Fas maceramızın kısa özeti, kardan kapalı yollar, soğuk oteller ve ne varsa üşümemek için üst üste giyen bizler.
Fas Macerası Aylardan Şubat ayı. Toronto donuyor. Isı -20 C lerde filan gezinmekte. Bizde Türkiye’ye gitmeden önce Fas’da bir stopover yapıp içimizi ısıtalım dedik, demez olaymışız. Normalde hava durumunu internetten kontrol ettiğimde 16-18C arası gösteriyordu. -20 derecelerden geldiğimizi düşünürseniz, hiç de fena değil. Kazablanka’ya gece 11’de indik, otele vardığımızda saat gece yarısını geçmişti. Ama esas sürpriz odada hiçbir ısıtmanın olmayışıydı. Yatak nerdeyese buz tutmuştu ve içine elbiselerle girip ne kadar battaniye varsa üstümüze alıp uyumaya çalıştık. Evet, Kazablanka’nın en soğuk haftasına hoş geldiniz... Ertesi gün yola çıktığımızda hava daha güzeldi, hatta Volibilis harabelerini gezerken güneşte ısındık bile ama hepsi oraya kadarmış. Sahara'ya gitmek üzere dağ yoluna girdiğimizde acı gerçekle karşılaştık. Yol kardan kapalıydı! Şakamı bu diye birbirimizin yüzüne bakarken geri dönüp daha uzun bir yoldan şansımızı bir daha denedik. Yine gece geç bir saatte çölün kenarındaki konaklama yerimize vardığımızda acı gerçek bizi bekliyordu. Geceyi ısıtmasız çadırlarda geçirecektik. Üç batteniyeyi üzerimize çekip yine elbiselerle yer yatağına girdik. Saat 5'de kalkıp çölde güneşin doğuşunu seyretme fikri duygularımızı köreltmişti. Kalktığımızda dışarsı zifiri karanlık olduğu kadar bir o kadar da soğuktu. Pantolonların altına pijamaları, ellerimize ise eldiven yerine çoraplarımızı giyip develerin yanına yollandık. Tüm bu sıkıntıları develerin üstünde güneşin doğuşunu seyrederken hatırlamıyorduk bile. Sadece Sahara'yı görmek için bile Fas'a gelmeye değer.
First stop
VOLIBILIS
Volibis Romalılardan kalma çok bakımlı ve Unesco'nun koruması altında olan bir şehir. Özellikle mozaikleri müthişti.
NEXT
MARRAKESH
Atlas dağlarının eteklerinde olan Marakeş şehri, gizemli sokaklarıyla olduğu kadar çok iyi korunmuş Yahudi mahallesiyle de meşhur. Özellikle derilerin işlendiği tabakhanesi bir fotoğraf cenneti...
Sunrise at
SA H A R A
Gecenin zifir karanlığında -6 derecede develerimizi bulmaya çalışırken çektim bu fotografi... Hiç deveye binmemiş olmanın verdiği heyecan bir tarafa bu kocaman hayvancıkların üstüne çıkacağımı düşünmek bile ürkütücüydü. En büyük sürpriz ise bu soğukta, altımda devenin sıcaklığını hissetmek oldu. Güneşin doğuşu ise büyüleyiciydi. Yaşamak lazım.
Medieval city
AIT BEN HADDOU
Gladyatör filminde set olarak kullanılan bu büyüleyici şehir, bir tepeye dayanan topraktan yapılma evlerden oluşuyordu. Üstteki kalesi ise yıllarca civarda yaşayanları düşmanlardan korumuştu. Yanından geçen nehir ise yeşillik ve yaşam getiriyordu etrafına.
FEZ Photo Text
intriguing
Fez, Fas'da en beğendiğimiz şehir oldu. Medinası daracık sokaklarıyla müthişti. Bazen yollar bir kişinin ancak geçebileceği kadar daralıyordu. Bir iki sokakta burada sıkışıp kalırım diye korkmadım değil. Yves Saint Laurent'in müzesi ve bahçeleri mutlaka görülmeli. Seyahatin son gününe geldiğimizde hava sıcaklığı 24 dereceyi geçmişti. Bizim gibi Kanada soğundan gelenlerden istediğin neydi diye içimden geçmedi değil :)
NEXT
?