BLOGGER MAGAZIN
Aylık Blog Magazin Derg isi
Kasım 2012 - Sayı 1
Ahududusu’nun dedikodusunu yaptık! Bloglar Mahallesi Muhtarı Blogger Magazin’e konuştu.
Blog’lar da yapılmaması gerekenler!
14 yaşında Moda Blogger’ı !
BLOGGER MAGAZİN Blogger’lar için hazırlanmış ücretsiz e-dergi. Sahibi; Melodram melodram-blog.blogspot.com Tasarım & İçerik; Melodram Herkese Merhaba!
Konuk Blog Yazarları Ayşenur Çiçek Erdi Karadeniz BİZİM BLOGLAR MAHALLESİ MUHTARI DygN DESİGN
Sayfalarını tık-tıkladığınız bu e-dergi görünümlü, aslında dergilikten pek te nasibini alamamış, sayfalar topluluğu; ‘‘Blogger Magazin!’’ adı altında hizmetinize sunulmuş bulunmaktadır.
Peki bu Blogger Magazin nedir? İnsanların ‘‘gerçek!’’ hayatına müdahale etmeden, paylaşmak istemedikleri şeyleri açık etmeden oynanan masum bir Blog Magazinciliği oyunudur. Yani mesela; ‘‘Şok şok şok ünlü moda blogger’ı X’in blogunda kombinlediği kıyafetlerin, arkadaşlarından ödünç aldığı ortaya çıktı!’’ gibi bir haber burada göremezsiniz. Fitne fücurluğa ( ilk kez kullandım bu kelimeyi de bak! ) geldiyseniz, üzgünüm bu dergi size ‘‘Bu ne be!’’ dedirtip, geri basmanıza sebep olacaktır. Açmaz yani sizi. Ama insanları aşağılamadan, özel hayatına müdahele etmeden, gerçekte kim olduğunu bilmeden sadece ve sadece Blogger kimliği ile tanımak istiyorsanız; ‘‘Hoşgeldin canım, gel sarılalım, eee annengiller nasıl, dayıngiller nasıl, iyiler inşşallah!’’ Bu derginin tasarım işinden içeriğine kadar her şey benim parmaklarımın ucundan geçiyor. Ve elimi vicdanıma koyarak söyleyebilirim ki, kendi kırılacağım, üzüleceğim hiç bir şeye başkalarını alet etmem. Ben istiyorum ki; ‘‘Blogger’lar olarak birlik olalım.’’ ‘‘Eğlenelim.’’ Bu dergide tüm blogger’lara yer var. ‘‘Melodram, şöyle bir şey düşündüm!’’ dersen, onu birlikte hareket eder hayata geçiririz. Bir yazı yazdın ve onu yayınlatmak istiyorsan, bana gönderirsin ben onu süsler püsler yayınlarım. Derdin var ama blogger kimliğini bile açıklamak istemiyorsan, yazarsın derdine çare bulmaya çalışırız. ‘‘Kimse, çıkarı olmadan böyle bir şeye kalkışmaz!’’ tadında bir blog yazısı okumuştum... İnsan emek verdiği bir işin karşılığını bekler belki de, ama şu konu da size garanti verebilirim ki, hiç bir Blogger’dan bir çıkar beklentim yok. Benim ileride çalışacağım meslek belki de bu yönde olacak ve, ben derste bile öğrenmediğim şeyleri bu dergiyi tasarlarken ‘‘Nasıl daha güzel olur?’’ sorusunun cevabını ararken öğrendim. Benim bundan daha büyük bir kazancım zaten olamaz. Umarım benieğlendirdiği gibi sizi de eğlendirip, bana bir şeyler öğrettiği gibi size de bir şeyler öğretir bu dergi. Dergi’de ismi geçen, ismi geçmediği halde, bir karıştırıp çıkan herkese şimdiden çok çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Bu arada sanırım en büyük teşekkürü hak edenlerden biri de ‘‘birinceses. blogspot.com adlı blogun sahibi ‘‘Birinceses.’’ Saatlerce bana vaktini ayırıp, benimle fikirlerini paylaştı ve özgüven patlaması yaşadım! Kafamda çok fazla soru vardı, ama hepsi uçup gitti. Üşenmeyip buraya kadar okudun mu? Can’sın can! Melodram
Blogger Magazin icin ne söylediler? Pire Kızı
Su Durulmaz
Blogger magazin harika bir fikir. Böylelikle cok takip edilen
Yeni bloglar keşfetmem için çok güzel bir fırsat. Umarım her seferinde başka başka kişiler çıkar. Hayran kaldım, magazin haberlerinin daha sık yayınlanmasını ısrarla istiyorum.
Melodram sayesinde daha yeni yeni yazmaya baslamis olan arkadaslara ulasmanin güzel bir yolu. Icinde magazin gecen hersey halkimizin nasil iglisini cekiyorsa, Blogger Magazinde bloggerlerin ilgisini cekecekti.
http://pireliperikizininblogu.blogspot.com/
http://sudurulmaz.blogspot.com/
Erdi Karadeniz Ben bu tarz blog etkinliklerini seviyorum. Daha yeni bloggerlar tanıyoruz, sosyal bir faaliyet oluyor. O yüzden inşallah devamı da gelir. http://erdikaradeniz.blogspot.com/
İç Ses Eskisi kadar nete girmesem de Blogger Magazin’i kaçırmıyorum hiç. http://birkitapseveringunlugu.blogspot.com/
LoveMeorLeaveMe çoktandır uzak kaldım yeni görüyorum ben bu olayı. resmen bloggerların ipliği pazara çıkmış haberim yok :)) harika olmuş.. http://loveorleavebruno.blogspot.com/
Kuru Kuleta Blogger magazin i düşünen Melocum, çok güzel bir işte yer alıyor bence ve öncülük ediyor,tasarımı ve yazıları ile capcanlı bir e magazin dergisi olacak, ayrıca eminim ki blogger arkadaşların paylaşmak istedikleri her ilginç konu magazin dergisinde anlatılacaktır, buradan blogger arkadaşların ne zaman ne yaptıkları, hayatlarındaki büyük değişikliklerinde konu alması ile aslında bloggerların birleşmesini sağlayan, blog arkadaşlığını kuvvetlendiren cıvıl cıvıl bir dergi olcağına eminim. Ellerine sağlık Melodram. http://cimkadin.blogspot.com/
MİA WALLACE Blogger magazin tam anlamiyla eglenceli ve blogger’i canlandiran..
http://trainspottingmia.blogspot.com/
MAGAZIN TURU
Errkegim! Üç yıl önce açtığı blogla ve moda bloggerları hakkında ki analizleriyle gündemden düşmeyen ‘‘Birinceses’’ ilginç bir şekilde ‘‘Kız’’ zannediliyor. Blogunu açtığı günden bu yana, bu durumla sürekli olarak karşı karşıya kalan Birinceses’in; bloguna koyduğu cinsiyet simgesi bile bu durumu çözüme kavuşturmaya yetmedi. Erkek... Üstelik; bir mimin de onu en çok heyecanlandıran şeye şöyle bir cevap vermiş. ‘‘Hoşlandığım bi kızla konuşmaya çalışmak :) ( Beynim çalışmıyo o sırada )’’ Bildiğimiz erkek yani... Ayrıca yine aynı mim de; Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz? diye bir soru var ki ‘‘ALİ AĞAOĞLU!’’ diye cevap vermiş. Baya baya bildiğimiz erkek yani... Sizin de gördüğünüz gibi, ‘‘Bir İnce Ses!’’ erkek, ama sürekli kız zannedilmesinin nedenini biz henüz bulamadık. Bulan varsa söylesin! :)
Bahsi Geçen Blogger; http://birinceses.blogspot.com/
Hiç bir kadının götü kısa sac kestirmeye yemiyor! Haziran ayında cevapladığı bir Mim’de metroda gördüğü kısa turuncu saçlı kızı anlatan Odunluzıkkım, bilgisayar başında kendinden geçerek parmaklarına hakim olamadı muhtemelen. Hayır, sen ‘‘gizli’’ bir blogger değilsin, yarın bir gün bir sevgilin olur, kız; arkadaşlarına dönüp; ‘‘Benim sevgilimin blogu var okuyalımm mıaaa?’’ der, açar okurlar ve booom! Ondan sonra bir sinirle kafasını sıfıra kazıtan kız arkadaşına, saatlerce derdini anlat... Devam edelim... Bakalım başka ne demişsin? ‘‘ o günden sonra her kısa saçlı kız gördüğümde “oha, keşke sevgilim olsa” isteği doğdu içimde. sevgiliyi geçtim, kısa saçlı bir arkadaşım olsa çok severim onu. ama gel gelelim, hiçbir hatunun götü kısa saç kestirmeye yemiyor. malum, kısa saç olursa diğer insanlara güzel görünemezler.’’ Yemiyor odunluzıkkım! Yüz müsade etmiyor, ah biz her sabah o yoluk yoluk saçlarımızla uğraşmak yerine, kısacık kestirip rahatlamayı istemez miyiz?
Bahsi Geçen Blogger; http://odunluzikkim.blogspot.com/
Ayın En Yeni Blogger’ı ‘‘BUSE Ş.’’
Güven Turan; ‘‘Bu önemli olay tüm yurtta ve yavru vatanda coşkuyla kutlansın. Ankara Valisi gibi yasaklamıyorum, isteyen istediği gibi kutlasın. Sokaklara taşmaksa serbest. 1 yıl içinde yazılarımı okuyan, değerli yorumlarını eksik etmeyen ve bana destek olan herkese sonsuz teşekkürler.’’ dedi, ben de kutlamalara geç te olsa buradan katılmak istedim! Peki 1 yılını yeni dolduran Güven Turan’ın blogunu inceleyelim biraz. 1 yılda neler olmuş?
İşte bu soruyu kendine sorduğu günden beri yazıyor. Blogger magazin olarakta yazmaya devam etmesini istiyoruz.
Bahsi Geçen Blogger; http://herseybirarada.blogspot. com/ ZLARINA RSI I Di H
K T KA
- 791 kayıtlı üyeye ulaşmış. -Toplamda 302 tane yazısı bulunmakta. -Blogunun facebook sayfasını 150 kişi beğenmiş. - Bumerang ödüllerine adaylığını koymuş.
Ekim’de ayında açmış olduğu blogu ile Blogger dünyasına adım atan Buse, aslında blogunu Giveawayler için açmış. Sonra kendi kendine demiş ki ‘‘Neden yazmayayım?’’
EM EK
‘‘Ben ölmeden!’’ 1 yaşında!
Geri kalan blog hayatında kendisine başarılar dileriz.
Bahsi Geçen Blogger; http://www.benolmeden.com/
BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ!! http://ojesandigi.blogspot.com adresinden ve diğer blog adresinden (ç)aldığı resimleri, kendi çekmiş gibi lanse eden bir blogger. İşin dozunu kaçırarak, bir de Oje Sandığından (ç)aldığı fotoğraf ile çekiliş düzenlemeye kalktı! Yüzsüzlüğün böylesi!
Blogger’a hangi kelimeler ile merhaba dediler T Türlü uğraşlar sonucunda, blog açılır. Yeni kayıt sekmesi tıklanır ve ilk blog yazısı klavyeden internetin büyülü dünyasına akmaya başlar... Samimidir, bazen kendimizden başka kimsenin haberdar olmadığı blog linkimizin altından ‘‘arkadaşlar’’ gibi cümleler kurarız, komik gelir önce, ama olur da biri okur ümidiyle yazmaya başlarız... İşte tam da böyle bir blog hikayesi başlar. Bakalım o çok sevdiğimiz Blogger’ların hikayesi nasıl başlamış?
MIA WALLACE ( BEN GELDIM!) ‘‘ Heyyy.. Hep böyle filmlerde falan görür özenirdim blog sayfalarına. Özellikle Maximum Ride kitabında Fang’in blogu vardı niye benim yok dedim. Ha bide Uma Thurman’ın Motherhood filminde vardı annelik hakkında durmadan bloguna bişeyler yazıyordu böyle güzeldi iyiydi. Bende bi blog açtım ama sanırım beni kimse takip etmicek.. Olsun kendi kendime yazar dururum öyle. Bide hobi olarak yaptığım pastaların tariflerini resimlerini falan paylaşmak istiyorum ama böyle kimse beni takip etmezken kendi kendime tarif yazmam daha saçma olur o yüzden bir kaç arkadaşım olsun öyle paylaşırım:) bide çok önemliymiş gibi paylaşırım diyorum.Olmayan arkadaşlarım merak ediyor ya sanki ha ha ha.’
BİR İNCE SES ( Haaa deyince de başlık olmaz kii....) Sevgili Blog severler diyerek şöyle klasik konuşma girişlerine benzer bi giriş yapayım.... Uzun zamandır o blog senin bu blog benim gezer dururken dedim kii yahuuuuu çocuk sen neden yazmıyosun ? İnsanın yazmaya ihtiyacı oluyo bazen yaz sende ferahla bi içini dök bi bişiler yap yaniii... Blog severler diyerek söze başlasam da biliyorum kii uzun bi süre belki de çok uzunn bi süre belki de sonsuza kadar bu blogun bi izleyicisi olmayacak.... Kendi kendime yazar dururum artık her gün girer okurum. Haa belki okuyanlar olur şimdiden kusuruma bakmasınlar yazım,imla,noktalama bazı zamanlarda anlatım bozukluğu yazılarım da olabilir... Yok yok eminim olacaktır hatta bu satıra gelene kadar bile olmuş olabilir... Ben baştan özür dileyeyim de sonra vay efendim “terbiyesize bak hem kamu ya açık alanda yazı yazıyo hemde ne noktanın yeri belli ne virgülün bak bak bak o cümle öyle mi yazılır “ şeklinde yorumlara maruz kalmayayım...
YERLİ POLYANNA ( Ve Bana Derler Yerli Polyanna :)) Nerden başlasam neler anlatsam bilemiyorum. bi yerden başlayacağız artık neyse. sanırım kendimi tanıtmak istiyorum. ailesi ve çevresi tarafından sevilen fakat kendi yaptıklarını sürekli sorgulayan biriyim. sürekli düşüncede çatışmalar yaşıyorum. genelde kendimle çelişiyorum. herkes beni sevecen, güler yüzlü, herşeye pozitif bakan biri olarak tanımlasa da ben genelde kendimi öyle görmüyorum. arkadaşlar arasında sohbet ederken bile uzağa dalar gider farklı şeyler düşünürüm. sonra hı!? derim. bu sefer alırlar beni makaraya. bazen şikayetçi olsam da bu durumdan alışkanlık yaptı bende. sonradan anlama değil yani benimkisi dikkatli dinlememe. aslında o kadar da dikkat dağınıklığım yok benim. etrafımdakileri sürekli mutlu etme çabası içerisinde olduğum için “Polyanna” diyorlar bana. her gafım olay oluyor genelde. espriler bu yüzden hep benim üzerimden yapılıyor. çok güzel bir arkadaş ortamına sahip olsam da bazen yine de yalnız hissedebiliyorum kendimi. hatta bazen kendimi bir türlü ifade edemiyorum. halbuki çok kitap okurum ama heycanlandığımda, güldüğümde falan zorlanıyorum ifade etmekte. bu yüzden en iyi ifade biçimi olan yazmayı çok seviyorum. ha birde “Hayalperest” olarak nitelendirirler beni. ama öyle. o kadar çok hayalim varki... işte en büyük hayallerimden biri de polisiye roman yazmak. hayal gücü çok iyi olanlardan olmasam da hayal etmeyi seviyorum. polisiye roman yazmamın sebebi ise okumayı sevdiğimdendir. en çok ahmet ümit’i ve jean christophe grange’i severek okuyorum. renkli bir kişiliğim var benim. herşeyi seviyorum çünkü. herşeyden tat alamasını biliyorum.
MİLENA (Başlangıç...) Garip..burada olmak,kaybettiğim benin 3 yıl sonra ilk kez yalnız ilk kez cesaret ederek bir şeyler yapması beni bile şaşırttı..her şey çok sevdiğim o muhteşem blogları keşfetmemle başladı(şu an çok acemiyim ilerde vereceğim isimlerini elbet)onları takip etmek,her gün acaba bugün yazdılar mı diye düşünmek bile renksiz hayatımı şenlendirdi biraz..bir tanıdık sen de yap insan rahatlıyor dedi ama beni kim okur kim bişeyler paylaşır ki diye düşündüm..baktım ki yazıyla sözle duman işaretiyle ne bileyim hiç farketmez açılmazsam eğer patlayacağım sonunda ve böyle başladı bu yolculuk..ne çok şey var aslında yazacak bir taraftan ne yazacağım ki derken bir taraftan baktım ki çok farklı olacak benim blogum..çünkü genelde bloglarda gördüğümüz gibi bugün şuraya gittim,şu barda dansettim,şu adama aşık oldum filan gibi heyecanlı bir durumum yok..Eskiden vardı çok çok canlı bir hayat bir sürü arkadaş,eve giremeyen ben,bitmeyen telefon konuşmalarım.. 3 yıl önce bende sizin gibi işi olan,işe giden,hemde o işi çok seven,akşamları hep yapılacak bi şeyleri olan biriydim..bir günde her şey değişti..o gün ateşle acil servise gittim o gecenin sabahı hastaneye yattım hala anlamamıştım ne olduğunu tek bildiğim çektiğim acıydı..sonra anladım ki ölüyorum.. ne gariptir o olay allah yaşatmasın ama yaşamayan ne bilsin..tüm akrabaların bir anda başında biter neredeyseler gelirler son kez görmek için belki vedalaşmak için..sen de salakça bir sevinç duyarsın onları gördüğün için kendini hiç yalnız hissetmezsin oysa onlar evdeki çocuklarını düşünüyorlardır, bırakıp geldikleri sevgililerini ,akşama ne yiyeceklerini..üzülseler bile hayat sürüyordur sürmelidir de biten tek sizinkidir.
UYUŞUK HAYALPEREST ( İlk BİR MEGOLAMAN KIZ (Selam) derler ya hep duyarız; Dertlerini yazmak, içini Merhaba, İlk Işık, İlk Hani dökmek için bir blog açtı. Çok okundu, kitap yazdı, ünlü oldu, hayatı değişti falan. Heh işte onlar gibi Hayal) Satırlarıma ilklerle başladım. Ki ilkleri unutmak kolay değildir derler. Gecenin bu saatinde benim için ilk ve eminim ki özel olacak bu bloğa başladım. Sonum hayır, bahtım açık olsun. Işığım hiç sönmesin, hayallerim hiç tükenmesin. (Amin... ) Gerisi gelecek... Şimdilik noktayı koyalım.
HAYAL MEYAL ( İlk yazı..) Başlıyorum; Yeni başlangıçlara alışmamış bi insan olarak; yapabildiğim tek şeyi yapıyorum; yazıyorum.. Belki okunabilmenin verdiği tada varabilmek için; belki de öylesine... Neyi neden yaptığımı bilmeyecek kadar doluyum gibi.. Giriş yazısı yazmayı pek beceremediğim doğru; fakat gelişmeyi en kısa zamanda göstereceğime eminim; idare edin artık..
GECE YÜRÜYÜŞÜ ( Değişken Ruh Halleri ) Güzel bir giriş yapmak isterdim aslında. Ama kimin umrunda. Nasıl olsa benden başka kimse okumayacak :). Açıkcası sorun değil. Duygu ve düşüncelerimi görmemezlikten gelenlerin gözlerine sokarım. Huyum bu. Eğer ki birisi için değerliysem çeksin beni. ( Anneme acıyorum bu konuda) Neyse. Başlığa uygun olsun istiyorum bu yazı. Bugünün temel konusu bu benim için. Önce berbah bir ruh hali içerisinde uyandım. Yapmak zorunda olduğum işlerle uğraştım. Sonra bir kaç kişiyle konuşup güldüm eğlendim. Sonra yine bir tuhafım. Sonra sonra ..... Bu kadar iç dökme yeter. Burası benim mekanım zaten. Ne istersem onu yaparım değil mi? Evet.
olayım istiyorum. Bir de sizi biraz eğlendirmek. Bende yalan yok, neyse o. Onlardan tek farkım 14 yaşında, eee şey 14’ten gün almış olmam. Biraz kendimden bahsetmesem olmaz. Adı üstünde ‘Bir Megolaman’. 8. sınıf öğrencisiyim. Çok küçük değilim ya, yok canım değilim. Her neyse benim hedefim İstanbul’da bir lise. Neden mi? Çeşitli sebeplerden ötürü :) Ama gel gelelim ki 14 (13.5) yaşındaki birini ailesi İstanbul’a göndermezz. Ben de burdaki boktan liselere kalırım. Ay yine içim sıkıldı. Bu konu böyle dolanmış, çözülemeyen kulaklık gibi. Ne zaman aklıma gelse “Napçaaam ben yaa!!” diye düşünüyorum. Devam edelim, fazla kilolarıma rağmen her zaman şık giyinirim. Yani öyle olduğunu düşünüyorum. Ha bu şık giyimime cumartesi sabahları 8:30’da başlayan dersaneye giderken ki eşofman+dağınık topuz kombinim dahil değil. Gerçi o dağınık topuzu yapmayı da beceremiyorum ama neyse. Saçlarım düz olsa böyle olmaz bence. Ne kadar inkar etsem de sanırım en sevdiğim renk Pembe. Bir de blogda sevgilimi anlatmamı bekleyenlere şimdiden söyliyim. Yok öyle bişey ya, yok sevgilim. Olacak gibi de durmuyor pek. En azından bu sene içerisinde ( ühühühü :’(( ) Şaka bir yana gerçekten bir sevgilim yok. Birini seviyor musun pekii Mego? Herkes sever birini ne kadar inkar etse de. Bir ara anlatırım sevdiklerimi de. Beni yeterince tanıdıysanız, en azından kafanızda canlanmıştır bir şeyler dimi yani?? Sonra yavaş yavaş ben sizi, siz beni tanırsınız, tanışırız kaynaşırız. O resimdeki kız da bana benziyor diye koydum. Kahretsin. Kimi kandırıyorum ki?
TERSİM PİÇTİR ( Yazıyorum o zaman varım. ) Dokuz yıl önce ‘Yazıyorum o zaman varım.’ diyerek çıktığım minik hayallerime hep ara vererek devam etmenin anlamsızlığını geç farkettim.Dokuz yıldır yazıyorsam birşeyler, ben artık sadece yazabilmeliyim. Günlükleri gizlice okunmuş bir insanın güvensizliğini atıp geldim, Özgürce düşüncelerimi yazmaya... Bazen içimden geçenler.. Bazen küfretmek istediklerim.. Bazen izlediğim,bazen okuduğum.. Tepkilerim,sıkıntılarım,insanlar.. Öykülerim,hikayelerim.. Adımı,cismimi,şeklimim ve şemalimi yazmadan içimden gelenleri söylemek için sadece iki kişinin bildiği bir yola giriyorum.
Selma’s World ( İLK POSTUM, İŞTE YENİ BİR GÜN ! ) HERKESE MRB, BU BENİM İLK POSTUM :) BİŞİYLER YAZIP ÇİZMEYİ ÇOK SEVİYORUM. BAKALIM NELER BEKLİYO BENİ, HERKESE SONSUZ SEVGİLER... Bugün yeni bir gün. yine güneş doğdu ve yollara düştük. kimimiz okula , kimimiz işe (çoğunluğumuz) koşturmaya başladık. İstanbul’ un trafiği çekilmiyo artık. yollar inanılmaz kalabalık. sanırım artık bu kadar insanı taşıyamıyo İstanbul. bazen bi köye yerleşsem diyorum. yemyeşil doğa olsa, kuşlar, çiçekler, böcekler. ama maalesef şehirden temelli kaçmak imkansız. zaten bi süre sonra köy hayatı da sıkar. hem orda ne iş yapacağız. elimizden bişi de gelmez :) hem kaçıp gitmek istiyoruz, hem vazgeçemiyoruz. tam bi kısır döngü işte... şimdilik hayallere devam, belki emekli olunca kaçarız bu şehirden... kuşlar, çiçekler, böcekler bekleyin bizi :( bu bloğumdaki ilk yazım, umarım beğenirsiniz :) görüşmek üzere...
SELMA'S WORLD BLOG TANITIMI YAPIYOR Selma's World aldigi yeni bir kararla, blogunda blog tanitimlari yapacagini acikladi. Günlük hitini arttirmak, blogunun ismini daha genis kitlelere duyurmak isteyenler Selma'nin mail adresine mail gönderebilirler. selma.komec@hotmail.com BLOG; http://selmanindunyasi1982. blogspot.com/
HA N G
A IND
R K E AÇ G G YA O L B Ş İ ERDİ KARADENİZ; 1991 DOĞUMLU MELODRAM; 1990 DOĞUMLU KURU KULETA; 1987 DOĞUMLU AYŞENUR ÇİÇEK; 1998 DOĞUMLU NUR KARAATA; 1989 DOĞUMLU MİA WALLACE; 1988 DOĞUMLU GÜVEN TURAN; 1988 DOĞUMLU BİR İNCE SES; 1988 DOĞUMLU ODUNLUZIKKIM;1992 DOĞUMLU
BLOGGER DEDİKODUSU AYIN KURBANI ‘‘AHUDUDUSU!’’ http://ahududusu.blogspot.com/
1 Blogger bolca yorum, her ay seçtiğimiz bir blogger’ı diğer bloggerlara gizli saklı soruyoruz. Bakalım Ahududusu hakkında kim neler söylemis? Prezzerlatif ile uzun imrenilesi ve kıskanılası bir birliktelikleri var ama öyle yakışıyorlar ki hiç ayrılmasınlar demekten başka söz bırakmıyorlar bize. Bir kere yüzyüze görüştük,abla gibi benimsedim. Kızılgın’ın da en yakın arkadaşı diye biliyorum. ALİ ATAKAY Ahududusu, sağolsun bir yazısında bana +100 sevap point verdi. Ankarada yaşamayı becerenler için genel olarak düşünmüş ama olsun, ben kendi üzerime alınıverdim ve kaptım pointi. Benim gibi, Ankara’dan ilk görüşte nefret etmiş bir insan. Aklımda kalan tek kısmı Ankara’dan nefret ettiği ama blogunu çok sempatik ve tatlı buluyorum. Ailecek takip etmesek bile bol bol yazmasını diliyorum. ODUNLUZIKKIM; http://odunluzikkim.blogspot.com/ Ee herkes blog yazabilir, ama blogger olmak başka bir şey. Ahududusu tam bir blogger işte. Blog nasıl yazılır sorusuna örnek gösterilebilecek, keyifli ve samimi yazılarını sessizce takip ettiğim bir kaç bloggerdan bir tanesi diyebilirim. ERDİ KARADENİZ http://erdikaradeniz.blogspot.com/
Hakkında bi şeyler yazması gereken son kişiler listesinin, ilk sırasındayken kendimi bloğunun içinde buldum.. Annesi ve sevgilisine olan düşkünlüğünü (sevgiliyi mi önce yazsam bilemedim şimdi) yazılarından da anlayabileceğimiz, Ankara’ya bayılan(!), denize aşık, okunası Akdeniz Blogger’ı... BİR İNCE SES http://birinceses.blogspot.com/ Ahududusu ve dedikodu ay o benim canım. gerçek bi dosttur o. herkesi kendi gibi iyiniyetli sandığı için çok kalbi kırılmıştır. Ahududusu diyince aklıma direk dostluk geliyor. CİPS YİYEMEYEN KIZ http://cipsyiyemeyenkiz.blogspot.com/ Ahududusu yeni keşfettiğim bloggerlardan bir tanesi. Arka arkaya bir çok yazısını okuyup vayy bee dediğim okurken de sıkılmadığım bloggerlardan. Takipteyim Ahududusu yazılarının devamını bekliyorum. PİRE KIZI http://pireliperikizininblogu.blogspot.com/ Kırmızı aşkımı kıskanmadan paylaşabildiğim tek insandır o. Narsizm kanımıza işlemiş azıcık, mükemmellikten ödün vermek en zor işimiz. Şaka bir yana hani bazı insanlar vardır, sen bırak lebi, daha l demeden leblebiyi anlar. Hah işte ahududuşu da benim için odur. Benim için gerçek dosttur. Mersin buluşma noktamızdır, ben deniz tutkunu sarhos balık, o ise gökyüzüne aşık topal martı. İneriz denizin yüzüne. Yansın dünya, kimin umurunda. Zamanında blog açması için ne kadar kanına girdiğimi bir ben bilirim. Öyle ki kanına girmeye çalışırken yanılmamışım. İyi ki de açmış blogu. Asıl psikopatı olduğu iş fotoğraftır aslında. Dostun hasıdır diye demiyorum, çok da güzel çeker hani. Yer yer hevesini kıranlar olsa da ben biliyorum, eminim onun fotoğraf sergisinde şarap kadehlerini kaldıracağımız günler de gelecek. KIZILGIN http://kizilgin.blogspot.com/
Benim ‘‘Bursa Şubem!’’ demiştim kendi kendime bir kez, hislerimizin ve yaşadıklarımızın birbirine bu kadar yakın olması ona sempati beslemem için yeter de artardı bile. Her yorumumda, blogumda her yakaladığımda ona bu benzerlikten bahsettim ve şaşırtıcı ortak noktalarımızı yakaladık birlikte... İyi niyetinden hiç bir zaman şüphem olmadı, her zaman cana yakındı, ve birebir konuşmalarımızda sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi bir his yakaladım. Ve Blogger Dedikodu köşesinde de bir tane bile olumsuz yorum almadığına dayanarak söyleyebilirim ki; ‘‘Tam bir dost.’’ ‘‘Tam bir Blogger o...’ MELODRAM Ebe’nin örekesi Nicki ile dikkatleri çeken Ahududusu =) Canım benim naber iyimisin?Bazen eğlenceli bazen hüzünlü kişisel blogu ile benim gönlümde yer etmiştir. izleyenler izlemeyenlere anlatsın. PARİS İN ME http://paris-in-me.blogspot.com/
ONLİNE ALIŞVERİŞİN BAŞKA BİR YÜZÜ; ‘‘BUTİK BLOGLAR’’ Online alışveriş yapmayı sevenlerin, mutlaka uğramaları gereken yerlerin başında gelen ‘‘Butik Blog’lar.’’ sadece bilgisayarınız başında alışveriş yapma kolaylığı sağlamıyor. 0’dan 2. ele kadar bir çok ürün çeşitliliğinin yanı sıra, marka ürünlere bile uygun fiyatlara sahip olmanız için bulunulmaz nimet... Ama malesef bir çoğu hak ettiği ilgiyi görmüyor. O zaman blogger ekonomisi canlansın! Bu sayfada, seçtiğim parçalar, ürün fiyatları, Blog’ların linkleri sizlerle!
BLOG; EBRU’NUN GARAJ SATIŞI NO; 26 ÜCRET; 5 TL LİNK; http://bugunnesatsam.blogspot.com/
BLOG; DOLAP PERİSİ SATIYOR ÜCRET; 7 TL LİNK; http://dpperisi-dolapperisi.blogspot. com/
BLOG; chucha boutique!* ÜCRET; 7 TL LİNK; http://dukkan2010.blogspot.com/ MARKA; TOPSHOP
BLOG; POSH BUTİK NO; 264 LİNK; http://poshbutik.blogspot.com/ ÜCRET; 30 TL
BLOG; MUTLU ALIŞVERİŞ ÜCRET; 15 TL LİNK; http://mutlualisveris.blogspot.com/
BLOG; ALIŞVERİŞ FİKRİ ÜCRET; 18 TL LİNK; http://alisverisfikri.blogspot.com/
BLOG; ALIŞVERİŞ FİKRİ ÜCRET; 20 TL LİNK; http://alisverisfikri.blogspot.com/
BLOG! ‘‘ Asla
Yapmamanız Gerekeler & Kesinlikle Yapmanız Gerekenler
‘‘
Blog! Evet sayın okuyucu! Son zamanlarda bloglar epey revaçta. Artık çoğu insan düzenli olarak yazmasa da en azından bir denemek, merakını gidermek için muhakkak bir blog hesabı açıp, bu dünyaya şöyle bir bakıyor. Yeni blog açanlar, açmayı düşünenler için birkaç kelam etmek istedim bende. Öncelikle şu kesinlikle bilinmeli ki -bence- blog yazarı olmak için mükemmel bir yazma yeteneğine ihtiyacınız yok. Çünkü blog yazmanın amacı edebi eserler ortaya koymaktan ziyade, birincil olarak yazarak rahatlamaktır. O yüzden ‘ne yazcam ben yaa’ çekincelerinizi bir kenara bırakıp, blog dünyasında yer almanın tadına ortak olabilirsiniz. Ee herkes blog yazabilir o zaman! Samimiyet, ciddiyet, özgünlük gibi konulara önem veren herkes pek tabi blog yazarı olabilir. Şimdi diyelim ki sizde blog yazmanın tadına vardınız. Artık çiçeği burnunda bir bloggersınız. O halde sizin için birkaç naçizane önerim olsun hadi…
Asla Yapmamanız Gerekenler & Kesinlikle Yapmanız Gerekenler; - Efendim öncelikle asla çalmayın! Özgün yazılar yazın. Başkalarının yazdığı cümleleri kopyalayıp, yapıştırarak, emeklerini çalarak değil blogger; hiçbir şey olamazsınız. Tam bu nokta da o emek hırsızlarına ithafen ‘bayım siz bir sebze bile olamazsınız; çünkü enginarın bile bir kalbi var’ repliğiyle çirkefleşesim gelmedi değil ama yok yapmıyorum öyle bir şey… - Sonralıklla… Kendiniz için yazın. “Aman ziyaretçim artsın, ‘friend connect’ kutumda 3-4 rakamlı izleyici sayıları göreyim” diye yazmayın. Siz içinizden geleni en doğal haliyle yazın, sizi takip edecek insan eder zaten. Ama yazıyorsanız okunmakta isteyeceksiniz pek tabi, yeni girdiğiniz bu dünyada, kendinizi diğer bloggerlara duyurmanız da gerekecek; bu nasıl olacak? İşte bu noktada şunu unutmayın ne kadar çok blog okursanız, o kadar çok okunursunuz. Çok okunmanızı iyi yazmanızın sağlaması pek nadirdir. Bin izleyicinizin olması, o bin izleyicinin sizi canla başla takip ettiği, okuduğu anlamına gelmediği gibi, sizin şahane bir yazar olduğunuz anlamına da gelmez. İzleyici sayısına takılmayın.
- Mümkün olduğunca sade, göz yormayan, kullanışlı temalar yapmaya çalışın. Ben hala çalışıyorum mesela… Ve kesinlikle bloga girdiğinizde otomatik çalmaya başlayan müzik kutularından uzak durun. O an bloğunuza girecek kişinin yerine kendinizi koyun ve bunu sakın yapmayın. - Yazılarınıza ekleyeceğiniz görseller yazıyı daha okunur hale getirir. O yüzden muhakkak yazılarınıza görsel ekleyerek, içeriği zenginleştirin. - Diğer bloggerlarla iletişim halinde olmaya çalışın. Düzenlenen etkinliklere katılın, katılmasanız da destekleyici bir yorum falan yapın. Blogu ve blog ortamını ciddiye alın. Çünkü doğru kullanıldığında çok güzel arkadaşlıklar edinebileceğiniz sosyal bir ortam burası. Eğer ciddiye alır, yazı ve yorumlarınız da samimi olursanız; blogger kimliği dışında hiç tanımadığınız biriyle gecenin bir vakti dertleşirken bulabilirsiniz kendinizi. Ya da birinin neşesiyle sevinip, hüznünü paylaşırken… Bir maille başlayan muhabbetin, bir kafede kahve içerek devam edebileceğine yaşayarak tecrübe edebilirsiniz mesela. Ne diyordum ben? Heh! Blogger Magazin e-dergi oldu, pek de iyi oldu. Müdavim olunası diyorum! erdikaradeniz bi’blogger
14 YAŞINDA MODA BLOGGER’I AYŞENUR ÇİÇEK ANLATTI;
‘
‘Nasıl Blogger oldum?’’ B
Benimki 12 yaşımdayken aldığım bir gençkız dergisiyle başladı.Orda ünlü moda bloglarını öneriyordu.Göz gezdirmiş ve ‘’blog’’ kavramını ilk o zaman keşfetmiştim.Ve her şey o dergiyle başladı.’’Dırırırım’’ Aslında o zamanlar içimde hep böyle bir istek vardı fakat nasıl yapacağımı bilmiyordum.Moda kavramını yeni yeni kavradığım zamanlar,aldığım genç kız dergilerinde gördüğüm moda köşelerine bakıp ‘’Aynısını bende yaparım , çok kolay kiiii’’ ya da ‘’Bunları bende yaparım her ay araştırırım’’ dememle bu işi yapmak istediğimi anladım.Maddi bir kavramdan çok zevk için insanları bilgilendirmek için bu işi yapmak istedim.Ve dediğim gibi o dergide keşfettiğim bu blog kavramı bana yardımcı oldu.Yalnış hatırlamıyorsam gördüğüm ilk blog ‘’Off Ne Giysem?’’ di.Bu işi yapmak istememden çok birazda özendim diyebilirim.O zamanlar tabii çok kötü yazılarım vardı/durakladığım dönemler oldu.Hatta aylarca izleyici gelmediği dönemler oldu.Üzüldüm,kırıldım hatta bir daha bloga girmek istemedim.Ama yinede bırakmadım. Yazdım.Yaşımdan dolayı bir çok iltifat aldım.İnsanlardan bir çok şaşırmaklı (o neyse artık :D ) mesajları geldi ‘’ayy 14 yaşındasın ve böyle bir blogun var tebrikler canııım’’ gibi.Bu beni bağladı,devam etmemi sağladı.Hatta şu an benim yaşımda bloga başlamak isteyenlerden mesajlar alıyorum,yardım ediyorum.Bazı insanların aksine gereksiz bir işten çok bir iş gibi görüyorum. Şu an 2 yıllık blogger’ım (aslında bunu kendime daha uygun göremiyorum fakat ne diyeceğimi bilemedim :D ) Çünkü blogumun bana kattığı bir çok şey oldu.Öncelikle yazı yazma yeteneğimi geliştirdi. Moda konusunda bloga araştırmalar yaptığım için görsel görüşüm gelişti.Kombin yapma renkleri belirleme gibi konularda geliştim.Bir konu üzerine makale yazmayı bile çok iyi öğrendim. Aslında bana kattığı daha binlerce şey oldu.Blogger çok farklı bir yer ve burayı seviyorum :)
BİZİM BLOGLAR MAHALLESİ’NİN MUHTARI BLOGGER MAGAZİN’E KONUŞTU! Blogger’da öncülük ettiği etkinliklerle Blogger’ların taktirlerini kazanan BBM muhtarı, Blogger Magazin’de mahallemizi ve yaptıkları etkinlikleri anlattı.
BBM yani Bizim Bloglar Mahallesi gerçekte bir dostluk ve dayanışma kulübü olarak düşünüldü ve şu ana kadar da bu çizgiye uygun olarak gelişiyor. Mahalle kavramı aslında eski mahalle kavramından esinledi… Hani insanların birbirlerini tanıdıkları … hani en kavgalıoldukları komşunun düğününde - cenazesinde kavgalı olduklarını unutan… en geçinemediklerini bile mahallenin insanı olduğu için dışarıdan gelen tehditlere karşı koruyan… birbirleinin çocuklarına sahip kendi çocukları gibi sahip çıkan, çocukların da “acıktım” veya “çişim geldi” diye komşu kapısını çalabildikleri tarzda bir mahalle kavramı… Bugün büyük şehirlerimizde kaybolmuş olan ve küçük yerlerde de kaybolmakta olan bir mahalle geleneği… Bir mahalle olduğunda buranın mutlaka bir muhtarlığı da oluyor… Bu nedenle de bir muhtarlığımız var…. Böyle olunca da “ikametgah” konusu gündeme geliyor… BBM-Muhtarlığı ikamet evrakları da: Bloglar Listesi ve BlogKatalog oluyor. Bloglar Listesi’nin amacı Bloglara ulaşılabilecek en kısa yolu tanımlamak. BlogKatalog’un amacı ise, okuyucunun blogları tek tek dolaşarak kendi ilgisini çeken konularda yazan blogları aramak ve bazen de bulamamak sorunundan kurtarmak… Bu nedenle kategoriler oluşturduk ve oluşturmaya devam ediyoruz. Bazı bloglar birkaç kategoride olabiliyorlar bunları da postlarının ilgili olduğu her kategoride yayınlamaya çabalıyoruz. Okuyucunun işini kolaylaştırabilmek için de bu tarzdaki bloglar için bir menu hazırlıyoruz. Falanca konulara bu linkten filanca konulara bu linkten hesabına. Ancak burada önemli bir sorunumuz oluyor. Bazı bloggerlar son derece düzenli bir etiketleme veya kategorileme yaparken bazıları kategoriden vaz geçtim… etiketlerini de konulara göre yapmıyorlar,
başlıklara göre yapıyorlar… Ayrıca bavuruda da çoğu kendi kategorilerini belirtmiyor bu nedenle bu menuleme ve ilgili kategorilere ayırma epey vaktimizi alıyor ve inşaatın bu denli uzamasındaki en büyük etken… çok zamanımızı alıyor.. Bunların yanı sıra PostKatalog çalışmamız var… Bunun amacı ise, bazı okuyucular tek tek bloglara bakarak bir konudaki alternatif yazıları aramak yerine, ilgilendiği konu başlıklarını bulup o konuda yazılmış değişik postları okumak istiyor. Veya bir konuda olabildiğince çabuk maksimum alternatiflere ulaşmak istiyor… İşte bu nedenle, blogların postlarını konulara göre başlıklar altında topluyoruz… Birkaç cümlesini yayınlıyoruz…ve devamı için blogun kendisine yönlendiriyoruz… Başlıklar da, blogların postlarını tasnif ederken çoğalmaya devam ediyor. Tüm postların bloglarına link veriyoruz… Ve bütün bu işlemleri bir bir kendimiz yapıyoruz… En zor kısmı da kopyalanamayan bloglarda oluyor… Bu nedenle arada bir çağrı yapıyoruz “lütfen postlarınızdan birkaç tane seçip ilk paragrafını-linkini ve 1 görselini bize mailleyin” diye ki işimiz daha çabuk yürüsün… Bazı arkadaşlar aksatmadan bunu yapıyor ama henüz genelde alışkanlık olmadı… bu nedenle “benim postum niye yok hala” gibi mailler alınca bazen ağlayasım geliyor…bazen de söyleniveriyorum…”postun yok diye laf edene kadar yolla postlarını koyalım” hesabına…ama sonra dönüp yine devam ediyorum kendim okuyup, kopyalayıp veya yazarak postları kaydetmeye…napcen işte… Muhtar olmanın dayanılmaz güzelliği bu…!!!?????:((( Mahalle deyince olmazsa olmaz bir başka olgu da “Dedikodu” bildiğiniz gibi dedikodu baldan tatlıdır ama kimse dedikodu yaptığını da kabul etmek istemez bu nedenle biz de dedikodu köşemize “Genel Duyurular” adını verdik… Mahallede olup bitenleri burada yayınlıyoruz…
Yine çarşıda Talk-Show adını verdiğimiz ama henüz harekete geçiremediğimiz bir de eğlence salonumuz olacak… Bu da 2013 Ocak ayında faaliyete geçiyor. Burada değişik showlar-videolara ve blogların da katılabileceği bir takım talk-showlar sergilenecek… Aynen tiyatro-sinema-tv de olduğu gibi belli yayın programları olacak… Bazı ünlü isimler de zaman zaman misafirimiz olacaklar… BBM bir takım etkinlikler de düzenliyor ve düzenlemeye devam edecek.. … mahalle sakinleri de “Paylaşmak İstiyorum” butonu ile dedikodusunu yapmamızı istedikleri olaylarını bize duyuruyorlar… Km zaman bir post, kimi zaman bir çekiliş, kimi zaman bir doğum günü/ düğün kimi zaman ise üzüntü veren haberler… her şeyi paylaşıyoruz… Bir de ilan tahtamız var… Duy-Beni adında… her hangi bir konuda ilan vermek isteyenlerin ilanlarını asıyoruz… Her mahallenin bir meydanı vardır… alış-veriş ve eğlence mekanları da bu meydan etrafında olur ve genelde de “Çarşı” derler buraya… biz de öyle dedik… Çarşı mahallemizin en etkin noktası olacak yakın bir süreçte… Mahalle sakinlerimizden arzu edenlere burada dükkan veriyoruz. Bu dükkanlar şimdilik sadece adres yönlendiriyor ama Ocak 2013 içerisinde arzu edenler direk satış da yapabilecek… Alt yapısını oturtmakla uğraşıyoruz bugünlerde…
Bunlardan ilki Blogum SESlendi kampanyası… süresi bir kampanya ve okuyamayanlar için blogların sesli kayıtlarını biriktirmek amacı güdüyor… Şu ana kadar katılım çok az ama umutluyuz süreç içerisinde daha iyi olacaktır… Bir diğer kampanyamız da yolda Mart veya Nisan gibi havaların iyi olduğu ama tatillerin başlamadığı bir dönemde gündeme gelecek ve engellilerin önüne konulan engellere dikkati çekmek amaçlı ve eğlenceli bir kampanya olacak. Bir İngiliz vakfının verdiği destek ile çalışmaları sürdürüyoruz… Bunun yanı sıra BlogStar seçmelerimizi yine yapacağız… Geçen yıl olduğu gibi, geçmişteki performansları ile en fazla gönüllerde yer etmiş olan blogları, her birimiz aday olarak önereceğiz. Sonuçta en fazla puan ile önerilimiş olan blogları bir plaket ile onurlandıracağız…
Ancak kategorileri bu yıl geliştireceğiz…Bunların ne olması gerektiğine topyekün karar vereceğiz.. Ocak-Şubat aylarında bu konuda bir sayfa açacağız ve mahalle sakinlerinin önerilerini bekleyeceğiz… Mayıs ayında da adaylarımızın kimler olacağını bildirmeye geçeceğiz… BBM olarak, blogların gücüne inanıyoruz ve blogların birlikteliğini destekleyen her tür oluşuma destek vermek için elimizden geleni yapıyoruz…ve blogların “güvenilir” ve “özgün” olmalarıyla güçlerinin gün geçtikçe artacağına inanıyoruz. Bu nedenle de blogların sorumluluklarının da artacağını yadsıyamayız. Etiklere dikkat etmek gerekiyor…etik kurallarımızı koymamız gerekiyor diye düşünüyoruz ve bu nedenle de bazı çalışmalara doğru yola çıktık. Yılbaşı öncesinde bu konuda bir referandum geliyor diyebiliriz… BBM de olup bitenler şu anda bu kadar ama mahalle geliştikçe mahalle sakinlerinin ihtiyaçları ve önerileri doğrultusunda gereken eklemeler olacaktır… Ve belli bir süreç sonunda ( şu anda Aralık 2013 diye düşünüyorum) ilk seçimleri yapalım ve he yıl muhtarlık yönetimi yeni bir ekip ile yürüsün diye arzu ediyoruz… Yeni kanlar ve yeni vizyonlar ile daha iyi sonuçlar alınabilir diye düşünüyoruz
ve mahallenin bir gurup insanın malı değil hepimizin malı olduğu olgusu bu şekilde daha iyi oturacaktır ve daha iyi sonuçlar alınacaktır diye düşünüyorum. Hepsinden önemlisi, BBM kesinlikle reklam geliri gibi maddi bir düşünce veya plan ile değil tamamen gönüllülük-dostluk-arkadaşlık esası ile yürümek üzere kuruldu.. Bu nedenle ücretli üyelik veya servs veya reklam söz konusu değildir. Bizim Bloglar Mahallesi; http://bloglarmahallesi.com/
Vakit ayırıp dergide yer aldıkları için, Blogger’a hareket getirdikleri için ve en önemlisi yaptıkları çalışmalar için bloggerlar ve kendi adıma teşekkür ederim.. melodram
Geyik burc yorumlari Koç (21 Mart-19 Nisan) : Herşeyi ben bilirim edasıyla dolaşmanız sizin için bu ay herşeyin tepetaklak gitmesi demek. Bırakın erkek arkadaşınızın beynini yemeyi biraz kilo verin. Değişen hava koşulları nedeniyle sağlığınızı kaybedebilirsiniz. Hoş burnunuz düşse eğilip almazsınız sağlığınızı kaybetmişsiniz ne olacak nasıl olsa herkes bir gün ölecek değil mi ? Boğa (20 Nisan- 20 Mayıs) : Bu ay sıkıcı kişiliğiniz dahada sıkıcı hale gelecek. Tekdüzeliğinizin verdiği anlamsızlıkdan dolayı erkek arkadaşınızın sizi terk etmesine ramak kaldı demektir. O yüzden o tembel k.çınızı yerinden kaldırın ve hayatınıza renk katacak şeyler arayın. Mesela Gangnam Style dansı yapabilirsiniz. Bu sizin için küçük bir adım, arkadaşlarınız için büyük eğlence olabilir. İkizler (21 Mayıs-21 Haziran) : Bu ay söylediğiniz yalanlar sizi fena halde zor durumda bırakacak. Herkese yalan söyleye söyleye doğru nedir siz bile şaşırmış durumdasınız. Yaptığınız dedikodularda en yakın kız arkadaşınızın kulağına gidecek. Yakın gelecekte yapacağınız bir telefon konuşmasında çeneniz düşecek ve aileniz gelen telefon faturası yüzünden sinir krizi geçirecekler. Biraz çenenizi dinlendirseniz iyi olur. Yengeç ( 22 Haziran- 22 Temmuz ) : Kıskan kıskan nereye kadar kardeşim. Azıcık etrafındakilerle yetinmeye çalışsan hayat daha anlamlı gelecek ama nerdee. Bunlarda bir kulağından girip öbüründen çıkıverecek. Hep bir ilgi isteği bu ne şımarıklık yahu dünyanın merkezi siz değilsiniz ki. Aslan (23 Temmuz-22 Ağustos) : Bu ay fazlasıyla savurgan davranacak süse püse o kadar çok para harcayacaksınız ki bir mağzada kredi kartınızın dolu olduğunu gördüğünüzde rezil olacaksınız. Kasadaki kız alaycı bakışlarıyla sizi sinir krizlerine sokabilir. Ayrıca sevgilinize onu seviyormuş gibi rol yapmaktan vazgeçin yemiyor artık. Başak (23 Ağustos- 22 Eylül ) : Lafta titizsin ama beni kandıramazsın. Tek kaldığında dağınığın önde gidenisin. Arkadaşlarının yanında temizmiş gibi yapmayı vazgeç. İkimizde gerçekten ne olduğunu biliyoruz. Bu arada burnunu silip silip çekmecene sakladığın sümüklü peçetelerini bir arkadaşın görecek ve sana doğum gününde çöp kutusu hediye edecek.
Terazi (23 Eylül- 22 Ekim) : Cazibeniz bu ay başınıza bela olacak. Bırakın pala bıyıklıları sakallı tekeler bile peşinizde koşacak. Ama siz gidip bir öküze aşık olacaksınız. Ama bu ilişkide ezilen hep siz olacaksınız . Neden mi? Kim sizin kadar pohpohlanma manyağıdır etrafınıza bir bakın. Adam öküz saman verirsen alkışlar sizin moda zevkinizi mi alkışlayacak. Akrep (23 Ekim- 21 Kasım) : Bu ay arkadaşlarınız sizi hiç bir organizasyona çağırmayacak. Hatta okul kafeteryasında sizden kaçacaklar. Ne var bir ortamda elinizi cebinize atsanız. Yoksa akrepmi var cebinizde. Aaa pardon siz akrebin ta kendisiydiniz . Yay (22 Kasım- 21 Aralık) : Aşırı iyimserliğiniz saftirikliğe yönelmeye başladı haberiniz olsun. “Aldattıysa geçerli bir açıklaması vardır” da nedir yahu. Size ne yedirip ne içiriyorlar acaba günün her saati kafa bi milyon geziyorsunuz. Acı bir kahve içip kendinize gelin, pembe gözlüklerinizi çıkartın ve sevgilinizin gerçek yüzünü görün. Oğlak ( 22 Aralık- 19 Ocak) : Dik başlılığınız yüzünden başınıza gelmeyen kalmadı ama siz bir türlü akıllanamadınız. Profesöre çemkirmek de ne demek. Üniversite hayatınız son mu bulsun istiyorsunuz. Sakin sakin... Kova ( 20 Ocak- 18 Şubat ) : O kadar zekisin ki bazen zeka patlaması yaşıyorsun. Ama sana zekice gelen başkalarına ahmakça geliyor bilesin. Ayrıca arkadaşlarına verdiğin önemi iğne ucu kadar sevgiline verseydin şimdiye 10 yıllık evli olurdun. Evde kaldın evdee.. Balık ( 19 Şubat- 20 Mart ) : Ah balık vah balık! Sana diyecek söz bulamıyorum. Bu duygusallık bu kırılganlık, biri sana nasılsın dese ağlayacak durumdasın. Kasımda aşk başkadır diyerek kendinden geçecek, içecek, içtikçe bunalıma girecek. Göz yaşları sel olup akacak. Sana tavsiyem yanında bir koli selpak bulundur. DygN DESİGN http://dygndesign.blogspot.com/