Bursa imam hatip mektebinden imam hatip liselerine pdf

Page 1

Bursa İHL’nin 50. Yılı Münasebetiyle:

BURSA

İMAM VE HATİP MEKTEBİNDEN

İMAM-HATİP LİSELERİNE…

(1924 – 2012) Hazırlayan: Mustafa ÖCAL


Bursa Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı / Bursa İmam ve Hatip Mektebinden Bursa İmam-Hatip Liselerine Proje Koordinatörleri / Aziz Elbas, Ahmet Erdönmez

Proje Yürütücüsü / Bursa Araştırmaları Merkezi www.bursaarastirmalarimerkezi.org Yazar / Mustafa Öcal Görsel Tasarım & Mizan / Yakup Şahiner ISBN / 978-605-5382-51-3 Basım Yılı ve Yeri / 1. Baskı; Mayıs 2013, Rekmat Matbaacılık/ Bursa

Yapım / © 2013 Bursa Kültür A.Ş. Bu kitabın tüm yayın hakları Bursa Kültür A.Ş.’ye aittir. Yazılı izin olmadan kısmen ya da tamamen yeniden basılamaz. Dağıtım / Bursa Kültür A.Ş. - Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi B Kapısı Osmangazi-Bursa/Türkiye Tel: + 90 224 253 26 46 Faks: + 90 224 253 14 85 info@bursakultur.com / www.bursakultur.com Kütüphane Bilgi Kartı / Catalog-in-Publication Data (CIP) Öcal, Mustafa / Bursa İmam ve Hatip Mektebinden Bursa İmam-Hatip Liselerine 1. Tarih 2. Araştırma 3. Anı


İTHAF Bu çalışmamı, 1924’te açılmış olan Bursa İmam ve Hatip Mektebinden günümüze kadar (hayatta olan-olmayan) bütün İmam-Hatip nesline ithaf ediyorum. Mustafa ÖCAL


iv

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

TEŞEKKÜR Bu çalışmanın basımı konusunda imkân sağlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep ALTEPE’ye, Bursa Kültür AŞ Genel Müdürü Sayın Rıfat Bakan’a, Proje Koordinatörü Sayın Aziz Elbas’a, sayfa düzenlemesi ve mizanpajında yardımcı olan Sayın Yakup Şahiner’e, Bursa Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Sayın Işık Demir ve çalışanları ile emeği geçen herkese İmam-Hatip Camiası adına teşekkür ederiz. Mustafa ÖCAL - Abdullah KARAAĞAÇ

BURSA İMAM HATİP OKULU’NUN AÇILIŞINA TARİH Yuvamıza kavuştuk Şükür olsun yâ Rabbî!.. Kendimizle buluştuk Şükür olsun yâ Rabbî!.. Geldi üçlerle kırklar Tarihini söyledi: Hâzâ min fadli rabbî “HÂZ MİN FADLİ RABBΔ 1962 Mustafa Kara /Bursa


BU ŞEHİR BURSA Taşına, tarihin mührü vurulmuş, Bağrına, evliyâ tahtı kurulmuş, Mânevî mîraslar, ehlini bulmuş, Kim bana, bu şehrin adını sorsa; Tereddüt etmeden, derim ki; Bursa.

Adâlet tâc olmuş, şanlı mâziye, Ruhlar, selâm durmuş, Osman Gâzi’ye, Şehitlere.. Gerekmiyor tâziye, Kim bana, bu neslin aslını sorsa; Derim ki; hikmetin kaynağı Bursa.

Erenler saf tutmuş, aşk otağında, Bülbül meşke dalmış, gönül bağında, Yeşil, beyaz, raks ediyor dağında, Kim bana, dünyada cenneti sorsa; Gözümde canlanır, mübârek Bursa.

Ulu Mâbet, heybetiyle duruyor, Minâreler arşa, köprü kuruyor. Tüm yürekler; Allah için vuruyor, Ne zaman ârifan, saflara dursa; Önünde Peygamber, ardında Bursa.

Emir Sultan, postu sermiş Hak yola, Üftâdeler, Hüdâyiler kol kola. Nesiller koşuyor, vermeden mola. Kim bana, tasavvuf ceddimi sorsa, Derim ki; onların, adresi Bursa.

Bir yer ki; insanlar, gönül zengini, İrfanla tartıyor, ahlâk dengini. Bir yer ki; hak etmiş, yeşil rengini, Kim bana, ilâhî ihsânı sorsa; Derim ki; lâyıktır, bu şehir Bursa.

Molla Fenârîler, kalpte yaşıyor, Somuncu Babalar, bayrak taşıyor, Misyonları.. Yüzyılları aşıyor, Kim bana, bu aşkın sırrını sorsa; Derim ki; sevdânın harmanı Bursa.

Bir yer ki; üstünde, bu mirâs varken, Altında binlerce velî yatarken, Bir yer ki; âlimler nöbet tutarken, Kim bana, bu şehre bir rakip sorsa; Derim ki; Bursa’nın, rakibi Bursa. Cengiz Numanoğlu (2012)


vi

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Recep Tayyip ERDOĞAN BAŞBAKAN Hem kendim, hem de evlatlarımın çatısı altında bilgilendiği, feyz aldığı ve çok şey borçlu olduğumuz güzide okullarımız İmam-Hatip Liseleri açılış yıllarından itibaren zaman zaman bazı engellemelerle karşılaşmakla birlikte inanıyorum ki artık eğitim sistemimizin temel taşlarından biri olarak kesintisiz bir şekilde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürecektir.

Genelde bütün eğitim kurumlarımızdan, okul, öğretmen ve öğrencilerimizden özelde ise bu okullarımızdan gelecek için büyük umut ve beklentilerimiz olduğu muhakkaktır. Dünya ülkeleri arasında yıldızlaşmaya devam eden ülkemizin daha parlak ve aydınlık bir geleceğe emniyet ve güven içinde yürümesinde bu okullarımızın öncü rollerinin olacağından kuşkum yoktur.

İmam-Hatip Liseleri bugüne kadar öncelikle kendi hizmet alanında büyük başarılara imza atan insanlar yetiştirdiği gibi hayatın bütün alanları için de çok başarılı, değerli insanlar yetiştirmiş, yetiştirmeye devam etmektedir. Bu okullar, bütün aşırılıklardan uzak, yetiştirdiği sağduyulu din, bilim ve hizmet adamlarıyla ülkemiz için olduğu kadar İslâm âlemi ve hatta tüm insanlık için de bir model olma özelliği taşımaktadır.

Bu vesileyle, ilk kuruluş yıllarından bugüne kadar öğretmen, idareci ve öğrenci olarak bu okulların çatısı altından gelip geçen insanlarımızdan ahirete intikal edenleri rahmetle anıyor, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı bir ömür diliyorum. Güzel Bursa’mızın merkezindeki İmam Hatip Lisesi’nin kuruluşunun 50. yılı münasebetiyle il ve ilçelerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini başarıyla sürdüren toplam 29 İmamHatip Lisesini böylesine bilimsel ve belgesel niteliği ile öne çıkaran bir kitapta toplayan değerli araştırmacı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal’ı ve bu eserin vücuda getiren diğer eğitimcileri tebrik ediyorum.


Bursa İmam Hatip Lisesi

vii

Prof. Dr. Nabi AVCI Milli Eğitim Bakanı Tevhid-i Tedrisat Kanununun âmir hükmü gereği açılan İmamHatip Liseleri, eğitim sistemimizin vazgeçilemez unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu okullar, öğretime açıldıkları ilk yıldan itibaren ülke ve dünya çapında çok değerli din ve bilim adamları yetiştirdiği gibi, edebiyat, kültür, sanat, spor, siyaset alanlarında da ülkemize ve milletimize çok değerli insanlar yetiştirmiştir, bundan sonra da daha başarılı insanlar yetiştireceği tabiidir.

Yaptığı bilimsel ve belgesel nitelikli bu çalışma ile önce ülke genelinde devamında da Bursa’mızda eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmekte olan İmam-Hatip Liselerinin tarihçesi ve mevcut durumları konusunda tespitler yaparak gelecek kuşaklara armağan eden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal ile Anadolu İmamHatip Lisesi Müdürü Abdullah Karaağaç’ı ve idareci, öğretmen ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Bu çalışmanın diğer okullara da örnek olması temennisiyle bütün İmam-Hatip camiasına sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Nice 50. Yıllara...


viii

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Prof. Dr. İrfan AYCAN Din Öğretimi Genel Müdürü İMAM-HATİP LİSELERİ VE YETİŞTİRDİĞİ İNSAN MODELİ İmam-Hatip Liseleri, Milli Eğitim Bakanlığınca açılan ve hem mesleğe hem de yüksek öğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan, ülkemize özgü kurumlardır. Kuruluşundan bu güne kadar halk-devlet bütünleşmesinin tezâhürü olan bu okullarda sağlıklı bir din eğitimi verilmiş, öğrencilere doğru inanç, doğru bilgi ve doğru davranış kazandırmayı hedefleyen programlar uygulanmıştır. Bunun sonucunda, İmam-Hatip Liselerinden, İslâm dîninin temel iki kaynağı olan Kur’an ve sünneti referans alarak ifrat ve tefritlerden arındırılmış, millî, ahlâkî ve mânevî değerleri özümsemiş, insanlığa yararlı olma idealini ön planda tutan, insânî ve İslâmî ölçüleri önceleyen, özgün bir düşünce yapısına sahip nesiller yetişmiştir. İmam-Hatip okullarımızdan ve liselerimizden mezun olup ülkemize ve insanlığa hizmet eden nice öncü ve örnek nesiller olmuştur. Onların arasından, İslâmî ilimlerin çağımızın ihtiyacına göre yeniden anlaşılmasında ve yorumlanmasında öncülük eden medeniyet tasavvuruna sahip ilim adamları çıkmıştır. İlâhiyat Fakültelerimizdeki akademisyenlerin, Diyanet İşleri Başkanlığımız mensuplarının ve Milli Eğitim Bakanlığımız bünyesindeki yönetici ve eğitimcilerin din eğitimi aldıkları ilk müesseseler olan İmam-Hatip Liseleri, onların dünya görüşünü

de şekillendiren modern din eğitimi kurumları olmuştur. Bugün, küreselleşen dünyamızdaki gelişmeler ve değişim, din eğitiminin devlet eliyle verilmesini veya devlet desteğinde tüm paydaşların erişimine açık bir şekilde yürütülmesinin daha sağlıklı olduğunu göstermiştir. İmamHatip Liseleri bu açıdan dünyaya model olmaktadır. Her geçen gün bu okullarımızla ilgili yurt dışından talepler gelmekte, benzer okulların Müslümanların yaşadığı tüm gönül coğrafyamızda da açılması, öğretim programlarının uygulanıp ders kitaplarının tercüme edilerek okutulması istenmektedir. Milenyum çağında, içinde yaşadığımız topluma ve insanlığa hizmet idealine sahip mezunlar veren Bursa İmam-Hatip Lisemizin 50. yılı vesilesiyle hazırlanan bu kitap-albüm çalışmasını medeniyetimizin öncüsü olan nesilleri ve onların yetiştiği kurumların hikâyesini anlatması, gecesini gündüzüne katıp her tür fedakârlığa katlanarak bu nesle ve müesseselere hizmet eden güzîde insanları yâd etmesi açısından çok anlamlı buluyorum. Temennîm odur ki, her okulumuz, kitap-albüm çalışılması yapılacak kadar köklü bir eğitim müessesi olsun ve her biri için de benzer çalışmalar yapılsın. Başta Mustafa Öcal Bey olmak üzere, bu güzel çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyor, kuruluşundan bu güne kadar Bursa İmam-Hatip Liselerine hizmet edenleri ve rahmet-i rahmâna kavuşanları hayırla yâd ediyorum.


Bursa İmam Hatip Lisesi

ix

Şahabettin HARPUT Bursa Valisi BURSA İMAM-HATİP LİSESİNİN 50. YILI MÜNASEBETİYLE İmam-Hatip Liseleri Türkiye’nin ilim ve irfan hayatında tarihi bir misyon üstlenmiştir. Özellikle 1950’lerin başlarında ülkemizde din ve diyanet adına büyük sıkıntıların yaşandığı, kahir ekseriyeti Müslüman olan Anadolu insanının çok büyük ızdırap ve çileler çektiği malumdur. Milletleri yaşatan; din, inanç ve kültürleridir. Bu değerlerini kaybeden milletler tarih sahnesinden de yok olmaya mahkumdur. Din, bir antibiyotik gibi ihtiyaç duyulduğunda kullanılan bir enstrüman değildir. O bir hayat tarzı ve yaşamın her alanını kapsayan prensipler manzumesi, aynı zamanda insanın dünya ve ahiret mutluluğunun anahtarıdır.

İşte İmam-Hatip Liseleri böylesine karanlık bir atmosferde milletimizin gönlünü, rûhunu ve geleceğini aydınlatmak üzere adeta bir ışık olmuştur. Zaman içerisinde bütün Türkiye gibi bir sultanlar ve evliyalar şehri olan Bursa’mızda da İmam-Hatip Liseleri çok büyük roller üstlenmiş, burada yetişen gençlerimiz gerek toplumun her kesiminde ifa ettikleri görevlerdeki üstün başarıları, gerekse özel hayatlarında bir ahlâk abidesi olmaları, sergiledikleri davranış güzellikleri ile hem şanlı geçmişimize hem de büyük geleceğimize karşı görevlerini en iyi şekilde yerine getirmişlerdir. Bu vesileyle Bursa’mızda İmam-Hatip Liselerinin 50. kuruluş yıldönümlerini kutluyor, tüm mensuplarını sevgiyle selâmlıyorum. 03 Nisan 2013


x

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Recep ALTEPE Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Açıldıkları günden bu yana, ülkemizdeki önemli bir boşluğu dolduran İmam Hatip Liseleri, zaman zaman tartışmaya açılsa da verilen eğitim kalitesi bakımından daima bu ülkeye faydalı nesiller yetiştiren kurumlar olmuştur. Bizler millet olarak bu okulların genç dimağlara sevgi, sefkat, merhamet, paylaşma, yardımlaşma gibi insani kavramları ilmek ilmek işlediği, mezunlarının devlet ve millet hayatına unutulmaz katkılar sağladığı kurumlar olarak görüyor, inanıyoruz. Bu inançla gönderdiğim iki kızım bu okullarda gördüğü eğitimlerden sonra hayata atıldılar. İmam Hatip Liseleri’nin verdiği nitelikli eğitim sıralarından, sadece imam ve hatipler değil, doktor, mühendis ve öğretmenler de çıkmıştır. Birçoğu bugünün en iyi ekonomistleri, siyasetçileri arasında yerlerini almışlardır. Bunun en güzel örneği de Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu okullardan yetişip ülke yönetimine gelmesidir.

Ülkemizde faaliyet gösteren diğer tüm okullardan bir farkı olmayan; vatanına ve milletine faydalı nesiller yetiştiren bu köklü eğitim kurumları arasında Bursa İmam Hatip Liseleri de yer almaktadır. Öncesi çok uzun yıllara dayansa da, İmam Hatip Okulu olarak Bursa’da faaliyete başlamasının üzerinden yarım asır geçmiştir. Değerli Hocamız Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal’ın bu vesileyle hazırladığı çalışma, İmam Hatip’lerin Bursa’daki serüvenini gözler önüne sermektedir. Bursa gönül verenler için arşiv niteliğinde olan bu eserin Bursa kitaplığına kazandırılmasında yoğun emek sarf eden değerli hocamıza ve eserin hazırlanmasında her türlü desteği veren İmam Hatip Liseleri yöneticilerine teşekkürler ediyor, saygılar sunuyorum.


Bursa İmam Hatip Lisesi

xi

Atilla GÜLSAR Bursa Milli Eğitim Müdürü Bugün ülkemizin en önemli eğitim kurumlarından olan İmam Hatip Okulları bir ihtiyaçtan doğmuştur. Adeta milletin ve devletin ortak vicdanının tezahürü olarak ortaya çıkmışlardır. İmam hatip liseleri doğuşundan bu yana çeşitli sıkıntılara maruz kalmış ancak kadirşinas milletimizin hasbi gayretleriyle bugünlere gelmeyi başarmıştır. Bugüne kadar, aziz milletimiz ve ülkemiz için çok hayırlı hizmetler yapmış ve yapmakta olan güzel nesillerin yetişmesine vesile olmuştur.

50 yıllık maziye sahip Bursa Merkez Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürünün ve Bursa İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal’ın maharetli kalemiyle sadece Bursa İmam Hatip Lisesinin tarihi değil, adeta Türkiye’de Din eğitim ve öğretiminin tarihi de detaylı şekilde kaleme alınmıştır. Ayrıca diğer İmam Hatip Liselerini ve yeni açılan İmam Hatip Ortaokullarını da kitaba dahil etmiş olmaları, takdire şayan kadirşinas bir tavır ve çok değerli bir bakış açısıdır.

Kuruluşundan bugüne Bursa Merkez Anadolu İmam Hatip Lisemiz çok sayıda mezun vermiştir. Ülkemizin dört bir tarafına dağılmış olan bu mezunlarımız okullarının misyonuna uygun çok güzel hizmetlerle yüce milletimizin teveccühüne vesile olmuşlar ve okulumuz her geçen gün gelişmiş,daha güzel hizmetler yapma yolunda heyecan ve hız kazanmıştır.

Bursa Merkez Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Abdullah Karaağaç’ı ve Sn.Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal Beyi bu güzel çalışmalarından dolayı kutluyorum. Bu güzel eserin eğitim hizmetlerimize güzel katkıları olacaktır. Eserin daha güzel çalışmalara rehber olmasını temenni ediyorum.


xii

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Mehmet YAPICI Yıldırım Kaymakamı Güzel Bursa’mızın köklü eğitim kurumlarından olan ve elli yılı aşkın süre ülkemizin aydınlık geleceğine aydın nesiller yetiştiren Bursa Merkez İmam Hatip Lisesi elde ettiği başarılarla ve takdire şayan mazisiyle bugün geleceğe emin adımlarla yürümektedir. Bugüne kadar her alanda örnek olmuş bu güzide okulumuz, Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet hedefine ulaşma idealine sahip çıkmış ve bugünkü gelişmişlik ve refah seviyemize katkılarıyla övgüye layık olduğunu göstermiştir. Bilindiği gibi dinimiz bilimi teşvik etmiş, insanların her alanda kendilerini yetiştirmelerini emretmiştir. Dini bilimlerle donanmış gençlerimiz fenni bilimlerle de zihinlerini süslemişler, böylece güzel dinimizi her seviyeden insana gayet güzel şekilde ikna ile sevdirebilmişlerdir. Bu da toplumsal barışa ve kardeşliğe büyük katkı sağlamıştır.

Kuruluşundan beri; akademisyen, din adamı, sporcu, siyasetçi, esnaf, sanayici ve daha birçok kıymetli vatan evladı yetiştirerek aziz milletimizin gönlünde taht kurmuş olan Bursa Merkez İmam Hatip Lisesi bu hizmetlerinden ötürü ne kadar takdir edilse yeridir. Bugün geldiği noktada elde edilen başarılar elbette artarak devam etmelidir. Bu konuda okul idaresinde ve öğretmen, öğrenci ve velilerde gördüğümüz azim ve kararlılık bizleri memnun etmektedir. Ellinci yıl münasebetiyle bu güzel eserin hazırlanmasına önayak olan Okul Müdürümüzü ve eseri kaleme alan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç Dr. Mustafa ÖCAL’ı tebrik ediyorum. Bu güzel eserin güzel neticeler doğurmasını temenni ediyorum.


Bursa İmam Hatip Lisesi

xiii

Abdullah KARAAĞAÇ Bursa Merkez İHL ve AİHL Müdürü TAKDİM “Eğer maksûd eserse mısra’-ı berceste kâfidir”

Koca Ragıp Paşa ürkiye’de İmam-Hatipler ve Din Eğitimi üzerine yıllardır çalışan T değerli Hocamız Sayın Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal ile bir Sonbahar günü sohbet ederken, Bursa’da İmam-Hatiplerin tarihi üzerine okulumuzun 50.yılına yetişmek üzere özel bir kitap hazırlanması fikrini benimle paylaştı. Bursa İmam-Hatip Lisesi mezunu olarak; bir anda bu okulda yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Bir an duraksadım, “benim gibi binlercesinin bu okulda ne hatıraları vardır” diye aklımdan geçirdim. Epey zamandır bu kadar şevkle heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Heyecanın dışında bu işin hakkını verememe korkusu da hâsıl oldu. Ancak bir yerden başlanılması şarttı ve başlamış bir iş hiçbir zaman yarım bırakılmazdı. Hemen işe koyulduk, tanıdığım mezun arkadaşlarımla

temasa geçtik, okuldaki arşivi elden geçirdik, diğer İmam-Hatip Okulları müdürlerimizle bir araya gelerek bu fikri paylaştık… Derken kitapla ilgili malzeme topladıkça ne kadar zor bir göreve talip olduğumuzu daha iyi idrak ettik. Bursa İmam-Hatip Lisesi’nin 50 yıllık mazisini iğneyle kuyu kazarcasına arşivde, mezunlarımızın fotoğraflarında arıyorduk. Ardından bu malzemenin ayıklanması, dijital ortama aktarılması, düzenlenmesi ve nihayetinde Bursa’da 1924’te açılan açılan İmam ve Hatip Mektebinden bugünkü İmamHatip Liseleri’ne ulaşan tarihimizin tek kaynağı haline gelişi… Bu zorlu süreçte desteğini esirgemeyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Recep ALTEPE Bey’e ve ekibine, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Rıfat Bakan’a, Proje Koordinatörü Aziz Elbas’a Bursa Araştırmaları Merkezi çalışanlarına, sayfa mizanpajını yapan Yakup Şahiner’e, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve İHL alanındaki derin bilgisiyle esere akademik bir değer katan Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL Hocamıza, gerek fotoğraf


xiv

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

temini gerekse eski fotoğraflardaki kişiler, olaylar hakkındaki bilgisi ile bizimle teşrik-i mesai yapan Bursa Kent Konseyi Çekirge Çalışma Grubu üyelerinden emekli hocalarımız Necati ŞAHİN, Ahmet EREN, fotoğraf arşivini bizimle paylaşan önceki müdürlerimizden Mustafa KÜTAHYALIOĞLU’na, Okulumuz mezunlarından Sabri YALIN Bey’e, Okulumuzda idarecilik ve öğretmenlik yaparak emek veren İlyas AYDOĞAN, Mustafa TÜRKMEN, İsmail Hakkı ÜNLÜ Hocalarımıza, İl Özel İdaresi Daire Başkanı sınıf arkadaşım Sayın Şaban KANDER Bey’e, Bursa ili ve ilçelerinde görev yapan İmamHatip Lisesi müdürlerine, şu an okulumuzda görev yapan tüm arkadaşlarımıza ve özellikle arşivde albüm için belge toplayan arşiv sorumlusu Gülşen ÇELİK’e, derlenen tüm materyalin bilgisayarda taranması, fotoğrafların işlenmesi ve kitap haline dönüştürülmesi sorumluluğunu yürüten müdür yardımcımız Muhammet Ali KARATOSUN’a, özellikle kısa adı BİHMED olan Bursa İmam-Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği eski ve yeni başkanları ile yönetim kurulu üyelerine ve burada ismini zikredemediğim çalışmada emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım…

Epigrafta alıntıladığım dize, bu naçizane çalışmanın en esaslı amacını ihtiva etmektedir. İmam-Hatip Liseleri ve özellikle okulumuz Bursa İmam-Hatip Lisesi tarihi üzerine, iyi niyetle mısra-ı berceste olabilmesi, gelecekte bu alanda yapılacak çalışmalara ilham kaynağı olması ümidiyle bir eser meydana getirildi. Bu çalışmanın, Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Araştırmaları Merkezi tarafından yürütülen “Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları” dizisinde hak ettiği yeri alacağını ümit ediyorum. Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL Hocamızın hazırladığı bu akademik çalışmanın gelecekte bu konuda yapılacak araştırmalarda bir başvuru kaynağı olacağına da inanıyorum. Çalışmanın bu iyi niyetini göz önüne alarak; dostlarımızdan ve gönüldaşlarımızdan tek temennimiz bir duadır. Saygılarımı sunarım. 15 Ocak 2013


Bursa İmam Hatip Lisesi

xv

ÖNSÖZ Her millet, din eğitimi ve öğretiminin tarihini genellikle mensubu olduğu dinin ortaya çıkış tarihinden başlatır. Bu bağlamda biz Müslümanlar, dinî / İslâmî eğitim ve öğretim faaliyetlerinin başlangıcını 610 yılında Peygamberimizin Hıra mağarasında “Oku!..” emrine muhatap olmasıyla başlatırız. Bu tarihi esas almamız halinde İslâmî eğitim öğretim faaliyetleri 15 asır önce başlamış fasılasız devam etmektedir. Ülkemizin en eski ve vazgeçilemez eğitim kurumlarından biri İmamHatip Liseleridir. En eski diyoruz; çünkü bir açıdan bakıldığında bu okullar, dinî / İslâmî eğitim ve öğretim kurumları olması hasebiyle Rasûlullah dönemindeki Suffa’ya, diğer açıdan bakıldığında ise Büyük Selçuklu Devleti tarafından 1067’de Bağdat’ta tam teşekküllü olarak faaliyete geçirilen Nizamiye Medresesine kadar uzanmaktadır. Şayet bu okulların mazisi Suffa’ya kadar götürülmek istenirse 15 asır, medrese ile irtibatlandırılırsa, yaklaşık on asır boyu devam eden dinî eğitim kurumunun Cumhuriyet döneminde yeni bir hüviyete bürünmüş hali olarak nitelendirilebilir.

Bir başka açıdan bakıldığında ise; 1912’nin sonu ile 1913 yılının başında kurulan Medresetü’l-Vâizîn ve Medresetü’l-Eimme ve’lHutebanın (İmamlar ve Hatipler Medresesinin) kuruluş tarihi esas alınması halinde İmam-Hatip Liseleri 100 yıllık bir maziye sahip demektir. Kezâ; bir başka açıdan bakılır ve yalnızca Cumhuriyet dönemi esas alınır, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile 1924’te açılan İmam ve Hatip Mektepleri başlangıç kabul edilirse -ki bu mekteplerden biri de Bursa’da açılmıştır- ülke genelindeki İmam-Hatip Liselerinin 89 yıllık mazisi vardır. Şayet bütün bu tarihleri değil de, 1951 yılında açılmaya başlanan ve kesintisiz devam eden mevcut İmam-Hatip Okullarının / Liselerinin öğretime başlama tarihi esas alınırsa 62 yıllık okullardır. 01 Aralık 1962’de “İmam-Hatip Okulu” adıyla açılış kararnamesi imzalanan ve halen Yıldırım ilçesi sınırları içerisinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüren Bursa Anadolu İmam-Hatip


xvi

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Lisesinin kuruluş tarihini esas aldığımızda ise, bu ilimizde mevcut ve programları arasında önemli ölçüde dinî derslere de yer veren eğitim ve öğretim kurumlarının ilki; 01 Aralık 2012 günü 50. yılını tamamlamış 51. yılına girmiştir. Arkasından açılış tarihlerine göre ilçelerin İmam-Hatip Liseleri sıralanmaktadır ki yıllardan beri faaliyette olan bu dinî öğretim kurumlarının sayısı 14 idi. 2012-2013 öğretim yılında ise 15 yeni okul daha açılmıştır. Bunların 10’u İmam-Hatip Ortaokulu, 3’ü İmam-Hatip Lisesi, 2’si Anadolu İmam-Hatip Lisesi olarak eğitim ve öğretim kurumlarımız arasındaki yerlerini almışlardır. Önceden açılmış olan 14 okul ile birlikte Bursa il ve ilçelerindeki İHL sayısı 29’a ulaşmıştır. Biz bu çalışmamızda çok gerilere gitmeden, Cumhuriyetin ilanından birkaç ay sonra Tevhid-i Tedrisat Kanununun âmir hükmü gereği Mart 1924’te faaliyete geçirilen İmam ve Hatip Mekteplerinden başlayarak, sonraki dönemlerde İmam-Hatip Okulu ve daha sonra İmam-Hatip Lisesi ve Anadolu İmam-Hatip Lisesi adını alan hem dinî ve hem de pozitif bilimler alanında eğitim ve öğretim yaptıran kurumların tarihçesi, okul, öğrenci ve mezunlar sayısı hakkında bilgiler vermeye çalıştık. Dinî, sosyo-kültürel ve sportif alanlarda yapıp-ettikleri hizmetlerden ve başarılarından örnekler verdik. Kendi alanında Türkiye’de bir ilk olan bu çalışmamızla, Bursa ve ilçelerindeki İmam-Hatip Liselerinin gelişimini resmi yazılar, belgeler, fotoğraflar ve hatıralarla tarihe mal ettiğimizi ve gelecek kuşaklara bir miras bırakmış olduğumuzu düşünüyoruz. Bu tarihçe neden ve nasıl ortaya çıktı? Şu satırların yazarı olarak, ülkemizdeki bütün eğitim kurumları gibi din eğitimi ve öğretimi kurumlarının da tarihçelerinin yazılarak gelecek kuşaklara aktarılmasının zaruretine inanmaktayız. Bu düşünceden hareketle İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde düzenlenen bazı sempozyumlarda, panel, seminer veya konferanslarımızda her bir ilin İmam-Hatip Liselerinin tarihçelerinin yazılması gerektiğini ifade etmiştik. Bursa’da da geçtiğimiz yıllarda düzenlenen ve ‘pilav günü’ olarak da nitelendirilen mezunlar gününde aynı düşüncemizi katılımcılara duyurmuştuk. Ancak şu son yıla kadar gerek ülke

genelinde ve gerek Bursa’dan bu düşünce ve teklifimize olumlu bir cevap alamamıştık. Nihayet, Sayın Abdullah Karaağaç’ın 24 Ağustos 2010 tarihinde Bursa İHL ve AİHL’ye müdür olarak atanması üzerine kendisini tebrik amacıyla yaptığımız ziyaret esnasında; “- 2012 yılı, Bursa İHL’nin kuruluşunun 50. yılı olacak. Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği birisi de Bursa’da olmak üzere Cumhuriyet döneminin ilk İmam ve Hatip Mekteplerinin kuruluşunu esas alırsak bu okulların 88. yılını idrak edeceğiz. Bu vesileyle Bursa İmam-Hatip Liselerinin tarihçesini anlatan bir kitap hazırla(t)mayı düşünür müsünüz?..” diye sormuştuk. Bu ani sorumuz karşısında Sayın Karaağaç’ın biraz duraksayıp düşünceye dalması üzerine; “- Merak etmeyin, böyle bir kitabın yazımını, hazırlanmasını ben üstleniyorum. Siz elinizdeki arşivden ilk müdürden zatınıza kadar müdürler, öğretmenler, mezunlar, mevcut öğrencilerle ilgili bilgileri çıkarttırıp hazırlatırsınız. Ayrıca ilk mezunlardan itibaren muhtelif yıllarda mezun olanlardan fotoğraflar, belgeler isteyebilirsiniz. Herhalde okulunuz mezunlarından bu işe gönül veren bir grup arkadaş da size ve bana yardımcı olurlar. İlçelerin İmam-Hatip Liseleri ile ilgili bilgileri de müdür arkadaşlar temin ederlerse bu işi başarırız…” demiştik. Sayın Abdullah Karaağaç’ın bu düşünce ve teklifimiz karşısında önce tereddüt edip sonra olumlu yaklaşması üzerine, ilk olarak Gemlik’te 17 Kasım 2011 günü il ve ilçelerimizin İHL müdürleriyle bir toplantı yapıldı. Toplantıda düşüncemizi bütün müdür arkadaşlarımızın huzurunda tekrar ettik. Hazırlanacak tarihçede ne tür bilgilerin yer alabileceğini bir taslak program halinde sunduk. Onların da teklifimize sıcak bakmaları ve olumlu karşılamaları üzerine “Besmele” çekip çalışmaya başladık. Çalışmamızda, yıllardan beri genelde din eğitimi tarihi, özel olarak da İmam-Hatip Liselerinin kuruluşu ve gelişmeleri ile ilgili oluşturmaya çalıştığımız arşivimizdeki birikimimizden ve daha önce yayımladığımız kitap ve makalelerimizden geniş ölçüde yararlandık. Bu arada Bursa İmam-Hatip ve İlâhiyat Öğrencilerine Yardım


Bursa İmam Hatip Lisesi

Derneği Başkanı Sayın Ali Öztürk’ün belgesel nitelikli hatıraları ile aynı derneğin yönetim kurulu üyelerinden Sayın Bayram Sarıcan’ın hatıralarından -ki her ikisinin hatıraları da tarafımızdan kitaplaştırılmıştı- geniş ölçüde yararlandık.1 Bursa merkez Anadolu İmam-Hatip Lisesi ile ilgili belgelerin ve fotoğrafların değerlendirilmesi ve ilgili yerlere yerleştirilmesi konusunda Bursa İHL’nin ilk dönem mezunlarından oluşan ve kendilerini “Bursa Kent Konseyi Çekirge Çalışma Grubu” olarak nitelendiren arkadaşlarımızdan destek aldık. İlçelerdeki Anadolu İmam-Hatip Liseleri ile yeni açılan İmam-Hatip Ortaokulu ve Liselerinden temin edilen bilgi ve belgelerin tasnif ve düzenlemesini ise kendimiz yaptık. Neticede ortaya böyle bir tarihçe / kitap çıkarılmış oldu. Kitabın ismini neden “BURSA İmam ve Hatip Mektebinden BURSA İmam-Hatip Liselerine…” olarak belirledik? Aslında bu çalışmaya başlarken ilk düşüncemiz “50. Yılında Bursa İmam-Hatip Lisesi” ismiyle bir kitap hazırlamak idi. Ancak zamanla düşüncemiz değişti ve sınırı genişletme lüzumu hissettik. Çünkü -yukarıda da ifade edildiği ve ilgili yerde geniş bilgi verildiği gibi- Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği 1924’te Bursa’da bir İmam ve Hatip Mektebi açılmış, üç dönem mezun verdikten sonra 1926’da kapatılmıştı. Bu mektebi görmezlikten ve bilmezlikten gelerek yalnızca bugünkü İHL’nin tarihçesini anlatmaya başlamak, bir anlamda bu okulların mazisini yok saymak veya inkâr etmek anlamına gelirdi. Ayrıca 1924’te Bursa’da bir tane İmam ve Hatip Mektebi mevcut iken 2012-2013 öğretim yılı itibariyle bu okulların sayısı 29’a yükseldi. İşte bunun içindir ki çalışmamızın adını bütün bu okulları kapsayacak şekilde BURSA İmam ve Hatip Mektebinden BURSA İmam-Hatip Liselerine olarak belirledik. Bazı meslektaş ve gönüldaşlarımız çalışmayı fazla detaylı bulurken bazıları da eksiklerine ve yetersizliğine dikkat çekerek eleştirebilirler. 1 Bk. Öztürk, Ali; Bulgaristan’dan Türkiye’ye Rumeli’den Bursa’ya Hayatım ve Hatıratım, (Yayına hazırlayan; Mustafa Öcal), Düşünce Kitabevi Yay. 2. Baskı, İstanbul 2008; Sarıcan, Bayram; 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dinî Hayat, (Yayına hazırlayan; Mustafa Öcal), Düşünce Kitabevi Yay. 3. Baskı, İstanbul 2010.

xvii

Her tür görüşe ve eleştiriye saygımız vardır. Aslında 29 okulu bir aray getiren böyle bir çalışma için bu kadar sayfa fazla geniş ve kapsamlı sayılmamalıdır. Yoğun derslerimiz ve diğer araştırma çalışmalarımız yanında yaklaşık 15 aylık sürede böyle bir çalışma ortaya koyabildik. Biraz daha zamanımız olsaydı belki çalışmamızı kendimiz de daha sağlıklı olarak gözden geçirip teferruat sayılabilecek kısımları çıkarıp, eksiklerimizi tamamlayabilirdik. Her şeye rağmen bu kadar zaman içerisinde çalışmamızı sağlık üzere tamamlatan Yüce Rabbime şükrediyorum. Takdirle andığımız ve teşekkür borçlu olduğumuz kişi ve kurumlar Her ne kadar genelde Türkiye’de özelde ise Bursa’da açılan İmamHatip Liselerinin tarihçesi tarafımızdan kaleme alınmış, elde edilen bilgi, belge ve fotoğrafların tasnif ve tertibi tarafımızdan yapılmışsa da, çalışmamız boyunca birçok kişi, kurum ve kuruluşun yardım ve desteği de alınmıştır. Bu vesileyle; Bursa merkezindeki İHL’lerin açılışına ve binalarının yapımına öncülük ederek maddi manevi katkı sağlayan Sayın Ali Öztürk ve Sayın Bayram Sarıcan, Sayın Şükrü Orhanettin, rahmetli Remzi Alakoç, Süleyman Özyıldız, Mümin Yılmaz, Hasan Demirciler, Ali Şardağ ve isimlerini tek tek zikredemediğimiz muhterem ve müteveffa zatlar ile ilçelerdeki İHL’lerde benzer hizmetleri ifa eden hayırsever İmam-Hatip sevdalısı vatandaşlarımızla, müdür ve öğretmenlerimizden ahirete intikal edenleri rahmetle, hayatta olanları saygı ile anıyorum. Kezâ; başta Bursa Merkez Anadolu İmam-Hatip Lisemizin Müdürü Sayın Abdullah Karaağaç, Müdür Başyardımcısı Osman Pehlivan ve Müdür Yardımcısı Muhammed Ali Karatosun olmak üzere ilgili bölümlerde isimleri ve resimleri yer almış olan merkez ilçelerde ve diğer ilçelerimizdeki İmam-Hatip Liselerimizin Müdürlerini ve bu konuda onlara -dolayısıyla bize- yardımcı olanları camiamız ve şahsım adına takdirle anıyor ve kendilerine teşekkür ediyorum. Bursa İmam-Hatip Okulunun ilk kuşak mezunlarının oluşturduğu “Bursa Kent Konseyi Çekirge Çalışma Grubu”na,


xviii

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Gerek İl’den ve gerek ilçelerimizden verdikleri fotoğraf, diploma örnekleri, hatıralar, bilgi ve belgelerle çalışmamızı destekleyen ama tek tek isimlerini sayamayacağımız herkese, Kısa adı BİHMED olan Bursa İmam-Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneğinin ilk kurucularından son Başkan Halil Eldemir’e kadar bütün başkan, yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan ve maddi-manevi destek sağlayan herkese yaptıkları hizmetlerinden dolayı teşekkür borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Son olarak ifade etmek istediğimiz husus ise şudur: Herhangi bir kişi veya kurumdan maddi beklenti içerisine girmeksizin bir İmam-Hatip Okulu mezunu ve bu okulların sevdalısı olarak, kendi istek ve irademizle hazırlamaya çalıştığımız bu tarihçe vesilesiyle camiamızdan beklediğimiz tek şey; eksik, kusur ve hatalarımızın hoş görülmesi ve eğer lütfederlerse bir duâ… Emirsultan – 17 Ocak 2013 Perşembe Mustafa ÖCAL


Bursa İmam Hatip Lisesi

xix

İçindekiler

TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU İMAM VE HATİP MEKTEPLERİ ve BURSA İMAM VE HATİP MEKTEBİ............................................................... 1

İMAM-HATİP LİSESİ DÖNEMİ........................................................ 53 Milli Eğitim Temel Kanunu ve İHO’nun ‘İHL’ye Dönüştürülmesi.. . 55

Medreselerin Kapatılıp İmam ve Hatip Mekteplerinin Açılışı........ 5 BURSA İMAM VE HATİP MEKTEBİ. .............................................. 15

15. MİLLİ EĞİTİM ŞÛRASI ve İMAM-HATİP LİSELERİNİN ORTA KISIMLARININ KAPATILMASI. . .............................................. 65

DİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİNİN YASAKLI OLDUĞU YILLAR................. 21

Kesintisiz 8 Yıllık Zorunlu Eğitim.............................................. 67

Lâiklik Uygulamasına Geçilmesi ve Sonrasında Dinî Hayat........ 23

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ İÇİN PUAN HESAPLAMASINDA UYGULANAN YÖNTEMİN GETİRDİĞİ MAĞDURİYET. . ......................................... 69

İMAM VE HATİP YETİŞTİRME VE TEKÂMÜL KURSLARI.. ................... 31 İMAM-HATİP OKULU DÖNEMİ....................................................... 39 İmam-Hatip Okullarının Açılışını Gerekli Kılan Şartlar .............. 41 Ders Programları ..................................................................... 43

AK PARTİ HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE İMAM-HATİP LİSELERİ.. .... 70 Bursa İmam-Hatip Okulundan Anadolu İmam Hatip Lisesine (1962-2012). . .............................................................................. 75 BURSA İMAM-HATİP OKULUNUN AÇILIŞINA ÖNCÜLÜK EDEN DERNEK .................................................................................. 77 Bursa İmam-Hatip Okulunun Açılış Kararnamesini İmzalayan Prof. Dr. ŞEVKET RAŞİT HATİPOĞLU. . ......................................... 82


xx

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

BURSA İMAM-HATİP OKULU......................................................... 85

MAZİ KALBİMDE YARADIR....................................................... 182

İMAM-HATİP OKULU ÖĞRETİM BİNASI, PANSİYON VE CAMİ İNŞAATLARI................................................................................. 97

İHL BÜNYESİNDE ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİNİN AÇILMASI.. 185

Okul, Pansiyon ve Cami Yaptıranlara Dua . ................................ 99 Bursa İmam-Hatip Okulu Binasının Temelinin Atılması............ 103

BAŞARILI İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİ MESLEĞE HAZIRLAMA YAZ KURSU. . ............................................ 187 Başarılı İHL Öğrencilerini Mesleğe Hazırlama Yaz Kursları.. ..... 189

BURSA İMAM-HATİP OKULUNDAN BURSA İMAM-HATİP LİSESİNE.117 KIZ İLKÖĞRETMEN OKULU BİNASINI İMAM-HATİP LİSESİ İÇİN ALMA TEŞEBBÜSÜ.............................................................. 119 Muradiye Semtindeki Boş Olan Kız İlköğretmen Okulu Binasının İHL’ye Tahsisi İçin Teşebbüs................................................... 121

YÖNETİCİ VE ÖĞRETMENLERDEN HATIRALAR.............................. 191 MEZUNLARDAN HATIRALAR.. ...................................................... 223 Öğretmen Abdurrahman Kanaç ile Okul Müdürü Abdullah Karaağaç‘ın Sohbeti. . ............................................................. 245 BURSA KENT KONSEYİ ÇEKİRGE ÇALIŞMA GRUBU.. .................. 247

BURSA İMAM-HATİP LİSESİ VAKFININ KURULUŞU VE HİZMETLERİ.1 23 BİR DİPLOMA OLAYI VE BURSA’DAN YÜKSELEN SES.................... 129 İHL Diplomasını Değiştirme Teşebbüsü ve Bursa Merkezli Yükselen Tepkiler. .................................................................. 131 28 ŞUBAT 1997 SÜRECİ VE İMAM-HATİP LİSELERİ.. ..................... 141 28 Şubat 1997 Sürecine Giden Yolda İmam-Hatip Liseleri....... 143 ÜÇ İMAM HATİP LİSESİ BİR İMAM HATİP LİSESİ OLUR MU?. . ........ 153 Bursa Milli Eğitim Müdürlüğünün Üç İHL’yi Tek Çatı Altında Toplama Teşebbüsü. ............................................................... 155

ÖĞRENCİLERDEN BİR ŞİİR BİR KOMPOZİSYON.. ........................ 248 MEVCUT İDARECİ VE ÖĞRETMENLERİMİZ.................................... 249 SINIFLARDAN GÖRÜNTÜLER. . .................................................. 252 KURULUŞUMUZDAN BU YANA GÖREV YAPAN BAZI ÖĞRETMENLERİMİZ................................................................ 256 2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI OKULUMUZ İDARECİLERİ ve ÖĞRETMENLERİ.. .................................................................... 267 1962 YILINDAN 2012 YILINA KADAR KAYIT YAPTIRAN VE MEZUN OLAN ÖĞRENCİ SAYILARI........................................ 273 MEZUNLARIN HİZMET YAPTIKLARI ALANLAR............................ 274 DİNî ve SOSYO-KÜLTÜREL FAALİYET VE BAŞARILARIMIZ.. ............ 277

1998-1999 ÖĞRETİM YILINDA BURSA İMAM-HATİP LİSESİNDE YAŞANAN BAŞÖRTÜSÜ OLAYI..................................................... 161

SPORDAKİ BAŞARILARIMIZ........................................................ 291

Adım Adım Başörtüsü Yasağı.................................................. 163

FOTOĞRAFLARLA DÜNDEN BUGÜNE BURSA İMAM-HATİP OKULU/ LİSESİ....................................................................................... 301

ZALİMİN ZULMÜ VARSA MAZLUMUN ALLAH’I VAR!................... 177

İLÇE İMAM HATİP LİSELERİ........................................................ 311


Bursa İmam Hatip Lisesi

xxi

İPEKÇİLİK ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ.................................... 313

YAVUZ SELİM İMAM-HATİP ORTAOKULU...................................... 641

NİLÜFER ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ (I. Dönemi).................... 345

YİĞİTLER İMAM-HATİP ORTAOKULU............................................ 647

NİLÜFER ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ (II. Dönemi).. .................. 363

KESTEL İMAM-HATİP LİSESİ. . ..................................................... 653

YEŞİL DEVLET HATUN ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ (YENİDEN AÇILIŞI) ..................................................................... 371

Mihraplı ABDULKADİR CAN İMAM-HATİP LİSESİ.......................... 663

İNEGÖL ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ. ....................................... 381 GEMLİK ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ....................................... 395 ORHANELİ ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ.................................... 435 YENİŞEHİR ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ. .................................. 455 MUSTAFAKEMALPAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ.................. 477 KARACABEY ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ. ................................ 493 İZNİK ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ........................................... 505 MUDANYA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ. ................................... 517 KELES ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ........................................ 537 ORHANGAZİ ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ................................ 557 2012-2013 Öğretim Yılında Açılan İMAM-HATİP ORTAOKUL ve LİSELERİ............................................................................... 577 6287 Sayılı “İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”............ 579 Büyükorhan İmam-Hatip Ortaokulu. ........................................... 585 Çalı İmam-Hatip Ortaokulu........................................................ 591 Şehit Piyade Binbaşı ERCÜMENT TÜRKMEN İMAM-HATİP ORTAOKULU. .......................................................... 597 Şehit J. Çvş. ERMAN AYDIN İMAM-HATİP ORTAOKULU................. 605 İNEGÖL HACER SALİH YILDIZ İMAM-HATİP ORTAOKULU............... 613 NİZAM KARASU İMAM-HATİP ORTAOKULU. .................................. 619 ORHANGAZİ İMAM-HATİP ORTAOKULU........................................ 627 SÜLEYMAN ÇELEBİ İMAM-HATİP ORTAOKULU............................. 635

ÖZLÜCE İMAM-HATİP LİSESİ...................................................... 673 NECİP FAZIL KISAKÜREK ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ.............. 683 OSMANGAZİ (Demirtaş) İmam-Hatip OrtaokuluANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ. . .................................................. 689 Bihmed (Bursa İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği) ve FAALİYETLERİ......................................................... 699 BİHMED’DEN YENİ (2012-2013 ÖĞRETİM YILINDA) AÇILAN İMAMHATİP ORTAOKULU VE LİSELERİNİ ZİYARET.............................. 713 50. YIL PROGRAMINDAN GÖRÜNTÜLER....................................... 717



TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU İMAM VE HATİP MEKTEPLERİ VE BURSA İMAM VE HATİP MEKTEBİ



Bursa İmam Hatip Lisesi

Giriş İmam-Hatip Liselerinin ilk örnekleri Osmanlı devletinin son döneminde açılmıştır. Genel medreselerden ayrı ve sırf vâiz, imam, hatip, müezzin gibi din görevlileri yetiştirmek amacıyla İstanbul’da 1912 yılının son günlerinde Medresetü’l-Vâizîn (Vâizler Medresesi), 1913’te Medresetü’l-Eimme ve’l-Hutebâ (İmamlar ve Hatipler Medresesi) açılmıştı. Bu medreseler Cumhuriyet döneminde açılacak olan İmam ve Hatip Mekteplerinin / Okullarının ilk örneklerini oluşturmuştur. Söz konusu iki medrese 1919 da Medresetü’l-İrşad adıyla birleştirilmiştir. Ancak, 1340/1924’te diğer medreselerle birlikte Medresetü’l-İrşad da kapatılarak tarihe intikal ettirilmiştir. Cumhuriyet’in ilânından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinden seri olarak kanunlar kabul edilip uygulamaya konulmaya başlanmıştır. Söz konusu kanunların en önemlilerinden biri ve konumuzla doğrudan ilgili olanı 3 Mart 1340/1924’te kabul edilip, 6 Martta Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunudur. Bu kanunun dördüncü maddesi gereği İmam ve Hatip Mektebi adıyla öğretim süresi 4 yıl olan yeni okullar açılmıştır. Toplam 34 yerde açılmış olduğunu tespit ettiğimiz İmam ve Hatip Mekteplerinden biri de Bursa’dadır. 1924 yılı Mart ayında kapatılan medrese talebesinin naklen / yatay geçişle kayıt yaptırmasıyla öğretime başlamış olan Bursa İmam ve Hatip Mektebi ne yazık ki 1926 yılında öğrencisizlik(!) gerekçesiyle kapatılmıştır. Kısa sürede kapatılmış olsa da, 1924 yılını Bursa İmam-Hatip Lisesinin ilk açılış tarihi olarak benimseyip, 2013 yılı itibariyle bu okulun 89 yıllık bir maziye sahip olduğunu ifade edebiliriz. Dolayısıyla İmam-Hatip Lisesini Bursa’nın en eski okullarından biri olarak değerlendirebiliriz. Bu kısa açıklamanın arkasından, çalışmamızın bölümleri hakkında birer cümlelik ön bilgi vermek istiyoruz: İlk bölümde, İmam ve Hatip Mekteplerinin / Liselerinin açılışının hukuki temelini oluşturan Tevhid-i Tedrisat Kanununun asıl / Osmanlıca metnini ve latinizesini verdik. Sonra da bu kanun gereği Türkiye genelinde ve Bursa’da açılan İmam ve Hatip Mektebinin açılış ve kapatlış serüvenini anlattık.

3

Akabinde, yine Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği 1951 yılından itibaren Türkiye genelinde yeniden açılmaya başlanan, 01 Aralık 1962’de açılış kararnamesi imzalanan Bursa İmam-Hatip Lisesinde görülen gelişmeleri anlattık. Sonra, ayrı bir bölüm halinde İpekçilik, Yeşil Devlet Hatun ve Nilüfer Anadolu İmam-Hatip Liseleri ile 1970’li yıllarda açılan diğer ilçelerdeki İmam-Hatip Liselerindeki gelişmeler hakkında bilgi verdik. Bir sonraki bölümde, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında açılan İmam-Hatip Ortaokulları ile Liselerini tanıttık. Son bölümde; kısa adı BİHMED olan Bursa İmam-Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği ve hizmetleri hakkında bilgi verdik. Nihayet; 01 Aralık 212 günü Bursa Merkez Anadolu İmam-Hatip Lisesinin kuruluşunun 50. yılı vesilesiyle bu okul Müdürlüğü ile BİHMED tarafından Tayyare Kültür Merkezinde ortaklaşa düzenlenen programdan bazı görüntülere yer verdik. Çalışmamızı çok kısa bir “sonsöz” ile noktaladık.

TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU 1 Mart 1340/1924 tarihinde TBMM’ni açış konuşmasının bir yerinde Mustafa Kemal, ‘tevhid-i tedrisattan’ yani eğitim ve öğretim kurumlarının tek yönetimde birleştirilmesinden bahsetmiştir.1 2 Mart 1340/1924 tarihinde, Saruhan (Manisa) milletvekili olan Hüseyin Vâsıf (Çınar)’ın öncülüğünü yaptığı 57 milletvekili, TBMM Başkanlığına tevhîd-i tedrisatla ilgili kanun teklifini vermiştir. 2 3 Mart 1340/1924’te söz konusu kanun teklifi TBMM’ce kabul edilmiş, 6 Mart 1340/1924’te Resmî Gazetede 430 sayılı kanun Ergin, Osman, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbaası, İstanbul 1977, c.1-2, s. 136, c. 5. s. 1737. 2 TBMM Zabıt Ceridesi, c. 7.(1.3.1340) s. 15-27; Düstur, c. 6. (İkinci İctima, 3.3.1340, Birinci Celse), s. 467; Ayrıca bk. Kemal Atatürk, Nutuk, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1975, c. II. s. 481. Yücel, Hasan Ali, Türkiye’de Orta Öğretim, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara, 1994, s. 23-24; Ergin; a.g.e. c. 5. s. 17351740.

1


4

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

olarak yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.3

Kanunun Bugünkü Harflere Çevrimi

Kanunun aslı şudur:

Madde 1. Türkiye dâhilindeki bütün müessesât-ı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekâletine merbuttur. Madde 2. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekâletine devir ve raptedilmiştir. Madde 3. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde mekâtip ve medârise tahsis olunan mebâliğ Maarif bütçesine nakledilecektir. Madde 4. Maarif Vekâleti yüksek diniyat mütehassısları yetiştirmek üzere Dâru’l-Fünûnda bir İlâhiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hıdemat-ı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de ayrı mektepler küşad edecektir. Madde 5. Bu kanunun neşri tarihinden itibaren terbiye ve tedrisât-ı umumiye ile müştegıl olup şimdiye kadar Müdafaai Milliyeye merbut olan askeri rüşdi ve idadilerle Sıhhiye Vekâletine merbut olan Dâru’l-eytamlar, bütçeleri ve heyet-i ta’limiyeleri ile beraber Maarif Vekâletine raptolunmuştur. Mezkûr rüşdi ve idadilerde bulunan heyet-i ta’limiyelerin cihet-i irtibatları atiyen ait olduğu vekâletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya nispetlerini muhafaza edecektir.4 Madde 6. İşbu kanun tarih-i neşrinden muteberdir. Madde 7. İşbu kanunun icray-ı ahkâmına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Kanun Maddelerinin Günümüz Diliyle İfadesi Birinci madde ile; o dönemde mevcut bütün bilimsel kurumlarla eğitim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. İkinci madde ile; din işleri ve vakıflarla ilgilenen Şer’iye ve Evkaf Vekâletince (Bakanlıkça) idare olunan medreselerle, özel vakıflar tarafından idare olunan okullar Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş ve bağlanmıştır. Bk. Resmi Gazete: Tarih: 6/3/1340 Sayı: 63; Düstur: Tertip: 3 c. 5, Sayfa 322; Maarif Vekâleti Mecmuası, Matbaa-i Âmire, İstanbul, Mart 1341/1925, sayı 1, s. 74.

3

Ek: 22 /4/ 1341 - 637/1 madde ile Mektebi Harbiyeye menşe’ teşkil eden askeri liseler bütçe ve kadrolarıyla Maarif Vekâletinden ayrılarak Müdafaa-i Milliye Vekâletine devrolunmuştur.

4


Bursa İmam Hatip Lisesi

5

Üçüncü madde ile; Şer’iye ve Evkaf Vekâleti bütçesi içerisinde mektep ve medreselere ayrılan bütçe Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine nakledilmiştir.

Medreselerin Kapatılıp İmam ve Hatip Mekteplerinin Açılışı

Dördüncü madde ile; Milli Eğitim Bakanlığına; yüksek din uzmanları yetiştirmek amacıyla (1933 yılında İstanbul Üniversitesi adını alacak olan) Dâru’l-Fünûn’da bir İlâhiyat Fakültesi ve ayrıca imamlık ve hatiplik gibi dinî hizmetleri yerine getirmekle görevli elemanların yetişmesi için de ayrı mektepler (İmam ve Hatip Mektepleri / İmamHatip Liseleri) açma görevi verilmiştir.

Osmanlı devletinin son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yılında iki grup medrese vardı. Bunlardan biri; Medâris-i İlmiye diğeri ise; Dâru’lHilâfe Medreseleri olarak anılmaktaydı. Yukarıda aynen nakledilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün medreseler Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış olmasına rağmen, kanun yürürlüğe girergirmez Maarif Vekili olarak görevlendirilen Hüseyin Vasıf (Çınar)’ın 11 Mart 1924’te ilgili makamlara gönderdiği telgraf emriyle 5 toplam sayıları 465 olan 6 veya 600 civarındaki 7 Medâris-i İlmiye kapatılmıştır. Burada özellikle belirtmek isteriz ki, aslı ve Latinize edilmiş hali aynen verilen kanunda medreselerin kapatıldığına dair bir hüküm yoktur. Medreseler kanunla değil, Maarif Vekili Vasıf (Çınar)’ın telgraf emriyle kapatılmıştır.

Beşinci madde ile; o zamana kadar Müdafaa-i Milliyeye / Milli Savunma Bakanlığına bağlı olan askeri rüşdî ve idâdilerle (askeri ortaokul ve liselerle) Sağlık Bakanlığına bağlı Dâru’l-Eytamlar (Yetim Evleri) da bütçeleri ve hoca kadroları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. (Ancak bir yıl sonra çıkarılan yeni bir kanunla askeri okullar Milli Eğitim Bakanlığından ayrılarak tekrar Milli Savunma Bakanlığına bağlanmıştır.) Altıncı ve yedinci maddeler ise; her kanunun sonunda yer aldığı gibi, kanunun resmi gazetede yayın tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği ve kanunu Bakanlar Kurulunun uygulamakla görevli kılındığı ifade edilmektedir.

Medreselerin kapatılma gerekçesine gelince; aslında telgraf metninde medreselerin niçin kapatıldığına dair herhangi bir açıklama / gerekçe yoktur. Ancak Maarif Vekili Hüseyin Vasıf, sonradan gazetelere yaptığı açıklamada; ‘medreseleri asker kaçaklarıyla dolu(!) olduğu için’ kapattığını ifade etmiş8 ve yaptığı bu işle övünmüştür.9 Buna rağmen yapılan araştırmalara bakılırsa, bu iddianın gerçeklikle pek alakası yoktur. Gerçekten de bazı yıllarda medreselerde yapılan sınav sonuçları incelendiğinde, talebenin Medreseleri kapatan telgraf metni için bk. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşivi, 051.V. 05 – 2 – 1 – 31. 6 Akseki, Ahmet Hamdi; Din Tedrisatı ve Dinî Müesseseler (Hakkında Bir Rapor), Sebilürreşad, Nisan 1951, c. 5. sayı 101, s. 5. 7 Atay, Falih Rıfkı; “Bize Atatürkçü Hoca Lazım, Şeriat Uleması Değil ” Cumhuriyet Gazetesi 2 Teşrin-i Evvel 1340 – 4.10.1962 tarihli sayısından nakleden; Kırboğa, Ali Rıza; Din Eğitimi ve İmam-Hatip Okulları Davası, Milli Gazete Yay. İstanbul, 1975, s. 120; Dinçer, Nahit; 1913’ten Bugüne İmam-Hatip Okulları Meselesi, Yağmur Yay. İstanbul 1974, s. 30. 8 Bk. Zabıt Ceridesi; Dönem I., yıl 2, c. VIII. s. 917-918; Hakimiyet-i Milliye; No 1070, 13 Mart 1340/1924 – 6 Şaban 1342, s. 1; Tanin; 13 Mart 1340/1924, s. 3; Vakit; 13 Mart 1340/1924, s. 2. 9 Bk. İslâm Türk Ansiklopedisi Mecmuası; c. 2, sayı 87, s. 11; Atay, Falih Rıfkı; Bize Atatürkçü Hoca Lazım, Şeriat Uleması Değil! Cumhuriyet Gazetesi, 2 Teşrin-i evvel 1340, s. 1; Ocak Söndürmek de Meziyet İmiş!; Sebilürreşad, c.XXIV. c. 24, adet 620, 10 Rebiülevvel 1343 – 9 Teşrinievvel 1340, s. 348-349; Dinçer, Nahit; 1913’ten Günümüze İmam-Hatip Okulları Meselesi, (Yayına Hazırlayan, M. Ertuğrul Düzdağ), Şule Yay. İstanbul 1998, s. 64-55.

5


6

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

önemli kısmının askerde olduğu için sınavlara giremediklerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. 10 Öyle anlaşılıyor ki Maarif Nazırı Vasıf, sırf kendisini mazur ve haklı göstermek için bazı öğrencilerin derslere devam etmemesini gerekçe olarak kullanmıştır. Maarif Vekilince Medâris-i İlmiye olarak bilinenler kapatılmıştır. Ancak kapatma kararı bilhassa TBMM’de Maarif Vekâleti ve Diyanet İşleri Reisliğinin bütçelerinin görüşüldüğü esnada çok şiddetli tartışmaların yaşanmasına sebep olmuştur.11 Medreseleri kapatan telgraf metninin Dâru’l-Hilâfe Medreseleri ile ilgili 5. maddesindeki ifade şöyledir: “Eski Dâru’l-Hilâfe Medreselerinin İbtidâ-i Hariç ve Dâhil kısımları son kanunun 4. maddesine tevfikan imam ve hatip yetiştirilmek üzere Vekâlet’in idaresi altında ibka edilmişlerdir. Ders programları ve kadroları derdest-i tanzimdir (tanzim edilmiştir). İsimleri, bulundukları mahallin isimlerine izafeten İmam ve Hatip Mektebi olacaktır. Medâris-i İlmiyenin İbtidâ-i Dâhil ve Hariç kısımları mevcut ise ve arzu ederlerse bunların talebesi İmam ve Hatip Mektebine nakledileceklerdir.” Aynen nakledilen maddedeki ifadeleri biraz sadeleştirerek tekrar edersek: Eski Dâru’l-Hilâfe medreselerinin (ortaokul seviyesindeki) İbtida-i Hariç ve (lise seviyesindeki) İbtida-i Dâhil kısımları Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4. maddesinin gereği imam ve hatip yetiştirmek üzere ‘İmam ve Hatip Mektebi’ olarak muhafaza edilmiştir. Ders programları ve kadroları hazırlanmaktadır. Açılacak İmam ve Hatip Mektepleri bulundukları yere izafeten -Hüdâvendigâr (Bursa) İmam ve Hatip Mektebi, İstanbul İmam ve Hatip Mektebi, Bozok (Yozgat) İmam ve Hatip Mektebi gibi- isimlendirilecektir. Medâris-i İlmiyenin İbtidâi Hariç ve İbtidâi Dâhil kısımları öğrencilerinden arzu edenler de İmam ve Hatip Mektebine geçiş yapabileceklerdir. Peki; İmam ve Hatip Mektebi olarak muhafaza edildiği ifade edilen 10

Dâru’l-Hilâfeti’l-‘Aliye Medresesinde öğrenim gören öğrencilerin 1332-1333 / 1916-1917 ve 1917-1918 öğretim yılları sınav sonuçları için bk. Ceride-i İlmiye, c.3, aded 32. s. 915; Ceride-i İlmiye, c. 4, aded 40 s. 1184. 11 Bk. Zabıt Ceridesi; Dönem I. yıl 2, c. VIII. s. 907-938, ayrıca bk. TBMM Tutanak Dergisi; Dönem VIII. c.15 (3.1.1949), s. 11; Ayhan, Halis; Türkiye’de Din Eğitimi, M.Ü. İFAV Yay. İstanbul 1999, s. 35-38.

yahut İmam ve Hatip Mektebine dönüştürülecek olan Dâru’lHilâfe Medreseleri nasıldı? 1917 yılında Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi tarafından hazırlanıp, hükümete benimseterek yürürlüğe koydurduğu “Medâris-i İlmiye Hakkında Kanun”la Dâru’l-Hilâfe Medreseleri şu şekilde kademelendirilmişti: 12 2 yıllık İhzâri (Hazırlık sınıfı), 3 yıllık İbtidâ-i Hariç (ortaokul karşılığı), 3 yıllık İbtidâi Dâhil (Lise karşılığı), 3 yıllık Sahn (İlâhiyat Fakültesi karşılığı), 3 yıllık Medrese-i Süleymaniye (İhtisas dönemi) olarak kademelendirilmişti.13 Medreseleri kapatan telgraf metnindeki madde gereği, medreselerin kapatıldığı ay olan Mart 1924’ten itibaren 29 yerleşim merkezindeki Dâru’l-Hilâfe Medresesi İmam ve Hatip Mektebi olarak öğretime açılmıştır. Sonradan açılanlarla toplam sayısı 34’e ulaşan mekteplerden birisi de Bursa İmam ve Hatip Mektebi idi.14

Sınıfların Oluşturulması ve İlk öğrencileri Yukarıda nakledilen ve medreselerin kapatılmasına ilişkin tamimin 5. maddesi gereği olarak Mart 1924’te çoğunluğu Dâru’lHilâfe Medresesinden olmak üzere yatay geçişle gelen öğrenciler İmam ve Hatip Mekteplerine kayıt yaptırarak dört sınıf birden oluşturulmuştur. Medreseden İmam ve Hatip Mektebine gelen öğrencilerin kaydedildikleri sınıflar şöyledir:15 Kanun için bk. Düstur, Tertib-i Sâni, c. 9, 2 Nisan 1333/1917; 10 Cemaziyelâhir 1335, s. 598-600; ayrıca bk. Ceride-i İlmiye, c. 3, Cemaziyelûlâ 1335, sayı 31, s. 877-880. 13 Medrese-i Sahn, Dâhil, Hariç ve İhzari kısımlarının ders programları için bk. Ceride-i İlmiye, c. 3, Zilhicce 1335, sayı 33, s. 941-942; c. 4. Zilkade 1336, sayı 37, s. 1119-1122. 14 Bk. Öcal, Mustafa; “İmam ve Hatip Mektepleri, Mezunlarından Bazıları İle Yapılan Mülâkatlar ve Şehâdetname Örnekleri”, U. Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 12, sayı 2, Yıl 2003 s. 51-101). Ahmet Hamdi Akseki ise; Din Tedrisatı ve Dinî Müesseseler Hakkında kaleme aldığı raporunda (Sebilürreşad, yıl 1951, c. V. sayı 101, s. 5.) 38 yerdeki Dâru’l-Hilâfe Medresesinin İmam ve Hatip Mektebine çevrilmiş olduğunu ifade etmektedir. 15 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi No: 051 -

12


Bursa İmam Hatip Lisesi

7

Mülgâ ihzârî (hazırlık) ikinci sınıf talebesi; İmam ve Hatip Mektebinin birinci sınıfına,

olanların mekâtib-i ibtidâiye-i umumiye son sınıf derslerinden imtihanları icra olunur.

Mülgâ Dâru’l-Hilâfe’nin birinci sınıfından ikinci sınıfına geçenler; İmam ve Hatip Mektebinin ikinci sınıfına,

Madde 5: Tali (orta) dereceli mektepler müdavimlerinden talip olanlar birinci sınıftan itibaren müfredat programlarına tevfikan imtihanları bil-icra (imtihana tabi tutulduktan sonra başarı durumlarına göre) layık oldukları sınıflara kabul olunur.

Mülgâ Dâru’l-Hilâfe’nin ikinci sınıfından üçüncü sınıfına geçenler; İmam ve Hatip Mektebinin üçüncü sınıfına, Mülgâ Dâru’l-Hilâfe’nin üçüncü sınıfından dördüncü sınıfa geçenler; İmam ve Hatip Mektebinin dördüncü sınıfına kaydedilmişlerdir. Bu şekilde, Osmanlı devleti döneninde 6 yıllık iken Cumhuriyet döneminde 5 yıla indirilmiş olan ilkokula dayalı ve öğretim süresi 4 yıl olan İmam ve Hatip Mekteplerinin bütün sınıfları aynı anda oluşturulmuştur.

İmam ve Hatip Mektepleri Talimatnamesi ve Öğrenci Kaynakları İmam ve Hatip Mektepleri bahsedilen şekilde Mart 1924’te öğretime açıldıktan birkaç ay sonra “İmam ve Hatip Mektepleri Talimatnamesi” hazırlanmış ve 29 Temmuz 1340/1924’te 12 sayfa halinde yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.16 Talimatnamede bu mektepler şu şekilde tanımlanmıştır: Madde 1: İmam ve Hatip Mektepleri müdavimlerini (devam eden öğrencilerini) bu vazifelerini bihakkın (hakkıyla) ifaya kâfi derecede malûmat ile mücehhez kılacak tedrisatı gösterir müesseselerdir. Madde 2: Bu mekteplerde tahsil müddeti dört seneden ibarettir ve bervech-i âti (aşağıdaki) dersler okunur, Madde 3: Bu mekteplere Mekâtib-i İbtidâiye-i umumiye (genel ilkokul) mezunlarından asgari 12, azami 15 yaşında bulunan efendiler bilâ imtihan (imtihansız) kabul olunur. Madde 4: Mekatib-i Hususiye (özel okul) mezunlarından talip V 35 - 5 - 43 - 11, 18 Teşrin-i evvel 1340/18 Ekim 1924 tarihli belge; ayrıca bk. Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası, sayı 9, 15 Teşrin-i Evvel 1926, Milli Matbaa, İstanbul 1927, s. 27; Tahirü’l-Mevlevî; Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri, Nehir Yay. İstanbul 1991, s. 174. 16 İmam ve Hatip Mektepleri Talimatnamesi; Yenigün Matbaası, Ankara 1340, s. 3-4.

Madde 6: İmam ve Hatip Mektepleri talebesinden ücret-i tedrisiye parası (eğitim öğretim ücreti) alınmaz. Talimatnamedeki bu maddelere göre; 1924-1925 öğretim yılından itibaren 4 yıllık İmam ve Hatip Mekteplerine 5 yıllık ilkokul mezunu olup 12 ile 15 yaş arasındaki yalnızca erkek öğrenciler imtihansız, özel ilkokul mezunları ise genel (devlet) ilkokulların son sınıf derslerinden yapılacak imtihanda başarılı oldukları takdirde kayıt yaptırabileceklerdi. Orta dereceli okullarda öğrenci olanlardan İmam ve Hatip Mektebine geçmek isteyenler ise, birinci sınıftan itibaren okutulan derslerden imtihana tabi tutulacaklar, başarı durumlarına göre uygun olan sınıfa geçiş yapıp tahsillerine burada devam edebileceklerdi. İmam ve Hatip Mektebinde öğretim ücretsizdi. 4 Eylül 1926’da dönemin Maarif Vekili Mustafa Necati’nin 17* imzasını taşıyan bir tamim / genelge gereği; mülgâ (kapatılmış) Dâru’l-Hilâfeti’l-‘Aliye medresesinin 4. sınıflarını tamamlayanlarla 5. ve 6. sınıf talebeleri İmam ve Hatip Mektebi mezunu sayılarak kendilerine belge verilmiştir. 18

İmam ve Hatip Mekteplerinin Açıldıkları Yerler ve Öğrenci Sayıları Yapabildiğimiz tespitlere göre, toplam sayısı 34 olan İmam ve Hatip Mekteplerinin açıldıkları yerler ile yıllara göre öğrenci sayıları şöyledir:

Mustafa Necati’nin görev süresi: 20.12.1925 – 1.1.1929. Bk. Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 9, 15 Teşrin-i Evvel 1926, Milli Matbaa, İstanbul 1927, s. 27.

17 18

*


Edirne Erzurum Hamidâbâd (Isparta) İstanbul Eskişehir Ödemiş Urfa Karahisar-ı Garbi (Afyonkarahisar)

Amasya Teke (Antalya) Ankara Karesi (Balıkesir) Hüdâvendigâr (Bursa) Bozok (Yozgat) Bolu Tire Rize Hopa Harput (Elaziz) Sivas Şavşat Uşak Gaziantep Kastamonu Konya Kayseri Kütahya

12

-

-

-

-

-

-

-

-

87

43

-

-

-

-

-

-

-

46

83

69

-

-

-

-

-

-

403

156

98/184 255

140

41

26

?

?

65

58

-

-

-

-

-

-

-

64

-

-

-

-

-

-

-

-

32

29

-

-

-

-

-

-

-

57

57

51

-

-

-

-

-

-

43

19

-

-

-

-

-

-

-

66

48

37

-

-

-

-

-

-

64

28

18

-

-

-

-

-

-

99

60

37

-

-

-

-

-

-

108

65

57

-

-

-

-

-

-

55

51

34

-

-

-

-

-

-

112

94

85

-

-

-

-

-

-

63

-

-

-

-

-

-

-

-

?

47

48

-

-

-

-

-

-

58

-

-

-

-

-

-

-

-

69

46

21

-

-

-

-

-

-

51

48

35

-

-

-

-

-

-

44

-

-

-

-

-

-

-

-

50

?

32

-

-

-

-

-

-

23

31

-

-

-

-

-

-

-

107

73

54

-

-

-

-

-

-

152

109

107

-

-

-

-

-

-

96

88

66

-

-

-

-

-

-

44/47

129

128

116

95

37

10

152/87 77/38

Maraş Saruhan (Manisa) Niğde Artvin İzmir Of Akşehir OKUL TOPLAMI ÖĞRENCİ TOPLAM

1931-1932

1930-1931

1929-1930

1928-1929

1927-1928

1926-1927

1925-1926

1924-1925

İMAM VE HATİP MEKTEBİ AÇILAN YERLER

1923 –1924’de ilk kayıt toplamı

1931-1932

1930-1931

1929-1930

1928-1929

1927-1928

1926-1927

1924-1925

İMAM VE HATİP MEKTEBİ AÇILAN YERLER

1925-1926

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

1923 –1924’de ilk kayıt toplamı

8

62

59

-

-

-

-

-

-

-

57

42

27

-

-

-

-

-

-

36

-

-

-

-

-

-

-

-

-

31

-

-

-

-

-

-

-

-

?

-

-

-

-

-

-

-

-

-

43

-

-

-

-

-

-

-

-

46

-

-

-

-

-

-

29

26

20

2

2

2

2

2

2

1009 / 1098

278/

223/

384

268

157

121

?

?

2268

1442

Tabloda, İstanbul ve Kütahya İmam ve Hatip Mektebinin öğrencileri ve onun uzantısı olarak toplam sayılarla ilgili bazı yıllarda çift (iki ayrı) rakam verilmiştir. Bununla ilgili detaylı açıklamalar bir başka çalışmamızda yer almıştır. 19 Burada sınırları zorlamamak düşüncesiyle detaylara girmeden okul ve öğrenci sayılarıyla ilgili genel bazı açıklamalar yapmakla yetineceğiz. Tablonun ilk sütununda verilen rakamlar, 1923-1924 öğretim yılında kapatılan medreseden naklen gelerek İmam ve Hatip Mekteplerine kayıt yaptıran öğrenci sayılarıdır. Buna göre; ilk yıl 29 İmam ve Hatip Mektebine kayıt yaptıran öğrencilerin toplam sayısı 2268’dir. Ancak ders yılı sonunda yapılan sınav neticesinde öğrenci sayısı 1822’ye düşmüştür. 1924-1925 öğretim yılındaki 24 İmam ve Hatip Mektebinin yerleri ve öğrenci sayıları -ki toplamı 1442’dir- T. C. Devlet Salnamesinden tespit edilerek verilmiştir.20 Bu (1924-1925) öğretim yılında 5 İmam Öcal, Mustafa; İmam ve Hatip Mektepleri, Mezunlarından Bazıları ile Yapılan Mülâkatlar ve Şehâdetname Örnekleri, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 12, sayı 2, yıl 2003, s. 51-101. 20 Bk. T.C. Devlet Salnamesi, Yıl 1927, s. 337-338 arasındaki Ek Tablo.

19


Bursa İmam Hatip Lisesi

9

ve Hatip Mektebi kapatılıp 2 yenisi açılmıştır. 21 Bu hesaba göre; okul sayısı 24 olması gerekirken, Devlet Salnamesi’nde sayı 25 olarak gösterilmiştir. Çünkü Kütahya’da -yanlışlıkla olsa gerek- 2 tane İmam ve Hatip Mektebinin var olduğu işaretlenmiştir. 22 Oysa Kütahya’da bir tane İmam ve Hatip Mektebi olduğu kesindir.

görev yapan öğretmen sayısı 42 iken29 1927-1928 öğretim yılında 38’e düşmüştür. Öğrenci sayısı ise aynı öğretim yılında 223 olarak gösterilmiştir. 30 Oysa bizim tespitlerimize göre bu dönemde 268 öğrenci öğrenim görmüştür.

1925-1926 öğretim yılında ise 8’i kapatılıp 2 yenisi açılan ve böylelikle sayı olarak 20’ye gerileyen İmam ve Hatip Mekteplerindeki öğrenci sayısı 1009’a veya 1098’e düşmüştür. Bu öğretim yılında toplam 248 öğretmen bu mekteplerde görev yapmıştır. 23 Ancak aynı öğretim yılının sonunda ise İstanbul ve Kütahya İmam ve Hatip Mektepleri hariç tamamı kapatılmıştır.24

Ders Programları

Bir tespite göre, 1926-1927 öğretim yılı itibariyle bu son 2 İmam ve Hatip Mektebindeki öğrenci sayısı ise 278’dir.25 Ancak, Kütahya’da İmam ve Hatip Mektebi ile ilgili olarak yaptığımız özel araştırmalarımız neticesinde bulduğumuz “İmam ve Hatip Mektebi İmtihanlar Neticesi Defteri”ndeki kayıtlara göre26 bu mektepte 19261927 öğretim yılındaki kayıtlı öğrenci sayısı 129’dur. 27 “İstanbul İmam ve Hatip Mektebi Künye Defteri”nden elde edilen bilgilere göre ise, aynı öğretim yılında bu okuldaki öğrenci sayısı 255’tir.28 Dolayısıyla bu 2 İmam ve Hatip Mektebindeki 1926-1927 öğretim yılı itibariyle öğrenci sayısı 278 değil, 384’tür. 1926-1927 öğretim yılında bu iki İmam ve Hatip Mektebinde Ayrıca bk. Parmaksızoğlu, a.g.e. s. 25. 21 Yücel, Hasan Ali; Türkiye’de Orta Öğretim, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 1994, s. 62’deki tablo; Parmaksızoğlu, a.g.e. s. 67’deki Tablo. 22 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi, 1927, (s. 337-338 arasındaki Ek Tablo). 23 Maarif Vekâleti Mecmuası, sayı 12, Devlet Matbaası, İstanbul, Mayıs 1928, s. 586. 24 Bk. Yücel, Hasan Ali, a.g.e. s. 62’deki tablo; Parmaksızoğlu, a.g.e. s. 67’deki tablo. 25 Parmaksızoğlu, a.g.e. s. 25. 26 Bk. Öcal, Mustafa, Kütahya (Eski) İmam ve Hatip Mektebi Mezunlarından Şerif Ahmed Efendi İle Bir Mülakat ve Bazı Belgeler, Diyanet Dergisi, C.27, sayı 4, Ekim-Kasım-Aralık 1991, s. 125-146. 27 Öcal; 20. Yüzyılda Türkiye’de Din Eğitimi, U.Ü.İlâhiyat Fakültesi Din Eğitimi Ders Notları, Bursa 2001, s. 202-203. 28 Döğen, Hayrul; Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve İmam ve Hatip Mektepleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa 1992, s. 48.

İmam ve Hatip Mektepleri Mart 1924’te resmen ve fiilen öğretime açıldıktan 2-3 ay sonra 4. sınıfa kayıt yaptıranlara mezuniyet belgesi verilmiştir. Ancak bu kısa süre zarfında hangi derslerin okutulduğuna dair maalesef elimizde bir veri yoktur. Medreselerin kapatılmasıyla yarıda kalan dersler mi okutulmaya devam edildi, geçici bir taslak programa göre mi ders verildi. Yahut da mekteplerin yeni oluşum döneminde hiç ders yapılamadan mı mezuniyet belgeleri hazırlanarak verildi, bütün bunlar meçhulümüz. 1924-1925 öğretim yılından itibaren ise, mekteplerin açılmasından sonraki aylarda hazırlanan yeni bir program dâhilinde İstanbul’daki dâhil bütün İmam ve Hatip Mekteplerinde sistemli bir şekilde öğretime başlanmıştır. Şöyle ki: Maarif Vekâletince “İmam ve Hatip Mektepleri Talimatnamesi”nden ayrı “İmam ve Hatip Mektepleri Müfredat Programı” adıyla 4 yıllık bu mekteplerde okutulacak dersler, derslerin her birinin hangi sınıfta kaç saat olarak okutulacakları ve derslerin ayrı ayrı programlarının yer aldığı 80 sayfalık bir kitapçık yayınlanmıştır.31 Yapılan bir tespite göre, bu mekteplerin ders programını; medreseler kapatılmadan Fıkıh Tarihi Müderrisi olarak medresede görev ifa eden Bayezid Cami-i Şerifi Dersiâmlığında bulunan ve ayrıca 1912’de açılan Medresetü’l-Vâizîn ile 1913’te açılan Medresetü’l-Eimme ve’lHuteba’nın birleştirilmesinden oluşturulan Medresetü’l-İrşad’da hocalık yapan Kamil Miras hazırlamıştır.32 Her ne kadar 1910’da 29

587.

Maarif Vekâleti Mecmuası, sayı 12. Devlet Matbaası, İstanbul, Mayıs 1928, s.

Maarif Vekâleti Mecmuası, sayı 12. Devlet Matbaası, İstanbul, Mayıs 1928, s. 588. 31 T.C. Maarif Vekâleti İmam ve Hatip Mektepleri Müfredat Programı; Matbaa-i Amire, İstanbul, 1340. 32 Hâkimiyet-i Milliye; Nr. 1797, 10 Temmuz 1926, Vakit, Nr. 3059, 9 Temmuz 1926, Cumhuriyet; Nr. 777, 9 Temmuz 1926’dan nakleden Yazıcı, Nesimi; Kamil Miras Hayatı ve Eserleri, DİB Yay. Ankara, 2002, s. 14-5 ve 24.

30


10

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

yayımlanan Medâris-i İlmiye Nizamnamesi, 33 1914’te yürürlüğe konulan Islah-ı Medâris Nizamnamesi34 ve 1917’de yayınlanan Medâris-i İlmiye Hakkında Kanuna 35 göre hazırlanan medrese programları ile benzerlik arz etse de, daha çok 4 yıllık Medresetü’lVâizin’in ders programının geliştirilmiş haline benzeyen36 İmam ve Hatip Mekteplerinin haftalık ders programı ve sınıflara göre dağılımı ise şu şekilde yapılmıştır:37 İmam ve Hatip Mektepleri ders programı: DERS ADI Türkçe

DERS ADI

1. Sınıf

2. Sınıf

3. Sınıf

4. Sınıf

Terbiye-i Bedeniye (Beden Eğitimi)

2

2

1

1

Mûsıkî (Gınâ)

2

1

1

1

Hitâbet ve İnşâd

-

2

3

2

Ahlâk ve Malûmât-ı Vataniye

-

2

2

2

Hendese, Resm-i Hattî

-

1

1

2

Hadîs-i Şerif

-

1

1

1

Edebiyat (Türk Edebiyatı)

-

-

2

2

1. Sınıf

2. Sınıf

3. Sınıf

4. Sınıf

Rûhiyât (Psikoloji)

-

-

1

1

5

4

2

1

Arziyât (İlm-i Arz)

-

-

1

-

Yazı -Hüsn-i Hatt-

2

2

-

-

Fizik

-

-

1

1

Arabî (Arapça)

3

3

3

4

Kimya

-

-

1

1

Fransızca

+

+

+

+

Fıkıh

-

-

2

-

Tarih

2

2

2

2

İlm-i Tevhîd

-

-

1

1

Coğrafya (Tabiî ve Beşeri Coğrafya)

2

1

1

1

Tabakât

-

-

1

-

Hesap, Cebir

2

2

1

-

Malûmât-ı Kanuniye

-

-

+

+

Hayvanât ve Fizyoloji

1

2

-

-

Hıfzı’s-Sıhha

-

-

-

2

Nebâtât

2

-

-

-

Tefsîr

-

-

-

2

Kur’an-ı Kerîm Ma’a Tecvîd

3

3

2

1

İctimâiyât (Sosyoloji)

-

-

-

+

Din Dersleri

2

2

3

2

Düstur, Tertib-i Sâni, c. 2. s 127-138; Beyânü’l-Hak, sayı 64, s. 1285-1288; sayı 65, s. 1300-1304. 34 Bu Nizamnâme; “Dâru’l-Hilâfeti’l-Âliye Medresesi (Nizamnâme-Ders Cetveli-Suret-i Tedris ve Kitaplar-Talimatnâme), İstanbul, 1330/1333) adıyla kitap halinde basılmıştır. Islâh-ı Medâris Nizamnâmesi için bk. Düstur, Tertib-i Sani, c. 6 s. 1325-1330; Ceride-i İlmiye, Islâh-ı Medârise Dair, Nüsha-i Fevkalade (20 Z. Kade, 1332/27 Eylül 1330 ), s. 243-383; İlmiye Salnamesi, Birinci Defa, Matbaa-i Âmire İstanbul 1334, s.173-189, 642-688. 35 Kanunun tam metni için bk. Düstur, Tertib-i Sâni, c. 9, 2 Nisan 1333 (1917) 10 Cemaziyelâhir 1335, s. 598-600; ayrıca bk. Ceride-i İlmiye c. 3. Cemaziyelûla, 1335, sayı 31, s. 877-880. 36 Ceride-i İlmiye; c. I. (Evail-i Rebiülevvel 1333) aded 9. s. 573-576’daki; “Medresetü’l-Vâizin’in Dürûs ve Mualliminini Gösteren Cetvel ”; ayrıca bk. Düstur; Tertib-i sani, 6/212-215, Medresetü’l-Vâizin Nizamname ve Talimatnamesi; sayı 3-6, Evkaf Nezareti, İstanbul 1332/1329; Öcal, Mustafa; 20. Yüzyılda Türkiye’de Din Eğitimi, U. Ü. İlâhiyat Fakültesi Din Eğitimi Ders Notları, Bursa 2001, s. 55, Ders Dağıtım Çizelgesi: 5. 37 Bk. Öcal, Mustafa; “İmam ve Hatip Mektepleri, Mezunlarından Bazıları İle Yapılan Mülâkâtlar ve Şehâdetname Örnekleri” Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 12, sayı 2, Yıl 2003, s. 51-101.

Usûl-i Tedris

?

?

?

?

TOPLAM

28

30

33

30

33

İmam ve Hatip Mekteplerinin Kapatılışı, Gerekçeleri ve Hakikat Payları İmam ve Hatip Mektepleri, daha açılışlarının üzerinden birkaç ay geçmeden başlamak üzere kademeli olarak kapatılmaya başlandığını ifade etmiştik. Peki, ama neden? O dönemdeki Maarif Vekâletindeki yetkililerin zihniyetine göre; bu mekteplerde amaçlanan hedefe ulaşılamamıştır. Maarif Vekâletinin bir Encümen Kararında kapatılan Ankara İmam ve Hatip Mektebi için şu ifadeler kullanılmıştır: “İlim ve terbiye sahasında attığı mütereddit adımlarla tesis ve küşadından matlûp gayeyi veremediği ve mevcut ondokuz (19) talebesiyle devlet bütçesine hakiki bir yük teşkil etmekten başka bir semere vermediği anlaşılan Ankara İmam ve Hatip Mektebinin lağvına, mevcut muallimlerinden iktidar ve ehliyeti olanların kız ve


Bursa İmam Hatip Lisesi

erkek liselerindeki münhallere tayinine karar verildi.”38

Şûray-ı Devlet (Danıştay) kararıyla, din görevliliklerinin tamamı devlet memuriyetinden çıkarılmıştır. 42 Bir eğitim tarihçisinin ifadesiyle; “İmam Hatip Mekteplerine esasen o sırada medreselerde kayıtlı bulunan talebeler devam ederek şehâdetname almışlar ise de, tahsil görenlere parlak bir istikbal vaat etmeyişi dolayısıyla bu mektebe rağbet eden olmamıştır.”43

Nakledilen bu ifadelerde de olduğu gibi, İmam ve Hatip Mekteplerinin kapatılışı konusunda her zaman ileri sürülen en önemli gerekçe yeterince “öğrenci bulamamak”(!) olmuştur.39 Buna bağlı olarak da bu mekteplerin “devlet bütçesine yük olduğu”(!) iddiası dillendirilmiştir. Oysa, en son kapatılan Kütahya ve İstanbul’dakiler başta olmak üzere İmam ve Hatip Mektepleri ile ilgili resmi belgelere dayalı olarak yapılan araştırmalar neticesinde, -aşağıda sıralanacak olan öğrenci akışını önleyici birçok tedbire rağmen- 1920’li yılların şartlarında yeterince, hatta bazı bölgelerde istikbali ve emsali olan ortaokullara göre daha fazla öğrenci kaydolduğu ve öğrenim gördüğü tespit edilmiştir. 40 Peki, buna rağmen neden bu iddia ortaya atılmıştır? Çünkü o dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin zihniyeti bu okulları yaşatmak değil, önlerine set çekme ve yaşatmama yönünde fikir üretmekteydi. Ürettikleri fikirleri de bir bir uygulama safhasına geçirmişlerdir. Şöyle ki; • Daha mekteplerin açılışının ilk yılından itibaren ‘tasarruf tedbirleri’ adı altında -başka okulların değil- yalnızca İmam ve Hatip Mekteplerinin ödenekleri kesilmiştir. 41 • Mektepler açılmıştır ama devletçe burada öğrenim görenlere istikbal vaad edilmemiş, mezunlara maaşlı görev verilmemiştir. Çünkü 15.12.1927 tarih ve 846 sayılı Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 6, Milli Matbaa, İstanbul 15 Temmuz 1926, s. 32. 39 Bu konuda bazı açıklamalar için bk. Ergin, Osman; Türk Maarif Tarihi, Eser Matbaası, İstanbul, 1977, c. V. s. 1742, 2125, Tarhanlı, İştar B.; Müslüman Toplum “Laik” Devlet Diyanet İşleri Başkanlığı, Afa Yay. İstanbul 1993, s. 132; Parmaksızoğlu; a.g.e. s. 25. 40 Bk. Öcal, Mustafa; Kütahya (eski) İmam ve Hatip mektebi Mezunlarından Ebezâde Şerif Ahmet Efendi İle Bir Mülâkat ve Bazı Belgeler, Diyanet Dergisi, c. 27, sayı 4, Ekim-Kasım-Aralık, Ankara 1991, s. 125-146; Öcal; İmam ve Hatip Mektepleri Mezunlarından Bazıları ile Yapılan Mülâkatlar ve Şehâdetname Örnekleri, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 12, sayı 2, yıl 2003, s. 51-101; Öcal; Künye Defterleri”ne Göre İstanbul İmam ve Hatip Mektebi (19241930), Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 17, sayı 2, yıl 2008, s. 175-232. 41 Bk. Sebilürreşad; c. 24, sayı 615, 4 Safer 1343 - 4 Eylül 1340, s. 271; Sebilürreşad; c. 24, sayı 620, 10 Rebiülevvel 1343 - 9 Teşrin-i Evvel 1340, s. 348349.

11

Konu ile ilgili olarak Din Eğitimi (eski) Genel Müdürlerinden İsmet Parmaksızoğlu ise; “... Cumhuriyet devri ile birlikte Türkiye’nin eğitimden tarıma, sağlığa ve teknik alanlara doğru büyük bir kalkınmaya girişmesi, yetişmekte olan gençlere daha geniş imkânların sağlandığı yeni iş sahalarının ortaya çıkması, dini hizmetlere olan geleneksel yönelmeyi büyük ölçüde baltalamıştır. Bu hususu, söz konusu tarihlere ait istatistik yayınlarından tespit etmek mümkündür,” demekte ve örnek olarak da İmam ve Hatip Mektepleri öğrencilerinin her geçen yıl azalmasını göstermektedir. Parmaksızoğlu sözlerinin devamında şu görüşlere de yer vermektedir: “İmam-Hatip Okullarının bu dönemde halk arasında ve özellikle yetişmekte olan yeni nesiller tarafından eski ilgi ile karşılanamamalarının başka bir amili ise; devletin teknik ve genel öğretim kurumlarını yurt sathına geniş ölçüde yaymakta gösterdiği gayret ve bu okullarda öğrenimlerini yapacaklara sağladığı kolaylıklar olmuştur denilebilir. (...) İşte bu ilgisizlik yeni Türkiye’de dinî eğitimin resmi alanda kendiliğinden sönmesine sebep olmuştur.” 44 • 4 yıllık bir ortaokul olarak programlanıp, lise kısımlarının açılmaması ve dolayısıyla mezunlarına İlâhiyat Fakültesinde bile yüksek tahsil imkânı verilmemesi de bu mekteplere ilgiyi azaltan sebeplerden biridir.

38

• Din görevliliği ilgi gören bir hizmet alanı olmasına rağmen, bu dönemde bazı kişi veya kesimlerce dinî görevler hor ve hakir görülmüş ve görevlilere sosyal baskılar uygulanmıştır. 45 Şûray-ı Devlet Kararı için bk. İstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi 46 Numaralı Karar Defteri, s. 42. 43 Ergin, Osman; Türk Maarif Tarihi, c. V. s. 2125. 44 Parmaksızoğlu, İsmet; Türkiye’de Din Eğitimi, MEB Ankara 1966, s.25. 45 Bk. Selamet Mecmuası, sayı 71.

42


12

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

• İstanbul İmam ve Hatip Mektebi örneğinde olduğu gibi, bazı mekteplerdeki hocalar birtakım bahanelerle görevden alınmışlardır. 46 • 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirilen harf inkılâbı bahanesiyle, en sona kalmış iki İmam ve Hatip Mektebi üzerinde birtakım baskılar uygulanmış ve öğrencilerin bu mekteplere ilgi göstermedikleri iddia edilmiştir.47 Bu gerekçe pek inandırıcı değildir. Çünkü harf inkılâbı yapıldığında yalnızca İstanbul ve Kütahya İmam ve Hatip Mektebi öğretime açıktır. Önceden kapatılan 32 mektep için böyle bir gerekçe söz konusu değildir. Kaldı ki, harf inkılâbı yalnızca İmam ve Hatip Mektebini değil, bütün okulları ilgilendirmektedir.

hareketle imamlık, hatiplik, müezzinlik gibi dinî hizmet görevlerini üstlenmiş olmaları gerekiyordu. Nitekim mezunlardan bir kısmı bu görevleri ifa etmeye başladılar. Fakat daha 1341/1925 yılı Maarif bütçesi görüşmeleri yapılırken (28.2.1341/1925 günü) Milli Eğitim Bakanı Şükrü (Saraçoğlu) 48* tarafından; Dâru’l-Eytam (Yetim evleri) Mektepleriyle İmam ve Hatip Mektebi mezunlarından köylerde “seyyar muallim” olarak yararlanma düşüncesinin ortaya konulması bu mekteplerin, dolayısıyla mezunlarının hedefinden saptırılacağının ilk işareti olarak ortaya çıkmıştır.49 Nitekim ertesi yıl bu düşünce ve tasarı uygulama sahnesine konulmuştur. Konu ile ilgili Maarif Vekâletinin resmi yazısı şöyledir:50

• Bütün bunların arka planında ise bir ‘zihniyet’ yatmaktadır. O dönemde ortaya çıkan zihniyet bu mekteplerin yaşatılmasına taraftar olmadığı için her tür fırsatı değerlendirerek kendiliklerinden kapanmaları için gerekli tedbirleri almıştır. Öyle anlaşılıyor ki bu mektepler, kapatılan medreselere karşılık geçici olarak zevahiri kurtarmak amacıyla açılmıştır. Burada; “İmam ve Hatip Mektepleri öğrenci bulamadığı için kendiliğinden kapandı” iddiasını sürdürenlere şöyle bir soru yöneltmek isteriz: Acaba, yukarıda sıralanan şartlar başka okullar için de uygulansaydı, o okullarda hiç öğrenci kalır mıydı? Bu soruya, geçmişte bu iddiada bulunanların -ebediyete intikal ettikleri içincevap vermeleri mümkün olmamakla birlikte, günümüzde aynı zihniyete sahip olup hâlâ benzer iddiaları sürdürmeye çalışanların cevap bulmaları gerekir.

İmam ve Hatip Mektebi Mezunlarının Öğretmenliğe Yönlendirilmeleri İmam-Hatip Mektebi mezunları ne işle meşgul oldular? Doğal olarak mezunların, mektebin isminden ve kuruluş amacından Bk. Tahirü’l-Mevlevi, Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemeleri, Nehir Yay. İstanbul, 1991, 2. baskı, s. 198 vd. 47 Ergin, Osman; a.g.e. c. 5. s. 2125.

46

48 49 50

Şükrü Saracoğlu’nin Bakanlık dönemi: 22 Kasım 1924 - 3 Mart 1925. Bk. Maarif Vekâleti Mecmuası; sayı 2, 1341, s. 167. Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 12, 1927, s. 32-33. *


Bursa İmam Hatip Lisesi

İlk Tedrisat Dairesi

26.12.1926

Karar Numarası: 499/2

Umumi 6990

Hülâsa: İmam ve Hatip Mektebi

Hülâsa: Hatiplik, vâizlik gibi munzam vezâifin

Hususi 9862

Mezunlarının Muallim Muavini

muallimlikle teklifi hakkında.

Tamim 51

Olabilecekleri hakkında.

Munzam vezâifle muallimlik hakkında bir karar ittihazına dair İlk Tedrisat Müdiriyetinin Encümenimize havale olunan 15/11/926 tarih ve 900 numaralı mezkûresi okundu.

Mıntıkası

……………………….. Maarif Eminliğine

İmam ve Hatip Mekteplerinin, derece-i tahsil itibariyle orta mekteplere muadil bulunmasına binaen mezkûr mektep mezunlarından meslekte hizmet etmek isteyenlerin orta mektep mezunları gibi bilâimtihan muallim muavini olarak istihdamları müdürler encümeninin 9.12.1926 tarihli ve 531/5 numaralı kararıyla tensip edilmiştir. Muktezasına göre muamele ifası temenni olunur efendim. Maarif Vekili Namına Nafi Atuf

Muallim-İmam yahut İmam-Muallim Nakledilen kararla her ne kadar İmam ve Hatip Mektebi mezunları muallimliğe yönlendirilmişlerse de, 1926 yılında alınan bir karar gereği, muallimlerin hatiplik ve vâizlik yanında camide imamet görevi de ifa ederek cemaate sabah, akşam ve yatsı namazlarını kıldırabileceklerine dair Bakanlıktan bir karar çıkmış ve yürürlüğe konulmuştur. Karar şöyledir:51

51

13

Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 11, 1927, s. 61.

Hatiplik ve vâizlik gibi munzam vezâifin muallimlikle birlikte ifasının muvafık olduğu ve yalnız imamlığın muallimlikle kabil-i te’lifi bulunmadığı encümenimizin 27.7.926 tarih ve 298/549 numaralı kararıyla tensip edilmiş ise de, mahalle umuruyla iştigal etmeyen ve yalnız sabah akşam ve yatsı namazlarını kıldıran muallimlerin imamet vazifeleri vazife-i asliyelerine mani teşkil edemeyeceğinden bu gibilerin mezkur karar ahkamından yalnız namaz kıldırmaktan ibaret olan vazife-i imameti ifa şartıyla istisnaları karargîr ve tamimi içün İlk Tedrisat Müdiriyetine havalesi tezekkür kılındı. 18.11.1926

Bu karardan anlaşılan o ki; muallimler kendi asli görevlerinin yanında, Cuma hatipliği ve vâizlik gibi ek görevleri de ifa etmekte imişler. Bunlara ilave olarak -zaman itibariyle okuldaki görevini aksatmayacağı için- camide cemaate sabah, akşam ve yatsı namazlarını kıldırma görevi de eklenmiştir. Okuldaki görev saatleriyle çakışma söz konusu olacağı için öğle ve ikindi namazlarını kıldırmaları ise uygun görülmemiştir. Hatta mezunlardan 18-40 yaş arasında olup isteyenlerin 2 ay süreli ve programında; Terbiye, Ruhiyat, Usûl-i Tedris, Ders Tatbikatı ve Mektep Hıfzı’s-Sıhhası isimli derslerin yer aldığı kurslardan geçirilmek suretiyle köylere öğretmen olarak atanacakları resmen kararlaştırılmıştır. 52 Arkasından da 52 Bk. Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası, sayı 6, Milli Matbaa, İstanbul 15 Temmuz 1926, s. 15-18. Bu konuda bazı açıklamalar için ayrıca bk. Öcal, Mustafa; “Kütahya (Eski) İmam-Hatip Mektebi Mezunlarından Ebezâde Şerif Ahmed Efendi İle Bir Mülakat ve Bazı Belgeler”, Diyanet Dergisi, c. 27, sayı 4, Ekim-KasımAralık, Ankara 1991 s. 125-146; ayrıca bk. Döğen, Hayrul; Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve İmam ve Hatip Mektepleri, U. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 1992, s. 138 vd. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)


14

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

15.12.1927 tarih ve 846 sayılı “Şûray-ı Devlet” (Danıştay) kararıyla din görevlilikleri devlet memuriyetinden çıkarılmıştır. Bunun üzerine bu mektep mezunlarının devlet tarafından maaşlı olarak imamlık, hatiplik ve müezzinlik gibi dinî görevleri yapma imkânı kalmamıştır. Bu şekilde İmam ve Hatip Mektebi mezunları öğretmenliğe yönelmişlerdir. 1926’da mevcut 20 İmam ve Hatip Mektebinden ikisi hariç 18’i birden kapatılmıştı. Peki bu kadar İmam ve Hatip Mektebinde öğrenim gören öğrenciler ne oldu? Öğrenciler, ortaokullara yönlendirildi. Bu konuda Maarif Vekâletinin karar yazısı şöyle idi:53

Orta Tedrisat Müdîr-i Umûmiliği 28.9.1926 Numara: 7358 ……………………….. Maarif Eminliğine Lağvedilen İmam ve hatip Mektepleri talebesinden Orta Mekteplerin birinci sınıfına kaydedilmek isteyenlerin sinleri (yaşları) nihayet 17, ikinci sınıfa dâhil olmak isteyenlerin 18, üçüncü sınıfa kaydedilmek arzu edenlerin 19 olursa imtihanla kabulleri, daha fazla yaşlı olanların da ancak Muallim Mekteplerine bilâimtihan nehari (imtihansız gündüzlü) olarak devamları münasip görülmüştür. Maarif Vekili Namına Müsteşar Nafi Atuf

Ayrıca bu yazınının yayınından dört gün sonra (2.10.1926 tarihinde) kaleme alınan bir zeyl (ek yazı) ile; ‘lağvedilen İmam ve Hatip Mektebi öğrencileri orta mektebe kayıt yaptırırken yabancı dilden (Fransızcadan) muaf tutularak diğer derslerdeki başarılarına göre kaydedilmesi gerektiği’ ifade edilmiştir.54 Resmi yazıdaki ifadeye göre; lağvedilen İmam ve Hatip Mektebinin -yaşları bir hayli ileri olduğu dikkatten kaçmayan- öğrencilerinden 17, 18 ve 19 yaşındakilerin Orta Mektebe (ortaokula) imtihanla, bunun üzerindeki yaşta olanların ise Muallim Mektebine (Öğretmen Okuluna) imtihansız olarak kayıtlarından bahsedilmektedir.

Son İki İmam ve Hatip Mektebi Kapatılırken Uygulanan Formül En sona kalmış Kütahya ve İstanbul İmam ve Hatip Mektebi için Eylül 1930’da lağvedilme (kapatılma) kararı çıktıktan sonra o yıl yeni öğrenci kaydı yaptırılmamıştır. 2. sınıfa geçenler ortaokula nakledilmişlerdir. 3. ve 4. sınıfa geçenler ise, ortaokul çatısı altında sırf İmam ve Hatip Mektebinden gelen öğrenciler için oluşturulan “muhdes sınıflara” nakledilmişler ve tahsillerine orada devam ederek İmam ve Hatip Mektebi diploması almalarına izin ve imkân verilmiştir. Bu uygulamanın gereği olarak, iki sene daha 53

Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 9, 1927, s. 38-39.

54

Maarif Vekâleti Tebliğler Mecmuası; sayı 12, 1927, s. 61.


Bursa İmam Hatip Lisesi

öğrenimlerine devam eden öğrenciler 1931-1932 öğretim yılı sonunda mezun olmuşlardır.55

BURSA İMAM VE HATİP MEKTEBİ

İmam ve Hatip Mekteplerini kapatma kararı mensupları ve taraftarlarınca hep eleştirilirken, mekteplere karşı soğuk davranan veya ilgisiz olanlarca da zaman zaman kararın yanlışlığına vurgu yapılmıştır. Meselâ; tek partili (CHP) dönemin son Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu yıllar sonra bu mekteplerin kapatılmasının kanunsuz olduğunu ifade etmiştir. 56 Çünkü daha Tevhîd-i Tedrisat kanununun zihnî hazırlıklarının yapıldığı dönemde Mustafa Kemal İzmir’e gitmişti. O sırada orada henüz genç bir öğretmen olarak görev yaparken, sonradan milletvekili ve Maarif Vekili olacak olan Hasan Ali (Yücel) Mustafa Kemal’e “Medreseler hakkında neler düşünüldüğüne” dair bir soru yöneltmişti. Mustafa Kemal bu soruya verdiği cevabın bir yerinde şöyle söylemişti:

Bursa İmam ve Hatip Mektebinin Açılışı

“Efendiler, bizim dinimiz akla en uygun ve en tabiî bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Elbette her fert dinini, diyanetini öğreneceği bir yere muhtaçtır, orası mekteptir.”57 Ama buna rağmen, isteyenlerin dinini, diyanetini öğrenmeye muhtaç oldukları yer olan İmam ve Hatip Mektepleri kapatılmıştır…

15

Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği açılan İmam ve Hatip Mekteplerinden biri de -yukarıda verilen tabloda görüldüğü gibio dönemdeki resmi adı Hüdâvendigâr olan Bursa’da idi. Bursa İmam ve Hatip Mektebi Mart 1924’te öğretime başlamıştı. Ancak, diğer İmam ve Hatip Mekteplerinde olduğu gibi Bursa’dakine de kapatılan medrese öğrencilerinden isteyenler gelip seviyelerine göre dört sınıfına birden kayıt yaptırmışlardı. Bundan dolayı mektep, 1923-1924 öğretim yılı itibariyle açılmış gibi kabul edilip, dördüncü / son sınıfa kayıt yaptıranlar 2-3 ay sonra (Mayıs ayı sonunda veya Haziran ayı başında) mezun olup şehâdetnamelerini / diplomalarını almışlardır. Nitekim, İstanbul İmam ve Hatip Mektebinde muallimlik yapan Tahirü’l-Mevlevî’nin: “Umumi imtihan yapıldı. Son sınıf talebesi şehâdetname aldı. Üçüncü sınıftakiler son sınıfa yükseldiler. Tatil zamanı geçti. 1341 (1925) tedris yılı başladı”58 şeklindeki ifadeleri de bunu doğrulamaktadır. Bu mekteplerin açılışının üzerinden 2-3 ay geçtikten sonra mezun verdiğinin resmi belgesi ise -aşağıda verilecek olan- Bursa İmam ve Hatip Mektebi Müdürlüğünce 1924 yılında Mehmet Naci Efendi adına düzenlenen Şehâdetname / diplomadır.

Bursa İmam ve Hatip Mektebinin Yeri Bursa İmam ve Hatip Mektebinin yeri neresi idi? Bu mektebin ilk mezunlarından olup sağlığında (1990 yılında) kendisi ile mülâkat yaptığımız, aşağıda ‘şehâdetname’sini (diplomasını) vereceğimiz Mehmet Naci (Bilmen) Efendiye göre mektep, Ulu Cami karşısındaki Dâru’l-Hilâfeti’l-‘Âliye medresesinin binasında açılmıştır. Bk. Öcal; “İmam ve Hatip Mektepleri, Mezunlarından Bazıları İle Yapılan Mülâkatlar ve Şehâdetname Örnekleri”, U. Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 12, sayı 2, Yıl 2003 (s. 51-101); 56 Banguoğlu, Tahsin; Kendimize Geleceğiz, Derya Dağıtım Yay. İstanbul 1984, s. 100-101. 57 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri; Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1952, c. 2. s. 98›den nakleden Gürtaş, Ahmet; Atatürk ve Din Eğitimi, DİB Yay. Ankara 1982, s.11; Uluğ, Hakkı Naşit; Üç Büyük Devrim, Ak Yayınları, İstanbul, 1973, s.12-13.

55

Peki, bu medresenin yeri neresidir? İnebey (Eski Eserler) Kütüphanesindeki araştırmalarımız esnasında Bursa İmam ve Hatip Mektebi binasının fotoğrafını bulmuştuk. 59 Hem bu fotoğraftan Tahirü’l-Mevlevî; Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri, Nehir Yay. İstanbul 1991, s. 177. 59 Fotoğraf, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti Coğrafya Encümenince te’lif olunan: Cenubi Marmara Havzası Bursa Vilayeti Coğrafyası, Devlet Matbaası, İstanbul 1927, c. 29, s. 117’dedir.

58


16

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

hem de Mehmet Naci Efendi’nin yer tarifinden hareketle, Bursa’yı iyi tanıyan bir zatla 60* birlikte Ulu Cami civarında medrese binası arayışına çıktık. Fotoğraftaki binanın, halen mevcut ve iş yerleri olarak kullanılan eski medrese veya iş hanlarından hiç birine benzemediğini anladık. Yaptığımız araştırma ve soruşturmalar neticesinde söz konusu medrese / İmam ve Hatip Mektebi binasının Ulu Caminin doğu (Orhan Camii tarafı) kapısının karşısındaki havuzlu parkın alt kısmında (Kozahan ile Ulu Cami arasında) yan yana yer alan Sayılgan-Uluca Pasajı ve Sayılgan Ege Pasajlarının olduğu yerde bulunduğunu anladık. Ancak bu medrese binası sonradan yıkılarak yerine adı geçen pasajlar (iş merkezleri) yapılmıştır. Fotoğrafta medrese / mektep binasının -şimdiki pasajların- önünde görülen çınar halen mevcuttur.

bakımından bir mukayese edelim:

Bursa İmam ve Hatip Mektebi ile Orta Mektebin Öğrenci Sayısı

Oysa, İmam ve Hatip Mektebi’nin öğrencileri yalnızca erkeklerden oluşmaktaydı. Mezuniyetten sonra ne lise kısmı vardı ve ne de üniversitede tahsil yapma imkânı... Mezunlarına resmi maaşlı görev de verilmemekteydi… Bu durumda İmam ve Hatip Mektebinin öğrencisiz kaldığı iddia edilebilir mi? Şayet öğrencisiz kalmışsa, bunun sebepleri neden dillendirilmez? Acaba, yukarıda -İmam ve Hatip Mekteplerinin kapatılışı, gerekçeleri ve hakikat payları- başlığı altında sıralanan hususlar ortaokul ve mezunları için de söz konusu olmuş olsaydı bu okulda kaç öğrenci kalır ve isteyerek öğrenimini devam ettirebilirdi?..

Yukarıda verilen; “İmam ve Hatip Mekteplerinin açıldıkları yerler ve öğrenci sayıları” ile ilgili tablo incelendiğinde görüleceği gibi; o dönemde resmen Hüdâvendigâr olarak anılan Bursa’daki İmam ve Hatip Mektebine, kapatılan medreseden gelerek Mart 1924’te dört sınıfa kayıt yaptıran öğrenci sayısı toplam108’dir. Bunlardan son sınıfa kayıt yaptıranlar Mayıs ayı sonu yahut Haziran ayı başında şehâdetnameleri / diplomaları verilerek mezun edilmişlerdir. Bir kısmı da muhtelif sebeplerle okulu terk etmiş olabilir. İkinci sene öğrenci sayısı 65’e, üçüncü sene ise 57’ye düşmüş ve mektep bu öğretim yılı (1926) sonunda öğrenci yetersizliği(!) gerekçesiyle kapatılanlar arasında yer almıştır. Peki Bursa İmam ve Hatip Mektebinin öğrenci sayısı gerçekten yetersiz miydi? Son yılların okullarındaki öğrenci sayılarıyla mukayese edildiğinde bu sorunun cevabı elbette ki ‘evet’ şeklinde olacaktır. Ancak o dönemin okul ve öğrencileri ile günümüz okul ve öğrenci sayılarını karşılaştırmamak ve birbirine karıştırmamak gerekir. Her dönemi kendi şartlarına göre değerlendirmek daha isabetli olur. Öyle ise biz de o dönemin Bursa İmam ve Hatip Mektebi ile akranı durumunda olan Bursa Orta Mektebini (Ortaokulu) öğrenci sayısı * Araştırma Ulu Cami emekli müezzinlerinden Bayram Sarıcan Bey ile yapılmıştır. Yardımlarından dolayı kendisine teşekkür ediyorum.

60

Bursa İmam ve Hatip Mektebinin açılış yılı olan 1924 yılına ait ortaokul öğrenci sayısı hakkında elimizde rakamlar mevcut değil. Bundan dört yıl sonrasına ait yani giderek öğrenci sayısının artmış olması lazım gelen 1928 yılında Bursa lisesine bağlı şube halinde ve kız-erkek karışık olarak ortaokul açılmıştır. Bu ilk açılış yılında ortaokulda dört dershanede 68’i kız, 95’i erkek olmak üzere toplam 163 öğrenci mevcut idi. Bunlardan 14’ü kız, 2’si erkek olmak üzere toplam 16 mezun verilmiştir.61 Ortaokulda hem kız hem erkek öğrenci öğrenim görmekteydi. Üstelik ortaokul mezuniyetinden sonra lise ve üniversitede tahsil yapma imkânı vardı. Ortaokul mezunları istedikleri yerde memur olarak çalışabilme şansına sahipti.

Bursa İmam ve Hatip Mektebi Mezunlarından Mehmet Naci Efendi ile Yapılan Mülâkat ve Şehâdetnamesi Bursa’da 1923-1924 öğretim yılı itibariyle öğretime açılmış olan İmam ve Hatip Mektebinin ilk mezunlarından Mehmet Naci Efendiyi (Mehmet Naci Bilmen’i) 1990 yılında evinde ziyaret ederek kendisi ile bir mülâkat yapmıştık. Aşağıda belge olarak sunduğumuz Şehâdetnamesinde çok açık ve belirgin olmamakla birlikte, 1319(?)/1903 doğumlu olduğu anlaşılan Mehmet Naci Efendi mülakat yaptığımız esnada ileri yaşta ve biraz da rahatsız Bk. Yücel, Hasan Ali; Türkiye’de Orta Öğretim, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 1994, s. 573.

61


Bursa İmam Hatip Lisesi

Bursa İmam ve Hatip Mektebi Binası (1926)

17


18

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

olduğu için arzu ettiğimiz kadar olmasa da kendisinden bazı bilgiler edinebilmiştik.

(Mehmet Naci Efendinin yaptığı açıklamaya göre demek ki o dönemde kadınlar için ayrı lokantalar varmış.)

Mehmet Naci Efendi, İmam ve Hatip Mektebinden önce Dâru’lHilâfeti’l-Âliye medresesi öğrencisi imiş. Medreseler kapatılıp, İmam ve Hatip Mektepleri açılınca, arkadaşlarından bir kısmı ile bu mektebe -günümüzde kullanılan ifade ile- yatay geçiş yapmışlar. Kendisi ile yaptığımız mülâkatta sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar şöyledir:

M. ÖCAL: Mezuniyetten sonra hangi görevi ya da görevleri ifa ettiniz?

M. ÖCAL: Hocam, siz İmam ve Hatip Mektebine kaydolduğunuzda ne kadar öğrenci vardı? M. N. BİLMEN: 850 (sekizyüzelli) talebe vardı. (Bu rakam doğru mu idi? Doğrusu biz rakamın doğruluğu konusunda tereddüde düştük. Ancak konu üzerinde düşündükçe bu sayının, İmam ve Hatip Mektebinin değil, kendisinin de çatısı altında birkaç yıl öğrenim gördüğü Dâru’l-Hilâfeti’l-Âliye medresesinin öğrencileri olabilir diye düşündük.) M: ÖCAL: Bursa İmam ve Hatip Mektebi niçin kapatıldı, biliyor musunuz? M. N. BİLMEN: Bunu bilemeyeceğim. M. ÖCAL: Mektebin kapanma sebebi olarak ‘öğrenci yokluğundan’ bahsediliyor, buna ne dersiniz? M. N. BİLMEN: Bu iddia asılsızdır. M. ÖCAL: Bursa İmam ve Hatip Mektebi kapatıldıktan sonra talebeleri ne oldu? M. N. BİLMEN: Kütahya’ya gönderilmek istendi, ancak o günkü şartlarda öğrencilerden birkaç tanesi hariç, büyük çoğunluğu gidemedi. M. ÖCAL: Bursa İmam ve Hatip Mektebinin bina olarak yeri neresi idi? M. N. BİLMEN: Ulu Cami karşısındaki Dâru’l-Hilâfeti’l-‘Âliye medresesinin binasında açıldı ve biz orada tahsilimize devam ettik. İmam ve Hatip Mektebi kapatılınca ise, medrese / mektep binası kadınlar lokantasına çevrildi.

M. N. BİLMEN: 15 sene kadar Orhaneli’nin köylerinde, daha sonra birkaç yıl da (Bursa) Üçkuzular mahallesinde imamlık yaptım. Ayrıca Yenişehir’de de 4-5 sene öğretmenlik yaptım. Mehmet Naci Efendi ile yaptığımız mülâkattan edindiğimiz bilgiler bu kadar.

Mehmet Naci Efendiye Ait Şehâdetname / Diploma Mehmet Naci Efendi medreseden yatay geçişle İmam ve Hatip Mektebinin 4. sınıfına kayıt yaptıranlardan olduğu için -yukarıda kısaca açıklandığı gibi- 4 yıllık mektepten 2-3 ay sonra şehâdetname (diploma) almaya hak kazanmıştır. Kendisinin verdiği bilgiye göre; o sırada İmam ve Hatip Mektebi için henüz matbu (matbaa baskısı) şehâdetname hazırlanamadığından, ilk mezunlar için şehâdetnameler Hattat Ali Efendi tarafından tek tek elden yazılmıştır. Mehmet Naci Efendinin şehâdetnamesine yapıştırılan fotoğrafı zamanla düşüp kaybolmuştur. Sonradan kendisi tarafından orta yaş dönemine ait fotoğrafı yapıştırılmıştır. Şehâdetnamedeki bilgilere göre: Bursa’da Hayrullahoğullarından Hasan Fehmi Efendi’nin oğlu olarak 1319(?) / 1903’te dünyaya gelmiş olan Mehmet Naci Efendi Şehâdetnamesini 1340 (1924)’da almıştır. Şehâdetnamedeki; “Hususi numara: 13”, “Umumi numara: 20” ifadelerine bakılınca Mehmet Naci Efendinin ilk yıl medreseden yatay geçişle gelmiş olan 108 öğrenciden 20’sinin 4. sınıfa kayıt yaptırıp mezun olduklarını söylememiz mümkündür. Bunlar arasında Mehmet Naci Efendi’ye 13 sıra sayılı şehâdetname düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mehmet Naci Efendi’nin “Tavr u hareket numarası” (davranış notu) 10 / Aliyyü’l-a’lâ (Pekiyi)’dır. Şehâdetname derecesi “vasat” (orta)’tır. Hitabet iktidarı ile imamet iktidarı (hitabet ve imamlık gücü /


Bursa İmam Hatip Lisesi

yeteneği) da “vasat” (orta)’tır.

Mehmet Naci Efendinin İmam ve Hatip Mektebinden Aldığı Şehâdetname

19


20

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Bursa İmam ve Hatip Mektebi İle İlgili Son Söz Cumhuriyetin ilk yıllarında Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4. maddesinin âmir hükmü gereğince günümüzdeki ifadesiyle “din görevlileri” yetiştirmek amacıyla İmam ve Hatip Mektepleri açılmıştır. Bunlardan biri de Bursa İmam ve Hatip Mektebidir. Ancak ne yazık ki, dönemin Maarif Vekilliği yetkililerince ve Şûray-ı Devlet / Danıştay gibi diğer bazı kurum ve kuruluşlarca alınan birtakım tedbirler ve kararlar neticesinde bu mekteplerin önü kesilmiş ve kendiliğinden kapanmalarına zemin hazırlanmıştır. Buna rağmen o dönemin şartlarına bakılırsa yeterince öğrenci buldukları da anlaşılan İmam ve Hatip Mekteplerine hayatiyet tanınmamış, daha açılışlarının ilk aylarından itibaren gruplar halinde kapılarına kilit vurulmuştur. 1923-1924 öğretim yılı itibariyle öğretime açılan Bursa İmam ve Hatip Mektebi de 1925-1926 öğretim yılı sonunda kapatılanlar arasındadır. En sona kalan İstanbul ve Kütahya İmam ve Hatip Mektebi için ise 1930 yılında resmen kapatma kararı çıkarılmış ve gereği yapılmıştır.


DİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİNİN YASAKLI OLDUĞU YILLAR



Bursa İmam Hatip Lisesi

23

Lâiklik Uygulamasına Geçilmesi ve Sonrasında Dinî Hayat

Salât ü Selâm Türkçe okutulmuş, Türkçe ibadet denemeleri yaptırılmıştır. Türkçe Ezan okumayanlara muhtelif cezalar uygulanmıştır.66

Cumhuriyetin ilânından itibaren birkaç yıl içerisinde resmi kurum ve kuruluşlarla toplum hayatı dinden sistemli bir şekilde soyutlanmıştır. Birkaç örnek vermemiz gerekirse; 1924’te Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığını kurulmuştur. Şer’i / dinî kanunlar yerine Avrupa ülkelerinden kanunlar alınarak uygulamaya konulmuştur. Tekkeler ve zâviyeler kaldırılmıştır. İmam ve Hatip Mektepleri sistemli bir şekilde öğrencisiz bırakılarak kapatılmıştır. Okul programlarından Kur’an-ı Kerim ve dinî nitelikli her tür ders program dışı bırakılmıştır. 1928’de Teşkilat-ı Esasiye Kanunundaki dinî ibareler çıkarılmıştır. Aynı yıl harf inkılabı yapılmıştır. Bundan sonra fiilen lâiklik uygulamaya konulmuştur.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği 1924’te Dâru’l-Fünûn’un çatısı altında açılan İlâhiyat Fakültesinin eğitim ve öğretim faaliyetlerine öğrencisizlik(!) gerekçesiyle 1933’te son verilmiştir.67

1931 mali yılı sonuna kadar cami ve mescitlerin ‘hakiki ihtiyaca’ göre tasnif edileceği, birleştirilmeye imkân veren görevlerin belirlenerek yeni kadroların bu şekilde tespit edileceği hükmü getirilmiş ve bu yöntemle personelde kısıtlamaya gidilmiştir.62 Camilerin bazıları ‘cemaatli-cemaatsiz’(!) ayırımına tabi tutulmuş, metrekare hesaplamaları yapılıp ona göre vâiz, imam, müezzin ataması yapılmıştır. 63 İki cami arasında 200 (ikiyüz) metreden daha az mesafe varsa biri kapatılmıştır.64 Birçok ilde çok sayıda caminin kapısına askeri bando çalışması yap(tır)mak, spor kulübü olarak yahut depo olarak kullanılmak ve hatta Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) “altı ok”lu bürosu haline getirilmek suretiyle kapısına kilit vurulmuş, kimse içeri girip ibadet yapmasın diye askerlere nöbet tutturulmuştur.65 1932’de ‘din diline’ müdahale edilerek 1950’ye kadar Ezan, Kamet, Tarhanlı, İştar B.; Müslüman Toplum “Lâik” Devlet Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, AFA Yay. İstanbul 1993, s. 44. 63 Ceylan, Hasan Hüseyin; Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri, Risale Yay. İstanbul 1990, c. II. s. 89. 64 Sarıcan, Bayram; 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dinî Hayat, (Yayına hazırlayan Mustafa Öcal), Düşünce Kitabevi Yay. İstanbul 2010, III. Baskı, s. 116. 65 Bk. Koçkuzu, Ali Osman; Paşadairesi, Damla Ofset Konya 2004, s. 200 vd. 315, 343 vd. Sarıcan, Bayram; 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dinî Hayat, (Yayına hazırlayan Mustafa Öcal), Düşünce Kitabevi Yay. İstanbul 2010, III. Baskı, s. 116-120; Öcal, Mustafa; Tanıkların Dilinden Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Dini Hayat (c. I.II.III.), Ensar Neşriyat, İstanbul 2008.

62

1933 yılında memurların Cuma Namazına gitmeleri yasaklanmıştır. 68 26 Kasım 1934’te, her tür unvan, mahlas, lakap kaldırılmış, soyadı kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1935’te, 2739 sayılı kanunla Cuma tatili, Pazara alınmıştır. 1937’de lâiklik anayasaya girmiştir. 1940’lı yıllarda Kur’an-ı Kerim ve Elif-Ba (Elif Cüzü) basımı dahi yasaklanmıştır.69 Sınırlı sayıdaki Kur’an Kurslarının dışında Kur’an Ezanın Türkçeleştirilmesi konusunda bk. Okur, Hafız Yaşar; Atatürk’le On Beş Yıl (Dinî Hatıralar), Sabah Yay. İstanbul 1962; Cündioğlu, Dücane; Türkçe Kur’an ve Cumhuriyet İdeolojisi, Kitabevi Yay. İstanbul, 1998; Cündioğlu, Dücane; Bir Siaysi Proje Olarak Türkçe İbadet I. Kitabevi Yay. İstanbul 1999; Armağan, Mustafa; Türkçe Ezan ve Menderes, Timaş Yay. İstanbul 2010; Öcal, Mustafa; Tanıkların Dilinden…. (c.I.II.III.), İstanbul 2008. 67 Arslan, Ali; Dârulfünundan Üniversiteye, Kitabevi Yay. İstanbul 1995, s. 194-196, 330; Öcal, Mustafa; Dâru’l-Fünûn İlâhiyat Fakültesinin Öğretim Süresi Ders Programı ve Mezuniyet Belgesi Örnekleri, Dârulfünun İlâhiyat Sempozyumu, İstanbul 2010, s. 183-205; Öcal, Mustafa; Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de Din Eğitimi, Düşünce Yay.İstanbul 2011, s. 370 vd. 68 1965-1969 yıllarında Adalet Partisinden (AP) Milletvekilliği ve TBMM Başkanlığı yapan Ferruh Bozbeyli şöyle bir hatırasını anlatmıştır:

66

“Sene 1933’tü. Bir gün babam eve ağlayarak geldi. Hayatımda ilk duyduğum ızdırap budur. Ondan öncesini hatırlamıyorum. Babamın ağlaması beni o kadar üzdü ki, o kadar müteessir oldum ki, yıkıldım zannettim. Babamı çok güçlü biliyordum. ‘Ağlamakla baba olmak nasıl yan yana gelir’ diye düşündüm. Çok merak ettim; ‘niye ağlıyor acaba?’ diye. Anneme sordum, anneme ‘Hatun Kişi’ derdi: “- Hatun kişi, komünistler gelse Cuma namazını yasaklamaz. ‘Memurlar Cuma namazına gitmeyecek’ diye tamim çıktı” demiş anneme. Bu benim üzerimde öyle bir tesir bıraktı ki!.. Zaten evimizde o günkü idare, o günkü idarenin yaptıkları sürekli eleştiri konusu oluyordu. 69 TRT TV I.’de 02.12.1992 Çarşamba günü saat 21.40’da Gazeteci Nazlı Ilıcak ile Tayyar Şafak’ın hazırlayıp sunduğu “Söz Meclisten İçeri” konulu tartışmalı bir program yapılmıştı. Programa tartışmacı olarak gazeteci yazarlardan Aburrahman Dilipak ve Altan Öymen’le birlikte 1970’li yıllarda Gıda Tarım ve Hayvancılık ve İçişleri Bakanlığı yapan Korkut Özal da katılmıştı. Canlı yayın olarak gerçekleştirilen programda din eğitimi ve öğretiminden bahsedilirken


24

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

öğrenmek ve öğretmek de kesin yasaklardandır. Çocuklara Kur’an öğretirken yakalanan hoca efendiler elleri kelepçeli ve suç unsuru(!) saydıkları Kur’an-ı Kerimler ve Elif Cüzleriyle birlikte karakollara götürülerek sorgulanmışlar, kimi şiddete ve hakarete maruz kalmış, kimi tutuklanmıştır.70 1942 yılında dinî kitap, dergi, gazete yayınlarına izin vermek bir yana yayınlarda ima yoluyla dinden bahsetmek bile yasaklanmıştır. İşte konu ile ilgili 27.04.1942 sayılı resmi yazı: (NOT: Aşağıda resim halinde verilen resmi yazının ilk iki satırı kesilip çıkarılacaktır.)

Diyanet İşleri eski Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki71 tarafından “Peygamberimiz Hâtemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Müslümanlık” adıyla kaleme alınan bir kitap yayınlanmıştır. Fakat kitap İçişleri Bakanlığı tarafından toplatılmıştır. Bu konu ile ilgili olarak Sebilürreşad’da yıllar sonra şu şekilde bir haber ve resmî yazı yayınlanmıştır: “Hz. Muhammed’e dair Sebîlürreşad tarafından yayınlanan bir eserin Dâhiliye Vekâleti (İçişleri Bakanlığı) tarafından toplattırıldıktan sonra vaki olan müracaatımız üzerine zamanın Matbuat Umum Müdürü Nedim tarafından verilen resmî cevaptır: 72

Ahmet Hamdi Akseki, 29 Nisan 1947 tarih ve 21047 sayılı kararname ile Recep Peker’in Başbakanlığı döneminde Diyanet İşleri Reisliğine atanmıştır. Görevinin son günlerinde Diyanet Teşkilatını yeniden düzene sokmak ve ‘Hademe-i Hayrât’ mensuplarının (din görevlilerinin) maaşlarını normal seviyeye getirmek için uğraşmıştır. Bu maksatla TBMM Bütçe Encümeninde bir konuşma yapmıştır. Ancak konuşması nedeniyle CHP milletvekillerinden bazıları Akseki’nin cüppesine ve sarığına takılarak alay etmiştir. O ise, buna çok üzülmüş ve müthiş rahatsızlanmıştır. Zaten kalp hastası olduğu için, üzüntü ile gece tekrar rahatsızlanmıştır. 6 Ocak 1951 günü Başkanlığını yaptığı Hademe-i Hayrâtın Tüzüğü müzakere edilirken, tekrar rahatsızlanmıştır. Ankara Numûne Hastanesine kaldırılırken Enfarktüs geçirmiş, 3 gün hastanede yatmış ve 9 Ocak 1951 (9 Rebiül-evvel 1370)’de vefat etmiştir.

71

Herşeye rağman yayınlanan kitaplar ise derhal toplatılmıştır. Bir örnek vermemiz gerekirse: Korkut Özal, -o yıllardaki dinî yayınların yasak olduğuna örnek sadedinde- şöyle bir hatırasını anlattı: “1942-1943 yıllarında idi. Babam ağabeyimle (Turgut Özal ile) bana Kur’an-ı Kerim öğretmek istedi. Fakat piyasada bir tek ‘Elif-Bâ’ bulamadı. Çünkü o yıllarda ne ‘Elif-Bâ’ ve ne de Kur’an-ı Kerim yayınlanıyordu. Babam, bir hattata özel olarak bir ‘Elif-Bâ’ yazdırdı da ağabeyimle ondan Kur’an okumayı öğrendik.” 70 Bu konuda yaşanmış bazı örnekler için bk. Öcal, Mustafa, Türkiye’de Kur’an Eğitim ve Öğretiminde Görülen Gelişmeler ve Bir İcazetname Örneği, U. Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. XIII. sayı 2, yıl 2004, s. 81-140; Öcal, Mustafa; Tanıkların Dilinden Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Dinî Hayat, Ensar Neşriyat, İstanbul 2008, c. I.II.III.; Koçkuzu, Ali Osman, Paşadairesi, Damla Ofset Konya 2004, s. 167.

Vefatında yanında bulunan eşi Fethiye Akseki’nin naklettiğine göre; merhumun son sözü: “Biraz ayağa kalkınız, Hz. Peygamber geliyor...” olmuştur. (Bk. Ertan, Veli, Ahmet Hamdi Akseki, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. İstanbul 1988, s.1-54) (Sebilürreşad Dergisinde (Ocak 1951, c. 4, sayı 93, s. 286) yer alan bir açıklamaya göre Akseki Hoca ile alay edenlerden biri Van Milletvekili Ferit Melen’dir. (Bk. Nâhid Dinçer’in kaleme aldığı 1913’ten Günümüze İmam-Hatip Okulları Meselesi (Şule Yay. İstanbul 1998) adlı kitabı yayına hazırlayan M. Ertuğrul Düzdağ tarafından yapılan 75. sayfadaki 32 no.lu dipnot açıklaması), Bir şahıstan şifahi olarak edindiğimiz bilgiye göre, Akseki Hocayla alay edenlerden bir diğeri de Çorum Milletvekillerinden Hüseyin Özortakçı’dır. 72 Sebilürreşad, c. 8. sayı 284, yıl 1959, s. 144.


Bursa İmam Hatip Lisesi

T.C. Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürlüğü Sayı:653 Hülâsâ: “Hazreti Muhammed’e dair” Ankara, 17 Mayıs 1943 Muhterem Efendim, Mektubunuzu aldım. Biz her ne şekil ve sûrette olursa olsun memleket dâhilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz. Zât-ı âlîlerinin herkesçe de müsellem olan ilim ve fazîletinize hürmetkârız. Ancak, günün bu kabil neşriyata tahammülü olmadığını siz de takdir edersiniz. Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim (Tör)

Bu dönemde yer alan yasaklardan biri de Hacca gidiştir. Yasaklanma tarihini kesin olarak tespit edememiş olmakla birlikte Cumhuriyetin ilk döneminden -muhtemelen lâiklik uygulamasına geçildikten sonra- başlayıp 1948’e kadar Hacca gidiş yasaktı. 1940’lı yıllarda ikinci dünya savaşı bahane edilerek bazı illerdeki camilerin bir kısmı ibadete kapatılarak askeri amaçlarla kullanılmıştır. Hatta bazı camiler satılarak özel mülkiyete geçirilmiştir. 73 İstanbul’daki bir cami 1928 yılında Halk Fırkası (CHP) tarafından alınarak kullanılmıştır. 74 Ankara’daki Hacı Bayram Veli Camii gibi, tarihiliği yanında TBMM’nin açılış günü Mustafa Kemal ile birlikte içerisinde Cuma Sarıcan, Bayram; a.g.e. s. 116-120; Ceylan, H. Hüseyin; a.g.e. c. II. s. 89 ve 96’daki (3) no.lu dipnot açıklaması; Öcal, Mustafa; Tanıkların Dilinden Cumhuriyet Döneminde… c. I.II.III. 74 Tuncay, Mete; Tek Parti, s. 219, (17) no.lu dipnot.

73

25

namazı kılınıp, hatimler okunup, devletin ve milletin bekası için dua edilen caminin halıları bile toplatılmış, cemaat yıllarca tahta zemin üzerinde namaz kılmak zorunda kalmıştır.75 Ülke sathında bunca olay ve benzerleri yaşanırken okullara gelen ve tahsil yaparak memlekete ‘aydın insan’ olarak hizmet edecek gençleri -dinî inanç bakımından- daha başka tehlikeler de bekliyordu. Çünkü o dönemde ders kitaplarından ‘Allah’ın varlığını, birliğini çağrıştıracak’ kavramlar, ifadeler dahi çıkarılmış ve Türkiye’deki din anlayışı, tamamen ‘tabiatçılığa’ kaydırılmak istenilmiştir. Lise Tarih kitaplarının başına konan 8 (sekiz) sayfalık bir ‘ek’te, ‘tabiatın hem kanunların sahibi, hem tâbii olduğu, bütün varlıkların tabiata dâhil olduğu, tabiatın dışında ve üzerindeki bütün mefhumların insanlar tarafından uydurulmuş şeyler oldukları’ yazılmıştır.76 Kısaca, Lâiklik ilkesinin uygulanmaya başlanmasından sonra, çok partili sisteme, diğer bir ifadeyle demokrasiye geçilinceye kadar devlet kurum ve kuruluşları dinden ve dinî uygulamalardan tamamen soyutlanmıştır.

Yasak ve Baskılar Sonucunda Toplumun Dinî Hayatında Ortaya Çıkan Dramatik Durum Başlıklar halinde sıralananlar vb. uygulamalarla toplum, dinî hayat bakımından şiddetli baskı ve kontrol altına alınmıştır. Artık vatandaşın dinî inancı tamamen vicdanlarına havale edilmiştir. Müslüman halkın dinî hayatı her geçen gün koyu bir karanlığa ve cehalete gömülmeğe başlamıştır. Devlet, vatandaşına doğru ve sağlıklı dinî bilgiler kazandıracak İmam ve Hatip Mekteplerini kapatıp, 1924’te açılıp 1933’e kadar açık kalabilen Dâru’l-Fünûn İlâhiyat Fakültesine de benzer uygulamalar yaprak hayat hakkı tanınmayınca, herkes kendi başının çaresine bakmak mecburiyetinde kalmıştır. Hal böyle olunca; kendi kendilerine doğru ve sağlıklı bilgilere ulaşma imkânından mahrum kalan insanlar arasında bu sefer batıl inanışlar yayılmaya başlamıştır. Konuyu biraz açmamız gerekirse; Bk. Öcal, Mustafa; Tanıkların Dilinden Cumhuriyet Döneminde… c. I. s. 579. Bk. Bilgin, Beyza; Türkiye’de Din Eğitimi ve Liselerde Din Dersleri, Ankara 1980, s. 49.

75 76


26

Bursa’nın Köklü Eğitim Kurumları

Diyanet İşleri eski Başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki, 1930’lu ve bilhassa 1940’lı yıllarda memleketin dinî hayat bakımından ne hale geldiğini, 18.12.1950’de Din Tedrisatı ve Dinî Müesseseler Hakkında başlığıyla kaleme alıp Adnan Menderes (Demokrat Parti) Hükümetine sunduğu raporunda dile getirmiş ve o dönemin dinî hayat bakımından içler acısı durumunu tarihe mal etmiştir. Akseki, raporunun bir yerinde şu tespitlerine yer vermiştir:77 “Aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen Millî Eğitim Bakanlığı 430 No.lu Kanunla (Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla) taahhüt eylediği vazifeyi yapmamış, yapamamış ve Diyanet İşleri Başkanlığını yakînen ilgilendiren dinî vazifelerde istihdam edilecek hiçbir eleman vermemiş olması ve Başkanlığın da bugüne kadar din adamları yetiştirecek meslekî bir müesseseye sahip bulunmaması yüzünden bugün memleketin birçok yerinde hakiki ve münevver (aydın) din adamı bulmak şöyle dursun, camilerde mihraba geçerek halka namaz kıldıracak, minbere çıkıp hutbe okuyacak bir İmam ve Hatip bile bulunamamaktadır. Hatta bazı köylerimizde ölenlerin techiz ve tekfini ile ebedî istirahatgâhlarına tevdi gibi en basit dinî bir vazifeyi îfa edecek kimseler dahi bulunamamakta ve cenazelerin kaldırılmadan günlerce ortada kalmakta olduğu senelerden beri işitilmekte ve görülmektedir.” Yabancı bazı araştırmacılar da Akseki’nin ortaya koyduğu gerçeklere benzer tespitler yapmışlardır. Meselâ: Londra’da yaşayan Müslümanların 15 günde bir çıkarmakta oldukları “Impact International” isimli gazete-derginin 18 Haziran 1971 tarihli sayısında, Nurettin Gottlob imzası ile yazılmış “Türkiye’de İslâm: İbret ve İlhamlar” başlıklı yazıda şu ifadelere yer verilmiştir: “1950 yılı başlarında Türk gazeteleri küçük bir haber neşrettiler. Bu habere göre, bir köyde cenaze namazı kıldıracak tek bir kişi bulunamamış ve zavallı Müslüman köylü namazı kılınamadan defnedilmiştir. Bu vaziyet karşısında Türk halkı galeyana gelmiş ve zamanın hükümeti camilerde İmamlık yapacak imam ve hatiplerin eğitimi için derhal bir İmam-Hatip Okulu açmak mecburiyetinde kalmıştır.”78 Fazlurrahman da İslâm ve Çağdaşlık adıyla Türkçeye Bk. Akseki, Ahmet Hamdi; Din Tedrisatı ve Dinî Müesseseler Hakkında (Bir Rapor), Sebilürreşad, c. 1. sayı: 100-105. 78 Bk. Yavuz; Hulusi; Osmanlı Devleti ve İslâm, İz Yayıncılık, İstanbul 1991, s.

77

çevrilen eserinde benzer bazı tespitlere yer vermiştir.79 Zamanın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekillerinden Hamdullah Suphi Tanrıöver, partisinin 1947’de toplanan 7. Kurultayında yaptığı konuşmasının bir yerinde, TBMM’de görevli 6 tane Meclis hademesinin yanına gelerek gözleri yaşlı olduğu halde şunları anlattığını ifade eder: “- Vallahi billahi altı köyümüzde bir tek imam kaldı. Ölülere nöbet bekletiyoruz. Ondan kalkıp bu köye geliyor ve boyuna köy değiştiriyor. Eğer bize İmam ve Hatip vermezseniz ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz” 80. Artık memleket o hale gelmiştir ki, Cumhuriyet Gazetesinin başyazarı Nadir Nadi bile bir yazısında “Din rehberlerinin sayısı azala azala köylerin imamsız, camilerin müezzinsiz kalmasından” yakınır olmuştur. 81 Dönemin etkili ve yetkili isimlerinden ve tek parti döneminin son Millî Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu82 ve Din Eğitimi eski Genel Müdürlerinden İsmet Parmaksızoğlu da benzer tespitlerde bulunmuşlardır.83 Tekrar Ahmet Hamdi Akseki’nin raporunda yer verdiği hususlara dönmemiz gerekirse kendisi, tek parti döneminde dinî eğitimin yasaklanmasının ortaya çıkardığı acı gerçeği ve buna karşı alınacak tedbiri şöyle dile getirmektedir: “Yirmialtı seneden beri çocuklarımız hakiki bir din ve ahlâk terbiyesinden mahrum olarak içi bomboş ve herhangi menfî bir tesiri kabule müsait bir halde yetişmiş, üstelik onlara bu süre zarfında gerek mekteplerde ve gerek başka vasıta ile din ve ahlâk aleyhinde söylenebilecek ne varsa hepsi söylenmiş, telkîn edilmiş 204.

79 Bk. Fazlurrahman; İslâm ve Çağdaşlık (Çev. Alpaslan Açıkgenç - M. Hayri Kırbaşoğlu), Fecir Yayınları, Ankara 1990, s. 198, 201. 80 CHP Yedinci Kurultay Tutanağı, Ankara 1948, s. 457. 81 Nadir Nadi’nin “Din ve Devlet” başlıklı yazısı için bkz. Selâmet Mecmuası, sayı 10, yıl 1948, s. 41; ayrıca aynı yazının yeniden yayını için bk. dem dergi, yıl 1, sayı 2, Ekim-Kasım-Aralık 2007, s. 89. 82 Bk. Banguoğlu, Tahsin; Kendimize Geleceğiz, Derya Dağıtım Yay, İstanbul 1984, s. 97. 83 Bk. Parmaksızolu; Türkiye’de Din Eğitimi, s. 4, 27-28.


Bursa İmam Hatip Lisesi

ve kıpkızıl bir dinsiz olmaları için her şey yapılmıştır. Bu (o) günkü gençler komünist olmamışlarsa, bunu ailelerindeki kuvvetli din terbiyesine borçludurlar.”84 “Diğer cihetten bugün, birtakım batıl akîde ve yalancı tarîkatların sinsi sinsi ve fakat sistemli denecek sûrette memleketin hemen her köşesinde yayılmakta ve üremekte olduğu da bir vakıadır. Gittikçe çoğalan ve din namına uydurdukları birtakım hurafelerle köylü ve şehirliyi istismar eden, saf halkımızın arasına tefrikalar sokan, karıyı kocasından ayıran bu muzır unsurların tesirlerini önleyebilmek için de her şeyden evvel esaslı din terbiyesi ve bilgisi almış, müspet ilimlerle de mücehhez kudretli din adamlarına, münevver vaizlere ihtiyacımız vardır.”85 Cumhuriyetle birlikte sistemli ve kademeli bir şekilde din eğitim ve öğretiminin yasaklanması ve aynı zamanda dinî hayata uygulanan yasaklar, dini yozlaştırma hareketleri ve baskılar vatandaşlar üzerinde çok büyük ve olumsuz etkiler yapmıştır. Bilhassa 1930’lu yıllardan 1940’lı yıllara geçerken ve özellikle de 1940’lı yıllarda vatandaş sırf ‘Allah!...’ dediği için, ibâdetlerini îfa edebilmek maksadıyla gerekli olan sûreleri ve duâları öğrenmek istediği için işkencelere maruz kalmıştır. Yine Akseki’nin ifadesiyle o dönemde; “değil Din Dersleri, sadece Kur’an-ı Kerim okuyanlar bile ‘cürm-ü meşhut’ halinde ellerinde Kur’an’ları olduğu halde mahkemelere sürüklenmişlerdir.” 86 Bunun örnekleri çoktur. Kitaplara, gazete ve dergilere haber olarak geçenlerden başka, o yılları yaşayıp da, 2000’li yılların başında halen hayatta olanlar bu tür olayları ve Müslümanlara yapılan işkenceleri çok iyi hatırlarlar. Bütün bunlar lâiklik adına ve fakat ya lâikliğin gerçekte ne demek olduğunun bilinmemesinden veya çoğunlukla da lâiklik maske olarak kullanılmak suretiyle bazı etkili ve yetkili kişilerce bilinçli bir şekilde yapılmıştır. Bu konuda, o yılların bir anayasa hukukçusu olan Ali Fuat Başgil, ülke ve şahıs ismi vermeden fakat Türkiye ve o dönemin yöneticilerini kastederek tespitlerini ve eleştirilerini şöyle dile getirmektedir: “... Rusya’dan başka daha bazı memleketler var ki, buralarda politika adamları, kendilerini din âlimi yerine koyarak, dinin ibâdet 84 85 86

Akseki; a.g. rapor, Sebilürreşad, c. 5. sayı 103, Mayıs 1951, s. 36. Akseki; a.g. rapor, Sebilürreşad, c. 5. sayı 102, Mayıs 1951, s. 19. Akseki, a.g. Rapor, Sebilürreşad, c. 5, sayı 104, Yıl: 1951, s. 52.

27

diline bile el uzatmakta beis görmemişler ve bu uğurda ak saçlı dindarları sürgüne göndermekten, hatta darağacına çekmekten utanmamışlardır. Yine bu memleketlerde aynı din düşmanı politikacılar, devletin lâikliğini ilân ettikleri halde dini, bütün teşkilatı ve personeli ile kendi politikalarına bağlamışlardır.” Daha, sonra sözlerinin devamında Başgil şunları ilave eder: “1945 yazı başlarına, yani İkinci Dünya Harbinin Garb demokrasileri tarafından kazanılmasına kadar geçen devri yaşamış olanlarımız hatırlarlar ki, o devirde Türkiye’de hükümet adamlarının icraatını tenkit etmek, husûsiyle din hürriyeti ve lâiklik gibi tekelleşmiş mevzuları ele almak, âdeta intihar etmek demekti. Bunda mübalağa yoktur. Şüphe edenler, o devrin gazete koleksiyonlarını karıştırabilirler. Ve kanaati uğruna darağacına çekilen aksakallı adamların resimlerini görebilirler.”87 Kısaca, bunca olumsuzluklar ve gelişmelerden sonra vatandaşlar arasında, ‘artık dinin elden gitmekte olduğuna hükmedilmiş, elde kalana gerçek ile hurâfe ayırt edilmeksizin kuvvetle bağlanılan bir devreye girilmiştir. Bunun sonucu bir yandan dini yeniden canlandırma adına tarikata benzer yeni cereyanlar, diğer yandan dinî-siyâsî kuruluşlar yer yer tutunup yayılırken, devletin bunlarla ilgilenmek, bunları takip etmek zorunda kalması, bu türlü cereyanlarla hiç ilgisi olmayan, normal ibâdetini yapan Müslüman vatandaşı da incitebilmiştir. Memlekette genel anlamda din eğitimi yaptırılmamış olduğundan, bu takipte görev alan memurların; hangi hareketlerin gerçek dinden, hangilerinin takip edilen yasak âyinden, hangi kitabın gerçek dinî yayın, hangisinin takip olunan yayın olduğu konusunda karar verememelerine sebep olmuş, ‘bilirkişi incelemesine’ gönderilen kitaplar arasında Kur’an-ı Kerîm ve İlmihal kitapları bulunabilmiştir. Bu durum, bir yandan halkın devlete olan güvenini sarsarken, bir yandan da milletin din kültürü açısından ne derecede cehalet içerisinde bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Dinle olumlu yönden ilgilenmemiş olan devlet, onunla olumsuz yönden ilgilenmek zorunda kalmıştır.”88 Başgil, Ali Fuat; Din ve Lâiklik, İstanbul 1977, (Birinci Baskı İçin Önsöz) s. 18-19. 88 Bilgin; a.g.e. s. 49-50.

87


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.