HEMŞİN DERGİSİ 4. SAYI (1968) (İstanbul Hemşin Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği)

Page 1

İ

i ! I

t"r ' i'ç

İ' "

"-,fu$

cr

''t'

ıa


Bulvar Pal as HAYDAR ERTAN AH]VIET

GÜLTAN ANKARA \

zİY"APASTAursi ş;

':

Ziya - AHIJlah ı Yusuf

GÜNDıw,'KARDEŞLER Tel: 21 44 83 Millet Caddesi No.

,

ı I

J

-l

17 2

lstanbul


HERnşİN YIL: 7

-

SAYI:

4

çpğgARı€EH

Sahibi:

HEMŞİN DAYANIŞMA

Vtr

YARDIMLAŞN{A DERNEĞI Adına Yük.

n{üh.

SELAHATTİN GtrNC ADRES:

I0B İSTAxBUIMes'ul Müdürier:

Halil KANA'J'LI Özcan BAYRAI'f0(;.LU

DİLEK

L

BU SAYIDA

Enver ERSOY Hanife KUYUMCU Halil ib'rahim KöSiloĞLU Halil ŞİşMAN Hasan GüLAS Hasan Basri ALBAYRAK Haydar MEMişoĞı-u Hayri BAYRAKTAROĞLU Hüseyin Avni KADIOĞLU Metin NUVIANoĞı-u Mitlrat YILMAZ Muhsin ERSOY Mustafa GÜI,AS orlıan BAYRA\'I0ĞLU Sabri TÜYLüoĞı-tı Sema N. BAYRAK'İAROĞLU SelAhattin GENÇ Şekip MUSLUOĞLU Tavfur okumuş Yurdaer KUYUMCLT()ĞLU Yusuf BAŞARAN Yusuf Kemal PAŞALIOĞLU Ve Ztılkif YAĞCIoĞı,u NOT:

rsimler Alfabetik sıraya göredir. Baskı 7)e Di:ıgi: Menteş Matbaası istanbul

Fiatı: 500 KURUŞ Kapak resmi: ZİLKALE

fuIART 1968

Seldhattin GENÇ

Gtizel, fakat verimsiz ve kifayetsiz toprak, senelerden beri Hemşinlivi, Hemşinclen uzaklaşmağa zorlamıştır. Bıı ıızaklaşma, bilgi, görgü Ve maddi faydalarııla rağmerı, her şevde olduğ'u gibi zamanın da yıpratıcı tesirir'le, Hemşinliler arasındaki bağları zarıflatmağa gayret etmektedir. Türkivenin her tarafına dağılmış

lan Hemşerilerimiz, iftiharla dile

o_

getirebile-

ğ'inriz Saylslz başarılar göstermiş Ve hatti Zamalı Zaman memleket mukadcleratında söz sahibi olınuştrır. Bizler, Hemşiniıı bu asil er,lAtlarınl takdiı: ve tebrik ediyor, iftihar örııeğ'imiz olan Hemşerilerimizle gurur dtryuyorllz.

Dar ve kısır bir ktiçük toprak parçaolan Hemşiırliler, karakterleri, zekİ.ları, çahşkanlıkları, azim ye tükenmez gayretleri yanında, bir birine bağlılıkları ile de insan olmanın asil bir meziyetine sahip-

slnln varisi

tirler.

Eı,et, insaııi asaletin en müıntaz

eıı

başta gelen mümey-viz vasfr, AsJıııa bağ.lılıktlr. işte aslımızdan, soYumuzdan cl"evraldığı_ m|Z bu hizmetli mirası vani I{emşinlilerin

vatanına Ve birbirine bağlılığını geleneksel vasıflarımızla devam ettirebilmek. mukad_ deratın maküs bir tecellisi ile mekdndaki ay" rılığa rağmen, kalplerde, vicdanlarda ve kafalarda tesantidü sağlamak içiır, hiç bir za_ man yıkılmamasın a azmettiğimiz maııevi bir çatı altında müşahhas olarak birleşmeğ.e ka_ rar Vermiş bulunuyoruz.

BU MANEVİ çerı, varlığlmlzln, mevcudiyetimizin ve soyumuzun devamr olan, gurur Ve iftiharla giivendiğimiz, öğün_ dtıgtimıız Hemşin'in genç evl0tları taletıe kar.t

L

_./a


deşlerimizin sayrsrz imkffnsızlıklar ve güç_ ltıkler içinde senelerdenberi insan üstü gay' retleri ile kurdukları sağlam teınel üzeriııe oturtulmuş, esirgeyeceği şüphesiııi hayalimizden dahi geçiremiyeceğimiz siz liemşerilerimizin manevİ ve maddi fedakirlıklariyle yiikselen birlik ve beraberlik sütunlarına dayan' mış HEMŞİN DAYANIŞMA ve YARDINI-

LAşMA DERNEcİoIn.

-o-

26/xI/967 Pazar günü yapılan olağaıı üstü genel kurul toplantısı sonunda Hemşin Dayanrşma ve Yardımlaşma Derneğiııe seyapçilen üyeler aşağıdaki şekilde iş bölümtı mrşlardrr.

Başkaıı: Selihattin Genç

Yıiksek Mü-

hendis.

II. Başkan.' Hayri Nuray, Ormaır

ktiıltesi Ög'retim Üyesi Genel Sekreter: Ferilra

Fa-

Yağcı Avukat

Veznedar: Bil1l Pişkin, Fabrikatör' Muhasip: Mazhar Yücel, E,czacı' Üye, Macit İnce, işadamı. Üye, Özcan Bayramoğlu Öğrenci. Üy., Halil Kanatlı Demirci Ög'renci' Üy., Durmuş Baki Korkmıız Ögrenci'

HEMşıı{ı HAzıRLARKEN Özcon Ba,1ramoğlu

Halil'le ben, HEMşİN'in bu yılki saylslnl çıkarmak vazifesini üzerimize alırken, yazl ve resim sıkıntısı çekeceğimizi düşün_ müştür.

Fakat hemşerilerimizin 1,'akın alfikası karşı_ slnda hakikaten mahcup olduk ve bazı yazr' ları da müteakip dergive ko1'rnak mecburiyetinde kaldık.

Yazllarını Hemricamrz bizi affetme_ bulamaşanlardan şinde leridir. Hiç bir ard dtiştıncemiz ,ılmadı, ola_

maz da! Kalan vazrlar Ilemşin'iıı diğer sayllarında neşredilecektir... Huzurlarınrzda Hemşin'e yan ve resim gönderip bize bıı1ıik 1'ardımlarrnr esirgemeVen ve sırf Derneğe Yardım için giriştiğimiz rek]im kampan5 aslna katılan hemşeüırileri_ mize Sonsuz say$yı borç bilir, liayırlı sene_ ler ve başarılar dileriz.

Hemşin sizlerin eseridir. Gelecek sayl_

ları için şimdiden yazl, resim ve şiirlerinizi bekliyor.

BlR DARTKA!.,. <HEMŞİNı de benim de reklAmım

ol_

sa; benim de ktıyiimün resmi basılsa; benim

de şiirlerim yayınlansa diyor mtısunuz? Öyle ise, Hemşin'in gelecek sayısı için şiirlerinizi, yazıLaİınizı ve fıkralarrnızı ad_ resimize gönderiniz. Reklimları toplamakla görer'li arkadaş_ larİmlza ilgl gösteriniz. o'na müessesenizi kaydettiriniz. Hemşin sizindir! Sizin yardımlarrnrzla yaşıyacağını unutmayrnlz.

Eksiklerimizi, zaaflarımızı bize çekin_ meden yazıln. Hatalarrmızı söyleyin. Bun_ dan gücenmeviz. Bilflkis memnun oluruz. Yazılard.a hiçbir değişiklik yapmadık. Dergi, belki sizce tatminkffr bulunmayabilir, ancak Hemşin'in tabiatına uygun olması biz_ ce daha önemli. Sizlerin de btıyle düşündüğii_ nüğden emin bulunmaktayız.

Mutlu günler sizin olsun Sonsuz lar muhterem Hemşin'Iiler.. .

TÖNETIM KURULU ı,IUZ BATRAMINIZI KUTI,AR BAŞARILAR DİLER

saygı_


Taylada

Bir

HEMŞIN',DE

mer'a (Foto:

M. GÜLAS)

ÇAy iŞrrTMECiLiĞİ Yazan: Hagri Bagraktaroğlu (Nuraa)

ü

Bir memleket halkrnın ekoıromik katkınmasrnda tabii muhitin (doğal çevre) ön safta tesir ettiğ'i bilinen bir gerçektir. Bu tabii muhit ne kadar müsait olursa, gelişme ve kalkınma da o kadar emin ve süratli olur. Tabil muhitin, sadece toprak mahsulleri istihsallerine değil, hemen btıttın istihsallere tesiri olduğunu, her ekonomik faaliyetin az ı'eya çok bunun tesiri altında kaldı$nı ilfrve etmek l0zım gelir. Bugün yine bilinen bir keyfiyettir ki, tabii muhit içerisinde, insanrıı, toprak ve iklim şartlarlnı değişterecek mahiyette yapacağı tesir ,yine çok mahdut kal_ maktadır. Binaenaleyh toprak ve iklimi lehe çevirmek yerine, ona uymak, onun dikte ettigi istihsali yapmak mecburiyeti doğmakta_

dır. Bu keyfiyet dünya ölçüsünde olduğu gi_ bi, Ttırkiye ölçüsünde de böyleclir. Şu halde Türkiye'de toprak istihsalleri yönünden tabii muhiti ve özellikle toprak ve iklim şartlarını iyi tanımak ve bu şartların icaplarını ye_ rine getirmek bugün için de kaçınılmaz bir esastrr.

İşte bu gözle Türkiye'ye baktığımızda belli bölgelerin belli istihsallere müsait du_ rumda bulunduğunu görürüz. Hiç şüphe yok ki, bu bölgelerden birisi de Doğu Karade_ niz bölgesidir. Burada toprak ve iklim şartları çay ziraatına müsait bir muhit hazrrla_ mş bulunmaktadır. Bu mahsul için Türki_ ye'de yegAne btılge bu bcılgedir ve bugiinku şartlar altında başka bir btılge de yoktur.

J

ı


Demekoluyorki,Ttirki1,eçayişletm.eciliği.elnin gelişmesi, uo'boıg"i" çuy.istihsaline ve oralarclaki ziraat ,erlerini 1"nil' vöıreltmeEe bağ_ ".rıuji isletmelerini çay istihsaline

ki' çok

etmek gerekir iH;.;;;;;=iıl"' j"" ist]hsalinin

n"'

ffi

çe-

burada'

durul_ ""-pır.ı.'ı yönü -üzeriııde valnrzca Z|ra| i'iıı"h" topraklarııı-

l;;;;;;; u'ı "n'uı' mernleket prensibini dan azarfr. at"tta" favdalanma hususucltrr' temel rea)ize .t-e'i"" g"'ı"iğicepheleri' i'_

C' nin altlna tin 14-15 C. olmaslnr \'e --10 nishi taraftan Diğer cla clüşmemesini ister' vejetasyon günlerin ,*,J.,ı" fazla, vağlşlı Brriılardan başdevresine isabeti d'*Ia"''drr' topı'aklardt J,'iu, ,", bitkisi asit karakterli bataklık' tuzlu' kireçIi' ;;.i,. \'e tuı'"' yükseviyesi Su)'u tabın çok siizek olmavaıı' arztl etmektedir' sek bulunnaran topraklarl \'e tepe- gibi Taban araziden zii-ade 'vamaç müsait bu_ için çok engebeli arazi ço' üi'kisi

cliğer budur. Çuy ı'iiı'-'uıı"in

*'ıaunale edebileceği'

Sanln daha k"ı'JJiu i"ı"iği giitürebileceg*i kaoitali, ış giiffi'''' juiuı' gözükmektedir' iŞ;;;i'

her tarafr Doğu Karadeniz bölgesinin j'giıai'' Önceleri' İa çay 'i'u'*u-*;"T Trabzon'un Rus hod,rdoJu. başlayarak sahilclen iç' ve uzanan Araklı deresine kaclar 25-30 Km' -f i bullere t5 - 16 il'--6"zan bir şeritte ça}' -ik"' bugün btl ffi" a" ""ı'iJi') genişlikte hududuır z\raatı y"p'ı;;;tu görülmekvapıldığı dışında da çay ziraatı

batısıırda' sahil

tedir. xıt'ı'ı"i' T;;;;"''tınvc J"' il' 30 "'uk-ma1ııllerinc1e şeridinin metrenin üs600-700 hatti rakrm i'iu"'ı'ı" bulmak ııiimküır ol_ tünde ç"y işi;;i"ı'i ki' gelecekte P" maktadır Ö;1' anlaşılı1'or' }rasıl oIı'mecburiveti hudutlan bii; ";;

lunmaktadır'

işte bütün bı-ı toprak ve iklim şartlarriken' Hemşin'ılr Rize'cle bulnrak nıümkün edilernez' Bunlar de bulmak Xoiitetle ifade meteorolojik rasatiçin toprak etıiclierine ı-e topraklarr lara ihti-vaç *'uı.a"' Karadeniz edilen topelde ve ür"rina.'yup'lu'ı tetkikler Hemşin toprakla_ rak lrarituıu"' "*umiçetle nitelemektedirrlnı da "rit ı'u'uri"li oıo'ak daha çok kö1lerinin ler. Öte '"""J;-H;;şin oı_ ktırulmuş tverind'e vamaçlar u'?p'ı'r halde' genel }*li<ltüları au uşiti'a"' Şu içiır müsait olri_yle toprak şartlarının çay btıyıü bir hataya dıisül.luğtı ifacle 'jiji*'' gelince' bunu mıiş olmaz' Yağış şartlarrna

İffi

caktu.

izahata dikkat Buraya kadar verilen yup'lu-' coğrafi bölge edilirse, çuy 'i'uuu o1_ ntıyiıı' kıslırı5'la dahil içerisine u'*şı'i a' bitkisinin toprak Ye maktad"ır. a"'uk, çay olarak Hcmşin'in heı' iktim isteklerinı"''"* kat'i olarak tarafında nrrırrrrrp"I.,ırrn-udrg,ki' bazl ça"v odtır ffi;;;ektedir' Bilinen ı'ermektedir_ neticeler olantasyoııIarr *;;]; ilnıi etüd ve i;;'J;;iiyı' u" hususlarlıı gerekmektearaştrrmalarla tamamlanmas] tetkikler' Rize ili_ dir. Bugtı'" tuall^"'u"l çav bitkisi için nin toprak "- iiıil iiibari'vle oı:t_aya koymuştıır' ideal bir yer olduğunu bitkisi iklim fakMalfım oıo"g'i ti "İ"' ça1' mua'ysuhunet ve rutııbetin *u'u"''lo törleri arasında olmasrnı şart n-1ll: ven c]ereceler ffi ü ""k ve yağışı bo]'.)'ağıŞlartnJ'eJCNisan - Ekinı tasvon devresi iç"i'i"_ 'vani ibarettir' Rakamaylarrna i'uu'i 'i*"ı"aen senelik ortalama suhunelar}a ifacle

'diıi"''

4

Heııısİıı o rn-ıanlarındaıı

bir

3'örüniiş


-.;.;Ş \t

,İ J

-r'

:lı

iır guır olduğ'u ııeticesine varliabilir. Umu-

:ıir'etle Hemşin fazla yağ'ış olau bir yerdir, ı etiştirdiği bitkilerden bu sonucu çıkarmak kabildir. Kaldı ki Hemşin, vejetasyon mev.iırriılde da}ıa çok yağış görmektedir. Geırel ,-,lirrak Aıladolu'da T'emmuz ayı kurak aylıtrclaır birisi olduğu halde, Hemşin'de en fazla faz|a yağmur alan aylardaıı birisidir. HattA bu sebepledir ki, 'femmuz ayına haik ırasıııda çürük ay denilmektedir. Demek olu, or ki, yağış şartı da çay bitkisi için uygun teldkki edilebilir. Ancak_, Hemşin de ortaiama suhunet ile asgari suhunetleri bilmeğe ilıtiyaç vardır. Bunlar hakkırıda birşey sör,leneğe imkAn yoktur.

Biitıın bu ifadelerinrizle, Flemşin'de ça}' bitkisinin yetişme imkiıılarını müsait kılan şartlarııı mevcudiyetini kabul etmeye çalıştığrııızı açıklamakla berabef, ying bu koıruda daha ilmi tetkiklere ihtiyaç oltluğ'una işa-ret etmek mecburiyetindeyiz. Gerçi bazı şar|larrıı eksik bulrıırmasr çay bitkisinin yetişmesini engellemezse de verimiıri ve eı'safıııı azaltması bakımından fena ııeticelere bizi götürebilir. Bu sebepledir ki, tam randrman_ lı üstiiır kaliteli çay istihsali ana gayeyi teşkil etmektedir. Yoksa sadece ça-Y bitkisiniıı Hemşin'de ırümune olarak görülmesi müm_ küıı buluıımaktadır.

Bizi burada en çok ilgileırdireıı

husus,

Heınşin köylerinin kalkınmalarında ve Ilenr_ şin'in iktisaden gelişmesiırde çayın oyn]}/acagı roldür. Hiç şüphe yokki, mlslr yerine ça',' ziraatrnrır yapılması IIeıışiı-ı halkınıır geliri:ri ytikseltecek bir karakter taşınraktadır. Diğ'er iktisadİ faali1'etler yanıııda çay ziraatınln önemi fevkalhde bü1'ük ]ialmaktadir. HattA denilebilir ki, Heıışin'iır gelişmesinde bugüntin şartları altıırda, çay işIetmeciliğiııiıı veri ön plAna geçmekteclir. Hemşin'de ça-V ziraatıırııı yapılması iki bakıııdaır önem kazaıimaktadır. Bunlardaı-ı biriııcisi, Ttirkiyede çay yetiştirıneye elverişli bi;lge]erin mahclut buluı-ıuşudur. Yukarıda da izah eıtiidiği şekilde, esasen mahdut olaır Türkiye topraklarından azaııi şekilde faydalaıımak, ona uVgun bir istihsali sağlamakla mümkündür. İkiııcisi ise, Heınşiır lralkınin kalkııımasrııa yardımcı olmasıdır. Sövlemeğe lüzum yok-

tur ki, bugün Rize'nin kalkınmasında çay ziraatının tesiri pek bııyük olmuştur. Hattiı yapılaıı tetkikler, Rize havalisinde çay zita' atı sayesinde gurbete giden nüfusun vo 40 oranında azaldığını göstermiştir. Kanaati_ mizce bu iki husus Hemşin'de çay ziraatııır

zorunlu kılmaktadır. Ancak bu boyle olmak_ la beraber, Hemşin'de bu işletmeleriıı kurulmast bazı şartların tahakkukuna bağIı kalınaktadır. Bunlar arasında Hemşinlilerin bizzat bu zitaat|a meşgul olmaları gelir ki, bu_ nun tahakkuku oldukça güçtür. Zira Hem_ şinli, çalışma zamanlarının büyük bir krsmr_ ıll ziraatın dışlndaki alanlarda kullanmaktaclır. onu, bu işinden aytrlp toprak işleriyle uğraştırmak kolay olmıyacaktır. Diğer taraftan, çay -vetiştirilmesi bugünün anlamıyla tekııik bir çalışma istemektedir. Bu teknık çalışma özdr bir eğitimi de icabettirmekte_ dir. Nihal'et, mrslr ziraatından çay yetiştiriciliğine geçııek köylülerin belli bir kapitale oIaıı ihtir,açlarını artırmaktadır' Bu husus_ larln clışlırda, istilrsal edileıı çavln pazarlan_ masr da avrt bir problem olarak ortada kalmaktadır.

Kanaatimce bu zorluklarıır kolaylıkla bertaraf edilmesi mtimkündür. Kurulacak kooperatifler bir taraftaır istihsaii, diğer ta.rftun clıı. pazarlamayı sağlıyabileceklerdir' Öyle zannediyorum ki, Çay ziraati Hemşiıı gurbetçiliğini büyük ölçüde, hiç olmazsa % 70 in üstüııde bir iıispetle azaltacak bir ınahi,vet taşımaktaclır. Yeter ki, }iemşinlileı:_ .. ço1' ziraatrnr çalışııa sahasr olarak seçmek arzusu gijsterilsin. Eğer I'Ieınşin'i seviyor ve onuıı ge}işmesini isti-vorsak bu hususa önenı ,'..-.ii-uiz. Aksi halde, bugünün şartları de_ ı am ettiği mliddetçe, Heıışin'e bir turist ola_ rak ugramak mecburi1'g1i"4e kalacağız ki' bu da Hemşin'linin azalmasr ve Hemşinli ru_ lrunun kaybolması ıreticesiııi teı']it edebilecektir. Her halde hiçbir Hemşin1i brrna razı olamaz. Biııaenaleyh şimdiden harekete geç_ ınek, Hemşin koylerinin kalkııımasında çay ziraatrnın katkısıııı daha ilmi şekilde iırcele_ mek ve bunun clışında diğer istihsal kollarılil araştırmak ihti5ıacınd.avız. Öyle umuyorum ki, Hemşin Da,vaııışma ve Yardımlaşma Derıreği bu kontrlarda da Hemşinliye yarclmcı olacaktır.


Cinler Periler diyan zİLIf'^Lfr (Fot: Y. Yücel) HikEge

PERİ HALA

Şekip Musluoğlu Hemşinin Akyamaç ktıytınden

L7 yaşlarında idi.. Siyah lııyıkları kı_ vrrcık saçlariyle sevimli bir gençti... Esas adı Tumandı. ona Timur da derlerdi... Üş_ tiin güçlü ve kuvvetli idi. Özelliklerinden biri de hiç bir şeyden korkmaması idi. Muhi_ tini ve bilhassa geçmişi öğrenmeve çok me_ raklı idi. okur yazat değildi ama' büyük_ lerden işittiklerini bir kitap gibi aklına kor ve her akşam dedesini ocak başında soru yağmuruna tutardı.

Dedesinden işittiğine göre, kendi soyla_

rr olan - Ala - ailesi (Emşen) kabilesinin bir

kblundan gelmekte idi... Emşen kabilesi Kaf dağınrn çok ötelerinde Aral gölü civa_ rında Hawancılık ve avcılrkla geçinen oğu, Türklerinden göçebe bir kabile idi. Hayvaıı derilerinden elbise giyerlerdi. Bu kabile, bir btıytık kuraklık yüzünden yurdlarınr terket6

mek zorunda kalarak iranlıların hakimiyeti_ ne srğınmrş uzun zaman iranda kalmışlardı. Fakat İranlılar kendilerinden ağır vergi ald*ları için tahammül edemiverek hayvanları ile ve silffhları ile Anadoluya geçmişlerdi. Doğu Anadoluda ekili arazilere lrayvan sa_ larak Zatat verdikleri ve ziraatla meşgul ol_ madıkları için Bizans o:duIarrnrn takibine uğramışlar, ufak bir kısmı din değiştirp dr-ı_ ğu ve orta Anadoluda Bizans idarecileriniıı gösterdikleri yerlere yerleşerek Milliyetleriııi kayıp etmiş ve temessi.il edilmişler, büyük bir lısmı da gece karanlığında iyi yol aldık_ lanndan reisleri- Toman Han'ın idares'inde Bizans ordularından kaçıp doğu Karadeniz mrntıkasındaki dağların ormanlarına sığrnmrşlar ve buralarda kendilerine yurt haü'vanlarrna otlak ve yaylalar kurmuşlar... Bir

-


müddet sonra bu yeni yurtta çoğalan Emşen_ Iilerin genç nesli ovalara yerleşmek maksadı

ile Mamot adında iri yarı Ve çok tııylıı bir

serdengeçtinin kumandasında tekrar Anado_ luya geçmişler, Konyaya kadar inmişler, bir ara Binzans ordusunda guruP teşkil etmişler ve bir muharebede karşı tarafın kendi örf ve adetleri üzere savaştıklarınr görtince onlarrn kendilerinden olduklarını düşünerek karşr tarafa geçmişler ve Bizans ordusunun mağlübiyetini temin etmişler. Meğer karş'ı taraf Anadoluya cenuptan Müslüman olarak giren

oğo, Türklerinin bir başka kolrı imiş" ' Bu olayı cezalandırmak istiyen Bizans_

hlar, Muharebeden sonra eski dinlerini terkedip Müslümanlığı kabul etmiş ve Anadolu ovalarında tekrar pervısrzca güzel bir yurt aramrya koyulmuş olan Emşenlileri bir ordıı ile sarmışlardı... Emşenliler, gece yol almaktaki meharetlerinden yararlanarak bu sargıdan kurtulmuşlar Ve tekrar doğu Karadeniz mrntrkasınJaki ormanlar arasrnda kurmıış olup Yaş_ lı baba ve analarrna terkettikleri dağlık yurdlanna dönmüşIerdi... Bu arada Bazı mace_ racı gençler, Bizans köylerinden kaçrrdıkla_ ,, kızlarla Marmara ve batı Karadeniz böl_ gelerind,e rastladıkları dağlı ormanlara Sl' oralarda ğrrurak imhad.an kurtulmuşlar ve A'1_ bö1'lece 1'eniden kabile üretmişlerdi.. Tıırk ilk yayılan doluyu müslüman olarak kabiiesi Emşenliler olmuş Ve Sonı:adan gelen büyük Tıirk kabilelerinin Anadoluda devlet kurmalarına yardım etmişlerdi"' Dedesi bunları anlatırken _ Dedem ba_ basından işitmiş _ diye söze başlardı" ' Bu küçük Timurda garib tıir iç istebaşlangıç -.ryandrnrdr: Hele kendisi de bir dede gi olabilseydi-!..

-

onbeş yaşlarındayken bir akşam ocak başında dedesine <Emşende, Emşenlilerdeıı eıı'el kimlerin oturduğunuı sormuştu" Dedesi ona tatlı bir dilte karşılık vermiş ve delikanlı bu karşılığı hiç unutmamrş' tı!.

Dedem, Babasrndan işittiğine göre buralarda bizim kabileden evvel Peri Padikavinr şahlarından <Nur Han> a bağlı bir krz_ kavmin, bu olan otururrnuş... İyi ahlfiklı Tür_ ları çok güzel ve altın saçlı imişler" '

kiileri, Horanları dünyadaki bütün

kavim_

lerin türkü ve horanlarıııdan daha üstün daha iyi imiş.. Yalnız, bu kavmin a5ıakları tersmiş!"' insanlardan ve İnsanlara yanaşaıı köpekler_ den korkarlarmış!... İnsanlarrn çoğaldıkları yerlerden uzaklaşıp tenlıa yerlere çekilirler_ miş!... Bu dağların eski adını ben de bilmi' yorum, ama; biz Emşenliler her gittiğimiz yere kendi adımrzr vere gelmişizdir.. nitekim, kullandığrmrz Araziye de kendi aile adı_ mızı taktık! Ala köyü, Ala deresi bizim ailenin ad-ıdır. Vaktiyle Ali idi, Şimrİi _Hala- diyorlar.. Esasen biz Emşenliler İranda otuiork.n ,Aile birliğimizden dolayı İranlılar bizim kabileye <Hemnişin> kabilesi demişlerdi!.. Bu kelime acemcenin tesiri altında kalan devlet diline geçerek bize mal oldu. Emşenin yerini tuttu. Yani bizim Em_ evvelt Şeil, acemin Hemnişin ile birleşerek Hemşiıı_ de bize oldu, Hemşin iü.*ş., soııra li dediler.. Kimbilir, gelecekte ne diyecekler?... Dedesi bunları anlatırken fersizleşeıı gözlerinde eski bir hatıranln' soıı ışı$nr ya_ far gibi -of l... diye bir iç çekti ' ve gençliginde bir peri kızıyle dertli ırmakta sevdalık furdugunrr, fukut kızın annesi Peri Padişa_ lırna şikayet edince o zamanlar Üskııt da_ oturan ğında <Dağın gürgeni> gölgesiırde yayladan geç vakit kendisini Padişahl, Feri dönerken çarptığınr ondan dolayı dudağının eğri kaldığını sözlerine ilAve etmişti" Dedesine eğridudak Tuman denmesiniıı sebebini genç Timur öğreııir gibi olmuştu, lakin bu noktayı İaz|a düşünmedi" Çünkü bir peri kızı görmek isteği, bütiin düşüncelerine hakim ola gelmişti'. o günden Sonra' kaç mehtablı gece kuytu prnarların gönül çeken seslerinde; Fe_ lamur yapraklarlnln hışıltılarında; Çağlıyan_ ların ,iu.u karanlıktaki yankrlarında; meltem rüzg0rlarınrn çam d.allarından gelen nağmelerinde hep bir peri krzrnrn gönül alan sesini aramrştı.. Kuç defa gece yatağından kalkmlş ve camsz olan oda penceresinin talrta kapağını açarak uzaktan gece sessizliğini yırtıb gelen dere sesiıin dalgalarl araslnda güzel bir peri kızrnrn türkülerini duymıya çalışmrştı"


o kış dedesini kaybetti.. Babası da ihtiyarlamıştı.. Yayla göcünü kendisi götürmüştü.. Dedesindeıı kalma sedef sablı tabancayı beline takmıştı.. Emşenli için sildlı taşımak, Çocukluktan kurtulmanın bir nişanesi idi.. I)edesi ölmeden evvel ona' Yayla göçlerinde yapılan şenliklerin göçebe Ttlrklerdc milli bir adet olduğunu, Emşeııli için 9öÇ, ııeşe ile başlayıp neşe ile bitirileıı yaşama mücadelesinin kendilerine has Iıir şekli bulunduğunu söylemiş ve göçlerde Ttırkti stıy_ Iemesini, nağra atmasını, donannıa yapmastnı tavsiye etmişti.. o da o yaz, nağaralari.ıle dağları çınlatmıştı. Bunu göreıı annesi ilcri vaşına rağmen gizli bir gurur du5rmuştu.. Bir yıldan beri T'imurun içinde tuhaf bir his uyanmıştı... Sevdalık yapmak istiyordu.. Hele bir peri kızı görınek isteği ne derin bir arzu idi; Göreceği ilk peri krzrna ser,'dasrnr içli ttırktılerle dokecekti. IJu düşüııce ile yaylaya bir kaç defa gidip gelmişti.. Soıı defa yaylaya un ve tuz götürecek ve kendisi de güz göçüne kadar yaylada kalacaktı...

Akşam üstü gelen nöbetine göre (DertIrmak) daki değirmeni kurdu.. Ertesi sabah nöbeti Sevime devredecekti. Sabah çok erken uyandı, saatı 1oktiı. Eline bir çegli aldı, kapıdan çıktı... Cil'a adlı köpekleri kapıda idi, bağsızdı. Sahibini gij_ rünce kalkıp kuyruk sallamaya taşladı. Çok

li

zeki bir kopekti. Adıyla çağrılmadıkça kim_ senin ardından gitmez, hele çocuk sayılan kimselere hiç havlamazdı. ona, gel! demedi. Kopek yine kapıda, arka a}ıaklarının üzeri_ ne oturarak kulaklarınl dikip, karanlıkta uzaklaşan çegli ışığıııa doğru bakadurdu. Dertli Irınak eı'lerinden pek uzakta değildi, l0kin bir sapa yercle idi. Güneş ışığı 1,alnlz temmuz r-e ağustos aylarrnda ancak bir saat kadar bu ırnrağ'a dik inerdi. Her iki vakasının alt kısımları kayalıklı biraz da kasvet r'erici durumda idi. Üst kısrmlarr sık ormanlıktı.. Bu ırmağın suyu azdr ama temiz şe berrak akardı... Bu ktıçıık ırmaktır r'ukarıdan aşağıva doğru iiç değirmen vardr, iiçü de dıştan bir biriııe benzerlerdi. Dik oluklarr taştı, en 1'ukarldaki ortadakinden Ve ortadaki de en alttakindeıı biraz lıüyııktıı. Birincisinden geçen Su ortadakini ve oradatı geçen su da en alttakini çevirirdi.. üçünün ;,olu birdi. Irmağın alt başından girer en üsteki değermenin önünde son bulurdu.. Çıı',kü her üç değirmende ırmağın sağ tarafındıt idi. Sol taraf dik kabandı. Bu ırmakta çayırlık yoktu, bununla beraber kına kokardı. Kendi değirmenleri ortadaki değirmendi. Bu ırmağa niçin (Dertli ırmak) dendiğini bil_ miyordu. Ancak; Dertli rrmak pek tekin değildi, anılmıŞ bir yerdi. Altmış yaşındaki Saliha hala gençliğinde bu ırmakta bir gece perilerin horanlarına rastlamlş Ve kendisinide iıorana alıp sabaha kadar oynatmışlardı. U_

Kaçkar zirvele_ rinden bir görünüş.


s Zun ı-ıllar tutarlı kalaıı Saliha halayı hoca-

]ara okutmuşlar, muskalar yaptırmışlar, hat-

ıa oturduğu evin kapısııra bir karacanın kafa kenrigini asmışlardı. Ne olurdu...! Kendisi de bu gece bir Peri kızına rastlasa idi... Hiç korkmıVacak

\'e ona hemeıı sevdalı türküler siiylecekti.

Bu düştincelerle ktıy yolunclan ayrılıp ırnıağııı dar yoluıra girdi... Çeglisiıri sal]a'i arak eıı alttaki değirmeıre doğru yürüdü... Bu değirmeni geçerken acaip sesler du.vdu... Sanki bir tulum dertli dertli yol havası ça]ır-ordu ve sanki uzaklardan kız ve erkekl,:_ riıı -oy!.. oy!..- diye karşılıklı tıoran sesleri geliyordu... Bir şey görecekmiş gibi lt_

mağ'a doğru baktı, sonra kendi kendiııe

-dı:_

ğirnreııin sesi bana öyIe geliyor!..- diyerek -. oluna der'am etti... Kendi değ'iı:menleri ilc bu değirmen arasında bir kaban vardı. Kelı_ di değirmenleri biraz daha yüksekte idi... Elindeki çegliyi tekrar sallıyarak kabanı çıktlr. Şimdide aşağrdaki değ'irmeniıı sesi yön de(iştirmiş gibi yukarıdaıı, keııdi cleğ'irmenle_ rinin bulunduğ'u }/erden geliyordıı... Heııı ne tuhaf, aşağıki değirmeııden drı1,duğu sesieri keııdi değirmenleriıle )ıaklaştıkça aynetı durınaı'a başlaclı ve bu sefer sesler dalıa tı:inizdi... Tulum vanık vol havası verine or,ıak bir horan havası çalıyordu... işte!.. Du,ı, Juğu sesleri mükemıne] aırlıyordrı.. Kızlar ', e erkekler karşllıklı türkü söyli1,erek lroralı

ırıur'orlardı... Kendilerini 5çörmüyordu İ"m de korkmuyordu, o halde, geceııin bu >:reiında klzlı erkekli ttirkü söyleyip değir_ lıoran oyıııyaırlar kimlercti!. :,ışıintirkeır güzel bir kız sesi:

:_iende

.

.

Böyle

,,Kara qemişin dalı bııdıır dünyanın halı sıı gelen delikanlı .;eı'rIa!ıdır seıdalı. . . r,

:.'e Dir türkü söyledi bu türküyü o ana ka::r hiç dı.ıı'mamıştı.. oralarda keııdisindeıı

t_:.jıı kiıırse yoktu... Bu kız kenclisine nedeıı .:'",jılı diı-ordu?.. Her ha]de değiı'mende pe-

-

d,'ığtnti r'ardl. Değirmenin kapıslııa gelmişti, kapı kaidi. içeriden tulum, horarr, türkü sesleri -.i . s ıcık gelir-ordu.. Biraz korkar gibi oldu, :-::kladı geri dönmeyi cliışıındü, lAkin, kar-

şı lronması güç bir iç duyu onu

değirmene

Joğru çekiyordu. Ttıyleri dikeıılendi. Her tarafı titriyordu. Elindeki Çegiiyi ırmağa doğru fırlattı... Etrafa saçılan kivılcımların ışığı altında ani bir hareketle kilitsiz olaıı kaplyı çekti ve dalar gibi içeri girdi... De_ ğirmen taşınııı üsttinde kıSa bo'"'lu, sivri sa_ kallı ve yaşlı bir adaının tulumla lrorana tempo tuttuğuıru, dört kız, dört erkeğin sıra ile el tutup halka olarak horaır oynadıklarını bir iıayal gibi gördü... Köşede, mlslr çuvaIıııin üstünde sanki gelinle güvey yanyana oturrı_ }ıorlardı... Horan ne de güzel ovııuvorlard:?. . . Temposu hiç şaşmıyordu!.. . Delikanlı, şakaklarından ter akarken iıalkaü'ı koparıp horana girdi... Sağ elile tuttuğu elin, narin Ve yumuell sol elile tuttuğu eliıı ise sert ve bir şak kaba oiciuklarıııı hissederek sağ tarafında bir klz, sol tarafında bir erkek olduğunu tairmin etti ı-e tulumcunun temposuno aynen u,varak lıoranı btittin erkAniyle oynanlva başladı.. Sağ eli"vle tiıttuğu nariır eli,, tabii bir

cÖrcnrnn Bir yanraçtaıı ilıip birine

.''üksel

Güneşin son şavkı olurkeıı tel tei Bütün afakıı-ıı Saran bir ecel Yamaçlarda salkım saçak göigeler BaşIarken ser'inıli zulmettir sonun Sevmeğe lriç gelmez karadır doııuır Işık ile arandaki kordoııun Beni ııeden dtişıiııdtırür gölgeler Söııclürıırüştün gözlerimiıı ferini Lanrba vaktım yırttım kara d.eriııi Eğer bir güıı keşfedersem yerini Sizi derlıal yokederim gölgeler

Işığa yürürüıı arkamdaslntz Sizdeıı daha kara keder yasrntz Düşünürüm o sessiz temasınız Beni nedeıı ürpertivor gölgeler Neden beni her tarafta bulurlar Geri dönsem heınen relrber olurlar Gündüzleri deriıı deriıı soltırlar

Kuytularda param parça gölgeler.

Mithat Tılm


akışla hiç bırakmryacakmrş gibi sıkıyordu"' Bn.t kendilerini görmüyordu!" Fakat bun_ lar mutlaka Perilerdi"

anda Dedesiniıı sözleri bir şimşek Periler Köpeklerdeıı gibi aklınd,an geçti: korkarlardı.. Hemen: Geldim, girdim!" Yine vurdum!" .. Ha birdal" Civa! " ' Civa! " ' Oy

Bir

Ha birda! lıa!...

Diye kendisi cle Tulumcuya uygun biı' ile ö1'le tempo tutmıya başladı" Bu tem1ıo tuttuğu e}ile Şağ sert horan oynuyordu ki, uyamryot'pel< kendisine 1,umuşak, narin el du...

Bir ara sivri sakallı

tulumcunun kendi-

oldu" ' sine hain hain baktığıırı görtir eibi etti: sıkı horantna aynı tempo ile devam __ Getdim girdim!' ' ' Yine vurduml' ' ' Civa-Civa!.. . OY ha!" ' o sırada ııe oldu anlrvamadı?"' Geliııle güvey cleğirmen kenarındaki kiıçtik pencered.en ırmağa doğru sanki kaşıverdiler" ' halNasıI sıgdılar cli1'e düşünürken' Horaıı tuluıırönlerinde da kası açıIdı ve horancılar Cu ktıçtik pencereden Irmağa doğru ka1, nıya başladılar... Srra sıkı sıkı tuttuğu narin .ı. g.i-ışti.. büttin lralka bu eli r;ekiyordu!"' o da bııttın güciyle tuttuğu eli bırakmlyordu!..

Brak beni!" Ne olur bırak!'

yalvarma

di_ve

duyd'u, aldırmadı" Sol yiizüne bir kuvvetli bir tokut inmiş gibi gözünde şiml Ve tuttuğu eli şek çaktı!... Yine aldırmadr, hiç gevşetmedi!"' bir ara seııde]er gibi ol_ clu!.. Peri Padişahının kendisini çarpabileceği kaaklına geldi... Tam o sırada değirmenin dalıver_ içeri prr'rd"i _Hav!. Hav!' diye cıva ai.. . Halka koptu" ' çekme dur<lu' Timur' görmediği bir varlığın anide omuzlarına Srçradığrnı, omuzlarrna çöken ağırlıktan anlamıştl... Civa bu ağlrlığa doğru sıçrıyarak havlıyordu... Tuttuğu narin eli hiç bırakma_ du, tuprda beklemesini civaya iirtar etti!" Köpek, d'eğirmenin kapısınrla arka a_ yaklarının üzerine oturarak kulaklarını Cli_ ı.ıp a.ııı.anllnrn omuzlarrna doğıru sert bakış' larına devam etti!" '

t0

Irmağıır üst yamacından iıımiye başlı_ yan güneş ışığı değirmenin buluııduğu yere h"ğ; g.iıyord"... Delikanlı tııttuğu narin eli yavaş }'a\'aş görmi1-e başladı, Ve gün ışıı'aklaştıkça omuzlarrnda çok ğı değiimene -bi, kızının oturduğuntr seçti!" p.ri ğtr.ı

ortalık ağarınca Peri kızı

kendisine:

Eı'!...Adem oğlu: Beni niçin tuttuıı?.. Ben sizden de$ilim!" Seıı insansrn'

Ben periı_im!.. Sen ı-ıankörsün, ben sadığım!' Sen irrursln. beıı kızmam!" Seıı gönül kırarsln' beı'ı kırmam!.. Sen başkalarınr' ken_ onlacline vararlı olstınlar dir-e seversin, ben severim!" fa .'ururl, olmak için başkalarını her_ Seı'ı kusur bulunsuıı, ben bulmam!" Sen ben denrem!"' Sen şer' benim olsun- dersin, gülene ağIarım!" ' ben ogır'"nu gülersiı'ı!. Sen'avaga bakarsın!, ben başa!'" Sen kuv_ tuvetli-ve u-vuruk huzur ararsın!, ben zaifi tarak huzur bulurum!" ' Seniıı sevdan tez ttikenir!, benim sevdam sonsuzdur!" ' Seninle beırim arkadaş olmama imkin yoktur! Gell bu sevd.adarı vazgeç!"' Beni götür' _dedi" ' gün ışığı \-Lrrmlvan bir yerde bırak!

Tinrur, irali elini bırakmadığı bu güzel kıza:

Seni Sonsuz seveceğ'im!" ' Nankör olmıyacağım!... Kızmıyacağım!"' H'p yü_

züne bakacağınr!... Güıı ışığr Vurmlyan yer_ Ierde de yanrnda olacağım!"' Gel!"' Ne olur?. Gel, benim ol! _ di1'e yalvardı"'

Peri klzı bu yalvarışı, delikanlının saç_ larrrır okşıvarak omuzurıd'an yere inmekle karşıladı..

Cıva bu aıılaşmayl sezmiş gibi kuyruk

salladı.. üçü beraber, önde, mavi gözlü kum_ ral saçlı peri kızı, arkasrnda Timur' en ar_ kada cn'a evin Yolunu tuttular!"

Delikanlı yolda topladığı menekşeleri eı,inkaplsrnaserdivebugüzeli.nerdebuldtığunu kimseye söylemedi" Peri kızı me_ ııekşeleri çiğnemeden eve girdi!' evlendiler' Evde bir caıılılık başladı" ocakta odurr' kilarda erzak,, anbarda un, kadelde bal' muslukta su tükenmez' ineğin sütü azalmaz ol-


cu!.. HattA, donanmalara rağmeıı Timuruıı tabancasında fişek hiç eksilmedi!.. Bııtün Emşenli çocuklar, nerden ve

sıl geldiğini bilmedikleri bu güzel (

PERİ HALA)

dediler!.

na-

kadına

..

Peri hala Emşenlilere İyilik etti ve

lara ivilik etmesini öğretti...

on-

Hastalara şifa dertlere dernıan oldu... Her akşam ocak başında Peri Halanln o güııkü il.ilikleri Ve öğütleri anlatılıyordu.. Arıık Emşende hiçbir ocak başıncla ağlıyaıı kalmamıştı.. Hiçbir Emşenli kc;ttıltık bilmir-ordu..

Timur sözünde durdu... Karrsını hiç

oııu sevdi, ()nu saydı... İki yıl sonra bir çocukları oldu... Bir

üzmedi... aı_ağı öne

Bir

bir ayağı arkava bakıvordu!..

sonbahar günüydü...

Timur

.

uzak

bir meşeden arkasrııda bal dolu tulumla eve \_orgun geldi... Karısr evde yoktu... Halbu_ ki o. karısının gülerek kendisini kapıda kar_ şılıvacağı kuruntusiyle yoI almıştı... Sekiz aylık çocukları beşikte ağlıyor_ du... Yükünü bıraktı ve beşiği sallamıya baş]adı.. Çocuk srrsmadı... Kapıya çıkıp, karıilna dul urmak içiıı herkes gibi o da Periıala di1_e bağırdı... Karşılık alamadı... Tekrer e\_e girdi... Çocuk hilA ağlıyordu... Çok ı_orgundu... Boş bulundu.. nasıl oldu?. Bilrrleden. ağzından: -ıe

dağı aştı... Bütün Emşenli çocuklar arkasıııdan bağırdılar: Perihala!... Perihala!... Hamurun taştı -gitme!.. . Perihala, akşam güneşinin Son ışınlariyle kızaran çıplak kayalar üzerinden çocuklara elile veda işareti vererek sırtr açtı.. Timur, karanlıkların indiği dereye doğsaadetimin mavi gözlü tılısımı! Ben ettim, Sen etme!.. Kusurumu bağışla! Gel gitme! - diye bağıra bağıra koştu...

ru

_

Ey

Aradan yüz yıllar geçti.. ne Perihala ııede Timur bir daha geri gelmediler!. . . o gün, bu gün her yıl sonbaharrn o günündc. Haladeresinin karşı dağında Perihalanın aştığı beldeki çıplak kayalıklar, akşam güneşinin son ışınlariyle hep aynı renkte krzarrrlar, Ve gece karanlığında derelerden Timun-ın sesi gelir! s,gn ettim sen etme!. saadetimiıı mavi -trlrsımr, gel gitme!. . .

Eü'! Bu hikİyeyi bir efsaııe gibi oku-

yan Hemşinli! İı<ı atgtımü çözmek yine sana kalıyor, }Iala deresiııdeki -Ters bacak tıl Perihalanrıı toruıılarr mrdır? acaba ğulları_ 2 Bu ocak başı hikAyesi, karılarına sevgi ve- saygl ile bağlı olmıyan Iiemşinli kocalara birşey söyliyor mu?..

Sus be ters bacağ'ın doğurduğu! - di-

bir- söz çıkıverdi..

Bu söz çok 5ravaş söyleııınişti.. fakat, :::r'ixe ağzından çıkar çıkmaz, çocuk birden ]ı.rE susmuş ve Perihala elinde bir torba un, -rı'bakışlarivle eşikte durmuştu: Bir bacağı senin bir bacağı benim-Paı_rmr alırsan bana, geri kalan sana ''ı]. ı':ıarrıaz!.. Tanrı i-viliği emrediyor!.. Ey naır_

r]r insanoğlu!.. sözünde durmadın!. Senin.t ırkadaşlığımız bura.va kadardı-.. dedi ve :ffircigi unu bırakarak, bir ayağınl

sessizce

ı:-aiı karşı tarafına attı, diğer ayağını akşıE giineşinin kızarttığı yamaca dayıyarak

Hala Köyünün Güroluk Mahallesinde bir kış (Foto: o. Karataş) manzarasl.

II


l-Iaııgi Heııışiırii aiie: Bu güzei esasla::Veya ay_ claır cllin, brıgiiı-ı., \'arln avrılmışt1r

HeıvışiN'i

nlmak ister? Haırgi l_ıeı"ı-ışinli bıl;a: Çocı-ıklarını; ongörlırrı avırıp emlakiıri ııaranrl]afça edip iş mez ülriteler haline ğetirmek içiıı evlendirir? Hangi Hemşiılli baba: oktrııak isteyeıı

VE HErvışlıtı-iı-iĞ

i

NEDEN UNUTAMAYıZ Makine Mııheııciisi Tusııf Başaran insanoğ'lunuıı hzryat seyriıri tetkik ecler_ sek: Bulunclukiarı malralde, bilgive da1'n'-''''' milörf, aıı'ane ve adet tesstis ettiren insaırlar olma hüviyetini kazanarak varolma inı-

let kinına sahip olmuşlar, cliğ'erleri

i'qe zamanl:l

eriyip gitmişleridr. Bu ön sözden sonfa Henışiırliliğ'i ince' leyelim. Hemşinli hayat devamlııııı: I}iI3^ili' bir ı,e beraber olmakla kaiırı olduğ'tılıu Çl)K iinceleri sezmiş, bunun içiııcle toplulı"ığtı içiıl_ cle okuma Ve okutmayı esas alarak; cleğişııesivle bliyük zarariarın c}oğ'acağı tabii olaı kuvıjetli örf, aclet ve aıı'aıreler teessüs ettirmiş, evlAtlarına yegAı'ıe miras olarak cla buııu saymıştır.

Bti1'tıkleri sııymak, kıiqtklere şefkatle bakııak,--voksulu]ıakirgörrı-ıedeı.,koruı-ırali. keıı başkasıı-ıı,-' karrrı kendi kfirı r-e zararıılı kutleır I{emşiııliı:iıı di zararı telakki etınek; retli örf, ac]-et ve an'aııeleridir' Ne mutlu Hemşinlilere ki'' ataları oil_ telara: Medeıri insaıı olmavr asırlırrca önce benliğiııe \'e essüs ettiği esaslarlıi öğretmiş sindirmiştir.B..n.laırclalrabtivıilrıı-ıirasakla gelir ııi?

ister? eı,lAclinı okutır-ıak istememiştir veya v': Kabiliyetli Haııgi Heır_ışiııli r'ırlıklı: lşVeya nrali takatı zırr ıf o]aıllarlır okunrası yardımiravatına atı1nraslna ırıali gticü ile claır kaçınmlstür \'e\-a kaçınmak ister? H.rrşiriii.' ıred'eiı ortaklaşı iş hayatı'

llıl

atlll'ı_ıar-ı ser'erler?

Brıttiıl lıı'lı-ıl:'rr ı-ırec]'elli iıısa:r rılırra eSa\Iarl değil ırlidir? ki; Yukarıc'La izı}rı l'ıi;ılaı-ı özelliklerdir aşaHeıılşiı'ıi \-e Helrışiniir i r-rrrt sınrrlarrırr etdeı'arn ta1'Iitnrat-"ı \-e clik şekilcle tıl'litı_illş ırrektedir.

G eııç H eınşiııli; Ytıkıircla özetleıren }{enrbu felsete şinlilik felsefesin\ zaaİa trğratma' ıil,,oıorrn tarafılıdall çok ıramüsait şartlar ematıııcla lrazırlaıırıış, koruıımuş Ve Sana iyi"ve dalıa bozmadarı llet eciilı_ı'iiştir. Bı-rııu ı'azifeesli eden göttirnrekte sıirıı ter-eccüh clir.

}Ial, Catl \'e lrz eııırii'etiıri; Kaırtrır ü/e Ve polis emıriyeti dışıncla 1'ahrız örf' ıı'ıı'aiıe oVe acletleri ile tesis eden l}ııytik Hc:ınşiır lıull cefakir sakiı_ıIeriıri uııutrnak mtinriiüıı'.. r..

i

l1ludur,

RÜY.\}IDA!..

.

Kuşlarıl'l ı.ığ'i-ıltusu halA kı-ıIaklaı'ılırda' Sularıiı soğukluğır saırk'i cluclaklarınrcl:r' oranııı toprakları işte aı'ıililarımda' Göriiııtir l-ıer tarafl lıazan rlivalirıırrıcla' ijatıralarlm fazla seıriıı vıil'ialarıırda' Bazaır gezer gibiyim, yeşil çaı'ıriarlııtla' !;anki clolaşlyorunr, yiııe ormanlarırıda' Göri_irıim lravilini şimdi rüyd"larımcla'

Karmik yöıründeır Şiriıı TRoViT Yavlasınlıı (Foto: C. Güııeri) görüırüşii. 12

Matemli bir güıı gibi, etrafıma bakarkeır' nugıun gijreüiıdim, y'rdeıl clumaıı kalkarkeıı' Dovamaclınr seyrine derelerin akırrkeıl' Gortilme1'e layikslıı ııkşanı güneş batarken' Hanif

e

K'ı,ıyumcı-ı


CT C'I

nlşorıIfiıpa ııqog

(.'ıuc1y

'J :ıoJ) 'ıSı}c) zı{o

Jp-ıii:;JZJI! .:-

'JB,\ tloJoq {ap BqEqBS BpJBI{ı?ue,\ af,aS ng BlJ€InzJB uadau}Iq nf,urnln} I)IIE5 aIdQ e1r{e,( a]a€ nq I{uBS ıqı5 se1 ııq ı1depş Snur1oqde{ apJallpuı ıe1Şzp nunudoq sı,u.Şg

(ıepeıu1Şe5 n1nSdnp zptıısıSıu1 Bunlogl apuı5ı ıapı1ySan I9I5 Iıı ııq zedaqluafi ıu1Şup nlsop Tpeqa tIIJğIEuIas JIpJEIIIA

epuısıduı1 uu1ı5e aprad ap.ıad ulJalsts 'epruııtı15es zedaquaq JB^ IJaIzI BJI}BII uııe1n.8dnp uallza I1BSIul >I€Zn uapzgc npuııe11od upaqınS unp1nıod Iuuaq Bs{o^ apJaleuas Sıuıı1sa npnJn>I IIu JBIJBIIId 'lulJa^as lulJalsas IIJapa{ UIJBIIJV apulJal{a5ı5 4u1sı rıııe1>1uıdoı Sıuueı1ıa 'uBuIBz ı.ŞııSe uulunp IşIptılp uııu1ınuı.Şetr

IuIJaAaS nunsnŞop uığaunS epe1,(ed uag

'uupe1ded ı,ıe>1e5en uı5ı >1aurg8 ap;ııag

unlJn ııq ruıŞıpB.le rundnsnı1od ııpıe11ıtr

'ruıdapuçu1€

ıqı5

çIuçznq uıuısa5qeq

TJBZE,q

JIa

>1eıded I}.şıı{9P dıı.ıe.ıBs uIJaIaueS

uDPuısD)JD u!Je|eues 'aIuIIJal}arurl-rH aA ı5;(eş 'tuIJalst

ütauIJIpIIq uauı$ad ıruıŞıparu.ıı5aS lqep uBP -uncn UIuII>1B ız(r1uıSruaH Jlq IISB la3a.tıp ııi -eq aSr ııq ı1ııdeıı aldqg 'JI}{Bf,EIo ıŞeueIup

Jlq uIzIuIIJJISapıu4 ı1uıSua11 5e1qnıu a.\ B} -suq ıı1a5 uallpa epIJ alt ISEuIauIS 'ısauuqıeeı {BuuBtI JIq azluııa1Sapıe1 -ı>ı

'Ipıo

'>[€cEIo

€ıA ıgl^a ueunlnq apusqe} >1as4ıi 4eızı(ırı

-u1 ıdı1uıSruaq ı1uıSua11 u1Seq

ug

'zıdarua.ıı}

_ıq BP[BuIrtusı ıe1epdeJ ıŞeceııpuezel. adı1tııS -uIaH aı. auıSueH unllnp.ın,( aqaleı JIg 'JI}{ef,eJI}a5 auııaz( epuetuez eS -I{ ua ıuı$ı ısuğuı }ıııf ue1o 1Ş1.(1q ua uIuIJ -a1ade8 Epustuez Jrq BstI 4o5 1aı ııe1uıp.ıe:( {.IIzIuIIJaIuı.Euaz ı1ıııSıua11 11ıadıruuq a^ Jglep -aJ '.ıg>1u;a,r }}a,(ıua3 uuıSe1ruıp-ıetr aA EuI -$ırıedeq ut*uıa11 tlısap esJap au uılx 'JI1{BrBIO apuls

-L(ı:}sI

uelo ISIJIq uaputJa1ade5 1a_iıua3 '"ıı1Sıur1a5 Iu13uluz tIIuIJaIatu.ıa-r ıı:-ı:-;

-a3 nq ıduıgci I[I}uBJo ali IJaI{I1uı€uaz dn1-,l -oS BJBIBSB\ 1nqed aıa1dao xI1JB tIIJJIia i^[g 'JIpIIe uıuı1ıiı$ureH aıJalznd ğnulo IQItlEs jı" -uo,(1iur {BJIıtt€IIn{

?p

rUIJBIE{az a.\ II{c IpuiI

l?JLIos ıtuıp.ıud qBIIV Elal\.\a ape_iız tr'tIE:

ı1zısaı1dçğ 5ıq ı1a ruıpıed uaua^iııual

'ruı.ıuı.us 5.ıoq ııq IuBpf,I-\ ı_iatuı; :ii: -qa} {BJBIo ı1uıSrua11 ııq IuIJaIIpuaY 'Jlpji' -ğnruunı.us apuııa.( oı II{BLI 1ad ıuızal '1jl-IIBLuıuzn lulla ruipıed 1adıua3 nq aiıl'-:.t -IuaH JIq til:Io t]}sBH 'zr,(apuı1a.lı.ınqıau r1;-_..

-tınSnp IutJeIIuq>{I}st LIIzIIuIJBIüEIla uBIInInC' a[JIIStlu} ap tüe{ oı\ ıdı1uıSuaq tuJtl I"JtsI ıiuıSuıag .ıa1zıq) 5uag ul}}Et{glas uı_(u5

'.ııısıru1ıpa pqu{ apaıSuoş ıl1>1n1unŞo5 .ıIq 1ılzı} ucu ıŞiıııSıŞap {ndaq I{I JIq a_t 5riag iIIuBLlğIeS uıdes LIEpZIIuIJEIIIIEpB ğı Ilıaıu

-EIJIZBLI uBputJEJBı ıSepe>1ığ _,(r1 rıeun1nq epuıseq

ııı1adırual rış3ııg

.rrpul

-)ieuunlnq sıruıı1SlŞap >te.ıu1o ı.Şarı.ıap (euSui -ruIpJBA a.'r etuğrueduq uısua11) IuIlusI BIıE; -IpEı ı.Şı1du.( apuçŞ11z11, >IEJBIo lltaqeSI ı; i

-u3 ı1a,(ıuıaı 'J'i'^'H

apaı5uo>1 uos

'tunıo{ırınp iıuı.las

tIaP

-ruı.Şıp1ıqu1nq IuI}Bs.trJ IeutIaISaS aJaIZIS (Cp

-L(lsuntu3ary ıııöuıa11) uuı1ı5 .Iiq apauas

"ı,osag

uı!]qntrN :uoZD.L

rzlwluelNl,JNEZ

-a,ıes ulzllulJelıauod1ıru ıpıSrua11 auıd a1>1aur _;ı1Sa11a5ıa3 ıda,{eS ırg 'ıı1Sıuı1a3 autIBI{ }aJ -liJBZ JIq 1uJB rseğuı npınd agJl€} ııQ ep|ıııl

IINISWeH

R.


istanbuldan HEMşıt{'E O Sema Nuray Bayraktaroğİ

u

Sal mezresinden bir görünüş (Fo. F. Akçay)

Bundan bir yıI evveline kadar Hemşin deyince aklıma Beyoğlundaki kantinden baş-

kası gelmezdi.

Ama şimdi bir Hemşinliyim, olarak. görmüş onu

hem

de

onu anlatıyordum, Hemşinlilerin arasr_ na mutlu bir olayla katılmıştım ve o kadar çok işitmiştim ki Hemşinin övgüsünü' Ama inanamıyord.um doğrusu; anlatıldığına göre Kaçkar dağlarlnln eteğinde bir köy ne kadar güzel olabilirdi.

Evet btıyle düşünüyorduın, taki Çamlı Hemşin Ilıca yazıtrı levhanın altına gelene dek... Hemşin yolundaydık; Fırtrna d'eresi bo_ younca yukarı doğru yol almaya başlar baş_ iu-- adeta giizellikten başım döndü, yeşil ve mavinin bu kadar uyuştuğunu ilk defa görüyordum. Çamllarla süslenen dik yamaçlarrn arasından akan beyaz köpüklü frrtrna gibi akan frrtına deresi...

Bu güzellik hele srcak kanlı,

konuşkan,

ııeşeli misafirperver Hemşinlilerle bin kat daira artıyordu. Tanıdığım İstanbul'daki Hemşinliler ktıüttırlü oldukları için bu özel_ liklere sahiptirler diyordum ama yanrlmrşım bu onların doğuştan kazandıkları bir özellik"

Bizim beyin köyü olan Şeııyuva (Çi'_ çiva) ktıytıne gidiyorduk. Mahallelerine Çı_ karken bir yokuş vardı ki sormıyın! Dovor_ t4

muş adı. Kızgln güneş altında çıktık dovorun yokuşunu. Öııümüzden iki kadın çıkıyor_ du yokuşu üzerinde en aşağı 50 kiloluk ot yığınıvla, bense iki çantayr zor taşıyordum.

Ep.y yorulmuştum ancak lrayatın

dü_

zünde oturunca yorguııluğumu unuttum. Hele mlslr ekmeği ile muhlamayt yeyip kar_

nım doyunca bana <'bacr yessing olsun> de_ yp beni görmeğe gelen, pilunç kesmekteıı alaf getirmekten, süt sağmaktan elleri nasrr olmuş yiizleri yanmış aına her ne kadar hır_ kasr, çorabı varsa üzerine siymiş kadınlarla sohbet ettik. Konuşmalarına da doyum olmır_ yor.

Bulmada yapılan yatakta tam dalmıştım ki bir bağırışla sıçradrm meğer kalıfta ayı kaçırıyorlarmış, çünkü ayılar lazutlarr yiyorlarmış, kalıf bana çok enteresaiı gelmişti ertesi akşam için kalıfta yatıp ateş yakacağımlza evdekilerden söz alıp uyuyabildim.

Kalıfta bir gece kaldım ama

merzeye

ve yaylaya çıkmak nasip olmadı. Yalnız kızlarrn nazlı seslerinden gurbet türkiiüerini dinledim yanık yanık. Berrak |ezzetlıi sularından içtim kana kana Minci yedim doya doya Mahabak topladım sevey seve

Asırlık çamlara hayran oldum

seyrede ede...

AğIıyarak, tekrar gelip yaylaya çıkacağımı vaAd ederek ayrıldım bu içten geldiğiııce konuşan' gurubun ve şafağın en güzeliııi seyreden insanlardan.


ş

,r

H emşin

}'üksek 7'ahsil Taİebe 7'urdu>>'nıın

bir an önce :çılmasını

ı*ıılayan toJebeler

tıplu

ha]de.

s

eğıık oısun

Stj. Dr. Turdaer KııgıımcuoğIıı

Her başarısızlrğın, her yenilginin Ve her zararın tek tesellisi bu iki ke'lime; sağlık :lsuı. Ama sağlığımıza gereken önemi verebiliyor muyuz? Her hangi bir hastalık kapı-ılzı çalmadan tedbir alabiliyor muyuz? Dünyayı dııştındüniız mü? milyonlarca iısan ve canlılar bazan isteyerek <tünel, yol, perol kuyusu, in açma, inşaatlar) bazan isıemiçerek (savaşlar, yangrnlar, <Ienemelerle) ıe hale koyuyor. Gıımbür gümbür gürlü5or. inim, inim inliyor, Dünyaııın düşmaııı çok!... Ancak Ay'dan Veya bir 1'ıldızdan en L:s_sas aletlerle dahi baksanız göremezsiniz :ı-lan. İnsanlar düşman bakımından Dünya''rı düa çok şanssızdrr. Gözle görülen (ha-v;'ı:ısal parazitler ve çeşitli etmenler) görül(mikroplar: bakteri, riketsia, virus ve =€şen ı'ıçntarlar, beslenme bozuklukları, irsiyet) *oı-<uz sa1ıdaki düşmanları arasrnda adeta :esadiifen yaşamaktadlrlar. Sayısız mikrosııpik canlılar, çeşitli böcekler ve solucanlar ;.e buniarın Yumurta ve kurtcuklartnln mev:-ıciı eı ve mahsulleri; dokulara saldırarak

tahrip etme, zehirleme, kan emme, allerjilere sebep olma ve hastalıkları bulaştırarak insan sağlığına zararlr olurlar.' Burada özellikle Hemşinlileri ilgilendiren birkaç hastalığa dikkati çekerek pratik tavsiyelerde bulunacağız. Yoksa yazlm:ız ne ilmi ne de halk sağIığı bakımından yeterli değildir. GUATR (Gurçul): Bütün dünya'da bilhassa yüksek vadilerde yaşayanlarda çok görülen boyunda nefes borusunun önündeki troid bezi htıcrelerinin büyiımesiyle ilgili bir lrastalıktır. Başlıca sebebi gıdalarla alrnma_ sı icap eden İon noksanlığıdır. İleri memleketlerde dağlık yerlerde yaşayan halkın tuzuna belli oranda IoD katılarak bu hasta_ lığın önüne geçilmiştir. Temennimiz yüzbin_ leri ilgilendiren bu meseieye hükümetimizin el atmasrdır. Iltihaplanma, toksik guatr, ur, kanserleşme gibi troid bezinin ilk hastalık belirtilerinde doktor nezaretinde tedavi çareleri aramak tek çıkar yoldur. Aksi halde nahoş teşekküller ve üzüntü kaynaklarrnın sonu alıııamaz.

r5


Tükseh irtifa Hastalığı (Doğ Tutması): Sahildeıı Veya az yüksek yerlerden yaylalara ve dağlara çıkanlarda; havanın oksijen basrrıCtnln düşmesinden ve ]<an alyuvarlarlnln a_ ııiden artıp (normal de insanrn l mm3 kanıııda 4,5-5 milyon yayla ve dağ'larda 5,aşıyaııların l mm3 kanında 7-8 milyon alyuvar yani klrmrzr kan hücresi bulunmaktadır. Burada yaylacıların kırmızı yanaklı ve sıhhatli

görünmelerinin sebebi anlaşılmaktadır.) do_ kulara oksijen taşımaya yardımcr olamamasrndan, baş ağrısl' yorgunluk haii, ses kıslk1ığl, tansiyon dtışmesi, morarma, kalbin fazIa çarpmasl, beyin harabiyeti hatta dolaşırn Ye solunurn kollapsı ile ölüm göriilebilir. Kansızlık, damar sertliği, akciğer bozuklukları olan kimselerde belirtiler çok şiddetli ve tehlikeli olur. Bunun için dinlenerek yoruimadaıı 5'ükselmek, genel durumu bozacak lieyif verici içkilerden sakınmak gerek. IVIide barsah hastalıkları: Çoğunluğııııun sebebi başlangıçta sa.vdığımız hastalık etkenlerinin yiyecek ve içeceklerle alınmasır-Iaclır. Gııbrelik ve <Sokağ> denen çöplükler bir mikrop Ve hastalık ka'v_nağı olarak bu günkü haliyle kaldıkça çıplak el ve avakların buralarla teması kesilmedikçe. karın ağrlsl' buş ağ'rlsı, bulaııtı, islıil, iıııIsizlik, Zı.' ),ıflıktan iki büklüm olanlarrn Savrsr eksılmeyecektir. Gübre yığınları derelere bağla_ lllp <Akarsu pis olmazı sözünün ne büyük bir tezat teşkil ettiğini anlamak tıpla ilgili olmağı gerektirmez. Söylemeğe dilim var_ nıasa da gözeler hariç sular mikroplu, süt sağımlarında yapılan temizlik yetersiz, yiyecekler çok kere gayri sıhhidir. Meseld, PeY_ ııir kurtlarınrn böceklerin bir gelişim sa'İhası olduğu bilinmeyip venildiğine tanıklığım var'dır. Hastalık be}irtileri sinsi ilerleyip meydana çıktığı için hemşehrim sağlık kurallarına pek kulak asmaz. Ancak geç tedbir ve tedav\ bazan devamlı izdirap kay_ nağı olur. Taı'si1,gmiz gübre ve çöplüklerin en aZ ayda hir kere kireçlenmesi, diğer hususlar_ da temizliğe dikkat edilmesi, Ve yılda bir kere sağlık muayenesi \raptrrrlmasıdır. Pellagra: Mrsrr unu ile beslenenlercle sık görülen deride; güneşe maruz el sırtı ve

l6

yüzde belirgin önce

kızartı,

sivilcelenmc, kepekleırme sertleşme ve esmerleşme Var. siııdirim sisteminde, dil, damak Ve bütıın ağız örtüsü, kırmızı r'e ülserlidir. Midede ıisit azlığr ı,e barsak iltihabı ile ınüterafik islral görülür. Ber'inde talrrişlerden ileri de rıılri hastalıklar belirebilir.

Sebebi: Başta niacin-nikotinik asid Ve tali olarak ta, protein, B vitamini kompleksi, C vitamini nokıaıılığındaııdır. Aikol, bulaşıcı hastalıklar ı-e güneş ışınlarına maruz kalııa hazırlaçıcı sebeplerdir.

Bol et, süt, sebze (bilhassa, yeşil bezelve, donrates), r_umurta alınarak beslenmeııiıı düzeltilmesi hastalığı önleyicidir. Sizlere sağlık üzere tatlı-mutlu günler i'e havırlı işler diierim seı'gili heinşehrilerim. Fıkra:

KAI{DURDUM HA ONN1... Kızkarcleşine Hasan isminc]e bir gencin lif attığını du1'an Rizeli, tabancasınl eline alır, geııçIerin buluııduğıı işlek bir kahvenin yolunu tutar. Ayağıyla kapıyı sonuna kadar açarak, haykırırcastrüa: kimdu? -- Ulaa... içunuzde l{asaııgörünce tek Kiınsedeıı ses çlkmadığını rar bağırır. U}aa size deyurum... Paçıma laf atan -kimdu? Çıksun karşıma yoksa hepırnrrz! delerum... Kahvede ölüm sessizliği htıkiım sürerken, sobanın arkasında za7rıf', .çelimsiz bir gencin:

HASAN PENUM... dediği

duyu-

lur.

Tabancalı kabadayı, zavallı genci feci şekilde dovdtıkten sonra çıkıp gider. Garson, yerde krvranan genci kaldıı'ııak için yanrna gider r'e: Ula l)trrsuıı niı_e deduır ki Hasaı'ıum?

-

Genç kısık bir sesle: Ula, kandırdım ha oni claaa, der..

-

Özcaıı Bauramoğlu

.


Gençlerimiz Hemşin folklorunu kurmak içiıı toplandılar.

HEMşıil FoLKLoRU Turdaer Kuı1ıımcuoğlu

ot

biçimi, Vartevor, yayla göçleri Ve iiğ:ünler derken Hemşin folkloru İstanbut';ğ da rerleşmek iizere. Dokuz yıldanberi ya_ :il,a gelmekte olan <Geceleru <İstanbıil Hmşin folk]or ekibi> nin teşkilini zorunlıı r:l:rı'ıs. arzumuz M.T.T.B. Saylll yöneticile*iı anlavış ve yardımlarıyla tahakkuk etrekedir. Ekip ilk toplantr ve provasını Ak_ ıtraş'da bir apartmanın altrncı katında yap_ :eıdan seçme delikanlıların istekli, hrrsh mııalan şe tulumun işitilmemiş melodileri ı.:ğfiIran sakinlerini ve etrafı yer sarsrntısr :fuy"'.ır hissiyle korku ve heyecana verince, 3_ ı,e S. çalışmalar M.T.T.B. yapıldı.

Çişmalara her hafta Çarşamba ve Pazar g:l'eri saat t9.00 da devam edeceğiz. Eki:ın-.iz şnlikler ve folklor yanşmalarına ka-_'-gk azmindedir. Bizimde; gösterecek o-

5:;ır.

dinletecek melodiler

:*-ierimiz

var:

ve

söyliyecek

Ey sevgili

İstanbul

Dağıtıp yeme bizi Seyret oyunumuzu

Ve dinle sesimizi

Hemşinden ayrr kalmak

Bu ezeli dert bizim Eski zamandan beri

Yolumuz gurbet bizim. Çalağanın ırmağı Çağlasında çoğlasın Biz gurbetteyiz diye Krzlar kara bağlasın

Ben dallarrnda çiçek

Ve dağlarrnda esen Yıllarca gelmesem de İlk ve son aşkımsln Sen Giıle sor ükene Ekini ekene sor

sor

Aşktan herkes anlamaz Sevdalık çekene sor

Kurduk ekibimizi Ögrenci, işçi, esnaf

Prensip edinmişiz Daima çok iş az |df . L7


GURBET 13

Sabri Taylaoglu

yaşdnda ayrlldım. Bu yaş, her Hemşin'linin gurbete gidecek çağıydr o zamanlar. O gurbet ki hayallerimde en Hemşin'den,

iill il lr

büyük özlem duygusunun en etken kişilik yollarının başlangıcı idi. Gurbetten gelenle_ rin tatlı sohbetlerinde yaşardım özlemlerimi. Ve bir gün kendimi vapurda buldum. İşte gurbet yollarında idim, gurbete vardım Ve h0l1 gurbetteyim... Hemşinde geçen hayatım kısa da olsa belleğimde yalnız o'nun hatırasınrn izleri var. Ve ebediyen o izler benim lrrızur kaynağım olarak kalacaklardır. Zita beni etkileyen o giizelikleri, o hatıraları seneler geçtikçe daha iyi anladım. Birkaç kere Hemşine git_ tim fakat f'az|a kalmam mümkün olmadı. Üsktırt dasnı aşarken karşıma gelen aşina tepeleri seyretmek, havatımın en bııyük zevki ve çocukluk günlerimin en büyük hatrra tablosudur. Bizim ktıytın kuzey doğıı_ sunda kalan Eski Yayla, bu tepeler arasın_ dadır. Ayrıca Üçpara Hemşin'in karşısrndaki Sarınçoğ yaylasını, orta Sırtın başındaki Tatos dağlnı ye Palovit yaylasının dağını, daha ismini bilmediğim birçok tepeyi Üskıırt dağından doya doya seyretmek mümkündür. Yaz başlarında Üsktirt dağından aşağ'ı inerken Fırtına deresinin derinden uğulda_ yan ve ormanlarda bambaşka bir ilem olan sesinin, içimde çok derin izleri vardır. Hiç unutmam, bir sene yavladan yalı1,a inerken, rahme0li anne-annem bizim gibi garip bir yolcu kadına hangi yayladan gel-

Ayder kaplicaları (Fot: I8

o.

Kar;.ıtaş)

diğini sormuştu. Kadıncağız Hala Hazındak_ ten geliyorum demişti... Bu yaylayı görmemiştim ama ismi o kadar hoşuma gitti ki... Hey gibi günler h"y... Bir seferinde de ıı_ zaktan türkü sesleri işitmiş, yakınr,mızdan geçerlerken buırların iki Çinçivalı delikanlı olduklarını anlamıştık. Temiz giyimli gençlerin söylediği türkünün sadece iki mrsrar hatırımda. Ştıyle idi: <<Kızdırmayın Hakkıyı çeher 7)ıIrıır bıçağı Sen ağa oğIi isen ben da aaıa çicağı...>> Şu iki mısradan ziyade o türkiinün kaydesi Ve dağın sessizliğindeki yankıları beni çok etkilemişti. Hemşinden bahsedipte Golunanın karşısındaki çağla-vanlara değinmemek olur mu? onları hatırlamamak, onlarr özlememek hissizlik olur, bence... Tabiat en usta ressamllı hayalinden kıskanmış sanki o manzarayl. Ta dağın tepesinden birbirine paralel akaıı ı,e bembeyaz bir tül gibi yeşillikler içindeıı süzülen çağlayanlar dereye karışır. Esrarlı ve ilkel tabiatın bııttın sırlarrnr ve güzellikle_ rini bu sularda bulur insan... Köy-iimüzün esas adı Varoş'tur. Hem_ şinde Kale diye anılır. Koyıımüzün karşısrııda halen harabeleri mevcut ve kime ait olduğu'bilinmeyen enteresan bir kale vardır. Ttırkçede Varoş, Kalenin kıyrsr, dik yamak anlam]arına gelir. Bu isim hakikaten bizim köy için biçilmiş kaftaııdır. Varoşun meiasr çok geniş ve yayları çoktur. İçlerinden en ho_ şuma gideni Eski Yayla adı verilenidir. Bıı_ rasr metrük olduğu için esrarengiz ve ilkel bir görünüşe sahiptir. Buradan Karadenizi ve Pazar kazasınr hatta Pazar ortaokulu'nu da görmek miımkündür. Yaylanın Çerma adı verilen kısmı ise anlatmakla bitmeyecek gü_ zelliklere sahiptir. İki su kaynağından biri_ nin büyük bir kayanın içinden çıkmasr me_ :aka şayin bir olay olsa gerek... Çermanın en bıiyiık özelliğ"i, arpaya benzeyen ve insan boyuııdaki otlarla örtülü olmasıdrr. Buna biz arpa çiçeğı deriz. Hemşinde daha nice Çermalar vardır. En büytik afzum ilk flrsatta Hemşinin görmediğim güzelliklerini görmek, bilmediğim yaylalarını gezmektir. Bilmemki tabiatın bu kadar etkileyen güzellikleri Hemşinden başka nerede vardrr?


Hemşİnlİ

Ana Yazan: Hasan Basri ALBATRAK

Hemşinli Ana'yı anlatabilmek için kasarılmak... Ne btıyıık cür'et değ'il mi? ı-İ'ıiı anlaşabilmek kolay olsaydı, anlatabil_ Eek de mümkün olurdu. Bu kutsal varlığ'ı o_]gıabi]meğe her kalemin gücü Jı€tmez. o. raçla çiçegi gibi temiz, yayla hava_ *r kaCar saftrr. o. Hemşin vxdileri kadar derin, Hem_ $ dagları kadar yücedir. o. Hemşin suları kadar duru, Hemşin b,-l" kdar tatlıdır. o. Hemşin çağlayanları gibi çağıl, ça_ gökleri grbi, yıldız, yıtdız$dır. Hemşin $L 0' tarlasında ter, ter; yaylasında ' drı-

lffi

ı,]I]iFJr-i.

dumandır.

O. \Iuda$nda hamarat, hamarat; be!p9ıin başında şefkat, şefkattır. o. askerdeki oğlu için dua deryası,

gIrbfiıeki eşi için vefa f,bidesidir. o. niifus k0ğıdına <yedi yıışında gur_ br_, şazılanlaruı ((nur -vüzlü ana)) sr, Hem_ @E iilenin temel binasıdır. o. orduça asker katar er, er; yurduna ır.n-*.*; ,rollar sefer, sefer; Anadolu'nun dört Tüm.Ea ad.*m salar yer' yer.

Yoylodo çocuklor Yoylodo

O, gurbetten mektup bekler porta, posta; O, gurbete mektup yollar deste deste.

o, Hemşin kayaları gibi sabır, sabrr; Hemşin ormanları gibi zümrüt, züınrtittür. o', teşekkül doludur hazine. hazine; Kanaat o'nda, uçsuz bucaksızdır. o'nda 0ile bağı kenet, kenet; evlAt sev_ gisi kucak, kucaktır. Sorumluluk duygusu o'nr1n omuzlarında Yfr, yük; dirlik-düzenlik, o'nun gönlü_ nün üIküsüdür, Sadakat, ohun göğsünde pırrl, pırrl, feragat o'nun alnrnrn yazrsıcl.ır. o' Hemşin Evi'nin <<ocak taşıı, xilenin bel kemiğidir. o, her cefaya göğiis geren, iİf et, izzet ve fazilet kalesidir. o, her zaman eşinin yüküııü paylaşır; o, çok defa, iilenin bııttın yükünü taşır. Hasret, o'nun gönlünün ev sahibi, u_ mut O'nun kalbinin misafidir. Hemşin o'nun gönlünde btıttın Vufr, büttın yurt o'nun gönlünde Hemşin'ür. Hemşinli AnWnın gözleri, her zamaıı nemlidir bulut, bulut; fakat O'nun temiz kalbi Allah'a bağlıdır ki bu, en bııytık umut. Hemşinli Ana! Sonsuz şükranlar sana' engin minnetler Sana, yüce saygılar sana, bitmez dualar sana. Sütünü, emeğini, ekme_ ğini ve <Allah Hakkı> olan hakkını helAl et. t9


Fot. H. GüIas

Sonbaharda POKUT

Seneler Sonro Hemşin

Nosıl oıocok? Hasan

cÜıns

İnsanlar doğup bııyiıdtıgü yeri kolayca unutamazlar. Bugün Hemşin'de doğup yur_ d.umuzun birçok illerine dağılmlş olan Hem_ özlemi' şehrilerimiz, zaman zaman memleket içlerinde hissederler. Gece rüyalarrnda; "ı hep gezip dolaştığı yerleri görürler' Geçim et_ şartları onlarr gurbete gitmeğe mecbur geçimini Hemşinli mıştir. Tam bir asrrdrr. gurbetten temin etmektedir. Bu ne zamana ilu.lu. boyle devam edecektir? Işte bunu kes tirnrek oldukça güç!. .. Daima kııltıırlıı ve 20

değerli insanlar yetiştirmiş olan Hemşinin istikbale, yeri daha da büyük olacaktır. Bıı_ nun için de gerekli reformu yapma zamanl gelmiştir. Yavaş yavaş bazı tedbirler almak lAzımdır. Hemşin, ne bir ziraat ne de bir hayvancrlık memleketidir. Gelecekte Hemşini ancak sanayi kurtaracaktır. Sanayinin ya_ nl slra çay yetiştirmek bu yöndeıı takviye al_ mak en akıllıca iş olacaktır. Gelin şimdi hep beraber gelecekte Hemşin nasrl olmalrdrr? konusunu dıışıınelim. Bu dtışüncemiz haya| bile olsa belki geleceğe bir ışık tutmuş olu_ rğZ.

l98B aylardan Haziran, hava her zamanki gibi, gene bulutlu... Çalış_ tığım şehirden herkes gibi, çocukları yaz ta' tili için Hemşine götürü}rorum' Aman yarabbi!... Hemşin ne kadar degişmiş gözlerime inanamıyorum. Vice altından Yolkıyı köyü_ ne kadar her taraf sağlı sollu pırıl pırıl bi_

......

sene

l


-.'-Ia

donatllmış. Biıralarııı çoğu şehirdeki :=::iıIerimizin yaz:ın dinlenme evleri. De:=: _:: üsründeki o kocaman kayalar da yok Yerini modern binalara terk et-:ı_dında! d,rkuma atelyeleri' marangozlar, kereş--:. :: :ı;rrıe fabrikaları slralanmış, en sondı ..., ::brikaslnın bacası tütüyor. ondan Sonra :- _'se binası geliyor. Artık yirmi sene ewel;_ :_ıi hiçbir kadın arkası ile yük taşımıyor. .i:_-.ien tepe}'e teleferikler kurulmuş harıl .-.::. ,-dun nakledivor. Herkesin evinde iyi : -:-. iki mne inek var. Yaylalarda ancak gez::-:! ',_. ar-lanmak için giden Hemşinlileri gö:--. -:Jz. Kaplıcalarda modern büyük oteller -i:_:_ı kadar dolu, yer bulmak nıesele) yazrn i -:--_iı ponatif teleferikler tepelere adam ta:--._-:. Y,ıliar r'irmi Sene evvelinden iki misli :-_-_: geniş \-e düzgün. Görünürlerde ldğım !-.ş'*.u ı-ok. bütün W.C. ler modern r'e ka;"i_ ı erd'e. Her evin önüııde bir hususi oto -;*''.-,-,r. eski mlsır tarlalarının yerini çay ve ]::_"_.. ıüçeleri almış. Artık rüzgxr esti, do_'*: ',_.i1i korkusu yok. Sadece özel bostaııi::. :.ıulr-e. salatalık, kabak vesaire ekiliyor. I-:'.-.= nlutlu, kadınlar ev işleri iie meşgul... ;:" -ı-=r şehirlerdeki pazarlarrna rnal lrazıy_*.k-: ı.l$aşıror. Ucuz elektrik, kira yok, ':]i:> :e ı-aptığını biliyor. Şehir Hemşine, ]:-::..-._: şe}rire bağlı.. Tahsil yapmayan te}i :=- -, :,k. Yarının büyıik adamları harıl harıl :

ı

_a-.. -'r.

i.:. böı-le sayln Hemşinliler. Yirmi se_': >-:_-}-i Hemşine bir göz attık olur mu der , -- -: ". . . oiur iıışallah. Hoşça ka]ın. };'-;ıık biiir!... i-::

G':rbene

bir Henrşinli bilmiyerek

--.: Henrşinli garsonun çalıştığı

bir

dikah-

[lemşinli garson yeni ge:'_]-.:.ı: =imıişti. :lili =__::erinin eıııirini Sorunca bizim Hem:,*l-- -:_: çai- getirn-ıesiııi sö1'lemişti. Buııuıı *.:l_]-: aİ.rson ocakçıı'a ctönerek bağırmış.

O$-onk biir!.. . d.urı.ınl karşısıırda ]ıizinı Hemşiırli :ır=_-:i,ıi:i oldugrınu aııladığı garsona hita]r,:İ, Bıri karaağaç olsun. -D=_,;:ce düştüğti komik durumuıı far*,ğ ;-ı garsoıl selameti kirişi kırmada Derleyen: }'ıısuf /ş/,K

-E:

TATLA G)CÜNDEIİ BİR HATIRA

Şimdi oturuyorum Enedabin beliııde Tıirltı koku alrrsın estiği her yelinde. oturuyorum şimdi çamların arasrnda Başka bir koku olur çamlnrn çrrasında

Sırta geçip bakıyor görünüyor Palovit Göreyim her 1,anınr ne olursun dumaır git Çamlardan yere damlar kehribar gibi sakız Her sene bu yatakta konak|arız işte biz Akşam üzeri serin eser durmadan rüzgAr Dağların eteğinde görünür bir sıra kar Çr- dallarından yatak yapıp da öyle yakttık Ne çareki o gece çam dallarlna battık. Öyle gece orada bocalavıp uyurlum. Pantolonumun diziıri yallmış sabahtan

gördüm.

Kalkar kalkmaz bağ verdim sığırlara bir

anda

Dar,arcık orıruzumda soğanlarda bir yaııda Hazıııdak yavlasında dizildik Slra Slra

Yavlacılar geliyor bak iısttındeki kira oradan gidip çıktım hamlakıt yaylasrna Aşıklar puğarının mayil oldum ta'srna Kopere çlkar çıkmaz çıçkar çıktı karşıma Cki karkute çıktım yayla gitti lroşuma orad.aıı .YaVaş yavaş mezarlıklara çıktım Yollar tükencli ama yolcuiuktan bıktım Analrtarı çıkarıp yayla evimi aı:tım Markular feryat etti evclen dışarr kaçtım Ahırı açıp baktım tezekleri doktılmüş Su dere ğinı uı.u, 'buzda veni sökülmüş B\raz tezek toplavıp hemerı bir ateş ;'aktım Zinciride taııd'lra güzelcesiııe taktım I_Ienüz veııi yatmlştım tulum sesini duydum Horana girer girmez oyı"ııculara rıYdum' l)aldan urrl*,ş gibi asılmışkeıı kollardaır Henüz yeni ge1miştim SoIıu gelmez yollardan Yorguıı argln o gece saatlarca oynadık o g... yuyıu*,rııı ilk gecesini andık Güzel bir uyku ettim o gece -VorP,un yorgun Sabahleyin i<alkıııca yolı'ınu tutttım Sorkuır gün yaylada dolaştım tepeleri iı<i tiç-g"t., kızlarrn parlıyor küpeleri Goçe V.du ettim sabahtan yaylacı duranlara Koyuldum gidiyorum sontl gelmez yollara Yaz göçünıı böylece neşe ile bitirdim Mendilimi Kerapta son zamanda yitirdim Nazif Yılmaz burada vecla ediyor size Köyüm Nurluca koytı VilAyetim <RİZE'

lİazif TıImaz 2L


Hemşin'de bir çağla'van

HEMŞ|NIN ŞiniN YAYLA rcÖyLERı Enver ERSOY

Veteriner Hekim

Asrrlarca her Nimeti tabiat ve devletten bekleme ümitleri yaşatarak daha son yıllarıda uısrrn medeniyet kervanına karayoluyla kavuşmamanln sevinci ile bilmiyenlere güzelliğini tanrttr. Bu iki kardeş köy taşı, toprağı deresi ve havası ile yeşil tabiat cazibesi ve solmr_ yan canlılığı ile gönülleri okşayan manzaradır.

Billur serin prnarları, 9ür akıntı]ı rr_ makları ve zümrüt yeşiltikleriyle de bir ta_

biat laboratuarr. Hele süt gibi akışı ile Ele_ vid deresini Çat düzünde Hemşin deresiyle birleşmesi insan ruhunu doyuran Ve gönül susuzluklarrnr kana kana içiren ferahlıkta_ dır. bu ktıyler çökiik moralli bedbinlere şifa verir, sinirleri huzur ve süktne kavuşturur ve dağ havasıyle de veremi yaşatmaz' İnsan burada maneviyat dokusunu örer' Bu hari_ ka tabiat manzaraslnl yüksek orman Mtı_ hendisi ve muharrir şair sayrn Kemal Güne_ 22

nin Yeşil bir Şafak f)oğuyor atlı kitabrndan dile getirelim: Tabiatın yeşil örtüsü orıruln ve ağacı kıymetlendiren yazarln tasvirlerini Çat ve Elevit köylerine teşmil edelim: Şiire hayal, resme konu. Ruha İlham kaynağıdır bu yerler, Düşünceye enginlik, gönüllere zengin_ lik, göze ikramdır o Gıızel yurda sıhhat aziz vatana murat olan ağaç Ve ormanlar bu yerlerin birer şifa kay_ nağıdır.

Çat ve yayla köylerinin sakin ve ziya' retcilerine en nefis ikramı yiyenlerein tadı_ na doyamadığı yurdumrrzun en lesiz çiçek kokan kaymak, süt, 1roğurt mis gibi tereyağı, peynir ve balı özel bir nefasettedir' Ta_ mamen hilesiz imal edilen bu hayati besiıı_ ler insan gücü fevkinde yorulan Hemşinliye ve ziyaretcilerine hem gıda ve hemde il0ç tesirind.e besleyici değerdedir. Çatın çorba_ sı, Eleviclin muhlamasr diye nam salan ma_

I


Temekleri de ağız tadı bırakan ve pey_ ı.İ-':: uzanmasi.vle meş}ıur Elevit muhla_ T_lTl._ Hernşinin milli,"*emeğidir. ]ı..LL*-:

Çıt

Elevit ormanları sıcaklarda bitutar Ye çam kokuları çiğerserin * -;?çtr *_İ : _,ldurur. iıı< baharda açaıı taze çeşitli t_: :_.ek]erinden alınan meşhur lremşiıı balı --: :eıis ıabii bir cevherdir. T,-'prak. SU, güneş, haı'a ı-e engin ye_ ;i ]._';- bu iki kardeş koyde dile gelir. Şu acl hakikatide tebarüz ettirmeden ry:.:jçecegim! . . . tsize kucak açan bu tabiat ananln orI.ij-ı:l 1-ıllar geçtikçe köylıı baltasının kat:g-_-ı- uğramakta, Kara keçiye, Yem, Ço_ :,:I-: }ıarai \-e Sopa olmakla yıldan yıla tü_ ı==-=k;edir. Burada orman tahri'binin ta:u*: ı:.ıierine vol açan ve mal can kaybrna i"f:i:: ıaı çok acı bir misal vereyim: Hatı:t.*ı:__ı]n en actsl yedi yaşında Mollaveyis .. . ktıyıınde or}[=:aıın ı çeni adı ile tahribiyle sey_ balta r;ı i kuzeç semtinin |927 şiddetli -c-.: ağaçlarlnda o yılın yal_ köyün afeti bir bü1-ük şışlnda çığ ş:Çxi;]T : ..rnıini 1-lktı nral ve can kaybrna sebep ;ı,n''- Bu afette 5 dakika ileri mahallesine :i:-]::: errıedi. Çünkü orasl gür ormanları EçL_:.: çıplak şerden gelmişti. Bu tahripte :'ğ :=:-kesi adeta evvelden çağrılmıştı zira f,,-ü.:-: :piJ.i karınasrna mani olacak ofrnanl n=-=t=ıi. orman Ve ağacın kı1'meti bilin]n*-;::_ j:ğ kövlerinde çığ ve sel mal, can teilikeye düşüren tabiat afetiııc -.--_.-jni j[t:: Z: kurban gidiliyor. orman ve ağacın ııs;ı:-:.- sağlad.ığı hayati faydaların nime:.i* 3i :ıemenin cezasr çekiliyor. Sayın izzet AKÇA[, doğduğu ana top_ ':.ğ*-*f: çtxuJıluğundan beri memleket sevg5" _: fazilet aşıkyla yaşatarak Rize ve İrc;<L.iierin ırllarca izdirabını paylaştı, -l _iı.:. ı-apıcılık ve faziletinin medeni ce_ şn-r;.. gi_irer- aldığı iktidarını kalkınnıa rur--_ıe işdrak ettirmiş ve Hemşine kadar -*:_ Taı_ia, kö1_) kara yolunu yaptırmağa ı**ıı:tisle rnedeniçet kervanını Hemşine r-e

,_

l]lrJjşcJE_IFir-

N= rıuıiu milletinin bu liyık temsilciid']ı;x.i*-. i:_san gücünün .vetmediğ'i tabiat en_ *-*;.:_:: aşmanln kolay bir iş olmadığı he_ 116ı:ı:: :i_[hen bir husustur. Sayın Akçalın

Rizeye diğer mühinr bir hizmeti Rizeyi ih_ memleket ihtiyacı_ -Ya eden ÇAY ziraatının kılma yeterli na çabasıdır. Bu olumlı.ı hiz_ meti Rize çevresi halkına köklii bir geçim kaynağı oldu. Rize çaylnln bu bölgede ye_ tişmesini sağlavaır eski kıymetli zitaat iş_ letmecilerimizden. Merhum Zihni Derinin hizmetlerini de her Rizelinin hatırlamasl ge_ rekir.

Zihni Deriniıı çay yetiştirnıedeki açtığı lramleye Sayın Akçal eşlik ederek Rizeli ve Hemşinliye izdiraplarrnln dostluğunda parlak bir sahife açmıştır. Memlekete bu eser_ leriyle hizmet eden büytıklerimizi nesilleri_ mize intikil ettirerek unutmama|ıyız.

-o--

YoYloyo lıı

cİogrU Yaz geliııce eser meltem rüzgörı

Erir ve tükenir dağların karı

Çiçek açar Eğrisiyle Kumarr Yollar çizgi çizgi ya1'laya doğru ooooooo

Derelerin clurgun yeri gö1 olur Karaağaç yaprağıııdan mol olur Nahır yürür, bütün kö-vlü kol olur Gider Hemşinliler yaylaya doğru ooOO)Ooo

Koııak yeri olur Pokut'tııı dağı Inek yatar nöbet tutar buzağı Ne yazıkki farketmezler uzağı Bakar donuk gözler yaylaya doğru oooc)ooo

Kezbanın krnasr var elinde Beş yıllık gurbetçi liver belinde Sevda meşktir Hemşinlinin dilinde Yürür sevdalılar yaylaya doğru oooo)ooo

Yaylanın yolları bize aşına Hasret kaldık toprağına taşına Gurbet elde bastık elli yaşına Gönüller gurbetten yaylaya doğru' Mitha.t TıImaz

23


Emine'yi NosıI Everdikı .'

DILI],K

bir kız, uzun boylu, etine dolgun, yanaklan krrmrzr alabildiğine, yok yok yayla yediğinden fa_ lan aeşı. Doğuştan oyi..- cda,ıgtı zaman siyah gözleri kaybolurdu göz çukurlarında. 20 yaşında Emine. Taa küçııkken tanırdrm onu' Benden büyüktü ama anlaşırdık. Ayderde, yaylada evlerimiz yan yanaydı. Daha o zamanlar dik_ kati çekmeye başlamıştı bile. Giın geçmezki biri çuluşta - Emine seni filan çocuk sevi_ yorTnuş' haberin var mr? _ demesin, o aldır_ mazdr, ben heyecanlanırdım. Aldırmazdı çünkü dopu topu iki sene gittiği ııkuldan be_ ri birini seviyordu. Çocukta onu seviyormuş. Hep anlatırdr bana. Ama sıkı sıkı da tenbilı ederdi. Sakın kimsede söyleme, söylermiy_ dim hiç. Ve seneler geçti... Emine büyüdü, sev_ diği btıytıdtı, bende biraz btıytıdtım galiba. onu o kadar çok isteyen vardı ki için için onu herkes tanır. Çok güzel

HEMşERıMı BıJ Kn7n-A oATMACADEĞiŞ E DEL|M.

3

>

,8,

24

kuşkulanıyordum. Fakat o hiç birine gitmiyordu. Sevdiğini bekliyecekti, kararlıydı. Bir gün koşa koşa bana geldi. Nefes nefeseydi - Bir bilen neler oldu neler. - <O> nun babası beni istemeye gelmiş, duyuyor musun. Biraz önce geldiler. Bende oçhan,a gidiş delikten gizlice dinledim onlarr - Dur_ du ve ilive etti, ah Allahım sen bize yardım et.

o kadar sevinçliydi ki ister istemez ben de katıldım onun bu taşkınlığma. Ve o baba daha birçok kereler gidip geldi istemeye Ama Emine sevdiğini alama_ dı. Çünkü pek varlıklı olmayan sevdiğiniıı ailesi dokuz bin lira borç (başlık) veremi-

yordu.

(o,) dalında bir tane idi, kendine yar_ dım edecek başka bir kimsesi 1'oktu ihtiyar babasından başka. Sonra yalnız bu değildi ki. Bir düğün en azrndan I5-2o biıı liraya patlardl. Nerden bulacaktı bu kadar parayı. kaç sene çalışacaktı. Emine kahroluyordu. Perişandı. Yine çok tızgtın olduğu bir giin bana - uyacağınr (kaçacağım) - dedi. Dedi ama yapamadı. Neden bilmiyorum. Artık o, deli dolu değil_ di, neşeli değildi, güler yüzlüde, yanakları

HEtvışENLi KATİRİ v€PUP ATMACAYT ALACAĞioioa Btui KANDıJ-


mir,::r"ru. Birden çok çok yaşlanmıştı

san_

m-

Sınra... Sonra Emine evlendi. Biraz oır'lg_ binaz istekle, zor|a, çünkü verdikleri :ıil1s_ keıdinden çok vaşlıydı, istekle. çünkü nmü :şhüi grbi çok verlerden istemiyorlardı üffiİ_ Eşde kalmak korkusu onu da SarsmrŞ_ -* -iloreL Dumanlı bir akşam üstü kına gecesine :ağİijar. Gittim. Hep ağladı o gece Emime_ E ki gliıJeri andı, anlattı ve ağladı. Sev.. rıl9ı; hiç unutmamlş' ölmek istiyormuş, h€mcsiıi tcselli etmeli1'ınişim. Öyle tesir edi },nr*: ki insana, linet ettim btıttın gese bo3r]!trilC*'_ Ç,]cııtları sataıı ailelere, nice yaşanrr"- zel.-ir rcen harca, paraya herşeye. k]bi kırık. gözleri yaşlı ve ümitsiz Fm]m,'ğt - enesi gün gi"vdirip götürdüler o adarllLlnü_

şi,*c nasıi

bilmir'orum. Çocukluk ar-

&"ş,ırı!ım b.nden çok

_r\_

uzaklarda. Hemşinde.

ri. Sessizdi, sakindi. Ama şimdi iiyle mi? Son senelerde özellikle Rize ve civarının dinlenme yeri oldu. Yaz a7r|arında hele çok kalaba_ lık. Ama olsun, gene de bizimdir orası. Bi_ zim ayderimiz. Hodoç zamanr Ayderde hiç tıulundunuz mu? Hodoç, Ayderdeki otlarrn biçimine de_ niyor bizim oralarda. Bu zamanda ayder özelIikle yukarki ambarlık en hareketli gtınleri-

ııi

yaşar.

Diz boyu yemyeşil otların içinde dolaşırken bir yandan dövülen, bilenen tırpanların sesini duyar diğer yandan ttırküler diıı]ersiniz. Erzurum radyostından yanrk yanık. Kızlar hodoçluk alaylı - yeşilli elbiseleri, tergal etekleri yeni çıkan titribalr yazmaları içinde herzamankinden çok çok başka-

dır, adeta mutludurlar. Tırpan vurabileıı

kızların saylsl ne derse gittikçe azalıyor.

Erkekler mi? Tırpan Vuruvor bir kısffil, hakkıyla btıttın gücüyle. Öbtır kısmı? onlar cla kahvelerde tırpan Vunryor bütün, [ıüsbütiiı-l giiçleri-vle

p{*{iç[,-R

Hodoça renk Verell en önemli eğlence horanlardır tabii. Eskiden gece erkekler, yağmurlu havalarda güııdüz kadlnlar oynardı. Ama son bir iki senedir erkekler hiç oy_ namlyor. Neden mi. Bilmem. Ama bunuıı cevabrnr galiba gene en iyi şekilde kızlar veriyor. Diyorlar ki onlar paraları kahvelerde bitirivorlar da tulumcuya verecek para bulamıyorlar. Bence çok verinde bir söyle_ yiş.

)'aylası (Fot.

o.

Karataş)

DİLEK ı-er çar Hemşinde; Yenıyeşil seriıı zaman ama bu sis çıkmaz sizi

ırouunıe Ç,-ı_ğtı

"ç fuüE. L!=":n]ar. su]arı ı'eşillikleri, kaplhcah ıç :jrn giizellikleriı-le Ayder burasıdrr ;ıliilp

B*ı şkiden

Horan seyretme-ve giden eskiler şimdi_ kızlarrn horanrnr hiç beğenmiyormuş! keırdileri söyledi. Eskiden onlar horan oynı_ yacak yer bulamazmış ta bir buldular ml akşama - sabaha kadar hiç durmadan oynarlarmış. Bir bakıma haklılar da. Çtınkıı kızlar ıredense biraz (nazr> ediyor başlangıçta. Ama horan düzeldikten sonra bozmak isteseniz bile bozamazmlslnız. Hele etrafta karşı cinsin varlığı sezildi mi bilmeyeniere bile ilham gelir işte o zaman.

ki

BILıM oRALAR Bı:

!

daha çok severdim Ayde-

Horanlarda söylenen türküler hele çok güzelde üstelik. Meseli sevdiği-

ilgi çekici

25


nin etrafta olduğunu hisseden kız hemen yor ki: Pencerede cluran Yar

Ne uyurda uYursun Uyku gene bulunur Beni nerde bulursun ve işte başkaları: Ayderin düzlerini Araba dolaşacak Yarim hareket etmiş Hodoça ulaşacak: Huserin çağılında Dumanlar parça parça Ne yar var ne sevdah Niye geldin hodoça. Al benide içeri Aydere giden taksi Sevdiğime vermiyor Şu ailem ne aksi. Horan iyi olmuYor Çoluk çocuk karışık Ayderin güzelleri Görmeden olur aşık'

di_

isterim Hasrat kaldım baharına krşrna Tutkunum dumanlr dağlar başrna Baygınım Suyunun çağlayışına Senede bir olsuır gelmek isterim' Kalmışım yıllardır gurbet ilinde Htızıınlüdür türkülerin dilimde Ufacık bir imkxn olsa elimde İruı, toprağında ölmek isterim' Ayrılık kaderim gurbet mekönrın Istıraptır ayrı geçen her anlm Küçük şairinim al senin Canlm Yoliarında kurban olmak isterim' Ümidim ilhamım seninle başlar Deran gibi akar gözümden yaşlar Dallarında öter çeşitli kuşlar Neler söylüyorlar bilmek isterim' Aşığım gününe ldlelerine AI beni koY dikeninin Yerine Paket postası et gönder birine Senin armağanın olmak isterim'

Macit Hisol Hemşinlioğlu

_.-o

ocak başında taşIar Hoş geldiniz kardaşlar

bilir misin?

Sevdalık dedikleri Önce kardaşla başIar'

Seni çok sevdiğimi Biliyor musun HEMşİN! Acr acı ötüyor Ayrılık çanları Duyuyor musun? içimde beliren Sensizlik aclslnr

Bir

bakele aYdere

Gene yeşillik aldı Bu yıl benim sevdiğim

Nasıl İzmirde kaldı'

Bir bakele

aYdere

Gene duman sanyor Tikçonun srrtlarında Gözüm onu arlyor Binek taştan topladım ufak ufak taşları Bizden sevdalık geçti Ver cebinden saçları' Horan oynıyacağım Tıırkıi' söyliyece$m Alıpta sevdiğimi Buradan kaçacağım' 26

Anlıyor musun? Sana olan aşkımı

Sana doyamıyacağı mı Gözlerimden Okuyor musun? Ama ne yapsak boş Acr da olsa hakikat bu işte güzel günler yine bitti Biliyorum sende üzülüyorsun Ama yine de güçlüsün Bende metin olamam Içimi yakan acrdan Doyasrya ağlamadan

Kurtulamam.

E'

T'


FAE)rilfiE

AIşIA Aaukat H. I. Köseoğİıı

--::_',ls beşin tizerinde

-:ıkl her

\-aşln

idi. Tabirıt

çilesi

alnındaki -.:zi;nrışti. Yıllarııı emek Ve di.-- k;:;r-üıı Faclime ana'Sı yapmıştı.

iız doğurn'ıtıştu. Hayatıııın i]k :ecnliş sar'ı!ırdı. Yirmi yıl ev -: ..k El-ıı'er'i iırce hastalıktıiıı ], '-,ğ]u :l: .Eecede oll \'aş birt]eıı ihtiyar__":

iki ı'ıl geçnredeıi btı,vtık kıalıp götürmüş, üstelik bir kuııdakta

'lıJ._ -.,'.

iken

kucağıncla

i:-.: ı:\'\'el ortanca oğlu. çoluğuııu . .; _\nkara'r-a gitıniş, en ktiçtik ..=:cııl lıeri çalışmakta olduğtı j1lc gelınenı.ıştı. ;- -*;. ::: },ic geiınenlişti. eeiınenlişti. ttüyüğünüıı Büvüğünüıı Büyüğünüıı ' .: - - - - .*lıat etnıediğ.ini,, faz|aca içtiğ.i.- :: _ - -_ -ıdü. Hiçbir Zaman ıııa hakkıııı

--'--]lli}. aClStlll siııesiııe gömmüş::__ıiı'ar. sessiz bir hırka bir lol<:_ ']- -:.:-:_].Jr. nan_ıazıırda lıalini seliın bır _ş_

'ılı

.*.l"

..

:':

-

= : :l? işte bu ortamda, ahırda üç -*.: -:-'" -: k-,casl \'e torutlu Aü,sesi ile birlii. '- _ -- .:-.].- kurnruştrı. Gurbetten bir ge_ ]-"_ ;-:-' H:ii:-ıden şikAr-et etıniyordu. ol'-* -'l.'-:_. ]r:i rar'lAva giden Fadime anı, -:,:d.: çirnri ineği peşine takaral< :*:-:-, !. _;

_

_

-:\ _. s;jl lediği zamaıılz,rı hasretlc '-:]]-_:Z kalkııraz bir Allai-,tır. Yiııe rle

. _.:: sükreder. _ -. -': ;:ı iltn kövde ı'ardlmııra koş-- :jil.L. J .._.I_-:: },-,ktur. Kin1se ile ktıs olmıı:. *i' ._ -: =:_ Lıstalanaıı ona koşar, karılı *j:":'-__ I.__:-_= trıa\l çağırır. Gece güııdüz, ;'.]L: fi']:i :__ :]:Sic dahi olsa her çağırıldığ.l üitrT J ..l. : ', sşııelerin tecrübeleri ile artık = _....'.i-

o' ktıyıın

ebesi, bavtarı, doktoru ve her şevi ile herkesin anası olmuştur.

Bu kış çok ağır basmış ve Fadime atra. torunu Ayş. hastalanmıştı. İıı. 'gvgili günler kendi bildiği ilAçları tatbik etmiş, kazaııa kovmuş, posta Sarmlş fakat Ayşe iyi

nln

oln_ıamlştı.

() g'i.iıl de sabahleyin, çorba yapmak içiıı karlara bata çıka tarlaya inmiş rıe biraz

lahana toplamak istemişti' Karııı faz|a yağ_ masl ile lahanalar tamalnen kar altında kalınıştı. Kızaran elleriııi oğuşturarak Fadime ana bir çorl-.alık lalraııavı toplayabilmiş Ve eve çıkmıştı. A),ş., ocak kenarında peykedc posttln üzeriııde eski bir mitiliıı altında san_ cıdaır kır'raııı\,or ve -Ana gittinı.- diye bağ.ırlyor, iıı]i-çordu. Fadime aıra telaşlı, Fadiıne aııa korkmrıştu. Son giinlerde i5,i düşler görınemişti. l{ep havra yoruvordu ama, yine de endişeli i,Ji. Kocakarı ilAçlarının htıkmü olııadığıııı, keııdi doktorluğunun iş. yaramlya-cağıııı aıılamıştı. Aı'şeşi doktorıı götürnlek l6zımdı. Ama ı-ıasıl? Her taraf kapalı, kuş uçmaz' arabalar geçmez olmuştu. Yaz aylarınln odun, kereste, volctı taşıyaıı arabaları Yoktu artık. Fakat yine birşeyler yapmak, doktora p"itnrek gerektiğ'ine inaıımış olaraii komşuları Yusuf'a sesleırdi: {11511f, Yustıf oğul. Yusuf evden ıneıl -dışarıı-a fırlavlp Ce\Iap vernıişti.

}ıe_

Ne oldu Fadime aııa? - Ayşenı iyi değ'il- Yusuf. Biyol muhtara duvur. Birşey diişünsünler. Doktora götürmek lAzım. Yol kapalı, arııba _1'ok. Yusuf hemen oradan ayrılıp muhtarııı eviıre koşmuştu. Yolda giderkeıı bir yanda.ıı da düşünüyordu. Ne yapabilirlerdi? İki gtııı evyel, Koca Mustafanın gelini Zel-ıra doğum 27


sanc$l çekerken ve doktora iletilmek iizere sedyede götiıfülür iken yolda can VerTnemiş mı iaıa Btıttın bunların sebebinin sahipsizlik, bakımsızlık olduğunu pek alA herkes bili_ yordu Eskid-en, yirmi sene kadar evvel esasen buralara araba işlemezcli. Çtınkıı yol yoktu' Btıtıın ihtiyaçlar patika }'olu olan arkadaki dağdan geçen yoldan temin edilirdi' ormaıı

i'daresi tarafından araba yolu yapıldıktaıı Sonra herkes yaz ay|atında rahata kavuşnıuş bulunuyordu. Hatt6', yaz aylarında yaylalara gelip dinlenmek ve eğlenmek isteyen bu biıl_ ğ.ni, ileri gelen zenginleri bir günde Anka_ ,u'au', Veya İstanbul'dan çıkıp ta'"' Elevit yaylasına akşama varabilirlerdi' Fakat kıonlail... Kışın bu yollarln kapanmasl ne değilirn u. ne de idare edenlerin umurunda di.

Yusuf yolda bunları düşündü ve muh-

Varrp duruınu kısaca

anlattı' Fakat bili5'ordu' güçlüğünü I\{uhtar da işin bekçi ve Yusuf'u birşeyler yapmak lizımdı. sonra saat Bekir'i derhal koye saldı. Yarrm Ayş., sedye üzerinde yorganlara sarrlmiş ve ı.Jy a"ııı.anlrlarrıırn omuzlarrnda karlara lıa_ ta çrka, kaza merkezine doğru inleye inleye götürülüyordu.

tarrn

evine

merl<ezine ancak akşama yarlnı saat kala inebildiler. Htikümet doktor[ genç bir zattı. Derhal Ayşeyi muayenehanesiııe

Kaza

alıp muayene etti ise de kaşları iyice çatıl_ miştı. Bulgulara göre vardığı netice barsak dtığ'tımlenmesi idi Ve clerhal anıeliyat edil.n.'i gerekti. Kendisi operatör olmadığı gibi İl merkezi ile yirmi gün ewel meydana gelen kar ve rüzgxr frrtrnası sebebiyle telet'on irtibatı tamamen kesilmiş, yol ise kapalı idi' Ayşe'ye teskin edici bir iğne yaptıktan sonra doktor kaymakamla görüştü' Yapacırk iş, lıastayı yine sekiz saatlik yoida sedye ile omuzlarda il'e götürmekten ibaretti' Kaze merkezinden 6 genç gönüllii ve 4 jandarma eri ile birlikte ktıyıın delikanlıları Ayşe'yi tekrar omuzlarrna aldılar. Fadime anayl ora_ da bırakmak için çok uğraştılar ise de ikııa edemediler. Yakılu, bir liiks lambasr ve elek_ trik fenerleri ile ;ıola koyuldular' 28

Yollar bozuk, tabiat insafsrz, Fadiıne ana dertli. Kaza merkezindeıı ayrıIdıktan iki

saat sonra Ayşenin son nefesini verdiğini ı'n_

ladılar. Başlar biıkıık, arkadan Fadime ananrn bağırmaları ile gecc yarrsr tekrar kıza merkezine döndüler.

Aradan altı ay geçmeden I'adime ana, ihtiyar kocasrnr evde, üç sığrnr ahırda Ve kendi dünyalarlnl yaşayan iki oğlunu da gtır_ bet ellerde bırakıp göçüp gitmişti' Ktıylııler ince maraz dediler.

Mutlu ÇocuklUğUm H. Aıni KadıoğIıı İ. Huhuh Fahültesi Doğu Karadeniz Dağlarrnrıı karlr etek_ lerinden atalarım oğuzi.arın tıykiıstıyle bıı_ güzel peri ınasallarını anlattı ni_ -vüdüm. En ,rem bu'ra. Nazardan korunayım diye önce srrtıma mavi boncuk taktılar' Sonra büyüdiikçe boynuma muska astıla1 At nalından ,t yuptr* sürüdüm yollarcl/Akşamları sak' " ıu*uuç ve körebe oynadını 6rkadaşlarla' Diiyedim kaPlş ğünlerde avuçlarrmda yemek Iuprş. Gelin paralarrnr topladım büyük bir h.uecorlu, Anam her sütte bana cücik ka_' ırriudr.$abahları muhlama kokusuyla açtrm 6u_ i"p"ı.ıI gözlerimi. Hergün ata bindim, haz|fQ,'ı>'. bit bü-vük i.iıuru doğru uçtum, banrn kavalıyla, tulumcunun tulumu izzettı kulaklarımda. Nokta Halanrn destanıyla ağ_ ladım, Giılsüm Halanın türkiileri1'-le coştum' Koca gürgenlere trrmandım sincaplar _g-ibi: yupruüurJu, papağ yaptım kendime' Yeni kuru-urdura"pantolonumla derby lAstiklerimi giydim bayramlarda' Elimde mendil ev ev helva topladım. Soğuklarda anamın peştemalrnr sard.rm başlma. Sıcaklarda işdon_ fanela ile dolaştım. Geceleri kalif bek}dinı' karabaşIa. Gıındiızleri ot gırgatladırı{f Btıytik Babamclan kalma" doratrn k*y' ruğuna yapıştım güvenle"" Doratla ırmaklar geitik; patika yollar katettik; çağlayanlarrn


Yayla dontişıi (Foto: Y. Şişmaır : --_._.

k',işlırııı şarkılırıyla mest

.clan'ılaştık. -:._=kli \_art]rora gittik çürük -- -::_' .,ıde biz arkada. Altnıla--.- =:-.

e*.

cağ'a 1'aşadığıııı seyrettim. Beır tırpanla Ay_

şem orağıyla çiçekierğ' cinrenler biçtik demet demet çayırlardan. f)emet demet babilin asma balıçelerini kıskandırırcasrna. \Ie hör'le geçti, ç'ec.ti_ gençlik oenclik yaşantım vısantım yeve\Ie böl'le

-_-_ o'iines- altıııda, nItlııdı hep heı_ı rındığı i lırdığı giineş-altıırğa. g'iineş hep ]'.:i- r-:,ııdıö'ı _:]_:i _: - . ru-:.r c:., irclik. ffi''n( -.ıJ.:ce.irdik]@.,"KşiPVanlaçlarileçamağaçlarıaraiındaHem. _ s._i}llarımızı ateşledik' yankl- "şinle, Hemşinlimle beraber, ne 7,aman drrü._ = sam bir türkü bir tulum sesi, ne zaman gör_ .l_'_ -'_ -:.: ].,ji. Haı'kırdık alabildiğine Sem biı: ırmak bir çağia.van, gürül güriil : _ _.- _-_.:. Türküler sör ledik hürriı-e_ -] ı._ışaICaSlna' ne Zaman içsem bir pınardan kanarca_ akaır, :. _-Ç'arıklarırr, 1'o*,;.L.-rii Slt)a' ne zaman hissetsenr bir orman bir çi:"'çek kokusu, ne Zaman görsem kanlı canlı samimi bir iıısan; Hemşini mi, Hemşinli mi , ]': : : .: -:-_ :::.k. Balık tuttuk oltalarımızhatırlarınr ;,,, '- - - _ -=:::* l'edik r-ağlı gagullarımlzl. *- _ :] :.._ıiın geÇtik defalarca. Cen' ili['' n _- _: l' , -"l .:::rcesiıre bıiı-ıik cesaretle. SELAMLAŞl,IA *il],_u,' . : _--_:_ :aı siı'ri saidırınalarrmrzla. Katırcılığı. meslek edinenlerin başında \ıl.-_*-. *- - :' j-::] .-, cledik. .,Aleyküm se_ şüphesiz KALE'liler gelir. t,Kabak hırsızı,, l;:' _"-" _ : --:-. ceilier. Ta Şebek düzündamgasını sırf bu kor olası meslekleri yii zünden yemişler allnlarlna... _'ı-* .__':.-*_ - -_]___:. panCar çorbasınln kokı-ı,ili-- -'. *Bir 9ün, Kaleye yük götürmekte olan --. -_ ='.:k]:rınıı ıaııdırda sıcaklat-: bir Kaleli, Elmaoluğ'u'nun dönemeçli gabanında yukarıdan gelmel<te olan hemşehrisi __]:_.:_._::.. ber'az karlarıır Se\dşKaleliye rastlar. iı<isi de katırların kuyru_ . -:j-. _-j:::i]m sığırlarımı. Gençğuna yap'lşü;, taf almamalarl için gerekli -.:r-- -::ınclıt türküler söyledim alır, deest!... değmesun haaa!.. . tedbiri _ : - -::_. JcÇel erkeğiıı kız, kızın arasında şöylece sel0mlaşırlar. nağaralarr " -' - _ _:ıımxn)lza rağmen, Ay_ Selamün aleyküm. . . Çooo!... t[],_ -:._ ::=:ik gök kuşağınln altın]_

:t

.

':

_:-

-^_*:]fC:ıSlIl&

:

.-.'-*'.

i

1-akln ,vaşadlm,

q;iklerin kucak kui

- Aleykıim selam... GEII DoRİ Kaleli Özcon Bagranıoğlıı GEH!...

29


CETMAKÇURTaylasınd'anbirgörünüş(Foto:H.E..Yıldırım)

di girişimlere atılmak zorunl$1; ,""'l,lt-" l11,::'İl'"::r'Hff:;,}J"';ıx1ih1,İİil,yapılabileceğine İi şş;H;;"'#ffi-ili#'üü"t"rj"i"' l***'*#ş;;1;:" ederler' iyi bi rmisil teşkil başlamalıdır. derhal kurulup çalışmaya Hemşinliyi mahallind'e geçindirecek ve tes_ Hemşinin iuıı.rr,-usrnda bir hedef bilmemi'; sanrrız orada..baglıyacak temel maddeleri bit etmek, halkı bu hedefe yöneltmek ısla_ hayvan gereklidir. iıı. akla gelenı Ç&Y, iyi sonuç verecektir Bu hedefi tesbit etmek.,

]


.

: P';ro tütünüdür. Çuy ekimi ye_ - : : --iie r-ar-ılmaktadır, Hemşinliniıı .-: .- , : -.=ıık gördüğü bu iiründen lre' : * _ -1. _: . ııınrıştlr. (Alınmışsa da azdır) :..

_

-'..| ..

_.

__

_ ----_: islahı deı_letçe ele alınmıştır. l,** - '--.ll:ünkii hali bu isliha imkilıı -*-'_' :-::ı::-.:., Eı_imizde yaptığımız deney-_- ' Harı-an besilemc'de otlaklar _ l. :__,.]esef hemşinde otlak yoktur. l,:'1]'* :_ *...]: -:ı1'ı: için çararlı değildir. Krş __:':-: _ . := :.tsileme zorlu$.ı ortadadır'. (" ü :'----- : ı:::lı-ıkla drğ eteklerine anza|ı ' -:]-]_j: \_:1\'gln oluşu, yol Vaplmlnl -._' .'**_'":---_-.r::cilr. Yeterli yoluır olmadığ'ı _ : ....*: 'ü * Çok zor gerçekleııebilecektir. j - -' -,* r -: ::\-\ an vemleri, uzull mesafeler}:a, -,-_:i:a iepe\-e. tepeden dereye, kadın*- ; - _ - -, ıışınnraktadır. Bu ilkel çalış]'; ,* *- r{:ıış_inliri si.iratle şelıre kaydır_ :*d:;,_ : }'ıınıun bör'ltı devarrı ettiği tak-

_

_

:

i -

1'--\

_

'.:,:;:

j"'

**.-:ı

*.lİ_.; :

:

:_:]1ı.,\ ılınr. ormanlardan fa5'ğx..-]-'J.]] mer-zrıudur. Btr konuda fi'

.:'-akla beraber, yeterli bilgiYe -'*_::_'d._ğınıizdan' mevztlun bilenle*-:.; _,*-.:-:__:: işleıin-ıesini arzu etmekte_ iij].'.:.

:

:

:

] __: :_::ıü ise eski üretime davana' !- -:-ı:.i olacağı kansındavrz. Koııu:' :: :,: ılınnası fardalı olacaktır.

.--u,.-

Ve SaYtn işadamla*i::. ::.,

-:

Lr[]

kısaca anahatlarına işaret et-

. - :_:_,i

,'.,..llii,'_-

j'

:ı;:-"

" !*'

'

ü-i ;."1-.ri

*örüşüiıle çözümlenebilecek_

:ı-.:__erie dar_amızrn etrafında cid:, _.l. ı,:'planmak zorunday:rz. Hem_ i._i.]_ürabildiğ'imiz giin gururla -:-{: -, r mutlu anılarımıza yenileri -._---i:-_ =<LL. _

-,

,

.

-'"::'İGİ]I HEMŞiıI

seıin lıasretinle yanarlm. i.rr an seni anarım.

G:'iuna da olmayı, --ış:ı'ıak.

Yapamazmrylm sanki.

Bende,vaylayamazmryrm oradakiler gibi. İçemez miyim LJzun oluğun berrak Suvulıdan.

Bende seyredemez miyim, uçSuz bucaksız ormanlannr

Aşamaz mlylm Üskiırt dağını Bende \ruramaz mlylm kız horonunu? Katılamaz ınlyrm türki.i söyliyeır mecilere, Gidemez miyim Hacıvanak göcüyle, Senin çamlarında biıtıın özelliğin Çamlı Hemşin. dambaşkaymry Senin herşeyin, lrerşeyin Hemşin' Bilmediğim hasretini çektigim, Görmediğim Çamlı Henışin!.. .

Nesrin Kaseoğlu

-

-o-

ANLADIM

Hemşiırimden uzak Başkent caddelerinden geçiyoruııı, Başkent caddeleri buz tutmuş...

Ayaklarım üşümüş, Ellerim odunlaşmış.

Sokak lambaları boşuna yanryor' Caddeler insansızlıktan bomboş...

Altındağ ışık selAlesi gibi yanlyor Altın misali pırll pırıl beyazlar arasrnda. Şarkılar tüm susmuş Akşamları delen Klfrkson seslerinden başka...

Bir klş melodisi

tutturmuş Başkent rüzgArı, Sokaklarda, damlarda, parklarda Vals yapıyor... İıkdefa bir koca kentin yaşantısında Hemşinimi dıışııntıyorum.

Hemşinimi tulum sesine hasret Ttırkülerine hasret.

Ve anamın gözyaşlarını.

Ben büyük kentlerin insanı tleğilim anladınr Anladım Hemşinime kavuşmak is;tercesine

Aıni Kadıoğlıı 3l


KALE',Lı NoKTA HALA Hasan Basri Albayrak

da

'

(Geçen sayrdan devam) HEMŞİN'in 3. sayısında, Kale hakkın_ b'iı$ vermiş, Kaleli Nokta Hala'yı da

tanıtmağa çalışmıştık. Çok genç yaşta eşini kaybederek dul kalan Ve büyük umutlarla bağlı bıılunduğu biricik oğlu Ahmet'i de delikanlı çağında mezata gönderen Nokta Hala'nrn <Deyişleri>nin, çevre halkınca <Nokta Hala'nrn destanr> olarak bilindiğini lıelirtmiştik. Bu (DEY[ş,) lerde Nokta Hı_ la'nrn hayat hikiyesiyle, bir çeı,renin tabit, sosyal ve psikolojik yapıSlnln da -az da olsa_ bulunduğunu ilöve etmiştik. Destan'rn tümiinü, Hemşin'in bundan sonraki sa5nlarında sunabileceğimizi umut ı,e vaağ ederek okrıyucularrmrzr, yrr. Nokta Hala'nın, Ahmet'i için söyledikleriyle başbaşa bırakıyoruz. Nokta Hala diyor ki:

Dumanlanır gemilerin borusu, Azrail de aldı evin <BIR> isi

1.

Başına koydular kırmızı fesler, Senden sonra fesli görmem Ahmet'im,

Ewel

bahar gelir meraklı aydır, .LMezarrn vüksektir, etrafi çaydır, Kirpiklerin uzun, kaşların yaydır, Senden sonra daha görmem Ahmet'im.

Güz gelince bizim dereler buzlar, Evl0dın acrsl içerden sızlar, Toplanın yanıma sahipsiz kızlar (t)

Şimden Sonra (BACL, demez Ahmet'im.

Gtıltım soldu, dolu vurdu bostana, Benim dertlerimi yazın destana, Haber sorsam Hala'daki ustana (2) Ardp meraktan ml_ öldün Ahmet'im. Çiçekli yayla'lar topraklı, taşlı, Eyvah, ben gezerim gözlerim yaşlı, Eller gelin eder kutnu kumaşlı, Senden sonra gelin görmem Alrmet?im. Ben dertliyim, öz canrmdan bezerim, Dağlara, taşlara destan yazarrm, Abdal oldum,.her kapıyr gezerinr, Eller gi.iler, ben ağlarım Ahmet'im.

Deli gönüI, daim gitme

Benim gurbetçimin geldi gerisi, Senden sonra gurbet yansln Ahınet'im.

Ben. bülbülü uçurmuşum yuvadan,

Gemi yolcu ister, borusu sesler, Kuşlar yavrusunu yuvada besler,

Yol bulamam, kaldım, bir düz c,yadan, Ne tarafa gideceğim Ahmet'im.

Bir

Hemşin

-qecesinde

horon oaruıaan

getmişlih

delikanlı

32

havadan,


lllar büyiıklerden gizli rnezar ,luvarlarınıır ıtrkasında kumar ovı-ıarlar. onuıı için bu 9;i-

ı

ganı ile dertli, . -.. uıtünı. nazlı, kıyınetli, :.sıi aldı Ahınet'im. ..'l

x\

i.:I J.ft çekersin firak. :_. :uıı_ada dert ile ınerak,

-1[

luk!.

:.. :,leri etti çırak, .: ııı_a oldu Ahmet'im.

tİ.*

t-

_:-:ıiıdır bizim

-v

],-

:.ınr

herdem duruyor garpi, -:üriinı, olursa nasip, :_ etsiı'ı Hazreti Habip,

:üırı uı

dağımız,,

ı-iran kalmış bağımız, ::.:i. Eeçti çağımız, :' _ i iran gördüm Ahmet,im. -.|1-.:Z.

lr*

J

..:.,:

,;.

bilere mezarlık kumarcı.sı derler. Şimdi ya1'.la kahr'elerine hususi yer yapilmış. Giın, gtiııeş görmediği için de bir isim takılmış: Buz_

iulenıediim Ahmet'iım.

.-

Eı=lar: - .:,,ı

I'I

ohta

l ı h e ııı ş i ıı' in,,

Hala'nın

kendi

Kapiıca tarafın-

Çözüm bekleyen davalar Yazan: Mı.ısiafa Gülsan

.,lrı ile

hepimizin gördüğü, fakat :_:sıt bulamadığı Hemşinin bazı = -

illr

.

:_,kunacağım.

.::_ı teferruatına geçmeden

evvel

geldiğini söyliyebiliriz. = kumarııı (;frll ::_jın bundan daha kotii bir yıkın0*-. _i__ . i{:mşinli için... Gelecek nesillere Jllli İ,: i - _nıası bakımıııdan bu husus çok _ :|l[]r]lltTı_.. Kuçıikken anem sorardı: : -:]€ıe gidince ne olacaksın?> _.

":l11ü]lllilfi["

_;=:ı

gurbetten yeni

kim

gelmişse

olacağım, derdim.

::-:' .

<_ulb€tten gelen, kcıytın görünii-

, ı'=.. i da]a asar; bir iş yapmış gibi şi_ :.:--._:t hatıra pusulasr tıkar!... İı<i ilil;]ll]iil ] j j:-,: gelince mezarlık kıımarcısı ke_ :- :,*.ı_ nezarlık kuıııarclslnltı ne clemek llı[: :**_ - :_]mir_enler i-ar, açıklıyayım: Bu )ilrr '-_ .- -biridir. Henrşinde her şeye rağ:ıı,tlffir : - _-.-: sr}'gt nrel'cuttur. Genç delikan_ lllll;ü:* llltl,i*

]lii,,,'.'.İ'

:

..

Hemşiııli arkadaşlar boş zamanlarlmlzt kıymetlendirelim. Gelecekte Hemşinde neler yapılabilir, onları hep beraber düşünelim. Bir birimizin cebindeıı, 5-l0 lira alabilmek içiıı sarfedilen enerji ile ins:ı.ıı üııiversite mezunu olur. Kafa kafaya verip Hemşin,iıı dertlerine çare arıyalım. Hayvancılık modernize edil_ meli. Ahırlara verimsiz, Soysuz sürüyle inek 1,erine, en iyi cins inekler koymalı, Gübre yiizünden sürüyle verinlsiz inek bes]iyerek, yenı temin etmek için Hemşiııli kadının sırtıııa ağır yükler l,eriliyor. Kadınları bu yüktelı kurtarmak lAzımdır. Meselfl bir NIakrevis ki;yünü ele alalım: Dağdan arka ile taşınan çaylr' odun, bir kaç bin lira masrafla pekAla havai hatla nakledilebilir. Yayla meselesine gelince: bir ananedir kurulmuş gidivor. Üç a;rhk bir nevi sayfive yeri... Bunun yanında ci|e, azap, sözıle faı,da!..

.

Bu

Sene yayla göçüne gittim. Sadece çocukluk hatıralarıml tazelemek gayesi ile... lVleşakkatlı bir yolculuktan sonra yağmur ile

yayla1,a girclik.

İki gıin

Sonra r,ıı,lad.an köye

hareket ettim. Güneş pırıl pırıl. ]!e yazık ki sevincim öğleye kadar stirdü. Yotda gelirken

yüzlerce yaylaya giden gördüm. Hepsiniıl yüziinde ızdıraplı bir hal vardı. iki gıın evvel benim yüzümde onlar gibi yorgrınluktaıı

kırışmıştı galiba!

Hemşinli havvaııcılığı kendi ihtiyacı içiıı Vaprvor, ticari bir şey olmadığ'ıııa göre ne diye sadeleşmiyor? anlamı,vorunl. Son sözümüz: Hemşinde çay z|raatına önem verilmeli, bazı sanayi kolları ktı_ rulmalı. Bu kollar dokumacılık, mobilyacılık, madencilik olabilir. Yakın bir tarihte şehirlerde geçim sıkıntısı buş gösterebilir, buııa göre de tedbir almak şarttır. Dileğimiz Bııtün Hemşinlilerin her konuda birbirlerine yardımcı olmalarıdır. Kalkınma boyle olur ıtncak. Hoşça kalın... a!6

JJ


DUYULAN FAKAT giıiNMEYEN HEMŞIN Zülhı| Tağcıoğlıı

Bir milletin; gelenekleri,

görenekleri,

örf, adet Ve ananeleri kaybolmaclıkça bu un_ surlar efsel tutulduğu müddetçe, o milletin ana temetleri hiç bir zamaır sarsrlmaz. Kavuşacağınırz egemenlik için şuradan buradan Veya başka memleketlerden ilhaııı almak değilde; aynr azim ve çalışmayla yiirüyecek olursak şuna inanıyorumki kısa bir Zaman içinde aynı saadet ve egemenlige kavuşmuş bulunacağız. Millet olarak herşeyden önce milli duygu ve düşüncelere yer ver_ rnemiz lxzımdır; milli duygo ve düşüncelerin yanrnda, milli oyur], milli kıyafet gitıi hususları da kenara atmamamlz Ve lıunlara karşıda Saygı duymamız gerekir. Bu tıçrda.n bakarak, şiirlerimiz, şarkr, türkülerimiz bir yana, bu yazımda forklörden bahsetmek istiyo rum. Yurdumuzdan folklör, her köşesinde kendine has bir özellikle ovnanlr. Runlara bir göz atacak olursak zeybekler, lioralar, bar' lar, çaydan çıralar ve horonlar saymakla bitmez bunlar, hepsinde a1'rı bir figür ve kır'raklık. Biz Ttırk nesli, bunları sever, bun_ larla iftihar duyarız.

Arkadaş tango, tuvist, çaça bunlar bi_ zim değil, özenme onlara özüne dön kendi forklörünü oyna, düğünlerini, eğlencelerini kendi eserinle değerlendir. Her oyunun keır_ dine özge bir figürü ve çalgısl Var demiştik. barın; davul, zurnasl' zeybeğin; -sezl klarneii, lıoronun; tulumu. Değinmek istediğim konu folkltırdiir, şimdi Karadenizin şirin bir beldesi olan Hemşinden, Hemşinin lroron ve tulumundan bahsetmek istiyorum. Hemşinli bunu sana değil, senin kardeşine dadaşa, efe_ Y€, yörük Aliye bahsetmek istiyorum. Her_ kes kendi eserini beğenir, sever biz, bizim olan her şeyi severiz horon kadar barı da, horayı da severiz. Kardeşim horondan bahsediyorum diye bana darılma, sakrn; Horoıı deyince Hemşin akla gelir, onu Hemşinli o5ı' nar Ve bilir. Gelin hep birlikte ]ıir horon oynıyalım; oyunun figürlire değişik olmasrııa 34

rağmen oyuncu bunu suiistimal eder bilmeksi zin, bunu tasvip etmiyoruz oyunu bilerek ve hisseclerek ashna uygun oynamak gerekir; horonun çalgısı koyun veya keçi derisinden yapılmış, nefesle şişirilen ucunda zurna ile parmak hareketleri yardımıyla çalınan tulunr adı verilen bir nefesli sazdrr. Tulumu çalan kimseve tulumcu derler.

Horon oyuncularrn Serçe parmaklarıyla elele tutularak bir çenber meydarıa getirme_ lerivle başlar, tulumcu bu çemberin merkezindedir ve başlanacak havayr c bilir, tulurnun çalmasıyla oyun başlar, her şeyin bir öncüsü olduğu gibi horonunda id.arecesi var_ clır bu oyuncu},u oyunun hakkını vermesini kontroldur. Çeşitli sözlerle oyun ahenkleşti_ rir, figürler değişir değişir oyunun arasrnda karşıIıklı (çatma türkıı der Hemşinli buna) söylenir böylece oyun uzayıp gider. Horonun oyuncu Sayrsr srnırlı değildir. oynanılan ye_ rin btıyııklııgiıne göre oyuncu horon oynar. Horon kadınlı erkekli karışık oynanıldığı gi_ bi ayrr, ayrr da oynanır. Horonu bu kadar

anlatmakta öğrenmenin imkinı yoktur, her oyunda olduğu horonda oynamakla ve onu bir milli folkltır olarak kabul etmekle öğrenilir. Hemşin deyince yalnız horonu tulumrı

akla gelir, hayrr, bu yalnız dügtınleri eğlpnceleri süsler. Bunun yanında anlatmakla bitmeyen doğanın yer yüzündeki btıtıın güzelliğini kendinde toplayan, seyre şşörmeye ve yaşamaya değer, tabii manzarasr, havasr, SU_ yu, balta girmeyen ormanları, yaylalarr bun_ ları kelimelerle döküp anlatmaııın imkinı yok gibi ya|nız şunu da söylemek gerekir ki; bence İsviçreye, italyuya, Fransaya gitmek_ tense, önce kendi şaheserlerimizin, tabii' gıizelliklerimizi görelim bunlari tanıyalrm, i._ celeyelim ondan sonra rliğer memleketlere ği delim. Memleketimizde müphem nice şarkı_

lar var, ama bunlarr görmek, tarıımak yen maalesef çok az.

iste-


Herıı.şirı folklor

ekibi itk çalışmadan ıonr& toplu halde

Y. Kemol Poşolıoğlu diyor kı ! - - Şan şöhret, mevki, para -krsacaü:mçı :,_icjr. Adınızın ebedi1,en u. şerefle W,&$ü."r-.;j__ı i.sriçorsanız topluma r,önelmiş ıum'x.r:1_::= keııdinizi ada1,ın. Gizlilikten nefret ediıı ye gizli iş-

ıfflqlğİ"

ı:sFç biiııık zatarlar

li']r.I

BAH.\R ÇİZGİLERİ *ffi

-lt-]iş'gtr.

$ııı'ıım'mııı

:ı:-::.

ı:ğa: şücelerden ııgsr-ı;i gi.ilümser, ffiİ]r fu:_* strr rtizgir. 4 ,,,ııılıııc ;-ıH. T'İr:m;iıııtr . - ah tiirkiiler fficy ı="r :,-=i:-. Jtrıgg, ,ilümr:s

Ir.l'''ıg

uzaklardan nağmeler.

Öter ibibikler, Tatlı sesleriyle kuşlar. Geııe yücelerden batar güneş. Akşam olur Her şey susar Bu bahar ülkesinde. Necip TÜCEL

geleceğindeıı

:,:.:ık lıerkese açık cemiyetlerde hizmet lü\"lıiıifıru =İ_. : _\n'aneçi Hemşin terbivesine - b,ı:' sizinle beraber Hemşin,inslm]lfiffi' frej_-. de fill'ııılll'ıl T _. nıenfaatine olacaktır. {@iıfit

lİ*

Gelir Tatlı

GENÇLİĞE

öĞür

Ne şirindir bizim ülke Sahibiz en güzel mülke Akan sular seslenivor Arı balla besleniyor Dere tepe güneş, ışık Tabiat ne güzel ne şık Biılbtil öter saka öter Zengin evde ocak tüter

Ülkemizin güzelliği Asil Ttırk'tın cizelliğ.i Sana üstün zek6' vermiş İmkönları öne sermiş Hızlan oğııl hızlan ve koş

Bir

saniyen geçmesin boş Çalış, Ulu Atan gibi Sevgili yok vatan gibi.

Mithat Tılmaz 55


Hemşin'de lktisodi Şortlorın Toplum Yosontısıno Etkileri Metiıı Numanoğlıı

Geçen seneki mecmuada <,Hemşin'cİc ihtisadt durum>> başlıklı makalemde Hemşi'nin genel ekonomik durumunu kısa olarak izah etmiştim. Yine ayııi konun,ın toplunı üzerine tesirlerini ele alarak, akademik araştımalara inmeden, imkön olduğu kadar eleştireceğim. FIer topluluğun tenıellerinde genel ikti-

sadi şartların bazıları daima mevcuttur. Yaıri, ister tiim memleket, ister memleketin bir bölgesi olsuıı, mutlaka genel bir takım ekonomik şartların tesiri altında kalacak, iktisadi ve sosyal değişimini bu şartlara paralel olarak gerçekleştirecektir. Genel iktisadi şartları şöyle bir tasnife tabi tutarak esas koırumuza ger;ebiliriz.

-

İktisadi organizasyon, Cemiyetteki teknolojik terci}ıler,

__ Ntifus Veya beşeri unsur'

Bu genel tasnifi mahalli şartlara göre tanzinr etmek gerekirse, şövle bir durum e_ lır.

Bolgenin iktisadi kalkınmasınr sağmevcut teşkilAt,

lamak- için

Bolgede hangi mal ve hizmetlerin ne şekilde istihsal edileceği, Rcılgeniır ni.iftıSu Ve insan gticünün de-

ğerlendirilmesi,

Yaptığımız bu tasııiflerden üçüncüsü

konumuzun esaslnı teşkil edecektir. Zira diğer iki unsuru geçen sene az da c,lsa izah etmiştik.

İktisadi şartların Hemşin toplumu üzerinde kaç çeşit tesiri olabilir? Bu sofunun ceı,abı bir çok şekilde yerilebilir. Anra biz 36

bunları asgarive indirerek cevaplandlracaüız b'-'

I

Gurbetçilik,

2 Gurbetciliğin edici tesiri, 3

örf ve fi,detleri yok

Beşeri eşitsizlik.

l Gurbetçilii; Günümüzün Hemşin - ça'v istihsal eden sahil köyleri is_ toplumuırda

tisna kabul edilirse, gurbetçilik önemli bir gelir kavnağı olarak bölgede eskiden beri devam ettirilmektedir. Geçimini tarlasından tenrin edemiven her Hemşinli, çoluğunu çocuğunu başlı başına bırakıp senelerce onlara ekmek parasl temiıı edebilmek için memle_ ketin başlıca sanavi bölgelerine gitmektedir. Bu hal bcıyle devam ederken, gecici bazı kimseler bulundukları bölgelerde ticari faa_ liyetlere girişip kendilerine daha iyi imkdnlar hazırlama gayreti içindedirler.

Bu izahlar göstermektedir ki gurbetci_ lik zahiri olarak bir gelir kaynağı görülürse de hakikatte ihtiyaçları optimal bir noktanın altında tatmin etme hassasına sahiptir.

2 Gurbetciliğin örf ıe ddetleri golı - Her bölgenin"kendine has örf ve edici tesiri: adetleri vardlr. Bunları muhafaza etmek o topluluğ'u idame ettirmek bakımından önem taşlr. Sanayileşmiş bir bolgedeki tırf ve a_ detler ile koy gibi mahalli bir bölgenin an'aneleri tamamen birbirinden farklıdır. Hayatı_ nııı büyük bir klsmını gurbette geçiren fertler, yaşadıkları bölgenin örf ve acletlerini is_ temiverek bile olsa benimsemektedirler. Birçok kimseler edinmiş oldukları bu alışkanlıklarını, yaşadlkları bölgeye münha_ sır olduğunu aylrdedemiyerek, Hemşinde de tatbik etmek hevesine kapıldıkltrrı için biı_


-., vük değeri olan mahalli geleneklcrimiz Sarsılmaktadır. Bu da bölgeniıı ekoı'ıomik şartlarının toplum yaşantısına etkisinden doğ-

maktadır

Sayın Henşin'Iİlıp T*gfer @kqmwş :

Yığlarda nberi Henışin, çeşitli nedenür/-İr* ,j.,. , ],. , ,, Beşeri eşitsizlik d4iİ{",r-;İsizlk,:r"'' lerden ötlirü kucağrııda yetiştirdiği evlAtlırıııı gurbet elleriııe terk etmiştir. Bunun çeBeşeri eşitsizlikten kastedilen ihti1'açlarıır te_ min edilmesi yolunda kullanllaıı insan güşitli nedenleri vardır. Şoyleki: a) Memleketimiz dağlık bir arazidir. cünün erkek ve kadııılara müsavatslz bir şe_ Dolayısiyle elde edileıı ürünler bizi maddi kilde dağılmış olmasıdır. Hemşin'de kadın yönden hiçbir Zaman tatmin etrııez ve etmeekonomik bir varlık olduğu halde, erkek mamiştir. hallinde daha etkisiz kalmaktadır. Erkek bir b) Küçük görme \/e gurul' deıren maçok işleri kendisine uygun görmemektedir. ılevi unsurlarrn etkisiyle 5,akın tıir geçmişe Bu dtıştınce ile belli başlı birkaç işten başka kadar pazat kurma ve ııIışveriş yok deırecek işlerle meşgul olmaz. onun anlayışrna gört, kadar azdı. Bunun en önemli Amili ise kiılkahvehanede oyun oynamak, kendisi için uytür ııoksanlığl Veya Hemşin halkının a,vdın gUD, görmediği işi yapmaktan daha cezbekişiler tarafından bu ü.öııdeıı ayclınlatılmadicidir. Veya şöyle bir anlaylş ona tesir etZira i|eri ülkelerde olcluğu gibi dümasıdır. mektedir. iı<ı tıç Sene gurbette çalıştım, hiç rüst alış verişlerin ııemleket ekonomisi baolmazsa memleketime gelince biraz olsun kımıııdan da vararlı sonuçlar getirdiği bir dinleneyim. Bu düşünce genel olarak Hemşiıı gerçektir. erkeklerinde hakim rolii oynamaktadır. Bu Bo1'le bir yaşaııtı şekii; şiriıı Hemşinişahsi düşünceier yüzündeır güıılük çalışmalaihmalden başka bir işe yaramaz.)) mizi rın büyük yüküntı kadın taşımaktadır. Aklı selim salribi herkes Şunu bilir Ve Yukarda belirtmek istediklerimizi özetbilınelidir ki ülke lıiçbir Zaman merkezden le1'erek şu Sonuca varabiliz: l{emşinde iktisar,eterli derecede idare edilenıez. onun için_ di şartlar, fertlerin sosyal ve içtimai yaşan_ clir ki ilçe ve bucaklar idari batı.ımdan örtlslna önemli surette tesir etmektedir. Bunuıı gütlenmişlerdir. Demekki l'ıem köy hem de ı'ıeticesi olarak, toplumda iyi neticeler verme'şehirde aileyi böIerek yaşama arzusu bir ta_ ı_en bünyevi tahavvüller görülmcktedir. Btı rafın daima ilımal edilmesi deıılektir. Bun_ değişmeler olumlu olmadıkları içiıı bölge<le dan da anlaşılıyor ki bıı ttir yaşantılar aile sosval gelişme güven verici bir i,önde gelişsaadetinin bozulmasrı-ia da etki ederler. Bu memektedir. fikrimle ben, şe1rirlileşmeııiıı karşısında değilim sadece bir ailer'i parçalamanrıı doğru Ümit ederizki geleceğiıı Hemşiıı to1ıcılmıvacağ'ı kanısıırdavrm. Şu koıruya da de]umu bu gerçekleri göz öntine alarak daha ğ'inmek istiyorum geııç ı'e bekir arkadaşlarıbilinçli olarak sosval \Ie içtimai gelişimini sanki lıiç mesuliyetleri ve buııuır yanlmln ,ağlasın... sıra uğraşları yokniuş gibi şelıirde har \Iı1üq#P*sğ#.GJçf rup harrnaıı savuranlarıdır ki lıiçcle doğru olmıyan bir harekettir. Daima trıtumlu ol rnalrvız. Ama bu tutum aile hayatımrza dr:_ NGT: ğ'iı özel lıayatımızda olınalıdır. Fakat göS_ Kıymetli Tariliçimiz Kırzıoğ'lu IVI. teriş için aile yaşantımızda aşırı tiiketim ile Falırettiır|n lı"azırlam|ş olduğır Vazrnln deöze| yaşaırtımızda aşlrl tutum yaşantımızııı tıu \'amlnl idart taksimatta Yapılan değişiklikler -vöntin değiştirebilecek niteliktediıIerki dola5,ışiy1., kendisini z\yaret ettikteıı ve ek_ soıı oluşuıı karşısrırda.vım. siklikleri tamamladıktan sonra' gelecek Sa_ Sa1lıı Hemşiırliler beııliğinıizi ka5ıbetr'ım:zda yayınlaylacağrmızı bilgilerinize atZ medeıı ıe bilniçli bir şekilde mcmlelıetimize cderiz. her türlü vardımda buluıımalıyız. Bu yar-

3

clımlar macldi ve de manevi olacaktır.

J!


Yardımlar neticesi tertiplenen toplantr ve geceler Hemşinlilerin bir araya gelmeleri,ri i. eğlenmelerini sağlamış olur' Eğer siz Hemşinii büytıklerimiz ve genç arkadaşları_ destekleyicimiz olursa-r, bu alanda bizim Ve azimle daha iyi olnlz. Bizde yılmadan mak için elimizden gelen gayreti harcarrz' Ben Hemşinli bir genç olarak başarıya ulaşacağlmlza inanryorum. Başarı çok çalış_ mak ve desteklenmekle elde edilir' Sizlerden alacağımız manevi kuwet bizim daha çok çalışmamızı sağlar' Biraz yukarıda dediğim gerçekte iyi kalpli kimse_ i., aylıklarınrn kumarhane ve benzeri yerlerde harcamaktadırlar.

Benim bildiğim Ve tanıdığım gerçek Hemşinli daima en doğruyu arar; bulur ve

o yolda açrplşır. Hemşinimizin gerçek sorun_ Iurrru bilelim ve onlara eğilelim' Gerçek

Hemşinli budur ve bu olmalıdır'

yAYLA VAI{Tİ GELİNCE Duman Derelerden. Yelda eser serinden. Bilmem nasrl çıkmışız,

(<DAĞLAR>>

Yüce tepesinden yol aşılmayan

Bembeyaz deryayr andrran dağlar

Üzerinden kara bulut eksilmeyen Semayı bir deniz sandrran dağlar'

Kederli anrmda yoldaş ararlm

Bana yoldaş olur dağIar sanarrm Sila hasretiyle yanar ağlarrm Gözümde sılayı andrran dağIar'

Çıkıp eteğinde htılyaya

dalsam

Bir pınar başında uyuya

kalsam

Tanrıya el açıp duaya dalsam Beni hayallerle kadıran dağlar'

otlar kuzusuyla dağda koyunlar Dalar kavalrna dertli çobaıılar

Bir çize hafiften

yağmaya baş}ar dağlar' kaptıran vabana Kuzuırı

Gonlümıı kapladı bir dolu keder Dağları kaplıvan sisle beraber Bu sıla hasreti beni malrveder Beni bu hasrete .vandrran dağlar' İsmail DEMİRCİ

Paris gibi Hemşinden.

Hemşinin dereleri,

Açma pencereleri

Birazdan şenlenecek Virane yaylaları. Yaylacı düşer yola Yuylu vakti gelince Herkes neşeli olur Yaylalar şenlenince. Genç ihtiyar topluca, Şişirirler tulumu. oynarlar güııdüz gece, Göç eğlencesi biter ayrlık gider güce Güzellikte eşi yok Geçimde pek işi yok

Çalışırlar durmadan

Ayıda yardrm eder onlara sormadan Annem hergün anlatır. İp kesermiş omuzunu Gece kim bekler tarlanrn domuzunu' Gece gündüz demeden alaf taşırlır orda Ekecek bir kod mrsrr Olur ayrya esir. Birde kalıfcı kalkar Ceıat S*oş Tarlasr olmuş hasar. 38

HEMŞİl:'I Sende yaşadım ömrümün baharını' Sende seyrettim göğün mavisini' Sende gerçek aşkr tattrm. Sende ..uğı, send.e hayat buldum Hemşin!" Sende gördüm yeşilin türlüsünü" ' Sende işittim dere sesini. Sende saf mutluluğu buldum' Sende insanları d.aha çok sevdim Hemşin!"'

Dün çileni çekerken de mutluydum"

'

Seninle olnrak bedeldi dünyalara" '

boş hıılyalara Dalardım çocukça -alemde bugün sensizim Hemşin!" Özlediğim Seninle Seni taııımaclan yaşadım! Senden uzakta bugüıı, Seninle yaşıyorum' Garip bir htıziın doluyor içime, Senin için ağlıyor, kahroluyorum Hemşin"" Özcon Baııramoğlu


Iı l J ı ı ] ı [ J ı ] ı İ t ı ı ı ı ı ı f ] ı ı ı ] ı ı r t J l l I

".

Bu.::

Biliyor muydunuz?

I

Ankarada Hemşinle ilgili beş ta-

- kurulduğunu, dernek

2 Izmirli Hemşinlilerimizin dernt_ gimize 5000 TL. yardımda bulunduklartnl, 3 Btıttın israrlarımıza rağmen Hem_ hemşin kıyafeti giymedik-

İ]},i,İ,,,anmzln 4 Mustafa Parlar'rn evlendirme m.e-urluğuna adaylı$nı koyduğu, 5 orhan Sırt'rn birçok kereler çak-

- nihayet ehliyet alabildiğini, tıktan sonra Hemşinlilerden bazıIarının çok ar6 zulu olmalarına rağrnen idare he5'etine gire_

mediklerini,

Kaleli orhan'rn Yılmaz Günaçar,ı ikiz kızları olduğunu,

7

nisbet yaparasrna

'

8 Ali Yağcıoğlu'nun btıttın ısrarları_ - Tunceli'ne gitmek mecburiyetin_ na rağmen de kaldığını' .9 - Galip Tintin sırf bekhrlığı tatmak için Istanbul'a geldiğini, t0 Enver Numanoğlu'nun oğlunun - patronların işçilerden aynilara;k düğiinünde çok güzel bir horan çıkardıklarlnl, lI Ali Turan'ııı yakında eı,lenece_

-

$'i'

12 orhun,un unutulnıayan bir başkan-Dursun olduğunu, . 13 Vehbi Gtıney'in rsrarla kadmlar

- katılmak istediğini, toplantısına

L4 Şadiye lYazrcr'nrn üye kaydında *kor kırdığınr Ve Macit'in keşfettiği bir sır_ rının olduğunu, 15 Hayri Nuray'ın Yönetim Kurulu toplantılarında parmak kaldırarak konuşttı_ ğunu,

16

.

Mazhar Yiicel'in Velıbi Koç

maYa adaylı$nı koyduğunu'

Durmuş Baki Korkmaz'ın bir kı-

22 SelAhattin Genc'in I.ondra asfa!tında son- sürat 20 km. hızla gittigini, 23 Cemil Teke'nin misafirlerine ayakta çay- tsmarladığını, 24 Hemşin'in Romeo Jul,rıg1'inin kim olduğunu, 25 Macit İnce'nin çok çabuk aşık olduğunu,26 Bilal Pişkin'in cemiyetçiliğe baş_ ladığını, 27 Hasan Tez'in Londra'da hastahıınede yatarken İnönü'ye ortanrn solundayım diye telgraf çektiğini, 28 Yunus Yücelin ısrarla protokol_ - istediğini, dan davetiye 29 Sabri Tüylü'nıııı asansör lıikAye_ sinin ne olduğunu, 30 Emine Yağcıoğlu'nun örnek bir Hemşinli -olduğunu, 3r Yusuf Kemal Paşalıoğlu'nun ba_ zr meselelerden dolayı Hemşinlilere dar.qın olduğunu... 32 Süleyman Atamet'in köğıt oy_ narken Yurduer Kuyumcuoğlu'nu devamlı zehirlediğini, 33 Eski Başkanlardan osman Ak_ tuğ'un iyi- bir aktör olduğunu' 34 Ekrem Kantar'ın çok güzel horoıı oynattığını, 35 Erdoğan Yağcr'nın çekingen olkadar ğu çekici oldu$uııtı, 36 Metin Numanoğlu'nun Ankara- allaha kaldığını, daki işinin

ol_

|7

Halil Kanatlı'nın çantalı

18

Tahsin Ersoy'un isterse Derne-

mat olduğunu,

2|

olduğunu,

diplo-

faydalı

olabilceğini, ğimize 19 _-J Özcan Bayramoğlu'nrrn İd'are He

yeüne isteklerini yazılı olarak ırzettiğini, 20 Kemal Atalav'rn bir senelik Hemsonra oıtadan kaybolduğunu, şinlilikten

Çamlıhemşin Sağlıh Turdu (Foto T. Tt;cel 31)


tr

S{USTAEA PARLAR

orta Doğu Teknik Üniıersitesi

Mühendislih F'akültesi Dekan ı

|925 tarihinde Elevitte doğmuş oluiı Şirinali Teyfiğin oğludur. Annesi Gencal Mehmetin kızı Rukiye lıanımdır. İıı< tahsilini Erzincan Sakarya ilkokulunda. Orta ve Lise tahsilini Erzincan zelzelesiıri müteakip

Erzurumda bitirmiştir.

1946 yılında Dev]et imtilranını kazanarak Amerikaya gönderilmiştir. öııce Ner'yorktaki Deens kollejinde ingilizce lisan eğitimi daha soııra Şikagoda bulunan (İllinois İnstitute of Technology) de mülrendislik eğitimini tamamlamış, 949 haziran dönemincle mühendislik diplomasını almıştır. Ytıksek Mıihendislik eğitimi yapabilrnek için ayl]I yıl Evanstonda bulunan Notverten üniversitesinde lisan çalışmaları yaparak 950 haziran ayında Ytıksek Mıih. Diplomasını almıştır. 950-95l araslnda Amerikada Webtinghause elektrik firmasında I vıl sıtajdan Sonra yurda 7 haftalık kısa bir ziyarette bıılunmuş, tekrar doktora çalışmalarınl --vap_ mak üzere Amerikaya döıımüştür. Brooklyn Polytecknic İnstitııte Enstitüde doktora ça_ lışmalarına başlamış 954. vıIında başarıyla bitirmiştir. Aynı yıl Clakson College of Sian_ ce and Technologyde yardımcl profesör oIıırak bir sene akademik görevinde brılunarak 955 temmuz ayında T'ürkiyeye dönmüştür. I)ört ay kadar Elektrik Ettıd işleri dairesiıı_ de görev almış sonradan vataırı vazifesine ordanat yedeksuba5, okulunda başlamıştır. Si_ lAhlı kuvvetler bünyesinde ilk defa kurulan hareket araştırma kuruluncla vatani ı,azifesini ikınalle 957 de terhis olmuştur. orta Doğu Teknik Üniversitesinde öııce eğitinı rektörü 958 de elektrik boltımtı başkanlığı, 959 da mühendislik fakültesi dckan vekilliğinden Sonra 96l de bu göreve asaleten ta_ yin edilmiştir. Üçer senelik üç dönem haliıı_ cle yürüttüğü bu hizmetinde dördüncü dönem için 968 senesinde tekrardan tayini yapılmıştır. Faktılte dekanı olarak Elektrik, maden, makine petrol nükleer metolurji maden jeolo_ jisi endsütrisi bölıımlerinin kurulmasında önemli rol ovnamıştrr. 40

Dekanlarıınızın Bİyografİleri Prof. YAŞAR KARAYALÇIN

Ankara Huh,uh Fahültesi Dehanı l Biyografisi ve meslek hayetı: - |923 yılıııda doğmuş, t939_40 öğretim yılında Bursa Erkek Lisesini; I943_4,t öğretim yılında Ankara Hukuk FakiıItesini bitirmiş, Mart 1947 de htüuk doktorasıııı tamamlamış, 1953 yılında Ticaret Hukukıı alanında üniversite doçentliği ünvanrnı almış, 30 Nisan 1954 te eylemli cloçentliğe tfryin edilmiş ve Aralık t961 de aynı Faktılte_ de Ticaret Hukuku kürsüsü profestırlıığüne seçilmiştir.

|947-I949 yıllarında, t960 yılında Londra'da iııcelemeler yapan ada1ı, doçentlik imtihanını Fransrzca'dan profesörlüğe yük_ selme safhasında, ikinci yabancı dil imtiha_ nlnl İngilizce'den vermiştir. Ayrıca bilimsel çalışmalarında faydalanacak kadar Almanca da bilmektedir. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünün önce Genel Sekreteıi ve sonrıı: müdürü olarak bu enstitünün kurııluş ve gelişmesinde görev ifa etmiş bu arıda ııdr ge_ çen enstitüde Bankacılık kursunu açmtş ve mektupla öğretim metodunu uygulamıştır. 2-

-

Prof. Karayalçın,ın yayrnlarr: Yayınları dtırt btılüme ayrılmıştır:

Birinci boltimde Hukuk alanındaki bibliyografva çalışmaları, monografileri rlers ki_ tapları ve makaleleri gösterilmiştir. İkinci boliımde ktıttiphanecitik ve bih_ liyografya alanındaki kitap ve broşürleri ile makaleleri yer almıştır. Üçüncü boltımde Eğitim alenında, d,ör_ düncü bölümde ise üniversite meseleleri ve pl0nlama konusundaki kitap ve makaleleri belirtilmiştir. Formasyonu iüibariyle hukukçu olaır aday; bilgi, çalışma ve yayın sahası olarak hukuk bilimi ile yetinmemiş; ktıtııphanecilik ve bibliyografya alanındaki inceleme ve ya_ ylnları Ve aynca Eğitim, özellikle üııiversite hayatı Ve plinlama alanındaki monografik incelemeleri ı,e makaleleri ile de temayüz et_ ıniştir.


BIIYUK KAYBıMıZ

tün han mektep ve medrese talebelerinin ikametgihr idi Saracoğlu Şiikrü ve Hilmi oran da bu handa ikamet etmişlerdir.

Fatih Merkez Rüştiyesinde

iki

sen€'

Vefa idadisinde dört sene' Mülkiye-i Şahanede üç sene Ve Darülmuallimin riyaziye şube_ sinde bir buçuk Sene okudum. Hepsinden atiyülali derecede şahadetnameler aldım. Vefa idadisinde her sene iftihar levhasına dahil olarak Padişahın hediye ettiği birer sa_ atı şeklinde anlataıı Faik beyi 1967 yılında kaybettik.

F'aik GÜNDAY (1884

-

1967)

FAiK Gt,İNDAY'ın ordındon Orhan BAYRAMOĞLU

Ancak birinci cildi vayınlanabilen <HA-

YAT ve HATIRALARIM,ı adlı eserinde aslında hayata atıldığı güne kadar geçen

ömrünü Hal tercümesi başlığı altında (t884 tarihinde Lözistan Sancağının Pazar Kazasr

dahilinde Hemşiıı Bucağınln Molla Veyis koyıınde doğdum. Babam 35 Seı]e ilçelerde }ıakimlik eden Mehmet Hurşit Efendidir. Aile likabımız Kürdoğlu'dur. Pazar'da iki seneye yakın rüştiye tahsilini muallim Mahmut Efendi'den ve Kazazzade Hasan Efendideıı de Arapça, sarf ve nahiv tahsil ettinr. Bu iki mübarek zatın adıııı hörmetle anarlm. rB97 tarihinde osmanlı Yırnan Harbinin en kızgın günlerinde amcam Recep Felımi Efendi ile birlikte Istanbul'a geldim. Fatih'te Malta çarşısında o zamanln Talebe vurdu mahiyetinde olan Şekerci Hanında bir oda kiralayarak yerleştik. Bu handa on seıre btıtıın tahsilim boyunca ikamet ettim. Bii-

Başta Bağdat cılmak üzere muhtelif verlerde mutasarrıflrk Ve bilhassa ordu_Sı_ vas gibi illerde valilik yapan, ikinci devre milletvekili seçilen ve l924 Anayasasınr Yu_ nus Nadi ve diğer bir arkadaşı ile hazırlaı_an, Şeker Şirketi idare Meclisi Reisliğinde buluııan Ve btıtün emeklilik havatınr Kadıköy'deki mütevazi evinde eşi merhum Meliha hanımla geçiren Faik b"y, ktiltürü, karakteri, memleket sevgisi, iman ıe inancr ile Hemşin'e ve Hemşinliye şeref kazandırmış, her Hemşinlinin örnek alacağr şükranla ana_ cağı bir insandı. Çocuksuzdu, uzun zaman evlerinde yardım etmiş olan Meliha hanınıla Son za' manlarda evlenmiş ve her şe-vi ile ona teslim olmuştu. Şeker hastası idi, bakıma faalaşı ile muhtaçtı Ve bilhassa bu bakımdan ben lru evlenmenin zanıretine en fazla inanlarda_ nlm. Kendisini ziyaret eden bütün gençIere ilgi göstermiş Ve manevi değeri çok büyük öğütJer vermiştir. Cemiyetimizin başan_va ulaşmasını hepimizden çok arzu etmiş fakat yardım elini uzatamamıştır. Daila evvel ya_ pılan devirler sebebiyle btıtün mevcuduna sahip olan ve kendisinden çok kısa bir zaman Sonra kanser'den ölen eşi de Cemiyet adına evi ve sair mev_ -vapılan teklifleri reddederek cudunu yine çocuksuz milyonerlerden Vedat Ardahan adında bir ahbaplanna bırakınca aile çevrelerinde ve Cemiyetimizde bir küs_ ktınlıık doğmuştur. Faik b.y yıı da eşiniıı bundan sonra araüızdan ayrılacak varlıklı hemşehrilerimize de örnek olmak üzere vasiyetnamelerini Cemiyet adına 1'apmalarını belki en çok ben istemiş Ve arzu ötmişimdir. Ama biiyle olmamasının bütün giinalılnt on_ lara deiğl daha çok (ben de dahil) bizde bu&L

l

i


lacak kadar da hakkaniyetli davranmışımdır. Bir canlı tarihti Ve o derecede tarihine bağlı idi, beni Fatih camiinde namaz kılıyor mrısun diye çok sıkıştırırdı. Bir giin Fatih camiinin inşaatı ile ilgili bir hikf;ye anlatmış (Fatih inşaatı kontrol etmek için tebdil_i kıyafet etmiş, işçiler arasrnda dolaşmaktadrr, bir amelenin sırtında btıytık bir taşla inşaa_ tın tepesine kadar çıkıp'taşı brrakmadan indiğini ve bunun defalarca devam ettiğini görür ve inerak ederek ameleye sebebini sorar, aldığı cevap, amelenin o gece rüyx|an*lş Ve yıkanmamış olması sebebiyle dokunduğu bu taşı duvara koymağa gönlünün razr olmadr_ "ğı yolundadır. Fatih çok içlenir ve inşaattan

ewel bir' hamam yaptırır.) ve lıüngür hün_ gür ağlamıştı. Yalnız Fatih'e değil, iyry.,

güzele, doğruya hayrandı ve onu telkine çalışırdı.

Hemşin'in taşına toprağına hasretti. H"p o'nu, h.p oradan bir beldeyi hatırlar belki bana bin kere bir yaz'çobanlık ettiği

Kale'deki Aziz\erin konağının durup durma_ dığını sorardr. <Bir gün beni götür, Cabuk Boğazında bir çadır açıp oturalrm> derdi. Şimdi bedeni İstanbulda ama eminim ruhu Hemşin toprağında, tepelerindedir.

Aziz adını daima hürmetle anacağım, ruhu şadolsun.

(ISTTI\trAR,)> İIoadar MEI|tİşoĞru İstanbul C. Savcr Yardımcısı

Ttirk Ceza Kanunun AHeki

umumi-

müteallik kabahatler faslında yer alan kumar, genel olarak <kazanç kasdı ile icra kılınıp k0r ve zarat baht ve talihe bağ'lı bulunan oyunlar> şeklinde tarif edilmiştir.

yeye

Buradaki oyun de),i1oirin ., geniş anlamda mütalİa edilmesi yani tarife uygun her türlü oyunun kumar olarak kabul edilmesi icab eder.

Bu hale göre kanun

yönünden kazanç kasdl taşımayan srrf eğlence gayesi ile oyria-

nan oyunlar kumar kapsamına girmemektedir. Ayrıca kanunumuz suçun teşekkiilü için kazanç kasü ile oynanan oyunun (umuma mahsus> veya_ (umuma açık5 yerlerde icra edilmesini de şart kılmıştır. Umumi ve}ra umumun girebileceği yerlerden parklar, kırlar, panayr mahalle_ ri, kahveler, oteller ve pansiyonlarla bunla. ra mümasil yerler anlaşılmalıdır. Ayrıca hususi toplantılara mahsus olsa bile kumar f,lf;t ve edevatrnrn kullanılması için bir ücret alınan yerlerle oyun oynanmasr mutad olan 5rerler ve duhudiye verilmese bile oyun oynamak isteyen herkesin girebileceği ma&2

haller umuma açık yerler niteliğinde kabul edilmiştir.

Sırası gelmişken sövliyelim ki kanunun gösterdiği şartlara uygun olmayan verlerde <evlerde, hususi aile toplantılarında oldıı_ gu gibis kazanç kasdı ile oynanaıı oyunlarrn kumar sayrlmasrna Ve binnetice oyna5ıanla' rln cezalandırılmasrna kanuni imkİn yok ise de, bu mahiyetteki oyunların da suç teşkil eden oyunlar gibi fert ve toplum için za_ rarlı olduğunu belirtmek yerincle olur. Kanunumuz kumar oynanmasrnr Suç saydığı gibi oynatrlmasrnı da suç kabul et_ mektedir. Başka bir deyimle oyııayan da oynatan da suçludur. Bunlar kanunda gösterilen cezalara çarptrrrlırlar ı.e kumar oyununıı tahsis ettikleri her türlü vasıtalarr, eşyalaı'ı ve paraları müsadere olunur. Kısaca mevzuat yönünden konuyu iza_ ha çalıştık. Bir de toplumdaki etki ve tepkileri bakımından gözden geçirelim. Fertler bir Robenson olarak yaşıyamı_ 1acaklarına göre evvelf,. bir aile düzenine, sonrada bu diiaenlerin meydana getirdiğ'i muayyen bir sosyal topluluğa bağlı olarak


Ye bazı kurallara ve"kanunlara uygut] ola_ rak yaşamak zorundadırlar. Bunun için kazanç Ve servetlerini ka_ nunların men ettiği istikametlerde şarf et_ meye mezun değillerdir. Kumar sadece servetler değil sühat_ ler ve şöhretler de sönmektedir. Kazanaıı yoktur. Daima veren de zararlrdır, alan da. Menfi tesirleri fertlerin mensup olduğu ail_e_ lere sirayet edip geçimsizliklere, sefaletlere yol açlp yuvalarrn yıkılmasına sebeb oldu. ğunu mesleki müşahedelerime, istinat ede_ rek söyliyebilirim. Üzülerek ifade edeyim ki, şahsi ihti_ yaçlarrnr karşılamak ve ailesinin geçimini temin etmek üzere gurbete <Şehirlere> çıkan bazr hemşehrilerim, şahıslarına ve aile_ lerine karşı mükellef oldukları vazifeleriııi ihmal ederek maalesef bu ktıttı itiyada kapıl maktadırlar.

Şehirde kumar, ktıyde kumar, yaylada kumar partileri alabildiğine ktıttı teşirlerini icra etmektedir. Bu yol salaha gitmez.

Kıymetli hemşehrim, şahsını, sıhhat ve şöhretini düşiin, seni tertemiz hislerle ktı1'iinde mütevazi yuvanda büyük bir sada_ katla bekliyen aileni ve çocuklarrnr düşiin. onların da hakkı olup kazanctnl fena itiyatlar uğrunda harcama, gurbetiiı kalrreden hasreti içinde her türlü hayat şartlarına göğus gererek kazandığın paranr iyi yolda kullanmak mecburi5retindesin.

Annen, baban, karın ve çocukların tarlada, çayırda, bahçede çalışırlarken sen kazandığın Parayl kahvede oturup kumar oynayarak heba e"demezsin. Unutma ki, kazanmasrnl bilmek kadar sarf etmesini bilmek de hünerdir. Saygılarımla.

._-o_

€den

MEYDAN oKUroBLAıi! Çalışmalaı'ına büyük bjr atzu ile devatrr HE]MşİN noıKtoR EKİBİ, ),a.krn-t,ir za_

aanda. iddialı ekiplere taş çıkartar:aklarını üi5ıorlar...

sö3.-

Ekiplerin azinıli olınalarına, Yurciaer'iıı ılareeilikteki mahareti ile Osman'ın ttılrımunĞaa çüan nağmeler eklenince; btı iddiaya inanmamak elde mi

?

REKLAMLAR ıCiN Halil Y'ANATLI Geçen yıl başladığımız <<Reklilm Kampanyasıı> bu yıl hemşehrilerimiz arasrnda beklenilenden faz|a ilgi gördü. Çalışmaları_ mlzln müsbet karşılanması bizleri çok mem_ nun etti. Daha önce temas kuramadrğımız yeni lsim ve müesseselerle tanıştık, fakat gittiğiTniz bazı yerlerde birtakım üzücü ha_ diselerle karşılaştık. Başta, derneğimizle hiç al0kası olmayan bazı ehliyetsiz kimselerin hemşehrilerimiz iizerinde bıraktıklarr ktıtıı intibalar gelmektedir.. Bu durumda haklı o_ larak bazı iş adamlarrmız yardırrıdan çekindiler, ama yine de yılmadan çalışmalanmı_ za devam ederek bu ktıttı intibaları silmeye çalıştık.

Şunu bir kere daha belirtelim ki, der_ ııeğimiz emin ellerdedir. Btıyle devam ede-

cektir. Hemşehrilerimizin

çoğunluğunuıı derııeğimize gösterdiği yakın Ve sıcak ilgi_ den doğrusu gurur duyduk. Sayın Sabri Karayalçın'ı Samsuır tem_ silcisi olarak seçmiş, hemşehrilerimize reh_ berlik etmesi için ricada bulunmuş, reklAın ' toplamaları için makbuz göndermiştik. Yakın ilgilerine inandığımız Sabri ağa_ beyimiz bizleri mahcup etmedi. Kendisine .ı'e sayln Ali Terzioğlu'na teşekkür ederiz. Ankara'd.a ise kıymetli vakitlerini bize Veren Dekanımız Sayın Mustafa Parlar'a, Diş Hekimi Yunus Yücel ağabeyımize ve Selihattin Akoğluna, Eskişehirdeki işadamlarımızdan iyiliğin birer sembolü olan sayrn Enver Hacaloğlu'na, Mehmet Demirci_ Ieı Kxzım Engin'e ve Halit Dereciye, İzmirde ise, azimli çalışmaları ile hemşerilerimizin teveccühünü kazanan sayın Şaban Pelit'e, Muzaffer Yücel'e, osman Zeki Karaarslan'a, Ati İhsan Yüksel'e ve Kemal Mollayusufoğ_ lu'na, derneğimizin birer üyesi gibi çalışma_

larımrzda yakın alAkalarını

esirgemeyen

yüksek tahsildeki arkadaşlarırrırzdan Erdo_ ğan Yağcı, Şakir Sönmez'e, Yusuf Işık'a, Ali Duman'a ve Tayfur okumuş'a ayrr ayrl teşekkür eder, maddi Ve manevi yardrmları_ nı esirgemeyen btıttın saygı değer hemşelr_ rilerimize şükranlarlmut arz edetiz, 43


NAMIK ERGIN FABRİKATöR

Tel. Fabrika : 28286

Ev

:

izvıin

15103

FERAH KIRAATHANESI HÜSEYİN EKMEKÇi KARŞIYAKA _- İzıvİn

Tel: L7 814

xERGız EKMEK FABRıKASı NECATİ xexntrMiR

L775 Sokak l.{o. 16l

Mo

DE*

KARŞIYAKA

x,lş}lİ,[fA

'I'el: f 5 060 1609 sokak No. 20

Bn

İ

rls

-

İzvıiH

ı

KARŞIYAKA

-

KARŞIYAKA

-

MELEK FıRıNı

jzıı,ıin

AHMET HOŞER

tıuş-* *

İzvıİiı


Biıaı pişhin Emi'gön Fırını istinye Fırını Anodolu Hisorı Fırını Yeniköy Pos - Pos Fobrikosı TEL.

:

istİnye : 63 68 42 Ev : 63 6862 Fabrİka: 63 52 8ı

iSTAN

B TJ L

GÜN ERi KARDEŞLER FAHRI CEMAL

ISMAIL

BUzooı_Apı-ARı, çAMAşıR MAKiNALARı, HALıLAR' FıRıNLAR, 0T0ıvıoeiı- ı-Asıi ğl, siNGER oirlş ıııariı'ııLARl ıVlzrıER, 0T0ıvıogiı- VE giı_uMUM GıDA MADDEı_ERI

PESıN VEYA TAKSıTLE MERKEZ : Cevdet Paşa Cad. Noı

TEL.:63

60 28

342

_

BEBEK

iSTANBUL

)


KA,RS P estenele? KADırcöy BAHARIYr

: :

İ

36 04 83

36 4ı 49

İsTANBUL MuHıTTıN BıLGıN - ALi TUAT DERECi Aksoroy Mıılet Cod. No.12- istonbul YUsUFPAşA, YEilıpoĞnıı YE BoZTEPE EKMEK VE FlRAilcALA FABRıKALARı

Koll. ştı.

Yusufpaşa Tel : 21 3303 Yenİ Doğan Tel z

Boztepe

71 5452

Tel z 715248


ış-Ko M. M. izruıin şEKERciı_en VE PAsTAclLAR

isrirıı_ar K00Penariri

Tel :

33

126

Hİsar önü 90ı Sokak

No.2

lzıvıln

PASTACILAR VE ŞEKERCILER DERNEĞI TEL : 33126 Hisar önü 90ı Sokak No.

izıvıin

2

sEYİNç

PAsTANELERı

PELIT KARDEŞLER Merkez : Fabrİka

Şube Şube

- Alsancak

Tel. İ 37265

: A. Çetİnkaya Bulvarı No. : Ankara Palas

altı

-

3ı/A

KoilAK

Tel.: 35ı28

Tel. : 26880

IZMIR


GÜLHANE P,ASTANESI BaZ^CIOĞLU KARDEŞLER

'Iel: 25 356

Fevzi Paşa Buh'arl No. |48/

Tel: 33 869 Akıııcılar Cad.

izıuiıt

5

PAsTANESı DıLBER MUZAFFER YÜCEL KAHRAMANLAR

52/B

IZMIit

REYHAN TURISTıK KoKTEYL Ve PASTA sALoNU 26 728 nunarayı

çer,irerek gönül rahatlığı

MUSTABEY CAD. No. 24

ile lrer türlü sipariş r'erebilirsiııiz. IZMİR

PASTANESı PALMiyE TURAN KARDEŞLEIr GüZELYALI

Tel: 53 325

İzıı,rin

PASTANESı MENEKşE ENVER FiKRET VC

DE.i\JIRCI

Tel: 3f.380 Gazi osman Paşa Bulı'arı No. 4'6/|

izırrin

BAĞ oAT PASTANESı VE Mlş-MiŞ TATLı SALoNU Tel: 28

özcıx

KARDEŞLER

BUCA

068

şoRTAx

İzxqın

PASTANESı

HAŞıM DUMAN

Mithat Paşa Cad.

sRAwMUÇARoGLU

GöZTE,PE

-

İzvİn

ENVER HACALOGıIı

ESKiŞEHİR ESKİŞEHIR ToPÇU İeneHİNü IZZE'İ SANDIKÇIOĞLU ESKİŞEHİR ESKlŞEHiIr YENİŞEHiR KIRAATHANESI ANKARRA

-fl


FLORYA-BILLI-JR VE KENT PASTANELERi oKUMUŞ VE DEMİRCi xaRnEŞLER a5 kişilik kadrosu ile izınir'de rakipsiz

olaıı

Müesseselerimiz daima emriııizdedir

Tel: Florva - 36670

Billur - 25363

Kent

-

İzrıİn

54037

BULVAR PASTAHANESI ORHAN KARATAŞ

Fwzipaşa Btıl. Basmahane

2607 6

Sİ 165'/

|2

- izııİn

Tel: 387I6 Atatürk Cad. No. 206

lzvıin

FUAR PASTANESI

NUMUNE PASTANEST FEVZI ZARARSIZ Izııİn Atatürk Cad. No. 420

MELEK PASTA FIRINI iBRAHİM PoLAT

ALİ KAPTAN

Ltiks kalite vc çeşitleri ile hizmetinizdeör Basmahanc - IZMIR Tel: 32363

'

Sİ PASTAHANESİ HıKNIET ULUĞ

-

1730 sok. No. 23

Karşıyaka -

İzvıin

Te[:25872

BÖREKçİ

İZMİR

Anafartalar No. 27

BEYOĞLLJ PASTA FIRINI HALİT DEMİRCİ

Karşıyaka - lzwıIn

MEHMET TUZER YUMURTACILAR KRALI Tel:

38070

Eşref Paşa Cad. 299

İzvıİn


BELEDıYE

EK

MEK FABRıKAS|

KEMAL MOLLA YUSUFC)Ğıu Tel: 35703 Gaziler Cad.

Kemerköprü _ İznnİn

G0ZTEPE FıRıNı NAIM yürsnı-

Mithat Paşa Cad. No. 857

Göztepe

- İZııİn

şıR|NYER EKMEK FABRıKAsı AHMET ALı YOLGöRMEZ Şirinyer

_

İZMİR

EşREFPAşA VE ALsAt{cAK EKIı|EK FABRıKALARl YUSUT' AKASLAN ve ORTAKLARI 39461

-

23231

Tel: 38850

Eşrefpaşa _ İzvıİn

1867 Sok. No. 5

Nuri Ytıksel

el: 33216

Alaybey _

FIRINI Kasım Yııksel Alsancak - İzınİn

İzııİn

YÜKSEL Ve ORTAKLARİ No. 4L2


-

ffi.iÇEŞMELİK EKMEK FABRRiKASI KADİR şENOCAK Tel:31312

İzırİn

[kiçeşmelik

ıürrü

öznw FIRINI

ve İsnı.,\'İı OKU\,IUS

Tel: 264L5 3520 sok. No.

t

Gürçeşme

-

İzııİn

KARADENİZ ÜÇınn FIRINI OSMAN GÜNDoĞıu Ve oltTAKLARI GÜZFJ,.,

15

95 Sok. No.

2O7

Karşıyaka

_

İzıvıİn

rİşİnİcİ rıRıxı M. SUAT GÖZDAŞ t67I sokak. No.

53

Alaybey

- izwriıı

SANTRAL ÇAY SALONU ŞEI{TÜRK KARDEŞLER Karşıyaka _

izııiR

çAM-LI HEMşiN BAKKAıİynsİ KADIR AVCI 32 15 6

,}lıqçşne Cad. No.

I70

1609 sok. No. 3t

Karşıyaka _ İzuin

önxnr

EKI\{EK FABRİKASI YUSUF AKTÜRK

Anadolu Cad. No.

4

19

Karşıyaka - İzıvıİn

Tel: 34882

Kemeraltı -

İzııiR

BAYRAKLI FIRINI MATıLoĞLU

İzııIn

Aııafartalar No. 62

T*:

ÇAMLI HEMŞİN FIRINI ŞAKİR MATİLoĞı-u

SADIK KARAASLAN

Tel: 34882

l*

Izıvıİn

İ.[UN{UNE FIRINI

NUMUNE FIRINI AHMET KASMAN

Yalı Cod. No. 2|4

NUMUNE FIRINI YUSUF ARI Eşrefpaşa Cad. No. 304

izırİn

1645 Sok. No.

9

Baıraklı _

izııin

GAR cisr,sİ FEHMİ ZARARSIZ TOTO ve Tekel Atatıirk Cad. No. 424

Ba"vii

İzılİn

LOZAN KIRAATHANESI AHMET KAPTAN 424 Sok. No. 26

Eşrefpaş, _ İzı,ıİn

..,,,*-,li|ülIilI[


HEMŞıN EKMEK FABRıKASı CANBULAT YILDIRIM Tel: 2919 Sakarya Cad. No.27O

ESKİşEHİR

INKILAP FIRINI

HALİL

AKCENGİZ ANKARA

Sakarya Cad. No. 9

KÖŞK Pasta ve Kokteyl

DoĞU Aile

19

Çanka;,a -

ANKARA

Pastanesi ve Fırını

rAzıvı

KAZIM

ESKİşEHİR

DEMiRCİ

Yeşiltepe Ekmek Fırlnı İstiklAl Cad. No. 9 ESKİŞEHiR

İsreNsuı

FIRINI

EYÜP ve MUSTAFA B()ĞoZ Atatıırk Cad. No. L7 4 ESKİŞEHİR GÜZE.L

Tel: 3404

İzvıin

Tel: 1267lL

Cemal paşa Cad. No. 55 Cebeci - ANKARA

MEHMET DEMİnci ve TAHSiN DEMİRCİ rıRoEŞLtrR

ENGİN

Tel: 1300 2 Eylül Cad. No. I55

GÜLER Pasta Salonu FETHİ YüCEL

Salonu

rıüsByİN ALTAŞ - SELAMI KUTLU Tel: I2lL62 Farabi Sok. No.

MERAM PASTA SALONU İgneHİı{ TARAKCI Atatürk Bulvarı ANKAR\

Ekmek I,'abrikası

osman Gazi Fabrika Frrını No. 26L ESKİŞEHIR

Ktıtah.va Cad.

HEMŞIN Pasta Fırıııı N. N. S. KARDEŞLER Şair Fuzuli Cad. No. 68 ESKİŞEHİR ÇAMLICA FIRINI MUSTAFA ARSLAN Ktıtahya Cad. No. 5 5 ESKİŞEHiR

HALİL BAŞARAN

Sakarya Cad. No.

2o2

ESKİŞEHİR

VENEDİK Pasta Salonu AHMET TüYLü

Tel: 2557

RESTORAN ÇAMLIHEMŞİN

Cengiz Topel Cad. -No. 4/4 _ESKIŞEHIR

KAZIM ATAMAN TüCCAR TERZİ

FENNİ GöZLüKÇü HEMŞİNLİ ABDULLArL DORUK En iyi çeşitlerle SEÇKİN oPTiK

Şirinevler Mahmutbey Asfaltı No. 2| Bakırktıy _ İsrexBUL

Tel: 179453 Ev: l7fS14

MÜESSESESiI\rİ Hizmetlerine açtığını arzeder

Necatibey Cad. Güneşli Pasaşı No. l

l

ANKARA

Necatibe5z

No.

Cad. Gtıneşli pasajı ' ANKAR\

16113


HEMŞiNLi KEMAL

PAşALI oĞLU

YUSUF

Un ve Unlu Gıda Maddeleri iUütehasşısı Tel: 48 69 68 Ev: 47 45 77 Sic. Tic. 48863

İs'rexgul

Kurtuluş, Modern Çifte Fırın

MEVSİM Bezik

MüTEAHHiT nzıürır,xuİs

Salonu

ALi TERZİoĞLU

(Yeni açıldı)

MİTHAT AKAY (Müessesesemiz Sayln hemşerilerinin emrine amadedir)

Akay Cad. No. 14/17

ANKARA

Akay Cad. No

4-A

ANKARA

7/l

ANKARA

Her nevi bakkaliye Şarkııteci Kızıl Elma Cad. No. 3|/A Fıırdıkzade - IS'IANBUL GALİP AKINCI

SAVISUN

KONAK OTELİ

SA}ISL\

Maltepe Şubesini açtığımızı müşterilerimize bildiririz Tel: 128406 Necatibey Cad. No. 34/D

:\NKAR\

SABRI KARAYALÇIN

MANir'erunecı

Tel: 3225 Kirazlık Taş ocağı subaşı No. iig

YILDIZ TiCARET KoIl. RüşTü YILDIZ

Şti.

Tel: 2391

ŞEVKİ GÜNEY

Tel: 1640

Kebab, Lahmacun Salonu

ORHAN AYVERDı

SANTSU\-

1513

Kardeşler Sokak Hükümet Cad. No. 58

ŞARK

ERZUNLfI

SANTRAL LOKANTASI SELAHATTiN AKGÜN

İıvınr'x GIDA PAZARI HALİL ATALAY - LÜTFÜ NURAY

Tel:

227 7

Cumhuriyet Cad.

Tel: 3425

GALİP ATAKAN Tel. İş : |29793 Ev : 12067I Necatibey cad. No.

Sfu\1SI.N

ALİ BARIN - DURSUNALİ YIL}L{Z Tel:

Pasta ve Kokteyl Salonu 12907 7

2

YENİŞEHİR RESTORAN

FUNDA

Tel:

Salih Bey Cad. No.

Necib Be.v Cad. No. 89/A

SAIVISUN

SAIVTSUN


-ıf--

Umiirgün Ticaret Tel

ALİ SIRnı cüxDAY

LL72

SAMSUN

Yucel Eczanesİ MAZHAn yücnı71 69

BAKIRKöy - İsrexuuı.

05

M"şhurğKireçburnu Fırını şnvrl

ve ŞEMİ BOSTANCI KARDEŞLER

rİnnçnURNU

Cemiı Teke

_

İsrexBUL

KUYUMCU

Tel: 49 50 52 İstiklnl Cad. No. Lzo/

gEyoĞLu - İsreNBUL

6

Melek

Kıroothonesı

HAYRETTİx ıvınınr

Tel: 21 64 38 Fevzi Paşa Cad. No. 3/3

rerİu _ İsrnNBUL

DOKLJMA SANAYIi İınİs MEHMET oKUMUşoĞıu ve

Tel: 2L 5I

77

Koca Mustafapaşa Cad. No.

|82

İsreNguı

GTJNEY

BRIÇ BEZIK VE OKEY SALONIJ MEHMET cüNny MEHMEr cigeNoĞı.u

Ankara Cad. No.

98

Tel: 27 oo 85 AtsDURRAHMAN ODABAŞI

Tel: L329 II. Gazi Cad. No. 93/2

ı

SAMSUN

Sirkeci

İsrexguı


Erguaün ÇiÇeh Eçi Heıİı-

:-ü,t \

P_\STIRu_\

K:dıköı-

_'- 1+

-

IsreNBUL

Arıkoro Polos Posto solonU SEZEN KUNT}IA\

K(]\_\K

':,iü],,]]

tgserret Sabah Gıda Ticaret ŞEil,ISETrİıı

l :-

__

İzvıiıl

cüşorı

SA*\ISUN

. ,ttü'

s@r

-

TıUrizm

ve Seyahat 0tobüslerİ şuavİr nnçİx

tırııüenİz Yıldız Kıraathanesı nşİr

FERAH

PARK tOL\NTA RESTOTJRANT Tel: 36 09

65


i',\. iü.\ il

,/

HçırfröenizCohantfs( cÜLrax Tel: EV - l2Ll52 - 126034 -

lr

ABDULLAH YÜCEL

iRr'e.x

Lokanta: 177807

I

ANKARA

ll4l84

WASıNCTON RESTORAN şişvıex ,\.4

I

ANKARA

Ç4ır**

MI

KOKTEYL

REYHAN

l.

KARDEŞLE'R

: |2o667 - Kavaklıdere

175505 - Yenişehir Şubesi

ve

LKA PASTA

SAI,ONU

KARRDEŞLER

vENİşnHİR - ANKARA

BESinı ALTAŞ Ve iunış ÇAKıR Hukuk Fakültesi Kantin N{ıisteciri

Tel:

ANKARA

125300

Köroğlu Kordeşler BAKKAı-iytr ve şenrÜrn,ni

Tel:

N{ağaza -

l24060 - |2|232

Ev - 126014

Yenişehiı' - ANKı\RA

\

--

.-,i;


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.