HES’LERE DUR DİYELİM !.. 31 OCAK 2011
Şahinler Ölmesin !
YEREL ÝLETÝÞÝM TURÝZM GAZETESÝ
“SUYU AKIŞINA, GÖZÜ BAKIŞINA BIRAK.” YÖREMİZ ATASÖZÜ
29. YIL /
1.00 TL . KDV Ýçinde
ETİYOPYA ANAYASASI
MADDE 90 : Ülkenin kaynakları izin verdiği ölçüde politikalar her Etiyopyalının kamusal sağlık ve eğitim, temiz su, konut, yiyecek ve sosyal güvenliğe erişimini sağlamayı amaçlamalıdır.
ZAMBİYA ANAYASASI
MADDE 12 : Devlet, temiz ve güvenilir su kaynakları sağlamaya çalışmakla ödevlidir.
/ SAYI :322
31 OCAK 2011
Sayı: 322
SUYUMUZA DOKUNAN MÜNAFIKTIR
ÇATALZEYTÝN MEKTUBU
Harun ÜNLÜ h-unlu@hotmail.com
Evrenin ve canlıların var oluşunda suyun en önemli “ilk” olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Su, var oluşun ilki olduğuna göre var oluşun sürmesinin de ilk koşuludur. HES projelerini bireysel, küçük çıkarlar doğrultusunda değerlendirmek yanlış; evrensel değerler açısından değerlendirmek doğrudur. İşte bu anlamda su varlıklarımızı ve onların üzerindeki kullanım haklarını çok boyutlu ele almak zorundayız. 1. Suyumuza Dokunanlar Ahlaksızdırlar Ahlak, bir toplumu oluşturan ve kabullenilmiş maddi, manevi değerler bütünüdür. Ahlak anlayışı yalnızca dini ya da geleneksel düşünülemez. Ahlak, davranışları ve niyetleri de kapsar. Özellikle yöneticiler açısından ahlak kavramının kapsamı ciddi ayrıntıları içermektedir. Yönetsel ahlak; “yönetsel kararların verilmesinde tutarlı, tarafsız ve gerçeklere dayalı olmayı; bireylerin varlık ve bütünlüğüne saygıyı; herkes için en iyi olacak eylemlerin seçilmesini ve bu eylemlerde adalet, eşitlik, tarafsızlık, sorumluluk, saygı, açıklık, sevgi, demokrasi, hoşgörü vb. evrensel değerleri temel almayı sağlayan, yöneticilere eylemlerinde yol gösteren davranış ve ülkelerdir (Aydın; 2001). Tanımın içeriği doğru incelendiğinde HES kararını alanların bu içeriğe ne kadar uygun davranıp, davranamadıkları zorlanmadan ortaya çıkacaktır. Bu kararı alanlar taraflıdırlar. Halkın tarafında değil sermayenin kar arayışının tarafındadırlar. Bireylerin varlıklarına ve bütünlüklerine saygı göstermemiş/göstermemektedirler. Çatalzeytin’in sularının gerçek sahipleri yok sayılmış; onların görüş ve düşüncelerine baş vurulmamış ve tek yanlı bir karar (üstelik gizlenerek) dayatılmıştır. Açık olamamışlardır. Toplumsal bir değeri kar adına peşkeş çekerek bir hırsızlık sürecinin taşeronluğunu yapmaktadırlar. Toplumsal sorumluluk yerine dar bir amacı öne çıkarmaktadırlar. Karşı çıkanların seslerini kesme girişimleri antidemokratik olduklarını gösterdiği gibi o seslere hoşgörülü yaklaşmamaktadırlar. İnsanların bilinçsizliklerini kullanmaktadırlar. Kendilerine buldukları yandaşlar aracılığı ile gerçekleri gizlemekte; o yandaşları kötü niyetlerinin tetikçisi yapmaktadırlar. Enerji kaynağı bulma; istihdam yaratma gibi yalanlarla zaten bilinçsiz ve duyarsız olan yöre insanının kafasını iyice bulandırarak peşkeş sürecini hızlandırmaktadırlar. Soruna basit bir enerji üretme kılıfı bularak onarımı olanaksız bir çevre katliamı yaratmaktadırlar. Asıl amacın maliyetsiz kazanç elde etmek olduğu gerçeğini gizlemektedirler. Ne yazık ki bu hırsızlığı destekleyecek yerel sözcüler de bulabilmektedirler. Bu yerel sözcülerin toplumsal vicdan taşıyıp, taşımadıkları ise daha acı bir soru olarak karşımızda durmaktadır. Su gibi yaşamsal bir değeri gerçek sahiplerine danışmadan satılığa çıkarma “ileri demokratlığını” yutturabileceklerini sanıyorlar. Bunun önünde engel olanları ve olmaya çalışanları aba altında sopa göstererek sindirmeyi de bu ileri demokrasinin yöntemi olarak kullanmaktan hiç mi hiç çekinmiyorlar. Şimdi biz, tüm bunlar gözlerimizin önündeyken sularımıza dokunanlara ahlaklı mı, diyelim? 2. Suyumuza Dokunanlar Çağdışıdırlar. Çağdaşlık, insanlığın insanın özüne yakışır olan en üst düzey değerleri toplumun tüm bireyleri için vazgeçilmez olarak ele almak ve tüm bireyleri bu düzeye yükseltmeyi amaçlamaktır. Su uygarlıktır. Suyun eksik olması ya da eksilmesi / eksiltilmesi çağdaşlığın önünde duran aşılmaz bir duvardır. Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiçbir döneminde su olmaksızın uygarlaşmış bir insan topluluğu yoktur. Suyu kesmek ya da kısmak aynı zamanda uygarlaşmayı önlemek ya da yavaşlatmaktır. Böyle bir anlayışın çağdaş olması olanaksızdır. Tam tersine çağdışılıktır. Kendi kendimize çağdaşlık, demokratiklik tafraları üretmeyi bir yana bırakıp evrensel yaklaşımlara göz atalım, dilerseniz. Bugün su hakkı temel insan hakları kapsamında ele alınmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü(NHÖ) ‘nün gündeminde ön sıralardadır. Cenevre Sözleşmesi’nin (1949) bir maddesi şöyle söylemektedir: “Savaş esirlerine bile esirgenmeyip güvence altına alınan su hakkının, devletlerin kendi yurttaşlarından esirgemesi kabul edilemez.” Stockholm Deklarasyonu’na göre “Su … dahil olmak üzere dünyanın doğal kaynakları günümüz ve gelecek kuşaklar için güvence altına alınmalıdır.” Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi kararlarında şunlar vardır: • Su, herkese aittir. Kar elde etme amacı olarak kullanılamaz. Suyun yalnızca ekonomik bir değer olanak ele alınması çevreyi ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Su, ticarileştirilemez ve özelleştirilemez. • Su hakkı, diğer insan haklarının sağlanmasının ön koşuludur. • Temiz su özellikle gelişmekte olan ülkelerde yiyecek üretimi ve tarım için vazgeçilmezdir. Bu anlamda uluslararası boyutta birçok karardan söz edebiliriz. Örneğin: 1992 Dublin, Su ve Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı; BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı; New York 2000, Milenyum Zirvesi, 2002, Johannesburg BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı
vb. üst düzey toplantıların ana gündemlerinden olmuştur. Ekvador, Güney Afrika, Uganda, Etiyopya, Gambia, Panama, Zambia… gibi devletlerde bile su hakkı anayasalarla güvence altına alınmıştır. (Topçu;2008) Kimi yasaklamalara kılıf bulmak için ABD’yi, AB’yi model gösteren yönetim nedense su ve HES’ler konusunda ne BM’yi ne de Gambia’yı, Zambia’yı aklına getirmemektedir. Bu yaklaşımda herhalde ileri demokrasinin, gelişmişliğin, önder ülke olmanın gereğidir. Bu çifte standardın açıklamasını da peşkeşin şakşakçılarına bırakılalım isterseniz. Bir başka açıdan değerlendirildiğinde yapılanlarının tümünün anayasaya aykırı olduğu da görülecektir.Yani ortada bir de anayasal suç bulunmaktadır. 3.SuyumuzaDokunanlar Münafıktırlar. İslamiyet; özde ve sözde bir olmayı buyurur. Her konuda İslamı referans gösteren bir anlayışın işine geldiğinde İslamın özünden hızla uzaklaşmasına ne demeli ki? Kutsal kitap Kur’an’ı okuyanlar iyi bilirler ki su, İslamın en temel değerlerinden biridir. İnsan (ve canlı) sudan yaratılmıştır. İman ve ibadet sudan beslenir. İslamın temel kitabından bazı hatırlatmalar yapmama izin verin. Allah dirilten ve öldürendir. (Hicr, 23); Allah, her şeyi en güzel şekilde yaratmıştır. (Secde,7): Allah, insanlara zulmetmez (Tevbe,70; Enfal,51; Hüd,101;Kaf,29) ; Allah, kullarına çok lütufkardır. (Şüra,19) Allah’ın yarattıklarında uyumsuzluk yoktur.(Mülk,3,4); Allah, her şeyi bilerek ve yerli yerinde yaratmıştır. Canlıları da yaratmış ve rızıklarını da onlara uygun olarak düzenlemiştir. Allah’ın düzenini bozmak ona şirk koşmak anlamına gelmez mi? Bakalım kutsal kitap rızık konusunda neler söylüyor?... Allah dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da (Ra’d 26) Rakibin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır (İsra 30) Nice canlı var ki rızkını (yanlarında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah’tır. (Ankebüt, 60) Bu konuda Nahl, Nür, Sebe, Zümer, Şüra, Mülk, Talak, Zariyet surelerine de bakılabilir. Bir de cennetin tanımına bakalım ; “Takva sahiplerine vadolunan cennetin özelliği (şudur). Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir. (Ra’d, 35) Kuşlar, ağaçlar, böcekler, kurbağalar… Hepsinin Allah’ın özenle yaratıp, yeryüzüne yerleştirdiği canlılar olduğuna ve (onların) yaşamaları için gereken düzenlemenin bilerek yapıldığına kuşku duyulmayacaksa, Allah’ın düzenine el sürmenin ne anlama geldiğini biz mi söyleyelim; Yoksa her sözün önünde ve sonunda Allah’ın adını kullanarak devlet yönetenler mi söylesin ? Allah’ın yarattığı canlılardan suyu esirgeyerek canlı yaşamını cehenneme dönüştürmenin İslami adı ne ola ki ? Biraz da münafıklar için neler söylenmiş, ona bakalım mı ? -İnsanlardan öyleleri vardı ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah’ı şahit tutar. Halbuki o hasımların en yamanıdır. (Bakara, 204.) Bu ayeti açıklaması için düşülen dipnotu da aynen vermek gerekecektir. “Güzel konuşan ve yakışıklı bir kimse olan Ahnes, münafık idi. Resulullah’ın yanına gelir, güzel sözlerle Müslümanlık taslardı. Halbuki içi fenalık dolu idi. İşi gücü Müslümanlara zarar vermekti.” -O münafıklar) Mutlaka sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir… Çok şey söylenebilir….. SONUÇ MU ? Neresinden ve hangi doğru gözlükle bakılırsa bakılsın canlıların suyunu onların iznini almadan ellerinden almak ne ahlaka, ne çağdaşlığa ne de islama uygun değildir. İnsanı, insanlığı ve tüm canlı evrenini yok saymanın tek adı vardır ki o da ihanettir. Bazı kuralların sizin anayasanızda yazmıyor olması, insanlık adına katliam yapmanızı haklı kılmaz. Önüne geleni fırçalayarak, kullarla işbirliği yaparak halkın canına ot tıkamak ve bunu da Allah’ın adını kullanarak yapmak neyin nesidir ki ? Son olarak bir beddua edeceğim: “Akçay boyundaki tüm kuşların, kurbağaların, balıkların, ağaçların, böcek seslerinin, su şırıltılarının, elma ağaçlarının, gölgelerin vebali, en tez zamanda faillerinin boğazında düğümlensin…” Kaynakça: 1Eral TOPÇU “Bir İnsan Hakkı Olarak Su Hakkı” TODAİE İnsan Hakları Yıllığı, Cilt 26 , 2008. 2Doç. Dr. İnayet Pehlivan AYDIN “Yönetsel Mesleki ve Örgütsel Etik”
Sayfa 2
MEKTUPTAN OKUYUCULARINA Sevgili Okuyucular, Yöremizi seven her kişinin gönlü, Çatalzeytin güzelliğini yansıtan aynadır. Buna çok içten inanıyoruz. İlçemizde ve Türkiye’nin her yerinde yaşayan insanımız, sularla ilgili çok önemli bir sorunla karşı karşıya. Derelerimiz satılır gibi 49 yıllığına kiralanıyor. Hidro Elektrik Santralları (HES) projeleri ile derelerimiz kurutuluyor. Çatalzeytin Mektubu, 31 Ocak 2011 tarihli 322. sayısını “HES” özel sayısı yaptı. Gazetemiz, 29 yıldır ilk defa birinci sayfası boş, başlığı siyah çıkıyor. HES’lerle ilgili iktidarın tutumunu, Çevre ve Orman Bakanlığı uygulamalarını, tüm siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin olaya seyirci kalışlarını kamuoyunun ilgisizliğini, duyarsızlığını protesto etmek için böyle çıktık. Başlığımız siyah, birinci sayfamız boş... Nisan 2009’dan beri haber, fotoğraf ve köşe yazılarıyla Sahil Yolunu, HES konusunu anlatmaya çalışıyoruz. HES konusu hafifi alınacak bir konu değil. Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Doğu Karadeniz’de yapılan HES’ler doğa katliamına yol açtı, dereler kurudu. Her insan HES olayını anlamalı öğrenmeli. Kendi geleceği için, kendi deresine sahip çıkmalı. Çok acı bir gerçekle karşı karşıyayız. HES olayı toplumun büyük kesimi tarafından bilinmiyor. Doğa katliamına yol açan HES’leri masum bir proje olarak firmalar sunmaya çalışıyor. Ot, yaprak bitmeyen, kuşları ötmeyen, suyu akmayan bir memleketi kim ister ? Geçen sayımızda Epçeler köyü sınırları içinde Yenicuma’da ruhsatsız çalışan taş ocağının 27 Kasım 2010 tarihinde mühürlendiğini haber yapmıştık. Bu haberimizde Epçeler köyünün feryadını duyurduk. Şimdi Oba inşaat mühürlenen taş ocağına siyasi baskılarla ÇED raporu almadan ruhsat çıkarma peşinde. Görünen o ki Epçeler’de Oba firması yeniden taş ocağını açacak. Epçeler köyünün toz duman içinde kalması, hayvanlarının öksürmesi, insanların hasta olması kimsenin umurunda değil. Halbuki Epçeler köyü sakinleri AKP İlçe Başkanına, İl Genel Meclisi Üyelerine, Belediye Başkanına durumu anlatarak destek istemişlerdi. Köylüye destek verildiyse ocak çalışmayacak, firmaya destek verildiyse ocak bu defa ruhsatlı çalışmaya devam edecek. Önümüzdeki günlerde durum anlaşılacak. Herkesi tarih önünde göreve çağırıyoruz.
Cıvıltı Emin Türkay ÖZTÜRK
e-mail: eturkay@mynet.com
SUÇATI SU SAVAŞI
2011 yılının ilk sayısı HES’e özel çıkıyor. Başlık siyah, birinci sayfa boş... Boş sayfada sadece Etiyopya ve Zambiya Anayasalarından alınmış su ile ilgili birer madde var. “Su hayattır” bu gerçeği dünyada bilmeyen yok. Bizim yöremizde de çok kullanılan bir atasözü vardır. “Yaşındaki dana suyunu bulmuş.” Akçay ve İnanya Çayları da Çatalzeytin’in can damarlarıdır. Bu gerçeği anlatmaya çalışıyoruz. Nisan 2009’dan beri denizimiz ve derelerimiz gündemden düşmeyen konularımız oldu. Olmaya devam edecek. Doğayı seven, memleketini seven insanlar devekuşu gibi saklanamaz. Tarihle bir hesaplaşma içindeyiz. Sular elden giderken susarsak gelecek kuşaklar bizi affetmez. Türkiye’de su yağması başladı. Hidro Elektrik Santralı (HES) projeleriyle dereler katlediliyor. Dereler kuruyacak, yaşam felç olacak. Çatalzeytin’e 4 HES yapılması planlanıyor. Akçay’da 1, İnanya Çayında 2, Akçay’ın kolu Karacakaya Çayında 1 olmak üzere 4 HES için çalışmalar devam ediyor. ÇED’e gerek yok denilerek, Akçay’a HES için izin verildi. Necati Erat, Selver Özcan, Doğan Özbay, Epçeler Köyü Tüzel Kişiliği adına Muhtar Asım Gürleyen, Piri Köyü Tüzel Kişiliği Adına Muhtar Rahmi Çelik, Hayret Öztürk, Nadide Öztürk, Ayşe Çelen, Cemal Yıldırım, Salim Ünlü, Emin Türkay Öztürk, Gökay Öztürk, Mazhar Özcan girişimiyle Kastamonu İdare Mahkemesine dava açılarak hukuki süreç başlatıldı.İnanya çayında yapılmak istenen 2 HES için ÇED raporu hazırlanıyor. Karacakaya Deresi için yeni girişim yapıldı. Her HES için ayrı ayrı dava açılması gerekiyor. Akçay üzerinde 1 ruhsatlı, 1 ruhsatsız 2 taş ocağı var. Kurulacak HES’lerle bu sayı altıya ulaşacak. Akçay boyundaki köylerde soluk almak mümkün olmayacak. Denize de girilemeyecek. Akçay ve çevre köyler toz duman içinde kalacak. Çatalzeytin savaş alanına dönecek. Güzel ilçemiz yaşanmaz duruma gelecek. Sahip çıkmaz, çıkamazsak derelerimiz elden gidecek, kuruyacak, yok olacak. Çok açık ve net ifade ediyorum. Derelerin yok olması Çatalzeytin’in yok olmasıdır. Bu acı gerçeği görmeyenlere şaşıyorum. Gazetemiz Çatalzeytin Mektubu, tarihi bir görevi yerine getiriyor. Engelleyemezsek tahmini 2 yıl sürecek Akçay HES inşaatında 460 bin metreküp kazı yapılacak hafriyat çıkarılacak, 460 binmetreküp beton atılacak. Kızılcakaya Tüğmen Mahallesinden, Kavakören’e kadar dere yatağı 14 km mesafe 4 metre derinliğinde kazılarak insan boyu yüksekliğindeki cebri borular yerleştirilecek. Derelerimizi yok eden zihniyeti, sularımızı 49 yıllığına kiralayan Çevre ve Orman Bakanlığını, olaya seyirci kalan tüm siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini, halka hizmet etmek için seçilmiş milletvekillerini protesto için gazetemizin birinci sayfası boş çıkıyor. Akçay’a sahip çıkmayan, susan ve seyirci kalan Belediye Başkanı Musa İhsan Uğuz’a. Belediye Meclis Üyeleri Enver Kaya, Hayret Öztürk, Erdal Savcı, Sonay Güzelaydın, Turhan Tekinel, Emin Yelkenci, Nurettin Topçuoğulu, Mustafa Aynaoğlu, Macit Doğan’a. İl Genel Meclisi Üyeleri Birol Bozkurt ve Hüseyin Tolga İnce’ye. Merkez Mahallesi Muhtarı Seçgin Özen’e ve Çelebiler Mahallesi Muhtarı Murat Çelikkıran’a. Köy Muhtarları Ahmet Rençber, Davut Türkyılmaz, Ahmet Özmen, Murat Bozkurt, Enver Arslan, İlhan Çetinkaya, Yılmaz Atalay, Mehmet Öztürk, Kemal Şafakattı, Yılmaz Özbek, Hasan Çelikkaya, Asım Gürleyen, Ahmet Akdan, Ahmet Süngü, Mehmet Ünal, Kemal Açıkgöz, Doğan Çelikkıran, Ahmet Acar, Sami Altundal, Seyfi Güney, Ahmet Yaman, Fikri Çetin, Ali Bayrakdar, Yaşar Yalman, Cemil Demir, Mehmet Altıntaş, Ramazan Topcu, Mehmet Karakaş, Niyazi Tığlıoğlu, Hüseyin Çelikkıran, Dursun Üstündağ, Ahmet Özcan, Rahmi Çelik, Adem Sağır, Mustafa Pehlivanoğlu, Mehmet Kaya, Muzaffer Öztürk, Yaşar Pulatkan, İsmet Bıyıklı, Bekir Kömürcü, Hüseyin Yıldız’a sesleniyorum. Şimdi susuyorsunuz. Sular kesilince sizin de sesiniz kesilecek. Hepinize soruyorum. Bugüne kadar sular için hangi çabayı gösterdiniz ? Ne yaptınız, açıklamalısınız ! Belediye Meclisine, İl Genel Meclisine önerge mi verdiniz ? Resmi mercilere iki satır dilekçe mi yazdınız ? Hangi etkinliğe katıldınız ? 31 Aralık 2009 sayımızda “HES’lere Hayır” manşetini attık. 05 Haziran 2010 tarihinde Suçatı Doğa Yürüyüşü ile herkesi derelerimize sahip çıkmaya çağırdık. Bu savaş sulara sahip çıkma, doğayı koruma, çevreyi sevme savaşıdır. Çatalzeytin’i, doğayı seven herkesi Suçatı Su Savaşına destek olmaya çağırıyorum.
TÜRKİYE SU MECLİSİ BEYPAZARI’NDA TOPLANDI Türkiye’nin doğal kaynaklarına yönelik olarak son yıllarda ortaya çıkan yağma girişimlerine karşı yükselen halk muhalefetinin bir parçası olan Türkiye Su Meclisi, Ankara’nın Beypazarı İlçesinde 23 Ocak 2011 günü bir toplantı düzenledi. Toplantıya Erzurum, İstanbul, Antalya, Şanlıurfa, Kastamonu, Sinop, Ankara, Rize, Muğla, İzmir, Artvin ve Batman illerinden temsilciler katıldı. Doğa Eylem Grubunun organizasyonunda yapılan toplantıya elliye yakın temsilci katıldı. Toplantının ana gündeminden birisi özellikle HES’ler yoluyla Türkiye’nin sularının birer
ticaret malı gibi satılmasının geldiği aşamalardı. Tarihsel anlamda bu girişimlerin yasal seyri ele alındı ve çıkarılması planlanan ve tüm doğal kaynaklarla birlikte suların da satışını meşru kılacak olan; suların gerçek sahipleri olan yerel halkın seslerini bütünüyle susturmayı hedefleyen “ Tabiatı yağmalamayı” kolaylaştıran yasanın çıkarılmasının getireceği yeni durumun incelenmesi idi. Gündemin ikinci başlığı ise sivil toplum güçlerinin bu yasanın çıkmasını önlemek ve doğanın yağmalanmasını önlemek için yapılacak olan etkinlikler ve eylemlerin görüşülmesi idi. Saat 11:00’da başlayan ve akşamın
ilerleyen saatlerine kadar süren toplantıda ortaya çıkan ana tema şöyle özetlenebilir: “ Siyasi iktidar ve doğayı yağmalayarak keselerini doldurmak isteyenler, el birliği ile halkın dayanağı olabilecek tüm hukuk yollarını çıkardıkları yasalar ve yönetmeliklerle kesmek için büyük bir çaba harcamaktadırlar. Referandum sonrası ortaya çıkan yeni yargısal yapılanma bunu kolaylaştırmaktadır.Doğanın korunması ve gerçek sahiplerinin elinde kalması ancak ve ancak halkın bu işin doğrudan sahibi olmasına bağlıdır. Bu konuda bedel ödenmesi gerekiyorsa halk, bu bedeli ödemeyi göze almadığı sürece gelecek nesillere bırakacak hiçbir doğa unsuru
bulamayacaktır.” Daha önce planlanmış olduğu üzere 24 Ocak 2011 Pazartesi günü TBMM önünde bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklaması, bundan böyle yapılacak olan eylemlerin de ipuçlarını verdi. Ülkenin her yerinden katılan yüzlerce kişi yerel giysileriyle bu protestoya katıldı. Vadilerini, ormanlarını ve sularını vermeyeceklerini yüksek bir sesle dile getirdiler. 2011 baharında ise bu ses çok büyük bir güce erişerek yansıyacak. Beypazarı’ndaki toplantıda ilçemizi Harun ÜNLÜ temsil etti.
31 OCAK 2011
Sayı: 322
Burdan Buyrun
HES’LER VE DEMOKRASİ Hemen tüm akarsularımızı "ak(a)maz sular" haline getirecek "HES" projelerine yerel halkın itiraz etmediği tek bir örnek olmadığı gibi, yargının "dur" demediği proje de "yok" denecek kadar az.. O kadar ki HES'lere karşı "Derelerin Kardeşliğyle yükselen toplumsal muhalefet "Karadeniz İsyandadır" sloganıyla tarihe geçerken, aynı HES'lere "taş atan kadınlar" da gün geçtikçe destanlaşıyor... Her yaptığına "milli irade" diyen iktidarın böylesine "milli bir direniş"e rağmen akarsulanmızı "pazarlama"ya yönelik HES projelerini ülkenin her yerinde dayatması, demokrasiyle bağdaşabilir mi? Oktay Ekinci, Cumhuriyet 01.01.2011
KÖPEKLER TEHLİKE SAÇIYOR Sahipsiz köpekler sokaklarda tehlike saçıyor. Çarşı içinde, Atatürk Bulvarında, Nuhlar’da aç köpekler tavuklara saldırıyorlar, sokağa çıkan insanlara da korkulu anlar yaşatıyorlar. Olaya seyirci kalmakla sorun çözülmez. Belediye Meclisinin 09 Şubat 2011’de yapılacak toplantısında bu konunun gündeme getirilmesini istiyoruz. ÜÇ İMZA; Aydın Yalçın - Cabir Baş - Enver Öz
YAŞADIKLARIM İki yıl önce Türkeli Devlet Hastanesinde dişime dolgu yapıldı. 21 Aralık 2010’da bu dolgu ile ilgili kontrol için Çatalzeytin İlçe Hastanesine gittim. Diş Doktoru Selvi Alshaıbanı tarafından alt çenemde bir dişin kanal tedavisine başlandı. Tedavi sırasında ağzım 1,5 saat açık kaldı. 1,5 saat sonucunda doktora ağzımı kapatamadığımı, çenemin önde olduğunu ve çıktığını söyledim. Diş doktoru ise bu durumun narkozun ektisiyle olduğunu söyledi. Benimle ilgilenmesi gerekirken sonraki hastayı içeri aldı. Ben ısrarla çenemin çıktığını söyledim. Sonra Diş Doktoru Selvi Alshaıbanı’nın eşi olduğunu öğrendiğim Çene Cerrahına telefon edildi. Çene Cerrahı, 3 saate yakın ağır müdahalede bulundu. Sonunda çenemi takamayacağını söyledi. Aynı gün Kastamonu’ya sevk ettiler. Önce Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde muayene oldum. Daha sonra Kastamonu Devlet Hastanesine gönderildim. Burada Kulak Burun Boğaz Polikliniğinde çenem yerine oturtuldu. Çatalzeytin’e döndüm ağrılar oluşmaya başladı. 15 gün sonra İstanbul’a gittim 10 Ocak’ta Cerrahpaşa Plastik Cerrahi’de çeneme bakıldı. Muayene eden doktor 3 ay yumuşak maddeler yememi, çenemi fazla açmamamı öğütledi. Acılar çektim, dünyam ters döndü. Şu anda günlük yaşantımı normal sürdüremiyorum. Bu konu ile ilgili olarak 23 Aralık’ta Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum. Ben çektim başkaları çekmesin. Şimdi düş görmüş gibiyim. Meliha Yelkenci
GAZİNODAKİ OLAYDA AYKUT KAYA YARALANDI Kordon Gazinosunda 15 Ocak 2011günü saat 01:30 sıralarında müşteriler arasında kavga çıktı. Sabri Karabulut (1972) Türkeli’nden arkadaşı Ahmet Özcan’ı davet etti. O da arkadaşı Hüseyin Güven ile birlikte gazinoya geldi. Saat 01:00 sıralarında hesabı ödeyip kalkmak istediler. Hüseyin Özcan son kez dans etmek istedi. Dans eden grup arasında kavga çıktı. Bilinmeyen bir
nedenle Celal Öncel (1971) tabancasını çıkartarak ateş etti. Yerden seken tabanca kurşunu başka bir masada oturan Aykut Kaya’ya (1987) isabet etti. Ağır yaralanan Aykut Kaya’nın ilk tedavisi Çatalzeytin İlçe Hastanesinde yapıldıktan sonra Kastamonu’ya sevk edildi. İç organları parçalanan Kaya tedavi için Ankara’ya gönderildi. Celal Öncel göz altına alındı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
ÇATALZEYTİN YUNUS EMRE GENÇ BİLGE’Yİ ÇIKARDI Çatalzeytin Yunus Emre İlköğretim Okulu Fotoğrafçılık Klubü 20 Ocak’ta Genç Bilge adıyla bülten çıkardı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mehmet Kalkan rehberliğinde çıkan bülten A4 boyutunda 24 sayfa. Kapağı renkli olan aylık bültende öğrencilerin çektiği fotoğraflar, yazılar yer alıyor. Bülten, Püsürge Kırtasiye’de 100 adet olarak renkli ve siyah beyaz fotokopi makineleri ile çoğaltıldı
AYLIK YEREL GAZETE Her ayýn sonuncu günü çýkar Kurucusu: Mustafa ÖZTÜRK Sahibi: Nadide ÖZTÜRK
ÇATALZEYTÝN MEKTUBU
mektup’tan özetler * Öğretmenevi Müdür Yrd. Lütfi Kara, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne vekaleten görevlendirilerek 31.12.2010’da başladı. göreve * Yunus Emre İlköğretim Okulu 4/B sözleşmeli Öğretmeni Selcan Kapusuz kadrolu olarak 10.12.2010 , tarihinde Zihinsel Engelliler Öğretmeni olarak göreve başladı. * Aysun Aydoğdu ilk atama ile Rehber Öğretmeni olarak Yunus Emre İlköğretim Okulunda 15.12.2010’da göreve başladı. * Dilek Elsel ilk atama ile Okul Öncesi Öğretmeni olarak Yunus Emre İlköğretim Okulunda 10.12.2010’da göreve başladı. * Nur Cinkavuk ilk atama ile İngilizce Öğretmeni olarak Karacakaya Köyü Şehit Engin Açıkgöz İlköğretim Okulunda 04.12.2010’da göreve başladı. * Oğuzhan Değirmenci ilk atama ile Çatalzeytin Lisesinde Matematik Öğretmeni olarak 07.12.2010’da göreve başladı. * Oya Çelik ilk atama ile Çatalzeytin Lisesinde Kimya Öğretmeni olarak 07.12.2010’da göreve başladı. * Nevin Çelik 4/B Sözleşmeli Okul Öncesi Öğretmeni olarak 08.12.2010’da Yunus Emre İlköğretim Okulunda göreve başladı. * Karacakaya Şehit Engin Açıkgöz 4/B Sözleşmeli Öğretmeni İskender Şeker 30.11.2010’da askere gitti. * İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İsmet Özcan Kastamonu Toki İlköğretim Okulu’na Sınıf Öğretmeni olarak atanarak, 16.11.2010’da ilişiğini kesti. * Yunus Emre İlköğretim Okulu ek ders ücretli Sınıf Öğretmeni olarak çalışan Hülya Bilen 30.11.2010’da görevinden ayrıldı. * Yunus Emre ek ders ücretli Anasınıfı Öğretmeni olarak çalışan Betül Güneyli 30.11.2010’da görevinden ayrıldı. * 14.01.2011 günü Yemişli köyünde Yaşar Pulatkan (1952) ve Mehmet Pulatkan (1969), Süleyman Yıldırım (1967) aralarında ortaya çıkan anlaşmazlık sonucunda tartıştılar. Olay adli makamlara yansıdı. * 03.01.2011 günü Çatak köyünde Gencebay Çetinkaya (1981), Şevket Çetinkaya (2003) ve Kardelen Çetinkaya (2001) Şevket Çetinkaya oturdukları evde bulunan havalı tüfekle oynadığı esnada Kardelen Çetinkaya’yı sağ bacağından yaraladı. Tedavisi İlçe Hastanesinde yapıldı. * 23.01.2011 tarihinde Paşalı köyünde Yüksel Demirkıran (1966) evine girdiklerini iddaa ettiği şüpheli Niyazi Çay (1986) ve Hasan Atalay (1970)’dan şikayetçi oldu. Yapılan incelemede Demirkıran’a ait evde bulunan bot iziyle şüphelilere ait motorsiklet ön tekerlek izinin şüpheli Niyazi Çay ile uyuşabileceği sonucuna varıldı. Yapılan işlem sonucunda Niyazi Çay tutuklanarak Bozkurt cezaevine gönderildi. Demirkıran’ın evinden 1 adet odun motoru, 1 adet gönye makinası, 1 adet
Sayfa 3
DOĞASEVERLERE ÇAĞRI lazer terazisi çalınmıştı. * Arıca köyünde Sümeyye Yıldırım (1992) girmiş olduğu ruhi bunalım sonucu evde bulunan mide ilacından çok sayıda yutarak intihara teşebbüs etti. İlk müdahalesi İlçe Hastanesinde yapılan Yıldırım’ın hayati tehlikesi olduğundan Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesine sevk edildi. * Kavakören köyünde Vahit Türk (1970) işsizlik nediniyle ruhi bunalıma girdi. Bunalım sonucunda evde bulunan çok sayıda hapı içerek intihara teşebbüs etti. İlk tedavisi İlçe Hastanesinde yapılan Türk hayati tehlikesi bulunduğundan Kastamonu’ya sevk edildi. * Karacakaya köyünde Fahri Özcan (1982) 18 Ocak 2011 günü Manastır mevkiinde ağaç kesimi yaparken odun motoruyla sol bacağını yaraladı. Tedavisi İlçe Hastanesinde yapıldı. * İsmail köyü muhtarı Ahmet Acar 04 Ocak 2011 tarihinde cep telefonu kullanmaya başladı. Telefonu 0 537 323 50 60. * Bir grup lise öğrencisi okul yolunun iyileştirillmesi taleplerini 03 Ocak’ta Belediye Başkanı M. İhsan Uğuz’a ilettiler. * Belediye Meclisi 05 Ocak 2011 günü yılın ilk toplantısını Sonay Güzelaydın yokluğunda yaptı. * İl Genel Meclisi 05 Ocak 2011 tarihinde Karcakaya köyü Gıcırık suyunun şişelenerek 5 yıl kiraya verilmesi konusunun ilgili komisyona sevkine karar verdi. * S.S. Çatalzeytin Esnaf ve Sanaatkarlar Kredi Kefalet Koopretafinin Olağan Mali Kongresi 18 Ocak 2011 günü Kordon Gazinosunda yemekli olarak gerçekleştirildi. * 1967’de Hacıreissökü’den ayrılan Sökü köyü muhtarlığını 37 yıl kesintisiz yapan Hüseyin Kılıç Ankara’da tedavi görmekte olduğu oğlu Hasan Kılıç’ın yanında 25 Ocak 2011’de vefat etti. Kılıç Sökü köyünde toprağa verildi * Bedaş Bozkurt Arıza ekibinde çalışan hemşehrimiz Ramazan Korkmaz 30.11.2010 tarihinde emekliye ayrıldı. * Karabük Tüketici Hakları Koruma Derneğinin 25.11.2010 tarihinde yapılan kongresinde başkanlığa hemşehrimiz Çatalzeytinliler Dernek Başkanı Necati Özdemir seçildi. Özdemir’in başkanlığını yaptığı Yönetim Kurulunda Sefa Özata, Kazım Yaman, İskender Ertekin, Erkan Erol, Hüseyin Saraydemir ve Nazım Özer görev aldılar.
ÇATALZEYTİN HES’LER HUKUK MÜCADELESİNE KATKI BEKLİYORUZ Doğa katliamına dur diyebilmek için hukuk mücadelesi başlattık. Mücadeleyi sürdürebilmemiz için desteklerinizi bekliyoruz.
ÇATALZEYTİN AŞIKLARI ÇEVRE PLATFORMU İletişim: eturkay@mynet.com Faks: 0 366 516 17 00 0 532 512 23 17
0 505 713 60 080
HES Hukuk Mücadelesine destek verenler: Mazhar ÖZCAN Asım GÜRLEYEN Emin Türkay ÖZTÜRK Adının yazılmasını istemeyen çevreci Seyfettin BAYKAL Serdar ÖZDEMİR Süleyman DOĞAN Nadir ÖZÇELİK Mehmet ERDOĞAN Basri ÇELİK Salim ÜNLÜ Zerrin KARAUĞUZ Posta Çeki Hesap No: 558 24 31
Adı Soyadı Baba Adı D. Tarihi Doğum Yeri Şerife ÇAY (Ali) 1923 ÇEPNİ Beyaz KILIÇ (Satı) 1223 PAŞALI Ziya BEZCİ (Hasan) 1944 DOĞAN Hatice KAYA (Mustafa) 1926 YUNUSLAR Mehmet ÖZAY (Recep) 1949 FINDIKLI Rümeysa YILMAZ (Fikret) 1996 PAŞALI İdris ŞAHİNGÖZ (Mehmet Ali) 1924 PAŞALI Hüseyin ŞAHİN (Mehmet) 1921 DAĞKÖY Ayşe ÖZTÜRK (Hüseyin) 1941 ÇUBUKLU Osman ÖZDEMİR (Raşit) 1959 ÇELEBİLER Hüseyin DEMİRKIRAN (Ahmet) 1936 PAŞALI Zülfiye ÖZCAN (Şaban) 1984 PAŞALI Ali İNAN (Ahmet) 1950 KAYADİBİ Hakkı ÇETİNKAYA (İsmail) 1929 ÇATAK Selahattin YILDIRAN (İsa) 1934 HAMİDİYE Mehmet ÜSTÜNDAĞ (Niyazi) 1966 KUZSÖKÜ Ramazan TÜLEK (Mahmut) 1933 ARICA Remzi ÇETİNKAYA (Davut) 1934 ÇATAK Fatma AYDIN (Abdulkerim) 1925 ÇELEBİLER Zatiye YOLAÇAN (Mehmet) 1941 PAŞALI Ayşe ŞENAY (İbrahim) 1943 CELALLAR Hüseyin KILIÇ (Ali) 1931 SÖKÜ Mehmet PULATKAN (Mehmet) 1934 YEMİŞLİ Ramazan SESVER (Abdulkadir) 1943 MERKEZ Asiye ÇELİK (Mustafa) 1924 DURAN
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Aynur Yıldırım ÇATALZEYTİN
Yeşil Kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Ahmet Yılmaz Kuzsökü Köyü/ÇATALZEYTİN
YİTİK Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Fikret Pulatkan ÇATALZEYTİN
YİTİK
Oğlumuz Utku Karauğuz ile kızımız Müberra Çelikkol 15 Ocak 2011’de Üsküdar Kız Kulesi Restaurant’ta nişanlandılar. Çocuklarımızın mutlu gününe katılan eş ve dostlara teşekkür ederiz.
Zerrin - İhsan Karauğuz
KASTAMONU ASKAR YAPI’DAN SATILIK LÜKS DAİRELER Anahtar teslimi 145 m2 lüks dairelerin satışı başlamıştır. 0 543 456 37 00 - 01 - 02 - 05 - 0 366 214 05 20 Atatürk Bulvarı Müze Karşısı No:19/B KASTAMONU
KASTAMONU ASKAR YAPI DEKORASYON San. Tic. Ltd. Şti. Anahtar teslimi, inşaat ve yapı dekorasyon işleri 0 543 456 37 00 - 01 - 02 - 05 - 0 366 214 05 20 Atatürk Bulvarı Müze Karşısı No:19/B KASTAMONU
Ö. Tarihi 19.12.2010 29.12.2010 30.12.2010 30.12.2010 31.12.2010 02.01.2011 02.01.2011 03.01.2011 04.01.2011 04.01.2011 06.01.2011 07.01.2011 08.01.2011 09.01.2011 10.01.2011 11.01.2011 14.01.2011 15.01.2011 19.01.2011 19.01.2011 24.01.2011 25.01.2011 26.01.2011 27.01.2011 28.01.2011
YİTİK
YİTİK
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Batuhan Gürgen ÇATALZEYTİN
TEŞEKKÜR
1000,00 TL 1000,00 TL 1000,00 TL 100,00 TL 50,00 TL 275,00 TL 300,00 TL 100,00 TL 100,00 TL 50,00 TL 206,00 TL 100,00 TL
Zerbank Çatalzeytin Şb. IBAN TR29 0001 0004 9512 8087 9350 01
YİTİK
ÖZDEMİR
0 532 485 33 07
YİTİK
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Gül Özcan Paşalı Köyü/ÇATALZEYTİN
Tüfek ruhsatımı kaybettim. hükümsüzdür Fazıl Karadağ ÇATALZEYTİN
TEŞEKKÜR Yunus Emre İlköğretim Okulu Okul Aile Birliği tarafından düzenlenen 2010 Yılsonu Kermesinde eski Okul Aile Birliği Başkanı Sabiha Doğan yapılan etkinliklere katkı verdi. Velilere gönderilen etkinlik raporunda Doğan’ın adını yazmayı unuttuğum için kendisinden özür diliyorum. Yardım ve desteklerine teşekkür ediyorum.
Tırhan Bozkurt
TEŞEKKÜR İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma hastanesinde 30 Aralık 2010 tarihinde bağırsak ameliyatı oldum. Tedavi gördüğüm sırada yurtiçi ve yurtdışından mesaj gönderen, telefonla arayıp geçmiş olsun dileklerinde bulunan, hastaneye ve evime ziyarete gelen dost, hemşehri ve akrabalarıma teşekkür eder, sağlıklı bir yaşam dilerim.
Emekli Öğretmen Cemil Şentürk
Genel Yay›n Yönetmeni: Emin Türkay ÖZTÜRK Yaz› Ýþleri Müdürü Gökay ÖZTÜRK Sanat Yönetmeni: Tahsin ÞENTÜRK Merkez Muhabiri:Doğan ÖZBAY TEMSÝLCÝLER Kastamonu: Yusuf ÖZ Tel: 214 05 20 Zonguldak: Veysel ATAY Tel: 0 372 268 23 28 Ankara: Tahsin ATAY Tel: 495 29 66 Antalya: Þenol ATAY Tel: 0 242 241 08 29 Ýstanbul: Muhammet AYDIN Tel: (0212) 594 78 00 - 0537 324 28 29 - Hüseyin KARADENÝZ Tel: 0 212 675 08 58 - 0 533 477 53 88 - Eskişehir: Kadir YALMAN Tel : 0506 892 72 92 Karabük : Muzaffer DEMİR Tel : 0 536 526 14 24 İsviçre: Mehmet ÞAHÝNGÖZ Tel: 0041217314800 Almanya: Selahattin DEMÝRCAN Tel: 0049208401798 Hollanda: Yüksel ÞENTÜRK Tel: 0031118464978 Atatürk Bulvar› 54 37940 Çatalzeytin P.K. 8 37940 Çatalzeytin Tel: (0366) 516 12 22 Faks: (0366) 516 17 00 e-mail: eturkay@mynet.com Dizgi, Sayfa Düzeni: Çatalzeytin Mektubu Baskı: Yeni İnebolu Ofset Tel: (0366) 811 20 20 İNEBOLU Banka Hesap Numaras›: Ziraat Bankası Çatalzeytin Þubesi TR29 0001 0004 9512 8087 9350 01 Posta Çeki H.No:558 24 31 Yurtiçi Abone: 30,00 TL, Yurtd›þ› Abone: 60,00 TL
31 OCAK 2011
Sayı: 322
ÇATALZEYTÝN MEKTUBU
ANADOLU MECLİS ÖNÜNDE BULUŞTU
Anadolu’nun doğasını savunanlar Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı'nı protesto etmek için Ankara'da 25 Ocak 2011’de TBMM'nin önünde basın açıklaması için bir araya geldi. 200’e yakın yerel ve ulusal ölçekteki oluşumun destek vereceğini duyurduğu basın açıklamasına Anadolu’nun dört bir yanından gelenler de katıldı. Katılımcılar adına duyuramadık. Ne dediysek açıklama yapan Sarıkeçili göçer- Meclis’in duvarlarına çarpıp bize lerinin lideri Pervin Çoban geri döndü. Sabır gösterdik, Savran, “Toprağımızı, suyumuzu, duyarlar, anlarlar dedik. Ne zengin çeşitliliğe sahip duyan oldu, ne anlayan, ne de Anadolu'muzu yok edecek Tabiatı kulak asan.” Bugüne kadar parça ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanun parça yok edenlerin Tabiatı ve Tasarısı Anadolu’nun ölüm Biyolojik Çeşitliliği Koruma fermanıdır. Anadolu halkı bu Tasarısı adı altında toptan yok tasarının Meclis’ten geçmesine etmek için harekete geçtiklerinin izin vermeyecek” dedi. Savran, altını çizen Savran, bu tasarının şunları söyledi: “Bugün burada Anadolu doğasının ölüm fermanı meclis’in önünde toplandık. olduğunu söyledi. Tabiatı Buradayız çünkü; yaşadığımız Koruma Kanunu’nun kendisinin vadilerimizden, köylerimizden, tabiatının bozuk olduğunu şehirlerimizden sesimizi bugüne belirten Savran “20 kişilik bir kadar buralara ulaştıramadık. - kurul kuracaklarmış! Bu 20 kişi Aylardır, yıllardır söylüyoruz, toplanıp, sit alanları, milli parklar b a ğ ı r ı y o r u z … A n a d o l u ’ y u korunsun mu korunmasın mı vermeyeceğiz! Anadolu bizim karar vereceklermiş. Gerekirse bu köklerimiz, bizim tek yaşam alanları santrallere açacaklarmış. kaynağımız.Durun dedik, davalar Orada yaşayan kurdun kuşun, açtık, yaşam alanlarımızı yok tüm canlıların, bizlerin yaşam etmek isteyen iş makinelerine alanlarını satma hakkını size kim göğsümüzü siper ettik. Anadolu verdi?” dedi. doğasına dokunmayın dedik ama Anadolu insanı olarak, bugüne kadar sesimizi kurda kuzu emanet etmeyecek-
ARAÇ’TA HES’LER KONUŞULACAK
CHP Araç İlçe Örgütü, 12.02.2011 günü saat 13:00-16:00 arası Elik Otel’de Cumhuriyet, Toprak (HES) Ahlak konulu konferans düzenliyor. Sunuculuğunu Metin Gökçen’in yapacağı konferansa CHP Meclis Üyesi Eski Devlet Bakanı Önay Alpago, CHP Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın ve İstanbul Barosu Genel Sekreteri hemşehrimiz Av. Hüseyin Özbek konuşmacı olarak katılıyor.
İlçemizi yakından ilgilendiren ve Araç Çayı üzerinde yapılacak 3 tane HES projesinin gerçekleşmesi durumunda ileriki yıllarda Ekolojik dengenin nasıl bozulacağı konusunda katılımcılara bilgi verilecek. Katılımcıların görüşleri alınacak olan konferansa Araç halkının yakın ilgi göstereceği bekleniyor.
10 Aralık 2010’da yoğun kar yağışı nedeniyle köy yollarımız kapandı, elektrikler kesildi, telefon görüşmeleri yapılamadı. Bazı köylerimizde iletişim 15-17 gün kesildi. Bu durumu fırsat bilen hırsızlar çoğu gurbette olan oturulmayan evlere girdiler. Köylerde motorsikletli ekip oluşturan hırsızlar özellikle ahşap evlerde bakır eşya bırakmadılar. Aldığımız bilgilere göre köylerde elektrik kesintisi sonrası Paşalı köyünde vefat eden eski muhtar Tahsin Şahingöz, Raşit Şahingöz, Selahattin Şahingöz, Hakkı Yıldız, Sabri Yıldız, Hamdi Yıldız, Tahsin Yıldız, Salim Ünlü. Yemişli köyünde Ali
Açıkgöz, Sabri Açıkgöz, Mehmet Açıkgöz, Bayram Aydın. Güneşler köyü Yeniköy mahallesinde Mustafa Güler, Enver Güler, Salim Güler, Ahmet Güler. Celallar köyünde Mustafa Ertaş, Yakup Ertaş. Piri köyünde Fuat Özcan, Halil Özcan, Ali Yılmaz, İsmail Özcan, İbrahim Özcan, Kazım Özcan, Tahsin Özcan, Tahsin Özcan (Mustafa oğlu), Mehmet Altun, Hatice Özdemir, İlyas Yavuz, Ahmet Çelik, Mehmet Çelik, Harun Özdemir, Ahmet Altun, Sadık Çelik, İsmet Altun, Ahmet Altun, Metin Çelik, Satılmış Çelik, Muzaffer Altun, Mustafa Çelik, Hamdi Çelik evlerine girildi.
Araç Haber Gazetesi, 27.01.2011
KÖYLERDE HIRSIZLARIN GİRMEDİĞİ EV KALMADI
KÖYE NEDEN GELSİNLER ? Yüzde doksanı emekli olan yöre insanlarımızın dişinden tırnağından artırıp, yol parasını denkleştirerek, zorda olsa her yıl birkaç ay geldikleri köylerine neden gelsinler ki ? Gelmezler, gelemezler, PEKİ NEDEN ? Kıt kanaat aldığı tası tabağını, pekmez yapacak tavasını ve kazanını, yemek yiyecek kaşık ve çatalını, üstüne yatacak yatağını, örtünecek yorganını, bir daha aldığı bu maaşla hayatta alamayacağı televizyonunu, buzdolabını ve çamaşır makinesini, üç gözlü aygaz ocağını ve aygaz tüpünü koyduğu yerde bulamazsa, dış kapı dahil tüm oda kapıları kırılmışsa, köyüne gelsin de başına bela mı alsın ? Üstüne üstlük bundan sonra işin içinde bir de can güvenliği var. Bunca başı bozuk ortamda pisi pisine canından olmak içten bile değil. Çatalzeytin’de tam bir hırsızlık terörü kol gezmektedir. İlgisizlik ve vurdumduymazlıkta işin içine girince hırsızlar ortalıkta cirit atmaktadır. Köylerde kalan 3-5 yaşlı ihtiyar korkusundan gördüğünü görmemekte, duyduğunu duymamaktadır. Ama bu davranışta sonunda onları da kurtarmayacaktır. Beni sokmayan yılan 1000 yıl yaşasın diyenler kendilerini aldatırlar. Yılan aç kaldığı ilk etapta onu sokacaktır. Hiçkimse evinden dışarı çıkmayacak mı, hiçkimse komşusuna oturmaya gitmeyecek mi, camiye namaza gitmeyecek mi ? Artık köylerde kalanlar evlerinden çıkamaz oldular. Olmaz böyle bir şey buna çözüm bulunmalı... Hırsızlar bilindiği halde sonuç çıkmamaktadır. NEDEN ? Köylerimize baykuş konmuştur, halk arasında baykuş uğursuzluk olarak addedilir. Gittikçe kuşkonmaz, kervan geçmez duruma gelmektedir. Eşkiyalık devri geri gelmiştir. Savaştan çıkmış gibi bir halimiz var. Umutsuz bezgin insanlarımızı kim kurtaracak ? Artık hırsızlık, namusuzluk suç gibi algılanmamaktadır. İMDAT ! Diyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz. Bu memleket bu kadar boş mu, hiç çalışmayan insanların lüks yaşam sürdüğü bir ortamda hırsızları dağda değil kazanmadığı çaldığı parayı yediği kent merkezinde aramak lazım... YENİ BİR SABAHA UYANIK OLARAK UYANMAK TEMENNİSİYLE... Rahmi Çelik
lerini iyi bildiklerini kaydeden Savran şunları söyledi: “Varolan sit kararlarını yargıya götüreceğini söyleyen sizlere ve bürokratlarınıza doğamızı emanet eder miyiz sanıyorsunuz! Doğayı korumakla yükümlü olan yöneticiler, bizim feryadımıza kulak vermek yerine, gözlerini para hırsı bürümüş bu bir avuç talancı ne isterse onu yapıyor. Onlara sesleniyorum: Oturduğunuz koltuklara bu halkın oylarıyla geldiğinizi unutmayın. Bizler kimseye, doğayı yok etsinler diye vekalet vermedik. Bu nedenle bu yasanın asla bir hükmü olmayacaktır. Anadolu halkı bu tasarının meclis’ten geçmesine asla izin vermeyecektir. Eğer yasalar doğamızı korumayacaksa halk olarak bizler koruyacağız. Anadolu doğası ve insanı için bu mücadele bir ölüm kalım mücadelesidir.”
ZEHİRLENEN ŞAHİN YAVRUSU KURTARILAMADI
Mermerpark altında Pideci İlyas Ün tarafından 16 Ocak’ta yaralı Şahin yavrusu bulundu. Deniz kıyısında bulunan Şahin yavrusu Orman İşletme Müdürlüğüne teslim edildi. Olayla ilgili olarak Orman İşletme Müdür Vekili Murat Nuri Baykalı “Şahin yavrusu yaralı olarak bize teslim edildi. İlçe Tarım Müdürü Veteriner Faruk Üresin tarafından muayene edildi. Gözetim altına aldığımız Şahin yavrusu aynı akşam öldü.” dedi. Vücudunda yara izi olmayan Şahin yavrusunun zehirlendiği tahmin ediliyor.
Şahin Yavrusu ve İşletme Çalışanları
SULTANGAZİ’DE DÜĞÜNDE ÇIKAN KAVGADA OSMAN ÖZDEMİR CAN VERDİ Mermerci Hasan Öztürk’ün (51) kızı Nevin Öztürk’ün (19) 09 Ocak 2011’de İstanbul Sultangazi’de yapılan düğün merasiminde kavga çıktı. Düğün salonunda gelinin başına para saçılması kavgaya yol açtı. Gelinin komşuları, gelinin yakın akrabası olan Adem Çelikkıran’a(45) saldırdılar. Haberi alan Osman Özdemir (51) kayınbiraderi Çelikkıran’ı kurtarmak için harekete geçtiği sırada kalp krizi geçirdi. Bahat Hastanesinde tedaviye alınan Özdemir 10 Ocak’ta vefat etti. İstanbul’da turistik eşya işi yapan Özdemir otopsi sonrasında 11 Ocak’ta Sultangazi’de toprağa verildi.
İLÇE NÜFUSUMUZ 6927
2010 yılı nüfus sonuçları 27 Ocak 2011’de açıklandı. İlçemizde 3376 erkek, 3551 kadın olmak üzere 6927 kişi yaşıyor. Merkez nüfusumuz 1308 erkek, 1261 kadın olmak üzere 2569. En az nüfusu sahip olan köyümüz Kulfallar’da 14, en çok nüfusa sahip olan Paşalı’da 297 kişi oturuyor. 0-4 yaş grubu nüfusumuz 345, 90 yaş üstü nüfusumuz 11 olarak belirlendi.
NAZAN KUAFÖR Nazan ÇAĞLAR
İstikbal Cd. 20/B ÇATALZEYTİN Gsm: 0.544 863 17 73
SU VE KADIN Karadeniz kadınları doğası gibi zordur, inatçıdır ve mücadelecidir. Çay tarlasında fındık bahçesinde ekini biçen kaldıran doğanın zor şartlarında bile yılmadan çalışan kadınlar güçlerini artık ekmeklerini kazandıkları doğayı korumak için harcıyor. Karadeniz’in dört bir yanında yapılmaya çalışılan HES projelerine karşı eylemlerde ön safları tutan kadınlar ellerinde bastonları ile kimi zaman şantiye taşlayarak kimi zaman projeye onay verenlere beddua ederek yaptıkları mücadeleyi salonlara taşıdılar. Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Konferans Salonu'nda yapılan etkinlikte, Ayşenur Kolivar'ın moderatörlüğünde Senoz Vadisi'nden Gürgenli Nine ve Ayşe Sukas, Ardanuç'tan Nazime Yıldırım, Loç Vadisi'nden Güler Marazoğlu'nun katılımıyla HES'ler ve HES'lere karşı mücadele konuşuldu. Kadınlar İsyanda Başbakan Erdoğan'a gösterdiği tepki ile tanınan Ardanuç'tan Nazime Yıldırım HES'lere izin vermeyeceklerini söyledi, “Dereleri satıyorlar, bizi susuz bırakıyorlar. Şunu iyi bilsinler, biz suyumuzu sattırmayız. Biz alnımızın terini süze süze sağlıyoruz geçimimizi. Bizim suyumuzu ellemesinler. İnsanın hayatı sudur” dedi ve “Ne yaparlarsa yapsınlar biz Artvin olarak suyumuzun peşindeyiz. Bizim suyumuzu ne alabilirler, ne de satabilirler. İlk de ben çıkarım karşılarına” dedi Senoz Vadisi'nden Ayşe Sukas, derelerinin sularına el koyan hidroelektrik santrallerin sadece sularını değil, yaşamlarını, sağlıklarını ellerinden aldığına dikkat çekti. “Tarlalarımızda artık bir şey yetişmez oldu” diyen Sukas, “Biz isyan etmeyelim de kim isyan etsin” şeklinde konuştu Senoz Vadisi'ndeki beli iki büklüm elinde bastonlar olmasına rağmen HES'lere ilk taşı atan Gürgenli Nine, derelerin, suyun Karadenizli için hayat olduğunu dile getirdi. Suyun ellerinden alınmasıyla değirmenlerinin çalışmaz olduğunu kaydeden Gürgenli Nine, “300 yıllık ağaçlarımızı, gürgen ağaçlarımızı kestiler” diyerek doğalarının yok edilmesine isyan etti.
Sarı yazmaları ile HES mücadelelerine yeni bir boyut kazandıran şehirdeki HES eylemeleri ile gündemden düşmeyen sarı yazmalı Güler Marazoğlu “Oğlum 28 yaşında köye gitti çok sevdi, geçen yaz tekrar gittiğimizde derenin içinde makineleri görünce oturdu ağladı, çocuklarım köylerini yeni tanımaya başlarken derelerimin halini görünce içleri acıdı” diyen Güler hanım “Derelerimizle birlikte kültürümüz de gidiyor” dedi.. Geçen yaz Milliyet Gazetesinde yayınlanan “Karadeniz İsyanda” yazı dizisi ile Karadeniz’deki HES mücadelesini konu alan gazeteci Mehveş Evin; Karadeniz gezisi boyunca HES projelerinden bölgenin nasıl etkilendiğini ve kadınların mücadeleci ruhundan nasıl etkilendiğini anlattı. Konuklarında söz alarak katılım gösterdiği söyleşi, Ayşenur Kolivar’ın söylediği “GETMA” şarkısının ardından Mimarlar Odasının kapısında konuklarında katılımı ile tulum eşliğinde horonla son buldu. Suyu taşıyan kadınlar, Hayatı su ile taşıyan kadınlar… Binlerce yıl; Kadınlar taşıdı suyu Tarlaya, evlere, hayata... Şimdi ise suları ellerinden alınmak isteniyor Bizlere: "yaşama!" deniyor… Köylere, derelere, kuşlara, balıklara, kültürlere... Suyu taşıyan kadınlar, Hayatı su ile taşıyan kadınlar… Su kenarında yosunların sardığı Eski bir değirmen gibi Yorgun, yalnız ama hala üreten... Suyu taşıdıkları, toprağı işledikleri Nasırlı elleriyle, çıkıp geliyorlar vadilerin içinden Su ve yaşam mücadelelerinden… Karadenizin isyanını bir ninni, bir ağıt gibi
Sayfa 4
PAŞALI’DA CAM SİLERKEN ÇATI KATINDAN DÜŞEN ZÜLFİYE ÖZCAN YAŞAM SAVAŞINI KAYBETTİ Paşalı köyü Kadıköy mahallesinde 02 Ocak saat 17:30 sıralarında Zülfiye Özcan (26) oturdukları evinin 4. katında cam silerken düştü.
Zülfiye ÖZCAN Akçay kıyısında
Çatı katında cam silerken tansiyon yükselmesi sonucu düştüğü tahmin edilen Özcan komaya girdi. Durumu fark eden annesi Zehra Özcan jandarmaya haber verdi. Ambulansla İlçe Hastanesine getirilen bilinci kapalı olan Zülfiye Özcan’a ilk müdahale yapılarak Kastamonu’ya sevk edildi. Kastamonu’da 5 gün yaşam mücdelesi veren Özcan 07 Ocak’ta vefat etti. İyilik meleği olarak bilenen Zülfiye Özcan Paşalı İlköğretim Okulu öğrencileri için sosyal faaliyetlerde bulunuyordu.
KAS-DER YÖNETİCİLERİ ÇATALZEYTİN’E GELDİ Ankara’da etkinlik gösteren Kastamonu Dernekler Federasyonu Başkanı Hasan Şen ve Yönetim Kurulu Üyeleri Uğur Abca, Yavuz Atay, Mustafa Akça, Ali Yılmaz, Sadık Erikçi ve televizyoncu hemşehrimiz Erdal Şen 09 Ocak’ta Belediye Başkanı M. İhsan Uğuz’u ve gazetemizi ziyaret ettiler. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş’ı makamında ziyaret eden Dernek Yöneticileri İnebolu, Abana, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinden Belediye Başkanlarıyla görüşmeler yaptılar. Ankara’da 16-20 Mart 2011 tarihlerinde Başkent’te Kastamonu Günleri’nin 7.’sini düzenleyecek olan Kas-Der bu konu ile ilgili hazırlık
çalışmalarına başladılar. Kastamonu ve İlçelerinde yapılmakta olan HES’ler (Hidro Elektrik Santralları) ile ilgili gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Emin Türkay Öztürk Kas-Der’in tutumunu sordu. Soruyu yanıtlayan Kas-Der Başkanı Hasan Şen “Kas-Der bir sivil toplum kuruluşudur. Önemli bir görevimizde çevredir. Kastamonu’nun turizm potansiyelini biliyoruz. Doğamız bozulursa turizm potansiyelimiz yok olur. Binlerce yılda oluşan doğanın bazı nedenlerle yok olmasına izin verilmemeli. Elbette yol, enerjiye ihtiyacımız var. Daha başka kaynaklar varken bu konuda ısrar edilmesini manidar buluyoruz.” dedi.
Kas-Der Yöneticileri gazetemiz bürosunda (Foto: Doğan Özbay)
CHP İL YÖNETİMİ ÇATALZEYTİN’İ ZİYARET ETTİ Kastamonu CHP İl Başkanı M.Salih Karasalihoğlu ve İl Yöneticileri İl Sekreteri Tezel Acar, Gençlikten sorumlu Başkan Yardımcısı Yalçın Yıldırım, Basından sorumlu Başkan Yardımcısı Abdullah Uğurlu ile birlikte 20 Ocak 2011 günü Çatalzeytin İlçe Başkanlığını ziyaret ettiler. CHP İlçe Başkanı Mazhar Özcan ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte öğle yemeği yiyen İl Yöneticileri parti binasında partililerle sohbet ettiler. İl Başkanı M.Salih Karasalihoğlu “Seçim
çalışmalarımız hızla devam ediyor. Partimize gönül vermiş vatandaşlarımızı üye yapmalıyız. Halkın sorunlarını dinlemeli ve çözüm yolları aramalıyız. Cumhuriyet Halk Partisi cumhuriyetle yaşıt bir partidir. Seçimlerde başarılı olmak için sandıklara sahip çıkmak en başta gelen görevimizdir. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu çok çalışkan bir insandır. Gecesini, gündüzünü katarak çalışan bir liderdir. Aynı kurumda 5 yıl beraber görev yaptık. Ben Kastamonu’da SSK Müdürü iken Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürümdü.” dedi.
CHP’liler Yemekte (Foto: Doğan Özbay)
GRUP YAREN Ayhan GÜRGEN Özel günlerinizde, düğün, nişan, nikah, sünnet törenlerinizde sizinleyiz. Tel: 0 532 678 59 12 ÇATALZEYTİN