kadar yola 12
NUTUK
çıkacağı bildiriliyor. Hikmet Bey paraları almış. Biraz da ha para istiyor. Evvelki gün sizi ziyarete geldiğimde takip edildiğimi söylememiştim. Avdetimde biri sarı bıyıklı ve diğeri kumral ve köse iki şahsın sokak başında beni bekle diklerini gördüm. Gece olduğu için epeyce korktum. Yal nız birilerine yaşça "bu Sait Molla imiş. Artık gidelim" de diklerini işittim. Bu fazla temas benim hakkımda hayırlı ol mayacak. Fuat Paşa Türbesi civarındaki haneyi işgal ede bilirseniz temas yapabileceğiz. Nazım Paşa cemiyetimiz den haberdar olmuş. Bana çok teessüf etti. Müsaadenizle (N.B.S.495/1) tertibine kendilerini ithal ettim. Hane mese lesi halledilinceye kadar teması müşarileyh yapacaktır. Ka racabey 'de (N.B.D. 289/3)'e gönderilen bin iki yüz lira va sıl olmuştur. Hareket edeceklerdir. Ferit Paşa, Babıati'ye ve rilecek notaya her dakika muntazırdır. Zat-ı şahane, bu va ziyetten pekmüteessirdir. Teselli ettirmeniz ve daima ken disine ümitbahş beyanatta bulundurmanız menafiimiz ica bındandır. Bizim padişahların, her şeye karşı zayıf olduk larını unutmayınız. Seyit Abdülkadir Efendi, o mesele hak kında pek tı;ıhaf beyanatta bulundu. Güya arkadaşları "mu halifi hamiyet olur" diyorlarmış. Artık siz icabına bakınız. Polis müdürü Nurettin Bey'in tebdili rivayet olunuyor. He pimizin hamisi olan bu zat hakkında lazımgelenlerin nazar ı dikkatini celbettiriniz. Hürmetlerimi takdim ederim. 18/19, 10/1919 Tahşiye: Sait Ali Kemal Bey o zatla görüşmüş. Muhavereyi idare edemediğinden muhatabı maksadını anlamış ve hatta ken13
NUTUK
disine kemal-i hakaretle "biz. sizin İngiliz hesabına çalış tığınızı anladık" demiş. Üçüncü Mektup Yapılan propagandaları Göz Tabibi Esat Paşa kolu ve bilhassa Çürüksulu Mahmut Paşa, malı1mat-ı resmiyeye is tinaden, mütemadiyen tekzip ettiriyor ve halkın teskin-i he yecanına çalışıyorlar. Bu adamlara müracaatlarında hiç ce vap verilmemesini, dün kararlaştırılan zata, zat-ı şahane vasıtasıyla emir vermenizi rica ve hürmetlerimi takdim ede rım. 19/10/1919 Sait Dördüncü Mektup Aziz Üstat; Muhipler arasında Franmason teşkilatı badi-i itiraz oluyor. İttihatçıların isrine imtisalden çekiniliyor. Bu teş kilatın idaresine kalp, ruhiyle tenmiye edilmiş gençlerin it haliyle bu programı tatbik edebileceğiz. Benim kisve-i za hiriyemin haylı1leti hasebiyle, muhibb-i kadiminiz (K.B.V.4/35) esasat-ı mukarrere dahilinde işe başlayacak tır. Ankara ve Kayseri'den yine haber yok. Hürmetlerimi takdim ederim. Üstadım. 19/10/1919 s.
14
NUTUK
Beşinci Mektup Üstat; Kasidecizade Ziya Molla dün Adam Blok'a (Adam Block) haber göndermiş, kadim dostu olduğuna iğtiraren benim başta bulunduğum Muhipler Cemiyeti'nin mazhar olduğu himayenin, İngilizlerin seciyesi ile gayrikabil-i te lif olduğunu ve bunun efkar-ı umumiyede fena tesirler yap tığını ve bu cihetle erbab-ı namusun temsil etmesi lazım geleceğini, bilvasıta bildirmiş ve benim aleyhimde pek fe na şeyler ilave etmiş. Bu zatın bana karşı husumet-i şahsi yesi olduğunu hatırlatmak isterim. Ziya Molla'nın dama dının hemşiresi mukaddema benim zevcem idi. Kendisini tatlik ettiğimden dolayı bu husumet bana tevcih edilmiştir. Adam Blok hazretlerine iblağını ve Ziya Molla'nın halen İngiliz taraftarı olmayıp harekat-ı milliye mürevviçlerinin bir propaganda vasıtası ve Mustafa Kemal Paşa ile arala rında münasebet mevcut olduğunu ve hakkımdaki isnada tiyle mahiyetini göstermekte olduğunu nazar-ı üstadanele rine arzetmek isterim. Sait 21/10/1919 Haşiye: Mahzur yoksa Adam Blok Hazretlerine size olan hizmetimi iblağ edin�. Altıncı Mektup Muhterem Üstat� Ankara'dan (N.B.D.295/3)'ten kuriye ile gelen 20 Teş rinievvel 1919 tarihli mektupta, (K.D.S.93/1) talimatımız 15
NUTUK
veçhi le orada bırakılarak kendisi Kayseri 'ye hareket etmiş tir. Talimatın musaddak suretini de Galip Bey'e gönderdi ğini bildiriyor. Evvelki tahsisatın sarfolunmasından yeni den tahsisat istiyor. Teşkilat-ı hafiyenin tevessü ettiğine ve rüesa-yı şerireden yakasını kurtaran muhiplerimizin, şim dilik köylerde kalmak şartıyla el altından işe başladıkları nı tepşir ve tertibat-ı ahire-i üstadanelerinin semerebahş olacağını beyan ediyor. (M.K.B.) fasih Türçesi sayesinde mühim rol çeviriyormuş. Hele hocalığına diyecek yok di yor. Talimatın (X.VV) tertibi tamamen ihzar edilmiş, ara mızda, yeni yabancılar girmemiş ise meydana çıkmadan, maksat fiilen temin edilmiş olacaktır. Yeni tahsisatın irsa line intizaren kuriye (4.R.) burada alıkonulmuştur. Sait 23/24, 10/1919 Haşiye: Ahmet Rıza Bey'in İtalya mandası hakkında ki beyanatını risalenin nihayetine ilave ettim. Kendisinin Fransa' ya geçmesi, bizce tehlike olup bunu temin ediniz. Yedinci Mektup Üstadım; Ali Kemal Bey, dün o zatla görüşmüş. Matbuat mese lesinde bir an teenni lazım olduğunu söylemiş. Bir kere le hine icale edilen erbab-ı fikr ü kalemi evvelkine muhalif bir gayeye sevketmek, bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Bütün resmi memurlar, harekat-ı milliyeyi şimdilik iyi gö rüyor demiş. Ali Kemal Bey, talimatınıza harfiyen riayet edecek. Zeynelabidin partisiyle de teşrik-i mesaiye çalışı yor. 16
NUTUK
Hulasa, işler bulandırılacak. Bugünlerde Fransa ve Amerika mehafilinde benim ismimden çok bahsediliyor muş. Bunun hikmetini hala anlayamadım. Harekat-ı milli ye taraftarlarının, bu hükümetin siyasi memurları üzerinde yaptıkları tesir neticesi olarak hayatımın muhafazası size mevdudur. Ben, bu Ümniye ile kendimi teşçi ediyorum. Hikmet ile bizzat görüştüm. Bu sefer kendisini mütelevvin ce gördüm. Maamafih teminat-ı kaviye verdi. "Ben mer dim. Sözümden dönmem" dedi. Sivas vak'asını nasıl bul dunuz? Biraz düzensiz ama yavaş yavaş düzelecek. Kadı köylü de işi deruhte ediyor. Fakat mel'un ittihatçı matbu at, bazen bizim işlere mani oluyor. Bunların yazılarına dik kat lazım. Paşamız hala sinirli. Ne vakit olacak? diyor. Ha ne meselesinin hala hallolunmamış bulunması, temas ve münasebetimizi işkal ediyor. (N.B.S.495/1) Konya' ya ehemmiyet verilmesini tavsiye ediyor. Size şifahen izah et tiği mesele hakkında nazar-ı dikkatini celbetmemi rica edi yor. Ali Kemal Bey'in son felaketi üzerine beyan-ı teessür etiğinizi söyledim? Bu zatı elde bulundurmak lazım. Bu fır satı kaçırmayalım. Bir hediye takdimi için en münasip bir zamandır. 19 Teşrinievvel tarihli mektubumu almadığını za müteessirim. Vasıtayı biraz sıkıştırınız. Tehlikeden içti nap etmek, benim için pek mühimdir. Yeni bir parola gön deriniz. Hikmet'e ve Kadıköylü'ye numaralarını verece ğim. Hürmetlerimi takdim ederim Üstadım. s. 24/10/1919 Haşiye: Birkaç defadır söylemek istediğim halde unu tuyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya ve taraflarına biraz mü17
NUTUK
sait görünmeli ki, kendisi kemal-i emniyetle buraya gele bilsin. Bu işe fevkalade ehemmiyet veriniz. Kendi gazete lerimiz ile taraftarlık edemeyiz. Sekizinci Mektup Aziz Üstat; İntihabatı tavik ve talik için gerek Mustafa Sabri ve ge rek Hamdi ve Vasfi Efendilerle uzun uzadıya, talimatınız dahilinde görüştüm. Muvafakatlerini istihsal ettim. Mahal Iatta propagandalar başladı. İcap edenleri elde edecekler. Bol para tevzii suretiyle arayı teşettüte uğratacaklardır. Zat ı şahanenin bu hususta tenviri elzemdir. Maksada rey ve ted bir-i üstadaneleriyle vasıl olacağımızı temin ederim Üstat. S. 26/10/1919 Dokuzuncu Mektup (9.R.) kuriye geldi. Keskin teşkilatı bitmiştir. Arka daşlara propaganda için talimat verdim. Muvaffakıyatımı zın ilk semeratını kariben iktitaf edeceğimizden eminim Üs tadım. s. 27/28, 10/1919 Onuncu Mektup Aziz Üstat; Mabeynde, yeni kabine teşkili tertibat ve tasavvuratı, şayi olmuştur. Bu işin tesrii elzemdir. Anadolu teşkilatımı18
NUTUK
zın bazı tertipleri Kuva-yı Milliyece anlaşılmış, alelhusus Ankara ve Kayseri 'de aleyhimizde faaliyet başlamıştır. Kürt Cemiyeti, verdiği vaadı hilafına faaliyet gösteremedi. Çe telerimizden bir kısmı tenkil olunuyor. Herçibadabat mu tasavver kabinenin mevki-i iktidara getirilmesi mutlak el zemdir. Ali Rıza Paşa'nın, tertibatımıza karşı tedabir-i ma nia ittihaz edeceğini de tahmin ediyorum. Bozkır' a gide cek adamlarımız tanınmış şahsiyetler olması hasebiyle faz laca tevahhuş gösteriyorlar. Konya'da (K.B.8 l/l )'e sizin vasıta ile hadisenin teşdidi hakkında tebligat icrasiyle pro paganda heyetlerinin bu mesele için faaliyete davet edilme si lüzum ve zaruretini arzeder ve takdim-i ihtiramat eyle rım. 29/30, 10/1919 s. Benim bir mektubumdan Hikmet' e bahsedilmiş. Bu mektubun muhteviyatını nereden öğrenmişler? Bizzat Hik met'le görüştüm. Ve bunun vaki olduğunu kemal-i hayret le Hikmet'ten dinledim. Casus benim muhitimde midir, yoksa sizde midir? On Birinci Mektup Aziz Üstadım; Kürt Teali Cemiyeti'ndeki samimi dostlarımızla görüş tüm. Yeni geldiklerinden, birkaç gün sonra verilen talimat dairesinde tertibat ittihaz edeceklerini, yalnız Kürdistan'a gönderilecek muhtelif arkadaşlar için büyük bir tahsisatın 19
NUTUK
vücuduna ihtiyaç olduğunu söylediler. (D.B.R.3/14 l) 'den gelen mektupta iare ettiler. Urfa, Aymtap, Maraş'ta Fran
sızlar aleyhine lüzumundan fazla tahrikat yaptıklarını ve ko lordu kumandanının takip ettiği siyaseti leyyine hilafına ahaliyi imale ettikleri münderiçtir. Kabine Riyaseti'ne Ze ki Paşa'nın getirilmemesi hakkında beyan olunan mütalea doğru değildir. Bu zat, Kürtler üzerinde hakimdir. Eski Er meni kıtali unutulmuştur. Sizce varit mütalea herhalde bu gün için nabemevsimdir. Bunu, icabında tevil etmek müm kündür. Himmet-i Üstadanenize her dakika muntazırız. Karşıdaki vak'ayı diğerlerine de vermeye çalışıyoruz. İh tiramat-ı acizanemi takdim ederim. 4/11/1919 s. On İkinci Mektup
Aziz Ü stadım; Ahmet Rıza'nın Tan muhabirine olan beyanatı bittabi nazar-ı dikkatinizi celbetmiştir. Emir Faysal'a Fransızlar ile itilaf aktini tavsiye etmesindeki meaninin şamil olduğu nük te-i siyasiye nazar-ı üstadanelerinden uzak kalmamalıdır. Kuva-yı Milliye rüesasının, Fransa'ya ahiren şayan-ı dik kat bir surette eser-i temayül gösterdikleri gibi lrak'ta çı kardıkları iğtişaşa mukabil, diğer cihetten S!lriye'deki ha kimiyetinize de darbe vurmak istiyorlar. Bu kuvvetin ida mesinde gösterilecek ihmal ve teseyyüp, alem-i İslamın İn giltere aleyhindeki galeyan-ı fevkaladesiyle neticepezir ola20
NUTUK
caktır. Bu nokta-i mutenabahayı, ehemmiyetle görmek ve rical-i aliye-i siyasiyenize göstermek ehem ve elzemdir. Şu mütaleamla, kıymet-i ilmiyenize karşı bir düşnamda bulun duğuma hükmetmeyiniz. Çünkü Türkiye üzerinde, sizden başka bir kuvvetin idame-i nüfuz ve hakimiyeti, gaye-i si �asiyemize münafidir. Fransa, İtalya ve bilhassa Ameri ka'nın gerek ricali ve gerek matbuatiyle bu kuvvet.e karşı izhar eyledikleri temayülftt-ı muhtelife, satvet-i siyasiye ve askeriyenizin duçar-ı istirkap olduğunun bir delil-i bahiri dir. Ahmet Rıza gibi Klemanso ve Pişon 'un (Pichon), muh telif rical-i siyasiyenin en samimi ve kadim dostluklarına mazhar olmuş zevatın Fransa'da mühim bir rol çevireceğin den ve efkarı, mana-yi tammiyle celp ve cezbedeceğinden emin olunuz. Bu zatın İsviçre 'ye geçeceğine mütedair ma lumata nazaran oradan bertakrip Fransa'ya geçmek eme linde.olduğuna kani olabilirsiniz. Balıkesir civarındaki kuv vetlerimiz bozularak firar etmiş ve (A.R.) mevkiinde ihti fa eylemiştir. Yeni kuvvetler ihzar ediliyor. Beş bin liradan aşağı olmamak üzere tahsisat istiyor. Karaman'dan (D.B.S.40/5)'ten gelen mektupta şimdilik itizar zaruretin de olduklarını ve Kayseri'de (K.B.R.87/4)'ten gelen mek tupta da, kariben harekata başlayacaklarını bildiriyor. Ziya Efendi de (H.K.) (C.H.) mevkilerinde teşkilat bittiğinden yalnız tahsisatla oraya hareket etmek mecburiyetinde oldu ğunu şifahen beyan ediyor. Arzu ederseniz vaziyet hakkın da şifahen tafsilat verecektir. Şiddetli takip edildiğimizi, ter tibatımızdan Sivas'm muntazaman haber aldıklarını arze debilirim. Mehmet Ali 'ye emniyet etmeyiniz. Ketum değil21
NUTUK
dir. Herhalde boşboğazlık ediyor. Tertibat ve teşkilfıt-ı ha riciyede bendenizden başkasını istihdam etmeseniz daha musip hareket edersiniz. Ali Kemal Bey' in listeye ithali za ruridir. bu kadar esrarımızı taşıyan bu zatı gücendirirsek, tertibatımız tamamiyle eyadi-i ağyara geçer. Bu zatı sıkça, sıkça kollayınız. Hürmetlerimi takdim ederim Üstadım. 5/11/1919 Sait Kemal yakalanmış, mensubiyeti itibariyle (K. B. R .15/1 )'in teşkilfıtla derece-i münasebeti meydana çıkmış demektir. Bu zatı himaye elzemdir. Efendiler, bu tertibat-ı vasiaya mani ol mak ve ihdas olunan mühlik vaziyetleri ber mektup taraf etmek için elimizden gelen her çare ve tedbire tevessül ettik. Şimdiye kadar ifade ettiğim ve bun dan sonra sırası geldikçe hatırlatmaya çalışacağım malum isyanları, ihtilalleri, resmi düşman kuvvetleri tecavüzleri ni bastırmak, bertarafetmek için çok uğraştık. Ali Rıza Pa şa Kabinesi, gözüne batan Kuva-yı Milliye 'yi batırmaya ve bunun için bizimle didişmeye hasr-ı nazar etmekten başka bir yardımda bulunmadığı·gibi, ondan sonra mevki-i ikti dara gelen rüfeka-yı kiramı dahi, onun isrini takipten ve bin netice felaketten felakete ve rezaletten rezalete sürüklen mekten başka bir hizmet görmediler. Efendiler, bütün bu tertibat-ı hafiye menabiinin, Ra hip Fru'nun dimağında temerküz ettirildiği ve oradan din kardeşlerimiz olacak hainlerin kafalarına zerkedilerek fiMister Fru'ya yazdığım
22
NUTUK
iliyata inkılap ettiği tahmin olunduğundan, Rahip Fru'nun bir zaman için olsun tevakkuf ve tebaüdünü temine vesile olur mütaleasiyle, bizzat kendisine bir mektup yazdım. Mektubun iyi anlaşılabilmesi için şu malumatı da ilave ede yim ki, ben, Mister Fru ile İstanbul'da bir iki defa mülakat ve münakaşatta bulunmuştum. Fru 'ya Fransızca olarak gön derdiğim mektubun Türkçesi şudur: Mister Fru'ya Zat-ı atinizle Mösyö Marten delaletiyle, vukubulan mülakatlarımız hatırasını memnuniyetle muhafaza etmek teyim. Senelerce memleketimizde ve milletimiz arasında yaşamış olan zat-ı alinizin, hakkımızda en doğru fikir ve kanaatlerle mücehhez bulunacağınızı ümit ederdim. Hal buki, maatteessüf, İstanbul muhitinde temasınıza gelen ba zı gafil ve menfaatperest kimselerin, sizi yanlış istikamet lere sevkettiklerini pek büyük teessüfle anlıyorum. Ezcüm le Sait Molla ile tertip ve tatbikına başladığınız, mevsukan haber alınan planın, İngiltere milletinin cidden takbihine se za bir mahiyette olduğunu arzetmekliğime müsaadenizi ri ca ederim. Milletimiz, Sait Molla'nın değil, fakat hakiki va _tanperverlerimiz nazariyle görüldüğü takdirde böyle plan ların artık memleketimizde ve milletimiz üzerinde cayi-i tat bikı kalmadığına kolaylıkla hükmolunur. Nitekim daha bu günün vakayiinden olan Adapazarı ve Karacabey hadisatı nın, manzara-i akameti sözümüzü teyide kafidir. Fakat, bu na ne hacet vardı? İngiliz zabiti Novil' in, Diyarbekir hava lisinde, Kürt ahali-i İslamiyesini, izlale birçok çalıştıktan 23
NUTUK
sonra Malatya'da, Elaziz Vali-i Sabıkı Galip ve Malatya Mutasarrıfı Halil Beylerle Sivas aleyhine ihdasına çalıştı ğı vak' a, netice itibariyle bütün :ilem-i medeniyete karşı mu cib-i hacalet değil mi idi? Zat-ı alinize kemal-i ciddiyet ve samimiyetle arzede rim ki, İngiliz milleti, milletimizin hüsn-i nazar ve itima dını kıymetten ari görüyorsa, bundaki hata pek amiktir, ak si takdirde ise, kullandığınız vesait pek hatalı olup, netice ve semere verecek mahiyette değildir. Sait Molla vasıtasıy la Adapazarı'na gönderilen iki bin liranın, yakında müsmir netice vereceği hakkındaki vadin butlanını, vakayi size is pat etmiş olacağından fazla söze lüzum görmem. Bahusus, sizinle temasa gelen sahtekarlar tarafından Osmanlı padi şahının da, müşterek mesai ve mesailinizde zimethal gös terilmesi pek hatarnaktir. Zat-ı aliniz pek ata takdir edersi niz ki, zat-ı şahane gayri mes'ul ve bitaraf olup irade ve ha kimiyet-i milliyemizin taalluk edeceği hakayikı tebdil ve tağyir buyurmazlar. Memleketimizde bulunan İngiliz me murin-i siyasiyesinin, şüphesiz İngiliz milletinin, temayü Iat ve menafiine mugayir olarak, vatan ve milletimiz aley hinde gayri insani ve gayri medeni bir tarzda vuku bulmak ta olan teşebbüslerini, elimizde mevcut vesaik ile İngiliz milletinin nazarına arzedersek, netice dünyaca şayan-ı tak dir görülmez zannederim. Fakat, bu hususta garabeti itiba riyle şunu da arzetmek mecburiyetindeyim ki, zat-ı alileri silk-i ruhaniye mensup iken siyaset manevralarında, alel husus mukateleye müncer olacak vaziyetlerde rolör olmak sevdasında bulunmamalıydınız. Zat-ı alinizle vukubulan mülakatlarımda, sizi bu kabil bir recül-i siyasi olarak de·
24
NUTUK
ğil, insaniyete hadim, adalete muhabbetkar bir zat-ı fazi letkar telakki etmiştim. Bunda ne kadar aldandığımı son malumat-ı mevsukamın teyit etmekte olduğunu iblağla kesb-i şeref eylerim. Mustafa Kemal Efendiler, İstanbul'da hükümetin gözü önünde ve ıttılaı dahilinde, cereyan etmiş ve düşman iftira etmekte bulunan teşebbüsat-ı denaetkaraneve nin ve bu teşebbüslerin bütün memlekette mugalatalarına asar-ı meş'umesine delalet-i sarihada bulu hakikat diye inanıyor nan tezahüratın, hakiki menşe ve amilleri hakkında, hükümet-i merkeziyenin, Heyet-i Temsiliye'den ziyade, vukuf ve malumat hasıl etmiş bulu nacağına hala şüphe edilebilir mi? Efendiler, vukuf ve malumat sahibi olan bir hükümet ricalinin, düşmanların, mahza tağlit ve ızlal maksadiyle olan iftiraat ve işaatına, hakikat nazariyle bakıp, yine on ların tavsiyelerini çare ve tedbir olarak tatbika kalkışacak larına ihtimal verilebilir mi? Bu suallere cevap vermek için heyet-i aliyenizi it'ab-ı zihne saik olmaktan içtinaben, Ali Rıza Paşa Kabinesi'nin fikrini tercüme eden Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya, sözü terketmeği tercih ederim. Efendiler, itiraf ederim ki ben, Cemal Paşa'nın bu hu susta verdiği şifre telgrafın mana ve medllılünü anlamakta duçar-ı müşkülat ve hayret oldum ve kendilerinden telgraf namelerinin tekrarını talep ettim. Nazır paşa, 9 Kanunuev vel 1 9 1 9 günü aynen arzedeceğim yekdiğerini velyeden
Ali Rıza Paşa Kabinesi
25
NUTUK
telgrafnamelerini keşide buyurdular. 9 Kanunuevvel 1 9 1 9 Sivas 'ta K. O. 3 Kumandanlığına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne: Tekrarı talep buyurulan telgrafname berveçhiati ma ruzdur: Hükumetin, Sulh Konferansına davet olunmak husu sunda, metalipte bulunduğu malumdur. Musalahanın hüsn i neticeye iktiranı, gidecek murahhaslarımızın, emniyet ve itimad-ı milliyi haiz hem de icraat-ı dahiliyede hükmü na fiz, bir hükumeti temsil etmesiyle ancak kabil olabilir. Mü messilin-i ecnebiye taraflarından, dahilde emniyet asayişin tesis ve takriri, musirrane tavsiye olunuyor ve Anadolu 'da bir katliama uğrayacakları endişesiyle duçar-ı havfve haş yet olan ahali-i Hristiyaniyenin, fevç fevç, taht-ı işgalde bu lunan yerlere iltica etmekte bulundukları müessir ve calib i dikkat bir lisan ile söyleniyor. Gerçi, mevaki-i meşguleye ve alelhusus Adana havalisine gidenler, oralarda Ermeni un surunu teksif maksadiyle azimet etmekte iseler de, Anado lu'da fikr-i intizamın ve emniyet-i kalbiyenin muhtel olma sı sebep gösterilerek hükumet tarafından vukubulan ret ve tekzibin tesirini azaltıyor. Çünkü Heyet-i Temsiliye tarafın dan verilen teminata rağmen, vilayatta bazı kimselerin ken dilerine hoş görünmeyen memurları hotbehot azil ve teb dil ve icraat-ı hükumeti sektedar eylemek ve cebren iane 26
NUTUK
veya vergi derç ve cibayet eylemek gibi harekat ve müda-· halatının tamamiyle önü alınamadığından mehafil-i ecne biyece dahi, henüz endişe berdevamdır. Devletimizin ber ren ve bahren vaziyet-i hazırasında, mukadderatımız hak kında ittihaz-ı mukarrerat edecek olan devletlere karşı teh ditkar bir vaziyet alması, herhalde muzırdır. Bundan baş ka, mümessillere, Heyet-i Temsiliye namına telgrafname ler keşide edilmesi memlekette iki hükumetin vücudunu gösterdiği, Fransa mümessili tarafından alenen ifade olun muştur. Hele bunlardan herhangi birine karşı elfaz-ı tahki riye istimali, mütahallik olduğumuz nezahet-i ahlakıye ve fikr-i selimi durendişane ile telif edilemez. Tehlike ve mu sibet anlarında, muhafaza-i vakar ve sekinet, şiar-ı milli mizden olduğu unutulmamalı ve yes ü füturun hatıra geti receği müfrit ve mühlik amal ve tasavvurata, menafi-i ali . ye-i vatan feda olunmamalıdır. Hukukumuzu, vaziyet-i hazıramızda ancak siyaset ve kiyaset ve muktaza-yi hale akı lane tevfik-ı hareketle müdafaa edebiliriz. İşbu mülahazat, nezd-i valalarında malumu ilam kabilinden ise de rüfeka ya ve şuabata dahi vesaya-yı vatanperveranede bulunmak mutlakullüzumdur. İçtimaı takarrüp eden Meclis-i Meb'usanımızın, vatan-ı azizimizin halas ve felahı husu sunda ittihaz olunacak tedabir-i hakimaneyi takdir ile bu maksad-ı ulvinin istihsaline hasr-ı nefs ve ihtimam eyleye ceğine intizar olunmaktadır. Kabinenin fikrini arzederim. Harbiye Nazırı Cemal
27
NUTUK
Efendiler, mesmuunuz olan bu telgraf muhteviyatını tahlil ile heyet-i aliyenizi, yormağı lüzumsuz addederim. Yalnız müsaade buyurursanız, buna verdiğim cevabı oldu ğu gibi arzetmekle iktifa edeceğim. Şifre
Sivas, 11/12/1919 Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretleri'ne
Kabinenin f ikri olmak üzere iblağ buyurulan 9 Kanu nuevvel 1919 tarihli telgrafuame heyetimizce mütalea olun du. Bu telgrafname münderecatı dahi, bunca izahat ve ma ruzatımıza rağmen, iş'arat-ı sabıkadaki telakkileri tekrar mahiyetinde görülmüştür. Heyet-i Temsiliyemizin gayesi, nüfuz-ı hükumeti halelden vikaye, itimad-ı milliyi tarsin den ibaret olduğu, mükerreren teyit olunmuştur. Maruzatı mızın maalesef Iayıkı veçhile nazar-ı im'ana alınmadığı kanaati hasıl olmaktadır. 1 - Anadolu'da fikr-i intizam ve emniyet-i kalbiyenin muhtel olduğu doğru değildir, belki sakıt Damat Ferit Pa şa Kabinesi zamanında husule getirilmiş olan bu ihtilal-i efkar ve emniyetsizlik, ahiren vahdet-i milliye sayesinde za il olmuştur. 2- Eşhas tarafından, hotbehot memur azil ve tebdili va ki değildir. Yalnız Dahiliye Nezareti, harekat-ı milliyeye aleyhtarlıklarından dolayı, sakıt kabine zamanında, millet tarafından kovulan ve her tarafça isimleri malum olan me murini nasp ve tayindeki ısrariyle pek manidar bir meslek 28
NUTUK
takip ediyor. Dahiliye Nezaretinin amal-i milliyeye külli yen mugayir ve hala Nazır-ı Sabık Adil Bey ruhunun Da hiliye Nezaretinde yaşadığını efkar-ı umumiyeye ihsas ey leyen icraatı, elbette pek muhik ve meşru olarak halkça muta olmamaktadır. Aynı müsteşar, aynı idare-i umumiye yi dahiliye, aynı memurin müdürünün icra-yı vazifede de vam eylemeleri, hakikaten hem heyet-i celilelerini ve hem de millete karşı taahhüt altında bulunan Heyet-i Temsiliyemizi pek müşkül bir vaziyete sokmaktadır.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . tarihli telgrafname ile arzettiğimiz Dersim mutasarrıfı mese lesi calib-i dikkattir. Artık bu bapta Heyet-i Temsiliyece ya pılacak bir şey kalmamıştır. Badema da, Dahiliye Nezare tinin bu gibi icraatı yüzünden tahassul edecek vaziyetlerin ıslahı için, hüsn-i kabul ve itimada mazhar olamadığından istirhamatta da bulunulmayacaktır. Son defa olarak şunu arzedelim ki, hükümet-i seniye leri, milletin emn ü itimadını bihakkın kazanmak ve bu mülk ü millete nafi olmak arzusunda ise ki, buna heyetimi zin hiç şüphesi yoktur, milletin ruhuna, vaziyetin derece-i nezaketine göre bir hatt-ı hareket intihap etmeli, asıl derdi kendi içinde tedavi eylemelidir. Yoksa makam-ı iktidara gelindiğinden itibaren tutulan usul veçhile, Heyet-i Temsi liyeyi hedef ittihaz ederek aynı zemin üzerinde mütevali yen yazı yazmakla maksat temin edilemez. 3- Hükümet-i sakıtanın millete düşman, düşmanlara dost olarak takip etmiş olduğu siyaset-i hainanenin mirası olan Aydın cephesinde, para dercinde, belki bazı uygunsuz luklar olmuş olabilir, Şu kadar ki, Sivas Umumi Kongresi 29
NUTUK
ile taazzuv eden vahdet-i milliye ve Harbiye Nezaretinin hi memat ve muavenet-i vatanperveranesi sayesinde bu gibi hallerin de önü alınmış demektir. 4- Millet, hal-i mütarekede bulunduğu düşman devlet lerden hiçbirisine tehditkar vaziyet almış değildir. Yalnız hukuk-ı mukaddese ve meşruasına müdahalatı, lüzum-ı kat'i hasıl olursa, silahla dahi men'e azmeylemiştir. 5- Heyet-i Temsiliyenin, mümessillere telgraf keşide etmesi bahsine gelince; bu ancak protestolara inhisar etmek tedir ki, heyet-i celilelerinin muvafakatine de iktiran eyle miştir. Esasen milli birliğin mümessili olmak sıfatiyle He yet-i Temsiliyenin, millet namına, bu kabil müracaatlerde bulunması bir hakk-ı meşruudur. Eğer hükumet de aynı hassasiyeti gösterir ve milletle hemfikir olduğunu bu kabil fırsatlarda ızhar ve iraeye şitaban olursa, siyasete zarar şöy le dursun, fevaid-i azime iktitaf olunacağı bedihidir. Hal buki Heyet-i Celilelerinin Adana'nın işgali gibi sarih bir haksızlığı bile, protesto eylemediğini Fransızlar söylüyor lar. Binaenaleyh Fransız mümessilinin ifadat-ı aleniyesinin hikmetini bu noktada aramalıdır. Hulasa, şunu arzedelim ki Heyet-i Temsiliye, ne yes ü fütura düşmüştür ve ne de vezaif-i mukaddesesinde, selamet-i millet ve vatana ait ica batı idrak edemeyecek şuursuzlukla malüldür. Milletin se lameti namına ittihaz eylediği tedabir ve icra eylediği bilu mum muamelatta vekar ve haysiyeti, meskenet ve zillete ter cih eylemeği esas kabul etmiştir. Siyaset, kiyaset ve muk taza-yi hale tevfik-ı hareketin ancak bu tarikte olduğuna i man eylemiştir. Binaenaleyh, elim hakikatler karşısında 30
NUTUK
müteyakkız ve mütenebbih olan ruh-ı milletten iktibas ey lediği bu esasların aksini millete tavsiye eyleyemez ve ka riben içtimaını elzem addeylediği Meclis-i Meb'usanın da, aynı ruh ve his ile mütehalli olacağı ümniyesini kaviyen bes ler. 6- Heyet-i Temsiliyemizin nokta-i nazarı, berveçhiba ıa arzolundu. Bu gibi hususatta, murahhasamız olmak iti bariyle, zat-ı devletlerinin heyet-i vükelayı tenvir ve gayri vaki hususatı kendilerine izah buyurmaklığınız tazım oldu ğunu, selamet-i memleket namına, kemal-i hürmetle ar zeyleriz. Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Çürüksulu Mahmut
Efendiler,
İstanbul 'da istihlas-ı vatana müteallik en mühim vezaifle iştigal eden muhterem ve akıl tanınmış zevatın, o devirde, İstanbul hava-yi mesmumunu teneffüs yüzünden, zihniyet ve telftkkilerinde, ne kadar menfi inhiraflar husul bulmuş olduğuna misal olmak üze re henüz Sivas'ta iken temas ettiğim küçük bir meseleyi mü saadenizle arzetmek isterim. İhtimal, aza-yı kiram meya nında hatırlayanlar vardır; Ayan Azasından Çürüksulu Mahmut Paşa, Bosfor (Bosphore) gazetesi muharrirlerin den birisine, vaziyet-i siyasiyemiz hakkında beyanatta bu lunmuştu. Mahmut Paşa'nın, o tarihlerde, İstihzarat-ı Sul hiye Komisyonu azası olduğunu da hatırlarsınız. Paşanın, 3 1 Teşrinievvel 1 9 1 9 tarihli Tasviriefkar gazetesinde de inPaşa'nın beyanatı
31
NUTUK
tişar eden beyanatını, 1 7 gün sonra Sivas'ta okudum. "Er menilerin fazla mütalebatına hak vermeksizin, hudutlarda bazı tashihatın icrasına razı oluruz" ifadesi nazar-ı dikka timi celbetti. Şarki Anadolu'da, Ermenistan lehine tavizat ı arzıyede bulunulacağı vadini tazammun eden bu cümle nin, sulh komisyonu azasından bir recül-i devlet tarafından sarfedilmiş bulunması cidden teemmül ve istiğraba şayan idi. Bu sebeple 1 7 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde, Çürüksulu Mahmut Paşa Hazretleri'ne yazmağı faydalı addettiğim bir telgrafnamede; beyanatındaki işaret ettiğim cümleden do layı, "Şarki Anadolu ahalisinin pek muhik olarak, son de rece münfail ve müteessif olduğunu zikrettikten sonra, Er zurum ve Sivas kongreleri mukarreratı veçhile milletin Er menistan' a bir karış toprak terk etmeyeceğini ve hatta hü kılmet bu kabil bir mecburiyet-i elimeye ser:füru ederse, mil let, kendi hukukunu bizzat müdafaaya azmeylediğini ve bunun cihana ilan edilmiş olduğunu" yazdım ve bu azın ü karar-ı millinin, herkesten evvel İstihzarat-ı Sulhiye Komis yonu aza-yı kiramınca malum ve muta bulunması lüzumu nu arzettim (Ves. 1 96). Efendiler, Sivas 'ta geçen ikametimiz esnasında, birçok mesail ve hadisata temas edilmiş ve bizzarure, milli ve ida ri, askeri ve siyasi teşebbüsat ve icraatta bulunulmuştur. Bunların kaffesini tafsil etmek uzun sürer. Yalnız takip et tiğimiz silsile-i vakayiin irtibatına medar olacak bazı nok taları, kayıt ve işaret ederek geçeceğim. ***
32
NUTUK
Efendiler, teşk:ilat-ı milliyenin tanzim ve tensikı mühimdi. Bunun için, tedabir-i mah tanzim ve susa ittihaz edildi. İntihabat münasebetiyle, tensikı husul bulan bazı ihtilaf-ı efkarın izalesi esba bına tevessül olundu. Maraş'ta, bazı Çerkez vatandaşlar, güya, Maraş'ın u mum Çerke, zleri namına, Cebelibereket Guvernörünün Ma raş' a izamını, Ayıntap'ta Fransız askeri kumandanından telgrafla talep eylemişlerdi. Buna müsaade eden Maraş mu tasarrıfına teessüf edildi. Maraş eşrafve mütehayyizanının, mumaileyh Guvernör geldiği takdirde, istikbal eylememe leri lüzumu bildirildi. Hükümet-i merkeziyenin de nazar-ı dikkati celbolundu. Bolu havalisinde, asayişsizlik gittikçe artıyordu. İz mit'te, Asım Bey'den sonra, Birinci Fırka Kumandanı olan Rüştü Bey'e, bu hususta talimat verildi. Efendiler, 20 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde, İstanbul'daki teşkilatımızdan, Kara Vasıf ve Miralay Şevket Bey imza lariyle gelen bir şifrede; "Gebze kaymakamının muhalif ol duğu ve bu kaymakamın, envai fecayie cür'et eden Yahya Kaptan' ın fenalıklarını örtmeğe ve saireye başlayarak Ku va-yi Milliyeye leke sürmeğe sai olduğu" bildiriliyor ve kaymakamın becayişi mevzuubahs ediliyordu (Ves. 1 97). Biz de bu mütaleaya, samimiyetle iştirak ederek, me selenin, Cemal Paşa vasıtasiyle teminini cevaben bildirdik (Ves. 1 98). Efendiler, bu Yahya Kaptan meselesi, inkılap safaha tından mühim birine dahil ve çok manidar olduğu için bi raz tafsilat vermeği münasip görüyorum. Teşkilat-•
Milliye'nin
33
NUTUK
Şimdiye kadar, verilen malumattan anlaşılmış olaca ğına şüphe yoktur ki, muhtelit, memzuç, müşterek düşman ların tatbikına çalıştıkları planın, mühim bir noktası da, da hil-i memlekette asayişsizlik olduğunu ve anasır-ı Hristi yaniyeye tecavüzatta bulunulduğu keyfiyetini, fiili ve mad di asar ve hadisat ile enzar-ı cihanda ispata ve bu ef'al ve harekatın Kuva-yı Milliye tarafından ika edildiğini iknaa maruf idi. Bu hafi ve habis maksadın temini için de, malu mumuz olduğu veçhile, birtakım çeteler teşkil ederek bil hassa ahali-i Hristiyaniye üzerine saldırmak ve bu çetele rin ika edecekleri cinayatı, teşkilat-ı milliyeye atfetmek yo lunu takip ediyorlardı. Bu teşebbüsat, az çok memleketin her tarafında filiz vermeğe başlamakla beraber en mühim inkişafve faaliyet, İstanbul' a kurbiyeti itibariyle, Biga, Ba lıkesir ve bilhassa İzmit, Adapazarı, Bolu havalisinde, na zar-ı dikkati calip bir manzara arzediyordu. Biz bu hainane ve fakat -itiraf olunmalıdır ki- çok ma hirane teşebbüse mukabil, fevkalade tedbir ve teşebbüs al mak mecburiyetinde kaldık. Çünkü hükumet-i merkeziye, bütün bu düşman teşebbüslerini, filhakika, Kuva-yi Milli yeye atfediyor ve tenkilleri için tedabir-i şedide ittihaz ede cek yerde mutttasıl, Heyet-i Temsiliyeyi tahtie ve tazyik ederek, bu amil-i fecayi olan düşman çetelerinin faaliyeti ne hitam vermeği, bizden talep ediyordu. Matteessüf hü kumet, bu fikir ve kanaatini, İstanbul 'daki teşkilatımız rü essasına da tamamiyle zerk ve telkine muvaffak olabilmiş ti. Efendiler, bizim bilhassa İstanbul'a yakın olan İzmit mıntıkasında tatbikını düşündüğümüz tedbir, orada müsel34
NUTUK
lalı milli müfrezeler teşkil etmek ve o havalide şayan-ı em niyet olan kumandan ve zabitlerimizin bu milli müfrezele re muavenet ve muzahereti ile, hain çeteleri takip ederek mazarrat ve vücutlarını izale eylemek idi. İşte bu maksatla vücuda getirebildiğimiz milli müfrezelerin en mühimmi ve kuvvetli eselesi si, bu Yahya Kaptan denmekle maruf bir fe dakar vatanperverin müfrezesi idi. Merhum Yahya ile ilk münasebetimiz şöyle oldu: Bir gün telgrafçılar, Sivas TelgrafMerkezi'ne, bu ma lumatı veriyorlardı. Gayet müstacel bir telgrafı tevkif etti ler, yani Dersaadette tevkif edilmiştir. Meali şudur: Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Dün İzmit'ten tavsiye edilen Yahya, benim. Yarın ak şam Kuşçalı telgrafhanesinde emrinize muntazarım. Kuşçalı, Ü sküdar'la Gebze arasında bir köydür. Filha kika, Yahya Kaptan, bana, İzmit'te teşkilatımız tarafından tavsiye edilmişti. 4 Teşrinievvel 1 9 1 9 tarihinde Kuşçalı merkezinden şu telgrafı aldım: Yahya kaptan m
Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Mühim ve gayet müstaceldir Bendeniz size iki gün evvel İzmit'ten tavsiye edilen Yahya'yım. Emriniz üzere, telgraf başında emirlerinizi te lakki etmeğe geldim. Nihayet yarın akşama kadar Kuşçalı telgrafhanesindeyim. Yahya 35
NUTUK
Anlaşıldığına göre Yahya Kaptan Istanbul 'dan telgra fının çekilmediğini anlayınca kendisi henüz Kuşçalı 'ya gel meden, bu telgrafı Kuşçalı merkezine göndererek çektirmiş (Ves. 1 99). Ben de şu emri verdim (Ves. 200). 4 Teşrinievvel 1 9 1 9 İzmit Merkezi vasıtasiyle Kuşçalı Telgrafhanesinde Yahya Efendi'ye Bulunduğunuz havalide kuvvetli bir teşkilat yapınız. Adapazarı Kaymakamı Tahir Bey vasıtasiyle bizimle tesis ve temin-i irtibat eyleyiniz. Şimdilik hazır bulununuz. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyet Reisi Mustafa Kemal Efendiler, Yahya Kaptan, aldığı bu emir üzerine, teş kilat yaptı ve aylarca İstanbul 'la temas eden muhitlerde ha in çetelerin icraatına mani oldu. Nihayet, İstanbul hükumeti tarafından katlettirildi. Gerçi Yahya Kaptan'ın faaliyeti ve suret-i feciada vuku-ı şehadeti, bundan sonraki aylara müteallik bir hadise ise de, burada vak' aya temas edilmişken, bir daha avdet etmemek üzere, meselenin izah edilmesi muvafık olur mütaleasında yım. 24 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde Kartal merkezinden şu telgrafı aldım: 36
NUTUK
Köy içinde bilakabahat katil, nahiye müdürünü alame leinnas darp, köylerde gasp meselesinden dolayı Yahya Kaptan' ı hükumete teslime mecburiyet elvermiştir. Dahi liye Nezareti ehemmiyetle bu meseleyi takip ediyor. Hüku metin müşkül vaziyette kalınmaması, Yahya Kaptan' ın tes limini iktiza ettiriyor. Emr-i Devletlerinize makina başın da muntazırım Efendim. İmza Kartal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Temsiliye Reisi Binbaşı Ahmet Necati (Ves. 20 1 ) Askerlerin ve resmi memurların, bizim teşkilat-ı mil liye heyetlerinin alenen riyasetlerini almaları usulümüz de ğildi. Bir de bizim teşkilat nizamnamemize. vakıf olması la zımgelen heyat rüesasının, Heyet-i Temsiliyenin yalnız bir heyet olduğunu, her yerde birer heyet-i temsiliye olamaya cağını bilmesi lazım gelirdi. Bu telgrafüzerine İzmit'te Fır ka Kumandanına şu telgrafı yazdım: Şifre: Aceledir
Sivas, 25/ 1 1 1 1 9 1 9
İzmit'te Birinci Fırka Kumandanı Rüştü Beyefendi'ye Kartal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi unvaniyle Binbaşı Ahmet Necati Bey tarafından vürut eden bir telg rafta: Katil ve nahiye müdürünü darp, köylerde gasp me sailinden dolayı Yahya Kaptan'ın hükumete teslimi mec buriyeti hasıl olduğu ve Dahiliye Nazırının da bu mesele37
NUTUK
yi ehemmiyetle takip eylediği bildirilmektedir. Bidayettenberi harekat-ı milliyetle hüsn-i hizmeti meş hut olan bu zatın, memleketimizin bu buhranlı zamanların da, hükumete teslimi asla muvafık görülmemekte olduğun dan işin, hükumetin de nüfuzunu nazar-ı itibara almak su retiyle, Yahya Kaptan'ın takibat-ı kanuniyeden bu aralık tahlisi hususunun tanzimi, Kartal'da Necati Bey'e icap e den talimatın itası ve neticenin inhası ehemmiyetle rica olu nur. Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal 26 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde Hereke merkezinden de şu telgrafı aldım: Millet namına istirham ediyorum: bugünlerde Binba şı Necati Bey'in suiistimalatı, Kuva-yi Milliyeyi lekele mektedir. Hemen tahkikat icrasına emir buyurulmasını ri ca ederim. Gebze Kazası Milis Kumandanı Yahya İzmit'teki Fırka Kumandanından aldığım cevap aynen şudur: İzmit, 29 Teşrinisani 1 9 1 9 Sivas'ta K. O. 3 Kumandanlığına C: 25/ 1 1 / 1 9 1 9 Heyet-i Temsiliye Riyasetine: Şimdiye kadar vakı tah kikatıma nazaran Yahya Kaptan'ın katil, nahiye müdürünü 38
NUTUK
darp gibi fiilde bulunmadığı ve Binbaşı Necati Bey deni len zatın, kendi menafii şahsiyesini temin için Yahya Kap tan'ın ortadan vücudunu kaldırmak gayesini takip ettiği ve bu bapta zat-ı alinize telgrafla müracaatta bulundukları za man, Yahya'yı da iğfal ile nezdlerine celp ile katletmek ter tibatında oldukları halde Yahya işi sezerek kendisini kur tarmış olduğu anlaşılmıştır. Keyfiyeti icabı veçhile tamik ediyorum. Neticeyi arzederim. Birinci Fırka Kumandanı Rüştü Fırka Kumandanı Rüştü Bey' in birkaç gün sonra ver diği mütemmim malumat şu idi: İzmit, 5/1 2/ 1 9 1 9 Sivas'ta K. O. 3 Kumandanlığına Heyet-i Temsiliyeye: Binbaşı Necati Bey, Maltepe Endaht Mektebinde mu vazzaf memur olduğu halde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi sıfatını takınarak Kuva-yi Milliye namiyle başına top ladığı Arnavut Küçük Aslan çetesiyle ortalığı soydurmak ta olduğu ve Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail Efendi'nin de bununla şerik olduğuna bende şüphe kalmamıştır. Son za manda, hükumetin başına gaile çıkaran Darıca Rum bek çilerinin katli ve İstilyanos isminde bir zenginin dağa kal dırılarak para talebi gibi hususatın mezkur çete marifetiy le yaptırılması ve böyle ef'al-i redieye yanaşmayan Yahya 39
N UTUK
Kaptan' a isnad-ı keyfiyet ile gerek oraya ve gerek hüku mete mumaileyh hakkında ihbarat-ı kazibede bulunulma sı, her halde bunların teşkilat-ı milliye perdesi altında hal kın, hükumetin başına mesele çıkararak keselerini doldur maktan başka bir maksat beslemediklerine ve belki de si yasi daha başka maksat takip eylediklerine hükmediliyor. Şimdiye kadar pek namuslu hareket etmiş ve etmekte bu lunan Yahya Kaptan'ı, bu gibi ef'ale iştirak etmemesi ve balada mezkurülisim çetenin, kendi mıntıkasında ika-ı fa zayiha meydan vermemesi hasebiyle mumaileyhin vücudu nu resmen veya gayriresmi olarak ortadan kaldırmağa ça lışıyorlar. Dün; Yahya Kaptan, nezdime gelerek hayatının tehlikede olduğunu ve binaenaleyh avenesinin esliha ve mühimmatını bana getirip teslim ederek kendisinin de bu radan gaybubet edeceğini bana resmen söyledi. Kendisine nesayih-i lazime vererek ve daha hizmet edecek mühim za manlar olduğunu söyleyerek mahalline iade ettim. Her şe yi iyi bilmesi Iazımgelen Gebze kaza kaymakamına resmen ettiğim istizaha aldığım cevapta, tamamen balada arzetti ğim şekilde yani Necati ve Nail Efendilerin aleyhinde, Yah ya Kaptan' ın lehindedir. Necati Efendi'nin İstanbul'da ne re ile muhabere ettiğini bilemiyor isem de bir yerden ara sı ra para aldığı söyleniyor. Bunların vücudu ve cana kastet tikleri dolayısiyle, Yahya Kaptan bu havalide durmak iste miyor. Binaenaleyh zaten muvazzaf bir zabit olan Necati Efendi'nin başka bir mahalle ve Nail Efendi'nin de keza diğer bir yere kaldırılması elzem olduğuna hükmediyorum. Oraları İstanbul'la muhabere etmekte olduklarından tabii 40
NUTUK
bendenizce bir şey yapılamamaktadır. Oraca icra-yi icabı maruzdur. Fırka 1 Kumandanı Rüştü Rüştü Bey' in verdiği malumattan mufassalan bahse derek, 8 Kanunuevvel 1 9 1 9 tarihinde, Harbiye Nazırı Ce mal Paşa'ya yazdım (Ves. 202). Aynı tarihte, vaziyet ve Cemal Paşa'ya olan müracaat, izah edilerek meselenin ,takibi İstanbul 'daki teşkilatımız rü esasına da bildirildi (Ves. 203). On dokuz gün sonra, yani 27 Kanunuevvel 1 9 1 9 tarih li ve şifre dahilinde vasıf ve haricinde Miralay Şevket Bey'in imzası bulunan uzun bir telgrafta; şu malı1mat ve riliyordu: " . . . Asayişsizliğin başlıca müsebbipleri Yahya Kap tan 'la refikı Kara Aslan ve Alemdağı 'nda dolaşan Sadık çe teleridir." Yahya Kaptan' ın birtakım şımarıklıklarından bahset tikten sonra, " . . Bizi, artık bu şeriri ika-ı mazarrat edeme yecek bir hale getirmeğe teşebbüs ettirmişti." "Ötedenberi araları iyi olmayan Küçük Aslan çetesi nin teveccühte olması?! kendisini muhtelif vasıtalarla setr i kabayihe sevketmiştir." "Yüzbaşı Nail, Yahya'nın aleyhindedir. Necati Bey'e gelince; hükı1met-i sakıta zamanında! Kartal kazasınca re is intihap olunarak, Kuva-yi Milliye namına, merkezle kat'ı alaka etmiş? .. Teşkilat-ı milliyeyi esaslandırmış. Yeniköy 41
NUTUK
Rumlarının etrafa sarkıntılıkları üzerine, Küçük Aslan çe tesini dolaştırmağa başlamış ... tarafınızdan para dahi veril miştir? ! " "Yahya Kaptan. . her şeyi akim bırakmak manevrasına müracaat etmektedir?! " "Binbaşı Necati, biraz idaresiz ise de cezayı müstahak değildir." "Gebze kaymakamının... bir an evvel kaldırılarak Rum ve Ermeni entrikalarına nihayet verdirilmesi..." (Ves. 204). Efendiler, bu malumat meyanında, benim vakıf olma dığım noktalar vardı. Mesela; ben, Küçük Aslan çetesin den ve onun teveccühte olmasından haberdar değildim. Bu çeteye, Necati Bey vasıtasiyle para verdiğimi asla hatırla yamıyordum. Yahya Kaptan'ın, verdiğimiz talimat mucibince, düş man çetelerini bertaraf eylemeğe ve hiç olmazsa, onların ahali-i Hristiyaniyeyi tecavüz ederek düşman maksadını temine matuf her teşebbüslerini akim bırakrnağa çalıştığı nı pek ala biliyorduk. Gebze kaymakamının mahiyeti, şimdi ilave edeceğim vesaikle takdir olunabilecektir, zannındayım. 4 Kanunusani 1 920tarihinde, Fırka Kumandanı Rüş tü Bey'e, Vasıf Bey'in verdiği malumatı, olduğu gibi, hu lasa ederek bu malumatın kendi tarafından verilen malu matla tezat teşkil ettiğini ve binaenaleyh, bir kere daha şa yan-ı emniyet ve itimat zevat vasıtasiyle tahkik ve tetkik-ı keyfiyet ettirilmesini ve kanaatleriyle beraber muvazzahan iş'arını rica ettim (Ves. 205). 42
NUTUK
Efendiler, bu meselede hakikatin tavazzuhuna medar olan vesaikten, malılmattar olmanızı arzu ettiğim için, Rüş tü Bey'in cevabını aynen arzetmeme müsaade buyurunuz: Düzce, 7181 1 . 1 920 K. O. 20 Kumandanlığına C: 4/111 920 şifreye: Heyet-i Temsiliye Riyasetine: Yahya Kaptan hakkında vaki, muhtelif isnadat üzeri ne, birkaç defa, Yüzbaşı Ali Aguş Efendi vasıtasiyle ettir diğim tahkikat, mumaileyhin lehinde çıktı. Maamafih ken disi cahil olmak itibariyle, hizmet zanniyle bazı şeyler yap mış olması muhtemeldir. Büyük ve Küçük Aslanlar ise za ten şakidir. Fakat teşkilat-ı milliyenin, fikren aleyhinde idü ğü muhakkak olan ve Yahya hakkında iştikaya herkesten ziyade hahişker olması lazımgelen, Gebze kaymakamına bu bapta yazdığım tahrirata aldığım 1 / 1 2/ 1 9 1 9 tarihli ve 1 7 nu maralı cevap sureti, zirde aynen münderiçtir. Bendeniz, bu telgrafın müfadına kısmen olsun itimat etmek mecburiyetinde kaldım ve aynı itimatla bu tahriratı İstanbul 'da bizzat Şevket Bey' e de gösterdim. Bendenizin vakıf olamadığım bazı esbap üzerine, l stanbul'ca hakkın da bir muamele icrasına lüzum görüldüğü takdirde bittabi bir şey denemeyeceği maruzdur. Suret 30/ 1 1 / 1 9 1 9 tarihli 5 3 numaralı emirname-i alileri ce vabıdır: 43
NUTUK
Kartal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Binbaşı Ne cati Bey'in katil ve nahiye müdürünü darp ile vukubulan ihbaratı, zat ve zaman beyan etmemek itibariyle, muvafık ı hakikat değildir. Zira darbedildiği beyan olunan Nahiye Müdürü Burhanettin Bey ise Yahya Kaptan tarafından darp ve taarruza maruz kalmadığını resmen ve tahriren beyan et tiği gibi bu bapta makam-ı aciziye dahi bir guna şikayette bulunmamıştır. Katil meselesine gelince; Yahya Kaptan hakkında hü kümete ve adliyeye fiil-i katil hususunda hiçbir taraftan müracaat ve şikayet olmadığı gibi, aleyhinde celp ve ihzar müzekkeresi bile sadır olmamıştır. Şayet Darıca Rumların dan iki Rumun katli ve Kartal ' ın Paşa köyünden İstilyanos çorbacının dağa kaldırılarak fidye-i necat alız ü talebi key fiyeti murat olunuyorsa, bu ef'al-i cinaiye Küçük Aslan çe tesi tarafından ika edildiği mütevatir ve muhakkak olup, mezkur çete ise Yahya Kaptan'a ötedenberi muarız oldu ğundan ve esasen Yüzbaşı Nail Efendi'nin himaye ve tesa hübünde iken adedi on sekize baliğ olan mezkur çete el yevm Binbaşı Necati Bey'in emrine mevdu bulunduğu ve hatta kendilerine ellişer lira maaş tahsisine gidilmekte ol duğu müstahber olup köyleri soymaktan fariğ olmadıkları aşikardır. Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey' in kadim mektep arkadaşı olduğu ve kendisiyle bir buçuk malı mu kaddem Aydınlı kariyesinde Küçük Aslan çetesi efradın dan Ali Kaptan'ın, dağa kaldırdığı çorbacıdan, alınan para ile yaptığı meşhur düğününde mülakat ederek bilahare mü teaddit defalar Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey' in ha44
N UTUK
nesine gelip misafir kaldıkları ve hemfikir bulundukları ci hetle V:üzbaşı Nail Bey'in ötedenberi Yahya Kaptan' ın aley hinde olup teşkilat yaptığı esnada, hudud-ı kazam haricine tard ü teb' it etmek teşebbüsünde bulunduğu gibi Küçük As lan çetesi taarfından ika edildiği mütevatir ve muhakkak olan berveçhibala iki vak'a-i cinaiyenin, Kuva-yi Milliye yi şaibedar ve Yahya Bey'i lekedar etmek fikir ve emeli per verde edildiği hissedilmiş ve halbuki cinayat-ı vakıa, mez kür Aslan çetesinin daire-i cevelan ve faaliyeti dahilinde vu kua gelmiş olup hatta icra-yi takibata gönderilecek olan İs tanbul Muhafız Alayına mensup Süvari Müferezesi Ku mandanı Hakkı Bey' in, Y üzbaşı Nail Bey tarafından vücu duna lüzum kalmadığı beyaniyle ledelmuhabere Dersa adet' e kaldırılarak takipsiz bıraktırmış olduğu emri mu hakkaktır. Serdedilen katil meselesi, bundan başka bir ha dise ise, tavzih-i keyfiyet olunmak üzere, zat ve zaman be yaniyle zikredilmek lazımdır. Darıca Rum bekçilerinin yevm-i katlinde çarşıda serbest gezen Küçük Aslan çetesi tarafından fiil-i katilin vukuu şı,ıyu bulması üzerine havfın dan naşi Y üzbaşı Nail Bey mahall-i ahare tahvil-i memu riyete talip olmuş ve burada kat'iyyen oturmayacağını be yan etmiş ise de alay ve tabur kumandanları ve Binbaşı Ne cati Bey buraya gelerek Yahya Kaptan hakkında bir muame le yapılması için murahhas Sırrı Bey' e yazdıracaklarını va it ve temin ederek ipkasını iltizam eylemişlerdi. Bu defa, 25 Teşrinisani 1 9 1 9 S_alı günü, giden gelen Necati Bey'i, yüzbaşı biliğfal ve hilaf-ı hakikat ihbarat ve isnadata sev kettiği gibi telefonla Yahya Kaptan' ı merkeze davet ettire45
NUTUK
rek, diğer taraftan Küçük Aslan çetesini dahi kendi hane sinde ihzar ederek derdesti cihetine gitmek tasavvurunda bulunmuş ise de, hernedense buna içtisar edemeyerek te şebbüs-i vakiden sarfınazar etmeğe ve Necati Bey dahi Kar tal'a avdete mecbur kalmıştır. Binaenalazalik, Yüzbaşı Na il Bey, gerek Necati Bey ve gerek alet-i icraiyesi olan Kü çük Aslan çetesi vasıtasiyle Yahya Kaptan aleyhinde, isna dat ve tertibat icrasından bir an hali kalmamaktadır. Yahya Kaptan, muhalif ve muarız bulunan Küçük Aslan çetesi gi bi kurayi yağma ve Hristiyanları katil ve imhaya mesağ ver meyip maiyetinde bulunan Büyük Aslan Bey çetesi tara fından bazı güna münasebetsiz harekat zuhurunda, derhal men ve tedip cihetine giderek gaye-i milliye olan istiklal ve selamet-i vatan endişesiyle muhafaza-i inzibat ve asayişe hizmet etmekte olduğu ve akdemce de Büyük Aslan Bey çetesinin istiman ve dehaletine muavenet ederek af-fı ali ye mazhar eylemek suretiyle, hidemat-ı vakıası şayan-ı şük ran bulunduğu ve aleyhindeki isnadatın yüzbaşının amal-i şahsiyesine serfüru etmediğinden ve Küçük Aslan çetesita rafından yapılıp Yahya Kaptan'a atfu isnat edilmek isteni len vukuat-ı cinaiyenin zuhurundan ve mütecasirlerinin mazhar-ı tesahüp olmasından dolayı izhar-ı teessüfle yüz başıya ihtarat-ı şedidede bulunmasından idüğü arzolunur. (Gebze Kaymakamı Mehmet Nurettin) Birinci Fırka ve Bolu Havalisi Kumandanı Rüştü
46
NUTUK
Efendiler, bu malumatın vürudundan evvel, şöyle bir havadis verdiler: "Yahya Kaptan Tavşancıl'da taht-ı muha saraya alındı. Bunu yapan İstanbul'dan gelen bir kıt'a-i as keriyedir." Bu havadis üzerine, İzmit'te Fırka Kumandanlığından, 7 Kanunusani 1 920 tarihli şifre ile, makine başında istizah ı keyfiyet ettik ve havadis doğru ise, "İstanbul'dan geldiği bildirilen kıt'a kumandanına, mumaileyhin- Yahya Kap tan' ın- bizim adamımız olduğunu ve eğer bir kusur ve ka bahati varsa tarafımızdan icabının yapılması tabii bulundu ğunu ve hiçbir suretle Yahya Kaptan' ın muhasara ve tevkif edilmesine razı olmadığımızı bildiririz" dedik (Ves. 206). Efendiler, 7 Kanunusani 1 920'de yazılıp 8'de aldığımız iki telgraf vardır. Bunlardan biri: İzmit'ten, Birinci Fırka Kumandan Vekili imzasıyla Fevzi Bey'dendir. Müfadı şu dur: "Bu gece, iki bin kişilik bir kuvvet, Tavşancıl'a çıka rak Kuva-yi Milliye Kumandanı Yahya Bey ' i muhasara et mişlerdir. Yapılacak muamelenin iş'arı maruzdur." Diğer telgrafname, Düzce'de bulunan asıl fırka ku mandanından geliyordu. Rüştü Bey, merkezde bulunan ve kilinden aldığı aynı malumatı bildiriyordu (Ves. 207). Fırka Kumandan Vekili Fevzi Bey'in, 7 Kanunusani 1 920 tarihli istizahımıza verdiği 7/8 Kanunusani 1 920 ta rihli cevabında, Yahya Kaptan' ın henüz ele geçmediği, Ku va-yi Milliye ile gelen müfreze arasında bir musademe ih timali olduğu ve gelen.müfreze kumandanına emrimizi bil direceği iş'ar ediliyordu (Ves. 208). Efendiler, o tarihte, meb'us olarak İstanbul 'da bulunan 47
NUTUK
Yaverim Cevat Bey'den, 10 Kanunusani 1 920'de şöyle bir telgraf geldi: Harbiye, 1 0/ 1 1 1 1 920 K. O. 20 Kumandanlığına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne: 6/1 / 1 920 gecesi sabaha karşı Umum Jandarma Ku mandan Muavini Hilmi Bey ve Üsküdar Jandarma Kuman danı Nazmi Bey kumandasında dört zabit, elli jandarma ve Yüzbaşı Nahit Efendi kumandasında İstanbul Muhafız Ala yından doksan nefer, Bandırma vapurunun ışıkları söndü rülerek Hereke'ye vasıl olmuş ve alessabah Hereke'ye çı kan müfreze derhal Tavşancıl' ı kuşatmış ve muhtelif hane ler basılmıştır. Geleo heyet, köy heyet-i ihtiyariyesini top layarak hain-i vatan olan Yahya'yı, ya teslim veya nerede olduğunu söylemezlerse Tavşancıl'ı insanlarıyla beraber yakacaklarını ifade ederler. Heyet-i ihtiyariye, iki günden beri Yahya Kaptan'ın köylerinde olmadığını ve nerede bu lunduğunu bilmediklerini musırren ifade ettiler. Yahya, sağ olarak ele geçemeyecektir. Fakat Yahya'nın imhasından sonra Marmara havzasına sahip ve hakim olan ve her gün İngilizler ve Fransızlar tarafından teslih edilen Rumların ve İstanbul'daki rüzelanın pek büyük muvaffakıyete mazhar olacakları bedihidir ve Kuva-yi Milliye namını taşımakta olan Yahya'nın tenkili, İzmit, Adapazarı ve İstanbul hava lisinde, düşmanlarımızın hesabına birçok fesat çetelerinin 48
N UTUK
doğmasına da sebebiyet verecektir. Binaenaleyh, Cemal Paşa Hazretlerinin işe müdahalesiyle, Yahya'nın tebdil-i nam ile bir evvelki maruzatım dairesinde serbestisinin te mini için icap edenlere emir btiyurulması müsterhamdır (Cevat). Harbiye Nazırı Cemal Bu telgrafın, harbiye şifresiyle ve Cemal Paşa imza sıyla kapatılmış olması ve fakat muhteviyatında "Cemal Pa şa Hazretlerinin işe müdahalesiyle Yahya'nın halası" çare sinin temini fıkrası, calib-i nazar-ı dikkattir. Demek ki, Ce mal Paşa, Cevat Bey'in telgrafının, okumaya lüzum görme den, kendi şifresiyle ve imzası tahtında çekilmesine müsa ade etmiştir. Çünkü, bir defa Yahya'yı takip ettiren Cemal Paşa'dır. Bundan başka temin-i serbestisi için kendi dela letlerinin tarafımdan emrolunmasını, kendi malumatı tah tında, elbette yazdırmazlardı. İzmit'te, Fırka Kumandan Vekilinden gelen 9 ve 1 O Ka nunusani 1 920 tarihli iki telgrafname ile mesmuata atfen, iki musademeden sonra, Yahya Kaptan'ın, meyyiten istisal olunduğu bildirildi (Ves. 209). 1 1 Kanunusani 1 9204de, Fırka Kumandan Vekilinden, İstanbul 'dan gelen müfreze kumandanına, tarafımızdan teb ligatta bulunup bulunmadığını sordum (Ves. 2 1 O). Üç gün sonra 1 4 Kanunusani 1_920 tarihli raporunda, Fırka Kuman dan Vekili, şu malı1matı verdi: "Bizzat icra ettiğim tahki kattan .. musademe olmadığı ve yalnız, Yahya Kaptan tes49
NUTUK
lim olduktan sonra, köy haricinde alet-i cariha ile katledil miştir. Kafa tasının olmaması bunu müeyyittir." (Ves. 2 1 1 ). Efendiler, bu meş'um haber üzerine, İstanbul'daki te kilatımıza, 20 Kanunusani 1 920 tarihinde, Miralay Şevket Bey vasıtasiyle şu telgrafı yazdık: Yahya Kaptan'ın tenkiline lüzum gösteren esbap ile teslim olunduktan sonra kasten şehit edildiği anlaşılmakla katline kimlerin dahi ü tesiri olduğunun, Dersaadet 'ten mü racaat eden müteaddit fedakar arkadaşlara izahat verilmek üzere, sürat-i iş' arı rica olunur Efendim. Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Eski bir iş' anınıza cevap olmak üzere, İstanbul 'dan, 20 Kanunusani 1 920'de yazılıp bir gün sonra vasıl olan telg raf da şu idi: Beşiktaş, 20/ 1 / 1 920 Ankara: K. O. 20 Kumandanlığına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne mahsustur: C: 1 7/ 1 / 1920 1- Mahall-i vak' ada bulunan şayan-ı itimat bir zatın ifa desine nazaran Yahya Kaptan yakalanıp köy haricinde bu lunan karakol mahalline götürülürken civardan on kadar şa kinin karakol üzerine ateş etmesi üzerine firara teşebbüs et miş ve bu esnada katlolunmuştur. Maamafih iyi bir tahki50
NUTUK
kat yapılması hususunda hükümet nezdinde teşebbüsatta bulunuldu. 2- Yahya Kaptan'ın Kuva-yi Milliye namına pek çok fenalıklar yaptığı tevatür derecesine vardığı gibi resmi ve hususi yapılan tahkikat da bunu teyit ettiği cihetle hükumet takibata karar vermiş, fakat Heyetimizce, merkumun mu vakkaten ihtifa ederek Kuva-yi Milliye işlerine karışmama sı ve fenalığa cür'et etmemesi, yanında bulunan firari as ker ve jandarmaları iade etmeleri şartiyle, takibat yapılma ması arzu edilmiş ve Iazımgelenler nezdinde teşebbüsat ya pılmakla beraber Gebze'ye de memur-ı mahsus gönderil mişti. Bu esnada hükumet gizlice birdenbire asker sevket miş ve sırf Yahya Kaptan'ı derdest etmek istediğini ilan ederek maruz hal vukua gelmiştir Efendim. (Vasıf). Çanakakle Mevki-i Müstahkem Kumandanı Şevket Efendiler, "köy haricindeki karakola götürülürken ci vardan ateş edilmiş? Firara teşebbüs etmiş bu esnada kat ledilmiş?! " bu tabirin, bu gibi suikastlerde bir formül gibi kullanıldığını anlamamak için, çok safdil olmak lazımdır. Yahya Kaptan'ı imha etmek için, beraber çalıştıkları ve karar verdikleri hükumetin, gizlice, birdenbire emriva ki yapıvermiş olduğu hakkındaki ifade de, şayan-ı dikkat tir. İstanbul 'da, jandarmadan, İstanbul Muhafız Alayı 'ndan zabit, asker tefrik olunuyor.. İstanbul'da vaziyete hakim ol duğunu iddia eden teşkilat rüesamız haberdar olamıyor. Kara VasıfBey'in bu telgrafına cevap olmak üzere vu kubulan istizahımız şudur: 51
N UTUK
Şifre
Ankara, 22/ 1 1 1 920
Dersaadet'te: Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Şevket Bey'e Yahya Kaptan'ın katli meselesini ciddi surette takip e den ve hesabını isteyen bilhassa İstanbul'da pek çok kim seler vardır. Tayin-i hakikate medar olmak üzere tevatür de recesine vardığı bildirilen fenalıkların nelerden ibaret ol duğunun sürat-i iş' an rica olunur. Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Efendiler, bu istizahımıza verilen cevabı da, tahammü lünüze sığınarak aynen arzedeceğim: Beşiktaş, 24/1/l 920 Ankara'da: K. O. 20 K. Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne mahsustur. C: 22/ 1 1 1 920. 1- Yahya Kaptan'ın teslim olduktan sonra katlolundu ğunu işittik. Tahkikat yapıyoruz. Neticeyi arzedeceğiz. 2- Merkumun tenkiline sebep, hiçbir kimseyi dinleme mesi, Kuva-yi Milliye namına aleni fecaat, şekavet yapma sı ve eşkıyayı evveldenberi ihfa etmesi veya gösterilen ma halle gitmesi hakkında verilen emirleri dinlememesi üze rine, hükumet, kendisine köylerden ve etraftan müracaat 52
NUTUK
edenlerin ısrarına dayanamayarak kendiliğinden ve hatta heyetimizin haberi olmadan teşebbüsat yapmasıdır Efen dim. (Vasıf). Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Miralay Şevket Muhterem Efendiler, telgrafnamenin, ikinci madde sindeki, merkumun hiç kimseyi dinlememesinin, tenkiline, katline sebep olarak gösterilmesi asla doğru olamaz. Şehid i merhum, beni dinliyordu, benden emir alıyordu. Verdiğim emre göre, hareket ediyordu. Başka bir makama veya eş hasa merbut olduğunu, onlardan emir alması lüzumunu kendisine emretmemiştim. Bu sebeple, İstanbul'dan her önüne gelenden, Dahiliye Nazırından, Jandarma Kuman danı hain Kemal Paşa'dan verilen emirleri isga etmemesi, zaten matlubumuz idi. Kuva-yi Milliye namına, şekavet ve fecaat yapanın da kendisi olmayıp Küçük Aslan çetesi gi bi maksad-ı mahsus-ı hainane ile teşkil edildikleri vesaika müsteniden anlaşılmış olan çeteler olduğu ve Yahya 'nın bunların men'i şekavetlerine çalıştığı da, sözlerine itimat olunmak lazımgelen zevatın tahkikatiyle sabit olmuş ve keyfiyettir. Gebze Müdafaa-i Hukuk Heyeti Reisi ile Gebze Kay makamı Fevzi Bey'in, müşterek imzalarıyla, vak'a-i mües sifenin vukuundan evvel, makina başında vukubulmuş olan bir müracaati de zikretmeden geçemeyeceğim: Gebze Kuva-yi Milliye Kumandanı Yahya Bey hakkın da bazı kesanın iftiralariyle en nihayet salı gecesi İstan bul 'dan erkan ve ümera kumandasında gelen iki bin kadar 53
NUTUK
bir kuvvetle, Tavşancıl'da taht-ı muhasaraya alındığı ve el yevm muhasara altında bulunduğu, şimdi ahaliden aldığım malumattan anlaşılmıştır. Böyle vatanı için çalışan bir za ta karşı yapılan bu muamelenin pek haksız olduğu malı1m ı ali-i kumandanileridir. Mir-i mumaileyhin kurtarılması hakkında ne gibi bir muamele yapılacağının emir ve iş' arı nı makina başında bekliyoruz. Kaymakam Müdafaai Hukuk Heyeti Reisi Fevzi Hacı Ali Efendiler, o tarihlerde, İzmit havalisinde, Kuva-yi Mil liye te;;kilfıtı ile uğraşan Meb'us Sırrı Bey' in de, bu bapta ki iş'aratını aynen arzetmeme müsaadenizi rica ederim: İzmit, 1 11 1 / 1 920 K. O. 20 Kumandanlığına 1 - Mustafa Kemal Paşa Hazretleri 'ne: Muhaberesi dört gün evvel olmuş olan Yahya Kaptan meselesi, nihayet ha ber almış olacağınız veçhile, şehadetiyle neticelendi. 2- Yahya Kaptan'ın, İstanbul kapısında, müteazziv bir mahiyette muhafaza-i mevcudiyeti her halde Kuva-yi Mil liyeye karşı muarız bulunan zevatı, tethişten hali kalmadı ğından izalesi tasmim edilmiş bulunduğunda şüphe yoktur. 3- halenin bu maksada mebni tashihi, meseleyi mev zii mahiyetten çıkartmakta ve Heyet-i Temsiliyece teemmü lünü vacip kılmaktadır. 4- İzmit livası, eşkıya yüzünden blhuzur iken, yerin54
NUTUK
den kımıldamayan ve maiyetinde hiçbir kıt'aya emir ver meyen, yanındaki mahpushaneden on beş yirmi kişinin bir den firar eylemesini her gün mesail-i adliye telakki eden Alay Kumandanı Hikmet Bey, Yahya'nın izalesi keyfiyeti ni ehemmiyetle telakki ve aldığı jandarma kuvveti ile biz zat hareket etmiş ve nihayet Kuva-yi Milliyeye mühim bir darbe vurmak suretiyle maksadına nail olmuş bulunuyor. Mabadi var. (Meb'us Sırrı) Fırka 1 Kumandan Vekili Fevzi K. O. 20 Kumandanlığına 5- Gebze'de teşkil edilmiş bulunan Kuva-yi Milliye nin başsız kalması, bundan sonra oraları dehşete ilka ede cektir. 6- Buralarca bütün Kuva-yi Milliyenin istinatgahı bi linen Yahya'nın, bu suretle imhası, efkar-ı umumiyeyi bi hakkın teşviş etmiştir. 7- Yahya'nın izalesi, hükumetin Kuva-yi Milliyeye kar şı badema alacağı mütecavizane vaziyete delil addedilmek tedir. 8- Bu hareket ecnebilerce dahi bilaşek Kuva-yi Milli yenin nazar-ı hükumette kabil-i ihmal ve imha bir mahiyet te görüldüğüne hükmedilecektir. Bu itibar ile tedabir-i la zime ittihaz olunmalıdır. Mabadi var. (Meb'us Sırrı) Fırka 1 Kumandan Vekili Fevzi 55
N UTUK
K. O. 20 Kumandanlığına 1 - 68 numaralı şifreye zeyildir: Mabait. Vaziyeti teşev vüşten tahlis ve Gebze kuvasının hemen mutemet bir zata tefvizi tedbiri, ittihaz olunmadığı takdirde, Üsküdar livası dahi dahil olduğu halde, bütün İzmit sancağında, ferd-i va hidin Kuva-yi Milliye taraftarlığı etmesine imkan buluna mayacağı kat'iyyen bilinmelidir. 2- Jandarma Alay Kumandanı Hikmet Bey'in bilaifa te-i vakit kaldırılması elzemdir. 3- İzmit livasında Kuva-yi Milliyenin kesb-i mevcudi yet edebilmesi, nizamiye hizmetinde bulunan Kaymakam Fevzi Bey'in, jandarma kumandanı olmasına mütevakkıf tır. Başka çare yoktur. Bunu ehemmiyetle arzediyorum. (Meb'us Sırrı). Fırka 1 Kumandan Vekili Fevzi K. O. 20 Kumandanlığına 1 - 79 numaralı şifreye zeyildir: Kuva�yi Milliyenin, Anadolu taraflarından, istiskal edilmekte olduğu hakkında, devam eden şayiat, hadise-i eli me üzerine muhaliflere daha ziyade kuvvetbahş olduğun dan, miknet ve zindeginin zıyaa uğramadığını gösterecek fiili bir tedbir ittihazı elzemdir. 2- Ali Fuat Paşa Hazretlerinin buraya kadar teşrifleri ni lüzumlu görmekteyim. 3- İzmit livasına, ehemmiyet verilmesini ve ehemmi56
NUTUK
yet verildiğini gösterecek fiili tedbirler ittihazı lüzumunu, tekrar için mecburiyet görüyorum. (Meb'us Sırrı). Fırka 1 Kumandan Vekili Fevzi O tarihte, İstanbul'da bulunan Rauf Bey de, şu mektu bu gönderdi: İstanbul, 1 9/2/ 1 920 Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne Yahya Kaptan'ın teslim olduktan sonra itlaf edildiği, buraca da anlaşılmıştır. Muhafızlığa müracaat edilmiş, fet himeyit ameliyatı da yapılmıştır. Takibat-ı kanuniyeyi hü kumet eline almıştır Efendim. Arz-ı tazimat eyleriz. Hüseyin Rauf Efendiler, Yahya Kaptan'm katledildiğine şüphe kalmamıştı. Bu hakikat, bilindikten biri sonra, katil olan hükumetin, takibat-ı kanuniyeyi eline almış olması, cinayet faillerinin meydana çıkmayacağına delil değil miydi? Fakat, Efendi ler; zaman, her şeyin, her hakikatin, tarihin samimi sine sinde mütaleasını zamindir. Muhterem Efendiler, hükumeti ve İstanbul'daki teşki latımız rüesasını, böyle çirkin bir cinayetin irtikap olunma sına delalete saik olan esbap ve müessiratın, tetkikının cidVicdani
vazifelerimden
57
NUTUK
den şayan-ı ibret netayice müncer olacağına kani bulundu ğum cihetledir ki, zahiren, ehemmiyetsiz gibi görülebile cek olan bir vak'ayı delfıile ve vesaika istinat ettirerek izah ettim. Bu izahatımla enzar-ı millette vazıh bir zemin-i tet kik husulüne yardım edebildiysem vicdani vazifelerimden birini yapmış olduğuma kani ve müsterih olacağım. Efendiler, bu hadiseyi mütalea ederken, iki noktayı na zar-ı dikkatte tutmak, faydalı olur! O noktalardan: Birincisi; Sait Molla'nın mensup olduğu teşkilat-ı ha fiye ve Gebze, Kartal havalisinde tamamen bu teşkilata mensup eşhas ve çetelerin rolü ve bu rolü, bizim adamları mıza ve teşkilatımıza atfetmekte ve vatanperver yaşayan ze vatı iğfal ve iknada gösterilen meharet ve muvaffakıyet. İkincisi; İstanbul teşkilatımızın rüesası ki bize, Heyet i Temsiliyeye tabi ve onun talimatı ve iş'aratı dairesinde ha reketle mükellef bulunuyorlardı ve ancak, bu mükellefiye ti, samimi ifa etmekle istikamet-i umumiyetle isabetle yü rümenin ağleb-i ihtimal olacağını kabul eylemeleri icap ederdi. Halbuki, bu zevat, kendi akıl ve tedbirlerini, Heyet i Temsiliyenin i.kazları karşısında yüksek görmekten fariğ olamamışlar ve istiklal-i hareketlerine mümanaat olunma sını, izzetinefis meselesi yaparak, asabileşmişler ve bu hiss i sakim taht-ı tesirinde, iğfal olunmaya kadar varmışlardır (Ves. 2 1 2). Şimdi Efendiler, vicdan ve şefkat sahibi olanları, cid den dilhun eden bir telgrafı daha nazargah-ı rikkatinize va zederek, bu meseleye dair beyanatıma hitam vereceğim:
58
NUTUK
4960
İstanbul, 1 4/ 1 / 1 920 Ankara'da: Kuva-yi Milliye Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri 'ne
Zevcim Yahya Kaptan, mahza Zat-ı Samilerine olan münasebeti dolayısıyla, bir cürm-i kanunisi' olmaksızın, arz-ı teslimiyet ettiği halde, Gebze Jandarma yüzbaşısı Na il ve Mülazimievvel Abdurrahman Efendiler tarafından al çakçasına şehit edildi. Bütün Tavşancıl ahalisi, vak' anın şa hididir. İhkak-ı hak için Adliye ve Dahiliye Nezaretlerine müracaat edildi. İki nefer yetim ile perişan bir halde bulu nuyoruz. Bu bapta teşebbüsat ve muavenet-i Samilerine muntazarız ferman. Karagümrük'te Keçecilerde Karabaş Mahallesinde 1 9 numaralı hanede sakin Yahya Kaptan zevcesi Şevket Hanım Efendiler, Yahya Kaptan meselesine, 20 sonbahannda Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde temas ettik. Birçok karşılaşhğımız mesafe ve zaman kat'etmek suretiyle, diğer bazı vak' anın izahını ikmal etmek zaruretinde kalvakayi dık. Şimdi, müsaade buyurursanız, tekrar bı raktığımız tarihe avdet ederek, vakayii takip edelim. Ankara-Eskişehir şimendiferinin işletilmesine İtilaf Devletleri tarafından mümanaat edilmişti. Bu hattın işletil mesi için, Düvel-i İtilafiye mümessilleri nezdinde, şedit bir surette protesto edilmesi, 2 1 Teşrinievvel 1 9 1 9'da Ankara Heyet-i Merkeziyesine bildirildi. 1919
59
NuTUK
Adana teşkilatı müteşebbislerinin, Niğde 'ye veya Kay seri 'ye gelerek, bizimle temasta bulunmak suretiyle idame i faaliyetleri temin edildi. Aydın cephelerinde, vaziyet her gün kesb-i nezaket ve ciddiyet peyda etmekte olduğundan, Salih Paşa ile, Amas ya'da kararlaştırdığımız veçhile, Donanma Cemiyeti'nin dört yüz bin lirasının bu cephelerin ihtiyacatına tahsis edil mesini Harbiye Nazırı'na yazdık. Bu cephedeki mücahidi ne, esliha, cepane itasını ve cephenin makinel.i tüfek ve top çu kıtaatiyle takviyesini, Konya 'da On İkinci Kolordu Ku mandanından rica ettik. Efendiler, Fransızlar, Bandırma-Soma şimendifer hat tının murakabesi bahane·siyle, Bandırma'ya bir müfreze çı karmışlardı. Asayişi mükemmel olan Bandırma' ya, asker ikamesine hakları olmadığı bedihi idi. Bu noktaya, 24 Teşrinisani 1 9 1 9'da on Dördüncü Ko lordu ve Elli Altıncı Fırka Kumandanlarının nazar-ı dikka tini celbettik. Ecnebi zabitleri, Aydın cephelerinde dolaşarak, propa ganda yapıyorlar ve vaziyeti anlıyorlardı. Bu gibi zabitle rin cephede kıtaat ile temasına kat'iyyen meydan verilme mesini ve resmi müracaatlarının hükumete, eğer Kuva-yi Milliyeye ait bir söyleyecekleri olursa heyet-i merkeziye lerimiz vasıtasıyla bize, müracaatları lüzumunun kendile rine tebliği ve propaganda yapanları olursa, tahtelhıfz mın tıkadan ihraçları ve mecburiyet-i kat'iye hasıl olursa, cep hede görülecek İtilaf askerlerine de silah istimal edilmesi, cepheye bildirildi. 60
NUTUK
Efendiler, biz, İzmir ahalisinin de fiillen intihaba işti rakini temin etmek istiyorduk ve o yolda muhtelif vesaitle maksadımızı iblağ ediyorduk. Fakat, Yunanlılar, bittabi ma ni oluyorlardı. 29 Teşrinisani 1 9 1 9 tarihinde, bu hususu, Düvel-i İti lafiye mümessilleri ve bitaraf sefaretler nezdinde protesto ettik ve bundan, İzmir Telgraf ve Posta Başmüdürü bulu nan Etem Bey' e yazarak İzmir ahalisini de haberdar etmek istedik. Efendiler, ihtimal birçoklarınızın hatırındadır. İşgal za manında, Adana'da, Ferda namında, Kuva-yi Milliye aley hinde, bir ecnebi gazetesi intişar ediyordu. Bu gazete, mah za, Anadolu efkar-ı milliyesini iğfal ve ızlaI maksadıyla ve bizim aleyhimizde, hezeyanlarla mall sütunlara malik idi. Bittabi, bu gazetenin dahile girmesine mümanaat ettik. Fakat, bu gazetenin, memlekette okunmasını elbette faydalı gören, Ali Rıza Paşa Kabinesinin Dahiliye Nazırı ve Cemal Paşa'nın mükerreren tezkiye eylediği Damat Şe rif Paşa, Ferda gazetesinin, bu zehirli paçavranın serbesti i duhulüne mümanaat olunmaması için emirler vermişti. Bu sebeple, Şerif Paşa'nın arkadaşı Cemal Paşa'nın, 3 Kanu nuevvel 1 9 1 9 da, nazar-ı dikkatini celbe lüzum gördük. ***
61
SÖYLEV
SİVAS KONGRESİ iV (SÖYLEV' den) Günümüz Türkçesiyle
63
SÖYLEV
Söylev'i yayına hazırlayanlar İsmail Arar, Uluğ İğdemir, Sami N. Özerdim
64
SÖYLEV Ali Rıza Paşa Hükümeti Ulusal Örgütü düşman örgütle bizi de Ali Kemal ve Sait Molla ile bir tutuyor
Baylar, Harbiye Nazırı'nm 9 Kasım 1 9 1 9 günlü bir tel yazısı vardı; onun içinde kiler de ilgi çekicidir. Bu telyazısında Cemal Paşa, hükümetin düşüncesini şu noktalar üze rinde topluyordu: 1 - Seçimlerin iyi ve doğru yapılması; 2- Meclisi Mebusan' ın İstanbı.,ıl'da top-
tanınası; 3- Ulusal örgütler adına hükümet işlerine karışılmama sı için hükümetin size öteden beri yaptığı bildirimler ke sindir. 4- Birçok telyazılarınızda ileri sürülen isteklerin de bu özellikte -yani işe karışma niteliğinde- olduğu apaçıktır 5- Hükümet, bildirisinde saptayıp yaydığı tarafsızlık tan ayrılmayacaktır. Bu bakımdan, ulusal örgütlere karşıcıl görüşte olanlara baskı yapmak ve onları cezalandırmak yo luna gidemez. Telin sonunda şöylece gözdağı da veriliyordu: " Şim diki durum biraz daha sürecek olursa hükümetin çekilece ği kesindir." (belge: 1 9 1 ). Sayın baylar, bu maddelerden çıkan anlam, aslında bü tün gerçekleri ortaya koymuş bulunuyordu. Hükümet, ulu sal örgütlere karşıcı! görüşte olanların ülkeye ve ulusa düş man olduklarını kabul etmiyordu. Ulusal örgütler ile düş manların haince örgütlerini; Ali Kemal ve Sait Molla ile bi zi, eşit tutuyordu. Adapazarı, Karacabey, Bozkır, Anzavur olaylarını suç saymıyordu. Cemal Paşa 'ya verdiğimiz yanıtta bu noktaları açıkla dıktan sonra, hükümetin duygu ve eğilimini açık söyletmek 65
SÖYLEV
amacıyla şu cümleyi de ekledik: " Sözlerinizden anladığı mıza göre, yüksek hükümet, ulusal örgütlerin varlığını bel ki gereksiz görüyor. Gerçekten durum böyle ise, yani ulu sal örgütlere dayanmaksızın yurdu kurtaracak kuvvetimiz varsa, ona göre gereği yapılmak üzere, açıkça bildirilme sini, her türlü yanlış anlamaların ortadan kalkması için çok rica ederiz." (belge: 1 92). Baylar, Cemal Paşa'nın özel olarak Si vas'a gönderdiği ve kendi eliyle yazdığı 1 0 Damat Şerif Kasım 1 9 1 9 günlü bir mektubunu da, ancak Paşa boyuna 1 8 gün sonra -yani 28 Kasım 1 9 1 9 günü- alulusaı birliği mıştım. Cemal Paşa bu mektubunda, yapı1an bozmaya, yazışmaların ilgili olduğu sorunları birer bi delegemiz rer özetliyor ve her biri üzerinde açıklamalar Harbiye Nazırı da bulunuyordu. Cemal Paşa da Özellikle, Millet Meclisi 'nin İstanHükümetin bul 'dan başka bir yerde toplanması işinden yürütümünü söz ederken: "Bu işe Padişahın olur demeye savunmaya ceği kesin olarak anlaşılmıştır. l stanbul'daki çalışıyor düşman kuvvetlerinin Millet Meclisi'ne sal dırmalarının belki Osmanlı Devleti için yararlı sonuçlar doğurabileceğini, Amerikalılar sezdirdiler, üstelik açıkla dılar da; ve böyle bir saldırının olasılığına inanmadılar" di yordu. Cemal Paşa: "Kuvayı Milliye ruhu taşımayan görevli lerin kodamanları, arkalarını işgal ordularına dayamış gi bidirler" yollu, sanki bilinmeyen bir bilgi de verdikten ve bilgiyi: "Eski hükümet üylerinin çoğu böyledir" cümlesiyDahiliye Nazırı
66
SÖYLEV
le tamamladıktan sonra: "Örneğin Polis Müdürü'nün de ğiştirilmesinde bu durum iyice belli oldu" diye bir de ör nek veriyor. Cemal Paşa, hükümet birçok işler yapmayı düşünmüş se de: "Köklü bir girişim için, dayandığı kuvvetin sağlam lığına daha inanamadı" sözleriyle bizi suçladıktan sonra şu kanısını ortaya atıyordu: "Dahiliye Nazırı bu kuvvete -ya ni Kuvayı Milliye'ye- gereksinme gösterenlerin başında desem ileri gitmiş olmam." Cemal Paşa'nın, mektubunu imzaladıktan sonra yine kendi imzasıyla mektubuna eklediği bir özette şu cümleler vardı: "Karşıcıllar ve yabancılar, Meclisin açılmasını en gellemeye karar vermişlerdir. Heyeti Temsiliye toplantı ye ri üzerindeki çekişmeyle bu engellemeyi sürdürürse işimiz Tanrı'ya kalıyor demektir." (belge: 1 93). Baylar, bu mektuptaki, bundan önce gelen yazılarda ki ve bundan sonra boyuna bildirilecek olan düşüncelerde ki mantık, yorumlama ve görüş sağlamlığı üzerinde söz söylemeyeceğim. Yalnız, bu mektuba 28 Kasım 1 9 1 9 gü nü verdiğimiz açıklamalı yanıtın bir cümlesini olduğu gi bi aktarmakla yetineceğim. O cümle şudur: "Yüksek hü� kümetin, köklü bir girişim için dayandığı kuvvetin sağlam lığına güvenemediğini ortaya koyan sözlerini gerçeğe uy gun bulmuyoruz." Baylar, Dahiliye Nazırı Damat Şerif Paşa, duraksa maksızın ve durmaksızın ulusal birliği bozmaktan; ulusu, her gün sürüp giden ve genişleyen saldırılar karşısında ses siz ve kıpırtısız tutacak önlemler almaktan geri durmuyor67
SÖYLEV
du. Oteki nazırlıkları da bu ilkeye göre iş görmeye kışkırt tığı görülüyordu. Örneğin, Eskişehir'de Hamdi Efendi adın da bir kadı vardı. Kuvayı Milliye'ye karşı olduğu için ora da duramamış, geri gelmemek üzere İstanbul'a gitmişti. Bu Kadı Efendi 'yi, yeni hükümet gene Eskişehir' e gönder miş. Durumu bildirerek, kendisinin değiştirilmesi gerekti ğini Mutasarrıf, Adliye Nazırlığı'na yazmış, fakat bu yazı ya yanıt verilmemiş. Mutasarrıf ve Eskişehir Bölge Komu tanı, bu durumu Heyeti Temsiliye'ye bildiriyor ve: "Eğer Adliye Nazırlığı bu öneriyi dikkate almayacak olursa; ka dı'nın kovulması gereklidir. Yüksek buyruk ve düşünceni zin bildirilmesi rica olunur" diyordu. Biz de düşünceleri mizi soranlara şu yanıtı vermek zorunda kaldık: "Ulusal amaçlara uyacağına söz veren ve bu ilkeye göre u�usal ö� gütten her türlü yardımı gören yükse hükümete kadı 'nın de ğiştirilmesi işi duyurulmazsa, en sonunda kovulmasının zorunluk haline gireceği apaçık bir gerçektir." Doğaldır ki bu durumda bulunan İstanbul görevlileri az değildi. Buna benzer birtakım işler üzerinde hükümetin görü şünü bildiren Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın 24 Kasım 1 9 1 9 günlü bir şifresinin ilk cümlesi şu idi: "Devletin içiş leri ve siyasası kesinlikle ortaklık kabul etmez." (belge: 1 94). Bu tele 27 Kasım 1 9 1 9 günü verdiğimiz uzun yanıtta, biz de şöyle dedik: " Devletin içişlerini ve siyasasının ke sinlike ortaklık kabul etmediği bir gerçek olmakla birlikte, bir benzeri bulunmayan bugünkü durumda yurdun ve ulu sun geleceğini güven altında tutacak olan ulusal örgütleri 68
SÖYLEV
bilerek ya da bilmeyerek güçsüz bırakacak ve ulusal birli ği bozacak hiçbir işlemi ulusun kabul etmeyeceği de pek yasal ve doğaldır." Bu telin son cümlesi şöyle idi: "Kuru lumuz, imza ederek vermiş olduğu sözlere yüzde yüz bağ lıdır. Şu kadar ki bunun karşılıklı olması gerektir. Oysa, hü kümet Salih Paşa'nın imzaladığı protokollarla notlarda sö zü geçen işlerin daha hiçbirini yapmamış, ve varsa, engel leyici nedenleri de bildirmemiştir." (belge: 1 95). Baylar, şimdi vereceğim kısa bir bilgi ve göstereceğim belgeler -ki bu bilgiyi doğrulamaktadır- Ali Rıza Paşa Hü kümeti'nin bizi suçlamada ne denli haksız ve hükümet iş lerinde, en hafif deyimiyle, ne denli ilgisiz olduğunu göz leriniz önünde canlandıracaktır sanırım. Baylar, İstanbul'daki gizli dernekler ve bu derneklere önderlik eden birtakım kişiler -Harbiye Nazırı Cemal Pa şa'nın mektubunda da itiraf edildiği gibi- sırtlarını yaban cılara dayamışlardı. Bunlar, gerek bol paradan, gerekse Ali Rıza Paşa Hükümeti'nin çokça hoşgörüsünden ve gevşek liğinden yararlanarak yurdu, baştan başa ateşe vermek için olanca güç ve çabalarıyla çalışıyorlardı. Bu konudaki bil giler ve elde edilen belgeler de Hükümetin bilgisi ve habe ri dışında bırakılmış değildi. İstanbul 'daki örgütümüz ve dü zenimiz yardımıyla elde edilmiş bir kısım belgeler, olduğu gibi Cemal Paşa'nın ve Sadrazam Paşa'nın ellerine- veril mişti. Bu belgeler, o günlerde, yabancı devlet temsilcileri ne de verilmiş ve böylece işi, İtilaf Devletleri hükümetle rinin çoğu öğrenmişti: O zaman özetleri de bütün komutan lara ve başka gerekenlere bildirilmiş olduğuna göre, artık olayın tarihe karışmış olduğu bugün, yüksek topluluğunuz69
SÖYLEV
ca ve ulusça bilinmesinde bir sakınca görmü yorum. Ulusal savaşımlar sırasında karşılaştığı mız açık ve gizli güçlükler üzerinde köklü bir bilgi edin meye ve gelecek kuşakların ders almasına ve uyanmasına yarayacak nitelikte olan, söz konusu belgeleri, olduğu gibi bilginize sunmayı uygun buluyorum. Bu belgeler, İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin sözde başkanı olarak tanınan Sait Molla'nın Bay Fru adındaki rahibe gönderdiği mektupla rın örnekleridir. Baylar, bu mektupların örneklerinin alındığını sezen Sait Moila, Türkçe İstanbul gazetesinin 8 Kasım 1919 gün lü sayısında, bu mektuplardan söz açarak uzun ve sert bir dille bir yalanlama yayımlamış olsa da, gerçeği yadsıma nın olanağı yoktur. Bu mektupların örnekleri, Sait Mol la'nın evinden ve mektup karalamalarının yazılı bulundu ğu bir defterden, olduğu gibi çıkarılmıştır. Bunlar bir yana, mektupların içindekiler, ülkede beliren durumlara, olayla� ra ve kimi kişilere tam bir uygunluk göstermektedir. Şim di izin verirseniz, bu mektupları yazılış sırasıyla sunayım: Sait Molla nasıl çalışıyordu?
Sevgili dostum,
Birinci Mektup
Verilen iki bin lirayı Adapazarı 'nda Hikmet Bey' e gön derdim. Oradaki işlerimiz pek yolunda gidiyor. Birkaç gün sonra verimli sonucunu elde edeceğiz. Şimdi aldığım şu bil giyi, şu pusulamla size tezelden iletmek istedim. Yarın sa bah kendim gelip geniş bilgi vereceğim. 70
SÖYLEV
Kuvayı Milliye'den yana olanların Fransa'ya pek çok eğilim gösterdiklerini ve General Despere'nin Sivas' a gön derdiği subayların, Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek İn giltere Hükümeti'ne karşı bazı kararlar aldıklarını Anka ra'daki adamımız "N.B.D. 2 85/3 ", özel bir ulak ( 1 ) ile gön derdiği, mektupta bildiriyor. "D.B.K. 9 1/3 " her ne kadar derneğimiz üyesi ise de bu adamın Fransızlara çaşıtlık et tiği ve sizin bu örgüte başkanlık ettiğinizi söyleyip yaydı ğı kanısı bende uyanmıştır. Bu sorun üzerinde de, yüksek kanılarınıza ve siz ustanın güveninize aykırı düşecek söz lerimle, şimdiye dek o adam için göstermiş olduğunuz gü vendeki yanılgıyı belirtmiş olacağım. Dün sabah Adil Bey'le birltkte, Damat Ferit Paşa Hazretleri 'nin yanına git tim. Biraz daha sabretmeleri ve beklemeleri gereğini sizin adınıza kendilerine bildirdim. Damat Ferit Paşa Hazretleri verdiği karşılıkta, size teşekkür etmekle birlikte, Kuvayı Milliye'nin Anadolu'da büsbütün kök saldığını ve karşı bir hareketle hain başkanları tepelettirilmedikçe, kendisinin Sadrazam olamayacağını ve böylece Padişahın da onayın dan geçen sözleşme hükümlerinin Konferansta savunulma yacağını söyledi. Ayrıca, Kuvayı Milliye'nin dağıtılması için yüksek İngiltere Hükümeti katında tezelden girişim lerde bulunularak, ortak bir notanın milletvekilleri seçi minden önce Babıaliye verilmesini ve çetelerimizin Ada pazarı, Karacabey ve Şile'de Rumlara karşı girişecekleri sal dırıları tutamak yapıp Kuvayı Milliye'nin güvenliği boz duklarını ileri sürerek işi çabuklaştırmaya çalışmamızı; İn( 1 ) Kurye. 71
SÖYLEV
giliz basınının, Kuvayı Milliye'ye karşı yayın yapmasının sağlanmasını ve özel olarak torpido ile gönderilen "E.B.K. 1 9/2 "ye , dün görüştüğümüz işler üzerinde telsizle yöner ge verilmesini rica ediyor. Bu gece, saat on birde Adil Bey "K." de sizi görecek ve Ferit Paşa'nın bazı özel ricalarını daha bildirecektir. Daha sonra, Padişah Hazretleri ile Mis ter "T.R." görüşebilecektir. Refik Bey'e artık güvenmeyi niz. Sadık Bey de bizimle çalışabilecektir. Saygılarımı su narım. 1 1 . 1 0. 1 9 1 9 Sait Ek: Karacabey'le Bozkır'dan daha bir haber alamadık. İkinci Mektup Ankara'daki "N.B.D. 285/3 "ten gelen 1 2 . 1 0. 1 9 1 9 gün lü mektupta, Sivas Heyeti Temsiliyesi 'nden kurmay albay lıktan emekli Vasıf Bey' in Despere ile görüşmek üzere gönderileceği ve birkaç güne değin yola çıkacağı bildirili yor. Hikmet Bey paraları almış. Biraz daha para istiyor. Önceki gün sizin yanınıza geldiğim sırada izlendiğimi söy lememiştim. Dönüşümde biri sarı bıyıklı, ötekisi kumral ve köse iki adamın sokak başında beni beklediklerini gördüm. Gece olduğu için epeyce korktum. Yalnız birbirlerine ya vaşça: "Bu Sait Molla imiş. Artık gidelim." dediklerini işittim. Bu sık sık değinmeler benim için iyi olmayacak. Fu at Paşa Türbesi yakınındaki görüştüğümüz evi tutabilirse niz buluşabileceğiz. Nazım Paşa, derneğimizi haber almış. Bana çok gücendi. İzninizle "N.B.S. 495/1 " düzenine ken72
SÖYLEV
dilerini kattım. Ev işi bir yoluna konuluncaya değin sizin le o buluşacaktır. Karacabey'de "N.B.D. 289/3 "e gönderi len bin iki yüz lira, yerine ulaşmıştır. Yola çıkacaklardır. Fe rit Paşa, Babıali 'ye verilecek notayı her dakika bekliyor. Bu durum, Padişah Hazretlerini pek üzüyor. Teselli ettirmeniz ve her zaman kendisine umut verici sözler söylettirmeniz, çıkarlarımız gereğidir. Bizim padişahların, her şeye karşı arık olduklarını unutmayınız. Seyit Abdülkadir Efendi, o iş için pek tuhaf şeyler söyledi. Sözde arkadaşları: 'Yurtse verliğe aykırı düşer." diyorlarmış. Artık siz işi bir yoluna koymaya bakınız. Polis, Müdürü Nurettin Bey'in değiştiri leceği söyleniyor. Hepimizin koruyucusu olan bu ikişi üze rine gerekenlerin dikkatlerini çektiriniz. Saygılarımı sunarım. 1 8/ 1 9. 1 0. 1 9 1 9 Sait Ek: Ali Kemal Bey o adamla görüşmüş. Konuşmayı iyi yönetemediği için karşısındaki adam işi anlamış ve üstelik kendisine, büyük bir aşağılama ile: "Biz, sizin İngilizler he sabına çalıştığınızı anladık" demiş. Üçüncü Mektup Yapılan propagandaları, Göz Hekimi Esat Paşa kolu ve özellikle Çürüksulu Mahmut Paşa resmi bilgilere dayana rak boyuna yalanlatıyor ve halkın heyecanını yatıştırmaya çalışıyorlar. Bu adamlar başvurdukları zaman hiç karşılık verilmemesini; dün k_ararlaştırdığımız kişiye, Padişah ara cılığıyla buyruk vermenizi rica eder, saygılarımı sunarım. 1 9. 1 0. 1 9 1 9 Sait
73
SÖYLEV
Sevgili Üstat,
Dördüncü Mektup
Muhipler ( 1 ) arasında Franmason örgütünü istemeyen ler var. İttihatçıların yolu tutulacağından korkuluyor. Bu ör gütün yönetiminde kalp ve ruh ile yetiştirilmiş gençlerin ka tılmasıyla, bu programı uygulayabileceğiz. Benim kılığı mın engel olması yüzünden eski dostunuz "K.B.\( 413 5 " kararlaştırılan ilkelere göre işe başlayacaktır. Ankara ve Kayseri'den yine haber yok. Saygılarımı sunarım üstadım. 1 9. 1 0. 1 9 1 9 s.
Üstat,
Beşinci Mektup
Kasidecioğlu Ziya Molla dün Adam Blok'a (Adam Block) haber göndermiş, eski dostu olmasına güvenerek, benim başında bulunduğum Muhipler Cemiyeti 'nin korun masının İngiliz karakteriyle bağdaşmadığını ve bunun ka muoyu üzerinde kötü etkiler yaptığını, böylece namuslu kişilerin temsil etmesi gerekeceğini dolayısıyla anlatmış ve benim için çok kötü sözler eklemiş. Bu kişinin bana kar şı kişisel düşmanlığı olduğunu hatırlatmak isterim. Ziya Molla'nın damadının kız kardeşi eskiden benim karımdı. Kendisini boşadığını için bana böyle düşmanlık ediyor. Bu nun Adam Blok Hazretleri 'ne duyurulmasını ve Ziya Mol la'nın_şimdi İngilizlerden yana olmayıp ulusal eylemi des( l) lngiliz Muhipler Cemiyeti üyeleri.
74
SÖYLEV
tekleyenlerin propagandacı olduğunu ve Mustafa Kemal Pa şa ile ilişki kurmuş bulunduğunu ve beni suçlamasıyla da niteliğini ortaya koyduğunu üstatça görüşlerinize sunmak isterim. 2 1 . 1 0. 1 9 1 9 S. Ek: Bir sakınca yoksa, Adam Blok Hazretleri' ne size olan hizmetlerimi duyurunuz.
Sayın Üstat,
Altıncı Mektup
Ankara'dan "N.B.D. 295/3 "ten özel ulak ile gelen 20 Ekim 1 9 1 9 günlü mektupta bildirildiğine göre "K.D. S. 93/1 " yönergemiz gereğince orada bırakılarak kendisi Kayseri'ye gitmiştir. Yönergenin onaylanmış bir örneğini de Galip Bey'e gönderdiğini bildiriyor. Önceki ödeneği harcamış olduğu için yeniden ödenek istiyor. Gizli örgütü müzün genişlediğini ve haydut başkanlarından yakasını kurtaran Muhiplerimizin şimdilik köylerde kalarak el altın dan işe başladıklarını muştuluyor ve son yaptığınız ustaca düzenlemelerin verimli olacağını bildiriyor. "M.K.B.", pü rüzsüz Türkçesi yüzünden önemli işler çeviriyormuş. He le hocalığına diyecek yok diyor. Yönergenin "X. W." pla nı tam olarak hazırlanmış. Aramıza yeni yabancılar girme miş ise, amaç, sezilmeksizin eylemli olarak sağlanmış ola caktır. Yeni ödeneğin·gönderilmesini beklemek üzere özel ulak "4 R." burada alıkonulmuştur. S. 23/24. 1 0. 1 9 1 9 ,
75
SÖYLEV
Ek: Ahmet Rıza Bey'in İtalyan güdümü üzerindeki de mecini mektubun sonuna ekledim. Kendisinin Fransa'ya geçmesi, bizce tehlike olur. Bu işi sağlama bağlayınız.
Üstadım,
Yedinci Mektup
Ali Kemal Bey dün o adamla görüşmüş. Basın içinde biraz ağır davranmak gerektiğini söylemiş. Bir kez, lehine yöneltilmiş olan düşünceleri ve yazarları öncekine karşıt bir amaca yöneltmek, bizde pek kolay olmaz. Bütün devlet gö revlileri ulusal eylemi şimdilik iyi görüyor, demiş. Ali Ke mal Bey, yönergenize eksiksiz uyacak. Zeynelabidin par tisiyle de işbirliği yapmaya çalışıyor. Kısacası, işler bulandırılacak. Bugünlerde Fransa ve Amerika çevrelerinde benim adım çok geçiyormuş. Bunun nedenini şimdiye dek anlayamadım. Ulusal eylemden ya na olanların, bu hükümetin siyasal görevlileri üzerinde yap tıkları etki sonucu olarak, hayatımın korunmasını size bı rakıyorum. Ben bu güvenle kendi kendimi yüreklendiriyo rum. Hikmet ile kendim görüştüm. Bu kez onu biraz kay pak buldum. Ama sağlam güvence verdi. "Ben merdim. Sö zümden dönmem" dedi. Sivas olayını nasıl buldunuz? Bi raz düzensiz ama yavaş yavaş düzelecek. Kadıköylü de işi üzerine alıyor. Fakat o yere batası İttihatçı basın, bazı bazı bizim işlere engel oluyor. Bunların yazılarına dikkat gerek. Paşamız gene de sinirli "Ne vakit olacak?" diyor. Ev işi nin bugüne dek yoluna konulmamış olması, buluşup görüş memizi güçleştiriyor. "N.B.S. 495/1 " Konya'ya önem ve76
SÖYLEV
rilmesini öğütlüyor. Size sözlü olarak açıkladığı sorun üze rinde dikkatini çekmemi rica ediyor. Ali Kemal Bey'in uğ radığı son yıkım üzerine, üzüntülerinizi bildirdiğinizi söy ledim. Bu adamı elde bulundurmak gerek. Bu fırsatı kaçır mayalım. Bir armağan sunmak için en elverişli zamandır. 1 9 Ekim günlü mektubumu almadığınıza üzüldüm. Aracı yı biraz sıkıştırınız. Tehlikeden şakınmak, benim için pek önemlidir. Yeni bir parola gönderiniz. Hikmet ve Kadıköy lü'ye numaralarını vereceğim. Saygılarımı sunarım üsta dım. 24. 1 0. 1 9 1 9 S. Ek: Birkaç kez söylemek istediğim halde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya ve onu tutanlara biraz uygun dav ranmalı ki, kendisi tam bir güvenle buraya gelebilsin. Bu işe pek çok önem veriniz. Kendi gazetelerimizle onu des tekleyemeyiz. Sevgili Ü stat,
Sekizinci Mektup
Seçimleri geciktirmek ve geri bırakmak için gerek Mustafa Sabri ve gerek Hamdi ve Vasfi efendilerle uzun uzadıya, verdiğiniz yönerge sınırları içinde görüştüm. Ra zı oldular. Mahallelerde propagandalar başladı. Gereken leri elde edecekler. Bol para dağıtarak halkın kafasını ka rıştıracaklardır. Padişahın bu konuda aydınlatılması gerek mektedir. Ustaca düşünce ve önlemlerinizle amaca ulaşa cağımıza güvence veririm, üstat. 26. 1 0. 1 9 1 9 s. 77
SÖYLEV
Dokuzuncu Mektup "9. R." özel ulak geldi. Keskin örgütü bitmiştir. Arka daşlara propaganda için yönerge verdim. Başarılarımızın ilk verimlerini yakında alacağımıza güveniyorum, üstadım. 27/28. 1 0. 1 9 1 9 s. Onuncu Mektup Sevgili Üstat, Sarayda, yeni hükümet kurulmasının düzenlendiği ve tasarlandığı söylentisi yayılmıştır. Bu işin çabuklaştırılma sı çok gereklidir. Anadolu örgütümüzün bazı düzenleri Ku vayı Milliye'ce anlaşılmış, özellikle Ankara ve Kayseri'de bize karşı çalışmalar başlamıştır. Kürt Cemiyeti, söz ver diği halde bir iş yapamadı. Çetelerimizden bir kısmı tepe leniyor. Ne pahasına olursu olsun, tasarlanan hükümetin iş başına getirilmesi pek çok gereklidir. Ali Rıza Paşa'nın, dü zenlemelerimize karşı engelleyici önlemler alacağını da sa nıyorum. Bozkır'a gidecek adamlarımız, tanınmış kişiler ol duklarından, çokça korkuyorlar. Konya'da "K.B. 8 11 1 "e, si zin adamınız aracılığı ile olayın kızıştırılması için bildirim yapılarak, propaganda kurullarının bu konu üzerine çalış maya çağrılması gereğini ve zorunluğunu bildirir, saygıla rımı sunarım. 29130. 1 0. 1 9 1 9 S. Benim bir mektubumdan Hikmet' e söz açmışlar. Bu mektubun içinde yazılı olanları nereden öğrenmişler? Hik met ile kendim görüştüm; bunun doğru olduğunu, Hik78
SÖYLEV
met'ten şaşkınlık içinde dinledim. Çaşıt, benim çevremde midir, yoksa sizde midir? On Birinci Mektup Sevgili Üstadım. Kürt Teali Cemiyeti'ndeki yakın dostlarımızla görüş tüm. Yeni geldikleri için birkaç gün sonra, verilen yöner geye uygun olarak gerekli düzenlemeleri yapacaklarını; yalnız Kürdistah'a gönderilecek çeşitli arkadaşlar için bü yük bir ödenek verilmesi gerektiğini söylediler. "D. B. R. 31 1 4 1 "den gelen mektubu da gösterdiler. Urfa, Antep, Ma raş'ta Fransızlara karşı gereğinden çok kışkırtma yaptıkla rı ve halkı, kolordu komutanının güttüğü yumuşak siyasa ya aykırı bir davranışa sürükledikleri yazılıdır. Hükümet başkanlığına Zeki Paşa'nın getirilmemesi için ileri sürülen düşünceler doğru değildir. Bu adam Kürtlere sözünü geçi rebilecek durumdadır. Eski Ermeni kırımı ( 1) unutulmuş tur. Sizin aklınıza gelenler, bugün için her halde mevsim sizdir. Bunu, gerektiğinde başka bir anlama çevirmek ko laydır. Ustaca yardımlarınızı her dakika bekliyoruz. Karşı daki olayı ötekilerine bulaştırmaya çalışıyoruz. Saygıları mı sunarım. S. 4. 1 1 . 1 9 1 9
(l} Kıtali.
79
SÖYLEV
On İkinci Mektup Sevgili Üstadım, Ahmet Rıza'nın Le Temps gazetesi haber yazarına ver diği demeç elbette dikkatinizi çekmiştir. Emir Faysal'a Fransızlarla anlaşma yapmasını öğütlemesindeki anlamın kapsadığı siyasal nükte, ustaca görüşlerinizden uzak kal mamalıdır. Kuvayı Milliye başkanları, son günlerde dikka ti çekecek bir biçimde Fransa'ya eğilim belirtisi gösterdik leri gibi, bir yandan Irak'ta kargaşalık çıkartırken öte yan dan Suriye 'deki egemenliğinizi de baltalamak istiyorlar. Bu kuvvetlerin sürüp gitmesinde gösterilecek ilgisizlik ve sav saklama, İslam dünyasının İngiltere'ye karşı olağanüstü çalkalanmasıyla sonuçlanacaktır. En dikkate değer olan bu noktayı görmek ve yüksek siyasa adamlarınıza göstermek pek çok önemli ve gereklidir. Şu düşüncemle bilimsel de ğerinize dil uzattığım sanısına varmayınız. Çünkü, Türki ye üzerinde sizden başka bir kuvvetin erkini ve egemenli ğini sürdürmesi, siyasal amacımıza aykırıdır. Fransa, İtal ya ve özellikle Amerika'nın, gerek devlet adamlarıyla ge rek basınıyla bu kuvvete (2) karşı gösterdikleri türlü eği limler, siyasal ve askeri üstünlüğünüzü çekemediklerinin açık belirtileridir. Ahmet Rıza gibi Klemanso ve Pişo'un (Pichon) ve çeşitli yüksek siyasa adamlarının en yakın ve en eski dostu olan kişilerin, Fransa'da önemli bir rol çevi receklerine ve kamuoyunu tam anlamıyla kendilerinden ya na çekeceklerine inanınız. Bu adamın İsviçre 'ye geçmesi
(2) Ulusal kuvvete.
80
SÖYLEV
ile ilgili haberlere bakılırsa oradan bir yolunu bulup Fransa'ya geçmek amacında olduğu kanısına varabilirsiniz. Balıkesir dolaylarındaki kuvvetlerimiz bozularak kaçmış ve "A.R." de gizlenmişlerdir. Yeni kuvvetler hazırlanıyor. Beş bin liradan aşağı olmamak üzere ödenek istiyor. Kara man'dan "D. B. S. 40/5 "ten gelen mektupta şimdilik bek lemek zorunda oldukları ve Kayseri'de "K. B. R. 87/4"ten gelen mektupta da pek yakında eyleme başlayacakları bil diriliyor. Ziya Efendi de, "H. K." ve "C. H."de örgütler ta mamlandığından oraya yalnız ödenekle gitmek zorunda ol duğunu sözlü olarak bildiriyor. Dilerseniz durum üzerinde sözlü olarak size geniş bilgi verecektir. Çok sıkı izlenildi ğimizi, düzenlemelerimizden Sivas' ın düzenli olarak günü gününe haber aldığını söyleyebilirim. Mehmet Ali 'ye gü venmeyiniz. Ağzı sıkı değildir. Her halde boşboğazlık edi yor. Düzenlemede dış örgütte benden başkasını kullanma sanız daha iyi olur. Ali Kemal Bey'in listeye geçirilmesi zo runludur. Bunca sırlarımızı bilen bu adamı gücendirirsek planlarımız, olduğu gibi yabancı ellere geçer. Bu adamı sıkça sıkça kollayınız. Saygılarımı sunarım üstadım. S. 5. 1 1 . 19 1 9 Kemal yakalanmış, bağlılığı bakımından, " K.B.R. 15/1 " in örgütle ne ölçüde ilişkisi olduğu meydana çıkmış demektir. Bu adamı korumak çok gereklidir.
81
SÖYLEV
Baylar, bu geniş düzene engel olmak ve yaratılan tehlikeli durumları ortadan kaldır mektup mak için elimizden gelen her çareye ve önleme başvurduk. Şimdiye değin anlattığım ve bundan sonra sırası geldikçe hatırlatmaya çalışacağım o hepinizin bildiği başkaldırmaları, karışıklıkları, resmi düş man kuvvetlerinin saldırılarını bastırmak ve ortadan kaldır mak için çok uğraştık. Ali Rıza Paşa Hükümeti, gözüne ba tan Kuvayı Milliye'yi bastırmaya ve bunun için bizimle di dişmeye bakmaktan başka bir yardımda bulunmadığı gibi ondan sonra hükümet kuran yüksek arkadaşları da, onun yo lunda gitmekten ve sonunda yıkımdan yıkıma, rezillikten rezilliğe sürüklenmekten başka bir iş görmediler. Baylar, bütün bu gizli düzen kaynaklarının, Rahip Fru'nun kafasında toplandığını ve oradan din kardeşlerimiz olacak hainlerin kafalarına sokularak uygulama alanına çı karıldığı kestirildiğinden, bir zaman için olsun Rahip Fru'nun durmasını ve bu işten uzaklaşmasını sağlamaya ya rar düşüncesiyle, kendisine bir mektup yazdım. Mektubun iyi anlaşılabilmesi için, şu bilgiyi de ekleyeyim ki ben By Fru ile İstanbul 'da bir iki kez görüşmüş ve tartışmıştım. Fru'ya Fransızca olarak gönderdiğim mektubun Türkçesi şudur: Mr. Fru'ya yazdığım
Mister Fru'ya Sizinle, Mösyö Marten aracılığıyla, yaptığımız görüş melerin anısını seve seve gönlümde saklıyorum. Yıllarca ülkemizde ve ulusumuz arasında yaşamış olan sizin, bizin için en doğru düşünce ve kanılarla dolu bulunacağınızı umardım. Oysa, ne yazık ki, İstanbul çevresinde karşılaş tığınız kimi aymaz ve çıkarcı kişilerin, sizi yanlış yönlere 82
SÖYLEV
sürüklediklerini pek çok üzülerek anlıyorum. En başta Sa it Molla ile düzenlemeye ve uygulamaya başladığınız, gü venilir kaynaklardan öğrenilen planın, İngiliz ulusunun ger çekten kınayacağı bir nitelikte olduğunu bildirmekliğime izninizi rica ederim. Ulusumuza, Sait Molla'nın değil, fa kat gerçek yurtseverlerimizin gözüyle bakıldığı zaman, böyle planların artık yurdumuza ve ulusumuza uygulana bilecek bir yanı olmadığı yargısına kolaylıkla varılır. Nite kim daha bugünün olaylarından olan Adapazarı ve Kara cabey olaylarının başarısızlığa uğraması, sözümüzü doğru lamaya yeter. Fakat, buna neden gerek vardı? İngiliz suba yı Novil'in, Diyarbakır dolaylarında, Müslüman Kürt hal kı yoldan çıkarmaya pek çok çalıştıktan sonra Malatya'da, eski Elazığ Valisi ve Malatya Mutasarrıfı Halil beylerle, Si vas' a karşı yaratmaya çalıştığı olay, sonucu bakımından bütün uygarlık dünyasına karşı utanç verici değil miydi? Size önemle ve içtenlikle bildiririm ki, İngiliz ulusu, ulusumuzun dostluğuna ve güvenine değer vermiyorsa, bundaki yanılgı pek derindir. Aksi halde ise kullandığınız araçlar pek yanıltıcı olup, sonuç ve verim alınacak nitelik te değildir. Sait Molla aracılığıyla Adapazarı'na gönderi len iki bin liranın, yakında verimli sonuç sağlayacağı yo lunda verilen sözün yalan olduğunu olaylar size anlatmış olacağından uzun sözü gerekli görmem. Hele sizinle ilişki kuran düzmecilerin, Osmanlı Padişahının da ortaklaşa yap tığınız işlerinizde ve çalışmalarınızda eli vermış gibi gös terilmesi pek tehlikelidir. Siz çok iyi düşünebilirsiniz ki Padişah, sorumsuz ve tarafsız olup, ulusal irade ve egemen liğimizle ilgili gerçekleri değiştirmez ve bozmazlar. Ülke83
SÖYLEV
mizde bulunan İngiliz siyasal görevlilerinin, elbette İngi liz ulusunun eğilimine ve çıkarına aykırı olarak, yurdumu za ve ulusumuza karşı insanlığa ve uygarlığa yaraşmaz bir biçimdeki girişimlerini, elimizde bulunan belgelerle İngi liz ulusunun gözü önüne serersek, sonuç dünyaca iyi kar şılanmaz sanırım. Fakat, bu konuda, tuhaf olması bakımın dan şunu da bildirmek zorundayım ki siz, bir din adamı ola rak siyasa oyunlarına, özellikle öldürüşmeye varacak işle re karışmak hevesine kapılmamalıydınız. Sizinle yaptığım görüşmelerde sizi bu türden bir siyasa adamı olarak değil, insanlığa hizmet eden, adaleti seven erdemli bir kişi olarak tanımıştım. Bunda ne denli aldandığımı son aldığım sağ lam bilgilerin doğrulamakta olduğunu size bildirmekle şe ref duyarım. Mustafa Kemal Baylar, İstanbul'da hükümetin gözü önünde ve bilgisi altında yapılmış ve yapılmakta olan alçakça Ali Rıza Paşa Hükümeti girişimlerin ve bu girişimlerin bütün yurtta düşmanın uğursuz belirtileri olduğunu açıkça ortaya koyalanlanna yan olayların gerçek kaynaklarını ve etmengerçek gözüyle bakıyor terini, İstanbul Hükümeti'nin, Heyeti Temsiliye'den daha iyi bildiği, şimdi de kuşku gö türür mü? Baylar, işlerin içyüzünü bilen bir hükümetin üyelerin den, düşmanların, salt yanıltmak ve yoldan çıkarmak ama cıyla ortaya attıkları kara çalma ve söylentilere gerçek gö züyle bakıp, yine onların öğütlerini çare ve önlem diye uy.
84
SÖYLEV
gulamaya kalkışmak gibi bir davranış beklenir mi? Bu sorulara yanıt vererek yüksek topluluğunuzu yor maktan çekindiğim için sözü, Ali Rıza Paşa Hükümeti'nin düşüncesini yansıtan Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya bırak mayı yeğ tutarım. Baylar, açıkça söylemeliyim ki, ben Cemal Paşa'nın bu konu ile ilgili olarak gönderdiği şifre telin anlamını ve kapsamını kavramakta güçlüğe ve şaşkınlığa uğradım ve kendilerinden yeni bir tel göndermelerini istedim. Nazır Pa şa, 9 Aralık 1 9 1 9 günü olduğıfgibi bilginize sunacağım bir biri arkasından gelen telyazılarını gönderdiler. 9 Aralık 1 9 1 9 Sivas'ta Üçüncü Kolordu Komuta8lığı'na Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Yinelenmesi istenilen tel yazısı aşağıda sunulmuştur: Hükümetin, Barış Konferansı 'na çağrılmak için istek te bulunduğunu biliyoruz. Antlaşmanın iyice bir sonuca varması, gidecek delegelerimizin ulusal güveni kazanmış, hem de içişlerinde sözü geçer bir hükümeti temsil etmele riyle yapılabilir. Yabancı devlet temsilcileri, içeride güven liğin ve dirliğin kurulup yerleşmesini durmadan öğütlüyor lar ve Anadolu 'da bir kırıma uğrayacaklarından korkuya dü şen Hristiyan halkın, bölük bölük, işgal altında bulunan yerlere sığınmakta olduklarını etkili ve dikkat çekici bir dil le söylüyorlar. Gerçi işgal edilmiş yerlere ve özellikle Ada na dolaylarına gidenler, oralardaki Ermeni sayısını artırmak 85
SÖYLEV
için gitmekte iseler de bu gidiş üzerine Anadolu'da dirlik ve güvenliğin bozulduğu ileri sürülerek, hükümetçe yapı lan yalanlamanın etkisi azaltılıyor. Çünkü Heyeti Temsili ye güvence verdiği halde, illerde kimi kişilerin kendilerine hoş görünmeyen görevlileri, kimseye danışmadan, görev lerinden çıkarmaları, değiştirmeleri; hükümet işlerini ak satmaları, zor kullanarak yardım ya da vergi toplamaları gi bi davranış ve karışmalarının büsbütün önlenememesi yü zünden, yabancı çevrelerin kaygıları da sürüp gitmektedir. Devletimizin karada ve denizdeki şu durumunda alınyazı mız üzerinde karar alacak olan devletlere karşı gözdağı ve rici bir davranış her halde dokuncalıdır. Bundan başka He yeti Temsiliye adına yabancı temsilcilere teller çekilmesi nin, ülkede iki hükümet bulunduğunu gösterdiğini Fransa temsilcisi açıkÇa söylemiştir. Hele bunlardan herhangi bi rine karşı aşağılayıcı sözler kullanılması, yaratılışımızdaki temiz ahlak ve ileriyi düşünen sağlam görüşle bağdaşmaz. Tehlike ve sıkıntı zamanlarında ağırbaşlı ve onurlu davran manın ulusal özelliğimizden olduğu unutulmamalı; üzün tünün ve bezginliğin akla getireceği aşın ve öldürücü za rarlı istek ve tasarılar için yurdun büyük çıkarlarından vaz geçilmemelidir. Şimdiki durumumuzda haklarımızı, ancak iyi siyasa gütmekle, uyanık durmakla ve zamanın gerekle rine akıllıca uymakla savunabiliriz. Bu düşünceler, bildiği niz şeyleri sizlere bir daha bildirmekten başka bir şey de ğilse de, arkadaşlara ve şubelere ( 1 ) de yurtseverce öğütler vermek herhalde pek çok gereklidir. Yakında toplanacak ( 1 ) Müdafaai Hukuk Cemiyeti şubelerine.
86
SÖYLEV
olan Meclisi Mebusan'ımızm sevgili yurdumuzun kurtul u şu ve mutluluğu için gereken bilgece önlemleri bularak bu yüksek amacı gerçekleştirmeye bütün varlığı ile çalışması ve özenmesi beklenmektedir. Hükümetin düşüncesini bilginize sunarım. Harbiye Nazırı Cemal Baylar, dinlemiş olduğunuz bu telyazısının içindekile ri yorumlayarak yüksek topluluğunuzu yormayı gereksiz bulurum. Yalnız izin verirseniz, buna verdiğim yanıtı, ol duğu gibi sunmakla yetineceğim. Şifre
Sivas, 1 1 . 1 2 . 1 9 19
Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretleri' ne Hükümetin düşüncesi olarak gönderilen 9 Aralık 1 9 1 9 günlü telyazısı, Kurulumuzca gözden geçirildi. B u telyazı sında bildirilenler, bunca açıklamalar yaptığımız ve bilgiler sunduğumuz halde, gene eskiden beri ileri sürülen görüşleri yineleme niteliğinde görülmüştür. Heyeti Temsili yemizin amacı, hükümet erkinin kırılmasını önlemek ve ulusal güveni sağlamlaştırmaktır diye birçok kez güvence verilmiştir. Sunularımızın ne yazık ki, gereken önemle dik kate alınmadığı kanısı uyanmaktadır. 1 - Anadolu'da dirlik düzenlik ve güven kalmadığı doğ ru değildir, belki düşük Damat Ferit Paşa Hükümeti zama.
87
SÖYLEV
nında yaratılan dirliksizlik ve güvensizlik, son zamanlar daki ulusal birliğin etkisi ile ortadan kalkmıştır. 2- Kişilerce, kimseye danışmadan görevli çıkarılmış ya da değiştirilmiş değildir. Yalnız, Dahiliye Nazırlığı 'nın, ulusal eyleme karşı olmalarından dolayı düşük hükümet zamanında ulusça kovulan ve adları herkesçe bilinen gö revlileri yeniden atamada direnmesiyle, pek anlamlı bir tu tumu vardır. Dahiliye Nazırlığı'nın, ulusal isteklere büsbü tün aykırı olan ve şimdi bile eski Nazır Adil Bey ruhunun bu nazırlıkta yaşadığı duygusunu kamuoyuna veren yürü tümüne, elbette pek haklı ve yasal olarak, halk uymamak tadır. Gene o müsteşarın, gene o içişleri genel yönetiminin ( 1), gene o özlük işleri müdürünün iş başında bulunmala rı, gerçekten hem yüksek hükümetimizi hem de ulusa kar şı söz vermiş olan Heyeti Temsiliyemizi pek güç bir duruma sokmaktadır. . . . . . . günlü telle bilginize sunduğumuz Dersim Mutasarrıfı sorunu, dikkat çekicidir. Artık bu ko nuda Heyeti Temsiliyece yapılacak bir şey kalmamıştır. Bundan böyle de, Dahiliye Nazırlığı'nın bu gibi işleri yü zünden ortaya çıkacak durumların düzeltilmesi için, iyi karşılanmadığından ve güven beslenmediğinden, ricada da bulunulmayacaktır. Son bir kez daha şunu bildirelim ki, yüksek hüküme timiz, ulusun güvenini gerçekten kazanmak, bu ülke ve ulu sa yararlı olmak dileğinde ise ki buna kurulumuzun hiç kuşkusu yoktur, ulusun ruhuna, durumun ağırlığına göre bir yol seçmeli, asıl derdi kendi içinde iyileştirmelidir. Yoksa, (l) İdarei Umumiyei Dahiliye. 88
SÖYLEV
iş başına gelindiğinden beri yapıldığı gibi, Heyeti Temsili ye'yi hedef tutarak bu yolda sürekli yazılar yazmakla ama ca ulaşılamaz. 3- Düşük hükümetin ulusa düşman, düşmanlara dost olarak gütmüş olduğu haince siyasanın kalıtı olan Aydın cephesinde para toplanırken, belki bazı uyumsuzluklar ol muştur. Ancak, Sivas Genel Kongresi ile oluşan ulusal bir liğin ve Harbiye Nazırlığı'nın yaptığı yurtseverce çaba ve yardımların etkisiyle bu gibi olayların da önü alınmış de mektir. 4- Ulus, ateşkes anlaşmasıyla bağlı bulunduğu düş man devletlerden hiçbirine gözdağı verici bir durum almış değildir. Yalnız, kutsal ve yasal haklarına el uzatılmasını, kesin zorunluk olursa, silahla da önlemeye kararlıdır. 5- Heyeti Temsiliye'nin, yabancı devlet temsilcilerine tel çekmesi konusuna gelince, bu ancak protestolarda bu lunmak içindir ki yüksek hükümetinizin onayından da geç miştir. Aslına bakılırsa, ulusal birliğin temsilcisi olarak He yeti Temsiliye 'nin, ulus adına bu denli yazışmalarda bulun ması, yasal bir hakkıdır. Eğer hükümet de, böyle duyarlık gösterir ve ulusla bir düşüncede olduğunu bu gibi elveriş li durumlarda açıklamaya ve belirtmeye koşarsa, siyasaya zarar vermek şöyle dursun, bundan pek büyük yararlar el de edileceği apaçıktır. Oysa yüksek hükümetimizin, Ada na 'nın işgali gibi açık bir haksızlığı bile protesto etmediği ni Fransızlar söylüyorlar. Demek ki, Fransız temsilcisinin açık konuşmasının nedenini bu noktada aramalıdır. Kısaca şunu bildirelim ki, Heyeti Temsiliye, ne üzüntüye ve bez89
SÜYLEV
ginliğe kapılmıştır ne de kutsal görevlerinde ulusun ve yur dun esenliği için gerekenleri anlayamayacak bir bilinçsiz liğe düşmüştür. Ulusun esenliği adına aldığı önlemlerde ve yaptığı bütün işlerde ağırbaşlılığı ve onuru, uyuşukluğa ve alçalmaya yeğlemeyi temel ilke olarak kabul etmiştir. Si yasanın da, akıllılığın da, durumun gereklerine uymanın da ancak bu yolda olacağına inanmıştır. Bunun için, ulusun çok acı gerçekler karşısında uyanık ve bilinçli olan ruhundan aldığı bu ilkelerin tersini ulusa öğütleyemez ve yakında toplanmasını çok gerekli saydığı Meclis-i Mebusan'ın da bu ruh ve duygu ile dolu olacağına sağlam güven besler. 6- Heyeti Temsiliyemizin görüşü yukarıda bilginize sunuldu. Bu gibi işlerde, delegemiz olarak, sizin hükümet üyelerini aydınlatmanız ve aslı olmayan şeyleri kendileri ne açıklamanız gerektiğini, ülkenin esenliği adına, saygıy la bildiririz. Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal Baylar İstanbul'da yurdun kurtarılmasıyla ilgili en Çürüksulu önemli görevlerde çalışan saygıdeğer ve akılMahmut lı tanınmış kişilerin o zamanlar, İstanbul 'un Paşa'nın zehirli hav�sını almaları yüzünden, anlayış demeci ve görüşlerinde ne denli olumsuz sapmalar olduğuna bir örnek vermek için, daha Sivas'ta iken karşı laştığım küçük bir olayı, izin verirseniz bilginize sunmak isterim. Belki sayın üyeler arasında hatırlayanlar vardır. Se nato üyelerinden Çürüksulu Mehmet Paşa, Bosfor (Bosp90
SÖYLEV
hore) gazetesi yazarlarından birisine, siyasal durumumuz üzerine demeç vermişti. Mahmut Paşa'nın o sıralarda Ba rış Hazırlıkları Komisyonu üyesi olduğunu da hatırlarsınız. Paşa 'nın 3 1 Ekim 1 9 1 9 günlü Tasviriefkar gazetesinde de yayımlanan demecini, 1 7 gün sonra Sivas'ta okudum. "Er menilerin pek çok olan isteklerine hak vermeksizin, sınır larda bazı düzeltmeler yapmayı kabul ederiz" sözleri dik katimi çekti. Doğu Anadolu'da, Ermenistan yararına top rak bırakılacağına söz verme niteliğinde olan bu cümleyi, Barış Komisyonu üyelerinden bir devlet adamının söylemiş bulunması, gerçekten düşünülmeye ve şaşılmaya değerdi. Bundan ötürü, 1 7 Kasım 1 9 1 9 günü Çüriiksulu Mehmet Pa şa Hazretleri'ne göndermeyi yararlı saydığım bir tel yazı sında, demecindeki işaret ettiğim cümleden dolayı, " Doğu Anadolu halkının, pek haklı olarak, son derece üzgün ve kırgın olduğunu" belirttikten sonra: " Erzurum ve Sivas kongrelerinin kararları uyarınca ulusun Ermenistan'a bir karış toprak bırakmayacağını; dahası, hükümet, bu denli acı bir zorunluk karşısında boyun eğerse ulusun, kendi hakla rını kendisinin savunmaya karar verdiğini ve bunun bütün dünyaya ilan edilmiş olduğunu" yazdım ve bu ulusal da yanç kararının herkesten önce Barış Hazırlıkları Komisyo nu yüksek üyelerince bilinmesi ve benimsenmesi gerekti ğini bildirdim. (belge: 1 96). Baylar, Sivas 'ta kaldığımız sırada birçok sorun ve olay la karşılaşılmış ve zorunlu olarak ulusal, idari, askeri, siya sal girişim ve yüriitümlerde bulunulmuştur. Bunların hep sini ayrıntılarıyla anlatmak uzun sürer. Yalnız, izlediğimiz 91
SÖYLEV
olaylar zincirinin birbirine bağlanmasına yarayacak kimi noktalara dokunarak ve işaret ederek geçeceğim. *** Baylar, ulusal örgütlerin düzene sokulması önemliydi. Bunun için özel önlemler alındı. Seçimler do Ulusal layısıyla ortaya çıkan bazı görüş ayrılıkları örgütlerin düzene nın giderilmesi çarelerine başvuruldu. sokulması Maraş 'ta bazı Çerkez yurttaşlar, sözde Maraş'ın bütün Çerkezleri adına Cebelibereket ( 1 ) Guver nörünün (2) Maraş' a gönderilmesini, Antep'teki Fransız askeri komutanından telle istemişlerdi. Buna izin veren Maraş Mutasarrıfı kınandı. Maraş' ın eşraf ve ileri gelenle rine, söz konusu Guvernör gelecek olursa, karşılamamala rı bildirildi. İstanbul Hükümetinin de dikkati çekildi. Bolu dolaylarında güvensizlik gittikçe artıyordu. İz mit'te, Asım Bey'den sonra, Birinci Tümen Komutanı olan Rüştü Bey'e bu konuda yönerge verildi. Baylar, 20 Kasım 1 9 1 9 günü, İstanbul 'daki örgütümüz den, Kara Vasıf ve Albay Şevket imzalarıyla gelen bir şif rede: " Gebze Kaymakamının karşıcı! olduğu ve çeşitli ağır suçlar işleyen Yahya Kaptan' ın kötülüklerini örtmeye ve da ha başka işlere başlayarak Kuvayı Milliye'ye leke sürme ye çalıştığı" bildiriliyor; bu kaymakamın yerinin değişti rilmesi söz konusu ediliyordu. (belge: 1 97). ( ! ) Adana'nın doğusunda bulunan ve o zamanlar Adana iline bağlı olan bir sancak. Bugünkü Osmaniye, Islahiye, Dörtyol ilçelerinin bulunduğu yerler. (2) O zamanki Cebelibereket sancağının Fransız yöneticisi.
92
SÖYLEV
Biz de bu görüşe yürekten katılarak, gereğinin Cemal Paşa aracılığıyla sağlanmasını bildirdik. (belge: 1 98). Baylar, bu Yahya Kaptan sorunu, devrimin önemli bir evresi içine girdiği ve çok anlamlı olduğu için biraz ayrın tılara inmeyi uygun görüyorum. Şimdiye değin verilen bilgilerden kuşkusuz anlaşılmış olacaktır ki, karmaşık, birbiriyle anlaşmış ve ortak düş manların uygulamaya çalıştıkları planın önemli bir nokta sı da, ülke içinde güvensizlik olduğunu ve Hristiyan halka saldırıldığını, eylemli ve maddesel işler ve olaylarla dün yanın gözü önünde tanıtlamak ve bu iş ve davranışların Ku vayı Milliye' ce yapıldığına inandırmaktı. Bu gizli ve alçak ça amacın gerçekleştirilmesi için de, bildiğimiz gibi birta kım çeteler kurarak özellikle Hristiyan halk üzerine saldır mak ve bu çetelerin işleyecekleri ağır suçları, ulusal örgüt lerin üstüne atmak yolunu tutuyorlardı. Bu girişimler, az çok yurdun her yanında filiz vermeye başlamakla birlikte, en önemli gelişme ve çalışma İstanbul'a yakınlığı dolayısıy la, Biga, Balıkesir ve özellikle İzmit, Adapazarı ve Bolu do laylarında oluyor ve dikkat çekici bir durum gösteriyordu. Biz bu haince ama -açık söylemek gerekirse- çok us taca girişime karşılık, olağanüstü önlem ve girişimlerde bulunmak zorunda kaldık. Çünkü, İstanbul Hükümeti, bü tün bu düşman girişimlerini, gerçekten Kuvayı Milliye'ce düzenlenmiş sanıyor ve ortadan kaldırılmaları için sert ön lemler alacağı yerde boyuna Heyeti Temsiliye'yi suçlaya rak ve bu kurula baskı yaparak, bu ağır suçları işleyen düş man çetelerinin dağıtılmasını bizden istiyordu. Ne yazık ki, 93
SÖYLEV
hükümet, bu düşünce ve kanısını, İstanbul 'daki örgütümüz başkanlarına da aşılamayı başarmıştı. Baylar, bizim, özellikle İstanbul'a yakın olan İzmit bölgesinde uygulanmasını düşündüğümüz önlem, orada si lahlı ulusal birlikler kurulması ve o dolaylardaki güvenilir komutan ve subaylarımızın da bu ulusal birliklere yardımı ve desteği ile, hain çeteleri izleyip dokuncalarını ve varlık larını ortadan kaldırmaları idi. İşte bu amaçla meydana getirebildiğimiz ulusal birlik lerin en önemlisi ve güçlüsü "Yahya Kaptan" diye tanınYahya mış olan bir özverili yurtseverin birliği idi. Kaptan işi Merhum Yahya ile ilk ilişkimiz şöyle oldu: Bir gün telgrafçılar, Sivas Telgraf Merkezine şu bilgi yi veriyorlardı: Çok acele bir teli durdurdular; yani İstan bul 'da durdurulmuştur. İçeriği şudur: Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Dün İzmit'ten salık verilen, Yahya benim. Yarın akşam Kuşçalı telgrafhanesinde buyruğunuzu bekliyorum. Kuşçalı, Üsküdarla Gebze arasında bir köydür. Gerçek ten Yahya Kaptan bana İzmit'ten örgütümüzce salık veril mişti. 4 Ekim 1 9 1 9 günü Kuşçalı merkezinden şu teli aldım:
94
SÖYLEV
Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Önemli ve çok ivedidir. Ben size iki gün önce İzmit'ten salık verilen Yah ya 'yım. Buyruğunuz üzere, telgraf başında buyruklarınızı almaya geldim. En son yarın akşama değin Kuşçalı telgraf hanesindeyim. Yahya Anlaşıldığına göre, Yahya Kaptan İstanbul'dan telinin çekilmediğini anlayınca, kendisi daha Kuşçalı'ya gelme den, bu teli Kuşçalı merkezine göndererek çektirmiş. (bel ge: 1 99). Ben de şu buyruğu verdim (belge: 200): 4 Ekim 1 9 1 9 İzmit Merkezi Aracılığıyla Kuşçalı Telgrafhanesinde Yahya Efendi 'ye Bulunduğunuz bölgede güçlü bir örgüt kurunuz. Ada . pazarı Kaymakamı Tahir Bey aracılığıyla bizimle bağlantı sağlayınız. Şimdilik hazır bulununuz. Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı Mustafa Kemal Baylar, Yahya Kaptan aldığı bu buyruk üzerine örgü
tü kurdu ve aylarca İstanbul'la ilişkisi olan çevrelerde ha
in çetelerin iş görmelerine engel oldu. 95
SÖYLEV
En sonunda, İstanbul Hükümetince öldürtüldü. Gerçi, Yahya Kaptan'ın çalışmaları ve korkunç bir biçimde şehit edilmesi, bundan sonraki aylarda geçen bir olay ise de, bu rada olaydan söz açılmışken, bir daha dönmemek üzere, so runun açıklanması uygun olur düşüncesindeyim. 24 Kasım 1 9 1 9 günü Kartal merkezinden, şu teli al dım: Köy içinde suçsuz adam öldürme, Bucak müdürünü herkesin gözü önünde dövme, köylülerden zorla (para ve mal) alma suçlarından dolayı Yahya Kaptan' ı hükümete teslim zorunluluğu vardır. Dahiliye Nazırlığı önemle bu işi izliyor. Hükümetin güç durumda kalmaması, Yahya Kap tan' ın teslimini gerektiriyor. Buyruklarınızı makine başın da bekliyorum efendim. (belge 2 0 1 ) İmza Kartal Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Heyeti Temsiliye Başkanı Binbaşı Ahmet Necati .
Askerlerin ve resmi görevlilerin, bizim ulusal örgüt lerle ilgili kurullarımızın başkanlıklarını açıkça almaları yöntemimiz değildi. Bir de, bizim örgütlerle ilgili tüzüğü müzü bilmesi gereken kurul başkanlarının Heyeti Temsili ye' nin olamayacağını da bilmesi gerekirdi. Bu telyazısı üzerine, İzmit'teki Tümen Komutanına şu teli yazdım.
96
SÖYLEV
Şifre
Sivas, 25. 1 1 . 1 9 1 9 İzmit'te Birinci Tümen Komutanı Rüştü Beyefendi'ye
"Kartal Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı" sanıyla Binbaşı Ahmet Necati Bey'den gelen bir telde: Adam öl dürme, Bucak Müdürünü dövme, köylülerden zorla (para ve mal) alma işlerinden dolayı Yahya Kaptan' ı hükümete teslim etriıek zorunluğu olduğu ve Dahiliye Nazırının da bu işi önemle izlediği bildirilmektedir. Başlangıçtan beri ulusal ayaklanmada iyi hizmeti gö rülen bu adamın, ülkemizin bu bunalım günlerinde hükü mete teslim edilmesi kesinlikle uygun görülmemekte oldu ğundan, işin, hükümetin erkini de göz önünde tutarak, Yah ya Kaptan' ın bu aralık yasa kovuşturmasından kurtarılma sı konusunun bir yoluna konulması, Kartal'da Necati Bey' e gereken yönergenin verilmesi ve sonucun bildirilmesi önemle rica olunur. Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal 26 Kasım 1 9 l 9 günü Hereke merkezinden de şu teli aldım: Ulus adına çok rica ediyorum. Bugünlerde Binbaşı Ne cati Bey'in görevini kötüye kullanması, Kuvayı Milliye'yi lekelemektedir. Hemen soruşturma yapılmasına buyruğu nuzu rica ederim. Gebze İlçe Milis Komutanı Yahya 97
SÖYLEV
lzmit 'teki Tümen Komutanı 'ndan aldığım yanıt da, ol duğu gibi, şudur: İzmit, 29 Kasım 1 9 1 9 Sivas 'ta Üçüncü Kolordu Komutanlığı'na Y: 25 . 1 1 . 1 9 1 9 Heyeti Temsiliye Başkanlığı'na: Şimdiye dek yaptığım soruşturmaya göre, Yahya Kap tan'ın adam öldürme, Bucak Müdürünü dövme gibi işler yapmadığı ve Binbaşı Necati Bey denilen kişinin kendi özel çıkarını sağlamak için Yahya Kaptan' ı ortadan kaldır mak amacını güttüğü; bu konuda size telle başvurdukları zaman Yahya'yı da aldatarak yanlarına getirip öldürmeyi düzenledikleri halde Yahya'nın işi sezerek kendisini kur tarmış olduğu anlaşılmıştır. Soruşturmayı gereğince derin leştiriyorum. Sonucu bilginize sunacağım. Birinci Tümen Komutanı Rüştü Tümen Komutanı Rüştü Bey'in birkaç gün sonra ver diği tamamlayıcı bilgi şudur: İzmit, 5 . 1 2 . 1 9 1 9 Sivas'ta Üçüncü Kolordu Komutanlığı'na Heyet Temsiliye'ye: Binbaşı Necati Bey' in, Maltepe Atış Okulu'nda görev li memur olduğu halde, Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başka nı kimliğine bürünerek Kuvayı Milliye adıyla başına top98
SÖYLEV
ladığı Arnavut Küçük Arslan çetesiyle ortalığı soydurmak ta olduğu ve Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail Efendi 'nin de bununla ortak olduğu üzerinde kuşkum kalmamıştır. Son günlerde, hükümetin başına dert açan Darıca Rum bekçi lerinin öldürülmesi ve l stelianos adında bir zenginin dağa kaldırılarak para istenmesi gibi işlerin adı geçen çeteye yaptırılması ve böylece alçakça işlere yanaşmayan Yahya Kaptan'a suç yükleterek gerek oraya gerekse hükümete Yahya Kaptan için yalan bilgiler verilmesi, bunların ulusal örgüt perdesi altında halkın ve hükümetin başına iş çıkara rak keselerini doldurmaktan başka bir amaç beslemedikle ri ve belki de daha başka siyasal amaçlar güttükleri düşün cesini uyandırıyor. Şimdiye değin pek namuslu davranmış ve davranmakta olan Yahya Kaptan' ın, bu gibi işlere katıl maması ve yukarıda adı geçen çetenin, kendi bölgesinde kö tülükler yapmasına meydan vermemesi dolayısıyla, Kap tan'ı resmi ya da özel olarak ortadan kaldırmaya çalışıyor lar. Dün Yahya Kaptan yanıma gelerek hayatının tehlikede olduğunu ve bunun için adamlarının silah ve cephanesini bana getirip teslim ederek kendisinin buradan yitip gidece ğini bana resmi olarak söyledi. Kendisine gerekli öğüdü ve rerek ve daha hizmet edecek önemli zamanlar olduğunu söyleyerek yerine geri yolladım. Her şey iyi bilmesi gere ken Gebze llçesi Kaymakamından, resmi olarak bilgi iste mem üzerine, aldığım karşılık da tam yukarda bildirdiğim gibi; yani Necati ve Nail efendileri suçlar, Yahya Kaptan'ı aklar niteliktedir. Necati Efendi'nin l stanbul'da nere ile ha berleştiğini bilemiyorsam da bir yerden ara sıra para aldı99
SÖYLEV
ğı söyleniyor. Bunların varlıkları ve cana kıymak isteme leri yüzünden Yahya Kaptan bu bölgede durmak istemiyor. Bunun için, aslında, sürekli ( 1 ) bir subay olan Necati Efen di 'nin başka bir yere, Nail Efendi 'nin de gene başka bir ye re kaldırılmalarının çok gerekli olduğu düşüncesindeyim. O yerler İstanbul 'la haberleştiklerinden elbette ben bir şey yapamıyorum. Oraca gereğinin yapılması buyruklarınıza sunulur. Birinci Tümen Komutanı Rüştü Rüştü Bey'in verdiği bilgilerden uzun uzadıya söz ede rek 8 Aralık 1 9 1 9 günü Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya'yaz dım. (belge: 202). Aynı günde, durumu ve Cemal Paşa'ya başvurduğu muzu anlatarak, işin izlenilmesi İstanbul 'daki örgütümüz başkanlarına da bildirildi. (belge: 203). On dokuz gün sonra, yani 27 Aralık 1 9 1 9 günü, şifre içinde Vasıfve dışında Albay Şevket imzaları bulunan uzun bir telde şu bilgi veriliyordu: " . . . Güvensizliğin başlıca yaratıcıları Yahya Kaptan'la arkadaşı Kara Arslan ve Alemdağı'nda dolaş·an Sadık çe teleridir. Yahya Kaptan'ın birtakım şımarıklıklarından söz ettik ten sonra: " . . .bizi, artık bu haydutu kötülük yapamayacak bir duruma getirmek girişiminde bıraktı." " Öteden beri aralan iyi olmayan Küçük arslan çetesi(1) Muvazzaf
1 00
SÖYLEV
nin gözde olması (? !) kendisini çeşitli araçlarla suçlarını ört meye sürüklemiştir." " Yüzbaşı Nail, Yahya'ya karşıdır. Necati Bey'e gelin ce; düşük hükümet zamanında ( ! ) Kartal ilçesine başkan se çilerek, Kuvayı Milliye adına, merkezle ilgisini kesmiş (?) . . . Ulusal örgütü kökleştirmiş . . . Yeniköy Rumlarının sağa so la sarkıntılıkları üzerine, Küçük Arslan çetesini dolaştırma ya başlamış ... Tarafınızdan para da verilmiştir (? !)" " Yahya Kaptan ... her şeyi sonuçsuz bırakmak için dü men çevirmektedir (? !)." "Binbaşı Necati biraz idaresiz ise de cezayı haketmiş değildir." "Gebze Kaymakamının... Bir an önce kaldınlarak Rum ve Ermeni dolaplarına son verdirilmesini. . ." (belge: 204). Baylar, bu bilgiler arasında benim bilmediğim nokta lar vardı. Örneğin, ben Küçük Arslan çetesini ve onun göz de olduğunu bilmiyordum. Bu çeteye Necati Bey aracılı ğıyla para verdiğimi kesinlikle anımsayamıyordum. Yahya Kaptan'ın, verdiğimiz yönerge gereğince, düş man çetelerini ortadan kaldırmaya ve hiç olmazsa onların Hristiyan halka saldırarak düşmanın amacını gerçekleştir meye yönelmiş bütün girişimlerini sonuçsuz bırakmaya ça lıştığını çok iyi biliyorduk. Gebze Kaymakamının niteliği şimdi ekleyeceğim bel gelerle anlaşılabilecektir sanırım. 4 Ocak 1 920 günü Tümen Komutanı Rüştü Bey'e, Va sıf Bey' in verdiği bilgiyi, olduğu gibi özetleyerek bunun kendisince verilen bilgiyle çelişik olduğunu bildirdim ve bir
101
SÖYLEV
kez daha güvenilir ve inanılır kişiler aracılığıyla işin soruş turulmasını ve incelettirilmesini, kendi düşünceleriyle bir likte açık olarak bildirilmesini rica ettim. (belge: 205). Baylar, bu işte gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan bel geleri bilmenizi istediğim için, Rüştü Bey'in verdiği yanı tı, olduğu gibi bilginize sunmama izin veriniz: Düzce, 7/8. 1 . 1 920 Yirminci Kolordu Komutanlığı'na Y: 4. 1 . 1 920 şifreye: Heyeti Temsiliye Başkanlığı 'na: Yahya Kaptan için çeşitli suçlamalar üzerine, birkaç kez Yüzbaşı Ali Aguş Efendi aracılığıyla yaptırdığım so ruşturma, adı geçenin lehinde çıktı. Bununla birlikte, ken disi okumamış bir kişi olduğundan, hizmet sanarak bazı şeyler yapmış olabilir. Büyük ve Küçük Arslanlar ise as lında haydutturlar. Ama, ulusal örgüte karşıt düşüncede ol duğu kuşku götürmeyen ve Yahya için herkesten daha çok sızıltı yapması gereken Gebze Kaymakamına bu konuda yazdığım yazıya aldığım 1 . 1 2 . 1 9 1 9 günlü ve 1 7 sayılı ya nıtın örneği, olduğu gibi aşağıya alınmıştır. Ben, bu telde bildirilenlere bir parça olsun inanmak zo runda kaldım ve aynı inanla bu yazıyı İstanbul'da Şevket Bey'e de gösterdim. Benim öğrenemediğim bazı nedenler yüzünden İstanbul' ca kendisi için bir işlem yapılması ge rekli görülürse elbette bir şey denilemeyeceği, bilgilerini ze sunulur.
1 02
SÖYLEV
Örnek 30. l 1 . 1 9 l 9 günlü, 53 sayılı yüksek buyrukları karşılı ğıdır: Kartal Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı Binbaşı Ne cati Bey'in adam öldürme ve Bucak Müdürünü dövme ile ilgili suç bildirmeleri, kişi ve zaman gösterilmediğinden, gerçeğe uygun değildir. Çünkü, dövüldüğü bildirilen Bu cak Müdürü Burhanettin Bey ise, Yahya Kaptan'ın kendi sini dövmediğini ve onun bir saldırısına uğramadığını res mi olarak ve yazıyla bildirdiği gibi, bu konuda makamına da hiçbir yakınmada bulunmamıştır. Adam öldürme işine gelince; Yahya Kaptan'ın adam öldürdüğü üzerine, hükümete ve adliyeye hiçbir yerden başvurma ve yakınma olmadığı gibi, kendisinin hükümete getirilmesi için bir kağıt bile yazılmamıştır. Eğer Darıca Rumlarından ikisinin öldürülmesi ve Kartal' ın Paşa kö yünden 1stelianos Çorbacı'nın ( l ) dağa kaldırılarak kendi sinden kurtulmalık istenmesi ve alınması anlatılmak iste niyorsa, bu haydutça suçları Küçük Arslan çetesinin işle diği söylenmektedir ve bu yüzde yüz gerçektir. Adı geçen . çete ise, Yahya Kaptan' a öteden beri düşmandır. Aslında Yüzbaşı Nail Efendi'nin koruyuculuğunda ve eli altında iken sayısı on sekize yükselen bu çetenin şimdi Binbaşı Ne cati Bey'in buyruğu altına verilmiş bulunduğunu ve ken dilerine ellişer lira aylık bağlama yoluna da gidilmekte ol. ( 1) Hristiyalar için kullanılan bir san. Aşağı yukarı "Ağa" anlamına gelir.
103
SÖYLEV
duğu öğrenilmiş olup, köyleri soymaktan vazgeçmedikle ri bilinmektedir. Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey'in eski okul arkadaşıdır. Kendisiyle bir buçuk ay önce Aydın lı köyünde, Küçük Arslan çetesi adamlarından Ali Kap tan' ın dağa kaldırdığı Çorbacı'dan alınan para ile yaptığı ünlü düğününde buluşmuşlar; sonra birçok kez, Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey'in evine gelip konuk olmuş tur. Aralarında düşünce birliği vardır. Yüzbaşı Nail Bey öteden beri Yahya Kaptan'a karşı olup onu ulusal örgüt kurduğu sıralarda, ilçenin sınırları dışına kovup çıkarmaya kalkışmıştır. Küçük Arslan çetesince yapıldığı söylenen ve yüzde yüz doğru olan yukarda anılmış iki haydutluk olayı ile, Kuvayı Milliye'yi karalamak ve Yahya Bey'i lekelemek amacı güdüldüğü sezilmiştir. Bu suçlar ise, adı geçen Ars lan çetesinin dolaştığı yerlerde ve iş gördüğü alan içinde iş lenmiştir. Dahası, İstanbul Muhafız Alayı'na bağlı Süvari Birliği Komutanı Hakkı Bey'in bu olaylar üzerine kovuş turma yapmak için gönderileceği sırada Yüzbaşı Nail Bey'in ilgililerle haberleşerek, artık gereklik kalmadı diye Hakkı Bey'i İstanbul'a kaldırttığı ve kovuşturmayı bırak tırdığı kesin olarak bellidir. Öne sürülen adam öldürme işi, bundan başka bir olay ise, bu konuda açıklanmak üzere, ki şi ve zaman da bildirilmesi gerekir. Darıca Rum bekçileri nin öldürüldüğü gün çarşıda serbestçe gezen Küçük Ars lan çetesince adam öldürüldüğünün ortalığa yayılması üze rine Yüzbaşı Nail Bey, kendisinin başka bifyere kaldırıl masını istemiş ve burada kesinlikle oturmayacağını söyle mişse de, alay ve tabur komutanları ve Binbaşı Necati Bey 1 04
SÖYLEV
buraya gelerek Yahya Kaptan için bir işlem yapılmasını de lege Sırrı Bey'e yazdıracaklarına söz ve güvence vererek yerinde kalmasını istemişlerdi. Bu kez Yüzbaşı, 25 Kasım l 9 1 9 Salı günü gidip gelen Necati Bey' i aldatarak gerçeğe uymayan ihbarlara ve suçlamalara yönelttiği gibi; bir yan dan telefonla Yahya Kaptan'ı merkeze çağırtarak, öte yan dan Küçük Arslan çetesini de kendi evinde hazır bulundu rarak yakalatmayı tasarlamışsa da her nedense bunu göze alamayarak giriştiği işten vazgeçmek ve Necati Bey de Kar tal'a dönmek zorunda kalmıştır. Şu duruma göre, Yüzbaşı Nail Bey, gerek Necati Bey ve gerek maşası olan Küçük Arslan çetesi aracılığıyla Yahya Kaptan' ı suçlamaktan ve ona karşı dolaplar kurmaktan hiç geri kalmamaktadır. Yah ya Kaptan, kendine karşı çıkan ve düşman olan Küçük Ars lan çetesi gibi, köyleri soymaya ve Hristiyanları öldürüp yok etmeye izin vermediği gibi, kendi buyruğu altında bulunan Büyük Arslan Bey çetesince bazı uygunsuz işler yapıldı ğında hemen önleme ve cezalandırma yoluna giderek, ulu sal amaç olan bağımsızlık ve yurt esenliği kaygısıyla gü venliğin ve sıkı düzenin korunmasına hizmet etmektedir. Bundan önce de, Büyük Arslan Bey çetesinin aman dile mesine ve sığınmasına yardımcı olmak ve bağışlanmasını sağlamakla yaptığı hizmetler övülmeye değer. Yahya Kap tan' ın suçlu gösterilmesi, Yüzbaşının kişisel isteklerine bo yun eğmemesinden ve KüçükArslan çetesince yapılıp Yah ya Kaptan' ın üstüne yıkılmak istenen haydutlukların eksik olmamasından ve bunu yapanların korunması dolayısıyla yüzbaşının kınanmasından ve yüzbaşıya sert uyarmalarda 1 05
SÖYLEV
bulunulmasından ileri gelmektedir. Bilgilerine sunular (Gebze Kaymakamı Mehmet Nurettin). Birinci Tümen ve Bolu Bölgesi Komutanı Rüştü Baylar, bu bilgiler gelmeden önce şöyle bir haber ver diler: "Yahya Kaptan Tavşancıl'da sarıldı. Bunu yapan, İs tanbul'dan gelen bir askeri birliktir." Bu haber üzerine, İzmit'te Tümen Komutanlığı'ndan 7 Ocak 1 920 günlü şifre ile makine başında bilgi istedik ve: " Haber doğru ise, İstanbul 'dan geldiği bildirilen birlik ko mutanına, söz konusu kişinin -Yahya Kaptan' ın- bizim ada mımız olduğunu ve eğer yersiz bir işi ve suçu varsa elbet te gereğinin bizce yapılacağını ve hiçbir türlü Yahya Kap tan' ın sarılmasını ve tutuklanmasını uygun görmediğimizi bildiriniz" dedik. (belge: 206). Baylar, 7 Ocak 1 920'de yazılıp 8 'de aldığımız iki tel vardır. Bunlardan biri, İzmit'ten, Birinci Tümen Komutan Vekili imzasıyla Fevzi Bey'dendir. Bildirdiği şudur: " Bu ge ce, iki bin kişilik bir kuvvet, Tavşancıl'a çıkarak Kuvayı Milliye Komutanı Yahya Bey' i sarmışlardır. Yapılacak iş lemin bildirilmesi buyruklarına sunulur. Öteki tel de, Düzce'de bulunan asıl tümen komutanın dan geliyordu. Rüştü Bey, merkezde bulunan vekilinden al dığı aynı bilgiyi veriyordu. (belge: 207). Tümen Komutan Vekili Fevzi Bey'in, 7 Ocak 1 920 günlü sorumuza verdiği 7-8 Ocak 1 920 günlü yanıtında, Yahya Kaptan' ın daha ele geçmediği gelen birlik ile Kuva1 06
NUTUK
yı Milliye arasında bir çarpışma olabileceği ve gelen birlik komutanına buyruğumuzu bildireceği haber veriliyordu. (belge: 208). Baylar, o günlerde milletvekili olarak İstanbul 'da bu lunan emir subayım Cevat Bey'den 10 Ocak 1 920'de şöyle bir tel geldi: Harbiye, 1 0. 1 . 1 920 Yirminci Kolordu Komutanlığı'na Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne: 6. 1 . 1 920 gecesi sabaha karşı Jandarma Genel Komu tanı Yardımcısı Hilmi Bey ve Üsküdar Jandarma Komuta m Nazmi Bey komutasında dört subay, elli jandarma ve Yüzbaşı Nahit Efendi komutasında İstanbul Muhafız Ala yı 'ndan doksan er, Bandırma vapurunun ışıklan söndürü lerek Hereke'ye götürülmüş ve sabaha karşı Hereke'ye çı kan birlik hemen Tavşancıl'ı kuşatmış ve çeşitli evleri bas mıştır. Gelenler, köy ihtiyar kurulunu toplayarak, vatan ha ini olan Yahya'yı, teslim etmezler ya da nerede olduğunu söylemezlerse Tavşancıl'ı insanlarıyla birlikte yakacakla rını söylemişlerdir. İhtiyar kurulu, iki günden beri Yahya Kaptan'ın köylerinde olmadığını ve nerede bulunduğunu bilmediklerini direnerek söylediler. Yahya sağ olarak ele ge çemeyecektir. Fakat Yahya'nın ölümünden sonra Marma ra bölgesini elinde tutan ve bölgede üstün duruma gelen ve her gün İngilizler ve-Fransızlar eliyle silahlandırılan Rum ların ve İstanbul 'daki reziUerin pek büyük bir başarı sağla yacakları bellidir. Kuvayı Milliye adını taşımakta olan Yalı107
N UTUK
ya'nın öldürülmesi, Izmit, Adapazarı ve İstanbul dolayla rında düşmanlarımızın hesabına karıştırıcılık yapacak bir çok çetenin doğmasına da yol açacaktır. Bunun için, Ce mal Paşa Hazretleri'nin işe el atmasıyla Yahya'nın, adını değiştirerek önce bildirdiğim gibi, serbest bırakılmasının sağlanması için gerekenlere buyruk verilmesi rica olunur. (Cevat). Harbiye Nazırı Cemal Bu telin, Harbiye şifresiyle ve Cemal Paşa imzasıyla kapatılmış olması, ama içinde "Cemal Paşa Hazretleri'nin işe el atmasıyla Yahya'nın kurtarılmasının sağlanması" kıs mı dikkat çekicidir. Demek ki Cemal Paşa, Cevat Bey'in telinin, okumayı gerekli görmeden, kendi şifresiyle ve im zası altında çekilmesine izin vermiştir. Çünkü, bir kez Yah ya'yı kovalatan Cemal Paşa'dır. Bundan başka, serbest bı rakılmasına kendisinin aracı olması için benim buyruk ver memi, kendi bilgisi altında, elbette yazdırmazlardı. İzmit'teki Tümen Komutanı Vekilinden gelen 9 ve 1 0 Ocak 1 920 günlü iki telle, iki çarpışmadan sonra Yahya Kaptan'ın öldürülerek ele geçirildiği, duyulanlara dayanı larak bildirildi. (belge: 209). 1 1 Ocak 1 920'de Tümen Komutan Vekili'nden, İstan bul'dan gelen birlik komutanına benim yerime bildirim ya pılıp yapılmadığını sordum. (belge: 2 1 0). Üç gün sonra 1 4 Ocak 1 920 günlü raporunda, Tümen Komutan Vekili şu bil giyi verdi: "Kendi yaptığım soruşturmadan... çarpışma ol mamış; yanız, Yahya Kaptan teslim olduktan sonra, köy dı108
NUTUK
şında kesici aletle öldürülmüştür. Kafatasının olmaması bunu doğrulamaktadır." (belge: 2 1 1 ). Baylar, bu uğursuz haber üzerine İstanbul 'daki örgü tümüze 20 Ocak 1 920 günü Albay Şevket Bey aracılığıyla şu teli yazdık: Yahya Kaptan' ın öldürülmesine gereklik gösteren ne denlerle, teslim olduktan sonra kasıtla şehit edildiği anla şıldığından öldürülmesinde kimlerin etkisi ve eli olduğu nun, İstanbul 'dan bize başvuran birçok özverili arkadaşa bil gi verilmek üzere, tez elden bildirilmesi rica olunur efen dim. Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal Eski bir yazımıza yanıt olmak üzere, İstanbul 'dan, 20 Ocak 1 920'de yazılıp bir gün sonra gelen tel de şuydu: Beşiktaş, 20. 1 . 1 920 Ankara'da Yirminci Kolordu Komutanlığı'na Mustafa Kemal Paşa Hazretleri 'ne özeldir. Y: 1 7. 1 . 1 920 1 - Olay yerinde bulunan güvenilir bir kişinin söyledi ğine göre, Yahya Kaptan yakalanıp köy dışında bulunan ka rakolun yanına götürülürken yakın bir yerden on kadar hay dutun karakola ateş etmesi üzerine kaçmaya yeltenmiş ve bu sırada öldürülmüştür. Bununla birlikte, iyi bir soruştur ma yapılması için hükümete başvuruldu. 2- Yahya Kaptan' ın Kuvayı Milliye adına pek çok kö1 09
SÖYLEV
tülükler yaptığı, yaygın olarak söylendiği gibi, yapılan res mi ve özel soruşturma da bunu doğruladığı için hükümet, kovuşturmaya, karar vermiş; fakat, kurulumuzca adı geçe nin geçici olarak saklanıp Kuvayı Milliye'nin işlerine ka rışmaması ve kötülük yapmaması, yanında bulunan kaçak er ve jandarmaları geri göndermesi koşuluyla kovuşturma yapılmaması istenmiş ve gerekenler katında girişimlerde bulunulmakla birlikte Gebze'ye özel memur gönderilmiş ti. Bu sırada hükümet gizlice birden bire asker göndermiş ve yalnız Yahya Kaptan'ı yakalamak istediğini ilan etmiş ve bildirilen durum meydana gelmiştir efendim. (Vasıf). Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şevket Baylar, "Köy dışındaki karakola götürülürken yakın bir yerden ateş edilmiş (?), kaçmaya yeltenmiş, bu sırada öl dürülmüş (? !)" Bu sözlerin bu gibi öldürmelerde bir for mül gibi kullanıldığını anlamamak için, çok bön olmak ge rekir. Yahya Kaptan' ı yok etmek için, birlikte çalıştıkları ve karar verdikleri hükümetin gizlice ve birden bire olup bit ti yapıvermiş olduğu yolundaki sözler de dikkat çekicidir. İstanbul'dajandarmadan, İstanbul Muhafız Alayı'ndan su bay er, ayrılıyor... İstanbul'da üstün durumda olduğunu ile ri süren örgüt başkanlarımız bunu öğrenemiyorlar. Kara VasıfBey ' in bu teline karşılık olmak üzere gön derdiğimiz soru teli şudur:
1 10
SÖYLEV
Şifre
Ankara, 22. 1 . 1 920
İstanbul Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şev ket Bey'e Yahya Kaptan'ın öldürülmesi işini önemle izleyen ve hesabını isteyen, özellikle İstanbul'da, pek çok kimse var dır. Gerçeğin belirtilmesine yaramak üzere yaygın olarak söylendiği bildirilen kötülüklerin neler olduğunun tez el den bildirilmesi rica olunur. Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal Baylar, bu sorumuza verilen yanıtı da, dinlemeye kat lanacağınızı umarak, olduğu gibi bilginize sunacağım: Beşiktaş, 24. 1 . 1 920 Ankara Yirminci Kolordu Komutanlığı'na Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne özeldir. Y: 20. 1 . 1 920 1 - Yahya Kaptan'm, teslim olduktan sonra öldürüldü ğünü işittik. Soruşturma yapıyoruz. Sonucu bilginize sunacağız. . 2- Adı geçenin öldürülmesinin nedeni, hiçbir kimseyi dinlememesi, Kuvayı Milliye adına açıkça kötülük, haydut luk yapması ve haydutları öteden beri saklaması ya da gös terilen yere gitmesi için verilen buyrukları dinlememesidir. Bunun üzerine hüküİnet köylerden ve çevreden kendisine başvuranların üstelemelerine dayanamayarak, kendiliğin111
SÖYLEV
den ve kurulumuzun haberi bile olmadan işe girişmiştir efendim. (Vasıf). Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Şevket Saygıdeğer baylar, telyazısının ikinci maddesindeki, adı geçenin hiç kimseyi dinlememesinin, öldürülmesine neden olarak gösterilmesi hiç doğru olmaz. Şehit rahmet li, beni dinliyordu, benden buyruk alıyordu. Verdiğim buy ruğa göre iş görüyordu. Başka bir yere, ya da kişiye bağlı olduğunu, onlardan buyruk alması gerektiğini kendisine buyurmamıştım. Bu yüzden, İstanbul'dan, her önüne gelen den, Dahiliye Nazırından, Jandarma Komutanı hain Kemal Paşa 'dan verilen buyrukları dinlememesi aslında bizim is tediğimiz bir şeydi. Kuvayı Milliye adına haydutluk ve kö tülük yapanın da kendisi olmayıp Küçük Arslan çetesi gi bi haince özel amaçla kuruldukları belgelerle anlaşılmış bu lunan çeteler olduğu ve Yahya'nın bunların haydutlukları nı önlemeye çalıştığı da, sözlerine inanılması gereken ki şilerin soruşturmalarıyla tanıtlanmıştır. Gebze Müdafaai Hukuk Kurulu Başkanı ile Gebze Kaymakamı Fevzi Bey'in birlikte imzaladıkları ve üzücü olayın meydana gelişinden önce yazdırıp makine başında yaptıkları başvuruyu da bildirmeden geçemeyeceğim: " Gebze Kuvayı Milliye Komutanı Yahya Bey'in -ba zı adamların suçlamaları üzerine- en sonunda salı gecesi İs tanbul 'dan üstsubaylar komutasında gelen iki bin kişilik kadar bir kuvvetle Tavşancıl'da sarıldığı ve şu sırada kuşa tılmış durumda bulunduğu, şimdi halktan aldığım bilgiler1 12
SÖYLEV
den anlaşılmıştır. Böyle yurdu için çalışan bir kişiye karşı yapılan bu işlemin pek haksız olduğu yüce komutanlığınız ca bilinmektedir. Adı geçenin kurtarılması için ne gibi bir işlem yapılacağının emir buyurulmasını makine başında bekliyoruz." Müdafaai Hukuk Kurulu Başkanı Kaymakam Hacı Ali Fevzi Baylar, o günlerde İzmit dolaylarında Kuvayı Milliye örgüt işleriyle uğraşan milletvekili Sırrı Bey'in de, bu ko nuda bildirdiklerini, olduğu gibi sunmama izninizi rica ederim. İzmit, 1 1 . 1 . 1 920 Yirminci Kolordu Komutanlığı'na 1 - Mustafa Kemal Paşa Hazretleri' ne: Dört gün yazış ması yapılmış olan Yahya Kaptan sorunu, sonunda, haber almış olacağınız üzere, şehit edilmesiyle sonuçlandı. 2- Yahya Kaptan ' ın, İstanbul ' un kapısı sayılan bir yer de, örgenleşmiş olarak bulunması, her halde Kuvayı _Milli ye 'ye karşı olan kişileri korkutmaktan uzak kalmadığı için, ortadan kaldırılması kararlaştırıldığı kuşku götürmez. 3- Öldürme işinin bu amaçla kararlaştırılmış olması, olayı yasal nitelikten çıkarmakta ve Heyeti Temsiliye' ce üzerinde düşünülmesini gerekli kılmaktadır. 4- İzmit sancağı haydutlar yüzünden tedirgin iken, ye rinden kımıldamayan ve buyruğu altındaki hiçbir birliğe emir vermeyen; yanındaki cezaevinden on beş - yirmi ki1 13
SÖYLEV
şinin birden kaçmasını hergün olağan işlerden sayan Alay Komutanı Hikmet Bey, Yahya'nın öldürülmesini önemli sayarak emrine aldığı jandarma kuvveti ile kendisi de git miş ve sonunda Kuvayı Milliye 'ye önemli bir vuruşla ama cına ulaşmıştır. Sonu var. (Milletvekili Sırrı). Birinci Tümen Komutanı Vekili Fevzi Yirminci Kolordu Komutanlığı 'na 5- Gebze'de kurulmuş olan Kuvayı Milliye'nin başsız kalması bundan böyle, oraların korku içinde kalmasına y ol açacaktır. 6- Bura halkınca bütün Kuvayı Milliye'nin dayanağı olarak bilinen Yahya'nın böylece öldürülmesi kamuoyunu gerçekten karıştırmıştır. 7- Yahya'nın öldürülmesi, hükümetin Kuvayı Milli ye 'ye karşı bundan sonra alacağı saldırgan duruma kanıt sa yılmaktadır. 8- Bu davranış üzerine, yabancılar da, hiç kuşku yok, Kuvayı Milliye'nin hükümet gözünde bir değeri olmadığı ve yok edilebileceği kanısına varacaklardır. Bu bakımdan gerekli önlem alınmalıdır. Sonu var. (Milletvekili Sırrı). Birinci Tümen Komutanı Vekili Fevzi Yirminci Kolordu Komutanlığı'na 1 - 68 sayılı şifreye ektir: Öncesi, geçen telimizde. Du rum karışıklıktan kurtarılmaz ve Gebze kuvvetlerinin he men güvenilir bir kişiye verilmesi yoluna gidilmezse, Üs1 14
SÖYLEV
küdar sancağı ile birlikte bütün İzmit sancağında bir tek ki şinin bile Kuvayı Milliye'yi tutmayacağı kesin olarak bi linmelidir. 2- Jandarma Alay Komutanı Hikmet Bey'in, bir daki ka bile beklenmeden kaldırılması çok gereklidir. 3- İzmit sancağında Kuvayı Milliye'nin varlık göste rebilmesi, ordu hizmetinde bulunan Yarbay Fevzi Bey'in, jandarma komutanı olmasına bağlıdır. Başka çıkar yol yok tur. Bunu önemle bilginize sunuyorum. (Milletvikili Sırrı). Birinci Tümen Komutanı Vekili Fevzi Yirminci Kolordu Komutanlığı'na 1 - 79 sayılı şifreye ektir: Kuvayı Milliye'nin Anadolu'ca horlanmakta olduğu yolunda çıkan söylentiler, son acı olay üzerine karşıcılları daha çok yüreklendirdiğinden, eski erkin ve canlılığın yit mediğini gösterecek eylemli bir önlem alınması çok gerek lidir. 2- Ali Fuat Paşa Hazretleri'nin buraya buyurmalarını gerekli görmekteyim. 3- İzmit sancağına önem verilmesini ve önem verildi ğini gösterecek eylemli önlemler alınması gerektiğini bir daha bildirmeyi zorunluk duyuyorum. (Milletvekili Sırrı). Birinci Tümen Komutanı Vekili Fevzi O günlerde İstanbul'da bulunan Rauf Bey de şu mek tubu gönderdi: 1 15
SÖYLEV
Istanbul, 1 9 2 1 920 Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne .
.
Yahya Kaptan'ın teslim olduktan sonra öldürüldüğü, buraca da anlaşılmıştır. Muhafızlığa başvurulmuş, otopsi de yapılmıştır. Yasa lar gereğince kovuşturma yapmayı hükümet eline almıştır . efendim. Saygılarımızı sunarız. Hüseyin Rauf Baylar, Yahya Kaptan'ın öldürüldüğüne kuşku kalmamıştı. Bu gerçek bilindikten son biri ra, öldürtmüş olan hükümetin, yasal kovuştur maya girişmiş bulunması, cinayeti işleyenlerin meydana çıkmayacağına kanıt değil miydi? Ama baylar, zaman, her şeyin, her gerçeğin, tarihin özdenlikli kucağında incelen mesini sağlayacaktır. Saygıdeğer bayiar, hükümeti ve İstanbul'daki örgütü müzün başkanlarını, böyle çirkin bir cinayetin işlenmesine aracı olmaya sürükleyen nedenlerin ve etmenlerin incelen mesiyle gerçekten ders alınmaya değer sonuçlar çıkacağı na inandığım içindir ki, dıştan bakılınca önemsiz gibi gö rülebilecek olan bir olayı kanıtlara ve belgelere dayanarak açıkladım. Bu açıklamamla ulusun gözü önünde aydınlık bir inceleme ortamı doğmasına yardım edebildimse vicdan ödevlerimden birini yapmış olduğuma inanacak ve gönül rahatlığına ereceğim. Baylar, bu olayı incelerken iki noktayı göz önünde tut mak yararlı olur. O noktalardan: Vicdan
ödevlerimden
1 16
SÖYLEV
Birincisi: Sait Molla'nın üyesi bulunduğu gizli örgüt ile Gebze ve Kartal dolaylarında, hepsi bu örgütten olan ki şilerin ve çetelerin rollerini ve bu rolleri bizim adamları mız ve örgütümüz yapmış gibi göstererek yurtsever geçi nen kişileri aldatıp kandırmada gösterilen ustalık ve başa rı. İkincisi: İstanbul örgütümüzün başkanları, bize, Heye ti Temsiliye 'ye bağlı ve onun yönerge ve bildirimlerine uy gun iş görmekle yükümlü bulunuyorlardı. Ve ancak bu yü kümlülüğü açık yürekle yaparak genel amaç yönünde tam uygunlukla yürümenin en büyük olasılık olabileceğini ka bul eylemeleri gerekirdi. Oysa bu kişiler, kendi akıl ve tu tumlarını, Heyeti Temsiliye'nin uyarmaları karşısında yük sek görmekten vazgeçememişler ve bağımsız olarak çalış malarına engel olunmasını onur işi yaparak sinirlenmişler ve bu yanlış duygunun etkisi altında, aldatılmaya kadar varmışlardır. (belge: 2 1 2). Şimdi baylar, vicdanı ve acıma duygusu olanları ger çekten yaralayan bir teli daha, acılı gözleriniz önüne sere rek bu konu üzerindeki sözlerime son vereceğim: 4960
İstanbul, 1 4. 1 . 1 920
Ankara'da Kuvayı Milliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Eşim Yahya Kaptan, sadece sizinle olan ilişkisi dola yısıyla, yasal bir suçu olmaksızın ve teslim olduğu halde, 1 17
SÖYLEV
Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail ve Üsteğmen Abdurrah man Efendiler eliyle alçakçasına şehit edildi. Bütün Tav şancıl halkı olayın tanığıdır. Hak aramak için Adliye ve Da hiliye nazırlıklarına başvuruldu. İki tane yetimle acıklı bir durumda bulunuyoruz. Bu konuda yüksek girişim ve yar dımlarınızı bekliyoruz. Buyruk sizindir. Karagümrük'te Keçeciler'de Karabaş Mahallesi'nde 1 9 sayılı evde oturan Yahya Kaptan'ın eşi Şevket Hanım Baylar, Yahya Kaptan sorununa 20 Ka sım 1 9 1 9 günündeki olaylar dolayısıyla dosonbahannda kuntluk. Genel olaydan yer ve zaman bakıkarşılaştığımız başka bazı mından çokça uzaklaşarak Yahya Kaptan olaolaylar yının açıklanmasını bütünlemek zorunda kaldık. Şimdi izin verirseniz yeniden, bıraktığımız yere döne rek olayları izleyelim. Ankara-Eskişehir demiryolunun işletilmesine İtilaf Devletlerince engel olunmuştu. Bu yolun işletilmesi için, İtilafDevletleri temsilcilerine sert bir protesto notası veril mesi, 2 1 Ekim 1 9 1 9'da Ankara Merkez Kurulu'na bildiril di. Adana örgütü kurucularının, Niğde'ye ya da Kayse ri'ye gelerek, bizimle görüştükten sonra çalışmalarını sür dürmeleri sağlandı. Aydın cephelerinde durum her gün güçleşmekte ve ağır laşmakta olduğundan, Salih Paşa ile Amasya'da kararlaştır1919
1 18
SÖYLEV
<lığımız üzere, Donanma Cemiyeti'nin dört yüz bin lirasının bu cephelere verilmesini Harbiye Nazırına yazdık. Bu cep helerde savaşanlara silah ve cephane verilmesini; cephenin makineli tüfek ve topçu birlikleriyle desteklenmesini, Kon ya'daki On İkinci Kolordu Komutanı'ndan rica ettik. Baylar, Fransızlar, Bandırma-Soma demiryolunu söz de denetlemek için Bandırma'ya bir birlik çıkarmışlardı. Güvenliği çok iyi olan Bandırma'ya asker çıkarmaya hak ları olmadığı apaçıktı. Bu noktaya, 24 Kasım 1 9 1 9'da On Dördüncü Kolordu ve Elli Altıncı Tümen Komutanlarının dikkatlerini çektik. Yabancı subaylar, Aydın cephelerinde dolaşarak pro paganda yapıyorlar ve durumu anlıyorlardı. Bu gibi subay ların cephedeki birliklerle ilişki kurmalarına meydan veril memesini ve resmi olarak hükümete başvurmalarını; eğer Kuvayı Milliye için bir söyleyecekleri olursa, merkez ku rullarımız aracılığıyla bize başvurmaları gerektiğinin ken dilerine bildirilmesini; propaganda yapanlar bulunursa, gö zaltında bölgeden çıkarılmalarını ve kesin zorunluk olur sa, cephede görüleek İtilaf askerlerine karşı da silah kulla nılmasını cepheye bildirdik. Baylar, biz, İzmir halkının da eylemli olarak seçimle re katılmasını sağlamak istiyorduk ve o yolda çeşitli araç larla isteğimizi duyuruyorduk. Fakat, Yunanlılar, elbette buna engel oluyorlardı. 29 Kasım 1 9 1 9 günü, bu davranışı Itilaf Devletleri temsilcileri ile tarafsız elçilikler katında protesto ettik ve bunu o sırada İzmir Telgraf ve Posta Başmüdürü bulunan Ethem Bey'e yazarak İzmir halkına da duyurmak istedik. 1 19
SÖYLEV
Baylar, belki birçoklarınızın hatırındadır. Adana işgal de iken orada Ferda adında, Kuvayı Milliye'ye karşı bir ya bancı gazetesi yayımlanıyordu. Bu gazete, yalnızca Ana dolu halkını aldatmak ve yanlış yola sürüklemek amacıyla çıkıyordu ve sütunları bizi kötüleyen uydurma sütunlarla dolu idi. Elbette bu gazetenin Anadolu'nun içerlerine so kulmasını yasak ettik. Fakat, bu gazetenin yurtta okunmasını elbette yararlı bulan, Ali Rıza Paşa Hükümeti'nin Dahiliye Nazırı olan ve temiz olduğuna Cemal Paşa'nın birçok kez tanıklık ettiği Damat Şerif Paşa, Ferda gazetesinin, bu ağı saçan paçavra nın yurda serbestçe sokulmasına engel olunmaması için buyruklar vermişti. Bundan dolayı, ŞerifPaşa'nın arkada şı Cemal Paşa'nın, 3 Aralık 1 9 1 9 'da dikkatini çekmeyi gerekli bulduk.
1 20