Bodrum Bülten Temmuz 2006

Page 1



SAYI

126

TEMMUZ

2006

iÇiNDEKiLER

4

MERHABA / Demircan Türkdoğan

6

GENÇLER BAŞARIYI BODRUM’A TAŞIDI

8

MISS MODEL OF TURKEY

10

SANAT GÜNLERİ

11

AYIN ANKETİ

14

SANATLA BULUŞMA

16

GEÇİYORDUM UĞRADIM / Bolar İren

18

YENİLER - YENİLİKLER - YENİLENENLER

20

BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

22

BODRUM TUTKUNLARI

26

TOPLUM - YAŞAM

28

İÇİMİZDEN BİRİ / Galip Baran

30

SİZE ÖZEL MOBİLYALAR

34

“TANRININ BULUNMADIĞI YER!”

36

TAHSİSLERE KARŞI DESTEK ARTIYOR

38

DÜNDEN BUGÜNE

40

NET BAKIŞ

42

PARANTEZ / Hüsniye Kaya Polat

AYLIK GAZETE 2

HABER TURU

4

ETKİNLİKLER

8 9

ARŞİVDEN ADRES SAYFALARI

8

15

6

34

22

36

27

www.bodrumajans.com.tr

10 info@bodrumajans.com.tr BODRUM

e ntü

3


e ntü

AYLIK KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

r zBn2 BODRUMajans Yayın Grubu Adına Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni:

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Yazı İşleri Müdürü ÖZLEM McCLURE Haber Editörü YİĞİT UYGUR Görsel Yönetmen: EMİNE İLKORUR Grafik Tasarım: BURCU COŞGUN Kapak Fotoğrafı: YİĞİT UYGUR Sayının Yazarları: BOLAR İREN BÜLENT AKKURT GÜLNAR ÖNAY HÜSNİYE KAYA POLAT Halkla İlişkiler: CANSIN TÜRKDOĞAN Reklam Koordinatörleri: NURAY ÇEKİN NURHAN İBAK ERMAN SATI İletişim: OASİS Alışveriş Merkezi No:226 48400 BODRUM Tel : 0.252. 317 10 90 - 91 Fax: 0.252. 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr www.bodrumajans.com.tr Baskı: Ankara Ofset ANKARA

MERHABA

BODRUM

Haziran’ın ardından

B

odrum Yarımadası, artık beldenin sadece deniz, kum, güneş ve eğlence pazarlamadığını, çok farklı özelliklere sahip olduğunu vurgulamaya, tarihi zenginliklerini, kültür değerlerini öne çıkarmaya çalışıyor, çeşitli sanat etkinlikleri ile sesini duyuru-yor. Bu yıl Bodrum Yarımadası’nda Haziran ayı sanat etkinlikleri açısından tam anlamıyla dolu dolu geçti. Tüm beldeler adeta birbirleri ile yarışırcasına çeşitli sanat etkinlikleri sergiledi, şenlikler düzenledi. Bodrum Sanat Günleri, Ortakent Caz Dinletileri, Yalıkavak Şenliği, Turgutreis Amirali Anma Etkinlikleri gibi. Sanata ve zanaata süreklilik kazandıran beldelerimiz de oldu. Sanat Sokağı oluşturan Gümüşlük ve Yalıkavak gibi.

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Bodrum Yarımadası, artık beldenin sadece deniz, kum, güneş ve eğlence pazarlamadığını, çok farklı özelliklere sahip olduğunu vurgulamaya, tarihi zenginliklerini, kültür değerlerini öne çıkarmaya çalışıyor, çeşitli sanat etkinlikleri ile sesini duyuruyor.

olduğunu vurgulayacak farklı girişimlerde bulunulacak. Bizde bu girişimi desteklemek adına Temmuz ayı anket konumuz olarak Mousoleumu seçtik. Ağustos sayımızda anket sonuçları ile birlikte bir dosya hazırlayıp Bodrum Bülten sayfalarında sizlere yansıtacağız. Geçtiğimiz ayki anket konumuzun sorusu, “Bodrum ve Yarımadası’nın son yıllarda en çok olumlu gelişme gösteren beldesi hangisi?” oldu. 542 kişinin oyladığı anket Turgutreis beldesini öne çıkardı. Konacık, Yalıkavak, Bitez ve Gündoğan’daki olumlu gelişmeler de göz ardı edilmedi.

Geçtiğimiz ay öne çıkan, bizleri gururlandıran bir başka konu da gençlerimizin başarıyı Avrupa’dan ve Türkiye’den Bodrum’a taşımaları oldu.

Bir kaç yıldan beri sık sık gündeme getirilen. Çoğu kere lafta kalan Mausoleum’un Bodrum’la birlikte anılması için Bodrum Rotaract Kulübü üyeleri olumlu bir girişimde bulundu. Başlangıç için www.maussolleion.com adlı bir internet sitesi kurdu. Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak hazırlanan sitede dünyanın 7 harikasından birisi olan anıt mezarın Bodrumlu olduğu vurgulanıyor. Resimleri ile süslenerek özellikleri tanıtılıyor. Ayrıca Türkiye ve Bodrum hakkında da bilgiler veriliyor. Bu projenin ilk ayağı. Zaman içinde Mausoleum’un Bodrumlu

Geçtiğimiz ay öne çıkan, bizleri gururlandıran bir başka konu da gençlerimizin başarıyı Avrupa’dan ve Türkiye’den Bodrum’a taşımaları oldu. Avrupa’da da kendisini kanıtlayan Güneycan, İtalya’dan başarılı sonuçlarla döndü. Bodrum Belediyesi Bodrumspor Kulübü sporcularından Abdurrahman Büyükocak, karate dalında Türkiye ikinciliğini Bodrum’a getirdi. Marmara Koleji Spor Kulübü Yıldız Kız Basketbol Takımı Türkiye dördüncülüğünü Bodrum’a armağan etti. Bu olumlu gelişmeler ve daha pek çok konu, söyleşiler yine sayfalarımızda yer almakta. Şimdilik hoşcakalın...

Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 27/06/2006 Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahibine, yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahibine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

17 Bnı Ba y Büı y Bd 4

YAYIN GRUBU

BODRUM

e ntü

BODRUM BODRUM AJANS / OASİS BODRUM D&R / Milta Marina BODRUM BOSS YAZIHANESİ / Kıbrıs Şehitleri Caddesi BODRUM HIZMA HEDİYELİK BODRUM OASİS DANIŞMA BODRUM EKOZA BAUTY CLINIC GÜNDOĞAN GALİPDOST KONACIK BODRUM MUTFAK KONACIK DENİZHAN KONACIK KARATAŞ MOBİLYA TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ - D.WAY DISCOVERY (D-MARİN) YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER

DAĞITIM NOKTALARI

BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...



HABER TURU

17 YAŞ ALTI LASER RADİAL GENÇLER

AVRUPA ŞAMPiYONU Güney Can Kaptan, İtalya’ya yarışlara gitmeden önce Muğla Valisi Temel Koçaklar’a verdiği madalya sözünü yerine getirdi. 9-16 Haziran tarihleri arasında İtalya- Riccione’de yapılan, 150 genç sporcunun katıldığı “2006 Gençler Laser Radial Avrupa Şampiyonası”ndan göğsümüzü kabartan sonuçlarla döndü.

R E L Ç N GE YI I R A Ş BA ’A M U R D BO I TAŞID

G

üney Can Kaptan, 17 yaş altında birinci olurken genel sıralamada bir puan farkla Rus yelkencinin ardından ikinci olarak yarışı tamamladı. Bodrum Era Yelken Kulübü’nün diğer milli yelkencisi Barbaros Tuna ise genelde 11. oldu. Türk Milli Takımı’nın yarışa katılan sporcularından Reşat Yalaz 28., Radial bayanlarda gümüş grupta Ayda Ünver 3. oldu. İtalya’ya gitmeden önce Muğla Valisi Temel Koçaklar’ı ziyaret eden Muğla’nın milli yelkencileri, Era Bodrum Yelken Kulübü ve Bodrum Olimpik Hareket yetkilileri, madalya sözlerini bu başarı ile yerine getirmiş oldular. Bodrum Marmara Koleji öğrencisi Güney Can Kaptan ve Bodrum Anadolu Lisesi öğrencisi Barbaros Tuna yoğun yarış temposunda bu yıl okullarından sık sık uzak kalsalar da, derslerinde de başarılı olarak karnelerini aldılar.

YILDIZ KIZ BASKET TAKIMI TÜRKİYE DÖRDÜNCÜSÜ

T

2005 - 2006 sezonunda, yıldız kızlar kategorisinde, önce 2., sonra da Bölge Şampiyonu olan, bu başarıları ile katılmaya hak kazandığı Türkiye Yarı Finalleri’ni de başarıyla geçerek Türkiye Finalleri’nde yarışan Bodrum Marmara Koleji Spor Kulübü Yıldız Kız Basketbol Takımı 30 Mayıs - 4 Haziran 2006 tarihlerinde Aydın’da gerçekleşen Yıldız Kız Türkiye Şampiyonası’nda çalışmasının, hırsının ve mücadelesinin sonucunu alarak dördüncü oldu

6

BODRUM

e ntü

ürkiye’nin büyük kulüplerinden oluşan toplam 16 takımın katıldığı şampiyonada Bodrum Marmara Koleji Yıldız Kız Takımı ilk olarak C Grubunda Antalya Koleji ve Çankaya Üniversitesi takımlarını yenerek Grup 2’ncisi olarak final grubuna çıktı. Final grubunda A Grubunun 1’incisi olan Beşiktaş Kulübü’nü 61-58 yenerek dördüncü oldu. Turnuvanın en iyi antrenörlüğüne, Bodrum Marmara Koleji Beden Eğitimi Öğretmeni ve Basketbol Antrenörü olan Didem Kandemir layık görülürken, Turnuvanın Altın Beşi’nin 2. sırasını Bodrum Marmara Koleji Takımı oyuncusu Ayşenaz Baykal aldı. Ceyhan Belediyesi’nin birinci, Fenerbahçe’nin ikinci ve Galatasaray’ın üçüncü olduğu Türkiye Şampiyonası’nda dördüncülüğe ulaşmanın haklı gururunu yaşayan Bodrum Marmara Koleji Yıldız Kız Takımı; Deniz Ersan (Kaptan), Ezgi Mat, Miyase Dinçer, Yurdanur Yıldızhan, Funda Kekilli, Miray Taşkıran, Ayşenaz Baykal, Çisil Avdan ve Duygu Sel’den oluşuyor. Bodrum’un ve Bodrum Marmara Koleji’nin büyük gurur ve mutlulukla karşıladığı takım oyuncuları, antrenörleri Kandemir’in yönetiminde, Türkiye Şampiyonluğuna yükselerek, takımlarını Dünya Şampiyonası’na taşıyacakları sözünü verdiler.


Ş

BÜYÜKOCAK, KARATE ŞAMPİYONASINDA TÜRKİYE İKİNCİSİ Bodrum Belediyesi Bodrumspor Kulübü sporcularından Abdurrahman Büyükocak karate şampiyonasında göğsümüzü kabarttı. 02 - 04 Haziran 2006 tarihlerinde Antalya’da düzenlenen Türkiye Minikler ve Yıldızlar Karate Şampiyonası’nda Bodrum Belediyesi Bodrumspor Kulübünü temsil eden Abdurrahman Büyükocak soyadı gibi büyük bir başarıya imza atarak şampiyonada Türkiye İkincisi oldu. Hedef Balkan şampiyonluğu...

ampiyona sonrası minik sporcumuz Abdurrahman Büyükocak, antrenörü Fatih Uzunlulu, Bodrum Belediyesi Bodrumspor Kulübü Başkanı Semih Nalbantoğlu ve Abdurrahman’ın başarısında manevi desteğini esirgemeyen babası Mesut Büyükocak Belediye Başkanı Mazlum Ağan’ı makamında ziyaret etti. Türkiye Minikler ve Yıldızlar Karate Şampiyonası’nda Türkiye İkincisi olan Abdurrahman Büyükocak bu başarısından dolayı Milli Takım aday kadrosuna seçildi. Hedefinin 2007 yılında düzenlenecek Balkan Şampiyonası’nda dereceye girmek olduğunu söyleyen minik sporcunun antrenörü Fatih Uzunlulu, “Haftanın beş günü antreman yaparak çıtayı yükselterek Milli Takım as kadrosuna girmeye çalışacağız. Milli Takım kadrosuna girip 2007 yılında yapılacak Balkan Şampiyonası’nda da dereceye girerek hem Bodrum’un hem de Türkiye’nin gururu olacağımıza inanıyorum. Öğrencim Abdurrahman’ın bunu başaracağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye ikincisi Abdurrahman Büyükocak ve antrenörü Fatih Uzunlulu’yu başarılarından dolayı tebrik eden ve kendilerine birer altın takdim eden Başkan Mazlum Ağan, “Minik sporcumuzu ve antrenörünü ayrıca kendisine destek veren babası Mesut Bey’i tebrik ederek başarılarının devamını dilerim. Bundan sonraki hedeflerine ulaşması için Bodrum Belediyesinin kendilerinin yanında olacağını ve her türlü desteği vereceğini


HABER TURU Bodrum’da bu yıl 18. kez gerçekleştirilen Miss Model Of Turkey (Türkiye Mankenler Kraliçesi Yarışması) ilginç ve renkli görüntülere sahne oldu. Ünlü isimlerin yer aldığı jüri Sökeli Sevil Uyar’ı birinci seçti...

“Miss Model Of Turkey” finalistlerini Bodrum’da seçti

Y

8

alıkavak Clup Flipper Tatil Köyü’nde 10 Haziran’da düzenlenen 18. Türkiye Mankenler Kraliçesi Yarışması’na 23 manken katıldı. Bir hafta önce Bodrum’da kampa giren mankenler, Zuhal Yorgancıoğlu ve değişik mayo firmalarının kıyafetlerini sunarak podyuma çıktığı gecede, ünlü modacı Yorgancıoğlu’nun “Muhteşem Süleyman ve Sultanları” defilesi büyük ilgi gördü, bol alkış aldı. Yeşim Salkım, Fedon ve Altuğ Dilmaç’ın şarkıları ile renk kattığı gecede, yarışmanın kurucu üyesi olan Süha Alpaylı’nın başkanlığını yaptığı jüride Yeşim Salkım, Ali Şen, Fedon, İlknur Bozkurt, Zuhal Yorgancıoğlu, İlknur Doğan, Şafak Fişek ve Ahmet Bayer gibi ünlü isimler yer aldı. Yarışma sonunda Aydın’ın Söke ilçesinde yaşayan ve muhasebecilik yapan 25 yaşındaki Sevil Uyar rakiplerine fark atarak birinci-liği alarak Mankenler Kraliçesi seçildi. 1.75 boyunda olan ve 5 yıldır mankenlik yapan, daha önce de bir güzellik yarışmasında 5.’lik alan Uyar’ın tacını Türk müziğinin ünlü isimlerinden Yeşim Salkım taktı. Kasım ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nde 70 ülkenin katılımı ile gerçekleştirilecek olan Dünya Mankenler Kraliçesi Yarışması’nda ülkemizi temsil etmek için çalışmalarını hızlandıracağını belirten Uyar, “Amacım bundan sonra profesyonel olarak mankenlik yaparak, ülkemizin adını en iyi şekilde duyurmak. Benim için bu yarışmanın önemli bir referans olacağına inanıyorum” dedi. Yarışmada ikinciliği 22 yaşındaki Amira Dizdar, üçüncülüğü 20 yaşındaki Selen Soyder ve Clup Flipper Mankenler Kraliçeliği’ni de 18 yaşındaki Gonca Eröner kazandı. İkinci olan Dizdar’ın yine Kasım ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılacak olan Miss Bikini of the Universe yarışmasında ülkemizi temsil edeceği belirtildi.

BODRUM

e ntü

DENİZ TARSUS ve SEVCİHAN TUNCA YARIŞMADA BODRUM’U TEMSİL ETTİ Bu yıl onsekizincisi gerçekleştirilen “Miss Model Of Turkey” yarışması finalinde, aslen Milaslı olan ve 6 yıldır Bodrum'da yaşayan Sevcihan Tunca ve Deniz Tarsus finalistler arasında yer aldı. Her yıl geniş kesim tarafından büyük ilgi çeken ve özellikle kendine güvenen 20 genç kız 4 Haziran’dan yarışma gününe kadar kamp yaptı, büyük çoğunluğu mankenliği bir şekilde yapmakta olan adaylar, yarışmaya kadar koreograflar gözetiminde yürüyüş ve sahne şovu derslerini sürdürdüler, teknelerle geziye çıktılar ve basın için fotoğraf çekimlerine katıldılar.

SEVCİHAN TUNCA


STS BODRUM

İngiltere’deki yarışlarda Türkiye’yi temsil edecek İngiltere’de bulunan Sail Training International Vakfı tarafından 6 Temmuz – 22 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan “Tallship Race Büyük Yelkenli Tekne Yarışı”nda, Türkiye’yi 50 yıl aradan sonra 2. gemi olan STS Bodrum Yelkenli Okul Gemisi, temsil edecek

T

urgutreis Doğuş Marina’da düzenlenen uğurlama kokteyline, Muğla Valisi Mustafa Temel Koçaklar, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Bodrum İlçe Emniyet Müdürü Yılmaz Özden, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, D-Marin Genel Müdürü Ali Erkan Bezirgan ve çok sayıda seçkin davetli katıldı. Dünyanın birçok ülkesinden toplam 86 yelkenli teknenin katılacağı yarışlarda Türkiye’yi temsil etmek için 22 mürettebatıyla demir alan Yelkenli Okul Gemisi, ilk olarak Fransa Saint Morlo’ya ulaşacak. Dört

etaptan oluşan 3200 millik yarışın ilk etabı 10 Temmuz günü Edinburg Dükü Prens Philipe’nin katılımıyla İngiltere Torbay açıklarında start alacak. 22 Ağustos’ta Belçika Anvers Limanı’nda son bulacak. Okul Gemisi Kaptanı Halim Çiyenbaş “1950’li yılların efsane Rüyam teknesinden sonra ilk kez Türkiye’yi temsil edeceğiz. Yarışan mürettebatımızın yarısını 15-25 yaş arasındaki denizciler oluşturuyor. Denizciliği sevdirmek ve heveslendirmek amacıyla katılacağımız yarışlarda ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz”

12 AY BOYUNCA BODRUM’DA HİZMETİNİZDEYİZ BODRUM

e ntü

7


HABER TURU

BİTEZ’de DENİZ, GÜNEŞ ve TENİS

YASSIADA DALIŞ TUTKUNLARININ MERKEZİ OLMA YOLUNDA Bitez Belediyesi yaz spor okulları kayıtları başladı. Bitez ve Bodrum yarımadasındaki herkese açık olan spor okulları futbol, yelken ve tenisi çocuklara öğretmek ve boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla açıldı. Bitez Belediye Başkanı M. Remzi Güngör "Bitez'de her alanda çalışmalarımız sürüyor. Okullar kapanıyor. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza sağlıklı ve eğlenceli bir tatil geçirtmek, aralarından geleceğin sporcularını bulup çıkarmak için açtığımız yaz spor okullarına herkesi davet ediyoruz" dedi.

G

enellikle 7.yüzyıla ait olan ancak 4. ve 16. yüzyıllar arasını kapsayan bir zaman diliminde yaklaşık 16 geminin battığı bilinen Yassıada’nın dalış turizmine açılması için Turgutreis Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü’ne Yassıada projesini sundu. Turgutreis Belediyesi, Turizm Bakanlığı’na ait olan adanın, belediyeye tahsisini ve Yassıada projesinin hayata geçirilmesini istedi. Turizm Bakanlığı, Turgutreis Belediyesi’nin projesini olumlu karşıladı ve ha-yata geçirilmesi için çalışmalarını hızlandırdı. Tüm dünyada çok büyük ses getirecek olan Yassıada projesi hayata geçirildiği zaman, ada üzerinde konferans salonu, kafeterya, basınç odaları ve restoran yapılacağı belirtildi. Aynı zamanda su altına yerleştirilecek kameralarla birlikte, bölgeye gelen dalış tutkunlarına sinevizyon gösterimi yapılacak. Böylece dünyanın dört bir yanından gelecek olan yerli ve yabancı dalgıçlar, Yassıada’da bulunan tarihi batıkları, eskiden şarap ve zeytinyağı taşımak için kullanılan amphoraları görme imkanına kavuşacak. Yassıada’nın dalış turizmine açılmasının Türk turizmine büyük yarar getireceğini belirten Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server YAZGAN, “Tarihi Yassıada batıkları sadece Türkiye için değil tüm dünya turizmi için büyük önem taşıyor. Bakanlıklarla ve tüm yetkili mercilerle imzaladığımız protokol çerçevesinde gerekli izinleri aldık. Keşif ve yaklaşık maliyet hesaplamaları bittiği zaman gerekli çalışmalara başlayacağız. Tüm dünyanın gözü bir anda Turgutreis’e dönecek. Yılın 12 ayı Yassıada’da dalış turizmi olacak. Tarihimizi tüm dünya izleyecek” dedi.

Bitez Belediyesi Tenis kortlarında tenis çalışmaları yaz-kış devam ediyor. Çalışmalar kapsamında 10 sporcu Türkiye Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen Türkiye şampiyonalarına katılıyorlar. Bu kapsamda 19-26 Haziran arasında İstanbul TED kulübü kortlarındaki 8-10 yaş turnuvasına Can Öztüzün ve Melisa Ekin Şafak katıldı. Bitez Belediyesi Tenis kortlarındaki çalışmalar çocuklara yönelik 4-7 yaş, 8-10 yaş, 10-12 yaş ve üzeri yaş gruplarında bütün yıl boyunca devam ediyor. Eğitmenler, “Amacımız, öncelikle çocukların ve yetişkinlerin bu sporu en iyi şekilde yapmalarını sağlamak. Kendine güvenen, saygılı, disiplinli çocuklar yetiştirmek. Turnuvalarda başarılı olmalarını sağlamak. Tenisi hayatlarının her döneminde her yerde iyi bir şekilde oynamalarını sağlamaktır” diyor. Bitez Belediyesi Tenis Kortları başvurusu için: Erkan Taşdemir - 0 532 551 45 15 Ömer Namık Demirel - 0 505 237 1456

10 BODRUM e ntü

BODRUM BELEDİYESİ’NDEN YARI OLİMPİK YÜZME HAVUZU

B

odrum Belediyesi, Gümbet kapalı spor salonu yanında yarı olimpik yüzme havuzu inşaatına başladı. Dört kulvarlı olarak inşa edilen yarı olimpik yüzme havuzunun yaklaşık 1 milyon YTL’ye mal olacağını belirten Belediye Başkanı Mazlum Ağan, spor salonunun yaz ve kış aylarında kullanılabileceğini söyledi. Yüzme havuzunun çatısının çelik konstrüksiyon ile kapatılacağını ve kapalı spor salonuna geniş bir tünel ile bağlanarak bütünlük sağlanacağını da anlatan Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, “Yüzme havuzunu Temmuz ayı sonunda tamamlamayı planlıyoruz” dedi. Kapalı yüzme havuzunda 350 kişilik tribün de bulunuyor. Yarı olimpik ölçülerde yapılacağı için sadece antrenman değil yüzme yarışları da yapılabilecek. Zeki Özkeskin


Hazırlayan: YİĞİT UYGUR

Bodrum Yarımadası’nın son yıllarda en çok olumlu gelişme gösteren beldesi

TURGUTREiS ADINI BÜYÜK TÜRK DENİZCİSİNDEN ALAN BELDE TURGUTREİS Yarımadadaki ikinci en büyük yerleşim yeri olan, Bodrum’a 18 kilometre uzaklıkta bulunan Turgutreis beldesi, adını ünlü Türk denizcisi Barbaros’un “Denizcilikte, mertlikte benden ileridir” dediği Turgutreis’in Karabağ Mahallesi’nde doğan “Turgut Reis”in isminden almıştır. Beldenin birkaç kilometre dışında, deniz kenarındaki anıt, Turgut Reis’in ilk yelken açtığı yeri gösterir. Beldeye ismini veren büyük Türk denizcisi Amiral Turgut Reis, 23 Haziran’da Turgutreis Belediyesi tarafından düzenlenen törenle 411. kez anıldı.

Geçtiğimiz ay Bodrum Bülten’in bodrumajans.com.tr sitesi anket bölümünde yönelttiğimiz “Bodrum ve Yarımadası’nın son yıllarda en çok olumlu gelişme gösteren beldesi hangisi” sorusuna yanıt veren 542 kişinin %35.6’sı “TURGUTREİS” dedi.

Turgutreis, kültür tarihinin beşiği Anadolu'nun koy, burun, yarımada, adalar şöleni sunan Ege'de kimine göre tarih, kimine göre deniz demek olan Bodrum Yarımadası'nın en batı ucunda hızlı ve dinamik bir gelişme gösteren, doğanın sunduğu nimetlerden nasibini fazlasıyla almış şanslı bir kasabamızdır. Güneş, hava, deniz, kum, balık, toprak... Tüm bunlar Akdeniz ile Ege'nin sarmaş dolaş olduğu beldemizde birleşerek yeni bir ruh, yeni bir zenginlik kazandırmışlardır. Gümüşlük'de bir akşam yemeği yemeden, Bağla'nın tatlı sularından içmeden, Karaincir'in kumlarına uzanmadan, Turgutreis'in kokulu mandalinlerinden yemeden Turgutreis'i tam olarak görmüş sayılmazsınız.

Bodrum ve Yarımadası’nın son yıllarda en çok olumlu gelişme gösteren beldesi hangisi? 1 - TURGUTREİS

% 35.6

2 - KONACIK

% 20.9

3 - YALIKAVAK

% 8.9


Ege’ye açılan pencere

T

Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan

Bu ay bodrumajans.com.tr web sitemizde yaptığımız ankette, site ziyaretçilerine "Bodrum Yarımadası'nda son yıllarda en çok olumlu gelişme gösteren belde hangisi?" şeklinde bir soru yönelttik. Anketin katılımcıları, Turgutreis Belediyesi'ni birinci yaptı. Onun yakın takipçisi, son seçimlerden sonra beldenin görünümünü olumlu yönde değiştiren, bir kişilik kazandıran Konacık Belediyesi oldu. Yalıkavak üçüncü sıraya yerleşti. Sebeplerini öğrenmek için sokaktaki vatandaşa da aynı soruyu yönelttik. Sonuç farklı çıkmadı. Sokaktaki vatandaş, genelde beldenin temizliğine ve yolların nasıl olduğuna bakıyor. Bu arada Bitez ve Gündoğan’ın adını telaffuz edenler azımsanmayacak ölçüde oldu. Anketimizde sıralamanın en üstünde yer alan Turgutreis Belediyesi'nin 2 dönemdir başkanlığını yapan Ali Server Yazgan'a Turgutreis'in sergilediği olumlu gelişmenin sırlarını sorduk… İşte Ali Server Yazgan’ın ağzından Turgutreis’in dünü, bugünü, yarını...

12 BODRUM e ntü

urgutreis, kültür tarihinin beşiği Anadolu'nun koy, burun, yarımada, adalar şöleni sunan Ege'nin en batı ucunda hızlı, dinamik bir gelişme gösteren ve doğanın nimetlerinden nasibini almış modern bir belde. Güneş, deniz, hava, kum, balık ve toprağın birleşerek sarmaş dolaş olduğu Turgutreis beldesi, Avrupa'nın en modern beldeleri arasındaki yerini aldı. Adını büyük Türk Denizcisi Amiral Turgut Reis'ten alan belde, çağdaş yapılanma ile en hızlı gelişen yarımadanın büyük şehri görünümüne sahip. Ünlü keşifçi Galileo'nun dünyanın döndüğünü ve günbatımının en iyi izlendiği yeri keşfettiği belde olarak bilinen Turgutreis, kısa zamanda büyüyerek bir liman kenti durumuna geldi. Sahip olduğu Avrupa'nın en modern ve en büyük marinasıyla, tarihi Yassıada batıklarıyla, bakir adaları, eşsiz günbatımı manzarası ve el değmemiş koylarıyla, yabancı yatırımcıların cazip merkezi haline geldi.

Görülmeye değer koylar Her yıl 400 bin tu-ristin tatil için geldiği turistik merkezde, özellikle yaz aylarında esen hafif rüzgar tatilcilerin keyiflerine keyif katar. Adını Barbaros Hayrettin Paşa'nın yetiştirdiği Preveze destanının mimarlarından denizci Amiral Turgut Reis'ten alan beldede, yaz ve kış aylarında yaklaşık 1000 kadar yabancı

yaşamaktadır. Eşsiz günbatımı manzarasına sahip modern belde görülmeye değer birçok adalara ve koylara sahiptir. Turgutreis'in üçte biri kıyı şerididir. Girintili çıkıntılı birçok koyun ve burnun yer aldığı sahil şeridinde birbirinden güzel plajlar bulunuyor. Günbatımı Plajları, Kadıkalesi, Fener, Meteoroloji, Akyarlar, Aspat, Karaincir, Kargı, Bağla ve Akçabük bu plajlar arasında yer alır. Dünyadaki en temiz koylar arasında yapılan ankette ilk on sıra içerisinde yer alan Akyarlar Koyu, Turgutreis'te bulunmaktadır. Kadıkalesi'nden Bağla'ya kadar sahip olduğu 40 km'lik sahil şeridiyle, her zaman beldeye tatil amaçlı gelen misafirleri kendisine hayran bırakmıştır. Türkiye'deki uzman doktorların vücudunda aşırı ağrıları olan hastalarına reçete olarak tavsiye ettiği, poyraz rüzgarına kapalı olduğundan sakin olan Karaincir Koyu'nun gizemli kumları yine Turgutreis'te bulunmaktadır. Karaincir mevkiini geçtikten sonra karşınıza çıkan Bağla mevki, temiz suyu ile bilinir. Kuzeybatı rüzgarlarına kapalı olan bu koy bir zamanlar Ceneviz korsanları tarafından sığınak olarak kullanılmış. Kemer mevkiinde bulunan Hüseyin Burnu Feneri de 1931'de Fransızlar tarafından yapılmıştır. Helenistik dönemden kalma Kadıkalesi'nde, Roma dönemine ait kilise, ulu, asırlık çınar ağaçları altında bugünde kullanılan çeşme bulunuyor.

NE DEDiLER? Hüseyin Cengiz (28) Otobüs şirketi çalışanı

İsmail Taylan (40) Kasiyer

Bodrum merkezde oturuyorum. Türkbükü en çok gelişme gösteren yer. Çünkü kısa zaman önce çok küçük bir köy iken şimdi Türkiye popülaritesinin gözdesi bir mekan oldu. Ama büyüme açısından bakarsak da Turgutreis derim.

Bodrum merkezde oturuyorum. Bence Bodrum'da gelişme gösteren bir belde yok. Hatta daha da kötüye gidiyor. Bunun kanıtı olarak turizmi gösterebiliriz. Geçen seneki turizm kazancı, bu seneden çok daha iyiydi.

Vildan Arslan (29) Rezervasyon memuru

Hasan Mutlu (47) Berber - Emekli

Turgutreis'te yaşıyorum. Tabii ki Turgutreis. Belediye Başkanı, tamamen baştan yarattı Turgutreis'i. Gerek yolların düzeni, gerek marinasının oluşumu. Her ne kadar farklı partilerde olsak da, Turgutreis Belediye Başkanı'nı tebrik ederim.

Ayla Yalçınöz (50) Emlakçı

Sinan Erol (29) Şoför Gümbet'te oturuyorum. Konacık diyorum. Çünkü genç girişimci, atılgan bir belediye başkanımız var Konacık'ta. Spor aktiviteleri olarak olsun, ulaşım olayı ve çevre düzeni açısından büyük gelişmeler gerçekleştirdi. Önemli günlerde düzenlenen programlarda önde yer alan bir başkanı var.

Ortakent'te yaşıyorum. Turgutreis, Yalıkavak zirvede olan beldeler. Çünkü yerleşim alanları geniş ve düzgün oluşu belediyelerin düzenli çalışması, bunlar önemli etkenler.

Bodrum'da merkezde oturuyorum. Yalıkavak diyorum. Bir emlakçı olarak orada fazla mülk artışı ve satımı görüyorum ve bence belediyesi de düzenli bir şekilde görevlerini yerine getiriyor.

Aysel Ütkü (48) Öğretmen Gümbet'te oturuyorum. Turgutreis… Bundan sadece 5 yıl kadar öncesinde Turgutreis'te iki tane sokak vardı ve başka bir yer yoktu. Ancak belediye başkanının çalışmaları ve


Yassıada dünya sualtı dalış turizmine açılacak Genellikle 7. yüzyıla ait olan ancak 4. ve 16. yüzyıllar arasını kapsayan bir zaman diliminde yaklaşık 16 geminin battığı bilinen Yassıada'nın dalış turizmine açılması için Turgutreis Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü'ne Yassıada projesini sundu. Turgutreis Belediyesi, Turizm Bakanlığı'na ait olan adanın, belediyeye tahsisini ve Yassıada projesinin hayata geçirilmesini istedi. Turizm Bakanlığı, Turgutreis Belediyesi'nin projesini olumlu karşıladı ve hayata geçirilmesi için çalışmalarını hızlandırdı. Tüm dünyada çok büyük ses getirecek olan Yassıada projesi hayata geçirildiği zaman, ada üzerinde konferans salonu, kafeterya, basınç odaları ve restoran yapılacağı belirtildi. Aynı zamanda su altına yerleştirilecek kameralarla birlikte, bölgeye gelen dalış tutkunlarına sinevizyon gösterimi yapılacak. Böylece dünyanın dört bir yanından gelecek olan yerli ve yabancı dalgıçlar, Yassıada da bulunan tarihi batıkları, eskiden şarap ve zeytinyağı taşımak için kullanılan anmphoraları görme imkanına kavuşacak. Yassıada ve etrafında bulunan adaların dünya dalış turizmine açılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Turgutreis Belediyesi olarak ortak imzalanan protokolle, Yassıada'nın ve etrafındaki adaların dalış turizmine açılması için belediyenin yapacağı tesislere onay verildi. Turgutreis Belediyesi olarak ada üzerine yapılacak kafeterya, restoran, basınç odaları ve konferans salonlarıyla dünyanın ilgisini Turgutreis'e çekmek planlanıyor.

marinanın geliştirilmesi ve kültürel faaliyetlerin sıklaştırılması bu belediyenin gelişmesini sağladı.

Ümit Akgünlü (33) Kuaför Bodrum merkezde oturuyorum. Bitez bence en olumlu gelişen belde. Bitez'in görünümü, çevre temizliği, yolların düzgünlüğü geçen senelere göre çok düzeldi. Buna kısaca belediyelerin düzgün çalışması kaynaklık ediyor diyebiliriz.

İsmet Cengiz (35) Market ve cafe işletmecisi Bodrum'un merkezinde oturuyorum. Bence Bodrum'un merkezi hariç tüm beldeler gelişim gösterdi. Bunlar beldelerin belediyeleri sayesinde gerçekleşti. Her konuda temizlik oldu. Çevre-gürültü-görüntü temizliği ama merkezde hiçbir gelişme söz konusu değil.

Cenk Demircioğlu (24) Taksi şoförü Bodrum merkezde yaşıyorum. Türkbükü ve Turgutreis… Türkbükü; sosyete kesiminin oraya gitmesiyle, reklam sayesinde gelişti. Turgutreis ise belediyenin sayesinde gelişti. Yolları çok düzgün, temiz oldu. Bodrum

Turgutreis'e dev projeler Turgutreis Belediyesi'nin en büyük projeleri arasında Gemi Yanaşma İskelesi Projesi bulunuyor. 10 yıl içinde gerçekleşmesi planlanan gemi yanaşma projesi ile Turgutreis artık bir dünya kenti olacak. Yine iki yıl içinde gerçekleşmesi planlanan belediye binası projesi, 500 araçlık otopark, günün koşullarına uygun yeni bir otogar yapımı ve hal çarşısı projesiyle Turgutreis, Avrupa'nın en gelişmiş kentleriyle yarışır duruma gelecek. Son yıllarda özellikle yurt dışından çok sayıda yabancının Turgutreis'ten mülk edinmeye başlaması bunun en büyük göstergesidir.

"Turgutreis'i Avrupa kenti yapacağım" Turgutreis'i daha da yukarılara taşımak amacındayım. Turgutreis 2015 yılında vizyonunu tamamlamış, gemi yanaşma iskelesine kavuşmuş ve tüm alt yapı sorunlarını bitirmiş modern bir belde görünümü kazanacak. Ben bir Turgutreisli olarak beldemin sorunlarını en iyi bilen ve çözüm üretebilen bir başkanım. Turgutreis, geleceği parlak, tarih ve turizmin iç içe olduğu bir belde. Bodrum Yarımadası sahip olduğu 11 değerli başkanıyla her zaman sorunlara çözüm üretmiştir. Turgutreis, Bodrum Yarımadası'nın diğer beldelerini kısa zamanda geride bıraktı. Sahip olduğu 40 km'lik sahil şeridiyle, eşsiz günbatımı manzarasıyla huzurlu bir belde görüntüsü yansıtıyor. Güneş, deniz, sahil, kum, tarih, toprak ve yeşil Turgutreis ile sarmaş dolaş bir biçimde dünyaya göz kırpıyor.

merkezine bakarsanız pislik içinde.

Ayhan Özbil (26) Turizmci Bodrum merkezde oturuyorum. Ben Gümbet derim. Çünkü turizmci olduğum için ve turistlerin ilgisinin Gümbet beldesi üzerinde artış gösterdiğini gördüğüm için bunu düşünüyorum.

Ertuğ Pekgenç (48) Eczacı Bodrum'da oturuyorum. Turgutreis ve Yalıkavak diyorum. Yat limanı yapıldığı için ikisinde de ticari - turistik bir gelişme artışı oldu.

Mehmet Bulut (26) Fotoğrafçı Bodrum merkezde oturuyorum. Turgutreis ve Ortakent. Bilemiyorum neden, bana öyle geliyor. Belediyelerin çalışma sistemlerinden olsa gerek.

Mehmet Erbil (25) Kuaför - Kaptan Bodrum'da oturuyorum. Yalıkavak… Keşfedilmemiş bir mekan olduğu için gittikçe gelişme gösteriyor. Türkiye sosyetesinin bu sene tercih ettiği belde.

"Turgutreis'in suyundan içen buradan bir daha ayrılamaz" Turgutreis'in suyundan içen kişi buradan bir daha ayrılamaz. Burasının havası, suyu ve doğası insanları cezbediyor. Turgutreis sahip olduğu, bakir adaları, tertemiz koyları, doğa tarihi güzellikleriyle, sessizliğiyle, eşsiz doğa manzaralarıyla, mandalinasıyla ve Ege Bölgesi'nin en büyük pazarıyla tatil için gelen misafirlere pek çok alternatif sunuyor. Turgutreis, Bodrum Yarımadası'nın en güzel beldesi. Ben burada doğdum büyüdüm ve Turgutreis'e aşığım. Yaşadığım, büyüdüğüm yere ve burada yaşayan vatandaşlara hizmet için varım. Turgutreis'te son 6 yıl içinde 5 adet 5 yıldızlı otel yapıldı. Bu gösteriyor ki; artık yatırımcılar gözünü buraya çevirmiş durumdalar. Türkiye'nin beldeleri arasında en büyük beldelerden bir tanesine sahibiz. Her yıl beldemize gelen yabancı turist sayısı artıyor. Şu an yaz kış farklı milletlerden yaklaşık 1000 yabancı Turgutreis'te yaşıyor.

"Tanıtıma büyük önem veriyoruz" Bizim için tanıtım büyük önem taşıyor. Beldemizde yılda en az 5 defa uluslararası etkinlik düzenliyoruz. Dünyanın dört bir yanından yabancı turistler Turgutreis'e akın ediyor. Ulusal alanda da organizasyonluğunu üstlendiğimiz çok sayıda etkinliklerimiz oluyor. Turgutreis'i uluslararası arenada tüm dünyaya tanıtıyoruz. Muğla Yarımadası içinde ulusal basında en çok haberi yayınlanan belde Turgutreis. Bu alanda da rekoru elimizde bulunduruyoruz.

Geçen seneler Türkbükü idi. Ama turizm nerede yoğunlaşı-yorsa orada gelişim artıyor tabii.

Esengül Göçmen (38) Ev hanımı Bodrum'da oturuyorum. Turgutreis bence en fazla gelişme kaydeden belde. Marinanın her geçen sene turizme hizmeti arttı. Bunun getirdiği bir nüfus yoğunlaşması, keşif oldu. Çok gelişmiş olmayan, kasaba halindeki Turgutreis, özellikle yazları birçok alanda bir numara oldu.

Ergin Aktaş (24) İşletmeci Bodrum'un merkezinde yaşıyorum. Bitez diyorum… Bitez'in plajını çok seviyorum. Turizm açısından önemli bir plaj çünkü, sürekli bir gelişim içinde. Mesela ilk değişik duba sistemini oluşturdular.

Alican Şavkın (19) Öğrenci Torba'da oturuyorum. Yalıkavak derim. Yalıkavak marinası turizm için önemli bir dönüm noktası oldu ve bir de mülk satışı geçen senelere göre müthiş bir artışta. Tatilciler sakin beldeleri tercih ediyor. Ve geliştiriyorlar ama tabii gelişirken sakinlik de

BODRUM

e ntü

13


HAZİRAN’DA BODRUM SANATI KUCAKLADI...

BODRUM, sadece

BODRUM sanat günleri B

odrum Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Sanat Günleri’nin Üçüncüsü bu yıl 24 Haziran’da başladı, 7 Temmuz’a kadar sürecek. Festival, çıtayı her yıl biraz daha yükselterek, sezonu kaliteli ve farklı festivallerle açmayı, Bodrumlulara ve Bodrum’a gelen yerli ve yabancı konuklara kültür-sanat hizmetlerini en güzel şekliyle sunmayı hedefliyor. Geçen senelerde Tekfen Filarmoni, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Michiel Bortslap Trio, Özlem Tekin, Bienvenido Combo, Angelika Akbar&Akatay Project, Kurban gibi büyük isimleri ağırlayan Bodrum Belediyesi, bu yıl dünyaca ünlü isimleri yine Bodrum Kalesi’nde ağırlıyor, sanatseverlere unutulmaz bir festival yaşatıyor. Festivalin açılış etkinliği 24 Haziran tarihinde Ian Anderson Plays the Orchestral Jethro Tull konseriyle muhteşem bir şekilde yapıldı. Bodrum Kalesi’nde gerçekleştirilen festival, Türkiye’nin en önemli festivalleri arasında yer almakta. Festival boyunca, efsanevi vurmalı çalgılar üstadı, dünya çapında bir isim Billy

“Bir tarih, kültür ve sanat kenti Bodrum” sloganıyla hareket eden Bodrum Belediyesi, Bodrum’u uluslararası kültür sanat buluşmalarında önemli bir merkez haline getirmeyi hedefliyor. Cobham, Culture Mix projesiyle, Fahir Atakoğlu Trio, ilk kez Türkiye’ye gelen Yamato grubu, Tania Maria ve Grubu güneyin sıcak ritimlerini Bodrum’a taşıyor. Başkent Akademi Orkestrası, Piyanist Yeşim Gökalp’le birlikte, bir Mozart Konseri sergilemekte. ABD

Büyükelçiliğinin desteği ile yapılacak konserde Billy ve Tony Stevens’i Amerikan müziği tarihinden örnekler sunuyor. Festival Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun “Ben Eskiden Küçüktüm” adlı tiyatro gösterisi ile sona eriyor.

BODRUM film festivali A

kşam saat 21:00’de Kumbahçe Mahallesi kumsalında Zeyno’s Kafe’de Küba Gecesi ile başlayan etkinlikte, festivale davet edilen, yönetmen, sinemacı ve sinema kolektifleri üyeleri Bodrumlu sinemaseverlerle buluştu. 24 ülkeden 70 filmin gösterildiği festivalde yurt çapından, önemli sinema eleştirmeleri ve yazarları da 5 ayrı noktada gösterilen filmleri ilgi ile izlerken, festivalin konsepti gereği, özellikle İsrail ve Filistin basını organizasyona büyük ilgi gösterdi. El Cezire televizyonundan gazetecilerin de bulunduğu festival, Ortadoğu’ya barış mesajları gönderdi. Veda töreninde Küba Dostları Derneği’nden Serpil Yıldız, Küba konulu, “One bien” adında bir dia gösterisi düzenlerken; festival organizasyonundan Yiğit Uygur ise “Festivalin Ardı” başlıklı bir slayt gösterisi sundu. Organizasyonda yerel, ulusal ve uluslararası basına birer teşekkür belgesi verilirken, düzenlenen partide Bodrum Mavi Yol Girişimi’ne de bir plaket verildi. Açılış gecesinde Tornallom isimli filmleriyle “Halikarnas Balıkçısı Çevre Ödülü”ne layık

14 BODRUM e ntü

Bodrum Belediyesi, Belgesel Sinemacılar Birliği ve Avrasya Sanat Kolektifi’nin birlikte organize ettiği, 3. Uluslararası Bodrum Film Festivali 10 Haziran 2006 Cumartesi akşamı düzenlenen kapanış partisi ile sona erdi. görülen Enric Peris ve Videohacker Miguel Bastos ikilisine ödüllerini veren Mavi Yol Girişimi üyesi Filiz Dizdar, bu defa Mavi Yol Girişimi için verilen ödülü İspanyol ikilinin elinden aldı. Açılış gecesinde henüz Bodrum’a

ulaşmadığı için ödülünü alamayan İsrail asıllı Fransız Yönetmen Simmone Bitton’a ödülünü ise Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan verdi. Simmone Bitton, Duvar (Wall) adlı filmiyle, Herodot Barış Ödülü’nü, meslektaşı Filistinli yönetmen Najwa Najjar’la paylaşmıştı.


DENİZ, GÜNEŞ, KUM değil

ORTAKENT denizi cazladı O

Ortakent-Yahşi’nin eşsiz maviliğinin üzerine caz müziğinin notalarını serpiştirmeyi amaçlayan Ortakent-Yahşi Belediyesi, beldenin en bakir koyu Kabakum’da caz ve klasik müzik notalarının büyüsünü hissettir-

rtakent-Yahşi Beldesi'nde caz geceleri “Denizi Cazladık” adıyla geçtiğimiz ay gerçekleştirildi. Ortakent-Yahşi’nin bakmaya doyum olmayan maviliğinin üzerine caz müziğinin eşsiz notalarını serpiştirmeyi amaçlayan Ortakent-Yahşi Belediyesi, beldenin en bakir koyu Kabakum’da caz ve klasik müzik notalarının büyüsünü de içine çekerek yıldızları ve Ortakent'e özel mehtabı bambaşka hissettirdi. Sanata olan destekleriyle bilinen OrtakentYahşi Belediyesi, bundan böyle sanat etkinliklerine direkt ev sahipliği yapmaya hazırlanı-yor. Bu organizasyonların başlangıcı olan “Denizi Cazladık” projesi de tamamen Ortakent-Yahşi Belediyesi'nin kendi bütçesiyle gerçekleşti. Sanatın her kesime koşulsuz ulaştırılması ilkesiyle hareket eden başkan Mehmet Kocadon, açılış günü yaptığı konuşmada, yarattıkları bu sahnenin yarımadada bir ilk olduğunu hatırlatırken hem Denizi Cazladık konserlerinin yine büyük isimlerle süreceğinin hem de fark yaratacak

projelerinin de sırada olduğunun müjdesini verdi. Projeler konusunda uzun açıklama yapmaktan kaçınan başkan Kocadon 1 Temmuz 2006 itibariyle "Ortakent'te Güneş Müzikle Batar" projesini açıklamakla yetindi.

Bu tarih-ten itibaren Ortakent Azmak’ta bulunan dolgu alanı "Erdal Çerçi Meydanı"nda her akşam saat 19.30 - 20.30 saatleri arasında klasik müzik dinletileriyle güne veda edileceği müjdesi konukların büyük alkışlarıyla cevap buldu.

YALIKAVAK şenlendi 19-22 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Yalıkavak Yeldeğirmeni Kültür, Sanat ve Spor Festivali’nin kapanışı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in de konuklar arasında olduğu Sibel Can konseriyle yapıldı.

İspanya’nın Airinos De San Xulian folklor grubu, Bodrum’da düzenlenen2. Uluslararası Yalıkavak Yeldeğirmeni Kültür, Sanat ve Spor Festivali kapsamında Bodrum’un Yalıkavak Beldesine geldi. Organizasyonu düzenleyen Maria Rita Pineiro Valinas Altunsoy, İspanya’nın Galiçya Bölgesi’ndeki Marin şehrinden gelen 13 kişilik folklor grubunun 19 – 22 Haziran tarihleri arasında Yalıkavak’ta düzenlenen Uluslararası Yalıkavak Yeldeğirmeni Kültür, Sanat ve Spor Festivali’nde gösteriler sunduğunu belirterek, “Marin Belediyesi Turizm Müdürü Jose Manuel Portela Pazos ile birlikte gelen grup, festivale katılarak Türkiyeli gençlerle birlikte dostluk köprüsü kurdular” dedi. Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, yaptığı açıklamada, Yalıkavak ve Marin kentleri arasında dostluk köprüsü kurmak istediklerini, bu kapsamda ikili ilişkileri geliştireceklerini ifade etti. Saruhan şunları söyledi; “İki farklı ülkenin insanları olarak, birbirimizi yeni tanımaya başladık. Kardeş şehir olma yolunda ilk adımları attık. Eylül,

Ağustos ayında bir folklor grubumuzla birlikte İspanya’ya gitmeyi düşünüyoruz. Ülkenin tanıtımına yönelik çalışmalarımız devam Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Uluslararası Yalıkavak Yel değirmeni Kültür, Sanat ve Spor Festivali’nde son günü ücretsiz olarak düzen-

lenen Sibel Can konserini çok sayıda Yalıkavaklı izledi. Konsere çevre beldelerden gelenlerin yanı sıra 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Muğla Valisi Temel Koçaklar, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan da katıldı.

BODRUM

e ntü

15


GEÇiYORDUM UĞRADIM

B

16

Bol 'Gerçek' üstü, Az 'Şaka’

boyu düşlediğim koku değildi. Tam tersine, oto aykuş benzeri gece yaşamayı seven parka inen merdiven deliğinden, bastıran sıcağın bir adam olduğumdan, sabahları da etkisi ile yükselen yoğun bir amonyak kokusu erken kalktığım pek söylenemez. insanın genzini yakıyordu. Bir iki basamak inip Ama bilemediğim bir nedenle o başımı aşağıya uzattım. Koku yoğunlaştı, Perşembe saat yedide uykum bitti. otoparkın kolonlarının dibindeki nem lekeleri Üstüne üstlük pek de zinde ve sağlıklı uyandım. belirginleşti. Belli ki, pazara geceden gelen "pazar Bir fincan kahve ertesi, dedim koy vereyim BOLAR İREN taifesi", içilen rakının, kesilen karpuzların da kendimi oturduğum tepeden aşağıya; pazara etkisiyle, sık sık ayakyoluna gitmek zorunda doğru yürüyeyim. Hele şu anda otlar, meyveler kalmışlar; bunun için de -on metre ötede uygar tezgahlara yeni dökülmeye başlamış, tabiat "Bir akşam mahalleden on, bir WC olmasına karşın- kolon diplerini daha ananın kokusu pazar alanını buram buram on beş kişi bu çukurun uygun bulmuşlar. sarmıştır. çevresinde toplansak; Bakın gördünüz mü, yine suratıma oturdu bir Söylemesi ayıp, bizim sokak biraz dardır. Hele taşınabilir bir kasetçalar, bir tebessüm. Bu kez de bu koku aldı götürdü beni şimdilerde, her yapılan inşaat kıyısından kasa bira, birkaç maytap, çocukluğuma; Edirne'nin Çorlu'suna. Evimiz tek köşesinden birer çimdik çalınca, olimpiyatlara üstünde mumu ile bir küçük katlı, kerpiç. Hacet yeri, bahçeye kazılmış bir kros parkuru için aday olur duruma geldi. İşte bu pasta, çerez falan… “çukur üstü iki kalas.” Koku evden duyulmasın patikada elli metre kadar yürüyüp bir dönemeci Çökertme çalsak, halay diye bahçenin en uzak köşesine konumlanmış. Ne dönmüştüm ki yol kenarında hatmileri taam çeksek, maytap patlatsak… var ki, gece karanlıkta, benim için korkudan etmekle meşgul üç semiz danayla karşı karşıya Bu çukurun açılışının mümkün mü bahçeyi geçip ayakyoluna ulaşmak? kaldım. Bir süt fabrikası için reklam filmi mi çeotuzuncu gününü kutlasak" En güvenli yer ilk ağacın dibi… kiliyor diye etrafa bakındım, ama kamera falan Ama o zaman devlet “yurdu çelik ağlarla dört bir yoktu çevrede. Ben bön, onlar benden bön bir yandan örmekte” olduğu için E-5 henüz Edirne'den geçmemiş, eyyam karşılıklı bakıştıktan sonra, alnım kırışmasın diye pek sık Bodrum'a da hava limanı yapılmamıştı! kullanmadığım tebessümlerden biri geldi oturdu suratıma. Aklım aldı beni çocukluğuma, 1945 yılının Ağrı kentinin Karaköse ***** nahiyesine götürdü. Her sabah, toprak damlı evimizin önünden geçip, otlağa giden inek sürülerinin çan sesleri ile güne Gezintime Bodrum'umuzun ilk, tek ve son parkı olan Belediye başlayışımı anımsadım. Bahçesi'nin içinde devam ediyordum ki, “O da ne?”… Belediye İneklerden birkaç metre ilerde de mahallenin köpekleri sabah binasının girişindeki yedi artı yedi, on dört basamağa, özürlüler kahvaltılarını alıyorlardı. Ben diyeyim yedi, siz diyin on yedi adet. ve yaşlılar için bir çift elektrikli kayar sandalye monte edilmiş. Eksik olmasınlar, mahallenin hayvan sever hanımları, her sabah İnanılmaz duygulandım. “İşte bu!” dedim içimden, “Uygarlık bu..” olduğu gibi, bir gün önceki yemek artıklarını atmayıp, köpekler Yanımdan geçen üniformalı bir belediye görevlisini kolundan ve kara sinekler aç kalmasın diye ezan vakti eşiklerinin önüne yakalayıp iki yanağından öpmüşüm. Adamcağızın biraz kokmuş, dökmüşler. Bu sayede kıyıp da kimselere dokundurmadığımız, biraz ürkmüş gözlerini görünce açıklamak zorunda kaldım: “Bu ama evimize alıp beslemeyi de içimizin el vermediği köpekçiklesandalyeler olağanüstü” dedim “Belediye Başkanı yoğundur, rimizin karınları bugün de doymuş oldu. kutlamak için rahatsız etmek istemem. Onun adına seni kutlamış Allah için, bu güne değin mahallemizin köpeklerinin hırsızlarla oldum.” Rahatladı, ağzı kulaklarına doğru uzadı. “Sağ ol” dedi, hiç sorunları olmadı, buna karşı benden pek hazzetmezler. Bir iki “Başkanımız herkesi düşünür.” tanesi beni hissedince, başını önündeki yemekten kaldırmadan, Orada sonlandırsam ya sohbeti! Hayır, illaki kurcalayacağım. “İyi hırladıysa da, benimle uğraşırken bir iki pirinci hemcinsine de” dedim, “özürlü vatandaş bu basamakları elektrikli kaptırmak korkusuyla fazla bulaşmadı. tahtırevanla çıkıyor, giriş salonuna geliyor, sonra ne oluyor? Yani ikinci kata nasıl çıkıyor? Orada sandalye falan yok.” ***** Hince baktı. “İyi dedin, tahtırevan gibi” dedi. “İçerdeki merdivenleri de çözdü başkan. Sayın ihtiyar vatandaş bu yürüyen Derviş Görgün ile Artemis caddelerinin kesiştiği kavşaktaki o iskemle-lerle çıkıp salona girer girmez, oradaki iki güvenlik tanıdık çukura kadar geldim: Artemis caddesine girişi hemen görevlisi hemen birbirlerinin bileklerini çapraz kavrayıp, hemen bütünüyle iptal eden PTT'nin teknoloji çukuru. Buraya çocukların yaptığı gibi altın beşik yapıyorlar. Altın beşiğe gelince "Yurttaş olarak ne kadar duyarsızız!" diye düşündüm. "Bir oturtulan sayın ihtiyar böylece ikinci kata zahmetsiz taşınmış akşam mahalleden on, on beş kişi bu çukurun çevresinde oluyor.” toplansak; taşınabilir bir kasetçalar, bir kasa bira, birkaç maytap, Farkında olmadan “Vay canına!” diye bir ses fırlamış gırtlağımdan. üstünde mumu ile bir küçük pasta, çerez falan… Çökertme çalTam bir boşboğazlık edip, “İyi de sayın görevli, Bodrum'un dar, sak, halay çeksek, maytap patlatsak… Bu çukurun açılışının eğri büğrü, delik deşik, kaldırımsız sokakları bu 'sayın ihtiyar otuzuncu gününü kutlasak" vatandaşın' günlük yaşamını sürdürmesi için, falan...” diyecektim ki, çenemi tuttum. ***** Bir süre, o iki elektrikli tahtırevanı, “Picasso Bodrum'da” sergisini izler gibi hayret ve hayranlıkla izledim. İçimden, bir cesaret Pazaryerine geldiğimde güneş enikonu yükselmiş, öngördüğüm binaya dalmak, kapıyı mapıyı çalmadan Belediye Başkanının gibi, Bodrum otları tezgahlara yayılmıştı. Ama ne var ki koku, yol

BODRUM

e ntü



GÖLKÖY’de SALBA BEACH CLUB HUZURLU BİR ORTAM SUNUYOR

YENiLER

YENiLiKLER

YENiLENENLER

Gölköy Yalı’da, eski Sahil Motel’in olduğu yerde açılan Salba Beach Club, Gölköy’ün doyumsuz denizi ve Salba’nın farklı hizmet anlayışı ile huzurlu bir tatil olanağı sunuyor. Salba Beach Club Tel: 357 71 70

CAFE YALIKAVAK

C

afe Yalıkavak yeni şubesini Yalıkavak’ta Şeyhülislam Ömer Lütfü Caddesi 27 numarada açtı. Özel günlerinizde de resimli pasta, helva, lokma ve tatlı çeşitleri ile hizmetinizde. Telefon: 385 36 16

ANİMANA YALIKAVAK’TA Animana Veterinerlik Merkezi, evdeki dostlarınızın röntgen, Ultrason, diş bakımı ve cerrahi operasyonları için Yalıkavak’ta hizmet vermeye başladı. Tel: 385 52 00

GÜMBET’TE BELEDİYE KAFETERYA AÇILDI

EUROMODA BİJUTERİ OASİS’te

G

ümbet Kafeteryası, Gümbet dolgu alanında hizmete girdi. Bodrumluların da davetli olduğu açılış törenine Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, eşi Asuman Ağan’la birlikte katıldı. Ağan çiftinin yanı sıra, açılışta Belediye meclis üyeleri ve CHP’liler de yer aldı.

E

uromoda Bijuteri Oasis’te açıldı. Oasis Alışveriş Kültür ve Eğlence Merkezi’nde düzenlenen defile ile hizmete giren Euromoda Bijuteri’nin açılışına Bodrumluların ilgisi yoğun oldu. 5 ünlü mankenin açılışta sergilediği takılar ise en az mankenler kadar ilgi gördü. Oasis’te hizmete giren Euromoda Bijuteri’nin açılışına podyumların ünlü mankenlerinden Doğa Bekleriz, Yeliz Öney, 2004 Best Model Simge Tertemiz, Tuğba Altıntop ve Elif Ece Uzun katıldı. Türkiye çapında 83 mağazası bulunan Euromoda Bijuteri, Oasis Alışveriş Kültür ve Eğlence Merkezi’nde 84. şubesi açtı. Açılışta bilgi veren bijuteri mağazaları zincirinin sahibi Bilal Gürler, 84. mağazayı açmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, mağazalarında binlerce çeşit, takı, bileklik, kemer ve küpe çeşitleri bulunduğunu belirtti.

18

BODRUM

e ntü

İKBAL TURGUTREİS'TE

A

fyon’un meşhur mekanlarından olan İkbal, Turgutreis’te açıldı. Turgutreis Atatürk Meydanı Günbatımı Plajları karşısında sahil yolunda hizmete giren İkbal’in açılışını Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan yaptı. Dünya mutfağından her türlü lezzetin bulunduğu, özellikle sucuk, kaymak, ekmek kadayıfı, et döner, sucuk döner, kebap, kavurma ve tandırın ön plana çıkarılıp satışa sunulduğu İkbal’de şarküteri de bulunuyor.


CAMEL ACTIVE 7. ŞUBESİYLE OASİS’te

C

amel Active geçtiğimiz günlerde Bodrum'a ilk şubesini Oasis Alışveriş Merkezine açtı. Türkiyedeki 7. şubesi olan Camel Activa, tekstilde erkek ürünlere yer verirken, bayanlar için ise ayakkabı ve çanta üretmekte. Kredi kartlarına 6 taksit imkanı sunan Camel Active, ayrıca 2. üründe %50 indirim sağlıyor.

METRO CASH&CARRY RESTORAN FARKLI LEZZETLERLE KAPILARINI AÇTI

M

ETRO Cash & Carry, Bodrum mağazası içinde yer alan restoran eşsiz lezzetler sunmak amacıyla Bodrumluların hizmetinde. Toplam kullanım alanı 175 metrekare olan restoranında, Ege kahvaltısı, zeytinyağlı yemekler, vejetaryen yemekleri, Bodrum yöresel otlarıyla hazırlanmış yemekler, farklı tatlı çeşitleri mönüde yer alıyor. Metro Restaurant haftanın her günü 08.00 - 23.00 saatleri arasında kaliteli, sağlıklı ve güvenli ürünlerle müşterilerine hizmet verecek. Diğer restoranlardan farklı olarak METRO Cash & Carry Bodrum restoranında ilk kez yeni bir kahve konsepti hizmete sunuluyor. Restoranda METRO çekirdek kahvelerinin farklı türleri de gün boyu servis edilecek. Çekirdek espresso, aromalı ve yöresel kahveler özel kahve makinelerinde anında değirmende öğütülerek zengin aroması ile müşterilere servis edilecek.

TEKSTİL ÜRÜNLERİYLE DEKOMARİN LEZİZ TATLARIYLA CAFEMARİN Turgutreis D Marin’de Zeynep ve Barbaros Gökalp çifti, tekstil ürünleriyle Dekomarin’i, birbirinden lezzetli tatlarıyla Cafemarin’i hizmete açtı.

KEBAP ZEVKİ İÇİN YENİ ADRES

K

öşebaşı, yeni açtığı şubesiyle

Bodrumlulara da kebap zevki yaşatıyor. Tüm Köşebaşı restoranlarında olduğu gibi Köşebaşı Bodrum şubesinde de sadelik, ferahlık ve sıcaklık ön plana çıkıyor. Bodrum merkezde yer alan mekan, yemyeşil bir bahçe içerisinde, palmiyeler arasında, ışıl ışıl kale manzarası eşliğinde kebap keyfi sunuyor. Tüm bu şıklığın yanı sıra içeride yer alan ocakbaşı ve odun fırını da mekana ayrı bir hava katıyor.


BİR ZAMANLAR

Bir kır gezintisi

M

adem ki yazılarımızın başlığını "Bir Zamanlar" diye saptadık; o halde siz değerli dostlarımıza ara sıra, çok ama gerçekten çok eski yıllardan süzülüp gelmiş ve bugünlere ulaşmış anılarımızdan küçük bir demet sunmak; hem, zımnen de olsa vermiş olduğumuz sözü tutmak hem de genç ve orta yaş kuşağına eski yılların zarif tatlarını aktararak onları mutlu etmek olacaktır. Şöyle böyle 65-70 yıl kadar önceleri benim çocukluğumun geçmiş olduğu Bursa'dan bir kır gezintisi anısı... İşte bu yazı onlardan biri olacaktır. Bursa Ulucamii'nden başlayarak, taa Setbaşı köprüsünü geçip Yeşil'e doğru sapan caddenin köşesine dek, bu ana cadde üzerinde bulunan ve Uludağ eteklerine doğru tırmanan tüm caddeler ve sokaklar bir zamanlar Temenyeri denilen bir mahalleye çıkardı.

BÜLENT AKKURT O yıllarda aileler de bir hayli kalabalık olurdu. Büyükanneler, cicianneler, halalar, teyzeler, yengeler, gelinler, damatlar, genç kızlar, delikanlılar, evlatlıklar, beslemeler, büyükbabalar, dayılar, amcalar, enişteler, ve ailenin ana direği anne ve baba ile küçüklü büyüklü çocuklarla bir kır gezintisi kadrosu rahat on beş-yirmi kişiyi bulur-

Temenyeri, o güzelim camiler ve türbeler şehri ile o zamanlar şeftali başta olmak üzere meyve bahçeleri ve çilek tarlalarıyla yemyeşil Bursa ovasını tepeden gören koskoca bir mesireydi. Temenyeri'nin daha yukarılarında Uludağ'ın eteklerinde şırıl şırıl akan sayısız pınarlarıyla çok daha güzel yerler var idiyse de; oralara böyle çoluk çocuk tırmanmak pek kolay olmadığı için aileler; şimdilerde piknik denilen, o zamanlar kır gezisi olarak adlandırılan ve böyle günübirlik gezilerinde Temenyeri'nde ağaç altlarına yerleşmeyi daha uygun görürlerdi.

Anımsadığım kadarıyla, zaman zaman, arabaları olan aileler ve araba kiralamayı göze alabilenler; Bursa ovasında Nilüfer çayı kenarına, söğüt ağaçları; ya da Soğanlı köyünün şeftali bahçelerinde koyu gölge veren ulu ağaçların altına yerleşmek üzere de kır gezintisine giderlerdi. Yine de, Temenyeri şehrin büyük bir bölümüne çok yakın olduğu için en gözde piknik yeriydi. Kır gezintisine gidildiği zaman önemli olan, vakitlice giderek iyi bir yer kapmaktı. Çoğunlukla bir önceki kır gezintisinde göz konulmuş bulunan bir ağaç altını, "Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür" misali; hem gölgesinden yararlanmak, hem de daha düz bir alanda rahatça yayılıp oturmak için tercih nedeni olarak düşünenler, bu konuyu kendi aralarında adeta bir yarış haline getirmiş olurlardı. Bu nedenle evde başlayan telaş, yolda da sürer ve Temenyeri'ne yaklaştıkça da giderek artardı. Yarış kimi zaman, göz konulan yere ulaşılmakla başarıyla, kimi zaman ise o yerin başka bir aileye kaptırılmış bulunduğunun anlaşılmasıyla da hüsranla sona ererdi.

20 BODRUM e ntü

Bursalılar, özellikle de Pazar günleri çoluk çocuk ailece, evde hazırlanmış nevaleleriyle Temenyeri'ne çıkarak piknik yaparlardı. Yukarıda da söylemiş olduğumuz gibi, o zamanlar piknik deyimi bilinmezdi. Buna kır gezintisi denilirdi. Ulu ağaçların altına hasırlar kilimler serilir, ağacın koca koca dalları üzerine salıncaklar kurulurdu. Bırakınız çocukları, genç kızları ve delikanlıları, büyükler bile bu salıncaklarda kolan vurmaya doyamazlardı. Küçükler aralarında top oynarlarken ya da şeytan uçurtmalarını havalandırmak için koşuştururlarken, hanımlar ve genç kızlar hemen yer sofrasıyla birlikte öğle yemeği için hazırlığa gi-rişirlerdi. Her ne kadar daha sabah kahvaltısından kalkılalı pek bir şey olmamışsa da; galiba böylesi temiz havaya çıkılınca herkesin iştahı çok çabuk açılmakta olurdu. Bu konuda, evlerden çoğunlukla yürüyerek ve doğal olarak büyüklü küçüklü herkesin kendi hesabına düşen yükü taşıyarak gelinmiş olduğu da unutulmamalıdır. Temiz havayla birlikte bu yorgunluğun da elbette bu erken acıkmada bir payı olacaktı.

O yıllarda aileler de bir hayli kalabalık olurdu. Büyükanneler, cicianneler, halalar, teyzeler, yengeler, gelinler, damatlar, genç kızlar, delikanlılar, evlatlıklar, beslemeler, büyükbabalar, dayılar, amcalar, enişteler, ve ailenin ana direği anne ve baba ile küçüklü büyüklü çocuklarla bir kır ge-zintisi kadrosu rahat on beş-yirmi kişiyi bulurdu. Hemen herkes deneyimli olduğu için üze-rine düşen işi bilir ve paylaşırdı. Artık o işin ustası kimse, genelde bu işi erkekler üstlenirlerdi, baba, ya da amcalardan, dayılardan biri ikisi olabilir; münasip bir yere taşlarla ocak kurulur ve getirilmiş bulunan elleme kömürler, altına biraz çalı çırpı yerleştirilerek yakılır ve üflenerek ya da bir mukavva parçasıyla yelpazelenerek saçılan kıvılcımlarıyla kor haline getirilmeye çalışılırdı.

Sepetler, heybeler ve torbalar içinde getirilmiş bulunan zeytinyağlı yalancı dolmalar, kuru köfteler, haşlanmış yumurtalar, su börekleri, kol börekleri, zeytin, peynir, domates ve salatalık gibi teferruat kısa bir süre içinde hasırlar üzerine serilmiş bulunan tertemiz yemek örtülerini; nefis iştah açıcı (sanki kimsenin iştahı yerinde değilmiş gibi) bir renk ve yemek cümbüşüne çevirirken; ocak tarafından da çevrilmeye başlanan şiş kebaplarının kokusu, adeta tahrik edici bir şekilde yayılmaya başlardı. Şayet civarda bir pınar varsa, Uludağ’ın o buz gibi yeraltı suları içine kavunlar, karpuzlar atılır, sızma su testileri yine pınarın bir kenarına yerleştirilir ve bu arada piknik komşularına da; pınarda onların testileriyle meyveleri için yer ayrılması ihmal edilmezdi. Bu arada ailenin erkekleri, açılan rakı şişelerinden kadehlerini doldurmuşlar ve üzerlerine de,


kuyuda tam iki gün kır gezintisi dolayısıyla bekletilmiş bulunan sızma testilerden buz gibi soğuk sularını koyup demlenmeye başlamışlardır bile. Yaz meyveleri, başta kavun ve karpuz olmak üzere kesilerek hazırlanmış ve sofra daha da iştah açıcı bir hale gelmiştir. Ailenin en fedakâr erkeği ocak başında görevine devam ederken, karısı ya da kız kardeşi tarafından ona hazırlanan küçük bir tabak içinde sevdiği her şey ocağın bir kenarına konulmuştur. Böylece ocakbaşı kahramanı da, biraz uzaktan da olsa kadehini kaldırarak öğlen rakıcılarına eşlik etmekten geri kalmamış olacaktır. Parti parti gelen şişlerle birlikte büyük babanın besmelesiyle, bir bağırış çığırış içinde yemek faslı başlardı. Çocuklar doğal olarak dizgine gelmemekte ve anneler onları büyük bir özenle kontrol altında tutuyor olsalar da rahat durmamaktadırlar. Esasen pek düzgün ve tertipli olmayan, ister istemez biraz da meyilli bir yerde kurulmuş bulunan yer sofrasında; su bardakları devrilir, kızın ayağı börek tepsisinin içinden çıkarılırken küçük oğlanın kolu zeytinyağlı dolmaya girer, besleme hizmet edeyim derken en titiz eniştenin rakı bardağını devirir. İşte böyle bir hengâme içinde yemek faslı başlar ve sürer... Neyse, kısa bir süre sonra çocuklar doyurulmuş ve kimisi top oynamaya, kimisi salıncakta sallanmaya koşuşmuşlar, kimisi de saklambaç oynamak için dağılmışlardır. Ocak başı görevi de sona ermiş olmakla artık büyükler ağız tadıyla içkilerini yudumlamaya ve yemeklerini yemeye başlamışlardır ki; çocuklardan biri salıncaktan düşmüş alnı hafifçe şişmiş, bir diğeri de komşu piknikçilerin çocuğuyla kavgaya tutuşmuştur. Bu arada zavallı karısının kaşla gözle idare etmeyi bir türlü başaramadığı ve hemen her kır gezintisinden eve iki kişinin kolunda dönmekte olan eniştebey yine içkiyi fazla kaçırmıştır. Aile fertleri alışkın oldukları cihetle fazlaca telaş et-mezler ve enişte hemen pantolonu ayağından çıkarılarak içinden hazır çıkan pijamasıyla, bir diğer kilimin üzerine yatırılmış ve hafiften hafiften horlamaya bile başlamıştır. Esasen ailenin tüm erkekleri biraz sonra aynı şeyi yapacak ve püfür püfür esen bu nefis gölgelikte öğlen uykularını uyuyacaklardır. Yaşlı hanımlar el örgüleriyle oyalanırken, daha genç olanlar iddialı peçiç oyunuyla öğlen sonunu renklendirecekler ve kendi aralarında doyumsuz bir sohbete dalacaklardır. Artık bu sohbetin içinde bir miktar dedikodu var mıdır, yok mudur orası bilinemez. Akşam olmakta gecikmeyecek ve güneşin ışıkları yavaş yavaş yatmaya başlarken, hanımları tekrar bir telaş alacaktır. Çaylar hazırlanacak, öğlen yemeğinden kalan börekler ve çay için hazırlanmış çöreklerle akşam kahvaltısı bir eksikle (enişte henüz ayılamamış olduğu cihetle) yapılacak ve kafile dönüş yolculuğu için hazırlanmaya başlayacaktır. Derlenip toparlanma işlemi her ne kadar kır gezintisi hazırlıklarından daha kısa sürecek ise de, yine bir hayli vakit alacak ve kafile heybeleri ve sepetleri paylaşarak yola düzülecektir. Eniştemiz ise, hemen her kır gezintisinden olduğu gibi bu kez de iki kayınbiraderinin kolunda eve dönecektir. Değerli dostlarım! İşte böylece bir kır gezintisi daha neşeyle, fakat bir hayli yorgunlukla sona ermiş olacaktır. Ne olursa olsun, hemen hemen ailenin tek ve en önemli sosyal etkinliği

BODRUM ajans

İş Rehberi

Muğla ilinin, ilçelerinin ve BODRUM’un

EN ÇOK iZLENEN HABER PORTALI

www bodrumajans.com.tr

sitesinde sürekli güncelleştirilerek yayınlanmaktadır. İşyerinizin telefon numarası kayıtlı değilse ya da düzeltilmesi gerekiyorsa bize ulaşarak bu ücretsiz hizmetimizden yararlanabilir,

1.

BODRUM’UN SİTESİNDE YERİNİZİ ALABİLİRSİNİZ

BODRUM AJANS Tel: 317 10 90 - 91 Fax: 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr


BODRUM TUTKUNLARI söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

Saruhan İren‘le İren’le İPEK YOLU

Saruhan İren, sıcakların bastırdığı şu günlerde, bizleri bu yıl da, İpek Yolu'nun egzotik ve sıcak çöl havasına götürecek. 2006 yaz kreasyonunu 2 Temmuz Pazar günü Hadigari'de sergileyecek olan İren, Otantik ve Abiye elbiselerden oluşan geleneksel defilesini Bodrumlular ve Bodrum'a gelen misafirler için sunacak.

Bodrum'da yaşayan meslek sahibi kadınlardan seçtiği mankenlerini, Saruhan İren titiz çalışmalar sonunda sahneye çıkarıyor. Evinin alt katındaki atölyesinde hummalı geçen bir çalışma döneminden sonra ortaya çıkmaya başlayan Saruhan İren imzalı, özgün kıyafetler, mankenlerin üstünde prova edili-yor. Fotoğraflar çekiliyor, video kayıtları yapılıyor. Saruhan İren'in eşi eski Meclis Üyesi ve Ticaret Odası Bodrum Temsilciliği eski Başkanı Öktem İren de, çalışmaların görsel kayıtlarının yapılması aşamasında eşine yardımcı oluyor. Önceki yıllarda olduğu gibi 20 mankenle gerçekleştirilecek defilede bu yıl bir de sürpriz olacağını söylüyor Saruhan İren. Endonezya'nın Bali adasında yaşayan bir Türk ateş dansçısının da katılımıyla defilenin tamamen bir gösteriye dönüşeceği kesin. Klasik defile anlayışından öte, sergilediği tüm defilelerde bir koreografi de sunan Saruhan İren'in bu yılki defilesinin adı İpek Yolu olacak. Her yıl olduğu gibi müzik aranjmanları, senaryo, koreografi ve giysi tasarımını kendisine özgü bir stilde sunacak olan Saruhan İren'in İpek Yolu adlı defilesinin konusu Batıdan Doğuya giden bir kervanı anlatıyor. 2 Temmuz'da Pazar akşamı, Hadigari Bar'da gerçekleşecek defilede, İpek Yolu'nun sıcak rüzgarı Bodrum'a taşınacak. İpek Cellabalarla birlikte tüm giysilerin ünik olduğunu söyleyen ve bugüne kadar 20'den

22

BODRUM

e ntü

fazla defileye imza atan Saruhan İren, kreasyonunun hiçbir trend veya moda akımıyla ilgisi olmadığını belirtiyor. Saruhan İren, kendine özgü tarzını defilelerine yansıtırken, kendisini de şöyle ifade ediyor: "Ben ilk önce bir kadın ve insanım, duygularımla yaşayıp, kendi dünyamı yaratıp, kendi giysilerimi üretip, seçtiğim müziklerle önce kendim dinleyerek çalışıyorum. O müzikleri dinlerken, o yıl hangi konuyu ele alacağımı düşleyip, giysilerimi yaratıyorum. Bütün giysilerim benim için özeldir. Taşıyan kişiler de özeldir. Bu olay özverinin, güzelliğin ve uyumun birlikteliğidir".

Bugüne kadar kaç defileye imza attınız? 20'nin üzerinde defile-show gerçekleştirdim. Her zaman tek giysi ürettim. Her yıl yeni bir konu oluştu. Mankenlerim bir ajansa bağlı ve medyatik değiller. Ayrıca hepsi iş sahibi ve çalışan kişiler. Biz hep beraber bir work-shop yapıyoruz. 1995'te Maça Kızı'nda Bodrum'daki ilk defilemi gerçekleştirdim. Konusu Hindistan'dı. Sonraki yıllarda M&M'de İndians, Uzaylılar- Dünyalılar; Hadigari'de, I'll Survive, Millenium, Tanrılar, Tanrıçalar, Bir kış masalı konulu; Halikarnas The Club'ta Fantazmik ve Atlantis başlıklı defileler gerçekleştirdim.

Moda ve tasarım üzerine eğitim aldınız mı? Bodrum'a nasıl yerleştiniz, neden Bodrum? Benim

eğitimimde

Güzel

Sanatlar


Akademisi Moda ve İstanbul Konservatuarı bale ve tiyatro var. Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Konservatuarı Bale bölümü mezunuyum. Bodrum'a yerleşeli çok yıllar oldu. Geldiğim günden beri çalışıyorum. Özel bir butik için yaz giysileri üreterek başladım. Sonra 1980'li yıllarda Bodrum'da ve İstanbul'da birçok galeride sergiler açtım. 1990 yılından beri defileler hazırlıyorum. Bodrum'a 1997'de geldik. TMT otelini yapmak için geldi Öktem, bütün bağlarımızı koparıp geldik. İkimiz de İstanbulluyuz. Yıldız Kenter'le bir süre tiyatro denemem oldu. Geldiğimde baktım Bodrum'da böyle bomboş geçmeyecek bu ömür, ertesi yaz hemen başladım çalışmaya.

Sergilerden bahsedelim mi biraz? Bir butik için yaz giysileri üretmeye başladım. Zaten ondan önce kendi kostümlerimi 12 yaşımdan beri dikiyorum. Bale kostümü, opera kostümü çizdim ama yani bu işin realizasyonuna burada başladım. 80'li yıllardan 90'ların ortalarına kadar çeşitli sergiler açtım. İstanbul'da genelde, biri Bodrum'da sergiler açtım. Galeri Bize, Beral Madra'nın Galeri BM., Ayşe Tak Galerisi'nde, - Galeri Bize'de çok defalar-. 2 kez TV için defile yaptım; Bir TRT2 için bir de ATV için… 2004'te Reyna'da bir defile yaptım.

Defilelerinizde her zaman tiyatral bir konsept var. Hazırlık sürecini anlatabilir misiniz? Önce bir kadınım, süslenmeyi kendim seviyorum, başkalarını da süslemeyi seviyorum. Kadınları sıradan görmek istemiyorum, kadınlar özeldir ve onları özel şeylerin içinde görmek istiyorum. Onların kişiliği ve özelliği olmasını istiyorum. Kadınının kişiliği ile giydiğini bir arada taşımasını seviyorum. Daima müzikle çalışıyorum. Müzikleri seçiyorum, elbiseleri ona göre yapıyorum, o sırada kafamda senaryomu yazıyorum. Müzik, senaryo ve elbiseler, üçü birlikte oluşuyor. Ondan sonra defileyi ben de oturup seyrediyorum.

Kendinizden bahseder misiniz? Saruhan İren'in dünya görüşü nedir? Bu dünyaya uzaylı gibiyim, Türkiye'ye uzaylı gibiyim. Güncel, siyasi olaylar, Türkiye'nin gidişatı, dünyanın gidişatı, her şey beni çok üzdüğü için kendime böyle bir dünya yarattım. Bayağı ağır bir kanser geçirdim. Ondan sonra daha çok çalışmaya başladım. Beni üzecek şeylerden uzak durmaya başladım. İnsanlar, olaylar, siyasi her şey beni hasta ediyor. Türkiye'deki TV'leri seyredemiyorum, hasta oluyorum. Gazetede bu gün mesela bir yazı vardı, "Akdeniz Bitti" diye, ilk parag-raftan sonra okuyamadım, boğuluyorum zannettim. Hayvanlara, doğaya yapılan şeyleri okuduktan sonra. Gerçek bir hayvanse-verim. Hayvan sevgisi insan sevgisinin üstüne çıkıyor bazen. İnsanların yaptıkları kötülükler karşısında kendi kabuğuma çekiliyorum. Bu elbiseler, bu müzikler, defileler benim zırhlarım.

BODRUM

e ntü

23


SARUHAN İREN’in ALBÜMÜNDEN 1959

Bu yıl ki defilenin ana hatları nedir? Mali'den bir ateş dansçımız var. Bir de Buda tasviri canlandıracağız bu yıl. Belki bir şah canlandırması olacak. Bu sene Doğuya gidiyoruz yine. Batıdan doğuya giden bir kervan düşledim. Sentez kelimesini sevmiyorum ama Batı ile doğuyu birleştirmek, yaklaştırmak istedim. İki bölüm halinde sunulacak. Müziklerde de onu hissettirmeye çalıştım.

1991

Defilelerinizin size manevi bir güç kattığını söyleyebilir miyiz? Defile esnasında, bir düşüm gerçekleşiyor. Çünkü ilk çalışmaya başladığım günden başlayarak tasarladığım giysiler, müzik eşliğinde canlanıyor ve ben diyorum ki, "Ben bu filmi düşlerimde görmüştüm". İşte benim en mutlu anım bu oluyor. Sağlığım elverdiği ve ayakta kalabildiğim sürece devam edeceğim. Bir gün sadece düşlerimle

1986

1969


bodrumajans.com.tr

HAZİRAN 2006 RAPORU

ç Web sitemizde sayfa görüntülemeler, izlenme oranını etkilememekle birlikte, kontur IP numarası doğrultusunda çalışmaktadır. Aynı gün içinde 2. kez girdiğinizde yada site içindeki tıklamalar ziyaretçi sayısını diğer bazı web sitelerinde olduğu gibi etkilememektedir.

DÜNYADAKİ YAKLAŞIK 18 MİLYON SİTE ARASINDA

DEĞERLENDİRME YAPAN www.alexa.com SİTESİNİN VERİLERİNE GÖRE

BODRUM’UN EN ÇOK iZLENEN

HABER PORTALI

WWW

bodrumajans.com.tr MUĞLA, iLÇELERi ve BODRUM

BiRiNCiSi E G E B Ö L G E S İ ÜÇÜNCÜSÜ

Bu değerlendirmeyi yapan Alexa adlı kuruluş, bu tip siteleri güvenli bulmadığı için kategorilememekle birlikte dünya sıralamasına almaktadır.

Bu bilgiler www.alexa.com sitesinden alınmıştır.

SiZE DE YER AYIRDIK

BODRUM’UN 1. SİTESİNDE BİRLİKTE OLALIM 317 10 90 - 91

İLANLARINIZ İÇİN OASİS Alışveriş Merkezi No:226

Fax: 317 10 92

info@bodrumajans.com.tr


TOPLUM & YAŞAM

BODRUM’DA EN “BEYAZ GECE”

ÖZEL BODRUM HASTANESİ 9 YAŞINDA

Ü

nlülerin avukatlığını yapan ve Bodrum’da düzenlediği partilerle tanınan, Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü’nün Viskomodoru Mine Howie’nin, her sene sezon açılışında “Beyaz Gece” konseptiyle düzenlediği yaş günü partisi, 11 Haziran’da Bitez’de “Salsa Fish&Grill”de yapıldı. 20 yıldır yaptığı avukatlık mesleğini, çocukluğundan beri iç içe olduğu deniz ve 5 yıldır da lisanslı sporcu olarak yaptığı yelkencilik ile birleştiren Mine Howie’nin yakın arkadaşlarının yer aldığı partide beyazlar içindeki konuklar çok şık bir görüntü oluşturdu. Arkadaşları tarafından sürpriz olarak hazırlanan hayatından kesitler ve Mine için söylenenlerin yer aldığı video çekimi tüm konukları kahkahaya boğarken, parti mekanına siyah bir atın üzerinde giren Mine Howie ise arkadaşlarını oldukça şaşırttı. Zenci bir animatörün çiçek vererek atın üstünden kucağına aldığı Mine Howie, daha sonra geceye katılan ve organizasyonu yapan tüm arkadaşlarına teşekkür etti. Tequila sponsoru Sierra’nın katkıları ile Meksika yemeklerinin sunulduğu gecede Karya Grubu’nun hareketli parçaları ile davetli-

Ö

zel Bodrum Hastanesi kuruluşunun 9. yılını Bodrum Kalesi’nde düzenlediği kokteylle kutladı. Çok sayıda davetlinin yer aldığı kokteylde hastane personeli, müşteriler ve Bodrum’un tanınmış simaları bir araya geldiler. Canlı müzik eşliğinde gerçekleşen gecede Özel Bodrum Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Abdullah Servet, misafirlerle tek tek ilgilenirken, İl Genel Meclisi Üyesi Oğuz Kutsi Akhan, İlçe Emniyet Müdürü Yılmaz Özden ve Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız’ın yanı sıra sinema sanatçısı Romalı Perihan da davetliler arasında idi. Bodrum Kalesi’nin tarihi atmosferinde gecenin geç saatlerine kadar süren kokteylde katılımcılar, müzik eşliğinde sohbet ederlerken, kimi davetliler de müziğe

GÖNÜLLÜLER DERNEĞİNDEN DAYANIŞMA YEMEĞİ

T

urgutreis’te 2001 yılından bu yana faaliyet gösteren Turgutreis Gönüllüleri Derneği, “Birlik ve Dayanışma Gecesi” düzenledi. Turgutreis Minder Restoran’da düzenlenen geceye, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, Turgutreis Belediyesi Meclis Üyesi Mustafa Dinçberk, Gönüllüler Derneği Başkanı Belgin Yazgan, belediye çalışanları, dernek üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı yemekte, birlik ve dayanışma mesajları verildi. Ardından çalgıcılar eşliğinde eğlenen davetliler, gecenin ilerleyen saatlerinde fasıl şarkılarıyla coştular.

ÇEVRE HAFTASINDA ANLAMLI YÜRÜYÜŞ!

B

itez Belediyesi ile Bitez Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği üyeleri çevre haftası etkinlikleri çerçevesinde anlamlı bir yürüyüş düzenledi.

Bitez İskele Kafeteryadan başlayan yürüyüş, Adaboğazı'na kadar güzel bir havada geçti. Yürüyüşe katılanlar çevreyle buluşurken, etrafta oluşan çöplerin toplayarak hoş bir etkinlik oluşturdular. Bitez Belediye Başkanı M. Remzi Güngör, “Halkımızla bir arada, Pazar gününün keyfini çıkarıyoruz. Bu kalabalığın içinde çok büyük bir aile olduğumuzu görüyorum. Bundan da çok mutlu oluyorum" diyerek çevre haftasının Bitezlilerle bir arada değerlendirmenin önemini vurguladı.

26 BODRUM e ntü


Ray Charles, Bill Cosby, Tina Turner, Frank Sinatra gibi ünlü isimlerle aynı sahneyi defalarca paylaşan Keisa Brown Bodrum’da

SABANCI'DA İLK MEZUN HEYECANI

HAYRANLARI İLE BULUŞTU

D

ünyaca ünlü cazcı Keisa Brown, Bodrum’da sahne aldı. İlk olarak Diamond of Bodrum’da turistlere konser veren Brown, bir hafta süresince farklı mekanlarda sahne aldı. Ray Charles, Bill Cosby, Tina Turner, Frank Sinatra gibi ünlü isimlerle aynı sahneyi defalarca paylaşan dünyaca ünlü usta caz sanatçısı Keisa Brown, Bodrum’u çok sevdiğini ve burada olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, “Bodrum çok sakin ve çok eğlenceli bir yer” diye konuştu. Bodrum Marina Yat Kulüp’te ve Rixos Otel’de sahne alan Keisa Brown, Bill Clinton’la yaşadığı ünlü anısını da paylaştı. Sahne aldığı bir mekana gelen ABD’nin eski başkanı Bill Clinton’un Brown’un şarkı söylediği esnada yanındakiyle sohbet etmesi üzerine başkanı uyardığını belirten Brown, “Sus... 8 yıldır ben seni dinledim, şimdi sen beni dinle” dedğini, başkanın çok şaşırdığını belirtti. Yaklaşık 7 yıldır Türkiye’de bulunan Brown çalışmalarına İstanbul’da sürdürüyor. Brown Haziran ve Ekim aylarında Bodrum’da tekrar sahne alacak. Zümrüt Saygı

Ş

evket Sabancı tarafından 3 yıl önce eşinin adına yaptırılan Hayırlı Sabancı Çok Programlı Lisesi ilk mezunlarını verdi. Turgutreis Belediyesi ve Sabancı Lisesi tarafından Hayırlı Sabancı Lisesi Konferans Salonu’nda düzenlenen mezuniyet törenine, İş Adamı Şevket Sabancı, eşi Hayırlı Sabancı, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, eşi Belgin Yazgan, Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özcan ile öğrencilerin velileri katıldı. İlk mezuniyet heyecanının yaşandığı Sabancı Lisesi’nde, dereceye giren öğrencilere plaket verilirken, 70 son sınıf öğrencisi de mezuniyet belgelerini aldı. Hayırlı Sabancı Lisesi’nde 2005-2006 Öğretim Yılı’nda okul birincisi Gülendam Mandalinci olurken, ikinci yine aynı sınıfından Elvan Aktepeli oldu. Okul birincisi Gülendam Mandalinci’ye plaketini İş Adamı Şevket Sabancı verdi. Okul İkincisi Elvan Aktepeli ise plaketini Hayırlı Sabancı’nın elinden aldı. Ardından

ZEKİ ÖZKESKİN DOĞUM GÜNÜNÜ AİLESİ İLE KUTLADI... Bodrum kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerden olan Belediye Meclis üyesi ve gazeteci Zeki Özkeskin, 50. yaşgününü ailesi ve gazeteci dostları ile birlikte kutladı. Eğitimci eşi Güler Özkeskin tarafından düzenlenen sürpriz doğum günü kutlamasında Özkeskin ailesi, kendilerine ait Köşem Kafe&Restaurant'ta dostlarını da ağırladılar. Aynı zamanda Yeni Asır Gazetesi ile TRT'nin de Bodrum temsilcisi olan Zeki Özkeskin, 50. yaşgünü kutlamasında yanında bulunan eşi, 3 kızı ve kardeşini bu kutlamayı düzenledikleri için tebrik ederken, kendisini mutlu ve acılı günlerinde yalnız bırakmayan gazeteci dostlarına da teşekkür etti. Bodrum Bülten ailesi olarak biz de bu deneyimli gazeteci dostumuza nice mutlu yeni yaşlar diliyoruz.

BODRUM

e ntü

27


İÇİMİZDEN BİRİ söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

“İçimizden biri”nin bu ayki konuğu hayatını toplumun bilinçlenmesine adamış bir Turgutreisli: Galip Baran. Onu, çoğu kez Bodrum'da otogarın altındaki kavşakta elinde, yayalara yönelik ikaz pankartları ile görürüz ama Galip Baran'ın yaptığı sadece bu değil. Toplumu bilinçlendirmeye çalışmak adına yaptığı girişimler,

GALiP BARAN

yeldeğirmenlerine karşı... Baran'ın özellikle son girişimi olan HABİTAT Bilinç Kozası, duyarlı Turgutreislilerin fiili katılımıyla güçlenmeye devam ediyor. Bilinç Kozası'nın şimdiden 5 üyesi var. Hepsi de Turgutreis'e sonradan yerleşen ve çoğunluğu iş sahibi ve emeklilerden oluşuyor. Kendilerine "İstanbul Kaçkını" diyen Bilinç Kozası üyeleri; Zeki Karaoğlu, Haluk Yıldız, Zafer Ünverdi, Birol Aytek ve Çetin Kaya'dan oluşuyor. Galip Baran, 1932 yılında Balıkesir'in Manyas ilçesinde dünyaya gelmiş. Sanat Enstitüsü'nü 1950 yılında bitirmiş, okulu yatılı okuduğu için bitirir bitirmez, askere alınmış. Baran, Teknisyen Astsubay olarak başladığı askerlik görevi boyunca İngilizce öğrenir. Daha sonra ordudan istifa eder ve atom üzerine tatbikatlar yapmak üzere Amerika'ya gider. Baran, Pennsylvania Üniversitesi'nde uzmanlık eğitimi alır. Üniversitenin havuz tipi atom reaktöründe, birlikte geldiği diğer 3 Türk bilim adamı ile birlikte bir yıl tatbikatlar yapar. Galip Baran, buradan reaktör işletme lisansı ile Türkiye'ye geri döner ve 1960 yılında Çekmece reaktörünü işletmeye başlar. 1978 yılına kadar bu görevi sürdüren Baran, yine Çekmece'den emekli olur ve Turgutreis'e yerleşir. O gün, bugündür, Turgutreis'ten Bodrum'a, İstanbul'dan Ankara'ya kadar birçok konuda toplumsal eylemlerini sürdüren Galip Baran'la Turgutreis'te Habitat Çevre Kozası üyelerinin de bulunduğu bir

ortamda söyleşi yaptık. Galip Baran, basının da ilgisiz kaldığından yakınarak, bizi karşısında bulduğuna memnun, biz daha soru sormadan, o kadar dolmuş ki, hemen konuya giriyor; "Bir gazeteci bulduğumuzu umuyoruz, bekliyoruz, ümit ediyoruz. Yıllardır devam eden çalışmalarımızda bir noktaya geldiğimize inandık. O nokta, insanoğlunun, sadece Türk insanının değil, dünyalıların bir sorunu ve biz bunun farkına vardığımıza inandık. Bu da bencillik… O sözü kullandığımız kadar içeriğinin farkında değiliz. Farkında olmadan kullanıyoruz, özellikle kimse de kolay kolay bencil olduğunu kabul etmez. Birilerine, bencil ya da egoist derseniz yıldırımları üstünüze çe-kersiniz ama önemli olan insanın kendisinin ne kadar bencil olduğunu kavrayabilmesi. İşte işin püf noktası belki de bu. Yani biz, özellikle de ben diyorum, çünkü bundan başka işim yok ama arkadaşlarımın, bir iş hayatı, ev hayatı ve aileleri var, geçindirmekle yükümlü oldukları kişileri var. Biz bu gerçeğin farkına varmış olmanın heyecanı içindeyiz. Bu hastalığı teşhis etmiş ve tedavisini bulmuş bir hekim gibiyiz".

Bilinç Kozası olarak söylüyorsunuz bunu sanırım? Tabii HABİTAT Bilinç Kozası... Bilinç kozası kaç kişiden oluşuyor, burada gördüğümüz kadar mı? Gördüğünüz kadar, bunun dışında görüştüğümüz, konuştuğumuz, bizi sevenler,

ellerinden geldiğince yardım edenler var, yani sorunun farkında olan çok da, işin ucundan tutmaya kalkınca, herkesin kişisel sorunlarından ayırabildiği zaman az. İşte bu kritik. Burada özellikle sorunu bizim gibi algılayabilmiş, algıladıktan sonra da emekli olanlar önemli. Yalnız onların da sorunu bizim gibi algılayabilmiş olmaları gerekiyor. O da ayrı bir sorun.

Bilinç kozası neyi amaçlar? Hedefleri nedir? Önceki gün Muğla'daki çalışmada da sordular; Hürriyet'in muhabiriydi, bir şeyler söyledim de sonradan pat diye aklıma geliverdi. Bilinç kozasının hedefi Türk toplumuna özellikle çocuklarımızı bilinçlenmeye özendirmek. Dikkat edin özendirmek diyorum bilinçlendirmek demedim. Çünkü bilinçlendirmek sözünü çok kimse kullanıyor. Yani hiç kimseyi küçümseyerek söylemiyorum profesörler, doktorlar, uzmanlar, rektörler, cumhurbaşkanları… Bende bunlar var. Arşivim dolu. Demirel bilinçlendirmekten bahsediyor. Şimdiki Cumhurbaşkanımız da öyle. Hiç kimseyi küçümsemiyorum. Farkında olmak ve olmamak var. Farkına varabilmek için bir süreçten bir tünelden geçmeleri gerekir. İşte o da zaman meselesi… Önceki gün Muğla'da bir doktorla, bir mimarla karşılaştım. Muğla'da uygulama yaptık. Aklıma gelmişken Muğla'da rektör ile de görüştüm, vali ile de görüştüm. Onlara


önerdim. Onlardan bu konunun evrensel bir konu olduğunu, bu konuya, bu noktaya Turgutreis'te, Bodrum'da, Muğla'da geldiğimizi, öyleyse bunu bu mekandan, buradan hareketle Türkiye'ye dünyaya duyurabileceğimizi söyledim. Tabii etkilendiler. Vali, "Sen bana yaz ben milli eğitim bakanlığına gönderirim" dedi. Ne yazacaksın şimdi? Milli eğitim müdürüyle de görüştüğümde "Okullarla bu çalışmayı yapmaya vakit kalmadı" dediğinde, ben "Öğretmenleri bir seminere çağırsak mı" dedim milli eğitim müdürüne!?

Muğla milli eğitim müdüründen bahsediyorsunuz değil mi? Evet Muğla. Mustafa Aktan... Dedi ki; "Uzman öğreticilik belgesi gerektirir. Yani sen böyle bir seminer vereceksen bu benimle sınırlı kalmasın özellikle emekli öğretmenleri çağıralım bu seminere, usta öğretici belgesi gerekir, bu da Milli Eğitim Bakanlığı'nın yetkisinde." Ben hemen valiye aktardım, vali de "Sen bana yaz ben hemen bakanlığa gönderirim" dedi. Bundan sonra validen rektörle görüştürmesi için randevu aldım, rektörle görüştüm, o da beni eğitim fakültesinden bir doçente yönlendirdi. Onunla da görüştüm, bana 13-15 Eylül'de Muğla'da bir eğitim kongresi yapılacağını oraya mutlaka gelmem gerektiğini söyledi. O anda algılayışları, ifadeleri bana büyük umutlar verdi. Yani üniversiteye de ulaşabileceğiz.

HABİTAT Bilinç Kozası'nın amaç ve hedeflerinden bahsediyorduk, biraz daha açar mısınız? Galiba emeklilerde kalmıştık. Yani amacımız Türk toplumunu özellikle çocuklarımızı bilinçlenmeye özendirmek. Bilinçlendirmek değil. Ben şunu da söylüyorum, bilinç sözcüğü yerine kullanabileceğiniz bir sözcük varsa kesinlikle kullanmayın, çünkü bilinç sözcüğü sorumluluk da içerir. Sorumluluk yoksa bize göre bilinç yetersizdir. Örneğin, Ali Püsküllüoğlu'nun sözlüğünde bilincin şöyle bir tarifi var. Diyor ki, "Kişinin kendisini çevresini olup biteni anlama, algılama, fark etme yetisidir." Bilinç yetidir. Ben yeti sözcüğünü aradım taradım yetenek sözcüğü ile karıştırdım; sorumluluk görmedim orada. Sorumluluk yok. Örneğin Turgutreis limanının önünde yat limanının sebep olduğu bir kamusal alan tecavüzü var. Bunu çok kişi gördü, fark etti, söylendi de belki ama orada kaldı. Daha başka örnekleri de var. Önemli olan bu ülkede yaşayanların, Turgutreis'te yaşayanların, Turgutreis'in havasını soluyanların, Türkiye'de yaşayanların, Türkiye'nin havasını soluyanların bu sorumluluğu alması, alabilmesi. Amacımız öyleyse Türk toplumunu bilinçlendirmeye çalışmak; yetişkinlere zor, çok zor; suçlama yok... Kesinlikle yok, çünkü ben de bilinçsizdim. Hatta bilinçsiz yerine, bilinç yoksulu demeyi tercih ediyorum. Yoksul sözcüğü daha anlayışlı davranmayı gerektiriyor. Ben de herkesin yapmaya çalıştığı şeyleri engellemeye çalışmıştım. Ama merdaneden geçtikten sonra bilinç sözcüğünün farkına vardım. Bilinç sözcüğünü kullanmıyorum. Bilinç sözcüğünü kullanmak bir sorumluluk gerektirir. Bu duruma geldiğinizde biz bunu tırnak içinde "Yurttaş"

sözcüğünü kullanıyoruz. Bir de kılavuz hazırladık. Yurttaşın andında, yurttaşın tanımı şöyle "Atanın, 'Çalışmanın en incesi oluş için olanıdır' deyişini içselleştirmiş; bencillikle savaşmayı iş edinmiş; toplumsal değişimin kendinden başla-yacağına inanmış bireydir" diyor.

Peki, buna benzer halkın içinden çıkmış inisiyatifler var mı, ya da HABİTAT içinde başka benzer kozalar var mı? İfade etmeye çalıştığım bilinç sözcüğünü kullanıyoruz da, yaz aylarında Greenpeace'den bir arkadaşa telefon ettim onlarla iletişimdeydim, bazen aidat falan da gönderiyordum. Bu konuyu açtım. Yani bunlar dünyasal bilinen birileri. "Ya güzel bir şey gel konuşalım" derler umuduyla, görüştüğüm arkadaş dedi ki, "Biz de Adana'da havaalanı ve reaktör konusunda halkı bilinçlendiriyoruz." "Bir dakika" dedim. "Siz halkı bilinçlendirmiyorsunuz siz halkı bilgilendiriyorsunuz" dedim. Bilgi ile bilincin arasına şöyle bir ayrım da koyuyorum. Bilgi kolay. Kütüphaneler dolu, insanlar anlatır size. Kıymetli değerli köşe yazarlarımızın yazılarını okursunuz. Bilgi yığarsınız, yığarsınız, yığarsınız ama bilinci bir yerden alamıyorsunuz. Bu güzel yazıları yazan köşe yazarları, bu bilgileri verenler, kendileri ne kadar bilinçliler? Ne kadar yazdıkları sorun ile ilgili çözüme dönük uygulamaya girmişler? Suçlamıyorum. Bilgi

görece kolay, ancak bilinç bir uygulamayı gerektiriyor. Siz kendi kişiliğinizde, kendi indinizde kimliğiniz ne kadar önemliyseniz, kendinize ne kadar saygınız varsa, o sözünüz senediniz oluyor. Kişinin kendisi ile sözleşmesi erdemi davet eder. Erdem de korkunç bir kelime yani öyle bir yükün altına giriyorsunuz ki, keyif de alıyorsunuz, işin hoş tarafı.

Trafik uygulamalarınızdan bahsedelim mi? Ben çok toplantılara katıldım. Yönetimin düzenlediği, sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği... Sürekli bu çalışmalarımdan söz ettim onlara ve “Ne olur” dedim, "Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının saygınlık kazanması ve güçlenmesi için bir proje üzerinde başlayalım çalışmaya", onlar da hep trafiği önerdiler. Şöyle bir uygulama, Milli Eğitim Bakanlığı’na sunduk, Talim Terbiye Kurulu’na girmiş. Bunun üzerine odaklaşalım. Halk taban bizi görsün. Sivil toplum kuruluşları yapmıyorlar mı, yapıyorlar. İnsanlara bakıyorlar okullar yapıyorlar, üniversite öğrencileri okulları boyuyorlar, bunlar faaliyetler. Zararlı değil ama damardan girmek lazım. Yani sorunu üreten insan ile uğraşmak lazım. Kiminle? Sokakta kırmızıda geçen insanla... Üç, trafik bilincini tanımlıyorum. Bu tanıma göre o sürücü ister yaya olsun, ister sürücü olsun uyarılır. Trafik bilinci trafik yasasının tümünü aralarında ayrım gözetmeksizin uymayı ve uymayanları uyarmayı öngörür. Bilincin son aşaması insanlık bilincidir ve sorunu dünyada bitirir.

Trafikten yola çıktınız. Özellikle mi trafiği seçtiniz? Yok, bu çalışmaya 89 yılında çöp toplama kampanyası ile başladık. Turgutreis'te birkaç emekli arkadaşla. Gazetede bir gün bir baktım "İngilizler Didim'de Çöp Topladılar." İnsanın içinde, doğuşta bir şeyler oluyor belki de. Birçoğumuzda var. Bende de bir şey varmış ki, bu beni etkiledi. Başladık, sonra çöpün arkasından kağıt geldi. Arkasından trafik geldi. Vergi geldi, rüşvet, imar, iş ahlakı geldi. Vergi, rüşvet, imar Türkiye'deki yolsuzlukların anası.

Bu konularda eylem ya da protesto veya herhangi bir şey yaptınız mı? Ben çok şeyler yaptım. Buradan Ankara'ya yürüdüm. İki defa. İstanbul-Çanakkale arası yürüdüm. 2002-2003'de yürüdüm. Muğla valiliğine buradan iki defa yürüdüm. Yani insanları bıktıracak kadar eylem yaptım. Geceleyin geliyorum, otobüsten indim arkamdan motosikletli biri gelip, "Galip Amca eylemden mi geliyorsun" diyor. Motorla aldı beni götürdü eve bıraktı.

Tüzel bir kişiliği var mı HABİTAT Bilinç Kozası'nın? Hayır yok. Sivil toplumun yönetimi denetleme sorumluluğu var. 98'den bu yana TUBİKOM diye bir kuruluşumuz var. Bunu da araştırırsanız arkasında çok kişi görmezsiniz. Açıklanabilir nedenlerle tek kişilik çalışır gibi görünmesine rağmen TUBİKOM, Turgutreis Belediyesi’ni İzleme Komitesi’dir. Bu,

BODRUM

e ntü

29


ÖNCE SAĞLIK

TAHSİSLER, DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ’NDE YİNE GÜNDEM MADDESİ

Diş Hekimi

Dr. Dt. TUNÇ AKMAN

T ORTODONTİS RUM No:48/C BOD Atatürk Cad. 6 86 56 Tel: 0.252. 31 akman.com yardim@tunc

Diş Hekimi

R. VECDET ATAY Koray Yılmaz İş Merkezi D Blok D-26 Yalıkavak Bodrum Tel: 0.252. 385 20 90 - Gsm: 0.532. 277 72 13 e-mail: vecdetatay@yahoo.com - www.vecdetatay.com

Bodrum’da Mavi Yol Girişimi’nin düzenlediği “Dünya Çevre Günü ve Bodrum Yarımadası’ndaki Çevre Sorunları” başlıklı konferans belediye meclis salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya TMMOB Orman Mühendisleri Odası eski Başkanı Salih Sönmezışık konuşmacı olarak katılırken, Marmaris Demokrasi Platformu temsilcisi Umur Özlüer, DTO Bodrum Şubesi temsilcisi Arif Yılmaz ve Mimarlar Odası Bodrumtemsilciliği Başkanı Bülent Bardak da birer konuşma yaptılar. Katılanların ilgi ile izlediği toplantıda çevre sorunları, globalleşme ekseninde ele alındı. Dünyada çevre sorunları, ülke genelinde çevre sorunları ve yerel anlamda Bodrum ve Gökova’daki çevresel sorunların tartışıldığı toplantıda, tahsislerin önüne geçilmesi ve ormansızlaşma ana maddeler arasında yer aldı. “Davamız engellemek değil, verilenlerin geri alınması” Konferansa Marmaris’ten katılan Marmaris D e m o k r a s i Platformu temsilcisi Umur Özlüer, yaptığı konuşmada, “Baktık ki, çevrenin bağrına bir hançer saplanıyor, bir birlik oluşturmak gerek diye düşündük. Bunun üzerine bir toplantı düzenledik ve Mavi Yol Girişimi’ni de davet ettik. Bugün de biz buradayız. Büyük bir güç birliği ile bir

imza kam-panyası başlattık. 26 STK toplandı ve bazı kararlar aldık, fikir birliğine gittik. Gördük ki, yatağa ihtiyacımız yok, yatağımızı pazarlayabileceğimiz doğal çevreye ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

Salih Sönmezışık

Marmaris’te Mayıs ayı içerisinde yapılan toplantıda kimsenin otel ya da tahsis istemediğini gördüklerini belirten Özlüer, “Peki kim istiyor, o zaman bu tahsisleri?” şeklinde soru yöneltti. Umur Özlüer, 10 Marmaris’te dönüm araziye 25


www.bodrumajans.com.tr imza kampanyası desteğini sürdürüyor Mavi Yol Girişimi’nin başlattığı imza kampanyasına Bodrum Bülten’in desteği sürüyor. www.bodrumajans.com.tr sitesine dünyanın dört bir yanından destek yağıyor. Gökova tahsileri için www.bodrumajans.com.tr sitesinde başlatılan imza kampanyasına dünyanın birçok ülkesinden ve değişik kesimlerinden gelen çev-reye duyarlı imzaların sayısı sayısı 150 bine ulaşıyor.

yataklı otel tahsisini ise ironik bir dille katılımcılara anlattı. Özlüer, tahsislerle ilgili yaptığı konuşmasını şu cümleyle tamamladı: “Davamız engellemek değil, verilenlerin geri alınması.”

Hançer gırtlağa dayandı “Dünya Çevre Günü ve Bodrum Yarımadası’ndaki Çevre Sorunları” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan Orman Mühendisleri Odası eski Başkanı Salih Sönmezışık, konuşmasına Özlüer’in bitirdiği yerden başladı ve “Sayın Hocam’a katılıyorum ancak hançer 1982 yılında saplanmıştır. Hançer şu an gırtlağa dayanmıştır” dedi. “O zamanlar karşı

çıktığımızda bizlere ‘Vatan hainisiniz. Eski solcular her şeye karşı çıkıyor’ demişlerdi ama görüyorsunuz, şimdi ülke ne hale geldi” şeklinde konuşmasını sürdüren Sönmezışık, “Bu işin arkasında küresel ekonomi var; bunun arkasında saadet zinciri var” dedi.

Globalleşme: Çevrenin felaketi Salih Sönmezışık, küresel ekonominin ve saadet zincirinin arkasında önemli kuruluşlar olduğunu belirterek, “IMF, Dünya Bankası, çok uluslu şirketlerin globalleşme politikaları gereği dönen politikalardır bunlar. Politikacılar, bürokratlar ve medya da bu zincirin bir halkasıdır. Örneğin bir politikacı, glo-balleşmeye karşı çıkamaz. Çıktığı an

RESTAURANT CAFE & BAR

BALKAN RESTAURANT

FISH & KEBAB HOUSE

Çarşı Mah. Dr. Alimbey Cad. 38 Bodrum Tel: 0252 316 32 18

BODRUM

e ntü

31


Sönmezışık’a göre çevre sorunlarının en önemli 7 maddesi şöyle sıralanıyor: Doğal gelişim süreci, insanoğlunun doğaya hakim olma çabası, şehirleşme, endüs-triyel gelişme, nüfus artışı, yaşam tarzında reğişim, politika hayatı biter. Ülkemizin değerli kaynakları yok edilirken medya patronları neredeydi, çünkü onlarda bu zincirin parçasıdır” dedi. Çevre sorunlarının nedenlerini maddeler halinde sıralayan Salih Sönmezışık, verdiği bilgileri istatistiki rakamlara da dayandırdı. Sönmezışık’a göre çevre sorunlarının en önemli 7 maddesi şöyle sıralanıyor: Doğal gelişim süreci; insanoğlunun doğaya hakim olma çabası; şehirleşme; endüstriyel gelişme; nüfus artışı; yaşam tarzında değişim; ormansızlaşma.

30 bin canlı türü yok oldu Geçtiğimiz yüzyılda 30 bin canlı türünün yok olduğunun bilgisi veren Sönmezışık, son birkaç yüzyılda 630 çeşit hayvan türünün de yok edildiğini söyleyerek; “1954 yılında en son avcılar tarafından öldürülmüş Anadolu Parsı artık müzede sergileniyor” dedi.

2032’den sonra susuzuz Çölleşme konusuna da değinen Salih Sönmezışık, “Çölleşen dünyada, çölleşmeden en fazla nasibini alan ülke biziz” diyerek, Anadolu’da bir yılda taşınan toprağın Avrupa, Afrika ve Avustralya’dakinin toplamı ile eş değerde olduğunu söyledi. Su konusunda da önemli rakamlar veren Sönmezışık, temiz suya erişemediği için her hafta dünyada 30 bin kişinin öldüğünü; kısa adı UNEP olan Birleşmiş Milletler Çevre Programının verilerine göre, dünyada 1.1 milyar kişinin sağlıklı sudan yoksun olduğunu; 5 milyar kişinin ise güvenli arıtma hizmetinden yoksun olduğunu; 2032 yılından sonra dünya nüfusunun yarısının çok ciddi su sorunu yaşayacağını söyledi. Bodrum’un en önemli ilk 3 çevre sorunu tartışıldı. Sonuçda katılımcılar genel olarak, deniz kirliliği konusunda fikir birliğine vardılar.

BASINDAN 4 Haziran 2006 Hürriyet Gazetesi / Bekir Coşkun Onuncu Köy

Gözlerinizi vermeyin... O yamaçtaki yeşil koruluk sizin. O meşeler, kayınlar, serviler, koca çamlar, en az onları seyreden gözleriniz kadar sizin. O yamaçlardan gelen çiçek kokuları da sizin. En az burnunuz kadar. Deniz suyundan bir avuç alın, avucunuz kadar sizindir. Bir ağacın gölgesine uzanın, arka bahçelerden gelen böceklerin sesini dinleyin, kuşların şarkılarına kulak verin. O sesler sizin... Hiç kimsenin olmadığı kadar sizin onlar. Ama Ankara'daki adam onları başkasına veriyor, yok ediyor, yağmalatıyor, aldırmıyorsunuz... Yarın 5 Haziran Dünya Çevre Günü... Çevrenin size ait olduğunu, oranın bedeniniz kadar sizin olduğunu bir türlü anlamıyorsunuz. Ankara'daki adam... Suç ortakları bürokratlar ve cingöz yatırımcılarla koyları, kıyıları, ormanı, yeşil alanları, doğayı, çevreyi talan ediyor... Sizin olanları elinizden alıyor... Aslında gözlerinizin görüşünü, burnunuzun işlevini, kulağınızın duyuşunu sizden çalıyor. Tınmıyorsunuz... Oralar Ankara'daki bakanların, bürokratların, avantacı belediye başkanlarının, ya da para kokusu alıp koşarak yağmaya gelen cingöz yatırımcıların değil. Sizin... Burnunuza lağım kokuları, kulağınıza inşaat tıkırtıları geldiğinde... Baktığınızda beton gördüğünüzde, duyularınız bir bir eksildiğinde, bunu nasıl anlamazsınız?.. Ormanınız kesildiğinde, koylarınız zenginlere peşkeş çekildiğinde, nehirleriniz renkli aktığında, kuşlar sustuğunda... Kulaklarınızın biraz daha az duyduğunu, burnunuzun biraz daha az soluduğunu, gözlerinizin daha az gördüğünü nasıl bilmezsiniz?.. Ankara'daki adamın bedeninizden parçalar kopardığını... Aslında doğayı değil, sizi yok ettiğini nasıl görmezsiniz?.. Pekiii... Örgütlenip, çevre ve doğaya siz sahip çıkmazsanız... Kendinizin ve çocuklarınızın parça parça yok edilmesine tepki göstermezseniz... İnsan nasıl "insan" olabilir a dostlar...

RİFAT HİSARCIKLIOĞLU, BTO’NUN DAVETİ İLE BODRUM’A GELDİ Bodrum Ticaret Odası’nda düzenlenen “Turizm Bölgelerinde Yerel ve Kamu Hizmetlerinin Yeniden Örgütlenme Modeli ve Etkileri” başlıklı konferansa TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Kara, TOBB Başkan Yardımcısı Bülent Koşmaz, eski Bakanlardan Aydın Ayaydın, Muğla Valisi M. Temel Koçaklar, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, BTO Başkanı Mahmut S. Kocadon, Milas Ticaret Odası Başkanı Nazmi Doğru, yarımada belediye başkanları ve meslek birlikleri temsilcileri katıldı. Turizm gelirleriyle genel bütçeye ciddi katkılar sağlayan ilçelerimizin sorunlarının dile getirildiği toplantıda, konunun çözümlerinin araştırılarak Meclis’te yasa tasarısı haline gelebilmesi planlanıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un da daha önceden Bodrum’a gelerek konferansa katılacağı duyurulmasına rağmen Bakan Koç, Bodrum’a gelemedi.

32

BODRUM

e ntü


TURGUTREİS BELDESİ AMİRALİNİ ANDI Barbaros Hayreddin’in yetiştirdiği, düşmanlarının bile saygıyla andığı, Ege’den Akdeniz’e yelken açmış deryalar hakimi ve Trablusgarp fatihi, büyük denizci Amiral Turgut Reis 441.kez adına yakışır bir şekilde Turgutreis’te anıldı.

A

miral Turgut Reis için anma etkinlikleri düzenleyen Turgutreis Belediyesi, beldeye adını veren büyük Türk Denizcisi Amiral Turgut Reis’in 200 adet heykelciğini yaptırdı. Heykelciklerin, beldede düzenlenen etkinliklerde, kutlamalarda emeği geçenlere teşekkür etmek ve hatıra amacıyla verileceği öğrenildi. Amiral Turgut Reis heykelciklerinden farklı renklerde 150 adet küçük, 50 adet büyük yaptırıldığı belirtildi. İstanbul Antik Dekor sahibi Savaş Berber ile heykeltıraş Yavuz Cengi’nin beraber yaptığı heykelcikler bronz görünümlü mermerit malzeme kullanılarak fiberglastan yapıldı. Beldeye adını veren Amiral Turgut Reis’i bir kez daha bu sayede ölümsüzleştirdiklerini belirten Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan “Ege’den Akdeniz’e yelken açan büyük denizcimiz Amiral Turgut Reis’in binlerce heykelciğini yaptırdık. Heykelcikleri, beldemizde düzenlenen etkinliklerde emeği

Turgut Reis 1485 yılında ismini aldığı Tugutreis'in Karabağ mahallesinde dünyaya gelmiştir. Turgut'un gözü daha küçük yaşından beri denizlerdeydi. O, hikayelerini dinlediği, küffâra denizlerde de aman vermemek için canlarını ortaya koyan leventlerin arasına karışmak istiyordu. Henüz çocukluk çağlarındaki Turgut, levent olarak Osmanlıya ait kadırgalarda çalışmaya başlamıştır. Az zamanda gözü pekliği, zekası ve mahareti ile dikkatleri çekmiştir. Gittiği Cezayir'de Barbaros Hayreddin'in hizmetine girdi. Barbaros ile birlikte katıldığı Preveze Deniz Savaşı’nda (28 Eylül 1538) yedek donanmaya komuta etti ve görevini başarıyla yerine getirdi. Venediklilerin ele geçirdiği Dalmaçya kıyısındaki Castelnuavo kalesini geri aldı. Korsika'da Salih Reis ile birlikte Cenovalılara tutsak düştü (1540). Üç yıl sonra Cenova'yı kuşatan Barbaros tarafından ikisi de kurtarıldı (1543). Kanunî Turgut Reis'i çok sevmektedir. 1556'da kendisini Trablusgarb Beylerbeyi olarak tayin eder. Turgut Reis şehadetine kadar bu vazifede kalır. Turgut Reis 80 yaşında olmasına rağmen en ön saflarda hücum etmekte, getirdiği tekbirlerle, naralarla askerlere şevk vermektedir. 17 Haziran 1565 günü yine şiddetli bir muharebede en ön saflarda vuruşurken başına isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanır. Ak sakalı kana bulanır. Daha sonra da son nefesini vererek şehadet şerbetini içer. Yalnız bizim tarihimizin değil, bütün dünya tarihinin kabul ettiği eşsiz amirallerden olan Turgut Reis, Trablusgarb'a götürülerek oraya defnedilmiştir. Şimdi aynı yerde türbesinde yatmaktadır. Malta'da Turgut Reis'in şehit düştüğü yere hâlâ Pointe Dragut,


HABER TURU ZÜMRÜT SAYGI

"TANRININ BULUNMADIĞI YER" yazısı, Bodrum Sulatı Arkeoloji Müzesi’ni gündeme taşıdı... Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi, “Tanrının Bulunmadığı Yer” yazısı ile gündemde kaldı. Müzede bulunan “Zindan”ın girişinde kazılı olan yazının Müze eski Müdürü Oğuz Alpözen tarafından yazdırıldığı iddia edilirken, Latince yazının Türkçe ve İngilizce çevirisinin bulunduğu tabela, müfettiş raporu ile kaldırıldı...

B

odrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde bulunan sergileme salonlarından biri olan “Zindan”ın girişinde taşa kazılı olan “Inde Deus Abest” yani “Tanrının Bulunmadığı Yer” anlamına gelen yazının Türkçe ve İngilizce çevirisinin bulunduğu tabela müfettiş raporu ile kaldırıldı. Bir ziyaretçi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne yapılan şikayet üzerine geçtiğimiz aylarda müzeye incelemeye gelen bakanlık müfettişinin raporunda “Arkeolojik değeri yoktur” demesi üzerine, Bodrum Kaymakamlığı’nın onayı ile yazı kaldırıldı. Yazının kaldırılmasının üzerinden geçen yaklaşık bir aylık süre içinde bir arkeoloji öğrencisinin yazının kaldırılmasına tepki göstermesi tartışmalara yol açtı. Yazının “Zindan”ın orjinalinde bulunmadığı iddia edilirken Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız, resmi yazı üzerine tabelayı kaldırarak depoya koyduklarını söyledi... “Zindan”a giden yolda ilgi çekmek amacıyla “Zindanı görmek için kalbiniz yeterince

sağlam mı?” yazılı tabelalar da yer alıyor. Yazıyı yazdırdığı iddia edilen “Şövalye” lakaplı Müze eski müdürü Oğuz Alpözen ise iddiaları reddetti. Alpözen, “Sadece tabela değil, bir sürü şey kaldırıldı. Bodrum uyuyor. Türkiye’de domuz çiftlikleri neden ka-patılıyor ise, yazı da o sebeple kaldırıldı. 1992 yılında sergilemeye açılan ‘Zindan’da o yazı yıllardır duruyordu. Nereden çıkarıyorlar bunları” şeklinde konuştu. Depoya kaldırılan “Tanrının Bulunmadığı Yer” yazılı tabelanın ziyaretçiler tarafından tahrip edilmiş olması dikkat çekiyor. Yazının üzeri bazı ziyaretçiler tarafından çizilerek kapatılmak istenirken, tabelanın sökülmeye çalışıldığı üzerindeki izlerden anlaşılıyor. Tartışmalı yazı “Zindan”ın girişinden kaldırılırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi internet sitesi www.kultur.gov.tr Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi bölümünde halen duruyor. “Zindan” hakkında verilen bilgide “İç kapı üzerinde Latince ‘INDE DEUS ABEST’ yazısı

MÜZEDEKİ YAZI 13 YILLIK ÇIKTI

18/06/06 Hürriyet Pazar - PresBey / Latif Demirci

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde zindanın girişinde yer alan ve kamuoyunda tartışmalara neden olan Latince ‘Inde Deus Abest’ yani ‘Tanrının olmadığı yer’ anlamına gelen yazının 13 yıl önce yazıldığı ortaya çıktı.

34

Kültür ve Turizm Bakanlığınca inceleme yapmak üzere 16 Haziran Cuma günü Bodrum’a gönderilen bakanlık müfettişi Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Zülküf Yılmaz, Latin Dili Uzmanı Haydar Dönmez ile İstanbul Üniversitesinde görevli epigraf Prof. Dr. Hamdi Sayar, iddialarla ilgili olarak müzede 48 saat boyunca inceleme yaptılar ve iddialara konu olan personelle görüştüler. Uzmanlar, inceleme sonrası eski Müze Müdürü Oğuz Alpözen tarafından 500 yıllık olduğu iddia edilen “Inde Deus Abest” yazısının 13 yıl önce teknisyen Behçet Dinçer tarafından yazıldığını ortaya çıkardılar. Uzmanlar konuyla ilgili raporu Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a sunacaklarını, Bakan Koç’un açıklama yapacağını bildirdiler. Oğuz Alpözen ise yazının 13 yıllık olduğuna yönelik tespitleri kabul etmeyerek, “O yazıyı ben yazdırsaydım daha büyük olurdu. Teknisyen baskı altında ifade veriyor. Hakkımda açılan soruşturmaların

BODRUM

e ntü


MAUSOLEUM

Geri gelir mi? Yaşatılsın mı?

fotoğraf: Ayla Gögün

Bodrum’da Mausoleum’la ilgili iki farklı çalışma yapılmakta. Birisi Bodrum Sanatçılar Platformu’nun çalışmaları. Onlar, Sultan Abdulmecit tarafından İngiltere’ye bağışlanan Mausoleum’un heykel ve mimari parçalarını geri istiyorlar. Öteki çalışma ise, Bodrum Rotaract Kulübü’nün girişimi. Rotaractlar geri getirilme düşüncesinin gerçekten uzak olduğu, hiç değilse yaşatılması, her platformda tanıtımının yapılması görüşünde birleşiyor. Bizde, www.bodrumajans.com.tr sitesinin bu ayki anket konusunu Mausoleum’a ayırdık. Sizce bağışlanan değerler geri alınabilir mi? Bodrum’a ait bir değer olduğu vurgulanarak yaşatılmalı mı?

Bodrum Rotaract Kulübü Bodrum’da bulunan ve dünyanın 7 harikasından biri olan Maussolleion Anıt Mezarı’nın tanıtımı için www.maussolleion.com adlı internet sitesi kurdu. Bodrum Rotaract Kulübü üyeleri adına Maussolleion Anıt Mezarı‘nda bir basın açıklaması yapan 2005-2006 Dönem Başkanı Selin Eşer, Maussolleion Anıt Mezarı’nın Türkiye’de ve dünyada yeterince tanınmadığı fikrinden yola çıkarak, bir proje geliştirdiklerini söyledi. Selin Eşer, “Projenin tanıtım ayağını internet sitesi oluşturmaktadır. 3 dilde hazırlanan site, konu hakkında çalışmalar yapan arkeologlardan alınan bilgilerin derlenmesi sonucunda gerçekleştirilmiştir. Maussolleion Anıt Mezarı’nın tarihinin anlatıldığı sitede, ayrıca Türkiye tanıtımı, Bodrum tanıtımı, Maussolleion Müzesi fotoğrafları, Bodrum fotoğrafları yer almaktadır” dedi. Hazırlanan web sitesi ile gerçekleştirilen tanıtım ayağından sonra, projenin ikinci ayağını müze binasının tadilatı ve güzelleştirilmesi için katkı sağlamaya çalışacaklarını anlatan Selin Eşer şunları söyledi: “Çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde yeni bir soluk kazandırmak istediğimiz

müzeye bir adet DVD player, bir adet perdesi ile birlikte projeksiyon cihazı temin edilmiştir. Müzenin ziyarete açık olduğu saatlerde projeksiyon cihazı sayesinde Türkiye ve Bodrum tanıtım CD’leri devamlı olarak gösterilecektir. Müze binasının Bodrum’a yakışır, daha çağdaş bir görünüme kavuşması için yapılan keşiflerin sonucunda iç ve dış cephelerin boyanmasına, çatısına izolasyon yapılmasına ve eksik aydınlatma elemanlarının tamamlanmasına karar verilmiş ve malzemeler temin edilmiştir. Bodrum girişine dünyanın yedi harikasından biri olan Maussolleion Anıt Mezarı’nın Bodrum’da olduğunu belirten bir tabela konulması, Maussolleion Müzesi girişine dikkat çekici bir tabela yerleştirilmesi, müzenin içinin tekrar dekore edilmesi

1855 yılında araştırmacı Charles Newton, Halikarnassos ‘ta çalışma yapmak için Osmanlı hükümetinden izin almış ve 1857 yılında kazılara başlamıştır. Seneler içerisinde bulduğu her heykeli ve mimari parçayı Sultan Abdülmecit’in izni ile İngiltere’ye götürmüştür. Bugün bu parçaların hepsi Londra’da British Museum’da sergilenmektedir.

“Sayın Bakan, Bodrum’a, ait olduğu yere getirmek için çalışmaları başlatınız” Bodrum Sanatçılar Platformu üyeleri 21 Haziran’da Bodrum ziyaretini iptal eden Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’u protesto etti. Bodrum Ticaret Odası önünde toplanan yaklaşık 15 kişilik grup, Mausoleum’un İngiltere’den Türkiye’ye geri getirilmesi için topladıkları imzaları basına gösterdi. Bodrum Sanatçılar Platformu adına bir açıklama yapan Av. Remzi Kazmaz, “Antik Halikarnassos-Bodrum belgesel filminde anlattığımız, dünyanın 7 harikasından biri olan Mausoleum’un, Bodrum’a geri getirilmesi konusunda başlattığımız kampanya sonucu toplanan 118 bin imza bugün Bodrum’da Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a verilecekti. Maalesef sayın bakanımız bugünkü randevusuna gelemedi. Sayın bakanımızdan öncelikle Ankara’da bir randevu istedik. Hatta, Ankara Barosu Başkanı aracılığıyla bu randevu ısrarımızı sürdürdük, ama başarılı olamadık. Bir çok TV yayınında kendisini açık tartışmaya davet ettik ama bir türlü buluşamadık” dedi. Kazmaz şöyle devam etti: “Sayın bakan bir kulak verin. Bu sesimizi duyun. Dünyanın 7 harikasından biri olan Moseleum’u artık Bodrum’a, ait olduğu yere getirmek için çalışmaları başlatınız”. Gökmen

BODRUM

e ntü

35


DEKORASYON

GÜNDOĞAN GALİPDOS’da SEDAT ABAYOĞLU TASARIMLARI

size özel 1972 Yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nun (Şimdiki MÜGSF) Mobilya İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra kendi tasarladığı mobilyaları atölyesinde üretmekte ve kendi mobilya mağazasında satmakta olan Abayoğlu’nun koleksiyonunu şimdi Gündoğan’da GALİPDOS MOBİLYA, Bodrum’un beğenisine sundu Farklı bir stile sahip olan Abayoğlu, genellikle yerine ve kişiye özel üretim yapmakta, yani mobilyada "butik" tarzı çalışmakta. Bununla birlikte, tasarımlarından sadece bir bölümünü seri imalat için ayırmış durumda. Bu ürünler şimdi Galipdos Mobilya mağazasında "Sedat Abayoğlu" koleksiyonu olarak satışa sunuluyor, size özel butik mobilyalar tasarlanıyor ve uygulanıyor. Ayrıca, yaklaşık 50 kişinin çalıştığı atölyede 30-40 metre arası motor yatlar için de farklı malzemeler kullanılarak mobilya üretimi yapılmakta. Tamamı tescilli ürünleri ile yurt dışı fuarlarında da ülkemizi temsil eden, katıldığı tüm fuarlarda koleksiyonu beğeniyle karşılanan Abayoğlu, şu sıralarda Malezya’da bir ev dekorasyonu yapmakta. GALİPDOS MOBİLYA, Gündoğan Şehit Uğur Öztop Caddesi’nde. (Migros’tan 100 m ilerde) Tel: 0252 387 96 51 Cep: 0535 573 45 03

36

BODRUM

e ntü


İtalya’da En İyi Yabancı Stilist Ödülü alan Rıfat Özbek, dinlenmek ve eğlenmek için yarattığı yastıkları Yalıkavak’ta satışa sundu...

Y

ıllardır moda dünyasında Türk’ün adını büyük bir başarıyla temsil etmekte olan ünlü isim Rıfat Özbek, Yalıkavak Marina’a “Yastık Mağazası” açtı.

Geçtiğimiz günlerde İtalya’da En İyi Yabancı Sitilist ödülü sahibi olan Rıfat Özbek’in Erdal Karaman’la ortak olarak açtığı Yastık’ta dinlenmek ve eğlenmek için yarattığı ürünler satışa sunulmuş. Bir sanatçının elinin değdiği hemen anlaşılan yastıkların yanı sıra, bal kabağına yaklaşık 1500-2000 delik açılarak beyaza boyanmasıyla oluşturulmuş olan son derece dekoratif lambalar bulunmakta. Yakın zamanda mobilya üzerindede tasarımlar yapmayı düşündüğünü söyleyen Rıfat Özbek, yakında Cefi Kamhi’nin Suvat adlı yatını diskotek olarak tasarlamaya başlıyor.


ARŞİVDEN - MEHMET USLU / Merhaba Gazetesi 1980

DÜNDEN

Bodrum Ehramları, Kıl Yaygı, Bez Dokuma, İpekli Dokuma, BODRUM EHRAMLARI Pek eski yıllardan beri Bodrum'da dokunan ehramlar. Battaniye yaygı olarak kız evi süsler. Ehram soğuk ve yağmurdan korunmak için de kullanılır. Karaovalı kadınlar, ehramı arkasına alıp üst iki ucunu sıkmalarıyla soğuktan korunurlar, aynı zamanda bir şey taşımak için de kullanırlar. Karaovalı kadınların yıllar boyu bu onlara özgü bir modadır. Ehram Çeşitleri: Bodrum'da 5 çeşit ehram dokunmaktadır. 1- Yerli Ehram (Deli Ehram): Çözgüsü pamuk ipliği atkısı, çok parlak ve net olmayan yünlü renginden oluşur. Soluk tonda boyamalar dikkati çeker. Yanışları yoktur. Çoğunlukla Sıralavazlı kadınlar dokurlar. Eşlerine çiftçilikte yardım ettikleri için fazla vakitleri yoktur. Yerli ehramının koyu ve açık renkte dokunmasına "Alaca" adı verilir. 2- Girit Ehramı: Yün ve pamuk ipliğinden dokunmuş olan bu ehramı çözgü uçları diri ve büyüdükçe top ve püsküllerden oluşmuştur. Net ve belirgin, iyi kaynaşmış paralel renkli desenler dikkati çeker. Renkler, canlılığını yıllarca kaybetmez. Girit ehramı, Karaova ehramlarına benzerse de ayrıcalığı, Karaova'nınkiler daha yumuşak ve daha soluk renktedir. 3- Çapıt Ehramı (Çul Ehram) : Yeni veya eski bez ve kumaşı ensiz, uzunca şeritler halinde kesip eyirerek iplik haline getiririz. Çözgü pamuk ipliği, atkı da eyrilen çapıt ipliği olarak dokuruz. Dokuduğumuz katlardan 2-3 tanesini etkileyerek yaygı olarak tek kanadını kanepe örtüsü, ya da koridorlarda yolluk olarak kullanılırlar.

38

4- Dörtayak Ehram (Çiçekli Ehram): Kırmızı ve kalın çizgilerden oluşan karenin köşelerine konan, ayak izleriyle şişkinlik kazanan, iki köşe arasına birer dikdörtgen konmuştur. Çoğunlukla yatak örtüsü olarak kullanılır. Kücü hesabıyla dokunur.

BODRUM

e ntü

Dokunuşunu bilen bir aile var. 5- Damalı Ehram (Alyanak Ehram): İki ayakla, çözgü beyazsa atkı mavi olarak dokunan bu battaniyenin çok güzel bir görünüşü vardır. Yatak örtüsü olarak kullanılıyor. Dokunuşunu bilen çok az kişidir.

KIL YAYGI Keçi kılının büyümesiyle oluşan ve gazıl denilen iplikten çözgü ve atkısı aynı olarak dokunur. İki veya üç kanat olarak yine gazılla dikilerek yaygı olarak kullanılır.

KIL ÇUVAL

paralellerden oluşan bir çeşit yün heybeye de "tahtalı yün heybe" denir. C- Aynalı Yün Heybe: Tahtalı heybe paralelleri üzerine işlenmiş adına ayna denilen köşegenleri ayrı renkli baklavamsı dilimlerden oluşmuş motifleri nedeniyle aynalı heybe bu adı almıştır. Öteki özellikleri birbirine benzer. 2-Halı Heybe: Bir ehram kanadı eninde dokunur. Yanışlarına heybe yanışı denir. Bu motif mihraplı halı üzerindekinin aynıdır. Bu heybelerin kenarına bazen siyah meşin dikilirdi. Kenarlarda kozalı püskül de vardır. Ortada yine bir yarık da vardır.

1- Sık Çuval (Gelin Çuvalı veya Pisat çuvalı): Siyah beyaz renkli gazılla, tahta denilen paralellerden oluşan ve sık dokunan bu çuval üzerindeki motifler dikkat çeker. Gelinler eşyalarını bu çuvallara koyarlardı. Tutma ve yüke sarmada kullanılan üç veya dört dikişli kıl şerit de çuval üzerindeki tahtalarda olduğu gibi Mazı Köyü'ne özgü motiflerden oluşmuştur. Köyün konar göçerlik günlerinden kalma bu gibi el sanatları hala silinmemiştir.

3- Kıl Heybe: Gazıl denilen iplikten çözgü ve atkısı olur. Ehram kanadı eninde keçi kılından dokunur. Kıl heybenin kenarları da gazıldandır. Atkıya konan beyaz gazıldan tahtanın ortasına siyah zemindeki gibi aynı renk gazıldan konulmuştur. Ayrıca eş kenar ve dört köşeli baklava yani aynaları işleyenleri de vardır.

Genişine "harar" denilen bu çuvalla saman, çalı, yaprak ve bazı eşyalar taşınır. Bu çuvalın çözgü ve atkısı da gazıldandır. Geniş siyah zemin üzerine yine ortasına siyah çizgi konan genişçe ve tahta denilen paralellerden dokunmuştur.

Bodrum'da, orta ve bilhassa yaşlı erkek ve kadınlar, daimi olarak yünlü kuşak kuşanırlardı. Düğünlerde kullanılan kuşak veya Trablus kuşağıydı. Düğün, bayram ve benzeri yerler için "insan içine çıkıyorum" diye "gizlemelik" kuşak takınırlardı.

HEYBE

1- Kadın Kuşağı: Kadıların kullandığı bu kuşağın çözgüsü ve atkısı yündü aynı renklerden oluşan atkı ve çözgü kırmızı ve beyaz ya da sarı renklerden oluşurdu. Bu yün kuşağı, belli sıcak tutsun ve yük kaldırmada faydası olsun diye, orta ve çoğunlukla yaşlı kadınlar kuşanırdı. 2- Erkek Kuşağı: 30 cm kadar en ve 3 m kadar boyu olan erkek kuşaklarının, ipekten dokunanını zenginler ve gençler kuşanırdı. Yünden pembe ve çoğunlukla kırmızı renkte olanını da yaşlı erkekler kullanırdı. Belli sıcak tutan bu kuşak içine bele sokulan, tespih sigara tabakası ve bıçak gibi eşyalardı. Ağırlık kaldırmada da

Çoğunlukla semer veya eyer üzerine ortasındaki yarıktan geçirilen ya da omuzdan taşına heybeler, çarşı ve pazar alışve-rişlerini yaparken işimizi görür. Heybenin üç çeşidi vardır. A- Gargaburun heybe: Ehram kanadı kadar ende (60 cm kadar) gargaburun adı verilen motiflerle işlenmiştir. Orta kısmındaki yarığı iki yanından göz denilen eşya koyma yerleri vardır. B- Tahtalı Yün Heybe: Atkısı dört parmak kadar kalınlıkta ve tahta denilen

KUŞAK


BODRUM IĞI L I C A M U DOK I3 Ğ I L I C A Y ve BO

BUGÜNE

Kıl Çuval, Heybe, Kuşak, Golan, Torba... faydası olan kuşağı, bugün açıkça kullanan yoktur. Bazı kişiler şimdi, görülmeyecek şekilde içten, bazı kumaş parçalarını kuşak olarak kullanmaktadır.

GOLAN Hasır dokuması gibi tutularak, kıl ve yünden 5 cm kadar ende eşek ve atın ön ayaklarına yakın karın altından, yanlamasına geçerek semeri sıkan şeride golan denir. Golan az da olsa Karaova'da dokunuyor., sırtta taşınan çocuğu golanla sırta sarıp, işe giden Karaova'da dokunuyor. Sırtta taşınan çocuğu golanla sırta sarıp, işe giden Karaovalı kadınları takdirle karşılamak gerekir. Golanı dokuyanlar da onlardır.

TORBA

bağlanmasıyla da dürümler oluşturulur. Sonra dürümler bozulup parmaklar incelik verilerek eyirilir iğe sarılır. Çıkrık kolunun çevrilmesiyle dönen çıkrık iği, döner ve iğe sarılan incelti bükülerek iplik sırçanı oluşur. Sırçan, ıldıraya sarılarak boyanır. Sırçanların beyaz iplik yumağı haline getirilerek de düz beyaz bezi dokunur. Bu kalınca bez, kolay eskimez. Gök ve siyah boyanıp elbise yapılırdı. 40 seneden beri yapılmıyor. Komşumuz Datça'da, pamuklu bez dokumacılığına hala devam ediliyor. Çözgüsü beyaz, atkısı sarı ve beyaz paralellerden oluşan pamuklu bez dokumaya "atmaca" adı verilir.

İPEKLİ DOKUMA İpek tohumu ocak kenarı gibi ılık bir

yerde, dutların yaprak açmaya başladığı günlerde tutarak, yumurtadan çıkartırız. Dut yaprağıyla, bir sağan içinde büyütürken, makasla yaprakları kesip besleriz. Büyüyen ipek böceği tırtıllarını bir hasır üstüne alırız. Tırtıllar dut yapraklarını yemeğe ve hasır üzerine koyduğumuz çalılar üstüne çıkarak koza yapar. Sonra kozalar Mengen'e götürülür. Oradaki kaynayan suya atılan kozaların ipliklerin uçlarına bulunan usta çekerek Mengene sarar, Mengen, elemnenin büyüğü bir sarma aracıdır. Sarma işi bitince Mengen bozulur. Ele alınan iplik faslası çıkrıkla galemgenlere sarılır, iğle elde bükülür. Sonra da sulu sabunla kaynatılıp ağartılır, dokumacıya verilir. Ağartılmadan dokunan, ipekli çarşaf ve perdeliklerdir.

Ehram kanadının ucunda bırakılan pamuk iplik çözgüsünden, 150 cm. kadar uç uzantısının, en uç kısmındaki 50 cm saç örümü ve püsküllü topuz yapmak için ayrılır. Gerideki uzantı ikiye katlanıp yanlardan dikilerek içine, taşımak için gerekli eşya konmak üzere bitirilir. Püskül topuzu tutularak içindeki eşyayla omuzdan arkaya sarkıtılır. Çoğunlukla pazara gelen köylüler tarafından kullanılır. Kısa mesafelerde eşyayı, başta arkaya sarkıtarak da taşıyanlarda vardır.

BEZ DOKUMA Tarlada kozasından toplanarak sergide kurutulan pamuk, burucak çıkrığında ucu yivli iki silindirin birindeki kolu çevirmekle, içe doğru dönen iki silindirin dudağına tutulan çekirdekli pamuğun, pamuğu aradan arkaya, çekirdeği de öne dökülür. Hatta bilmecede, ‘Bir tarafına dolu yağdırır. Bir tarafına kar. Bu nedir?’ diye sorulurdu. Burucak çıkrığının arkasına düşen pamuk, yayla tokmağın yardımı ve kirişin titreşimiyle atılarak kabartılır. Sonra ince bir çubukla üzerine rulo yapılarak kabarılmış pamuk, çubuğun çe-kilmesiyle 30 cm kadar uzunlukta "parmakları" oluştururlar. Parmakların

BODRUM

e ntü

39


net b kış

@

CANSU TÜRKDOĞAN

cansu@bodrumajans.com.tr

matrak görüntüler

ilginç siteler

Gençliğin güzel bir yüzü, İhtiyarlığın güzel bir ruhu vardır... İsveç Atasözü

LAFI GELDİĞİNDE SÖYLEMEK... Bir savaşta yenilip esir düşen Rus komutanı, Napolyon'a, "Siz para için savaştınız; bizse onurumuz için savaştık" demiş, Napolyon da ona şu yanıtı vermiş: “İnsanlar, sahip olmadıkları şeyler için savaşırlar, bizim paramız yok.” Osman Yüksel Serdengeçti mecliste “Bu meclisin yarısı aptal”, milletvekillerinin itirazı üze-rine “Sözümü geri alıyorum bu meclisin yarısı aptal değil” der. Neyzen Tevfik bir yazar arkadaşına ziyarete gider. Malum Neyzen'in çocukları karakuru tipler. Yazar: Üstad bu bokböcükleri sizin mi ? Neyzen: Evet hoş kokunuza geldiler. Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill' e kızgın kızgın şöyle seslenir: “Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.” Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: “Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.” Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates gayet sakin, “Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum” demiş. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa, “Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” der. Diyojen, kenara çe-kilerek gayet sakin şu karşılığı verir: “Ben çekilirim.”

farklı görüşler

gırgır sözler

12 ERKEK KURALI

1- Pazar günü maça gidilir. Bu ibadet gibi bir şeydir. Artık kabullenin.

2- Alışveriş asla bir spor değildir ve olmayacaktır. 3- Ne istiyorsanız açık isteyin. Gizli imalar, ya da açık imalar tarafımızdan asla anlaşılmaz. Sadece ne istiyorsanız onu söyleyin. O zaman anlarız. 4- Her türlü sorumuzu mümkün olduğunca "evet" ya da "hayır" la cevaplayın. 5- Bir sorununuzu çözmek istediğinizde bize gelin. Biz bunun için varız. Empati yapamayız. Bu bayanlar içindir. 6- 6 ay önce bir tartışmada söylediğimiz şeyler geçersizdir. Daha doğrusu söylediğimiz ve 7 günü geçen her şey geçersizdir. Aleyhimizde kullanılamaz. 7- Şişman olduğunuzu düşünüyorsanız muhtemelen öyledir, bize sormanıza gerek yok.

8- Bizden birşey yapmamızı isteyin.Ya da nasıl yapmamız gerektiğini söyleyin. Ama ikisini birden yapmayın. Nasıl yapıldığını biliyorsanız kendiniz yapın. 9- Kristof Kolomb'un yön bilmesine ihtiyaç yoktu. Bizim de yok. 10- Bir yere giderken üstüne ne giyersen giy, hiç fark etmez. Gerçekten. Sormana gerek yok. 11- Eğer futboldan, otomobillerden anlamıyorsan ne düşünüyorsun diye sorup durma. 12- Kesinlikle yeterince elbisen ve ayakkabın var.

40

BODRUM

e ntü



PARANTEZ

Sorma, denileni yap...

S

enelerce duyduk bu cümleyi, evde okulda, sokakta. Niye bile demedik çoğumuz, peki dedik, direnmedik, geçiştirdik, büyümeyi bekledik. Belki de büyüklerimizin anlatacak bir sebebi yoktu zaten. Böylelikle sebep sonuç ya da muhakeme etme yeteneğimizin dibine ilk dinamit böylece konulmuş oldu. Zamanla hatalarımız başladı, toyluğumuzdan, acemiliğimizden kaynaklanan, neden diye sormaları değil, nasıl düşünemezsin diye sormalarıydı garip olan. Nasıl düşüneyim ki yaaa, birileri vakti zamanında benim yerime düşünmüş kuralları sınırları koymuş, ben onun dışındaki olaylarda acemilik çekiyorum, sebep var sonucu kestiremiyorum, demek istiyorsunuz, diyemiyorsunuz çünkü bu da suç.

Gece ıslık çalınmaz, günah... Gece tırnak kesilmez günah... Merdiven altından geçme çocuğum... Kardeşinin üstünden atlama çocuğum. Tabağında lokma bırakma, yere kırıntı düşürme, tuvalette ağzında lokma olmasın... Neden???? Çünkü günah çocuğum!!!! Hee oldu tamam, günahmış, yapmiyim o zaman... Kimsenin bir şeyini alma, ateşlerde yanarsın, karınca öldürme öldürürsen cehennemde su taşımazlar senin için, yalan söyleme çarpılırsın vs, vs...

HÜSNİYE KAYA POLAT azkaotel@superonline.com

Bu dünyada herkes kendi sınavını veriyorsa, ödülü ya da cezası kişinin kendine aitse, herkese birer beyin, birer ruh, vicdan verilmişse, bunlar kişiler arası kurulumlu ağ şeklinde değil de bağımsız çalışıyorsa, ülkemde, dinimle ilgili toplumsal kararlar neden bireysel verilmeye

Ne bilinçli bir eğitim, ne kadar aydınlatıcı, ne kadar yaratıcı. Deseniz ki, gece tırnak kesilmez göz iyi görmez, derin kesebilirsin, yere düşen tırnak bulunamayabilir, nimet zorlukla kazanılır yiyeceğin kadarını koy tabağına, yere kırıntı düşürme neticede yiyecektir üzerine basılmasın, tuvalette yemek yemek mekanla ters düşen bir harekettir ya öncesinde ya sonrasında ye çocuğum, kardeşinin üzerinden atlama, kazara üzerinde düşersin ikinize de bir şey olabilir, merdivenin altından geçme, merdiven üzerindekiyle beraber üstüne düşebilir, hırsızlık kötü bir şeydir, suçtur etik yönden ve vicdanen suçtur. Karıncayı değil, mecbur kalmadıkça hiçbir canlıyı öldürme, buna hakkın yok, onu sen yaratmadın... Yalan kötüdür, her türlü kişiyi zor durumda bırakır, güvenilmez yapar insanı, yalan söylemeden önce iyi düşün diyebilseler. Bizler de kendimizi koruma ve doğruyu yapabilme bilincini daha çocukken geliştirmeye başlayabilsek ne kadar doğru olurdu. Komik sebepler, mesnetsiz bahaneler, dine dayandırılmış dinimizin hoşgörüsüne aykırı kısıtlamalar hala devam etmekte. Ve bunu öyle yaratıcı sebeplerle yapıyorlar ki, takdir etmemek mümkün değil. En azından şu anda TRTnin domuzlu çizgi filimleri yasaklaması ne kadar yaratıcı, ne kadar takdire değer bir karar... Kara mizah ülkesi oldu benim memleketim.. Allah’a inanıp yarattığı canlıyı günah saymak nasıl bir çelişki? Aa, özür dilerim sordum, artık büyüdüm de, sorabiliyorum o yüzden. Mümkünse cevap eğitici ille de inandırıcı olsun. İslamiyette, kadınların dekolte giyinmesi de yasak, hatunları da alalım domuzların yanına, helal olmayana bakmak da yasak, bu hatunlara bakanları da alalım onların yanına, doğurup terbiyesini veremeyende dinden uzaktır, annesini babasını, onlardan olanları da alın diğerlerinin yanlarına, ee, bir de bu alımları eleştirenler olacak onlar hepten günahkar, alın onları da bu yana, içki içenleri, namaz kılmayanları, oruç tutmayanları, yetim hakkı yiyenleri, hırsızları, arsızları, uğursuzları, yakaladığınızı alın katın onların yanına... Başı dik ama saçı açık olanları, vicdanlı ama namaz kılmayanları, modern ama başkasının namusuna göz dikmeyenlerinde yeri onları yanı, alın...

42

BODRUM

e ntü

Tamam transfer işlemleri bitti böylece, geriye kalanlar ne yapacaklar, onlar oldukları gibi kalıp yaşamaya devam edecekler, ama sıkılırlar gibime geliyor... Kendilerindeki fazileti kıyas getirmek için, ortada yalan, yanlış, eğri, kötü, arsız, namussuz olmazsa erdemli olmanın verdiği ruhsal doyumu nasıl algılayacaklar bu da ayrı bir soru. Bu dünyada herkes kendi sınavını veriyorsa, ödülü ya da cezası kişinin kendine aitse, herkese birer beyin, birer ruh, vicdan verilmişse, bunlar kişiler arası kurulumlu ağ şeklinde değil de bağımsız çalışıyorsa, ülkemde, dinimle ilgili toplumsal kararlar neden bireysel verilmeye başlandı. Bu araya hemen bir hikaye eklemek istiyorum.. Neden, niye, niçin demeyişimizin bizi nerelere getirebileceğine iyi bir örnek olacak..

“Bir gün bilim adamlarının kafalarına esmiş, çok enteresan bir deney yapmışlar... Önce bir kafesin tavanına bir hevenk muz asmışlar. Sonra bu kafese hiçbir şeyden habersiz beş zavallı maymuncuğu doldurmuşlar. Muzu gören maymunların gözleri parlamış tabii. Hemen birisi atılmış, kafesin tellerine tırmanarak muza doğru seğirtiyormuş ki... Dışarıdan tazyikli su tutarak maymunu aşağı indirmişler. Gariban, başına ne geldiğini pek anlamamakla beraber paldır küldür yere inmiş. Derken öbürü atılmış muza, tabii onu da ıslatmışlar hemen. Öbürü, öbürü ve hepsi aynı şekilde ıslatılmışlar böylece. Ve sonuçta, tavanda sallanan enfes muzlar ve onları almaya cesaret edemeden altında bekleyen beş ıslak maymundan müteşekkil bir manzara çıkmış meydana.

Ardından maymunlardan biri kafesten çıkartılıp, yerine bir yeni maymun koyulmuş. Yeni gelen, tavanda sallanan güzelim muzları görür görmez atılmış hâliyle. Öbürküler tecrübeliler tabii. Hemen yakalayıp alaşağı etmişler yeni maymunu. Sonra da bir daha cesaret edemesin diye bir güzel de dövmüşler. Böylece, dördü eski, biri yeni ama hiçbiri de muzları almaya yanaşamayan maymunlar elde edilmiş. Bir sonraki aşamada bir yeni maymunla hiçbir şeyden habersiz eskilerden bir maymunu daha değiştirmişler. Aynı şeye teşebbüs edince, üç eski, bir yeni maymundan ve bilhassa da kuru olanından esaslı bir sopa da o yemiş. Bu işlemi tekrar etmişler. Her seferinde bir yeni maymun konulup eskilerden biri çıkarılıyormuş, bir süre sonra kafesteki maymunlar, yeni maymunun muza doğru yürümesine bile müsaade etmeden dövmeye başlamışlar. Nihayet son denemede, kafesteki son eski maymunu da çıkartarak yerine yeni bir maymun koymuşlar. Netice ibretlik olmuş. Niçin olduğunu bilmedikleri halde dört maymun niye olduğunu anlayamayan bu yeni maymunu içeri girer girmez hemen yakalayıp bir güzel pataklamışlar.” İşte ideolojilerin tabulara dönüşümünün hoş bir anlatımı... İslamiyet hoşgörü dinidir, ilime, irfana önem verir, cehaleti kınar, ayrımı tenkit eder, zenginliği gönülde arar, güzelliği ise bakan gözde... Söylenecek çok şey yok. Kitabımızı okuyanlar zaten bilir dinimizin neleri buyurduğunu ve ben yazımı Yunus’a ait bir dörtlükle bitirmek istiyorum.. “Nazar eyle itiri, Bazar eyle götürü, Yaratılanı hoş gör,




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.