OSMANLI DÖNEMİNDE MUDANYA İSKELESİ ve GÜMRÜĞÜ
Doç. Dr. CAFER ÇİFTÇİ
Bursa 2012
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü Bursa İktisat Tarihi Araştırma ve İnceleme Dizisi: 1
www.bursa.bel.tr Proje Koordinatörü Aziz Elbas - Ahmet Erdönmez Proje Yürütücüsü
www.bursaarastirmalarimerkezi.org
Yazarı Doç. Dr. Cafer Çiftçi
Görsel Tasarım Yakup Şahiner Basım Yılı ve Yeri Kasım 2012, Revizyon Matbaacılık / Bursa
ISBN 978-605-5382-32-2 Yapım
© 2012 Bursa Kültür A.Ş. Bu kitabın tüm yayın hakları Bursa Kültür A.Ş.’ye aittir. Yazılı izin olmadan kısmen ya da tamamen yeniden basılamaz.
Dağıtım Bursa Kültür A.Ş. Merinos Parkı Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi B Kapısı Osmangazi/Bursa Tel: + 90 224 253 26 46 Faks: + 90 224 253 14 85 info@bursakultur.com / www.bursakultur.com
Kütüphane Bilgi Kartı Cataloging-in-Publication Data (CIP) Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü 1. Bursa 2. Mudanya 3. İskele 4. Gümrük 5. Osmanlı
2
İÇİNDEKİLER TAKDİM................................................................................................................................ 5 ÖNSÖZ . . ................................................................................................................................ 7 KISALTMALAR...................................................................................................................... 8 GİRİŞ.................................................................................................................................... 9 I. TARİH İÇİNDE MUDANYA..................................................................................................13 II. MUDANYA MERKEZLİ ULAŞIM ve YOL AĞI........................................................................19 İstanbul-Mudanya-Bursa Yolu.......................................................................................... 20 Mudanya Merkezli Ulaşımda Gasp ve Eşkıyalık Hadiseleri. . .............................................. 28 Mudanya İskelesi-Bursa Ulaşımında Yeni Bir Süreç: Demiryolu Taşımacılığı. . .................. 30
III. MUDANYA İSKELESİ.......................................................................................................37 Mudanya İskelesi Gemiciler Kethüdalığı........................................................................... 42 Mudanya Kayıkları ve Taşımacılık Ücretleri...................................................................... 45 19. Yüzyıl Sonlarından İtibaren Mudanya İskelesi ve Yeni Demiryolu İskelesi.................... 52 Mudanya İskelelerine Gelip Giden Vapurlar...................................................................... 57
IV. MUDANYA GÜMRÜĞÜ. . ....................................................................................................65 Mudanya Gümrüğünün Hasılâtına Dair Örnekler.............................................................. 71
V. İÂŞECİ POLİTİKADA MUDANYA İSKELESİNİN İŞLEVİ........................................................81 Başkentin İâşesinde Mudanya İskelesi’nin Rolü............................................................... 82 Mudanya İskelesi’nden Kar ve Buz Nakli.......................................................................... 87 Ordu Mühimmâtının Naklinde Mudanya İskelesi............................................................... 89
VI. SEYYAHLARIN ANLATIMINDA MUDANYA İSKELESİ ve ULAŞIM........................................95 BELGELER. . ....................................................................................................................... 113 KAYNAKÇA........................................................................................................................ 521 DİZİN. . ............................................................................................................................... 529
3
TAKDİM Bursa, 8000 yıl öncesine uzanan geçmişiyle tartışmasız tüm zamanların en nadide şehirlerinden biridir. Tarihi boyunca cazibe merkezi olan Bursa, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında ziraî, ticarî, mimarî ve kültürel anlamda ilk örneklerin verildiği bir şehirdir. Bursa’nın, merkez ilçeleri başta olmak üzere diğer tüm ilçelerinde yer alan tarihi birçok değer bugünlere ulaşmış, ilk günkü işlevselliği ile hizmet vermeye devam etmektedir. Bu değerlerden biri de Mudanya İskelesi’dir. Mudanya, Türk tarihi ve dünya barışı açısından büyük öneme sahip özel bir ilçemizdir. Büyük taarruzun sona ermesiyle başlayan mütareke sürecinde üstlendiği rol dolayısıyla tarih kitaplarımızda yerini almıştır. Mudanya İskelesi, 600 yıl önce kurulduğunda nasıl dönemin ticaret ve ulaşım ağına yön vermişse bugün de aynı işlevini sürdürmekte, Bursa’nın canlı ve dinamik ticaret hayatının önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Bu çalışmada yer alan Mudanya İskelesi’nin tarihi süreci ile ilgili ayrıntılı bilgi ve belgeler, Bursa’mızın önemli bir değerine daha dikkat çekmektedir. Eserin hazırlanmasında yoğun emek sarf eden değerli hocamız Doç. Dr. Cafer Çiftçi’ye teşekkür ediyorum. Saygılarımla. Recep Altepe Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
5
ÖNSÖZ Osmanlı döneminde Mudanya, zeytini, zeytinyağı, ipekçiliği, soğanı, üzümü ve deniz mahsulleri ile şöhret bulmuş şirin bir yerleşim birimidir. Yeşil zeytin ağaçları ile mavi denizin birleştiği, poyraz ve yıldız rüzgârlarının eksik olmadığı bu yerleşim alanının tarihi, hala dile getirilememiş konular arasındadır. Bugün mevcut olan nadir tarihi yapılar ile dikkat çeken Mudanya İlçesi, Osmanlı döneminde icra ettiği fonksiyon açısından oldukça önemlidir. Bu fonksiyonel önem, Bursa ve civarındaki iller ile İstanbul arasındaki deniz ulaşımına yön veren bir bölge olmasından ileri gelmektedir. Elinizdeki çalışma Osmanlı Devleti’nin var olduğu yüzyıllarda en önemli iki şehri olan başkent İstanbul ile Bursa şehrinin fiziksel bağlantısını sağlayan Mudanya İskelesi’nin işlevi hususunda arşiv belgelerinde yer alan veriler ışığında bilgiler sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca Mudanya İskelesi’ne diğer şehir ve iskelelerden gelip giden ticari mallar ve iâşe ürünleri de çalışmanın kapsamı içerisinde ele alınmaktadır. 19. yüzyılın sonlarına kadar Mudanya’daki tek iskele vasıtasıyla yapılan taşımacılık ve nakliyat, 1892 yılından itibaren Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin işlettiği demiryolu taşımacılığına bağlı olarak yapılan yeni demiryolu iskelesi ile daha aktif hale gelmiştir. Bu sürecin yaşanmasında Bursa-Lyon arasında gerçekleşen ipek ipliği ticaretinin ve Marsilya, Paris, Nottingham, Londra ve Cenova gibi diğer büyük şehirler üzerinden vapur taşımacılığı ile gerçekleşen çeşitli ürünlerin ithalatı ve ihracatının etkisi büyüktür. Osmanlı döneminde Mudanya İskelesi’nin kullanımının İstanbul’un fethinden itibaren işlevsel hale geldiği düşünüldüğünde, iskelenin tarihi 450 yılı aşan bir süreçtir. Bu bağlamda hazırlanan bu eser, oldukça uzun olan bu süreçte Mudanya İskelesi’nin Osmanlı Devleti dönemine ait tüm verilerini ve iskelede gerçekleşen tüm nakliyat ve taşımacılık hacmini ortaya koyma iddiasında değildir. Çalışmadan beklenenler, Bursa ve civar şehirlerin başkent İstanbul ile olan bağlantısında Mudanya merkezli ulaşım ve yol ağının ayrıntılı olarak tespit edilmesi, bu hatta yapılan yolculuk ve taşımacılıkta görülen tehditlerin belirlenmesi, gelen giden ürünler ve ticari malların çeşitliliğinin belirlenmesidir. Ayrıca taşımacılık ücretleri, iskelenin ve gümrük idaresinin yönetimi, gümrük hasılâtı ve vergilendirme, iâşeci politikada Mudanya İskelesi’nin işlevi ve 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan değişim süreci de değerlendirmeye alınmaktadır. Tüm bu bilgiler, Mudanya’ya değişik nedenlerle uğramış çok sayıda seyyahın ve yolcunun kaleminden anlatılanların da bir bölüm içinde sunulmasıyla, daha da anlamlı hale getirilmiştir. Eserin son kısmına çalışmada kaynak olarak kullanılan arşiv belgeleri ve bu belgelerin bugünkü harflere çevrilerek oluşturulmuş metinleri de konularak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Kitabın oluşturulması sürecinde katkıda bulunan tüm dostlarıma ve kitabın yayımlanmasını sağlayan Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne müteşekkirim. Çalışmanın Mudanya İskelesi başta olmak üzere diğer Osmanlı iskeleleri üzerinde yapılacak yeni araştırmalara katkı sağlaması ve Osmanlı iskeleleri üzerinde topyekün bir inceleme yapılmasını teşvik etmesi dileğiyle… Doç. Dr. Cafer Çiftçi
7
KISALTMALAR A.}
: Sadâret
Km.
: Kilometre
AD.
: Adliye
m.
: Metre
AS.
: Askeriye
M.Ö.
: Milattan Önce
BEO.
: Bâb-ı Âlî Evrak Odası
MHM.
: Mühimme Kalemi Evrâkı
BH.
: Bahriye
MKT.
: Mektûbî Kalemi
Bkz.
: Bakınız
ML.
: Maliye
BLD.
: Belediye
MMS.
: Meclis-i Mahsûs
BOA
: Başbakanlık Osmanlı Arşivi
MV.
: Meclis-i Vükelâ Mazbataları
BYEBEK
: Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi
MVL.
: Meclis-i Vala
C.
: Cevdet Tasnifi
nr.
: Numara
Çev:
: Çeviren
NZD.
: Nezâret ve Devâir Evrâkı
DH.
: Dâhiliye
PRK.
: Perakende
Düz:
: Düzenleyen
S.
: Saray
DVN.
: Divân Kalemi
s.
: Sayfa
Ed:
: Editör
SM.
: Saray Mesalihi
EK.
: Ekleri
SRN.
: Serkurenalık Evrakı
ss.
: Sayfa Sayısı
ŞD.
: Şûrâ-yı Devlet
ŞFR.
: Şifre Kalemi
EUM.3.şb. : Emniyet-i Umûmiyye Müdüriyeti, 3. Şube
8
EUM. THR.
: Emniyet-i Umûmiyye Müdüriyeti, Tahrirat Kalemi
EV.
: Evkaf
TNF.
: Ticaret ve Nâfıa Nezâreti Maruzatı
HAT.
: Hatt-ı Hümâyûn Tasnifi
TT.d.
: Tapu Tahrir Defterleri
Haz:
: Hazırlayan
TTK.
: Türk Tarih Kurumu
HR.
: Hâriciye
UM.
: Umum Vilâyât Evrakı
İ.
: İrâdeler
vb.
: ve benzeri
İ.UM.
: İdâre-i Umumiyye
vd.
: ve devamı
İD.
: İdâre
vs.
: ve sâire
İE.
: İbnülemin
Y.
: Yıldız
İKTS.
: İktisat
ZB.
: Zabtiye
GİRİŞ Mudanya, Marmara Bölgesi’ndeki Bursa ilinin deniz kıyısında yer alan bir ilçesidir. 28–29 derece kuzey boylamları ile 40–41 derece kuzey enlemleri arasında yer alan Mudanya’nın, batısında Bursa’nın Karacabey İlçesi, doğusunda Gemlik İlçesi, güneydoğusunda Bursa şehir merkezi ve kuzeyinde ise Marmara Denizi yer almaktadır. Bursa şehir merkezine 28 km. uzaklıkta olan ilçenin yüzölçümü 346 km ² ’dir. İlçe merkezi Gemlik Körfezi’nin güney sahilinde, sahil boyunca uzanan bir şerit halinde kurulmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi veri tabanına göre 2010 yılında Mudanya ilçe merkezinin nüfusu 52.325, bağlı belde ve köylerin nüfusu 19.346 olmak üzere toplam nüfus 71.671 kişiden oluşmaktadır. 1321 yılında Türklerce ele geçirilen Mudanya’nın Osmanlı Devleti dönemine ait ortaya konmuş tarihsel bilgileri oldukça yetersizdir. Bu durum Mudanya’ya özgü tarihsel kaynakların kıtlığı ile ilgili olabileceği gibi, araştırmacıların Bursa tarihi alanında yoğunlaşmaları ve bu şehre bağlı yerleşim birimleriyle fazla ilgilenmemeleri ile de bağlantılıdır. Osmanlı dönemi ile alakalı Mudanya ve iskelesi tarihine ait ilk bilgiler Osmanlı kroniklerinde ve birkaç padişah döneminde çıkarılan kanunnâmelerde yer almaktadır. Osmanlı kroniklerinde Mudanya hakkında yer alan bilgiler, daha ziyade Mudanya İskelesi yoluyla başkent-taşra ulaşımında padişahlar ve ünlü devlet adamlarının seyahatlerine yönelik kısa anlatımlardır. Bu anlatımlara yönelik birkaç örnek olarak şunlar verilebilir: Âşık Paşazâde, Tevârîh-i Âl-i Osman adlı eserinde Fatih Sultan Mehmed’in gemi ile Mudanya’ya giderek oradan Bursa’ya vardığını anlatır 1. Aynı bilgi Hoca Sadettin Efendi’nin Tacü’t-tevarih adlı eserinde de yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmed Candaroğulları Beyliği üzerine yapılacak sefer için önce Bursa’ya gelmiştir. Fatih’in gemi ile Mudanya’ya giderek oradan Bursa’ya vardığı, kara kuvvetlerini toplamak için Edirne’ye giden Vezîr-i azam Mahmud Paşa’yı Bursa’da beklediği ve sarayda bir süre dinlendiği ve buradan Sultanönü’ne doğru yola çıkıldığı anlatılmaktadır 2. Selânikî tarihinde, II. Selim öldüğü zaman Manisa’da sancakbeyi olan en büyük oğlu III. Murad’ın vezîr-i azamdan haberi alır almaz derhal İstanbul’a doğru yola çıktığı anlatılırken, Mudanya yoluyla başkente ulaştığından bahsedilir. III. Murad’ı kadırga ile İstanbul’a getirmek üzere Mudanya’ya kaptan Kılıç Ali Paşa gönderilmiştir. Ancak Murad Mudanya’ya geldiğinde gönderilen kadırga henüz gelmediğinden beklemeksizin iskeledeki Nişâncı Feridun Bey’in kayığına binmiştir. 22 Aralık 1574 Perşembe gecesi III. Murad Mudanya İskelesi’nden 18 oturak forsa kaleyteye silâhdâr, çukadâr, rikâbdâr, hoca efendi ve bazı tevâbi ile binmiştir. III. Murad aşırı rüzgârlı havadaki 7 saat süren meşakkatli yolculuk ile Sarây-ı Âmire yakınındaki Toplar İskelesi’ne bu kayık ile yanaşmış ve bu suretle başkente vararak tahta oturmuştur. Bu kaleyte Nişâncı Feridun Bey’in zahîre taşıyan küçük gemisidir 3. Yine Selânikî tarihinde, Cığala-zâde Sinan Paşa ile Siyavuş Paşa arasında yaşanan kavga sonrasında azil buyrulan Vezîr Cığala-zâde’nin, firkateyn ile Budamya’ya (Mudanya’ya) gittiği, buradan Bursa yolu ile Akşehir’e ulaştığı anlatılmaktadır 4. 1 Âşıkpaşaoğlu Ahmed Âşıkî, Tevârîh-i Âl-i Osman, Düz: Nihal Atsız, İstanbul: Türkiye Yayınevi, 1947, s.204. 2 Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-tevarih, Cilt III, Haz: İsmet Parmaksızoğlu, 4. Baskı, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1999, s.43. 3 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, Cilt I, Haz: Mehmet İpşirli, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1999, s.99. 4 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, Cilt II, s.473.
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Kanunnâmelerde ise, Mudanya hakkında yer alan bilgiler iskele ve gümrük konusundaki düzenlemeleri içermektedir ve bu anlamda çalışmanın konusuna önemli katkı sağlamaktadır. Mudanya İskelesi ve Gümrüğü’nün işletimi konusundaki ilk bilgiler Fatih Sultan Mehmed dönemine ait kanunnâmelerin içerisinde geçmektedir. Fatih döneminde İstanbul Gümrüğü’nde uygulanacak kurallar için çıkarılan hüküm suretlerinde, İstanbul dışındaki iskelelere dışarıdan mal getiren ve yanaşan gemilerin muhatap oldukları gümrük vergilerinden bahsedilirken Mudanya İskelesi de zikredilerek tanımlama yapılmaktadır 5. 1476 tarihli bir başka kanunnâmede İstanbul, Galata, Gelibolu, Mudanya, Çeşme, Foça ve bunların arasında kalan iskele ve gümrüklerin mukataaya verildiği belirtilmekte ve ilgili iskelelerde uyulması gereken gümrük kuralları sıralanmaktadır 6. Bunların dışında tarihi belli olmayan ancak Fatih devrine ait olduğu bilinen diğer bir yasaknâme doğrudan Mudanya İskelesi için oluşturulmuştur. İlgili yasaknâme, Mudanya İskelesi’ne gelip giden gemilere yönelik düzenleyici kaideleri içermektedir. Yasaknâme içinde yer alan ifadelerden bu kaidelerin II. Murad zamanından beri var olduğu anlaşılmaktadır 7. Mudanya hakkında bilgi edinilebilecek diğer bir kaynak gurubu tahrir defterleridir. 1530 tarihli 166 numaralı tahrir defterinde adı Budamya olarak geçen Mudanya, Hudâvendigâr Sancağı’nda bulunan Kite Kazâsına bağlı bir köy olarak kaydedilmiştir. Ancak Mudanya köyü başlığı altında on üç mahallenin bu köye bağlı olarak kaydedilmesi, Mudanya için kullanılan köy tabirinin kasaba anlamına geldiğini göstermektedir 8. İlgili tahrir defterinde 1530 yılında on üç mahalleden meydana gelen Mudanya’nın nüfusu 1300 kişiden oluşmaktadır ve bu nüfusun tamamına yakını Rum kökenlidir 9. 1574 yılında Mudanya nüfusu 1500 kişi civarındadır ancak mahalle sayısı ona düşmüştür 10. 1530 tarihli tahrir defterinde Mudanya İskelesi’nin gümrük vergisi gelirleri 166.000 akçeye ulaşmış gözükmektedir 11. Osmanlı dönemi ile ilgili Mudanya tarihine ait bilgiler sunabilecek kaynaklardan bir kısmı ise, Mudanya’nın kazâ olmasından itibaren tutulmaya başlanan kadı sicilleridir. Mudanya’nın büyük bir köyden idari olarak kazâya dönüşmesinin şimdilik tam yılı tespit edilemese de, eldeki en eski kadı sicilleri 1646 tarihlidir. Bugün Mudanya’ya ait, tarihçilerin yararlanabileceği 21 adet kadı defteri mevcuttur. Bunlardan en erken tarihli olanı D-2 nolu defterdir ve içerisindeki belgeler Hicrî 1056-1095 (Mîlâdî 1646-1683) tarihleri arasına aittir. En geç olanı ise D-22 nolu defterdir ve içerisindeki belgeler Hicrî 1311-1320 (Mîlâdî 1893-1902) tarihleri arasına aittir 12. Mudanya ve iskelesi hakkında bilgi veren diğer bir kaynak gurubu yerli ve yabancı seyyahlara ait seyahatnâmelerdir. Seyyahların hepsi Mudanya’ya ziyaret etmek için değil, Bursa’ya gitmek vesilesiyle gelmişlerdir. Seyyahların birçoğu Mudanya-Bursa arasında yaptıkları kısa yolculukta, etrafın bağ ve bahçelerle kaplı doğal manzara ve güzelliğe sahip olduğunu eserlerinde hayranlıkla anlatmaktadırlar. Osmanlı döneminde Mudanya’yı görmüş ve eserinde bilgi vermiş bazı önemli şahıslar, Polonyalı Simeon, Evliya Çelebi, Jean Thévenot, Josephus Grelot, Aubry de la Motraye, Richard Pococke, Domenico Setsini, Lafitte-Clavé, Ignatz von Brenner, John Macdonald Kinneir, Auguste Frédéric Louis Viesse de Marmont, Miss Pardoe, Helmuth von Moltke, Robert Walsh, 5 Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1956, s.48, 50. 6 Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.73; Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, 1. Kitap, İstanbul: Fey Vakfı Yayınları, 1990, s.430. 7 Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.60. 8 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.136. Ayrıca bkz. Sezai Sevim, “Tarihte ve Mütâreke Öncesi Mudanya”, Mudanya Mütarekesi ve Uluslararası Sonuçları, Bursa: Uludağ Üniversitesi Yayınları, 1993, s.2. 9 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.136. 10 Sezai Sevim, “Tarihte ve Mütâreke Öncesi Mudanya”, s.2. 11 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.136. 12 Mefail Hızlı, “Bursa Mahkeme Sicilleri Rehberi”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 1, 2003, s.424-425.
10
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Sir Austen Henry Layard, George William Frederick Howard, Georges Perrot, Marie de Launay, İbnü’l-Celâl Sezâyî, Clement Imbault Huart, Georgina Max Müller, Doktor Şerafettin Mağmûmî Fatma Fahrûnnisa Hanım, Şeyh Mehmed Şemseddin Efendi, Nafizâde Ahmed Fuad, Paul Lindau, Nikola Naçov, Ahmed Tevfik, Vasil Kınçov, Hüseyin Vassâf, Paul Fesch ve Petır Daskalov’dur. Bu şahısların eserlerinde verdiği bilgiler kitapta bir başlık altında özetle sunulacaktır. 19. yüzyılda Mudanya tarihine ait bilgiler sunan kaynaklar ise, sâlnâmeler ve temettuat defterleridir. 1870 tarihli Hudâvendigâr Vilâyetine ait ilk salnâmeden itibaren her salnâmede Mudanya Kazâsı’na ait idârî, sosyal ve malî açıdan muhtelif istatistikî veriler yer almaktadır: Kazâda görevli memurlar, İdâre Meclisi, mahkeme görevlileri, Belediye Dairesi, Maarif Komisyonu, Evkaf Komisyonu, Vergi İdâresi ve Emlak Komisyonu, İstatistik Komisyonu, Ticaret Odası, Ziraat Bank Şubesi, Rüsûmât İdâresi, Düyûn-ı Umûmiyye İdâresi, Telgraf İdâresi, Mekteb-i Rüşdiye muallimleri, zabıta ve polis idâreleri, Roji İdâresi, redif zabıtânı ve müteferrik memurlar, hakkında bilgi sunulan bazı başlıklardır. Bu bilgilerin dışında, Mudanya İskelesi’ne İstanbul’dan gerçekleştirilen vapur seferleri ve iskelede yapılan ithalat ve ihracata yönelik istatistikî veriler de salnâmelerde yer almaktadır. 19. yüzyılda Mudanya tarihine ait bilgiler sunabilecek diğer bir kaynak gurubu olan temettuat defterleri, Osmanlı döneminde fertlerin iktisadî imkânlarını tespit etmek suretiyle kişinin ekonomik gücüne, senelik kazancına göre tarh edilecek verginin tesviyesi amacına yönelik olarak hazırlanmış kayıtlardır. Osmanlı Devleti’nin önemli bir kesiminde 1840’lı yıllarda yapılan emlâk, arazi, hayvanat ve temettuat sayımları sonucu oluşan bu defterler, Osmanlı taşrasına ilişkin tahlilî çalışmalar için önemli istatistikî verileri kapsarlar. Kişiye kazanç sağlayacak her türlü mal varlığı, tarla, bahçe, ev, dükkân, hayvan ve bunlardan başka gelir getiren bir meslek varsa, bunların hepsi tespit edilerek her mükellefin kişisel servetine ve senelik kazancına göre bir vergi konmaya çalışılmıştır. Mahalle ve köylerdeki ev sayıları, bu evlerdeki vergi mükellefinin isim ve şöhretleri, unvanları, lakapları, meslekleri, resmi görevleri, etnik yapıları bütün ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Mudanya Kazâsı’na ait bir temettuat defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Maliye Varidat Kaleminde “ML. VRD. TMT.d” fon kodu altında tasnif edilmiştir. Mudanya Kazâsı’nın mahallelerine dair bu defter, adı geçen fonda 9097 gömlek numarasında kayıtlıdır. Bu defterin dışında Mudanya kasabasının perakende ahalisinin temettuat defteri ve kazâya bağlı köylerin temettuat defterleri de mevcuttur. Bunlarla birlikte Mudanya ve köylerini konu alan toplam 18 defter mevcuttur. Ayrıca “ML. VRD.d” fon kodu altında da Bursa, Mudanya ve bazı kazâların kadim vergileri, mevcut nüfus, hâne, aşar ve temettuatı üzerine vergilerini beyan eden bir defter daha mevcuttur 13. Yukarıda belirtilen kaynakların dışında Mudanya tarihi ve özellikle Mudanya İskelesi hakkında bilgi edinilebilecek son kaynak gurubu ise, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda yer alan ve konu hakkında doğrudan ya da dolaylı bilgi sunabilecek binlerce arşiv belgesidir. Bu belgeler ilgili arşivde ağırlıklı olarak Cevdet, Dâhiliye, Bâb-ı Defterî, Hatt-ı Hümâyûn, Maliyeden Müdevver, Maliye Nezâreti, Hâriciye Nezâreti ve Sadaret fon adları altında tasnif edilmişlerdir. Bu belgeler, özellikle 16. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına yaklaştıkça sayıca artış göstermektedir. Mudanya hakkında bilgi edinilebilecek kaynakların genel tanıtımı sonrasında, elinizdeki kitabın hazırlanma amacı da kısaca dile getirilebilir. Bu araştırmanın temel hedefi, yukarıda belirtilen kaynakların bir kısmından elde edilen bilgilerle Osmanlı döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü’nün tarihini özetle oluşturmaya çalışmaktır. Bu sayede başkent İstanbul ile İmparatorluğun en önemli şehirlerinden biri olan Bursa arasındaki seyahat ve taşımacılığın tarihi kısmen ortaya çıkarılacak, Mudanya İskelesi üzerinden 13 Bu defterler için bkz. ML. VRD. TMT.d, 9075, 9076, 9077, 9078, 9080, 9081, 9082, 9083, 9084, 9086, 9088, 9089, 9090, 9092, 9093, 9095, 9096, 9097; ML. VRD.d, 1540.
11
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
gerçekleşen iç ve dış ticarete yönelik bazı tespitler yapılabilecektir. Araştırmanın diğer bir önemli gayesi ise, konu hakkında önemli bilgiler sunan arşiv belgelerini ve bu belgelerin bugünkü Türkçe harflerle okunuşunu gösteren metinlerini araştırmacıların istifadesine sunmaktır. Bu açıdan kitabın belgeler kısmında yüz seksen iki adet arşiv belgesi örneği bugünkü Türkçe harfleriyle birlikte metin olarak hazırlanarak basılmıştır. Oluşturulan bu kitap, Osmanlı Devleti döneminde Mudanya İskelesinin yaklaşık altı yüz yıllık tarihini her yönüyle ve ayrıntısı ile ortaya koyma iddiasında olmayıp, şimdilik mevcut kaynakların elverdiği ölçüde konuya giriş mahiyetinde hazırlanmış bir çalışmadır.
12
I. TARİH İÇİNDE MUDANYA
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
I. TARİH İÇİNDE MUDANYA Tarihi milattan önce 1400’lere kadar geri götürülebilen Mudanya’nın ilk adı, Myrleia olarak bilinmektedir. Milattan önce 7. yüzyılda İyonlu kolonistlerden olan Kolofonlular (Colophons) 14 tarafından kurulan şehir, muhtemelen bugün Hisarlık adıyla anılan tepe üzerinde oluşturulmuş ve denize doğru genişletilerek bir limana sahip olmuştur. Tarihsel süreçleri net olmamakla birlikte kentte muhtemelen Trakların, Friglerin, Lidyalıların ve Perslerin egemenlikleri yaşanmıştır. M.Ö. 185 yılında Myrleia, Bergama Krallığı egemenliğindedir. Ancak bölgede bir başka güç olan Bitinyalılar, Makedonya kralı V. Philip’in (M.Ö. 221-179) yardımıyla Myrleia’yı ele geçirmişlerdir. Savaş sonrası kenti onarımlar ve imar faaliyetleri ile yenileyen Bitinyalılar, kentin adını da Apameia koydular 15. Bu dönemde şehrin deniz kenarı, denizden gelecek istilalara karşı savunma oluşturmak amacıyla Zeytinbağı (Tirilye) ve Kumyaka (Siği) kıyılarına kadar surlarla çevrilmiştir. M.Ö. 74 yılında Bitinya ülkesinin Roma İmparatorluğu hâkimiyetine girmesi ile birlikte, Mudanya da bu devletin topraklarına dâhil olmuştur. Bu dönemde Mudanya’nın Roma İmparatorluğu’nun Bithynia eyaletindeki 12 civitates’inden biri olarak görülmesi kentin gelişmişliğini göstermektedir. Prusalı ünlü hatip Dion Chrysostomos, Mudanya’nın en önemli iş alanının gemi yapımı ve deniz ticareti olduğunu ve Bursa’ya liman olarak hizmet ettiğini belirtmektedir 16. 1738’de Bursa’yı ziyaret eden İngiliz rahip ve antropolog Richard Pococke seyahatnâmesinde Mudanya’nın antik dönemini bazı farklılıklarla şu ifadelerle anlatmaktadır: “Myrleia antik kenti, Mudanya’nın güneydoğusunda ve yarım millik bir alanda, Bursa yolunun doğusunda bulunuyor. Kurulduğu tepe, güçlü ve doğal bir konuma sahip. Makedonya kralı Philippos onu tahrip etti. Kral Prusias onu tekrar inşa ettirdikten sonra ona eşinin adını vererek Apameia diye adlandırdı. Aslında Myrleia, Colophon kökenli ve Colophon kolonilerinin şefi olan Myrlos tarafından yaptırılmıştı. Sonraları Roma kolonisi oldu” 17. 1899 yılının Yaz mevsiminde Hudâvendigâr Vilâyeti sahasında bisikletle bir gezi gerçekleştiren Ahmed Tevfik yazdığı seyahatnâmesinde elindeki defterden aldığı bilgilerle Mudanya’nın tarihini şu şekilde dile getirmektedir: “Myrleia adıyla kurulmuş şehir Makedonya kralı 5. Philip tarafından tahrip edilmiştir. Şehrin harabeleri, kale ve diğer kalıntılar kasabanın batısında merkeze on beş dakikalık mesafede halen durmaktadır. O bölge şimdi Hisarlık veya Palahorya adlarıyla anılmaktadır. Bazı heykeller, öküz şeklinde büyük kefeki ve mermer taşlar bulunmaktadır. Bunlardan başka şehrin dışında, sahilde deniz içinde bir takım iskele ve sair yapıların enkazı görülmektedir. Şimdiki Mudanya’nın bulunduğu yere daha sonraları Apameia ismiyle tekrar bir şehir kurulmuş ve hayli genişletilmiştir. Haçlıların istilasına uğrayan şehrin bu dönemde adı Montania olarak isimlendirilmiştir” 18. Roma İmparatorluğundan sonra onun devamı olan Bizans İmparatorluğu hâkimiyetini de gören Mudanya, deniz kenarında küçük bir yerleşim birimi olarak kalmaya devam etmiştir. Bizans dönemine Mudanya’nın yakınındaki Tirilye, 8. yüzyıldan itibaren yapılan kiliseler ile önemli bir yer olarak dikkat çekmeye başlamıştır 19. 11. yüzyılın sonlarından 14 Colophon milattan önce ilk binli yılların başında antik Lidya bölgesinde kurulmuş bir kenttir. Batısında Lebedos güneyinde ise Ephesus şehirlerinin bulunduğu bu kent, muhtemelen on iki İyon Birliği şehirlerinin en büyüğü idi. 15 Kamil Doğancı, “Antik Dönemde Mudanya (Myrleia-Apamea)”, Ulusal Zaferimizi Taçlandıran Kent: Mudanya, Yay. Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Gaye Kitabevi, 2007, s.14. 16 Kamil Doğancı, “Antik Dönemde Mudanya (Myrleia-Apamea)”, s.15-16. 17 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, Bursa: Bursa Ticaret Borsası Yayınları, 2000, s.71; Benzer bir anlatım için bkz. Bursa Vilâyeti Sâlnâmesi, Otuz Beşinci Def ’a, Bursa Vilâyet Matbaası, 1927, s.87. 18 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, Dersaâdet (İstanbul): Yevânâki Penâyotidis Matbaası, 1316, s.41. 19 M. Sacit Pekak, Trilye (Zeytinbağı) Fatih Camisi, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2009; Cyril Mango - Ihor Ševčenko, “Some Churches and Monasteries on the Southern Shore of the Sea of Marmara”, Dumbarton Oaks Papers, XXVII, 1973, ss.235-277.
14
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
itibaren görülen Haçlı seferleri sırasında Mudanya için kullanılan Apameia adı değişmiş ve kent için Montania adı kullanılmaya başlanmıştır. Bugün ilçe için kullanılan Mudanya adının, Osmanlı döneminde bu ifadeden Türkçeleşerek ortaya çıktığı bilinmektedir. Osman Gazi, daha Mudanya alınmadan önce Marmara kıyılarına inerek Mudanya önündeki Kalolimni Adasını 1307 yılında fethetmiştir. Bu ada “Emir Ali/İmralı Adası”dır 20. Mudanya’nın Osmanlı Devleti hâkimiyetine girişi, Orhan Bey’in kenti 1321 yılında fethetmesi ile olmuştur. Kentin ele geçirilmesinden bir süre sonra kente yakın sahada Mirzaoba, Kaymakoba, Muratoba, Kızık ve Balaban gibi Oğuz topluluklarının adını taşıyan yerleşim birimleri oluşturulmuştur. Başlangıçta tahrir defterlerinde adı Budamya olarak geçen ve Kite 21 Kazâsı’na bağlı büyük bir köy olan Mudanya, daha sonraları İstanbul’a gönderilen ürünlerin buradan nakli sayesinde daha büyük bir yerleşim birimi haline gelmiştir. Osmanlı döneminde Bursa-Mudanya arasındaki ulaşımın kolaylaştırılması amacıyla Nilüfer Deresi üzerine Nilüfer Köprüsü, Mihraplı Köprü ve Abdal Köprüsü inşa edilmiştir. Orhan Gazi döneminden itibaren Mudanya ve civarındaki toprakların önemli bir kısmı sultanların ve önemli devlet adamlarının kurdukları vakıfların gelirleri için tahsis edilmiştir. Orhan Gazi’nin ağabeyi Alâeddin Paşa’nın kurduğu vakfın gayrimenkulleri arasında Mudanya’da yer alan bağlar bulunmaktadır 22. I. Murad kendi vakıflarına gelir kaynağı olarak Mudanya’dan elde edilen gelirleri tahsis etmiştir 23. Mudanya’ya bağlı Dedeköy, Akköy, Kızılköy, Dereköy, Balabancık, Çekrice, Müslim Yenicesi ve Tirilye köyleri Yıldırım Bâyezid Hân evkafıdır 24. Bursa’da Yıldırım Hân Vakfı akarâtından olmak üzere Mudanya Kazâsı’na bağlı Tirilye’de leb-i deryâda kayıkhâne arsası bulunmaktadır. Bu bilgi vakfın mütevellisi olan Abdurrahman’ın 1775 tarihli arzuhâlinden anlaşılmaktadır. Mütevelli Abdurrahman bu arzuhâlde, vakfa ait Tirilye’deki kayıkhâne arsasını Araboğlu Üskülü adlı bir zimmînin sahte bir hüccetle mülk edindiğini, bu esnada ölümü ile, ilgili arsanın Mudanya’da oturan varislerine geçtiğini ve dava olunarak arsanın geri alınıp isteyene kiraya verilmesi gerektiğini belirtmektedir 25. Sonraki yıllara ait bir başka vakıf örneğinde Mudanya’ya bağlı olan Burgos (Burgaz) karyesi II. Bâyezid’in torunu olan Hançerli Fatma Sultan evkafıdır 26. Mudanya ve civarındaki sahaların vakıflara tahsisi dışında birçok şahsın Mudanya’da vakıflar kurduğu, çeşitli binalar inşa ettiği görülmektedir. Mahmud Çelebi’nin kızı ve Sultan Abdullah’ın (1486) hanımı olan Erhundî Hatun’un Mudanya’da vakfı bulunmaktadır. Bursalı Cebe Ali Bey’in Mudanya’da hanı vardır. Bu yapı için kervansaray tabiri de kullanılmaktadır. Cebe Ali Kervansarayı’ndan, 1495 yılından önce Bursa’da çıkan büyük bir yangın vasıtasıyla haberdar olunabilmektedir. Bu yangında Bursa’daki cami, medrese, mektep, türbe ve imaretlerin kurşunları eridiğinden beylikten gemi ile kurşun gönderildiği, gerekli kurşun kullanıldıktan sonra geri kalanının Cebe Ali Kervansarayı’nda saklandığı bir sicil kaydında yazılıdır 27. 1530 tarihinde Mudanya kasabası 13 mahalle, 253 hâne ve 35 mücerred (bekâr) nüfustan oluşmaktadır ve yönetim olarak Kite Kazâsı’na bağlıdır 28. 17. yüzyılın başlarında Osmanlı yönetimi Mudanya’yı Kite Kazâsı’ndan ayırarak müstakil bir kazâ haline getirmiştir. Bu düzenleme, Mudanya’da zamanla ortaya çıkan nüfus artışı, iskeledeki iş hacminin 20 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4522, Cilt IV, 35. 21 Bursa’nın fethinden beş altı sene önce Osmanlı hâkimiyetine geçmiş olan Kite, kale ve burçlarla ihata edilmiş önemli bir yerleşim birimidir. Osmanlı Devletinin vaktiyle önemli bir kazâsı haline gelen Kite’ye başlangıçta Mudanya ve Gemlik bağlı köyler idi. Sonraları Mudanya ve Gemlik tek başına kazâ haline gelmişlerdir. 22 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK Genel No: 4519, Cilt I, 116. 23 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.136. 24 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 230, 7b, 8a-b, 10b, 12b, 14a-b, 16a, 20a. 25 BOA, C.EV., 32755/650, 9.M.1189. 26 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 230, 3a, 19b. 27 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4520, Cilt II, 40; Genel No: 4519, Cilt I, 309; Genel No: 4521, Cilt III, 97. 28 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.133-140.
15
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
büyümesi, kuralsız mal akışının daha iyi denetlenme isteği ve yol güvenliğinin daha iyi sağlanabilmesi amaçları ile ilgili olabilir. 1631 tarihli kürekçi ihtiyacına yönelik bir emirde, bu yılda Mudanya’nın 538 avârızhânesine sahip olduğu görülmektedir 29. Aynı yılda Bursa’nın avârızhâne sayısı 2416’dır. En minimum değerlerle bir avârızhânenin üç gerçek hâne olduğu ve bir hânede dört kişinin yaşadığı düşünülürse, Mudanya’nın bu tarihlerde nüfusu en az 6000’in üzerinde çıkmaktadır. 1558’de Zegablı Hacı Ali adlı tâcir Mudanya’da bir cami ve mektep inşa ettirmiştir. Vezîr-i azam Çorlulu Ali Paşa’nın Mudanya’da çiftliği bulunmaktadır. 1711 yılında Ali Paşa’nın Midilli’de katledilmesiyle kendisine ait çiftlik, hayvanlarıyla satılarak tutarı hazineye aktarılmıştır. Ömer Bey 1760 yılında Mudanya’da bir cami yaptırmış, Hacı Mehmed Ağa 1787’den evvel Mudanya’da bir cami ve bir mektep yaptırmıştır. Mudanya’da Kara Mustafa Paşa Hanı vardır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın vakfı olan bu han, 1770’li yıllarda Mudanya’da çıkan bir yangında tamamen yanmıştır 30. 14 Mayıs 1801- 3 Mayıs 1802 tarihleri arasında Mudanya Kazâsı’nın bir senelik masrafı 13.857,5 kuruş tutmuştur. Bu masraflar, vilâyet kocabaşıları ve reâyâ tarafından işlerini görmek için şer‘en vekîlleri olan Yanaki, Aci Plalfoz ve Kostandi adlı zimmîlerin yedleriyle olunmuş ve vilâyet masrafları defterine kayıt edilmiştir 31. Osmanlı şehirlerinde bazı kamusal işler için yetkililer tarafından harcanan para miktarları, belirli dönemlerde hesaplanarak halka ödeme yükümlülüğü olarak paylaştırılmaktadır. Kamusal masraflar; ulaşım ve haberleşme giderleri, şehre gelen devlet erkânını ağırlama, hükümet merkezinden bir görev ifa etmek amacıyla gelip kentte kalan veya geçip giden ulak ve mübâşir gibi kamu görevlileri için yapılan harcamalar, imdâd-ı hazariyye ve imdâd-ı seferiyye vergilerinin karşılanması, güvenliği teftîş etmek ve eşkıyalığı engellemek amacıyla yapılan masraflar gibi çeşitli alanları içine almaktadır. Yapılan harcamalar ilgili görevliler tarafından kayıt altına alınmakta ve bu kayıtlar doğrultusunda halkın ödemesi gereken meblağlar tespit edilmektedir. 1853 yılında Bursa, Bilecik ve Mudanya’da Cezayirli oğlu Mıgırdıç tarafından ipek fabrikaları inşa edilmiştir 32. 19. yüzyılda Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinden yapılan ipek kozası talebi, Mudanya İskelesi’nin önemini arttırmıştır. 1892 tarihinde Bursa-Mudanya demiryolunun işletilmeye açılması bu dönemdeki bu ticari hareketlilikle ilgilidir. Mudanya demiryolu Bursa-Lyon arasında gerçekleşen ipek ipliği ticareti açısından oldukça önem taşımakta idi. Zira her iki şehir de bu ticaret için yakınındaki limanlarını yani Mudanya ve Marsilya limanlarını kullanmaktadır. 1870 yılında 18 bağlı köy ve 3 çiftlikle birlikte Mudanya’nın erkek nüfusu 4303 kişiden oluşmaktadır. Bu rakama göre Müslüman erkeklerin sayısı 1604, gayrimüslim erkeklerin sayısı 2699 kişidir. Bağlı köylerle Mudanya’nın hâne sayısı ise 1836’dır 33. 1877 yılı rakamlarına göre Mudanya’da 936 dükkân, 40 kahvehâne, 2 kaplıca hamamı, 3 han, 3 çiftlik, 18 karye, 9 mahalle, 900 hâne, 3 kilise, 1 tekke, 3 mektep, 2 mescit, 6 cami, 3603 gayrimüslim erkek, 3476 Müslüman erkek nüfus bulunmaktadır 34. 1899 yılında bağlı köylerle birlikte Mudanya’nın nüfusu 18.190 kişidir. Bu nüfusun 4962’si Müslümanlardan oluşmakta olup 2484’ü erkek ve 2478’i kadındır. Rumların oluşturduğu nüfus ise 13.211 kişiden oluşmakta olup 6734’ü erkek ve 6477’si kadındır 35. 29 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4521, Cilt III, 134. 30 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 132, 146; Genel No: 4522, Cilt IV, 6, Genel No: 4521, Cilt III, 304, 414. 31 BOA, C.ML., 15048/366, 7.S.1217. 32 BOA, İ.DH., 16755/268, 6.C.1269; C.ML., 27108/663, 4.L.1269; A}MKT.NZD., 58/101, 19.S.1270; A}MKT.UM., 164/85, 29.Z.1270. 33 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Matbaa-i Vilâyet, 1287, s.150. 34 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 8, Matbaa-i Vilâyet, 1294, s.137. 35 1900 yılında bağlı yerler ve köyler le birlikte Mudanya’nın nüfusu 17.894 kişiden oluşmaktadır. Bu nüfusun 5320’si Müslüman, 12.567’si Rum ve 7 kişisi Bulgar’dır, bkz. Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 26, Matbaa-i Vilâyet, 1317, s.346.
16
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya Kazâsı, Tirilye ve Emir Ali nahiyeleriyle beraber merkeze bağlı 18 karyeden müteşekkil olup, kazâ içinde 13 cami, 11 mescit, 1 tekke, 13 ayazma, 5 manastır, 34 mektep, 11 kilise, 3 hükümet konağı, 2 daire-i belediye, 1 telgraf ve postahâne, 5 gümrük ve 5 Düyûn-ı Umûmiyye İdâresi, 1 acente, 1 karantinahâne, 3 liman dairesi, 3 harîr fabrikası, 3701 hâne, 5 hamam, 326 dükkân, 3 balıkhâne, 42 yağhâne, 1 marangoz fabrikası, 5 su değirmeni, 2 yel değirmeni, 2 gaz deposu, 1 maden kömürü deposu, 9 otel, 45 gazino, 4 eczahâne, 2 selhhâne, 210 kahvehâne, 25 fırın, 291 mağaza, 3 taşocağı, 1 kiremit ocağı, 4 çiftlik, 93.000 dönüm hububat mezrası, 39.500 dönüm zeytinlik, 19.500 dönüm zeytinlikle mahlut bağ, 18.500 dönüm bahçe ve bostan, 10.000 dönüm mera bulunmaktadır 36. Bu yıllarda Mudanya’nın başlıca ziraî mahsulleri zeytin, koza, çeşitli hububat, üzüm ve soğandan ibaret olup, ağırlıklı ticaret zeytin, zeytinyağı, koza ve müskirat üzerinden yapılmaktadır. Kazâ içinde yıllık 9 milyon atik kıyye zeytin tanesi, 3 milyon kıyye üzüm, 100.000 kıyye koza, 2,5 milyon kıyye soğan, 775.551 kıyye hamr, 99.602 kıyye arak, 120.000 kile-i cedid çeşitli hububat husule gelmektedir. Kazânın çeşitli hububatı hınta, şair, alef, çavdar, burçak, mısır, keten, susam ve anason olup, meyveleri kiraz, vişne, ayva, incir, badem, nar, elma, erik, armut, şeftali, portakal ve limondur. Deniz mahsulâtı levrek, kırlangıç, uskumru, istorpid, gümüş, barbunya, kefal, kolyoz, hamsi, lüfer, sardalya, pisi ve sair nevi balıklar ile istakoz, yengeç, kerevit, pavriye, istiridye ve panazdan ibarettir 37.
1899’da Mudanya’nın kazâ merkezi Mudanya kasabasıdır. Mudanya kasabasının kadın ve erkek olarak nüfusu ise 4272 kişidir. Bu nüfusun 1315’i Müslim, 3932’si Rum ve 15’i ecnebi tebaadan oluşmaktadır. Kasaba merkezinde 8 mahalle, 6 cami, 2 mescit, 1 tekke, 3 kilise, 932 hâne, 10 han, 2 hamam, 116 dükkân, 3 harîr fabrikası, 14 yağhâne, 1 marangoz fabrikası, 1 gaz deposu, 1 kömür deposu, 6 otel, 18 gazino, 55 kahvehâne, 12
Mudanya
36 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 25, Matbaa-i Vilâyet, 1316, s.273. 37 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1316, s.273.
17
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
fırın, 98 mağaza, 3 eczahâne, 1 selhhâne, 16 tezgâh, 2 taşocağı, 2 yel değirmeni, 2 iskele, 1 hükümet konağı, 1 belediye dairesi, 1 telgraf ve postahâne, 1 gümrük ve 1 Düyûn-ı Umûmiyye Dairesi, 1 karantinahâne, 1 acentahâne, 1 balıkhâne ve 1 liman dairesi vardır 38. 1906 senesinde Mudanya’da ipek çekimi için 338 adet mancınık bulunmakta ve harîr fabrikası sayısı 6’ya ulaşmış görünmektedir 39. 1899’da Mudanya’ya Cuma, Pazar ve Salı günleri daima ve düzenli olarak İstanbul’dan vapurlar geldiği, Pazar, Salı ve Perşembe günleri bu vapurların geri döndüğü bilinmektedir. Yaz günlerinde her gün vapur gelmekte olup, şimendifer katarı ile birçok araba, vapurun gelişine yakın hazır bir halde bulundurulmaktadır 40. Kasabaya çar-yek (15 dakika) mesafede, Hisarlık ve Palahorya adlı mevkilerde bazen heykel tarzında ve öküz şeklinde şekillenmiş olarak kesme mermer ve kefeki taşlara rastlanılmaktadır. Kasaba haricinde Küçük ve Büyük Taşlık denilen yerlerde ve deniz içerisinde eski yapılar ve kârgir iskeleler olduğuna delalet eder bir hayli büyük kesme ve kefeki taşları müşahede olunmuştur 41. Osmanlı Devleti döneminde küçük fakat bulunduğu konum itibariyle önemli bir yerleşim birimi olan Mudanya, I. Dünya Savaşı sonrasında İngiliz işgaline uğramıştır. Savaş yıllarında Marmara Denizi ve Mudanya kıyılarında düşman denizaltıları gizlice dolaşarak kayık ve gemi demeden birçok deniz vasıtasını imha etmişler ve Osmanlı tebaası gayrimüslimlerden dahi destek almışlardır. Armutlu Jandarma Kumandanlığı’ndan Başkumandanlığa ulaştırılan bir bilgide, 14 Mayıs 1915 tarihinde bir tahte’l-bahre (denizaltıya) Mudanya balıkçılarından Petro oğlu Koçu’nun yardımda bulunduğunun görüldüğü ve durumun Mudanya Jandarma Kumandanlığı’na bildirilerek konu ile ilgili acilen tahkikat başlatıldığı görülmektedir 42. Yine 10 Temmuz 1915 sabahı bir denizaltının Mudanya’ya üç mil mesafe kadar yaklaştığı sırada bir piyade kayığı 43nın denizaltıya yakınlaştığı ve bir görüşmenin gerçekleştiği görülmüştür. Karadan altı mil mesafeye kadar açılmış olan bu kayığın daha sonra İhrâc Kumandanı Mehmed Galib Bey tarafından önü kesilmiş ve kayık içinde üzerinde mektuplar bulunan bir Rum yakalanmıştır 44. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkarılan işgalci Yunan ordusu, genel bir saldırı başlatarak 2 Temmuz 1922’de Mustafakemalpaşa ve Karacabey’i zapt etmiştir. Bursa bölgesindeki bu harekâta İngiliz kuvvetleri de Gemlik ve Mudanya tarafından deniz yönüyle destek vermişlerdir. 5 Temmuz 1920’de İngilizler Mudanya’ya asker çıkardılar 45. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşında aldığı ağır yenilgi sonrasında Mudanya sahası, kısa süre de olsa önce İngiliz işgaline uğramış, sonra da Yunanlılar kenti iki yıldan fazla bir süre işgal etmişlerdir. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde Bursa’daki 11. Tümen vasıtasıyla Mudanya, 12 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılmıştır.
38 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1316, s.274. 39 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 34, Matbaa-i Vilâyet, 1324, s.278. 40 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1316, s.274. 41 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1316, s.275. 42 BOA, DH.ŞFR., 77/53, 8.B.1333. 43 Narin yapılı bir çeşit kayık türüdür. Eskiden çoğunlukla İstanbul ve civarında kullanılan
bu kayıklar, pek makbul gezinti vasıtalarıdır.
44 BOA, DH.ŞFR., 34/54/A, 6.N.1333. 45 Yusuf Oğuzoğlu, “Mudanya Tarihinden Sayfalar”, Ulusal Zaferimizi Taçlandıran Kent: Mudanya, Bursa: Gaye Kitabevi, 2007, s.27.
18
II. MUDANYA MERKEZLİ ULAŞIM ve YOL AĞI
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
II. MUDANYA MERKEZLİ ULAŞIM ve YOL AĞI Mudanya İskelesi Batı Anadolu sahasındaki değişik yerleşim birimlerinden başkent İstanbul’a yapılan yolcu ve yük taşımacılığında önemli bir geçiş sahasıdır. Bu güzergâhta askerler, memurlar, tâcirler, dervişler ve seyyahlar gibi toplumun içinden birçok kesim yolculuk yapmakta veya nakliyat gerçekleştirmektedir. Mudanya İskelesi ayrıca ülkelerarası yolcu ve yük taşımacılığında da sıkça kullanılan bir limandır. Bu çalışmanın ileriki sayfalarında arşiv belgelerinden tespit edilen örneklerle hem ülke içi hem de ülkelerarası yolcu ve yük taşımacılığı daha ayrıntılı olarak ortaya konacaktır. Ancak Mudanya merkezli ulaşımın asıl yönü, başkent İstanbul ile İmparatorluğun en önemli şehirlerinden biri olan Bursa arasındaki nakliyat ve taşımacılıktır. Bu bağlamda İstanbulMudanya-Bursa Yolu detaylıca incelemeye alınacaktır.
İstanbul-Mudanya-Bursa Yolu Bu başlık altında önce Osmanlı Döneminde başkent İstanbul’dan Mudanya İskelesi’ne kadar uzanan denizyolu mesafesi ve bu yoldaki seyahat süresi çıkarılacak, ardından Mudanya İskelesi’nden Bursa’ya kadar olan karayolu mesafesi ve bu yoldaki seyahat süresi yaklaşık olarak tespit edilmeye çalışılacaktır. Osmanlı döneminde Mudanya kayıkları, İstanbul’da Eminönü’ne yanaşırlardı. 19. yüzyılda kullanılmaya başlanan vapurlar da Galata ile Eminönü arasında demir atarlardı. Dolayısıyla İstanbul’dan başlayacak deniz yolculuğunun başlangıç yeri olarak Eminönü İskelesi kabul edilmelidir. İstanbul’daki Eminönü İskelesi’nden Bursa’nın Mudanya İskelesi’ne kadar uzanan denizyolu mesafesi yaklaşık 46 deniz mili (85,192 km.)’dir. Mudanya-Bursa arası karayolu ise yaklaşık 30 km.’dir. Bu sayılara göre belirtilen güzergâhta İstanbul-Bursa arasındaki toplam yol mesafesi 115 km.’dir. Vapurun kullanılmasından önceki dönemlerde kürekli veya yelkenli deniz vasıtası ile saatte ortalama 5 deniz mili (9,26 km) hızla gidildiğinde 46 deniz mili mesafenin normal hava şartlarında yaklaşık dokuz saat civarında sürdüğü tespit edilebilir. Bu süre, kullanılan kayık türü veya geminin büyüklüğü, kapasitesi, taşıdığı yük miktarı, rüzgârın durumu ve denizin dalgalı olup olmayışı gibi etkenlere bağlı olarak azalabilir veya artabilir. Nitekim 1640 senesinde İstanbul Eminönü’nden gemi ile yola çıkarak Heybeliada’ya uğrayan Evliya Çelebi, verdiği bilgi eğer doğru ise, Heybeliada’dan beş saatlik bir deniz yolculuğu ile Mudanya İskelesi’ne ulaşmıştır 46. Bu kadar kısa sürede yaklaşık 38 deniz mili mesafedeki Heybeliada’dan Mudanya’ya varış, yelkenli geminin özellikleri, iklim veya rüzgârın elverişliliği ile mümkün olabilir. 19. yüzyılda buhar gücü ile hareket ettirilen vapurların kullanılmaya başlanması bu süreyi kısaltmıştır. İstanbulMudanya arasındaki denizyolu mesafesi, havanın elverişli olduğu şartlarda vapurla yaklaşık beş saat sürmektedir 47. 1853 yılında İngiliz soylularından George William Frederick Howard, İstanbul’dan beş buçuk saat süren yolculuk sonrasında Mudanya İskelesi’ne inmiştir 48. 1897 yılının İlkbahar mevsiminde Bursa’yı ziyaret eden Nafizâde Ahmed Fuad, İstanbul’dan Mudanya İskelesi’ne vapurla yaklaşık beş saatlik bir sürede varmıştır. Nikola Naçov 1879 tarihinde Mudanya İskelesi’nden İstanbul’a dönmek için fırtınalı bir havada yaklaşık yedi sekiz saat yolculuk yapmıştır 49. 1899’da Hudâvendigâr Vilâyeti sahasında bisikletle bir gezi gerçekleştiren Ahmed Tevfik, Yaz mevsiminde arkadaşıyla beraber beş saatlik bir deniz yolculuğu yapmıştır. Vapur Mudanya’ya varmadan önce Armutlu, Tirilye ve Siği’ye de uğramıştır.
46 Hasan Basri Öcalan, Seyahatnâmeye Göre Ruhaniyetli Şehir Bursa, Bursa: Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, 2008, s.30. 47 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1287, s.143-144. 48 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.122. 49 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2009, s.21-22.
20
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İstanbul ile Mudanya İskelesi arasındaki ulaşım için yaklaşık olarak tespit edilen yolculuk süresi çeşitli nedenlerle uzayabilmektedir. Vapurun kullanılmasından önce kayık ve küçük gemilerle ulaşım ve taşımacılığın yapıldığı aylar genellikle Kış mevsimi dışındaki aylardır. Bu mevsimlerde de fırtınanın ve kötü hava şartlarının olmadığı günlerde ulaşım ve taşımacılık yapılabilmektedir. Ayrıca iklim şartları iyi de olsa bu hatta sıkıntı çekilen önemli bir mevki bulunmaktadır. Burası Armutlu Yarımadası’nın batı ucunda yer alan Bozburun mevkiidir. Uygun hava şartlarında İstanbul’dan Bozburun’a kadar gemi tayfaları ve reisleri çok zorluk çekmeden yol alsalar da, Bozburun’a geldiklerinde kuvvetli bir akıntı ve hırçın dalgalarla karşılaşırlardı. Birçok seyyah buradan geçerken bindikleri geminin girdaba kapıldığını hissettikleri korku ile anlatmaktadır. Evliya Çelebi Bozburun iskelesini anlatırken, “yürekler dağlayan amansız Bozburun İskelesi” demekte, Bozburun önündeki denizin dalgalı ve girdaplı olduğunu, burada birçok denizcinin denizin sakinleşmesini beklemek için günlerce kaldığını anlatmaktadır. 1836 yılında Bursa’yı ziyaret etmek üzere gemiyle yola çıkan Helmuth von Moltke, Bozburun’da denizin aşırı kabarması ve dalgalar sebebiyle gemi reisinin “Allahüekber” diye bağırdığına işaret etmektedir. 1895 yılında aynı güzergâhta seyahat eden Fatma Fahrûnnisa Hanım,
İstanbul-Mudanya Arası Denizyolu (Kırmızı Çizgi İle Gösteriliyor)
21
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bingazi adlı vapurla Bozburun civarına geldiğinde, büyük dalgalar karşısında koca vapurun oyuncak halini aldığını dile getirmektedir. Nitekim 19. yüzyılın sonlarında Ticaret-i Bahriye Vapuru’nun Bozburun yakınında batmasına ramak kalmıştır. Seyyahlar Bozburun’dan sonra ise denizin tam bir sükûnet içine girdiğini anlatmışlardır. Mudanya’dan İstanbul’a dönüş istikametinde de gemicilerin sıkıntı çektiği bir başka yer daha vardır ki, bu da Sarayburnu önleridir. Marmara Denizi’nden gelen gemiler Haliç koyuna giriş sırasında var olan akıntıdan olumsuz yönde etkileniyorlardı. Bugün Sarayburnu adıyla anılan yarımadanın ucuna kuzey yönünden güçlü bir akıntı vuruyordu. Bu akıntı sebebi ile gemilerin Sarayburnu’nu dolaşıp limana girmesi çok zordu. Bu sebeple gemiler Kızkulesi hizasına kadar ilerleyip buradan Haliç’e doğru dümen kırarak limana girmeye çalışıyorlardı. Bu güçlü akıntı sebebiyle ilk buharlı gemiler bile birçok güçlük çekmişler ve çok sayıda kaza yaşanmıştır 50.
İstanbul Sarayburnu ve Liman Girişi (19. yüzyıl)
İstanbul-Mudanya arasındaki deniz mesafesi, yaklaşık seyahat süresi ve karşılaşılan zorluklar tespit edildikten sonra, Osmanlı döneminde Mudanya İskelesi’nden Bursa’nın şehir merkezine yapılan yolculuğun da seyri ve yaklaşık süresi üzerinde değerlendirmede bulunulabilir. Osmanlı döneminde kullanılan yol açısından bakıldığında Mudanya İskelesi ile Bursa şehir merkezi arası yol mesafesi yaklaşık 30 km.’dir. Mudanya’dan Bursa’ya gitmek için önce Mudanya İskelesi’nden itibaren güneydoğu istikametine doğru yaklaşık 4 km.’lik düz bir yol kat edilir, ardından 4 km.’lik dik bir yokuş çıkılırdı. 50 Wolfgang Müller - Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, Çev: Erol Özbek, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, s.43.
22
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İskeleden itibaren ilk 4 km.’lik düz yol yürüyerek yaklaşık elli dakikada kat edilirken, bundan sonraki 4 km.’lik dik yokuş yaklaşık bir saat on dakikada kat edilmektedir. Yani yaklaşık iki saat sonra yolun en tepe noktasındaki Tepe Derbendi denilen mevkie ulaşılmaktadır. 1899’da Hudâvendigâr Vilâyeti sahasında yaz aylarında bisikletle bir gezi gerçekleştiren Ahmed Tevfik, Mudanya’dan Bursa’ya doğru bisikletle gerçekleştirdiği yolculuk sırasında bu yol ve çevresi hakkında özetle şu anlatımlarda bulunur: “Mudanya çıkışından yokuşun başladığı yere kadar olan kısımda çeşme yoktur. Yolun iki tarafı dut, çınar ve kestane ağaçları ile süslü, yolun her iki yanı dut bahçeleri, üzüm bağları ve zeytinliklerle kaplıdır. Yalnız 4 km.’den ibaret olan yokuşun en dik kısmına, bisikletten inip yürüyerek bir buçuk saat zarfında çıktık. Tepe Derbendi denilen ve Mudanya ile Bursa arasında bulunan dağın en yüksek noktasına ulaştık. Derbend muhafızlarının gecelemeleri için yapılmış olan kalenin güneşliğinin kenarında Gemlik Körfezi’ne karşı oturarak Marmara’yı seyrederek bir saat dinlendik. Mudanya’dan Tepe Derbendi’ne bir saat elli dakikada gelmişiz. Tepe Derbendi 8,2 km. Mudanya’nın güneyindedir” 51. Ahmed Tevfik yolun ilk 4 km.’lik düz kısmını bisikletle kat ettiğinden başlangıçta daha hızlı yol almıştır. Ancak 4 km’lik dik yokuşta ise bisikletinden inerek yola yaya devam ettiği için ve bisikletini de bayır yukarı yanında taşıdığı için biraz vakit kaybetmiştir. Dolayısıyla Mudanya ile Tepe Derbendi denilen mahal arasındaki yol mesafesi konusunda yukarıda belirtilen tahmini süre ile Ahmed Tevfik’in verdiği seyahat süresi birbiriyle örtüşmektedir.
Tepe Derbendi’nden sonra Bursa şehir merkezine kadar yaya olarak kat edilecek 22 km.’lik yol kalmaktadır. Bu yol mola verilmeksizin yaya yürüyüşüyle yaklaşık dört saat otuz dakika sürmektedir. Bu hesaplamalara göre Mudanya-Bursa arası 30 km.’lik mesafe, yaya olarak mola verilmeksizin altı saat otuz dakika sürmektedir. Bu süreye toplamda bir saat otuz dakika mola eklendiğinde belirtilen mesafe yaya olarak sekiz saatte kat
İstanbul-Mudanya-Bursa Yol Ağı
51 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.47-48.
23
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
edilmektedir. Tabiî ki bu yolculuk sırasında taşınan yük ve eşyanın ağırlığı süreyi daha da uzatabilir. Tepe Derbendi’nden Bursa’ya doğru inişli yolun 6. km.’sinde bir düzlüğe ulaşıldığında seyahat edenlerin karşısına Nilüfer Deresi ve Köprüsü çıkmaktadır. Tepe Derbendi’nden bu köprüye kadar yapılan seyahat, yürüyüş süresi ile yaklaşık bir saattir. Orhan Gazi tarafından inşa ettirilmiş olup hanımının adıyla anılan bu köprüden 1 km. ötede gölgeli ağaçlarla kaplı Büyük Bekleme, Büyük Dinlenme ya da Derbend isimleri ile anılan bir yer bulunmaktadır. Bu yer 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli bir durak noktası olarak dikkat çekmektedir. Ancak daha önceki yüzyıllarda da kullanılan bir durak yeri olma ihtimali vardır. Mudanya’ya 15,5 km. uzaklıktaki Büyük Bekleme adıyla anılan bu yer, Bursa-Mudanya tren yolu inşa edilmeden önce, Mudanya’ya gelip giden arabalar için duraklama yeridir. Mudanya’dan Bursa’ya doğru 23. km.’de ise Küçük Bekleme ya da Küçük İstirahat denilen bir yere varılır ki, etrafı ağaçlık ve kenarından su geçen bir yerdir. Burası 1891 yılında açılışı yapılan Bursa Ziraat Mektebi’ne 500 metre mesafede bir yerdir 52. Küçük İstirahat denilen yerden sonraki yol daha düzgündür.
Geçit Köprüsü
Mudanya İskelesi’nden Bursa şehir merkezine yürüyerek kat edilen yol, bir saat otuz dakika mola eklendiğinde ortalama sekiz saat sürmektedir. Şimdi aynı yolun at arabası, at sırtında ve sonraları demiryolunun yapılması ile trenle ne kadar sürede kat edildiği de seyyahların anlatımından çıkarılabilir. Mudanya-Bursa arası trenle bütün seyahat bir saat kırk beş dakika ile iki saat arasında sürmektedir. Aynı mesafe at arabası veya faytonla üç saatte aşılmaktadır 53. At sırtında ise bu yolculuk daha yorucu olduğundan binen kişinin keyfiyetine bağlı olarak biraz daha uzun sürebilmektedir. 1793 yılında Bursa’yı ziyaret eden Avusturyalı diplomat Ignatz von Brenner, Mudanya İskelesi’nden Bursa’ya 52 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.50-53. 53 Mehmed Ziya, Bursa’dan Konya’ya Seyahat, Haz: M. F. Birgül-L. A.Çanaklı, Ankara: Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, 2008, s.28.
24
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
at üstünde dört buçuk saatlik süren yolculukla gelebilmiştir. 1853 senesinde George William Frederick Howard ise, Mudanya’dan Bursa’ya at sırtında süren beş buçuk saatlik yolculukla varabilmiştir 54. 1899 yılı Şubat ayında Bursa’ya gelen Bulgar bilim adamı ve politikacı Vasil Kınçov, Mudanya’dan Bursa’ya trenle ulaşmıştır. Seyyah demiryolunun çok kötü yapılmış olduğunu, keskin dönemeçleri ve rampaları sebebiyle lokomotifin sadece üç vagon çektiğini ve yavaş hareket ettiğini, faytonların ve landonların bile trenle yarışabildiğini anlatır. Demiryolu ile Bursa’ya iki saatte, faytonla ise üç saatte varıldığını belirten Kınçov, trenin öğleden sonra saat 15.30’da hareket ettiğini belirtir 55. Tüm bu anlatımlar sonrasında İstanbul’dan Bursa’ya yapılacak bir seyahatte önce Eminönü İskelesi’nden kayık veya gemiye binilerek Bozburun’dan geçilip Mudanya İskelesi’ne ulaşılırdı. Özellikle yolcu taşımacılığı yapan kayık, gemi veya vapurların bu yolculukta Armutlu, Tirilye ve Siği’ye uğrama durumları bazen söz konusu olabilmekteydi. Mudanya İskelesi’ne varıldıktan sonra buradan yaya, atlı, at arabalı ve faytonlu olarak ve 1892’den itibaren ise trenle Bursa’ya ulaşma imkânları söz konusu idi. Yaya ve araba ile seyahat edecekler önce Mudanya’dan güneydoğu istikametine doğru bir yokuşla Misebolu 56 Köyü’ne ulaşırlar, buradan da bir süre sonra inişli bir yolla Bademli Köyü’ne varırlardı. Bademli Köyü, Yıldırım Bâyezid tarafından Gazi Demirtaş Paşa’ya temlik edilmiştir. Demirtaş Paşa bu köyün gelirlerini aynı köyde yaptırdığı cami ve han tamirine, ayrıca Vize’de bulunan zâviyesine vakfeylemiştir 57. Vakıf kayıtlarında da belirtildiği gibi köyde bir hanın varlığı, Bursa-Mudanya yolu üzerindeki durakları belirlemek anlamında önemlidir. Bu köyden sonra yolcuların karşısına Nilüfer Deresi ve Köprüsü çıkar, köprüden geçilerek Geçüd Köyü’ne varılırdı. Bu köyden 9 km. sonra Nilüfer Deresi kavisle tekrar yolcuların önüne çıkmakta ve bu noktada dere üstüne inşa edilmiş Mihraplı Köprü’den (Selçuk Hatun Köprüsü’nden) geçilmektedir. Ancak 1669 yılında Bursalı bir tacir olan Abdal Çelebi tarafından Nilüfer Deresi üzerine Abdal Köprüsü yapılınca, Mihraplı Köprü’nün yerine bu köprü kullanılır olmuştur. Bu köprüden 5,5 km. sonra da Bursa şehir merkezine yolcular ulaşmaktadır.
54 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.122. 55 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.72-73. 56 Bugünkü Aydınpınar Köyü’dür. 57 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 53, 261b.
Abdal Köprüsü
25
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Şimdi aynı yolculuğun İstanbul’dan Bursa’ya karayolu ile yapılması düşünülerek değerlendirmede bulunulabilir. Bu yolculuğun başında ilk önce Eminönü’nden Anadolu tarafına geçmek için boğazı bir deniz vasıtası ile geçmek gerekmekte, ardından karayolu ile İzmit Körfezi etrafından dolanarak Bursa’ya ulaşmak gerekmektedir. Bu yolun uzunluğu yaklaşık olarak 240 km.’dir. Dolayısıyla denizyolu karayoluna göre mesafeyi yarı yarıya indirmektedir. Mesafenin dışında; süre, taşıma kolaylığı ve güvenlik açısından denizyolu seyahati daha avantaj sağlamaktadır. Karayolu ile günde sekiz saat yüründüğünde İstanbul-Bursa arasındaki 240 km.’lik mesafe en az altı günde aşılabilmektedir. Aynı yol at sırtında günde 60 km. kat edilerek ve dinlenerek gidildiğinde dört günde aşılabilmektedir. Oysa denizyolu kullanılarak yapılan seyahatte İstanbul-Bursa arasındaki mesafe Osmanlı döneminde dokuz saat kayıkla, sekiz saat de (bir buçuk saat mola da dâhil) yürüyerek toplam on yedi saatte tamamlanabilmektedir. Aynı seyahatin Mudanya-Bursa arası yürüyerek değil de atla kat edilirse bu süre on iki saate inmektedir. Aynı güzergâh 19. yüzyılın ikinci yarısında ise, beş saatlik vapur ve iki saatlik de tren yolculuğu ile toplam yedi saatte tamamlanabilmektedir.
Bursa-Mudanya Yolu (Bursa Çıkışı)
Osmanlı döneminde Mudanya-Bursa arasındaki toprak yol çeşitli dönemlerde kullanışlı hale getirilmiş veya genişletilmiştir. 17. yüzyılda Şeyhülislâm Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi, Bursa-Mudanya yolunun bazı yerlerine döşeme taş kaldırımlar yaptırmış ve bunların mütemadiyen tamiri için vakıflar tahsis etmiştir 58. Alman Protestan Kilisesi’ne bağlı Amerikan vatandaşı olan misyoner Eliza Cheney Abbott Schneider’in Bursa’da iken, ilgili kilise üyelerine yazdığı rapor niteliğindeki mektupların yedincisinde, Sultan 58 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 119, 60b-61a.
26
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Abdülmecid ’in Bursa ziyareti sırasında, şehrin iki limanı olan Gemlik ve Mudanya’ya uzanan 25 ve 30 kilometrelik iki yol düzenlendiğinden bahsedilir 59. Aynı şekilde Osmanlı Padişahı Abdülaziz’in 1861 yılındaki Bursa ziyareti için yapılan yol hazırlıkları sürecinde de, Bursa-Mudanya yolu genişletilmiştir 60. Başarılı bir devlet adamı olarak çeşitli kademelerde vazife alan Bursa Valisi Mahmud Celâleddin Paşa , Bursa’nın yapısal değişimine kendi döneminde (1889-1891) önemli katkı sağlamıştır. Bu süreçte Mahmudiye Caddesi denilen sonradan ise Mudanya Caddesi adıyla anılan yol ile Bursa Mihaliç (Karacabey ) yolunu açtırmış ve bir de kitabe koydurmuştur 61. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere 19. yüzyılın ortalarından itibaren Bursa’nın ilçeleri ile arasındaki karayolu taşımacılığı konusunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Mudanya ve Gemlik iskelelerinden Bursa’ya kadar şose tabiriyle anılan yeni yollar yapılmaya başlanmış ve bu yollar üzerinde taşımacılık yapmak isteyenler şirketler oluşturulmuştur.
Kazalarla irtibatın artırılması dışında 20. yüzyıl başlarında Bursa şehir içi taşımacılığı oldukça canlıdır. Şehrin her tarafına at arabası bulmak mümkündür. Başlıca at arabası istasyonları Setbaşı Köprüsü civarında, Yeniyol başında, Ulucami’nin yanında, Madam Brout Oteli civarında ve kaplıcaların bulunduğu Çekirge ’dedir. Çekirge ile Bursa arasında kamyonet seferleri vardır. Kamyonetlerin istasyonları Ulucami civarı ve Cumhuriyet
Bursa-Gemlik Yolu
59 Mrs. E. C. A. Schneider, Letters From Broosa, Asia Minor, Chambersburg, Pa: Printed at the Publication Office of the Ger. Ref. Church, 1846, s.73. 60 Béatrice Saint-Laurent, “Bir Tiyatro Amatörü: Ahmed Vefik Paşa ve 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Bursa’nın Yeniden Biçimlenmesi”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, 2. Baskı, Editörler: P. Dumont, F. Georgeon, Çev: A. Berktay, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s.86. 61 Necip Aksop, “Mahmut Celâlettin Paşa”, Uludağ, Bursa Halkevi Dergisi, Sayı 61, 1943, s.43.
27
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Caddesi ile Muradiye Caddesinin birleştiği yerdir. Kamyonetlerin bir kısmı MudanyaBursa arasında çalışırlar. Bu kamyonetlerin istasyonları Bursa’da Ulucami civarı ve Yeniyol, Mudanya’da ise iskele yanındadır.
Bursa, At Arabacıları
Mudanya Merkezli Ulaşımda Gasp ve Eşkıyalık Hadiseleri Gerek Mudanya Denizi ve gerekse Bursa’ya ulaşan Mudanya yolu her zaman için eşkıyalık ve gasp olaylarına sahne olmuş bir alandır. Daha Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Orhan Gazi’nin Asporça Hatun’dan olan Halil İbrahim adlı oğlunun Mudanya Denizi’nde kayıkla gezerken Foça eşkıyası tarafından yakalanarak kaçırıldığı, Bizans İmparatorunun arabuluculuğu ile Orhan Gazi’nin oğluna tekrar kavuştuğu bilinmektedir 62. 16. yüzyılın ikinci yarısında Hassa topçularından Ahmed adlı bir şahsın, Mudanya’dan Bursa’ya gelirken acemi oğlanı Derviş ve on beşe yakın adamı tarafından yolunun kesildiği, 5000 akçesinin alındığı ve beş yerinden yaralandığı görülmektedir 63. 1658 yılında Bursa Mütesellimi Mehmed Ağa, Bursa, Kite ve Mudanya yollarında gelip geçenlerin yollarını keserek mallarını alan eşkıyaları yakalamış ve mahkemeye çıkarmıştır. Bir başka örnekte Bursa, Mudanya ve Mihaliç taraflarında beş seneden beri yolcuların yolunu keserek bazı insanları öldürüp mallarını yağma eden bir gurup eşkıyanın olduğu görülmektedir 64. Bu ve benzeri eylemler sebebiyle ilgili kazâlardaki ahali ve tâcirler çoğu zaman durumu kadıya şikâyet etmişlerdir. 62 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4520, Cilt II, 162. 63 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 127, 31a. 64 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 17, 83a.
28
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
1753 yılında aynı yollarda benzer olayların devam ettiği ve bu suçun organizasyonunda ilgili kazâlardaki bulunan serdarlar ve âyânın da rol aldığı görülmektedir. Bu idârecilerin, ulufesiz ve başbuğsuz kalıp da eşkıyalığa başlayan adamları yanlarına alarak bu işi gerçekleştirmeleri dikkat çekicidir. İlgili eşkıya takımının yollarda insanların mallarını gasp etmeleri sonrasında hemen tâbi oldukları âyânın veya bir ağanın yanına sığındıkları, bu nedenle kendilerine el yetiştirmenin mümkün olmadığı belgelerde vurgulanmaktadır. Devletin bu olaylar karşısında aldığı tutum ise âyânlar ve suçluların cezalandırılması yerine, âyânlara kendi kapı halklarını zapt etmeleri gerektiğinin tembihlenmesi ve bu gibi suçların işlenmesi durumunda telef ve zayi olan nüfusun ve malların ağalardan tazmin olunacağının bildirilmesinden öteye geçmemektedir. 1792 yılında Mudanya ve civarında bahçeleri ve evleri ateşe vererek yağmalayan eşkıyanın varlığından bahseden bir belgeye bakıldığında, 18. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı devlet idâresinin iyice zayıfladığı anlaşılmaktadır 65. Muhtemelen benzer durumlar tüm Osmanlı sahasında iyice yaygınlık kazanmıştır. 1775 senesinde Bursa’da oturan ve gelip giden tüccar taifesi ile şehir halkı Bursa kadısına şikâyette bulunup, yakın zaman öncesinde Mudanya ve Mihaliç ile Bursa arasındaki yolda yol kesici eşkıyalık faaliyetleri durdurulmuş iken, son iki senede tekrar ortaya çıktığını dile getirmişlerdir. Çoğunluğu Aydın ve havalisinden gelen bu eşkıya, Kite Nahiyesi’nde dağ eteğinde bulunan Misi, Demirci, Çalı, Tansarı (İrfaniye), Tahtalı, Kayapa, Hasanağa ve Akçalar adlı kalabalık nüfuslu köylerden geçerek belirtilen yolu kesiyorlar, malları yağmalayıp kan akıtıyorlar ve geri dönüşlerinde aynı köylerin içinden geçerek dağ yönüne kaçıyorlardı. Bu köylerin yukarısındaki Atranos Kazâsı’na bağlı Yenidağ Nahiyesi’nin İlbese Köyleri’nden Kamış ve oğulları, eskiden beri bölgedeki eşkıyalık faaliyetlerini durdurmakla görevli zabitler idi. Ancak bu zabitlerin bazıları görevlerini yapmadıkları gibi eşkıyaya da yardım etmekle suçlanıyordu. Hudâvendigâr Sancağı Mütesellimi Derviş Mehmed Bey’in de desteği ile Mudanya ve Mihaliç ile Bursa arasındaki yolda eşkıyalık faaliyetinin durdurulması ve eşkıyanın geçtiği köylerdeki halkla birlikte eşkıyayı destekleyen zabitlerin uyarılması konusunda bir fermanın gönderilmesi hususunda, Bursa Kadısı Abdullah Üryânîzâde başkente 22 Kasım 1775 tarihli bir ilâmda bulunmuştur 66. Aynı eşkıyanın saldırılarına Alaüddin Vakfı da maruz kaldığından bu vakfın mütevellîsi Ömer’in de başkente benzer şikâyetleri olmuştur. Başkente ulaşan bu bilgiler sonrasında 14 Aralık 1775 tarihli fermanla Mudanya ile Bursa arasındaki yolda eşkıyalık faaliyetlerinin önlenmesi için Mudanya Kazâsı’na bağlı Misebolu adlı derbend köyü halkının avârız ve nüzül vergilerinden muaf tutularak Mudanya İskelesi’nden Abdal Köprüsü’ne kadar olan yolun kontrol ve güvenliğinden sorumlu tutulduğu görülmektedir. Aslında Misebolu Köyü halkının avârız ve diğer vergilerini tamamıyla vermek şartıyla derbentçi tayin edilmesi 1742 yılında olmuştur ve bu tarihte köyün altı buçuk avârız ve nüzül hânesi bulunmaktadır. Köy halkının bu tarihteki görevi özellikle Bursa ile Mudanya arasında eşkıyanın sıkça yol kestiği Belbaşı adıyla anılan mahalde kontrolü ve güvenliği sağlamaktır. Ancak 1775 yılında görevleri daha da artmıştır 67. Trablusgarblı Osman, Mehmed ve Hasan adlı kişiler ellerinde olan cariyelerini Bursa’da satıp İstanbul’a dönerlerken, Bursa-Mudanya arasındaki yolda birkaç eşkıya önlerini keserek darba uğramışlar ve yaralanmışlardır. Bu olayda üzerlerinde mevcut 700 kuruş para ile birlikte toplam değeri 300 kuruşun üzerinde olan silahları, malları ve eşyaları yağmalanmıştır. Kirmasti Kazâsı’na bağlı Tansarı Köyü’nde oturan Halil ve Mustafa adlı kişiler şüpheli olarak yakalanıp gaspa uğrayanlara gösterilmiş, ancak bunların gasp eden kişiler olduğunun teşhis edilemediği 2 Mart 1782 tarihli Bursa Kadısı Feyzullah İmâmzâde’nin arzından anlaşılmaktadır 68. 65 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 79, 101b-102a. 66 BOA, C.ZB., 3869/78, 28.N.1189. 67 BOA, C.DH., 6388/128, 20.L.1189. 68 BOA, C.ZB., 2905/59, 17.Ra.1196.
29
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
1789 tarihinde Bursa’da tütününü satarak 3500 kuruş ile memleketine dönmek isteyen tütün tâciri Seyyid Ali, yolculuk sırasında Mudanya’da dört kişinin tüfekli saldırısına uğramış ve parası gasp edilmiştir 69. Yine 18. yüzyılın son yıllarında Mudanya- Bursa yolunda üç tane ipek tüccarı katledilmiştir 70. 1809 senesinde eski Filibe Kadısı Hacı Mustafa Efendi’nin Bursa’da oturan kızı Bursa’dan İstanbul’a gitmek üzere Mudanya gemisi ile yola çıkmıştır. Ancak Mudanya İskelesi’nden hareket edildikten sonra gemi Bozburun’a 71 geldiğinde, Kapaklı kayığı ile eşkıyalar gemiye saldırmışlar ve geminin içine girmişlerdir. Bu saldırıda Mustafa Efendi’nin kızına ait mallar, eşyalar ve bir küçük sandık içinde bulunan külliyetli mücevherât, sekiz keseden fazla altın ve akçesi yağma edilmiş ve kendilerine dahi saldırılmıştır. Bu hadise haber alınır alınmaz, devlet suçluların yakalanıp cezalandırılması ve yağmalanan eşyaların geri alınıp sahiplerine iadesi için İznik, Yalakâbâd, Gemlik ve Mudanya Kazâsı nâiblerine ve bu kazâlardaki âyânlara emirler göndermiştir. Önce İznik kadısı ve âyânına konu hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları sorulmuş, ancak onlar Bozburun’un kendilerine yakın bir yer olmadığını ve bu konudan haberdar olmadıklarını belirtmişlerdir. Ardından Yalakâbâd Kazâsı kadısına ilgili olay sorulduğunda, o da Bozburun’un Gemlik Kazâsı’na bağlı olduğunu, bu olayı âyânlardan olan Kalyoncu Ali’nin emri alında çalışan Topal Süleyman’ın yardımcılarından Çakal Ahmed ve arkadaşlarının yaptığının tevâtüren haber alındığını yazıyla bildirmiştir. Aynı konu Gemlik ve Mudanya kazâları kadılarına da sorulmuştur. Mudanya kadısı yaşanan olayın gerçek olduğunu ancak kimin tarafından yapıldığını bilmediğini ifade etmiştir. Gemlik kadısı da Gemlik Kazâsı’nda bu gibi zararlı kimseler olmadığını, Karadeniz sahillerinde Şile tarafında Akçeadalı Deli Ahmed, Ateş Ali kayını Halil, Göğenli Karakaçan ve diğer şakilerin olduğunu haber aldıklarını belirtmiştir. Alınan tüm bilgiler doğrultusunda Yalakâbâd Kazâsı kadısının ihbarının tahkik edilmesi doğrultusunda emir çıkarılmıştır 72.
Mudanya İskelesi-Bursa Ulaşımında Yeni Bir Süreç: Demiryolu Taşımacılığı Mudanya-Bursa Demiryolu 1873-1874 yıllarında hükümet tarafından bir metre açıklığında inşa edilmiştir. 1867 yılında bu demiryolunun yapımı ve Mudanya’da bir liman inşası hususunda ilk çalışmalar başlatılmış, keşif defterleri ve haritalar oluşturulmuş, Mösyö Human ile bir mukavele yapılmıştır. Başlangıçta bu demiryolu Mudanya’dan Bursa’ya, buradan da Kütahya, Afyonkarahisar bağlantıları ile Konya’ya uzatılmak istenmiştir 73. Nâfia Dâiresinin yaptığı çalışmalar ile bu demiryolunun inşası için devletin ödeyeceği bedel dışında halktan da para toplanması kararı çıkmıştır. Ahaliye ait olan hissenin altıya bölünmesi durumunda herkesin senede 58 kuruş bedel ödemesi gerektiği ve bedenen hizmet etmek isteyenlerin bir senede 7 gün çalışması gerektiği tespit edilmiştir. Devlet hazinesinin bu yatırım için ödeyeceği bedel ise 6 takside bölündüğünde, yılda 384.000 altın olarak tespit edilmiştir 74. 25 Nisan 1873 tarihli evrakta Mudanya’dan başlatılacak demiryolu hattının imalatına başlanacağı ve bu iş için şimdilik hesap edilen inşaat masrafının 10.000 altınlık kısmının Bursa Emvâli’nden karşılanması kararı alınmıştır 75. Zamanın mali sıkıntılardan dolayı Mudanya’dan Konya’ya kadar demiryolu hattı oluşturma projesi gerçekleştirilemediği gibi, 1873-1874 yılları arasında bazı eksikliklerle inşa edilen ancak tamamlanamayan Mudanya-Bursa Demiryolu hattı uzun yıllar terk edilip işletilememiştir. 1 Mayıs 1879 tarihli evrakta demiryolunun tamamlaması ve İstanbul ile Gemlik Körfezi arasında vapur işletme izninin verilmesi hususunda yer 69 Kâmil Kepecioğlu,, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 148. 70 BOA, C.ML., 17070/419, 1.M.1212. 71 Armutlu yarımadasında yer almaktadır. 72 BOA, C.ZB., 1696/34, 25.B.1224. 73 BOA, A.}MKT.MHM., 87/391, 21.C.1284; İ.ŞD., 732/17, 24.Ş.1286. 74 BOA, İ.MMS., 1539/37, 4.Ra.1286. 75 BOA, A.}MKT.MHM., 11/453, 26.S.1290.
30
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
alan bilgilerde, Mudanya’dan başka yerlere ve diğer mahallerden Mudanya’ya yolcu ve eşya nakletme hakkının eskiden olduğu gibi İdâre-i Mahsûsa vapurlarına ait olması şartıyla, Mudanya’dan Bursa’ya demiryolu ile gidip gelecekleri düzenli olarak nakletmek izninin Mudanya-İstanbul arası taşımacılık izni ile birleştirilerek bir şirkete verilmesi kararının öngörüldüğü tespit edilmektedir. Bu fikri ileri süren Nâfia Nezâreti, Mudanya demiryolunun bu haliyle yarım bırakılması durumunda az müddet içinde hattın yağmurlardan dolayı tamamen mahvolarak bu iş için devletin harcadığı 300.000 Liranın zayi olacağını belirtmiştir. Ayrıca demiryolu inşaatını tamamlamayı üzerine alacak şirketlerin Mudanya ve İstanbul arasında vapur işletmek müsaadesine nâil olmadıkça, demiryol imtiyazını üzerlerine almaktan imtina edecekleri, bu yüzden Mudanya İstanbul arasında İdâre-i Mahsûsa vapurları dışında bir şirketin vapur taşımacılığı yapması ve bu şirkete verilen iznin Bursa Demiryolu Mukavele ve Şartnâmeleriyle birleştirilerek yapılması düşünülmüştür 76. 1891 yılına gelindiğinde Mudanya-Bursa Demiryolu’nun tamiri ve işletilmesi meselesi tekrar gündeme gelmiş ve 22 Şubat 1891 tarihli bir fermanla hattın onarılarak yeniden düzenlenmesi buyrulmuştur. Demiryolunun işletilme imtiyazı mevcut imalat ve gereçler karşılığında hükümete 30.000 Osmanlı altını verilmek şartıyla ve ferman tarihinden itibaren 99 yıl müddetle Mösyö Georges Nagelmackers’e verilmiştir. 8 Haziran 1891 tarihinden itibaren başlayan yenileme çalışmaları 18 Haziran 1892 tarihinde yapılan hattın açılış töreni ile sonuçlandırılmıştır 77. 1 Haziran 1892 tarihli evrakta, “Bursa şimendiferinin açılış töreninin gösterişli bir surette icrası mühim olduğundan, Mudanya mevkiinin Osmanlı alametleri ile tezyin kılınması için Bahriye Nezâreti’nden 100 kadar sancak ve Bâb-ı Seraskerî’den büyücek beş adet çadır verilmesi ve kumpanya vekili Edvar Tokas’ın istediği malzemelerin gönderilmesi” istenmiştir 78. Hattın gösterişli açılış töreninden sonra Bursa’da lokomotif ambarında 120 kişilik olarak hazırlanan yemek salonunda, Osmanlı Bankası müdürü, nâfia nâzırı ve Fransız sefirinin konuşmaları sonrasında yemek yenmiştir 79.
76 BOA, İ.MMS., 2934/62, 9.Ca.1296; 21.C.1296. 77 Sâlnâmede hattın açılış tarihi Rumî tarihle 5 Haziran 1308 olarak yazılırken, bu tarih parantez içinde mîlâdî olarak 18 Haziran 1892 olarak gösterilmiştir. Bkz. Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 34, 1325, s.276. 78 BOA, BEO., 857/12, 5.Za.1309. 79 BOA, Y.PRK.SRN., 42/3, 23.Za.1309.
Bursa-Mudanya Demiryolu’nun Resmi Açılış Töreni
31
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Demiryolunu işleten şirketin adı 1325 yılı Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi’nde “Mudanya-Bursa Demiryolu Osmanlı Şirketi” adıyla geçmektedir 80. Şirketin başlıca idâre merkezleri, Brüksel’de, Paris’te ve İstanbul Beyoğlu’nda Pera Palas Otelindedir 81. Toplam uzunluğu 41 km. 112,75 m. olan hattın, altı istasyonu bulunmaktadır. Bursa’dan Mudanya’ya doğru bu istasyon adları; Demirtaş, Muradiye, Hudâvendigâr (Acemler), Koru, Yörükali ve Mudanya’dır. En yüksek rakımlı istasyon 217 rakımlı Yörükali’dir. Hat üzerindeki istasyonların dışında ikisi büyük on üçü küçük olmak üzere on beş madeni köprü ve on dört kârgir köprü ile doksan iki menfez yer almaktadır. Hatta kullanılan hareketli araçlar, on lokomotif, on dört yolcu vagonu ve elli adet yük vagonundan ibarettir. 1907 senesinde makinelerden dördü kullanılmamakta olup, yalnız altısı seyrüsefer etmektedir 82. 1927 yılında hat, Türk Anonim Şirketi adını taşımaktadır 83. Bursa- Mudanya arası trenle bütün seyahat 1 saat 45 dakika sürmektedir. Aynı mesafe araba yolu ile üç saatte aşılmaktadır 84. Trenin Bursa’dan hareket saati sabah 07.30’dur. Mudanya’dan ise gelecek vapurların varışına göre ve tahminen yazın saat 13.00-14.00’de, kışın ise 14.00-16.30 saatleri arasında hareket etmektedir. Yaz mevsimlerinde Bursa’dan denize yüzmeye gidenler için de ayrıca tren seferleri düzenlenmektedir 85.
80 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.276. 81 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.279. 82 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.277. 83 Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyâseti Coğrafya Encümeni, Bursa Coğrafyası, Haz: M. F. Birgül, L. A. Çanaklı, Ankara: Bursa İl Özel İdaresi, 2009, s.43. 84 Mehmed Ziya, Bursa’dan Konya’ya Seyahat, s.28. 85 Osman Şevki Uludağ, Bursa ve Uludağ, Haz: M. F. Birgül, L. A. Çanaklı, C. Ağra, İstanbul: Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, 2007, s.39.
32
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya’dan Bursa’ya Muvâsalat Eden İlk Lokomotif (Servet-i Fünûn).
Mudanya Demiryolu Bursa-Lyon arasında gerçekleşen ipek ipliği ticareti açısından oldukça önem taşımakta idi. Zira her iki şehir de bu ticaret için yakınındaki limanlarını yani Mudanya ve Marsilya limanlarını kullanmakta idi. 19. yüzyılın sonlarında bu sayede Mudanya Marsilya arasında tarifeli vapur seferleri başlamıştır 86. 19. yüzyıl sonlarında Bursa, demiryolu ile denize bağlı bulunmasına, ipek dokuma müesseselerinin varlığına ve tütün mahsulatının fevkalade bol olmasına rağmen büyük bir ticaret şehri değildir. Bursa civarındaki merkezlerin doğrudan doğruya İstanbul ile ilişkide bulunabilmesi ve Anadolu demiryollarının Bursa’ya uğramadan geçmesi gibi etkenler Bursa pazarını zedelemiş ve ticaretin gelişmesini engellemiştir 87. Nitekim Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapılan toplantılarda ele alınan konulardan bir tanesi de, Bursa’nın büyük 86 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), İstanbul: Avrasya Etnografya Vakfı, 2006, s.81. 87 Osman Şevki Uludağ, Bursa ve Uludağ, s.105.
33
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
ticarî potansiyele sahip olmasına rağmen, ticaret açısından Osmanlı şehirleri içerisinde en önemli bir mevkide bulunamamasıdır. Oda mensuplarına göre bunun nedeni şu şekilde dile getirilmektedir: “Bursalı tâcirler ticarî işlemlerini doğrudan İstanbul aracılığı ile yaptıklarından, Bursa’nın Anadolu ile ticareti geri kalmaktadır. Mudanya Demiryolu’nun Anadolu Demiryolu hattına bağlanması, Bursa’nın Anadolu ile her çeşit ticarî malın alım satımını kolaylaştıracaktır. Bu amaçla bir komisyon oluşturularak gerekli çalışmalar yapılmalıdır”. Bu konuda yapılması gerekenler 1895 yılında vilâyet yönetimine bir rapor ile sunulmuştur. 3 Aralık 1895 tarihli toplantıda oda yönetimince alınan karar sonrasında bir komisyon bu amaçla çalışmalara başlamış, 1900 senesinde ray döşenmesi hususunda birkaç mühendis Çitli ve Bozüyük bölgelerine keşfe gönderilmiş, demiryolu direktörü Mösyö Fore ile ortak çalışmalar yapılmış, rayların döşeneceği yerlerin kazâ halklarına düşecek ödemeler hesaplanmış ve konu hakkında sürekli olarak Ticaret ve Nâfia Nezâreti’ne yazılar gönderilmiştir 88. Tüm çabalara rağmen bu amaç gerçekleştirilemediğinden Bursa’nın İstanbul’a zorunlu bağımlılığı, ticarî anlamda hak ettiği oranda büyümesine engel olmuş gözükmektedir. 1931 yılına gelindiğinde Devlet Demiryolları tarafından işletilmeye başlatılan Bursa-Mudanya tren yolu, 1948 yılında ekonomik taşımacılık yapılmadığı gerekçesiyle kapatılmış ve bir süre sonra rayları sökülmeye başlanmıştır 89. Aşağıdaki tabloda hattın açılış tarihi olan 18 Haziran 1892 tarihinden 1906 senesi sonuna kadar yıllık hâsılat gösterilmektedir. Salnâmede Mudanya İskelesi’nin, demiryolu hattına bağlı olduğu ve tabloda belirtilen hâsılatın içinde iskele hâsılatının da yer aldığı belirtilmektedir 90. Tablo 1: Mudanya İskelesi ile Birlikte Demiryolu Hattının Yıllar İçerisindeki Gelirleri Yıl
Demiryolu ve İskele Yıllık Gelir (Frank)
(Frank, mahalli rayice göre 4 kuruş 30 paradır.)
1892
126.677
1893
241.680
1894
223.782
1895
216.315
1896
217.712
1897
212.940
1898
251.535
1899
283.745 Demiryolu
İskele
1900
230.861
23.380
1901
254.779
26.034
1902
264.909
26.969
1903
283.665
28.475
1904
290.781
28.838
1905
303.127
29.283
1906
325.224
30.864
88 Raif Kaplanoğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası İlk Karar Defteri, 1889-1904, Bursa: Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, 2009, s.76, 128, 129; Faruk Üsküdarî, Eski Bursa’dan Notlar, Ankara: Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, 1972, s.20-22. 89 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s.81. 90 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.278.
34
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Tablo 2: Mudanya Demiryolu İskelesinden1900 Senesinden 1906 Senesi Sonuna Kadar Yedi Sene Zarfında Her Yıl Nakil Olunan Yolcu ve Emtia Yıl
Yolcu Adedi
Emtia (Tonilato)
1900
64.942
19.843
1901
60.722
26.470
1902
57.991
30.064
1903
57.971
32.013
1904
68.910
31.032
1905
62.109
35.394
1906
76.805
35.929
Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.278.
35
III. MUDANYA İSKELESİ
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
III. MUDANYA İSKELESİ Osmanlı döneminde Bursa dâhilinde Bozburun’dan Mihaliç’e kadar Gemlik körfezindeki iskeleler şunlardır: Armutlu, Fıstıklı, Kapaklı, Kırcaali, Büyük ve Küçük Kumla, Gemlik, Kurşunlu, Altıntaş, Mudanya, Tirilye, Eşkel ve Mihaliç 91. Bu iskeleler içerisinde Bursa kazâ merkezini başkente bağlayan başlıca iskele yıllarca Mudanya’daki olmuştur. 20. Yüzyılın başında ise yapılan ihracat ve ithalatın hacmine bakıldığında 92 bu rolü Gemlik Limanı’nın da üstlendiği görülmektedir. Bu değişimde 19. Yüzyılın ikinci yarısında Gemlik Şosesi’nin açılmasının ve zamanla daha işlevsel hale gelmesinin de önemli payı bulunmaktadır. Hicrî 1324 (1906) yılı Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesinde “Bursa Kazâsı’nın iskelesi birinci derecede Mudanya ve ikinci derecede Gemlik’tir” ifadesi bu iki iskelenin önemini göstermektedir 93.
Mudanya Sahili ve İskele
Mudanya İskelesi Osmanlı tarihinin her döneminde devlet kademesinin en üstünde yer alanlardan başlayarak sıradan halka kadar birçok kesimin farklı sebeplerle geçip gittiği ve ayak bastığı bir limandır. Saruhanoğlu Süleyman Bey, 1344 yılında İstanbul’a gidip dönüşünde Mudanya’da ölmüştür 94. Fatih Sultan Mehmed’in ölümü sonrasında oğulları Cem Sultan ile II. Bâyezid arasında gerçekleşen taht mücadelesinde, II. Bâyezid’in Mudanya üzerinden Bursa’ya küçük bir ordu gönderdiği görülmektedir. Cem Sultan’ın Karaman’dan yola çıkıp Bursa’ya doğru şehri almak için ilerlediğinin duyulması üzerine II. Bâyezid, Ayas Paşa önderliğinde iki bin kişilik yeniçeri ordusunu Mudanya üzerinden Bursa’ya göndermiştir. 1481 yılında gerçekleşen bu hadisede şehir halkı Cem’i desteklediği için yapılan savaşta Ayas Paşa ve onun yönettiği yeniçeri ordusu yenilmiş, tutsak edilmişler ve Cem Bursa kalesine girerek padişahlığını ilan etmiş, adına hutbe okutup para bastırmıştır 95. Şehzade Süleyman’ın (Kanûnî) 1513 tarihinde Bursa kadılığına gönderdiği emirde, 91 Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4520, Cilt II, 344. 92 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.320. 93 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1324, s.277. 94 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4522, Cilt IV, 196. 95 Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-tevarih, Cilt III, s.194.
38
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya’daki kendisine ait eşyasının ve ağırlığının deve kiralanarak gönderilmesi buyrulmaktadır. Bunun üzerine Eğridir Yörüklerinden Ramazan oğlu Cemal Ali Paşa, Hoca oğlu Hamza ve Hamza oğlu Nebi adlı kişilere ait on iki tane deve bu iş için kiralanmıştır 96. İstanköy muhafazasına tayin edilen Vezîr Osman Paşa’nın görev mahalline giderken maiyeti ile Mudanya İskelesi’ne gelerek buradan elli beygir ile Bodrum’a gittiği görülmektedir 97. Abdülmecid, Abdülaziz ve V. Mehmed Reşad gibi padişahlar da Mudanya yoluyla Bursa’ya gelmişlerdir. Sultan Abdülmecid’in 26 Mayıs 1844 tarihinde başlayan ve 17 gün süren memleket gezisinin bir durağında Bursa şehri bulunmaktadır. Yolculuğun dördüncü gününde İzmit’ten vapura binerek ayrılan padişah, Mudanya İskelesi’ne güzel bir havada yolculuk etmiştir. Halkın coşkun karşılama töreni ile iskeleye çıkan padişah, burada bir müddet dinlenerek henüz demiryolu olmadığından rahvan bir atla Bursa’ya doğru yola çıkmıştır. Sultan, Misebolu köyü civarında Zeytuntepe denilen yüksek bir mevkiide kurulan otağa ulaşmış, bir süre de burada dinlenerek faytonla Bursa’ya hareket etmiştir 98. Sultan V. Mehmed Reşad 30 Ağustos 1909’da Ertuğrul Yatıyla Mudanya İskelesi’ne, buradan da kendisi için özel hazırlanan tren vagonuyla Bursa’ya gelmiştir. Osmanlı Devleti’nde 24 Temmuz 1908 tarihinde Meşrutiyet ilan edilmişti. Meşrutiyetin ilanının birinci yılını doldurması sebebiyle 23 Temmuz 1909 ila 10 Eylül 1909 tarihleri arasında ikinci Bursa Sergisi düzenlenmiştir. Bu sergiye padişah Mehmed Reşad da Osmanlı veliahtları ile birlikte katılmıştır 99. Padişah Mudanya İskelesi’nde ve Bursa’da büyük sevinç ve çoşku ile karşılanmıştır.
96 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 23, 175b. 97 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 261. 98 Şerif Korkmaz, “Sultan Abdülmecid’in İlk Memleket Gezisi (26 Mayıs-12 Haziran 1844)”, Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM) Dergisi, Sayı 25, 2011, s.88. 99 Faruk Üsküdarî, Eski Bursa’dan Notlar, s.80-82.
Sultan V. Mehmed Reşad’ın Mudanya İskelesi’ne Gelişleri
39
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Sultan V. Mehmed Reşad’ın Mudanya İskelesi’nde Karşılanışı
Devlet yönetiminde görevli kişilere yönelik bu örneklerin dışında, esnaf, tâcir, seyyah, sürgün edilen ve sâir kişiler de çeşitli sebeplerden dolayı Mudanya İskelesi’yle Bursa’ya ve diğer şehirlere ulaşmışlardır. Yolsuz harekette bulunma, suç işleme ve sair sebeplerden dolayı İstanbul’dan Mudanya, Bursa ve diğer yerleşim birimlerine sürgün olunan şahısların birçoğunun nakli İstanbul-Mudanya arasında çalışan kayıklar vasıtasıyla yapılmıştır 100. Mudanya sahasından başkente tedavi olmak üzere gönderilen ağır hastalar dahi olmuştur. 1910 yılı Bahar aylarında Mudanya Kazâsı’nın Emirali (İmralı) köyünden on beş yaşlarında olan Sava oğlu Zafiri kayık ile tedavi amaçlı İstanbul’a gönderilmiştir. Ancak kayık Balat İskelesi’ne yanaştığı sırada Zafiri vefat etmiş ve Doktor Nesim tarafından yapılan muayene ile tebevvül-i zülâlîden (idrarda albümin bulunmasından) öldüğü tespit edilmiştir 101. Birçok insanın geçip gittiği, ülke içi ve ülkelerarası taşımacılığın yapıldığı Mudanya İskelesi mevkiindeki deniz derinliği, 1892 yılında açılan yeni demiryolu iskelesi konusunda İdâre-i Mahsûsa vapurları kaptanlarının yaptıkları şikâyet sonrası hazırlanan bir haritadan tespit edilebilmektedir. Bu haritaya göre eski iskelenin bulunduğu mahalde deniz derinliği 2 ila 6 metre arasındadır. Yeni iskeledeki deniz derinliği ise 2,75 ila 8 metre arasındadır 102. Buradaki denizin genel özellikleri ile bölgenin iklim yapısı ise 20. yüzyılın başlarındaki tanımlama ile şu şekilde yapılabilir: “Mudanya İskelesi’ne boşaltma mavnalarla 103 yapılır. İyi bir demir yeri yoktur ve saha pek dardır. En iyi demir 100 BOA, İE.BH., 262/3, 4.L.1099; C.ZB., 1777/36, 21.Z.1160. 101 BOA, DH.EUM.THR., 73/95, 22.Ra.1328. 102 BOA, BEO., 22928/306, 5.Ağustos.1309. 103 Mavna, limanlarda şamandıralara bağlı olarak yükleme ve boşaltma yapan gemilerden, kıyılara römorkör yedeğinde yük götürüp getiren teknedir.
40
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
yeri şimendifer iskelesinin 360 metre kuzeyindedir ve burası 36 metre derinliktedir. Mudanya’nın 10 mil doğusunda, kumlu ve arkası bataklık olan Tuzla Burnu’na kadar sahil, bir koy teşkil eder. Bu mıntıkada su pek derindir. Bursa ile Gemlik arasında bir şose olmasına rağmen bütün Bursa, ticaret iskelesi olarak Mudanya’yı tanır. Fakat burasını bir demir yeri olarak kullanmak sakıncalıdır. Zira burada en hafif rüzgârlar bile, büyük dalgalar yapar. Kuzey rüzgârlarından sığınılacağı zaman, açığında Bozburun altındaki demir yeri münasiptir. Bozburun’un güney nihayetinin biraz doğusunda ve Armutlu’nun karşısında olan Armutlu demir yeri, kuzey rüzgârlarının estiği zamanda sakindir. Gemlik’in 16 mil kuzey batısında bulunan Armutlu Köyü İstanbul’dan 33 mil uzaklıkta olup bir de iskelesi vardır. Marmara’nın diğer kısımlarında hüküm süren poyraz ve yıldız rüzgârı, yılın birçok aylarında Mudanya’da da eser. Bu sahilde esen meltem rüzgârları pek muntazam olmakla beraber öğleden sonra başlayıp gün batımına ve Haziran’dan Eylül ayına kadar böylece devam eder. Eylül ayında düzensiz yağmurlar başlar. Ekim ve Kasım aylarında güney fırtınaları birkaç gün sürer, asıl kış Aralık’ta başlar” 104. Mudanya İskelesi hakkında çocukluk yıllarında bu iskeleden sıkça seyahat etmiş olan Faruk Üsküdarî’nin kitabındaki anlatım oldukça aydınlatıcı niteliktedir: “1927 yılında Mudanya’da biri belediye diğeri demiryolu şirketine ait olmak üzere iki iskele bulunduğu bilinmektedir. İstanbul’dan gelen bir vapur her gün Belediye İskelesi’ne yanaşmaktadır. Belediye İskelesi’nin iki yanında küçük iki ahşap iskele daha vardır. Yelkenli kayıklar, motor ve römorkörler bu iskelelere yanaşmaktadırlar. Demiryolu şirketine ait iskele ise harap bir haldedir” 105. Mudanya İskelesi’nden İstanbul ve diğer mahallere birçok ürün sevk edildiğinden Mudanya’da bu ürünleri depolamak üzere irili ufaklı birkaç han ve çok sayıda anbarın yer aldığı düşünülmektedir. Bu hanlardan iki tanesi Cebe Ali Hanı ve Kara Mustafa Paşa Hanı’dır. Bugün bu hanlar ilçede mevcut değildir. Bursalı Cebe Ali Bey’in Mudanya’daki hanı için kervansaray tabiri de kullanılmaktadır. Cebe Ali Kervansarayı’ndan 1495’ten evvel Bursa’da çıkan büyük bir yangın vasıtasıyla haberdar olunabilmektedir. Bu yangında Bursa’daki cami, medrese, mektep, türbe ve imaretlerin kurşunları eridiğinden beylikten gemi ile kurşun gönderildiği, gerekli kurşun kullanıldıktan sonra geri kalanının Cebe Ali Kervansarayı’nda saklandığı bir sicil kaydında yazılıdır 106. Mudanya’da bulunan bir başka han ise, Kara Mustafa Paşa Hanı’dır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın vakfı olan bu han, 1770’li yıllarda Mudanya’da çıkan bir yangında tamamen yanmıştır 107. Mudanya’daki bu hanların yanı sıra, Bursa’da da Mudanya Hanı adıyla bir han mevcuttur. Hanın adının Mudanya olması, buradan gelen malların indirildiği yer olması anlamında düşünülmektedir. Bu han Bursa’da Hisar’daki Manastır Mahallesinde yer alan Sinan Mektebi’nin vakfıdır. Bu mektep ve vakfı, Takyeci Hoca Sinan tarafından oluşturulmuştur 108. 1650 tarihli sicil kaydında Hoca Sinan vakfının mütevellisi Ahmed Efendi Bursa kadısına başvurarak, ilgili vakfa ait Bursa’da bulunan Mudanya Hanı, ilgili hana bitişik bir menzil, kale içinde Manastır Mahallesinde bulunan üç bâb evli odaları, tâbdehâne ve bir muallimhânenin zamanla harap olması nedeniyle yenilenmesine şiddetle ihtiyaç olduğunu belirtmektedir. Bu başvuru sonrasında yapılan keşifte yapılacak harcamalarla ilgili masraflar tespit edilirken Mudanya Hanı’nın üst ve alt katında mevcut kırk dört odadan bahsedilmesi, hanın büyüklüğünün belirlenmesi açısından önemlidir. Hanın tamirine 15 Şaban 1060 (13 Ağustos 1650) tarihinde izin verilmiştir 109. 1855 yılı depreminde 125 adet cami ve mescidin yanında, bazı köprüler, mektepler, medreseler ve hanlarla birlikte, Mudanya Hanı’nın bazı yerlerinin yıkıldığı da rapor edilmiştir 110. 104 A. Memduh Turgut Koyunoğlu, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa: Vilâyet Matbaası, 1935, s.9. 105 Faruk Üsküdarî, Eski Bursa’dan Notlar, s.8. 106 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 309; Genel No: 4521, Cilt III, 97. 107 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4521, Cilt III, 414. 108 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4522, Cilt IV, 164. 109 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 87, 45b. 110 BOA, İ.DH., 20363.
41
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Hanların dışında iskeleden ötürü kazâda çok sayıda anbar ve mahzenin var olduğu düşünülmektedir. 1801 senesine ait bir evrakta, Gemlik’te donanma için inşa edilen kalyonlarda çalıştırılan ameleye Bursa’da peksimet pişirilip ulaştırılmak istenirken, Gemlik’te peksimetin depolanacağı yer olmadığından kirasını Bursalıların vermesi şartıyla Mudanya hanlarında ve mahzenlerinde muhafaza edilerek peyderpey taşınmasının düşünüldüğüne ait bilgiler bu durumu doğrulmaktadır 111. 9 Eylül 1894 tarihinde Bursa’ya görevlendirilen Doktor Şerafettin Mağmûmî, Mudanya’da büyük ve türlü türlü hanların bulunduğunu, ancak şimendiferin yapılmasıyla bu hanların terkedilmiş ve kullanılmaz halde olduğunu belirtmektedir 112.
Mudanya (Yıldız Tepe’den Çekilmiş)
Mudanya İskelesi Gemiciler Kethüdalığı Mudanya İskelesi’ndeki gemiciler diğer esnaf kollarında olduğu gibi kethüdalık bünyesinde teşkilatlanmışlardır. Esnaf örgütlenmesi içerisinde kethüda; esnaf tarafından seçilen ve devlet tarafından atanan, devlet nezdinde esnafla ilgili işlemlerin yürütülmesini sağlayan görevlilerdir. Osmanlı döneminde her meslek grubunun bir kethüdası bulunmaktadır. Bu bağlamda gemici kethüdası diğer esnaf kethüdalarının yerine getirmekle yükümlü oldukları görevleri yapmakla mükelleftir. Bu görevler, loncayı hükümete karşı temsil etmek, hükümetin emirlerini üyelere bildirerek uygulanmasını sağlamak, esnaf arasındaki anlaşmazlıkları halletmek, narhların tespitinde yer almak, narh üzerinden hizmet verilmesini sağlamak, esnaf arasında haksız rekabeti önlemek, hükümetin gerektiğinde istediği hizmet, ihtiyaç ve iş gücünü temin etmek şeklindedir 113. Seçimle göreve gelen, kötü tutum ve davranışları görülmedikçe ömür boyu iş başında 111 BOA, C.BH., 1491/31, 11.Z.1215. 112 Doktor Şerafettin Mağmûmî, Anadolu ve Suriye’de Seyahat Hâtıraları, Haz: Nâzım Hikmet Polat, Ankara: Cedit Neşriyat, 2010, s.93. 113 Mehmet Canatar, “Kethüdâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 25, Ankara, 2002, s.333.
42
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
kalabilen iskele kethüdasının ölümü veya görevden ayrılması halinde yerine yenisi seçilmektedir. İdari anlamı dışında Mudanya İskelesi’nin gemiciler kethüdalığı, mâlî açıdan Osmanlı hazinesine gelir sağlayan mukataalardan bir tanesidir. Bu mukataa kimi zaman emânet kimi zaman ise iltizam usülüyle işletilmiştir 114. Her mukataa başkentte veya mukataanın bulunduğu kadılıkta müzâyedeye çıkarılmaktadır. Müzâyede sırasında hazineye en yüksek fiyatı teklif eden ve bu fiyatın önemli bir kısmını peşin vermeyi kabul eden kişi iltizâmı almaktadır. Devlet, iltizâm usülü ile bir an önce hazineye peşin para sağlamakta ve cari harcamalarını bu paralardan karşılamaktadır. Mukataayı iltizama alan kişiye emin ve mültezim denmektedir. Bu durum ilgili evrakta “ber vech-i iltizam emin ve mültezim” şeklinde tanımlanmaktadır. Müzâyede sonunda iltizamı alan çıkmazsa, bu durumda devlet, mukataa gelirlerinin tahsili için ulûfeli bir memur tayin etmekte ki bu kişiye de emin denmektedir. Bu durumda ise ilgili evrakta “ber vech-i emanet emin ve mültezim” ifadesi geçmektedir. Emânet suretiyle mukataayı iltizama alanlar da hazineye belirli bir meblağı ödemek zorundadırlar 115. Mudanya İskelesi’nin gemiciler kethüdalığı, 17. yüzyılın son yıllarında yeniçeriler veya sarayda çaşnigir görevi yapmış emektar ulufeli askerler arasından tayin edilen kişiler vasıtasıyla yapılmıştır. Bu durum yedi yıl boyunca Mudanya İskelesi’nin gemiciyân kethüdâlığını yevmi 40 akçe ulufe ile tasarruf eden Teberdâr Halil Hüseyin’in, Ali adlı bir yeniçerinin haksız yollarla bu göreve getirilerek görevin kendisinden alındığını şikâyetinden anlıyoruz. Halil Hüseyin’in şikâyetini belirten ve göreve yeniden getirilmesini isteyen arzuhâlini devlete iletmesi sonrasında haklı bulunduğu ve görevin kendisine verildiği görülmektedir 116. Mudanya İskelesi Gemiciler Kethüdalığı Mukataası, 18. ve 19. yüzyıllarda mâlikâne usulüyle işletilmektedir. Mudanya yakınındaki Tirilye, Burgaz ve Altıntaş köylerine ait olan iskeleler de bu mukataaya bağlıdır. Bu köylerdeki gemi reîsleri sandallarıyla sefînelerine zeytin, hamr ve sâir çeşitli eşyalar yüklerlerken, buradaki iskelelerden de yolcu ve emânetci yükleri alarak elde edilen vergiyi adı geçen mukataaya vermektedirler. Bu mukataanın tüm gelirleri, yolcu ve emanetçi yüklerinden yükleme sırasında alınan gemiciyân kethüdâlığı resminden ibârettir. Ancak bir dönem sonra Mudanya İskelesi civarında olan Kurşunlu İskelesi Bursa’ya yakın olduğundan, ekseriya yolcu ve emanetçi yükleri bu iskeleye indirilmeye başlanmış, bu durum karşısında Mudanya İskelesi Mukataasının gelirleri düşmeye başlamıştır. Bunun üzerine Kurşunlu İskelesi’ne yolcu ve emânetci yüklerinin inmemesi hususunda emir çıkarılmış ve Kurşunlu halkı da bu hususa aykırı davranmayacaklarını taahhüt etmişlerdir. Fakat bir süre sonra belirtilen kural tekrar ihlal edilmeye başlanınca adı geçen mukataanın mutasarrıfı olan Hacı Mehmed Emin, Kurşunlu İskelesi Kethüdalığı’nın herhangi bir yere bağlı olmadığını, bu nedenle Mudanya İskelesi Gemiciler Kethüdalığı Mukataası’na bağlanmasını bir arzuhâlle talep etmiştir. Bu başvuru sonrasında Hacı Mehmed Emin’in mukataa kaydı ve mâlikâne şartlarına ait beratının kontrolüne başlanmıştır. 1805 yılından beri adı geçen şahsın ilgili mukataanın yarı hissesini 200 kuruş muacceleyle ve senelik 385,5 kuruşluk ber-vech-i maktû‘a ile elinde tuttuğu, mukataanın diğer yarı hissenin de Bursa Kalemi’nde olduğu tespit edilmiştir. Ardından Kurşunlu İskelesi’nin bir kişinin elinde mukataa olarak işletilip işletilmediği ya da birinin mülkiyeti olup olmadığı, bir vakfa ait olup olmadığı çeşitli kalemlerden sorulmuştur. Başmuhâsebe, Haremeyn-i Şerîfeyn Muhâsebe, Hâslar Mukataası, Başmukataa Kalemi, Anadolu Muhâsebesi, Maden Kalemi, Haremeyn Mukataası, Küçük Evkaf Muhâsebesi, Askerî Rûznâmçesi ve Defterhâne-i Âmire kayıtlarında Kurşunlu İskelesi’nin bağlı olduğu bir birime rastlanmamıştır. Sonunda Kurşunlu Köyü’nün sadece merhûm Gazi Hudâvendigâr 114 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001, s.13. 115 M. Ali Ünal, “Sinop İskele Mukataasına Ait Bir Temessükât Defteri - XVII. Yüzyıl Başları”, O.Ü., Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 4, 1989, ss.91-130. 116 BOA, İE.SM., 2493/24, 25.B.1110.
43
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Vakfı dâhilinde olduğu defter-i hakanî kayıtlarından tespit edilmiş ancak iskelenin kethüdâlığının kimsenin uhdesinde olduğuna dâir bir kayıt bulunmadığından 114,5 kuruş mâl ile Mudanya İskelesi Kethüdalığı’na bağlanması 11 Ekim 1827 tarihli kararla kabul edilmiştir 117. Mudanya İskelesi Gemiciler Kethüdalığı Mukataası gelirinden çeşitli görevlilere maaş tahsisi yapılmaktadır. Örneğin Bursa topcubaşılığına 1818 yılından beri mutasarrıf olan Hüseyin adlı kişi, bu mukataadan aylık 10 esedi kuruş maaş almaktadır. Hüseyin 1836 senesinde geride çocuk bırakmadan vefat edince görevi boş kaldığından, yerine aynı maaş tahsisatı ile top atmada mahareti olan Ahmed bin Abdullah adlı kişi görevlendirilmiştir. Topcubaşısı Hüseyin’in hayatta iken kendisine bu maaşın tahsis edilmesi, bir arzuhâlde bulunması sonrasında başlamıştır. Bu arzuhâlde kendisinin her sene zuhur eden şenlik ilanında (sevinçli olayların müjdelenmesinde) 300’den fazla top atışında bulunduğu, görevini aksatmadan yerine getirdiği, eskiden şehir kethüdasının bu görev için kendisine 12 kuruş aylık verdiği, birkaç seneden beri para vermediği, bu sebeple mağdur olduğu dile getirilmiştir. Bunun üzerine Tophâne-i Âmire nâzırından bilgi alınarak, bu önemli işlerde görevli olanların geçinmek için yardıma ihtiyacı oldukları ve Edirne’de topcubaşıya Edirne Gümrüğü mâlından aylık 15 kuruş maâş tayîn olunduğu örneğiyle Topcubaşısı Hüseyin’e de Bursa’da münasip bir mîrî maldan maaş tahsisi yapılması uygun görülmüştür. Aslında mîrî mukataaların mâllarından bu tarz tahsisatta bulunmak fermanla yasak edilmiş olmasına rağmen, padişahın özel izni ile bu tür uygulamalar görülebilmektedir. Benzer şekilde Edirne topçularından Mehmed Şâkir bin Hasan adlı kişi top atışında bulunurken, kazâen gözü ve yüzü yanıp iş yapamaz hale geldiğinden, kendisine İstanbul Gümrüğü’nden günlük 30 akçe tekaüdlük geliri tahsis olunmuştur 118.
Mudanya İskelesi
19. yüzyılda iskelelerdeki vergi gelirlerini toplamak, limanlara uğrayan kayıklardan alınan liman resmini toplamak ve kayıklardaki yolculardan alınan ücretleri denetlemek işi iltizam usulü ile değnekçilerin uhdesindedir. Değnekçiler; iskelelerde çalışan hamal ve kayıkçı esnafının sorunlarını kethüdaya iletmek, ilgili esnafın ödemekle yükümlü olduğu vergileri toplamak, denetlemek, hamal ve kayıkçıların ihtiyaç duyulan alanlarda istihdamını sağlamak gibi değişik görevleri üstlenmişlerdir. 19. yüzyılda İstanbul iskelelerinin çoğunda değnekçilik sektörü mukataa olarak işletilmektedir 119. Ancak Mudanya İskelesi’nde değnekçilerin varlığına dair bir bilgi bu araştırmada tespit edilememiştir.
117 BOA, C.ML., 22147/538, 20.Ra.1243. 118 BOA, C.AS., 33968/801, 18.M.1251. 119 Zeynel Özlü, “19. Yüzyılda Osmanlı Devletinde Değnekçilik Mesleği”, Vakıflar Dergisi, Sayı 34, 2010, ss.99-112.
44
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya Kayıkları ve Taşımacılık Ücretleri Osmanlı döneminde donanma için savaş amaçlı gemi üretimi, gemicilik konusunda gelişme sürecini yönlendirmiş, ticari taşımacılık alanında gemi ve tekne yapımına da yön vermiştir 120. Osmanlı donanmasında kadırga, baştarda, mavna, kalyata, pergende, firkate, karamürsel, şayka, çekeleve, kırlangıç, uçurma, menzil kayığı, sandal ve filika gibi çok sayıda gemi ve kayık çeşidi yer almaktadır 121. Bu gemi ve kayıkların bir kısmı ticari taşımacılıkta da kullanılmıştır. Bu çalışmada kullanılan arşiv belgelerinde Mudanyaİstanbul arasında çalışan küçük gemiler veya büyük kayıklar için Arapça sefine kelimesinin yaygın biçimde kullanıldığı, gemi ve kayık türleri ile ilgili ifadelerin fazla bulunmadığı görülmüştür. Ancak ticari taşımacılık yapan bu gemilerin daha ziyade kürek ve kısmen yelkenle hareket eden çektiri (çektirme) tipinde olduğu düşünülmektedir. Yelkenli gemiler rüzgâr estiğinde hızlı yol alsalar bile, yaz aylarında havanın durgun olması sebebiyle çektiriler daha işlevseldir. Kürek ağırlıklı gemiler ise koylarda ve küçük limanlarda kullanılmaya daha elverişli görülmektedir 122. Hava şartları, rüzgârlar, akıntılar ve dalgaların durumu kayıkçıların hesap etmesi gereken faktörlerdir. Kayıkçılar sadece hava iyi olduğunda veya rüzgâr çok güçlü değilse yelken açmaktadırlar. Kayıklara safra konulmaması sebebiyle suyun içine yeterli miktarda gömülmediklerinden, biraz sert bir rüzgârda kayıkçı yelkeni indirmezse kayıklar devrilebilmektedirler. Bu nedenle peremelerin ve küçük kayıkların yelken takmaları ve kullanmaları yasaklanmıştır 123. Ancak yasaklara rağmen uygulamada birçoğu yelken kullanmıştır. Bu tür kolay devrilebilen kayıkları kullanmak gerçekten maharet istemektedir. O dönemde yolculuk yapan birçok insanın yüzme bilmemesi de ayrı bir risktir 124. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise buhar gücü ile çalışan vapurların Mudanya iskelesine düzenli olarak seferler yapmaya başlamaları yolcuların güvenliğini ve konforunu artıracaktır. Mudanya’ya işleyen bu vapurlar özellikle Fevâid-i Osmâniye Kumpanyası, İdâre-i Mahsûsa ve Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi’ne ait gemilerdir 125. Mudanya İskelesi’nden hareket eden kayıklar İstanbul’da Eminönü İskelesi ve civarına yanaşmaktadırlar. Eminönü İskelesi’nin bulunduğu Haliç Limanı 126, rüzgârdan korunaklı, geniş ve derin olma özellikleriyle İstanbul’un en işlek ve kullanışlı limanıydı 127. Bu limanının kuzey tarafında yer alan ve Tophâne’den Kasımpaşa’ya kadar uzanmakta olan kıyılar, Avrupalılar tarafından kullanılmakta idi. Haliç’in güney kısmında yer alan sahil boyu ise Osmanlı tebaası gemiciler tarafından kullanılmakta olup, burası Sarayburnu’ndan Balat’a kadar uzanmakta ve birçok iskeleyi barındırmaktaydı. İstanbul’un iâşesinin önemli bir kısmı deniz yoluyla gerçekleşen taşımacılıkla sağlandığından bu hatta özellikle Eminönü ile Balat arasında kalan iskeleler, taşradan mal getiren irili ufaklı birçok sefinenin nihaî varış noktaları olarak kullanılmaktaydı. Başkente yapılan deniz taşımacılığının varış noktaları olan bu iskelelere Karadeniz ve Akdeniz sahillerindeki çeşitli iskelelerden her türlü mal, yiyecek, hububat ürünleri ve ticarî eşya ulaştırılmaktaydı 128. Mudanya gibi 120 Osmanlı döneminde Türk denizciliği, donanma ve gemi yapımcılığı gibi konularda kaleme alınmış birçok araştırmayı kapsayan kapsamlı bir kaynak olarak bkz. İdris Bostan, Salih Özbaran, Zeki Arıkan, Lütfü Sancar (editörler), Başlangıçtan XVII. Yüzyılın Sonuna Kadar Türk Denizcilik Tarihi, Cilt 1-2, İstanbul: Deniz Basımevi Müdürlüğü ve Boyut Yayıncılık, 2009. 121 Osmanlı donanmasındaki kürekli ve yelkenli gemi ve kayık türleri hakkında bkz. İdris Bostan, Kürekli ve Yelkenli Osmanlı Gemileri, İstanbul: Bilge Yayım Habercilik, 2005, s.169vd. 122 Bkz. İdris Bostan, “Gemi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 14, İstanbul, 1996, s.12-14. 123 1587 tarihli bir hükümde “boğazda işleyen peremelerin bundan sonra yassı yaptırılmaması ve peremelerde yelken istimal ettirilmemesi” kararı alınmıştır. Bkz. Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türkleri Devrinde İstanbul’da Kayıkçılık ve Kayık İşletmeciliği”, Tarih Dergisi, XVI, 21, 1966, s.121. 124 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.80-82, 184. 125 İdris Bostan, “Gemi”, s.15. 126 Bizans döneminde Haliç Limanı hakkında bkz. Gyula Moravcsik, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998. 127 Robert Mantran, XVI. ve XVII. Yüzyılda İstanbul’da Gündelik Hayat, Çev: M. Ali Kılıçbay, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1991, s.37. 128 Eremya Çelebi Kömürciyan, İstanbul Tarihi, XVII. Asırda İstanbul, Çev: Hrand D. Andreasyan, 2. Baskı, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1988, s.14vd. Ayrıca bkz. Necmettin Aygün, “XIX. Yüzyıl Başlarında İstanbul Merkezli Osmanlı Deniz Taşımacılığı”, Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM)
45
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İstanbul’a yakın yerleşimlere ait iskelelerden gelen kayık ve gemiler burada yan yana sıralanıp nöbete yatarak taşımacılık yapmaktaydılar 129. Özellikle de Eminönü İskelesi Marmara sahillerindeki yük ve yolcu taşımacılığının en önemli merkezlerinden idi. Eminönü İskelesi’nde Mudanya kayıklarının yattığı bir mahallin olduğunu Üsküdar kayıkçıları ile Maltepe, Kartal ve Pendik halkı arasında yaşanan anlaşmazlıktan da anlamaktayız. Maltepe, Kartal ve Pendik halkı bahçelerinde yetiştirdikleri hıyar, kabak ve patlıcan gibi mahsûllerini kayıklara yükleyerek Eminönü İskelesine getirip burada satmaktadırlar. Ancak Eminönü İskelesi ile İstanbul Ağası İskelesi arasında kalan yeri Üsküdar kayıkçıları da yük taşımacılığında kullandıklarından, bu durum taraflar arasında anlaşmazlık oluşturmuştur. 1742 tarihli fermanda Maltepe, Kartal ve Pendik halkının mahsullerini Çöplük İskelesi’ne yanaştırmaya razı oldukları ve anlaşmazlığın çözüldüğü belirtilmektedir 130. Mudanya kayıkları ve gemilerinin İstanbul’da yanaştıkları mahallin Eminönü İskelesi ve civarı olduğuna ilişkin bir başka örnek, yine bir anlaşmazlıktan tespit edilebilmektedir. Bu anlaşmazlığa konu olan mekân Eminönü İskelesi’nin karşı kıyısında yer alan ve Galata Surları kapılarından olan Balıkpazarı Kapısı önündeki çarşıdır. Mudanya gemicilerinin Eminönü İskelesi’nden yük alıp boşaltma ve yolcu taşıma dışında, bekleme sürelerinde gemilerini halatlarla bağladıkları bu yer hakkındaki anlaşmazlık belgede özetle şu şekilde ifade edilmektedir: Galata’daki surların kapılarından olan Balıkpazarı kapısı dış kısımında Balıkçılar Çarşısı sokağında genişliği iki zirâ‘ altı parmak olan yolun başlangıcından denize ulaşıncaya kadar olan mahallin eskiden beri insanların geçip gittikleri bir yer olduğu, bu mahallin içinde gemilerin palamarlarını (büyük halat) bağlamak için sütunlar olduğu söz konusu iken, sonrasında bu yolun yarısının burada mülk sahibi olanların faydalandığı özel yola dönüştüğü, dükkân sahiplerinin yeni binalar yapması ile sütunların kaldırıldığı, Mudanya gemicilerinin gemi halatlarını buraya bağlayamadıkları için şikâyetçi oldukları görülmektedir. Bu şikâyet Mudanya gemi sahipleri ve reislerinin kethüdâları olan, Seyyid Abdullah bin Seyyid İsmail, Hâcı İsmail bin İbrahim, Ali Reîs ibn-i Mehmed, Mehmed bin Ahmed, Ahmed Reîs ibn-i İsmail Reîs, İsmail ibn-i Ahmed, Ahmed Reîs ibn-i Mustafa, Mustafa Reîs ibn-i Mehmed, Mehmed Reîs ibn-i İbrahim, İbrahim Reîs ibn-i Ali ve Ali Reîs ibn-i Abdülhalim vasıtasıyla yapılmış, ortaya çıkan dava sonrası yapılan incelemelerle Mudanya gemi reisleri haklı bulunarak bu yolun tekrar halka açılması ve sütunların tekrar yerine konulmasına 28 Nisan 1764 tarihli evrakla hükmedilmiştir 131. İstanbul-Mudanya arasında yolcu ve hafif yük taşıma konusunda çalışan vasıtalar pereme ve kayıklardır. 15. yüzyıl ortalarından 17. yüzyıl sonlarına kadar yaygın bir şekilde kullanılan peremeler, hızlı gidebilen uzun ve dar enli kayıklardır. Genellikle 4 ve 6 kürekli olan peremeler, 16. asır sonlarında daha uzun ve daha dar yapılmaya başlanmış, bu sayede suyla temas eden kısmı azaltılarak suda kayarcasına hızla ilerletilerek kol gücüyle iş yapan kayıkçılara kolaylık sağlanmıştır. Aslında bu tarz pereme yapımı yasaklanmasına rağmen uygulamada kurallara pek uyulmamıştır 132. 18. yüzyıldan itibaren ise yakın mesafelerdeki yolcu taşımacılığında giderek yaygınlaşan kayık türü genellikle 2 yolcunun binebildiği piyadelerdir 133. Yolcu taşımacılığında eskiden beri kullanılan ve altı yassı olan pereme türü kayığın, zamanla değişerek uzun ve ensiz hâle Dergisi, Sayı 23, 2010, ss.53-84. 129 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.39. 130 BOA, C.İKTS., 618/13, Evâil.C.1155; Eminönü İskelesi’nde Mudanya kayıklarının yattığı bir yerden bahseden diğer bir kaynak için bkz. Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.39. 131 BOA, C.EV., 24037/475, 26.L.1177. 132 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.180-181. 133 Hafif malzeme kullanılarak yapılan piyade kayıklarının baş ve arka tarafı oldukça uzundur ve zarif bir yapıda kavislenmektedir. Kürekleri akgürgenden yapılmış ve genellikle bir iki yolcu taşıyabilen bu kayıklar, deniz yüzeyinde fazla yer kaplamadıklarından çok hızlı gitmektedirler. Bkz. Robert Walsh, A Residence at Constantinople, During A Period Including The Commencement, Progress, and Termination of The Greek and Turkish Revolutions, Cilt I, London: Frederick Westley and A. H. Davis, 1838, s.237.
46
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
dönüşen biçimi olduğu anlaşılan piyadeler, ince ve uzun yapılı olmalarından dolayı oldukça hızlı gitmekteydiler. Piyadeler, kürekli olup gidilecek mesafeye göre kürek sayısı artmakta ve üç çifte (üç kürekçi bulunduran), altı çifte ve yedi çifte gibi adlarla anılmaktaydılar. Kürekçi sayısı fazla olan piyadeler doğal olarak daha büyük yapılı (omurgalı) olmakta, dümen kullanmakta ve yeri geldiğinde, yasak olmasına rağmen yelken takabilmekteydiler 134. Bu çalışmada Mudanya-İstanbul arası denizyolunda piyade türü kayıkların kullanıldığına dair bir bilgiye rastlanılmamıştır. Mudanya İskelesi’nden ulaşımı sağlayan ve hafif yük taşımacılığı yapan vasıtalar pereme ve kayıklardır. Bunların ebatları ve yolcu kapasiteleri konusunda, Üsküdar kayıkları için 1640 tarihli narh defterinde verilen bilgiler aydınlatıcı olabilir. Kullanılan kayıkların boyu 9 ila 13 arşın 135 arasındadır. Bu uzunluktaki kayıklar genellikle 4 veya 6 küreklidir. 4 kürekli 12 arşınlık kayığa yazın 14, kışın 12’den fazla yolcu alınmamaktadır. 6 kürekli 13 arşın kayığa yazın 25, kışın 20’den fazla yolcu alınmamaktadır. Daha küçük olan çifte kürekli bir kayık 3 veya 4 yolcudan fazla alamamakta,4 kürekli kayık 7 kişi ve 6 kürekli kayık ise 12 kişi almaktadır 136. Yani kayığın büyüklüğü, kürek sayısı, yaz ve kış mevsimi, güzergâhın dalgalı ve akıntılı olup olmaması çalışan kayıkların yolcu kapasitesini değiştiren unsurlardır. Kayıkçı olabilmek için bir müddet reisine hizmet etmek, işinde belirli bir tecrübeye ulaşmak, mesleği öğrendiğini ispat etmek ve mesleğini eline alırken sağlam kefiller göstermek gerekmektedir. Kefillikte genellikle bir iskelenin reisi ve kayıkçıları birbirlerinin kefili olmaktadırlar 137. Bu sayede kayıkçılar, geçerli narh üzerinden yolcu taşıma, kendi nizamlarına uygun olarak davranma ve taşımacılıkta güvenliği sağlama gibi konularda devlete taahhütte bulunmuş oluyorlardı. Kayıkçı esnafının yetki ve sorumluluklar açısından kendi aralarında hiyerarşik bir düzeni bulunmaktadır. Bu hiyerarşik yapıda bir iskeledeki kayıkçı esnafının başındaki görevli iskele kethüdasıdır. İskelenin idari ve hukuki meselelerinin takibi ve çözümünde yetkili olan kethüda, kayıkçıların fiillerini takip etmek, kayıkçı esnafı arasında çıkan anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak, nizamlarının uygulanmasını sağlamak ve gerektiğinde uyarma ve cezalandırma gibi işleri yapmakla mükelleftir 138. Mudanya-İstanbul arasında işleyen kayıkların sayıları devlet tarafından belirlenmiş ve kontrol altına alınmıştır. Her kayıkçı belirli bir iskeleye bağlı olarak çalışır ve kayıkçıların güzergâhı bağlı olduğu iskeleye göre belirlidir. Ayrıca her hat için belirli bir tarife ve bir kayığa alınabilecek yolcu sayısına ilişkin belirli hükümler vardır 139. 1578’de İstanbulMudanya arasında işleyen peremelerin sayısının 17 olduğu, bu peremelerin 10 tanesinin İstanbul İskelesi’ne bağlı olduğu, 7 tanesinin de Mudanya İskelesi’ne mensup olduğu görülmektedir 140. 1582 yılında İstanbul kadısına ve peremeciler 141 kethüdasına gönderilen bir hükümde ise, Mudanya iskelesine işleyen 30 adet kayığın bulunduğu, bunların 20 adedinin İstanbul İskelesi’nden ve 10 adedinin de Mudanya’dan olduğu belirtilerek, bunların dışında kayık işlemeyeceğine dair peremecilerin birbirlerine ve cümlesine de peremeciler kethüdasının kefil olduğu ifade edilmektedir. Ancak bazı kayıkçıların ortaya çıkarak yollarda nice peremeler basıp insanları katlettikleri haber alındığından; İstanbul kadısının ve peremeciler kethüdasının gereği gibi mukayyed olarak kadîmden ne miktar kayık işliyorsa o üslup üzere çalıştırmaları ve hariçten peyda olan kayıkları men ederek kadîmden olageldiği üzere kefili olmayan kayıkları 134 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.178,182. 135 1 mimarî arşın 75,8 cm.’dir. 136 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul: Enderun Kitabevi, 1983, s.284-285. 137 Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türkleri Devrinde İstanbul’da Kayıkçılık ve Kayık İşletmeciliği”, s.111. 138 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.12, 34. 139 Wolfgang Müller - Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, s.72. 140 Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türkleri Devrinde İstanbul’da Kayıkçılık ve Kayık İşletmeciliği”, s.110. 141 İstanbul’da peremeciler esnafı hakkında bilgi için bkz. İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilâtı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1992, s.201-202.
47
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
işlettirmemeleri emredilmektedir 142. 1584 yılında Mudanya liman muhafızları ve bazı sipahiler bile, bu deniz hattında şayka adı verilen 12 tekne çalıştırmaktadırlar ve bu durum kayıkçı esnafı ile aralarında büyük bir problem doğurmuştur 143. 1640 yılına ait narh defterinde Mudanya’ya sefer yapan kayıkçıların yolcu ve yük taşıma ücretleri 3 numaralı tabloda gösterilmektedir 144. Ancak devlet bu ücretleri belirlese de, uygulamada ücretlere doğru dürüst bağlı kalınmadığı da görülebilmektedir 145. Tablo 3: 1640 Yılına Ait Narh Defterinde Mudanya’ya Sefer Yapan İstanbul Kayıkçılarının Yolcu ve Yük Taşıma Ücretleri Kürek Sayısı
Güzergâh
Ücret (Günlük)
Kaba pereme Kaba pereme Pereme Pereme Pereme Pereme Kayık Kayık Kayık
6 4 6 4 4 4 2 4 6
İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya İstanbul – Mudanya
Yük taşıyan gemi
-
Mudanya – İstanbul
60 akçe (gidiş-dönüş) 40 akçe (gidiş-dönüş) 400 akçe (gidiş-dönüş) 250 akçe (gidiş) 300 akçe (gidiş-dönüş) 180 akçe (gidiş) 20 akçe (gidiş) 40 akçe (gidiş) 60 akçe (gidiş) Elli mil yerden keyl başına 1 akçe (gidiş)
Taşıt cinsi
1776 senesinde Mudanya İskelesi’nin en zengin kayıkçılarından bir tanesinin Parmaksızzâde namında birisi olduğu görülmektedir. Mudanya sâkinlerinden Parmaksızzâde namıyla bilinen bu zenginin 1776 yılının Eylül ayında eceliyle ölmesi sonrasında, geride çocuğu olmadığı gerekçesiyle mirası çıkarılan fermanla mîrî hazineye aktarılmak istenmiştir. 26 Eylül 1776 tarihli bu fermanda, Parmaksızzâde’nin çok miktarda malı bulunduğu, deniz kenarında bir yalısı olduğu, çiftliği olduğu, 25 adet Mudanya kayığına sahip olduğu, 80 keseden fazla nakdi bulunduğu ve birçok kişiden borç alacağı olduğu sadrazam çukadarlarından Mahmud Ağa’dan alınan bilgi doğrultusunda vurgulanmakta ve kalan bu mirasın eksiksizce tespit edilip hazineye aktarılması emredilmektedir 146. Fermanın ardından Parmaksızzâde’nin mirasını mîrî hazineye aktarmak üzere çukadar Hacı Mustafa Mudanya’ya gönderilmiştir. Ancak Parmaksızzâde’nin dört çocuğunun var olduğu ve mirasın hukuken bu çocuklara kaldığı Mudanya nâibi tarafından tespit edilip başkente haber edilince, 14 Ekim 1776 tarihli fermanla çukadar Hacı Mustafa derhal İstanbul’a geri çağrılmıştır 147.
142 Ahmed Refik, Onuncu Asr-ı Hicrî’de İstanbul Hayatı (1495-1591), İstanbul: Enderun Kitabevi, 1988, s.121. 143 Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, 2. Baskı, Çev: N. Kalaycıoğlu, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s.121. 144 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, s.286. 145 Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türkleri Devrinde İstanbul’da Kayıkçılık ve Kayık İşletmeciliği”, s.119. 146 BOA, C.ML., 5714/132, 12.Ş.1190. 147 BOA, C.ADL., 6246/104, 1.N.1190. Bu konu hakkında belirtilmesi gereken bir durum söz konusudur. Aynı mesele Kâmil Kepecioğlu’nun Bursa Kütüğü adlı eserinde şu şekilde anlatılır: “Mudanya zenginlerinden Parmaksızzâde, 1776 yılında evlâdsız olarak Mudanya’da ölmüştür. Seksen kese akçesi ve yirmi beş adet Mudanya gemisi, bir çiftliği ve bir yalısı ve birçok mal ve eşyası kaldığından bunların beyliğe zaptı için sadrazam çuhadarlarından Mahmud Ağa on gün sonra elinde bir fermanla Mudanya’ya gelmiş ve nesi varsa cümlesini beylik namına zapt eylemiştir”. Görüldüğü gibi Kepecioğlu yukarıda anlatılan konunun birinci kısmına ait kaynağı görerek yorumda bulunmuş ve meseleyi tamamen hatalı olacak şekilde sonlandırmıştır. Oysa bu çalışmada konu ile ilgili kullanılan ikinci belgeden Parmaksızzâde’nin mirasının tamamen çocuklarına kaldığı tespit edildiğinden, Kepecioğlu’nun eserinde ele aldığı bazı konuların bu yorumlarla hazırlanma ihtimalinin farkında olmak gerekmektedir. Bkz. Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4522, Cilt IV, 51.
48
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Kayıklarda erkek ve kadın yolcuların ayrı ayrı oturmalarının sağlanması, fazla yolcu ve yük alınmasının engellenmesi, belirlenen resmi fiyat üzerinden taşımacılık yapılması, iklim ve hava koşullarına uygun olarak seyrüsefer yapılması gibi kaideler kayıkçıların ve iskele görevlilerinin uymak zorunda oldukları temel kurallardır. İskeledeki kayıklar sıraya girerek nöbet usulüyle taşımacılık yapmaktadırlar. Bir esnaf nizamı içerisinde çeşitli iskelelere bağlı olarak çalışan kayık ve gemi reisleri, mevcut düzenin bozulduğu dönemlerde devlet otoritesi tarafından sıklıkla uyarılmaktalar ve özellikle 19. Yüzyılda yeni düzenlemelere tabi tutulmaktadırlar. İzmit, Kurşunlu, Mudanya ve Tekfurdağı iskelelerinin yanı sıra Küçükçekmece ile İzmit Körfezi’nde bulunan ve Maltepe’den Çanakkale Boğazına kadar olan sahilde mevcut tüm iskelelere gelip giden gemi ve kayıklar vasıtasıyla İstanbul’a veya İstanbul’dan bu mahallere tezkiresiz yolcu ve asker kaçağı taşındığı tespit edilmiştir. Ayrıca gemi ve kayıkların büyüklükleri ve ölçüleri reisleri tarafından noksan gösterilmesinden ötürü vergi gelirlerinin azaldığı, bu nedenle gemi ve kayıkların büyüklüklerinin ve ölçülerinin tespit edilerek bir defter oluşturulması istenmektedir. Taşımacılık yapan gemi ve kayık reislerinin sened-i bahrîleri olmaları gerektiği, olmayanların mahallinden mazbata almalarının zorunluluğu, vapur ve gemilerin sahiplerinin kimler olduğunun belirlenmesi, hala reislerin tezkiresiz iskelelerde gelip gitmeleri tespit edilirse gerekli cezanın verileceği ve bu işin takibinde Yenikapı, Kavak ve Fenerbağçesi yoklama dâireleri memûrlarının sorumlu tutulduğu, İstanbul dışındaki iskelelerde ise mahalli mülkiye memurlarının sorumlu tutulduğu 1861 tarihli bir şukkada belirtilmektedir 148. Yolcu taşımacılığı dışında yük ve ticari eşya nakliyatında hacim, ağırlık, ürün çeşidine bağlı olarak farklı navlun bedelleri uygulanmaktadır. Navlun kelimesi, bir yerden başka yere ulaştırmak için gemiye alınan eşyanın bütünü veya taşıyıcı tarafından gemisinde taşınacak yük için istenen ücret olarak tanımlanır. Bazı ürünler için Mudanya İskelesi’nden başkente yapılan taşımacılıkta istenilen navlun bedelleri kayık ve gemi cinslerine bağlı olarak şu örneklerle gösterilebilir: Mudanya ve Karamürsel İskelesi ile İstanbul’a ulaştırılan zahîrenin 1790 yılında navlun parası, Mudanya’dan 1 keyl zahîre için 4 akçe, Karamürsel’den 1 keyl zahîre için 3 akçedir 149. 14 Mayıs 1801- 3 Mayıs 1802 tarihleri arasında Mudanya Kazâsı’nın bir senelik masrafını gösteren evrakta, Mudanya İskelesi’nden İstanbul’a taşınan 1 vakiyye zeytin için 1 para (3 akçe) navlun alındığı görülmektedir 150. 1796 yılında Kalyoncu Argiros Mudanya İskelesi’nden Tersâne-i Âmire anbarına buğday nakliyatı yapmış ve her keyl buğday için 7 akçe taşıma ücreti almıştır 151. İstanbul Gümrüğü Emini Hacı İsmail’in 18 Kasım 1775 tarihli arzında, Mudanya İskelesi’nden İstanbul’a nakledilmek üzere satın alınan buğdayın nakli için kiralanan çekeleve 152 tipi geminin yükü ve taşıma bedeli konusunda şartları, bu dönemdeki nakliye usulünü açıklayıcı bilgiler içermektedir. Buğdayı taşıyacak çekeleve İstanbul Gemi Reisleri Kethüdalığı’na bağlı Çengelköylü Mustafa Reis’tir. Çekeleve 8000 keyl buğdayı kilesi 4 akçe hesabıyla taşıyacağından toplam taşıma ücreti 32.000 akçe tutmaktadır. Gemi reisi Mudanya İskelesi’ne varır varmaz yükleme işine başlayacak ve 15 gün içinde işi tamamlayacaktır. Buğdayın satın almasını yapan ağa gemi içine güvenilir bir adam görevlendirerek, buğdayın Tersâne-i Âmire anbârlarına teslimine kadar takip edilmesini ve teslim sırasında buğdayın eksik çıkmamasını sağlayacak, gemi reisi ise bu iş için sorumlu tutulmayacaktır 153. Taşınan zahîre Tersâne-i Âmire anbarına teslim edilirken tartılmakta olup, iskeleden yüklenen miktarda zahîrenin ulaştırılıp ulaştırılmadığı tespit edilmekte ve ardından ulaşan zahîrenin ağırlığı kadar taşıma ücreti ödenmektedir. Bu duruma bir örnek, Kalyoncu Argiros adlı zimmî reisin gemisi ile Mudanya İskelesi’nden yüklediği buğdayı 148 BOA, A.}MKT.UM.., 16/525, 13.C.1278. 149 BOA, C.BLD., 4545/91, 3.R.1205. 150 BOA, C.ML., 15048/366, 7.S.1217. 151 BOA, C.BLD., 5162/104, 12.Za.1210. 152 Çekeleve türü nakliye gemisi hakkında bkz. İdris Bostan, Kürekli ve Yelkenli Osmanlı Gemileri, s.251. 153 BOA, C.DH., 16524/331, 24.N.1189.
49
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İstanbul’a taşıyarak Tersâne-i Âmire anbarına teslim etmesi konusunda bilgi veren evraktan çıkmaktadır. Kalyoncu Argiros Mudanya İskelesi’nden 450 keyl buğday yüklemiş ancak Tersâne-i Âmire anbarında kile ile ölçüldüğünde 441 keyl buğday teslim ettiği anbar emini İsmail Ferruh’un verdiği tezkire ile kaydedilmiştir. 19 Mayıs 1796 tarihli hesapla Kalyoncu Argiros 441 keyl buğday için 3087 akçe taşıma ücreti alacaktır 154. Diğer bir navlun bedeli örneği Sadr-ı sâbık İsmail Paşa ile ilgilidir. İsmail Paşa’yı Mudanya İskelesi’nden alıp Sakız Adası’na götürmek üzere uygun bir geminin tedarik edilmesi ve gemi kirasının karşılanması hususunda gümrük emini ağa Ekim 1806’da bir ilamda bulunmuştur. Bu yazı sonrasında gerekli işlemlere başlanılarak reisler kethüdasının bilgisiyle Giritli Çobanadalı Körki Reîs’le anlaşılmıştır. Körki Reîs, bu işi şehtiye türü gemisi ile 1250 kuruş navlun parası alma karşılığında yapacaktır. Ancak her şey ayarlanmış iken mevsim açısından İsmail Paşa’nın İzmir İskelesi’nden Sakız’a nakli daha uygun ve kolay olacağından, İzmir’de Ali Dede Reis’in gemisi 500 kuruşa kiralanmıştır 155. Bu konuya ait evrak sayesinde Mudanya ve İzmir İskelesi’nden Sakız Adası’na yapılan bu tür bir taşımacılıktaki navlun miktarlarını kıyaslama imkânına da ulaşılmaktadır. Deniz taşımacılığında ticari malların sigorta altında olmaması büyük bir risk içerse de, telef olan gemilerin içinden sahile vuran mallar ve eşyalar devlet tarafından gemi sahiplerine ve tüccara teslim edilmeye çalışılmaktaydı. Örneğin 1759 yılının Aralık ayı başında yaşanan büyük fırtınanın şiddeti sebebiyle Yalova’dan başlayarak Çanakkale Boğazı’na kadar olan iskelelerde bulunan gemilerin telef olması sebebiyle, bu gemilerin içinde bulundurulan ticari mallar ve eşyanın zayi olduğunu görenler başkente haber ulaştırınca, devlet yönetimi bu sahada bulunan tüm iskelelerde teftiş başlatmıştır. Mudanya, Tirilye, Eşkel ve Mihaliç iskelelerinin de yer aldığı bu sahillerde yapılacak teftişle, telef olan gemilerin içinden sahile vuran malları ve eşyaları yağma edenler tespit edilmeye çalışılırken, sahile vuran malların ve eşyaların hangi gemi sahiplerine veya kazâ halkına ait olduğu belirlenerek teslime çalışılıyordu 156. Bu konuya ilişkin bir başka örnekte, Nemçe Devleti’nin murahhas orta elçisi Baron De Herbert Rathkeal padişaha arzuhâl gönderip şu iddianın tespitini ve gerekenin yapılmasını arz etmektedir: Nemçe tüccârından Georgeo Vitali Bandırma İskelesi’nden İstanbul’a gelmek üzere Karanfil adlı zimmî reisin gemisine eşyaları, ağır yükleri ve bir miktar parası ile binmiş, gemi kötü hava şartları sebebiyle zorunlu olarak Armutlu Köyü önlerinde demir atmış, adı geçen tâcir ve ona tabi olan maiyeti karaya çıkmış ancak tam bu esnada gemi dalgalar karşısında parçalanmış, bu sebeple tâcire ait içinde bazı eşyalar ve paraların bulunduğu bir sandık denize düşüp karaya vurduğunda Armutlu Köyü halkı bu sandığı kırıp içindeki eşyaları yağmalamıştır. Nemçeli tâcirin gemiye yüklediği eşyayı gösteren müfredât defteri ile yaptığı bu iddia ve elçinin arzuhâli üzerine Osmanlı yönetimi gerekli tahkikatı başlatmış, Armutlu Köyü halkından bazı kişiler sorguya alınmış ve kendileri sandıktan haberleri olmadığını yalnız bir torba içinde mevcut birkaç parça elbiseyi bulup zabite teslim ettiklerini dile getirmişlerdir. Ancak bazı tâcirler ve ehl-i ırz sahibi insanların Nemçeli tâcirin iddia ettiği durumun gerçekleştiğini ifade etmeleri üzerine, bu işe karışanlar hakkında tekrar ve daha ayrıntılı bir inceleme başlatılması Şubat 1793 tarihli ferman ile emredilmiştir 157. Deniz yolculuklarında binilen geminin kazaen batması durumunda malı, mülkü veya parası denize gömülen ve muhtaç kalan bazı kimselerin padişahtan değişik şekillerde yardım istedikleri de görülebilmektedir. Örneğin Mudanya halkından olup Karahisar-i Şarki Kaymakamı Hacı Yahya Bey’in huzurunda İslâm dinine girerek onun yanında çalışan Yusuf adlı şahıs, Yahya Bey’in görevinden azledilmesi ile İzmir’e gitmiştir. Ardından İzmir’de Giritli Hacı Mehmed’in yanında müstahdem olarak çalışmış, fakat 154 BOA, C.BLD., 5162/104, 12.Za.1210. 155 BOA, C.DH., 10382/208, 15.Ş.1221. 156 BOA, C.BH., 12315/267, Evâhir.R.1173. 157 BOA, C.HR., 2190/44, Evâil.B.1207.
50
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Hacı Mehmed de Girit’e dönünce Yusuf adlı şahıs İstanbul’da eski efendisi Hacı Yahya Bey’in yanına gitmeye karar vermiştir. Yusuf gemiye binip İstanbul’a giderken, gemi Gelibolu civarında kazaen batınca, tüm elbiseleri ve kazandığı akçeleri denize gark olmuş, İstanbul’a geldiğinde açık, uryân, bir parasız ve çaresiz kaldığından münasip bir hizmette çalıştırılmasını 1847 tarihli arzuhâlle istemektedir 158.
Son olarak kayıkçıların mutad işleri dışında gerektiğinde Osmanlı donanmasında görevlendirilme yükümlülükleri olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bu yükümlülükler iskeledeki tüm kayıkların ve kayıkçıların göreve çağrılması şeklinde değil, belli bir oranla yerine getirilirdi. 1824 yılında çıkarılan bir emir bu duruma güzel bir örnektir: Akdeniz’e gönderilecek donanmanın yanında ufak kayıklara ihtiyaç duyulduğundan İznikmid, Mudanya, Mihaliç körfezleri ve sahillerinde, ayrıca Marmara, Paşa Limanı ve Erdek havâlîsinde olan iskelelerde bulunan küçük kayıkların dörtte biri kadarı hazırlanıp Donanma-yı Hümâyûn maiyetine gönderilmesi emredilmiştir. Ancak bu emir İzmit’teki kayık sahiplerini ciddi anlamda sıkıntıya sokmuştur. Bu dönemde İzmit İskelesi’nde 14 kayık bulunmaktadır. Bu kayıklar sürekli olarak İstanbul’da oturanların odun ve diğer ihtiyaçlarını naklediyorlar, eski ve yeni sarayın, yeniçeri ve diğer ocakların odunlarını taşıyorlar, Maden-i Hümâyûn’dan gelen kurşun, Anadolu tarafından gelen güherçile ve buğdayı naklediyorlar, İzmit’ten peksimet ve buğday taşıyorlar, Darbhâne-i Âmire’nin çam kömürünü, İzmit Tersânesi’nde inşâ olunan gemilerin mühimmâtını ve gerekli olan kerestelerin nakillerini sağlıyorlardı. İzmitli kayıkçılar 14 kayıktan 3-4 tanesinin kalafatta olduğunu, bu emirle de 3-4 kayık verilirse geriye 5-6 kayık kalacağını ve belirtilen işlerin hiçbirinin yapılamayacağını belirterek bu yükümlülüğün dışında tutulmalarını istemektedirler 159.
Mudanya Kayıkları (20. Yüzyılın ilk yarısı)
19. yüzyılın ortalarından itibaren deniz taşımacılığında vapur kullanımının giderek yaygınlaşması, çok sayıda kayıkçının işini kaybetmesine veya az gelirle geçimlerini temin etme sürecini başlatmıştır. 158 BOA, A.}DVN., 24/24, 8.R.1263. 159 BOA, C.BH., 1307/28, 2.L.1239.
51
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
19. Yüzyıl Sonlarından İtibaren Mudanya İskelesi ve Yeni Demiryolu İskelesi 19. Yüzyıla kadar fiziksel anlamda önemli bir değişimin yapılmadığı düşünülen Mudanya İskelesi’nin, bu yüzyıldan itibaren daha işlevsel hale getirilmesi için bazı girişimlerde bulunulmuştur. 1845’te Mudanya limanının keşif ve muayenesi için tersane kaptanlarından Miralay Osman Bey gönderilmiş, limanı keşif ve muayene etmiştir 160. Bursa’yı 1857 ilkbaharında ve 1861 yılında olmak üzere iki kez ziyaret etmiş olan Fransız arkeolog Georges Perrot da Mudanya’ya geldiği bu süreçte rıhtımda yapılmış bir dalgakıran hakkında bilgiler vermiştir. Perrot, İzmit Körfezi’ni dolaşarak Kurşunlu yolu ile Mudanya’ya karayolu seyahati ile gelmiştir. Perrot, arkeolog kimliğiyle Apameia/Myrleia kalıntılarını ziyaret etmiş ve burada Yunan tarzında bir tiyatronun var olduğunu, ancak aynı yıl tiyatronun parçalandığını ve kaptan paşanın yaptırdığı Mudanya rıhtımının dalgakıranı için buradaki taşların kullanıldığını belirtmiştir 161. Bu anlatım doğru ise, belirtilen durumun tespiti bölgenin arkeolojik tarihi açısından oldukça önem taşımaktadır. 1873-1874 yıllarında hükümet tarafından inşa edilen ancak o zamanki mali sıkıntılardan dolayı işletilmeyerek uzun yıllar terk edilen Mudanya-Bursa Demiryolu’nun yenileme çalışmaları ile 18 Haziran 1892 tarihinde bir törenle tekrar açılması, bu demiryolu için oluşturulmuş yeni bir iskelenin de Mudanya’da kullanılmaya başlanmasını sağlamıştır. Demiryolu iskelesi artık Mudanya’nın yeni ve daha işlevsel iskelesi haline gelirken, yıllarca hizmet vermiş eski iskele önemini yitirmeye başlamıştır. Ancak şimendifer şirketinin imal ettiği bu iskeleye yanaşan Bingazi vapuru kaptanı Ali, Lütfiye vapuru kaptanı Covani ve Edremid vapuru kaptanı Mehmed Rıfat, 28 Ekim 1892 tarihli bir evrakla bu iskele hakkında şu tür bir şikâyette ve istekte bulunmuşlardır: “İskeleye yanaşmamız sırasında çok zorluklar yaşanmaktadır. İskelenin yeri, denizcilik ilmini bilen kimseye sual olunmadan ve bu konuda bilgisi olamayan bir mühendis vasıtasıyla uygun görülmüştür. Bu mahal gayet sığ, iki tarafı ise kaldırım ve döküntü olup, vapurlarımız sakin havalarda bula bula yanaşmakta, yüklü bulunduğumuz sırada ise baş tarafından bir miktar yanaşılarak yükümüz çıkarıldıkça vapur yüzerek ağır ağır yanaştırılmaktadır. Denizin dalgalı olduğu zamanlarda vapurun altı denizin dibine vurmakta, özellikle poyraz rüzgârlarıyla 2 kademden fazla suyun seviyesi düştüğünden büyük tehlike yaşanmaktadır. İleride bu durum büyük bir kazaya sebep olacağından buna meydan vermemek için hiç olmazsa iskelenin 10 metre kadar boyunun uzatılması gerekmektedir” 162. Yeni demiryolu iskelesinin açılması ile başka sorunların da gündeme geldiği, İdâre-i Mahsûsa’nın Mudanya Acentası olan Ohannes tarafından yazılan 29 Aralık 1892 tarihli yazıdan anlaşılmaktadır: “Bursa şimendiferinin açılışı sırasında alet ve edevatı muhafaza için köhne ve ahşap bir mahal inşa edilmiş ve bu mahal mahalli rüsümat idare ve anbarı olarak tahsis edilerek eski iskelede bulunan rüsümat idaresi geçici olarak buraya nakledilmiştir. Ancak İstanbul ve Bursa tüccarı ile Mudanya komisyoncuları, bu mahallin ahşap bir bina olması sebebiyle burada kıymetli emtianın birkaç gün güvensiz bir şekilde kaldığını, herhangi bir musibet durumunda zayiatlarının kimden talep edecekleri konusunda sızlanmaktadırlar. Ayrıca Mudanya kasabası ve buraya bağlı köylerden İstanbul’a gidecek yolcular ile taşınan mallar, şimendifer iskelesine gelmeden rekabeten denizde açıkta beklemekte olan ecnebi vapurlarına aktarılmakta, bu durum İdâre-i Mahsûsa ve rüsümat idaresinin gelirlerinin düşmesine sebep olmaktadır. Eğer uygun bulunursa İdâre-i Mahsûsa vapurlarının geliş ve gidiş saatlerinde eski iskeleye rüsümat dairesince bir kolcu ve bir mubassırın görevlendirilmesi gereklidir” 163.
160 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4521, Cilt III, 352. 161 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.141-142. 162 BOA, BEO., 16585/222, 16.Ta.1308. 163 BOA, BEO., 16585/222, 17. Kânûn-ı Evvel.1308.
52
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bingazi, Edremid ve Lütfiye vapuru kaptanlarının az önce dile getirilen şikâyetleri sonrasında İdâre-i Mahsûsa vapurlarının eski iskeleye yanaştırılmasına başlanmış ve yeni demiryolu iskelesi hakkındaki şikâyet doğrultusunda bir keşif ve muayene başlatılmıştır. Bu iş için, Erkân-ı Harbiye-i Bahriye zâbitânından Kolağası Mehmed Zühdü görevlendirilmiştir ve 5 Ocak 1893 tarihli şu raporu vermiştir: “Demiryolu iskelesine vapurlar yanaştığında kıç tarafları 20 metre kadar iskelenin dışında kalmaktadır. Cadde başı tarafında med zamanında sular yükseldiğinde deniz seviyesi 3 metre kadar olmakta, cezir müddetinde ise sular 2 metreye kadar düşmektedir. Kuzey rüzgârlarının estiği zamanlarda deniz dalgaları sebebiyle vapurların baş tarafları denizin dibine vurmakta olduğundan, tehlikeye meydan vermemek ve vapurların emniyetle yanaşabilmeleri için iskelenin 30 metre daha uzatılması gerekmektedir” 164. Bu gelişmeler karşısında Mudanya-Bursa Demiryolu Osmanlı Şirketi de boş durmamış ve şirket vekili Tokas tarafından sadarete 13 Haziran 1893 tarihli bir yazı gönderilerek savunmaya geçilmiş, yeni iskeleye İdâre-i Mahsûsa’ya ait vapurların yanaşmaması hususunda getirilen yasağın kaldırılması talep edilmiştir. İdâre-i Mahsûsa vapurlarının artık eski Mudanya İskelesi’ne yanaştıkları ve bu eski iskelenin Simon Bey adlı bir kişice iştira eylendiğinin de belirtildiği bu yazı özetle şu şekildedir: “İdâre-i Mahsûsa vapurları için Mudanya demiryolu iskelesinin güya tehlikesi olduğu sebebiyle, adı geçen vapurların Simon Beyefendi tarafından iştirâ olunmuş olan Mudanya Eski İskelesi’ne yanaştırılmasına yönelik Bahriye Nezâreti tarafından emir verilmiş olduğu haber alınıyor. Halbuki Avrupa’ya büyük seferler yapan 2000 tonilatoluk vapurlar, demiryolunun aletleri ve levâzımâtını ihraç etmekte, yerli ipeği ve sair külliyetli malları nakleylemek üzere defaâtle iskelemize yanaşmaktadırlar. Ayrıca İdâre-i Mahsûsa vapurları şimdiye kadar şiddetli kış mevsiminde bile hiçbir zaman tehlike yaşamadan iskelemize yanaşmış iken, şu yaz mevsiminde, hatta senenin herhangi bir mevsiminde İdâre-i Mahsûsa’nın yalnız 200 tonilato büyüklüğünde olan vapurlarının tehlikede olduğunun iddiâ edilebilmesi büsbütün akıl dışıdır. İskelemizin haritaları Nâfia Nezâreti’nce tasdik edildikten sonra Bahriye Nezâreti’nin kendi görevlendirdiği fenni memurlarınca dahi görülmüş ve bu doğrultuda verilen imtiyâznâme gereğince iskele tesis olunmuştur. Eski iskelenin kullanılmasının yeni demiryolu şirketimize vereceği zarar ve ziyânlara meydan vermemek için, demiryolu iskelesine vapur seferlerinin devam olunması istenilmektedir” 165. Bu yazı Bahriye Nezâreti ve sadaretçe çeşitli görüşler çerçevesinde değerlendirilmiş 166 ve demiryolu iskelesi hakkında iddia edilenlerin tetkiki için bir komisyon kurularak çalışmalara başlanmıştır. 12 Ağustos 1893 Cumartesi günü Mudanya’da toplanan ve değişik kişilerden oluşan bir komisyon tarafından, Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin iskelesi ile eski iskelenin tetkik ve kontrolü yapılmıştır. Bu çalışma neticesinde eski iskele ve yeni iskelenin mevkii, uzunlukları ve buradaki denizin derinliği gibi hususlarda 17 Ağustos 1893 tarihli bir harita hazırlanarak incelemeler tamamlanmıştır. Haritayı tertip ve tanzim edenler; Erkân-ı Harbiye binbaşılarından Mehmed adlı bir kişi, MudanyaBursa Demiryolu Komiseri, Fransa Bahriye tâife reîslerinden bir kişi ve demiryolunun işletme müdürü Mösyö Nave nâmına şirket kâtibidir 167. Yapılan incelemeler ve hazırlanan harita sonrasında yapılan müzakereler sırasında, erkân-ı harbiye-i bahriyeden memur Kolağası Zühdü Efendi Kaptan ile şimendifer kumpanyası tarafından tayin olunan Mesajeri Vapur Kumpanyası kılavuzu Mösyö Ferrare’nin birbirleri arasında anlaşmazlık yaşanınca, yapılan toplantıya Edremid Vapuru kaptanı da çağrılmış ve kendisinden bilgi ve ifade alınmıştır. Bu ifadede, Mösyö Ferrare’nin demiryolu iskelesinin vapurların yanaşmasına uygun olduğunu ve burada bulunan taş döküntülerinin vapurlar için bir tehlike oluşturmadığını belirttiğini, Kolağası Zühdü Efendi’nin ise tam tersi düşüncede olduğu öncelikle vurgulanmıştır. Ardından Mösyö Ferrare ile bu konuda tartışmaya girildiğini ve kendisinin pervaneli 164 BOA, BEO., 16585/222, 24.Kânûn-ı Evvel.1308. 165 BOA, BEO., 16585/222, 1. Haziran.1309. 166 BOA, BEO., 16585/222, 3. Haziran.1309; 16505/221, 1.Z.1310. 167 BOA, BEO., 22928/306, 5.Ağustos.1309.
53
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
gemilerin ve iskelenin kullanımı konularında fikirlerinin yanlış olduğu ve tartışmada haritanın yanına hiç yaklaşmayarak ilmi görüşler konusunda bilgisiz olduğunu ispat ettiği vurgulanmıştır. Ardından Nâfia Nezâreti’nce görevlendirilen erkân-ı harb binbaşısı Sami Bey’e bazı sorular sorduğunda, kendisinin ilmi kurallara bağlı kalmadan vapurların yeni iskeleye yanaşmasında herhangi bir tehlikenin olmadığı şeklinde cevap verdiği belirtilmektedir. Bu tartışmaları dile getiren Edremid Vapuru kaptanı, erkân-ı harbiye-i bahriyeden memur Kolağası Zühdü Efendi Kaptan ile aynı görüşte olarak iskelenin kullanılmasının uygun olmadığını belirtmektedir. Ancak Sami Bey’in ve Nâfia Nezâreti tarafından şimendifere komiser tayin olunan Zühdü Bey’in ise, iskelenin mevkiinin münasip olmamasına rağmen kullanımı konusunda şimdilik bir kolaylık sağlanması gerektiği yönünde görüşlerinin olduğunu vurgulamaktadır 168. Tüm bu görüşler ve tartışmalar, Ticâret ve Nâfia Nâzırı Hüseyin Tevfik tarafından 24 Ağustos 1893 tarihli arz ile üst makamlara iletilmiştir 169. Yukarıdaki görüşmeler ve tetkikler sırasında İdâre-i Mahsûsa’ya ait vapurların yeni demiryolu iskelesine yanaşmalarına tetkikler tamamlanana kadar izin verilse de, kimi zaman kaptanların bu vapurları eski iskeleye yanaştırdıkları görülmüştür 170. İdâre-i Mahsûsa vapurlarının demiryolu iskelesine yanaştırılmamasının, Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi’ni zarara uğratması sebebiyle bu iki kurum arasında birkaç yıl boyunca anlaşmazlık yaşanmış, şikâyetler oluşmuştur. İdâre-i Mahsûsa, demiryolu iskelesinin 20 metre kadar uzatılmadıkça Simon Bey’e ait eski iskelenin kendi vapurlarınca kullanılacağı konusunda ısrarcı olmuştur. Konunun çözümü hususunda Nâfia Nezâreti, Bahriye Nezâreti ve Sadaret arasında zaman zaman farklı görüşlerle geçen birçok yazışma ortaya çıkmıştır 171. 1894 tarihinde Mudanya’yı ziyaret eden Doktor Şerafettin Mağmûmî seyahatnâmesinde, kasabanın doğu tarafında bulunan yeni demiryolu vapur iskelesini belirtirken, çarşı içinde olan eski iskelenin terkedilmiş bir halde olduğunu dile getirmektedir. Ayrıca burada liman olmadığı için poyraz fırtınalarında vapurların yanaşamamasını da dile getirmektedir 172. Bu bilgilerden anlaşıldığına göre yeni demiryolu iskelesi, artık Mudanya’nın birinci önemli iskelesi konumunu almış bulunmaktadır. İdâre-i Mahsûsa ile Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi arasındaki az önce belirtilen anlaşmazlık, demiryolu şirketinin yeni bir vapur şirketi açmasıyla daha da alevlenmiştir. Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi Dersaadet vekili Tokas’ın, sadarete yazdığı 3 Temmuz 1897 tarihli evrak, yaşanan rekabetin ve tartışmanın ne seviyelere ulaştığını göstermektedir. Tokas’ın cümlelerinde konuya açıklık getiren ve gelişmeleri yansıtan birçok anlatım vardır: “İdâre-i Mahsûsa şirketinin İstanbul ile Mudanya arasında vapur taşımacılığı hizmetini mümkün mertebe ıslâh etmesi için altı seneden fazla bir müddet geçmesine rağmen hiçbir ıslahatın yapılmadığı görülmektedir. İdâre-i Mahsûsa’nın şu atâlet ve kayıtsızlığının eseri olarak hem kendine hem de hükümete zarar verdiği gözlemlenmiş, halkın şikâyetleri de göz önüne alınarak demiryolu şirketi özel bir seyr-i sefâin idâresi oluşturmaya mecbur olmuştur. Halk, oluşturulan bu idâreden dolayı şirketimize fevkalade müteşekkir ve minnetdâr olmuştur. Ancak Bahriye Nâzırı Hasan Paşa, hükümet tarafından tasdik edilerek bir mukavele ile kurulmuş olan şirketimize çeşitli meşakkatler çıkararak, oluşturduğumuz idâreye mani olmaya çalışmaktadır. Bahriye Nâzırı ve İdâre-i Mahsûsa genel müdürü olan Hasan Paşa, şirketimiz tarafından oluşturulan seyr-i sefâin idâresini iptal ve demiryolumuzun hâsılâtını imha etmek kasdıyla, İdâre-i Mahsûsa İdâresi’yle Bursa arabacıları arasında akdedilen husûsî bir mukavele ile araba ve vapur ücreti dahil olmak 168 BOA, BEO., 22928/306, 5.Ağustos.1309. 169 BOA, BEO., 22928/306, 11.Ağustos.1309. 170 Örneğin İdâre-i Mahsûsa’ya ait Bingazi adlı vapurun eski iskeleye yanaştırılması sonrasında, MudanyaBursa Osmanlı Demiryolu Şirketi tarafından yapılan şikâyet hakkında bakınız. BOA, BEO., 16453/220, 28.Ağustos.1309. 171 BOA, MV., 40/75, 25.Z.1310; BEO., 22928/306, 1 Teşrîn-i Sânî.1309; 24046/321, 17.Ca. 1311, 24.Ca.1311. 172 Doktor Şerafettin Mağmûmî, Anadolu ve Suriye’de Seyahat Hâtıraları, s.93.
54
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
üzere her yolcuyu Bursa’dan İstanbul’a kadar 18 kuruş 30 paraya nakletmek planıyla yolcu taşımacılığı tarifesini şaşılacak şekilde aşağı indirmiştir. Ayrıca Hasan Paşa, ihdâs eylediğimiz seyr-i sefâin hizmetini iptal ve imha maksadıyla Mudanya’da bulunan ve altı seneyi geçen bir müddetden beri harap bir halde bulunan ve kendi şahsi mülkü olan eski iskeleyi tamir ettirerek, İdâre-i Mahsûsa vapurlarını bu iskeleye yanaştırmak fikrini cüretkârca tasarlamıştır. Hükümet ile Mudanya-Bursa Demiryolu imtiyaz sahibi Mösyö Nagelmackers arasında yapılan mukavelenin 28. maddesi gereğince, şirketimiz Mudanya Limanı’nda ve limana yakın havaliden kiraladığı deniz tesislerini kullanmaya hak sahibi iken, Hasan Paşa kendi mülkü olan eski iskeleyi yeniden inşa ile şirketimizin hukukunu ihlâl ve ayaklar altına almaktadır. Şirketimiz, hukukuna olan bu tecavüzü engellemek için her türlü kanuni yola başvurarak hakkını arama kararı almıştır. Bu kararın icrasına geçmeden önce, İdâre-i Mahsûsa’nın şirketimiz hakkında belirttiğim uygulamalarına son vermesi için, sadaretçe tensîb buyurulacak talimâtın, icap eden makamlara hitâben gönderilmesini rica ve istirham ederim. Mukavelemizin 29. maddesi gereğince şirketimizin gelirlerinin 10.000 Frangı geçmesi durumunda % 25’inin hükümete ait olması şartı da düşünüldüğünde, alınacak tedbirler hem hükümet hem de şirketimizin yararına olacaktır” 173. Mudanya-Bursa Demiryolu şirketi vekili Mösyö Tokas, 1899 yılının Ocak ve Şubat aylarında gönderdiği diğer yazılarda da benzer şikâyetlerde bulunmaktadır: “İstanbul ile Mudanya arasında seyr u sefer eden İdâre-i Mahsûsa vapurlarının gecikmelerinden ötürü şirketimiz zarara girmektedir. Bu vapurların köhne olması ve düzenli idare edilememesinden dolayı ortaya çıkan tehlikeler büyüktür. İdâre-i Mahsûsa aleyhine Mudanya ve Bursa’nın başlıca komisyoncuları ve tacirleri de bir kıta şikâyette bulunmuşlardır. Bu şikâyete göre İdâre-i Mahsûsa vapurları Dersaadet Limanı rıhtımına yanaşmamaktadırlar. Rıhtım vergisini ödememek için yapılan bu uygulama şirketimize ve hükümete zarar vermektedir” 174. 1910 yılına gelindiğinde askeri nakliyatın temini ve hızlandırılması için Mudanya’daki gümrük idâresine ait iskelenin genişletilmesine gereklilik duyulmaktadır. Ancak Şimendifer Kumpanyası’na ait olan ve iki bin tonilatoluk vapurların yanaşmasına müsait bulunan diğer iskelenin önündeki suya batmış Plevne Vapuru’nun enkazının kaldırılması durumunda, bu iskeleden de eskisi gibi istifâde olunabileceği, gönderilen raporlardan anlaşılmış ve enkazın bir an evvel bertaraf edilmesi gerekliliği Bahriye Nezâreti’ne bildirilmiştir. Bahriye Nezâreti’nden gelen cevap yazısında adı geçen vapur enkazının ve şimendifer iskelesi önündeki kayaların temizlenmesi ile askeri bindirme ve çıkarma iskelesinin burada tesisi için gereken yüklü masraf nedeniyle, çalışmadan vazgeçilerek yeni iskele inşasına karar verilmiştir. Vilayetin ticari işleri ve muameleleri her geçen gün artış gösterdiğinden ve bir iskele ile nakliyatın gerçekleşmesi yeterli olmadığından, Mudanya’daki eski iskele mevkiinde yeni bir iskele inşası daha faydalı görülmüştür. O anki şimendifer iskelesi, ticari eşya ve kömür ihracına tahsis olunup, yolcu ve gerektiğinde askerî nakliyatın, yapılacak yeni iskeleden icrâsı düşünülmektedir. Bu doğrultuda iki bin tonilatoluk sefâinin yanaşmasına uygun bir iskelenin mürûriyye vergisinden elde edilecek paralar karşılık gösterilerek bir borçlanma akdiyle mahallî belediye vasıtasıyla gerçekleşmesi doğrultusunda bir emir çıkarılması, Umûm Erkân-ı Harbiyye Dâiresi’nden Dâhiliye Nezâreti’ne gönderilen 2 Temmuz 1910 tarihli bir yazı ile istenmektedir 175. Bu yazı üç gün sonra Hudâvendigâr Vilâyeti yönetimine de bildirilmiştir. 20. yüzyıl başlarında Mudanya İskelesi’ne yönelik olarak, İstanbul ile Bursa arasında sefer yapan gemilerin denizde tehlikesizce gidip gelmelerini sağlamak amacıyla Bozburun civarında bulunan Keçikaya adlı mevkide bir deniz feneri dikilmesi projesi gündeme gelmiştir. Bu proje ve gerektiğinde kazazedelere yardım için yapılacak fenere 173 BOA, BEO., 75407/1006, 21. Haziran.1313; 73560/981, 8. Temmuz.1313. 174 BOA, BEO., 94689/1263, 13,18.Kânûn-ı Sânî.1314; 95093/1268, 9.L.1316. 175 BOA, DH.MUİ., 25/110, 23.C.1328.
55
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanyanın yeni ve eski iskeleleri
bitişik birkaç motorlu sandalın bulundurulması hususu, Hudâvendigâr Vilâyeti Umumi Meclisi tarafından Bahriye Nezâreti’ne bir yazı ile gönderilmiştir. Ancak Bahriye Nezâreti fenerin dikilmesi ve cankurtaran idâresi oluşturulmasına gerek olmadığını cevap olarak bildirmiştir. Bunun üzerine Hudâvendigâr Vilâyeti yönetimi, vilayetin Umumi Meclisi’nin hâkimiyet-i milliye esâsına dayandığını ve bu meclis tarafından alınan bir kararın Bahriye Nezâreti’nce tetkik edilmeden ret edilmesinin uygun olmadığı gerekçesiyle konuyu Dâhiliye Nezâreti’ne intikal ettirmiştir. Dâhiliye Nezâreti de çözüme kavuşması için konuyu 5 Aralık 1910 tarihli evrakla Şûrâ-yı Devlet Maliye Maârif ve Nâfia Dâiresi’ne havâle etmiştir. Ardından Dâirenin yaptığı talep doğrultusunda, Bahriye Nezâreti’nin Seyr-i Sefâin Şubesi’nde memur olan Erkân-ı Harbiyye-i Bahriyye yüzbaşılarından Hayri Bey konu hakkında bir izahatta bulunmak üzere çağrılmıştır. Hayri Bey yaptığı izahatta, Fenerler İdâresi’nce şimdilik birinci derecede ve geceli gündüzlü seyrüsefer olan mahallerde fenerler inşa edildiği, hâlbuki üçüncü derecede deniz mevki sayılan Gemlik ve Mudanya ve civârında, gemilerin gündüzleri seyrüsefer ettikleri, geceleyin seyrüsefer icrâ etseler bile bunların seferlerine zorluk çıkaracak derecede kayalık ve sair mevkiler bulunmadığı ve bir fenerin inşa masrafının 2000 Lira ve aydınlatma masrafının da yıllık 200 Lira olduğu, böyle üçüncü derecedeki limanlara fener inşası masrafına ise bütçenin müsaadesi bulunmadığı cihetiyle buraya şimdilik bir fener inşasının mümkün olamayacağını belirtmiştir. Ayrıca Gemlik ve Mudanya limanlarının sâir rüzgârlardan ziyâde karayele marûz bulunması sebebiyle, böyle fırtınalı havalarda fenerin bir ehemmiyeti olamayacağı beyân edilmiş ve fırtınalı havalarda barınması ihtimâli olmayan motorlu sandallar vâsıtasıyla kurtarma vazîfesinin yerine getirilmesinin mümkün olmayacağı ve burada gerçekten bir cankurtaran heyeti oluşturulmasının istendiği, bu iş için gereken masrafın temini teşebbüsünde bulunulur ise, Bahriye Nezâreti’nin her türlü kolaylıkta bulunacağı da bu izahatta belirtilmiştir. Sonunda yapılan açıklamalar isabetli bulunulmuş ve 19 Ocak 1911 tarihli kararla Keçikaya mevkiine fener inşasının mümkün olamayacağı ve durumun vilayete tebliği emri çıkmıştır 176. 176 BOA, DH.İD., 17/75/-1, 22.M.1329.
56
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya İskelelerine Gelip Giden Vapurlar
Mudanya İskelesi
Bu çalışmada tespit edilen ve 19. Yüzyıl sonları ile 20. Yüzyıl başlarında Mudanya İskelesi’ne en sık çalışan vapurlar; Bingazi, Edremit ve Gedikler adlı vapurlardır. Bunların dışında Lûtfiye, Tirilye, Necid ve Başlangıç adlı vapurların çalıştığı, Plevne adı bir vapurun Mudanya İskelesi önünde battığı tespit edilmiştir. Tirilye Vapuru, Tirilye Vapur Şirketi’ne ait 220 tonilatoluk bir gemi olup, şirketin sahibi Filib Efendi’dir. Başlangıç adlı vapur ise ortaklarca kurulmuş kolektif Mudanya Vapur Şirketi’ne ait olup 216 tonilatoluk bir gemidir 177. Ayrıca 1871 yılı İlkbahar’ında Société Anonyme de Navigation à Vapeur Ottomane Paul Gorlero & Co. adıyla kurulan yerli vapur şirketi, İstanbul-Mudanya arasında dört-beş saatlik hızlı bir bağlantı kurmak için yoğun çaba sarfetmesine rağmen, 1873 yaz mevsiminde iflas etmiştir 178. Yerli şirketlere ait vapurların önemli bir kısmı tarihsel süreçte kurulan, Fevâid-i Osmâniye Kumpanyası, İdâre-i Mahsûsa ve Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi’ne 179 aittir. Ayrıca Fransız Sefareti Maiyet Vapuru, İngiliz Tüccar Vapuru, Ticaret-i Bahriye Vapuru ve Rus Kumpanyası Vapurları adlarıyla sefer yapan vapurlar bulunmaktadır. Tüm bunların dışında çeşitli ülkelerden gelip giden ve yabancı bir şirket bünyesinde çalışan çok sayıda vapur da söz konusudur. 19. yüzyılın ikinci yarısında Bursa ile İstanbul arasında vapur seferlerinin başlamasında, o sıralarda Anadolu Sağ Kol Müfettişi görevi ile kentte bulunan Ahmed Vefik Paşa’nın çalışmaları etkili olmuştur. Ahmed Vefik Paşa 1864 yılında başkente bir tezkire göndererek, kentte çok sayıda ipek fabrikası olmasına karşın, bu malın ticaretinin istenilen düzeyde gerçekleştirilememesinin sebebi olarak, kentin iskelelerinden gerekli vapur seferlerinin halen yapılamamasını belirtmiştir. Ayrıca, Bursa’daki Müslüman ve gayrimüslim tüccarın bu konuda istekli olduğunu hatta kendi aralarında uygun iskelelerden vapur seferlerinin başlatılabilmesi için 7000 altın topladıklarını bu belgede 177 Bahriye-i Ticâriye Sâlnâmesi, Telif: Süleyman Nutkî Bey, İstanbul: Matbaa-i Bahriye, 1329, s.77-78. 178 Wolfgang Müller - Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, s.128. 179 Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi ve vapurları hakkında bkz. Bahriye-i Ticâriye Sâlnâmesi, s.72-73.
57
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
dile getirmiştir 180. İstanbul-Mudanya arasındaki gemi seferleri uzun zamandan beri yapılmasına rağmen, buhar gücü ile çalışan ve yolcu taşımacılığı dışında ticari taşımacılık yapan vapur seferlerinin başlaması, ticari amaçlı bu çaba ile gerçekleşmiştir. İlk olarak İstanbul-Gemlik hattında vapur seferlerinin yapılması için bir şirket kurulmuştur. Bursa’da ipek ticaretinin ilerletilmesi hususunda İstanbul’dan Gemlik ve münasip olan sair iskelelere işletilmek ve hissedarları Bursa’nın Müslim ve gayrimüslim ahalisinden olmak üzere padişah iradesiyle bir vapur kumpanyası teşkil edilmek istenmiştir. Bu iş için gerekli olan şartlara dair iktiza eden layiha tanzim edilerek hükümete takdim kılınmıştır. 24 maddeden oluşan 22 Mart 1281 (3 Nisan 1865) tarihli nizamnâmenin adı; “Gemlik Körfezi ve Bursa Vapurları Şirketi Nizamnâmesi”dir 181. 1870 yılına gelindiğinde İstanbul’dan Marmara sahillerine değişik günlerde Fevâid-i Osmâniye Kumpanyası’na ait vapur seferlerinin yapıldığı görülmektedir. Bu dönemde her hafta Cuma ve Salı günleri, İstanbul’dan sabahleyin bir vapurun kalkıp dört beş saatte Mudanya İskelesi’ne gelerek yolcu ve hamulesini çıkardığı görülmektedir. Aynı vapur akşam üzeri Gemlik İskelesi’ne gitmekte, o gece ve ertesi günleri burada ikamet etmekte, Pazar ve Perşembe günleri sabahleyin buradan kalkıp iki saatte Mudanya İskelesi’ne gelerek yolcu ve sâireyi aldıktan sonra İstanbul’a geri dönmektedir. Mudanya’ya giden vapurların dışında Fevâid-i Osmâniye Kumpanyası vapurları; Çarşamba, Perşembe, Cumartesi ve Pazartesi günleri sabahleyin İstanbul’dan hareketle Darıca, Karamürsel, Değirmendere sahilleri ile İzmit’e gelip iki gece burada kaldıktan sonra dönüşünü aynı güzergâh üzerinden yapmaktadırlar. Bu seferlerin dışında aynı şirketin bir vapuru her hafta Çarşamba günü İstanbul’dan hareket edip Bandırma’ya vararak yolcu ve hamulesini çıkardıktan sonra bir gece kalarak tekrar İstanbul’a dönmektedir. Yaz günlerinde ise haftada üç dört kere vapur gelip gitmektedir 182. 1890’lı yıllarda İstanbul-Mudanya arasında Fransız Sefareti Maiyet Vapuru, İngiliz Tüccar Vapuru ve Ticaret-i Bahriye Vapuru adları ile anılan gemiler seyrüsefer yapmaktadırlar. Bu gemilerden Ticaret-i Bahriye Vapuru’nun diğerlerine nazaran pek ağır hareket ettiği, hatta bir keresinde Bozburun yakınında batmasına ramak kaldığı, içindeki yolcuların perişan olduğu Bursa Ticaret Odasının Vilâyet makamı aracılığıyla Bahriye Nezâretine yazdığı yazıda görülmektedir 183. 23 Haziran 1895 tarihli bir tasarı ile Şirket-i Hayriye’nin Marmara Denizi, İzmit, Mudanya ve Venedik körfezlerinde bulunan iskelelere dahi vapur işletmek için imtiyaz talebinde bulunacaklara dair kararlar alınmıştır. Bu hatlara işlemek üzere kullanılacak yeni vapurların inşasına kadar İdâre-i Mahsûsa vapurlarının bir müddet daha çalıştırılması kararı da bu taslakta yer almaktadır 184. Şirket-i Hayriye, İstanbul Boğaziçi’nde artan ulaşım talebine bağlı olarak deniz ulaşımının güvenli ve rahat bir biçimde gerçekleştirilmesi için yolcu taşımacılığı yapmak üzere 1851 yılında oluşturulmuş bir buharlı gemi işletmesidir 185.
180 Zeynep Dörtok Abacı, Modernleşme Sürecinde Bursa Kenti’nin Mekansal ve Sosyal Değişimi, (1860-1910), Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Bursa, 2005, s.124. 181 BOA, İ.MVL., 23811/531, 17.Z.1281. 182 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1287, s.143-144; Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, Def ’a 2, 1288, s.121. 183 Faruk Üsküdarî, Eski Bursa’dan Notlar, s.8. 184 BOA, Y.PRK.TNF., 26/4, 29.Z.1312. 185 Boğaziçi, Şirket-i Hayriye, Tarihçe, Sâlnâme, İstanbul: Şirket-i Hayriye İdâresi Neşriyatı, 1330, s.8; Ekrem Işın, İstanbul’da Gündelik Hayat, İstanbul: İletişim Yayınları, 1995, s.185-192; Boğaziçinde Asırlık Seyahat, Belgelerle Şirket-i Hayriye, Editör: Cevat Ekici, İstanbul: İdo Kültür Yayınları, 2007.
58
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bursa’da üretilen ipeğin özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupalı sermayedarlar tarafından daha fazla talep edilmesi, Mudanya Denizi’ndeki vapur seyrüseferinin artmasına sebep olmuştur 186. Bu süreçte Bursa ipeği Fraissinet, Paquet ve Messageries Maritimes adlı yabancı şirketler vasıtasıyla Mudanya Limanı üzerinden Lyon , Marsilya , Paris, Nottingham ve Londra’ya ulaştırılmaktadır. Bursa’daki temsilciliğini Foti İstilyanidi ile J. A. Gaytanus adlı Rumların yaptığı Fraissinet Şirketi, her on beş günde bir, Mudanya’dan Marsilya ve Cenova’ya direkt seferler düzenlemektedir 187.
Gemlik İskelesi
İstanbul ’da Marmara adıyla kurulan ve Marmara’da yolcu ve eşya taşımacılığı yapan Rus Kumpanyası vapurları da, Mudanya, Tirilye ve Armutlu iskelelerine çalışmaktadır. Ancak 1901 yılına gelindiğinde Mudanya Kaymakamlığınca şirketin işlerine zarar veren zorluklar çıkarıldığı, Rusya Sefâreti ’nden verilen muhtırada ifâde olunmuştur: Mudanya Limanı’nda Rus şirketine ait vapur ile İdâre-i Mahsûsa’ya ait vapur birlikte bulunduğunda İdâre-i Mahsûsa’ya ait vapur hareket etmeden, Rus şirketine ait vapura binecek yolcuların tezkirelerinin vize ettirilmediği iddia edilmektedir. Bu iddianın araştırılması için Dâhiliye Mektûbî Kalemi’nden Hudâvendigâr Vilâyeti’ne resmi yazı gönderilmiştir 188. 186 Mudanya Limanı vasıtasıyla yapılan ipek ticaretindeki gelişmelere rağmen, 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin dış ticareti bağlantılarında önemli rol oynayan büyük limanlar İstanbul başta olmak üzere, İzmir, Selanik ve İskenderiye limanlarıdır. 19. yüzyılda İstanbul Limanı Osmanlı’nın ithalat ve ihracatı açısından ilk sırada yer almaktadır. İzmir Limanı ise ikinci sırada yer almasına rağmen bazı yıllarda ithalatta İstanbul Limanı’nı geçmiş, yüzyılın son yıllarında İzmir Limanı’na gelen giden gemilerin sayısı önemli derecede artmış durumdadır. Bu bağlamda Mudanya Limanı iç ticaret ve taşımacılıkta İstanbul Limanı’ndan çıkan gemilerin en çok uğradığı Marmara iskeleleri olan Yalakabad (Yalova), İzmit, Tekfurdağı (Tekirdağ), Kurşunlu, Bandırma ve Mihaliç limanları kategorisinde yer almaktadır. İstanbul ve diğer büyük ticaret limanları hakkında bkz. Daniel Panzac, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Deniz Ticareti”, Tarih İncelemeleri Dergisi, IV, 1989, ss.179-192; Daniel Panzac, “International and Domestic Maritime Trade in the Ottoman Empire During the 18th Century”, International Journal of Middle East Studies, 24, 1992, ss.189-206; Charles Issawi, The Economic History of Turkey: 1800-1914, Chicago and London: The University of Chicago Press, 1980, s.82; Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı Dış Ticaretinin Gelişmesinde İzmir Limanı ve Gümrüklerinin Rolü”, 1885-1985 Türkiye Ekonomisinin 100 Yılı ve İzmir ve Ticaret Odası Sempozyumu, İzmir: İzmir Ticaret Odası, 1985, ss.99-120. 187 Turgay Akkuş, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa Kent Tarihinde Gayrimüslimler, İstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, 2010, s.153. 188 BOA, DH.MKT., 49/2505, 15.Ra.1319.
59
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
1907 yılında Mudanya Vapur İskelesi’ne Şimendifer İdâresi tarafından bir takım vapur ve yelkenliler yanaştırıldığından, bir kaza yaşanmaması için İdâre-i Mahsûsa vapurları açığa demir atarak, yolcu ve eşyaları kayıklarla karaya çıkarmaktadırlar. Oysa bu zamana kadar Mudanya İskelesi’ne sadece İdâre-i Mahsûsa vapurları yanaşmaktadır. Şimendifer İdâresi’nin iskelesi ise ayrıdır. Bahriye Nâzırı tarafından Dâhiliye Nezâreti’ne gönderilen yazı ile şimendifer şirketi vapurlarının Mudanya İskelesi’ne yanaştırılması izninin kaldırılması, bu şirketin İdâre vapurlarına Mudanya İskelesini kullandırtmaması durumunun giderilmesi istenmektedir. Ayrıca İdâre-i Mahsûsa’nın iskelede çalıştırılmak üzere iki vapur daha satın alınacağı da bu yazıda dile getirilmektedir. Bu başvuru sonrasında Hudâvendigâr Vilâyeti’ne gönderilen evrakla Mudanya İskelesi’ne İdâre vapurlarından başka vapur yanaştırılmaması kararı gönderilmiştir 189. Temmuz 1908 tarihinde Mudanya Şimendifer Kumpanyası’nın mallar, ticari eşyalar ve yolcuların denizyolu ile nakli konusunda Destoni adlı Yunan kumpanyasıyla ve mahallî kaymakamlığın yol göstermesi ile mukavele akdettikleri haber alınmıştır. Bunun üzerine Bahriye nâzırı Dâhiliye Nezâreti’ne bir resmi evrak göndererek, Marmara havzasında bu gibi kumpanya vapurlarının seyrüsefer etmesinin kaçakçılığı, yasak silahların ve zararlı kimselerin sahile getirilişini kolaylaştıracağını dile getirmiş, ayrıca Mudanya İskelesi’nin İdâre-i Mahsûsa’ya ait olduğunu da ifade etmiştir. Bu yazı üzerine Hudâvendigâr Vilâyeti’ne gönderilen evrak ile belirtilen durumun men edilmesi konusunda tebligat yapılması emredilmiştir 190. 20. yüzyıl başlarında Mudanya ve civarından başkente yapılan vapur seferleriyle seyahat etmekte olan yolcuların sayısının giderek artış göstermesi ve ulaşımın hızlı hale gelişi, bu hatta mürûr tezkeresi 191 uygulamasının kaldırılmasıyla sonuçlanmıştır. 1909 tarihinde Hudâvendigâr Vilâyeti yönetiminin gerekçeli talebi doğrultusunda alınan karar gereği, Mudanya ve Gemlik kasabalarının başkent İstanbul ile sınır komşusu olmasa da, denizyolu ile İstanbul’a yakın olmaları ve bu kasabalara gelip gidenlerin çok olması münâsebetiyle mürûr tezkeresinden muaf tutulmaları münâsip görülmüştür 192. Balkan Savaşlarının başladığı yıllara gelindiğinde, Seyr-i Sefâin İdâresi’nce gerçekleştirilen Mudanya-İstanbul deniz taşımacılığında ciddi sıkıntılar meydana gelmiştir. Bu durumu Armutlu halkından Mustafa Şevket adlı bir kişinin Dâhiliye Nezâreti’ne yazdığı 5 Kasım 1912 tarihli bir telgraftan öğrenmekteyiz. Bu telgrafta Mustafa Şevket, yirmi günden beridir ailesiyle Armutlu’da beklediğini, kendisi gibi İstanbul ve Bursa’ya gidecek birçok yolcunun vapurların Armutlu’ya uğramamalarından dolayı uzun süredir ümitle beklediklerini, bu bekleyişte sokaklarda perişan bir halde kaldıklarını, bu nedenle Mudanya hattına gelip giden vapurların Armutlu’ya uğramalarını istemektedir. Bu telgraf üzerine Dâhiliye Nezâreti, Seyr-i Sefâin İdâre-i Umûmiyyesi’ne bir yazı göndererek, Mudanya’ya gelip giden vapurların Armutlu’ya uğratılmasını istemektedir. Fakat buradan gelen yazıda harp hali dolayısıyla Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi’ne mensup vapurların asker nakline tahsis edilmiş oldukları, bu nedenle tüm seferlere ara verildiği, İstanbul ile Mudanya arasında seyrüsefer yapan vapurların başka şirketlere mensup olması sebebiyle, gerekli emrin bu şirketlere yapılması gerektiği, Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi işletme müdürünün imzasıyla ifade edilmiştir 193.
189 BOA, DH.MKT., 16/1173, 29.R.1325. 190 BOA, DH.MKT., 51/1268, 15.C.1326. 191 Mürûr tezkeresi hakkında bkz. Musa Çadırcı, “Tanzimat Döneminde Çıkarılan Men’-i Mürûr ve Pasaport Nizâmnâmeleri”, Belgeler, XV / 19, ss.169-181; Hamiyet Sezer, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Seyahat İzinleri (18-19. Yüzyıl), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 21, Sayı 33, 2003, ss.105-124. 192 BOA, ZB., 47/335, 2.Te.1325. 193 BOA, DH.İD., 78/75/-1, 2.Z.1330.
60
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
I. Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde deniz taşımacılığındaki sıkıntılar daha da artmıştır. Ağustos 1915 tarihinde Yalova’nın Koru Köyü limanından kalkan Mudanyalı Miltiyadi Kaptan’ın iki tonluk soğan yüklü kayığı, Büyükada’nın takrîben iki mil açıklarında öğleden önce saat sekiz buçuk dolaylarında bir düşman denizaltısına rastgelmiştir. Kayığın tâifeleri dışarı çıkarılmış ve Gemlikli Harolambo’nun zeytin yüklü kayığının yükü olan 65 küfe zeytin ve 1 teneke sâde yağ denize dökülmüş olup suya batmış olan Miltiyadi kayığının tâifesi bu kayığa aktarılmıştır 194. Hudâvendigâr Valisinin Dâhiliye Nezâreti’ne gönderdiği 11 Haziran 1916 tarihli telgrafta, düşman denizaltıları tarafından halka ait olarak batırılan ve tahrip edilen deniz vasıtalarına ait hasarın Gemlik Kazâsı’nda 369.000 kuruş, Mudanya Kazâsı’nda 129.500 kuruş olmak üzere toplamda 498.500 kuruşa ulaştığı tahkik edilerek bildirilmiştir 195. Savaş sonrası yıllarda da Yunan torpidoları ve cephane yüklü Yunan vapurlarının Marmara’da seyrettikleri ve Mudanya iskelesini zapt ettikleri görülmektedir 196. 25 Nisan 1922’de Yunan bandıralı Antonyos vapurunun, İzmir’den aldığı 14 otomobil ile 40 Yunan askerini Mudanya’ya çıkarmak üzere Çanakkale Boğazı’nda kontrol edildikten sonra boğazı geçerek Mudanya’ya gittiği haberi, Kal‘a-i Sultâniyye Mutasarrıflığı’ndan bildirilmiştir 197.
Mudanya İskelesi
Yunan ordusunun işgal yıllarında Osmanlı tebaası olan Rumları bile kendi yanlarında zorla silah altına almaya çalıştıkları görülmüştür. 18 yaşındaki Laskari oğlu Lazari’nin, Galata rıhtımından Mudanya’ya hareket edecek olan Tirilye Vapuru’na ticari eşya yüklenmesine nezâret ettiği sırada bu duruma maruz kaldığı görülmektedir. İstanbul’da Yunan Liman Kumandanlığı maiyetinde olan Çavuş Sutiri ile diğer üç arkadaşının asker olduğundan bahisle Lazari’yi yakalayarak vapur içine almaya teşebbüs ettikleri, bu sırada Lazari’nin kendisini denize atıp yüzerek Kadıköy İskelesi’ne çıktığı ve Osmanlı 194 BOA, DH.EUM3.Şb., 22/8, 11.L.1333. 195 BOA, DH.İ.UM.EK., 32/16, 9.Ş.1334. 196 BOA, DH.İ.UM., 14/46/20/-28, 12.Za.1339. 197 BOA, DH.İ.UM., 14/75/20/-30, 6.N.1340.
61
zâbıtasına sığındığı 1922 tarihli evrakta belirtilmektedir 198. İşgal yıllarında Yunan ordusu Marmara Denizi’nde seyreden birçok gemiyi ve görevliyi de tutsak almıştır. 6 Mayıs 1922 tarihinde İnebolu Vapuruyla İzmit’e giden ve ertesi günü evrak postasını taşımak üzere İstanbul’a hareket eden seyyar memuru Ahmed Bekir Efendi, İnebolu Vapurunun Yunanlılar tarafından alıkonulması ile Mudanya Limanı Kumandanlığı emrinde tutuklu kalmıştır. Vapurun bir süre sonra serbest bırakılması ile Ahmed Bekir Efendi’nin de tutukluluğu sona ermiş, ancak taşımakla yükümlü olduğu posta evraklarının teslim edilmediği 16 Ağustos 1922 tarihli kayıttan anlaşılmıştır 199.
Mudanya İskelesi
Verilen tüm bu bilgiler sonrasında Mudanya İskelesine gelip giden vapurlar ve yelkenlilerin toplam sayıları ve tonları hakkında bilgi vermek amacıyla, 1906 senesine ait veriler aşağıdaki tabloda gösterilebilir. Mudanya Limanı dışında Hudâvendigâr Vilâyeti’nin başlıca limanları olan Bandırma ve Gemlik Limanlarına ait veriler de tabloda gösterilerek, bu limanlara gelip giden vapur ve yelkenliler mukayese edilebilir. Tabloya göre Mudanya Limanı’na gelen giden vapur ve yelkenlilerin sayısı diğer iki limana göre oldukça fazladır. Mudanya Limanı’ndaki vapur ve yelkenli trafiğinin diğer ikisine göre oldukça fazla olması, şüphesiz ticari eşya dışında bu hatta yolcu taşımacılığının da yoğunluğu sebebinden olsa gerektir. Tablodan tespit edilen bir başka durum ise Mudanya Limanı’na gelen giden vapurların yaklaşık yarısının Osmanlı tebaasına ait olduğu, diğer yarısının da yabancı devletlere ait olduğudur. Yelkenli gemiler açısından değerlendirildiğinde ise limana gelip giden Osmanlı tebaasına ait yelkenlilerin sayısı yabancı devletlere ait olanlara göre yaklaşık 15 kat fazladır. Ancak Osmanlı tebaasına ve yabancılara ait vapurlar ve yelkenliler tonaj açısından değerlendirildiğinde, yabancı gemi ve yelkenlilerin daha büyük ve kapasiteli oldukları açıkça görülmektedir. Ayrıca 198 BOA, DH.İ.UM., 14/86/20/-30, 17.N.1340. 199 BOA, DH.İ.UM., 14/24/20/-31, 22.Z.1340.
yabancılara ait deniz taşımacılığında artık buharla çalışan vapurların yelkenlilere göre daha fazla kullanıldığı da bu sayılardan tespit edilebilir. Aynı durum Bandırma ve Gemlik Limanları’nda da söz konusudur. Mudanya Limanı’na göre Bandırma ve Gemlik Limanları değerlendirmeye alındığında ise, bu iki limana gelip giden vapur sayılarını Osmanlı tebaası vapurlarından çok, yabancı ülkelere ait olanları oluşturmaktadır. Gemlik Limanı’na Bandırma Limanı’na göre daha çok vapur ve yelkenli gelmekte ise de, Bandırma’ya gelen vapur ve yelkenlilerin tonaj olarak daha büyük ve kapasiteli oldukları görülmektedir. Bu kitabın içerisinde “Mudanya Gümrüğünün Hasılâtına Dair Örnekler” adlı başlık altında geçecek olan ve Hudâvendigâr Vilâyeti’nin başlıca limanları olan Mudanya, Gemlik ve Bandırma İskelelerinin 1904, 1905 ve 1906 senelerindeki ithalat ve ihracatını gösteren 8 numaralı tabloya bakıldığında ise, üç iskeleye gelip giden vapur ve yelkenli sayılarının tam tersi bir yönde ithalat ve ihracat hacmi sıralaması ortaya çıkmaktadır. Yani, gelen ve giden vapur ve yelkenli sayısı sıralamasında birinci olan Mudanya Limanı, yapılan ithalat ve ihracat hacmi açısından bu sıralamada üçüncü sıraya düşmektedir. Bu durum 20. yüzyılın başlarında özellikle ticari taşımacılıkta diğer iskelelerin daha çok kullanıldığına ve önemli hale geldiklerine dair mühim bir işarettir.
Tablo 4: 1906 Senesi Zarfında Hudâvendigâr Vilâyeti’nin Başlıca Limanlarına Gelen ve Buradan Hareket Eden Gemiler 3 MUDANYA LİMANI Vapur
Yelkenli
Yekûn
Sancağı
Adet
Ton
Adet
Ton
Adet
Ton
Osmanlı
322
75.921
833
9538
1155
85.459
Ecnebi
338
176.252
57
2635
395
179.887
Yekûn
660
252.173
890
13.173
1550
265.346
BANDIRMA LİMANI Vapur
Yelkenli
Yekûn
Sancağı
Adet
Ton
Adet
Ton
Adet
Ton
Osmanlı
22
4290
146
8344
168
12.634
Ecnebi
225
87.620
-
-
225
87.620
Yekûn
247
91.910
146
8344
393
100.254
GEMLİK LİMANI Vapur Sancağı
Yelkenli
Yekûn
Taifesi Yekûn
Adet
Ton
Adet
Ton
Adet
Ton
Osmanlı
96
28.966
435
5195
531
34.161
3745
Alman
-
-
1
21
1
21
3
İngiliz
3
4019
3
18
6
7
75
İtalyan
-
-
2
8
2
8
8
Fransız
6
3041
-
-
6
3041
212
Rus
28
2238
-
-
28
2238
280
Yunan
141
15.869
9
448
150
16.317
1667
Yekûn
274
54.133
450
5690
724
59.823
5990
Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.321.
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
64
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
IV. MUDANYA GÜMRÜĞÜ
65
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
IV. MUDANYA GÜMRÜĞÜ Gümrük, ülkelerarası ticarette ithal veya ihraç eşyasının çıkarıldığı, kontrol edildiği ve vergilendirildiği yerdir. Bu tanımla beraber sahil gümrükleri ise, hem iç hem de dış ticaretin kontrolü ve vergilendirilmesi için oluşturulmuş kurumlardır. Osmanlı Devleti’nde gümrük işleri büyüklüklerine bağlı olarak emin, nâzır, gümrük memuru, kâtip, kolcu ve hamal gibi görevliler vasıtasıyla yürütülmektedir. Küçük gümrükler genellikle yakınındaki büyük gümrüklere bağlanmakta ve bir emir gönderilmesi veya iltizama verilmesi gibi durumlarda yalnız büyük gümrüğün adı yazılmakta, diğerleri için “ve tevâbi‘i gümrükleri” ifadesi kullanılmaktadır 200. Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar gümrükler, mukataa olarak emânet veya iltizam usulüyle idare edilmişlerdir. Mukataa, Osmanlı maliyesinde vergi gelir birimini ifade eden bir terimdir. Sözlükte “kesmek” mânasındaki Arapça kat’ kökünden türeyen mukataa “kesişmek” demektir. Bu bağlamda mukataa, belirli bir miktar üzerinde karşılıklı anlaşma olarak tanımlanabilecek bir genel anlamı ifade etmektedir. Osmanlı belgelerinde geçen mukataaya vermek, mukataaya almak, mukataaya tutmak veya sadece mukataa tabirleriyle devlete ait bir kısım vergilerin belirli bir meblağ karşılığında iltizama verilmesi kastedilmiştir 201. Emânetle idare edilen gümrüklerde emin, devlet tarafından tayin edilen bir memur statüsündedir. Bu usulde gümrükte çalışanların maaşları, yemek masrafları ve yakacak masrafları ile gümrük gelirlerinden yapılmış çeşitli tahsîsatlar çıkarıldıktan sonra artan para merkeze yollanmaktadır. İltizam usulünde ise mukataanın işletimi açık arttırma yoluyla kişilere satılmaktadır. Bazen bir gümrük değil birkaç tanesi bir arada, hatta dalyan, pençik vb. resimlere ait mukâtaalar da eklenerek iltizama verilmektedir. Bu yolla birinin kârının diğerinin zararını telâfi etmesi beklenmektedir. Örneğin 1699-1700 yıllarında İstanbul, Galata, Gelibolu, Tekirdağ, Ereğli, Silivri, Enez, Bandırma, Edincik, Mudanya, İzmit ve tevabii iskeleleri gümrükleriyle, rüsûm-ı reft, dellâliye, kara gümrüğü ve tevabii, dalyan-ı mâhî, pençik ve tevabii mukataaları, rüsûm-ı masdariyye, Edirne gümrüğü, İzmir ve Sakız gümrükleri ve tevabii mukataası birlikte iltizama çıkarılmıştır. Bu iki usulün yanı sıra emanetle idare içinde de iltizama gidilebiliyordu. Bir gümrük, memurunun maaşını dahi karşılayamayacak kadar az gelir getiriyorsa o takdirde emin tarafından maktu olarak ihale edilebiliyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise gümrük idareleri müdürlük halini almışlardır 202. Osmanlı döneminde Bursa’da zamanla resm-i çöp mukataası, Bursa hapis tomruğu mukataası, şemhâne, boya, biber ve lök kantariyesi, kantar mizanı, bozahâne, gümrük, âlet-i kapan, fülus vs. gibi birçok mukataa oluşturulmuştur. Fakat esaslıları kapan mahsûlatı, beytülmal, zindan, siyaset-i nevâhî-i Bursa, bozahâne, hamr, ihtisab, darphâne ve şemhâne mukataalarıdır. Yaş meyve kapanı, kumaş damgası, tahmis-i kahve, galle pazarı bâcı, dellâliye, Mudanya İskelesi Gümrüğü mukataaları da vardır. Bunlar kısım kısım üçer ve bazıları da birer sene müddetle taliplerine müzayede ile ihale edilmiştir 203. Mudanya İskelesi Gümrüğü’nün mukataaya verilerek işletilmesine dair en erken örneğin II. Murad döneminde olduğu, Fatih Sultan Mehmed zamanında çıkarılmış bir yasaknâmeden anlaşılmaktadır. Mudanya İskelesi ve Gümrüğü’nü doğrudan ele alan bu en eski kanunnâme metni “Mudanya İskelesi Yasaknâmesi” başlığıyla hazırlanmıştır. Tarihi belli olmayan ancak Fatih Sultan Mehmed devrine ait olduğu bilinen bu yasaknâme, Mudanya İskelesi’ne gelip giden gemilerle ilgili düzenleyici kaideleri içermektedir. Yasaknâme içinde yer alan ifadelerden bu kaidelerin II. Murad 200 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 14, İstanbul, 1996, s.263; Ayrıca bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, “Bursa Gümrük Defterleri”, Belgeler, Cilt XXIII, Sayı 27, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2003, s.1. 201 Mehmet Genç, “Mukataa”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 31, İstanbul, 2006, ss.129-132. 202 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük,” s.266. 203 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 25, 72b; A 24, 271b.
66
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
zamanından beri var olduğu anlaşılmaktadır. Yasaknâmenin orijinal nüshası Paris Bibliothèque Nationale’dedir: Mudanya İskelesinün Yasağı Hükmi Sureti
Nişân-i Hümâyûn hükmi oldur ki: Mudanya İskelesin dârendegân-ı tevkî‘ Hacı Yusuf ’a ve Hacı Mehemmed’e mukataaya verdüm ve buyurdum ki, Burusa’nun kadısı ve nâibi ve kethüdâsı merhûm babam -Tâbe serâh- zamanından berü olub-gelmiş kanun üzre bunların işine gereği gibi onat yardım edeler. Ol iskelenün re’isleri ve gemicileri bunlardan yük gizlemeyeler ve kaçurmayalar ve bunlardan destûrunsuz yük koymayalar ve çıkarmayalar. Ol yerün Bozburun yakasında Mudanya’nun balıkçıları ve gemicileri evvel balık avlarlar ve tahta ve ağaç keserlerdi, şimdiki halde mâni olurlar deyü bildürdiler. Buyurdum ki, evvelden merhûm babam -Tâbe serâh- zamanından ta vefatına değin nice oldısa, gerü öyle ola, kimesne mâni olub bir dürlü dahi etmeyeler 204. Paris Bibliothèque Nationale’de bulunan 1461 tarihli bir başka Gümrük Kanunnâmesi, herhangi bir sancak veya eyâlete ait olmamakla birlikte bir maddesinde Mudanya’dan getirilen kumaşlar için şu şekilde bir gümrük vergisi tarifesi belirlemektedir: “Mudanya’dan ve Firengî kumaş ve çuka ve ibrişim ve gayrı kumaş getiren Müslümandan yüz akçede bir akçe ve haracgüzârdan iki akçe ve Firenk’den dörder akçe gümrük alına”. Haracgüzâr olarak kastedilenler Osmanlı sahasında yaşayan zimmîlerdir 205. Tarihi belli olmasa da Fatih Sultan Mehmed’in son zamanlarında hazırlandığı tahmin edilen İstanbul ve Galata Gümrüğü Kanunnâmesi’nin bir maddesinde ise benzer cümlelerle; “Ve Mudanya’dan Firengî kumaş ve ibrişim ve çuka ve gayrı kumaş getiren Müslümandan ve haracgüzârdan yüz akçede dört akçe gümrük ala ve İstanbul sürgünü Müslümanlardan ve bâzirgândan yüz akçede dört akçe gümrük ala” hükmü bulunmaktadır 206. 1476 yılına tarihli İstanbul Gümrüğü Kanunnâmesi’nin maddeleri arasında Mudanya İskelesi ile ilgili şu hüküm yer almaktadır: “Ve Akdeniz’den ve Karadeniz’den ki, bir gemi İstanbul’a yahut Mudanya’ya yahut Gelibolu’ya gelip lenger atsa, gemi yükünün tamam gümrüğün vere. Ammâ bir gemi ki, katı güne uğrayub nâçâr gelip zikr olunan yerlerde limana girse lenger atsa ki, gemisinden nesne çıkarmaya veyahud gemisine nesne koymaya, gümrük vermeye. Ammâ katı gün olmayıp kendi irâdetiyle limana girse tamam gümrük vere. Ve bir gemi ki, İstanbul’da âdet üzere gümrüğün verip yük gösterip Gelibolu’ya yahud Mudanya’da lengerin salsa, gümrük vermeye. Nesne çıkarırsa veyahut nesne koyarsa, ol çıkardığı metâ’dan gümrük vere. Herhangi limandan ki, bir limana vara, bir kere gümrük verdikten sonra tekrar bir limandan dahi gümrük alınmak benim emrim değildir, almayalar” 207. 1476 tarihli “İstanbul ve Galata ve Gelibolu İskelelerinin Hükmü” başlıklı kanunnâme Mudanya iskelesini de içine alan kaideleri içermektedir. Bu hükümle Fatih Sultan Mehmed’in; İstanbul, Galata ve bunlara bağlı iskelelerin Çanakkale’deki Kilidü’l-bahr Kalesi’ne gelinceye dek gümrüğünü ve Mudanya İskelesi’nden Yoros Kalesi’ne 208 gelinceye dek arasında olan iskeleleri ve Aydın ilinin âhirine değin Çeşme ve Foçalar iskelelerini üç yıllığına mukataaya verdiği görülmektedir. Mukataaya verilen bu iskelelerde uyulması gereken gümrük kuralları sıralanmıştır. Aşağıda bu kanunnâmeden özetle şu bilgiler tespit edilebilir: Ülke dışından gelen gayrimüslim gemilerinin taşıdıkları ticari mallar taşra çıkarıldığında satılsın ya da satılmasın 100 akçede 5 akçe gümrük alınmakta, getirenler Osmanlı tebaası gayrimüslimler ise 100 akçede 4 akçe gümrük alınmaktadır. Bir kimse gümrük vermemek için ticari malını saklasa bu mal yakalanıp 204 Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.60. 205 Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.79. 206 Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, 1. Kitap, s.414; Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.50. 207 Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, 1. Kitap, s. 418; Robert Anhegger – Halil İnalcık, Kânûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, s.48. 208 Yoros Kalesi, İstanbul’da Anadolukavağı sırtlarındaki Doğu Roma döneminden kalma kaledir.
67
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
ortaya çıkarılırsa ceza olarak hazineye aktarılmaktadır. Kanunnâmelerde gemi reisleri de bu konuda ciddi şekilde uyarılmaktadır. Gemi reislerinin gümrük âmilinden izinsiz gemilerinden içeriye veya dışarıya ticari eşya ve davar koymamaları, bu işi yapan mal sahiplerinin yakalanması durumunda mallarının hazineye aktarılması kanunnâmede belirtilmektedir 209. İlk dönemlerde gümrükte ödenen vergiler genelde kıymet esasına göre tespit edilmekte ve malın gümrüğe girdiği andaki kıymeti üzerinden alınmaktadır. Bu durum, tüccarla gümrükçüler arasında malın gerçek değerinin tayini hususunda devamlı tartışmalara neden olmuştur. 18. yüzyıldan itibaren gümrük resimleri, belli tarihteki mal fiyatlarına göre tespit edilen tarifeler üzerinden alınmıştır. Bunun dışında bazı gümrüklerde gümrük resmi, yük başına tahsil edilmiştir. Osmanlı Devleti’nde Müslüman, gayrimüslim ve harbîlerin ödediği gümrük resmi oranları farklıdır. Klasik dönemde genellikle Müslümanlardan % 3, gayrimüslim Osmanlı tebaasından % 4 ve harbîden % 5 oranında resim alınmakla beraber, bu oranlar çeşitli yerlerde ve yıllar içerisinde farklılık göstermiştir. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren ise tamamen değişikliğe uğramıştır 210.
Mudanya Gümrük Binası ve Tren Garı (İskele Tarafından Görünüm)
Resmini ödeyerek bir gümrükten geçen mallar için sahiplerinin eline tezkire verilmekte, vergisini ödeyen şahıs başka bir gümrüğe geldiğinde aynı mal için tekrar gümrük resmi ödememektedir. 1848 senesinde Yunan Devleti tebaasından Bursa’da oturan 209 Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, 1. Kitap, s.430-431. 210 1838 sonrasında, dahilî gümrüklerde Baltalimanı Muahedesi’ndeki gümrük resmi oranları uygulanmaya başlanmıştır. Dahilde kullanılmak üzere bir limandan diğerine götürülen mallardan karadan iskeleye geldiğinde % 9, gemiye yüklendiğinde % 3 olmak üzere toplam % 12 resim tahsil edilmeye başlanmıştır. 1850’den sonra rayice bırakılanlarda bu resimler rayiç fiyattan % 16 indirim yapıldıktan sonra alınmıştır. 1861 Kanlıca Ticaret Muahedesi’ne bağlı olarak yapılan 1862 tarifesindeki gümrük resmi oranları iç ticaret için de geçerli kılınmıştır. Haricî gümrüklere paralel olarak dahilî gümrük resimleri % 8’e düşürülmüştür. 1866’da dahilde sarf edilecek malların hepsinden, rayiç fiyatlarından % 10 indirim yapıldıktan sonra bu oranda resim alınması kararlaştırılmıştır. Bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük”, s.264-266.
68
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Temestokli adlı tâcir yine aynı devletin tebaasından İzmir’de bulunan Yorgaki adlı tâcire göndermek üzere Mudanya İskelesi’nden gemiye yüklemiş olduğu eşyânın gereken vergisini ödeyerek yola çıkmıştır. Ancak Temestokli tâcir kazaen yolundan alıkonulup eşyası karayolu ile İzmir tarafına getirilmiş ve getirdiği eşyadan burada gümrük resmi olarak tekrar 1872 kuruş alınmıştır. Bunun üzerine Yunan Devleti konsolosluğu tâcirden ikinci kez alınan gümrük vergisinin iade edilmesini yazı ile istemiştir. Ardından konu Darbhâne-i Âmire nâzırına aktarıldığında, Osmanlı ülkesinde yer alan bir mahalden diğer bir mahale nakledilen ticari bir mal ve eşyanın yüzde dokuz kuruşluk âmediyye gümrük resmi tarifesinin sahile indirildiğinde uygulandığı belirtilmektedir. Ticari eşyanın yüzde üç kuruşluk reftiyesi dahi gerek gemiye yüklenerek denize çıkarılırken ve gerek deniz kenarından kara yoluyla diğer bir mahalle gönderildiğinde sahil gümrüğünden tamamıyla alınmakta, bundan sonra ise eşya nereye giderse gitsin verilen tezkire gereği ikinci kez vergi alınamayacağı bilinmektedir. Bu kural gereği Temestokli adlı tâcirden ikinci kez alınan verginin geri ödenmesi kararı çıkmıştır 211. 18. yüzyılın ilk yarısında İstanbul Gümrük Eminliği’ne bağlı olduğu görülen Mudanya Gümrüğü, bu durumunu 1861 yılına kadar sürdürmüştür. Yeni Cami’nin hemen batısında, 17. yüzyılda iki-üç katlı birkaç binadan oluşan ana gümrük emaneti, gümrük deposu ve büyükçe bir iskeleden meydana gelmektedir. Burası Gümrük Emini’nin makam yeri ve Osmanlı Devleti’nin tüm limanlarından gelen malların gümrük işlemlerinin yapıldığı ana gümrük deposuydu 212. Diğer bir gümrük merkezi ise Galata’da bulunmakta ve yabancı ülkelerden gelen mallar burada kontrol edilmekteydi 213. 1861 yılında İstanbul Gümrük Eminliği’nin unvanı Rüsumat Emaneti’ne dönüştürülünce, Mudanya Gümrüğü de bu kuruma bağlı olarak anılmaya başlanmıştır. Bu değişimle beraber taşradaki gümrük emanetleri müdürlük adını almış ve Mudanya Gümrüğü de bu adla anılmaya başlanmıştır. 1849 yılında Mudanya’daki gümrük için Fransızlar tarafından yeni bir gümrük binası inşa edilmiştir. 1892 yılında Mudanya-Bursa demiryolunun açılması ile birlikte bu yapı hem gümrük binası hem de tren garı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1953 yılında demiryolu hattı işletmeden kaldırılınca sadece gümrük amaçlı kullanılan bina, 1989 yılında restore edilerek otel olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Mudanya Gümrük Binası (Tren Garı Tarafından Görünüm) 211 BOA, HR.MKT., 56/22, 14.Z.1264. 212 Wolfgang Müller - Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, s.165. 213 Eremya Çelebi Kömürciyan, İstanbul Tarihi, XVII. Asırda İstanbul, Çev: Hrand D. Andreasyan, 2. Baskı, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1988, s.35.
69
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Sultan V. Mehmed Reşad’ın Gelişi İçin Süslenmiş Mudanya Gümrük Binası
Dikdörtgen planlı bina, yaklaşık olarak 13,6 metre genişliğinde, 129,45 metre uzunluğundadır. Uzunlamasına şekillenen binanın en yüksek kısmı orta bölümüdür. Orta bölüm; zemin, ara ve üst kattan oluşmaktadır ve ortasında deniz tarafından karaya geçişi sağlayan 6 metre yüksekliğinde ve 7 metre genişliğinde açık geçit vardır. Orta aksın yanındaki kütleler tek mekânlı büyük birimlerden oluşmaktadır. Bu mekânların yük deposu olarak kullanıldığı düşünülmektedir 214.
Mudanya Gümrük ve Gar Binası’nın Kat Planı, Cephe Görünüşü ve Kesiti 215 214 Selen Durak, “Bursa-Mudanya Demiryolu Hattı ve İstasyon Binaları”, Bursa’nın Kentsel ve Mimari Gelişimi, Editör: Cafer Çiftçi, Bursa: Osmangazi Belediyesi Yayınları, 2007, s.221-222. 215 Selen Durak, “Bursa-Mudanya Demiryolu Hattı ve İstasyon Binaları”, s.222.
70
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
1891 yılında gümrüklerde uygulanacak usulleri içeren bir nizâmnâme kabul edilmiştir. Bu nizâmnâmede malların gümrüklerden geçeceği saatler, yükleme, boşaltma ve transit şartları, muayenelerin nerelerde, nasıl yapılacağı, gemi manifestosunun verilmesiyle ilgili şartlar, gümrüğü ödenmeyen malların depo ve antrepolarda muhafazası, süresi içinde gümrükten çekilmeyen malların satış şartları ile satışından elde edilecek gelirin yapılan masraflar çıkarıldıktan sonra teslimi gibi hususlara yer verilmiştir. Bu düzenleme ile Osmanlı gümrüklerinde modern gümrüklerde uygulanan nizamlar tatbik edilmeye başlanmıştır 216.
Mudanya Gümrüğünün Hasılâtına Dair Örnekler 1507’de Mudanya iskelesi mukataası 130.000 akçe varidat getiriyordu 217. Mukataanın âmili Yusuf bin Abdullah idi. 1512’de İstanbul’dan hükm-i şerifle gelen silahdârlardan İshak Bey oğlu Cafer Bey, Mudanya köyü ma’beri (geçit) mukataasını üç yıllığına mukataaya tutan âmil Abdullah oğlu Yusuf ’un ödeyeceği 6000 akçelik bir taksiti almak için gelmiş ve tahsilâtı gerçekleştirmiştir 218. 1530 tarihli tahrir defterinde bu gelir miktarı 166.000 akçeye ulaşmış gözükmektedir 219. 16. yüzyıl başlarında Mudanya İskelesi’ne getirilen ürünlerden bâc vergisi adı altında gümrük resmi alınmaktadır ve bu iş için emânet usulüyle bir bâcdar görevlidir. Örneğin Mudanya’ya gemilerle getirilen Hınzır pastırmasından Bâcdar Hasan oğlu Hacı Receb, bu ürünün bâc vergisinin kendisi tarafından alınması gerektiğini sanarak sahiplerinden bâc diye 800 akçe almıştır. Ancak Mudanya ve Galata gümrüklerine padişahın tayini ile 1518’de emin olan Yahudi Avram oğlu Yagop, tezkire-i şerife getirip, “hınzır pastırmasının her resinden dört akçe gümrük bana râcîdir” diye emir olunduğunu belirterek 800 akçeyi talep edip tamamıyla Hacı Receb’den almıştır 220. Kite Kazâsı’na tâbi Mudanya İskelesi ve bu iskeleye bağlı diğer iskeleler 18 Haziran 1577 tarihinden itibaren üç yıllığına 200.000 akçeye iltizam edilerek Salamon oğlu İsak adlı bir Yahudi tasarrufuna verilmiştir. Bu ihale sırasında Yagob oğlu Avraham İsak’a kefalet bedeli olarak 50.000 akçe teslim etmiş ancak İsak 10.000 akçe aldığını belirttiğinden dava konusu olmuştur 221. Bursa’da bulunan bâc ve bâzâr-ı galle, kapan-ı meyve-i huşk, damga, gümrük, kantarîn, dengîn, bâc-ı iskele ve Mudanya ve tevâbi’-i mukataaları İsak Yahudi uhdesinde iken 5 Ağustos 1598’de bu mukataalar, eskiden de bu mukataaya mültezim olan Mosi Yahudi’ye 2 tahvil 60 yük akçeye iltizam yoluyla işletilmek üzere verilmiştir 222. Başlangıç yılı tam olarak tespit edilemese de, 18. yüzyılın ilk yarısında Mudanya gümrüğünün İstanbul Gümrük eminliğine bağlı olduğu, emânet usulüyle işletildiği ve gümrük idaresinin bir emin ve bir nâzır vasıtasıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumun tespitini 1742 yılında bir gurup eşkıyanın Mudanya Gümrüğü’nü basmaları hususunu dile getiren belgeden anlamaktayız: Bursa’nın Kiremitçi Mahallesi’nde oturan ve eşkıyadan olan Uzun Mehmed, Bayırlı Çolak, Kulleli oğlu Mehmed, Deli Mehmed ve kendilerine tâbî 10 nefer arkadaşları birlik olarak, Mart 1742 tarihinde saat dörtte Mudanya Gümrüğü’nü muhasara etmişler ve geceleyin gümrüğün dört tarafındaki pencereleri kurşun ile harap edip kapısını yıkarak içeri girmişlerdir. Gümrük binası içindeki sandığı kırıp gümrük malından 950 kuruş ve bir gümüş saat ile bir bıçağı alıp kasaba dışına kaçmışlardır. Bunun üzerine İstanbul Gümrük emini Yusuf devlete arzuhâlde 216 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük”, s.267. 217 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 33, 293b. 218 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 20, 174b. 219 BOA, Tapu Tahrir Defterleri, no. 166, s.136. 220 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 25, 240b. 221 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 105, 53b. 222 M. Asım Yediyıldız, Saadet Maydaer, İlhami Oruçoğlu, A 153 Nolu Bursa Şer’iye Sicili, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2010, s.566.
71
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
bulunarak durumu bildirmiştir. Eşkıyalık yapan bu şahısların Mudanya havalisinde olduğu Mudanya Nâibi Mevlânâ Mehmed Salih tarafından arz edilmiş, ayrıca Mudanya Gümrüğü Emini Ahmed ve Nâzırı Ali de aynı yönde ihbar da bulunmuşlardır. Bunun üzerine eşkıyalık yapan bu kişilerin yakalanması ve gasp ettiklerinin ellerinden alınması hususunda Bursa kadısına, Hudâvendigâr Sancağı mütesellimine ve Bursa yeniçeri zâbitine hitaben acil ferman gönderilmiştir 223. Şüphesiz gümrüğün idaresi konusunda dolaylı olarak bilgi aldığımız bu belgenin asıl değeri, yaşanan böyle bir hadiseyi haber vermesidir. Eylül 1796 tarihinde Mudanya gümrüğü nâzırlığını Salamon adlı bir kişi yapmaktadır. Bu süreçte gümrük nâzırları için mubassır ifadesi de kullanılmaktadır. Salamon’un 10 Eylül 1796 tarihli yazısında kendisine gelen emir doğrultusunda, Mudanya’dan Uzuncaâbâdî Panayırı’na gemi ile yola çıkan tâcirlerin malları ve eşyalarının sayılarak cinslerine göre kaydedilip kendilerine tezkire verildiği, bu mal ve eşyalar için gereken gümrük vergilerinin toplam 1054 kuruş, 40 akçe tuttuğu ve bu paranın tamamen tahsil olunduğu iletilmektedir 224. Rumeli’nin en büyük panayırı olan Uzuncaâbâd Panayırı her yıl Eylül ayı başında başlar ve bir, bir buçuk ay devam ederdi. Bu panayıra Mudanya ve Bursa’dan da tâcirlerin katıldığını bu belgeden anlamaktayız. 1798 senesinde Mudanya iskelesinin gümrük emini Ahmed, gümrük nâzırı ise Ali adlı kişilerdir. Bu iki şahıs 15 Temmuz 1798 tarihli arzla, Muharrem ayı içerisinde Mudanya ve bağlı gümrükleri hâsılatının toplam 566 kuruş 32 akçe olduğunu, bu gelirlerin kaydedildiği icmal defterini arzuhâlin içine dürerek meblağla birlikte Yorgo Reis eliyle başkente gönderdiklerini belirtiyorlardı. Gönderilen paranın ve ilgili evrakın ulaşması sonrasında kendilerinin yazı ile haberdar edilmelerini de bu arzda belirtiyorlardı 225. 1802 yılında Mudanya gümrüğü nâzırı olarak görevde bulunduğu anlaşılan İsmail de, Zilhicce ayı içerisinde Mudanya Gümrüğü’nün masdariyye hâsılatı olarak toplanan 51 kuruş 6 para meblağı mîrî hâsılat defteri ile birlikte bir arzuhâlle Halil Reis eliyle başkente yollamıştır. Nâzır İsmail de gönderilen paranın ve ilgili evrakın ulaşması sonrasında kendisinin yazı ile haberdar edilmesini rica etmiştir 226. Bu belgenin aktarıldığı zarfın üstünde yazılı olan “Hâlâ Âsitâne-i aliyye’de Emti‘a Gümrüğü’nde sandık emini devletlü inâyetlü efendim sultânım hazretlerinin hâk-i pâ-yi devletlerine arzuhâlimdir” ifadesi, Mudanya Gümrüğü’nün bağlı olduğu birimi göstermek açısından önemlidir. Hicrî 1217 yılının Cemâziyelâhir (29 Eylül-27 Ekim 1802) ayı içinde, İstanbul’a çeşitli iskelelerden getirilen içkilerin zecriyye vergilerini gösteren 9 Kasım 1802 tarihli hesap defteri önemli bilgiler vermektedir. Bu kayıtta Mudanya, Erdek, Kapıdağı, Paşa Limanı, Hora, Bandırma, Preme, Burgaz (güneydoğu Bulgaristan’da), Burgaz (Mudanya’da), Mürefte ve Çınarcık’tan, İstanbul’daki Hasköy, Balat, Kumkapı, Samatya, Galata, Balıkpazarı, Fener, Beşiktaş ve Kuzguncuk iskelelerine gemileri veya kayıkları ile hamr ve arak taşıyan reislerin adları, taşıdıkları içki miktarları, bu içkileri taşıtan mal sahiplerinin adları ve ödedikleri zecriyye vergileri miktarı tek tek yer almaktadır. Cemâziyelâhir ayı içinde yukarıda adı geçen iskelelerden 34 adet kayık İstanbul iskelelerine 340.289 kıyye hamr, 14.925 kıyye arak taşımış ve bu içkilerden 18.506,5 kuruş 18 para zecriyye vergisi alınmıştır. Bu verilere göre 1802 yılında 1 kıyye hamr için 6 akçe, 1 kıyye arak için 100 akçe zecriyye alınmaktadır. Bu nakliyatta çalışan gemi ve kayık reisleri ile mal sahiplerinin hepsi gayrimüslimlerden oluşmaktadır. Bu hesap kaydında Mudanya’dan 28.100 kıyye hamr, Mudanya Burgaz’ından 11.200 kıyye hamr olmak üzere toplam 39.300 kıyye hamrın İstanbul’daki Hasköy, Beşiktaş, Samatya ve Kuzguncuk iskelelerine nakledildiği görülmektedir 227. 1803 yılında Mudanya gümrük emini Ahmed ve gümrük nâzırı ise Mehmed adlı 223 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 166, 21a. 224 BOA, C.İKTS., 1763/36, 7.Ra.1211. 225 BOA, C.ML., 10796/263, 1.S.1213. 226 BOA, C.ML., 2490/53, 7.M.1217. 227 BOA, C.ML., 26816/655, 13.B.1217.
72
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
kişilerdir. Bu görevliler 29 Mart 1803 tarihli arzuhâlleriyle, Mudanya Gümrüğü’nün Hicrî 1217 yılı Zilkade (23 Şubat – 24 Mart 1803) ayı içerisindeki mîrî hâsılatını arz etmişlerdir. Buna göre Zilkade ayında 587 kuruş 30 para gümrük hâsılatı elde edilmiş olup, bu para gümrük kâtibi Seyyid Hacı İsmail’e teslim edilerek başkente gönderilmiştir 228. Mudanya Gümrüğü’nün Zilkade ayı gelirlerine bakıldığında, Mudanya Gümrüğü’nde sepeti 18 akçeden vergilendirilen 435 sepet zeytin Rusçuk’a gönderilmiştir. Kaydın Moskovlu Nikoli zimmî ifadesiyle geçen yerinde, zeytinden yüzde üç hesabıyla gümrük vergisi alındığı yazılı olduğundan, bu dönemde bir sepet zeytinin 600 akçe üzerinden vergilendirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Girit tarafından gelen Ali Ağa’nın getirdiği 500 sandık/çuval sabun için, sandığı/çuvalı 135 akçe hesabıyla 67.500 akçe gümrük vergisi alınmıştır. Tüm bu kalemlerden toplam 76.770 akçe gümrük vergisi elde edilmiş, ancak bu paranın 15.840 akçesi masraflara harcanmıştır. Ayrıca Zilkade ayı içinde bağlı iskelelerden 9600 akçe daha vergi geliri elde edilerek Mudanya gümrüğü hasılâtına eklenmiştir. 15.840 akçelik gümrük masrafları 5 numaralı tabloda yer almaktadır. Tablodan da anlaşılacağı üzere Mudanya gümrük nâzırı aylık 1800 akçe, gümrük emini ise aylık 1200 akçe maaş almaktadırlar. Gümrüğün ayrıca aşçı aylığı, taamiye masrafı, iki mubassır aylığı, birkaç kadın ve erkek ile Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin’e ödenen çeşitli meblağlarda harcamaları olduğu görülmektedir. Şeyh Mehmed Emin Efendi, İsmail Hakkı Efendi Tekkesi şeyhi olup bu para babasına olduğu gibi kendisine de imam ve hatiplik vazifeleri karşılığında tahsis edilmiştir. Listede geçip de gümrükte görevi olmayan şahıslara ve bir şeyhe vazife ifadesiyle ödenen meblağlar çeşitli sebeplerden padişahın tahsisatı ile yapılmış olmalıdır ve bu örnekler başka gümrüklerde de görülebilmektedir 229. Özellikle gümrüklerden vazife alan mütekâid ve duâgûyâna ödenen meblağların kayıtlı bulunduğu vazife defterilerinde bu örnekleri görmek mümkündür. Belirtilen tarzda Mudanya gümrüğünden yapılan birkaç tahsisata dair şu örnekler verilebilir: 1815’te Bursa Mevlevîhânesi’nin varidatı olmadığı için dervişler sıkıntı çektiğinden Bursa bâc pazarı, ipek terazisi ve Mudanya gümrüğü mallarından günlük 100’er akçeden 300 sağ akçe yevmiye tayin kılınmıştır 230. 1769 senesinde Mekke şeriflerinden Şerîf Ebû’l-Kasım da Bursa’ya ikâmete memur edildiğinde, masrafları Mudanya Gümrüğü malından karşılanmıştır. Mekke-i Mükerreme Şerîfi Mübârek’in biraderi olan Şerîf Ebû’lKasım’ın Bursa’da ikâmet ettiği Hicrî 1182 senesi Ramazan ayı başından Hicrî 1183 senesi Cemâziyelâhir ayının sonuna kadar (9 Ocak 1769 – 30 Ekim 1769) geçen sürede kendisine Mudanya Gümrüğü malından verilmek üzere aylık 75 kuruş 30 akçelik ocaklık geliri tayin buyrulmuştur. Ebû’l-Kasım’ın Bursa’da kaldığı süre sonrasında Başmuhâsebe kaleminin yapılan harcamaları tespit eden evrakında, ilgili şahsa ta‘yînât-bahâ olarak günlük 271 akçe olmak üzere kaldığı 295 gün için 79.945 akçe harcandığı, aylık çeki (250kg.) odun için 600 akçe olmak üzere on ayda 6000 akçe harcandığı ve aylık 300 akçe ev kirası olmak üzere on ayda 3000 akçe harcandığı tespit edilmiştir. Şerîf Ebû’l-Kasım Mudanya Gümrüğü malından kendisine her ay tahsis edilen 75 kuruş 30 akçelik ocaklık gelirini, Mudanya Gümrüğü eminin elinden almakta ve kendisine verilen tahville ödemenin yapıldığı kayıt altına alınmaktadır. Bu kayıtta Mudanya Gümrüğü’nün emânet usulüyle işletildiği ve bu gümrüğün İstanbul Gümrüğü mülhakatı olduğunun vurgulanması önemli bir bilgidir 231.
228 BOA, C.ML., 15703/383, 5.Z.1217. 229 Örneğin Trabzon İskelesi ve Tevâbi’-i Gümrük Mukāta’ası gelirlerinden vezâif başlığı altında, şehirdeki ve yakın bölgedeki mescid, medrese ve camilerde görevli olan vazifelilerin yevmiyeleri ve görev yapılan mekânın masrafları ile ilgili ödemeler yapılmaktadır. Bkz. Necmettin Aygün, “Dinî Hizmetlerin Gerçekleştirilmesinde Devletin Rolü Üzerine Bazı Tespitler; Osmanlı Dönemi Doğu Karadeniz Örneği”, Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM) Dergisi, Sayı 22, 2009, s.71-74. 230 Kâmil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4521, Cilt III, 332. 231 BOA, C.ML., 24687/598, 29.Ş.1183.
73
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Tablo 5: Hicrî 1217 Zilkade Ayı (23 Şubat – 24 Mart 1803) Mudanya Gümrüğü Giderleri Giderler Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Ücret-i gümrük Aşcı mâhiyyesi Mubassır İsak mâhiyyesi Mubassır Musa mâhiyyesi Ayşe Hâtun vazîfesi Şerife Necibe Hâtun vazîfesi Zeliha Hâtun vazîfesi Halil vazîfesi Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin vazîfesi Ta‘âmiyye TOPLAM
Meblağ (akçe) 1800 1200 720 1200 1980 1980 1200 660 600 600 300 3600 15.840
Hicrî 1218 Şevval ayında (14 Ocak - 11 Şubat 1804) Mudanya Gümrüğü’nün toplam aylık geliri, giderler düştükten sonra 1094 kuruş 27 para (131.361 akçe) kadardır. Bu muhasebenin tutulduğu kayıtta ve tarihlerde özellikle Mudanya İskelesi ile Tuna Nehri kıyısında bulunan Rusçuk İskelesi arasında ticari malların gidip geldiği görülmektedir. Rusçuk’tan daha çok deri tulumlar, kirpas keten ve çeşitli gömlekler, çarşaf ve don gibi eşyalar gelirken, Mudanya’dan zeytin, zeytinyağı, kestane ve dut fidanı gönderilmektedir. Ayrıca Mudanya İskelesi’ne İnöz tarafından çubuk halinde ham demir, saç demir, nal, saç ayağı ve hırdavat getirilmiştir ve bu sektörde ticaret yapanların hepsinin ağa unvanlı kişilerden oluşması dikkat çekicidir 232. Hicrî 1219 yılının Cemâziyelâhir ayı (7 Eylül – 5 Ekim 1804) içinde Mudanya Gümrüğü’nün giderleri çıkarıldıktan sonra toplam geliri, 457 kuruş 13 akçe (54.853 akçe)’dir. Bu ay içinde Rusçuk’a zeytin, döğen taşı, beygir keçesi, kilim, seklem (iri çuval) içinde afyon, Karahisar rahtı, elvan bogasi, bürümcek ve kahve değirmeni gibi ticari ürünler gönderilirken, oradan da Mudanya’ya saç demir, kilit, sandık, hırdavat, zincir, çuka ve bamya gibi ürünler getirilmiştir. Ayrıca Silivri’ye giden Keşanlı Moskov Aci Yanaki, Tokat basması, beledi döşek, peştamal, Hama kuşağı, Bursa basması, Diyarbakır alacası, sade balin, Ankara şalı, kaba çuka, boş sandık, Bursa şalı, sade kutni, Bursa çamaşırı, Bursa beldarı, yün kuşak ve Leh çiti gibi ürünleri Mudanya İskelesi’nden götürmüştür. Bu ürünler için 22.874 akçe gümrük vergisini ödemesi önemli meblağda ticari ürün taşıdığını gösterir mahiyettedir 233. Hicrî 1220 yılı Rebî‘ulevvel ayında (30 Mayıs - 28 Haziran 1805) Mudanya Gümrüğü’nün giderleri çıkarıldıktan sonra toplam geliri, 400 kuruş 9 akçe (48.009 akçe)’dir. Gümrüğün gelir ve giderlerinin yer aldığı hesap kaydına bakıldığında, bu ay içinde hep Mudanya İskelesi’nden ticari ürün çıkışı olmuş, iskeleye giriş hiç olmamıştır. Çekmece ve Silivri’ye yapılan iki nakliyat dışında geri kalan ticaret hep Rodoscuk’a yapılmıştır ve ağırlıklı olarak giden ürün zeytindir 234. Aynı yılın Cemâziyelâhir ayı (27 Ağustos – 24 Eylül 1805) içinde ise, Mudanya Gümrüğü’nün giderleri çıkarıldıktan sonra toplam geliri, 944 kuruş 51 akçe (113.331 akçe)’dir. Bu ay içinde Mudanya İskelesi’ne gelen ticari mallar, iskeleden gönderilenlerden fazladır. Mudanya İskelesi’ne Girit, Rodoscuk ve Akdeniz tarafından gelen tüccar, sabun, tuz, rişte-i meryem (ince yün ipliği), ham demir, nal, havlu ve kahve gibi ürünler getirmişlerdir. Mudanya İskelesi’nden bu ay içinde gönderilen tek ürün ise zeytindir ve sadece iki şahıs tarafından Rodoscuk’a nakledilmiştir 235. 232 BOA, C.ML., 11626/283, 29.L.1218. 233 BOA, C.ML., 16265/397, 29.C.1219. 234 BOA, C.ML., 4725/107, 30.Ra.1220. 235 BOA, C.ML., 5528/125, 29.C.1220.
74
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Hicrî 1220 yılının Şevvâl ayı (23 Aralık 1805 – 20 Ocak 1806) içinde Mudanya Gümrüğü’nün giderleri çıkarıldıktan sonra toplam geliri, 468 kuruş (56.160 akçe) tutmaktadır 236. Hicrî 1221 yılının Muharrem ayı (21 Mart – 19 Nisan 1806) içinde Mudanya Gümrüğü’nün giderleri çıkarıldıktan sonra toplam geliri ise, 985 kuruş (118.200 akçe) tutmaktadır. Bu ayda iskeleye gelen veya iskeleden giden ticari ürünler içinde çeşitli miktarlarda manda derisi, rişte-i penbe (pamuk ipliği) ve arak yer almaktadır 237. Mudanya gümrük emini İbrahim ve gümrük nâzırı Ahmed’in 26 Ağustos 1806 tarihli arzuhâllerinde şu bilgiler yer almaktadır: Girit tarafından Mudanya’ya bir miktar sabun yüküyle iki adet Moskov gemisi gelmişlerdir. Gemilerden birinde 300 kap sabun, diğerinde ise 64 kap sabun mevcut olup, 300 kap olan gemiden dışarıya mal çıkarılmasına izin verilmemiş, bu geminin tâcirleri demir alarak İstanbul’a doğru yol alırız deyip gitmişlerdir. 64 kap sabunu olan geminin tâcirleri ise gereği gibi davranarak gemide mevcut olan sabunların ıslanıp çamurlaştıklarını göstererek, söz konusu sabunların gemiden çıkarılarak satılması yönünde izin istemişlerdir. Bunun üzerine Mudanya gümrük emini ve nâzırı merhameten faydasız olan 64 sandık sabunun gemiden çıkarılıp satılmasına izin vermişlerdir. Ancak üç beş gün sonra mîrî gemi kaptanlarından İbrahim Gemlik’e gelmiş ve bu konudan haberdar olarak Mudanya’ya gelip tâcirler ile Mudanya gümrük nâzırını ve eminini mahkemeye çağırmıştır. Burada karar alınarak, mîrî kaptanla hana gidilmiş ve mevcut olan ıslak sabunlar kendilerine gösterilmiştir. Bunun üzerine mîrî kaptan İbrahim, bu konuyu İstanbul’a haber etmemek imkânsız diyerek, bir çavuş eliyle donanma kaptanına bilgi göndermiştir. Mudanya gümrük emini ve nâzırı da bir arzuhâlle ilgili konuyu devlet yönetimine haber etmişlerdir. İlgili arzuhâl, Mudanya nâibi Hacı Akif Eyüp’ün arzıyla gönderilmiştir 238. 12 Ocak - 10 Nisan 1834 tarihlerini içine alan Hicrî 1249 yılının Ramazan, Şevval ve Zilkade aylarına ait Mudanya ve Gemlik kazâlarından İstanbul’a gönderilen hamr ve arak miktarı, bu ürünlerin sahipleri ve alınan vergi miktarı ise aşağıdaki gibidir 239: Tablo 6: Hicrî 1249 yılının Ramazan, Şevval ve Zilkade Aylarına Ait Mudanya ve Gemlik Kazâlarından İstanbul’a Gönderilen Hamr, Arak Miktarı ve Ürün Sahipleri Todoraki Reîs sefînesiyle Eftimoz mâlı Hamr 14 kab, 10.300 kıyye Arak 6 kab, 800 kıyye
Panayot Reîs sefînesiyle Dimitraki mâlı Hamr 14 kab, 3200 kıyye Arak 2 kab, 120 kıyye
Aci İsterati sefînesiyle kendi mâlı Hamr 4 kab, 9500 kıyye Arak 4 kab, 600 kıyye
Zafiraki sefînesiyle kendi mâlı Hamr 11 kab, 2000 kıyye Arak 10 kab, 400 kıyye
Def‘a Zafiraki sefînesiyle kendi mâlı Arak 6 kab, 120 kıyye Aylar içinde alınan vergi miktarı Mudanya’nın aylık gelirleri
Gemlik’in aylık gelirleri
Ramazân
79 kuruş
Ramazân
130 kuruş
Şevvâl
91 kuruş
Şevvâl
150 kuruş
Zilka‘de
130 kuruş
Zilka‘de
170 kuruş
TOPLAM
300 kuruş
TOPLAM
450 kuruş
TOPLAM: 750 kuruş + 236 kuruş (Perâkende hâsılâtı) = 986 kuruş – 177 kuruş (Âmillik tenzil) = 809 kuruş 236 BOA, C.ML., 16319/398, 29.L.1220. 237 BOA, C.ML., 11717/285, 30.M.1221. 238 BOA, C.ML., 31831/780, 11.C.1221. 239 BOA, C.ML., 17849/442, Gurre.Z.1249.
75
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Tablonun en altında toplam kısmında geçen “perâkende hâsılâtı” ifadesi Mudanya’nın gümrük hasılâtının gösteren diğer vesikalarda da yer almaktadır. Bazen de “perâkende Mudanya ve mülhakātı gümrükleri hâsılâtları” 240 şeklinde geçen bu gelir faslı, Mudanya gümrüğüne bağlı kaza etrafındaki küçük iskeleleri ve bunlara ait vergi gelirlerini ifade etmektedir. Gümrüklerde eminler veya mültezimler daha fazla gelir elde etmek isterlerken, tacirler ise gümrükten mal kaçırarak daha az vergi ödeme yoluyla kârlarını artırmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle nakliyatını yaptıkları malları farklı iskelelerden yola çıkararak gümrük vermeden veya daha az vererek satma eğiliminde idiler. Bu olaylar gümrüğü iltizam veya malikâne usulüyle tasarruf edenlerin zarara uğramasına neden olduğundan başkente sıkça şikâyetler iletilmektedir. 1592 tarihinde İstanbul-Mudanya hattında gelip giden pereme ve kayıkların başka yerlerden yolcu ve eşya aldıkları, bu sebepten gümrük gelirlerine zarar geldiği tespit edildiğinden, gümrük emininin bilgisi ve mühürlü tezkeresi ile yarar kefilleri olmadıkça kayıkçı olunamayacağı ve başka yerden yolcu almaları yasaklanmıştır 241. Diğer bir örnekte Gemlik Kazâsı’na tâbi Kurşunlu Köyü halkı öteden beri ürettikleri taze meyveleri kendi çekdirme gemileri ile Kurşunlu İskelesi’nden İstanbul’a naklederlerken, bir süre sonra Mudanya’daki gümrükten vergi kaçırmak isteyen tüccara ait malları ve yolcuları da nakletmeye başlamışlardır. 1781 yılında yaşanan bu durumu fark eden Mudanya’daki gemi sahipleri ve reisler konuyu başkente haber etmişlerdir. Hem Mudanya-İstanbul arası çalışan Mudanyalı gemi reislerinin kazançlarının, hem Mudanya kayıklarının İstanbul’da yanaştığı Eminönü yakınındaki iskele kethüdalığı maktuunun ve hem de İstanbul Gümrüğü mülhakatından olan Mudanya Gümrüğü hâsılatının düşmesine neden olan bu hadiseye hemen müdahale edilmiştir. Bu bilgilerin alındığı evrakta Eminönü İskelesi kethüdalığının senelik 50 kuruş mâl ile mâlikâne usulüyle Seyyid Mehmed Esad Efendi’nin uhdesinde olduğu görülmektedir 242. Mudanya kayıkçıları ile Kurşunlu kayıkçıları arasında yaşanan bu problemin 60 yıl sonra da var olduğu, bir başka evrak yoluyla tespit edilebilmektedir. Mudanya İskelesi kayıkları reisleri yolcu taşımak için İstanbul’da eskiden beri Eminönü İskelesi’ni kullanmakta iken, yemiş nakliyle uğraşan Kurşunlu reisleri de bu yolcuları ve yolculara ait yükleri taşıma işine başladıklarından, 1841 yılında iki iskele reisleri arasında bir çekişme ortaya çıkmıştır 243. 19. yüzyılda dış talebe bağlı olarak Bursa’da giderek artış gösteren ipek üretimi ve Mudanya İskelesi yoluyla yapılan ipek ticareti de, gümrükten kaçarak daha çok kâr elde etmek isteyen tüccar sayısını artımıştır. Bu nedenle 19. yüzyılın ilk yarısında Mihaliç, Mudanya ve Gemlik Denizi önlerinde ipek kaçakçılığını tespit etmek için bir gemi ile bir beş çifte (10 kürekli kayık) devriye gezmektedir. Bu gemi ve kayıkta istihdam edilen askerlerin aylık ekmek ve et tayinatları Tanzimat’ın ilanına kadar Gemlik Mîzân-ı Harîr Memurluğu tarafından karşılanmaktadır. Ancak Tanzimat’ın ilanından sonra bu tarz mîzân memurlarının azledilmeleri ve mîzân gelirlerinin muhassıllara ihale ve tefviz olunması sebebiyle, adı geçen kaçakçılığın tespiti işinde çalışanların tayinatının karşılanması Gemlik Muhassıllığı’na verilmiştir. Bu bağlamda Gemlik Muhassılı Hamdullah Bey’e 16 Nisan 1840 tarihli resmi bir yazı gönderilmiştir 244. Şirket vapurlarının dahi gümrükten mal kaçırdıklarına dair duyumlar bulunmaktadır: Gemlik ve Mudanya iskelelerine işleyen kumpanya vapurlarının yüklerini memurların olmadığı ıssız mahallere gizlice çıkararak gümrükten kaçırdıkları devletçe tetkik edilmiştir. Bu konuyu ele alan 21 Temmuz 1872 tarihli yazıda kumpanya vapurlarının manifestoları gereğince yüklerini doğrudan doğruya Rüsûmât Emânet-i Behiyyesi’ne bağlı olan rüsûmât idârelerine çıkarmaları nizâmının varlığına işaret edilmektedir 245. 240 BOA, C.ML., 10951/268, 10.Ca.1224. 241 Nejdet Ertuğ, Osmanlı Döneminde İstanbul Deniz Ulaşımı ve Kayıkçılar, s.48. 242 BOA, C.BLD., 5755/116, 29.R.1196. 243 BOA, C.BLD., 3754/76, 15.N.1257. 244 BOA, C.BH., 6452/133, 13.S.1256. 245 BOA, ŞD., 27/497, 15.Ca.1289.
76
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Rüsûmât İdâreleri gümrük vergilerinin toplanması ve vergi kaçakçılığının engellenmesi dışında, yasak olan ürünlerin ülkeye sokulmasına da karşı kontrol yapmakta idi. 11 Ağustos 1899 tarihli arşiv belgesine göre, Bursa’da boyacı esnafından olan Hristo için komisyoncu vasıtasıyla Mudanya’ya getirilen kimyasal bir madde, Rüsûmât İdâresi tarafından zapt olunmuş ve bu ürünün yasak eczadan olup olmadığı Hudâvendigâr Vilâyetinden gönderilen tahrirat ile sorulmuştur 246. 1892 yılından itibaren Mudanya’nın yeni iskelesi olarak kullanılan demiryolu iskelesi Nâfia Nezâreti’nce görevlendirilen bir komiser tarafından kontrol ediliyor ve denetleniyordu. Bu komiser, hem demiryolu işletmesini hem de işletmeye bağlı ahşap iskeleyi denetlemekte ve gerekli bilgileri nezârete göndermekte idi. Bu iskelenin bakımının yapılarak işletilmesi ve yapımı için harcanan paranın tedariki için, demiryolu şirketi imtiyaz müddetince iskeleye gelen yolculardan, nakledilen ve yüklenen ticari eşyalardan belli bir tarife üzerinden iskele resmini almaktadır. Ancak bu tarihlerde alınan verginin miktarı konusunda şikâyetlerin eksik olmadığı sıklıkla dile getirilmektedir. Hudâvendigâr Vilâyeti valisinin Ticâret ve Nâfia Nezâreti’ne gönderdiği 25 Kasım 1896 tarihli evrakta, demiryolu şirketinin iskelede aldığı rüsum konusunda yaşanan sıkıntı ve iskele komiserliğince de ilgili sıkıntının doğrulandığı görülmektedir: “Demiryolu şirketinin 1892 senesi Haziran’ından 1896 senesi Eylül ayı sonuna kadar, iskeleden dört yıl dört ayda elde ettiği rüsumun 7416 Lira olduğu, bu süreçte 2193 Lira masraf edildiği ve bu hesaba göre 5223 Lira kâr elde edildiği tespit edilmiştir. 700800 Lira masrafla inşa edilen bir iskele için yıllık 1200 Lira kâr elde etmek fahişliktir. Özellikle iskeleye uğramaksızın kayıklarla gemilere yüklenen veya gemilerden indirilen eşyadan vergi alınmasının haksızlığı ve tasdik olunmayan bir tarifenin uygulanması düşünülerek, şirket yöneticisine iskele resminin düşürülmesi teklif edilmiştir. Kendisi de, demiryolu gelirlerinin yapılan masraflara yeterli olmaması sebebiyle ortaya çıkan açığı iskeleden elde edilen rüsum ile kapatmakta olduklarını, iskele resminin indirilmesi durumunda demiryolunun çalıştırılamayacağı gerekçesiyle indirimin yapılamayacağını bildirmiştir” 247. Valinin gönderdiği bu yazı sonrasında Ticâret ve Nâfia Nezâreti konuyu tetkik ederek 16 Şubat 1897 tarihli bir üst yazı ve ekleri ile Şûrâ-yı Devlet’e havale etmiştir. Nâfia Nezâreti yaptığı incelemede, demiryolu gelirlerinin masraflarına karşılık gelmediği yolundaki iddianın bilimsel bir heyet raporuyla doğru olmadığı gerçeğinin ortaya çıkarıldığını, rüsûm imtiyâz mukavelenâmesinin yirmi sekizinci maddesinde geçen iskeleye yanaşmayacak olan deniz vasıtalarından yarı vergi alınması fıkrasının kaldırılması gerektiğini bu üst yazıda belirtmiştir. Şûrâ-yı Devlet Tanzîmât Dâiresi’nde okunan bu tezkire ve ekleri sonrasında mevcut anlaşmazlığın giderilmesinin Nâfia Nezâreti’ne ait olduğu, bunun için bir uygun müddet tayin edilerek, bu müddet zarfında demiryolu şirketinin ilgili iskele rüsumu tarifesini yeniden tanzim etmesi ve bildirmesi gerektiği, şirketin anlaşmaya yanaşmaması durumunda mukavele cihetiyle lazım gelen muamelenin ifası kararı çıkarılmıştır 248. 12 Mart 1911 tarihli evrakta iskele geçişi sırasında ödenecek resmin miktarı hususunda bir başka uygulama dikkat çekmektedir. Bu evrakta, 16 Ocak 1911 tarihinde sadarete gönderilen ve cevabı hala gelmeyen bir istek dile getirilmektedir: Mudanya İskelesi’ne çıkan yolculardan tarife gereğince demiryolu şirketi tarafından 15 para alınması gerekli iken, yolcuların ufaklık para tedarikinde zorluk çekmemeleri için 20 para alındığı ve 5 paralık biriken meblağın Bursa Sanâyi Mektebi’ne verilmek üzere her sene sonunda topluca hükümete verilmesinin izni istenilmektedir 249. Şûrâ-yı Devlet’in 25 Mart 1911 tarihli kararı ile 5 paralık meskûkâtın nedreti hasebiyle şirketin iskele resmi olarak yolculardan 20 para alması ve bu para içinde bulunan 5 paranın müessesât-ı hayriyyeye 246 BOA, DH.MKT., 63/2232, 3.R.1317. 247 BOA, ŞD. 7/1208, 19.Ca.1314. 248 BOA, BEO., 69756/931, 27.L.1314; 4.Za.1314. 249 BOA, ŞD., 36/1232, 11.Ra.1329.
77
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
sarfı doğrultusunda Bursa Sanâyi Mektebi’ne verilmesi kabul edilmiştir. Ancak karar sonrası yıllarda bu 5 paralardan toplanan meblağı şirketin çeşitli istekler ve bahanelerle ödememesi yeni sorunlar ortaya çıkarmıştır 250. 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde Mudanya İskelesi’nin hasılatına dair veriler Hicri 1325 tarihli Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi’nde Frank cinsinden şu tablo ile gösterilmektedir.
Tablo 7: Mudanya İskelesi’nin Yedi Senelik Hâsılatı Yıl
Yıllık Gelir (Frank)
1900
23.380
1901
26.034
1902
26.969
1903
28.475
1904
28.838
1905
29.283
1906
30.864 Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.278.
Aynı sâlnâmenin bir başka sayfasında Hudâvendigâr Vilâyeti’nin başlıca iskeleleri olarak belirtilen Bandırma, Gemlik ve Mudanya Limanlarından 1904, 1905 ve 1906 yılları içerisinde gerçekleşen ihracat ve ithalata dair veriler yer almaktadır. Bu verilere bakıldığında Bandırma Limanı’ndan gerçekleşen ihracat hacmi Gemlik Limanı’na göre yaklaşık olarak 2 kat, Mudanya Limanı’na göre ise yaklaşık 25 kat fazladır. Gemlik Limanı’ndan yapılan ihracat miktarı bile Mudanya Limanı’na göre 10 kat fazladır. İthalat hacmi açısından bakıldığında ise Bandırma Limanı’nda gerçekleşen ithalat miktarı Gemlik Limanı’na göre yaklaşık olarak 14 kat, Mudanya Limanı’na göre ise yaklaşık 24 kat fazladır. Bu oranlara göre Bandırma Limanı özellikle ithal ürünlerin Kuzey Batı Anadolu sahasına dağıtılmasında önemli bir işlev üstlenmiş gözükmektedir. Bandırma ve Gemlik Limanı’ndan gerçekleşen ihracat hacminin Mudanya Limanı’na göre bu kadar büyük miktarlarda olması, bu limanlara ulaşan yeni şose yol ağları, yeni taşımacılık şirketlerinin organizasyonları, Kuzey Batı Anadolu’da ticari ürün akış istikametindeki değişimler, bu iskeleler civarındaki deniz derinliğinin vapur gibi daha büyük gemilerin yanaşmasına daha olanaklı olması, Mudanya Limanı’nın yolcu taşımacılığı işine yönlendirilmesi ve sair nedenlere bağlı olabilir.
250 BOA, BEO., 312354, 9.Ca.1331; DH.UMVM., 86/140, 7.L.1334; DH.UMVM., 2.Ağustos.1332.
78
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Tablo 8: Hudâvendigâr Vilâyeti’nin Başlıca İskelelerinin Üçer Senelik İthalat ve İhracatı BANDIRMA LİMANI İhracat
İthalat
Seneler
Ticarî Eşya (Kuruş)
Madenler (Kuruş)
Yekûn (Kuruş)
Ticarî Eşya (Kuruş)
Yekûn (Kuruş)
1904
15.500.620
4.803.200
20.303.820
33.449.673
33.449.673
1905
18.801.930
7.344.030
26.145.960
37.341.336
37.341.336
1906
20.111.500
4.521.300
24.632.800
38.680.920
38.680.920
GEMLİK LİMANI İhracat
İthalat
Seneler
Ticarî Eşya (Kuruş)
Madenler (Kuruş)
Yekûn (Kuruş)
Ticarî Eşya (Kuruş)
Yekûn (Kuruş)
1904
8.896.565
835.461
9.732.026
2.160.000
2.160.000
1905
9.250.000
-
9.250.000
2.560.000
2.560.000
1906
8.821.674
2.187.615
11.009.289
3.186.616
3.186.616
MUDANYA LİMANI 1904
639.352
-
639.352
1.376.783
1.376.783
1905
800.935
-
800.935
1.437.947
1.437.947
1906
822.105
-
822.105
1.780.923
1.780.923
Hudâvendigâr Vilâyeti Sâlnâmesi, 1325, s.320.
79
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
80
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
V. İÂŞECİ POLİTİKADA MUDANYA İSKELESİNİN İŞLEVİ
81
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
V. İÂŞECİ POLİTİKADA MUDANYA İSKELESİ’NİN İŞLEVİ Başkentin İâşesinde Mudanya İskelesi’nin Rolü İâşe; yaşatma, geçindirme ve besleme anlamlarına gelmektedir. İâşe beslenmeye yönelik maddelerle sınırlı olmayıp, bu kavramın içine endüstri ve zanaatlar için temel ürünler, inşaat malzemeleri, hammaddeler, ısınma odunu, saman, ot, lüks ürünler ve mamul ürünler de girmektedir. Osmanlı iktisat politikasının 16. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyılın ortalarına kadar uygulamaya çalıştığı en önemli ilkelerden bir tanesi iâşeciliktir. Bu ilke merkezî hükümetin otoritesini güçlendirmek ve toplumsal düzeni sağlamak için önemli bir araçtır. Osmanlı devleti iâşecilik ilkesini geçerli kılabilmek için ekonomide mal arzını bollaştırmak, malın kalitesini yükseltmek ve fiyatını düşük tutmak için, üretim ve ticaret üzerinde sıkı şekilde yürütülen bir müdahaleciliği benimsemiştir 251. Bu müdahalecilikte ekilebilen sahaların darlığı, toprakların verimsizliği, kuraklık, hayvan yetiştirmenin ziraî üretimi sınırlandırması, isyanlar, nakil vasıtalarının yetersizliği gibi çok sayıda coğrafî, ekonomik, siyasî ve sosyal şartların etkisi bulunmaktadır 252. Osmanlı iâşe politikasında, özellikle başkent İstanbul’un iâşesinin temini en ön planda yer almaktadır 253. İstanbul’un 16. yüzyılda Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri durumuna gelmesi, kentin iâşesini temin etme görevini en önemli devlet işlerinden biri haline getirmiştir. Şehirde bulunan padişah sarayları, askerî garnizonlar, vakıflar gibi çeşitli kurumlar ve halk, iâşesi temin edilmeye çalışılan başlıca kurumlar veya guruplardır. Mide kent İstanbul’un iâşesini temin etme problemi, Bizans İmparatorluğu devrinde kentin başkent ilan edilmesinden itibaren başlamıştır 254. Osmanlı Devletine de çok uzun bir süre başkentlik yapmış olan İstanbul şehrinin iâşesini temin etmek, Osmanlı yöneticileri için her zaman en büyük problemlerden biri olmuştur 255. Nakil vasıtalarının yetersizliği, deniz ve kara yollarında seyahat ve nakliyatın korsanlık veya haydutluk gibi faaliyetlerle tehdit edilmesi, bu problemi daha zorlaştıran etkenlerdir. Bu zorluklara rağmen, İstanbul’da yaşayan halkın her türlü ihtiyaçlarının karşılanması, devlet yöneticileri için kaçınılmaz bir görevdir. Şehrin gerek başkent olarak siyasî ve iktisadî bir merkez olması, gerekse çok sayıda insanı içinde barındırması nedeniyle, iâşesinin temini son derece önemlidir. Zirâ, merkezi otoritenin bulunduğu bu kentte herhangi bir huzursuzluğun ortaya çıkması, tüm ülkeyi etkileyebilmektedir 256. İstanbul için takip edilen iâşeci politikada, Osmanlı sınırları içerisinde yapılan her türlü üretimin, üretim bölgelerindeki ihtiyaçlar giderildikten sonra arta kalan kısmının, öncelikli olarak İstanbul’a gönderilmesi zorunluluğu bulunmaktadır 257. Devlet, iâşe temininin her aşamasında yürütme ve denetleme işlevini, oluşturduğu güçlü ağlarla yerine getirmeye çalışmaktadır 258. Bu dev kentin ihtiyaçlarını temin etmek, ciddi bir organizasyon ve vergi sistemi ile gerçekleştirilmektedir. Her bölge ve yerleşim alanına kadar yayılan bu idarî mekanizma, aynı zamanda emirlerin icrasını denetlemek, satın almaları yapmak, gönderilen malları toplamak ve ürünü biriktirmekle yükümlüdür 259. 251 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2000, s.46. 252 Lütfi Güçer, XVI-XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Hububat Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler, İstanbul: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, 1964. 253 Tevfik Güran, “İstanbul’un İâşesinde Devletin Rolü (1793-1839)”, 19. Yüzyılda Osmanlı Tarımı Üzerine Araştırmalar, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1998, ss.15-42. 254 Nevra Necipoğlu, “İâşe”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul, 1994, s.116; G. Ece Turnator, “Bizans Döneminde Konstantinopolis’in İâşesi”, Toplumsal Tarih, Sayı 112, 2003, ss.86-89. 255 Halil İnalcık, “The Ottoman State: Economy And Society, 1300-1600”, An Economic And Social History Of The Ottoman Empire 1300-1914, Ed: Halil İnalcık with Donald Quataert, Cambridge: Cambridge University Press, 1994, s.179. 256 Salih Aynural, “XVIII. Yüzyılda İstanbul’un Odun ve Kömür İhtiyacının Karşılanması”, Osmanlı, Cilt 5, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s.563. 257 Suraiya Faroqhi, “İstanbul’un İâşesi ve Tekirdağ-Rodoscuk Limanı”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, II, Ankara, 1981, ss.139-154. 258 Rhoads Murphey, “Provisioning Istanbul: The State and Subsistence in the Early Modern Middle East”, Food and Foodways, II, 1988, s.217. 259 Robert Mantran, 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, I. Cilt, Çev: M. A. Kılıçbay-E. Özcan, Ankara: TTK. Yayınevi, 1990, s.173.
82
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Ayrıca bu sistem, şehirde nüfus artışını engellemeye çalışarak, su ve yiyecek kıtlığının önüne geçmek için taşradan gelenlerin İstanbul’a girip yerleşmelerine karşı da sıkı önlemler almaktadır. Devlet yöneticileri, ülkenin her yanından yiyecek maddelerini getirebilmek için; kara ve deniz taşımacılığı, eşyanın pazarlanması, fiyatların kontrolü, ihtikârın önlenmesi konularında geniş bir örgüt kurup işletmek zorunda kalmışlardır 260. Şehrin iâşesi geniş bir organizasyona bağlı olup, bu organizasyon başkent içerisinde; emanetler, ambarlar, divânhâneler ve çarşılar şeklinde örgütlenmiştir. Tüm bu organizasyonda iâşeci politikanın uygulanmaya çalışıldığı 16. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyılın ortalarına kadar Mudanya İskelesi önemli bir rol üstlenmiştir 261. İâşe organizasyonunda Mudanya İskelesi’ne karayolu ile getirilen ürünler bekletilmeyecek durumlarda İstanbul’a hemen nakledilirdi. Ancak civar yerleşim alanlarından gönderilen ürünlerin hepsinin bir araya getirilmesini sağlama veya deniz nakliyatı için hava şartlarının kötü olmasıyla karşılaşılması gibi etkenlere bağlı olarak, ürünler Mudanya’nın içindeki depolarda veya mahzenlerde de bekletilebilmekte idi. Mahzenlerin bir kısmı vakıflar tarafından yaptırılmakta ve kiraya verilmektedir. Nakliyat için gerekli şartların yerine getirilmesi sonrasında, taşınacak ürünlerin küçük gemiler veya kayıklarla derhal İstanbul’a gönderilmesi işlemi gerçekleştirilmekteydi. İstanbul’un iâşesi için devletçe satın alınan ve nakil olunan muhtelif zahîreler için iskelelerde görev alan gemicilerden, hiç bir şekilde mahkeme harcı, ilâm ve hüccet akçeleri adıyla bir akçe istenilmemektedir 262. Ayrıca İstanbul’un zahîresi için olan terekeyi bir emir olmadan iskele yakınında der mahzen eden ve emre mugayir hareket eden görevliler cezalandırılmaktadır. 1564 tarihinde Kite kadısına gönderilen bir hükümde, emre mugayir hareket eden Mudanya nâibinin görevinden azledilmesi ve yerine yarar bir kişinin getirilmesi emredilmektedir 263. Şimdi arşiv belgelerinden tespit edilen bilgiler doğrultusunda bu organizasyona dair örnekler verilebilir. İstanbul’daki sarayların zahîreleri, tarhana, bulgur ve aş buğdayları Bursa’dan temin edilmekte ve Mudanya İskelesi ile gönderilmektedir. Bursa kadısına 17 Temmuz 1629 tarihli gönderilen emirde, Bursa’da temin edilecek buğdayın iyisinden, bulgur ve aş buğdayı pişirilmesi, mevsiminde yoğurt alınıp tarhana yapılması ve Koçhisar tuzu tedarik edilerek Mudanya İskelesi’ne nakledilmesi, buradan gemilere yüklenerek Kiler-i Âmire’ye teslim ettirilmesi bildirilmektedir. Ayrıca belgede bu işin her yıl aynı miktarlarda düzenli olarak yapıldığı da kayıtlıdır 264. Yine başkentte Helvâhâne-i Âmirede kurulan turşular için gerekli olan sirkenin iştira olunarak gönderilmesi Mudanya İskelesi yoluyla yapılmaktadır. Bu iş için gereken para Bursa’daki bâc-ı bâzâr-ı galle, beytü’l-mâl ve tevâbi‘i mukataası mahsûlünden tahsil edilmektedir 265. Sirke dışında İstanbul sarayları ve helvâhânenin nane turşusu ihtiyacı da Bursa’dan temin edilmekte ve Mudanya İskelesi ile gönderilmektedir. 30 Nisan 1634 tarihli emirde, her sene Bursa’dan nane turşusu yapılarak deniz mevsiminde Mudanya İskelesi yoluyla İstanbul’daki Helvâhâne-i Âmire’ye gönderildiği, bu iş için her yıl Bursa’daki çeşitli mukataaları işleten eminlerden 28.000 akçe alınmasının âdet olduğu belirtilmektedir266. Bu para Bursa beytü’l-mâl-ı âmme ve hâssa, bâc-ı bâzâr-ı galle, öşr-i hamr ve arak-ı kefere-i Bursa mukataalarından temin edilmektedir. 31 Mart 1659 tarihli Bursa kadılığına gönderilen bir başka emirde, Hicrî 1069 yılına mahsuben alınarak pişirilecek taze nane ve bu işe yönelik sair masraflar için ödenmesi gereken 28.000 akçenin, belirtilen mukataa gelirlerinden temin edilmesi kayıtlıdır 267. 260 Halil İnalcık, “İâşe”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul, 1994, s.117. 261 Bkz. Cafer Çiftçi, “Osmanlı Döneminde İstanbul’un İâşesinde Bursa’nın Rolü” Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM) Dergisi, Sayı 16, 2004, ss.151-171. 262 Bursa Şer’iye Sicilleri, B-170,s.87. 263 Hikmet Turhan Dağlıoğlu, On Altıncı Asırda Bursa, Bursa: Bursa Halkevi Neşriyatı, 1940, s.35. 264 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 50, 132a. 265 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 87, 90b. 266 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 57, 100b. 267 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 9, 28b.
83
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya İskelesi sadece İstanbul yönlü iâşe temini gerçekleştirmede rol almıyor, aynı zamanda Bursa’ya da birçok iâşe ürünü bu iskele yoluyla gönderiliyordu. Bursa kadısı ile Kite, Mudanya ve Mihaliç kazâlarındaki nâiblere 23 Haziran 1659 tarihli gönderilen emirde, yönettikleri kazâlardaki halkın Mudanya’da depolanan mîrî buğdayı Bursa’ya naklederek şehrin kadısına teslim ettirmeleri, buğdayın narh-ı cârî üzere burada bulunan ekmekçilere hisselerine göre pay edilmesi ve üretilen ekmeğin askerlere dağıtılması kararı alınmıştır 268. Benzer şekilde 1740 senesinin Temmuz ayında Bursa’da meydana gelen kıtlık ve pahalılık sebebiyle, yeni mahsulün çıkmasına kadar Kocaeli sancağı havalisinden 15.000 İstanbul kilesi buğday satın alınarak denizden Mudanya İskelesi’ne nakledilip Bursa’ya ulaştırılması ferman olmuştur 269. Osmanlı döneminde boyacılıkta ve diğer sanayi alanlarında kullanılan şapın üretildiği önemli merkezlerden biri Kütahya’da bulunan Gedos (Gediz) şap madeni idi. Gediz, İzmir ve sair yerlerden İstanbul’a gönderilen şapın bir kısmı, Mudanya İskelesi’nden deniz yolu ile başkente ulaştırılırdı. 10 Mart 1751 tarihli Bursa Sancağı Mutasarrıfı, Bursa Kadısı, İzmir Kadısı ve İzmir Voyvodasına gönderilen bir emirde bu konuya yönelik bir anlatım söz konusudur. Eski vezîrlerden Ali Paşa’nın İstanbul’da yaptırdığı caminin vakıf mütevellisi Mehmed Bey, Dîvân-ı Hümâyûn’a arzuhâl gönderip, Kütahya Sancağı’nda bulunan Şâbhâne-i Gedos Mukataasının Vezîr Ali Paşa’nın câmisinin vakfına bağlı olduğunu belirtmiştir. İzmir, Gedos ve buralara bağlı kasabalar ve köyler Şâbhâne-i Gedos Mukataasının şap ocakları olup, buradan elde edilen mîrî şapın Bursa ve Mudanya’ya nakl olunarak öncelikle satılması emri varken, bazı deveci, reâyâ ve sâir tüccârın bir yolunu bularak bir miktar şapı gizlice alıp sattıkları, bu durumun mâl-ı mîrînin zararına yol açtığı, ayrıca muktaadan gelir elde edilen câminin hademesine aydan aya verilecek maaşlarının aksamasına neden olduğu da ifade edilmiştir 270. İznikmid, Mudanya ve Gemlik körfezlerinde bulunan köylerdeki bağlardan hâsıl olan üzümler, yıllar boyunca fıçı ve küfeler ile gemilere yüklenerek İstanbul’a nakil olunmuştur. Ancak 1767 tarihli bir kayıtta, belirtilen körfezlerdeki köylerde yaşayan Müslüman tâifesinin, birkaç senedir bağlarından hâsıl olan tam olgunlaşmamış üzümlerini kefereye sattıkları ve onların da kendi bağları mahsûlleriyle bu üzümleri karıştırarak hânelerinde mahzenler oluşturdukları, fıçılar tedârik edip ham sirke yapmayı âdet edindikleri bilgisi yer almaktadır. Bu durum İstanbul’un iâşesi açısında sıkıntı meydana getirmekle birlikte İstanbul’daki Meyve-i Ter Gümrüğü’nün (Taze Meyve Gümrüğü’nün) vergi gelirlerini de düşürmektedir. Gümrüğün iltizamını uhdesinde bulunduran Mehmed’in başvurusu ile bu durumun düzeltilmesi doğrultusunda tekrar bir ferman çıkarılmıştır 271. 16 Kasım 1770 tarihli evrakta, başkentte bulunan halkın iâşe ihtiyacının karşılanması için Anadolu tarafından yapılan zahîre alımlarının İznikmid, Karamürsel, Yalakâbâd, Mudanya, Mihaliç, Bandırma, Gemlik, Lapseki, Çardak ve Boğaz Hisarı iskelelerinde toplanılarak, buradan kayıklar ve gemilerle başkentte bulunan Tersâne-i Âmire anbârlarına nakledildiği görülmektedir 272. 4 Şubat 1775 - 12 Mayıs 1775 tarihleri arasında Tekfurdağı, Mudanya, Karamürsel ve İznikmid iskelelerinden, İstanbul’da bulunan Tersâne-i Âmire anbârlarına teslim edilmek üzere satın alınan mîrî zahîrenin yerli kayıklar ve iki adet müstemen gemileriyle nakil olunduğu görülmektedir. Satın alınan toplam 59.331,5 kîle buğdayın İstanbul Gümrüğü emininin hesâbıyla 1630,5 kuruş tuttuğu 2 Temmuz 1775 tarihli evrakla kayıt edilmiştir. Bu nakliyatta Mudanya İskelesi’nden 8501,5 kile buğday, 17.002 akçe tutan on bir adet gemi kirası ile gerçekleştirilmiştir 273. Kiler-i Hümâyûn için Trablusşam tarafından talep edilen pirincin başkente nakli işinde de Mudanya İskelesi’nin etkin olduğu görülmektedir. Trablusşam’dan Antalya’ya ve 268 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 131, 7b. 269 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4521, Cilt III, 27. 270 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 171, 8b. 271 BOA, C.BLD., 2881/58, 26.R.1181. 272 BOA, C.BLD., 3968/80, 27.B.1184. 273 BOA, C.İKTS., 2216/45, 3.Ca.1189.
84
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
buradan da Mudanya İskelesi’ne 64.410 vakiyye pirinç, Dergâh-ı Âlî Kapıcıbaşısı Ahmed vasıtasıyla nakledilmiştir. 28 Temmuz 1775 tarihli evrakta, Mudanya’ya ulaştırılan bu pirincin burada üstü açık bir şekilde bekletildiği, nakliyesi için gemi kira bedeli olan 7521 kuruşun ödenmesinin gecikmesi durumunda yağmurun yağma ihtimali ile pirincin telef olacağı bildirilmektedir. Bu bilgi sonrasında nakil için gereken para, nakliyatı yapacak gemi sahiplerine ödenmek üzere Darbhâne-i Âmire’de mevcut hıntabahâsından karşılanmış ve pirinç İstanbul Gümrüğü’ne ulaştırılmıştır 274. 4 Temmuz 1780 tarihli bir başka kayıtta Bursa’nın İnegöl Kazâsı’ndan satın alınacak 665 keyl buğdayın, İstanbul’un iâşesi için Mudanya İskelesi ile nakledilmesi hususu görülmektedir 275. 15 Kasım 1790 tarihli belgede ise, İstanbul’un yiyecek ihtiyacı için Gökçedağ, Yenişehir, Domaniç, Yarhisar, Mudanya, Kite, İnegöl, Atranos, Harmancık, Bursa ve Gemlik kazâlarından devlet eliyle buğday ve arpa satın alınması ve toplanan zahîrenin Mudanya İskelesi ile İstanbul’daki Tersâne-i Âmire anbârlarına nakledilmesi emri yer almaktadır. Belgede yukarıda belirtilen kazâların Mudanya İskelesi’ne merbut kazâlar olduğunun zikredilmesi, iâşe temin edilecek yerlerin gönderecekleri zahîre için nakil konusunda belirli iskelelere bağlı olduklarını göstermektedir. Ayrıca belgede “mevsim-i deryâ güzerân eylemeksizin” zahîrenin naklinin öğütlenmesi, nakliyatın deniz mevsiminin olduğu aylarda, bir diğer ifadeyle denizde büyük dalgaların olmadığı aylarda yapıldığını göstermektedir 276. Hicrî 1203 (2 Ekim 1788 – 20 Eylül 1789) senesine mahsuben Anadolu Eyaletinden 100.000 keyl buğday mübâyaası istenmiş, daha sonra bu miktarın üçte biri düşürülerek geri kalan üçte ikilik kısmı talep edilmiştir. Ayrıca bir önceki hicrî yıldan kalan buğday miktarı da talep edilerek Mudanya, Karamürsel ve İznikmid iskeleleri yoluyla İstanbul’a ulaştırılması kararı alınmıştır. Kütahya Mütesellimi Kapıcıbaşı Abbas Ağa’nın sorumluluğunda gerçekleşecek bu yükümlülük konusunda, Antalya Kazâsı ahalisinin bir sıkıntısı bulunmaktadır. Antalya Kazâsı’nın eskiden beri zahîre için hisse-i mübâyaası Kütahya Eyâleti tertîbine dâhildir ve Antalya İskelesi’nden nakledilmektedir. Ancak şimdi devlet bu zahîrenin tedarikini Mudanya, Karamürsel ve İznikmid iskelelerinden gerçekleştirme emri çıkarmıştır. Antalya kadısının ilamı ile burada yaşayan halk Antalya Kazâsı’nın Mudanya, Karamürsel ve İznikmid iskelelerine iki yüz saat mesâfede olduğunu ve ayrıca istenilen zahîreleri taşıyacak ve ulaştıracak develerinin bulunmadığını, bu sebeple kendilerine düşen zahîreyi Antalya İskelesi’nden taşıyacak bir gemi temin edilmesi isteğindedirler. Yapılan incelemede 1769 senesinde Antalya İskelesi’nden müstemen sefîneleriyle nakil olunan buğdayın her kîlesine otuzar akçe nevl verildiği tespit edilmiştir. Mudanya ve Karamürsel İskelesi ile İstanbul’a ulaştırılan zahîrenin 1790 yılında navlun parası ise, Mudanya’dan 1 keyl zahîre için 4 akçe, Karamürsel’den 1 keyl zahîre için 3 akçedir. Tüm bu bilgiler doğrultusunda Antalya’dan gemilerle zahîrenin intikali gerçekleşirse, her kile zahîre için 26-27 akçe zarara girileceği anlaşılmıştır. Ancak Antalya İskelesi’nden gemi ile zahîrenin gönderilmesi durumunda ortaya çıkan bu fazla navlun parasını Antalya ahalisi ödemeyi kabul ederlerse, istediklerinin gerçekleşebileceği 10 Aralık 1790 tarihli evrakla karara bağlanmıştır 277. Burada Antalya ile Mudanya arasındaki kara yolu taşımacılığının 200 saat (günde 10 saat yolculukla 20 gün) sürdüğünün belirtilmesi ve Mudanya’dan İstanbul’a buğdayın keyli için 4 akçe navlun alındığının kayıtlı olması önemli veriler olarak dikkat çekmektedir. Hicrî 1209 (29 Temmuz 1794-17 Temmuz 1795) senesine mahsuben Kütahya ve sair dört vilâyetten 50.000 kile buğday mübâyaası yapılarak toplanan buğdayın Mudanya ve Karamürsel iskelelerinden nakledilmesi planlanmıştır. Nisan 1796 tarihine gelindiğinde Mudanya İskelesi’ndeki zahîre anbarına 10.000 kile buğday ulaştırılmıştır. Bu buğdayın İstanbul’a nakli için İstanbul’dan gemi kiralanıp Mudanya’ya gönderilmesi vakit 274 BOA, C.SM., 4961/99, 6.Za.1189. 275 BOA, C.BLD., 4419/89, 2.B.1194. 276 BOA, C.BLD., 2901/59, 8. Ra.1205. 277 BOA, C.BLD., 4545/91, 3.R.1205.
85
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
alacağından ve acele edilmesi gerektiğinden, Mudanya nâibine, Mudanya İskelesi zahîre anbarı emini Seyyid Mustafa’ya, âyân, zâbitân ve iş erlerine hüküm yazılarak, Mudanya, Kurşunlu, Siği, Tirilye ve sair yakın yerlerden yeterli miktarda kayık tedarik edilerek istenilen buğdayın hemen İstanbul’a taşınması emredilmektedir. Buğdayı taşıyacak kayıkların buğday yüklerini teslim ettiklerinde taşıma bedellerinin hemen reislerine ödeneceği de bu hüküm de belirtilmektedir 278. Kahire’den ve Akdeniz iskelelerinden İstanbul halkının iâşesini karşılamak üzere pirinç, kahve, zeytinyağı, sabun ve çeşitli yiyecek maddelerinin doğrudan başkente ulaştırılması emri varken, bazı muhtekirlerin bu ürünleri gemi ve kayıkları ile Çanakkale Boğazı’ndan geçirdikten sonra Bandırma, Mudanya, Gemlik ve İznikmid iskelelerine yanaştırıp bol rüşvet vererek Bursa’ya naklettikleri tespit edilmiştir. Başkente ait erzağın başka yerlere taşınmasının yasak olduğu bilinmesine rağmen bu tür faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle, başta Boğazhisar-ı Sultâniyye (Çanakkale) kadısına ve boğazın gümrük eminine, Bandırma, Mudanya, Gemlik kadılarına, zâbitân ve gümrük eminlerine, ayrıca İznikmid kadısına ve gümrük eminine duruma mani olunması hususunda 1798 yılında tehditkâr emirler gönderilmiştir 279.
Abdal Köprüsü ve At Arabaları
İstanbul’un iâşesi için devlet tarafından yapılan rayiç bedelden zahîre satın alımı ve bu zahîrenin ulaştırılması konusunda, her kazâ bu yükümlülüğünü belirli bir iskeleye bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Hudâvendigâr Livâsı’na bağlı kazâların bir kısmı bu organizasyonda Mudanya İskelesi’ne bağlı idi ve bu durum belgelerde “Mudanya İskelesi’ne merbût kazâlar” şeklinde ifade edilmekte idi. 6 Temmuz 1807 tarihli tertîb kaydında Mudanya İskelesi yoluyla Hudâvendigâr Livâsı kazâlarının zahîre verme yükümlülükleri görülmektedir. Bu evrakta Gökçedağ, Yenişehir, Domaniç, Yarhisar, Mudanya, Bursa, Atranos, Harmancık, Gemlik, İnegöl ve Kite kazâlarından toplam 20.000 keyl buğday ve 20.000 keyl arpa alımı görülmektedir. Buğdayın rayiç bedel ile keyli 60 akçe, arpanın keyli ise 30 akçedir 280.
278 BOA, C.BLD., 4843/97, 11.L.1210. 279 BOA, C.BLD., 733/15, 18.Z.1212. 280 BOA, C.SM., 4905/98, 29.R.1222.
86
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Nisan 1815 tarihli hükümde, eskiden beri Gemlik, Mudanya, Tirilye ve havalilerinde üretilen zeytinlerin kayıklara yüklenerek İstanbul’a getirilip cari narh üzerinden halka satışı yapılırken, şimdi bazı muhtekirlerin bu zeytinleri başka sahalara götürerek madrabazlara sattıklarının tespit edildiği belirtilmektedir. Bu durum İstanbul’da zeytin kıtlığına ve zeytin fiyatının artmasına sebep olduğundan, gönderilen hükümle ilgili kazâların yöneticileri uyarılmakta ve üretilen zeytinlerin Avrupalı yabancılara, muhtekir ve madrabazlara satılmaması, sadece İstanbul’daki Zeytin İskelesi’ne taşınması ve İstanbul’da satılması emrolunmaktadır 281. İâşeci düzeni bozmaya yönelik deniz taşımacılığına engel olabilmek için, boğazlardan geçmek, zahire satın almak ve başka bir yere uğramadan zahireyi doğrudan belirtilen yere götürmek gibi konularda her şey izinlerle ve ilgili yöneticilerin bilgisi dahilinde yapılmaya çalışılmıştır. Bu tür organizasyonda gemi reislerinden kefiller bile istenmiştir. 1811 yılında Akkirmanlı Süleyman Reis’ten bir arzuhâlde bulunarak, dört çifte piyade tipi kayığıyla daha önce İstanbul’dan Varna’ya yük taşıdığını, şimdi de Bahr-i Siyâh Boğazı (İstanbul Boğazı)’ndan geçmek için izin alarak, 3000 vakiyye un ile 20 kantar harnup (keçiboynuzu) satın almak istediğini dile getirmiştir. Bu isteği doğrultusunda Süleyman Reis’in istediği ürünleri Mudanya ve havalisinden rayiç bedelle satın almasına izin çıkmış ve bu iznin mübâyaanın yapılacağı yerin kadı, mübâyaacı, âyân ve zâbitânına bildirilmesi emredilmiştir. Ancak Süleyman Reis satın alacağı ürünleri doğrudan Varna’ya götürmesi ve zahireyi teslim ettikten sonra da başkente ilam etmesi konusunda kefil istenmiş, İstanbul’da Reîsler Kethüdâsı Mustafa Ağa’nın bilgisi doğrultusunda Galata’da kalpakcı esnâfı kethüdâsı Mustafa Ağa ve Kalpakcı Hüseyin Ağa bu işe kefîl olarak kabul edilmişlerdir 282. Mudanya İskelesi, Bursa ile İstanbul arasındaki ulaşımı ve iâşe ürünlerinin nakliyatını sağlamakla birlikte, kazâda üretilenler de başkente gönderilmiştir. 1560’ta Bursa kadısına gönderilen bir fermandan anlaşıldığına göre, Mudanya bağlarından hâsıl olan üzümün tüketimi konusunda devlet, bu üzümle; pekmez, reçel, turşu ve sirke yapılmasını emretmekte, gayrimüslimlerin hamr yapmalarına izin vermemektedir. 1759 tarihinde enfiye iştirası için çıkarılan bir emirde Mudanya’dan da enfiye iştirası istenmesi, bölgede bu ürünün üretiminin yaygın olduğunu göstermektedir 283. Başkentteki halkın iâşesinin temini dışında kentte oturan yabancı elçilerin de iâşe isteklerinde de Mudanya İskelesi’nden nakliyat gerçekleştirilmiştir. 1789 yılında Nemçe (Avusturya) elçisi arzuhâl takdim ederek, kendisi ve maiyeti için altı ay kifâyet etmek üzere Bozcaada, Erdek, Mudanya ve havâlîlerinden 45.000 kıyye hamr ve 25.000 kıyye arak satın alınmasına ve kayıklara yüklenerek azar azar Galata’da bulunan evine nakline izin verilmesini istemiş ve padişahça bu izin verilmiştir 284. Avusturya elçisi gibi Nederland (Hollanda) elçisi de 1790 yılında kendisi, tüccar ve maiyeti için altı ay yetecek kadar Erdek, Mudanya ve havâlîlerinden 30.000 vakiyye hamr ve 30.000 vakiyye arak satın alınmasını ve Beyoğlu’nda bulunan evine nakledilmesi iznini istemiş ve izin verilmiştir 285.
Mudanya İskelesi’nden Kar ve Buz Nakli İâşeci politika içerisinde Keşiş Dağı (Uludağ)’ndan kesilen kar ve buzun Mudanya İskelesi ile saraya ve başkent halkına ulaştırılması yüzyıllarca süren en önemli işlerden bir tanesidir. 16. yüzyıl Türkiye’sinde kar suyu bir zengin ayrıcalığı bile değildir. Yabancı seyyahlar İstanbul’da birkaç kuruşa satın alınan kar suyu ve şerbet satıcılarını işaret etmektedirler. Bu seyyahlardan bir tanesi olan Belon du Mans, Bursa karının İstanbul’a 281 BOA, C.BLD., 1482/30, Evâhir.R.1230. 282 BOA, C.İKTS., 490/10, 10.Ca.1226. 283 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 219; Genel No: 4520, Cilt II, 38. 284 BOA, HAT., 8608/185, 29.Z.1203. 285 BOA, HAT., 8602/185, 29.Z.1204.
87
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
koskoca bloklar halinde geldiğini bildirmektedir. Yazın en sıcak aylarında soğuk bir içecek tüketmek bu tarihlerde Fransa’da ancak soyluların ulaşabildikleri bir konfor iken, Osmanlı başkentinde bu organizasyon sayesinde sokaktaki sıradan bir insan dahi bu konfora kavuşabilmektedir 286. 1837 yılında Bursa’yı ziyaret eden ve İstanbul’da Britanya elçiliği kilisesi rahibi olan Robert Walsh da seyahatnâmesinde benzer anlatımla, “Kar ve buzlar Mudanya’d an gemilere yüklenerek başkente bol miktarda gönderilir, Bursa’d a en yoksul insan bile yılın en sıcak mevsiminde şerbetini bununla soğutmakta ve içmektedir” şeklinde bilgi vermektedir 287. Evliyâ Çelebi de seyahatnâmesinde Uludağ’dan Mudanya İskelesi ile başkente getirilen kar, buz ve suların padişah mutfağına, helvahâneye, sadrazama velhasıl 150 ayan ve eşrafa ayrıldığından bahsetmektedir 288. Şimdi Mudanya İskelesi vasıtasıyla Uludağ’dan kar ve buzun başkente nasıl ulaştırıldığı ve talep edilen buz miktarı hakkındaki bilgiler örneklerle ortaya konabilir. Öncelikle bu organizasyonda en önemli iş, bu görevi üstlenmiş bir aile ve bu aileden gelen kuşaklara düşmüştür. Bursa’da bu görev yüzyıllarca babadan oğula geçerek bu işi sürdüren Buzcubaşı Ailesi’nin elinde tasarruf edilmiştir. Bu ailenin torunları hala Bursa’da Buzcu soyadı ile yaşamaktadırlar. Buzlukların üzerindeki karların temizlenmesi, buzun kesilmesi ve katırlarla Mudanya İskelesi’ne taşınarak buradan saraya gönderilmesi işi, buzcubaşının organizasyonu ile gerçekleşmektedir. Başkente gönderilen kar ve buzlar Katırlı Dağları’ndan ve Uludağ’dan temin edilmektedir. Katırlı Dağları’ndan elde edilen kar ve buzlar Gemlik, Bozburun ve yakın kıyılardan başkente nakledilmişlerdir. Uludağ’da kar ve buzun temin edildiği temel alan ise Ulubuzluk adıyla anılan sahadır. Ulubuzluk’un dışında Uludağ’da Kırkpınar, Kızpınar, Kelemlisarı Ovası, İkipınar ve diğer mahallerden buz hâsıl olmaktadır 289. Dağdaki buzun kesilerek çıkarılması, buzun temizlenmesi için çalışan rençberlerin ücreti, hayvanlara yüklenerek Mudanya İskelesi’ne nakliyesi ve iskeleden gemi ve kayıklarla İstanbul’a nakli, bu organizasyonda karşılanması gereken temel harcama kalemleridir. Tüm bu masrafların önemli bir kısmı için gereken para Bursa ihtisâbı ve mukata‘ası mâlından temin edilmektedir. Hâssa karcı ve buzcubaşısı bir ocak nizamında neferler bulundurmakta, onların vasıtasıyla bu harcamalar ve işler gerçekleştirilmektedir. Buzun nakli görevinde buzcubaşı dışında, Bursa kadısı, mütesellimi, vilayet âyânları, iş erleri, araba ve katar sahiplerinin hepsi sorumlu tutulmaktadır. Hatta 1803 yılında buz nakli için gönderilen bir fermanda sadece Bursa kadısı ve mütesellimine hitaben yazıldığı gerekçesiyle âyânlar, iş erleri, araba ve katar sahipleri buz nakli için gönderilen fermanda bizim ismimiz yoktur diyerek çalışmamak için muhalefet etmişlerdir. Bu durum sonrasında derhal harekete geçilerek, belirtilen bahane nedeniyle üşengeçlik gösteren şahıslara, buz taşıma işinin aksamasına sebep olmalarından dolayı uyarı niteliğinde ferman yazılması yoluna girilmiştir 290. 1486’da padişahın kendisi için Bursa’dan haftada 30 yük buz başkente gönderilmiştir 291. 1 Temmuz 1634 tarihli evrakta kar ve buzun olduğu dönemlerde Bursa’dan her hafta 30 yük buzun beyaz keçelere sarılarak ve kavi zarflara konularak Mudanya İskelesi’ne nakil ettirilmesi ve buradan kayıklara konularak aceleyle İstanbul’a ulaştırılması ve Bozahâne-i Âmire’ye teslim ettirilmesi hususunda emir yer almaktadır. Ayrıca belgede buzun temini, ulaştırılması ve sair masraflar için gereken paranın Bursa ihtisâbı ve mukata‘ası mâlından temin edilmesi de belirtilmektedir 292. 1677 yılının ilkbahar aylarında buz 286 Fernand Braudel, Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Cilt I, Çev: M. Ali Kılıçbay, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1989, s.4. 287 Robert Walsh, A Residence at Constantinople, During A Period Including The Commencement, Progress, and Termination of The Greek and Turkish Revolutions, Cilt II, London: Frederick Westley and A. H. Davis, 1838, s.210. 288 Evliyâ Çelebi Seyahâtnâmesi, Topkapı Sarayı Bağdat 304 Yazmasının Transkripsiyonu-Dizini, 1. Kitap, Hazırlayan: Orhan Şaik Gökyay, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1996, s.251. 289 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 85, 125a. 290 BOA, C.BLD., 807/17, 27.S.1218. 291 Bursa Şer’iye Sicilleri, A 5, 31b. 292 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 57, 89a.
88
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
irsaline memur edilmiş olan Derviş oğlu Ömer Bey’in 16 kayık buz taşıdığı ve bu işin ırgadiyesi olarak 10 kayığın her birine 30’ar kuruş ve 6 kayığa ise 20’şer kuruş olmak üzere toplam 420 kuruş para harcandığı görülmektedir 293. 18 Nisan 1765 tarihli kayıtta Keşiş Dağı’nda (Uludağ’da) bulunan buzluklardan, karcı ve buzcubaşı Halil’in vasıtasıyla temin edilen buzun kesilmesi ve Mudanya İskelesi’ne naklinin kendisinin tayin eylediği görevlinin masrafları ödemesi şartıyla gerçekleştiği belirtilmektedir. Ancak bu organizasyonda Hudâvendigâr Sancağı mutasarrıfı, Bursa kadısı ve âyân-ı vilâyet ve iş erlerinin görevinin de, buzlukların üzerlerinde olan karın temizlenmesi için gereken amele ile buzun Mudanya İskelesi’ne gelinceye kadar nakli için gereken katırların tedariki olduğu görülmektedir 294. 18. yüzyılın sonlarında hâssa buzcubaşısı Mehmed Reşid tarafından vekîl tayin edilen Salih adlı kişi vasıtasıyla saray için kar ve buz nakli yapılmaktadır. Ancak Keşiş Dağı’nda buz hâsıl olan mahallerde Bursa âyânı Hacı Ali’nin izin vermesi ile Yörükân tâifesinin ve yabancı kimselerin hayvanlarını otlattıkları tespit edilmiş, bu durumun karın ve buzun telef olmasına sebebiyet vermesi sebebiyle engellenmesi, 12 Aralık 1794 tarihli emirle Bursa kadısına bildirilmektedir 295. 1810 tarihli fermanda bu dönemde buz nakli konusunda detaylı bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilere göre Uludağ dışında Katırlı ve Eyüp’te bulunan dağlardan da buz tedariki yapılmaktadır. Hatta bu dağlardan buz temini çok daha ucuza ve zahmetsiz yapılabilmektedir. Ancak bu dağlarda buzun temin edilmediği dönemlerde Uludağ’ın buzuna mecburen ihtiyaç duyulmaktadır. Uludağ’dan temin edilen buzun, yağmur ve karın çok yağmasından dolayı Haziran’ın on beşinden evvel ve Ağustos’un on beşinden sonra tedariki mümkün değildir. Bu taşıma işinde Uludağ’dan Bursa’ya buz 12 saatte, Bursa’dan Mudanya’ya 6 saatte getirilmektedir. Yani dağdan Mudanya İskelesi’ne kadar taşıma işlemi toplam 18 saat sürmektedir. 15 Haziran-15 Ağustos arasında her gün 30 yük buzun nakli sırasında, bu yükün yarısı erimektedir. Ayrıca bazen denizin dalgalı olması da buzun gün aşırı veya birkaç gün sonra saraya ulaştırılmasına neden olmaktadır296. Padişahın sarayına Mudanya İskelesi’nden nakil olunan buzları taşıyan kayıklara buz yükü dışında İstanbul’a gidecek yolcular da bindirilmektedir. Bu bilginin yer aldığı 24 Nisan 1786 tarihli hükümde Uludağ’dan Mudanya İskelesi’ne ulaştırılan buzların kayıklara yüklenmesi sonrasında bu kayıkların taşıma sırasının kendilerinde olmadığı gerekçesiyle çoğu zaman bekletildiği ve alıkonulduğu, bu nedenle buzların eridiği ve zarara neden olunduğu tespit edilerek duruma engel olunması emredilmiştir 297. Bu hükümden Mudanya İskelesi’ndeki kayıkların sıraya girerek taşımacılık yaptıkları da ortaya çıkmaktadır.
Ordu Mühimmâtının Naklinde Mudanya İskelesi Osmanlı ordusu ve donanması için gereken yiyecek, yakacak, cephânelik malzeme, asker ve sair ihtiyaçların şehirlerarası temini ve naklinde, Mudanya İskelesi’nin işlevsel olduğuna dair çok sayıda örnek bulunmaktadır. Ordu ve donanma için Mudanya İskelesi yoluyla gönderilen en temel gıda maddeleri et, peksimet ve zeytindir. II. Ahmed döneminde Osmanlı yönetimindeki Sakız Adası’nın Venedik tarafından istila edilmesi karşısında adanın kurtarılması için toplanan ordunun gıda ihtiyaçlarının temini hususunda, Mudanya Kazâsı’ndan 596 baş koyun satın alınıp gerekli olan bedelin Hicrî 1106 (22 Ağustos 1694 – 11 Ağustos 1695) senesine mahsup olmak üzere kazânın sürsat bedeli malından takas edildiği görülmektedir 298. 293 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 114, 57a. 294 BOA, C.SM., 5525/110, 26.L.1178. Bu belgeye ilişkin Bursa kadı sicilinde yer alan kayıt için bkz. Bursa Şer’iye Sicilleri, B 184, 115a. 295 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 85, 125a. 296 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4519, Cilt I, 299. 297 BOA, C.SM., 6297/125, 24.C.1200. 298 BOA, C.AS., 11642/280, 11.R.1106.
89
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Orduda mevcut askerler ve donanma kalyonları neferleri için ihtiyaç duyulan peksimetin pişirilmesi ve imal edilmesinde Bursa yüzyıllarca önemli bir şehirdir ve üretilen peksimetin naklinde Mudanya İskelesi kullanılmaktadır. 1769-1770 senelerinde Bursa ve havalisindeki 19 kazâdan Cizyedarzâde Hüseyin Ağa marifetiyle 25.000 kile un mübâyaa edilerek, 11.000 kantar peksimet tabh edilmiş ve Mudanya yoluyla gemilere yüklenerek İstanbul’a gönderilmiştir. Bir dönem Osmanlı ordusunun ve donanmasının peksimetleri Bursa’da pişirilmiştir. 1769-1770 senelerinde Bursa ve havalisindeki 19 kazâdan Cizyedarzâde Hüseyin Ağa marifetiyle 25.000 kile un mübâyaa edilerek 11.000 kantar peksimet tabh ve Mudanya yoluyla gemilere yüklenerek İstanbul’a gönderilmiştir. Yine 1777 senesinde Bursa’dan acele 3000 kantar peksimet istenmiş, peksimetin tabhı için gereken 7500 kile unun Bursa ve havalisindeki kazâlardan rayici üzere satın alınarak Bursa’da pişirilip Mudanya İskelesi’ne nakli Cizyedarzâde Hacı Hüseyin Ağa tarafından sağlanmıştır 299. 1790 yılında Bursa’da 2000 kantar peksimet pişirilmesi ve pişirilen peksimetin Mudanya İskelesi ile İstanbul’daki Tersâne-i Âmire anbârlarına nakline Salih Ağa memur edilmiştir. Salih Ağa görevi doğrultusunda peksimeti hazır hale getirip Mudanya İskelesi’ne ulaştırmasına rağmen, kendisine verilen 500 adet zenbille (geniş kapla) peksimetin ancak bir bölümünü gemilere yükleyerek İstanbul’a gönderebilmiştir. Salih Ağa, geriye kalan peksimetin zenbiller kullanılmadan naklini gerçekleştirirse, Mudanya İskelesi sefînelerinin anbârlarının açık olması nedeniyle peksimete nem isabet edeceğini belirterek 500 adet daha zenbil gönderilmesini ısrarla arz etmiştir. Ardından Tersâne-i Âmire anbâr emini ile İstanbul gümrük emini bu zenbillerin temini hususunda çalışmışlar ve 100 adet zenbil de pirinççilerden temin edilerek, Salih Ağa’nın istediği kadar zenbilin Mudanya’ya gönderilmesi emri çıkmıştır. Bu süreçte peksimete duyulan gereksinimi evrakta geçen “peksimedin lüzûmu derecesi hâric-i hadd-i ta‘rîf olmakdan nâşî” ifadesinden, peksimetin nakli konusunda acele edildiğini ise evraklarda geçen “serî‘an nizâmını i‘lâm eyleyesiz”, “serî‘an emri yazıla” ifadelerinden anlamaktayız 300. 1800 yılında peksimetin imaline ve Mudanya İskelesi’ne nakline Haseki Mehmed Ağa’nın memur edildiği görülmektedir. Rikâb-ı Hümâyûn kaymakamı çukadârlarından Hâfız Mehmed Ağa bu işe mübaşir tayin edilmiş ve Yafa tarafına sevk edilecek peksimetin nakli için Hacı Lütfü Reis’in sefinesi kiralanmıştır. Fermanda 4000 kantar peksimet istense de, kiralanan sefinenin kapasitesi yetmediğinden 2790 kantar peksimet Mudanya İskelesi’nden gemiye yüklenmiştir 301. 1806-1812 tarihleri arasında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı ordusunun ihtiyaçları oldukça artmıştır. Bu savaş sırasında ordunun peksimet stokları bitmek üzeredir ve acilen bu yiyeceğe ihtiyaç duyulmuştur. İhtiyacın karşılanması doğrultusunda Bursa’da Mîzânî Hacı Ali Ağa tarafından 10.000 kantar peksimet pişirilerek Mudanya İskelesi’ne getirilip, İstanbul’dan kiralanan gemilerle Misivri İskelesi’ne gönderilmesi planlanmıştır. Bu iş için ilk olarak 5000 kantar peksimet Bursa’da pişirilerek Mudanya İskelesi’ne ulaştırılmıştır. Ancak peksimet için gereken unu vermekle mükellef İnegöl, Yenişehir, Gemlik, Gölpazarı, Göynük, Edincik, Gönen, Kepsud ve Harmancık kazâlarından un tahsîl olunamadığından ve ilgili iş aksadığından, Mîzânî Hacı Ali Ağa bu durumu başkente arz etmiştir. 11 Şubat 1811 tarihli yazı ile ilgili kazâlara tekrar emir gönderilmesi kararı ve Misivri’nin küçük bir yer olduğu, peksimetin bu iskeleye nakli sonrasında ordunun bulunduğu yere ulaştırılması için arabaya ihtiyaç duyulacağı ve gerekli arabanın burada bulunamayacağı nedeniyle, peksimetin Ahyolu İskelesi’ne nakledilmesi kararı da alınmıştır 302. Peksimetin dışında Mudanya İskelesi’nden nakli gerçekleştirilen önemli bir gıda maddesi de zeytindir. 1800 yılında Mudanya yakınındaki Tirilye sahasında yetiştirilen 299 Kâmil Kepecioğlu,, Bursa Kütüğü, BYEBEK, Genel No: 4522, Cilt IV, 57. 300 BOA, C.AS., 33223/784, 1.Za.1204. 301 BOA, C.AS., 27543/655, 27.C.1215. 302 BOA, HAT., 41368T/969, 17.M.1226.
90
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
zeytinler, râyiciyle mübâyaa edildikten sonra donanma kalyonlarında görevli levendlerin zahîre ihtiyaçlarını temin için İstanbul’daki Tersâne-i Âmire’ye sevk edilmektedir. Bu sevkiyatta 200.000 vakiyyeden fazla zeytinin 20 ila 30 gün içinde İstanbul’a nakledilmesi gerekmektedir. Ancak bu süreçte bazı muhtekirlerin daha iyi fiyata satmak için Gemlik, Tirilye ve havalisinden aldıkları zeytinleri kayıklara yükleyerek Tekfurdağı, Silivri ve diğer mahallere sattıkları, yaş yemiş gümrüğü emini ve konuyu bilenler tarafından tespit edilmiştir. Bu tespit sonrasında 4 Ocak 1801 tarihinde Gemlik ve Mudanya nâibleri ile âyân, zâbitân ve iş erlerine hitaben bir hüküm çıkarılmıştır. Bu hükümle bölgede bulunan muhtekirlerin ve bâzergânların ellerinde ve mahzenlerinde bulunan veya kayıklarda yüklü olarak bulunan zeytinleri; miktarı, kayık reîsinin isim ve şöhreti beyanıyla tezkire verilerek doğrudan İstanbul’a götürmeleri ve İstanbul’a gelmeyenler olur ise lâyık oldukları cezanın haklarında icrâ kılınacağı emri verilmiştir 303. 16 Ocak 1813 tarihli hükümle de, İlkbaharda Akdeniz’e doğru yola çıkacak donanma kalyonlarında ve diğer gemilerde görevli levendlerin yiyecek ihtiyacı için Mudanya Kazâsı’ndan 50.000 ve Gemlik Kazâsı’ndan 50.000 vakiyye zeytin tedarik edilerek İstanbul’a ulaştırılması ve Tersâne-i Âmirenin zahîre anbârlarına teslîm edilmesi emri çıkmıştır 304. 1840 yılında Bahriye askerinin gıda ihtiyacı için Mudanya Kazâsı ile Apolyont köyünden 20.500 vakiyye zeytin ve 5300 vakiyye sirke satın alınacaktır. Zeytinin her kıyyesi 56’şar paraya satın alınarak, 28.700 kuruş tutacak toplam meblağ Bursa Muhassıllığı’ndan ödenecektir 305. Gıda ürünleri dışında cephânelik mühimmâtın nakline yönelik de çok sayıda örnek bulunmaktadır. Cebehâne-i Âmirede mevcut olan seferiyye takımı mühimmâtından ayrılarak, Belgrad Kalesi’ne ulaştırılan mühimmatın ikmali için 1763 yılında 125 adet kilim-i sâyis-hânenin beher adedi altmışar ve 1 adet şütür (deve) kiliminin yüz para karşılığında; Kütahya, Uşak, Simav, Banaz, Muğla, Işıklı ve Dazkırı’dan satın alınarak Mudanya İskelesi ile İstanbul’a gönderilmesi emredilmektedir 306. Benzer şekilde 1771 yılında cebehânenin seferiyye takımı mühimmâtı için aynı sahadan çifti altmışar paradan 4000 çift un çuvalının, adedi altmışar paradan 4000 adet sâyis-hânenin kiliminin ve adedi yüzer paradan 400 adet deve kiliminin satın alınarak Mudanya İskelesi ile başkente gönderilmesi emrolunmuştur 307. 1789 senesinde de Kütahya ve havalisinden Mudanya İskelesi ile İstanbul’a gönderilmek üzere benzer alımlar yapılmıştır 308. 9 Kasım 1771 tarihli evrakta, Karaman taraflarından İstanbul’daki baruthâneye güherçilenin Mudanya İskelesi ile ulaştırılması emredilmektedir. Bu nakliyatta Karaman’dan Mudanya’ya kadar yol üzerindeki yerleşim birimlerinde görevli olan kadılara, mütesellimlere ve âyânlara sıkı tembihte bulunularak kimsenin güherçileyi çalmaması veya gasp etmemesi için tüfek kullanan yeterli sayıda şahıs görevlendirilmesi gerektiği, konaklanan yerlerde gece gündüz nöbet tutularak Mudanya İskelesi’ne ulaştırılarak başkente getirilmesi emredilmektedir 309. 7 Şubat 1776 tarihli kayıtta da aynı sahadan Mudanya İskelesi yoluyla başkente güherçile gönderilmesi emredilirken, güherçileye zarar gelmesi durumunda bu işe görevlendirilmiş kişilerin özrüne bakılmaksızın zararın iki katının onların mallarından tazmin edileceği uyarısında bulunulmaktadır 310. Tersâne-i Âmire sahasında inşâ olunup 1797 yılında denize indirilmesi yakın olan üç anbârlı, fırkateyn ve korvet sefînelerine safralık olmak üzere çakıl taşı ihtiyacı hâsıl olmuştur. Çakıl taşının öteden beri temini körfez kayıklarıyla Katırlı, Armutlu ve sair çakıl taşı bulunan mahallerden yapılmaktadır. Belirtilen üç geminin bir an önce denize 303 BOA, C.BH., 10816/233, 17.Ş.1215. 304 BOA, C.BH., 4576/95, 13.M.1228. 305 BOA, C.BH., 6041/125, 28.B.1256. 306 BOA, C.AS., 29769/710, 9. Ra.1177. 307 BOA, C.AS., 23473/559, 19.Ra.1185. 308 BOA, C.AS., 15801/382, 13.S.1204. 309 BOA, C.AS., 52230/1172, 1.Ş.1185. 310 BOA, C.AS., 20950/501, 16.Z.1189.
91
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
indirilmesi için gereken çakıl taşının Tersâne-i Âmireye nakil olunması için, Mudanya’dan 30, Gemlik’ten 30, Yalakâbâd’dan 25, Karamürsel’den 40, İznikmid’den 30 ve Darıca’dan 20 kıta olmak üzere toplam 175 kıta kayığın ihracı için ilgili kazâların kadıları, nâibleri, âyânları ve serdârlarına emirler gönderilmiştir 311. 1829 senesinde Kütahya Sancağı’nın içine aldığı kazâlar ile Denizli hâssı ve bağlı yerlerinden asker ve mürettebât-ı sâire istenmekte, ayrıca bu askere tahsîs buyurulan zahîreler, müretteb buyurulan güherçile ile mühim maddeler de çıkarılan bir emir ile talep edilmektedir. Satın alınarak temin edilmesi istenen zahîre Mudanya iskelesi ile İstanbul’a nakledilecektir. Ancak Denizli’nin Ezine-i Lazkiye Kazâsı’nda mübâyaa işine görevlendirilmiş kethüdâ Abidin Efendi satın alınan zahîreyi develere yükleyip Mudanya İskelesi’ne göndermekte iken kazâ halkından ve civar köylerden bazı insanlar mahkemeyi basarak kethüdayı ve bir âyânı hapsedip, kadıyı darp ederek yaralamışlar, mal ve eşyasını yağmalamışlardır. Kadı bir yolunu bularak ellerinden kaçmış ve Denizli voyvodası vekili Ali’ye sığınmıştır. Saldırıyı gerçekleştirenler ayrıca, develere yüklenmiş götürülmekte olan buğdayları yolda çevirip yağma etmişler, kimi buğdayı evlerine götürmüşler, kimisi telef etmiş ve devecileri de darp etmişlerdir. Bunun üzerine yapılması gereken görevin tamamlanması ve baskını yapanların cezalandırılması doğrultusunda bir emir Denizli Kazâsı’na gönderildiğinde Denizli Kazâsı kadısı “bu eşkıyadan korkarım ve canımdan olurum” korkusuyla ilgili emirleri okutturmayıp hatta bu eşkıya ile ittifak yaptığı da tespit edilmiştir. Tüm bu bilgiler Denizli voyvodası vekili Ali’nin arzuhâli ile bildirilmiştir 312. Ayrıca durumun aynen bu şekilde geliştiğini Ezine-i Lazkiye Kazâsı kadısı da 11 Mart 1829 tarihli arzıyla ifade etmiştir 313. Mudanya Kazâsı Osmanlı ordusu ve donanması için gerekli mühimmâtın nakli dışında bir sahil kenti olarak kendi de bu yükümlülükleri ifa etmektedir. Hicrî 1187 (17731774) senesinde Karadeniz tarafına gönderilen Donanma-yı Hümâyûn kalyonlarında görevlendirilmek üzere Sevâhil-i Bahr-i Sefîd’den (Akdeniz sahillerinden) toplam 2250 nefer kalyoncu istenmektedir. Kalyoncu istenen Akdeniz sahilleri listesinde Kartal, Gekbuze (Gebze), İznikmid, Karamürsel, Yalakâbâd, Gemlik, Mudanya, Mihaliç, Urla, Sığacık, Karaburun, İzmir, Menemen, Kuşadası, Bodrum ve havalisi bulunmaktadır. Mudanya’nın bu süreçte kalyoncu çıkarma yükümlülüğü 1 ağa, 1 alemdâr ve 88 neferden mürekkep 90 kalyoncudur. Ağa için 50 kuruş, alemdâr için 28,5 kuruş ve 1 nefer için 23 kuruş (88 nefer için 2024 kuruş) olmak üzere 90 kalyoncu verme yükümlülüğü olarak Mudanya ve buraya bağlı yerlerin ödemesi gereken meblağ toplam 2102,5 kuruştur 314. Konuyu ele alan evraktaki listede bugün Marmara Denizi kıyısındaki sahillerin o dönemde Akdeniz sahilleri şeklinde geçmesi dikkat çekmektedir. Buna benzer bir örnek Marmara’da çıkan fırtına sonrası batan gemileri konu alan bir evrakta ve başka kayıtlarda da gözükmekte ve sevâhil-i Bahr-i Sefîd ifadesi Marmara ve Ege Denizini içine alacak şekilde zikredilmektedir. Mudanya İskelesi sadece Anadolu’dan başkente gönderilen askeri ihtiyaçların taşınmasında değil, İstanbul’dan taşraya gönderilen askeri teçhizatın naklinde de kullanılmıştır. Mayıs 1637 tarihinde Hudâvendigâr Sancağı Beyi, Bursa kadısı ve Bursa’dan Bor Kasabası’na kadar yol üzerindeki kazâlarda görevli kadılara hitaben gönderilen emirde, Bor Kasabası’nda binâ olunan baruthâne mühimmâtı için İstanbul’dan yirmi dört havan ve yirmi dört tokmak gönderildiği belirtilmektedir. Belirtilen havanlar ve tokmaklar önce Mudanya İskelesi’ne ulaştırılacak, buradan ise Bor’a kadar yol üstünde bulunan her kadılık yeterli araba ve harcı temin ederek, nakliyatı kendi kazâları sınırları boyunca gerçekleştireceklerdir 315.
311 BOA, C.BH., 5990/123, 19.B.1211. 312 BOA, HAT., 31512/640, 7.Ş.1244. 313 BOA, HAT., 31512/C/640, 5.N.1244. 314 BOA, C.BH., 4501/94, 3.Za.1187. 315 Bursa Şer’iye Sicilleri, B 60, 79b.
92
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bir başka örnekte Aydın tarafına görevlendirilen Teke ve Hamîd sancakları mutasarrıfı Vezîr İbrahim Paşa’ya İstanbul’daki Tophâne-i Âmire’den gönderilmek üzere, öncü süvari birliğinde kullanılan 1,5 çapta iki tane çarha sürat topu ve mühimmatı nakledilecektir. Bu nakliyatta gönderilecek malzemelerin içinde çeşitli miktar ve sayılarda burgu, keser, destere, kerpeten, büyük çivi, nişangâh, büyük kilit, fitil, Cebehâne-i Âmireden 250 kıyye siyah barut, arabacılar kârhânesinden 2 adet araba, 2 adet cephane arabası, kurşun ve sair mühimmat yer almaktadır. Gönderilecek toplar ve gerekli malzeme önce Mudanya İskelesi’ne deniz yolu ile ulaştırılacak ardından buradan kara yolu ile Aydın’a taşınacaktır. Bu sebeple Mudanya’dan Aydın’a varıncaya kadar yol üzerlerinde bulunan kazâların kadıları, nâibleri, âyân ve zabitlerine 3 Aralık 1829 tarihli bir hüküm gönderilmiş ve nakliyatın ne şekilde yapılması hususunda bilgi verilmiştir. Taşıma sırasında iki sürat topu ve mühimmatı hangi kazâya ulaşırsa o kazânın idârecileri gerekli olan araba ve hayvanı ilgili kazâ halkının vergilerinden düşürülmek üzere o kazâ halkından temin edecektir. Bir kazânın arabaları ve hayvanları diğer kazâ sınırına taşınan malzemeyi getirdiklerinde diğer kazâ arabaları ve hayvanlarına malzemeler yüklenecek ve bu yöntemle Aydın’a kadar istenilenler ulaştırılacaktır 316. 1830 yılında başkentten Bursa’ya gönderilen alay büyüklüğündeki askerin naklinin önce deniz yolu ile Mudanya İskelesi’ne ve oradan kara yolu ile Bursa’ya yapılması kararı çıkmıştır. Aralık 1830 tarihli evrakta, Bursa’ya gönderilen Altıncı Alay askerinin İstanbul’dan deniz yolu ile Mudanya İskelesi’ne nakledilmesi belirtilmektedir. Aynı evrakta ayrıca Edirne’deki Beşinci Alay’a mensup olup da İstanbul’da işi olan ve hasta olarak kalmış olan 70 askerin Edirne’ye gönderilmek üzere Tekfurdağı’na ulaştırılması için 52 parça kayığın kiralanması hususu ve kira ücretlerinin ödenmesi yönünde tezkire verilmesi kararı da görülmektedir 317. I. Dünya Savaşı yıllarında da ordunun çeşitli ihtiyaçlarının karşılanmasında Mudanya İskelesi kullanılmıştır. 1915 yılında Mudanya’ya gönderilen boş bir gemiye Karacabey sahilinde hazır bulundurulan önemli miktarda ot ve samanın yüklenerek nakledilmesi, zeytin ve zeytinyağının taşınması için Gemlik’teki fıçı ve Bursa’daki küfe imalathânelerine gönderilmek üzere Karacabey’deki Kurşunlu İskelesi’nden çubuklar toplatılması ve bu çubukların Gemlik ve Mudanya’ya kayıklarla sevki konuları 6 Haziran 1915 tarihli evrakta görülmektedir 318.
316 BOA, C.AS., 21220/508, 6.C.1245. 317 BOA, C.AS., 8104/188, 23.C.1246. 318 BOA, DH.İ.UM., 1/51/89/-01, 23.B.1333.
93
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
94
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
VI. SEYYAHLARIN ANLATIMINDA MUDANYA İSKELESİ ve ULAŞIM
95
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
VI. SEYYAHLARIN ANLATIMINDA MUDANYA İSKELESİ ve ULAŞIM Bu bölümde, Mudanya’ya uğrayan veya yolculuğu sırasında buradan geçen seyyahların, Mudanya İskelesi, İstanbul-Mudanya-Bursa arasındaki ulaşımın nasıl sağlandığı, yolculuk şartları ve sair konular hakkında eserlerinde verdikleri bilgiler derlemeye alınmaktadır. Seyyahların verdikleri bilgilerin önemli bir kısmı, arşiv ve diğer tarihsel kaynaklarda tespit edilmesi zor olan birçok konuyu kapsadığından oldukça önem taşımaktadır. Seyahatnâmesinde Mudanya hakkında bilgi veren ilk seyyahlardan bir tanesi Polonyalı Simeon’dur. 1609 yılında Polonyalı Simeon, Bursa’ya gitmek için İstanbul’dan gemi ile Mudanya’ya gelmiş ve burada beş gün kalmıştır. Mudanya’da birkaç hâne Ermeni halkın olduğunu nüfusun büyük bir kısmının Rumlar’dan oluştuğunu belirtmiştir 319. Evliya Çelebi 1640 senesinde Mudanya’ya gelmiştir. İstanbul Eminönü’nden gemi ile yola çıkarak önce Heybeliada’ya uğrayan Evliya Çelebi, buradan beş saatlik bir deniz yolculuğu ile Mudanya İskelesi’ne ulaşmıştır. Evliya Çelebi Mudanya’nın gelip geçenler için emin bir limana sahip olduğunu belirtmekte, limanın kuzey rüzgârlarına açık olduğunu, iskele başında bir gümrükhânenin bulunduğunu, gümrüğün on yük akçelik bedelle iltizam usulüyle işletildiğini ve gemi ile mal getirenlerden onda bir vergi alındığını ifade etmektedir. Ayrıca Evliya Çelebi Mudanya’da üç cami, yedi mescit, bir hamam, iki sıbyan mektebi, iki yüz dükkândan oluşan bir çarşı ve üç han bulunduğunu, kentin incir, üzüm, sirke ve şırasının meşhur olduğunu belirtmektedir 320. Evliya Çelebi Bursa gezisini tamamladıktan sonra tekrar Mudanya İskelesi’ne gelmiş ve buradan gemi ile İstanbul’a dönmüştür. Bu yolculukta Mudanya İskelesi’nden durgun bir havada yükü hafif bir gemiye binen Evliya Çelebi, denizde dalgaya tutulduklarını, canlarını Bozburun İskelesi’ne zor attıklarını belirtmiştir. Evliya Çelebi Bozburun iskelesini anlatırken, “amansız, iç yarası Bozburun menzili” demekte, Bozburun önündeki denizin dalgalı ve girdaplı olduğunu, eskiden daha canlı olan bu iskelenin denizinin bu özelliği sebebiyle harap olduğunu dile getirmektedir: “Gelen giden gemiler girdap gamına düşüp beş on gün ve bir iki ay yatarlar. Malları çürümüş tüccar, esnaf ve gemici taifeleri bedduâ ede ede bu iskele harap olmuştur. İskele başında bir han, birkaç misafirhâne, küçük bir cami var, birkaç bakkal ekmekçi ve bozacı dükkânları var. Lakin dört tarafında bağ ve bahçeleri çoktur. İskele başındaki caminin duvarlarının üzerlerinde yolcuların şikâyet yazılarından bir nokta yazacak yer kalmamıştır. Bir gemi bu girdaba düştüğünde kurtulması mümkün değildir. Değişik dillerde yazılar ve güzel hatlar seyreylemek isteyen, Bozburun girdabına varıp hatları ve dünya kaç bucaktır o bela limanın hapishanesini seyr eylesin. Duvarların yüzünde bu gibi nice bin şiirler vardır. Beyt: Âh elinden Bozburun feryâd elinden Bozburun Bekleye bekleye seni kalmadı ağız burun” 321. Evliya Çelebi de Bozburun’da bir iki gün beklemiş, hatta bu bekleme süresinde üç bin adımlık yolculuk ile yakındaki Armutlu nahiyesini ziyaret etmiştir. Evliya Çelebi Armutlu hakkında da şu bilgileri verir: “Üç yüz kadar mamur hânesi vardır. Bir cami, bir hamam, üç mescit, bir han ve on kadar dükkânı vardır”. Evliya Çelebi Armutlu’da bir gece kaldıktan sonra sabahleyin erkenden iskeleye dönerek gemiye binip Bozburun girdabını aşarak yelken açtıklarını ve sonunda İstanbul’a vardıklarını anlatmaktadır. 1656 yılında Bursa’ya yolculuk yapan Jean Thévenot, Ağustos ayında İstanbul’dan 319 Hrand D. Andreasyan, Polonyalı Simeon’un Seyahatnamesi (1608-1619), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1964, s.16-17. 320 Hasan Basri Öcalan, Seyahatnâmeye Göre Ruhaniyetli Şehir Bursa, s.29-30. 321 Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, 2. Kitap, 1. Cilt, 3. Baskı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2011, s.69-70.
96
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
kiraladığı kayıkla Mudanya’ya gelmiştir 322. Ancak seyyah yolculuğun bu kısmı ile ilgili bir bilgi vermemiştir. Mudanya hakkında anlatımda bulunan seyyahlardan bir diğeri, Fransız Josephus Grelot adlı gezgindir. Mudanya’nın 1670’lerde beş altı bin nüfusa sahip olduğunu belirten seyyah, Rumlar, Yahudiler ve Türkler’den oluşan halkın büyük kısmının geçimlerini ticaretten sağladıklarını, kentin çevresinde çeşitli meyvelerin yetiştirildiğini ve bu ürünlerin İstanbul’a gönderildiğini anlatır 323. Bursa’yı 1701 yılında ziyaret eden Aubry de la Motraye adlı Fransız konuk seyahatnâmesinde, Bursa ve civarında üretilen ipeğin Mudanya üzerinden İstanbul’a nakledildiğinden bahsetmektedir 324. 1738’de Bursa’yı ziyaret eden İngiliz rahip ve antropolog Richard Pococke, Gemlik üzerinden Mudanya’ya gelmiş ve şu bilgileri vermiştir: “Kent sahil boyunca tek sokaktan oluşmaktadır. Yedi kiliseye sahip kentte yaklaşık 700 Rum ailesi ve 300 Türk ailesi oturmaktadır. Mudanya Bursa’nın limanıdır ve başkente ipek, buğday, kumaş, Türkiye halıları, güherçile, beyaz şarap ve çeşitli meyveler buradan gönderilmektedir” 325. Pococke de Mudanya’dan Gelibolu’ya gitmek için bir gemiye bindiğinde, ters rüzgârların etkisiyle Armutlu limanına sığınmak zorunda kalmıştır. 1779 yılında Bursa’yı ziyaret eden İtalyan seyyah Domenico Setsini, şeker, kahve, kâğıt, demir, çivi, ilaç ve kanvas gibi ürünlerin Fransız menşeli bir ticaret firmasından satın alınarak Bursa’ya getirildiğini belirtir. Firmanın bu ürünleri İstanbul’dan Mudanya’ya deniz yoluyla getirdiği, buradan ise at arabalarıyla Bursa’ya taşıdığını anlatır 326. 1786 yılında Bursa’yı ziyaret eden Fransız subay, Lafitte-Clavé, Mudanya’dan Bursa’ya kadar olan tarımsal alanda tarlalar, üzüm bağları ve en çok da dutluklar olduğundan söz etmiştir 327. 1793 yılında Bursa’yı ziyaret eden Avusturyalı diplomat Ignatz von Brenner, İstanbul Tophâne’den gemiye binerek ertesi sabah saat 08.30’da Mudanya İskelesi’ne gelmiş ve buradan 4,5 saatlik at üstünde süren yolculukla Bursa’ya geçmiştir. Brenner, Bursa’dan kervan yoluyla Anadolu içlerine yapılan taşımacılığın yanı sıra, en önemli taşımacılığın küçük teknelerle Mudanya üzerinden İstanbul’a yapıldığından bahsetmekte, taşımacılığın az bir kısmının da Gemlik üzerinden olduğunu ifade etmektedir 328. Bursa’yı 1814 yılında ziyaret eden ve şehirde kısa bir süre kalan John Macdonald Kinneir, Bursa’daki veba salgınından bahsetmektedir. Kinneir, Bursa’dan İstanbul’a gitmek için Mudanya Limanı’na hareket etmiş ve yolda kendisi de hastalanmıştır. Uşaklarının yaşamından umudunu kestiği sırada gemiye binebilecek takati kendisinde güçlükle bulan Kinneir, kötü hava koşulları nedeniyle bindiği geminin körfezin öte tarafında kalan Armalli (Armutlu) köyüne sığındığından bahseder. Kinneir, burada da veba salgının köy sakinlerinin çoğunu kırıp geçirdiğinden söz etmektedir 329. 1834 veya 1835 Temmuzunda Bursa’ya gelen ve Duc de Raguse unvanı ile tanınan Fransız seyyah Auguste Frédéric Louis Viesse de Marmont, Napoléon’un ordusunda Mareşalliğe kadar terfi etmiş bir şahıstır. Eserinde Mudanya hakkında az da olsa bilgi veren seyyah, Mudanya’nın çevresinin bağlar ve zeytinliklerle kaplı olduğunu, toprakların verimliliğini fakat nüfus yoğunluğunun az olduğunu dile getirmektedir 330. 322 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.58. 323 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.62. 324 Heath W. Lowry, Seyyahların Gözüyle Bursa, 1326-1923, Çev: S. Alper, İstanbul: Eren Yayıncılık, 2004, s.72-73. 325 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.71. 326 Heath W. Lowry, Seyyahların Gözüyle Bursa, 1326-1923, s.81. 327 Heath W. Lowry, Seyyahların Gözüyle Bursa, 1326-1923, s.82. 328 İlhan Pınar, “Gezginlere Göre 18. ve 19. Yüzyıllarda ve Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Bursa”, Toplumsal Tarih, Cilt 2, Sayı: 8, 1994, s.23-24. 329 Heath W. Lowry, Seyyahların Gözüyle Bursa, 1326-1923, s.100. 330 Duc De Raguse, “Bursa Seyahati”, Çev: Sacit Özer, Bursa’da Yaşam, Bursa: Olay Gazetesi Yayını, 2011, s.162-163.
97
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
1836 yılında Bursa’yı ziyaret eden İngiliz şair ve seyyah Miss Julia Pardoe babası ile birlikte, Mayıs ayının sonuncu günü güneşli bir havada İstanbul’dan kiralanan bir kayıkla Haliç’ten yelken açarak, Mudanya İskelesi’ne doğru yola çıkmıştır. Kayığın iri yapılı dört adamdan oluşan kürekçileri vardır. Bu deniz seyahatinde yanlarına birkaç palto, pelerin, bir sepet yiyecek aldıklarını belirtmesi, yolculukta gereken temel ihtiyaçları belirleme açısından önemlidir. Pardoe, seyahatin başlangıcında yelkene çarpan rüzgâr gücü ile ilerlediklerini, iki saat yol aldıktan sonra rüzgârın durması ile kürekçilerin küreklere sarılarak devreye girdiklerini anlatmaktadır. Akşama doğru tekrar rüzgârın çıkarak yelkenlerin açıldığını ve gece yarısı Mudanya’ya vardıklarını anlatmaktadır. Gece yarısını bir saat geçe iskeleye geldiklerinde yirmi kadar yelkenlinin kıyıdan uzakta demir attıklarını belirten seyyah, kendilerinin de gece iskeleden açıkta beklediklerini, gecenin yoğun rutubetiyle bedenlerinin sırsıklam olduğunu anlatmaktadır. Bu şekilde karaya çıkmadan açıkta beklemenin sebebinin gümrük dairesinden gelecek bir görevliye görünmeleri, izin belgelerini, iki bavulu ve yiyecek sepetini bu görevliye göstermek mecburiyeti ile ilgili olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca Pardoe, kayıkçıların gümrük memurunu uyandırmak için epeyce uğraştıklarını, memurun bahşiş diyerek birkaç kuruş alarak kıyıya döndüğünü, sonra karaya çıktıklarını, Mudanya’da hiç otel olmadığı için kayıkçılardan birinin konukseverliği ile Bursa’ya götürecek atlar bulunana kadar onun evinde birkaç saat kaldıklarını, bu sürede uyuyup dinlenmeye çalıştıklarını, bir şeyler yiyerek kahve içtiklerini ve sonrasında saat beş gibi atların geldiğini anlatmaktadır. Pardoe, bir kadın olarak Mudanya’da hiç görülmeyen Avrupa biçiminde ata binmesinin ilgi çektiğini ve işi gücü olmayanların başına toplandığını, Mudanya’nın dar ve kirli sokaklarından geçerek Bursa’ya doğru yola çıktıklarından da bahsetmektedir 331. Haziran 1836 tarihinde Bursa’yı ziyaret eden Alman Feldmareşal Helmuth von Moltke, İstanbul’dan ayın on birinci günü öğleden sonra küçük bir Türk gemisine binmiş, serin bir poyraz yardımıyla gemi dört saatte Bozburun’a gelmiştir. Moltke, Bozburun’da denizin aşırı kabarması ve dalgalar sebebiyle, geminin yüksek ve zarif oymalarla süslü kıç tarafında çömelmiş oturan reisinin artık “Allahüekber” diye bağırmaya başladığına işaret etmektedir. Ardından gecenin basmasıyla birlikte rüzgârın birden kesildiğini ve Mudanya’ya ertesi sabah ancak saat sekizde varabildiklerini ifade etmektedir. Moltke, Mudanya’da karaya çıktıktan hemen sonra hazırlanan atlar vasıtasıyla Bursa’ya doğru yola çıkmıştır 332. Bursa’yı 1837 yılında ziyaret eden İstanbul’da Britanya elçiliği kilisesi rahibi Robert Walsh seyahatnâmesinde, Uludağ’daki buzların kesilerek bloklar halinde keçelere sarılıp dağlardan katır kervanları ile aşağıya indirildiğinden bahsetmektedir. Tüm bu üretim Bursa’da bir şahsın tekelindedir ve bu şahıs buz yüklerini hergün Mudanya’daki kayıklara koyarak İstanbul’daki saraya göndermektedir. Walsh, buzun yüklendiği yere Buz Burnu dendiğini de belirtmektedir” 333. Ekim 1839’da Bursa’yı ziyaret eden Sir Austen Henry Layard, Mudanya’dan Bursa’ya dek bölgenin ayrıntılı tasvirini ortaya koymaktadır 334. 28 Haziran 1853 tarihinde saat sekizde bir Türk gemisine binen İngiliz soylularından George William Frederick Howard, beş buçuk saat süren yolculuk sonrasında Mudanya İskelesi’ne inmiştir. Buradan da at sırtında süren beş buçuk saatlik yolculukla Bursa’ya varmıştır 335. Fransız arkeolog Georges Perrot, Bursa’yı 1857 ilkbaharında ve 1861 yılında olmak üzere iki kez ziyaret etmiştir. Perrot, İzmit, İznik, Gemlik ve Kurşunlu yolu ile Mudanya’ya karayolu seyahati ile gelmiştir. Seyyahın Gemlik’ten Mudanya’ya karayolu seyahati 331 Miss Pardoe, The City of the Sultan and Domestic Manners of the Turks: With A Steam Voyage Up The Danube, 4. Baskı, London: G. Routledge & Co. Farringdon Street, 1854, s.181-183. 332 Helmuth von Moltke, Moltke’nin Türkiye Mektupları, Çev: Hayrullah Örs, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1969, s.56. 333 Robert Walsh, A Residence at Constantinople, Cilt II, s.210. 334 Heath W. Lowry, Seyyahların Gözüyle Bursa, 1326-1923, s.144. 335 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.122.
98
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
altı saat sürmüştür. Perrot Mudanya’ya geldiğinde M. Roche adında bir Fransız tâcirin evinde konaklamıştır. Bu tâcir, Mudanya’ya Fransız eşi ile birlikte yerleşmiş ve evinin mobilyalarını Fransa’dan getirterek burada evine bitişik iki ipek fabrikası kurmuştur. Perrot, Mudanya’daki bu fabrikaları gezmiş ve altmış kazanı olan fabrikada çalışan kadın işçilerin tümünün Rum olduğunu görmüştür. Seyyah ayrıca fabrikalarda işçilerin yazın ortalama 14, kışın ise 5-6 saat çalıştıklarını ve ortalama günlük ücret olarak 7 kuruş aldıklarını belirtmiştir. Perrot, arkeolog kimliğiyle Apameia/Myrleia kalıntılarını ziyaret etmiş ve burada Yunan tarzında bir tiyatronun var olduğunu, ancak aynı yıl tiyatronun parçalandığını ve kaptan paşanın yaptırdığı Mudanya rıhtımının dalgakıranı için buradaki taşların kullanıldığını belirtmiştir 336.
Bulgar Nikola Naçov, Bursa’da yaşayan ve vefat eden babasından geriye kalan mirasa sahip çıkmak üzere 1879 yılında Bursa’ya bir seyahat gerçekleştirmiştir. O yıllarda İstanbul’dan Mudanya ve Gemlik’e her Salı, Cuma ve Pazar, buralardan İstanbul’a ise her Salı, Perşembe ve Pazar günleri posta vapuru seferleri düzenlenmektedir. Nikola Naçov 29 Mayıs 1879 tarihinde saat 14.00’te İstanbul Sarayburnu’ndan İdâre-i Mahsûsa şirketine ait eski bir Türk gemisine binerek Mudanya’ya hareket etmiş, saat 18.30 civarında Mudanya İskelesi’ne ulaşmıştır. Limanda asık suratlı bir zabıta memuru tarafından bohçası, bileti ve yol tezkeresi kontrol edilen Naçov, iskele parasını ödeyerek faytonla Bursa’ya doğru yola çıkmış ve Mudanya ile ilgili özetle şu tespitlerde bulunmuştur: “Mudanya yaklaşık 200 evden ibaret küçük bir köy. Nüfusu Hıristiyan olan Karamanlı Rumlardan oluşuyor. Ancak görünüş açısından Türklerden hiçbir farkları yok. Bunları birbirinden ayırt etmek de çok zor. Hepsi esmer tenli ve genelde baldırı açıkta bırakan siyah kumaştan dar ve kısa don ve mutlaka siyah çalmadan oluşan zeybek giysileri var. Mudanya’d an Bursa’ya demiryolu yapılmış ancak daha sonra 1877-1878 OsmanlıRus Savaşından dolayı yapımı bırakılmıştır. Mudanya’d an Bursa’ya genelde faytonlarla
Mudanya, Ticari Anacadde
336 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.141-142.
99
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
yolculuk edilir. Bir faytona iki Rum, ben ve bir Türk bindik. Her birimiz ¾ beyaz mecidiye ödedik. Arap faytoncuyla memleketli çıktık. Bana Tatar Pazarcık’tan olduğunu söyledi, ama doğrusu pek inanmadım…” 337. Naçov, Bursa’da üç dört gün kaldığını belirttikten sonra, İstanbul’a dönmek için gece yarısı saat 02.00’de Mudanya’ya doğru faytonla yola çıkmış, iskeleye geldiğinde Türk ve Yunan gemisi olmak üzere iki gemi olduğunu ifade etmiştir. Daha küçük olan Yunan gemisinin 10 kuruşa, Türk gemisinin ise 20 kuruşa İstanbul’a yolcu taşıdığını belirterek, tasarruf açısından Yunan gemisini tercih ettiğini anlatmıştır. Ancak denizde fırtına olduğunu ve bindiği Yunan gemisinin çok sallandığını, berbat bir yolculuk geçirdiğini ve Türk gemisine binmediği için pişman olduğunu, yedi sekiz saatte İstanbul’a ulaşıldığını belirtmiştir 338. Naçov, 20 Temmuz’da tekrar Bursa’ya gitmek için İstanbul Limanı’na gelmiştir. İskelede Mudanya’ya gitmek üzere üç gemi bulunmaktadır. Gemi kaptanları arasındaki rekabetten dolayı Yunan gemisinin ücretsiz olarak Mudanya’ya yolcu taşıdığını öğrenen Naçov, daha önce başından geçenlere rağmen yine bu küçük gemiye binmiş ve aynı sıkıntıyı bedava seyahat edeceğim diye tekrar yaşamıştır 339. Bursa’da ikinci ziyaretini tamamlayan Naçov, tekrar Mudanya’ya döner, burada ikisi İngiliz, ikisi Türk gemisi olmak üzere dört geminin olduğunu söyler, bu sefer büyük Türk posta gemisine biner, ancak geminin büyüklüğü ve dalgaların fazlalığı sebebiyle seyahati sekiz saat sürer, küçük gemilerin bu yolu daha kısa sürede kat ettiğini belirtir. Naçov bir süre sonra üçüncü kez Bursa’yı ziyaret etmek üzere İstanbul’dan bir Türk gemisine binerek Mudanya’ya 5,5 saatte gelmiştir 340.
Çekirge Yolu Faytoncular
Fransız asıllı bir Osmanlı memuru olan Marie de Launay ile saray-ı hümâyûn kimyageri Bonkowski Bey’in birlikte kaleme aldığı Bursa Civarı adlı eser içinde de Mudanya ve iskelesi hakkında önemli bilgiler yer almaktadır. Eser, İstanbul’dan Bursa’ya yapılacak 337 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.13-16. 338 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.21-22. 339 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.23. 340 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.50-51.
100
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
seyahat konusunda en ince ayrıntısına kadar bilgi veren değerli anlatımlar içermektedir. 1881’de basılan bu eserde Mudanya bahsi, Marie de Launay tarafından başkentten Bursa’ya yapılan seyahat ile tanımlanmaktadır ve özetle şu şekildedir: “İstanbul’d an Bursa’ya karayolu ve denizyolu ile iki şekilde gidilir. Denizyolu ile seyahat normal zamanlarda İdâre-i Mahsûsa vapurlarıyla gerçekleştirilir ise de, kaplıca mevsiminde bu vapurlara ilaveten diğer şirketlerin de vapur seferleri vardır. İdâre-i Mahsûsa vapurlarının taşımacılık ücreti birinci mevki için 2 mecidiye (9,20 frank), ikinci mevki için 1 mecidiye (4,60 frank) olup, bu ücrete yapılacak yemek masrafı dahil değildir. Yolcular ekseriyetle Mudanya İskelesi’ne çıktıkları halde vapur bu seyahatte Gemlik İskelesi’ne kadar gider. Vapurda yalnız bir defa yemek yenilir ve nefasetçe vasati bir halde olan bu yemek fiyatça uygundur. İdâre-i Mahsûsa vapurlarına binmek için şirkete gidip mevki bileti tedarikiyle uğraşmak gereksizdir. İstanbul’un herhangi bir iskelesinden bir sandal veya kayığa atlanıldığı gibi kayık ve sandalcıya Türkçe, Fransızca, Rumca veya İtalyanca olarak ‘Gemlik vapuruna’ komutu vermek yeterlidir. Çünkü İstanbul’un bu esnafı tüm dilleri bilir ve yalnız bir lisana vâkıf esnaf yok hükmünde sayılır. Vapura çıkıldığında kamarota çeyrek mecidiye veya bir şilin veya frank verildi mi, yolcuya pek ziyade mürüvvetkâr bir kişi olarak bakılır ve vapurda her cins para kabul olunur. Bilet satın alınması veya kamara tedariki hususunda acele etmeye gerek yoktur. Çünkü vapurun seyahat süresi on saat devam edecektir ve fena havalara nadir tesadüf olunduğundan kamaraya gerek kalmaz, ekseriya güverte üstünde vakit geçirilir. Bilet hususu biletçiye ait iş olup müşterisini pek iyi tanıdığından parasız hiçbir kimseyi iskeleye çıkarmaz. Yaz mevsiminde vapur alaturka saat ikide yani alafranga onda ve kış mevsiminde saat yedide hareket eder. Mudanya İskelesi’ne çıkıldığı zaman yolcuların eşyası gümrük memurları tarafından muayene olunur. Bununla beraber İstanbul Limanı’nda kolcu sandalları tarafından tutularak kayıkta yapılan bu muayene pek üstünkörüdür. Meğerki yolcu kolcuya bir ufak bahşiş sıkıştırmak âdetine vâkıf olsun. Aksi takdirde eşyasının altı üstüne geldiğini görür. Gemlik ve Mudanya iskelelerinde dahi bu muamele câridir. Hareket ve varış zamanında bir frank sarf olunduğu takdirde gümrük kolcularının baskılarından kurtulunabilir 341. Mudanya Gümrüğü’nün önünde denize doğru ilerletilmiş olan 20 metre uzunluğunda ahşap iskele vardır. İskeleye çıkıldığında 1 kuruş vergi ödenir. Bu vergi iskelenin bakımına sarf olunur. Araba ve beygir ücretlerinden haberdar olmayan yolcuları kapmak için sürücü ve arabacılar yaygara yaparlar. İstanbul ile Bursa arasında Mudanya kasabası başlıca ithal ve ihraç noktası kabul edilir. Gemlik kasabasının ticaret gemilerinin barınmasına mahsus bir limanı ve Bursa’ya kadar mükemmel bir yolu olduğu halde, Mudanya yolu daha çok tercih edilmektedir. Mudanya yolunun tercih edilmesinin nedeni bu yolun Gemlik yolundan 4,5 kilometre daha kısa olması ve 100 metrede nihayet 6 metrelik biraz meyil bir bayır üstünde bulunmasıdır. Gemlik yolu ise 100 metrelik mesafede 9,5 metrelik bir irtifa kat etmektedir. Mudanya’d an Bursa’ya veya Bursa’d an Mudanya’ya yapılan taşımacılık ücretlerinde bir yolcu şu belirtilen ücretlerden fazla vermemelidir: Binek beygiri, 1 mecidiye (4,60 frank) Yük beygiri, 1/2 mecidiye (2,30 frank) Araba, 3 ila 5 mecidiye ( 13,80 ila 23 frank) Yolcular gümrükten çıktıkları gibi karşılarında birçok araba bulurlar. Bunların içinde şahane landonlar ile talika adıyla anılan büyük sandıklı arabalar dahi mevcut olduğundan kiraları arabasına göre değişir. Araba seçildikten sonra kirası derhal ödenir. Seyahat süresi istirahat için sarf edilen zamanlar ile birlikte 4 saat sürer. Yola çıkıldığı zaman ilk göze çarpan şey, şosenin pek güzel muhafaza edilmekte ve araba ile seyahate pek müsait bir halde olunmasıdır. Bununla beraber bu yolun bazı dik yokuşları dahi vardır ki bunlar güzelce tertip olunmuş kavisler ile üzüm bağları, dutluk ve zeytinliklerin arasından geçirilmiştir. Bu yolda bazen buğday, arpa, mısır ve yulaf mezraalarına tesadüf olunur. Yolda Büyükderbend’e gelinir. Beygirler buraya geldiği gibi kendi kendilerine 341 Marie de Launay – Bonkowski Bey, Bursa Civârı, Mütercim: Ahmed Atâ, İstanbul: Kırkanbar Matbaası, 1298, s.40-41.
101
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
yüksek çınar ağaçlarının gölgesi altına iltica ederler. Orada sakalının telleri gümüş gibi parlayan bir ihtiyar kahvecinin idaresinde basit bir kahvehane vardır. Kahveci yolcuları hemen karşılayarak bir iskemle üzerine oturtur. Sonra herkesin arzusuna göre bir şekerli veya sade kahve ile beraberinde ya bir nargile veyahut çubuk veya bir sigara ikram eyler. Yolculara kahvecinin ikram ettiği bu ikram ve ihtimamdan arabacı mahrum kalmayıp İslâmi eşitlik gereği olarak aynı riayete o da mazhar olur. Arabacının beygirleri yalnız ovada yorgunluklarını gidermekle kalmayıp birer ölçek arpalarını yerler. Beygirler yemini bitirdikten sonra sürücülerin kamçısına hacet kalmaksızın yola çıkılır. Atlar Nilüfer nehri üzerinde bulunan köprü civarındaki zabtiye merkezine kadar süratle yürürler. Bu mevki Bursa’ya yarım saattir. Orada ikinci defa olarak biraz istirahatla ya bir kahve içilir veyahut gayet sarı ve kırmızı rengiyle yüze gülmekte olan bir iyi karpuz yenir. Buradan yola çıkılarak Bursa’ya doğru gidilirken ekseriya cadde yolu terk edilerek gölgeli ve etrafı ağaçlı kestirme bir yola sapılır ve Muradiye Mahallesi tarafından şehrin içine girilir” 342. Mudanya hakkında bilgi veren bir başka kişi, şair ve yazar İbnü’l-Celâl Sezâyî’dir ve 1884 yılının Nisan ayında Bursa’ya gelmiştir. İstanbul’dan Bursa’ya gitmek için İdâre-i Mahsûsa’nın Gedikler isimli vapuruna binmiştir. Gedikler Vapuru Şirket-i Hayriyye vapurlarının 1,5 katı büyüklüğündedir. 3,5 saat sonrasında vapur Bozburun’a gelmiştir. Seyyah Bozburun’dan sonra denizin tam bir sükûnet içine girdiğini belirtmiştir. Buradan kısa süre sonra Armutlu önüne varan gemi kıyıya yanaşmadan durmuştur. Köyün sahilinden yolcu almak üzere birkaç büyük kayık, geminin yanına gelmiş ve yolcuları alarak kıyıya çıkarmıştır. Ardından vapur tekrar hareket ederek Mudanya’ya yarım saatten fazla bir sürede ulaşmıştır. Seyyah vapurun umdukları kadar hızlı olmadığını, 5,5 saat geçtiği halde Mudanya İskelesi’ne ancak yanaşabildiklerini belirtmiştir. Ayrıca seyyah Mudanya vapur iskelesinin Boğaziçi Şirket-i Hayriye vapurlarının iskeleleri gibi göründüğünü, ancak genişliği ve hele uzunluğunun onlardan fazla olduğunu belirtmektedir. İbnü’l-Celâl Sezâyî iskeleye çıktıklarında, daha iskele tahtaları üzerinde bulundukları sırada, mültezimlerin toprak bastı namıyla 1 kuruş resm-i mürûr (geçiş vergisi) istediklerini ve toprağa basmadan bu parayı ödediklerini şaşkınlıkla anlatmaktadır. Yazarın Mudanya’ya ayak bastıktan sonraki Bursa yolculuğu anlatımları özetle şu şekildedir: “İskele sokağında vapurdan çıkan yolcuları Bursa’ya nakil için bir sıraya dizilmiş kadife döşemeli landolar 343 beklemektedir. Bunlardan birini kiralayarak Zeytinlik denen yola girdik, bu yolun her iki tarafı dut ve zeytin ağaçlarından oluşan seyrekçe ormandır. Üzerinde gittiğimiz şose Bâb-ı Âlî Caddesinin şosesi kadar muntazam ve geniştir. Yolda bazı taş köprüler bulunmaktadır. Yolda Misebolu adlı bir Hıristiyan köyü ile Bademlik adlı bir Müslüman köyü bulunmaktadır. Ardından Bursa’ya 1 saat mesafede Rumeli muhacirlerinin yerleştirildiği Fethiye isminde köy bulunmaktadır. Geçtiğimiz yolda üç adet boğaza, geçide rastladık. Bunlardan başka birkaç köye ve mandıralara dahi rastlandı. Yolculuk esnasında hissedilen zevk ve sevinç anlatılamaz. Karaman Köyü kahvehânesine gelindiğinde arabadan inerek yarım saat dinlenme molası ile açlığımızı yatıştırdık, üstüne birer sade kahve içtik ve yolumuza devam ederek Acemler’e geldik. Eski vali Zühdü Paşa tarafından burada inşa edilen iki katlı köşk, bu ferahlık veren yeri süslemektedir. Ardından Ahmed Vefik Paşa döneminde yaptırılan Büyük Cadde’d en konaklayacağımız Hazret-i Üftade yakınındaki eve vasıl olduk” 344. İbnü’l-Celâl Sezâyî, Bursa’dan İstanbul’a dönerken de Mudanya’dan gemi ile seyahat etmiştir. Bu vapurun adının Lûtfiye olduğunu ve giderken bindikleri Gedikler vapurundan daha büyük ve ferah olduğunu, vapurun İstanbul’a 4,5 saatte vardığını, Tophâne önünde lengerini bıraktığını ve gemiden bir sandala binerek çantalarının yoklanması için gümrüğe doğru gittiklerini anlatmaktadır 345. Temmuz 1890 tarihinde Bursa’ya seyahat etmek için İstanbul’dan Bingazi adlı vapura binen Ömer Subhi Bey, dört saatlik bir yolculuk ile Mudanya İskelesi’ne ulaşmıştır. Seyyah 342 Marie de Launay – Bonkowski Bey, Bursa Civârı, s.42-44. 343 Lando: Dört tekerlekli, çift körüklü, üstü kapalı, yolcu taşıyan at arabası. 344 İbnü’l-Celâl Sezâyî, Burûsaya Seyahat, Kostantiniyye: Âlem Matbaası, 1308, s.1-15. 345 İbnü’l-Celâl Sezâyî, Burûsaya Seyahat, Kostantiniyye: Âlem Matbaası, 1308, s.43-44.
102
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İstanbul-Bursa arasının 44 deniz mili 346 mesafede olduğunu ve Mudanya İskelesi’nin ahşaptan yapıldığını belirtmiştir. Mudanya İskelesi’nin Bursa, Kütahya ve hatta Konya’nın iskelesi olarak kullanıldığını belirten yazar, Mudanya Kasabası’nın gelişmiş bir yerleşim birimi olduğuna dikkat çeker. Her yıl yaz aylarında Bursa şehir merkezinden ve hatta İstanbul’dan birçok ailenin kasabaya gelerek Yaz mevsimini burada geçirdiklerini ve kasabayı sayfiye yeri olarak değerlendirdiklerini ifade etmektedir. Ömer Subhi Bey kasabada biraz dolaştıktan sonra at arabasına binerek Mudanya-Bursa arasındaki şose yolda ilerlemeye başlamış, bir saat on beş dakika sonra, yolun en yüksek rakımlı yeri olan Tepe Derbendi’ne ulaşmış ve eserinde Bursa’ya kadar olan manzaralı yolculuğunu memnuniyet içerisinde anlatmıştır 347. 1891 yılında Bursa’yı ziyaret eden Clement Imbault Huart, Mayıs ayında İstanbul Limanı’ndan İdâre-i Mahsûsa’ya ait bir vapura binerek Mudanya’ya doğru yola çıkmıştır. Vapurda kadınlar için ayrıca kapalı bir alanın olduğunu anlatan Huart, yolcular içerisinde Çekirge’nin şifalı sularında şifa aramaya giden romatizmalıların olduğunu ifade etmektedir. Geminin pervanelerinin hareket ettikten sonra boğazın güçlü akıntısıyla uğraşmakta olduğunu belirten Huart, Kınalıada, Burgaz Adası, Heybeliada ve Büyükada yakınından geçerek geminin Bozburun’a ulaştığını, Bozburun’u dönerek Armutlu Köyü önünde durduğunu, birkaç yolcunun acele ile gemiyi terk ettiklerini ve ardından vapurun Mudanya’ya vardığını anlatmaktadır. Seyyah, Mudanya’dan iki zayıf atın çektiği uydurma bir araba ile tozlu yollardan Bursa’ya doğru hareket eder. Huart, Avrupa’dan gelen turistler de dâhil olmak üzere her yıl çok sayıda insanın doktor tavsiyesi üzerine Bursa’nın şifalı suları için bu yolu kullandıklarını, Mayıs’tan Eylül ayına kadar bu gezilerin var olduğunu ve bu durumun İstanbul-Bursa arasında yoğun bir trafiğe yol açtığını anlatmaktadır 348.
Bayan Georgina Adelaide Max Müller, İngiliz milletvekili eşi Friedrich ile birlikte 1893 yılının Temmuz ayının ilk haftasında İstanbul’dan kalkan bir vapur ile Mudanya’ya doğru yola çıkmıştır. Dört saat süren deniz yolculuğu ile Mudanya’ya, buradan da trenin hareket saatine bir hayli vakit olduğu için at arabasıyla Bursa’ya gelmiştir. Müller,
Çekirge
346 81,488 km.’dir. 347 Ömer Subhi, Hudâvendigâr Vilâyetinde Bir Hafta Seyâhat, İstanbul: Âlem Matbaası, 1308. 348 Clement Huart, Mevleviler Beldesi Konya, Çev: Nezih Uzel, İstanbul: Tercüman 1001 Temel Eser, 1978, s.14-25.
103
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bursa’dan İstanbul’a dönüşte ise tren yolu ile Mudanya’ya varmış, bu yolculukta etraftaki üzüm bağlarının, incir, ceviz, dut, zeytin, kestane ve açık yeşil renkli yaprakları olan dut ağaçlarının süslediği muhteşem manzaradan söz etmiştir. Müller, Mudanya’da bekleyen İngiliz muhafız gemisi ile İstanbul’a dönmüştür 349. Kolera salgını sebebiyle 9 Eylül 1894 tarihinde Bursa’ya geçici olarak görevlendirilen Doktor Şerafettin Mağmûmî, bir gün sonra meslektaşı Doktor Agop Efendi ile Galata Limanı’ndan İdâre-i Mahsûsâ’ya ait Necid adlı vapura binerek Mudanya İskelesi’ne ve buradan da karayoluyla Bursa’ya ulaşmıştır. Mağmûmî’nin seyahatnâmesinde anlatılan bu yolculuğun bir kısmı özetle şu şekildedir: “Saat yediye geliyor, Bozburnu hizasındayız. Bozburnu’nda fırtına eksik olmaz diyenler şimdi bizimle beraber olmalıydı. Köprü üzerinde sigara yakmak için kibriti çakdım da üflemeden sönmedi. Mudanya’nın ada iskeleleri gibi gayet uzun iki ahşap iskelesi var. Birinciyi geçerek şimendifer kumpanyasının istasyon hizasına yaptırdığı yeni iskeleye vapur yandan rapma etti. İskele hamallarının fırka-i yağmagîrân gibi vapura hücumları cidden görülmeye layık. Hastalık sebebiyle trenler tatil edilmiş. Dört tane lando dışında diğerleri Bursa’da kordon içinde kalmış. Yolcular ise araba bulmak için dört dönüyor. Mudanya kaymakamı aldığı emir telgrafı üzerine bize iki lando hazırlatmış. Bunlara binerek güzel bir şosede Bursa’ya doğru yol almaya başladık. Derbent mevkii denilen yüksek bir tepeye ulaştığımızda o meşhur ve münbit Bursa Ovası’nı tepeden kuş bakışıyla temaşa ederek manzaranın ulviyet ve letafetine hâmûş olup kaldık. Ziraat Mektebi yakınından geçerek Acemler mevkiine ulaştık. Burası Bursa’nın Batı girişi olup, Mudanya-Mihaliç şoselerinin birleştiği yerdir…” 350. Mağmûmî, 29 Eylül 1894’te Mudanya ve buraya bağlı yerlerin sıhhi durumunu teftişe memur olarak Bursa’dan Mudanya’ya gitmiştir. Yazarın Mudanya hakkında eserinin başka bir kısmında verdiği bilgiler de oldukça önemlidir. 1895 yılının Nisan ayında Bursa’ya bir gezi yapan Fatma Fahrûnnisa Hanım, İstanbul’da Galata Gümrüğü önünden bir sandala binerek açıkta bekleyen Bingazi adlı vapura ulaşmış ve bu vapura binerek Mudanya’ya arkadaşları ile birlikte gelmiştir. Vapurda kadınlara mahsûs bölümde oturan Fahrûnnisa Hanım, yola çıkıldıktan hemen sonra o sıralarda sağlık tedbirlerine uymak zorunluluğu nedeniyle vapurun muayene ve kontrol için Tuzla’ya uğradığını belirtmiştir. Seyahat eden yolcular Tuzla’da vapura çıkan bir doktorun önünden birer birer geçirilmek suretiyle genel muayeneden geçtikten sonra yola devam edilmiştir 351. Fatma Fahrûnnisa Hanım da Bozburun civarındaki büyük dalgalar karşısında koca vapurun oyuncak halini aldığını dile getirenlerdendir. Vapur Mudanya’ya yanaştıktan sonra Fatma Hanım tren yolu ile Bursa’ya gitmiş ve trenin vagonlarının içinin dar ve konforsuz olduğunu, sağlam görünmediğini seyahatnâmesinde dile getirmiştir 352. Bursalı mutasavvıf Şeyh Mehmed Şemseddin Efendi’nin, mürşidi Niyazî-i Mısrî’nin Limni adasındaki tekke ve türbesini ziyaret etmek için yaptığı yolculukların anlatımında da Mudanya ve deniz taşımacılığı hakkında az da olsa önemli bilgiler bulunmaktadır. 30 Mart 1896 tarihinde sabah saat dokuz buçukta at arabasına binerek Bursa’dan hareket eden Mehmed Şemseddin Efendi ve ailesi, üç buçuk saatte Mudanya’ya ulaşmışlardır. Bu sürenin uzunluğu dinlenerek gitmeleri ile ilgili olsa gerektir. Şemseddin Efendi ve ailesi Mudanya’dan Edremit adlı vapura binmişlerdir. Bu anlatımda vapurun saatte 8 mil hızla gidebildiği de belirtilmiştir. Yazar 24 Nisan 1904 tarihinde yola çıkarak Limni’ye gerçekleştireceği altıncı ziyaretinde de İstanbul’a gitmek için Mudanya’dan yine İdâre-i Mahsûsa’ya ait Edremit adlı vapura bindiklerini, bu vapurun taşıma ücretinin birkaç kuruş fazla olmasına rağmen, ancak bizim şirketimiz diye İngiliz ve Yunan şirketlerinin ucuz vapurlarına binmediklerini de ifade etmiştir. Bu seyahatin dönüş istikametinde 349 Mrs. Max Müller, Letters From Constantinople, London, New York and Bombay: Longmans, Green and Co., 1897, s.149-151 ve 162-163. 350 Doktor Şerafettin Mağmûmî, Anadolu ve Suriye’de Seyahat Hâtıraları, s.32-36. 351 Bu tarihlerde Osmanlı sahasında ortaya çıkan Kolera salgınının bu muayeneleri zorunlu kıldığı tahmin edilmektedir. 352 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.185-186.
104
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İstanbul İskelesi’nde mürûr tezkeresinin kayıt muamelesi sırasında bir polisle yaşadığı sıkıntıyı kızarak anlatan yazar, o dönemde yolculuk esnasında yaşanılan gereksiz zahmetleri de dile getirmektedir 353.
1897 yılının İlkbahar mevsiminde Bursa’yı ziyaret etmiş olan Nafizâde Ahmed Fuad, bu ziyaret için vapur yolculuğu yapmak üzere önce İstanbul’da Sirkeci’ye gelerek buradan kiraladığı sandala binmiştir. Sandal açıkta bulunan Mudanya’ya gidecek Edremit adlı vapura yanaşmış ve seyyah geminin güvertesine merdivenle çıkmıştır. Bu vapur İdâre-i Mahsûsa’ya ait vapurlardan bir tanesidir. İskeleye yanaşmamış bu vapur, şamandıraya halatla bağlı olarak denizde yolcularını almaktadır. Vapur yaklaşık beş saatlik bir sürede Mudanya İskelesi’ne varmıştır. Seyyah, Mudanya’dan trene binerek Bursa’ya ulaşmıştır. Ahmed Fuad, İstanbul’a dönerken de trene binerek Mudanya’ya varmış ve şans eseri geldiği Edremit adlı aynı vapurla başkente geri dönmüştür. Her seyyahın Bozburun mevkiinde yaşadıkları ve anlattıkları büyük dalgalar, onun dönüş istikametinde rastgelmiştir. Bozburun mevkiinden itibaren arka taraftan esen lodos rüzgârının hâsıl ettiği dalgaların vapuru salladığını ve bu durumun keyiflerini bir derece kaçırdığını belirtmiştir 354. 1897 yılında Bursa’yı ziyaret etmiş olan Alman Paul Lindau da, Mudanya üzerinde tren yolu ile şehre ulaşmıştır 355.
Mudanya-Bursa Treni
1899 yılının Temmuz ayı sonlarında 356 Hudâvendigâr Vilâyeti sahasında arkadaşıyla 353 Şeyh Mehmed Şemseddin Mısrî, Niyazî-i Mısrî’nin İzinde Bir Ömür Seyahat, Dildâr-ı Şemsî, Haz: Mustafa Kara-Yusuf Kabakçı, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2010, s.43, 105, 119. 354 J. E. Dauzats, 1855’de Anadolu’nun Bir Köşesi, Çev: Reşad Ekrem Koçu, İstanbul: Çığır Kitabevi, 1939, Nafizâde Ahmed Fuad’ın 1897’de Bir Bursa Seyahati adlı ekinde. 355 İlhan Pınar, “Gezginlere Göre 18. ve 19. Yüzyıllarda ve Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Bursa”, s.24-27. 356 Yazar, kitabında “Temmuz ayı ortasına doğru” demektedir. Rumi takvime göre 1315 yılı Temmuz ayı ortaları, Miladi takvimde 1899 yılı Temmuz ayı sonlarına denk gelmektedir. Ancak seyahatnâmenin 44. sayfasında İstanbul’dan Mudanya’ya vardıkları seyahatin birinci gününde kaldıkları otel sahibinin bir sohbet sırasında Sarı Ayazma panayırının üç gün sonra Temmuzun 25. günü kurulacağını belirtmesine yönelik konuşması, Ahmed Tevfik’in 22 Temmuz günü yola çıktıklarına işarettir. Bu ay ise Miladi
105
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
birlikte bisikletle bir seyahate çıkan Ahmed Tevfik, bu geziye İstanbul’dan Mudanya istikametine giden vapur yolculuğu ile başlamıştır. Temmuz ayı sonlarında Galata rıhtımında gümrük salonundan geçtikten sonra bisikletiyle bir kumpanya vapuruna binen Ahmed Tevfik, arkadaşıyla beraber beş saatlik bir deniz yolculuğu yapmıştır. Vapur Mudanya’ya varmadan önce Armutlu, Tirilye ve Siği’ye uğramıştır. Bu yolculukta beyaz yelkenli kayıkları ile balık avından dönen ve Emir Ali (İmralı) Adası’nda oturan balıkçılara rastlamıştır. Bozburun mevkiinde vapurun dalgalar sebebiyle oldukça sallandığını belirten Ahmed Tevfik, vapurun Armutlu önünde durduğunu, burada küçük bir kayık iskelesinin ve kahvehânenin olduğunu, vapurun sahile pek sokulamadığı için birkaç kayığın inecek yolcuları almaya geldiğini ve ardından Tirilye’ye doğru yola devam edildiğini anlatmaktadır. Tirilye bu dönemde zeytini, zeytinyağı, üzümü, şarabı, soğanı ve balıkçılığı ile ünlü bir yerdir. Vapur, Tirilye kıyısına yaklaştığında balıkçı kayıkları inecek yolcuları almış ve vapur Mudanya’ya doğru hareket etmiştir. Mudanya’ya ulaşıldığında İstanbul’dan gelen İdâre-i Mahsûsaya ait vapurun Mudanya İskelesi’ne yanaşarak yolcularını indirdiğini gören Ahmed Tevfik, kendi vapurlarının Mudanya kumsalında sahile 20 metre uzaklıkta durduğunu ve vapura yanaşan kayıklara bisikletleri ile binerek sahile ayak bastıklarını belirtmektedir 357. Yazın banyo mevsimi olduğu için denize girmek üzere Bursa’dan Mudanya’ya gelmiş olanların sahili doldurmuş olduklarını, bu kalabalığın arasından sıyrılarak Mudanya’daki Galyano’nun Oteline giderek yerleştiklerini anlatmaktadır. Ahmed Tevfik ve arkadaşı, Mudanya’da Pazar günü öğleden sonra hazır yiyecek bulmanın zorluğunu görmüşler ve otelci ile soğuk su içme konusunda yaptıkları sohbette Uludağ’dan İstanbul’a kar taşıma işinin o dönemde pahalı olması sebebiyle gerçekleştirilmediğini, karın Katırlı Dağlarından indirilip doğrudan kayıklara yüklenerek başkente götürüldüğünü öğrenmişlerdir 358. Ahmed Tevfik yazdığı seyahatnâmesinde elindeki defterden aldığı bilgilerle, Mudanya hakkında şu ifadelerle önemli bilgiler vermektedir: “Her sene yaz mevsiminde hava değişikliği ve deniz banyoları için Bursa’d an bir hayli kişi gelir. Mudanya, İstanbul’un 90 km. güneyinde olup; Cuma, Pazar, Salı günleri İstanbul’d an düzenli vapur seferleri olduğu gibi, yazın genellikle her gün vapurlar uğrar. Kadın ve erkek 1400 Müslüman ve 3900’d en fazla Rum nüfus, 6 cami, 2 mescit, 1 tekke, 3 kilise, 950 hâne, 10 han, 2 hamam, 116 dükkân, 3 ipek fabrikası, 14 zeytinyağı fabrikası, 6 otel, 18 gazino ve Bursa’d a ne bulunuyorsa hepsi burada vardır.” Bu bilgilere otelci ise özetle şunları eklemiştir: “Bu otellere yedincisi eklenmek üzeredir. Temmuzun 25. günü Sarı Ayazma’d a düzenlenecek panayır pek meşhurdur. Yirmi yedinci günü ‘A gia Pandeleyimoz’d a düzenlenecek olan panayır da güzeldir. Tüm civardan insanlar gelir. Otellerin tamamen dolu olması hem deniz banyolarından hem de panayırlardan dolayıdır. Ağustos’un 22. gününde de Siği’d e kurulur. Burada hızını alamayan halk orada toplanır” 359.
takvimde 3 Ağustos’a denk gelmektedir. Bkz. Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.14 ve 44. 357 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.18-31. 358 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.31-36. 359 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.42-44.
106
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Ahmed Tevf ik’in Velosiped ile Bir Cevelân Adlı Seyahatnâmesinin İç Kapağı
Ahmed Tevfik Mudanya’dan Bursa’ya doğru bisikletle gerçekleştirdiği yolculuk sırasında bu yol ve çevresi hakkında özetle şu anlatımlarda bulunur: “Mudanya’dan Bursa’ya doğru yola çıkıldığında kısa bir düzlük sonrası 4 km.’lik dik bir yokuş çıkılarak Mudanya ile Bursa arasında bulunan dağın en yüksek noktası olan Tepe Derbendi denilen yere ulaşılır. Tepe Derbendi 8 km. ve 200 metre Mudanya’nın güneyindedir. Derbendden dinlendikten sonra bisikletlerimize binerek Bursa’ya doğru bayır aşağı sallandık. Bu yolda dolambaçlı yerler çoktu. Mudanya’dan Bursa’ya araba ile gidenlerin bildiği gibi, inişin sağ tarafı dik bir uçurum, sol tarafı ise yol yapıldığı esnada düzeltilmiş yerlerden ibarettir. Aşağı yönden gelen bir at arabasını uzaktan fark edince dolambaçlı alanda karşı karşıya geleceğimizi ve atların ürkeceğini anlayarak bisikletlerimizden indik ve yola bir buçuk kilometre yaya olarak devam ettik. İlerideki düzlük ve Nilüfer Köprüsü görülüyordu. Oraya varabilmek için bir iki dönemeç almak lazım geliyordu. Tekrar bisikletlere atladık ve Orhan Gazi tarafından inşa ettirilmiş olup hanımının adıyla anılan köprüye geldik. Nilüfer Nehri’nde söğüt ağaçlarının gölgesinde manda otlamakta idi360. 360 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.47-51.
107
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya’nın Denizden Görünüşü
Mudanya Yolu, Geçit
108
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Köprüden bakılacak olur ise bir kilometre kadar ötede bir top yeşillik görülüyordu ki, orası gölgeli ağaçlarla kaplı Büyük Bekleme, Büyük Dinlenme ya da Derbend isimleri ile anılan yerdir. Bu hoş yer Bursa-Mudanya tren yolu inşa edilmeden önce, Mudanya’ya gelip giden arabalar için istirahat yeri imiş. Şimdi önemini kaybetmiş ise de, yine Cuma ve Pazar günleri zevk sahipleri buraya gelip gitmektedirler. Gelenler Nilüfer Nehri’nden avlanan nefis balıklar ile de damak zevkini tatmin edebilirler. Burada Mudanya’d a hasret kaldığımız soğuk ve leziz suyu kahvecinin su şişesinden içtik. Büyük Bekleme Mudanya’d an 15,5 km. uzaklıkta bulunduğundan, daha 16,5 km. yolumuz kalmıştı. Tam 22. km.’d e Küçük Bekleme ya da Küçük İstirahat denilen bir yer vardır ki etrafı ağaçlık, kenarından su geçen bir yerdir. Burada da kahve içmek için durduğumuzda bir örnek elbise giymiş ve devlet okullarından birinde oldukları anlaşılan birtakım efendiler gözümüze ilişti. Onlarla yaptığımız sohbette kendilerinin beş yüz metre ötedeki Bursa Ziraat Mekteb-i Şahanesi’nden olduklarını öğrendik. Biz de mektebe doğru yola çıktık ve mektebin bahçesinde bisikletlerimizden inmeden iç bahçeye kadar girdik. Bahçe ve binanın intizam ve güzelliği, her bir kuş cinsi için ayrı ayrı yapılmış kafesler, yağ çıkarmak için düzenlenmiş özel kısım ve bunlardan başka çiftlikte ve çiftçilikte bulunması gereken her şey itina ile yapılmıştı. Ziraat Mektebinde şöyle böyle bir saat kadar vakit geçirdik” 361.
Ahmed Tevfik, bu anlatımın devamını ise şu şekilde sürdürür: “Okuldan Bursa’ya doğru yola çıktık, buradan itibaren yol daha düzgündü. Acemler denilen yere yaklaştık, yol sağ tarafa kıvrıldı. Acemler, Bursa’nın güzelliği ile meşhur eğlence yerlerinden biridir. Orada bir kahve içmek için belediye tarafından inşa ettirilmiş ve düzenlenmiş bir bahçeye girdik. Büyücek bir havuzla karşısında bir köşk, içinde söğüt, kestane ve sedir ağaçları bulunan bahçe yorgunluk atmak isteyenler için güzel bir yerdir. Salkım söğüdün gölgesinde, havuzun kenarında oturduk, kahve içtik ve kahveci ile sohbet ettik.
Hudâvendigâr Hamidiye Zirâat Ameliyât Mektebi
361 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.51-54.
109
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Acemler’d e 40 dakika geçirdikten sonra bisikletlerimize binerek yola çıktık. Buradan itibaren artık şehir içi sayılacağından, yol boyunca araba ve hayvan kalabalığı vardı. Yol hissedilir derecede yükseliyordu. Kaplıcaların yanından sapmayıp doğru gittik, çünkü şehrin büyük caddesi olan Balık pazarından bisikletle geçmek zordur, burada kalabalık hiçbir zaman eksik olmaz. İstasyon önündeki kahvede bulunan ahalinin alkışları ile Tatar Köprüsü’ne doğru ilerledik. Doğruca Hükümet Caddesine çıkan yeni yoldan gitmemiştik. Tatar Köprüsü’nden geçerek Sedbaşı denilen yere çıkmak istiyorduk. Keşke yeni yoldan gitseydik. Köprü yolundan bin bir zorlukla, pis sokaklardan geçerek Sedbaşı Köprüsünü bulabildik” 362. 1899 yılı Şubat ayında Bursa’ya gelen Bulgar bilim adamı ve politikacı Vasil Kınçov, İstanbul’dan Mudanya yolu ile şehre gelen ve gözlemlerini anlatan diğer bir seyyahtır. Seyyahın çalışmamız açısından verdiği bilgiler kendi cümlelerinin özetiyle şu şekildedir: “Kış aylarında İstanbul’d an Mudanya’ya haftada üç kez, yaz aylarında ise Bursa kaplıcalarının mevsimi açılınca her gün gemi seferleri düzenlenmektedir. 21 Şubat sabahı İstanbul-Mudanya hattında sefer yapan Mahsûsiye Şirketi’ne ait Türk gemisine bindim. Gemiye binmeden önce Galata’d a tezkerem denetlendi. İskelelerde yolcuların tezkereleri denetlendiği gibi bagajları da gözden geçirilir. Denetim sonrasında bir kayıkla kıyıdan epeyce açıkta bulunan gemiye yöneldim. Yedi saatlik deniz yolculuğundan sonra Mudanya’ya ulaştım. Mudanya, İncir Limanı adını taşıyan güzel bir körfezin güney kıyısında kademeli bir konuma sahiptir. İyi bir iklimi vardır, yazları serin olduğundan boğucu sıcaklarda Bursalı aileler buraya serinlemeye gelirler. Mudanya yaklaşık 700 hâneli bir kasaba olup, 400’ü Türk, geri kalanlarsa Rum’d ur. Ana sokak, iskeleden başlayarak kasabanın batı ucuna kadar uzanır. Bunun çevresinde pazar dükkânları bulunur. Mudanya’d a yaşayanların başlıca uğraşıları zeytincilik ve ipekçiliktir. İncir Limanı’nın baştan sona kadar bütün kıyısı, zeytinin en lezzetlisini ve yüksek değer biçilen odun yağını veren zeytinliklerle kaplıdır. Körfezin en iç kısmında konumlu olan Mudanya ve Gemlik kasabalarında büyük zeytin depoları bulunur. Bu körfezden yaklaşık 10 milyon okka zeytin dış ülkelere gönderilir. Bunların bir kısmı İskenderiye’ye, diğeri Rusya’ya ve gayet az miktarı ise Bulgaristan’a gider. İstanbul Balkapanı Hanı’nda bulunan Selcobalov ve Mahdumları Ticarethânesi buralardan Odessa ve Varna’ya zeytin dışsatımı ile uğraşırlar. Mudanya çevresinde ipekçilik çok gelişmiştir. Bu kasabada bir tanesi bir Fransız’a, diğeri ise Rus uyruklu bir Rum’a ait olan 2 tane ipek eğirme fabrikası vardır” 363. Mudanya’da 24 Şubat gecesine kadar kalan Kınçov, bir Rum’a ait olan Han veya otelde konaklamış, yemekleri çok kötü olan bu yerde konaklama ve yemek için iki katı para ödediğinden yakınmıştır. Mudanya’dan Bursa’ya trenle giden seyyah, demiryolunun çok kötü yapılmış olduğunu, keskin dönemeçleri ve rampaları sebebiyle lokomotifin sadece üç vagon çektiğini ve yavaş hareket ettiğini, faytonların ve landonların bile trenle yarışabildiğini anlatır. Ayrıca seyyah, demiryolu ile Bursa’ya iki saatte, faytonla ise üç saatte varıldığını, trenin öğleden sonra saat 15.30’da hareket ettiğini belirtir 364. Sefine-i Evliyâ adlı 5 ciltlik meşhur eserin yazarı olan tasavvuf ehli Hüseyin Vassâf da, İstanbul-Mudanya-Bursa hattında seyahat gerçekleştiren ve seyahatini kaleme alan diğer bir kişidir. Yazar, 19 Mayıs 1901 tarihinde Galata Limanı’ndan İdâre-i Mahsûsa’ya ait Plevne adlı vapura binerek Bursa seyahatine çıkmıştır. Vapurun saatte 12 mil yapabildiğini, ancak kazan dairesinde kullanılan kömürün toz olması nedeniyle vapurun saatte 8 mil hızla gittiğini belirtmiştir. İstanbul ile Mudanya arasındaki denizyolu mesafesinin 43 mil olduğunu belirten yazar, vapurla Bozburun denilen mahalle yaklaştıklarında sabahleyin Mudanya’dan hareket eden Bingazi adlı vapurla karşılaştıklarını belirtir. İstanbul’dan Mudanya İskelesi’ne 5,5 saatte ulaşan yazarın sonraki anlatımları özetle şu şekildedir: “Vapurumuz Bozburun’u geçtikten sonra Keşiş Dağı heybetiyle göründü. Yarısından yukarısı bulutlar içerisinde idi. Körfezin manzara-yı latifesi de zikre şâyandır. 362 Ahmed Tevfik, Velosiped ile Bir Cevelân, Hudâvendigâr Vilâyeti Dâhilinde, s.54-57. 363 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.69-71. 364 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.72-73.
110
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Mudanya vapur iskelesi Haydarpaşa vapurlarının iskelesi gibi ise de, genişliği ve uzunluğu daha fazladır. Üzerinde demiryolu bile vardır. Vapurumuz iskeleye yanaştığında iskelenin üstü birçok hamal ve memurlarla dolu idi. Eşyamızı bir hamal vasıtasıyla çıkardık. Daha iskele tahtaları üzerinde bulunduğumuz halde mültezimler ‘toprak bastı’ adıyla kişi başına 25’er para mürûr resmi vereceğimizi söylediler. Biz de verdik. Ne çare, belediyeye de gelir lazım. Yol çantalarımızı doğruca Mahall-i Rusûmât Müdüriyeti yolcu salonuna götürdük. Muayene ettirip şimendifere bindik. İsteyen yolcular Bursa’ya nakil için sıraya dizilmiş paytonlara da binmektedir. Trenle 30 dakikada Yörükali İstasyonu’na geldik, 5 dakika mola verilen bu yerde İnegöllü oğlu Hacı Mehmed Efendi adlı bir hayır sahibi tarafından yapılmış dört çeşmesi olan bir sebilden yolcular su içtikten sonra hareket edildi. Bademlik denilen İslâm köyünden geçilerek yokuş aşağı inildi, tren Nilüfer Nehri’ni bir köprü vasıtasıyla geçti, Mudanya’d an Koru İstasyonu’na 1 saat 5 dakikada vardık. Bir bando musikisi duyulmakta idi, yolcular pencerelere koştu. Bu müzik, istasyonda saf tutan Bursa Hamidiye Sanayi Mektebi öğrencileri tarafından çalınıyormuş. 5 dakika sonra buradan hareketle 27 dakika sonra Acemler İstasyonu’na geldik. Burası Bursa’nın Çekirge istasyonudur ve mesire yeri olduğundan ve günün Pazar olması sebebiyle çok kalabalıktı. Tren bu istasyondan hareket ettikten 7 dakika sonra Yahudiler İstasyonu’na diğer bir adla Bursa Beklemesi denilen yere geldi. Buradan da hareketle Bursa İstasyonu’na ulaştık ve tam 2 saatte bu tren yolculuğu tamamlandı” 365. Yazar Bursa’da bir süre kaldıktan sonra seyahatini tamamlayarak dönüş istikametine geçtiğinde, Mudanya’dan İstanbul’a giderken Bingazi adlı vapura bindiğini, hızlı giden bu vapurla 4 saat 5 dakikada başkente ulaştığını da belirtmektedir. 1906 yılında Bursa’yı gezen araştırmacı Paul Fesch, seyahatnâmesinde şehirdeki Fransız sermayesi hakkında önemli bilgiler verirken, bölgede üretilen ipeğin önemli bir bölümünün Bursa’nın limanı olan Mudanya vasıtasıyla Fransa’ya taşındığını, üç Fransız gemi şirketinin düzenli olarak bu limana uğradığını anlatmaktadır. Yazarın konu ile ilgili diğer anlatımları ise özetle şu şekildedir: “1903 yılına kadar Mudanya ile Fransa arasında hiçbir deniz seferi yoktu. 1902’d en itibaren Deutsche Levant Linie adlı bir Alman Şirketi, Hamburg-Mudanya arasında düzensiz olarak sefer yapmaya başlamıştır. Oysa bu döneme kadar Bursa’nın ipek balyaları İstanbul’a gönderilerek buradan Marsilyalı şirketler ile Fransa’ya taşınmakta idi. Şimdi Almanların bu girişimi karşısında Fransız şirketlerin aklı başına gelmiş, 1904 yılında Fraissinet Şirketi, Mudanya ile Marsilya arasında ayda iki kez sefer başlatmış ve Bursa’d aki Fransa Komitesi üyesi Mösyö Stylianides, Marsilya için bilet kesme yetkisiyle acente olarak atanmıştır. İlk sefer için kumpanya I’Estérel gemisini kiralamış, Mudanya’d an 200 balyadan fazla ipek ve ipek hurdası ve beş yolcu alan gemi yaklaşık 3500 Frank navlun parası almıştır. Bu deneme sonrasında diğer firmalar olan Paquet Kumpanyası ve Messageries Maritimes, Marsilyalı rakiplerini izleyerek ve aralarında anlaşarak deneme adı altında Mudanya-Marsilya arasında düzenli olmasa da vapur seferlerine başladılar.” 366. Bu çalışmada Mudanya İskelesi ve Bursa yolu hakkında bilgi alabildiğimiz son seyyah Petır Daskalov’dur. 1909 yılı Temmuz ayında Bursa’da gerçekleştirilen “Bursa Sergisi”ne katılmak üzere Sofya’dan şehre gelen Bulgar gazeteci Petır Daskalov, İstanbul’dan Türk Mahsûsiye Şirketi’nin Bingazi adlı vapuru ile Mudanya’ya ulaşmıştır. Gemi iskeleye yanaştığında gümrükten geçmek için 20 kuruş vergi ödeyip, tren garına yönelmiştir. Yazar, lokomotifin arkasında beş altı adet küçük vagonların olduğunu ve büyük bir bölümün üst kısımlarının açık olduğunu belirtmektedir 367.
365 Hüseyin Vassaf, Bursa Hatırası, Haz: Mustafa Kara-Bilal Kemikli, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2010, s.8-12. 366 Nurşen Günaydın, Raif Kaplanoğlu, Seyahatnamelerde Bursa, s.218-220; Ayrıca bkz. Paul Fesch, Abdülhamid’in Son Günlerinde İstanbul, Çev: Erol Üyepazarcı, İstanbul: Pera Turizm Yayınları, 1999. 367 Hüseyin Mevsim, Bulgar Gözüyle Bursa, s.97-98.
111
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Bursa-Mudanya Demiryolu
112
BELGELER
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 1 Sebeb-i tahrîr-i hurûf budur ki Mudanya âmili olan Yusuf bin Abdullah ikrâr kılıp eyitti ki Mudanya’nın İskelesi işbu Mukāta‘a-i niyâbet-i iskele-i Mudanya der-uhde-i Yusuf bin Abdullah be-ma‘rifet-i Mahmud veled-i Yusuf an-kıbeli Şemseddin Bey emin-i hâssa-harc ve be-ma‘rifet-i Ali bin Bâyezid ani’l-muhzır … Efendi Meblağ 130000 Kefîl bi’l-mâl Mustafa bin İskender min mahalle-i Dâye Hâtun ve Yusuf bin Abdullah min mahalle-i Abdurrahman.
Bursa Şer’iye Sicilleri, A 33, 293b. 1507 114
115
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 2 Sebeb-i tahrîr oldur ki Âsitâne-i sa‘âdet binâ huddâmından silahdârlar zümresinden hükm-i şerîf ile vârid olan Cafer Bey bin İshak Bey şerî‘at mahfilinde ikrâr ve i‘tirâf edip eyitti ki karye-i Mudanya ma‘beri mukāta‘asını sene-i 91 Recebi gurresinden üç yıla mukāta‘aya tutan Âmil Yusuf bin Abdullah tahvîlinden mezbûr iş kıstında işbu hâmil-i kitâb fahru’l-ümenâ’i’l-kirâm Sinanüddin bin Abdullah elinden altı bin akçe alıp kabz etdim dokuz yüzü ulûfem için ve bâkīsini Hızâne-i Âmire’ye îsâl için dedi mezkûr emin dahi vicâhen ve şifâhen tasdîk etdi. Şuhûdü’l-hâl: Fethullah Çelebi bin Murâd Bey ve el-hâce Muslihiddin bin Ahmed ve Mevlânâ Fethullah bin Mevlânâ Tâceddin ve el-Hâc Hüsâm bin Muslihiddin.
Bursa Şer’iye Sicilleri, A 20, 174b. 1512 116
117
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 3 Sebeb-i tahrîr oldur ki der-i sıdk-ı saltanat ve zî-mülk-i emânet Sultân Süleyman -tâle bekāhû- hazretlerinden hükm-i vâcibü’l-imtisâl vârid olup Mudanya’da olan bana müte‘allik ba‘zı ahmâl ve eskāli götürüp bunlara götürmek için kifâyet mikdârı develer tutulup tahmîl edip gönderesiniz deyu işâret olunmuş emr-i şerîfleri muktezâsınca livâ-i Eğridür Yörüklerinden Cemal Ali Paşa bin Ramazan ve Hamza bin Hoca ve Nebi bin Hamza nâm kimesnelerin on iki re’s develeri bu maslahat için kirâya tutulup ve bunlar birbirine kefîl olup ve bu maslahat için mükemmel vârid olan Mehter Yusuf bin Abdullah katında itminân-ı kalb için bi-tarîkı’l-rehn bin akçe dahi kodular ve kendiler mezkûrun develeriyle teslîm olunup irsâl olundular.
Bursa Şer’iye Sicilleri, A 23, 175b. 1513 118
119
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 4 Oldur ki Kite Kazâsı’na tâbi‘ Mudanya ve tevâbi‘i iskelelerini sene hamse ve semânîn ve tis‘a mi’e Rebî‘ulâhiri’nin ibtidâsından üç yıl tamâmına mutasarrıf olan İsak veled-i Salamon nâm Yahudi meclis-i şer‘-i şerîfe işbu hâmil-i kitâb Avraham veled-i Yagob ihzâr ve muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip bundan sâbık mezkûr iskeleler târih-i mezbûrdan üç sene tamâmına iki yüz bin akçeye iltizâm edip ve merkūm İsak’a bedel-i kefâlet nakd elli bin akçe teslîm eylemişdim zikr olunan mukāta‘ayı üç buçuk ay mutasarrıf eylediğimden sonra âher mültezime vermeğin vakt-i tasarrufumun kıste’l-yevmden mâ‘adâsını hâlâ da‘vâ ederim deyücek merkūm İsak ba‘de’l-istintâk on bin akçe nakid peşîn aldım deyu ikrâr ve ziyâdesine inkârıyla cevâb verip ve mezkûr Avraham’dan da‘vâsına muvâfık beyyine taleb olundukda mahrûse-i İstanbul Mahkemesi’nden da‘vâsını musaddak mazmûnun şuhûd-ı udûlle müsbet sûret-i sicil ibrâz edip mahzar-ı müslimînde elli bin akçe teslîmini tahkīk etdikden sonra merkūm üç buçuk ay mukāta‘ayı tasarrufu mukābilesinde on dokuz bin dört yüz kırk akçe kıste’l-yevmden mâ‘adâ otuz bin beş yüz altmış akçe mezbûr İsak merkūm Avraham’a kazâ ve edâ eylemeğe hükm olunup bu vesîka ba‘de’t-tahrîr yed-i tâlibe verildi ki vakt-i hâcetde müzekkir mâ cerâ ola fi’t-târih. Şuhûdü’l-hâl: Ahmed Bey ibn-i Muhyiddin eş-şehîr bi’l-Ehlîzâde, Murâd bi-şehîri’lBostanî, Mahmud Çelebi bin Hamza, Mehmed Çelebi bin Mahmud, Abdülkadir bin Seyyid Mustafa, Memiş Reîs bin Hamid ve gayruhum.
Bursa Şer’iye Sicilleri, A 105, 53b. 1577 120
121
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 5 Tarhana ve bulgur emridir. Akzâ kuzâti’l-müslimîn ilh. Mevlânâ Bursa Kādîsı -zîdet fezâiluhû- ve kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân hâssa harc emini -zîdet fezâiluhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Matbah-ı Âmirem Emini-zîde mecduhû- hâlâ Dersa‘âdetime mühürlü tezkire gönderip Kiler-i Ma‘mûre mühimmâtı için her sene ol cânibden tarhana ve bulgur ve aş buğdayı ve Koçhisar tuzu cem‘ ve tedârük [ve] iştirâ ve dâhil-i kiler olmak mu‘tâd-ı kadîm olmağın bu sene dahi olugelen mu‘tâd-ı kadîm üzere cem‘ ve tahsîl ve irsâl olunmak lâzım ve mühim oluğunu bildirip ol bâbda emr-i şerîfim verilmek recâ eylemeğin buyurdum ki hükm-i şerîfimle hâssa kilercilerden Kilarî ( ) vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi bir ân ve bir sâ‘at te’hîr ve terâhî eylemeyip zikr olunan buğdayın a‘lasından bulgur ve aş buğdayı tabh etdirip ve müddet ve zamânıyla yoğurt alıp mevsiminde tarhana etdirip ve Koçhisar tuzu cem‘ [ve] tedârük etdirip ve vakt ü zamânıyla şitâdan mukaddem Mudanya İskelesi’ne nakl ve sefînelere tahmîl etdirip ber-vech-i ta‘cîl Kiler-i Âmire tarafına irsâl ve teslîm etdirmekde ikdâm ve ihtimâm edip kadîmden olugeldiği üzere ne mikdâr aş buğdayı ve bulgur ve tuz ve tarhana tabh olup der-anbâr etdirilügelmiş ise ol minval üzere olugelen âdet-i kadîm üzere her hissede zikr olunan eşyâların her birinden onar yük zahîre göndermekde ikdâm ve ihtimâm eyleyip avk u te’hîrden be-gāyet hazer edesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min Zilka‘de li-seneti semân ve selâsîn ve elf. Kayd fî 20 min Zilhicce
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 50, 132a. 1629 122
123
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 6 Na‘ne emridir. Akzâ kuzâti’l-müslimîn ilh. Mevlânâ Bursa Kādîsı zîdet fezâiluhû ve mefâhiru’l-emâsil ve’l-akrân Bursa’da vâki‘ mukāta‘ât eminleri zîde kadruhuma tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Matbah-ı Âmirem Emini -zîde mecduhû- Dersaa[detime] mühürlü tezkire gönderip her sene Helvâhâne-i Âmirem mühimmâtı için taze na‘ne turşusunu tabh ve yarar zarflara konulup vakt ü zamânıyla Mudanya İskelesi’ne yarar davarlar ile indirip ve sefînelere tahmîl olunup mevsim-i deryâ mürûr eylemeden dâhil-i Helvâhâne olunmak mu‘tâd-ı kadîm olmağın gerü bin kırk dört senesi için dahi uslûb-ı sâbık üzere gelmesi lâzım ve mühim olduğun bildirmeğin hızâne-i âmiremde mahfûz olan mukāta‘ât defterlerine nazar olundukda her sene na‘ne için Bursa Mukāta‘âtı eminlerinden yirmi sekiz bin akçe havâle olunup mu‘tâd-ı kadîm üzere emr-i şerîf verilegeldiği mukayyed bulunmağın kānûn-ı kadîm ve olugeldiği üzere amel olunmak emr edip buyurdum ki hükm-i şerîfim ile hâssa helvâcılarım vardıkda bu bâbda sâdır olan fermân-ı sa‘âdetim mûcebince amel edip dahi bir ân ve bir sâ‘at te’hîr ve terâhî eylemeyip vech-i meşrûh üzere Helvâhâne-i Âmirem mühimmâtı için her sene mahrûse-i merkūmede vâki‘ bağçelerden irsâl olugelen a‘lâ taze na‘neyi târih-i mezbûr için mu‘tâd-ı kadîm ve olugeldiği [üzere] cem‘ olunugelen bağçelerden mezbûr helvâcılar ma‘rifetiyle cem‘ ve tahsîl ve turşu tabh ve yarar zarflara koyup davarlarıyla iskele-i merkūmeye irsâl ve sefînelere tahmîl ve mu‘tâd-ı kadîm üzere alınugelen mukāta‘âtdan geri ol mikdâr akçeye alıverip ashâb-ı hukūka hakları bi’t-tamâm verdirip mevsim-i deryâ mürûr eylemeden mezkûr helvâcılarım ile ma‘an ber-vech-i ta‘cîl Dersa‘âdetime îsâl ve Helvâhâne-i Âmireme idhâl ve teslîm etdirmeğe gereği gibi ikdâm-ı tâm ve ihtimâm-ı mâ-lâ-kelâm eyleyip avk u te’hîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve hilâf-ı fermân-ı hümâyûn vaz‘ olunmağla mühimmât-ı merkūme te’hîre kalmakdan be-gāyet ictinâb eyleyesiz ve bi’l-cümle masârıf-ı mezbûre için mukāta‘ât mâlından verilügelen ol mikdâr akçe edâ olundukdan sonra işbu emr-i şerîfimin zahrına hüccet yazıp imzâlayıp ve mühürleyip akçe veren eminin yedine veresin ki hîn-i muhâsebede ibrâz edip deynine mahsûb etdirip husûs-ı mezbûr için emr-i âher irsâline muhtâc eylemeyip bu bâbda vech-i meşrûh üzere olan emrimi yerine getiresiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sânî min şehri Zilka‘deti’ş-şerîfe min şühûrı seneti selâse ve erba‘în ve elf. Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-Mahrûse Kayd 9 min Zilka‘de.
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 57, 100b. Nisan 1634 124
125
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 7 Akzâ kuzâti’l-müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazl ve’l-yakīn vârisü ulûmi’l-enbiyâ ve’l-mürselîn hüccetü’l-hakkı ale’l-halkı ecma‘în el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-mu‘în Mevlânâ Bursa Kādîsı zîdet fezâiluhû ve kıdvetü’l-emâsil ve’lakrân Bursa’da muhassıl-ı emvâl olan -zîde kadruhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Matbah-ı Âmirem emini olan Abdi -dâme mecduhû- hâlâ ordu-yı hümâyûnuma mühürlü tezkire gönderip her sene mahrûse-i Bursa’dan her haftada otuzar yük buz gönderilme[k] lâzım ve mühim olmağın mu‘tâd-ı kadîm üzere her hafta otuzar yük buzu beyaz keçelere kodurup Mudanya İskelesi’ne nakl ve kayıklara tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve îsâl etdirilmek için emr-i şerîfim verilmek recâsına i‘lâm eylemeğin imdi vech-i meşrûh ve mu‘tâd-ı kadîm üzere bervech-i ta‘cîl Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve îsâl etdirmek emr edip buyurdum ki hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlü’l-kadrim üzere amel edip dahi bir ân ve bir sâ‘at te’hîr ve terâhî eylemeyip vech-i meşrûh üzere mahmiye-i mezbûrdan irsâli lâzım gelen buzu mu‘tâd-ı kadîm üzere her haftada otuzar yük buzu kavî zarflara kodurup Mudanya İskelesi’ne nakl ve kayıklara tahmîl etdirip ber-vech-i ta‘cîl Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve îsâl ve Buzhâne-i Âmireme teslîm etdirmekde ziyâde ikdâm ve ihtimâm-ı mâ-lâ-kelâm eyleyesiz ve bi’l-cümle buz husûsu nefs-i nefîsim içindir ona göre mukayyed olup avk u te’hîrden ve ihmâl ve müsâheleden ve bir yük eksik göndermekden be-gāyet ictinâb eyleyesiz ve mühimmât-ı mezbûrenin bahâsı ve kirâ ve sâir masârıfı için lâzım gelen akçeyi mahrûse-i merkūmenin ihtisâbı ve mukāta‘ası mâlından ashâb-ı hukūka hakların verdirip kimesnenin bir akçesin ve bir habbesin alıkodurmayasız şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’l-hâmis şehr-i Muharremü’l-harâm sene erba‘a ve erba‘în ve elf. Be-sahra-yı Edirne Kayd, 25 M. Muharrem
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 57, 89a. Temmuz 1634 126
127
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 8 Kıdvetü’l-ümerâi’l-kirâm umdetü’l-küberâ’i’l-fihâm zü’l-kadr ve’l-ihtirâm el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-allâm Hudâvendigâr Sancağı Beyi dâme izzuhû ve mefâhiru’lkuzât ve’l-hukkâm ma‘denü’l-fezâil ve’l-kelâm Bursa’dan Bor Kasabası’na varınca yol üzerinde vâki‘ olan kādîlar zîde fazluhûma tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Bor Kasabası’nda binâ olunan baruthâne mühimmâtı için Âsitâne-i sa‘âdet’den yirmi dört havan ve yirmi dört tokmak irsâl olunmuşdur imdi Mudanya İskelesi’nden Bor Kasabası’na varınca her kādîlıkda kifâyet mikdârı araba ve harcla mühimmât-ı mezbûreyi birbirinize ulaşdırıp yollarda aslâ eğlendirmeyip ve kirâdan ziyâde re‘âyâdan bir akçe ve bir habbe alınmamak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Mehmed Çavuş -zîde kadruhû- vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı kazâ-cereyânım üzere amel edip dahi zikr olunan mühimmât için her kādîlıkda kifâyet mikdârı araba ve harc ile birbirinize ulaşdırıp ber-vech-i ta‘cîl Bor Kasabası’na îsâl edip ihmâl ve müsâheleden ve mühimmât-ı mezbûrenin kirâsı harcından ziyâde re‘âyâdan bir akçe ve bir habbe alınmakdan ziyâde hazer edesiz ve bi’l-cümle husûs-ı mezbûr mühimmât-ı umûrdandır âhere kıyâs olunmaz şöyle ki mühimmât-ı mezbûre mahall-i mezbûra geç varıp araba bulunmadı deyu yollarda eğlenmek lâzım gele veyahud kirâsından ziyâde ahz ve celb için re‘âyâdan akçe alına aslâ özrünüz makbûl-i hümâyûnum olmayıp her biriniz mes’ûl ve mu‘âteb olmanızı mukarrer bilesiniz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâhiri Zilhicceti’ş-şerîfe li-seneti sitte ve erba‘în ve elf. Sene 1046
Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-Mahrûse
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 60, 79b. 1637 128
129
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 9 Akzâ kuzâti’l-müslimîn ilh. Mevlânâ Bursa Kādîsı -zîdet fezâiluhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân bi’l-fi‘il Matbah-i Âmirem Emini Ömer -zîde mecduhû- hâlâ Der-sa‘âdetime mühürlü tezkire gönderip bundan akdem her sene ol cânibde nefs-i nefîsim için tâze na‘ne bir senede tabh olunmak mu‘tâd-ı kadîm olmağla hâlâ bin altmış dokuz senesine mahsûb olmak üzere iştirâ ve tabh ve Helvâhâne-i Âmire[‘ye] irsâl eylemek için hâssa helvâcılardan kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân ( ) nâm helvâcı mübâşir ta‘yîn ve irsâl olunduğunu bildirip kadîmden olugeldiği üzere iştirâ ve tabh etdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle mübâşir-i merkūm -zîde kadruhû- vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi bir ân ve bir sâ‘at te’hîr ve tevakkuf eylemeyip Helvâhâne-i Âmirem mühimmâtı için zikr olunan tâze na‘neyi ol cânibde bulunan bağçelerden iştirâ ve tedârük ve olugeldiği üzere tabh etdirdikden sonra kavî zarflara kodurup mahall-i münâsib olan iskeleye nakl ve yarar sefînelere tahmîl ve vakt ü zamânıyla Der-sa‘âdetime irsâl ve Helvâhâne-i Âmireme teslîm etdirmeğe ikdâm ve ihtimâm eyleyesin avk [u] te’hîrden ve ihmâl ve müsâheleden be-gāyet ihtirâz ve mühimmât-ı mezbûrenin ve lâzım gelen bahâsı ve masârıf-ı sâiresi için verilügelen yirmi sekiz bin akçeyi Bursa’da beytü’l-mâl-ı âmme ve hâssa ve bâc-ı bâzâr-ı galle ve öşr-i hamr ve arak-ı kefere-i Bursa mukāta‘âtının bin altmış dokuz senesi mâlından emin olanlardan alıverip ashâb-ı hukūka hakları verdirip kimesnenin bir akçe ve bir habbesin alıkodurmayasın ve meblağ-ı mezbûru tamâmen verildikden sonra işbu hükm-i şerîfimin sûret zahrına hüccet etdirdip ve bir akçe alınan eminin yedine veresin ki hîn-i muhâsebede deynine mahsûb etdirip şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min şehri Recebi’l-mürecceb li-seneti tis‘a ve sittîn ve elf. Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-mahmiyye
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 9, 28b. 1659 130
131
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 10 Akzâ kuzâti’l-müslimîn ilh. Mevlânâ Bursa Kādîsı -zîdet fezâiluhû- ve mefâhiru’nnüvvâb ve’l-müteşerri‘în Kite ve Mudanya ve Mihaliç kazâlarında nâibü’ş-şer‘ olan Mevlânâ -zîde fazluhum- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki zikr olunan kazâların ahâlîleri Mudanya’da der-anbâr olunan mîrî buğdayı Bursa’ya nakli lâzım gelmeğin imdi sen ki Bursa kādîsısın ahz u kabz edip ve Bursa’da vâki‘ etmekcilere narh-ı cârî üzere tevzî‘ eyleyip inşâallâhu te‘âlâ ol cânibe varıldıkda yerine etmek olmak üzere fermânım olmağın vech-i meşrûh üzere amel olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi sen ki Bursa kādîsısın vech-i meşrûh üzere zikr olunan dört kazânın ahâlîsine Mudanya’da olan buğdayı getirdip Bursa’da kabz olundukdan sonra narh-ı cârî üzere etmekcilere tevzî‘ eyleyip ve inşâallâhu te‘âlâ varıldıkda yerine etmek alınıp asâkir-i İslâma tevzî‘ ola bu husûsda ziyâde mukayyed üzere olup avk u te’hîrden ihtirâz üzere olup bi’z-zât kendiniz mukayyed eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sânî min şehri Şevvâli’l-mükerrem li-seneti tis‘a ve sittîn ve elf. Be-makām-ı sahrâ-yı Üsküdar
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 131, 7b. 1659 132
133
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 11 Mahrûse-i Bursa’da nefs-i nefîs-i pâdişâhî için buz irsâline me’mûr olan fahru’l-akrân Ömer Bey ibn-i Derviş meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzımü’t-teşrîfde takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’lmerâm edip me’mûr olduğum üzere taraf-ı saltanat-ı aliyyeye işbu sene-i mübârekede irsâl eylediğim on altı kayık buzun ırgadiyyesi için on kayığın her birine otuzar guruş ve altı kayığına yirmişer guruş ki cem‘an dört yüz yirmi guruş teslîm eyledim mârrü’zzikr buzu cebel-i Ruhban’dan getirip meblağ-ı mezbûru ahz u kabz eden kimesneleri şer‘a ihzâr eyledim suâl olunup takrîrleri tahrîr olunması murâdımdır dedikde cebel-i mezbûrdan mîrî için buz getiren huddâmdan İvaz Çelebi bin Mustafa ve Ali Beşe ibn-i Mehmed ve el-Hâc Mehmed bin Abdullah ve Bektaş bin Mustafa ve Süleyman bin Abdullah nâm kimesneler ve sâirleri istihbâr olunduklarında fi’l-vâki‘ mezbûr Ömer Bey’in yedinden işbu sene-i mübârekede getirdiğimiz on altı kayık buzun vech-i muharrer üzere ırgadiyyesi için dört yüz yirmi guruş ahz u kabz eyledik dediklerinde mezbûrların vech-i merkūm üzere olan ikrârları bi’t-taleb ketb olundu. Fî evâhiri şehri Rebî‘ılevvel li-seneti semân ve semânîn ve elf. Şuhûdü’l-hâl: Hüseyin bin Mehmed, Hasan bin Hızır, Abdülkadir bin Hasan, Ebubekir bin Hacı Mehmed.
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 114, 57a. 1677 134
135
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 12 İzmir’den ola Sahh Buyuruldu. Nakl Be-cihet-i ücret-i kayık berây-ı Dîvâne ma‘a mübâşir ki be-cânib-i Mudanya nakl şüde el-vâki‘ der-sene 1099 în kadar meblağ an-mâl-ı gümrük-i İstanbul an-tahvîl-i Ali Ağa emîn-i gümrük-i mezbûr dâde fermûde ve hâlâ berây-ı îrâd ve masraf an-cânib-i muhâsebe-i evvel tezkire-i hazîne nüvişte ber-mûceb-i fermân-ı âlî el-müverrah fî 8 N. Sene 1099 ve bâ-fermân-ı şerîf Akçe 1000 Yalnız bin akçedir. Tahrîren fî 20 N. Sene 1099 Mahsûb Fî 4 L. Sene [10]99 an-gümrük-i İzmir vâcib sene 1098 an-yed-i Ali Ağa emîn-i gümrük
BOA., İE.BH., 262/3, 4.L.1099 1688 136
137
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 13 [TUĞRA] [II. AHMED] Kıdvetü’l-kuzât ve’l-hukkâm ma‘denü’l-fazl ve’l-kelâm Hudâvendigâr Sancağı’nda vâki‘ Mevlânâ Mudanya Kādîsı–zîde fazluhû- mefâhiru’l-emâsil ve’l-akrân kethüdâyeri ve yeniçeri serdârı ve a‘yân-ı vilâyetin iş erleri zîde kadruhum tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Sakız Cezîresi’ni Venedik melâ‘îni hîle ve hud‘a ile fırsat bulup istîlâ edip a‘dâ-i dînden cezîre-i mezbûrenin tahlîsi ehemm-i umûr-i din ü devlet ve levâzım-ı namus-ı saltanat olmağla bi-inâyeti’llâhi te‘âlâ ordu-yı hümâyûnum Edirne’ye vusul buldukdan sonra Anadolu cânibine asâkir-i İslâm ile azîmet ve mekâyid-i a‘dâya sarf-ı himmet olunmak üzere muhakkak olmağın Dergâh-ı mu‘allâm yeniçerileri ve cebeci ve topcu ve sipâh ve silahdâr ve bölük-i erba‘a ve sâir tavâif-i asâkir-i İslâmın zâd ü zahîreleri tedârükü muktezî olmağla Çardak’dan İzmir’e varınca vâki‘ olan menâzilde bir Bahr-i Sefîd mevâzi‘inde meks ve oturak iktizâ eden yerlerde verilecek lahm ve ta‘yînâtı için ziyâde ağnâm tedârükü lâzım gelmeğin her bir re’s birer guruşa olmak üzere Mudanya Kazâsı’ndan beş yüz doksan altı re’s ağnâm mübâya‘a olunup ve lâzım gelen bahâları bin yüz altı senesine mahsûb olmak üzere kazâ-i mezbûrun bedel-i sürsâtı mâlından takās olunmağla ol mikdâr re’s ağnâmı bir gün evvel ve bir sâ‘at mukaddem mübâya‘a ve hâzır ve âmâde ve Hâssa Kassâbbaşı–zîde mecduhû- tarafından kabzına me’mûr olana edâ ve teslîm edip ve teslîminde temessük alıp Mevkūfât defterlerine kayd etdiresiz deyu fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi minvâl-i meşrûh üzere asâkir-i İslâm Çardak’dan İzmir’e varınca vâki‘ olan menâzilde ve Bahr-i Sefîd mevâzi‘inde meks ve oturak iktizâ eden mahallerde verilecek lahm ta‘yînâtı için her bir re’si birer guruşa olmak üzere kazâ-i mezbûrdan mübâya‘ası fermânım olan ol mikdâr re’s ağnâmın lâzım gelen bahâları bin yüz altı senesine mahsûb olmak üzere kazâ-i mezbûrun bedel-i sürsâtı mâlından takās olunmağla bir gün evvel mübâya‘a ve tedârükü ve hâzır ve âmâde ve mûmâileyh kassâbbaşı –zîde mecduhû- tarafından kabzına me’mûr olana edâ ve teslîm edip teslîminde temessük alıp Mevkūfât defterlerine kayd etdirip itmâm-ı hidmet eyleyesiz şöyle ki bu husûs ziyâde umûr-ı mühimmeden olup ağnâm mübâya‘ası teklîfi muâf ve gayr-ı muâf dâhil olmağla bir gün evvel mübâya‘a ve hâzır [ve] mevcûd olmağla asâkir-i İslâmın zarûret ve müzâyakasına bâ‘is olmakdan be-gāyet ihtirâz eyleyesiz şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fi’l-yevmi’l-hâdî aşer [min] şehri Rebî‘ılâhir li-seneti sitte ve mi’ete ve elf. Be-yurd-ı sahrâ-yı Tatarpazarı
BOA., C.AS., 11642/280, 11.R.1106. 1694 138
139
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 14 Devletlü mürüvvetlü sultânım hazretleri sağ olsun Bu kulları çâşnigîr-i Dergâh-ı âlî emekdârlarından olup bunca zamândır saray-ı hümâyûnda bezl-i makdûr edip mutasarrıf olduğum yevmî kırk akçe ulûfem hazînemânde ve mukābilesinde Ali mahlûlünden Mudanya iskelesinin gemiciyân kethüdâlığı bu kullarına ihsân ve yedime berât-ı âlîşân verilip yedi seneden beri mutasarrıf ve Anadolu Muhâsebesi’nde kaydım üzerimde iken Ali nâm yeniçerinin bir tarîkıyla Bursa Kalemi’nden derkenâr ve bir berât etdirdip bu kullarına gadr olmağla kethüdâlık-ı mezbûr yine bu kullarına ibkā ve mukarrer olunup merkūm Ali ref ‘ ü def ‘ olunmak bâbında emr [u] fermân merhametlü sultânımındır. Bende-i Halil Hüseyin Teberdâr seferiyye 40 Bursa Kalemi’nden derkenâr Ber-mûceb-i defter-i hazîne Kethüdâlık-ı gemiciyân-i Mudanya Halil Hüseyin Teberdâr-ı saray-ı atîk zevvâkîn-i Dergâh-ı âlî kethüdâ-yı gemiciyân seferiyye 40 Berât sitâde an-[mahlû]l-i Ali seferiyye 40 [akçe] ulûfe-eş be-hazîne-mânde bâmukābile-i kethüdâlık bâ-ru’ûs-ı hümâyûn ve bâ-derkenâr ve rûznâmçe fî 8 R. Sene 1104 tevcîh ... fî 23 Z. Sene 1106 Zikr olunan kethüdâlık bin yüz dört senesinde Ali mahlûlünden zevvâkîn-i hâssadan Halil Hüseyin teberdâr-ı saray-ı atîka kırk akçe ulûfesi hazîne-mânde ve mukābilesinde tevcîh olunup ve cülûs-ı hümâyûnda dahi tecdîd-i berât eyleyip hâlâ üzerinde mastûr [ve] mukayyeddir fermân sa‘âdetlü sultânımındır. Fî 4 Receb Sene 1110. Ber-mûceb-i defter-i hazîne âmire Kethüdâlık-ı gemiciyân-i iskele-i Mudanya Mehmed Abdullah Ayntâb an-zümre-i silahdârân bâ-yevmiyye 18 akçe ulûfe-eş hazîne-mânde şüde bâ-ru’ûs-ı hümâyûn fî 5 L. Sene 1099 Bilâ-ta‘yîn Be-câ-yı Ali Ohri an-cemâ‘at-i yeniçeriyân-ı Dergâh-ı âlî c[emâ‘at-i] m[ezbûr] 82., seferiyye 25 akçe hazîne-mânde şüde bâ-ru’ûs-ı hümâyûn fî 19 S. Sene 1110 Kethüdâlık-ı mezbûr zümre-i silahdârândan yevmî on sekiz akçe ulûfeye mutasarrıf olan Mehmed Abdullah Ayntab’ın yevmî on sekiz akçe ulûfesi hazîne-mânde olup mukābilesinde kethüdâlığı mezbûr üzerinde iken Dergâh-ı âlî yeniçerilerinden seksen ikinci cemâ‘at yevmî yirmi beş akçe ulûfeye mutasarrıf olan Ali Ohri’nin ulûfesi hazînemânde olup ve mezbûr Mehmed Abdullah Ayntab’ın mutasarrıf olduğu yevmî on sekiz akçe ulûfesin vermek üzere kethüdâlık-ı mezbûr bin yüz on Safer’in on dokuzuncu
140
141
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
gününde berât-ı âlîşân verilip berât-ı âlîşânın unvanına mûcebince amel oluna deyu hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn sâdır olduğu dahi mastûr ve mukayyeddir fermân sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 Receb Sene 1110. Sahh İzzetlü defterdâr efendi Her kangisi müstahak ise birinin kaydı ref ‘ olunmak üzere arz edesin buyuruldu.
Sahh Telhîs mûcebince tevcîh ve ibkā ve Anadolu Muhâsebesi’nde aklamdan kaydı terkīn olunmak buyuruldu. Fî 25 Receb Sene [1]110 Arz-ı bende-i bî-mikdâr budur ki Mudanya gemiciler kethüdâlığının kaydı Anadolu Muhâsebesi’nden yevmî kırk akçe ulûfesin hazîne-mânde eyleyen sâhib-i arzuhâl Halil üzerinde ve yüz dört senesinden beri mutasarrıf olup Bursa Mukāta‘ası’nda ise yevmî yirmi beş akçe ulûfe hazîne-mânde eyleyen Dergâh-ı âlî yeniçerilerinden Ali’ye bin yüz on Saferi’nde tevcîh ve berâtı unvânına hatt-ı hümâyûn keşîde buyurulmuş her kangisi müstahak ise birinin kaydı ref ‘ olunmak üzere arz için fermân-ı âlîleri buyurulmağla hak Halil’in ve sâhib-i evvel olup kırk akçe ulûfe hazîne-mânde eylemiş Ali ise âher üzerinde kalmış hazîne-mânde eylediği yirmi beş akçe ulûfesi tashîh olunmak üzere üzerinden ref ‘ ve kethüdâlığın ibtidâ kaydı her kangi kalemde ise ibkā ve sonra olan kalem kaydı terkīn olunmak şartıyla sâhib-i arzuhâl Halil’e ibkā ve mukarrer kılınıp müceddeden berât-ı âlîşân verilmek bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir.
BOA., İE.SM., 2493/24, 25.B.1110. 1698-1699 142
143
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 15 Akzâ kuzâti’l-müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazl ve’l-yakīn râfi‘u a‘lâmi’şşerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâ ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’lmeliki’l-mu‘în Mevlânâ Bursa Kādîsı-zîdet fezâiluhû- ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Hudâvendigâr Sancağı Mütesellimi ve Bursa Yeniçeri Zâbiti-zîde mecduhû-[ya] tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân hâlâ İstanbul Gümrüğü Emini Yusuf -zîde mecduhû- südde-i sa‘âdetime mühürlü arzuhâl getirip Bursa’da Kiremitci Mahallesi sâkinlerinden olup zümre-i eşkıyâdan Uzun Mehmed ile Bayırlı Çolak ve Kullelioğlu Mehmed ve Deli Mehmed nâm şakīler kendi hevâlarına tâbi‘ on nefer refîkleriyle yek-dil ve yek-cihet ve bin yüz elli beş senesinde sâ‘at dörtde iken Mudanya Gümrüğü[‘nü] muhâsara ve etrâf-ı erba‘adan kurşun ile gece pencerelerini harâb ve kapısını yıkıp gümrüğü duhûl ve sandığı kırup gümrük mâlından almak üzere sandık derûnunda mevcûd olan dokuz yüz elli guruş mikdârı akçe ile bir sîm sâ‘at ve bir bıçak dahi ma‘an gasb ve gāret eyleyip hâric-i kasabaya firâr ve hâlâ ol havâlîlerde geşt ü güzârân üzere olduğu kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerri‘în Mudanya Nâibi Mevlânâ Mehmed Salih zîde ilmuhû arz ve husûs-ı mezbûr minvâl-i meşrûh üzere olduğunu Mudanya Gümrüğü Emini Ahmed ve Nâzırı Ali -zîde kadruhumâ- dahi i‘lâm eylediklerin ve ol vechile cânib-i mîrîye ve mûmâ-ileyhe gadr olduğun bildirip eşkıyâ-yı mezbûrûn bi-eyyi hâlin ahz ve elegetirilip gasb ve gāret eyledikleri nükūd ve eşyâ ba‘de’t-tahsîl haklarında lâzım gelen icrâ olunmak bâbında emr-i şerîfim sudûrunu istirhâm etmeğin siz ki mevlânâ mütesellim ve yeniçeri zâbiti mûmâ-ileyhimsiz vech-i meşrûh üzere eşkıyâ-i mezkûra ve alâ eyyi hâlin ahz ve elegetirilip nehb ü gāret eyledikleri nükūd ve eşyâ ba‘de’s-sübût tahsîl oldukdan sonra haklarında îcâb eden te’dîbât-ı meşrû‘a icrâ olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlü’l-kadrim mûcebince amel dahi siz ki mütesellim ve zâbit-i mûmâ-ileyhimsiz eşkıyâ-i merkūmları alâ eyyi hâlin ahz ve elegetirilip meclis-i şer‘a ihzâr ve mevlânâ-yı mûmâ-ileyh huzûrunda murâfa‘a ve mukaddemâ bir def ‘a şer‘le görülüp fasl olunmayan husûsların tamâm hak ve adl üzere mukayyed olup göresin i‘lâm olduğu üzere ise ol babda muktezâ-yı şer‘-i kavîm ile amel dahi vech-i meşrûh üzere nehb ü gāret eyledikleri nükūd ve eşyâ her ne ise ba‘de’s-sübût bî-kusûr tahsîl ve alıverildikden sonra şer‘an haklarında îcâb ve iktizâ eden te’dîbât-ı meşrû‘alarını icrâ eyleyip mazmûn-ı emr-i şerîfimle âmil olasız şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâsıt-ı Muharrem sene 1155.
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 166, 21a. 1742. 144
145
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 16 Bursa sâkinlerinden olup kalburâncı (!) esnâfından olan zimmîler
Minas veled-i Garvini
Haçehan veled-i Poseb
Ohan veled-i Oğannes
Bağdadlıoğlu Zafiri veled-i Yorgi
Benlioğlu Panos veled-i Kirkor
Vartares veled-i Agob
Oğannes (Ohannes) veled-i Agob
Gümrük emini ağa Bâlâda mestûru’l-esâmi yedi nefer zimmîler ba‘zı nâ-hemvâr harekete cesâret etmeleriyle vilâyetleri olan Bursa’ya gitmek üzere bir kayığa vaz‘ ve Mudanya’ya irsâl eyleyesiz deyu buyuruldu. 21 Z. Sene [1]160.
BOA., C.ZB., 1777/36, 21.Z.1160. 1747 146
147
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 17 Fermân-ı âlî buyurulduğu üzere yedi neferi Mudanya’ya nakl etmek üzere nevl-i sefînem için yalnız on üç guruş gümrük emini ağa tarafından ahz eylediğim ecilden bu mahalle zahriyye olundu. Fî 21 Z. Sene [1]160. Bende-i Mehmed Reis
BOA., C.ZB., 1777/36, 21.Z.1160. 1747 148
149
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 18 Emîrü’l-ümerâ’i’l-kirâm kebîrü’l-küberâ’i’l-fihâm zü’l-kadri ve’l-ihtirâm sâhibü’l-izzi ve’lihtişâm el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-a‘lâ Bursa Sancağı Mutasarrıfı-dâme ikbâluhû- ve akzâ kuzâti’l-müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fezâil ve’l-ekârim râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâ ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-mu‘în Bursa ve İzmir kādîları -zîdet fezâiluhum- ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân İzmir Voyvodası-zîde mecduhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki sadru’s-sâbık vezîrim Ali Paşa edâma’llâhu te‘âlâ iclâlehûnun İstanbul’da binâ eylediği câmi‘-i şerîf evkāfı mütevellîsi olan kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Mehmed Bey -zîde mecduhû- Dîvân-ı Hümâyûnuma arzuhâl edip vakf-ı mezbûrdan Gedos (Gediz) Şâbhânesi’nde hâsıl olan mîrî şâb örüsü olan İzmir ve Gedos ve tevâbi‘i kasabât ve kurâ ve Bursa ve Mudanya’ya nakl olundukda mîrî şâb fürûht olunmadıkca âherin şabı min ba‘d fürûht olunmayıp fürûht edenleri dahi mâ-dâme ki memhûr tezkire olmadıkca fürûht olunmamak üzere iken ba‘zı deveci ve re‘âyâ ve sâir tüccârdan ba‘zı kimesneler birer takrîb ile bir mikdâr şâb şirâ [ve] bey‘ edip nihânî fürûht eylediklerinde mîrî şabın fürûht ve mâl-ı mîrînin küllî kesr u noksân tertîbine ve câmi‘-i şerîf hademesinin mâh bemâh verilecek vezâ’ifin inkıtâ‘ına bâ‘is olmalarıyla zikr olunan İzmir ve Gedos ve tevâbi‘i kasabât ve kurâda ve Bursa ve Mudanya İskelesi’ne mîrî şâb nakl olundukda berrânî şâb ve emininden memhûr tezkiresin olmayanların şabların fürûht etdirilmeyip eğer mugāyir-i nizâm-ı kadîm fürûht ederler ise mîrî için girift olunmak bâbında emr-i şerîfim recâ olunmağın Haremeyn-i Şerîfeyn Mukāta‘ası defterlerine nazar olundukda berrânî şâb ve emininden memhûr [ve] ma‘mûlün-bih tezkiresi olmayanların şabların fürûht etdirilmeyip eğer mugāyir-i nizâm-ı kadîm fürûht ederler ise mîrî için girift olunmak bâbında emr-i şerîfim recâ etmeğin Haremeyn-i Şerîfeyn Mukāta‘ası defterlerine nazar olundukda Kütahya Sancağı’nda vâki‘ Şâbhâne-i Gedos Mukāta‘ası Sadru’s-sâbık Ali Paşa’nın câmi‘-i şerîfi evkāfı mülhakātından olup Şâbhâne-i mezkûrdan hâsıl olan Gedos ve İzmir ve tevâbi‘i olan kasabât ve kurâ mukāta‘a-i mezbûrenin örüsü olup ve mahall-i mezbûrenin örüsü olup ve mahall-i mezbûrede mîrî şâb var iken âherin şabı fürûht olunmamak ve şâb bâyi‘lerinin dahi yedlerinde mukāta‘a emininin memhûr tezkiresi olmadıkca fürûht etdirilmeye şürûtu mahallinde mukayyed olduğu derkenâr olunup arz olundukda imdi derkenârı ve şürûtu mûcebince amel olunmak fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere dahi mukāta‘a-i mezbûrun Hazîne-i Âmirem defterlerinde mukayyed olan şürûtu mûcebince Şâbhâne-i mezbûrede hâsıl olan mîrî şâb mukāta‘a-i mezbûrenin örüsü olan mârrü’zzikr mahallerde mevcûd var iken âherin şabı fürûht olunmayıp ve şâb bâyi‘lerinin yedlerinde mukāta‘a emininin memhûr tezkiresi olmadıkca şâb füruht etdirilmeyip mugāyir-i şürût kimesneye te‘allül ve muhâlefet ile cânib-i mîrîye gadr etdirmeyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sânî aşer [min şehri] Rebî‘ılâhir li-seneti erba‘a ve sittîn ve mi’ete ve elf. Be-makām-ı Kostantıniyye
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 171, 8b. 1751 150
151
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 19 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîne oldur ki birkaç gün mukaddem şiddet-i rûzgâr ve fırtına-i azîme ile Bahr-i Sefîd iskelelerinden bi-kazâ’illâhi te‘âlâ telef olan sefînelerin emti‘a ve eşyâları zâyi‘ olduğunu re’yü’l-ayn müşâhede edenler Devlet-i Aliyye’ye ihbârlarından nâşî Yalakâbâd ve Mudanya ve Tirilye karyesinden Boğaz’a varınca teftîş ve tefahhus olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlîşân hazret-i sadr-ı a‘zam çukadârı Yazıcı Mustafa Ağa kulları yediyle Mudanya Mahkemesi’ne vürûd ve sicill-i mahfûza ba‘de’l-kayd imtisâlen li’l-emri’l-âlî cümle ahâlî-i Mudanya ve ahâlî-i karye-i Tirilye meclis-i şer‘a ihzâr ve cümle muvâcehesinde feth ve kırâet ve cümlesi sem‘an ve tâ‘aten deyip bu misillü kazâ’en telef olan sefînelerin emti‘a ve eşyâsını yağma ve gāret edenler mübâşir-i mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle ve cümle ahâlî-i Mudanya ittihâdlarıyla teftîş ve tefahhus olunup nefs-i Mudanya İskelesi’nde ve Mudanya Kazâsı’na tâbi‘ Tirilye karyesi iskelesinde bu def ‘a sefîne şikest olmayıp ve olduğu hâlde dahi yağma ve nehb [ü] gāret etmekle kimesnenin mecâli olmadığı ahâlî-i Mudanya’dan sahîhu’l-kelimât ve bî-garez müslimîn meclis-i şer‘a sıhhati ve hakīkati üzere haber vermeleriyle hâl bast olunan minvâl üzere olduğuna bu fakīr dahi ıttılâ‘-ı küllî hâsıl etmeğin ol ki vâki‘u’lhâl dir bi’l-iltimâs pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu bâkī fermân men lehü’l-emr hazretlerinindir. Hurrire fî evâhiri Rebî‘ılâhir li-seneti selâse ve seb‘în ve mi’e ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyye İbrahim en-Nâib bi-medîneti Mudanya
BOA., C.BH., 12315/267, Evâhir.R.1173. 1759 152
153
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 20 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîne budur ki birkaç gün mukaddem şiddet-i rûzgâr ve fırtına-i azîme ile Bahr-i Sefîd iskelelerinde bi-kazâ’illâhi te‘âlâ telef olan sefînelerin emti‘a ve eşyâları zâyi‘ olduğunu re’yü’l-ayn müşâhede edenler Devlet-i Aliyye’ye ihbârlarından nâşî Yalakâbâd’dan Mudanya ve Tirilye ve Eşkel ve Mihaliç boğazına varınca teftîş ve tefahhus olunup sâhile ihrâc olunan emvâl ve eşyâları ashâblarına nüvvâb ve kuzât ve zâbitân ve mübâşir ta‘yîn olunan sadr-ı a‘zam çukadarlarından Mustafa Ağa ma‘rifetiyle teslîm olunması bâbında şeref-yâfte-i sudûr eden fermân-ı cihân-mutâ‘ Kite Kazâsı Mahkemesi’ne vusul ve Eşkel karyesi ahâlîleri bi-ecma‘ihim meclis-i şer‘a ihzâr ve cümle muvâcehesinde feth ve kırâet ve cümlesi sem‘an ve tâ‘aten deyip bu misillü kazâ-resîde olan sefînelerin emti‘a ve eşyâsı nehb ü gāret olduğu karyemiz olan Eşkel’de yokdur dediklerinde mübâşir-i mûmâ-ileyh ve zâbitân ve iş erleri ma‘rifetleriyle karye-i mezbûre iskelesinde tecessüs olundukda fi’l-hakīka bu makūle sefîne şikest olmayıp ve yağma ve nehb ü gāret etmeğe kimesnenin mecâli olmadığını ahâlî-i karye ve civârında sahîhu’l-kelimât kimesneler sıhhati ve hakīkati üzere haber vermeleriyle hâl bast olunan minvâl üzere olduğuna bu fakīrin dahi ilmi muhît olmağın ol ki vâki‘-i hâldir bi’l-iltimâs pâye-i serîr-i a‘lâya i‘lâm olundu. Bâkī fermân men lehü’lemrindir. Hurrire fî gurreti Cumâdelûlâ li-seneti selâse ve seb‘în ve mi’ete ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Hakaniyye Es-Seyyid Mehmed Şerif el-Müvellâ-hilâfe bi-kazâ’i Kite
BOA., C.BH., 12315/267, Gurre.Ca.1173. 1759 154
155
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 21 Yazıla Anadolu valisi vezîr paşaya ve Kütahya ve Uşak ve Simav ve Banaz ve Muğla ve Işıklu ve Dazkırı ve ol havâlîlerde vâki‘ kazâların kādîlarına ve kethüdâyerleri ve yeniçeri serdarları ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerine ve Cebehâne-i Âmirem ocağı tarafından ta‘yîn olunan mübâşir zîde kadruhûya hüküm ki Cebehâne-i Âmiremde mevcûd olan seferiyye takımı mühimmâtından ifrâz ve Belgrad Kal‘ası’na irsâl olunan mühimmât-ı cebehâneye bedel sefer-i hümâyûnum takımı tekmîli için hâlâ Dergâh-ı mu‘allâm cebecibaşısı Mustafa dâme mecduhû ma‘rifetiyle tertîb olunduğu üzere sinîn-i sâbıkada mübâya‘a olunageldiği vechile yüz yirmi beş aded kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne]nin beher aded altmışar ve bir aded kilim-i şütür yüz paradan sâbıkı mûcebince îcâb eden bahâları Cebehâne-i Âmirem ocağı tarafından ta‘yîn olunan mübâşir zîde kadruhû yedinden an-nakdin ashâbına verilmek şartıyla zikr olunan mahallerden mübâya‘a ve tedârük ve Mudanya İskelesi’ne gelince sâbıkı mûcebince lâzım gelen ücret-i nakliyye dahi kezâlik mübâşiri yedinden ashâbına annakdin verilerek ol mikdâr kilimleri mübâya‘a ve Âsitâne-i sa‘âdetime nakl ve teslîm-i Cebehâne-i Âmirem etdirilmesi fermânım olmağın imdi sen ki vezîr-i müşârun-ileyhsin işbu emr-i âlîşânımla mübâşir-i merkūm ol tarafa vardığı gibi kat‘â te’hîr ve tevakkuf etdirmeyip tarafından sen dahi mahsûs mübâşir ta‘yîn ve bahâları tamâmen mübâşir-i merkūmun yedine verilen memhûr ve mümzâ sûret-i defter mûcebince ashâbına verilip kimesnenin bir akçe hakkı ketm ve kat‘ olunmamak şartıyla ol mikdâr kilimin cümlesi güzîde olmak vechile zikr olunan mahallerden her kimin yedinde bulunur ise tamâmen tedârük ve mübâya‘a etdirildikden sonra iskele-i merkūma gelince ücret-i nakliyyesi dahi mübâşiri yedinden verilmek üzere olmağla iktizâ eden mükârî davarları tedârük ve tahmîl ve mübâşir-i merkūm ma‘rifetiyle ber-vech-i tekmîl bir ân akdem Âsitâne-i sa‘âdetime nakl ve teslîm-i Cebehâne-i Âmirem etdirmekde bezl-i cell-i himmet ve sarf-ı küll-i miknet eyleyesin ve siz ki kādîlar ve kethüdâyerleri ve yeniçeri serdârları ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerisiz ol mikdâr kilimleri bir ân akdem mübâya‘a ve tedârük ve tekmîlen Mudanya İskelesi’ne nakl ve îsâlinde sizler dahi ziyâde cidd ü sa‘y eyleyip mugāyir-i emr-i âlîşânım avk u te’hîrden ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz ve sen ki mübâşir-i merkūmsun zikr olunan kilimlerin sâbıkı mûcebince lâzım gelen bahâları ile ücret-i nakliyyesi senin yedinden an-nakdin ashâbına edâ ve teslîm olunarak bir ân akdem ve bir sâ‘at mukaddem mübâya‘a ve tedârük ve Âsitâne-i sa‘âdetime nakl ve teslîm-i Cebehâne-i Âmirem eylemeğe mezîd-i ihtimâm ve dikkat edip kimesneye bir akçe hakkını ketm ve kat‘ ile nakli husûsunun te’hîr ve ta‘tîline bâ‘is olmakdan be-gāyet hazer eylemek bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 9 Ra. Sene 1177. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır. Kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne] ve şütür
BOA., C.AS., 29769/710, 9. Ra.1177. 1763 156
157
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 22 Galata kādîsına ve Haremeyn müfettişine ve voyvodasına hitâben hüküm Bâ-işâret-i aliyye sâdır olan emr-i cihân-mutâ‘larına imtisâlen Galata kādîsı zîdet fezâiluhû ve Haremeyn Müfettişi el-Hâc Ömer zîde ilmuhû tarafından mürsel Başkâtib Hasan Efendi ve voyvoda tarafından meb‘ûs Kol Çukadârı Osman ile mahrûse-i Galata hısnı ebvâbından Balıkpazarı Kapısı hâricinde balıkcılar sûkunda kâin mahall-i nizâ‘ın üzerine varılıp huzûr-ı müslimînde bi’l-ma‘iyye akd-i meclis-i şer‘-i nebevî olundukda Mudanya sefâyini ashâb ve rüesâsından ashâb-ı arzuhâl kethüdâları es-Seyyid Abdullah bin es-Seyyid İsmail ve el-Hâc İsmail bin İbrahim ve Ali Reîs ibn-i Mehmed ve Mehmed bin Ahmed ve Ahmed Reîs ibn-i İsmail Reîs ve İsmail ibn-i Ahmed ve Ahmed Reîs ibn-i Mustafa ve Mustafa Reîs ibn-i Mehmed ve Mehmed Reîs ibn-i İbrahim ve İbrahim Reîs ibn-i Ali ve Ali Reîs ibn-i Abdülhalim nâm kimesneler meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda merhûm Sadr-ı esbak Makbûl İbrahim Paşa Vakfı musakkafâtından olup zikri âtî tarîkin sol cânibinde vâki‘ balık tuzlayıcı dükkânının mutasarrıfı sadr-ı Anadolu pâyesiyle mûfîr Abdürrahim Ziya Efendi ibn-i Arab Ali Efendi tarafından vekîl-i müseccel-i şer‘îsi Mehmed Efendi ve sağ tarafında vâki‘ bir bâb dükkânının mutasarrıfı Selim Ağa ibn-i Abdullah nâm kimesneler tarafından kezâlik vekîl-i müseccel-i şer‘îsi Mustafa Çelebi muvâcehelerinde vakf-ı mezbûrun kāimmakām-ı mütevellîsi Abdullah Efendi hâzır olduğu hâlde her biri tasvîr-i müdde‘â olup mukaddemâ kıbel-i şer‘den yedimize verilen i‘lâm mantûkunca işbu mu‘âyene olunan arzan iki zirâ‘ altı parmak tarîkin mebde’i şâri‘a-i a‘zamdan deryâya müntehî oluncaya dek mahall ez-kadîm abdullah [ibâdullah] mürûr u ubûr eder tarîk olup derûnunda sefînelerimizin palamarlarını rabt için sütun olmağla derkenâr mantûkunca Galata Zindânı Mukāta‘ası’na senevî on iki guruş verilegelip karîbü’l-ahdde sütun-ı mezkûru ref ‘ ve tarîk-i mezkûrun nısfını tarîk-i hâs olmak üzere terk ve deryâ cânibinden nısf-ı âherini pîş ü pesinden tahta perde vaz‘ıyla müvekkilûn-ı mezbûrânın bi-gayrı vechin dükkânlarına ilhâk olunmağla sefâyin-i mezkûre mahall-i mezkûrda meks ve irtibâtı mümkün olmadığından bize zarar-ı küllî ve mukāta‘a-i merkūma Haremeynü’ş-Şerîfeyn Kalemi’nde hâsıl kayd olunmuşken kesrine bâ‘is olmağla husûs-ı mezkûrun kadîmîsi ba‘de’s-suâl tarîk-i mezkûr kemâ fi’l-evvel cânibeyn ve ulüvvünden muhdes ebniye ve sakfı hedm ile küşâde ve sütun-ı mezkûr mahalline vaz‘ olunmak matlûbumuzdur husûs-ı mezkûra vukūf-ı tâmmı olan bî-garez müslimînden ba‘de’l-istihbâr Galata ahâlîsinden el-Hâc İsmail bin Hasan ve Mustafa Beşe ibn-i Mehmed ve ehl-i hibre es-Seyyid İbrahim bin es-Seyyid Mehmed ve el-Hâc İbrahim bin Mustafa ve es-Seyyid Mehmed bin Ali ve es-Seyyid Ahmed ve Ahmed Ağa ibn-i Mehmed ve Halil Beşe ibn-i Mehmed ve Mustafa Odabaşı ibn-i Hüseyin ve İbrahim Odabaşı ibn-i Mustafa ve es-Seyyid Mustafa ibn-i Mehmed nâm kimesneler meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda her biri fi’l-hakīka işbu mu‘âyene ve müşâhede olan mahall kadîmî tarîk-i âmm olup ve sefâyin-i mezkûrenin palamarları rabt için derûnunda sütun vaz‘ olunmuşdu deyu her biri vekîlân-ı mezbûrân Mehmed Efendi ve Mustafa Beşe muvâcehelerinde alâ tarîkı’ş-şehâde haber verdiklerinden mâ‘adâ vekîlân-ı mezbûrân ve vakf-ı mezbûrun câbîsi Osman Çelebi dahi ber-vech-i muharrer ikrâr etmeğin mûcebince sed eyledikleri mahalli cânibeyn ve fevkinden muhdes ebniye ve sakfı hedm ve ref ‘ eyledikleri müstevfî mahalline vaz‘ ve kemâ fi’l-evvel tarîk-i âmm olmak üzere terk ve küşâde ve mürûr u ubûr-ı ibâdullaha mümâna‘at ve müzâyaka etmemeleri üzere vekîlân-ı mezbûrâna tenbîh olunduğunu hâlâ Galata Kādîsı İbrahim Hanif Efendi ve Haremeyn-i Şerîfeyn Müfettişi el-Hâc Ömer Efendi bi’l-ma‘iyye i‘lâm etmeleriyle i‘lâmı mûcebince zikr olunan ebniye-i muhdese mi‘mâr ağa ma‘rifetiyle hedm ve sütun-ı mezbûr mahalline vaz‘ ve kemâ fi’l-evvel mahall-i mezbûr tarîk-i âmm olmak üzere terk olunmak için hüküm deyu fermân-ı âlî sâdır olmağla vech-i meşrûh üzere emr-i şerîf-i âlîşân yazılmak için işbu tezkire verildi. Fî 26 L. Sene 1177. (mühür)
158
BOA., C.EV., 24037/475, 26.L.1177. 1764
159
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 23 Emîrü’l-ümerâ’i’l-kirâm kebîrü’l-küberâ’i’l-fihâm zü’l-kadri ve’l-ihtirâm sâhibü’l-izzi ve’lihtişâm el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-a‘lâ Hudâvendigâr Sancağı Mutasarrıfı dâme ikbâluhû ve akzâ kuzâti’l-müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazl ve’lyakīn râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâ ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-mu‘în Mevlânâ Bursa Kādîsı -zîdet fezâiluhû- ve kıdvetü’lemâsil ve’l-akrân a‘yân-ı vilâyet iş erleri zîde kadruhuma tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâireye Hâssa Karcı ve Buzcubaşısı Halil -zîde mecduhû- ma‘rifetiyle tevzî‘ olacak buz Keşiş Dağı’nda vâki‘ buzluklardan kat‘ ve Mudanya İskelesi’ne nakl olunduğuna binâ’en işbu sene-i mübârekede îcâb eden ücretleri mûmâ-ileyhin ta‘yîn eylediği âdemisi yedinden tamâmen ve kâmilen edâ olunmak şartıyla buzlukların üzerlerinde olan karın tathîri için iktizâ eden amele ile Mudanya İskelesi’ne gelince nakli için lüzûmu mertebe esterânın tedârükü husûsunda merkūma tarafınızdan her vechile i‘ânet ve müzâheret olunup taraf-ı âherden bir türlü ta‘arruz ve müdâhale olunmamak fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i şerîf-i âlîşânım ısdâr ve merkūm ile irsâl olunmuşdur imdi siz ki paşa ve mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsiz vusûlünde nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâireye tevzî‘ için iktizâ eden buzun buzcubaşı-i mûmâ-ileyh tarafından ta‘yîn olunan âdemisi merkūm ma‘rifetiyle Keşiş Dağı’nda vâki‘ buzluklardan kat‘ ve Mudanya İskelesi’ne naklinde ve buzlukların üzerinde olan karın îcâb eden ücret-i yevmiyye ve nakliyyesi merkūmun yedinden tamâmen ve kâmilen ashâbına edâ olunmak şartıyla amele ve esterânın tedârükü husûsunda merkūma mu‘âvenet ve müzâheret ve medhali olmayanları ta‘arruz ve müdâhale etdirmekden mücânebet eyleyesiz ve siz ki a‘yân-ı vilâyet iş erleri[siz] sizler dahi mûcib-i emr-i şerîfimle amel ve hareket eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâat-makrûnuyla âmil olup hilâfından be-gāyet ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâdis aşer min Şevvâli’l-mükerrem li-seneti semân ve seb‘în ve mi’e ve elf. İstanbul el-mahrûse
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 184, 115a. 1765 160
161
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 24 Yazıla Hudâvendigâr Sancağı mutasarrıfına ve Bursa monlasına ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerine hüküm ki Nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâireye hâssa karcı ve buzcubaşısı Halil zîde mecduhû ma‘rifetiyle tevzî‘ olunacak buz Keşiş Dağı’nda vâki‘ buzluklardan kat‘ ve Mudanya İskelesi’ne nakl olunugeldiğine binâ’en işbu sene-i mübârekede îcâb eden ücretleri mûmâ-ileyhin ta‘yîn eylediği âdemisi yedinden tamâmen ve kâmilen edâ olunmak şartıyla buzlukların üzerlerinde olan karın tathîri için iktizâ eden amele ile Mudanya İskelesi’ne gelince nakli için lüzûmu mertebe esterânın tedârükü husûsunda merkūma tarafınızdan her vechile i‘ânet ve müzâheret olunup taraf-ı âherden bir türlü ta‘arruz ve müdâhale olunmamak fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i şerîf-i âlîşânım ısdâr ve merkūm ile irsâl olunmuşdur imdi siz ki paşa ve mevlânâ-yı mûmâileyhimâsız vusûlünde nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâireye tevzî‘ için iktizâ eden buzun buzcubaşı-i mûmâ-ileyh tarafından ta‘yîn olunan âdemisi merkūm marifefiyle Keşiş Dağı’nda vâki‘ buzluklardan kat‘ ve Mudanya İskelesi’ne naklinde ve buzlukların üzerlerinde olan karın tathîri hidmetinde îcâb eden ücret-i yevmiyye ve nakliyeleri merkūmun yedinden tamâmen ve kâmilen ashâbına edâ olunmak şartıyla amele ve esterânın tedârükü husûsunda merkūma mu‘âvenet ve müzâheret ve medhali olmayanları ta‘arruz ve müdâhale etdirmekden mücânebet eyleyesiz ve siz ki a‘yân-ı vilâyet iş erlerisiz sizler dahi mûcib-i emr-i şerîfimle amel ve hareket eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 26 L. Sene [1]178. Muhâsebe-i [Evve]l
BOA., C.SM., 5525/110, 26.L.1178. 1765 162
163
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 25 Şerîf Ebû’l-Kasım Mekkeli [mühür] Vech-i tahrîr-i hurûf oldur ki İşbu bin yüz seksen üç senesi Cemâziyelâhirin gurresinden evâhirine değin Mudanya Gümrüğü mâlından fermân ile ta‘yîn buyurulan yetmiş beş guruş otuz akçeyi emîn-i mûmâ-ileyhin yedinden ahz u kabz eylediğim ecilden işbu tahvîl verildi. Fî C. Sene 1183. Defteri ordu-yı hümâyûndadır fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 3 Ş. Sene 1183. Sa‘âdetlü gümrük emini ağa hazretleri i‘lâm edeler
BOA., C.ML., 24687/598, 3.Ş.1183. 1769 164
165
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 26 Ma‘rûz-ı bendeleridir ki Mahrûse-i Bursa’da ikāmet üzere olan şürefâ-i Mekke’den siyâdetlü Şerîf Ebû’l-Kasım dâ‘îlerine İstanbul Gümrüğü mülhakātından Mudanya Gümrüğü mâlından almak üzere mâhiyye yetmiş beş guruş otuz akçe ber-vech-i ocaklık ta‘yîn buyurulmağla bu def ‘a dahi mûmâ-ileyh dâ‘îlerinin işbu memhûr temessükleri mûcebince meblağ-ı mezbûr edâ ve teslîm olunduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda senesi tamâmına dek îrâd ve masraf kayd olmak için rûznâmçesi i‘tâ buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 13 Ş. Sene [1]183. Bende-i el-Hâc Hüseyin Emin-i gümrük-i Âsitâne hâlâ
Başmuhâsebe’den hesâb ola [?] Berây-ı bahâ-i ta‘yînât-ı Ebâ’l-Kasım birâder-i Şerîf Mübârek an-şürefâ-i Mekke-i Mükerreme ki pîş ez-în beher yevm în kadar meblağ an-mâl-ı gümrük-i Mudanya anmülhakāt-ı İstanbul ta‘yîn şüde bûd ve hâlâ vâcib an gurre-i N. Sene 1182 ilâ gāye-i C. Sene 1183 ber-mûceb-i 9 kıt‘a memhûr temessükât-ı Şerîf-i mûmâ-ileyh Berây-ı ta‘yînât-bahâ Fî yevm 271 Eyyâm 295 79945 akçe
Berây-ı bahâ-i hatab ve icâre-i hâne Hatab çeki
İcâre-i hâne
Fî şehr 600
Fî şehr 300
Eşhür 10
Eşhür 10
6000 akçe
3000 akçe
Yekûn 88945 akçe 741 guruş 25 akçe
Ağa-yı mûmâ-ileyhin i‘lâmı mûcebince on aylık yevmiyye ta‘yînât-bahâ ve şehriyye bahâ-i hatab ve icâre-i hânesi hesâb olundukda yalnız yedi yüz kırk bir guruş yirmi beş akçe eder fermân devletlü sa‘âdetlü sultanım hazretlerinindir. Fî 29 Ş. Sene 1183.
166
167
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Telhîs Telhîsi mûcebince tezkire verilmek buyuruldu. 28 Ş. Sene [1]183 Arz-ı bendeleridir ki Şürefâ-i Mekke’den Şerîf Ebû’l-Kasım dâ‘îlerinin yevmiyye iki yüz yetmiş bir akçe ta‘yînâtbahâ ve altı yüz akçe hatab-bahâlarıyla şehriyye üç yüz akçe icâre-i hânesi İstanbul Gümrüğü mülhakātından olan Mudanya Gümrüğü mâlından mu‘ayyen olmağla seksen iki senesi Ramazanı gurresinden seksen üç senesi Cemâziyelâhiresi gāyetine dek iktizâ eden yedi yüz kırk bir guruş ta‘yînât-bahâ ve hâne icâresini ahz olunduğunu nâtık verdiği işbu dokuz kıt‘a memhûr temessükât mûcebince meblağ-ı mezbûr gümrük-i mezkûr malına mahsûb olunmak için rûznâmçe-i hümâyûn temessükü i‘tâ olunmasını sa‘âdetlü İstanbul Gümrüğü emini ağa kulları i‘lâm eder ancak ta‘yînât-ı mezkûrenin kaydı rikâb defterlerinde bulunmamağla emîn-i mûmâ-ileyhin i‘lâmı mûcebince Başmuhâsebe’den hesâb etdirildiği üzere meblağ-ı mezbûr yedi yüz kırk bir guruş ba‘dehû rü’yet-i hesâbında mekr ve mahsûbiyyetinden ihtirâz olunmak şartıyla gümrük-i mezkûr mâlına mahsub olmak için îrâd ve masraf tezkiresi verilmek bâbında fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Tezkire dâde. Fî 29 Ş. Sene [1]183
BOA., C.ML., 24687/598, 29.Ş.1183. 1769 168
169
Osmanlı Döneminde
BELGE 27
Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Derkenârı mûcebince kaleminden müsvedde ile emr-i şerîf yazıla Devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretleri sağ olsun İşbu sene-i mübârekede Anadolu cânibinden kapıcıbaşı Abdullah Ağa ve yine kapıcıbaşı ve silahşör Tayfur Bey mübâşeretiyle cem‘ ve tahsîl ve Dersaadete nakl olunmak üzere İznikmid ve Karamürsel ve Yalakâbâd ve Mudanya ve Mihaliç ve Bandırma ve Gemlik ve Lapseki ve Çardak ve Boğaz hisarı iskelelere nüzûl eden zehâyiri iskele-i merkūmede olan yerlü kayıkları geçen sene misillü peyderpey Âsitâne-i sa‘âdete nakl ve teslîm eylemelerini ta‘ahhüd ve ta‘ahhüdlerini nâtık kıbel-i şer‘den i‘lâmân ahz ve mahalline kayd ve husûs-ı mezbûrun bu def‘a dahi râbıta-i nizâmı için emr-i âlî ısdâr ve bir tatar kulları ile mahall-i merkūma irsâl olunmağa muhtâc olmağla merâhim-i aliyyelerinden mercûdur ki mahall-i merkūmun kādîlarına ve a‘yân ve zâbitânına hitâben ber-minvâl-i muharrer bir kıt‘a emr-i âlîleri ısdârı bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Bende-i ( ) Sâbıkda verilen fermân derkenâr ola Yalakâbâd ve Karamürsel kazâları nâiblerine ve kazâeyn-i mezbûreynin yeniçeri serdârları ve sâir a‘yânlarına ve Yalakâbâd ve Karamürsel iskelelerinden mübâya‘a zahîresi cem‘ine me’mûr olan zîde kadruhumâya hüküm ki Âsitâne-i sa‘âdetimde sâkin olan ibâdullâhın tevsî‘-i akvât-ı yevmiyyeleri için Kocaeli Sancağı’nda vâki‘ kazâlardan hâssa silahşörlerinden Tayfur Bey zîde mecduhû ma‘rifetiyle mübâya‘ası fermânım olan zahîreden ber-mûceb-i defter-i tevzî‘ Yalakâbâd ve Pazarköy ve Karamürsel kazâları ahâlîlerinin hisselerine isâbet eden beş bin sekiz yüz elli kîle hınta ve iki bin dokuz yüz yirmi beş kîle şa‘îri Karamürsel ve Yalakâbâd iskelelerine nakl ve hâzır ve âmâde etmeleriyle îcâb eden nevlleri Âsitâne-i sa‘âdetimde cânib-i mîrîden ashâbına verilmek şartıyla zahîre-i mezbûrenin Âsitâne-i sa‘âdetime nakli için iktizâ eden sefâyin zikr olunan iskelelerden tedârük ve istîcâr ve zehâyir-i mezbûre derûnlarına vaz‘ ve tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve tesyîr etdirilmesi silahşör-i mûmâ-ileyh bu def‘a der-bâr-ı hilâfet-medâr-ı mülûkâneme gönderdiği tahrîrâtında derc ve tastîr eylediğine binâ’en Mevkūfât Kalemi defterleri tetebbu‘ etdirildikde Yalakâbâd ve Karamürsel iskelelerinden zehâyir nakli için Âsitâne-i sa‘âdetimde tedârük ve istîcâr olunan sefâyinin hamûlesi olan hıntanın beher kîlesine ikişer akçe nevl verildiği derkenâr olunmağla mûcebince zahîre-i mezbûrenin dahi beher kîlesine ikişer akçeden îcâb eden nevlleri hamûlelerini Tersâne-i Âmirem anbârlarına hîn-i nakl ve teslîmlerinde an-nakdin Hazîne-i Âmiremden i‘tâ olunmak üzere zahîre-i mezbûreye kifâyet edecek sefâyin ol tarafda tedârük ve istîcâr ve zahîre-i mezbûre derûnlarına tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve tesyîr etdirilmek fermânım olmağın işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki kazâeyn-i mezbûreynin yeniçeri serdârları ve sâir a‘yânları ve zikr olunan iskelelerde zahîre cem‘ine me’mûr olan mûmâ-ileyhimsiz beher kîlesine ikişer akçeden îcâb eden nevlleri Âsitâne-i sa‘âdetimde an-nakdin Hazîne-i Âmiremden verilmek şartıyla Yalakâbâd ve Karamürsel iskelelerinden kifâyet mikdârı sefâyin tedarük ve istîcâr ve mevcûd olan ol mikdâr zahîreyi derûnlarına tahmîl ve ber-vech-i isti‘câl Âsitâne-i sa‘âdetime tesyîr ve irsâle ihtimâm ve dikkat ve te’hîr ve terâhî misillü harekâtdan mücânebet eyleyesiz ve siz ki nâiblersiz sizler dahi mûcib-i emr-i şerîfim üzere amel ve hareket eylemeniz bâbında yazıla deyu fermân-ı şerîf sâdır olmağın emr-i şerîf verilmişdir. Fî 12 S. Sene 1183. Vech-i meşrûh üzere emr-i şerîf verildiği mukayyeddir. Fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 Receb Sene [1]184.
BOA., C.BLD., 3968/80, 23.B.1184. 1770 170
171
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 28 Yazıla İznikmid ve Karamürsel ve Yalakâbâd ve Mudanya ve Mihaliç ve Bandırma ve Gemlik ve Lapseki ve Çardak ve Boğaz hisarı iskelelerinde vâki‘ kazâların kuzât ve nüvvâbına ve ol havâlîlerden mübâya‘a cem‘ine Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından Abdullah ve Mîr Tayfur dâme mecduhumaya ve iskele eminleri ve sâirlerine hüküm ki İşbu sene-i mübârekede Âsitâne-i sa‘âdetimde olan ibâdullâhın tevsî‘-i akvât-ı yevmiyyeleri için Anadolu cânibinden mûmâ-ileyhimâ mübâşeretleriyle mübâya‘a ve Der-aliyyeme nakli fermânım olan zehâyirden bâlâda mezkûr iskelelere nakl olunan zehâyiri iskele-i mezkûrede olan yerlü kayıkları geçen sene misillü peyderpey Âsitâne-i sa‘âdetime nakl ve tesyîr eylemeleri muktezî olmakdan nâşî husûs-ı mezbûrun bu def ‘a dahi râbıta-i nizâmı için emr-i şerîf ısdârı istid‘â olunmağla geçen sene olduğu misillü ber-vech-i mu‘tâd îcâb eden nevlleri Âsitâne-i sa‘âdetimde cânib-i mîrîden tamâmen ashâbına verilmek şartıyla zikr olunan iskelelerden mikdâr-ı kifâye sefâyin tedârük ve istîcâr ve derûnlarına zehâyir vaz‘ u tahmîl ve Der-aliyyeme irsâl ve tesyîr etdirilmek fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki kuzât ve nüvvâb ve mübâya‘a mübâşirleri mûmâ-ileyhim ve sâirlerisiz zehâyir-i mezkûrenin bir kadem akdem Der-aliyyeme nakl ve Tersâne-i Âmirem anbârlarına teslîm etdirilmesi umûr-ı mühimme-i müsta‘celeden olmağla ber-vech-i mu‘tâd îcâb eden nevlleri Âsitâne-i sa‘âdetimde an-nakdin Hazîne-i Âmiremden verilmek şartıyla zikr olunan iskelelerden kifâyet mikdârı sefâyin tedârük ve istîcâr ve derûnlarına zehâyir tahmîl ve ber-vech-i isti‘câl Âsitâne-i sa‘âdetime irsâl ve Tersâne-i Âmirem anbârlarına teslîme ihtimâm ve dikkat ve avk u te’hîr misillü harekâtdan ziyâde tehâşî ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 27 B. Sene 1184. Mevkūfât Yazılmışdır.
BOA., C.BLD., 3968/80, 27.B.1184. 1770 172
173
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 29 Rikâb-ı hümâyûndan her vechile nizâm verilmekle işbu emr-i şerîf battâlda hıfz oluna. [TUĞRA] [III. MUSTAFA] Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü’l-âlem müdebbirü umûri’l-cumhûr bi’lfikri’s-sâkıb mütemmimü mehâmmi’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâ’ib mümehhidü bünyâni’ddevleti ve’l-ikbâl müşeyyidü erkâni’s-sa‘âdeti ve’l-iclâl el-mahfûfu bi-sunûfi avâtıfı’lmeliki’l-a‘lâ Anadolu Valisi Vezîrim Paşa edâma’llâhu te‘âlâ iclâlehû ve mefâhiru’lkuzât ve’l-hukkâm ma‘denü’l-fezâil ve’l-ahkâm Kütahya ve Uşak ve Simav ve Muğla ve Işıklu(?) ve Dazkırı ve ol havâlîlerde vâki‘ kazâların kādîları ve nâibleri zîde fazluhum ve mefâhiru’l-emâsil ve’l-akrân kethüdâyerleri ve yeniçeri serdârları ve a‘yân-ı vilâyet iş erleri ve Cebehâne-i Âmirem ocağı tarafından ta‘yîn olunan mübâşir zîde kadruhum tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki li-ecli’l-ihtiyât sene-i âtiyye için bir mükemmel seferiyye takımı Cebehâne-i Âmiremde mevcûd etdirilmek lâzıme-i hâlden olduğuna binâ’en hâlâ Dergâh-ı mu‘allâm Cebecibaşısı el-Hâc Mustafa zîde mecduhû ma‘rifetiyle tertîb olunduğu vechile dört bin çift çuval-ı dakīkin beher çiftini altmış ve dört bin aded kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne]nin beher adedi altmış ve dört yüz aded kilim-i şütürün beher adedi yüzer paradan sâbıkı mûcebince îcâb eden bahâları mübâşir zîde kadruhû yedinden an-nakdin ashâbına edâ olunmak üzere zikr olunan mahallerden mübâya‘a ve tedârük ve Mudanya İskelesi’ne gelince lâzım gelen ücret-i seferiyye dahi kezâlik mübâşir-i merkūmun yedinden verilerek Âsitâne-i sa‘âdetime nakl ve teslîm-i Cebehâne-i Âmirem etdirilmesi fermânım olmağın sen ki vezîr-i müşârun-ileyhsin işbu emr-i âlîşânımla mübâşir-i merkūm ol tarafa vardığı yerde kat‘â te’hîr ve tevakkuf etdirilmeyip tarafından sen dahi mahsûs mübâşir ta‘yîn ve îcâb eden bahâları tamâmen mübâşir-i merkūmun yedine verilen memhûr ve mümzâ sûret-i defter mûcebince ashâbına edâ olunarak ol mikdâr çuval ve kilimleri mübâya‘a ve tedârük ve cümlesi güzîde olmak şartıyla ber-vech-i tekmîl iskele-i merkūma nakl ve tesyîre sen dahi bezl-i cell-i himmet ve sarf-ı küll-i miknet eyleyesin ve siz ki kādîlar ve nâibler ve kethüdâyerleri ve yeniçeri serdârı ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerisiz ol mikdâr kilim ve çuvalların bir kadem akdem tedârük ve mübâya‘a ve iskele-i mezbûra nakl ve îsâli husûsuna sizler dahi ziyâde cidd ü sa‘y ve ikdâm eyleyip te’hîr ve ta‘tîline bâ‘is hâlâtdan be-gāyet ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz ve siz ki mübâşir-i merkūmsun zikr olunan kilim ve çuval-ı dakīkin bahâ ve nakliyyesi sâbıkı mûcebince senin yedinden an-nakdin ashâbına edâ ve teslîm olunarak bir ân akdem mübâya‘a ve Mudanya İskelesi’ne nakl ve tesyîr birle teslîm-i Cebehâne-i Âmirem etdirilmesine mezîd-i ihtimâm ve dikkat eyleyip kimesnenin bir akçe hakkını ketm ve kat‘ ile mübâya‘a ve nakli husûsunun ta‘tîl ve te’hîrinden be-gāyet ihtirâz ve ictinâb eylemen bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr eden işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi [ile amel ve hareket ve] hilâfından hazer eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ aşer an Rebî‘ılevvel sene hamse ve semânîn ve mi’e ve elf. Be-yurd-ı sahrâ-yı Babadağı
BOA., C.AS., 23473/559, 19.Ra.1185. 1771 174
175
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 30 Rikâb-ı hümâyûn tarafından her vechile nizâm verilmekle Başmuhâsebe’de hıfz oluna Berây-ı bahâ-i kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne] ve kilim-i şütür ve çuval-ı dakīk lâzıme-i mevcûd şüde der-Cebehâne-i Âmire berây-ı takım-ı sefer-i hümâyûn be-ma‘rifet ancânib-i Uşak ve havâlîhâ mübâya‘a ve tedârük ve be-Âsitâne-i sa‘âdet irsâl ve beCebehâne-i Âmire teslîm şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1185 ber-mûceb-i memhûr defter-i müfredât-ı el-Hâc Mustafa Ağa ser-cebeciyân-ı Dergâh-ı âlî ve telhîs ve fermân-ı âlî fî 24 Ra. Sene 1185 ve bâ-fermân-ı şerîf. An-cânib-i Uşak ve havâlîhâ be-mübâşeret mübâya‘a şüde fermûde
Çuval-ı dakīk
Kilim-i sâyisâne
Kilim-i şütür
4000 çift, fî 60 para
4000 aded, fî 60 para
400 aded, fî 100 para
240000 para
240000 para
40000 para
Yekûn Para 520000 Guruş 13000
Tahrîren fî 26 Ra. Sene 1185 Tezkire dâde. Fî 26 Ra. Sene 1185.
BOA., C.AS., 23473/559, 26.Ra.1185. 1771 176
177
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 31 Verile buyuruldu. Be-cihet-i bahâ-i çuval-ı dakīk ve kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne] ve şütür berây-ı tekmîl-i takım-ı seferiyye ki be-mübâşeret an-cânib-i Uşak ve havâlîhâ mübâya‘a ve tedârük ve be-Âsitâne-i sa‘âdet nakl ve tesyîr ve be-Cebehâne-i Âmire teslîm şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1185 ve berây-ı bahâ-eş în kadar meblağ an-hazîne-i rikâb-ı hümâyûn dâde fermûde ez-ân sebeb an-cânib-i muhâsebe-i evvel tezkire-i hazîne nüvişte ber-mûceb-i memhûr defter-i müfredât-ı elhac Mustafa Ağa ser-cebeciyân-ı Dergâh-ı âlî ve telhîs ve fermân-ı âlî fî 24 Ra. sene 1185 ve bâ-fermân-ı şerîf. Para 520000 Be-hesâb-ı guruş 13000 Akçe
fî 163 para
2080000 Çuval-ı dakīk
Kilim-i sâyisâne
Kilim-i şütür
4000 çift, fî 60 para
4000 aded, fî 60 para
400 aded, fî 100 para
240000 para
240000 para
40000 para
Yalnız yirmi yük seksen bin akçedir. Tahrîren fî 26 Ra. Sene 1185. Rikâb-ı hümâyûndan verilen tezkireleri derkenâr Berây-ı bahâ-i çuval-ı dakīk ve kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne] ve şütür berây-ı tekmîl-i seferiye ki be-mübâşeret an-cânib-i Uşak mübâya‘a şüde fermûde der-sene 1185 tezkire dâde fî 8 N. Sene 1185. Çuval-ı dakīk
Kilim-i sâyisâne
Kilim-i şütür
4000 çift, fî 60 para
4050 aded, fî 60 para
500 aded, fî 100 para
240000 para
243000 para
50000 para
Yekûn Para 533000 Be-hesâb-ı guruş 13325
Mühimmât-ı mezbûrun bahâsı olmak üzere rikâb-ı hümâyûn tarafından meblağ-ı mezbûra târih-i merkūmede hazîne tezkiresi verildiği mukayyeddir fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 11 L. Sene 1185.
BOA., C.AS., 23473/559, 11.L.1185. 1771 178
179
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 32 Karaman’dan Mudanya İskelesi’ne gelinceye değin yol üzerlerinde vâki‘ kuzât ve nüvvâb ve mütesellimler ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerine hüküm ki Karaman câniblerinden Âsitâne-i sa‘âdetim baruthânesine gelecek güherçilenin inşâallâhu te‘âlâ Mudanya’ya gelinceye değin yol üzerlerinde her kanginizin taht-ı kazâsına dâhil olur ise me’men ve mahfûz yerlere kondurup gecelerde ve gündüzlerde bekletdirip ve yollarda yanına kifâyet mikdârı tüfenk-endâz müsellah ve yarar âdemler koşup gereği gibi muhkem hıfz u hirâset ederek emîn ve sâlim kazâdan kazâya ulaşdırıp ve üzerlerine ta‘yîn olunan âdemler mîrî güherçile üzerinden bir ân münfekk olmayıp mashûben bi’s-selâm vardıkları kazânın kādîsından arz alıp bu vechile avdet eylemek üzere tenbîh ve te’kîd olunup şöyle ki hıfz u hirâseti husûsunda bir türlü tekâsül ve taksîrâtınız sebebi ile kazâlarınız hudûdunda iyâzen bi’llâhi te‘âlâ güherçile-i merkūm zarar u gezend erişdirilmek ihtimâlleriniz olur ise bir türlü cevâbınız ısgā ve istimâ‘ olunmayıp iki katı mâllarınızdan tazmîn etdirileceğini mukarrer ve muhakkak bilip ona göre ziyâde takayyüd ve ihtimâm ile güherçile-i mezbûreye müstevfî bayraklar ta‘yîn ve âminen ve sâlimen birbirinize ulaşdırıp avk u te’hîrden ve ihmâl ve müsâmahadan ve zarar u gezend erişdirilmekden ve bu bahâne ile re‘âyâ fukarâsından akçe almakdan ve aldırmakdan gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet eylemeleriniz [eylemeniz] bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî gurreti Ş. Sene 1185. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.AS., 52230/1172, 1.Ş.1185. 1771 180
181
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 33 İzzetlü defterdâr efendi Arzuhâl ve derkenâra nazar ve muktezâsını i‘lâm eyleyesiz deyu buyuruldu. 11 R. Sene [1]181. Devletlü inâyetlü merhametlü sultânım hazretleri sağ olsun İstanbul Meyve-i Ter Gümrüğü iltizâmen uhde-i kullarında olup İznikmid ve Mudanya ve Gemlik körfeslerinde vâki‘ karyelerin bağlarından hâsıl olan üzümleri mâ-tekaddemden beri fıçı ve küfeler ile sefâyine tahmîl ve Dersaadetime nakl olunugelmişken birkaç sene zarfında zikr olunan karyelerde Müslüman tâifesi tama‘-ı hâmma teba‘iyyet birle bağlarında hâsıl olan üzümlerini kefereye bey‘ ve onlar dahi kendi bağları mahsûlleriyle tahlît ve bizim rızkımızdır deyu hânelerinde mahzenler peydâ ve fıçılar tedârük ve hâm sirke yapmağı itiyâd edip ol takrîble Dersaadet’de olan ibâdullâhın refâh-ı hâllerine mâni‘ ve gümrük-i mezkûrun kesr ve hasârına bâdî olmağla ol makūle keferenin kendilerine kefâyet mikdârından ziyâdesine cesâret edenler men‘ ve peydâ eyledikleri âlât-ı menhûseleri şikest olunup fîmâ-ba‘d bağlarında hâsıl olan üzümlerini kemâ fi’levvel sefâyine tahmîl ve Dersaadet’e nakl olunmak üzere sene-i sâbıkada verilen fermân derkenâr ve manzûr-ı devletleri buyuruldukda mercûdur ki derkenârı mûcebince emr-i âlîleri ihsân buyurulmak bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Bende-i Mehmed Sadık Emin-i Meyve-i Gümrük-i Ter Verilen fermân Sahîhdir İznikmid kādîsına ve Mudanya ve Gemlik kazâları ve Karamürsel ve Gekbuze ve Darıca nâhiyeleri nâiblerine ve zikr olunan kazâ ve nâhiyelerin yeniçeri serdârları ve subaşıları ve iskele eminleri ve a‘yân-ı vilâyet ve iş erlerine hüküm ki Hâlâ İslambol Meyve-i Ter Gümrüğü Emini el-Hâc Emin zîde kadruhû arzuhâl edip İznikmid ve Mudanya ve Gemlik körfeslerinde vâki‘ karyelerin bağlarında hâsıl olan üzümleri mâ-tekaddemden beri fıçı ve küfeler ile sefâyine tahmîl ve Dersaadetime nakl olunugelmişken birkaç sene zarfında zikr olunan karyelerde Müslüman tâifesi tama‘-ı hâmma teba‘iyyet birle bağlarında hâsıl olan üzümlerini kefereye bey‘ ve onlar dahi kendi bağları mahsûlleriyle tahlît ve bizim rızkımızdır deyu hânelerinden mahzenler peydâ ve fıçılar tedârük ve hâm sirke yapmağı itiyâd edip ol takrîb ile Dersaadetimde olan ibâdullâhın refâh-ı hâllerine mâni‘ ve gümrük-i mezbûrun kesr ve hasârına bâdî oldukların bildirip mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince ol makūle keferenin kendilerine kifâyet mikdârından ziyâdesine cesâret edenler men‘ ve peydâ eyledikleri âlât-ı menhûseleri şikest olunup fîmâ-ba‘d bağlarında hâsıl olan üzümleri kemâ fi’levvel sefâyine tahmîl ve Dersaadetime nakl etdirilmek üzere emr-i şerîfim sudûrunu istid‘â ve İslambol Gümrüğü mülhakātından Meyve-i Ter Gümrüğü Mukāta‘ası’nın şart-ı iltizâm-ı kadîmi üzere güz mevsiminde ve sâir vakitde sefîneler ile gelip fürûht olunan yaş üzüm ve erik ve gayrıdır umûm üzere meyve-i terden sâir eşyâ gibi Müslümandan yüzde üçer akçe gümrük ve bir akçe zarar-ı kassâbiyye ki yüzde dört akçe ve kefere ve Yahudi’den ise yüzde dört akçe gümrük ve bir akçe zarar-ı kassâbiyye ki yüzde beş akçe olur minvâl-i muharrer üzere resm-i gümrükleri alına deyu berâtı şürûtunda mukayyed idüğü Ma‘den Kalemi’nden ihrâc ve Dîvân-ı Hümâyûnumda mahfûz kuyûd-ı ahkâma mürâcaat olundukda Mudanya ve Gemlik ve İznikmid körfeslerinde vâki‘ kasabât ve
182
183
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
kurâda kâin bağların hâsıl olan üzümleri fıçılar ile sefâyine tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdetime nakl olunagelmişken Ortaköy ve Kuzguncuk ve Kuruçeşme ve Karaköy ve Balat ve Hasköy nâm mahallerden hâm sirkeci ta‘bîr olunur Yehûd ve Nasârâ tâifesi fıçılar ve mancanalar tedârük ve kayıklar ile mahâll-i mezkûreye nakl ve mahzenler istîcâr ve bağların üzümlerini iştirâ ve mahzenlere nakl ve iddihâr ve ba‘dehû hâm sirke yapmağa mübâderet eyledikleri inhâ olunmakdan nâşî hamr yapmak husûsunu zikr olunan mahallerden men‘ ü def ‘ ve üzümün aynı Dersaadetime peyderpey geldiği hâlde fukarâ ve zu‘afâ dûn-bahâ ile iştirâ edip âmmeye ve cânib-i mîrîye vücûh-ı kesîr ile enfa‘ olur bir hâlet olmağla mahâll-i mezkûreden hâsıl olan üzümden hâm sirkeci Yehûd ve Nasârâ tâifesine ve bunlara i‘ânet zımnında tama‘-ı hâmma mübtelâ olan muhtekirlerden gerek yerlü ve gerek berrânî ve mazanne olan Müslümanlara dahi ihtikâr etdirilmeyip aynı üzüm fıçılar ve küfeler ile sefînelere tahmîl ve peyderpey Âsitâne-i sa‘âdetime nakl etdirilmemek [etdirilmek] üzere İslambol Gümrüğü emini i‘lâmıyla mukaddem verilen emr-i şerîfi mü’eyyid yetmiş sekiz senesi Rebî‘ulevveli’nde dahi emr-i şerîfim verildiği mukayyed bulunmağın mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince bu def ‘a dahi Dîvân-ı Hümâyûnumdan emr-i şerîfim tahrîri bâbında iftihâru’l-ümerâ ve’l-ekâbir bi’lfi‘il başdefterdârım olan İbrahim Sarim dâme ulüvvuhû i‘lâm etmeğin i‘lâmı mûcebince amel olunmak için emr-i şerîf yazılmışdır. Fermân devletlü sultânım hazretlerinindir. Fî evâsıt-ı Ca. Sene 1180.
BOA., C.BLD., 2881/58, 11.R.1181. 1767 184
185
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 34 Telhîsi mûcebince hüküm buyuruldu. 26 R. Sene [1]181. Arz-ı bendeleridir ki İstanbul Meyve-i Ter Gümrüğü sâhib-i arzuhâl Mehmed Sadık Ağa’nın iltizâmen uhdesinde olup İznikmid ve Mudanya ve Gemlik körfeslerinde vâki‘ karyelerin bağlarında hâsıl olan üzümleri ez-kadîm fıçı ve küfeler ile sefâyine tahmîl ve Dersaadet’e nakl olunugelmişken birkaç seneden beri zikr olunan karyelerde Müslüman tâifesi tama‘-ı hâmma teba‘iyyet ile bağlarında hâsıl olan üzümlerini kefereye bey‘ ve onlar dahi kendi bağları mahsûlüyle tahlît ve bizim rızkımızdır deyu hânelerinde mahzenler peydâ ve fıçılar tedârük ve hâm sirke yapmağı itiyâd eylediklerinden Dersaadet’de olan ibâdullâhın refâh-ı hâllerine mâni‘ ve gümrük-i mezbûrun kesr ve hasârına bâdî olmağla ol makūle keferenin kendileri kifâyet mikdârından ziyâdesine cesâret edenler men‘ ve peydâ eyledikleri âlât-ı menhûseleri şikest olunup fîmâ-ba‘d bağlarında hâsıl olan üzümlerini kemâ fi’l-evvel sefâyine tahmîl ve Dersaadet’e nakl etdirilmek üzere emr-i şerîf sudûrunu işbu arzuhâlleriyle istid‘â ederler mukaddemâ husûs-ı mezbûr için vech-i muharrer üzere emr-i şerîf sudûru istid‘â ve kuyûdâta mürâcaat olundukda İstanbul Gümrüğü mülhakātından Meyve-i Ter Gümrüğü Mukāta‘ası’nın şart-ı iltizâm-ı kadîmî üzere güz mevsiminde ve sâir vakitlerde sefîne ile gelip fürûht olunan yaş üzüm ve erik ve gayrıdır umûm üzere meyve-i terden sâir eşyâ misillü Müslümandan yüzde üç akçe gümrük ve bir akçe zarar-ı kassâbiyye ki yüzde dört akçe ve kefere ve Yahudiden ise yüzde dört akçe gümrük ve bir akçe zarar-ı kassâbiyye ki yüzde beş akçe olur minvâl-i muharrer üzere resm-i gümrükleri alına deyu berâtı şürûtunda mukayyed idüğü Ma‘den Kalemi’nden ve Mudanya ve Gemlik ve İznikmid körfeslerinde vâki‘ kasabât ve kurâda olan bağların üzümleri Âsitâne-i sa‘âdete nakl olunagelmişken Ortaköy ve Kuzguncuk ve Kuruçeşme ve Karaköy ve Balat ve Hasköy nâm mahallerde hâm sirkeci ta‘bîr olunur Yehûd ve Nasârâ tâifesi fıçılar ve mancanalar tedârük ve zikr olunan mahallerin bağlarında hâsıl olan üzümleri iştirâ ve kayıklar ile mahâll-i mezkûreye nakl ve tedârük eyledikleri mahzenlere vaz‘ ve hâm sirke yapmağa mübâderet eyledikleri lede’l-inhâ hamr yapmak husûsu zikr olunan mahallerden men‘ ü def ‘ ve üzümün aynı Âsitâne-i sa‘âdete peyderpey geldiği hâlde fukarâ ve zu‘afâ rahîs-bahâ ile iştirâ edip âmmeye ve cânib-i mîrîye vücûh-i kesîre ile enfa‘ olur bir keyfiyet olmağla mahâll-i mezkurede hâsıl olan üzümden hâm sirkeci Yehûd ve Nasârâ tâifesine ve bunlara i‘ânet zımnında tama‘-ı hâmma mübtelâ olan muhtekirlerden gerek yerlü ve gerek berrânî Müslümanlara dahi ihtikâr etdirilmeyip aynı üzüm fıçılar ve küfeler ile sefînelere tahmîl ve peyderpey Âsitâne-i sa‘âdete nakl etdirilmek üzere İstanbul Gümrüğü emini i‘lâmıyla mukaddem verilen emr-i şerîfi mü’eyyid yetmiş sekiz senesi Rebî‘ulevveli’nde başka ve sene-i mâziyye evâsıt-ı Cemâziyelûlâsı’nda dahi başka emr-i şerîf verilmiş olduğu Dîvân-ı Hümâyûn’dan derkenâr olunmuşdur ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda derkenârı mûcebince bu def ‘a dahi Dîvân-ı Hümâyûn’dan emr-i şerîf tahrîri bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir.
BOA., C.BLD., 2881/58, 26.R.1181. 1767 186
187
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 35 Sene-i mâziyyede beher nefere peşin ne mikdâr akçe verilmişdi ol hesâb iktizâsı üzere iki bin iki yüz elli nefere verilecek mebâliğ ne mikdara bâliğ olur Başmuhâsebe’den hesâb ola İzzetlü defterdâr efendi Görüp muktezâsını takrîriniz ile ifâde eyleyesiz deyu fermân buyuruldu. Bi-tevfîki’llâhi te‘âlâ işbu bin yüz seksen yedi senesi Bahr-i Siyâh cânibine tertîb ve ihrâc olunan donanma-yı hümâyûn kalyonlarının derûnlarında i‘mâl olunmak üzere sevâhil-i Bahr-i Sefîd’den tertîb olunan kalyoncu neferâtlarının mahalleri ve neferât-ı mezkûrenin mikdârlarını hâvî hulâsa defteridir.
Kartal tarafından
Gekbuze tarafından
İznikmid tarafından
Neferen
Neferen
Neferen
1
1
2
1
1
2
128
128
276
130
130
280
Yalakâbâd tarafından
Gemlik tarafından
Mudanya tarafından
Mihaliç tarafından
Neferen
Neferen
Neferen
1
1
1
1
1
1
84
88
30
86
90
32
İzmir ve Menemen taraflarından
Kuşadası tarafından
Bodrum tarafından
Neferen
Neferen
2
5 Ağa
Neferen 1 1 150 152 Urla ve Sığacık ve Karaburun taraflarından Neferen 3 3 294 300
Neferen 3
2
3
146
294
150
300
Karamürsel tarafından Neferen 1 1 98 100
5
Alemdâr
490 Neferât 500
Yekûn Neferen 0022 Ağavât 0022 Alemdârân 2206 Neferât 2250
Bi’l-fevz ve’l-ikbâl geçen sene bâ-emr-i âlî tahrîr ve tertîb olunan kalyoncıyân neferâtı
188
189
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
bâlâda tahrîr olunan mahallerden tahrîr ve yalnız iki bin iki yüz elli nefer ağavât ve alemdârân ve sâir neferât tertîb ve tanzîm olunmağla bi-tevfîki’llâhi te‘âlâ işbu sene-i mübârekede Bahr-i Siyâh cânibine külliyetlü donanma-yı hümâyûn ihrâcı irâde-i seniyye-i hazret-i cihândârî buyurulduğundan tertîb ve tanzîm olunacak donanmayı hümâyûn kalyon ve pergandi ve sefâyin-i müste’cereye sinîn-i sâbıkadan ziyâde kalyoncu neferâtı tahrîr olunmasına muhtâc idiği karîn-i ilm-i devletleri buyuruldukda neferât-ı merkūme sene-i sâbıkada tahrîr olunan mahallerden mi tahrîr olunmasına emr u fermân buyurulur yohsa sevâhil-i sâireden mi tahrîri irâde buyurulur bu husûsa Devlet-i Aliyye’den mahsûs mübâşir ta‘yîni ile şimdiden neferât-ı merkūmenin celb ve tahrîri medâr-ı suhûlet olacağı ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda emr-i devletleri buyurulur ise ol bâbda emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Berây-ı mevâcib-i ağa ve alemdârân ve neferât-ı kalyoncuyân lâzıme-i kalyonhâ ve sefâin-i sâire an-donanma-yı hümâyûn be-cânib-i Bahr-i Siyâh ber-mûceb-i hulâsa Kıst 2 Fî beher nefere guruş
Guruş-ı esedî
Neferen
Ağayân
50
01100
0022
Alemdârân
28,5
00627
0022
Neferât
23
50738
2206
52465
2250
İşbu hulâsa mûcebince iki bin iki yüz elli neferin cânib-i mezkûrlardan geçen sene ihrâc olunup verilen ikişer kıst mevâciblerine kıyâsen hesâb olundukda bu mikdâr eder fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fi 25 L. Sene 1187.
BOA., C.BH., 4501/94, 25.L.1187. 1774 190
191
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 36 Telhîsi mûcebince Başmuhâsebe’ye kayd olunup sûretleriyle tezkiresi ve iktizâsına göre evâmir-i şerîfesi tahrîr olunmak buyuruldu. Gurre-i Za. Sene [11]87 Arz-ı bendeleridir ki Bi-inâyeti’llâhi te‘âlâ işbu sene-i amîmetü’l-meymenede Bahr-i Siyâh canibine külliyetlü donanma-yı hümâyûn ihrâcına irâde-i seniyye-i cihândârî ta‘alluk etmekden nâşî tertîb ve tanzîmi muktezî olan donanma-yı hümâyûn kalyonlarıyla pergandi ve sefâyin-i sâireye sinîn-i sâbıkadan ziyâde kalyoncu neferâtı şimdiden tertîb ve tahrîri kazâyâ-yı mütehattimeden olmağla geçen sene tahrîri tertîb ve fermân olunan ma‘a zâbitân iki bin iki yüz elli nefer kalyoncu neferâtının sâbıkı mûcebince tertîb ve tahrîri irâde-i aliyye buyurulduğu hâlde mahsûs mübâşir ta‘yîni ile şimdiden tertîb ve tahrîr ve tanzimi husûsunu hâlâ Bahr-i Siyah Ser-askeri Vezîr sa‘âdetlü Mehmed Paşa hazretleri takrîr birle inhâ etmeleriyle sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince ma‘a zâbitân ol mikdâr neferâtın sene-i sâbıkına kıyâsen ikişer kıst mevâcibleri elli iki bin dört yüz altmış beş guruşa bâliğ olmağla ol mikdâr neferâtın sâbıkı mûcebince tertîbi ve meblağ-ı mezbûrun ne mahalden i‘tâsı husûsu takrîr-i âcizânem ile lede’l-istîzân vâridât-ı mîriyyeden verilmek üzere iktizâ eden evâmiri ısdâr ve tehyi’e ve ihzâra mübâdere olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince mezkûru’l-mikdâr neferâtın sâbıkı mûcebince mahallerini mübeyyin Başmuhâsebe’den terkīm olunan defterdir ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda taraf-ı Devlet-i Aliyye’den ( ) kulları mübâşir ta‘yîn ve mahallerine tisyâr ve tahrîr ve tanzîmine müsâra‘at ve şitâb olunmak üzere işbu defter Başmuhâsebe’ye kayd olunup sûretleriyle meblağ-ı mezbûrun tezkiresi ve iktizâsına göre evâmiri tahrîr olunmak bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Tezkiresi ile on iki kıt‘a sûret dâde. Fî 3 Za. Sene [1]187 Berây-ı tahrîr-i levendât-ı kalyoncuyân ve ağa ve alemdârân berây-ı istihdâm şüde der-derûn-ı sefâyin-i donanma-yı hümâyûn-i Bahr-i Siyâh ki be-mübâşeret an-cânib-i mezkûrîn bâ-kıyâs-ı sene-i sâbık tertîb ve tahrîr şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1187.
An-cânib-i Kartal ve tevâbi‘uhâ
An-cânib-i Gekbuze ve tevâbi‘uhâ
Neferen
fi guruş
Neferen
fî guruş
001
Ağa
50
001
Ağa
50
001
Alemdar
28,5
001
Alemdâr
28,5
128
Neferât
23
128
Neferât
23
130
130 3022,5 guruş
192
3022,5 guruş
193
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
An-cânib-i İznikmid ve tevâbi‘uhâ
An-cânib-i Karamürsel ve tevâbi‘uhâ
Neferen
fî guruş
Neferen
fî guruş
002
Ağa
50
01
Ağa
50
002
Alemdâr
28,5
01
Alemdâr
28,5
276
Neferât
23
98
Neferât
23
280
100 6505 guruş
An-cânib-i Yalakâbâd ve tevâbi‘uhâ
2332,5guruş An-cânib-i Gemlik ve tevâbi‘uhâ
Neferen
fî guruş
Neferen
fî guruş
001
Ağa
50
01
Ağa
50
001
Alemdâr
28,5
01
Alemdâr
28,5
150
Neferât
23
84
Neferât
23
152
86 3528,5 guruş
An-cânib-i Mudanya ve tevâbi‘uhâ
2010,5 guruş An-cânib-i Mihaliç ve tevâbi‘uhâ
Neferen
fî guruş
Neferen
fî guruş
01
Ağa
50
01
Ağa
50
01
Alemdâr
28,5
01
Alemdâr
28,5
88
Neferât
23
30
Neferât
23
90
32 2102,5 guruş
768,5 guruş
An-cânib-i İzmir ve Menemen ve havâlîhâ
An-cânib-i Sığacık ve Urla ve Karaburun
Neferen
fî guruş
Neferen
fî guruş
03
Ağa
50
003
Ağa
50
03
Alemdâr
28,5
003
Alemdâr
28,5
294
Neferât
23
294
Neferât
23
300
300 6997,5 guruş
An-cânib-i Kuşadası ve havâlihâ
6997,5 guruş An-cânib-i Bodrum ve havâlîhâ
Neferen
fî guruş
Neferen
fî guruş
02
Ağa
50
005
Ağa
50
02
Alemdâr
28,5
005
Alemdâr
28,5
146
Neferât
23
490
Neferât
23
150
500 3515 guruş
11662,5 guruş
Yekûn ma‘a ağa ve alemdârân Neferen 2250 Kıst 2 52465 guruş
BOA., C.BH., 4501/94, 3.Za.1187. 1774 194
195
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 37 Mahallinde şer‘le hüküm buyuruldu. 9 M. Sene [11]89. Devletlü inâyetlü merhametlü sultânım hazretleri sağ olsun. Arzuhâl-i kullarıdır ki mütevellîsi olduğum Bursa’da Yıldırım Hân Vakfı akārâtından Mudanya Kazâsı’na tâbi‘ Tirilye nâm mahalde leb-i deryâda kayıkhâne arsası demekle ma‘rûf vakıf arsayı Araboğlu Üskülü nâm zimmî mülkiyyet iddiâsıyla müzevver hüccet peydâh edip gadr etmekle taleb ve almak sevdâsında iken mesfûr mürd olup vereseleri Mudanya sükkânından zabt irâdesinde olmalarıyla merâhim-i aliyyelerinden mercûdur ki mahallinde şer‘le murâfa‘a ve alıverilip tâlibine îcâr ve ihkāk-ı hak olunmak bâbında emr u fermân devletlü merhametlü sultânım hazretlerinindir. Bende-i Abdurrahman mütevellî kulları hâlâ
BOA., C.EV., 32755/650, 9.M.1189. 1775 196
197
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 38 Bin yüz seksen sekiz senesi Zilhiccesi’nin üçüncü gününden seksen dokuz senesi Rebî‘ulevveli’nin on birinci gününe gelince Tekfurdağı ve Mudanya ve Karamürsel ve İznikmid iskelelerinden Der-aliyye’ye nakli irâde-i aliyye buyurulan mîrî mübâya‘a hıntasından olmak üzere def ‘a be-def ‘a yerlü kayıklarına ve iki kıt‘a müste’men sefînesine vaz‘ ve tahmîl ve getirip teslîm-i anbâr-ı Tersâne-i Âmire eyledikleri hıntanın mikdâr-ı kîlesini mübeyyin anbâr emini ağa kullarının rüesâ yedlerine verdiği ilmuhaber kāimeleri mûceblerince ber-mu‘tâd verilen nevlleriyle mikdâr-ı kîlesinin defteridir. Fî 15 Ra. Sene [1]189. Berây-ı kîle-i Tekfurdağı mübâya‘ât Nevl-i sefâin Akçe 3028 2056 3132 1556 2040 11812 02392 04036 01996 01972 01996 24204 01540 02336 02376 04036 03940 38432 02808 03220 02756 01952 02384 51552 02416 01988 02392 04720 02368 65436 02292 01568 03140 02336 01944 76716 03156 03080 02320 04000 03188
198
Hınta
[Sefîne sâhibi]
Keyl 757 514 783 389 510 2953 598,5 1009 0499 0493 0499 6052 0385 584,5 0594 1009 0985 9609,5 0702 0805 0689 0488 0596 12889,5 00604 0497,5 0598,5 01180 00592 16361,5 00573 00392 00785 00584 0486,5 19182 00789 00770 00580 01000 00797
[Târih]
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Palaş zimmî reîs İsa oğlu Mehmed Reîs Ecnar Ahmed Reîs Soğancı’nın Süleyman Reîs Helvâcıoğlu Mustafa Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
3 M. Sene [1]189 4 M. Sene 24 M. Sene 24 M. Sene 26 M. Sene
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Kostantin zimmî Reîs İsmail Alemdâr Reîs Hüseyin Alemdâr’ın Kiryako zimmî Vasil zimmî Reîs Kaloyani Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
26 26 29 29 29
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Karnik Mustafa Reîs Salih Reîs İsa oğlu Mehmed Reîs Foti Reîs Kaymak Yanaki Reîs
Fî 29 M. Sene Fî selhi M. Sene Fî gurreti S. Sene Fi gurreti S. Sene Fî 3 S. Sene
M. M. M. M. M.
Sene Sene Sene Sene Sene
Sefîne-i Türedioğlu Emin Reîs Sefîne-i Kör Todori Reîs Sefîne-i Anaştaş zimmî Reîs Sefîne-i Bekcioğlu İbrahim Reîs Sefîne-i Sabancıoğlu Ahmed Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
6 S. Sene 6 S. Sene 7 S. Sene 7 S. Sene 11 S. Sene
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Hâfız Bayrakdâr Reîs Eğribacak Nikola Reîs Köriler’in Mihal Reîs Dümenci’nin Süleyman Reîs Seyyid Hasan Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
11 S. Sene 11 S. Sene 16 S. Sene 18 S. Sene 18 S. Sene
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Ünyeli Ahmed Reîs Hüseyin Reîs Cücekcioğlu Süleyman Reîs Salih Reîs Soğancı’nın Süleyman Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
18 19 20 20 27
Fî Fî Fî Fî Fî
28 S. Sene 28 S. Sene 28 S. Sene 8 Ra. Sene 8 Ra. Sene
Sefîne-i Anaştaş zimmî Reîs Sefîne-i Kostantin zimmî Reîs Sefîne-i Bekir Reîs Sefîne-i Kör Todori Reîs Sefîne-i Helvâcı oğlu Mustafa Reîs
S. S. S. S. S.
Sene Sene Sene Sene Sene
199
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü 01988 02420 96868
00497 00605 24220
Sefîne-i Kaloyani Reîs Sefîne-i Eğribacak oğlu Nikola Reîs
Fî 9 Ra. Sene Fî 11 Ra. Sene
Berây-ı kîle-i Karamürsel mübâya‘ât Nevl-i sefâin Akçe 1136 6366 7502
Hınta Keyl 0568 3183 3751
[Sefîne sâhibi]
[Târih]
Sefîne-i Selim Reis Sefîne-i Şileli Hasan Reîs
Fî 18 M. Sene [1]189 Fî 19 M. Sene
Berây-ı kîle-i Mudanya mübâya‘ât Nevl-i sefâin Akçe 0622 0590 2494 0700 2964 7370 1368 1890 0640 2218 0800 2716 17002
Hınta Keyl 0311 0295 1247 0350 1482 3685 0684 0945 0320 1109,5 0400 1358 8501,5
[Sefîne sâhibi]
[Târih]
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Fî Fî Fî Fî Fî
3 Z. Sene [1]188 5 M. Sene [11]89 5 M. Sene 22 M. Sene 24 M. Sene
Fî Fî Fî Fî Fî Fî
26 M. Sene 29 M. Sene 29 M. Sene 16 S. Sene 16 S. Sene 5 Ra. Sene
Öküzoğlu Ömer Reis Kâtiboğlu Memiş Reîs Osman Ağa’nın Küçük Reîs Kara Ahmed Süvâr Mustafa Reîs Hasan Ağa’nın Todori Reîs
Sefîne-i İbrahim Ağa’nın Yakub Reîs Sefîne-i Çaylakoğlu Mustafa Reîs Sefîne-i Köle Süleyman Reîs Sefîne-i Hacı Hüseyin Ağa’nın Andon Reîs Sefîne-i Seyyid Hüseyin Reîs Sefîne-i Altıntopoğlu
Berây-ı kîle-i İznikmid mübâya‘ât Nevl-i sefâin Akçe 2078 0454 0642 0452 0606 4232 0664 0800 0752 0982 1928 9358 2032 1234 0842 26896 02366 28692 02084 73504
200
Hınta Keyl 1039 227,5 0321 226,5 0303 2117 0332 400,5 0376 491,5 964,5 4682 1016 0617 0421 6724,5 1183 7173,5 1442 22859 00399,5 23258,5
[Sefîne sâhibi]
[Târih]
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Eski Süleyman Reis Hacı Ömeroğlu Reîs Hancıoğlu Reîs Berk zimmî Reîs İbrahim Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
23 Z. Sene [1]188 23 Z. Sene 23 Z. Sene 23 Z. Sene 2 M. Sene [1]189
Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i Sefîne-i
Muslı Reis Koç Mustafa Reîs İsbir Reîs Halil Reîs Köroğlu Reîs
Fî Fî Fî Fî Fî
3 3 3 4 9
Fî Fî Fî Fî Fî Fî Fî
gurreti S. Sene 16 S. Sene 18 S. Sene 19 S. Sene 27 S. Sene gurreti Ra. Sene 5 Ra. Sene
Sefîne-i Hendekli Mehmed Reîs Sefîne-i Güllü Ahmed Reîs Sefîne-i Nakiboğlu Hasan Reîs Sefîne-i Dosyak nâm Fransız kapudan Sefîne-i Ali Fereczâde Abdullah Ağa Sefîne-i Laso nâm Fransız kapudan Sefîne-i Kara Ali Reîs Sehven yekûn
M. M. M. M. M.
Sene Sene Sene Sene Sene
201
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Yekûn Nevl-i sefâin akçe 96868 07502 17002 74313 195698 (!)
Hınta Keyl
[Mahall-i vürûdu]
24220 03751 8501,5 23251,5 59331,5 (!)
An-Tekfurdağı An-Karamürsel An-Mudanya An-İznikmid
Tezâkir Kıta‘ât 37 02 11 17 67
Be-hesâb-ı guruş 1630,5 guruş 38 akçe Hesâb ola Ber-mûceb-i defter-i müfredât ve bâ-i‘lâm-ı memhûr-ı Halil Ağa emîn-i Gümrük-i İstanbul el-müverrah fî 15 Ra. Sene 1189 Berây-ı kîle-i Tekfur dağı
Berây-ı kîle-i Karamürsel ve Mudanya
37 sefâyin
Kîle-i hınta
Kîle-i hınta
3751
24220
8501,5 İskele-i Mudanya 11 sefâyin
fî 4
İskele-i Karamürsel 2 sefâyin
Akçe-i nevl
12252,5 fî 2
96880
Akçe-i nevl
Berây-ı kîle-i İznikmid
24505 Yekûn
17 sefâyin
Akçe-i nevl
Kîle-i hınta
195698
09360,5 13898
fî 2, Sefâyin-i sâire 15 fî 4, Sefâyin-i müste’men 2
23258,5
Be-hesâb-ı guruş 1630,5
38 akçe
17
Akçe-i nevl 74313
Hesâb olunduğu üzere ol mikdâr guruş olur fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 R. Sene [1]189. Telhîs Ma‘rûz-ı kullarıdır ki Bâlâda tahrîr ve defter olunduğu vech üzere Tekfurdağı ve Karamürsel ve Mudanya ve İznikmid iskelelerinden târih-i mezkûra gelince Der-aliyye’ye nakl ve teslîm-i anbâr-ı
202
203
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Tersâne-i Âmire eyledikleri mîrî mübâya‘a hıntasının mikdâr-ı kîlesini mübeyyin anbâr emini ağa kullarının rüesâ yedlerine verdiği altmış yedi kıt‘a ilmuhaber kāimesi mûceblerince ber-mu‘tâd verilen nevlleri yalnız bin altı yüz otuz buçuk guruş otuz sekiz akçeye bâliğ olup nevl-i mezkûr öteden beri Darbhâne-i Âmire’de mevcûd mîrînin hınta akçesinden verilügelmekle kaleminden hesâb ve ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda nevl-i mezkûr i‘tâ ve inâyet buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 15 Ra. Sene [1]189. Bende-i Halil Emin-i Gümrük-i Âsitâne hâlâ
BOA., C.İKTS., 2216/45, 15.Ra.1189. 1775 204
205
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 39 Telhîsi mûcebince Mevkūfât’a kayd olunup tezkiresi verilmek buyuruldu. 3 Ca. Sene [1]189. Arz-ı bendeleridir ki Bin yüz seksen sekiz senesi Zilhiccesi’nin üçüncü gününden seksen dokuz senesi Rebî‘ulûlâsı’nın on birinci gününe gelince Tekfurdağı ve Mudanya ve Karamürsel ve İznikmid iskelelerinde mev‘ûd olan mîrî mübâya‘a zahîresinden yerlü kayıkları ve iki kıt‘a müste’men sefîneleriyle nakl ve Tersâne-i Âmire anbârlarına teslîm olunan cem‘an elli dokuz bin üç yüz otuz bir buçuk kîle hıntanın anbâr emini tarafından rüesâ-yı sefâyin yedlerine verilen ilmuhaber kāimeleri mûceblerince iktizâ eden nevl-i sefîneleri i‘tâ olunmak için İstanbul Gümrüğü emini ağa kulları işbu müfredât defteriyle i‘lâm eder mûcebince Mevkūfât’dan hesâb etdirildikde bin altı yüz otuz buçuk guruşa bâliğ olduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda Mevkūfât’a kayd ve meblağ-ı mezbûrun kāimesi verilmek bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Kāime dâde. Fî 3 Ca. Sene [1]189.
BOA., C.İKTS., 2216/45, 3.Ca.1189. 1775 206
207
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 40 Telhîs Sefîne-i çekeleve Bağcı el-Hâc Hasan süvâr Çengelköylü Mustafa Reîs Tahmîn 8000 keyl Ma‘rûz-ı kullarıdır ki Bu def ‘a Mudanya İskelesi’nden Der-aliyye’ye nakli fermân buyurulan mîrî mübâya‘a hıntası için bâlâda mezkûr bir kıt‘a çekeleve sefînesi Reîsler Kethüdâsı Seyyid Ahmed ve Kapan-ı Dakīk hâcibleri ma‘rifetleriyle ahz ve istîcâr ve ol mikdâr hamûleyi meşhûn olup on beş yirmi nefer mellâhân tâifeleri selef almayınca gitmeyecek olduklarını haber vermeleriyle ta‘tîl-i maslahata mü’eddî olmamak için beher kîlesine dörder akçeden nevl-i peşîn ile mukāvele olunduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda mahalline kayd buyurulup reîs-i merkūm kulları süvâr olduğu sefînesiyle Âsitâne’den azîmet ve mersâyı me’mûra vusûlünde sefînesi tahmîline mübâşeret ve on beş günün zarfında tekmîline mübâderet ve hamûlesi tekmîlinde dahi mübâya‘acı ağa tarafından sefînesi derûnuna bir mu‘temed âdemisi vaz‘ ve ta‘yîn edip bi-mennihî te‘âlâ âminen ve sâlimen Âsitâne’ye gelip Tersâne-i Âmire anbârlarına hîn-i teslîmlerinde ta‘yîn eylediği âdemisi ma‘rifetiyle teslîm-i anbâr olunup ve bu kulları dahi izdiyâd ve noksânına karışmamak şürûtunu hâvî bir kıt‘a irsâliyye tezkiresi kaleminden ihrâc ve îcâb eden nevli dahi ber-vech-i peşîn Hazîne-i Âmire’den i‘tâ ve inâyet buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 24 N. Sene [1]189. Bende-i el-Hâc İsmail Emin-i Gümrük-i Âsitâne hâlâ Hesâb ola Ber-mûceb-i i‘lâm-ı memhûr-ı el-Hâc İsmail ağa emîn-i Gümrük-i İstanbul el-müverrah fî 24 N. Sene 1189 Tahmîn 8000 keyl Akçe-i nevl 32000 Fî 4 ber-mûceb-i i‘lâm Hesâb olunduğu üzere ol mikdâr akçe-i nevli olur fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 24 N. Sene [1]189.
208
209
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Telhîsi mûcebince Mevkūfât’a kayd olunup kāimesi verilmek hüküm buyuruldu. 28 N. Sene [1]189 Arz-ı bendeleridir ki Mudanya İskelesi’nden Der-aliyye’ye nakli fermân olunan mübâya‘a hıntası için bâlâda mastûr sekiz bin kîle hıntayı mütehammil bir kıt‘a çekeleve sefînesi gümrük emini ağa kulları ma‘rifetiyle ahz ve istîcâr ve beher kîlesi dörder akçeden îcâb eden nevli ber-vech-i peşîn verilmek ve reîs-i merkūm süvâr olduğu sefînesiyle iskele-i merkūma vusûlünde sefînesi tahmîline mübâşeret ve on beş gün zarfında tekmîline mübâderet ve hîn-i teslîminde ziyâde ve noksânına karışmamak için mübâya‘acı tarafından derûn-ı sefîneye bir mu‘temed âdemi vaz‘ ve ta‘yîn olunup hîn-i teslîminde merkūm ma‘rifetiyle teslîm-i anbâr olunmak şartıyla mukāvele olunmağla îcâb eden nevli i‘tâ olunmasını emîn-i mûmâ-ileyh kulları i‘lâm eder mûcebince Mevkūfât’dan hesâb etdirildikde otuz iki bin akçeye bâliğ olduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda Mevkūfât’a kayd ve meblağ-ı mezbûrun kāimesi verilmek bâbında fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Kāime dâde. Fî 28 N. Sene [1]189.
BOA., C.DH., 16524/331, 28.N.1189. 1775 210
211
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 41 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîneleridir ki mahrûse-i Bursa’da sâkin ve âmedşüd eden tâife-i tüccâr ve sâir ahâlî ve zu‘afâ meclis-i şer‘-i şerîfe gelip tazallum-ı hâl ve istirhâm ederler ki biraz müddetden beri Mudanya ve Mihaliç ile Bursa beyninde vâki‘ tarîkeynde kuttâ‘-ı tarîk eşkıyâsı münkatı‘ iken iki seneden beri bi’d-defa‘ât vukū‘ bulan hasâretlerin eğerçi ekseri Aydın ve havâlîsinden bagteten zuhur eden eşkıyâdan olup lâkin eşkıyâ-i merkūmûn Bursa’ya muzâfe Kite Nâhiyesi’nde dâmen-i cebelde vâki‘ Misi ve Demirci ve Çalı ve Tansāri ve Tahtalu ve Kayapa ve Hasanağa ve Akçeler nâm cem‘iyetlüce karyelerden mürûr ve tarîkeyn-i mezbûreyni kat‘ ve nehb-i emvâl ve sefk-i dimâ edip avdetlerinde lâ-muhâle kurâ-i mezbûre derûn ve civârlarından dağ cânibine ubûr ve kurâ-i mezbûre fevkinde Atranos Kazâsı’na muzâfe Cebel-i Cedîd Nâhiyesi’ne tâbi‘ İlbese karyelerinden Kamış ve oğulları eşkıyâya varmak kāide-i kadîmelerinden olup kurâ-i mezbûre zâbitlerine bi’d-defa‘ât bu misillü eşkıyâ vürûdlarında vali ve cânib-i şer‘-i şerîf haber ve avdetlerinde önlerini bağlayıp ahz ve muhârebeye tasaddî ederler ise demleri heder olmak üzere mürâseleler verilmiş iken ısgā ve amel etmeyip ve içlerinde ba‘zı kuttâ‘-ı tarîk eşkıyâsına mu‘âvenet ve belki îvâ ve şenâ‘at-i sâire ve katl-i nüfûsa cesâret ederler vukū‘unda evkāfdan olup serbestiyyet iddiâları olmağla zâbitânına li-ecli’l-ihzâr ve’t-terâfu‘ taraf-ı şer‘den mürâsele verildikde ahz ve ihzârlarında ba‘zı adîmü’l-iktidâr ve ba‘zı dahi tehâvün takrîbi yevmen feyevmen ebnâ’-i sebîl ve fukarâ ve tüccâr ve zu‘afâyı ızrârları mütezâyid olmağla gerek kendilerden katl-i nüfûs ve hukūk-ı sâire için müdde‘îleri vukū‘unda ve gerek kuttâ‘-ı tarîk eşkıyâsını îvâlarında zâbitleri ma‘rifeti ve hâlâ Hudâvendigâr Sancağı Mütesellimi Derviş Mehmed Bey kulları mübâşeretiyle alâ eyyi hâlin ahz ve huzûr-ı şer‘-i şerîfe ihzar ve ber-muktezâ-yı şer‘-i kavim ihkāk-ı hak ve icrâ-yı ahkâm-ı şer‘iyye olunmak üzere her karye ahâlîsi huzûr-ı şer‘-i şerîfe ihzâr ve cümlesi defter ve birbirine kefîle verilip ahâlî ve zâbitândan muhâlefet eder olur ise ism ü resmleriyle li-ecli’t-te’dîb der-i devlet-medâra i‘lâm ve ol makūle eşkıyâ ve eşkıyâyı îvâ edenler hîn-i ahzda muhârebeye tasaddî ederler ise ma‘rifet-i şer‘le cezâları tertîb ve bunca ibâd-ı mü’minîn te’mîn birle bir hüsn-i zâbıtaya rabt ve ibâdullah bu hasâretden emîn olmak bâbında Bursa kādîsı ve mütesellim-i mûmâ-ileyh ve kurâ-i mezbûre zâbitânına hitâben mü’ekked fermân-ı âlî sadaka ve ihsân buyurulmak bâbında ahvâl-i pür-melâlimizi Der-aliyye’ye i‘lâm ediver deyu istirhâm ve tazarru‘ ve ibtihâlleri ayn-ı vâki‘ olduğuna bu dâ‘îlerinin dahi ilmi muhît olmağla hasbete li’llâhi te‘âlâ der-i ma‘delet-medâra i‘lâm olundu. Bâkī fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâmin ve’l-ışrîn min şehri Ramazâni’l-mübârek li-seneti tis‘a ve semânîn ve mi’e ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye Abdullah Üryânîzâde el-Müvellâ-hilâfe bi-medîneti Burusa el-mahrûse
BOA., C.ZB., 3869/78, 28.N.1189. 1775 212
213
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 42 Bursa nâibine ve Mudanya kādîsına hüküm ki Bursa Nâibi Mevlânâ Üryânîzâde Abdullah zîde ilmuhû ve Alaüddin Vakfı Mütevellîsi Ömer zîde kadruhû Dîvân-ı Hümâyûnuma başka başka arz gönderip medîne-i Bursa’ya hem-civâr ve iskelesi olan Mudanya tarîki ez-kadîm mahûf olup muhâfaza ve muhâresesi emrinde kimesne olmadığından kuttâ‘-ı tarîk ve ba‘zı levendât eşkıyâsı tarîk-i mezkûra nüzûl ve ebnâ’-i sebîlin emvâl ve eşyâlarını nehb u gāret eylediklerinde medîne-i mezbûreye ihbâr birle zâbitân taraflarından dahi ta‘yîn olunan kimesneler mahall-i mezkûra varıncaya değin firâr edip bu takrîb ile ebnâ’-i sebîlin emn ü râhatları meslûb olmağla sâlifü’z-zikr Mudanya Kazâsı’na tâbi‘ Misebolu nâm derbend karyesinin mukayyed olan avârız ve nüzül hâneleriyle umûr-ı şer‘iyyeleri kazâ-i mezbûrdan ifrâz ve Bursa Kazâsı’na nakl birle fîmâ-ba‘d ahâlî-i karye-i mezbûreye tekâlîf tarh olunmayıp avârız ve nüzül mâlları dahi medîne-i mezbûre ahâlîsi tarafından edâ olunmak şartıyla ol mukābelede iskele-i mezkûrdan medîne-i mezbûre hâricinde vâki‘ Abdal Köprüsü nâm mahalle değin muhâfazaya mazbûtu’l-esâmi zimmîler müte‘ahhid olduklarını Bursa kādîsı i‘lâmında ve Alaüddin Vakfı’nın mütevellîsi dahi eğerçe bir kıt‘a arzında tahrîr ve iltimâs edip lâkin Mudanya ahâlîleri dahi meclis-i şer‘a varıp karye-i mezbûre ez-kadîm Mudanya Kazâsı’na mülhak ve nısf sâ‘at mikdârı kurbiyyeti olduğundan gayrı bâğ ve bağçeleri medîne-i mezbûre ile mahlût olmakdan nâşî mütevellî-i mezbûrun ber-vech-i muharrer arz ve iltimâsı ba‘zı kimesnelerin tahrîkiyle olmağla karye-i mezbûrun umûr-ı şer‘iyyesi medîne-i mezbûreye nakl olunduğu sûretde perâkende ve perîşânlıklarına bâ‘is olacaklarını serd ü beyân birle karye-i mezbûrun derbendcilik ile umûr-ı şer‘iyyesi kemâ fi’s-sâbık Mudanya Kazâsı’nda ibkā olunmak üzere bir kıt‘a emr-i şerîf sudûru niyâzında olduklarını Mudanya nâibi dahi arz u i‘lâm eylediği ecilden Hazîne-i Âmiremde mahfûz olan mevkūfât defterlerine nazar olundukda Hudâvendigâr Sancağı’nda Mudanya Kazâsı’na tâbi‘ Misebolu karyesinin altı buçuk avârız ve nüzül hânesi olduğu ve kazâ-i mezbûreteynde Belbaşı demekle ma‘rûf mahalde ekser evkātda kuttâ‘t-tarîk eşkıyâsı zuhûr edip Mudanya’dan Bursa’ya ve Bursa’dan Mudanya’ya mürûr u ubûr eden ebnâ’-i sebîli selâmet ile imrâr eylemek ve hâne-i avârız ve tekâlîf-i sâirelerin tamâmen vermek üzere yüz elli beş târihinde derbendci kayd olunmuş olduğu ve kadîmî kazâları Mudanya Kazâsı idüğü Mevkūfât’dan derkenâr ve lede’l-arz ahâlî-i karye-i mezbûre tarîk-i mezkûru ve derbend-i merkūmu muhâfaza eylemek şartıyla kemâ kân kadîmi kazâları olan Mudanya Kazâsı’nda hâne ve umûr-ı şer‘iyyeleri takrîr ve ibkā olunmak için bir başka emr-i âlî sâdır olmağla i‘lâm-ı hâl zımnında emr-i âlî ısdârı telhîs-i arz olundukda imdi telhîs mûcebince i‘lâm-ı hâli hâvî emri verilmek deyu fermân-ı âlî sâdır olmağın vech-i meşrûh üzere emr-i şerîf yazılmak için işbu tezkire verildi. Fî 20 L. Sene 1189. (mühür) Mevkūfât: a/1, 26 L. Sene 1189 Yazılmışdır.
BOA., C.DH., 6388/128, 20.L.1189. 1775 214
215
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 43 Yazıla Eyâlet-i Karaman’dan Mudanya İskelesi’ne gelinceye değin yol üzerlerinde vâki‘ kuzât ve nüvvâb ve mütesellimler ve a‘yân-ı vilâyet iş erlerine hüküm ki Karaman cânibinden bu def ‘a Âsitâne-i sa‘âdetim Baruthânesi’ne gelecek güherçilenin inşâallâhu te‘âlâ Mudanya İskelesi’ne gelinceye değin yol üzerlerinde her kangilerin taht-ı kazâsına dâhil olur ise me’men ve mahfûz yerlere kondurup gecelerde ve gündüzlerde bekletdirip ve yollarda yanına kifâyet mikdârı tüfenk-endâz müsellah ve yarar âdemler koşup gereği gibi muhkem hıfz u hirâset ederek emîn ve sâlim kazâdan kazâya ulaşdırıp ve üzerlerine ta‘yîn olunan âdemler mîrî güherçile üzerinden bir ân münfekk olmayıp mashûben bi’s-selâm vardıkları kazânın kādîsından arz alıp bu vechile avdet eylemek tenbîh ve te’kîd olundu şöyle ki hıfz u hirâseti husûsunda bir türlü tekâsül ve taksîrâtınız sebebi ile kazâlarınız hudûdunda iyâzen bi’llâhi te‘âlâ güherçile-i merkūmeye zarar u gezend erişdirilmek ihtimâlleriniz olur ise bir türlü özr ve cevâbınız ısgā ve istimâ‘ olunmayıp iki katı mâllarınızdan tazmîn etdirileceğini mukarrer ve muhakkak bilip ona göre ziyâde takayyüd ve ihtimâm ile güherçile-i mezbûreye müstevfî bayraklar ta‘yîn ve âminen ve sâlimen birbirinize ulaşdırıp avk u te’hîrden ve ihmâl ve müsâmahadan ve zarar u gezend erişdirmekden ve bu bahâne ile re‘âyâ fukarâsından akçe almakdan ve aldırmakdan gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet eylemeleriniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 16 Z. Sene 1189. Bâ-fermân Yazılmışdır.
BOA., C.AS., 20950/501, 16.Z.1189. 1776 216
217
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 44 Mükellef Ahmed Ağa ma‘rifetiyle gelen pirinç hâlâ Mudanya’da olup üstü açık meydanda olmağla bârân-ı nüzûlü ihtimâl-i ba‘îd olmadığından vesveselerinden nâşî bir âdem dahi irsâl eylemişlerdir. Pirinç-i merkūmun kirâ ve nakliyyesi nevli yedi bin beş yüz yirmi bir guruşa bâliğ olduğu ve vâkı‘a rahmet zuhûr ederse telef olacağı ma‘lûm-ı hümâyûnları buyuruldukda ne vechile emr-i hümâyûnları erzân buyurulur ise emr u fermân efendimizindir. Meblağ-ı merkūm buğday akçesinden verilip Âsitâne’ye nakli kethüdâ bey hazretlerine ifâde oluna deyu. Fî 29 Ca. Sene 1189.
BOA., C.SM., 4961/99, 29.Ca.1189. 1775 218
219
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 45 Bâ‘is-i tahrîr oldur ki Kiler-i Hümâyûn’a teslîmi fermân buyurulan Trablusşam’dan Antalya’ya ve Antalya’dan Mudanya İskelesi’ne nakl olunan altmış dört bin dört yüz on vakiyye pirincin iktizâ eden ücret-i nakliyyesi yalnız yedi bin beş yüz yirmi bir guruşa bâliğ olmağla meblağ-ı mezbûr ma‘rifetimiz ile Darbhâne-i Âmire’den tamâmen ahz olunup pirinç-i mezbûrun nakliyyesi için kirâcılara teslîm olunmak üzere mahalline ba‘s ve irsâl olunduğunu müş‘ir işbu tahvîl tahrîr ve Darbhâne-i Âmire Nâzırı sa‘âdetlü İzzet Mehmed Beyefendi tarafına verilmişdir. Ahmed mükellef Ser-bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî hâlâ
BOA., C.SM., 4961/99, 1189. 1775 220
221
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 46 İzzetlü defterdâr efendi Temessük-i mezkûr Başmuhâsebe’ye kayd ve mîrî hınta bahâsına mahsûb olunmak için sûret verilmek buyuruldu. 29 L. Sene [1]189. Kiler-i Hümâyûn için Mükellef Ahmed Ağa ma‘rifetiyle Trablusşam’dan Antalya’ya ve Antalya’dan Mudanya İskelesi’ne nakl olunan altmış dört bin dört yüz on vakiyye pirincin iktizâ eden ücret-i nakliyyesi yalnız yedi bin beş yüz yirmi bir guruşa bâliğ olup meblağ-ı mezbûr Darbhâne-i Âmire’de mevcûd hınta-bahâsından verilmek üzere fî 29 Ca. Sene 1185 târihinde sâdır olan hatt-ı hümâyûn mûcebince meblağ-ı mezbûr yedi bin beş yüz yirmi bir guruş mûmâ-ileyh Mükellef Ahmed Ağa’ya edâ ve teslîm olunup yedinden makbûzuna müş‘ir memhûr temessük ahz u kabz ve el-yevm Darbhâne-i Âmire’de mahfûz olmağla bu evânda Darbhâne-i Âmire’de hınta-bahâsından verilen masârıfâtın senedât-ı mu‘teberesi Rûznâmçe-i Hümâyûn Kalemi’ne teslîmi irâde-i aliyye ta‘alluk etmekle mûmâ-ileyh Ahmed Ağa’nın yedi bin beş yüz yirmi bir guruşluk bir kıt‘a memhûr temessükü Başmuhâsebe’ye kayd olunup mîrî hınta-bahâsına mahsûb için sûret verilmek bâbında fermân devletlü inâyetlü efendim sultânım hazretlerinindir. Keyfiyeti Başmuhâsebe’den derkenâr Berây-ı bahâ-i erz-i Mısrî ki pîş ez-în erz-i mezbûr an-cânib-i Mükellef Ahmed Ağa be-el-Hâc Hüseyin Ağa emîn-i Gümrük-i İstanbul der-sene 1185 bâ-fermân-ı âlî teslîm şüde bûd hâlâ fürûht ve bahâ-eş în kadar meblağ be-Darbhâne-i Âmire teslîm şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1187 ber-mûceb-i defter-i müfredât-ı emîn-i mûmâ-ileyh ve bâ-fermân-ı şerîf sûret dâde. Fî 28 L. Sene 1187. Fi’l-asl Erz-i Mısrî
Teslîm be-Murahhas-ı Evvel Osman Efendi bâ-emr-i âlî fî 8 Ra. Sene 1186
Keyl-i sâf 6097 [-] 0750
Teslîm be-hazret-i Devlet Giray Hân fî 20 Ra. Sene 1187 Telef ve zâyi‘ şüde Fî muhtelife
5347 [-]150,5 [=]5196,5 [-]0218 4978,5
……..
910 [-] 111
799 [-]020 [=] 779
Guruş-ı esedî 12370,5 Ücret-i mehâzin ve gayruhû 12142,5 Teslîm be-Darbhâne-i Âmire Ber-mûceb-i temessük-i Mehmed İzzet Beyefendi emîn-i Darbhâne-i Âmire fî 22 C. Sene 1185 Ber-mûceb-i temessük-i mûmâ-ileyh fî 28 Ca. Sene 1187
222
Guruş 8004,5 4138,5 12142
Para 8
223
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Müteveffâ-yı mûmâ-ileyh Mükellef Ahmed Ağa tarafından Gümrükcü-i Sâbık el-Hâc Hüseyin Ağa’ya teslîm olunan pirincin keyfiyeti vech-i meşrûh üzere olup ücret-i nakliyyesi keyfiyeti ma‘lûm değildir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 4 Za. Sene 1189. Temessükü ile Başmuhâsebe’ye kayd ve sûret i‘tâ ola Sûret dâde Fî 6 Za. Sene 1189.
BOA., C.SM., 4961/99, 6.Za.1189. 1775 224
225
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 47 Mudanya’da sâkin Parmaksızzâde demekle ma‘rûf nâm kimesne on gün akdem vefât edip seksen kîse akçe an-nakdin ve yirmi beş aded Mudanya gemisi ve bir aded çiftlik ve bir yalı ve sâir emvâl ve eşyâsı kaldığı mukaddemâ mübâşeret ile ol tarafa azîmet eden sadr-ı a‘zam çukadârlarından Mahmud Ağa bugün gelmekle hakīkati takrîr eder. Emr u fermân devletlü sultânım hazretlerinindir. Emri tesvîd ola
BOA., C.ML., 5714/132, 1190. 1776 226
227
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 48 Mûcebince yazıla Mudanya nâibine ve hâssaten bu husûsa mübâşir ta‘yîn olunan ( ) zîde kadruhûya ve a‘yân ve iş erlerine hüküm ki Mudanya sâkinlerinden Parmaksızzâde demekle ma‘rûf ( ) nâm kimesne çend rûz mukaddem hulûl-i ecel-i mev‘ûduyla bilâ-veled fevt ve bi’l-cümle muhallefât ve emvâl ve eşyâsı cânib-i mîrîye âid ve râci‘ olduğuna binâ’en müteveffâ-yı merkūmun emvâl-i müddahare-i mevcûdesi ve leb-i deryâda vâki‘ hânesi ve çiftlik ve yirmi beş aded mikdârı Mudanya kayıkları olduğundan gayrı seksen kîseden mütecâviz nükūd-ı mevcûdesi olduğu sahîhan ihbâr olunmakdan nâşî müteveffâ-yı merkūmun emvâl ve eşyâsı ma‘rifet-i şer‘ ve mübâşir-i mûmâ-ileyh ve cümle ma‘rifetiyle cânib-i mîrî için zabt ve evvel emirde nükūd-ı mevcûdesi ta‘dâd ve temhîr ve mâ‘adâsı dahi ketb ü tahrîr ve hâne ve çiftlik ve kayıkları ve zimem-i nâsda olan alacakları ve’l-hâsıl hilâli mahfî ve mektûm kalmamak ve zâyi‘ ve telef olmamak şartıyla deftere idhâl birle memhûr ve mümzâ defterin ucâleten ve müsâra‘aten Der-aliyyeme irsâl ve arz u i‘lâma mübâderet ve ba‘dehû ne vechile fermânım olur ise mûcib ve muktezâsıyla amel ve hareket olunmak fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i şerîf-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve mübâşir-i mûmâ-ileyh ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki nâib ve mübâşir-i mûmâ-ileyhimâ ve a‘yân ve iş erlerisiz müteveffâ-yı merkūm emvâl-i müddahare-i kesîre ile meşhûr ve mütevâtir olmağla evvel emirde hânesinde ve sâir maznûn olan mahallerde mevcûd emvâl ve eşyâ ve nükūdunu ma‘rifet-i şer‘le ve mübâşir-i mûmâileyh ma‘rifetiyle cânib-i mîrî için zabt ve nükūd-ı mevcûdesi ta‘dâd ve temhîr ve sâir emvâl ve eşyâsı dahi ketb ü tahrîr ve hâne ve çiftlik ve kayıkları ve akārı ve zimem-i nâsda olan alacağı ve’l-hâsıl hasîs ve nefîs bir hilâli mahfî ve mektûm kalmamak ve zâyi‘ ve telef olmamak şartıyla bi’l-cümle muhallefâtı zâhire lede’l-ihrâc cümlesi defter-i mezkûra idhâl birle ucâleten Dersaadetime arz u i‘lâma müsâra‘at ve ba‘dehû ne vechile fermânım olur ise mûcibiyle amel ü hareket ve emr-i şerîfim varmazdan mukaddem muhallefât-ı müteveffâya kimesneyi vaz‘-ı yed etdirmekden be-gāyet hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 12 Ş. Sene 1190. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.ML., 5714/132, 12.Ş.1190. 1776 228
229
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 49 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîne oldur ki işbu sâl-i meymenet-iştimâlde Âsitâne-i aliyyede mukīm ibâdullâhın akvât-ı yevmiyyeleri için Hudâvendigâr Sancağı’ndan mübâya‘ası tertîb olunmakdan nâşî iftihâru’l-emâcid ve’l-ekâbir pâye-i kapıcılar kethüdâsı Dergâh-ı mu‘allâ kapıcıbaşılarından sa‘âdetlü Osman Ağa zîde mecduhû yediyle bir kıt‘a fermân-ı celîlü’l-akd ve mûcebince mektûb-ı sadr-ı a‘zamî İnegöl-i Bursa Kazâsı Mahkemesi’ne vürûd ve sicill-i mahfûza ba‘de’l-kayd vücûh-ı ahâlî meclis-i şer‘a da‘vet birle emr-i celîlü’l-kadr ve mektûb-ı sadr-penâhî feth ve kırâet ve mazmûn-ı münîfi cümleye i‘lân ve işâ‘at olundukda her birleri devâm-ı devlet-i şehinşâhîye muvâzabet üzere oldukdan sonra Mevkūfât’dan muhrec memhûr ve mümzâ sûret-i defter mûcebince kazâ-i mezbûreden matlûb buyurulan altı yüz altmış beş keyl-i İstanbulî hıntayı Mudanya İskelesi’ne nakl eylemelerini hâvî ta‘ahhüd etmeleriyle ol ki vâki‘u’l-hâldir pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu. Bâkī emr [u] fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Hurrire fi’l-yevmi’s-sânî min şehri Recebi’l-ferd li-seneti erba‘a ve tis‘în ve mi’ete ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye Ali Şakir el-Müvellâ-hilâfe bi-kazâ’i İnegöl-i Bursa
BOA., C.BLD., 4419/89, 2.B.1194. 1780 230
231
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 50 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîne oldur ki Trablusgarb sükkânından Osman ve Mehmed ve Hasan nâm kimesneler bundan mukaddem yedlerinde olan câriyelerini Bursa Kazâsı’nda fürûht ve Âsitâne-i aliyye’ye avdetlerinde esnâ-i râhda Bursa ile Mudanya kazâları havâlîlerine vürûdlarında birkaç nefer eşkıyâ tarîklerini kat‘ ve darb ve cerh ve üzerlerinde mevcûd yedi yüz guruş nükūdlarıyla üç yüz guruşlukdan mütecâviz esliha ve emvâl ve eşyâlarını nehb ü gārât eylediklerini mukaddemâ Der-aliyye’ye bâ-arzuhâl inhâ ve emr-i şerîf sudûrunu istid‘â eylediklerinde husûs-ı mezbûr rü’yet olunmasını mutazammın sene-i mâziyye Zilka‘desi evâsıtında Anadolu valisine hitâben sâdır olan emr-i âlî Kirmasti kazâsı’na lede’l-vusûl müdde‘înin ta‘yîn-i hasm eylediği Tansāri karyesi sükkânından Halil ve Mustafa nâm kimesneler li-ecli’t-terâfu‘ kazâ-i mezbûr mahkemesine ihzâr olundukda müdde‘î-i merkūm bunlar değildir deyu cevâb ve meclis-i sânîde tekrâr iddiâ etmekle da‘vâları lağv ve tenâkus bulduğun ve tecessüs olundukda bir alâmet-i zâhire olmayıp beyyineden dahi izhâr-ı acz eylediğin Kirmasti Kazâsı nâibi Der-aliyye’ye i‘lâm eylediğine binâ’en bu def ‘a dahi emvâl ve eşyâ-i mezkûre alâ eyyi hâlin zâhire ihrâc ve ashâbına istirdâd ve şekāveti sâbit olanlar habsde ibkā ve keyfiyeti sûret-i sicillâtıyla i‘lâm olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı celîlü’ş-şân Sadr-ı a‘zam Enderun ağalarından elHâc Hüseyin Ağa kulları mübâşeretiyle mahrûse-i Bursa Mahkemesi’ne lede’l-vürûd müdde‘înin mukaddemâ ta‘yîn-i hasm eylediği merkūmân Halil ve Mustafa ol vakitden ilâ hâzâ’l-ân firâr üzere olup karye-i mezbûrede olmamalarıyla sâir karye-i mezbûre ahâlîsi ve mevsûku’l-kelim cemm-i gafîr mahfil-i şer‘a ihzâr ve husûs-ı mezbûr istifsâr olundukda karye-i mezbûre derûnunda firârî merkūmândan gayrı sû-i zan olunur ferd-i vâhid bulunmayıp cümlesi kâr ü kisbleriyle me’lûf ve kendi ırzlarıyla mukayyed âdemler olduğunu ve firârî merkūmânın nâm ve nişânı ma‘lûm olmadığını haber verdikleri bi’liltimâs pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu. Bâkī emr u fermân hazret-i men lehü’lemrindir. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâbi‘ aşer min şehri Rebî‘ılevvel li-seneti sitte ve tis‘în ve mi’ete ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyye Feyzullah İmâmzâde el-Kādî bi-medîneti Bursa
BOA., C.ZB., 2905/59, 17.Ra.1196. 1782 232
233
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 51 Hüve’l-mu‘în İzzetlü defterdâr efendi görüp i‘lâm eyleyesiz deyu buyuruldu. 29 R. Sene [11]96 Kurb-ı civârımızda kâin Gemlik Kazâsı’na tâbi‘ Kurşunlu karyesi öteden beri kendileri hâsıl eyledikleri meyve-i teri Âsitâne-i aliyyeye nakle mikdâr-ı kifâye sefîneleri olup lâkin akreb-i ezmânda medîne-i Mudanya’da kadîmden beri gümrük olmağla hîlelerinden nâşî ekser tüccâr Âsitâne’ye nakl olunacak emti‘alarını karye-i Kurşunlu’dan sefînelere tahmîl eylediklerini mukaddemâ ashâb-ı sefâyin ve rüesâlar iltimâslarıyla medîne-i Mudanya’dan der-i adâlet-penâha i‘lâm olunmağın bu dâ‘îlerine ve Gemlik nâibi dâ‘îlerine hitâben karye-i Kurşunlu’nun ashâb-ı sefâyin ve rüesâları muktezâsı üzere nezr-girâna kat‘ ve hüccet-i şer‘iyye olunup mahalline sebt ve kayd olunması bâbında sudûr eden emr-i âlîşân ve mûcebince mü’ekkid mektûb-ı hazret-i sadâret-penâhî ve hazret-i şeyhü’lİslâmîyi Gemlik nâibi dâ‘îleri ba‘de’r-rü’ye cevâbında Mudanya nâibi iktizâ etmez ve karye-i mezbûre varmağa hâcet yokdur Mudanya’dan ashâb-ı sefâyinden birkaç âdem gelsin ben dahi Kurşunlu ahâlîsini mahfil-i kazâya getirdip ba‘de’l-yevm bâzergân emti‘asına ta‘arruz ederi olur ise sefînesi Tersâne-i Âmire’ye zabt ve kendisi kal‘a-bend olunmasına ta‘ahhüd ve ta‘ahhüdlerini tescîl ve hüccet ederim lâkin kendilerini nezre kat‘ eylemem deyu mugāyir-i emr-i âlî cevâb-ı kat‘î verdiğin Gemlik arpalığı sâhibi efendi dâ‘îlerine ifâde eylediklerinde onlar dahi ber-mantûk-ı emr-i âlî mahall-i mezbûrda husûs-ı mezkûru rü’yeten i‘tâ eyledikleri mektûblarını dahi ısgā etmemeğin li-ecli’t-tanzîm emr-i âlîyi mahallinde tenfîz ve icrâya mübâşir ta‘yîn ve husûs-ı mezkûr müstakıllen bu dâ‘îlerine ihâle buyurulması bâbında emr-i âlî tasrîhiyle ashâb-ı sefâyin ve rüesâ-yı Mudanya vâki‘-i hâli alâ vukū‘ihî der-i devlet-medâra arz u i‘lâm ediver deyu ilticâ ve iltimâs etmeleriyle vâki‘-i hâl hasbeten li’llâhi’l-müteâl pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu. Fi’l-yevmi’l-hâdî aşer min şehri Rebî‘ılâhir li-seneti sitte ve tis‘în ve mi’ete ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye El-Hâc Arif Ahmed el-Müvellâ-hilâfe bi-medîneti Mudanya Verilen fermân derkenâr ola Mantûk-ı arz üzere Dîvân-ı Hümâyûn tarafından emr-i şerîf verildiğinin kaydı bulunmayıp Maliye Kalemi’nden görülmeğe muhtâcdır. Fermân sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 R. Sene [11]96 Berây-ı arz u i‘lâm kerde husûs-ı rüesâ-yı çekdirme-i sefâyin der-karye-i İskele-i Kurşunlu ki berây-ı rüesâ-yı çekdirme-i kazâ-i mezbûre be-mugāyir-i emr-i âlîşân ve muhill-i nizâm-ı maktû‘a-ı kethüdâlık-ı iskele-i Mudanya hilâf hareket bûd be-ma‘rifet-i şer‘-i şerîf rüesâ-yı mezkûre nezr-eş kat‘ ve hüccet-i şer‘iyye be-Âsitâne-i sa‘âdet irsâl ve be-mahall-eş kayd şüde fermûde bâ-müsvedde-i yazıla emr dâde fî 19 M. Sene 1196. Mahmiye-i İstanbul’da Eminönü kurbunda vâki‘ Mudanya kayıkları rabt olunugelen iskele kethüdâlığı maktû‘unun senevî mukayyed olan mâl-ı mîrîsi mâlikâne mutasarrıfı tarafına âid kayığının husûlü zikr olunan Mudanya kayıklarına kadîmi ve olugeldiği üzere iskele-i merkūmeye tevârüd ve âmed-şüd eymelerine mütevakkıf ve menût ve sefâyin-i mezkûre rüesâsının emr-i ta‘ayyüşleri dahi Mudanya’dan İstanbul’a ve İstanbul’dan Mudanya’ya gelip giden yolcuların ber-vech-i muharrer mürûr u ubûrlarından hâsıl olan menâfi‘a münhasır ve maksûr iken Gemlik Kazâsı muzâfâtından olup kadîmden kendi bağlarının hâsılâtı olarak Der-
234
235
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
aliyye’ye meyve-i ter nakl edegelen Kurşunlu karyesi iskelesinin çekdirme sefâyini rüesâsı tama‘-ı hâmlarından nâşî resm-i gümrük kaçırmak menfa‘atini ibrâz ve itmâ‘ ederek yolcu tâifesini kendi kayıklarına alıp gerek maktû‘a-i mezbûra ve gerek İstanbul gümrüğü mülhakātından olan Mudanya Gümrüğü hâsılâtının kesr ve tedennîsine bâ‘is ve Mudanya rüesâsının inkıtâ‘a-ı erzâk-ı me’lûfelerine bâdî olmalarıyla fîmâ-ba‘d sıyâneten li’l-mîrî ve rahmen li’l-fukarâ mahallinde ma‘rifet ve cümle ma‘rifetleriyle rüesâ-yı merkūmenin mugāyir-i kadîm ol vechile vâki‘ olan müdâhale ve te‘addîleri men‘ ü def‘ ve nizâm-ı kaviyyeye rabt ve tevsîk ve hıfzan li’n-nizâm ba‘d-ezîn o makūle harekete cesâret ederler ise der-akab kendilerden tahsîl ve teslîm-i Hazîne-i Âmire olunmak için münâsibi mikdârı nezre kat‘ olunmak bâbında hüccet-i şer‘iyye olunup mahalline kayd olunup sûret-i sicilleriyle Der-aliyye’ye arz ve i‘lâm olunmak bâbında emr-i şerîf sudûrunu maktû‘a-i mezkûrenin mâlikâne mutasarrıfı olan es-Seyyid Mehmed Esad zîde mecduhû başka ve zikr olunan Mudanya İskelesi’nin sefâyin rüesâsı dahi başka arzuhâllerinde tahrîr ve istid‘â ve sen ki nâib-i mûmâ-ileyhsin husûs-ı mezbûr zımnında gönderdiğin bir kıt‘a i‘lâmı ibrâz eyledikleri ecilden kuyûdâta lede’n-nazar maktû‘a-i mezbûr senevî elli guruş mâl ile mûmâ-ileyh Seyyid Mehmed Esad zîde mecduhûnun ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olduğu Ma‘den Kalemi’nde ve kethüdâlık-ı iskele-i Mudanya maktû‘unun hâsılât ve rüsûmât ve edâyı mâl-ı mîrîsi ancak Mudanya İskelesi’ne tevârüd eden yolcu tâifesinden hâsılât ve gümrük-i kadîm dahi Mudanya’dan iken civârlarında vâki‘ mârrü’z-zikr Kurşunlu karyesinde bir mikdâr çekdirme sefîneleri peydâ ve zikr olunan çekdirmeler kadîmden beri bağları mahsûlâtından meyve-i ter nakl edegelmişler iken şimdi tama‘-ı hâmlarından nâşî Âsitâne-i aliyye’den yolcu tâifesini iğfâl ve tahrîk birle mürûr u ubûr etdirdikleri cihetden husûs-ı mezbûrun men‘ ü def‘i zımnında bundan akdem iki def‘a evâmir-i aliyye ısdâr olunmuşken adem-i itâat ve kemâ fi’s-sâbık hareketlerinde ısrâr eyledikleri mukaddemâ bâ-i‘lâmât-ı şer‘iyye inhâ ve fîmâ-ba‘d sefâyin-i mezkûre rüesâsı o makūle harekete cesâret ederler ise nezr-girâna kat‘ olunmaları için emr-i şerîf sudûrunu istid‘â olundukda sâlifü’z-zikr Kurşunlu karyesi sefâyini rüesâsının hilâf-ı evâmir-i aliye yolcu tâifesini iğfâl ve nakl ile vâki‘ olan te‘addîleri ma‘rifet-i şer‘le men‘ ü def‘ ve memnû‘ ve mütenebbih olmadıkları sûretde nezr-girâna kat‘ ve nezrleri tahsîl ve kendileri te’dîb olunacağı gûş-ı hûşlarına ilkā ve tefhîm birle infâz-ı emr-i âlîşânıma mübâderet olunmak üzere doksan beş senesi evâil-i Cumâdelûlâsı’nda emr-i şerîf verilmiş olduğu Bursa Mukāta‘ası Kalemi’nden ve bu makūle nezre kat‘ olduğunun emsâli kaydı Başmuhâsebe’den ba‘de’l-ihrâc istid‘âları ve emsâli mûcebince hıfzan li’l-nizâm ve sıyâneten li’l-mîrî fîmâ-ba‘d sâlifü’l-beyân Kurşunlu karyesi iskelesinin çekdirme sefâyini rüesâsı ol vechile hilâf-ı kadîm ve muhill-i nizâm-ı mukāta‘a harekete cesâret ederler ise der-akab kendilerden tahsîl ve teslîm-i Hazîne-i Âmire olunmak üzere iktizâsına göre nezre kat‘ ve ta‘ahhüdlerinin hüccet-i şer‘iyyesi mahalline kayd için sûret-i sicillâtıyla Der-aliyye’ye i‘lâm olunmak fermân olmağın hâssaten işbu emr-i âlîşân ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsiz bâlâda tafsîl ve beyân olunduğu vechile maktû‘a-i mezbûrenin şirâze-i nizâmına halel tatarruk edecek hâlâtın indifâ‘ı matlûb-ı şehinşâhâne olup ale’l-husûs kadîm ve mâdde-i mezkûre zımnında mukaddemâ bi’d-defa‘ât sâdır olan evâmir-i münîfe muhâlefet ve harekâta cesâret olunmak mugāyir-i rızâ-yı aliyye olunmağla fîmâ-ba‘d sâlifü’z-zikr Kurşunlu karyesi iskelesinin çekdirme sefâyini rüesâsı ol vechile hilâf-ı tenbîh-i kadîm ve muhill-i nizâm-ı mukāta‘a harekete cesâret ederler ise der-akab kendilerden tahsîl ve teslîm-i Hazîne-i Âmire olunmak üzere iktizâsına göre nezre kat‘ ve ta‘ahhüdlerini mübeyyin hüccet-i şer‘iyyesi mahalline irsâle bezl-i vüs‘ ve kudret ve tenfîz-i emr-i âlîşâna mezîd-i sa‘y ve ihtimâm ve dikkat eyleyesiz deyu târih-i mezbûrede Mudanya ve Gemlik nâiblerine hitâben emr-i şerîf verildiği mukayyeddir. Fermân devletlü sultânım hazretlerinindir. Fî 26 R. Sene 1196. Sûreti Reîs Ali’ye ihâlesi, telhîs Mutâbıkdır (mühür) Mehmed İzzeddin
BOA., C.BLD., 5755/116, 29.R.1196. 1782 236
237
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 52 Telhîsi mûcebince mübâşirli emri tahrîr olunmak buyuruldu. 24 Ca. Sene [1]196. Arz-ı bendeleridir ki Mahmiye-i İstanbul’da Eminönü kurbunda vâki‘ Mudanya kayıkları rabt olunugelen iskele kethüdâlığı maktû‘u senevî ma‘lûme’l-mikdâr mâl ve mu‘accele ile Seyyid Mehmed Esad Efendi kullarının mâlikâne uhdesinde olup maktû‘a-i mezkûrenin senevî mu‘ayyen olan mâl-ı mîrîsi ile mâlikâne mutasarrıfı tarafına âid fâizinin husûlü zikr olunan Mudanya kayıklarının kadîmî ve olugeldiği üzere iskele-i merkūmeye âmedşüdlerine mütevakkıf ve menût ve sefâyin-i merkūme rüesâsının emr-i ta‘ayyüşleri dahi Mudanya’dan İstanbul’a ve İstanbul’dan Mudanya’ya gelip-giden yolcuların ber-vech-i muharrer mürûr u ubûrlarından hâsıl olan menâfi‘a münhasır ve maksûr iken Gemlik Kazâsı muzâfâtından olup kadîmden beri kendi bağlarının hâsılâtı olarak Der-aliyye’ye meyve-i ter nakl edegelen Kurşunlu karyesi iskelesinin çekdirme sefâyini rüesâsı tama‘-ı hâmlarınan nâşî resm-i gümrük kaçırmak menfa‘atini irâe ve itmâ‘ ederek yolcu tâifesini kayıklarına alıp gerek maktû‘a-i mezbûra ve gerek İstanbul gümrüğü mülhakātından olan Mudanya Gümrüğü hâsılâtının kesr ve tedennîsine bâ‘is ve Mudanya rüesâsının inkıtâ‘a-ı erzâk-ı me’lûfelerine bâdî oldukları mukaddemâ bir def ‘a Der-aliyye’ye lede’linhâ sâlifü’z-zikr Kurşunlu karyesi sefâyini rüesâsının hilâf-ı kadîm ve mugāyir-i rızâyı aliyye yolcu tâifesini iğfâl ve nakl ile vâki‘ olan te‘addîleri ma‘rifet-i şer‘le men‘ ü def ‘ ve mütenebbih olmadıkları sûretde nezr-girâna kat‘ ve nezrleri tahsîl ve kendileri te’dîb olunacakları gûş-i hûşlarına ilkā ve tefhîm olunmak bâbında doksan beş senesi evâil-i Cemâziyelûlâsı’nda emr-i şerîf i‘tâ olunmuşken yine rüesâ-yı merkūme bir vechile memnû‘ ve mücâb olmayıp mugāyir-i emr-i âlî hareket eyledikleri tekrâr mahallinden bâ-i‘lâm-ı şer‘î inhâ ve ber-mûceb-i emr-i şerîf nezre kat‘ olunmaları husûsu istid‘â olundukda sıyâneten li’l-mîrî ve rahmen li’l-fukarâ mahallinde ma‘rifet-i şer‘ ve cümle ma‘rifetleriyle görülüp mârrü’z-zikr Kurşunlu karyesi sefâyini rüesâsının mugāyir-i kadîm ol vechile vâki‘ olan müdâhale ve te‘addîleri men‘ ü def ‘ ve husûs-ı mezbûr nizâm-ı kavîye rabt ve tevsîk ve hıfzan li’n-nizâm ba‘d-ezîn o makūle harekete cesâret ederler ise der-akab kendilerden tahsîl ve teslîm-i Hazîne-i Âmire olunmak için münâsibi mikdârı nezre kat‘ ve hüccet-i şer‘iyyesi tahrîr olunup mahalline kayd için sûret-i sicillâtıyla Der-aliyye’ye arz ve i‘lâm olunmak bâbında işbu sene-i mübâreke evâil-i Muharremi’nde Mudanya nâibinin i‘lâmı ve mâlikâne mutasarrıfı mûmâ-ileyhin ve Mudanya rüesâsının istid‘âlarına mebnî Gemlik ve Mudanya nâiblerine hitâben derkenârda mastûr emr-i şerîf ısdâr olunmuşdu şimdi sâlifü’z-zikr Mudanya rüesâsı mahallinde meclis-i şer‘a varıp emr-i şerîf-i mezkûrun infâz ve icrâsı husûsunda Gemlik nâibinin iğmâz ve tesâmühü derkâr idüğünü beyân ederek mâdde-i mezkûre fakat Mudanya nâibi ve mübâşir ma‘rifetiyle görülüp tenfîz-i emr-i âlîye ihtimâm ve dikkat olunmak üzere müceddeden emr-i şerîf sudûru recâsında olduklarını Mudanya nâibi i‘lâm eder bu sûretde i‘lâm olunduğu üzere Mudanya nâibine hitâben mübâşirli emr-i şerîf ısdârı re’y-i âlîlerine menût mevâddan idüğü ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Dîvân Tezkire-i emr dâde 25 Ca. Sene [1]196.
BOA., C.BLD., 5755/116, 25.Ca.1196. 1782 238
239
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 53 Yazıla Mudanya nâibine ve Mudanya sükkânından bundan akdem fevt olan Parmaksızoğlu el-Hâc İsmail’in muhallefâtı zabtına me’mûriyet ile ol cânibde olan şıkk-ı evvelim çukadârlarından el-Hâc Mustafa zîde kadruhûya hüküm ki Sen ki nâib-i mûmâ-ileyhsin müteveffâ-yı merkūmun hîn-i vefâtında bilâ-veled ve bilâ-vâris olup külliyen emvâl ve eşyâsı cânib-i mîrîye âid ve râci‘ olmak üzere ihbâr olunduğuna binâ’en muhallefâtının zabt u rabtı ve tahrîr ve defter olunup Dersaadetime arz u i‘lâm olunması bâbında bundan akdem emr-i âlîşânım ısdâr ve mübâşir-i merkūm ile irsâl olunmuşdu el-hâletü hâzihî müteveffâ-yı merkūm bilâ-veled olmayıp sagīr ve kebîr ve zükûr ve inâs dört nefer evlâdı olup ve eşyâ-yı metrûkesi irs-i şer‘le evlâdı merkūmûna müntakil olduğu tarafından vürûd eden i‘lâm-ı şer‘iyye mefhûmundan müstebân olup muhallefât-ı merkūmede cânib-i mîrîye müte‘allik nesne olmamağla vürûd-ı emr-i şerîfimde mübâşir-i merkūmu Dersaadetime iâde eylemen fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde müteveffâ-yı merkūm bilâ-veled olmayıp eşyâ-yı metrûkesi i‘lâmın mûcebince irs-i şer‘le mevcûd olan dört nefer evlâdına intikāl eylediğine binâ’en cânib-i mîrînin kat‘â müdâhalesi iktizâ etmemekden nâşî mübâşir-i merkūmun ol tarafda meksini mûcib hâlet kalmamağla vürûd-ı emr-i şerîfimde mübâşir-i merkūmu Dersaadetime avdet etdirmeğe bezl-i himmet eyleyesin ve sen ki mübâşir-i merkūmsun fîmâ-ba‘d senin ol cânibde meksine dâir hâlet kalmamakdan nâşî hemen vürûd-ı emr-i şerîfimde kat‘â te’hîr ve tevakkufdan mücânebet birle me’mûriyetini hâvî îsâl eylediğin emr-i şerîfimi ahz ve bu tarafa avd ve iyâba müsâra‘at eylemen bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî gurreti N. Sene 1190. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.ADL., 6246/104, 1.N.1190. 1776 240
241
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 54 Yazıla Mudanya nâibine ve serdârına hüküm ki Nefs-i nefîs-i şâhânem ve dâire-i hümâyûnum ta‘yînâtı ve mu‘ayyenât-ı sâire için hâssa buzcubaşısı olanlar ma‘rifetiyle tevzî‘ olunmak üzere Keşiş Dağı’ndan kat‘ ve Mudanya İskelesi’ne nakl olunugelen buz mâ-tekaddemden beri iskele-i mezbûra geldikde bir sâ‘at mukaddem vürûdu için yük ve yolcuların alıp Âsitâne-i sa‘âdetime azîmet üzere olan kayığa vaz‘ ve tahmîl ve ucâleten îsâl ve tesbîl etdirilmek için evâmir-i şerîfim verilügeldiği Hazîne-i Âmirem defterlerinde mukayyed olmağla işbu sene-i mübârekede dahi Hâssa Karcı ve Buzcubaşısı el-Hâc İsmail zîde mecduhû ma‘rifetiyle cibâl-i mezkûreden kat‘ olunacak buz Mudanya İskelesi’ne geldikde siz ki nâib ve serdâr-ı mûmâ-ileyhimâsız tahmîl olunan kayıkları sizin nevbetiniz değildir deyu te’hîr ve tevkîf birle nefs-i nefîs-i hümâyûnum için gelecek buzu meks eylemek veyahud germiyyet-i havadan nâşî telef ve izâ‘ına bâ‘is olmakdan mübâ‘adet birle iskele-i mezbûrede o makūle buz tahmîl olunan kayıklar mevcûd bulunan yük ve yolcuları aldıkdan sonra nevbet bahânesiyle vaz‘ olunan buzları bî-hûde meks ve te’hîr etdirilmeyip ucâleten ve müsâra‘aten irsâl eylemeniz fermânım olmağın işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde bâlâda tahrîr ve beyân olunduğu üzere nefs-i nefîs-i hümâyûnum için mahall-i mezbûreden kat‘ olunacak buz Mudanya İskelesi’ne geldikde mevcûd olan kayıklardan kangisine tahmîl olunur ise der-akab hâzır olan yük ve yolcuları alıp bilâ-tevakkuf hareket ve Âsitâne-i sa‘âdetime azîmet kayıkcılar ve sâir taraflarından nevbet bahânesiyle bî-hûde te‘addî vü rencîde etdirilmeyip ucâleten ve müsâra‘aten buz hamûleleri irsâline ihtimâm ve dikkat eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 24 C. Sene 1200. Muhâsebe-i [Evve]l, a (e) 1 Yazılmışdır.
BOA., C.SM., 6297/125, 24.C.1200. 1786 242
243
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 55 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîneleri budur ki tahmînen tûlen otuz zirâ‘ mikdârı bir kıt‘a kefere sefînesi derûnunda yüz nefer mikdârı kefere Mudanya sâhilinden İznikmid Körfesi’ne varınca umk-ı deryâyı ölçerek Dilbaşı’nda Balıkhâne nâm mahalde lenger-endâz ve bu husûsun hakīkati ve ne maslahat için geşt ü güzârı tashîh ve serî‘an Der-aliyye[‘ye] i‘lâm olunmak bâbında sâdır olan emr-i âlîşân sadr-ı a‘zam tatarlarından Ahmed Tatar kulları yediyle Şehirköyü Kazâsı Mahkemesi’ne lede’l-vürûd ve’t-tescîl bi’l-cümle vücûh-ı ahâlî ve iskele ümenâsı muvâcehelerinde ba‘de’l-kırâe bu âna gelince sefîne-i mersûma sevâhil-i kazâmıza vürûd ve zuhûr etmeyip ba‘de zâlik vukū‘-yâfte olur ise müttefikan üzerine varılıp ahz ve meks ve keyfiyeti der-i adle i‘lâma her birleri dâmen-der-miyân gayret üzere oldukları bi’l-iltimâs pîşgâh-ı adâlet-penâha arz u i‘lâm olundu. Bâkī emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâlis min Cumâdelâhir li-seneti isnâ ve mi’eteyn ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye Mehmed Râşid el-Müvellâ-hilâfe bi-kazâ’i Şehirköyü
BOA., C.BH., 12397/269, 3.C.1202. 1788 244
245
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 56 Ruhsat verile Şevketlü kerâmetlü mehâbetlü kudretlü velî-ni‘metim efendim pâdişâhım Bu def ‘a cedîden gelen Nemçe elçisi takdîm eylediği bir kıt‘a memhûr arzuhâlinde kendi ve tevâbi‘ ve mülhakātı için altı ay kifâyet etmek üzere Bozcaada ve Erdek ve Mudanya ve havâlîlerinden kırk beş bin kıyye hamr ve yirmi beş bin kıyye arak iştirâsına ve kayıklara tahmîlen ceste ceste Galata’da vâki‘ hânesine celb ve nakle izin ve ruhsat verilmesin istid‘â etmekle arzuhali pâye-i serîr-i a‘lâlarına takdîm olundu manzûr-ı şâhâneleri buyuruldukda fermân şevketlü kerâmetlü mehâbetlü kudretlü velî-ni‘metim efendim pâdişâhım hazretlerinindir.
BOA., HAT., 8608/185, 29.Z.1203. 1789 246
247
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 57 Yazıla Kütahya ve Uşak ve ( ) ve ( ) kādîlarına hüküm ki Bundan akdem Kütahya ve havâlîsinden mübâya‘ası fermânım olan kilim-i şütür ve kilim-i sâyisâne [sâyis-hâne] ve çuval-ı dakīkin mübâşir-i sâbık ve lâhıkı ma‘rifetleriyle lâzım gelen bahâları eğerçi tamâmen kalmış olup ancak Der-aliyye’ye gelince îcâb eden ücret-i nakliyeleri dahi verilmek muktezî olduğuna binâ’en zikr olunan kilim ve çuvalın nakliyeleri hesâb etdirildikde bin iki yüz yetmiş iki guruşa bâliğ olduğu ve öteden beri ücret-i nakliyeleri Der-aliyyeme vürûdunda teslîmâtlarına göre verilügeldiği Başmuhâsebe’den derkenâr olunmağla siz ki kuzât ve nüvvâb-ı mûmâ-ileyhimsiz bu def ‘a teshîl-i maslahat için nısf ücret bi-mennihî te‘âlâ Der-aliyyeme getirdiklerinde verilmek şartıyla nısfı olan altı yüz otuz altı guruş nakliyyesi ber-vech-i nakd Hazîne-i Âmiremden i‘tâ ve mübâşir-i merkūma teslîmen irsâl olunmağla i‘lâm-ı hâli mutazammın işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde bâlâda tahrîr ve takdîm olunduğu üzere zikr olunan kilim ve çuvalın lâzım gelen ücret-i nakliyesinin kusûr nısf-ı âheri Der-aliyyeme vürûdunda verilmek şartıyla nısf olan altı yüz otuz altı guruşu mübâşir-i merkūma teslîm ve irsâl olunduğu ma‘lûmlarınız oldukda ol mikdâr kilim ve çuvalı diğer evâmir-i şerîfim mûceblerince kazâ-i mezkûrlardan tamâmen tahsîl ve nakliyelerinin nısfı ber-vech-i peşîn mübâşiri yedinde olan meblağ-ı mezkûrdan verilerek alâ eyyi hâlin Der-aliyyeme nakl ve irsâle mezîd-i sa‘y ü gayret eyleyesiz şöyle ki kilim ve çuval-ı mezkûr sefer-i hümâyûnuma gönderilecek livâ-i seferiyye takımından olup bundan sonra dahi ucâleten irsâlinden zerre kadar özr u bahâne ve tekâsülünüz ihsâs olunur ise sizler ve ahâlî-i kazâ cümleniz mes’ûl ve mu‘âteb olacağınız emr-i muhakkak olmağla ona göre amel ve hareket birle hemen kazâ-i mezkûrlardan tamâmen tahsîl ve develere tahmîl ve Mudanya İskelesi’ne serî‘an erişdirilmeğe ziyâde ihtimâm ve dikkat eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 13 S. Sene 1204. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.AS., 15801/382, 13.S.1204. 1789 248
249
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 58 Bursa’da peksimed tabhına me’mûr gediklülerden Salih Ağa’dan gelen kâğıdların hulâsasıdır. Fî gurreti Za. Sene [1]204 İzzetlü defterdâr efendi İktizâ-yı nizâmını serî‘an ifâde eyleyesiz deyu buyuruldu. Fî gurreti Za. Sene [1]204. Mûmâ-ileyh Bursa’da tabh ve Mudanya İskelesi’ne ba‘de’n-nakl kabzına me’mûr olduğu peksimedden bâ-emr-i âlî gümrük emini ağa tarafından vürûd eden beş yüz aded zenbile peksimed vaz‘ ve sefînelere tahmîl ve Der-aliyye’ye irsâl eyleyip mezkûr zenbiller iâde veyahud gümrük emini tarafından başka zenbil vürûd etmeyip Mudanya İskelesi sefînelerinin dahi anbârları açık ve zenbilsiz tahmîl olunsa nem isâbet edeceği zâhir olmağla mezkûr zenbilleri iâde veyahud müceddeden zenbil irsâli defa‘âtıyla tahrîr olunmuş olup el-yevm iskele-i merkūmede mûmâ-ileyhin iki bin kantara bâliğ olur peksimed mevcûdu olmağla peksimed nakli zenbile mevkūf olmakdan nâşî anbârlı sefîne veyahud külliyetlü zenbil irsâl buyurulmasını gediklü-yi mûmâ-ileyh mezkûr kâğıdında tahrîr eder. İzzetlü gümrük emini ağa Serî‘an nizâmını i‘lâm eyleyesiz Ma‘rûz-ı kullarıdır ki Bursa’da tabh olunan mîrî peksimed için mukaddemâ bâ-fermân-ı âlî mübâya‘a olunup Mudanya’ya irsâl olunan beş yüz zenbil peksimed hamûlesiyle Der-aliyye’ye gelip ve Tersâne anbarına ihrâc olunup otuz altı adedi ibtidâ ki kayıkla anbâr emini efendi ma‘rifetiyle iâde olunmuş olup ve çend rûz mukaddem dahi üç yüz yirmi adedi anbâr emini efendi tarafından getirdilip Mudanya kayıklarından Hüseyin Reîs’e iki yüz kırk aded ve Mahmud Reîs’e seksen adedi teslîm ve mübâya‘acı-i mûmâ-ileyhe taraf-ı çâkerîden mektûb tahrîr ve tesyîr olunmuşdur. Ancak tahrîrâtına nazaran beş yüz zenbil dahi tekrâr mübâya‘a olunması fermûde-i aliyyeleri buyurulmağla dünkü güne dek dört yüzü tedârük etdirilip bugünde dahi (silik) birle yüz aded dahi pirinçcilerden tedârük ve beş yüz tekmîl olur yarınki gün nevbet ile Mudanya kayıklarına tevzî‘ ve Mudanya’ya irsâl (silik) emr-i şerîfi tahrîri muvâfık-ı re’y-i sâmîleri buyurulur ise irsâl olunmak üzere idüğü ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Fî gurreti Za. Sene [1]204. Bende-i Hasan Emin-i Gümrük-i Âsitâne hâlâ (mühür) Serî‘an emri yazıla
BOA., C.AS., 33223/784, 1.Za.1204. 1790 250
251
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 59 Yazıla Bursa monlasına ve Dergâh-ı mu‘allâm gediklülerinden Bursa’da peksimed tabhına me’mûr Salih zîde mecduhûya hüküm ki Sen ki gediklü-yi mûmâ-ileyhsin bu def ‘a der-bâr-ı atûet-karârıma tevârüd eden kâğıdın hulâsasında me’mûr-ı tabhı olduğun peksimedi Dersaadetime nakl için Gümrük Emini dâme mecduhû ma‘rifetiyle bundan akdemce gönderilen beş yüz aded zenbile peksimed vaz‘ ve sefînelere tahmîl ve irsâl ve zenbiller iâde veyahud müceddeden zenbil irsâl ile mevcûdun iki bin kantar peksimedin naklini tahrîr eylemişsin keyfiyet-i mezkûre gümrük emini mûmâ-ileyhden isti‘lâm olundukda mukaddemâ Mudanya’ya irsâl olunan beş yüz aded zenbil peksimed hamûlesiyle Der-aliyyeme vürûd ve Tersâne-i Âmirem anbârlarına ihrâc olundukda sâlifü’z-zikr zenbiller tarafına cümlesi iâde olunduğunu ve tahrîrine binâ’en bu def ‘a dahi emîn-i mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle müceddeden beş yüz aded zenbil mübâya‘a ve gediklü-yi merkūmeye irsâl eylediğini i‘lâm etmekle sâlifü’z-zikr bin aded zenbil şimdiye dek vâsıl olmalarıyla mevcûdun olan iki bin kantar peksimedi der-akab zenbillere vaz‘ ve sefînelere tahmîl ve serî‘an Deraliyyeme irsâl ve îsâle ikdâm ve ihtimâm eylemen fermânım olmağın i‘lâm-ı hâli hâvî ve te’kîd ve isti‘câli muhtevî işbu emr-i celîlü’l-kadrım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde peksimedin lüzûmu derecesi hâric-i hadd-i ta‘rîf olmakdan nâşî bu def ‘a iâde ve müceddeden mübâya‘a olunup irsâl olunan bin aded zenbilden mevcûdun olan iki bin kantar peksimedi derhal vaz‘ ve sefînelere tahmîl ve Der-aliyyeme irsâline bezl-i makderet ve avk u te’hîr hâlâtını tecvîzden mücânebet eyleyesin ve sen ki mevlânâyı mûmâ-ileyhsin sen dahi mûcib-i emr-i şerîfimle amel ve hareket eylemen bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî gurreti Za. Sene 1204. Mevkūfât Yazılmışdır.
BOA., C.AS., 33223/784, 1.Za.1204. 1790 252
253
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 60 Ruhsat verile Şevketlü kerâmetlü mehâbetlü kudretlü velî-ni‘metim efendim pâdişâhım Nederland elçisi takdîm etdiği bir kıt‘a arzuhâlinde kendi ve tüccâr ve tevâbi‘i için altı aya kadar kifâyet etmek üzere Erdek ve Mudanya ve havâlîlerinden akçesiyle otuz bin vakiyye hamr ve otuz bin vakiyye arak iştirâsına ve Beyoğlu’nda vâki‘ hânesine nakline düvel-i sâire elçilerine olageldiği gibi izin ve ruhsat verilmesin istid‘â eder kaydı suâl olundukda elçi-i mesfûr tarafına şimdiye dek hamr iştirâsına ruhsatı hâvî emr-i âlî verilmediği derkenâr olunmağla arzuhâl-i merkūm ma‘rûz-ı atebe-i ulyâları kılındı manzûr-ı hümâyûnları buyuruldukda fermân şevketlü kerâmetlü mehâbetlü kudretlü velî-ni‘metim efendim pâdişâhım hazretlerinindir.
BOA., HAT., 8602/185, 29.Z.1204. 1790 254
255
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 61 Hulefa-i mektûbî-i hazret-i kāimmakāmîden me’mûriyetle Kütahya tarafına gidip avdet eden Nüzhetzâde es-Seyyid Ataullah Efendi kullarının getirdiği i‘lâmâtın hulâsasıdır. Fî 9 Ra. Sene [1]205. İzzetlü defterdâr efendi göresiz deyu buyuruldu. Fî 9 Ra. Sene [1]205. Ta‘ahhüd i‘lâmâtı mahalline kayd ve isti‘câl emri yazılmışdır. İki yüz üç senesine mahsûben eyâlet-i Anadolu’dan matlûb yüz bin keyl hıntanın rahmen li’l-fukarâ sülüsü afv ve sülüsânı ile bakāyânın tahsîli bâbında sâdır olan emr-i âlî efendi-i mûmâ-ileyh yediyle lede’l-vusûl devâm-ı ömr-i devlet-i pâdişâhî da‘avâtına muvâzabet birle gayr ez-afv hınta ile bakāyâlarını kabzına me’mûra edâ ve teslîme mübâderet üzere oldukların Kütahya Mütesellimi Kapıcıbaşı Abbas Ağa bir kıt‘a kāime ve merbût olan kazâlar kādîları birer kıt‘a i‘lâmlarında tahrîr ederler. Antalya Kazâsı ahâlîsi eğerçi ber-mantûk-ı emr-i âlî amel ve harekete mübâderet üzere olup ancak Mudanya ve Karamürsel ve İznikmid iskeleleri kazâlarına iki yüz sâ‘at mesâfe olduğundan başka zahîrelerini tahmîl ve irsâle develeri olmadığından bahisle mübâya‘acı tarafından kabzına me’mûr bir âdem ile Antalya İskelesi’ne hisse-i mübâya‘alarını isti‘âb edecek mertebe bir kıt‘a sefîne irsâli niyâzında oldukların Antalya kādîsı mezkûr i‘lâmı zeylinde tahrîr eder. Antalya Kazâsı’nın tertîbi öteden beri kangi iskeleye nakl ve tenzîl olunugelmişdir Mevkūfât’dan derkenâr Öteden beri Antalya Kazâsı’nın hisse-i mübâya‘ası Kütahya Eyâleti tertîbine dâhil olmağla kazâ-i mezbûrun hisse-i mübâya‘ası yine Antalya İskelesi’nden nakl olunugeldiği defterde mukayyeddir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 10 Ra. Sene 1205. Fazîletlü hubûbât nâzırı efendi hazretleri Bend-i sânîye ve derkenâra ba‘de’n-nazar muktezâsını i‘lâm buyuralar. Ma‘rûz-ı dâ‘î-i Devlet-i Aliyyeleridir ki Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu hulâsa ve derkenâra nazar olundukda fi’lhakīka Antalya Kazâsı ahâlîsi hisse-i mübâya‘alarını Mudanya ve Karamürsel ve İznikmid iskelelerine nakl ve tenzîlde su‘ûbet olup öteden beri Antalya İskelesi’nden tahmîl olunugeldiği Mevkūfât defterinde dahi mukayyed olmuş olduğu hâlde istid‘âlarına müsâ‘ade buyurulmak emr-i münâsib olduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu. Emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 15 Ra. Sene [1]205. (mühür) Tekrâr Mevkūfât’dan derkenâr İşbu mahal teng olmağla zahra derkenâr olunmuşdur.
BOA., C.BLD., 4545/91, 15.Ra.1205. 1790 256
257
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 62 Bin yüz seksen üç senesinde Antalya İskelesi’nden müste’men sefîneleriyle nakl olunan hıntanın beher kîlesine otuzar akçe nevl verildiği mukayyeddir. Be-cihet-i tertîb-i mübâya‘a-i hınta-i mîrî an-cânib-i eyâlet-i Kütahya berây-ı nakl-i iskele-i Karamürsel ve Mudanya ve sâire an-iskelehâ-i münâsib lâzıme-i def ‘-i müzâyaka-i ibâdullâh der-Âsitâne-i sa‘âdet ki be-mübâşeret-i Abbas Ağa mübâya‘a ve be-Âsitâne-i sa‘âdet nakl ve tesyîr şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1203. Hınta Keyl 100000 033333 Sülüs afv bâ-hatt-ı hümâyûn ve bâ-fermân-ı âlî fî 13 Za. Sene 1204 066666 Sülüsân tahsîl Öteden beri Kütahya Eyâleti’nden mübâya‘ası fermân olunan hınta Karamürsel ve Mudanya ve sâir münâsib iskelelere nakl olunmak üzere tertîb olunugelmekle iki yüz üç senesine mahsûben dahi minvâl-i meşrûh üzere tertîb olunduğu defterde mukayyeddir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 19 Ra. Sene 1205. Mudanya ve Karamürsel’in nevlleri dahi Berây-ı nevl-i sefâyin an-iskele-i Mudanya ve Karamürsel ilâ Âsitâne-i sa‘âdet der-sene 1204. An-iskele-i Mudanya ilâ Âsitâne-i sa‘âdet
An-iskele-i Karamürsel ilâ Âsitâne-i sa‘âdet
Zehâyir 1 keyl
Zehâyir 1 keyl
Nevl
Nevl
4 akçe
3 akçe
Mudanya İskelesi’nden tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdete nakl olunugelen zehâyirin beher keyline dörder akçe ve Karamürsel İskelesi’nden dahi nakl olunugelen zehâyirin beher keyline üçer akçe nevl verilügeldiği defterde mukayyeddir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 Ra. Sene 1205. Takrîr yazıla
BOA., C.BLD., 4545/91, 23.Ra.1205. 1790 258
259
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 63 İzzetlü defterdâr efendi Takrîriniz mûcebince emr-i şerîf ısdâr etdiresiz deyu buyuruldu. Fî 3 R. Sene [1]205. Kütahya tarafından gelen tahrîrâtın hulâsa-i mefhûmunda Âsitâne-i sa‘âdet lâzımesi için Mudanya ve Karamürsel ve sâir semt ve münâsib olan iskelelere nakl olunmak üzere iki yüz üç senesine mahsûben eyâlet-i Anadolu’dan mübâya‘ası tertîb olunan yüz bin kîle hıntanın rahmen li’l-fukarâ sülüsü bâ-hatt-ı hümâyûn afv olunmağla mâ‘adâ sülüsânı ile iki yüz iki senesinin bakāyâsı tahsîl olunmak bâbında sâdır olan emr-i şerîf eyâlet-i mezkûre dâhilinde vâki‘ Antalya Kazâsı’na lede’l-vusûl mefhûmu cümlenin ma‘lûmu olup ancak zikr olunan Mudanya ve Karamürsel ve İznikmid iskeleleri Antalya Kazâsı’na iki yüz sâ‘at ba‘îdü’l-mesâfe olduğundan nakli husûsunda min külli’l-vücûh usret derkâr olmağla rahmen li’l-fukarâ mübâya‘acı tarafından kabzına me’mûr âdem ile Antalya İskelesi’ne hisse-i mübâya‘alarını isti‘âb edecek mertebe bir kıt‘a sefîne irsâl ve onda kabz etdirilmek niyâzında oldukların Antalya kādîsı başka ve ber-vech-i muharrer hubûbât nâzırı efendi dâ‘îleri dahi başka i‘lâm ederler derkenâra havâle olundukda Antalya Kazâsı’nın hisse-i mübâya‘ası Kütahya Eyâleti tertîbine dâhil olup sâbıkda yine Antalya İskelesi’nden Der-aliyye’ye celb ve nakl olunugeldiği ve Âsitâne-i sa‘âdete nakl için Mudanya İskelesi’nden tahmîl olunan mîrî zahîrenin beher kîlesine dörder akçe ve Karamürsel İskelesi’nden tahmîl olunan zahîreye üçer akçe ve mukaddemâ bin yüz seksen üç senesinde mârrü’z-zikr Antalya İskelesi’nden müste’men sefînesiyle nakl olunan hıntanın dahi her kîlesine otuzar akçe nevl verilmiş olduğu Mevkūfât’dan derkenâr olunmuşdur vâkı‘â Antalya Kazâsı sâlifü’z-zikr Karamürsel ve Yalakâbâd iskelelerine be-gāyet bu‘d mesâfede olmak mülâbesesiyle her ne kadar te’kîd ve isti‘câl olunsa müsmir ve müfîd olamayıp lâkin istid‘â-yı ahâlî üzere Antalya İskelesi’ne nakline dahi ruhsat verildiği takdîrce ber-mantûk-ı derkenâr zikr olunan Mudanya ve Karamürsel iskelelerine nazaran nevli husûsunda beher kîlesinde cânib-i mîrîye yirmi altı ve yirmi yedi akçe hasâreti nümâyân olduğundan gayrı bahren dahi bu‘d mesâfeden naklini müstevcib ve sâir hatar vukū‘u dahi melhûz ve husûsuyla kazâ-i mezbûrun hisse-i mübâya‘ası bu tarafda mechûl olmağla hâlâ Kütahya mübâya‘acısı olan Abbas Ağa kulları işbu dakīkaları mülâhaza birle ahâlî-i merkūmenin inhâ ve istid‘âları üzere zehâir-i mezbûre Antalya İskelesi’ne nakl olunduğu sûretde ziyâde terettüb eden nevl-i sefîneyi eğer ahâlî-i merkūme taraflarından edâya râzılar olur ise bâlâda zikr olunan mahzûrâtdan dahi vâreste ve sâlim olarak ahâlî-i merkūmenin gerek iki yüz iki ve gerek iki yüz üç seneleri tertîbâtından hisse-i mübâya‘aları her ne ise Kütahya Mahkemesi’nden muhrec tevzî‘ pusulası mûcebince kemiyet ve mikdârını ve iskele-i mezbûrede mevcûd ve müheyyâ olduğunu alâ vechi’l-îzâh Der-aliyye’ye arz u i‘lâm eyledikden sonra iktizâsına göre tanzîm ve sefîne irsâl i iktizâ eylediği ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda vech-i meşrûh üzere mübâya‘acı-i mûmâ-ileyhe hitâben emr-i şerîf tahrîri muvâfık-ı irâde-i seniyyeleri buyurulur ise emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir.
BOA., C.BLD., 4545/91, 3.R.1205. 1790 260
261
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 64 Yazıla Mudanya İskelesi tertibine dâhil olan Gökcedağ ve Yenişehir-i Bursa ve Domaniç ve Yarhisar ve Mudanya ve Kite ve İnegöl-i Bursa ve Atranos ma‘a Harmancık ve Bursa ve Gemlik kazâlarının kuzât ve nüvvâbına ve Mudanya İskelesi’nde mübâya‘a zehâyiri cem‘ine me’mûr Dergâh-ı mu‘allâm gediklülerinden Ebubekir zîde mecduhûya ve zâbitân-ı vilâyet ve sâir iş erlerine hüküm ki Âsitâne-i sa‘âdetimde mukīm ibâdullâhın tevsî‘-i akvât-ı rûzmerreleri için Mudanya İskelesi’ne merbût kazâlardan sen ki mübâya‘acı-i mûmâ-ileyhsin me’mûr-ı mübâya‘ası olduğun ma‘lûme’l-mikdâr hınta ve şa‘îri mübâya‘a ve bir tanesi geriye kalmaksızın derakab yerlü yerinden cem‘ ve tahsîl ve iskele-i mezbûra nakl ve serî‘an Der-aliyyeme irsâl olunmak bâbında isti‘câli hâvî sâdır olan emr-i şerîfim her bir kazâ mahkemesine lede’l-vusûl kazâhâ-i mezbûre ahâlîleri cümlesi sem‘an ve tâ‘aten merâsimini ba‘de’ledâ bermantuk-ı emr-i âlîşânım ol mikdâr zehâyiri tevzî‘ ve taksîm ve çend rûz zarfında cem‘ ve tahsîl ve iskele-i mezbûra nakl ve tesyîr ve sana teslîme müte‘ahhid olduklarını müş‘ir kazâhâ-i merkūme kādîlarının verdikleri i‘lâmât-ı şer‘iyye ile senin bir kıt‘a arzuhâlinin bu def ‘a Dersaadetime vârid olup mazmûn-ı i‘lâmât Hazîne-i Âmirem defterlerine sebt ve kayd olunmakdan nâşî ber-muktezâ-yı ta‘ahhüd her bir kazâ ahâlîlerinin hisse-i mübâya‘aları olan zehâyiri mukaddemâ yedine i‘tâ olunan sûret-i defter mantûkunca gāyet pâk ve münakkah olmak üzere bir ân akdem cem‘ ve tahsîl ve iskele-i merkūma nakl ve iddihâr ve bir tarafdan sefâyine tahmîl ve Tersâne-i Âmirem anbârlarına sevk ve tisyâra mezîd-i sa‘y ü gayret eylemen fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde sen ki mübâya‘acı-i mûmâ-ileyhsin zikr olunan kazâlar ahâlîlerinin hisse-i mübâya‘aları olan ol mikdâr zehâyiri hemen mevsim-i deryâ güzerân eylemeksizin gāyet pâk ve a‘lâ olarak ve işbu sene-i mübârekede bakāyâ kaldı lafzı lisâna alınmayarak bir gün akdem ve bir sâ‘at mukaddem cem‘ ve tahsîl ve tamâmen ve kâmilen Tersâne-i Âmirem anbârlarına sevk ve tesyîre ihtimâm ve dikkat eyleyesin ve siz ki kuzât ve nüvvâb-ı mûmâ-ileyhim ve zâbitân ve sâir iş erlerisiz sizler dahi muktezâ-yı emr-i şerîfime imtisâl ve mütâba‘at ve kazâlarınızdan müretteb ve matlûb olan mübâya‘a zehâyirini ber-mûceb-i ta‘ahhüd çend rûz zarfında mu‘accelen tedârük ve iskele-i mezbûra nakl ve mübâya‘acı-i mûmâileyhe teslîme bi’l-ittifâk mezîd-i sa‘y ü gayret eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 8 Ra. Sene [1]205. Mevkūfât Yazılmışdır.
BOA., C.BLD., 2901/59, 8. Ra.1205. 1790 262
263
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 65 [TUĞRA] [III. SELİM] Kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerri‘în Kocaeli Sancağı’nda vâki‘ Armudlu karyesinin tâbi‘ olduğu kazânın nâibi Mevlânâ ( ) –zîde ilmuhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Nemçe Devleti’nin murahhas orta elçisi kıdvetü’l-ümerâ’i’l-milleti’l-Mesîhiyye Baron De Herbert Rat(h)keal hutimet avakıbuhû bi’l-hayr südde-i sa‘âdetime mühürlü arzuhâl gönderip Roma İmparatoru’na tâbi‘ Nemçe re‘âyâsı tüccârından Georgeo Vitali nâm Nemçelü tâcir bu def‘a Bandırma İskelesi’nden Âsitâne-i sa‘âdetime gelmek üzere Karanfil nâm zimmî reîsin sefînesine ba‘zı ahmâl ve eskāl ve nükūd ile süvâr ve şiddet-i hava sebebiyle bi’z-zarûr kazâ-i mezbûra tâbi‘ Armudlu nâm karye pîşgâhında lenger-endâz olup tâcir-i mersûm sâir ma‘iyyetinde olan yolcular ile karaya çıkdıkları esnâda sefîne-i mezbûre şikest ve tâcir-i mersûmun müfredât defteri mantûkunca derûnunda ba‘zı eşyâ ve nükūdu mevzû‘ bir kıt‘a sandığı karaya düşüp ol karye ahâlîleri sandığı kırıp eşyâyı nehb ü gāret ve hattâ karye-i mezbûre zâbiti olan İbrahim Hoca demekle ma‘rûf kimesneden birkaç parça elbisesi mevcûd bulunup taleb eyledikde mücerred reddinden imtinâ‘ için sâir eşyâ ve nükūdun dahi alıverilmesinden nükûl eylediğinden bahisle bu misillü hilâf-ı ahidnâme-i hümâyûn hareketle târâc ve perîşân olan nükūd ve eşyânın gāret edenlerden bi-eyyi hâlin zâhire ihrâc ve mübâşir ma‘rifetiyle tahsîl ve kabzına me’mûra teslîm ve müttehemlerin ibreten li’s-sâirîn te’dîbleri bâbında emr-i şerîfim sudûrunu elçi-i mûmâ-ileyh bâ-arzuhâl mukaddemâ inhâ eyledikde mübâşir ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le eşyâ-yı mağsûbe-i mezkûre alâ eyyi hâlin zâhire ihrâc ve kabzına me’mûra tamâmen teslîm ve ihkāk-ı hak ve harekât-ı mezbûreye cesâret edenlerin lâzım gelen te’dîbleri zâbitleri ma‘rifetiyle icrâ olunmak için işbu sene-i mübâreke evâhir-i Rebî‘ulâhiri’nde sâdır olan emr-i şerîfim mahalline lede’l-vusûl sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin karye-i mezbûre zâbiti ve ahâlîden ba‘zı kimesneler ile yek-dil ve yek-zebân olarak tâcir-i mersûmun eşyâsı ancak şu kadar çıkdı deyu cüz’î nesne teklîf ve sandıkdan bir vechile haber [ve] âgâhımız yokdur diyerek yalnız bir torba derûnunda mevcûd birkaç parça elbiseyi kabzına me’mûra teslîm birle iâde eyledikleri tâcir-i mesfûrun takrîrinden ve ba‘dehû vârid olan bir kıt‘a i‘lâmdan müstebân olmağla keyfiyet-i mezkûre tâcir-i mesfûr ve mâddeye vâkıf ehl-i ırz ve tüccâr dahi ifâde ve sandık-ı mezbûru ahâlîden ma‘lûme’l-esâmi kimesneler kırıp derûnunda mevcûd eşyâyı ahz eyledikleri âşikâr idüğün inhâ ve tâcir-i mesfûrun müfredât defteri mantûkunca husûs-ı mezbûr mukaddem ve kâr-âşinâ kol çavuşu mübâşeretiyle kendi taharrî üzere tefahhus ve Nemçelü tâcir-i mesfûrun eşyâ ve nükūdu bi-eyyi vechin kân zâhire ihrâc ve kabzına me’mûra aynen veya müsemmenen teslîm birle ketm ve ihfâdan ve ibtâl-i hakdan be-gāyet tehâşî ve mücânebet olunmak bâbında te’kîdi hâvî müceddeden emr-i şerîfim sudûrunu istid‘â ve Dîvân-ı Hümâyûnumda mahfûz kuyûd-ı ahkâma mürâcaat olundukda vech-i meşrûh üzere târih-i mezbûrda emr-i şerîfim verildiği mastûr ve mukayyed bulunmağın ocakdan çavuş mübâşeretiyle mukaddemâ sâdır olan emr-i münîfim mûcebince amel olunmak fermânım olmağın imdi sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin Nemçe Devleti Devlet-i Aliyye-i ebediyyü’l-istimrârımın dost ve ehabbı ve hem-civârı olup beynehümâda olan silm ve musâfât muktezâsınca tâcir ve âdemlerinin gāret olunan emvâl ve nükūdunun şer‘an lâzım gelenlerden tahsîli matlûb-ı şâhânem idüğü ma‘lûmun oldukda emvâl-i mağsûbeye cesârete edenler her kimler ise ta‘yîn olunan kol çavuşu mübâşereti ve ma‘rifet-i şer‘le teftîş ve tefahhus olunarak bi-eyyi vechin kân zâhire ihrâc ve sâbit olan eşyâ ve nükūd her ne ise tamâmen tahsîl ve bî-kusûr redd ü teslîm birle ihkāk-ı hak ve harekât-ı mezkûreye cesâret edenlerin şer‘an lâzım gelen te’dîbleri zâbitleri ma‘rifetiyle icrâsına mübâderet ve lakin bu bahâne ile kaziyyede alâkası olmayan bî-cürm mazlûmîne gamz ve töhmet ile celb-i mâldan ittikā-i tâm ve emr-i şerîfimin icrâ ve infâzına ihtimâm eylemen bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki ( ) vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâat-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından gāyetü’lgāye tehâşî ve mücânebet eyleyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâili şehri Recebi’l-mürecceb sene seb‘a ve mi’eteyn ve elf. Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-Mahmiyye
264
BOA., C.HR., 2190/44, Evâil.B.1207. 1793
265
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 66 Akzâ kuzâti’l-müslimîn Mevlânâ Bursa Kādîsı -zîdet fezâiluhû- ilâ âhirihî ma‘lûm ola ki nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâire lâzımesi için mahrûse-i Bursa’da vâki‘ Keşiş Dağı demekle ma‘rûf dağda Kırkpınar ve Kızpınar ve Kelemlisarı Ovası ve İkipınar ve sâir buz hâsıl olan mahallerden hâssam buzcubaşısı tarafından vekîl olan kimesne ma‘rifetiyle kar [ve] buz nakl olunageldiğine binâ’en mahâll-i merkūmeye vekîl-i mûmâ-ileyh tarafından ta‘yîn olunan kimesnelerden mâ‘adâ Yörükân tâifesi ve âher ecnebî kimesnelerin varmaları ve hayvanlarını ra‘y ve kar ve buz nakl eylemeleri mukaddemâ bi’d-defa‘ât evâmir-i aliyyem sâdır ve ma‘rifet-i şer‘le men‘ olunmuşken bu evânda Bursa a‘yânı olan Hacı Ali mücerred icrâ-yı garez zımnında buz[cu]başı vekîli tarafından me’zûn ve me’mûr olmayan ecnebî kimesnelere ruhsat verdiğinden herkes mahâll-i merkūmeye hayvanâtlarını ra‘y ve ta‘yînât-ı mîriyye kar [ve] buzlarını telef ve izâ‘at eyledikleri beyânıyla men‘ ve def ‘i için emr-i şerîfim sudûrunu hâlâ Hâssam Buzcubaşısı Mehmed Reşid -zîde mecduhû- tarafından Bursa’da bâ-berât-ı âlîşân vekîl olan kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Salih -zîde kadruhû- bâ-arzuhâl inhâ ve istid‘â etmekle mukaddemâ verilen evâmir-i şerîfem kaydları ba‘de’l-ihrâc iktizâsı hâssam buzcubaşıları mûmâ-ileyhden isti‘lâm olundukda vech-i muharrer üzere a‘yân-ı mûmâ-ileyh mücerred icrâ-yı garez zımnında kar [ve] buz olan mahâll-i merkūmeye kaziyyede medhali olmayan kimesnelere hayvanâtlarını ra‘y için ruhsat verdiğinden mahâll-i merkūmede hayvanâtlarını zikr olunan buz ve kar kat‘ olunan mahallerde ra‘y etdirdiklerinden mevcûd olan buz ve kar telef olup ta‘yînât-ı hümâyûnum tertîbine sekte ârız olacağı ecilden o makūle hayvanâtlarını öteden beri nerede ra‘y edegelmişler ise yine ol mahallerde ra‘y etdirilip ta‘yînât-ı hümâyûn için kar ve buz cem‘ olan mahâll-i merkūmeye vâki‘ olan müdâhalelerinin ma‘rifet-i şer‘le men‘ ü def ‘i bâbında emr-i şerîfim sudûrunu memhûren i‘lâm etmekle mûcebince emr-i şerîfim verilmek bâbında iftihâru’l-ümerâ ve’l-ekâbir müstecmi‘u cemî‘ı’l-me‘âlî ve’l-mefâhir bi’l-fi‘il başdefterdârım es-Seyyid Feyzullah dâme ulvühû telhîs etmekle imdi telhîsi mûcebince amel olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi buzcubaşı-i mûmâ-ileyhin i‘lâmı mûcebince o makūle hayvanâtlarını öteden beri nerede ra‘y edegelmişler ise yine ol mahallerde ra‘y etdirilip ta‘yînât-ı hümâyûn için kar [ve] buz cem‘ olan mahâll-i merkūmeye vekîl-i mûmâ-ileyh tarafından ta‘yîn olunan kimesnelerden mâ‘adâ gerek Yörükân tâifesinin ve gerek a‘yân ve ecnebî kimesnelerin ol vechile vâki‘ olan müdâhalelerini ma‘rifet-i şer‘le men‘ ü def ‘ eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Fi’l-yevmi’t-tâsi‘ aşer [min] şehri Cemâziyelevvel li-seneti tis‘a ve mi’eteyn ve elf. Mahrûse-i Kostantıniyye
Bursa Şer’iye Sicilleri, B 85, 125a. 1794 266
267
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 67 Yazıla Mudanya nâibine ve el-yevm Kütahya cânibinde Kütahya ve sâir dört aded elviyeden râyic mübâya‘asına me’mûr olan el-Hâc Mehmed -zîde mecduhû- tarafından Mudanya İskelesi’nde kabz-ı zehâyire me’mûr Anbâr Emini Seyyid Mustafa -zîde kadruhû-ya ve a‘yân ve zâbitân ve iş erlerine hüküm ki Âsitâne-i sa‘âdetim lâzımesi için iki yüz dokuz senesine mahsûben Mudanya ve Karamürsel iskelelerine nakl ve tenzil olunmak üzere Kütahya ve sâir dört aded elviyeden mûmâ-ileyh Hacı Mehmed -zîde mecduhû- ma‘rifetiyle mübâya‘ası müretteb olan elli bin kîle râyic hıntasından bu âna kadar zikr olunan Mudanya İskelesi’ne on bin kîle kadar hınta tenzîl olunduğu tahkīk olunmağla hınta-i mezkûrenin Deraliyyeme bir gün evvel nakli matlûb-ı hüsrevânem olmakdan nâşî Der-sa‘âdetimden sefâyin istîcâr ve irsâli vakte muhtâc olup ol cânibde olan Mudanya ve Kurşunlu ve Siği ve Tirilye ve sâir mahallerin kayıklarından mikdâr-ı kifâye kayık tedârük ve tahmîl olunarak irsâlinde suhûlet olduğu haber verilmekle siz ki nâib ve anbâr emini ve a‘yân ve zâbitân ve sâir-i mûmâ-ileyhimsiz ber-vech-i muharrer elviye-i mezkûreden vürûd eden hınta-i mezkûreyi zikr olunan mahallerin kayıklarından mikdâr-ı kifâye kayık tedârük ve Mudanya İskelesi’ne celb ve iktizâsına göre vaz‘ ve tahmîl olarak peyderpey Der-sa‘âdetime nakl ve tesbîl eylemeniz fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i celîlü’lkadrim ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde bâlâda zikr olunduğu üzere sâlifü’z-zikr Mudanya İskelesi’ne Kütahya tarafından vürûd eden hıntanın bir sâ‘at akdem zikr olunan iskelelerden mikdâr-ı kifâye kayık tedârüküyle Der-sa‘âdetime nakli matlûb-ı dâverânem idüğü ve iktizâ eden nevlleri Der-aliyyeme gelip hamûlelerini hîn-i teslîmlerinde bilâ-cevr rüesâlarına edâ ve teslîm etdirileceği ve bu bâbda bir gûne tekâsül ve rehâvet sebebiyle zahîrenin habbe-i vâhidesi karîn-i izâ‘at olmak lâzım gelir ise emvâl-i mîriyye ile mübâya‘a olunmuş zahîre olmağla sebeb olandan ba‘de’t-tahkīk iki kat bahâsı tazmîn olunacağı ma‘lûmunuz oldukda ona göre amel ve hareket ve bu âna kadar vürûd etmiş ve bundan sonra vürûd edecek hıntanın zikr olunan iskelelerden kayıklar tedârük ve tahmîl ve mikdâr-ı hamûlelerini mübeyyin reîsleri yedlerine i‘lâm ve memhûr nümûneleri i‘tâ olunarak peyderpey Der-sa‘âdetime irsâl ve tesbîl olunması husûsunu bi’l-ittifâk sa‘y ve dikkat eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 11 L. Sene 1210. Nevl Kayd şüd. Yazılmışdır.
BOA., C.BLD., 4843/97, 11.L.1210. 1796 268
269
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 68 Sefîne-i Kalyoncu Argiros zimmî reîs berây-ı tahmîl-kerde-i hınta-i mîrî an-mevcûd-ı iskele-i Mudanya ilâ Âsitâne-i sa‘âdet nakl ve tesyîr ve be-anbâr-ı Tersâne-i Âmire teslîm şüde el-vâki‘ der-sene 1210. Tahmîl ber-mûceb-i irsâliyye Hınta Keyl 450 009 Noksan 441 Teslîm be-anbar-ı tersâne Vech-i meşrûh üzere reîs-i mesfûrun sefînesine Mudanya İskelesi’nde mev‘ûd mîrî hıntadan ber-mûceb-i irsâliyye yalnız dört yüz elli kîle hınta tahmîl ve Âsitâne-i sa‘âdete nakl olunup devr-i tekyîl olundukda gayr ez-noksan yalnız dört yüz kırk bir kîle hınta teslîm-i anbâr-ı Tersâne-i Âmire olunmağla ilmuhaber olmak için işbu tezkire verildi. Fî 7 Za. Sene 1210. Bende-i İsmail Ferruh Emin-i anbâr-ı Tersâne-i Âmire hâlâ (mühür) Hesâb ola Sefîne-i Kalyoncu Argiros Reîs berây-ı tahmîl-kerde-i hınta-i mîrî an-mevcûd-ı iskele-i Mudanya ilâ Âsitâne-i sa‘âdet nakl ve tesyîr ve be-anbâr-ı Tersâne-i Âmire teslîm şüde el-vâki‘ der-sene 1210. Tahmîl ber-mûceb-i irsâliyye Hınta Keyl 450 Minhâ el-bâkī Teslîm be-anbâr-ı Tersâne-i Âmire ber-mûceb-i temessük-i memhûr-ı İsmail Ferruh Efendi emin-i anbâr-ı Tersâne-i Âmire el-müverrah fî 7 Za. Sene 1210
Noksân
Hınta
9 keyl
Hınta
441 keyl, fî beher keyl 7 akçe Nevl 3087 akçe Be-hesâb-ı guruş 25,5 27 akçe
Hesâb olunduğu üzere yirmi beş buçuk guruş yirmi yedi akçe nevli eder. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 12 Za. Sene 1210. Mûcebince Nevl Kalemi’ne kayd olunup kāimesi verile Kāime dâde 12 Za. Sene [1]210. Kayd şüd.
BOA., C.BLD., 5162/104, 12.Za.1210. 1796 270
271
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 69 İnâyetlü atûfetlü re’fetlü efendim sultânım ağa-yı âlî-şân hazretleri Hemâre zât-ı me‘âlî-simâtları zîb-bahş-i mesned-i ikbâl ve nâil-i aksâ-yı merâtib-i izz ve iclâl olup her hâlde mazhar-ı tevfîk-i sübhânî olmaları edâ ve ikmâl kılındığı siyâkında benim inâyetlü atûfetlü re’fetlü efendim sultânım hazretleri bundan akdem Ali Ağa yediyle bir kıt‘a devletlü veliyyü’n-ni‘am efendimizin emirnâmeleri taraf-ı bendelerine vürûd ve mefhûm-ı mezâyâsı iz‘ân-ı bendegâneme iş‘âr buyurulan Uzuncaâbâdî Panayırına azîmet eden tüccârlarının emti‘a ve eşyâları ta‘dâd ve ecnâsıyla tahrîr ve yedlerine tezkire-i veliyyü’n-ni‘amî i‘tâ olunup iktizâ eden resm-i gümrükleri tamâmen tahsîl olunup cem‘an bin elli dört guruş kırk üç akçeye bâliğ olmağla defteri icmâli kāime derûnuna matviyyen Ali Ağa ve mubassır Salamon kulları yediyle taraf-ı inâyetlerine irsâl kılınmışdır be-mennihî te‘âlâ lede şerefi’l-vusûl manzûr-ı âlîleri buyuruldukda devletlü veliyyü’n-ni‘am efendimize tefehhüm buyurmaları hâssaten niyâz-i bendegânemdir efendim. Fî 7 Ra. Sene 1211. Bende-i Salamon Nâzır-ı Gümrük-i Mudanya hâlâ (mühür)
BOA., C.İKTS., 1763/36, 7.Ra.1211. 1796 272
273
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 70 İzzetlü defterdâr efendi İktizâ-yı nizâmına mübâderet eyleyesiz deyu buyuruldu. 19 B. Sene [1]211. Tersâne-i Âmire sâhasında inşâ olunup bi-avnihî te‘âlâ rû-yı deryâya tenzîli takarrub eden üç anbârlı ve fırkateyn ve korvet sefînelerine safralık olmak üzere çakıl taşının lüzûmu olup öteden berü kadr-i kifâye çakıl taşı körfes kayıklarıyla Katırlı ve Amrudlu ve sâir bulunan mahallerden nakl olunugelmekle sâlifü’z-zikr üç kıt‘a sefîneye safralık olmak üzere iktizâ eden çakıl taşı nakliyçün Mudanya’dan otuz ve Gemlik’den otuz ve Yalakâbâd’dan yirmi beş ve Karamürsel’den kırk ve İznikmid’den otuz ve Darıca’dan yirmi kıt‘a ki cem‘an yüz yetmiş beş kıt‘a kayıkların ihrâcıyçün kazâhâ-i merkūmenin kuzât ve nüvvâb ve a‘yân ve serdârlarına ve Tersâne-i Âmire’den ta‘yîn olunacak mübâşire hitâben başka başka evâmir-i aliyyeleri ısdâr buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Sâbıkı Başmuhâsebe’den görüle. Takrir mantûkunca emr-i şerîf verildiği kaydı Başmuhâsebe’de bulunmamışdır fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 25 Receb Sene 1211. Mûcebince Dîvân-ı Hümâyûn’dan emirleri tahrîri için telhîs.
BOA., C.BH., 5990/123, 25.B.1211. 1797 274
275
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 71 Telhîsi mûcebince Dîvân-ı Hümâyûn’dan evâmiri tahrîr olunmak buyuruldu. 27 B. Sene [1]211. Arz-ı bendeleridir ki Vezîr-i mükerrem sa‘âdetlü kapudan paşa hazretlerinin işbu takrîrleri mefhûmunda Tersâne-i Âmire sâhasında inşâ olunup bi-avnihî te‘âlâ rû-yı deryâya tenzîli takarrub eden üç anbârlı ve fırkateyn ve korvet sefînelerine safralık olmak üzere çakıl taşının lüzûmu olup öteden beru kadr-i kifâye çakıl taşı körfez kayıklarıyla Katırlı ve Amrudlu ve sâir bulunan mahallerden nakl olunugelmekle sefâin-i mezkûreye safralık olarak iktizâ eden çakıl taşının nakli için Mudanya’dan otuz ve Gemlik’den otuz ve Yalakâbâd’dan yirmi beş ve Karamürsel’den kırk ve İznikmid’den otuz ve Darıca’dan yirmi kıt‘a ki cem‘an yüz yetmiş beş kıt‘a kayıkların ihrâcı için kazâhâ-i merkūme kuzât ve nüvvâb ve a‘yân ve serdârlarına ve Tersâne-i Âmire’den ta‘yîn olunacak mübâşire hitâben başka başka evâmir-i şerîfe ısdârını tahrîr ve inhâ ve manzûr-ı hidîvâneleri buyuruldukda iktizâ-yı nizâmına mübâderet olunmak bâbında fermân-ı âlîleri sudûr etmekle sâdır olan fermân-ı sâmîleri ve müşârun-ileyh hazretlerinin takrîr ve inhâları mûcebince lâzımü’s-sudûr olan evâmir-i şerîfe Dîvân-ı Hümâyûn’dan ısdârı bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir.
BOA., C.BH., 5990/123, 27.B.1211. 1797 276
277
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 72 Takrîri mûcebince mûmâ-ileyhime hitâben Dîvân-ı Hümâyûndan üç kıt‘a evâmir-i aliyye tahrîr ve gümrük defterlerine ilmuhaberi i‘tâ olunmak buyuruldu. 18 Z. Sene [1]212. İrâde-i aliyye müte‘allik olduğu hasebiyle re’sen bilâ-inhâ ısdâr-ı evâmir-i aliyye inâyet buyurulur ise takviyetli olacağı ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda emr u fermân devletlü efendim sultânım hazretlerinindir. Âsitâne-i aliyye’de mukīm ibâdullâhın medâr-ı ta‘ayyüşleri olan pirinç ve kahve ve revgan-ı zeyt ve sabun ve bunların emsâli me’kûlât Mısr-ı Kahire ve Bahr-i Sefîd iskelelerinden celbi husûsunda taraf-ı Devlet-i Aliyye’den ale’d-devâm ihtimâm ve himmet olunur iken ba‘zı erbâb-ı ihtikâr Mısır’dan sefîneye mahmûlen ve adalardan kayıklara tahmîlen kahve ve pirinç ve revgan-ı zeyt ve sabun getirip Boğazhisâr-ı Sultâniyye’den mürûr ile kimi Bandırma ve Mudanya ve Gemlik iskelelerine yanaşıp bezl-i irtişâ ederek Bursa’ya nakl eylemeğe beher sene birer ikişer sefîne hamûlesi ihrâcına ve Bandırma ve İznikmid iskelelerine firâren revgan-ı zeyt ve sabun nakline me’lûf muhtekirler bu husûsun fi’l-asl yasak olduğun mürûr-ı zamân ile der-hâtır etmediklerinden iktizâ eylediği ve teceddüd-i tenbîhât-ı âlî ile iskelehâ-i merkūmenin eminleri ve kādîları ve zâbitân-ı sâireleri gafletden îkāzen ve Boğazhisar-ı Sultâniyye Gümrüğü emini bu makūle ma‘lûme’l-esâmi sefîne ve kayıklar geldikde doğru Âsitâne-i aliyye’ye nakl ve ihrâc eylemeleri şartıyla te’kîd ve ilmuhaberi getirmez ise avdetlerinde muâhaze olunacağı gûş-i hûşlarına ilkā eylemek ve nefsü’l-emr hamûlesiyle zikr olunan zehâirden Bandırma ve Gemlik ve Mudanya ve İznikmid iskelelerine yanaşır sefîne ve kayıklardan bir dirhem erzâk ihrâcına bi’l-ittifâk kādîlar ve zâbitân ve gümrük eminleri ruhsat vermeyip hey’et-i mecmû‘asıyla reîsini kayd ü bend ile Der-sa‘âdet’e îsâl eylemeleri vâcibât-ı umûrdan ve tama‘-ı hâmma teba‘iyyet birle ihrâcına ruhsat verirler ise bundan böyle sahîhan ma‘lûm oldukda kendileri te’dîb ve tenkîl olunacakları gereği gibi cümleye tefhîm ve özre mahal kalmamak üzere nefs-i emr-i âlî sicille ba‘de’l-kayd ta‘ahhüdleri i‘lâmları verilmek ve Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne mazmûnu kayd ve gümrük defterlerine ilmuhaber kāimesi i‘tâ olunmak husûsları muvâfık-ı emr u irâde-i âlîleri buyurulur ise bu mazmûn bi-ibâretihâ Boğazhisar-ı Sultâniyye kādîsı ve gümrük eminine bir kıt‘a emr-i âlî ve Bandırma ve Mudanya ve Gemlik kādîlarına ve zâbitân ve gümrük eminlerine bir kıt‘a başka ve İznikmid kādîsına ve Gümrük Emini Kapıcıbaşı Nuh Bey kullarına başka evâmir-i aliyyeler ısdârı bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Bu husûsa dâir mukaddemlerde ne vechile emr verilügelmişdir Dîvân-ı Hümâyûn’dan derkenâr Mudanya ve sâir ol havâlîde vâki‘ iskelelerin kuzât ve nüvvâbına ve gümrükcü ve iskele eminlerine ve a‘yân ve sâir zâbitâna hüküm ki Der-aliyyeme gelmek üzere cânib-i Mısır’dan pirinç ve kahve ve eşyâ-yı sâire hamûlesiyle Boğaz hisârlarına vürûd eden sefâyinden hafî ve celî bir dirhem kahve ve pirinç ve eşyâ taşra çıkarılmamak ve hey’et-i mecmû‘a ile Der-aliyyeme îsâlleri husûsuna ihtimâm ve dikkat olunmak bâbında bi’d-defa‘ât sâdır olan evâmir-i aliyyemle tenbîh ve te’kîd olunmuşken bu esnâda Boğaz’dan duhûl eden sefâyinden biri pirinç ve kahve ile Mudanya ve sâir mahalle doğru gitmiş olduğu bi’l-ihbâr tahkīk-kerde-i pâdişâhânem olmakdan sefîne-i merkūme her kanginizin taht-ı hükûmet ve kazâsında vâki‘ iskeleye vâsıl olmuş ise derûn-ı sefînede mevcûd eşyâdan bir dane ve bir dirhemi bir mahalde ihrâc olunmayarak bi’t-tamâm hey’et-i mecmû‘a ve eşyâ-yı mahmûlesiyle sefîne-i mezkûrenin Der-aliyyeme tesbîli emrine ihtimâm ve dikkat olunmak fermânım olmağın
278
279
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
tenbîhen ve te’kîden ve ihtimâmen işbu emr-i şerîfim ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi Der-sa‘âdetim sekenesinin havâyic-i zarûriyyelerinden olan erzâk-ı Mısriyyenin doğru bu tarafa celbi ve ibâdullahın def ‘-i müzâyakaları emrine ikdâm beher hâl lâzımeden idüğü ve el-hâletü hâzihî sefîne-i mezbûrenin ol havâlîye doğru gitmiş olduğu tahkīk olunmuş olmağla derûnunda mevcûd erzâk-ı Mısriyye’den bir dane ve bir dirhemi ihrâc olunmayarak eşyâ-yı mahmûlesiyle doğru Der-sa‘âdetime celbi matlûb-ı hümâyûnum idüğü ve mugāyir-i tenbîhât-ı şâhânem derûn-ı sefînede olan kahve ve pirinç ve eşyâ-yı sâire-i Mısriyye’den bir mahalde bir habbe ve bir dirhemi ihrâcına cesâret olunmak lâzım gelir ise mütecâsir olan kazâ ve iskelenin hukkâm ve emin ve zâbiti hakkında lâzım gelen te’dîbât icrâsında dakīka fevt olunmayacağı ve bu babda îrâd-ı özr ve illet bir vechile karîn-i sem‘-i kabûl ve ısgā olunmayacağı siz ki mevlânâ ve gümrükcü ve iskele eminleri ve sâir zâbitân-ı mûmâ-ileyhimsiz ma‘lûmunuz oldukda işbu emr-i şerîfimi gereği gibi mütâla‘a ve tenbîhât-ı hüsrevânemi bir hoşca mülâhaza ve keyfiyeti dahi iktizâ edenlere etrâfıyla ifâde ederek sefîne-i mezkûrenin derûnunda olan erzâk-ı Mısriyye’den bir dirhem ve bir danesinin taşraya çıkarılmasına ve âhere bey‘ ve fürûht olunmasına vechen mine’l-vücûh ruhsat gösterilmeyip sefîne-i merkūmeyi hamûle-i mezkûresi ve hey’et-i mecmû‘asıyla Der-aliyyeme îsâline sarf-i vüs‘ ve kudret eyleyesiz şöyle ki bu husûs mahsûs emr-i hümâyûnumla size tenbîh ve te’kîd olunmuşken ma‘âzallâhu te‘âlâ hilâfı hareket vukū‘unu sefîne-i merkūme derûnunda olan eşyâ-yı Mısriyye’nin taşra çıkarıldığı bi’t-tahkīk haber alındığı anda bâlâda mezkûr va‘îdât hakkınızda icrâ kılınacağı bî-iştibâhdır ona göre amel ve hareket ve zinhâr zinhâr hilâfı hâlâta irâet-i ruhsat ve tasaddîden gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında fî evâili L. Sene [1]212 târihinde Dîvân-ı Hümâyûn tarafından emr-i âlî verildiği mukayyeddir. Fermân devletlü sultânımındır. Fî 14 Z. Sene [1]212.
BOA., C.BLD., 733/15, 18.Z.1212. 1798 280
281
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 73 Devletlü inâyetlü merhametlü veliyyü’n-ni‘am kesîrü’l-kerem efendim sultânım hazretleri Hemâre bi’d-devleti ve’l-ikbâl sağ olsun arzuhâl-ı kullarıdır ki inâyet-kârâ veliyyü’n-ni‘amâ efendim işbu mâh-ı Muharremü’l-harâm’ın gurresinden gāyetine gelince Mudanya ve tevâbi‘i gümrükleri hâsılâtları cem‘an beş yüz altmış altı guruş otuz iki akçeye baliğ olup defter-i icmâli arzuhâl-i ubeydânemiz derûnuna matviyyen meblağ-ı mezkûr Yorgo Reîs-i mesfûr yediyle hâk-i pâ-yi hâcet-revâlarına irsâl olunmuşdur inşâallahu te‘âlâ lede şerefi’l-vusûl ma‘lûm ve müstebân buyuruldukda ilmuhaberi taraf-ı kullarınıza iş‘âr ve âgâh buyurmaları bâbında bâkī emr devletlü inâyetlü merhametlü veliyyü’n-ni‘am kesîrü’l-kerem efendim sultânım hazretlerinindir. Fî gurreti S. sene 1213. Bende-i Ahmed Emin-i Gümrük-i Mudanya hâlâ (mühür) Bende-i Ali Nâzır-ı Gümrük-i Mudanya hâlâ (mühür)
BOA., C.ML., 10796/263, 1.S.1213. 1798 282
283
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 74 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîneleridir ki Ordu-yı hümâyûnda mevcûd asâkir-i muvahhidîn ve donanma-yı hümâyûn kalyonları neferâtlarının me’kûlâtları için hâssa hasekilerinden mahrûse-i Burusa’da peksimed tabh ve i‘mâline ve Mudanya İskelesi’ne nakline me’mûr Haseki Mehmed Ağa ve husûs-ı âtî ihrâcına mübâşir ta‘yîn buyurulan rikâb-ı hümâyûn kāimmakāmı çukadârlarından Hâfız Mehmed Ağa kulları Yafa cânibine sevk ve tesyîr etmek üzere îcâb eden navlunun sülüsü avdetinde verilmek ve sülüsânı ber-vech-i peşîn i‘tâ olunmak şartıyla el-Hâc Lütfü sefînesi istîcâr ve Mudanya İskelesi’ne lede’l-vürûd ve tahmîli bâbında mübâşir-i mûmâ-ileyh kullarına hitâben şeref-bahş-i sudûr olan emr-i âlîşân Mudanya Mahkemesi’ne vürûd ve ba‘de’t-tescîl feth ve kırâet olundukda meştânişîn olmalarına irâde-i aliyye ta‘alluk eden haseki-i mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle matbûhan mevcûd peksimedden târih-i i‘lâm günü el-Hâc Lütfü Reîs ve mübâşir-i mûmâ-ileyh Hâfız Mehmed Ağa kulları huzûr-ı şer‘a gelip takrîrleri yedimizde olan fermân-ı âlî dört bin kantar peksimed olmak üzere şeref-sudûr iken ancak sefînemizin tahammülü iki bin yedi yüz doksan kantar peksimede mütehammil olup hak ve adl üzere vezn-i kantar olunup iskele-i mezkûrdan sefînemize tahmîl olunan yalnız iki bin yedi yüz doksan kantar peksimed tabhına me’mûr haseki-i mûmâ-ileyh yedinden tamâmen ahz u kabz eyledik deyu kabzlarının takrîrleri ol ki vâki‘u’l-hâldir bi’l-iltimâs pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu bâkī emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min şehri Cemâziyelâhire li-seneti hamse aşer ve mi’eteyn ve elf. El-Abdü’d-Dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye Es-Seyyid Mehmed Nizameddin el-Müvellâ-hilâfe bi-Medîneti Mudanya
BOA., C.AS., 27543/655, 27.C.1215. 1800 284
285
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 75 İzzetlü defterdâr efendi Mûcebince emrini ısdâr etdiresiz deyu buyuruldu. Fi 17 Ş. Sene [1]215. Sahh Me’mûr-ı mübâya‘ası olduğum donanma-yı hümâyûn kalyonları levendâtının a‘zam-ı zehâyirinden olan Tirilye zeytininin râyiciyle mübâya‘a ve edâ-yı bahâsında rencîde olunmamışlar iken ba‘zı muhtekirler ziyâdeye vermek ve cânib-i mîrîye hasâret etmek tama‘-ı hâmmıyla bu esnâda Gemlik ve Tirilye ve havâlîsinden kayıklara yüklenen zeytinlerin ekseri İstanbul’a gelmeyip Tekfurdağı ve Silivri ve mahâll-i sâireye gider oldukları Yaş Yemiş Gümrüğü emininden ve sâir erbâb-ı vukūfdan tahkīk olunmuş olup bu hareketleri umûr-ı mühimmenin ta‘tîline ve beher hâl yirmi otuz günün zarfında fakat levendât-ı mezkûre için iki yüz bin vakiyyeden ziyâde zeytinin Der-sa‘âdet’e celbi vâcibât-ı umûr-ı mehâmdan olduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda havâlî-i merkūmede muhtekir makūlesinde ve sâir bâzergânların yedlerinde ve mahzenlerinde ve kayıklara yüklenmiş bulunan zeytinin mikdârı ve kayık reîsinin isim ve şöhreti beyânıyla yedine tezkire verilmek ve doğru İstanbul’a gelmek ve gelmeyenleri olur ise te’dîbât-ı lâyıkaları haklarında icrâ kılınacağı gûş-i hûşlarına ilkā birle mezkûru’l-mikdâr zeytinin hemen beş on gün zarfında doğru Tersâne-i Âmire’ye sevk ve tesyîri ve lede’tteslîm îcâb eden bahâsını fiât-ı mukarreresiyle ashâbı yedine teslîm olunmak şartıyla ol mikdâr zeytinin ucâlete’l-vakt Der-sa‘âdet’e sevk ve tesbîlleri husûsuna itinâ ve dikkat ve ta‘tîl-i maslahat-ı mühimmeden tehâşî ve mübâ‘adet olunmak bâbında Gemlik Kazâsı nâibine ve a‘yân ve zâbitânına ve iş erlerine hitâben sâbıkı vechile mü’ekked emr-i şerîf ısdârı bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
BOA., C.BH., 10816/233, 17.Ş.1215. 1801 286
287
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 76 Yazıla Gemlik ve Mudanya nâiblerine ve a‘yân ve zâbitân ve iş erlerine hüküm ki Siz ki nâib-i mûmâ-ileyhimâsız donanma-yı hümâyûnum kalyonları levendâtının a‘zam-ı zehâyirinden olan Tirilye zeytininin râyiciyle mübâya‘a ve edâ-yı bahâsında rencîde olunmamışken ba‘zı muhtekir tâifesi ziyâdeye vermek ve cânib-i mîrîye hasâret birle bu esnâda Gemlik ve Tirilye havâlîsinden kayıklara tahmîl olunan zeytinlerin ekserisi İstanbul’a gelmeyip Tekfurdağı ve Silivri ve mahâll-i sâireye gider oldukları erbâb-ı vukū‘dan tahkīk ile bu gûne hareket vukū‘una cesâret edenler umûr-ı mühimmenin ta‘tîline bâ‘is ve bâdî ve beher hâl yirmi otuz gün zarfında fakat levendât-ı mezkûre için iki yüz bin vakiyyeden ziyâde zeytinin Der-sa‘âdetime celbi vâcibât-ı umûr-ı mehâmdan olduğu beyândan müstağnî olmağla müddet-i mukarreresiyle îcâb eden bahâsı bi’ttamâm tarafından ashâbına verilmek şartıyla havâlî-i merkūmede muhtekir makūlesinde ve sâir bâzergânların yedlerinde ve mahzenlerinde ve kayıklara tahmîl olunan zeytinin mikdârı ve kayık reîsinin isim ve şöhreti beyân olunarak tezkire verilerek ucâleten Tersâne-i Âmireme sevk ve tesbîlleri husûsuna itinâ ve dikkat ve ta‘tîl-i maslahat-ı mühimmeden tehâşî ve mübâ‘adet eylemeniz için emr-i âlîşânım sudûrunu donanma-yı hümâyûnum zehâyiri mübâya‘asına me’mûr hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûnumdan Yusuf Âgah -dâme mecduhû- bir kıt‘a takrîriyle inhâ etmekle mûcebince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde bâlâda bast u beyân olunduğu vechile donanma-yı hümâyûnum levendâtları me’kûlâtları için mübâya‘ası lâzım gelen ol mikdâr zeytin râyiciyle mübâya‘a olunmak üzere havâlî-i mezkûreden kayıklara tahmîlen Der-sa‘âdetime tesyîrine mezîd-i sa‘y ü gayret ve âher mahalle nakl ve tesyîrine ruhsat birle umûr-ı mühimmenin ta‘tîline cesâret edenler olur ise haklarında lâzım gelen te’dîbleri icrâ olunacağını gûş-i hûşlarına ilkāya mübâderet eyleyesin ve siz ki a‘yân ve zâbitân-ı mûmâ-ileyhim ve iş erlerisiz sizler dahi mûcib-i emr-i şerîfimle amel ve hareket ve ol mikdâr zeytinin birkaç gün zarfında bu tarafa eriştirmeğe ihtimâm ve dikkat ve hilâfını tecvîz ile mes’ûl ve mu‘âteb olmakdan be-gāyet hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 18 Ş. Sene 1215. Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.BH., 10816/233, 18.Ş.1215. 1801 288
289
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 77 Fî 11 Z. Sene 1215. Gemlik sâhasında inşâ olunan kalyon-ı hümâyûnun mühimmât ve amelesine mahsûs mahallere Burusa’da tabh olunan peksimed vaz‘ olunmuş ise dahi el-hâletü hâzihî sâha-i mezkûrede kalyon-ı hümâyûn inşâsı der-dest ve mahâll-i merkūmenin mühimmât ve amelesi için lüzûmu olduğundan gayrı peksimed-i mezkûrun ez-kadîm Mudanya hanlarına vaz‘ ve hıfz olunugeldiğine binâ’en kalyon-ı hümâyûn mühimmât ve amelesine mahsûs olup Gemlik’de olan sâlifü’z-zikr mahallere peksimed vaz‘ olunması için derkenârda mastûr verilen emrin kaydı terkīn ve Burusa peksimedinin ba‘d-ezîn Mudanya hânlarına nakl ve vaz‘ olunması için emr-i şerîf sudûrunu izzetlü Tersâne-i Âmire emini efendi bendeleri bâ-takrîr inhâ etmekden nâşî emr-i şerîf-i mezkûr kaydı ba‘de’l-ihrâc vech-i muharrer üzere Burusa peksimedinin Mudanya’ya nakl ve hıfz ile gönderilen sefâine tahmîl ve irsâlinin sûret-i imkânı Burusa monlası ve vücûhu ve peksimed tabhına me’mûrdan isti‘lâm olunmak üzere emr-i şerîf ısdârı diğer takrîr hükmü emrimle lede’l-istîzân tanzîmi bâbında fermân-ı âlîleri sudûrundan sonra nefs-i Gemlik’de peksimed vaz‘ olunacak mahal olmayıp fukarâ menzillerine vaz‘ olunsa dahi iskeleye bu‘d mesâfesi olacağı ve cemî‘-i zamânda Burusa’da tabh olunan peksimed Mudanya İskelesi’ne nakl ve hıfz olunmak âdet-i kadîmeden olup ancak Mudanya’ya naklinde hân ve mahzen kirâsı Burusalı tarafından verilecek olduğuna mebnî işbu isti‘lâm emri ısdâr buyurulmak lâzım gelse Burusalının merâmlarına tamâm müsâ‘ade kılınmış olacağını beyân birle de’b-i kadîme ri‘âyete kat‘ice emr-i şerîf tahrîrine müsâ‘ade buyurulmasını ve husûs-ı mezbûrun bu vechile tanzîmi arpalık sâhibi imâm-ı evvel-i hazret-i şehriyârî fazîletlü efendi hazretlerinin dahi iltimâs etdiğini mûmâ-ileyh Tersâne-i Âmire emini efendi bendeleri bâ-tezkire inhâ ve istid‘â eder bu sûretde ne vechile irâde-i aliyyeleri buyurulur ise emr [u] fermân.
BOA., C.BH., 1491/31, 11.Z.1215. 1801 290
291
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 78 Devletlü inâyetlü atûfetlü veliyyü’n-ni‘am efendim sultânım hazretleri devlet ü ikbâl ile sağ olsun. Arzuhâl-i kullarıdır ki veliyyü’n-ni‘am efendim işbu mâh-ı Zilhicce gurresinden gāyetine gelince hâsılât-ı masdariyye yalnız elli bir guruş ile altı para taraf-ı Devlet-i Aliyye’ye irsâl olunan Zilhicce mâhiyyesinin hâsılât-ı mîrî defteri derûnunda mîrî meblağı ile ma‘an hâmil-i arzuhâlimiz Halil Reîs yediyle taraf-ı devletinize irsâl olunup bi-mennihî te‘âlâ ahz-ı inâyet buyuruldukda vusûlünü müş‘ir tarafımıza ifâde buyurmanızı recâ ve niyâz ederiz Mevlâ-yı müte‘âl vücûd-ı şerîfinizi dâimâ cemî‘-i küdûrâtdan masûn ve mahfûz edip ve dâimâ tevfîk-i aliyyesine mazhar eyleye âmîn. Bâkī emr devletlü efendim hazretlerinindir. Fî 7 M. sene [1]217 Bende-i İsmail Nâzır-ı Gümrük-i Mudanya
BOA., C.ML., 2490/53, 7.M.1217. 1802 292
293
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 79 Mûcebince başka başka sûretleri tahrîr ola Defter-i hâsılât-ı rüsûm-ı zecriyye-i kayıkhâ-i hamr ve arak der-İstanbul ve tevâbi‘uhâ el-vâki‘ fî şehri C. Sene 1217. Fî gurreti C. Sene [1]217
Fî gurreti C.
Fî gurreti C.
Mudanya’dan Seryanos Reîs kayığıyla Hasköylü Serkiz mâlı Hasköy’e ihrâc olunan
Erdekli Karanfil Reîs kayığıyla İstefani mâlı Balat’a ihrâc olunan
Erdek’den Premeli Panayot Reîs sefînesiyle Manol mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan
Hamr
Hamr
17 kab, 8270 kıyye
15 kab, 6530 kıyye
416,5 guruş
326,5 guruş Fî gurreti C.
22 kab, 9500 kıyye
Fî gurreti C.
475 guruş Fî 2 C.
Erdek’den Hristola Reîs sefînesiyle İstefani mâlı Balat’a ihrâc olunan
Erdek’den Kaytan Reîs sefînesiyle Nikolaki mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Kapudağı ve Paşa Limanı’ndan Dimitraki Reîs kayığıyla Nikolaki mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
17 kab, 9870 kıyye
16 kab, 11800 kıyye
25 kab, 12000 kıyye
493,5 guruş Fî 2 C.
590 guruş Fî 2 C.
600 guruş Fî 2 C.
Hora’dan Yanaki Reîs sefînesiyle İlya mâlı Galata’ya ihrâc olunan
Erdek’den ve Paşa Limanı’ndan Vanekli (Vangeli) Reîs sefînesiyle Aci Kostantin mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Erdek’den Varsami Reîs sefînesiyle Yakomi mâlı Balıkpazarı’na ihrâc olunan
Hamr 16 kab, 8580 kıyye
Hamr
Arak
22 kab, 10810 kıyye
7 kab, 1865 kıyye
Arak
615,5 guruş
Hamr 16 kab, 9480 kıyye 474 guruş
1 kab, 800 kıyye
Fî 2 C.
620,5 guruş Fî 2 C.
Fî 3 C.
Kapıdağı’ndan Çolak Yorgaki Reîs kayığıyla Yorgaki mâlı Fener’e ihrâc olunan
Erdek’den Çolak Panayot Reîs sefînesiyle Sarı Dimitri mâlı Balıkpazarı’na ihrâc olunan
Bandırma’dan İsterati Reîs sefînesiyle Avak mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
33 kab, 11785 kıyye
16 kab, 8485 kıyye
22 kab, 11200 kıyye
589 guruş 10 para Fî 3 C.
424 guruş 10 para Fî 5 C.
560 guruş Fî 6 C.
Preme’den Meyhâneci Arab Reîs sefînesiyle Zarif mâlı Galata’ya ihrâc olunan
Erdek’den Tormar Reîs sefînesiyle Mihailo mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan.
Burgos’dan Trandefil Reîs sefînesiyle Aci Yağmur mâlı Hasköy’e ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
30 kab, 13779 kıyye
20 kab, 12700 kıyye
15 kab, 10435 kıyye
Arak 2 kab, 200 kıyye 708,5 guruş 18 para
294
Hamr
635 guruş
521,5 guruş 10 para
295
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü Fî 6 C.
Fî 6 C.
Fî 11 C.
Hora’dan Yamandi Reîs sefînesiyle Arabacı Yorgaki mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Çınarcık’dan Daviçon mâlı olarak Hasköy’e ihrâc olunan
Mudanya Burgos’undan İsterati Reîs sefînesiyle Samatya’ya ihrâc olunan
Hamr 3 kab, 1010 kıyye Arak
Hamr 6 kab, 4510 kıyye 225,5 guruş
Hamr 22 kab, 11200 kıyye 560 guruş
21 kab, 6070 kıyye 657,5 guruş Fî 11 C. Kapıdağı’ndan Panayot Reîs sefînesiyle Manol mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan Hamr 22 kab, 9500 kıyye 475 guruş
Fî 11 C: Erdek’den ve Paşa Limanı’ndan Rotyeli Yanali Reîs kayığıyla Kanburoğlu mâlı Fener’e ihrâc olunan Hamr 20 kab, 11280 kıyye 564 guruş
Fî 14 C. Mudanya’dan Todoraki Reîs sefînesiyle Mitako mâlı Beşiktaş’a ihrâc olunan Hamr 21 kab, 11570 kıyye Arak 6 kab, 685 kıyye
Fî 16 C.
Fî 20 C.
578,5 guruş Fî 23 C.
Erdek’den Meyhâneli Karanfil Reîs sefînesiyle İstimaracı Benli mâlı Balat’a ihrâc olunan
Mürefte’den Zencefiloğlu Poliharon Reîs sefînesiyle kendi mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Paşa Limanı ve Erdek’den Varsaci Reîs kayığıyla Anaştaş mâlı Balat’a ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
23 kab, 8160 kıyye
2 kab, 230 kıyye
23 kab, 14305 kıyye
408 guruş
Arak
715 guruş 10 para
23 kab, 5240 kıyye Fî 25 C.
535,5 guruş Fî 25
Fî 25
Erdek’den Vanekli Reîs sefînesiyle Aci Kostantin mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Erdek’den Kaytan Reîs sefînesiyle Nikolaki mâlı Samatya’ya ihrâc olunan
Erdek’den Torhar Reîs sefînesiyle Mihailo mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
23 kab, 11800 kıyye
26 kab, 11750 kıyye
21 kab, 12750 kıyye
590 guruş
Arak
637,5 guruş
2 kab, 750 kıyye
296
Fî 27
662,5 guruş Fî 27 C.
Fî 27 C.
Erdek’den Premeli Varsami Reîs kayığıyla Anayna [mâ]lı Balıkpazarı’na ihrâc olunan
Erdek’den Premeli İsterati Reîs sefînesiyle Manol mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan
Erdek’den Lefter Reîs sefînesiyle kendi mâlı Kuzguncuk’a ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
21 kab, 9650 kıyye
36 kab, 18160 kıyye
25 kab, 9480 kıyye
482,5 guruş Fî 27 C.
908 guruş Fî 27 C.
474 guruş Fî 29 C..
Erdek’den Premeli Panayot Reîs sefînesiyle Manol mâlı Kumkapı’ya ihrâc olunan
Paşa Limanı’ndan Asmallı (?) Pariş Reîs kayığıyla Komnoz mâlı Fener’e ihrâc olunan
Erdek’den Hristola Reîs sefînesiyle İstefano mâlı Balat’a ihrâc olunan
Hamr
Hamr
Hamr
22 kab, 9500 kıyye
19 kab, 10360 kıyye
17 kab, 9850 kıyye
475 guruş
518 guruş
492,5 guruş
297
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Fî 29 C.
Yekûn-ı kayıkhâ
Mudanya’dan Pazar Reîs kayığıyla Aci Yorgo oğlu Anesti mâlı Kuzguncuk’a ihrâc olunan
34 kıta‘ât
Hamr 16 kab, 10000 kıyye
Hamr 340289 kıyye Arak 14925 kıyye 18506,5 guruş 18 para
500 guruş
Ma‘rûz-ı kullarıdır ki Sevâhil-i Bahr-i Sefîd’de vâki‘ iskelelerden tahmîlen iki yüz on yedi senesi şehr-i Cemâziyelâhiri derûnunda Der-sa‘âdet’e vürûd eden otuz dört kayık hamûlesi hamr ve arakın îcâb eden rüsûm-ı zecriyyesi işbu defterde cem‘ ve hesâb olunduğu üzere on sekiz bin beş yüz altı buçuk guruş on sekiz paraya bâliğ olmağla meblağ-ı mezbûr kalemine kayd ve beher kayık için başka başka sûret i‘tâ buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. (mühür) Seyyid Mehmed Vahîd Sûret dâde Fi 13 B. sene [1]217.
BOA., C.ML., 26816/655, 13.B.1217. 1802 298
299
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 80 Defter oldur ki işbu mâh-ı Zilka‘de-i şerîfin gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsi beyân olunur. Fî gurreti Za. Sene [1]217.
Ruscuk’a giden Süleyman Reîs; zeytun 90 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Panayonaki zimmî; zeytun 85 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Nikola zimmî; zeytun 110 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Süleyman Reîs; zeytun 90 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Manolaki zimmî; zeytun 60 sepet fî 18 Moskovlu Nikoli zimmî, dört yüz guruşluk zeytundan yüz üç hesâbıyla ahz olunan Girid cânibinden gelen Ali Ağa; sabun 500 sandık ve çuval fî 135 Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc Ta‘âmiyye ihrâc İşbu yekûn yalnız beş yüz yedi guruş otuz paradır.
İşbu mâh-ı Zilka‘de-i şerîfde hâsılât-ı perâkende Yalnız seksen guruşdur.
Guruş 80
Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Ücret-i gümrük Aşcı mâhiyyesi Mübassır İsak mâhiyyesi Mübassır Musa mâhiyyesi Ayşe Hâtun vazîfesi Şerife Necibe Hâtun vazîfesi Zeliha Hâtun vazîfesi Halil vazîfesi Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin vazîfes i Ta‘âmiyye
Meblağ 1800 1200 720 1200 1980 1980 1200 660 600 600 300 3600 15840
Meblağ 1620 1530 1980 1620 1080 1440 67500 [=] 76770 [-] 12240 [=] 64530 [-] 3600 [=] 60930
BOA., C.ML., 15703/383, Gurre.Za.1217. 1803 300
301
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 81 Devletlü inâyetlü âtıfetlü veliyyü’n-ni‘am efendim sultânım hazretleri devlet ve ikbâl ile sağ olsun. Arzuhâl-i kullarıdır ki işbu mâh-ı Zilka‘de-i şerîfin gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün ber-mûceb-i defter hâsılât-ı mîrîsi ve gerek hâsılât-i perâkendesi yalnız beş yüz yedi guruş otuz para mîrî ve seksen guruş hâsılât-ı perâkende cem‘an beş yüz seksen yedi guruş otuz para hâmil-i arzuhâlimiz ve Gümrük Kâtibi es-Seyyid elHâc İsmail kulunuza teslîm ve taraf-ı Devlet-i Aliyyenize irsâl kılınmışdır bi-mennihî te‘âlâ vusûlünde ahz [ve] inâyet buyuruldukda vusûlünü müş‘ir bu kullarınıza ifâde buyurulması niyâzımızdır ve bundan böyle devletlü inâyetlü efendimizin vücûd-ı şerîflerine sıhhat [ve] safâlar ihsân eyleyip ömr-i devletlerin mevlâ müzdâd eyleye âmîn bi-hürmeti Tâhâ ve Yâsin bâkī emr devletlü efendimiz hazretlerinindir. Fî 5 Z. Sene [1]217.
Bende-i Ahmed Emin-i Gümrük-i Mudanya Bende-i Mehmed Nâzır-ı Gümrük-i Mudanya
BOA., C.ML., 15703/383, 5.Z.1217. 1803 302
303
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 82 İşbu sene-i mübârekede nefs-i nefîs-i hümâyûn-ı hazret-i cihândârî ve ta‘yînât-ı ricâl-i Devlet-i Aliyye efendilerimiz hazerâtları için Bursa’da vâki‘ Cebel-i Ruhbân’dan buz nakl olunması için bundan akdem sâdır buyurulan emr-i şerîf Bursa kādîsı ve mütesellimi dâ‘îlerine hitâben tahrîr buyurulmağla a‘yân-ı vilâyet ve iş erleri ve araba ve katar ashâbları bizim ismimiz sâdır olan fermân-ı şerîfde yokdur deyu muhâlefet ve tekâsül etmeleriyle nakl olunacak buzun ta‘tîline bâ‘is oldukları ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda Cebel-i Ruhbân’dan Bursa’ya ve Bursa’dan Mudanya İskelesi’ne bir sâ‘at akdem nakl ve ücretleri taraf-ı kullarından nakden edâ ve teslîm olunup Âsitâne-i aliyye’ye bir kadem akdem irsâl olunması husûsunda bu def ‘a i‘tâ buyurulacak emr-i şerîf derûnuna a‘yân ve zâbitân ve araba ve katar ashâbları zikr olunarak mü’ekked emr-i şerîf inâyet ve ihsân buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir.
Verilen fermân kaydı derkenâr [görüle]
Hâlâ Hâssa Buzcubaşısı Mehmed Reşid -zîde mecduhû-nun takdîm eylediği arzuhâli mefhûmumda me’mûr-i idâresi olduğu ta‘yînât için işbu sene-i mübârekede verilecek kar ve buz sâbıkları mûcebince Katırlı cibâlinden tedârük ve ahz olunmuş ise dahi gāyet kalîl olduğundan ta‘yînâtın itmâmına kadar verileceği zâhir ve bedîdâr ve ızdırâb çekileceği âşikâr olmağla tahtında maslahat zımnında bin iki yüz târihinde Bursa’da ve Cebel-i Ruhbân’dan mübâya‘a ve nakl etdirilmesi için emr-i şerîf sudûrunu istid‘â-yı inâyet eylediği ecilden Hazîne-i Âmire’de mahfûz Başmuhâsebe defterlerine nazar olundukda nefs-i nefîs-i hüsrevâne ve dâire-i hümâyûn ta‘yînâtı ve mu‘ayyenât-ı sâire için hâssa karcı ve buzcubaşısı ma‘rifetiyle tevzî‘ olunmak üzere hasbe’l-iktizâ Keşiş Dağı’ndan buz kat‘ ve Der-aliyye’ye nakl olunmak lâzım geldikde o makūle kat‘ olunacak buzun ücret-i ihrâciyyesi ve nakliyyesi için tedârük olunacak hayvanâtın ücretleriyle buz tathîri için iktizâ eden ücret-i rencberânın sâbıkı üzere altmış akçe îcâb eden kat‘iyye ve nakliye icârâtı hâssa karcı ve buzcubaşısı tarafından ocağı neferâtından ta‘yîn olunan âdemi yedinden an-nakdin ashâbına edâ olunarak buz kat‘ ve nakl etdirilmek üzere bin iki yüz senesi evâhir-i Cemâziyelâhiresi’nde emr-i şerîf verildiği derkenâr olundukda derkenârı mûcebince emr-i şerîf tahrîri telhîs olundukda telhîsi mûcebince hüküm deyu fermân-ı âlîşân sâdır olmağın mûcebince fî 23 Muharrem sene 1218 târihinde Hudâvendigâr Sancağı mütesellimine ve Bursa monlasına hitâben emr-i şerîf verildiği mukayyeddir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 27 S. Sene 1218. Müsted‘âsı üzere emri yazıla.
BOA., C.BLD., 807/17, 27.S.1218. 1803 304
305
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 83 Defter oldur ki işbu mâh-ı Şevvâl-i şerîfin gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsini beyân ederim.
Ruscuk’dan gelen Lambero zimmî; nâfe tulum 4 fî 100, karakaş tulum 2 fî 60, siyah sincab 14 dest fî 20 Ruscuk’dan gelen Mustafa; kirpas keten gömlek 50 aded fî 10, melez gömlek 62 aded fî 20, melez çarşab 2 aded fî 20, don 4 aded fî 10 Ruscuk’a giden Yorgaki zimmî; zeytun 104 sepet fî 18 Ruscuk’a giden İslimyeli Yovan zimmî; kösele 100 aded fî 20, cild-i keçi 350 aded fî 4, siyah sahtiyân 200 aded fî 5, fincan-ı Kütahya 4 küfe fî 150 İnöz cânibinden gelen Bursalı Mustafa Ağa; âhen-i hâm 1025 çubuk fî 15 İnöz cânibinden gelen Bursalı el-Hâc Esad Ağa; âhen-i hâm 1191 çubuk fî 15 İnöz cânibinden gelen Bursalı el-Hâc İbrahim Ağa; âhen-i hâm 1338 çubuk fî 15 Ruscuk’a giden Ali Ağa; zeytun 16 küfe fî 58, revgan-ı zeyt 3 butta fî 120 Ruscuk’a giden el-Hâc Yahya ve Molla Hasan; kestâne 18 müd fî 180 Ruscuk’a giden Minas zimmî; tut fidanı 20 dib fî 60 Ruscuk’a giden Yorgaki zimmî; zeytun 96 sepet fî 18 İnöz cânibinden gelen Bursalı el-Hâc Mehmed Ağa; Âhen-i hâm 3347 çubuk fî 15, na‘l 48 denk fî 90, âhen sac 1 demet fî 90, sac ayağı 1 deste fî 60, hurdevât-ı Bec 1 sandık fî 600 Ruscuk’a giden Feroka zimmî; zeytun 50 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Süleyman Reîs; zeytun 65 sepet fî 18 Ruscuk’a giden Andriya zimmî; zeytun 72 sepet fî 18
İşbu yekûn bin yetmiş dört guruş yedi paradır Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc yüz yirmi dokuz guruş on paradır Hâsılât-ı mîrî bâkī kalan dokuz yüz kırk dört guruş otuz yedi paradır. Hâsılât-ı perâkende yetmiş beş guruşdur Hâsılât-ı masdariyye kırk dört guruş otuz paradır Mudanya reîslerinden Çekone (?) oğlu Ahmed Reîs’den firârı için ahz olunan otuz guruşdur Bâlâda mezkûr paralar Cem‘an yekûn bin doksan dört guruş yirmi yedi paradır.
Ber-mu‘tâd-ı kadîm Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Ücret-i gümrük Aşcı mâhiyyesi Mübassır İsak mâhiyyesi Mübassır Musa mâhiyyesi Ayşe Hâtun vazîfesi Zeliha Hâtun vazîfesi Halil vazîfesi Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin vazîfesi Ta‘âmiyye İşbu yekûn yüz yirmi dokuz guruş on paradır.
Guruş 1074 129 944 75 44
Meblağ 800 1820 1872 5000 15375 24867 17865 20070 1290 3240 1200 68532 1728 55275 900 1170 1296 128901
Para 07 10 37 30
30 1 1094
27
Meblağ 1800 1200 720 1200 1980 1980 1156 580 1006 288 3600 15510
BOA., C.ML., 11626/283, 29.L.1218. 1804 306
307
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 84 Defter oldur ki işbu mâh-ı Cemâziyelâhir gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsini beyân ederim. Fî gurre-i C. sene [1]219.
Ruscuk’a giden Abdülhamid Ağa; zeytun 52 sepet fî 18 Ruscuk’dan gelen el-Hâc Mehmed Ağa; na‘l 4 denk fî 90, âhen sac 1 bâğ fî 90, kilid 1 sandık fî 240, hurdevât 1 sandık fî 300, zincir 4 deste fî 20, çuka 2 nîme fî 240, bamya 80 kıyye fî 3 Ruscuk’dan gelen es-Seyyid el-Hâc Haşim Ağa; âhen-i ham 134 çubuk fî 15 Ruscuk’a giden Ömer Beşe; döğen taşı 2 çuval fî 120 Ruscuk’a giden İbrahim Ağa; afyon seklem 2, kutu 2, kıyye 31 fî 36, bârgîr keçesi 11 aded fî 15, kilim 11 aded fî 30, Karahisar rahtı 9 aded fî 30, elvan bogası 14 top fî 10, bürüncek 9 top fî 20, kahve değirmeni 14 aded fî 6, zeytun 120 sepet fî 18
Meblağ 936 1790 2010 240 4445 9421 12400 4068
Ruscuk’dan gelen Prayço zimmî; aba 775 top fî 16 Ruscuk’a giden Yorgaki zimmî; zeytun 226 sepet fî 18 Silivri’ye giden Keşanlı Moskov Aci Yanaki zimmî; 12 seklem 2 sandık Tokat basması 21,5 külçe fî 120, Tokat basması 218 top fî 15, beledi döşek 45 aded fî 19, peştamal 90,5 çift fî 19, Hama kuşağı 16 aded fî 15, Bursa basması 12,5 nîme fî 30, Alaca Diyarbakır 40 top fî 30, Sâde bâlîn 38 çift fî 32, Şalî-i Ankara 22,5 top fî 120, Kaba çuka 8 nîme fî 180, tehî sandık 8 aded fî 60, şâlî-i Burusa 66 top fî 50, sâde kutnî 31 top fî 35, câmeşû-i Burusa 62,5 zirâ‘ fî 6, beldâr-ı Burusa 24 top fî 40, yün kuşak 93 aded fî 6, krisne(?) 10 top fî 30, Leh çiti 2 top fî 60
Hâsılât-ı mîrî Hâsılât-i perâkende Hâsılât-ı masdariyye Cem‘an yekûndür Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc Bâkī dört yüz elli yedi guruş on üç akçedir
Guruş 406 150 30 586 129 457
22874
48763
Meblağ (Akçe) 43 30
13
BOA., C.ML., 16265/397, 29.C.1219. 1804 308
309
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 85 Defter oldur ki işbu mâh-ı Rebî‘ulevvel’in gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-i mîrîsini beyân eder. Fî gurreti Ra. sene [1]220.
Rodoscuk’a giden Hristo zimmî, zeytun 105 sepet, fî 18 Rodoscuk’a giden Doğduşu zimmî, zeytun 20 küfe, fî 60 Rodoscuk’a giden Andriya zimmî, zeytun 80 sepet, fî 18 Rodoscuk’a giden Aci İstavraki zimmî, zeytun 102 sepet, fî 18 Çekmece’ye giden İsmail ve Ali ve İbrahim, döğen 264 fî 24, kirpâs-ı penbe 117 top fî 24, döğen taşı 20 çuval fî 120 Rodoscuk’a Rodoscuk’a Rodoscuk’a Rodoscuk’a Rodoscuk’a
giden Todoraki zimmî, zeytun 100 sepet, fî 18 giden el-Hâc İbrahim Ağa, peştamal 105 çift, fî 15 giden Zafiri zimmî, zeytun 113 sepet, fî 18 giden Kostandi zimmî, zeytun 60 sepet, fî 18 giden Zafiri zimmî, zeytun 65 küfe, fî 60
Rodoscuk’a giden Tanaş zimmî, zeytun 86 sepet, fî 18 Silivri’ye giden Seyyid İbrahim, döğen 168 fî 24, döğen taşı 6 çuval fî 120 Rodoscuk’a giden İstavraki zimmî, zeytun 14 küfe fî 60, zeytun 35 sepet fî 18 Rodoscuk’a giden Mustafa, döğen 140 fî 12, döğen taşı 14 çuval fî 60 Rodoscuk’a giden Praskova zimmî, çakal 6 tulum fî 20, peştemâl 12 çift fî 20, fûta 2 aded fî 20
Hâsılât-ı mîrî Hâsılât-ı perâkende Hâsılât-ı masdariyye Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc Mâh-ı Safer hesâbından ve kuzu meblağından bâkī kalan
Ber-mu‘tâd-ı kadîm Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Ücret-i gümrük Aşcı mâhiyyesi Mubassır İsak mâhiyyesi Mubassır Musa mâhiyyesi Ayşe Hâtun vazîfesi Zeliha Hâtun vazîfesi Halil vazîfesi Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin vazîfesi Ta‘âmiyye
Guruş 321 177 031 529 [-] 129 400 [-] 135 265
Meblağ 1890 1200 1440 1836 11544 17910 1800 1575 2034 1080 3900 28299 1548 4752 1470 2460 400 38929
Meblağ 09 00 30 39 [-] 30 09
Meblağ 1800 1200 720 1200 1980 1980 1156 580 1006 288 3600 15510
BOA., C.ML., 4725/107, 30.Ra.1220. 1805 310
311
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 86 Defter oldur ki işbu mâh-ı Cemâziyelâhir’in gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsini beyân eder. Fî gurreti C. sene [1]220
Girid cânibinden gelen Giridî Monla İbrahim, sabun çuval ve sandık 330, fî 150 Akdeniz’den gelen Zafiri zimmî, tuz 1000 kîle, fî 6 Rodoscuk’a giden Yorgaki zimmî, zeytun 50 sepet, fî 18 Rodoscuk’a giden Sutri zimmî, zeytun 35 sepet, fî 18 Rodoscuk’dan gelen Gabril zimmî, rişte-i meryem 30 kıyye, fî 45 Rodoscuk’dan gelen Hacı Abidin Ağa, âhen-i hâm 746 çubuk fî 15, na‘l 7 denk fî 90, rişte-i meryem 14 kıyye fî 40 Rodoscuk’dan gelen Monla Mustafa, na‘l, 5 denk fî 90 Rodoscuk’dan gelen Manol zimmî, kubbe havlu karafere 300 kıyye, fî 15 Akdeniz cânibinden gelen Limyeli Yanaki zimmî ve şerîki Moskov Tanaş, kahve 500 kıyye, mîrî fî 18, bid‘at fî 15
Hâsılât-ı mîrî Hâsılât-ı perâkende Hâsılât-ı masdariyye Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc
Ber-mu‘tâd-ı kadîm Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Ücret-i gümrük Aşcı mâhiyyesi Mubassır İsak mâhiyyesi Mubassır Musa mâhiyyesi Ayşe Hâtun vazîfesi Zeliha Hâtun vazîfesi Halil vazîfesi Hikmetîzâde Şeyh Mehmed Emin vazîfesi Ta‘âmiyye
Guruş 753 285 34 1073 [-] 129 944
Meblağ 48180 6000 900 630 1350 57060 11960 450 4500 16500 90470
Meblağ 111 90 81 [-] 30 51
Meblağ 1800 1200 720 1200 1980 1980 1156 580 1006 288 3600 15510
BOA., C.ML., 5528/125, 29.C.1220. 1805 312
313
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 87 Defter oldur ki işbu mâh-ı Şevvâl-i şerîfin gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsini beyân eder. Fî gurreti L. Sene [1]220.
İnöz canibinden gelen Bursalı Hacı Mehmed Ağa, ahen-i hâm 1441 fî 15, âhen sac 26 demet fî 90, na‘l 78 denk fî 90, kilid 80 deste fî 5, demir hurdası 8 küfe fî 100 Rodoscuk’a giden Andriya zimmî, zeytun 65 sepet fî 18 Rodoscuk’a giden Karabet zimmî, seklem 1, beledi döşek 19 fî 18, bogası 10 top fî 10, bürüncek gömlek 13 fî 20, alaca-i Diyarbekir 2 top fî 30, çiçekli-i Haleb 3 top fî 30, basma Hasa 1 top fî 60, meşîn 180 aded fî 2, rişte-i penbe 3 kıyye fî 10, kiriş 8 deste fî 10
Hâsılât-ı mîrî Hâsılât-ı masdariyye Hâsılât-ı perâkende Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc
Guruş 289 8 300 597 [-]129 468
Meblağ 32175 1170 1382 34727
Meblağ 47 70 117 30 87
BOA., C.ML., 16319/398, 29.L.1220. 1805 314
315
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 88 Defter oldur ki işbu mâh-ı Muharremü’l-harâm’ın gurresinden gāyetine gelince Mudanya Gümrüğü’nün hâsılât-ı mîrîsin beyân eder. Fî gurreti M. sene [1]221.
Meblağ 1944 4500 1650 1110 1080 5325 33000 38715 15000
Rodoscuk’a giden Sekli Aci İstevraki, zeytun 108 sepet fî 18 Rodoscuk’dan gelen Süleyman, cild-i camus 60 aded fî 75 Rodoscuk’dan gelen Karabet zimmî, rişte-i penbe 55 kıyye fî 30 Rodoscuk’a giden Amed Reîs, zeytun 45 sepet fî 18, revgan-ı zeyt 100 kıyye fî 3 Rodoscuk’a [giden] Tirilyeli Vasil Reîs, zeytun 60 sepet fi 18 Rodoscuk’dan gelen Mehmed, cild-i camus 71 aded, fî 15 Akdeniz’den gelen Giridî Monla Murâd, sabun sandık 220 aded, fî 150 İnöz’den gelen Bursalı Hacı Veliyyüddin, âhen-i hâm çubuk 2581 aded, fî 15 Moskovlu Anaştaş Kapudan sefînesinde Rusyalı Zimo’nun Gemlik’den aldığı arakdan alınan
Bi’l-cümle mâl-ı mîrî
Guruş 852
Perâkende
237
Masdariyye
24
Ber-mu‘tâd-ı kadîm ihrâc
1114 [-]129 985
102324
Meblağ 84 72 156 120 36 30 [-]6
BOA., C.ML., 11717/285, 30.M.1221. 1806 316
317
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 89 Devletlü inâyetlü merhametlü veliyyü’n-ni‘am ve kesîrü’l-kerem hazretleri devlet [ü] ikbâlleriyle sağ olsun. Arzuhâl-ı bendeleridir ki bundan [akdem] bu tarafa Girid cânibinden iki aded Moskov sefînesi birer mikdâr sabun hamûlesiyle gelip sefîne-i mezkûrun birisinde üç yüz kab mevcûd olup ve birisinde altmış dört kab mevcûd olup üç yüz kab mevcûd olan sefîneye taşraya mâl ihrâcına bir türlü ruhsat verilmeyip sefîne-i mezkûrun tüccârı lenger alıp Der-aliyye’ye râhî olurum deyu gitmiş olup ve altmış dört kab olan sefîne gereği gibi sav gösterip derûnunda mevcûd olan sabunu çamur misillü ıslanıp tüccârı bu bendelerine recâ-mend olmağla hâline merhameten metâ‘-ı bî-hâsılı olan altmış dört sandık ihrâc ve fürûht olunmuşdur ba‘dehû üç beş gün mürûr eyledikde mîrî sefâini kapudanlarından İbrahim Kapudan Gemlik’e gelip mâdde-i mezkûru istimâ‘ eyledikde der-akab Mudanya’ya gelip tüccâr-ı merkūmu ve bu bendelerini mahkemeye çağırıp gerek tüccâr ve gerek bu bendeniz vukū‘u üzere takrîr eyledik ve kapudan-ı mezbûru hâna getirip mevcûd olan ıslak sabunlar kendine gösterilip cevâbında bu mâddei Deraliyye’ye takrîr etmemek adîmü’l-imkândır deyip bir çavuşu yediyle kapudane beyi tarafına ifâde etdiği ma‘lûm-ı devletleri olmak için arzuhâle cesâret kılındı. Bâkī emr devletlü inâyetlü merhametlü veliyyü’n-ni‘am efendimiz hazretlerinindir. Fî 11 C. Sene [1]221. Bende-i İbrahim emin-i Gümrük-i Mudanya Bende-i Ahmed nâzır-ı Gümrük-i Mudanya Ma‘rûz-ı dâ‘îleridir ki Derûn-ı arzuhâlde sâhib-i arzuhâlin takrîri nefsü’l-emre mutâbık olduğuna bu dâ‘îlerinin dahi ilmi muhît ve hâl mukarrer üzere olduğu lede’l-ilm tasdîk birle ifâde kılındı. Bâkī emr men lehü’l-emr. Mine’d-dâ‘î’l-kadîm Hacı Akif Eyüb en-nâib bi-kazâ’i Mudanya (mühür)
BOA., C.ML., 31831/780, 11.C.1221. 1806 318
319
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 90 Gümrük emini ağa Sadr-ı sâbık İsmail Paşa’yı Mudanya İskelesi’nden alıp Sakız’a îsâl eylemek üzere bir münâsib sefîne tedârük ve cânib-i mîrîden verilmek üzere nevlini güzelce mukāvele ve tanzîm birle keyfiyeti huzûrumuza serî‘an i‘lâm ve ifâde eyleyesiz deyu buyuruldu. 9 Ş. Sene [1]221.
İzzetlü defterdâr efendi Nevl-i mezkûrun i‘tâsı husûsunu tanzîm eyleyesiz deyu buyuruldu. 11 Ş. Sene [12]21.
Giridli Çobanadalı Körki Reîs şehtiye sefînesi Mudanya’dan Sakız’a nakl eylemek üzere ber-vech-i maktû‘ Nevl 1250 guruş Ma‘rûz-ı kullarıdır ki Sadr-ı sâbık devletlü İsmail Paşa hazretlerini Mudanya İskelesi’nden alıp Sakız’a îsâl eylemek üzere bir münâsib sefîne tedârük ve cânib-i mîrîden verilmek üzere navlununu mukāvele ve keyfiyeti huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olunmak bâbında beyaz üzerine sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince reîsler kethüdâsı kulları ma‘rifetiyle Giridli Çobanadalı Körki Reîs şehtiye sefînesi iskele-i merkūmeden müşârun-ileyhi alıp Sakız’a nakl eylemek üzere ber-vech-i maktû‘ bin iki yüz elli guruşa navlununu kat‘ ve irzâ olunduğu ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda reîsler kethüdâsı kulları yediyle nevl-i merkūm i‘tâ ve inâyet buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Fî 11 Ş. sene [1]221.
Telhîs
(mühür)
BOA., C.DH., 10382/208, 11.Ş.1221. 1806 320
321
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 91 İzzetlü defterdâr efendi Mûcebince iktizâ-yı nizâmına ve ifâde-i hâli müş‘ir emr-i şerîf ısdârına mübâderet eyleyesiz deyu buyuruldu. Fî 13 Ş. Sene [1]221. Sadr-ı sâbık devletlü İsmail Paşa hazretlerinin Mudanya İskelesi’nden Sakız’a azîmetlerine münâsib sefîne istîcârı için fermân-ı âlîleri mûcebince bir kıt‘a sefîne istîcâr olunmuşdu. Müşârun-ileyh hazretlerinin Sakız’a azîmetleri İzmir İskelesi’nden süvâr ve Sakız’a nakli mevsime göre eshel olmak irâde-i aliyye buyurulmağın İzmir sefînelerinden Ali Dede Reîs sefînesi reîsler kethüdâsı kulları ma‘rifetiyle beş yüz guruş ber-vech-i maktû‘ nevl ile istîcâr ve ırzâ olunmağla sefîne-i merkūme Der-aliyye’den İzmir İskelesi’ne varıp müşârun-ileyhi İzmir’den Sakız’a götüreceği ve nevl-i merkūm beş yüz guruş Hazîne-i Âmire’den i‘tâ ve inâyet buyurulup sefîne İzmir İskelesi’ne serî‘an irsâl olunduğunu müş‘ir müşârun-ileyhe i‘lâm-ı hâl emr-i şerîfi ısdârı muvâfık-ı emr u irâde-i aliyyeleri buyurulur ise emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir.
Mukaddem bin iki yüz elli guruşa yazılan telhîs gelip battâlda hıfz şartıyla telhîs
BOA., C.DH., 10382/208, 13.Ş.1221. 1806 322
323
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 92 Telhîs mûcebince tezkiresi verilmek buyuruldu. 13 Ş. Sene [1]221. Battâl Arz-ı bendeleridir ki Sadr-ı sâbık İsmail Paşa hazretlerini Mudanya İskelesi’nden alıp Sakız’a îsâl eylemek için lâzım gelen nevli cânib-i mîrîden verilmek üzere bir münâsib sefîne tedârük ve tanzîm birle keyfiyeti ifâde olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince gümrük emini ağa kulları reîsler kethüdâsı ma‘rifetiyle Giridli Çobanadalı Körki Reîs şehtiye sefînesi iskele-i mezbûreden müşârun-ileyhi alıp Sakız’a nakl eylemek üzere ber-vech-i maktû‘ bin iki yüz elli guruş nevl ile mukāvele ve irzâ etmekle nevl-i mezkûr reîsler kethüdâsı yediyle i‘tâ buyurulmasını mûmâ-ileyh gümrükcü ağa i‘lâm eder ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda ağa-yı mûmâ-ileyhin i‘lâmı mûcebince meblağ-ı mezbûr verilmek için Başmuhâsebe’ye kayd ve tezkiresi i‘tâ olunmak bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir.
BOA., C.DH., 10382/208, 13.Ş.1221. 1806 324
325
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 93 Telhîsi mûcebince tezkiresi ve i‘lâm-ı hâl emri i‘tâ olunmak buyuruldu. Fî 15 Ş. Sene [12]21 Arz-ı bendeleridir ki Sadr-ı sâbık İsmail Paşa hazretlerini Mudanya İskelesi’nden Sakız cezîresine îsâl için bundan akdemce eğerçi münâsib sefîne istîcâr olunmuş olup ancak mevsime göre eshel olmak için müşârun-ileyhin İzmir’den rükûbu irâde-i aliyye buyurulmağla İzmir sefînelerinden Ali Dede nâm reîsin sefînesi beş yüz guruş nevl ile istîcâr ve serî‘an irsâl olunmuş olduğunu beyân birle meblağ-ı mezbûr beş yüz guruş nevlinin i‘tâ ve müşârunileyhe i‘lâm-ı hâl emri ısdârı husûsunu Gümrük Emini Hasan Ağa kulları işbu takririyle istid‘â eder müşârun-ileyhin Mudanya’dan alıp Sakız’a nakli için mukaddem bin iki yüz elli guruşa yazılan telhîs battâlda hıfz olunmağla bu def ‘a mu’ahharan istîcâr olunan sefînenin nevli için sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince beş yüz guruş verilmek üzere Başmuhâsebe’ye kayd olunup tezkiresi ve müşârun-ileyh hazretlerine hitâben i‘lâm-ı hâl emri tahrîri bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Tezkire dâde Fî 16 Ş. Sene 1221.
BOA., C.DH., 10382/208, 16.Ş.1221. 1806 326
327
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 94 Berây-ı tertîb-i mübâya‘a-i zehâyir-i mîrî an-cânib-i kazâhâ-i mezkûrîn der-livâ-i Hudâvendigâr berây-ı nakl-i iskele-i Mudanya lâzım-ı def ‘-i müzâyaka-i ibâdullâh derÂsitâne-i sa‘âdet ki be-mübâşeret an-mahsûl-i cedîd sene 1222 mübâya‘a der-Âsitâne-i sa‘âdet nakl ve tesyîr ve be-anbâr-ı âmire teslîm şüde fermûde el-vâki‘ der-sene 1222.
Kazâ-i Gökcedağ
Kazâ-i Yenişehir-i Bursa
Kazâ-i Domaniç
Hınta 1500 keyl
Hınta 2000 keyl
Hınta 1500 keyl
Şa‘îr 1500 keyl Kazâ-i Yarhisar
Şa‘îr 2000 keyl Kazâ-i Mudanya
Şa‘îr 1500 keyl Kazâ-i Bursa
Hınta 1500 keyl
Hınta 2500 keyl
Hınta 3700 keyl
Şa‘îr 1500 keyl Kazâ-i Atranos ma‘a Harmancık
Şa‘îr 2500 keyl Kazâ-i Gemlik
Şa‘îr 3700 keyl Kazâ-i İnegöl
Hınta 1700 keyl
Hınta 1800 keyl
Şa‘îr 1700 keyl
Şa‘îr 1800 keyl
Hınta 2000 keyl Şa‘îr 2000 keyl Kazâ-i Kite
Yekûn
Hınta 1800 keyl
Hınta 20000 keyl, fî 60 akçe
Şa‘îr 1800 keyl
1200000 akçe Şa‘îr 20000 keyl, fî 30 akçe 600000 akçe 1800000 akçe Be-hesâb-ı guruş 15000 Ale’l-hesâb 3100
Telhîs mûcebince Mevkūfât’a kayd olunup şürûtuyla evâmiri kāime ve sûretleri i‘tâ olunmak buyuruldu. 29 R. Sene [1]222. Arz-ı bendeleridir ki Bir müddetden beri isticlâb-ı menâfi‘ mülâhazasıyla kalıb-ı şürûta ifrâğ olunan nizâmın ekserisi bida‘ ve muhdesât kabîlinden olup ibâdullâha ve umûr-ı mülkiyeye muzır olmakdan nâşî bu def ‘a cülûs-ı hümâyûn-ı meymenet-makrûna mebnî o makūle mazarratı mûcib olan muhdesâtın ref ‘iyle kâffe-i ibâdullâha ve âmmeten bilâd-ı İslâmiyyeye hayr ve menâfi‘i müstevcib olur hâlât ve harekâtın istihsâline irâde-i seniyye-i merhamet-ifâde-i hazret-i zıllu’llâhi müte‘allik olup hubûbât nizâmı dahi o makūle muhdesât nev‘inden olduğuna binâ’en bundan akdemce bâ-irâde-i seniyye bi’lcümle şerâ’it-i nizâmiyyesi mahv ve ilgā ve bundan böyle Âsitâne-i sa‘âdet lâzımesi için isticlâbı muktezî olan zehâyir on beş yirmi sene mukaddem herkesin me’lûf olduğu vechile ta‘dîl ve tesviye şürûtuna ri‘âyet olunarak mübâya‘a olunmak üzere usûl-i kadîme tecdîd ve ihyâ buyurulmağın binâ’en alâ zâlik işbu iki yüz yirmi iki senesine mahsûben ber-mûceb-i kuyûdât-ı kadîme bâlâda mezkûr Mudanya İskelesi’ne merbût kazâlardan Âsitâne-i sa‘âdet lâzımesi için yirmi bin kîle hınta ve yirmi bin kîle şa‘îr
328
329
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
mübâya‘ası tertîb ve fiât-ı mîriyye-i kadîmesiyle lâzım gelen bahâsı on beş bin guruşa bâliğ olduğunu müş‘ir Mevkūfât Kalemi’nden tahrîr olunan tertîb defteridir manzûr ve ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda ( ) kulları mübâşir ta‘yîn olunup ol mikdâr keyl hınta mahallinde ma‘rifet-i şer‘ ve cümle a‘yân ve vücûh-ı ahâlî ma‘rifetleriyle her bir kazânın hisse-i mübâya‘ası ta‘dîl ve tesviye vechi üzere herkesin hâl ve tahammülüne göre ber-vech-i hakkāniyyet tarh ve tevzî‘ ve bu vechile tanzîm olunacak defter-i tevzî‘ mûcebince mahsûl-i cedîdden tahsîline şürû‘ ve mübâşeret ve bir kîlesi geriye kalmamak şartıyla bilâ-te’hîr yerlü yerinden tamâmen tahsîl ve iskele-i mezkûra nakl ve tenzîl ve bir tarafdan dahi sefâyine tahmîlen Der-sa‘âdet’e irsâl ve tesbîl olunmak üzere tanzîmi muvâfık-ı re’y-i sâmîleri ise işbu tertîb defteri Mevkūfât’a kayd olunup ale’l-hesâb üç bin yüz guruşa kāimesi ve şürût-ı mufassala-i kadîmesiyle iktizâ eden evâmir ve sûretleri tahrîr olunmak bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Suver ve kāime dâde 13 Ca. Sene [1]222
BOA., C.SM., 4905/98, 29.R.1222. 1807 330
331
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 95 An-mahsûl-i gümrük-i Mudanya defter-i şehriyye-i mâh-ı Muharremi’l-harâmı
Meblağ
Rodoscuk’dan gelen el-Hâc Mehmed, âhen-i hâm çubuk 181 aded fî 4, na‘l değnek 13 aded fî 10, beyaz Filibe seklem 60 aded fî 90 Hristo Reîs, zeytun 40 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Yorgi zimmî, istinga lüle 10 sandık fî 285, sagīr istinga lüle 1 sandık fî 142,5, lüle toprağı 2 küfe fî 75, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk İzmir tarafından gelen Kumlalı Mehmed Reîs’in beyaz tobra 18 aded fî 120 Mehmed, döğen 120 aded fî 8, taş 2 çuval fî 60, nısf-ı gümrük-i İznikmid
6250 480 3143 2160 1080 13113 504 864 360
Anesti Reîs, zeytun 42 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Yorgi Reîs, zeytun 72 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Kostandi Reîs, zeytun 30 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Ohannes zimmî, istinga lüle 71 sandık fî 285, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk mesfûra ikrâm meblağ 960 Karanfil zimmî, şalî-i Ankara 6 top fî 120, Bursa-kârı duhân 24 kîse fî 4, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk
19275 816 34932
Anaştaş zimmî, basma-i beneğikoyu 2 top fî 60, alaca-i avalye 2 top fî 6, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Nikola Reîs, zeytun 50 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk Rodoscuk’dan gelen el-Hâc Mehmed, beyaz Filibe seklem 100 aded fî 90 Palaş Reîs, zeytun 60 sepet fî 12, nısf-ı gümrük-i Rodoscuk İnöz sefînesiyle Bursevî Mehmed Ağa’nın âhen-i hâm çubuk 1861 aded fî 6, na‘l değnek 16,5 aded fî 20 Ve zikr olunan sefîne-i mezkûrun derûnunda Edirneli Tanaş zimmînin beyaz Filibe seklem 79 aded fî 135 Perâkende Mudanya ve mülhakātı gümrükleri hâsılâtları Ber-mu‘tâd ihrâc
Be-hesâb-ı guruş 566
132 600 9000 720 11496 56880 10665 13767 81312 [-]13360 67952
Meblağ 32
Ta‘âmiyye Nâzır ağa mâhiyyesi Gümrükcü ağa mâhiyyesi Aşcı mâhiyyesi Bursevî Nalburzâde kerîmesi Ayşe Hâtun vazîfesi Bursevî Zeliha Hâtun vazîfesi Bursevî Hikmetîzâde Efendi vazîfesi Bursevî İhtiyâr Halil vazîfesi Bursevî Şerife Necibe Hâtun vazîfesi İcâre-i gümrük Kemal Yahudi mâhiyyesi İsak Yahudi mâhiyyesi
Meblağ 3600 1800 1200 600 1200 600 300 600 660 400 1200 1200 13360
BOA., C.ML., 10951/268, 10.Ca.1224. 1809 332
333
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 96 Gemlik ve Mudanya kādîlarının vârid olan i‘lâmları hulâsasıdır. Fî 29 B. Sene [1]224. Bursa sâkinlerinden sâbıkā Filibe Kādîsı el-Hâc Mustafa Efendi’nin kerîmesi Mudanya sefînesiyle Der-aliyye’ye gelir iken Bozburun nâm mahalde Kapaklı kayığıyla haşerât zuhûr ve sefîne-i mezbûreye duhûl ve cümle eşyâ ve mücevherât ve sekiz kîselik mikdârı altın ve akçelerin yağma eyleyip ol bâbda sâdır olan emr-i âlî Tersâne-i Âmire çavuşlarından Arnabud Hasan Çavuş mübâşeretiyle Gemlik Kazâsı’na vâsıl olmağla kazâ-i mezbûr derûnunda o misillü haşerât olmayıp ancak Karadeniz sevâhilinde Şile tarafında Akçeadalı Deli Ahmed ve Ateş Ali kayını Halil ve Göğenli Karakaçan nâm ve sâir şakīler olduğunu ihbâr eylediklerin Gemlik kādîsı i‘lâmında tahrîr eder. Mâdde-i mezkûr muhakkak olup ancak ne tarafdan oldu ma‘lûmları olmadığını hâvî Mudanya kādîsının i‘lâmı 1 kıt‘a
Verilen fermân kaydı İznik nâibine ve a‘yânına hüküm ki Bursa sâkinlerinden sâbıkā Filibe kādîsı olan el-Hâc Mustafa -zîdet fezâiluhû-nun rikâb-ı hümâyûnuma takdîm eylediği arzuhâlinde mûmâ-ileyhin Bursa’da olan kerîmesi bu esnâda Mudanya sefînesiyle Der-aliyyeme gelir iken Bozburun nâm mahalde Kapaklı kayığıyla bir takım haşerât zuhûr ve üzerlerine gelip sefîne-i mezbûr derûnuna duhûl ve bi’l-cümle eşyâlarını ve sagīr sandık derûnunda külliyetlü mücevherât ve sekiz kîselik mikdârı altın ve akçelerini nehb ü gārât ve kendilere envâ‘-ı te‘addiyâta ibtidâr eylediklerin inhâ ve ol bâbda emr-i şerîfim sudûrunu niyâz ve istirhâm etmekle husûs-ı mezkûr ricâl-i Devlet-i Aliyyemden hâlâ Tersâne-i Âmirem Emini iftihâru’l-emâcid ve’l-ekârim Ahmed Aziz -dâme mecduhû-ya lede’l-havâle kurb ve civâr-ı saltanat-ı seniyyemde bu makūle te‘addiyâta cesâret eden mel‘anet-pîşeler beher hâl ele getirilip nehb ü gārât olunan eşyâ ve mücevherât her ne ise bir hilâli telef [ve] zâyi‘ olmayarak zâhire ihrâc ve Tersâne-i Âmiremde dîvânhâne çavuşlarından mübâşir ta‘yîn olunan Çavuş ( ) -zîde kadruhû-ya teslîmen Der-sa‘âdetime irsâl ve bu makūle habâsete ibtidâr edenler her kim ise alâ eyyi hâlin ahz ve Der-aliyyeme ihzâra mübâderet olunması bâbında sen ki a‘yân-ı mûmâ-ileyhsin sana hitâben emr-i şerîfim sudûrunu i‘lâm etmekle sen ki a‘yân-ı mûmâ-ileyhsin vech-i meşrûh üzere amel olunmak fî evâhir-i B. sene [1]224 târihinde rikâb-ı müstetâbda Bir sûreti Yalakâbâd nâibine ve a‘yânına Bir sûreti Gemlik nâibine ve a‘yânına Bir sûreti Mudanya nâibine ve a‘yânına Dîvân-ı Hümâyûn tarafından evâmir-i aliyye verildiği mukayyedir. Fermân devletlü sultânımındır. Fî 2 Ş. Sene [12]24.
BOA., C.ZB., 1696/34, 2.Ş.1224. 1809 334
335
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 97 Sahh Derûn-ı hulâsada muharrer yağma olunan eşyâ ve mücevherât ve nükūdun tahsîli bâbında sudûr edip kaydı derkenâr olunan emr-i âlî mübâşiri tersâne çavuşlarından Ali Çavuş ma‘rifetiyle taharrî olundukda Gemlik Kazâsı’nda a‘yânlık dâ‘iyesinde olan Topal Süleyman avenelerinden Çakal Ahmed ve refîkleri gasb etmiş oldukları tevâtüren haber vermiş oldukları tahkīk olunmağla bu sûretde mübâşir ma‘rifetiyle mukaddemâ sâdır olan emr-i âlî mûcebince te’kîdi hâvî iktizâsına göre emr-i şerîf i‘tâsı muvâfık-ı re’y-i sâmîleri ise ol bâbda fermân devletlü sultânımındır. Fî 2 Ş. Sene [12]24.
BOA., C.ZB., 1696/34, 2.Ş.1224. 1809 336
337
BELGE 98
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
İznik ve Yalakâbâd kazâlarından vârid olan evrâkın hulâsasıdır. Fî 25 B. Sene [1]224. Muktezâ-yı derkenârı mûcebince mübâşir ma‘rifetiyle mukaddemâ sâdır olan emr-i âlî mûcebince te’kîdi hâvî iktizâsına göre emr-i şerîf tahrîr olunmak buyuruldu. 3 Ş. Sene [1]224. Sâbıkā Filibe Kādîsı el-Hâc Mustafa Efendi’nin Bursa’da olan kerîmesi bu esnâda Mudanya sefînesiyle Der-aliyye’ye gelir iken Bozburun nâm mahalde Kapaklı kayığıyla haşerât zuhûr ve sefîne-i merkūme üzerine hücûm ve derûnuna duhûl ve mûmâ-ileyhânın bi’lcümle emvâl ve eşyâ ve bir sagīr sandık derûnunda külliyetlü mücevherât ve sekiz kîseden mütecâviz altın ve akçesini yağma ve gārât ve kendilere dahi envâ‘-ı cevr ve te‘addî etmiş oldukları inhâ olunmağla eşkıyâ-yı merkūme bâ-taharrî ahz ve emvâl-i mağsûbe-i mezkûrenin bir hilâli zâyi‘ olmayarak zâhire ihrâc ve mübâşirine teslîmen Der-sa‘âdet’e irsâl olunmak bâbında sâdır olan emr-i âlî Tersâne-i Âmire tarafından ta‘yîn olunan Koç Ali Çavuş ile İznik Kazâsı’na vürûd etmekle Bozburun kazâ-i mezbûra üç kazâ-i âheri ba‘îd olmağla husûs-ı mezkûrdan haberleri olmadığın İznik kādîsı i‘lâm ve a‘yânı el-Hâc Osman Bey kāimesinde tahrîr eder. Emr-i şerîf-i mezkûr mübâşir-i merkūm ile Yalakâbâd Kazâsı’na vürûd etmekle sâlifü’l-beyân Bozburun Gemlik Kazâsı’ndan olup emvâl ve eşyâ-yı mezkûreyi a‘yânlu dâ‘iyyesiyle kalyoncu Ali Ağa’nın nasb eylediği Topal Süleyman avenelerinden Çakal Ahmed ve refîkleri gasb ve gāret etmiş oldukları tevâtüren ihbâr olunduğu Yalakâbâd Kazâsı nâibi i‘lâmında tahrîr eder. Bend-i sânîye göre muktezâsı Verilen emrin kaydı İznik nâibine ve a‘yânına hüküm Bursa sâkinlerinden sâbıkā Filibe kādîsı olan el-Hâc Mustafa -zîdet fezâiluhû-nun bu def ‘a rikâb-ı hümâyûnuma takdîm eylediği arzuhâlinde mûmâ-ileyhin Bursa’da olan kerîmesi bu esnâda Mudanya sefînesiyle Der-aliyyeme gelir iken Bozburun nâm mahalde Kapaklı kayığıyla bir takım haşerât zuhûr ve üzerlerine gelip sefîne-i mezbûr derûnuna duhûl ve bi’l-cümle eşyâlarını ve sagīr sandık derûnunda külliyetlü mücevherât ve sekiz kîselik mikdârı altın ve akçelerini nehb ü gārât ve kendilere envâ‘-ı te‘addiyâta ibtidâr eylediklerin inhâ ve ol bâbda emr-i şerîfim sudûrunu niyâz ve istihâb etmekle husûs-ı mezkûr ricâl-i Devlet-i Aliyyemden hâlâ Tersâne-i Âmirem Emini iftihâru’l-emâcid Ahmed Aziz -dâme mecduhû-ya lede’l-havâle kurb ve civâr-ı saltanat-ı seniyyemde bu makūle te‘addiyâta cesâret eden mel‘anet-pîşeler beher hâl ele getirilip nehb ü gārât olunan eşyâ ve mücevherât her ne ise bir hilâli telef ve zâyi‘ olmayarak zâhire ihrâc ve Tersâne-i Âmiremde dîvânhâne çavuşlarından mübâşir ta‘yîn olunan Çavuş ( ) -zîde kadruhû-ya teslîmen Der-sa‘âdetime irsâl ve bu makūle habâsete ibtidâr edenler her kim ise alâ eyyi hâlin ahz ve Der-aliyyeme ihzâra mübâderet olunması bâbında sen ki a‘yân-ı mûmâ-ileyhsin sana hitâben emr-i şerîfim sudûrunu i‘lâm etmekle sen ki a‘yân-ı mûmâ-ileyhsin vech-i meşrûh üzere amel olunmak fî evâhir-i B. Sene [12]24 [târihinde] rikâb-ı müstetâbda Bir sûreti Yalakâbâd nâibine ve a‘yânına Bir sûreti Gemlik nâibine ve a‘yânına Bir sûreti Mudanya nâibine ve a‘yânına Dîvân-ı Hümâyûn tarafından evâmir-i aliyye verildiği mukayyedir. Fermân devletlü sultânımındır. Fî gurreti Ş. Sene [12]24.
338
BOA., C.ZB., 1696/34, 3.Ş.1224. 1809
339
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 99 Benim sa‘âdetlü mekremetlü meveddetlü karındaş-ı e‘azzim hazretleri Ordu-yı hümâyûn lâzımesi için Anadolu ve Rumeli taraflarından vâki‘ ba‘zı mahallerde tabh olunmak üzere müretteb olan peksimedin tertîb kaydı Mevkūfât’dan ihrâc ve isti‘câl iktizâ eden esâmilere mîm vaz‘ etdirilerek derûn-ı kāime-i hâlisânemize matviyyen mersûl-i savb-ı sa‘âdetleri kılındı. Ordu-yı hümâyûnda zehâyirin kılleti keyfiyeti beyândan müstağnî ve peksimed-i mezkûrun vakt ü zamânıyla erişmesi rikâb-ı hümâyûndan ikdâma muhtâc idüğü bedîhî olmağla vusûl-i nemîka-i hâlisânemizde peksimed-i mezkûrun bir ân akdem tabh ve tekmîl ve mahsûl-i cedîd idrâkinden mukaddem ordu-yı hümâyûna ba‘s ve tesbîl olunmak üzere te’kîd ve isti‘câli şâmil evâmir-i aliyye ısdârıyla mübâşir ta‘yîn ve tisyâr olunarak bu bâbda ikdâmât-ı mukteziyyenin icrâsına himmet buyurmaları siyâkında kāime-i meveddet-allâme tahrîr ve firistâde-i nâdî-i sa‘âdet-masîrleri kılınmışdır inşâallâhu te‘âlâ lede’l-vusûl ber-vech-i muharrer himmet buyurmaları me’mûldür. Fî 27 M. [12]26. (mühür) Benim sa‘âdetlü mekremetlü meveddetlü karındaş-ı e‘azzim hazretleri Bursa’da Mîzânî Hacı Ali Ağa ma‘rifetiyle tabhı tertîb olunan on bin kantar peksimedden beş bin kantarı sefîne vürûduna intizâren Mudanya İskelesi’nde tevkīf olunmakda olduğundan peksimed-i mezkûrun Misivri İskelesi’ne nakl olunmak üzere Der-sa‘âdet’den münâsib sefîne istîcâr ve tisyâr olunmasını mutazammın izzetlü defterdâr efendi bir kıt‘a takrîr takdîm etmiş ve peksimed-i mezkûr için İnegöl ve Yenişehir ve Gemlik ve Gölpazarı ve Göynük ve Edincik ve Gönen ve Kepsud ve Harmancık kazâlarından müretteb olan dakīk tahsîl olunamadığından te’kîdi hâvî emr-i âlî gönderilmesini müsted‘î ağa-yı mûmâ-ileyhin ma‘rûzâtı vürûd eylemiş olmağın takrîr-i mezkûr derûn-ı nemîka-i hâlisânemize mevzû‘an mersûl-i savb-ı düstûrîleri kılındı. Kaldı ki Misivri bir küçük mahal olup zikr olunan peksimed iskele-i merkūmeye nakl olunduğu hâlde ordu-yı hümâyûna celbi için araba tedârükü müte‘assir olunacağı nümâyân olmağın peksimed-i mezkûrun Ahyolu İskelesi’ne nakl olunmak üzere iktizâ eden sefînenin serî‘an istîcâr ve tisyâr ve dakīk-i mezkûrun tahsîli için rikâb-i hümâyûn cânibinden isti‘câl emr-i şerîfi ısdâr olunarak kusûr kalan peksimedin dahi bir ân akdem tabh ve tekmîline dikkat eylemesi husûsunun savb-ı sa‘âdetlerinden ağa-yı mûmâ-ileyhe te’kîdi lâzıme-i maslahatdan idüğü beyânıyla tahşiye-i metn-i nemîka-i hulûsverîye ibtidâr kılındı. Fî 17 M. [12]26. (mühür)
BOA., HAT., 41368T/969, 17.M.1226. 1811 340
341
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 100 Ricâl-i Devlet-i Aliyye’den izzetlü Azmi Efendi İşbu arzuhâlde istid‘â olunan üç bin vakiyye dakīkin Âsitâne-i aliyye’den olmayarak Mudanya ve havâlîsinden râyiciyle mübâya‘a olunması husûsunu tanzîm ve i‘lâm eyleyesiz deyu buyuruldu. Selh-i R. Sene [1]226. Devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretleri devlet ü ikbâl-i ebedî ile sağ olsun Arzuhâl-ı reîs kullarıdır ki hâlâ süvâr olduğum dört çifte piyadem olup bundan akdem Varna’ya hamûlesiyle gidip vürûdumuza müş‘ir i‘lâm ile Der-aliyye’ye vürûd edip şimdi yine üç bin vakiyye dakīk yirmi kantar harnub hamûlesiyle Varna’ya imrârımız emr-i âlîye muhtâc olmağla merâhim-i aliyyelerinden mercûdur ki mahallinden yine vürûdumuza müş‘ir i‘lâm getirmek şartıyla ve mahall-i âhere gitmemek ve doğru kazâ-i mezkûra gitmek üzere bu tarafda kavî kefîle rabt olunarak Bahr-i Siyâh Boğazı’ndan imrârımıza izn-i âlîleri ve ruhsat-ı seniyyeleri erzânî buyurulmak irâde-i aliyyelerine menût olmağla bu bâbda ve her hâlde emr [u] fermân lüft [ü] ihsân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Bende-i Süleyman Reîs Akkirmanlı kulları İzzetlü defterdâr efendi İşbu i‘lâmda muharrer üç bin vakiyye dakīkin sâhibi Mudanya tarafından mübâya‘a etmesi için Mevkūfât’dan iktizâsına göre bir kıt‘a emir tahrîr ve i‘tâ olunup ba‘de’l-mübâya‘a Der-aliyye’ye geldikde ber-mûceb-i nizâm Boğaz’dan imrârı için sa‘âdetlü kapudan paşa hazretlerine havâle iktizâ etmekle fakat mahall-i merkūmdan mübâya‘ası için kalem-i mezkûrdan ber-mûceb-i i‘lâm emrini ısdâr etdiresiz deyu buyuruldu. 8 Ca. Sene [12]26 İ‘lâmı mûcebince Mevkūfât’dan buyuruldu. 2 Ca. Sene [12]26 Ma‘rûz-ı bendeleridir ki Sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince üç bin vakiyye dakīkin Mudanya ve havâlîlerinden râyicü’l-vakt üzere îcâb eden bahâsı me’mûr yedinden an-nakdin edâ olunarak iştirâsı için Dîvân-ı Hümâyûn’dan ruhsatı hâvî iktizâsına göre emr-i şerîf ısdârı bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü efendim sultânım hazretlerinindir. (mühür) Numan İzzetlü gümrük emini ağa Reîs-i merkūm havâlî-i merkūmeden râyiciyle zahîre mübâya‘a edip Varna’ya götürecek olmağla reîsler kethüdâsı ma‘rifetiyle kavî kefîli alınarak iktizâsını i‘lâm eyleyesiz.
342
343
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Ma‘rûz-ı bendeleridir ki Sâdır olan fermân-ı şerîflerine imtisâlen reîs-i merkūmun ol havâlîden zahîre mübâya‘a edip ve Varna’ya ihrâc edeceğine ve ihrâcını şâmil i‘lâm celbiyle hîn-i avdetinde ibrâz eyleyeceğine Galata’da kalpakcı esnâfı kethüdâsı Mustafa Ağa ve Kalpakcı Hüseyin Ağa kefîl ahz olunduğunu Reîsler Kethüdâsı Mustafa Ağa kulları ihbâr etmekle bu vechile gümrük defterine dahi kayd olunmuş ise de bu misillü kayıkların Boğaz’dan imrârlarına ruhsatı hâvî fermân-ı âlînin ısdârıyla ber-mûceb-i emr-i âlî devletlü kapudan paşa hazretleri tarafından tezkire i‘tâsıyla kefîlleri Tersâne-i Âmire defterine dahi kayd olunmak iktizâ eder emr u fermân devletlü inâyetlü efendim sultânım hazretlerinindir. (mühür) Osman
BOA., C.İKTS., 490/10, 8.Ca.1226. 1811 344
345
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 101 Yazıla Mudanya kādîsına ve Hudâvendigâr Sancağı’nın mîrî ve râyic mübâya‘acılarına ve a‘yân ve zâbitân ve sâir iş erlerine hüküm ki Rüesâ tâifesinin Akkirmanlı Süleyman nâm reîsin takdîm eylediği arzuhâli mefhûmunda reîs-i merkūmun râkib olduğu bir kıt‘a sefînesi bundan akdem Varna cânibine hamûlesiyle vürûd eylediğini müş‘ir i‘lâm ile Der-aliyyeme avdet edip yine üç bin vakiyye dakīk ve yirmi kantar hârub hamûlesiyle Varna tarafına imrârına emr-i âlîşânıma muhtâc olduğundan bahisle kemâ fi’s-sâbık mahallinden yine teslîmini müş‘ir i‘lâm getirmek ve mahall-i âhere gitmemek ve doğru gitmek üzere Der-aliyyemde reîsler kethüdâsı ma‘rifetiyle kavî kefîli ahz olunarak Bahr-i Siyâh Boğazı’ndan imrârına ruhsatı hâvî emr-i şerîfim sudûrunu istid‘â-yı inâyet eylediği ecilen istid‘â olunan sâlifü’lbeyan üç bin vakiyye dakīkin Mudanya ve havâlîsinden râyic-i vakt üzere îcâb eden bahâsı edâ olunarak iştirâsı için ruhsatı hâvî emr-i şerîf-i âlîşânım ısdâr olunması husûsunu mütehayyizân-ı ricâl-i Devlet-i Aliyyemden Ahmed Azmi -dâme ulüvvuhû- başka ve havâlî-i merkūmeden zahîre mübâya‘a edip Varna’ya götürüp ihrâc ve i‘lâm ahzıyla avdet edeceğine Galata’da kalpakcı esnâfı kethüdâsı Mustafa ve Kalpakcı Hüseyin zîde kadruhumâ kefîl olduklarını Dergâh-ı mu‘allâm kapıcıbaşılarından Gümrük Emini Osman -dâme mecduhû- başka i‘lâm etmeleriyle i‘lâmları mûcebince ba‘de’l-mübâya‘a Der-aliyyeme gelip Boğaz’dan imrârına izin almak şartıyla havâlî-i merkūmeden üç bin vakiyye dakīkin mübâya‘ası için ruhsatı hâvî işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve reîs-i merkūmun yedine i‘tâ olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki kādî ve mübâya‘acı ve a‘yân ve zâbitân ve sâir-i mûmâ-ileyhimsiz ber-vech-i muharrer Varna cânibine götürmek şartıyla râyicü’l-vakt üzere Mudanya ve havâlîsinden reîs-i merkūmun üç bin kıyye dakīk mübâya‘asına ruhsat-ı seniyyem derkâr olduğu ma‘lûmunuz oldukda reîs-i merkūm ashâbına an-nakdin râyiciyle îcâb eden bahâsını i‘tâ ederek ma‘rifetiniz ve ma‘rifet-i şer‘le üç bin vakiyye dakīk iştirâ ve nezâretiniz ile râkib olduğu sefînesine mahmûlen doğru irsâl ve isbâli husûsuna mübâderet ve bu bahâne ile mugāyir-i emr-i âlîşânım hafî ve celî memnû‘ olan mahall-i âhere bir kıyye dakīk fürûht etdirmekden ve mikdâr-ı mezkûrdan ziyâdeye ruhsat i‘tâsından tehâşî ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 10 Ca. Sene 1226. Mevkūfât Yazılmışdır.
BOA., C.İKTS., 490/10, 10.Ca.1226. 1811 346
347
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 102 Yazıla Mudanya nâibine ve a‘yân ve zâbitân ve sâir iş erlerine ve bu husûsa Tersâne-i Âmirem tarafından mübâşir ta‘yîn olunan ( ) -zîde kadruhû-ya hüküm ki Bi-mennihî sübhânehû ve te‘âlâ işbu sene-i mübâreke evvel-bahârında Bahr-i Sefîd’de ihrâcı musammem olan donanma-yı hümâyûnum kalyonları ve sefâyin-i sâire levendâtı me’kûlâtları için külliyetlü zeytinin Âsitâne-i sa‘âdetimde tedârükü müte‘assir olduğuna binâ’en sâbıkı üzere îcâb eden bahâsı an-nakdin Tersâne-i Âmirem hazînesinden verilmek üzere Mudanya Kazâsı’ndan elli bin vakiyye zeytin serî‘an ve ol tarafda olan sefînelere vaz‘ ve tahmîl ve mikdârını mübeyyin rüesâ yedlerine memhûr irsâliyye tezkireleri i‘tâsıyla Der-aliyyeme sevk ve irsâl ve tesbîl ve Tersâne-i Âmirem zahîre anbârlarına teslîm olunmak için mübâşirlü emr-i şerîfim sudûrunu ricâl-i Devlet-i Aliyyemden hâlâ Tersâne-i Âmirem Emini Seyyid Mehmed Vahîd -dâme mecduhûbâ-takrîr inhâ eylediği ecilden kuyûda mürâcaat olundukda ber-vech-i muharrer donanma-yı hümâyûnum sefâyini levendâtı me’kûlâtları için Mudanya Kazâsı’ndan mübâya‘a olunugelen zeytinin iki yüz yirmi yedi senesine mahsûben mübâya‘a ve Tersâne-i Âmirem zahîre anbarına teslîmi için sene-i sâbıka evâsıt-ı Muharremi’nde emr-i şerîfim verilmiş idüğü Başmuhâsebe’den derkenâr olunmağla mûcebince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve mübâşir-i merkūm ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde siz ki nâib ve a‘yân ve zâbitân-ı mûmâ-ileyhim ve sâirlersiz ber-vech-i muharrer donanma-yı hümâyûnum kalyonları ve süfün-i sâir levendâtı me’kûlâtları için muktezî olan zeytinin Der-aliyyemde tedârükü asîr olduğundan kazâ-i mezbûrdan mübâya‘ası lâzım gelen elli bin vakiyye zeytinin serî‘an mübâya‘a ve celbi matlûb idüğü ma‘lûmunuz oldukda fermânım olduğu vechile îcâb eden bahâsı an-nakdin verilmek üzere ol mikdâr zeytini serî‘an mübâya‘a ve ol tarafda olan sefînelere vaz‘ ve tahmîl ve mikdârını mübeyyin rüesâları yedlerine tezkireleri i‘tâsıyla Der-aliyyeme irsâl ve Tersâne-i Âmirem zahîre anbârına teslîme sa‘y ve gayret ve hilâfı hareketden hazer ve mücânebet eyleyesiz ve sen ki mübâşir-i merkūmsun sen dahi me’mûr-ı mübâya‘a olduğun mezkûru’l-mikdâr zeytini tamâmen ve serî‘an mübâya‘a ve sefînelere tahmîlen Tersâne-i Âmirem zahîre anbârına teslîme ziyâde ihtimâm ve dikkat ve hilâf-ı emr-i âlîşânım hareketden tehâşî ve mübâ‘adet eylemek bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Ve yine sene-i mezkûreye mahsûben kezâlik Gemlik Kazâsı’ndan elli bin vakiyye zeytin tedârük ve mübâya‘a ve anbâr-ı mezkûra irsâli için Gemlik nâibine ve a‘yân ve zâbitân ve sâire ve mübâşire hitâben siyâk-ı meşrûh üzere başka emr-i şerîf yazılmak. Fî 13 M. Sene 1228 Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.BH., 4576/95, 13.M.1228. 1813 348
349
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 103 Buyuruldu. Gemlik ve Mudanya nâibleriyle Tirilye nam mahallin tâbi‘ olduğu kazânın nâibine ve zâbitân ve vücûh-ı ahâlî ve iş erlerine hüküm ki Öteden beri Gemlik ve Mudanya ve Tirilye ve havâlîlerinde husûle gelen dane zeytinin kayıklara tahmîlen doğru Der-sa‘âdetime gelip narh-ı cârî üzere ibâdullaha fürûht olunmakda iken bu esnâda ba‘zı muhtekir tâifesi husûle gelen zeytini mahâll-i uhrâya ve madrabâz makūlesine bey‘ ve fürûht etmekde oldukları zâhir ve bu husûs Dersa‘âdetimde zeytinin kılletine ve bahâsının tezâyüdüne mü’eddî bir keyfiyet idüğü bedîhî ve bâhir olmağla siz ki nâibler ve sâir-i mûmâ-ileyhimsiz ba‘de’l-yevm Gemlik ve Mudanya ve Tirilye ve havâlîlerinde husule gelen zeytin Efrenc tâifesine ve muhtekir ve madrabâz makūlesine verilmeyip kadîmî üzere cümlesi kayıklara tahmîlen Dersa‘âdetimde vâki‘ Zeytin İskelesi’ne nakl ve irsâl olunması husûsuna bi’l-ittifâk ihtimâm ve dikkat eylemeniz fermânım olmağın tenbîhen ve ihtimâmen işbu emr-i şerîfim ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur imdi fîmâ-ba‘d husûle gelen zeytin o makūle Efrenc tâifesine ve muhtekir ve mardabâz (madrabâz) makūlesine sırren ve alenen verilmeyip kadîmîsi üzere kayıklara tahmîlen doğruca Der-sa‘âdetimde kâin Zeytin İskelesi’ne nakli ve irsâli esbâbını istihsâle dikkat eylemeniz irâde-i seniyyem muktezâsından idüğü ma‘lûmunuz oldukda ber-vech-i meşrûh amel ve harekete dikkat ve hilâfından hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında. Evâhir-i R. Sene [12]30
BOA., C.BLD., 1482/30, Evâhir.R.1230. 1815 350
351
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 104 Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîneleridir ki işbu sene-i mübârekede Akdeniz’e ihrâc olunan donanma-yı hümâyûnun ma‘iyyetinde ufak kayıkların vücûdu lâzımeden olduğundan İznikmid ve Mudanya ve Mihaliç körfezleri ve sâhilinde ve Marmara ve Paşa Limanı ve Erdek havâlîsinde vâki‘ iskelelerde mevcûd sagīr kayıkların rub‘u mikdârını tanzîm ve levâzımât tehyi’e edip ma‘iyyet-i donanma-yı hümâyûna irsâli bâbında şeref-efzâ-yı sâdır buyurulan fermân-ı celîlü’l-unvân mûcebince hâlâ kapudan-ı deryâ devletlü Hüsrev Mehmed Paşa hazretlerinin buyuruldu-i sâmîleri mübâşiri yediyle medîne-i İznikmid Mahkemesi’ne lede’l-vürûd ve bu def ‘a şeref-efzâyı sudûr buyurulan fermânnâme-i sâmî-i hazret-i Sadâret-penâhî isti‘câli dahi zuhûr ve lâzımü’l-hutûr muvâcehe ve cümle ashâb-ı sefâyin muvâcehelerinde feth ve kırâet olundukda merâsim-i mutâva‘atı ba‘de’l-edâ cevâblarında iskelemiz on dört kayıkdan ibâret olup dâimâ Âsitâne-i aliyye sekenesinin hatab ve sâir levâzımâtını nakl ve umûr-ı mühimmeden olan saray-ı cedîd-i âmire ve saray-ı atîk-i ma‘mûre ve yeniçeri ocağı ve sâir ocakların hatabları ve maden-i hümâyûndan vürûd eden kurşun ve Anadolu cânibinden vürûd eden güherçile ve mübâya‘a hıntası ve İznikmid’in mübâya‘a ve peksimed ve râyic mübâya‘ası hıntaları ve Darbhâne-i Âmire’nin çam kömürünü ve İznikmid Tersânesi’nden inşâ olunan sefâyinin mühimmâtı ve sâir hidmeti ve iktizâ eden kerestelerinin nakilleri hidmetleri ile me’lûf olup sâlifü’z-zikr mevcûd olan on dört kıt‘a sefîneden matlûb-i âlî buyurulduğu üzere üç dört kıt‘a sefîne verildiği sûretde geriye kalanlardan dahi üçer dördü kalafâtda bulunarak mâ‘adâ beş altı kıt‘a sefîne kaldığı hâlde zikr olunan mühimmât-ı lâzımelerin nakilleri husûsu idâre olunamayacağı ve husûs-ı mezkûr ber-minvâl-i muharrer olduğu hâlâ İznikmid’e kereste nâzırı ricâl-i Devlet-i Aliyye’den atûfetlü el-Hâc Nazîf Efendi hazretlerinin dahi ma‘lûmları olup mârrü’l-beyân matlûb buyurulan kayıkların afv buyurulması niyâzında olduklarımızı akdemce istirhâm olunduğu vechile der-i devlet-medâra i‘lâm ediver deyu iltimâslarıyla ol ki vâki‘u’l-hâl bi’l-iltimâs pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu. Bâkī’l-emr li-hazreti men lehü’l-emr. Tahrîren fi’s-sânî min şehri Şevvâli’l-mu‘azzam sene tis‘a ve selâsîn ve mi’eteyn ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Osmaniyye Es-Seyyid Hâfız Mehmed Lütfullah el-Müvellâ-hilâfe bi-medîneti İznikmid
BOA., C.BH., 1307/28, 2.L.1239. 1824 352
353
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 105 Devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretleri sağ olsun Bâ-berât-ı şerîf-i âlîşân ber-vech-i mâlikâne uhde-i kullarında olan kethüdâlık-ı gemiciyân-i iskele-i Mudanya ve tevâbi‘uhâ mukāta‘asının bi’l-cümle vâridâtı zuhûr eden yolcu ve emânetci yüklerinden hîn-i tahmîlde ahz olunugelen gemiciyân kethüdâlığı resminden ibâret iken iskele-i mezbûrenin civârında olan Kurşunlu İskelesi Bursa’ya karîb olduğundan ekseriyâ yolcu ve emânetci yükleri iskele-i mezbûreye indirilip vâridât-ı mukāta‘aya halel tatarruk eylediğine binâ’en fîmâ-ba‘d Kurşunlu İskelesi’ne yolcu ve emânetci yükleri inmemek bâbında bi’d-defa‘ât evâmir-i şerîfe ısdâr olunmuş ve Kurşunlu ahâlîsi dahi hilâfına hareket eylememesini ta‘ahhüd eylemişler ise de yine hilâfına hareketden hâlî olmayarak vâridât-ı mukāta‘anın külliyen izmihlâline bâ‘is ve bâdî olarak kullarına mûcib-i gadr olduğu ve Kurşunlu İskelesi bir mahalle merbûtiyeti ve kethüdâsı ve bir kimesnenin medhali olmadığından bu vechile vâridât-ı mukāta‘aya halel gelerek mâl-ı mîrîsi çürüyüp encâmı cânib-i mîrîye hasârı mü’eddî olacağına ve Kurşunlu İskelesi’nin kethüdâsı ve bir mahalle merbûtiyeti olmadığı merbût olan i‘lâm-ı şer‘î meâlinden dahi müstebân olduğuna binâ’en merâhim-i aliyyelerinden mercûdur ki mezkûr Kurşunlu İskelesi’nin kethüdâsı ve bir mahalle merbûtiyeti olmadığı kuyûdda lede’t-tahkīk vukū‘a gelmekde olan kīl ü kālin def ‘i ve gerek cânib-i mîrîyi ve kullarını himâye buyurulması için münâsibi vechile mikdâr-ı mâl ile mezbûr Kurşunlu İskelesi ber-vech-i mâlikâne uhde-i kullarında olan bâlâda muharrer kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘ası’na rabt ve ilhâk birle fîmâ-ba‘d taraf-ı âherden müdâhale olunmamak üzere yedime müceddeden berât-ı şerîf-i âlîşân inâyet ve ihsân buyurulmak bâbında emr u fermân devletlü inâyetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Bende-i el-Hâc Mehmed Emin mutasarrıf-ı mukāta‘a-i mezbûr Mukāta‘a kaydı ve berâtı şürûtu mâlikâneden görüle Nısf-ı âheri maktû‘iyyet vechile Bursa Kalemi’nde olmağla şerh verildi. Mukāta‘a-i kethüdâlık-ı iskele-i Mudanya vâcib an-evvel-i Mart sene ma‘a tenzîl Fî sene 385,5 guruş Be-nâm-ı Mehmed Emin Efendi halife-i sergi-i Haremeynü’ş-Şerîfeyn berât dâde fî 6 M. Sene 1221, R. Sene [1]220 Nısf hisse Muaccele 200 guruş Mukāta‘a-i mezbûrun nısf hânesi merkūmu’l-mikdâr mu‘accele ile mûmâ-ileyhin bervech-i mâlikâne uhdesinde olduğu ve vâki‘ olan rüsûmâtı kānûn-ı kadîm ve olageldiği üzere ahz u kabzına tarafına âherden müdâhale ve ta‘arruz olunmamak verilen berâtı şürûtundan idüğü mukayyeddir fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 15 S. Sene 1243
354
355
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Maktû‘iyyet vechile mukayyed olan nısf hisse kimin uhdesindedir ve nizâmına ve Kurşunlu İskelesi’ne dâir bir gûne kayd var mıdır kaleminden derkenâr ola Mukāta‘a-i mezbûrun nizâmına dâir ve Kurşunlu İskelesi’ne mütedâir bir gûne kayd bulunmamağla şerh verildi. Mukāta‘a-i kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya vâcib an-evvel-i Mart sene deruhde-i mûmâ-ileyh Mehmed Emin Efendi ber-vech-i maktû‘a hisse-i nısf Fî sene 385,5 guruş Mukāta‘a-i mezbûrun nısf hissesine ma‘lûme’l-mikdâr mâl ile mûmâ-ileyhin ber-vech-i maktû‘a uhdesinde idüğü. El-Hâc Mehmed Emin -zîde mecduhû-nun takdîm eylediği arzuhâl mefhûmunda bâberât-ı âlîşân ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya ve tevâbi‘i mukāta‘ası rüsûmât-ı kadîmîsi cânib-i mîrî için tarafından cem‘ ve tahsîl olunup muhâlefet ederi yoğiken bu esnâda tevâbi‘inden olan Tirilyesin ve Burgaz ve Altıntaş karyelerine gemi reîsleri sandallarıyla mikdâr-ı sefînelerine zeytin ve hamr ve sâir envâ‘-ı eşyâ vaz‘ ve tahmîl eylediklerinden mâ‘adâ civârda vâki‘ Kurşunlu İskelesi nâm mahallin başkaca kethüdâsı olmadığından diledikleri gibi Mudanya İskelesi’ne münhasır olan kâffe-i hamûleyi sefînelerine vaz‘ ve tahsîl [tahmîl] ederek rüsûm-ı kethüdâlıkları Mudanya İskelesi kethüdâsı tarafından mütâlebe olundukca vermekden inâd ve muhâlefet ile mâl-ı mîrîye kesr ü noksân tertîb etmekle Kurşunlu İskelesi dahi Mudanya İskelesi’nin kethüdâlığına ilhâk ve Kurşunlu İskelesi’nin berât ile başkaca kethüdâsı olmadığına binâ’en Mudanya kethüdâsı tarafından idâre ve mâl-ı mîrîye kesr ü noksân gelmemek üzere te’kîdini hâvî bir kıt‘a emr-i şerîfim sudûrun beyânıyla bu mâdde zımnında bundan akdem sâdır olan emr-i şerîfin te’kîdi[ni] hâvî emr-i şerîfim ısdârı husûsunu tahrîr ve istid‘â etmekden nâşî kuyûda mürâcaat olundukda mukāta‘a-i mezkûreye tevâbi‘ ve levâhıkıyla mutasarrıf olanlar ne vechile zabt u rabt ve rüsûmâtın cem‘ ve tahsîl edegelmişler ise yine ol vechile zabt u rabt ve rüsûmâtın cem‘ ve tahsîl olunup hilâf-ı şürût ve mugāyir-i kadîm taraf-ı âherden müdâhale ve ta‘arruz olunmamak bâbında bin yüz doksan dört târihinde verilen emr-i şerîfin te’kîdini hâvî iki yüz yirmi iki senesi evâsıt-ı Recebi’nde dahi emr-i şerîfim verilmiş olduğu ba‘de’l-ihrâc muktezâsı suâl olundukda mukāta‘a-i mezbûrun bi’l-cümle vâridâtı gemiciyân kethüdâlığı resminden ibâret olduğuna binâ’en mahâll-i mezkûre Tirilyesin ve Burgaz ve Altıntaş iskelelerinden zuhûr eden yolcu ve emânetci yükleri ve sefînelerine tahmîl eyledikleri hamr ve zeytin ve eşyâ-i sâirenin resm-i kethüdâlıkları ber-mûceb-i şürût alınugeldiği vechile Mudanya kethüdâsı tarafından tahsîl olunarak vâki‘ olan müdâhalenin men‘ ü def ‘i bâbında mukaddem verilen emr-i mezkûrun te’kîdini [hâvî] emr-i şerîfim ısdârı iktizâ eylediği derkenâr olunmağla derkenârı mûcebince emri tahrîr olunmak bâbında fermân buyurulmağın fî 13 L. Sene [1]242 târihinde Bursa mütesellimine ve kādîsına hitâben emr-i şerîf verildiği mukayyeddir. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 S. Sene 1243. İstid‘â ve derkenârlara nazaran iktizâsı mâlikâneden görüle Ber-mantûk-ı arzuhâl mukāta‘a-i merkūmeye rabtiyeti istid‘â olunan Kurşunlu İskelesi mukāta‘âtından birinin müfredâtına ve maktû‘iyyet ve mülkiyyet ve vakfiyyet ve meşrûtiyyet vechile bir kimesnenin kayd ve berâtına dâhil midir evvel emirde Başmuhâsebe ve aklâm-ı sâireden ve askerî rûznâmçesinden ve nişân-ı hümâyûndan görülmeğe tevakkuf eder. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 S. Sene 1243.
356
357
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Ber-minvâl-i muharrer Başmuhâsebe ve aklâm-ı sâir ve askerî rûznâmçesi ve nişân-ı hümâyûndan derkenâr ola Derûn-ı arzuhâlde muharrer Kurşunlu İskelesi kethüdâlığı için berât verildiğinin kaydı Başmuhâsebe’de bulunmamışdır. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 19 S. Sene 1243. Haremeyn-i Şerîfeyn Muhâsebe kuyûdâtı dahi tetebbu‘ olundukda iskele-i mezkûreye dâir kayd bulunmamışdır. Emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 20 S. Sene 1243. Kuyûdât tetebbu‘ olundukda iskele-i mezkûreye dâir Hâslar Mukāta‘ası’nda kayd bulunmamışdır. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 22 S. Sene 1243. Başmukāta‘a Kalemi’nde dahi kaydı bulunmamışdır. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. Anadolu Muhâsebesi’nde dahi kaydı bulunmamışdır. Emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. Kuyûdât tetebbu‘ olundukda istid‘â olunan Kurşunlu İskelesi kethüdâlığı için Maden Kalemi’nde dahi bir kayd bulunmamışdır. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. Haremeyn Mukāta‘ası’nda dahi kaydı bulunmamışdır. Fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. (silik) arzuhâl Küçük Evkāf Muhâsebesi’nde dahi kaydı bulunmamışdır. [Emr u] fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. Askerî Rûznâmçesi’nde dahi kaydı bulunmamışdır. Emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 23 S. Sene 1243. (Mühür) Seyyid Nuri Ayrıca Defterhâne-i Âmire’den görülmeğe muhtâcdır. Tahtı teng olduğundan husûs-ı mezbûrun cevâbı zahrına tahrîr olundu.
BOA., C.ML., 22147/538, 17.S.1243. 1827 358
359
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 106 Kurşunlu karyesi merhûm Gāzi Hudâvendigâr Vakfı dâhilinde olduğu defter-i hakanî kuyûdâtından müstebân olup kethüdâlığına dâir nişân-ı hümâyûn tarafında bir gûne kayd bulunmamışdır. Fermân devletlü sultânım hazretlerinindir. Meâl-i arzuhâl ve i‘lâm ve derkenârlara nazaran iktizâsı mâlikâneden derkenâr Ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘asının vâridâtı yolcu ve emânetci yüklerinden hîn-i tahmîlde ahz olunugelen resmden ibâret iken civarında kâin Kurşunlu İskelesi Bursa’ya karîb olduğundan yolcu ve emânetci yüklerinden ekserisi iskele-i mezkûreye indirildiğinden vâridât-ı mukāta‘aya halel tatarruk eylediğine binâ’en iskele-i merkūmeye yolcu ve emânetci yükleri inmemek bâbında bi’d-defa‘ât evâmir-i şerîfe ısdâr olunmuş ve Kurşunlu ahâlîsi dahi hilâfına hareket etmemeyi ta‘ahhüd eylemişler ise de yine hilâfına hareketden hâlî olmayıp vâridât-ı mukāta‘anın külliyen izmihlâline bâdî olarak kendisine gadri mûcib oldu beyânıyla mezkûr Kurşunlu İskelesi münâsibi mikdâr mâl ile mukāta‘a-i merkūmeye rabt ve ilhâk birle fîmâ-ba‘d taraf-ı âherden müdâhale olunmamak üzere yedine müceddeden berât-ı şerîf i‘tâsı istid‘â olunduğu mefhûm-ı arzuhâlde ve kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘ası senevî üç yüz seksen beş buçuk guruş mâl ile mukayyed olup nısf hissesi mâlikânelik ve nısf-ı âheri maktû‘iyyet vechile mûmâ-ileyhin uhdesinde idüğü ve mukāta‘a-i merkūmenin vâridâtı gemiciyân kethüdâlığı resminden ibâret olduğuna binâ’en Kurşunlu ve sâir iskelelerinden zuhûr eden yolcu ve emânetci yüklerinin resm-i kethüdâlıkları Mudanya İskelesi kethüdâsı tarafından tahsîl olunmak üzere emr-i şerîf verildiği ve Kurşunlu karyesi vakf olarak defterhânede mukayyed ise de Kurşunlu İskelesi ve kethüdâlığı kimesnenin uhdesinde olduğuna ve mukāta‘âtın birinin müfredâtına dâhil idüğüne dâir bir gûne kayd bulunmadığından başka Defterhâne-i Âmire’de dahi tahrîr mahalli bulunmadığı aklâm ve askerî rûznâmçesi derkenârlarından müstebân olmağla bu sûretde meâl-i arzuhâl ve i‘lâm ve derkenârlara nazaran mezkûr Kurşunlu İskelesi kimesnenin kayd ve berâtına dâhil olduğuna dâir bir gûne kayd bulunmadığına binâ’en emsâlleri misillü fîmâ-ba‘d bir gûne mahzûru zuhûr eder ise kaydı ref ‘ ve terkīn olunmak şartıyla irâde buyurulduğu mikdâr mâl takdîriyle iskele-i mezbûr sâhib-i arzuhâlin uhdesinde olan mukāta‘a-i merkūmeye rabt ve ilhâk olunarak atîk berâtları hıfz birle müceddeden berât-ı şerîf i‘tâsı irâde-i aliyyeye menûtdur. Fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Fî 20 Ra. Sene 1243. Yüz on dört buçuk guruş mâl ile iskele-i mezkûreye rabtı için takrîr.
BOA., C.ML., 22147/538, 20.Ra.1243. 1827 360
361
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 107 Velî-ni‘met-i bî-imtinân ve sâhibü’l-lüft ve’l-ihsân devletlü inâyetlü atûfetlü mürüvvetlü merhametlü efendim sultânım hazretleri Devlet ü ikbâl ile peyvend ve satvet ve celâl-i âlî-pesend ile sağ ve var olsun arzuhâl-i abd-i kadîm ve bende-i müsted‘îleridir ki vakt ü hâl ve sû-i kasd-i düşmen-i dîn-i bedfi‘âl hasebiyle elviye ve eyâlât-ı sâireden olduğu misillü Kütahya Sancağı’nın hâvî olduğu kazâlar ile Denizli hâssı ve tevâbi‘inden bâ-emr-i âlî tertîb ve matlûb buyurulan asâkir ve mürettebât-ı sâire ve tahsîs buyurulan zehâyir ve müretteb buyurulan güherçile ile mevâdd-ı mühimmenin ber-tıbk-ı fermûde-i seniyye serî‘an ve ta‘cîl en tanzîm ve tetmîmi ve vakt ü zamânıyla yetişdirilmesi vâcibâtdan olmağın ol vechile kusûr-ı bendegânem vukū‘a gelmemesi bâbında ve biraderim ağa kulları gelinceye kadar her bir mevâdd-ı mühimmenin lâyıkıyla rü’yetde nâib efendi dâ‘îleri ve a‘yân ağa kulları taraf-ı kullarına mu‘âvenet eylemeleri tenbîh ve beyânı bâbında Tatar Mahmud Ağa kulları yediyle şerefvürûd olan fermânnâmeleri feth ü kırâet ve mazmûn-ı münîfi harf be-harf ma‘lûm-ı bendegânem olup sem‘an ve tâ‘aten merâsimini ba‘de’l-edâ nâib efendi dâ‘îlerine ve a‘yân ağa kullarına olan fermânnâmeleri tatar kulları ile takdîm kılınmış ise de hâss-ı mezbûr mütevâbi‘inden (tevâbi‘inden) Ezine Kazâsı hissesine isâbet eden râyic mübâya‘a nizâmına çıkmış olan kethüdâmız Abidin Efendi kulları mübâya‘a-i mezbûru ba‘de’t-tanzîm develere tahmîlen Mudanya İskelesi’ne irsâl olunmakda iken kazâ-i mezbûr tevâbi‘inden Kadı karyesi ahâlîleri ve Tavaslızâde Osman Ağa kullarının mütevâbi‘inden Hazînedâr Mehmed ve Ömer Usta oğlu ve Zeybekbaşı Alo ve Kara İbrahim ve Ahmedli kurâsı kethüdâsı Kara Ali ve Hacı İsa oğlu Ömer ve Hacı Bey oğlu Osman ve Yörük Ali nâmân kimesneler kazâ-i mezbûr ahâlîlerini teşvîk birle Ezine-i Lazkiye Kazâsını ve mahkemeyi basıp mûmâ-ileyh kethüdâmız kullarını ve a‘yânı kullarını habs birle ve nâib efendi dâ‘îlerini darb-ı şedîd birle mecrûh ve emvâl [ve] eşyâsını yağma ve bir takrîb yedlerinden kurtulup firâr ve taraf-ı bendegânemde iskân ve develere tahmîl ve irsâl olunmuş olan hıntaları esnâ-yı râhda çevirip gārât ve yağma ve ba‘zısını karyelerine nakl ve ba‘zısını itlâf ve devecileri hiddet birle develerini tard eyledikleri bundan akdem cânib-i der-i devlet-medâra bâi‘lâm ve mahzar inhâ kılınmış ise de bâ-emr-i âlî Kütahya ve hâvî olduğu kazâlar ile hâss-ı mezbûrdan matlûb-ı pâdişâhî buyurulan ma‘lûmete’l-mikdâr gönüllü asâkiri ve Bahr-i Sefîd Boğazı’na müretteb olan askerin ve medîne-i İzmir’den iskele-i ma‘lûma nakl olunacak zehâyir için şütürân tedârüküne ve bir kadem akdem tanzîm ve tetmîmiyle mahalline te’diye olunması bâbında şeref-sudûr buyurulan evâmir-i şerîfeleri sancak-ı mezbûr mütesellimi inâyetlü ağa bendeleri tarafına me’mûren kethüdâları sa‘âdetlü Derviş Ağa kulları mübâşeretiyle evâmir-i şerîfeler Denizli Mahkemesi’ne ba‘de’l-vürûd nâib efendi dâ‘îleri eşkıyâ-yı merkūmlardan havf ederim ve başımdan korkarım diyerek kırâet etdirmeyip ve eyletmeyip eşkıyâ-i merkūmlar ile yek-dil ve yek-cihet olup Ezine ve Honaz kazâlarına bâ-mürâsele taraf-ı eşkıyâdan zâbit nasb u ta‘yîn ve cerr-i menfa‘at-i fesâdı için sene-i cedîde tamâmına kadar umûr-ı mühimme ve matlûbâ-ı şâhâne yokdur diyerek kazâ-i mezbûr ahâlîlerine tevzî‘ ederek bir takım akçe tahsîl eyledikleri ve sâlifü’z-zikr merkūmân kimesne ile Denizli nâibi efendi dâ‘îleri mûcib-i fesâd oldukları beyânında üç kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î terkīm ve takdîm-i merâhim-bahşâ-yı düstûrâneleri kılınmışdır inşâallâhu te‘âlâ lede’l-vusûl keyfiyet-i hâl muhât-ı ilm-i düstûrâneleri buyuruldukda bu bâbda ve her hâlde emr u fermân inâyet ve ihsân velî-ni‘met-i bî-imtinân sâhibü’l-lüft ve’l-ihsân devletlü inâyetlü atûfetlü mürüvvetlü merhametlü efendim sultânım hazretlerinindir. Fî 7 Ş. Sene [12]44. Bende-i Ali el-vekîl-i voyvoda-i mahrûse-i Denizli hâlâ
BOA., HAT., 31512/640, 7.Ş.1244. 1829 362
363
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 108 Yazıla Mudanya’dan Aydın’a varınca yol üzerlerinde vâki‘ kazâların kuzât ve nüvvâb ve a‘yân ve zâbitânına hüküm Aydın cânibine me’mûr Teke ve Hamîd sancakları mutasarrıfı vezîrim İbrahim Paşa [dâme] iclâluhûya ma‘iyyetinde mevcûd bulunmak üzere Tophâne-i Âmirem mevcûdundan tertîb olunan ma‘a mühimmât iki kıt‘a sürat toplarının bahren Mudanya’ya ve ondan berren Aydın’a nakli husûsuna irâde-i aliyyem ta‘alluk etmekle siz ki kuzât ve nüvvâb ve a‘yân ve zâbitân-ı mûmâ-ileyhim top ve mühimmât-ı mezkûre her kanginizin taht-ı kazâ ve hükûmetine dâhil ve vâsıl olur ise tahammülüne vâfî iktizâ eden araba ve hayvanât ahâlî-i kazânın tekâlîflerine takāsan tedârük olunarak ve bir kazânın araba ve hayvanâtı âher kazâyı tecâvüz etmeyerek mahall-i mezkûreye nakli husûsuna bi’littifâk sa‘y ve gayret eylemeniz fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde keyfiyet irâde-i aliyyem mantûk-ı emr-i şerîfimden ma‘lûmun oldukda fermânım olduğu ve bâlâda bast u beyân olunduğu vechile top ve mühimmât-ı mezkûre her kanginizin taht-ı kazâ ve hükûmetine dâhil ve vâsıl olur ise tahmîline vâfî iktizâ eden araba ve hayvanât ahâlî-i kazânın tekâlîflerine takāsan tedârük olunarak ve bir kazânın araba ve hayvanât âher kazâyı tecâvüz etmeyerek mahalline îsâle bi’l-ittifâk sa‘y ve gayret eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Fî 6 C. Sene 1245 Muhâsebe-i [Evve]l Yazılmışdır.
BOA., C.AS., 21220/508, 6.C.1245. 1829 364
365
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 109 İzzetlü defterdâr efendi Mûcebince tezkiresi i‘tâsıyla tanzîm eyleyesiz deyu buyuruldu. 23 C. Sene [12]46 Sahh Bu def ‘a bâ-irâde-i seniyye Bursa’ya i‘zâm olunan Altıncı Alay asâkir-i mansûrenin Dersa‘âdet’den bahren Mudanya İskelesi’ne ve Edirne’de olan Beşinci Alay’ın Der-sa‘âdet’de ba‘zı maslahatı olanlarıyla hasta olarak kalmış olan yetmiş nefer asâkir-i mezkûrenin alay-ı mezkûr cânibine gitmek üzere Tekfurdağı’na irsâli için iktizâ eden kayıkların tedârük ve ihzârı husûsunu atûfetlü ser-asker paşa hazretleri iki kıt‘a takrîriyle inhâ etmekden nâşî husûs-ı mezbûr bâ-fermân-ı âlî gümrük emini bey kullarına lede’l-havâle asâkir-i mezkûrenin zikr olunan iskelelere îsâlleri zımnında reîsler kethüdâsı ma‘rifetiyle bi’t-terkīm takdîm kılınan defterde muharrerü’l-esâmi rüesânın süvâr oldukları elli iki kıt‘a sefînesi cem‘an sekiz bin beş yüz seksen guruş nevl ile kat‘-ı bâzâr ve istîcâr olunmuş olduğunu i‘lâm etmekle sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince sâbıkı kaydı suâl olundukda bundan akdem Tekfurdağı ve mahâll-i sâireye nakl ve îsâl olunmak üzere asâkir-i mansûre irkâbı ve elbise tahmîli için istîcâr olunan doksan dokuz kıt‘a sefînenin lâzım gelen on dokuz bin yedi yüz beş guruş nevlinden sa‘yen li’l-mîrî üç bin dört yüz kırk sekiz guruşu tenzîl ile mâ‘adâsının Hazîne-i Âmire’den i‘tâsı için tezkiresi verilmiş olduğu Başmuhâsebe’den derkenâr olunmağla bu sûretde ber-mûceb-i i‘lâm hesâb etdirildiği üzere bu def ‘a istîcâr olunan sâlifü’z-zikr elli iki kıt‘a sefînenin nevlleri olan meblağ-ı mezbûr sekiz bin beş yüz seksen guruşun sâbıkına kıyâsen bin beş yüz bir buçuk guruşu tenzîl ile mâ‘adâ yedi bin yetmiş sekiz buçuk guruşun verilmesi için tezkiresi i‘tâsıyla tanzîmi menût-ı irâde-i aliyyeleri idüğü ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Tezkire dâde Fî 28 C. Sene [12]46.
BOA., C.AS., 8104/188, 23.C.1246. 1830 366
367
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 110 İşbu bin iki yüz kırk dokuz senesi mâh-ı Ramazân-ı şerîfin gurresinden Zilka‘de-i şerîfin gāyetine değin üç mâh zarfında âmil olduğum Mudanya ve Gemlik kazâlarından Deraliyye cânibine hamr hamûlesiyle râhi olan sefîneler beyân olunur. Gurre-i C. Sene [12]49. Todoraki Reîs sefînesiyle Eftimoz mâlı
Panayot Reîs sefînesiyle Dimitraki mâlı
Hamr 14 kab, 10300 kıyye
Hamr 14 kab, 3200 kıyye
Arak 6 kab, 800 kıyye Aci İsterati sefînesiyle kendi mâlı
Arak 2 kab, 120 kıyye Zafiraki sefînesiyle kendi mâlı
Hamr 4 kab, 9500 kıyye
Hamr 11 kab, 2000 kıyye
Arak 4 kab, 600 kıyye Def‘a Zafiraki sefînesiyle kendi mâlı
Arak 10 kab, 400 kıyye
Arak 6 kab, 120 kıyye
Mâh-ı Ramazân-ı şerîfin gurresinden Zilka‘de-i şerîf gāyetine değin üç mâh zarfında Mudanya ve Gemlik kazâlarından mâhiyyeleri ve perâkende hâsılâtı beyân olunur. Fî gurreti Z. Sene [12]49. Mudanya mâhiyyeleri beyân
Gemlik mâhiyyeleri beyân
Guruş
Guruş
079
Ramazân-ı şerîf
130
Ramazân-ı şerîf
091
Şevvâl-i şerîf
150
Şevvâl-i şerîf
130
Zilka‘de-i şerîf
170
Zilka‘de-i şerîf
300 Cem‘an yekûn budur.
450
Guruş 450 300 750 236 Perâkende hâsılâtı 986 [-]177
Âmillik tenzîl
809 Sahhu’l-bâkī sekiz yüz dokuz guruşdur.
Uhbiret bi-mâ fih Nemakahû’l-fakīr ileyh azze şânuhû Yusuf Ziyaüddin el-Müvellâ-hilâfe bi-medîneti Mudanya Gufire leh
BOA., C.ML., 17849/442, Gurre.Z.1249. 1833 368
369
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 111 Seniyyü’l-himemâ kerîmü’ş-şiyemâ devletlü inâyetlü âtıfetlü efendim hazretleri Bu def ‘a Kalas’dan Der-sa‘âdet’e avdet etmiş olan Nemçe vapuru ba‘zı hamûle ve yolcu ile Mudanya sevâhiline azîmet etmek niyetinde olduğu beyânıyla men‘ ü def ‘i sûretinin istihsâli husûsu taraf-ı müşîrîlerinden bâ-tezkire iş‘âr olunmuş olup vâkı‘a bu makūle müste’men gemilerinin derûn-ı halîcde ticâret etmeleri memnû‘ olmak ve husûsuyla vapurlarının gidip gelmesi ba‘zı mehâzîri müstevcib bulunmak hasebiyle vapur-ı mezkûrun ol vechile sevâhil-i merkūme tarafına gitmemesi husûsu iktizâsı vechile Umûr-ı Hâriciyye Nezâreti’nden Nemçe baştercümanı vâsıtasıyla elçisine ihbâr olunmuş ise de lâyıkıyla def ‘i zımnında işbu memnû‘iyet husûsunun te’kîd ve beyânıyla o makūle vapurların derûn-ı halicde ticâret için şuraya buraya gitmemeleri zımnında Der-sa‘âdet’de mukīm düvel-i mütehâbbe sefâretlerine müzekkireler verilmesi münâsib gibi mütâla‘a olunmuş ve ol bâbda bir kıt‘a müzekkire müsveddesi kaleme alınarak tezkire-i sâmiyyeleriyle ma‘an manzûr-ı âlî buyurulmak üzere mersûl-i sûy-i vâlâları kılınmış olmağla sebk ve ibâresi ve ol vechile i‘tâsı muvâfık-ı irâde-i seniyye-i hazret-i şâhâne buyurulur ise iş‘ârı menût-ı himmet-i behiyyeleridir efendim. Devletlü inâyetlü übbehetlü âtıfetlü re’fetlü veliyyü’n-ni‘am kesîrü’l-kerem efendim hazretleri Esâbi‘-zîb-i ta‘zîm olan işbu tezkire-i veliyyü’n-ni‘amîleriyle zikr olunan müzekkire müsveddesi ve tezkire-i çâkerî mübârek hâk-i pâ-yi hazret-i mülûkâneye arz u takdîm ile meşmûl-lihâza-i şevket-ifâza-i cenâb-ı cihândârî buyurulmuş ve sâlifü’l-beyân müzekkire müsveddesi güzel ve yolunda olduğundan ol vechile Der-sa‘âdet’de mukīm düvel-i mütehâbbe sefâretlerine verilmesi husûsuna irâde-i aliyye-i şâhâne ta‘alluk etmiş olmağla mûcebince icrâ-yı iktizâsı bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’lemrindir.
BOA., HAT., 40764/948, 29.Z.1250. 1835 370
371
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 112 İzzetlü defterdâr efendi Kuyûda bi’l-mürâcaa iktizâsına himmet eyleyesiz deyu buyuruldu. Fî 7 Z. Sene [1]250. Der-i devlet-i mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîneleridir ki kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘ası mâlından mâhiyye onar guruş vazîfe ile bir kıt‘a ilmuhaber mûcebince mahrûse-i Bursa topcubaşısı olan Hüseyin Halife bundan akdem bilâ-veled vefât edip yeri hâlî ve hidmet-i lâzımesi mu‘attal kalmağla top endâhtında mahâreti olduğu ihbâr olunan işbu bâ‘is-i arz-ı ubûdiyyet Ahmed bin Abdullah dâ‘îleri her vechile lâyık ve sezâvâr-ı inâyet olmağla topcubaşılık-ı mezkûre vazîfe-i mersûmesiyle müteveffâ-yı merkūmun mahlûlünden mezbûr Ahmed Halife dâ‘îlerine tevcîh ve yedine müceddeden berât-ı şerîf-i âlîşân sadaka ve ihsân buyurulmak recâsıyla istid‘âyı inâyet eylediği ol ki vâki‘u’l-hâldir pâye-i serîr-i a‘lâya arz u i‘lâm olundu. Bâkī emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Hurrire fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min Zilka‘deti’ş-şerîfe li-seneti hamsîn ve mi’eteyn ve elf. El-Abdü’d-dâ‘î li’d-Devleti’l-Aliyyeti’l-Ebediyyeti’l-Osmaniyye Es-Seyyid Süleyman Râşid Feyzi Efendizâde el-Müvellâ-hilâfe bi-mahrûseti Bursa Kaydı ve şürûtu iktizâsıyla kaleminden Berây-ı maâş ta‘yîn şüde be-Hüseyin nâm kes ki ser-topî-i medîne-i Bursa ki pîş ez-în mûmâ-ileyh alîl ve şâyân-ı merhamet bûd ve mikdâr-ı kifâye maâş bâ-arzuhâl istid‘â-yı inâyet kerde ve bâ-kıyâs-ı emsâl-eş beher şehr în kadar meblağ bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn an-mâl-ı mukāta‘a-i kethüdâlık-ı iskele-i Mudanya bâ-i‘tibâr an-gurreti Ş. sene [1]233 ta‘yîn şüde ve sûret dâde fermûde el-vâki‘ der-sene [1]233 ber-mûceb-i arzuhâl ve derkenâr ve takrîr ve telhîs ve fermân-ı âlî fî 15 Ca. sene [1]233 ve bâfermân-ı şerîf sûret dâde fî 28 Receb sene [1]233. Fî şehr 10 guruş-ı esedî 12 eşhür 120 guruş-ı esedî An-mâl-ı mukāta‘a-i kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya bâ-i‘tibâr an-gurreti Ş. sene [1]233 ta‘yîn şüde. Mukāta‘a-i mezkûr mâlından merkūma mâhiyye mezkûru’l-mikdâr maâş ta‘yîn olduğunu mübeyyin târih-i merkūmda yedine sûreti verildiği mukayyed olmağla bu sûretde meâl-i i‘lâm ve derkenâra nazaran iktizâsı dâmad-ı hazret-i şehriyârî ve Tophâne-i Âmire müşîri sa‘âdetlü atûfetlü paşa hazretlerinden isti‘lâm buyurulmak îcâb eder. Fermân devletlü sultânım hazretlerinindir. Fî 17 Ca. Sene [1]250. Takrîr
BOA., C.AS., 33968/801, 7.Z.1250. 1835 372
373
BELGE 113
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
Berây-ı maâş ta‘yîn şüde be-Hüseyin nâm kes ki ser-topî-i medîne-i Bursa ki pîş-ez-în mûmâ-ileyh alîl ve şâyân-ı merhamet bûd ve mikdâr-ı kifâye maâş bâ-arzuhâl istid‘â-yı inâyet kerde ve bâ-kıyâs-ı emsâl-eş beher şehr în kadar meblağ bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn an-mâl-ı mukāta‘a-i kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya bâ-i‘tibâr an-gurreti Ş. sene 1233 ta‘yîn şüde ve sûret dâde fermûde el-vâki‘ der-sene 1233 bermûceb-i arzuhâl ve derkenâr ve takrîr ve telhîs ve fermân-ı âlî fi 25 Ca. sene 1233 ve bâ-fermân-ı şerîf Fî şehr 10 guruş-ı esedî 12 eşhür 120 guruş-ı esedî An-mâl-ı mukāta‘a-i kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya bâ-i‘tibâr an-gurreti Ş. sene 1233 ta‘yîn şüde fermûde Medîne-i Bursa Topcubaşısı Hüseyin nâm kimesnenin Bâb-ı Âlî’ye takdîm eylediği bir kıt‘a arzuhâli mefhûmunda zuhûr eden şenlik i‘lânı için senede üç yüzden mütecâviz top endâhte edip hidmet-i me’mûresinden bir ân münfekk olmayarak edâ-yı hidmet etmekde ise de bir tarafdan bir akçe medâr-ı maâşı olmayıp fakat şehir kethüdâsından on iki guruş mâhiyye verilügelir iken birkaç seneden beri onun dahi kat‘ı takrîbiyle vücûhla mağdûr ve şâyân-ı merhamet olduğun beyân birle sedd-i ramak edecek bir nân pâra inâyet buyurulmasını tahrîr ve istirhâm etmekle iktizâsını sa‘âdetlü Tophâne-i Âmire nâzırı efendi hazretlerinden lede’l-isti‘lâm fi’l-hakīkat bu makūle mühimmelerde müstahdem olanların tarîk-i âher ile adem-i ta‘ayyüşü cihetiyle i‘âneye muhtâc idüğün ve mahrûse-i Edirne’de topcubaşıya Edirne Gümrüğü mâlından mâhiyye on beş guruş maâş ta‘yîn olunduğun mesbûk olduğun beyân birle emsâli merkūma dahi Bursa’da vâki‘ münâsib emvâl-i mîriyyeden mâhiyye i‘tâsı veyahud hisse-i âher ile ikdârı husûsu memhûren i‘lâm etmekle sâdır olan fermân-ı âlî mûcebince emsâli keyfiyeti ve muktezâsı suâl olundukda bundan akdem vukū‘ bulan velâdet-i hümâyûnda i‘lân ve tebşîr-i sürûr-ı hümâyûn için top şenliği ile izhâr-ı şâdumânî olduğuna binâ’en Edirne topcularından Mehmed Şâkir bin Hasan nâm kimesne top-endâzlık eder iken kazâ’en gözü ve yüzü yanıp amel-mânde ve alîl olduğu Edirne topcubaşısı tarafından inhâ ve kāide-i ocakları üzere o misillü sürûr-ı hümâyûnda kazâzede olanlar haklarında ne vechile inâyet olunugelmiş ise merkūmun hakkında dahi icrâ ve ihsân buyurulması Çirmen Sancağı Mutasarrıfı sa‘âdetlü Celal Paşa hazretleri tarafından bundan akdem bâ-tahrîrât lede’l-iltimâs bu makūle hidmet-i pâdişâhîde alîl ve amel-mânde olanlar hakkında tekā‘üdlük vazîfesi verilügeldiğine binâ’en merkūmun hakkında dahi ocak sergisinden olmak üzere İstanbul Gümrüğü’nden bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı şâhâne yevmî otuz akçe işbu sene-i mübâreke Rebî‘ulâhiri’nin on birinci günü bâ-ru’ûs-ı hümâyûn tekā‘üdlük ihsân ve tevcîh buyurulmuş olduğu ve bu makūle mukāta‘ât-ı mîriyye ve hayriyye mâllarından kimesneye vazîfe tevcîh olunmamak bâbında iki yüz yirmi yedi senesi evâhir-i Ramazânı’nda bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ve bâ-fermân-ı âlî sâhib-i arz olanlara ve gümrük eminlerine hitâben emr-i şerîf verilmiş idüğü derkenârlardan müstebân olmağla bu sûretde inhâ olunduğu şürût ve emsâline nazaran müceddeden vazîfe tevcîhine irâde-i seniyye ta‘alluk eylediği hâlde mübârek hatt-ı şerîf-i inâyet-redîf-i şâhâne sudûruna mütevakkıf idüğü bâ-takrîr lede’l-arz hâk-i pâ-yi şâhâneden istîzân olundukda Tophâne nâzırının i‘lâmı mûcebince Bursa’da münâsib bir mâldan merkūma mâhiyye on guruş mâhiyye maâş ta‘yîn oluna deyu hatt-ı hümâyûn-ı şevketmakrûn şeref-yâfte-i sudûr olmağla mantûk-ı münîfin icrâya mübâderet eyleyesiz deyu fermân-ı âlî sâdır olmağın mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ve sâdır olan fermân-ı âlî ve tertîb etdirildiği üzere merkūm Topcubaşısı Hüseyin’e işbu sene-i mübâreke Şabanı gurresinden i‘tibâren kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘ası mâlından mâhiyye onar guruş maâş ta‘yîn olunmak üzere Başmuhâsebe’ye kayd olunup sûreti ve iktizâ eden mahallere ilmuhaberleri i‘tâ olunmak bâbında bâ-telhîs ve fermân-ı âlî sâdır olmağın mûcebince kayd ve iktizâ eden mahallere ilmuhaberleri verilmekle mûmâ-ileyhe mâhiyye on guruş maâş ta‘yîn olunduğunu mübeyyin yedine işbu sûret verildi. Fî 28 Receb sene 1233 (mühür) Hüseyin bin Murâd Kayd şüde
374
BOA., C.AS., 33968/801
375
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 114 Dâmad-ı hazret-i şehinşâhî sa‘âdetlü atûfetlü paşa hazretleri iktizâsını i‘lâma himmet buyuralar deyu buyuruldu. Fî 18 Z. Sene [1]250. Kethüdâlık-ı gemiciyân-i iskele-i Mudanya mukāta‘ası mâlından almak üzere mâhiyye bâ-sûret onar guruş maâş ile mahrûse-i Bursa topcubaşılığına mutasarrıf olan Hüseyin nâm kimesne bilâ-veled fevt olup yeri hâlî ve hidmet-i lâzımesi mu‘attal kaldığından bahisle topcubaşılık-ı mezkûrun maâş-ı mersûmesiyle müteveffâ-yı merkūmun mahlûlünden top-endâhtında mahâreti olan Ahmed bin Abdullah’ın uhdesine kayd ve ihâlesi husûsuna müsâ‘ade buyurulmasını Bursa kādîsı bâ-i‘lâm tahrîr ve inhâ eder sâdır olan fermân-ı âlîleri mûcebince kuyûda lede’l-mürâcaa mukāta‘a-i mezbûr mâlından almak üzere mâhiyye onar guruş maâş ile topcubaşılık-ı mezkûr müteveffâyı merkūmun el-yevm üzerinde idüğü mukayyed olmağla bu sûretde meâl-i i‘lâm ve derkenâra nazaran iktizâsı dâmad-ı hazret-i şehriyârî atûfetlü paşa hazretlerinden isti‘lâmı îcâb eylediği Başmuhâsebe’den derkenâr olunmuşdur. Derkenâr olunduğu üzere müşârun-ileyh hazretlerine havâlesi bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. İzzetlü defterdâr efendi İktizâsını ifâdeye himmet edesiz deyu buyuruldu. Fî 15 M. Sene [1]251. Ma‘rûz-ı bendeleridir ki Mukāta‘a-i mezkûr mâlından almak üzere bâ-sûret mâhiyye on guruş maâş ile mahrûse-i Bursa topcubaşılığına mutasarrıf olan Hüseyin bilâ-veled fevt olup yeri hâlî ve hidmet-i lâzımesi mu‘attal kaldığından topcubaşılık-ı mezkûr mezbûrun mahlûlünden maâş-ı mu‘ayyenesiyle ehliyeti zâhir olan Ahmed bin Abdullah’a tevcîh buyurulmasını Bursa Nâibi es-Seyyid Süleyman Efendi i‘lâm etdiği ve topcubaşılık-ı mezkûr merkūmun üzerinde mukayyed idüğü atûfetlü defterdâr efendi bendelerinin işbu takrîri meâlinden nümâyân olmağla zikr olunan topcubaşılığın velâdet-i hümâyûn misillü hengâm-ı sürûrda i‘lân-ı meserret ve şâdumânî zımnında top-endâhtı için lüzûmu derkâr olacağından mezkûr topcubaşılık mâhiyye-i mu‘ayyenesiyle müteveffâ-yı merkūmun mahlûlünden mezbûr Ahmed bin Abdullah’a tevcîh ve yedine sûretinin i‘tâsı husûsunda irâde-i seniyye buyurulur ise emr [u] fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. (mühür)
BOA., C.AS., 33968/801, 15.M.1251. 1835 376
377
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 115 İzzetlü defterdâr efendi Mûcebince sûretini tanzîme himmet eyleyesiz deyu buyuruldu. Fî 18 M. Sene [1]251. Sahh Kethüdâlık-ı gemiciyân-ı iskele-i Mudanya mukāta‘ası mâlından almak üzere mâhiyye bâ-sûret onar guruş maâş ile mahrûse-i Bursa topcubaşılığına mutasarrıf olan Hüseyin nâm kimesne bilâ-veled fevt olup yeri hâlî ve hidmet-i lâzımesi mu‘attal kaldığından bahisle topcubaşılık-ı mezkûrun maâş-ı ma‘lûmesiyle müteveffâ-yı merkūmun mahlûlünden top endâhtında mahâreti olan Ahmed bin Abdullah’ın uhdesine kayd ve ihâlesi husûsuna müsâ‘ade buyurulması Bursa kādîsı tarafından bâ-i‘lâm inhâ olunduğuna mebnî kuyûd-ı lâzımesi ba‘de’l-ihrâc ol bâbda takdîm olunan diğer takrîr-i çâkerî bâ-fermân-ı âlî dâmad-ı hazret-i şehriyârî atûfetlü paşa hazretlerine lede’l-havâle zikr olunan topcubaşılığın velâdet-i hümâyûn misillü hengâm-ı sürûrda i‘lân-ı meserret ve şâdumânî zımnında top endâhtı için lüzûmu derkâr olacağından mezkûr topcubaşılık mâhiyye-i mu‘ayyenesiyle müteveffâ-yı merkūmun mahlûlünden mezbûr Ahmed bin Abdullah’a tevcîh ve yedine sûretinin i‘tâsı husûsu menût-ı re’y-i sâmîleri idüğünü i‘lâm etmiş ve iktizâsını ifâdeye mübâderet olunmak bâbında fermân-ı âlîleri şerefsünûh buyurulmuş olmağla inhâ ve i‘lâm olunduğu üzere tesviyesi irâde buyurulduğu hâlde sûretinin tahrîriyle tanzîmi bâbında emr u fermân devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir. Sûret dâde 27 M. Sene [12]51.
BOA., C.AS., 33968/801, 18.M.1251. 1835 378
379
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 116 Gemlik Muhassılı Hamdullah Bey’e Firârî harîr taharrîsine me’mûren el-yevm Mihaliç ve Mudanya ve Gemlik pîşgâhında geşt ü güzâr etmek üzere olan bir kıt‘a sefîne-i hümâyûn ile bir kıt‘a beş çiftede müstahdem asâkir-i muntazama-i bahriyenin şehriyye-i mu‘ayyene-i ma‘lûme ve nân ve güşt ta‘yînâtları beher mâh Gemlik mîzân-ı harîr me’mûru tarafından i‘tâ olunarak lâzım gelen makbûz senedi nakid hükmünde olarak hâsılât-ı mîzâniyye ile bu tarafa gönderilmekde idüğü mu‘tâd iken Tanzîmât-ı Hayriye îcâbınca bu makūle mîzân me’mûrlarının infisâlleriyle hâsılât-ı mezkûrenin tarafınıza ihâle ve tefvîz olunması hasebiyle asâkir-i merkūmenin şehr-i Muharremü’l-harâm mâhiyyeleriyle ta‘yînâtbahâlarının el-hâletü hâzihî ahzına destres olamadıklarına ve bu tarafdan gönderilmesi dahi emr-i asîr bulunduğuna binâ’en asâkir-i merkūmenin mâhiyye ve ta‘yînât-bahâları kapudanı yedinden makbûz senedâtı ahz ile taraf-ı şerîflerinden mâh be-mâh i‘tâ ve usûl-i hazîneye tefvîkan isrâ ve masrafı icrâ olunmak üzere sened-i mezbûrun Dersa‘âdet’e ba‘s ve isrâ olunması husûsuna himmet eylemeleri için nemîka-i mahsûsa tahrîr ve tesyîr kılındı. Yazıla Yazılmışdır. Fî 13 S. Sene [12]56.
BOA., C.BH., 6452/133, 13.S.1256. 1840 380
381
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 117 Ricâl-i Devlet-i Aliyye’den Bursa Muhassılı Kâni Bey hazretlerine fî 28 Receb sene [12]56. Asâkir-i muntazama-i bahriyye me’kûlâtı için Mudanya Kazâsıyla Apolyond karyesinden mübâya‘ası matlûb olunan yirmi bin beş yüz vakiyye zeytin ile beş bin üç yüz vakiyye sirkeden beher kıyyesinin elli altışar paraya fiâtı kat‘ ve irzâ ve yirmi sekiz bin yedi yüz guruş bedeli mâl-ı muhassıllıkdan i‘tâ olunarak zeytin-i mezkûr tehyi’e ve âmâde kılınmış ve mezkûru’l-mikdâr sirke dahi derdest-i istihzâr olmuş olduğundan kabz ve nakli için Tersâne-i Âmire tarafından sefîne ve me’mûr irsâli ve zikr olunan sirke için fıçı gönderilir ise masârıfdan bir altı yüz guruş ehveniyyet olacağı bâ-mazbata-i meclis inhâ ve iş‘âr olunmuş ve keyfiyet Tersâne-i Âmire müsteşârı atûfetlü beyefendi hazretleri taraflarından bi’l-istişâr ber-minvâl-i muharrer fıçı irsâlinde masârıfda ehveniyyet hâsıl olacağı derkâr ise de sirkenin fıçılara hîn-i devrinde telefâtı olacağı âşikâr olup ol vechile fıçı irsâlinden sarf-ı nazarla cânib-i Tersâne-i Âmire’den me’mûr ve sefîne tesyîr ve irsâl kılınmış olmağla erzâk-ı merkūmenin me’mûr-ı mûmâ-ileyhe teslîm ve sefîneye tahmîl ile sür‘at-i isbâli ve sefîne-i mezbûre hamûlesinden fazla kalır ise tekrâr sefîne gönderilmek üzere keyfiyetin tahrîr ve iş‘ârı husûsuna himmet buyurmaları için işbu şukka-i meveddet tahrîr ve tesyîr-i savb-ı atûfîleri kılındı.
BOA., C.BH., 6041/125, 28.B.1256. 1840 382
383
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 118 Fî 15 N. Sene [1]257 Mudanya İskelesi kayıkları rüesâsının kadimden Der-aliyye’de iskeleleri Eminönü’nde olduğundan bu âna kadar mürûr u ubûr eden yolcular sefînelerine süvâr olarak bir tarafdan müdâhale olunmak îcâb etmez iken yemiş nakliyle me’lûf olan Kurşunlu reîsleri zuhûr eden yolcuları ve gerek hamûlelerini almakda olduğundan bahisle men‘i bâbında te’kîdi hâvî bir kıt‘a emr-i âlî ısdârı husûsuna dâir rüesâ-yı merkūmûnun Bâb-ı Âlî’ye bi’ttakdîm fermân-ı sâmîlerin savb-ı çâkerîye havâle buyurulan bir kıt‘a arzuhâlleri üzerine kuyûd-ı lâzımesi ihrâc ve iktizâsı gümrük emini sa‘âdetlü beyefendi hazretlerinden isti‘lâm olundukdan sonra meclis-i muhâsebe-i mâliyyeye lede’l-havâle ol bâbda kaleme alınan bir kıt‘a mazbata merbûtan takdîm-i hâk-i pây-i sâmîleri kılınmış olmağla bermantûk-ı mazbata tesviyesi muvâfık-ı irâde-i seniyyeleri buyurulduğu hâlde te’kîdi hâvî emr-i şerîf ısdâr ve emin tarafına ilmuhaberinin tahrîriyle tesviyesine ibtidâr olunacağı.
BOA., C.BLD., 3754/76, 15.N.1257. 1841 384
385
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 119 Devletlü inâyetlü kudretlü merhametlü efendim sultânım hazretleri devlet [ü] ikbâl ile sağ olsun. Arzuhâl-i kullarıdır ki an-asl Mudanya ahâlîlerinden olup bundan akdem Karahisar-i Şarkī Kāimmakāmı el-Hâc Yahya Bey bendelerinin huzûrunda şeref-i İslâm ile müşerref ve hidmet-i devletlerinde bir müddet müstahdem olunmuş isem de merkūm Yahya bendeleri mahall-i mezbûrdan ma‘zûl olmağla kulları cânib-i İzmir’e gelip Giridli elHâc Mehmed nâm kimesnenin hidmetinde cânib-i mezkûrda müstahdem üzere iken merkūm dahi memleketi cânibine gitmekle bu kulları dahi devletlü merhametgân efendimi arzulayıp bu def ‘a bahren sefîne ile Der-sa‘âdet’e azîmet ederken sefîne-i mezbûr Gelibolu civârında kazâ’en pârelenip cemî‘-i elbiselerim ve kazandığım akçelerim deryâya gark olup açık uryân bir parasız Der-sa‘âdet’e gelmiş isem de bir cânibde dahi ehad kimesnem olmadığından her vechile bî-kes ve nâ-çâr ve eşedd-i muhtâc-ı merhamet-şâyeste bendelerinden olduğum ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda merâhim-i rahîmânelerinden mercûdur ki emân efendim bu kulları hidmet-i devletlerinde müstahdem olunmasına irâde-i aliyyeleri ta‘alluk ve erzân veyahud bir münâsib hidmet ile kayırılmaklığım niyâzı bâbında ve her hâlde emr u fermân irâde-i lüft ve’l-kerem hazret-i men lehü’l-emrindir. Bende-i Yusuf kulları
BOA., A.}DVN., 24/24, 8.R.1263. 1847 386
387
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 120 Yazıla İzmir muhassılına Yunan Devleti teba‘asından Bursa’da mütemekkin Temestokli nâm tâcir yine teba‘a-i merkūmeden medîne-i İzmir’de bulunan Yorgaki nâm tâcire göndermek üzere Mudanya İskelesi’nden sefîneye tahmîl eylemiş olduğu ma‘lûme’l-mikdâr eşyânın îcâb eden rüsûmâtını te’diye eyledikden sonra sefîne-i mezbûre kazâ’en yolundan alıkonulup eşyâ-yı merkūme berren medîne-i mezkûre cânibine getirilmiş olduğundan hîn-i vürûdunda eşyâ-yı mezkûreden resm-i gümrük olarak tekrâr bin sekiz yüz yetmiş iki guruş alındığı ve bu sûret tâcir-i mersûma gadri mü’eddî ve nizâmının mugāyiri idüğü beyânıyla meblağ-ı mezbûrun istirdâdı husûsu devlet-i müşârun-ileyhâ sefâreti tarafından bâ-takrîr inhâ ve istid‘â olunmuş ve keyfiyet Darbhâne-i Âmire nâzırı sa‘âdetlü beyefendi hazretlerine lede’l-havâle memâlik-i mahrûse-i şâhânede kâin bir mahalden diğer mahalle nakl ve tenzîl olunan emti‘a ve eşyânın ber-mûceb-i ta‘rife-i âmediyye resm-i gümrüğü olan yüzde dokuz guruşu sevâhile hîn-i nüzûlünde ve yüzde üç guruş reftiyesi dahi gerek sefâyine tahmîl ile deryâya ihrâcında ve gerek sevâhilden berren âher bir mahalle nakl ve irsâlinde sevâhil gümrüğünde kâmilen alındıkdan sonra ol emti‘a ve eşyâ her nereye gider ise gitsin tezkiresine mutâbık olduğu hâlde mükerrer rüsûmât alınmayıp tezkiresi mu‘teber tutulması lâzım geleceği ifâde ve i‘lâm kılınmış ve bu cihetle meblağ-ı mezbûr mükerrer alınmış olduğundan reddi îcâb edeceği Vâridât Muhâsebesi’nden dahi derkenâr olunmuş olmağla ber-mûceb-i nizâm ziyâde alınmış olan meblağ-ı mezbûrun istirdâdıyla ba‘d-ezîn bu misillü hilâf-ı usûl ve nizâm hâlât vukū‘a getirilmemesi husûsuna himmet eylemeniz siyâkında kāime.
BOA., HR.MKT., 56/22, 14.Z.1264. 1848 388
389
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 121 [Sevâhilde] bulunan bi’l-cümle mahallere İzmid ve Kurşunlu ve Mudanya ve Tekfurdağı iskeleleri kayıklarından mâ‘adâ Küçükçekmece ile İzmid Körfezi’nde vâki‘ Maltepe’den Kal‘a-i Sultâniyye’ye varınca bi’lcümle iskelelerden âmed-şüd eden sefâin ve kayıklar ile Der-sa‘âdet’e ve Der-sa‘âdet’den zikr olunan mahallere bilâ-tezkire yolcu ve asker firârîsi gelip gitmekde olduğundan şu fenâlığın önü alınmak ve bir de işbu sefâin ve kayıkların cesâmet ve keylleri rüesâsı tarafından noksân haber verilerek hâsılât-ı vâkı‘aya nakîsa geldiği cihetle bunların birer kıt‘a defteri dahi tanzîm ile îcâbı icrâ kılınmak üzere bir usûl-i zâbıta tahtına idhâli derece-i vücûba gelerek o makūle bilâ-tezkire yolcu ve asker firârîsi taşımakda olan sefâin ve kayıklar rüesâsından sened-i bahrîsi olmayanlara birinci def ‘ada sened-i bahrîlerini getirmek ve sened-i bahrîleri olmadığı hâlde mücerred sened-i bahrî i‘tâsı için mahallinden bir kıt‘a mazbata istihsâl etmek üzere tenbîhât-ı mukteziye icrâsıyla keyfiyetin liman tezkirelerinin zahrına işâret olunması ve eğerçi yine dinlemeyip mazbata istihsâl etmeksizin gelen olur ise o makūlelerin buraca mücâzât-ı lâzımesi icrâ olunacağından ve’l-hâsıl tezkiresiz gidip gelmekde olan sefâin rüesâsının ve bunlardan bilâ-özr senesi hitâmında tezkiresiz tâife istihdâm eylediği tahakkuk edenlerin Yenikapı ve Kavak ve Fenerbağçesi yoklama dâireleri me’mûrları tarafından mu‘âyene olunarak îcâbına bakılacağından öyle sefâin ve kayıkların usûl-i yoklaması nizâmı vechile icrâ ile bilâ-tezkire yolcu gelip gitmemesi ve sûret-i muharrerenin hilâfı hareketde bulunanların cânib-i limana haber verilmesi zımnında iktizâsının icrâsı ile beraber bunlardan sevâhil-i ma‘lûme iskelelerinde bulunup Der-sa‘âdet’e gelmeyerek diğer iskelelere işlemekde olan sefâin ve kayıklar hakkında dahi suver-i muharrerenin mülkiye me’mûrları ma‘rifet ve nezâretiyle mahallinde icrâ olunarak sevâhil-i ma‘lûmede kâin iskelelerden gerek Der-sa‘âdet’e işleyen ve gerek buraya gelmeyip diğer iskelelere eşyâ nakl eden ve yolcu taşımakda bulunan kebîr ve sagīr vapur ve sefâinden sened-i bahrîleri olmayıp mikdâr-ı keylleri ve ashâbı bilinmeyenlerin vüs‘at ve cesâmetiyle kimin mâlı olduğunun ve hissedârları bulunup bulunmadığının bi’l-etrâf tahkīkiyle îcâb eden defterinin bâmazbata irsâli ve şu usûlün hilâfında hareket ve bu bâbda izhâr-ı tekâsül ve betâet edenler olur ise hâtır ve gönüle bakılmayarak mülkiye kānûnnâmesine tatbîkan haklarında terettüb edecek cezânın tamâmî-i icrâsı zımnında keyfiyetin bi’l-cümle sevâhilde bulunan mahaller me’mûrlarına bildirilmesi Bahriyye Meclisi tarafından vâki‘ olan ifâde üzerine cânib-i cenâb-ı kapudânîden iş‘âr olunarak keyfiyet Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye’de dahi tezekkür ve tasvîb olunmuş ve bi’l-istîzân emr u irâde-i isâbetâde-i hazret-i pâdişâhî dahi ol merkezde müte‘allik ve şeref-sudûr buyurularak keyfiyet sâir iktizâ eden mahallere bildirilmiş olmağla irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhî mantûk-ı münîfi ve minvâl-i muharrer üzere harekete himmet ve hilâfı hâl vukū‘a getirilmemesi esbâbının istihsâline ve bu usûlün tatarruk-ı halelden vikāyesine ale’d-devâm medd-i enzâr dikkat ve gayret eylemeleri siyâkında şukka tastîr kılındı. Kapudan Paşa hazretlerine zeyl Meâl-i iş‘âr-ı âlî-i kapudanîleri ma‘lûm-ı âcizî olup ol bâbda sevâhilde bulunan mülkiye me’mûrlarına tastîr etdirilen muharrerât li-ecli’l-irsâl takımıyla sûy-i sâmî-i dâverânelerine isbâl kılınmış olmağla emr u fermân irâde hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 13 C. Sene [1]278.
BOA., A.}MKT.UM.., 16/525, 13.C.1278. 1861 390
391
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 122 Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne Mudanya’dan Bursa’ya ve oradan Kütahya ve Karahisar ve Konya’ya kadar tarîkin şimendöfer için şose olarak tanzîm ve tesviyesi ve Mudanya’da bir liman inşâsı zımnında Mösyö Human ile olunan mukāveleye dâir tanzîm edilen mazbata ve mukāvelenâme sûreti ve keşf defteriyle tersîm etdirilen harîtanın gönderildiği ifâdesini şâmil Hudâvendigâr Vilâyeti’nden mersûl tahrîrât ve mezkûr harîta takımıyla tisyâr kılınmış olmağla meâline nazaran icabının icrâ ve ifâdesi mütevakkıf-ı himem-i behiyyeleridir.
BOA., A.}MKT.MHM., 87/391, 21.C.1284. 1867 392
393
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 123 Atûfetlü efendim hazretleri Mudanya İskelesi’nden Konya hudûduna kadar ahâlî nâmına olarak bir demiryolu inşâsı hakkında tasavvurâta dâir Hudâvendigâr Vilâyeti’nden mukaddem ve mu’ahhar vârid olan mezâbıt ve muharrerât Şûrâ-yı Devlet’e lede’l-havâle Nâfia Dâiresince esâs-ı maslahat müzâkere olundukdan sonra suver-i icrâiyyesi bahsinde iktizâ eden ma‘lûmât ve îzâhâtı vermek üzere celb edilen Meclis-i İdâre-i Vilâyet a‘zâsından Şeyh Bahaüddin Efendi ile vilâyet mühendisi Batyano ve Turuk ve Me‘âbir Müdürü Mösyö Rither hâzır oldukları hâlde cereyân eden tedkīkāta dâir dâire-i mezkûreden kaleme alınan mazbata hey’et-i umûmiyyede dahi görülerek ol bâbda mütâla‘ât-ı vâkı‘ayı mutazammın terkīm edilmiş olan mazbata geçen gün akd olunan meclis-i mahsûsda kırâet olundu. Mütâla‘asından müstefâd olduğu vechile memâlik-i saltanat-ı seniyyede demiryollarının teksîri hakkında olan lüzûm ve ihtiyâc Anadolu kıt‘asınca sâir taraflardan ziyâde ve Mudanya İskelesi’nden Konya’ya kadar böyle bir hatt-ı tarîkın ittihâzı hakkında olan fevâid ve muhassenât ta‘rîfden âzâde olmasıyla beraber böyle bir eserin vücûda getirilmesi sâhilden ba‘îd ve o cihetle ticâret-i bahriyeden gayr-ı müstefîd olan birçok elviye ahâlîsine servet ve istitâ‘atca bir tarîk-i terakkī olacağından bu bâbda devletce her ne türlü fedâkârlık ihtiyâr olunsa be-câ olduğuna binâ’en şu dekāyikin takrîriyle ahâlî-i vilâyet nâmına olarak arz olunmuş olan tasavvurât-ı mahalliye şâyân-ı tahsin olup himemât-ı umûmiyye ile bu te’sîs-i mühimin husûlü mâddî ve manevî ve hâricî ve dâhilî menâfi‘ ve hüsn-i te’sîri mü’eddî olacağı müsellemâtdan bulunmuş ve Nâfia Dâiresi işbu tarîkin takrîbi olarak masârıf-ı inşâiyyesi hesâbını ve bundan devlete ve ahâlîye âid olan hisselerin mikdârını göstermiş ve hisse-i umûmiyyenin altıya taksîmi halinde herkesin senede elli sekiz guruş bedel vermesi ve bedenen hidmet etmek isteyenlerin bir senede yedi gün çalışması lâzım gelip gerek bunun cereyânında ve gerek devlet hissesi için hazînece müddet-i mebhûseye münkasımen senede üç yüz seksen dört bin altın i‘tâsında usret ve su‘ûbet olamayacağı ve bi’l-farz ahâlîye âid olduğu tahmîn edilen hisse-i masârıfât tamamıyla elegeçmemiş olsa bile böyle bir emr-i azîmü’l-fâide için hazîne hissesinin bir mertebe daha kabardılmasına kadar gidilmesi mümkün olacağı cihetlerle bu bahislerde bi’t-tab‘ hâtırlara gelen ihtimâlâtın karşısında durulmasından ise işin çâre-i husûlüne bakmak erceh ve eslem görünmüş ve şu kadar ki demiryolu inşâsı fen ve kāideye müstenid ameliyât-ı mühimme ve cesîmeden olmasıyla bunun meydana getirilmesi ahvâl-i mevki‘iyye ve usûl-i fenniye üzerine gāyet etrâflı ma‘lûmât istihsâline mütevakkıf olup bu takayyüdâta ri‘âyet olunmaz ise tasavvur olunan mesâ‘î semeresiz kalacağından güzergâh-ı tarîkın fen ve usûlüne tatbîkan maharetli mühendisler ma‘rifetiyle keşf etdirilerek haritasının tanzîmi elzem olup bunun şimdiden icrâsına ikdâm olunduğu hâlde iki bin kîse masrafla kışa kadar ikmâli mümkün olacağı ve ol zamâna değin ahâlînin ne mikdârı bedel vereceği mahallince ta‘ayyün ederek ve i‘mâlâtın suver-i icrâiyyesince kavâ‘id-i metîne te’essüs eyleyerek âtîde müşkilâta uğranılmayacağı misillü mukaddem i‘mâlât olan mâdde-i keşfin icrâsı meyl ve iştiyâk-ı ahâlîyi bir derece dahi kuvvetlendireceğinden Avrupa yollarının umûr-ı keşfiye ve inşâiyyesinde maharet ve hüsn-i hidmeti musaddak olan liyâkatli bir mühendisin intihâb ve celbi ile hatt-ı tarîkın sûret-i sahîhada keşfine ibtidâr olunmasının ve yolun eşgāl-i i‘mâliyyesine âid olacak harekât ve mu‘âmelâtın itmâm-ı keşfe kadar etrâfıyla mütâla‘a ve ifâde kılınmasının Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne havâlesiyle sûret-i hâlin cânib-i vilâyete dahi bildirilmesi husûsunda Şûrâ-yı Devlet’in mütâla‘ât-ı vâkı‘ası pek yolunda idüğünden ol sûretle icrâ-yı îcâbâtı beyne’l-huzzâr dahi tasvîb kılınmış ise de ol bâbda her ne vechile emr u fermân-ı cenâb-ı şehinşâhî şeref-sünûh ve sudûr buyurulur ise ona göre hareket olunacağı ve mazbata-i merkūme melfûfatıyla beraber arz u takdîm kılındığı beyânıyla tezkire-i senâverî terkīm kılındı, efendim. Fî 4 Ra. sene [12]86. Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Enmele-zîb-i ta‘zîm olan işbu tezkire-i sâmiyye-i âsafâneleriyle evrâk-ı ma‘rûza manzûr-ı şevket-mevfûr-ı hazret-i şehinşâhî buyurulmuş ve husûsât-ı meşrûhanın tasvîb ve istîzân olunduğu vechile icrâ-yı îcâbâtı şeref-sünûh ve sudûr buyurulan emr u irâde-i me‘âlî-âde-i hazret-i şehriyârî mantûk-ı âlîsinden olarak evrâk-ı merkūme yine savb-ı sâmî-i Sadâretpenâhîlerine iâde kılınmış olmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 5 Ra. sene [12]86.
394
BOA., İ.MMS., 1539/37, 4.Ra.1286. 1869
395
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 124 437 Devlet-i Aliyye sancağı altında olarak Gemlik ve Mudanya iskelelerine işleyen vapurların hamûlelerini me’mûrdan hâlî mahallere hafiyen çıkarıp gümrükden kaçırmakda olduğu tahkīk kılınmış ve bi’l-cümle kumpanya vapurlarının manifestoları mûcebince hamûlelerini doğrudan doğruya rüsûmât idârelerine çıkarmaları nizâmı iktizâsından bulunmuş olduğundan ba‘d-ezîn nizâma ri‘âyet eylemesinin ve şu hâlin tekrâr vukū‘unda mu‘âmele-i nizâmiyyenin icrâsı lâzım geleceğinin sâlifü’l-beyân iskelelere işleyen vapurlar kumpanyasının direktörünü beyân ve tenbîh olunması lüzûmuna dâir Rüsûmât Emânet-i Behiyyesi’nden sebkat eden iş‘âr üzerine Nâfia Nezâret-i Celîlesiyle cereyân eden muhâbereyi mutazammın tezkire-i sâmiyyeye nezâret-i müşârun-ileyhâ tarafından yazılan cevâbda keyfiyet kumpanya direktörüne teblîğ olundukda mezkûr iskelelere taşımakda oldukları kâffe-i eşyâyı doğrudan doğru mahallî gümrük idâresine çıkarmakda olduğunu ve ba‘zı ifâdeyi hâvî Fransızca i‘tâ eylediği varakanın gönderildiği beyân kılınmış olduğundan keyfiyetin emânet-i müşârun-ileyhâya bildirilmesi için evrâk-ı merkūme leffen takdîm kılınmağın ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’lemrindir. Fî 15 Cumâdelûlâ sene [1]289 ve fî 9 Temmuz sene [1]288. (mühür) Şûrâ-yı Devlet
BOA., ŞD., 27/497, 15.Ca.1289. 1872 396
397
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 125 Mühimme Tebyiz târihi: 26 S. sene [12]90 Maliye Nezâret-i Celîlesi’ne cevâb Mudanya’dan başlayacak olan demiryolun işbu Cum‘a ertesi günü i‘mâlâtına bed’ ve mübâşeret olunacağından bunun şimdilik masârıf-ı inşâiyyesine mahsûben Bursa Emvâli’nden on bin altınlık havâlenâmenin i‘tâsı Nâfia Nezâret-i Celîlesi’nden vukū‘ bulan iş‘âr üzerine tensîb olunmuş olmağla iktizâsının serî‘an icrâsına himmet buyurulması siyâkında tezkire. Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne cevâb Müfâd-ı iş‘âr-ı sâmîleri ma‘lûm-ı senâverî oldu. Masârıf-ı mezkûre mahsûben Bursa Emvâli’nden ol mikdâr altınlık havâlenâmenin i‘tâsı tensîb olunarak icrâ-yı îcâbı nezâret-i müşârun-ileyhâya havâle ve iş‘âr kılınmış olmağla ona göre iktizâsının icrâsına himmet buyurulması siyâkında terkīm-i zeyle ibtidâr kılındı, efendim.
BOA., A.}MKT.MHM., 11/453, 26.S.1290. 1873 398
399
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 126 Mudanya’dan Bursa’ya kadar inşâ olunan demiryolu ikmâl etmek ve Dersaadet ile Gemlik Körfezi beyninde vapur işletmek üzere imtiyâz i‘tâsı hakkında vukū‘ bulan müsted‘ayât üzerine Şûrâ-yı Devlet Nâfia Dâiresi’nden tanzîm ve i‘tâ kılınan müzekkerede Mudanya’dan sâir taraflara ve diğer mahallerden Mudanya’ya yolcu ve eşyâ nakl etmek hakkı kemâ kân İdâre-i Mahsûsa vapurlarına âid olmak şartıyla fakat Mudanya ile İstanbul arasında demiryol ile Bursa’ya gidip gelecekleri muntazaman nakl eylemek imtiyâzının demiryolu imtiyâzıyla birleşdirilmesi karâr-ı müzâkerât iktizâsından idüğü bildirilmiş olduğundan mûcebince cânib-i Kapudanî’ye icrâ-yı teblîgāt olunduğu gibi işin bu ciheti için Nâfia Nezâretince de makām-ı Kapudanî ile muhâbere ve şerâyit-i esâsiyye dahi bu hâle göre ta‘dîl ve ıslâh edilerek tâliblere i‘lân-ı keyfiyet olunmak üzere keyfiyetin iş‘ârı nezâret-i müşârun-ileyhâya bildirilmişdi. Onun üzerine cevâben vârid olan iki kıt‘a tezkire meclis-i âcizânemizde kırâet ve mütâla‘a olundukda makām-ı Kapudanî’den Nâfia Nezâreti’ne yazılan cevâbda Mudanya İskelesi nakliyâtı kadîmen İdâre-i Mahsûsa vapurlarına âid bulunduğu ve İdâre-i Mahsûsa için ileride devletce ne yolda ve ne sûretde karâr verileceği mechûl idüğünden ve şu hâlde idâre-i mezkûrenin menâfi‘ini muhâfazaten Dersaadet’den Mudanya İskelesi’ne kumpanya tarafından vapur işletmek salâhiyetinin yapılacak şartnâmeye derci husûsuna muvâfakatde Dâire-i Bahriye’nin mağdûr olduğu beyân olunmuş ve Nâfia Nezâreti’nin tezkiresinde dahi hatt-ı mezkûrun zâten terasesi bir sûret-i gayr-ı münâsibede icrâ olunduğu ve bulunduğu hâl dahi mükemmel olmadığı cihetle şu hâliyle bırakılır ise az müddet içinde nüzûl-i bârândan kâmilen mahv olarak bu uğurda devletin sarf eylediği üç yüz bin liranın zâyi‘ olacağı ve inşâât-ı mezkûreyi deruhde edecek kumpanyalar Mudanya ve Dersaadet beyninde vapur işletmek müsâ‘adesine nâil olmadıkca demiryol imtiyâzını deruhde eylemekden imtinâ‘ etdikleri iş‘âr edilmiş olduğundan îcâb-ı maslahat lede’l-mülâhaza işbu yolun etrâfında bulunan miyâh-ı râkidenin tasfiyesi hâlinde meydâna çıkacak arâzî nizâm-ı mevzû‘una tevfîkan imtiyâzı alacak şirkete âid olup ol müddetde a‘şârdan dahi muâf olmak ve miyâh-ı mezkûrenin vâki‘ olduğu arâzîden ahâlîye âid kısmının masârıf-ı tathîriyyesi tasfiyeden hâsıl olacak fevâid mukābilinde takdîr olunacak bedel ile beraber mutasarrıfları tarafından şirkete verilmek ve buna muvâfakat etmezler ise o nev‘ arâzîye dahi devlete âid arâzî gibi mu‘âmele olunmak ve Hudâvendigâr Vilâyeti sâhillerine işlemekde olan mezkûr İdâre-i Mahsûsa vapurları kemâ kân işlemek üzere şirket tarafından dahi sevâhil-i mezkûreye vapur işledilmesine müsâ‘ade olunmak şartlarıyla bir şirket taharrîsi ve mukāvelenâmesinin Bursa Demiryolu Mukāvele ve Şartnâmeleriyle beraber yapılması zımnında Nâfia Nezâreti’ne me’zûniyet i‘tâsı tezekkür ve tensîb edilerek zikr olunan tezkireler leffen arz u takdîm kılınmış olmağla imtiyâz-ı mezkûr için zuhûr etmiş ve edecek tâliblere işbu şerâyit dâiresinde i‘lân-ı keyfiyet edilmesi için me’zûniyet i‘tâsı bâbında ve kâffe-i ahvâlde emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emr efendimizindir. Fî 9 Ca. sene [12]96. [Mühürler]
BOA., İ.MMS., 2934/62, 9.Ca.1296. 1879 400
401
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 127 Mudanya’dan Bursa’ya kadar inşâ olunan demiryolunu ikmâl etmek ve bu yol ile Bursa’ya gidip-gelecekleri İstanbul ile Mudanya arasında vapur ile muntazaman nakl eylemek imtiyâzı için zuhûr etmiş ve edecek olan tâliblere şerâ’it-i ma‘lûme dâiresinde i‘lân-ı keyfiyet edilmesi istîzânına dâir tezkire-i sâmiyye-i Sadâret-penâhîleriyle evrâk-ı müteferri‘ası lede’l-arz manzûr-ı âlî-i hazret-i pâdişâhî buyurulmuş ve işin derkâr olan ehemmiyetine mebnî tekrâr bi’l-etrâf tedkīk ve mütâla‘asıyla netîcesinin arz olunması irâde-i seniyye-i cenâb-ı şehriyârî mantûk-ı münîfinden olarak evrâk-ı mezkûre iâde kılınmış olmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 21 C. sene [12]96. Bende-i Ali Rıza [Mühürler]
BOA., İ.MMS., 2934/62, 21.C.1296. 1879 402
403
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 128 Nezâret-i Umûr-ı Bahriye Mektûbî Kalemi Sûretdir Rehîn-i ilm-i âlî-i cenâb-ı nezâret-penâhîleri buyurulacağı vechile Mudanya hattına icrâyı sefer eden ve süvarileri bulunduğumuz Bingazi ve Lütfiye ve Edremid vapurlarıyla şimendöfer [şirketin]in i‘mâl etdiği iskeleye yanaşdığımız sırada gāyetü’l-gāye tas‘îbâtı mûcib olmakda ve işbu tas‘îbâta meydân veren esbâb ise ber-vech-i zîr arz olunur. Şöyle ki mezkûr iskelenin mahalli fünûn-ı bahriyeye âşinâ hiçbir kimesneye suâl olunmaksızın behresiz bir mühendis vâsıtasıyla münâsib görülerek gāyet sığ iki tarafı ise kaldırım ve dökündü olup vapurlarımız sâkin havalarda bula bula yanaşmakda ve yüklü bulunduğumuz sırada baş tarafından bir mikdâr yanaşılarak hamûlemiz çıkdıkca vapur yüzerek ağır ağır yanaşmak ve denizli havalarda ise ka‘r-ı deryâya şiddetli şiddetli urmakda ve ale’l-husûs poyraz rûzgârıyla iki kademden ziyâde cezir olduğundan bütün bütün tehlike ve ileride ma‘âzallâh büyük büyük kazâyı mûcib olacağından işbu kazâya meydân vermemek için hiç olmazsa iskelenin on metre kadar tûlunun uzadılması zımnında îcâb edenlere emr u fermân buyurulmak bâbında iktizâ eden bir kıt‘a mazbata-i bendegânemiz takdîm-i pîşgâh-ı cenâb-ı nezâret-penâhîleri kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 16 Teşrîn-i Evvel sene [1]308. Süvari-i Evvel-i Lütfiye bende-i Covani Süvari-i Evvel-i Edremid bende-i Mehmed Rıfat Süvari-i Evvel-i Bingazi bende-i Ali
BOA., BEO., 16585/222, 16.Ta.1308. 1892 404
405
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 129 Nezâret-i Umûr-ı Bahriye Mektûbî Kalemi
Sûretdir. Devletlü efendim hazretleri Müstağnî-i arz u beyân olunduğu üzere Bursa şimendöferinin hîn-i küşâdında âlât ve edevâtın muhâfazası için köhne ve ahşâb bir mahalli rüsûmât idâre ve anbarı tahsîs edilerek iskele-i atîkada bulunan rüsûmât idâresi muvakkaten şimendöfer mevki‘ine nakl olunmuş ise de Dersaadet ve Bursa tüccârlarıyla Mudanya komisyoncuları mahall-i mezkûrun ahşâb bir binâ olmasıyla mahall-i mezkûrda zî-kıymet emti‘anın birkaç günler kaldığından dolayı Hudâ-negerde ileride bir kazâ zuhûrunda zâyi‘âtımızı kimlerden taleb edeceğiz diyerek beher yevm sızlaşmakda oldukları misillü Mudanya Kasabası ve mülhakātında bulunan karyelerden Dersaadet’e azîmet [eden] yolcu ve irsâl edilen emti‘ayı memleket hâricinde bulunan şimendöfer mevki‘ine kadar gitmeyerek iskele ve rüsûmât-ı atîka açığında rekâbeten beklemekde olan ecnebî vapuruna rağbetle tahmîl eylediklerinden bu sûretle İdâre-i Mahsûsanın vâridâtına sekte îrâs edildiği gibi mahallinden uzaklığı hasebiyle rüsûmât vâridâtını dahi sektedâr edeceği melhûz idüğünden muvâfık-ı re’y-i sâmîleri buyurulduğu takdîrde iskele-i atîkaya hiç olmaz ise vapurlarımızın azîmet ve avdetinde dâire-i rüsûmâtca bir kolcu ile bir mubassırın ta‘yîn buyurulması husûsunun Mudanya Rüsûmât Müdüriyeti’ne emr u iş‘ârı zımnında keyfiyetin Rüsûmât Emânet-i Celîlesi’ne izbâr buyurulması bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 17 Kânûn-ı Evvel sene [1]308. Mudanya Acentası Bende-i sâdık Ohannes
BOA., BEO., 16585/222, 17.Ka.1308. 1892 406
407
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 130 Ma‘lûm-ı âlî-i cenâb-ı nezâret-penâhîleri buyurulduğu vechile Mudanya’da Şimendöfer İdâresi tarafından inşâ olunup İdâre-i Mahsûsa vapurlarının yanaşmakda bulundukları iskelenin keşf ve mu‘âyenesi zımnında şeref-sünûh ve sudûr buyurulan irâde-i aliyye-i cenâb-ı âsafâneleri mûcebince mahall-i mezkûre bi’l-azîme icrâ kılınan keşfiyât ve mu‘âyenâtdan mütehassıl netâyicin ber-vech-i zîr arz u beyânına ibtidâr olundu. Şöyle ki sâlifü’l-arz iskeleye vapurlar yanaşdıkları zamân kıç tarafları yirmi metre kadar iskeleden taşkın olduğu cadde başı taraflarında da med zamânında ancak üç metre ve cezir müddetinde ise suların iki metreye kadar tenezzül eylediği cihetlerle şimâl rûzgârlarının hübûbunda telâtum-ı deryâdan vapurlar baş taraflarından ka‘r-ı deryâya urmakda ve iskeleye yanaşacakları sırada on metre kadar ileri gitdikleri sûretde baş taraflarında bulmakda olduğundan melhûz olan tehlike ve muhâtarâta meydân verilmemek ve vapurlar kemâl-i suhûlet ve emniyetle yanaşabilmek için mezkûr iskelenin otuz metre dahi temdîdi lâzım geleceği anlaşılmış olmağla işbu rapor tanzîm ve takdîm kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 24 Kânûn-ı Evvel sene [1]308. Erkân-ı Harbiye-i Bahriye zâbitânından Kolağası Mehmed Zühdü (mühür)
BOA., BEO., 16585/222, 24.Ka.1308. 1893 408
409
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 131 Mudanya-Bursa Demiryolu Osmanlı Şirketi Societe Ottomane Du Chemin De Fer De Moudania-Brousse
Cenâb-ı sâmi-i Sadâret-i Uzmâ’ya Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki İdâre-i Mahsûsa vapurları için Mudanya demiryol iskelesinin güyâ tehlikesi olduğu sebeble mezkûr vapurların geçenlerde atûfetlü Simon Beyefendi tarafından iştirâ olunmuş olan Mudanya Eski İskelesi’ne yanaşdırılmasına Bahriye Nezâret-i Celîlesi cânibinden emir verilmiş olduğu istihbâr kılınıyor. Halbuki Avrupa büyük seferlerini eden iki bin tonilatalık vapurlar demiryolun âlât ve levâzımâtını ihrâc ve mahallî harîr ve sâir külliyetlü emti‘ayı nakl eylemek üzere defa‘âtle iskelemize yanaşdığından mâ‘adâ İdâre-i Mahsûsa vapurları şimdiye kadar kış mevsim-i şedîdinde bile hiçbir gûne muhâtara melhûz olmaksızın iskelemize yanaşmış iken şu mevsim-i sayfda velev senenin her hangi bir mevsiminde İdâre-i Mahsûsa’nın yalnız iki yüz tonilata cesâmetinde olan vapurları tehlikede bulunduğunu iddiâ edilebilmesi büsbütün hâric ez-idrâkdir. İskelemizin haritaları Nâfia Nezâret-i Celîlesince ba‘de’t-tasdîk ve Bahriye Nezâret-i Celîlesi’nin kendi i‘zâm eylediği me’mûrîn-i fenniyyesinin dahi re’y ve delâleti munzamm olarak imtiyâznâme mûcebince te’sîs kılındığını arz u beyândan âzâde olacağından bu yolda bir tedbîrin mevki‘-i fi‘ile vaz‘ıyla demiryolumuza îrâs olunacak hâric ez-hesâb zarar ve ziyânlara meydân verilmemek üzere re’y-i sâmî-i adâlet-nâmî-i cenâb-ı sadâretpenâhîlerine bi’l-ilticâ el-mevhûm fe-helekehû iskelemizin haritalarını tasvîb ve tasdîk eylemiş olan Nâfia ve Bahriye Nezâret-i Celîlelerinin me’mûrîn-i fenniyyesi nezdinde resmen sâbit oluncaya değin şimdiki sefere devâm olunması Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne lütfen ve inâyeten emr u iş‘âr buyurulmasını bu def ‘a niyâza ictisâr kılındı. Ol bâbda ve her hâlde emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. An-Dersaadet Fî 1 Haziran sene [1]309 – 13 Haziran sene 1893. Mudanya-Bursa Demiryolu Osmanlı Şirketi’nin Vekili Bende-i Tokas (imzâ)
BOA., BEO., 16585/222, 1.Haziran.1309. 1893 410
411
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 132 Nezâret-i Umûr-ı Bahriye Mektûbî Kalemi Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Mudanya Demiryolu İskelesi’nin tehlikesi olduğu bahânesiyle İdâre-i Mahsûsa vapurlarının atûfetlü Simon Bey hazretleri tarafından iştirâ olunan eski iskeleye yanaşdırılması için emir verildiğinden ve bu sûret şirketin zararını mûcib olacağından ve iskelenin hiçbir tehlikesi olmadığından bahisle mezkûr vapurların kemâ kân oraya yanaşdırmalarına müsâ‘ade olunması istid‘âsını mutazammın Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi tarafından verilen arzuhalin leffiyle ve sûret-i ifâdeye nazaran mahalline i‘zâm kılınacak hey’etin bi’l-azîme icrâ-yı keşfiyât ederek raporunu vermesi cihetiyle vakte muhtâc bulunduğu beyânıyla bi’l-âhere Hazîne-i Celîle’nin ve İdâre-i Mahsûsa’nın zararını mü’eddî olabilecek bir takım müdde‘ayât ve gayr-ı marzî hâlâta mahal kalmamak üzere mu‘âyene-i mutasavvireden bir netice husûlüne kadar idâre vapurlarının kemâ kân şirketin iskelesine yanaşdırılması 2 Haziran sene [1]309 târihiyle ve yüz yedi numrolu tezkire-i sâmiyye-i cenâb-ı Sadâret-penâhîlerinde emr u iş‘âr buyurulmuşdur. Mezkûr iskelenin mahalli vaktiyle fenne muvâfık sûretde intihâb ve ta‘yîn kılınmamış olması cihetiyle gāyet sığ ve iki tarafı kaldırım ve döküntü taşlarıyla memlû olup vapurların yanaşdıkları vakitde eşyâdan hâlî ve hava sâkin iken bile baş ve kıç tarafları ka‘r-ı deryayı bulmakda ve yüklü oldukları ve poyraz rûzgârının hübûbu zamânında ise cezir vukū‘uyla vapurlar için tehlike tedâ‘uf etmekde bulunduğu beyânıyla müşkilât-ı mebhuseye karşı te’mîn-i selâmet için bir çâre ittihâzı oraya işlemekde bulunan Lütfiye ve Bingazi ve Edremid vapurları süvarileri tarafından mukaddemâ müştereken verilen müzekkerede beyân olunmasına ve fennen icrâ-yı keşf ve mu‘âyene zımnında i‘zâm kılınan erkân-ı harbiye-i bahriye kolağalarından Zühdü Efendi’nin avdetiyle verdiği rapor dahi bunu mü’eyyed ve muhâtârât-ı melhûzanın ref ‘i lüzûmunu muhtevi bulunmasına ve hasbe’l-mevsim Bursa’ya gidip-gelen yolcuların kesreti cihetiyle şu aralık ba‘zen büyücek vapurlar tahrîk ve irsâli taht-ı mecbûriyetde olmasına mebnî küçük vapurlar kemâ kân şimendöfer iskelesine yanaşmak üzere büyücek vapurların atîk iskeleye yanaşdırılması husûsuna ahîren karâr verilmiş ve mezkûr arzuhâlin iâdesiyle beraber leffen takdîm kılınan evrâk-ı mezkûre mündericâtı ise mebhûs iskeleye büyücek kıt‘ada vapur yanaşdırılmasındaki muhâtaranın derecesini ve binâ’enaleyh bu karârın ittihâzını îcâb etdiren esbâb daha ziyâde îzâha kâfî görülmüş olmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî selhi Zilka‘de sene [1]310 ve fi 3 Haziran sene [1]309. Nâzır-ı Bahriye (imzâ)
BOA., BEO., 16585/222, 3.Haziran.1309. 1893 412
413
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 133 Mektûbî-i Sadr-ı Âlî Kalemi müsveddâtına mahsûs varakadır. Târih-i tesvîd: Gurre-i Zilhicce sene [1]310
Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne İdâre-i Mahsûsa vapurlarının Mudanya Demiryolu İskelesi’ne yanaşmaları men‘ edilmiş olduğundan bahisle iskelenin hey’et-i fenniye ma‘rifetiyle icrâ-yı keşfine değin vapurların kemâ fi’s-sâbık mezkûr iskeleye yanaşmalarına ruhsat verilmesi istid‘âsını hâvî mezkûr demiryol şirketi tarafından verilen istid‘ânâme 2 Haziran sene [1]309 târihli tezkire-i senâverî ile savb-ı devletlerine gönderilmiş idi. Mezkûr iskelenin geçen sene icrâ olunan keşfiyâtı vechile ta‘mîr edilerek mevsim-i şitâda vapurlar yanaşmış olduğu hâlde şimdi men‘i cihetine gidilmesi demiryol nakliyâtını sektedâr edeceğinden bahisle tekrîr-i istid‘âyı hâvî şirket tarafından ahîren verilen arzuhâl ile merbût zabıtnâme sûreti dahi leffen tesyîr-i savb-ı devletleri kılınmış olmağla iş‘âr-ı sâbık mûcebince iktizâsının îfâsına himmet buyurulması siyâkında.
BOA., BEO., 16505/221, 1.Z.1310. 1893 414
415
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 134 Meclis-i Vükelâ Müzâkerâtına Mahsûs Zabıt Varakasıdır Târih-i Arabî: 25 Zilhicce sene [1]310 Târih-i Rumî: 27 Haziran sene [1]309 Hulâsa-i Meâli Yevmî katarlarla icrâ kılınan münâkālâtın mahrecini te’mîn için Osmanlı sancağını hâmil ve yolcu ve eşyâ nakline sâlih posta vapurları ile Dersaadet ve demiryolun Mudanya İskelesi arasında nakliyât-ı bahriyye te’sîsi zımnında ittihâz olunan tedâbîr mevki‘-i icrâya vaz‘ olunacağından bahisle Mudanya’daki demiryol iskelesine sefâin yanaşması hakkındaki memnû‘iyetin ref ‘i Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi Vekâleti’nden taleb ve iltimâs olunduğuna ve ol bâbda ba‘zı ifâdeye dâir Ticâret ve Nâfia Nezâreti’nden vârid olan 22 Zilhicce sene [1]310 târihli tezkire kırâet olundu. Karârı İşbu tezkirede ecnebî bandırasını hâmil olan ve hidmetleri vapur çekmekden ibâret bulunan romorkörlerin mezkûr demiryol iskelesine yanaşdırılması memnû‘ idüğü Bahriye Nezâreti’nin iş‘ârına atfen Hudâvendigâr Vilâyeti’nden bildirilmiş ise de taleb-i vâki‘ yolcu ve eşyâ nakline sâlih ve Osmanlı sancağını hâmil vapurların mezkûr iskeleye yanaşdırılması husûsundan ibâret olup bunların memnû‘iyet dâiresinde bulunan vapurlardan olmadığı cihetle icrâ-yı îcâbı lüzûmu dermiyân olunmuşdur. Bahriye nâzırı paşa tarafından verilen îzâhâta göre sâlifü’l-beyân demiryol iskelesine sefâyinin yanaşdırılmaması iskelenin hâl-i hâzırı vapur yanaşmağa müsâ‘id olmamasından neş’et eylediği anlaşılmış olduğundan ba‘dehû îcâbına bakılmak üzere evvel emirde Bahriye ve Nâfia nezâretlerinden ve kumpanya tarafından Mudanya’ya birer me’mûr i‘zâmıyla mezkûr iskelenin bilâ-mahzûr sefâyin yanaşmağa müsâ‘id olup olmadığı lâyıkıyla tedkīk ve müsâ‘id olmadığı tahakkuk eylediği hâlde îcâbı vechile temdîd etdirilerek netîcesinin bildirilmesi husûsunun nezâret-i müşârun-ileyhimâya iş‘ârı müttehiden tezekkür kılındı. [imzalar]
BOA., MV., 40/75, 25.Z.1310. 1893 416
417
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 135 (Haritadaki yazılar yukarıdan aşağı sırayla okunmuştur) Bâ-emr-i sâmî 31 Temmuz sene [1]309 Cum‘a ertesi günü Mudanya’da ictimâ‘ eden muhtelit komisyon tarafından Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin iskelesiyle eski iskelenin tedkīk ve mu‘âyenesini müş‘ir haritadır. İskele haritalarının hîn-i tasdîkinde Nâfia Nezâretince kayd-i ihtiyâtî altına alınmış olan temdîdin istikāmeti. Demiryol şirketinin iskelesi (Ortada dikey olarak yazılan kısım) Mudanya mevkıf ebniyesi Mudanya mevkıfı
418
Mevkıf dâhilinde gümrük dâiresi Mudanya’da mevcûd eski iskele (Solda dikey olarak yazılan kısım) İşbu harita taraf-ı acizânemizden tertîb ve tanzîm olunmuşdur. (Sağda yazılı kısım) Fî 5 Ağustos sene [1]309. Erkân-ı Harbiye binbaşılarından (mühür) Mehmed Mudanya-Bursa Demiryolu Komiseri (mühür) Fransa Bahriye tâife reîslerinden (imzâ) Demiryolun işletme müdürü Mösyö Nave nâmına şirketin kâtibi (mühür)
BOA., BEO., 22928/306, 5.Ağustos.1309. 1893 419
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 136 Huzûr-ı âlî-i cenab-ı nezâret-penâhîye Mudanya şimendöfer vapur iskelesinin sûret-i keşfine me’mûr hey’et-i fenniye Mudanya’ya vürûd ve îcâb eden nukātı iskandil ve lâzım gelen mevâki‘i keşf ile haritasını ba‘de’t-tanzîm vukū‘ bulan müzâkerelerinde erkân-ı harbiye-i bahriyeden me’mûr Kolağası Zühdü Efendi Kapudan ile şimendöfer kumpanyası tarafından ta‘yîn olunan Mesajeri Vapur Kumpanyası kılağuzu Mösyö Ferrare’nin yek-diğeri beyninde olan mübâyenet-i azîme ve muhâfelet-i külliyelerin üzerine meclis-i mezkûra kullarını dahi celb etdiler evvel emirde Mösyö Ferrare vapur iskelesi vapurların yanaşmalarına kâfî olduğu gibi mahall-i mezkûrdaki taş dökündülerden dolayı hiçbir tehlike ve muhâtara olmadığı iddiâ ve Zühdü Efendi Kapudan ise iskele suyunun adem-i kifâyesinden mâ‘adâ mevcûd dökündünün her hâlde dâ‘î-i muhâtara ve tehlike olarak merkūmun re’yini adem-i kabûlünden dolayı tahaddüs eden ihtilâfca çâkerlerinin fikrimle ameliyâtca vukū‘ bulan meşhûdâtım istifsâr olundukda çâkerleri dahi esnâ-yı sayfde sular bir buçuk kademe karîb med ile yükseldiği gibi esnâ-yı şitâda dahi o nisbetde cezîr olarak alçalacağından ve şimdiki müşâhedâtları vechile kimi suyu suyuna yani başdan kasr-ı deryâyı bulmakda olduğu kendilerine irâe edilmiş olduğundan ve denizli havalarda ise denizler ile gemi döğündükce ne hâl kesb edeceğini dahi arz ile iskeledeki suyun şimdiki yaz mevsiminde bile vapurların yanaşmalarına kâfî olup olmadığı kendilerine suâl eylediğimde adem-i kifâyede olduğu i‘tirâfları vâki‘ olup sâniyyen tehlikesi âşikâr olduğu Zühdü Efendi Kapudan tarafından iddiâ olunan taşlara gelince ekseriyetle tesâdüf olunan rûzgârın cihet-i hübûbunun aksi cihetine olan suların cereyanıyla iskeleye takrîben iki yüz kadem kurbunda olan taş dökündüsünün üzerine gitmek düşmesiyle gāib edileceğine bir delîl-i alenî olarak üç yüz yedi senesi şitâsında Necid Vapuru’nun atîk iskelede karaya düşdüğü zamân hiç muhâtara ve tehlike görmeksizin kurtarılması iskele etrâfında tehlikeli bir mevki‘ olmadığının fâidesiyle sularca vukū‘ bulan cereyânın derecesi ve havanın şiddetini isbâta kâfî olduğu arz ve beyân eylediğimde Mösyö Ferrare tarafından hiçbir vechile tehlike yokdur zirâ geminin dümeni yok mudur tornistan eder çıkar cevâbı verildi çâkerleri ise uskur gemileri tornistan halinde dümenlerinin ne yolda te’sîri olup olmadığından mâ‘adâ doğruca geriye mi yoksa ba‘zı gemi sancağa ve ba‘zı iskeleye mi döner deyu suâl olundukda evvel emirde fikr-i çâkerânemi tasdîk ve sâniyyen bahsi değişdirerek iskeleye verilen halatları çıkarıp serî‘an tornistan ederek çıkıldığı hâlde hiçbir tehlike olmadığı beyân ile anûdâne ısrârına devâm eyledi. Merkūm Ferrare esâsen harita başına hiç sokulamadığından nazariyâta olan adem-i vukūfiyeti isbât eyledi. Ma‘amâfîh iddiâsını isbât için vukū‘ bulan itirâzının tafsîlâtıyla reddine bi’l-ibtidâr halatları iskeleden bırakarak açığa çıkarım iddiâsına cevâben uskur gemilerin kıç aynalığından verilen bir halatı kâmilen toplamadıkca tornistan edilmek gayr-ı kābildir zirâ hâlât o ânda geminin pervanesine gidip gemi hareketden kalarak mehâlik-i azîme baş göstereceği ifâde-i çâkerâneme cevâben kıç aynalığından verilen bir hâlât tornistanda pervaneye gitmeyip belki tornahide gideceğini merkūm Ferrare ısrâr eylediği gibi bundan başka olarak iskeleye yakın gelinip başdan bir hâlât vererek tornistan ile yanaşabileceğini beyân ve iddiâ eylemesi üzerine âcizleri dahi gemi iskelede istim üzerinde bulunduğundan suların cihet-i cereyânının aksi cihetine gidilip başdan bir hâlât vererek tornistan ile yanaşmak uskur gemilerle gayr-ı mümkün olduğundan mâ‘adâ yanından çarhlı gemiler ile dahi mümkün olamayacağı iddiâ ve icrâsını kendisinden teklîf etdim evvel emirde kabûl edip biraz zamân sonra rûzgâr altına yanaşmaya ne lüzûmu var rûzgâr üstüne giderim fikrini dermiyân eylediyse de yâ rûzgâr suların cihet-i cereyânının aksi cihetine ise deyu suâl-i çâkerâneme cevâben esâs ve kāideye müstenid olmayarak tehlike yokdur cevâbını vermekden başka bir cihet-i kâfî göstermedi. Nâfia tarafından me’mûr erkân-ı harb binbaşısı Sami Bey’e arz ile merkūmun cevâblarının hiç birisi bir netice ve kāideye müstenid olmadığından bahisle adem-i kabûlünü arzu ve iltimâs eyledim fi’l-hakīka iskele mevki‘i gayr-ı münâsib ise de şimdilik işin bir cihet-i
420
421
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
esheline gidilmek lâzım geleceğini gerek kendisi ve gerek Nâfia tarafından şimendöfere komiser ta‘yîn olunan Zühdü Bey tasdîk eylediler. Ma‘amâfîh mîr-i mûmâ-ileyhim Nâfia’nın karârı vechile takriben gün doğuşu cihetine doğru iskelenin hâl-i hâzırından fazla altmış metre kadar ber-mûceb-i harita temdidi be-heme-hâl lâzımeden olduğu fikirlerini beyân ile merkūm Ferrare’ye hitâben iskeleyi temdîd etmek kendi fikirlerince musîb ve münâsibdir kararını verdiklerine merkūm Ferrare cevâben bu hâlde üç bin tonilatoluk bir gemi ve hattâ zırhlı sefâin bile yanaşabilmeğe kâfî iskele olur iddiâsına cevâben âcizleri her cihetden sarf-ı nazarla yüz yetmiş sekiz tonilatoluk bir geminin ufak denizler ile hâsıl olan darbesine iskele tahammülden adem-i kifâyede olduğunu re’yü’layn müşâhede etmiş olduklarından acabâ bunun on beş ve yirmi misli bir geminin darbesine nasıl tahammül edeceği kendisinden suâl etmelerini istirhâm ve vâki‘ olacak neticeye adem-i vukūfumla beraber vukū‘-ı hâlde arz ve beyânına ictisâr kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 5 Ağustos sene [1]309. Süvârî-i vapur-ı Edremid Yüzbaşı (mühür)
BOA., BEO., 22928/306, 5.Ağustos.1309. 1893 422
423
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 137 Dâire-i umûr-ı Ticâret ve Nâfia Mektûbî Odası Numro: 221 Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Yevmî katarlarla icrâ kılınan münâkālâtın mahrecini te’mîn için Osmanlı Sancağını hâmil ve eşyâ nakline sâlih posta vapurlarıyla Dersaadet ve demiryolun Mudanya İskelesi beyninde nakliyât-ı bahriyye te’sîsi zımnında ittihâz olunan tedâbîr mevki‘-i icrâya vaz‘ olunacağından bahisle Mudanya’daki demiryol iskelesine sefâyin yanaşması hakkındaki memnû‘iyetin ref ‘i Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nden taleb ve iltimâs olunduğuna ve ol bâbda ba‘zı ifâdeye dâir sebk eden arz ve iş‘âr-ı âcizânem üzerine Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ karârıyla hâme-pîrâ-yı ta‘zîm ve tekrîm olan 3 Temmuz sene [1]309 târih ve yüz kırk iki numrolu tezkire-i sâmiyye-i cenâb-ı sadâret-penâhîlerinde demiryol iskelesine sefâyin yanaşdırılmaması iskelenin hâl-i hâzırı vapur yanaşmağa müsâ‘id olmamasından neş’et eylediği anlaşılmış olduğundan ba‘dehû îcâbına bakılmak üzere evvel emirde Bahriye Nezâret-i Celîlesiyle nezâret-i âcizîden ve kumpanya tarafından Mudanya İskelesi’ne birer me’mûr i‘zâmıyla mezkûr iskelenin bilâ-mahzûr sefâyin yanaşmağa müsâ‘id olup olmadığı lâyıkıyla tedkīk ve müsâ‘id olduğu tahakkuk eylediği hâlde îcâbı vechile temdîdiyle neticesinin inbâsı emr u izbâr buyurulmakdan nâşî hükm-i irâde-i aliyye-i fahîmânelerine tevfîkan Bahriye Nezâret-i Celîlesi’nden bu işe ta‘yîn buyurulan Kolağası rıf ‘atlü Zühdü Efendi ile nezâret-i âcizîden intihâb olunan Meclis-i Nâfia a‘zâsından hey’et-i fenniyyeye me’mûr erkân-ı harbiye binbaşılarından rıf ‘atlü Sami Bey ve Mudanya-Bursa Demiryolu Komiseri Zühdü Efendi ve şirket tarafından vukū‘ bulan teblîgāt üzerine ta‘yîn olunan işletme direktörü Mösyö Nave ile Mösyö Mayto taraflarından müttehiden tanzîm olunan rapor ve harita leffen ve nezâret-i müşârun-ileyhâdan ta‘yîn buyurulan kolağası mûmâ-ileyh Zühdü Efendi tarafından münferiden tertîb edilmiş olan muhtelif târihli iki kıt‘a rapor dahi aynen ve ma‘an takdîm-i pîşgâh-ı hidîv-i efhamîleri kılınmış olmağla meâllerine nazaran icrâ-yı îcâbı merhûn-ı re’y ve irâde-i aliyye-i cenâb-ı sadâret-penâhîleridir. Ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 11 Safer sene 1311 ve fî 11 Ağustos sene [1]309. Ticâret ve Nâfia Nâzırı Hüseyin Tevfik (imzâ)
BOA., BEO., 22928/306, 11.S.1311. 1893 424
425
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 138 Societe Ottomane du Chemin de Fer de Moudania-Brousse no: 187
Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi tarafından fî 28 Ağustos sene [1]309 târihli vârid olan mektûbun sûretidir. Mudanya’ya i‘zâm olunan fen komisyonunun lâyihası üzerine bir karâr ittihâz olununcaya kadar İdâre-i Mahsûsa vapurlarının Mudanya’da iskele tebdîl etmemesi bâbında Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne vâki‘ olan emr u iş‘âr-ı Sadâret-penâhînin mazmûnu 1 Temmuz sene [1]309 târih ve 68202/11 numrolu tezkire-i aliyye-i âsafâneleriyle şirket-i âcizânemize her ne kadar emir ve tefhîm buyurulmuş ise de şehr-i hâl-i Rûmî’nin yirmi beşinci pencşenbîh günü Bingazi vapuru atûfetlü Simon Beyefendi’nin iskelesine yanaşarak hamûle almış ve mu‘âmelesini ikmâl etdikden sonra iskelemize gelmiş olduğu ma‘a’t-te’essüf arz ve ihbâr eylememiz îcâb etmişdir. Bu husûs şirket-i âcizânemizin menâfi‘ini külliyen sektedâr etdiği gibi cânib-i âlî-i nezâret-penâhîlerinden dahi ber-vech-i bâlâ bâ-emr-i sâmî i‘tâ buyurulmuş olan te’mînâta mugāyir olduğundan bu misillü ahvâlin bir dahi tekerrür etmemesi için Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne ta‘lîmât-ı kat‘iyyenin tastîri zımnında keyfiyetin Bâb-ı Âlî cânib-i sâmîsine lütfen hemen iş‘âr buyurulması niyâz olunur. Husûs-ı mezbûrdan dolayı vukū‘a gelen zararlarımızın tazmînini taleb eylemek hakkımız ise ayrıca muhâfaza ediliyor. Ol bâbda. Aslına Mutâbıkdır. (mühür) Mektûbî-i Nezâret-i Umûr-ı Ticâret ve Nâfia Mukābele olunmuşdur. (imzâ)
BOA., BEO., 16453/220, 28.Ağustos.1309. 1893 426
427
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 139 Dâire-i Umûr-ı Ticâret ve Nâfia Mektûbî Odası Numro: 275 Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi’nin Mudanya’da inşâ eylediği iskeleye İdâre-i Mahsûsa vapurlarının yanaşdırılmakda olmasından dolayı eşyâ-yı ticâriyyenin nakl ve ihrâcı kesb-i suhûlet etmiş iken mu’ahharan mezkûr vapurların atûfetlü Simon Beyefendi hazretleri tarafından iştirâ olunan eski iskeleye yanaşdırıldığından ve bu ise şirketin zararını mûcib ve eşyâ-yı ticâriyyenin nakl ve ihrâcında müşkilât ve ba‘zı muhâtârâtı müstevcib olacağından bahisle mezkûr vapurların kemâ kân demiryolu iskelesine yanaşmaları istid‘âsına dair şirket-i mezkûre cânibinden takdîm-i pîşgâh-ı sâmî-i fahîmâneleri kılınan arzuhâlin leffiyle ol bâbda hâme-pîrâ-yı ta‘zîm ve tevkīr olan 17 Haziran sene [1]309 târih ve yüz yirmi bir numrolu tezkire-i sâmiyye-i cenâb-ı vekâlet-penâhîlerinde zikr olunan iskele hakkında yeniden mahalline gönderilecek fen komisyonunun vereceği lâyiha üzerine bir karâr ittihâzına kadar iskelenin tebdîl edilmemesinin Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne tavsiye ve izbâr buyurulduğu beyân-ı âlîsiyle nezâretce dahi iktizâ-yı hâlin îfâsı emr u iş‘âr buyurulmakdan nâşî sûret-i emr u iş‘âr-ı sâmî-i cenâb-ı Sadâret-penâhîleri şirket-i merkūmeye teblîğ olunmuşdu. Bu kerre cevâben zikr olunan şirket tarafından i‘tâ kılınıp bir sûret-i muhrece-i musaddakası fen müşâvirliğinin teblîği üzerine leffen takdîm kılınan mektûbda emr u iş‘âr-ı sâmî-i cenâb-ı dâver-i efhamîleri hilâfına idâre-i merkūmenin Bingazi vapuru yine müşârun-ileyhin iskelesine yanaşarak hamûlesini aldığından ve ol bâbda sâir ba‘zı ifâdeden bahisle serd-i şikâyât olunmasına ve bu husûs için mahalline i‘zâm buyurulan komisyonun tanzîm etmiş olduğu raporlar ise 11 ve 19 Ağustos sene [1]309 târih ve iki yüz yirmi ve iki yüz otuz yedi numrolu iki kıt‘a tezkire-i âcizânemle takdîm edilmiş olduğuna mebnî mezkûr raporlar ile şirket-i merkūmenin bu kerreki arîza-i mütekaddimesi meâllerine nazaran bu bâbda ittihâz buyurulacak karârın bir ân evvel savb-ı çâkerâneme teblîğiyle şirketce dâimi’l-vukū‘ olan bu gibi şikâyâta nihâyet verilmesi husûsunun zikr olunan müşâvirlik ifâdesiyle temennisine ibtidâr kılındı ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 11 Rebî‘ulevvel sene 1311 ve fî 9 Eylül sene [1]309. Ticâret ve Nâfia Nâzırı (imzâ)
BOA., BEO., 16453/220, 11.Ra.1311. 1893 428
429
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 140 Mudanya-Bursa Demiryolu Osmanlı Şirketi Numro: 189
1399 Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne Devletlü efendim hazretleri Fî 17 Temmuz sene 1309 târih ve 68412/14 numrolu tezkire-i dâverîleriyle teblîğ buyurulan fî 3 Temmuz sene 1309 târih ve 142 numrolu emirnâme-i sâmî-i sadâretpenâhîye tevfîkan demiryolumuzun iskelesini tedkīk zımnında Mudanya’ya fennî bir komisyon i‘zâm kılınmışdı. Mezkûr komisyon iskelemizin Mudanya’nın eski iskelesine bi’l-vücûh fâik olduğunu tahkīk ve müşâhede etmiş ise de Bahriye Nezâret-i Celîlesi me’mûr-ı murahhası müştereken tanzîm olunan mazbataya vaz‘-ı imzâ etmekden istinkâf eylemeği tensîb etdiğinden keyfiyet cânib-i Bâb-ı Âlî’den Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne istifsâr ve isti‘lâm olundukda nezâret-i müşârun-ileyhâ iskelemiz yirmi metre temdîd olunmadıkca İdâre-i Mahsûsa [vapurları]nın mezkûr iskeleye yanaşması tehlikeden hâlî olmayacağı re’yinde bulunduğu ve vapurların atûfetlü Simon Beyefendi hazretlerinin iskelesine yanaşması hakkında kapudanlara emir verileceği İdâre-i Mahsûsa cânibinden tarafımıza tefhîm ve inbâ’ buyurulmuşdur. İdâre-i Mahsûsa’nın işbu teblîgātı iskelemizin mâ-dûnunda bulunduğu resmen ve kemâ yenbeğī tahakkuk etmiş olan müşârun-ileyh Simon Beyefendi hazretlerinin iskelesini iltizâm etmek gibi bir tasmîmâtı mutazammın bulunduğunu izhâr etmekdedir ber-fermân-ı hümâyûn mûcebince te‘âtî olunmuş mukāvelât ahkâmına tevfîkan icrâ olunan ameliyâta karşı hiçbir itirâz mu‘teber addolunamayacağından ve bir buçuk seneden beri hiçbir müşkilat ve kazâ veya zarar vukū‘u melhûz olmaksızın idâre-i mezkûre vapurlarıyla sâir yerli ve ecnebî kumpanyaları vapurları her mevsimde iskelemize yanaşdıkları vâsıl-ı mertebe-i sübût ve tahakkuk olmuş olduğundan idâre-i mezkûrenin şu mu‘âmelâtından nâşî şirket-i âcizânemizin dûçâr olacağı ve ta‘yîn-i mikdârı hukūkunu kendisine muhâfaza eylediği kâffe-i zarar ve ziyândan dolayı hükûmet-i seniyye mes’ûl bulunacağı mütâlebât ve müştekeyât-ı sâbıkamızı ma‘a’t-tezkâr arza mücâseret kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. An-Dersaadet Fî 1 Teşrîn-i Sânî sene [1]309 – 13 Kasım sene 1893 Şirketin müdîr-i murahhası Rene Bodoi (imzâ) Şirketin kâtib-i umûmîsi Tokas (imzâ)
BOA., BEO., 22928/306, 1.T.1309. 1893 430
431
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 141 Bâb-ı Âlî Meclis-i Mahsûs
Fî 17 Ca. sene [1]311 târihli zabıtnâme sûretidir. Bursa-Mudanya Demiryolu Şirketi tarafından inşâ olunmuş olan vapur iskelesinin yirmi metre daha temdîd olunmadıkca İdâre-i Mahsûsa vapurlarının oraya yanaşmayıp Simon Bey’in iskelesine yanaşması için kapudanlara emir verileceği idâre-i mezkûre cânibinden bildirildiğine ve şirketin bu bâbda dûçâr olacağı zarar ve ziyândan müterettib mes’ûliyetin hükûmet-i seniyyeye râci‘ olacağına dâir şirket-i merkūme cânibinden gelen protesto kılıklu tezkirenin leffiyle icrâ-yı îcâbı ifâdesini mutazammın Ticâret ve Nâfia Nezâreti’nden meb‘ûs tezkire kırâet olundu. Mezkûr iskelenin bilâ-mahzur sefâyin yanaşmağa müsâ‘id olup olmadığının tedkīk ve tahkīki zımnında mukaddemâ mahalline gönderilen me’mûrîn-i fenniyyenin dördü tarafından müttehiden ve yalnız Bahriye Nezâreti’nden me’mûr Kolağası Zühdü Efendi tarafından münferiden tanzîm ve i‘tâ olunarak mukaddemâ irsâl kılındığı işbu tezkirede beyân olunan raporlar ile merbûtu olan haritanın evvelce Bahriye Nezâreti’ne gönderildiği anlaşıldığından ileride müşkilât zuhûruna mahal kalmamak için bu işin hüsn-i sûretle tesviyesiyle keyfiyetin iş‘ârı zımnında işbu tezkire ile melfûfunun dahi bâ-tezkire-i sâmiyye Bahriye Nezâreti’ne irsâli tezekkür kılındı. İmzâlı aslına mutâbıkdır. (mühür) Âmedî-i Dîvân-ı Hümâyûn
BOA., BEO., 24046/321, 17.Ca.1311. 1893 432
433
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 142 Mektûbî-i Sadr-ı Âlî Kalemi müseveddâtına mahsûs varakadır. Evrâk numrosu: 357 Husûsî numrosu: 382 Târih-i tebyîz: 24 Ca. sene 1311 – 21 Teşrîn-i Sânî sene [1]309
Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne Bursa-Mudanya Demiryolu Şirketi tarafından inşâ olunmuş olan vapur iskelesinin yirmi metre daha temdîd olunmadıkca İdâre-i Mahsûsa vapurlarının oraya yanaşmayıp Simon Bey’in iskelesine yanaşması için kapudanlara emir verileceği idâre-i mezkûre cânibinden bildirildiğine ve şirketin bu bâbda dûçâr olacağı zarar ve ziyândan müretteb mes’ûliyetin hükûmet-i seniyyeye râci‘ olacağına dâir şirket-i merkūme cânibinden gelen protesto kılıklu tezkirenin leffiyle icrâ-yı îcâbı ifâdesini mutazammın Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’nden meb‘ûs tezkire Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ’da lede’l-kırâe mezkûr iskelenin bilâ-mahzûr sefâyin yanaşmağa müsâ‘id olup olmadığının tedkīk ve tahkīki zımnında mukaddemâ mahalline gönderilen me’mûrîn-i fenniyyenin dördü tarafından müttehiden ve yalnız Nezâret-i Celîlelerinden me’mûr Kolağası Zühdü Efendi tarafından münferiden tanzîm ve i‘tâ olunarak mukaddemâ irsâl kılındığı mezkûr tezkirede beyân olunan raporlar ile merbûtu olan haritanın evvelce nezâret-i celîlelerine gönderildiği anlaşıldığından ileride müşkilât zuhûruna mahal kalmamak için bu işin hüsn-i sûretle tesviyesi keyfiyetinin iş‘ârı zımnında zikr olunan tezkireleriyle melfûfunun dahi nezâret-i celîlelerine irsâli bi’t-tensîb evrâk-ı mezkûre leffen savb-ı devletlerine tisyâr kılınmış olmağla ber-mûceb-i karâr îfâ-yı muktezâsına himmet.
BOA., BEO., 24046/321, 24.Ca.1311. 1893 434
435
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 143 Nezâret-i Umûr-ı Bahriye Mektûbî Kalemi Aded: 236 Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Bursa-Mudanya Demiryolu Şirketi tarafından inşâ olunmuş olan vapur iskelesinin yirmi metre daha temdîd olunmadıkca İdâre-i Mahsûsa vapurlarının oraya yanaşamayıp Simon Bey’in iskelesine yanaşması için kapudanlara emir verileceği idâre-i mezkûre cânibinden bildirildiğine ve şirketin bu bâbda dûçâr olacağı zarar ve ziyândan müterettib mes’ûliyetin hükûmet-i seniyyeye râci‘ olacağına dâir şirket-i merkūme cânibinden ve onun üzerine Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’nden meb‘ûs tezkirelerin leffiyle ve bu bâbdaki evrâkın mukaddemâ nezâret-i âcizîye gönderildiği beyân-ı vâlâsıyla ileride müşkilât zuhûruna mahal kalmamak için bu işin hüsn-i sûretle bi’t-tesviye keyfiyetin iş‘ârı şeref-tevârüd eden 21 Teşrîn-i Sânî sene [1]309 târihli ve üç yüz seksen iki numrolu tezkire-i sâmiyye-i cenâb-ı Sadâret-penâhîlerinde emr u izbâr buyurulmuş ve ma‘lûm-ı âlî-i hidîv-i efhamîleri buyurulduğu üzere İdâre-i Mahsûsa zâten dâire-i bahriye şu‘abâtından bulunmak ve husûsuyla idâre-i mezkûre nezâreti dahi uhde-i âcizânemde olmak cihetiyle oraya âid mu‘âmelâtın merci-i muhâberâtı nezâret-i âcizî olarak binâ’enaleyh şirket-i merkūmeye teblîgāt icrâsı lâzım gelse taraf-ı âcizîden îfâ olunmak umûr-ı tabî‘iyyeden bulunduğu hâlde mezkûr şirkete beyân edilen sûretde teblîgāt icrâ olunduğu der-hâtır edilememiş ve ma‘a hâzâ evrâk-ı merkūmenin iâdesiyle takdîm olunan 16 Teşrîn-i Sânî sene [1]309 târihli tezkire-i âcizânemle cevâben beyân ve iş‘âr kılındığı vechile rûzgârların şiddetle hübûbu esnâda ve fırtınalı zamânlarda vapurların tehlike ve muhâtaradan te’mîn-i selâmeti hangi iskeleye gidilmekle hâsıl olur ise ona göre hareket süvarilere âid vezâ’ifden olup bu bâbda diğer bir sûret-i tesviye taharrîsine mahal olmadığı yani derkâr bulunmuş olmağla ve mezkûr tezkireler dahi leffen takdîm ve iâde kılınmağla ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 26 Cumâdelûlâ sene [1]311 ve fî 23 Teşrîn-i Sânî sene [1]309. Nâzır-ı Bahriye (imzâ)
BOA., BEO., 22928/306, 26.Ca.1311. 1893 436
437
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 144 Mektûbî-i Sadr-ı Âlî Kalemi müsveddâtına mahsûs varakadır. Husûsî numro: 20 Târih-i tebyîz: 11 L. sene [1]311 – 5 Nisan sene [1]310
Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne Bursa-Mudanya Demiryolu Şirketi tarafından inşâ olunmuş olan vapur iskelesi yirmi metre daha temdîd olunmadıkca İdâre-i Mahsûsa vapurlarının oraya yanaşmayıp Simon Bey’in iskelesine yanaşması için şirket-i mezkûre tarafından beyân ve iddiâ olunduğu üzere kapudanlara teblîgāt icrâ kılındığı der-hâtır olunamadığına ve ma‘amâfîh rüzgârın şiddetle hübûbü esnâsında ve fırtınalı zamânlarda vapurların selâmeti hangi iskeleye gidilmekle hâsıl olur ise ona göre hareket süvarilere âid vezâ’ifden bulunduğuna dâir vârid olan 26 Cemâziyelevvel sene [1]311 târihli ve iki yüz otuz altı numrolu tezkire-i cevâbiyye-i devletleri mütâla‘a-güzâr-ı senâverî oldu. Şirketin yapmış olduğu iskelenin her nev‘ vapurların kemâl-i emniyet ve suhûlet ile yanaşmasına müsâ‘id olduğu fennen muhakkak ve ez-her-cihet atîk iskeleye müreccah olduğundan ve memnû‘iyet-i vâkı‘anın kumpanyanın hâ’iz olduğu hukūka münâfî bulunduğundan bahisle ol bâbda ba‘zı ifâde ve istid‘âyı hâvî şirket-i mezkûre vekîli Mösyö Tokaz (Tokas) tarafından verilen arzuhâl leffen savb-ı sâmîlerine irsâl kılınmış olmağla meâline nazaran ve şimdiye kadar bu iş hakkında cereyân etmiş olan tedkīkāta ve muhâberâta nazaran iktizâsının icrâ ve inbâsına ve arzuhâl-i mezkûrun iâdesine himmet buyurulması siyâkında tezkire. İfâde-i mektûbî mûcebince
BOA., BEO., 28993/387, 11.L.1311. 1894 438
439
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 145 Lâyiha-i muhtasara Evvelâ: Şirket-i Hayriye Kadıköy, Adalar, Ayastefanos ve Haydarpaşa iskelelerine münhasır yolcu nakl etmek ve Marmara Denizi ve İzmid ve Mudanya ve Venedik körfezleri dâhilinde vâki‘ iskelelere dahi vapur işletmek üzere otuz sene müddetle imtiyâz ihsân buyurulması Sâniyyen: Bu hatlara işlemek üzere tarz-ı nevbet üzere inşâ ve celb olunacak vapurların tesviye-i esmânı için yeniden îcâbı kadar hisse senedâtı ihrâcına şirket me’zûn bulunması ve bu hisse senedâtının kemâ-kân sırf teba‘a-i şâhâneden başkasına fürûhtu mücâz olmaması Sâlisen: Şirketin hissedârân-ı kadîmî bu teşebbüs-i cedîdde mü’essisi sıfatında bulunacağından şirkete yeniden hissedâr olacaklara karşı bi’t-tab‘ mümtâz olmalarıyla tedâvüle çıkarılacak hisse senedâtının mübâya‘asında bunlar diğerlerine karşı rüçhânı câiz bulunması Râbi‘an: Şirketin imtiyâz-ı kadîmi için i‘tâ buyurulan ilk fermân-ı âlî veya irâde-i seniyye düstûru’l-amel olan nizâmnâme-i dâhilî ahkâmı dahi tamâmıyla mer‘î olması Hâmisen: Yeni vapur inşâ ve celb olununcaya kadar idâre-i mahsûsanın mezkûr iskelelere işleyen vapurlarını bir müddet-i mahdûde zarfında ücret-i münâsibe ile istihdâma salâhiyeti bulunması Müdîr-i Şirket-i Hayriyye kulları (mühür)
BOA., Y.PRK.TNF., 26/4, 29.Z.1312. 1895 440
441
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 146 Hudâvendigâr Vilâyeti Mektûbî Kalemi Aded: 125/83346
Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne Devletlü efendim hazretleri Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi tarafından Mudanya’da yapılan iskelede alınacak rüsûm imtiyâz mukāvelenâmesinin yirmi sekizinci mâddesine nazaran el-hâletü hâzihî mevcûd bulunan ahşab iskelenin hüsn-i muhâfazasıyla işledilmesi masrafına ve te’sîsi uğrunda sarf olunan akçenin imtiyâz müddeti zarfında tesviyesine kifâyet edecek mikdârdan ibâret olması îcâb edip bu da ol bâbdaki ta‘rife müsveddesinde münderic ücûrâtdan beşde dördünün tayyiyle birinin istîfâsını müstelzim olduğu gibi mezkûr müsveddenin zîrinde iskeleye yanaşmış olan sefâine kayıklar ile nakl ve tahmîl veya anlardan tenzîl edilen eşyâ-yı ticâriyyeden ta‘rifede muharrer iskele resminin nısfı alınacağı mastûr ise de şu sûret dahi muhıkk ve mücâz görülemediğinden ve ma‘amâfîh gayr-ı musaddak bir ta‘rifenin mevki‘-i tatbîkde tutulması câ-yi nazar olup bundan şikâyât eksik olmadığı dahi komiserlikden bildirilmiş idüğünden esbâb ve mülâhazât-ı mesrûdeye ve memleketin ihtiyâcât-ı ticâriyyesine göre vâki‘ olacak mütâla‘âtın inbâsı mezkûr ta‘rife müsveddesi sûretinin leffiyle şeref-vârid olan 28 Temmuz sene [1]312 târih ve yüz dört numrolu tahrîrât-i aliyye-i âsafânelerinde iş‘âr buyurulmuş ve komiserlikden olunan suâl üzerine tanzîm ve i‘tâ eylediği cedvel mü’eddâsına göre şirketin bin sekiz yüz doksan iki senesi Haziranı’ndan doksan altı senesi Eylülü gāyetine değin dört sene dört ay zarfında istîfâ eylediği iskele rüsûmu yedi bin dört yüz on altı liraya ve bu yoldaki sarfiyâtı iki bin yüz doksan üç liraya bâliğ olarak lede’l-muvâzene beş bin iki yüz yirmi üç lira sırf temettu‘ kaldığı cihetle yedi sekiz yüz lira masrafla inşâ eylediği bir iskele için senevî bin iki yüz lira istifâde etdiği anlaşılmış olmağla bunun fâhişliği ve husûsuyla iskeleye uğramaksızın kayıklarla sefâyine tahmîl ve onlardan tenzîl edilen eşyâdan resm alınmasının haksızlığı câ-yi bahs olamadığı gibi hükûmet-i seniyyece musaddak olmayan bir ta‘rifenin devâm-ı mer‘iyyetinin adem-i cevazı dahi derkâr olmasına ve şirket-i mezkûre direktörü celb ile rüsûm-ı mezkûrenin hadd-i itidâle ve sûret-i muhikkaya tenzîli teklîf edildikde demiryolunun îrâdı masrafına tekābül etmediğinden açığını mezkûr iskeleden alınan rüsum ile kapatmakda olduğundan ve bundan tenzîlât icrâsı halinde katarların âmed-şüdü ta‘tîl edileceğinden bahisle icrâyı tenzîlâta muvâfakat eylememesine ve mezkûr yirmi sekizinci mâddenin hüküm ve medlûlüne nazaran icrâ-yı îcâbı menût-ı re’y-i âlî-i nezâret-penâhîleri olarak komiserlikden verilen mezkûr cedvel leffen irsâl kılınmağın ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 19 Cemâziyelâhir sene [1]314 ve fî 13 Teşrîn-i Sânî sene [1]312. Vali-i Vilâyet-i Hudâvendigâr (mühür)
BOA., ŞD. 7/1208, 18.Ca.1314. 1896 442
443
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 147 Şûrâ-yı Devlet Tanzîmât Dâiresi Aded: 119 Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi tarafından ber-mûceb-i mukāvelenâme Mudanya’da yapılan iskeleden şirket-i mezbûrece şimdiye kadar gayr-ı musaddak ta‘rife üzerinden alınmış olan rüsûmun gālî görünmesinden dolayı ol bâbda icrâ kılınan tedkīkātı hâvî Meclis-i Nâfia’dan kaleme alınan müzekkere ile evrâk-ı müteferri‘asının takdîmini mutazammın Ticâret ve Nâfia Nezâreti’nin Şûrâ-yı Devlet’e havâle buyurulan 14 Ramazan sene [1]314 târih ve üç yüz seksen üç numrolu tezkiresi melfûfâtıyla beraber Tanzîmât Dâiresi’nde kırâet olundu. Meclis-i Nâfia’nın müzekkeresinde şirket-i merkūme tarafından demiryolu imtiyâzı mukāvelenâmesinin yirmi sekizinci mâddesine istinâden Mudanya’da yapılan iskelede alınacak rüsûm için mukaddemâ verilerek li-ecli’t-ta‘dîl iâde kılınan ta‘rife müsveddesi yerine mu’ahharan i‘tâ kılınan müsvedde lede’l-mukāyese evvelki müsveddede muharrer eşyâ ücretlerince tenzîlât icrâsı yerine eşyâ-yı mezkûreden ba‘zılarının tezyîd-i mikdârları cihetine gidildiği ve mukaddemkinde bulunmayan birkaç kalem eşyânın da ilâve edildiği anlaşılmasına mebnî el-hâletü hâzihî ahşâb bulunan mezkûr iskeleden ahz olunacak hâsılâtın bir menba‘-ı vâridât ittihâz olunmayıp ol bâbdaki masârıfın karşılığı olmak yani iskelenin hâsılât-ı gayr-ı sâfiyyesi mikdârı hüsn-i hâlde muhâfazasına ve işletme masrafının kapadılmasına ve re’sü’l-mâlın imhâsına münhasır bulunmak üzere mezkûr müsveddedeki mekādîrin beşde biri derecesinde tenzîli lâzım geleceği ve iskele demire tahvîl olunur ise iktizâ eden taksît-i senevînin takrîben otuz bin guruş raddesinde olacağına göre ta‘rifenin o i‘tibâr ile de yüzde elliden ziyâde indirilmesi îcâb edeceği şirkete lede’t-teblîğ muvakkaten mevkî-i tatbîka konulmuş olan ta‘rifedeki rüsûm hakkında ahâlîce bir gûne şikâyet vukū‘ bulmadığı cihetle ta‘dîlâta muvâfakat olunamayacağı cevâbı alınmış ve iskeleden alınacak rüsûmun hasbe’l-mukāvele ihtiyâr olunacak masârıfa karşılık olmak üzere istîfâsı muktezî idüğüne nazaran rüsûm-ı mezkûrenin yalnız mevcûd iskelenin hüsn-i muhâfazasıyla işledilmesi masrafına ve te’sîs uğurunda sarf olunan akçenin imtiyâz müddeti zarfında tesviyesine kifâyet edecek mikdârdan ibaret olması îcâb edip bu da ânifü’l-beyân ta‘rife müsveddesinde münderic ücûrâtdan beşde dördünün tayy ile birinin ibkāsını müstelzim olduğu gibi ta‘rife müsveddesinin zîrinde iskeleye yanaşmamış olan sefâyine kayıklar ile nakl ve tahmîl veya onlardan tenzîl edilen eşyâ-yı ticâriyyeden ta‘rifede muharrer iskele resminin nısfı alınacağına dâir bulunan fıkra dahi muhik görülemediğinden ve gayr-ı musaddak bir ta‘rifenin mevki‘-i tatbîkde tutulması mûcib-i şikâyet olmakda bulunduğu şirket-i merkūme komiserliğinden iş‘âr olunduğundan keyfiyet Hudâvendigâr Vilâyeti’nden isti‘lâm olunarak cevâben vârid olan tahrîrâtda şirketin bin sekiz yüz doksan iki senesi Haziranı’ndan bin sekiz yüz doksan altı senesi Eylülü nihâyetine kadar dört sene dört ay zarfında istîfâ eylediği iskele rüsûmu yedi bin dört yüz on altı altın ve bu yoldaki sarfiyâtı iki bin yüz doksan üç altına bâliğ olmasıyla şirketin yedi sekiz yüz altına inşâ eylediği mezkûr iskeleden senevî bin iki yüz altın menfa‘at te’mîn eylediği komiserlikden celb olunan cedvel mündericâtından anlaşılarak bunun fâhişliği
444
445
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
ve husûsuyla iskeleye uğramaksızın kayıklarla sefâyine tahmîl veya anlardan tenzîl edilen eşyâdan resm alınmasının haksızlığı derkâr ise de mezkûr iskele rüsûmunun hadd-i itidâle tenzîli şirket-i merkūme müdürîyetine teklîf olundukda demiryolun îrâdı masrafına tekābül etmeyerek açığını mezkûr iskeleden alınan rüsûm ile kapatmakda olduğunu ve ta‘rifece tenzîlât icrâsı halinde katarların hareketi kābil olamayacağını ifâde etdiği gösterilmiş olup halbuki demiryol hâsılâtını tezyîd için iskeleden ücûrât-ı zâide istîfâsı câiz olmadığından ve demiryolun îrâdı masârıfına tekābül etmediği yolundaki iddiâ dahi ol bâbdaki hey’et-i fenniye raporuna nazaran nefsü’l-emre muvâfık bulunmadığından mezkûr ta‘rifenin yüzde altmış beşi tayy edilmek ve iskeleye yanaşmayacak olan merâkib-i bahriyeden nısf resm istîfâsına dâir olan fıkrası çıkarılmak sûretiyle bi’t-ta‘dîl onun hâricinde ücretler istîfâ etdirilmemesi lüzûmu gösterilmekle beraber tarafından bu sûrete muvâfakat olunmadığı ve salâhiyet hilâfında olarak şimdiye kadar alınan ve alınmakda bulunan ücretler fazlasının şirketden aranılması cihetine gidilecek olduğu hâlde ne yapılmak lâzım geleceği istifsâr kılınmışdır. Îcâb-ı maslahat lede’l-müzâkere şirket-i merkūmenin hasbe’l-mukāvele müte‘ahhid olduğu husûsâtın adem-i icrâsı halinde hükûmet-i seniyye tarafından îfâsı lâzım gelen mu‘âmelât mukāvele ve şartnâmede münderic idüğünden ve el-yevm mevcûd olan ihtilâfât şerâ’it-i mezkûrenin vakt ü zamânıyla icrâ olunmamasından neş’et eylediği siyâk-ı iş‘ârdan anlaşılıp ihtilâfât-ı mezbûrenin hall ve tesviyesi ise nezâret-i müşârunileyhâya âid bulunduğundan bunun için bir müddet-i münâsibe ta‘yîniyle o müddet zarfında şirket-i merkūme îfâ-yı ta‘ahhüdâta da‘vet olunarak ve zikr olunan iskele rüsûmu ta‘rifesinin tanzîmiyle müteferri‘âtının tesviyesi karârlaşdırılarak keyfiyetin iş‘âr ve yapılacak ta‘rife lâyihasının li-ecli’t-tedkīk irsâl olunması ve şirketin adem-i muvâfakatde ısrârı hâlinde hasbe’l-mukāvele lâzım gelen mu‘âmelenin îfâsı husûslarının Ticâret ve Nâfia Nezâreti’ne havâle[si] tezekkür kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 27 Şevval sene [1]314 ve fî 19 Mart sene [1]313. [Şûrâ-yı Devlet Tanzîmât Dairesi üyelerinin mühürleri]
BOA., BEO. 69756/931, 27.L.1314. 1897 446
447
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 148 Sadâret Mektûbî Kalemi Numro: 119 Târih-i tebyîz: 4 Za. sene [1]314 – 25 Mart sene [1]313
Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi tarafından ber-mûceb mukāvelenâme Mudanya’da yapılan iskeleden şirket-i merkūmece şimdiye kadar gayr-ı musaddak ta‘rife üzerinden alınmış olan rüsûmun gālî görünmesinden dolayı ol bâbda icrâ kılınan tedkīkātı hâvî Meclis-i Nâfia’dan kaleme alınan müzekkere ve evrâk-ı müteferri‘anın gönderildiğini mutazammın vârid olan 14 Ramazan sene [1]314 târihli ve 383 numrolu tezkire-i devletleri melfûfuyla beraber Şûrâ-yı Devlet’e lede’l-havâle şirket-i merkūmenin hasbe’l-mukāvele müte‘ahhid olduğu husûsatın adem-i icrâsı hâlinde hükûmet-i seniyye tarafından îfâsı lâzım gelen mu‘âmelât mukāvele ve şartnâmede münderic idüğünden ve el-yevm mevcûd olan ihtilâfât şerâ’it-i mezkûrenin vakt ü zamânıyla icrâ olunmamasından neş’et eylediği siyâk-ı iş‘ârdan anlaşılmasına mebnî ihtilâfât-ı mezbûrenin hall ü tesviyesi ise nezâret-i celîlelerine âid bulunmuş olduğundan bunun için bir müddet-i münâsibe ta‘yîniyle o müddet zarfında şirket-i merkūme îfâ-yı ta‘ahhüdâta da‘vet olunarak ve zikr olunan iskele rüsûmu ta‘rifesinin tanzîmiyle müteferri‘âtının tesviyesi karârlaşdırılarak keyfiyetin iş‘ârı ve yapılacak ta‘rife lâyihasının li-ecli’t-tedkīk gönderilmesi ve şirketin adem-i muvâfakatinde ısrârı halinde hasbe’lmukāvele lâzım gelen mu‘âmelenin îfâsı husûslarının taraf-ı devletlerine havâlesi tezekkür kılındığı Tanzîmât Dâiresi’nden i‘tâ kılınan mazbatada ifâde ve beyân kılınmış olmağla mûcebince iktizâsının icrâsına himmet.
BOA., BEO. 69756/931, 4.Za.1314. 1897 448
449
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 149 Huzûr-ı sâmî-i cenâb-ı sadâret-penâhîye Fehâmetlü devletlü efendim hazretleri İdâre-i Mahsûsa Kumpanyası’nın Dersaadet ile Mudanya arasında seyr-i sefâin hidmeti hiç değilse mümkün mertebe ıslâh etmesi için altı seneden ziyâde bir müddet intizâr etdikden sonra Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryol Şirketi idâre-i mezkûrece hiçbir ıslâhât vukū‘a gelmediğini ve İdâre-i Mahsûsanın şu atâlet ve kayıdsızlığı eseri olarak hem kendi menâfi‘i ve hem dahi hükûmet-i seniyye menâfi‘i hayliden hayli halelpezîr olduğunu lede’l-müşâhede ahâlînin teşekkiyât-ı müte‘addide ve mütâlebât-ı mükerreresine rûy-i muvâfakat göstermeğe mecbûr olarak birçok fedâkârlıklar ihtiyârıyla mukāvelesi ahkâmınca câiz olduğu hukūku istimâl ile husûsî bir seyr-i sefâin idâresi te’sîsine mecbûr olmuşdur. Sahîhdir ki ahâlî işbu idâre-i bahriyenin te’sîsinden nâşî şirketimize fevka’l-âde müteşekkir ve minnetdâr olmuş ise de diğer tarafdan Bahriye Nâzırı devletlü Hasan Paşa hazretleri şirketimizin ber-mûceb-i mukāvele hâ’iz olup bâ-irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhî musaddak bulunan ve nâ-kābil-i cerh ve itirâz olan hukūk-ı sarîhasına karşı envâ‘-ı müşkilât îkā‘ıyla zikr olunan idâre-i bahriyeye hâil ve mâni‘ olmak için sarf-ı mâ-hasal-ı makderet etmekde olduğu ma‘a’t-te’essüf görülmekdedir. Şu sûretle Bahriye Nâzırı ve İdâre-i Mahsûsa Müdîr-i Umûmîsi devletlü Hasan Paşa hazretleri şirket-i âcizânem tarafından te’sîs olunan seyr-i sefâin idâresini ibtâl ve demiryolumuzun hâsılâtını imhâ etmek kasd-ı mahsûsuyla evvelâ mahsûsa idâresiyle Bursa arabacıları beyninde mün‘akid husûsî bir mukāvele neticesi olarak araba ve vapur ücreti dâhil olmak üzere beher yolcuyu Bursa’dan Dersaadet’e kadar ancak on sekiz guruş otuz paraya nakl etmek derecesinde yolcular ta‘rifesini mûcib-i istiğrâb olacak sûretde tenzîl etdirmişdir. Ve bundan mâ‘adâ İdâre-i Mahsûsa Şirketi zikr olunan kasd-ı mahsûsuna yani şirketemizi mahv etmek derecesinde îrâs-ı zarar ve hasârâtın niyyetine mebnî hükûmetin velev küllî mebâliğ gāib etmesinde beis yok ise de menâfi‘i kemâl-i itinâ ile muhâfazaya mecbûr olan bir şirketin edeceği fedâkârlıklar pek mahdûd olacağı dermiyânla meccânen yolcu ve emti‘a nakl etmek derecesinde ilerleyeceğini açıkdan açığa beyân etmiş olduğu muhât-ı ilm-i samî-i dâver-i efhamîleri buyuruldukda elbette mûcib-i istiğrâb-ı devletleri olacağı âzâde-i külfe-i beyân ve îzâhdır. Sâniyyen Bahriye Nâzırı devletlü Hasan Paşa hazretleri yine ihdâs eylediğimiz seyr-i sefâin hidmetini ibtâl ve imhâ maksadıyla Mudanya’da vâki‘ olup altı seneyi mütecâviz bir müddetden beri harâb bir hâlde bulunan ve kendi mülk-i zâtîsi olan eski iskeleyi ta‘mîr ve termîm etmek ve “mahsûs” vapurlarını ol iskeleye yanaşdırmak fikrini tasmîm ve tasavvur eylemişdir. İmdi gerek nezd-i hükûmet-i seniyyede ve gerek-i zât-ı sâmî-i fehâmet-penâhlerince ma‘lûm ve müsellem olduğu üzere hükûmet-i seniyye ile Mudanya-Bursa Demiryolu sâhib-i imtiyâzı Mösyö Nagelmakers beyninde mün‘akid mukāvelenin yirmi sekizinci mâddesi mûcebince Mudanya Limanı’nda ve liman-ı mezkûr havâlîsinde îcâr etdiği te’sîsât-ı bahriyeyi mahzâ ve münhasıran şirketimiz istimâl etmeğe muhik ve sâlih olduğu bedîhî iken paşa-yı müşârun-ileyh hazretlerinin kendi mülkü olan mezkûr iskeleyi müceddeden inşâ ile şirket-i âcizânem hukūkunu ihlâl ve pâymâl etmekde ve şayed efrâda olduğu gibi müşârun-ileyhin dahi şirketimiz hukūkuna olan tecâvüzü men‘ edilmez ise şu sûretle hükûmet-i seniyye hakkında mes’ûliyet-i azîmeyi dâ‘î ve müstelzim harekâtda bulunmuş olacağı bî-iştibâh bulunmakdadır. Şirket-i âcizânemiz âid olduğu mehâkim ve mecâlis huzûrunda her
450
451
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
nev‘ vesâit-i kānûniyye ve şer‘iyye ile hukūk-ı sarîhasını müdâfa‘aya karâr vermiş olup böyle bir karârın icrâsı esbâbını taharrî ve istihsâle tevessül etmezden evvel İdâre-i Mahsûsa’nın şirket-i âcizânem hakkında bâlâda arz olunduğu vechile revâ gördüğü şu mu‘âmelâta hitâm vermek üzere zât-ı südûde-sıfât-ı düstûr-ı ekremîlerince tensîb buyurulacak ta‘lîmâtın îcâb eden makāmâta hitâben i‘tâ buyurulması ricâ ve istirhâm ve bu ise mukāvelemizin yirmi dokuzuncu mâddesi mûcebince hâsılâ on bin Frangı tecâvüz etdiği takdîrde yüzde yirmi beş hükûmet-i seniyyeye âid olmasına nazaran hem hükûmet-i seniyyenin menâfi‘ine ve hem dahi mahsûsanın şu ahvâl ve harekâtıyla kendisince mahvı maksûd ve musammem olan şirketimizin menâfi‘ine muvâfık olacağı nezd-i sâmî-i cenâb-ı sadâret-penâhîlerinde müsellem ve bedîdâr bulunmakda olduğundan lütfen ve inâyeten şirket-i âcizânemin işbu mağdûriyetden tahlîsiyle icrâ-yı adâlet buyurulması niyâz ve tazarrû‘una cür’et kılınır. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 21 Haziran sene 1313 – 3 Temmuz sene 1897 Bende-i Mudanya-Bursa Osmanlı Demiryolu Şirketi Dersaadet Vekili Tokas (imzâ-mühür)
BOA., BEO. 75407/1006, 21.Haziran.1313. 1897 452
453
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 150 Sadâret Mektûbî Kalemi Numro: 369 Târih-i tebyîz: 20 S. sene [1]315 – 8 Temmuz sene [1]313
Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi’ne tezkire, elden Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin te’sîs eylediği Seyr-i Sefâin İdâresi’ne rekâbeten İdâre-i Mahsûsaca ba‘zı teşebbüsâtda bulunulduğundan ve Mudanya Limanı’na İdâre-i Mahsûsa vapurları için iskele inşâ edilmekde olduğundan bahisle ba‘zı ifâde ve istid‘âyı hâvî şirket-i mezbûrenin Dersaadet Vekili Tokas tarafından verilen arzuhâl 25 Haziran sene [1]313 târihinde savb-ı devletlerine irsâl kılınmış idi. Tekrîr-i istid‘âyı ve bu bâbda ba‘zı ifâdâtı hâvî mûmâ-ileyh tarafından bu kere de verilen arzuhâl merbûtatıyla beraber sûy-i devletlerine tesyîr edilmiş olmağla ber-vech-i iş‘âr-ı sâbık muktezâsının bir ân evvel icrâ ve inbâsına himmet. Bâ-işâret-i aliyye-i cenâb-ı müsteşârî
BOA., BEO. 73560/981, 20.S.1315. 1897 454
455
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 151 Ticâret ve Nâfia Nezâreti Demiryollar İdâresi
Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin 18 Kânûn-ı Sânî sene [1]314 târih ve üç yüz kırk numrolu tezkiresi sûretidir. Dersaadet ile Mudanya arasında icrâ-yı seyr u sefer eden İdâre-i Mahsûsa vapurlarının köhne olmak ve miyâha kābiliyetleri olmamak hasebiyle gayr-ı muntazam idâresinden dolayı tahassul eden tehâlük-i dâimenin gerek hükûmet-i seniyyeye ve gerek şirketimize îrâs etdiği küllî zararlardan dolayı ahîren teşekkiyâtı hâvî nezâret-i celîlelerine ma‘a’t-te’essüf takdîm etmek mecbûriyetinde bulunduğum müte‘addid ve muhtelif ma‘rûzâtı hâk-i pây-i devletlerine tezkâra mücâseret eylerim. En son takdîm eylediğim arîza-i çâkerâneme mezkûr İdâre-i Mahsûsa aleyhine Mudanya ve Bursa’nın başlıca komisyoncu ve tüccârân-ı mu‘teberânının bir kıt‘a teşekkî mahzar-ı umûmîsi merbût bulunmakda idi bu kerre alınan ma‘lûmât-ı mahsûsaya nazaran Hudâvendigâr Vilâyet-i Aliyyesi tarafından mârrü’z-zikr tüccârân ve komisyoncuların teşekkiyât ve mu’âhazâtını hâvî mahzar-ı umûmîler gerek Mâbeyn-i Hümâyûn-ı Cenâb-ı Mülûkâne Başkitâbet-i Aliyyesi’ne ve gerek Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne teblîğ olunmuşdur. Zikr olunan İdâre-i Mahsûsa vapurları Dersaadet Limanı rıhtımına yanaşmamakda oldukları istihbâr olunmuş ve bunun sebebi idâre-i mezkûrenin ba‘zen rıhtıma yanaşmağı red etmesi ve ba‘zen dahi rıhtım resmini i‘tâya gayr-ı muktedir bulunması olduğu tahakkuk etmiş olmağla lütfen ve merhameten bâlâda zikr u beyânına mütecâsir olduğum müte‘addid ma‘rûzât-ı çâkeranemin nazar-ı i‘tibâra alınmasını ricâ eder ve rıhtıma yanaşmamak husûsu İdâre-i Mahsûsa’nın gerek hükûmet-i seniyyeye ve gerek şirketimize bâdî olduğu zararların en ehaff ve ehveni add olunabileceği beyân ve artık tahammülü nâkābil olan şu hâle hitâm verilmesi zımnında şirket-i âcizânem hayât-ı insâniyetkârâne ve ma‘delet-şi‘ârîlerine ilticâ ile bu bâbda icrâ-yı adâlet buyurulmasını istirhâm eylemekde olduğunu arz eylerim. Ol bâbda. Aslına Mutâbıkdır (mühür) Mektûbî-i Nezâret-i Umûr-ı Ticâret ve Nâfia Mukābele olunmuşdur. (imzâ) Hüsameddin.
BOA., BEO. 94689/1263, 18.Kânûn-ı Sânî.1314 1899 456
457
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 152 Dâhiliye Mektûbî Kalemi Târih-i tebyîz: 19 Haziran sene [1]317-15 Rebî‘ulevvel sene [1]319
Hudâvendigâr Vilâyet-i Aliyyesi’ne Marmara nâmıyla Dersaadet’de te’sîs olunan Rus Kumpanyası’nın vapurları Mudanya Tirilye ve Armudlu iskelelerine uğrayıp münâkālât icrâsıyla ticâret-i bahriyeye hidmet eylemekde oldukları hâlde bir vakitden beri Mudanya Kāimmakāmlığınca şirketin işlerine îrâs-ı mazarrat edecek tas‘îbât îkā‘ olunmakda ve ez-cümle tesâdüfen Mudanya Limanı’nda şirket vapuruyla İdâre-i Mahsûsa vapuru birlikde bulununca idâre-i mezkûre vapuru hareket etmezden evvel şirket vapuruna râkib olacak yolcuların tezkireleri vize etdirilmemekde ve sâlifü’z-zikr iskelelere gideceklerden mürûr tezkeresi aranılmakda olduğu beyânıyla mu‘âmelât-ı vâkı‘anın men‘i Rusya Sefâreti’nden verilen muhtırada ifâde olunuyor bi-tahkīk iktizâsının îfâsı husûsuna himem-i aliyyeleri masruf buyurulması bâbında.
BOA., DH.MKT., 49/2505, 15.Ra.1319. 1901 458
459
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 153 Nezâret-i Umûr-ı Hâriciye Mektûbî Kalemi Aded: 24
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Devletlü efendim hazretleri Mudanya vapur iskelesine Şimendöfer İdâresi tarafından bir takım vapur ve yelken sefâini yanaşdırılmakda olduğu cihetle bir kazâ vukū‘ bulmamak üzere İdâre-i Mahsûsa vapurlarının açığa demir atarak yolcu ve emti‘anın kayıklarla ihrâcına mecbûriyet hâsıl olmakda idüğü iş‘âr-ı vâkı‘adan anlaşılmış ve şimdiye kadar mezkûr iskeleye yalnız idâre-i merkūme vapurları yanaşmakda olduğundan demiryolu şirketince böyle diğer vapurların da zikr olunan iskeleye yanaşdırılmakda olması mukāvele tahtında idâreye bahş olunan salâhiyetin ref ‘ini ve bi’l-vesîle Mudanya hattına ecnebî vapurlarının ekseriyetle âmed-şüdünü bâdî olarak bunun hâlen ve siyâseten hâsıl edeceği te’sîr rızâ-yı âlîye münâfî olacağından ve idârece mahall-i mezkûra ihtiyâcât-ı nakliyeye kâfi vapurlar seyr u sefer etdirilmekde olmakla beraber orası için müceddeden iki kıt‘a vapur mübâya‘asına da teşebbüs edildiği hâlde mezkûr şimendöfer şirketinin İdâre-i Mahsûsa vapurlarına iskeleyi mesdûd bulundurur gibi mu‘âmelâta tasaddî etmesi min külli’l-vücûh tecvîz olunamayacağından sâlifü’z-zikr iskeleye kemâ fi’s-sâbık idâre-i merkūme vapurlarından başka vapurların yanaşdırılmaması zımnında Hudâvendigâr Vilâyet-i Aliyyesi’ne teblîgāt-ı mukteziye icrâsı husûsunun savb-ı âlî-i âsafânelerine izbarı Meclis-i İdâre’den ifâde kılınmış olmağla icrâ-yı îcâbına himem-i aliyye-i dâverîleri şâyân buyurulmak bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 22 Rebî‘ulâhir sene [1]325 ve fî 22 Mayıs sene [1]323. Bahriye Nâzırı (imzâ)
BOA., DH.MKT., 16/1173, 22.R.1325. 1907 460
461
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 154 Dâhiliye Mektûbî Kalemi Evrâk numarası: 24 Târih-i tebyîzi: 29 Mayıs sene [1]323- 29 Rebî‘ulâhir sene [1]325
Hudâvendigâr Vilâyet-i Aliyyesi’ne Mudanya vapur iskelesine Şimendöfer İdâresi tarafından bir takım vapur ve yelken sefâini yanaşdırılmakda olduğu cihetle bir kazâ vukū‘ bulmamak üzere İdâre-i Mahsûsa vapurları açığa demir atarak yolcu ve emti‘ayı kayıklarla ihrâca mecbûriyet hâsıl olmakda bulunduğu vukū‘ bulan iş‘ârdan anlaşılmış ve şimdiye kadar mezkûr iskeleye yalnız idâre-i mezkûre vapurları yanaşmakda olduğundan demiryolu şirketince diğer vapurların da mezkûr iskeleye yanaşdırılması idâreye bahş olunan salâhiyetin ref ‘ini ve bu vesîle ile Mudanya hattına ecnebî vapurlarının kesretle gelip-gitmesini mü’eddî olarak bunun hâlen ve siyâseten hâsıl edeceği te’sîr rızâ-yı âlîye mugāyir bulunmuş olduğu ve idârece mahall-i mezkure ihtiyâcât-ı nakliyeye kâfî vapurlar seyr u sefer etdirilmekle beraber orası için iki kıt‘a vapur mübâya‘asına teşebbüs edildiği hâlde Şimendöfer şirketinin idâre vapurlarına iskeleyi mesdûd bulundurur gibi mu‘âmelâta tasaddî etmesi min külli’l-vücûh tecvîz olunamayacağı beyânıyla sâlifü’z-zikr iskeleye idâre vapurlarından başka vapur yanaşdırılmaması lüzûmunun vilâyet-i aliyyelerine teblîği Bahriye Nezâret-i Celîlesi’nden vârid olan 22 Mayıs sene [1]323 târihli ve yirmi dört numrolu tezkirede izbâr olunmuşdur sûret-i iş‘âra nazaran iktizâsının îfâ ve inbâsı husûsuna himem-i aliyyeleri masrûf buyurulmak bâbında.
BOA., DH.MKT., 16/1173, 29.R.1325. 1907 462
463
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 155 Nezâret-i Umûr-ı Bahriyye Mektûbî Kalemi Aded: 33
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Devletlü efendim hazretleri Mudanya Şimendöfer Kumpanyası’nın emvâl ve eşyâ-yı ticâriyye ile yolcuların bahren nakli zımnında Destoni nâmındaki Yunan kumpanyasıyla ve mahallî kāimmakāmlığın delâletiyle akd-i mukāvele eylediği istihbâr kılınmışdır. Halbuki Marmara havzasında bu gibi kumpanya vapurlarının seyr u sefer etmesi kaçakçılığı ve sevâhile esliha-i memnû‘a ve eşhâs-ı muzırra idhâlini teshîl edeceği cihetle Şimendöfer İdâresi’nin mezkûr Destoni Kumpanyasıyla bu sûretle mukāveleye girişmesi mehâzîr-i adîdeyi mûcib olacağı cihetle gayr-ı câiz ve zâten oradaki iskele dahi İdâre-i Mahsûsa’ya âid bulunmuş olduğundan bunun men‘i zımnında îcâb edenlere serî‘an teblîgāt-ı lâzıme icrâsı husûsuna himem-i aliyye-i âsafâneleri şâyân buyurulmak bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’lemrindir. Fî 8 Cemâziyelâhir sene [1]326 ve fî 24 Haziran sene [1]324. Bahriye Nâzırı (imzâ)
BOA., DH.MKT., 51/1268, 8.C.1326. 1908 464
465
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 156 Dâhiliye Mektûbî Kalemi Evrâk numrosu: 33/26 Târih-i tebyîzi: 15 C. sene [1]326 – 3 Temmuz sene [1]324
Hudâvendigâr Vilâyet-i Aliyyesi’ne Mudanya Şimendöfer Kumpanyası’nın emvâl ve eşyâ-yı ticâriyye ile yolcuların bahren nakli zımnında Destoni nâmındaki Yunan kumpanyasıyla ve mahallî kāimmakāmlığın delâletiyle akd-i mukāvele eylediği istihbâr kılınmış ve halbuki Marmara havzasında kumpanya vapurlarının seyr u sefer etmesi kaçakçılığı ve sevâhile esliha-i memnû‘a ve eşhâs-ı muzırra idhâlini teshîl edeceği cihetle Şimendöfer İdâresi’nin mezkûr Destoni Kumpanyasıyla bu sûretle mukāveleye girişmesi mehâzîr-i adîdeyi mûcib olacağı cihetle gayr-ı câiz ve zâten oradaki iskele dahi İdâre-i Mahsûsa’ya âid bulunmuş olduğundan bunun men‘i zımnında teblîgāt îfâsı Bahriye Nezâret-i Celîlesi’nden alınan 14 Haziran sene [1]324 târihli ve otuz üç numrolu tezkirede izbâr kılınmışdır sûret-i iş‘âra nazaran bi’t-tahkīk iktizâsının îfâ ve inbasına himem.
BOA., DH.MKT., 51/1268, 15.C.1326. 1908 466
467
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 157 Nezâret-i Zabtiyye Mektûbî Kalemi Aded: 243
İstanbul Polis Müdüriyet-i Behiyyesi’ne İzzetlü efendim Mudanya ve Gemlik kasabaları Dersaadetle hem-hudûd değil ise de bahren Dersaadet’e yakın ve gidip gelenlerin kesretli bulunması münâsebetiyle Hudâvendigâr Vilâyeti’nden gösterilen lüzûm üzerine bu iki kasabaya azîmet ve avdet edenlerin mürûr tezkeresi ahzından istisnâları münâsib görülerek vilâyet-i müşârun-ileyhâya ma‘lûmât i‘tâ kılınmış olduğu beyânıyla îfâ-yı muktezâsı Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’nden bâ-tezkire iş‘âr ve keyfiyet Beyoğlu Mutasarrıflığı’na da teblîğ ve izbâr kılınmış olmağla ber-mûceb-i iş‘âr îfâ-yı muktezâsı siyâkında tezkire-i senâverî terkīm kılındı, efendim. Fî 26 Cemâziyelâhir sene [1]327 ve fî 2 Temmuz sene [1]325. Zabtiye Nâzırı Ferik (imzâ) Deniz Komiserliği’ne, fi 2 minh. Kayd 67 Dersaadet’e bahren kurbiyeti cihetiyle Gemlik ve Mudanya kasabalarından vürûd edecek yolcuların azîmet ve avdetleri hâlinde mürûr tezkeresi ahzından istisnâları münâsib görüldüğüne dâir işbu tezkire-i aliyye-i nezâret-penâhî mütâla‘a kılındı. Mûcebince me’mûrîn-i lâzımeye teblîgāt îfâ kılınmış ise de Dersaadet’e bahren yakın olan Bandırma Kasabası’ndan külle yevm vapurlarla ve kesretle yolcular âmed-şüd etmekde ve Bandırma’nın vilâyet-i müşârun-ileyhâya merbût bulunması hasebiyle mahall-i mezkûrdan gelecek yolcuların bu istisnâiyyete iştirâk edecekleri vârid-i hâtır idüğünden îfâ-yı muktezâsı merhûn-ı re’y-i âlîleridir. Ol bâbda fermân. Fî 4 Temmuz sene [1]325. (mühür) Deniz Komiserliği Bandırma’nın dahi istisnâsı muvâfık olacağından bu cihetle Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’nden istîzânı zımnında Zabtiye Nezâret-i Celîlesi’ne arz u takdîm olunur. Fî 4 minh. Polis Müdürü (imzâ) Mûcebince, fî 4 minh, 3243 Yusuf Efendi’ye fî 4 minh, aded-i m. 2467
BOA., ZB., 47/335, 4.Te.1325. 1909 468
469
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 158 İstanbul Polis Müdürlüğü Tahrîrât Kalemi Aded: 104
Emniyet-i Umûmiyye Müdüriyeti’ne [Hulâsa:] Berây-ı tedâvî Dersaadet’e gelen Mudanya Kazâsı’nın Emirali karyeli Zafirî’nin Balat İskelesi’ne çıkacağı sırada kayık derûnunda vefât etdiğine dâirdir. Efendim Mudanya Kazâsı’nın Emirali karyesinden olup berây-ı tedâvî Dersaadet’e gelmiş olan on beş yaşlarında Zafiri veled-i Sava’nın dünkü gün kayık ile Balat İskelesine çıkacağı sırada kayık derûnunda vefât eylediği haber verilmesiyle Doktor Nesim tarafından mu‘âyenesi bi’l-icrâ tebevvül-i zülâlîden müte’essiren vefât etdiği anlaşılarak defnine ruhsat verildiği Fener Merkez Me’mûrluğu’ndan bildirilmekle berây-ı ma‘lûmât arz olunur, efendim. Fî 21 Mart sene [1]326. Polis Müdürü nâmına Muavin (imzâ) Tahrîrâta, 21 minh. Âmed, umûm: 10289, fî minh.
BOA., DH.EUM.THR., 73/95, 22.Ra.1328. 1910 470
471
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 159 Umûm Erkân-ı Harbiyye Dâiresi Üçüncü Şubesi 869
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Hulâsa-i meâl: Mudanya’nın eski iskele mevki‘inde müceddeden bir iskele inşâsı hakkında Devletlü efendim hazretleri İnde’l-îcâb nakliyât-ı askeriyenin te’mîn ve tesrî‘i için Mudanya’daki rüsûmâta âid iskelenin tevsî‘ine lüzûm olduğu ancak Şimendöfer Kumpanyası’na âid olup geçen Yunan Seferi’nde pek çok istifâde edilmiş ve iki bin tonilatoluk vapurların yanaşmasına müsâ‘id bulunmuş olan iskelenin önündeki magrûk Plevne vapuru enkāzı kaldırıldığı hâlde bu iskeleden de kemâ fi’s-sâbık istifâde olunabileceği mürsel raporlar müfâdından anlaşılması üzerine enkāzın bir ân evvel ber-taraf edilmesi lüzûmu Bahriye Nezâreti’ne iş‘âr edilmişdi. Nezâret-i müşârun-ileyhâdan cevâbı vârid olan tezkirede mebhûs vapur enkāzının ve Şimendöfer iskelesi önündeki kayaların tathîriyle askeri irkâb ve ihrâc iskelesinin orada te’sîsi için masârıf-ı küllî ihtiyârını mûcib ameliyâtdan sarf-ı nazar edilerek âna mukābil vilâyetin umûr ve mu‘âmelât-ı ticâriyyesi gün be-gün tezâyüd etmekde ve bir iskele ile te’mîn-i münâkālât kābil olamamakda idüğü beyânıyla Mudanya’daki eski iskele mevki‘inde müceddeden diğer bir iskele inşâsı ticâret-i mahalliye ve menfa‘at-i belediye nokta-i nazarından daha muvâfık olacağı ve hâl-i hâzırdaki Şimendöfer iskelesi eşyâ-yı ticâriyye ve kömür ihrâcına hasr olunup yolcu ve inde’l-îcâb askerî nakliyâtın mezkûr yeni inşâ olunacak iskeleden icrâsı dermiyân edilmekdedir. Vilâyetin terakkî-i ticâretine ve inde’l-îcâb sevkiyât-ı askeriyenin sür‘at ve suhûletle te’mîn-i icrâsına hâdim bu gibi teşebbüsât-ı nâfianın nezd-i âlîlerinde dahi fevka’l-âde matlûb ve mültezem olacağı derkâr bulunmasına mebnî iki bin tonilatoluk sefâinin yanaşmasına müsâ‘id bir iskelenin mürûriyye ahzı sûretiyle istihsâl edilecek mebâliğ karşılık gösterilerek bir istikrâz akdiyle mahallî belediyesince inşâsı esbâb ve vesâitinin ikmâline delâlet buyurulması ricâ olunur ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 23 Cemâziyelâhir sene [1]328 ve fî 17 Haziran sene [1]326. Harbiye Nâzırı nâmına Fuad
BOA., DH.MUİ., 25/110, 23.C.1328. 1910 472
473
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 160 Dâhiliye Nezâreti Muhâberât-ı Umûmiyye Dâiresi Şube: 3/1963 Evrâk numrosu: 594 Li-ecli’t-tebyîz kaleme vürûdu: 22 [Haziran sene 1326]
Hudâvendigâr Vilâyet-i Behiyyesi’ne Hulâsa: Mudanya’da yeni bir iskele inşâsı hakkında istifsâr-ı mütâla‘a Vilâyetin terakkī-i ticâretine ve lede’l-îcâb sevkiyât-ı askeriyenin te’mîn-i sür‘at ve suhûletine hâdim olmak ve iki bin tonilatoluk sefâinin yanaşmasına müsâ‘id bulunmak üzere Mudanya’nın eski iskele mevki‘inde belediyece mürûriyye ahzıyla istihsâl edilecek meblağ karşılık tutularak istikrâz akdi sûretiyle bir iskele inşâsı lüzûmuna dâir Harbiye Nezâret-i Celîlesinden alınan tezkirenin sûreti leffen irsâl kılındı ba‘dehû îcâbına bakılmak üzere evvel emirde bu bâbdaki mütâla‘a-i aliyyelerinin iş‘ârına himmet buyurulması bâbında. Tebyîz
BOA., DH.MUİ., 25/110, 26.C.1328. 1910 474
475
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 161 Dâhiliye Nezâreti Muhâberât-ı Umûmiyye Dâiresi Evrâk numrosu: 780 Târih-i tebyizi: 22 Teşrîn-i Sânî sene [1]326.
Huzûr-ı âlî-i hazret-i Sadâret-penâhî’ye Hulâsası: Fener rekzi hakkında Dersaadet ile Mudanya arasında icrâ-yı sefer eden sefâinin selâmet-i seyrini te’mîn için Bozburun civârında kâin Keçikaya mevki‘inde bir fener rekzive inde’l-îcâb kazâzedelere imdâd için de zikr olunan fenere merbût olmak üzere birkaç motorlu sandalın bulundurulması meclis-i umûmî-i vilâyetce gösterilen lüzûm üzerine mükerreren Bahriye Nezâret-i Celîlesi’ne yazılmış ise de alınan cevâblarda şimdilik mezkûr fenerin rekzine ve tahlîsiyye idâresi teşkîline lüzûm olmadığı bildirildiğinden ve nezâret-i müşârun-ileyhânın meclis-i umûmî tarafından verilen bir karârı bilâ-tedkīk red etmesi muvâfık olamayacağından bahisle keyfiyetin Şûrâ-yı Devletce tedkīki lüzûmuna dâir Hudâvendigâr Vilâyeti’nden alınan tahrîrât leffen takdîm kılındı. İcrâ-yı îcâbı menût-ı re’y-i âlî-i sadâret-penâhîleridir. Ol bâbda. Tebyîz
BOA., DH.İD., 17/75/-1, 2.Z.1328. 1910 476
477
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 162 [Şûrâ-yı Devlet Mâliye Nâfia ve Maârif Dâiresi] 2119 (mühür) Vezîr-i a‘zam İbrahim Hakkı Ber-mûceb-i mazbata Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’nden icrâ-yı îcâbına himmet buyurulmak Fî 22 Muharrem sene [1]329 – Fî 10 Kânûn-ı Sânî sene [1]326. Dersaadet ile Mudanya arasında icrâ-yı seyr u sefer eden sefâinin selâmet-i seyrini te’mîn için Bozburun civarında kâin Keçikaya mevki‘ine bir fener rekzine dâir Hudâvendigâr Vilâyeti’nden mürsel tahrîrâtın takdîmini hâvî Dâhiliye Nezâreti’nin Şûrâ-yı Devlet’e havâle buyurulan 22 Teşrîn-i Sânî sene [1]326 târihli ve iki bin altmış sekiz numrolu tezkiresi melfûfuyla Mâliye Nâfia ve Maârif Dâiresi’nde kırâet olundu. Vilâyet-i müşârun-ileyhânın tahrîrâtında merâkib-i bahriyenin körfez dâhilinde dâimî sûretde seyr u sefer etmekde olmalarına binâ’en kazâ vukū‘una mahal kalmamak ve merâkib-i mezkûrenin selâmet-i mürûru te’mîn edilmiş olmak üzere Keçikaya mevki‘inde bir fenerin keyfiyet-i inşâsının nazar-ı ehemmiyete alınması ve orada tekrâr eden bahrî kazâlara imdâd etmek üzere fenere merbût birkaç motorlu sandal bulundurulması Meclis-i Umûmî-i Vilâyetce karârgîr olmasıyla keyfiyet Bahriye Nezâreti’ne iş‘âr edilmiş ve nezâret-i müşârun-ileyhâdan Bozburun’a şimdilik fener vaz‘ ve rekzine ve tahlîsiyye idâresi teşkîline lüzûm olmadığı cevâben bildirilmiş olduğundan ve vilâyât mecâlis-i umûmiyyesi hâkimiyet-i milliye esâsına müstenid mecâlisden biri olup mecâlis-i mezkûre mukarrerâtı mensûb oldukları vilâyât sekenesinin zübde-i âmâl ve ihtiyâcâtı add ve mukarrerât-ı mebhûsun-anhâya o sûretle bir nazar-ı ehemmiyet atf olunmak lâzımeden bulunduğundan bahisle ve Bahriye Nezâreti’nin meclis-i mezkûrun karârını bilâ-tedkīk red etmesi muvâfık olmayıp çünkü bu hâlde mecâlis-i umûmiyye-i vilâyâtın teşkîlinden ve bu bâbda devletce ihtiyâr olunan masârıfdan bir fâide mutasavver olamayacağı umûr-ı bedîhiyyeden ve mecâlis-i mezkûre mukarrerâtı âid olduğu nezâretlerce tasvîb edilmediği takdîrde Şûrâ-yı Devletce bi’t-tedkīk esbâb-ı mûcibeye müsteniden red ve kabûlü lâzımeden bulunmuş olduğu beyânıyla icrâ-yı îcâbı dermiyân edilmişdir. Îzâhâtda bulunulmak üzere vukū‘ bulan da‘vete binâ’en Bahriye Nezâreti’nden i‘zâm olunan Seyr-i Sefâin Şubesi’ne me’mûr erkân-ı harbiyye-i bahriyye yüzbaşılarından Hayri Bey tarafından Fenerler İdâresince şimdilik ehemmi mühimme tercîhan birinci derecede ve geceli gündüzlü seyr u sefer vukū‘ bulan mahallerde fenerler rekz ve inşâsı cihetine gidilmekde olup halbuki üçüncü derecede mevâki‘-i bahriyeden ma‘dûd olan Gemlik ve Mudanya ve civârında sefâyin gündüzleri seyr u sefer etdikleri gibi geceleyin seyr u sefer icrâ etseler bile bunların seferlerine îkā‘-ı müşkilât edecek derecede kayalık ve mevâki‘-i sâire bulunmadığı ve bir fenerin masârıf-ı inşâiyyesi iki bin ve iş‘âliyye masârıfı da senevî iki yüz lira olup böyle üçüncü derecedeki limanlara da fener inşâsı masârıfına ise büdcenin müsâ‘adesi bulunmadığı cihetle buraya şimdilik bir fenerin inşâsı mümkün olamayacağı gibi mezkûr limanlar sâir rüzgarlardan ziyâde karayele ma‘rûz bulunmasıyla böyle fırtınalı havalarda fenerin bir gûne ehemmiyeti olamayacağı beyân ve ifâde ve fırtınalı havalarda barınması ihtimâli olmayan motorlu sandallar vâsıtasıyla tahlîs vazîfesinin îfâsı kat‘iyyen gayr-ı mümkün ve oraca cidden bir hey’et-i tahlîsiyye teşkîli matlûb olduğu ve masârıf-ı lâzımesi bi’t-te’mîn teşebbüsâtda bulunulduğu takdîrde Nezâret-i Bahriyece her türlü teshîlâtda bulunulacağı tabî‘i bulunduğu ilâve kılınmış ve ifâdât-ı vâkı‘a dâirece de musîb görülmüş olmağla keyfiyetin o vechile mahalline teblîği husûsunun Dâhiliye Nezâreti’ne havâlesi tezekkür kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 18 Muharrem sene [1]329 – Fî 6 Kânûn-ı Sânî sene [1]326. [Şûrâ-yı Devlet üyelerinin mühürleri]
478
BOA., DH.İD., 17/75/-1, 22.M.1329. 1911
479
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 163 Dâhiliye Nezâreti Muhâberât-ı Umûmiyye Dâiresi Şube: 3 Evrâk numrosu: 475 Li-ecli’t-tebyîz kaleme vürûdu: 13 [Kânûn-ı Sânî sene 1326]
Hudâvendigâr Vilâyet-i Behiyyesi’ne Hulâsası: Keçikaya mevki‘inde fener inşâsı mümkün olamayacağına dâir 17 Teşrîn-i Sânî sene [1]326 târihli ve 10502/780 numrolu tahrîrât-ı behiyyelerine cevâbdır. Dersaadet ile Mudanya arasında icrâ-yı seyr u sefer eden sefâinin selâmet-i seyrini te’mîn için Bozburun civârında kâin Keçikaya mevki‘ine bir fener rekzine büdcenin müsâ‘adesi bulunmadığına ve fırtınalı havalarda motorlu sandallar vâsıtasıyla tahlîs vazîfesinin îfâsı gayr-ı mümkün ise de masârıf-ı lâzımesi bi’t-te’mîn bir hey’et-i tahlîsiyle teşkîli teşebbüsünde bulunulduğu takdîrde Nezâret-i Bahriyece her türlü teshîlât irâe edileceğine dâir Bahriye Nezâret-i Celîlesi’nden vukū‘ bulan iş‘ârın musîb olduğu hakkında Şûrâ-yı Devlet Maliye Maârif ve Nâfia Dâiresi’nden bi’t-tanzîm ve buyuruldu-i sâmî ile tevdî‘ olunan mazbatanın musaddak sûreti leffen irsâl kılındığından mûcebince mu‘âmele îfâsına himmet. Tebyîz
BOA., DH.İD., 17/75/-1, 25.M.1329. 1911 480
481
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 164 Ticâret ve Nâfia Nezâreti Demiryollar İdâresi Aded: 262
Huzûr-ı sâmî-i cenâb-ı Sadâret-penâhî’ye Mâdde: Mudanya’da demiryol iskelesinde istîfâ kılınan iskele resmi hakkında Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Mudanya İskelesi’ne çıkan yolculardan ta‘rife mûcebince demiryol şirketi tarafından on beş para alınmak lâzım geldiği hâlde yolcuları ufaklık tedârükünde dûçâr-ı müşkilât etmemek üzere yirmi para ahz edildiği ve ufaklığın tekessürü vakte muhtâc olduğu cihetle sâlifü’z-zikr iskele resmini şirketin kemâ kân yirmi para olarak istîfâ etmesi ve beş paradan terâküm edecek mebâliği Bursa Sanâyi‘ Mektebi’ne verilmek üzere her sene nihâyetinde topdan hükûmete i‘tâ eylemesi istîzânını hâvî takdîm kılınan 3 Kânûn-ı Sânî sene [1]326 târihli ve iki yüz on altı numrolu tezkirenin emr-i cevâbîsi şeref-vürûd etmemesine mebnî arz ve ihtâr-ı keyfiyete ibtidâr kılındı. Ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 11 Rebî‘ulevvel sene 1329 ve fî 27 Şubat sene [1]326. Ticâret ve Nâfia Nâzırı Vekîli nâmına Müsteşar (imzâ)
BOA., ŞD., 36/1232, 11.Ra.1329. 1911 482
483
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 165 Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye Telgraf İdâresi Mahreci: Armudlu Târih: 23 Teşrîn-i Evvel [1]328
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Yirmi günden ma‘a âile Armudlu’da beklemekdeyim. Benim gibi Dersaadet ve Bursa’ya gidecek birçok yolcu vapurların buraya uğramamasından mebnî tûl müddetden beri hâl-i intizârda ve sokaklar içinde perîşân bir hâlde beklemekde olduklarından Mudanya hattına âmed-şüd eden vapurların buraya uğraması selâmet-i umûmiyye nâmına müsterhamdır. Armudlu ahâlîsinden Mustafa Şevket
BOA., DH.İD., 78/75/-1, 25.Za.1330. 1912 484
485
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 166 Dâhiliye Nezâreti Muhâberât-ı Umûmiyye Dâiresi Şube: 3/5926 Evrâk numrosu: 228 Târih-i tebyizi: 25 minh.
Seyr-i Sefâin İdâre-i Umûmiyyesi’ne Dersaadet ve Bursa’ya gidecek birçok yolcunun vapurların Armudlu’ya uğramamasından dolayı tûl müddet hâl-i intizârda ve meydânda kaldıklarından bahisle Mudanya hattına âmed-şüd eden vapurların Armudlu’ya da uğradılması lüzûmu ahâlî-i mahalliyyeden Mustafa Şevket imzâsıyla çekilen telgrafnâmede istirhâm kılındığından îcâbının icrâ ve inbâ buyurulması mütemennâdır, efendim. Bâ-işâret-i aliyye-i müsteşârî Tebyîz
BOA., DH.İD., 78/75/-1, 27.Za.1330. 1912 486
487
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 167 Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâre-i Umûmiyyesi Telgraf İdâresi: Vaputo Dersaadet 869/692 Dersaadet 30 Teşrîn-i Evvel sene 1328
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Altmış dokuz bin yedi yüz yirmi üç umûmî ve on husûsî numrolu 25 Teşrîn-i Evvel sene [1]328 târihli tezkire-i âsafâneleri cevâbıdır. Hâl-ı harb dolayısıyla idâre-i âcizîye mensûb vapurlar nakliyât-ı askeriyeye tahsîs edilmiş olduğundan bi’l-umûm postaların ta‘tîl edildiği ve Dersaadet ile Mudanya arasında seyr u sefer etmekde olan vapurlar başka kumpanyalara mensûb olduğu cihetle Armudlu İskelesi’ne uğradılmaları husûsunun o kumpanyalara emr u iş‘âr buyurulması işletme müdürü ifâdesiyle arz olunur. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Osmanlı Seyr-i Sefâin İdâresi Müdîr-i Umûmî (imzâ)
BOA., DH.İD., 78/75/-1, 2.Z.1330. 1912 488
489
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 168 Nâfia Nezâreti Demiryollar İdâresi Aded: 18
Huzûr-ı sâmî-i cenâb-ı Sadâret-penâhî’ye Hulâsa: Mudanya-Bursa ve merbût şirketinin iskele resmi fazlası olarak i‘tâ edeceği mebâliğden mahsûbu teklîf olunan matlûbâtı hakkında. Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki Mudanya-Bursa Demiryolu Şirketi’nin yolculardan iskele rüsûmu olarak on beşer para alması lâzım gelirken beş paralık meskûkâtın nedreti hasebiyle mukaddemâ yirmişer para istîfâ etmiş olduğundan fazla alınan bu beşer paralardan terâküm eden ve mü’essesât-ı hayriyyeye sarfı Şûrâ-yı Devlet’in 12 Mart sene [1]327 târihli ve yetmiş iki numrolu karârı îcâbından olup Bursa Sanâyi‘ Mektebi’ne i‘tâsı tensîb kılınmış olan yedi yüz elli üç liraya mukābil şirket de ba‘zı gûnâ matlûbât iddiâsında bulunmakda ve bu yüzden meblağ-ı mezbûre te’diye etmediği gibi hattın 1909 senesi fazla-i hâsılâtından hükûmet-i seniyye hissesini de teslîmden imtinâ‘ eylemekde olduğundan şirketin bu bâbdaki müdde‘ayâtı bu kerre Meclis-i Nâfiaca tedkīk olunarak bir sûreti leffen takdîm kılınan zabıtnâme mündericâtından keyfiyet muhât-ı ilm-i sâmîleri buyurulacağı üzere şirketin mahsûbu taleb ve iddiâsında bulunduğu mebâliğden dört yüz seksen dokuz lira yirmi dört guruşu şâyân-ı kabûl görülmüş ve mezkûr zabıtnâmede tafsîlâtı muharrer olduğu üzere bundan yüz otuz yedi lira altmış beş guruşu mezkûr iskele rüsûmuna âid cibâyet masrafı ve sâireden ibâret olup şirketden taleb olunan sâlifü’l-arz yedi yüz elli üç liradan tenzîl ve mahsûbu tabî‘î ve arâzî bedeli ile gümrük resmi olarak mukaddemâ hazînece alınan mebâliğin şirkete reddi muktezî mikdârından ibâret olan mütebâkī üç yüz elli bir lira elli dokuz guruşun da senelerden beri devâm etmekde olan bu bâbdaki muhâberâta ve bakiyye-i deynini tesviye etmemek için bu vesîle ile şirket tarafından vâki‘ olan te‘allülâta bir nihayet verilmek üzere ol vechile icrâ-yı mahsûbu zarûrî görülmekde olduğundan îfâ-yı muktezâsı menût-ı re’y ve müsâ‘ade-i celîle-i Sadâretpenâhîleridir. Ol bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 9 Cemaziyelevvel sene [1]331 ve fî 3 Nisan sene [1]329. Nâfia Nazırı Besarya
BOA., BEO., 312354/4165, 9.Ca.1331. 1913 490
491
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 169 Maliye Nezâreti Vâridât Müdüriyet-i Umûmiyyesi Umûmî numro: 12722 Husûsî numro: 214 Dersaadet, fî 28 Kânûn-ı Sânî sene [1]330
Dahiliye Nezâret-i Celîlesi’ne 17 Kânûn-ı Sânî sene [1]330 târihli ve 97794/1879 numrolu tezkire-i aliyye-i nezâretpenâhîlerine cevâbdır. Bandırma-Soma Demiryolu’nun bir müddetden beri bozulmasından ve bu sebeble İzmir’den Bandırma’ya tuz celb edilememesinden dolayı Mudanya ve Gemlik Düyûn-ı Umûmiyye anbârlarına lüzûmu mikdâr tuz gönderilememiş ise de ihtiyâcât-ı mahalliye vaktiyle nazar-ı dikkate alınarak Mudanya’ya doksan beş ton tuz nakl eylemek üzere istikrâ olunan sefînenin Bandırma’dan hamûlesini aldığı hâlde muhâlefet-i havadan dolayı Mudanya’ya vâsıl olamamasına binâ’en Konya ve Sarayönü anbârlarından Dersaadet için celb edilen tuzlardan yüz tonasının (tonunun) ilk hareket edecek posta vapuruyla Mudanya ve Gemlik’e sevki esbâbı istikmâl kılındığı bi’l-muhâbere Düyûn-ı Umûmiyye Komiserliği’nden ahîren alınan tezkirede izbâr kılınmış olduğu beyân ve bi’l-vesîle arz-ı ihtirâm olunur, efendim. Maliye Nâzırı Vekîli nâmına (imzâ)
BOA., DH.İ.UM.EK., 90/91, 28.Kânûn-ı Sânî.1330. 1915 492
493
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 170 Bâb-ı Âlî Dâhiliye Nezâreti Şifre Kalemi Mahreci: Bursa Târih-i keşîdesi: 25 Mayıs sene [1]331 Kaleme vürûdu: 25 minh. Mudanya’ya gönderilen boş gemiye külliyetli ot ve saman nakl ve tahmîli ve zeytin ve zeytinyağı için fıçı ve küfe i‘mâlinin tesrî‘i Harbiye Nezâretiyle Levâzımât-ı Umûmiyye Riyâseti’nen iş‘âr olunuyor. Mudanya’ya gönderilen boş gemiye Karacabey sâhilinde ihzâr olunan külliyetli ot ve samanın nakl ve tahmîli ve Gemlik fıçı ve Bursa küfe i‘mâlâthâneleri için yine Karacabey’den Kurşunlu İskelesi’ne cem‘ edilen çubukların Gemlik ve Mudanya’ya sevki için her kayığa bir jandarma irkâbı ve yedlerine varaka-i resmiyye i‘tâsı sûretiyle hükûmet-i mahalliyenin taht-ı nezâretinde şâyân-ı i‘timâd kayıkcılarla birkaç kayığın hareket etdirilmesine her hâlde lüzûm görülmekde olup keyfiyet Başkumandanlık Vekâlet-i Celîlesiyle Levâzım Riyâseti’ne iş‘âr edildiğinden nezâret-i celîlelerince de iktizâsının müsâra‘aten îfâ ve inbâ buyurulması. Fî 24 Mayıs sene [1]331. Vali Ali Osman İdâre-i Umûmiyye’ye fî 25 Mümeyyiz Kemaleddin Bey’e 25 Numro: 2828
BOA., DH.İ.UM., 1/51/89/-01, 23.B.1333. 1915 494
495
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 171 Dâhiliye Nezâreti İdâre-i Umûmiyye Evrâk-ı Umûmî numrosu: 72 Kalem numrosu: 2828 Târih-i Tesvîd: 25 Mayıs sene [1]331 Târih-i tebyîz: 25
Başkumandanlık Vekâlet-i Celîlesi’ne Mudanya’ya gönderilen boş gemiye külliyetli ot ve saman tahmîli ve zeytin ve zeytinyağı nakli için fıçı ve küfe i‘mâlâtının tesrî‘i lüzûmu Harbiye Nezâret-i Celîlesi’nden iş‘âr buyurulmuş ise de Mudanya’ya gönderilen boş gemiye Karacabey sâhilinde ihzâr olunan külliyetli ot ve samanın nakl ve tahmîli ve Gemlik fıçı ve Bursa küfe i‘mâlâthâneleri için Karacabey’den Kurşunlu İskelesi’ne cem‘ edilen çubukların Gemlik ve Mudanya’ya sevki zımnında her kayığa yedlerine varaka-i resmiyye verilerek birer jandarma irkâbı sûretiyle hükûmet-i mahalliyenin taht-ı nezâretinde şâyân-ı i‘timâd kayıkcılarla birkaç kayığın hareket etdirilmesine Hudâvendigâr Vilâyeti’nden alınan telgrafnâmede lüzûm gösterilmiş olmağla Karacabey, Gemlik, Mudanya arasında eşyâ-yı mezkûrenin bu sûretle nakline müsâ‘ade buyurularak keyfiyetin îcâb edenlere teblîği ve netîcenin inbâsı mütemennâdır. Ol bâbda. Tebyîz, 25
BOA., DH.İ.UM., 1/51/89/-01, 24.B.1333. 1915 496
497
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 172 Osmanlı Ordu-yı Hümâyûnu Başkumandanlığı Vekâleti Numro: 2184
Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne Devletlü efendim hazretleri 25/3/[13]31 târih ve 105 numrolu tezkire-i nezâret-penâhîleri cevâbıdır. Karacabey, Gemlik ve Mudanya arasında hükûmet-i mahalliyenin müsâ‘adesiyle yelkenli kayıklarla münâkālâtın icrâsı için daha akdem Hudâvendigâr Vilâyeti’nden alınan telgraf üzerine tensîb ve vilâyete teblîğ edilmiş olduğu ma‘rûzdur. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 27 Receb sene [1]333 ve 28 Mayıs sene [1]331. Başkumandan Vekili Enver
BOA., DH.İ.UM., 1/51/89/-01, 27.B.1333. 1915 498
499
Osmanlı Döneminde Mudanya İskelesi ve Gümrüğü
BELGE 173 Devlet-i Osmaniyye Posta ve Telgraf ve Telefon Nezâreti Mahrec: İzmit Numro: 15979 Târih: 9 Ağustos 1331
Dâhiliye Nezâreti’ne Bu sabâh Yalova’nın Koru karyesi limanından kalkan Mudanyalı Miltiyadi Kapudan’ın iki tonluk soğan yüklü kayığı Büyükada’nın takrîben iki mil açıklarında kable’z-zevâl sâ‘at sekiz buçuk râddelerinde bir düşman tahte’l-bahrine tesâdüfle tâifeleri derûnundan alınarak ihrâc edildikden ve Gemlikli Harolambo’nun zeytin yüklü kayığının hamûlesi olan altmış beş küfe zeytin ve bir teneke sâde yağı [denize] ilkā ederek magrûk Miltiyadi kayığının tâifesini bu kayığa aktarma etdikde ve... (yırtık) Hırsız Ada istikāmetinde seyr etmekde olan büyük bir kayığın üzerine gidip kayıkda... (silik) Bozburun istikāmetine doğru gitdiği ve Karârgâh-ı Umûmî’ye dahi yazıldığı Yalova Kāimmakāmlığı’ndan bildirilmişdir. Mutasarrıf Mazhar
BOA., DH.EUM3.Şb., 22/8, 11.L.1333. 1915 500
501