Atatürk fotoğrafları
Mersinliler Viktor Venüs'ü son yolculuğuna uğurladı
Gazeteci Haldun Okdemir tarafından derlenen ve çoğu daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş olan Atatürk'e ait 120 fotoğrafın yer aldığı "Atatürk Fotoğrafları Sergisi" MTSO'da Mersinlilerle buluştu.
sergisi
Mersin'in Cumhuriyet'in ilanından sonraki ilk Hıristiyan belediye başkanı olan Doktor Victor Venüs, 91 yaşında hayatını kaybetti. Victor Venüs, Uray Caddesi'nde yer alan ve papaz olmadığı için dini
YIL: 12 SAYI: 183
14. Meslek Komitesi, üyeleri Galericiler Sitesi'ni görüþtü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, meslek grubunda kayıtlı bulunan, Otomotiv Yetkili Bayiliği, Galericilik ve Oto Kiralama alanlarında faaliyet gösteren üyeler, Genişletilmiş Sektör Toplantısı'nda biraraya geldi. Toplantıyla ilgili olarak konuşan Komite Başkanı ve Meclis Üyesi M. Alper Gürsoy; " Toplantıda, üyelerimize özellikle en büyük problemlerimizden biri olan galericiler sitesi konusunda yaptığımız çalışmaları, haksız rekabet ve yaşadığımız bürokratik problemleri ve çözümlerini tartıştık" dedi. SAYFA 3'TE
Genç Giriþimciler Kurulu Toplantýsý MTSO'da yapýldý
17 - 30 OCAK 2010
10 büyük proje, Mersin'i yeni yüzyýla hazýrlayacak Türkiye KOBİ'leri yenilik yarışında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) ve OECD metodolojisine uygun olarak Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2009 yılında gerçekleştirilen yenilik araştırmasına göre, 10 ve daha fazla çalışanı olup, sanayi ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren girişimlerin 2006-2008 yılları arasındaki üç yıllık döneme ait yenilik faaliyetlerine ilişkin bilgileri incelendi. Araştırmaya göre Türkiye'de faaliyet gösteren KOBİ'lerin yüzde 37,1'i yenilik faaliyetinde bulunurken, yüzde 29,8'i teknolojik yenilik, yüzde 16'sı ise teknolojik yenilik için işbirliği yaptı. Türkiye'de faaliyet gösteren KOBİ'lerin yüzde 24.4'ü ise yaptıkları yenilikler için finansal destek aldı. SAYFA 2'DE
En büyük yatırım insana Mersin'deki proje çalışmalarını değerlendiren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut, en büyük avantajlarının Mersin insanında olduğuna dikkat çekerek; "En büyük yatırımımız insan kaynakları üzerine. İşsiz gençlerimizin verilen kurslarla nitelikli işgücü haline getirilmesinden, göçle gelen kadınlarımızın kendi işlerini kurmasına kadar bir çok farklı alanda tüm kurumlarımızla birlikte çalışıyoruz" dedi.
Türkiye inovasyon konusunda dinamik bir yapıya sahip HABERİ SAYFA 3'TE
AB'den iki yeni fon daha HABERİ SAYFA 2'DE
Kalkýnma Ajansý, 25 milyon lira hibe daðýtacak Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Genel Sekreteri Veysel Parlak, 'Mali Destek Programları' ile birlikte bölgenin kalkınması için 25 milyon TL'lik bir kaynağı kullandıracaklarını ifade ederek, bunun yanında eşfinansman sistemiyle birlikte bölgede 52 milyon TL'lik bir kaynağı da harekete geçirmiş olacaklarını söyledi. SAYFA 2'DE
Elinde hamur olan iþe karýþsýn Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp; "Biz kadınlar elimizin hamuruyla işe karışırsak, ekonomik büyüme sağlanır ve dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi içindeki Türkiye'nin ilk 10 arasına girmesi için gerekli dinamizmi yaratabiliriz" dedi. Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu toplantısında konuşan Başkan Ayla Harp, kurulun geleceğe yönelik projeleri hakkında bilgi verdi. Önceliklerinin kurul olarak yapacakları çalışma ve eğitimlerle kadın girişimci sayısını arttırmak olduğunu söyledi. SAYFA 3'TE
törenlerin yapılamadığı Maruni Cemaati'nin kilisesini cami olması karşılığında devlete bağışlayarak Nusratiye Camisi'nin yapılmasını sağlamıştı. HABERİN DEVAMI SAYFA 3'TE
2009 yılında özel sektöre 354 milyon TL'lik ArGe desteği verildi. Özel sektörden gelen proje başvurusu ise bin 847'ydi. Gelen başvuruların bin 118'i desteklenmeye değer bulundu. Bu rakamlar hükümetin 2008-2012 Stratejik Planı'nda yeralan 2009 hedefinin gerisinde. Proje Pazarlarını Destekleme Programı kapsamında 2008'de 5 kurum desteklenirken, 2009 yılında bu rakam 4'e indi. Desteklenen 4 kurum arasında Mersin Üniversitesi de bulunuyor. Yaptığı ihracatla 100'ler kulübüne giren Türkiye'nin de yoluna devam edebilmesi için ekonomisini tam anlamıyla rekabetçi hale getirmesi gerekiyor. Bu dönüşüm içinse inovasyon (yenilik) şart. Eğer yenilikçilik ulusal çapta uygulanırsa 2023'te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde Türkiye de rahatlıkla yer alabilir.
Türkiye'nin teknoloji üretimi büyüyor 2'DE
Türk iþadamlarýnýn küresel örgütlerdeki yükseliþi sürüyor Ticaret odalarından dünya finans örgütlerine kadar birçok sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütlerinde tepe roller üstlenen iş adamları ile profesyonellerin sayısı giderek artıyor. Uluslararası meslek kuruluşlarından yönetimde yer alan 20 iş adamı ve yöneticinin 5'i başkanlık koltuğunda oturuyor. Konu ile ilgili açıklama yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut konuşmasında "Küresel dünyada ülkeleri artık şirketler temsil ediyor. Bir Türk firması başka ülkelerde sadece kendisini temsil etmez, aynı zamanda Türkiye'yi ve ekonomik gücünü gösterir" dedi. Sayfa 4'TE
Dünya ticaretinde Asya ülkelerinin payý artýyor Dünya ekonomisinde ağırlık gelişen ülkelere kayarken, dünya lideri ABD'nin, krizle birlikte dünya GSYİH'sinden aldığı pay, gerileme trendine girdi. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre,1985'de dünya ekonomisinden yüzde 22,95 pay alan ABD'nin, 2009'da yüzde 20,02, bu yıl ise yüzde 19,59 pay alması bekleniyor. Avrupa ülkeleri ve Japonya'nın ekonomisi de hızla kan
kaybediyor. 1990 sonrasında artan küreselleşme eğilimi ve Asya'nın uyuyan devlerinin dünya ekonomisine entegre olması güç dengelerini Doğu ülkeleri lehine değiştiriyor. Bu temel değişimlere küresel krizin de eklenmesiyle, birçok gelişmekte olan ülke, dünya ekonomisinde daha fazla söz hakkına sahip olmaya başladı. HABERİN DEVAMI 4'TE
İhracat dalya dedi, krize rağmen mal satamadığımız 4 bölge kaldı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan Türkiye'nin 2009 ihracatının 101 milyar 629 milyon dolar olduğu söyledi. Türkiye 2007'de girdiği 100'ler kulübündeki yerini krize rağmen korurken, sadece Kuzey Mariana Adaları, Kiribati,
Güney Vietnam ve Samoa gümrük bölgelerine ihracat yapmadı. Bakan Çağlayan 100 milyar dolarlık ihracat eşiğinin, hedef pazarların ticaret hacmindeki çok ciddi ticari daralmaya rağmen aşıldığını söyledi. 3'TE
Katma değeri yüksek ürünlere ağırlık vermeliyiz DEVAMI 3'TE
Hisarcıklıoğlu: Artık kararlar başkentlerde verilmiyor TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 2001'e kadar Türk iş dünyası olarak küreselleşen dünyayı anlayamadıklarını belirterek, küreselleşen dünyada kararların başkentlerde değil uluslararası ticaretin döndüğü merkezlerinde verildiğini kaydetti. 4'TE
Türkiye'nin küresel ekonomide payı artıyor IMF rakamlarına göre Türkiye'nin dünya ekonomisindeki payı çok büyük sıçrayışlarla olmasa da kararlı bir şekilde yükselmeye devam ediyor. 1985'te dünya ekonomisinde yüzde 1.02 pay alan Türkiye, 1990 yılında yüzde 1.13, 1995'de yüzde 1.19, 2000'de yüzde 1.22, 2005'de yüzde 1.33 pay aldı. Türkiye'nin dünya ekonomisinden alacağı payın 2009'da % 1.34, 2010'da ise yüzde 1.35 olması bekleniyor.
İstihdam konusunda ilk olacağız 2009 yılı sonunda başlatılan İstihdam Ve Mesleki Eğitim Çalıştayı düzenlediklerini kaydeden Başkan Aşut; "Bu çalışmayla Türkiye'de ilk defa bir kentin istihdam kılavuzu hazırlanacak. Böylece kentimizde yaşanan yoğun işsizliğe karşı, Tarım-Gıda, Lojistik ve Turizm sektörleri başta olmak üzere birçok alanda nitelikli işgücü oluşmasını sağlayacağız. Ayrıca bu sistemi AB ülkelerindeki ağla birleştirip adeta işgücü ihraç eder hale geleceğiz" diye konuştu.
MERSİN'İN 21. YÜZYIL PROJELERİ SAYFA 4'TE
Yeni dünya ihracat þampiyonu Çin, Almanya'yý ikinci sýraya düþürdü
MESBAŞ Ortadoğu'ya açılmak için cazip hale geldi
Çin, 2009 yılında 1,2 trilyon dolarlık ihracat yaptı. Böylece Almanya'yı geçerek ihracatta dünya liderliği koltuğuna oturdu. Ekonomisi en hızlı büyüyen ve 2009 yılı sonu itibarıyla dünyada en çok ihracat yapan ülke oldu. Çin'in yıllık ihracatı 1,2 trilyon dolar. Almanya ise 2009 yılında 1,17 trilyon dolar ihracat yaptığını açıklamıştı. Küresel kriz nedeniyle, Çin ve Almanya, ihracat güçlerini yaklaşık yüzde 18 oranında yitirmişti. 4'TE
Hariri: "Vizenin kalkması somut bir adım" Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türk-Lübnan İş Konseyi tarafından düzenlenen çalışma yemeğinde yaptığı konuşmada, iki ülke arasında vize uygulamasının kaldırılmasını gelişen ticari ilişkiler için somut bir adım olarak nitelendirdi. SAYFA 4'TE
HABERİ SAYFA 4'TE
Libya ile vizesiz geçiş uygulaması yürürlüğe girdi HABERİ SAYFA 4'TE
İkili ticarette İran Riyali kullanılmasında mevzuat engeli kalmadı HABERİ SAYFA 4'TE
MERSİN TEKNOPARK'TA KİRA İNDİRİMİ HABERİ SAYFA 2'DE
17-30 Ocak 2010
Kalkýnma Ajansý, Çukurova'ya 25 milyon lira daðýtacak Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Genel Sekreteri Veysel Parlak, 'Mali Destek Programları' ile birlikte bölgenin kalkınması için 25 milyon TL'lik bir kaynağı kullandıracaklarını ifade ederek, bunun yanında eşfinansman sistemiyle birlikte bölgede 52 milyon TL'lik bir kaynağı da harekete geçirmiş olacaklarını söyledi.
Ç
ukurova Kalkınma Ajansı tarafından 2009 Yılı Mali Destek Programı Mersin'de tanıtıldı. ÇKA 2009 Yılı Mali Destek Programları'nın, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Toplantı Salonu'nda yapılan toplantısında konuşan Veysel Parlak, ÇKA'nın kamu ve özel kesimle birlikte sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğini geliştirmenin yanında temin edilen kaynakların etkin ve yerinde kullanımını sağlayarak, yerel potansiyeli harekete geçirip bunun ülke geneline yayma amacı taşıdığını anlattı. Parlak, ajansın; bölgenin yatırım imkanlarını iç
ve dış yatırımcılara tanıtarak, bölgede yapılacak yatırımlarla ulusal kalkınma planı ve programlarında öngörülen ilke ve politikalara uyumlu olarak, bölgenin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınması, rekabet gücünün yükseltilerek sürekli kılınması amacına hizmet edeceğini dile getirdi. ÇKA tarafından yürütülecek olan; '2009 Yılı Mali Destek Programı'nın toplam bütçesinin 25 milyon TL olduğu bilgisini veren Veysel Parlak, söz konusu bütçenin de; 'İktisadi Kalkınma Mali Destek Programı', 'Sosyal Kalkınma Mali Destek Programı' ile 'Küçük Ölçekli Altyapı
Projeleri Mali Destek Programı' olmak üzere 3 ana başlık altında kullandırılacağını kaydetti. Parlak, 15 milyon TL'lik bir bütçeye sahip olan; 'İktisadi Kalkınma Mali Destek Programı'nı önemsediklerini ifade ederek, programla birlikte bölgedeki istihdam ve ihracatın yanında rekabet gücünün arttırılması, yenilikçi özel sektör yatırımlarının desteklenmesinin öngörüldüğünü belirtti. Bölgenin beşeri sermayesi, kültürel ve çevresel değerlerinin geliştirilmesi amacıyla yürütülecek olan; 'Sosyal Kalkınma Mali Destek Programı' hakkında da bilgi veren Parlak,
iNOVASYON 12,6
Pazarlama yeniliği yapan
Organizasyon/pazarlama yeniliği yapan
22,7
60
40
16,6
19,9
%
Organizasyon yeniliği yapan
21,7
Teknolojik yenilik faaliyeti sonuçsuz kalan
Süreç yeniliği yapan
Ürün ve/veya süreç yeniliği yapan
27,4
Teknolojik yenilik faaliyeti devam eden
29,8
Ürün yeniliği yapan
Yenilik faaliyeti yürüten
37,1
Teknolojik yenilik faaliyeti yürüten
KOBİ'lerde yenilik faaliyetleri (%) 2006-2008
20
50
30
12,7 10
4,9 0
Türkiye'nin KOBİ'leri yenilik yarışında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) ve OECD metodolojisine uygun olarak Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2009 yılında gerçekleştirilen yenilik araştırmaya göre, 10 ve daha fazla çalışanı olup, sanayi ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren girişimlerin 20062008 yılları arasındaki üç yıllık döneme ait yenilik faaliyetlerine ilişkin bilgileri incelendi. Araştırmada yenilik faaliyeti; teknolojik yenilik ve teknolojik olmayan yenilik olarak sınıflandırılırken, teknolojik yenilik ürün ve süreç yeniliğini, teknolojik olmayan yenilik ise pazarlama ve organizasyon yenilikleri olarak sınıflandırıldı. Yüzde 37,1'i yenilik faaliyeti yürüttü Araştırmaya göre Türkiye'de faaliyet gösteren KOBİ'lerin yüzde 37,1'i yenilik faaliyetinde bulundu. 10–49 çalışanı olan KOBİ'lerin yüzde 33,8'i, 50–249 çalışanı olan KOBİ'lerin yüzde 43,7'si ve 250 ve daha fazla çalışanı olan KOBİ'lerin yüzde 54,4'ünün, yenilik faaliyetinde bulundu.. Girişimlerin yüzde 29,8'i teknolojik yenilik Araştırmada incelenen süreçte KOBİ'lerin yüzde 29,8'i teknolojik yenilik yaptığı belirtilirken faaliyeti sonuçsuz kalan girişimlerin oranı yüzde 4,9'da kaldı. Girişimlerin yüzde 22,7'si teknolojik olmayan yenilik faaliyetinde bulundu KOBİ'lerin yüzde 22,7'si teknolojik olmayan yenilik faaliyette bulunduklarını bildirirken, teknolojik olmayan yenilik faaliyeti kapsamında girişimlerin yüzde 12,7'si organizasyon yeniliği, yüzde 16,6'sı ise pazarlama yeniliği yaptı. Teknolojik yenilik için işbirliği Yenilik faaliyeti için işbirliği yapan KOBİ'lerin oranı yüzde 16 oranında kalırken, işbirliği yapılan kişi ve kuruluşların ülkeleri dikkate alındığında yüzde 97,1'i yurtiçinden, yüzde 26'sı ise AB üye, aday ve EFTA ülkelerindendi. KOBİ'lerin yüzde 24,4'ü finansal destek aldı 2006–2008 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde incelenen KOBİ'lerin yüzde 24,4'ü teknolojik yenilik faaliyetleri için finansal destek aldı. KOBİ'lerin yüzde 22,7'sine kamu kurumları tarafından finansal destek verilirken, Avrupa Birliği de yüzde 2,2'sini destekledi. Araştırmada KOBİ'lerin yüzde 52,3'ü teknolojik yenilik faaliyetinin en önemli etkisi mal ve hizmet kalitesini arttırmayıdı.KOBİ'lerin yüzde 52,3'ü teknolojik yenilik faaliyetinin en önemli etkisi olarak, mal ve hizmet kalitesinin, yüzde 43,1'i ürün veya hizmet çeşidinin, yüzde 38,7'si ise mal ve hizmet üretim kapasitesinin artmasını gösterdi.
programla birlikte Adana ve Mersin bölgesindeki sosyal bütünleşme, dayanışma ve birlikteliği sağlayarak, mevcut yapıyı güçlendirmek istediklerinin altını çizdi. Parlak, "Program kapsamında çevre ve bölgenin kültürel değerlerinin yanı sıra turizm potansiyeliyle ilgili olarak sosyal çıktı almayı amaçlayan projeleri destekleyeceğiz. Böylelikle bölgenin sosyal gelişim seviyesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Bu nedenle de projeye 5 milyon TL'lik bir kaynak ayırdık" dedi. Bölgenin küçük ölçekli mali desteklerle fiziki ve teknik altyapısını güçlendirmek amacıyla; 'Küçük Ölçekli Altyapı Projeleri Mali Destek Programı'nın yürütüleceğini açıklayan Parlak, bu kapsamda da başta yerel yönetimler olmak üzere İl Özel İdaresi ve üniversiteler tarafından geliştirilecek altyapı projelerini destekleyeceklerini belirterek, programın toplam bütçesinin 5 milyon TL olduğu bilgisini verdi. Tüm bu programlar kapsamında verilecek desteklerin hibe şeklinde olacağını, ancak finansmanı ÇKA'nın tek başına karşılamayacağı uyarısında da bulunan Parlak, buna göre 'İktisadi Kalkınma Mali Destek Programı'nda projenin toplam maliyetinin yüzde 40'ını, 'Sosyal Kalkınma Mali Destek
Programı'nda yüzde 85'ini, 'Küçük Ölçekli Altyapı Projeleri Mali Destek Programı'nda da yüzde 60'ını ajansın karşılayacağını, geri kalan tutarın da eşfinansman olarak başvuru sahibi veya ortakları tarafından karşılanacağını söyledi. Parlak, "Böylelikle ÇKA'nın toplam 25 milyon TL'Lik kaynağı, aynı zamanda da eş-finansman sistemiyle de bölgede çok daha büyük bir kaynağı harekete geçirmiş olacak. Bizim hesaplamalarımıza göre Adana ve Mersin'de 52 milyon TL'lik bir kaynak bölgenin kalkınması için harekete geçirilmiş olacak" diye konuştu. Proje çağrısının 30 Aralık 2009 itibariyle başlatıldığını hatırlatan Parlak, bununla birlikte Adana ve Mersin'de bilgilendirme toplantıları düzenlediklerini, hangi alanların destekleneceği ve kimlerin proje başvurusunda bulunacağı konularında açıklamalar yapılıp, sistemin işleyişi hakkında katılımcılara bilgi verileceğini dile getirdi. Proje kabulünün 17 Mart 2010'da sona ereceğine dikkat çeken Parlak, belirtilen tarihten sonra sunulan projelerin kabul edilmeyeceğinin altını çizerek, başvuruların da bağımsız değerlendiriciler ve 'Değerlendirme Komitesi' desteğiyle incelenip değerlendirileceğini de sözlerine ekledi.
DÜNYA BÝR DAHA ASLA AYNI OLMAYACAK Yaşanan küresel ekonomik kriz, değişim için belki de son fırsat. Krizden sonraki dünya pazarı, eskiye ait herşeyin yok olup yerine yeni kuralların konduğu bir arena olacak. Asya, 1980'lerden bu yana sürdürdüğü
büyümesinin sonucunda dünyanın üretim merkezi olurken, sokaktaki adam da kaçınılmaz değişimden nasibini alacak. Buradaki kritik soru ise şu, değiştirilmek mi yoksa değiştirmek mi?
AR-GE ve İnovasyon
DÜNYAYI NASIL DEĞİŞTİRİR?
Endüstri toplumlarında, toplu üretimin getirdiği toplu yok etmeye karşı başlatılan bilginin tek bir merkez olmadan yayılması süreci, üretim sistemlerinin değişmesine, organizasyon yapılarının piramitten, düz hale gelmesine sebep oldu. Ağ (Network) sayesinde bilgiye ulaşan ve kullanma becerisi göstererek (proje) bir araya gelenler gelişmeyi sağlıyor.
U
zun süredir, kamuoyunun en çok duyduğu iki kelime, proje ve ağ (network). Öyle ki hemen hemen her alanda kullanılan bu iki kelime aslında, gelecek yüzyılın en önemli anahtarı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen proje yazma eğitimleri, işsiz gençleri projeci olarak istihdam etme, küresel ağlara üyelik gibi eylemlerin amacı da yeni yüzyıla hazır olmak. Aslına bakılırsa insanoğlunun geleceği için önemli bir dönüm noktası olan bu sözcükler, 20. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıktı. Sanayi çağı, 1950'den sonra içinde bulunduğu zorunluluklar yüzünden, kendinden sonraki akımı tetikleyecek kavramları ortaya çıkarmaya başlamıştı. Ağ (Network) çalışmaları da bu dönemde ortaya çıktı. Toptan üretim, toptan yok etme kavramını ortaya çıkarmıştı.Soğuk Savaş sürecinde dünyanın üstünde oturduğu dehşet dengesi, insanoğlunu toplu yokoluşa karşı yeni yöntemler bulma arayışına itti. Amerika Birleşik Devletleri'nde, olası
bir nükleer savaşa karşı alınan tedbirlerden birisi de birimler arası iletişimin devamlılığını sağlamak için bilgi ağı oluşturulmasıydı. Sistemin temeli, önemli stratejik yerleri birbirine bağlayan ve bilinen bir merkezi olmayan bilgi ağı oluşturulmasıydı. Öyle ki, bu ağın merkezi olmadığı için, neresi hasar görürse görsen, birbirine bağlı yerler arasında bilgi alışverişi her zaman devam edecekti.
Bir hat çökerse bilgi kendisine bağlı alternatif hatlarla yoluna devam edecekti. İnternetin atası denilen sistemin oluşturulmasıyla artık tek ve merkezi bir bilgi dağıtıcısı kavramı ortadan kalkmıştı. Nedeni savaşta olsa, bu yeniliğin ekonomide kullanılması kaçınılmazdı. Endüstri toplumları, giderek daha büyük fabrikalar, daha büyük şirketler kurarken, bu büyüklüğü yönetecek bilgi işlem sistemlerine ihtiyaç duymaya başlamıştı. Bilgi ağları kısa zamanda büyüyüp gelişerek Bugünkü interneti oluşturdu. Dünya yeni bir döneme girmişti. Bu değişim kısa zamanda organizasyon yapılarını değiştirdi. Endüstri toplumlarının piramit şeklinde organizasyon yapısı, nitelikli bilgiye sahip, çocuk denecek yaştaki gençler tarafından dağıtılmaya başladı. Artık kimsenin üstü, amiri yoktu. Bilgiye ulaşan ve onu kullanma becerisi göstererek proje üretenler biraraya gelmekte, sonra dağılarak yeni bilgilere ulaşıp yeni projeler üretecek şekilde dinamik bir yapı oluşturmuştu.
Büyük çocuklarla oyun oynamak: Türkiye'nin inovasyon incelemesi Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye yenilik yapmada en alt sıralarda yer alıyor. Fakat yeniliğe ilgide aynı ülkelerle kıyaslandığında en ön sıralarda. Diğer bir deyişle bu sefer geç kalmadık ama acilen hızlanmamız gerekli.
E
konomik krizle dünya ticareti de yeniden şekilleniyor. Yeni dünyada, krizden çıkmak için bulunan yeni pazarlarda kıyasıya mücadele yaşanacak. Yaptığı ihracatla 100'ler kulübüne giren Türkiye'nin de yoluna devam edebilmesi için ekonomisini tam anlamıyla rekabetçi hale getirmesi gerekiyor. Bu dönüşüm içinse inovasyon (yenilik) şart. Eğer yenilikçilik ulusal çapta uygulanırsa 2023'te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde Türkiye'de rahatlıkla yer alabilir. Türkiye başarabilir mi? 2009 yılında özel sektöre verilen Ar-Ge desteği, 354 milyon TL civarındaydı. Özel sektörden gelen proje başvurusu ise bin 847. Gelen başvuruların bin 118'i desteklendi. Bu rakamlar hükümetin 2008-2012 Stratejik Planı'nda yeralan 2009
Türkiye'nin ihracatı YILLAR
İHRACATIMIZ
hedefinin gerisinde. 2008 yılında Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı'na 910 başvuru yapılmışken, 2009'da 794'de düştü. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı'na ise Kasım 2009 itibariyle 881 KOBİ'den 948 proje başvurusu oldu. Oysa 2008'de bu programa bin 192 başvuru olmuştu. Üniversite, araştırma ve sanayi kurumları arasında Ar-Ge projelerinin oluşturulmasına yönelik Proje Pazarlarını Destekleme Programı'nda da 2008'de 5 kurum desteklenirken, 2009 yılında bu rakam 4'e indi. Geçtiğimiz yıl Mersin Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi ve Ostim Organize Sanayi Bölgesi'ne destek verildi. Rakamlardaki olumsuz değişme ekonomik krize bağlandığı takdirde sonuç daha da kötü olacaktır. Çünkü krizler inovasyon ve Ar-Ge harcamalarını arttırarak aşılır. Yeni pazarlara açılmanın ve satışları arttırmanın yolu fark yaratmaktan geçmekte. Bu yüzden firmaların öncelikle inovasyon kültürünü bünyelerine yerleştirmeleri şart. Ancak bu yolla maliyetleri düşürebilir, rekabet ettiği ürünlerden daha işlevsel, daha farklı mal ve hizmetleri pazara sunabilirler.
Türkiye İnovasyon platformu olabilir mi? Türkiye'de imalatın teknolojik yapısı %
2000
Düşük teknoloji 65
Orta teknoloji 30
Yüksek teknoloji 5
2008
30
65
5
YIL
Tabloda görüldüğü üzere Türkiye 8 yılda düşük teknolojiden orta teknolojiye geçiyor. Bu durum Türkiye'nin dinamiğini göstermesi açısından oldukça önemli. Ancak yüksek teknoloji ile üretim yüzdesinin değişmemesi düşündürücü. Çünkü Yüksek Teknoloji ile üretimde yüzde 20 hedefini tutturmak zorundayız.
İnovasyon performansımız Özel kredilerde artış İş dünyası Ar-Ge harcama artışı Teknoloji harcamaları artışı Bilgi yoğun hizmet ihracatı artışı
%18.9 %17.5 %19.8 %31.0
Türkiye'nin inovasyon performansı. AB üyesi ülkeler arasında performansı en düşük 7 ülke arasında. Ancak performans gelişme hızı AB üyesi 27 ülkeden çok daha yüksek. Türkiye'nin en güçlü olduğu gelişme alanları finans ve destek hizmetleri olurken, en zayıf yönü insan kaynakları ve şirketlerdeki inovasyon yatırımları.
Krizi fýrsata dönüþtürmek için ihtiyaçlarý belirlemek önemli İnovasyon ülke için kalkınmanın itici gücü, KOBİ'ler içinse karlılık ve rekabet edebilme gücü anlamını taşır. Dünyada, Türkiye krizden en hızlı çıkacak ülkeler arasında gösteriliyor. Bu durum, Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefi için önemli bir moral kaynağı. Fakat 2023 hedefini gerçekleştirebilmek için önümüzdeki yıllarda Ar-Ge ve inovasyona odaklanmamız gerekiyor. Bu yola kurumsal dönüşüm olmadan girilemez. Çünkü inovasyon belirli bir alanda, etkileşim halinde olan kurumsal aktörlerin varlığıyla yapılır. Bu aktörler, KOBİ'ler, üniversiteler, Eğitim kurumları, araştırma kurumları, aracı kurumlar, sivil toplum kuruluşları, teknoparklar, kuluçka merkezleri. Bu formülün uygulanması için öncelik KOBİ'lerindir. Çünkü yukarıda sayılan aktörler arasında gereklilik sadece KOBİ'ler için geçerlidir. Bu yüzden yenilik talebi KOBİ'lerden gelmek zorundadır.
Avrupa Birliği Türkiye'de Sivil toplum diyaloğu kapsamında iki yeni fon vermeye karar verdi
A
vrupa Birliği (AB), sivil toplum diyaloğu kapsamında Türkiye'ye yönelik toplam 4 milyon Avro bütçeli iki yeni fon açmaya karar verdi. 1 Ocak 2010 tarihinden önce açıklanması öngörülen fonun 1 milyon 800 bin Avroluk kısmını Kültür Sanat Hibe programı, 2 milyon 200 bin Avroluk kısmını ise Tarım ve Balıkçılık Hibe Programı oluşturuyor. Kültür ve Sanat hibe programı kapsamında, bu alanda faaliyet gösteren kuruluşların (üniversiteler, belediyeler ve bölgesel belediye birlikleri) ve Sivil Toplum Örgütlerinin başvurularının kabul edileceği; programa katılanların en az 50 bin Avro, en fazla 150 bin Avro alabilecekleri ve planlanan projenin süresinin ise en az 9, en fazla 12 ay olabileceği belirtildi. Hibe programının genel hedefleri kültür ve sanat alanında Türk sivil toplum kuruluşları ile AB'deki benzer örgütler arasındaki diyalogu geliştirmek ve işbirliği fırsatları yaratmak olarak belirlendi. Tüm projelerin bu genel hedefler doğrultusunda belirlenen; 'kültür ve sanat alanındaki işlerin ve operatörlerin desteklenmesi ve tanıtılması', kültür ve sanat alanında işbirliği' ve 'farkındalık yaratma' gibi öncelikli alanlardan en az birini kapsar nitelikte olması gerekiyor. AB'nin sivil toplum diyaloğunu geliştirmek üzere düzenlediği hibe programlarından bir diğeri olan Tarım ve Balıkçılık Hibe Programı ise, Türkiye'de bu alanlarda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların Avrupalı ortaklarıyla olan işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen düzenlemeleri içeriyor. Bu doğrultuda, Tarım ve Balıkçılık Hibe Programından faydalanacak olan kuruluşlar en az 50 bin Avro, en fazla 175 bin Avro alabilecekler. Potansiyel faydalanıcılar olarak tarım ve balıkçılık sektörlerinin yanı sıra, üye ülkeler ve Türkiye'deki gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanlarında faaliyet gösteren aktörlerle olan ilişkilerini güçlendirip karşılıklı deneyim alışverişinde bulunmaları sağlanarak AB müktesebatı ve uygulamaları konusunda daha fazla bilgiye sahip olmaları amaçlanıyor. Hibe programının özel hedefleri arasında söz konusu sektörlerde Türkiye ve AB Üye Ülkelerindeki sivil toplum kuruluşları arasında uzun vadeli işbirliğini geliştirmek ve AB politikalarının planlanması ve uygulanması konusunda en iyi uygulama ve bilgi akısının temin ve teşviki gibi hususlar yer almakta. Teklif edilecek projelerin de hibe programının bu özel hedeflerine yönelik ve 'tarım', 'balıkçılık', 'gıda güvenliği', 'veterinerlik ve bitki sağlığı' gibi öncelikli alanlardan en az birini kapsar nitelikte olması gerekiyor.
TEKNOPARK'TA KİRA İNDİRİMİ Mersin Teknopark tarafından yapılan açıklamada, kiralarda indirim uygulamasına karar verildiği belirtildi. Yapılan açıklamada, yeni uygulama ile; Mersin Teknopark A.Ş'nin Mersin Üniversitesi Teknopark İdari Binası Ofis kira rakamlarında 01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 6 ay süre ile yüzde 20 oranında indirim yapılacağı belirtildi.
17-30 Ocak 2010
TÜRKİYE 100'LER KULÜBÜNDE
Türkiye'nin 2009 ihracatı 101 milyar 629 milyon dolar
Ýhracat 'dalya' dedi, krize raðmen mal satamadýðýmýz 4 bölge kaldý Katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut, 2009 yılı ihracat rakamlarını değerlendirdiği açıklamasında, küresel ekonomik krize rağmen, ihracatın 100 milyar doların altına düşmemesinin büyük bir başarı olduğunu belirterek; "Bu rakamlar 2010 yılı için umut vaadediyor. Fakat Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında, 500 milyar dolarlık ihracatı olan bir Türkiye için öncelikle yüksek katma değerli ürünlere ağırlık vermemiz gerekiyor" dedi. Başkan Şerafettin Aşut, Mersin olarak Türkiye'de kazandığımız öncü rolünü sürdürmeye kararlı olduklarını belirterek; "Uzun vadede amacımız, arge ve inovasyon kapasitesi sayesinde katma değeri yüksek ürünler üreten ve bunları lojistik avantajıyla daha az maliyetle pazara sürebilmek" dedi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 2009 yılına ilişkin ihracat rakamlarını açıkladı. Türkiye'nin 2007'de girdiği 100'ler kulübündeki yerini krize rağmen koruduğunu belirten Bakan Çağlayan, sadece Kuzey Mariana Adaları, Kiribati, Güney Vietnam ve Samoa gümrük bölgelerine ihracat yapılmadığını söyledi.
D
evlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dış Ticaret Müsteşarlığındaki makamında yaptığı basın toplantısında, Türkiye'nin Aralık ayı ihracatıyla birlikte 2009 yılı genel ihracatının 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, Türkiye'nin, 2007 yılında girdiği 100'ler kulübündeki yerini, krizin getirdiği bütün olumsuz şartlara rağmen koruduğunu kaydetti. 100 milyar dolarlık ihracat eşiğinin, hedef pazarların ticaret hacmindeki çok ciddi ticari daralmaya rağmen aşıldığını dile getiren Bakan Çağlayan; “2009'da, 86 ülkeye olan ihracatımızda artış kaydettik. 2009'da bu ülkelere ihracatımız 5.2 milyar dolar arttı. Artışın 3.9 milyar doları yani yüzde 76'sı bu yıl içinde ziyaret ettiğimiz ülkelerden kaynaklanıyor. İhracatımız 2008'e göre 2009'un 11 ayında, Libya'ya yüzde 62.7, Cezayir'e yüzde 10.5, Mısır'a yüzde 91.7,
İmalat sanayinde kapasite kullanımı Aralık'ta 5 puan arttı malat sanayinde kapasite kullanımı, 2009 yılının aralık ayında, geçen yılın aynı ayına göre 5 puan artarak, yüzde 69,7 seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu ayda, imalat sanayinde ''üretim değeri'' ağırlıklı kapasite kullanımı en düşük sektör, yüzde 54,6 ile büro, muhasebe bilgi işlemleri makine imalatı oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), imalat sanayinde eğilimler anketi aralık ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, aralıkta üretim değeri ağırlıklı kapasite kullanımı, geçen yılın aynı ayına göre 5 puan artarken, bir önceki aya göre 1 puan azaldı. Aralık ayında imalat sanayinde kapasite kullanım oranı, devlet sektöründe yüzde 86,8, özel sektörde yüzde 69,5 oldu. 2008 yılının aynı döneminde kapasite kullanım oranları kamuda yüzde 91,6, özel sektörde yüzde 65,2 olarak belirlenmişti.
İ
Mersinliler Victor Venüs'ü son yolculuğuna uğurladı
Senegal'e yüzde 3.4, Brezilya'ya yüzde 10.9, Suriye'ye yüzde 25.9, Irak'a yüzde 32.4, Pakistan'a yüzde 3.7 arttı” dedi. 2008'de 100'ler kulübünün 36 üyesi olduğunu, 2009'da 33'ün altına düşmesinin beklendiğine dikkat çeken Bakan Zafer Çağlayan, emtia fiyatlarında değişiklik olmasaydı, 2009 yılı ihracatının bugün gerçekleşenden yüzde 18.8 daha yüksek, 120.7 milyar düzeyinde olacağının ortaya çıktığını ve ihracattaki gerilemenin yüzde 8.5'te kalacağını vurguladı. Yüzde 30'luk artışları özledik TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye'nin son yıllarda büyük bir ihracat hamlesi gerçekleştirdiğini belirterek, “İhracat artışı ile sanayi üretimi, kapasite kullanımı ve büyüme arasında doğrudan bir ilişki var. Nitekim bu yıl ihracat daralınca, Türkiye'nin de küçüldüğünü gördük. Bu yüzden ihracatçıların Türkiye'ye
sahip çıktığı kadar, Türkiye de ihracatçılarına sahip çıkmalıdır” dedi. 2007 ve 2008'lerdeki gibi yüzde 30'luk ihracat ar tışlarını çok özlediklerini kaydeden Büyükekşi, 2010'da riskler görülmesine rağmen genel gidişatın umut verici olduğunu ve bu dönemde 111 milyar dolar ihracat hedefi ortaya koyduklarını kaydetti. Küresel kriz sonrasında dış satışlarda gerileme yaşadıklarının altını çizen, “Krize yenik düşmedik” diyen Büyükekşi, şöyle konuştu: “Tüm dünyada dış ticaret düştü. 2008'de 15.8 trilyon dolar olarak gerçekleşen dünya mal ticareti, 2009 yılında 11.4 trilyon dolara geriledi. Biz rakiplerimizden önce toparlanmayı başardık. Nitekim; Ekim ayıyla birlikte ihracatımız yeniden yükseliş eğilimine girdi. Brezilya'nın ihracatı yüzde 24, Japonya'nın ihracatı yüzde 23, Çin'in ihracatı yüzde 14 azaldı.”
Genç Girişimciler Kurulu Toplantısı MTSO'da yapıldı
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Türkiye genelinde oluşturulan Genç Girişimciler Kurulu'nun Ankara'da gerçekleştirdiği “İşsizlikle Mücadele için Türkiye'de Genç Girişimciliğinin Güçlendirilmesi TOBB Genç Girişimciler Kurulu Kongresi” ardından Mersin Genç Girişimciler Kurulu çalışma yolunu belirlemek üzere toplandı. Toplantıya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi, Mersin Genç Girişimciler Kurulu (MGGK) Başkanı ve MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Tanrıöver ile Kurul Üyeleri katıldı. Toplantıda katılım sağlanan kongrenin değerlendirilmesinin ardından MGGK'nın çalışma esasları çerçevesinde kurulun amacı, görevleri ve bundan sonra izlenecek çalışma yolu için değerlendirmeler yapıldı. Kurul üyeliği için TOBB tarafından her ilin belli bir kontenjanının olduğunu ve bu kontenjan için isim belirleme yetkisinin il genelindeki oda ve borsalara verildiğini,
bunun yanı sıra Kurulun genişlemesi için TOBB'dan yetki istendiğini belirten Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Kasım Tanrıöver, “Kurula isim belirlemede en önemli kısıtlama, adayın şirketinde imza yetkisine sahip olma zorunluluğudur” dedi. Tanrıöver, “Amacımız, genç girişimcilik konusunda genel politikalar geliştirerek görüş oluşturulmasına katkıda bulunmak. Aynı zamanda genç girişimcilere eğitim, kapasite geliştirme desteğiyle girişimci fikirlerini hayata geçirmelerinde destek
Atatürk Fotoğrafları Sergisi
G
azeteci Haldun Okdemir tarafından derlenen ve çoğu daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş olan Atatürk'e ait 120 fotoğrafın yer aldığı "Atatürk Fotoğrafları Sergisi" Mersinlilerle buluştu. 3 Ocak Mersin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 85. yıldönümü dolayısıyla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sergi Salonu'nda gerçekleştirilen serginin açılışına Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Murat Karteper, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Kiper ile çok sayıda davetli katıldı. Gazeteci Haldun Okdemir, Mersin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 85. yılının kutlandığı bir günde böyle bir sergi açarak insanlara Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha hatırlatmak istediğini söyledi.
sağlamak olacaktır. Bu bağlamda bugüne kadar il genelindeki tüm STK'ların ve Odaların girişimcilikle ilgili yaptığı projelerin incelenmesini ve il genç girişimciler kurulu olarak bu projelere ne katkı sağlanabileceğinin tespiti, ayrıca kurul bünyesinde tüm girişimcilerin fikirlerini paylaşabileceği internet ortamında bir sistemin kurulması, bu sayede ildeki tüm girişimcilerin fikirlerini burada toplayarak yeni projelerin geliştirilmesi de Kurulun amaçları arasındadır ” diye konuştu.
14. Meslek Komitesi, Geniþletilmiþ Sektör Toplantýsý'nda Galericiler Sitesi tartýþýldý
M
M
ersin'in Cumhuriyet'in ilanından sonraki ilk Hıristiyan belediye başkanı olan Doktor Victor Venüs, 91 yaşında hayatını kaybetti. Mersin Belediyesi Meclis Üyeliği görevinde bulunurken, dönemin Belediye Başkanı Zeki Ayan'ın Fransa'ya gitmesinin ardından 9 ay boyunca vekâleten başkanlık görevini üstlenerek kentin Cumhuriyet'in ilanından sonra ilk Hıristiyan belediye başkanı olan Venüs için ilk tören tarihi Tevfik Sırrı Gür Stadı'nda gerçekleştirildi. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Erol Ertan'ın da katıldığı törende, zaman zaman duygusal anlar yaşandı.
Bakan Zafer Çağlayan, Türkiye'nin dünyada ihracat yapamadığımız 4 yer olduğunu belirterek, “Hedefimiz bu noktalara da 2010'da ihracat yapmak” dedi.
M Plaka araçlarda sorun yaşanıyor Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 14 Nolu (Motorlu Araçların Ticareti) Meslek Komitesi toplantısı Komite Başkanı M. Alper Gürsoy başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Komite Başkanı M. Alper Gürsoy, “Şehrimizde özellikle ilçelere yolcu taşımacılığı yapan M plaka minibüslerin birçoğunun, uzun süre önce satışlarının yapılmasına rağmen ruhsat devir tescilleri yapılmamıştır. İl Trafik Komisyonu tarafından onay verildikten sonra yapılması gereken devir işlemi komisyon onay vermediği için yapılamamakta, bu nedenle de geçen zaman içerisinde eski sahibi adına haciz işlemi gerçekleşmesi araç üzerinde de haciz olmasına ve ruhsat devrinin yapılamamasına neden olmaktadır. Taraflar arasında anlaşmazlıklara ve büyük kavgalara neden olan bu durumun çözüme kavuşturulması için komite olarak elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
ersin Ticaret ve Sanayi Odası, meslek grubunda kayıtlı bulunan, Otomotiv Yetkili Bayiliği, Galericilik ve Oto Kiralama alanlarında faaliyet gösteren üyeler, sektörde karşılaştıkları sorunları ve çözüm önerilerini Genişletilmiş Sektör Toplantısı'nda masaya yatırdı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan MTSO Meclis Başkanı Faik Burakgazi ve Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut yaptıkları konuşmalarda önümüzdeki süreçte yapılması planlanan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Toplantıyla ilgili olarak konuşan, 14 Nolu (Motorlu Araçların Ticareti) Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi M. Alper Gürsoy; " Toplantıda, üyelerimize özellikle en büyük
problemlerimizden biri olan galericiler sitesi konusunda yaptığımız çalışmalar,haksız rekabet ve yaşadığımız bürokratik problemler ile bunları çözümleri konusunda bilgi verdik. Üyelerimizden, Mersin'de kurulması planlanan galericiler sitesi ile ilgili fikir aldık" dedi. Alper Gürsoy, yaptığı değerlendirmede; "Öncelikle üyelerimize 10 aylık görev süremiz boyunca sektörel sorunlarımız ve bunları çözmek için komitemizin aldığı kararları ayrıntılı bir şekilde anlattık. MTSO bünyesinde üyelerimizin iletişim bilgilerin ve adreslerinin doğruluğu konusunda yaşanan problemleri paylaştık. Adres ve iletişim bilgileri güncel olmayan üyelerimize yapılan aktivitelerle ilgili bilgi sunamayışımızın rahatsızlığını tüm üyelerimizle görüştük" diye konuştu.
Elinde hamur olanlar işe karışsın
M
ersin İl Kadın Girişimciler Kurulu toplantısında konuşan Başkan Ayla Harp, kurulun geleceğe yönelik projeleri hakkında bilgi verdi. Önceliklerinin kurul olarak yapacakları çalışma ve eğitimlerle kadın girişimci sayısını arttırmak olduğunu söyleyen Harp; " Daha gelişmiş bir ekonomi için kadınlarımızın işgücüne daha yüksek oranlarda katılmasını sağlamak zorundayız. Nüfusun yarısını
oluşturan kadınlar kendilerine has yetenek ve becerileriyle ekonomiye katkı sundukları anda dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye, ilk 10'a girmek için gerekli enerji ve dinamizmi kazanabilir. Biz kadınlar elimizin hamur uyla işe karışmalıyız ki ekonomide büyümenin bereketini yaşayabilelim" dedi. Ayla Harp en büyük desteği MTSO Başkanı Şerafettin Aşut'tan gördüklerini söyledi.
Mersin'i iyi okumak lkemizin yaşamakta bulunduğu son ekonomik bunalım, bundan önceki krizlerin aksine dünyadaki bunalımdan kaynaklandı. Eskiden Türkiye, kendi yarattığı krizlerle boğuşurdu. Bu nedenle geleceğe dair değerlendirmeleri ancak küresel gelişmelere ilişkin beklentilere bakarak yapabiliyoruz. Küresel manzara ne yazık ki bize dünya ekonomisinde hızlı bir büyüme beklemememizi söylüyor. Dolayısıyla küresel ekonominin entegre bir parçası olan Türkiye'nin de yüksek büyüme hızına ulaşması kısa sürede olası görünmüyor. Orta Vadeli Program gayet muhafazakar yani sınırlı hedefler içermekte; Hızla artan bütçe açıklarının Hükümetin de elini kolunu bağladığı açık. Dünyanın önde gelen ülkelerinin uyguladığı genişleyici para ve maliye politikalarının uygulanması gündemde değil. Türkiye'nin elindeki silahlar bir tarafta güçlü bankacılık sektörü, diğer tarafta iş dünyasının girişimci ruhu, yaratıcılığı ve krizlerle baş edebilme becerisidir. Bunlar küçümsenmeyecek niteliklerdir. Krizle birlikte, iş dünyamızın çevre ülkelere açılımındaki hız ve zamanlaması yaralarımızı sarmada inanılmaz etkili olmuştur. Bu krize, Mersin ve bölgesi bazında baktığımızda uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve alt yapısını oluşturduğumuz üretim ve pazarlamada inovasyon stratejileri, Ar-Ge'yi hedefleyen teknoparkların açılması, nitelikli eleman eğitimleri, üniversite – sanayi iş birliğinin gerçekleştirilmesi, girişimciliğin eğitim ve moral alt yapısının oluşturulması, iş adamlarımızın yeni pazar arayışlarına teşvik edilmesi gibi birçok alanda, MTSO olarak durmaksızın çözüm üretiyoruz. Tabiki, küresel krize küresel çareler gerekir. Ancak hastalık aynı olsa da her insan o hastalıktan aynı derecede etkilenmeyeceği gibi, aynı ilaçlar her hastayı iyileştirmez. Her insanın bünyesi farklıdır; her ülkenin de ekonomik bünyesi farklıdır. Mersin, bu anlamda risklerini farklı sepetlere dağıtarak dinamizm yaratmıştır. Ekonomisini sadece sanayiye dayandıran kentlerde sanayiciler icra kıskacındalar. Mersin, sanayideki eksiyi, Tarım-Gıda, Ticaret ve Turizmle kapatmaya çalıştı. Kendi dinamiklerini kullandı. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Mersin Küresel ve Ulusal tedbirleri takip ederken, kendi çözümlerini kullanabilen bir kent oldu. Bu 124 yıllık bir oda olmanın tecrübesi ve birikimidir. Bazı çevreler Mersin'de sanayinin gerilediğini iddia ediyor. Dünyayı ve Türkiye'yi okuyamayanların bu iddialarına ne yazık ki hak vermek mümkün değil. Sanayi sektörü ekonominin lokomotifi. 2009'un 10 ayı sonunda sanayi üretimi % 13,1 oranında küçüldü. Sanayide üretimin seyrini ise iç ve dış talepteki gelişmeler belirleyecektir. Dünya'da sanayi gerilerken Mersin'de ilerlemesi mümkün mü? Tüm bunlara rağmen, Mersin-Tarsus OSB'si tamamen dolmuş durumda. Genişleme alanı ki siz buna 2. Organize Sanayi Bölgesi diyebilirsiniz, 47 parselin 27'si şimdiden tahsis edilmiş durumdadır. Bir çok büyük sanayi kuruluşu gözünü Mersin'e çevirmiştir. Mersin, Türkiye'nin en büyük limanına, demiryolu ve gelişmiş karayolu bağlantısına sahip. Son aşamasına gelen Lojistik Merkez yapılanma şekli ile Türkiye'de bir ilk olacak ve dünyanın en uzak bölgesinden gelen bir konteynırın Mersin'de elleçlenip Türkiye içinde dağıtılması %25 daha ucuz olacak. Aynı durum ihracat maliyetleri içinde geçerli. Ucuz ve modern lojistik rekabet edebilmek demektir. İKİNCİL DİPLOMASİ VE SURİYE'DE MERSİN GÜNLERİ Eskiden diplomasi sadece hükümetler ve bürokrasi tarafından yapılırdı.1990'dan sonra ikincil diplomasi kavramı gündeme geldi. Türkiye olarak ne yazık ki bunun önemini anlamakta geç kaldık. İkincil diplomasi iş dünyasının kurmuş olduğu bir ağ ve ülke politikalarının belirlenmesinde çok etkili. Küresel dünyada ülkeleri artık şirketler temsil ediyor. CocaCola'nın Çin'de tabelası varsa bu Amerika'nın gücünü gösterir. Bir Türk firması veya markası başka ülkelerde sadece kendisini temsil etmez, aynı zamanda Türkiye'yi ve ekonomik gücünü gösterir. Böyle etkin küresel örgütlerde yer almamız Türkiye'yi oyuncu konumundan oyunu kuran konumuna taşıyacaktır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın Akdeniz'de kıyısı bulunan 23 ülke ve 210 odanın oluşturduğu ASCAME(Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odalar Birliği)'nin Endüstri Komitesi Başkanlığına seçilmesi etkin ikincil diplomasiyi Mersin lehine kullanmanın ve yıllık 2,5 Trilyon Dolarlık ticaretten daha çok pay almanın bir aracı olacaktır. 2010, Mersin'in sadece yurt içinde değil, artık yurt dışında da konuşulacağı bir atak yılı olacaktır. 22-25 Şubatta Suriye'nin başkenti Şam'da düzenleyeceğimiz ve kısa süre içinde Mersin iş dünyasına bilgilendirme ve çağrısını yapacağımız “Mersin Günleri” bu stratejimizin ilk adımını oluşturacak. Konuşma değil çalışma zamanı. İş dünyasının temsilcileri olarak şirketlerimize sahip çıktığımız kadar Mersin'in projelerine de sahip çıkmalıyız. Mersin bu kültüre sahiptir.
Ü
ÖNEMLE DUYURULUR AİDATLARINI HİÇ ÖDEMEYEN ÜYELERİMİZİN 5174 SAYILI KANUNUN 10. MADDESİNE GÖRE ODA ÜYELİKLERİ ASKIYA ALINACAK VE MESLEK GRUBU LİSTELERİNDEN KAYITLARI SİLİNECEKTİR. 2010 yılının Ocak ayında, 2008–2009 yıllarından itibaren adres ve durumu tespit edilemeyen üyelerimiz ile 2008–2009 yıllarına ait aidatlarını hiç ödemeyen üyelerimizin Oda üyelikleri askıya alınacaktır. Kanun doğrultusunda üyeliği askıya alınan üyelerimizin, askıya alınma tarihini takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, Odamıza müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, Odamız Yönetim Kurulu'nun teklifi ve Meclis kararıyla ticaret sicili kaydının re'sen silinmesi için Ticaret Sicil Memurluğu'na ihbarda bulunulacak ve ihbarı takip eden ayın ilk günü itibariyle Odamızdaki kaydı silinmiş sayılacaktır. Mağdur olunmaması için aidat ödemelerini (www.mtso.org.tr-aidat bilgisi sorgulama adresinden) kontrol ederek, ödemelerinizi yapmanızı önemle duyururuz. MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
YIL: 12 SAYI: 183
17-30 OCAK 2010
Lübnan Baþbakaný Hariri: “Vize uygulamasýnýn kalkmasý somut bir adým”
MERSiN'iN 21. YÜZYIL PROJELERi HAVAALANI Yapılması planlanan uluslararası havaalanı projesi tamamlandığında bölgenin bir kaç saatlik uçuşla Orta Asya'dan Batı Avrupa'ya, Kuzey Afrika'dan, Baltık ülkelerine kadar geniş bir coğrafya ile bağlantısı sağlanacak.
FUARLAR Yapılan fuar organizasyonlarıyla Mersin,
LOJİSTİK MERKEZ
ilgili sektörlerin buluşma noktası olurken, aynı zamanda hinterlandında bulunan ülkelerinde cazibe merkezi haline geliyor. Giderek genişleyen fuar organizasyonları sebebiyle, geçtiğimiz yıllarda Mersin'deki otellerde yer kalmazken, Amerika ve Avrupa'dan gelen ziyaretçilerle de dikkatleri çekmişti
Kentin en önemli sektörleri arasında yer alan lojistikte, dünyada söz sahibi olabilmek için, gümrük işlemlerinin yapılabileceği, soğuk hava depoları olan ve hızın önem kazandığı bir merkez oluşturulması hedefleniyor. Bu amaçla genç nüfusu fazla olan kentin işsiz gençleri lojistik konusunda eğitimlere tabii tutuluyor.
AGROPARK Mersin'deki en önemli sektöler arasında yer alan tarım-gıda alanında yüksek teknolojili üretim, ekoverimlilik, sürdürülebilir gelişme ve gıda güvenliğinin sağlanarak, dünya ile rekabet ederek daha fazla kişiye iş sağlanması için hazırlanan projelerden biri de Tarım Teknoparkı.
AGFORISE PROJESİ
MTOSB Sanayinin kalbinin attığı yer olan Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi'nde genişleme alanına yoğun yatırımcı ilgisi dikkat çekiyor. Şu ana kadar 22 firmaya tahsis yapılırken, bir firma da inşaat halinde
İtalya ve İspanya'nın da ortağı olduğu yaklaşık 1 milyon Euroluk bütçesi olan Avrupa Birliği Projesi ile tarım sektöründe kaliteyi arttırıcı ve teknoloji ağırlıklı üretim yöntemleri gibi iyi örneklerin Mersin'e kazandırılması hedefleniyor.
TARSUS KAZANLI Bölgeye yapılması planlanan yatırımla bölge insanın turizm sektöründe istihdamı sağlanırken, yörenin atıl durumdaki değerlerinin tanıtımının sağlanması ve ekonomik değer kazandırılması planlanıyor.
RO-RO VE FERİBOT
İNOVASYON YARIŞMASI
YAT LİMANLARI
Yüksek döviz getirisi olan yat turizminde, marinaların işletmeye açılmaması kentin önemli bir kazançtan mahrum olmasına yol açıyor. Limanlar işletmeye açıldığında Akdeniz'de kışı geçirmek için diğer ülkelere giden turisti Mersin'e çekecek.
KOBİ'lerin daha rekabetçi olması ve Mersin'de yenilikçi fikirleri yaygınlaştırmak için düzenlenen yarışma giderek önem kazanıyor.
TARİHİ KENT MERKEZİ PROJESİ Çarşı esnafının gelirlerini arttırmak, daha fazla turistin alışveriş yapmasını sağlamak için kent merkezindeki tarihi dokunun ortaya çıkarılarak yeniden cazibe merkezi haline gelmesi planlanıyor
SEFERLERİ Mersin Limanı'ndan İtalya'ya başlatılan RoRo seferleri komşu ülkelerin de ilgisini çekiyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan feribot seferlerinin yeniden başlatılmasını isteyen Suriye ve Lübnan'ın gündeminde Mersin'e Ro-Ro seferleri düzenleyerek buradan Avrupa'ya açılmak da var
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kur ulu Başkanı Şerafettin AŞUT, Akdeniz'de kıyısı olan 23 ülke ve 210 odanın üye olduğu ASCAME (Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odalar Birliği)'nin Endüstri Komitesi Başkanı oldu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu geçen ekim ayına EuroChambers başkanlığına seçildi. Aynı zamanda ECO – Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın başkanı oldu. TOBB'a bağlı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, 2005 yılından bu yana yürütmekte olduğu Dünya Odalar Federasyonu (WCF) başkanlığına yeniden seçildi. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Divan Üyesi Tuncay ÖZİLHAN Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü –OECD nezdinde Ekonomi ve Sanayi Danışma KomitesiBIAC Başkan Yardımcılığını yürütüyor. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş ASCAME başkanlığına tekrar seçildi. ASCAME Endüstri Komitesi Başkanlığına Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut seçildi. Halit NARİN Uluslararası Tekstil Sanayicileri Federasyonu TMF'nin 2008 den beri başkanı. Garanti Factoring Genel Müdürü Cengiz İŞBAŞARAN International Factors Groups'un ilk Türk başkanı oldu. Konu ile ilgili açıklama yapan Mersin Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı Şerafettin AŞUT konuşmasında “TOBB Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu'nun dediği gibi, eskiden diplomasi sadece hükümetler ve bürokrasi tarafından yapılırdı.1990'dan sonra ikincil diplomasi kavramı gündeme geldi. Türkiye olarak ne yazık ki bunun önemini anlamakta geç kaldık. İkincil diplomasi iş dünyasının kurmuş olduğu bir ağ ve ülke politikalarının belirlenmesinde çok etkili. Küresel dünyada ülkeleri artık şirketler temsil ediyor. CocaCola'nın Çin'de tabelası varsa bu Amerika'nın gücünü gösterir. Bir Türk firması veya markası başka ülkelerde sadece
kendisini temsil etmez, aynı zamanda Türkiye'yi ve ekonomik gücünü gösterir. Böyle etkin küresel örgütlerde yer almamız Türkiye'yi oyuncu konumundan oyunu kuran konumuna taşıyacaktır" dedi. Şerafettin Aşut açıklamasında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın ASCAME Endüstri Komitesi Başkanlığı'nın yıllık 2,5 Trilyon Dolarlık iş hacmine sahip olan Akdeniz havzasından Mersin'in daha fazla pay almasını sağlayacağını ve sadece endüstri ile ilgili değil TarımGıda, Lojistik ve Turizm gibi sahalarda da Mersin'in zenginlik ve avantajlarını tanıtma fırsatı vereceğini söyledi.
Artık kararlar başkentlerde verilmiyor Hisarcıklıoğlu, 2001 krizine kadar Türk iş dünyası olarak küreselleşen dünyanın ne olduğunu tam olarak anlayamadıklarını belirterek, küreselleşen dünyada kararların başkentlerde değil uluslararası ticaretin döndüğü karar merkezlerinde verildiğini kaydetti. Bu nedenle 2001 yılında göreve geldiklerinde uluslararası piyasalarda etkin olmak için bütün üye oldukları uluslararası kuruluşların yönetiminde yer almak için çalışmalara başladıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Girişimcilik ve ticarette Türkiye olarak çok başarılıyız. Allah bize böyle bir girişimci ruh verdiği için şükrediyorum. Doğal kaynak vermemiş ama müthiş bir girişimci ruhumuz var'' diye konuştu.
IMF verilerine göre, Çin ve Almanya'nın dünya ekonomisinden aldığı pay
1985'te yüzde 2.89
1985'te yüzde 5.64
1990'da yüzde 3.55
1990'da yüzde 5.61,
2009'da yüzde 12.05
2009'da yüzde 4.08
2010'da ise yüzde 12.72
2010'da ise yüzde 3.95
Dünyanýn en büyük ihracatçý ülkesi Çin
Ç
in, Almanya'nın ihracattaki dünya liderliğini elinden aldı. Toplam 1.2 trilyon dolarlık ihracatla Almanya'yı geride bırakarak dünya lideri olan Çin, 196 milyar dolarlık da ticaret fazlası verdi. Çin Devlet Medyası 2009 genelinde ülkenin toplam ihracatının 1.2 trilyon dolara ulaştığını bildirdi. Almanya ise 2009'da 1.17 trilyon dolar (816 milyar avro) ihracat yaptığını açıklamıştı. Çin, 14 aydır ilk kez aralık ayında ihracatında artış yaşayınca dünyanın en büyük ihracatçısı olma unvanına kavuştu. Çin'in ihracatı aralık ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17.7 artış gösterdi. Almanya'nın elinden ihracat birinciliğini almakla birlikte Çin, 2009 yılı toplamındaki ihracatı 2008'e göre yüzde 13.9 düşüş kaydetti. Çin'in yeni statüsü büyük oranda sembolik olmakla birlikte ekonominin dayanıklılık kabiliyetini gösteriyor. Finans krizi nedeniyle küresel tüketici talebi çökse bile düşük maliyetli üretimin deniz aşırı satışı devam ediyor. Öte yandan, Şinhua Haber Ajansına göre, 2009'da Çin'in ticaret fazlası yüzde 34.2 artarak 196 milyar dolara yükseldi.
Dünya ticaretinde Asya'nýn aldýðý pay artýyor zmanlara göre giderek artan küreselleşme eğilimi ve Asya'nın uyuyan devlerinin dünya ekonomisine entegre olması güç dengelerinin Doğu lehine değişmesini sağladı. Krizle birlikte gelişmekte olan bir çok ülkenin, dünya ekonomisinde daha fazla söz hakkına sahip olmaya başladığı belirtiliyor. Son alınan rakamlarda adeta bunun kanıtı. Dünya lideri ABD'nin, krizle birlikte dünya GSYH'dan aldığı pay, gerileme trendine girdi. 1985'te dünya ekonomisinden yüzde 22.95 pay alan ABD'nin, 2009'da yüzde 20.02, bu yıl ise yüzde 19.59 pay alması bekleniyor.
U
1990'lardan itibaren dünya ekonomisinden en büyük payı alan Batı dünyası gücünü kaybederken, gelişmekte olan ülkeler atağa kalktı. Özellikle Asya ülkelerinin yıldızı parladı Avrupa ülkeleri ve Japonya'nın ekonomisi de hızla kan kaybediyor. Dünya politikalarına yön veren ülkelerden biri olan Almanya'nın dünya GSYH'dan aldığı pay 1985 yılında yüzde 5.64 iken, 1990 ve 1995'te yüzde 5.61, 2000'de yüzde 5.16, 2005'te yüzde 4.47'ye geriledi. Almanya'nın payının 2009'da yüzde 4.08, 2010'da ise yüzde 3.95'e düşmesi
bekleniyor. İngiltere'de de aynı durum yaşanıyor. Ülkenin, 1985'de yüzde 3.79 olan payı 2009'da yüzde 3.10'a, 2010 yılında ise % 3.03'e gerileyeceği öngörülüyor. Fransa da ekonomide kan kaybeden ülkeler arasında yer alırken, Fransa'nın 1985'te yüzde 4,06 olan dünya ekonomisindeki payı 2009 yılında yüzde 2.98'e, 2010'da ise yüzde 2.92'ye
gerilemesi bekleniyor. 1985 yılında dünya ekonomisinden yüzde 2.47 pay alan Hindistan, 2009'da söz konusu p ay ı n y ü z d e 4 . 9 4 ' e u l a ş m a s ı öngörülürken, bu yıl da yüzde 5.09'a ulaşacağı tahmin ediliyor. Rusya'nın payı 1995 yılında yüzde 2.95 iken, 2009 yılında yüzde 3.32, bu yıl yüzde 3.35 olması bekleniyor. 1985 yılında dünya ekonomisinden yüzde 0.96 pay alan Kore, 1995 yılında yüzde 1.68, 2005'de
übnan Başbakanı Saad Hariri, Türkiye ve Lübnan arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) konusunda, ''Söz veriyorum, benim hükümetim bunu başaracak'' dedi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türk-Lübnan İş Konseyince düzenlenen çalışma yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye ve Lübnan'ın gelişmekte olan piyasalar konumunda bulunduğunu dile getirerek, İki ülke arasındaki vize uygulamasının kaldırılmasının, uygun ortamı oluşturmak konusunda somut bir adım olduğuna işaret etti. Saad Hariri, Türk işadamlarının Lübnan'ı, ülkedeki sektörleri ve ülkenin potansiyelini keşfetmesini istediklerini belirtti ve Lübnanlı işadamlarına Türkiye'de yatırım yapmaları çağrısında bulundu. Hariri, Türkiye'nin Ürdün, Suriye ve Lübnan'a vize uygulamasını kaldırmasıyla, vize uygulaması olmayan 100 milyon kişilik halk oluştuğunu vurguladı. Hariri, Lübnan'ın 2008-2009 finans krizinden etkilenmediğine dikkati çekerek, ''Umuyorum, ülkemize yatırım yapmanızla her iki ülke olarak istediğimiz rakamları 2010'da yakalayacağız'' diye konuştu. İki ülkenin ortak hedefinin, ekonomik refaha ulaşmak ve bölgede ekonomik refah yaratmak olduğunu, iki ülkenin özel sektörünün de bunun arkasında yatan güç olacağını kaydetti. Hariri, ''Türkiye'deki işadamlarının Lübnan'da yatırım yapmalarını, Lübnan'daki fırsatları değerlendirmelerini istiyorum. Her iki ülkenin iş dünyası bu fırsatı iyi değerlendirmeli. Daha derin bir anlayış geliştirebiliriz. Lübnan sizi bekliyor, sizi kucaklamaya hazır'' şeklinde konuştu.
2
Türk iþadamlarýnýn küresel örgütlerdeki yükseliþi sürüyor Ticaret odalarından dünya finans örgütlerine kadar birçok sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütlerinde tepe roller üstlenen iş adamları ile profesyonellerin sayısı giderek artıyor. Uluslararası meslek kuruluşlarından yönetimde yer alan 20 iş adamı ve yöneticinin 5'i başkanlık koltuğunda oturuyor.
L
yüzde 1.83 pay aldı. Kore'nin payının 2009 yılında yüzde 1.83, 2010'da ise yüzde 1.85 olması öngörülüyor. 1985 yılında dünya ekonomisinde yüzde 2.89'luk paya sahip olan Çin ekonomisi ise patlama yaptı. 1990'da payını yüzde 3.55'e çıkaran Çin, bunu 2009'da yüzde 12.05'e, 2010'da ise yüzde 12.72'e çıkaracak. Tayvan'ın 1985 yılında yüzde 0.58 olan payının 2009 ve 2010 yılında yüzde 1.06 olacağı, 1985 yılında yüzde 0.94 pay alan Endonezya'nın, dünya GSYH'sinden alacağı payın 2009'da yüzde 1.33, 2010'da ise yüzde 1.36 olacağı tahmin ediliyor.
009 yılını 2.6 milyar dolarlık işlem hacmi ile tamamlayan Mersin Serbest Bölgesi (MESBAŞ), 2010'da genişleme alanına yönelik çalışmalara ağırlık vermeye başladı. MESBAŞ Genel Müdürü Edvar Mum; “Ticarette özellikle Ortadoğu ülkelerine açılım yapacak firmaların bu alanı kullanabileceğini düşünüyoruz. Uzun vadeli yatırımlar için görüşme yaptığımız firmalar oldu” diye konuştu. Serbest Bölgelerde üretimde kurumlar ve gelir vergisi istisnalarının devam ettiğini firmalara bildirdiklerini anlatan Edvar Mum, özellikle yurtdışı satışa bağlı olarak yapılan işlemlerde serbest bölgelerin cazip olduğunu düşündüklerini söyledi. “Ayrıca üretiminin yüzde 85'inden fazlasını yurtdışına satanlarda işçi ücretlerindeki vergiler de istisna oluyor ve bu da üretici firma için avantaj taşıyor” değerlendirmesini yapan Mum, “Bu nedenle serbest bölgelerin üretim için cazibesi artıyor. Ticaret için de gümrük dışı olması nedeniyle cazip, genişleme alanımıza yatırımcıları bekliyoruz” dedi. Serbest Bölgelerde üretimde kurumlar ve gelir vergisi istisnalarının devam ettiğini firmalara bildirdiklerini anlatan Mum, özellikle yurtdışı satışa bağlı olarak yapılan işlemlerde serbest bölgelerin cazip olduğunu düşündüklerini söyledi. “Ayrıca üretiminin yüzde 85'inden fazlasını yurtdışına satanlarda işçi ücretlerindeki vergiler de istisna oluyor ve bu da üretici firma için avantaj taşıyor” dedi.
Libya ile vizesiz geçiþ uygulamasý yürürlüðe girdi
D
ış İlişkiler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Libya ile vizelerin karşılıklı kaldırılmasını öngören Mutabakat Zaptının 25 Kasım 2009 tarihinde Trablus'ta imzalandığı ve vize muafiyetinin 27 Kasım 2009 tarihinden itibaren uygulamaya konduğu belirtildi. Açıklamada, Libya'nın Ankara Büyükelçiliği'nin, kendi iç hukukları bakımından gerekli onay işlemlerinin tamamlanarak, vize muafiyetinin 19 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe girdiğini Bakanlığa bildirdiği ifade edilmekte. Bu kapsamda söz konusu düzenleme ile Türk ve Libya vatandaşları, vizeden muaf olarak her altı ay içinde 90 günü aşmayacak bir süreyle, diğerinin ülkesinde kalabilecek veya transit geçiş yapabilecek. İkamet süresi 90 günü aşacak kişilerin ise ilgili ülkenin makamlarına başvurmaları gerekiyor. Vize muafiyet süresinden kamyon ve otobüs sürücüleri ve yardımcıları, sivil uçak ile gemi mürettebatı gibi uluslararası yolcu ve mal nakliyesi yapan akit tarafların vatandaşları da yararlanabilecektir.
Ýkili ticarette Ýran Riyali kullanýlmasýnda mevzuat engeli kalmadý
D
ış Ticaret Müsteşarlığı, 10 Mart 2009 tarihli ve 27165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile bankaların konvertibl kabul edecekleri ve akreditif açacakları döviz cinsinin belirlenmesi ile ilgili Merkez Bankasının tek düzenleyici kurum olma özelliğinin kaldırıldığı ve Merkez Bankasının yanı sıra tüm bankalara kendi işlemlerinde söz konusu döviz cinslerini belirleme yetkisi getirildiğini açıkladı. Açıklamada, "Bu kapsamda, ülkemiz ile İran arasındaki ikili ticarette İran Riyali'nin kullanılmasının önünde herhangi bir mevzuat engeli kalmadığı ve firmalarla aracı bankaların mutabık kalması halinde ticari işlemlerinde İran Riyalinin kullanılabileceği" belirtildi.