Merinos kitabi

Page 1

MERİNOS


Bursa Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı / MERİNOS Proje Koordinatörleri / Aziz Elbas, Ahmet Erdönmez

Proje Yürütücüsü / Bursa Araştırmaları Merkezi www.bursaarastirmalarimerkezi.org Editör / Aziz Elbas Yayıma Hazırlayan / Cengiz Bütün, Resmiye Nur Güney, Muhammet Mustafa Şahin Görsel Tasarım / Yakup Şahiner ISBN / 978-605-9968-28-7 Basım Yılı ve Yeri / 1. Baskı; Ocak 2015, Star Matbaacılık / Bursa

Yapım / © 2015 Bursa Kültür A.Ş. Bu kitabın tüm yayın hakları Bursa Kültür A.Ş.’ye aittir. Yazılı izin olmadan kısmen ya da tamamen yeniden basılamaz. Dağıtım / Bursa Kültür A.Ş. - Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi B Kapısı Osmangazi-Bursa/Türkiye Tel: + 90 224 253 26 46 Faks: + 90 224 253 14 85 info@bursakultur.com / www.bursakultur.com Kütüphane Bilgi Kartı / Catalog-in-Publication Data (CIP) Elbas, Aziz / Merinos 1.Bursa 2. Merinos 3. Kumaş 4. Elektrik


3

İçindekiler

TAKDİM...............................................................................................5 SUNUM...............................................................................................7 MERİNOS TARİHÇE.......................................................................... 9 MERİNOS YÜNLÜ SANAYİİ MÜESSESESİ.................................... 21 MERİNOS MAKİNE ENERJİ MÜDÜRLÜĞÜ...................................37 MERİNOS SOSYAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ.......................... 41 SÖZLÜ TARİH................................................................................... 71 MERİNOS ATATÜRK KONGRE KÜLTÜR MERKEZİ......................181 MERİNOS TEKSTİL SANAYİ MÜZESİ...........................................219 MERİNOS ENERJİ MÜZESİ...........................................................243



5

TAKDİM Merinos Fabrikası’nın, tescilli adı (Sümerbank Merinos Yünlü Sanayii Müessesesi), 28 Kasım 1933’te temeli atılmış ve fabrika 2 Şubat 1938’de Atatürk’ün uğurlu elleriyle işletmeye açılmıştır. Ben Merinos Fabrikası’nda 16. Müdür olarak görev yaptım. Merinos, evvela iplik fabrikası olarak açılmış, bilahare dokuma tezgahı ilavesiyle kumaş imalatına geçilmiş, son olarak konfeksiyon ilave edilerek kombine hale gelmiştir. Merinos, yünlü üretiminde Türkiye’de öncülük yapmış ve birçok kalifiye eleman yetiştirmiştir. Ayrıca; gerek ülke ekonomisine gerek Bursa ekonomisine katkılar yapmış ve ilk tekstil ihracatını başarmıştır. İlk yünlü kumaş ihracatı 1958 yılında Amerika’ya, ilk iplik ihracatı da Finlandiya’ya yapılmıştır. İktisadi Devlet Teşekküllerinin tasfiyesi zamanında Merinos, Bursa Büyükşehir Belediyesine verilmiştir.

Belediye bünyesinde, ismi, Merinosa yakışır şekilde yaşatılmaya devam ettirilmektedir. Biz Eski Merinoslular, Merinos isminin devam etmesinden ve fabrika binasının pek çok aktiviteye ev sahipliği yapmasından son derece memnunuz. Merinos isminin devam etmesini sağlayan ve bu kitabın çıkmasına öncülük eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Altepe’ye ve kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu vesile ile; Merinos’ta çalışmış ve yaşamlarını sürdüren iş arkadaşlarıma sağlıklı ömürler diler, merhumlara da Allah’tan rahmet dilerim. Sait Emin BİLDİRENER



7

SUNUM 1935 yılında temelleri atılan, 1938’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından açılan Merinos Fabrikası, o dönem sadece Bursa’nın değil Türkiye’nin umudu olarak hizmet vermiştir. Milli sanayi atılımı yolunda kurulan en önemli işletmelerden biri olan ve uzun yıllar bu özelliğini sürdüren Merinos çeşitli nedenlerle zamanla ekonomik gücünü kaybetti. Bursa’nın hızlı sanayileşmesi ve gelişmesi ile içine kapanan Merinos, tarihi boyunca toplam 17 bin 500 kişiye iş kapısı olmuş bir sanayi hamlesi olarak 2004 yılında ülke sanayisine öncülük etme gururuyla görevini tamamladı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığı döneminde bu değerin Bursa’ya kazandırılması talimatı ile Merinos, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Merhum Hikmet Şahin döneminde başlayan ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın da katkıda bulunduğu proje kapsamında toplam 310 bin metrekarelik alan Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi ile Merinos Kültür Parkı olarak Bursa’ya kazandırıldı. 3 ana fonksiyon üzerinden hazırlanan projenin Atatürk

Kongre ve Kültür Merkezi olarak planlanan 110 bin metrekarelik bölümünde kongre ve konser etkinliklerinin düzenleneceği tiyatro, opera ve bale gösterilerine de elverişli 1800, 800 ve 500 kişilik çok amaçlı salonların yanında 26 seminer odası, sinemalar ve konservatuar yer alıyor. Merinos içinde, geçmişteki izleri geleceğe taşıyacak olan, fabrikada kullanılan makinelerin ve değerli eşyaların sergilendiği Merinos Tekstil Sanayi Müzesi’nin yanı sıra Enerji Müzesi ve Göç Tarihi Müzesi ile kentin geçmişine iz bırakanlar geleceğe taşınıyor. Bünyesinde faaliyet gösteren Bursa Kent Konseyi ile kenti kentte yaşayanlarla birlikte yönetilmesine ev sahipliği yapan Merinos, sanat ve meslek edindirme kursları BUSMEK’le Bursalıların yaşamına yeni pencereler açarken, kentin nitelikli iç gücüne hizmet ediyor. Yıllarca Bursa’nın gelişimine katkı sağlayan ve kente her alanda çağ atlatan Merinos bugün Bursa’ya yeni misyonuyla hizmet ederek varlığını sürdürüyor. Bir zamanlar Merinos’ta üretilen elektrikle aydınlanan Bursa, şimdi Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nden yayılan kültürün, bilimin ve sanatın ışığıyla aydınlanıyor.

Recep Altepe Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı



9

MERİNOS TARİHÇE Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında sermaye ve teknoloji açısından özel sektör oluşumu mümkün olmadığından, sanayi sektörlerine ancak kamu olanakları ile yatırım yapılabiliyordu. Merinos Yünlü Dokuma Fabrikası’nın da, Cumhuriyet’in kuruluşundan 15 yıl sonra ‘yünlü tekstil girdileri fabrikası’ olarak kurulması planlanmıştır. Amaç, o güne kadar toplam ithalatın %7,5 kadarını oluşturan kamgarn ipliği, Türkiye’de ve Bursa’da üretmekti. Bursa; coğrafi koşulları, iklim şartları, Osmanlı’dan beri süregelen dokumacılık geleneği ve nitelikli insan potansiyeli ile her yönden tekstil fabrikası kurulumuna uygun bir şehirdi. Bursa’ya yeni bir çehre kazandıracak olan bu dev tesis için önce bir senaryo hazırlandı. Avusturalya’dan gelen yapağı önce iplik, sonra da yünlü kumaşa dönüşecek, ileri aşamada merinos (ince, uzunca yün anlamına gelir) koyunu üretimiyle yapağı da Bursa ve çevresinde elde edilecekti. Fabrika açılmadan önce Bursa çevresinde merinos koyunu yetiştiriciliği de bilimsel metotlarla denendi. Fabrika, Türkiye’nin ilk sanayileşme atılımları çerçevesinde, sanayi devriminin simgelerinden biri olan ve temeli 28 Kasım 1935’te dönemin Başbakanı İsmet İnönü ve İktisat Vekili Celâl Bayar tarafından atılan fabrikanın binaları, yüklenici Nuri Demirağ’ın çabaları ile kısa sürede yükseldi. Pek çok işletmenin olduğu gibi Sümerbank’ın Bursa’da kurmayı planladığı Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Müessesi’nin isim babası da Mustafa Kemal’dir. Bu konuda Atatürk, Celal Bayar’a Merinos ismini nasıl verdiğini şöyle açıklar; “Merinos, öz Türkçe bir kelimedir. İnce ve uzunca yün anlamına gelir. İspanya’ya giden İber Türkleri ile oraya intikal etmiş ve o Türklerle oraya giden koyunlar ve yünleri bu isimle anılmışlardır. Bu nedenle Merinos bu fabrika için pek uygun bir isimdir.” Yapımı yaklaşık iki yılda tamamlanan fabrikanın deneme üretimleri ve hazırlıkları tamamlandıktan sonra, 1 Şubat 1938’e gelindi. Mustafa Kemal Atatürk önce Gemlik’te Sunî

İsmet İnönü, 28 Kasım 1935,Temel Atma


10

İpek Fabrikası’nı açtı ve ardından Merinos Fabrikası için Bursa’ya geçti. Ulu Önder 17. ve son kez Bursa’ya gelmişti. Ertesi gün, yani takvimler 2 Şubat 1938’i, saatler de 16.00’yı gösterirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu dev kuruluşu, o günün geleneği olan kurdele kesmek yerine, kapısını anahtarla açarak hizmete açtı. Törene, Atatürk’le birlikte Başvekil Celâl Bayar, dâhiliye, nafıa, iktisat vekilleri ve Bursalılar katıldı. Başvekil Celâl Bayar’ın verdiği bilgiye göre Merinos, birinci beş senelik endüstri planında yer almış, önemli bir müessesesiydi. Fabrikanın yapımı 3,5 milyon liraya mal olmuştu ve üç vardiya çalışacak kapasitedeydi. Her vardiyada 550 kişi istihdam edilecek, vardiya sayısı üçe çıktığında çalışan sayısı 1650 kişiye kadar yükselecekti. Açılış töreni sırasında konuşma yerine şeref defterinin ilk sayfasına anlamlı cümleler yazan Mustafa Kemal Atatürk, Merinos’un Bursa bölgesi ve Türkiye için önemli olduğunu belirterek, ülkenin büyük bir ihtiyacını karşılayacağını vurguladı: “Sümerbank Merinos Fabrikası, çok kıymetli bir eser olarak millî sevinci artıracaktır. Bu eser, yurdun, özellikle Bursa bölgesinin endüstri

gelişimine ve büyük millî ihtiyacın giderilmesine yardım edecektir. Eserin başarılmasından Ekonomi Bakanlığını tebrik ederim. Sümerbank direktörlüğüne teşekkür ve fabrikayı gördüğüm gibi yüksek bilgi, tam düzenli idarede, direktörüne başarı temenni ederim.” K. Atatürk İki dünya savaşı arasında, Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış Türkiye’deki ekonomik ve sosyal koşullar düşünüldüğünde, kadınların da en çok istihdam edildiği Merinos Yünlü Fabrikası, ülkeye sosyal ve kültürel anlamda çağdaş bir çalışma anlayışı getiriyordu. Fabrika; tenis kortu, futbol sahası, yüzme havuzu, sinema salonu ve çalışanların çocukları için kreş gibi o dönemin Türkiye’sinde hiçbir fabrikada bulunmayan imkânlara sahipti. Cumhuriyet döneminde ilk sendikalaşma çalışmaları, ilk toplu sigorta sözleşmeleri bu işletmede yapılmış, tarihi boyunca çalışanları sadece bir kez toplu greve gitmiştir. Batılı mühendisler fabrikayı geliştirmek için her türlü desteği sağlamış, çalışanları ve stajyerleri için burası fabrika olmanın ötesinde bir anlamda “iplik ve yünlü dokuma fakültesi” olarak görev yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı Atatürk’ün kurduğu bu fabrikada çalışmak Bursalılar için büyük bir ayrıcalık ve onurdu. Öyle ki, fabrikada çalışmış bazı kişilerin mezar taşlarındaki

“Merinos Fabrikası’ndan emekli” ibaresi göze çarpar. 1961’den itibaren uygulanan 1. ve 2. planlı kalkınma dönemleri, Merinos Fabrikası’nda da gelişmelere yol açmıştı. İğ sayısı giderek arttı ve 1977 yılında bu kez hazır giyim bölümü devreye girerek işletme tam anlamıyla entegre özelliğine kavuştu.

Kamgarn ipliğini Türkiye›de ilk kez üreten Merinos, açılıştan 5 yıl sonra yeni bir hamleye girdi. Yapımına 1943 yılında başlanan dokuma kısmı, 1944 yılında tamamlandı ve 37 adet kamgarn dokuma tezgâhıyla kumaş üretimine geçildi. Dokuma kısmının faaliyete geçmesinin ardından İstanbul Defterdar Fabrikası’ndan getirilen makinelerle 1946 yılı sonlarında işletmenin apre ihtiyacı da kalmadı. Böylece Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük entegre yünlü kumaş fabrikası olmuştur. Merinos Fabrikası, kumaş üretimine geçerken, ürün kalitesini de giderek artırmıştı. Bunun sonucu olarak, 1951-1952 sezonunda ilk kez Amerika Birleşik Devletleri›ne yünlü kumaş ihracı gerçekleştirildi.


11

Merinos İnşaatı 1936

Merinos İnşaatı 1936


12

Merinos İnşaatı 1936

Merinos İnşaatı 1936


13

Merinos İnşaatı 1936

Merinos İnşaatı 1936


14

Merinos İnşaatı 1936

Merinos İnşaatı 1936


15

Merinos Fabrikası’nın inşaatı, 1936

Merinos Fabrikası’nın İnşaatı 1936


16

Atatürk’ün Açılış İçin Fabrikaya Revir Kapısından Girişi

Atatürk’ün Açılıştan Sonraki İncelemeleri


17

Atatürk’ün Açılıştan Sonraki İncelemeleri

Atatürk’ün Açılış Yaptığı Kapıdaki Yazılı Levha


18

Atatürk’ün Fabrika Anı Defterine Yazdığı Yazı


19

Dokuma Fabrikası’nın açılışı, 1954


20

MERİNOS ELEKTRİK SANTRALİ Bursa’nın giderek büyümesi sonucu elektrik sistemi yetersiz kalınca, Merinos Fabrikası’nın kendi iç ihtiyacını karşılayan 3,15 MVA gücünde iki türbinli jeneratör grubuna, 1953’te iki dizel jeneratör grubu daha ilave edilerek, toplam güç 6,3 MVA’ya çıkartıldı. Bursa’nın elektrik ihtiyacı 1973 yılına gelinceye kadar, puant saatlerde

(en fazla elektrik tüketilen saatler) Merinos’un jeneratörleri de devreye alınmak suretiyle karşılandı. Fransız şirketi tarafından kurulan ilk santral 1970’li yılların başlarına değin korundu. 1973’te dinamo ve motorları Kastamonu Erciş’te yararlanılmak üzere sökülerek götürüldü.

KAPANIŞI Merinos Fabrikası’nın İlk Çalışanlarından Mehmet Özsoy

Merinos Fabrikası’nın İlk Çalışanlarından Meliha Zını

16.140 eğirme ve 7.000 katlama iğlik bir iplik fabrikası olarak üretimine başlayan Merinos Fabrikası, 1963 yılından sonra hızlanan sanayileşme sürecinin başlamasından gelişimine dek Bursa ekonomisine en önemli katkıyı sağlayan kurum haline gelen Merinos 1983 yılında önce holding haline getirilerek özelleştirmeye ön hazırlık yapıldı. 14 Kasım 2000 tarihinde T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, işletmenin toplam 314.569 metrekarelik arazisi ile taşınmazlarının, eğitim, halka açık kültür, sanat, spor ve rekreasyon amaçlarında kullanılması kaydıyla Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bedelsiz devredilmesine karar verdi.

Özelleştirme sürecinin sonunda işletme 23 Eylül 2004 tarihinde fiilen ve resmen kapatıldı. Kuruma ait çok değerli olan arazi ve üzerindeki taşınmazlar Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne devredildiği tarihten itibaren yürütülen kapsamlı bir restorasyon ve yeniden yapılandırma çalışması ile Türkiye’nin sayılı kongre ve kültür komplekslerinden biri haline getirildi.


MERİNOS

YÜNLÜ SANAYİİ MÜESSESESİ

İplikten Kumaşa Üretim Bölümleri


22

TEFRİK (AYIRMA) Özellikle Merinos koyunlarından elde edilen kirli yapağı, balyalar halinde depolardan alınarak, tefrik bölümüne getirilir. Fabrikanın bu bölümünde bulunan özel fırınlarda 24 saat bekletilen ve preslenen kirli yapağı, bu süre içinde iyice kabarır. Kabaran yapağı bölümün personeli tarafından kalite ve menşei açısından 7-8 gruba ayrılır. Bunun ardından kalite grupları, açma makinesine alınır. Bu aşamada parçalama ya da bir başka ifadeyle kirli yapağı elekten geçirilir. Kalite gruplarına ayrılan yapağı, yün yıkama aşamasına hazır hale getirilmiş olur.

Tefrik Bölümü, Merinos Koyunu

Tefrik Bölümü, Merinos Koyunu Karacabey Harası


23

Tefrik Bölümü, Merinos Koyunu

Tefrik Bölümü, Koyun Kırkılması


24

YIKAMA Ayırma ayıklama işlemi yapılan kirli yapağı yıkama makinesine verilir. Toplam 5 teknede yıkama işlemi yapıldıktan sonra, yapağı grupları kurutma sobasına sokulur. Bir seansı 17 dakika süren bu işlem sonunda, 140 kg temiz yapağı elde edilir. Kurutma sobasında %18 nem ile harman yağı verilen yapağı grupları daha sonra yıkama ambarında 72 saat dinlendirilir.

Yıkama Dairesi, Yıkama Makinesi, Merinos Albümü


25

TARAK Yıkama ambarından gelen yapağı grupları tarak makinelerine verilir. Bu aşamada yün içindeki çöp ve yabancı elyaflar temizlenir ve büyük bobinler haline getirilir. İşlemin süresi, gelen yapağının kalitesi ve harmanına göre değişir. Tarak makinesinin açamadığı keçeleşmiş elyaflar hallaç makinesinden geçirilerek, tarak işlemi bir kez daha yapılır.

Tarak Dairesi, Kalsik Çekme Surtment


26

TARAMA Tarak aşamasından geçen büyük bobinlerdeki yapağıya tarama makinesinde belirli oranlarda farklı elyaflar karıştırılır. Böylece farklı elyaflar bu aşamada paralel hale getirilmiş olur. Birkaç kez tekrarlanan bu işlemin sonunda yeni bir elyaf yani tops elde edilir.

Tarak Tarama Dairesi

Tarama Dairesi


27

İPLİK BOYAHANE Cımbız ve örgüden geçen ham kumaş terbiye amaçlı olarak apreye gönderilir. Burada kumaşın takdirine göre, yıkama, kaynatma, istimleme, fırçalama, makaslama, dekatir, ütüleme, dinkleme, presleme, mamul kontrol, katlama ve top yapma işlemleri kullanılır. Bu aşamalardan sonra mamul kumaş piyasaya arz olunmak üzere depolara gönderilir.

Boyahane Dairesi, Boya Kazanı

Celal Bayar’ın Merinos Fabrikası’nı Ziyareti

Boyahane Dairesi, Boya Kazanı


28

HAZIRLAMA İplik boyama aşamasından geçirilen renkli bant halindeki topslar, önce hazırlama makinesinde çekilir, aynı anda taranarak numara numara fitil haline getirilir. Bu fitiller, hazırlama makinesindeki masuralara sarılır.

Hazırlama Dairesi, Fitil Makinesi


29

TEK BÜKÜM Hazırlama aşamasından gelen fitiller, büküm makinelerinde çekilir, aynı anda bükülür, masuralara tek kat iplik olarak sarılır.

Tek Büküm Dairesi

Tek Büküm Dairesi, Büküm Makinesi


30

ÇİFT BÜKÜM Dublajdan gelen çift kat iki iplik, çift büküm makinesinde birbirine sarılarak istenilen numarada bükülür ve masuralara aktarılır. Çift bükümde elde edilen iplik, bir işlem görmediğinde çözülme olasılığı nedeniyle, buharlı kazandan geçirilerek büküm sabitleştirilir.

Çift Büküm Dairesi, Büküm Makinesi

Çift Büküm Makinesi


31

Çile Makinesi

Bobin Makinesi


32

DOKUMA DOKUMA İplik, desen bürosunun verdiği rapora göre atkılık ve çözgülük olarak ikiye ayrılır. Çözgülükler çözgü ve tahara, atkılıklar ise atkı masuralarına sarılmak üzere gönderilir. Dokumaya hazır hale gelen atkı ve çözgülükler lüvertler üzerinde dokuma tezgahına çekilirler. Dokuma tezgahlarında dokunan iplik ham kumaş olarak elde edilir. Makinelerden çıkan kumaşlar ham muayeneden geçirilir. Bu sırada kumaş içine giren yabancı maddeler (nope-balık) tespit edilir. Bu tespitler cımbız dairesine bildirilir.

Dokuma Dairesi, Atkı-Masura Makinesi

APRE Ham şeklinde gelen kumaş bir takım muamelere tabi tutularak kullanılabilir hale gelir.

Dokuma Dairesi, Atkı-Masura Makinesi


33

Dokuma Dairesi, Tahar Makinesi

Dokuma Bölümü

Dokuma Dairesi, Dokuma Tezgahı

Dokuma Dairesi, Dokuma Makinesi

Dokuma Dairesi, Apre, B.B.B. Ayniyat şube Müd.arşivi-

Dokuma Dairesi, Dekatir Makinesi

Dokuma Dairesi, Cımbız

Dokuma Dairesi, Pres


34

KONFEKSİYON HAZIR GİYİM Siparişe göre palto, pardesü, tek ceket, tek pantolon, takım elbise kesimi, dikimi ve ütüsü yapılır. Ürünler piyasaya ya da Sümerbank satış mağazalarına sevk edilmek üzere hazır giyim ambarına gönderilir.

Alım Yapan Firma ile Kumaş Ambarında İnceleme, Sait Emin Bildirener Arşivinden

Konfeksiyon Bölümünde Defileye Hazırlık, 1992


35

LABORATUVAR

Fizik Laboratuvar覺

Laboratuvar

Laboratuvar

Laboratuvar



MERİNOS

MAKİNE ENERJİ MÜDÜRLÜĞÜ


38

MAKİNE-ENERJİ ŞEFLİĞİ Merinos Fabrikası’nın kendi elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla açılan bu bölümde sudan buhara, buhardan enerjiye kadar fabrikanın bütün ihtiyaçları karşılanırdı.

Merinos Fabrikası Santral Kazan Dairesi, Aykut Malatya Arşivinden

Bursa Merinos Fabrikası Albümü


39

Merinos Fabrikası, Kazan Dairesi

Türbin Dairesi, Muzaffer Özdemir Arşivinden, 1947

Türbin Dairesi, Tahir Adıman Arşivi

Mekanik Atölye

Kazan Dairesi, 1940’lı Yıllar

Kazan Dairesi Çalışanları, 1960’lı Yıllar


40

Kazan Dairesi Çalışanları

Kazan Dairesi Çalışanları

Kazan Dairesi, 1970’li Yıllar

Kazan Dairesi, 1960’lı Yıllar

Kazan Dairesi

Kazan Dairesi, 1947


MERİNOS

SOSYAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ


42

KREŞ

Merinos Kreşi

Merinos Kreşi, Kerime Kurşuntutmaz Arşivinden


43

Merinos Kreşi

Kreş Oyun Bahçesi


44

Kreş, 1970’li Yıllar

Kreş, 1970’li Yıllar


45

Kreşte, Sevim Ağrak Arşivinden, 1987

Merinos Kreşinde 23 Nisan Çocuk Bayramı, Eda Demirarslan, Hikmet Hemşire, Vasfiye Hoca Hanım, Müberra Demirarslan Arşivinden


46

Kreşte, Sevim Ağrak Arşivinden, 1987

Kreşte, Sevim Ağrak Arşivinden, 1987


47

MERİNOS KÜTÜPHANESİ

Merinos Kütüphanesi


48

MERİNOS HAMZA GÜVELİ CAMİİ

Merinos Hamza Güveli Camii, 1983 (Sümerbank Genel Müdür Muavinliği yaparken trafik kazasında hayatını kaybeden Hamza Güveli’nin adına yaptırılan cami)


49

VAZİFE EVLERİ

Vaziyet Planları,Vedat Kafadar Arşivi


50

MİSAFİRHANELER

Misafirhane, Tahir Adıman Arşivinden


51

İŞÇİ YEMEKHANESİ

İşçi Yemekhanesi Aşçıları

İşçi Yemekhanesi

İşçi Yemekhanesinde 2 Şubat Yemeği, 1990’lı yıllar

İşçi Yemekhanesi


52

MEMUR YEMEKHANESİ

Adnan Menderes’in Merinos’u Ziyareti, Memur Yemekhanesi Önünde

Adnan Menderes’in Merinos’u Ziyareti, Memur Yemekhanesi Önünde

Memur Yemekhanesi

Memur Yemekhanesinde 2 Şubat Yemeği


53

MUSİKİ

Türk Sanat Musiki Konseri


54

BALO

Yılbaşı Balosu, Memur Yemekhanesi


55

SİNEMA SALONU

Sinema Salonu


56

YAZLIK LOKAL BAHÇESİ

Yazlık Lokal Bahçesi’nde, Sevim Ağrak Arşivinden, 1976

Yazlık Lokal Bahçesi, 1990’lı yıllar

Yazlık Lokal Bahçesinde, SevimAğrak Arşivinden, 1986

Yazlık Lokal Bahçesinde, SevimAğrak Arşivinden, 1986


57

YAPI KOOPERATİFİ

Yapı Kooperatif Evi


58

TÜKETİM KOOPERATİFİ

Sümerbank Mağazası, Alışveriş Kuponları

Fabrikada Kullanılan Fişler

Sümerbank Mağazası, Alışveriş Kuponları


59

SEND襤KA

Mensucat Sendikas覺

Sendika Binas覺


60

REVİR Revirde Çalışan Doktorlar Başhekim Dr. Hikmet Erbayır Dr. Hüseyin Filizler Dr. Raşide Kordan Dr. Birsel Kavaklı Dr. Mübeccel Akdiş Dr. Özkan Ertürk Dt. Hikmet Erbayır

Genel Doktor Dr. İbrahim İşverenler Dr. Turhan Akbulut

Kreşte Çalışan Çocuk Doktorları Dr. Hayrettin Yılmazsoy Dr. Olcay Eriçok

Kreşte Çalışan Hemşireler Nuriye Çelebi Nusret Ayan Kıymet Selçuk Kerime Kurşuntutmaz

Diş Hekimleri Dt. Nihat Erçin Dt. Cem Başağan Dt. Özcan Özbek Dt. Hikmet Erbayır

Diş Teknisyeni Alim Yüce

Röntgen Teknisyeni İbrahim İşverenler

Yaz Tatillerinde Çalışan Doktorlar Dr. Kemal Bayazıt Dr. Rüştü Burlu

Diş Hekimi Hikmet Erbayır, Alim Yüce Albümü

Sol Başta Diş Teknisyeni Alim Yüce, Yanında Güngör Hemşire, Sağda Nusret Hemşire, Alim Yüce Arşivinden


61

MERİNOS İTFAİYESİ

Merinos İtfaiye Grubunun Yangın Tatbikatı Sonrası Hemşirelerin İlkyardım Tatbikatı

Merinos İtfaiye Grubu, Hüseyin Hüsnü Ocağışen Arşivinden

Merinos İtfaiye Grubu, Hüseyin Hüsnü Ocağışen Arşivinden

Merinos İtfaiye Grubu, Hüseyin Hüsnü Ocağışen Arşivinden

Merinos İtfaiye Grubu, Hüseyin Hüsnü Ocağışen Arşivinden


62

SPOR KULÜBÜ

Merinos Futbol Takımı

Merinos Güreş Takımı

Merinos Basketbol Takımı

Bayanlar Yüzme Takımı

Merinos Sahasında Suat Uslubaş ve Karete Öğrencileri, 1974

Merinos Güreşçileri, 1940’lı Yıllar


63

Merinos Futbol Tak覺m覺


64

Yıldızlar Su Topu Şampiyonu, Bülent Adısönmez Albümü, 1984

Merinos Spor Kulübü Branşlarında Dereceye Giren Sporculara Kenan Evren Tarafından Ödüllendirilmesi


65

Sait Emin Bildirener, Merinos Spor Kulübü Oyuncuları, Sezon Açılışında

Futbol Takımı, 1990’lı Yıllar


66

STAJ DEFTERİ

1975 Yılı Merinos Fabrikası Stajyer Listesi

2002-2003 Yılı Merinos Fabrikası Mesleki Eğitim Listesi


67

BASINDA MERİNOS


68


69


70


SÖZLÜ TARİH


Merinos Fabrikas覺


73

Ali Eşmeler Muhammet Mustafa Şahin tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1946 doğumluyum ve aslen Bursalıyım. Babamın adı, Mehmet, annemin adı, Halime. Babam da Merinos Fabrikası’ndan emekli. Ben ortaokul mezunuyum. 17 yaşındayken babam vefat etmişti. Askerlik görevimi bitirdikten sonra fabrikaya müracaat ettim ve imtihanı kazanarak 1969 yılında çalışmaya başladım. 19691992 yılları arasında 23 sene çalıştım. Görev yerim yemekhane bölümüydü. İlk öne yemekhaneye erzak taşımak üzere hamal olarak girdim. Sonra garsonluk kadrosuna geçtim ve 10 sene garsonluk yaptım. Şef garsonumuz emekli olunca yeni şef garsonu belirlemek için imtihan açıldı ve imtihanı kazanarak şef garson oldum ve emekli olana kadar da şef garsonluk yaptım. Yemekhanemizde çalışanlar için öğle yemeği çıkardı. Onun haricinde

Ali Eşmeler

gece vardiyasında çalışanlar için gece yemeği ve sabah kahvaltısı çıkardı. Ama ben tek vardiya çalışırdım. Ayrıca bazı arkadaşlar, fabrika çalışanları için yapılan şehir dışı kamplarına gider ve orada aşçılık, garsonluk hizmetlerini yerine getirirlerdi. Üç çeşit yemeğimiz vardı. Pazartesi günleri çoğunlukla kuru fasülye, nohut, pilav olur; yanına da ayran veya komposto verilirdi. Diğer günlerde tas kebabı, makarna, tatlı v.s. olurdu. Yemekler çok lezzetli ve bol bol olurdu. Herkes doyana kadar yerdi ve doymayanlar gider tekrar yemek alırdı. Artan yemekler de Yetiştirme Yurdu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Dulhane’de değerlendirilirdi. Yemekhanede bir kere iş kazasına tanık oldum. Aşçı arkadaş parmağını kıyma makinasına kaptırmıştı ve bir parmağı kopmuştu. Tazminatı ve hakları verilmişti.

Ali Eşmeler


74

Merinos Tenis Takımı, 1940’lı yıllar

İşe ilk başladığımda şef garsonumuz Recep Ermil’di. Servis şefimiz Kenan Bey vardı. Memurumuz Nedet Bey’di. Necdet Bey sonra şef oldu. Onun arkasından Mehmet Güzel ve İrfan Özel şeflik görevleri yaptılar.

Turizm ve Otelcilik Okulunun Garsonlara Verdiği Seminer, 1980’li yıllar

İşçi Yemekhanesi, 1972

Ben fabrikanın her tarafını bilirdim. Yemekhanede işim az olduğu zaman fabrikayı gezerdim. Yünün ilk geldiği ayırma bölümü vardı. Bu bölümden sonra yıkama, tarak, tek büküm, çift büküm yerleri vardı. Dokuma bölümü vardı. 1970’lerde konfeksiyon bölümü açıldı. Burada da dikim ve ütüleme işleri olurdu. Üretilen ürünler çok kaliteliydi ve çoğunlukla resmi kurumlara verilirdi. Emniyete, askeriyeye çok ürün gidiyordu. Yurt dışında da ürünlerimiz Amerika ve İngiltere’ye giderdi. İşçi statüsündeydim, sigortam vardı ve Teksif Sendikası’na üyeydim. Kredi kooperatifimiz vardı ve buradan ihtiyacımız kadar kredi alırdık ve maşlarımızdan yapılan kesintiyle geri öderdik. Bu haktan bir arkadaşımızın kefil olması şartıyla yararlanırdık. Tüketim Kooperatifi’nden de erzak alırdık ve bunun ücreti de

maaşımızdan kesilirdi. Ulu Cami’nin karşısında, Çakırhamamı’nın orada Sümerbank Mağazamız vardı ve oradan da senetle taksitli alışveriş yapardık. Ayrıca bu alışverişlerde bize verilen indirim kuponlarını da kullanırdık. Ayakkabı, çorap, elbise, çarşaf v.b. ihtiyaçlarımızı buradan alırdık. Açılış ve yıl dönümlerinde siyasetçiler gelirdi. Sanatçılar çok sık gelirdi. Her 2 Şubat’ta konserler olurdu. Gündüz yemek, gece konserler. Radyo Sanatçıları gelirdi. Televizyonda gördüğümüz sanatçıların çoğunu burada görürdük. Babam 25 sene burada çalıştı ve benim çalıştığım yemekhanenin önünde geçirdiği ani bir kalp kriziyle vafat etti. Vefatından sonra emekliliğini ve bütün haklarını aldı. Büyük abim, Hasan Eşmeler, hanımı Kaya Eşmeler, küçük abim İsmail Eşmeler de burada çalıştılar. Benden sonra ise çocuklarım giremedi çünkü fabrikanın kapanacağı, makinaların yenilenmeyeceği artık belli olmuştu.


75

Ali Sürmeli 29.06.1959 Bingöl doğumludur. Bursa Demirtaşpaşa Endüstri Meslek Lisesi mezunudur. 1975 yılında Merinos Fabrikası Elektrik Bakım Servisi’nde stajını yapmıştır. 14.11.1977 tarihinde de Merinos Fabrikası’nda planlama kadrosunda 13 TL saat ücreti ile çalışmaya başlamıştır. 01.12.1979 tarihinde Elektrik Bakım Servisi kadrosuna geçerek İplik Trafosu’nda elektrik nöbetçisi olarak görev yapmıştır. 08.12.1980 tarihinde kendi isteği ile işten ayrılarak daha evvel amatör olarak çalıştığı Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu’nda tiyatrocu olarak göreve başlamıştır. Türk tiyatro ve sinema oyuncusudur.

Ali Sürmeli


76

Merinos Fabrikası’nın İşçi Sicil Defteri, Ali Sürmeli

Ali Sürmeli


77

Alim Yüce Muhammet Mustafa Şahin tarafından 22.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1945 doğumluyum. Yugoslavya göçmeniyiz. 10 yaşındayken Türkiye’ye geldim. Merinos Fabrikası’nda 1963-1988 yılları arasında çalıştım. Görev yerim fabrika reviriydi. Çalışma dönemlerimde günümüzdeki gibi üzücü iş kazaları yaşanmıyordu. Her yıl personel rutin sağlık kontrolünden geçirilirdi. Aşılar yapılırdı. 1988 yılında emekli olduktan sonra da 1991-92 yıllarına kadar spor yöneticiliği yaptım.

Sivil Savunma Tatbikatı

Kardeşim Rasim de Merinos Fabrikası’nda çok çalışmak istiyordu. Çünkü o dönemde Merinos Fabrikası’nda çalışmak bir ayrıcalıktı. O da askerliğini bitirdikten sonra 1971 yılında fabrikaya girdi ve tarak dairesinde, makinalarda çalıştı. Merinos çalışanları olarak bir aile gibiydik. Sevgi, saygı, kardeşlik çok güzeldi. Halen bu fabrikayı unutamıyoruz. Buranın çok ekmeğini yedik.

Alim Yüce

Diş Teknisyeni Alim Yüce, Yanında Emine Hanım,Güngör Hemşire,Önde Nusret Hemşire


78

Atilla Öztürk Muhammet Mustafa Şahin tarafından 18.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1955 Bursa doğumluyum ve aslen de Bursalıyım. Babam Nedim Öztürk Gümüşhane’den gelmiş, annem Bahriye Öztürk ise Yunanistan göçmenidir.

Atilla Öztürk

Babam personel dairesinde, puantörlükte çalıştı ve Merinos Fabrikası’ndan emekli oldu. Annem de burada çalışmış ama evlenince emekliye ayrılmış. Ailece buralıyız. Annem ve babamın döneminde fabrikada işe girmek kolaymış ve isteyenleri alırlarmış. Ben 1973-1996 yılları arasında Merinos Fabrikası’nda çalıştım. Beni fabrikaya futbolcu diye aldılar. Benim niyetim aslında Renault’ta top oynamaktı ama burası daha fazla para verince Merinos’ta top oynamaya karar verdim. Hem top oynadım hem de çalıştım. Aslında çalıştı gösterildim. Yani içeride bir fiil çalışmadım. Makine bakımda görünüyordum ama 15 sene top oynadım. Futbol hayatım bitince, ustalık imtihanını kazandım ve 10 senede bakımcılık yaptım. Sanat Okulu mezunuyum. Torna tesviye okudum. Buca, mimarlığı kazanmıştım ama babam öğrenci olaylarından dolayı gidip okumama müsaade etmedi. Sanat Okulu’nun okul takımında da futbol oynuyordum. Merinos Fabrikası’nda futboldan sonraki işim; makine bakım, makina kurmak, makinayı monte ve demonte etmekti. 3 ve 6 altı

aylık periyotlarla makineler sökülür bakımları yapılır ve tekrar monte edilirdi. Bakım sırasında makinelerin rulmanları, demirleri, bütün parçaları, aşağı yukarı 1000 parça sökülür ve yere serilirdi. Makinalar ithaldi. Eğitim için yurtdışına gitmezdik ama burada söke taka en ince ayrıntısına kadar öğrenirdik. Bir defasında bir Fransız uzman geldi. Onun yanına 10 kişi verdiler ve onlar birebir olarak bir şeyler öğrendiler. Tabi bu öğrenilenler hemen akılda kalmıyordu. Pratik yaptıkça her şey daha iyi pekişiyordu. Ölümlü iş kazasına hiç rastlamadım. Çoğunlukla parmak sıkışması, el ezilmesi, elektrik çarpması el kesilmesi gibi kazalar olurdu. Revir yakın olduğu için hemen müdahale edilebiliyordu. Doktor raporlarına göre 15-20 gün istirahat ettikten sonra tekrar işlerinin başlarına dönerlerdi. Şefimiz Haluk Uzunefe, teknisyenimiz Fikret Kasap’tı. Müdürlerimiz senede bir değişirdi. 30’a yakın müdürle çalıştım ama onları pek görmezdim. Üretim bölümüne hammadde Avustralya’dan geliyordu. Gelen yün önce ayırma (tefrik) dairesinde ayrılır sonra yıkamaya alınırdı. Çok kötü bir kokusu vardı. Ürünlerin çoğu askeriyeye giderdi. Bir dönem karayollarına ve polis teşkilatına da ürünler verildi. Ayrıca Ankara’da milletvekillerine de elbiseler dikilirdi.


79

İşçi olduğum için lojman hakkından yararlanamıyordum. Ama sosyal hak olarak imkanlarımız iyiydi. Havlusundan sabununa kadar her şeyi alırdık. Sendika (Teksif) yapılan pazarlık sonucu ihtiyaçlarımızı karşılardı. İki ikramiyemiz vardı ve bu ikramiyeler dörde bölünerek bize verilirdi. Arada sırada sendika gezi tertipler ve otobüslerle bir yerlere giderdik. Öğle saatlerinde voleybol maçları yapılırdı. Fabrika alanında 3-4 tane voleybol sahamız vardı. Sonra fabrikanın bazı daireleri kendi futbol takımlarını kurdular ve futbol turnuvası yapmaya başladık. 1015 takım vardı. Turnuva sonunda şampiyon olan takıma tabildot salonunda yemek verilirdi ve

yemeğe şeflerimiz, müdürlerimizde gelirdi. Fabrikamıza Turan Tayan çok sık gelirdi. Yemekhanede oturur ve problemleri dinlerdi. Örneğin ikramiyelerin ödenmesi geciktiyse 3 gün içerisinde alacaksınız arkadaşlar derdi ve salonda alkış kopardı. 3 gün sonrada ikramiyeler ödenirdi. 2 Şubat tarihinde fabrikanın kuruluş yıldönümlerinde sanatçılar konser vermeye gelirlerdi. Bir defasında Nükhet Duru gelmişti. Sendika Başkanımız Şevket Yılmaz her sene gelirdi. Oğlu da bizimle çalışırdı. Şevket Yılmaz kimseye ismiyle hitap etmez herkese numarasıyla hitap ederdi. Herkesin sicil numarasını biliyordu. Örneğin babama 4232 Nedim Öztürk derdi.

Merinos Fabrikası Çalışanlarının Kart Basma Makinesi


80

Bülent Adısönmez Resmiye Nur Güney tarafından 30.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Bülent Adısönmez

15.09.1952 İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme-Maliye bölümü mezunuyum. 1955-2006 yılları arasında Bursa’da yaşadım. 2006 yılından itibaren Bodrum’da ikamet etmekteyim. Babam İ. İlhami Adısönmez 1955 yılında İstanbul Belediye İtfaiyesinden Merinos Fabrikası İtfaiye Amirliğine gelmiş ve 1977 yılında Merinos Fabrikası’ndan emekli olmuştur. Ayrıca kayınpederim Kimya Yüksek Mühendisi Tarık Turga ve Eşi Kimya Yüksek Mühendisi Semra Turga da Merinos Fabrikası’nda uzun yıllar çalışıp emekli olmuşlardır. Kayınpederimin babası Fazlı Turga, Sümerbank kurucularından olup, Bakırköy, Kayseri ve Nazilli Fabrikaları Müdürlüğünü yapmıştır. Ben de Sümerbank bursu ile Üniversite okuduğum için

Bülent Adısönmez Makamında

her yıl Merinos Fabrikası’nda işletme stajı yaparak fabrikayı tanımam nedeniyle, üniversiteyi tamamladıktan sonraki mecburi hizmetime 1973 yılı Aralık ayında Merinos Fabrikası’nda başladım. Merinos’ta kesintisiz 25 yıl 2 ay çalışarak 1999 yılında emekli oldum. Merinos’ta İşletme Muhasebesinde (maliyet muhasebesi) memur olarak işe başladım. Konfeksiyon fabrikası maliyet uzmanı, Merinos Fabrikası İşletme Muhasebe Şefi. Muhasebe Müdürü ve Müessese Müdür Yardımcısı (idari) görevlerinde bulundum. Ayrıca 1982 yılından bu yana Merinos Spor Kulübü Derneği’nin başkanlığını da yaptım. Devlet memuru olarak emekli sandığına tabiydim. Merinos Fabrikası’nda uzun yıllar üretim departmanlarında işçiler 3 vardiya çalıştılar. Üretim ve sipariş durumuna göre 2 vardiya ya da


81

Bülent Adısönmez ve Merinos Futbol Takımı

inildiği oldu. Memurlar sadece gündüz çalışırlardı. Üretim ve enerji departmanlarındaki teknisyen ve mühendisler de vardiya takip edebilirdi. İşçiler kart basma sistemi ile 8 saat çalışırlardı. Memurlar ise sabah, öğle ve akşam imza defterini imzalar, haftalık 40 saat çalışırdı. İşçiler için Toplu İş Sözleşmesi gereği servis mevcut idi. Memurlar fabrikada yemeği belli bir ücret karşılığı yerlerdi. Bulunduğum görevler gereği Vazife Evi tahsisi yapılmıştı. Ancak bu lojmanların kira ve ısıtma giderleri oturanlar tarafından ödenirdi. Toplu İş sözleşmesinde yazılı sosyal yardımlardan işçiler yararlanırdı. Ayrıca fabrika işçilerinin oluşturduğu; Tüketim Kooperatifi, Kredi Kooperatifi, Yapı Kooperatifi ve Ölüm Yardım Derneği gibi dernekler ile çalışanların sosyal dayanışmasının ilk örneklerini yine Merinoslular gerçekleştirmişlerdir. Merinos Fabrikası, diğer tüm Sümerbank Fabrikaları’nda olduğu gibi, çalışanlarına önem veren

ve onların sosyal gelişmelerine, eğitimlerine ve sağlıklı yaşamlarına destek olacak her türlü hizmet ve tesisi barındıran çağdaş bir kuruluş idi. Çalışanlar için özel günlerde yemekli toplantılar, yaz aylarında Uludağ ya da Gemlik-Mudanya sahilinde kamplar, günü birlik geziler, her yıl 2 Şubat’ ta konser, balo ve geleneksel yemekler, çalışan çocukları için toplu sünnet törenleri, her hafta işçi yemek salonunda sinema gösterimi, tiyatro gösterileri, Merinos İlkokulu yıllık müsamereleri gibi etkinlikler ile Bursa‘nın bu konudaki öncü kuruluşudur. Ayrıca fabrikanın açılışı ile faaliyetlerine başlayan Merinos Spor Kulübü, Türkiye’nin yaşayan en eski spor kulüplerinden biridir.

Bülent Adısönmez Arşivinden

Merinos çalışanları Türkiye Tekstil İşçileri Sendikası TEKSİF’in kurucularıdır(1952). Efsane başkan Şevket Yılmaz, Merinos Fabrikası’ndan yetişmiştir. Fabrika kapanana kadar da tüm işçiler Teksif Sendikası üyesi olarak çalışmışlardır. Bülent Adısönmez Arşivinden


82

Merinos Fabrikası Kamgarn yün ipliği ve Kamgarn yünlü kumaş piyasasında tüm dünyanın tanıdığı bir müessesedir. Ürettiği malların kalitesi; WOOLMARK, ISO 9000 ve AQUAP 120 gibi dünya kalite standartları tarafından onaylanmış ve bu belgeleri Türkiye’de ilk alan fabrika olmuş, kapatılana kadar da bu kalite standardını sürdürmüştür.

Merinos Bahçesinde Bülent Adısönmez Ailesiyle Birlikte

1935 yılında İnönü tarafından temeli atılan ve 1938’de Atatürk tarafından hizmete açılan, 1946 yılında Dokuma tesisleri açılışı Celal Bayar tarafından yapılan Merinos Fabrikası, Bursa ‘ya gelen yerli yabancı tüm ünlülerin ziyaret ettiği çoğu zaman misafirhanesinde konuk ettiği bir müessese olmuştur. Uzun yıllar Çelik Palas’tan başka lüks oteli ve salonları bulunmayan Bursa’da Merinos Fabrikası’nın Toplantı ve Yemek Salonları ile Misafirhanesi bu boşluğu doldurmuştur. Öte yandan 3500 çalışanı ve onların ailelerinin oluşturduğu oy potansiyeli, politikacıların her dönem fabrikaya büyük önem vermelerini sağlamıştır. Merinos Fabrikası, 66 yıllık ömrü ve 3500 çalışanı ile 24 saat üretim yapan bir entegre tesistir. Ancak tüm Sümerbank Fabrikaları’nda olduğu gibi iş güvenliği eğitimlerine verilen önem ve yapılan bilgilendirme seminer ve toplantıları sayesinde bu zaman zarfında benim hatırladığım bir işçimizin ölümü ile sonuçlanan dekovil (Kazan dairesine kömür çekme sırasında) kazası, birde yaralanma ile sonuçlanan boya kazanı patlaması kazası vardır. Bunun dışında iş sırasında özellikle dikkatsizlikten meydana gelen bireysel, hafif yaralanmalara sebep olan kazalar vardır. Merinos Fabrikası çalışanları büyük bir aile gibidir. Merinos çalışanları,

işçi-memur, çalışan-emekli ayırımı yapmadan yıllarca birlikte çalışıp, birlikte eğlenmişler, tatillerini aynı yerlerde yapmışlar, çocuklarını fabrikanın kreşinde büyütmüşlerdir. Fabrika çalışanları, evliliklerini de yine çalışanlarla yapmışlardır. 66 yıl içinde genellikle 2 nesil Merinos‘ta çalışan aile çok fazladır. 3 nesil Merinoslu aileler de az değildir. Doğum, düğün gibi mutlu, hastalık, ölüm gibi acı anıları birlikte yaşayıp, paylaşan ve dayanışma örnekleri gösteren Merinos Ailesi, fabrikanın kapatılmasından 10 yıl geçtiği ve Bursa’nın çeşitli semtlerine dağıldıkları halde, görüşmeye devam etmekte, 2 Şubat kuruluş günlerinde bir araya gelmektedirler. Merinos’ta çalışmak idealimdi ve 25 yıl çalışıp Merinos’a faydalı hizmetler yaptığıma inanıyor ve bundan mutluluk duyuyorum. Fabrika özelleştirme kapsamına alınmasa idi çok önemli projelerimiz vardı ama gerçekleştiremedim. En çok buna üzülüyorum. Anılar çok fazla ama ilk olarak aklıma gelen 1977 yılında Merinos’un tarihinde ilk ve tek olarak yapmak zorunda kaldığı Grev günleridir. Dört ay süren grev, Merinos’a yakışır bir olgunluk içinde geçmiş, bir tek olay çıkmadan ve bir şölen havasında gerçekleştirilmişti.


83

Cahit Civan Cengiz Bütün tarafından 22.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1939 doğumluyum, bir yaşındayken Yunanistan Gümülcine’den gelmişiz. Ahmet Paşa Mahallesi’nde oturuyoruz. Sanat Okulu’nu bitirmeden bıraktım. 01.05.1962 tarihinde Merinos Farikası tarak dairesinde işe başladım ve 23 yıl 1 gün çalışmam vardır Merinos’ta... Ustamız Kemal Ünal vardı, bunun yanında hatırladığım, Ekrem Aras ile Niyazi adında arkadaşlarım vardı. Bunların da işi öğrenmemde ve çalışmamda çok faydaları oldu. Merinos’un üstünden geçen yol 1976 yılında açıldı. Bir gün sabah işe giderken, servis ipek işin önünden inerken freni patladı ve servis bizi su kule kapısında bıraktı. Saat 06:10 suları hava daha tam aydınlanmamıştı. Ankara yolu inşaatı da devam ediyordu. Orada yüksekliği yaklaşık 3 metre olan alt geçit vardı. Buranın havalandırma bacasından alt geçide düştüm, sağ kolum bileğimden kırıldı. Kolum uzun süre iyileşmedi ve sonunda Kuşçu Hasan’a gittik. Neticede kolum yamuk tuttu ancak dokuz ay sonra işime devam edebildim. Bayram önü işe başladım, personel ikramiye alıyordu. Ben de sıraya girdim ve 35 lira para aldım. Kapalı çarşıya gittim, bayramlık aldım. Artan 20 lirayı da anneme vermiştim. Merinos’un yemeklerini de hiç unutamam, çok güzeldi. Fileto balık ve et yemekleri çıkardı. O zamanlar burada çıkan yemekleri evimizde bulamazdık. Bir de Kredi Kooperatifi vardı, ben evlenirken oradan 10.000 lira para çekmiştim. Personel sıkıştı mı oradan kredi çekerdi. Zaten demiryolunun altındaki evlerin

çoğunu o zaman Merinos’ta çalışanlar yapmıştır. Fabrikada bana ‘’Çayko’’ derlerdi. Bu lakabı bana futbol oynarken taktılar. 1953-54 yılında Çekirge’de, 1964 yılında ise Merinos Futbol Takımı’nda sol açıkta oynadım. Merinos çalışanları arasında dostluklar çok iyiydi, bir ara particilik başladı. Sağ-sol döneminde bazen işten avans ya da maaş aldığımızda eve yürüyerek gidecek olursak yolumuzu kesen olur diye cebimizdeki parayı üç ayrı yere bölerdik. Benim işe girmeme yardımcı olan Sebahattin Yalınpala olmuştu. Ben 5 Mayıs 1985 yılında emekli oldum. Son aldığım maaş ise 48 bin liraydı. Bütün Merinos’ta çalışanlara selam ve saygılarımı sunarım.

Cahit Civan


84

Erdoğan Yılancı Resmiye Nur Güney tarafından 24.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Erdoğan Yılancı

Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Umurbey Köyü’nde 27.05.1956 tarihinde dünyaya geldim. Bursa Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun oldum. 1974 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. 1998 yılında emekli oldum. Atölyenin ağaç işleri bölümünde usta başı olarak çalıştım. Aslında benim esas mesleğim öğretmenlikti. Kars’a öğretmen olarak atandım fakat Kars uzak olduğu için gitmedim. O zamanlar askerliğini yapmayanlar resmi yerlere girebilir diye yeni kanun çıkmıştı. Sanat okulunu bitirdikten sonra 16 yaşlarında ben de Merinos Fabrikası’na girdim. Bizi o zamanlar stajyer sanırlardı ama biz kadrolu işçiydik. Saat ücreti olarak 379 kuruşla işe başladık. Sözleşme olduğunda 22 kuruş zam yaptılar diye sevinmiştik. Ağaç

İşçi Yemekhanesinde Yemekte, 1983

işlerinde çalışan 17 kişi vardı. Daha askere gitmeden beni üniversite mezunuyum diye usta başı yapmışlardı. Askere gittim geldim ve tekrar fabrikada çalışmaya devam ettim. Atölye kadrosunda 72 kişi vardı. Biz atölye kadrosundaydık. Atölye kadrosunda marangozcu, tesfiyeci, firezeci, tornacı, dökümcü, kaynakçı, demirhane vardı. 17 tane marangoz vardı. Dokuma makinelerinin ve tarak tarama makinelerinin ahşap parçalarını biz yapardık. Tefe, kamçı kolu, avara kolu, kuyruk ağacı, armilleri gibi parçaları yapardık. Altındaki ızgarasından tut dokuma tezgahının bütün parçalarını biz yapardık. Yıkama makinesinde döner çarkların ahşap yerleri vardı. Onları da biz yapardık. Fabrikada yenileme oldukça bizim işimiz azaldı ve biz 17 kişiden 5-6 kişiye düştük.


85

Kurban Bayramı’nda Atölyede Kurban Keserken, 1981

Kırkpınar Başaltı Birincisi Mustafa Batur ile Birlikte İşçi Yemekhanesinde, 1981

Kırkpınar Başaltı Birincisi Talip Özdemir ile Birlikte İşçi Yemekhanesinde, 1982

Marangozhane Çalışanları, 1983

Yazlık bahçede çardakları, 2 Şubat kutlamalarında sahne süslemelerini, memurların oturduğu lojmanların ahşap işlerini, müdüriyetin mobilya işlerini de yapardık. Ben Bolu’dan, Düzce’den, Karacasu’dan, Keles’ten, Keles’in Baraklı Köyü’nden de kereste almaya giderdim. Sabah 08.00 akşam 17.30 saatleri arasında çalışırdım.

mesleğim olduğu için mesai bittikten sonra mobilya dükkanında mobilya yapardım ve hala yapmaya devam ediyorum.

Çalışanlara sosyal yardımlar da yapılırdı. Her yıl çalışma elbisesi, her ay yarım kilo sabun ve havlu verilirdi. Biz tozlu yerde çalışıyoruz diye bize süt ve yoğurt da verilirdi. Maaşımız diğer iyi fabrikalara göre yarı yarıya düşüktü. Ortamımız çok güzel olduğu için kimse fabrikayı bırakıp gidemedi. Benim elimde

Sosyal aktiviteler düzenlenirdi. Her yıl 2 Şubat kutlamaları yapılırdı. Geziler düzenlenirdi. Arkadaşlıklarımız çok güzeldi. Hala arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Fabrikada marangoz işlerinin dışında bir çok işle de uğraştım. Gözümüzü bu fabrikada açtık. Düğünümüzü burada yaptık. Her şeyimizi bu fabrikaya borçluyuz. 15 senelik mobilya dükkanım var. Hala Merinosun ekmeğini yiyorum. Merinoslular geliyor bana mobilya yaptırıyorlar. Bu fabrikayı açanlardan Allah razı olsun.


86

Erol Gülen Aysun Dönmez tarafından 23.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Erol Gülen

16 Kasım 1936’da İstanbul Bakırköy’de doğdum. Sümerbank’tan burslu olarak okuduğum Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden 1957 senesinde mezun oldum. O dönemde ağırlıklı olarak elektrik ve makine mühendislikleri vardı, tekstil mühendisliği henüz yoktu. Daha sonra Sümerbank yurtdışında tekstil mühendisleri okuttu ve bu bölüm ilk olarak Ege Üniversitesi’nde açıldı. Üniversiteden mezun olduğum yıl staj yapacak öğrenciler için Sümerbank’ın yaklaşık 15 fabrikasının kontenjan listesi okul panosuna asılmıştı. Ben burslu olduğum için öncelikliydim ve Merinos Yünlü Sanayi Müessesesinde son stajımı yapma şansı buldum. 1957 yılının Temmuz ayında Sümerbank’ın bu amiral gemisinde göreve başladım. Tesisin muhteşem görüntüsü beni çok etkiledi. Benim gibi stajyer olan farklı üniversitelerden 4 arkadaşla birlikte fabrika içinde, asırlık çınarlar arasındaki misafirhaneye yerleştik. Fabrika, stajyerlere kalacak yerin yanı sıra üç öğün de yemek veriyordu. Staja başladığımızda ilk işimiz emrinde staj yapacağımız müdürle tanışmak oldu. Hani derler ya; “kulağına küpe olsun;” tanıştığımız yardımcı işletmeler müdürü Sayın Sabahattin Yalınpala İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunuydu ve bize ömür boyu kulağımıza

küpe olacak bilgiler verdi. İşçiyi iyi değerlendirmeyi, lisan öğrenmenin önemini, çalışkanlığı ondan öğrendik. İlgililere ilettiği talimatla çeşitli makinelerin teknisyenleri ve ustaları bize eğitim verdi. Enerji, su, buhar, drenaj, havalandırma, klima gibi hizmetlerin sorumluları bize işleyişi öğretti. Kaldığımız misafirhane fabrikaya yakındı ve devamlı bir uğultu gelirdi kulağımıza. O ses klima havalandırma sistemiymiş. Belirli bir sıcaklık ve rutubet lâzımdı çalışma şartlarında. Onu sağlıyordu bu sistem. Üretimle ilgili müdür de bizi teknisyen ve mühendislere yönlendirdi. Tekstil fabrikasına ilk kez girmiştim ve çok enteresan gelmişti. Sürekli bir döngü vardı; iğler, bobinler, makineler… Kumaş düz çıkıyordu, ama her şey dönüyordu... Stajım süresince fabrika içerisinden hiç çıkmadan saatlerce izleyerek, elyaf tefriki, yün yıkaması, elyaf boyaması, iplik, kumaş ve terbiye yapılması süreçlerini inceledim. Eğitimli işçilerin nasıl dikkat ve titizlikle, hatasız çalıştıklarını gördüm. Laboratuvarlara, desen bölümüne ve yardımcı işletmelerin lojistik desteklerine hayran kaldım. Elyafların sıcak su ve buharlarla yıkanması enteresan gelirdi bana. O kokan, kirli elyaflar tertemiz çıkıyor, kurutulup işleme tabi tutuluyordu. Elyafların inceliğine göre tefrik vardı. Uzmanlar bakarak bu yünün


87

hayvanın vücudunun neresinden çıktığını biliyordu ya da elle tutarak yünün inceliğini kavrıyordu. Stajımdan sonra çalıştığım Konya Ereğli’de de Merinos çiftliği vardı. Merinos koyunu Türkiye’den İtalya, Almanya, Fransa, İngiltere ve İspanya’ya, oradan da Avustralya’ya yayılmış. Zaman içinde Avrupa ülkeleri üretimi bırakmış ama Avustralya çok başarılı olmuş. Avustralya’dan da yünler geliyordu fabrikaya. Oranın ince elyafları çok güzeldi. 2 Şubat 1938’de büyük Ata’mız tarafından açılan Merinos Müessesesi ilk günden itibaren sürekli teknoloji yeniliklerini takiple 1957 yılında dünya çapında bir yere gelmişti. Kurumun genel müdürü Şevket Davaslıgil İTÜ Makine Mühendisliği mezunuydu ve yünlü konusunda kendini yetiştirmiş bir insandı. İyi derecede İngilizce biliyordu, yünlü mensucatla ilgili tercümeleri vardı, çeşitli dergilerde yazıları çıkıyordu, kitapları vardı. Fabrikada, dünyanın en iyi ve en kaliteli Merinos yün elyafı kullanılarak, başta müdür bey olmak üzere birçok mühendis, uzman ve araştırmacı ekip sayesinde, İngiliz yünlü kumaşlarının kalitesinde üretim yapma başarısını gösterildi.

bir şey öğrenemiyor insan. Ancak fabrikada yıllarca çalıştıktan sonra öğrenebiliyor. Konya Ereğli’de 15 sene çalıştım. Yünlü üretimle ilgili araştırmalarım devam ederken kısa elyaf ve pamuklu sektöründe görevler yaptım. Japonya’da araştırmalar yapıp kendimi ilerlettim. Dergilere makaleler yazdım. Stajımdan sonra da yıllar boyu Merinos’a ve SAGEM’e çok gidip geldim, diyaloglarım bitmedi. Bir kez daha Merinos müessesesinde çalışarak emek veren ve katkıda bulunan tecrübeli uzmanları hürmetle anıyorum.

Fabrikada staj yaptığım o kısa dönemde aklımda kalan acı bir anım da var: Bir gün fabrika çatısının köşesine askeri uçak çarptı ve bahçeye düştü. Fabrikaya bir şey olmadı ama maalesef pilot vefat etti. Merinos Fabrikasında yaptığım iki aylık staj, elektrik mühendisi olmama rağmen bana ilerideki hayatımın yönünü çizdi ve tekstil sektörünü devam ettirme kararını verdim. Üniversitede dört sene eğitim alsa da, fazla

Feshane Dergisi’nin Ağustos 1948 sayısında Sümerbank Reklâmı, Erol Gülen Arşivi


88

Fatih Yıldızgül Muhammet Mustafa Şahin tarafından 10.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Fatih Yıldızgül

06.12.1951 doğumluyum ve aslen Ankaralıyım. 1979 senesinde Bursa’ya geldim. Nisan 1980’de Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Fabrika kapanana kadar çalıştım ve en son çıkanlardan birisiyim. 2004 Haziran ayında emekli oldum. Eğitim olarak Ankara’da Yapı Tekniği bölümünü bitirdim. Meslek okulu, lise dengi bir okuldu. Ankara Yapı Teknik diye geçiyor. Aynı zamanda Sanat Enstitüsü’dür. Fabrikaya girmeden önce rahmetli teyzemin oğluyla serbest çalışıyorduk. Sonra fabrikada sınav açıldı ve sınavda başarılı olunca işe kabul edildim. Asıl mesleğim inşaat ressamlığıydı. Fabrikada ilk önce makine enerji bölümünde çalışmaya başladım. Fırat Alparslan ve Hasan Akaçin döneminde tops projesini yaptık.

Fatih Yıldızgül ve Kızı Seçil Yıldızgül

Fransa’dan makineler yeni geliyordu ve monitörlerde gelmişti. Bu projelerde bulunduk ve çalışmalar yaptık. Sonra dokumaya, apreye geçtim. Buradaki oryantasyon ve çalışmalardan sonra da konfeksiyona geçip dikim şefi olarak görevimi tamamladım. İbrahim Kaya ve Bülent Bey fabrikamızda müessese müdürlüğü yapmışlardır. Müdür Muavinimiz Abdullah Bey’di. Yaşar Bey (Yaşar Kaptan) ve Abdullah Karakılıç ile fabrika güzel bir dönem geçirdi. Rahmetli Mehmet Güzel, Sosyal Hizmetler Müdürü’ydü. İdari müdür muavinimiz Bülent Adı Sönmez’di. Şu anda kendisi Bodrum’da oturmakta ve Merinosu yaşatma konusunda faaliyetlerde bulunmaktadır. Gerçekten çok kaliteli idarecilerle çalıştım. Rahmetli Müdürümüz Bekir Beyle de en son dönemde çalışmıştım.


89

Sözleşmeli memur olduğum için sendikaya üye değildim. Yönetici ve işveren durumundaydık ve teknik elemandık. Ama sendika üyeliği olan arkadaşlarla çok uyumlu bir şekilde çalışıyorduk ve onlarla hiç problem yaşamadık. Emekli sandığı emeklisiyim ve sonradan emekli sandığı SGK’ya dönüştü. Ben ilk başta fabrikanın içerisinde oturuyordum. Benden başka fabrika içerisinde bir de ambar sorumlusu olan tek bir arkadaş daha otururdu. Yol ve alt geçit kapanınca karşı tarafa geçişte kapandı. Şef olunca da 1986-1987 tarihinde lojmana geçebildim. Fabrikamız Balkanlardaki 5 entegre tesisten birisiydi. Ürün kalitelerimiz mükemmeldi. Dünyadaki bazı şirketlerin ve holdinglerin ürün kalitesi konularında problemleri olmasına rağmen bizim ürünlerimiz çok tutulurdu. Yünlü ve yünlü polyester kumaşlarımız dünyanın birçok yerinde beğenilirdi. Sadece çok çeşide girmediğimiz için şirketlerden çeşit anlamında geri kalabiliyorduk. Üretime yapağılar her yerden gelirdi. Kirli yapağı olarak gelir buradan ceket olarak çıkardı.

Resmi kurumlardan sipariş alırdık; belediyelere, polisiyeye, ormancılara. Ayrıca yurt dışına, Almanya ve İngiltere’ye da ihraç mallarımız olurdu. Fabrikamızı önemli kişiler de ziyaret ediyordu. Turgut Özal geldi. Sendika başkanımız Şevket Yılmaz gelirdi. Milletvekili ve bakanlarımız bizi hiç yalnız bırakmazlardı. Fabrika kapandıktan sonra kimse birbirinden kopmadı. Hala sık sık görüşüyoruz. Şuan fabrika eski çalışanları için eski bir lokal olursa çok memnun oluruz. Burası bizim güzel bir buluşma noktamız olabilir. Eski Merinosluları yaşatma anlamında güzel bir işlev görebilir. Böyle bir şey olursa çocuklarımızı da buralara getirir ve onlara buraları anlatırız. Müessese müdürlüğü yapmış İsmail Budak’ın Tekstil Müzesi’nin hazırlanmasına önemli katkıları dokunmuştur. Kendisi aynı zamanda hattat, ressam ve şairdir. Anmadan geçemeyeceğim. Son olarak bizlere bu imkânı tanıyıp bizi hatırladığınız için çok çok teşekkür ederim.

Fatih Yıldızgül


90

Gündüz Yalçıner Resmiye Nur Güney tarafından 23.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Gündüz Yalçıner

1938 doğumluyum. 1951 yılında babamın memuriyeti dolayısıyla Trakya’dan Bursa’ya göç ettik. Okulum yarım kaldı ve bir daha da okuyamadım. Bu arada Bursa’da marangozluğa başladım. Salih dedemin evinin alt katında marangozhane vardı. Orada Ahmet ustanın yanında çalıştım. Babamlar Trakya’ya geri döndüler. Salih dede 6 ay beni evinde misafir etti. O zamanlar makineler yoktu ve hep elle çalışıyorduk. Birkaç milim kaçırdığın zaman ustadan tokadı yerdik. Marangozlukta

Gündüz Yalçıner Grevde, 1977

para da yoktu. Arkadaşlarım da dokumacılık yapıyorlar ve haftalık 10 TL alıyorlardı. Ben de babamla konuştum ve babama dokumacı, tekstilci olmak istediğimi söyledim. 1 Ekim 1953 tarihinde Davutkadı’da işe başladım. Babam “Merinos devlet kapısıdır oraya imtihanlara gir” dedi. Benim haberim yokken beni imtihanlara yazdırmış. Ben de dokuma konusunda tecrübeli olduğum için imtihana girdim ve kazandım. 1954 yılında Merinos Fabrikası’nda dokuma bölümünde çalışmaya başladım. Bu bölümde


91

4 yıl çalıştım. Benim tazminatımı verdiler ve ben askere gittim. 1960 yılında askerden döndükten sonra tekrar Merinos Fabrikası’nda çözgü dairesinde çalışmaya başladım. Beni daha sonra dokuma bölümüne verdiler. 6 sene dokumada çalıştım. Çalışma döneminde kaliteli ve randımanlı çalışıp hatasız kumaş dokuduğum için flama hep benim makineme takılırdı. Bu bayrak 1 ay takılı kalırdı. Diğer ay kim kaliteli kumaş dokursa flama o kişiye geçerdi ama genelde hep bana verilirdi. Aynı zamanda prim de verirlerdi bu kişilere. O zamanlar evlendik, ev yaptık, araba aldık, çocuklarımızı büyüttük. Bütün bunları hep Merinos sayesinde yaptık. Sendikacılıkla da uğraştım. Futbol da oynuyordum. Beni sporcu olduğum için Kılıç Kalkan ekibine aldılar. Bursa Mehter Takımı’nın 60 kişisi Merinostaydı o zamanlar. Ben Merinos sayesinde dünyayı gezdim. Yurt dışına çıktığımız zamanlar ücretsiz izinli sayılıyorduk. Daha sonra bunu göz önüne alan Teksif Sendikası Başkanı Şefket Yılmaz tarafından toplu sözleşme maddesi olarak “Milli” vasfını taşıyan sporcuların, Mehter Takımı ve Kılıç Kalkan mensuplarının yurt dışı vazifeleri sırasındaki maaşlarının ödenmesi için madde konmuştu. Onun sayesinde yurtdışı görevlerimizde de maaş alıyorduk. Her yıl 2 Şubat tarihinde işçilere yemek verilirdi. 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık çalışanlara plaketler verilirdi. Amerika’ya “flafel” adı verilen sistemle dokuduğumuz kumaşlar gönderilirdi. O kumaşlarda en ufak hata belli olurdu. Benim dokuduğum kumaşlarda hiç hata olmazdı. Senelerce Amerika’ya kumaş dokuduk.

Merinos’ta çok güzel günlerimiz geçti. Merinos hala hayatımızda devam ediyor. Merinos’a gidiyorum, Tekstil ve Enerji Müzesi’ni geziyorum. Merinos’ta Kılıç Kalkan grubumuz var. Oraya da gidiyorum. Merinos’ta düzenlenen bütün sergilere gidiyorum. Emekli olduktan 33 sene sonra Merinosta sahneye çıktım ve Kılıç Kalkan oynadım. Merinos Fabrikası’nda bu güne kadar 17.000 kişi çalıştı. İlk açılışta 1600 kişi çalışıyordu. 1955 yılında Celal Bayar tarafından dokuma bölümü açıldı. Açılışta da Yugoslavya’dan futbolcu göçmenler geldi. Bu futbolcular Merinosu 4-5 sene şampiyon yaptılar. Aynı zamanda Merinos Fabrikası’nda da çalıştılar. Onlarla hala görüşüyoruz. Merinos Fabrikası’nın Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesinden ve bu şekilde değerlendirilmesinden memnunum.

Kılıç Kalkan Oynayan Gündüz Yalçıner

Gündüz Yalçıner, Düğün Hatırası, 1963


92

Hadiye Bilgiç Muhammet Mustafa Şahin tarafından 12.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Hadiye Bilgiç

27 Mart 1957 tarihinde Burdur’da doğdum. Aslen de Burdurluyum. Eğitim için Bursa’ya geldim ve Teknik Lisede elektrik bölümünü bitirdim. 1974 yılında okulum devam ettiği sırada fabrikada staja başladım ve sonra beni kendi istekleriyle fabrikaya aldılar. Merinos Fabrikası’nda 1976-1996 yılları arasında çalıştım. İlk önce elektrik ustalığı yaptım daha sonra telefon santralı ustalığında çalıştım ve emekli oldum. Bir arada üretimde 3-4 yıl çalıştım. Önce yetiştirici kadrosunda düşük ücretle çalıştım. 2-3 ay sonra tam kadroya geçtim. Üretimde; imalat, büküm ve tek büküm hazırlama işiyle uğraştım. Yünler önce yıkamaya girerdi. Sıra ile tarak, tarama, hazırlama olur sonra ip haline gelirdi. Elektrik ustalığı yaptığım sıralarda makine kullanmıyordum ama arızalara gidiyordum. Asansör ve elektrik arızalarına giderdim. Fabrikada bir ara 2 bir ara 3 vardiya çalışılırdı. Bazen fabrikamıza yabancı uzmanlar da gelirdi. Onlar yeni makineler kurulunca eğitim vermek için gelirlerdi. İlk zamanlar cumartesi öğleye kadar çalışırdım. Santraldeki telefonda 300 dahili abonem vardı. Sagem, lojmanlar, imalathane, dokuma, konfeksiyon. Çok çalıştım yaz kış demedim çatılara kadar çıktım, elektrik arızalarına koştum. Santralde görme özürlüler çok çalışırdı. Onlara yardım ederdim. Ortopedik özürlümüz vardı. Kimseden kötülük görmedim. Amirlerim beni çok takdir ederdi. Hadiye Bilgiç Lokalde

Sendika vardı. İşe girdiğimizde hepimiz kaydoluyorduk. Teksif Sendikası. Sendikaya girmeyin diye bir zorlama yoktu. Benden daha eski yıllarda isteyen herkes işe alınırdı. Benim zamanımda seçilirdik. Daha sonra ise sınavla olmaya başladı. Hammadde Avustralya’dan gelirdi. Askerler ve polisler için üretim olurdu. Üst düzey yetkililerin takımları ve kumaşları buradan çıkardı. Yurtdışına da satış olurdu. Herkes kaliteden çok memnundu. Ürünler adeta eskimek bilmezdi. Sonra konfeksiyon bölümü açıldı.


93

Ben işçi kadrosunda olduğum için bana lojman tahsisi yoktu. Lojman sadece memurlara verilirdi. Evlere servis hizmetimiz vardı. Önce Merinosun kendi arabaları vardı. Sümerbank olarak burunluydular. Misafirhanemiz çok güzeldi ve çok kişi ağırladı. Devlet erkanından ve sanatçı çevresinden çok kişi geldi. Dışarıda komşuluk güzeldi. Oturduğumuz evlerde bir arıza olsa çalışanlar mesleğine göre arkadaşının evine gider ve tamirat yapardı. Mobilyası arızalı olan kişinin evine mobilyacı gider, bir kişinin evinde elektrik arızası varsa elektrikçi gider ve tamirat yapardı arkadaşlık çok güzeldi.

Teksif Sendikası Grevi

Stajyerlerle Bahçede, 1976

Santral Makina Dairesi Hadiye Bilgiç, 1995


94

Halil Haşıl Resmiye Nur Güney tarafından 11.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Halil Haşıl

25.12.1943 tarihinde Erzurum’un Yeşildere Köyü’nde dünyaya geldim. 6 yaşına kadar çocukluk dönemlerinde bizde kayak sporu çok gelişmiş değildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin desteğiyle kayak sporuyla uğraşmaya başladım. O dönemde kayak sporunda yetenekli olan kişileri topladılar ve çalışma başlattılar. Ben de bu alanda çok başarılı olduğum için beni de bu gruba aldılar. Bize kurs açtılar ve bizi geliştirdiler. Fakirliğin vermiş olduğu bir hava vardı tabi. Türk Silahlı Kuvvetleri bizim bütün ihtiyaçlarımızı karşıladı. Bu çalışmalar sayesinde kayak sporunda kendimizi geliştirdik. Erzurum’da o günkü adıyla Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü de bize destek vermeye başladı. 1958’de Bursa’ya geldiğimde

Bursa’yı çok beğenmiştim. Her taraf yemyeşil hayran kalmıştım. O zamanlar kapalı çarşı yanmamıştı. 1959’da da Uludağ’a kayak sporu yarışlarına geldiğimiz zaman Demokrat Parti’nin İl Başkanı Hayri Terzioğlu ve ileri gelen arkadaşlarla görüşmüşler. Kayak sporunu geliştirmek için doğudan gelen arkadaşların içinden iyilerini seçebileceklerini düşünmüşler. Beni de önermişler. 1 Nisan 1959 tarihinde Enver Alkoçlar vasıtasıyla Merinos Fabrikası’na sporcu olarak başladım. Sporculuğumun yanında çift büküm dairesinde de çalıştım. Ustabaşı oldum. Çalışmalar bu şekilde devam etti ve 1987 yılında Merinos Fabrikası’ndan emekli oldum. Kış aylarında Merinos Fabrikası’nı temsilen görevli

Uludağ’da Merinos Müdürü ve Halil Haşıl Kayak Yaparken, 1975


95

olarak Uludağ’a çıktık ve çeşitli yarışmalara katıldık. Aynı zamanda fabrikayı temsilen yurt dışına da çıktık. İsviçre’ye gittik. Fabrika spor sanatında çok güçlüydü. Vardiyalı sistemle çalıştık. 3 vardiyalı sistem vardı. İşe giriş çıkışlar kartlı sistemle yapılırdı. Saat ücreti 97 kuruştu. En yüksek maaşı ben alırdım. Eşimle de fabrikada tanışıp evlendik. Fabrikada çok

disiplin vardı. Merinos Fabrikası Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en büyük fabrikasıydı. Sistem çok değişti ve fabrika çağa ayak uyduramadı. Daha modern hale getirilip fabrika kapatılmayıp hala çalışıyor olabilirdi.

Halil Haşıl’ın Kayak Sporu ile İlgili Yazıları

Halil Haşıl’ın Kayak Sporu ile İlgili Yazıları


96

Haluk Doğrugidengil Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Haluk Doğrugidengil

1955 Bursa doğumluyum. Babamın Merinos Fabrikası’nda çalışmasından ötürü askerden geldikten sonra ilk müracaatımda beni de 1976 yılında Merinos Fabrikası’na işe aldılar. Fabrikada öyle bir gelenek vardı. Fabrikada çalışanların çocuklarına işe alımlarda öncelik tanınırdı. Ben de bu vesileyle işe girdim. İlk personel servisinde vazifeye başladım. O zamanın şartları altında çok iptidai bir şekilde fasit makineleriyle, eskiler bilir daktilolarla işçi bordrolarını yapar onların hesaplarını o şekilde muhasebeye teslim ederdik. Uzun yılar burada çalıştıktan sonra kumaş ambarında da görev aldım. Orada Merinos’un güzel kumaşlarının pazarlamasını ve tanıtımını yaptım. 1996 senesinde de emekli oldum. Bir fiil 20 sene çalıştım. Babam Mehmet Doğrugidengil de bu fabrikada enerji şefliğinde ustabaşıydı.

Merinos Makine Enerji Şefliği

Fabrikanın en eski çalışanlarındandı. 1976 yılında türbin dairesinde çalışırken kalp krizi sonucu vefat etti. Aynı zamanda kayınpederim Fikri Şener telefon santralinde görevliydi. O zamanlar Bursa’nın nüfusunun ¼’inin Merinos Fabrikası ile bir bağlantısı vardı. Daha eski yıllarda fabrika kendi elektriğini kendisi ürettiği için Bursa, enerjisini Merinos Fabrikası’ndan alırdı. Merinos Fabrikası çok büyük bir ekoldü. Devlet başkanlarının Bursa’ya geldikleri zaman öncelikle uğradıkları yer Merinos Fabrikası’ydı. Sanayide olsun, ekonomide olsun Türkiye’de bir mihenk taşıydı. Bu özelliği sayesinde dünya çapında bir yere sahipti. O zamanlar Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en büyük kuruluşu Sümerbank


97

Merinos Sanayi Müessesesi’ydi. Sonrasında özelleştirme kapsamına alındıktan sonra küçülmeye gidildi. Fakat fabrika kapatılana kadar özelleştirme gerçekleştirilmedi. Sonunda rehabilitasyon yapılarak fabrika son zamanlarda daha bir disiplinli hale getirilmişti. Ürettiği kumaşlarla Türkiye’ye ve dünyaya örnek olmuş bir fabrikaydı. O yıllarda Türkiye’de kumaş sektöründe birinciydi. Daha çok Avrupa ülkelerine ihraç edilirdi. İtalya, Fransa, Kuzey Afrika ülkeleri ve çoğu ülkelere ihraç edilirdi. Kumaşlarımız İngiliz kumaşlarıyla boy ölçüşürdü. Bir ara İngiliz kumaşlarına bile fark atmıştık. Kumaş olarak çok ilerideydik. Dünyada parlak kumaşlar çıktığı zaman bizim fabrikada daha önceden çıkmıştı ve biz o kumaşları Bursa’da sergiliyorduk. Kapatılması tabi bizi çok üzdü. Çok büyük anılarımız, hatıralarımız var. Türkiye’nin ilk sosyal amaçlı kuruluşlarından biridir bu fabrika.

Personel Servisi, 1976

Atatürk özellikle bu fabrikayı açarken sosyo ekonomiyi düşünerek işçisinden memuruna kadar bütün çalışanları düşünmüştür ve onlar için her türlü birim yapılmıştır. Çalışan bayanlar için çocuk kreşleri, çocuk doktoru, sinema salonu ve ayrıca itfaiyesiyle komple bir tesis Türkiye’ye örnek olmuştur. Diğer sanayi bölgesinde kurulan fabrikalara da örnek olmuştur. Bursa Organize Sanayi bölgesinin açılmasına da büyük öncülük etmiştir. Özel sektörle yarış edecek kadar sinema ve balo salonları vardı. Sosyal tesisler vardı. Çalışanların işten çıktıktan sonra nefes alabileceği, vaktini geçirebileceği lokaller vardı. Yazlık bahçeleri vardı. Akşamları işçilerin, memurların hep beraber gelip de bahçede havuz başında yemek yiyebilecekleri çok güzel tesisleri vardı. Bahçe düzenlemeleri, peyzajlar hepsi fabrikanın bünyesinde çalışan


98

işçiler tarafından yapılırdı. Çiçek serası bile vardı. Bu şekilde çok güzel bir fabrikaydı. Sendika da vardı. Sendikanın bir ülkenin gelişmesinde çok önemli bir yeri vardır. Bir iş yerinin çalışanlar için işverenle aracılık edeceği en büyük kuruluştur. Sendika başkanımız Şefket Yılmaz’ı da rahmetle anıyorum.

Fabrikada uzun yıllar çok güzel anılarımız oldu. Düğün salonunda aynı zamanda solistlik de yaptım. Orkestramız vardı. Necdet Vartürk abimiz Merinos Sosyal Hizmetler şefiydi. Onun eşliğinde orkestrada 8-9 yıl beraber çalıştık. İşçilerimizin düğünlerini ve çocuklarının sünnet düğünlerini yaptık. Zaman zaman arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz ve anılarımızı paylaşıyoruz.

Merinos Makine Enerji Şefliği,Haluk Doğrugidengil Arşivi, 28.02.1968

Merinos Makine Enerji Şefliği,Haluk Doğrugidengil Arşivi, 28.02.1968

Merinos Makine Enerji Şefliği,Haluk Doğrugidengil Arşivi, 28.02.1968


99

Eski Soğutma Kulesi, Haluk Doğrugidengil Arşivi, 28 Şubat 1968


100

Hasan İlden Resmiye Nur Güney tarafından 29.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Hasan İlden

25.02.1950 Bursa doğumluyum. Askerliğimi yaptıktan sonra 1975 yılı Kasım ayında Merinos Fabrikası’nda 130 lira maaşla çalışmaya başladım. Kayınpederim Nevzat Kıran bu fabrikada tarama bölümünde çalışıyordu. Onun vasıtasıyla bu fabrikaya girdim. Yıkama dairesinde 2-3 yıl çalıştıktan sonra sosyal hizmetlere, işçi yemekhanesine geçtim. Bu bölümde önce yemekhanede, sonra çay ocağında olmak üzere 10 yıl çalıştım. Daha sonra müdüriyete bir eleman ihtiyacı oldu. Bana teklif edilince, kabul edip 10 yıl da müdüriyette çalışmaya devam ettim. Daha sonra memur yemekhanesinde görev yapmaya başladım. 1999 yılında emekli olduğumda ise lokalde çalışıyordum. Merinos’ta toplam 23 yıl 4 ay görev yaptım. Ben hep tek

vardiyada çalıştım. Yemekhanede çalışırken bir gün akşam yemeği için sigara böreği hazırlıyorduk. Garson arkadaşlardan biri şaka mahiyetinde böreklerden birinin içine sigara koymuştu. Tabii akşam yemeğinde bayanlardan birine bu börek denk gelince, sendika temsilcisine haber vermiş. İş büyüyüp, şefimize kadar gitmişti. Ama kimse bunu yapan arkadaşın ismini söylemeyince, hepimiz prim cezası yemiştik. Prim, ikramiye, giyim gibi birçok sosyal yardım alıyorduk. Merinos’ta çok güzel dostluklarımız vardı. 270 arkadaşım benim oturduğum mahallede oturuyor. Onların desteği ile muhtarlık seçimlerinde aday oldum ve kazandım. 3 dönemdir muhtarlık yapmaya devam ediyorum.

Merinos Fabrikası Çalışanları Yemekte, Hasan İlden Arşivinden


101

Merinos Fabrikası Çalışma Dönemlerinden, Hasan İlden Arşivinden

Merinos Fabrikası Çalışma Dönemlerinden, Hasan İlden Arşivinden

Merinos Fabrikası Çay Ocağı, Hasan İlden Arşivinden


102

Hatem Coşkun Azar Resmiye Nur Güney tarafından 08.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Hatem Coşunazar.

1 Mayıs 1964 tarihinde Bursa’nın Orhaneli ilçesine bağlı Dağgüney Köyü’nde dünyaya geldim. 1983 yılı Mart ayında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım ve ilk iş yerim burasıydı. Liseden mezun olduğum zamanlar bankalar daha çok işçi alırdı. Sonra bayanları almamaya başladılar. Merinos Fabrikası devletin fabrikası olduğu için, ben de iş bulma kurumuna müracaat etmiştim. İş bulma kurumundan bir belge geldi bize. Lise mezunu olduğum için sınava girme hakkı kazandım ve sınavı da kazanınca Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Bizden sonra işçi alımları azaldı ve çoğu kişi fabrikaya giremedi. Yalnız Turgut Özal döneminde 1990 yılında gelen

Merinos Fabrikası Konfeksiyon Bölümü, 1984

muhacir arkadaşlara iş imkanı sundular ve o yıllarda Merinos Fabrikası’nda muhacir arkadaşlar çalışmaya başladılar. 20 sene bu fabrikada çalıştım ve bu fabrikadan emekli oldum. Benden önce halam(Gülsüm Arabacı) hazırlama bölümünde çalışıyordu. İşe girerken referans soruyorlardı. Benim referansım da halamdı. Girdiğimiz günden itibaren sigortamız vardı. Sendikamız vardı. Bir gün sendikaya 10 tane bayan arkadaşla beraber üye olmaya gittik. O dönemlerde Makine Enerji Bölümü’nde Usta Sait Bey vardı sendikanın başında. Sendikanın kapısından içeriye girdiğimiz zaman ilk defa sendikanın kapısını bayanlar açtı diye duygulanmıştı, ağlamıştı. Fabrikaya


103

ilk girdiğimde tek bükümde çalışmaya başladım. Daha sonra çile şeklinde yün ihraç ediliyordu çift büküme geçtim, çile makinalarında çalıştım. Çift bükümde ustabaşı Halil Usta vardı. Biz yeni girdiğimizde eski çalışanlar vardı onlar öğretirdi bize işi. 1 sene sonra konfeksiyon (hazır giyim) bölümüne geçtim ve 18 sene konfeksiyon bölümünde çalıştım. Daha sonra fabrika kapanma aşamasına geldi ve konfeksiyon bölümü kapatıldı. Bu bölümde çalışanları dağıttılar. Beni de cımbız bölümüne verdiler. 40 yaşından sonra cımbız öğrendim, kumaş temizledim. Cımbız bölümünden sonra emekli oldum. Sonra da fabrika kapandı zaten. Fabrikada ilk işe başladığım zaman 3000 kişi çalışıyordu. Vardiyalı sistemle çalışırdık. Bükümlere girdiğimde A2000’deydim. 3 vardiya sistemi vardı. Bir vardiyada en az 25 kişi çalışırdı. Girdiğimiz günden beri kartlı sistem vardı. İşe başlarken kart basar, çıkarken yine kart basardık. 30 dk opsiyon hakkı tanırdı. 30 dk’dan fazla işe geç gelen kişilerin maaşlarından kesinti yaparlardı. Servisimiz de vardı. Bir semtte 10 kişiden fazla çalışan oturuyorsa o çalışanlara servis tahsis edilirdi. Yemekhanemiz vardı. Yemeğimizi de fabrika karşılardı. Fabrikanın, memurlara ait lojmanları vardı. Fakat her çalışan memura değil, fabrika müdürlerine lojman verilirdi. Şu andaki Burfaş’ın bulunduğu yer müdürümüzün lojmanıydı. İşçilerin çocukları için de kreş vardı. İşçiler lojmanlardan, memurlar da kreşten faydalanamıyordu. Fabrika çalışanlarına sosyal yardımlar da yapılırdı. Bize sendikal haklarımız olarak havlu ve sabun verilirdi. Maaşımızın dışında prim alırdık. İkramiyelerimiz olurdu.

Senede bir kere fabrikadan kar payı(temettü) alırdık. Merinos Fabrikası dünyada beş entegre tesisten ikincisiydi. Merinos koyunu burada bakılır koyunun yünü kırkılır ve buradan takım elbise olarak giyer çıkardınız. Kumaşlar o kadar kaliteliydi ki senelerce giysen eskimezdi. Benim eşimin Merinos kumaşından dikilmiş pantolonu var. 30 yıllık evliyim 30 yıldır hala bu pantolonunu giyer. Merinos kumaşı daha çok Almanya’ya ihraç edilirdi. Daha çok askeriyeye ve orman işletmelerine kıyafet dikerdik. 2000’li yılarda Merinos Fabrikası kapanma aşamasına geldiği zamanlar bizi desteklemek için fabrikayı ziyaret etmeye gelen ünlü isim kalmadı. Fabrikada benim zamanımda çok büyük iş kazaları yaşanmadı. Bunun tedbiri alınırdı. Büküm bölümünde başına örtü örtmeyen kalmazdı saçları makinaya dolaşmasın diye. Saçlarını örtmeyenler uyarılırdı. Disiplin altında çalışma sistemimiz vardı. Merinos bizim için bir okuldu. Arkadaşlıklarımız, dostluklarımız bambaşkaydı. Çok güzel arkadaşlıklarımız oldu. Birbirimizi eğitirdik, birbirimizin eksiklerini tamamlardık. Yemek paydosunda birbirimize çok destek olurduk. Bağlama çalmayı bilen arkadaşlar vardı. Onlar çalardı biz de söylerdik. Gerçek samimiyet vardı. Günümüzde bile iki Merinoslu yan yana geldiğimiz zaman aynı heyecanla Merinos anılarımızdan bahsederiz. Her yıl 2 Şubat fabrikanın açılış yıl dönümünde Merinoslular buluşması yapılır. Bağlarımızı birbirimizden koparmayız.

Merinos Konfeksiyon Bölümünde Hatıra fotoğrafı, Hatem Coşkun Azar ve Kızı Sinem Azar, 1994


104

Hilmi Yazar Muhammet Mustafa Şahin tarafından 18.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Hilmi Yazar

1951 doğumluyum. Aslen Bursalıyım. Annem Zehra Yazar Merinos Fabrikası’nda aşağı yukarı 25 sene çalıştı. 1975 yılında fabrikada çalışmaya başladım ve 1995 yılında emekli oldum. İşçi kadrosundaydım ve ilk işim kazan dairesindeydi. Kazan dairesinde pasakülcülük yani yanmış kömürleri dışarı atma işi yapıyordum. Sonra personelde puantörlük yaptım. Buradaki görevim işçilerin giriş-çıkış saatlerini, aylık toplam çalışma saatlerini belirlemek ve ay sonu bildirimlerini yapmaktı. Vardiyalı sistemle çalışırdık. Ben gündüz geliyordum fakat nöbet olduğu zaman geceye de gelirdim. Kazan dairesinde bir iş kazası yaşadım. Belim çatladı. İstirahatli dönemimde de sosyal haklardan faydalandım. Sosyal yardımlar çok iyiydi. Sümerbank’tan alışveriş yapmamız

Merinos Futbol Takımı Sezon Açılışı

için kupon verilirdi. Bu kuponlar ile indirimden faydalanırdık. Personel müdürümün ismi Melih Alganer, şefim İhsan Uysal’dı. İhsan Bey ayrıca her ay Merinos hakkında bir gazete çıkarırdı. Merinos Spor Kulübü’nde 14 sene yöneticilik yaptım. Basketbol ve yüzme takımlarımız vardı. Basketbol takımımız Türkiye 2. ligindeydi. Her sene 2 Şubat’ta organizasyonlar yapılırdı. Muazzez Abacı, Nükhet Duru gibi birçok ünlü isim gelirdi. Fabrikadaki arkadaşlıklarımız mükemmeldi ve hala devam etmekte. Şimdi bile düğünlerde, cenazelerde toplanıyoruz. Fabrikanın kapatılması bizi çok üzdü. Bursa’da oturanların ya kendileri ya da eşi, dostu, akrabaları mutlaka Merinos Fabrikası’nın ekmeğini yemiştir.


105

İbrahim Budak Cengiz Bütün tarafından 24.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1941 Diyarbakır doğumluyum. Ben çalışmaya 1966 yılında Nazilli’de başladım. Orada beş yıl çalıştıktan sonra müdürümüz Bursa Merinos Fabrikası’na tayin oldu ve beni de Merinos’a getirdi. 1972 yılında uzman olarak Merinos desen bürosunda işe başladım. Benim işe girdiğim zaman Merinos’ta 4000 kişi çalışıyordu. Cuma günleri personele tavuk yemeği çıkar, bunun için 600 tavuk kestirilirdi. Desen bürosundan sonra dokuma bölümünün sorumluluğuna getirildim. Dokumada 511 kişi çalışıyordu. 1974 Kıbrıs Harekâtında askeriyeye bizden kumaş istendi. Bütün dokuma personelini topladım. Kendileriyle ‘’Bu da bir vatanperverliktir, bunun için mücadele edeceğiz.’’ dedim ve bize verilen tarihe istenilen

kumaşı hazırlayıp, yetiştirdik. Bir de Amerika’dan bir grup gelmişti. Kumaş alacaklarını söyleyip, dokuma makinelerini görmek istemişlerdi. Ben makineleri görürlerse kumaş almaktan vazgeçerler diye göstermemiştim. Onlara ‘’Nasıl bir kalitede kumaş istiyorsunuz?’’ diye sorduğumda bana ceketini göstermişti. Bende üzerindeki kumaşı bizim dokuduğumuzu söyleyince karşı taraf kumaşın İngiltere’de üretildiğini söylemişti. En sonunda ceketin içini açarak kendilerine gösterdiğimde Merinos kumaşı olduğunu görünce çok şaşırmışlardı. Tabi daha sonra bizden kumaş alımında anlaşmıştık. Daha sonra ben alıcılara makineleri gösterdiğimde kahkaha atarak gülüp, kendini yerlere atmıştı. ‘’Niye daha modern makinelerle çalışmıyorsunuz bu makinelerden

Merinos Dokuma Şefi İbrahim Bey, Şevket Yorulmaz ve Eşleri Yemekte, 15 Temmuz 1976

İbrahim Budak


106

bu kadar kaliteli kumaş üretileceğini tahmin etmezdim.’’ demişti. Bunun dışında bir hatıram daha var. Bir gün İran’dan, bizim sanayi casusu dediğimiz türden bir ekip geldi. Bunlar yine kumaş ticareti yaptıklarını, bizim kumaşlarımızı görmek istediklerini söylediler. Kendi aralarında Farsça konuşuyorlardı ve benim Farsça bildiğimi tahmin etmemişlerdi. Kendi aralarında konuşurken ‘’İsviçre’den kumaş almaya gerek yok, bu kumaşlar çok kaliteli’’ gibi aralarında konuşurken; ‘’Acaba bu kumaşların çözgüsü kaç tel?’’ diye konuşunca, ben konuşulanları anladığım için dayanamayıp ‘’4550 tel’’ diye cevap vermiştim. Hem çok şaşırmışlardı, hem de kararlarını Merinos kumaşından yana kullanmışlardı. Merinos adeta bir üniversite gibiydi. Çalışanlar burada hem çalışıyordu, hem de her zaman eğitiliyordu.

Arsası da 514 dönümdür. Atatürk bu fabrikayı kurmak için etüt ettirmiş. Türkiye’nin nüfusu on milyon civarı iken, Avustralya’dan Merinos koyunu getirterek her bölgeye göndermiş. Bu bölgede en uygun yapağı yetiştiği için Bursa’da kurulmasına karar verilmiş. Eğer Şanlıurfa’da bakılan koyunun yünü Merinos’a daha yakın olsaydı, Atatürk bu fabrikayı oraya kurdururdu. Onun için Merinos çok özel bir yerdir. Birçok anısı vardır çalışanlarında. Biz Atatürk’ün 100. Yıl anısına kumaşlar üretmiştik. Hala anı olarak o örnekler den saklarım. Emekliliğe kadar toplamda 29 yıl çalıştım. Bunun 1987 yılına kadarı Merinos’ta geçti. Ondan sonra ben Hereke’ye müdür olarak tayın edildim. Merinos personeli her zaman bir aile gibiydi. Unutmak mümkün değil, bu anılarımızda anlatmakla bitmez.

Merinos Bünyesinde Kullanılan Kredi Fişleri

Atatürk’ün 100. Yıl Anısına Dokunan Merinos Kumaşları

Atatürk’ün 100. Yıl Anısına Dokunan Merinos Kumaşları


107

Merinos Futbol Takımı, İbrahim Budak Arşivinden

Merinos Hatırası, İbrahim Budak Arşivinden


108

İbrahim Kazım Malkoç Resmiye Nur Güney tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

İbrahim Kazım Malkoç

20.05.1956 Bursa doğumluyum. 1978 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Merinos bizim için bir aile yuvasıydı. Babam ve bütün akrabalarımız Merinos Fabrikası’nda çalıştılar. Ben de tefrik(yün ayırma) bölümünde ustabaşı olarak çalıştım. 2003 yılında bu bölümden emekli oldum. Tefrik bölümünde, bize gelen hammaddenin ayrımı ve kontrol işlemi yapılırdı. Yani tekstilin ilk başlangıç aşamasıydı. Oraya gelen yünleri kalitelendirip yıkamaya sevkini sağlıyorduk. Bizim bölümde vardiya sistemi yoktu. Makine ile çalışmayıp elle yapılan bir işimiz olduğu için ve gün ışığından yararlanmak için gündüz çalışıyorduk. Merinos bizim için bir okuldu. Üniversite gibi bir ortamımız vardı.

Her şeyiyle bir bütündü. Spor aktivitelerimiz vardı, lokalimiz vardı. Tiyatro gösterileri olurdu. Geziler düzenlenirdi. Sendikamız vardı. Bir dönem sendikacılık da yaptım. Fabrikada çok kaliteli kumaşlar üretilirdi. Merinos kumaşları daha çok Irak ve İran’a ihraç edilirdi. Bu ülkelerin dışında İngiltere’ye kadar giden kumaşlarımız vardı. Merinos’ta aile ortamımız vardı. Unutamadığımız birçok anımız var. Eşim bu fabrikada çalışıyordu. Eşimle fabrikada tanışıp evlendik. Çocuklarımız fabrikanın kreşinde büyüdü. Yaşantımızın büyük kısmı ile bütünleşmiş olan bir yapı vardı. Çok güzel bir hava vardı. Güzel günler geçirdik. Bizim hayatımızda çok farklı yeri olan bir iş yeriydi. Keşke fabrika çalışmaya devam etseydi.


109

İ. Kazım Malkoç ve Çalışma Arkadaşları

İbrahim Kazım Malkoç, İbrahim Yazar, İlyas Koç, İskender Sönmez, 08.10.1979

10 Kasım 1989 , Atatürk’ü Anma


110

İlyas Koç Muhammet Mustafa Şahin tarafından 22.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1954 Bursa doğumluyum. Doğma büyüme Bursalıyım. Aslen Bulgaristan göçmeniyiz. Babam 14 yaşında Bursa’ya gelmiş. Babamın adı Adem Koç, annemin adı Halime Koç.

İlyas Koç

1973-1999 yılları arasında Merinos Fabrikası’nda çalıştım ve bu fabrikadan emekli oldum. Tophanedeki Sanat Enstitüsü’nden mezunum. Torna-tesviyeyi bitirdim. Ama fabrikada başka işler yaptım, tekstilci oldum. Merinos Fabrikası’nda Teknik nezaretçi olarak işbaşı yaptım. Sonra usta muavini

Merinos Sporcuları, İlyas Koç Arşivinden

oldum ve ustalık yaptım. 19 yıl da dokuma dairesinin ustabaşılığını yaptım. Önce vardiyalı çalışıyordum. Daha sonra gündüz vardiyasına geçtim. Teksif Sendikası’na üyeydim ve sendikanın Bursa şubesinin disiplin kurulu başkanlığını yaptım. Merinos Spor Kulübü’nde de 19 sene yöneticilik yaptım. Merinos Fabrikası bizim evimiz gibiydi. Merinos’a girerken hala heyecanlanıyorum. Arkadaşlıklarımız mükemmeldi. Arkadaşlarımızla görüşmeye devam ediyoruz.

Merinos Yüzme Takımı Kupa Töreni, İlyas Koç Arşivinden


111

İsa Yıldız Resmiye Nur Güney tarafından 15.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Bursa doğumluyum. 61 yaşındayım. 1979 yılında Erhan Erdener’in vasıtasıyla sporcu olduğum için kaleci olarak Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. O dönemde Merinosspor’un kalecisiydim. Aynı zamanda çift büküm dairesinde kanter kâtipliği yaptım. Güzel ve zevkli bir işimiz vardı. 1987 yılında ayrıldım. 47 yaşına kadar futbol hakemliği yaptım. Şu anda bedensel engelliler yüzme hakemliği yapıyorum. Merinos bizim içimize o kadar yerleşti ki 8 yıl en güzel yıllarım burada geçti. Çok anılarımız var. Sporcu olduğumuz için insan ilişkilerimiz çok iyiydi. Kaleci olduğum için herkes tarafından tanınırdım. Annem de bu fabrikada çalıştı. Annemin çalıştığı dönemlerde Sagem’de cumartesi günleri sinema gösterileri olurdu

Çanakkale - Türkiye Şampiyonası, 1979-1980

ve biz de izlemeye giderdik. Pazar günleri de işçi yemekhanesinde sinema izlemeye giderdik. Bu nedenle beni de çok eski Merinoslu zannediyorlardı. Benim en güzel anılarım burada geçti. Çalışma sisteminden bahsedecek olursak, fabrikaya ham yün olarak gelen mamuller yıkamadan başlayıp tarak, tarama, hazırlama, tek büküm, çift büküm aşamalarından geçtikten sonra bize ikmal dairesine gelirdi. Oradan da dokumaya giderdi. Dolayısıyla ham yün olarak gelen mamuller ikmal bölümünden iplik olarak çıkar, oradan da dokuma bölümünden kumaş olarak çıkardı. Ben fabrika müdürü İbrahim Kaya zamanında çalışmaya başladım.

İsa Yıldız


112

Müessese Müdürü ve Yöneticilerle Birlikte Merinos Kafilesi Kocaeli’ye Giderken, 1982

Bursaspor-Fenerbahçe Maçı Öncesi, İsa Yıldız, 10.05.1970

Merinos Stadı, İsa Yıldız, 1984

İlk girdiğimde asgari ücret 3300 liraydı. Ben de asgari ücretle çalışıyordum. Daha sonra artış oldu. Bizim bir slagonumuz vardı. “Kartını basmayı unutma, aşçıyla bekçiyle iyi geçin, vezneciyi kaçırma”. Kartını basmazsan yövmiye alamazsın, aşçıyla iyi geçinemezsen iyi yemekten alamazsın, bekçiyle iyi geçinemezsen dışarıya çıkamazsın, vezneciyi kaçırırsan maaşını alamazsın. Allah razı olsun biz maaş gününden bir gün önce maaşlarımızı alırdık. Fabrikada spor camiasında çok güzel günlerimiz geçti. Haftanın her günü antrenman yapıyorduk. İlk geldiğim sene tek kaleci olmama rağmen haftanın 3 günü Balıklı’ya antrenmana giderdik. Vahit İleri geldikten sonra da haftanın 3 günü Balıklı’ya antrenmana giderdik. Çünkü bizim burası kömür tozu oluyordu. Bazen de sabah erken gelirdik buraya kaleci antrenmanı yapmak için. Ceza sahasını çamur deryası yapardık. Unutamadığım bir anım var. Bir gün yine antrenmana giderken çok yağmur yağıyordu. İtfaiyeci aracı başında da Ahmet Bey vardı. Nereye gittiğini sordum. Bizim soyunma odalarını su basmış.

At kestanelerinden dökülen yonga parçaları dere yatağını kapatmış ve Merinos sahası soyunma odalarını su basmış. 1 karış kalmış tavana kadar su dolmuş. Tesis amiri Erdoğan Bey içeride kalmış ve onu biz çıkarmıştık. Ertesi gün gazeteciler gelip fotoğraflarımızı çekmişlerdi. Böyle bir olay başımıza gelmişti. Bana göre Merinos dünyada tekti. Çok kaliteli kumaşlar üretiliyordu. Biz de bu fabrikadan eşimize, annemize çok kumaş aldık. Çalıştığımız kazancın çoğunu yine bu fabrikaya katkı olarak bıraktık. Kredi kooperatifi vardı. Para ihtiyacımız olduğunda oradan alırdık. Bütün çalışanlarla aramız çok iyiydi. Çok güzel arkadaşlıklarımız oldu. Buradan çok güzel anılarla ayrıldık. Benim evim Merinosun karşısında. Terasa çıktığımda yemyeşil bir park görüyorum ve bundan da haz duyuyorum. Ama Merinos hiçbir zaman için bir park değil. Merinos tekstil devi bir fabrikaydı. Eğer üniversiteye verilseydi burada bir tekstil bölümü olabilirdi.


113

Merinos Stad覺nda Olgunlar Turnuvas覺, 1990

Veledrom Stad覺, 1980-1981


114

İsmail Ordukaya Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

İsmail Ordukaya

1948 Bursa doğumluyum. Elektrik yüksek teknikeriyim. 1974 senesinde Sayın İsmail Özsuman sayesinde Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. 1995 yılına kadar fabrikada çalıştım ve buradan emekli oldum. İlk işe başladığımda türbin dairesine bakıyordum. Kazan dairesiyle türbin dairesi yan yana olduğu için daha sonra kazan dairesine de bakmaya başladım. Önceden eski insanlar işlerine daha çok düşkündüler. Mahcup olmamak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorlardı. Teknisyen olarak her cumartesi türbinler devreden çıkarken türbin dairesine giderdim ve pazartesi günü de tekrar türbinler devreye girerken giderdim. Çok değerli bir elemanım vardı. Yaşı da o

zamanlar 50’nin üzerindeydi. Çok da güvendiğim bir insandı. Pazartesi günü bir işim çıktı ve o gün de işe gelemeyeceğimi söyledim. “ Tamam, İsmail Bey hiç merak etmeyin” dedi. Biz Türk Elektrik Kurumu ile paralele girmeden türbini devreden çıkaramıyoruz. İşe gidemediğim Pazartesi günü türbini devreden çıkartmakta biraz problem olmuş. Türk Elektrik Kurumu ile paralele girememişler. Bu durum karşısında biraz heyecanlanmış bu arkadaş ve o sırada kalp krizi geçirmiş ve ölmüş. Beni evden çağırdıklarında tabi ben çok perişan oldum. Bunu hiç unutamıyorum. Bizim aramızda çok güzel arkadaşlıklar vardı. Hala 2 Şubat’ta olsun ya da başka zamanlarda bir araya gelir konuşuruz, sohbet ederiz, çay içeriz.

4 No.’lu Buhar Türbini Revizyonu, İsmail Ordukaya Arşivi, Şubat 1990


115

4 No.’lu Buhar Türbini Revizyonu, İsmail Ordukaya Arşivi, Şubat 1990

O arkadaşlıklarımız hala devam ediyor. Birbirimize saygı sevgi devam eder. Elektrik Fabrikası kendi elektrik ihtiyacını kendisi karşılıyor ve aynı zamanda Bursa’ya da elektrik veriyordu. Fabrikanın çalışma sisteminden bahsedecek olursak, Elektrik Santrali’nde 6 3/10 megavat kurulu gücümüz vardı. 4 adet 1575 kilowatlık türbinimiz vardı. Türbin generatör grubu da vardı. Biz 2 türbini çalıştırırdık. Fabrikanın tüm elektrik ihtiyacını karşılardık. Kazanıyla, türbiniyle kurulmuş tam teşekküllü elektrik santraliydi. 2 adet 16 tonluk kömür kazanı vardı ve fabrikanın ısı ihtiyacını da karşılıyordu. 2 adet de 12 tonluk fueloil kazanı vardı. Günde 120 ton kadar kömür yakıldığını hatırlıyorum. Daha çok Soma’dan kömür getirilirdi. Bunun dışında Tunçbilek ve Orhaneli’den de getirilirdi. Orhaneli kömürünün ısı değeri düşüktü. Günde 10-15 silo

Rıza Seymen ile İsmail Ordukaya Emeklilik Hatırası, Kurban Kesimi, 20.01.1992

kömür gelirdi ve onlar boşaltılırken her yer toz olurdu. Fazla stok yapıldığı zaman kömürler kendi kendine yanardı. Elektrik üretimi için bir türbine 32 bar 16 ton buhar gerekiyordu. 4 tane türbin 6300 kilowat yapıyor. Bu kadar üretim olurdu fakat tüketim olmadığı için 2 türbinin çalıştırılması yeterli oluyordu. Bizde 2 tane kömürlü kazan vardı. 1 türbin için 16 ton saat buhar üretiyordu. Elektriği minimum bedelle üretmek için biz bu buharın 3 tonunu harcıyorduk. 4 tonu geçtiği zaman elektrik üretim maliyeti yükseliyordu. Onun için sürekli takip ediyorduk. 16 tonun 13 tonunu da ara buhar olarak işletmelere verirdik. Yıkama dairesine, boyahanelere, ısıtmaya, dokumaya veriliyordu. Böyle bir yerden kazasız belasız emekli olduğum için çok mutluyum. Hepimizin çocuğu bu fabrikada büyüdü. Merinos’un önünden çalıştığımız yerlerden geçerken gözlerimiz doluyor, duygulanıyoruz.

Türbin Ana Tablosu Önü


116

İsmail Özsuman Resmiye Nur Güney tarafından 21.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

İsmail Özsuman

25 Eylül 1932 Bursa doğumluyum. Babam kısa bir süre olmak üzere, annem de Merinos Fabrikası’nda çalışmıştı. Üniversite okurken stajımı yaptığım Merinos’ta, 1961 yılının sonuna doğru Santral Mühendisi olarak işe başladım. Yüksek tahsil yaptım diyerek, ‘’Ben bu işi yapmam.’’ demezdim. Elektrik Mühendisiyim fakat ustalık, teknisyenlik, öğretmenlik olmak üzere her türlü pozisyonda çalıştım. Tabii bu şekilde çalışınca, isteklerimin de hepsi yerine geliyordu. Verilen görevlerin hepsinde keyifle çalışır, işimi eksiksiz yapardım. Üstlerimin bu konuda her zaman takdirini kazanmışımdır. Çalışanların hepsi, donanımlı insanlardı. Merinos istihdam için kurulmuştu fakat sadece bir fabrika değil, adeta bir okul, bir aile müessesesiydi. Herkes birbirinin hem öğrencisi, hem öğretmeniydi. Okuma

Haber Bülteninden

Merinos Kazan Dairesi, 1965

yazma bilmeden gelenler, burada okuma yazma öğrenirdi. Eğitim o kadar etkili ve önemliydi ki, vasıfsız olarak işe başlayan bir kişi bile, bir kaç yıl içinde yüksek tahsil görmüş kişilerin yapabildiği işleri yapmaya vakıf olurdu. Gönülle, mutlulukla çalışırdık. Düşünebiliyor musunuz, çalıştığım yıllar boyunca 10 dakika bile elektrik kesintisi yaşamadık. Sosyal etkinlikler çok yoğundu. Halka açık sinema gösterimleri yapılırdı. Sinemaya olan ilgim de o yıllardan kalmadır. Çeşitli spor faaliyetleri yapılırdı. Ben buraya minyatür golf getirmiştim. Yemekhanenin yanında tenis oynama imkanımız vardı. Kreşimiz için iyileştirme çalışmalarım olmuştu. Personel, Uludağ’da kayak tesislerinde kayak yapabiliyordu. 1978 yılının sonunda ayrıldım. Şu anda halen çalışmaya devam ediyorum.


117

Merinos Kazan Dairesi, Kurban Bayramı Öncesi, Kurban Kesimi

Merinos idarecileri Gemlik Fabrika Müdürü Haydar Yıldıran ile birlikte, Sait Emin Bildirener Arşivinden


118

İsmet Balkan Resmiye Nur Güney tarafından 10.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

İsmet Balkan

1937 Bursa doğumluyum. 1956 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. 1981 yılında da bu fabrikadan emekli oldum. Fabrikada çalışan dostlarımız vardı. Tarak taramada çalışan rahmetli Hüsnü abimiz vardı. Onun vesilesiyle fabrikada çalışmaya başladım. İlk Boyahane’de çalıştım. 1 sene usta muavinliği yaptım. Daha sonra çift büküme geçtim ve orada ustabaşı olarak çalıştım. Müdürümüz de Rahmetli Sabah Yiğit’di. Sabah Bey’den sonra da müdürümüz Ali Rıza Ercan vardı. 2 vardiya sistemiyle sabah 07.00’den akşam 19.00’a, akşam 19.00’dan sabah 07.00’e kadar çalışırdık. Hanımlar için 7’den 7’ye çalışmak zordu. İstanbul Altınyıldız’dan siparişlerimiz vardı. İşleri yetiştirebilmek için 2 sene bu şekilde mesai yaparak çalıştık. Daha sonra sabah 07.00 akşam 16.00, akşam 16.00 gece 01.00 saatleri arasında çalıştık. İşe ilk girdiğim zamanlarda saat ücreti olarak 93 kuruş alırdım. Aylık brüt maaşım 240 liraydı. Avans, aylık ve prim de alırdık. Bir vardiyada ortalama 300 kişi çalışırdı. Fabrikanın tahsis ettiği servisler vardı ama benim evim fabrikaya yakın olduğu için ben kullanmadım. Üstü açık brandalı kamyonlar ve içerisinde de tabureler vardı. Yemekhane olarak kullanılırdı. Çalışanlara havlu ve sabun verilirdi. Kıdemli işçilik teşfik ikramiyesi vardı. 10-15-20-25 senelik. Biz 25 senelik aldık. Tops olarak yünlerin boyandığı boyahanede çalıştım. Bilek kalınlığında topslar geliyordu, kazanlara geçiyordu, üzeri kapanıp üzerinden boya

veriliyordu. Yünler boyalı şekliyle iplik haline gelirdi. Önce yünler boyahaneden taramaya, taramadan hazırlamaya, hazırlamadan tek büküme, tek bükümden de çift büküme geliyordu. Bu sıralamayla yünden iplik elde edilirdi. Ayrıca yünler ilk aşamada yapağıdan ayrılıp yıkamada yıkandıktan sonra, o çıkan yünün yağından dünyada en pahalı parfümün hammaddesi olarak bilinen lalolin üretilirdi. Yurt içinde tercih edilen bizim kumaşımızdı. 1981 yılında emekli olurken 4 takım elbise diktirdim. Düğüne falan gittiğimde ne zaman diktirdin diye soruyorlardı. Merinos kumaşı dendiği zaman 45-55 polyester, ütü tutan kaliteli kumaşlar akla gelirdi. Rahmetli Mahmut Bey vardı şefimiz. İngiltere’den geldi, iplik şefi olmuştu. Alpan Bey vardı o da rahmetli oldu. Bir gün ahbaplarıyla İngiltere’ye gidiyorlardı. İngiltere’de İngiliz kumaşı diye Merinos kumaşını takdim etmişler. Mahmut Bey de anlamış tabi. Yani Merinos kumaşı dünya piyasalarında tutulan bir kumaştı. Fabrikaya birçok ünlü isim geldi. Aşağıda kumaş deposu vardı. Bütün diplomatlar o kumaş deposundan kumaş alırdı. Hatta milletvekillerine özel olarak Merinos’tan kumaş dokunurdu. Arkadaşlıklarımız dostluklarımız bambaşkaydı. Seve seve koşa koşa işime gelirdim. Ben evimden ziyade burada daha mutluydum, huzurluydum. Çok güzel günler geçirdik. Sicil memuru İhsan abimiz vardı. İhsan Ünsal. 2500 kişinin


119

adını, numarasını bilen biriydi. Biz de o zamanlar onu çok sevdiğimiz için hep muziplik yapardık. Kafası kel olduğu için işe hep kasketle gelirdi. Mahzen bir kış gecesinde ben onun kasketini saklamıştım ve hep benim yaptığımı anlardı. Tayininin çıkmasından çok korkardı. Bir gün yine stajyer arkadaşlardan birine İhsan abiye telefon ettirdik. Stajyer arkadaş telefonda “Sayın İhsan abiciğim, seni sevenlerden

biriyiz. Dikkatli ol, tayininiz Konya Karaman’a çıktı. Tedbirinizi alınız” dedi ve telefonu kapattı. Yazık İhsan abi korkudan bir hafta lokale gelemedi. Benim yaptığımı öğrenmedi ama ben de böyle şaka yaptığım için çok pişman oldum. Bu olaydan 2 ay sonra İhsan abimizin gerçekten Gemlik’e tayini çıkmıştı. Hatıralamız böyle. Anlatmakla bitmez. Merinos’taki anılarımı hiç unutamam.

Bursa Merinos Müessese Albümü

Bursa Merinos Müessese Albümü


120

İzzet İlhan Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

İzzet İhan

1946 Gönen’e bağlı Buğdaylı nahiyesi doğumluyum. 12 Aralık 1970 tarihinde Merinos’ta kazan dairesinde 225 kuruş saat ücretiyle külcü olarak işe başladım. Daha sonra kadro yükseldikçe, toplu sözleşmelerle maaşlarımız arttı. 2 sene sonra imtihanla kazan işletme ateşçisi oldum. Bu sürede işi iyice öğrendim ve yine imtihanla baş ateşçi oldum. 2 sene permutit denilen suyun kirecinin arıtıldığı kısımda çalıştıktan sonra, posta başı olarak 1978’den 1994’e kadar görevime devam ettim. 3 Mart 1994’de emekli oldum. Soğuk suyun kirecinin arıtılmasından, 400 °C kuru buhara kadar üretimi biz yapıyorduk. Bütün

dairelere işletmenin islimini biz veriyorduk. 400 °C kuru buharı türbin dairesi buhar türbinlerine veriyorduk. Saatte 1450 KB elektrik üreten buhar türbininde 400 °C olarak verdiğimiz buhar, 220 °C›ye düşüyordu. Bu buharı yıkamadan, kazan dairesine kadar istenilen işletmelere yine biz dağıtıyorduk. O kadar sistemli bir üretimimiz vardı ki, buharda 1 litre bile su kaybı olmadan görevini tamamlıyordu. Çalışanlara iş giysileri, alışveriş fişleri verilirdi. Bu fişlerle Sümerbank’tan alışveriş yapardık. Çok güzel dostluklarımız vardı. Bazı arkadaşlar ile hala görüşmeye devam ediyoruz.

Merinos’ta Kurban Kesimi, Tahir Adıman Arşivinden, 1971


121

Kadir Burhan Resmiye Nur Güney tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1945 Bursa doğumluyum. Benim babam Mustafa Burhan, 1956 yılında Merinos’ta apre bölümüne işe girmişti. Ben de 1970 yılında Merinos Fabrikası’nda işe başladım. 1976 yılına kadar işçi olarak apre bölümünde çalıştım. 1976›da Teksif Sendikası işyeri temsilcisi oldum. 3 yıl sonra sendika seçimlerinde şube başkanı oldum. 1987 yılında emekli oldum. Ama Merinos’tan ve sendikadan kopamadım. Merinos Müessesi ile Teksif Sendikası, et tırnak gibiydi. Seçimler yapılır, ardından her türlü ayrı görüşten olanlar, seçim sonrası yine bütünlüğünü korurdu. 2003 yılına kadar şube başkanlığı yaptım. 2003 yılında da Ankara’ya genel sekreter olarak seçildim. 2009’a kadar sendikacılığa devam ettim. Tabii bu yıllardan Merinos’la ilgili çok güzel anılarım var. Merinos çalışanları, buradaki ortamdan ötürü çok sıcak, samimi ve dürüsttür. Her biri iyi bir politikacı, sendikacı, siyasetçi, iyi bir aile reisi ya da iyi bir ev hanımıdır. Bu kadar iyi çalışanın olduğu Merinos’ta üretilen kumaşlar da dünyaca ünlüydü. Hatta Genel Başkanımız Şevket Yılmaz ile eski bakanlardan Sebahattin Yalınpala

İngiltere’ye bir iş gezisi için gitmiş. İngiltere’nin kız marka dediğimiz meşhur kumaşlarından almak istemişler. Girdikleri mağazada tezgahtar önlerine kumaşları çıkardıkça, tabii onlar da kumaştan anladıkları için inceleyip; ‘’En iyisi neyse onu çıkar bize.’’ demişler. Önlerine en iyi diye çıkardıkları kumaşın markası Merinos imiş. Çalışanlar o kadar duyarlıydı ki, Nevzat isminde bir arkadaşımın babası Merinos’ta çalışırken su kulesinde su kalmadığını görüp, kalp krizi geçirerek burada vefat etmişti. Merinos’ta çalışanlar sosyalleşmeye o kadar güvenirdi ki, bir derdim olsa nasıl başa çıkabilirim diye düşünmezdi bile. Çünkü ölüm sandıkları bile oluşturulmuştu. Gereken her türlü yardım bu sandıktan yapılırdı. Keşke şartlar bu şekilde olmasaydı da, Merinos kapanmayıp, üretime devam edebilseydi. Merinos birçok kişi tarafından satın alınmak istenmiş olmasına rağmen, Bursa Büyükşehir Belediyesinin buraya sahip çıkıp, Merinosu bu kadar güzel bir tesis haline getirmiş olması Merinoslular için mutluluk verici bir durumdur.

Vali Zekaii Gümüşdiş, Müessese Müdür Güngör Başer, Teksif Sendikası Şube Başkanı Kadir Burhan, 2 Şubat 1981 Balo Gecesi

Kadir Burhan

Merinos Fabrikası’nda Toplantı, 1990’lı yıllar


122

Kayhan Benice Cengiz Bütün tarafından 29.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Kayhan Benice

1945 Erzincan Kemah doğumluyum. Merinosla tanışmam 1962-1963 yıllarında Teknik Üniversite öğrenciliğim sırasında 35 günlük stajım ile başladı. Erzincan Fabrikası’nda Dokuma Mühendisi olarak 2 Ağustos 1966 tarihinde ilk iş hayatım başladı. Erzincan, Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Manisa ve Antalya’da olmak üzere Sümerbank’ın 7 fabrikasında müdürlük yaptıktan sonra, Antalya’dan 1992 Mart ayında Merinos’a geçtim. 1995 yılına kadar Bursa’da Merinos Müessesesi’nde müdür olarak görev yaptım. Dünya çapında bir yün kontrol sistemi olan Woolmark standartlarında çok kaliteli kumaş üretimimiz ve ihracatımız oluyordu. Her 6 ayda bir Woolmark›dan gelir, üretimi, kaliteyi kontrol ederlerdi. Denetimden geçen kumaşlarımıza Woolmark damgası vurularak, Avrupa’nın her yerine ihracat yapabiliyorduk. Benim müdürlüğüm döneminde ağırlıklı olarak Belçika’ya ihracat

yapıyorduk. Bir dönem kaşmir denemesi de yapmıştık. Tibet’te yetişen ‘’Keşmir’’ keçilerinin tüyleri alınıp, o tüyün içindeki ince tüycükler ayrılarak elde edilen ürün kullanılarak yaptığımız kaşmir kumaş üretiminde de muvaffak olduk. Şu anda Enerji Müzesi’nde bulunan AEG türbinleri Merinos’a 1938 yılında alınıp, kurulmuş. 1992 yılında Almanya’da AEG yetkilisi bir mühendis, Türkiye›deki ürünlerinin çalışmalarını, performansını kontrol edip, memnuniyet değerlendirmesi yapmaya gelmişti. Merinos’taki türbinleri görünce şaşkınlığını gizleyememişti. Türbinleri kendi yaşından bile büyük olduğunu, 58 yıllık Türkiye’deki en eski türbinlerle en kaliteli üretimin Merinos’ta yapılışının takdire şayan olduğunu ifade etmişti. Almanya Frankfurt’ta bir fuara gittiğimizde gördüğüm PTT Müzesi çok hoşumuza gitmişti. Postacıların giysileri, çantaları, pullar o kadar güzel sergilenmişti ki. Kendi kendime ‘’PTT Müzesi olur

Kayhan Benice ve Merinos İdarecileri Toplantı Halinde, 1993


123

Sagem Bursa Finansal Analizler Semineri, 4-10 Kasım 1992

Merinos İdarecileri Yemekhanede, 1992

da, Tekstil Müzesi olmaz mı?’’ diye düşündüm. Zaten o yıllarda Merinos modernize oluyor, yeni tezgahlar kuruluyordu. Oradan esinlenerek her makineden bir tane olmak üzere küçük bir Tekstil Müzesi oluşturduk. İbrahim Budak o zaman Sagem›de çalışıyordu. Sanatkar bir insandı. Müzemizin yerleşimini, dizaynını İbrahim Budak oluşturdu. Çok talep gördü, ziyaretçisi çok fazla oluyordu. Ben emekli olduktan sonra 2 müdür daha görev yaptı. Fakat benim emekli olmama yakın özelleştirme dedikoduları dolaşıyordu. Atatürk’ün açılışını yaptığı yapak yıkama, iplikhane ve müdüre evi için, tapu dairesine sit alanıdır diye şerh koydurdum. Zaten sit alanı olan yerler şu anda duruyor. Ben geldiğimde, biri müdür

evinde diğeri lokalde olmak üzere 2 tane Alman malı piyano vardı. Aynı zamanda konservatuar mezunu olan Müfettiş Turan Sünnetçioğlu, teftişe geldiğinde lokalde bizlere piyano resitali verirdi. Benden önceki Müdür Yaşar Kaptan da müziğe meraklıydı. O da ud çalardı. Merinos’un kendi bünyesinde itfaiye bile vardı. Ben müessesenin kapanmasını, ihtiyacın dışında fazla sayıda eleman çalıştırılmasına bağlıyorum. Sosyal imkânları da çok iyi olduğu için, işletmenin kadrosu fazla şişkindi. 1992 yılında Yaşar Kaptan’dan devraldığım müdürlüğü, benden sonra 6 ay vekâlet ile Sagem’den Şerafettin Bey yürüttü. Daha sonra Adıyaman’dan Ali Topçu geldi. Son müdür ise merhum Bekir Bey idi.


124

Kemal Menemen Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Kemal Menemen

1957 Bolu doğumluyum. Babam Şakir Menemen Merinos Fabrikası’nda tabldotta, amcam da işçi yemekhanesinde aşçı başıydı. Sanat Okulu’nda okurken Merinos Fabrikası’nda stajımı yaptım ve 1976 yılında fabrikada çalışmaya başladım. Planlama dairesi yetiştirme kadrosunda 6 ay çalıştım. Daha sonra hazırlama dairesinde yaklaşık 2,5-3 yıl ustabaşçılık yaptım. Ardından emekli olana kadar tek büküm dairesinde ustabaşı olarak çalışmaya devam ettim. Vardiya sistemi ile çalışıyorduk fakat ben sosyal faaliyetlerde de çok bulunduğum için gündüz vardiyasında oluyordum. Saat ücreti o zamanlar 57 kuruştu. Boyahanede kurutulan ipeklerin sürtünmesinden oluşan küçük bir yangın meydana

Merinos Fabrikası, 1980’li Yıllar

gelmişti. Yangından dolayı değil ama söndürme aşamasında bir kaç küçük yaralanma meydana gelmişti. Dokumalarımız her ne kadar yurtdışına da gönderilse, yurt içindeki kamu kuruluşlarının birçoğuna da bizim dokumalarımız gidiyordu. İran’a halı ipliklerini biz yolluyorduk. O zamanlar Merinos futbol takımında oynuyordum. Daha sonra yönetimle, Merinos Spor Kulübü’yle bağlantım devam etti. Şu anda da hem Merinos Spor Kulübünde, hem de Merinos Çalışma Grubu’nda yönetimdeyim. Merinos Enerji Müzesi’nin kuruluş aşamasında ben ve birçok arkadaşımda dışarıdan makinelerin gelişinde, çalışmasında destek olmaya çalıştık. Bu müzenin açılışı Merinos’u yaşattığı için bizleri mutlu ediyor.


125

Haşim İşcan’ın Merinos Fabrikası’nı Ziyareti, 1960’lı Yıllar

Merinos İdare Binaları 1-2-3, 14 Eylül 1937


126

Mahmut Bi Resmiye Nur Güney tarafından 11.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Mahmut Bi

1945 yılında Ürdün’de dünyaya geldim. 1952 yılında ilkokul 1. sınıfa giderken Türkiye’ye geldik ve Ankara’ya yerleştik. 1970 senesinde Tarihçi olarak Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitirdim. Kafkas Çerkez kökenliyim. 1974-1994 yılları arasında Sümerbank Genel Müdürlüğü’nde Satış ve İhracat Departmanlığı’nda çalıştım. 2 sene Bursa’da bölge müdürlüğü yaptım. Merinos Fabrikası’nın lojmanlarında kaldık. Daha sonra İstanbul’a pazarlama müessesemiz için gittim. Orada çalıştıktan sonra tekrar beni genel müdürlüğe ihracat müdürü

Çalışma Ofisinde, 1990’lı Yıllar

olarak aldılar. Görev sırasında özellikle İngiltere’den yaptığımız bağlantılarla Sümerbank Merinos’ta ürettiğimiz yünlü kumaşlar Beyoğlu’nda bazı mağazalarda freeshoplarda İngiliz kumaşı diye satılıyordu. Merinos hakikaten büyük bir kuruluş. Hele Sümerbank sanayide devletti. 10000 aile ve çevresiyle büyük bir kuruluştu. Herkes birbirini tanırdı ve herkesin birbirine karşı saygısı vardı. Her yıl 2 Şubat Merinoslular gününe katılıyorum. Merinos emeklileriyle ilişkilerimiz devam ediyor.


127

Mehmet Zeytincioğlu Cengiz Bütün tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

05.11.1939 Mudanya doğumluyum. Ben İktisadi Ticari Bilimler Akademisi Bankacılık Bölümü mezunuyum. Okulumu bitirdikten sonra Sümerbank Setbaşı şubesinde işe başladım. Bankada iki yıl çalıştıktan sonra 1970 yılında Merinos’a nakil oldum. İlk girdiğim yer tahakkuk servisiydi. Tahakkukta çalışırken maaşımda biraz fark oldu. Bunu tahakkukta çalışanlara veriyorlardı, ama benim içime sinmeyince ben satış memurluğuna geçtim. Lojman istedim fakat bana ‘’Planlamada çalışırsan lojmanı öyle alırsın’’ dediler. Ben de planlamaya bağlı akort baş memuru oldum. Öylelikle bana lojman verdiler. Daha sonra beni satışta ticaret şefi yaptılar. Bir müddet çalıştıktan sonra Nazilli’ye tayinim çıktı. Gittim, baktım ki orada tahakkuk olmamış bir kurum ve beni oraya pazarlama uzmanı olarak görevlendiriyorlar. Tabii ben bu işe itiraz ettim. Durumu anlatınca beni oradan Gemlik’e işletme şefliğine verdiler. Ben bu şekilde dolaşmaktan yorulmuştum. Kayın pederim Recep Kırım milletvekilliği yapmıştı. TÜRKİŞ’in kurucularından olan Vahir Ersoy da o dönemde Çalışma Bakanı’ydı. Ona durumu arz ettim. Allah razı olsun çok yardımı oldu. Bana ‘’Dilekçe ver’’ dedi. Benim de şansıma bu seferde tayinim Çanakkale’ye muhasebeye çıktı. Beş altı ay kadar orada da çalıştıktan sonra tayinle Bursa’ya geldim. İbrahim Kaya müdür muavini olunca, beni muhasebe müdürü yaptılar. Daha sonra ticaret müdürü oldum. Ve yine tayinim çıktı. Bu

sefer Konya ya gittim. Burada hakkımı ararken tayin Hereke geldi ama oraya gitmedim. Az bir zaman sonra yine Gemlik’e gönderdiler. Orada ticaret müdürlüğü yaparken 1992-93 yılları olacak Merinos’a Kayhan Benice müdür oldu. Beni de müdür muavini olarak atadılar. Daha sonra da SAGEM müdür muavini olarak atadılar. Bizi bu şekilde bir dönem dağıtıp gezdirdiler. Zaten ben de 1997 yılında emekli oldum. Merinos’ta acı tatlı günlerimiz oldu. Bunları unutmak mümkün değil tabiî ki. Belli bir zaman geçti ama bütün arkadaşlarımızı hatırlarım. Mesela SAGEM Müdürü Şerafettin Gürışık’ı hiç unutmam. Onu hep dürüstlüğü ile hatırlar ve anarım.

2 Şubat Balosu, Mehmet Zeytincioğlu Arşivi

Mehmet Zeytincioğlu.

Mehmet Zeytincioğlu ce Merinos’lu Arkadaşları, 1990’lı Yıllar


128

Mestan Yıldız Cengiz Bütün tarafından 11.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Mestan Yıldız

Adnan Menderes’in Merinos’u Ziyareti

1934 yılında Yunanistan’ın İskeçe’ye bağlı Horozlu Köyü’nde dünyaya geldim. 1948 yılında Türkiye’ye Meriç üzerinden kaçak geldik. Geldiğimizde Altıparmak semtine yerleştik. 20.05.1952 tarihinde Merinos Fabrikası’nda işe başladım. Önce şablon desinatörlüğü altında numunede çalıştım. O yıllarda sigortanın değeri bu günkü gibi bilinmiyordu. Sigorta denilince maaşımızdan para kesilecek bize bir karşılığı olmayacak diye düşünüyorduk ve kimse bizi görmesin diye depolara kaçıyorduk. Sonra anladık ki fabrikada bir sistem varmış bir hafta on gün içerisinde sigortalı olduğumuzu anladık. Vardiya ustamız İhsan Bey ile Eşref Pür’dü. İşletme şefimiz Seyfullah Caniş, daire şefimiz ise Şekip Nural. Teknisyenimiz Cevat Bey’di. Ben 1957 yılında askere gittim tekrar askerliğimi bitirdikten sonra yine

Merinos Fabrikası’na devam ettim. Bu sefer çözgü ve tahar bölümünde de çalıştıktan sonra dokumaya geçtim ve hep üç vardiya çalıştım. İçeriye çalışmaya girip çıkarken saat üzerinde kart basıyorduk. Ben bir dönem Merinosun güreş takımı vardı oraya katıldım. Biz grekoromen dalında güreşirdik. Tevfik Yüce ile Necati Morgül vardı. Antrenörümüz Ahmet Karaçivi’ydi. Aklıma gelen kişiler Ahmet Tarlacı ile Niyazi Baskın. Niyazi Bey daha sonra milli hakem olmuştu. Güreşlerin sayesinde o zaman İzmit’e gittik. Orada Kâğıt Fabrikası’nda milli güreşçimiz Yaşar Doğu’yu görmek nasip oldu. Yaşar Doğu’nun sırtı yere gelmezdi. Çok ünlü bir güreşçiydi. Bizim de Merinos sayesinde bu şekilde çok güzel günlerimiz geçti. Merinos personeli maddi manevi çok iyi ve bir birine bağlı dayanışma içerisindeydi. O güzel günleri unutmak mümkün değil. İlk işe girdiğimde 35 kuruş saat ücreti ile başladım ve askere giderken 75 kuruşla gittim. Geldikten sonra 125 kuruşla devam ettim. Senede iki maaş ikramiye alırdık bir de kumaş muayenehanesi vardı. Dokuduğun kumaş burada hatasız çıkarsa ona göre ikramiye verilirdi. Ben oradan da çok ikramiye alırdım. Onun için fabrikayı kuranlardan Allah razı olsun. Köyden tütün tarlasından geldik. Evlendik. Ev aldık ve çoluk çocuk okuttuk. Hep Merinos Fabrikası’nın sayesinde…


129

Mustafa Çakmak Muhammet Mustafa Şahin tarafından 25 Aralık 2014 tarihinde görüşülmüştür.

1951 doğumluyum. Aslen Bursa Gemlikliyim. Babamın adı Abdullah, annemin adı Firdevs. Babam Sümerbank’ın Gemlik’teki Suni İpek Fabrikası’nda çalıştı. Eskişehir İktisadi Ticari Bilimler Akademisi mezunuyum. 1974 yılında Merinos Fabrikası’na imtihan ile girdim. 2004 yılına kadar çalıştım ve emekli oldum. Memur olarak görev yaptım ve fabrikanın birçok bölümünde çalıştım. İşe ilk olarak personel servisinde başladım. Sonra ticarette, satışta ve dış ilişkiler servisinde çalıştım. Dış ilişkiler ithalat ihracat servisidir. Bu görevlerden sonra ihracat müdürü ardından ticaret müdürlükleri yaptım. 1999-2004 yılları arasında da idari müdür olarak görev yaptıktan sonra

Merinos Memurları, 1980’li Yıllar

emekli oldum. Benim amirliğimi yapanlar arasında Sait Bildirener, Mehmet Zeytincioğlu, Abdullah Bey, Bülent Bey, Ahmet Bey, Sami Bey, Kayhan Bey ve Ali Bey vardı. Üretim bölümünü müdür ve müdür yardımcısı arkadaşlarla gezerdik ve bu geziler personel arkadaşlar için moral olurdu. Merinos Spor Kulübü en eski kulüplerden bir tanesidir. Ve Merinos’un hakemleri çok meşhurdu. Gerek Türkiye liglerine, gerek amatör kümeye gidip maç yöneten hakemler vardı. Bu hakemlerden biriside bendim. Ama kısım müdürü ve şef olduktan sonra hakemliğe fazla gidemedim. Onun için bırakmak zorunda kaldım. Şu an

Mustafa Çakmak


130

Teknik-İdari Personel Müsabakası-1975

Teknik-İdari Personel Spor Müsabakası, 1975-1976

Ticaret Satış Servisi, 1978

Yardım Sandığı Personel Servisi, 1974

ise gözlemcilik yapıyorum.

Başbakanımız ve milletvekillerimiz geliyordu. Turan Tayan çok sık geliyordu. Ayrıca ayda bir veya bir buçuk ayda bir moral gecesi olurdu. Herkes parasını verir ve orkestra eşliğinde yemek yenirdi. Yılbaşı baloları ve 2 Şubat baloları devamlı olurdu. Bunu yanında mesela Şevket Yılmaz öldüğünde cenazesi Merinos Fabrikasından kaldırıldı.

Biz memurlar lojmanlarda otururduk ve şehre fazla çıkmazdık. Akşam işten sonda da lokale gider ve yediye sekize kadar oturduktan sonra eve giderdik. Sosyal hak olarak ara sıra ikramiye alırdık. Bir ara yol parası ve fazla mesai diye bir kural çıktı. Ama bunlar geçici şeylerdi. Misafirhanemiz vardı ve buraya Hilton denirdi. Çoğu ünlü kişiyi bu misafirhanede ağırladık.


131

Mustafa Sarı Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1949 Bursa doğumluyum. O dönem Merinos Müdürü olan Sabah Yiğit beni antrenmanda deneyip, oyunculuğumu beğenmiş. Bu vesileyle Merinos’a 15.12.1969 tarihinde futbolcu olarak giriş yaptım. Başımızda hocalarımız merhum Şevket Yılmaz ve Osman Celep vardı. İlk işe başladığım yıllarda 7-8 tane servis aracı vardı ve belirli güzergahlardan alırdı. Eğer servisi kaçırırsak, işimiz çok zordu. Sonraki yıllarda ise her vardiyada 25-30 araba servise çıkar oldu. Teksif Sendikası’na hepimiz üyeydik. Eşim Fatma Sarı, tanıştığımızda Merinos’ta tek bükümde çalışıyordu. Evlendikten sonra ben gündüz çalıştığım için, eşim de gündüz planlama bölümüne geçti. Hem tarama bölümünde çalışıp, hem futbol oynayarak 2 yıl geçtikten

sonra, evli olarak askerliğimi yaptım. Sonra yine geri dönüp Merinos’ta futbola devam ettim. Futbolcu ve antrenör olarak emekli olana kadar çalıştım. Antrenörlük yaparken, dokuma hesap bürosunda da çalışıyordum. Ben Merinos takımına Adapazarı’ndan geldim ve birçok başarıya imza attık. Trabzonspor ile oynadığımız bir maçta Şenol Güneş kaleciydi ve tek golü ben atmıştım. Merinos takımının amatör kümeden 3. lige çıkışı, Bursa şampiyonluğu benim antrenörlük dönemimin başarısıdır. Hayatımı Merinos gibi bir fabrikada çalışarak geçirmekten, hayat arkadaşımla burada tanışıp evlenip çoluk çocuk sahibi olmaktan çok mutluyum.

Mustafa Sarı

Mustafa Sarı, 1973

Merinos Futbol Takımı, 1990’lı Yıllar


132

Muzaffer Özdemir Cengiz Bütün tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Muzaffer Özdemir

01.07.1925 Yenişehir’de doğdum. İlkokulu orada bitirdim. O yıllarda Yenişehir’de elektrik yoktu, millet suyu derelerden içerdi. Babam, Çanakkale Savaşı ve İstiklal Harbi gazisiydi. Orman memurluğu yapıyordu, işi dolayısıyla İnegöl’e geldik. Ortaokulu orada bitirdim. Babam beni Eskişehir’e astsubay okuluna gönderdi. Orada on dört ay okuduktan sonra Bandırma’da vazifeye başladım. Orada bir ay kaldık. Bu arada Alman Harbi’nin en hızlı zamanı idi. Bandırma’da bulunduğumuz yeri çok rüzgâr tuttuğu için uçaklarımız rahat iniş kalkış yapamadılar. Bir gecede vapura bindik, alay olarak Mudanya’ya geldik. Yıl 1943: İlk tayyare alayının Bursa’ya gelip konuşlandığı yıldır. Almanlar bize güzel av uçakları gönderdi fakat

bizim uçaklara göre havaalanımız yoktu. Yusufeli’ndeki havaalanımız dar geldi. Bir tarafı Nilüfer Deresi, bir tarafı da Hamitler tepesi. O yıllarda yer açmak için dozer gibi iş makinaları yoktu. Onun için çok kaza oldu. Pınarbaşı Şehitliği’nde yatan birçok subay ve astsubay şehidi tanırım. Ben askeriyede oto makinistliği yapıyordum. Bir gün Mihraplı köprüsünün orada askeri motorla kaza yaptım. Oradan akan derede askerler çamaşır yıkardı. Geçirdiğim kaza sonucu sağ gözümü kaybettim ve 1946 yılında malulen emekli oldum. Dışarıda tamirci dükkânı açacaktım ama tamir edecek araç da yoktu memlekette. Bana bölük ve alay komutanımız yardımcı oldular. 1946 yılında Merinos Fabrikası Makine Enerji Bölümü’nde işe başladım.

Kazan Dairesi, Muzaffer Özdemir Arşivinden, 1947


133

Bizim hafta sonu tatilimiz yoktu, bir tek yıllık izni kullanırdık. Bizim şefimiz Arap İsmail’di. Ben önce posta başı sonra da ustabaşı oldum. İşe başladığımda müdürümüz Durmuş Erginsoy idi. Birçok yerden gözüken su deposundaki Atatürk resmini Yusuf Ustaoğlu, Salih Özsoy ile birlikte yapmıştık. İlk girdiğimde saat ücreti 0.30 kuruş alıyordum. Emekli olduğumda 37 TL idi. İşe girdiğim yıllarda 1500 kW elektrik üretiyor, bunun 1100 kW’ını fabrikaya, 400 kW’ını ise şehre veriyorduk. 1950 yılı Demokrat Parti döneminde fabrika bir kat daha büyütülünce, elektrik üretimi 4500 kW’a çıktı. Kazanlarımız ve türbinlerimiz Alman markasıydı. Üretim yükselince Bursa içinde dağıtım yapılan üç bölge vardı. Bunlar Çekirge, Osmangazi

ve Yıldırım bölgeleriydi. Bizim verdiğimiz elektriğin dışında Merinos Fabrikası’nın üstünde TEDAŞ büyük mazotlu jeneratörlerle enerji üretiyordu. Oradaki üretim 150-200 kW kadardı. Şehrin de büyük bir bölümünün elektrik enerjisi Merinos Fabrikası’ndan üretiliyordu. Ben 1979 yılında 54 yaşında emekli oldum. Bir zamanlar her birkaç haneden biri Merinos’ta çalışırdı. Merinos Fabrikası tekstil ve sanayide Bursa’nın gelişimine de çok şey katmıştır. Muzaffer Özdemir Arşivinden, 1950’li Yıllar

Merinos’ta Hatıra Fotoğrafı, Muzaffer Özdemir Arşivinden

Muzaffer Özdemir Arşivinden, 1947


134

Müberra Demirarslan Muhammet Mustafa Şahin tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Müberra Demirarslan

1959 yılında doğdum. Merinos Fabrikası’nda 1977-1997 yılları arasında 20 yıl çalıştım ve bu fabrikadan emekli oldum. Babam ve annem de fabrikada çalıştılar. Babam laboratuvarda, annem cımbızda örgücü olarak çalıştı. Eniştem, abim, dayım, yengem ve teyzem de fabrikada çalıştılar. Onlar emekli olunca ben fabrikaya girmek istedim. Çift bükümde bobin makinalarındaydım. İplikleri makinaya koyuyordum. Alman makinaları vardı. Bobin yapımında kopan yerleri bağlıyordum. Yıkama, tarak, tarama, hazırlama, tek büküm, çift büküm işlemlerinden sonra bobinler paketlemeye giderdi.

Elizabet, Ayşe Baydur, Zeynep Demirarslan, Müberra Demiraslan Arşivinden

Sonrasında da kontrolden geçer ve dokuma bölümüne gönderilirdi. Bursa Kız Futbol Takımı’nda takım kaptanlığı ve altyapı antrenörlüğü de yaptım. Sonra Merinos’ta voleybol ve futbol takımlarını kurdum. PTT ile işbirliği yapmıştık. Olanaklar kısıtlı olunca ve sponsor da olmayınca bu işler çok sağlıklı yürümüyordu. Kendi imkanlarımızla gittiği yere kadar götürdük. Teksif sendikasına üyeydim. Başkanımız Niyazettin Aydemir’di. Her 15 günde bir tur düzenler ve Erdek’e giderdik. Bir defa da çift büküm dairesi olarak Antalya’ya gittik. Ayrıca dağa çıkardık, eğlenceler yapardık. Kafa dengi insanlarla sık sık gezmeler yapardık.

Merinos Sahası Grev Anı, 1976, Müberra Demirarslan Arşivinden


135

Kredi Kooperatifimiz vardı ve isteyenler sonradan maaşlarından kesilmek üzere kredi kullanırlardı. Kumaş Kooperatifimiz de vardı. Yine buradan da sonradan maaşımızdan kesilmek üzere kumaş alabiliyorduk. Bizlere bir de kupon verilirdi. Bununla Sümerbank ürünlerini indirimli olarak alabiliyorduk. Fabrikada üretilen malların satışları askeriyeye, emniyete olurdu. Almanya ve İtalya’ya da ihracat yapılırdı.

Her sene 2 Şubat konseri olurdu. İlk gelen sanatçı Nükhet Duru idi. Yemek yediğimiz yerde sinema vardı ve her Pazar günü Merinos çalışanlarına ve ailelerine sinema gösterimi düzenlenirdi. Şu an eski günleri çok özlüyorum. Gözümün önünden fabrika günleri bir şerit gibi geçiyor. Çocukluğum burada geçti. Düğün salonunda abimin düğününü yaptık.

Müberra Demirarslan- Eda DemirarslanVasfiye Hoca Hanım, Merinos Kreşinde

Merinos Futbol Takımı, Müberra Demirarslan Arşivinden

Merinos Kreşinde 23 Nisan Çocuk Bayramı, Eda Demirarslan, Hikmet Hemşire, Vasfiye Hoca Hanım


136

Necati Kemikmekik Resmiye Nur Güney tarafından 10.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Merinos Fabrikası, Necati Kemikmekik

1934 Bursa doğumluyum. Bursa yangını olduktan sonra 1958 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Daha önce baba mesleği olarak havluculuk yapıyorduk. O zamanlar makineler yoktu ve havluları elle dokuyorduk. Yangından sonra iş hayatı bitmişti. Ben de Uludağspor’da futbolcuydum. Sami Arar adında futbolcu arkadaşım vardı. Onun babası da Merinos Fabrikası’nda başodacıydı. Onun vesilesiyle fabrikada işe başladım. 1963 Bursaspor Takımı çıkana kadar Merinos Spor Kulübü’nde futbol oynadım. O dönemlerde Bursa’da amatör takımlar vardı. Merinos, Acar, Akın, Çelik, Güven gibi. Amatör takımlardı ama hepsi de güçlü takımlardı. En güçlüsü Merinosspor’du. 5 takım lav olunca Bursaspor oldu. Bursaspor’un formasında 5 yıldız vardır. O yıldızlar da bu 5 takımı simgeler. Futbolcuyken kamplara da giderdik.

60 İhtilali’nde Suriye’ye hususi maça gittik. Suriye’den de Beyrut’a geçtik. Merinos’ta futbolcuyken aynı zamanda inşaat bakım bölümünde çalışıyordum. Bütün boyacı, tesisatçı, duvarcı, sıvacı bizim bölümümüzdeydi. Ben futbolculuğu bıraktıktan sonra inşaat bakım bölümünde kaldım ve bütün hesap kitap işlerini yapıp muhasebeye bildirirdim. 1976’ya kadar bu bölümde çalıştım ve daha sonra da iplik puantörlüğüne geçtim. İnşaat bakım puantörüydüm. Son 4-5 senem orada geçti. O zamanlar arkadaşlıklar namütenayiydi. Bir arkadaşımızın 40-50 lira ihtiyacı var. Kredi kooperatifinden para alacağı zaman biz de o arkadaşımıza kefil olurduk. O zamanlarda Allah rahmet eylesin Şefket Yılmaz abimiz vardı. Bir ihtiyacımız olduğunda Şefket abimize giderdik ve her konuda bize yardımcı olmaya çalışırdı. Ustabaşı İsmet Usta vardı. İşte olduğumuzda emrine girerdik

Bursa Merinos, Necati Kemikmekik Arşivinden, 1961-1962


137

ama arkadaşlığımız da ayrıydı. Yardımlaşma da yapılırdı. Birinin işi bitsin hemen diğer arkadaşına yardım ederdi. Arkadaşlıklarımız üstün derecedeydi. İnşaat bakım bölümünde vardiya sistemi yoktu. Sabah 07.00’den akşam 19.00’a kadar çalışırdık. Mesai çok olurdu. Her yıl 7 Temmuz’da fuar düzenlenirdi. Sümerbank stantları kurulurdu. Fuar işlerini de inşaat bakım bölümü ayarlardı. Ben işe başladığımız zamanlar servis yoktu. Yaz kış her sabah Kiremitçi Mahallesi’nden yayan gelip giderdim. Daha sonra fabrika çalışanlarına servis tahsis edildi. Toplu sözleşmede sosyal yardımlar ne ise çalışanlara o yardımlar yapılırdı. Ölüm yardım derneği vardı. Çalışanların yakınlarından biri vefat ettiği zaman fabrikadan 20 kişi cenazeye iştirak ederdi. Aynı zamanda dernek bu kişiye ölüm

yardımı yapardı. Yardım amaçlı Kredi ve İstihlah (Tüketim) Kooperatifleri vardı. İlk işe başladığım zamanlar saat ücreti ile çalışıyorduk. Saat ücreti olarak 132 kuruş alırdım. Ayın 15’ine kadar tam çalışırsan ayın 15’inde avans verilirdi. İşe gelmediğin izinli olduğun zamanlar da maaşından kesilirdi. Ben futbolcu olduğum için pirim de alıyordum. Her ay 25-30 lira beslenme parası da verirlerdi. Fabrikada sosyal aktiviteler de düzenlenirdi. Yaz dönemi spor kulübünün üstünde sinema salonu, kış döneminde de yemekhanenin salonunda sinema salonu vardı. Fabrikada çalışan sinemacı arkadaşımız vardı. Filmleri getirir, izletirdi bizlere. O zamanın sosyal hayatı birbirimizle yaşanırdı. Ben 80 yaşındayım ve buradaki arkadaşlığı hiçbir zaman yaşamadım.

Merinos Çalışanları Mudanya’da, Necati Kemikmekik Arşivinden, 02.07.1963

Necati Kemikmekik, 07.12.1949


138

Necmettin Mercan Muhammet Mustafa Şahin tarafından 15.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Necmettin Mercan

1960 Bursa doğumluyum. Fabrikaya 1983 yılında girdim, 2004 yılında fabrika kapanana kadar çalıştım. 8 ay sonra da emekli oldum. İlkokul mezunuyum. Fabrikada apre işçisi olarak çalıştım. Apre kumaşın terbiyesini vermektir. Kumaş bitmiş olarak apreye gelir sonra cımbıza gider daha sonrada yıkamaya gönderilir. Bu işlemler bittikten sonra da ütü ve paket yapılır. Çalışmaya başladığım zamanlarda 3 vardiyalı sistem vardı. Daha sonra 2 vardiya sistemiyle çalışmaya başladım. Teksif Sendikası’na üye idim. Sonra sendika yönetim kurulu üyeliği ve başkan vekilliği de yaptım. Fabrikada çalışmaya başladığımda asıl amacım Merinos Futbol Takımı’nda oynamaktı. Sakatlık yaşadığım için bu idealimden vazgeçmek zorunda kaldım.

Sonrasında ise sendikacılık ilk hedefim oldu. Siyasetle de ilgilendim. Siyaset ve sendikacılık faaliyetlerimde geniş bir çevre edinmemi sağlayan Rafet Bey ile aynı fabrikada aynı bölümde çalışmaya başladığım yıllarda tanıştım. Onun bana teklifi gelecekte sendikacı olmamdı. Sporcu olamadığım için hiç aklımda olmayan siyaset ve sendika işine el attım. 1984’te Rafet abi ile ilk olarak Kızılay yönetimine girdik. İlk listede kazandık. Yani sosyal faaliyetlerime ilk o zaman başladım. İki dönem yedek listede görev aldım. Akabinde 1992 yılında sendikada ilk delegeliğimi hakettim. İlk kongrede yönetim kuruluna girdim. İkinci kongrede başkan vekili oldum ve iki dönem görev yaptım. Fabrikaya hammadde olarak gelen yünler harman olur, sırasıyla; yıkama, iplik, dokuma, apreye girer ve konfeksiyondan takım olarak çıkardı. Yani ham madde olarak gelen yün kumaş olarak çıkardı. Entegre bir tesisti. Üretilen kumaşın %40-%50’si emniyete ve askeriyeye verilirdi. Kamu kurumları da ilk etapta Merinos Fabrikası’ndan ürün alırlardı. İngiltere ve Almanya’ya da ihracat yapılırdı. Fabrikada çalışma dönemimizde İş Sağlığı ve Güvenliği konularında seminerler verilirdi. İş kazası geçirenlere de sosyal haklar da tanınırdı. En güzel anılarım Merinos Fabrikası’nda geçti. Merinos bizim için bir aileydi.

Necmettin Mercan ve Arkadaşları, Necmettin Yuğrul, Hamdi Kırbıyık


139

Nevzat Adıman Resmiye Nur Güney tarafından 24.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

22.03.1950 Bursa doğumluyum. Merinos Fabrikası’na 1975 yılı Mart ayında başladım. Babam Hüseyin Adıman Merinos Fabrikası kazan dairesi posta başıcısıydı. 02.01.1975 tarihinde Merinos Fabrikası kazan dairesinde vefat etti. Merinos Fabrikası Makine Enerji Müdürü İsmail Özsuman talep olursa beni işe alabileceğini söylemişti. Ben de elektrik mesleğine sahiptim. Elektrik servisinde bu vasıtayla çalışmaya başladım. 1977 yılında askere gittim. 1979 yılında tekrar Merinos Fabrikası elektrik servisinde çalışmaya devam ettim. 1999 yılında emekliye ayrıldım. Elektrik servisinde daimi gündüz olarak çalıştım. Eşim de bu fabrikada desen bürosunda çalışıyordu. Bir oğlum var. Oğlumun da Merinos Fabrikası’nda çalışmasını çok arzu ederdim. Fabrikanın bütün montajında bulundum. Tekrar yenileme planında tops, tarak tarama, çift büküm, tek büküm ve hazırlamanın yenileme planını biz yaptık. Ayrıca eski adıyla Sagem şimdiki adıyla Tübitak’ın montajını biz yaptık. Bütün sosyal etkinliklerde bulundum. Balolarında, konserlerinde, futbol turnuvalarında bulundum. Bunun dışında televizyondan çekimler için geldiklerinde rehber olarak müdüriyet beni görevlendirirdi. TRT 1 kanalında Gezelim Görelim programında Nuray Mert’in fabrikayı dolaşmasına yardımcı oldum. Dokuma bölümüne gittiğimizde çekim yaparken Nuray Mert yanıma yaklaşarak “Bize müzeyi gezdiriyorsun ama esas

işletmeyi görmedik, buradan da oraya gidelim” dedi. Esas işletmenin burası olduğunu söyleyince inanamadı. Çünkü özel sektörde görmüş olduğu modern makineler Merinos Fabrikası’nda yoktu. 1938’den kalma kara tezgahlar vardı. Bu tezgahlardan çıkan kumaşlara inanamadığını söyledi. Kumaşlar gerçekten çok kaliteliydi. Almanya, Rusya, Japonya haricindeki her ülkeye ihracat yapılırdı. Bu ülkelerden talep gelmediği için o ülkelere ihracat yapılmadı.

Nevzat Adıman

1977 yılında Portekizli Üniversite Stajyeri Edvardo ve Alberto ile Birlikte Hatıra Fotoğrafı


140

Ben 4 dönem kredi kooperatifi yönetiminde bulundum. 2 dönem de başkanlık yaptım. Memur ve işçiler aynı kooperatifte ortaktı. Her ay çalışanların maaşından belirli miktarda aidat kesiliyordu. Toplu olarak para almak istediğinde kredi veriliyordu. Çalışanların masrafı kadar ücret kesintisiyle toplu olarak para ödeniyordu. Ölüm yardım derneği vardı. İnsanların ölüm halinde sıkıntıya düşmeden cenaze nakil işlemleri yapılıyordu. Tüketim kooperatifi vardı. Sosyal yardım olarak Sümerbank’tan indirimli alışveriş için kupon veriliyordu. Elektrik servisinde çalışanlara dış mekanda çalıştıkları için sendika tarafından hak edilmiş deri mont ve ayakkabı verilirdi. Her üyeye sabun, havlu, giyim yardımları yapılırdı. O zamanlar asker ücret 540 liraydı. Ben de 750 lira maaş alıyordum. Prim sistemiyle çalışıyorduk. Merinos Fabrikası’nın yaşatılması için elimizden ne gelirse yapmak için her zaman hazır olduk. Biz arkadaşlarımızla birlikte Merinos Fabrikası’nın askerisiyiz. Burası bir aile ocağıydı. İşe girdiğimde de babamın arkadaşlarıyla da çalıştığım için hiçbir zaman ayak ayak üstüne atmadım. Çünkü çalışanlar abi, amca dediğim insanlardı. Merinos Fabrikası’nın kültüründe bu vardı. Çalışanların çocukları ve akrabaları Merinos Fabrikası’nda çalışmaya devam ederlerdi. Bunun sebebi de Merinos’ta bir aile ortamının yaşatılmasıydı.

Endüstri Meslek Lisesi Stajyerleri, İTÜ Stajyerleri ile Birlikte Merinos Bahçesinde Hatıra Fotoğrafı, 1976

Endüstri Meslek Lisesi Stajyerleri, İTÜ Stajyerleri ile Birlikte Merinos Bahçesinde Hatıra Fotoğrafı, 1976

Monitör Kursu-2.sırada sağdan ikinci Hüseyin Adıman, 22 Haziran 1968


141

Niyazi Dinler Muhammet Mustafa Şahin tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1935 yılında Bursa’da dünyaya geldim. 80 sene önce Yunanistan’dan göç etmişiz. Sanat Okulu mezunuyum. Merinos Fabrikası’na girmeden önce 1953 yılında dökümcü olarak çalışıyordum. 1956 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Bir sene çalıştıktan sonra bana yedek subay olma hakkı verildi. 1957 yılında fabrikadan ayrılıp bir buçuk sene Yedek Subay olarak görev yaptım. Daha sonra tekrar Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. 1980 yılında da emekli oldum ve fabrikadan ayrıldım. Fabrikada iklim dairesinde; havalandırma, klima, kalorifer tesisatları işleriyle ilgilendim. Bir ara posta başı olarak da görev yaptım. Biz işimiz gereği fabrika içerisinde gezici olarak çalışırdık. Üretimdeki arkadaşlar farklıydı. Onlar hazırlamadaysa hazırlamada, tek bükümdeyse tek bükümde çalışırlardı. Biz ise telefonla arızalar bildirildiğinde hemen giderdik. Biz bir de yünlerin rutubetine göre iş yapardık. Bizden, yünlerin olduğu bölümün rutubetinin yükseltilmesi istendiğinde biz gider ve o işi gerçekleştirirdik. Bu şekilde üretim birimiyle karşılıklı mütalaamız, alışverişimiz olurdu.

Fabrikada işçi kadrosunda çalışıyordum. Aynı zamanda Teksif Sendikası’na da üyeydim. Makine Enerji Bölümü’nü temsilciliğini yaptım. Benim çalıştığım bölümde çok fazla iş kazaları yaşanmıyordu. Bir defasında kömürcü arkadaşlardan biri kemerini bağlamadığı için üzerine kömürler yığıldı ve son anda kurtarıldı. Merinos Fabrikası’nın kapanması bizleri çok üzdü.

Niyazi Dinler


142

Nurhan Sağlam Muhammet Mustafa Şahin tarafından 22.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Nurhan Sağlam

1938 doğumluyum. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Yüksek Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Sümerbank’tan burs aldığım için önce Nazilli Basma Sanayii İşletmesi’nde 1962-1968 yılları arasında çalıştım. Burası aynı zamanda mecburi hizmetimdi. Kardeşimin üniversite okuma durumu olunca istifa edip İstanbul’a gittim ve özel sektöre geçtim. 6 yıllık özel sektör çalışmasından sonra, eski vatanım Sümerbank’ı özleyerek, Temmuz 1974’te boya şefi olarak Merinos Fabrikası’nda göreve başladım. 1978’de, Naik Kolçak’ın emekli olmasıyla boşalan laboratuvar müdürlüğüne terfi ettim. 1993’te de emekli oldum. Merinos, dünyadaki 6 kamgarn işletme içerisinde birincisiydi.

Fabrika Çalışanları, Nurhan Sağlam Arşivinden

Yün Avustralya’dan gelir ve tefrik dairesinde incelenirdi. Yerli yapak da alınırdı. Çoğunlukla asker elbisesi ve polis elbisesi üretilirdi. Bütün resmi kurumların giysileri buradan giderdi. Yani yapak girer takım elbise olarak çıkardı. Sonradan konfeksiyon bölümü açıldı. Fabrikanın tüketim malları laboratuvarda kontrolden geçerdi. Özellikle büyük boya alımlarında bütün Sümerbank yetkilileri toplanır, tek bir merkezden birim fiyata düşen en koyu renk tespit edilir, kalitesine bakılır ona göre en ucuz boya alınırdı. Kömür alınacağı zaman da gelen kömür sahaya dökülür kalorisi düşükse ya iade edilir ya da fiyat kırdırılırdı. Fabrikaya alınan ekmek, süt vs. ürünlerinde laboratuvarda analizleri yapılır uygun olmayanlar iade edilirdi.


143

En az 3000 kişi çalışırdı. Yani aileleriyle birlikte yaklaşık 12000 kişi ekmek yiyordu. Çarşamba diye tabir ettiğimiz bu semtte bütün esnaf Merinos’la ihya olmuştu. Memur ve teknisyenler için lojmanlar vardı. Elektriğimizi Merinos temin ederdi. Tabildot ve lokalimiz vardı. Merinos’tan yetişen çocuklarımız hayatta çok başarılı olmuştur. Çünkü burası çok geniş bir aile, çok geniş bir kaynaşmaydı. Bahçede bir çocuğun yanlış bir hareketini gördüğümüzde hemen müdahale eder uyarırdık ve ailelerinden bize hiçbir tepki gelmezdi. Böylece çocuklar dışa karşı kontrollü ve kendine güven içinde yetişirlerdi. İşçi, memur, müdür hiçbir ayrım yoktu. Mesai bitip imzamızı atıp eve döndüğümüz anda herkes eşit vatandaşlardı. Mini golf sahamız vardı ve öğle aralarında golf oynardık. Ayrıca masa tenisi de oynardık. Ayda bir aile geceleri yapardık. Katılmak isteyenler belirli bir ücret öderdi. Kaynaşır, bütünleşir ve stres atardık. Her ay farklı bölümler etkinlik hazırlardı. Müzik çalışmalarımız da oluyordu. Hocamız Hasan Akıncı bizlere müzik dersi veriyordu. Biz müessese müdürünün eşi dahil koraya çıkar, şarkı türkü söylerdik. Merinos’ta çok güzel anılarımız oldu. Fabrikanın kapatılması üzücü olsa da böyle bir çalışmanın yapılması, kitaplaştırılması bizleri mutlu ediyor.

Fabrika Çalışanları Saygı Duruşu

Merinos Çalışanları Korosu Konser Sonrası, Nurhan Sağlam Arşivinden

Nurhan Sağlam ve Merinos Çalışanı Arkadaşları


144

Rasim Yüce Muhammet Mustafa Şahin tarafından 01.01.2015 tarihinde görüşülmüştür.

Rasim Yüce

01.07.2015 Makedonya Kırçova doğumluyum. Babamın ismi Hayri, annemin ismi Hayriye. 1954 yılında Türkiye’ye geldik. İlk bir sene Edremit’te kaldıktan sonra Bursa’ya yerleştik ve şu anki nikah salonunun olduğu yerde kaldık. 1958 yılında Merinos İlkokulu’na giderken yemeğimiz Merinos Fabrikası’ndan gelirdi. 1962 yılında Merinos berberi vardı ve ben onun yanında çırak olarak çalıştım. Berberde çalışırken de yemek için Merinos Fabrikası’na giderdik. Merinos Fabrikası’nda 1 Ağustos 1971 tarihinde çalışmaya başladım ve 1991 yılında fabrikadan emekli oldum. Tarak dairesinde bobinlere ve makinelere bakım işlerini yapıyordum. Merinos Spor Kulübü’nün güreş takımı vardı. Ben de takımla birlikte antrenmanlara giderdim. Bir Cuma günü baş pehlivan ısrarla benimle güreş tutmak istedi ve beni tutar tutmaz yere vurmuştu. Pazar günleri de sinemaya giderdik. İşçi arkadaşlar aralarında para toplayıp arife günü kurban keserlerdi. Çift büküm, tek büküm, tarak, tarama, yıkama gibi birçok kısımda kurban kesilirdi ve duaları ben okurdum.


145

Rasim Yüce, Merinos Futbol Kulübü’nün Sezon Açılışı

Rasim Yüce Arşivinden


146

Remzi Yücebaş Resmiye Nur Güney tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Remzi Yücebaş

14.05.1926 İzmir doğumluyum. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Yüksek Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. 1950 yılı Kasım ayında Merinos Fabrikası’nda işçi kadrosunda çalışmaya başladım. Daha sonra kadroya alındım. O zamanlar 176,25 TL maaş alıyordum. 1951 yılında askere gittim. Askerden geldikten sonra tekrar Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Sümerbank’ın İzmir ve Nazilli Fabrikası’ndan sonra Merinos Yünlü Sanayi Müessesesi Müdürü oldum. Merinos Fabrikası’nda toplam 5 yıl 8 ay 19 gün çalıştım. Sümerbank Genel Müdürü iken bir grup İngiltere’ye gitmiştik. Londra’da bir kumaş mağazasını gezerken yünlü kumaşlarla ilgilendik. Yanımıza bir tezgahtar yaklaştı. “Siz Türksünüz, ben de Türkiye’de büyüdüm. Baktığınız bu kumaşlar çok güzel ama siz

Türkiye’de Merinos kumaşı alın. En az bu kadar güzel. Boşuna para harcamayın ve taşımayın” deyince arkadaşlar bana baktılar ve tezgahtara beni Merinos’un eski müdürü diye tanıttılar. Tezgahtarla kucaklaşıp hasret gidermiştik. 1950 yılında Merinos’ta İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu Makine ve Elektrik Mühendisleri, İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisleri mezunlarından ve İngiltere’de okumuş Tekstil Mühendisleri’nden oluşan genç, dinç ve heyecanlı bir teknik eleman kadrosu vardı. Bu kadro ile yeni iplikhane, yeni binada dokuma ve apre tesisleri kuruldu. Gruplar halinde bu mühendisler İngiltere’de görgü ve deneyimlerini artırıp, fabrikada işe koyuldular. Kumaş kalitesi ve apresi çok değişti. Fabrikada bir güzel kumaş duyurusu olunca, hemen herkes birer elbiselik alırdı. Ama Merinos salonlarında yapılan düğün, kutlama ve önemli gecelerde yatılı öğrenciler gibi üniformalı olduğumuzu gördük. Sonraları da birbirimize kıyafet konusunda önceden danışma yoluna gitmiştik. Merinosun özel kumaşlarını, bizi ziyaret eden milletvekilleri ve o zaman var olan sanatçılar sorar ve bu kumaşlardan alırlardı. Bir gün fabrika müdürü toplantı yapmıştı. Toplantıda teknik elemanlar, muhasebeciler ve ticaret şefi vardı. Ben de atölye şefiydim. Ambardaki kumaşlar küflenmeye başlamış. Müdür bey de bize

Sait Emin Bildirener, Remzi Yücebaş ve eşleri, MerinoslularBalosu, Sait Emin Bildirener arşivinden, 2 Şubat 1971


147

neden böyle olduğunu sordu. Ben de ambarlarda klima tesisinin olmadığını ve havalandırma yapmak gerektiğini söyledim. Herkes onayladı. Saçları karal haline getirmeye başladık. İşler çok zaman alacaktı. Bursa Sanat Enstitüsü’nden saç kıvırma aparatını istedim. Öğrenciler aparatı kullandıkları için veremediler yalnız aparatın teknik resmini çizip verdiler. İş acele olduğu için 150 civarında basit bir alet yapıldı. İş bitti ve kumaşlar kurtuldu. Müdür beyden işi kurtardığımız için teşekkür almıştık. Merinos Fabrikası, Bursa’nın elektrik ihtiyacını da karşılardı. Fabrikanın Bursa’nın sosyal hayatında da önemli bir yeri vardı. Düğünler, nişanlar ve diğer toplantılarda Merinos salonu tercih edilirdi. Merinos Spor Kulübü’nün Bursa’nın spor alanında önemli bir yeri vardı. Fabrikanın yöneticileri arasında futbol hakemleri, federasyon temsilcileri ve başkanları vardı. Sümerbank’ın Tekstil Eğitim ve Araştırma Merkezi, fabrikanın önemli bir bölümüydü. Böyle bir müesseseye mensup olarak hayatımı devam ettirdiğim için mutluyum. Merinos ve Merinos’lulara hak ettiği değeri vererek kitaplaştıran ve bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Merinos Haber Bülteni’nde Remzi Yücebaş


148

Rıdvan Kantar Muhammet Mustafa Şahin tarafından 19.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1932 yılında Gemlik’in Adliye Köyü’nde dünyaya geldim. 1951 yılından bu yana Bursa’dayım. 1957-1981 yılları arasında Merinos Fabrikası’nda çalıştım. 1981 yılında emekli oldum.

Rıdvan Kantar

Fabrikaya girmeme Mensucat Sendikası Başkanı Recep Kırım vesile oldu. Fabrikada yıkama dairesinde işe başladım. Lizözde 4-5 ay çalıştım ve daha sonra dokuma bölümüne geçtim. Sonra da usta oldum. Fabrikaya ham yün Avustralya’dan gelirdi. Bu gelen yün yıkama, hazırlama, tek büküm, çift büküm işlemlerinden geçer ve dokuma bölümüne iplik olarak giderdi. Bu bölümden de kumaş olarak çıkardı.

Merinos Çalışanları, Rıdvan Kantar Arşivi

Fabrikada Ölüm Yardım Derneği, Kredi Kooperatifi ve Tüketim Kooperatifi de vardı. Merinos Fabrikası’nı kuranlardan Allah bin kere razı olsun. Bugün ben orasının ekmeğini yiyorum ve öyle yaşıyorum. Biz yokluk devrelerini de yaşadık. Bir lokma ekmeğe muhtaç olduğumuz zamanlar oldu. 19421943’te savaş yıllarında çok fakirlik çekildi. Kimsede bir şey yoktu, herkes fakirlik yaşıyordu. Atatürk nur içinde yatsın. Biz Merinos’lular olarak birbirimize çok bağlıydık. Bana hizmet eden müdürlerime, amirlerime namazımda her zaman dua ediyorum. Allah razı olsun…


149

Merinos’ta Eğitim, Rıdvan Kantar Arşivinden

Rıdvan Kantar ve Arkadaşları Hatıra Fotoğrafı

Rıdvan Kantar ve Arkadaşları Yemekte


150

Rıfat Özkul Cengiz Bütün tarafından 10.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Rıfat Özkul

1933 Kasım ayında Bulgaristan Çangırdere Köyü’nde dünyaya geldim. 1934 Haziran ayında Türkiye’ye göç ettik. 1960 yılında Merinos Fabrikası’na iş için yazılı ve sözlü sınava girdim. Bana, kazandığımı söylediler ama işe çağırmadılar. Annem Hacer ve babam Hüseyin Özkul, Amcam Hasan Birsoy da Merinos’tan emekli. Benimle ilgili ne zaman işbaşı yapacağımı sorduğumuzda Merinos Fabrikası’ndaki yöneticiler, ‘’Biraz bekleyeceksin, seni işe alacağız.’’ cevabını verdiler. Ben biraz bekledim, 1961 yılında çağırdılar. Merinos Fabrikası makine bakım bölümüne işbaşı yaptım ve orada ustabaşı oldum. İşbaşı yaptığımız günden itibaren sigortalı olduk ve ben devamlı gündüz vardiyasında çalıştım. İşe giriş çıkışlarda kart

basardık. İşe getirip götürme servislerimiz vardı ama benim evim Altıparmak›ta olduğu için buraya yakın kalıyordu, onun için servise binmez yürüyerek gelir giderdim. Günde 8 saat ve cumartesi günleri de çalışırdık. Çocuk yardımı ve bazen ikramiyemiz olurdu. İş yerinde yemeğimiz verilirdi. Çalışma ve arkadaş ortamımız çok güzeldi, bir aile gibiydik. Hiç unutmam birlikte çalıştığımız Halil Coşkun adında bir arkadaşım vardı. Kendisi Tekniker Okulu’nda okuyordu, askerden sonra İstanbul’da tersaneye işe girmiş. 50 yıldan beri unutmadım, kendisi Mudanyalıydı. O da emekli olmuş, adresini yeni buldum, kısmet olursa görmeye gideceğim. Bunun gibi daha birçok unutamadığım arkadaşlar var.

Dokuma Dairesinde Makine Bakım Çalışanları, Rıfat Özkul Arşivinden, 1964


151

Biz fabrikada sıfırdan bir şeyin üretimini yapıyor ve onun hazzını yaşıyorduk. Fabrikaya gelen ham yün ya da yapağılar, hazırlanmış kıyafet, giysi olarak çıkıyordu. Bize, ‘’Üretilen mallar İngiltere’ye gidiyor ve orası kendi markasını yapıştırıp diğer ülkelere satıyor.’’ deniliyordu. Çünkü Merinos Fabrikası çok kaliteli mal üretiyordu. Ben Kızılay’ın yanındaki Sümerbank Şubesi’nden yirmi yıl önce aldığım palto ve kışlık botları hala giyiyorum. Biz ailecek Merinos’ta çalıştık, oranın ekmeğini yiyoruz. Bizler Merinos’u unutmayacağız Tarama Dairesi Makine Bakım Çalışanları, Rıfat Özkul Arşivinden, 1963

Merinos Çalışanları, Rıfat Özkul Arşivinden, 1975


152

Sait Emin Bildirener Cengiz Bütün tarafından 08.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Sait Emin Bildirener

Bursa’nın Şible Mahallesi’nde 1926 yılında doğdum. 1952 yılında bir Çarşamba günü Merinos Fabrikası’nda muhasebede işe başladım. İki yıl sonra hammadde alım şefi oldum. Fabrikada uzun yıllar kullandığımız tek hammadde yündü. Bu yün ya da yapakların yüzde seksenini de Avustralya’dan ithal ederdik. Sadece yüzde yirmisi yerli olarak kendi memleketimizden temin edilirdi. Yerli yapağı genelde askeriye ve pantolon kumaşlarında kullanılırdı. Avustralya’dan aldığımız yünler daha kaliteliydi. Bunun için Rahmetli Atatürk Merinos ırkındaki o kaliteyi yakalayalım diye Bandırma Erdek tarafında Merinos Çiftliği kurdurmuştu. Fakat bizimkilerin mantığı hayvanın yününden faydalanmanın dışında etinden ve sütünden de faydalanmak

Sait Emin Bildirener, Merinos Müdürü Sebah Yiğit ve Tarık Turga

Genel Müdür Doğan Çelik Merinos’ta Yemekte

olduğundan hayvanı tam Merinos ırkına çevirememişler. Bunun için dört aşı yapılacaksa hayvana iki aşı yapmışlar. Onun için bizim Merinos ırkları tam Merinos’a dönüşememiş. Kullandığımız bu yerli Merinos diye bilinen kıvırcık yünlü koyun Marmara ve Trakya’da yetişir. Aldığımız yapaklar balya şeklinde alınır ve her bir balya yaklaşık 130 kg gelir. Dokunacak kumaşına göre de yapak kullanılır. Avustralya’da yapak yani yün fiyatları altın fiyatı gibi, anında günlük değişirdi. Eğer alacaksan alım işi telgraf ile olurdu. Örneğin şu fiyattan beş yüz balya bağlandım dersin ve böylelikle malı almış olursun. Biz malı çoğunlukla Avustralya’nın Melbourne ile Sydney Bölgesi’nden alırdık. Çünkü Perth Bölgesi’ndeki yapağı kalitesi düşüktü.


153

Ben alım şefliğinden sonra satış şefliğine geçtim. Bir müddet orada çalıştım. Sümerbank’ın Türkiye’de 258 mağazası vardı. Merinos ile iki müessese buralarda ne üretilip satılacaksa bir yıl öncesinden toplantı yaparak üretilecek kumaş belirlenir, ona göre hazırlık olur, alımlar yapılır ve üretime geçilirdi. Beni satış şefliğinden sonra ticaret şef muavini yaptılar. 1963 yıllarında piyasaya polyester çıktı. Müdürümüz Muammer Özsoy, İşletme Şefi Sebahattin Yalınpala, Boyahane Şefi Fuat Ayhan vardı. Bu kişiler modayı çok iyi takip ederdi. Biz toplandık. Fuat Bey ‘’Polyesteri illa kullanalım’’ dedi. Müdür bey baştan karşı çıktı. Sonra karar alındı. Polyester için Japonya ile İngiltere fiyat verdi. Tercihimizi İngiltere’den alma yönünde kullandık. En kaliteli kumaşı yüzde elli beş yün yüzde kırk beş de polyester karışımı ile elde ederdik. Merinos Fabrikası’na imtihanla giren ilk kişi ben oldum. 1952 yılında 17 kişi sınava girdi. Bir kişi işe alındı. O kişi de bendim. Diğer sınava girenlerin birçoğu lise mezunuydu. Ben yüksekokul bitirdim. Bursa Belediye Başkanı o zaman Ali Ferruh Yücel Beyefendi beni belediyeci yapmak için yazı işlerine aldı. Belediyecilik işlerini pek sevemediğim için beş ay sonra bırakıp Merinos’a girmiş oldum. Ben ticaret şef muavinliği yaparken Denizli’ye tayinim çıktı. Fakat o zaman annem hasta, babam Mehmet Emin Şifa Oteli’ni işletiyordu. Ona da yardım ediyordum ve ailenin tek çocuğu olduğum için gitmek istemedim. Neticede Denizli’ye gittim. Orada biraz çalıştım. Denizli’den Gemlik’e tayinim çıktı. Orada da biraz çalıştım. Ansızın yine Bursa

Merinos’a geldim. Müdür Sabah Yiğit Beyefendi’ydi. 1968’de ben müdür muavini oldum. Fabrikanın her bölümünü iyi bilirdim. Muhasebesinden ambarına kadar önceden çalıştığım yerlerdi. SSK’dan önce emekli olanlara on beş yevmiye veriliyormuş. 1961 yılı toplu sözleşmelerindeki bir madde bu on beş yevmiye ile emekli olanlara tazminat hakkı yarattı. Kayseri’de bir avukat bir mahkemeyi kazanınca her taraftaki işçiler davacı oldular. Bu durum Bursa’da da yaşandı. Beni arıyorlardı, ‘’Bu parayı ödemezseniz haciz gelecek’’ diye. Ben de ‘’Önce telefonu haciz edin de, bir daha görüşmeyelim’’ derdim. Sait Emin Bildirener ve Veli Rıza Sünnetçioğlu Böyle çok para sıkıntıları yaşadık. Müdürümüz İstanbul’da tedavi görüyordu. Bir şekilde Ankara’daki genel müdürle görüştüm, tedavi için müdürümüzü Amerika’ya gönderdik. Hastalığı amansız bir hastalıktı. 10 gün sonra vefat etti. Allah rahmet eylesin. Müdür muavini olurken söylerdim, ‘’Durum böyle olursa, ben gelirim müdürlüğe’’ diye. Çünkü idarecilerden müdür yapmazlardı. Hep tekniklerden seçerlerdi müdürleri. Nihayetinde müdür bey vefat edince, Nazilli’de müdür olan Remzi Yücebaş gelecek söylentileri başladı. Ben iş aramaya başladım. Remzi Bey geldi ve ben fabrikayı ona devrettim. Çalışmama devam ederken PETKİM ticari gurubun başkanlığına işe başlayacağım anlaşmasını yaptım. Böylelikle Merinos’a istifamı verdim. Ama hiçbir zaman Merinos’tan kopmadım. Her toplantısına katılırdım. Çünkü güzel günler geçirdik burada. Japon prensesi ve Celal Bayar gibi birçok önemli insanı ağırladık. Merinos çalışanları ile bir Haber Bülteninden aile gibiydik.


154

Sedat Gökmenoğlu Muhammet Mustafa Şahin tarafından 22.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Sedat Gökmenoğlu

09.10.1966 tarihinde Ankara’da doğdum. Aslen Ankaralıyım. Annem ve babam Çankırılı’dır. Babam 3 sene önce rahmetli oldu. 4 kardeşiz ve hepimiz Bursa’da yaşıyoruz. Bir nevi Bursalı olduk. 1983 yılında Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünde okumaya başladım. Eski adıyla Sümerbank; mağazalar, bankalar ile bir aradaydı ve onların sağladığı bursla okudum. Heykelde Sümerbank’ın bankası vardı ve paramı oradan alırdım. Yıldan yıla giyim kuşam yardımı da verilirdi. 1987 yılında fabrikada çalışmaya başladım ve 2001 yılında başlayan özelleştirme çalışmalarına kadar devam ettim. Bu tarihte kurum değiştirip Bursa Yenişehir Havaalanı’na geçtim. Havaalanında halen elektrik şefi olarak çalışmaktayım. Elektronik Mühendisi olmama rağmen Merinos Fabrikası’nda, Enerji Mühendisi olarak görev yaptım. Kazan, türbin, kazan dairesi işleriyle uğraşıyordum. Enerji üretiminin yanında Tedaş ile birlikte çalışarak ara buhar da üretirdik. Dediğim gibi elektronik mühendisiydim ama birçok birimde çalıştım. Müdürümün adı, Makine Mühendisi Vedat Kafadar, Teknikerimiz Sait Görür, Ustalarımız Tahir abi, Nevzat abi, Seyit Ahmet Karaca, Elektronik Ustam Sevim Ağrak’tı. Ustalarımızdan çok şey öğrendik. SSK’lıydım ve sözleşmeli memurdum. Özel bir statüye sahiptik. Özelleştirme kapsamında, işçileri 4C statüsünde değerlendirdiler, bizleri de istediğimiz kuruma yönlendirdiler.

Lojmanda kalırdık. Fabrikanın içerisinde sosyal bir restoran vardı. Yememizi içmemizi orada karşılayabiliyorduk. Giyim yardımı da alırdık. Bu anlamda sosyal haklarımızda yeterliydi ve güzeldi. Merinos’ta değişik dallar da spor takımlarımız vardı. Kendi aramızda voleybol maçları yapardık. Merinos gibi kurumsallığın ve dostlukların güzel olduğu bir yer ben görmedim. Bunun yanında insanlar fabrika içerisinde yükselirken güzel kurallar işlerdi. Mesela terfi etmelerde yönlendirme olmazdı. Kişiler bir anda birkaç statüde terfi edemezdi. Örneğin şef olmadan kimse müdür olamazdı. Teknik müdür olmadan da fabrika müdürü olamıyordu. Hammadde Yeni Zelanda ve Avustralya’dan gelirdi. Yapak yıkama dairesine girip sonra iplik, tops haline gelir iplikten kumaş, kumaştan hazır giyim olarak konfeksiyonlarımız da pantolon, ceket v.s olarak satılıyordu. Vakko ve Beymen’e fason çalışılırdı. Onlar ipliğini getirirler biz kumaş yapar verirdik. Onlar da kendi markasını basar satardı. Ya da kumaşını getirirler biz konfeksiyon yapardık ve onlar yine kendi markalarını basarak satarlardı. Bizde tekstil laboratuvarı vardı. 1989-1990’da TSE belgesi aldık. Askeriyeye mal satabilmek için Akap 120 diye bir belgemiz vardı. 25 sene önce izlenebilirliğimiz vardı. Laboratuvarda yaptığımız her prosesteki kalite kontrollerini ve ölçümlerini yapabiliyorduk. Gerçekten kaliteyi yakalamış bir fabrikaydı.


155

Lojmanımız olduğu için servisimiz yoktu. Lojman kiramız çok düşüktü; elektriğimiz, suyumuz, kalorifer tesisatımız da fabrikadan giderdi. Bunların ücreti de sadece maliyetiydi.

Fabrikada birlik, beraberlik ve dayanışma çok üst düzeydi. O günleri çok özlüyoruz.

Sedat Gökmenoğlu ve Necat Korkmaz Merinos Lokali, 1990


156

Seniha Sönmez Resmiye Nur Güney tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Seniha Sönmez

1953 Düzce doğumluyum. Düzce Akçakoca’dan Bursa’ya, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne öğrenci olarak geldim. O yıllarda çok fazla yurt yoktu. Uygun bir yurt bulamadığımız için ailem de gelip Bursa’ya yerleşti. O yıllarda bizim bölümden mezun olanların ne iş yapacağını neredeyse kimse bilmiyor, hatta ‘’Mezun olduğunda ne iş yapacaksın?’’ diye soruyorlardı. Ben de Merinos’u bildiğim için ‘’Böyle yerlerde çalışacağız biz.’’ derdim. Merinos’un genel muhasebe şefi Suat Güven babamın arkadaşıydı. Babam ona benden bahsedince ‘’Mezun olunca gelsin, bir dilekçe versin.’’ demişti. Mezun olduğumda dilekçemi verdim ve bu arada 9 ay Şekerbank’ta çalıştım. Merinos için önce yazılı, ardından sözlü sınavlar yapıldı. Bu arada babam rahatsızlandı

Merinos, Mart 1983

ve babamı kaybettiğimin 40. gününde Merinos’ta İşletme Muhasebesi servisinde işe başladım. Başladığımda 2300 lira civarında maaş alıyordum. Merinos’ta büyüklerim beni hemen bağrına basıp benimseyince, kendimi hemen eski bir Merinoslu gibi hissetmiştim. Benden üç yıl sonra da kardeşim aynı şekilde başvurusunu yaparak Merinos’ta işe başladı. İşletme Muhasebesi biriminde 14 yıl memur olarak çalıştım. 1990 yılında kadro açılınca İşletme Muhasebe Şefi oldum. 1998 yılında Genel Muhasebe Şefi oldum. Zaten İşletme Muhasebesinde artık yapacağım pek bir şey kalmamıştı. Bilgisayarlar ile çalışmaya başlayıp, defterleri dijital ortama aktarmıştık. O kadar çok seviyordum ki Merinos’u ‘’Fabrika kapanıncaya kadar buradayım.’’


157

derdim. 2003 Eylül ayında emekli oldum. İlk emekli maaşım da 760 liraydı. Avustralya’da koyunun sırtından çıkarılan yapak, çıktığı şekilde buraya gelir, dünyada eşi bulunmayan tefrik ustaları tarafından el ve göz yordamıyla cinslerine göre ayrılır, ayıklanır, taranır, yıkanır, bükülür, çekilir ve incecik narin iplik haline getirilirdi. Sonra o ipliklerden hassas ince yünlü kumaşlar dokunur ve o kumaşlardan konfeksiyonlar yapılır ve ona da “Kamgarn” adı verilirdi. Merinos, özel sektöre de çok büyük katkı sağlardı. Bazen özel sektörün boyama, kumaş, yapak ayıklamasını yapar, bazen de özel sektöre bu tarz işler verilirdi. Bir yandan üretim

Seniha Sönmez ve Merinos Çalışma Arkadaşları

yapıp, hizmet sunarken diğer yandan bir okul vazifesi görüyordu Merinos. Çalışan herkes düzenli yurt içi ve yurt dışında verilen hizmet içi eğitimlere tabii idi. Buradan yetişen idari ve teknik personel, özel sektör için lokomotif olup, birçok özel fabrika kuruluşlarında görev alırdı. Merinos çalışanları sosyal açıdan da Bursa’ya çok katkı sağlayan bir kesimdi. Sendikalar, kooperatifler, lojmanlar, spor kulübü, kreş gibi çalışanların sosyalleşmesi açısından gerekli her şey vardı. Kapanmış olması üzücü olsa da, Merinos’ta şu anda bulunan Tekstil Müzesi ve Enerji Müzesi adımızı yaşattığı için bizi mutlu ediyor.


158

Serap Sönmez Resmiye Nur Güney tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Serap Sönmez

Merinos Bahçesinde Hatıra Fotoğrafı

Sakarya’nın Düzce ilçesinde 1958 yılında dünyaya geldim. 1979 yılında Bursa’ya geldik. Üniversiteyi bitirdim ve Ankara’ya öğretmen olarak atandım. 3 ay kadar Ankara’da öğretmenlik yaptım. Daha sonra Ankara’nın Ayaş ilçesinin bir köyüne tayinim çıktı. O köyde 1 hafta öğretmenlik yaptım ama şartlar elverişli olmadığı için istifa ettim. O zamanlarda ablam Seniha Sönmez Merinos Fabrikası’nda çalışıyordu. Ablamın vesilesiyle 1978 yılı Kasım ayında Merinos Fabrikası’nda memur olarak çalışmaya başladım. İlk girdiğimde satış servisinde çalıştım. 1983 yılında dış ilişkiler servisine geçtim. 2003 yılına kadar ihracat servisinde şef olarak görev yaptım ve 2003 yılı Eylül ayında emekli oldum. İşe başladığımda 2.750 lira maaş alıyordum. Ablamla birlikte lojmanda kaldık. Yemek salonumuz vardı. Orada küçük tiyatrolar, konserler ve balolar düzenlenirdi. Yurt içinde ve yurt dışında fuarlar yapılırdı. Almanya’da

her yıl tekstil fuarı düzenlenirdi. Merinos Fabrikası’ndan da teknik ve idari personeller her yıl Almanya’ya fuara giderlerdi. Fabrikayı birçok ünlü isim de ziyaret etmişti. 2 Şubat kuruluş yıldönümünde balo gecesine milli dansöz Nesrin Topkapı gelmişti. Arkadaşlıklarımız, dostluklarımız çok güzeldi. Birbirimize çok bağlıydık ve hala birçoğuyla görüşüyoruz. Bizim gençliğimiz bu fabrikada geçti. Çok güzel unutamadığım anılarımız da var. Bir müdürümüz vardı Bülent Oğuz. Çok çalışkan ve titizdi. Kendisi hiç durmadan çalışırdı ve bütün çalışanlardan da aynı titizlikle çalışmalarını isterdi. Bir keresinde örgü ipliği projesi vardı. Üretimden ilk çıkan ipliği müdür beye göstermişler. Müdür bey de örgüde nasıl duracağını merak etmiş ve örülmesini istemiş. Sekreter Yüksel ablamız vardı. Beni örgüyü denemek için yanına çağırdı. Müdür bey de kendisiyle işimiz yoksa sekreterin yanında kimseyi görmek istemezdi, Ben de örgüye başladım, 2 sıra ördüm ve Bülent Bey odasından çıktı. “Maşallah! Ne güzel de örgü örüyorsun, senin işin yok mu?” dedi. Ben de korktum, heyecanlandım ve örgüyü bıraktım hemen. Halbuki beni çağıran müdür beydi ama tabi beni tedirgin etmek için böyle söylemişti. Bu anımı hiç unutamıyorum. Fabrikada çok güzel günlerimiz geçti. Keşke devam etseydi. Çalışacak bir fabrikaydı. Ortadoğu ve Balkanlar’ın tek kamgarn fabrikasıydı.


159

Sevim Ağrak Resmiye Nur Güney tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

25.02.1958 Bursa doğumluyum. Bursa Demirtaşpaşa Endüstri Meslek Lisesi, Elektronik Bölümü mezunuyum. 1975 yılı Kasım ayında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Makine Enerji Müdürü İsmail Özsuman’ın vesilesiyle fabrikaya girdim. Elektrik elektronik bölümlerinde 20 yıl çalıştım ve 1996 yılı Ocak ayında emekli oldum. Annem, babam ve akrabalarımız da bu fabrikada çalışmışlar. Ben sabah 08.00 akşam 17.00 memur gibi çalıştım. Kartlı sistem vardı. Girişte ve çıkışta kart basardık. Fabrikanın tahsis ettiği servisi kullandım. Fabrikanın yemekhanesi ve kreşi de vardı. Ben 2 kızımı da kreşte büyüttüm. Fabrikanın yazlık kışlık sineması ardı. Her yıl 2 Şubat’ta yıl dönümü kutlamaları yapılırdı. Yılbaşı akşamları balolar düzenlenirdi. Benim işe girdiğim

yıllarda fabrika 4 ay 10 gün greve girmişti. Çalışanlara sosyal yardımlar da yapılırdı. Kupon verirlerdi ve o kuponlarla Sümerbank’tan alışveriş yapardık. Fabrikadan çok memnunduk. Şu anda oturduğumuz ev ve aldığımız maaş Merinosun sayesinde. Merinos bize çok şey kattı, hala Merinosun ekmeğini yiyiyoruz. Fabrikada unutamadığım bir çok anım var. 1976-77 yılarında fabrikaya yeni giren genç bir çalışan kazan dairesinde artık kömürleri dökerken kömürler üzerine çökmüştü ve ölmüştü. Bir keresinde de kazan dairesi patlamış ve Arslan abimizin yüzü yanmıştı. Bunları hiç unutamıyorum. Merinos’tan her şeyiyle çok memnunduk. Çalışmaya devam etseydi daha da iyi olurdu ama yine de bu şekilde yaşatmanız çok güzel. Teşekkür ederiz.

Sevim Ağrak

Lokal Bahçesinde Hadiye Bilgiç ile beraber, 1976

Grevde, 1976


160

1990’lı yıllar Merinos Sahası Sezon Açılışı

2 Şubat Yemeği, 1986

Elektronik Servisi, 1990’lı Yıllar

Grev, 1976


161

Seyit Ahmet Karaca Muhammet Mustafa Şahin tarafından 15.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

19 Mayıs 1954 tarihinde dünyaya geldim. Tophane Erkek Sanat Enstitüsü’nden mezun oldum. Kıbrıs’ta askerliğimi yaptıktan sonra işçi bulma kurumuna müracaat ettim ve bana 3 yer önerdiler. Renault, Karayolları ve Merinos Fabrikası’nın arasından ben Merinos’u seçtim. Müracaatımı yaptım ve 15 Mart 1976 tarihinde Merinos Fabrikası’nda işe başladım. 1996 yılı Ağustos ayında emekli oldum. Fabrikada elektrik bölümünde çalışmaya başladım. Kısa sürede usta olup başarılarımdan dolayı ustabaşılığa terfi ettim. Tahmini 15 sene ustabaşılığı yaptım. Fabrikada Teknisyen Sait Görür vardı. Sami Bey şef kadrosundaydı. Sonra İlyas

Öksüzoğlu enerji şefi oldu. Şeflikten sonra da makine enerji müdürlüğü yaptı. İlk girdiğim zaman Makine Enerji Müdürü Ramazan Karakök vardı. Fabrikada üretilen kumaşlar öncelikle Sümerbank’ın kendi mağazalarında satılırdı. Sonrasında şirketlere ve firmalara fason dokuma yapılmaya başlandı. Yapağı, iplik ve tops olarak da satış yapılırdı. İlerleyen yıllarda kurulan konfeksiyon mağazasında takım elbise, tek pantolon gibi ürünler de satılmaya başlandı. Teksif Sendikası’na üyeydim ve sendikada aktiftim. Kredi ve Tüketim Kooperatifleri vardı. Tüketim Kooperatifi’nden alış veriş yapar, Kredi Kooperatifi’nden de

Mustafa Özkan, Seyit Ahmet Karaca, Erdoğan İzmirli

Seyit Ahmet Karaca

Merinos’ta Çalıştığı Yıllardan Seyit Ahmet Karaca’nın Hatıra Fotoğrafı


162

ihtiyacımız olduğunda maaşımızdan kesilmek üzere para alabilirdik. Ayrıca Ölüm Yardım Derneği vardı. Çalışanların maaşından bir miktar para kesilir ve cenaze sahibine verilirdi. Fabrikada 200 civarında memur vardı. Teknik bölümde çalışan elektrik bakım ve makine bakım memurları teknik bir iş olduğu

Merinos Sahası Grev, 1976

zaman işin başına giderlerdi. Bunun dışındaki memurlar masa başı çalışırlardı. Merinos Fabrikası’nın yanından geçerken duygulanıyorum. Burası entegre bir tesisti. Atatürk’ün 1930’lu yıllarda vatana böyle bir fabrika kazandırması mükemmel bir şey. Allah gani gani rahmet eylesin.


163

Şerafettin Gürışık Cengiz Bütün tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1948 Afyonkarahisar doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Ben üniversiteyi Sümerbank hesabına okudum. Okul bitince İstanbul Bakırköy Pamuklu Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Oradan askere gittim ve döndüğümde, 1971 yılında, Bursa’ya Merinos Fabrikası’na planlama uzmanı olarak atandım. 1974 yılında ise genel müdürlük müfettişi oldum. Burada çeşitli görevlerde bulunduktan sonra İstanbul’da 17 bölge mağazalarının bağlı olduğu kurumun başına müdür olarak atandım. Mağazaların müdürlüğünden sonra da tekrar Bursa’da SAGEM Müdürlüğü’ne atanarak Merinos Fabrikası’nın da Kayhan Bey’den sonra müdürlüğünü ben yürüttüm. Müfettişlik yaptığım dönemde şöyle bir anım vardır: Muhasebede bir dönem yevmiye defterlerine ben bakmıştım o zaman hesaplarım yekûn ile tutmuyordu. Kıdemli bir arkadaşıma sormuştum bana, şu şekilde yekûn de tutar, diye tarif etmişti. Müfettiş olduğumda Bursa bölgesine baktığım için teftişe geldim. Muhasebede o zaman yapılan hatayı bulmuştum. Arkadaşlar yevmiye defterlerini de kontrol ediyorsunuz diye sormuşlardı.

Merinos’ta çok güzel günlerimiz geçti. Eşim de burada çalışıyordu ve burada evlendik. 1996 yılında da emekli oldum. Burada son zamanlarda müdürlük yaparken özelleştirilecek veya satılacak laflarını duyuyorduk. Biz görüşmelerimizde büyüklerimize hep kapatılmaması yönünde önerilerde bulunduk. Bunun yanında Merinos kumaşının kalitesini ve üretim kapasitesinin çok yüksek olduğunu anlatmaya çalıştık ama bunlara çok fazla itibar edilmedi. En azından özelleşseydi satılsaydı ya da fabrika başka yere taşınsaydı ama üretim durdurulmasaydı çok daha iyi olurdu. Askeriye ile emniyetin kumaşını Merinos üretirdi bu kurumların günümüzdeki kumaşlarında ve alımlarında Merinos gibi kalite ve uyum olduğunu düşünmüyorum. SAGEM ile ilgili de “Merinos’a bağlı laboratuvar olacak, tesisleri Bursa Spor’a verilecek” söylentileri çıkmıştı. Oraya da çok öneri getirdik, burada bizim söylediklerimiz biraz dinlendi diye düşünüyorum. Orası da TÜBİTAK’ın şimdi de Bursa Test ve Analiz Laboratuvarı olarak aktivitesini devam ettirmektedir

Şerafettin Gürışık

Fahrünnisa ve Şerafettin Gürışık Çiftinin Merinos Mecmuasındaki Haberi Teknik ve İdari Takımların Futbol Karşılaşmasından


164

Tahir Adıman Resmiye Nur Güney tarafından 30.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Tahir Adıman

04.03.1955 tarihinde Bursa’da dünyaya geldim. Babamın adı Hüseyin, annemin Mehpare’dir. 1973 Sanat Enstitüsü Elektrik bölümü mezunuyum. 02.01.1975 tarihinde Merinos Fabrikası Santral Kazan Dairesi Postabaşısı olan babam Hüseyin Adıman’ın çalışma hayatının son gününde işbaşında vefat etmesi üzerine Organize Sanayii Bölgesi Coşkunöz Fabrikası’nda çalışmaktayken Teksif Sendikası Genel Başkanı Sayın Şevket Yılmaz, kardeşim Nevzat ile beraber benim de Merinos Fabrikası’na İşbaşı yapmamı teklif etti. Kardeşim 07 Nisan 1975

tarihinde Elektrik Servisi’nde işe başladı. Yukarıda bahis ettiğim gibi o tarihte özel sektörde çalışıyordum. Askerlik görevimi ifa ettikten sonra 1978 yılı aralık ayında Merinos Fabrikası işçi alımı için yapılan imtihanda başarılı oldum. Ancak işe giriş evraklarımı tamamlayıp idareye verdiğimizde o dönemin hükümeti 6 ay süre ile resmi kurumlara işçi alımını durdurdu. Nihayet 12 Haziran 1979 tarihinde kadrolar açıldı ve prosedür gereği ilk önce Planlama Servisi’nde 26 lira saat ücreti ile işe başladım. Eylül ayında da Elektrik Servisi’ne 1.sınıf elektrikçi kadrosuna nakledildim.

1940’lı yıllar Ayşe Adıman ve Remziye Adıman kardeşler Merinos Fabrikası bahçesinde öğle molası


165

20 yıl süre zarfında servis arkadaşlarımızla acı tatlı hatıralarımız oldu. Elektrikçi olarak fabrikanın ayak basmadığımız hiçbir kısmı yoktur. ( İçeride İplik, Dokuma, Konfeksiyon, Lokal, Misafirhaneler, Kreş vd. ile, dışarıda vazife evleri, Sümerbank Bölge Deposu ve Satış Mağazası, Merinos Hamza Güveli Camii, Kültür park fuar alanındaki reyon ile ayrıca elektrik ve ısınmasını fabrikanın temin ettiği mezunu olduğum Merinos İlköğretim Okulu ve Demir Çelik Deposu vd.). Aydınlatma için her yıl ortalama 3600 adet fluoresan ampul değişimi yapıyorduk. Resmi bayramlarda fabrikanın çatısında donanma aydınlatma tesisatı kuruluyordu. Bir gün Su Kulesi ile şimdiki Nikah Dairesi arasındaki yolda ağaçlara kapitone kablo ile renkli ampullerle aydınlatma tesisatı kurduk. Gece yoldan geçen vatandaşın biri kültür parkı arıyormuş ve Su Kule

kapısındaki bekçiye kültür parkın burası olup olmadığını sormuş. Her ay sonunda 240 Adet Elektrik Sayacı okuması ile yılsonlarında malzeme ambarında elimizde kalan malzeme sayımını yapıyorduk. 1981 yılı Ocak ayında Su Kulesine 100. Doğum yılı münasebetiyle Mekanik Atelyede sacdan yapılan Atatürk profiline porselen duylar monte ederek akkor ampullerle aydınlatmasını sağladık. Çalışmakta iken ve hala daha her Ramazan ayında arkadaşlarla buluşup eski günlerimizi yad ederek iftarlarda buluşuruz. 15 Ocak 1999 tarihinde kardeşim Nevzat ile Dokuma Ustabaşısı İlyas Koç, Ressam Fahrettin Etyemez, Makine Bakım Ustası Atilla Öztürk ve Makine Bakımdan Reşat Şenol ile beraber emekli olduk. Kent Konseyi Merinos Çalışma Grubun’da görev yapıyoruz. Bu kitabın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederim.

Merinos Fabrikası’nın İlk Çalışanlarından Hüseyin Adıman ve Süleyman Akkuzugil, 1940

1981 Ocak ayı Su kulenin üzerine Atatürk portresinin hazırlanışının hatırası

Mensucat Sanayi İşçileri Sendikası, Recep Kırım, Hüseyin Adıman, Hüseyin Üçbaş, Ali Uysal, Necip Divitçioğlu, Mehmet Yenigelen

1985 Yılı Elektrik Servisi Çalışanları


166

Turgut Bekçe Muhammet Mustafa Şahin tarafından 22.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Turgut Bekçe

15.10. 1953 tarihinde Gemlik’te doğdum. Aslen Bursalıyım. Annem Nebahat Bekçe Merinos’tan ve babam Fethi Bekçe de Gemlik Sümerbank’tan emekli oldular. Merinos’a başlamadan önce; Gemlik Suni İpek’te ve Tunceli, Konya illerinde görev yaptım. Merinos Fabrikası’na 1992 yılı Haziran ayında girdim ve 3,5 yıl Sosyal Hizmetler Müdürü olarak görev yaptım. Merinos’tan da müdür muavini olarak Sagem’e geçtim. TÜBİTAK’a devrolmamızla da TÜBİTAK’lı olduk. Şuan TÜBİTAK’ta çalışmaya devam ediyorum ve 20 yılımı doldurdum. Ama halen Merinosu özlemekteyim ve kendimi Merinoslu hissediyorum. Eşim de Merinos’ta planlamada ücret işleri şefiydi ve fabrikanın kapanmasıyla ayrılıp emekli oldu. Eşimin babası Bulgaristan’dan göç etmiş. Liseyi de Bulgaristan’da bitirmiş. 1938’de Türkiye’ye geldiğinde Nazilli Sümerbank’ta iş göstermişler ve kısa süre burada çalışmış. Hava Kuvvetlerinde de çalışmış ama geçmişinde Sümerbanklılık var. Biz genel idare hizmetleri sınıfında olduğumuz için, Emekli Sandığına bağlı memur olarak çalışıyorduk. Merinos’ta çalıştığım yıllarda üretim bölümüne de sık sık giderdim. Çünkü işimin bir parçasıydı. Soyunma odalarına bağlı gardırop çalışanları bana bağlı olduğu için işi yerinde görmek zorundaydım ve bu sebeple de üretim bölümü hakkında bilgilerim var. Dokuma tezgahları, boyama üniteleri, ayra üniteleri vardı. O yıllarda Müdür muavinim, Mehmet Zeytincioğlu,

Müessese Müdürüm ise Kayhan Benice idi. Çalışmadaki ilk senemin, 2 Şubatında Merinos Fabrikası’nın kuruluş yemeğiyle ilgili çalışmalar yaptık. O güne kadar aynı anda birkaç program olmamıştı. Tekstil Müzesi açılışı da o güne rastlayınca, bu açılışta ayrı bir program oluşturdu. Sevgili Bülent Adısönmez’le birlikte İstanbul’a Kervansaray Otel’e gitmiştik. Selçuk Ala göz ve kardeşleriyle görüşüp, onlar vasıtasıyla sanatçı temin etmeye çalışmıştık. Mehter Takımı ve Kılıç Kalkan ekibi, Müşerref Akay ve İstanbul Gelişim Orkestrası gelmişti. Çok güzel bir gece olmuştu. Sporla neredeyse Merinos’taki herkes gibi ben de ilgiliydim. Arkadaşlarla futbol ve tenis kortunda tenis oynardık. Çocuklarımız da tenise buradaki kortta başladı. Güreş takımının da sorumlusuydum. Lojmanda oturuyorduk. TÜBİTAK lojmanları kapanana kadar da oturmaya devam ettim. Merinos’ta çalışmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Hala arkadaşlıklarımız, dostluklarımız devam eder.


167

Ümran Sönmezalp Resmiye Nur Güney tarafından 23.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

1979 yılında yapılan mülakat ile 15069 fabrika numarası ile Merinos’ta çalışma hayatına başladım. Babam Hasip Sönmezalp 842 numara, annem Selime Sönmezalp de 3028 numara ile Merinos’ta çalışıyorlardı. İlk önce planlama dairesinde çalışmaya başlamıştım. Ardından kütüphaneye geçtim. Ben kütüphaneye geçtiğimde neredeyse kitaplara yıllarca el değmemiş gibiydi. Tamamen kütüphaneci olmasam da, orayı tekrar kullanılabilir bir hale getirmiştim. Bunu hala hatırladığım zaman mutluluk duyarım. Ardından hazır giyim bölümüne geçtim. Maalesef bir süre sonra parmağımı makineye kaptırdım ve işten

Merinos İlköğretim Okulu, 1960’lı Yıllar

ayrılmak zorunda kaldım. Saygıyla andığım, saymakla bitmeyecek çok değerli isimler geçti Merinos’tan. Ben ve eski Merinos çalışanları için, Merinos’un yerinde şu anda bulunan Merinos Parkı içerisinde olan faaliyetlerin güzelliği de ayrı bir mutluluk yaratıyor.

Ümran Sönmezalp


168

Vahit İleri Resmiye Nur Güney tarafından 15.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Vahit İleri

68 yaşındayım. Yugoslavya Saraybosna doğumluyum. 1956 yılında Bursa’ya geldik. Saraybosna’da Spor Akademisi’ni bitirdim. 1968 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. Futbolcu olarak girdim, antrenör olarak çıktım. Futbolculuğumun yanında makine bakım bölümünde de çalıştım. Sabah göreve geldiğimde makinelerin yağlanıp yağlanmadığını kontrol ediyordum. 1986 yılında hazırlama dairesinden de emekli oldum. Futbolculuk yıllarımda 7 kez şampiyonluk yaşadım. Yaptığım görevlerden dolayı teşekkür belgesi aldım. Bununla gurur duyuyorum. Merinosun sayesinde 1. Ligde takım çıkmıştım. İnegölspor’da 2 sene görev yaptım. Merinos’ta da aynı zamanda görevliydim. Bu süreç 8 ay devam etti. 16.08.1686 yılında da emekli oldum ve fabrikadan ayrıldım. Müdür yardımcısı Ahmet

Bey vardı. En verimli yıllarımda benim emekli olup ayrılmamı istemiyordu. Ben de ayrılıp İstanbul Zeytinburnu’nda görev aldım. Fabrika Müdürü Bülent Oğuzlu ile İstanbul’da bir yemekte karşılaştık. Beni yanına çağırıp Merinoslu olarak benimle gurur duyduğunu söylemişti ve başarılarımdan dolayı beni tebrik etmişti. İnegölspor’da 4 dönem, Bursaspor’da 2 dönem, 1. Ligde Zeytinburnu’nda 1 dönem, 2 dönem Bilecik’te birçok takımda hocalık yaptım. 1963 yılından 1985 yılına kadar da halk oyunlarında oynadım. Merinos’a ilk girdiğim yıllarda 164 lira maaş alıyordum. Spor kulübünden maaş almıyordum. Kazandığımızdan prim alıyordum. Arkadaşlıklarımız çok iyiydi. Büyükle büyük, küçükle küçük olurdum. Ben bir Merinoslu olarak böyle bir fırsatı tanıdığınız için sizlere teşekkür ederim.

Atatürk Stadı, Vahit İleri, 1976 Şevket Yılmaz ile Birlikte Merinos Sezon Açılışı, 1973-74


169

Merinos Futbol Takımı 1974-75 Türkiye 4.’lüğü

Şevket Yılmaz, Nida Öğretir ve Vahit İleri, Merinos Sezon Açılışı, 1970

Vahit İleri


170

Vedat Kafadar Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Vedat Kafadar

Bursa’nın Mustafa Kemalpaşa ilçesinde 01.11.1951 tarihinde dünyaya geldim. Yıldız Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Emekliyim. Şu anda Yapı Denetim Şirketi’nde çalışıyorum. 1981 yılında Merinos Fabrikası’nda çalışmaya başladım. 2007 yılına kadar fabrikada çalıştım. Merinos Fabrikası’nı Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edenlerden biri de benim. Fabrikamız 17 Aralık 2004 tarihinde kapandı. Fabrikamızda çok büyük anılarımız var. Asgari elemanla en büyük işleri yapmaya çalıştık. Ben ilk olarak iplik işletmesinde işletme mühendisi olarak görev yaptım. Yapağın iplik haline gelmesini sağlayan 4-5

tane daire vardı. Her daire kendi içinde bağımsızdı. Sonraki yıllarda hazırlama dairesinde ve eğitim şefliğinde görev aldım. Daha sonra enerji şefi oldum. Sonra da Makine Enerji Müdürü oldum. O güne kadar kimseye beni şef ya da müdür yapın dememiştim. Hakkımsa olurum diye düşünüyordum. Fabrikada 30 yılım geçti ve unutamadığım çok anım oldu. Bunlardan biri de fabrika kapandıktan sonra bize bağlı elemanlar ücretsiz izne çıkarıldı, prim almadan izne çıkarıldı. Biz onlara esnek izin diye tabir ettik. “Bizi fabrikada tutmuyorlar, çağırdıkları zaman gelmeyeceğiz” diye kendi aralarında karar almışlar. Bizim de burada 24 saat görevimiz

Merinos Fabrikası Kısımlar Arası Futbol Müsabakası Dereceye Giren Kişilere Verilen Kupalar, 1980’li Yıllar


171

vardı. Kendi aralarında karar alan arkadaşlar Tedaş’a gidip bir arıza olduğunda Vedat Bey’i arayacaksınız diye bildirimde bulunmuşlar. Çalışırken hiç yapmadığım şeyi yaptım. Aradıkları zaman kendim elektrik vermiştim. Bir gece kutlama yaparken birden elektrikler kesildi. Fabrikanın dışı ışıl ışıl fabrika simsiyahtı. Bir şey oldu diye endişelendik. Arkadaşın arabasıyla türbin dairesine geçtik. Baktık bir şey yok. Elektriklerin neden kesildiğini araştırırken baktık ki ne görelim. Bir karga girip kısa

Merinos Fabrikası, Müdür Odasında

devre yaptırıp aşağıya düşmüş. Daha sonra sistemi düzelttik tabi ve ertesi gün hayvanların girebileceği yerlere kapılar yaptırdım. İnsanın başına gelmeyince bazı şeyler düşünülmüyormuş. Merinos Fabrikası’nda kendi fabrikamız gibi çalıştık. Kapatılması bizi çok üzdü. Yaşatılabilirdi. Çünkü Türkiye’nin çevresinde bir eşi yoktu. Fabrika çalışmasa bile okul olabilirdi.


172

Yüksel Alper Cengiz Bütün tarafından 25.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

16 Ağustos 1955 doğumluyum. İznik’in Müşküle Köyü’ndenim. Sanat Enstitüsü mezunuyum. Yurt dışına gitmek için İş ve İşçi Bulma Kurumu’na yaptığım başvuruda, teknik elemanların yurtdışına gönderilmediği söylenmişti. Başvurumun üzerinde 2 ay geçince, 27.11.1973 tarihinde Merinos’ta işe başladım. 6 ay planlamada çalıştım. Bu sürede nezaretçi yetiştirme kursuna gittim. Sonra tarama dairesinde teknik nezaretçi usta muavini olarak çalışmaya devam ettim. 1975 yılı Temmuz ayında askere gittim ve 1 Nisan 1977’de Merinos’taki işime tekrar geri

döndüm. Daire şefimiz o zaman Yılmaz Dikbaş’tı. 1991 yılında sendika iş yeri temsilcisi oldum. Merinos’ta dostluklar çok sağlamdı. O yıllarda Kahramanmaraş’tan kan davasından kaçıp, Bursa’ya yerleşen ve Merinos’ta çalışan bir arkadaşımız evinde kalp krizi sonucu öldü. Bütün çalışanlar aralarında para toplayıp, bu arkadaşımızın borçlarını ödedik, cenazesini Kahramanmaraş’a minibüs tutarak yolladık. Dayanışmamızdan dolayı Personel Müdürümüz Aytekin Gürsoy ‘’Gerçekten Merinos bir başkaymış.’’ diyerek bizleri takdir etmişti. Bu ve benzeri olaylardaki

Tarama Dairesi, Yücel Ergene, Yüksel Alper, 1981


173

birliğimizi hiç unutamam. Her bayramda işçiler kendi arasında para toplar, her daire bayramdan bir gün önce kurban keserdi. Kesilen kurbanlar ihtiyacı olan kurumlara dağıtılırdı. 1991 yılında benim baş temsilci olduğum Teksif Sendikası tarafından toplu sünnet töreni yapılmıştı. Dokuma yapılan yerli koyun yünü kullanılanlar daha kalın olurdu. Bunlar askeriyede er giysileri için kullanılırdı. Avustralya’dan gelenler ise, takım elbise vs. için dokunurdu. Merinos bünyesinde birçok sosyal etkinlik düzenlenirdi. Açık havada yapılan Tofaş’ın 10.000 arabasının çıkış etkinliklerine biz Merinos Spor Kulübü olarak katılmıştık. Benim ilgi alanım karateydi. Başladığım yılda 4100 kişi çalışırken, emekli olduğum 1999 yılı Ocak ayında 2449 kişi kalmıştı. Merinos Fabrikası’nın kapanışı bir sendikacı gözü ile baktığımda

Sümerbank’ın zarar edişine bağlıydı. Merinos kapatılacak kadar zarar etmiyordu. Ben işe başladığımda yaklaşık 40 yıllık çalışanlar vardı. Bunların bazıları Merinos’un inşaatında, kuruluş aşamasında çalıştıklarını anlatırlardı. O zamanlar davullar ile Merinos’a işçi arandığı duyurulurmuş. Eşekler ile, ayaklarında takunyalar ile fabrikanın inşaatına çalışmaya geldiklerini anlatırlardı. Yemek olarak bir kepçe kuru üzüm, bir kepçe fındık verilirmiş. Ama onlar yokluktan evden ne getirebildiyse onu yer, verilen üzüm ve fındıkları çocuklarına götürürlermiş. Merinos dendiğinde, hayatımı borçlu olduğum yer diyebilirim. Yıllarca ekmeğimi Merinos’tan kazandım. Bunun yanı sıra kazancım olan dostluklarımızdır.

Ali Çelik, Yüksel Alper, Yücel Ergene, 1975

İşçi Yemekhanesi Önünde Hatıra Fotoğrafı, 1974

Tekstil Sendikası Semineri, 1991

Tarama Makinesi, Keramet Ünal, Yüksel Alper, 1974


174

Yüksel Atılgan Muhammet Mustafa Şahin tarafından 17.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

27.08.1951 yılında doğdum. Aslen Bursalıyım. Karacabey’de doğdum. Bursa’da büyüdüm. Babamın adı İsmail Bulut, annemin adı Şaziye Bulut.

Yüksel Atılgan

Bursa’da Sekreterlik Yüksek Okulu’ndan mezun oldum. Okulumun son iki yılında, 1969 ve 1970 yıllarında, fabrikada staj yaptım. Yarım gün okulda yarım gün fabrikadaydım. Stajı personel müdürlüğünde yaptım. Ama stajım süresince her işle ilgilendim. Oryantasyon şeklindeydi. Okulumdan mezun olup yaz tatiline çıktım. Fabrikadaki stajım süresince çok beğenilmişim ve personel müdürü Ankara’dan tayinimi istemiş. Ankara’dan istemesinin sebebi genel müdürlüğün Ankara’da olması ve tayinlerin oradan yapılmasıydı. Bana

Koro Çalışması Toplantısı

bir yazı geldi ve belirttiğimiz tarihte işe başlayabileceğim söylendi. Böylece 1972 yılında işe başladım ve fabrika kapanana kadar çalıştım. Fabrikamız Sümerbank’a bağlı Merinos Yünlü Sanayi Müdürlüğü’ydü. Bütün şehirlerde işletmeleri vardı. Gemlik’te Suni İpek, Isparta’da halı fabrikası, Diyarbakır’da dokuma, İzmir’de basma sanayi vardı. Türkiye’nin her yerinde Sümerbank’ın kuruluşları ve misafirhaneleri mevcuttu. İşe başlayınca yine beni personel servisine aldılar. Burada 10 sene çalıştım. Memur ve işçilerin giriş çıkışlarıyla ilgileniyordum. 10 sene sonra becayiş yaptılar ve beni müdür sekreterliğine aldılar. Benim yerime ise başka birisi geçti. Yeni görevime buruk bir şekilde başladım


175

ve emekli olana kadar burada çalıştım. Üretim bölümünde çalışan arkadaşların anlattıklarına göre; gelen yün yıkanıyor, tops oluyor sonra büküme giriyor, iplik ve kumaş şeklinde çıkıyordu. Konfeksiyon mağazamızda da üretilen elbiseler satılıyordu. Zaman zaman fabrikayı gezdiğimde bunlara tanık oluyordum. Üretimde çalışanların çalışma şartları daha zordu. Özellikle yün yıkanırken dayanılmaz bir koku çıkıyor ve çalışanları çok rahatsız ediyordu. Makinaların gürültüsü de çok rahatsızlık vericiydi. Arkadaşlıklarımız çok iyiydi. Hem mesai arkadaşı hem de komşuyduk. Çocuklarımız birbirleriyle kardeş gibiydi. Ben tiyatro organizasyonları yapıyordum ve fabrika çalışanlarıyla

birlikte izlemeye gidiyorduk. İndirimli günlerde gidiyor; hem indirimden faydalanıyor hemde grup indiriminden yararlanıyorduk. Gidecekleri isimlerini alıp; bizleri evden işle getirip götüren servislerden birisini ayarlardım. Serviste bizi istediğimiz yerden istediğimiz saatte alırdı. Tiyatroya gideceklere de servisin kalkacağı saati ve günü ilan yapıştırarak bildirirdim. Sosyal aktivite olarak ayrıca Kuşadasında kampımız vardı ve zaman zaman oraya giderdik. İşe girdikten 5 sene sonra bana lojman verildi. İlahiyat Fakültesi salonunda Türk Sanat Müziği konserleri olurdu. Evvelden gitmek isteyen arkadaşları tespit edip hep birlikte hazırlanıyorduk. En güzel kıyafetlerimizi giyinerek konseri dinlemeye gidiyorduk. Sonradan

Merinos Çalışanları Heykel’de, Yüksel Atılgan Arşivi


176

hep geç çıkardı. Salim kafayla tüm evrakları inceler ve imzalardı. Bende masaiden sonra kalıp ona yardım ederdim. İşlerimiz bittikten sonra makam arabasıyla beni eve bıraktırırdı. Şimdi Müdür muavinlerimizle zaman zaman görüşüyorum.

Resim Yarışması Ödül Töreni, 1990’lı yıllar

kendi içimizde de Türk Sanat Müziği korosu kurduk. Bir müdürümüzün eşi bu işlere çok meraklıydı ve bu konuda eğitimi de vardı. Bizleri de heveslendirdi ve güzel sesli olanlardan memur-işçi karışık bir koro kuruldu. Merinos’ta bizlere bir oda tahsis edilmişti ve öğle yemeğimizi yedikten sonra orada çalışırdık. Çalışmalarımızı 1 ay boyunca yapardık ve konser verirdik. İşçiler, memurlar ve dışarıdan gelenler konseri dinlerlerdi. Konser salonundaki oturma sıraları protokol sıraları olurdu. Müdür b ey ve davetlileri buradan konseri dinlerlerdi. Emekli Sandığına bağlı 657 sayılı devlet memurları kanununa bağlıydık. Biz memurlar sendikaya üye değildik sadece işçiler üye idi. Kayhan Benice en son müdürümüzdür. Daha önce; Yasin Bakan, Bülent Oğuzoğlu, Ali Rıza Sünnetçioğlu vardı. Bülent Oğuzoğlu müdürüm işten

Spor kulübümüz vardı ve çok faaldi. Bülent Bey spor kulübüne çok önem verirdi. Kulübün giderleri, işçi ve memurlardan alınan aidatlarla karşılanıyordu. Fabrika da tenis kortumuz vardı. Orada tenis oynamayı öğrendik. Ayrıca basket takımımızda vardı. Büyük bir güreş salonumuz mevcuttu ve çok büyük bir mindere sahipti. Bu salonda bazan iş çıkışı kadınlar ve erkekler hoca eşliğinde spor çalışmaları yaparlardı. Fabrika’nın açılış etkinliği olan 2 şubat balosu olurdu. Bu baloya bir keresinde Nükhet Duru geldi. Yılbaşı balolarımızda çok eğlenceliydi. Yılbaşı kutlaması için, şimdi nikah salonu, o dönemde memurların yemek yediği tabildot salonu olan yer, güzelce süslenirdi. Hediyeler alır ve çekiliş yapardık. Çekilişe Merinos kumaşları da dahil edilirdi. Fabrikada her şey çok güzeldi. Kapatılmasına çok üzüldük. Hiç olmazsa şu an bir kültür merkezi olması çok güzel. Etrafın yeşillik olması ve çocuklarımızın burada oynayıp vakit gelçirmeleri de güzelliklerden bir tanesi. Ama bir lokalimiz olursa daha iyi olur. Burası eski çalışanların bir buluşma noktası olur böylece.


177

Zeki Özkan Resmiye Nur Güney tarafından 10.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

71 yaşındayım. Benim babam Merinos’ta kazan dairesinde çalışıyordu. İsmi Mehmet Özkan’dı. Ama babama “Çavuş” derlerdi. Ben de Meslek Lisesi Metal işleri bölümünde okurken, 1960 yılında kaynakçı olarak Merinos’ta staj yaptım. 1963 yılında askerliğimi bitirdikten sonra Merinos’ta çift büküm dairesinde işe başladım. Normalde iki vardiya çalışıyorduk. İngiltere’den gelen siparişleri yetiştirmek için geçici olarak işçi alınıp vardiya sayısı üçe çıkartılmıştı. Ben ustabaşı idim. Yünleri fitilden iplik haline getiriyorduk, buna kamgarn iplikçilik deniliyordu. Molina, yün çile, dokunmuş kumaş üretimi yapardık. 238 bayan, 12-13 erkek işçi vardı. Erkekler tezgah başı bükümlerde, ikmal dairesine nakilde çalışırdı. Dokuma dairesinde belirlenen desene göre dokuma yapılırdı. Tek bükümler tek kat olur, çift bükümler ise dublajdan geçer, taranıp, temizlenerek masura haline getirilip, tekrar bobin haline getirilen ip ikmal dairesine giderdi. Bükülmüş iplik kalınlaşır ve kıvrılır. Arabalarla kazanın içine verilen iplikler fiksaj dediğimiz buharlama yöntemi ile bir nevi ütülenirdi. Buharlamadan sonra bobin makinelerinde bobin haline getirilip, ikmal dairesine, oradan da dokumaya giderdi. Dokumadan cımbız dairesine gider, hatalı olan kumaşlar ayrıca parça kumaş olarak satılır, ihraç edilmezdi. Ürettiğimiz kumaşlar çok kaliteliydi. Servisle gider gelir, kartlı sistemle çalışırdık. Her işçinin sorumlu olduğu bir makine vardı. Dublajda 12 iliğe bir işçi bakardı. Dolayısıyla geciken

kişinin makinesi boş kalırdı. Herkesin belli bir üretim kotası vardı. Örneğin aylık makine başına 80 kg.ın üzerinde üretim olması gerekirdi. O yüzden 10 dakika geç kalan işçiye, 1 saat izin yazılırdı. Bir kez iş kazası geçirdim ama bir yaralanma olmadı. Usta muavini istim derecesini fazla kaçırmış, dalgınlığı ile 18-20 dakika beklemesi gereken kazan yarım saatten fazla çalışınca, patlamıştı. İş kazalarını önlemek için özellikle çalışan bayan çok olduğu için, saçlarını örtü ile kapattırırdık. Çünkü büküm makineleri sürekli çalışır vaziyette olduğu için, saçın bir telini kapsa hayati tehlike olurdu. Beşeri ilişkilerimiz çok iyiydi. Neredeyse her kademesinde çalıştığım Merinos’tan 1984 yılında emekli oldum.

Zeki Özkan


178

Zeki Şahin Resmiye Nur Güney tarafından 16.12.2014 tarihinde görüşülmüştür.

Zeki Şahin

Çalışma Kartı, 1970

Eskişehir ilinin Odunpazarı ilçesinde 1946 yılında dünyaya geldim. Ortaokul mezunuyum. 1959 yıllarında ailemle birlikte Bursa’ya geldik. 15.12.1970 tarihinde bir tanıdık(Yakup Demirhan) vasıtasıyla Merinos Fabrikası’nda Makine enerji bölümü tesisat dairesinde çalışmaya başladım. 27.05.1994 tarihinde de bu fabrikadan emekli oldum. İlk 2 sene 3 vardiya sistemiyle çalıştım. Usta olduktan sonra gündüz vardiyasında çalışmaya başladım. 1970 yılında saat ücreti olarak 225 kuruş alıyordum. O zamanlar maaşımız düşüktü. Sonradan yükseldi. Çalışırken iş kazası da geçirdim. Bir kere kazan dairesinde yanıyordum. Bir keresinde de boyahanede kaynak yapan arkadaş boruyu bıraktı ve boru yanağıma düştü. Öyle bir iş kazası başıma geldi. Bizim bölümde çalışmak biraz tehlikeli olduğu için birkaç arkadaşım da iş kazası geçirdi.

Makine enerji bölümünde kaynak yaptığımızdan dolayı fabrika bize ayakkabı verirdi. Bunun dışında havlu ve sabun da verilirdi. Yemek zamanının dışında da bizim bölümde çalışanlara zehirlenmeyi önlemek için yoğurt ve süt verilirdi. 1973-1974 yılarında yemekhanenin salonunda siyah beyaz sinema gösterileri olurdu. Pazar günü çalışmaya geldiğimde mesaiden sonra film izler öyle eve giderdim. Sosyal yönden gelişmiş bir fabrikaydı. Fabrikanın kreşi, futbol sahası, düğün salonu, memur lokali vardı. Cenaze olduğu zaman toplu halde cenaze törenine giderdik. Durumu kötü olan arkadaşlarımıza yardım ederdik. Sosyal ilişkilerimiz çok iyiydi. Eski anılarımızı canlandırdınız. Böyle bir çalışma yaptığınız için teşekkür ederim.

Merinos Tesisat Dairesi Önünde Hatıra Fotoğrafı, Zeki Şahin Arşivinden


179

Merinos Tesisat Dairesi Önünde Hatıra Fotoğrafı, Zeki Şahin Arşivinden

Necati Atan, Ali Tuğrul, Sebahattin Bekçi, Zeki Şahin Hatıra Fotoğrafı


180


181


182


MERİNOS

ATATÜRK KONGRE KÜLTÜR MERKEZİ


184

MERİNOS ATATÜRK KONGRE KÜLTÜR MERKEZİ Geniş yeşil alanlara sahip fabrika arsasının ve binasının yanı sıra kurumda yıllarca kumaş üretimini sağlayan, Avrupa’nın sanayi mirası niteliğindeki makineler ve ekipmanlar ile yüzlerce fotoğraf ve objeler koruma altına alınarak kentsel bellek bağlamında sanayi mirasının değerlendirilmesi ve korunması sağlandı. Tesis, 2009 yılında, tescilli binalar da korunarak Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi adıyla hizmete açılmıştır. Merinos Parkı içinde bulunan iki önemli ana yapıdan oluşmaktadır. Bunlar; restore edilerek Kültür Merkezi’ne dönüştürülen tarihi Merinos Fabrikası ve yeni yapılan Kongre Merkezi’dir. Birlikte veya ayrı ayrı kullanılacak şekilde esnek olarak tasarlanan binalar, küçük ya da büyük çaplı her türlü organizasyonun düzenlenebileceği özellikler taşımaktadır. Bünyesinde bulunan çeşitli uluslararası festivallerin düzenlendiği sahneler, kongrelerin düzenlendiği salonlar, fuar alanları, geleneksel el sanatları eğitim merkezi, konservatuar, Araştırma ve Uygulama Merkezi, müzik kültürü merkezi, tekstil restorasyon atölyesi, sergi galerileri, kent konseyi, kafeterya ve restoranlar, park alanı, Tekstil Sanayi Müzesi, Bursa Merinos Enerji Müzesi ve Bursa Göç Tarihi Müzesi ile bütün şehrin kültürel ve sosyal hayatına yön vermektedir.


185

Merinos Park İçerisindeki Gölün Gece Görünümü


Atatürk Kongre Kültür Merkezi ve Merinos Parkının Havadan Görünümü

186


187


Merinos Parkı, Havadan Görünümü

188


189


Merinos Stadı ve Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nin Havadan Genel Görünümü

190


191


192


Merinos Park覺, Kuzey Kap覺s覺

193


194


Merinos Park覺, G羹ney Kap覺s覺

195


Merinos Parkı, Doğu Kapısı

196


197


198


Atatürk Kongre Kültür Merkezi Batı Girişi

199


Başkanlık Binası

200


201


202


Hayat Lokantas覺

203


204

Merinos ÇeĹ&#x;mesi


Merinos Kafekule

205


Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin Kuzeyden Görünümü

206


207


208


Atat端rk Kongre K端lt端r Merkezi

209


210

G繹n羹l Dostlar覺 Sofras覺


211


212


Merinos Mant覺 Evi

213


Merinos Nikah Dairesi

214


215


Gölparktan Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin Görünümü

216


217


218

Gรถlpak Sosyal Tesisi


219



MERİNOS

TEKSTİL SANAYİ MÜZESİ


222

MERİNOS TEKSTİL SANAYİ MÜZESİ Fabrikanın belediyeye geçiş aşamasında fabrika içindeki malzemeler ve taşınmazlar gözden geçirilerek makine parkı üretim akışına göre Merinos Fabrikası’nın eski çalışanlarının da desteği ile düzenlenmiştir. Merinos Tekstil Sanayi Müzesi, fabrikanın kalbi konumundaki 7000 m2’lik 2 katlı alana yayılmış olan yıkama dairesinde kurulmuş ve 14 Ekim 2011 tarihinde açılmıştır. Avrupa’da birçok sanayi müzesi örnek alınarak yapılan bu düzenlemelerde Merinos’ a ait hiçbir parça göz ardı edilmeden fabrikaya ait her mevcut malzeme sergi düzeninde yerini almıştır. Merinos Fabrikası’nda yıllarca kumaş üretimini sağlayan makine donanımı, yüzlerce fotoğraf ve obje canlanarak, Merinos Tekstil Sanayi Müzesi’ni oluşturmuştur. Müzede, Merinos koyununun yetiştirilip yün elde edilmesinden, bu yünün işlemlerden geçirilip kumaş oluncaya kadarki serüveni, tesisin iş akışı dikkate alınarak dört ana bölümde canlandırmalarla anlatılmaktadır. Merinos Fabrikası teknik özelliklerinin yanı sıra, sosyal yönüyle de müzede sergilenmiş, fabrikada çalışmış personelle görüşülerek belge ve anılar kayıt altına alınmıştır. Merinos Yünlü Dokuma Fabrikası’nın, 1930, 1950 ve 1970’li yıllarda Almanya, İtalya, İsviçre ve İngiltere’den getirilen, Avrupa’nın sanayi mirası niteliğindeki 80 kadar makine müzede koruma altına alınmıştır. Böylelikle fabrikanın bu müze ile yeni fonksiyonu, tekstil sanayii ile somut ve somut

olmayan tekstil kültürü mirasını gelecek kuşaklara taşımak ve günümüzde önem kazanan tasarım ve sanatta yeni bakış açılarını ve yenilikleri desteklemektir. Bunun yanı sıra nostalji merkezi olmasının ötesinde modern ve geleneksel eserlerin ve yapım tekniklerinin gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanmaktadır. Türkiye Tarihi Kentler Birliği kurucu üyesi olan Bursa, endüstri mirasının korunması gerekliliğine dikkat çekerek bu konuda da öncü oldu. Müzemiz sanayi mirasının korunması bağlamında Türkiye’ye getirdiği öncü ve yenilikçi atılımlarıyla 2011 senesinde Sivilay Büyük Ödülü’ne ve 2012 senesinde Türkiye Tarihi Kentler Birliği Büyük Ödülü’ne lâyık görülmüştür.


223

Tops Bölümü

Yün Yıkama Makinesi


224

Y羹n Y覺kama Makinesi


225

Yıkanan Yünlerin Kontrolü


226

Tops Makinesi


227

Merinos Boyac覺s覺 (Abdurrahman Memik)

Merinos Telefon Santrali


228

İplik Bölümü

İplik Bölümü


229

İplik Bölümü


230

Merinos İtfaiyesi


231

Merinos Fabrikası’nda Kullanılan Sinema Makinesi


232

İplik Bölümü


233

Atatürk’ün ve Önemli Misafirlerin Kullandığı Yemek Takımı


234

Dokuma Bölümü

Dokuma Bölümü, Dokuma Tezgahı


235

Jakarl覺 Dokuma Tezgah覺


236

Dokuma Tezgah覺


237

襤plik Masuralar覺


238

Boya-Apre Bölümü

Hazır Giyim


239

KumaĹ&#x; Kaynatma Makinesi


240

Kumaş Satış Reyonu


241

Fabrikanın Kendi Sistemi İçinde Kullandığı Paralar


Merinos Tekstil Sanayi Müzesi, Atatürk’ün Odası

242


243



MERİNOS

ENERJİ MÜZESİ


246

MERİNOS ENERJİ MÜZESİ Fabrikaya ve kuruluşundan 1973 senesine kadar Bursa’nın bazı bölgelerine elektrik üretimi sağlayan 3.200 m2 alana sahip Merinos Elektrik Santrali de, 7 Eylül 2012 tarihinde Merinos Enerji Müzesi adı altında ziyarete açılmıştır. Elektrik enerjisinin üretildiği santral yapısının temel araçları olan teknik elemanların çoğu Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin teknik imkânları doğrultusunda Almanya’dan getirtilerek 1938 yılında kurulan santralin temel taşlarını oluşturmuştur. AEG marka 4 adet su pompası, Borsig marka 2 adet buhar kazanı ve 1951 tarihli Stein Müller marka 2 adet buhar kazanı, sanayi mirası olarak müzede sergilenmektedir. 21. yüzyılın çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak kurgulanan müze, yaptığı etkinliklerle çevre özneli toplumsal sorumluluklarını yerine getirmeyi amaç edinmiştir. Kurulduğu tarihten itibaren Bursa’da yaşayan pek çok kişiye istihdam sağlayan fabrika, kapanışı sonrası Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ne dönüştürülerek, şehrin ve hatta uluslararası etkinliklerle ülkenin kültürel ve sosyal hayatını yönlendiren bir kompleks olarak hizmete devam etmektedir.


247


248

KAZAN DAİRESİ 2 adet Borsig ve 2 adet Steinmüller marka olmak üzere 4 buhar kazanından oluşmaktadır.

Kömürle Çalışan Buhar Kazanları


249

Kömürle Çalışan Buhar Kazanları


250

POMPA DAİRESİ Kazan dairesinde gerekli olan buharın elde edilmesi için 103105 C suyun pompalandığı 4 adet besleme suyu pompası bu bölümde bulunmaktadır.


251


252

TÜRBİN DAİRESİ 3. bölümde kazan dairesinde elde edilen buharı elektrik enerjisine dönüştüren 4 adet AEG marka türbinden oluşmaktadır.

Türbin Dairesi


253

Türbin Dairesi, Atataürk Caddesi Üzerinde Kullanılan Gaz Yağı İle Çalışan Sokak Lambası


254

ELEKTRİK DAĞITIM BÖLÜMÜ Santralin aktifken elde ettiği elektriği fabrika kullanımına ya da şehir aydınlatılmasına verme işini yapan bölümüdür.

Elektrik Dağıtım Bölümü


255

Elektrik Dağıtım Bölümü


256

KONDANSE (YOĞUNLAŞMA) BÖLÜMÜ Türbinlerden geçerek görevini tamamlamış buharın soğutularak tekrar kullanılabilmesi için yoğunlaşmasının sağlandığı, böylece daha az yakıt ve su kullanımıyla daha fazla enerji üretimine imkan veren bölümüdür.


257


258

PERMUTİT (YUMUŞAK SU) BÖLÜMÜ Santrale gelen yaklaşık 28 Fr. değerindeki oldukça sert suyun elektrik üretimi için gereken 0 sertliğe çevrilmesi amacıyla kullanılan 14 su tankının ve bu tanklar arasında tahliyeyi sağlayan taşıyıcı boruların bulunduğu bölümdür.

Permutit(Yumuşak Su) Bölümü


259

Permutit(Yumuşak Su) Bölümü

Permutit(Yumuşak Su) Bölümü


260

Permutit (Yumuşak Su) Bölümü


261

Permutit (Yumuşak Su) Bölümü



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.